felsefe dünyası

advertisement
.·,
FELSEFE DÜNYASI
Sayı:
. ÜÇ AYDA BİR ÇlKAR
16
YAZ 1995
Sahibi:
Türk Felsefe Derneği
Adına Ba§kan
. Prof. Dr. Necati ÖNER
Sorumlu Yazı ݧleri' ·
Müdürü:
.'Prof. Dr._Ahmet İNAM
Yazı
Kurulu
·
Prof. Dr. Necati ÖNER
Prof. Dr. Ahmet İNAM
. Dr. Recep KILIÇ
.Dr. Hüseyin TOPDEMİR
.
Erdal CENGiZ
HasanASLAN
Hakan POYRAZ
KDVDahil
Fiyatı: 80.000.-TL.
Yıllık Abone: 300.000.Abone olmak için ücretin
· M. Necati ö'ner 5247l5
Yeni§ehir-ANKARA ·
Posta Çeki hesabına ya da
Vakıflar Bankası Kızılay
Şubesi'ndeki 2007311 No,u.
hesaba yalınlması yeterlidir.
Dizgi:
Se-Ba Ofset tid. ti .
.Tel*Fıix: 342 1713
ANKARA
Baskı:
Sayın
ı_§. sayı ile birlikte Felsefe Dünyası'nın 4. cildini
tainamlamı§ bulunuyoru:ı;. Bu sayıdan itibaren eski
abonel~k~erin yenilenmesi gerekmektedir.
.
Mektupla§ma Adresi:
P.K. 21- Ycni§ehir
ANKARA
. .
Derginin maliyeti her sayıda artıyor: Bu nedenle
sayılara sabit fiyat koyamıyoruz. 17-20. sayıları
içeren S. cilt için abone. ücretini 300.000.-TL. olarak·
belirledik. Yükselecek maliyet ve posta ücretleri
abone bedeline aksetmeyecektir.
Şimdiye kadar abone olmayan okuyucularımızın
·abone olmalarını rica ediyoruz. Bunun için M. Necati·
Öner 524715 Yeni§chir- Ankara posta çeki hesabına
ya da derneğ!mizin. Vakıflar-Bankası Kızılay Şube­
sindeki 20007311. nolu hesabına ücreti yatırıp, posta
çeki alındı belgesini veya banka dekontunu ve
adresinizi P.K. 21 Yeni§ehir 1 ANKARA adresine
· göndermeniz yeterlidir.
Ekonomik Rehber
Gazetecilik
· Matbaacılık-Yayıncılık
· Tel: 342 29-30-31
ANKARA
Okuyucular,
Gösterdiğiniz
ilgiye te§ekkür eder,
saygılar
suna-
rız.
FELSEFE DÜNYASI
92
İSLAM VE HRİS1İYAN
· PERSONALİZMİ ÜZERİNE.
Nurten GÖKALP*
Şahsiyeti en üst felsefi prensip ·olarak alan her teori personaliz~ adını
almaktadır. Geniş manada ise, şahsiyeti, değer, epistemoloji ve metafiziği kapsayan
felseff'pr.oblemlere anahtar yapan bir düşünce biçimi olarak tanuİılaiımaktadır. Bu
ikinci anlamda pekçok tejst ve idealist görüşler personalistliktir. Ancak. teistik
düşünceler arasında da farklılıklar olduğunu göz önüne alarak, biz burada yalnız
İslam ve
Hristiyan kültür çevrelerinde ortaya çıkan personalist anlayışın bir
1
· değerlendirmesini ·yapmaya Çalışacağız. Bunu yaparken d.e İslam dünyasından
M:A. LahbaQi"nin Hristiyan dünyasından E.S. Brightm~n, J. Madtain i ve E.
Mounier"in görüşlerini esas alacağız.
Personalizme göre, beşeri varlik olan insanı,n kendisinin olması şuuruna:sahip
olması onun şahsiyetleşmsİ ile ilgilidir. Çünkü o şahıs olmadan önce işlenınemiş
bir donedir.
