2007 genel seçimlerinde adalet ve kalkınma partisi`nin siyasal

advertisement
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
2007 GENEL SEÇİMLERİNDE
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN SİYASAL
İLETİŞİM FAALİYETLERİ VE MESAJ STRATEJİLERİ
Adem TOKAT
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Banu TERKAN
Konya-2009
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
BİLİMSEL ETİK SAYFASI
Adı Soyadı
Adem TOKAT
Numarası
064221011001
Ana Bilim /
Bilim Dalı
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler
Bilim Dalı
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tezin Adı
2007 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
Siyasal İletişim Faaliyetleri ve Mesaj Stratejileri
Doktora
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel
etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik
davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez
yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden
yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
Öğrencinin imzası
(İmza)
Adem TOKAT
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU
Adı Soyadı
Adem TOKAT
Numarası
064221011001
Ana Bilim /
Bilim Dalı
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler
Bilim Dalı
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı
Tezin Adı
Doktora
Yrd. Doç. Dr. Banu TERKAN
2007 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
Siyasal İletişim Faaliyetleri ve Mesaj Stratejileri
Yukarıda
adı
geçen
öğrenci
tarafından
hazırlanan
……………………………… başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde
yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz
tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Ünvanı, Adı Soyadı
Başkan
İmza
Ünvanı, Adı Soyadı
Üye
İmza
Ünvanı, Adı Soyadı
Üye
İmza
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Öğrencinin
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
Adem TOKAT
Numarası
064221011001
Ana Bilim /
Bilim Dalı
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler
Bilim Dalı
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı
Tezin Adı
Doktora
Yrd. Doç. Dr. Banu TERKAN
2007 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
Siyasal İletişim Faaliyetleri ve Mesaj Stratejileri
ÖZET
Bu çalışma 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde iktidar olan Adalet ve
Kalkınma Partisi’nin (AKP) siyasal iletişim faaliyetleri ve mesaj stratejilerini
ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. AKP’nin mesaj stratejilerini
belirleyebilmek için gazete siyasal reklamları ve seçim bildirgesi incelenmiştir.
AKP’nin gazete siyasal reklamları içerik ve söylem analizi yöntemleriyle, seçim
bildirgesi ise söylem analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çalışmada AKP’nin
siyasal reklamlarını analiz etmek için; Milliyet, Radikal, Sabah, Zaman,
Cumhuriyet ve Posta gazeteleri incelenmiş, Radikal, Cumhuriyet ve Posta
gazetelerinde AKP’nin siyasal reklamları yer almadığı için diğer üç gazete
üzerinden siyasal reklam çözümlemesi yapılmıştır.
İncelenen gazete siyasal reklamlarında; iktidar partisi olarak seçimlere
giren AKP’nin çoğunlukla kendi icraatlarını övdüğü, “Güven ve İstikrar”
“Birlik ve Beraberlik” temalarının yer aldığı pozitif siyasal reklam türünü ve
lider + parti imajını ön plana çıkaran imaj reklam stratejilerini tercih ettiği
gözlenmiştir. Negatif reklamların tamamında; imalı karşılaştırma negatif
reklam türü tercih edilmiştir. Siyasal reklam mesaj stratejisinde AKP ağırlıklı
olarak konu reklamlarını kullanmıştır. Ekonomi, eğitim, milli bütünlük,
toplumsal gruplar, ulaşım, sağlık, demokratik haklar, uluslararası ilişkiler,
konut sorunu ve cumhurbaşkanlığı seçimi başlıca konuları oluşturmaktadır.
Siyasal reklamlarda ön plana çıkarılan konular 2007 Seçim Bildirgesi’nde de ön
plana çıkan konular olmuştur. Seçim bildirgesinde insan hakları, demokrasi ve
toplumsal değerlerin korunması gibi temalara ağırlık verilmiş, güven ve istikrar
söylemleri sık sık tekrarlanmıştır. Gerek siyasal reklamlarda gerekse seçim
bildirgesinde vurgulanan konular, AKP’nin bakış açısı içerisinde
anlamlandırılmaya çalışılırken, seçmen kitlede de bu doğrultuda bir algılama
oluşturulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Siyasal İletişim, siyasal seçim kampanyaları, mesaj
stratejileri, Adalet ve Kalkınma Partisi, siyasal reklam
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Öğrencinin
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
Adem TOKAT
Numarası
064221011001
Ana Bilim /
Bilim Dalı
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler
Bilim Dalı
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı
Tezin İngilizce
Adı
Doktora
Yrd. Doç. Dr. Banu TERKAN
Political Communication Activities And Message
Strategies Of The Justice And Development Party In 2007
General Elections
SUMMARY
This study was conducted to present the political communication
activities and the message strategies of the Justice and Development Party
(AKP), which came to power in the General Elections held on 22 July 2007. The
newspaper political advertisements and the election manifesto of the AKP were
examined to determine its message strategies. The newspaper political
advertisements of AKP were analysed through content and discourse analyses,
and its election manifesto was analysed through discourse analysis. Milliyet,
Radikal, Sabah, Zaman, Cumhuriyet and Posta newspapers were examined to
analyse the political advertisements of the AKP; since the political
advertisements of the AKP were not published in Radikal, Cumhuriyet and
Posta newspapers, political advertisement analysis was carried out via the other
three newspapers.
In the examined newspaper political advertisements, it was observed that
the AKP, which entered the elections as the ruling party, mostly acclaimed its
activities and preferred image advertising strategies that emphasize a type of
positive political advertisement which follows the themes of “Trust and
Stability” and “Unity and Solidarity” and the image of leader + party. In all the
negative advertisements, implicit comparison was the preferred type of negative
advertisement. The AKP mainly used issue advertisements in its political
advertisement message strategy. Economy, education, national unity, social
groups, transportation, health, democratic rights, international relations,
housing problems and the presidential elections constituted the main topics of
advertisements. The topics which were emphasized in political advertisements
were also emphasized in the 2007 Election Manifesto. Themes such as human
rights, democracy and the protection of social values were concentrated on in
the election manifesto; the discourses of trust and stability were frequently
repeated. While the topics that were emphasized both in political
advertisements and the election manifesto were sought to be given meaning
within the viewpoint of the AKP, it was endeavoured to create a perception
among the electorate in this direction.
Key Words: Political communication, political election campaigns, message
strategies, Justice and Development Party, political advertising
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ..........................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
SİYASAL İLETİŞİM ÇERÇEVESİNDE
SEÇİM KAMPANYALARININ ANALİZİ
1.1. SİYASET VE İLETİŞİM .....................................................................5
1.2. SİYASAL İLETİŞİMİN GENEL ÇERÇEVESİ..................................8
1.3. SİYASAL İLETİŞİM VE İLGİLİ KAVRAMLAR .............................10
1.3.1. Siyasal İletişim ...............................................................................10
1.3.2. Siyasal Pazarlama ..........................................................................12
1.3.3. Siyasal Propaganda ........................................................................14
1.3.4. Siyasal Reklam ..............................................................................16
1.3.4.1. Siyasal Reklam ve Siyasal Reklamların Amaçları ............16
1.3.4.2. Siyasal Reklam Türleri .....................................................19
1.3.4.2.1. Pozitif Siyasal Reklamlar..........................................19
1.3.4.2.2. Negatif Siyasal Reklamlar ........................................20
1.3.4.2.2.1. Doğrudan Saldırı Reklamları .............................23
1.3.4.2.2.2. Doğrudan Karşılaştırma Reklamları ..................23
1.3.4.2.2.3. İmalı Karşılaştırma Reklamları ..........................24
1.4. SEÇMEN TERCİHİNİ ETKİLEYEN İLETİŞİM FAKTÖRÜ:
SİYASAL SEÇİM KAMPANYALARI .....................................................24
1.4.1. Siyasal Seçim Kampanyalarının Amaç ve Fonksiyonları..............26
1.4.2. Siyasal Seçim Kampanyalarında İkna Stratejileri .........................28
1.4.3. Siyasal Kampanyalar ve Kitle İletişim Araçları ............................30
ii
İKİNCİ BÖLÜM
SİYASAL İLETİŞİMDE MESAJ VE MESAJ STRATEJİLERİ
2.1. MESAJ VE MESAJIN ÖZELLİKLERİ ..............................................33
2.2. SİYASAL MESAJLARIN AMAÇLANAN ETKİYİ
OLUŞTURMASINDA ROL OYNAYAN FAKTÖRLER .........................35
2.2.1. Mesajın Kaynağı ............................................................................36
2.2.2. Tekrar .............................................................................................38
2.2.3. Mesajın İhtiyaç ve Beklentilere Uygunluğu ..................................39
2.2.4. Mesajın Kitlenin Dikkatini Çekecek Şekilde Sunulması ...............40
2.2.5. Mesajın Dili ...................................................................................41
2.2.6. Mesajın Tek veya İki Yönlü Sunulması ........................................42
2.2.7. Mesajın Bireyin Ait Olduğu Gruba Uygunluğu ............................44
2.2.8. Mesajın Sunumunda Kullanılan Araçlar........................................45
2.2.9. Mesaj Ortamı .................................................................................46
2.2.10. Mesajın Verileceği Zaman ...........................................................46
2.3. MESAJIN SUNULDUĞU HEDEF KİTLE ........................................47
2.3.1. Hedef Kitle Analizi ........................................................................49
2.3.2. Hedef Kitlenin Mesaja Direnme Yolları ........................................50
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
2007 GENEL SEÇİMLERİNDE AKP’NİN SİYASAL İLETİŞİM
FAALİYETLERİ VE MESAJ STRATEJİLERİ
3.1. ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN SİYASİ KİMLİĞİ .........52
3.2. 22 TEMMUZ 2007 GENEL SEÇİMLERİ ÖNCESİ SOSYOPOLİTİK ORTAM ......................................................................................54
3.3. ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN 2007
GENEL SEÇİMLERİ’NDE SİYASAL İLETİŞİM FAALİYETLERİ ......56
iii
3.4. 2007 GENEL SEÇİMLERİ’NDE ADALET VE KALKINMA
PARTİSİ’NİN MESAJ STRATEJİLERİNİN ANALİZİ ...........................60
3.4.1. Metodoloji .....................................................................................60
3.4.2. Siyasal Reklamların Niceliksel Analizi .........................................64
3.4.2.1. Siyasal Reklamların Gazetelerdeki Sayısal ve
Yüzdelik Dağılımı...........................................................................65
3.4.2.2. Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı
Haftanın Durumu ............................................................................66
3.4.2.3. Siyasal Reklamın Haftalara Göre
Gazetelerde Kullanım Oranı ...........................................................67
3.4.2.4. Gazete Siyasal Reklam Türleri ..........................................68
3.4.2.5. Gazete Siyasal Reklam Türünün Haftalara
Göre Gazetelerde Kullanım Oranı ..................................................69
3.4.2.6. Negatif Reklam Türü .........................................................70
3.4.2.7. Siyasal Reklam Mesaj Stratejisi ........................................70
3.4.2.8. İmaj Reklam Stratejisi .......................................................71
3.4.2.9. Siyasal Reklamlarda Ön Plana Çıkan Konular ..................71
3.4.2.10. Siyasal Reklamların Gazete Sayfalarındaki Konumu ......72
3.4.2.11. Gazetelere Göre Siyasal Reklamın Konumu ...................73
3.4.2.12. Siyasal Reklamın Renk Durumu......................................74
3.4.2.13. Siyasal Reklamlarda Fotoğraf Kullanımı ........................74
3.4.2.14. Siyasal Reklamlarda Kullanılan Resim Türü...................74
3.4.2.15. Siyasal Reklamlarda Slogan ve Amblem Kullanımı .......75
3.4.2.16. Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Sayfa ............75
3.4.2.17. Siyasal Reklamın Gazetelerde Yayımlandığı Sayfa ........76
3.4.3. Siyasal Reklamların Niteliksel Analizi ..........................................77
3.4.3.1. Ekonomi İle İlgili Söylemler .............................................78
3.4.3.2. Demokratik Haklarla İlgili Söylemler ...............................79
3.4.3.3. Güven ve İstikrarla İlgili Söylemler ..................................80
3.4.3.4. Eğitimle İlgili Söylemler ...................................................81
3.4.3.5. Sağlıkla İlgili Söylemler ....................................................83
iv
3.4.3.6. Milli Bütünlükle İlgili Söylemler ......................................84
3.4.3.7. Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle İlgili Söylemler ...................84
3.4.3.8. Uluslararası İlişkilerle İlgili Söylemler..............................85
3.4.3.9. Konut Sorunuyla İlgili Söylemler ......................................86
3.4.3.10. Ulaşımla İlgili Söylemler .................................................87
3.4.3.11. Diğer Temalar ..................................................................87
3.4.4. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Seçim Bildirgesi’nin
Niteliksel Analizi .....................................................................................88
3.4.4.1. Demokrasi ve Hukuk Devletiyle İlgili Mesajlar ................91
3.4.4.2. Ekonomi İle İlgili Mesajlar ................................................94
3.4.4.3. Sosyal Yapının Güçlendirilmesiyle İlgili Mesajlar ...........98
3.4.4.4. İstihdam İle İlgili Mesajlar ................................................101
3.4.4.5. Yapısal Dönüşümün Yönetimi İle İlgili Mesajlar..............102
3.4.4.6. Vatandaş ve Sonuç Odaklı Yönetim İle İlgili Mesajlar .....103
3.4.4.7. Yaşam Kalitesinin Geliştirilmesi İle İlgili Mesajlar ..........105
3.4.4.8. Kültür ve Sanat İle İlgili Mesajlar .....................................106
3.4.4.9. Rekabet Gücünün Artırılması İle İlgili Mesajlar ...............106
3.4.4.10. Dış Politika ve Savunma İle İlgili Mesajlar .....................108
SONUÇ .......................................................................................................111
KAYNAKÇA ..............................................................................................116
EKLER ........................................................................................................126
GİRİŞ
Siyasal partiler; yönetenlerle yönetilenler arasında bağ kuran ve sistemden
topluma, toplumdan sisteme iletişim fonksiyonunu yerine getiren kurumlardır. Siyasi
partileri diğer kurumlardan ayıran en belirgin özellik iktidara sahip olmalarıdır.
Heywood (2006:356) siyasi partileri iktidarı seçimle ya da başka yollarla örgütlenen
insan topluluğu olarak tanımlamakta ve partilerin politik çoğunluğu kazanarak
iktidarı ele geçirmeyi amaçladıklarının altını çizmektedir. Siyasi partiler iktidar olma
hedefine ulaşabilmek için, değişik aralıklarla yapılan seçimlere katılmakta ve
kampanyalar düzenlemektedirler. Mevcut seçmen kitlesinin desteğini sağlamak,
partiye oy verecek yeni seçmenler kazanabilmek amacıyla yapılan bu kampanyalar
sırasında, seçmene iletilecek mesajların belli stratejilerle gönderilmesi büyük önem
taşımakta ve bu durumda siyasal iletişim gündeme gelmektedir.
Siyasal iletişimin; belirli politik amaçlara ulaşabilmek için politikacılar ve
diğer politik aktörler tarafından girişilen tüm iletişim biçimleri; bu politik aktörlere,
seçmenler ve medya tarafından yöneltilmiş iletişim ve politik aktörler ve bunların
eylemleri hakkında medya haberlerinde, köşe yazılarında, politikayla ilgili tüm
programlarda ve politika hakkındaki tüm söylem biçimlerinde ve medya içeriğinde
yer alan iletişim olduğu söylenebilir (Oktay, 2002:22). Bu durumda siyasal iletişim
kampanyalarının iktidara aday olan siyasal parti ve liderler tarafından seçmenlere
ulaşmak ve onları ikna etmek için yürütülen karmaşık ve yoğun iletişim
uygulamalarını içerdiği görülmektedir. Siyasal seçimlerde bütün kampanya
yöneticileri seçmenleri kendi partileri ve adayları hakkında ikna etmeye ve
desteklerini kazanmaya çalışmaktadır. Siyasal kampanya yöneticileri mesajlarını
seçmenlerin niçin başka adaylara değil de kendi adaylarını tercih etmeleri gerektiğini
vurgulayacak şekilde tasarlamaktadır (Devran, 2004:XVI). Bu süreçte, seçmen
profiline ve gündemdeki sorunlara uygun siyasal mesajlar ve uygulanabilir vaatler
üretmek, siyasi partilerin seçimleri kazanma şanslarını arttıran bir eylem olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bir seçimin, tamamen siyasi kampanyalarla kazanılmasını
düşünmek yanlış olacaktır. Fakat siyasal iletişim faaliyetlerinin kararsız seçmenlerin
oylarının kazanılmasında önemli bir rolü vardır. Kararsız seçmenlerin oylarının 2
alınması, bazen seçim sonuçlarını etkileyebilmektedir. Mesaj stratejilerinin önemi bu
gibi durumlarda daha iyi anlaşılabilmektedir (Kalender, 2001:57). Siyasal ikna
çalışmalarının başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için, siyasal partilerin seçim
kampanyalarında mesaj stratejilerini titizlikle belirlemeleri gerekmektedir. Siyasal
kampanya süreçlerinde etkili bir kampanya için önkoşul, seçmen beklenti ve
özelliklerine uygun, etkili ve geçerli siyasal mesaj stratejilerinin geliştirilmesi ve
vaatlerin üretilmesidir.
Bu çalışma; 2007 Genel Seçimleri’nde iktidar olan Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin (AKP) siyasal iletişim sürecinde, gerek gazete siyasal reklamlarında
gerekse seçim bildirgesinde hangi konulara ağırlıklı olarak değindiğini ve bu
konuları seçmenlere sunmada ne tür yöntem ve teknikler kullandığını ortaya koymak
amacıyla yapılmıştır. Çalışmada 2007 seçimlerinde tekrar iktidar olmayı elde etmiş
olan
AKP’nin
seçim
kampanyası
incelenmiş,
siyasal
iletişim
faaliyetleri
değerlendirilmiş ve mesaj stratejileri tespit edilmeye çalışılmıştır. AKP’nin ideolojik
konumu, söylemleri, hedefleri, ülke sorunlarına yaklaşımı ve çözüm önerileri analiz
edilerek, mesaj stratejileri bu çerçevede değerlendirilmiştir.
Çalışmada; ortaya konulan amaç doğrultusunda şu sorulara cevap bulunmaya
çalışılmıştır: AKP seçim kampanyasında hangi stratejilere ağırlık vermiştir? Gazete
siyasal reklamlarında kullanılan mesaj stratejileri nelerdir? Seçim bildirgesinde
kullanılan mesaj stratejileri nelerdir? Seçim beyannamesi ve gazete siyasal
reklamlarında ön plana çıkarılan konular nelerdir? Gazete siyasal reklamları ve seçim
bildirgesinde ön plana çıkarılan konular arasında bir paralellik var mıdır?
Bu tez çalışmasında, AKP Genel Merkezi tarafından uygulanan stratejiler
dikkate alınmış ve AKP’nin mesaj stratejileri, siyasal reklamlar ve seçim
beyannamesi ile sınırlandırılmıştır. Televizyon programları, gazete ve dergilerdeki
haber, köşe yazıları ve röportajlar inceleme dışında tutulmuştur. AKP’nin siyasal
reklamlarını analiz edebilmek için Milliyet, Radikal, Sabah, Zaman, Cumhuriyet,
Posta gazeteleri araştırma kapsamına alınmış Radikal, Cumhuriyet ve Posta
gazetelerinde AKP’nin siyasal reklamları yer almadığı için diğer üç gazete üzerinden
araştırma sorularına cevap aranmıştır. Bu gazetelerde partinin reklamları 20 Haziran21 Temmuz tarihleri arasında yayınlandığı için araştırma, belirtilen tarih aralığı ile
3
sınırlandırılmıştır. Çalışmada; AKP gazete siyasal reklamları; içerik ve söylem
analizi yöntemleriyle incelenmiştir. Gazete siyasal reklamlarının içerik analizi ile
incelenen kısmında kategorileştirme sistemi oluşturulmuş ve kodlama cetveli
hazırlanarak çalışmanın amacına ve araştırma sorularına uygun bir araştırma tasarımı
gerçekleştirilmiştir. Hangi gazetede hangi tarihte, seçim döneminin kaçıncı
haftasında ve ne sıklıkla reklam yayımlatıldığı, yayımlanan siyasal reklamın türü,
negatif siyasal reklam türü, siyasal reklam mesaj stratejisi, konu reklamı olup
olmadığı, hangi konulara ağırlık verildiği, imaj reklamlarında lider-parti imajının
kullanılma durumu, siyasal reklamın konumu, siyasal reklamın renk durumu, siyasal
reklamda fotoğraf kullanımı, siyasal reklamda kullanılan resim türü, siyasal reklamda
amblem ve slogan kullanımı incelenmiştir. Elde edilen veriler SPSS istatistik
programıyla değerlendirilmiştir. Gazete siyasal reklamları üzerinde söylem analizi de
yapılmış ve reklamlarda ön plana çıkarılan konuların ideolojik çözümlemesi de
gerçekleştirilmiştir.
AKP’nin 2007 Seçim Bildirgesi’ne de çalışmada yer verilmiştir. Seçim
bildirgeleri partilerin kendilerini seçmen kitlelerine ifade etmede en önemli
araçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır ve partilerin mesaj stratejilerine yönelik
bir söylem geliştirebilmek için seçim bildirgeleri önemli veriler sunmaktadır. AKP
Seçim Bildirgesi’nde değinilen konular söylem çözümlemesi yöntemi ile analiz
edilmiştir. AKP’nin kendisini seçmene nasıl sunduğu, seçmenleri ikna etmek için
hangi mesaj stratejilerini ve hangi konuları ön plana çıkardığı belirlenmeye
çalışılmıştır.
Bu tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; siyaset ve
iletişim kavramları ele alınmış, siyasal iletişimle ilgili kavramlardan; siyasal reklam,
siyasal pazarlama, propaganda, siyasal seçim kampanyaları üzerinde durulmuştur.
İkinci bölümde; siyasal iletişimde mesaj ve mesaj stratejileri başlığı altında,
mesaj kavramı, siyasal mesajların özellikleri, mesajların sunulduğu hedef kitleye
ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; AKP’nin siyasal seçim kampanyasında
nasıl bir mesaj stratejisi izlediğini ortaya koymak amacı ile gazetelerde yayımlanan
4
siyasal reklamlar ve 2007 seçim bildirgesinin analizi yapılmıştır. Çalışma, bulguların
genel olarak yorumlandığı sonuç bölümüyle noktalanmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
SİYASAL İLETİŞİM ÇERÇEVESİNDE
SEÇİM KAMPANYALARININ ANALİZİ
1.1. SİYASET VE İLETİŞİM
Hayatımızı çepeçevre saran iletişim olgusunun bir parçasını da siyaset
oluşturmaktadır. Siyaset iletişimsel bir süreci içermekte, bu süreçte hedef kitleye
iletilen mesajlar siyasal konular üzerine temellendiğinde siyasal iletişim devreye
girmektedir. Siyasal iletişimi anlamlandırma biçimlerini analiz etmeden önce siyaset
ve iletişim kavramlarını ele almak gerekmektedir.
Sosyal kavramların tamamında olduğu gibi, siyaset kavramının da çok sayıda
ve farklı tanımları bulunmaktadır. Siyaset kavramını tanımlamak, hangi toplumsal
olguların siyasal nitelikte olduğunu ve dolayısıyla siyasal bilimlerin kapsamını
belirlemek açısından önemli olmakla beraber, henüz siyaset bilimcilerin üzerinde
anlaştıkları bir tanım bulunmamaktadır (Turan, 1996:7). Siyaset biliminin, çok geniş
bir alanı kapsaması siyaset kavramının sınırlarını çizmeyi de zorlaştırmaktadır (Tan,
2002b:13).
Siyaset kavramının etimolojik çözümlemesi yapıldığında, Arapça bir kelime
olduğu ve at eğitimi anlamına geldiği; at bakıcısı olan seyis kelimesinin de aynı
kökten geldiği (Türköne, 2003:4) görülmektedir. Oysa aynı kavrama karşılık
Batı’dan alınan politika sözcüğünün Yunan kökenli olduğu bilinmektedir. Politika
Yunanca’da polis kent devletlerine verilen isimdir. Devlete ait işler anlamını
taşımaktadır (Kışlalı, 2002:17). Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde ise siyaset,
devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış olarak
tanımlanmaktadır (2005:1780).
Heywood siyaseti; iktidar ve kaynakların dağıtımı, hükümet etme sanatı,
kamusal işlerin yürütülmesi, uzlaşma ve mutabakat boyutlarıyla ele almaktadır.
6
Heywood’a göre devlet iktidar kavramıyla ölçülendirilmektedir. Ona göre beşeri arzu
ve ihtiyaçlar sonsuz, ama onları karşılayacak kaynaklar daima sınırlıdır. Bu
bağlamda siyaset, kıt kaynaklar üzerinde bir mücadele olarak görülürken, iktidar da
bu mücadelenin yapılmasının yolu olarak ele alınmaktadır. Bu yaklaşıma göre
siyaset, beşeri varoluşun akışı içinde kaynakların üretimi, dağıtımı ve kullanımıyla
ilgilidir. Siyaset gerçekte iktidar demektir; yani hangi yolla olursa olsun, arzulanan
bir neticeye ulaşabilme kapasitesini ifade etmektedir. Çam da siyaseti devlet-iktidar
kavramları çerçevesinde ele almakta şu şekilde bir tanım ortaya koymaktadır: Kıt
kaynaklar üzerinde egemenlik, iktidar çekişmesi; diğer bir açıdan ise çatışan talep ve
çıkarları bağdaştırmak, genel toplum sistemi içinde uyumu sağlamak ve korumaktır
(2000:24-25). Heywood’un (2006:3-13) siyaset konusundaki çözümlerini incelemeye
devam ettiğimizde, hükümet etme sanatı şeklinde ortaya koyduğu yaklaşımın,
kolektif kararların alınması ve uygulanması yoluyla toplum içinde kontrol tesis
etmek anlamına geldiği görülmektedir. Kamusal işlerin yürütülmesinde; siyasi olan
ile siyasi olmayan ayrımı göze çarpmaktadır. Devlet kurumları; hükümet aygıtı,
mahkemeler, polis, ordu, sosyal güvenlik sistemi ve diğerleri, topluluk hayatının
kolektif olarak örgütlenmesinden sorumlu olmaları anlamında kamusal olarak
görülebilmektedir. Uzlaşma ve mutabakat ise; zor veya çıplak güç kullanımı yerine,
uzlaşma, uyuşma ve müzakere yoluyla çözümü ön plana çıkaran bir bakış açısıdır.
Bir soruna ilişkin olarak siyasi çözümden söz edildiğinde, barışçıl müzakere ve
hakemlik yoluyla çözüm kastedilmektedir.
Bu tanımları çoğaltmak mümkündür ancak siyasetin tanımı üzerinde bir
uzlaşma olmadığı gibi konusu üzerinde de, bilim insanları arasında tam bir görüş
birliğinin varlığından söz etmek zordur. Kimilerine göre konu yalnızca devletle
sınırlıdır. Ama çoğunluk, daha geniş bir kavram olan iktidardan hareket etmektedir.
İktidar kavramı ise otoriteyi de içermektedir. Otoritenin görüldüğü her yerde yöneten
ve yönetilen ayrımı bulunmakta, toplumun en küçük birimlerinde, hatta ikili bireysel
ilişkilerde bile otoriteye rastlanabilmektedir. Siyaset biliminin konusu olarak devleti
kabul etmek nasıl dar bir çerçeveye sıkışmak demekse, bu ikinci anlayışa sığınmak
da siyaset bilimini ilgisi ve yetkisi olmayan alanlara kadar itmek anlamını
taşımaktadır (Kışlalı, 2002:18).
7
Siyasetle çok yakın bir ilişki içinde bulunan iletişim ise; insanlar arasındaki
ilişkilerin her şeklinin temelidir. İletişim, insan yaşantısında büyük bir yer tuttuğu
gibi, toplumsal uğraşların hemen hemen her alanında karşımıza çıkmaktadır
(Tokgöz, 1986:98). Siyaset kavramında olduğu gibi, iletişimle ilgili çok sayıda ve
farklı tanımlar bulunmaktadır. Mutlu (2008:141-142) iletişime ilişkin tanımların
sayısının iki yüze yakın olduğunu belirtmektedir.
İletişim en genel anlamda “Birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar,
olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran,
aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden
kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların
oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı,
düşünce, duygu bildirişimleridir” şeklinde tanımlamaktadır (Oskay, 1999:15).
Gerbner (2005:79) iletişimi; “mesajlar aracılığıyla toplumsal etkileşim” olarak ele
almaktadır. Erdoğan (2002:33) iletişimi; sürekli eylemler dizisini içeren bir süreç
olarak anlamlandırmakta ve bu süreçte iletişimin değişen ve tekrarlanmayan
karşılıklı ilişkiler olarak ortaya çıktığını belirtmektedir.
Burada önemli olan nokta, insanların karşılıklı değişen ilişkiler içerisinde
yaşamlarını kolaylaştırmak için araçlar geliştirmeleri ve bu araçların insan ilişkilerine
ve iletişiminin biçimine yeni bir şeyler katarken, değişiklikler de getirmiş (Erdoğan,
2002:287) olmasıdır. XX. yüzyılda, I. Dünya Savaşı’ndan sonra radyo, II. Dünya
Savaşı’ndan sonra televizyon gibi geniş kitleleri etkileyen kitle iletişim araçlarının
gelişimi ve yaygınlaşması, eskiden beri siyasetin mahiyetini anlayabilmek için
yararlanılan iletişime canlılık ve hareketlilik getirmiştir. Siyaset bilimcileri, iletişimle
yakından ilgilenenler düşüncelerini siyasal iletişimin önem ve rolü üzerinde
yoğunlaştırırlarken, siyaset bilimiyle iletişim arasında kuramsal açıdan bağıntılar
kurulması yolunda adımlar atılmıştır (Tokgöz, 1986:98).
İletişim teknolojisinde ortaya çıkan gelişmeler, insan, teknoloji ve iletişim
ilişkisini ön plana çıkarırken, üretimde, ulaşımda ve iletişim araçlarında teknolojinin
hızla gelişmesi, siyasetin de doğasını değiştirmiş, etkilemiştir (Uztuğ, 1999:13).
1950’lerden itibaren hızla yaygınlaşmaya başlayan kamuoyu araştırma şirketleri ve
8
araştırma enstitüleri, devletlerin merkezi idare örgütleri içinde çalışan araştırmacı
topluluklar, akademisyenler, kalabalıkların politik ilgilerinin ölçülmesi gereğinde
uzlaşan bilimsel politika anlayışının oluşturulmasına yardım etmişlerdir. Bu politika
anlayışı, gelecek için plan ve programlar üreten, pazarlama stratejisine denk düşen
bir uzmanlık alanı olarak siyaset kavrayışının yaygınlaşmasına izin vermiştir (Köker,
1998:22). Siyasal iletişime ilişkin akademik ilgi de siyasetin bilimselleşmesi süreci
ile paralellik göstermektedir (Tokgöz, 2008:94). Sonuçta politik topluluğun düşünme
ve inanma biçimlerini, etkilenme tarzlarını, karşı koyma tutumlarını açığa
çıkarabilmek amacıyla kamuoyunun bilimsel olarak tanımlanma süreci siyasal
iletişim diye adlandırılacak, siyaset bilimi ve iletişim bilimi arasında köprü
kurulabilecektir (Köker, 1998:22).
İletişimin çok kapsamlı ve çok karmaşık bir yapısı olduğu ortadadır ve
siyasal iletişim, iletişim dediğimiz olgunun da bir parçasını oluşturmaktadır (Batmaz,
1999:152). Buna paralel olarak her şeyin dolayısıyla da siyasetin de temelde
iletişimsel olduğunu ileri sürebilir. Öte yandan siyasal olmayan bir iletişim süreci var
mıdır? sorusuna verilebilecek cevap ise iletişim bizatihi siyasaldır sonucuna varan bir
tercihi de yansıtabilmektedir (Atabek, 1999:9). Bu değerlendirmelere bağlı kalarak
iletişimle siyaseti bir bütün olarak algılamak yanlış olmayacaktır.
1.2. SİYASAL İLETİŞİMİN GENEL ÇERÇEVESİ
Siyasal iletişim, günümüzde sık kullanılan kavramlardan bir tanesidir. Siyaset
bilimcileri, iletişim üzerinde çalışanlar, politikacılar, devlet adamları, gazeteciler
siyasal iletişimden sık sık söz etmektedirler. Bir yandan, siyaset bilimcileri siyasal
sistemlerin işleyişi yönünden siyasal iletişimin önemini vurgularken, diğer taraftan
iletişim üzerinde çalışanlar siyaset ile iletişim arasındaki yakınlaşmadan ve iletişimin
siyasetteki rolü üzerinde durmaktadırlar. Politikacılar, devlet adamları, gazetecileri
ise, siyasal iletişimin kamu yönetimindeki önemi ve rolü ilgilendirmektedir (Tokgöz,
1986:97).
Siyasal iletişim, siyaset kadar eskidir; sistemin örgütlenmesi konusunda
insanlar arasında var olan mübadeleyle birlikte doğmuştur. Latin ve Yunan belagatı,
9
bunun en güzel biçimleri olmakla birlikte, bu iki sözcüğün, yani siyasal iletişim
deyiminin ortaya çıkması için, çok yakın dönemlere kadar beklemek gerekmiştir
(Wolton, 1991:51).
Başlangıçta, siyasal iletişim, hükümetin, seçmen kitlesiyle arasında kurduğu
iletişim, bugün hükümet iletişimi denilen, anlamı taşımıştır; sonraları, özellikle de
seçim kampanyaları sırasında, iktidardaki siyaset adamlarıyla muhalefetteki
siyasetçiler arasındaki söylem mübadelesi anlamını taşımıştır. Bu alan giderek
genişleyip, kamuoyunun oluşturulmasında medyanın rolünü, sonra da, kamuoyu
araştırmalarının siyasal yaşam üzerindeki etkilerini, özellikle de kamuoyunun ilgi
alanlarıyla siyaset adamlarının davranışları arasındaki ayrılıkları inceleme kapsamına
almıştır. Bugün, siyasal iletişim, iletişimin siyasal yaşamdaki rolünün, geniş
anlamda, yani hem medyayı hem kamuoyu yoklamalarını, hem siyasal pazarlama,
hem de reklamcılığı, özellikle de seçim kampanyaları sırasında, dikkate alacak
biçimde incelenmesini kapsamaktadır. Bu geniş tanım, giderek artan sayıda siyasal
aktörler arasındaki siyasal söylem mübadelesi sürecini vurgulamaktadır. Bu vurgu,
modern siyasetin esasının giderek medyanın ve kamuoyu yoklamalarının rolü
dolayımında siyasal iletişim çevresinde örgütleneceği fikrini de açıkça olmasa bile,
içermektedir (Wolton, 1991:52).
Siyasal iletişim üzerine düşünürken belirtilmesi gereken bir diğer nokta
siyasal iletişimin diğer iletişim türlerinden farklılık göstermesidir. Siyasal iletişimin
neden diğer iletişim türlerinden farklılık gösterdiği ve neden üzerinde önemle
durulduğu sorularını Aziz; “Geniş halk kitlelerini, siyasal iletişimde bulunan kişi ya
da örgütlerin amaçladıkları yönde etkilemek; beklenen tutum ve davranış değişikliği
yapmaktır. Durum böyle olunca, etkileme konusunun kolay olmadığı, bunun için var
olan iletişim bilgisinin üzerine, işin özelliğine göre de bir takım bilgi ve becerilerle
de donatılmak gereği ortaya çıkmaktadır. Kısacası, bu konu herhangi bir iletişim olgu
ve sürecinden farklı ve kendine özgü özellikleri, yaklaşımları, modelleri vardır ve
bunların, siyasal iletişimde bulunan taraflarca iyi kullanılması gerekir. Bunun için
bilgiye
bu
konuda
bilgilenmeye
gereksinim
vardır”
(2003:1-2)
şeklinde
cevaplamaktadır. Gerek sözlü gerek yazılı iletişimde, mesajların yapısı, seçimi,
10
kullanılış biçimleri, uygun araçların seçimi vb. iletişim becerileri anlamında
değerlendirilmektedir. Bu konuda, kişisel iletişim becerilerinin yanında, toplumsal ve
kültürel ortamdan kaynaklanan çevresel özellikler de iletişimin etkinliğinde önemli
rol oynamaktadır (Gürüz ve Yaylacı, 2004:47). Bu özellikleri de siyasal iletişim
uygulamalarında istenilen sonucu elde etme açısından değerlendirmek yanlış
olmayacaktır. İletişim alanındaki gelişmelerle birlikte Aziz’e göre (2003:1) siyasal
iletişimde, toplumlar büyüdükçe, teknoloji geliştikçe, toplumsal gelişme hızlandıkça
doğal olarak gerek içerik açısından, gerekse bu iletişimi gerçekleştirmek için
kullanılan yöntemlerde, bu yöntemlere bağlı olarak kullanılan tekniklerde de
değişmeler olmaktadır.
1.3. SİYASAL İLETİŞİM VE İLGİLİ KAVRAMLAR
Günümüzde giderek önem kazanan siyasal iletişim, siyaset bilimi ile iletişim
alanlarının kesiştiği ortak noktada bulunmaktadır. Siyasal iletişimin çok yönlü olması
siyasal iletişimle ilgili kavramları arttırmaktadır. Sosyoloji başta olmak üzere sosyal
psikoloji, sosyal antropoloji, psikoloji, tarih gibi bilim dalları ile yakından ilgisi
bulunan ve XX. yüzyılın ikinci yarısından sonra bilim dalı olarak gelişmekte olan
eğitim bilimleri, pazarlama, iletişim yönetimi ve özellikle; zihinsel kesişme ve
örtüşmelerin temin edilmesinde halkla ilişkiler, istek ve ihtiyaçlar uyandırmada
reklamcılık, zihinlerin inşasında ise propaganda gibi alanlar ile yakından ilgili
disiplinler arası bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır (Aziz, 2003:2; Anık, 2005:2).
1.3.1. Siyasal İletişim
Siyasal iletişim, konusu siyaset olan her tür iletişime işaret etmektedir. Bu
tanım fazla geniş olmakla birlikte, çağımızın modern siyasetinin iki önemli niteliğini
birden dikkate alma avantajına sahiptir. Bunlar; siyaset alanına giren sorunların ve
aktörlerin sayısının artmasıyla birlikte siyaset sahasının genişlemesi ve medya ile
nabız yoklamaları dolayımında kamuoyunun ağırlığının artması sayesinde iletişime
ayrılan alanın büyümesidir (Wolton, 1991:52). Siyasal iletişim, politikanın yapıldığı
her yerde ve her dönemde vardır. Siyasal iletişim olmadan başarılı politika yapmak
11
mümkün değildir. İktidar olmak veya etkili bir muhalefet için siyasal iletişimin
varlığı ve uygulanabilirliği kaçınılmazdır (Tan, 2002a:11).
Siyasal iletişim kimileri için, siyasetçilerin sözlerinin medyadan aktarılması,
kimileri için siyasal konular üzerine tartışma ve habercilik, kimileri içinse tüm
sayasal süreçleri, iletişim biçimlerini içeren daha geniş ve kapsayıcı bir kavramdır
(İnal, 1999:13). Köker’e göre siyasal iletişim, iletişim sektöründe birbiriyle rekabet
içinde bulunan toplumsal grup ve kişilerin kolektif güç kazanabilmek için
sürdürdükleri, hem devleti hem de kamuyu etkilemeyi hedefleyen programlar ve
projelerdir (1998:18).
