Wir machen mit. Ulusal Uyum Planı Yeni Yollar Yeni Fırsatlar İçindekiler Başbakan Angela Merkel’in Önsözü 7 Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Giriş Yazısı 9 1. Federal Hükümetin Ulusal Uyum Planı ile İlgili Açıklaması 12 2. Eyaletlerin Ulusal Uyum Planı’na Katkıları 22 3. Yerel Yönetim Organizasyonları Birliklerinin Katkıları 31 4. Çalışma Gruplarının Sonuçları 35 Giriş 4.1. Konu Alanı 1: «Uyum Kurslarını İyileştirmek» 1. Durum Tespiti 2. Hedef Belirleme 3. Kararlaştırılan Önlemler ve Özyükümlülükler Üyeler 37 37 39 43 45 4.2. Konu Alanı 2: «En Başından İtibaren Almanca Dilini Öğrenmeyi Teşvik Etmek» 1. Dil Gelişiminin ve Dil Öğreniminin Ebeveynler Aracılığıyla Desteklenmesi 2. Gündüz Çocuk Bakım Yerleri ve Kurumlarında Dil Teşviki 3. Çocuk Yuvasından İlkokula Geçişte Sürekli Dil Eğitimi Üyeler 47 48 52 55 58 4.3. Konu Alanı 3: «İyi Bir Eğitimi ve Meslek Eğitimini Garanti Etmek, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» Görev Sonuçlar 1. Uyum ve Eğitim 2. Uyum ve Meslek Eğitimi 3. Uyum ve İş Piyasası Üyeler 61 61 62 62 69 76 82 4.4. Konu Alanı 4: «Kadın ve Kızların Yaşam Koşullarını İyileştirmek, Eşitliği Gerçekleştirmek» 1. Konu Ağırlık Noktası: Hukuk Yoluyla Uyum 2. Konu Ağırlık Noktası: Katılım 3. Konu Ağırlık Noktası: Sağlık, Cinsel Eğitim, Yaşlılara Yardım Alt Çalışma Grubu-1 Üyeleri Alt Çalışma Grubu-2 Üyeleri 4 35 85 86 92 96 102 103 4.5. Konu Alanı 5: «Uyumu Yerinde Desteklemek» Ön Notlar 1. Konu Ağırlık Noktası 1: Yerel Toplu Tasarımlar 2. Konu Ağırlık Noktası 2: Mahallelerde Yerleşim ve Yerleşim Çevresi 3. Konu Ağırlık Noktası 3: Mahallede Okul ve Eğitim 4. Konu Ağırlık Noktası 4: Yerel Ekonomi 5. Konu Ağırlık Noktası 5: Göstergeler, Gözlemleme, Değerlendirme Üyeler 105 105 106 108 111 114 116 118 4.6. Konu Alanı 6: «Kültür ve Uyum» 1. Konu Ağırlık Noktası: Kültürel Eğitim 2. Konu Ağırlık Noktası: Kültür Kurumları 3. Konu Ağırlık Noktası: Kültür Politikası ve İdaresinin Alanlar Üstü Konusu Üyeler 121 122 126 127 129 4.7. Konu Alanı 7: «Spor Yolu ile Uyum – Potansiyelleri Kullanmak, Olanakları Genişletmek, Kurulan Ağı Genişletmek» 1.Sporun «Uyum Motoru» Olarak Kullanımı İçin Yapısal ve Personel Ön Koşullar Ek 1 Ek 2 Üyeler 133 133 140 141 147 4.8. Konu Alanı 8: «Medya- Çeşitlilikten Faydalanmak» 1. Konu Alanı: Medya ve Uyum Üyeler 149 149 162 4.9. Konu Alanı 9: «Uyumu Yurttaşlık Angajmanı ve Eşit Katılım Yolu ile Güçlendirmek» 1. Durum Tespiti 2. Hedef Belirleme 3. Uygulanacak Önlemler ve Karşılıklı Gönüllü Özyükümlülükler 4. Uyum Projeleri İçin Standartlar 5. Değerlendirme Üyeler 165 165 166 166 171 171 172 4.10. Konu Alanı 10: «Bilim – Dünyaya Açık» 1. Görev 2. Tavsiyeler 3. Yükseköğrenim ve Bilim Ülkesi Almanya’nın Çekiciliğinin ve Uluslararası Açılımının Güçlendirilmesi 4. Uyumu İlerletmek: Eğitimsel Yerlilerin ve Almanya’ya Göç Eden Yüksek Kalifikasyonlu Kişilerin Potansiyellerinden Daha İyi Yararlanılması ve Bunların Teşvik Edilmesi 5. Göç ve Uyum Araştırmalarını Güçlendirmek: Başarıyla Gerçekleştirilen Uyum Faktörlerinin İncelenmesi ve Veri Tabanının İyileştirilmesi Üyeler 175 175 176 177 184 187 190 5 Önsöz Almanya Federal Başbakanı Angela Merkel’in Önsözü Sevgili Yurttaşlar, Almanya dünyaya açık bir ülkedir. Burada, göçmen kökene sahip 15 milyon kadar insan yaşamaktadır. Bu kişilerin çoğu toplum içerisinde kendisine çoktan bir yer edinmiştir. Buna rağmen, sayıları ne yazık ki halen oldukça fazla birçok insanın, uyum konusunda belirgin açıkları olduğunu da biliyoruz. Yetersiz Almanca dil bilgisi, öğretim ve mesleki eğitim alanlarındaki eksiklikler de, bunlar arasında ilk sıralarda gelmektedir. Bunlar, oldukça yüksek bir işsizlik ve hatta toplumsal içe kapanıklık şeklinde ortaya çıkan eksikliklerdir. 6 lerin mutlaka Almancaya yeterince hâkim olmaları gerekecektir. Uyum, demografik yapının değişmesi ile de daha çok önem kazanan, zamanımızın kilit görevlerinden birisidir. Bu nedenle federal hükümet bu konuyu, çalışmasının ağırlık noktası haline getirmiştir. Ulusal Uyum Planı ile, tüm devlet kademeleri ile işbirliği ve konuya angaje kişiler ve federasyonlarla diyalog içersinde, ülkemizdeki uyumu adım adım geliştirmek istiyoruz. Uyum kendiliğinden başarıya ulaşmaz; öylesine, «tepeden inme» talimatlarla da düzenlenemez. Göçmen ailelelere mensup olan insanların beceri ve potansiyellerini, amaçlar doğrultusunda desteklemede başarıya ulaşmak, ancak uyum politikasında kapsamlı ve sistematik bir yaklaşımla mümkün olabilir. Bu potansiyeller, ülkemizin toplumsal dayanışması ve ekonomik geleceği için önemlidir. Toplumumuz, ortak yaşantımızdaki hoşgörü ve açıklık sayesinde giderek zenginleşmekte ve insancıllaşmaktadır. Bu nedenle uyum hepimizi – gerek göçmen ailelerinden olan insanları ve gerekse uzun süreden beri burada yaşayan yurttaşlarımızı – ilgilendirmektedir. Uyum ancak hep birlikte, el ele vererek başarılabilir. Ortak evimiz Almanya`yı, sevmeye ve yaşanmaya değer bir vatan olarak anlayabilmek ve öğrenebilmek bize bağlıdır. Önemli olan ortak bir uyum anlayışı geliştirmektir. Elbette buna, Alman hukuk düzenini ve Alman Anayasasının koruma altına aldığı değerleri kabul etmek dahildir. Kalıcı olarak bizimle birlikte yaşamak ve bu ülkedeki çok yönlü fırsatlardan yararlanmak isteyen- Angela Merkel Almanya Federal Başbakanı 7 Önsöz Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Giriş Yazısı Yabancı işçilerin ülkemize ilk davet edilişlerinden bu yana elli yıl geçti. Bu kişiler ülkemize «misafir işçi» olarak geldiler; önce yalnız, daha sonra aileleriyle birlikte. Kısa bir süre kalacaklardı ve beklentiler de bu yöndeydi; ancak daha sonra bir çoğu, Almanya’da yaşamaya karar verdiler. Böylece ülkemiz onların bir çoğu için yeni bir vatan oldu. Pek çoğu ise yabancı olarak kaldılar ve Almanya’da yaşadıkları yılları, çoğunlukla umut ve fırsatlarının gerçekleşmediği yıllar olarak algıladılar. İlerleyen yıllarda göçün karakteri de değişim gösterdi. Artık insanlar Almanya’ya başka nedenlerden ötürü geliyorlardı – ve çoğunlukla da kalabiliyorlardı. Orta ve Doğu Avrupa’daki değişiklikler ile birlikte birçok Alman, atalarının ülkesine geri döndü. Bugün, 200 farklı devletten on beş milyon kişi, hayatını ülkemizde sürdürmektedir. Bu insanlarla birlikte yaşamanın sonucu olarak toplumumuz kültürel, iktisadi ve politik yönden büyük değişimlere uğradı. Bu süreç yeni değil: Avrupa`da gelişen medeni bir ulus olarak Almanya, bugün artık doğal olarak ülkemizin ve kültürümüzün bir parçası olarak gördüğümüz, dışarıdan gelen çok yönlü etkileri daima kabullenerek, kültürüne katmıştır. Yine de bu gelişim, olduğu gibi anlaşılana kadar uzun bir zaman geçmiştir: Bu, önemli fırsatlar kazandıran, fakat aynı zamanda toplumsal gerilim tehlikesi de içeren bir gerçekliktir. Geleceğe yön veren ve sürdürülebilir bir uyum politikası gerektiren bir gerçeklik. 8 Geçen yıl Federal Almanya Başbakanı, Birinci Uyum Zirvesi’ne davet etti. 2006 yılının Temmuz ayında Federal Başbakanlıkta başlayan toplantılar, geçtiğimiz aylarda toplumumuzda canlı bir gelişmeye yol açtı. Federal Almanya’da, uyum politikası açısından da yeni bir hava esmektedir. Göçmenler, federal hükümet, eyalet ve yerel yönetim, kültür, spor, bilim dünyası, medya ve sivil toplum, kilise, işveren ve sendika temsilcilerinden oluşan bir halka içinde, hep birlikte Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanması konusunda mutabık olduk. Bu esnada iki prensip çerçevesinde, tamamen bilinçli olarak yeni yollara başvurmak istiyorduk: 1. Uyumun yaşanması şarttır. Uyum kendisini, ülkemizde yaşayan ne çoğunluğa, ne de azınlığa dikte ettirmez. Birliktelik duygusu, ancak insanlar kendilerini kabul edilmiş ve yerli gibi hissederlerse, iş hayatında ve özel hayatta toplumumuza ortak olurlarsa ve başarılarının takdir edildiğini gözlemlerlerse oluşur. Ve birliktelik insanların birbirlerine saygı ile yaklaşmalarını gerektirir. Bu nedenle uyum politikamızın birinci prensibi şudur: Göçmen kökenli ailelerden gelen insanlarla doğrudan ve karşılıklı güven içinde, beraber çalışmak ve ortak geleceği oluşturmak. 9 2. Federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimler uyumun başarıya ulaşması için önemli, temel koşulları sağlamaktadırlar. Devlet, güvenliği garantiler, eğitime ulaşılmasını sağlar ve mesleki eğitim ve iş piyasasında yer almayı teşvik eder. Ancak, devlet tek başına, genel bir toplumsal görev olan uyumu yeterince yerine getiremez. Bu görev, herkesin – göçmen veya yerli – pratik ve somut sorumluluk üstlenmesiyle başarılabilir: İş yerinde ve sporda, kültürde, medya alanında, bilimde ve oturdukları semtteki komşuluk ilişkilerinde. Ancak bu şekilde, uzun vadede göçmenlerin, kendilerini toplumumuzun gayet doğal bir parçası olarak görmeleri için cesaret verici bir hava oluşabilir. Bu nedenle uyum politikamızın ikinci prensibi şudur: Herkesten kendi sorumluluk alanı dahilinde yükümlülükler üstlenmesini talep etmek; çünkü, herkes uyumun Almanya’da başarıya ulaşmasına katkıda bulunabilir. Katkıda bulunan herkesin uzman bilgileri ve çabalarıyla hazırlanan Ulusal Uyum Planı, yeniden şekillendirilmiş bir strateji olarak şimdi önümüzde durmaktadır. Konu, çok yönlü olduğu kadar, her bir bölüm de birbirinden o kadar farklıdır. Bölüm 1’de federal hükümet, kendi uyum politikasının temel prensiplerini tanımlamakta ve yetki alanı içindeki merkezi önlemleri ön plana çıkarmaktadır. Federal hükümetin aldığı diğer birçok önlem, münferit konu alanlarıyla ilgili hazırlanan raporları içermektedir. Bölüm 2 eyaletlerin ortak tutumunu yansıtmaktadır. Eyaletlerin eğitim ve dil teşviki, kültür ve medya konusundaki yetkileri, 16 eyalete önemli sorumluluklar yüklemektedir. Eyalet başbakanlarının 14 Haziran 2007 tarihli ortak beyannameleri ile, artık bütün 10 eyaletler tarafından Ulusal Uyum Planı’na verilen bir katkı da, önümüzde durmaktadır. 3. İyi Bir Eğitimi ve Mesleki Eğitimi Garanti Etmek, İş Piyasasındaki Şansları Yükseltmek Bölüm 3’de yerel yönetim organizasyonları birlikleri, uyumun eylem alanlarına olacak katkılarını açıklamaktadırlar. Yerel yönetim organizasyonları birlikleri bununla, üyelerinin uyum çabalarını sürdürmelerini ve genişletmelerini desteklemeyi amaçlamaktadırlar. 4. Kadın ve Kızların Yaşam Koşullarını İyileştirmek, Eşitliği Gerçekleştirmek 5. Uyumu Yerinde Desteklemek 6. Uyumu Tüm Vatandaşları Kapsayıcı Faaliyetler ve Eşitlikçi Katılımla Güçlendirmek 7. Kültürel Çoğulculuğu Yaşamak – Kültürler Arası Yetkinliği Güçlendirmek 8. Spor Yolu ile Uyum – Potansiyelleri Kullanmak, Olanakları Genişletmek, Ağları Genişletmek 9. Medya- Çeşitlilikten Yararlanmak 10. Bilim – Dünyaya Açık Federal hükümetin 12 Temmuz 2006 tarihli bakanlar kurulu kararına uygun olarak, uyum politikasının on farklı konu alanına yönelik olarak göçmen temsilcileri, federal hükümet, eyalet ve yerel yönetim temsilcileri ile birçok sivil toplum aktörünün katıldığı – ve her birinin, uyum konusunda küçük bir zirve oluşturduğu çalışma grupları kuruldu. Bu gruplar, Ekim 2006 tarihinden itibaren toplantılar düzenlemiş ve Mart 2007 tarihinde ise sonuç raporlarını sunmuştur. Bu çalışma gruplarının hazırladıkları raporların her biri, birçok ortak görüşleri ve ayrıca hedefler ve uygun yollar konusunda yapılan yoğun ve yapıcı tartışmaları da yansıtmaktadır. Federal hükümet bu çalışma gruplarını yönetmekle kalmamış, – diğer katılımcılar gibi – kendisini de yükümlülük altına sokan öneriler getirmiştir. Sonuç: Analiz ve somut önlemler içeren, çok yönlü ve farklı açıdan ele alınan, hemen hemen 170 sayfa. Çalışma gruplarının raporları Bölüm 4’te aynen aktarılmaktadır – bu da, özellikle katkıda bulunan göçmenlere gösterilen saygı ve teşekkürün bir ifadesidir. Altı ayrı çalışma grubunun on farklı konu alanı şunlardı: 1. Uyum Kurslarını İyileştirmek 2. Okul Öncesi Eğitim: En Başından İtibaren Almanca Dilini Öğrenmeyi Teşvik Etmek Çalışma gruplarındaki tüm organizasyonlar, kurumlar ve birlikler katkılarını zamanında karara bağlayıp sunamamışlardır. Bunların üstlendiği ve bize ilaveten iletilen yükümlülükler, uygun şerhlerle birlikte, her bir çalışma gurubunun raporunda yer almaktadır. Federal hükümetin Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı olarak, hareketli ve duygu dolu 12 ay boyunca, Ulusal Uyum Planı çerçevesindeki çalışmaları yönlendirdim ve koordine ettim. Bu dönemde şu konular bir kez daha tasdiklendi: Uyum politikası, asla yalnızca teknik ve asla yalnızca soyut bir şey değildir. Uyum, gerçekleri nesnel bir biçimde değerlendirmeyi gerektirir ve eksikleri tabulaştırmamalıdır. Uyum politikası herşeyden önce en önemli şeyi hiçbir zaman unutmamalıdır: Söz konusu olan, her birinin kendi ihtiyaçları, kendi dünya görüşü, kendi iradesi, kendi motivasyonu ve kendi iç dünyası olan, tek tek insanlardır. Devamlı Almanya’da yaşayan insanların tümünün ortak bir geleceğe sahip olduğunu bir kez kavrayan ve anlayan herkes, politik hedefi tanır: O da, bu geleceğin iyi bir gelecek olmasıdır. Almanya’nın her kesiminden, Ulusal Uyum Planı üzerinde yapılan çalışmalara gösterilen olumlu tepkiler şunu göstermektedir: Bu görüş benimsenmiştir. Yenilikleri teşvik etmeye ve hep birlikte hayata geçirmeye hazırız. Özellikle bu çalışma gruplarında katkısı bulunanlara –özellikle de göçmenlere, hazırladıkları bilirkişi raporları, gönüllü çalışmaları ve Ulusal Uyum Planı’nın gerçekleştirilmesine somut olarak katkıda bulunmaya hazır oldukları için, teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ayrıca Mayıs 2007 tarihinde Federal Almanya Başbakanı’nın da katıldığı Gençlik Uyum Forumu’nun katılımcılarına da, geleceğe yönelik görüşleri için teşekkür ederim. Tüm katılımcılara, çok olumlu ve hedefe yönelik işbirliklerinden ötürü, içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Maria Böhmer Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Federal Devlet Bakanı 11 Federal Hükümetin Ulusal Uyum Planı ile İlgili Açıklaması 1. Göç ve Uyum Tarihimizin Bir Parçasıdır Ülkemiz çok sayıda başarılı uyum örnekleri içeren, uzun ve etkileyici bir uyum deneyimine sahiptir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte, milyonlarca Alman sığınmacı ve yurtlarından sürülenler, toplumumuza kazandırılmıştır. Daha sonra da, dört milyondan fazla Alman kökenli göçmen kabul edildi. Yabancı iş gücünün ülkemize davet edilmesinden bu yana 50 yıl geçti. Bunu, iş gücü veya çalışanların yakını olarak veya insani sebeplerden dolayı ülkemize gelen, kabul edilen ve çoğu zaman da buraya yerleşen milyonlarca insan izledi. Bu tarihi tecrübe zenginliğini, şu ana kadar olduğundan daha güçlü şekilde, göç ve uyum adına olumlu ve pragmatik bir yaklaşım için kullanacağız. Bugün Almanya’da, göçmen kökenli olan, on beş milyon kadar insan yaşamaktadır. Bu sayı ülkemizde yaşayanların neredeyse beşte biridir. Hatta, 25 yaş altı grubunda bu sayı dörtte bir oranından fazladır. Göçmen kökenli insanların yarısından fazlası Alman vatandaşlığına sahiptir. Bir çoğu Almanya’da doğmuştur. Çok sayıda göçmen, çoktandır, toplumumuz içerisinde hakettikleri yeri bulmuşlardır. Bu kişiler başarılıdırlar, yetenekleri ve becerileri ile ülkemizin refahına ve toplumsal ve kültürel çeşitliliğine katkıda bulunmaktadırlar. Bu nedenle de, tabiiki saygı ve takdiri hak etmektedirler. Nüfus yapısındaki değişiklik ve beyin göçü konusunda artan global rekabet ışığında, gelecekte de göçü, hedefe yönelik bir şekilde Almanya’nın ekonomik ve toplumsal çıkarları doğrultusunda değerlendirmek zorundayız. Bu açıdan da, acil olarak sürdürülebilir bir uyum politikası gerekmektedir. 12 Uyum emirle gerçekleştirilemez. Devlet ve göçmen kökenli olan ve olmayan insanların oluşturduğu toplum dahil, herkesin aktif çabasını gerektirir. Bu noktada belirleyici olan, bu kişilerin bizim toplumumuzda yaşamaya kendini hazırlamaları, anayasamızı ve tüm hukuk düzenimizi hiçbir ön koşul olmaksızın kabullenmeleri ve özellikle de Alman dilini öğrenmeyi, Almanya’ya ait olmanın görünür bir işareti olarak kabullenmeleridir. Bu durum ise özgür girişim, gayret ve bireysel sorumluluk gerektirir. Buna karşılık göç alan toplum tarafında ise kabullenme, hoşgörü, sivil toplum sorumluluğu ve yasal olarak ülkemizde yaşayan insanları samimi olarak kucaklama gayreti gerekmektedir. Tüm kesimlerden değişime ve sorumluluk üstlenmeye hazır olmaları beklenmektedir. 2. Ulusal Önemde Bir Görev 3. Daha İyi Bir Uyumun Yeni Yolları Federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimler, uyumun teşvik edilmesi için çeşitli yöntemlere başvurmuşlardır. Buna rağmen, geçen yıllar içerisinde uyum ile ilgili sorunlar kısmen artış göstermişlerdir. Eğitimdeki başarının sosyal köken ve göçmenlikle bağlantısı, uluslararası çerçevede kıyaslandığında, Almanya’da özellikle belirgindir. Ayrıca burada göçmen kökenli öğrencileri, ülke dilini öğrenmelerinde sistematik ve tutarlı bir şekilde desteklemenin, diğer ülkelerde olduğundan daha az başarılı olduğu görülmektedir. Özellikle de göçmenlerin, kısmen ikinci ve üçüncü kuşaklarında önemli bir uyum eksiği bulunmaktadır. Göçmen kökenli grupların bazı kesimleri Almanca’ya yeterince hâkim değildir; bu nedenle bunlar, eğitim ve mesleki eğitimde daha kötü sonuçlar almakta ve daha sık işsiz kalmaktadırlar. Ayrıca bazıları, birlikte yaşamanın temel kurallarını kabul etmemektedirler; bu, kadın hakları için de geçerlidir. Genç göçmenler arasında büyük bir kesimin hissettiği perspektif eksikliği ve yeterince kabul görmeme durumunun, sosyopolitik çıkmazlara yol açmasını engellemek zorundayız. «Kayıp bir neslin» oluşmaması gerekmektedir. Ülkemizde yaşayan tüm insanların geleceği için, herkesin bu zorlukları gidermeye hazır ve istekli olmasının önemi büyük olacaktır. Aksi takdirde bir arada yaşamak yerine, yan yana yaşamak tehlikesi sözkonusu olur. Bu nedenle uyum, ulusal öneme sahip bir görevdir. Temeli, değer yargılarımız ve kültürel özanlayışımızın yanı sıra, Alman ve Avrupa tarihi içerisinde gelişen ve anayasamızda, anayasal ifadesini bulan özgür ve demokratik düzenimizdir. Farklı kültürlerden gelen insanların kalıcı olarak, barış içerisinde bir arada yaşayabilmeleri için büyük çabalar gerekmektedir. Bu bağlamda federal hükümet, aktif ve kalıcı bir uyum politikası yönünde göçmenlerin sahip oldukları potansiyeli hesaba katan, güçlendiren ve yalnızca bu konudaki açıkları vurgulamayan yeni bir yola girmiştir. Uyuma sürekli olarak ayak direyen göçmenlerin, bunun bazı yaptırımlar doğurabileceğini de göz önünde bulundurmaları gerekir. Bizim uyum politikamız, modern bir göç hukukuna ve özellikle Ulusal Uyum Planı ve Alman İslam Konferansı çerçevesinde, göçmenlerle birlikte yürütülen kurumsallaştırılmış diyaloğa büyük önem vermektedir. 12 Temmuz 2006 tarihli «İyi Bir Ortak Yaşam – Belirgin Kurallar» isimli değerlendirme raporunda federal hükümet, Ulusal Uyum Planı çerçevesinde, uyum politikası yolunda diyaloğa yönelik bir platform oluşturmuştur. Bu temel çerçevesinde, uyum politikası için aşağıdaki prensipler belirlenmiştir: Başarılı bir uyum politikası, diyalog ve yakın işbirliği anlamına gelmektedir. Ulusal Uyum Planı, göçmenlerle yakın ve yapıcı bir işbirliğinin sonucudur. Temel prensibimiz her zaman böyle idi ve bugün de böyledir: Biz göçmenler hakkında değil, göçmenlerin kendileriyle konuşuyoruz. Uyum zirvesine, Uyum Forumu’nun çalışma gruplarına ve buna eşlik eden bir çok toplantılarına, göçmenler aktif birer partner olarak iştirak etmişlerdir. Göçmen organizasyonları göçmen kökenli kadın, erkek ve çocuk veya aileler ile yerli halk arasında köprüler oluşturmaktadırlar. Bu organizasyonlar birer kültür taşıyıcısı olarak, göçmenlere uyum çabalarının gerekliliğini aktarabilirler. Bu, örneğin dil öğrenimi, toplumsal faaliyet, çocuk bakım kurumlarına küçük yaşta başlanılması ve ebeveynlerin okul yönetimine katılımı için de geçerlidir. Aynı kurumlar yerli halka ve politikaya, göçmenlerin maruz kaldıkları sorunları aktarabilirler. Federal hükümet, eyaletler, yerel yönetimler ve devlete ait olmayan kurumların, göçmenleri ve kuruluşlarını, uyuma yönelik önlemlerin planlamasına ve tasarlanmasına daha yoğun bir şekilde katmaları en doğru yoldur. Başarılı bir uyum politikası yeni potansiyeller doğurur ve bunları kullanır. Başarılı bir uyum politikası, göçmenlerin çok yönlü yeteneklerine, sağladıkları verim ve gönüllü faaliyetlerine önem verir. Bu tür bir politika, klişeler kullanmaktan kaçınır ve sorunları politika ve toplumun gelişimi için bir şans ve fırsat olarak görür. Kadın ve erkek göçmenlerin kendi yetkinliklerini ortaya koyabilmeleri, karşılaştıkları sosyal koşul ve engellere bağlıdır. Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin sahip olduğu potansiyelden yararlanabilmek için, bunların, mümkün olan en iyi eğitimi alabilme imkânına sahip olmaları gerekmektedir. Çocuk yuvası ve okulda belirli bir hedefe yönelik dil eğitimi, en başından itibaren okulda başarı, mesleki eğitim, meslek hayatına giriş ve sonuç itibarı ile, toplumsal takdir olasılığını artırmaktadır. Bu süreci teşvik etmek için göçmen kökenli olan çalışanların, kamu yönetimi ve hizmetlerinin tüm alanlarındaki oranını artırmak gereklidir; örneğin, gündüz çocuk bakım kurumları ve okullar, resmi makamlar, aile ve gençlik kurumları veya polis örgütünde. Başarılı bir uyum politikası, göçmen kökenli kadınların kilit bir role sahip olduğunun farkındadır. Gerek meslek hayatı ve aile içindeki konumları itibariyle, gerekse sosyal, toplumsal ve politik faaliyetleri ile, bir sonraki kuşağın uyumunu önemli derecede belirleyenler, özellikle kadınlardır. Bu nedenle kadın ve kızların sahip olduğu potansiyeli güçlendirmek zorundayız. Onların sosyal, toplumsal ve politik katılım imkânlarını artırmak mecburiyetindeyiz. Ve bunun mümkün olduğu kadar erken, okul ve meslek eğitim alanında da başlaması şarttır. Uyum politikasına yönelik önlemlerin, özellikle göçmen kökenli kadın ve kızların özel ihtiyaçlarına göre belirlenmeleri şarttır. Aynı olgu şu ana kadar çoğunlukla daha az dikkate alınan sağlık koruma, cinsel eğitim ve yaşlılara yönelik yardım gibi alanlar için de geçerlidir. 13 Böylece, anayasanın en merkezi yerine yerleşmiş olan kadın erkek eşitliği güçlendirilmiş ve günlük yaşantıya geçirilmiş olacaktır. Jenital organlarda kesim ve zorla evlendirme gibi şiddetin özel biçimleri dahil aile içi şiddet, göçmen kökenli kadınları özel olarak etkilemektedir. Bu nedenle bu tür şiddetin önlenmesi ve daha güvenli bir koruma kaçınılmazdır. Başarılı bir uyum politikası aktif bir sivil toplumu esas alır. Uyum, sadece devletin yerine getirmesi gereken bir görev değildir. Aksine, mümkün olduğu kadar çok insanın sorumluluk üstlendiği ve insiyatif geliştirdiği, aktif bir sivil toplumu gerektirir. Bu nedenle Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanmasına toplumun geniş bir kesimi katılmıştır: Göçmenler, sosyal partnerler, ekonomi dünyası, kilise ve dini cemaatler, hayır kurumları, spor kulüpleri, medya ve kültür dünyası, vakıflar, ülke çapında faaliyet gösteren birlikler ve dernekler ile bilim dünyasının temsilcileri. Önemli kuruluş temsilcilerinin yanı sıra, özel kişiler de sahip oldukları bilgi ve deneyimlerini ortaya koymuşlardır. Başarılı bir uyum politikası, tüm ilgililerin taşıdığı sorumluluk ve gönüllü katılımından güç kazanır. Ulusal Uyum Planı, tüm aktörlerin sağladıkları tek tek katkılar sayesinde sürdürülebilir, etkin ve somut hale gelmiştir. Bu plan, asıl katılımcıların kendi sorumluluk alanları dahilinde verdikleri 400 kadar yükümlülük sayesinde bağlayıcı olmaktadır (Eyaletler için bknz: Bölüm 2, Yerel Yönetim Organizasyonları Birliği için Bölüm 3, Sivil toplum örgütlerinin üstlendikleri yükümlülükler ile federal hükümetin üstlendiği yükümlülükler Bölüm 4’te yer almaktadır). Başarılı bir uyum politikası, tüm düzeylerde ele alınması gereken alanlar üstü bir görevdir. Federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimler etkinleştirici ve sürdürülebilir bir uyum politikası yönünde yükümlülük üstlenmişlerdir. Şu an bile, federal hükümetin bütün alanlarında, uyum politikası konuları ele alınmaktadır. Bunun dışında eyaletler ve çok sayıda yerel yönetim, çeşitli şekillerde yerinde uyuma yönelik konsept ve prensipler geliştirmişlerdir. lerin daha uyumlu ve birbiriyle bağlantılı hale getirilmesi gerekliliğini onaylamaktadırlar. Bu anlamda ilçe, kent ve yerel yönetimlerde kültür, eğitim ve öğretim kurumları, gençlik ve çocuklara yönelik yardım kuruluşları, dil kursları ve iş piyasası kurumları tarafından yürütülecek ortak projeler teşvik edilmeli ve bunlar daha da geliştirilmelidir. Çeşitli kurumları etkileyen alanlar üstü bir görev olarak uyum, devlet kademesinde her zaman için çok katmanlı bir politika olmuştur: Federal hükümet Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanmasında insiyatifi ele almıştır. Bu bağlamda, eyalet ve yerel yönetimleri yakın bir işbirliğine dahil etmek önemli bir ilgi noktası olmuştur. Bunlar, yerinde okul eğitimi, çocuk yuvası kurumlarında küçük yaşta dil eğitimi, kültür politikası ve somut uyum önlemleri gibi kilit konularda yetkilidirler. Federal hükümet, dil teşviki başlıklı faaliyet alanında yapmış olduğu, hükümetin, eyaletlerin, yerel yönetimlerin ve özel kurumların varolan uyum olanaklarına dair tesbitini, İkamet Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca Almanya genelindeki uyum programı çerçevesinde, diğer faaliyet alanlarında da sürdürecek ve uyum programlarının geliştirilmesi için tavsiyelerde bulunacaktır. Uyum programı ile ilgili çalışmada, Ulusal Uyum Planı’nın öngörüleri hayata geçirilecektir. Başarılı bir uyum politikası hedefe yönelik olmalıdır. Gerek tüm devlet kademeleri ve gerekse uyum önlemleri alanındaki diğer kurumlar, uyuma yönelik önlem- 14 Bu göstergelerin sürekli olarak geliştirilip, düzenli raporlarla, değerlendirmenin temeli olarak alınmaları gerekir. Başarılı bir uyum politikası, finansmanı sağlam olan bir temelde gelişir. Mali plana göre öngörülen zaman diliminde federal hükümet, doğrudan uyum teşvikine, daha doğrusu öncelikli amacı olan uyum teşvik projelerine, federal kaynaklardan yılda 750 milyon avro para aktaracaktır. Bunun yanı sıra federal hükümet, eskiden olduğu gibi, uyumu dolaylı olarak teşvik eden çok sayıdaki projeyi finanse etmeye devam edecektir. Aile, eğitim ve iş piyasası ile ilgili genel teşvik programları, özellikle göçmen ailelerinin işine yaramaktadır. Buna örnek olarak, «Eğitim ve Bakımın Geleceği» isimli yatırım programı kapsamında, eyaletlerin tam gün eğitim veren okullar kurmasının finanse edilmesi, tam gün bakımın geliştirilmesi yasası kapsamında sağlanan finansal destek ve üç yaşın altındaki çocuklara yönelik bakım hizmetlerinin artırılması ile iş geliştirme projeleri gösterilebilir. Federal hükümet, mevcut teşvik programlarını gözden geçirecek ve gerekli görmesi durumunda, bunların hedef kitle olan göçmenlere daha faydalı olması için düzeltmeler yapacaktır . Onların eğitim konusundaki başarıları ülkemizin geleceğine yapılan bir yatırımdır, çünkü Almanya’da yaşayan insanlar bizim en önemli hammaddemizdir. Alman dilinin öğrenilmesi ve Alman diline yeterince hâkim olabilmek, okul ve meslek hayatında elde edilecek başarı ve dolayısıyla toplumsal uyum için, en önemli önkoşullardan birisidir. Kişiye özel dil eğitiminin teşvik edilmesi, anne-babalarla el ele yürütülmelidir. Bu tür bir eğitimin en erken yaşta, çocuk bakım kurumlarından başlaması ve tüm eğitim kariyeri boyunca devam etmesi sağlanmalıdır. Bu tür bir teşvik, kişinin önüne imkânlar açan, mevcut potansiyelini geliştiren ve eğitimde elde edilen başarıyı sosyal kökenden bağımsız hale getiren bir eğitim sistemini gerektirir. Tüm çocuk, genç ve yetişkinlerin mevcut potansiyellerini geliştirebilmeleri gerekir. Herkesin eşit eğitim şansına sahip olması ve toplumsal, kültürel ve iktisadi hayata katılabilmesi gerekir. Bu amaçla federal hükümet, kendi yetkileri kapsamında, eyaletlerin göçmenlerin eğitimdeki başarılarını artırma konusunda gösterdikleri çabaları, özellikle de aşağıdaki önlemlerle destekleyecektir: ■ Gündüz çocuk bakım kurumlarını, uyum ortamı ve dil öğrenimini teşvik etmenin gerçekleştiği yer olarak mümkün olduğunca erken dönemde devreye sokabilmek için, Almanya genelinde ihtiyaca yönelik ve kaliteyi hedef alan bir paket gereklidir. Federal hükümet, eyaletler ve yerel yönetimler ile birlikte, üç yaşının altındaki çocuklara yönelik bakım yerleri oranını, 2013 yılı itibarı ile ortalama yüzde 35’e çıkartmayı amaçlamaktadır. Federal hükümet, bu paketin giderlerinin karşılanmasına önemli katkıda bulunacaktır. Bu paket göçmen kökenli çocuklara da yönelik olup, erken yaşta dil öğreniminin teşvik edilmesi anlamında olumlu etkiler gösterecektir. Federal hükümet «Eğitim ve Bakımın Geleceği» isimli yatırım programı kapsamında, eyaletlere 2009 yılına kadar toplam hacmi 4 milyar avro olan bir finansman sağlayarak, kendilerini tam gün eğitim veren okulların kurulmasında destekleyecektir. Tam gün eğitim veren okullar, özellikle göçmen ailelerinden gelen çocuk ve gençlerin eğitim fırsatlarının ve başarılarının artmasına da katkıda bulunmaktadırlar. ■ Federal hükümet, demografik yapıdaki gelişim ve eğitim alanlarının sayısındaki azalmadan dolayı harcanmayan bütçe imkânlarının, eğitimin kalitesinin artırılması yönünde kullanılması tarafında görüş bildirmiştir. ■ Federal hükümet, ana okullarında, genel dil eğitimine yönelik, özellikle göçmen kökenli çocukların da Alman dilini öğrenmelerini başarılı bir şekilde teşvik edecek bir konsept geliştirecektir. Daha sonraki aşamalar Toplumumuz fırsat eşitliği anlamında, hedefe yönelik bir uyum politikasına ihtiyaç duymaktadır. Bu şekilde, göçmenlere ulaşabilmek için teşvik programları, program ve alt yapıların sistematik olarak geliştirilmesi sağlanmaktadır. Ana okullarından, yetişkinlere yönelik çalışmalara kadar uzanan bir süreci kapsayan ve tarafların aynı doğrultuda hareket ettiği genel konseptlere ihtiyaç duyulmaktadır. Almanya’da yaşayan göçmenler homojen bir grup yapısına sahip değildirler. Bu nedenle teşvik projeleri bilinçli olarak bireye, bireyin yetenek ve becerilerine ve uyum ihtiyacına yönelik olmalıdır. Ortaklık söz konusu olduğunda, başarılı bir uyum politikası, özellikle kolay erişilebilen bilgi ve danışmanlık programlarına önem verir. Başarılı bir uyum politikası olguları esas alır. Ancak alınan bireysel çözümlerin çok daha etkin biçimde birbirlerine uyumlu hale getirilmesi ve çok farklı faaliyetlerin hedefe tam olarak odaklandırılması gerekmektedir. Ulusal Uyum Planı, uyum politikası alanında bu şekilde kapsamlı bir bütünleşmeyi hedeflemektedir. Başarılı bir uyum politikasının, belirgin göstergelerle ölçülebilmesi gerekir. Bu nedenle araştırma, istatistik ve başarılı bir uyuma dair çerçeve koşullarla ilgili bilgimizin belirgin bir şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Göçmen kökenli insanların yarısından fazlası Alman vatandaşlığına sahiptir. Bundan ötürü, vatandaşlığa göre yapılan ayırımın yanı sıra, göç geçmişinin de uyum politikası ile ilgili planlama ve denetimde kıstas alınması gerekmektedir. 2008 yılı sonuna kadar federal hükümet, Ulusal Uyum Planı’nın hayata geçirilmesi ile ilgili olarak bir ara bilanço çıkartacaktır. Federal hükümet bünyesindeki Uyum Forumu da çalışmalarını sürdürecektir. 4. Federal Hükümetin Alacağı Önlemler Federal hükümet kendi yetkileri çerçevesinde, Ulusal Uyum Planı’na aşağıdaki katkıları sağlayacaktır. Eğitim yolu ile uyum Eğitim sosyal, kültürel ve iktisadi uyum alanında belirleyici bir anahtar konumundadır. Bu noktada, ülkemizin geleceğini belirleyen ve toplum tarafından yetki tartışmaları yerine sonuçlarına göre değerlendirilen bir görevle karşı karşıyayız. Burada eyalet hükümetleri eğitimden, federal hükümet ve eyalet hükümetleri ortaklaşa, eğitim sisteminin uluslararası arenadaki verimliliğinin saptanmasından sorumludurlar. Ülkemiz, göçmen ailelerden gelen çocukların ve gençlerin potansiyeline ihtiyaç duymaktadır. 15 ■ ■ ■ Gündüz çocuk bakım yerinden meslek eğitimine kadar sürekli ve bireysel bir dil eğitimini teşvik etmeyi sağlayabilmek amacıyla, federal hükümet, dil becerisini tespite yönelik yöntemlerin geliştirilmesine destek vermektedir. Bu tür testler, öğrencilerin bireysel gelişimini teşvik etmeli ve öğretmenlere ise dil eğitimi alanında mesleki eğitim konseptlerini geliştirme fırsatı vermelidir. Federal hükümet on ayrı eyalet ile birlikte, FörMig adlı program çerçevesinde, göçmen kökenli çocuk ve gençlerin dil eğitimi ve teşvikine yönelik genel bir konseptin geliştirilmesine destek sağlamaktadır. Okulu yarıda bırakanların sayısını azaltmak amacıyla federal hükümet, yerel proje ortakları ile birlikte «Okuldan Kaçış – 2. Şans» isimli bir model program yürütmektedir. Bu program öncelikle temel eğitim okullarında (Hauptschule) okuyan çocuklara yöneliktir. Programın hedefi, eğitimlerini yarım bırakmış olan çocukları yeniden okul yaşamına kazandırmak ve onlara okulu bitirmeleri için fırsat tanımaktır. Federal hükümet, eyaletlerin eğitim araştırmalarına ve uyumun iyileştirilmesi gibi konularda konsept ve araç geliştirmelerine (örneğin dil seviye tespiti ve kültürler arası eğitimler) destek vermektedir. Uluslararası karşılaştırmalı araştırmaların sonuçları ve düzenli olarak federal çerçevede ve eyaletler tarafından desteklenen ulusal eğitim raporları, göçmen kökenli gençlerin eğitim sistemine uyumunda gösterilen başarıları değerlendirmeyi mümkün kılan veriler sağlamaktadırlar. Almanya’nın bilim toplumu olarak uzun vadeli bir başarı elde etmesi için, Alman eğitim sisteminden geçen genç göçmenlerin sahip oldukları potansiyeli daha güçlü kullanmak ve göçmen kökenli daha çok gencin, daha iyi okul ve yüksek eğitim diploması almaları için etkin katkıda bulunmak kaçınılmaz bir olgudur. Dil yolu ile uyum – Federal hükümetin sunduğu uyum kursları Dil, uyum için bir ön koşuldur. Uyum, ancak göçmen yurttaşların Almanya’daki yaşamlarını bir üçüncü şahsın yardımı veya aracılığı olmaksızın, günlük yaşamın getirdiği tüm meselelerin üstesinden tek başına gelebilmesi halinde başarıya ulaşabilir. Bu amaçla federal hükümet, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren yasal olarak zorunlu hale getirilmiş dil kursları ile birlikte ilk defa, göçmenler için standart niteliklere sahip, dil ve yönlendirme kursları başlatmıştır. Bu kurslar, kapsam itibari ile federal hükümetin uyum politikası açısından başvurduğu en büyük projedir. Aynı zamanda, uyum sürecinin amaca yönelik ve bireysel desteğini sağlayan, Almanya genelinde bir sistem kuruldu. Belirtilen kurslara yoğun ilgi gösterilmektedir. İlk iki yıl, 250.000 kadar kişi uyum kursuna devam etmiştir ve bunların yarısından fazlası, uzun süredir 16 Almanya’da yaşıyor. 2006 yılı Aralık ayı itibari ile hazırlanan uyum kursları ile ilgili bir değerlendirme raporu, aynı zamanda bu kursların nitelik açısından geliştirilmesine yönelik öneriler içermektedir. Yapılan bu değerlendirme ile, dil konusunda esas alınan Ortak Avrupa Referans Kriteri’nin öngördüğü biçimde B1 dil düzeyi, başarılı bir uyum süreci için ön koşul olarak benimsenmiş bulunmaktadır. Ulaşılması gereken hedef, şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla katılımcının bu seviyeye ulaşmaları olmalıdır. kullanmayı ve belirli bir amaca yönelik biçimde daha da geliştirmeyi benimsemektedir. Hükümet özellikle, göçmen kökenli gençlerin meslek eğitimine yönelik eğitim imkânlarını artıran önlemleri destekleyecektir. Bu anlamda federal hükümet, Bu kursların etkisini artırmak için önemli bir koşul, uyum kurslarının daha fazla oranda katılımcının başarısına odaklanmasıdır. Mümkün oldukça, tüm katılımcıların kursu başarı ile bitirebilmeleri için, ders saatleri kontenjanları ihtiyaca uygun olarak genişletilmekte ve kursların kalite standartı yükseltilmektedir. Uyum kursları kapsamında nitelikli çocuk bakımının artırılması, özellikle ebeveynlere ve kadınlara yönelik kurslar açısından önem taşımaktadır. ■ «Gençlerin Meslek Hayatına Girişi İçin Özel Program (EQJ Programı)» kapsamında eğitim birliğinde bulunan partnerlerinin gösterdiği çabaları bir araya getirecek ve başarı elde etmiş olan bu programı, 40.000 iş yerini kapsayacak biçimde destekleyip süresini uzatacaktır. Özellikle göçmen kökenli genç insanlar için EQJ programı, mesleki eğitim alanında bir köprü görevi görmüştür. ■ Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) ve Alman-Yabancı İşadamları Birlikleri ile birlikte, 2010 yılına kadar, sahipleri yabancı kökenli olan işletmelerde, 10.000 yeni meslek eğitim yeri sağlamaya yönelik «Meslek Eğitim Yeri için Aktif» isimli girişimi düzenleyecektir. ■ ■ ■ Federal hükümet, uyum kurslarını yakın zamanda ve tüm Almanya’yı kapsayacak biçimde genişletmeyi taahhüt eder. Hükümet, özellikle başarının artırılması, öğretim görevlilerinin niteliklerinin yükseltilmesi, kurs yönetiminin mükemmelleştirilmesi, hedefe yönelik bir finansman sisteminin kurulması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için, uyum kurslarında varolan yaklaşımların dil kursları sistemine ne derecede aktarılabileceğini gözden geçirecektir. Federal hükümet, göçmenlere özel danışmanlık hizmetlerinin tasarımına uygun olarak, göçmenlere yönelik ilk danışma hizmetleri ya da göçmen gençlik hizmetleri ile dil kursu düzenleyenlerin arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi taahhüt eder. Federal hükümet, uyum kurslarının etkinliğini ve sürdürülebilirliğini temsili bir temelde ölçümlemeyi planlamaktadır. ■ Eğitim ve de özellikle mesleki eğitim, göçmenlerin sosyal uyumlarında merkezi niteliğe sahip unsurlardır. Bu unsurlar politik, kültürel ve iktisadi hayata eşit şartlarda katılım ve dolayısıyla istihdam olanakları ve gelirin miktarı üzerinde belirleyici niteliğe sahiptirler. Göçmen kökenli genç insanların eğitim ve meslek hayatına ulaşma imkânlarını artırmak için, federal hükümet gösterdiği faaliyetleri tek bir çatı altında toplayacaktır. Federal hükümet, meslek seçimi imkânlarını mümkün olduğunca çeşitlendirmeyi, kamunun sağladığı destek paketini en verimli şekilde ■ «Kalifikasyon Yolu ile Uyum» (IQ) isimli danışmanlık ve bilgilendirme ağı, federal hükümet adına, Federal İş Ajansı ve sivil toplum örgütleriyle birlikte göçmenlerin, Alman kökenli göçmenlerin ve statüsü kabul edilmiş mültecilerin iş hayatındaki konumlarının düzeltilmesine yönelik yeni stratejiler geliştirmektedir. Sürmekte olan değerlendirmenin sona ermesiyle birlikte federal hükümet, başarılı eylem öneri ve gereçlerinin mevcut çalışma piyasası ile ilgili etkin önlemlere nasıl aktarılabileceğini ve kalıcı olarak uygulanacağını gözden geçirecektir. ■ Federal hükümet, gelecekte de halkın her kesiminden adaylara kapsamlı fırsat eşitliği sağlamak amacıyla, kendilerinin mesleki eğitimi, uyumu ve teşviki için destek verecektir. ■ «Yabancı İşletmelerdeki Mesleki Eğitimin Koordinasyonu» (KAUSA) da dahil olmak üzere, JOBSTARTER isimli mesleki eğitim yapısal programı ile, özellikle göçmen kökenli gençlerin yararlanacağı, birlikte bölgesel mesleki eğitim arzının desteklenmesine ve mesleki eğitimin şu anki durumunun iyileştirilmesine katkıda bulunacaktır. ■ Federal hükümet, işveren olarak taşıdığı sorumluluğun bilincindedir. Bu anlamda hükümet, mesleki nitelik, verimlilik ve becerileri doğrultusunda göçmen kökenli personelin oranını, elindeki imkânlar dahilinde artıracaktır. Bu bağlamda hükümet, dil ve kültürler arası yetilerin uygun bir şekilde dikkate alınmasını amaçlamaktadır. ■ kendi yetki alanında kalan kamu idareleri ve işletmelerinde, göçmen kökenli meslek eğitimi gören gençlerin sayısının artırılması için çaba gösterecektir. ■ ■ özellikle oturma hakkı bulunan ve ülkede kalması muhtemel gençlerin mesleki eğitim desteği ve BAföG bursu (üniversite öğrencilerine verilen devlet bursu) ile teşvik edilme olanaklarını genişletecek, Federal hükümet, Alman Ekonomisi’nin «Bir Fırsat Olarak Farklılık – Almanya’daki İşletmelerin Çeşitliliği Bildirgesi» isimli girişimine destek vermektedir. Hükümet bu anlamda «İşyerinde Çeşitlilik/İstihdam Kaynağı Olarak Çeşitlilik» isimli bir kampanya ve yarışma dizisini gerçekleştirerek, göçmenlerin, iş piyasasına ve meslek eğitimine uyumlarını daha iyi hale getirmeyi ve işletmelerin ve kamu yönetiminin istihdam ve personel politikasında daha çok dikkate alınmalarını amaçlamaktadır. ■ çoğu zaman meslek hayatı için örnek alacakları bir model bulunmayan göçmen kökenli genç kadınlar için, «network.21» gibi eğitici programlarla bireysel, iş piyasası ve mesleki yönlendirme imkânları sunacaktır. ■ Federal hükümet 2007 ile 2013 arası teşvik döneminde, ESF-Federal Programı’nın hayata geçirilmesi bağlamında göç politikası ile ilgili hususlara büyük bir önem verecek ve Ulusal Uyum Planı’nı bir dizi ek projeler ile destekleyecektir. Uyumun ana hatlarıyla ne kadar başarılı olduğunu iş piyasası belirlemektedir. Uyum, göçmen ailelerinden gelen bireylerin mesleki hayata etkin bir şekilde dahil oldukları durumlarda en iyi başarıya ulaşmaktadır. Ekonomi ve idare gelecekte daha yoğun bir şekilde göçmen kökenli bireylere ve özel dil ve kültürler arası bilgi sahibi personele ihtiyaç duyacaktır. Bu ■ ESF-Programı kapsamında, mesleki bağlamda Alman dilinin teşvik edilmesi, 2007 yılının ortalarından itibaren genişletilecektir. Bu teşvik, federal hükümetin sağladığı uyum kurslarını iş piyasasının gereksinimlerine göre tamamlayacak ve gelecekte, göçmen kökenli herkese açık olacaktır. Meslek eğitimi ve meslek yaşamı bağlamında uyum Federal hükümet, iş piyasası politikası kapsamında uyuma teşvik sağlayan projelere özel bir önem atfetmektedir. eğitim alanında birlikte çalıştığı ortakları ile göçmen kökenli, eğitim alma ve meslek öğrenme konusunda istekli olan genç insanların uyumuna odaklanacak, nedenle iş piyasasındaki uyumun, gerek sosyal ve sosyopolitik, gerekse iktisadi nedenlerle belirgin bir şekilde iyileştirilmesi acilen gereklidir. Göçmenlerin istihdam imkânlarının artırılması, iş hayatına yönelik önlemler ile danışmanlık, bilgilendirme ve iletişim imkânlarının ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi ve işletme bünyesindeki uyumun geliştirilmesi, hedefe yönelik bir şekilde teşvik edilmelidir. 