Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 Yusuf Can ERDEM1 Can Tansel KAYA2 HİLE İLE MÜCADELEDE MUHASEBE ve PAZARLAMA İŞBİRLİĞİ Özet İş etiğinin beraberinde getirdiği hesap verme, adalet, şeffaflık gibi ilkelerden uzaklaşarak ahlaki açıdan sorgulanır boyutlara gelen işletmeler, şirket performansını artırmada başvurdukları ve sonuçlarını daha sonra hissedar, müşteri ve diğer tüm paydaşlara ödetecekleri hileyi zaman zaman bir çıkış yolu olarak görmektedir. İşletmenin iki gelir kapısı olan hissedar ve müşteri, bu etik dışı davranışların en belirgin sonucu olan hileden zarar gören grupların başında gelmektedir. Hile, gerek muhasebe gerekse pazarlama biliminin ana başlıkları arasında her zaman güncelliğini korumuştur. Yanıltıcı reklamlar, özel hayatın gizliliğini ihlal, dağıtım kanallarında yetki/güç istismarı gibi kavramlar pazarlamanın önemli bir disiplin olarak uygulanmaya başladığı ilk günlerden bu yana gündemde olmuşlardır. Diğer yandan, işletmelerin muhasebe fonksiyonu, kar yönetimi, karın istikrarlı hale getirilmesi gibi birçok yöntemle pazarlama fonksiyonunun rakibi olarak algılanmaktadır (Billings, 2011; Demir ve Bahadır, 2007). 20. yy sonunda teknolojik gelişmelerin iş dünyasını yeniden biçimlendirmesi ile etik ve hile kavramları da teknolojiye uyum sağlayıp farklı isimler altında ama daha karmaşık uygulamalar olarak ortaya çıkmışlardır. Gelişmiş bir pazar yapısının içinde yer alan tüm kurum ve bireylerin, hiç olmadığı kadar sertleşen rekabetin altında daha kırılgan ve riskli bir çerçeve içinde olmaları, etik ve hile kavramlarını hiç olmadıkları kadar güncel konuma getirmiştir. Pazarlama etiği kavramı, ahlaki (etik) standartların pazarlama kurumlarına, bu kurumların davranış ve kararlarına nasıl uygulandığını araştırma süreci olarak (Murphy vb. 2005) tanımlanabilir. Luca Pacioli’den günümüze kadar gelişim gösteren muhasebe etiği kavramının, yetersiz kalmış ve muhasebe dünyası 1 Assist. Prof. Dr., Yeditepe University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Business Administration, [email protected] 2 Assist. Prof. Dr., Yeditepe University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Business Administration, [email protected] 261 Hile İle Mücadelede Muhasebe ve Pazarlama İşbirliği tarafından tam olarak özümsenmemiş olduğu özellikle yaşanan skandallar ışığında görülmüştür. İş etiği ile ilgili yapılan araştırmaların çoğunlukla kurum/şirketlerin uygulamalarına odaklanmasıyla birlikte, pazarlama ve muhasebe disiplinleri etik sorunlara çözüm üretme anlamında ortak çaba içinde birleşiyorlar. Genel işletme çerçevesinde birbirini tamamlayan bu iki işlev, en anlamlı işbirliğini etik ile ilgili konularda sergileyebilirler. Bu çalışmanın amacı, muhasebe ve pazarlama hilelerinin yarattığı sonuçların tüm paydaşların omuzlarına yüklendiği gerçeğini irdelemek ve gittikçe büyüyen bu salgınla başa çıkmada şirketlere öneriler sunmaktır. Anahtar Kelimeler: Muhasebe, Pazarlama, İş Etiği, Hile COLLOBORATION OF ACCOUNTING AND MARKETING AGAINST UNETHICAL BUSINESS CONDUCT and FRAUD Abstract Businesses have been fading away from the values of business ethics such as accountability, fairness, and