Siyasal iletişim, bir toplumda tüm siyasal, sosyal, hukuki ve iktisadi alanda
yer alan özel ve kamuya ait kişi ve kuruluşların istekleri dahilinde ya da rızaları
olmadan kitle iletişim araçlarında yer alan değerlendirmeleri ve bu değerlendirmeler
üzerinde yapılan tartışmalardır (Özer, 2000:118). Aziz’e (2003:3) göre ise siyasal
iletişim kavramı, belli ideolojik amaçların, toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere
ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya
koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin
kullanılması ile yapılan iletişim olarak tanımlanabilir.
Siyasal iletişim faaliyetlerinin temel olarak, belirli bir kitleyi, zor
kullanmaksızın manipüle etmek, oy verme davranışları üzerinde etkili olmak
amacıyla yürütülen bir süreci kapsadığı bilinen bir gerçektir (Barut ve Altundağ,
2005:80). Siyasal iletişim özellikle bünyesinde reklamcılığa benzer bir işlevi
barındırmaktadır. Reklamcılık bir ürünün satılmasına yardım ederken, malı satın
alanın da yaptığı seçimin doğru olduğuna her gün yeniden inanması gerekmektedir.
İnsanlar günlük yaşamlarında her gün bu tür meşruluk arayışı içerisindedirler
(Yavaşgel,
1997:232).
Siyasal
aktör
ve
öznelerin
kamuoyunu
etkilemek,
yönlendirmek ve bunun sonucunda oy potansiyellerini arttırmak için giriştikleri her
türlü yöntem ve tekniklerin bütününü ifade eden siyasal iletişim olgusu, iletişim
araçlarındaki radikal dönüşümlerin paralelinde, kökten yenilikleri de kendine dahil
etmekte (Göksel ve Bitirim, 2007:349) ve toplumsal iktidar bakımından iletişim,
toplumsal temeli oluşturduğu gibi aynı zamanda kitleler üzerinde güçlü olabilmeyi
12
sağlamada, iletişim akışını düzenleyenler yönünden büyük bir güç oluşturmaktadır.
Günümüzde siyasal nitelikli olsun veya olmasın, haber ve bilgi akımının, her
düzeyde disipline sokulmağa çalışıldığı kolaylıkla gözlenebilir bir olgudur. Bu
yönden de, insan uğraşları giderek daha çok bilgi üretme ve toplamaya yöneldikçe,
siyasal iletişim daha önemli bir konuma oturmaktadır (Tokgöz, 1986:103).
1.3.2. Siyasal Pazarlama
Siyasal pazarlama, seçmen isteklerinin tespit edilmesinden başlayarak, buna
uygun siyasal ürünün geliştirilmesi, bu ürünün seçmenlere ulaştırılması ve bunu
tercih etmelerinin sağlanması yani seçmenlerin siyasal satın almalarının sağlanması
ve aynı zamanda, seçimlerden sonra da seçmenler ile gerekli iletişimin sürdürülerek,
seçmen memnuniyetinin sağlanmasına yönelik bir süreçler bütünüdür (Polat vd.,
2004:292).
“Bir siyasi partiyi veya adayı potansiyel seçmenlere uygun hale getirmek,
siyasi partiyi veya adayı en yüksek sayıdaki seçmen kitlesinin ve bu kitledeki her bir
seçmenin tanımasını sağlamak, rakipleriyle arasındaki farkı ortaya koyup, en az
masrafla seçimi kazanmak için gerekli olan oyu elde etmek amacıyla kullanılan
tekniklerin tümü” olarak tanımlanan siyasal pazarlama, partiye üyeliği bulunan ve
partiye üye olma ihtimali olanları, parti sempatizanları ile oy verenleri ve hatta
partiye oy vermeyenleri hedefleyen bir uygulamadır. Amaç; üye, yandaş ve oy
verenlerdeki pozitif tutum ve davranışları pekiştirmek, ilgisiz tutumdaki seçmenlerin
davranışlarını pozitife çevirmek, karşıt ya da negatif tutumdaki seçmenlerin
tutumlarını da en azından nötrleştirmektir. Partiler; genel ve yerel seçimlerde
sundukları parti programları ve seçim bildirgeleri ile değişik alanlarda ve değişik
konularda ürettikleri fikir ve politikaları pazarlamaktadırlar (Tan, 2002b:9). Partilerin
yaptıkları en küçük toplantılardan mitinglere, üyelerin dost sohbetlerinden liderlerin
konuşmalarına, partinin politik tutumlarından adayların veya temsilcilerinin kapı
kapı gezmelerine kadar yapılan her çaba bu kapsama girmektedir (Özkan, 2002:21).
Seçim dönemlerinde siyasal pazarlamanın amacı parti ya da adayın gerekli
oyu alarak seçimi kazanmalarını sağlamaktır (Uztuğ, 1999:41). Seçme işlemi iki
13
aşamada karar almayı gerektirmektedir. Kişinin önce yönetici kadronun seçiminde
etki fonksiyonunu kullanıp kullanmayacağına karar vermesi, sonra da bu fonksiyonu
ne yönde kullanacağını belirlemesi gerekir. Bu ilk karar oy verip vermeme, ikincisi
ise belirli bir partiye oy verme şeklinde uygulamaya yansımaktadır (Gülmen,
1979:19). Bu noktada siyasal pazarlamanın işlevi bir adayı diğer adaylardan farklı
kılarak, seçmenlerin gözünde değerli gösterecek bir görünüm oluşturmaktır. Siyasal
pazarlamanın çıkış noktasında ise bilgi ve eylemi düzenleme gerekliliği vardır.
Düzenleme işlemi öncelikle bir ön araştırma dönemini gerekli kılmaktadır. Seçim
bölgesinin
daha
doğrusu
seçmen
kitlesinin
gerçek
sorunlarını
tanımlama
çalışmalarıyla başlayan bu düzenlemeden sonra durum saptamaları yapılmakta,
önermeler oluşturulmaktadır (Yavaşgel, 1997:224).
Siyasal pazarlama, pazarlama tekniklerinin siyasal alana uygulanması olarak
ifade edilebilecek bir yaklaşımdır (Polat vd., 2004:4). Bu uygulamada en belirgin
özellik siyasal pazarlamanın bir fikir pazarlaması olmasıdır. Bir siyasal partiye üye
olmadan başlayarak, o siyasal partide yapılan her türlü çalışma, partinin ülke
sorunlarını çözebileceği tutarlı politikaları üretmek, bu politikaları çevreye yaymak
gibi etmenler siyasal pazarlamanın öğeleri sayılabilir (Üste, 2000:36). Siyasal
pazarlama
siyasetçinin
özellikle
fikirlerinin
pazarlaması
olmakla
birlikte
unutulmaması gereken nokta siyasetçinin kendine özgü ve önceden belirlenemez bir
varlığı olduğudur. Bu nedenle, siyasal pazarlamada önemli olan onun bu varlığının,
içinde bulunduğu çevrede değerli olarak görülmesidir (Yavaşgel, 1997:225).
Siyasal pazarlamada, ürünün sınırları her zaman ticari pazarlamadaki kadar
belirli olmayabilir. Lider, diğer adaylar, partinin kendisi, politikaları ve adayların
çevresi de dahil olmak üzere, siyasal ürünün parçası olarak kabul edilebilir. Bu
bağlamda siyasal pazarlama, seçmenlerin ihtiyaçlarını tespit ederek, oların
memnuniyetini sağlayacak en iyi yöntem ve teknikleri geliştirmelidir (Polat vd.,
2004:8-13).
Siyasal pazara ve rekabete dair değerlendirmelerde kullanılacak çerçeve şu
başlıklarla özetlenebilir (Erdil, 1989:39):
14
-
Geçmiş seçim sonuçları
-
Rakip siyasal aday ve partilerin marka mirası-geçmişi
-
Seçim öncesi izlenen siyasalar, oluşturulan söylemler
-
Seçim kampanyası sırasında rakiplerce oluşturulacak
stratejilere ilişkin senaryolar
Sonuç olarak, politik pazarlamada da genel pazarlama ilkelerinin uygulandığı
görülmektedir. Her şeyden önce, seçmeni, yani pazarı tanımak gerekmektedir. Bunun
için de hedef alınan seçmen grubunun eğilimlerini belirlemek gerekmektedir. Söz
konusu seçmenin tutumu tanımlanmalı ve daha sonra pazarlama çalışmaları, hedef
grubun özellik ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde sürdürülmelidir (Erdil,
1989:33).
1.3.3. Siyasal Propaganda
Siyasal iletişim ile propaganda arasında sıkı bir ilişki vardır. Siyasal iletişimin
propaganda olarak algılandığı durumlar da görülebilir. Propaganda, kamuoyunun
oluşumu sırasında özellikle kararsız kesimler üzerinde etkili olmaktadır (Kışlalı,
1991:145-146). Propaganda, siyasi partilerin politik pazarlama araçlarından en
önemlilerinden birini oluşturmaktadır. Ayrıca siyasi partileri amaçlarına ulaştırmada
en önemli tutundurma aracıdır (Türkmen, 1965:45). Siyasi partilerin büyük bir
çoğunluğunun başarısı geniş ölçüde propagandacıların oluşturduğu propagandanın
etkinliğine dayanmaktadır (Tan, 2002b:74).
Propaganda her alanda kullanılan popüler bir ikna edici iletişim tekniği olarak
karşımıza çıkmaktadır (Göksel ve Bitirim, 2007:353) ve en genel anlamda, kitleleri
belirli bir görüş doğrultusunda eyleme geçirmek amacıyla gerçekleştirilen sistemli
faaliyetler bütünü şeklinde tanımlanmaktadır (Niray vd., 2007:242). Oxford sözlüğü,
“propaganda” kelimesini, bir fikre veya harekete taraftar kazandırmak amacı ile
düzenlenen programların bütünü olarak tanımlamaktadır. Propaganda kelimesi,
Latince propagare kökünden gelmektedir. Bu, yeni fidanlar elde etmek üzere toprağı
15
ekmek anlamındadır. İlk olarak, Roma Katolik Kilisesi tarafından sosyolojik manada
kullanılmış ve fikirlerin yayılması deyiminde ifadesini bulmuştur (Brown, 1995:9).
Heywood propagandayı, düşünceleri şekillendirmek ve belki de siyasi bir hareketi
teşvik etmek için belli bir çaba göstererek yayılan enformasyon; manipülasyon aracı
olarak iletişim şeklinde tanımlamaktadır (2006:297). Propaganda, insan iletişimiyle
birlikte başlayan bir olgu olarak kabul edilmektedir. Görünen bir zorlama olmaksızın
davranış değiştirme ya da oluşturma çabası (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:42) olması
ön plana çıkmaktadır.
Propaganda tanımları ne şekilde yapılırsa yapılsın amacına bakıldığında,
kişileri veya grupları çeşitli tekniklerle etkilemek olduğu görülmektedir. Ayrıca
propagandada göze çarpan, daha çok tek yönlü sistematik ve bilinçli çabaları
kapsamasıdır. Özellikle bilinçlilik, propaganda için vazgeçilmez bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır (Kalender, 2000:89). Propaganda, hangi amaçla gündeme
gelirse gelsin, sonuçta kitleye yönelik olan, etkileme amaçlı bir dildir (Özerkan ve
İnceoğlu, 1997:42; Hitler, 2002:159). Propaganda yalan veya doğru bilgilendirme,
enformasyon, özlüce iletişim ile hedefi iknaya çalışmaktadır (Erdoğan, 2005:351).
Siyasal iletişim çerçevesinde propaganda; seçmenleri parti, aday ve
politikalar konusunda bilgilendiren, herhangi bir siyasal partiye oy verme tercihlerini
etkileyebilen, onların ikna edilmesi için özellikle seçim dönemlerinde çok yoğun
olarak kullanılmasıyla ortaya çıkan değişik unsurlar şeklinde tanımlanabilir
(Kalender, 2000:89). Siyasal adayın ya da partinin pazarlanmasında klasik deyimiyle
yapılan şey de propagandadır (Erdil, 1989:33). Siyasal partiler seçimleri
kazanabilmek adına, seçmenleri için çeşitli uygulamalara girişmektedirler. Bir
yandan, daha önceki seçimlerde kendi partilerine oy atmış olanları tutmağa
çalışırlarken, diğer yandan yenilerini kazanma yollarını aramaktadırlar. Bu yönden
seçim öncesi propaganda seçmenleri verecekleri karara götürme için denetim, bilgi
verme, ikna etme bakımından kullanılmaktadır (Tokgöz, 1979:122). Türk seçmen
davranışı ve iknasıyla ilgili bir araştırma yapan Kalender; propaganda ve iletişim
faktörlerinin karar vermeden daha çok bilgilenme sürecinde etkili olduğunun altını
çizmektedir (2000:174).
16
Eskiden kişisel propaganda esas itibariyle sadece siyasi partinin ideolojisini
benimseterek hedef kitleyi yönlendirmeyi amaçlamakta iken, artık günümüzde
propagandanın
işlevi
değişik
bir
anlama
bürünmüştür.
Nitekim
bugün
propagandacının görevinin oy hacmini uygun yer ve zaman içinde geliştirmek
olduğu söylenebilir. Böylece propagandacının, yapması gereken çeşitli görevleri
arasında potansiyel seçmenleri bulma, siyasi partinin söz ve vaatleri ile adayları
hakkında gereken bilgileri verme, seçim sonrası seçmende oluşabilecek hayal
kırıklığını görme ve bilgi toplama sayılabilir (Tan, 2002b:76). Sistemli, yalın ve
tekrarlanan iletişim çabaları olarak görebileceğimiz propagandanın, kitleler üzerinde
ikna edici ve harekete geçirici olduğu kanıtlanmıştır. Pek çok iletişim bilimcinin
işaret ettiği gibi, eğer reklamcılık ve onun politik arenadaki uygulaması olan siyasal
reklamcılık, propagandadan doğmuş ise; propagandayı anlamadan, reklama ve
siyasal reklama ilişkin mekanizmaları kavramak mümkün olamayacaktır (Özkan,
2002:13-17).
1.3.4. Siyasal Reklam
1.3.4.1. Siyasal Reklam ve Siyasal Reklamın Amaçları
Siyasal kampanya iletişiminde en dikkat çeken kısım siyasal reklamlardır.
Geniş bir hedef kitle oluşturan seçmenlere ulaşmanın, onları ikna edip oy verme
davranışlarını olumlu yönde etkilemenin en etkili ve kestirme yolu siyasal reklamlar
olarak görülmektedir. Bu açıdan siyasal reklamlar, siyasal iletişim kampanyalarının
ayrılmaz birer parçası olmaktadır.Reklamcılık, ortaya çıktığı tarihten bu yana iletişim
teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak çok hızlı bir gelişme göstermiştir.
İnsanların tutum ve davranışları üzerindeki etkilerinin farkına varılmasıyla birlikte
reklamlar, birçok alanda olduğu gibi siyaset için de vazgeçilmez bir hale gelmiştir
(Niray vd., 2007:240).
Reklamcılık en genel tanımıyla, bir organizasyon veya ürün hakkında, ödeme
ile yapılan, kişisel olmayan, ikna edici doğaya sahip, belirgin sponsoru olan ve
araçlar kullanılarak hedef izleyiciye/tüketiciye/kullanıcıya sunulan planlı bir iletişim
biçimidir (Erdoğan, 2005:383). Ticari reklam ile mal ve hizmetlerin hedef kitlelerce-
17
tüketicilerce satın alınmaları amaçlanmaktadır. Siyasal reklam ise, siyasal parti ve
adaylarının seçim kampanyaları sırasında kullandıkları ve seçmeni etkilemeye
yönelik iletiler içeren reklamdır. Siyasal reklam, ticari reklamın tekniklerinden
yararlanabilmektedir (Özer, 1999:91).
Siyasal reklam, aday ya da parti tarafından medyada yer veya zaman satın
alınarak, seçmenlerin tutum ve davranışlarını söz konusu aday ya da parti lehine
oluşturmak amacıyla geliştirilen mesajların hazırlanması ve yayınlanması ile ilgili
siyasal kampanya iletişim faaliyetidir (Uztuğ, 2004:315). Bu tanımda üzerinde
önemle durulması gereken ise, iletişim sürecinde paralı olma niteliğinin
bulunmasıdır. Siyasal reklamda reklam yapanın, reklamın paralı olması nedeniyle,
reklam mesajının içeriğini ve biçimini de denetlemesini beraberinde getirmektedir
(Tokgöz, 1991:13). Aziz ise siyasal reklamı; partilerin seçim zamanlarında oy
oranlarını arttırmayı amaçlayan çarpıcı mesajların, profesyonel reklamcılar
tarafından görsel, işitsel ve yazılı olarak medya için hazırlanması şeklinde
tanımlamaktadır (2003:88).
Seçim kampanyalarında siyasal partilerin ve adayların tanıtılmasında siyasal
reklamların önemli rol oynadığı ortadadır. Pek çok ülkede, siyasal reklamlara ve
televizyonda yapılan siyasal tartışmalara seçim kampanyalarının ayrılmaz bir parçası
gözüyle
bakılmaktadır.
Siyasal
reklamlar
ve
siyasal
tartışmalar
seçim
kampanyalarının yönünü belirlemekte, hangi siyasal partinin veya hangi adayın
seçimi kazanacağı bakımından etkili olmaktadır (Tokgöz, 1990:255). Amacı iktidar
sahibi olmak olan partiler, bu bağlamda değişik yöntem ve taktiklerle seçmenlerin
karşına çıkmaktadırlar. İlk zamanlar meydanlarda basit nutuklar şeklinde cereyan
eden bu süreç, zamanla iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeyle birlikte yerini
siyasal reklamlara bırakmıştır. Siyasal reklamlarla birlikte siyasi parti ya da adaylar,
hem kendi icraatlarını överek olumlu bir imaj oluşturmaya; hem de rakip parti ya da
adayı eleştirmek ve karalamak suretiyle onların seçmenin gözündeki değerini
küçültmeye çalışmaktadırlar (Balcı, 2007b:99). Yirminci yüzyılın başından itibaren
kitlelerin etkilenebilmesi için reklamların ikna gücünün kullanılması gerektiğini
politikacılar anlamışlardır (Tan, 2002b:21).
18
Siyasal reklamlar seçim kampanyalarının çehresini de önemli ölçüde
değiştirmiş, farklı bir görünüme bürünmelerine yol açmıştır. Ağırlıklı olarak Batı
ülkelerindeki seçimler aracılığıyla elde edilen veriler siyasal reklamların seçim
kampanyaları çerçevesinde kullanımıyla özellikle yüzergezer seçmenlerin ve
kararsızların siyasi tercihleri üzerinde sınırlı da olsa etkisi olduğunu, en azından
rakip partilerin iletilerinden etkilenme düzeyini azalttığını göstermektedir (Uslu,
2000:79-87).
Bir siyasal reklamın başarısı, adaya veya partiye kazandırdığı oy oranıyla
ölçülmekte (Özkan, 2002:13) ve siyasal kampanya iletişimi içinde siyasal reklamın
genel olarak amaçları şu şekilde açıklanmaktadır (Uztuğ, 2003:8):
-
Oy sayısını arttırmak ya da desteklemek.
-
Siyasal aday ya da partinin farkındalığını arttırmak.
-
Siyasal aday ya da partinin kimliğini geliştirmek.
-
Tutumları etkilemek.
-
Bilgilendirmek ya da eğitmek.
-
Kampanya gündemini oluşturmak ve yönlendirmek (Uztuğ,
2004:317).
-
Özellikle yeni bir adayı/partiyi kısa zamanda seçmenlere
tanıtmak (Uztuğ, 2004:316).
Yapılan birçok araştırma, seçmenin tercihini parti programları arasında değil
parti imajları arasında yaptığını ortaya koymuştur. Burada partinin objektif nitelikleri
değil, seçmenin onu algılayışı, o partiye ilişkin ön yargısı belirleyici faktördür
(Gülmen, 1979:41). İşte bu noktada siyasal reklam ile bir adayın, uğradığı
suçlamalardan arındırılmasına veya adayın imajının yaratılmasına çalışılmaktadır.
Ayrıca aday ve partinin hangi sorun hakkında ne düşündüğü de reklamlarda yer
almaktadır. Siyasal reklamla olabildiğince kısa sürede sonuç alınmak istenmektedir.
19
Bu süre çok kısa denilebilecek seçim kampanyaları dönemidir (Özer, 1999:106).
Siyasal reklam seçim kampanyaları döneminde, siyasal parti veya adaya
odaklanmakta, siyasal reklamlarda verilen mesajlarda aday veya parti hakkında bilgi
verilmekte; partinin olumlu özellikleri ön plana çıkarılmakta, kısacası aday veya parti
lehine seçmenler ikna edilmeye çalışılmaktadır. Siyasal reklamlarda verilen mesajlar
çoğu zaman fotoğraf, karikatür, illüstrasyon vb. görsel öğelerle desteklenmektedir.
Siyasal reklamların hedef kitlesi içerisinde birinci grubu partinin kemikleşmiş oyları
oluştururken, kararsız seçmenler ve çeşitli toplumsal sınıflar hedef kitle içerisinde
yer alabilmekte (Niray vd., 2007:241) ve siyasal reklamlar da seçmeni ikna etme
sürecinde önemli bir rol oynayabilmektedir.
1.3.4.2. Siyasal Reklam Türleri
Siyasal kampanyalarda siyasal partiler kampanya sürecindeki konumlarına,
seçmen tercihlerine, anket sonuçlarına, partinin ideolojik yapısına, adayın
oluşturulmak istenen imajına ve kampanyanın bütçesine göre farklı siyasal reklam
türlerini kullanmaktadırlar. Bu siyasal reklam türlerinden her birinin kendine özgü
avantajları ve dezavantajları vardır. Ayrıca kimi koşullarda birden fazla reklam
stratejisi benimsemek de mümkün olabilmektedir (Devran, 2004:136). Siyasal
reklam üzerine çalışanlar, siyasal reklamın iki türü üzerinde özellikle durmaktadırlar.
Bunlar; pozitif siyasal reklam ve negatif siyasal reklamdır (Tokgöz, 1999:67).
1.3.4.2.1. Pozitif Siyasal Reklamlar
Siyasal kampanya çalışmalarında bir aday veya parti kampanya süresince
centilmence bir yarış sürdürmeye karar vererek rakip adaya veya partiye hiçbir
biçimde saldırmama stratejisi güdebilir. Özellikle tabanda çok güçlü, seçmen
açısından belirli bir saygınlığı olan ve daha da önemlisi anket sonuçlarına göre açık
uçla önde giden bir partinin genellikle uyguladığı reklam türü pozitif siyasal
reklamlardır. Pozitif reklam türünde siyasal partiler bir adayın belirli konulardaki
görüşlerini belirtmek ve adayın ideal liderlik özelliklerini vurgulamak için olumlu
mesajlar tasarlamaktadır. Kampanya süresince bu mesajlar belirli bir biçimde hedef
kitleye ulaştırılmaktadır (Devran, 2004:137).
20
Pozitif siyasal reklam literatürde genellikle iktidar stratejileri içinde
değerlendirilen bir tür olmasına paralel olarak, pozitif reklamlar, doğrudan geçmiş
icraatları öne çıkaran reklamlar olarak tanımlanabilir (Uztuğ, 2003:12). İktidarın
kendi icraatlarını öven, vurgulayan olumlu reklamlar (Uztuğ, 1999:124) muhalefete
karşı güçlü iktidarların çoğu zaman tercih ettiği reklam türü olarak ön plana
çıkmaktadır (Balcı, 2006a:171).
Johnson-Cartee ve Copeland’a (1997:2) göre, siyasal seçim kampanyalarında
pozitif reklam türünün tercih edilmesinin altı sebebi bulunmaktadır. Bu sebepler:
1. Aday isminin bilinirliğini arttırmak
2. Adayın pozitif özelliklerini benimsetmek
3. Adayla hedef kitle arasında bağ kurmak
4. Adaya kahraman imajı yerleştirmek
5. Adayın seçmene değer verdiğini ve seçmenle paralellik gösteren olumlu
düşünceleri paylaştığını vurgulamak
6. Kamuoyu önderleriyle ve önde gelen gruplarla adayı bağdaştırmak
Pozitif reklam siyasal parti ya da liderin kendi icraatlarını, vaatlerini
programlarını iyimser bir gelecek kavramsallaştırması içinde sunması nedeniyle,
pozitif reklamlara daha çok iktidardaki siyasal parti ya da adayların negatif
reklamlara ise muhalefetteki parti ya da adayların başvurduğu şeklinde bir izlenim
oluşmaktadır. Bu eğilime bağlı olarak muhalefetin iktidara ve icraatlarına yönelik
saldırıları ve iktidarın kendi icraatlarını savunmaya geçme zorunluluğu böylesi bir
eğilimi güçlendirmektedir. Bu boyutuyla pozitif ve negatif reklamlar saldırı ve
savunma stratejileri içinde iktidar ya da muhalefet olma durumu ile doğrudan ilgili
görünmektedir (Uztuğ, 1998:219).
1.3.4.2.2. Negatif Siyasal Reklamlar
Siyasal kampanyalarda olumlu mesajlar iletme anlayışının yanı sıra rakip
adaylar hakkında olumsuz mesajlar da verilebilir. Kampanya süresince sürekli rakip
aday gündeme getirilerek onun başarısızlıkları, liderlik bakımından yetersizliği ve
geçmişteki yanlış icraatları hedef kitleye iletilerek, bu adaya ilişkin olumsuz bir imaj
21
oluşturulabilir. Negatif reklam türünü uygulayacak aday veya partilerin önce kendi
politikalarını, tutum ve davranışlarını, sonra da eleştirecekleri adayların ne gibi
özelliklerinin, artılarının ve eksilerinin olduğunu saptamaları gerekir. Aksi durumda
sadece olumsuz mesaj stratejisi gütmek için rakibe karşı olumsuz strateji uygulamak
doğru bir davranış olarak değerlendirilmemektedir (Devran, 2004:139-140; Kara,
2000:128).
Negatif reklam en genel anlamda, rakip siyasal parti yada liderin yeterliliğini,
gücünü sorgulayarak, onlara ilişkin şüphe yaratmak amacını taşıyan reklamlar olarak
tanımlanabilir (Uztuğ, 1998:219). Negatif içerikli siyasal kampanyalar, hemen
hemen her toplumda görülebilen ve etki alanı da giderek genişleyen bir durumdadır.
Negatif reklamlar, bir rakip hakkında negatif suçlamalar sunarak, siyasal sürecin ve
dolayısıyla siyasetin, siyasetçinin güvenilmezliğini arttırmaya neden olmaktadır
(Gürbüz ve İnal, 2004:72).
Siyasi parti ya da adaylar hazırlattıkları negatif reklamlarla seçmenleri ikna
etmeye çalışırken birçok mesaj stratejisine başvurmaktadırlar. Bu stratejilerden
özellikle korku çekiciliği siyasal iletişim çalışmalarında üzerinde en fazla durulan
stratejilerden birini oluşturmaktadır. Korku çekiciliği, insanlara, mesajda ileri sürülen
değerlendirmelere uymadıklarında başlarına gelecek olumsuz sonuçlara işaret
ederek, onları korku yoluyla ikna etmeye çalışan bir mesaj türüdür. Örneğin,
uyuşturucudan korunma, sigarayı bırakma ya da doğrudan rakibi hedef alan bir
negatif saldırı reklamında, insanlara öncelikle maruz kalacakları olumsuzluklar veya
kötü sonuçlar gösterilmekte, daha sonra çözüm önerileri sıralanmakta ve sonuçta
kişilerin ikna edici kaynağın isteği doğrultusunda hareket etmeleri istenmektedir
(Balcı, 2007b:75). Bunun yanında eğer siyasal reklamlarda korku çekiciliği tekniği
kullanılacak ise, parti ya da adaylar kampanya çalışmalarına başlamadan önce hitap
edecekleri kitlelerin bireysel ve toplumsal korkularının neler olduğunu ön
araştırmalarla tespit etmelidir. Hazırlanan korku çekiciliği reklamlarında mutlaka
problemle nasıl başa çıkılıp çözüleceği noktasında açık öneriler verilmelidir. Söz
konusu öneriler izlendiğinde problemin ya da korku uyandıran durumun giderileceği
kişilere sezdirilmelidir. Ayrıca yüksek orandaki korku mesajlarının insanlarda ters
22
tepki meydana getirme riski taşımasından dolayı, korkunun düzeyi iyi bir şekilde
ayarlanmalıdır (Balcı, 2007b:101).
Siyasi reklamlar üzerinde çalışan araştırmacılar negatif reklamlardaki mesaj
stratejilerini analiz etmeye çalışırlarken, negatif reklamların kullanılmasında
avantajların olduğu kadar dezavantajların da olduğunu vurgulamakta ve ortaya
çıkması muhtemel olan üç zararlı etki olduğunu belirtmektedirler: Birincisi geri
tepme, ikincisi kurban sendromu ve üçüncüsü de iki yönlü zarar etkisidir. Geri tepme
etkisi; reklamı veren siyasal parti veya adayın beklemediği bir etkidir. Öyle ki, hedef
alınan aday veya partiden çok reklamı veren hakkında olumsuz duygular
geliştirilmesine neden olur. İkinci zararlı etki; verilen negatif reklamın haksız
olduğunu düşünen seçmenler arasında kurban sendromu adı verilen bir duygunun
gelişmesi ve hedef etrafında beklenenin tersine daha olumlu duyguların gelişmesine
neden olunmasıdır.Üçüncü zararlı etki ise, verilen reklamın yaptığı etki sonucunda
reklamı veren hakkındaki olumlu düşüncelerde de bir azalma olmasıyla, hem hedef
hem de reklam verene karşı olmak üzere iki yönlü bir zarar söz konusu olmaktadır
(Garramone, 1984:251; Aktaran Kara, 2000:127). Negatif siyasal reklamlara getirilen
farklı bir eleştiri de; negatif reklam uygulamalarının demokrasiye uygun olmadığı ve
buna bağlı olarak, apolitikleşme, seçimlere katılımın azalması, siyasete alaycı bir
bakış açısıyla yaklaşma gibi siyasal sistem üzerinde olumsuz etkileri olabileceği
yönündeki görüşlerdir (Kaid, 2004:174).
Negatif siyasal reklamlar hasım odaklı ve sataşma veya saldırı ile yüklü
olarak düzenlenmekte içerdikleri mesajlar da genelde rakip adayın-partinin zayıflığı,
verdiği sözleri tutmaması, kamu önündeki hataları üzerine temellenmektedir. Bu
nedenle, negatif siyasal reklamcılık, çamur atma veya saldırı reklamcılığı olarak da
adlandırılabilmektedir (Tokgöz, 1999:67). Negatif reklamlar sadece doğrudan saldırı
reklamları şeklinde algılanmasına karşın, rakip partiyle kendisini kıyaslayan imalı
karşılaştırma yöntemini günümüzde yoğun olarak kullanılmaktadır. İktidarda olan ya
da kazanma ihtimali yüksek olan partiler bu yolla diğer partilerle çatışmaya girmeden
negatif reklamın stratejisinin avantajlı yanlarını uygulayabilmektedir (JohnsonCartee ve Copeland, 1991:56). Negatif reklamlar; (a) doğrudan saldırı, (b) doğrudan
23
karşılaştırma, (c) imalı karşılaştırma şeklinde üç türe ayrılmaktadır (Johnson-Cartee
ve Copeland, 1991:17).
1.3.4.2.2.1. Doğrudan Saldırı Reklamları
Doğrudan saldırı reklamları; rakip partiyle bir karşılaştırmaya, yarışmaya
girmeden doğrudan parti ya da adayı hedef alarak yapılan saldırı reklamlarıdır
(Johnson-Cartee ve Copeland, 1991:38). Aday ya da partiye yönelik saldırganlık
içeren bu reklamlar, rakip karşısında büyük etkiye sahip olabilmektedir. İçerik
bakımından teması saldırgan veya eleştirel olabilmektedir. Rakip adayların özel
yaşantılarının eleştirilmesi veya rakiplerin vaatlerinde görülen tutarsızlıkların
işlenmesi bu negatif reklam türüne konu olarak seçilebilmektedir (Tan: 2002b:88).
Doğrudan saldırı reklamları rakibe yöneliktir. Doğrudan karşılaştırma ve
imalı karşılaştırmada olduğu gibi adaylar birbiriyle kıyaslanmamakta, aday ve
partinin olumsuz, yetersiz, eksik yönlerine doğrudan bir saldırı hedeflenmektedir
(Johnson-Cartee ve Copeland, 1997:27).
1.3.4.2.2.2. Doğrudan Karşılaştırma Reklamları
Doğrudan karşılaştırma reklamlarında; aday veya parti doğrudan hedef
alınarak,
adaylar
ve
partiler
arasında
mukayese
yapılması
için
zemin
oluşturulmaktadır. Bu sayede parti ya da aday kendi üstün ve güçlü yönlerini ön
plana çıkartabilmekte, rakibin ise zayıf ve eksik taraflarına vurgu yapabilmektedir
(Johnson-Cartee ve Copeland, 1997:31). Karşılaştırmalı negatif reklamlarda rakip
adaya saldırılırken, aynı unsurlar bağlamında reklamı yapılan aday olumlu
sunulmaktadır. Buna karşılık, muhalif reklamda yalnızca rakip adayın olumsuz
yönleri gösterilmektedir (Özer, 1999:94). Bu tür reklamlarda bir karşılaştırma
yapılmamakta ve doğrudan rakip aday veya parti olumsuz sunulmaktadır (Özer,
1999:98). Karşılaştırmalı siyasal reklamcılık, seçmenlere negatif enformasyonu
iletme yolu olan negatif reklamcılıkla ilgili belirsizliklerin aksi sonuçlarını önleme
yöntemi olarak gündeme gelmektedir. Karşılaştırmalı siyasal reklamlarda iki yönlü
mesaj kullanma yoluna gidilmektedir. Verilen mesajda adayın-partinin konumunun
24
karşılaştırma yoluyla en iyi olduğu şeklinde dolaylı bir hedef izlenmektedir (Tokgöz,
1999:67-68).
Doğrudan karşılaştırma negatif siyasal reklamlar, negatif reklamların ikna
etmedeki etkisinin düşük bütçelerle gerçekleştirildiği bir türdür. Düşük katılımın
olduğu seçimlerde özellikle tercih edilen doğrudan karşılaştırma reklamları, basının
ilgisinden dolayı daha kolay ve hesaplı bir şekilde medyada yer alabilmektedir.
Doğrudan karşılaştırma negatif siyasal reklamlarda her iki tarafın da sunulması
güvenin artmasını sağlamakta, böylece seçmenin ikna edilmesine artı fayda
sağlanmaktadır (Johnson-Cartee ve Copeland, 1991:53-61).
1.3.4.2.2.3. İmalı Karşılaştırma Reklamları
İmalı karşılaştırma reklamı; seçmenlerin kendi bilgi ve tecrübeleriyle rakip
aday ya da partiler arasında çıkarımda bulunulmasını amaçlayan reklamlardır. Bu
reklam türünün başarılı olabilmesi için seçmen kitlesinin, reklamda ön plana
çıkarılan konuyla alakalı yeterli düzeyde bilgi ve birikime sahip olması gerekir
(Johnson-Cartee ve Copeland, 1997:33).
Tam olarak negatiflik çağrıştırmayan bir negatif reklam türü olan imalı
karşılaştırmada, olumsuzluk seçmen tarafından taktir edilir, bu özelliğiyle de
üstünlük sağlayabilen bir negatif siyasal reklam türü olarak karşımıza çıkmaktadır
(Johnson-Cartee ve Copeland, 1991:55).
1.4. SEÇMEN TERCİHİNİ ETKİLEYEN İLETİŞİM FAKTÖRÜ:
SİYASAL SEÇİM KAMPANYALARI
Partilerin nihai amacı olan seçmenlerin ikna edilmesi sürecinde siyasal seçim
kampanyalarının önemli bir rolü bulunmaktadır. Partiler seçmen tercihini etkileyip
oy sayısını arttırmak için siyasal seçim kampanyaları düzenlemektedirler. Siyasal
kampanyalar, seçim dönemleri oy tercihlerini etkilemeyi tasarlayan bir ikna edici
iletişim biçimi (Uztuğ, 2004:85) olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasal kampanya
iletişimi, belirlenmiş bir sürede, belli sınırlılıklar içinde geniş bir kitleyi hedefleyen
ikna edici mesajların hazırlanması ve sunulmasını kapsamaktadır. Bu mesajlar,
25
kampanya stratejisi ve siyasal ürün politikasına bağlı olarak geliştirilmektedir
(Uztuğ, 2003:7). Siyasal kampanyalar, siyasal pazarlamanın en önemli kısmı
(Gürbüz ve İnal, 2004:9), siyasi partilerin ayrılmaz parçasıdır. Çünkü seçim
kampanyaları, siyasi partilerin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Hangi siyasi
partilerin ve hangi adayların seçimi kazanacağı yönünde bu kampanyaların etkileri
olmaktadır. Seçim kampanyalarında, bir adayın potansiyel seçmenlerine uygunluğu,
adayın en yüksek sayıdaki seçmen kitlesini ve bu kitledeki her bir seçmeni tanıması,
rakiplerle ve muhalefetle farkını yaratmak ve minimum araçla, gerekli olan oy
sayısını elde etmek için kullanılan teknikleri (Fidan, 2000:39) dikkate almak
gerekmektedir. Siyasal kampanyalar, siyasal partilerin seçim zamanlarında o ülkenin
parlamentosunu oluşturacak milletvekilleri ile yerel yönetimlerini seçmek için
düzenlenen seçim kampanyaları ile yöneticilerin belli bir olayla ilgili olarak halkın
kararını almak istediklerinde yürüttükleri propaganda çalışmalarına (Aziz, 2003:65)
kadar genişletilebilir.
Siyasal kampanya planlamasının en yoğun çaba gerektiren aşaması, iletişim
faaliyetlerinin programlanması ve yürütülmesidir (Uztuğ, 1999:104). Seçim
kampanyalarında iktidara talip olanlar yönetilecek olanlara götürecekleri hizmetin
görünür kılınmasına gereksinim duymaktadırlar ve hizmetin nasıl sunulacağı,
herkesçe nasıl anlaşılabileceği, herkesin beğeni, istek, arzularını nasıl karşılayacağı
üzerinde yoğunlaşmaktadır. Reklam ve halkla ilişkiler sektörü ise; herkese
seslenebilir olma yolunda kazandığı tecrübeyi siyasal alana da kaydırmıştır. Ulusal
ve yerel düzeyde hizmet veren politikacıların konuşmaları artık politik yandaşları
tarafından değil de, doğrudan bu pazarda çalışan şirketlerce yazılmaya başlanmıştır
(Köker, 1998:22-23).
Bir seçimin sadece siyasi kampanyalarla kazanıldığını sanmak doğru
olmayabilir. Ancak tekniklerin değişmesi ve teknolojinin çok boyutluğu, yeni bir
mesleği; iletişim danışmanlığını meydana getirmiştir. İletişim uzmanlarının da
belirttikleri gibi kötü bir ürünün (mal veya hizmet) satışı pazarlama yolu ile
sağlanamaz. Ancak pazarlamacılık kararsız seçmenlerin oylarının kazanılmasına
sebep olabilir. Bunların oranı seçimden seçime değişebilir. Bu kişilerin kazanılması
26
bazen seçim sonuçlarını etkileyebilir. Seçim kampanyaları, bu durumda daha fazla
önem kazanmaktadır (Fidan, 2000:49).
