bülteni - Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu

advertisement
İŞLER
BÜLTENİ
Çocuk
Gelişimi
Ve Çocuk ile
İletişim
Ağustos 2016
SOSYAL
İŞLER
BİRİMİ
ÇOCUK
GELİŞİMİ VE
ÇOCUK İLE
İLETİŞİM
olgunlaşma,
GELİŞİM SÜRECİ
Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme kişide hayatı boyunca
yaşantı ve öğrenme sonucunda
gözlemlenebilir. Gelişimde, bedensel özellikler birbiriyle ilişkili
bireyde
olarak bütünlük içinde değişir. (eğitimevim,2011)
Gelişim;
görülen,
döllenmeden
ölüme kadar gelişim alanlarında
Büyüme:
devam eden, düzenli ve sürekli
niceliksel artışlardır. Vücudun boy, kilo ve hacim olarak artmasıdır.
değişmelerdir. Gelişme ise gelişim
(Gökler 2011) öğrenmeleri, ilgileri, tutumları,
sürecinin sonunda elde edilen
Gelişme: Bireyin büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi
kazanımdır Bir sistem taşımayan
ile sürekli ilerleme kaydeden değişmesidir. (Gökler 2011)
ve
Olgunlaşma:
tesadüfen
değişimler
bir
gerçekleşen
gelişme
Gelişim
sürecinde
Vücut
organizmada
organlarının
meydana
kendilerinden
gelen
beklenen
olarak
fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi için, öğrenme
görülemez. Gelişme kavramının
yaşantılarından bağımsız olarak, kalıtımın etkisiyle geçirdiği
en önemli öğeleri olgunlaşma ve
biyolojik bir değişmedir. Öğrenme olmaksızın kalıtsal olarak
öğrenmedir. Olgunlaşma ya da
belirlenmiş büyüme örüntüsüne göre doğal olarak gelişme
öğrenme olmazsa bir gelişme,
demektir. (Gökler 2011)
ilerleme
Hazır Bulmuşluk: Yeni bir öğrenme yaşantısı için kişisel
olamaz.
Gelişim
bir
süreçtir. Gelişme ise bir üründür. (
yeterliklerin
Yücel 2014) Bireyin öğrenebilmesi
güdülenmişlik düzeyleri, yetenekleri, genel sağlık durumunu
için belli bir olgunluğa ulaşması
kapsayan kavramdır. Diğer bir deyişle bireyin eğitim pazarına
gerekir.
getirdiği özelliklerin tümüdür. (Gökler 2011)
Örn;
kemik
kasları
gelişmeyen çocuk kalem tutamaz.
tümüdür.
Öğrenme:
Bireyin
Olgunlaşmanın
çevresiyle
yanında
belli
bir
önceki
düzeydeki
etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli
davranış değişikliğidir. (Gökler 2011)
Kritik Dönem:
Gelişim açısından önemli zaman dilimleridir. Çocukların bazı gelişim dönemlerinde ve
yaşlarda
belli
tür
öğrenmelere
dönemlerdir.(Gökler 2011)
karşı
yüksek
duyarlılık
gösterme
eğiliminde
oldukları
GELİŞİM
DÖNEMLERİ
Bireylerin fiziksel ve ruhsal
Gelişim dönemleri
yapısının ve davranışlarının
-Motor gelişim
değişiminde içinde bulunulan
-Bilişsel ( zihinsel ) gelişim
gelişim
-Dil Gelişimi
döneminin
etkisi
büyüktür. Özellikle gelişimin
-Duygusal ve Sosyal alanlardaki, gelişim yaşa bağlı olarak
en
değişmektedir.
hızlı
olduğu
çocukluk
yılları; bireyin, birbirini izleyen
dönemlerin
kendine
özgü
görevleriyle başarılı biçimde
başa
çıkabilmesi
çağda
üstlenmek
olduğu
özel
için,
her
FREUD’A GÖRE GELİŞİM DÖNEMLERİ
Freud, Psikoseksüel Gelişim Kuramı’ nda kişilik
gelişimini beş döneme ayırarak ele almaktadır. Buna göre:
-Oral dönem
zorunda
- Anal dönem
sorumlulukları
-Fallik dönem
içerir.
- Latent (gizil) dönem
Her
çocuğun
içinde
ayrı bir evren vardır ve kendi
-Genital (puberte) dönem
Oral Dönem
evrenini keşfetmeye çalışan
Bu dönem İd’in egemenliği altındadır. İd’in yapısı
çocuklarımız için yapmamız
isteklerin hemen karşılanmasını gerektirir. Doğal dürtülerin
gereken onların gelişim süreci
hemen
konusundaki farkındalığımızı
çocuğun en başta beklentisidir. Çocuk dışardan verilecek
artırmaktır.
bakıma tümden bağımlı ve çaresizdir. Çocuk ancak
doyurulması,
gerginliğin
hemen
giderilmesi
kendine verebilecek bir annenin varlığıyla yaşamını
sürdürebilir.
(Karabekiroğlu, 2016)
Çocuğun bu dönemde kazandığı ilk toplumsal işlev,
almak, almayı bilmek ve elde etmektir. Yani çocuk kendisine
anne tarafından verilen şeyleri alırken, toplumsal anlamda
almayı da öğrenir. Çocuk kendisine veren kişilerden verilmiş
olmayı da değerlendirerek “vermek-verebilmek” yetisini de
kazanır. Sürekli bakım veren kişinin (anne ya da sürekli bir
bakıcı) bebekliğin ilk aylarındaki eksikliği, çocuğun motor,
bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli aksamaya ve
yetmezliğe, hatta geriliğe yol açabilir. ( Karabekiroğlu, 2016)
Oral dönemde çevresel koşullara ve biyolojik yapıya
bağlı olarak, aşırı doyurulma ya da aşırı doyumsuzluk içinde
kalma yüzünden çocuk sonraki dönemlerine ilerleyemeyebilir.
Bu nedenle yetişkinlik yaşamında da oral dönem özelliklerine
fazlaca tutunabilir. Aşırı ağızcılık (oburluk), aşırı bağımlılık,
alıcılık, edilgenlik baskın olursa bu davranış özellikleri oral
saplanma
belirtileri
olarak
yorumlanabilir.
Böyle
bir
kişi
başkalarından almaya alışmış, aşırı isteyici ve bağımlıdır. Oral
dönemde
çocuğun
kazanması
beklenen
duygu
özgüven
duygusudur. Bu da ancak annenin (ya da çocuğa bakım veren
kişinin) düzenli ve tutarlı bir şekilde çocuğun ihtiyaçlarını
karşılamasıyla mümkündür. Oral dönemde idin haz ilkesi
işlemektedir. (pedagojidernegi.com, 2012)
6
Fallik Dönem ve Oidipus Kompleksi
Anal Dönem
İki buçuk, üç yaşına giren çocuğun düşünce
Bu dönem, yaşamın 13 yılları arasını kapsar. Haz
bölgesi anüs ve çevresidir.
Dışkının
tutulması
salıverilmesi
ve
arasındaki
yaşanan
haz
çok
vurgulanmaktadır. Bu evrede
bağımsızlık, özerklik, kontrol
eğilimleri,
inatçılık,
ambivalans
düşünce
ve
büyüsel
dikkat
çekicidir.
dünyasında, giderek artan biçimde yeni bir ilgi alanı
oluşur. Bu da eşeylik ayrılıkları ile ilgilidir ve çocuğun
dikkati eşeylik organlarına ve bunların anlamlarına yönelir.