transparency. Shareholders and customers are the main revenue stream of businesses, which mostly suffer from fraud. Fraud is a timely concept among unethical marketing and accounting. Misleading advertisements, violation of privacy, abuse of competence and power in distribution channels are vital for marketing applications. On the other hand, businesses’ accounting function may be perceived as a rival to marketing since they aim at profit management (Billings, 2011; Demir ve Bahadır, 2007). At the end of the 20th century, business world has been reshaped by the technological development, ethics, and fraud. These concepts acquired new meanings. With the hardening competition, institutions, companies, and individuals have been affected by ethics and fraud more than ever. The term marketing ethics has been defined as the systematic study of how moral standards are applied to marketing decisions, behaviors, and institutions (Murphy ve diğerleri, 2005). Since Luca Pacioli, the progressive concept of accounting ethics has become inadequate since a huge number of scandals emerged. Marketing and accounting concepts allied to solve problems of business ethics. Those two concepts show their cooperation mostly in ethical issues. The purpose of this study is to propose recommendations in the name of coping with unethical conduct of business and fraud with regard to the alliance of accounting marketing. Key words: Accounting, Marketing, Business Ethics, Fraud GİRİŞ İş dünyasında etik olmayan ve özellikle hile ye dayalı işler kar amaçlı olan ve olmayan hemen hemen tüm örgütlerde karşılaşılan uygulamalardır. Etik kavramının bir oranda kültür tabanlı olması ve toplumlar arası farklılıklar göstermesi etik olan ve olmayan davranışların önce tespitini sonra da engellenmesini daha da zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada etik olmayan ve hile kavramları kültürel etkilerden bağımsız olarak ve “kişisel avantaj sağlamak amacıyla, dürüst olmayan bir şekilde başkalarına zarar verecek aldatıcı davranış” anlamında kullanılmıştır The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 Yusuf Can Erdem - Can Tansel Kaya 262 (http://www.cimaglobal.com). Bu bağlamda hile kavramı genel olarak hırsızlık, yolsuzluk, para aklama, haraç, entrika, komplo, zimmete para geçirme kavramlarını içerebilir. Ulusal Sigorta Suçları Bürosu (National Insurance Crime Bureau) verilerine göre ABD’de kurumsal ve ülke ekonomisi için en maliyetli suçlar sıralamasında hileli uygulamalar ikinci sırada gelmektedir (www.nicb.org). Sadece Amerikan sağlık sektöründe tüketicilerin hileli evrak ve beyanlarla kurumları aldatarak yarattıkları zarar yıllık $80 milyardır (www.fbi.gov). Yine sağlık sektöründe ilaç firmalarının doğrudan tüketicileri televizyon ve radyo reklamları ile yönlendirerek yol açtıkları zararı para ile ölçmek mümkün olmayabilir. ABD’de 1997 de televizyon reklamları ile piyasaya sunulan ve ölümcül yan etkileri nedeniyle 2001’de üretici firma Bayer tarafından piyasadan çekilen Baycol isimli kolesterol ilacından kaç kişinin olumsuz etkilendiği tam bilinmiyor. Ancak şirket (Bayer) 3017 kişisel dava sahibini