17 Bilim dünyasında uyum Alman bilim sistemi – yüksekokullar ve araştırma organizasyonları – çok farklı alanlarda başarılı bir uyum örneği sunmaktadır. Bilim dünyası, dünyaya açık olmaktan ve işbirliği içinde yürütülen rekabetten beslenir. Almanya, burada yaşayan 180.000’den fazla yabancı öğrenci ve yüksek vasıflı bilim insanını memnuniyetle ağırlamaktadır. ■ ■ ■ ■ ■ doğrultusunda pekiştirmeyi, kadın ve genç kızların toplumsal ve siyasal hayata katılma imkânlarını desteklemeyi sürdürecektir. ■ Federal hükümet, bilim dünyası alanındaki uyuma destek vererek, dünya genelinde en iyilerin ülkeye kazandırılmasını ve Almanya’nın yüksek öğrenim merkezi ve yeni fikirler ülkesi olarak uluslararası iyi bir konuma gelmesini amaçlamaktadır. Federal hükümet, eğitimini Almanya’da almış olan veya sonradan gelmiş olan yetenekli ve üstün yetenekli yabancıları, gerek yüksek öğrenim ve gerekse bilim alanında desteklemeye büyük önem vermektedir – özellikle göçmenlere özgü mesleki eğitim ve üstün yeteneklileri teşvik imkânlarını geliştirerek. Federal hükümet göç ve uyum konusundaki araştırmalara destek vermektedir. Federal hükümet, eyaletlerin yabancı öğrencilerin eğitim başarılarının artırılması ve bu öğrencilerin daha iyi seçilmesi, desteklenmesi, eğitim başarılarının daha iyi takibi ve yüksekokullarda daha iyi danışmanlık almaları konusunda yerinde katkıda bulunma doğrultusunda sarfettikleri çabaları memnuniyetle karşılamaktadır: Bu etkinlikleri aracı organizasyonlar çerçevesinde desteklemektedir. Federal hükümet, ülkeye göç eden yüksekokul mezunlarına çalışma hayatında nitelik kazandırma amaçlı projelerin teşvik edilmesine devam edecek ve bu projeleri, hedef gruplarına özgün biçimde geliştirecektir. ■ 18 Federal hükümet, kadın göçmenlerle arasındaki diyaloğa ve kadın göçmenlerin güçlendirilmesi ve onların devlet ve topluma katkıda bulunmaları için yapılan programlara desteğini sürdürecek ve gelecekte kadın göçmenlerin organizasyonlarını daha güçlü bir şekilde kendi proje planlama ve yürütme sürecine dahil edecektir. Zorla evlendirmeler, kişilerin sahip olduğu yaşam perspektiflerini yok etmekte ve bundan etkilenenlerin insan haklarını önemli ölçüde zedelemektedir. Federal hükümet, bu bağlamda zorla evlendirmelerle olan mücadelesini ve bu kişilere yardım elini uzatmayı sürdürecektir. Bu amaçla ilgili kişilerin, insan ve kadın hakları, zorla evlendirilme ve sığınabilecekleri güvenli yerler konusunda, her şeyden önce genişce bilgilendirilmesi ve aydınlatılması mecburidir. ■ ■ Kadın ve genç kızlar Almanya’da yaşayan ve göçmen kökenli olan bireylerin neredeyse yarısı kadın ve kızlardan oluşmaktadır. Bu nedenle uyum politikası, özellikle kadınları da hedef almalıdır. Kadınlar aynı zamanda aktif bir uyum politikası için merkezi bir dayanak ve motor konumundadırlar. Göçmen kadınlar, anne sıfatı ile bir sonraki kuşağın uyumunda anahtar bir konuma sahiptirler. Göçmen kökenli bir çok genç kız, okulda iyi sonuçlar alıp, Alman diline hâkimdir. Fakat aynı genç kızların, bu potansiyeli fayda sağlayıcı bir şekilde kullanma imkânları çoğu kez yoktur. Federal hükümet bu anlamda, göçmen kadınların sahip oldukları potansiyeli farklı hayat tasarımları Kadınların uyumuna yönelik önemli katkılar arasında aşağıda belirtilenleri sayabiliriz: Ebeveynlere ve kadınlara yönelik uyum kursu saatlerinin artırılması, kurs düzenleyicilerinin nitelikli çocuk bakım imkânı sağladıklarına dair ispatla yükümlü kılınmaları, meslek eğitim yardımları ve BAföG bursu ile meslek eğitimi ve üniversite öğrenimi yapan yabancı öğrencilerin teşvik durumlarının iyileştirilmesi, meslek icrasının kolaylaştırılması konusunun –örneğin meslek icra ruhsatında olduğu gibi- yeniden gözden geçirilmesi. ■ açısından kişinin yaşam koşulları, yaşadığı çevrenin tasarımı ve gerek kamu, gerekse de özel alt yapı unsurları, önemli çerçeve koşullardır. Federal hükümet, yerel yönetimlerin sağladığı uyum hizmetlerini özellikle takdir etmektedir. Bu birimler, uyumu geleceğe yönelik bir görev olarak benimsemişler ve bir çok defa erken aşamada yerel yönetimler çapında faaliyet konseptleri geliştirmişlerdir. Yerel yönetim organizasyonları birliklerinin Ulusal Uyum Planı’na sağladıkları katkı, il, ilçe ve belediye yönetimlerinin kendi gelişim görevlerini gereği gibi algıladıklarını ve büyük potansiyellerini göçmen ailelerinden gelen bireylerin uyumu için kullanmaya hazır olduklarını göstermektedir. Bu anlamda uyumun, belediyelerin toplu bir meselesi olduğu ve bu açıdan uzmanlık alanlarının ötesinde genel bir konsept gerektirdiği konusunda mutabakat bulunmaktadır. ■ ■ Federal hükümet, yeterli sayıda kadın sığınma evlerinin kurulması, hükümet ve eyalet yönetimlerine bağlı danışmanlık birimleri arasında güvenilir bir koordinasyonun sağlanması ve bu yerlerin sağlam bir finansmana kavuşturulması yönünde gereken katkıyı sağlayacaktır. Yerinde uyum Uyum ancak yerinde gerçekleşir. Bireyin yaşadığı ortam, uyum sürecinde merkezi bir fonksiyona sahiptir. Bu ortam, kişinin yaşamının odak noktasını oluşturur ve göçmenler ile yerli halkın temas noktasıdır. Bu nedenle sosyal birliktelik ve uyum imkânları ■ Gözlemleme ve değerlendirme, «Sosyal Şehir» programı kapsamında uyum projeleri açısından da, semt geliştirme konseptinin sabit bir ayağı olarak kabul edilmiştir. «Sosyal Şehir» programının transfer birimi üzerinden de gerçekleşen deneyim paylaşımı yoğunlaştırılacaktır. ■ Federal hükümetin Deneysel Konut ve Kent Yapımı bünyesindeki ‹Göç/Uyum ve Semt Politikası› başlıklı model programında, göçmenlerin uyumunu teşvik etmeyi amaçlayan şehir imarı ile ilgili ileri götüren stratejiler ve eylem yaklaşımları uygulamada gözlemlenmekte ve denenmektedirler. Kültürel uyum Özellikle eyleme geçme gereksinimi olan yerler, sık sık bir çok göçmenin de yaşadığı dezavantajlı semtlerdir. Bu mahallelerdeki ikamet ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik en önemli eylem aracı «Özel gelişim gereksinimi olan semtler – Sosyal Şehir» isimli, federal devletin eyaletlerle birlikte yürüttüğü programdır. Federal boyutta 300 farklı belediyenin 450 semtinde yürütülen bu teşvik, inşaat yatırımları ile semt sakinlerinin sosyal yaşam koşullarının düzeltilmesine yönelik tamamlayıcı projeleri bir araya getirmektedir. Federal hükümet bu çerçevede, kendi yetki alanı bünyesinde, internet üzerinden, mağdurlar ve yardım eden profesyoneller için erişimi kolay bir danışmanlık hizmetini model proje olarak deneceyecektir. Federal hükümet en kısa zamanda, zorla evlendirilmelerin kapsamı ve boyutuyla ilgili istatistiksel bilgi düzeyini artıracaktır. projeleri ile pekiştirilmektedir. Programa 2007 ile 2013 arasındaki teşvik dönemi için daha yüksek bir finansman hacmi sağlanması söz konusudur. ■ Federal hükümet «Sosyal Şehir» isimli program kapsamında alınan önlemler için, yıllık finansal yardımlar sunmaktadır. Programın üçte bir giderlerini Federal hükümet karşılarken, eyaletler ve yerel yönetimler geri kalan üçte ikilik kısmını üstlenmektedirler. Bu programla göçmenlerin uyumu da desteklenmektedir. Bu kaynaklardan ayrıca, sosyal uyuma destek veren model projeler de finanse edilmektedir. Bu destek sürdürülecek ve gelecekte de, bugünün seviyesinde tutulacaktır. «Sosyal Şehir» isimli programın bütünsel sosyal mekan anlayışı, uzmanlık alanına göre, politikaların ve önlemlerin birbirine bağlantılı olarak, konular üstü yaklaşımla ele alınmasını gerektirmektedir. Tarafların ortak girişimi, federal düzlemde de, programların koordinasyonu ve mevcut eylem imkânları ve teşvikler hakkında geniş çaplı bilgi aktarımı ile gerçekleşmektedir. Bunun ötesinde federal hükümet, Sosyal Şehir kapsamında yer alan bölgelerde «İstihdam, Eğitim ve Yerinde Katılım» isimli bir program yürütmekte, ve bu programa Avrupa Sosyal Fonu’ndan kaynak akmaktadır. Böylece sosyal alandaki hedefe yönelik kümeleşme, istihdam ve nitelik kazandırma Kültür ortak yaşamımızın önemli bir temelidir ve farklı kökene sahip insanlar arasında bağ oluşturmaktadır. Göç alan toplumların şekillendirilmesi aynı zamanda kültürel anlamda bir görevdir. Bu açıdan, kültürel çeşitlilikle ilgili uygun tavır, gerekli ve bir çok insan tarafından henüz öğrenilmesi gereken bir yetkinliktir. Federal hükümet, faaliyetlerini göçmenlerin kültürel uyumu üzerinde yoğunlaştırmış olup, ağırlık noktasını kültürel eğitime vermektedir. Kültürel uyumu desteklemek amacı ile federal hükümet, diğer projelerin yanı sıra, ■ bu konuyu daireler üstü temel bir ödev olarak ele almak için «Kültür ve Uyum» isimli bakanlıklar arası bir çalışma grubu oluşturacaktır. ■ uyum fikrini teşvik prensipleri arasına alacak ve kendisinin kültürel projelerin taşıyıcısı olduğu durumlarda bu hedeflere öncelik verecektir. ■ International Council of Museums (ICOM)/Uluslararası Müzeler Birliği düzleminde «Müze – Göç – Kültür – Uyum» isimli çalışma grubunun kurulmasını önerecektir. ■ Altı ayda bir gerçekleşen Alman-Fransız Bakanlar Kurulu Toplantıları ve «Kültürler Arası Diyalog 2008 Avrupa Yılı» çerçevesinde, Fransa ve Büyük Britanya ile kültür politikası alanında uyum ve kültürel eğitime yönelik deneyim alışverişini ve hükümetler arası işbirliğini yoğunlaştıracaktır. Spor yolu ile uyum Spor, farklı kökene sahip insanların dostça ve sportmence bir araya gelmelerine önemli ölçüde katkı sağlar. Spor uyum alanında motor görevi görür. 19 Spor kulüpleri ve federasyonları uzun yıllardan beri göçmenlerin uyumuna gayet doğal bir destek sağlamaktadırlar. Federal hükümet, spor aleminin, göçmen kökenli ailelerden gelen bireylerin uyumuna gösterdiği gönüllü faaliyeti takdir etmekte ve desteklemektedir. Göçmenlere yönelik spor faaliyetleri, tüm göçmenler için sosyal, kültürel, dil ve uzaklık açısından ulaşılabilir ve cazip olmalıdır. Belirli hedef gruplarına yönelik faaliyetler, özellikle göçmen ailelerden gelen kadınlar ve kızlar için önemli bir rol oynamaktadır. Yerinde sunulan ve kamuya açık faaliyetler, klüplerin yanı sıra iyi bir başlangıç oluşturmaktadır. atölyeleri kapsamında, televizyon için hazırlanan bütünleştirici ve yenilikçi program formatlarına destek sağlamaktadır. Hükümet bunun için Grimme-Enstitüsü, Civis Medya Vakfı, Deutsche Welle ve Uyum ve Televizyon isimli federal bazdaki girişimle işbirliği yapmaktadır. ■ Federal hükümet Dışişleri Bakanlığı’nın ErnstReuter-Girişimi kapsamında, Türk ve Alman medyasının, bir atölye çalışması veya üst düzey televizyon sorumlularının katıldığı Türk-Alman Televizyon Konferansı gibi işbirliği girişimlerine verilecek teşvikleri incelemektedir. Yurttaşlık angajmanı yolu ile uyum ■ ■ ■ Federal hükümet 1989 yılından beri «Spor yolu ile uyum» programına destek vermektedir. Bu program sayesinde geçen 18 yıl zarfında, sporun uyum potansiyeli ile ilgili geniş bilgi edinilmiştir. Federal hükümet bu deneyimlere dayanarak, «Spor yolu ile uyum» isimli programın etkinliğini gelecekte daha da artırmak istemektedir. Hükümet bununla ilgili olarak, programın elde ettiği sonuçların değerlendirilmesine yönelik, geniş kapsamlı bir bilimsel araştırma yürütecektir. Bunun yanı sıra spor alanında çok fazla sayıda uyum projesi bulunmaktadır. Farklı programlar arasındaki tecrübe alışverişini artırmak ve projelerin birbirleri ile koordinasyonunu sağlamak amacı ile federal hükümet bölgeler üstü ve bölgesel projelerin belgelendirilmesi amacı ile bir bilgilendirme platformu oluşturacaktır. Federal hükümet, spor dünyasının kültürler arası açılım yönünde gösterdiği çabalarını «Uyum Forumu. Biz de katılıyoruz.» isimli kamuoyu kampanyası ile desteklemektedir. Uyum, sivil toplumun çok yönlü katkıları olmadan gerçekleşemez. Yurttaşlık angajmanı, sosyal dayanışma sağlar ve uyum için başarılı bir katalizatör görevini görür. Eşit haklara sahip şekilde topluma katılma ve topluma şekil verme yönündeki somut tecrübe, kimlik oluşumuna olumlu etki eder ve kişinin eylem yetkinliğini artırır. Göçmen ailelerden gelen bireylerin bulundukları toplumun derneklerinde, birliklerinde, kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi, göçmen kuruluşlarında gösterdikleri gönüllü faaliyetler, çok yönlülüğü giderek artan toplumumuzu zenginleştirmektedir. Ancak gönüllü faaliyetlerin teşvike ve hedefe yönelik yönlendirmelere de ihtiyacı vardır. Bu anlamda federal hükümet, politikalarını giderek artan biçimde göçmenlerin ve kuruluşlarının eşit katılımının teşvikine yöneltecektir. ■ Federal hükümet kendisi tarafından hazırlanan programlarda, yine hükümet tarafından desteklenen alt yapı ve genel ağ kurma projeleri ile ihalelerin yanı sıra, kurul ve uzmanlık kurullarına yapılacak atamalarda, göçmenlerin veya onların kurduğu organizasyonların uygun katılımını sağlayacaktır. ■ Federal hükümet, altyapı projelerinde kültürler arası açılımın ve ağ kurulmasının yoğunlaştırılmasını teşvik kriterine dönüştürecek ya da bunları teşvik anlaşmalarında özellikle güvence altına alacaktır. Kurumsal olarak teşvik edilen kurumların, personel geliştirme konseptleri ile projelerde göçmenlerin eşit haklara sahip şekilde katılımını sağlamaları talep edilecek. ■ Eşit katılımın sağlanması, en çok göçmen organizasyonlarının desteği ve nitelik kazanmalarını gerektiren bir süreçtir. Federal hükümet, proje geliştiren göçmen organizasyonlarına nitelikli yardım sunacak ve bunun için göçmen organizasyonlarının kuracağı ağları destekleyecektir. Medya yolu ile uyum Medya göçmenlerin kamu önünde nasıl algılandıklarını belirlemekte ve uyum konusundaki görüş oluşumunu etkilemektedir. Bu nedenle medyaya özel bir sorumluluk düşmektedir. Gerek kamuya gerekse özel girişimcilere ait medya grupları, göçmenlerin toplumsal uyumları yönünde geniş çaplı önlemler almışlardır. Bunun için kendilerine özellikle teşekkür borçluyuz. Haber ve program yapımının bağımsız olduğunu ve medya politikasının eyaletlerin yetki alanında olduğunu göz önünde bulundurarak, federal hükümet, medyanın uyum politikası açısından sağladığı katkıya diğerlerinin yanı sıra aşağıdaki önlemlerle destek vermektedir. ■ 20 Federal hükümet prodüktörlerin, program planlamacısı ve geliştiricilerinin yer aldığı düşünce 21 Eyaletler, görüş birliği içinde kapsamlı bir uyum politikası anlayışını benimsemektedirler. Eyalet Yönetimlerinin Ulusal Uyum Planı’na Katkıları Hep birlikte daha çok uyuma doğru Uyumun toplumumuzun birlikteliği ve gelecekte var olabilmesi açısından öneminin bilincinde olan eyalet yönetimleri, Ulusal Uyum Planı’na ortak katkıda bulunmaktadırlar. Bu anlamda, eyalet yönetimleri geçen yıllar içerisinde çok farklı önlemleri bir araya getiren ve eşgüdüm sağlayan uyum politikasına yönelik genel konsept ve prensipler geliştirmişlerdir. Eyalet yönetimleri gerek eyalet ve gerekse yerel yönetimler bazında, tartışma süreçleri başlatmış ve bunlara erkek ve kadın göçmenlerin yanı sıra farklı toplumsal grup ve organizasyonların katılmalarını sağlamışlardır. Eyalet yönetimleri, Ulusal Uyum Planı insiyatifinden dolayı Federal Başbakan’a teşekkür ederler. 14 Temmuz 2006 tarihli Uyum Zirvesi’ne yapılan davetle, tüm devlet kademeleri ile sivil toplum tarafından yürütülen ve hem yoğunluğu hem de yaygınlığı açısından Almanya’da o ana kadar ulaşılamamış bir tartışma süreci başlatıldı. Bu diyalog ile, uyum politikasının hedefleri ve temel içeriği hakkında daha iyi bir anlaşma sağlandı. Bu noktada göçmenlerin ve onların kurduğu organizasyonların çalışma gruplarının işleyişine dahil edilmeleri ve onların aktif katılımı önemli bir rol oynamaktadır. Bu kişilerin gönüllü faaliyetleri Ulusal Uyum Planı üzerindeki çalışmalarda önemli ölçüde belirleyici olmuştur. Bu bağlamda eyalet yönetimleri, çalışma gruplarında görev alan tüm katılımcılara teşekkürlerini ve ifa ettikleri çalışmaları için takdirlerini sunarlar. Eyaletler, çalışma gruplarının hazırladıkları kapanış raporlarını ilerideki uyum politikalarının tasarlanmasında kullanacaklar ve başlatılan diyalog sürecini canlı tutacaklardır. Federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimler, uyum politikalarında ortak sorumluluk taşımaktadırlar. Öte yandan ne federal hükümetin, ne de eyalet ve yerel yönetimlerin tek başına başarılı bir uyum politikası sürdürmeleri mümkün değildir. Ancak ve ancak 22 federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimler ve sivil toplumun işbirliği ve organize çabaları etkin, pratik ve vatandaşlara yönelik bir uyum politikasının yürütülmesini sağlayabilir. Eyalet yönetimleri, federal hükümet, yerel yönetimler ve sivil toplum ile birlikte yürütecekleri işbirliğinin başarıya ulaşması yönünde üstlenecekleri sorumluluğun farkındadırlar. Tüm eyaletlerde uyum politikası, Federal Almanya için geleceğe yönelik merkezi toplumsal bir görev olarak görülmektedir. Uyum ancak yerinde başarıya ulaşabilir. Göçmen kökenli insanların uyum sürecinin başarılı olup olmayacağı belediyeler, kent ve semtlerde belli olur. Fırsatlar ve sorunlar burada ortaya çıkar. Toplumsal hayata katılan herkesin barışcıl ve eşit haklara sahip olarak birlikte yaşamalarının temeli belediyelerde yatar. Eyalet yönetimleri, yerel yönetimlerin sağladıkları çeşitli katkıları takdir etmektedirler ve bunların geliştirilmesi için belediyelerle birlikte çalışacaklardır. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği’ nin Ulusal Uyum Planı’na yaptığı katkı, belediyelerin sorumluluklarının bilincinde olduklarını ve göçmen kökenli bireylerin uyum sürecini şekillendirme potansiyellerini sunmaya bundan sonra da hazır olduklarını göstermektedir. Eyaletler, Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği’ nin sağladığı katkının, Ulusal Uyum Planı’nın bir parçası haline getirilmesini talep etmektedirler. Eyaletler görüş birliği içinde, uyum politikasının kararlılıkla, toplumun tüm katmanlarını ilgilendiren çapraz bir görev olarak algılanması, buna uygun olarak organize ve koordine edilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Uyum politikası, alınan politik önlemlerin genel toplamından çok daha ötesidir. Uyum, eyalet politikasının tüm katmanlarını ilgilendirir ve tüm birimler tarafından ele alınması gerekir. Eyaletler geçtiğimiz yıllarda, uyumun artan önemine yönetim yapılarını uygun hale getirerek yanıt vermişlerdir. Eyaletler aynı şekilde uyum ile ilgili farklı önlemleri daha organize biçimde birbirine uyumlu hale getirme, bunları genel konseptlere oturtma ve kendi sorumluluklarını kesin olarak belirleme yönündeki faaliyetlerini sürdüreceklerdir. Bu bağlamda tüm eyaletler için «Hedef Birliği – Yöntem Çeşitliliği» prensibi geçerlidir. 16 ayrı eyalette göç ve göçün, uyuma yönelik doğurduğu taleplere ilişkin farklı politik, sosyal ve altyapısal şartlar mevcuttur. Bu şartlar doğrultusunda bir dizi uyum politikası prensibi geliştirilmiştir. Uyum politikası iki büyük farklı görev içermektedir. Bütün eyaletlerin karşılaştığı bir büyük görev, Almanya’da dünyaya açıklığı, hoşgörüyü ve barış içerisinde bir arada yaşamayı pekiştirmektir. Diğer görev ise, özellikle Almanya’nın batı eyaletlerinin uyum açığının giderilmesidir. Göçmen kökenli bireylerin ve bu arada eğitim imkânlarına yeterince ulaşamayan katmanlara dahil olan «misafir işçi aile»lerinin büyük bir kısmı bu eyaletlerde yaşamaktadır. Bu kişilerin gelecek perspektifi ve elbette bu kişilerin çocukları ve dolayısı ile ülkemizin gelecek perspektifi açısından eğitim, çalışma hayatı ve sosyal politikalar için önemli çabalar gösterilmesi gerekmektedir. Değişik eyaletler arasında, göçmen kökenli insanların sayısı, bu insanların özellikleri, uyum altyapısı ve uyum politikası açısından alınacak önlemlere ilişkin, büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılık ve çeşitlilik, Federal Almanya’nın sahip olduğu federal yapının bir sonucu ve tabii ki gücüdür. Aynı zamanda, eyaletler uyum politikası ile ilgili olarak belirli prensipler doğrultusunda anlaşmaya varmış ve bununla ilgili olarak 7 Temmuz 2006 tarihinde Eyalet Meclisi’nde karar alınmıştır. Ancak eyaletler arasında kullanılan kavramlar arasında da belirli farklılıklar bulunmaktadır. Tüm eyaletler çok katmanlı bir durum olan göç gerçeğinin dilimize de yansıtılması ve sadece yabancı ve Alman kavramları arasında ayırım yapmakla yetinilmemesi yönünde çaba sarf etmektedirler. Tüm eyaletler, gerek kişilerin kökenleri ile ilgili niteliklerini ve gerekse aidiyetini göz önünde bulunduran bir tanımlama çabası içerisindedir. Eyalete bağlı olarak «göçmenler», «göçmen kökenli insanlar» veya «göçmen geçmişli insanlar» gibi tanımlar tercih edilmektedir. Elinizdeki bu durum tespit raporunda sözü geçen kavramlar, eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Eyaletler, federal hükümet ve sivil toplum örgütleri ile birlikte yürüttükleri yakın işbirliğinin yanı sıra, eyaletler arasındaki diyaloğa süreklilik kazandırılmasını şart olarak görmektedirler. Burada amaç, uygulamadaki olumlu veya olumsuz deneyimlerini paylaşmak ve anlamlı ve mümkün olacağı görülen durumlarda ortak stratejiler geliştirmektir. Bu nedenle eyaletler Ulusal Uyum Planı üzerindeki ortak çalışmadan sonra işbirliklerini geliştirme ve «iyi uygulama» doğrultusunda, uyum politikası ile ilgili program ve önlemler konusunda düzenli bir bilgi alışverişini sağlama taahhüdünde bulunurlar. Eyaletlerin uyumdan sorumlu bakanları/senatörleri, Ulusal Uyum Planı’nın hayata geçirilmesi aşamasında ve uyum politikası ile ilgili güncel soruların ele alınmasında bundan sonra da biraraya geleceklerdir. Adı geçen yetkililer, Kuzey-Ren Vestfalya eyaleti ile Schleswig-Holstein eyaletlerini, 2008 yılının ilk üç ayı içersinde, 16 ayrı eyalette elde edilen iyi uygulama örneklerinin tanıtımının yanı sıra, gelecekteki işbirliğinin biçim ve yönteminin görüşüleceği bir toplantıya davet etmekle görevlendirmişlerdir. Uyum ile ilgili sorumluluk, farklı eyaletlerde farklı bakanlıklara dağıtılmıştır. Bundan bağımsız olarak uyum politikasının yönetim organizasyonu açısından farklı eyaletler arasında bağlantılar bulunmaktadır. Bir dizi eyalette işin koordinasyonu (Kabine Kurulu, Müsteşarlar Kurulu, Bakanlar arası Uyum Çalışma Grubu) özel komisyonlara bırakılmış olup, bu komisyonlar ilgili birimlerin gösterdikleri faaliyetler arasında daha iyi koordinasyon ve yönlendirme sağlamakla görevlendirilmişlerdir. Bakanlıklar arasında kurulan ağın ötesinde, çok sayıda eyalette farklı yapılara sahip kurullar olup, bu kurullarda eyalet hükümetlerinin temsilcileri ile sivil toplum örgütü temsilcileri – örneğin ekonomiden, sendikalardan, bilim çevrelerinden, sosyal refah kuruluşlarından, kilise ve dini cemaatlerden, göçmenlerin kurdukları organizasyonlardan vb.– yapılandırılmış bir diyalog sürecinde bir araya toplanmış bulunmaktadırlar. Bunun da ötesinde, bazı eyaletlerde uyum, yabancılar ve Alman asıllı göçmenlerden sorumlu görevliler çalışmaktadırlar. Kısmen, yerel yabancılar ya da uyum sorumlularının eyalet çapında örgütlenmiş çatı örgütleri mali açıdan desteklenmekte, kısmen de göçmenlerin yabancılar ya da uyum meclislerine katılımına dair varolan olanaklarının, katılımı teşvik etmek ve yerel yapılarla daha iyi bir bütünleşme sağlamak amacıyla daha çok geliştirilmesi istenmektedir. Yürütülen çok sayıdaki uyum politikasına yönelik program ve önlem ile ilgili saptama ve öneriler, İkamet Yasası’nın 45. maddesi doğrultusunda eyaletlerin de aktif rol aldığı federal bazdaki uyum programı kapsamında gerçekleştirilmektedir. Uyum, eyaletlerin görüşüne göre tek yanlı bir uyum süreci olmayıp aksine bir yandan göçmenlerin, öte yandan da onları kabul eden toplumun dürüst bir diyaloga açık olmasını gerektirir. Eyaletler, uyumdan, insanların dostça yan yana yaşamalarından çok daha 23 fazlasını anlamaktadırlar. Uyum, karşılıklı bir saygı kültürünü şart koşar. Bu noktada teşvik ve talep etme prensibi geçerlidir. Bu prensip bir yandan göçmenler ve ailelerinin yetenek ve potansiyellerini ortaya koymalarını ve bunun için de uyum önerilerinden faydalanmalarını anlatır. Göçmenler, kendi güçleri ile bir noktaya ulaşamadıkları anda, kendilerini kabul eden toplumdan dayanışma ve destek elde edeceklerdir. Eyaletler Alman dilinin yeterince bilinmemesi, sosyal alanların birbirinden görülür biçimde ayrılması ve göçmenlerin kendi etnik gruplarına özgün ortamlara geri çekilmelerini, başarılı bir uyuma en büyük engeller olarak görmektedirler. Bunun sonuçları okulda, meslek eğitiminde zorluklar, yüksek işsizlik oranı ve de kısmen dini motifleri olan uyum düşmanı akımların güçlenmesidir. Eyaletler uyum politikasının sadece devlete düşen bir görev olmadığını, sivil toplum örgütlerinin de aktif katılımına olduğu kadar, göçmenlerin bireysel olarak uyuma hazır olmasına bağlı olduğu yönünde görüş birliği içerisindedirler. Eyaletler bu ülkede yaşayan herkesin bu ülkenin anayasası ile eyaletlerin anayasalarını açık bir şekilde benimsemesini ve ülkemizde geçerli olan temel hak ve değerlere, özellikle de demokrasi, hukuk devleti, insan onurunun korunması, kendi geleceğini tayin hakkı ve kadın erkek eşitliği olmak üzere, saygı göstermesini beklemektedirler. Uyum ancak devlet ve topluma ait kurumların da göçmenlere açık olması ve göç gerçeğinin gereklerini yerine getirmeleri durumunda başarıya ulaşabilir. Bunun için eyaletler, yönetim birimlerini kültürler arası diyaloğa açmayı hedeflemektedir. Buna, bütün kamu hizmetlilerine yönelik nitelik kazandırma önlemlerinin alınması ve göçmen kökenli insanların oranının artırılmasına dair çabalar dahildir (bakınız S. 27, «İşveren olarak Eyaletler»). Eyaletler görüş birliği içerisinde eğitime ve Alman dilinin okul öncesi çağda öğrenilmesine büyük önem vermektedirler. Eyaletler uyuma destek veren dil eğitimi teşvik konseptlerinin içeriklerini geliştireceklerdir. Tüm çocuklar için dil beceri durumunun mümkün olduğunca erken dönemde tespiti de bu açıdan değerlendirilmelidir. Özellikle son yıllarda tüm eyaletlerde kamuoyu, halk içerisindeki dini çeşitliliğe doğru giden gelişmeyle birlikte, uyum politikası açısından doğan zorluklara karşı daha bilinçli haldedir. Eyaletler bu konudaki kültürel egemenliklerinden kaynaklanan özel sorum- 24 luluklarının bilincinde olup, bu bağlamda özellikle Müslümanların kurdukları örgütlerle yapısal ve kalıcı bir diyalog arayışı içerisine girmişlerdir. Eyaletler büyük bir maddi yatırımda bulunarak, önemli çabalar sarf etmekte ve çok farklı genel ve özel uyum teşvikleri sunmaktadırlar. Eyaletlerin ortak görüşüne göre mevcut altyapı yeterince güçlü olup, göçmenlik öyküsü bulunan insanların uyum potansiyelinin artırılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Aşağıdaki metinde eyaletler, Ulusal Uyum Planı için geçerli olan uyum politikası bağlamında harekete geçilmesi gereken noktalarla ilgili olarak, ortak konumlarını ortaya sermektedirler. Burada belirtilen politik görüş ve önlemlerin çapı ve gerçekleşme zamanı, eyalet parlamentoları tarafından serbest bırakılan bütçe imkânlarının izin vermesi koşulu ile ifade edilmişlerdir. Yerinde uyum Uyum, yerinde gerçekleşir! Göçmen kökenli olan ve olmayan kişilerin karşılaşmaları kent ve beldelerde, semt ve yerleşim birimlerindeki komşuluk ortamlarında olur. Uyumun başarılı olup olmadığı beldelerde görülebilir. Uyumun başarıları ve tabiî ki sorunlar da en belirgin şekilde buralarda hissediliyor. Bu nedenle uyum, kişinin yaşadığı yerde, kamu yönetimlerinde, çalışma yerinde, okullarda, çocuk yuvalarında ve göçmenlerin katkıları ile amacına ulaşır. Sosyal alanda gelişim Eyaletler, merkezi uyum politikası unsurları olarak beldelere büyük önem vermektedirler. Bağlı bulunduğu ilçeleri olmayan kentler, ilçe ve beldeler, büyük bir personel ve finansal kararlılıkla uyum vazifesini üstlenmektedirler. Bu noktada eyaletler, farklı beldelerdeki uyumun gereksinimlerinin mevcut sosyal yapı ve göç eden halkın sayısı ve bileşimi doğrultusunda önemli farklılıklar gösterdiğini saptamışlardır. Uyumun başarıya ulaşabilmesi için, göç eden insanların sosyal mekan yoğunlaşmalarının doğurduğu sorunların üstesinden gelinmesi gerekmektedir. Sosyal mekandaki gelişme açısından Avrupa Birliği, federal hükümet ve eyaletlerin entegre kent gelişimi ile ilgili programları son derece önemlidir. Bu anlamda eyaletler, artırılan teşvik imkânlarının çok daha güçlü biçimde uyum yönünde kullanılması için çaba göstereceklerdir. Eğitim yolu ile uyum Eğitim, uyumun başarılı olmasında en önemli kaynaktır. Devletin üstlendiği eğitim ve öğrenimin en temel alanlarından birisi de, yetişen nesil için genel ve mesleki eğitim hakkını teminat altına almak, kişiliğin serbestçe gelişimini teşvik etmek, çocuk ve gençleri geniş çaplı biçimde toplum ve meslek hayatında üstlenecekleri görevlere hazırlamaktır. Eyaletler arasında anayasanın yüklediği bu görevin, özellikle göçmen kökenli öğrencilere karşı da yerine getirilmesi gerektiği yönünde derin bir mutabakat vardır. Gençlik ve Eğitim Bakanları Konferansının şu ana kadar aldığı kararlar temelinde eyaletler aşağıdaki fikirleri savunmaktadırlar. Anaokullarında erken dönemde teşvik Eyaletler günlük çocuk bakım kurumlarının, eğitim görevine okul öncesi eğitim kapsamında şekil kazandırmak ve uygulanmasını sağlamak için ortak bir çerçeve oluşturmak üzere zaten uzlaşmışlardır . Bu çerçeve tüm eyaletlerde mevcut eğitim ve yönlendirme planları ile eyalet düzeyinde somutlaştırılacak, içi doldurulacak ve genişletilecektir. Bu ortak çerçeve kapsamında eyaletler yorumlama ve uygulama anlamında kendilerine en uygun yolu izleyeceklerdir. Ana okulu seviyesindeki uygulama çabalarının ön planında temel yetkinliklerin aktarılması ve kişisel kaynakların geliştirilmesi ve pekiştirilmesi bulunmaktadır. Dil eğitimi, çocuk yuvalarına verilen eğitim görevinin yerine getirilmesinin önemli bir unsurudur. Bu nedenle dil eğitiminin teşvik edilmesi, bütünsel ve çocuğun bireysel ihtiyaçlarına uygun olarak değerlendirilmelidir. Bu teşvikin başarılı olabilmesi için çocuğun çevre ile ilişkisine yansıtılmalıdır. Bu nedenle de mümkün olduğunca erken ve düzenli olarak başlamalı ve sistematik bir yapıya sahip olmalıdır. Teşvikin çocuk yuvalarında mümkün olduğunca erken dönemde başlaması, gerek nitelik ve gerekse nicelik yönünden ihtiyaca uygun bir bakım imkânını gerektirmektedir. Dil eğitiminin teşvik edilmesi bağlamında eyaletler, dil eğitimi konusunu verilen eğitim hizmetleri kapsamında çapraz bir görev olarak çocuk yuvalarının konseptlerine aktarmayı amaçlamaktadırlar. Çocuk yuvaları ve ilk okullar için ortak ya da yakın bir ilişki ile birbirine bağlı eğitim ve öğretim planları tüm eyaletlerde hazırlanmıştır veya hazırlanmak üzeredir. Çocuk yuvalarının dil eğitimini teşvik imkânları ile ilk okula giriş aşamasındaki beklentiler arasındaki uyumun sağlanması son yıllarda önemli ölçüde artış göstermiştir. Dil becerilerinin tespitine yönelik yöntemler ya da dil yeteneği ile ilgili okul öncesi gözlemler ve buna bağlı olarak ihtiyaç halinde sağlanan destek, aradan geçen dönem içerisinde tüm eyaletlerde uygulanmakta veya planlama aşamasındadır. Bu anlamda eyaletler nerede ise tamamen veya yüksek oranda göçmen kökenli çocukların devam ettiği kurumlara, etkin bir telafi edici özelliğe sahip dil eğitimini sağlamak için ek teşvik önlemleri alınmasını amaçlamaktadırlar. İyi uygulama örnekleri ile ilgili bilgiler edinmek amacı ile eyaletler bu önlemlerin başarısını sürekli olarak denetlemeyi ve ulusal rapor oluşturma çerçevesinde, eyaletlere yönelik raporlar temelinde bilgi alışverişine girmeyi amaçlamaktadırlar. Dil eğitimine yönelik teşvik önlemlerinin uygulamaya geçirilmesi için eğitmenlere nitelik kazandırılması kaçınılmazdır. Eyaletler şu an itibarı ile bu nitelik kazandırma önlemini hayata geçirmeye yönelik farklı önlemleri gözden geçirmektelerdir. Eyaletler, bu konularda alacakları kararları kendi aralarında düzenli bir şekilde yaptıkları bilgi alış verişine dahil etmeyi taahhüt ederler. Dil eğitiminin teşviki/Okullarda çok dillilik Alman dilinin eğitim ve iletişim dili olarak mutlak önemi üzerinde mutabakat bulunmaktadır. Aynı şekilde Alman dili konusunda eksiklik gösteren tüm çocuklara, kendilerine ders ve eğitime eşit haklarla katılma imkânı veren bir ek eğitim verilmesi yönünde de mutabakat bulunmaktadır. Eyaletler bunu tüm öğretmenlerin ve derslerin yerine getirmesi gereken bir görev olarak kabul etmekte olup kendi yetki alanlarında, tüm okul formlarında ve tüm okul kademelerinde, ihtiyaç duyulması halinde destekleyici dil eğitimi verilmesi için çaba göstermeyi amaçlamaktadırlar. Aynı şekilde önümüzdeki beş yıl boyunca, tüm öğretmenlerin dersteki dil eğitimi görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan meslek içi eğitim programlarını sunmayı taahhüt etmektedirler. Alman dilinin öğrenilmesinin yanı sıra, tüm eyaletler çocuklar ve gençler için çok dilli olarak büyümenin önemini tanımaktadırlar. Bu, göçmen kökenli çocuk ve gençlerin kökenlerine veya ailelerine ait dilleri de kapsamaktadır. Bu anlamda günlük okul hayatında çok dilliliği uygun biçimde dikkate alan uygun önlemler saptanmalıdır. Eyaletler ulusal eğitim raporları bazında, çok dilliliğin teşvik edilmesi konusunda sürekli bir görüş alışverişine girmeyi taahhüt etmektedirler. Ebeveyn çalışmaları Eyaletler ebeveynlerin okullarda gösterdiği uyumu teşvik edici çabaların önemini takdir etmektedirler. Özellikle geçmişi göçmen kökenlere dayanan ebeveynlerle çalışmaların güçlendirilmesine ilgi göstermektedirler.Eyaletler öncelikle, ebeveynlere yönelik çalışma kapsamında, göçmen dernekleri ile birlikte ortak bir açıklama yapmak niyetindeler. Eyaletler, göçmen kökenli aileler, çocuk yuvaları ve diğer kurumlar arasında dil ve kültür köprüsü oluşturacak olan çok dilli, gönüllü ebeveynlerden faydalanılması ve kendilerine nitelik kazandırılması olanağını incelemektedirler. Eyaletler, erken yaşta eğitim, erken yaşta 25 yuvaya devam ve dil gelişimi konularını kapsayan, ebeveynlere yönelik, sistematik ve hedefe yönelik broşür ve bilgilendirme kitapçıklarının devreye sokulmasından yanalar. Tüm gün okullar Tüm gün öğrenim veren okullar öğrenme, eğitim ve yetiştirme için daha fazla zaman sunmaktadırlar. Tüm gün süren okullar özellikle sosyal yönden dezavantajlı konumda ve eğitimden uzak ailelerin çocukları için dil, kültür ve sosyal açıklarını kapatma doğrultusunda büyük bir fırsat sunarlar. Eyaletler düzenli aralıklarla, tüm gün süren eğitim şeklinde genel eğitim veren okulların gelişimi ile ilgili istatistiksel raporlar hazırlamaktadırlar. öğrencilerin sayısını azaltmak ve göçmen kökenli çocuk ve gençlerin ortalamasını diğer kız ve erkek öğrencilerin genel ortalamasına indirmek hedefini gütmektedirler. Bazı eyaletler kendi yönetimleri altındaki okullarla hedef mutabakatları belirleyecek, diğerleri ise farklı projeleri deneyeceklerdir. Bu önlemlerin etkinliği üzerine eyaletler, düzenli aralıklarla bilgi paylaşımında bulunacaklardır. Aynı zamanda hepsinin ortak hedefi mevcut okul sistemlerinin kendi içerisindeki geçişkenliğini etkin şekilde teşvik etmektir. Burada da gelecekte göçmen kökenli çocukların ve gençlerin ileri eğitime geçiş oranları sistematik olarak saptanacak ve sayılarının diğer tüm çocuk ve gençlerin oranına eşitlenmesi hedef alınacaktır. Uyumun teşvik edildiği bir yer olarak okul Eyaletler, federal hükümet tarafından finansal olarak desteklenen tüm gün eğitim veren okul programını, 2009 yılına kadar belirlenen kapsamda sürdürecek ve tüm gün eğitim veren okulların oranını sürekli olarak artıracaklardır. Bunun da ötesinde eyaletler, düzenli olarak eğitim raporlarında tüm gün eğitim ile ilgili gelişmelere yer vermeyi taahhüt etmektedirler. İşbirliği Eyaletler çocukların daha iyi teşvik edilmesi açısından yuva ve okullar arasında işbirliğinden yanadırlar. Bu işbirliği, gençlere yönelik yardım kurumlarının konseptine ve okul çalışmalarına, örneğin okul programlarına dahil edilmelidir. Okul başarısının ve okul sisteminin geçirgenliğinin artırılması Eyaletler arasındaki farklılıklardan bağımsız olarak sınıfını tekrar eden, okulu yarım bırakan ve herhangi bir diploma almadan okuldan ayrılan öğrencilerin sayısı, Alman okullarında çok yüksektir. Bundan ise en çok göçmen kökenli çocuk ve gençler ve yine bu grup içerisinde de genç erkekler ve genç erkek çocukları etkilenmektedir. Eyaletler PISA-araştırmasının ilk sonuçlarının açıklandığı günden itibaren bu durumun farkındadırlar ve bu durumun düzelmesi için belirli önceliklere sahip faaliyet alanları geliştirmişlerdir. Elbette bu noktada kısa süreli başarılar beklenmemelidir, çünkü bunun için sadece başarıyı esas alan bir desteği öngören okul kültüründen, bireysel teşvik ve desteği daha çok dikkate alan bir okul kültürüne geçişte, zihniyet değişikliği gerekmektedir. Eyaletler, kendi yönetimleri altındaki okullarda başarı oranlarının artırılmasına yönelik alınan iyileştirme önlemlerini, etkinlikleri açısından sürekli olarak denetleyecekler ve ulusal eğitim raporları çerçevesinde düzenli olarak bu konuda rapor hazırlayacaklardır. Eyaletler ortak şekilde, önümüzdeki beş yıl içerisinde okulu yarım bırakan ve sınıfını tekrar eden 26 Çocuk yuvaları, okul ve yüksekokullar uyumun en başarılı şekilde uygulandığı yerlerdir. Buna rağmen uyum otomatik olarak kendiliğinden gerçekleşmez. Uyum taraflardan yüksek oranda istek, zaman, çaba ve açıklık ister. Bu anlamda eyalet hükümetleri yüksek oranda göçmen kökenli çocukların ve gençlerin devam ettiği okullarda uyum çalışmasını gerektiği ölçüde yürütebilmek için daha fazla çaba sarfedilmesi gerektiğinin bilincindedirler. Bu açıdan bu okullar için öğrenci sayısının azaltılması, öğretim personelinin artırılması veya öğretim görevlilerinin gençlere sağlanan yardımlar alanından sosyo-pedagojik uzmanlarca desteklenmesi biçiminde de olsa, özel kaynaklara ihtiyaç duyulduğu yönünde mutabakat bulunmaktadır. Bu okulların özel donanımlı personele ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu ihtiyaca bir yandan özel kültürler arası yetkinliklere sahip personel (örneğin uyum rehberleri) ile, öte yandan göçmen kökenli öğretim görevlileri, eğitmenler veya sosyal danışmanların sayısının artırılması ve de tutarlı bir meslek içi eğitimle yanıt verilebilir. Kültürler arası yetkinliklerin edinilmesine yönelik modüller, öğretim görevlilerinin eğitimi için belirlenen yeni standartlara şimdiden dahil edilmişlerdir. Eyaletler burada belirlenen önlemleri hızla uygulamaya koyacaklardır. dırılmasında göçmen kökenli gençlerin yoğunlukta olduğu sınıflardaki özel koşulların dikkate alınmasını denetleyeceklerdir. Eyaletler yüksek oranda göçmen kökenli genç öğrencileri bulunan meslek okullarının da gereken çapta uyum çalışması yapabilmek için desteğe ihtiyaçları olduğunun bilincindedir. Bu okulların da özel bir takım ihtiyaçlarının sağlanması konusunda mutabakat vardır. Bu, öğrenci sayısının düşürülmesi, göçmen kökenli öğretim elemanlarının sayısının artırılması, öğretim elemanlarının okullarda verilecek sosyal destek veya uyum rehberleri gibi kültürler arası yetkinliğe sahip personel aracılığıyla desteklenmesi şeklinde olabilmektedir. Dil eğitiminin teşvik edilmesine yönelik önlemler, ihtiyaç olması halinde meslek eğitimi veren okullarda da sunulacaktır. Gençlerin çok dilli olmaları özellikle mesleki eğitim aşamasında büyük bir önem kazanmaktadır. Bu özellik, mümkün olduğu ölçüde mesleki bazda geliştirilmeli ve meslek eğitimi görenlerin ilerideki çalışma alanlarında daha güçlü olmalarına yol açmalıdır. Bilim üreten yeni neslin tespit edilmesi Almanya «en iyi düşünen» beyinlerin kazanılmasına yönelik bir rekabet içerisindedir. Almanya’nın yeni fikirler merkezi olarak korunması ve daha da geliştirilmesi ve nüfus yapısındaki dönüşüm dikkate alındığında, burada büyüyen ve göçmen kökenli insanların ve buraya göç eden yüksek nitelikli elemanların potansiyelinin daha iyi tespit ve teşvik edilmesi gerekmektedir. Bu noktada önemli olan üstün yeteneklerin sahip olduğu potansiyeli sonuna kadar kullanabilmektir; eğitimlerini Almanya’da alanların lise diplomasını almaları ve yüksek öğretim görmeleri yönünde daha güçlü motive edilmeleri gerekmektedir. Bu anlamda eyaletler, yurt dışından yüksek öğrenim için gelenlerin başarı oranlarını artırabilecek şekilde desteğin verilmesini gerekli görmektedir. Bu durum sadece Alman dilini öğrenmede ve bu dilin pratiğini geliştirmede destek verilmesini değil, aynı zamanda danışmanlık, destek ve rehberlik programlarına destek verilmesini de kapsamaktadır. Mesleki eğitim ve meslek eğitimi veren okullar Kültürel eğitim Göçmen kökenli gençler dual eğitim sistemine geçişte büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Genel eğitim veren okullardaki mesleki yönlendirmenin amacı, bilhassa katı ve cinsiyete bağlı meslek tercihlerinin aksine geleceğe yönelik meslek alternatiflerini sunmaktır. Mesleki eğitim veren okullarda eğitim için kullanılan mesleki uzmanlık diline büyük bir önem atfedilmektedir. Eyaletler dil eğitiminin mesleki kullanıma yönelik bu yönüne büyük ağırlık vermektedirler. Yönetimler şu ana kadar alınan önlemlerin kapsamını ve etkinliğini ve personele nitelik kazan- Kültürel eğitim uyum sürecini desteklemektedir. Eyaletler giderek daha açık hale gelen bir dünya toplumunda kendi ülkelerinde farklı kültürleri tanıyabilmeyi özel bir fırsat olarak görmektedir. Farklı kültürlerin başarılarına açık olmak karşılıklı anlayış ve saygıya hizmet eder. Bu düşüncenin kültürel eğitimin tüm alanlarında kabul görmesi gerekmektedir. Eyaletler bu görüşü özellikle kamuya ait eğitim ve öğretim kurumlarının konseptlerinde dikkate alacaklardır. Çalışma hayatına uyum Toplumsal uyum açısından çalışma, merkezi bir öneme sahiptir. Her ne kadar iş dünyasına yönelik politika, federal hükümetin yetki alanında olsa da, eyaletler de bu politikaya çeşitli biçimlerde katkıda bulunmaktadırlar. Çalışma piyasasına yönelik programlar Kişi ve işletme esaslı bir istihdam teşviki ve göçmen kökenli kişilere mesleki nitelik kazandırılmasının hedefi, bu kişilerin meslek eğitimi ve iş piyasasına etkin ve uygun bir şekilde girebilmelerini sağlamaktır. Eyaletler, Avrupa Sosyal Fonları’nın mesleki uyuma yönelik açtığı imkânları son derece yararlı bulmaktadırlar. Eyaletler, özellikle eyaletlere özel ve çalışma hayatına yönelik programlar çerçevesinde, çalışma piyasasına yönelik uyumu desteklemektedirler. İşveren olarak eyaletler Eyaletler, işveren olarak da üstlendikleri görevin bilincindedirler. Kendi imkânları çerçevesinde göçmen kökenli personelin oranını nitelik, yetenek ve verimliliği göze alarak artırma gayreti içersindedirler. Bu yönetimler dil ve kültürler arası becerilerin yeterince dikkate alınmasını hedeflemektedirler. Mesleki eğitim fırsatları Eyaletler «Mesleki Eğitim ve Nitelikli Eleman Yetiştirmeye yönelik Ulusal Antlaşma» kapsamında okuldan meslek hayatına geçişin daha iyi yönetilmesi, mesleki eğitim düzeyi ile meslek seçimine yönelik olarak, genel eğitim veren okullarda daha iyi hazırlık yapılması ve bu bağlamda özellikle göçmen kökenli gençlerin bir mesleki eğitim yeri aramada desteklenmesi yönünde taahhütte bulunmuşlardır. Uygulamanın günlük okul hayatına daha yaygın biçimde aktarılması ve uygulama veya işbirliği sınıflarının oluşturulması ve böylece yeterince verim sağlayamayan öğrencilerin teşvik edilmesi de bu kapsamdadır. Gençlere nitelik kazandırmak ve kendilerine staj yeri, meslek eğitim yeri bulunması ve çalışma hayatına girişlerini sağlamak için idare, okullar, gençlik kurumları, yerel esnaf, iş ajansları, ortak çalışma grupları/tercihe bağlı beldeler ve diğer aktörler (örneğin göçmenlerin kendi kurdukları organizasyonlar, göçmenlerin işveren dernekleri ve medya gibi) arasında işbirliğine gidilmesi ve ağların kurulması için girişimde bulunulmakta ve destek sağlanmaktadır. Yabancı diplomaların tanınması Eyaletler, göçmenler tarafından yurt dışında edinilen okul, eğitim ve mesleki eğitim diplomalarının iktisadi açıdan daha iyi değerlendirilmesi gerektiği görüşündedirler. Bu yaklaşım, duruma göre bu diplomaların 27 kısmen tanınmasını veya ek nitelik kazandırma önlemlerini de kapsayabilir. İş kurma ve mesleki eğitim verme potansiyeli Eyaletler göçmen kökenli insanların serbest çalışma ve işyeri açmaları konusunda büyük bir potansiyele sahip olduklarını görmektedir. Bilgi ve danışma imkânlarını – bunun henüz yapılmadığı yerlerde – daha kuvvetli oranda bu hedef grubuna yöneltmek istemektedirler. Eyaletler çok daha fazla sayıda göçmenlik öyküsüne sahip erkek ve kadın işletmeci tarafından yürütülen işletmelerin mesleki eğitim adına kazanılmaları için çaba sarf edeceklerdir. Uyum kursları Eyaletler kendi yetki alanları ve imkânları dahilinde, uyum kurslarının başarı düzeylerinin artırılması için katkıda bulunacaklardır. Yönetimler, uyum kurslarının başarısını sağlamak için Yabancılar Dairesi, çalışma grupları/tercihe bağlı beldeler, kurs düzenleyicileri, Göç ve Mültecilerden Sorumlu Federal Daire’nin Yerel Koordinatörü ve göç olgusuna özel danışmanlık hizmetleri arasındaki koordinasyonu artıracaklardır. leri katkıyı önemsemektedirler. Eyaletler genç kızların bu şekilde kendileri ve toplum için oluşturdukları fırsatları görmektedirler. Bu nedenle yönetim birimleri genç kız ve kadınların sahip oldukları eşit katılım haklarını sürdürülebilir bir şekilde güçlendirmeyi görev bilmektedirler. Eyaletler genç kız ve kadınların kendi kaderlerini tayin hakkını ve bu potansiyelden tam anlamıyla faydalanmalarını desteklemektedir. Eyaletler göçmen kökenli yaşlı insanların bu tür hizmetlere ulaşımını kolaylaştırmak için gösterdikleri çabaları artıracaklar ve örneğin hedefe yönelik bilgilendirmeler yaparak yaşlılara yönelik çalışmalarda ve bakım hizmetlerinde belirli kültürlerin getirdiği hassasiyetlere gereken saygının gösterilmesini sağlayacaklardır. Hakların korunması Yurttaşlık angajmanı ve eşit katılım yolu ile uyum Genç kız ve kadınların kendi hak ve potansiyellerini geliştirme imkânlarının, özellikle de serbestçe meslek ve eş seçimi haklarının kısıtlanması durumunda, eyaletler bu tür haksızlıkları engelleme, kriz yönetim ve destek temini gibi uygun önlemler almayı bir sorumluluk kabul etmektedirler. Sağlık Sağlık her insanın kişisel ilgisinin odak noktasını oluşturur. Sağlık sistemi, kökeni ne olursa olsun bağımsız olarak her bir halk grubuna açıktır. Ancak eğitimden uzak kalmış ve sosyal yönden zayıf sayılabilecek, göçmen kökenli bireyler sağlık koruması ve sağlık bakımı ile ilgili programları diğer bireylerden daha az kullanmaktadırlar. Uyum kurslarının kalıcılığı Eyaletler uyum kurslarına ek destek veren önlemlerin, dil eğitiminin kalıcılığı ve çalışma hayatına katılım için zorunlu olduğu görüşünü paylaşmaktadırlar. Ortak ve yan projeler olarak adlandırılan bu önlemlerin başarılı olması için, imkanları çerçevesinde katkıda bulunmaktadırlar. 