İlk iki dönemde cinsel dürtünün doyurulması ağız ve anal
bölgenin işlemleri iken, iki buçuk üç yaşından başlayarak
eşeysel organın kendisi cinsel haz bölgesi olmuştur.
Freud, ruhsal-cinsel gelişimin bu üçüncü basamağına
fallik dönem adını vermiştir. Fallik dönemin iki önemli
sorunu iğdişlik korkusu ve oidipus karmaşasıdır. ( Öztürk
1997)
Üçüncü yaştan itibaren oyun çağında olan
Toplumsal kural ve değerlerle
karşılaştıkları ve bocaladıkları
bir
dönemdir.
Dürtü
ve
dağınıklık
kontrolsüzlük
bu
ve
dönemin
özgün özellikleridir. Nesneleri
tutma
ve
bırakmama
belirgindir. Çevre ile çatışma
şiddeti artmıştır. “Ben kendim
yaparım” bu dönemin temel
eğilimidir.
sorunlar,
Bu
bozukluk
ki
kompulsif
(OKB/Takıntı
Bozukluğu)
kompulsif
evrede
obsesif
hareket
dizgesi (
motor
sistem)
üzerine
egemenlik kurmuş olup, artan devingenliği ile çevresinin
çapını genişletmektedir. Konuşabilmesi, insanlar arası
gereksinimlerindeki
düzensizlik,
çocuk,
ve
obsesif
kişilik
yapısının
belirleyicileridir.
( Karabekiroğlu, 2016)
ilişkilerin daha anlamlı biçimde genişletmesinde büyük
yer almaktadır. Piaget’in dediği gibi çocuk, “benedönük” ( ego santrik) bir durumdan “topluma-dönük”(
sosyometrik) bir duruma doğru hızla ilerlemektedir. (
Öztürk 1997)
3-4 yaşlarında çocuk giricilik ve atılganlık
eylemlerini açıkça göstermeye başlar. Sürekli olarak
insanlar arasına dalmalar, bilinmeyen konulara büyük
merak, sürekli bir şeyler yapma ve büyüme isteği
çocukta girişim temellerinin atılmakta olduğunu gösterir.
Bu çağda aşırı korkutmalar, suçlandırma, cezalar ve
atılganlığın kısıtlanması çocukta girişim kısırlığı ve aşırı
çekingenliğe neden olabilir. ( Öztürk 1997)
Gizlilik (Latans) Dönemi
.
Bu
dönem
5-6
yaşında
başlayıp,
Geriye kalan enerji yüceleştirmede
ergenlik dönemine dek süren, yatışma
kullanılır; arkadaşlıklar kurulur, öğrenme
ve dinginliğin egemen olduğu bir evredir.
yetisi artar. ( Karabekiroğlu, 2016)
Oral, anal ve genital dönemde olan
çatışmalar çözülmüş gibidir. Ancak bu
görünüm aldatıcıdır, çünkü çözülmüş ya
da
işlenmiş
gibi
görünen
sorunlar
ergenlik döneminde tüm şiddeti ile
yeniden alevlenir. Gizillik dönemi artan
sorunlarla baş edebilmek için gerekli bir
soluklanma molasıdır. Bu soluklanma
oral,
anal
ve
genital
sorunların
çözümünün ileri bir tarihe ertelenmesi,
bilişsel yetilerin gelişmesi, haz ilkesinin
yerini gerçeklik ilkesinin alması gibi
fırsatlar sağlar.
Genital dönem
Bu dönem ergenlik ve onun getirdiği yoğun fizyolojik değişikliklerle
başlar. Ergen bedenini ve cinselliğini öğrenir. Aynı zamanda önceki dönemlerdeki
ruhsal süreçler yeniden yaşanır. Bu süreçlerden en önemlisi ise anneden ayrılma ve
bireyselleşme sürecidir. Bu sürecin yeniden yaşanıp sağlıklı tamamlanması ile
kimlik kazanılması ve cinsel tercihin belirginleşmesi sağlanır. ( Karabekiroğlu,
2016)
Erikson’un
Psikososyal
Gelişim
Kuramı
Erik Erikson da Freud gibi
kişilik gelişimini belli
dönemler içinde ele alır. Ancak bireyin cinsel gelişimi yerine
onun sosyal gelişimini temel alır. Bu nedenle onun kuramı
psiko-sosyal yaklaşım adını alır. Erikson kişilik gelişiminin
kişinin yaşamı boyunca devam ettiğini belirtir. ( Özdemir ve
ark, 2012)
Eriksona göre, insan yaşamında belli
başlı sekiz kritik dönem vardır.
-Oral-duyum dönem: güven ya da
güvensizlik
-Anal-kas dönemi: özerklik ya da
utanç ve kararsızlık
.
Erikson,
,insanın
diğer
insanlarla
ilişki
içinde
geliştiğini öne sürmüş ve sosyal çevre içinde yer alan anne-
-Cinsel-devinsel dönem: girişim ya
da suçluluk
-Gizil dönem: beceri ya da aşağılık
baba, öğretmenler ve arkadaşların çocuğun psiko-sosyal
gelişimi için önemli ve gerekli rol oynadığını belirtmiştir.
Kişilik gelişiminde sosyal çevreye verdiği önemin yanında,
biyolojik temelli doğuştan getirilen bazı özelliklerin de
üzerinde durmuştur. Erikson, epigenetik bir temel ile kişilik
gelişimini açıklamaktadır. Gelişmekte olan herhangi bir şeyin
bir planı olduğunu vurgulayan epidemik kurama göre; kişilik
gelişimi anne karnındaki bebeğin gelişimine benzemektedir.
Doğum öncesi dönemde bebeğin organlarının belirli zaman
dilimleri içinde şekillenmesi gibi, kişilik gelişimi de zaman
içinde aşamalı bir oluşum içinde şekillenir. ( Özdemir ve ark,
2012)
duygusu
-Erinlik ve Ergenlik dönemi: ego
kimliği ya da rol kargaşası
-Genç yetişkinlik dönemi: yakın
ilişkiler ya da soyutlama
-Yetişkinlik dönemi: üretkenlik ya da
kısırlık
-Olgunluk dönemi: ego bütünleşmesi
ya da umutsuzluk. ( Gençtan 1984)
İLETİŞİM
İletişim becerisi, her bireyin özel
Konuşmacının
hayatında ve öğrenim sürecinde olduğu
gibi meslek hayatında da kendini ifade
edebilmek,
anlatabilmek,
karşısındakini
anlayabilmek, çatışmaları önleyebilmek ya
da
yönetebilmek,
çıkan
problemleri
çözebilmek için, kısacası kendisiyle ve
sosyal çevresiyle anlaşabilmesi için ihtiyaç
duyduğu temel beceridir.((Uzuntaş 2013)
Etkili iletişimde kimin neyi nasıl söylediği
çok önemlidir. Konuşmacının (gönderici)
konuşma
tarzının
dışında
kiminle
konuştuğu da belirleyicidir. Konuşmacı
konuşurken karşısındakine (alıcı) göre
konuşma biçimini ayarlar, çünkü alıcının
(dinleyicinin) kim olduğu, onunla olan
ilişkisinin
türü,
statü
farkı,
yakınlık
derecesi, roller gibi birçok faktöre bağlıdır
ve buna göre konuşma biçimi değişkenlik
göstermektedir. Aynı şekilde dinleyicinin
de neyi nasıl anladığı önemlidir.
durumdaki
amacı
mesajı
gönderdiği
dinleyici
tarafından
çözümlenemeyebilir ya da dinleyici mesaja
farklı anlamlar yükleyebilir. Aynı mesajı
birkaç dinleyici farklı farklı anlayabilir, tıpkı
aynı
konuyu
ya
da
amacı
birkaç
konuşmacının farklı farklı ifade edebileceği
gibi. Bunun ötesinde birebir aynı sözü
söyleyen
kişiler
bile
farklı
anlaşılabilir.