1.4.1. Siyasal Seçim Kampanyalarının Amaç ve Fonksiyonları
Günümüz demokratik rejimlerinde seçimler, siyasal kararları alanlarla bu
kararların uygulandığı kişiler arasında iletişimi gerçekleştiren bir bağ niteliğindedir
(Çam, 2000:481). Seçimler, yönetim erkini kullanacak ekibin seçimi ve geliştirilip
uygulanacak olan siyasaların onayının yönetilenlerce verilmesi sürecinde temel bir
rol oynamaktadır. Karar verici olarak seçmenler, seçenekleri değerlendirmede bilgiye
gereksinim duymakta ve kararlarını oluşturmada çeşitli kaynaklardan gelen bilgileri
değerlendirmektedirler. Bu bilgiler, seçim döneminin öncesinden başlayarak seçim
dönemine kadar uzanan geniş bir bilgilendirme ağından seçmenlere ulaşmaktadır
(Uztuğ, 2004:83). Bir seçim kampanyasında seçmenlere; partiler, adaylar, uygulanan
ve uygulanması gereken politikalar, gündemdeki konular hakkında aday ve partilerin
konumları, muhalefet partilerinin yaptıkları olumlu ve olumsuz çalışmalar gibi
konularla ilgili bilgiler verilmekte, vatandaşların tercihlerine ışık tutulmaya
çalışılmaktadır. Bilgi verme amacının yanında kampanyalarda, seçmenler çeşitli
mesaj ve ikna teknikleriyle herhangi bir aday veya parti lehine olumlu imaj
oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca kampanya yürütmek suretiyle seçmenlerin oy
verme motivasyonları harekete geçirilmekte, parti veya aday lehine her türlü çalışma
için seferber olmaları amaçlanmaktadır (Kalender, 2000:91). Partiler arasındaki
iktidarı ele geçirmek için girişilen oy kapma yarışı, onları seçmenlerin görüşlerine
karşı duyarlı olmaya da zorlamaktadır (Akgün, 2002:12). Seçim kampanyası ile
yandaş olan seçmenlerin güvenleri tazelenmekte, yeni
seçmenler kazanılmaya
çalışılmakta, kararsız seçmenlerin dikkati çekilmekte, partiyi eleştiren seçmenlerin
şüpheleri giderilmeye çalışılmakta veya alt grupları etkilemeye yönelik stratejiler
geliştirilmektedir (Tan, 2002b:121). Seçim kampanyaları aracılığıyla gerçekleştirilen
iletişim, adayların amaçları ile seçmenlerin davranışları arasındaki bir bağ
oluşturmakta ve seçmenlerin umutları, hayalleri ile adayların eylemleri, araçsal bir
köprü hizmeti sunabilmektedir (Fidan, 2000:53).
27
Bu süreçte seçmenlere partiye ve lidere bağlılıklarını pekiştirici mesajlar
gönderilmesi,
parti
veya
adayın
kazanma
ihtimalinin
yüksek
olduğunun
vurgulanması büyük önem taşımaktadır. Seçim kampanyasıyla korelasyonları yüksek
olduğu gözlenen gazeteler, ilan ve broşürler, miting ve geziler, şahsi ziyaretler, radyo
ve televizyona önem verilmesi parti teşkilatlarının devreye sokularak seçmenlerle
görüşmelerinin sağlanması (Kalender, 2000:224) kampanyaların amaçlarına ulaşma
noktasında göz ardı edilmemesi gereken unsurlardır. Kampanya stratejisinin parti
veya adayın kazanması üzerine kurulduğu durumlarda ve seçmenlerin tedbirli oy
kullanma yönünde motive edilmesi planlandığında ise; özellikle propaganda ve
iletişim faktörlerinin rolü üzerinde detaylı analizlerin yapılması gerekmektedir. Eğer
seçmenler, hiç sevmedikleri bir parti veya adayın kazanmasını engellemek için,
kazanma ihtimali yüksek başka bir parti veya adaya oy kullanmayı düşünüyorlarsa,
mesajlara daha açık hale gelecek ve mesaj araçlarına dikkat kesilecektir. Bu sebeple
başta gazete yayınları olmak üzere, ilan-broşür, miting-gezi, şahsi ziyaretler, radyo
ve televizyon yayınlarıyla aday veya partinin kazanma ihtimalinin yüksek olduğu
sıkça tekrarlanmalıdır (Kalender, 2000:219). Kampanya iletişimi, stratejik değerine
göre sıralanan iletiler arasında etkileşim sonuçlarını hesaplamak zorundadır. Bu
nedenle, sözcükler, anlatılar, imgeler kullanarak, yani simgesel yollarla medyalar
aracılığıyla ne kadar iyi bir sunum gerçekleştirirlerse, o denli başarı sağlanmış
olacaktır (Yavaşgel, 1997:232). Seçim kampanyalarında, siyasal partiler daha çok oy
alabilmek için, kararsız oyları alabilmek için en etkili kitle iletişim araçlarını
kullanmaya çalışmaktadırlar. Amaç, partilerin siyasal görüşlerinin, kitle iletişim
araçlarından
faydalanılarak
benimsetilmesidir
(İnceoğlu,
1998:36).
Siyasal
kampanya sırasında kitle haberleşme araçlarının taşıdığı siyasal malzeme yükü
ağırlaştığından, siyasal bilgi edinme ve siyasal ilgi düzeyende de artış görülmektedir.
Siyasal kampanyaya dikkat gösterenler, göstermeyenlere oranla, siyasal kampanya
bakımından daha bilgili, ilgili oldukları gibi, seçimlerde de daha çok oy
kullanmaktadırlar (Tokgöz, 1979:2). Siyasal seçim kampanyalarının seçmen tercihi
üzerindeki etkilerinin, ilk dönem araştırmalarında düşük olmasına rağmen giderek
artan bir önem taşıdığı belirtilebilir. Her ne kadar bu kampanyalar öncü
araştırmaların sonuçlarında olduğu gibi; seçmenlerde mevcut görüşü pekiştirme
yönünde bir etkiye sahip görünseler de, bu durum karşı partilerin fikirlerinden daha
28
az etkilenmeyi gündeme getirmektedir. Ayrıca günümüzde kitle iletişim araçlarının
ve diğer teknolojilerin yaygın olarak kullanılmasıyla, siyasal seçim kampanyalarının
bazı seçmenlerin tercihi üzerinde daha etkili olduğu söylenebilir. Özellikle
televizyonun kampanyalarda kullanılması ve çoğu seçmenin ana enformasyon
kaynağı olarak bu aracı kullanması, etkililik sürecine olumlu katkıda bulunmaktadır.
Başarılı bir kampanya ve ikna stratejilerinin kullanılması, seçmen davranışının iyi
tahlil edilmesi, en azından geç karar veren, kararsız ve yüzergezer seçmenlerin
değişiminde etkili olmaktadır (Kalender, 2000:98).
1.4.2. Siyasal Seçim Kampanyalarında İkna Stratejileri
İkna genel olarak, hedef kitlede tutum değiştirmek üzere yapılan ve şiddete
dayalı olmayan faaliyetler olarak tanımlanabilir. Kelime anlamı olarak da
“inandırma, kandırma” anlamına gelen ikna kavramının, her ne kadar olumsuz
anlamlar barındırsa da, günlük hayatın pratiklerinde ve özellikle siyasal iletişim
sürecinde, oldukça önemli bir yeri bulunmaktadır. Siyasi partiler, gerek ideolojilerini
benimsetmek, gerekse seçimlerde rakiplerini bertaraf edebilmek için; kısacası
iktidara sahip olabilmek için siyasal iknayı kullanmak durumundadır. Bu şekilde, zor
kullanmaksızın, rıza sağlanarak, halkın, demokratik katılım koşullarında, iradelerini
manipüle etmek mümkün olmaktadır (Barut ve Altundağ, 2005:81). Burada üzerinde
düşünülmesi gereken “bilinçli niyet” kavramıdır. Bilinçli niyet, hem rasyonel hem
irade sahibi olmayı hem de neyi, nasıl, en iyi şekilde yapabileceğini bilmek anlamını
taşımaktadır (Anık, 2000:23). Bu süreçte, seçmen profiline ve gündemdeki sorunlara
uygun siyasal mesajlar ve uygulanabilir vaatler iletmek, siyasi partilerin seçimleri
kazanma şanslarını arttıran bir eylem olarak karşımıza çıkmaktadır (Barut ve
Altundağ, 2005:80). İkna edici iletişim, siyasetin gereğidir ve başlangıçtan beri de bu
böyle olmuştur (Gürbüz ve İnal, 2004:22).
İkna insanlık tarihi boyunca çeşitli biçimlerde kullanılmıştır. Ancak ikna,
totalitarizmin katılımcı çoğunluğa evrilmesinin aracı olarak, ilk defa XX. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren kullanılmaya başlanmıştır (Anık, 2000:14). Buna bağlı
olarak ikna, demokratik bir kültürde bireyleri ve tercihlerini değiştirmek için
kullanılan yöntem şeklinde tanımlanmıştır. Bu nedenle demokratik bir sistemde insan
29
davranışı ve tutumlarını yönlendirmeyi hedefleyen iletişim faaliyetlerinin genel adını
ikna edici/etkileyici iletişim olarak tanımlamak yaygın ve kabul görmüş bir eğilimdir
(Uztuğ, 2004:83-84). Seçmenlerin davranışlarını değiştirmek kolay bir iş değildir. Bu
noktada iletişim konusundaki gelişmeler ikna etme sürecinde yardımcı olmaktadır.
Siyasi partiler; gelişen ve gelişmekte olan bu iletişimi etkin kullanarak seçmenlerine
bilgi vererek, ikna yoluna gitmekte ve seçmenlerin davranışları istedikleri yönde
değiştirmeye çalışmaktadırlar (Tan, 2002b:59).
Kampanyaların ortak özelliği, hedef kitleyi kampanya sahibinin istediği
yönde harekete geçirmek olarak özetlenebilir (Uztuğ, 1999:23). Seçmenlerin ikna
edilmesinde asıl hedef harekete geçirme, yani oy verdirme ve aday ile parti lehinde
çalışma yaptırmaktır. İnsanların harekete geçebilmesi için öncelikle ikna edilmeleri
gerekmektedir. İknanın oluşabilmesi için, öncelikli olarak kişinin gönderilen mesaja
dikkat kesilmesi gerekmektedir. Bu amaçla mesajın, insanların dikkatini çekecek
şekilde kurulup sunulması büyük önem taşımaktadır. Daha sonra alıcı mesajı
anlamalı, kabul etmeli ve hafızasında tutmalıdır. Bütün bu aşamaların sonucunda,
ortaya amaçlanan davranış çıkacaktır (Kalender, 2000:130). İkna tekniklerinin
uygulandığı alanlarda, propaganda, reklam, halkla ilişkiler, karşılaşacağımız
sorunlara doğru bir yaklaşım sağlayabilmemiz için, bireyin sahip olduğu tutumların
gerçekte ne işe yaradığını anlamak, algılamanın hangi faktörlere bağlı olduğunu,
bireyin içinde yaşadığı dünya ile nasıl bir uyum sağladığını bilmek, çevresindeki
değişiklikleri nasıl karşıladığını, bu değişikliklere katılabilmenin nelere bağlı
olduğunu araştırmak gerekmektedir (İnceoğlu, 2000:43). Tüm bunlara ilave olarak,
zihnin ikna edilmesi için verilecek mesajların şu şartlara uygun olması gerekmektedir
(Küçükkurt, 1987:45):
-
Mesajın
içeriği,
mutlaka
bireyin
biyolojik-fizyolojik
dürtülerine hitap etmelidir.
-
Mesajın içeriği, bireyin alışkanlıklarıyla ilgili olmalı, onun
dışında olmamalıdır.
30
-
Mesajla önerilen davranışı teşvik edici bazı şartların da
oluşturulması-geliştirilmesi gerekir.
İkna sürecinde mesajı verinin ikna yeteneğinin de bulunması gerekmektedir.
Siyasal iletişimde kısa, orta ve uzun dönemlerde siyasal amaçlı tutum ve davranış
değişikliği yapılması amaçlandığına göre, siyasal mesajı verinin bu amacı
gerçekleştirecek özellikleri taşıması gerekir. Gerçekte bu özellik, kaynağın güvenilir
olması, mesajın iyi hazırlanması, dilin iyi kullanılması, sözlü mesaj olması
durumunda konuşanın retoriğinin güçlü olması gibi pek çok etmene bağlıdır (Aziz,
2003:46). Kısacası kaynak güvenilirliği ve özellikleriyle birlikte başka faktörlerin
etkileşimi, iknada başarıyı sağlamakta ya da ikna çalışmaları başarısızlıkla
sonuçlanabilmektedir (Anık, 2000:45). Siyasal ikna sürecinin başarılı bir şekilde
sonlanabilmesi
partilerin
seçmen
analizleriyle,
kamuoyu
yoklamalarıyla,
gündemdeki soruları ve seçmenin yapısını iyi tahlil edebilmesi ile mümkün
olabilmektedir. Bu şekilde siyasi mesajlar doğru bir şekilde oluşturulabilmekte ve
özellikle kararsız seçmenlerin ikna edilmesi mümkün olabilmektedir (Barut ve
Altundağ, 2005:89).
1.4.3. Siyasal Kampanyalar ve Kitle İletişim Araçları
Kitle iletişim araçları, XIX. yüzyılın sonlarında okuryazarlığın kitleler
arasında yaygınlaşması ve popüler basın anlayışının ortaya çıkmasından bu yana
siyasi anlam taşıyan bir unsur olarak algılanmıştır. Halbuki toplumsal ve teknolojik
değişimlerin birleşmesiyle medya gittikçe çok daha güçlü siyasi bir aktör haline
gelmiştir ve bir bakıma siyasi sürece derinden nüfuz etmiştir (Heywood, 2006:294295).
Kitle iletişim araçlarının siyaset üzerindeki etkisini gören siyasetçiler de bu
araçlardan etkin bir şekilde yararlanabilmenin yollarını aramışlar ve daha fazla
seçmene ulaşma, oy potansiyelini arttırma konusunda sınırsız bir imkan sunan kitle
iletişim araçlarından yararlanma yoluna gitmişlerdir (Niray vd., 2007:239).
Günümüzde kitle iletişim araçları olarak aldığımız gazete, dergi gibi yazılı, radyo ve
televizyon gibi görsel ve işitsel elektronik araçlar gerçek anlamda yaygın kitlesel
31
iletişim araçlarıdır. Bu araçların yanında daha sınırlı olarak kullanılmakla birlikte
basılı olarak afişler, fotoğraflar, kitaplar, görsel ve işitsel olarak belgesel filmler, ses
ve görüntü bantları, kompakt diskler (CD) ve teknolojinin son ürünlerinden olan
internet yolu ile siyasal iletişim olgusu, günümüz siyasal iletişiminin vazgeçilmez
araçlarıdır (Aziz, 2003:73). Billboard, afiş ve poster, vb. araçlardan oluşan açıkhava
reklamcılığı, adayın ya da partinin slogan ve logolarını taşıyan; oto çıkartmaları,
rozetler, kartlar bazı eşantiyon ve hediyelik eşyalar ve benzerlerinden oluşan görsel
katkı araçları da açıkhava reklamları arasında değerlendirilebilir (Uztuğ, 1999:124126).
Siyasal kampanyaların amacı, seçmenlere adaylar ve parti hakkında çeşitli
iletişim stratejileri, sloganlar, propagandalar ve vaatler aracılığıyla bilgi vererek,
onları kendi partilerine veya adaylarına oy vermeye yönlendirmektedir. Bunun
sağlanmasına yönelik olarak da, kitle iletişim araçlarından yararlanılmaktadır
(Gürbüz ve İnal, 2004:85). Siyasal kampanyaların kitle iletişimle ilgisi özellikle kitle
iletişim araçlarının, yaydıkları enformasyon ve bilgi akışı ile hedef kitlelerin tutum
ve davranışları üzerinde doğrudan belirleyici rol oynaması, siyasal aktörler açısından
stratejik öneme sahip olmasıdır (Göksel ve Bitirim, 2007:351).
Günümüzde kitle iletişim araçlarındaki olağanüstü gelişme ve diğer yeni
teknolojilerin kullanılmasıyla, seçim kampanyaları bambaşka bir çehreye bürünmüş
ve seçmen tercihlerini etkilemede son derece önemli hale gelmiştir (Kalender,
2000:92). Kitle iletişim araçları seçmen tercihini etkileyebilecek bir güce sahip
bulunmaktadır. Ancak bu güç, seçmenin yapısına, parti ve lidere bağlılığına, eğitim
düzeyine, hangi bilgi kaynaklarını daha çok kullandığına, kitle iletişim araçlarına
güven derecesine bağlı olarak değişebilmektedir (Kalender, 2000:128). Kitle
haberleşme araçlarının yayınlarına açık olma, siyasallaşma derecesi ile ilişkilidir.
Yayınlara açık olma tümden kişinin kendi seçimini kendisinin yaptığı bir olay
değildir. Zira, siyasal bilgi edinme hem kitle iletişim araçlarının genel olarak
yayınlarına açık olma hem de özellikle, siyasal bilgi veren yayınlara açık olma, ile
ilişkilidir. Kitle iletişim araçlarının yayınlarına açık olma, aynı zamanda siyasal ilgi
ile de ilişkilidir (Tokgöz, 1979:40). Modern toplumlarda siyaset süreci özellikle kitle
32
iletişim araçlarından yayılan imajlar tarafından etkilenmektedir (Yıldız, 2002:94).
İletişim araçlarının insanların neyi düşünmeleri gerektiği konusunda çok etkili
olmasa da ne hakkında düşünmesi gerektiği konusunda etkili olduğu bir gerçektir
(Yıldız, 2002:55).
Kitle iletişim araçları, politik kurum kimliği taşımasalar da, politik işlevi olan
mesaj taşıyıcı kanallardır (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:83). Siyasi aktörler kitle
iletişim araçlarının bu gücünün farkında oldukları için medya gündemini de kendi
istekleri doğrultusunda yönlendirmek istemektedirler. Terkan (2005; Terkan, 2007)
medya ve siyasal gündemin birbirleri üzerindeki etkilerini analiz ettiği çalışmasında
bu ilişkilerin ne derece karmaşık ve çok boyutlu olduğunu, medya, kamu ve siyasal
gündemin oluşum süreçlerini, siyasal gündemde yer almayan bir takım konuların
medyanın gündemine girmesiyle, nasıl siyasal gündeme girdiğini, medyanın siyasal
gündemde olan bir takım konuları nasıl gündemden düşürdüğünü ve yeni gündemler
yarattığı ortaya koymuştur.
Günümüzde siyasal parti ya da adayların etkili olarak yararlandıkları kitle
iletişim araçları, var olan ideolojinin ve siyasal olayların iletilmesinde hem toplumsal
sorumluluk hem de egemen kültürün yayılımı bağlamında önem arz etmektedir
(Uztuğ, 1999:76).
İKİNCİ BÖLÜM
SİYASAL İLETİŞİMDE MESAJ VE MESAJ STRATEJİLERİ
2.1. MESAJ VE MESAJIN ÖZELLİKLERİ
Farklı teknikler ve etkinliklerle inşa edilmeye, kodlanmaya, müsait olan
mesaj (Lazar, 2001:73), en yaygın anlamıyla gönderilen iletidir; söylenen bir söz, bir
yazı, bir görüntü veya bir işarettir (Erdoğan, 2005:46). Mesaj kavramı, aktüel olarak
belli ortamlarda karşılıklı paylaşılan sözlü ve sözsüz ifade şekillerinin tümünü
içermektedir (Gökçe, 2001:134). Cüceloğlu (2002b:70) mesajı, “kaynak birimdeki
içeriğin, bir seçim sürecinden geçirilmiş ifadesidir” şeklinde tanımlamaktadır.
Kaynak ile hedef arasındaki ilişkiyi sağlayan temel öğe mesajdır. Bu nedenle mesaj
iletişim sürecinin düğümlendiği nokta, merkezdir (Gökçe, 2001:134). İletişimde
mesaj, tek, geçici-süreksiz değildir; hedef kitle için üretilen, hemen hemen sonsuz
sayıda tekrar edilebilir sembolik yapıya sahip, çoğu zaman çok karmaşık bir
fenomendir (McQuail ve Windahl, 1993:6-7).
İnsanların yaşadığı ortamlarda sonsuz denecek kadar çok sayıda mesaj
bulunmaktadır. Bu mesajların çoğu algılanmamaktadır, dolayısı ile bunlara bir yanıt
da verilememektedir. Ayrıca ortamda algılanabilen mesajlar da farklı düzeylerde
algılanıp, farklı yanıtlar bulabilmektedir (Oskay, 1999:33). Hem görsel hem de
duyusal-bilişsel öğelerin oluşumunda belirleyici etken olan mesajların, her boyutuyla
doğru algılanıp yönetilebilmesi gerekmektedir (Yıldız, 2002:34). Mesela uzun ve
sıkıcı açıklamalar, mesajın algılanmasında belli sorunlara neden olabilmektedir. Bu
yüzden
özel
konulardan
çok
değerler
üstüne
açıklamalarda
bulunulması
gerekmektedir. Bu da örneğin vaatlerin bilişselden çok duygusal bir tonda işlenmesi
sonucunu ortaya çıkarmaktadır (Uztuğ, 1999:83).
Mesajın dili ve içeriği de büyük önem taşımaktadır. Mesajın dili, alıcı ve
hedef tarafından kolayca anlaşılabilir, açık, net ve kesin bir nitelik taşımalıdır.
Mesajın içeriği ise, yanlış yoruma meydan bırakmayacak derecede açık ve sistematik
34
bir dil ve düşünceden oluşmalıdır. Mesajın içeriği özellikle alıcının eğitsel ve
toplumsal düzeyi ile diğer özelliklerine hitap edecek nitelikte olmalıdır (Şimşek vd.;
2003:119). Hedeflenen kişi ya da kişilere erişmek için öncelikle mesajın taşıyacağı
bilgi, duygu, enformasyon bir iletişim kanalıyla gönderilebilecek biçimde
kodlanması gerekmektedir. Bu kodlama sözcükler, resimler, simgeler seçilerek
yapılmaktadır. Bunların, iletişim sürecinde dolaşıma sokulduğunda özünü ve
biçimini koruyabilecek şekilde kodlanması gerekmektedir. Böyle yapılmazsa,
iletilmek istenen duygu ya da enformasyon yerine çok farklı şeylerin algılandığı
görülebilir. Ayrıca, mesajın kodlanması çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici, kolay akılda
kalıcı olmalıdır. Günümüzde insanlar yakın ya da uzak yerlerde olup bitenler
hakkında yüzlerce ileti ile karşılaşmakta, bunlar hakkında konuşulan değişik
ortamlara girip çıkmaktadır. Kısa, çarpıcı, dikkat çekici, akılda kalıcı kodlanmayan
mesajlar hedef ya da hedef kitlenin ortamına kadar erişebilse bile onun tarafından
algılanamayacak hedefin, hedef kitlenin yaşam ortamında bir gürültü öğesi olarak
kalacaktır.
Eksik
algılanarak
taşıdığı
anlamsal
içerik
tam
bir
biçimde
iletilemediğinde ise, kodlarken amaçlanan ileti çarpıtılarak algılanmış olacaktır
(Oskay, 1999:19).
Konuyu siyasi iletişim açısından ele aldığımızda mesajı veren siyasi parti;
mesajı alan seçmenleridir. İletişim kanalı ise reklam, kişisel propaganda, tanıtma ve
diğer oy arttırıcı çabalardır. Reklamda mesaj radyo, TV, gazete gibi kitle iletişim
araçlarından, kişisel propagandada propagandacılardan yararlanılarak iletilir. Hedef
seçmenlere yönelen mesaj veya fikirlerin ne ölçüde etkili olduğunu ise siyasal
iletişim kampanyasını düzenleyen yöneticilere gelen geri bilgi akışı göstermektedir.
Bunlar reklam araştırmalarıyla, kişisel propagandada propagandacıların verdikleri
bilgilerle ortaya çıkmaktadır (Tan, 2002b:60). Planlanan ve uygulanan mesaj
stratejileri sayesinde, siyasal partiler daha başarılı olacak, iktidara gelebilecek ve
iktidarda uzun süre kalabilecektir (Kalender, 1999:989).
35
2.2.
SİYASAL
MESAJLARIN
AMAÇLANAN
ETKİYİ
OLUŞTURMASINDA ROL OYNAYAN FAKTÖRLER
Günümüz bireylerinin çevresi mesajlar ağı ile çevrilidir. Birey içinde
bulunduğu ortamda her mesajla ilgilenmez, mesajları tarar ve ayıklar. Gereksinim ve
ilgilerine uygun olup olmamaları bakımından, ilgi ve algılama seçimleyici olarak
işlemeye başlar. Bu seçilme genellikle mesajda öne çıkan tek bir uyarının bizde
bıraktığı, izlenime göre yapılır. Öne çıkan uyarı, bir haber başlığı, bir renk, bir ses,
bir fotoğraf, bir slogan veya reklamcıların çok kullandıkları gibi kısa çarpıcı bir
müzik olabilir (İnceoğlu, 2000:48). Siyasal iletişimde kullanılan yöntem ve teknikler,
siyasal olmayan iletişim türlerinde kullanılan yöntem ve tekniklere benzerlik
gösterir. Ancak, burada ikisi arasında önemli fark, alıcı kitlenin özelliklerine bağlı
olarak mesajın verilmesinde gösterilmesi gereken özendir (Aziz, 2003:37).
Kalender’e göre siyasal partiler kendi taraftarlarına mesaj gönderirken,
seçimleri kazanacakları yönünde onları ümitlendirmeli; aynı zamanda gündemdeki
konulara bakış açılarına ve çözüm önerilerine de önem vermelidir. İyi bir gündem
konusu veya konularıyla ortaya çıkılması seçmenleri etkileyebilecektir. Ancak konu
üzerinde temellendirilecek mesaj stratejilerinin uygulanabilmesi için; değişik seçmen
tiplerinin, hangi konular üzerinde anlaşabildikleri ve çözüm önerilerinin ne
olduklarının da bilinmesi fayda sağlayacaktır (2000:230-231).
Mesajların, kaynağın istediği biçimde algılanıp algılanmadığı sorunu birincil
derecede önemlidir (Başal, 1998:39). Kitlelerin dikkatini çekerek, inandırıcılığı
sağlayan mesajda kaynağın amaçladığı etkiyi oluşturabilmesi için bir takım
faktörlere dikkat edilmesi gerekmektedir. Mesajın istenilen etkiyi oluşturmasında rol
oynayan belli başlı bazı mesaj özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir:
-
Mesaj, başlangıçta, hedef kitlenin değer, tutum, beklenti ve
davranış kalıplarına kesinkes ters düşmemelidir. Hedef kitle, başlangıçta, o an
nasılsa öyle yakalanmalı, sonra asıl iletiyi kabule hazır duruma getirilmelidir
(Oskay, 1999:45).
36
-
Mesajların doğru olmasına özen gösterilmelidir. Bu nedenle
mesaj hazırlanırken seçim bölgesinin nüfus profili, seçmenlerin tutum,
davranış
ve
koalisyon
profili
gibi
değişik
faktörler
göz
önünde
bulundurulmalıdır (Devran, 2004:122).
-
Adayın sunumunda beden dili, giyimi, fotoğrafın çekildiği
çevre (mekan) gibi sözel olmayan sembollerin de tam bir denetimi söz
konusudur ve seçmenlerde alıcılar aday imajının oluşumunda oldukça geniş
olanaklar sağlamaktadır. Adayın istenilen kimliğini biçimlendirecek sözel
olmayan mesajları entelektüel, çağdaş, bilgili, yeterli gibi soyut nitelikleri
anlatmada yararlanılabilir. Kullanılan fotoğrafta aday gençliği, çağdaşlığı,
bilgiyi imleyecek şekilde sunulabilir. Gençler arasında spor giyimli
görülmesi, bilgisayar kullanılırken ya da bir baraj inşaatında kafasında baret
ile mühendisler arasında görünmesi birçok soyut niteliğin görselleştirilmesine
örnek olarak verilebilir. Ayrıca, yardımsever ya da aile bağlarına sahip bir
adayın eşi ve çocukları ile ya da kimsesiz çocuklarla huzurevinde gösteren
fotoğraflar seçmenlerin zihninde yardımsever, ailesine sadık bir aday kimliği
yapılandırma amacı taşımaktadır (Uztuğ, 1999:183).
-
Türk seçmenini ikna edecek mesaj stratejileri uygulanırken,
her tip üzerindeki çalışmalarda inanç ve ideoloji noktası ihmal edilmemelidir.
(Kalender, 2000:229).
-
Bireylerin kitle iletişim araçlarına açıklık dereceleri ve kitle
iletişim araçlarına ulaşma imkanları, araçları kullanabilme derece ve
yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır (Türköne, 2003:326).
2.2.1. Mesajın Kaynağı
Kitleleri cezp ederek inandırıcılığı sağlayacak güçlü bir mesaj sunabilmek
için, bazı noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlardan bir tanesi, mesajın
kaynağı ve özellikleriyle ilgilidir (Kalender, 2001:58). Dinleyici, sadece mesajın
kendisini değil, aynı zamanda mesaj kaynağının güvenilirliğini değerlendirmektedir
(Tan, 2002b:59). Tutum ve davranış değişikliği yapmayı amaçlayan bir iletişimde
37
vericinin/kaynağın güvenilir olması gerekir. Alıcı, öncelikle kaynağa duyduğu güven
nedeni ile mesaja ilgi gösterecektir. İlgi gösterdiği bu mesaja, kaynağın güvenilir
olması durumunda, kaynağın kimliğinden ötürü mesaja güven duyması söz
konusudur. Örneğin, siyasal parti açıklamalarında ya da bir siyasal parti mitinginde
parti genel başkanının gerekli açıklamayı yapması ya da mitingde konuşmasının
nedeni budur (Aziz, 2003:45).
Kendisine inanılacak kaynağın güvenilir olması gerekmektedir. Güven,
dikkate almayı, mesajı daha dikkatli izlemeyi ve dolayısıyla iknayı etkilemektedir.
Güvenilirlilik derecesi ile ikna edebilirlik derecesi doğru orantılıdır (Küçükkurt ve
Can, 1988:29; Kalender, 2001:58; İnceoğlu, 2000:142; Bıçakçı; 2006:66). Herhangi
bir konudaki görüşün, konunun uzmanı tarafından iddia edilmesi, sıradan kişilerin
iddiasından daha yüksek güvenilirlik taşıyacaktır. Saygınlığın uzmanlaşma ile ilgili
olmadığı konularda da, bu konu, mesajın içeriğini kabul edilirliğini tek başına
arttıran bir etkendir. Burada saygınlık özelliği, kaynağın kendisine ait olabileceği
gibi, kanala, yani taşıyıcıya da ait olabilir (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:11).
Çok sayıda araştırma, mesajın inanırlığı yüksek kaynaklardan geldiğinde,
tutum değişiminin daha kolay gerçekleştiğini göstermektedir. Ancak, kaynağın
uzmanlığı ile ilgili bu bulguları kısıtlayıcı bazı koşullar söz konusudur. Uzmanlık
mesaj konusu ile ilgili bir dalda olmalıdır. Bununla beraber konu ile ilgisiz bir alanda
prestij sahibi olmak da, ikna edici bir unsur olabilmektedir. Mesaj kaynağının etkin
olabilmesi için, mesajı taşıyanın kredibilitesi, titri, unvanının… vb. alıcılara önceden
bildirilmesi gerekir. Radyo, TV programlarında konuşmacının program başında
tanıtılması bu amaçladır (İnceoğlu, 2000:40).
Her faktörün etkisi değişik biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Uzmanlık ve
güvenilirlik beraberce bir kişinin inanılırlığını belirler. İnanılır kaynaklar daha
kolaylıkla tutum değişmesine yol açarlar. Burada ortaya çıkan sorun şudur: Birine
göre inanılır olan kaynak, başka birine göre inanılır olmayabilir. Başka bir deyişle,
konuyu seçerken dinleyicinin kimi inanılır kaynak olarak kabul edeceğini düşünmek
gerekir (Cüceloğlu, 1997:522-523).
38
Kaynakla ilgili diğer bir değişken de, kaynağın alıcı için ifade ettiği güçtür.
Eğer birey, mesaj kaynağını kendi üzerinde denetleyici ya da gözetleyici bir güç
olarak algılıyorsa, tutumunu mesajda önerilen yönde değiştirecektir. Birey, kaynağın
uygulayabileceği ceza ya da kontrol nedeni ile gerçek tutumunu bastırabilir
(İnceoğlu, 2000:142). Ayrıca kaynağın güvenilirliğinin yanında, sosyo demografik
özelliği, görünüşü, iletişim kompetanlığı ve kodlama kabiliyeti ile empati kabiliyeti
hedefi ikna etmede etkili diğer özellikleridir (Küçükkurt ve Can, 1988:29).
2.2.2. Tekrar
Öncelikle aynı iletiyi birkaç defa tekrar etmek, bireye ulaşmış olma şansını
arttırmakta, onun dikkatini iletiye odaklamasını ve aynı şekilde iletinin daha iyi
kodlanmış olma ihtimalini yükseltmektedir. Tekrar etmek, iletiyi somut ve belirgin
kılarak onun etkililiğini arttırmaktadır (Lazar, 2001:69). Seçmenler ikna edilmeye
çalışılırken, özellikle seçici dikkati aşmak ve mesajları hafızada tutmak açısından
tekrara başvurulması önem kazanmaktadır (Kalender, 2000:136).
Hep aynı şeyi duyan insanlar, giderek onun dışında bir doğrunun
bulunabileceğini bile unutabilmektedir. Böylece, düşünen kafaların oluşturduğu çok
küçük bir azınlık dışında, büyük çoğunluğun beyni yıkanabilmektedir (Kışlalı,
1991:23). En aydın ruhlar üzerinde bile, tekrarın etki ettiği görülünce kitleler
üzerindeki etki derecesi daha iyi anlaşılmıştır. Bon (2005:87) tekrar edilen şeyin
sonunda hareket etkenlerimizin hazırlandığı bilinçaltının derin tabakalarına kadar
inmekte ve yerleşmekte olduğunu, bir süre sonra tekrar edilen iddianın kimin
tarafından ortaya atıldığını unutarak o tekrar olunan sözlere inanıldığını, ifade
etmektedir. Bununla beraber iddianın gerçek bir etki meydana getirmesi için
mümkün olduğu kadar aynı kelimelerle tekrar edilmesi gerekir. Napolyon, “biricik
ciddi söz sanatı tekrardır” demiştir. İddia olunan şey tekrar edilmek suretiyle
sonunda kanıtlanmış bir gerçek gibi kabul edilecek kadar ruhlara yerleşmektedir
(Bon, 2005:86-87).
Mesajların tekrar edilmesine genellikle propaganda çalışmalarında daha sık
rastlanmaktadır (Kalender, 2001:59). Propagandacı, savunduğu fikirleri gerektiği
39
kadar tekrarlarsa, bir zaman sonra onların kitleler tarafından kabul edileceği
inancındadır (Brown, 1995:25). Mesajda amaçlanan etkiyi oluşturmak için tekrarın
önemi büyüktür. Ancak, bunun dozunun iyi ayarlanması ve yerli yerince kullanılması
gerekmektedir. Yoksa sürekli olarak tekrarlanan bir mesajın tepki alması ve kaynağın
hep aynı şeyleri konuşan biriymiş gibi algılanması ihtimali vardır (Kalender,
2001:59). Tekrarların aynı sözcükler yerine, aynı anlama gelen farklı sözcüklerle
tekrarlanması, hedef kitlenin verilen mesaja ilgisini azaltabilecek bıktırıcı tekrarların
olmasını önleyebilmektedir (Aziz, 2003:47). Değişik medyalarda değişik sunum
biçimlerinin tercih edilmesi de yararlı olacaktır. Benzerlikler kurarak ya da örnekler
sunarak iletinin sunulması fayda sağlayacaktır. Fakat bu noktada benzerlik kurmak
için seçilen nesnelerin ya da simgelerin çağrışımlarının iyi denetlenmesi gerekliliği
göz ardı edilmemelidir (Oskay, 1999:22).
2.2.3. Mesajın İhtiyaç ve Beklentilere Uygunluğu
İnsan toplumsallaşma sürecinin başından itibaren, kendi ihtiyaçlarını
gidermeyi temel amaç olarak görmektedir ve bu doyumu sağlayan nesnelere karşı
olumlu tutumlar oluşturmaktadır. Bu nedenle amacına ulaşmak için çevresiyle
kurduğu ilişkilerde kendisi için olumlu, yararlı gördüklerini uyumluluk ilişkisi içinde
temel davranış kalıbı olarak geliştirmektedir (İnceoğlu, 2000:15). Hedef kitleye
yöneltilen
iletişimin
gereksinmelerine
etkili
seslenmesi,
olabilmesi
bu
için
mesajların
gereksinmelerinin
insanların
farkına
bireysel
varmalarına,
gidermelerine yardımcı olunması (Oskay, 1999:42) gerekmektedir. Bu noktada hedef
kitlenin ihtiyaç ve beklentilerinin ne olduğunun, hangisinin daha öncelikle
karşılanacağının ön araştırmalarla tespit edilip, ihtiyaç ve beklentilerdeki ortak
noktalardan hareket edilerek mesajların oluşturulması mesajı daha başarılı kılacağı
(Kalender, 2001:60) bir gerçektir. Siyasal partilerin; iktidar olabilmek veya oylarını
artırabilmek için insanların ihtiyaçlarını iyi belirlemeleri, neleri arzuladıklarını,
beklentilerinin ne olduğunu, neye daha fazla değer biçtiklerini bilmeleri ve bu yönde
mesaj stratejileri üretmeleri gerekmektedir (Kalender, 1999:96).
40
2.2.4. Mesajın Kitlenin Dikkatini Çekecek Şekilde Sunulması
İnsanlar kitle iletişim sürecinde yayınları takip ederken seçici davranırlar ve
her olayı, kişiyi ve nesneyi değil sadece ilgi duyduklarını takip ederler (Türköne,
2003:326). Bireyin çevresinde sayısız uyarcı vardır ve bireyler her zaman bu
uyarıcıların tümü üzerinde yargıya varabilecek yeterli bilgi, kültür ve algılama
enerjisine sahip olamazlar (İnceoğlu, 2000:20). Mesajın etkili olabilmesi için,
kitlenin dikkatini çekecek ve gerekli ilgiyi sağlayabilecek şekilde hazırlanması
gerekmektedir (Kalender, 2001:60). Mesajların kodlanmasında, yayınlanmasında,
dağıtılmasında da bu noktanın dikkate alınması gerekmektedir (Oskay, 1999:42).
İletinin etkisi alıcının gösterdiği ilgi ve dikkat düzeyine dayanmakla birlikte
önceki kavrayışındaki yoğunluk ve hafızasında onu depolama da önem taşımaktadır
(Lazar, 2001:51). Günümüzde, gittikçe artmakta olan enformasyon yağmuru
altındaki okuyucu/izleyicinin ancak, ilgisini çeken mesajları algılayabildiği
varsayılmaktadır (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:79). Okuyucu/izleyici kendisine gelen
mesaj kodunu açımlamaktadır. Bu kod her duruma ve her kişiye göre değişmektedir.
Kişi çözümlediği koda zihinsel bir cevap aramakta, bu içeriğin zihnindeki karşılığını
araştırmakta ve karşılaştırma ya da buluşturmadan sonra zihinsel yapısı, kişisel
kanaat, tutum veya inançlarını gözden geçirmekte; bu yapı, ya sürme ya artma ya da
durma değişikliklerine maruz kalmaktadır. Sonuçta kişi düzenlemiş olduğu kararını
çıktı olarak sunmaktadır. Zira kişi, ikna için hazırlanmış olan mesaja bir tepki
vermektedir. Böylece kaynak için, ikna edici mesajın, benzer bir kabul süreci ile,
kitlenin dikkatini çekecek şekilde, yeniden düzenleme imkanı ortaya çıkmaktadır
(Anık, 2000:51).