M.A. Lahbabi: "Varlıkta şahsfyetleşme hem genişliğine, hem de derinliğine
olur: Genişliğine buut; zaman, ufuk ve transandens yani çevre ile temas; varlığı
dıştan. tayin eden fizik, fizyolojik ve sosyal tesirierin neticesi olarak
incelenmektedir. Onlar sayesinde şahıs varlıklar ve eşyalar alcmindcdir...
Şahsiyetleşmenin dcruni manasını inceleyen derinilğinc buutlar; değer, hürriyet ve
mülkiyettir" .. 1 diyerek ~ahsiyetlcşmenin iki farklı boyutuı:ıa dikkat çekmekte ve
fert i1e şahıs arasında bir ayrımı vurgulaınaktadır. Buna göre genişliğine buut bireyi
bir toplumun üyesi, bit bütünün parçası olarak görmektc ve varlığı dış~an tayin eden
tesirleri incelemektedir. Derinliğine buiıt ise bireyin şalısiyctleşmcsin~e daha
· esratlı bir yönü ihtiva etmektedir.
·
Bu konuda Hristiyan personalistlerindcn Maritain de şunları söylemektedir:
"Bir fert olarak, her birimiz bir bütünün parçasİ, etnik tarihi gÜçler ve etki1erle
çevrilmiş k9zmik bir ağdaki tck bir noktayız. Hepimiz fiziki· alemin
determinizminde bir süjeyiz. Bundan başka herbirimiz aynı zamanda. bir şah·ısız ve
yıldızlar tarafından _kontrol edilmiyoruz. Bizim bütün varlığımız içimizdeki
* A.ıatürk Üniversitesinde Felsefe Doktoru
Lahbab i, M.A., İslam Şalısiyetçiliği, çev. İ.H. Akın, Yağıiıur Yayınevi, İstanbul, 1972. s. 14.
FELSEFE DERGİSİ, SAYI: 16, YAZ 1995
İSLAM VE HIRİSTİYAN PERSONALİZMi ÜZERİNE
bağımsız
93
ve h ür yaratıcı birimin bir prensibi olan spiritüel ruhun mcvcudiyetindeki
doğruluğu ihtiva edcr" 2.
O halde gerek Hristiyan gerekse İslam dü§üncesinde §ahsiyetçi.' unsurlara
rastlamak mümkündür. Ancak bununla birlikte hcrri ortaya çıkı§ı hem de ortaya
· koyulu§U itibariyle personalizm bu iki dü§ünccde farklı grafikler çizmcktedir.
Insan varlık ve §ahsın birliği ve bütünlüğüdür. Bu bütünlük parçaların bir
toplamı olmayıp bir geli§im; bir olu§lımdur. O, zaman ve me.kanliı. çerçevelenmi§
varlıktır ve kimliğine .sahip olarak tanınıncaya kadar kendi ile aynı kalır. Yani
§ahsiyetlc§mcden önce bclirsizdir. O halde §ahsiyetle§mcsi bir bakıma zorunludur.
İslamiyetıc §ahıs olmak müslüman olmakla ve müslümanca ya§amakla
e§değerdir. Zira Lahbabi"ye göre her birimiz'§uurlu·, özümüze bağlı, mü§ahhas bir
varlık olarak isteniİcn ve Allah .tarafından vahycdilen kanunlara .göre, içinde
ya§adığımız dünyayı her hususta deği§tirip islah ederek kendimizi dcği§tirmekle
görevliyiz3.
·
Bu durumda bütün insanların e§it olarak §ahıs ve müslüman olması zorunlu
olmaktadır. Bu ise Allah ve toplum kar§ısında insanın e§itilğini göstermete ve
herkesin arzu ettiği §Cylc~i kendinde gcrçeklc§tirdi~i ölçüde§ahıs olduğunu açığa
çıkarmaktadır..
Şahıs olmak bir tc§ebbüs veya seçme hareketini gerektirir. İslamiycte göre iman
sahibi olmak her§eydcn Önce Allah'ın birliğini ve bağımsızlığını tasdik etmektir.
Bu tasdik ilcimümin kendi tavır ve davranı§larında bağımsız olduğunu tasdik eder.