28 Eyaletler, özellikle kitle sporları alanında spor merkezlerinin inşa, yenileme ve modernizasyon giderlerini finanse etmektedirler. Bunun ötesinde eyaletler sportif faaliyetleri çok farklı yöntemlerle, örneğin «Spor yolu ile uyum» gibi programlara katkıda bulunarak desteklemektedirler. Uyumun teşvik edilmesi ile ilgili mevcut yapılar spor kulüpleri ile daha sağlam bağların kurulmasından önemli faydalar elde edebilirler. Eyaletler bu ilişkileri daha güçlü bir şekilde ilerletmek istemektedirler. Eyaletler göçmen kökenli bireylerin sağlık sisteminden aldıkları payı, sistemin kültürler arası açılımının genişlemesiyle de iyileştirmeyi savunmaktadırlar. Özellikle bu kişilerin sağlık programlarına erişimi, sağlık konusundaki bilgileri ve yetkinlikleri artırılmalıdır. Eyaletler bu tür erişim bariyerlerinin kaldırılmasına yönelik proje ve girişimleri destekleyecek ve işbirliği yaptıkları partnerleri ile hedef gruplarına yönelik projeleri genişletecek ve bunları hayata geçireceklerdir. Eyaletler, her yaş grubunda göçmenler tarafından ve göçmenler adına klasik dernek, dernek konfederasyonu, kilise ve dini cemaatler ile göçmenlerin kendi adlarına kurdukları derneklerde gösterilen gönüllü angajmanın, sosyal istikrara önemli katkılar sağladığının bilincindedirler. Göçmen kökenli olan veya olmayan bireylerin ortaklaşa yürüttükleri yurttaşlık angajmanı, bu bireyleri bünyesine kabul eden toplumun artan çeşitliliklerle baş etmesi ve değişikliklerin üstesinden gelebilme yeteneğini de artırır. Medya toplumsal uyum süreci konusunda çok büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Medya göç ve uyum konusunda bireylerin görüş oluşturmasında belirleyici bir özelliğe sahiptir. Medya organları toplumsal gruplara bir platform sunmakta ve bu platform aracılığı ile mevcut ön yargıların daha da derinleşmesini sağlayabileceği gibi bu konuda aydınlatıcı da olabilmektedir. Aynı olgu engelli göçmenlere yönelik imkanlar için de geçerlidir. Takdir kültürü Eyaletler medya organlarına, özellikle kamu kontrolü altındaki medya organlarına uyum konusunda her zamandan büyük bir merkezi rol düştüğü görüşünü paylaşmaktadırlar. Eyalet başbakanları bu nedenle 2006 yılının Ekim ayında ARD ve ZDF kanallarına, 2007 Haziran ayına kadar program ve program formatlarının uyum sürecine ek bir katkıda bulunmalarını sağlayacak biçimde nasıl geliştirilebilecekleri ve bunun nasıl uygulamaya geçirilebileceği yönünde öneriler getirmeleri için ricada bulunmuşlardır. Eyaletler sunulan bu önerileri uygulanabilirlik açısından gözden geçireceklerdir. Göçmen kökenli yaşlı insanlar Erişim bariyerlerinin kaldırılması Eyaletler çok sayıdaki göçmen kadının aile, meslek, komşuluk ortamı ve toplum içerisindeki uyuma yönelik katkılarını takdirle karşılamaktadır. Yönetimler, özellikle göçmen kökenli genç kızların okul hayatı, mesleki eğitim alanı ve meslek yaşamında gösterdik- Sporun teşvik edilmesi Kültürler arası açılım Kadın ve genç kızlar Hakların pekiştirilmesi Eyaletler sporun çok önemli bir uyum gücüne sahip olduğu konusunda görüş birliği içerisindedirler. Bu anlamda yönetim birimleri uyum konsept ve prensiplerinde, sporun öneminin altını çizmektedirler. Spor bireylere takım ruhu, adalet duygusu ve kabul edilmişlik hissi vermekte, önyargıların yıkılmasına ve öte yandan farklı sosyal ve kültürel kökenden gelen insanlar arasında köprüler oluşturmaktadır. Sportif faaliyet insanlara sosyal takdir ve çok çeşitli başarı deneyimi sağlamaktadır. Bu açıdan sportif faaliyetin teşvik edilmesi şiddet ve aşırı sağ görüş ile mücadelede etkin bir katkı sağlamaktadır. Özellikle göçmen kökenli olan ve olmayan insanların ortak yurttaşlık angajmanı, karşılıklı kabullenmeyi ve toplumsal dayanışmayı arttırır. Yurttaşlık angajmanı kişinin gönüllü olarak taahhütte bulunması, kamu önünde sorumluluk alması ve ağların kurulması esasına dayanır. Kimlik oluşturucu bir etkisi vardır ve bireysel iş görme yetkinliğini arttırır. Erken dönemde uyum kurslarına katılım Uyum kurslarının belirlenmiş amacı, uyuma ihtiyaç duyan göçmenleri mümkün olduğunca erken dönemde bu kurslara göndermektir. Oluşturulan ağa çocuk yuvaları, okullar, gençlere yönelik yardım kurumları ve yaşanılan sosyal alanda faaliyet gösteren kurumlar (örneğin konut işletmeleri) da dahil edilerek «daha önceden Almanya’ya gelmiş göçmenlerin» uyum kurslarına daha kolay ulaşmaları sağlanmalıdır. Modern toplumların sosyal dayanışması bir yandan piyasalardaki ekonomik davranışlar, öte yandan da politik davranışlar ve devlet yönetimi tarafından tek başına sağlanamaz. Sosyal dayanışmanın yurttaşlık angajmanının geniş bir yelpazeye yaygın biçimlerine ihtiyacı bulunmaktadır. Çok sayıda sivil toplum kuruluşları ve organizasyonlarının çalışmaları eyalet ve beldelerin sosyal yapısı üzerinde özel bir şekilde belirleyici olup, başarılı bir uyumun ön koşulunu oluşturmaktadır. Spor yolu ile uyum Göçmen kökenli yaşlı insanların halk içerisindeki oranı ve mutlak sayıları gelecekte giderek artacaktır. Aynı zamanda bu kişilerin önemli bir kısmı, bu imkânlar kendilerine açık olmasına rağmen yaşlılara yönelik hizmetlere, bakım hizmeti ve kurumlarına erişememektedirler. Eyaletler bir takdir kültürü talep etmektedirler. Bu kültür, bireylerin olağanüstü faaliyetlerinin takdir edilmesi ile gerçekleşebileceği gibi aynı şekilde, başarıya ulaşan uyum projelerine ödül verilmesi biçiminde de tezahür edebilir. Bunun dışında eyaletler gönüllü faaliyet gösteren vatandaşların uyum konusundaki yetkin görüşlerinin uygun birimlere, örneğin eyalet uyum danışmanlığı veya komisyonu gibi birimlere seçilmeleri ile yansıtılmasına önem vermektedir. Medya Program ve yapılar Eyaletler dernek, konfederasyon, kilise, dini cemaatler ve göçmenlerin kendi kurdukları organizasyonların kültürler arası diyaloğa açılmalarını gerekli görmektedir. 29 Uyumun gözlemlenmesi Veri kalitesi Uyumun, göç ve uyum süreçlerinin izlenmesi ve tarif edilmesini ve alınan teşvik önlemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesini mümküm kılan göstergelere ihtiyacı vardır. Mevcut istatistiklerde kullanılan Alman ve yabancı ayrımı, uyum süreci seviyesinin değerlendirilmesinde çok kısıtlı olarak işe yaramaktadır. 2005 yılından beri yürütülen mikro nüfus sayımında, mevcut durumun istatistik açısından tespitine yönelik daha kapsamlı imkânlar kullanılmaktadır. Bu sayede bireyin vatandaşlığının yanı sıra, göçmen kökenini de saptamak mümkün olmaktadır. Eyaletler bu yeni veri niteliğini (geçerli sonuçlar bekledikleri yerlerde) kendi uyum yönetimlerine aktarmayı amaçlamaktadırlar. Eyaletler uyum gözlemleme konusuna, federal bazdaki uyum programının hazırlanması çerçevesinde özel bir önem göstereceklerdir. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği’nin katkısı Nihai notlar Önsöz Uyum, toplumun birlikteliği ve gelecekte de var olabilmesi açısından merkezi bir öneme sahiptir. Eyaletler Ulusal Uyum Planı’na yaptıkları katkı ile bu talebe tam bir görüş birliği içinde ve gönülden katıldıklarını göstermişlerdir. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği Ulusal Uyum Zirvesi ile başlatılan diyaloğu memnuniyetle karşılamakta ve göçmen kökenli insanların uyumunu daha çok iyileştirme ve mevcut uyum eksikliklerinin giderilmesi yönünde katkıda bulunmaya hazır olduğunu beyan etmektedir. Kent, ilçe ve belediyeler uyum alanında taşıdıkları büyük sorumluluğun bilincindedirler. Kendilerinden talep edildiği gibi, göçmen kökenli bireylerin uyumuna şekil vermeye yönelik potansiyellerini hayata geçirmeye hazır bulunmaktadırlar. Bazı beldelerde halkın yaklaşık % 30’u göçmen kökenlidir. Bu gelişme – demografik gelişme açısından da – gelecek yıllarda da devam edecektir ve uyum çabalarını sürdürme ve en iyiye doğru geliştirme yönünde bir vesile oluşturmaktadır. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği’nin özyükümlülükleri Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği beldeler bazında yürütülen uyum süreçlerinin devamı ve güçlendirilmesi için, uyum çabalarının sürdürülebilirliğine ortak katkıda bulunma amacıyla, ■ üyelerine örneğin tecrübe ve en iyi uygulama paylaşımı yolu ile önerilerde bulunup bilgi sunma, ■ bu suretle uyum çabalarına eşlik etme, ■ üyelerini önerilerle destekleme ve ■ belde bazındaki değişiklik ihtiyaçlarını federal hükümet ve eyaletler nezdinde savunmak için sözcülük yapma yükümlülüğünü üstlenir. Uyumun başarılı olabilmesi için sadece göç alan toplumun uyuma istekli olması değil, aynı zamanda göçmen kökenli insanların da uyuma hazır olmaları gerekmektedir. Uyum Zirvesi ile uyum konusuna ülke genelinde hakettiği yerin verilmesi başarıldı. Beldeler, yıllardan beri uyum görevini üstlenmiş ve uyum ve toplumsal barışa önemli katkı sağlamışlardır. Çok sayıda iyi örneklerle, yerel çerçevede başarılı uyum önlemlerinin çeşitli şekilleri sunulmaktadır. Bu çeşitlilik gelecekte de korumamız gereken, yerel özerk idarenin taşıdığı potansiyelin bir kanıtıdır. 1. Belediyeler üstü bir görev olarak uyum Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ uyuma belediye politikaları açısından büyük önem verilmesini, uyumun yerel yönetimlerde daireler üstü bir görev olarak görülmesi ve taşıdığı öneme uygun konumda ele alınmasını, ■ yerel ihtiyaçlara uygun genel nitelikli yerel yönetim stratejilerinin geliştirilmesi ve bunların sürdürülmesini önermektedir. 30 31 2. Yerel ağların desteklenmesi Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ ■ toplumsal, politik ve iktisadi aktörlerin daha güçlü ağlar kurması doğrultusunda yoğunlaşmalarını, gerekirse ağ kurulması yönünde girişimde bulunmalarını, bu bağlamda kendi imkanları çerçevesinde farklı uyum çabaları arasında eşgüdüm ve uyum sağlanması için merkezi aktör rolüne geçmelerini önermektedir. 3. Yönetimin kültürler arası açılımı 5. Dil ve eğitim Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ bir kılavuz olarak göçmenleri, federal düzeyde ve eyaletler tarafından sunulan eğitim olanakları konusunda desteklemeleri (örneğin mevcut programlar hakkında bilgilendirerek) ve bu olanaklardan faydalanmalarını sağlamalarını, 8. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ ■ ■ belde bazında alacakları önlemlerle eğitim programlarını tamamlamaları ve ■ bu programları federal hükümet ve eyaletlerin programları ile bağlantılı hale getirmelerini 6. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ çalışanlarına müşteri memnuniyetini ve yönetim kademesindeki kültürlerarası yetkinlik ihtiyacına daha etkin karşılık verebilecek biçimde meslek içi eğitim vermelerini ■ (Alman Sosyal Kanunu II) SGB II uyarınca yerine getirmekle yükümlü olduğu görevler itibari ile göçmen kökenli bireylerin mesleki uyumunu ek önlemler ile desteklemelerini, önermektedir. ■ işveren olarak da mesleki uyuma doğrudan katkıda bulunmalarını 4. önermektedir. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ ■ ■ ■ ■ göçmenler için, göçmenlerle birlikte ve göçmenler tarafından yürütülecek sosyal faaliyetlerin desteklenmesi ve teşvik edilmesini, göçmen kökenli bireylerin daha güçlü biçimde sosyal ve politik hayatın farklı alanlarında karar ve uygulama süreçlerine katkıda bulunmalarını sağlamalarını ve bu sürece kadın göçmen nüfusun da katılması için çaba göstermelerini, göçmenlerin bilgiyi yaygınlaştırma ve uyuşmazlıklarda moderatörlük yapma yetilerini daha fazla dikkate almalarını önermektedir. 32 7. Yabancı düşmanlığına karşı gönüllü faaliyetin pekiştirilmesi ■ aşırı akımlara karşı ve hoşgörü yanlısı olarak kurulan yerel ağları desteklemelerini önermektedir. 10. Bilgilendirme ve değerlendirme Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ bireyleri yerinde sunulan uyum programları hakkında gereğince bilgilendirmelerini, ■ yerel uyum politikalarının verimliliği ve kaynaklarının etkin kullanımı doğrultusunda uyum çabalarını belgelendirmelerini, değerlendirmelerini ve gerekmesi halinde optimize etmelerini önermektedir. Mesleki uyum göçmen kökenli bireylerin yönetimdeki iştirak oranını artırmalarını, Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, halkı ve yönetimi etnik esaslı ekonominin sahip olduğu potansiyel hakkında bilinçlendirmelerini ve yerel ekonomi merkezi konumları için bu potansiyelden faydalanmalarını önermektedir. ■ Katılım ve yurttaşlık angajmanı yolu ile toplumsal uyum belde bazındaki ekonomik teşvik konseptleri kapsamında önemi giderek artan etnik ekonomiye daha fazla değer vermelerini, önermektedir. 9. Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, Yerel etnik esaslı ekonominin teşvik edilmesi şimdiye kadar olduğu gibi, ileride de aşırı ve yabancı düşmanı akımlarla mücadele etmelerini ve yabancı düşmanlığına hangi nitelikte olursa olsun karşı gelmelerini, Almanya’da bulunan yaklaşık 12.000’den fazla belediyenin çok farklı özelliklere sahip olmalarından ötürü, Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği’nin önerileri yerel şartlara ve sözkonusu herbir belediyenin bütçe durumuna göre uyarlanması gereken bir çerçeve sunabilmektedir. Sosyal alan itibari ile uyum Yerel Yönetim Organizasyonları Federal Birliği üyeleri alanında ve üye organizasyonlarına, ■ uyum açığı bulunan sosyal alanlarda semt yönetimi ve ağların kurulması yolu ile halkın farklı kesimlerinin birlikte yaşamını teşvik etmelerini, ■ kolaylıkla katılabilinen sosyal ve kültürel programlarla semtle bütünleşmeyi güçlendirmelerini ve buradaki yaşam kalitesini artırmalarını, ■ dezavantajlı konumdaki semtlerin desteklenmesine yönelik teşvik olanaklarından yararlanmaları, örneğin federal hükümet ve eyaletler tarafından yürütülen «Sosyal Şehir» programı ile Avrupa Sosyal Fonlarından (ESF) daha çok faydalanmalarını önermektedir. 33 Çalışma Gruplarının Sonuçları – Giriş Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanması için federal hükümet on ilgi alanında – her biri farklı bir federal bakanlık tarafından koordine edilen – altı ayrı çalışma grubu oluşturmuştur. Bu noktada çalışmalar özellikle de göçmenler dahil olmak üzere, tüm katılımcıların eşit haklara sahip olması şeklinde yürütülmüştür. Çünkü burada önemli olan, daha iyi uyuma doğru götürecek bir süreci birlikte başlatmaktı. Yürütülen yoğun görüşmelerde çalışma grupları durum tespitinde bulundular, hedefler belirlediler ve uyumu teşvik eden önlemleri ifade ederek bunları bir sonuç raporunda özetlediler. Kamu ile sivil toplum örgütlerinden gelen 376 temsilci konunun ehli olarak ve canla başla çalışmıştır; ki bu çalışma grupları göçmenler, eyalet yönetimi temsilcileri, yerel yönetim ve önemli sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşmuştur. Federal hükümet başından itibaren tüm katılımcıların bağlayıcı yükümlülüklerde bulunmalarına özen göstermiştir. Bu hedefe kısmen çalışma gruplarında, kısmen de daha sonraki aşamalarda ulaşılmıştır. Hazırlanan raporlar çalışma gruplarının çok sayıda eylem ve proje önerisinin yanı sıra, yaklaşık 400 kadar gayet somut ve en başta sivil toplum aktörleri tarafından olmak üzere doğrudan çalışma grupları çerçevesinde ifade edilen yükümlülükleri içermektedirler. Doğaları gereği çalışma grupları raporlarında ifade edilen üstlenilen yükümlülüklerin kapsam ve önemi birbirinden farklıdır. Bunların her biri önemli ve uyuma somut katkı olarak, memnuniyetle kabul görmüştür. Bu nedenle metinler aşağıda, olduğu gibi değiştirilmeden yansıtılacaklardır. Federal hükümet kendi katkılarını çalışma gruplarının raporlarında dile getirmiştir ve federal bakanlar kurulunun 11 Temmuz 2007’de karara bağladığı Ulusal Uyum Planı ile ilgili açıklamasında, söz konusu önlemlerinin ağırlık noktalarını özetlemektedir (Bölüm 1). 16 farklı eyalet yönetimi çalışma gruplarının elde ettiği sonuçları değerlendirmeye tabi tutmuş ve bunları, Ulusal Uyum Planı kapsamındaki ve 14 Temmuz 2007’de Başbakanlar Konferansı tarafından karara bağlanan ortak katkıları için temel almışlardır. Bu katkıya çalışma gruplarının çalışmalarının yanı sıra eyalet yönetimlerinin üstlendikleri yükümlülükler de dahil edilmiş olup, bu yükümlülükler uyum politikası ile ilgili işbirliğini ve uyum politikası açısından gerekli yapıları da içermektedirler (Bölüm 2). Yerel Yönetim Organizasyonları, çalışma grubu raporlarında yer alan öneri ve istekleri Ulusal Uyum Planı kapsamında yaptıkları açıklamada dikkate almışlardır (Bölüm 3). Kamu tarafından alınacak önlemlerin farklı bölümler halinde sunumu federal hükümet ve eyaletler arasında anayasadan kaynaklanan yetki dağılımına uygun düşmektedir. Ulusal Uyum Planı bu görev dağılımına uygun olarak, sürekli olarak Almanya’da yaşayan göçmen ailelerinden gelen bireylerin başarılı uyumu yönünde, federal hükümet, eyalet ve yerel yönetimlerin aralarında daha da iyi ağların kurulmasını öngörmektedir. Çalışma gruplarının raporlarında eylem önerileri ile üstlenilen bağlayıcı yükümlülükler arasında ayrıma gidilmiştir. 34 35 Konu Alanı 1: 4.1. «Uyum Kurslarını İyileştirmek» 1. Durum Tespiti 1.1. Uyum Kurslarının Almanya’nın Uyum Politikasına Dahil Edilmesi 1 Ocak 20005 tarihinde yürürlüğe giren Göç Yasası ile ilk kez, devletin göçmenlere (yabancılar, Alman asıllı göçmenler ve Avrupa Birliği vatandaşları) sunduğu uyum programları devletçe standart biçimde düzenlenmiştir. Uyumun teşvik edilmesine yönelik çabaların temel noktasını ise o zamandan beri uyum kursları oluşturmaktadır. Bu kurslar, yasal olarak devamlı Federal Almanya sınırları dahilinde yaşayan yabancıların uyumu için temel olanaklar teşkil ederler. Bu kursların amacı, Almanya’ya göç eden bireylerin Almanya’daki yaşama koşulları ile tanışarak üçüncü bir şahsın yardım ve aracılığı olmadan günlük hayatı ilgilendiren meselelerde kendi başlarına hareket edebilmeleridir. Bu nedenle uyum kursu, yeterli Almanca bilgilerinin öğretilmesi için düzeyi Diller İçin Ortak Avrupa Çerçeve Anlaşması (GER) kapsamında B1 düzeyine denk gelen, aynı süreli bir temel kursundan ve bir geliştirme kursundan ibaret olan 600 saatlik bir dil kursunu, bir de 30 saaatlik bir yönlendirme kursunu da kapsamaktadır. Bu kurs, Almanya’ nın hukuk düzeni, kültürü ve tarihi ile ilgili temel bilgilerin aktarılmasına hizmet etmektedir. 36 Uyum kursları sayesinde, aynı anda hedef grupları ile teşvik programları da bir araya getirilerek ilk kez, kursların içeriği ve yönetimi açısından standartlar belirlenmiştir. Bunun kapsamına kursu düzenleyen birimlerin belirli kalite standartlarına göre seçilmesi ve özellikle de kurs içeriklerinin standart haline getirilmesi için dil didaktiği açısından belirli ölçütlerin hazırlanması girmiştir. Bunda ilk kez, ara ve mezuniyet dönemi için amaçlanan eğitim hedefleri tespit edildi ve bu hedefe ulaşıp ulaşılmadığını denetlemeye ve hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırmaya yarayan, Avrupa standartlarını esas alan, düzey belirleme, ara ve bitirme testleri de kurs pratiğinde uygulanmaya başlandı. Bunun ötesinde uyum kursları ile ilgili hazırlanan konsept, katılımcıların arasında tahsil durumuna ve ihtiyaçlarına göre fark gözetilmesini, uyum kurslarında ders veren öğretmenlerin kalifikasyonu hususunda bir talep profilinin hazırlanmasını ve pedagojik personelin kalifikasyonu için olanakların sunulmasını öngörmektedir. Dil teşviğinde tamamen yeni bir nitelik sağlayan bu sürecin yanısıra, aynı zamanda Göç ve Mülteciler Federal Dairesi’nin (bundan sonra Federal Daire olarak geçecektir) yerel koordinatörlerinin faaliyete geçmesiyle ifadesini bulan ve en başından itibaren kursları düzenleyen kurumların büyük onayını bulan bir yardım, danışmanlık ve kontrol sistemi kuruldu. 37 4.1. 1.2. Şu Ana Kadar Elde Edilen Sonuçların Sayılarla İfadesi Kurs düzenleyicileri yoğunluğunun sayesinde tüm bölgelerin kapsanması Yaklaşık 1.800 kayıtlı kurs düzenleyicisi Yüksek katılım oranı 360.000 kişi için düzenlenen katılım sertifikası, 16.850 kursta 250.000 katılımcı Yüksek oranda kadın katılımı Katılanların % 65’i kadındır Kurs hedeflerine ulaşım Kursu bitirenlerin yakl. %45’i Almanca (B1) sertifikalı bitirme sınavını vermiştir. Uyum Kursu Yönetmeliği (IntV)’nin 15. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tescil edilen öğretim elemanı Ek kalifikasyon ihtiyacı olmayan yaklaşık 4.240 öğretim elemanı IntV md.15, fıkra 3 uyarınca tescil edilen öğretim elemanı İstisna izni olan yaklaşık 7.700 öğretim elemanı Şimdiye kadar yetiştirilen öğretim elemanları Yaklaşık 1.000 kişi (bunun 500 kişisi eğitimi tamamlama aşamasındadır) Öğretim elemanlarının yetiştirilmesine izin verilen kuruluşlar Resmi olarak kabul edilen 8 kuruluş, 8 kuruluş daha resmi olarak kabul edilme aşamasında bulunmaktadır 1.3. Sonuçların Değerlendirilmesi Yabancıların ikameti, çalışması ve uyumu hakkında yasa uyarınca (İkamet Yasası-AufenthG) federal hükümet 1 Temmuz 2007 tarihinde federal parlamentoya, uyum kurslarının yürütülmesi ve finansmanı ile ilgili edinilen tecrübeler hakkında bir rapor sunmak durumundadır. Bu raporun temeli olarak İçişleri Bakanlığı (BMI), Göç Yasası kapsamındaki uyum kurslarının değerlendirilmesi ve olası iyileştirme potansiyelleri ile ilgili bir bilirkişi raporunun hazırlanması için ihale yapmıştır. Bu raporlar 2006 yılının Aralık ayında tamamlanıp «www.bmi.bund.de/EvaluierungIntegrationskurse» adresi altında kamuya ulaştırılmıştır (Rambøll Management tarafından hazırlanan değerlendirme ve bilirkişi raporu). Değerlendirme raporu sonuçları uyum kursları sisteminin oturduğunu ve Almanya’nın geniş bir bölümünde kendini kanıtladığını göstermektedir. Bu sistem, tüm göçmenlere sistematik ve yüksek kaliteli, sadece dil uyumuna değil, sosyal uyuma da önemli bir katkıda bulunacağını vaad eden bir teşvik sağlamaktadır. Uyum kurslarının 2005 senesinden beri uygulamaya geçirilmesinin, Alman uyum politikasının belirgin bir niteliksel iyileşmesine yol açtığı saptanabilir, (Rambøll Management, Değerlendirme Raporu 2007 S.i). Uyum kursları, uygulamaya geçirilmeleri ile birlikte Alman uyum politikasının merkezi aracı olmuşlardır. Diğer Avrupa ülkelerinin uyum çabalarına kıyasla Almanya, uyguladığı uyum kursları sistemi ile, hem katılımcı başına teşvik edilen eğitim saati, hem de GER’in B1 düzeyindeki öğrenim hedefi açısından, en ön sıralarda gelmektedir. 38 1.4. Uyum Kursları ile İlgili Değerlendirmenin Sonuçları Değerlendirme raporu, dikkati buna rağmen henüz optimal olmayan süreçlere de çekip, nerelerde iyileştirme ihtiyacının mevcut olduğunu göstermektedir. Rambøll Management tarafından hazırlanan bilirkişi raporu, sistemin optimize edilmesi için mevcut olan olanakları yedi ayrı faaliyet alanında özetlemiştir. Faaliyet Alanı 1 «Uyum kurslarının başarısının kontrolü ve yönetimi»: Rambøll Management, bağlayıcı mezuniyet testlerinin uygulanmasını ve amaca yönelik bir kontrol sisteminin kurulmasını önermektedir. Faaliyet Alanı 2 «Kurs başarısının artırılması»: Rambøll Management, diğer önerilerinin yanı sıra ders saati kontenjanlarının esnekleştirilmesi ile B1 dil düzeyine ulaşımın kolaylaştırılmasını ve kurs düzenleyicileri arasındaki kalite rekabetinin artırılmasını önermektedir. Faaliyet Alanı 3 «Yönlendirme kursunun öneminin artırılması»: Yönlendirme kursunun öneminin artırılması amacı ile bir öğretim programının ve standart testlerin geliştirilmesi ve öğretim elemanlarının eğitimi önerilmektedir. Faaliyet Alanı 4 «Kursların gerçekleştirilmesi»: Almanya’nın tamamını kapsayan ve ihtiyaçlara yanıt veren bir kurs programının temini, tüm Almanya’nın kapsanması açısından başarılmıştır. Bilirkişi raporuna göre, belirli hedef gruplarının kurslara erişiminin optimize edilmesi ve katılımın kolaylaştırılması ile ihtiyaçlara uygunluk artırılabilmektedir. Faaliyet Alanı 5 «Sürdürülebilirlik»: Rambøll Management sürdürülebilirliğin daha çok artırılması için, diğer önlemlerin yanı sıra kursların iş piyasasına yönelik teşvik önlemleriyle daha iyi bağlantılı olmasını, amaca uygun bir şekilde yerel uyum stratejilerinin kapsamına alınmasını ve göçmenlere yönelik danışma hizmetleri ile daha iyi işbirliğini önermektedir. Faaliyet Alanı 6 «İdari işlemlerin azaltılması»: Uyum kurslarının hayata geçirilmesi, beraberinde hem kurs düzenleyicileri, hem de Federal Daire tarafından yerine getirilmesi gereken, hiç de küçüm- 2. Hedef Belirleme Uyum kurslarının ilerideki yapısının iyileştirilmesine yönelik birçok faaliyet önerisi İkamet Yasası, «Yabancılar ve Alman Asıllı Göçmenler için Uyum Kurslarının Düzenlenmesi Yönetmeliği» (Uyum Kursu Yönetmeliği –IntV) veya federal bütçeyle ilgilidir. Avrupa Birliği’nin ikamet ve iltica yönetmeliğinin uygulanmasına dair yasa tasarısı kurs hedeflerinin belirlenmesinde daha çok başarı odaklı olunmasını, Sosyal Yasa (SGB II) uyarınca iş arayanlara temel güvence ödemeleri yapan kuruluşlara doğrudan yükümlülük üstlenmeleri olanağının tanınmasını, özellikle uyum ihtiyacı bulunan Alman vatandaşlarının kurslara katılma olanağının sağlanmasını ve yaptırım imkânlarının somutlaştırılmasını önermektedir. Uyum kurslarının bütçe açısından düzenlenmesi ise bütçe işlemlerine tabidir. Bu raporun amacı, aşağıda söz konusu olan tekliflerle uyum kurslarının optimize edilmesidir. Bu anlamda aşağıdaki liste, nihai bir sıralama olmayıp önem verilmesi gereken noktalara konsantre olmaktadır. Tüm düzeltmelerin temel kriteri ise, her halükarda bir an evvel Almanya’nın tamamına hitap eden bir uyum kursları paketinin geliştirilmesi ve duruma göre genişletilmesi olmalıdır. Uyum kursu, Almanya genelinde uyum için standart koymalı ve mümkün olduğunca çok sayıda göçmene ulaşmalıdır. Buna bağlı olarak çıkarılan sonuçları bilimsel yönden temellendirmek ve aynı zamanda uygulanabilir halde sunmak için federal hükümet bundan sonra, kabul görmüş ve güvenilir bir danışmanlık ve iş görme enstrümanı olarak Değerlendirme Komisyonundan yararlanacaktır. Değerlendirme Komisyonu, IntV’nin 21. maddesi uyarınca «Ders planları, ders ve öğretim araçları ile testlerin içeriğinin değerlendirilmesi, kalite kontro- 4.1. senemeyecek boyutlardaki yönetim işlemleri getiriyor. Bazı işlemler Rambøll Management’in görüşüne göre uygulama açısından gerekli değildir. Bunun dışında elektronik ortamda sunulan çözümlerin geliştirilmesi önerilmektedir. Faaliyet Alanı 7 «Finansman yolları»: Rambøll Management, bu bağlamda bir ödeme çekleri sistemi önermektedir. Bu şekilde idari iş hacmi azalacak ve sistemin daha fazla oranda başarıya odaklanması ile birlikte kurslarda kalite artışı sağlanacaktır. lüne yönelik yöntemlerin geliştirilmesi ve uyum kursu konseptinin geliştirilmesi» için kurulmuştur. 2.1. Kurs Başarısının Artırılması Uyum kurslarının esas hedefi olan, göçmenlere yeterince Almanca bilgisi verme hedefine şimdilik kursu bitirenlerin ancak yarısı ulaşmaktadır. B1 düzeyi GER’ de serbest dil kullanımının ilk kademesi olarak belirtilmektedir. Fırsat eşitliği ve katılımcılık temeline dayanan uyum taleplerine uyabilmek açısından B1 dil düzeyi, uyum süreci için zorunlu asgari şartı oluşturmaktadır. Yürütülen çalışmanın hedefi, B1 seviyesine ulaşanların oranının önemli derecede artırılmasıdır. Ancak göçmenler için, sadece genel iletişim dilinde yeterlilik kazanmaları ile «günlük hayatın tüm meselelerinde tek başına hareket edebilmeleri» için gereken temel önkoşul yerine gelmiş sayılmaz. Bu nedenden ötürü, Alman tarihi, hukuk düzeni ve kültürü hakkında temel bilgileri vermeyi amaçlayan yönlendirme kursu, büyük ama genelde henüz tam kavranılmayan bir öneme sahiptir. Bağlayıcı testlerin devreye sokulması ■ Seviye tespit sınavı, katılımcının uyum kursunun kendisine uygun modülüne başlatılması açısından önemli olduğundan çok daha detaylı biçimde düzenlenmeli ve tüm katılımcıların seviyelerine uygun bir şekilde sınıflara dağıtılması için kullanılmalıdır. Bunun için test, bir yandan büyük bir isabetlilikle adayın dil becerisini saptamalı, öte yandan da öğrenim durumunun seyri konusunda bir tahminde bulunmaya imkân vermelidir. Seviye tespit sınavında katılımcının gençlere veya kadınlara yönelik uyum kurslarından birisine katılmasının uygun olup olmadığı konusunda bir tavsiyede bulunulmalı. ■ Katılımcıların kursa olan ilgilerini korumak ve hatta artırmak açısından ve ayrıca uyum kursunun 39 4.1. amacına ne derecede ulaştığı yönünde iyi bir tablo çizebilmek amacı ile mezuniyet testi, tüm katılımcılar için bağlayıcı olacak biçimde gerçekleştirilmelidir. Bu noktada GER uyarınca A2 ile B1 arası kademe düzeylerinde kademeli dil beceri testleri yapılmalıdır. ■ Sözü edilen kademeli dil testi hazırlanana veya 2009 yılında Almanya’nın tamamını kapsayacak biçimde devreye girene dek, 2008 yılı için Değerlendirme Komisyonu tarafından A2 düzeyinin saptanmasına da izin veren bir düzenleme getirilmelidir. A2 düzeyi Alman sertifikası testinde alınan puanlarla saptanamayacağı için, bir A2 testi uygulanması şeklinde geçici bir düzenleme bulunmalıdır. Ders saati kontenjanlarının esnek hale getirilmesi ve katılımcı sayısının sınırlandırılması Kursta elde edilen başarının artırılmasına, özellikle de öğretim hedefi olan B1 dil düzeyinin erişimine yönelik olarak, ihtiyaca uygun ve en fazla 900 ders saatine kadar varan esnek ders saatleri öngörülmektedir. Aynı şekilde katılımcıların sayısının kabul edilebilir bir sayı olan 25’in altında kalması amaçlanmaktadır. ■ Genel Uyum Kursu (temel program) Usulüne uygun uyum kursuna katılan, fakat devam etmelerine rağmen 600 ders saatinde B1 düzeyine erişemeyen katılımcılara 300 saate kadar varabilecek ek ders saati kontenjanı tanınabilir. ■ Özel hedef gruplarına yönelik uyum kursları ve özel kurslar Özel hedef gruplarına (Madde 13 IntV) hitap eden uyum kursları veya özel kurslar hedef gruplarının özel öğretim ihtiyacını hesaba katmak zorundadır. Ayrıca her bir hedef grubunun ihtiyaç duyduğu eğitimin kapsamı özel olarak saptanmalıdır. ➤ ➤ 40 Gençlere yönelik uyum kursları, amacına uygun olarak mesleki eğitim, yükseköğrenim ve mesleki hayata hazırlayan 300 saatlik ek bir modülü kapsamalı. Bu tür kursları düzenleyenler, staj ve kurs sonrasında meslek eğitim yerleri veya başka kalifikasyon önlemlerini sunmalı veya bu konuda aracılık yapabilmelidir. Bu tür hizmetler iş ajansları ve iş arayanlara yönelik temel güvence ödemelerini yapan kurumlar ile işbirliği içerisinde yürütülmelidir. Ebeveyn ve kadınlara yönelik kurslar da gene aynı şekilde, aile ve kadınlara yönelik konulara hitap edilebilmesi ve eğitim sorunlarının yanıtlanabilmesi için 300 saatlik ek bir modülü kapsamalı. Ebeveyn ve kadınlara yönelik kurslar düzenlemek isteyen yerler, nitelikli bir çocuk bakımhizmeti sunduklarını ispatlamalıdırlar. ➤ Okuma ve yazması hiç ya da yeterli derecede olmayan katılımcılar, uyum kursu öncesinde 300 saatlik bir okuma yazma kursuna gönderilmelidir (özel kurs). ➤ Öte yandan B1 hedefine 600 ders saatinden daha kısa sürede erişebilecek katılımcılara buna uygun bir konsept sunulmalıdır (özel kursyoğun dil kursu). Katılımcıların yoğun dil kurslarına ilgi göstermeleri için özendirici tedbirlere başvurulmalıdır. Kurs düzenleyenlerin çoğunluğu Göçmenlere Özel İlk Danışma Hizmeti (MEB) ve/veya Genç Göçmenlere Yönelik Danışmanlık Hizmetleri (JMD) ile işbirliği içerisinde çalışmaktadırlar. Rambøll Management tarafından hazırlanan nihai rapor ve bilirkişi raporunun gösterdiği gibi, uyum kurslarına katılanlara sosyo-pedagojik açıdan eşlik MEB ve JMD tarafından tam anlamıyla ve Almanya genelinde sağlanamamakta ve çoğu kez uyum kurslarında görevli öğretim elemanları tarafından üstlenilmektedir. Öğretim elemanlarının ek eğitimi Öğretimin kalitesi, öğretim görevlilerinin teşvik edilmesini gerektirir. Bu da bir yandan mesleki niteliğin sağlanmasını, diğer yandan ise uygun ücretlerin ödenmesini kapsar. Geçici düzenlemenin süresini kısaltabilmek ve 2010 senesinden önce kursları istisnasız olarak kalifiye öğretim elemanları ile yapabilmek için, şu anda istisna bir düzenleme kapsamında çalışan (IntV Madde 15, Bölüm 3) öğretim elemanları daha hızlı biçimde, ek bir eğitimden geçirilmelidir. Gelecekte daha iyi bir işbirliğinin amacı, sosyopedagojik eşliği daha çok danışmanlık hizmetlerine aktarmak olmalıdır. İşbirliği anlaşmalarına dayanılarak, danışmanların kurslarda daha çok hazır bulunması ve danışmanlar için kurs düzenleyicilerinin kendi mekanında görüşme saatlerinin ayarlanması sağlanmalıdır. Bu durum uyum kurslarındaki öğretim elemanlarının üzerindeki yükün önemli ölçüde azaltılmasına yol açacaktır ve sosyo-pedagojik danışmanlık hizmetinin MEB ve JMD’nin eğitimli personeli tarafından üstlenilmesi, danışmanlık hizmetlerinin kalitesinin artmasına katkıda bulunacaktır. Bu anlamda uyum kurslarında çalışan öğretim elemanlarının kendilerinin, yazılı ve sözlü olarak kusursuz Almanca dilbilgisine sahip olmaları şarttır. Kursları düzenleyenler, öğretim elemanlarını seçerken bu noktaya dikkat etmelidirler. Haklı olarak bundan şüphe duyuluyorsa, yetkili bölge koordinatörü bu becerilerin kanıtlanmasını talep edebilir (en azından C1 dil düzeyi). Kursları düzenleyenlerin katılımcılarla yakın işbirliği içerisinde olmalarından ötürü bundan sonra da kurs düzenleyenlerin sosyo-pedagojik becerilere sahip olmaları gerekmektedir. Kursların daha iyi donatılması ile birlikte, kurs düzenleyicilerinin hizmetlerinin temelde kötüleşmemesi hedef alınmaktadır. Yönlendirme kurslarının değerinin artırılması Yönlendirme kursu, Almanya’nın hukuk düzeni, kültür ve tarihi hakkında temel bilgileri aktardığından, bu kursun uyumun başarılı olmasında ve özellikle de yerleşim izninin verilmesi ile ilgili karar için büyük önemi vardır. Bunun ötesinde, bilgi aktarımı ile göçmenlerin yaşadıkları ortam ve sosyal sorumluluk arasında dengeli bir ilişki kurulmalıdır. Bu talebe uyabilmek amacı ile bir an evvel standart bir kurs programı, standart bir mezuniyet testi ile öğretim elemanlarının bilgilerini ilerletmek için uygun olanaklar sağlanmalı ve pratikte uygulanmalıdır. Yönlendirme kurslarının ders saatinin artırılması da amaçlanmalıdır. Uyum kurslarına eşlik Uyum kursları uygulamasının başlaması ile birlikte Alman Dil Birliği’nin kurslarında ve eski garanti fonlarına göre düzenlenen kurslarda, okul ve mesleki eğitim alanında şimdiye kadar temel yeri olan kurs düzenleyicilerinin sosyo-pedagojik eşlik yükümlülüğü devre dışı kalmıştır. İkamet Yasası’nın 45. maddesinin 1. fıkrası, uyum kursunun özellikle göçmenlere yönelik özel bir danışmanlık programı ile tamamlanabileceğini (bunun gelecekte zorunlu olmasının amaçlandığını) öngörmektedir. 2.2. Kurs Yönetiminin Optimize Edilmesi Yoğunlaştırılmış denetleme ve kalite temini Uyum kursları ile ilgili kontrol işlemleri Federal Daire’nin erişim imkânlarının artırılması ile daha da nitelikli hale getirilmelidir. Süreçlerin yönlendirilmesi ve bunların niteliklerinin değerlendirilebilirliği için tutarlı bir denetlemenin yanı sıra, uyum kurslarının bir diğer kalite temin aracı olarak kurs düzenleyicilerinin tanımlanmış kalite kıstaslarına göre seçilmelerine daha çok dikkat eden bir uygulamaya geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda başvurulacak bir imkân, kurs açma izninin verilmesinin ya ilgili eyaletin kurs düzenleyenlerle ilgili ruhsat kriterlerine ya da kabul görmüş bir kalite güvenlik sistemine bağlanmasıdır. Ancak kurs düzenleyenlerin çeşitliliğini bundan sonra da sağlamak için, yeni bir düzenleme, küçük girişimciler için de kurs açma ruhsatını edinmenin cazip kalmasını temin etmek zorundadır. Bu konudaki nihai tavsiye, değerlendirme komisyonu tarafından hazırlanacaktır. Kurs düzenleyenlere izin verilmesine dair diğer kriterler, işe alınan öğretim elemanları için uygun bir ücretin belirlenmesi, uyum kurslarının mesleki ve toplum- 4.1. sal alandaki eğitim olanakları ile koordine edilmesi, iş ajansları ve iş arayanlara temel güvence hizmetleri sağlayan kurumlarla, MEB ve JMD ile işbirliği, diğer yerel kurumlarla bir ağın kurulması, gereksiz bekleme sürelerinin azaltılması için diğer kurs düzenleyicileri ile ağların kurulması ve uyum kurslarında izin verilen azami katılımcı sayısına uyulmasıdır. Kalite temini alanında kullanılacak araçlardan birisi de, kuralların ihlal edilmesi halinde daha önceden verilmiş olan iznin iptal edilebilmesidir. Federal hükümetin somut bir niteliksel atılımı olarak, Federal Daire’nin bölgesel koordinatörlerinin bu görevleri yerine getirmek için konuyla ilgili daha iyi ek eğitim almaları amaçlanmaktadır. Bir an evvel meslek içi eğitim tavsiye edilmektedir. Kurs düzenleyicileri arasındaki kalite rekabeti Her bir kurs düzenleyicisinin niteliği belirlenmeli ve bu nitelik dışarıdan gelenlere de açık olmalıdır. Bunun için bölge koordinatörlerinin yerinde yapacakları daha yoğun kontrolleri, yaptırım uygulama imkânlarını ve kurs düzenleme izni için üç yıllık bir müddet tayini içeren bir kalite rekabet sisteminin kurulması amaçlanmaktadır. Bir yıldan daha uzun süredir hiçbir uyum kursu düzenlemeyen girişimcilerin izinleri iptal edilecektir. Ayrıca azamî katılımcı sayısı, B1 kurs hedefine erişim, diğer yerel kurs düzenleyicileri ile koordinasyon ve işbirliği, iş piyasasına yakınlık gibi kaliteyi belirleyen önemli unsurlar kurs düzenleyicileri arasındaki rekabette daha fazla göz önünde bulundurulmalıdır. Yönetim masraflarının sınırlandırılması Veri koruma ile ilgili hükümler göz önünde bulundurularak, dikkati uyum ihtiyacı olan yabancılara daha kolay çekebilmek için, bu alanda faaliyet gösteren tüm birimler arasında söz konusu veri alışverişinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir. Yönetim işlemleri elektronik veri transferi yolu ile kolaylaştırılmalı ve iş hacmi esasen azaltılmalıdır. Bildiriler, merkezi olarak Federal Daire üzerinden yabancılar dairelerine iletilmelidir. Bu özellikle devamsızlık ve katılımcıların kursu yarıda bırakmaları durumunda söz konusu olacaktır. Ayrıca gereksiz yere yönetim işlemlerine yol açan yükümlülüklerin kesin olarak azaltılması amaçlanmalıdır. Bunun için izlenebilecek bir yol ise, katılımcının kursa devam etmediği süreler için kendisinin ödediği payın geri ödenmesi işleminin iptalidir. Bunun haricinde katılımcıların kursa devamsızlığı ve kursu yarıda bırakmaları ile ilgili saptamalar yeniden düzenlenmelidir. Yeni yasal düzenlemelerin uygulamaya geçirilmesinde hangi alternatif yöntemlerin ilgili birimlere (Federal Daire, kurs düzenleyicileri) hissedilir bir rahatlama getirebileceği incelenmelidir. Bu konuda 41 4.1. uygun bir yöntem olarak planlama oyunu tavsiye edilir. Uyum kurslarına erişim Göçmenlerin uyum kurslarına katılma hakları, İkamet Yasası’nda, Sürgün Edilenlere dair Federal Yasa’da ve Uyum Kursu Yönetmeliği’nde farklı biçimlerde düzenlenmiştir. Bu farklılık, katılımcının hangi tarihe kadar kursu bitirmiş olması gerektiğini düzenleyen standart bir sürenin tespiti ile giderilmelidir. Çocuk bakımının yoğunlaştırılması Kursa eşlik edecek biçimde çocuk bakımı, özellikle annelerin kursa katılmalarını sağlamak ve kursların yarıda bırakılmasını önlemek için önemli bir şarttır. Uyum kursları ve özellikle ebeveyn ve kadın uyum kursları çerçevesinde sunulan kalifiye çocuk bakımı için uzman elemanların çalıştırılması ile, çocukların sosyal uyumuna da katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. Öte yandan yarı zamanlı kurslarda uzman personel olmasa da esnek çözümlerden faydalanma uygulamasının sürdürülmesine olanak tanınacaktır. Uyum programlarından veya buna paralel olarak sunulan çocuk bakımından daha yoğun bir şekilde faydalanılması için, yerel altyapıdan da yararlanılarak çocuk yuvaları, gençlere yönelik yardım kurumları, kurs düzenleyicileri, MEB ve JMD ile Federal Daire’nin bölge koordinatörleri daha yoğun bir şekilde işbirliği yapmalıdırlar. 2.3. Amaca Uygun Bir Finansman Sistemi Yeterli finansman Her bir katılımcı için saat başına ödenecek teşvik tutarı (saat ücreti) amaca uygun bir finansman sisteminin en temel sorunudur; dolayısı ile, dersin kalitesi de büyük ölçüde buna bağlıdır. Bunda pedagojik personele yönelik talep profili, ödenen asgarî ders ücreti ile öğretim elemanlarının gösterdikleri performans arasındaki bağlantı göz önünde bulundurulmalıdır. 2,05 Euro düzeyindeki saat ücreti Rambøll Management tarafından yapılan değerlendirmeye göre yetersiz görülmekte ve özellikle öğretim elemanlarına ödenen ücret düzeyinin, uyum kurslarının başlamasından sonra önemli ölçüde azaldığı tesbit edilmektedir. Bu nedenle yeni saat ücretlerinin tespitinin, kalite düşüncesi göz önünde bulundurularak yapılması amaçlanmalıdır. Özel organizasyon gereksinimleri, maksimum katılımcı sayısı ve öğrenim elemanlarının nitelikleri gibi özel talepler, kursların finansmanında dikkate alınmalıdır (örneğin okuma-yazma kursları, gençlere yönelik kurslar, yoğunlaştırılmış kurslar ile çocuk bakım hizmeti sağlanan, kadınlara yönelik kurslar). 42 Finansman yöntemleri Yeterli bir finansmanın yanı sıra etkin ve şeffaf, mümkün olduğu kadar minimum yönetim gereksinimi olan ve aynı zamanda kurs düzenleyicileri için iyi bir planlama bazı sağlayan bir finansman sistemi kurulmalıdır. Bunun için farklı yöntemler düşünülebilir: Kredi finansmanı, kurs düzenleyicilerinin Federal Daire tarafından bölgesel ihale yolu ile seçilmesi, esnek ders saati kontenjanlarına sahip ödeme çeki sistemi veya hem katılanın kaydı hem faturalandırma hem de sınavlarda kimlik tesbiti için kullanılabilecek kişiye özel yetki kartı yöntemi. Ancak öncelikli nokta mevcut hesap sistemini en uygun hale getirmek olmalıdır. Her ne kadar Rambøll Management hazırladığı bilirkişi raporunda ödeme çeki sisteminden yana bir tavır alsa da, bilirkişi raporu ile ilgili olarak alınan tüm görüşler doğrultusunda hangi sistemin en büyük yararı sağlayacağı, bir kez daha gözden geçirilmelidir. Bu analiz kısa bir sürede bitirilmelidir. Daha güçlü bir işbirliği ve yerinde ağ kurma doğrultusundaki yoğun çabalar ışığında, Federal Daire’nin bölge koordinatörleri, konumları itibari ile merkezi bir rol oynamalıdırlar. Uyum sürecinin teşvikine dair toplu koordinasyon yerel düzeyde yapılmalıdır. Bir çok beldede ve belediyede varolan iyi örnekler, örneğin Stuttgart kentinde, genele yayılmalıdır. Göçmenlere yönelik ilk danışmanlık hizmetini (MEB) ve Gençlere yönelik göçle ilgili hizmetleri (JMD) uyumun temel direği olarak daha fazla dikkate almak Uyum kurslarının yanı sıra yeni şekillendirilen MEB ve JMD federal hükümetin yeni uyum politikasının temel direklerini oluşturmaktadırlar. Bu hizmetler birlikte, uyum politikasının, dil teşvikinden ve uyum sürecinde amaca yönelik bireysel desteğin sağlanmasından oluşan temel olanaklarını sunarlar. Uyuma dair bu temel programın potansiyelini tam anlamıyla kullanabilmek için, işleyişin sürekli uyumlu olması ve yerinde işbirliği kaçınılmazdır. Bu açıdan MEB veya JMD ile kurs düzenleyicileri arasındaki işbirliği 4.1. yoğunlaştırılmalı ve hem sistematik, hem tasarımsal özelliğe sahip olmalıdır. Sürdürülebilir uyum başarısının ölçümlenmesi Uyum kursunun amacı tüm katılımcıların Alman toplumuna başarılı bir biçimde uyumunun temelini atmaktır. Bunun için dil edinmeye yönelik temel bir program ve hukuk düzeni, tarih ve kültür alanlarında bilgi edinmeye yönelik bir temel program sunulmakta olup, bu programlarda elde edilen başarı bitirme testi ile kontrol edilmektedir. Uyum kurslarının niteliğini uzun vadede optimize edebilmek için, kurs hedefinin bitirme testi yardımı ile tüm katılımcılar için bağlayıcı olarak, tutarlı bir şekilde denetlenmesinin yanı sıra kursun, katılımcının yaşadığı ortamda ne derecede etkin olduğunun da ölçülmesi amaçlanmaktadır. Bunun için Federal Daire tarafından uyum kurslarının etkinliğinin ve kalıcılığının temsili bazda araştırılması planlanmaktadır (Uyum paneli). 2.4. Uyum Kurslarının Sürdürülebilirliğini Teşvik Etmek Birleşik projeler yolu ile iş hayatına uyum Uyum kursları ile başlayan uyum sürecini derinleştirmek amacı ile bunu geliştirecek önlemler sistematik olarak uyum kursunu izlemeli ve bu noktada özellikle iş hayatına uyumu teşvik etmelidirler (birleşik projeler). Bu nedenden ötürü düzenleyicilere izin verilmesi için kullanılacak yeni kriterler, düzenleyicinin uyum kursunun mesleki ve toplumsal alanlardaki eğitim olanakları ile bağlantılı olmasını ve iş ajansları ile iş arayanlara temel güvence hizmetleri veren kurumlar ile işbirliği içerisinde olmasını ne derecede sağladıklarını dikkate almalıdırlar (bakınız Madde 2.2. Federal Daire tarafından yapılacak yoğunlaştırılmış denetleme). Alınacak önlemlerin amacı birleşik projeler ve kurulan ağlar üzerinden, uyum kurslarının meslek eğitimi ve iş piyasasının teşviki ile olan bağının güçlendirilmesi ve iş ajansları ile iş arayanlara temel güvence sağlayan kurumlarla işbirliğinin yoğunlaştırılmasıdır. Bu hedef tespiti, göçmen geçmişli gençlerin oluşturduğu hedef grubunun, çalışma hayatına mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmesi için, özellikle gençlere yönelik uyum kursları için geçerlidir. Bu nedenle gençlere yönelik uyum kursları, öncelikle meslek hayatına katılım amaçlı stajlarla bağlantılı olmalıdırlar. Yerinde ağ kurma çalışması Uyum ile ilgili temel program olarak uyum kursu kalıcı biçimde, uyum programı ile yerinde yürütülen uyum çabalarına dahil edilmelidir. Bunun için sürece katılan tüm aktörlerin, ağ kurma çalışmalarını daha yoğun bir şekilde sürdürmeleri gerekmektedir. 3. Kararlaştırılan Önlemler ve Özyükümlülükler 3.1. Federal Devletin Önlemleri ve Özyükümlülükleri İkamet Kanununun 43. maddesinin 3. fıkrasının 3. Bentinde «uyum kursu Göç ve Sığınmacılardan Sorumlu Federal Daire tarafından koordine ve icra edilir» denmekte ve bunun için Dairenin, özel ve kamu kurumlarından faydalanabileceği ifade edilmektedir. İkamet Kanununun 43. maddesinin 4. fıkrasında ise federal hükümetin, «uyum kursunun ayrıntılarını» yönetmelikler üzerinden düzenleme yetkisi olduğu belirtilmektedir. lanması ve kursların sürekliliğinin sağlanması konularında yapılan eylem önerilerinin hangi ölçüde uyum kurs sistemine yansıtılabileceğini inceleyecektir. ■ Masraflara ilişkin öneriler, finanse edilebilirlik açısından 2008 bütçe hazırlama sürecinde ele alınacaktır. ■ Uyum Kursları Yönetmeliği’nin (IntV) 21. maddesine göre oluşturulan Değerlendirme Komisyonu, uyum kurslarının iyileştirilmesi ve daha ayrıntılı şekil kazanması sürecine içerik açısından ve uygulamaya yakın bir şekilde eşlik etmelidir. ■ Federal hükümet, göç konusunda uzman olan danışmanlık hizmetlerinin tasarımlarına göre MEB veya JMD ile uyum kursları düzenleyen kurumlar arasında daha güçlü bir koordinasyon sağlama konusunda katkıda bulunma yükümlülüğünü üstlenmektedir. ■ Federal hükümet, uyum kurslarının etkinlik ve kalıcılıklarını temsili bazda ölçümlemeyi planlamaktadır. Böylelikle hem fınansal yetki hem de ayrıntıları düzenleme konusundaki yetki ya da selahiyet federal devlete aittir. O bakımdan, 2 numaralı başlık altında zikredilen önerilerin uygulanabilirliğini incelemek ve uygulamak da federal hükümetin görevidir. Eyaletler, yerel yönetimler ve kursları gerçekleştirecek olan kurumların ve uzmanların konuyla ilgili bilgi birikimleri Değerlendirme Komisyonu’na katkıda bulunacaktır.. ■ Federal hükümet, uyum kurslarının sürekliliğini sağlama ve kısa zamanda Almanya genelinde sunma yükümlülüğü üstlenmektedir. Özellikle kursların başarısını artırma, öğretmenlerin kalifikasyonu, kurs yönetiminin optimize edilmesi, hedefe götüren bir finansman sisteminin uygu- 3.2. Eyaletlerin ve Yerel Yönetimlerin Önlem ve Özyükümlülük Önerileri ■ Eyaletler yetki ve olanakları çerçevesinde uyum kurslarının başarısını artırmak için katkıda bulunma doğrultusunda hemfikirdirler. 