Sonuç olarak bireyler içinde yaşadıkları çevrenin çıktılarına diğerleriyle
birlikte muhatap olmaktadır. Ancak her birey çevresini kendine göre düzenlemekte,
kategorize etmekte, böylece her bireyin algı yeteneği bu düzenleme ve
kategorileştirme çerçevesinde işlevsellik kazanabilmektedir (Anık, 2000:64).
41
2.2.5. Mesajın Dili
Anlamlar, tüm öteki etkenleri bir yana bıraksak bile, simge sistemleri özellikle dil- aracılığıyla bilince yansıyan düşüncelerdir. Simgelerle düşünür,
düşündüklerimizi simgelerle başkalarına iletiriz. Bu simge sistemlerinin en başında
dil gelmektedir (İnceoğlu, 2000:58). Ortak semboller bütünü olan dil, ikna uzmanları
için en temel hammaddedir. Yazı ve ses en önemli mesaj ileticisidir. Müzik ve resim
de bu dilin tamamlayıcı öğeleridir. Matbaanın icadı, basım ve yayımın yaygın ve
ucuz hale gelmesi, insan sesinin ulaşabildiği uzaklıkların aşılmasına imkan
sağlamıştır (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:69).
Dil, bütün iletişim ve etkileşim sürecinin hem başlangıcı hem de ürünüdür.
Bütün etkileşim biçimleri, iletişim araçları aracılığı ile ve dili kullanarak kendilerini
ifade ederler. Genel anlamı ile her türlü etkileşimin, özel anlamıyla her türlü
iletişimin kendine has özel bir dili vardır. Sinema dili, müzik dili, tıp dili, argo dili…
gibi (İnceoğlu, 2000:45). Dilde kullanılan kelimelerin çağdan çağa, milletten millete
değişen, değişken ve geçici anlamları vardır. Kelimeler aracılığıyla kitleler üzerine
etki etmek istediğimiz zaman, bu kelimelerin bir zamanlar taşımış oldukları veya
değişik zihni yapıdaki bireyler için oluşturdukları anlamı değil, belli bir zamanda
kitle için ifade ettikleri anlamı bilinmelidir. Belli bir dil dikkate alınırsa, bunun
içindeki kelimelerin, çağların geçişi sırasında oldukça ağır bir tarzda değişikliğe
uğradığı görülür; bu kelimelerin zihinde canlandırdığı hayaller, tasvirler ve bu
kelimelere verilen anlamalar durmaksızın değişir (Bon, 2005:72-74).
Mesajın dilinin, alıcının dili ve kavrayış düzeyine uygun olması
gerekmektedir (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:19). Mesajı veren kaynak, kitlenin
yapısını çok iyi bilmeli ve hangi sembol veya kelimelerin alıcı tarafından nasıl
yorumlanacağını tahmin etmelidir. Kelimeler arasındaki anlam farklılıklarına dikkat
etmeli, özel anlam kazanmış kelimeleri yerinde kullanmalı, yanlış anlamalara sebep
olacak mesajlardan kaçınmalıdır (Kalender, 2001:60). İletinin kodlanmasında
kullanılan simgelerin, iletiyi gönderen kadar, iletiyi alacak, algılayacak, açımlayacak
hedef kitle tarafından da bilinen simgeler olması gerekir. Yani, her iki tarafın ortak
yaşam-deneyimlerinin ürünleri olması gerekir (Oskay, 1999:42; Aziz, 2003:6).
42
Özellikle karşı tarafın bildiği ve yerleşmiş- tutunmuş kelimelerin kullanılmasına özen
göstermek gerekir (Yamakoğlu, 1996: 146-147).
Siyasal iletişimde bulunan kaynağın, mesajda kullanacağı dilin hedef kitle
tarafından anlaşılır olması, ilk duyulduğunda kafalarda soru bırakmayacak düzeyde
açık, net, anlaşılabilir olması çok büyük önem taşımaktadır. Kuşkusuz burada,
kullanılan dil dağarcığının, söz varlığının, hedef alıcı kitlenin temel söz varlığı ile ne
kadar örtüştüğü önem kazanmaktadır. Burada bir diğer önemli husus, verilen mesajın
kolayca anlaşılması yanında, tutum ve davranışı etkilemesi ve ileride kullanılmak
üzere saklanması, depo edilmesidir. Burada bilinen sözcüklerden, atasözlerinden,
deyimlerden yararlanılması, amaca uygun sloganlar oluşturarak hedef kitlenin
yabancısı olmadığı yaklaşımlardan hareket edilmesi gibi özellikler ayrı bir önem
taşımaktadır (Aziz, 2003:38-39). İletişimde kullanılan dil ve kavramlar, seçmenlerle
partinin aynı dilden konuştuğunu seçmene benimsetmelidir (Gürbüz ve İnal,
2004:159).
2.2.6. Mesajın Tek veya İki Yönlü Sunulması
Hedef kitleyi ikna etmek için kullanılan mesajlarda, kaynağın istediği etkinin
oluşturulmasında rol oynayan faktörlerden biri de mesajın tek veya iki yönlü
sunulmasıdır. Oluşturulmak isten etkiyle ilişkili olarak mesaj tek veya iki yönlü
olarak sunulmaktadır.
Tek yönlü iletişim, kaynağın alıcıda istediği yönde değişim sağlamak için
yürüttüğü etkileme sürecidir. Tek yönlü iletişim, özellikle kitle iletişim araçlarıyla
yapılan ve kaynağın belirleyici olduğu iletişim türüdür. Teknoloji, insan kaynağı ve
sermaye gibi fiziksel donanımlara sahip olan basın yayın grupları karşısında, hedef
konumundaki kişilerin iletişime katılımı sınırlı ve dolaylıdır (Bıçakçı, 2006:18-22).
Yamakoğlu’na (1996:124-125) göre kaynak, sürekli olarak alıcıyı tesir altında
tutabilirse, bu iletişim tek taraflı olmaktadır. Bu durumda alıcının haberi nasıl
değerlendirdiği, verici tarafından anlaşılamamaktadır. Kaynağın, iletisini alıcıdan
gelen tepkiye dayanarak değiştirebildiği ve yeni bir iletiyi karşılıklı olarak
oluşturduğu süreç ise çift yönlü iletişimi oluşturmaktadır. Çift yönlü iletişim, kaynak
43
ve hedef birimlerin karşılıklı olarak birbirlerini etkileme olanağına sahip oldukları
iletişim türüdür (Bıçakçı, 2006:18-23). Alıcıda biriken mesajın, alıcı tarafından nasıl
yorumlandığı, vericiye iletilmiş olmaktadır. Bu şekilde kaynak verdiği mesajla
amacına ulaşıp ulaşmadığını anlamaktadır. Şayet mesajının, alıcı üzerindeki etkisi
düşündüğü gibi değilse, kaynak önce kendisini sonra mesajı ve sırasıyla kanalda bir
eksiklik olup olmadığını gözden geçirmektedir. Amacına ulaşmak için gerekirse
değişiklikler yapmaktadır (Yamakoğlu, 1996:125).
İnceoğlu’na (2000:145-146) göre, ikna edici mesajdaki savın iki yanlı
sunulmasının çoğunlukla, tek yanlı sunulmasından daha etkili olduğu bilinmektedir.
Özellikle alıcıların çoğunun, verici için tanıdık kişilerden olduğu bir gruba
seslenirken, ya da kısa sürede inandırma amaçlandığında iddianın tek yanlı sunumu
yeterlidir. Ancak alıcının önyargılı olduğu bir konuda, ya da alıcının iddianın
alternatifini, başkasında duyma olasılığı olduğunda, iki yanlı sunum daha uygundur.
İddianın iki yanlı sunulması bir avantajdır, sunucunun taraf tutmadığı ve amacının
alıcıyı yanıltmak olmadığı izlenimi yaratmaktadır. Karşı teze de yer veren metinlerin
güven derecesi yüksektir. Böylece, savunulan tezin propaganda izlenimini daha az
yaratması beklenir (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:15). Belki de buna paralel olarak
günümüzde, çift-yönlü iletişim bir diğer deyişle etkileşimli iletişim baskın bir biçim
olarak göze çarpmaktadır (Uztuğ, 1999:45).
Seçim kampanyaları döneminde bu stratejilere sıklıkla rastlanmaktadır. Bazı
politikacılar kampanya çalışmaları sırasında, rakip parti ya da adayın görüşlerine de
yer vererek seçmen kitleleri etkilemeye çalışmaktadırlar. Böylece seçmen kitleler,
daha sonra karsılaşacakları rakip parti ya da adayın görüşlerine karşı hazırlıklı
olmaktadırlar. Aynı zamanda bu yöntemle, kaynağın güvenilirliği artmakta; hedef
seçmenlere adayın tarafsız, açık görüşlü ve konuları incelemede adil olduğu izlenimi
verilmektedir (Balcı, 2006:35). Ancak mesajın iki yanlı sunulduğu durumlarda, hangi
yanın olumlu/olumsuz, önce sunulmasının daha etkili olacağı konusu önem
taşımaktadır. İlk yapılan araştırmalar, önce sunulan yanın, tutum değişimini
sağladığını göstermişse de, sonra yapılan araştırmalar bunun, durumun özelliğine
göre değişebileceğini göstermiştir. Bu nedenle, mesaj içeriğinin iki yanlı sunumunda
44
etkili olması/olmaması, birbirleri ile etkileşim içinde olan birçok değişkene bağlıdır.
Bu konuda daha sonra yapılan araştırmalar, önce sunulan içerikle, sonra sunulan
içerik arasında geçen süre uzadıkça, son verilen mesajın daha etkili olduğunu
göstermiştir (İnceoğlu, 2000:146).
2.2.7. Mesajın Bireyin Ait Olduğu Gruba Uygunluğu
Toplum birçok küçük grubun oluşturduğu, insan kitlesidir. Bu gruplar aile,
akrabalar, okul çevresi, arkadaş grupları, çalışma grupları, dernekler, mesleki
kuruluşlar vb. dir. Bunların bazıları, birey için bir danışma grubu görevi yaparken
arkadaş ve danışma gruplarının oluşmasında en önemli etken, tutum ve değerlerin
benzerliğidir. Benzer sosyo-ekonomik çevrelerden gelme, aynı okullarda eğitim
görme ve aynı meslekten olma, tutum benzerliğini sağlayıcı unsurlardandır. Bu tür
bireyler arasında fikir birliği, dolayısıyla karşılıklı benzeşme sıklığı artmaktadır
(İnceoğlu, 2000:110). Bu noktada kaynağın kodlayıp göndereceği iletinin hedef
kitleye erişmesi, onun tarafından algılanması sağlansa bile, gönderilen bu iletinin
nasıl bir yanıt getireceğini bilmek için hedef kitlenin o andaki toplumsal ortamını,
grup ilişkilerini biliyor olmamız gerekmektedir (Oskay, 1999:27).
Grup; kendilerini aynı grubun üyeleri olarak algılayan dolayısıyla grup
içerisinde değerleri ile aynı psikolojik anlam ve önemi paylaşan, bu grup üyeliğinin
özellik ve değerleri hakkında sosyal bir anlaşmayı bir ölçüde sağlayan kişiler
topluluğu olarak tanımlanabilir (Arkonaç, 2003:459). İnsanlar doğumlarından
itibaren
belli
grupların
gelecek
üyelerinin
birer
temsilcileri
olarak
yetiştirilmektedirler. Milliyet, din, cinsiyet, meslek, bu gruplardan sadece birkaçıdır.
Bu çeşitli gruplardaki üyelikler düşünce tarzını, davranış şeklini etkilemektedir
(Arkonaç, 2003:459). Ne tür bir dinamiğe sahip olursa olsun, her tür grupta değişen
ölçüde gerçek veya sahte bilinçten geçerek yaratılmış ortak amaçlar, karşılıklı
bağımlılık, egemenlik ve mücadele vardır. Dolayısıyla, bir grup, ortak grup amacı
etrafında ilişkide bulunan kişiler arası etkileşim sistemi olarak tanımlanabilir. Bunun
anlamı her zaman grup bireylerinin hepsinin katılmasıyla ve isteğiyle grup
amaçlarının oluştuğu demek değildir. Amaçta ortaklık ve karşılıklı bağımlılık
45
özellikle kişiler arası duygular, amaç ve gereksinimlerde örtüşmelerin olmasını
gerektirir (Erdoğan, 2005:212-213).
Kitle iletişim araçlarının gönderdiği mesajlar, toplumdan soyutlanmış tek tek
bireylere değil, şu ya da bu grubun üyesi olan, gruplar içinde yaşayan insanlara
yöneliktir. Bu nedenle medyadan gelen mesaj(lar) grup bağları ile donatılmış birey
ile karşılaştığında, normların filtresinden geçmek zorundadır (İnceoğlu, 2000:9).
Uygun zamanında, uygun bir dille kodlanıp yayınlanan iletinin ilgi çekmesi,
öğrenilmesi, akılda tutulması ve belirli yönde bir tutum değişikliği yaratabilmesi için,
hedef kitlenin temel değerlerini, tutumlarını, grup standartlarının bilinmesi
gerekmektedir. Bu sorun, yüzyüze iletişimde daha kolay; kitle iletişiminde ise çok
daha zordur (Oskay, 1999:42-43).
2.2.8. Mesajın Sunumunda Kullanılan Araçlar
Mesajın amaçlanan etkiyi oluşturmasında rol oynayan diğer bir faktör de
mesajın sunumunda kullanılan araçlardır. Etkili bir mesaj vermede hangi aracın
kullanılacağı zaman ve mekana, kitlelerin psikolojik şartlarına göre değişecektir
(Kalender, 2001:62). Mesajların sunumunda kullanılan araçlar yazılı, sözlü, sözsüz
veya görsel-işitsel araçlar şeklinde olabilmektedir. Mesajın sunumunda hangi kanal
ve/veya aracın seçileceği haberleşmenin niteliğini belirleyecektir. Kuşkusuz seçilen
farklı kanal ve araçların etkinliği de farklılık arz edecektir (Şimşek vd., 2003:119).
İnceoğlu’na (2000:146) göre, bir mesajın ikna etkisi, kullanılan iletişim aracına göre
değişebilir, yani iletişim aracının kendisi mesaj olabilir.
İletişim araçlarındaki sayıca artış, siyasal bilgi edinme bakımından artışa
neden olduğu gibi, siyasal bilgi edinme yönünden kitle haberleşme araçlarının
mesajlarına açık kalma olasılığını da arttırmaktadır (Tokgöz, 1979:1). İletişim
kanalları, iletişim teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak değişmektedir. Özellikle,
elektronik iletişim teknolojinin yaygınlaşması ile pek çok siyasal iletişim bu tür
teknolojinin getirdiği olanaklarla verilmeye başlanmıştır. Ancak, siyasal iletişimde
bulunanların tercihleri, kullanacakları iletişim yöntem ve teknikleri, alıcı hedef
kitlenin bunları maddi ve teknik olarak kullanabilme olanakları ile sınırlanmıştır.
46
Örneğin kırsal kesime verilecek bir siyasal mesajın internet yolu ya da e-posta
aracılığı ile verilmesi, mesajın hedef kitleye ulaşmayacağı anlamına gelmektedir ve
mesajı veren kaynağın bu kitlenin sosyo-ekonomik özelliklerini araştırmadığı,
ülkenin gerçeklerini iyi bilmediği sonucuna varılabilir (Aziz, 2003:38).
2.2.9. Mesaj Ortamı
Mesajın sunumunda kullanılan ortam mesajın doğru algılanmasında, istenilen
etkinin oluşturulmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Mesaj
ortamının iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Çünkü gürültülü bir yer, arkadaş
topluluğu veya dost olmayan bir grubun varlığı gönderilen iletilerin anlaşılmasını
etkileyebilecektir. Kalender’e (2001:62) göre, mesaj ne kadar iyi hazırlanırsa
hazırlansın, ne kadar iyi sunulursa sunulsun, alıcının özelliklerini etkileyebilecek ve
ilgiyi dağıtabilecek bir ortamda gönderiliyorsa, başarılı olamayacaktır.
Kağıtçıbaşı (1999:127) ortamı, bireyin çevresi olarak ele almaktadır. Bazı
ortamlarda bireylere sorumluluk yüklenmediğinden ya da baskı yapılmadığından
mesajın etkili olabilmesi kolaylaşmaktadır. Buna karşılık, bazı ortamlarda, mesajın
istenilen etkiyi oluşturması güçtür, yani ortam, bir engel meydana getirmektedir.
İçinde bulunulan ortam, adeta üstünden geçilebilecek kadar alçak ya da
geçilemeyecek kadar yüksek bir engel gibi iş görebilmektedir. İnsanlar birbirlerine
mesaj verdiği gibi, içinde bulundukları ortam da insanlara mesaj vermektedir
(Cüceloğlu, 2002a:189). Bu sebeple iletişimdeki bireylerin ilişkileri, ortamın
niteliğinden ayrı düşünülemez (Bıçakçı, 2006:79). Mesaj ortamında bulunan her bir
özellik mesajın doğru algılanmasında olumlu ya da olumsuz bir etkiye sahip
olabilmektedir. Kaynağın mesajı oluştururken mesajın verileceği ortamı iyi analiz
etmesi mesajın doğru algılanmasını sağlayarak, ikna gücünü arttırabilecektir.
2.2.10. Mesajın Verileceği Zaman
Mesajın amaçlanan etkiyi oluşturmasında etkili olan diğer bir unsur da
mesajın verileceği zamandır. İletişim faaliyetlerinin zamanlaması önemli bir stratejik
karar olarak değerlendirilmektedir (Uztuğ, 1999:129). Zaman faktörü mesajın
etkinliğini şu ya da bu yönde etkileyebilen önemli bir unsur olarak kendini
47
göstermektedir
(Şimşek vd., 2003:123). İstenilen etkinin gerçekleşebilmesi için
mesajın doğru zamanda iletilmesi gerekmektedir. Her iletişim etkinliğinin bir yer ve
zamanı vardır veya iletişim, mesajın içeriğine uygun zamanda etkin olabilmektedir.
Bu nedenle, mesajın gönderileceği zaman iyi belirlenmelidir. Ayrıca, alıcıdan
beklenilen davranışın da zamanlı olması gerekmektedir (Tutar vd., 2005:26).
Zaman, yöntem ve tekniklerle yakından ilgili bir öğe olarak belirmektedir.
Mesajların verileceği zamanın hem alıcı kitleye uygun olması, hem de mesajın
verileceği iletişim kanallarının özelliklerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu
bakımdan mesajların hedef kitleye, kitlelere doğru zamanda, doğru yöntem ve
tekniklerle ulaştırılması önem kazanmaktadır (Aziz, 2003:38). Kaynak mesajı
gönderirken, hedefin zamanı olup olmadığına veya ne kadar zamanı olduğunu da
anlamaya çalışmalıdır. Gereğinden az ya da fazla zaman kullanımı iletişimi
engelleyici bir etkiye neden olabilir (Mısırlı, 2003:27). Verilmek istenen mesajlar
uygun zaman ve uygun yerde seçmene verildiği takdirde seçmen tercihinin istenilen
yönde olması için önemli bir adım atılmış olacaktır (Tan, 2002b:57).
2.3. MESAJIN SUNULDUĞU HEDEF KİTLE
Mesajın sunumunda en önemli stratejik bilgi kaynağı mesajın sunulacağı
hedef kitledir. Mesajın istenilen etkiyi oluşturabilmesi için ön koşul, hedef kitle
beklenti ve özelliklerine uygun ve geçerli mesaj geliştirilmesidir. İletişim sürecinde
seslenilmek istenen kişi ya da kişilere, toplumsal kesimlere hedef kitle denilmektedir
(Oskay, 1999:16). Hedef kitle, iletişim sürecinde kaynağın temel sorunu kodladığı
iletinin hedeflediği kesime ulaşması ve istediği gibi çözümlenmesidir. Bu göründüğü
kadar kolay olmayan bir süreçtir. Günümüz koşullarının iletişim ortamında hızlı
haber akışı, parçalanan medya ortamı ve değişen izleyici profilleri iletişimcilerin işini
oldukça zorlaştırmıştır (Uztuğ, 2004:167-169).
Mesajların sunumunda, hedef kitle davranışlarının çözümlenmesi, birey
olarak da kültürel yapıları ve toplumsal sınıfları ile referans gruplarını anlamak önem
kazanmaktadır (Uztuğ, 1999:42). Siyasal iletişimin başarısını arttırmak için, bütün
siyasal olguların temelinde yatan insan davranışlarının incelenmesi gerekmektedir
48
(Gülmen, 1979:6). Siyasal iletişim sürecinde alıcı kitlenin siyasal söylemde bulunan
verici kaynak tarafından iyi bilinmesi, tanınması gerekir. Alıcı kitleye ulaşabilecek
yöntemler ve buna bağlı olarak kullanılacak tekniklerin neler olacağı hususu, alıcı
tarafın sosyo-ekonomik yapısının bilinmesi ile olanaklıdır (Aziz, 2003:37).
Aslında siyasal iletişimde hedef tüm seçmendir. Ancak herkese aynı dille
yaklaşılamaz. Ortak gövdeyi, yani tüm vatandaşları ve tüm seçmenleri unutmamak
koşuluyla
iletişimi
ilgili
kategorilerde
katmanlaştırmak
gerekmektedir.
Bu
kategoriler (Yavaşgel, 1997:227);
-
Coğrafik olabilir (örneğin bölgesel veya bir şehirdeki
mahalleler bazında)
-
Demografik olabilir (gençler, ilk kez oy kullanacaklar, yaşlılar
-
Meslek grupları olabilir (tarımcılar, tüccarlar, yöneticiler,
vs)
işçiler, serbest meslek sahipleri vs)
-
Kültürel veya dini olabilir (bir kuruluşun üyeleri gibi)
Tan’a (2002a:12) göre, Türk seçmeninin son yıllarda gösterişi sevmediği
anlaşılmaktadır. Aşırı vaatlerde bulunan siyasetçiye ihtiyatla yaklaşmaktadır. Siyaseti
kavga şeklinde icra edeni tasvip etmemektedir. Popülist davranışlara iltifat
etmemektedir. Eğitim ve kültür seviyesi yükseldikçe bilinçli bir seçmen profili
karşımıza çıkmaktadır. Bir diğer önemli gelişme ise ekonomik ve sosyal sorunların
ön planda olduğu ülkelerde artık ideoloji ile ülke yönetimine talip olmanın yeterli
olmadığı anlaşılmaktadır.
Mesajın sunulmak istendiği hedef kitle ne derece iyi analiz edilirse, mesajın
etkisi de o derece artmaktadır. Bu nedenle mesajlar hazırlanırken, mesajın sunulacağı
hedef kitlenin pek çok yönden bir değerlendirme altına alınması büyük bir önem
taşımaktadır.
49
2.3.1. Hedef Kitle Analizi
Siyasal iletişimin en önemli aşamalardan bir tanesi hedef seçmen kitlesinin
belirlenmesidir. Bir seçim kampanyası ortamında her seçmeni homojen olarak kabul
etmek mümkün değildir. Hedef kitle belirlenirken, coğrafik, demografik, mesleki,
kültürel veya inanç faktörleri göz önünde bulundurularak hareket edilir. Seçim
kampanyası sırasında yapılacak olan kamuoyu araştırmalarıyla siyasi partinin
programı ve adaylarına hangi kamuoyu bölümlerinin duyarlı olduğunu belirlemede
yardımcı olacak veriler elde edilir. Kampanyanın sorumluları bu sonuçlara göre
hangi kategoriyi kendilerine çekecekleri, hangisini rahatlatacakları, hangisini
şüpheye düşürecekleri konusunda kullanacakları araçları ve gerekli çalışmayı tespit
edebilirler. Modern kamuoyu araştırmalarının tanımlamaları sayesinde hedefler son
derece titiz hazırlanabilir. Kategorisi, etnik kökeni, çalıştığı sektör, eğitim düzeyi,
sahip olduğu araba ve üyesi olduğu kulübe kadar hakkında pek çok veri olan bir
kitleye yönelik spesifik bir iletişim stratejisi belirlemek ve yürütmek mümkün
olabilmektedir (Tan, 2002b:109).
Hedef kitle analizi, hedef kitlenin kimliğini belirleyip bu hedef kitlenin ikna
olmasını sağlayacak yolların oluşmasına yardımcı olabilecektir (Avery, 2000:158).
Burada amaç, hangi seçmen kitlesinin hedef alınacağı ve onlara hangi araçlarla
ulaşılabileceğinin belirlenmesidir. Bütün seçmenlerin partiler açısından bir önemi
vardır. Ama dikkatlerin farklı seçmen grupları üzerinde yoğunlaşması, strateji gereği
gerekebilir. Bu amaçla her parti, kendi amaçları doğrultusunda farklı bölümler
üzerinde etkinliklerini yoğunlaştırabilir (Tan, 2002b:15). Bir siyasal partinin
seçmenine sesleneceği zaman kullanacağı yöntem ve teknikler ile, parti içi siyasal
iletişimde yöntem ve teknikler farklıdır. Bu bakımdan yöntem ve tekniklerin
belirlenmesinde hedef kitlenin özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir ve hedef kitlenin
yaşı, cinsiyeti, eğitimi, geliri, mesleği, oturduğu yerin büyük kent, kent, kasaba, köy
olması gibi temel özelliklerin de dikkate alınması gerekmektedir (Aziz, 2003:37).
50
2.3.2. Hedef Kitlenin Mesaja Direnme Yolları
Kişiler, aldıkları bilgiyi yorumlamada diğer kişilerin bakış açılarına da önem
verirler ve özellikle kitle iletişim araçlarının yorumları, kendileri için önemli olan
yaklaşımlara aykırı olduğunda direnç gösterebilirler (Tokgöz, 1979:3). Mesajın
etkisini artıracak tüm faktörler değerlendirilip mesaj oluşturulduğunda da bu
etkileyici iletişime direnmek söz konusu olabilmektedir. İletinin içeriğini oluşturan
görüşü, karşı görüşle çürütmek, iletiyi reddetmek, kaynağı reddetmek, iletinin
içeriğini saptırarak bozmak ya da mantığa bürünme gibi psikolojik savunma
mekanizmaları kullanılabilmektedir (Bıçakçı, 2006:67):
İletiyi Çürütmek: Etkileyici iletişimde ileti bir görüş ya da savı öne
sürmektedir. Hedef, iletide öne sürülenleri ussal bir tutarlılıkla çürütebilmektedir.
Kaynağı Kötüleme: İletinin içeriğinden çok kaynağın niteliğinin belirleyici
olduğu bir direnme biçimidir. Hedef, kaynak için olumsuz tutum besliyorsa iletiyi
dikkate almaksızın kaynağı reddedebilmektedir (Bıçakçı, 2006:67).
Mesajı Çarpıtma: Hedef, iletiyi kendi yararı ya da gereksinimleri
doğrultusunda yorumlamaktadır. İşine gelen tarafları benimseyerek iletinin amacına
direnmektedir (Bıçakçı, 2006:67).
Mantığa Bürünme: Psikolojik telafi mekanizmalarından biri olan mantığa
bürünmede hedef birim, çifte standart olarak adlandırılan tutarsızlıklarına gerekçeler
bularak etkileyici iletişime direnmektedir (Bıçakçı; 2006:67).
İletiyi Nedensiz Reddetme: Hiçbir rasyonel dayanak gösterilmeden de
iletişim mesajı reddedilebilmektedir (Özerkan ve İnceoğlu, 1997:18).
İletiye Baştan Kapalı Olma: Hemen her insanın sağlıklı bir temele dayansın
veya dayanmasın çeşitli kişi veya konular hakkında peşin ve değişmesi zor birtakım
değer yargıları olabilmektedir. Bu yargılar bazı kişilerin etkisiyle oluşabileceği gibi,
kişinin deneyimlerinin bir sonucu olarak da oluşabilir. Bu tür yargıların olumsuz
etkileri en çok haberleşme olgusunda kendini göstermektedir. Çünkü çoğu kez, bu
yargılar rasyonel temele dayanmazlar. Bunlara bir de iletişimde alıcının bazı
51
mesajları veya mesajın bir kısmını bilerek veya bilmeyerek algılamaması faktörü
eklenince iletişimin etkinliği önemli ölçüde engellenebilmektedir. Kişinin, belirli
kişilere karşı önyargısı varsa, karşısındakilere güvenmiyorsa, büyük bir olasılıkla bu
kişilerden gelecek mesajları ya hiç algılamayacak veya vericinin kastettiğinden farklı
bir biçimde algılayacaktır (Şimşek vd., 2003:123).
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
2007 GENEL SEÇİMLERİNDE AKP’NİN SİYASAL İLETİŞİM
FAALİYETLERİ VE MESAJ STRATEJİLERİ
3.1. ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN SİYASİ KİMLİĞİ
AKP, 14 Ağustos 2001'de kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na vererek
39. parti olarak kurulmuştur. 16 Ağustos 2001 tarihinde yapılan ilk kurucular kurulu
toplantısında, genel başkanlığa adaylığını koyan Recep Tayyip Erdoğan, başkanlıkta
tek aday olarak ve oyların tamamını alarak genel başkan olmuştur. 121 kişilik
kurucular kurulu geniş bir toplumsal ve siyasal yelpazeden bireyleri bir araya
getirmiştir. Parti, farklı partilerden gelen milletvekilleriyle 21. Yasama döneminde
TBMM’de bir grup kurularak temsil edilmiş, Parti Grup Başkanlığını Manisa
Milletvekili Bülent Arınç yapmıştır (Akdoğan, 2004:9).
Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Sekreteri İdris Naim Şahin olan
Parti, ilk defa katıldığı 3 Kasım 2002 seçimlerinde en yüksek oranda oy alan parti
olarak (geçerli oyların %34,63'ü), Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet
Hükümeti'ni kurmuştur. TBMM Başkanlığı’na Manisa Milletvekili Bülent Arınç
seçilmiştir. Aldığı siyaset yasağı ve hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle 3 Kasım
2002 seçimlerinde milletvekili adayı olamayan Erdoğan, yapılan yasal düzenlemeyle
milletvekili adaylığının önündeki yasal engelin kalkması üzerine, 9 Mart 2003'te Siirt
ili milletvekili yenileme seçimine katılmıştır. Bu seçimde oyların yüzde 85'ini alan
Erdoğan,
22.
Dönem
Siirt
Milletvekili
olarak
parlamentoya
girmiştir
(http://www.akparti.org.tr/ozgecmis.asp?id=400). Abdullah Gül başkanlığındaki 58.
Cumhuriyet
Hükümeti'nin
11
Mart
2003
tarihindeki
istifasının
ardından
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den hükümeti kurma görevini alan Recep
Tayyip Erdoğan, 15 Mart 2003 tarihinde 59. Cumhuriyet Hükümeti'ni kurmuştur.
AKP 2004 yerel seçiminde yüzde 40.1 oy oranı ile iktidarını pekiştirmiş, Temmuz
2007 genel seçimlerinde yüzde 46.5 oy oranı ile birinci parti çıkmıştır.
53
Doğanay’a (2007:66) göre AKP, kimliğini tanımlarken, öncelikle içinden
çıktığı ve kadrolarının önemli bir kısmını bünyesinde barındırdığı Milli Görüş
partileri ile arasına bir mesafe koyma ihtiyacı duymuş, bu mesafe, bir yönüyle
partinin Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılan Refah Partisi, Saadet Partisi, Fazilet
Partisi çizgisinden ayrılarak sistemle barışık bir konuma yerleşme yöneliminin
ifadesi iken, bu yönelim, söylemsel düzeyde, dinle siyasetin ayrılması gerektiği
iddiası ile ifade bulmuştur. AKP, kendisini İslamcı ve etnik kökene dayalı partilerden
kuruluş bildirgesinde belirtildiği gibi bir “kitlepartisi” olma hedefi düzeyinde
ayırmaktadır.
Uzgel, (2009:21) AKP’nin kurulduğu dönem Türkiye siyasetinde merkez
sağın derin bir krize girmesi sürecine denk geldiğini ve AKP’nin bundan büyük
kazanımlar elde ettiğini, AKP’nin geleneksel Milli Görüş çizgisindeki oylarla
merkez sağ oyları birleştirip seçimlere büyük bir avantajla girdiğini, bu süreçte
AKP’nin kendisini İslamcı bir parti olarak tanımlamadığının altını çizmektedir.
Bingöl ve Akgün, (2005:4-5) çekirdek kadrosu büyük oranda Milli Görüş
geleneğinden gelen AKP’nin söylemlerine bakıldığında merkezle çevreyi buluşturma
iddiasında olunduğunun gözlenmekte olduğunu ancak AKP’nin, uygulamalarında
daha çok çevreyi merkeze taşıdığını, Avrupa Birliği ve Amerika ile ilişkiler
konusundaki istekli davranışı ile merkezin düşüncelerini çevreye kabul ettirme çabası
içerisine girdiğini ifade etmektedirler.
AKP kurulduğunda Genel Başkanlığa getirilen Recep Tayip Erdoğan,
partinin siyasi kimliğini “Muhafazakar Demokrat” olarak tanımlamıştır. Akdoğan
(2004:13) Muhafazakar Demokrasinin siyaset anlayışının şu şekilde ifade edildiğini
belirtmektedir:
“Siyaset toplumsal alandaki farklılıkların tanındığı bir uzlaşı alanıdır. Siyasal
otorite hukuki, siyasal ve anayasal meşruluk temeline oturmalıdır. Siyasal iktidar bir
kişi veya zümrenin elinde yoğunlaşmamalı, sınırlı bir hükümet ve devlet anlayışı
esas olmalıdır. Muhafazakarlık devrimci dönüşüme karşı evrimci ve tedrici değişimi
savunur, radikalizmin yerine ılımlılığı esas alır, geleneği, aileyi ve geçmişten gelen
toplumsal kazanımların korunması gereğine inanır”.
54
Muhafazakarlığı siyasal bir ideoloji olarak değerlendiren Kahraman’a göre
(2007:146-147) Türkiye’de Batı’da olduğu gibi reel anlamda bir muhafazakarlık
yoktur ve Türkiye’de bazı çevreler kendilerini, muhafazakar olarak tayin etseler bile,
bu muhafazakarlığın genellikle gelenekselcilik olarak ortaya çıktığını belirtmektedir.
Doğanay da muhafazakar demokratlığın Türkiye’de farklı yorumlandığı üzerinde
durmaktadır. Doğanay’a (2007:66) göre AKP, “muhafazakar demokratlığın” ne
anlama geldiğini açıklarken, yirminci yüzyılın son çeyreğinden bu yana tanıdığımız,
ancak sol politikaların eylemlilik alanı içinde gelişen kimi kavramları ödünç almıştır.
Bunların başında gerek siyaset bilimi literatüründe gerekse politik ve toplumsal
arenada liberal demokrasinin krizi ve bu krizin aşılması için öne sürülen çözüm
önerileri bağlamında 1960’lı yılların sonlarından bu yana gündeme getirilen ve
özellikle de radikal demokrasi tartışmaları içinde yeni bir bağlama taşınan,
“katılımcılık”, “çokkültürlülük” ve “müzakere” kavramları gelmektedir.
Doğanay (2007:66) bu kavramlara başvuran literatürün demokrasiyi ve
politik etkinliği anlamlandırma biçimi ile Türkiye’deki güncel politika içinde,
özellikle de kendi kimliğini “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlayan AKP’nin
katılım, çokkültürlülük ve müzakereden anladığı arasında önemli bir fark olduğunu
belirtmektedir. Ancak AKP, bu kavramla bir yandan Türkiye siyasetinde yeni
kapılar, kanallar açılacağını ve siyaseti normalleştireceğini savunurken öte yandan
milli görüş çizgisinden uzaklaştığını da göstermek istemektedir (Uzgel, 2009:22).
3.2. 22 TEMMUZ 2007 GENEL SEÇİMLERİ ÖNCESİ SOSYOPOLİTİK ORTAM
22
Temmuz
2007
tarihinde
gerçekleştirilen
genel
seçimlere
11.
Cumhurbaşkanı’nın seçim süreciyle ilgili yaşanan gelişmelerin ışığı altında
gidilmiştir. Cumhurbaşkanı seçim süreci oldukça sancılı bir ortamda gerçekleşmiştir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayını son güne kadar
açıklamaması muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu tarafından
tepkiyle karşılanmıştır. Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da 12
Nisan’da yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet’in temel ilkelerine ve
Atatürkçülüğe sözde değil özde bağlı olması gerektiğinin altını çizmiştir. Atatürkçü
55
Düşünce Derneği’nin öncülüğünde toplumun geniş kesimlerinin katılımıyla 14
Nisan’da Ankara Tandoğan’da, 29 Nisan’da İstanbul Çağlayan’da, Mayıs’ta Manisa,
Çanakkale ve Marmaris’te, 13 Mayıs’ta İzmir Gündoğdu’da ve 20 Mayıs’ta
Samsun’da mitingler gerçekleştirilmiştir. Kamuoyu ve basında “Cumhuriyet
Mitingleri” olarak adlandırılan bu gösterilerde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde laiklik
unsurunun önemine vurgu yapılmıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söz
konusu tepkilere karşın, adayının Abdullah Gül olduğunu açıklamasını takiben 27
Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde gece saat
23:10’da laikliğin önemine vurgu yapan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laikliğin
teminatı olduğunu belirten bir açıklama yayımlanmıştır. Söz konusu açıklama, bazı
siyasetçi, akademisyen ve gazeteciler tarafından e-muhtıra olarak değerlendirilmiştir.
Buna karşın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda herhangi bir
geri adım atılmamıştır (Niray vd., 2007:244).
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 27 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilen
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda “toplantı yeter sayısının 367 sayısına
ulaşamadığı gerekçesiyle” Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yapılan itiraz
başvurusu, Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilerek 1 Mayıs 2007 tarihide
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunun iptal edilmesine karar verilmiştir.
Bundan sonra gerçekleştirilen oturumlarda da toplantı yeter sayısına ulaşılamaması
üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve mecliste çoğunluğu bulunan
partisinin aldığı erken seçime gitme kararı Yüksek Seçim Kurulu tarafından da kabul
edilerek Kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler 22 Temmuz 2007
tarihinde gerçekleştirilmiştir (Niray vd., 2007:244).
AKP, 22 Temmuz’da yapılan seçimlerde toplam oyların % 46.58’ini alarak
seçimden birinci parti olarak çıkmıştır. Demokratik Sol Parti’yle birleşen
Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı oy oranı % 20.88 olmuştur. Milliyetçi Hareket
Partisi % 14.27 oranında oy alarak Meclis’e girmeyi başarmıştır. Anavatan
Partisi’nin seçimlere katılmamasıyla siyasi yelpazenin merkezine yerleşmek isteyen
Demokrat Parti ise % 5.42 oranında oy almış ve Meclis’e girememiştir. (Ulagay,
2008:19; http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html)
56
Kasım 2002’de işbaşına gelen AKP, AB projesinin sınırları içinde tanımlanan
demokratikleşme açılımları ve Türkiye’deki yerleşik siyasi partilerin neoliberal
politikaların etkisi altında tabanlarından kopmalarıyla ortaya çıkan alternatifsizlik
ortamı gibi dinamikler sayesinde Temmuz 2007’deki genel seçimlerden gücünü daha
da arttırarak çıkmıştır (Bedirhanoğlu, 2009:51).
3.3.
ADALET
VE
KALKINMA
PARTİSİ’NİN
2007
GENEL
SEÇİMLERİ’NDE SİYASAL İLETİŞİM FAALİYETLERİ
AKP, 2007 seçim kampanyasında siyasal iletişim aracı olarak kullandığı;
mitinglerde, el ilanlarında, broşürlerde, bayrak ve afişlerde, şarkılarda, parti tanıtım
filmlerinde, açıkhava, gazete vb. siyasal reklamlarda, seçim bildirgesinde bütüncül
bir yaklaşım sergilemiştir. Seçim kampanyasında AKP, iktidar olduğu dönemde ülke
için olumlu, faydalı icraatlarda bulunduğunu ve bunun devamının gelmesi için tekrar
seçilmesi gerektiğini sürekli olarak vurgulamıştır.