vazgeçirmek için $1.138 milyar dolar ödediğini açıkladı (Bayer, 2001). İş hayatında etik dışı davranışlar ve hile onaylanmayan ama genellikle önlenemeyeceği düşünülen uygulamalardır. Bu durumun önemli bir nedeni de sonuçlarının ölçülemeyeceği düşüncesidir. Oysa Portsmount Üniversitesi Hile Araştırmaları Merkezi (CCFS) ve İngiltere’nin lider Muhasebe ve İş Hizmetleri firması BDO LLP işbirliğiyle 2009 ve 2011 yıllarında yayınlanan “Hilenin Finansal Maliyeti” (Portsmount, 2011) raporuna göre 2007-2011 döneminde dünya çapında yapılan ve 40 başlık altında toplanan 300 hile ölçme araştırmasının bulgularına göre toplam kayıp maliyeti $11.22 trilyondur. Muhasebe kavramı ve Etik Dışı Uygulamalar 15. yy’da Luca Pacioli’nin devrimsel nitelik taşıyan ve günümüz muhasebe dünyasının bel kemiği olan çift kayıtlı defter tutma yönteminden bile çok önce, muhasebenin doğuşu, ticaretin beşiği olan Mezopotamya’ya kadar dayanmaktadır. Milattan önce 3000’li yıllarda gelişmekte olan ticaret sonucunda tacirler, başlarda muhasebeyi sadece destek verici bir araç olarak kullanırken, sonraları ticari hacmin hızla artmasıyla, gerek işlemlerin kaydı; gerekse de ticari hasılat ölçümü ve takibi için muhasebe işlevine muhtaç olmuşlardır. Geçen 5000 yıl içinde önemi sürekli artmış olan muhasebe bilimi, temelini tarafsızlık, tutarlılık, şeffaflık ve ihtiyatlılık gibi önemli boyutları ile şirketlerin ve dolayısıyla da toplumların sağlıklı ekonomik sürekliliği için şart halini almıştır. Dolayısıyla artık günümüzde muhasebe, işletmeler için vazgeçilmez bir zorunluluğa dönüşmüştür. Temeli tarafsızlık, tutarlılık, şeffaflık ve ihtiyatlılık gibi yüksek değerlere dayanan muhasebe dünyası, yakın tarihimize bu değerlerden ziyade adını skandallar ile duyurmuştur. Derinine inildiğinde, tepe yöneticilere sağlanan primler, kişisel açgözlülük, zayıf iç kontrol gibi birçok neden ile ilişkilendirilebilir olmasına rağmen ortak paydada etik değerlerden uzaklaşmanın olumsuz etkisi öne çıkmıştır. Ardı ardına gelen ve ekseninde etik dışı kararların olduğu bu olaylar, bireylerin, toplumların ve piyasaların, muhasebenin en elle tutulur ürünü olan mali tabloların güvenilirliğine yönelik büyük güven bunalımlarına yol açmıştır. İfa edilen meslek ne olursa olsun, meslek elemanları mesleki etiğe ne kadar bağlı kalırlarsa o mesleğe olan güven ve saygınlık da o kadar artacaktır. Bu bağlamda, muhasebenin bir bilgi sistemi olması, sunulan bilgilerin doğru ve güvenilir olmasını gerektirmektedir. Kararların aşamalarında yardımcı olacak bilgilerin doğruluğundan ziyade, doğru olmamalarının yarattığı sonuçlar katlanılması güç boyutlarda olmaktadır (Uyar, 2005). Yıldız’a (2011) göre içsel mekanizmanın The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 263 Hile İle Mücadelede Muhasebe ve Pazarlama İşbirliği kontrolü ve denetimi hileye karşı en iyi silahtır. “Güven iyi, kontrol daha iyi” özdeyişinden hareketle, muhasebe mesleğine olan güveni ve mesleğin itibarını olumsuz yönde etkileyen her türlü uygulamaya son vermenin en doğru yolunun etkin bir denetim olduğu açıktır. Bireysel kararlar ve kişisel insiyatiften ziyade, standartlar getirilmeli ve kurallar