43 4.1. ■ ■ ■ ■ ■ ■ 44 Çalışma grubu, yabancılar dairelerinin ikamet yasasının kendilerine uyumu teşvik etmek üzere verdiği görevleri daha güçlü bir şekilde yerine getirmelerini önermektedir. Eyaletler, uyum kurslarının etkinliğini, yabancılar daireleri, iş arayanlara temel güvence sağlayan yetkili kurumlar, Federal Daire, MEB ve JMD’nin bölge koordinatörleri arasında daha iyi bir işbirliği doğrultusunda çalışarak desteklemektedirler (ağ oluşturma). Hedef olarak, uyum ihtiyacı olan göçmenleri erkenden uyum kursları kapsamına almak ve uyum esnasında kendilerine eşlik etmeyi ifade etmektedirler. Çalışma grubu, sorumlu mercilerin dikkatini uyum gereksinimi daha çok olan eski göçmenlere daha hızlı çekebilme amacıyla ağ oluşumuna çocuk yuvaları, okullar, gençlik yardım kurumları ve sosyal alanda faaliyet gösteren kurumlar (konut işletmeleri) ile işbirliğini de katmayı ya da bu işbirliğini güçlendirmeyi önermektedir. Aynı zamanda kurs katılımcılarına daha çok dil pratiği olanağı sağlanabilir. Eyaletler, uyum kurslarını tamamlayıcı önlemlerin dil teşvikinin sürdürülebilirliği ve özellikle iş piyasasına katılım açısından gerekli olduğu görüşünü paylaşmaktadırlar. Birleşik ve eşlik edici projeler olarak adlandırılan bu tür önlemleri destekleyerek, bu amaçla kendi olanakları çerçevesinde kendi kaynaklarından ya da Avrupa Birliği’nin sosyal fonu kaynaklarından faydalanmaktadırlar. Yerel yönetimler de, uyum kurslarının sürdürülebilirliği açısından bunları bundan sonra da, göçmenlerin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş yardımcı kurs olanakları ile destekleyeceklerini ifade etmektedirler. Uyum kurslarının pratiğe geçirilmesinde başarı, özellikle yerel yönetimlerin aktif rol üstlenmesiyle daha da artmaktadır. Bu sebepten ötürü, uyum teşvikinin yerinde yönetimi mümkün olduğunca belediyeler tarafından yapılmalıdır. 4.1. 3.3. Sivil Kurum ve Organizasyonların Önlem ve Özyükümlülük Önerileri Üyeler ■ ■ ■ ■ ■ ■ Sivil kurum ve organizasyonlar, tüm kurs düzenleyen kuruluşların bir kalite yarışmasına katılımlarını ve uzun zamandır Almanya’da yaşayan, fakat henüz yeterli derecede Almanca dil bilgisine sahip olmayan göçmen kökenli kişilerin motive ve mobilize edilmeleri için bir kampanya düzenlenmesini tavsiye etmektedirler. Serbest hayır kurumlarının Federal Çalışma Grubu (BAGFW) üyesi olan birlikler uyum kursları için sürdürülebilir olanaklar sağlamaktadırlar. BAGFW üyesi birlikler, uyum kursu katılımcılarını danışmanlık ve sosyo pedagojik hizmetlerle destekleyerek kendilerine eşlik edeceklerdir. BAGFW üyesi birlikler, uyum kurslarına katılanların Göçmenlere Yönelik İlk Danışmanlık Hizmetine (MEB) ve Gençlere Yönelik Göç Danışmanlık Hizmetlerine (JMD) erişebilmesi ve katılanlara danışmanlık hizmetlerinin sağlanması amacıyla, uyum kursu düzenleyen kurumlar ile MEB ve JMD arasında sıkı bir işbirliğine dair güvence vermektedirler. BAGFW üyesi birlikler, uyum kurslarına katılanların bilgilerini pratikte kullanabilecek durumda olmaları için, uyum kurslarının ve danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra, katılımcıların Almanca dilini öğrenmelerini kolaylaştırmak amacıyla bütün önlemleri teşvik edeceklerdir. BAGFW üyesi birlikler, uyum kurslarını düzenleyen kurumlar olarak, kursları ve hizmete sunulan tüm uyum tedbirlerini, Avrupa Birliği’nin 2004 yılında tanımladığı göçmenlere yönelik uyum politikasının «Ortak Temel Prensiplerini» esas alan, kapsamlı uyum anlayışı çerçevesinde, sürdürülebilir bir şekilde geliştirme teklifinde bulunmaktadırlar. Yönetim: Federal İçişleri Bakanlığı Peter Altmaier, Federal Milletvekili Federal İçişleri Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Fateme Attarbashi Göçmenler Temsilcisi Martha Aykut Eyalet Başkenti Stuttgart Prof. Dr. Hans Barkowski Jena Friedrich-Schiller Üniversitesi Dr. Alois Becker Klausenhof Akademisi Katolik Bürosu Klaus-Jürgen Budweg Federal Maliye Bakanlığı Veronika Dicke Schleswig-Holstein Eyaleti İçişleri Bakanlığı Dr. Doris Dickel Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Christa Dieckmann Sachsen-Anhalt Eyaleti İçişleri Bakanlığı Prof. Dr. Konrad Ehlich Ludwig-Maximilians Universitesi Gerhard Gleichmann Almanya Özel Okullar Federal Birliği (VDP) Reinhard Grindel, Federal Milletvekili Almanya Federal Meclisi Dr. Christoph Hauschild Federal İçişleri Bakanlığı (koordinasyon) Angelika von Heinz Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Amadeus Hempel Hamburg Kültürlerarası Eğitim Derneği (IBH) Irina Holzmann Alman Uyruklu Göçmenlerin Temsilcisi Helmut Huber Bavyera Eyaleti Çalışma ve Sosyal Düzen, Aile ve Kadın Bakanlığı Prof. Barbara John Berlin Eyaleti Okul İdaresi Franz Kiefer Federal Politik Eğitim Merkezi Jürgen Kockmann Steinfurt Yerel İş Teşvik Kurumu Başkanı (STARK) Dr. Gerold Lehnguth Federal İçişleri Bakanlığı Beate Mohammad Müslüman Kadınlara Yönelik Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi Ulrich Mohn Almanya Şehir ve Belediyeler Birliği Monika van Ooyen Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı Dr. Klaus Ritgen Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Dr. Katharina von Ruckteschell Goethe Enstitüsü e.V. Erwin Schindler Göç ve Mülteciler Federal Dairesi Dr. Bernd Schlüter EKD’ye bağlı «Diakonisches Werk» Yönetim Kurulu Üyesi – BAGFW Temsilcisi Dr. Matthias Schmidt Federal Başbakanlık Jürgen Schröder Federal Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı Rüdiger Veit, Federal Milletvekili Almanya Federal Meclisi Mareike Bartels Almanya Şehirler Birliği Dr. Erich Zehnder Ren-Palatina Halk Eğitim Merkezleri Birliği 45 Konu Alanı 2: 4.2. «En Başından İtibaren Almanca Dilini Öğrenmeyi Teşvik Etmek» Almanya’da yaşayan insanların beşte biri kadarı ve altı yaşından küçük her üç çocuktan biri göçmen kökenlidir. Almanya batı eyaletlerinin bir çok metropolünde yaşayan çocuk ve gençler arasında bu oran yüzde 40’ları aşmaktadır. Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin üçte ikisi ise Almanya’da doğmuştur. Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin bir çoğu okulda, meslek eğitiminde, meslek hayatında ve toplumda başarılıdırlar ve Almanya’ya iyi bir şekilde uyum sağlamışlardır. Ancak pek çoğu bu alanlarda zorluklar yaşamaktadırlar. Bu durumun temel nedenlerinden birisi, yeterli seviyede Almanca dil bilgisine sahip olmamalarıdır. Dil hakimiyeti okulda ve meslek hayatında başarılı olmanın ve toplumsal uyum sürecinin en önemli temel şartlarından biridir. Dil gelişimi kişilik gelişiminin önemli bir parçası, dil teşviki erken eğitimin merkezi alanıdır. Dil teşviki ile, özellikle ana okullarından ilköğretim sürecine geçişte, fırsat eşitliğini sağlayıcı önemli temeller atılmaktadır. Pisa araştırması ve küçük yaşta bakım, eğitim ve öğretim politikaları hakkında OECD’nin hazırladığı rapor, çocukların eğitim ve gelişim süreçleri için dil becerisinin taşıdığı önemi vurgulamaktadır. Göçmen kökenli çocuklar sıklıkla, hayatlarının henüz ilk yıllarında Almanca öğrenme konusunda az olanağa sahipler. Bu sebepten ötürü uyum politikalarına ilişkin beklentiler ve talepler, öncelikle Almanca dilini sürekli ve sistematik bir şekilde teşvik etmeye odaklanmaktadır. Dil eğitimi, eğitim ve öğretime katılan kişi ve kuruluş- 46 ların sürekli ve ortak görevidir. Dil eğitimi aile içinde başlar ve ana okullarında ve bunu takip eden diğer eğitim kurumlarında tamamlanır ve sürdürülür. Ebeveynler çocuğun dil eğitiminin her safhasında önemlidir ve en başından itibaren bu sorumluluklarını yerine getirmeleri beklenmektedir. Çocukların çok dilli olması, dil eğitim ve gelişim süreci içinde bir şans olarak değerlendirilmeli ve bundan faydalanılmadır. Alınan tüm bu önlemlerin amacı, göçmen kökenli çocukların uyum ve eğitim koşullarının iyileştirilmesi ve özellikle en başından itibaren dil gelişimini destekleyerek ve teşvik ederek ve onlara mümkün olduğu kadar erken aşamada, iyi Almanca öğrenmeleri için yeterli fırsatın sağlanmasıdır. Federal devlet, eyaletler, yerel yönetimler ve sivil toplum kurum ve kuruluşlarının aynı ölçüde, göçmen kökenli çocukların eğitim şansları ve uyumlarının iyileştirilmesi için sorumluluk almaları ve bu esnada dikkatlerini erken dil teşvikine yoğunlaştırmaları gerekmektedir. Bu süreç bütün ilgililer tarafından ortak sorumluluk bilinciyle şekillendirilmelidir. İlk dil öğrenim sürecinin en erken aşamasında, çocuğun doğrudan muhatabı olan kişiler ve özellikle anne ve baba, çocuğun dil gelişiminde belirleyici bir rol oynamaktadırlar. Onlar çocukla konuşmayı teşvik eden ve yoğun bir etkileşim sonucunda, onun doğal dil gelişimini destekler ve dili insanlar arasında kullanılan bir iletişim aracı olarak öğrenmesine yardımcı olurlar. Ana dilini – anne, baba ve muhatabı 47 4.2. olan kişilerin çocukla konuştukları dili – iyi öğrenmek, dil yetisinin gelişimi için ve de göç alan ülkenin dilini – bu durumda, yani Almancayı öğrenebilmek için gereken temel bir şarttır. Çocuklar, kendilerine yeterli derecede dil ile ilgili olanak sağlanırsa, daha en başından itibaren sorunsuz bir şekilde birden fazla ana dil ile büyüyebilirler. Evde Almanca konuşmayan çocuklar için, onlar henüz küçük yaşta iken Almanca dili ile yoğun bir şekilde karşılaşabilecekleri yapıların oluşturulması önemli ve anlamlıdır. Alman çocuklar ve yetişkinlerle erken yaşta karşılaşmaları ve iletişim kurmaları, ilerde Almanca dilini yetkin bir şekilde kullanabilmeleri için çok önemlidir. Bu tür karşılaşmalar için ana okulları çok iyi bir ortam oluşturmaktadır; çocukların erken yaşlarda bu okullara gitmesi, bu nedenden ötürü onlara çok özel fırsatlar sunmaktadır. Ana okullarında hedefe yönelik önlemler ile – erken bir dönemde sistematik ve güvenilir dil teşviki, dil gelişimini nitelikli eğitmenler ile desteklemek – Almancayı doğal bir şekilde öğrenmenin olumlu etkisi, önemli derecede artırılabilir. önce, zamanında Almanca dil bilgilerini derinleştirme şansını sağlamaktadır. Bu sebepten ötürü, anaokulundan ilköğretime geçiş dönemi, çocuklar için tutarlı ve sürdürülebilir bir teşvikin sağlanabileceği ve okuldaki başarılarına iyi bir temel oluşturacağı şekilde yapılandırılmalıdır. Çocuklara günlük bakım sunanların da görevi çocukların eğitimini, öğrenimini ve bakımlarını sağlamaktır. Bu sebepten ötürü, çocuğun gündüz bakımını üstlenenler de çocuğun erken dil teşvikinde önemli bir rol üstlenebilir; tabii ki, Almanca diline kendilerinin de iyi hakim olmaları kaydıyla. Bu bilgiler ışığında çocuğun biyografisi boyunca, erken dil eğitimi ve dil teşviki konusunda özel öneme sahip üç eylem alanı ortaya çıkmaktadır: 1. Dil gelişimi ve dil öğreniminin ebeveynler tarafından desteklenmesi 2. Günlük çocuk bakım kurumlarında dil teşviki 3. Anaokulundan ilköğretim sürecine geçişte dil eğitiminde süreklilik Anaokulunda geçirilen son yıl, köprü vazifesi görerek ilköğretim okuluna hazırlamakta ve özellikle göçmen kökenli/göç geçmişli çocuklar için okula başlamadan 1. Dil Gelişiminin ve Dil Öğreniminin Ebeveynler Aracılığıyla Desteklenmesi Dil öğrenimi doğumun hemen ardından başlar. Çocuklar genellikle ailede konuşulan dilin temel yapısını «farkında olmadan» yani, bilinçaltında varolan süreçler içinde öğrenirler. Böylece, ilerde bilinçli olarak öğrenecekleri diğer diller için gerekli temelleri edinirler. Ebeveynler, genellikle erken çocukluk döneminde çocuklarının en önemli muhataplarıdırlar ve onların dil, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimi açısından merkezi bir rol oynamaktadırlar. Dil gelişimi için ebeveynlerin ilk yıllarda çocukları ile bol ve farklı şekillerde ve bunu kendilerinin alışıkolduğu dilde yaparak konuşmaları çok önemlidir. Göçmen kökenli ebeveynlerin çoğu çocuklarının eğitim başarısını istemekte, sorumluluklarını etkin bir biçimde üstlenmektedirler. Bir çocuğun ne kadar iyi teşvik gördüğü, ebeveynlerin sosyal statüsünün ve eğitim bilincinin önemli derecede etkilediği, davranış ve eğitim yetkinliğine bağlıdır. Bunun yanında, ebeveynler çoğunlukla dil öğrenimi konusunda yeterince 48 En başından itibaren, aile içinde iyi bir dil öğrenimi ve onun sürekli geliştirilmesi önemli bir hedeftir. Ebeveynlerin eğitsel kapasiteleri, yoğun karşılıklı görüşmelerle desteklenmelidir. Çocuklarının gelişim potansiyellerini daha iyi algılamak ve desteklemek için, en başından itibaren ebeveynlerin eğitimine yönelik olanakların sunulması zorunludur. Bu amaçla aile eğitimi, günlük çocuk bakımı ve sağlık gibi alanlarda, çeşitlilik arz eden yapıların korunması ve yenilerinin oluşturulması gerekmektedir. Çocuk doktorları ve terapi hizmetleri veren uzmanların, çok dilli olarak büyüyen çocuklarda tanımda bulunabilmeleri için özel kalifikasyonlara gereksinimleri vardır. Onların, çocuklarda çok dilliliğin geliştirilmesi için dil öğrenim araştırmalarına uygun davranış biçimlerini, ebeveynlere önerme yetisine sahip olmaları gerekmektedir. Günlük çocuk bakım kurumlarının hem sayısı hem niteliği yükseltilmeli ve bu sayede, ebeveynlerin en iyi şekilde desteklenmeleri ve çocuklarının gelişimlerine uygun bir şekilde teşvik görmeleri sağlanmalıdır. bilgi sahibi değildirler. Örneğin çoğu kez, çok dilli yetişen çocukların belirli gelişim dönemlerinde dil karması yaparak konuştuklarını, bunun gelişimleri önünde hiçbir sorun teşkil etmediğini, hatta gelişim sürecine gayet uygun olduğunu bilmemektedirler. Yine çoğu kez, dil gelişimi esnasında çocuklarını, hedef eksenli olarak nasıl destekleyebileceklerini bilmezler. Bir çok defa Alman ebeveynler de göçmen kökenli ebeveynler gibi, çocuklarının dil eğitimindeki rollerinin tam manasıyla bilincinde değildirler. Göçmen ebeveynlerin çocuklarını yetiştirmeleri ve çocuklarına eşlik etmeleri sık sık güçleşmektedir. Bunun nedenleri, kendilerinin sosyal çevrelerinde iletişim sorunları yaşamaları, buna bağlı bir güvensizlik ve buradaki toplumun eğitim sistemi ile, günlük çocuk bakımı kurumlarına erken yaşta gitmenin ve iyi Almanca bilgisinin okulda başarılı olmak için taşıdığı anlam hakkındaki bilgi eksikliğidir. Ayrıca sık sık karşılaşılan bir durum da, kültürel sebeplerden ötürü ebeveyn, günlük çocuk bakım kurumları ve okulların öğretim ve eğitim görevleri ile ilgili olarak farklı görüşlerin hakim olmasıdır. Sunulan destek ve yönlendirici programlar, üç yaşından küçük çocuk sahibi ebeveynlere ve günlük çocuk bakımı sunan kurumlara gitmeyen çocuk sahiplerine, çoğunlukla istenilen ölçüde ulaşmamaktadır. 1.1. Federal Hükümetin Üstlendiği Yükümlülükler Mağdur çocukların teşviki ve uyumu için, göçmen kökenli veya göçmen kökene sahip olmayan ve sosyal alanda dezavantajlı ailelere yönelik ESF programı: Bu tür programlara örnek olarak «Opstapje» anılabilir. «Opstapje» bir ev ziyaret programıdır ve sosyal açıdan mağdur olan ailelerde – göçmen ailelerde de – ebeveynlerin yetilerini kuvvetlendirerek, çocuklarını erken yaşlarda teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu programların sağladığı erişim kolaylığı ve ev ziyareti şeklinde gerçekleşme özelliği, ailelere ulaşabilme ve programa katılımın sürekliliği açısından kilit faktörlerdir. Bu program çerçevesinde anne- babaların çocuklarının gelişme potansiyelini algılama ve teşvik etmeye yönelik yetilerinin güçlendirilmesi, iyi bir dil gelişiminin önemine dikkat çekilmesi ve çocukların günlük çocuk bakım kurumlarına gönderilmesine özendirmek amaçlanmaktadır. Bu programın 2008 yılında başlaması öngörülmüştür. (Son durum: Başvuru yapıldı) «Ebeveynler ve çocuklar için erken yardım ve sosyal erken uyarı sistemi» eylem programı: Bu eylem programının amacı, anne ve babaların ebeveynlik yetisini güçlendirerek, çocukları etkili bir şekilde tehlikelerden korumaktır. Sağlık yardım hizmetleri ile çocuk ve gençlik yardım hizmetlerinin daha iyi kenetlenmesini sağlayarak, çocuk gelişiminin önündeki riskler ve ebeveynlerin çocuklarını desteklemelerindeki eksiklikler erken teşhis edilmeli ve gereken yardımlar zamanında yapılmalıdır. Bu programın üç yaşına kadar olan çocukların sağlıklı fiziksel ve psikolojik gelişimlerine ve ailelerinin 4.2. sosyal uyumuna katkıda bulunması öngörülmektedir. Böylece bu programla, göçmen kökenli çocukların da başarılı bir dil öğrenimi almaları için gereken önemli bir temel sağlanmaktadır. Göçmen kökenli çocukların uyumunu ve dil öğrenimini teşvik etme ve uyum konusunun daha güçlü bir şekilde Aileler için Yerel Birlikler girişimi kapsamına alınması: Federal hükümet tarafından 2004 yılının başında başlatılan Aileler için Yerel Birlikler federal girişimi, yerel yönetimlerdeki aktörleri birlikte yerel düzeyde somut projelerle ailelerin yaşam ve çalışma şartlarını iyileştirmek için kendilerine politika, idare, işletmeler, meslek odaları, sendikalar, kiliseler, birlikler ve kurumlar bazında müteffikler aramaları doğrultusunda harekete geçirmek istemektedir. Yerel Birlikler’in alt yapısı, göçmen kökenli ebeveynlere ulaşmak, Almanca dilinin erken teşvik edilmesini konu olarak etable etmek için ve çocukların günlük bakım kurumlarına erken yaşta gönderilmesine özendirmek için, şimdiye kadar olduğundan daha güçlü bir şekilde kullanılmalıdır. Şimdiye kadar Almanya genelinde varolan 370’e yakın Birliğin şu ana kadar sadece küçük bir kısmı, uyum konusunu kendileri için önemli bir faaliyet alanı olarak görmektedir. 2007 yılının sonuna kadar Yerel Birliklerin sayısının 455’e çıkarılması ve Birliklerde uyum konusunun önem kazanması beklenmektedir. Birlik girişiminin düzenli olarak yayınlanan bülteni ve internet sayfasının, uyum konusuyla ilgili, örneğin göçmen kökenli çocukların ya da ebeveynlerinin dil teşviki gibi eylem alanlarını daha güçlü bir şekilde işlemesi planlanmıştır. Göçmen kökenli çocukların uyumu ve dil öğrenmelerinin teşviki konusunun ağırlıklı faaliyet alanı olarak, çok nesilli evler adlı eylem programı kapsamına alınması: Çok nesilli evler, her yaş grubuna ait insanlar için etkin ve etkinleştirici yeni tarz merkezler olarak ailevi ağ dokularını korumak, güçlendirmek ve çağdaş bir biçimde desteklemek istemektedirler. Çok nesilli evler, kendilerini tüm nesillere hitap eden bilgilendirme ve hizmet platformu olarak kavramakta ve ebeveynler ve çocuklar için programlar sunmaktadırlar. Çok nesilli evlerin, göçmen kökenli ebeveynlere ulaşmak, ebeveyn yetilerinin güçlendirilmesine katkıda bulunmak ve çocukların günlük bakım kurumlarına erken yaşta gönderilmesine özendirmek için, şimdiye kadar olduğundan daha güçlü bir şekilde kullanılması amaçlanmaktadır. Çok nesilli evler bizzat göçmen kökenli çocuk ve ebeveynlerin Almanca öğrenebilmeleri için, oturulan mahallelerde programlar sunacaklardır. 2007 yılının sonuna kadar, her il ve ilçede en az bir tane çok nesilli evin desteklenmesi amaçlanmaktadır. 2008 yılının sonuna kadar, bu evlerin yüzde 25’inde uyum konusu, ağırlıklı konu olarak tanımlanmış olmalıdır. 49 4.2. Federal bünyede sunulan uyum kursları çerçevesinde nitelikli çocuk bakımı: Uyum kursları çerçevesinde ve özellikle ebeveyn ve kadın uyum kursları esnasında nitelikli çocuk bakımında kalifiye elemanların kullanılmasıyla, çocukların sosyal uyumuna da katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. Böylelikle bakım süresi faydalı ve teşvik edici bir şekilde yapılandırılacak ve çocukların dil öğrenimi desteklenecek ve kolaylaştırılacaktır. Sunulan uyum kurs programlarından ve bunlara eşlik eden çocuk bakımından daha yoğun bir şekilde faydalanılması için, günlük çocuk bakım kurumları, gençlik yardım kurumları ve yabancılar daireleri arasında daha güçlü bir işbirliği amaçlanmaktadır. Federal hükümet, uyum kursları çerçevesinde çocuk bakımı sağlanabilmesi için gelecekte de kaynak ayıracaktır. Dil öğrenmeyi teşvik babında, eyalet hükümetleri ve yerel yönetimler şu konularda yükümlülük üstlenmektedirler: Göçmen kökenli çocukların uyumunu ve dil öğrenimini teşvik konusunun Almanya genelinde yürütülen «Lesestart – von Anfang an!» projesi kapsamı içersine alınması: Federal hükümet tarafından eş finansman sağlanan ve halen Saksonya Eyaletinde yürütülen ve bilimsel olarak eşlik edilen «Lesestart – von Anfang an!» adlı model projenin, başarılı bir şekilde gerçekleştikten sonra, eyaletlerle sıkı bir işbirliği içinde Almanya genelinde uygulanması ve ağırlık noktalarından birinin de, özellikle göçmen kökenli çocuk ve aileler olması öngörülmektedir. Okumanın aile içinde sosyalleştirilmesi, yetişmekte olan çocukların kişisel okuma geçmişleri için nihai önem taşımaktadır. Bugün klasik «kitap okuma yaşında» çocukları olan hanelerin sadece üçte birinde, çocuklara kitap okunmaktadır. Sonuç itibariyle bu, tüm ailelerin üçte ikisinin, çocuklarına, temel oluşturucu erken teşvik sağlamaktan vazgeçtiği anlamına gelmektedir. Yoğun bir biçimde teşvik edilen aile içinde konuşulan dilde okuma alışkanlığının, düşük eğitim düzeyini giderdiği varsayımından yola çıkarak, yukarıda anılan proje ile, göçmen kökenli çocukların da başarılı dil öğrenimine katkıda bulunulması öngörülmektedir. ■ 1.2. Eyaletlerin ve Yerel Yönetimlerin Özyükümlülük Önerileri 1.3. Sivil Kurum ve Organizasyonların Özyükümlülükleri Eyaletler ve yerel yönetimlerde son yıllarda, ailelerin desteklenmesi amacıyla sunulan hizmetlerin artırılması ve iyileştirilmesine yönelik bir çok tedbir alınmıştır. ■ ■ ■ ➤ Göçmen kökenli çocuklar için dil teşvikini, eyaletlerin ve yerel yönetimlerin uyum tasarıları içine, ağırlık noktası olarak entegre etmek; Ebeveynlere eşlik edebilecek çok dilli kişilerden, göçmen ailelerle günlük çocuk bakım kurumları ve diğer kurumlar arasında dil açısından ve kültürel bağlamda köprü görevini üstlenmeleri için faydalanmak ve kalifikasyon kazandırma olanağını desteklemek. Ebeveynlere eşlik eden çok dilli gönüllülere, mevcut yapılar içinde sabit başvuru merkezlerinin oluşturulması hedeflenmektedir. ➤ kadınlar ve genç aileler için sunulan ve erişimi kolay olan grup programlarında ağırlık noktasını, ebeveynlerin çocuğun dil edinimindeki rolü ve görevine koyacaklarını kabul etmektedirler; ➤ sosyal hizmetlerin kültürlerarası açılımı çerçevesinde serbest kurumların aileleri eğitici ve destekleyici hizmetlerinin de, hedef kitle olarak göçmen ebeveynleri için geliştirileceğini garanti etmektedirler; serbest kurumlar buna, HIPPY, Opstapje, Griffbereit, Rucksack ve «Mama lernt Deutsch» gibi aileleri destekleyen tedbirleri dahil etmektedirler. Çocukların doğumundan itibaren -ana dillerinde de olmak üzere- ebeveynlerin, çocukların erken teşviki ve dil gelişimi konularını kapsayan sistematik ve hedefe yönelik muhatap alınması ve kendilerinin bilgilendirilmesi girişimlerinin başlatılması ve güçlendirilmesi için çaba göstermek; ➤ ■ Çocuk ve aileleri için erişimi kolay ve Almanca ile yoğun teması hedefleyen olanakları desteklemek. Bu esnada, eylem tasarımlarını geliştirmeyi amaçlayan kurumlaştırılmış kooperasyonların, yani günlük çocuk bakım kurumları, ilkokullar, yerel gençlik yardım hizmetleri, aile eğitim ve yardım kurumları, göçmen organizasyonları ve yerel şartları göz önünde bulunduran diğer sorumlu aktörler arasındaki kooperasyonların, teşvik edilmesi gerekmektedir. ■ Çocukların gündüz çocuk bakım kurumlarına erken yaşta gönderilmesini destekleyici tedbirleri teşvik etmek; ■ Göçmen kuruluşlarını SGB VIII’nin 78. maddesine göre oluşturulan çalışma gruplarına dahil etmek. göç hizmetleri veren kurumların (Göçmenlere Yönelik İlk Danışmanlık Hizmeti, Göç Hizmetleri, Uyum Ajansı, Gençlere Yönelik Göç Danışmanlık Hizmetleri gibi) yaptığı danışmanlık görüşmelerinde dil gelişimi, dil öğrenimi ve ebeveynlerin rolü ve görevleri konularını işleme sorumluluğunu üstlenmektedirler; ■ Yerel ağlar, birlikler ve kurumlar, göçmen ailelerini çalışmalarına bilinçli olarak dahil ederek göçmen kökenli olan veya olmayan çocukların günlük dil temaslarını, örneğin mahalli derneklerde, spor klüplerinde, müzik yetisini geliştiren programlarda ve kültürel buluşmalarda olmak üzere desteklerler. ■ Çocuk hekimleri, sosyopediyatrik merkezler ve dil terapistleri göçmen ailelerine düzenli ve sürekli olarak çocukların dil gelişimi, çok dillilik ve ikinci dil Almanca konularında danışmanlık yapmaktadırlar. Onların meslek örgütleri de, üst kurullarında ebeveyn danışmanlığı ve ebeveyn katılımına destek verirler. ■ kendi kurumlarında yaptıkları çalışmaları ve tasarımları daha güçlü ve tutarlı bir biçimde, çok dilliliği, ikinci dil olarak Almancayı ve kültürlerarası pedagojiyi göz önünde bulundurarak, dil gelişimi ve dil teşviki konularına yöneltmektedirler; genişletilmesi ve sistematik hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca diğer göçmen grupları için, dil gelişimi ve dil teşviki konusunda çok dilli Veli Mektupları’nın hazırlanması öngörülmektedir. ■ Almanya Türk Toplumu (TGD), diğerlerinin yanı sıra Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu’yla iş birliği içinde, Türk kökenli ebeveynler için eğitim seferberliği düzenlemektedir. Bir medya girişimini ve gönüllü eğitim elçileri uygulamasını da içerecek olan bu kampanyanın amacı, ebeveynleri, çocuklarının eğitimini daha güçlü desteklemeleri ve eğitim kurumlarına aktif katılımda bulunmaları doğrultusunda motive etmek, vasıflandırmak ve etkinleştirmektir. Dil teşviki konusu, bu bağlamda önemli bir rol oynayacaktır. Eğitim seferberliği okul çocuklarının ebeveynlerine yönelmekle birlikte, altı yaşın altındaki çocukların anne ve babalarını da kapsaması öngörülmektedir. ■ İtalyan göçmen dernekleri çocuk ve gençleri tamamlayıcı ana dil dersleri ve genel teşvik programları ile desteklemektedirler. Bu teşviklerin bir kısmı, erken yaşta dil teşvikinin uygulandığı gündüz çocuk bakım kurumlarındaki çocuklara yöneliktir. Ebeveynlerle iş birliği, çocukların gündüz bakım kurumlarına ve diğer eğitim kurumlarına erken yaşta gitmelerinin önemi üzerine bilgilendirme amacıyla teşvik edilmektedir. ■ Weinheim’daki Freudenberg Vakfı tarafından desteklenen ve onunla iş birliği içinde olan Kuzey Ren Vestfalya Eyaletindeki Bölgesel Çalışma Merkezleri – RAA (göçmen ailelerden gelen çocuklar ve gençlerin teşvikine yönelik Bölgesel Çalışma Merkezleri), «Griffbereit» tasarımının (bir gündüz çocuk bakım kurumu ya da aile eğitim merkezi gibi yerlerle bağlantılı olarak sunulan ve 1 ile 3 yaş grubu arasında çocukları olan anne babalara yönelik iki dilli ebeveyn – çocuk grupları) uygulanması için Almanya genelinde yöntemsel kılavuzlar, çok dilli malzeme ve konuyla ilgili eğitime dair öneriler sunmaktadırlar. Göçmen organizasyonları, yerinde kurdukları ağları daha güçlü ve hedefe yönelik olarak, ebeveynleri çocukların dil gelişim ihtiyaçları hakkında bilgilendirmek ve ebeveyn yetkinliğini güçlendirmek üzere kullanmaktadırlar. Bunu devlete bağlı ve bağlı olmayan sivil ortaklarla birlikte yaparlar. Serbest hayır kurumları ➤ 4.2. Yeni Eğitim Derneği e.V.* çalışma grubunun TürkAlman Veli Mektupları (ANE), çocuğun gelişim aşamalarını konu ederek dil gelişimi ve teşvikini de işlemektedir. Veli Mektupları Almanya genelinde dağıtılmaktadır. Veli Mektupları’nın dağıtımının Almanya Federal Cumhuriyeti İspanyol Veli Dernekleri Birliği bu raporun hazırlama çalışmaları bittikten sonra ilaveten aşağıdaki yükümlülükleri üstleneceklerini bildirmiştir: ■ Almanya Federal Cumhuriyeti İspanyol Veli Dernekleri Birliği, önümüzdeki yıllarda da göçmen ebeveynler için dil teşvik programlarını düzenleme taahhütünde bulunur. * e.V.: kayıtlı dernek 50 51 4.2. 2. Gündüz Çocuk Bakım Yerlerinde ve Kurumlarında Dil Teşviki Çocuklar her zaman, yaşamlarının en başından itibaren veya öğrendikleri ilk dil temeli üzerinde, ikinci yada üçüncü bir dili öğrenebilirler. Birinci dilleri birbirinden çok farklı olan çocuklar daha üç yaşına gelmeden ikinci bir dilin temellerini kavrayabiliyorlar. Bu özellikle, ilk dil olarak Almanca’dan farklı bir dil öğrenen çocuklarda, çocukluğun erken aşamalarındaki kendiliğinden oluşan dil öğrenimi, gündüz çocuk bakım kurumlarına mümkün olduğu kadar erken başlayarak bilinçli öğrenme yolu ile desteklendiği zaman, genelde başarılı olmaktadır. Erken dil teşviki, dil edinimi konusunda çocuğun kognitif, duygusal ve sosyal gelişim süreçleri dikkate alınıp, farklı teşvik olanakları bütünsel bir dil teşvik tasarımına göre hazırlandığı zaman başarılı olur. Bu bağlamda duruma göre geliştirilen dil teşvik olanakları ve yapısal ve sistematik kurgusu olan, süreklilik taşıyan teşvik konseptleri birbirlerini tamamlarlar. Pedagojik, dil edinim araştırmalarının sonuçlarını temel alan, dil durumunun sağlam bir değerlendirmesini mümkün kılan ve çocuğun gelişme süreçleri ışığında ve çok dilliliği dikkate alınarak uygulanan, yorumlanan ve belgelenen bir dil tanısı bireysel somut teşvik ihtiyacının tespit edilebilmesini sağlar. Aile içindeki çok dillilik, mevcut dil ve iletişim becerileri ve farklı kültürel tecrübeler, göçmen kökenli çocukların dil gelişimini belirler ve aynı zamanda öğrenim sürecinin temelini oluştururlar. 52 dırlar. Burada, gündüz çocuk bakım kurumlarındaki, özellikle grupların büyüklüğü, eğitici ve çocuk sayısı oranı, yüksek düzeyde gürültü ve dil açısından uygunsuz grup bileşimi gibi çerçeve koşulların, özel teşvik gereksinimi duyan çocukların uygun bir biçimde teşvik edilmesini zorlaştırdığını dikkate almak gerekir. Uzman personelin aldığı eğitim de konuya her zaman yetebilecek düzeyde olmamaktadır. Göçmen kökenli ebeveynlerle başarılı bir ilişki kurmak ve iş birliği sağlamak, her gündüz çocuk bakım kurumunda olağan bir şey değildir. Ebeveynlik yetilerini güçlendirici önlemler, ebeveynlerin dil teşvik sürecine katılmasının sağlanması ve çocukların tüm eğitim ve öğretim sürecine katılan aktörlerin kurumlar üstü işbirliği yapıları, bir çok defa bulunmamaktadır. Güncel durumda kurumlardaki eğitimciler yüksek taleplerle karşı karşıyadırlar. Kapsamlı bir dil eğitiminin ve çocukların ve anne babaların yetkinliklerini olduğu kadar, kültürel çeşitliliği zenginlik olarak takdir eden anlayışın hakim olduğu eğitim ve öğrenim ortaklıklarının gerekliliğinin, her eğitimci bilincinde değildir. Uzman elemanlar çocukların dil öğrenirken örnek aldıkları kişiler ve ebeveynlerle işbirliğinin ana aktörleridir. Onların dil gelişimi, hedef dil Almanca, dil kuralları sistemi ve dil, algılama ve sosyal yetkinlik arasındaki ilişkilerle ilgili bilgileri, profesyonel bir dil teşvikinin temel koşullarıdır. Bir çok eyalette göçmen kökenli çocukların Almanca öğrenmelerinin daha hedefe yönelik bir şekilde teşvik edilmesi üzerine düşünülmektedir veya bu düşünceler uygulamaya geçirilmiştir bile. Ancak tedbirlerin büyük bir kısmı ancak bir kaç yıl önce alındığından, henüz elimizde bu konuda başarı oranlarını gösteren yeterince veri mevcut değildir. Göçmen kökenli ailelerin üç ve dört yaş arasındaki çocuklarının, Almanya ortalaması olarak yarısı çocuk yuvasına gitmektedir; dört ve beş yaş arasındaki çocuklarda bu oran yüzde sekseni biraz aşmaktadır. Aynı Alman ailelerde olduğu gibi, eğitim seviyesi düşük göçmen ailelerin çocukları da bakım kurumlarına daha ender gitmektedirler. Bir çok yoğun kentsel yerleşim alanındaki gündüz çocuk bakım kurumunda, göç geçmişli çocuklar en büyük grubu oluşturmaktadırlar; ancak bu çocukların bireysel durumları milliyetlerine, kültürel altyapıya ve dil durumuna göre çok çeşitlilik arz etmektedir. Çocuklar Almanca duyma ve kendilerini Almanca ifade etme açısından yeterince fırsat bulamazlarsa, dil edinimi gerçekleşemez. Yani, bu şartlar altında iyi bir Almanca bilgisi ‹kendiliğinden› oluşmamaktadır. Hedef alınması gereken ilerlemeler ancak etkin bir teşvik yolu ile sağlanacaktır. Gündüz çocuk bakım kurumlarında erken dil teşvikinin en büyük amaçlarından biri, bütün çocukların okula başlarken iyi Almanca bilgisine sahip olmasıdır. Çocuklar için bakım kurumlarında yeterli sayıda yer olması ve yeterli derecede dil programlarının sunulması mutlaka gereklidir. Pedagojik dil tanısı ve teşvikin temeli olarak çocukların dilsel davranış biçimlerini gözlemleme ve belgelendirme için iyi ve güvenilir araçlara gereksinim duyulmaktadır. Aynı zamanda gündüz çocuk bakım kurumlarında ve gündüz çocuk bakım yerlerinde dil ve gelişimi teşvik edici önlemlerin alınması gerekmektedir. Göçmen kökenli çocukların sayısının gittikçe arttığını göz önünde bulundurursak, eğitim ve öğretim kurumları olarak gündüz çocuk bakım kurumlarının, ama gündüz çocuk bakım yerlerinin de önünde büyük bir zorlu görev bulunmaktadır. Gündüz çocuk bakım kurumları çocukların erken yaşta dil teşviki görmeleri konusunda merkezi konumda bulunmakta- Bu aynı zamanda pedagojik personelin meslek eğitimi, meslek içi ve ileri eğitiminde gerekli ağırlık noktalarının belirlenmesi anlamına gelmektedir. İyi pedagojik tanı ve dil teşvik yetisi, uzman elemanlarda mutlaka bulunması gereken özelliklerdir. Anne ve baba yetkinliğinin ve girişiminin, çocukların potansiyelini algılama ve çocukların teşvik edilmesi açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. Gündüz çocuk bakım kurumlarına erken yaşta gitmek, bilhassa göçmen kökenli çocuklar için de bir fırsat olarak desteklenmelidir. Kurumların kültürlerarası açılımı sağlanmalıdır. Gündüz çocuk bakım kurumlarını uyum ve dil öğrenmeyi teşvik ortamları olarak olabildiğince erken kullanabilmek için, öncelikle tüm Almanya çapında ihtiyaçlara göre kurumsal programların sunulması gerekmektedir. Eski Batı Almanya eyaletlerinde özellikle üç yaşından küçük çocuklar için henüz karşılanmayan bir ihtiyaç açığı mevcuttur. Bu eksiklik göçmen kökenli ailelerin oranının yüksek olduğu yoğun yerleşim alanlarında da görülmektedir. Federal hükümet ve eyalet hükümetleri tarafından üç yaş altı çocuklar için sunulan bakım yerlerinin ihtiyaca uygun ve kalite eksenli olarak 2013 yılına kadar takriben yüzde 35 oranında artırılması hedefi, çocukların mutluluğunu eksen alan ve göçmen kökenli çocukların erken yaşlarda dil teşviki için de oldukça olumlu sonuçlar getirecek bir çocuk ve gençlik politikası yönündeki federal, eyalet ve belediyelerin ortak çabalarının önemli bir parçasıdır. Gündüz çocuk bakım yerlerinin de bu tür çabalara önemli katkılarda bulunması ön görülmektedir. 2.1. Federal Hükümetin Özyükümlülükleri Üç yaş altı çocuklar için verilen bakım hizmetlerinin niteliğinin ve sayısının artırılması: ■ Federal hükümet, üç yaş altı çocuklar için henüz sadece Almanya’nın yeni eyaletlerinde sunulan, gereksinimlere uygun ve kalite eksenli bakım hizmetleri hedeflemektedir. Amaç 2013 yılına kadar bu hizmetlerin oranını takriben yüzde 35’e çıkarmaktır. Bu sayede göçmen kökenli çocuklar için de, dil eğitimi alanında da olmak üzere yeni teşvik olanakları oluşacaktır. Hedeflenen genişletme planı yalnızca federal, eyalet ve yerel yönetimlerin ortak çabalarıyla mümkün olabilir. Gündüz çocuk bakım kurumlarındaki üç yaş altı çocuklar için pedagojik teşvik konseptlerinin geliştirilmesi: ■ Üç yaş altı çocuklar için sunulan bakım hizmetleri halen büyük çapta genişletilmektedir. Gündüz çocuk bakım kurumlarında görevli personelin nitelikli ve profesyonel bir biçimde çalışabilmesini desteklemek için federal hükümet, eyaletlerle yakın işbirliği içinde, gündüz bakım imkanı sunan şahıslar tarafından da uygulanabilecek olan, üç yaş altı çocuklar için bir pedagojik teşvik tasarımını gerçekleştirecektir. Dil gelişimi ve kültürlerarası yetkinliğin geliştirilmesi bu tasarımın ortak paydalarını oluşturmaktadır. Bu proje hazırlık aşamasındadır. 4.2. «Gündüz çocuk bakım kurumlarında dil teşviki» projesinin ilerletilerek geliştirilmesi: ■ «Gündüz çocuk bakım kurumlarında dil teşviki» projesi anaokulu yaşındaki tüm çocukları hedef almaktadır. Amaç, sunulan dil ve eğitim programlarını birbirlerine sistematik olarak bağlamayı içeren didaktik malzemelerin geliştirilmesidir. Bu tasarım planlı olarak, çok dilli yetişen çocukların dil teşvikini destekleyici imkanları kapsamak üzere genişletilecektir. Federal hükümet, halen yürütülmekte olan ve sonucu Temmuz 2008’de beklenilen bu proje için özellikle kaynak sağlamaktadır. «Gündüz çocuk bakım kurumlarında kalifikasyon» adlı müfredatın ilerletilerek geliştirilmesi: ■ «Gündüz çocuk bakım kurumlarında kalifikasyon» müfredatının küçük çocuklara ve özellikle de aralarında göçmen kökenli olanlara dil teşvikini kapsamak üzere geliştirilmesi ön görülmektedir. Bu müfredat, gündüz çocuk bakımını üstlenen kişilerin kalifikasyonunu sağlayan, 2007’nin sonunda başlayan ve federal hükümet tarafından desteklenen ESF programının yönlendirici çerçevesinin ana hatlarını oluşturacaktır. Çocuk yuvası çağındaki çocukların dil teşviki için medya girişimi: ■ Federal hükümet ve bir televizyon kurumunun iş birliği ile, göçmen kökenli çocuklar için yenilikçi televizyon programları düzenlenmesi öngörülmektedir. Programla birlikte eğitimcilerin meslek içi eğitimleri için olanaklar ve anne babalara yönelik dokümanlar geliştirilecektir. Göçmen kökenli çocuklara yönelik dil teşvikini değerlendirmeyi amaçlayan programların desteklenmesi ■ Federal hükümet, eyaletlerle birlikte, eyaletlerde göçmenlere verilen dil teşvik tedbirlerinin verimliliğine dair bilgi sağlayabilecek FörMig gibi araştırma programlarını destekleyecektir. 2.2. Eyaletlerin ve Yerel Yönetimlerin Özyükümlülükleri Hakkında Öneriler 2004 yılında yapılan Gençlik Bakanları Konferansı (JMK) ve Eğitim Bakanları Konferansı (KMK) tarafından kararlaştırılan, eyaletlerin gündüz çocuk bakım kurumlarında erken eğitim ortak çerçevelerinde, eyalet hükümetleri, gündüz bakım kurumlarındaki eğitim görevinin biçimlendirilmesi ve uygulamaya konulması hakkında temel konularda uzlaştılar. Bu çerçeve bütün eyaletlerde mevcut bulunan eğitim planları vasıtasıyla eyalet düzleminde somutlaştırılacak, içerik kazanacak ve genişletilecektir. Eyalet hükümetleri, bu ortak çerçeveye bağlı kalarak, ayrıntılı planlama ve uygulama yolunda kendilerine özel sözkonusu durumlara uygun bir gidişatı benimsemek- 53 4.2. tedirler. Temel konuları uygulamaya geçirme çabalarının ön planında, temel becerilerin kazandırılması ve kişisel kaynakların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi bulunmaktadır. Dil eğitimi, gündüz bakım kurumlarının eğitim görevinin yerine getirilmesinin önemli bir parçasıdır. Dil teşviki bu nedenle bütünsel ve çocuğun bireysel ihtiyaçlarına uygun bir yaklaşımda bulunur. Başarılı olabilmesi için, çocuğun çevre ile ilişkisine yansıtılmalıdır. Dil teşviki sürdürülebilirliği hedeflemektedir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar erken ve düzenli olarak başlamalı ve sistematik yapıya sahip olmalıdır. Ancak burada da geçerli olan kural: Dil teşvikine başlamak için hiç bir zaman geç değildir. eğitimlerini kısa bir süre içersinde iyileştirmek ve Almanya genelinde sunmak; ■ eğitimcilerin meslek eğitimini pratiğe uygun olan modüllü bir sistemde iyileştirmek; Avrupa genelinde uyumlu uygulama çerçevesinde başta yöneticiler için olmak üzere, Bakelorya seviyesinde bir meslek eğitimi amaçlanmalıdır; ■ gündüz çocuk bakım kurumlarında verilen eğitimin eyaletlere özgü çerçeve planlarını üç yaş altı çocukları kapsayacak biçimde genişletmek ve dil gelişimi ve teşviki açısından somutlaştırmak; ■ Dil teşviki doğrultusunda eyaletler ve yerel yönetimler şu konularda yükümlülük üstlenmektedirler: ■ ■ üç yaş altı çocuklar için gereksinimlere uygun ve kalite eksenli bakım yerlerinin artırılması; dil eğitim konusunu gündüz çocuk bakım kurumlarında, orada yapılan eğitim çalışmaları çerçevesinde, mevcut tasarıma dahil etmek; etkin ve dengeleyici bir dil teşvikini mümkün kılmak için, çoğunlukla ya da yüksek oranda göçmen kökenli çocukların gittiği kurumlara ek teşvik tedbirleri sağlamak. Serbest hayır kurumları ➤ ■ ■ ■ ■ ■ 54 çocukların sürekli izlenmesini ve her çocuk için somut teşvik önerileri yapılmasını sağlayan, dil durumunun tesbitini ve belgelendirilmesini sağlayacak bağlayıcı niteliğe sahip pedagojik ve bilimsel olarak eşlik edilen işlemlerin Almanya genelinde yaygınlaştırılmasını başlatmak; bu esnada çok dilli çocukların durumları göz önünde bulundurulmalıdır; dil durumunun tespiti sonunda elde edilen sonuçlardan yola çıkan ve bunun üzerine inşa edilen teşvik programlarının Almanya geneline yayılması; araçların geliştirilmesini ve uygulanmasını desteklemek, sorumlu aktörlere kıyaslama ölçütleri vermek ve böylece kalite iyileştirmesine katkıda bulunmak; örneğin, dışardan değerlendirme ya da standartlaştırılmış dil durumu tesbit ve gözlemleme yöntemleri ile; burada söz konusu olan özellikle bütün çocuklar için, en geç okula başlamadan bir yıl önce yada dört yaşında yapılacak bağlayıcı nitelikli dil beceri testidir; gündüz çocuk bakımı kurumlarında çocukların bireysel ve yaşlarına uygun dil teşviki görmeleri açısından destekleyici çerçeve şartları temin etmek (örneğin daha küçük gruplar, dil açısından doğru harmanlanmış çocuk grupları, kültürlerarası açılım, göçmen kökenli çocuk sayısı çoksa personel artırımı); eğitimcilerin «ikinci dil edinimi hakkında bilgiler», «pedagojik dil tanı ve dil teşvik yetkinliği» gibi alanlardaki meslek eğitimini, meslek içi ve ileri diren ana konular, göçmen geçmişi olan ailelerin kültürel ortamlarına daha iyi aktarılabilirler. ■ Göçmen organizasyonları uyum sürecini, olabildiğince erken Almanca öğrenme gerekliliğine karşı temsil ettikleri topluluklarda olumlu bir yaklaşımı teşvik ederek, çocukların gündüz bakım kurumlarına erken yaşta gitmelerini sağlayarak ve ebeveynlerin eğitimlerine dair tasarımları destekleyerek ve önererek teşvik etmektedirler. ■ Göçmen organizasyonları aileler ve kurumlar arasında aktif bir köprü olarak görev yapmaktadırlar. ■ Alman vakıflar, göçmen kökenli çocukların ve ailelerin teşviki sürecinde önemli bir rol oynamaktadırlar. Vakıflar, yenilikçi ve model karakterine sahip operatif projeler ve örnek gösterilen programları finanse ederek, politik ve konuyla ilgili süreç için yeniliklere ilişkin önemli öneriler getirebilmektedirler. ■ Kuzey-Ren Vestfalya Eyaletindeki Bölgesel Çalışma Merkezleri (göçmen ailelerden gelen çocuklar ve gençlerin teşvikine yönelik Bölgesel Çalışma Mer- 2.3. Kurum ve Organizasyonların Üstlendikleri Yükümlülükler ■ ➤ dil teşvikini eğitim görevi olarak, söz konusu kurumların ilgili kalite konseptlerine dahil etmeyi vaat etmektedirler; ➤ eğitimcilerin uygun kalifikasyonuna önem vermektedirler ve -olanaklar el verdikçe- göçmen kökenli eğitimcilere iş vereceklerdir; ➤ eğitmenlere yönelik meslek eğitimi veren kurumları, varsa meslek eğitimini verecek göçmen kökenli uzmanları kazanma yolundaki çabalarını güçlendireceklerdir; ➤ gündüz çocuk bakım kurumlarında göçmen kökenli çocukların, gereksinimlerine uygun olarak dikkate alınmasına çaba göstermektedirler; ➤ ■ tüm çocuklar için dil eğitimi sağlama görevini gündüz çocuk bakım kurumlarının tasarımlarında daha çok geliştirmeyi ve göçmen çocukların dil edinim süreçlerini göz önünde bulundurarak daha da somutlaştırmayı onaylamaktadırlar; kültürlerarası açılım sürecini kendi gündüz çocuk bakım kurumlarında da desteklemeyi vaat etmektedirler. Gündüz çocuk bakım kurumlarını işleten özel kurumlar, çocukların eğitim ve öğretimine katılan tüm aktörlerle iş birliğine aktif ve teşvik edici bir biçimde katılmaktadırlar. Kurumların çalışmalarına anadil konuşanların dahil edilmesi bir çok durumda anlamlıdır. Böylelikle eğitimcileri ilgilen- 4.2. 