AKP siyasal iletişim sürecini seçimle sınırlamamış, iktidara geldiği günden
beri siyasal iletişim faaliyetlerini sürdürmüştür. Seçim döneminde iletişim faaliyetleri
yoğunlaştırılmış ve farklı konseptler kullanılmaya başlanmıştır. Siyasal iletişim
sürecinde parti, seçmenlerin özelliğini göz önünde bulundurarak kitleye özgü çeşitli
iletişim çalışmaları gerçekleştirmiştir. Siyasi oluşum olduğunu gösteren edimlerin,
kazanımların anlatılması üzerine kampanya temellenmiştir. Siyasal iletişim
kampanya sürecinde, mesaj kargaşasına düşmeden anlaşılır sade ve sürekli tekrar
edilen ana mesaj ve taktik olarak farklı mecralarda ana mesajı destekleyen benzer alt
mesajlarla temel bütünlük oluşturulmuştur. 22 Temmuz 2007 kampanyasının ana
mesajı “Durmak Yok Yola Devam” aynı zamanda kampanyanın bütünleştirici
şemsiye mesajını oluşturmaktadır. Pay-off olarak yani ilanı bağlayan son söz olarak
ise “Her Şey Türkiye İçin” ifadesi kullanılmıştır. Tüm siyasal iletişim faaliyetlerinde
bütüncül bir yaklaşım tercih edilmiştir. 27 Nisan muhtırası ve cumhurbaşkanlığı
seçimleri 2007 Genel Seçimleri’nin psikolojisini belirleyen temel faktörler olmuştur.
Güven ve istikrar teması ile seçmene sorunlar çözülür, sıkıntılar aşılır, kazanılmış
istikrar kaybolmaz mesajı verilmiştir. “Birlik ve Beraberlik” temasına da sık sık yer
verilmiştir. Parti’nin en temel misyonunu oluşturan bu tema, ilk seçim
57
kampanyasından bugüne kadar devam eden siyasal iletişim faaliyetlerinin tamamında
vurgulanmıştır (Ünal, 2009)1.
AKP’nin seçim kampanyasında, görsel kimlik öğelerinde ve söylemlerinde
bütüncül bir yaklaşım kendini göstermektedir. Kampanya dönemi boyunca parti
liderinin söylem ve eylemleri, parti teşkilatı ve adayların performansı, siyasal
reklamlar birbirini tamamlayan bütüncül bir tarzda karşımıza çıkmaktadır. Seçmenle
buluşan tüm iletişim faaliyetlerinde, liderin, adayların ve parti teşkilatının tüm
çalışmalarında aynı sloganlar, aynı görseller, temalar, arka plan, bayrak vs.
vasıtasıyla destekleyici unsur olarak kullanılmıştır. Partinin tamamında seçmenle
iletişime geçen şahıslar aynı konularda ve aynı sloganlarla söylemlerde
bulunmuşlardır (Ünal, 2009).
AKP’nin seçim stratejisini tanımlayan unsurlardan biri de açıkhava
reklamlarıdır. Parti, billboard ve afiş çalışmalarına kampanyasında ağırlıklı olarak
yer vermiştir. "Durmak yok yola devam" sloganın işlendiği billboard, afiş ve
posterlerde, çoğunlukla Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarına yer verilmiştir. Afişlerde,
Demokrat Parti'nin 1950'de kullandığı, "Yeter Söz Milletindir" sloganının benzeri
olan "Yeter Karar Milletindir" sloganının kullanıldığı dikkat çekmektedir. AKP 22
Temmuz seçimleri kampanyası kapsamında “Durmak Yok Yola Devam” sloganıyla
eşleşen 8 adet afiş kullanmıştır. Söz konusu afişlerdeki ortak öğe AKP Lideri Recep
Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı ve “Durmak Yok Yola Devam” sloganının
kullanılmasıdır. Alt slogan olarak afişlerin bir kısmında “Her Şey Türkiye İçin”,
diğer kısmında ise “Yolun Açık Türkiye” ibareleri kullanılmıştır (Çakır, 2008:61). 22
Temmuz seçimlerinde AKP açıkhava ağırlıklı siyasal reklamları tercih etmiştir. 3800
kadar duvar özellikle kullanılmış, her ilde o il için yapılan icraatlar dev duvar
giydirmelerde anlatılmıştır. 48 saat içinde Türkiye de aynı anda bütün duvarlar
AKP’nin seçim mesajları ile kaplanmıştır. Bu Türk siyasi yaşamında ilk kez denenen
bir uygulamadır. Yol panolarında ise; ulaşıma ilişkin yapılan icraatlar anlatılmıştır
(Ünal, 2009). Açıkhava ilanlarında lider ağırlıklı reklamların yanı sıra sağlık, eğitim,
1
2007 Genel Seçimlerinde AKP’nin seçim kampanyasını yürüten Arter Ajans’ın danışmanlarından
Mahir Ünal ile 17.09.2009’da yapılan görüşme.
58
ulaşım, ekonomi gibi geniş kesimlerin ilgisini çeken ve hayatını etkileyen konulara
da ağırlık verildiği gözlenmektedir. 2007 seçimlerinde üzerinde "Her Şey Türkiye
İçin" yazılı AKP bayrak ve afişleri birçok ilin cadde ve sokakların süslemiştir.
Türkiye´nin en büyük açık hava reklamı alanında yine AKP reklamı görülmüştür.
Sarıyer Tarabya´da bulunan Bayraktar Holdinge ait Büyük Tarabya Oteli´nin tüm dış
yüzeyi yaklaşık 5 bin metrekare alan AKP reklam alanı ile giydirilmiştir. Böylece
Türkiye’deki
en
büyük
açık
hava
reklamı
gerçekleştirilmiştir
(http://www.haber7.com/haber/20070716/AK-Parti-tarihi-otele-reklam-giydirdi.php).
Ayrıca Parti, aynı seçimde 18 bin Avro karşılığında AK Robot isimli bir robot
kiralamış ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu yolla seçim propagandası yapan tek
parti olmuştur (http://www.haberturk.com /haber.asp?id=28575&cat= 110&dt=
2007/07/10).
Yüksek Seçim Kurulu 04/05/2007 tarihinde (224 sayılı) bir karar almış ve bu
kararıyla seçim döneminde özel radyo ve televizyon kuruluşlarının siyasal parti ve
adayların reklamlarını yayınlayamayacağını belirtmiştir (http://www.ysk.gov.tr/
ysk/index.html). Bu yasak, 2007 seçimlerinde siyasal reklamları siyasal partiler
açısından son derece önemli bir hale getirmiştir. Ocakoğlu (2007) AKP'nin
açıkhavadaki mesajlarının hedef odaklı ve anlaşılır olduğuna dikkat çekerek;
AKP’nin reklam ajansı olan Arter Reklam Ajansı’nın açıkhavadaki fırsatları seçim
kararı alınmadan fark ettiğini, YSK'nın kararını da, parti mesajlarının açıkhava
mecrasından verileceği gerçeğinden fark ettiğini, bu nedenle hızlı davranarak
açıkhava mecrasının büyük bir bölümünü rezerve ettiklerinin altını çizmektedir.
AKP seçim kampanyasında mitingleri de önemli bir enstrüman olarak
kullanan ve en fazla miting yapan parti olmuştur. Yüz yüze iletişim yönteminin
kullanıldığı çok sayıda mitingin ön plana çıktığı gözlenmektedir. Siyasi gündemi
belirlemek üzere özellikle parti liderinin miting ve medya performansı aracılığıyla
pro-aktif bir tutum sergilemiştir. Kampanya dönemi boyunca sürdürülen bu tutum
hem muhalefet partilerinin oluşturulmuş gündeme reaksiyon veren unsurlar haline
getirilmesine hem de yeni saldırıların gücünün azaltılmasına katkı sağlamıştır.
Mitingler; salt gerçekleştirildiği il ölçeğinde ilgi, destek sağlayan, yandaş kararını
59
pekiştiren bir unsur olarak değil, genel kampanyanın önemli bir ayağı olarak
değerlendirilmiştir. Mitinglerin medya görünürlüğünde üstünlük sağlamak açısından
kimi televizyon kanallarınca (Kanal 7, TGRT Haber, TV 24, TV Net) kısmen naklen
yayınlanmaları, diğer partilerden daha fazla miting yapılması nedeniyle televizyonda
ve yazılı basında haber ve yorumlara konu olma açısından medya görünürlüğünde
öne geçilmesine katkı sağlamıştır. Kampanyanın tüm unsurları gibi bu iletişim
ayağında da bilinçli seçimler yapılmış, partinin miting programına parti liderinin o
dönem seçildiği Güneydoğu ili olan Siirt'ten başlanmış, Doğu, Güneydoğu illeri
ihmal edilmeyerek partinin Güneydoğu sorununa yönelik süreç içinde sergilediği
yaklaşım güçlendirilmiştir. Bu tercihin bölgeye yönelik destekleme politikalarının
inandırıcılık, güvenilirlik düzeyini yükselten bir unsur olduğu da düşünülebilir.
Yazılı medyaya dönük olarak iktidar partisi olmanın avantajıyla diğer partilere oranla
daha fazla haber, yoruma konu olunmuştur (Uslu, 2007:1017-1019). Geçmiş
dönemlerde bazı siyasiler tarafından uygulanan, seyahat esnasında uçaklara basın
mensuplarının alınarak ülke gündeminin değerlendirilmesi, Tayyip Erdoğan
tarafından da gerçekleştirilmiştir. Mitingler için havayoluyla seyahat tercih edilmiş,
seyahat esnasında uçağa davet edilen gazete temsilcileriyle röportaj yapılmıştır.
Gazetelerin okur kitlesine münhasır verilmek istenen özel mesajlar yoğun olarak bu
yolla iletilmeye çalışılmıştır (Ünal, 2009).
AKP ayrıca, kampanya dahilinde hazırladıkları yazılı belgeler; seçim
bildirgesi, el ilanları, broşür ile seçmene gerek doğrudan postalama yöntemi gerekse
de CD ve internet gibi teknolojik materyalleri kullanarak ulaşmaya çalışmış internet
yoğun olarak kullanılmıştır. Parti seçim öncesi 750 kişilik bisikletli tanıtım ekibi
oluşturmuştur. “AK Elçiler” adı verilen bisikletliler Başbakan Erdoğan'ın mektubunu
vatandaşlara ulaştırmakla görevlendirilmişlerdir (http://www.haber7.com/
haber/20070711/AK-Partiden-bisikletli-elciler.php).
Diğer taraftan parti lideri Erdoğan televizyon programlarına tek başına
katılmış, diğer parti liderleriyle açık oturum yapmamıştır. Bu tercihle, parti lideri
Recep Tayip Erdoğan iletişim kazası ihtimalinin azaltıldığı bir ortamda siyasi
mesajlarını daha net verebilme imkanı elde etmiştir. Keza televizyon aracılığıyla
60
verilen mesajların yazılı basında haber köşe yazısı formatında bir gün sonra yer
alması da görünürlüğün arttırılması, parti mesajının seçmene iletilmesi bakımından
ilave yarar sağlamıştır. Her iki mecrada yer alan haber ve yorumlar özellikle genç
seçmen tarafından haber almada, kanaat edinmede önemli bir kaynak olarak
kullanılan internet ortamında da Parti'nin mesajlarının yaygın biçimde yer almasını
beraberinde getirmiş, adeta mecralar arası entegre iletişim ortamı yaratılmıştır. Bu
noktada internette partinin kurumsal sitesinin yanı sıra “www.akicraatlar.com”,
“www.akkanal.com” siteleri kurularak, hükümetin icraatları, seçim kampanyasında
yapılan mitinglerin sesli görüntülü kayıtları, reklam/tanıtım filmleri ve seçmen
mesajları yayınlanmış, diğer partilerce kullanılmayan iletişim alanları elde edilmiştir.
Parti Genel Merkezi'nde 2003 yılından beri yüzyüze iletişim, internet, telefon, fax,
mektup yöntemleri ile tüm vatandaş başvurularını değerlendiren ve yanıtlayan birim
olan AK İletişim Merkezi (AKİM) kampanya esnasında da çalışmalarını
sürdürmüştür (Uslu, 2007:1019).
Kampanyanın önemli bir ayağını siyasi reklam çalışmaları oluşturmuştur. AK
Parti'de siyasi reklamlarında yazılı basın, internet, açıkhava reklamları, el ilanları,
broşürler, şarkılar, parti teşkilatınca kullanılan tanıtıcı filmler aracılığıyla pozitif,
iktidar partisi olarak icraatlardan hareketle eylem ortaya koymuşluğunu diğer
partilerle kendisi arasında farklılık şeklinde konumlayarak sunan bir reklam diline
ağırlık vermiştir. 2007 Genel Seçimleri’nde Arter Ajans ile çalışan AKP siyasal
kampanyalara 94 milyon YTL bütçe ayırmıştır (Niray vd., 2007:245).
3.4. 2007 GENEL SEÇİMLERİ’NDE ADALET VE KALKINMA
PARTİSİ’NİN MESAJ STRATEJİLERİNİN ANALİZİ
3.4.1. Metodoloji
Siyaset ve iletişim, siyasal kampanyalar ve siyasal mesaj stratejileri ile bunlar
arasında nasıl bir ilişki olduğu daha önceki bölümlerde ortaya konulmuştur.
Çalışmanın uygulama kısmını oluşturan bu bölümde, AKP’nin 2007 Genel
Seçimleri’ndeki siyasal iletişim faaliyetleri ve uyguladığı mesaj stratejileri
61
incelenmiştir. AKP siyasi geçmişi yeni olmasına rağmen, köklü partiler ile girdiği
iktidar mücadelesinde % 46.58 gibi bir oy alarak tek başına iktidara sahip olmuştur.
AKP’nin nasıl bir seçim kampanyası yürüttüğü, hangi iletişim araçlarını kullandığı
ve nasıl bir mesaj stratejisi izlediği, seçim beyannamesi ve siyasal reklamlarda ön
plana çıkarılan konuların neler olduğu çalışmanın bu bölümünde ortaya konulmaya
çalışılmıştır.
Çalışmada, AKP’nin siyasal reklamlarını analiz etmek için Milliyet, Radikal,
Sabah, Zaman, Cumhuriyet ve Posta gazeteleri seçilmiş, seçim kampanyalarının
yoğunluk kazandığı, seçim öncesi bir aylık dönemde, belirtilen gazetelerde
yayımlanan AKP’nin siyasal reklamları incelenmiştir. Belirtilen gazetelerden
Cumhuriyet, Radikal ve Posta gazetelerinde AKP’nin siyasal reklamları yer almadığı
için çözümlemeler diğer üç gazete üzerinden gerçekleştirilmiştir. İncelenen gazete
siyasal reklamlarının türü, konusu, frekans sayıları, hangi zaman diliminde yayınların
arttığı, kullanılan reklam mesaj stratejileri tespit edilmiş ve sayısal verilerle
sunulmuştur. Reklamların biçimsel özellikleri, tasarım şekilleri de analiz edilmiştir.
Siyasal partilerin seçim kampanyası esnasında internette yayınlattıkları
reklamların yanı sıra kullandıkları açıkhava medyası, el ilanı, insert, broşür,
doğrudan postalama ve telefon gibi reklam araçları inceleme dışında tutulmuştur.
Dolayısıyla elde edilen sonuçlardan sadece gazete reklamlarının geneline çıkarım
yapma olanağı bulunmaktadır. Bölgesel gazeteler ve partinin hazırlattığı diğer basılı
materyaller araştırmaya dahil edilmemiştir. Çalışmada, milletvekili adaylarının kendi
özel kampanyaları ve ilettiği mesajlara yer verilmemiştir. İnceleme, AKP Genel
Merkezi’nden gelen çalışmalar ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca; televizyon programları,
gazete ve dergilerdeki haber, köşe yazıları ve röportajlar araştırma dışında
tutulmuştur.
Çalışmada AKP’nin siyasal reklamları içerik analizi ve söylem analizi
yöntemlerinden yararlanılarak çözümlenmiş ve AKP’nin 20 Haziran-21 Temmuz
2007 tarihleri arasında çıkan gazete siyasal reklamları analiz edilmiştir. AKP’nin
gazete siyasal reklamlarında ön plana çıkardığı konuları ve kendisini seçmene nasıl
sunduğunu tespit etmek için, içerik çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. İçerik
62
çözümlemesi, “iletişimin içeriğinin objektif, sistematik ve sayısal tanımlarını yapan
bir araştırma tekniği” (Berelson, 1984:18) olarak ele alınmaktadır.
Siyasal reklamın içeriği üzerinde yapılan araştırmalar temelde iki kategoriye
ayrılmaktadır (Tokgöz, 1990:262):
-
İzlenimci, betimleyici şekilde reklam içeriğini çözümleme
-
Reklam içeriği üzerinde sistematik içerik çözümlemesi yapma
Bu çalışmada nitel ve nicel içerik çözümleme yöntemlerinden ikisi de
kullanılmıştır.
Çalışmada, gazete siyasal reklamlarının kategorilerini oluşturmak için on beş
sorudan oluşan bir kodlama cetveli hazırlanmıştır. 22 Temmuz 2007 Seçimlerinde
AKP’nin hangi gazetede ne oranda, hangi tarihte ve haftada reklam yayınlattıkları,
gazetede yayımlanan siyasal reklamın türü, kullanılan negatif siyasal reklamın türü,
gazete siyasal reklamın mesaj stratejisi, imaj reklamının mesaj stratejisi, konusu,
reklamın sayfadaki konumu, hangi gazetede hangi sayfada yayımlandığı, amblem
slogan kullanımı, renkli olup olmadığı, fotoğraf kullanılıp kullanılmadığı gibi genel
kategoriler belirlenmiştir. Reklamın yayımlandığı tarih gün-ay-yıl olarak verilmiştir.
Reklamın yayımlandığı haftalar dört parçaya bölünüp, 1. Hafta (23-30 Haziran), 2.
Hafta (1-8 Temmuz), 3. Hafta (8-15 Temmuz), 4. Hafta (15-22 Temmuz) şeklinde
kodlanarak reklamların seçim sürecinde hangi hafta sıklaştığı tespit edilmeye
çalışılmıştır. Reklamlarda amblem veya slogan kullanılıp kullanılmadığı ya da her
ikisinin kullanıldığını belirtmek için yine dört kategori oluşturulmuştur. Siyasal
reklamların renkli mi siyah beyaz mı olduğu, reklamlarda fotoğraf kullanılıp
kullanılmadığı, kullanılan resim türünün; fotoğraf mı, grafik mi, karikatür mü, sadece
yazı ya da hepsinin bir arada mı olduğu ya da bunlardan farklı bir kullanım mı
olduğunu belirlemek için kategoriler oluşturulmuştur. Siyasal reklamın gazetede tam
sayfa mı verildiği, iki sayfa mı kullanıldığı ya da sayfanın sol üst, sol alt, sağ üst, sağ
altında mı olduğu gibi reklamın konumunu belirlemeye yönelik kategorileştirme
yoluna gidilmiştir.
63
Gazete siyasal reklam türünü tespit etmek için; Johnson-Cartee ve
Copeland’ın konuyla ilgili yaklaşımları temel alınmıştır. Teorik kısımda detaylı
olarak incelediğimiz bu yaklaşımlara bağlı olarak gazete siyasal reklam türleri;
genellikle iktidar stratejileri içinde değerlendirilen, doğrudan geçmiş icraatları öne
çıkararak bu olumlu icraatlara vurgu yapmak anlamına gelen pozitif reklam (Uztuğ,
2003:12) ve kampanya süresince sürekli rakip adayı gündeme getirerek onun
başarısızlıkları, liderlik bakımından yetersizliği ve geçmişteki yanlış icraatları hedef
kitleye iletilerek, bu adaya ilişkin olumsuz bir imaj oluşturmak anlamına gelen
negatif reklam (Devran, 2004:140) mesaj stratejileri şeklinde kategorileştirilmiştir.
Negatif reklam türleri olarak; sadece rakibi hedef alarak, ona yönelik
gerçekleştirilen ve adaylar arasında karşılaştırmanın yapılmadığı doğrudan saldırı,
adayları karşılaştırarak rakibin yetersizliğine vurgunun yapıldığı doğrudan
karşılaştırma ve seçmenin çıkarımda bulunmasını amaçlayan imalı karşılaştırma
reklamları incelenmiştir (Johnson-Cartee ve Copeland, 1997:27-33).
Siyasal reklamın mesaj stratejisinde, konu reklamı ve imaj reklamı olmak
üzere iki grup oluşturulmuştur. İmaj reklamı da ayrıca lider imajı, parti imajı ve lider
+ parti imajı şeklinde üç kategoride sınıflandırılmıştır. Uztuğ’a göre, lider imajı;
liderin yeterliliklerini, özelliklerini, kişisel üstünlüklerini geliştirmeyi amaçlayan
reklam mesajıdır. Parti imajı, partinin ideolojik duruşunu geçmişteki başarı
referanslarını, parti kadrolarını vurgulayan imaj reklam türüdür. Lider + parti imajı
ise, liderin doğrudan kişisel özelliklerini içermeyen, “biz” ifadesi ile genel seslenişi
liderin ağzından sunan imaj reklamı şeklinde tanımlamaktadır (2004:244). Siyasal
reklamlarda AKP’nin hangi konulara ağırlık verdiğini tespit etmek için ise ayrı bir
soru başlığı oluşturulmuş bu sayede hangi konuların daha yoğunlukla işlendiği tespit
edilmeye çalışılmıştır.
Çalışmada genel kategoriler ve bu kategoriler içerisinde yer alan konular
belirlendikten sonra, gazetelerde çıkan siyasal reklamları analiz etmek için,
hazırlanan kodlama formuna veriler geçilmiş, daha sonra bu veriler, SPSS istatistik
programıyla değerlendirilmiş, verilerle ilgili frekans tabloları ve değişkenler
arasındaki çapraz ilişkilere bakmak için çapraz tablolar oluşturulmuştur. Böylece
64
verilerin tanımlanması kolaylaşmış ve değişkenler arasında bir ilişki olup olmadığı
konusunda bir fikir edinilebilmiştir. Çalışmada siyasal reklamlarda ele alınan konular
içerik analizi dışında söylem analizi ile de değerlendirilmiştir. Söylem çözümlemesi
yapan araştırmacılar, söylem çözümlemesi çerçevesindeki analitik araçlardan kendi
araştırmaları kapsamındaki veriyi etkin olarak çözümlemelerini sağlayacak analitik
araçları seçerek, her farklı araştırma için neredeyse özgün denilebilecek bir model
oluşturmaktadır. Bu çalışmada da benzer bir yol izlenmiş ve araştırmanın verisini
araştırmanın amacı doğrultusunda en etkin şekilde çözümleyecek çerçeve
oluşturulmuştur (Gökalp, 2007:16-17).
Çalışmada 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde AKP’nin seçimlere yönelik
hazırladığı seçim bildirgesi de araştırma kapsamına alınmıştır. Çünkü seçim
bildirgeleri partilerin seçimlere yönelik söylemlerinin ve ülke sorunlarına
yaklaşımlarının somut biçimde ifade edildiği metinlerdir. Çalışmada seçim
bildirgesinde işlenen konular da açıklama yerine anlama/yorumsama geleneğinin
mümkün kıldığı yöntemsel araçlardan birisi olan söylem çözümlemesi yöntemi ile
analiz edilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi 2007 Seçim Bildirgesi’ni niteliksel
olarak inceleyebilmek için bildirgede de ana başlıkları oluşturan on konu başlığı
belirlenmiştir. Bu başlıklar; demokrasi ve hukuk devleti, ekonomi, sosyal yapının
güçlendirilmesi, istihdam, yapısal dönüşüm yönetimi, vatandaş ve sonuç odaklı
yönetim, yaşam kalitesinin geliştirilmesi, kültür ve sanat, rekabet gücünün
artırılması, dış politika ve savunma şeklindedir.
3.4.2. Siyasal Reklamların Niceliksel Analizi
AKP 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde gazeteleri de bir siyasal iletişim
aracı olarak kullanmıştır. Parti, hedeflediği seçmene göre farklı gazeteleri tercih
etmiş ve siyasal reklamlarını farklı gazetelerde yayımlatmıştır.
Çalışmada, Milliyet, Radikal, Sabah, Zaman, Cumhuriyet ve Posta gazeteleri
incelenmiş, seçim kampanyalarının yoğun bir şekilde yürütüldüğü 20 Haziran 2007
tarihinden başlayarak, seçimin bir gün öncesi 21 Temmuz 2007 tarihine kadar devam
65
eden bir aylık dönemde AKP’nin söz konusu gazetelerde yayımlanan siyasal
reklamları içerik ve söylem analizi yöntemleriyle analiz edilmiştir. Çalışmanın
niceliksel analiz bölümünde, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde AKP’nin hangi gazetede
ne oranda, hangi tarihte ve haftada reklam yayımlattıkları, gazetede yayımlanan
siyasal reklamın türü, kullanılan negatif siyasal reklamın türü, gazete siyasal
reklamın mesaj stratejisi, imaj reklamının mesaj stratejisi, konusu, reklamın
sayfadaki konumu, hangi gazetede hangi sayfada yayımlandığı, amblem slogan
kullanımı, renkli olup olmadığı, fotoğraf kullanılıp kullanılmadığı gibi bulgulara yer
verilmiştir.
3.4.2.1. Siyasal Reklamların Gazetelerdeki Sayısal ve Yüzdelik Dağılımı
Gazeteler
Sayı
Milliyet
Sabah
Zaman
Toplam
6
16
15
37
Yüzde
16,2
43,2
40,5
100,0
Geçerli
Yüzde
16,2
43,2
40,5
100,0
Toplamlı
Yüzde
16,2
59,5
100,0
Analiz edilen altı gazeteden (Milliyet, Radikal, Sabah, Zaman, Cumhuriyet,
Posta) yalnızca üçünde, (Milliyet, Sabah, Zaman) AKP’nin siyasal reklamları yer
almıştır. Milliyet Gazetesi’nde 6, Sabah Gazetesi’nde 16, Zaman Gazetesi’nde 15
olmak üzere toplamda 37 siyasal reklam yayımlanmıştır. En fazla siyasal reklam %
43.2 ile Sabah gazetesinde yer alırken, onu % 40.5 ile Zaman gazetesi takip etmiş,
AKP’nin siyasal reklamları en az Milliyet gazetesinde %16.2 oranıyla yer almıştır.
66
3.4.2.2. Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Haftanın Durumu
Reklamın Yayımlandığı Haftanın Durumu
Sayı
1. Hafta
2. Hafta
3. Hafta
4. Hafta
Total
5
6
7
19
37
Yüzde
13,5
16,2
18,9
51,4
100,0
Geçerli
Yüzde
13,5
16,2
18,9
51,4
100,0
Toplamlı
Yüzde
13,5
29,7
48,6
100,0
AKP gazete siyasal reklamlarını 20.06.2007 tarihinde yayınlatmaya başlamış,
seçimden bir gün önce 21.07.2007 tarihinde ise son gazete siyasal reklamını
yayımlatmıştır. Bu tarihler arasında toplamda 37 reklam yayımlanmıştır. Reklamların
yayımlandığı
günler
arasındaki
sıklığın
seçim
gününe
yaklaştıkça
arttığı
görülmektedir.
Reklamın yayınlandığı haftanın durumu incelendiğinde 1. Hafta 5, 2. Hafta,
6, 3. Hafta 7 ve 4. Hafta 19 siyasal reklam yayımlanmıştır. Reklamların seçim
haftasına doğru sıklaştığı görülmektedir. İlk hafta siyasal reklamların %13.5’i, 2.
hafta %16.2’si, 3. hafta %18.9’u, 4. hafta %51.4’ü yayımlanmıştır. Toplamda
yayımlanan reklamların yarısından fazlasının son hafta yayımlandığı dikkati
çekmektedir. Seçimlere ilgisinin arttığı, kararsız seçmenin karar anının yaklaştığı
seçim haftasında reklamlar sıklaştırılmıştır. Bu yolla seçmen karar verme aşamasında
ikna edilmeye çalışılmıştır.
67
3.4.2.3. Siyasal Reklamın Haftalara Göre Gazetelerde Kullanım Oranı
Reklamın Yayımlandığı Haftanın Durumu
Milliyet
Reklamın
Yayımlandığı
Haftanın
Durumu
1. Hafta
2. Hafta
3. Hafta
4. Hafta
Toplam
1
20,0%
16,7%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
5
26,3%
83,3%
13,5%
6
16,2%
100,0%
16,2%
Gazeteler
Sabah
2
40,0%
12,5%
5,4%
3
50,0%
18,8%
8,1%
4
57,1%
25,0%
10,8%
7
36,8%
43,8%
18,9%
16
43,2%
100,0%
43,2%
Zaman
2
40,0%
13,3%
5,4%
3
50,0%
20,0%
8,1%
3
42,9%
20,0%
8,1%
7
36,8%
46,7%
18,9%
15
40,5%
100,0%
40,5%
Toplam
5
100,0%
13,5%
13,5%
6
100,0%
16,2%
16,2%
7
100,0%
18,9%
18,9%
19
100,0%
51,4%
51,4%
37
100,0%
100,0%
100,0%
Gazetelere göre haftalık yayımlanan siyasal reklamlara baktığımızda; İlk
hafta Milliyet’te 1 reklam yayımlanmış ve 4. Haftaya kadar başka reklam
yayımlanmamış, son hafta 5 reklam yayımlanmıştır. Milliyet gazetesinde yayımlanan
toplam reklamların %83.3’ü son hafta yayımlanmıştır. Sabah gazetesinde ilk
haftadan son haftaya doğru reklam sayısında artış gözlenmektedir. Aynı orantısal
artış 3. hafta hariç Zaman gazetesi için de söylenebilir. Sabah gazetesinde
yayımlanan toplam reklamların %43.2’si son hafta yayımlanırken, Zaman
gazetesinde çıkan toplam reklamların %46.7’si son hafta yayımlanmıştır. Zaman
gazetesinde 2. ve 3. hafta eşit oranda reklam yayımlanmıştır.
68
3.4.2.4. Gazete Siyasal Reklam Türleri
Gazete Siyasal Reklamın Türü
Sayı
Pozitif Reklam
Negatif Reklam
Toplam
26
11
37
Yüzde
70,3
29,7
100,0
Geçerli
Yüzde
70,3
29,7
100,0
Toplamlı
Yüzde
70,3
100,0
Pozitif reklamlara daha çok ağırlık verdiği gözlenen AKP 26 pozitif, 11
negatif siyasal reklam yayımlamıştır. Toplam reklamların %70.3’ünü pozitif siyasal
reklamlar oluştururken, %29.7’sini negatif siyasal reklamlar oluşturmaktadır. Seçim
kampanyası sürecinde özellikle iktidar partilerince daha çok tercih edilen pozitif
reklamlar iktidar partisi olan AKP tarafından da tercih edilmiştir. Siyasi ve ekonomik
kriz ortamında hükümeti devralan AKP, iktidar olduğu dönemde, ekonomik alanda,
siyasal alanda yakaladığı olumlu havayı reklamlarına da taşımak istemiş ve pozitif
reklamlara ağırlık vermiştir. Ayrıca AKP’nin devlet politikasında olan güven ve
istikrar, birlik ve beraberlik teması, insanlara moral aşılama eğilimi en iyi pozitif
reklamlarda kendini gösterebilmektedir.
69
3.4.2.5. Gazete Siyasal Reklam Türünün Haftalara Göre Gazetelerde Kullanım
Oranı
Reklamın Yayımlandığı Haftanın Durumu
Reklamın Yayımlandığı 1. Hafta
Haftanın Durumu
2. Hafta
3. Hafta
4. Hafta
Toplam
Gazete Siyasal Reklamın
Türü
Negatif
Pozitif Reklam
Reklam
5
0
100,0%
,0%
19,2%
,0%
13,5%
,0%
6
0
100,0%
,0%
23,1%
,0%
16,2%
,0%
5
2
71,4%
28,6%
19,2%
18,2%
13,5%
5,4%
10
9
52,6%
47,4%
38,5%
81,8%
27,0%
24,3%
26
11
70,3%
29,7%
100,0%
100,0%
70,3%
29,7%
Toplam
5
100,0%
13,5%
13,5%
6
100,0%
16,2%
16,2%
7
100,0%
18,9%
18,9%
19
100,0%
51,4%
51,4%
37
100,0%
100,0%
100,0%
Veriler incelendiğinde, ilk hafta ve 3. hafta, eşit miktarda, 5 adet pozitif
reklam yayımlanırken, 2. hafta 6 pozitif reklam yayımlanmıştır. Pozitif reklamlar en
fazla son hafta yayımlanmıştır. Toplamda yayımlanan pozitif reklamların yüzde
38.5’i son hafta yayımlanmıştır. İlk iki hafta negatif reklam yayımlanmamıştır. 3.
hafta 2 negatif reklam yayımlanırken son hafta 9 negatif reklam yayımlanmıştır.
Yayımlanan negatif siyasal reklamların %81.8 son hafta yayımlanmıştır. İktidar
partisi olan AKP negatif siyasal reklamın ikna konusundaki üstünlüğünden
faydalanmak için seçim kampanyasının son haftasına girildiğinde negatif
reklamlarını arttırmıştır. Seçimin yapılacağı son hafta, negatif reklamların dikkat
çekme, vurgulama ve akılda kalma gücünden faydalanılmaya çalışılmıştır. Böylece
özellikle kararsız seçmenler negatif reklam yoluyla uyarılmaya ve kararsız
seçmenlerin dikkatleri parti üzerine çekilmeye çalışılmıştır.
70
3.4.2.6. Negatif Reklam Türü
Negatif Reklam Türü
Sayı
,00
İmalı Karşılaştırma
Toplam
Yüzde
70,3
29,7
100,0
26
11
37
Geçerli
Yüzde
70,3
29,7
100,0
Toplamlı
Yüzde
70,3
100,0
AKP; doğrudan saldırı, doğrudan karşılaştırma, imalı karşılaştırma şeklinde
incelediğimiz negatif reklam türlerinden sadece imalı karşılaştırma türünü
kullanmıştır. Yayımlanan negatif reklamların %100’ü imalı karşılaştırma negatif
reklam türüdür. AKP; 2007 seçim kampanyasının genelinde oluşturmaya çalıştığı
olumlu ve güvenli atmosferi devam ettirmeye çalışmış ve aynı zamanda negatif
reklamın etki ve ikna gücünden yaralanmak istemiştir. Bunun için çatışma ve
atışmadan uzak olumlu bir hava içinde çıkarımlar sunmayı amaçlayan imalı
karşılaştırma negatif reklam türünü tercih etmiştir.
3.4.2.7. Siyasal Reklam Mesaj Stratejisi
Siyasal Reklam Mesaj Stratejisi
Sayı
Konu Reklamı
İmaj Reklamı
Toplam
20
17
37
Yüzde
54,1
45,9
100,0
Geçerli
Yüzde
54,1
45,9
100,0
Toplamlı
Yüzde
54,1
100,0
AKP gazete siyasal reklam mesaj stratejisinde %54.1 oranında konu
reklamlarına ağırlık vermiştir. İmaj reklamlarına ise %45.9 oranında yer vermiştir.
Toplamda 20 konu reklamı yayımlanırken, 17 imaj reklamı yayımlanmıştır.
Neredeyse Cumhuriyet Tarihi’nin tamamında seçmeni etkileyen ve günümüzde de
etkilemeye devam eden imaj ağırlıklı söylemler-reklamlar ile özellikle son
seçimlerde kendisini gösteren ve etkisi her seçimde artan konu odaklı söylemlerreklamlar AKP tarafından eşit şekilde kullanılmaya çalışılmıştır. Özellikle son
seçimlerde
etkisi
daha
iyi
anlaşılan
konu
reklamlarına
ağırlık
verildiği
71
gözlenmektedir. Konu reklamlarında, konuya getirilen çözümler ile seçmen ikna
edilmeye çalışılmaktadır.
3.4.2.8. İmaj Reklam Stratejisi
İmaj Reklam Stratejisi
Sayı
,00
Lider + Parti İmajı
Toplam
Yüzde
54,1
45,9
100,0
20
17
37
Geçerli
Yüzde
54,1
45,9
100,0
Toplamlı
Yüzde
54,1
100,0
Yayımlanan 17 imaj reklamının tamamı lider + parti imaj reklam stratejisi
üzerine oturtulmuştur. Lider imajı ve parti imajı tek başına kullanılmamıştır. Burada
AKP liderinin kamuoyunda oluşturduğu güçlü imajdan faydalanılmak istenmiş ve bu
olumlu imajın, henüz yeni olan, partiye de transfer edilmesi için lider ve parti birlikte
kullanılarak lider + parti imajı oluşturulmaya çalışılmıştır.
3.4.2.9. Siyasal Reklamlarda Ön Plana Çıkan Konular
Siyasal Reklamın Konusu
6
3
7
2
4
2
3
4
2
2
Yüzde
16,2
8,1
18,9
5,4
10,8
5,4
8,1
10,8
5,4
5,4
Geçerli
Yüzde
16,2
8,1
18,9
5,4
10,8
5,4
8,1
10,8
5,4
5,4
2
5,4
5,4
37
100,0
100,0
Sayı
Ekonomi
Eğitim
Birden Fazla Konu
Milli Bütünlük
Güven ve İstikrar
Ulaşım
Sağlık
Demokratik Haklar
Uluslararası İlişkiler
Konut Sorunu
Cumhurbaşkanlığı
Seçimi
Total
Toplamlı
Yüzde
16,2
24,3
43,2
48,6
59,5
64,9
73,0
83,8
89,2
94,6
100,0
72
Siyasal reklamlarda AKP 11 farklı konuya değinmiştir. Ekonomi ile ilgili 6,
demokratik haklarla 4, güven ve istikrarla 4, eğitimle 3, sağlıkla 3, Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle 2, konut sorunuyla 2, uluslararası ilişkilerle 2, ulaşımla 2, milli bütünlükle
2, ve birden fazla konunun yer aldığı 7 siyasal reklam bulunmaktadır. Siyasal
reklamlarda birden fazla konunun olduğu reklamlara % 18.9 oranında ağırlık
verildiği gözlenmektedir. Milli bütünlük, ulaşım, uluslararası ilişkiler, konut sorunu,
cumhurbaşkanlığı seçimine eşit oranda %5.4 ağırlık verildiği görülmektedir. Eğitim
ve sağlığa % 8.1, demokratik haklar, güven ve istikrar konularına %10.8, ekonomiye
%16.2 oranında yer verilmiştir. Konular her seçim dönemde karşılaştığımız konuları
içermekte, yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimi yeni gündemde olan, hatta 2007 Genel
Seçimleri’nin erkene alınmasına neden olan farklı bir konu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
3.4.2.10. Siyasal Reklamların Gazete Sayfalarındaki Konumu
Siyasal Reklamın Konumu
Sayı
Tam Sayfa
İki Sayfa
Sol Alt
Sağ Alt
Toplam
26
2
4
5
37
Yüzde
70,3
5,4
10,8
13,5
100,0
Geçerli
Yüzde
70,3
5,4
10,8
13,5
100,0
Toplamlı
Yüzde
70,3
75,7
86,5
100,0
Gazete siyasal reklamlarının 26’sı tam sayfa olarak yayımlanmıştır.
Reklamların 4 tanesi sol alt köşede yayımlanırken, 5’i sağ alt köşede yayımlanmıştır.
İki sayfalı 2 reklam yayımlanmıştır.