Bunda da rol oynayan, iletişimin önemli
faktörleri arasında bulunan ama sözlü
olmayan ve iletişimde bir o kadar belirleyici
olan mimik, beden dili ve söyleyiş biçimi,
ses tonu, vurgusu ve alıcının algısıdır.
Alıcı
açısından
bakıldığında
ne
söylendiğinden ziyade kimin söylediği ya da
nasıl söylendiği anlamayı etkilemektedir.
(Uzuntaş 2013)
ÇOCUK
İLE
İLETİŞİM
Çocuk anne ve babası ile nasıl
Uygun zamanda, uygun yerde
iletişim kuruyorsa hayatla da o şekilde
ve uygun biçimde tepki verebilme
iletişim
başarısını
kurar.
Ana-baba
ve
çocuk
gösterebilmek
üçgeninde, ancak tarafların duygu ve
çocukla
düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve
sayesinde gerçekleşebilir.
başarılı diyalog kurabilmeleri halinde
2015)
sorunlarına
çözüm
bulmaları
mümkündür.
var
olan
Çocukla
sağlıklı
sağlıklı
ancak
iletişim
(Öztürk
iletişim
kurmadan onun duygularını istek ve
İyi anne-baba olabilmenin temel
ihtiyaçlarını
anlamamız
mümkün
koşulu çocuk ile beyaz eşya kullanma
değildir. Çocukla sadece sözlü iletişim
kılavuzlarında yazıldığı gibi mekanik ve
kurulmaz, iletişimin duygusal yönü de
ruhsuz önerilerle dolu bir ilişki biçimi
vardır. Anne-baba çocuk ilişkisinde
oluşturmamaktır. Her çocuk doğuştan
duygunun eksikliği istenmeyen ruhsal
var olan bireysel özelliklere sahiptir.
sorunların
Bilişsel işlevleri, zekaları, duyguları,
gelişmesen neden olur. Çocuğun ne
düşünce biçimleri ve davranışları farklı
hissettiğini
farklıdır. Anne babalık sanatı aslında
tepkilerin sağlıklı olması beklenemez.
çocuğun
bireysel
özelliklerini
(Öztürk 2015)
önünde
tutarak
onunla
kurabilmeyi başarabilmektir.
göz
iletişim
ve
kişilik
bilmeden
özelliklerinin
vereceğimiz
DİNLEMEYİ ÖĞRENMEK
Çocuk konuşmaya başlamayla
birlikte anne babayla sözlü iletişim
kurmaya
başlar.
Anne-baba
çocuk
arasındaki ilişkinin en göze çarpan
biçimi budur. Her anne-baba, çocuğunu
dinlediğinden,
ona
söz
verdiğinden
bahseder
hakkı
ancak
uygulamada bu ne kadar doğrudur,
tartışma
götürür.
Çocuğun
konuşmasına izin vermek için öncelikle
sessiz kalmayı ve dinlemeyi öğrenmek
gerekir. Sürekli konuşan, önerilerde
bulunan,
müdahale
düşüncesini
hisseden
eden
söylemek
anne
ya
da
zorunda
babaların
çocuğun
konuşmasına fırsat
vermeleri mümkün değildir. Çocuk her
söze başladığında kendi yorumunu
ifade etmek isteyen anne babanın
laf kesmesiyle karşılaşırsa nasıl
konuşabilecektir? Doğruyu sadece
kendisinin bildiği, engin tecrübesiyle
çocuğun
hayatına
yön
vermesi
gerektiği düşüncesinden hareketle
müdahalelere, bahaneler bulunulur.
Oysa
çocuğun
kendini
ifade
edebilme şansını bulabilmesi aynı
zamanda sizi daha iyi anlayabilmesi
demektir. ( Öztürk 2015)
Çocuğu dinlerken onun sözlerini
işittiğinizi belli eder biçimde basit tekrarlar
yapabilir,
söylemek
istediklerini
özetleyebilirsiniz. Böylece onu dikkatlice
dinlediğiniz ve ona değer verdiğiniz, onu
saydığınız ve sevdiğiniz mesajını vermiş
olursunuz. ( Öztürk 2015)
ÇOCUKLARIN KONUŞMASINA FIRSAT VERMEK
Çocuklarla konuşuyorken hem bir
yetişkinle konuşuyormuş gibi saygılı, hem
de bir çocukla konuşulduğu unutulmadan
sabırlı, şefkatli olunması gerekmektedir.
Çocuğun anlatacaklarını bitirmesini beklemeden,
direkt çözüm önerileri sunmak ya da hak vermek
değil, bazen sadece dinlemenin de çok etkili
olduğu göz ardı edilmemeli. ( Yıldırım 2016)
TARTIŞMAYI ÖĞRENMEK
Çocuğa kendi düşünce ve isteklerini ifade etme
Tartışma mutlaka galibi olması
şansı tanımak onun birey ve güçlü olma arzusunun
gereken bir yarışma, mücadele ya da
yerine gelmesinde büyük katkı sağlar. Tartışmayı sert
savaş değildir. Üstün çıkma adına baskı
tepkiler
kurmak veya kaybedeceğini anladığında
vererek
kesmek
ona
ve
düşüncelerine
saygısızlık anlamına gelir. Ayrıca çocuğa tartışma
tartışmayı
sonlandırmak
kadar,
adabını öğretmek ana babanın işidir. Tartışma sırasında
bıkkınlıktan dolayı veya rahat etmek için
anne babanın kullandığı söz, ses tonu ve tavırların
tartışmayı bırakıp çocuğun isteklerini
çocuğa örnek olduğu akılda tutulmalıdır.
yerine getirmek ve ona haklı olduğu
mesajını vermek de doğru değildir.
(Öztürk 2015)
Aile İçi
İletişim
Aile
içindeki
bireylerin
birbirleriyle olan iletişim şekli farklılıklar
gösterebilir. Her bireyin kendi kişilik
özelliklerinden
kaynaklanan
iletişim
biçimi vardır. Önemli olan aile içinde
bireylerin birbirleriyle iletişim kopukluğu
olmamasıdır. Ailesinin ortak sorunları
rahatça konuşulabiliyor ve hep birlikte
sohbet
sağlıklı
havasında
aile
içi
paylaşılabiliyorsa
iletişimden
edebiliriz. ( Öztürk 2015)
söz
Anne-baba
arasında
sağlıklı
iletişimin olmadığı durumlarda çocuklar
aracı ya da arabulucu olarak kullanılmakta
ve üzerlerine kaldıramayacakları ağırlıkta
bir yük yüklenmektedir. Bu durum çocukla
anne –baba arasında doğal olmayan bir
ilişki sürecini başlatabilir. Sonuçta yıpranan
da çocuk olur. ( Öztürk 2015)
TUTARLILIK
Ancak tutarlı davranmak ve olumlu
Anne-baba çocuk arasındaki ilişkinin
en can alıcı noktalarından biri çocuğa karşı
mesajlar
tutarlı davranabilmektir. Kendi içindeki çelişki
değişmez yaklaşım sergilemek demek
ve çatışmaları yenememiş anne babaların
değildir. Çocuğa zulmetme yerine tutarsız
çocukla olan ilişkilerinde tutarlı olması pek
olmayı tercih etmek gerekir. ( Öztürk
mümkün değildir. Söyledikleri ile yaptıkları
2015)
arasında tutarlılık olmayan ya da bugün
söylediklerinin yarın tam tersini söyleyen ya
da yapan anne babaların çocuklarına doğru,
kalıcı
ve
sağlıklı
mesajlar
vermesi
beklenemez. Anne babaların tutarlı olmayışı
ne yapacağını bilemeyen, davranışlarından
emin olmayan kendi endişeli ve güçsüz
hisseden bir çocuk yetiştirmelerine neden
olur. Anne ve baba kadar çocuğun yakın
ilişkide
bulunduğu
(örneğin,
bakıcı,
büyükanne ve büyükbaba gibi) kişilerin de
kurallar konusunda tutarlı olmaları gerekir.