3. Çocuk Yuvasından İlkokula Geçişte Sürekli Dil Eğitimi Bir çocuğun bireysel gelişme ve öğrenme süreçleri, dil eğitimi açısından da, çocuk yuvasında ve okulda sözkonusu eğitim ve öğretim amaçlarına uygun olarak desteklenmekte ve teşvik edilmektedir. Yuva, okul ve ebeveynler hep birlikte, çocuklarının gelişim ve öğrenim sürecinin sürekliliğini sağlama konusunda sorumluluk taşımaktadırlar. Bu sebepten ötürü, bu kişi ve kurumların «aynı göz hizasında» eşit ve bağlayıcı nitelikli işbirliği vazgeçilmezdir. Gerçekten de pratikte, özellikle göçmen kökenli ailelerin çocukları için risk oluşturan, sürtüşmelere bağlı önemli kayıplar ve iyileştirme olanakları bulunmaktadır. Çocuk yuvasından ilköğretime geçiş dönemi tüm çocukların hayatında önemli bir aşamadır, çünkü bu dönemde yoğun gelişme taleplerinin kısa zamanda üstesinden gelmek zorundadırlar. Dil gelişimi ve teşviki okuldaki fırsat adaleti açısından çok önemli olduğundan, çocuk yuvası kendi dil teşvik olanaklarını olabildiğince seferber etmelidir ve okulda dil teşvikinde çocuğun bireysel gelişme durumuna göre hareket edilmelidir. Gündüz çocuk bakımındaki ve ilköğretim kurumlarındaki uzman personel genellikle, çocuğa özel dil gelişim durumunu tespit etme ve dil teşviki alanında konuya uygun ve uyumlu ortak çalışma noktasında yeterli derecede kalifiye değildir. Etkin bir işbirliği için, güvenilir iletişim ve dokümantasyon biçimlerine gereksinimleri bulunmaktadır. kezleri) ( RAA ) Weinheim’daki Freudenberg Vakfı ile işbirliğinde bulunarak ve kendilerinin desteğini alarak, bütün Almanya çapında yöntemsel kılavuzlar, çok dilli malzemeler ve «Rucksack Kita» konseptinin uygulamaya konulması için gereken uzman eğitim kursları üzerine bilgiler sunmaktadırlar. «Rucksack Kita», gündüz çocuk bakım kurumlarına bağlı olarak ailelere yönelik çalışmayı eğitim kurumundaki dil teşviki ile bağlantılı hale getiren, dört ile altı yaş arasındaki çocuklar için hazırlanmış bir ebeveyn eğitim ve dil teşvik programıdır. ■ Türk Alman Sağlık Vakfı, göçmen kökenli çocuk ve ebeveynleri özellikle erken pedagoji ve ilköğretim alanlarında desteklemeyi kendisine hedef olarak belirlemiştir. Bu vakıf, göçmen kökenli çocuk ve ebeveynleri teşvik alanında çeşitli projelerde faaliyet göstermekte ve iş birliği içinde olduğu diğer ortaklarla birlikte frühstart adlı dil teşvik projesini sürdürmeyi ve genişletmeyi planlamaktadır. Ayrıca şiddete ve bağımlılığa karşı önlem alınması ile ilgili, özellikle göçe özel olguların ve dil teşvikinin önem taşıdığı çocuk yuvası döneminde ve ilkokul yaşında olan çocuklar ve ebeveynler için yeni projeler planlanmaktadır. Gündüz çocuk bakım kurumlarında ve okullarda dil teşviki tüm diğer görevlerle bağlantılı bir görevdir. Personele kalifikasyon kazandırırken uzman kişilerin, çocukların dil bilgi durumları ve açıkları konusunda birbirlerini bilgilendirmeleri ve işbirliğinde bulunmalarını amaçlamalıdır. Gündüz çocuk bakım kurumları, dil teşviki açısından aile ortamının yanı sıra ve anne baba tarafından verilen eğitimi tamamlayarak, çocukları okula hazırlama şeklinde önemli bir görevi yerine getirmektedirler. Çocukların geçiş dönemini, beş yaşından itibaren ücretsiz olması gereken eğitim arzının bütünselliğine uygun olarak sağlamak için, tüm olanaklar kullanılmalıdır. Burada en önemli olan eğitim, öğretim ve bakım kalitesinin korunmasıdır. Geçiş dönemini çocuk yuvası, okul ve ebeveyn ortaklığında şekillendirme ortak bir pedagojik anlayış, yöntemler, dil teşvik tasarımları üzerine anlaşmayı ve ebeveynlerle işbirliğini içermektedir. Bu ortak şekillendirme süreklilik taşıyan bir eğitim biyografisi doğrultusunda çocuğun bireysel dil teşviki görmesini sağlar. Çocuk yuvası ve ilköğretim okulu, çocuğun ileriye yönelik dil gelişimine açık ve motive olmasını ortak görevleri olarak temin etmek zorundadırlar. Ulaşılması gereken hedef, ilköğretimdeki teşviki tek tek çocuğun bireysel gelişim durumuyla irtibatlandırmaktır. Çocuk yuvasındaki son yılın, okul sistemine geçiş için yerine getirdiği köprü görevinin güçlendi- 55 4.2. rilmesi, geçişin en iyi şekilde sağlanması gerekmektedir. Burada özellikle göçmen kökenli çocukların dil teşvik ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuk yuvası, ilköğretim okulu ve ebeveynlerin eğitim ve öğretim ortakları olarak bağlayıcı ve sürekli işbirliği şarttır ve düzenlemelerle programların daimi öğeleri olmaları amaçlanmaktadır. Mahalli okul eğitim ve okul dışı eğitim kurumları ile aktörlerinin işbirliği ve ağ yapıları, sürekli dil teşviki doğrultusunda, çocuk yuvasından ilköğretim okuluna geçiş döneminde sağlam temeller üzerine oturtulmalıdır. 3.1. Federal Hükümetin Üstlendiği Yükümlülük İşbirliği/Ömür boyu öğrenmek ■ Çocukların öğrenim başarısı, başarılı dil edinimini ve sonuçta çocuğun eğitim sürecinin şekillendirilmesinde sorumluluk alanların – ebeveynler, eğitimciler ve öğretmenlerin – şimdiye kadar olduğundan daha yoğun bir şekilde işbirliğinde bulunmasını gerektirir. Çerçeve şartlarının oluşturulması zorlu bir görev olarak karşımızda durmaktadır. Bu sebepten ötürü federal hükümet, ağırlık noktası olarak «erken çocukluk döneminde eğitim» adlı bir araştırma projesi planlamaktadır. Bu çerçevede, eyaletler ile sıkı bir diyalog halinde – çocuk yuvaları ile ilköğretim okulları arasında içerik açısından bütünlük sağlamak amacıyla, üç ile on yaş arasındaki çocuklara yönelik eğitim kurumları için tasarımların ve araçların geliştirilmesi planlanmaktadır. Dil durum tespiti araştırma projesi ■ Federal hükümet, yaşa özel dil öğrenimini esas alan bir referans çerçevesine dayanarak hem mevcut olan dil durum tespiti yöntemlerine ilişkin araştırma projelerinin daha çok geliştirilmesini hem de dil durum tespiti yöntemlerine ilişkin yeni araştırma projelerini -öğrenciler için kişiye özel teşvik planları ve öğretmenler için ileri eğitim tasarımları dahil- gündüz çocuk bakım kurumundan meslek eğitimine kadar bireysel ve sürekli dil teşviki sağlama temelinde desteklemektedir. bakım kurumlarını ve okulları, sanal bir çalışma platformu ile, Almanya genelinde birbirleriyle ağ kurabilmeleri ve işbirliği yapabilmeleri için desteklemektedir. Hedef, özellikle eğitmenler ve öğretmenler ve tabii ki, ebeveynler arasında pedagojik tecrübe alışverişini desteklemek ve bununla çocuk yuvası ve ilköğretim aşamasında yeni bir eğitim anlayışının gelişmesini ve yerleşmesini sağlamaktır. «Öğrenen Bölgeler – Ağların Desteklenmesi»/Essen uzlaşmasında Essen öğrenim dünyası/Çocukların öğrenim dünyası – Gündüz çocuk bakım evi ve ilköğretim okulu çocukları güçlendiriyor – Üç yaş ile on yaş grubu arasındaki çocuklar için ortak eğitim sorumluluğunu geliştirme ve süreklilik kazandırma Programı: ■ Program, okula geçiş için en iyi şartları oluşturma amacıyla, göçmen kökenli çocuklar ve Alman çocuklar için erken başlayan ve en uygun olan dil teşvikini takip etmektedir. İlköğretim okullarıyla iletişim ve işbirliği yaparak erken başlayan teşvik sürdürülmeli, çocukların bu süreçte herhangi bir kesintiye uğramamaları sağlanmalıdır. Düzenli aralıklarla yapılan görüşmelerle, ebeveynler çocuklarının teşvik süreci üzerine bilgilendirilmekte ve bu sürecin içine alınmaktadırlar. Program Almanya’da uzun zamandır yaşayan yabancı uyruklu ve yerli çocuklara yönelmektedir ve «Öğrenen Bölgeler» projesi çerçevesinde teşvik kaynakları sunmaktadır. 3.2. Eyaletlerin ve Yerel Yönetimlerin Üstlendikleri Yükümlülükler Hakkında Öneriler 56 okula kayıt işlemlerinde dil durumunu tespite yönelik ölçümler yapılıyorsa, bunun gündüz çocuk bakım kurumundaki yöntemleri temel alarak belirlenmesi; ■ çocukların dil gelişimini, kendilerini veri koruma mevzuatını ihlal etmeden her iki eğitim kurumunda da izleyerek, belgelendirmek üzere bilimselliği kanıtlanmış malzemenin kullanılması; ■ gündüz çocuk bakım kurumları, ilköğretim okulları ve tam gün bakım arasında yapısal ve bağlayıcı bir işbirliği için çaba göstermek. Gündüz çocuk bakım kurumları ile okullar arasındaki yapısal ve bağlayıcı işbirliği, gençlik yardım kuruluşlarının ve okul programları gibi okul içi çalışmaların tasarımlarında yer almalıdır; ■ pedagojik personele, kendilerine verilen gündüz çocuk bakım kurumundan ilköğretim okuluna geçiş esnasındaki özel görevlerini yerine getirebilmeleri için gereken maddi kaynakları sağlamak; yerel yönetimler talimatların yerine getirilmesini temin ederler; ■ eğitmenlerin ve ilkokul öğretmenlerinin gündüz çocuk bakım kurumlarında dil teşvikine ve bu kurumlardan ilköğretime geçişin kesintisiz olmasına yönelik, ortak ileri eğitim programlarını uygulamak; ■ eğitmenlere ve ilkokul öğretmenlerine, «ikinci dil olarak Almanca» ve çok dillilik konularını göz önünde bulundurup dil teşviki alanındaki ortak görevlerini dikkate alarak, birlikte ileri eğitim vermek. 3.3. Kurum ve Organizasyonların Üstlendikleri Yükümlülükler ■ Serbest hayır kurumları birlikleri de ilköğretim okulları gibi, çocuk yuvasından ilköğretime geçişin planlı ve uyumlu bir biçimde şekillendirilmesini, kendi dil teşvik tasarımları ile pedagojik ve yöntemsel yaklaşımlarının içeriği haline getirmektedirler. ■ Serbest hayır kurumları birlikleri de ilköğretim okulları gibi, çocuk yuvası, ilköğretim okulu, tam gün bakım, ebeveynler, okul dışı programlar ve katılan diğer aktörler arasında, bağlayıcı işbirliğinin olacağına dair garanti vermektedirler. ■ Göçmen organizasyonları ebeveynleri, gündüz çocuk bakımı kurumlarından ilköğretime geçiş dönemi konusunda ve okula hazırlayan çocuk yuvası son yılı ile ilgili bilgilendirmektedirler. Göçmen kökenli ebeveynleri ortak ebeveyn katılımına motive etmekte ve onları etkin bir şekilde, geçiş dönemini şekillendirme çabalarında desteklemektedirler. Gençlik Bakanları Konferansı (JMK) ve Eğitim Bakanları Konferansı (KMK) 2004 yılında aldıkları «Eğitim, öğretim ve bakım alanlarının bir bütün olarak güçlendirilmesi ve geliştirilmesi» kararıyla eyaletler okullar ve gençlik yardım kuruluşları arasında işbirliği konusunda anlaştılar. Eyaletler ve yerel yönetimlerin, dil teşvikine yönelik üstlendikleri yükümlülükler: ■ Öğrenim – Danışma – Eğitim ■ Federal hükümet, internet sayfası BIBER’i kurarak gündüz çocuk bakımı kurumları ve ilköğretim okullarının pedagojik personeli için 2010 yılına kadar medya bazlı kalifikasyon olanaklarını, örneğin yeni medya kullanımı ile dil ve okuma teşvik süreçlerinin desteklenmesi halinde gereken uzman bilgi ve danışmanlık becerilerinin kazandırılması için, desteklemektedir. BIBER, gündüz çocuk ■ 4.2. Göçmen kökenli ebeveynlerin çocuklarını gündüz çocuk bakım kurumuna gönderme motivasyonlarını güçlendirmek, çocuk yuvası ile ilköğretim okulundan ibaret iki eğitim kurumu arasındaki geçişi iyileştirerek çocuğun erken eğitiminin ilköğretimle «eşit şartlar altında» gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak; bu şekilde gerçekleşen kurumlar üstü bir eğitim sürecine hizmet etmek amacıyla, beş yaşından büyük çocuklar için ücret alınmaması yardımcı olabilir; 57 4.2. 4.2. Üyeler Yönetim: Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı 58 Dr. Ursula von der Leyen Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanı Eva Maria Welskop-Deffaa Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Daire Başkanı Berin Alpbek Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu Monika Baumgarten Pestalozzi Froebel Haus, Berlin Sozialpedagoji Meslek Okulu Dr. Doris Bollinger Bremen Eyaleti Çalışma, Kadın, Sağlık, Gençlik ve Sosyal İşler Senatörü Bernt-Michael Breuksch Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti Nesiller, Aile, Kadın ve Uyum Bakanlığı Rainer Brückers Arbeiterwohlfahrt e.V. Federal Birliği Silvia Burrini Caritaswerk Ludwigshafen Wolfgang Dichans Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Kirsten Dick Göç veMülteciler Federal Dairesi Dr. Christof Eichert Bavyera Eyaleti Çalışma ve Sosyal Düzen, Aile ve Kadın Bakanlığı Dr. Hans Eirich Bavyera Eyaleti Çalışma ve Sosyal Düzen, Aile ve Kadın Bakanlığı Dr. Havva Engin Karlsruhe Pedagoji Yüksek Okulu Prof. Dr. Lilian Fried Sosyal Pedagoji, Yetişkin Eğitimi ve Erken Çocukluk Çağı Pedagojisi Enstitüsü Dr. Edgardis Garlin Çocuklarda Çok Dillilik Merkezi e.V. Friedlinde Hasenkrug Almanya Federal Cumhuriyeti Eyalet Eğitim Bakanları Daimi Konferansı Gundel Hessemer Neue Erziehung e.V. Çalışma Grubu Dr. Hans Rudolf Leu Alman Gençlik Enstitüsü Prof. Dr. Gudula List Köln Üniversitesi Sağlık Pedagojisi Fakültesi Uwe Lübking Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Dr. Michael Maier-Borst Almanya Federal Hükümeti Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Gabriele Meier-Darimont Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Heike Pape Alman Şehirler Birliği Maria Ringler İki Uluslu Aileler ve Eşler Derneği Mehtap Şanlı «Çocuk Yuvasında Almanca ve Kültürlerarası Eğitim», Frühstart Projesi Katharina Schäfer-Olejnik Federal İçişleri Bakanlığı Antje Scharsich Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı Thomas Schmidt Federal Başbakanlık Dr. Guiseppe Scigliano Comitato degli Italiani all’Estero, Hannover Dr. Monika Springer-Geldmacher Göçmen Ailelerinden Gelen Çocuklara ve Gençlere Hizmet Veren Kuzey-Ren Vestfalya Bölgesel Teşvik Merkezi Marie-Luise Tigges Paderborn Başpiskoposluk Caritas Birliği Prof. Dr. Rosemarie Tracy Mannheim Üniversitesi Ilse Wehrmann Protestan Gündüz Çocuk Bakım Kurumları Eyalet Birliği Manfred Willhöft Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu 59 Konu Alanı 3: 4.3. «İyi Bir Eğitimi ve Meslek Eğitimini Garanti Etmek, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» Görev Göçmenlerin uyumu Almanya’nın önünde duran büyük siyasi ve toplumsal görevlerden birisidir. 14 Temmuz 2006 tarihinde göçmenlerin ve tüm politik katmanların ve toplumsal grup temsilcilerinin katıldığı uyum zirvesi ile federal hükümet, halen sürmekte olan ve sonucunda sürdürülebilir bir uyum politikasının temelini oluşturacak, hedefleri açık ve net, somut tedbirleri ve yükümlülükleri içeren bir Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanmasını öngören bir diyaloğu başlatmıştır. Ulusal Uyum Planı’na hazırlık amacıyla Eylül 2006’da, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı’nın başkanlığında «İyi Bir Eğitimi ve Meslek Eğitimini Garanti Etmek, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» (3. Konu Alanı) başlıklı, kendilerine eğitim, meslek eğitimi ve iş piyasasından oluşan eylem alanlarındaki uyum koşullarının iyileştirilmesine yönelik somut öneriler hazırlama görevi verilen, çalışma grubu oluşturuldu. Bu görevle çalışma grubu, göçmen kökenli insanların ve ailelerinin sosyal uyumunun başarılı olması için gerekli ana konu alanlarından birini işledi. Eylül 2006 ve Mart 2007 tarihleri arasında çalışma grubunun altı oturumu gerçekleştirildi. Çalışma grubunun, toplumun ve ekonomi, kültür ve bilim dünyasının geniş kesimlerini temsil eden 45 üyesi bulunmaktadır. Bir Ulusal Uyum Planı’nın hazırlanmasının temelinde yatan, göçmenlerin ve ailelerinin uyumlarının iyileştirilmesini içeren sosyo- 60 politik hedef ancak ilgili tüm aktörlerin kazanılması ve çalışmalara dahil edilmesiyle başarıya ulaşabilir. Bunlar, ■ göçmen kökenli insanların bizzat kendileri ve aileleri, ■ eğitim, bilim, meslek eğitimi organizasyonları, dual meslek eğitimi veren kurumlar ile işletmeler, ■ yasa, finans kaynakları ve farklı düzeylerde sunulan programlarla uyum koşullarını iyileştirebilecek olan siyasiler ve devlet ve ■ göçmen toplumuna ve okul, meslek eğitimi ve iş alanlarına destekleyici faaliyetleri ile katılarak uyum süreçlerini ve engellerin aşılmasını teşvik edebilecek, göçmenlerin kurduğu sivil toplum örgütleri; serbest kurumlar; sendikalar ve işveren federasyonları v.b. dir. Çalışma grubunun bileşimi ve gündemi bu temel yaklaşımla uyum içersindeydi. Çalışma grubunun görüşmeleri üyelerin ortak hedeflerinin hakim olduğu olağanüstü yapıcı ve işbirliğine dayalı bir atmosferde geçti: Göçmen kökenli insanların, tüm çabalar sarf edilerek eğitim, meslek eğitimi ve iş piyasası gibi alanlarda uyumlarının sağlanması gerekmektedir; hiç bir çocuk ve genç, ikâmet statüsü nedeniyle eğitim haklarından mahrum edilmemeli. Kapsamlı bir uyum politikasının uygun hukuki ve örgütsel bir çerçeveye ihtiyacı vardır; Ulusal Uyum 61 4.3. Planı’nın öngördüğü tedbirlerin uygulanmasını zorlaştıran ya da engelleyen yabancılar hukukundan ve sosyal hukuktan kaynaklanan engellerin gözden geçirilmesi gerekecektir. Göçün kazandırdığı ekonomik ve kültürel potansiyellerin ve göçmenlerin ayrıntılı yetileri ve hizmetlerinin kabul edilmesi gerekmektedir. Eğitim, meslek eğitimi ve iş konuları sistematik olarak incelendi. Uyumun şu anki durum tespiti yapıldıktan sonra sorunlu alanlar teşhis edildi, hedefler belirlendi ve gereken değişiklikler ve tedbirler derlendi. Çalışma grubunun bu iddialı program kapsamının bu kadar kısa bir zaman içersinde üstesinden gelinmesi ancak sınıfa kadar olan dönemde ise başarı değerlendirmesinde herhangi bir dezavantaj görülmemektedir. Çalışma grubu aşağıda sonuç raporunu sunmaktadır. Rapor, söz konusu aktörlerin eğitim, meslek eğitimi ve iş piyasasından oluşan ana alanlardaki uyum şartlarını iyileştirici çok sayıda tasarımsal eylem önerisini ve üstlendikleri yükümlülüğü içermektedir. Rapor 23 Mart 2007 tarihinde, üyeleri arasında varılan büyük bir görüş birliği ile kabul edildi. Göçmen ailelerinden gelen öğrencilerin 5. sınıftan 10. sınıfa kadar olan dönemde eğitime katılımları, göçmen biyografisi olmayanlara göre çok daha elverişsizdir. 2000 yılında, göçmen kökenli olmayan 15 yaşındakilerin yüzde 17’si temel eğitim okuluna (Hauptschule) ve yaklaşık yüzde 33’ü liseye (Gymnasium) devam etmişlerdir; göçmen kökenli aynı yaş grubunda ise yüzde 32’si temel eğitim okuluna ve yüzde 25’i liseye devam etmişlerdir. Göçmen kökenli çocuklar için 5. sınıfa geçişte Almanca dil hakimiyeti çok önemli bir engel oluşturmaktadır: Aynı okuma başarısında bu grubun dezavantajları önemli oranda azalmaktadır. Bununla birlikte fırsat eşitsizliği mevcuttur. Çalışma grubu bu rapora paralel olarak, katılımcıların tartışmalara olan yazılı katkılarını ayrı bir cilt halinde belgelemiştir. Sonuçlar açılması için, yıllık 1,5 milyar avroluk ayrı bir hareket alanı daha kazandırmıştır. 1. Uyum ve Eğitim Bununla birlikte eğitim başarısının sosyal köken ve göçmenlik olgusuna göre belirlenmesi, uluslararası durumla kıyaslandığında, Almanya’da özellikle yaygındır. Bunun yanında, diğer ülkelere göre burada, göçmen kökenli öğrencilerin konuşulan dili öğrenmelerinin sistematik ve tutarlı bir şekilde desteklenmesi açısından daha az başarılı olunduğu ortadadır. Yapılan araştırmalar, Almanca diline hakim olmanın okulda başarı sağlamak ve bunun üzerine kurulan tüm mesleki ve toplumsal alandaki katılım için öncelik taşıdığına işaret etmektedirler. 1.1. Durum Tespiti Göçmenlerin sosyal uyumları için eğitim ve çocuk yetiştirme, meslek eğitimi ve iş ile aile alanları önemli bir rol oynamaktadır. Bu çekirdek alanlarda elde edilen uyum başarısı veya başarısızlığı, göçmen kökenlilerin genel uyum şansını, dolayısıyla hayatta elde edebilecekleri fırsatları etkilemektedir. 2006 Ulusal Eğitim Raporu Almanya’da yaşayan ve 25 yaşına kadar olan eğitim çağındaki çocuk ve gençlerin dörtte birinden fazlasının (yüzde 27,2) göçmen kökenli olduğunu ortaya koymaktadır. Altı yaşın altındaki grupta ise bu oran neredeyse üçte birdir. Bu kesimin göç statüsü ve göç zamanına, etnik kökenine ve hangi bölgede yoğunlaşıldığına göre geniş bir heterojen yapıya sahip olması, yaklaşık altı milyon çocuk ve gençten oluşan bu grubun, eğitim sistemine uyumu için üstesinden gelinmesi gereken büyük bir görev anlamına gelmektedir. Federal hükümet, eyaletler ve yerel yönetimler uyumun teşvik edilmesi için çok farklı yöntemlere başvurmuşlardır: Gündüz çocuk bakım kurumlarında erken dil teşviki, dil tanısının genişletilmesi, Almanca için teşvik kurslarının düzenlenmesi ve ders dışı uyum tedbirlerinden, genişletilmiş teşvik programları sunan tam gün eğitim veren okulların sayısının artırılmasına kadar. Federal devlet, «Gelecek Eğitim ve Bakım» adlı yatırım programı çerçevesinde 2003-2009 yılları arasında, tam gün eğitim veren okulların kurulması ve geliştirilmesi için eyaletlere toplam dört milyar avro tahsis etmektedir. 2005 yılında yürürlüğe giren Gündüz Çocuk Bakımı Genişletme Kanunu ile bağlantılı olarak federal devlet, yerel yönetimlere 3 yaş altı çocuklar için 230.000 nitelikli bakım yeri 62 katılanların gösterdiği büyük disiplin sayesinde mümkündü. Okul öncesi çağda göçmen çocukların gündüz çocuk bakım kurumlarından faydalanmaları, 4 yaş üzeri gruplarda, neredeyse Alman çocuklarının oranına yaklaşmış durumdadır. Buna karşılık daha küçük yaş gruplarında aradaki fark halen çok belirgindir ve göçmen kökenli 2 yaş grubu çocukların sadece beşte biri bir gündüz çocuk bakım kurumuna gitmektedir. Özellikle göçmen kökenli ailelerin çocuklarının mümkün olduğu kadar erken yaşta, gündüz çocuk bakım kurumlarının sağladığı teşvik kapsamına girmeleri, ilerdeki eğitim fırsatlarını önemli oranda artırmaktadır. Daha ilköğretim aşamasının sonunda, uluslararası kıyaslamada özellikle göze çarpan bir şekilde, göçmen kökenli öğrencilerin başarı oranının diğer öğrencilerin çok gerisinde kaldığı görülmektedir. Çocukların erken bir aşamada farklı okul şekillerine ayrılmaları, bunu takip eden dönemde uyumu ve sosyal açıdan dezavantajlı konumda olan ve göçmen kökenli ailelerden gelen çocukların başarı olanaklarını zorlaştırmaktadır. Göçmen kökenli çocuklara ilkokulda çok nadiren ortaokul (Realschule) ve liseye (Gymnasium) devam etmeleri için tavsiye verilmektedir. İlkokulda aynı başarı durumunda ortalama olarak biraz daha düşük not almaktadırlar. 5. sınıftan 10. Yüksek oranda göçmen kökenlilerin bulunduğu okullar bir çok defa, görece izole edilmiş ve dışlanmış sosyal ve etnik grupların çoğunlukta olduğu sosyal çevrelerde bulunmaktadır. Sürekli bir toplumsal ayrışım ise öğrenme davranışı ve eğitim başarısı üzerinde etki bırakmaktadır. Toplumsal ayrışımın oldukça büyük bir boyuta ulaştığına dair bilgiler bulunmaktadır: PISA 2000’e göre, Almanya genelinde yaklaşık her beş temel eğitim okulundan (Hauptschule) biri çok sorunlu şartlar altında çalışmaktadır. Her dört göçmen kökenli gençten biri, 5. den 10. sınıfa kadar olan dönemde, göçmen kökenli öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir okulda okumaktadır. Toplumsal ayrışım okul mezuniyetlerini de etkilemektedir. Göçmen kökenli gençlerin okul başarısı Almanya’da, zorunlu eğitim yıllarının sonuna doğru PISA araştırmasına katılan diğer ülkelerde hiç olmadığı kadar geri kalmaktadır. Göçmen kökenli öğrenciler arasında okuldan mezun olmadan ayrılanların sayısı Almanların iki mislidir. Yabancı erkek çocuklarında ise bu oran, aynı yaş grubundakilerin yüzde 20’si ile, özellikle yüksektir. Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin dersleri ve hedefe yönelik teşvik konularında hangi tedbirlerin özellikle çok etkili olduğu konusunda şu ana kadar kesin bilimsel veri bulunmamaktadır. Çeşitli dil teşvik tasarımlarının etkisi ve uyum teşvikindeki başarılı yaklaşımların okul hayatına aktarımı ve de göçmen kökenli gençlerin kültürler arası yetilerinin, olumlu öğeler olarak ders kapsamına nasıl alınabileceğine dair, ayrıca araştırma gereksinimi bulunmaktadır. Bu, müfredatın geliştirilmesini de kapsamaktadır. Ayrıca tüm öğretmenlerin ve diğer pedagojik personelin, meslek eğitimi ve meslek içi eğitimi açısından önemli kalifikasyon gereksinimi bulunmaktadır. Ancak bu şekilde, yazılı ve sözlü olmak üzere sistematik ve tutarlı dil öğretimi ve genel okul süresince ve branş derslerinde de olmak üzere dil teşviki sağlanabilir. Sözkonusu öğrencilerin ve anne babalarının çoğu kez olağanüstü yüksek öğrenme motivasyonu ve okula 4.3. karşı görece olumlu görüşleri çocukların ve gençlerin eğitim durumlarının iyileştirilmesi ve sosyal ve aile içi eğitim engellerinin aşılması için önemli bağlantı noktalarını oluşturmaktadır. Çok dillilikleri de yüksek bir potansiyel oluşturmaktadır. 1.2. Hedef Belirleme Bu çıkış pozisyonu uyarınca, Ulusal Uyum Planı’nda önlemler tespit edilirken aşağıdaki hedef düzlemleri esas alınmaktadır: Almanya, fırsatlar yaratan, potansiyelleri geliştiren ve eğitim başarısını sosyal kökene dayandırmayan bir eğitim sistemine ihtiyaç duymaktadır. Genel eğitim veren okulların verdiği eğitim daha sonraki meslek eğitimi (işletmede, okulda, akademik) için gerekli araç ve gereçleri sağlamalıdır. Buna özellikle de kültür teknikleri (okuma, yazma, hesap yapma), sosyal yetiler ve köklü bir mesleki yönlendirme dahildir. Devletin eğitim ve öğretim görevinin temelinde, Almanya’daki bütün yetişmekte olanların genel ve meslek eğitimi haklarını garanti altına almak, öğrencilerin kişiliklerini serbest geliştirmeleri konusunda teşvikte bulunmak ve çocuklar ile gençleri toplumsal ve mesleki yaşamlarına hazırlarken fırsat eşitliği hedefine sadık kalmak yatmaktadır. Bu anayasal görevin özellikle dezavantajlı yaşam koşulları içerisinde bulunan öğrencilere karşı yerine getirilmesi gerekir. Verilen eğitim, başarılı bir uyumun önemli anahtarı olarak, büyüyen eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, sürdürülebilir bir şekilde yeterli kaynaklara sahip olmalıdır. Demografik gelişim ve buna bağlı olarak da gerileyen öğrenci sayısı dolayısıyla mevcut olacak orta ve uzun vadeli maddi olanaklar, okul ve mesleki eğitimin iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Almanya’da eğitim en önemli kaynaktır. Bu nedenle tüm bireylerin mevcut potansiyelleri ve becerileri tutarlılıkla kullanılmalı ve geliştirilmelidir. Eğitim fırsatlarının ve kariyerlerinin sosyal, dilsel ve etnik kökene göre belirlenmesine dair halen mevcut olan bağlantı, tutarlı bir şekilde bireysel teşvike yönelen bir eğitim sistemi ile aşılmalıdır. Eğitim, uyum şansını etkili bir şekilde iyileştirmek için erken çocukluk yıllarında başlamalıdır. Sistematik ve erken yaşta teşvik açısından, gündüz çocuk bakım kurumlarının özel sosyo-pedagojik gereksinimleri ihmal etmeden, özel eğitim yeri olarak geliştirilmesi ve genel eğitim ile sağlanan uyumun yoğunlaştırılması gerekir. Kreşlere ve gündüz çocuk bakım kurumlarına yazılan, özellikle dört yaşından küçük göçmen kökenli çocuk sayısını artırmak için okul öncesi eğitim ve bakım imkanlarının sayısının 63 4.3. yükseltilmesi ve niteliğinin artırılması gerekmektedir. Üç yaşını doldurduktan sonra okul öncesi kurumlara gidilmesi zorunluluğu, prensip olarak hedeflenmelidir. Okulda ve çoğu zaman mesleki yaşamda başarı için Almanca diline hakim olmak çok önemli bir koşuldur. Bu nedenle Almanca dilinin konuşulması ve yazılması devamlı, sistematik ve özellikli olarak bütün okul yılları süresince ve meslek derslerinde de teşvik edilmelidir. Burada bütün eğitim kademeleri ve derslerindeki eğitim personelinin, dil bilgisi öğretimine ilişkin yeterlilik kazanmaları ve mesleki eğitimlerini geliştirmeleri çok acil bir görevdir. İnsanın kendi ana dilinin de dahil edilmesi sonucunda çok dilli olma özelliği, hem birey hem de genel olarak toplum için teşvik edilmesi gereken, önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Günlük okul hayatında çok dilliliğin gereken ilgiyi görmesi için, örneğin iki dilli okul türleri ile uygun önlemlerin denenmesi gereklidir. Öncelikli olarak da göçmen kökenli öğrencilerin yüksek öğrenme motivasyonlarından faydalanılmalıdır, başarısızlık oranı belirgin şekilde düşürülmelidir ve göçmen kökenli çocuk ve gençlerin daha üst okullara gitme oranları artırılmalıdır. Sosyal köken ve eğitim başarısı arasındaki bağlantının aşılmasına yönelik önlemler, özellikle göçmenlerin eğitim durumunu iyileştirilecektir. Amaç, erken elenmeyi mümkün olduğu kadar saf dışı bırakarak, daha uzun süreli birlikte öğrenimi mümkün kılmak ve eğitim sistemi içerisindeki geçişleri etkin bir şekilde artırmaktır. Okulları iyileştirmek – Mağduriyete ve toplumsal ayrışmaya aktif şekilde karşı çıkmak Toplumsal ayrışımın ve mağduriyetin çeşitli şekillerinin biriktiği okul durumlarının gelişmesi kesinlikle engellenmelidir. Diğer okullara geçiş oranının çok düşük olduğu, öğrencilerin çoğu kez birden fazla şekilde dezavantajlı konumda olduğu temel eğitim okulları (Hauptschule) özellikle problemlidirler. Eğer bu yük oluşturan çerçeve şartlar kısa vadede değiştirilemiyorlarsa, bu durumdan etkilenen okulların ciddi ek kaynak ve desteklere ihtiyacı olacaktır. Belediyelerin yerel eğitim yönetimi ve sürekli refakat ve destek sistemleri, burada kalitenin iyileştirilmesine katkı sağlayabilirler. Erken bireysel teşvik ve yüksek pedagojik kaliteye sahip tam gün eğitim veren okulların geliştirilmesi, hedefe yönelik teşvike ve eğitim ve uyum başarısının iyileştirilmesine yönelik okul programları için yeni imkanlar yaratmaktadır. Özellikle sosyal açıdan dezavantajlı ya da eğitimden uzak ailelerden gelen çocuklar için, tam gün eğitim veren okullar, onlara eksiklerini giderme ve dilsel, kültürel ve sosyal becerilerini geliştirmeleri bakımından büyük fırsatlar sunmaktadırlar. 64 Sekizinci sınıftan sonra, iş dünyasına dayalı içeriklerin dahil edilmesi ile, çalışma hayatına okulda hazırlık yapılması kaçınılmazdır. Bunun hayata geçirilmesine işletmeler, şirketler ve sendikalarla yapılacak işbirlikleri katkı sağlayabilirler. Mesleki yönlendirme ve danışmanlık hizmetinin iyileştirilmesi için, sivil toplum kuruluş ve organizasyonlarının daha yoğun olarak okul sürecine katılmalarını sağlamak büyük önem taşımaktadır. Eğitim, uyum ve mesleki perspektifler için bölgesel ağ sistemlerinde, okullar merkezi aktörler olmalıdır. Gençlerin potansiyellerini teşvik etmek – Anne ve babaların katılımını artırmak ve öz sorumluluğu güçlendirmek Göçmen kökenli çocuk ve gençlerin teşviki onların kültürel ve dilsel deneyimlerine dayanmaktadır. Gelecekte onların gücüne ve potansiyellerine, örneğin yüksek öğrenme motivasyonları ve dil öğrenme yeteneklerine daha fazla bağlantı kurulması önem kazanacaktır. Çocukların kurumsal teşvikleri sürekli kılınmalıdır. Okuldaki uyum çalışmalarına destek olarak annebabalarla işbirliği büyük bir önem taşımaktadır. Özellikle göçmen kökenli anne-babaların işbirliğini, daha iyi eğitim imkanları ve eğitimdeki süreçlere aktif olarak katılmalarını sağlayarak güçlendirmek gerekir. Böylece gerekli olan öz sorumluluk güçlendirilir ve geri çekilme eğilimlerine etkin bir şekilde karşı gelinmiş olur. Bir çok göçmen kökenli anne-baba çocuklarının eğitimlerine önemli derecede yatırım yapmaya hazırlar. Kendilerini eğitim ve çocuk yetiştirme konularında birer ortak olarak kazanmak ve bu doğrultuda kalifikasyon vermek için, bu tutumdan yoğun şekilde faydalanılmalı ve hazır olmamaları durumunda kendilerine daha çok teşvik sağlanmalıdır. Uygun bilgi, danışma ve eğitim imkanları güçlendirilmeli ve örneğin okullar tarafından, anne-babalar için de dil eğitim imkanları sağlanmalıdır. Bunun dışında, aileden kaynaklanan eğitim engellerini de aşmak için göçmen kuruluşlarının, diyalog partnerleri, köprü kurucuları ya da eğitim kılavuzları olarak daha fazla katılımını sağlamak gerekir. Dersi iyileştirmek – Eğitim araştırmalarını yoğunlaştırmak Göçmen kökenli çocuk ve gençler için devamlı dil teşviki gündüz çocuk bakım kurumlarında başlamalıdır ve bütün okul hayatı süresince sunulmalıdır. Almanca dilinin teşvik edilmesi sistematik olarak, branş derslerinde de devam etmeli; bunun için de öğretmenlerin, yeterli nitelikleri kazanma amacı ile, meslek içi ve ileri eğitim almaları gerekmektedir. Mevcut dil teşvik çalışmaları sistematik olarak, etkililiği bakımından kontrol edilmeli ve başarılı olanlar ise bilimsel olarak geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı ve uygulanmalıdır. Göçmen kökenli kişilerin eğitim başarısını teşvik etme konusundaki soruları, şimdiye kadar olduğundan daha güçlü bir şekilde, başarılı uyum süreçlerinden edinilen bilimsel bilgilere dayanarak yönlendirebilmek için, destekleyici ve ek araştırmalar gereklidir; örneğin, (yazılı) dil edinimi ve kültürlerarası eğitim alanlarında. Federal hükümet, tam gün eğitim veren okulların düzenlenmesini uyum alanında etkili bir çözüm olarak da desteklemektedir ve «Gelecek Eğitim ve Bakım» yatırım programının 2009 yılına kadar kararlaştırılan kapsamda, sürekli geliştirilmesine ilişkin finansal desteği sürdürecektir. ■ Okulu yarıda bırakanların sayısını azaltmak için federal hükümet, okuldan ısrarla kaçanların tekrar okula uyumunu sağlamak ve diploma alma şanslarını iyileştirmek üzere, öncelikle temel eğitim okullarına (Hauptschule) giden öğrenciler üzerine yoğunlaşan «Okulu Reddetmek – 2. Şans» başlıklı model programı, Avrupa Sosyal Fonu (ESF) teşvikinden faydalanarak ve bölgesel proje ortakları ile birlikte yürütmektedir. ■ Federal hükümet okul dışı alanda «Okullar Internete» projesinde, gençlere yönelik, medya yetkinliğini ve kendi kendine öğrenme yetkinliğini geliştirme, dil teşviki ve kültürler arası eğitim olanakları sunan «LIFT- Öğrenme, Uyum Sağlama, Teşvik Etme, Egzersiz» portalını destekleyecektir. Hedef, gençlerin istihdam edilebilirliği ve uyumu için büyük önem taşıyan temel yetilerin teşvik edilmesidir. Burada hedef alınan grup, özellikle göçmen kökenli gençlerdir. ■ Alman Anayasası’nın 91 b maddesinin 2. fıkrası gereğince, federal devletin ve eyaletlerin yeni müşterek görevinin tasarımı çerçevesinde federal hükümet, tasarım ve araç gelişimi ve eğitim araştırmaları alanlarında uyumun iyileştirilmesi ve kültürler arası eğitim konularında eyaletleri desteklemektedir. ■ Eğitim raporları çerçevesinde göçmen kökenli gençlerin, eğitim sistemi içinde uyumlarındaki gelişmeler konusunda, düzenli aralıklarla rapor verilecektir. Bunun ötesinde personel alımlarında uygun reklam ve istihdam tedbirleri yolu ile, pedagojik meslekler için, belirgin bir şekilde daha çok göçmen kökenli kişinin kazanılması, yeterlilik kazanması ve istihdam edilmesi için çalışılmalıdır. Pedagojik personele, gündüz çocuk bakım kurumlarında ve okullarda dil ve kültür açısından heterojen gruplardaki çocuk ve gençleri teşvik etme görevi için nitelik kazandırmanın sistematik olarak yapılması ve bunun, eğitimin bütünlük kazandıran bir parçası olması zorunludur. Özellikle teşvik tanısı, dil teşviki, bireysel teşvik ile yetenek ve başarının değerlendirilmesine ilişkin alanlardaki mesleki ve ileri eğitimi yoğunlaştırmak ve kültürler arası yeterliliği, pedagojik personelin temel yeterliliği olarak korumak gerekmektedir. Göçmen kökenli çocukların ne kadar başarılı oldukları, sadece dil bilgilerine bağlı değildir. Eğitim başarıları, onların özel eğitim koşullarının takdir edilmesine ve öğretmenlerin bu öğrencilerin becerilerine güven duymalarına da bağlıdır. Eğitim başarısı için, damgalayıcı ön yargıların ve ayrımcılığın giderilmesi de büyük bir önem taşımaktadır. 1.3. Önlemlerin ve Özyükümlülüklerin Kararlaştırılması Bu kararlaştırılan hedeflerin takibi için aşağıda anılan «İyi Bir Eğitimi ve Meslek Eğitimini Garanti Etmek, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» başlıklı çalışma grubu aktörleri, kendi sorumlulukları çerçevesinde, şu önlemleri ilk adımda gerçekleştirme veya destekleme konusunda yükümlülük üstlenmektedirler: Federal hükümetin (ya da federal devletin düzenleme yetkisi alanına giren) önlemleri ve özyükümlülükleri ■ Bütün çocuklara, gençlere ve yetişkinlere potansiyellerini geliştirme imkanı vermek, eşit eğitim şansları ve kapsamlı toplumsal ve kültürel katılımlarını sağlamak, gelecekteki uzman personel ihtiyacını karşılamak ve uluslararası çerçevede rekabet edebilirliği korumak için federal hükümet, demografik gelişme ve eğitime katılanların sayısının azalmasından dolayı meydana çıkacak bütçe kaynaklarının eğitimin iyileştirilmesi için kullanılmasını öngörmektedir. 4.3. ■ Eyaletler ve yerel yönetimlerin (ya da eyaletler ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi alanına giren) önlemleri ve özyükümlülükleri Eyaletler: ■ Yüksek toplumsal değer ve başarılı bir uyumun önemli anahtarı olan eğitim alanı, büyüyen eğitim taleplerini karşılayabilmek için yeterli maddi kaynaklara sahip olabilmelidir. Eyalet eğitim bakanları kendi eyaletlerindeki bütçe görüşmelerinde, demografiye bağlı olarak artan kaynakların ağırlıklı olarak eğitimin iyileştirilmesi için kullanılması doğrultusunda özel çaba göstereceklerdir. ■ Eğitim Bakanları Konferansı, gündüz çocuk bakım kurumlarının sayısal ve niteliksel kapasite artırımını sağlamaya yönelik her türlü çabayı desteklemektedir. Bütün eyaletlerde gündüz çocuk bakım kurumları ve ilkokullar için eğitim ve öğretim 65 4.3. planları birbirleriyle sıkı bir uyum içerisinde hazırlanmış veya hazırlanmaktadır. Okul öncesi dil testleri uygulaması ve gerekli hallerde teşvik sağlanması, bu arada tüm federal eyaletlerde uygulanmaktadır. Eğitim Bakanları Konferansı, bu tedbirlerin başarısını sürekli kontrol etmek ve düzenli olarak bilgi ve en iyi uygulamalar hakkında bilgi alışverişini gerçekleştirmek yükümlülüğünü üstlenmektedir. Dilsel teşvik önlemlerinin uygulanması konusunda eyaletler, şu anda eğitmenlerin kalifikasyonu için sözkonusu önlemleri kontrol etmektedirler. Kararlarını düzenli bilgi değişimi kapsamına alacaklarını taahhüt ederler. ■ ■ Almanca dilinde eksikleri olan bütün çocuklara eşit haklara sahip olarak derse ve eğitime katılmalarını sağlayacak teşvikin verilmesi konusunda bir görüş birliği mevcuttur. Bu görev bütün derslerin öğretmenlerini ilgilendiren bir görevdir. Eğitim bakanları, gerekli hallerde dil destekli önlemlerin bütün okul türlerinde ve okul kademelerinde uygulanacağını taahhüt ederler. Aynı zamanda gelecek beş yıl için bütün öğretmenlerin derste dil eğitimi görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli eğitim ve ileri eğitim önlemlerini öngöreceklerini taahhüt ederler. ■ ■ ■ ■ 66 Almanca dilinin öğrenilmesinin yanı sıra, Eğitim Bakanları Konferansı bütün çocuk ve gençler için çok dilli olmanın anlamını da takdir etmektedir. Bu, göçmen kökenli çocuk ve gençlerin köken veya aile dillerini kapsamaktadır. Günlük okul hayatına çok dilli olma prensibini uygun biçimde yerleştirecek uygun önlemler belirlenmelidir. Eyaletler, «Göçmen Kökenli Çocukların ve Gençlerin Teşviki (FörMig)» model programının süregelen değerlendirmesi tamamlandıktan sonra, başarılı eylem yaklaşımları ve araçlarının ne derecede olağan okul sistemi kapsamına alınabileceğini inceleyeceklerdir. Eğitim Bakanları Konferansı, çok dilliliğin teşviki için ulusal eğitim raporları temelinde düzenli görüş alış verişinde bulunacağını taahhüt eder. Kültür Bakanları Konferansı göçmen kökenli annebabalarla olan işbirliğinin güçlendirilmesini istemektedir. Bu işbirliğinin desteklenmesi için bakanlar kendi yetki alanları çerçevesinde, ebeveyn kurslarının sürekli hale getirilmesi için ve göçmen dernekleri ile birlikte ilgili veli girişimlerine maddi ve personel alt yapı sağlamak üzere çaba sarfedeceklerdir. Eğitim Bakanları Konferansı ebeveynler ile işbirliğine yönelik göçmen dernekleri ile ortak bir açıklama yapmayı amaçlamaktadır. Eğitim bakanları federal hükümetin maddi destek sağladığı, tam gün eğitim veren okul programını, kararlaştırılan kapsamda 2009 yılına kadar devam ettirecekler ve tam gün eğitim veren okul oranını artıracaklardır. Eğitim Bakanları Konferansı tam ■ gün okul biçiminde genel eğitim veren okulların gelişimi konusunda, düzenli aralıklarla bir istatistiki rapor hazırlamaktadır. Bundan, tam gün eğitim veren okulların oranlarının, ilkokullar başta olmak üzere tüm okul türlerinde artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında bakanlar, tam gün eğitim imkanlarının arzu edilen pedagojik başarısı üzerine, düzenli olarak rapor vereceklerini taahhüt ederler. yandan bu, daha fazla göçmen kökenli öğretmenin, eğitmenin veya sosyal danışmanın işe alınması ile, diğer yandan da sürekli eğitimler ile sağlanmaya çalışılacaktır. Kültürler arası yeterliliğin kazanılması için ilgili modüller, öğretmenlerin yeni mesleki eğitim standartları ile tespit edilmiştir. Eğitim Bakanları Konferansı, bunların tanımladığı önlemlerin en kısa zamanda uygulanması için çaba gösterecektir. Federal eyaletler arasındaki farklardan bağımsız olarak, Alman okullarında sınıfı tekrar eden, okulu yarıda bırakan ve mezun olmadan okuldan ayrılanların sayısı, toplam olarak çok fazladır. Bu alanda, özellikle de göçmen kökenli çocuk ve gençler ve bu grup içerisinde de özellikle erkek çocuklar ve genç erkekler ön planda yer almaktadır. Eğitim Bakanları Konferansı PISA araştırmasının ilk sonuçlarından beri konunun bilincindedir ve bu durumun giderilmesi için müşterek birincil eylem alanları geliştirmiştir. Bu alanda, sadece başarıya endeksli bir okul kültüründen bireysel teşvik ve destek faktörünü daha çok dikkate alan bir okul kültürüne doğru zihniyet değişiminin de gerçekleşmesi gerektiği için, kısa vadeli başarı beklenmemelidir. Yerel yönetimler: Yerel yönetim organizasyonları şu anda henüz, üyeleri ile yoğun bilgi alışverişinde bulunmaktalar ve katkılarını daha sonraki süreç içersinde takdim edecekler. Eğitim bakanları, okullarındaki başarısızlık oranlarını düşürme konusunda alınan tedbirlerin etkinliğini düzenli olarak kontrol etme ve bununla ilgili düzenli olarak rapor verme konusunda mutabık kalmışlardır. Beş yıl içerisinde, okulu terkedenler ve sınıfta kalanlar sayısını önemli oranda düşürmek ve göçmen kökenli çocuk ve gençlerin oranını tüm öğrencilerin ortalamalarına uygun hale getirmek hedefini birlikte takip etmektedirler. Bununla ilgili olarak, tek tek eyaletler kendi okulları ile hedef anlaşmalar yapacaklar, diğerleri ise başka önlemleri deneyeceklerdir. Bu alınan önlemlerin etkinliği konusunda eyaletler, düzenli aralıklarla bilgi alışverişinde bulunacaklardır. Aynı zamanda eğitim bakanlarının hepsinin ortak hedefi, mevcut okul sistemleri arasındaki geçiş olanaklarını etkin bir şekilde teşvik etmektir. Burada da yine bundan sonra, göçmen kökenli çocuk ve gençlerin geçiş oranları sistematik olarak kaydedilerek bunların sayılarında, tüm diğer gençlerin ortalamalarına ulaşılması hedef alınacaktır. Eğitim bakanları, göçmen kökenli çocuk ve genç sayısının yüksek olduğu okulların, gerekli kapsamda bir uyum çalışması yürütebilmek için daha büyük bir çaba sarf etmeleri gerektiğinin bilincindedirler. Ancak bu okullara, öğrenci sayısının düşürülmesi, öğretmen sayısının artırılması veya öğretmenlerin okula yönelik sosyal çalışmalar ile desteklenmesi gibi, özel kaynakların hazır bulundurulması gerektiği konusunda da bir görüş birliği söz konusudur. Bu okulların özel yetiştirilmiş pedagojik personele ihtiyacı bulunmaktadır. Bir Çalışma grubundaki görüşmelerden hareket ederek, diğerlerinin yanı sıra, şu noktaların dikkate alınması gerekir: ■ Çocukların tam gün bakım olanaklarının nitelik ve sayısal açıdan geliştirilmesi – çocuklar için erken teşvik ■ Yerel okul yönetimi/toplumsal ayrışımın önlenmesi ■ Tam gün eğitim veren okulların geliştirilmesi ■ Gençlere yönelik sosyal çalışmaların geliştirilmesi ■ Eğitim, uyum ve mesleki perspektifler için yerel ağlar ■ Türk kökenli nüfusun daha fazla katılımı ve eğitim başarısı için yürütülen bu kampanya çerçevesinde, Türkçe yayın yapan medyayla işbirliği yolu ile eğitim bilinci artırılmalı, bütün eyaletlerde veli akademileri kurulmalı ve Almanya Türk Toplumu’nun 100 eğitim elçisi, eyaletlerde, programı yayan ve aracılık yapanlar olarak tayin edilmeli ve kendilerine kalifikasyon kazandırılmalıdır. ■ İspanyol Veli Dernekleri Birliği çok dilliliğin teşviki ve göçmen çocukların okul başarısı ile ilgili kendi deneyimlerini ve çalışma yöntemlerini başka ülkelerden gelen göçmenlere ve örgütlerine sunmaktadır. Alman-Helenik Ekonomi Birliği aynı şekilde, Almanya’da çok dilli eğitimin korunması ve teşviki için çalışmaktadır. ■ CGIL-Eğitim Kurumu e.V. «JUMINA – Meslek Eğitimi Gören Genç Göçmenler» başlıklı, okulda uyuma yönelik başarılı projesini, gerçekleştirilmek üzere diğer okul dairelerine ve belediyelere sunacaktır. Okullar, okul daireleri, yerel kurumlar, işletmeler, meslek odaları, iş ajansları, göçmen örgütleri, göçmen kökenli öğrenciler ve velileri arasında bir ağın kurulması için oluşturulacak bir koordinasyon merkezi, projenin temel bir parçasıdır. ■ İtalyan Devleti konsoloslukları ve göçmen dernekleri üzerinden çocuklara ve gençlere, öğrenim durumu ve ihtiyaca göre, tamamlayıcı ana dil dersleri ve genel teşvik kursları sağlamaktadır. Bu teşvik ve dil olanaklarının gelecekte ayrıca, İtalyan öğrenci sayısının yüksek (en az oniki) olduğu tam gün eğitim veren okullar ile işbirliği çerçevesinde, Almanca veya başka dil konuşan ilgili diğer çocuklar için de sunulması amaçlanmaktadır. İtalyanlar tarafından yeni bir araç olarak, okullarda sınıf öğretmenlerinin verdiği olağan dersin bir kısmının, anadillerinde ders veren öğretmenler tarafından İtalyanca olarak yapıldığı «Tandem Uygulaması» tasarımı, deneme amaçlı teşvik edilmektedir. Sivil toplum örgütlerinin ve kurumlarının önlem ve özyükümlülükleri Göçmen kökenliler tarafından kurulan örgütler: ■ Göçmen örgütleri ve veli birlikleri eğitim ve kalifikasyona daha yüksek bir değer verme ve göçmen ailelerinde eğitime olan yaklaşımı güçlendirme çalışmalarına yoğun olarak katılıyorlar. Hedef, çocukların ve gençlerin Almanya’da tam mesleki uyumunu sağlamak için, anne ve babaların gençlere bilinçli ve bilgilendirilmiş şekilde refakat etmelerini sağlamaktır. ■ Göçmen örgütleri uygun, güvenilir kişilerle, diyalog ortakları ve eğitim sorumluları olarak, yerinde aktif sorumluluk almaya ve aracılık yapmaya hazırlar. ■ Almanya Türk Toplumu, Türk kökenli veli ve öğrenci temsilcilerinin okullardaki katılımlarını önemli derecede artırmak, okuldan mezun olmadan ayrılanların sayısını yarıya düşürmek ve ortaokul diploması ve lise diploması (Abitur) alan Türk kökenli öğrencilerin sayısını önemli oranda iyileştirmek amacıyla, geniş bir eğitim kampanyası yürütmektedir. 