oluşturulmalıdır. Yaratılan içsel bilgilerin dış paydaşları da doğrudan ya da dolaylı yoldan etkilediği gerçeği, iç kontrol ve iç denetimin büyük bir titizlikle yapılmasını şart haline getirmektedir. Paydaşlara bakıldığında, en önemli finansal bilgi kullanıcısı olan yatırımcılar, manipülasyonun en önemli hedefi durumundadır. Şirketler piyasalarda bulunan hisselerine ait bir değer kaybına maruz kalmayı asla göze alamaz. Hile, agresif muhasebe, kar yönetimi, yaratıcı muhasebe, makyajlama gibi bir grup manipülasyon metodu ile tepe yönetimler zaman zaman yatırımcıların zihinlerinde iyimser bir “kar beklentisi” yaratmak ve bu şekilde yatırımcıların yeni hisse senetleri satın almalarını amaçlamaktadır (Demir ve Bahadır, 2007). Pazarlama Kavramı ve Etik Dışı Uygulamalar İnsanların birlikte yaşamaya başladıkları günlerden bu yana pazarlama kavramının var olduğu söylenebilir. Bu kadar eski bir kavramın zaman içinde değişip farklılaşması da beklenen bir durumdur. Bu değişim pazarlamanın tanımlarına da yansımıştır. 1937 senesinde Amerikan Pazarlama Derneği’nin (AMA) tanımında pazarlama “ürün ve hizmetlerin üretimden tüketime gidiş sürecinde kapsanan iş faaliyetleri” olarak tanımlanmıştır. 2012 tanımı ise “ …bireylerin ve grupların ihtiyaç ve isteklerini değer içeren ürün/hizmet yaratımı, sunumu ve değişimi yaparak sağlama toplumsal süreci” olarak karşımıza çıkmaktadır (Kotler & Armstrong, 2012). 20. yy. başlarında İktisat biliminin bir alt kümesi olarak tanımlanmaya başlayan pazarlama düşüncesi Birinci Dünya Savaşının sonuçlanmasıyla ortaya çıkan yapıdan etkilendi ve işletmeler gelişen teknoloji ile daha rahat ürettiklerini kısıtlı imkânları olan kitlelere nasıl satabilecekleri düşünmek zorunda kaldılar. Hızla değişen dünyada farklı beklenti ve ihtiyaçların öne çıktığı bu dönemde “üretebilmek” hala önemliydi ama rekabet şartları da üreticileri farklı beceriler geliştirmeye doğru itiyordu. Sanayileşme, uzmanlaşma ve otomasyon gibi önemli süreçleri yaşayan toplumlar kitlesel üretim araçları sayesinde farklı ihtiyaç ve talepleri de dikkate almak ve bu bağlamda farklı kanallarla tüketiciye ulaşıp, değişik dağıtım kanalları kullanmak ihtiyacını hissettiler. Teknolojinin hızlı gelişimi ile artan ürün/hizmet çeşitliliği rekabeti daha da artırıp “üretim odaklı” olan pazarlama sürecini sırasıyla “ürün, satış ve en sonunda tüketici” odaklı bir yapıya taşıdı. 20. yy. sonuna gelindiğinde bazı ürün/hizmet gruplarında bu geleneksel kavramlar hala etkili olsa da artık pazarlama disiplini ilişki bazlı bir yapıda tamamen tüketici odaklı, toplumsal/çevresel değişkenleri de dikkate alan bir çerçeveye yerleşmişti. 21. yy’da Pazarlama anlayışı, “modern toplum” kavramı ve bu kavramın önemli bileşenlerinden “tüketim toplumu” tanımının oluşmasında çok etkili olan bir değişim ortamını sunmuştur insanlığın hizmetine. Bu anlayış içinde nesnel bilgi arayışı peşinde olan tüketicilere sadece kendileri için değil toplum için üretilen ürün/hizmetleri sunan pazarlama faaliyetleri, insanları bir kitle olarak tekdüzeleştirmek görevini de üstlenmiştir (http://akademik.maltepe.edu.tr/~selvaersoz). Özellikle “ürün odaklı” pazarlama anlayışının yaygınlaşması