vermek
katı,
acımasız
ve
DOĞAL OLMAK
Çocukla iletişim kurarken aşırı
kural
ve
kalıplardan
uzak
doğal
olmayı ve davranmayı tercih edenler
çabuk sonuç alırlar. Doğal olmak
tamamen
içimizden
davranmak
geldiği
anlamına
Yapmacık
olmayan
gibi
gelmez.
bir
samimiyet
içerisinde ve abartıdan uzak davranarak
çocuğun
size
dolayısıyla
da
kurulmasına
İnsanların
taşıdıkları
güven
duymasına
iletişimin
sağlıklı
katkıda
bulunabiliriz.
doğuştan
üzerlerinde
özelliklerden
olan
sevgi,
şefkat, anlayış, sıcaklık, merhamet gibi
pozitif değerleri çocukla iletişimimizde
sıklıkla kullanmamız gerekir. ( Öztürk
2015)
ÖVGÜ
Kimi anne babalar çocuklarına
övücü sözlerle iltifat ettiklerinde onların
şımaracaklarını
düşünürler.
övülmek
çocuğun
her
çocuklara
duygusal
öğretmek
istediklerimizi ve mesajlarımızı daha
kolay iletebiliriz. Sürekli eleştirmek ve
yanlışları
söylemek
yerine
olumlu
davranışlarını destekler biçimde övmek
çocukta
uygun
2015)
Çocukla iletişim kanallarının açık
Oysa
ihtiyaçları arasında yer alır. Ayrıca
övgülerle
desteklediğimiz mesajını verir. ( Öztürk
davranışların
tekrarlanmasını sağladığı gibi kendisinin
değerli olduğu düşüncesini de yerleştirir.
Özellikle çocuğun hak ettiğinde övgü
alması ona değer verdiğimiz ve
tutulması için yeri geldiğinde abartısız
övgü şarttır. Örneğin, sürekli küçük
kardeşiyle
geçimsizliği
olan,
zaman
zaman ona zarar veren bir çocuğun bir
süre kardeşine bakıp annesinin ütü
yapmasına
fırsat
vermesi
anne
tarafından övgüyle karşılanıp çocuğa
“Çok iyi bir abla olduğunu gösterdin”
mesajı
verilebilir.
Çocuğun
başarılı
davranışlarını överek desteklemek onu
yeni
başarılara
yüreklendirecektir.
adım
atmada
hayli
( Öztürk 2015)
KIYASLAMA
Anne babalar çocuklarını kardeşleriyle ve
diğer çocuklarla kıyaslayarak teşvik
edeceklerini düşünürler. Oysa çocukların
sevmedikleri tutumların başında
başkalarıyla kıyaslanmak gelir. Kendi
yanlış ya da eksiğini görme yanında “Sen
birilerinden daha kötüsün” mesajını almak
Kıyaslandığı
kişiyle
yoğun
bir
yarışma ve rekabet yaşayan çocuk
olumlu özellikleri alacağı yerde tam
tersi karşıt tepki oluşturup aynı
tavrına devam edebilir. ( Öztürk
2015)
çocuğu oldukça rahatsız eder.
SEVGİYİ İFADE ETME
Sevgi insanlar var olduğundan beri onları kuşatan ve bir arada tutan en önemli ilaçtır.
Hiçbir şey sevginin yerini dolduramaz. Bir çocuk için hava ve su kadar doğal bir ihtiyaçtır sevgi.
Ancak sevginin kişiler arasında iletişim kaynağı olabilmesi için mutlaka karşı tarafa aktarılması,
yani çocuğun anne babasının sevgisinden emin olması gerekir. ( Öztürk 2015)
“Ben çocuğumu seviyorum bunu ifade etmeme gerek yok ki” gibi düşüncelerin değeri
yoktur. Sevgimizi aktarmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Bu yollardan birincisi çocuğa onu
sevdiğimizi sözlerle ifade etmektir. Çocuğa onu sevdiğimizi açık bir şekilde söylemeliyiz. “Seni
Seviyorum” sözü içinde çok tılsımlar barındırır. Bunu duymak her çocuğu mutlu eder, sevindirir ve
kendine olan güvenini artırır. Bazı anne babalar çocuk şımarır gibi bahanelerle bundan uzak
dururlar. Oysa çocukla kurabilecekleri en olumlu iletişimin fırsatını kaçırmış olurlar. ( Öztürk 2015)
Sevgiyi sadece sözlerle aktarmak yeterli değildir. Dokunmak, gülümsemek, okşamak ya da
öpmek gibi sevgi ifade eden beden dilini kullanarak çocukla sevgimizi paylaşmalıyız. Böylece
çocukla iletişim için gerekli şartlardan önemli birini daha yerine getirmiş oluruz. ( Öztürk 2015)
SÖZSÜZ
İLETİŞİM
İnsan
bilmeyerek,
Sözsüz İletişim çift anlamlıdır; çoğu kez,
çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden
kişinin sözlü ve sözsüz mesajları, farklı anlamları
dilini
vurgular. Sinirli olan kişinin yüz ifadesi, sesinin
son
bilerek
derece
ya
etkili
da
kullanır.
Ancak
bedenini kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol
tonu
edemez. Bedenimiz olaylara veya durumlara
gönderdiği halde, sözleri bu kızgınlığı saklamaya
karşı çok daha kendiliğinden tepkiler verir.
çalışabilir. Bir konuşma, görüşme ve tartışmada
Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin
kişi gerginliğini saklamaya çalışabilir, birinin
ardına gizlememiz mümkündür ama beden
kendi hakkında üzülmesini istemediği anlar olur,
dilimizi gizlememiz çoğu zaman mümkün
ya da kendini düşündüğünden daha cazip
değildir. ( Baltaş 1992)
göstermek isteyebilir. ( Baltaş 1992)
İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin
ve
bedeni,
Çocuk,
kızgınlık
karşısındaki
dolu
mesajlar
kişinin
sözsüz
yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve
mesajlarını gelişim düzeylerine göre algılar ve
bedeniyle yaptıklarını da duyar. Çünkü yüz
ona karşı bir tepki verir. Örneğin, küçük bir
ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş
çocuğa başını sağa sola sallayıp kaşınızı
tarzı,
mesajlar
kaldırdığınızda yanlış yaptığını ya da yapacağını
kullanarak da iletişim kurulur. Karşı karşıya
anlatmış olursunuz. Diğer taraftan bir şeyler
gelerek kurulan kişiler arası iletişimlerde, hem
yaptıktan sonra çocuğu kucaklayıp öpmeniz
sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı anda
onun
kullanılır.
alış
benimsediğiniz anlamına gelir. Çocukla olan
verişinin ancak küçük bir bölümünü sözlü
iletişimde sözsüz mesajlar da oldukça etkilidir.
mesajlar
mesajları
Dolayısıyla anne babanın sözsüz mesajlarında
anlayabilmek için bu sembol ve belirtilere
da sözlü mesajda bahsedilen incelikleri bilmesi
duyarlık kazanmak gerekir. ( Baltaş 1992)
ve değerlendirmesi gerekir.( Öztürk 2015)
sesin
Bu
tonu
gibi
sözsüz
konuşmalarda,
oluşturur.