4.3. Ekonomi: ■ Ekonomi, kısa vadede, gündüz çocuk bakımı kurumlarında zorunlu, ücretsiz ve dil teşviki sağlanan okul öncesi bir yılı; orta ve uzun vadede ise, 3 yaşından itibaren gündüz çocuk bakım kurumlarına kayıt yaptırılmasının zorunlu olmasını savunmaktadır. Münferit şirket ve birlikler zaten şimdiden, buna yakın iyi uygulama örneklerine teşvik sağlamaktadırlar. ■ Almanya genelinde SCHULEWIRTSCHAFT (Okul ve Ekonomi)-Ağı, 450 yerel çalışma grubu çerçevesinde, okul ve işletmeleri bir araya getirmektedir ve ilgilenen her okula bir ortak işletme bulmaktadır. Amaç, aralarında göçmen kökenliler de olmak üzere öğrencilere yönelik, özellikle iyileştirilmiş bir meslek eğitimi olgunluğu ve mesleki yönlendir- 67 4.3. medir. Öğrenci ve öğretmen stajları, işletmelerin yerinde gezilmesi, ortak projeler gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Ekonomi, başarı oranı zayıf öğrencilere özel teşvik sağlayan ve işletme stajları sayesinde bir eğitim yeri bulmalarına yardımcı olan uygulamalı sınıf olanaklarının geniş yelpazede sunulması için destek vermektedir. doğrultusunda meslek içi eğitim almalarını talep etmektedir. Bu dersleri veren öğretim görevlilerinin ücretlendirme açısından dezavantajlı konumda olmamaları ve kendilerinin ya da öğrencilerinin uyrukluğundan ötürü ayrımcılığa uğramamaları gerektiğini savunmaktadır. ■ ■ ■ İşletmeler doğrudan göçmen kökenli öğrenci ve velilerini de, işyerinde meslek eğitim olanakları ve meslek eğitiminin şartları üzerine düzenledikleri toplantılar ve işletmelere yönelik tanıtım etkinlikleri ile bilgilendirmektedirler. İşletmeler, öğrencileri bilgilendiren ve derse giren, özellikle de doğrudan örnek alınabilecek göçmen kökenli çalışanlarını, danışman olarak görevlendirmektedirler. Sendikalar: ■ Alman Sendikalar Birliği DGB ve sendikalar bütün eğitim kurumlarında, kültürlerarası eğitim ile hoşgörü ve insan hakları eğitiminin daha yoğun bir şekilde verilmesini talep etmektedirler. Bu şekilde önyargılar yıkılabilir, azınlıklara karşı hassasiyet oluşturulabilir ve uyum imkanları iyileştirilebilir. Gençlik birlikleri ile birlikte, bazı federal eyaletlerde mevcut olan demokrasi ve sivil cesaret ağları üzerinden, öğretmenlere yönelik okul proje günleri ve ileri eğitim etkinlikleri yürütmektedirler. ■ ■ ■ ■ 68 DGB ve sendikalar, iş dünyasına dayalı konuların derslere dahil edilmesini talep etmektedirler. Okul ve iş dünyası arasındaki işbirliğini teşvik etmektedirler. Yetilerini eğitim, uyum ve mesleki perspektifler için kurulan ve çalışma grubunun önerdiği yerel ağların hizmetine sunacaklardır. DGB ve sendikalar, çalışma grubunun, bütün çocuklar ve gençlere – ikamet izni statüsünden bağımsız olarak – eğitim kuruluşlarına sınırsız giriş hakkı sağlama konusundaki görüşünü paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla, eğitim kuruluşlarında çalışan kişilerin başvuruda bulunanların ikamet statüsünü sorgulama veya bunu yabancılar dairesine iletme ve başvuruda bulunanı, bu durumdan ötürü eğitim kuruluşuna almama haklarının olmamasını savunmaktadırlar. DGB ve sendikalar erken çocukluk döneminde başlayan teşvikten, daha yaşlı çalışanlara yönelik ileri eğitime kadar olmak üzere, bütünsel bir eğitim tasarımını desteklemektedirler. Bunun için tasarımlar geliştirip, kampanyalar yürütmektedirler (Örneğin IG BCE’nin Eğitim Atağı). Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) uyum politikası ile ilgili konuları ve hedefleri yayınlarında da desteklemekte ve öğretim görevlilerinin, sosyal pedagoji uzmanlarının ve eğitmenlerin hızlı ve kapsamlı bir şekilde, kültürlerarası ve dil yetkinlik GEW Almanya genelinde kültürlerarası konularda ileri eğitim programlarını verecek multiplikatörleri yetiştirecek ve vakfı üzerinden göç araştırmaları projelerini desteklemeyi, ilgili bilgileri kendi yayınları üzerinden dağıtmayı ve bunların pedagojik meslekler için verilen meslek eğitimi, meslek içi ve ileri eğitim programlarına alınmaları için çaba göstermeyi sürdürecektir. Vakıflar: ■ Mercator Vakfı bir dizi ortakla beraber, Almanya genelinde 35 yerde «Göçmen Kökenli Çocuk ve Gençler için Teşvik Dersleri» konulu bir proje yürütmektedir. Bu proje hem 5.den 10., hem de 11. den 13. sınıf öğrencilerine, hem de öğretmenlik eğitimi gören üniversitelilere ve teşvik dersleri veren öğretmenlere hitap etmektedir. Proje hedefleri, hem genç göçmenlerin dil açısından ve mesleki olarak teşvik edilmesi hem de geleceğin öğretim görevlilerinin dil didaktiği açısından eğitim almasıdır. Göçmen gençler için ücretsiz olan bu bireysel teşvik dersleri, haftada iki saatten dört saate kadar sürebilmektedir ve dil ile ilgili öğrenim içerikleri mesleki öğrenim içerikleri ile bağlantılı olarak verilmektedir. Mercator Vakfı bu proje için 10 milyon avro tahsis etmektedir. ■ Ekonomiye yakın vakıflar göçmen kökenli öğrencileri de, özellikle dil yetkinliği bakımından teşvik etmektedirler. Alman İşverenlerinin Eğitim Ödülü her sene, özellikle üstün eğitim başarısı elde eden okulları, yüksek okulları, meslek okullarını ve işletmeleri ödüllendirerek, bunları iyi örnekler olarak tanıtmaktadır. 2006’da ise ağırlık noktası uluslararası yetkinliğin teşviki idi. Gençlere yönelik sosyal hizmet kurumları: ■ Gençlere yönelik sosyal hizmet kurumları göçmen kökenli gençlerin bireysel ve sosyal gelişimini, her önlem çerçevesinde, öğretim görevlileri ile birlikte daha iyi teşvik edebilmek için, okullara yönelik sosyal çalışmalarda da göçmen kökenli çalışanların oranını yükseltme çabası içerisindedirler. Gençlere yönelik göç danışmanlık hizmetleri on iki yerde gerçekleştirilen model projeleri ile, hangi yolların ve yöntemlerin, velileri gençlerin okul kariyerine daha iyi katabileceğini araştırmaktadırlar. Serbest hayır kurumları: ■ Serbest hayır kurumlarının Federal Çalışma Grubu BAGFW üye birlikleri, göçmen çocukların mümkün olan en erken dönemde teşvik edilmesini savun- 4.3. maktadırlar. Burada söz konusu olan sadece dil yetkinliğiinin teşvik edilmesi değildir. BAGFW üye birlikleri 2 yaş üstü çocuklara yönelik eğitim, yetiştirme ve bakım imkanlarının sayısının ve kalitesinin yükseltilmesini talep etmektedirler. ■ BAGFW üye birlikleri, gençlere yönelik meslek yardımları ve gençlere yönelik sosyal çalışmaları ile, genç göçmenlerin eğitim çabalarına eşlik etmeye ve desteklemeye devam edeceklerini onaylamaktadırlar. BAGFW üye dernekleri, gençliğe yönelik sosyal çalışmaları çerçevesinde – gençlere yönelik göç danışmanlık hizmetlerinde, okula yönelik sosyal çalışmalarda ve bakım hizmetli ikamete yönelik önlemlerde – ve genç göçmenlerin okuldan mesleki eğitime/meslek hayatına geçişlerindeki himaye projelerini desteklemektedirler. ■ Göçmen kökenli gençlerin gayri resmi eğitim süreçlerini güçlendirmek ve sosyal katılımlarını desteklemek için BAGFW üye dernekleri, bu gençleri, gençlere yönelik dernek çalışmalarına ve gençlik girişimlerine dahil etmek için yoğun çaba göstereceklerdir. 2. Uyum ve Meslek Eğitimi 2.1. Durum tespiti Meslek eğitimi, genel eğitim sistemi ile iş piyasası arasında hem sosyal, hem de ekonomik olarak anahtar konumdadır. Meslek eğitimi, çalışma hayatındaki başarılı uyumun ve göçmen kökenli insanların tüm potansiyellerinden, ekonomik olarak faydalanmanın en önemli esasıdır. Okuldan ayrılan göçmen kökenlilerin uyumlarını bu noktada zorlaştıran iki problemli alan görülmektedir: Uyum ve Eğitim bölümünde tanımlanan eksikliklere göre, göçmen kökenli gençlerin göçmen kökenli olmayan gençlere göre çıkış pozisyonları, mesleki eğitime geçiş için çok daha kötüdür. Diğer yandan eğitim piyasasında yıllardan beri devam eden arz yetersizliği de adaylar arasındaki rekabeti kızıştırmaktadır. Daha az başarılı okul diplomalarının oluşturduğu dezavantajlar sonuç itibariyle büyümektedir, ancak işe alımlarda sözkonusu olası çekinceler de kararı, dengeli bir iş piyasasında olduğundan daha çok etkilemektedir. Çeşitli araştırmalar, aynı okul mezuniyeti veya matematikteki eşdeğer başarılarına rağmen, göçmen kökenli gençlerin meslek eğitim yerlerine girmek için daha az şansa sahip olduklarını göstermektedirler. Okul mezuniyet derecesi arttıkça, şanslardaki farklılık da o oranda büyümektedir. Göçmen kökenli gençlerde, temel eğitim okulundan mezun olan her iki kişiden biri ve ortaokul mezunu her dört kişiden biri, ya bir okul eğitim ya da bir mesleki hazırlık programına katılmaktadır. Resmi olarak tanınan herhangi bir meslek diploması vermeyen bu geçiş sistemi olanaklarına katılanların sayısı, geçen on yılda yaklaşık yüzde 44’e, yani hemen hemen yarım milyona ulaşmıştır. Geçiş sisteminde yabancı gençler ortalamanın çok üstünde temsil edilmektedir. Eski Batı Almanya Eyaletlerindeki ve 2011’e kadar da artış gösterecek olan, okuldan diploma almadan çıkış sayısı – ve daha önceki yıllardan kalan meslek eğitim yeri arayışı başarısızlıkla sonuçlanan gençler – dikkate alındığında, meslek eğitimi piyasasındaki bu durumun kısa vadede rahatlaması beklenmemektedir. Yabancı gençlerin eğitim piyasasındaki durumları, geçtiğimiz yıllarda giderek zorlaşmıştır: 2005 yılında meslek eğitimi gören sadece 67.600 kişi Alman vatandaşı değildi, 1994 yılında bu rakam 126.000 idi. Gerçi aynı zaman diliminde yabancı gençlerin sayısı da gerilemişti, fakat bu gerileme, meslek eğitimi görmesi sözkonusu olan kesimde yüzde 16,3 ile, daha azdı. Meslek eğitimi görenlerin arasındaki yabancı oranı onbir yılda, 1994’te yüzde 9,8’den 2005’te (eski eyaletlerde) yüzde 5,3’e olmak üzere, yarı yarıya azalmıştır. 1994 yılında yabancı uyruklu gençlerin yüzde 34’ü eğitim yıllarında dual sistemde bir eğitim yeri bulabilirken, bu oran 2005 yılında yüzde 23,7’ye düşmüştür. Alman gençlerin eğitime katılma oranı ise, aynı yılda yüzde 57,5 idi. Endişe verici olan husus ise, 25-35 yaş arası göçmen nüfusta meslek eğitimi diploması olmayanların oranının yüzde 41 olmasıdır (göçmen kökenli olmayanlarda bu oran yüzde 15’tir). Bu mesleki uyumda görülen dezavantaj, politikacıların stratejik karşı önlemler almalarını gerektirmektedir. Geçtiğimiz onlarca yılda, meslek eğitimine geçiş için çoğu zaman ancak uzmanların anlayabildiği, farklı kamu yardımlarından oluşan karmaşık bir sistem gelişmiş bulunmaktadır. Kısa zaman önce, mesleki hazırlığa ilişkin eğitim programları daha anlaşılır olarak düzenlenip, gecikmelerden ve içerik açısından tekrarlardan arındırılırken, eğitim yeri piyasasındaki gergin durum okul ve eğitim arasındaki geçiş eşiğindeki önlemlerin geliştirilmesine yol açtı. Burada acilen, programların uygulanmasında sürtüşme kaybını önleyen, şeffaflığı artıran ve uzun vadede, mesleki uyum teşvikini eğitim ve mesleki eğitimin toplam sistemi ile bütünleştiren ve geçiş dönemi yardımları sisteminin yalınlaştırılması doğrultusunda olan bir 69 4.3. toplu tasarım gerekmektedir. Özellikle işletmeler ile birlikte gerçekleştirilen imkânlar, pratiğe yakın ve ihtiyaca uygun biçimlendirildikleri için, meslek eğitimine veya iş hayatına geçiş açısından oldukça faydalı olmaktadırlar. Özellikle de işletmelerde sunulan ilk meslek kalifikasyonları bunu, ortalamanın çok üzerindeki meslek eğitimine geçiş oranları ile (göçmen kökenli gençler için de) ve katılan işletmelerdeki meslek eğitim yerlerinin artışı ile kanıtlamaktadır. Bu sebepten ötürü bu tür programlar güçlendirilmelidir. Henüz erken dönemde okullarda alınan önlemler de, okuldan mesleki eğitime geçişte başarılı olmuşlardır. Bu bağlamda, başarıları zayıf öğrencilerin özel teşviki ve işletme bazlı staj aşamaları ile bir okul diplomasını garanti eden ve bir meslek eğitim yerine geçiş olasılığını çarpıcı bir şekilde iyileştiren uygulama modelleri ve işbirliği sınıfları örnek verilebilir. 2.2. Hedef Belirleme Bu çıkış pozisyonu uyarınca, Ulusal Uyum Planı’nda önlemler tespit edilirken aşağıdaki amaçlar esas alınmaktadır: Göçmen kökenli adaylar için mesleki eğitim olanaklarının sayısını artırmak Mesleki eğitim yerlerinin yetersizliği nedeniyle bir çok çaba gösterilerek, meslek eğitim yerlerinde artış sağlama doğrultusunda bazı başarılar elde edilmiştir. Toplam imkanların artırılması yönünde alınan önlemler göçmen gençlerin de şanslarını artırmaktadır, çünkü rekabet baskısının azaltılması ile, yukarıda tanımlanan dezavantajların etkisi genelde azalmaktadır. Toplu imkanları artırmaya yönelik önlemler değişmeden ve mümkünse de güçlendirilerek, müteakip yıllarda da devam ettirilmelidir. Eğitim anlaşmasından elde edilen deneyimler dikkate alınmaktadır. Eğitim yeri imkanlarının göçmen kökenli adaylar için genişletilme olanakları için iki ayrı eylem yaklaşımı sözkonusudur: Bir yandan, göçmen kökenli genç insanlara henüz hiç ya da az şans tanıyan eğitim veren işletmeyi, olanaklarını genişletme yönünde kazanmak gerekmektedir. Burada, şimdiye kadar eğitim vermeyen ve kendileri göçmen kökenli olan iş sahiplerine, ama aynı zamanda özellikle de büyük olan ve göçmen kökenli eğitim gören sayısının az olduğu işletmelere hitap etmek gerekmektedir. Diğer yandan, kamu hizmetinde bu konuda geride kalınmıştır. Nüfus çeşitliliğinin gittikçe artmasının ve piyasaların daha da uluslararası hale gelmesinin işletmelerden talep edilenlerin değişmesine yol açması, dolayısıyla da kültürlerarası yetkinliği olan, çok dilli daha çok personel alımının yeni fırsatları beraberinde getirmesi, meslek eğitimi veren kamu ve 70 özel işletmelerinin hepsi için geçerlidir. Bundan ötürü meslek eğitimi ve meslek içi eğitim düzenlemelerinde kültürlerarası yetkinliğe yönelik kalifikasyon ediniminin öngörülmesi gerekmektedir. İkinci yaklaşım noktası, meslek eğitimi verebilecek işletmelerin, emin olmadıkları için göçmen kökenli eğitim görenleri işe almadıkları zaman ortaya çıkmaktadır. İşyerindeki istihdam stratejilerinde ve seçim yöntemlerinde, göçmen kökenli gençlerin sunduğu imkanlar henüz pek az dikkate alınmaktadır. Bu kişilerle ilişkide bulunacak eğitim veren personelin yetkinliği güçlendirilmelidir. Bunun için işletmelerdeki eğitim ilişkilerinin sağlamlaştırılması ve eğitim başarısının güvence altına alınması için, özellikle kamu imkanlarının daha yoğun olarak kullanılması gerekir. Göçmen kökenli gençlerin meslek seçimi ve meslek eğitimine katılım ufkunu genişletmek Okuldan alınan sertifikalar mesleki eğitim aşamasında sadece tali olarak düzeltilebilir; özellikle, formal bir okul mezuniyeti tamamen eksik ise. Meslek eğitim adayları açısından diploma almadan okuldan çıkmalarının ötesinde bir takım sınırlamalar da ortaya çıkmaktadır. Kendilerinin meslek seçim yelpazesine olan bakış açılarını genişletmek ve bu şekilde bağımsız bir meslek ve iş kariyeri doğrultusunda erken yönlendirmenin yapılması önemlidir; özellikle de göçmen kökenli genç kadınlar için. Bu hedefin belirlenmesinde önemli yaklaşım noktaları, okul, meslek danışmanlığı, göç danışmanlığı ve aile arasındaki etkileşimden doğmaktadır. Yoğun ve hedef kitleye bilinçli ve zamanında hitap eden mesleki yönlendirme cesaret verici ve ufukları genişleten, danışma amaçlı görüşmelerin zeminini hazırlamaktadır. Mümkün olduğu kadar geniş bir meslek seçim yelpazesinin oluşturulmasına velilerin etkin katılımı, özellikle göçmen kökenli ailelerde olumlu etki sağlayabilir. Etnik medya ve iletişim yollarından faydalanarak, Almanya’daki karmaşık mesleki eğitim sistemi üzerine uygun iletişim sağlama ve bilgi edinme şekillerinin bulunması, öz güvenin sağlanması ve böylece mesleki uyuma yönelik kişisel imkanlara dair pek sık duyulan kuşkularla mücadele edilmesi gerekir. Burada önlemleri gerçekleştiren kuruluşların da, göçmen gençler ile ilişkileri konusundaki yetkinliklerinin geliştirilmesi ve göçmen örgütleri ile işbirliğinin en iyi hale getirilmesi gereklidir. Yeni ve var olup da geliştirilen meslek tanımlamalarına göçmenlerin yetkinlikleri birer potansiyel olarak dahil edilmelidir. Geçiş dönemi kamu yardımlarını en uygun şekilde kullanmak ve hedef gruplara odaklı olarak geliştirmek Kamu tarafından finanse edilen eğitim teşvik önlemleri, hem gençler ve velileri hem de eğitim veren ve mesleki eğitime önem veren işletmeler için şeffaf olmalıdır. Bunlar, her iki taraf için aracı olarak, özellikle de adayların zayıf olan yönlerini ve eğitim veren işletmelerin başarı olasılıkları üzerine duydukları güvensizliği gidermelidirler. Bunun için önlemleri sunan kuruluşların da göçmen gençler ile ilişkileri konusundaki yetkinlikleri, kararlılıkla güçlendirilmeli ve göçmen örgütleri ile işbirliği yoğunlaştırılmalıdır. Almanya, gençlerin hepsinin potansiyellerinden faydalanmalı ve mevcut bütün olanakları, bu amaçla etkin ve geçerli olarak kullanmalıdır. Başarıları zayıf gençlere yönelik işletme eksenli kalifikasyon programlarını daha yaygınlaştırma amacıyla, işletmelerdeki mesleki hazırlık ve eğitimleri destekleyici daha çok önlem gereklidir. Aynı zamanda erken teşvik araçları yolu ile okulu yarıda bırakmaların engellenmesi ve mesleki eğitime geçiş fırsatlarının iyileştirilmesi zorunludur. Başarısı düşük olan öğrencileri teşvik etme amacıyla, Almanya genelinde uygulamalı sınıfların ya da işbirliği sınıflarının açılması konusu incelenmelidir. ■ Federal hükümet yeni ESF-teşvikli «Jobstarter» programı ile ek işyeri meslek eğitimi yerlerinin kazanılmasını ve aynı zamanda bölgesel eğitim yapılarının iyileştirilmesini desteklemektedir. Bunun için özellikle küçük ve orta ölçekli şirketler seçilmektedir. Bugüne kadar çok az ya da hiç eğitim vermeyen ve sahipleri yabancı uyruklu şirketlerin kazanılması için, «Yabancı Şirketlerde Meslek Eğitimi Koordinasyon Merkezi» (KAUSA) ile birlikte ayrı bir program alanı olarak, yeni teşvik programı kapsamına alınacaktır. Bu program için bütçe tekrar artırılacaktır. ■ Federal hükümet göçmen işyerlerindeki ve göçmen kökenli gençlere yönelik meslek eğitimi yerlerinin sayısının artması için göçmenlerle (işletme sahipleri, gençler, ebeveynler, göçmen grupların temsilcileri) birlikte, kamuoyu önünde etkili olacak ortak etkinlikler düzenleyecektir. Özellikle de göçmenler tarafından tercih edilen iletişim kanalları kullanılarak, medyada konuyla ilgili yayınların yapılması ile faaliyetlerin etkinliğinin çoğaltılması amaçlanmaktadır. ■ Federal hükümet kendi yetki alanında (federal kamu kurumları ve alt merciler) göçmen kökenli eğitim görenlerin sayısının sistematik olarak artırılması için çalışacak ve eğitim yerlerinin, sosyal sigorta yükümlülüğü bulunan çalışanlara göre payının yüzde yedi olmasını belirleyecektir. ■ Federal hükümet mesleki kalifikasyon alanında özel teşvik gereksinimi olan hedef gruplara yönelik teşvik politikasını (BQF programı) müteakiben iki etkinlik planlamaktadır. Bu çerçevede göçle ilgili, özel ağırlıklı iki ağırlık noktası belirlenmektedir: Birincisi, bölgesel bağlamda bütün aktörlerin işbirliği ile okuldan meslek eğitimine geçişi iyileştirmek ve ilgili uygun önlemler arasında uyumun sağlanması. İkincisi ise, hiç meslek eğitimi almamış ya da pratikten yetişmiş genç yetişkinlerin sonradan kalifikasyon kazanmalarıdır. ■ ESF teşvikli ve bölgesel olan «Göçmenler İçin Mesleki Kalifikasyon Ağları (BQN)» model proje, ağırlık noktası okul – meslek hayatı geçişinin hedefe yönelik ve erken aşamada yönetilmesi olmak üzere, diğer bölgelere aktarılmalıdır. ■ Federal hükümet ilk kalifikasyon edinimi için başarılı olan ve toplam nüfus içerisindeki paylarına oranla ortalamanın üzerinde sayıda genç göçmenlerin faydalandığı özel programı, toplam 40.000 kişiye yer vermek üzere genişleterek, bu teşvik rakamını önümüzdeki üç yıl için de garanti etmektedir. 2.3. Önlemlerin ve Özyükümlülüklerin Kararlaştırılması Bu kararlaştırılan amaçların takibi için «İyi Bir Eğitimi ve Meslek Eğitimini Sağlamak, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» başlıklı çalışma grubunun aşağıda anılan aktörleri, kendi sorumlulukları çerçevesinde şu önlemleri ilk adımda gerçekleştirme veya destekleme konusunda yükümlülük üstlenmektedirler: Federal hükümetin (ya da federal devletin düzenleme yetkisi altında olan) ve Federal İş Ajansı’nın (BA) üstlendikleri önlemler ve özyükümlülükler Federal hükümet: ■ Federal hükümet, iş çevreleri ile birlikte «Meslek Eğitimi ve Genç Nesil Kalifiye Eleman Ulusal Anlaşması» çerçevesinde, ağırlıklı olarak gençlere yönelik meslek eğitim durumunun geliştirilmesi için çaba gösterecektir. Ekonomi tarafından söz verilen 60.000 yeni eğitim yeri ve ilk kalifikasyon için özel program çerçevesinde öngörülen 40.000 yerden, göçmen kökenli gençlerin özellikle istifade etmesi amaçlanmaktadır. ■ Federal hükümet, Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) ve Alman-yabancı işveren birlikleri ile ortaklaşa «Meslek Eğitimi Yerleri İçin Etkin Olmak» başlıklı bir girişimi yürütmektedir. Burada hedef 2010 yılına kadar yabancı uyruklu şirket sahipleri ile birlikte 10.000 kadar yeni meslek eğitim yeri yaratmaktır. Girişimi tetiklemek için de, 2007 ilkbaharına kadar sekiz büyük şehirde bölgesel konferanslar yapılacaktır. 4.3. 71 4.3. ■ ■ Federal hükümet ESF teşvikli «Öğrenen BölgelerAğların Teşviki» programı çerçevesinde, özellikle de okuldan meslek eğitimine ve meslek hayatına geçişi iyileştirici ve göçmenlere odaklı teşvikler olmak üzere, eğitim alanından bağımsız ve kurumlar üstü bölgesel ağların kurulmasını ve genişletilmesini desteklemektedir. ■ Federal hükümet, kültürlerarası yetkinlik alanına giren kalifikasyonların, ilk meslek eğitimi ve meslek içi eğitim düzenlemeleri muhtevasına alınmasını amaçlamaktadır. ■ Federal hükümet, ekonomi ve BA ülkeler arası programların İş Teşvik Mevzuatı kapsamına alınması konusunu incelemektedirler. ■ Federal hükümet dezavantajlı gençlerin yararına olmak üzere, iş yerinde meslek eğitimine hazırlık döneminin ve meslek eğitiminin örgütlenişinin desteklenmesinin İş Teşvik Mevzuatına alınmasını önerecektir. ■ ■ ■ ■ 72 ESF – «Yetkinlik Ajansları» model programı, okul sonrası meslek hayatına geçişte çok ciddi sorunları olan ve mevcut sistemdeki yardım imkanlarının kendilerine ulaşmadığı gençlere hitap etmektedir. Program yöneticileri çeşitli alanlara ait yardımlardan, gencin bireysel durumuna göre «biçilmiş» bir paket hazırlıyorlar. 2006 yılında seçilen yetkinlik ajansları sayısı 2007 yılında toplam 200’e çıkarılacaktır. Federal hükümet ESF fonlarından desteklenen üç yıl süreli «Meslek eğitimi vermek isteyen küçük ve orta ölçekli şirketlere eğitim görmek üzere en uygun adayların bulunmasına aracılık» programını sunmaktadır. Böylece hem işletme sahiplerinin eğitim verme isteğinin hem de göçmen kökenli gençlerin eğitim yeri bulma olanaklarının çoğalması amaçlanmaktadır. Federal hükümet meslek eğitimi gören yabancıların mesleki eğitim katkısı ve BAföG üzerinden aldıkları teşviki, özellikle ikamet hakkı olan ve yerleşim perspektifi olan gençler için genişletecektir. Mesleki yönlendirme önlemlerinin genişletilmesi ile bağlantılı olarak, gençlere temel eğitim veren okulların sekizinci sınıfından itibaren kesin bir meslek eğitim sürecine girmelerine kadar eşlik eden, kılavuzluk yapan kişilerin olması amaçlanmaktadır. Göçmen kökenli genç kadınlar için mesleki yönlendirme konusunda genelde bir örnek bulunmadığı için, «network 21» projesi ile, kişiye özel iş piyasasıkariyer yönlendirmesi için kendilerine kılavuzluk yapan bir program sunulmaktadır. İş piyasasına uyum sağlayabilmeleri için bu bağlamda, diğer yetilerinin arasında kültürlerarası yetkinlikleri özel bir kaynak olarak değerlendirilmelidir. ■ ■ 2007 ve 2008 yıllarında oniki yerde, gençlere yönelik göç danışmanlık hizmetlerinde yeni bir yapı taşı olarak, ebeveynler ile mesleki eğitim odaklı işbirliği denenecektir. Modelin amacı, ebeveynler ile şimdiye kadar gerçekleştirilen işbirliğinin ötesinde bir «mesleki eğitim odaklı ebeveyn çalışması»nın ebeveynlerin eğitme yetkinliğini desteklemekte ne kadar etkin olduğuna dair bilgi edinilmesi, dolayısıyla çocukların ve gençlerin okulda ve meslek hayatındaki uyum sürecinin desteklenmesidir. Yıllık meslek eğitim raporu çerçevesinde, meslek eğitimi gören göçmen kökenli çocukların uyum sürecindeki ilerlemeler üzerine, düzenli aralıklarla rapor hazırlanmaktadır. «2007-2010 Almanya’da Meslek Eğitimi ve Genç Nesil Kalifiye Eleman Ulusal Anlaşması» ortaklarının aldıkları önlemlerin uygulaması, iş ajansları ve odalar tarafından çıkartılan bilançolar çerçevesinde değerlendirilecektir. Federal İş Ajansı: ■ Federal İş Ajansı meslek eğitimi piyasasına yönelik siyasi araçlar arasından seçilen bir kısmının içerik tanımlamasını temel alarak, «Kalifikasyon Yolu ile Uyum» ağı ile göçmen kökenli insanlara yönelik önlemlerin hangi kalite özelliklerine sahip olması gerektiğini görüşecektir. Bu esnada kalite güvencesi sorusu da irdelenecektir. Buna paralel olarak Avrupa Komisyonu girişimi EQUAL deneyimlerinden faydalanılacaktır. Geliştirme çalışmaları, göçmen sayısının yüksek olduğu bölgelerdeki iş ajansı uzmanlarının katkısı ile bütünlük kazanacaktır. ■ BA göçmen örgütleri, Gençlere Yönelik Göç Danışmanlık Hizmetleri (JMD), Göçmenlere Yönelik İlk Danışmanlık Hizmeti (MEB), IQ Ağı, Bölge Koordinatörleri (ReKos), Göç ve Mülteciler Federal Dairesi (BAMF) ile Gençlik Daireleri ve yerel hizmetler ağı içersindeki işbirliğini yoğunlaştırmaktadır. ■ BA, ARGEN/İş Ajansları yönetimlerinin iki ayrı kurum olarak, uyum kurslarına yönlendirme sürecini sürekli olarak takip etmelerini ve tamamlayıcı dil teşviklerini, uygulamaya yönelik dersler veya meslek odaklı stajlar gibi ögelerle bütünleştirilmelerini desteklemektedir. ■ BA dezavantajlı konumda olanların işletme dışı meslek eğitimlerini en azından 2006 yılında olduğu seviyede ve meslek edinimine hazırlayan üst düzey eğitim önlemlerini sürdürecektir. ■ BA 2007 sonbaharında, meslek eğitimi piyasasının yükünün azaltılması için ve göçmen kökenli gençlerin durumunu iyileştirmek için, bu çevreye yönelik ve bir defaya mahsus olmak üzere planlanan sayıya ek olarak 7.500 işletme dışı meslek 4.3. sırasında verilen dil teşviki ile ilgili deneyimleri dikkate alınacaktır. eğitim yerinin daha, eğitim süresi tamamlanana kadar maliyetini üstlenecektir. ■ BA meslek eğitimine eşlik edecek yardımları, özellikle göçmen kökenli gençlerin de lehine olmak üzere genişletecektir. ■ BA gerektiğinde iş yerlerindeki giriş kalifikasyonlarını, öğrenimleri sınırlı kalmış, sosyal anlamda dezavantajlı gençler için sosyo-pedagojik destek sağlayarak güçlendirecektir. ■ BA ana dildeki bilgilendirici malzeme arzını güçlendirmektedir ve bunun göç danışma merkezlerinde görevli uzmanlar üzerinden geniş çapta duyurulmasını sağlayacaktır. ■ Okuldan mezun olmadan çıkış alanların mesleki yönlendirimini ve meslek eğitimi olgunluğunu iyileştirmeye yönelik eş finansman sağladığı durumlarda BA, erken ve güçlendirilmiş mesleki yönlendirme kapsamını genişletecektir. Eyaletler ve yerel yönetimlerin (veya eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında olan) üstlendikleri önlemler ve özyükümlülükler ■ Gençlerin çok dilli olması meslek eğitimi aşamasında özel bir anlam kazanarak, mümkün olduğu kadar meslekleri ile ilişkili olarak geliştirilmeli ve öğrencilerin gelecekteki iş alanlarında daha güçlü olmalarını sağlamalıdır. ■ Eğitim Bakanları Konferansı «Meslek Eğitimi ve Genç Nesil Kalifiye Eleman Ulusal Anlaşması»nda, okuldan mesleğe geçişin daha iyi yönetimini savunacağına, meslek eğitimi olgunluğuna erişimin ve mesleki yönlendirme doğrultusunda genel eğitim veren bütün okullarda uygun olarak hazırlık yapılacağına ve bu bağlamda özellikle göçmen gençlerin meslek eğitim yeri ararken desteklenmelerine dair yükümlülük üstlenmektedir. Buna, günlük okul hayatına uygulamanın daha yoğun girmesi ve uygulama ya da işbirliği sınıflarının açılması ile başarısı düşük olan öğrencilerin erken dönemde teşvik görmesi dahildir. Çalışma grubundaki istişarelere uygun olarak aşağıdaki husus da dikkate alınmalıdır: ■ Eyaletler: ■ Meslek okullarında özellikle branş ve meslek dili eğitimine önem verilmelidir. Eğitim Bakanları Konferansında (KMK) mesleğe yönelik dil teşviki konusuna özel ilgi gösterilmesine dair mutabakata varılmıştır. Dolayısıyla KMK, şu ana kadar uygulanan önlemlerin kapsamını ve etkisini olduğu kadar personel kalifikasyonunu da, göçmen kökenli genç oranının yüksek olduğu sınıflardaki özel durum bağlamında denetleyecektir. Yerel yönetimler: Yerel Yönetim Organizasyonları Birlikleri, üyeleri ile yoğun bilgi alışverişinde bulunmaktadırlar ve katkılarını bundan sonraki süreç içersinde sunacaklardır. Çalışma grubundaki istişarelere uygun olarak, aşağıdaki husus da ayrıca dikkate alınmalıdır: ■ ■ ■ Eğitim bakanları, meslek eğitimi veren ve yüksek oranda göçmen çocuk ve gencin bulunduğu okulların da, uyum çalışmalarını gereken kapsamda yürütebilmek için desteğe ihtiyacı olduğunun bilincindedirler. Bu okullar için de, öğrenci sayısını azaltarak, öğretmen sayısını artırarak ya da okula yönelik sosyal çalışmalar ile öğretmenlerin desteklenmesi şeklinde özel kaynakların sunulacağı konusunda mutabakat sağlanmıştır. Bu okulların özel eğitim almış pedagojik personele ihtiyacı bulunmaktadır. Bu, bir yandan daha çok göçmen kökenli öğretmen ya da sosyal danışmanın istihdamı ile, diğer yandan, tutarlı bir ileri eğitim yolu ile sağlanacaktır. Dil teşvik önlemleri gereksinim üzerine, meslek okullarında da sunulacaktır. Aynı zamanda genel eğitim veren okullarda olduğu gibi, tüm derslere giren öğretmenler için dil eğitimi görevi ve kültür bakanları için de, ilgili ileri eğitim olanaklarını sunma yükümlülüğü sözkonusudur. FÖRMİG model programının, okuldan mesleğe geçiş İşveren olarak eyaletler: Göçmen kökenli olan eğitim gören sayısının artırılması İşveren olarak yerel yönetimler: Göçmen kökenli olan eğitim gören sayısının artırılması Sivil toplum kurum ve örgütlerinin üstlendikleri önlemler ve özyükümlülükler Göçmen kökenli insanların örgütleri: ■ Alman-Helenik Ekonomi Birliği (DHW) hedefe yönelik bir basın ve halkla ilişkiler çalışması ile, Yunan işletmelerini meslek eğitimine katılmaları yönünde motive etmektedir. Jobstarter programı kapsamındaki NEOXEKINIMA projesinin etkinlikleri ve deneyimleri üzerinden aynı zamanda Yunan işletmelerinin meslek eğitimine katılımları artırılmaktadır. DHW, projenin başarılı olması durumunda projenin sürdürülebilirliği ve Almanya genelinde yaygınlaştırılması için çalışacaktır. ■ Bütün bu aktörlerin ortak hedefi, okulda daha başarılı olunmasını ve göçmen kökenli gençlerin okul sonrası meslek eğitimine daha yüksek katılımını sağlamaktır. 73 4.3. Ekonomi: ■ Ekonomi, «2007-2011 Almanya’da Meslek Eğitimi ve Genç Nesil Kalifiye Eleman Ulusal Anlaşması» çerçevesinde kararlaştırılan hedefi, bu anlaşma süresi için hedef almaktadır. ➤ ➤ uygulamasına daha çok başvurmaları için reklam yapmaktadır. Bu aynı zamanda kültürlerarası yetkinliklerin de aktarılmasını desteklemektedir. ■ ortalama olarak yılda 60.000 yeni meslek eğitim yeri yaratmak yılda 30.000 yeni meslek eğitimi veren işletmeyi kazanmak ve ■ ➤ ■ ■ ■ Esnaf Odaları meslek eğitimi danışmanlarını, işletme sahiplerine ve göçmen kökenli gençlere hedefe yönelik, ihtiyaca uygun bir danışmanlık hizmeti vermek üzere eğitiyorlar. Sanayi ve Ticaret Odaları ile Esnaf Odaları, Meslek Eğitim Yasası’nın (BBIG), meslek eğitiminin bir kısmının yurtdışında yapılması doğrultusundaki yeni olanaklarını vurgulayarak, işletmelere konuyla ilgili konularda destek veriyorlar. Sanayi ve Ticaret Odaları, birleşik meslek eğitiminin uygulanması için yeni AB-meslek eğitimi programının olanaklarından faydalanıyorlar. ■ İşveren birlikleri, şimdiden ortalamanın üstünde bir oranda, göçmen kökenli gençlerin katıldığı işletmelere dayalı mesleğe hazırlık önlemlerinden ve gençlere yönelik ilk kalifikasyon önlemlerinden (EQJ) daha çok faydalanılması için çalışıyorlar. BDA işletmelerde gelecekte meslek eğitimi görecek adayların seçiminde, göçmen kökenli gençlerin kültürlerarası yetkinlikleri ve sık sık görüldüğü gibi, çok dilli oluşları gibi becerilerinin daha fazla dikkate alınması için çaba göstermektedir. ■ ■ Bundan özellikle de göçmen kökenli gençler istifade etmelidir. Sanayi ve Ticaret Odaları yabancı şirketlere özel meslek eğitim danışmanlığı yapmaktadırlar ve yabancı gençler için mesleki eğitim konusunda bilgilendirici toplantılar düzenlemektedirler. ■ ■ 74 işletme tarafından yürütülen giriş kalifikasyonları için yılda 40.000 yer hazır bulundurmak ve işyeri tarafından meslek eğitimine devralınma oranını yükseltmeye çalışmak. BDA işletmelerde eşlik edici teşvik olanaklarından (dil teşviki, sosyo- pedagojik eşlik, destekleyici eğitim) ve göçmen kökenli gençlerin meslek eğitimine hazırlanması ve meslek eğitimi konusunda kılavuzluk yapacak kişilerden daha çok faydalanılması için çalışmaktadır. BDA işletmelerin, eğitim görenlerin kültürel yetkinliklerini teşvik etmek için özellikle mesleğe yönelik dil dersi, yurtdışında staj ya da birden fazla ülkede eğitim görülmesi gibi, hedefe yönelik ek kalifikasyon olanakları sunmaları için reklam yapmaktadır. Ek kalifikasyonlar belgelendirilecektir. Yabancı diplomaların ve sertifikaların da elde edilip edilemeyeceği incelenmektedir. İşveren ve işçi sendikaları BA’nın idare kurulunda, göçmen kökenli insanların meslek eğitim piyasasına daha güçlü uyumunu hedefleyen danışmanlık, aracılık ve teşvik konusunda bütün projeleri destekliyorlar. Aynı zamanda BA’nın teşvik pratiğinin yeniden yönlendirilmesine ve göçmenlere yönelik iki uluslu meslek eğitiminin, iş teşvik mevzuatı içine alınmasına dair BA idare kuruluna birlikte getirilen öneriler de dikkate alınmaktadır. Sendikalar: ■ Alman Sendikalar Birliği GEW ve sendikalar, daha önce başvuruda bulunmuş olanlar da dahil edilerek, okuldan diplomasız çıkış alanların sayısı doğrultusunda hareket eden yeterli sayıda kalifiye meslek eğitim yerlerinin sunulmasını talep etmektedirler. Uygulama açısından, inşaat sektöründeki işveren birlikleri ile toplu iş sözleşmesine dayalı maliyet paylaşımını temel alan bir finansman sağladılar. Mesleki eğitim kapasitelerinin artırılması için örneğin, perakende ve demir-çelik sanayisinde de toplu iş sözleşmeleri mevcuttur. Kimya sektöründe imzalanan toplu iş sözleşmesi ile 2003 yılında akdedilmiş olan «Gelecek Eğitimdedir» başlıklı toplu iş sözleşmesi 2010’a kadar devam ettirilebilir ve meslek eğitim yerlerinin sayısı 2007 ve 2008’de daha da artırılabilir. ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ Toplu iş sözleşmesi taraflarının işletme bazlı işbirlikleri ve anlaşmaları ile sendikalar, baştan dezavantajlı konumda olan gençlerin kalifiye bir meslek eğitimini tamamlayabilmelerini desteklemektedirler. Meslek eğitimi antlaşması çerçevesindeki önlemlerden farklı olarak sendikalar tarafından desteklenen programlar, okul diploması olmayan gençlere yönelmektedir. IG Metall ve Südwestmetall tarafından ortaklaşa yürütülen yoğun sosyopedagojik destek eşliğinde, sosyal açıdan zor koşullardan gelen ve öğrenme güçlüğü çeken gençlere ticari-teknik mesleklerde meslek eğitimi almaları imkanı tanıyan PIA projesi (birincil iş piyasasına uyum projesi), örnek bir projedir. ■ Kimya sanayiinde sosyal ortaklar toplu iş sözleşmesi ile, gençlerin işyerinde meslek eğitimi almalarını destekleyen «Mesleğe Başla» adlı teşvik ve uyum programı kararlaştırdılar. Şu ana kadar gençlerin yüzde 80’i bir meslek eğitimine alınabildi. Program önümüzdeki yıllarda devam ettirilecektir. İşyeri temsilciliklerinin desteği ile, okul diploması olmayan gençlerin meslek hayatına girişlerini mümkün kılmak için, tek tek büyük işletmelerin girişimleri (otomotiv sanayi, FRAPORT) sürdürülecektir. DGB ve sendikalar mesleğe hazırlık önlemlerinin kalitesinin iyileştirilmesi yönünde destek veriyorlar. DGB «Göçmenler için Mesleki Kalifikasyon Ağları (BQN)» nın başarılı çalışmalarını desteklemektedir ve bu modelin diğer bölgelere de yayılmasını amaçlamaktadır. DGB ve sendikalar, ayrımcılık ve yapısal mağduriyetin gençlerin seçiminde söz konusu olmamasına katkıda bulunmak istemektedirler. İşyeri ve personel temsilcilerini, gençlerin işe alımında ayrımcılığa karşı gelmeleri ve örneğin işletme temelinde eşit muamele anlaşmalarına varmaları doğrultusunda desteklemektedirler. DGB-Eğitim Kurumu, IG Metall, Verdi ve IG BCE bununla ilgili seminer ve danışmanlık hizmeti düzenleyerek, personelden sorumlu kişilerin ve işyeri ve personel temsilcilerinin konuyla ilgili hassasiyet kazanmalarını amaçlıyorlar. DGB ve sendikalar, yabancı gençlerin ikamet statülerinden bağımsız olarak meslek eğitim sistemine eşit giriş hakkı elde etmelerini savunuyorlar. Bunun için de personelden sorumlu olanlar ile işyeri ve personel temsilcilerine, dual sistemde meslek eğitimine başlayabilmek için sözkonusu yasal çerçeve şartlar konusunda danışma hizmeti ve bilgiler veriyorlar. DGB ve sendikalar Federal İş Ajansı’nın öz yönetimi çerçevesinde, özellikle göçmen kökenli gençler için ek meslek eğitimi yerlerinin yaratılması gerektiğini savunuyorlar. Bunun ötesinde, katılımın artırılması için yasal çerçeve şartların iyileştirilmesi ve meslek eğitimine refakat eden yardımların daha yoğun bir şekilde kullanılması için destek veriyorlar. DGB ve sendikalar, şimdiye kadar bir meslek eğitimini tamamlayamamış genç yetişkinlerin, tam bir kalifikasyon sağlayan meslek eğitimini bitirebil- 4.3. mek için «ikinci bir şans» edinebilmelerini sağlamaya çalışıyorlar. ■ GEW, meslek okullarında tam kalifikasyon sağlayan meslek eğitimi süreçleri üzerinden de, meslek eğitimi imkanlarının iyileştirilmesini ve meslek okullarındaki meslek eğitimi sürelerinin, dual sistemdeki meslek eğitimleri için kabul edilmesi doğrultusunda çaba göstermektedir. Gençlere yönelik sosyal hizmet kurumları: ■ Gençlere yönelik sosyal hizmet kurumları göçmen örgütleri ile işbirliklerini güçlendirmektedirler. Gençlere yönelik göç danışmanlık hizmetleri, kurumların kültürlerarası açılımı doğrultusunda girişimde bulunarak bu sürece eşlik etmektediler. ■ Gençlere yönelik sosyal hizmet kurumları göçmen kökenli personel oranının artması ve göçmen kökenli gençlerin önlemlerin hepsinden faydalanabilmeleri için çalışıyorlar. Serbest hayır kurumları: ■ Serbest hayır kurumlarının Federal Çalışma Grubu BAGFW üye birlikleri, fırsat eşitliğinin sağlanması ve dışlama mekanizmaları ile çekincelerin kalkması için çalışmaktadırlar. Göçmen kökenli genç insanlarda yanlış fikirlerin giderilmesi için katkıda bulunmaktadırlar. ■ BAGFW üye birlikleri göçmen kökenli gençleri, kendi sosyal hizmet ve birimlerinde ve meslek okullarındaki mevcut meslek eğitim yerlerinde istihdam edilmek üzere motive etmeye çalışıyorlar ve kendi işe alım politikalarını gözden geçirerek daha çok göçmen kökenli çalışanın dikkate alınmasını amaçlıyorlar. ■ BAGFW üye birlikleri göçmen kökenli gençlerin mesleki uyumunu teşvik etmek için kurulan ağ içerisinde daha yoğun çaba gösteriyorlar. Bununla birlikte göçmen örgütlerini, kurulan ağdaki çalışmaya dahil etme konusuna önem verilmektedir. ■ BAGFW’nin üye birlikleri, özellikle meslek bağlantılı dil edinimi (Equal, ESF-BA-Programı) başta gelmek üzere, konuyla ilgili olanaklar sunarak göçmenlerin kalifikasyon kazanmaları için çalışıyorlar. ■ BAGWF üye birlikleri kendi hizmet ve birimlerinde SGBI II uyarınca çalışma olanaklarına sahip olan göçmen kökenli insanların, dil bakımından da teşvik edilmeleri yönünde destek sağlıyorlar. BDA işletmelerde desteğe ihtiyaç duyan göçmen kökenli eğitim görenlerden ve başarısı yüksek eğitim görenlerden oluşan «ikili»/«Tandem» 75 4.3. 3. Uyum ve İş Piyasası ların mesleki ilerleme tedbirlerine az sayıda katılımı, mevcut harekete geçme gereksinimine bir o kadar daha işaret etmektedir. 3.1. Durum Tespiti Uyumun önemli alanlarına iş piyasasında karar verilmektedir. Deneyimler uyumun, göçmen kökenli insanların etkin bir şekilde iş hayatının içinde oldukları yerde en iyi şekilde gerçekleştiğini göstermektedir. Mesleki faaliyet ve konum ile kazanç tutarı birbirine bağlı faktörlerdir ve bağımsız bir hayat planlaması olanağı için önemli bir rol oynamaktadırlar. İstikrarlı bir meslek ve kazanç biyografisi perspektifi, aile ve toplum içerisindeki saygınlık, işletmedeki süreçleri ve iş arkadaşları ile takım ruhunun paylaşımı, icra edilen meslekle yakın bağlantısı olan önemli uyum faktörleridir. İş piyasası eksenli göç tarihinde, işe bağlı ve toplumsal uyum milyon kez başarılmıştır. Ancak göçmen kökenli insanların yine de çoğu zaman, daha yüksek engelleri aşmaları gerekiyor. Daha önceki eğitim ve meslek eğitimi ile ilgili iki bölümde de açıklandığı gibi, bu engeller gerek göçmen olarak daha az kalifikasyon gereksinimi olan işlerde çalışmalarından, gerek göç geçmişli ailelerden gelen çocuklar olarak Almanya’daki eğitim ve meslek eğitim yolundan geçerken, iş piyasasına giriş açısından kısmen daha zor bir hareket noktalarının olmasından kaynaklanmaktadır. Göçmen kökenli insanların iş piyasasındaki durum analizi için henüz yeteri kadar veri bulunmamaktadır. Bu, ücretli çalışma ile ilgili durum ve işsizlik tespitlerini, ama aynı zamanda iş piyasasına yönelik alınan önlemlere katılım ve bunların başarısına dair verileri de kapsamaktadır. Göçmen kökenli grubu tesbit etmek için çoğu kez ancak, Alman vatandaşlığının olmaması özelliğinden hareket edilmek zorunda kalınıyor. Halbuki bu kıstas, ne grubu belirlemede ne de ayrıntılı bir değerlendirme için yeterlidir. Geçtiğimiz son onbeş yılda istihdam durumu, göçmen kökenli insanlar için oldukça kötüleşmiştir. Yabancı uyruklu kişilerin kazanca katılımları düşmüştür ve işsizlik oranı da Almanlar’a göre iki kat daha fazladır. Yabancı çalışanlar yapısal değişimden, Almanlar’a göre çok daha fazla etkilenmektedir. Genelde istihdam yerlerinin kapatıldığı sektör ve mesleklerde yoğun olarak temsil edilmektedirler ve sayıları kamu hizmeti veren kurumlarda daha az olmaktadır. Hizmet sektörünün gelişme gösteren kollarında, daha çok basit iş alanlarında istihdam edilmektedirler. Çalışma piyasasındaki sorunlar daha çok göçmen kökenli yaşlılar, kadınlar ve gençler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunun ana sebeplerinden biri, ortalama okul ve meslek eğitim seviyelerinin daha düşük olması ve herhangi bir meslek eğitimini tamamlamamış kişi sayısının çok yüksek olmasıdır. Buna karşı çalışanların yeni işe alımındaki kalifikasyon talepleri giderek büyümektedir. Göçmen kökenli insanların mesleki uyumu çok acil bir sorundur. Göçmen kökenli insan- 76 Göçmen kökenli kalifiye insanların da iş piyasasındaki durumları ile ilgili bulgular karşısında, eğitimdeki eksiklerin bunu açıklayan tek husus olmadığı ortadadır. Devam eden yüksek istihdam yetersizliği ışığında sadece kişisel özellikler değil, muhtemelen seçim sürecinde toplumsal algılamalar da rol oynamaktadır ve uyum politikası ile ilgili önlemlerin hazırlanmasında dikkate alınmalıdırlar. Göçmen kökenli insanların iş piyasasına uyumlarının iyileştirilmesi hem sosyal ve sosyo-politik hem de ekonomi politikasına bağlı nedenlerden ötürü acilen gerçekleşmelidir. Ekonomi ve idare gelecek dönemde göçmen kökenli insanlara daha çok muhtac olacaktır. İş gücü talebinde yer yer şimdiden uygun uzman personel yetersizliği görülmektedir. Giderek artan sayıda şirket, farklı ülkelere özel dil ve kültürlerarası bilgi sahibi, kalifiye personele ihtiyaç duymaktadır. Aynısı kamu hizmetlerinde de geçerlidir. Demografik gelişme ve piyasaların uluslararası açılımı ile bu ihtiyaç daha da artacaktır; durumun sadece yönlendirilen bir göç politikası ile çözülmesi mümkün değildir. Bu nedenden dolayı da, Almanya’da yaşayan göçmen kökenli kişileri de kapsayan yerli iş gücü potansiyelinin artması ve kendilerinden daha iyi faydalanılması gerekmektedir. 3.2. Hedef Belirleme Bu çıkış pozisyonu uyarınca, Ulusal Uyum Planı’nda önlemler tespit edilirken aşağıdaki amaçlar esas alınmaktadır: Göçmen kökenli insanların istihdam şanslarını artırma Göçmen kökenli insanların kalifikasyon profili çeşitli nedenlere bağlı olarak, onların istihdam şanslarını olumsuz olarak etkileyebilir. Hem genel kültür bilgilerine hem de meslek eğitimlerine dair formel ve formel olmayan kalifikasyonları eksik olabilir. Bu sorunlar temelde, iş piyasasından önce gelen eğitim ve meslek eğitimi alanlarında çözümlenmelidir. Mesleki gelişim olanakları için sorumluluk, çalışma piyasasına aittir. İşyeri ve kamu tarafından finanse edilen meslek içi eğitimde özellikle düşük kalifikasyon sahibi insanlara yönelik önlemler başta gelmek üzere, göçmen kökenli insanlara karşı şimdiye kadar yetersiz kalan teşvikin belirgin bir şekilde artırılması doğrultusunda çalışılmalıdır. Meslek içi eğitim sayesinde, çalışanların vasıflarına dayalı profilleri değişen şartlara göre uyum gösterecek ve çalışma ömrünün uzaması ve birçok ekonomik alanda yenilik hızının artışı ile daha büyük anlam kazanacaktır. Göçmen kökenli çalışan ve iş arayanlar için Almanca dil bilgisinin güçlendi- rilmesi temel bir önem taşımaktadır. Fakat verilen branş derslerinde de, öğretim yöntemlerinin bu hedef kitlenin özel koşullarına ve gereksinimlerine hitap edip etmediği kontrol edilmelidir. Mesleki bir diploması olmayıp çalışan göçmen kökenli genç yetişkinlere, modüler ve mesleğe eşlik eden, sonradan eğitim alma konusunda ikinci bir şans verilmelidir. Mesleki uyuma uygun bir teşvik için çıkış noktası, göçmen kökenli iş arayanın özel kültürel ve dil sermayesi göz önünde bulundurularak, kişiye özel bir aday profilinin düzenlenmesidir. Başvuru süreçlerinde göçmenlerin potansiyellerini görünür kılmak için, meslek diplomalarının resmi olarak tanınmış olup olmadığından bağımsız olarak, varolan bilgi ve becerileri dikkate alınmalıdır. Bu yetkinlik analizini temel alan resmi tanınma sürecini ayrıca danışmanlık olanakları, sonradan eğitim ve sınava hazırlık olanakları desteklemelidir. Danışma, bilgilendirme ve iletişim olanaklarını göçmen kökenli insanların ihtiyacına göre uyumlu hale getirmek Yoğun danışma ve bilgilendirme olanakları Almanya’da mevcut köklü eğitim, meslek eğitimi ve iş piyasası sistemine yeni adapte olacak insanlara özel olarak hazırlanmış olmalıdır. Bu hem Almanya’ ya yeni gelmiş olanlar hem de onların Almanya’ da doğmuş çocukları için geçerlidir, çünkü bu ailelerde meslekler ve mesleki ve meslek içi eğitim yolları üzerine edinilen bilgi, birçok kuşak boyunca Almanya’ daki farklı ücretli çalışma modellerini bizzat kendileri ya da sosyal ağları içersinde tanımış olan ailelerde olduğu kadar olamaz. Bilgilendirme ve danışmanlık anlamında politikanın, kamu yönetimi ve ekonominin sunduğu olanaklar, göçmen kökenli insanların özel gereksinimlerini dikkate alan ayrıntıları içermek üzere genişletilmelidir. Model benzeri yaklaşımların olduğu yerlerde, etkinlik kontrolü yapılarak, sürdürülebilir daimi uygulama olanakları incelenmelidir. Medya kullanımında göçmen kökenli insanlara ulaşıldığından ve bilgilere erişim sağlandığından emin olunmalıdır. Çok dilli yayın ve ilanlar ile de, göçmenler doğrudan bilgilendirilebilir ve aydınlatılabilirler. Göçmen kökenli çalışanların işyerindeki uyum sürecinin isabetli bir şekilde teşvik edilmesi Ekonomi ve idare göçmen kökenli insanların potansiyellerinden faydalanılmasına yoğun ilgi göstermektedir. Bu nedenle de personel kazanma ve geliştirme araçlarının, uyumun işletmelerde ve idarede de iyileştirilmesine ve farklı deneyimlere ve kültürel profile sahip personelin sunduğu fırsatların gerçekten de kullanılabilmesine yol açacak şekilde kullanılması ve geliştirilmesi için çalışılmaktadır. Çalışanların 4.3. çeşitliliği ve değişik becerileri ve yetenekleri, örneğin «Çeşitlilik Şartı» nda tanımlanan yenilikçi ve yaratıcı çözümler için bir fırsattır. Çeşitlilik yönetimi açısından buradaki amaç, daha fazla göçmen kökenli personel kazanabilmek ve onları mesleki gelişiminde isabetli bir şekilde teşvik etmektir. Bunun için özellikle her kalifikasyon seviyesinde olmak üzere, tam kişiye göre meslek içi eğitim olanakları geliştirilmelidir. İşyerindeki eğitim personeline de bu beklentilere göre hassasiyet kazandırılmalı ve hazırlanmalıdır. İşyerindeki anlaşmalar ile medya ve şirket içi iletişim araçları, bu çalışmayı hedefe yönelik olarak desteklemelidir. İş piyasası politikasına göre alınan önlemlerin göçmen kökenli insanların ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi Göçmen kökenli insanların iş piyasasına uyum sağlamakta yaşadıkları özel zorluklara dair belirtilen bulgular ışığında, kamu finansmanlı iş piyasası politikası önlemleri özel bir önem kazanmaktadırlar. Federal İş Ajansının ve iş arayanlara temel güvence sağlayan kurumların daha bireysel hizmet verme yolundaki en son çabaları, iş arayan göçmen kökenli insanlara özel destek sağlamak için iyi bir temel oluşturmaktadır. Bireysel durum yönetimi uygulamasının, başvuruda bulunan göçmen kökenliler açısından ne derecede etkin olduğu incelenerek, gerekli görülürse uyarlanmalıdır. Göçmen kökenli insanların özellikle kalifikasyon önlemlerine katılımlarının yetersiz olduğuna dair bulgular, işleyiş süreçlerinin ve kullanılan araçların etkin yönlendirimini gerektirmektedir. Kamu tarafından sağlanan iş teşviki, göçmen kökenli çalışanların ve işverenlerin ekonomide ve idari alanda gösterdikleri çabaları etkin biçimde desteklemelidir. Durum analizi ve siyasi danışmanlığa gerekli veri durumunun iyileştirilmesi «Alman vatandaşı değil» şeklindeki istatistiki özellik göçmen kökenli grupların tümünü kapsamamaktadır; özellikle, sonradan göç eden Alman asıllı göçmenleri içermez. Göçmen kökenli tüm insanların çalışma ve işsizlik durumlarına, ama aynı zamanda iş piyasası politikasına göre sunulan önlemlere olan katılımlarına ve bu önlemlerin başarısına dair veriler iyileştirilmelidir. Bunun için göçmen kökenliliğin mümkün olduğu kadar ayrıntılı bir şekilde kaydedilmesi gerekmektedir. 