D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 267 (1, 2) . - .. ·····-·· ··- ··-·- --------, islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 7, Nisan 2006, s. 529-540 Şakir ef-Hanbeli 1 Hanberizade Muhammed Şakir · ( 1876-1958) ve Aklh Usulü Adlı Eseri Hadi SOFUOGLU * GİRİŞ" İslam tarihi boyunca, nassları doğru bir şekilde an la ın a ve y or u ın ­ ı a ın a çabalarını bir prensibe bağlayıp sisternatize eden "usul" kitapları, yaklaşık ikinci hicn asırdan itibaren hemen hemen her dönernde yazıla gelmiştir. Şüphesiz Fıkıh UsUlü, islami ilimler arasında, bu b i ı ın e, an la ın a ve y oru ın la ın a arneliyelerinin en önemlilerinden biri olan Fıkıh ilminin temellerini, esaslarını oluşturmaktadır. Bu alanda da tarih boyunca birçok eser yazıldığını görmekteyiz. işte bu eserlerden biri de Suriyeli, hukukçu ve devlet adaını olan, Şakir el-Hanbelf tarafından kalerne alınan Usulü'l-Fıkhi'l­ İslamf adlı eserdir. Modern dönemlerde (20.yüzyılın ilk yarısında) fıkıh usulü alanında yapılmış önemli teliflerden biri olan eser, Mustafa Yıldırım tarafın­ dan ·"Fıkıh Usulü'~ adıyla Türkçeye kazandırılrnıştır. 1 Burada Şakir elHanbelf'nin hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verdikten sonra adı geçen eseri üzerinde duru lacaktır. 1. şA.KiR el-HANBELI'NİN HAYATI VE ESERLERİ A. Hayatı 1876 (h.1 293) yılında Şam'da dünyaya gelen Şakir el-Hanbeli, o zamanDevleti'nin Suriye vilayetine bağlı Selimiye Kazası kadılanndan Muhammed Ragzb E;fendt'nin oğludur. Tahsil hayatına ilk olarak Şam Rüşdiyesi ile başlamıştır: Burayı bitirdikten sonra istanbul'a gelen Şakir el-Hanbell, Mekteb-i Mülkiyye'nin idadi kısmına kaydolrnuştur. Nihayet bu mektebin yüksek kısmından da 1898 Ağustos'unda mezun olmuştur. Devrin önemli simalannda Mehrned Zihni Efendi de Mekteb-i Mülkiyye'nin o dönemki hocaları arasında yer almaktadır. lar Osmanlı 'Arş.Gör. Dokuz EylUl Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi lsllm Hukuku Anabilim Dalı. hadi [email protected] "'Şakir el-Hanbell'nin resmi için htto://www.alata<si.net/galeryl85.jpg internet adresine bakabi lirsiniz. Şiikir Hanbell, Fıkıh UsUlü, çev. Mustafa Yıldırım, !zmir ilahiyat Vakfı yay., izmir 2006. (Bundan sonraki atıllarda "Fıkıh UsOlü" şeklinde kullanı lacaktır.) 1 D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 268 (1, 1) 530 Hadi SOFUO~LU Aynı yılın Eylül ayında Suriye vilayeti maiyyet memurluğu ile göreve baş­ layan Şakir el-Hanbeli; daha sonra Şam idadisi'nde iktisat/ekonomi muallimliği ve Suriye vilayetindeki Meclis-i idare-i Vilayet'de sorgu hakimliği görevinf yürütmüştür. 1902 ve 1912 yıllan arasında Zebdani, Harran, Bilan, Birecik, Aclfın ve Kuneytıra gibi kazalarda kaymakamlık görevini yürüten Şakir el-Hanbeli, Mayıs 1912'de kaymakamlık görevinden açığa alınmıştır. Bunun üzerine İstanbul­ 'a gelmiş ve ayan üyesi Abdülhamid ez-Zehravi ile birlikte el-Hadare ve el-Kalem gazetelerini çıkarm ış; el-Asıme gazetesinde de editörlük ya pmıştır. Şakir el-Hanbeli 1914 Eylül'lünde Galatasaray Mekteb-i Sultanisi Arapça tayin edilmiş ; aynı yılın Aralık ayında ise Evkaf-ı Hümayun Nezareti bünyesindeki Müessesar-ı ilmiye-i Vakfiye (Bilimsel Vakıf Müesseseleri) 2 Şubesi müdürlüğüne geti rilmiştir. Bir yıla yakın bir süre bu görevi ifa ettikten sonra Kası m ı 915'te Akka 'ya mutasarrıf olarak gönderilmiştir. Yaklaşık bir yıl da burada görev yaptıktan sonra ı 916 yılın