Sözsüz
mesaj
davranışını
desteklediğiniz
ve
SÖZLÜ İLETİŞİM
Çocukla
konuşurken
kullandığımız
sözcüklerin
önemini
yadsıyamayız.
Günlük
konuşma
dilinde ağız alışkanlığı olarak ifade
ettiğimiz bazı sözcüklerin çocuğu ne
kadar zedelediği ve rencide ettiğini
tahmin etmek zor değildir. Özellikle
çocuğun
yanlış
davranışlarına
zaman
tutum
karşı
zaman
anne
kaba
ve
babalar
konuşmadan
hakarete kadar varan değişik tepkiler
verebilmektedirler. Çocuğun kişiliğine
yönelik bu gibi olumsuz mesajların
olumlu davranışlara yol açmak yerine
tepkisel davranışlar oluşturduğu bir
gerçektir. ( Öztürk 2015)
Yaptığı
bir
hatadan
dolayı
çocuğa “Aptal, sen adam olmazsın,
geri
zekâlı”
gibi
yakıştırmalar
sıralamak çocuğun hatalı davranışına
değil,
kişiliğine
yönelik
mesajlar
olduğundan ilgili yerlere ulaşmaz.
Aksine çocuğun üzülmesine,
anne babaya kızmasına ve aradaki
iletişimin tamamen kopmasına neden
olur. Kırılan ve gücenen çocuk ya
kendini tamamen geri çeker ya da
saldırgan bir tutum içine girer. ( Öztürk
2015)
Çocuğu küçültücü, aşağılayıcı
ve
zedeleyici
düşünülmeden
sözler
ve
bazen
masumane
bir
şekilde kullanılabilir. Ancak sonuçta
çocukla anne-baba arasındaki iletişimi
bozan ve çocuğun benlik saygısını
azaltan bu sözleri daha az kullanmayı
öğrenmek ve kendimizi kontrol etmek
zorundayız.
Anne
ve
babalar
sonradan utanacakları bazı sözler sarf
etseler de gerektiğinde özür dileyerek
gönül
2015)
almayı
bilmelidirler.
(Öztürk
durumlar da olabilir. Ama bunu, çocuğunuzun
gururunu
ÇOCUKLA
İLETİŞİM İÇİN
ÖNERİLER
Çocuklarınızı dinleyin
Meşgulseniz, başınız ağrıyorsa ya da aklınız
başka bir şeyle meşgulse bunu çocuğunuza ifade edin,
onu dinliyor gibi yapmayın. Ona, ‘'Şimdi meşgulüm
ama biraz sonra seni dinleyeceğim deyin. Dinlediğinizi
göstermek için mutlaka göz teması kurun, baş sallayın,
soru sorun ve fikrinizi belirtiniz.
Sorunlarını kendi kendine çözmesi konusunda
teşvik edin
Çocuğunuzun bağımsız bir birey olabilmesi
için, kendini eğlendirmesine, sakinleştirebilmesine,
üzüntüyle baş etmesine, sıkıntısını gidermesine izin
verin. Bütün bunları siz, onun için yaparsanız, bu
duygularla baş etmeyi öğrenemez ve ömür boyu başka
insanlarla
bağımlı
kalır.
Sorumluluğunu
alması
konusunda teşvik edin.
Duygularını
duyguların
tanımasına
zenginliğini
yardımcı
anlatın.
olun.
Öfke,
kıskançlık, yetersizlik, hayal kırıklığı, özlem gibi
duygular; heyecan, sevinç, sevgi, aşk, gurur gibi
duygular
yaşanabileceğini
anlatın.
Başkalarının
duygularına değer vermesini öğretin. Hayattan ne
istediğini bilen bir birey olması konusunda onu
yetiştirin. Gerektiğinde ağlayabilsin ve çıkış yolunu o
bulsun. Bu aşamada yanında olduğunuzu hissettirin.
Pozitif disiplini kullanın
Davranışlarını
sisteminden
çok
değiştirmek
ödül
sistemini
yapın,
başkalarının
yanında
eleştirmemeye özen gösterin, doğru güzel yaptığı
davranışları gördüğünüzü beğendiğinizi ona anlatın.
Olumlu davranışlarını görün
Çocuğunuzun
başarılarını,
olumlu
davranışlarını gördüğünüzü gösterin. Örneğin, bir
çocuk ağladığında annesinden ilgi görüyorsa, bu
yöntemi kullanmaya devam edebilir. Aynı şekilde,
okuldan geldiğinde elini yıkadığı zaman annesi bu
davranışını övüyorsa, ilgiyi sürdürmek için bu olumlu
davranışa devam edecektir. Olumlu davranışlarını
görürseniz
ve
gördüğünüzü
ona
gösterir
veya
hissettirirseniz bu davranışları yeniden yapacaktır.
Kurallarınızda ve ilişkilerinizde devamlılık gösterin
Gerekli olduğuna inandığınız bir kısıtlamayı,
çocuğunuzun
‘yalvarmalarıyla'
değiştirmeyin.
Kuralların devamlılığı olmalıdır, yoksa çocuğunuz
kurallarınızı hiç ciddiye almaz. Gerektiği durumlarda
siz kendi koyduğunuz kuralları çocuğunuzla konuşarak
değiştirebilirsiniz, kendi koyduğunuz kuralların esiri
olmayın. Gerektiğinde değiştirin. Bu durumun neden
gerektiğini ona açıklayın.
Yaşamını planlayın
Çocuk gün içinde ne yapacağını bilsin. Çocuk
ne zaman yemek yiyeceğini, ne kadar TV seyretmeye
Duygularını dinlemesini, tanımasını öğretin
Ona,
kırmadan
için
ceza
kullanın.
Cezalandırılmış çocuklar, cesareti kırılmış, kendilerine
güvenmeyen çocuklardır. Ceza verilmesi gereken
izinli olduğunu, ne zaman yatması gerektiğini bilsin. Bu
programı birlikte hazırlayın.
Birlikte olduğunuz zamanı kaliteli hale getirin
Çocuklarınızla zaman geçirin, onlarla oynayın,
konuşun,
spor
yapın,
yemek
yiyin.
Unutmayın,
çocuklar sizinle zaman harcarken, sizi örnek alarak,
yeni ve doğru davranışlar öğreneceklerdir.
Sorumluluk verin
Yaşına uygun görevler verin onların sorumlulukları
olsun. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk ödevlerini
zamanında
sofranın
yapabilmeli,
toplanmasına
yatağını
yardım
toplayabilmeli,
edebilmelidir.