ile birlikte pazarlama içeriğinde yeri hep olan “iş etiği” ve “yanıltıcı uygulamalar ve hile” kavramları artan sıklıkla öne çıkmıştır. Başlangıçta dağıtım kanalı üyelerinin birbirlerini yanıltıcı uygulamaları ile başlayan etik dışı uygulamalar zamanla reklam/özendirme/halkla ilişkiler konularında çok The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 Yusuf Can Erdem - Can Tansel Kaya 264 karşılaşılan uygulamalar oldu. “Pazarlama Etiği” kavramı “ahlaki (etik) standartların pazarlama kurumlarına, bu kurumların davranış ve kararlarına nasıl uygulandığını araştırma süreci olarak (Murpy, 2005) tanımlanabilir. Bu kavram ile ilgili yapılan araştırmalar öncelikle pazarlama bileşenleri, özellikle özendirme ve reklam etiği üzerine yoğunlaşırken, 2000’li yıllardan itibaren “pazarlama kuralları” ve “şirket karar süreçleri” popüler başlıklar olarak öne çıktı (Schlegelmilch & Oberseder, 2010). Başlangıçtan bugüne pazarlama kavramını en çok etkileyen ve 21. yy. ‘da neredeyse yeniden tanımlayan teknolojik gelişmeler sayesinde erişilen kişisel verileri kullanma, saklama ve paylaşma uygulamaları etik dışı pazarlama uygulamalarına hız verdi. Teknolojinin en büyük katkısı olan internet tabanlı e-ticaret, internet pazarlaması, sosyal medya pazarlaması gibi görece yeni ve sürekli gelişen alanlar ise hileli uygulamalar için ideal ortamlar sundu. Gerek hukuki alt yapının eksikliği gerekse bilgi/birikim eksikliği bu tür sanal kanalları bazı tüketici dilimleri için korkulacak birer tuzak haline getirmiştir ve bu durum zaten toplumda geleneksel olarak pek de popüler olmayan “pazarlamacı-satıcı” tanımını daha da olumsuz bir seviyeye indirdi. Hileli ve etik dışı uygulamaların güncel tanımını yapmak zor olduğundan gerçek anlamda uğranılan zararı ölçmek de kolay değildir. Zarar gören tarafların çoğunlukla şikâyetçi olmamaları, kimi zaman kayıplarını fark etmemeleri ve kontrol mekanizmalarının eksikliği bu durumun sebepleridir. Ancak esas kayıp yıpranan kurumsal imajlar, kaybedilen iş zaman ve gücü, belki de en önemlisi iyi niyetle planlanmış kampanyaların azalan güven nedeniyle başarısız olmalarıdır ki bu kayıpların sonucunu parasal boyutlarda ifade etmek bile olanaksızdır. Pazarlama dünyasının yükselen yıldızı olarak adlandırılan ve tamamen ilişki tabanlı pazarlama anlayışından doğan Müşteri İlişkileri Yönetimi (MİY) kavramı da ciddi anlamda kişisel verilere ulaşıp onları modelleme esası üzerine kuruludur ve bu durum etik dışı uygulamaları da yüksek oranda gündeme getirmektedir. Pazarlama hileleri tespiti ve ölçülmesi çok zor olan uygulamalar olduğundan engellenmesi de çok zordur. Özellikle son dönemde en çok gündeme gelen ve özellikle tüzel kişiliklerin ve kurumların tüketicileri etkileme süreçlerine odaklanan araştırmalar ise tam da pazarlama ve muhasebe disiplinlerinin örtüştüğü bir alan yaratmıştır. Pazarlama ve Muhasebe İşletmecilik ve iş idaresi kavramlarının iki önemli disiplini olan pazarlama ve muhasebe, genellikle birbirine karşı uygulamaların yoğunlaştığı ve neredeyse aynı işletmenin rakip alt birimleri olarak düşünülmüşlerdir (Veer, 2013). Bu önyargının sebebi pazarlamacı ve muhasebecilerin farklı