ın Eylül ayında Hama mutasamflı­ ğına nakledilmiştir. Buradaki görevini Aralık 1916'ya devam etti rmiş; bu tarihte Hama mutasamflığından azled ilmi ştir. Bir süre Şam'da avukatlık yaptıktan sonra Mayıs 1918'de Suriye vilayeti istatistik komisyonu reisi olmu ştur. Mondros Mütarekesi'nin imzatanmasının akabinde Suriye'nin bağım sızlığının ilan edilmesi üzerine Aralık 1918'de Şam'da Emir Paysal'ın başkan lığında kurulan hükümet döneminde posta idaresi genel müdürlüğüne, Eylül 1919'da Dahiliye Vezareti Teftiş Heyeti başkanlığına , Aralık 1919'da Şam merkez mutasamflığına tayin edilmiştir. Nisan 1920'de Şam'da kurulan Hukuk Fakültesi'nde hukuk dersleri vermiş; aynı fakültede Eylül 1922'den itibaren arazi ve vakıf hukuku dersleri okutmuştur. Nisan 1924'te Suriye Millet Meclisi'ne Şam milletvekili olarak girmiş ve meclis ikinci başkanlığına seçilmiştir. 1926'da Maarif, 1930'da Adiiye vezirliğine getirilen Şakir el-Hanbeli; Temmuz 1936'da emekliye aynlmış ve 2 ı Temmuz 1958 tarihinde Şam'da vefat etmiştir. Anadili olan Arapçadan başka Türkçe, Farsça ve Fransızca bilmektedir. 3 öğretmenliğine B. Eserleri 1. Ustllü'l:fikhN-isldmf: Bizim burada tanıtmaya çalışacağımız eserdir; birkaç baskısı vardır. Matbaatü'l-camiati's-Sfiriyye, Şam 1368/1948; elMektebetü 'l-Mekkiyye, Mekke 1423/2002; Güven Matbaacılık, İstanbul ty. 2. Temrinli ve irah/ı Llsan-ı Arahf: SarfKı smı (İstanbul 1329) . . 3. Temrln/1 ve irah/ı Llsan-ı Arahf: Nahiv Kısmı (İstanbul1 329). fj' 4. Telhişü't-tarihı"l-'Osmdnf el-musawer (Dımaşk 133 1). 5. Milcez.fi ahkdmtl-evk4f(Dımaşk 1929). 2 Ali Çankaya, Yeni M Dikiye Tarihi ve Mülkiyelüer, Ankara 1968·1969, lll, 766. Bkz. M. Kamil Yaşaroglu, "Mulıammed Şakir, Haııbelttôde", DlA, XXX. 573; Ömer Rıza Kehhflle, Mu'cemü'lmüellijitı: Terlicimil nıusanniji'l-kı1tübi'I-'Arabiyye, Dım~k 1376/1957, XIII, 392; Hayreddin ez-Zirikli, ei-A'liinı: Kiimlis u terllcim, Kahire 1373/ 1954, VI, 157. l D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 268 (1, 2) Kitap Tanıtımları 531 6. Musawer Telhisü't-tarihi'I-Osmani (İstanbul 1329/1913)4 Aynca Ahkamü'l-evkij. el-Huküku'l-esasiyye, el-Hukuku'l-idariyye, Ahkamü'l-arazi (ve'l-emvali'l-menküle) adlı eserleri de bulunan Muhammed Şakir el-Hanbeli, ceza kanunu ile (Kdnunü'l-ceza'il-cedid, istanbul 1328) hukuk muhakemeleri usulü kanununu (Kdnunu usuli muhakematN-hukuktyye, İstanbul 1328) Türkçeden Arapçaya tercüme etmiştir. 5 11. "FlKlH US0LÜ" ADLI ESERİ Giriş kısmında da beli rttiğimiz gibi, asıl adı " UsU/ü'l:fikhi'l-İslami'' olan ve Mustafa Yıldınm tarafından Türkçeye tercüme edilen eser bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Eserin yaztlış amacı, müellifınin ifadesine göre, Fıkıh Usulü ilminin çok kanşık ve adeta bir bilmece haline gelmesidir. Bu sebeple o, böyle bir eser yazmaya karar vermiş ve Fıkıh UsUlü ilmini öğrenciler için kolaylaştırmak istemiştir. Kendisini kapalı ve kanşık olmayan pir üslı1p, basit ve akıcı bir ifade ile dersini anlatmaya çalışan bir hoca yerine koyduğunu belirtmektedir. Kitabını alimler için değil, parlak İslam şeriatının hedeflerini ve alimierin keskin zekalanyla ortaya koyduklan prensipleri anlamak isteyen talebeler için yazdığım söyler.6 Öğrenciliği esnasında bu dersi okurken çektiği sıkıntılan , bundan sonraki öğrencilerin çekmesini istemernektediL Önsözünde, Şakir elHanbeli, İstanbul 'da Mülkiye mektebinde Fıkıh UsUlü dersini Mehmet