Lahbabi bu durumun Kur'an-ı Kerim'de §öyle ifade edildiğini belirtmektedir: "her
insanın hayatta yöneldiği bir islikarnet vardır. Nerede olursanız olun iyi i§ler
yapmakta birbirinizle yarı§ edin" (Kur'an-ı Kerim, 2!l47)4 • Bu da gösteriyor ki
§ah ıs olmak İslam dininde öze1Iikle te§vik edilmektedir.
•
1
.
.
Öte yandan insanın Allah"ın birliğine §ehadet etmesi onun dini hareketlerle yani
ibad.etlerle de gösterilmesini gerektirir. ibadet kulun Allah· ile olan ilݧkisidir.
Kur'an-ı Kerim'de "Allah bulunduğunuz her yerde sizinle beraberdir" (Kur'an-ı
Kerim 57/4)" §eklinde ifade edilen 'bu ili§kide Lahbabi"ye göre, "dua, yalvarma ve
secde gibi mümtaz anlarda. iki sonsuz bir Bir"in huzurundadır. Bıi huzurda
bulunu§ta, kul Allah"ın kar§ıslnda: değil; insanın, diğer varlıklarla mü§terck fark ve
2
3
4
Mari\ain, J., The Personal and The Common Good, Translated by,.John J,
N<itre Dam e Press; No tre Dam e, 1972, s; 38..
Lahbabi, İslam Şahsiyetçiliği, s. 15.
A.g.e., s. 18.
. FELSEFE DERGİSİ, SAYI: 16, YAZ 1995
Fitger.ıld,
University of
NURTEN GÖKAI..P ·
94·
benzerlikler münascbcti kurarak onlardan ayrı olması gibi, O'na nisbetle kendisinin
. 5
§uurundadır."
Öyle ki, Allah ilc bir habcrle§me vasıtası olarak görülen ibadetlerde biz kendi
kendimizin §Uuruna · vararak, bizi kendi öz rcalitcmize götüren ba§kasının
realitcsini, varligını da ke§fcdcriz. Allah'ın huzurunda duyulan derinhu§uun ifadesi
olarak ibadet insandan Allah'a doğni olanbir h'abcrlcşmc yoludur. Bunlardan namaz
insanın Allah ile doğrudan temas kurduğu bir Ibadet şekljdir 6• Bu §ekilde, yani'
1
ibadet ile iiısan hem kendi. varlİğını tasdik çdcr, hem de Mutlak ile sonlun un ,
. varlığım hissederek kendi §ahsiyetini ortaya koyar. Böylece personalizmde "§ahıs
ancak Pl!§kasına doğrJ.! hareket ettiğinde §ah ıst ır, kendini ba§kaları ilc karşı karşıya
kalmadan bilemez"7 §eklinde ifade ediİcn durumun şahıs ile aşkın arasındaki
boyutunu o_lu§turur. Bundan ba§ka müminin ba§kaları ilc birlikte §Chadcti, onun
başkası' ilc:olan ilişkisini ve §ahsiyctle§mcdc toplumun etkisini de göstermektedir.
~ısaca ben, kendi §ahsımın rcalitcsini başkalarının bende meydana geiirdiği akistc
keşfcdiyorum, başkalarının §ahsıiıı da ben akscttiriyorum. Burada birbirinden farklı
"bcn':lerin "bi_z"i meydana getirmeleri ve Allah'a nisbetlc birbirlerine tabi olmaları
A,llah 'ın hcr§eyin ayrilıp birlc§tiği bir nokta, herşeyin ·dçvamlılığırtın sebebi, ilk
sebep ve herşeyin sonu olmasındandır.