özelikleri ile öne çıkabildikleri gerçeği olabilir. Pazarlamacılar sürekli yeni iş modelleri tasarlayıp müşterilerin beklentilerini öğrenmek ve biçimlendirebilmek için yaratıcı, yenilikçi ve hatta hayalci olmak zorundadırlar. Muhasebe dünyasında ise kurallar vardır ve en önemli kural “yaratıcı” fikirlerin tuzaklarını engellemektir. Güvenilir muhasebe kayıtları olmadan pazarlamacının başarısını ölçmek, bu performansın firmaya kazandırdıklarını anlayıp doğru kararlar verebilmek mümkün değildir. Dahası, ileri dönük tahminlerin ölçülebilir lisanı olan bütçe süreçleri, tüm tahminlerini pazarlamanın sağladığı satış verilerine dayandırmaktadır. İçsel birimler yakından incelendiğinde, işlevsel sıfata sahip ve de gelir yaratımının öncüsü pazarlama ile yaratılan gelirlerin hangi birimlere ne şekilde dağıtılacağının kararını veren kurmay sıfatına sahip muhasebe, bir denge unsuru niteliğinde bütünün ayrılmaz parçalarıdır. İkisinden birinin maruz kalacağı tahribat, tüm organizasyonun olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 265 Hile İle Mücadelede Muhasebe ve Pazarlama İşbirliği Değer yaratma sürecinde birbirlerini tamamlayan bu iki işlev, belki de an anlamlı işbirliğini etik dışı uygulamaları ve hileyi engellemekte gerçekleştirebilir. Günümüzün hızla karmaşıklaşan ve farklılaşan tüketim sürecinde özellikle hizmet sektöründe hileli uygulamaları fark etmek kolay olmadığından, pazarlama-muhasebe işbirliği bir dizi ipuçlarının izlenmesi ve bazı sinyallerin araştırılması ile başlayabilir (Golden, ve diğerleri, 2013). Etik dışı tüm davranışların insanlar tarafından yapıldığı düşünüldüğünde bu davranışları engelleyecek tek gücün de insan olduğu ama bu gerçeğin çözümü zorlaştırdığı görülecektir. Uzun dönemde kurumların her seviyedeki çalışanları önce sosyal sorumluluk düzeyinde iş etiği kavramını öğrenmeli ardından da ülke kültürü, sektör kültürü ve kurum kültürü bazında iş etiği uygulamaları hakkında eğitilmelidir. Her ne kadar toplumda baskın olan “ahlak” kuralları çok belirleyici olsa da kurumlar kendi etik kurallarını çalışanlarına kabul ettirebilirler. Kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası olan bu davranış kuralları performans değerlendirme süreçlerine de net bir şekilde yansıtılmalıdır. Hedeflenen etik davranış biçimlerini içselleştirmiş yöneticilerin hem kurum aidiyeti hem de bağlayıcı kontrol mekanizmaları ile bu kuralları zorlamaları başarı için ön şarttır. Farklı ülkelerde faaliyet gösteren küresel firmalarda yaşanan kültürel yapı farklılıkları iş etiği konusunu daha da öncelikli kılabilir. Gerek konunun aciliyeti gerekse kalabalık kadrolar ile çokuluslu firmalarda yukarıda anlatılan yapıyı daha sık görmek mümkündür. General Electric (GE) ve PWC bu bağlamda verilebilecek iki iyi örnektir. (Kotler & Armstrong, 2010; www.ge.com). 