Gazete siyasal reklamlarının çoğunluğu %70.3 oranında tam sayfa olarak
yayımlanmıştır. Sağ altta yayımlanan reklamlar %13.5’i, sol altta yayımlanan
reklamlar %10.8’i oluştururken iki sayfalı reklamlar toplam reklamların sadece
%5.4’ünü oluşturmaktadır.
73
3.4.2.11. Gazetelere Göre Siyasal Reklamın Konumu
Gazetelere Göre Siyasal Reklamın Konumu
Milliyet
Siyasal
Reklamın
Konumu
Tam Sayfa
İki Sayfa
Sol Alt
Sağ Alt
Toplam
5
19,2%
83,3%
13,5%
0
,0%
,0%
,0%
1
25,0%
16,7%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
6
16,2%
100,0%
16,2%
Gazeteler
Sabah
11
42,3%
68,8%
29,7%
1
50,0%
6,3%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
4
80,0%
25,0%
10,8%
16
43,2%
100,0%
43,2%
Zaman
10
38,5%
66,7%
27,0%
1
50,0%
6,7%
2,7%
3
75,0%
20,0%
8,1%
1
20,0%
6,7%
2,7%
15
40,5%
100,0%
40,5%
Toplam
26
100,0%
70,3%
70,3%
2
100,0%
5,4%
5,4%
4
100,0%
10,8%
10,8%
5
100,0%
13,5%
13,5%
37
100,0%
100,0%
100,0%
Gazetelere göre siyasal reklamların konumu incelendiğinde Milliyet
gazetesinde 5 tam sayfa, Sabah gazetesinde 11 tam sayfa, Zaman gazetesinde 10 tam
sayfa ilan yayımlanmıştır. İki sayfalı ilan Sabah ve Zaman gazetelerinde 1 defa
yayımlanırken, Milliyet gazetesinde buna yer verilmemiştir. Milliyet gazetesinde sağ
alt köşede reklam yayımlanmazken, bir reklam sol alt köşede yayımlanmıştır. Sabah
gazetesinde sol alt köşede reklam yayımlanmazken, 4 reklam sağ alt köşede
yayımlanmıştır. Zaman gazetesinde sol alt köşede üç reklam yayımlanırken, sağ alt
köşede bir reklam yayımlanmıştır. Milliyet gazetesinde yayımlanan reklamların
%83.3 tam sayfa olarak yayımlanırken, Sabah Gazetesi’nde yayımlanan reklamların
%68.8’i ve Zaman gazetesinde yayımlanan reklamların ise %66.7’si tam sayfa olarak
yayımlanmıştır.
74
3.4.2.12. Siyasal Reklamın Renk Durumu
Siyasal Reklamın Renk Durumu
Sayı
Renkli
37
Geçerli
Yüzde
100,0
Yüzde
100,0
Toplamlı
Yüzde
100,0
Gazetelerde yayımlanan 37 siyasal reklamın tamamı da renkli olarak
yayımlanmıştır.
3.4.2.13. Siyasal Reklamlarda Fotoğraf Kullanımı
Siyasal Reklamın Fotoğraf Kullanımı
Sayı
Var
Gazetelerde
37
Yüzde
100,0
yayımlanan
siyasal
Geçerli
Yüzde
100,0
reklamların
Toplamlı
Yüzde
100,0
%100’ünde
fotoğraf
kullanılmıştır.
3.4.2.14. Siyasal Reklamlarda Kullanılan Resim Türü
Siyasal Reklamda Kullanılan Resim Türü
Sayı
Fotoğraf
Gazetelerde
kullanılmıştır.
37
yayımlanan
Yüzde
100,0
37
siyasal
Geçerli
Yüzde
100,0
reklamın
Toplamlı
Yüzde
100,0
tamamında
fotoğraf
75
3.4.2.15. Siyasal Reklamlarda Slogan ve Amblem Kullanımı
Siyasal Reklamda Amblem ve Slogan Kullanımı
Sayı
Amblem ve Slogan Var
Amblem ve Slogan Yok
Toplam
35
2
37
Yüzde
94,6
5,4
100,0
Geçerli
Yüzde
94,6
5,4
100,0
Toplamlı
Yüzde
94,6
100,0
Siyasal reklamların 35’inde amblem ve slogan kullanılırken 2 reklamda
amblem ve slogan görülmemektedir. Yayımlanan siyasal reklamların %94.6’sında
amblem ve slogan kullanılırken %5.4’ünde kullanılmamıştır.
3.4.2.16. Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Sayfa
Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Sayfa
2
1
1
7
6
2
1
4
6
4
2
1
Yüzde
5,4
2,7
2,7
18,9
16,2
5,4
2,7
10,8
16,2
10,8
5,4
2,7
Geçerli
Yüzde
5,4
2,7
2,7
18,9
16,2
5,4
2,7
10,8
16,2
10,8
5,4
2,7
37
100,0
100,0
Sayı
3,00
4,00
5,00
7,00
9,00
16,00
29,00
30,00
32,00
34,00
36,00
40,00
Topla
m
Toplamlı
Yüzde
5,4
8,1
10,8
29,7
45,9
51,4
54,1
64,9
81,1
91,9
97,3
100,0
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasal reklamları gazetelerde 3, 4, 5, 7, 9, 16,
29, 30, 32, 34, 36 ve 40. sayfalarda yayımlanmıştır. Reklamların çoğunluğu %18.9
oranında 7. sayfada yayımlanmıştır. %5.4’ü 3, 16 ve 36. sayfalarda yayımlanmıştır.
76
%2.7’si 4, 5, 29 ve 40. sayfalarda yayımlanmıştır. %16.2’si 9 ve 32. sayfada,
%10.8’si 30 ve 34. sayfalarda yayımlanmıştır.
3.4.2.17. Gazetelere Göre Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Sayfa
Siyasal Reklamın Gazetede Yayımlandığı Sayfa
Milliyet
Siyasal
Reklamın
Gazetede
Yayımlandığı
Sayfa
3,00
4,00
5,00
7,00
9,00
16,00
29,00
30,00
32,00
34,00
36,00
40,00
Toplam
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
1
16,7%
16,7%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
1
100,0%
16,7%
2,7%
3
75,0%
50,0%
8,1%
0
,0%
,0%
,0%
1
25,0%
16,7%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
6
16,2%
100,0%
16,2%
Gazeteler
Sabah
0
,0%
,0%
,0%
1
100,0%
6,3%
2,7%
1
100,0%
6,3%
2,7%
3
42,9%
18,8%
8,1%
4
66,7%
25,0%
10,8%
1
50,0%
6,3%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
1
25,0%
6,3%
2,7%
4
66,7%
25,0%
10,8%
1
25,0%
6,3%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
16
43,2%
100,0%
43,2%
Zaman
2
100,0%
13,3%
5,4%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
4
57,1%
26,7%
10,8%
1
16,7%
6,7%
2,7%
1
50,0%
6,7%
2,7%
0
,0%
,0%
,0%
0
,0%
,0%
,0%
2
33,3%
13,3%
5,4%
2
50,0%
13,3%
5,4%
2
100,0%
13,3%
5,4%
1
100,0%
6,7%
2,7%
15
40,5%
100,0%
40,5%
Toplam
2
100,0%
5,4%
5,4%
1
100,0%
2,7%
2,7%
1
100,0%
2,7%
2,7%
7
100,0%
18,9%
18,9%
6
100,0%
16,2%
16,2%
2
100,0%
5,4%
5,4%
1
100,0%
2,7%
2,7%
4
100,0%
10,8%
10,8%
6
100,0%
16,2%
16,2%
4
100,0%
10,8%
10,8%
2
100,0%
5,4%
5,4%
1
100,0%
2,7%
2,7%
37
100,0%
100,0%
100,0%
77
Milliyet gazetesinde yayımlanan siyasal reklamlarda 9, 29, 30 ve 34. sayfalar
kullanılmıştır. Sabah gazetesinde yayımlanan reklamlarda 4, 5, 7, 9, 16, 30, 32 ve 34.
sayfalar kullanılırken Zaman gazetesinde 3, 7, 9, 16, 32, 34, 36 ve 40. sayfalar
kullanılmıştır. Milliyet gazetesinde en fazla reklam, 3 adet, 30. sayfada
yayımlanırken, Sabah gazetesinde en fazla reklam, 4’er adet, 9 ve 32. sayfalarda
yayımlanmıştır. Zaman gazetesinde ise en fazla reklam, 4 adet, 7. sayfada
yayımlanmıştır.
3.4.3. Siyasal Reklamların Niteliksel Analizi
AKP 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel Seçimleri’nde ekonomi, eğitim,
milli bütünlük, güven ve istikrar, ulaşım, sağlık, demokratik haklar, uluslararası
ilişkiler, konut sorunu, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi farklı konularda gazetelerde
siyasal reklam yayımlatmıştır.
AKP’nin gazete siyasal reklamları bir bütün olarak değerlendirildiğinde ana
slogan olarak “Durmak Yok Yola Devam” başlığı tercih edilmiştir. Alt slogan olarak
2002 genel seçimlerinden beri kullanılan “Her Şey Türkiye İçin!” sloganı
geliştirilmiş, harfler stilize edilerek ayyıldıza dönüştürülmüş milliyetçi duygular
görselleştirilmiştir. Gazete siyasal reklamlarının büyük çoğunluğunda, Recep Tayyip
Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy fotoğrafı kullanılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan’ın
arkasında toplumun değişik kesiminden insanların görüntüsü bulunmaktadır. Bu
fotoğrafla, birlik ve beraberlik mesajı görsel olarak desteklenmiştir. Recep Tayyip
Erdoğan’ın toplumun değişik kesiminden insanların yer aldığı görüntünün önünde
yürürken çekilmiş boy fotoğrafının kullanılması, Recep Tayyip Erdoğan’ın lider ve
öncü olarak algılanmasına yardımcı olma niteliğindedir.
Kullanılan bir diğer görsel ise AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy
pusulasıdır. Neredeyse reklamların tamamına yakınında sağ alt köşede bu görseli
görmek mümkündür. AKP’nin siyasal reklamlarında öne çıkan diğer bir unsur da,
tüm siyasal reklamların altında partinin internet adresinin yer almasıdır. Bu sayede
internet kullanıcılarına ulaşılmak ve internet ortamında siyasal iletişim sürecini
78
devam ettirmek hedeflenmiştir. Gazete siyasal reklam metinlerinde her kesimden
insanın anlayacağı sade bir dil kullanılmıştır. Metinlerde birlik beraberlik ve özellikle
biz ifadesi dikkati çekmektedir.
Çalışmanın bu bölümü siyasal reklamda işlenen konuların analizi üzerinden
gerçekleştirilecektir. AKP’nin siyasal reklamlarında temel olarak 10 tema ön plana
çıkmıştır.
3.4.3.1. Ekonomi İle İlgili Söylemler
AKP’nin ekonomi ile ilgili altı siyasal reklamı bulunmaktadır. Altı reklamın
tamamı da negatif reklam türündedir. Reklamlar; Milliyet, Sabah ve Zaman
gazetelerinde ikişer defa yayımlanmıştır.
Ekonomiyle ilgili reklamlarda iki farklı çalışma hazırlanmıştır. İlk çalışmada
(Bkz., Ek-3.3) “Güven ve İstikrar İçinde Durmak Yok Yola Devam” sloganına yer
verilmiştir. “Siz Kime Oy Veriyorsunuz?” başlığıyla seçmenleri düşünmeye sevk
etmekte ve sonrasında; “Türkiye’yi krize sürükleyenlere mi…” sorusunu sorarak
koalisyon Hükümetlerine ve özellikle son koalisyon hükümetinde DSP’nin başını
çektiği MHP ve ANAP partilerine gönderme yapılmıştır. Türkiye’yi yetmiş sente
muhtaç edenlere mi…” ifadeleriyle, 12 Eylül 1980 darbesinden önce memleketi
yöneten Adalet Partisi ve sonrasında onun yerine kurulan ve uzun yıllar Türkiye’yi
yönetmiş olan DYP’ye gönderme yapılmıştır.
İkinci çalışma ise (Bkz., Ek-3.2) “Birlik ve Beraberlik İçinde Durmak Yola
Devam” sloganıyla verilmiştir. “Siz Kime Oy Veriyorsunuz?” başlığı yine
kullanılmış ve sonrasında; “22 bankayı hortumlayıp 50 milyon Dolar zararla hazineyi
boşaltanlara mı?” sorusuyla, 28 Şubat sonrası kurulan koalisyon hükümetlerine bir
gönderme yapılmıştır. Devamında gelen, “Milletin iradesini yok sayanlara mı?”
cümlesiyle de; cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde halk seçime girilsin dediği halde
seçime girmeyen, AKP ve CHP’den ayrılarak ANAP ve DYP’ye geçen ve Gül’ün
cumhurbaşkanlığı seçilmesi döneminde son anda meclise girmekten vazgeçenlere ve
28 Şubat Sürecinde DYP ve ANAP’ın politikalarına atıfta bulunulmuştur.
79
Her iki çalışmada da; Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy
fotoğrafının
arkasında
toplumun
değişik
kesiminden
insanların
görüntüsü
bulunmaktadır. İlanın sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy
pusulası yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır.
Ayrıca partinin site adresi de çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.2. Demokratik Haklarla İlgili Söylemler
Demokratik haklarla ilgili iki farklı çalışma yapılmış toplamda dört reklam
yayımlanmıştır. Hazırlanan pozitif reklamlar, birbirini takip eden günlerde Sabah ve
Zaman gazetelerinde yayımlanmıştır.
“Kadın-erkek eşitliği ve istihdamında önemli yasal düzenlemeler yaptık.
Kadınlarımıza karşı her türlü ayırımcılıkla mücadele ettik. Kız çocuklarımızın
eğitimini temel önceliğimiz olarak gördük… Ev kadınlarımızın ürettiği ürünlerin
satışından elde ettikleri gelirleri vergiden muaf tuttuk. Ürünlerin pazarlanabilmesi
için gerekli ortam ve kolaylık sağladık…” şeklinde ifadelerin yer aldığı, “Önce
İnsan, Önce Kadınlarımız” başlığıyla sunulan pozitif siyasal reklamda (Bkz., Ek-2.8)
kadınlara yönelik yapılan olumlu icraatlardan bahsedilerek kadın seçmenlerin ve bu
konuya duyarlı olan seçmenlerin sempatisi kazanılmaya çalışılmaktadır.
AKP Avrupa Birliği müktesebatıyla uyum çerçevesinde, kadının toplumsal
hayattaki yerini iyileştirmek için, önceki koalisyon hükümeti döneminde Medeni
Kanun’da yapılan önemli yasal değişiklikleri devam ettirmiş, kadın hakları ve kadınerkek eşitliği alanında bir dizi önemli yasal düzenleme yapmıştır. Anayasa’nın 10.
Maddesinde “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklinde bir değişiklik yapılarak devletin bu
konudaki yükümlülüğün altı çizilmiş, 90. Maddenin son fıkrasına bir cümle
eklenerek temel hak ve özgürlükler alanında uluslar arası anlaşmaların ulusal hukuka
üstünlüğü kabul edilmiştir. Böylece, Türkiye’nin 1985 yılında imzaladığı Birleşmiş
Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Engellenmesi Sözleşmesi
hükümlerinin iç hukukta hayata geçirilmesi sağlanmıştır. AKP iktidarı döneminde
80
kadının durumunu iyileştirmek için yapılan değişikliklerden bazıları şunlardır (Tür
ve Çıtak, 2009:614-615-618): Aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmak üzere
“aile mahkemelerinin kurulması”na dair kanun kabul edilmiş, çalışan kadınlar için
ücretli doğum izni süresi 16 haftaya çıkartılmış, daha önceki Ceza Kanunu’nda
tecavüze uğrayan kadının kendisine saldırıda bulunan kişiyle evlenmesi durumunda
suçun ortadan kalkacağına dair olan hüküm kaldırılmış ve evlenmenin suçu ortadan
kaldırmayacağı kabul edilmiş ve yeni Belediye Kanunu ile Büyükşehir Belediyeleri
ve nüfusu 50.000’i geçen belediyelere kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açma
bir görev olarak yüklenmiştir.
İkinci çalışma ise (Bkz., Ek-2.7) “Özürlülerimiz İçin Engelsiz Türkiye” üst
başlığını taşımaktadır. Söz konusu reklamda “Özürlüler Kanunu’nu çıkardık. İlk
defa, özürlülerimize karşı yapılan ayrımcı uygulamalara ceza hükmü getirdik.
Özürlülerimiz istihdamını artırmak amacıyla, özel sektörde çalışan özürlülerin sosyal
sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesini sağladık…” gibi ifadeler yer
almaktadır. Özürlülere yönelik yapılan çalışmaları anlatarak özürlü seçmenlerde ve
bu konuya duyarlı olan seçmenlerde lider + parti imajı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Her iki çalışmada da “Güven ve İstikrar İçinde Durmak Yok Yola Devam”
sloganı kullanılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy fotoğrafının
arkasında toplumun değişik kesiminden insanların görüntüsü bulunmaktadır. İlanın
sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan Recep Tayyip
Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası yer
almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır. Ayrıca
partinin site adresi de çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.3. Güven ve İstikrarla İlgili Söylemler
“Güçlü İktidar Güçlü Türkiye” ana başlığını taşıyan pozitif reklam türünde
(Bkz., Ek-2.11); “4.5 yılda Türkiye’yi parlak bir geleceğe taşıdık. Daha fazlasını
birlikte başarmak için sizden, daha güçlü bir yetki istiyoruz…” denilerek
seçmenlerden güven ve istikrar için AKP’yi tercih etmeleri istenmektedir. AKP,
“Daha güçlü bir yetki isteyerek” siyasi ve ekonomik istikrarın koalisyon
81
hükümetlerince olamayacağını ön plana çıkarmaktadır. Bu reklam Milliyet, Sabah ve
Zaman gazetelerinde aynı gün yayımlanmıştır.
Muhalif söylem geliştiren partiler ise; bu söylemi sadece bir slogan olarak
değerlendirmekte,
gerçeği
yansıtmadığını
söylemektedirler.
Cumhuriyet
kazanımlarının özelleştirmeyle elden gittiğine vurgu yapılmaktadır. Devlet
yatırımlarının kesildiğinin ve özelleştirmeyle önemli devlet kuruluşlarının özel
sektöre aktarıldığının altı çizilmektedir. Güven ve istikrarın olabilmesi için devletin
teşvik etmesi, yeni yatırımlar yapması gerektiği fakat bunun gerçekleşmediği
belirtilmektedir. Her ne kadar ekonomi düzelse de özelleştirme yolu ile az kişiyle çok
iş mantığının ortaya çıktığı ve bunun da işsizliği arttırdığı vurgulanmaktadır.
Aynı konuyu içeren diğer bir çalışma ise (Bkz., Ek-2.5)
“Ankara’da
Oturmadık Açılıştan Açılışa Koşuyoruz” başlığıyla verilen ve sadece Sabah
gazetesinde yayımlanan reklamdır. Reklamın gövde metninde; “İş başına gelirken
milletimize
bir
söz
verdik;
Ankara’ya
hapsolmayacağız,
masa
başına
oturmayacağız… Seçimden seçime kapınızı çalmadık, her gün milletimizle birlikte
olduk, her ilimize en az iki defa gittik…” ifadeleri “Güven ve İstikrar İçinde Durmak
Yok Yola Devam” sloganıyla desteklenip geçmiş dönemde yapılan çalışmalardan
bahsedilip lider + parti imajı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Her iki çalışmada da; Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy
fotoğrafının
arkasında
toplumun
değişik
kesiminden
insanların
görüntüsü
bulunmaktadır. İlanın sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy
pusulası yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır.
Ayrıca partinin site adresi de çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.4. Eğitim İle İlgili Söylemler
Eğitimle ilgili olarak Milliyet, Sabah ve Zaman gazetelerinde birer siyasal
reklam yayımlanmıştır. Eğitimle ilgili iki farklı çalışma hazırlanmıştır.
82
Hazırlanan ilk çalışma (Bkz., Ek-2.4), “Eğitimde Sınıf Atladık” başlığını
içeren reklamın gövde metninde; “Bütçeden eğitime Cumhuriyet tarihinin en büyük
payını ayırdık. Okul öncesi eğitim oranını %11’den %25’e çıkardık. 110 bir yeni
derslik yaptık. Öğrencilerimize 412 milyon ücretsiz ders kitabı dağıttık. Haydi Kızlar
Okula Kampanyası’yla, okula gidemeyen 250 bin kız çocuğumuzu okullarına
kavuşturduk…” sözleri yer almaktadır. Pozitif reklam türünün görüldüğü ilanda
geçmiş dönemde yapılan icraatlar anlatılıp parti + lider imajı oluşturulmaya
çalışılmıştır. Ayrıca “Hedef: 30 kişilik sınıflar, Avrupa standartlarında eğitim”
ifadeleriyle de ileriye dönük vaatlerde bulunulmaktadır.
Çalışmada Recep Tayyip Erdoğan’ın sağ elini hafif açtığı ve yüzünü “Daha
da güçlü bir TÜRKİYE için Durmak Yok Yola Devam” sloganına döndüğü omuzdan
çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. Bu çalışma Sabah ve Zaman gazetelerinde
kullanılmıştır.
İkinci çalışmada ise (Bkz., Ek-2.1), “Gençliğin Umudu Olduk” ana başlığı
bulunmaktadır. Başlığın devamında; “Gençlerimiz için 39 yeni üniversite kurduk.
2002 yılında 45 YTL olan ve üniversiteli gençlerimize verilen kredi ve burs tutarını,
2007’de 150 YTL’ye çıkardık. Başvuran her gencimize kredi veya burs verdik. Orta
öğretim kurumlarında okuyan gençlerimize ücretsiz ders kitabı dağıttık…” gibi
ifadelere yer verilmiştir. Önceki dönemde yapılan icraatların bahsedildiği bu pozitif
reklam türünde olumlu bir imaj oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışma Milliyet
gazetesinde tam sayfa olarak kullanılmıştır.
Çalışmada görsel destekleyici olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken
çekilmiş boy fotoğrafının arkasında toplumun değişik kesiminden insanların
görüntüsü bulunmaktadır. “Güven ve İstikrar İçinde Durmak Yola Devam” sloganı
kullanılmıştır.
Her iki çalışmanın da sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve
Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı
olduğu oy pusulası yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer
almaktadır. Ayrıca partinin site adresi de çalışmanın altında belirtilmiştir.
83
3.4.3.5. Sağlıkla İlgili Söylemler
Sağlıkla ilgili aynı tasarıma sahip üç ilan Milliyet, Sabah ve Zaman
gazetelerinde aynı gün yayımlanmıştır. “Sağlıkta Yeni Çağ Açtık” sloganıyla
sunulan pozitif reklam (Bkz., Ek-2.3); “Sağlıkta dönüşüm programını başlattık.
SSK’lı, Yeşil Kart’lı, Bağ-Kur’lu ayrımın kaldırdık. Tüm hastaneleri birleştirdik…”
ifadeleriyle AKP gerçekleştirmiş olduğu icraatlardan bahsetmekte ve “Hedef:
Türkiye genelinde Aile Hekimliği” sözüyle de bir vaatte bulunmaktadır. Bu şeklide
lider + parti imajı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
AKP hükümetinin iş başına geldiğinden bu yana en çok mevzuat değişikliği
yaptığı alanlardan biri de sağlık alanıdır. Sağlık alanında önemli problem teşkil eden;
sağlık kuruluşu ayrımı, ilaçların eczanelerden alınma süreçleri, bebek ölümlerindeki
fazla oran, hastane ve eczanelerdeki yığılmalar, yeşil kart sıkıntısı gibi sağlıktaki
temel sorunlarda değişikliklere gidilerek bu sorunların önüne geçilmeye çalışılmıştır.
AKP siyasal reklamında “sağlıkta yeniçağ açtık” ifadesine bu sebeple vurgu
yapmaktadır.
Sağlıktaki tüm bu gelişmeleri destekleyecek ve yeni faydalar sağlayacak olan
aile hekimliği uygulamasına da ileriye dönük gerçekleştirilmesi düşünülen bir plan
olarak siyasal reklamlarda sunulmuştur. Bu yolla seçmenin beğenisi kazanılmaya
çalışılmıştır. Çünkü aile hekimliği uygulaması; hasta bilgilerinin yakinen takip
edilmesi, hastalıkların daha doğru teşhis edilmesi, tüm sağlık bilgilerinin bir yerde
toplanması ve bu sayede gereksiz yere ilaç yazılmaması ve ilaç israfının önüne
geçilmesi, hastayla ilgilenecek hastayı tanıyan özel bir doktorun olması gibi hastaya
daha bir çok fayda sağlayacaktır. Bu sayede sağlık kuruluşlarında yığılmanın önüne
geçilmiş olunacak ve devletin sağlık sektöründeki yükü-masrafı azaltılacaktır. Fakat
bu süreçlerde muhalefetin eleştirdiği olumsuz yönler de bulunmaktadır.
Çalışmada Recep Tayyip Erdoğan’ın sağ elini kaldırıp selam verdiği ve
yüzünü “Daha da güçlü bir TÜRKİYE için Durmak Yok Yola Devam” sloganına
döndüğü omuzdan çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. Ayrıca ilanın sağ alt
kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan Recep Tayyip
84
Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası yer
almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır. Partinin site
adresi çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.6. Milli Bütünlükle İlgili Söylemler
Milli bütünlükle ilgili Sabah ve Zaman gazetelerinde aynı tarihte, aynı
görsellerle toplam iki pozitif siyasal reklam yayımlanmıştır.
“Türkiye, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” başlıklarının
kullanıldığı
reklamda
(Bkz.,
Ek-2.10)
“Bizim
gök
kubbemiz,
Türkiye
Cumhuriyeti’dir. Bu gök kubbe altında birlik ve beraberliğimiz her şeyin üstündedir.
Farklılıklarımız ortak değerlerimizde birleşmeye mani değildir. Atatürk, aziz
milletimizin
her
bir
ferdini,
Türkiye
Cumhuriyeti
vatandaşlığı
temelinde
birleştirmiştir…” şeklinde ifadelerle milli birlik ve bütünlüğe vurgu yapılmıştır. Sözü
geçen birlik ve bütünlüğün, güven ve istikrarın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında
AKP’yle gerçekleştirilebileceği vurgusu yapılmış, “Güven ve İstikrar İçinde Durmak
Yok Yola Devam” sloganıyla bu düşünce desteklenmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy fotoğrafının arkasında
toplumun değişik kesiminden insanların görüntüsü bu çalışmada da yer almaktadır.
İlanın sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan Recep
Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası yer
almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır. Partinin site
adresi çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.7. Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle İlgili Söylemler
AKP seçim stratejinde farklı olarak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de yer
vermiştir. Sabah ve Zaman gazetelerinde “Ak Parti Oradaydı! Muhalefet
Neredeydi?” başlıklı iki sayfalık birer reklam yayımlanmıştır (Bkz., Ek-3.4).
Cumhurbaşkanı seçim süreci AKP’nin muhalefet grupla çatışmasına sahne
olmuştur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayını Abdullah Gül
olarak açıklaması muhalefet cephesinde tepkiyle karşılanmıştır. “Cumhuriyet
85
Mitingleri”nde Cumhurbaşkanlığı seçiminde laiklik unsurunun önemine vurgu
yapılmıştır. 27 Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde
laikliğin önemine vurgu yapan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laikliğin teminatı
olduğunu belirten bir açıklama yayımlanmıştır. İlanda TBMM’den çekilen bir
fotoğrafa yer verilmektedir. Fotoğrafta AKP sıralarının tamamen dolu, muhalefet
sıralarının ise boş olduğu görülmektedir. Verilmek istenen mesaj fotoğrafla
desteklenmeye çalışılmıştır.
3.4.3.8. Uluslararası İlişkilerle İlgili Söylemler
Uluslararası ilişkilerle ilgili aynı tasarımda, aynı günde Sabah ve Zaman
gazetelerinde toplam iki siyasal reklam yayımlanmıştır. Pozitif reklamın ana
başlığını, “Türkiye’yi Dünya Ligine Taşıdık” alt başlığını ise “Artık Gündemi
Belirlenen Değil, Gündem Belirleyen Bir Türkiye var” cümleleri oluşturmaktadır
(Bkz., Ek-2.13). İlanın gövde metninde ise; “Yavru Vatan KKTC bizim
dönemimizde hiçbir şey kaybetmedi ama çok şey kazandı. 20 yılda yapılan
ekonomik desteğin toplamını 4 yılda 2’ye katladık. 52 yıl aradan sonra, ilk defa
Başbakan düzeyinde Batı Trakya’yı ziyaret ettik. Dünyanın en ücra köşesindeki
soydaşlarımızla kucaklaştık. Komşularımızla ilişkilerimizi, Yurtta Sulh, Cihanda
Sulh,
ilkesiyle
sürdürdük,
düşman
üretmedik,
dost
kazandık.
Beş
yılda
komşularımızla ticari hacmimizi üç kat artırdık…” gibi ifadelere yer verilmektedir.
Yapılan icraatlardan bahsederek seçmenler üzerinde lider + parti imajı oluşturulmaya
çalışılmaktadır. “Güven ve İstikrar İçinde Durmak Yok Yola Devam” sloganıyla bu
desteklenmektedir.
AKP Hükümeti siyasal reklam başlıklarında da vurguladığı gibi; dış
politikada ve uluslararası ilişkilerde sorunların askeri teknikler ve sert yöntemlerle
değil diplomasi gibi yumuşak politika yöntemleriyle çözüleceğini savunmaktadır.
Her iki çalışmada da, Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken çekilmiş boy
fotoğrafının
arkasında
toplumun
değişik
kesiminden
insanların
görüntüsü
bulunmaktadır. İlanın sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy
86
pusulası yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır.
Ayrıca partinin site adresi de çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.9. Konut Sorunuyla İlgili Söylemler
Konut sorunuyla ilgili olarak hazırlanan pozitif reklam çalışması, Sabah ve
Zaman gazetelerinde aynı gün, aynı tasarımla yayımlanmıştır (Bkz., Ek-2.2). “Sivas
Büyüklüğünde 5 Yeni Şehir” başlığını taşıyan siyasal reklamda, “Toplu konut
seferberliğini başlattık. TOKİ ile, vatandaşlarımızı 20 yıla varan vadelerle, kira öder
gibi ev sahibi yaptık. Dar ve orta gelir grubuna yönelik 131 bin konut. Alt gelir
grubuna ve yoksullara yönelik 61 bir konut… 196 ilköğretim okulu, 41 lise, 42
anaokulu…”, “Hedef: 500 bin konut” şeklinde ifadeler yer almaktadır. Yapılan ve
yapılması
düşünülen
olumlu
çalışmalarla
seçmen
nezdinde
olumlu
imaj
oluşturulmaya çalışılmaktadır. Çalışmada “Daha da güçlü bir TÜRKİYE için
Durmak Yok Yola Devam” sloganı kullanılmıştır.
AKP, TOKİ vasıtasıyla, kira öder gibi taksit ödeyerek ev sahibi olma imkanı
sağlamıştır. Bir yerde çarpık yapılanmanın da önüne geçen bu uygulama AKP’nin
oylarını artırmasında yardımcı olmuştur. Ancak dar gelirlinin biriktirme gücünün
olmaması bu sebeple de dar gelirlide konut sorunun tam olarak çözüme
kavuşturulmaması ve TOKİ çalışmalarında Parti yandaşı firma ve kurumlar tercih
edilip ihalelerin bu kurumlara verildiği düşüncesi, AKP’nin TOKİ uygulamasında
eleştirilen yönlerini oluşturmaktadır.
Reklamda, Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzdan çekilmiş, gülümseyen bir
fotoğrafı ile verilmek istenen mesaj desteklenmektedir. Diğer çalışmalarda da olduğu
gibi ilanın sağ alt kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan
Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası
yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır. Partinin
site adresi çalışmanın altında belirtilmiştir.
87
3.4.3.10. Ulaşımla İlgili Söylemler
Ulaşımla ilgili Sabah ve Zaman gazetelerinde aynı gün, aynı tasarımda
toplam iki reklam yayımlanmıştır. “Türkiye’nin Yolunu Açtık Yol Medeniyettir”
başlıklarından oluşan pozitif reklam türünde (Bkz., Ek-2.9); “AK Parti iktidarında
Cumhuriyet tarihinin en uzun duble yolu yapıldı. AK Parti iktidarından önce yapılan
duble yollar: 4 bin 326 km. AK Parti iktidarında, sadece 4.5 yılda yapılan duble
yollar: 6 bin 600 km…” denilerek yapılan çalışmalar anlatılmakta ve ileriye dönük
“15 bir km duble yol” sözü verilmektedir. Böylece lider + parti imajı oluşturulmaya
çalışılmaktadır.
Siyasal reklamlarda sade duble yol yapımına değinilmiş fakat AKP’nin
demiryolu ağında da iyileştirmeler yaptığı, hızı tren projelerini hayata geçirmek için
çabaladığı ve hava yolu ulaşımında uçakla seyahatin lüks bir kesimin elinden çıkması
sağlanmış, bilet fiyatlarında düşüşlerle orta gelirlinin de uçakla seyahat edebilmesi
amaçlanmıştır.
Çalışmada Recep Tayyip Erdoğan’ın sağ elini kaldırıp selam verdiği ve
yüzünü “Daha da güçlü bir TÜRKİYE için Durmak Yok Yola Devam” sloganına
döndüğü omuzdan çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. Ayrıca ilanın sağ alt
kısmında AKP ismi ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan Recep Tayyip
Erdoğan’ın isminin altında EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası yer
almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin” yan sloganı sol altta yer almaktadır. Partinin site
adresi çalışmanın altında belirtilmiştir.
3.4.3.11. Diğer Temalar
Yukarıda belirtilen siyasal reklamlara ek olarak “Güven ve İstikrar İçinde
Durmak Yok Yola Devam” sloganın kullanıldığı, “5 Yılı Kaybetme Yine Kazan”,
“Siz Kime Oy Veriyorsunuz?”, “Yeni Dönemde Türkiye’yi Tutabilene Aşkolsun”
ana başlıklarına yer verilen yedi siyasal reklam çalışması daha bulanmaktadır. Sözü
edilen siyasal reklamlarda; terör, turizm, sağlık, ekonomi, tarım gibi birbirinden
bağımsız konular aynı çalışmanın içerisinde yer almaktadır (Bkz., Ek-2.6; Ek-2.12;
88
Ek-3.1). Yapılan ve yapılacak olan icraatlardan söz edilerek seçmen üzerinde lider +
parti imajı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Yedi siyasal reklamın tamamında da, Recep Tayyip Erdoğan’ın yürürken
çekilmiş boy fotoğrafının arkasında toplumun değişik kesiminden insanların
görüntüsü destekleyici görsel olarak kullanılmıştır. İlanın sağ alt kısmında AKP ismi
ve logosunun bulunduğu ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin altında
EVET mührünün basılı olduğu oy pusulası yer almaktadır. “Her Şey Türkiye İçin”
yan sloganı sol altta yer almaktadır. Ayrıca partinin site adresi de çalışmanın altında
belirtilmiştir.
3.4.4. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Seçim Bildirgesi’nin Niteliksel
Analizi
Seçim bildirgeleri siyasi partilerin vaatlerini ve mesaj stratejilerini analiz
etmede önemli bir veri sağlamaktadır. Çalışmanın bu bölümünde AKP’nin 22
Temmuz 2007 genel seçimlerinde kullandığı seçim bildirgesi ve bildirgede yer alan
on konu başlığının söylemsel analizi yapılmıştır.
22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri için AKP’nin hazırlamış olduğu seçim
bildirgesi genel olarak Parti’nin ülke sorunlarına bakış açısını ve bu sorunların
çözümüne ilişkin stratejileri ortaya koyan geçmiş dönemde yaptığı icraatlara ve
geleceğe yönelik vaatlere yer verdiği yazılı bir belge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bildirgenin genelinde demokrasi kavramına sık sık değinildiği gözlenmektedir.
Birlik ve beraberlik her fırsatta dile getirilmiştir. Negatif, saldırı niteliğinde, diğer
partileri direkt hedef alan söylemler ön plana çıkmamaktadır. Güven ve istikrar
temasına her fırsatta değinilmiştir ve elde edilen başarıların temeline güven ve
istikrar kavramı oturtulmuştur. AB’ye uyum süreci de sık sık tekrarlanan diğer bir
konudur.
233 sayfadan oluşan AKP 2007 seçim bildirgesi incelendiğinde, kapağının
çok sade olarak tasarlandığı görülmektedir. “Nice Ak Yıllara” ifadesine bildirgenin
her sayfasında, sayfanın üst şeridinde yer verilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi isim
kısaltmasının ‘AKP’ olarak değil de ‘AK Parti’ olarak yazıldığı ve bu hususa dikkat
89
edildiği çok açıktır. Mavi, turuncu ve beyaz renklerin hakim olduğu ön kapakta parti
logosu ve altında “nice AK YILLARA” temennisinin yazılı olduğu çalışma dikkat
çekmektedir. Beyaz şeritli, turuncu renkte dikine dikdörtgen çerçeve içine alınan
çalışmada yeni dönemde de, AKP’nin iktidar olma beklentisi “nice AK YILLARA”
sloganıyla desteklenmiştir. Aynı temaya değinen ve Parti’nin 2007 siyasal iletişim
kampanyasının tamamında kullanılan “Güven ve İstikrar İçinde Durmak Yok Yola
Devam” ana sloganı kapağın alt kısmında büyük harflerle ve beyaz renkte
konumlandırılmıştır. AKP hükümetiyle birlikte Türkiye’nin güven ve istikrara
kavuştuğu, buna bağlı olarak ekonomik yatırımların, kalkınmanın gerçekleştiği, iş
istihdamının sağlandığı, ülkeye huzur, refah, bolluk ve mutluluğun geldiği
düşünceleri bu ana sloganla verilmeye çalışılmış ve aynı güzelliklerin AKP’nin
seçilmesiyle devam edeceğinin vurgusu yapılmıştır.
Arka kapakta ise beyaz şeritli turuncu bir dairenin içerisine alınmış “22
Temmuz Milletin Günü” ifadesi dikkat çekmektedir. Demokrat Parti döneminden
kalan “Söz Milletindir” sloganını andıran ifadede milletin bu güne kadar sustuğu,
yaşanan bir takım olaylara kayıtsız kaldığı ancak seçim günü AKP lehine kullanacağı
oyla tüm bunlara cevap vereceği ve bu cevabı verme gücüne sahip olacağı hissi
uyandırılmaktadır. Çalışmanın oy pusulasındaki “EVET” mührünün basıldığı daireyi
andırması bu düşünceyi destekler niteliktedir. Milletin sesi olma anlamı bu şekilde
AKP’ye yüklenmeye çalışılmıştır. Arka kapağın üst kısmında yine “Güven ve
İstikrar İçinde Durmak Yok Yola Devam” sloganına yer verilmiştir. Arka kapağın alt
kısmında ise 2002 genel seçimlerinden beri kullanılan “Her Şey Türkiye İçin!”
sloganı bulunmaktadır, sloganda harfler stilize edilerek ayyıldıza dönüştürülmüş
“milliyetçi” duygulara da görsel olarak dokunulmuştur.
AKP 2007 seçim bildirgesinin giriş sayfasında Parti Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın gülümseyen bir fotoğrafı bulunmaktadır. Erdoğan’ın yakasında
bulunan dalgalı Türk Bayrağı rozetiyle yine milliyetçi duygulara seslenilmiştir.
İlerleyen sayfalarda, “Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan” unvanını ve imzasını taşıyan “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan,
90
Tek Devlet Anlayışı Siyasetimizin Özüdür” başlığıyla verilen bir sunuş bölümü
bulunmaktadır.