Zihni Efendi'den alırken, dersi anlama noktasında karşılaştığı zorluklan şu şekilde ifade etmektedir: "Oku/dan, bu ilmin kurallannzn anlaşzlmasım ve derinliğine niğuz edilmesini kolqyca mümkün kılacak şekilde tahsil edilmesi ve sonunda, talebe/erin bu ilmi sıkzntıszz ve meşakkatslz olarak kolqyca anlqyabilecekleri bir ders kitabını insanlara sunabilme özlemtyle mezun oldum. Çünkü, ben de diğer talebeler gibi, merhum hocamız Zihni lifendi'nin bize anlattığı dersleri anlqyamamaktan şika­ yetçtydim. Zira o, bu ilmin zirvesinde olmasına rağmen konuyu {yi açıklqyamı­ yor ve bu ilim/e ilgili kavramlan talebe/erin zihnine kolqyca aktaram{J'ordu. Biz de onun derslerinde sıktl{J'or ve bu ilmi bir bilmece ve bulmaca gibi görüyorduk. Düşüncelerimlzi onu çözmeye ve anlamqya zorl4Jlor, fakat hocanın motamot metne bağlı kalması ve ondan bir kıl kadar sapmaması sebebtyle bir sonuç alamıyorduk. Böylece bu ilmin kavram/an, ancak ak/i ve nakli ilimlerde derin bilgi sahibi olailiann anlqyabileceğl kapalı terimler olarak, kalın perdeler arkasında gizli kal{J'ordu. "7 Böylece Fıkıh UsUlünü kolay anlaşılır bir hale sokmak isteyen Şakir elHanbeü aynca, muhtemelen İslam hukUkunun Roma hukukundan etkilenip etkilenmediği meselesi üzerinde yapılan tartışmalara bir cevap olması amacıyla da eserini kaleme almıştır. Böylelikle, bazılannın iddia ettiği gibi, bu hukukun 4 Ali Çankaya, a.g.e., III, 766. s M. Kamil Yaşaro~lu, a.g.m., DlA, XXX, 573. 6 7 Fıkıh UsUlü, s. 25. Fıkılı Usıilfi, s. 23. D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 269 (1, 1) 532 Hadi SOFUOGLU prensiplerinin Roma hukukundan alınmış olmadığını , bilakis orijinal bir metotla Kitap ve Sünnetten çıkanldığını ispata yönelik bir tavır sergilemiştir. Bu savunmacı psikolojiyi hem bizzat kendisinin ifadesinde8 hem de kitabın satır aralannda görmek mümkündür. ••• Şakir el-Hanbeli kitabın giriş bölümünde, İslam Hukukunun Amaçlan ve Es.nekliği genel başlığı altında islam hukukunun insaniann yaran için vaz' olunduğunu belirtir. Her ne kadar aralannda Fahru'r-Razi'nin de bulunduğu bir grubun, Allah'ın her şeyden müstağni: olup mülkünde ve yarattıklarında dilediği gibi·tasarruf etme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle, şer'i hükümterin kesinlikle bir gerekçeye dayandınlamayacağını söyleseler de Mutezilller de dahil olmak üzere diğer çoğunluğun, şer'i hükümlerin kullann yarannı 9 gözetme gerekçesine dayandığı görüşündedirler. Şakir el-Hanbell de ikinci gö rüşe katılarak "Fıkıh Usuli1 ilminin amacı, şer'f hükümlerin illetlerini ortqya çıkannaktır" ıo, der. İslam hukUkunun temelde dört kaynağı (Kitap, Sünnet, icma ve Kıyas) ı ı olduğunu ifade eder. Bunun yanı sıra hüküm çıkarma konusunda müçtehidin kaynaklar da vardır. Bunlar; istihsan, mesalih-i mürsele, ıstıslah , teamül, örf ve adettir. "Bu sqyılanlar, müstakll kqynaklar olmqyıp, çoğu kl)'as ve icmd'a dqyanmaktadır"ı 2 , der. İşte yasamanın bu kaynaklada sınırlan­ dınlmış olması sebebiyle, İslam hukukunun donmuş olduğunu ve toplumsal gelişmelere ayak uydurmaya elverişli olmadığını ileri süren zevata karşı o, "Bu iddialar, vehimli kişilerin hüküm çıkarma yollanm gereği gibi anlayamamalanndan kaynaklanan bir kuruntudan ibaretdr"ı 3 der. Ona göre Fıkıh Usulü ilmini hakkıyla bilen bir kişi için dar kaynaklar arasına sıkışma gibi bir durum söz konusu değildir. Burada Şakir el-Hanbell bir öz eleştiride bulunarak