Diş
fırçalamak, el yıkamak, çantasını hazırlamak ve son
kontrollerini yapmak onun görevleridir.
Ahlaki kuralları öğretin
Dürüstlük, saygı, nezaket gibi kavramları
aile
ortamında
hikâyeler
kullanarak,
anlatarak
öğretin.
vererek,
Meraklı olmasını teşvik edin
Okumanın, merakın onun için ne
kavramları,
kadar faydalı olduğunu tahmin edemezsiniz.
örnekler
Bu
tutarlılık ve devamlılıkla pekiştirin. Örneğin, yalan
Birlikte
söylemenin yanlış olduğunu öğretmek istiyorsanız,
gösterin,
onarlın yanında yalan söylemeyin. Unutmayın,
yarışmalar yapın, oyunlar oynayın.
ahlaklı
insan
olmanın
tohumları
önce
kaliteli
zaman
fıkralar
geçirmeye
anlatın,
şiir
özen
yazın,
Kendinize değer verin
aile
ortamında atılır. Onun yanında yalan söylemek
İyi anne-baba olabilmek için sizin de
zorunda kaldı iseniz bu durumun ne anlama
huzurlu ve mutlu olmanız şarttır. Mutlu
geldiğini ona açıklayın.
yetişkinler çocuklarına, iyi örnek olurlar.
İlgi ve sevgi göstermekten kaçınmayın
Hobilerinize zaman ayırın, birbirinize değer
Sevginizi söylemekten ve göstermekten
verdiğinizi, sevgi ve saygınızı gördüklerinde
kaçınmayın. Araştırmalara göre, her gün sevgi
onlar
gören çocuklar daha az stres hormonu salgılıyor
yaşlarında ise sizi taklit edeceklerdir. ( Özalp
ve huzursuz olduklarında, stres reaksiyonları ile
2016)
daha kolay baş edebiliyorlar.
Güven verin
Size güvenebileceğini bilsin. Sözlerinizi
tutun, tutamayacağınız sözler vermeyin. Onu
koşulsuz
sevdiğinizi
kaldığında,
hata
hissettiğinde
anlatırsanız,
yaptığında,
güveneceği
kendisini
kişinin
çaresiz
yalnız
anne-babası
olduğunu anlatın, sizin de ona güvendiğinizi
gösterin. Tatsız durumları da size anlatmaktan
kaçınmamasını sağlayın, hoşgörü gösterin, espri
yapın.
kullanın.
Hoş
görüyü
ve
espriyi
ilişkilerinizde
da size mutlu olacak ve ileriki
ÇOCUKLAR NE İSTER
Sevgi ister: Sevildiklerini bilmek isterler.
Çocuklar anlayış ister: Anne babaları
Bunu her fırsatta söyleyin ve anlatın. Çocuklar
yakın çevrelerinden ve ebeveynlerinden uyum
onları
içinde olmalarını isterler. Siz yetişkin kişiler olarak
yaptıklarında
eşinizle
nedenlerini
anlaşamayabilirsiniz.
uyum
olmazsa
Çocuklar
yaşamlarını
ailede
devam
anlamayı
çalışmalıdırlar.
mutlaka
önce
düşünmelidirler.
Bir
hata
yaptıklarının
Öncelikle
onları
dinlemelidirler.
Çocuklar
ettiremeyeceklerini, aç kalacaklarını düşünürler.
arkadaşlık
ister:
Gerektiği
Çocuklar hiçbir durumda ailelerinin uyumsuzluk
zaman anne babasıyla arkadaş olmak ister. Anne
yaşamasını
baba
istemezler.
Böyle
bir
duruma
Aileler çocuklarının yanında hiçbir şekilde
tartışmamalıdırlar. Uyum problemleri çektiklerini
problemlerini
çocuklarıyla
değil
onların
arkadaşlarıyla da ilişki içinde olmalıdırlar. Onları
katlanamazlar.
çocuklarına
sadece
belli
etmemelidirler.
öncelikle
çözmelidirler.
Uyum
Bu
tür
problemleri çözmek, onların sorumluluğundadır.
Eşitlik isterler: Çocuklar ailedeki herkesin
tanımalı ve yakın olabilmelidirler.
Çocuklar
yakınlık
konuşabilmeleri,
tamamen
anlattıklarını dinleyin.
isterler.
Kardeşler arasında eşitlik isterler. Kız ve erkek
yanında
Çocuklar
onu
Başkalarının
yanında
isterler. Her çocuğun yetenekleri farklı farklıdır.
beğendiğiniz
davranışlarını
Her çocuğun farklı bir yeteneği vardır, her
beğendiğinizi anlatın.
Cevap ister: Sordukları soruları atlamayın.
Vereceğiniz her bir cevap onlar için çok önemlidir.
Çocuklar
susturmayın
önemsenmek
çocukları arasında değer farklılıkları olmasın
çocuktan her şeyi en iyi yapması beklenmemelidir.
onlara
Çocuklar ciddiye alınmak ister: Özellikle
kendilerinde
olmalarını
sizin
göstereceğini yakınlık sonucu mümkün olur.
başkalarının
sahibi
Sıkıntılarını
sizlerle paylaşmaları, yanlışlarını bile sizlerle
eşit hakları olsun isterler. Çocuklar aile içinde
söz
ister:
destek
onu
ister:
onure
edin,
fark
ettiğinizi,
ister:
Sizlerden
yaptıkları olumsuz şeylerin şikâyetini değil, olumlu
davranışlarının övülmesini isterler.
Çocuklar
Çocuklar tutarlılık ister: Onların ruh hali
annelerinden ve babalarından onların var olmalarından
sık sık değişen, neye ne tepki göstereceği belli
dolayı
olmayan değil, tavırları ve doğruları belli olan anne
Kabul
mutlu
görmek
olduklarını
görmek
olduklarının hissettirilmesini isterler.
ister:
isterler.
Değerli
babalara ihtiyaçları vardır. ( Özalp 2016)
ANNE VE
BABALARIN
ÇOCUKLARLA
YAPTIĞI İLETİŞİM
HATALARI
Çocuğun ne söyleyeceğini dinlemek yerine o
esnada ne cevap vereceğini ya da onu nasıl ikna
edeceğini tasarlamak.
Gereğinden fazla ve suçlayıcı bir takım
sorular sormak. “ Bu kaçıncı söz verişin?”, “Düşük
notlarını düzelteceğini söylememiş miydin?” gibi
sorular
çocuğun
doğru
düşünmesine,
sorunun
nerden kaynaklandığını bulmasına ve bu yeteneği
kazanmasına bir katkı sağlamaz. Tam tersine
çocuğun
savunmaya
geçmesine,
düşüncelerini gizlemesine yol açar.
duygu
ve
( Erbaşlar
2011)
Onun
almamak.
duygu
Olaylar
ve
düşüncelerini
karşısında
ne
dikkate
hissettiğini
önemsememek.
Saldırgan bir dil kullanmak. Çocukları hatalı
davranışı
yerine
top
yekûn
eleştirmek. Hatalı
davranış yerine top yekûn eleştirilen çocukların öz
saygısı azalır yani kendini değersiz görür. ( Erbaşlar
2011)
“Akılsızsın”, “Başarısızsın” gibi çok fazla
olumsuz sıfat kullanmak. Çok fazla olumsuz sıfat
kullanılması
zamanla
çocukların
davranışlarını
olumsuzlaştırır. ( Erbaşlar 2011)
Gereğinden fazla akıl ve öğüt vermek.