2012 senesinde GE de etik olmayan uygulamalar ile ilgili çalışanların yaptığı 2752 başvurunun sonucunda 222 adet (2011 yılında ayrılan eleman adedinin iki katı) çalışanın görevine son verilmiş, 507 eleman uyarılmış, 21 çalışanın görevi değiştirilmiş, 36 çalışan da finansal olarak etkilenmiştir. Başlatılan soruşturmaların %44 ü GE’nin ABD dışındaki şirketlerinde gerçekleştirilmiştir (www.ge.com). Muhasebecilerin Kırmızı Bayrakları Muhasebe-pazarlama işbirliği sürecinde özellikle muhasebecilerin ve/veya denetçilerin standart olarak izleyip kontrol edecekleri verileri aşağıdaki şekilde listelemek mümkündür: Sektörel / bölgesel pazar satış eğilimleri ile şirket uygulamalarının uyumu, Satışlarda zaman içinde belirlenen mevsimler beklentilerin ciddi oranda gerçekleşmemesi, Pazar yapısı paralelinde beklenen fiyat politikalarının hiç uygulanmaması, Fiyat belirleme stratejilerinde sürekli ve radikal değişiklikler, Gerçekleşen satış adet/tutarlarının bütçe rakamları ile ciddi farklılıklar göstermesi, Satış ekiplerinde gözlenen yüksek ayrılma oranları, Rakip firmalara geçen ve rakip firmalardan gelen satıcı adetlerinde ciddi artışlar, Satış iade oranlarda beklenmedik artışlar, Tahsilat sürelerinde gözlenen beklenmedik gecikmeler, Satış ekibinin hediye, ağırlama vb. harcamalarında ciddi artışlar, Satış ekibinin maaş dışı gelir standartlarının sık ortanda değiştirilmesi Genel hatlarıyla, muhasebe/denetçiler için “alarm” vermesi gereken durumlar da aşağıda kırmızı bayrak özetlenmiştir: Zayıf bir iç kontrol, Satışlardaki artış oranlarının nakit akımların işletme faaliyetlerinde gözlenememesi, Amortisman metodu seçimi ve fayda ömrü tahminlerinde işletmenin bulunduğu piyasaya uymayan uygulamalar, The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 266 Yusuf Can Erdem - Can Tansel Kaya Muhasebe dönemine ait son çeyrekte gelir ve karlılıkta hareketli artışlar, Belirgin şekilde duran varlık artışı ile amortismanlardan faaliyet gider aktifleştirmesi, Belirgin stok artışı ve alacaklarda açıklanamayan yüklü artışlar, Sonuç Gelişen ve zorlaşan piyasa koşullarına ayak uydurabilmek ve kurum içi verimliliği bilgi akışını hızlandırarak sağlamayı hedefleyen günümüz organizasyonları, dikey model organizasyon şeması yerine yatay modele geçmektedir. Bunun sonucunda ise, birçok katman ortadan kaldırılmakta olup, yerine sorumluluğu arttırılmış karar vericiler devreye girmektedir. Tüm bu gelişmelere rağmen, değişen koşullar yeni pozisyonların da doğmasına neden olabilmektedir. Artan hızı dikkat çeken etik dışı davranışları yavaşlatmak, yakından takip ederek ortadan kaldırabilmek adına birçok şirket 1990’ların başıyla birlikte etik müdürü (Chief Ethics Officer) pozisyonlarını hayata geçirmeye başladı (Clark, 2014). Yaşanan skandallarla birlikte görev tanım ve sorumluluğu da yeniden şekillenen etik müdürü, günümüzde artık şirketlerde kritik bir pozisyonu üstlenmektedir (McCleskey, 2012). Buttross ve diğerlerine göre (2011), üstlerin astlar üzerinde kurduğu baskı etik ve etik dışı verilen kararlarda büyük etki yaratmaktadır. Aynı bağlamda, şirketlerde sıkça görülmeye başlanan ve şikayetlerle birlikte teşebbüsleri de ele alıp değerlendiren ve çözüm odaklı bir yaklaşımla bunlara tüm taraflar için tatmin edici çözümler bulan kişi olan ombudsmanlar, koordinasyon ruhuyla gerek günlük, gerekse tehlike arz edebilecek daha köklü problemlerin çözümünde etkili olabilecektir. KAYNAKLAR BAKER, M.J., (1995), The Need for Theory in Marketing, Marketing – Theory and Practice, London, Third