usUlcülerin bu ilmi kanşık ve anlaşılmaz kıldıklannı ifade eder. Bu bağlamda o, "Neyazık ki yararlandığı başka usUl alim/eri, koyduk/an Mideleri kapalt ve anlaşılmaz duvarlarla kuşatmışlar­ dır ki, maksatlanm müslüman Arap/ann dahi anlaması mümkün değildir. Araplara dahi anlaşılmaz gelen bu ilmin, bu konuda hiç bir ilgisi ve hazırlığı bulunmqyan yabancılara zor g elmesi g4J;et tabifdir"ı 4 der. Böylece giriş bölümünde Şakir el-Hanbeli, İslam hukuku kaynakları üzerinde kısaca durarak her birinin yasama faaliyetine ne gibi açılımlar kazandırdığını açıklar. G i riş bölümünün son kısmında "İslam Hukuk UsUlü" başlığı altında Fıkıh Usulü'nün tanımı, konusu, ilimler üzerinde durur. doğuşu, gelişmesi , gayesi, faydası ve yararlandığı ' Ftkth Ustıla, s. ıs. 9 Bu yararlar; zarOriyyliı, haciyyliı ve tahsiniyylit'tır. Bkz. Ftktft Usli/11, s. 27-29. 1 Ftktlı Usata, s. 27. 11 MOellif başka bir yerde icma ve kıyasın milstakil birer delil olmad1~ını, bunların Kitap ve Sünnet' e dayand1~ını ifade eder. Bkz. Ftkıh Ustılü, s. 273. 12 Ftktlı Ustılt2, s. 28. 13 Ftluh UsUlü, s. 29- 30. " Fıkth Usata, s. 30. ° D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 269 (1, 2) Kitap Tanıtı mlan 533 Fıkıh UsUlü'nü, "şer'f hükümleri, tqfsili delillerden çıkannqyayarqyan kdidelerdir"15 şeklinde tanımıayarak konuya giriş yapar. Tarifın tahlilini yaptıktan sonra bir de Fıkıh UsUlü'nün ıstılahi tanımı üzerinde durur. Terim olarak Fıkıh UsUlü "Şer'i arneli hükümleri tqfsıli delillerden çıkararak bilmektir" der. Bu tarife bir dipnot düşerek tanımın, mukallidin bilgisini kapsamadığını belirtir. "Zira 'bilmek'ten maksat, hükümlerin tamamını kavramak, beliemek değil, bu konuda meleke kazanmaktır", der. Dolayısıyla fakihin bazı hükümleri bilmemesi nor- maldir; İmam Malik'e kırk mesele sorulduğu ve bunlann otuz altısına "bilmiyorum" diye cevap verdiğini rivayet eder. 16 Fıkıh Ust1lü'nün konusunu, "hükümleri ispat etmeyönünden sem'i delillerdit"17 şeklinde açıklar. Yani, ':fıkıh usulünün konusu delillerdir" dendiğinde, bundan delillerin bizzat kendisini değil, zaman zaman o deliliere anz olan zati araziann kastedildiğini belirtir. Çünkü delilin kendisi, varlığı kesin olarak onaylanmış (müsellemu's-sübUt) sayıldığını; mesela, Kur' an-ı Kerim, bir mucize ve delil olma vasfının kesin olduğunu belirtir. Dolayısıyla "Fıkth UsUlü ilmi, delilin kendisini araştınnaz, ancak dmm, has, müşterek, müewel, hakikat ve mecaz gibi ona dnzolan hususlan araştınr" 18 , der. Fıkıh UsUlü'nün tarihi gelişimi üzerinde durduktan sonra Şakir el-Hanbeli, Usul ilminin amacı ve faydası üzerinde dunir. Bu ilmin gayesini "deli/lerden hüküm çıkarabilmeye imkan sağlamaktır" 1 9 şeklinde açıklar. Muhammed Hudari Bek'den Fıkıh UsUlü'nün gayesi ve amacı hakkında uzunca bir alıntı20 yaparak bu ilmin bütün idareci ve hukuk adamlan için vazgeçilmez bir kaynak olduğunu belirtir.2 1 Fıkıh Usulü'nün yararlandığı ilim dallan olarak öncelikle Arapçayı daha sonra Mantık ilmini ve son olarak da her hangi bir konuyu ispat için Ketarn ilmini zikreder. 22 Her ne kadar bu ilim başka ilimlere dayansa da, onun bağımsız bir ilim dalı olduğunu savunur. *** Birinçi bölümde Şaki r el-Hanbell, şer'i deliller üzerinde durur. Şer'i deliller Kitap, sünnet, icma' ve kıyas olmak üzere dörttür. Ona göre delillerin bu dört şeye ait kılınmış olmasının izahı şudur: Mükellef hakkındaki delil, ya Allah'tan ya da başkasındandır. Şayet Allah'tan ise, o delil Kitap'tır. Başkasından ise, bu ya peygamberden ya da onun dışındakilerdendiL Peygamberden olduğu takdirde, bu delil sünnettir. Eğer peygamber dışında birinden ise, iki durum söz konusudur; üzerinde ittifak edilen görüşler, icma'; ittifak edilmeyenleri ise kıyastır. 