Yargılayarak konuşmak. Çocuğunuz
okuldan geldi ve arkadaşıyla arasında geçen
münakaşayı anlatmaya başladı, “Neden oldu”
“Ne gerek vardı” “Nasıl olur” gibi sorular kapı
kapatıcılardır.
Yargılayıcı
konuştuğunuz
zaman çocuk kabuğuna çekilecektir. ( Erbaşlar
2011)
Tehditkâr
konuşmak.
“Odanı
veya
masanı toplamazsan olacakları sen düşün”
gibi konuşmalarla gözdağı vermek.
Alaycı konuşmak. Birçok anne-baba,
çocuklarında
onunla
gördükleri
alay
ederek
hatalı
davranışı
giderebileceklerini
düşünürler ve böyle davranırlar. Alay çocuk
üzerinde manevi baskı oluşturur ve davranış
bozukluklarına neden olur. Sonra ki yıllarda bir
birey olarak toplumla olan ilişkisinde zorluklar
yaşayabilir.
Yıkıcı eleştirilerde bulunmak “Her şeyi
berbat ediyorsun “ eleştirisi zamanla hiçbir
şeyi iyi yapamayacağını düşünmesine neden
olur.
Çocuğun yapabileceği şeyleri anne
babanın
üstleniyor
olması.
Yapılan
araştırmalara göre aşırı koruyucu ebeveynlerin
çocuklarında
rastlanmaktadır.
özgüven
yoksunluğuna
Ebeveynlerin
desteği
çekildiğinde ortaya, beceriksiz, hiçbir işin üstesinden
Saldırgan
gelemeyen, pasif ve bağımlı çocuklar çıkmaktadır. (
istediklerinizi de yutmayın. Açık ve net ifadeler
Erbaşlar 2011)
ile duygularınızı kontrol ederek hataları dile
Sen
dilini
kullanarak
mesajlar
vermek.
“Beni
dil
kullanmayın.
Söylemek
getirin.
sinirlendiriyorsun” “Çok dikkatsizsin” “Saygısızca
Başardıkları
davranıyorsun” gibi cümleler kullanıldığında çocuk
davranışlarını övün.
da kendini savunmak zorunda hissedecek ve benzer
Çocukları
karşılıklar verecektir. ( Erbaşlar 2011)
kaçınmayın.
Ergenlik döneminde anne babaların düştüğü en
davranışını eleştirin. Eleştirirken “ben” dilini
büyük yanlışlardan biri de çocuğu ile farklı yaş
kullanın. “Masamı toplamadığın için kendime
dönemlerinde hep “aynı” tarzda konuşmalarıdır.
çalışacak alan bulamıyorum” cümlesi tehdit
Çocuk
içermeyen bir cümledir. Çocuk tarafından
sürekli
içerisindedir.
büyüme,
Çocuk
gelişim
değişir
ama
ve
değişim
anne
için
ödüllendirin,
gerektiği
zaman
Kişiliğini
değil
doğru
eleştirmekten
hatalı
olan
baba
hatası kolay kabul edilir bir davranıştır ve “
iletişimde konuşma tarzını değiştirmemekte direnir.
Masanı dağıttığımı fark etmedim” gibi yanıtlar
( Erbaşlar 2011)
gelecektir. ( Erbaşlar 2011)
Daha sağlıklı bir iletişim kurmak ve sağlıklı
bireyler yetiştirmek için neler yapılmalı;
ilişki
biçimlerinizi,
dinlerken,
onu
dinlediğinizi
hissettiren “ hı hı “, “evet”, “dinliyorum” gibi
Anne ve babalar olarak kendi beklentilerinizi,
davranışlarınızı,
Çocukları
yaşama
ve
ifadeler kullanın. Sessiz dinliyorsanız çocuğa
bakmalı,
onun
konuşmasını
olaylara bakış açılarınızı gözden geçirmelisiniz.
yüreklendirmelisiniz. Yeni şeyler söylemek
Kendinizde bir eksiklik hissediyorsanız ilgili kitap ve
yerine
dergileri okumalı, okullarda verilen seminerlere
tekrarlayabilirsiniz.
katılmalı,
Genel sorular yerine daha özel sorular sorun.
öğretmenlerden
ve
alanında
uzman
kişilerden destek almalısınız. ( Erbaşlar 2011)
anlattıklarını
kısa
özetler
ile
“Bu gün okul nasıldı” yerine “ Bugün sunduğun
Çocuğunuza güvenmeyi öğrenin ve bunu
sergileyin ki o da kendisine güvensin.
fen bilgisi deneyi nasıl sonuçlandı” gibi
Çocuğunuz üniversite sınavına hazırlanıyor ve
Çocuğunuzu önce iyice dinleyin daha sonra
gerekiyorsa ikna etmeye çalışın.
bir gün bu sınavda başarılı olamayacağını ve
sınava katılmak istemediğini belirtti. “Yaparsın”
Çocuğunuzun doğru düşünmesini sağlamak
, “Başarırsın” gibi sabit belli mesajlar vermek
ve problemi kendisinin çözmesine yardımcı olmak
yerine, karşılıklı ve sakin olarak nasıl böyle bir
için yargılayıcı ve suçlayıcı soruları bir tarafa
kanıya kapıldığını araştırarak onun duygu ve
bırakmanız gerekir.
düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olunuz.
Onun duygu ve düşüncelerini dikkate alın.
Okulda
yaşadığı
olay
Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer
isteyin. “
sıkıntıları yaşamışsanız bunu paylaşmanız ve
Korktun mu” , “ Heyecanlandın mı” veya “ Mutlu
anlatmanız daha faydalı olacaktır. Yaşadığı
oldun mu” gibi yönlendirici sorularla ne hissettiklerini
sıkıntıların
açıklamasına
yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi onu
karşısındaki
veya
tanık
olduğu
duygularını açıklamasını
yardımcı
olabilirsiniz.
bir
( Erbaşlar 2011)
Zamanla
duygularını rahatlıkla ve doğru olarak ifade etmesini
öğrenecektir.
( Erbaşlar 2011)
herkes
tarafından
rahatlatacaktır. ( Erbaşlar 2011)
yaşandığını
Çalışan veya çalışmayan anne ve babaların,
KAYNAKÇA
çocuklarıyla faydalı zaman geçirmeleri için daha çok
- Baltaş, Zuhal-Baltaş, Acar, Bedenin Dili.
çaba
İstanbul: Remzi Kitabevi, 1992
göstermeleri
gerekir.
Vakit
bulamadığını
söyleyen anne ve babalar, size ve çocuğunuza
-Erbaşlar Ö. ( 2011), “Okul Dönemindeki
faydası olmayan magazin programları ve dizilere
Çocuklarla
zaman bulabiliyorsanız, çocuğunuza ayıracağınız
www.izgorenakademi.com
zamanınız var demektir. ( Erbaşlar 2011)
-Gençtan, E. ( 1984) “Çağdaş Yaşam ve
İletişim,
iki
kişinin
bir
birine
tatlı
bir
İletişim
Nasıl
Olmalıdır?”
Normal Dışı Davranışlar” , Maya yayınları, 3.
gülümsemesiyle başlar, iyi bir dinleyici olmasıyla
Basım, Ankara
devam eder. Aktif dinlemeyi öğrenen anne ve
- Gökler H. (2011), “Gelişimle İlgili Temel
babalar, çocuklarının duygularını daha iyi anladıkça
Kavramlar” huseyingokler.blogcu.com
sıcacık ilişkiler kurulacaktır. Korkmayın, çocuklarınız
-Karabekiroğlu, K. (2016 ). Psiko-dinamik
hangi yaşta olursa olsun onları kucaklayın ve sarılın.