Öte yandan "biz" kavramı toplum, ilc insanın toplum içerisindeki konum~nu
-iıicelcmcyi 'de gerctirmı.:ktedir. insanin yaradılı§ı gereği ba§ka insanlarla birlikte
yaşaması zorunludur. Toplum içinde yaşamak ,da §ahsiyc-t il~ alakalıdır. Çünkü
bcdeiı ve ruh'd~n oluşan insan bu ikl yanı arasında bir denge kurmalı birini diğerine
ezdi~cmelidir. Müslüman bir' §ahsın bu dengeyi -kurması onun §ehade_ti ile
ilişkilidir. Çünkü şchadet yalnızca bir tcmaşa ilc sını~lanmayıp akıl ve iradenin
fonksiyonunu da ihtiva eder. Bqylccc insan, tasdik ederken, hüküm verir ve hüküm
verirken de kendini kabul vetasdikcder. Kendini kabul -ve tasdik aynı zamanda
diğer benlikleri de kabul ve tasdiki bcraberiıı~c getirir. Böylece §ahıs, diğer
benlik)crle birlikte "biz"dc ve bir alcınde kendini gcrçcklc§tirmiş olur. Lahbabiye
göre burada birbirini tamamlayan iki bütünlükten bahsedilir: -"İlki §ahıstıi, ounun
birliğini tc§kil eden t,uh beden ikiliğinin aşılması ilc gcrçekle§ir... ikincisi ise hepsini
tamamen çevreleyen ve ncebirinin tC§Ckkü) §artı olanı birbirinden farklı "biz"e ·
doğru yöııelmi§ bir çok "bcnliklcrin" aşılmasını ifade cdcr" 8 . Bu aşama faaliyeti
·ile birlikte de varlığımızın şahsiyet kazanması yani bir tür yücelme
5 A.g.e., s. 34.
,
_
6 . İzutsu, Toshihiko, Kur'an'da Allah Ye İnsan, Çev. Süleyman Ale§, Ankara Üniversitesi Basımevi
Ankara, s. 139-140.
7. Lahb!lbi, ~A., De'L'Etre_ ala Personne, Presses Univcrsitaires De France, Paris 19S4, s.Bl.
8.. Lahbabi,-İs!iim Şahsiyetçiliği, s. 42.,
FELSEFE DERGİSİ, SAYI: 16, YAZ 1995 ·
İSLAM VE HIRİSTİYAN PERSONALİZMİ ÜZERİNE
95
gerçckle§mcktcdir. Yücelmc-bizi Allah'a veya O'nuıi yarattıklarının halisane a§kJ.
ile ruh hayatinın tcccssüm ettirdiği bir evrcnlclliğe s.okmaktadır. Allah'ı sevmek
hcr§cydcn önce O'na ibadet etmektir, yani O'na sonsuz derecede itaat etmek; ha);ran
olarak ve sonuç olarak kendi çapımızda, adalet, merhamet, hakkaniyet gibi İlahi
sıfata da]1il n'lan Allah'ın tavsif edildiği.sıfatları kendi ncfsimizde gcrÇcklc§tirmeye
çalı§maktır 9 • Bu da Lahbabi'nin dü§ünccsi~c göre; derinliğine buudun
gerçeklc§tirdilmcsidir. Ve ancak bu §ekilde §ah ıs, benlik ile benlik olma~anı ayıran
sınırların açıkça §u uruna varır, kendi irade scrbcstisini objektif olarak kavrar ve bu
tckaniülün sonucu olarak artık bir §ahıstır:
Hristiyan dij§ünccsiride yer alan pcrsonalizm ise İslam pcrsonaJizminden daha
bir görünüm arzetincktcdir. Onda da §ahıs olmak esastır. Çünkü bc§eri
~arlık §ahsiycti'n gölgesi olan ferdiyel ilc gerçek §ahsiycti ilc ilgili ruhi kutuptan
meydana gelmi§tir. Riıh ve madde aynı varlığın ortak iki prensibi, birve ay,nı
gerÇekliktir ki, bu da insan olarak adlandırılır. İnsanın çabası fertten uzakla§arak
§ah ıs olmaya çaiı§mak olmalıdır. Ancak §unu da açıkca belirtmek gcr~kir ki fert ve
§ahıs hiçbir zamanbirbirlerinden ayrılamazlar.
dcği§ik
Fert çözülme §ahıs. ise çoğ_alma sürccidir. Bu iki gergin güç arasında sürekli bi~
varoliı§ mevcuttur. Bu durumu Mounicr §U §ekilde açıklamaktadır: "İnsan ·fert ve
§ahıs olarak vardır ve her ikisi de gcli§mc biçimlcri.iıdc kendi yollarırtı izlcrlcr" 10.