23 ıs Fıkıh UsUlü, s. 45. Fıkıh Usll/11, s. 45. 16 Fıkılı Usfilü, s. 47. Fıkılı Uslllii, s. 47. ı 9 Fıkıh Uslllü, s. 49. 17 11 20 2 Muhammed Hudari Bek, Usll/11'1-fikh, Mısır 1969, s. 17. ı Fıkıh Uslllü, s. 50-52. 21 2 ) Fıkıh Uslllü, s. 52. Fıkıh Usulü, s. 57. D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 270 (1, 1) 534 Hadi SOFUOGLU Bu dört delil, bunlann dışında kalan diğer deliller için mesnet teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu asli deliller üzerine inşa edilen diğer deliller, fer'i delillerdir. Şakir el-Hanbeli Kitap'ı (Kur'an-ı Kerim'i) şu şekilde tanımlar : "Sözlük olarak Kitap, yazılmış olan şeye verilmiş bir isimdir. Bir islam hukuk terimi olarak ise,· Allah'ın Rasulü Muhammed'e indirilmiş, mushqflardayazılı, Peygamber'den bize kadar şeksiz şüphesiz mütevdtir olarak nakledilmiş olan kitaptzr. " 24 Bu tarif içine nelerin girdiği ve nelerin de bu taritin dışında kaldığı konusunda bir tahlil çalışması yaptıktan sonra müellif, "Kur'an Nazmımn Kı­ sım/an" başlığı altında Kur'an nazmını , şer'i hükümlere delaleti bakımından, şu şekilde tasnif eder: ı- Man'!)1a vaz' oluşu bakımından a- Has b-Am . c- Müşterek d- Müevvel 2- Manqya delaleti bakımından a- Manası açık olanlar: aa- Zahir bb- Nas cc- Müfesser dd- Muhkem b- Manası kapalı olanlar: aa- Hafi bb- Müşl<il cc- Mücmel dd- Müteşabi h 3- Manada kullanımı bakımından a- Hakikat b- Mecaz c- Sarih d- Kinaye 1 ' Fıkih Uslilü, s. 63. D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 270 (1, 2) Kitap Tanıtımları 535 4- Kastedilen mananın anlaşılması bakımından a- ibarenin delaleti b- işaretin delaleti c- Delaletin delaleti d- iktizanın delaletF5 Müellif bu şemadaki her bir madde üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmakta ve hepsini ayn ayn misaller vererek açıklamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda· emir, nehiy, mutlak, mukayyet, eda ve kaza, kudret, marife ve nekre kelimelerin özellikleri, açık lafızların tearuzu, talakın kinayeleri, atıf harfleri, cer harfleri, fasit istidlaller, beyan, nesi h ... gibi konular üzerinde ayrıntılı denebilecek şekilde durur. 26 Daha sonra müellif Sünnet bahsine geçerek Sünnet'in tanımını sözlük olarak; tutulan ve alışılan yol, şeklinde; ıstılahi olarak; Allah ResCılü'nden söz,.fiil ve takrir olarak bize nakledilen şeylerdir, şeklinde tanımını yapar. Bu konu altında özetle; Hadis çeşitlerinden, ravi ile ilgili meselelerden ve bunların hüküm 27 çıkarma faaliyetlerine etkilerinden bahseder. Ayrıca burada Sahabe uygulamalanndan ve bizden önceki şeriatlardan bahseder. "Sahabe arasmda yaygın olan ve on/ann kabul ettiği hususlarda sahahenin takltd edilmesi vaciptir. Çünkü bu lema' mahalltndedir" 28 der. Bizden önceki şeriatlar hakkında da "Allah ve ResUlünün, bizim şeriatımıza ait olduğu­ nu reddetmeden anlattığı hükümler, açıkça nesh edilmedikleri sürece bizi bağlar'' ifadesini kullanır. 