Sunuş bölümünde Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinde durduğu konuları şu
şekilde özetlemek mümkündür:
-
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” cümlesi koyu puntolarla
belirginleştirilmiştir. Parti, siyasetlerinin merkezinde insanın olduğu vurgusu
yapılarak amaçlarının insanı yüceltmek ve ona hizmet etmek olduğu
belirtilmiştir.
Partinin
Parti kimliği muhafazakar demokrat olarak tanımlanmaktadır.
siyaset
anlayışının
ise
toplumsal
merkez
olduğunun
altı
çizilmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, Refah Partisi kimliği olan
Milli Görüş düşüncesinin bir devamı olduğu yargısı kamuoyunda hakim bir
düşüncedir. AKP ise bunu sürekli olarak reddetmektedir. Milli Görüş
düşüncesinden AKP’nin ayrıldığı vurgusu bu tanımlarla sağlanmaya
çalışılmıştır.
-
Partinin sosyal politikası ise “millete ait olanı millete vermek”,
“kimsesizlerin kimsesi” olmak cümleleriyle özetlenmektedir.
-
“Adalet ve Kalkınma Partisi cumhuriyetin ve laikliğin
teminatıdır” şeklindeki ifadelerle cumhuriyete laikliğe vurgu yapılmaktadır.
Seçim öncesi gerçekleştirilen ve Cumhuriyet Mitingleri diye adlandırılan
mitinglerde ve bir kısım muhalif medya ve partiler tarafından da sık sık
gündeme getirilen cumhuriyet sona eriyor, laiklik elden gidiyor gibi
eleştirilere bu ifadelerle cevap verildiği görülmektedir.
-
“Amacını yitiren siyaset, istikbalini de yitirir” cümlesinden
sonra partinin amacının; Türk insanının yaşam şartlarını iyileştirmek, onur ve
saygınlığını pekiştirmek olduğuna değinilmiştir.
-
Partinin İktidar olduğu 5 yıllık dönemin tecrübesiyle yeni
kazanımlar sağladığı belirtilmiş ikinci bir 5 yıl daha talep edilmiştir.
91
Bildirgenin genel olarak içeriğine, niteliğine değinilerek; bildirgeyle alakalı
olarak,
“insanımızı
yüceltmek,
ülkemizi
kalkındırmak,
devletimizi
güçlendirmek” şeklinde bir betimlemeye gidilmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan imzasını taşıyan yazı “22 Temmuz’da Aziz
Milletimizden Yeniden Yetki İstiyoruz” istek cümlesi ve “Durmak Yok Yola
Devam”, “Her Şey Türkiye İçin” sloganlarıyla bitirilmiştir.
Seçim bildirgesinde şu ana başlıklara yer verildiği görülmektedir:
-
Demokrasi ve hukuk devleti
-
Ekonomi
-
Sosyal yapının güçlendirilmesi
-
İstihdam
-
Yapısal dönüşüm yönetimi
-
Vatandaş ve sonuç odaklı yönetim
-
Yaşam kalitesinin geliştirilmesi
-
Kültür ve sanat
-
Rekabet gücünün artırılması
-
Dış politika ve savunma
3.4.4.1. Demokrasi ve Hukuk Devleti İle İlgili Mesajlar
Adalet ve Kalkınma Partisi seçim bildirgesinde ilk olarak “Demokrasi ve
Hukuk Devleti” başlığını taşıyan konuya yer vermiştir. Konunun diğer alt başlıklarını
ise sırasıyla; yeni bir anayasa, temel hak ve özgürlükler, güçlü bir sivil toplum, adalet
ve yargı reformu, siyasetin yeniden yapılandırılması ve milli güvenlik konuları
oluşturmaktadır.
92
Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti
olduğuna vurgu yapılan bu bölümde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, demokratik,
laik ve sosyal hukuk devletinin teminatı olduğu üzerinde ısrarla durulmaktadır.
AKP bildirgesinde laiklik konusuna sık sık vurgu yapmış; “laiklik”
Anayasamızın 2. maddesindeki şekliyle “her ferdin istediği inanca ve mezhebe sahip
olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan
farklı bir muameleye tabi kılınmamasıdır” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:11) şeklinde
tanımlamıştır. Ayrıca bu bölümde “Demokrasi”, “Sosyal Devlet” ve “Hukuk
Devleti”nin tanımlarına da yer verilmiştir. AKP’nin hukuk devleti niteliğinin
güçlenmesi ve demokrasinin genişlik, derinlik kazanması istikametinde önemli
gelişmeler kaydettiğinin altı çizilmiştir. Bildirgede demokrasi kavramı şu şekilde
anlamlandırılmıştır:
Demokrasi; egemenliğin millete ait olduğu bir siyasi rejimdir.
Demokrasilerde nihai karar ve uygulama yetkisi, önceden belirlenmiş
hukuk kuralları içinde seçimle oluşturulan organ ve kurumlarındır.
Yetkisini millet iradesinden alan siyasal çoğunluğun hukuka,
anayasaya, evrensel hak ve özgürlüklere bağlı kalarak, sorumluluğunu
taşıdığı kararları alma yetkisi tartışılmaz. Ancak demokrasi bir
çoğunluk yönetimi olduğu kadar, çoğulcu bir yönetimdir.
Siyasal kararların olabilecek en geniş danışma ve uzlaşma zemininde
oluşturulması esastır. Bu uzlaşma ihtiyacı, iktidarlar için katılımcı bir
uygulamanın sürekli geliştirilmesini ve kurumlarının oluşturulmasını
gerekli kılar. Demokrasilerde iktidarlar kadar, eleştiri ve önerileriyle
yönetimi etkilemeye çalışan muhalefet kurumları da önemli ve halka
karşı sorumludur.
Demokrasi bir hak ve özgürlükler rejimidir. Bu açıdan laiklik, farklı
yaşam tarzları için özgürleştirici bir modeldir ve toplumsal barış
kuralıdır. Kimse dini inanç ve kanaatlerinden ötürü suçlanamayacağı
93
gibi, hiç kimse devletin düzenini dini inanç ve anlayışına
dayandırmaya da zorlayamaz (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:10).
Demokrasi ve hukuk devleti başlığını taşıyan bu bölümde özellikle;
-
Sivil bir uzlaşma anayasasının gerekliliğine
-
Demokrasinin ve hukuk devletinin nihai amacının, bütün temel
hak ve özgürlükleri güvence altına alarak, insanların korku ve endişeden uzak
olarak güven içinde yaşamalarını sağlamak olduğuna, bu amaçla AKP’nin
çok önemli düzenlemeler yaparak temel hak ve özgürlükler alanının
genişletildiğine,
-
Demokratik bir yönetimin hayata geçirilmesi için, sivil
toplumun güçlenmesi ve iyi yönetişim anlayışı içinde etkili bir kamuoyu
denetiminin gerekliliğine,
Partinin hukuk ve adalet anlayışının, devletin topluma ve
-
bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, felsefi düşünce ve inanç, din ve mezhep
aidiyeti gibi sebeplerle ayırım gözetmeksizin adalet içinde yaklaşmasını
sağlamak olduğuna ve bunu gerçekleştirmek için Parti’nin iktidar olduğu
dönemde yaptığı icraatlara,
siyasi
Siyasetin yeniden yapılandırılması gerektiğine ve bu sayede
partilerin
hesapları,
adayların
harcamalarına
şeffaflık
ve
denetlenebilirlik getirilebileceğine, bütün seçmenlerin siyasal yaşama etkin
katılımı ve seçmen seçilen ilişkisini güçlendirilmesinin sağlanacağına
-
Doğu ve Güneydoğu bölgelerine yapılan eğitim, sağlık, adalet,
yol, içme suyu gibi hizmetlere
-
Terörizmle mücadelede dünya kamuoyuna ülkemiz tezlerinin
kabul ettirildiğine ve milli güvenliği güçlendirmek için mücadele verildiğine,
bu mücadelenin her türlü meşru araç kullanılarak devam ettirileceğine vurgu
yapılmaktadır
94
3.4.4.2. Ekonomi İle İlgili Mesajlar
AKP’nin seçim bildirgesinde ekonomiyle ilgili söylemlere bakıldığında
liberal bir yaklaşımla karşılaşılmaktadır. Serbest piyasa ekonomisi merkezli bir
yaklaşım sergilenmektedir. Ekonomiyle ilgili bölümde; maliye politikası, kayıt dışı
ekonomik faaliyetlerin azaltılması, enflasyonla mücadele ve para politikası, finansal
hizmetler, sanayi, dış ticaret, turizm gibi yedi alt başlığa yer verilmektedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2007 seçim bildirgesinin ekonomi
bölümünde; iktidarda bulunulan süre içerisinde, ekonomi alanında başarı elde
edildiği belirtilmektedir. Bu başarının en önemli sebebi olarak da, ülkede oluşturulan
güven ortamının altı çizilmektedir;
Güveni kazanmak zordur, zaman alır. Kaybetmek ise çok çabuk olur.
AK Parti iktidarı döneminde titiz ve zahmetli bir süreçte
oluşturduğumuz ve karşılığını çarpıcı başarılar ile aldığımız bu güven
ortamının, ehil olmayan ellerde çok hızlı bir şekilde kaybedilebileceği
unutulmamalıdır.
Rekabetin yoğunlaştığı, bilgi, sermaye ve insan gücü hareketliliğin
arttığı bir dünyada, yönetimlere güven, ekonomik kararlara da temel
teşkil etmektedir (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:26).
Vatandaşlarımızın yaşam standardının artırılması için ekonomik
istikrar ve güven ortamı bir ön koşuldur. AK Parti olarak ekonomide
yakaladığımız bu başarının devam ettirilmesinin, ülkemizin uluslar
arası itibarının artırılmasındaki öneminin de bilincindeyiz (AKP
Seçim Bildirgesi, 2007:41).
Tüm bunları destekler nitelikte, ekonomik alanda birçok kazanımların ve
başarıların altına imza atıldığı ve bu başarıların yeni dönemde iktidar olunduğu
takdirde devam edeceğine ve bunu başaracak kaynağın da Türkiye olduğuna
değinilmiştir.
95
Bildirgede sosyal yapının güçlendirilmesinden sonra en uzun ikinci bölüm
olan ve “Ekonomi” başlığını taşıyan bu bölümde; AKP’nin ekonomi politikasının
“şeffaflık”, “süreklilik”, “tutarlılık ve öngörülebilirlik” ilkelerine dayandığı
belirtilmektedir.
“Kayıp Yıllar” başlığı altında önceki hükümetler döneminde yapılan ekonomi
alanındaki olumsuz icraatlardan bahsedilmektedir:
Verimsiz koalisyon yapıları, dar bir çerçevede halktan kopuk olarak
yürütülen siyaset ve kısır çekişmeler ile geçen 1990’lı yıllar, tam
anlamıyla ülkemizin kayıp yılları olmuştur. 1994, 1999 ve nihayet
2001 krizi ile anılan bu yıllar; büyümenin durduğu, enflasyonun,
faizlerin ve borç yükünün hızla yükseldiği, işsizliğin arttığı, rant
ekonomisi ve yolsuzlukların makro dengeleri sarsacak boyutlara
yükseldiği, gençlerimiz başta olmak üzere halkımızın geleceğe dair
umutlarını kaybettiği, uluslar arası alanda itibarımızın yitirildiği bir
dönem olmuştur (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:30).
Duygusal ve milli meselelere baskı yapılarak metnin etki gücü arttırılmaya
çalışılmaktadır. 2002 yılı ise siyaset ve ekonomi tarihinin dönüm noktası olarak
nitelendirilmektedir. “AK Parti iktidarı göreve başladıktan hemen sonra siyasi
istikrar hızla güçlenmiş, seçimlerden önce tüm ayrıntılarıyla ilan etmiş olduğu çok
kapsamlı bir ekonomik programı uygulamaya başlamıştır” (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:30).
Sağlıklı ve işleyen piyasa ekonomisinin ancak güçlü ve yerleşik bir
demokratik temel üzerinde inşa edilebileceği ve bu politikanın amacının insanların
refah ve mutluluğunu artırmak olduğunun vurgusu yapılmaktadır:
Sağlıklı ve işleyen bir piyasa ekonomisi, güçlü ve yerleşik bir
demokratik temel üzerinde inşa edilebilir. Temel hakların korunuyor
olması, temel özgürlüklere saygı duyulması, hukuk devletinin bütün
kuralları ve kurumları ile varlığı, sürdürülebilir bir ekonomik
kalkınmanın ana dinamiğini oluşturur. Bu gerçeği başından itibaren
96
gören
Partimiz,
başarıyla
uyguladığı
ekonomik
programını
demokratikleşme çabaları ile bütünleştirmiş ve bu iki süreci birbirini
tamamlayan bileşenler olarak kabul etmiştir (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:28).
Ekonomi bölümünde, rekabet ortamının iyileştirilmesinde en önemli
konulardan birisinin, devletin mal ve hizmet üretiminden çekilmesi, düzenleme ve
denetleme fonksiyonlarına ağırlık vermesi olarak değerlendirilmiştir. Özelleştirme
icraatlarıyla eleştirilen Adalet ve Kalkınma Partisi bu çerçevede, özelleştirme
uygulamalarını sadece kamu için bir gelir kaynağı olarak görmemekte, üretimdeki
verimliliğin ve istihdamın artmasını sağlayacak önemli bir politika aracı olarak
değerlendirmektedir.
Özelleştirme politikaları nedeniyle eleştirilen AKP bu konuya seçim
bildirgesinde fazla yer vermemiş, konu bir-iki paragrafla geçiştirilmiştir.
1985-2002 arasında yapılan özelleştirme tutarı sadece 8 milyar dolar
iken 2003 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirme toplam 30.6
milyar dolara ulaşmıştır. Böylece kamunun ekonomideki ağırlığı
azaltılırken özel sektörün rolü artırılmıştır. Devletin bir çok sektörde
üretim ve ticaretten çekilmesi, serbest piyasa ekonomisini gelişmesine
imkan sağlamıştır (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:34)
Yukarıdaki metinle özelleştirmenin önemi, gerekliliği ve kazanımlarına vurgu
yapılarak AKP’nin özelleştirmede ne denli haklı olduğu belirtilmiştir.
Önceki dönemlerden kalan çok sıfırlı paralara atıfta bulunularak AKP
iktidarının paraya, Türk parasına itibar kazandırdığının altı çizilmiştir: “AK Parti
iktidarı Türk parasına itibarını yeniden kazandırmış, başarılı bir operasyonla liradan
altı sıfır atılmıştır. Yeni Türk Lirası artık hem halkımızın hem de uluslar arası
yatırımcıların güvendiği bir para birimidir” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:32).
Önceki dönemlerde yaşanan ekonomik krizlere bir gönderme yapılarak iktidar
olunduğu dönemde özel sektörün yatırım harcamalarının reel olarak yüzde 154 artış
gösterdiği vurgulanmıştır.
97
Ekonomik büyüme, güçlenme ve kalkınmanın reel sektörle mümkün
olunacağı belirtilen bildirgede, bu gelişimin sağlanması için reel istikrara ağırlık
verilerek, iş imkanları oluşturularak, halkın, firmaların ve devletin ekonomik
güvenlik ve savunma sistemini güçlendirerek gerçekleştirileceği belirtilmiştir.
Bildirgede 2013 ve 2023 yılı ekonomik hedeflerine de yer verilmiştir. Ayrıca kamu
alanında da yapılacak yatırımlara ve bu yatırımların AB’ye uyum yönündeki
amaçların gerçekleştirilmesinde etkili olacağı belirtilmiştir.
AKP’nin özel sektöre verdiği önem bildirgede de çok belirgin bir şekilde
ortaya konulmaktadır. AKP’nin sanayi politikasıyla ilgili temel hedefini şu cümleler
açıklamaktadır: “Rekabet gücümüzü verimlilik ve teknolojik yenilik ekseninde
artırmak, özel sektör öncülüğünde dışa dönük bir yapı içinde sürdürülebilir
kalkınmayı sağlamaktır. Bu hedefe, piyasa koşullarında ve taraf olduğumuz uluslar
arası anlaşmaları gözeterek ulaşacağız” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:52).
Ek olarak bildirgede, enflasyonun tek haneli rakamlara indirileceği sözünün
tutulduğu, faiz oranlarının da tek haneli rakamlara indirileceği ve kamu borcunun
milli gelire oranını aşağılara tek haneli rakamlara çekileceği vaat edilmektedir:
Enflasyonu tek haneli seviyelere getirmekle yetinemeyiz. Yeni
dönemde hedefimiz fiyat istikrarını sağlayıp kalıcı hale getirmektir.
Ekonominin genelindeki fiyat artışları iktisadi kararlar alınırken ihmal
edilebilir seviyelere kalıcı olarak ininceye kadar bu mücadeleye
devam edeceğiz. Bunu gerçekleştirirken operasyonel bağımsızlığını
koruyacağımız
Merkez
Bankasına,
uygulayacağımız
maliye
politikamızla destek vereceğiz. Ayrıca, gerek makro düzeydeki
yapısal reformlar gerekse mal ve özellikle hizmetler sektöründe
rekabeti artırıcı mikro reformlar yoluyla enflasyonun düşük tek haneli
seviyelere inmesi için çalışacağız (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:48).
Bildirgede dış ticaretle ilgili olarak, aktif dışa açılma politikasına ağırlık
verileceği belirtilmiştir. Geçtiğimiz dönemdeki ithalat ve ihracattaki artışın altı
çizilmiş, 2013 ve 2023 yılları için yeni hedefler konulmuştur. “Ülkemiz dış ticaretini,
98
ihracatta girişimcilik, yenilikçilik ve rekabetçilik; ithalatta ise uluslararası kurallara
bağlı ve yerli üreticilerimizin rekabet gücünü artırmasını sağlayacak bir yapı
temelinde gelişmesini amaçlıyoruz” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:55).
AKP döneminde turizmin hızla büyüdüğünün altı çizilmiştir. Bu büyümeyi
gerçekleştirmek için tarihi ve kültürel potansiyellerin en iyi şekilde değerlendirilip
turizm hizmetine sunulduğu ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık verildiği belirtilmiştir:
Artan
turizm
gelirlerimizde
uyguladığımız
aktif
tanıtım
politikalarımızın önemli etkisi olmuştur. 2002 yılında 49 ülkede
reklam kampanyası uygulanırken, 2006 yılında bu sayıyı 76’ya
yükselttik. Çok sayıda turizm ve seyahat fuarına iştirak ettik. Ayrıca,
ilk defa 2006 yılında iç turizme yönelik tanıtım kampanyaları
düzenledik. Faaliyetlerimize büyük ivme kattığını düşündüğümüz
kamu özel sektör iş birliği ile yürütülen reklam kampanyalarına, tüm
hızıyla devam ediyoruz (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:58).
3.4.4.3. Sosyal Yapının Güçlendirilmesi İle İlgili Mesajlar
Bildirgede “Güçlü Türkiye için güçlü birey, güçlü aile, güçlü toplum”
sloganının yer aldığı, sosyal yapının güçlendirilmesi adlı başlık bildirgenin en uzun
kısmını oluşturmaktadır. En fazla alt başlık da yine bu bölümde kullanılmıştır.
Bölümün alt başlıkları şu şekildedir:
-
Eğitim
-
Sağlık
-
Çalışma Hayatı
-
Sosyal Güvenlik
-
Sosyal Yardım ve Dayanışma
-
Aile, Kadın, Çocuklar ve Yaşlılar
99
-
Gençlik
-
Özürlüler
-
Huzur ve Asayiş
-
Din Hizmetleri
Bildirgenin genelinde sürekli olarak vurgulanan insan merkezli iş yapma bu
bölümde de karşımıza çıkmaktadır. Sosyal devlet ilkesini “Halka hizmet Hakka
hizmettir” anlayışıyla birleştiren AKP sosyal hizmete daha fazla kaynak ayırmaya
azami gayret gösterdiklerine bildirgede yer vermektedir.
AKP, sosyal yapının güçlendirilmesine yönelik verdikleri önemin neticesi
olarak; eğitimde kaynak ve desteklerin arttığına, okullaşma oranının ve eğitim
kalitesinin iyileştiğine, daha fazla ve daha adil sağlık hizmetinin getirildiğine, sosyal
yardım ve hizmetlerin daha ilkeli, daha geniş kesimlere ulaştığına değinmektedir.
Bütün vatandaşların genel sağlık sigortası şemsiyesine kavuşacağı, hayat standardını
yükseltecek sosyal harcamalara daha fazla kaynak ayrılacağı, gelir dağılımının daha
dengeli olacağı, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin daha çağdaş bir kimlik kazanacağı
vaatleri ön plana çıkmaktadır.
Eğitimle ilgili olarak; bilgisayarlı özel bilişim sınıflarının oluşturulduğu, ilk
defa ilköğretim ve ortaöğretimde ücretsiz ders kitabı verilmesi uygulamasının
başlatıldığı belirtilmiş mesleki eğitime ve yükseköğrenime verilen önemin altı
çizilmiştir:
AK Parti iktidarı, göreve geldiği günden başlayarak, eğitimin en temel
sorunları olarak gördüğü alt yapı, erişim ve kalite sorunlarının üzerine
ısrarla gitmiştir. Bu çerçevede, insan kaynağı niteliğinin yükseltilmesi
ve beşeri sermayemizin çağdaş standartlara ulaştırılması amacıyla
iktidarımız döneminde, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi yüzde 186
oranında artırılmıştır. Önümüzdeki dönemde de kamu harcamalarında
en büyük pay eğitime ayrılacaktır (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:64).
100
Eğitimle ilgili olarak ileriye dönük hedefler de belirlenmiştir:
Önümüzdeki dönemde 2013 hedefi olarak ilköğretimde %100,
mesleki ve teknik eğitim dahil olmak üzere ortaöğretimde %90
okullaşmayı gerçekleştireceğiz. 2023 yılındaysa zorunlu eğitimi
kademeli olarak 12 yıla çıkarmak ve ortaöğretimde okullaşmada
%100’e ulaşmak hedefimizdir (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:68).
Son dönemde kamuoyunu da zaman zaman meşgul eden mesleki eğitime de
yer veren AKP seçim bildirgesinde; “AK Parti hızlı teknolojik değişim, uluslararası
bütünleşme, artan rekabet ve bilgi ekonomisinin gelecek ihtiyaçlarını dikkate alan bir
mesleki eğitim sistemini organize etmekte kararlıdır” (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:71) şeklindeki ifadelerle konuya verilen önemin altı çizilmiştir.
Sağlıkla ilgili olarak yine sosyal devlet anlayışına vurgu yapılmaktadır.
Sağlık sektöründeki farklı uygulamaların kaldırıldığına, SSK hastalarının ilaçlarını
anlaşmalı serbest eczanelerden alabilme imkanının sağlandığına, yatan hastaların ilaç
ve tıbbi malzeme ihtiyaçlarının artık hastaneler tarafından karşılandığına değinilmiş
ve aile hekimliğinin bütün ülkeye yaygınlaştırılacağının sözü verilmiştir.
Çalışma hayatına de yer verilen bildirgede konuyla ilgili metinde;
Her alanda olduğu gibi, çalışma hayatı konusunda da Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı güven ve istikrar getirmiştir. Gerek hızlı
kalkınma iddiamız gerekse sosyal dayanışmayı öne çıkaran adalet
anlayışımız, çalışma hayatıyla yakından ilişkilidir. Çalışma hayatında
tüm taraflar arasında akılcı bir dengenin kurulmasını hedefledik.
Çalışanlarımızın haklarının ve işletmelerimizin rekabet gücünün
korunduğu bir çalışma hayatının geliştirilmesi için çalıştık. Sosyal
barışın korunması ve geliştirilmesini, sağlıklı ve uzun soluklu bir
kalkınma sürecinin olmazsa olmaz koşulları arasında görüyoruz (AKP
Seçim Bildirgesi, 2007:83) ifadelerine yer verilmiştir.
101
Güven ve istikrar temaları ön plana çıkarılmış çalışma hayatındaki
iyileşmelerin temelinde bu kavramların olduğu vurgulanmıştır.
Muhafazakar
olarak
nitelendirilen
AKP’nin
din
hizmetleriyle
ilgili
söylemlerinde ise; Diyanet İşleri Başkanlığı’nı konumlandırma şekli dikkat
çekmektedir:
İktidarımız döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü siyasi görüş
ve düşünüşün dışında kalarak dinin birleştirici ve bütünleştirici
özelliğini, din kurumunun saygınlığını öne çıkarmış ve toplumun
bütün kesimlerinin ortak kabul ve teveccühüne mazhar olmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığı, din hizmetlerini yürütürken mezhep, anlayış
ve uygulama ayrımı yapmadan toplumdaki farklılıkları ülkemizin
zenginliği görerek herkese eşit mesafede durmuş ve vatandaşlık
esasına göre hizmet sunmuştur (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:112).
Daha birçok sosyal konuya değinilen bildirgenin bu bölümünde genel olarak,
AKP’nin sosyal politikalara daha fazla ağırlık vermeye kararlı olunduğunun mesajı
verilmektedir.
3.4.4.4. İstihdam İle İlgili Mesajlar
Bildirgede, üç alt başlıktan oluşan istihdam konusuyla ilgili olarak kısa bir
bölüm oluşturulmuştur.
İşgücü üzerindeki yüklerin azaltılması, mesleki eğitim-işgücü piyasası
ilişkisinin güçlendirilmesi, aktif işgücü programları şeklinde başlıkların yer aldığı
istihdam bölümünde; 2003-2006 yıllarında tarım dışı sektörde AB-25 ülkeleri içinde
İspanya’dan sonra en fazla istihdam oluşturan ülke olunduğu belirtilmiştir. Geçmiş
dönemdeki hükümetlere gönderme yapılarak devralınan işsiz sayısının azaltıldığına,
artan 4 milyon nüfusa rağmen yeni işsiz oluşturulmadığına dikkat çekilmek
istenmiştir:
102
2002 öncesinin verimsiz koalisyon yapıları ve kötü yönetimin
oluşturduğu sosyal çöküntü, hükümetimizin gerçekçi, çok yönlü ve
uzun soluklu politikaları ile kontrol altına alınmış ve aşılmıştır.
Sağladığımız güven ve istikrar ile hızlı, yüksek ve sürdürülebilir bir
büyüme gerçekleştirilmiş, geçmiş krizlerin açtığı yaralar sarılmıştır.
Üretimi ve istihdamı destekleyen bir anlayış içinde; kapsamlı bir
teşvik yasası uygulanmaya konmuş, istihdam oluşturmanın dinamiği
olan yatırımlar canlandırılmış, üretime dönük kapasite kullanım
oranları artırılmıştır. Laf değil, iş üretilmiştir (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:116).
Güven ve istikrar temasına burada da değinilmekte ve elde edilen başarının
kaynağı olarak gösterilmektedir.
3.4.4.5. Yapısal Dönüşümün Yönetimi İle İlgili Mesajlar
Kırsal kalkınma, tarım ve hayvancılık, küçük ve orta ölçekli işletmeler ile
esnaf ve sanatkarlar, geleneksel sektörlerin rekabetçi yapıya kavuşturulması, bölgesel
gelişme ve mekansal planlama şeklinde beş alt başlıktan oluşan “yapısal dönüşümün
yönetimi” başlığını taşıyan beşinci bölümde; kırsal kesim, esnaf ve sanatkarların,
KOBİ’lerin, geleneksel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin Türkiye’nin gelişip
kalkınmasında önemli görevler üstlendiği ve üstleneceği vurgulanarak, çağın
gereklerine
göre
yapılması
gereken
yardım,
destek
ve
düzenlemelerin
gerçekleştirileceği ve bu konularla ilgili projeler anlatılmaktadır:
Adalet ve Kalkınma Partisi bu bilinç ve anlayış içinde; kırsal kesim,
esnaf ve sanatkarlarımız, KOBİ’ler, geleneksel sektörlerde faaliyet
gösteren işletmelerimiz başta olmak üzere, yaşanan hızlı değişim
sürecinden en fazla etkilenen kesimlerin sorunlarını sahiplenerek,
güçlü ve büyük Türkiye’mizin imarında bu kesimlerin aktif rol
almalarını sağlayacaktır.
103
Kırsal alanda yaşayan çiftçimizden büyük kentlerimizde faaliyet
gösteren işletmelere kadar tüm kesimlerimizin, “sosyal devlet”
anlayışımızı göz ardı etmeden rekabet güçlerini artırmak, dünya ile
etkileşimlerini
sağlamak
ve
ülkemizi
bir
refah
toplumuna
dönüştürmek temel hedefimizdir (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:126).
Bu başlık altında göze çarpan diğer bir nokta tarım ve hayvancılıkla ilgili
bölümdür. Tarım ve hayvancılık kısmına oldukça geniş yer verildiği görülmektedir.
Temel tarım ürünlerinde kendine yeterlik politikası üzerinde durulmaktadır.
Türkiye’nin tarımda dünya ile rekabet edip, dünya piyasalarında liderlik yarışına
katılacağı vaadinde bulunulmaktadır. Hayvancılığın da rekabet edebilir bir yapıya
kavuşmasını sağlayacak bazı çözümlere de bildirgede yer verilmektedir.
Hayati önem olarak addettiği tarım sektörüne yönelik çözümlerin başında
tarım strateji belgesi ve tarım çerçeve kanununa değinmiştir:
Tarım sektörümüzün rekabet gücünü artırmak, sürdürülebilir bir
yapıya kavuşturmak ve orta vade de uygulayacağımız politikaları net
olarak ortaya koymak için iktidarımız, Tarım Stratejisi Belgesi’ni
hazırlamış ve Tarım Çerçeve Kanunu’nu çıkarmıştır.
Tarım Kanununda kapsamlı bir yaklaşımla biyolojik çeşitlilik, genetik
kaynakların
korunması
ve
biyogüvenliğin
sağlanması,
ürün
konseyleri, sözleşmeli üretim, tarım havzaları ve kırsal kalkınma
hizmetleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir (AKP Seçim
Bildirgesi, 2007:129).
3.4.4.6. Vatandaş ve Sonuç Odaklı Yönetim İle İlgili Mesajlar
“İnsan-vatandaş” odaklı yönetim-hizmet anlayışına neredeyse bildirgenin
tamamında yer verilmiştir. Bu kısımda da konuyla ilgili olarak ayrı bir başlık
oluşturulmuş ve “sonuç odaklı” kavramı konuya ilave edilmiştir.
“Sorun üreten değil, sorun çözen bir yönetim” başlığının yer aldığı bölümde
ilk göze çarpan nokta “Devlet, millete hizmet için vardır” (AKP Seçim Bildirgesi,
104
2007:150) deyişidir. Muasır medeniyetler seviyesini yakalamanın, vatandaşa daha
güler yüzlü, etkin ve kaliteli hizmet sunmakla gerçekleşebileceği belirtilmektedir.
“Şeffaf yönetime” sürekli vurgu yapılan bölümde bunu destekleyecek şekilde; bilgi
edinme kanunun çıkarıldığına, iç denetim ve strateji geliştirme gibi uygulamaların
zorunlu hale getirildiğine değinilmiştir.
Bölümde diğer göze çarpan noktalar ise; çözüm üretmeye dayalı iyi
yönetişim, etkin bir merkezi idare, yerel yönetimlerin verimli ve etkin hale
getirilmesi, kamu etik anlayışın geliştirilmesi, bürokrasinin azaltılarak güler yüzlü
devlet imajının oluşturulması, kamu hizmetlerinin seri olarak görülmesi için e-Devlet
projesinin gerçekleştirilmesi şeklinde sıralanan aynı zamanda alt başlıkları oluşturan
konulardır.
Türk toplumu tarafından sürekli eleştirilen katı ve kapalı bürokrasiye de
değinilen bölümde; Parti’nin konuyla ilgili olumlu adımlar attığına ve halkı ihtiyaç
ve isteklerine duyarlı, halkı ile etkileşim içerisinde olunan şeffaf yönetime doğru
önemli açılımlar yapıldığı belirtilmektedir:
Vatandaşa sunulan hizmetlerde bürokratik işlemlerin azaltılması ve
hizmet
kalitesinin
artırılması,
AK
Parti
siyasetinin
temel
vurgularından biridir. Bize göre, kamu yönetiminin temel amacı,
vatandaşın, vatandaşlık haklarını eksiksiz olarak kullanmasını
kolaylaştırmaktır.
Bunun için ‘mevzuat kirliliğinin’ giderilmesi, bürokratik işlem ve
süreçlerin
kolaylaştırılması
kadar
kamu
görevlilerinin
hizmet
sunmakla görevli olduğumuz vatandaşlarımıza kolaylaştırıcı ve güler
yüzlü tutum sergilemesi de büyük önem arz etmektedir.
Sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hizmetleri gibi halkın yoğun olarak
hizmet talep ettiği alanlarda bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması,
insanlara güvenen ve önem veren bir hizmet anlayışının yerleştirilmesi
için, geçen beş yıllık süre içerisinde çok ciddi mesafeler
kaydedilmiştir (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:159).
105
Medyada sık sık gündeme getirilen yolsuzlukla ilgili olarak bölümde,
“Partimiz, yolsuzluğa karşı tavizsiz olduğu gibi yolsuzluğa yol açan bütün kanalları
tıkamaktadır” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:157) ifadelerine yer verilmiştir.
Yolsuzlukla mücadeleye kararlılıkla devam edileceğinin altı çizilmektedir.
3.4.4.7. Yaşam Kalitesinin Geliştirilmesi İle İlgili Mesajlar
AKP’nin
Temmuz
2007
Genel
Seçimleri
için
hazırladığı
seçim
bildirgesindeki bölümlerden bir diğerini “Yaşam Kalitesinin Geliştirilmesi” başlığı
oluşturmaktadır. Bölümde ilk olarak “Türkiye, yaşadıkları hayattan memnun insanlar
ile sağlıklı ve güvenli çevreye sahip bir ülke olacaktır” (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:164) sözü verilmektedir. Oldukça kısa tutulan bölümde; yaşam standartlarının
yükseltilmesinden bahsedilmektedir:
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, insanımızın ve kentlerimizin
yaşam standartlarını geliştirebilmek için, hem merkezi idare olarak
hem de yerel yönetimlerde çok yönlü çalışmalarını aralıksız
sürdürmektedir.
… insanlarımızın yol, su, kanalizasyon gibi temel ihtiyaçları
ülkemizin her noktasında karşılanmaya başlanmıştır. Kırsal alanda, en
ücra yörelerde yaşayan insanımıza da yaşam kalitesini yükselten
hizmetler sunulmuştur (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:164).
Çevre ve yaşanabilir kentler ülke insanımızın temel sorunlarından birini
oluşturmaktadır. Partinin çevre konusunda yaptığı hukuki düzenlemelere de yer
verilen bölümde konuyla ilgili icraatlar anlatılmış ve geleceğe yönelik hedefler
ortaya konulmuştur: “Türkiye’yi yaşam kalitesinin artırıldığı, biyolojik çeşitliliğin
korunduğu, doğal kaynakların sürdürülebilir kalkınma yaklaşımıyla yönetildiği,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını gözeten bir ülke yapmayı
hedefliyoruz” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:170).
Toplu konut seferberliği başlığını taşıyan bölümde, “Hükümetimiz 2003
yılında başlattığı planlı kentleşme ve konut atağıyla ve yerel yönetimlerle işbirliği
106
içerisinde, Cumhuriyet tarihimizde bugüne kadar görülmemiş hızda ve kapsamda bir
çalışma başlatmıştır” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:172) denilerek toplu konutla
ilgili yapılan icraatlar vurgulanmak istenmiştir. Vurguyu güçlendirmek için de
“Cumhuriyet tarihimizde bugünü kadar görülmemiş” cümlesine yer verilmiştir.
Spor başlığı da yine bu bölümde değerlendirilmiştir. Bu alanda yapılan ve
yapılacağı sözü verilen projelerden bahsedilmiş, Türkiye’nin spor organizasyonları
ile kendini en iyi tanıtan ülkelerden biri olduğunun altı çizilmiştir.
3.4.4.8. Kültür ve Sanat İle İlgili Mesajlar
Bildirgede kültür sanatla ilgili olarak; Türk kültürünün dünya kültürleriyle
rekabet edebilir bir seviyeye ulaşması gerektiğine, bunun gerçekleştirilmesi için
gerekli çalışmaların yapılmaya devam ettiğine, Türkiye dışındaki tarih ve kültür
eserlerinin korunması ve tanıtılması için çalışmalar yapıldığına, yazma eserlerin
internet ortamına taşındığına, eve teslim kitap ve konuşan kitaplık projelerinin
faaliyete geçirildiğine değinilmiş ve ayrıca her beldeye bir kültür merkezi sözü
verilmiştir.
“Amacımız Türk kültür, sanat ve medeniyet birikimini geleneğimizden
aldığımız güç ve özgüvenle çağdaş imkanlardan yararlanarak Türk ve dünya
kamuoyunun ilgisine sunmaktadır” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:183) denilerek
Partinin konuyla ilgili hedefleri belirtilmiştir. “Bir toplumun medeniyet tasavvurunu
yansıtan kültür ve sanat eserleri, aynı zamanda toplumsal hafızanın temelini
oluşturur” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:176) yargısının yer aldığı bölümün giriş
kısmında büyük harflerle yazılan metin de aynı düşünceyi destekler niteliktedir.
3.4.4.9. Rekabet Gücünün Artırılması İle İlgili Mesajlar
Bildirgede yer alan diğer bir başlık ise “Rekabet Gücünün Artırılması”dır.
Başlık kendi içinde altı alt başlıktan oluşmaktadır:
-
Bilim, Teknoloji ve Yenilikçilik
-
Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Haberleşme
107
-
Altyapı
-
Ulaştırma
-
Enerji
-
Yatırım Ortamının İyileşmesi
Donanımlı bireyler, güçlü şirket ve kurumlar, sağlıklı altyapı gibi konuların
işlendiği bölümde; AKP iktidarı döneminde Ar-Ge’ye ayrılan kamu kaynağının dört
buçuk kat arttığı, ulusal savunma araştırmaları ve ulusal uzay araştırmaları
programlarında önemli atılımlar gerçekleştirildiği gibi bilim ve teknoloji alanında
yapılan
çalışmalardan
ve
gelecek
dönemde
iktidara
gelindiği
taktirde
gerçekleştirilecek olan projelerden bahsedilmektedir.
PTT Bank projesiyle, zarar etme noktasına gelen PTT’nin kar ettirildiğinin
altı çizilmektedir.
Alt yapı ihtiyacına ilişkin çalışmalardan ve yapılacak çalışmalardan
bahsedilmektedir.
Karayolu sektöründe önceki hükümetlere gönderme yapılarak “Yıllardır
özlemle beklenen projeler teker teker hayata geçirilmiştir” (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:197) ifadesi kullanılmıştır. Bu projelerin açılımında; Bolu Dağı tüneli, Muğla
Göcek tüneli, Karadeniz Sahil Yolu, Bursa çevre yolu gibi tamamlanan ve
tamamlanacak olan yol çalışmalarına değinilmiştir.
Demiryolu sektöründe özellikle Hızlı trene vurgu yapılmıştır. Mevcut demir
yolu sisteminin yenilenmesi, yeniden yapılanmayı sağlayacak projeler hakkında
genel değerlendirmeler yapılmıştır.
Yukarıda sayılanların dışında ayrıca havacılık, denizcilik sektörlerine de
değinilmiştir. Enerji ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konularında hükümetin
geçtiğimiz dönemdeki icraatları anlatılmıştır:
108
AK Parti iktidarında, pahalı üretim yapan mobil santrallerin üretimi
durdurulmuş, Bulgaristan’dan elektrik ithaline son verilmiş, elektrik
üretiminde önemli maliyet oluşturan doğalgaz alım fiyatında iyileşme
gerçekleştirilmiştir. Doğal gazda “al ya da öde” prensibine göre
kullanamadığımız halde bedelini ödemek zorunda kalabileceğimiz gaz
miktarının azaltılması ile elektrik üretiminde mecburi gaz tüketiminin
önüne
geçilmiştir.