Bu gcli§mc mümkün olduğu kadar dengeliancak §ahsiyctlc§me yönünde olmalıdır
ki insan diğer canlılardan f~rklı bir konumda olabilsin. Çünkü fert olmak bedenin
ihtiyaçlarıyla ilgili özcll_ikleri ihfiva etmesi scbc_biyle canlıların çoğunda ortak olup
pcrsonalistler tarafından pcjoratif bir an him ı da yüklcnriıcktc bu sebeple mümkün
olduğunca §alııs oimaya doğru yönelme l~:§vik cd_ilıııcklcdir. Briglılnıan §alısı, akli
ve ideal değerleri kazanına yeteneğine sahip selfler olarak görür ve bu duruinda
tüm §ahısların self, ancak tüm selflerin§ahıs olmadıkların-ı iddia eder 11 . Böylece
de §ahıs olmak önemli bir gaye olarak görülmektc ve gösterilmektedir. Aynı §ekilde .
Mounier de §ahsı yetki; seçine ve iyilik olarak ·görüp "§ahıs, ferdin aksine
yöneli§inde iÇte kutupla§madır'; 12 1iemcktcdir.
Bu durumu Marila in de, ':bir ve aynı hakikat, bir anlamda fert, bir ba§ka anlamda
bir §ahıstır. Bc~ini bütün varlığİm, maddeden has ıl olan ferdiyetim ilc spiritten has ıl ,
9 A.g.e., s51.
10. Dindar, B., Emmanucl Mounicr'dc Pcrsonalizm, KültürveTurizm Bf!kaıİiığı Yayın lan, Ankara, 1988,
, ,.
s.29;
11. Qrightrnan, E.S., Pcrsonality and Rc_ligion~ Abingdon Press, New York, 1934.
·
12. Dindar, A.g.c., s.29.
FELSEFE DERGiSi, SAYI:. 16, YAZ 1995
NURTEN GÖKALJ,>
.96
olan şahsiye.timdir" 13 şeklinde ifade etmektedir. Öyle ki ş~yet şahsi gelişme, maddi
ferdiyet yönünde olursa nefret edilen egonun baskısı, ruhi şahsiyet yönünde olursa
asil şahsiyetin baskısı söz konusu olacaktır.
Bu şekilde yegane hakikat olarak görülen şahsiyetin oluşumunda öncelikle tabii
bir eğilimin (vocation) mevcut olması ve bununla değerlerin hür bir irade ile
özümlenip şahsiyete katılması zorunlu görülmektedir. Mounier'in herkeste bulunan
yaratıcı canlı ilke olarak görüp tabii eğilim olara~ adlandırdığı şey birleştiriciolarak
insanı, bütün insanla.rın insanlığına yaklaştıran eşsiz bir şeydir. Onun kesintisiz
~zleri ise şahsın gayesidir 14• •
·
Şahsin. iç iecrübede diğer şahıs iara ve aleme doğru yöneltilerek şahsiyetini
oluşturmaya teşvik edildiğinden şahıs şahsiyetini başkalarına bağlı olarak kazanır.
"Şahıs yalnız başkasına yönelmiş olarak vardır, başkası aracılİğı ilc kendini tanır
ve yalnız başkasından kendini bulur" 15 diyen Mounier'e göre ş~hıs başkasına doğru·
hareket etmeden şahıs değildir ve kendini b.aşkaları ile karşı karşıya kalmadan
bile~ez 1 ~:
Ancak
·
şahsın
başkaları
kominikasyonu sonucu kendi kendini
mümkündür. Çünkü değerler, şahsı
ferdiyette~ uzakla§tırıp §ı'ıhsiyete yaklaştırırlar. Brightman 'a göre biyolojik, fiziki,
· sosyal ve metafizik çevrelerle ili§ld sonucunda fcrdin değerleri kazanması, manevi
ve ruhi özelliklerde yüksek bir birliğe ulaşıp §ah ıs olması zorunludur. Aynı şekilde
Maritain için de insan moral düzen içinde kendi hiirriyeti ve 1şahsiyetini kazanmak
zorundadır. Bu da şahsın nosyonu die toplumun "ortak iyi "sinin etkileşimi
s~nucunda gerçekleşir. Mounicr'e göre ise değerlerin otantik varlıkları canlı ·.