29 Buna gerekçe olarak; "sana vahyettiğimiz Kitap, öncekileri tasdik eder"30 sözünden sonra, "kullanmızdan seçtiklerimizi Kitab'a varis kıl­ dık "31 ayetlerini gösterir. imam Muhammed'in nöbet usUlü taksimin caiz oluşu­ na, Salih peygamberin dişi devesi hakkındaki "belirli günlerde onun, belirli günlerde sizin içme hakkınız vardır" 32 ayetini esas alarak delil getirmesini örnek uygulama olarak zikreder.33 · icma' konusunu ·zikrederken müellif, icma' ve kıyasın müstakil birer delil olmayıp Kitap ve Sünnet'e mebni deliller olduğundan bahsettikten sonra icma'ı ' sözlük olarak "azim/kararlıllk" ve "ittjfak"; terim olarak da "ümmetin qym asır­ da yaşqyan m üçtehitlerinin şer'f bir hüküm üzerinde ittifak etmeleridir"34 şekıs Fıkıh Usulü, s. 68. Fıkıh Usuta, s. 69 vd. 27 Fıkıh Usülü, s. 241 vd. 11 Fıkıh UsUlü, s. 271. 29 Fıkıh Usülü, s. 27 1. l o F~tır, 35/31. lı Fatır. 35/32. (Tercümede selı ven Fatır suresinin 22. ayeti olarak gösterilmiştir.) lı Şuaril, 26/ 155. 33 Fıkılı Uslilü, s. 272. 3• Fıkılı Usülü, s. 273. 26 .1 • D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 271 (1, 1) 536 Hadi SOFUOGLU linde tanımlar. Daha sonra bu tanım üzerinde tahlil çalışması yaparak İcma'ın rüknü, şartlan, delil oluşu ve hükmü üzerinde durur? 5 Müellifimiz Kıyas konusunu işlerken onu sözlük olarak "takdir, ölçü"; olarak da "zikredilen iki şeyden birinin hükmünü, illet benzerliğinden dolqyı diğeri için de geçerli kılmaktır"_36 şeklinde tanımlamasını yapar. Kıyas'ı şer'i bir delil olarak kabul etmeyenlerin37 bu konudaki iddialanna yer verdikten sonra Kıyas taraftartannın bunlara verdiği cevaplar üzerinde durur. 38 Ona göre Kıyas'ın karşısında olanlar, vakıalara bütün yönleriyle bakamadıklan için, mugalataya düşmüşlerdir. 39 Kıyas'ın hükmü, şartlan ve rükünleri üzerinde durarak konuyu bitirir. · ıstılahi *** İkinci bölümde. Şakir el-Hanbelt, "Hükümler" konusunu işlemiştir. "Her şer'i hüküm; bir hakim, bir mahkamjih ve bir mahkam aleyh gerektirir. Bundan da dört asıl veya dört rükün ortqya çıkar: Hüküm, hakim, mahkamjih, mahkam aleyh" diyerek konuya giriş yapar. 40 Usulcülere ve fakihlere göre "Hükm"ün tanımını yapar. Usulcülerin ıstıla­ hında şer'! hüküm; talep, tahyir veya vaz' bakımından Şali'in mükelleflerin fillerine ilişkin hitabıdır. Fakihlerin ıstilahında ise, bu hitabın sonucu olan sıfattır, Fıkıh UsUlü, s. 278-285. . Fıkıh UsllUI, s. 287. ŞAkir el-Hanbeli Kıyas'ın başka fılimler tarafından yapılan tanımlarını da zikreder. Aynen alıntı yaparak aktarmada fayda mü lahaza ediyoruz: Gazalinin tanımı: Kıyas; aralarında bulunan, bir hükmün veya vasfın ispat ya da nefyini içeren ortak özellik sebebiyle, bir hükmü her ikisine de vermek ya da vermemek amacıyla, bili~eni bilinene hamletmektir (Gazli li, ei-Mustasfii mill 'llmi'l-Usfil, Bulak, ı 324, ll, 228). lbn Hilcib' in tanımı: HükmünOn illeti bakımından fer'in asla denkli~idir (lbn Hacib, Cemalüddin EbCı Amr Osman b. Ömer b. Ebi Bekr, Mu11tehu '1- Vusıil ve'I-Emel ft 1/meyi '1-Usll/ ve'/-Cede/1 Istanbul 1326, s. 122). Sadru'ş-Şerla'nın tarifi: LOgaıle bilinmeyen bir illet birli~indcn dolayı, hükmün asıldan fer'e geçişidir (Sardruşşerla, Ubeydullah b. Mesud, l!f-Tavdih ft Halli Gaviimidı't-Ttmkih, DEÜ Ilahiyat Fakültesi Kütüphanesi, Demirbaş no; 14955, Varak. 121 b). Beyzavi'nin ei-Minhac'dakl tanımı: Hükmü ispat eden kişiye göre hükmündeki illet hususunda ortak olmalarından dolayı, malum bir hükmün benzerinin başka bir malum şeyde ispatıdır (İbn Sübki. el-iblıiic ft Şerhi'I­ Miııhiic, Mısır 1982, III, 1). ibn Sübki'nin Ctm'u'I-Cevllmi'deki tanımı: Hamleden kişiye göre hükmünün ilietindeki eşitlikten dolayı, malum bir şeyin yine malum bir şeye hamledilmesidir (ibn Subkl, Hlişiyetu '1-Attiir alii Cem 'ı 'I-Ceviimi ', Beyrut ty.