Yerli
kömür
kaynaklarından
ve
hidrolik
santrallerden yapılan, elektrik üretimi artırılmış ve elektrik üretiminde
ithal girdi oranı %62’den %53’e indirilmiştir. Kayıp kaçakla ciddi bir
mücadele yapılmış, kayıp kaçak oranı önemli oranda düşürülmüştür
(AKP Seçim Bildirgesi, 2007:202).
Bütün dünyada enerji ve özellikle elektrik fiyatları hızla artarken,
yukarıda sayılan tedbirler sayesinde iktidarımız döneminde konutlarda
tüketilen elektriğe hiç zam yapılmamıştır. Ayrıca sanayide tüketilen
elektriğin fiyatında %5 indirim yapılmıştır (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:203).
3.4.4.10. Dış Politika ve Savunma İle İlgili Mesajlar
Bildirgenin son konusunu ise diğer dünya ülkeleriyle olan ilişkilerin yer
aldığı “Dış Politika ve Savunma” başlığı oluşturmaktadır.
Bölümün girişinde Türkiye’nin jeopolitik konumu ve önemine vurgu
yapıldıktan sonra, çok boyutlu bir dış politikanın gerekliliğine işaret edilmiştir. Bunu
gerçekleştirecek bir dizi öneri ve bilgi belirtilmiştir. Bu politikaların amacı “etkilenen
değil etkileyen, belirlenen değil belirleyen bir ülke” (AKP Seçim Bildirgesi,
2007:212) sözleriyle açıklanmıştır.
Komşu ülkelerle sürekli temas halinde olunmasının; problemsiz ve işbirliği
içerisinde ilişkilerin gerçekleşmesini sağladığı öne sürülmektedir.
Sürekli gündemde bulunan ve sık sık da konuyla ilgili olarak AKP’nin
eleştirildiği Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak bildirgede, “Daha önce KKTC
109
Cumhurbaşkanı sadece BM yetkilileriyle görüşebilirken izlediğimiz politikalar
neticesinde ilk defa Pakistan Cumhurbaşkanı’nın resmi davetlisi olarak bu ülkeyi
ziyaret etmiştir. AB Komisyonu Başkanı, ABD, İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa
ve Hollanda dışişleri bakanları ile resmi görüşmeler yapmıştır. KKTC daha önce
İslam Konferansı Örgütü’ne Müslüman Azınlık adı altında katılırken şimdi Kıbrıs
Türk Devleti olarak katılabilmektedir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde
KKTC iki milletvekiliyle temsil edilmektedir. Takip ettiğimiz politikalar neticesinde
KKTC ilk defa birçok ülkede ofis açmış ve buralardaki temsilcileri büyükelçilik gibi
çalışmaya başlamıştır” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:216-217)
ifadelerine yer
verilmiştir. Niteliksel olarak Kıbrıs meselesine oldukça fazla vurgu yapıldığı
görülmekte ve niceliksel olarak da Kıbrıs meselesine bildirgede ayrılan yerin fazla
olması dikkati çekmektedir.
Geçen dönemde takip ettiğimiz dinamik Kıbrıs politikası ile Türkiye
bir taraftan büyük bir psikolojik üstünlük kazanırken diğer taraftan
KKTC’nin uluslar arası meşruiyetini ve etkinliğini arttırmıştır. 2002
yılı itibarıyla Kıbrıs konusunda uluslar arası baskı altında bunalan
Türkiye,
yürüttüğümüz
aktif
politika
sonucunda,
ulusal
çıkarlarımızdan en küçük bir taviz vermeden bu baskıdan kurtulmuş
ve uluslar arası alanda büyük bir manevra kabiliyeti kazanmıştır. Bu
noktaya gelinirken Kıbrıs’ta tek bir asker çekilmemiş, bir metrekare
toprak verilmemiştir (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:216).
Yukarıdaki metinle Kıbrıs’a verilen önem ve Kıbrıs’la alakalı hassasiyetin
altı çizilmiştir.
Komşu bölgelerde yaşanan her olayın Türkiye’yi etkileyebileceği ve
buralarda da barışçıl yollarla çözümler getirilebileceği vurgulanmıştır.
Türk dünyasıyla ilgili ilişkilere yer verildiği bildirgede konunun önemi;
“AKP, Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkilerini her türlü ölçülebilir menfaatini
üstünde tarihi bir sorumluluk olarak görmektedir” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:219)
sözleriyle özetlenmektedir.
110
Bildirgenin söz konusu bölümünde diğer bir önemli vurgu da Ortadoğu ve
Irak’a yöneliktir. “AKP, Türkiye’nin tarihi sorumluluk ve tecrübelerinden
kaynaklanan ve tutarlı ilkelere dayanan kuşatıcı ve bütünleştirici bir bölge vizyonu
geliştirmiştir” (AKP Seçim Bildirgesi, 2007:221) ifadelerinin yer aldığı bölümde
bunalımların barışçıl yollarla, bölgedeki herkes için kuşatıcı bir güvenlik anlayışıyla,
kaynakların adil dağılımıyla ortak değer ve yapıların korunarak geliştirilmesiyle
çözülebileceği önerisi yer almaktadır. Ayrıca Irak’ın toprak bütünlüğünü ve birliğini
garanti altına alan, kuşatıcı bir anayasal çerçevenin oluşturulmasının gerekliliğinden
bahsedilmektedir.
Gerek medyada gerekse siyasi arena da çok fazla tartışılan Avrupa Birliği
konusu bildirgede diğer ulusal meselelerde olduğu gibi küresel ve bölgesel barış ve
düzen temellerine dayandırılmaktadır. AB’ye katılım sürecinde gelinen noktalara
değinilirken AKP’nin AB katılım sürecinden ne anladığı, “AKP, AB katılım sürecini
hem bir entegrasyon hem de Türkiye’nin siyasal, ekonomik, sosyal ve yasal
standartlarını yükselten bir yeniden yapılanma süreci olarak değerlendirmektedir”
(AKP Seçim Bildirgesi, 2007:225) sözleriyle özetlenmekte yeniden yapılanma
sürecine özellikle vurgu yapılmaktadır.
Bölümün ilerleyen kısımlarında Transatlantik ilişkilere, ABD, Asya, Afrika
ve Latin Amerika ile olan ilişkilere değinilmiş bu ilişkilerde de yine barışçıl unsurlar
dile getirilmiş, AB üyelik sürecindeki etkilerine yer verilmiştir.
Bildirgenin son kısmında savunmayla ilgili olarak da; “Türkiye’nin gücünü
her türlü şart ve coğrafyada hissettirecek, hem konvansiyonel hem de asimetrik
muharebeleri icra edebilecek, caydırıcılığı, beka kabiliyeti ve muharebe gücü yüksek
bir savunma sistemi ve gücünün oluşturulması ana hedefimiz olacaktır.” (AKP Seçim
Bildirgesi, 2007:230) ifadelerine yer verilmiştir. “Ve Yola Devam” sloganıyla
tamamlanan bildirgede AKP ikinci defa seçildiği takdirde aynı şekilde icraatlarına
devam edeceği mesajı vermektedir. Bildirgenin son sayfalarını ise “Durmak Yok
Yola Devam”, “Her Şey Türkiye İçin” sloganları doldurmaktadır.
SONUÇ
Siyasal iletişimin önemli yönlerinden birini, siyasal partilerin seçim
kampanyalarında izledikleri mesaj stratejileri oluşturmaktadır. Günümüzde seçmen
özelliklerinin değişmesi, siyasal parti sayısının artması siyasal kampanyaları farklı ve
dikkat çekici bir şekilde gerçekleştirmeyi zorunluluk haline getirmiştir. Seçmen kitle
arasından parti taraftarı sağlamak, mevcut seçmen kitlesini korumak, kararsız
seçmenlerin tercihlerini etkilemek partilerin dolayısıyla siyasal iletişimin amaçları
arasında yer almaktadır.
Siyasi partiler bu hedefleri gerçekleştirmek için çok çeşitli siyasal iletişim
yöntemleri kullanmaktadırlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 22 Temmuz 2007
Milletvekili Genel Seçimleri’nde, siyasal iletişim stratejileri değerlendirildiğinde,
hedef kitlenin niteliğine göre çeşitlenen, kapsamlı bir iletişim kampanyası karşımıza
çıkmaktadır. AKP siyasal iletişim sürecinde, verdiği vaatler ve vurguladığı konularla
güncel iç meseleler ve buna paralel gündemde olan dış meselelere ağırlık vermiş,
lider ağırlıklı reklamların yanı sıra sağlık, eğitim, ulaşım, ekonomi gibi geniş halk
kitlelerini ilgilendiren konuları ön plana çıkarmıştır. Mitingler hariç, siyasal iletişim
kampanyası çerçevesinde rakip partileri ve siyasileri direkt hedef alan negatif
söylemlerde bulunmamıştır. “Birlik ve Beraberlik” “Güven ve İstikrar” temalarına
paralel olarak pozitif bir söylemin yer aldığı seçim kampanyasında rakiplerin
saldırılarına, yine mitingler hariç, cevap verilmemiştir. AKP söylemlerinde genel
olarak AKP’den önceki dönemde ülkenin kötü yönetildiğine ve AKP iktidarı
süresince yapılan icraatlara yer vermiştir. Bu söylemler, AKP’nin 2007 seçim
kampanyasında siyasal iletişim aracı olarak kullandığı; mitinglerde, medyada,
internette, el ilanlarında, broşürlerde, şarkılarda, parti tanıtım filmlerinde, açıkhava,
gazete vb. siyasal reklamlarda, seçim bildirgesinde karşımıza çıkmaktadır. AKP
2007 seçimlerinde uyguladığı siyasal iletişim faaliyetlerinde iktidar olduğu dönemde
ülke için faydalı icraatlarda bulunduğunu ve bunun devamının gelmesi için tekrar
seçilmesi gerektiğini sürekli olarak vurgulamıştır.
2007 seçim kampanyasında AKP’nin siyasal iletişim stratejisinde ilk göze
çarpan nokta mitinglerdir. Adalet ve Kalkınma Partisi mitinglere ve yüzyüze
112
iletişime büyük bir önem vermiştir. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri olmak üzere, ülkenin dört bir yanında
verdiği mitinglerle binlerce seçmene seslenmiştir. Mitinglerde Abdullah Gül, Bülent
Arınç gibi partinin önde gelen isimleri seçmenle buluşturulmuş birlik beraberlik
mesajları verilmiştir. Mitinglerin medyada daha fazla yer almasını sağlamak için bazı
televizyon kanallarınca kısmen de olsa naklen yayınlanmaları sağlanmıştır.
Mitinglerde, iktidar olunan dönemde yapılan icraatlara ve bir kriz ortamında
devralınan ülkenin ekonomik gelişmeyle geldiği duruma vurgu yapılmıştır. AKP
mitinglerdeki söylemlerinde kendisini milletin sesi olarak nitelendirmekte ve “millet
iktidara gelecek” vurgusunu yapmaktadır. Tek başına iktidar olunacağı söylemleri de
yine mitinglerde ana tema olarak karşımıza çıkmaktadır. AKP Genel Başkanı
Erdoğan mitinglerde isimleri, şahısları ve diğer adayları direkt hedef olan negatif
söylemlere yer vermiştir. CHP ve MHP başta olmak üzere rakip partilere doğrudan
bir eleştiri söz konusudur. Rakip partilerce AKP’ye ve parti başkanına yapılan
eleştirilere mitinglerde cevap verilmiştir. Televizyonlarda canlı yayın tartışma
ortamlarından uzak durulmaya çalışılmıştır.
22 Temmuz seçimlerinde AKP açıkhava reklamlarını ise; hedef odaklı,
anlaşılır bir şekilde ve yoğun olarak kullanmıştır. Her ilde o il için yapılan icraatlar
dev duvar giydirmelerde anlatılmış ve toplamda 4.000’e yakın duvar kullanılmıştır.
Açıkhava ilanlarında geniş kitlelerin ilgisini çeken ekonomi, eğitim ve sağlık gibi
konulara ağırlık verilmiştir.
Parti, siyasal iletişimin vazgeçilmez unsurlarından biri olan reklamlarla
özellikle de basına verdiği reklamlarla seçmen kitlesine ulaşmaya çalışmıştır. Daha
fazla seçmen sayısına ulaşabilmek için AKP’nin gazete siyasal reklamlarına ağırlık
verdiği gözlenmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun 2007 seçimleriyle ilgili olarak 04/05/2007 tarihli
ve 224 sayılı kararıyla, özel radyo ve televizyonların siyasal parti ve adayların
reklamlarının yayımlayamayacağını bildirmesi gazete siyasal reklamlarını daha da
önemli hale getirmiştir.
113
AKP gazete siyasal reklamları üzerine yapılan incelemede; Milliyet, Sabah,
Radikal, Zaman, Cumhuriyet ve Posta Gazeteleri çözümlenmiştir. Radikal,
Cumhuriyet ve Posta gazetelerinde AKP siyasal reklamları yer almamıştır. AKP
siyasal reklamlarını yayımlatmak için hedeflediği seçmene göre farklı gazeteleri
seçmiştir. İncelenen gazeteler arasında en fazla reklam Sabah Gazetesi’nde
yayımlanmıştır. İkinci sırada tercih edilen gazete Zaman’dır.
Çalışmada, gazetelerde yer alan toplam 37 siyasal reklam analiz edilmiştir.
İncelenen siyasal reklamlarda, iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin,
çoğunlukla kendi icraatlarını övdüğü pozitif siyasal reklam türünü tercih ettiği
görülmektedir. AKP ilk icraat döneminde, ekonomik ve siyasal alanda yakaladığı
olumlu havayı gazete siyasal reklamlarına da taşımış ve gazetelerde yayımlanan
siyasal reklamların % 70.3’ünü pozitif siyasal reklam olarak kullanmıştır.
Gazetelere
edildiğinde
verilen
reklamların
siyasal
seçimden
reklamların
önceki
yayımlandığı
hafta
yoğun
haftalar
olarak
analiz
kullanıldığı
gözlenmektedir. Bu yolla, oy verme eyleminin gerçekleşeceği dönemde kararsız
seçmenlerin etkilenmesi ve parti lehine bir karar alması amaçlanmıştır. Aynı bulguya
negatif reklam sayısında da ulaşılmaktadır. Negatif reklamlara ilk haftalarda yer
verilmezken son haftalarda negatif reklamların sıklaştığı tespit edilmiştir. Kullanılan
negatif reklamlarda, rakip parti veya adayın kimliği açıkça ortaya konulmadan
eleştirilmiştir. AKP’nin gazetelerde yayımlanan negatif reklamlarının tamamında
imalı karşılaştırma negatif reklam türü tercih edilmiştir.
Siyasal reklam mesaj stratejisi olarak konu reklamlarına ağırlık verilmiştir.
Gazete siyasal reklamlarının % 54.1’inde konu reklamı kullanılmıştır. Yayımlanan
imaj reklamlarının tamamında ise lider + parti imajı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Konu reklamları on bir başlık altında toplanmıştır: Ekonomi, eğitim, milli bütünlük,
toplumsal gruplar, ulaşım, sağlık, demokratik haklar, uluslararası ilişkiler, konut
sorunu, cumhurbaşkanlığı seçimi ve birden fazla konunun yer aldığı reklamlar.
Birden fazla konunun yer aldığı reklamlara ağırlık verildiği dikkati çekmektedir.
İkinci sırayı ekonomi konulu reklamlar almaktadır. Toplumun tamamını ilgilendiren
114
ekonomi
konusuna
AKP
gazete
siyasal
reklamlarında
ağırlık
verildiği
gözlenmektedir.
Gazetelerde yayımlanan siyasal reklamların tamamı renkli olarak sunulmuş
ve tamamında fotoğraf kullanılmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin
yapılan iki reklam haricinde, tüm gazete siyasal reklamlarında partinin amblemi yer
almış ve reklamların tamamında slogan kullanılmıştır.
AKP gazete siyasal reklamlarında ana slogan olarak “Güven ve İstikrar
İçerisinde” “Durmak Yok Yola Devam” başlıklarını kullanmıştır. Alt slogan olarak
2002 genel seçimlerinden beri kullandığı “Her Şey Türkiye İçin!” sloganı devam
ettirilmiştir. Sloganının harfleri stilize ederek “Ü” harfi ayyıldıza dönüştürülmüş ve
milli duygulara dokunulmaya çalışılmıştır.
Çalışmada, AKP siyasal reklamlarının söylemsel analizi de yapılmıştır. AKP
siyasal reklamlarında genel olarak birlik, beraberlik, güven, istikrar ve güç
kavramlarının ön plana çıkartıldığı görülmektedir. Bu kavramlardan ve diğer
partilerden farklı olarak AKP Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini de siyasal
reklamlarına taşımıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin meclisteki
oylamaya katılmayarak Türkiye’de bir kriz ortamı oluşturduğuna yönelik düşünce
hazırlanan imalı karşılaştırma negatif reklam türüyle vurgulanmaya çalışılmıştır.
Çalışmada, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2007 seçim bildirgesinde partinin
kendisini seçmenlere nasıl sunduğu ya da sunmak istediği de incelenmiştir. Gazete
siyasal reklamlarıyla, 2007 seçim bildirgesi arasında işlenen konular ve değinilen
temalar arasında bir paralellik gözlenmektedir. Siyasal reklamlarda kullanılan birlik,
beraberlik, istikrar, güven gibi konuların bildirgede de sık sık tekrar edildiği dikkat
çekmektedir. Bildirgede parti imajının ön plana çıkarıldığı gözlenmektedir. Seçim
bildirgesinde insan hakları, demokrasi ve toplumsal değerlerin korunması gibi
temalara ağırlık verilmiş, güven ve istikrar söylemi sürekli tekrarlanmıştır.
Çoğunlukla, AKP’nin iktidar olduğu dönem içerisinde elde edilen başarılara yer
verilen bildirgede, bu başarıların temelinde güven ve istikrar olduğunun vurgusu
yapılmıştır.
115
Bildirgede; demokrasi ve hukuk devleti, ekonomi, sosyal yapının
güçlendirilmesi, istihdam, yapısal dönüşüm yönetimi, vatandaş ve sonuç odaklı
yönetim, yaşam kalitesinin geliştirilmesi, kültür ve sanat, rekabet gücünün
artırılması, dış politika gibi konular ön plana çıkarılmıştır. Bildirge çok sık dile
getirilen temalar ise; muhafazakar demokrasi, laiklik ve AB üyeliğidir. Bildirgede
Avrupa Birliği’ne dahil olma, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, başörtüsü gibi
meseleler demokrasi söylemi içerisinde ele alınmış ve AKP’nin bu konularda izlediği
politikaların bazı medya kuruluşları ve bazı siyasi aktörler tarafından eleştirilmesi, bu
konuların seçim bildirgesine taşınmasına neden olmuş ve AKP seçimler öncesinde
kamuoyunun da tartıştığı bir takım meseleleri kendi perspektifinden çerçeveleyerek
bu doğrultuda bir algılama oluşturmaya çalışmıştır.
KAYNAKÇA
Adalet ve Kalkınma Partisi Seçim Bildirgesi, Haziran 2007.
Akdoğan, Y. (2004). Ak Parti ve Muhafazakar Demokrasi, 2. Baskı, Alfa
Yayınları, İstanbul.
Akgün, B. (2002). Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler Sistemi ve Siyasal
Güven, 1. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara.
Anık, C. (2000). Siyasal İkna , 1. Baskı, Vadi Yayınları, Ankara.
Anık, C. (2005). Yarınki Siyaset, 2. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara.
Arkonaç, S. A. (2003). Psikoloji Zihin Süreçleri Bilimi, 3. Baskı, Alfa
Yayınları, İstanbul.
Atabek, Ü. (1999). “Akademik İlgi Alanı Olarak Siyasal İletişim”, Gazi
Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, S. 3, 7-13.
Avery, J. (2000). Kampanya Planlaması Reklam Temelli Pazarlama Planı, 1.
Baskı, Reklamcılık Vakfı Yayınları, İstanbul.
Aziz, A. (2003). Siyasal İletişim, 1. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara.
Balcı, Ş. (2006). Negatif Siyasal Reklamlarda İkna Edici Mesaj Stratejisi
Olarak Korku Çekiciliği Kullanımı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya.
Balcı,
Ş.
(2007a).
“Bir
Siyasal
Kültür
Yaratıcısı
Olarak
Siyasal
Toplumsallaşma ve Siyasal Toplumsallaşma Sürecinde Medyanın İşlevleri”, İletişim
ve Ötesi içinde, Arık, B. ve Şeker M. (Der.), Tablet Yayınları, Konya, 139-174.
Balcı, Ş. (2007b). “Negatif Siyasal Reklamlarda İkna Edici Mesaj Stratejisi
Olarak Korku Çekiciliği Kullanımı”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
S.17, 73-106.
117
Balcı, Ş. (2007c). “Türkiye’de Negatif Siyasal Reklamlar: 1995, 1999 ve
2002 Genel Seçimleri Üzerine Bir Analiz”, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi
Yayınları, C.4, S.4, 122-142.
Balcı, Ş. ve Bal, E. (2007). “22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde Negatif
Siyasal Reklam Kullanımı: “Partiler, Konular ve Stratejiler’”, İnternational
Symposium On Media and Politics Medya ve Siyaset içinde, Ege Üniversitesi İletişim
Fakültesi, Volume II, 904-917.
Barut, B. ve Altundağ, C. S. (2005). “Globalleşen Dünyada Bir Siyasal İkna
Unsuru Olarak Vaatler”, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, C.4, S.1,
80-90.
Başal, B. (1998). Medya Planlaması, Çantay Kitabevi, İstanbul.
Batmaz, V. (1999). “Salı Toplantıları: Siyasal İletişim”, Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, S. 3, 151-171.
Bedirhanoğlu, P. (2009). “Türkiye’de Neoliberal Otoriter Devletin AKP’li
Yüzü”, AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu içinde, Uzgel, İ. ve Duru B. (Der.),
Phoenix Yayınları, Ankara, 40-66.
Berelson, B. (1984). Content Analysis in Communications Research, Hafner
Press, New York.
Bıçakçı, İ. (2006). İletişim ve Halkla İlişkiler, 6. Baskı, Mediacat Yayınları,
İstanbul.
Bingöl, Y. ve Akgün Ş. (2005). “Demokratlıktan Muhafazakar Demokratlığa:
Demokrat Parti İle Adalet ve Kalkınma Partisinin Karşılaştırmalı Bir Analizi”,
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi (9), 1: 1-33.
Bon, G. L. (2005). Kitleler Psikolojisi, (Çev. Y. Ender), Hayat Yayınları,
İstanbul.
118
Çakır, G. E. (2008). Siyasal İletişim Kampanyaları ve Türkiye’de Siyasetin
Sterilizasyonu, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Brown, J. A. C. (1995). Beyin Yıkama ve İkna Metotları, 2. Baskı, Boğaziçi
Yayınları, İstanbul.
Cüceloğlu, D. (1997). İnsan ve Davranışı Psikolojinin Temel Kavramları, 7.
Baskı, Remzi Kitapevi, İstanbul.
Cüceloğlu, D. (2002a). İletişim Donanımları, Remzi Kitabevi, İstanbul.
Cüceloğlu, D. (2002b). Yeniden İnsan İnsana, 29. Basım, Remzi Kitabevi,
İstanbul.
Çam, E. (2000). Siyaset Bilimine Giriş, 7. Basım, Der Yayınları, İstanbul.
Devran, Y. (2004). Mesaj, Strateji ve Taktikler Siyasal Kampanya Yönetimi,
2. Baskı, Odak İletişim, İstanbul.
Doğanay, Ü. (2007). “AKP’nin Demokrasi Söylemi ve Muhafazakarlık:
Muhafazakar Demokrasiye Eleştirel Bir Bakış”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,
Sayı: 62-1, 65-88.
Erdil, T. S. (1989). “Politik Pazarlama ve Siyasi Partilerde Seçim
Kampanyaları”, Pazarlama Dünyası, Yıl:3, S.16, Temmuz-Ağustos, 33-37.
Erdoğan, İ. (2005). İletişimi Anlamak, 2. Baskı, Erk Yayınları, Ankara.
Fidan, M. (2000). Siyasette Güvenilirlik İmajı, S.Ü.İ.F Yayınları, Konya.
Garramone, G. M. (1984). “Voter Responses to Negative Political Ads”,
Journalism Quarterly, 61, 250-259.
Gerbner,G. (2005). “Kitle İletişim Araçları ve İletişim Kuramı”, Kitle İletişim
Kuramları içinde, (Der. Ve Çev. E. Mutlu), 1. Baskı, Ütopya Yayınları, Ankara, 75100.
119
Gökalp, E. (2007). “Türk Milliyetçiliği Söylem(ler)inin Spor Basınında
Yeniden İnşası (1990-2002)”, Kültür ve İletişim Dergisi, 10(2), 9-62.
Gökçe, O. (2001). İletişim Bilimine Giriş İnsanlararası İlişkilerin Sosyolojik
Bir Analizi, 3. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara.
Göksel, A. B. ve Bitirim S. (2007). “AKP ve CHP’nin Seçim Bildirgelerinin
İnternet Ortamında Temsili: Sanal Propaganda”, İnternational Symposium On Media
and Politics Medya ve Siyaset içinde, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, Volume I,
349-359.
Gülmen, Y. (1979). Türk Seçmen Davranışında Ekonomik ve Sosyal
Faktörlerin Rolü, Güryay Matbaacılık, İstanbul.
Gürbüz, İ. ve İnal, M. E. (2004). Siyasal Pazarlama: Stratejik Bir Yaklaşım,
Nobel Yayınları, İstanbul.
Gürüz, D. ve Yaylacı, G. Ö. (2004). İletişimci Gözüyle İnsan Kaynakları
Yönetimi, 1. Baskı, Mediacat Yayınları, İstanbul.
Heywood, A.
(2006). Siyaset, (Çev. B. B. Özipek), 1. Baskı, Adres
Yayınları, Ankara.
İnal, A. (1999). “Medya, Dil ve İktidar Sorunu”, Gazi Üniversitesi İletişim
Fakültesi Akademik Dergisi, S. 3, 13-37.
İnceoğlu, M. (2000). Tutum-Algı İletişim, 3. Baskı, İmaj Yayınları, İstanbul.
İnceoğlu, Y. (1998). Medya ve Toplum, Der Yayınları, İstanbul.
Johnson-Cartee, Karen S. ve Copeland, Gary A. (1991), Negative Political
Advertising Coming of Age, Lawrence Erlbaum Associates Publishers, New Jersey.
Johnson-Cartee Karen S. ve Copeland, Garry A. (1997), Inside Political
Campaigns Theory and Practice, Praeger Series in Political Communication,
London.
120
Kağıtçıbaşı, Ç. (1999). Yeni İnsan ve İnsanlar Sosyal Psikolojiye Giriş, 10.
Baskı, Evrim Yayınları, İstanbul.
Kahraman, H. B. (2007). Türk Sağı ve AKP, 1. Baskı, Agora Yayınları,
İstanbul.
Kaid, Lynda Lee (2004). “Handbook of Political Communication Research”,
Political Advertising içinde, , Kaid L. L. (Ed.), Lawrence Erlbaum Associates,
Publishers, pp, New Jersey, 155-202.
Kalender, A. (1999). “Mesaj Stratejilerinin Planlanmasında Siyasal Tutum ve
Motivasyon Ölçümlerinin Önemi”, Selçuk İletişim, Selçuk Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dergisi, C.1, S.1, 91-98.
Kalender, A. (2000). Siyasal İletişim Seçmenler ve İkna Stratejileri, Çizgi
Yayınları, Konya.
Kalender, A. (2001). “1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde Anavatan
Partisi’nin Mesaj Stratejileri”, Selçuk İletişim, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi
Dergisi, C.1, S.4, 57-76.
Kara, N. (2000). “1989-1994 Yerel Seçimlerinde Doğru Yol Partisi Gazete
Reklamlarına Negatif Siyasal Reklam Açısından Bir Bakış”, Selçuk İletişim, Selçuk
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, C.1, S.2, 127-134.
Kışlalı, A. T. (1991). Siyasal Sistemler, 1. Baskı, İmge Kitabevi, Ankara.
Kışlalı, A. T. (2002). Siyaset Bilimi, 9. Baskı, İmge Kitabevi, Ankara.
Köker, E. (1998). Politikanın İletişimi İletişimin Politikası, Vadi Yayınları,
Ankara.
Küçükkurt, M. (1987). “Zihin-Davranış İlişkisinde Mesaj Stratejisi”, Ege
Üniversitesi Basın Yayım Yüksekokulu Düşünceler Dergisi, Şubat, 43-50.
121
Küçükkurt, M. ve Can, B. (1988). “İletişimde Kaynak Faktörü ve İknaya
Katkısı” Düşünceler Dergisi, Yıl:2, S.2, Şubat, 23-39.
Lazar, J. (2001). İletişim Bilimi, (Çev. C. Anık), 1. Baskı, Vadi Yayınları,
Ankara.
McQuail, D. ve Windahl, S. (1993). İletişim Modelleri, 1. Basım, İmaj
Yayınları. Ankara.
Mısırlı, İ. (2003). Genel İletişim İlkeler-Yöntemler-Teknikler, 1. Baskı, Detay
Yayınları, Ankara.
Mutlu, E. (2008). İletişim Sözlüğü, 5. Baskı, Ayraç Yayınları, Ankara.
Niray, N. ve diğerleri. (2007). “Haber Çerçevelerinde Kurumsal ve Ampirik
Yaklaşımlar: Hürriyet, Cumhuriyet ve Zaman Gazeteleri Örneğinde 2007 Türkiye
Genel Seçimlerine Yönelik Haber Çerçevelerinin Değerlendirilmesi”, İnternational
Symposium On Media and Politics Medya ve Siyaset içinde, Ege Üniversitesi İletişim
Fakültesi, Volume II, 867-876.
Ocakoğlu, G. Ö. (2007). “AK Parti’nin Reklamları Niçin Başarılı”,
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=564558, 10.01.2009 indirildi.
Oktay, M. (2002). Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul.
Oskay, Ü. (1999). İletişimin ABC’si, 2. Baskı, Der Yayınları, İstanbul.
Özer, Ö. (1999). “Siyasal Reklamların Çözümlenmesi”, Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, S. 3, 91-112.
Özer, Ö. (2000). “Siyasal İletişim ve Basın: 1995 ve 1999 Seçimleri’nde
Çiller Haberleri”, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, C.1, S.2, 116-126.
Özerkan, Ş. ve İnceoğlu Y. (1997). İletişimde Etkileme Süreci Seçim
Kampanyalarından Örneklerle, 1. Basım, Pan Yayıncılık, İstanbul.
122
Özkan, N. (2002). Seçim Kazandıran Kampanyalar,1. Baskı, Mediacat
Yayınları, İstanbul.
Polat, C. ve diğerleri. (2004). Hedef Seçmen, Siyasal Pazarlama Yaklaşımı,
Nobel Yayınları, Ankara.
Şimşek, M. Ş. ve diğerleri. (2003). Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütlerde
Davranış, 3. Baskı, Adım Matbaacılık, Konya.
Tan, A. (2002a). Politikada Niye Kaybediyorlar? Nasıl Kazanıyorlar, 1.
Baskı, Papatya Yayınları, İstanbul.
Tan, A. (2002b), İlke ve Uygulamalarıyla Politik Pazarlama, Papatya
Yayınları, İstanbul.
Terkan, B. (2005). Gündem Belirleme Medya ve Siyasal Gündem Üzerine Bir
Çalışma, Tablet Kitabevi, Konya.
Terkan, B. (2007). “Basın ve Siyaset İlişkisinin Gündem Belirleme Modeli
Çerçevesinde Bir Analizi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Sayı: 17, 561-584.
Tokgöz, O. (1979). “Siyasal Haberleşme ve Kadın”, Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 429
Tokgöz,
O.
(1986).
“Siyasal
İletişim”,
Türkiye’de
Sosyal
Bilim
Araştırmalarının Gelişimi, 97-116.
Tokgöz, O. (1990). “Türkiye’de Siyasal Reklamcılık: Bir Örnek Olarak
Anavatan Partisi, Gazete Siyasal Reklamları”, Ankara Üniversitesi Basın Yayım
Yüksekokulu Yıllığı, 255-273.
Tokgöz, O. (1991). “Türkiye’de 1983 ve 1987 Genel Seçimlerinde Kullanılan
Siyasal Reklamlar”, Amme İdaresi Dergisi, C.24, Mart S.1, 13-27.
123
Tokgöz, O. (1999). “Gazete Siyasal Reklamları”, Gazi Üniversitesi İletişim
Fakültesi Akademik Dergisi, S. 3, 61-91.
Tokgöz, O. (2008). Siyasal İletişimi Anlamak, 1. Baskı, İmge Kitabevi
Yayınları, Ankara.
Turan, İ. (1996), Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış, 4. Basım, Der Yayınları,
İstanbul.
Tutar, H. ve diğerleri. (2005), Genel ve Teknik İletişim, 3. Basım, Seçkin
Yayıncılık, Ankara.
Tür, Ö. ve Çıtak, Z. (2009). “AKP ve Kadın: Teşkilatlanma, Muhafazakarlık
ve Türban”, AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu içinde, Uzgel, İ. ve Duru B.
(Der.), Phoenix Yayınları, Ankara, 614-629.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük (2005), 10. Basım, Ankara.
Türkmen, F. (1965). Seçimi Kazanmanın Püf Noktaları, Tan Gazetesi ve
Matbaası, İstanbul.
Türköne, M. ve diğerleri. (2003). Siyaset, Lotus Yayınevi, İstanbul.
Ulagay, O. (2008). AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu, 9. Baskı, Doğan
Yayınları, İstanbul.
Uslu, Z. K. (2000). “Sihirli Değnek Çağdaş İllüzyon Dilemması”, Siyasal
İletişim 1.Ulusal İletişim Sempozyumu Bildirileri içinde, Ankara, 79-87.
Uslu, Z. K. (2007). “Halkın Kristalinden Süzülmek: 22 Temmuz Seçimleri ve
AK Parti”, İnternational Symposium On Media and Politics Medya ve Siyaset içinde,
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, Volume II, 1015-1022.
Uzgel, İ. (2009). “AKP: Neoliberal Dönüşümün Yeni Aktörü”, AKP Kitabı
Bir Dönüşümün Bilançosu içinde, Uzgel, İ. ve Duru B. (Der.), Phoenix Yayınları,
Ankara, 11-40.
124
Uztuğ, F. (1998). “Koalisyon İktidarları Döneminde İktidar ve Muhalefet
Konumunun Siyasal Kampanya Stratejisi Geliştirmeye Olan Etkisi: 1995 Aralık
Seçimleri Siyasal Reklam Analizi”, Kurgu Dergisi, S.15, 212-233.
Uztuğ, F. (1999). Siyasal Marka Seçim Kampanyaları ve Aday İmajı,1.
Basım, Mediacat Yayınları, Ankara.
Uztuğ, F. (2003). “Siyasal Marka Konumlandırma ve Siyasal Mesaj
Stratejileri İlişkisi: 1991-1995-1999 Seçimleri Türkiye Siyasal Reklam Mesaj Türleri
Analizi”, Selçuk İletişim, C.3, S.1, Temmuz, 4-19.
Uztuğ, F. (2004). Siyasal iletişim Yönetimi Siyasette Marka Yaratmak,
Mediacat Yayınları, İstanbul.
Üste, R. B. (2000). “Türkiye’de Seçim Propagandaları Üzerine Bir
Değerlendirme”, Siyasal İletişim 1.Ulusal İletişim Sempozyumu Bildirileri içinde,
Ankara, 36-53.
Wolton, D. (1991). “Siyasal İletişim: Bir Model Yaratmak”, Birikim Dergisi,
S.30, 51-58.
Yamakoğlu, C. (1996). İnsan İlişkileri, 14. Baskı, Ankara.
Yavaşgel, E. (1997). “Siyasal İletişim Kuramı”, İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dergisi, S.4, 219-233.
Yıldız, N. (2002). Türkiye’de Siyasetin Yeni Biçimi, 1. Baskı, Phoenix
Yayınları, Ankara.
Gazeteler:
Cumhuriyet gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm
sayıları.
Milliyet gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm
sayıları.
125
Sabah gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm sayıları.
Posta gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm sayıları.
Radikal gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm
sayıları.
Zaman gazetesinin 20 Haziran 2007-21 Temmuz 2007 arasındaki tüm
sayıları.
EKLER
127
Ek 1: İçerik Çözümlemesi Kodlama Cetveli Örneği
İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİ KODLAMA CETVELİ
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Gazete Siyasal Reklam Kullanımı
1. Gazeteler
1.Milliyet
2. Radikal
5. Cumhuriyet
3. Sabah
4. Zaman
6. Posta
2. Reklamın Yayımlandığı Tarih (Gün-Ay-Yıl)
3. Reklamın Yayımlandığı Haftanın Durumu
1. 1. Hafta
2. 2.Hafta
3. 3. Hafta
4. 4. Hafta
4. Gazete Siyasal Reklamın Türü
1. Pozitif Reklam
2. Negatif Reklam
5. Gazetede Yayımlanan Negatif Reklamın Türü
1. Doğrudan Saldırı
2. Doğrudan Karşılaştırma
3. 3. İmalı Karşılaştırma
6. Siyasal Reklam Mesaj Stratejisi
1. Konu Reklamı
2. İmaj Reklamı
7. İmaj Reklam Stratejisi
1. Lider İmajı
2. Parti İmajı 3. Lider + Parti İmajı
8. Siyasal Reklamın Konusu
1. Ekonomi
4. Milli Bütünlük
2. Eğitim
3. Birden Fazla Konu
5. Toplumsal Gruplar
6.Ulaşım
128
7. Sağlık
8. Demokratik Haklar
10. Konut Sorunu
9. Uluslararası İlişkiler
11. Cumhurbaşkanlığı Seçimi
9. Siyasal Reklamın Konumu
1. Tam Sayfa
2. İki Sayfa
3. Sol Üst
4. Sol Alt
5. Sağ Üst
6. Sağ Alt
7. Sol ve Sağ Üst
8. Sol ve Sağ Alt
10. Siyasal Reklamın Renk Durumu
1. Renkli
b. Siyah Beyaz
11. Siyasal Reklamda Fotoğraf Kullanımı
1. Var
b. Yok
12. Siyasal Reklamda Kullanılan Resim Türü
1. Fotoğraf
5. Karışık
2. Grafik
3. Sadece Yazı
4. Karikatür
6. Diğer:………………
13. Siyasal Reklamda Amblem ve Slogan Kullanımı
1. Sadece Amblem Var
2. Sadece Slogan Var
3. Amblem ve Slogan Var
4. Amblem ve Slogan Yok
14. Siyasal Reklamın Gazetede Yayınlandığı Sayfa …………………
129
Ek 2: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2007 Genel Seçimlerinde Gazetelerde
Yayımlanan Pozitif Siyasal Reklamları.
130
Ek-2.1.
131
Ek-2.2.
132
Ek-2.3.
133
Ek-2.4.
134
Ek-2.5.
135
Ek-2.6.
136
Ek-2.7.
137
Ek-2.8.
138
Ek-2.9.
139
Ek-2.10.
140
Ek-2.11.
141
Ek-2.12.
142
Ek-2.13.
143
Ek 3: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2007 Genel Seçimlerinde Gazetelerde
Yayımlanan Negatif Siyasal Reklamları.
144
Ek-3.1.
145
Ek-3.2.
146
Ek-3.3.
147
Ek-3.4.
Download