şahısların yüreklerindcdir. Şahıslar, değerlerden ayrı olarak tam ol<üak
varolamaz)ar. Şahıs, kendini topturnun tecrübesinde açığa çıkaran şahıs üstü bir
hareket olduğu kadar değerlerio elde edilmesine doğru bir harekettir de.
gerçekleştirmesi
ve
ile
değerleri oluşturması
Öte yandan şahıs bir tasdikdir. Yani kendini seçmek ve tasdik etmektir. Bu da
hürriycti ilc gerçekle§ ir. Möunicr'e göre insanın bürriycti şahsın hürriyetidir
ve §ahsın değerleri gerçekle§tirmesine bağlıdır 17 .
§ahsın
Brightman, ·bunu bütün bir ~ahsiycti kabul.vc tasdik etmeye sevkeden tüm
tecrübenin dolaysız verileri olarak §Uurun birliğinin tecrübe edilmi§ olgusund~
bulur. Bu bir ideal, en son mahaldir. Şahsiyetin ideale doğru hareketinde ideal
13
14
15
16
17
Maritııin,
A.g.e., s. 43.
Dindar, A.g.e., s. 33.
A.g.e., s.27
Lahbabi, De L'Etre ala Pearsonne, s. 81.
M.ounier, E., Personalism, Translated by, P. Mairet, University ofNotre Do me Press, No tre Do me 1952,
s. 61.
FELSEFE DERGiSi, SAYI: 16, YAZ 1995
İSlAM VE HIRİŞTİYAN PERSONALİZMİ ÜZERİNE
97
§ahsiyete kadar ula§an §abıs, varlığın veya varolu§un daha üst bir basamağına
ula§maya çabalar. Şahsiyetin bu boyutu "spirit" olarak adlandırılıp Tanrı'ya
yakla§ma çabasının sonucunda açığa çıkar 18 .
Şahısdan; inancın En Üst Şahsı'na doğru uzanan bu dü§üncede §ahsiyetin
p
.
•
.
ötesindeki hakikatİn ve a§kınlığın kubl edilip O'nunla ili§kinin boyutları
açıklanmaya çalı§ılır. Yani, Hristiyan p~rsonalistleri bu noktada, kendi
§alisiyetlerinden hareketle bir Şahsiyet, En Üst Şahsiyet olduguna inandıkları
Tanrı'ya ula§maya çalı§maktadırlar.
· Bu çaba bazen mistik bii:
çıkm~ktadır.
·
eğilimle
bazen de d inin pratik fonksiyonunda
· .
açığa
Dü§üncesinde mistik temayüllere de yer veren Maritain, mükemmel içkinlik ve
yüksek derecedeki immateryalitesi sebeiyle tema§a aktivitesini be§eri aktivitelerin
en yükseğiolarak görür. Tema§anın insanı il~hi §eylere bağladiğını ve süpematurel
· tema§ anın Tanrı a§kı. ve kutsal Spirit 'e yakla§tırıp be§erin ruhunu Tanrısal S piritin
·yanında yücelttiği&i ifade eder19•
Çünkü Maritain'e göre Tanrı bir Spirit'tir ve be§eri §ah ıs O'ndan yaratılmı§tır.
Be§eri §ah ıs saf §abıs olmayıp madde ile ferdile§İni§tir. ·Bu yüzden §ahsiyetini
olu§turarak hem kendi içinde bir bütün olur, hem de bir bütünün parçasıdır. Be§eri
§ahıs tüm tabiatın en yücesi olmakla birlikte §ahsiyetin en altbasamağındadır. Bu
sebeple §ahıs hem ba§kaları ve toplumla hem de sosyal düzenin üstündeki A§kın
Bütün'le dolaysız İli§ki kurmaya çalı§ır.