• ll, 239). Amldi, usCılcülerin bazı tariflerini zikrettikten sonra, "kıyasın şöyle tarif edilmesi daha uygundur: Aslın hükmünden istinbat edilen illet hususunda asıl ve ferin arasındaki eşitlikten ibarettir" demektedir (Amidi, el-ilıkiim ft Usfili'I-Ahkiim, Bulak 1324, ll, 228). Mlr'llt sahibinin tanımı: "Zikredilen iki şeyden birinin hükmünün, illet benzerli~inden dolayı di~erinde de geçerli kıhnmasıdır." (Molla Hüsrev, Muhammed b. FerfimOz, Mir'iitu'I-Usıllft Şerhi Mirkiiti'l-Vusfil, yy., ty, 11. 70). Üstad AbdOivebhab Hallaf şu tanımı tercih etmiştir: Hükmü konusunda nas bulunm01yan bir v~k ıanın, nassın hükmünün ilietinde iki olay eşit oldu~undan dolayı hakkında nas bulunan vakıaya denk kılınmasıdır (Hallaf, Usülü '1-Fıklı, s. 57). 31 Bunlar; Davud Zahiri'nin tabileri olan .lahiriye mezhebi, Nazzlim ve bazı Şii gruplardır. 38 Fıkıh Usfilfl, s. 289-298. 39 Fıkıh Usll/a, s. 294. •o Fıkıh Usllla, s. 339. JS 36 1 ii j ·-·-·- D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 271 (1, 2) Kitap Tanıtımları 537 diyerek Hükmü "Tekl!fi hüküm" ve "Vaz'f hüküm" olmak üzere ikiye ayırır. Teklifi hüküm, "mükellifin birfiili yapmasını ya da yapmamasını istemzyi vrya yapıp yapmama arasında serbest olmasını gerektiren şeydir"" 1 ; Vaz'i hüküm ise "tekl!fi hükmün mahalli olan mükellifin.fiilleri ile ilgili bir şeyin bağlantıianna dair hitabın sonucudur" 42 diyerek tanım cümleleri oluşturur. "Tekl!fi hükümler" başlığı altında Sıhhat, Fesad, Butlan, İn 'ikad, Nefaz, Lüzum, Azimet, Ruhsat gibi konulan irdeler. "Vaz'( hükümler" başlığı altında da Rükün, illet, Sebep, Şart, Alarnet gibi konulan işler. "Hakim" konusu üzerinde dururken, bütün müslüman alimierin şer'i hükümlerin kaynağı Allah olduğu konusunda görüş biriliği içinde olduklannı belirtir. "Allah'ın mükelldferin.fiilleriyle ilgili hüküm/erini, elçileri ve kitaplan olmaksızın sadece akılla bilmek mümkün müdür?" sorusu üzerinde durur ve Matundllerin bu konudaki görüşlerini zikrederek konuyu bitirir.43 "MahkCım Bih"i , "Şdri'in hitabının taalluk ettiği.fiild[ryani, mükellifin.fiilidir" şeklinde tanımlamasını yaparak MahkUm Bih 'i "Halis Allah hak/an; halis kul hak/an; Allah hakkının galip oluğu, Allah ve kul haklannın birlikte bulunduğu haklar; kul hakkının galip olduğu, Allah ve kul haklannın birlikte bulunduğu haklar" olarak dörde ayınr. 44 şakir el-Hanbeli "Mahkum Alryh"i, "Fiili sebebtyle Şart'in hükmünün taalluk ettiği mükelliftir" 45 şeklinde tanımlar. Mükellefe teklifin sahih olması için iki şart olduğunu belirtir. Bunlardan birincisi; mükellef, teklif delilini anlamaya muktedir olmalıdır. İkincisi ise; mükellef olduğu şeye ehil olmalıdır. Yani ehliyet meleke ile kazanılan bir akla dayanmalıdır, diyerek "Ehltyet" konusu üzerinde durur. · *** Şakir el-Hanbeli sonuç bölümünde "İctihdd" meselesi üzerinde durur. İctihadı "şer'iftr'i hüküm/e ilgili delilinden bir kanaat elde edebilmek için bütün gücü harcamaktır'' 46 şeklinde tarif ederek mutlak müctehid için gerekli şartlar­ dan bahseder. Bu şartlan: ı. ı- ı 2- Hükümleri tanımakla ile ilgili hadis ilmini kavramış olması. Kur' anı, bütün sözlük ve şer'i anlamlanyla birlikte bilmesi. 3- icma' yapılmış konulan bilmesi. 