Yaklaşım
Anne baba olarak sizi model alan çocuklarınıza tatlı
kuramı neleri içerir?, www.cocukhayat.com
dilinizle, etkin dinlemenizle, onlara duyduğunuz
-Özalp A. ( 2016). “ Çocukla İletişim İçin
saygı ve sevgiyi göstererek örnek olun. Her çocuk
Öneriler”, : www.alopsikolog.net
değerlidir
-Öztürk,
ve
her
çocuk
kendisini
anlayan,
Freud’un
O.M.
psiko-seksüel
(1997),
“Ruh
gelişim
Sağlığı
ve
sorunlarına yanıt bulan, sevinçlerini ve üzüntülerini
Bozuklukları” Hekimler Yayın Birliği, 7.Basım
paylaşan
-Öztürk, M. ( 2015), “ Çocukla İletişim” ,
bir
aile
ortamında
yetişmek
ister.
Çocuklarınızı bir birey olarak kabul edin iletişiminiz
www.mucahitozturk.com
daha sağlıklı olacaktır. ( Erbaşlar 2011)
-Uzuntaş
A.
(
2013).”
Etkili
İletişim:
Anlatabilmek Ve Anlayabilmek”, Kastamonu
Eğitim Dergisi, Cilt 21, No:1 ss:11-30
-Pedagoji Derneği. ( 2012), Çocuğun Psikoseksüel Gelişimi, www.pedagojidernegi.com
-Yıldırım, S. ( 2016), “Çocuk ve İletişim, Aile içi
Sağlıklı
İletişimin
Önemi”,
cocuklaringelisimi.com
-Yücel, M. ( 2014). “Gelişim Psikolojisi”.
www.dmy.info
DOĞUM
GÜNLERİ
Fatma EROĞLU, Leman AYKANAT, Burhan ÖZBURUN, Ali KIRATLI, Şahin KARAOĞLAN, Tuğba,
ALTIN, Ahmet Murat MIZRAK, Aişe Şükran KARADAYI, Ali ÖZDEMİR, Alper DOĞAN, Aslı CAN AĞCA,
Aydan ERATALAY, Ayşegül ÖZGEN, Belgin KUTLU, Benay ATAMAN, Betül
Ceyda ÖNCEL KOÇ, Çağlar
Derya ATEŞ, Dilara
Elif Derya
AKALGAN, Demetay GÜLDAŞ, Deniz ERDEM,
ORHAN, Demet
EKER, Dilek
GÖKCEK, Dönsel
ÖZDEMİR, Emel HACIÖMEROĞLU, Esra
AKGÜN, Fikri YILDIRIM, Gizem
YÜKSELEN, Gözde
YILDIRIM, Gökçe
DERELİ, Gülsen
Hasan SAK, Hatice Tuğba
Kadriye KESGİN, Kürşat
ÇELİK, Hilal
TURAN, Buket ÇİÇEK,
DOĞAN, Ebru KARACA, Ekrem
MUTLU,
BAKAR, Evrim SAYGIN, Fatih TOPUZ, Feray
YILDIRIM, Göksun
ULUOĞLAKCI, Gökşen
HACIÖMEROĞLU, Hande SEYİS, Hanife RAHMANLAR,
İNCE, Hürya ÖZÇELİK, İlker
ÖZDEMİR, Mehmet KAYA, Mehmet Emin
YALÇIN, Kaan AYHAN,
Çelik, Mehmet Soner BAY,
Mehtap VAREL ALP, Meltem KAPLAN, Memnune BOŞGELMEZ, Merve PINARBAŞLI, Merve GÜNDÜZ,
Mesil AKSOY, Muhammed Enes
KARACA, Mustafa
DEMİR, Muhammed Merve ÖZTÜRK, Mustafa ÜNAL, Mustafa
KAŞ, Mümtaz IŞIK, Nabile DEMİR, Nalan YAVAŞÇA, Necati GÜNAY, Neriman
ERDOĞAN, Nermin
YILDIRIM, Neslihan YALÇIN, Neziha EROĞLU, Nilgün
Numan DADAK, Nuray KAMAR, Nurcan YAŞAR
ARICI, Olcay
Faruk KURU, Ömer Tarık GÜRSOY, Özgül Aktaş URUÇ, Özlem
DEMİRCAN, Osman
TOKTAŞ, Selçuk
Serpil ÖNAL, Sevda AYDAR, Sevgi ERDOĞAN, Sevgi
Uğur
ŞENEL, Ömer
ÇOLAK, Pakize ŞAKALAR, Pelin
AKSUNGUR AYDIN, Rağıp Özgür KARACA, Rana Ülker ÖZKAN, Rukiye
ARSLANSOYU, SametUSLU, Seçil
GÜZELSOYLU,
COŞKUN, Sadun
UYGUR, Semra KOYUNOĞLU, Serhat KAYA,
GENÇ, Tahsin ONAY, Tunç Levent ÖZDEMİR,
DÖNGEL, Ülkü ÇAKIR, Yakup ZEYREK, Yasin İlkay SEVER, Zehra Gülrü GÜRDEMİR’ Mustafa
KAKI, Ahmet KARAKOCA, Halil DEBELİ, Sadık YILMAZ’ ın
Yeni yaşlarını kutluyoruz, yeni yaşlarında Sağlık ve
Mutluluk diliyoruz.
DOĞUM
(HOŞGELDİN BEBEK)
Eray KAPLAN, Fatih AKÇOBAN, Serkan TAŞTAN ‘ın
Dünyamıza yeni gelen çocuklarına “Hoş Geldin” diyor, sağlıklı, uzun ömürler
diliyoruz.
“Allah analı babalı büyütsün”
ÖNEMLİ GÜN
VE HAFTALAR
30 Ağustos 1922 yılında Dumlupınar’ da büyük zafer kazanan vatan için hayatlarını feda
eden şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.
EVLİLİK
• Şule SIRAKAYA Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.
•
Süheyla TOPRAK Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.

Nefise Esra YEĞİN Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.

Aynur KOSKER Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.

Mahsum SAMİ Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.

Ramazan AKYAY Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.

Zeynep ÖZCAN Evlilik Hayatınızda Mutluluk
Dileriz.
VEFAT

Tıbbi Cihaz Sektörel Hizmetler Daire Başkanı Mehmet BAŞ’ ın
annesi vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet, geride
kalanlara, sağlıklı uzun ömürler dileriz.

İlaç Denetim Dairesi Başkanlığı Ürün Denetmen Yardımcılarından
Ayşe GÜNBAŞ’ ın dedesi vefat etmiştir. Merhuma Allahtan
rahmet, geride kalanlara, sağlıklı uzun ömürler dileriz.

İlaç
Ruhsatlandırma
Sertifikalandırma
Daire
Biriminde
Başkanlığı
görevli
Farmasötik
Görklay
Ürün
AVŞAR
kayınvalidesini kaybetmiştir. Merhumeye Allahtan rahmet, geride
kalanlara sağlıklı uzun ömürler dileriz.
Kurumumuz Ekonomik Değerlendirmeler eski Daire Başkanı Dr. Akif AKBULAT
vefat etmiştir. Merhuma Allahtan rahmet, geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler
dileriz.
Download