Edition, MacMillan Press Ltd., 10-12. BUTTROSS, T.E.; SCHMELZLE, G.; RAO, H. (2011), “Ethical Decision Making by Management Accountants: An Empirical Examination of Obedience Theory”, Journal of Accounting, Ethics & Public Policy, Volume 12, No. 1, 3. BAYER, (2001), http://www.naturalnews.com/033056_Baycol_class_action_lawsuit.html. http:// BAYER, (2001), http:// http://www.yourlawyer.com/topics/overview/baycol. CLARK, H., (2006), “Chief Ethics Officers: Who Needs Them?”, Forbes, http://www.forbes.com/2006/10/23/leadership-ethics-hp-lead-govern-cx_hc_1023ethics. html. EROL, M., (2008), “İşletmelerde yaşanan yolsuzluklara (Hata ve Hileler) karşı denetimden beklentiler”, Suleyman Demirel University Journal of Faculty of Economics & Administrative Sciences, 13(1). GOLDEN, L.L.; MARLENE, MEYERSON, M.; BROCKETT, P.L.; WORTHAM, G., (2013), “Detecting Fraud in Accounting and Marketing.” Journal of Account Mark 2: e122. doi: 10.4172/2168-9601.1000e122. http://akademik.maltepe.edu.tr/~selvaersoz/dijital_pazarlama/tarihsel-perspektiften-gelece%F0 e-pazarlaman%FDn-seyri.pdf. http://college.cengage.com/business/modules/marktngethics.pdf. The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267 267 Hile İle Mücadelede Muhasebe ve Pazarlama İşbirliği http://www.cimaglobal.com/documents/importeddocuments/cid_tg_corporate_fraud_may09.pdf .pdf. http://www.fbi.gov/about-us/investigate/white_collar/health-care-fraud. http://www.ge.com/investor-relations/governance/ombudsperson-process. http://www.ifacnet.com/?q=definition%20of%20fraud&utm_medium=searchbox. http://www.nicb.org/theft_and-fraud_awareness/fact_sheets. KOTLER, P.; ARMSTRONG, G., (2010), Principles of Marketing, New Jersey, 14.Global Ed., Pearson Prentice Hall. KRACHER, B.; CORRİTORE, C.L., (2004), “Is There a Special E-Commerce Ethics?”, Business Ethics Quarterly 14(1), 71–94. MASON, R., (1995), “Interpersonel Effects on Consumer Demand in Economic Theory and Marketing Thought 1890-1950”, Journal of Economic Issues, Cilt 29, Sayı 3. Murphy, P. E.; LACZNİAK, G.R.; BOWİE, N.E.; KLEİN, T.A., (2005), Ethical Marketing: Basic Ethics in Action, Upper Saddle River, Prentice Hall. MCCLESKEY, S., (2012), “The Evolving Role and Expectations of the Chief Ethics and Compliance Office”, The Metropolitan Corporate Counsel, http://www.metrocorpcounsel.com/articles/18378/evolving-role-and-expectations-chiefethics-and-compliance-officer. PORTSMOUNT, (2011), http://www.uploadlibrary.com/Forensics/TheFinancialCostofFraud 2013.pdf. SCHLEGELMİLCH, B.B.; OBERSEDER, M., (2010), “Half a Century of Marketing Ethics: Shifting Perspectives and Emerging Trends, Journal of Business Ethics”, 93:1-19. UYAR, S., (2005), Muhasebe Mesleğinde Etikle http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/suleyman/001/. İlgili Düzenlemeler, VEER, E., (2013), “Can Marketing & Accounting Coexist in Harmony?”, Journal of Accounting and Marketing. YILDIZ, G., (2010 Ağustos-Aralık), “Muhasebe Mesleğinde Meslek Etiği ve Kayseri İl Merkezinde Bir Uygulama”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 36, ss.155-178. The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 260-267