4- Şartlan, hükümleri, bütün yönleriyle bilmesidir. •ı Fıkıh UsUlü, s. 339. •ı Fıkıh Usuta, s. 345. ° Fıkıh Usı?lü, s. 356-357. Fıkıh UsUlü, s. 358. •s Fıkılı Usulü. s. 36 ı. 46 Fıkıh Usulli, s. 389. 44 kısımlan, kabul ve reddedilenleri ile birlikte kıyası D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 272 (1, 1) 538 Hadi SOFUOGLU Şeklinde belirledikten sonra "Bu dört şart gerçekleşmezse içtihat gerçek- leşmez ve bu dört şeyin tam anlamgl/a bulunmadığı kimseye de müçtehit den- mez"47 diyerek ictihadın gerçekleşmesi için bu şartiann gerçekleşmesi gerektiğini vurgular. Ona göre bütün ictihadlar hataya ihtimalleri olduğu için zannidir. Bundan dolayı usUl ve fürfi yönünden kesin olan konularda içtihat olmaz. İctihadın bölünmesini kabul etmez. Yani bir kişiye müctehid denmesi için bütün meselelerde ictihad gücüne sahip olması gerektiğini düşün ür. "Çünkü bir alimin ibadet hükümlerinde müçtehit olması, muamelat hükümlerinde müçtehit olmaması düşünülemez" 48 der. İctihadın değişebileceğini ancak misliyle nakz olunamayacağını savunur. Ona göre müctehid kendi ictihadıyla bağlıdır. üzerinde durduğu diğer konu da "mevrid-i nasda fetihada mesağyoktur" meselesidir. Bu konuda "Herhangi bir konuda bir hükme delalet eden bir nass bulunduğu zaman müctehidin bu konuda ictihad yapması . caiz değildir... Nassm delaleti kat'i olduğu sürece hüküm elde etmek için araştmna ve çaba harcama konusu olması caiz değildir. Tevil ihtimali olmqyan her nassın varid olduğu gibi l{)'gulanması gerekir ve o konuda fetihadayeryoktur" 49 der. Bu esasın beşeri kanunla rda da geçerli olduğunu belirtir. "Kanun açık ve kesin olduğu zaman, adalet ruhuna qykm olsa bile, o konuda ictihad caiz değildir" 50 der. NETiCE Son dönem Osmanlı aydınlanndan Şakir el-Hanbell'nin, bir başka söyle- yişle Hanbelizade Muhammed Şakir'in kaleme aldığı "Usatü 'l-Flkhi'l-İsldmf'' adlı eserini burada tanıtmaya çalıştık. Şakir el-Hanbell eserinde içerik olarak genelde klasik Hanefi usUl kitaplannın metotlanru takip etmiştir. Yer yer diğer mezheplerin görüşlerine de yer vermiştir. Muamelat, ibadetler, açıklanması gerektiren terimler ve kelami görüşlerin izahı hususunda delil ve örnekleri bolca zikretmiş­ tir. Atıfların önemli bir kısmını "Mecelle-i Ahkam-ı Adliye"ye yapmıştır. Aynca Medeni Kanunlar gibi, konuyu destekleyen kaynaklan da dipnotlarda göstermeye çalışmıştır. Bazı konularda, imamların ihtilaf ve ittifak noktalarını belirterek, Hanefi alirolerin görüşlerini ve onların kitaplarını esas almıştır. Hanefi görüşüne muhalif olan diğer ekollerin görüşlerini açıklamayı da ihmal etmemiştir. .i Şunu da ifade etmek gerekir ki kitabın Arapça asıl nüshası konu başlıklan ve atıflar yönünden bilimsel sistematiğe göre düzenlenmemiştir. Bu eksiklik tercümede mümkün rnertebe giderilmeye çalışılmıştır. Ayetlerin sure ve ayet nurnaraları belirtilmiş, hadislerin kaynaklan verilmiş ve yer yer başka kaynaklara yapılan atıfların asıl kaynaklardaki yerleri gösterilmeye çalışılmıştır. Aynca 7 Fıkılı Ustıta, s. 390. " Fıkıh Usuıa, s. 391. .. Fıkıh Ustıta, s. 391-392. ~o Fıkıh Usuta, s. 392. ' D02533s7y2006.pdf 13.02.2010 17:06:53 Page 272 (1, 2) Kitap Tanıtımları 539 bir eseri kullanışlı yapan en önemli özelliği bir bibliyografyaya ve indekse sahip Arapça aslında da olmayan bu özellik ~rkçe tercümesinde de yoktur. En azından, tercümesinin daha sonraki baskılannda, bu eksiklik giderilirse eser daha . kullanışlı hale gelecektir. olmasıdır. ı ı '