Tanrı'ya ula§ma çabasını dini faaliyetlerde yani ibadette, bulanlardan biri olan
Brightman'a göre de ki§inin spiritüel arzusu, be§eri spiritin İlahi Spirit1e İli§ki
kurmasıd~r. Bu durum rasyonel olarak anla§ılmaz ancak ibadret tecrübesi ile
kuvvetlendirilir. İbadet insanm spiritinin, kainattaki yüceitici etkilere açılmasıdır.
İbadetin hepsinin amacı §ahsidir ve bütün ibadellerin altındaki amaÇ, kiiinattaki
İlahi· Spirii'le ahenk içinde ibadet eden §ah ıs v~ya §ahıslardır. Hakiki ibad~tin
tümünde insandaki Kutsal Spirit, Tanrı'nın Kutsal Spirit'i ilebulu§urve §ah ıs Şahıs'a
dokuiıur20 •
Ayrıca Tanrı'yı
bir Şahıs olarak görmek O'nu belirli bir biyolojik organizma ile
_sınırlandırmak değil, §uurlu ezeli ve ebedi olarak bilen, hisseden v·e irade sahibi
18 Brightman, E.S. "Values, İdeals, Noims and Existence", Philosopby and Phenomenlogical Reserarch,
V, 1943, s. 223 ..
19 ·Maritain, A.g.e., s. 26-27.
20 Brightman, Personality and Religion, s. 53-54.
FELSEFE DERGİSİ, SAYI: 16, YAZ 1995
•
NURTEN GÖKALP
98
olan olarak görmektir. Brightman'a göre "şayet Tanrı bir Şahıs ise ibadet bir_
paylaşma ve cevaptır, din ile ilahi_ şahıs ile beşeri şahıs arasındaki bilinçli bir
işbirliğidir" 21 • Bu ilişki sonucunda şahısta oluşan spiritüel gelişme hen yukarı
(Tanrı) doğru hem de aşağı doğru olur. Spirifüa!itenin amaçıneTaıirı'nın mev~ut
bilgisine ne de O'nunla bii:leşmeye ermek değildir. O ferdin Tanrı ile yardırnlaşması
ve spiritüel idea11erle uyumlu olarak payatın yeniden kurulmasıdır.
Ohalde diyebiliriz ki, gerek Maritain gerekse. Brightman En Üst Şahıs fikrini
doğrulamaya çalışmakta
çabasını
bunu da Hristiyan akidesini temel koyarak göstermek
gütmektedirler. _
-~
GÖrÜiüyor. ki, hem İslam düşüncesinde hem de Hristiyaıi dÜşüncesinde dini
akidedeiı kaynaklanan personalist unsurlar mevcuttur.·
Öncelikle her iki personalist göi·iişte de şahıs olmak esasdir. Ancak esas olarak
kabul edilen şahsın· şahsiyetini elde etmesi ve bunun düşüncede
tenieııendirilmesinde farklılıklar vardır.
İslam düşünces~ne göre müslü~an olmak ve müslümanca yaşamak şahıs olmayı
gerektirmekte böylece İslam dininin özünde şahsiyetçi unsurların yer aldığı
görülmektedir. Oysa Hristiyan personalizminde merkezde olan be§eri şahısdır.
Beşeri şahsı temel~ koyan bu görüşte beşeri §ahısdan Tanrıya doğru bir gidiş göze·
çarprnakla ve ancak şahsiyet gerçekleştikten sonra bu En Üs·ı Şahıs ile
ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır.
.Buna karşılık İslam'da önce Allah'ın birliğine şehadet edilmekte ye şahıs
şahsiyetini Allah'a nisbetle oluşturmaktadır. Zira İslam 'ın özünde şahsiyet zaten
mevcuttur ve müsl~man olmak şahıs olmakla eşdeğer olmakta, bir noktadan sonra
is.e müslüman dlmakşahıs olmayı zorunlu kılmaktadır. ·
· Buna İ:nrğlı olarak· İslam Personalizminde AHalı lan şahsa, Hristiyan
1
..
personalizminde şahıstan En U st Şahıs olduğuna inanılan Tanrı'ya doğru gidilmeye
çalışılmaktadır.