3.3. Önlemlerin ve Özyükümlülüklerin Kararlaştırılması Bu kararlaştırılan hedeflerin yerine getirilmesi için «İyi Bir Eğitim ve Meslek Eğitimi Sağlamak, İş Piyasasındaki Fırsatları Çoğaltmak» başlıklı çalışma grubunun aktörleri, sözkonusu sorumlulukları çerçevesinde, aşağıdaki önlemleri ilk adımda gerçekleştirme veya destekleme konusunda yükümlülük üstlenmektedirler: 77 4.3. Federal hükümetin (veya federal hükümetin düzenleme yetkisi altında olan) ve Federal İş Ajansı’nın (BA) üstlendiği önlemler ve özyükümlülükler Federal hükümet: ■ «Kalifikasyon Yolu ile Uyum» (IQ) başlıklı danışma ve bilgi ağı, federal hükümet adına, Federal İş Ajansı ve sivil kuruluşlar ile işbirliği içerisinde göçmenlerin, Alman kökenli göçmenlerin ve resmi olarak tanınan mültecilerin iş piyasası koşullarının iyileştirilmesi için yeni stratejiler geliştirmektedir. Devam eden değerlendirmenin sonunda federal hükümet, başarılı olan eylem yaklaşımlarının ve araçların, ne derecede etkin iş piyasası politikası önlemlerinin olağan sistemi içerisine alınabileceğini ya da sundukları olanaklar yapısının, ne derecede temel güvence sağlayan kurumların ve iş ajanslarının önlemlerini tamamlayarak daimi hale getirilebileceğini, inceleyecektir. ■ kurumlar olarak, uyum kursuna yönlendirme sürecini sürdürülebilir bir şekilde takip etmeleri ve mesleki yönlendirme ve meslek içi eğitim ögelerini içeren tamamlayıcı dil teşvikini uygulamaları doğrultusunda etkin olmaktadır. ■ ■ ■ Federal hükümet iş çevrelerinin «Çeşitlilik Fırsattır – Almanya’daki Şirketlerin Çeşitlilik Şartı» başlıklı girişimini desteklemektedir. Bu Şart’a imza atanlar, toplumsal çeşitliliği kendi çalışanlarının yapısına da yansıtmayı taahhüt etmektedirler. Bu şekilde özel şirketler ve kamu birimleri, kendi çıkarları doğrultusunda da olmak üzere, özel bir sosyal sorumluluk almış oluyorlar. ■ ■ Federal hükümet çeşitlilik şartının büyük şirketlerin birimlerine, küçük ve orta ölçekli işletmelere ve kamu birimlerine yayılması için etkin katkıda bulunacak ve 2007 ile 2008 yıllarında ESF- finansmanlı bir kampanya ile «İşyerinde Çeşitlilik/İstihdam Kaynağı Olarak Çeşitlilik» konulu yarışma dizisi düzenleyecektir. Bunun amacı, göçmenlerin iş piyasasına ve meslek eğitimine uyumunu iyileştirmek ve işletmelerde ve kamu alanında işe alım ve personel politikasında daha fazla dikkate alınmalarını sağlamaktır. Çalışma ve Sosyal İşler Federal Bakanlığı, Federal İş Ajansı ve Göç ve Mülteciler Federal Dairesi, Şart’a taraf olarak çeşitlilik ilkesini tanıyacaklarına ve takdir edeceklerine ve ön yargılardan uzak bir iş ortamı oluşturacaklarına dair yükümlülük üstlenmiş bulunmaktadırlar. ■ Federal hükümet ESF- Federal Programını 2007-2013 teşvik dönemi için hayata geçirerek, Ulusal Uyum Planı’nı bir dizi ek önlemlerle özel olarak destekleyecektir. ■ ESF programı çerçevesinde Almanca dilinin mesleğe bağlı olarak teşvik edilmesi, 2007 ortalarından itibaren genişletilecektir. Bu çalışma Göç ve Mülteciler Federal Dairesi’nin (BAMF) uyum kurslarını tamamlayacak ve gelecekte bütün göçmen kökenli insanlar bu çalışmadan faydalanacaklardır. Federal İş Ajansı ARGEN/İş Ajansları yönetimlerinin ayrı ■ Planlanan XENOS-takip programı içerisindeki bir ağırlık noktası göçmen kökenli insanlara doğru yönlendirilecektir (2008’den itibaren). Federal hükümet Sosyal Yasa’nın II.Kitabı’nın (SGB II) istihdam edilebilir göçmen kökenli insanlar üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir. SGB II düzenlemelerinin göçmen kökenli insanların çalışma durumları, istihdam edilebilirliği, meslek eğitimi alabilmeleri ve sosyal istikrarı açısından taşıdığı etkilerinin ve sonuçlarının bir araştırma projesi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmaktadır. Etnik ekonominin, iş piyasası politikası bakımından küçümsenmemesi gereken bir önemi vardır. Federal hükümet bu alandaki ESF teşvikli koçluk olanaklarını, kendi işini kuranlara yönelik bölgesel merkezlerle işbirliğinde bulunan KfW’de yoğunlaştıracaktır. Kendi işini kurma ile ilgili, göçmen kökenli insanlara yönelik özel danışmanlık hizmetlerinin faydası görülmüştür ve sunulan olanaklara daha yoğun bir şekilde dahil edileceklerdir. Göçmen kökenli kişiler sık sık şehirlerdeki problemli bölgelerde yoğunlaşmaktadırlar. Yerel ekonominin canlandırılması için ESF, federal hükümet programı çerçevesinde istihdam odaklı «Sosyal Şehir» projelerini teşvik etmektedir. BAMF kendi bölgesel koordinatörleri ve federal devlet tarafından teşvik edilen ilk göç danışmanlığı hizmetleri yapıları üzerinden, sözkonusu bölgedeki tüm katılan kurum ve örgütlerin uyum teşviki alanında işbirliği için kalıcı olarak kazanılmaları ve bir ağ içine alınmaları doğrultusunda çalışmaktadır. İlk göç danışmanlığı hizmetleri bu çerçevede, İş Ajansları/ARGEN/Seçilen Yerel Yönetimler arasında, sürekli ve sistematik bir işbirliğinin yürütülmesine etkin katkıda bulunacaktır. Federal İş Ajansı: ■ Federal İş Ajansı (BA), en başarılı uygulama örneklerinin model biçiminde BA’nın bütün hizmet noktalarına sunulduğu, Almanya genelinde bir bilgilendirme platformu düzenlemektedir (BA-MediaNet). Yerinde verilecek imkanlar böylece şeffaf olacak ve İş Ajansları ile çalışma gruplarının, mevcut olanakların kullanılıp kullanılmadığına dair karar vermelerini kolaylaştıracaktır. ■ ■ «Şirketlerde Düşük Eğitim Seviyeli Kişi ve Yaşlıların Meslek İçi Eğitimi» (WeGebAU) programına göre BA teşvik sağlarken, özellikle de göçmen kökenli çevreyi dikkate alacaktır. BA yabancı dillerdeki bilgilendirme malzemelerini artıracak ve göç danışmanlık hizmetlerindeki görevliler üzerinden geniş çaplı tanıtımını sağlayacaktır. Bu olanak aynı zamanda, iş arayanlar için temel güvence sağlayıcılarına da sunulacaktır. ■ BA personel politikası çerçevesinde, personelin işe alımında ve kalifikasyon edinmesi çerçevesinde fırsat eşitliği prensibini uygulayacaktır. BA çalışanlarının çeşitli bireysel yetkinlikleri ve potansiyelleri (örneğin yabancı dil, özel meslek deneyimi, kültürlerarası yetenekler), personel gelişimi çerçevesinde teşhis ve teşvik edilerek, isabetli bir şekilde kullanılacaktır. Bununla ilgili tasarımlar personel dairesi ve BA Yüksek Okulu tarafından hazırlanacaktır. ■ 2007 yılında BA, medya ile çeşitli işbirlikleri çerçevesinde, «Göçmen kökenli insanların uyumu» konusunu ele alacaktır. ■ BA iş piyasasına katılım ile ilgili bilançoları ortaya koyarak, göçmen kökenli insanların iş piyasasına ve iş piyasası politikasına uyumları açısından daha iyi bir analizin yapılabilmesini sağlayacaktır. Federal hükümet işveren olarak rolünün bilincindedir. İmkanları dahilinde göçmen kökenli personel payını uygunluk, başarı ve kabiliyet çerçevesinde artıracaktır. Dilsel ve kültürlerarası yetkinliklerin uygun biçimde dikkate alınması için çaba gösterecektir. ■ Bunun dışında BAMF, hedef grup eksenli ve eski Sovyetler Birliği’nden oluşan devletlerden göç eden doktorlar için bir mesleki uyum tasarımı hazırlayacaktır. Gerekli hallerde uygulamalar model bazında denenecek ve uyum teşvikinin olağan olanakları içine alınacaktır. Eyaletler ve yerel yönetimlerin (veya eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında olan) üstlendikleri önlemler ve özyükümlülükler Eyaletler: Şu ana kadar, eyaletlerin ilgili yükümlülükleri henüz sunulmamıştır. Çalışma grubundaki istişareler doğrultusunda aşağıdaki konuların dikkate alınması gerekir: İşveren olarak eyaletler: Kamu hizmetleri alanında işe alma uygulamalarının kontrolü – Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi ve uzman personel ihtiyacının demografik gelişmelere uygun olması için bilinçli olarak göçmen kökenli çevrelerden kişilerin işe alımı. Yerel yönetimler: Yerel Yönetim Organizasyonları Birlikleri, üyeleri ile henüz yoğun bilgi alışverişinde bulunmaktadırlar ve katkılarını bundan sonraki süreç içersinde sunacaklardır. Çalışma grubundaki istişareler doğrultusunda aşağıdaki konular dikkate alınmalıdır: ■ İşveren olarak yerel yönetimler: Kamu hizmetleri alanında işe alma uygulamalarının kontrolü – Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi ve uzman personel ihtiyacının demografik gelişmelere uygun olması için bilinçli olarak göçmen kökenli çevrelerden kişilerin işe alımı. ■ Yerel ekonomi teşviki ve yeni iş kurma konusunda göçmenlere danışmanlık hizmeti veren kurumlar birbiriyle uyumlu hale getirilmelidir. Sivil toplum kurum ve örgütlerinin önlem ve özyükümlülükleri Göçmen kökenli insanların örgütleri: ■ Alman-Helenik Ekonomi Birliği (DHW) 2007 yılı için Köln ve Düsseldorf bölgelerinde bir «Meslek Eğitimi ve Kalifikasyon İçin IG-Çıkar Ortaklığı» planlamaktadır. Ortaklığın amacı Yunan işadamlarının şirket yönetimindeki her türlü ihtiyaçlarını desteklemek. «IG» Yunan firmalar için lobi ortaklığıdır ve bölgelerin ekonomi ortakları, Alman ve Yunan resmi mercileri ve Yunan-Alman Basını ile işbirliği içerisinde bulunmaktadır. ■ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi: ■ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi (BAMF) Almanya’ya göç eden akademisyenler için, ağırlık noktası okul ve meslek eğitimi mezuniyetlerinin resmi olarak tanınma süreçleri ile branş ve dil alanlarında sonradan kalifikasyon edinme olan bir mesleki uyum konsepti geliştirecektir (Eğitim Bakanları Konferansı v.d. ile işbirliğinde). ■ 78 ■ 4.3. CGIL-Eğitim Kurumu e.V. göçmen kökenli işsizlere yönelik, iki uluslu ve iki dilli kalifikasyon önlemlerini, Alman eğitim kurumları ile işbirliğinde bulunarak diğer federal eyaletlere yayacaktır (örneğin İhracat-İthalat Asistanı Almanya/İtalya ve Almanya/Türkiye). Bu projelerde, kendileri göç deneyimine sahip olan uzman personel, Alman uzman personel ile birlikte göçmen kökenli insanlardan mevcut insan kaynaklarının olumlu yönde, işsizliğin giderilmesi doğrultusunda çalışmaktadır. Ekonomi: ■ Sanayi ve ticaret odaları yurtdışında edinilen kalifikasyonların tanınması yolundaki hizmetlerini geliştirmeyi sürdürüyorlar. Buna özellikle, bilir kişi raporu gerektiren yabancı diplomalar dahildir. ■ Sanayi ve ticaret odaları ile Esnaf Odaları şirketlerde, göçmen kökenli insanların işe alımı ile 79 4.3. özellikle de yabancı piyasalar ve kültürler üzerine bilgi sahibi olmanın ve gerekli dil bilgisine sahip olmanın beraberinde getirdiği fırsatlara işaret ederek, yabancı personelin istihdam edilmesine yardımda bulunup bilgi vermektedirler. ■ Alman İşveren Federal Birliği (BDA), çeşitlilik yönetiminin personel ekonomisi yaklaşımını daha güçlü bir şekilde yerleştirme, dolayısıyla göçmenlerin yetkinliklerinin ve potansiyellerinin işletme süreçlerinde daha güçlü bir şekilde dikkate alınması amacıyla, kendi üyeleri arasında, çeşitliliğin şirketlerde teşvik edilmesi doğrultusunda «Çeşitlilik Şartı» girişimini işletmelerde uygulamaları için reklam yapmaktadır. ■ «Federal hükümet ile Alman ekonomisinin çatı organizasyonları arasında kararlaştırılan özel sektörde kadın erkek fırsat eşitliği teşvik anlaşması» ile Alman ekonomisinin çatı organizasyonları, üyelerine kadın erkek fırsat eşitliğine yönelik ve aile dostu önlemler tavsiye edeceğini onayladı. Bu, göçmen kökenli kadınların teşvikini de içermektedir. ■ Sanayi ve Ticaret Odaları ile Esnaf Odaları sonradan meslek eğitimi almak isteyen göçmen kökenli yetişkinlere danışmanlık hizmeti vererek, talep üzerine yabancı dilde bilgilendirici malzeme sunuyorlar. ■ Sanayi ve Ticaret Odaları göçmen kökenli kesimlerin iş piyasasında istihdam edilebilirliklerini iyileştirmek için faydalanabilecekleri, IHK-yabancı dil eğitimli sekreterlik ya da gastronomi dersleri gibi ileri eğitim ve sınav olanaklarını daha yoğun bir şekilde tanıtmaktadırlar. ■ Esnaf Odaları göçmen kökenli kişilere de olmak üzere, iş piyasasında istihdam edilebilirliği artırıcı bütüncül ileri eğitim olanakları sunmaktadırlar. ■ Sanayi ve Ticaret Odaları göçmen kökenli insanların iş kurmaları için eskisinden daha çok IHKhizmet olanakları ve örneğin Türkçe etkinlikler gibi, özel olarak geliştirilmiş hizmetler sunacaklar. İlgili şirketlere dış ticarete yönelik konularda destek vermektedirler. ■ Esnaf Odaları ise kendi olanakları çerçevesinde, şirket kurmak isteyen göçmen kökenli insanlara danışmanlık hizmeti vermektedirler ve KAUSA ile işbirliği içersinde, kişileri ana dillerinde bilgilendirme malzemesi sunuyorlar. ■ 80 BDA Federal İş Ajansı’nın İdari Kurulunda hedefe odaklı olarak, danışmanlık, aracılık ve teşvik konularında göçmen kökenli insanların iş piyasasına daha iyi uyumunu amaçlayan, etki ve maliyet analizine göre yönlendirilen danışmanlık, aracılık ve teşvik projelerini desteklemektedir. Sendikalar: ■ DGB ve sendikalar işletmelerde ve idarelerde göçmen kökenli insanların katılımlarını teşvik ediyorlar ve çalışanları, milliyet ve kökenden bağımsız olarak, menfaatlerini korumaları konusunda destekliyorlar. Yabancı çalışanların işyeri temsilciliklerine girmeleri yönündeki başarılı girişimler (örneğin IG Metall’e ait yabancıları teşvik programı, işyeri temsilciliği seçimleri için seçim belgelerinin en önemli dillerde hazırlanması) devam ettirilecektir. Sendikalar işyeri ve personel temsilcilerinin, yabancı çalışanların uyumu ve eşit muamelesi konularını temel alan eğitimleri ve ileri eğitimleri ve özel olarak göçmenlere yönelik çalışmaları ele alan seminerler sunmaktalardır. Göçmenler ayrıca kendi yapıları ile sendikal çalışmalara entegre edilmişlerdir; çeşitli düzlemlerde komisyonlar mevcuttur, aynı zamanda sendikaların kapsamlı eğitim ve danışmanlık önlemleri söz konusudur. ■ DGB ve sendikalar, göçmen kökenli çalışanların uyumu için önemli birer koşul olan fırsat eşitliği ve eşit muamele konularını savunuyorlar. Bunun için, eşit muameleyi savunan ve ayrımcılığa karşı koruma sağlayan işyeri anlaşmalarının imzalanmasını teşvik ediyorlar. Genel Eşit Muamele Yasasının hayata geçirilmesi çerçevesinde, işyeri ve personel temsilcilerini, işe alım yöntemlerini ve personel kararlarını denetleme konusunda destekleyeceklerdir. ■ Çalışanların yüksek kalifikasyon sahibi olması, istihdam güvencesi için önemli temeli oluşturur ve işsiz kalma riskini azaltır. Bu nedenle sendikalar geçtiğimiz yıllarda, toplu iş sözleşmeleri ve meslek içi eğitime dair anlaşmalar akdetmişlerdir. Ancak mesleki eğitim seviyesi düşük olanların ve göçmenlerin katılımları şu ana kadar az olduğundan, sendikalar önlemlerin kapsam alanının, bu grupları içermek üzere genişletilmesini talep etmektedirler. ■ DGB ve sendikalar Federal İş Ajansı’nın öz idaresi çerçevesinde, düşük kalifikasyon sahibi göçmenlerin Federal İş Ajansı’nın kalifikasyon önlemlerine de daha yoğun bir şekilde dahil edilmeleri için çalışıyorlar. Şu ana kadar göçmenlerin pek az dikkate alınan yetkinlikleri ve deneyimlerinin, iş hayatına uyum süreçlerinde çok daha fazla dikkate alınması amaçlanmaktadır. ■ DGB tarafından desteklenen EQUAL-Projeleri mültecilerin ve «Duldung» statüsüne sahip üçüncü ülke vatandaşlarının iş piyasasına sürdürülebilir uyumunun, ikamet hakkı ile ilgili engellerin kalkması ile birlikte mümkün olduğunu göstermektedir. DGB ve sendikalar bunun için, geçimini sağlama şartından bağımsız olarak ikamet güvencesi ve iş piyasasına eşit düzeyde giriş sağlayan, kapsamlı bir oturma hakkı düzenlemesi için çalışıyorlar. Serbest hayır kurumları: ■ Serbest Hayır Kurumları Federal Birliği BAGFW üye birlikleri, göçmenlere yönelik danışma ve kalifikasyon olanakları ile göçmen kökenli insanları mesleki yönlendirme, kalifikasyon, meslek eğitim yeri veya işyeri arama konularında destekliyorlar. Bu şekilde gençler, meslek eğitim kurumları çerçevesinde kalifiye bir meslek eğitimi alma imkanını elde etmektedirler. ■ 4.3. BAGFW’nin üye birlikleri sundukları hizmetlerin ve kuruluşlarının kültürlerarası açılımının devam etmesi için çalışmaktadırlar. Bunu personel politikalarında dikkate alıyorlar ve bu süreci ileri eğitimler ile destekliyorlar. Göçmenler kendileri için doğru ve önemli olan sosyal hizmetleri bizim kurumlarımızdan alabileceklerine güvenebilirler. 81 4.3. 4.3. Üyeler Yönetim: Çalışma ve Sosyal İşler Federal Bakanlığı Bilim Franz Müntefering, Federal Milletvekili Çalışma ve Sosyal İşler Federal Bakanı Prof. Dr. Michael Bommes Osnabrück Üniversitesi, Göç Araştırmaları ve Kültürler Arası İncelemeler IMIS Direktörü Heinrich Tiemann Çalışma ve Sosyal İşler Federal Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ingrid Gogolin Hamburg Üniversitesi, Uluslararası ve Kültürlerarası Karşılaştırmalı Eğitim Bilimi Kurumu Prof. Dr. Klaus Klemm Duisburg-Essen Üniversitesi, Eğitim Araştırmaları/Eğitim Planlaması Çalışma Grubu Başkanı Prof. Petra Stanat Ph.D., Erlangen-Nürnberg Üniversitesi, Ampirik Eğitim Araştırmaları, ÖğrenimÖğretim Araştırmaları Merkezi Başkanı Birlikler/Kurumlar Heinrich Alt Federal İş Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi Irina Bernstein Almanya Alman –Rus İşadamları Federal Birliği e.V. Ludwig Georg Braun Dr. Günter Lambertz (temsilen) Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği Başkanı Annelie Buntenbach Alman Sendika Birliği Federal Yönetim Kurulu Üyesi Phedon Codjambopoulo Christina Alexoglou-Patelkos (temsilen) Alman-Helenik Ekonomi Birliği e.V. Başkan Yardımcısı Marianne Demmer Eğitim ve Bilim Sendikası Genel Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ilse Falk, MdB CDU/CSU- Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Wolfgang Fehl Eyaletler Prof. Dr. Ulrich Goll Christian Storr (temsil) Baden-Württemberg Eyalet Hükümeti Adalet Bakanı ve Uyum Görevlisi Günter Piening Berlin Senatosu Uyum ve Göç Görevlisi Maria Weber Rheinland-Pfalz Çalışma, Sosyal İşler, Sağlık, Aile ve Kadın Bakanlığı, Eyalet Hükümetinin Göç ve Uyum Görevlisi Sanatkarlara Yönelik Meslek İçi Eğitim Merkezi, «Kalifikasyon Yolu ile Uyum» Ağı Gabriele Weber Saksonya Eğitim Bakanlığı Dr. Reinhard Göhner Peter Clever (temsilen) Alman İşverenler Federal Birliği Genel Müdürü Ute Erdsiek-Rave Dr. Angelika Hüfner (temsilen) Eğitim Bakanları Konferansı Başkanı (31 Aralık 2006’ya kadar) Barbara Graf Gençlere Yönelik Sosyal Çalışmalar Federal Çalışma Grubu, Göç Bölümü Prof. Dr. E. Jürgen Zöllner Eğitim Bakanları Konferansı Başkanı (1 Ocak 2007’den itibaren) Dr. Hans-Carsten Hansen Dr. Linda von dem Bussche (temsil) BASF AG. İnsan Kaynakları Yetkinlik Merkezi Yöneticisi Yerel yönetimler Hildburg Kagerer Berlin-Kreuzberg Ferdinand-Freiligrath-Lisesi Müdiresi Klaus Hebborn Bettina Heinrich (temsil) Almanya Şehir Birliği Cüneyt Kandemir Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği ATIAD/Prof. Recep Keskin Uwe Lübking Almanya Şehirler ve Belediyeler Birliği Otto Kentzler Prof.Dr. Friedrich Esser (temsilen) Alman Sanatkarlar Birliği Başkanı Dr. Irene Vorholz Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Birliği Annabel von Klenck Mercator Vakfı Genel Müdürü Burhan Kocaslan Alman Sanayi ve Ticaret Odası meslekleri arasında Berlin Eyalet birincisi ödülü Kenan Kolat Almanya Türk Toplumu e.V. Başkanı Phuong Kollath Aynı çatı altında hep birlikte «Dièn Hong» Derneği, Rostock Franco Marincola CGIL- Eğitim Kurumu e.V. Başkanı Dr. Peter Neher Roberto Alborino (temsilen) Deutscher Caritasveband Başkanı, Serbest Hayır Kurumları Federal Çalışma Birliği Başkanı Wolfgang Rhode IG Metall Yönetim Kurulu Yönetici Üyesi Vicente Riesgo Alonso İspanyol Veli Dernekleri Birliği Kemal Şahin Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Başkanı Michael Vassiliadis IG Maden, Kimya, Enerji Yönetim Kurulu Yönetici Üyesi Danışman olarak katılanlar Heinz Ackermann Ekonomi ve Teknoloji Federal Bakanlığı Dr. Dagmar Beer-Kern Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Dr. Christoph Hauschild Federal İçişleri Bakanlığı Elmar Hönekopp İş Piyasası ve Meslek Araştırma Enstitüsü Prof. Dr. Eckhard Klieme Almanya Uluslararası Pedagojik Araştırmalar Enstitüsü DIPF-Direktörü Başkan Manfred Kremer Bent Paulsen (temsilen) Meslek Eğitimi Federal Enstitüsü Başkanı BiBB Peter Munk Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı Dr. Karsten Roesler Uyum ve Mülteciler Federal Dairesi Sabine Schulte-Beckhausen Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Çalışma grubu, Çalışma ve Sosyal İşler Federal Bakanlığı (BMAS) Daireleri I, II, V ve VI’nın katkıları ile BMAS Sosyal Güvenlik ve Göç Proje Grubundan Dieter Hanz, Karl-Heinz Kohn ve Cornelia Petrowsky tarafından, desteklenmiştir. Jörg Trautner 82 BMAS, Redaksiyon 83 Konu Alanı 4: 4.4. «Kadın ve Kızların Yaşam Koşullarını İyileştirmek, Eşitliği Gerçekleştirmek» Almanya’da yaşayan 15,3 milyon göçmen kökenli insanın neredeyse yarısı, kızlar ve kadınlardır. Birçoğu iyi uyum sağlamış durumda; çoğu – göçmen kökenli ikinci ve üçüncü kuşak kadın ve kızlar – geleneksel ve ataerkil olanlardan ziyade modern, ortaklık üzerine kurulu rol modellerini örnek alıyorlar. Çoğu, ebeveyn sorumluluğunu taşıyor; bir sonraki neslin uyumunu belirleyenler çoğu kez onlardır. Göçmen kadınların potansiyelleri kullanılmalıdır. Kadın ve kızların uyum sürecindeki rolü, özel sorunları ve özel ihtiyaçları dikkate alınmaz ise, uyum başarılı olamaz. Bu ulusal uyum planını oluşturmak üzere birlikte çalışan çalışma gruplarının hepsi, kendi eylem görevleri çerçevesinde göçmen kadınların ihtiyaçlarına ışık tutmak durumundaydılar. Çalışma Grubu 4’e, ayrıca «Kadın ve Kızların Yaşam Şartlarını İyileştirmek ve Eşitlıği Gerçekleştirmek» konu alanının diğer noktalarını da irdeleme görevi verilmiştir. Çalışma Grubu-4 Federal Adalet Bakanlığı tarafından koordine edilerek, Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı ile işbirliğinde gerçekleştirilmiştir. Diğer federal bakanlıkların ve Göç ve Mülteciler Federal Dairesi temsilcilerinin yanı sıra Almanya Federal Meclisi Milletvekilleri, eyalet ve yerel yönetimlerin ve yerel yönetim organizasyonlarının temsilcileri, hukuki meslek birlikleri, yasal hastalık sigortaları ve hayır kurumları, göçmen örgütleri, göçmenlere yönelik danışma merkezleri temsilcileri ile göçmen kökenli olan/olmayan uzmanlar da gruba katılmıştır. Ayrıca, Adalet Bakanları Konferansı adına eyalet yargı idareleri ve Eyalet Eşit Haklar ve Kadın Bakanları Kon- 84 feransı dönem başkanlığını yapan eyalet de, konuya dahil edilmiştir. Verilen görev çerçevesinde ele alınması mümkün olan çeşitli konulardan, o dönemde tahsis edilen sürede, sadece birkaçı örnek nitelikte ele alınabilmiştir. Göçmen kadınlar için günümüzde özellikle önemli olan soru yelpazesinde, istişareler esnasında aşağıda sıralanan ağırlıklı konular ortaya çıkmıştır. Çalışma grubu bilinçli olarak da, şimdiye kadar henüz geniş çapta tartışılmamış olan ve ancak başlatılan bu irdeleme süreci sonunda geniş bir önlem paketi içerisinde toplanabilecek konu alanlarını da ele almıştır. Çalışma Grubu 4’e katılan, özellikle göçmenler, ama katılan danışma merkezleri ve birlikler tarafından da, grubun hedef aldığı konu alanının çok ötesinde eylem gereksinimi tespit edilmektedir. Kadın göçmenler, günlük hayatta her alanda, cinsiyet, köken ve kimi zaman dinlerinden ötürü oluşan dezavantajlar sarmalından ötürü, Almanya’da toplumsal yaşama ve örneğin eğitim, meslek, sağlık ve sosyal olağan hizmetlere eşit katılımlarını zorlaştıran ön yargılarla karşılaştıklarını görüyorlar. Henüz gerçek bir eşitliğin sağlanması, ayrımcılığa karşı düzenlemelerin kabul ettirilmesi gerekmektedir. Hayatın her alanında kadın göçmenlerin ihtiyaçları üzerine, ama aynı zamanda kendileri, uyum sürecindeki özel rolleri ve özel gereksinimleri ile sorunları üzerine de, daha iyi bilgi verilmesi gerekiyor. Kültürel hassasiyetin geliştirilmesi ve tutarlı bir şekilde uygulanması her alanda özel önem kazanıyor. 85 4.4. Yabancılar yasası ile ilgili konuların geniş bir çerçevede Ulusal Uyum Planı çalışmalarının dışında bırakılması, Çalışma Grubu 4 içerisinde çoğu kişiler tarafından üzüntüyle karşılanarak, sivil toplum temsilcileri tarafından müteakip kereler eleştirilmiştir. Özellikle «Yönetmeliklerin Uygulanması Yasası» çalışmaları çerçevesinde tartışılan yabancılar yasası değişikliklerinin derinlemesine irdelenmesi ve değerlendirilmesinin iyi olacağı görüşü dile getirildi. Bazı kişiler ulusal bir uyum tasarımının, özellikle de Almanya’da, sadece tahammül edilen, hatta yasa dışı konuma sahip göçmenleri göz önünde bulundurmak zorunda olduğunu ifade etmişlerdir. Katılanların bir çoğu Çalışma Grubu 4’ün görevini tamamlamasından sonra da, başlanılan yapıcı görüşme sürecine devam edilmesi arzusunu ifade etmişlerdir. 1. Konu Ağırlık Noktası: Hukuk Yoluyla Uyum Kişisel çevreiçi şiddete karşı koruma, zorla evlendirme, bilgi ve danışmanlık Gruba öngörülen konu yelpazesi içersinden, genel olarak kişisel çevre içi şiddete ve özellikle zorla evlendirmeye karşı koruma ağırlıklı çalışma konusu ön plana çıkmıştır; diğer konuları da derinlemesine görüşmek, zaman yetersizliği nedeniyle mümkün olmamıştır. Ancak katılımcılar yine de, mevcut yasaların uyum başarısını güçlendirme olanakları üzerine, Ulusal Uyum Planı dışında da olsa, benzeri samimi ve yapıcı görüşmelere ivme kazandırabileceklerini umuyorlar. 1.1. Durum tespiti Geçmiş yıllarda, çeşitli yorumlar yapılarak, geçerli hukukun kadın göçmenlerin toplumdaki özel durumunu ve özel problemlerini yeteri kadar hesaba katıp katmadığı tartışılmıştır. Genelde de çıkış noktası, medyada çıkan trajik şiddet haberleri idi. Bunlar kamuoyunun geniş kesimlerini, kadınlara karşı aile içi şiddeti içeren genel toplumsal sorun içerisinde, göçmen kadınların şiddet ve zorlamanın özel ve çok yoğun şekillerine maruz kaldıkları konusunda bilinçlendirmişlerdir. Bu durumlar hukuk düzenimize aykırıdır. Fakat yasalar, ancak bilinirlerse ve uygulanırlarsa etkili olabilirler. Bunun temel koşulu ise göçmen kadınların, kendi yasal olanakları konusunda ve mevcut danışma ve yardım olanakları üzerine bilgilendirilmeleridir. Aile içi şiddet, özel şiddet şekilleri (örneğin, jenital organların kesilmesi) ve zorla evlendirmeler de dahil olmak üzere, göçmen kadınların bir çok defa özel 86 Alt Çalışma Grubu 1 «Hukuk Yolu ile Uyum; Katılım» Alt Çalışma Grubu-1’in temel aldığı nokta, Alman hukuk düzeninin uyumla ilgili olanaklarını araştırmak ve kadın göçmenlerin, toplumun hukuki açıdan düzenlemesinde etkili olmalarıydı. «Hukuk Yolu ile Uyum» ana başlığı altında, belirli konular tartışmaya açılmış ve özellikle de Alman Medeni Hukuku ve Ceza Hukuku’nun bazı bölümlerindeki uyumu engelleyici unsurlar ve bunların aşılmasına yönelik eylem seçenekleri ile ilgili soru bütünü ortaya atılmıştır. «Katılım» alanında kadın göçmenlerin değerleri ve değer ölçülerinin şekil almasına önemli derecede katkısı olan toplumsal ve politik süreçlere katılımını iyileştirme konusu tartışılmıştır. şekillerde karşılaştıkları durumlardır. Özellikle de uyum sürecinin başında bulunan kadınlar ve kızlar bundan çok etkilenmektedir. Ama bunun yanında ailelerinin ve çevrelerinin, ana-babaların eski vatanlarındaki kültür ile örf ve adetlerin belirlediği beklentilerine uygun olmayan hayat görüşüne ve hayat tarzına sahip göçmen kadınlar da bundan etkilenmektedir. Terbiye önlemi olarak zorla evlendirmeyi benimseyen ailelerin erkek çocukları da, kurbanlar arasında yer almaktadır. Ayrıca lezbiyen ve eşcinseller de, aileleri genelde çocuklarının heteroseksüel bir yaşam tarzı sürmeleri için zorla evlendirmeyi dayattıkları için, mağdur kalmaktadırlar. Aile içi şiddete ve zorla evlendirmelere karşı göçmen kadınları korumak için, ikamet hakkı fayda sağlayabilir. Bu bağlamda sonradan eşinin yanına gelen kadının eşinden bağımsız ikamet hakkı, ikamet izninin Federal Almanya Cumhuriyeti’nden ayrıldıktan altı ay sonra iptal edilmesi ve geri dönüş hakkı talepleri konu edilmiştir. Bazıları, güvenli olmayan bir ikamet statüsüne bağlı olarak, özellikle kadınlar için oluşan tehdit edici duruma ve gerçekçi ve mümkün olduğu kadar sürekli ikamet perspektifi isteklerine dikkat çekmişlerdir. Sivil toplum örgütlerinin görüş bildirimlerinde «Yönetmeliklerin Uygulanması Yasası» çerçevesinde tartışılan, zorla evlendirilenler için aile birleşimine izin verilmemesi gibi önlemler ile aile birleşimi için asgari yaş sınırı ve dil bilgisinin kanıtlanması gibi ek koşullar, eleştirel bir yaklaşımla sorgulanmıştır. Bir çok katılanın görüşüne göre isabetli olabilecek, ikamet izni ile ilgili noktaların daha derin şekilde tartışılması, gruba bu doğrultuda bir yetki verilmemiş olduğu için gerçekleşmedi. Zorla evlendirmeler geçerli hukuka göre de zaten bir suçtur. 2005 yılından beri, zorla evlendirmeler kesinlikle ağır bir zorlama suçu sayılmaktadır (altı aydan beş yıla kadar hapis cezası). Zorla evlendirmelerin yeni ve ayrı bir suç unsuru olarak tanımlanmasının anlamlı olup olmadığı üzerine, özellikle göçmen kadınlar arasında karşıt görüşler öne sürülerek tartışıldı. Değişikliği savunanlar, özellikle resmi makamlar ve yargı önünde belli bir sinyal etkisini ve hassasiyet oluşumunu ileri sürüyorlar. Karşı çıkanlar ve eleştirel yaklaşımlı olanlar sadece ceza hukukuna odaklanan bir tartışmanın damgalayıcı potansiyeline, bu şekilde sorunun yabancılar yasası ile ilgili bağlantısının gözden kaçma tehlikesinin olduğuna ve bundan kaçınma olanaklarına işaret etmektedirler. Öncelikle son ceza hukuku değişikliklerinin (mağdurların suç duyurumunda bulunma tutumları, ceza davalarının sayısı ve sonuçları) değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Başlı başına suç unsuru tanımlamasının, mağdurların gerçek sorunlarını çözemeyeceği ve gerekli önlem alıcı ve kriz müdahalesine dair önlemlerin yerine geçemeyeceği bulgusunda mutabık kalınmıştır. Kamuoyundaki zorla evlendirme tartışmalarının, çoğunluk toplumunun son derece yüksek bilgi eksikliği ışığında Müslümanlarla evlenmeye karşı «genel şüphe» (suç zanlısı şüphesi) oluşmasına yol açtığı için, özellikle de Müslüman kökenli göçmen kadınların uyum sürecine ters etki yaratabileceği kaygıları dile getirildi. Özellikle bu alanda titiz davranılması gerektiği konusunda taraflar hemfikirdir: Geleneksel ataerkil aile yapıları, genel olarak dünya görüşü açısından din ve dolayısıyla İslam dini ile bağlantılı değerlendirilmelerine rağmen, zorla evlendirmeler kesinlikle sadece Müslüman ailelerde görülmemektedir. Federal düzeyde «Göçmen Kadınlara Karşı Şiddet» konusu ile ilgili olarak şu ana kadar, sayısal verilere dayanan tek bir araştırma yer almaktadır. Federal hükümet Kasım 2006, ikinci dönemsel güvenlik raporunda da – yabancı nüfusun, muhtemelen daha yüksek mağduriyet riskine bağlı olarak- diğer araştırmaların yapılması doğrultusunda uyarıda bulunmaktadır. Özellikle Türk kadınlarının, öncelikli olarak eşleri tarafından uygulanan bedensel ve cinsel şiddet konusunda, görece yüksek mağduriyet tehlikesi altında olduklarına dair bazı bulgular bulunmaktadır. Toplam olarak şiddete daha fazla maruz kalanlar mülteci kadınlardır. Güvenli bir ikamet statüsü olmayan kadınlar ayrıca, psikolojik ve yapısal şiddete maruz kalıyor görünmektedirler. Şimdiye kadar edinilen bulgular özel destek ve yardım gereksinimine işaret etmektedirler. Almanya genelinde zorla evlendirmelerin sayısı ile ilgili güvenilir veri bulunmamaktadır. Ampirik temelin iyileştirilmesi, zorla evlendirmeyle etkin mücadele ve yerel ve eyalet düzeyinde danışmanlık olanakları ile, koruyucu kurumlara dair talebin tesbit edilmesi için yardımcı olur ve zorla evlendirmelerin sadece 4.4. İslam dinine ait bir sorun teşkil ettiğine ve Müslüman kadınların bir çoğunun zorla evlendirildiklerine dair, kamuoyunda varolan çarpıtılmış algılamaya karşı etkili olabilir. Burada bilgi ve aydınlatma, olmazsa olmaz ögelerdir. Devlet tarafından başlatılan ya da desteklenen bilgilendirme kampanyaları dışında aydınlatma, göçmenlerin kendi örgütleri tarafından yapılmalıdır. Özellikle de göçmen kökenli erkeklere sadece resmi makamlar ya da devlet tarafından yapılan aydınlatmalardan ziyade, bu şekilde daha iyi ulaşılabilir. Ancak göçmen erkeklerin ve erkek çocuklarının özel durumları ve sorunları dikkate alınırsa, göçmen kadınların durumunda sürdürülebilir bir iyileşme ve şiddetin kalkması söz konusu olabilir. Kadın sığınma evlerinin bakım ve güvenlik standartlarının yeterli olmaması ve daha fazla koruma ihtiyacı olan, şiddete maruz kalmış olan göçmen kadınlar için, çeşitli federal eyaletlerde uygun ve koruyucu düzenlemelerin bulunmaması; bölgeler üstü sığınma yerlerinin eksikliği ile mevcut kurumların finansmanı sorun yaratmaktadır. Genç erkeklere yönelik bu tür imkanlar, şimdiye kadar hiç yoktur. Yaygın olan kişi başı finansman yöntemi (münferit durumlara göre belirlenen günlük oranlar), genelde çok zaman alan başvuru işlemlerinden, resmi dairelerin yerel ve konuyla ilgili yetkileri bir çok defa net bir şekilde ortaya koyulmamış olduğundan ve 18 yaşını doldurmuş gençlerin, eğer gençlik dairesi masrafları üstlenmeyi reddettiyse bu tür kurumlara kabul edilmemelerinden, problemlere yol açmaktadır. Çocukların ve gençlerin bakımı açısından, yardımların neredeyse tümünün ebeveynlerin başvurusuna bağlı olmasının sorun yarattığı görülmektedir. Münferit duruma göre sağlanan finansman ve bazı durumlarda yatılı kalma zorunluluğu, ikamet statüleri güvenli olmayan ya da hiç olmayan göçmen kadınlar için özel zorluklara neden olmaktadır. 1.2. Hedef Belirleme Amaç göçmen kadınların temel hakları ve özellikle de yakın çevresi ile ilgili hakları konusunda bilgilendirilmesidir. Bu şekilde göçmen kadınlar, rehberlik hizmetleri ve destekleyici önlemler ile, kendi kaderini belirleme hakkını gerçekten kullanacak hale gelirler. Kendi aile çevresinde maruz kaldıkları belirli kural ve normların, aslında yaşadıkları ülkenin yasal düzenlemelerindeki temel beklentilere uymadığını tesbit etmeleri, zorlamalardan ve şiddet içeren ilişkilerden kurtularak, örneğin eşini özgür iradesi doğrultusunda seçme hakkını kabul ettirmenin önemli bir şartıdır. Uygun ve önleyici tedbirler ile, kişisel çevre içi şiddete ve zorla evlendirmelere karşı konulmalıdır. 87 4.4. Problemleri sadece sayısal kapsamda değerlendiren gözlemlenmiş bilgiler değil, hangi nüfus gruplarının, hangi nedenlerden ötürü bu problemlerden etkilendiğini ortaya koyan, iyileştirilmiş ampirik bilgiler gereklidir. Burada devamlı olarak sosyal çevre, dini anlayış, ataerkil aile yapısı, göç durumunun yarattığı güvensizlik ortamı sonucunda ve küçük bir dini veya etnik azınlığa ait olmanın getirdiği ataerkil aile görüşlerine tutunma nedenleri ifade edilmektedir. Bunun yanısıra (potansiyel) mağdur ve faillerin (örneğin haksızlık bilincinin gelişmesi doğrultusunda) bilgilendirilmeleri gerekmektedir ve bilgilendirme kampanyaları gibi etkinliklerle daha yoğun halkla ilişkiler çalışması yürütülmelidir. Kapsamlı bir aydınlatma kampanyası çerçevesinde, zorla evlendirme konusuna tek taraflı yoğunlaşma ve damgalayıcı genellemelerden kaçınılmalıdır ve kadınların kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi hakkı ve özgür iradeleri doğrultusunda eşlerini seçme hakkının vurgulanması gerekmektedir. Bunun yanında danışmanlık hizmetlerinin, özellikle erişimi kolay olanlar ve dil açısından yardımcı olacak kişilerle birlikte yapılan ev ziyaretleri şeklindeki danışma stratejilerinin niteliklerinin ve sayısının yükseltilmesi gerekmektedir. Olağan danışma olanaklarının kültürlerarası açılımının ve kadın yardım kuruluşlarının göç danışma merkezleri ve diğer olağan hizmet merkezleri ile işbirliğinin yanısıra, özellikle kültürel duyarlılık sahibi danışmanlık olanakları sağlanmalıdır. Göçmen kadınlar için kadınlara özel olanaklar daha göç edilen andan itibaren sunulduğunda, örneğin kadın hakları konusunda hedef kitleye odaklı ve doğrudan bilgilendirme yapılması temin edilebilir. Örneğin, kızlara yönelik buluşma yerleri gibi önlem alıcı kuruluşların korunması ya da oluşturulması ve erişimi kolay, önleyici ve açık gençlik çalışmalarının yapılabilmesi gerekmektedir. Katılanlar tarafından, yabancılar dairelerinin uyum görevlerini daha çok dikkate alması önerilmiştir. Sonuçta şiddet ve zorla evlendirme mağdurlarının sığınacak, emin bir yere ihtiyacı vardır. O nedenle – kadınların genelde olayların cereyan ettiği bölgenin dışında saklanması gerektiğinden – kriz durumunda, faydalanılacak yerlerin bölgeler üstü örgütlenmesi tavsiye edilmektedir. Günlük belirli bir oran üzerinden finansman sağlamak yerine, kadın sığınma evlerinin ve uygun koruma evlerinin, bu tür şiddet ve zorla evlendirme gibi sorunlarla karşılaşanlar için genel bir kurumsal teşvik ile güvence altına alınması gerekir. Burada federal eyaletler üstü bir işbirliği ve finansman tercih edilir. Koruma evlerine alınma ve kalma süresi üzerine verilecek kararlar, maliyeti karşılayan kurum veya kasa durumuna göre değil, somut koruma ve destek ihtiyacına göre verilmelidir. Sosyal Yasa’nın VIII. Kitabının olanakları hedefe uygun olarak kullanılmalıdır. bilmek için, Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı adına 2007 Mayıs ayına kadar, zorunlu evlilik alanında pratikte yürütülen çalışmaların Almanya genelinde değerlendirilmesi için bir araştırma yapılacaktır. Ayrıca Mayıs 2007 sonuna kadar Almanya İnsan Hakları Enstitüsü işbirliği ile, zorla evlendirmeler konusunda bilimsel bir rapor hazırlanacaktır. Bu raporda uygulamaların değerlendirmelerine ait ara sonuçlar sunulacaktır; ayrıca, daha önce zorla evlendirme alanında çalışma yapmış kişilerin makaleleri yer alacaktır. Bu makalelerde zorunlu evliliğin yol açtığı fenomenler, sorunlar, cinsiyet boyutları konuları, yasal çerçeve şartlar, önleme ve müdahale imkanları gibi konular işlenecektir. ■ Bu çalışmalardan elde edilen tanım ve sorular ile daha büyük, nitelikli ve nicel bir araştırma geliştirilecektir. ■ Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı teşviki ile 2007 yılında, zorla evlendirme tehlikesi altında olan ya da zorla evlendirilmiş göçmen kadınları kendi hakları ve mevcut yardımlar üzerine aydınlatan bir acil yardım broşürü hazırlanacaktır. Düşük eşikli bir enformasyon aracı olup, somut tehdit durumlarında yapılması gerekenlerle ilgili pratik yardım ve tavsiyeleri içermesi amaçlanmaktadır. ■ Bu noktada, mevcut yapıların kültürlerarası açılımı, tüm aktörlerin birbirleriyle bağlantılı ve işbirliği içerisinde olması ve ek teşvik araçlarının sunulması çok faydalı olur. 1.3. Önlemler ve Özyükümlülükler Konularla ilgili alttaki önlemler ve özyükümlülükler tespit edilmiştir: Göçmen kadınların mağdur kalmalarıyla birlikte etkin koruma sağlayan çerçeve şartları bulabilmeleri zorunludur. Federal hükümetin (veya federal devletin düzenleme yetkisi altında olan) önlemleri ve özyükümlülükler Etkin bir korumanın önemli koşulu, bütün profesyonel olarak bu konularla ilgilenen, özellikle resmi makamlar, polis teşkilatı ve yargı nezdindeki mercilerin, özel güvenlik durumu ve sorunların bilincinde olmalarıdır. Diğerlerinin yanısıra, hakimlere ve savcılara gerekli olan ileri eğitim ve hassasiyet oluşumu bağlamında, eyaletlerin bölgesel olanaklarına özellikle dikkat edilecektir. ■ Koruma sunan bir kuruma sığınabilmiş, aile içi şiddet ve zorla evlendirme mağdurları ve saklanmak zorunda olanlar («yasal olarak görünmez hale 88 getirilmiş») etkin olarak korunabilmek için, veri güvenliğinin (örneğin hastanelerde, iş ajansları ve nüfus dairelerinde) özellikle ailelerine karşı çok sıkı biçimde dikkate alınmasına muhtaçtırlar. Mevcut yasaların uygulanması konusunda, genel olarak ilgili meslek grupları yeterli bilgilere sahip olmalı ve göçmen kadınların özel sorunları ile nasıl ilgilenileceği konusunda yeterli donanıma sahip olmalıdır. Aile içi şiddete karşı polis müdahalelerinde tarafsız tercümanların olması gereklidir. Bu durumlarda erkeği evden uzaklaştırmak her zaman anlamlı olmayıp, somut duruma göre, mağdur olanın bir kadın sığınma evine yerleştirilmesi daha iyi sonuç getirmektedir. ■ Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı yönetiminde hazırlanan «Federal Hükümetin Kadınlara Karşı Şiddet ile Mücadele 2. Eylem Planı» göçmen kökenli kadın ve kızlara karşı şiddetle mücadeleyi ağırlıklı olarak gündeme getirmektedir. Bu çerçevede, zorla evlendirmelere karşı önlemlerin alınması amaçlanmaktadır. Göçmen kadınlara karşı şiddet konusundaki verilerin tesbitine büyük önem verilmektedir. Konuyla ilgili veri durumunu ve konuyla ilgili şu ana kadar eksik olan bilimsel çalışmaları geliştire- Kadınlara yönelik ilk göç danışmanlığı hizmeti danışmanlarının ve kadın kursları yöneticilerinin zorla evlendirilme ve kişisel çevre içi şiddete karşı hassasiyet kazanması: Göç ve Mülteciler Federal Dairesi göçmenlere yönelik ilk danışma hizmeti danışmanlarının ve erişimi kolay kadın kursları yöneticilerinin, ileri eğitim etkinlikleri ve ilgili yerlerle kurdukları ağ üzerinden, zorla evlendirme ve kişisel çevre içi şiddet konularında başvuruda bulunanları uygun kalifikasyona sahip danışma merkezlerine yönlendirebilecek duruma gelip gelmediklerini inceleyecektir. Başlama tarihi: 2007’nin 3. çeyreği ■ Federal hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi, federal hükümetin hangi şekilde, halkla ilişkiler üzerinden, bir imaj kampanyası çerçevesinde, göçmenler ile ilgili toplum içerisindeki basma kalıp görüşleri ve önyargıları giderme konusunda katkı sağlayabileceğini inceleyecektir. İlgili bir imaj kampanyası, göçmen birliklerinin dahil edilmesi ile geliştirilmelidir. Başlama tarihi: 2007’nin 3. çeyreği ■ Göçmenlerin uyumu konusunda faaliyet gösteren tüm resmi ve sivil alanlardaki aktörlerin desteklenmesi için, Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi uyum politikasının her alanından mevcut önlemler ve en iyi uygulama örnekleri üzerine bilgi verilen «Uyum» konulu bir web sayfası 4.4. hazırlayacak ve destekleyecektir. Zamanlama: 2007’nin 3. çeyreğinden itibaren Eyalet ve yerel yönetimlerin (veya eyaletlerin ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında olan) önlemleri ve üstlenilmiş özyükümlülükleri ile ilgili öneriler Eyaletlerin Ulusal Uyum Programı’na uyum politikasına dair katkıları üzerinde henüz çalışılmaktadır. Yerel yönetim organizasyonları ve üyeleri bu konuda henüz yoğun görüşmeler aşamasındadırlar ve katkılarını bundan sonraki süreçte sunacaklardır. ■ Burada aile içi şiddet/zorla evlendirmeye maruz kalan ya da bu tehdit altında olan ve diğer durumları riskli olan ve kadın evlerinin bakım ve güvenlik standartlarının kendileri için yeterli olmamasından ötürü, daha fazla güvenlik ihtiyacı olan göçmen kadınlar için, uygun sığınma yerlerinin/barınaklarının kurulması yönünde, federal eyaletler ötesi işbirliğinin ve ortak finansmanının sorgulanması önerilmiştir. ■ Sosyal Yasa’nın VIII. Kitabı’nın (SGB VIII) zorla evlendirmeye maruz kalan ya da tehlikesi altında olanların desteklenmesi doğrultusunda uygulanışında doğabilecek problemlerle ilgili bir önlem çerçevesinde, bir