Tanrı'ya ulaşma ve O'nunla ilişki kurma İslam personalizminde her türlü ibadet
ve vahy yoluyla gerçekleşirken, Hristiyan personalizminde gerek ibadet. gerekse
mistik yol1a kurluduğuna inanılan ilişki yeterince açıklanamamakta ve bir takım
belirsizlikleri ihtiva etmektedir.
21 Brightman, A.g.e., s.127.
FELSEFŞ DERGiSi, SAYI: 16, YAZ 1995
•/
İSLAM VE HIRİSTİYAN PERSONALİZMİ ÜZERİNE
. 99
Bundan ba§ka her iki personalizmde de kilbul ve tasdikin önemli olduğu
görülmektedir. Ancak bu kabul ve tasdik İslam personalizminde once Allah'ın ·
varlığı ve birliğini, buna bağlı olarak da kendini kabul ve tasdik iken, Hristiy;ın
· personalizminde önce be§eri §ahsın kendini kabul ve tasdiki biçiminde kar§ımıza
çıkinaktad ır.
Be§eri §ahsa bağlı Şahıs . Tanrı inancını kuvvetlendiren 'bu durum
Teslis inancından kaynaklanan insan -Tari n dü§üncesinden de
dayanak bulma1cta ve ilk günah fikri ile ilgili insanın dü§Ü§Ü görü§ünden de izler
ta§ımaktadır. Bu da Hristiyan personalizminde, İslam personalizminin. aksine
§ahsın yaratıcılı&J ve irade hürriyetini azaltıcı bir durum olu§turmaktadır.
Hristiyanlıktaki
Öte yandan §ahıs olmada ba§kalarının ve toplumun etkisi her iki dü~üncede de
mevcuttur. Ancak bu toplumların nitelikleri ve kimlikleri farklılıkiar
göstermektedir. İslam personalizminde ~oğal olarak öngörülen İslam toplumu,
Hristiyan person.alizminde ise persolalist karakterli bir toplumdur.
Sonuç olarak diyebiliriz ki bu iki tip personalizmden, İslam personalizminde
.inanç temele konulmu§ dü§ünce bunun üzerine bina eqilmi§ iken, Hristiyan
personalzminde akıl temele konup sonra inanç ile desteklenmeye çalı§ılmı§tır.
BİBUYOGRAFYA
BRIGHTMAN E. S.; APhilosophy ofReligion, N.J. Prentice Hall Ine. Englewood Cliffs. 1940
BRIGHTMAN•E. S.; An Introduction to l 1hilosophy,.Ilenry Holt and Co. New York 1951.
BRIGHTMAN E. S.; PersonaJity and Religion, Abingdon Press, New York, 1934
· BRIGHTMAN E. S.; The Spiritual Life,'abingdon Press, Nashwille, 1942.
BRIGHTMAN E. S.; "Values, İdeals, Norms and Existencc "Philosophy and PhenomenologicaJ
Re'seiırch, V, 1943.
DiNDAR, Bilal; Emmanuel Mounier'de Personalizm, Kultür ve Turizm Bakanlığı Yayınlan,
Ankara, 1988.
IZUTSU, Toshihiko; Kur'an'da Allah ve İnsan,· Çev. Süleyman AtC§, Ankara Üniversitesi
Basımevi; Ankara 1975.
·
IAHBABI, M.Aziz; De UEtre·a la Personne, Presses Universitaires De France, Paris 1954, ,
lAHBAB I, M. Aziz, İslam Şahsiyetciliği, Çev. İ. Hakkı Aydın, Yağmur Yayınevi, İstanbul, 1972.
·.
MARITAIN, J., The Person and The Commoiı Good, Translated by, John J. Fitzgerald,
University ofNotre Dame Press, NtreDame; 1972.
MOUNIER, E., PersonaJism, Translated by P. Ma!ret, Universtiy of Notre Dame Press, Notre
Dame, 1952.
FELSEFE DERGİSİ, SAYI: 16, YAZ 1995
Download