çalışma grubunda bir eksikliğin olup olmadığı, var ise bunun nasıl giderilebileceği tespit edilecektir. Çalışma grubu gerektiğinde yerel düzey için öneriler sunacaktır. Çalışma grubunda Almanya Belediyeler Birliği temsilcisi, Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı temsilcisi ve Papatya’dan – Berlin’de genç göçmen kadınlar için kriz kurumu – bir temsilci yer alıyor. Katılımcı grubunu genişletmek mümkündür. Eyaletlerin de bir temsilcisi olması da arzu edilmektedir. Sivil toplum kurumları ve örgütlerinin önlem ve özyükümlülükleri ■ Almanya İnsan Hakları Enstitüsü başvuru üzerine uzmanlar ile işbirliği çerçevesinde, hedef gruba yönelik insan hakkı konusu olarak zorunlu evlilik konusunda atölye çalışmaları düzenlemektedir. Atölye çalışmaları, gerçekleştirilmiş olan iki etkinlikte edinilen deneyimlerden hareket etmektedirler. Olanaklar, zorla evlendirme ve diğer aile içi şiddet biçimleri mağdurları ya da bu tehdit altında olanlar ile temas eden meslek gruplarına yöneliktir. Örneğin: ➤ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi ve Yabancılar Daireleri ➤ Okul, Gençlik ve Sosyal Yardım Daireleri ➤ Yargı ve Polis 89 4.4. Zamanlama: sürekli ■ ■ ■ ■ ■ 1 90 ■ TERRES DES FEMMES e. V. derneği muhtemelen Ağustos 2008’den itibaren uyum ve kadınlar/insan haklarının kadınlara özel alanlarında eğitim kurumları ve Almanya İnsan Hakları Enstitüsü ile işbirliği içerisinde meslek içi eğitim programları sunacaktır. Almanya Göçmen Kadınlar Federal Birliği e.V «Kadınların hakları var» başlıklı, göçmen kadınları hakları üzerine aydınlatacak olan ve geniş kapsamlı bir bilgilendirme kampanyası geliştirmeyi ve düzenlemeyi planlıyor. Bunun yanısıra Birliğin bölgesel gruplarında Türkçe ve/veya Almanca olarak bilgilendirici etkinliklerin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Hedef, hukuki olanak ve haklar üzerine yetersiz bilgilerin, hedef kitleye odaklı bilgilendirme etkinlikleri üzerinden giderilmesidir. Zamanlama: 2008–2009 «Kadının özgürlüğü – Erkeğin namusu» Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti göçmen öz örgütleri ve Kuzey Ren-Vestfalya Nesiller, Aile, Kadın ve Uyum Bakanlığı’nın namus adına şiddet uygulanmasına karşı gelen bir eylem ortaklığıdır. Kampanyanın merkezinde göçmen öz örgütlenmeleri ve Uyum Bakanlığı ile birlikte geliştirilen bir kartpostal eylemi yer almaktadır. Almanya Göçmen Kadınlar Federal Birliği bu eylem ortaklığı içersinde yer almaktadır ve kampanya çerçevesindeki eylemlere katılmayı sürdürecektir. Almanya Müslümanları Merkez Konseyi e. V. kendisine bağlı cami cemaatlerine, zorla evlendirme ve aile içi şiddet konusunda iki dilde bilgilendirici broşürler/bilgilendirici e-postalar hazırlayacaktır. Bu anlamda iki konu dikkate alınacaktır: a) Almanya Federal Cumhuriyeti’nde yasal şartlar ve mevcut danışmanlık –destek olanakları, etkinlikler ile ilgili bilgiler (sunumlar, tartışma grupları); b) dinin konuyla ilgili görüşleri (zorla evlendirme yasağı, evlilikte eşlerin ortaklık anlayışına göre yaklaşımının talep edilmesi, haksızlığa uğrasak da buna kendimiz haksızlık yapmadan sabır göstermek, yaşlı insanlara olan tutumumuz, Allah’a ya da kendi sağlığımıza karşı sorumluluk). Bu konuların Cuma vaazları sırasında işlenmesi önerilmektedir. Almanya Müslümanları Merkez Konseyi e.V. resmi makamlara ve yargı makamlarına yaklaşımda bulunarak, hukuki açıdan önemli olabilecek konular ya da resmi makamların ve yargı makamlarının özel ilgi alanına giren konularda dinin verdiği mesajları bu makamlara iletme olanaklarını araştıracaktır.1 ■ ■ Papatya – Berlin’de Genç Göçmen Kadınlar için Kriz Kurumu, ilgilendiği ve aile içi şiddete maruz kalmış genç kadınların sesi olmayı ve lobi çalışmasını sürdürecektir. Yardım sisteminin kapsam alanına girişteki engellerle ve insanın kendi yaşam perspektifini kendisinin geliştirmesine dair kurumlar tarafından değiştirilebilecek sorunlarla ilgili, özellikle pratikte de edindikleri bilgileri uzman kamuoyuna sunacaktır. Bunun için Papatya, resmi makamlara yönelik eylem yönetmeliğinin geliştirilmesine dair bir çalışma grubuna katılacaktır (bknz. yukarıda). Papatya – Genç Göçmen Kadınlar için Kriz Kurumu, şiddete maruz kalmış genç kadınlar için üç seneden beri denenmiş olan kültürlerarası online danışma hizmetinin devam etmesi için gereken her girişimde bulunacaktır ve dolayısıyla, bunun için gerekli olan personel maliyet payının finansmanın devamını sağlamak için elinden gelen tüm çabayı gösterecektir. Masraf: yılda 50.000 avro kadar Papatya – Genç Göçmen Kadınlar için Kriz Kurumu, ayrıca genç göçmen kadınların güvenliği için Avrupa çapında mevcut temaslarını da koruyacak ve geliştirecek, bunun yanısıra diğer Avrupa ülkelerindeki göç deneyimlerini ve bilgilerini sürekli Almanya’daki konuyla ilgili uzmanlar arası tartışmalara taşıyacaktır. ■ Papatya – Genç Göçmen Kadınlar için Kriz Kurumu, şiddet karşıtı alandaki diğer örgütlerle Almanya genelinde işbirliği ve ağ kurma yükümlülüğünü üstlenmektedir. ■ Frankfurt/Main Kadın Evleri Koordinasyonu e.V., devam eden etkinlik ve önlemleri çerçevesinde göçmen kadınların yaşam durumlarına bundan sonra da özellikle hassasiyet gösterecektir. Göçmen kadınlara özel konular hem bilgilendirici malzemeler çerçevesinde hem de konuyla ilgili seminerler ve etkinlikler çerçevesinde dikkate alınacaktır. ■ Kadın Evleri Koordinasyonu e.V. tarafından yayınlanan «Kadın sığınma evlerindeki Sosyal Kanun II’ ye göre işsizlik parası II hakkı bulunan kadınlara yönelik hukuki bilgiler» bir sonraki sayısında, göçmen kadınların özel sorunlarını ve kurumsal yardım haklarını ele alacaktır. Yayın 2007 sonbaharında yayına hazır olacaktır. ikamet hakkı» başlıklı yayını 2008’de tamamen gözden geçirerek yeniden basacaktır. ■ ■ Kadın Evleri Koordinasyonu e.V. 1999 yılına ait, kadın evleri çalışanlarının faydalanması için çıkartılan «Hukuki bilgi: Göçmen kadınlar – Yabancılar Yasası’nın 19. maddesi uyarınca acil durumlarda «Aile içi şiddetin önlenmesi» kurumlar üstü bir görevdir. Müslüman Kadınların Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi e.V. Köln – BFmF e.V. – kendi bünyesindeki kurslar, danışmanlık ve diğer etkinlikler çerçevesinde şiddet konusunu işleyecek ve kültürel bağlama duyarlı danışmanlık olanaklarına sahip BfmF e.V. derneğini, göçmen kadınlar için acil durum halinde başvuru merkezi olarak tanıtacaktır. Bu şekilde bir işbirliği çerçevesinde Müslüman çevrelerdeki potansiyel mağdur ve faillerin aydınlatılması amaçlanmaktadır. Bir yandan erkeklerde haksızlık bilincinin geliştirilmesi ve keskinleştirilmesi, diğer yandan kadınların kendi hakları ve olanakları ve başvuru merkezleri konusunda bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. ■ Almanya Müslüman Akademisi, şu anda imamlara yönelik ileri eğitim modülleri hazırlamaktadır. Din adamlarına ve Müslüman cemaatlerin bilgileri yaygınlaştıracak olan diğer mensuplarına yönelik bu ileri eğitimler çerçevesinde Akademi, aile içi uyuşmazlıklar ve aile içi şiddet konularında hassasiyet oluşturma ve eğitim amaçlı önlemler geliştirme yükümlülüğünü üstlenmektedir. Zaman çerçevesi: Sonbahar 2007’den itibaren ■ Serbest Hayır Kurumları Federal Çalışma Birliği Üye Dernekleri e.V. – BAGFW ➤ göçmen kadınları, uyuşmazlık durumlarında yasal olanakları da dahil olmak üzere aile hukuku, sosyal ve ikamet hakkı konularında daha yoğun bir şekilde aydınlatmaya çalışacaklar ve kendi çalışanlarının bu yönde kalifikasyon edinmesini sağlayacaklardır. ■ Müslüman Kadınların Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi e.V. – kendi imkanları çerçevesinde – polis teşkilatına ve sosyal dairelere, aile içi şiddet durumlarında kültürel arabuluculuk yaparak destek verecektir. Finansal teşvik sağlanması durumunda BFmF e.V., giderek artan şekilde resmi makamların talep ettiği bu desteği, daha iyi verebilecektir. ➤ aile ve evlilik temel hakkının burada yaşayan göçmen kadınlar için de uygulanması için çalışmaktadırlar. Göçmen kadınları Almanya’da aileleri ile birlikte yaşayabilmeleri konusunda desteklemektedirler ve yasal düzenlemeleri, aile hayatı hakkına ne kadar ters düştükleri doğrultusunda inceleyeceklerdir. ■ Müslüman Kadınların Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi e.V., Türk medya kuruluşları ve özel kanallar (Türkshow, Samanyolu TV, TGRT, Kanal Avrupa, ATV), radyo, yazılı basın ve internet üzerinden, Almanya’da yaşayan daha çok sayıda Türk göçmen ailesi arasında aile içi şiddet sorununa karşı duyarlılık oluşturmaya çalışacaktır. Uygun bir finansman sağlanması durumunda kanalları, Türk medyası üzerinden sürekli bir aydınlatıcı çalışma için kazanma ve Türk göçmen kadınlarını daha iyi bilgilendirme olanağı bulunmaktadır. Yayın esnasında ekrana sürekli yansıtılacak bir danışma hattının oluşturulması, düzenli olarak yürütülen bu aydınlatıcı çalışmayı tamamlayabilir. ➤ şiddet tehlikesi altında olan ya da şiddete maruz kalmış göçmen kadınlara yönelik destek ve danışma imkanlarını geliştirmeyi amaçlamaktadırlar. Zorla evlendirme/şiddet tehdidi altında olan veya bunlara maruz kalan kadınların ikamet ve sosyo-hukuki konumlarının acilen düzeltilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Kendi göç hizmetlerini ve diğer danışmanlık hizmetlerini, şiddete maruz kalan/tehdit edilen kadınları daha nitelikli olarak destekleyebilmek için geliştirmeyi sürdüreceklerdir . ➤ şiddete maruz kalan kadınlara koruma sunan ve bir çok göçmen kadın tarafından da faydalanılan bir çok yerin (kadın evleri vs.) kurumsal sahibidirler. BAGFW üye birlikleri mağdur kadınlara, uygun önlemler ile (örneğin aile danışmanlığı, aracılık, çatışma önleyişi, dil kursları) şiddetin hakim olduğu çevrelerinden çıkış yolu yaratabilmek için, bu kurumların göç danışmanlık hizmetleri ile bir ağ içersinde olmasını ve daha yoğun işbirliğini teşvik etmektedirler. ■ ■ Kadın Evleri Koordinasyonu e.V. ayrıca 2008/09 için «Kadın sığınma evleri medya paketi» planlamaktadır. Aile içi şiddet durumlarında koruma ve yardım olanaklarına dair bilginin halen yeteri kadar yaygın olmadığı göz önünde bulundurularak, kadın sığınma evlerine çeşitli bağlamlarda kullanılabilecek bilgilendirme malzemeleri verilecektir. Bu malzemeler mağdurlara, sosyal çevrelerine ve işbirliği ortaklarına hitap etmektedir. Şeklen ve dil açısından bu malzemeler kadın evinin koruma ve yardım olanaklarını tanıtırken, konunun şimdiye kadar uzağında kalmış kadınlara hitap edebilir olmalıdır. Özellikle de göçmen kadınlara ulaşabilmek için, en azından temel bilgiler çeşitli dillere çevrilecektir. 4.4. Müslüman Kadınların Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi e.V. cami cemaatlerindeki aydınlatma çalışmalarını geliştirecektir. Şiddet konusunda etkinlikler düzenlemek ve merkezimizi, aile içi uyuşmazlıklar ve şiddetle ilgili sorular için başvuru yeri olarak tanıtmak için, cami cemaatleri ile ilişkiler geliştirilecektir. Bu tür diyalog olanakları 2006 Eylül ayından beri, Federal İçişleri Bakanı Dr. Wolfgang Schäuble’nin daveti üzerine toplanan Alman İslam Konferansı çerçevesindeki istişarelerde de görüşülecektir. 91 4.4. ■ ➤ Alman Kadın Hukukçular Derneği (djb) uzmanlık komisyonları üyeleri, özellikle Kadın ve Çocuklara Karşı Şiddet başlıklı komisyonu üyeleri, ileri eğitim görevlerini, masrafların iade edilmesi karşılığında, özellikle şiddete maruz kalan göçmen kadınlar ve çocukları için bölgesel ve Almanya genelinde bilgilendirme toplantıları düzenleyerek ve/veya bu çerçevede göçmen birliklerinde görev alan profesyonellere yönelik ileri eğitim çerçevesinde, üstlenmektedirler. 2. Konu Ağırlık Noktası: Katılım 2.1 Durum tespiti Göçmen kökenli kadın ve genç kızların yaşam şartlarını iyileştirmek ve göç ile uyum bağlamında eşit hakların sağlanması şeklindeki çifte görev ancak, göçmen kadınların ekonomi, siyaset ve toplumdaki katılımının, Uyum Planı çerçevesinde kapsamlı olarak ele alınması durumunda başarılabilir. Sözkonusu bu konu, uygulanması tek tek bir çok konu ve projeden oluşan bir mozaikten ibaret olan ve halkın bilinçlenmesine paralel yürütülmesi gereken bir konudur. Buna, göçmen kadınların meslek eğitimine ve meslek hayatına geçişlerini iyileştirmenin yanısıra, göçmen kadınların ve çıkarlarını temsil eden grupların örgütlenmesi ve ağ kurması gerekliliği dahildir. Toplumsal katılımın tarzı ve kapsamı üzerine kendi aileleri ve toplumları ile, kabul gördükleri Alman toplumunun, pek çok defa birbirine karşıt beklentileri arasında göçmen kadınlar, özellikle de kadın örgütlerinin çeşitli desteklerinin çok önemli görüldüğü, yollar aramak zorundadırlar. Göçmen kadınlar çok değişik ve kısmen farklı yapılara sahip toplumlardan Almanya’ya gelmektedirler – genç kız olarak aile birleşimi çerçevesinde, genç kadın olarak, burada üniversitede okumak, çalışmak ya da Almanya’da yaşayan bir erkek ile evlenmek için. Bazı kadınlar iradeleri dışında ve yanlış beklentiler ile Almanya’ya geldiler. Bazıları, örneğin ten renklerinden dolayı günlük yaşamda her zaman göçmen olarak algılanıyorlar, bazılarında ise göçmen kökenli oldukları görülmüyor. Bazı kadınlar Almanya’ya burada uzun süreli kalma perspektifiyle, bazıları ise sadece sınırlı bir perspektifle gelmektedir. Bu çeşitliliği ve sunduğu tüm potansiyelleri kavramak, başarılı bir uyum sürecine yönelik tüm önlemler ve eylemler için özel ve zorlu bir görevi teşkil etmektedir. 92 Süre: şimdilik üç yıl Maliyet: Talep yoğunluğuna bağlı; yılda 20.000 avro kadar Alman Kadın Hukukçular Birliği (djb) bu rapor üzerindeki çalışmaların sonunda aşağıdaki özyükümlülükleri sonradan ilave etmiştir: ➤ Alman Kadın Hukukçular Birliği üyeleri yargı, avukatlık ve ekonomi bilimleri alanlarından meslektaşları olan ya da bu alanlarda eğitim gören göçmen kökenli kadınlar için, bir yıllık kılavuzluk ve rehberlik görevi üstleniyorlar. Kılavuzluk süresi için bu meslektaşlardan djb üyeliği için aidat ücreti alınmamaktadır. Süre: üç yıl Maliyet: yılda 10.000 avro kadar Çok etnikli bir toplumda karşılıklı daha iyi anlayış, kabul ve hoşgörü sağlanabilmesi için hem göç alan toplumun hem de göçmenlerin duygusal olarak açık olması gereksiniminin yanı sıra, projelerin ya da kurumların hedefe yönelik desteklenmesinin, göçmen kadınların katılımını yoğunlaştırabileceği alanlar bulunmaktadır. Sosyalizasyon ve yapısal nedenli eşitsizliklerin, böylece başarı ile dengelenmesi mümkün olabilir. Danışmanlık ve eğitim hizmetleri sağlanarak etkin bir şekilde desteklenen göçmen kadınlar, hem aile içinde hem de toplumsal alanda ayrımcılığa özgüvenli bir şekilde karşı gelebilirler. Eksik eğitimin giderilmesi – yani hem okul diplomaları hem meslek eğitiminin sağlanması- uyum süreci için son derece önemlidir. Mağdurların ihtiyacına göre şekillendirilmiş imkanlar sağlanmalıdır. Bununla birlikte meslek eğitimi esnasında, göçmen kadınların özel yetkinlikleri ve kabiliyetleri takdir görerek işverenlere sunulmalıdır. ■ Katılım ve eğitim karşılıklı olarak birbirini etkiler. Sağlam dil bilgisi, yurttaşlık bilgisi ve kendi emeği ile çalışma sonucunda gelişen özgüven, göçmen kadınların eşit katılımı ve kendi haklarını savunabilmeleri için vazgeçilemez ön koşullardır. ■ Yatırımlar, iş ve işgücü için bölgeler arası kızışan rekabet akımının küreselleşmesi ile beraber, göçmen kökenli erkek ve kadınların şimdiye kadar büyük bölümünün atıl bırakılan potansiyelleri, giderek artan şekilde ilgi odağı olmaktadır. Gelişme ve Büyüme İvmesi Olarak Kültürel Çeşitlilik model projesinin hedefi, örnek öğrenim ve iş süreçlerine katılan kişileri ve kurumları ve göçmen kökenli genç kadınların/erkeklerin çok dillilik, iki kültürlü yaklaşım, esneklik, empati v.b. gibi kültürlerarası temel yetkinliklerini çok boyutlu ve çok katmanlı bir potansiyel ve kaynak olarak algılamak, büyüme ve değişim ivmesi olarak pratiğe ivme kazandıran faktörler olarak değerlendirmek ve bu kültürel çeşitliliği takdir ederek yeni eylem seçenekleri geliştirmektir. Kendi kendilerini yönlendiren öğrenim ve çalışma gruplarının, ekonomi/danışmanlık/öz örgütlenme alanlarından gelen aktörler ile beraber model şeklinde yerinde işbirliğine giderek, yerel bağlantısı olan bir projeyi birlikte geliştirerek, göçmen kökenli genç kadınlara kalifiye iş ve eğitim yerleri açması ve sunması amaçlanmaktadır. Proje Köln ve Dresden’de başlamıştır. Zamanlama: Ekim 2006–Mart 2008 ■ ‹Transkültürel ve Dinlerarası Kadın Öğrenim Evi› model projesi farklı kültürlere ve dinlere ait kadınlar arasında ağların oluşmasını ve fikir alışverişini sağlayarak, iki yıllık bir kalifikasyon programı arz etmektedir. Frankfurt, Köln ve Berlin’de göçmen kökenli olan ve olmayan kadınlar, kültür aracıları olarak yetiştiriliyor. 2.3. Önlemler ve Özyükümlülükler Göçmen kadınların uyum sürecini babalarının, eşlerinin ve erkek kardeşlerinin beklentileri ve tutumları da etkilemektedir. Bu nedenden ötürü göçmen kadınların katılımını iyileştirici önlemlerde, erkeklerin rol dağılımı anlayışı ve tutumlarının değişmesi, çoğu kez göçmen kadınların başarılı uyumu ve katılımı için bir ön şartı oluşturmaktadır. Başlatılacak tüm programların hedefi göçmen kadınların toplumsal ve siyasi katılımının iyileştirilmesi olmalıdır. Bunun için çok sayıda siyasi ve toplumsal adımlar gerekmektedir. Okul/yüksek okul eğitiminden mesleğe geçiş dönemi, genç göçmen kökenli kadınlar için çoğu zaman ağır yük teşkil eder. Genelde kendi ailelerinde ve yakın sosyal çevrelerinde örnek teşkil eden kimse olmadığı için, kararlarını özellikle gerekçelendirme baskısı altında bulunuyorlar. Bu durum göz önünde bulundurularak «Network .21 – Transkültürel Toplumda Yaşam ve Çalışma» projesi çerçevesinde genç kadınlara (lise eğitiminin son üç yılında bulunan kız öğrenciler/üniversite öğrencisi kadınlar), kendilerine yönelik iş piyasası ve kariyer yönlendirmesini destekleyen ağ olarak bir kılavuzluk programı sunulmaktadır. Bu şekilde, örneğin öz ve yeni kültürdeki cinsiyet rollerini sorgulamak, siyasi bilinçlenmenin desteklenmesi ve yurttaşlık bilinci doğrultusunda angaje olmak üzere, zemin hazırlanmaktadır. Bir erkek kontrol grubunun dahil edilmesi ile ayrıca, çoğu kez kadınlardan farklı bir biçimde kendi kültürel davranış ve görüş örgüsüne bağlı olan genç göçmenlere hitap açısından, yeni olanaklar açılmaktadır. Zamanlama: Eylül 2006–Ekim 2009 Çalışma grubu katılımcılarının özellikle vurguladıkları bir nokta, sunulan olağan hizmetlerin kültürlerarası açılımının sağlanmasıdır. Çünkü bunların göçmenlere yeterince ulaşmadığı ve göçmenlerin yaşam şartlarına dair pek fazla bilgi sahibi olmadıkları izlenimi edinilmiş bulunmaktadır. Bu konuda varolan önemli eksikliğin birlikte giderilmesi gerekmektedir. Konu alanıyla ilgili şu önlemler ve öz yükümlülükler tespit edilmiştir: 2.3.1. Federal hükümetin (veya federal devletin düzenleme yetkisi altında olan) önlemleri ve özyükümlülükleri Federal hükümet 2005 yılında başlatılan Müslüman kadınlar ile diyalog forumunu devam ettirecek. Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı’nın Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum Görevlisi ve Almanya Müslüman Akademisi ile işbirliği içersinde gerçekleştirilen bu bilgilendirme ve temas kurma görüşmeleri çerçevesinde, ağırlıklı olarak şu noktalar vurgulanmaktadır: ➤ tüm katılımcıların eşit haklar konusundaki siyasi çalışmasını ortaya koyarak görünür hale getirmek, ➤ Müslüman kadınların topluma katılımını iyileştirmek, ➤ eğitim ve aile politikası açısından önemli konuları tartışmak, ➤ Almanya’da yaşayan Müslüman kadınlar hakkındaki araştırma durumunun analizini yapmak ve buna dayanarak, farklı dini ve kültürel kökenlere sahip kadınlarla ilgili eşit haklar politikasında karşılıklı iletişimi kolaylaştırmak. ■ Göçmen kadınlar toplumsal ve siyasal katılımlarına dair hangi eylem gereksinimini ve eksikliğini gördüklerini, en iyi kendileri söyleyebilirler. Bundan dolayı kendilerini ve öz örgütlenmelerini, şimdiye kadar olduğundan daha fazla uyum süresine dahil etmek önemlidir. Kendini kanıtlamış, Alman kadın örgütlerinden kılavuzluk yapabilecek kadınlar, belki bu konuda yardımcı olabilirler. Olanaklar ve önlemler onlar için değil, onlarla birlikte geliştirilmelidir. Göçmen kadınların özel potansiyellerini ve kaynaklarını değerlendiren programlara, özel destek verilmelidir. Çocuklarını tek başına büyüten göçmen kadınların zor yaşam koşulları ise, bugüne kadar fazla dikkat çekmedi. Kısmen kendilerini, şiddet ve baskının hakim olduğu ortamlardan kurtarmışlardır ve pek çok zaman aile desteği ve destekleyici ağlar olmadan çocuklarını büyütmek zorundadırlar. 2.2. Hedef Belirleme ➤ 4.4. 93 4.4. Kadın Öğrenim Evi, kadınların uyum süreçlerinde merkezi bir rolü olduğunu varsayıyor. Burada dini farklılıklar, dünya görüşleri ve hayat tarzları müşterek öğrenme süresinin başlangıcı olmaktadır. ‹Transkültürel ve Dinlerarası Kadın Öğrenim Evi› gönüllü çalışan, angaje olmak isteyen ya da bir meslek perspektifi arayan kadınlara hitap ediyor. Farklı kültürlerden ve dinlerden gelen ve farklı değer ölçülerine sahip kadınların özel yeteneklerine dayanmaktadır. Başarılı olma durumunda verilecek sertifika Avrupa Kalifikasyon Çerçevesi’nin, Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin ömür boyu öğrenimde anahtar kalifikasyonlara dair önerilerini esas almaktadır. Katılan kadınların edinecekleri kalifikasyonları ve bilgileri, hem sivil toplum sürecinde yaygınlaştırmaları hem de kendilerine mesleki alanlarda da olmak üzere ek fırsatlar yaratarak, kendileri için kullanmaları öngörülmektedir. Zamanlamaı: Ekim 2006- Mart 2008 ■ ■ ■ 94 Uyum sürecinde rol anlayışlarının değişimi başlıklı Fransız- Alman Konferansı çerçevesinde Schloss Genshagen’de, göç sürecinin, cinsiyet perspektifinden hareket ederek gözden geçirilmesi amaçlanmaktadır. Özellikle ikinci ve üçüncü nesil göçmen kadınlar çoğunlukla Alman kadınlarının rol modellerini örnek almalarına rağmen, yani kalifiye meslek eğitimi ve iş ile ailenin bağdaştıralabilmesini dilemelerine rağmen, göçmen kökenli erkeklerin daha çok geldikleri ülkelerdeki geleneksel rol modellerini benimsedikleri izlenimi ediniliyor. Uyum sürecindeki bu farklı gelişmeler, yani «cinsiyetlerin hız temposu» konferansta incelenecektir. Zamanlama: 9–10 Ekim 2007 Eyaletler ve yerel yönetimlerin (veya eyaletler ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altındaki) önlemleri ve özyükümlülükleri Eyaletlerin Ulusal Uyum Programı’na katkısı üzerinde henüz çalışılmaktadır. Yerel Yönetim Organizasyonları Birlikleri üyeleri ile yoğun bilgi alışverişinde bulunmaktadırlar ve katkılarını bundan sonraki süreç içersinde sunacaklardır. Sivil toplum kurumlarının ve örgütlerinin önlemleri ve özyükümlülükleri ■ ■ Alman Kadınlar Kurulu, örneğin federal hükümetin projelerine yönelik görüş bildirimlerinde, göçmen kökenli kadınlar konusunu daha çok dikkate alacaktır. ■ Göçmenlerin günlük hayatın tüm alanlarına eşit katılımlarının sağlanması -eğitim, iş ve meslek eğitimi – toplumsal politik çabaların zorlu merkezi görevlerinden biridir. Federal hükümet tarafından oluşturulan Uyum Zirvesi ve sonraki çalışmaları (Ulusal Uyum Planı, Uyum Tasarımı, Uyum Forumu), burada yaşayan göçmenlerin yaşam durumlarının iyileştirilmesi için nesnel ve müşterek bir yaklaşımın öneminin altını çizmektedir. Almanya Kadın Göçmenler Federal Birliği e.V. bu gelişmeler çerçevesinde, özellikle Türk asıllı kadın göçmenlerin, bu güncel süreçlere uyumunu ve özellikle uyum ve cinsiyet adaleti konularındaki tartışmalara katılımlarını sağlamayı amaçlamaktadır. «Fırsat eşitliği ve göçmen kadınlar – Almanya ve Avrupa’da kadınların uyum perspektifi ve eylem tasarımları» konferansı bu nedenden ötürü, göçmen kadınların kendilerinin aktörler olarak ön plana çıkmasıyla birlikte, uyum tartışmasında cinsiyet perspektifi üzerine daha çok odaklanılmasına hizmet etmek istemektedir. Konferansın vardığı sonuçların içeriği yazılı hale getirilecektir. Zamanlama: 01 Haziran 2007 – 03 Haziran 2007 Maliyet: 48.000 avro Göç ve Mülteciler Federal Dairesi kadın göçmen örgütlerinin uyum alanındaki teşvik projelerine katılımının nasıl güçlendirilebileceğini inceleyecektir. Gerekli görülürse, kadın göçmen kuruluşlarının proje planlaması, başvurusu ve gerçekleştirimi konularında yetkinlik geliştirebilmelerini destekleyecek olanakların daha güçlü desteklenmesi amaçlanmaktadır. Zamanlama: 2007’nin 3.çeyreğinde başlayacak. Göç ve Mülteciler Federal Dairesi göçmen kadın örgütlerini Almanya genelinde geliştirilen uyum programına dahil edecek ve göçmen kadınlara özel yaşam şartlarını, uyum programının tüm eylem alanlarında dikkate alacaktır. Zamanlama: 2007’nin 3.çeyreğinde başlayacak. Alman Kadınlar Kurulu, göçmen kadın örgütlerinin Alman Kadınlar Kurulu’na alınmasını veya birlikte çalışılmasını daha yoğun bir şekilde inceleyecektir. Zamanlama: Ekim 2007 – Aralık 2008 ■ Almanya Göçmen Kadınlar Federal Birliği e.V. «Kültür yolu ile Uyum» adlı, göçmen kadınların uyumunu kültür yolu ile teşvik eden bir programı planlamaktadır. Programın amacı, göçmen kadınların kültürel ve sosyal uyumunun konuyla ilgili program ve olanaklarla desteklenmesidir. Program kapsamında şehir turları, göç alan toplumun kültürüne dair bilgilendirme toplantıları, çalışma atölyeleri, tiyatro ve müze turları, açık oturum grupları ve kültürlerarası diğer etkinlikleri yer alacaktır. Ön planda olması arzu edilen noktalar: ➤ Kültürel önyargıların ortadan kaldırılması ➤ Yerlilerin ve göçmen kadınların karşılıklı saygılarının artışını sağlamak ➤ Göçmen kadınların sosyal ve kültürel angajmanının güçlendirilmesi ve teşvik edilmesi ➤ Göç alan toplumun kültürünü tanımak ve anlamak ➤ Göçmen kadınların arasındaki bağlılık hissinin teşvik edilmesi ve güçlendirilmesi. Zamanlama: 2007 sonu–2010 Maliyet: Tahmini mümkün değil ■ Almanya Göçmen Kadınlar Federal Birliği e.V. farklı kökenli kadınların uyum sürecini teşvik etmeye, dolayısıyla yaşam durumlarını iyileştirmeye yönelik faaliyetlerini devam ettirecek ve geliştirecektir. Federal Birlik faaliyetleri, bilgilendirme, danışma ve meslek içi eğitim önlemleri ile göçmen kadınların siyasi, sosyal ve kültürel katılımı güçlendirecek olanaklarını kapsamaktadır. ■ Müslüman Kadınların Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi – BFmF e.V. Köln, katıldığı çalışma gruplarında, forumlar ve etkinliklerde aracı olarak göçmen kadınların görüşlerini ve çıkarlarını sunmaya ve dolayısıyla, farklı alanlarda kültürel hassasiyetin oluşmasına da katkıda bulunmaya çalışacaktır. Bunun yanı sıra BFmF e.V. göçmen kökenli kalifiye uzman kadınlardan oluşan kendi eleman havuzundan bazılarını, kadın göçmenleri kişisel ve mesleki gelişiminde teşvik etmek üzere kılavuz olarak görevlendirecektir. ■ Almanya Müslümanlar Merkez Kurulu e.V. federal hükümetin kanun tasarılarına yönelik görüş bildirimlerinde, özellikle başörtüsü taşıyan kızların ve kadınların durumunu ve kanun tasarılarının onların topluma katılım imkanlarını nasıl etkileyeceğini gözetecektir. ■ Almanya Müslüman Akademisi, Uyum Görevlisi ve Federal Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı ile beraber «Müslüman kadın girişimlerinin temsilcileri ve İslami çatı örgütleri ve Almanya Müslümanları bölgeler üstü birliklerinin kadın görevlilerinden oluşan diyalog forumu» girişimini başlatmıştır. Bu çalışmanın amacı, İslami birliklerin kadınlara yönelik çalışmalarını profesyonelleştirmek ve görülebilir vaziyete getirmek ve kadın hareketi içinde çalışan Müslüman kadınların, hem kendi aralarında hem de katılım amaçlı girişimler ve sivil toplum kuruluşları ile ağ kurabilecekleri bir forumu oluşturmaktır. Kadınlar için mevcut İslami danışmanlık girişimleri, mevcut diğer acil 4.4. durumlarda yardım ve danışma sunan kuruluşlarla örneğin, kamu hayır kurumlarıyla, şimdiye kadar temas kurulmamış olmasından şikayetçiler. Bundan ötürü Almanya Müslüman Akademisi Müslüman kadın girişimleri ile kadınlara yönelik mevcut acil yardım ve danışma kuruluşları arasında ağ kurulmasını teşvik etme yükümlülüğünü üstlenmektedir. Dönem: Sonbahar 2007’den itibaren Alt Çalışma Grubu-2 «Kadın göçmenlerin aile içi ve sosyal çevrede güçlendirilmesi, cinsel eğitim, sağlık ve yaşlılara yardım» Göçmen kökenli kadın ve kızların çok çeşitliliği, farklı yaşam durumları ve hayat tasarımlarının çoğulculuğu kamuoyunda algılanmıyor. Bugüne kadar kadınların göç nedenlerinin çeşitliliğine ne kadar az dikkat edildiyse, cinsiyet kategorisi de o kadar az dikkat görmüş bulunmaktadır. Bunun sonucunda ‹Göçmen kadınlar› konusu sık sık eksik temsil edilmekte, göçmen kadınların topluma sunabilecekleri kaynaklar ve potansiyeller fark edilmemekte ve etkinleştirilememektedir. Bu bilgi eksikliği ve netice itibarı ile mağdurlarla bir çok defa kurulamayan iletişim, kadın göçmenler için tasarlanmış programların başarısız olmasına yol açıyor. Önlemler bir çok defa hedef kitleye, tam uygun olmadıkları için ulaşamamaktadırlar. Bundan dolayı sürekli olarak siyasi toplumsal aktörler, göçmen kökenli kadın ve erkeklerin, erkek ve kız çocuklarının çeşitliliğine dikkat çekmek zorunda kalmaktadırlar. Fakat göçmen kadınlara hitap ediliş şekli de değişmelidir, çünkü çoğu kez empati eksikliğini görmekteyiz. Katılımcılar özellikle ikinci ve üçüncü kuşak göçmenlerin, sadece muhtemelen Almanya’da doğdukları için ve Alman pasaportları olduğu için değil, kendilerini aynı zamanda Alman olarak hissettiklerine işaret etmektedirler. Karşılıklı doğal ve özgüvenli ve her türlü ayrımcılıktan arındırılmış bir ilişki, toplumumuzda eşit ve müşterek bir yaşam için vazgeçilmezdir. Bilimsel araştırmaların sonuçları, göçmen kökenli kadın ve kızların gerçekçi ve çağdaş bir resmini gösteriyorlar. Demekki bu araştırma neticeleri sadece, göç alan toplum tarafından algılanmamakla kalmıyor, göçmen toplulukları da daha çok geleneksel görüşlerin hakim olduğunu varsayarak, kimi zaman göçmen kadınların hatalı bir imajından yola çıkıyorlar. Bu nedenden ötürü uyum politikası, göçmen kadınların hayat gerçeklerinin çeşitliliğini temel alarak yönlenmek ve göçmen kadınların imajının basma kalıp fikirlere göre belirlenmesine karşı gelmek zorundadır. 95 4.4. Konu Ağırlık Noktası: Sağlık, Cinsel Eğitim, Yaşlılara Yardım 1. Durum tespiti Sağlık ve cinsel eğitimin, sağlık ile ilgili hem ailelerine hem de kendilerine karşı özellikle anahtar rolleri ve sorumlulukları olan göçmen kadınların hayatında özel bir yeri bulunmaktadır. Mağdurların ve uyum önlemlerini gerçekleştirenlerin raporlarında, özellikle kadınlar için tasarlanmış programlarda bu konuların son derece büyük memnuniyetle kabul bulduğunu gösteriyorlar. Bunun arkasında, göçmen kökenli kadınların çoğunlukla doktora gittiklerinde ve hastanede, ailelerinden bağımsız karar alma çabaları yatmaktadır. Pratikte ise bu konuların, cinsiyet açısından karma gruplarda işlendikleri zaman zor iletilebildiğini gösteriyor. Bu özellikle cinsel eğitim ve aile planlaması ile ilgili programlarda görülmektedir. Genelde cinsellik, aşk ve cinsel korunma konularının ele alınması, kültürel engellerden dolayı zor olmaktadır. Pek çok kadın göçmen gruplarında cinsellik, aile içinde açıkça konuşulan bir konu değil ve özellikle anneye ve yaşlı akrabalara karşı mahrem sayılmaktadır. Göçmenlerin yasal hastalık sigortasının şu anki olağan önleyici programlarına katılımı – aynı, sosyal açıdan benzeri konumda olan diğer kesimlerde de görüldüğü gibi – henüz yetersiz. Bu, özellikle önleyici programlar için geçerlidir. Yasal hastalık sigortası önleyici programları (iltica başvurusunda bulunanlar ve diğer bazı kesimler dışında ) herkese açık olmalarına rağmen göçmen kökenli kadınlar, sosyal statünün düşüklüğüne orantılı olarak sağlık riskinin artmasına rağmen, özellikle diş sağlığı ile ilgili koruyucu programlarda açık farkla, çok az temsil ediliyorlar. Hamilelik esnasında da ihtiyati muayeneler de, ya daha ender ya da geç yaptırılıyor; doğum sonrası erken çocuk ölüm oranı ise Alman annelerinkinden daha yüksek. Bu emsaller koruyucu tedbir programlarının etkinliğine dair mevcut engellerin göstergeleridir ve prensipte eşit faydalanma hakları ve imkanlarının, eşit faydalanma etkinliğini garantilemediğini ispatlamaktadır. Mağdurlar, içeriklerin aktarımı için kullanılan dilin üslubu ve yapısına yeterince önem verilmediğini ifade etmektedirler. Böylece bilgilendirmeden kaynaklanan kültürel ve iletişimsel engeller, sağlığı teşvik edici ve koruyucu programları ve olanakları engellemektedirler. Uygun bir dilin kullanılması burada son derece büyük bir önem taşımaktadır. Aynısı, gerekli kültürel hassasiyet için de geçerlidir. Kültürel hassasiyet, Almanya’da çok geniş kapsamda sunulan danışma olanaklarının kalite kriteri olarak ve de doktorlar ile sağlık elemanlarının meslek ve ileri 96 eğitimi ögesi olarak, olağanüstü büyük önem taşımaktadır. Günümüzde ancak çok az alanda göçmen kadınlar, bu bağlamda özellikle göçmen kökenli Afrikalı kadınlar, kültürel ve cinsiyet özelliklerini göz önünde bulunduran bir hitap tarzı bulabilmektedirler. Sağlık mesleklerinde mesleğini icra etme izni, prensip olarak Alman vatandaşlığına bağlıdır. Bunun yanı sıra bu izin hukuki açıdan eşdeğer statülü kişilere de verilebilmektedir (AB ve AES devletleri vatandaşlarına). Üçüncü ülke vatandaşları ise, örneğin ancak mesleki bir uyum süresinden sonra mesleklerini icra etme izni alabilmektedirler. Sağlık alanının kültürlerarası açılımı ve yaşlılara bakım ile ilgili ve özellikle, Almanya’da büyümüş ve eğitim almış olan göçmenlerin durumu gözetilerek, mesleği icra izni için kolaylık sağlanabilme imkanı olup olmadığı değerlendirilmektedir. Uygun danışma olanaklarının sunulabilmesi için, hedef kitle üzerine iyi bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Pratikte göçmenlerin öz örgütlenmelerinin sunduğu ya da onlarla işbirliği içersinde oluşturulup gerçekleştirilen hizmetlerin başarılı olduğu tespit edilmiştir. Daha yaşlı kadın göçmenlerin uyum konusu, özellikle yaşlılara yönelik mevcut yardım arzlarının kültürlerarası açılımı ve göçmenler arasında belli hedef kitlelere yönelik yerlerin yaratılması bağlamında tartışılmıştır. Daha yaşlı kadın göçmenlerin hayat şartları sadece Almanya’da değil, tüm dünyada oldukça zordur. Zor olmasının sebebi ise üç ayrımcılık faktörünün bir araya gelmesinden kaynaklanmaktadır: Cinsiyet, yaş ve etnik köken. Bu nedenden ötürü kendilerinin yaşam durumuna özel dikkat gösterilmelidir. Onlarca yıllık siyasit ve toplumsal beklentilerin tersine, geldikleri ülkeye geri dönüş, daha yaşlı göçmen kadınların çoğu için cidi bir seçenek olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Anket yapılan çoğunluk, hayatlarının son dönemini Almanya’da geçirecektir. Yaşlılık döneminde iki ülke arasında gidip gelenler için de aynısı geçerlidir. Almanya’da sürekli kalışlarının en önemli nedenleri Almanya’da yaşayan çocukları ve torunları, geldikleri ülkeden daha iyi olan tıbbi hizmetler ve sosyal sistemin, hayat risklerine karşı daha iyi bir güvence sunmasıdır. Bunlara örneğin öznel refah hissi, ama kendi kararlarını verme açısından daha geniş serbesti hissi de eklenmektedir. Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum Görevlisi ve tüm serbest hayır kurumları birlikleri ile birlikte hazırlanan ve özyükümlülük olarak sayıları 160’ı aşan Birlik tarafından imzalanan yaşlılara yönelik yardım hizmetlerinde kültürel hassasiyet oluşumuna dair memorandum ile, doğru yönde önemli bir adım atılmış bulunmaktadır. Daha yaşlı göçmen kadınların özel ihtiyaçlarının burada özellikle gözetilmesi gereklidir. İleri yaşlarda görülen bunama hali ve göç, özellikle sorunlu bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Göçmen kadınların bir çok defa bunama şeklindeki hastalık belirtileri üzerine yanlış bilgi sahibi olmaları ve konuyu daha çok bir tabu olarak görmeleri sözkonusudur. Bu alanda özellikle, bakımı üstlenmiş olan yakınlara yönelik kültürel hassasiyete sahip ilgili bilgilendirici ve danışma olanakları bulunmamaktadır. Bakıma muhtaç bunama hastası göçmenlere yönelik bilirkişi değerlendirmesi de, az olan ve hastalık süresince gerileyen dil bilgilerinden ötürü sorunlu olmaktadır. Şu an uygulanan değerlendirme raporu yöntemleri göçmenlerin değerlendirilmesinde kısmen yetersiz kalmaktadır. Kadın göçmenlerin yaşam durumu düşük gelir ve yaşlılıkta göreceli yoksulluk şeklinde kendini göstermektedir. Genelde daha yaşlı göçmen kadınlar kesinlikle ‹yardıma muhtaç ihtiyar› şeklindeki basma kalıp fikirlere uymamaktadırlar. Çoğunlukla onların sağladıkları destek, karşılığında çocuklarından aldıklarından daha çoktur. Birinci göçmen kuşağının mensubu olan göçmen kadınlar, çoğu kez henüz yeni emeklilik yaşına girdikleri için, yaşam durumlarının ve ihtiyaçlarının da algılanması ancak zamanla olmaktadır. Bu nedenden ötürü bir çok defa, mevcut programların bir çoğu cinsiyete göre varolan farkları göz önünde bulundurmamaktadır. Ayrıca yaşam durumları hakkında çok az araştırma ve hedef gruba yönelik özel spor ve boş zamanları değerlendirme programları bulunmaktadır. Genel olarak gereksinimleri, yaşlılara yardım sisteminde daha yoğun şekilde dikkate alınmalıdır. 4.4. eşit olduğuna dair varsayım, koşulların analizine ve değiştirilmesine engel olmakta ve fırsat eşitsizliğini teşvik etmektedir. Göçmen kökenli insanların sağlığını teşvik, siyasete ve hayat alanlarının biçimlendirilmesine ait ana kriterlerin yanı sıra, uyum ve kültürlerarası açılım hedefini, kendi sağlığına ilişkin kararları kendisinin almasına yönelik bütünsel kaynak teşvikini ve özel risk gruplarının risk faktörlerine karşı korunmasını içermelidir. Göçmen kökenli insanlar için alınan sağlık teşvik tedbirlerinin sürekli başarı anahtarı, onların sürece bizzat kendi katılımlarıdır. Göçmen kadınlara sağlık hizmetlerinin ulaşmasını iyileştirmek için ■ ihtiyaca yönelik arzlar, ■ kültürlerarası genel sağlık hizmetleri, ■ disiplinlerarası ağ oluşumu, ■ sağlık hizmetlerine uygun ulaşım yollarının yaratılması, ■ veri tabanının güvence altına alınması gerekmektedir. Uyum politikasının çabaları, yaşlı göçmenlerin, özellikle yaşlı kadın göçmenlerin ihtiyaçlarını ciddiye almak zorundadır. Bunun sebeplerinden biri, büyükanne-büyükbaba kuşağının aile içi rollerinden ötürü torunlar kuşağının uyum sürecini olumlu etkileyebilmesi, ama bir diğer sebep ise Almanya’da göstermiş oldukları yaşam başarısının, yaşamlarının daha çok yardıma muhtaç oldukları bir aşamasında uygun bir şekilde tanınması gerektiğidir. Burada yeni ivmeler kazandırmak, Uyum Zirvesi sonraki sürecin önünde duran büyük bir fırsattır. 2. Hedef Belirleme Sağlık arzları, psikososyal danışma hizmetleri, cinsel eğitim ve aile planlaması alanlarında, göçmen kadınlara yönelik programların iyileştirilmesi güvence altına alınmalıdır. Hedef gruba uygun ve kültür hassasiyeti içeren bir şekilde hitap edilmesi, kalite standardı olarak vurgulanarak temel alınmalı ve görünür kılınmalıdır. Sağlık ve yaşlılara yardım alanının kültürlerarası açılımı açısından, Almanya’da devamlı yaşayan yabancılara ya da hiç olmazsa burada yerleşim hakkı olan yabancılara, mesleklerini icra etme izni verilmesinde kolaylık gösterilmesi incelenmelidir. Mevcut potansiyelleri teşvik ve sorunlu yapıları azaltmak, göçe ya da uyuma duyarlı önleyici tedbirlerin üst hedefi olmalıdır: Çünkü, – çoğu zaman iyi niyetli olan – sağlık ve koruyucu tıp hizmetlerine ulaşımın 3. Önlemler ve Özyükümlülükler Konu alanıyla ilgili şu önlemler ve özyükümlülükler tespit edilmiştir: Federal hükümetin (veya federal hükümetin düzenleme yetkisi altında olan) önlemleri ve özyükümlülükleri ■ Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Federal Bakanlığı, girişimini başlattığı ‹Mikrozensus 2005 Cinsiyet ve Göç Özel Değerlendirmesi› adlı projeyi gerçekleştirmektedir. Projenin hedefi Almanya’daki göçmen kökenli kadın ve erkeklerin sosyodemografik ve sosyoekonomik durumunu tespit etmektir. Mikrozensus Yasası’nda yapılan bir değişiklikten 97 4.4. sonra, 2005 Mikrozensus araştırması ilk defa kadın ve erkeklerin göçmen kökenlerini içermektedir. Ancak bu kesim ile ilgili cinsiyete göre ayrıştırılmış çok az veri bulunduğu için, özel bir değerlendirmenin Almanya’da yaşayan göçmen kadınların yaşam durumu ile ilgili verileri sunması amaçlanmaktadır. Özel değerlendirmenin 2007 yılında sunulması beklenmektedir. ■ ■ ■ ■ 98 Aile,Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Federal Bakanlığı’nın ‹Göçmenlerin Yaşam Dünyaları› başlıklı projesi, göçmenlerin yaşam planlamaları ve yaşamdaki istekleri ile ilgili daha iyi bilgi edinmeyi hedeflemektedir. Araştırmanın hedefi ortamların tesbiti ve gerekli olduğunda araştırma ve anket çalışmaları için temel alınabilecek belli bir ortam tipolojisinin ortaya çıkartılmasıdır. Bunun ötesinde göçmenlerin farklı farklı yaşam dünyaları ve alt-kültürleri tespit edilmekte ve araştırılmaktadır. Eşitlik politikası açısından, özellikle göçmenlerin hangi rolleri örnek aldığı ilgi konusudur. Özel değerlendirmenin 2007 yılında hazır olması bekleniyor. ■ ■ ■ Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi’nin «Göç ve Kamu Sağlığı» başlıklı bilgi hizmeti devam edecektir. Yayınlanmak üzere alınan makaleler devamlı internette yayınlanmakta ve şu an üç ayda bir basılarak, posta yolu ile gönderilmektedirler. Makaleler göçmen kadınlarla ilgili konuları da işlemektedirler. 2001 yılında Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi’nce başlatılan, aralarında hastalık kasalarının organizasyon birliklerinin, sağlık alanındaki eyalet ve federal birliklerin, serbest hayır kurumlarının, hekim örgütlerinin ve eyaletlerin bulunduğu «Federal Almanya’da ‹sosyal açıdan dezavantajlı konumda olanlara yönelik sağlık teşviki› İşbirliği İttifakı»sürdürülmektedir. Ana hedef, sosyal açıdan dezavantajlı olanlara sunulan sağlık koruma ve teşvik önlemlerinde iyi uygulamayı güçlendirmek ve yaygınlaştırmaktır. Bu bağlamda göçmen kadınlara yönelik özel önlemler önemli bir unsuru teşkil etmektedir. «Sosyal Eşitsizliği Giderme Platformu» üzerinden, örnek projeleri içeren geniş bir proje veri bankası ve her yıl yapılan «Yoksulluk ve Sağlık» Kongresi ile ilgili bilgiler, sosyal açıdan dezavantajlı konumda olanların sağlıklarının teşvikine dair tarihler, malzemeler ve araştırma sonuçları kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi’nin «Kadın Sağlığı ve Sağlık Teşviki» adlı online veri bankası, kadın sağlığı ile ilgili kaynaklar için bir rehber olarak, göç ve sağlık konularını farklı bakış açılarından işlemektedir. ■ ■ Federal hükümetin sağlık raporları çerçevesinde Robert-Koch-Enstitüsü (RKİ) Federal Sağlık Bakanlığı adına «Göç ve Sağlık» başlıklı bir özel sayı hazırlayacaktır. Raporun odak noktasında göçmenlere özel sağlık sorunları değerlendirilecektir. Bunun yanı sıra Almanya’daki göçmenlerin demografik gelişmesi ile sosyal yapılarını da dikkate almaktadır. Rapor yaşa ve cinsiyete özel sorulara da cevap arayacaktır. Zamanlama: yayınlama tarihi II/2007 Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi hazırladığı cinsel bilgilendirme ve aile danışma hizmetlerinde, göçmen kadınları daha fazla dikkate alacaktır. Cinsel konularda aydınlatıcı bilgilerde kültürel hassasiyetin iyileştirilmesi için, göçmenlerin çıkarlarını temsil eden çevrelerle olan işbirliği devam edecektir. Göç ve Mülteciler Federal Dairesi imkanı dahilinde, Federal Daire’nin Almanya genelinde tek tip uygulaması yapılan uyum kursları, uyum programı ve göçmenlere yönelik ilk danışma hizmeti çerçevesinde, cinsiyete özel ve kültürel hassasiyeti içeren aydınlatıcı sağlık hizmetine katkıda bulunacaktır. Bunun için, örneğin kadın uyum ve ebeveyn uyum kursları tasarımlarında Uyum Kursu Yönetmeliği’nin 11. maddesinin 4. fıkrasına göre, öngörülen konuyla ilgili gezilerin yapılmasına ve uzmanların dersleri ziyaret etmesine daha çok yer verilmektedir. Ayrıca gençlere yönelik uyum kursunda da sağlık güvencesine daha çok önem verilecektir. Zamanlama: 2007’nin 3.çeyreğinde başlayacak edilecektir. Bu çalışma, başarılı bir uyum süreci için tipik özellikleri teşhis etmek için de bir ön çalışma olacaktır. Projenin ikinci adımında ise, seçilmiş başarılı göçmen kadınlarla yapılacak nitelikli bir ankette, onların tipik başarı biyografileri ve bunu mümkün kılan şartlar irdelenecektir. Bunların, uyum teşviki için en iyi uygulama örneklerinin tesbit edilmesine hizmet etmesi amaçlanmaktadır. Zamanlama: 2008 ■ ■ Bunun yanı sıra Türk-Alman Sağlık Vakfı, Hatip Projesi’ni (Prediger Projekt) Almanya genelinde tanıtma ve Almanya genelinde uygulamaya dair tüm çabaları, imkanları dahilinde en iyi şekilde destekleyeceği taahhüdünde bulunmaktadır. Hatip Projesi çerçevesinde toplum içersinde otorite olan imamlar, sağlık konularında eğitilmektedirler ve ardından edindikleri bilgileri halka iletmektedirler. ■ Almanya Müslümanları Merkez Kurulu e.V. kendilerine bağlı olan cami cemaatlerine Eyaletlerin, Ulusal Uyum Programı’na uyum sağlama politikasına dair katkıları üzerinde henüz çalışılmaktadır. Yerel yönetim organizasyonları ve üyeleri bu konuda henüz yoğun görüşmeler aşamasındadırlar ve katkılarını bundan sonraki süreçte sunacaklardır. Sivil toplum kurum ve örgütlerinin önlem ve özyükümlülükleri ■ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi 2006 yılında başlatılan, erişimi kolay kadın kurslarının göçmen kadın örgütleri tarafından da düzenlenebilmesi yönündeki açılımı sürdürecektir. Zamanlama: 2007’nin 3.çeyreğinde başlayacak ayaktan ve yatılı tedavilerde kültürlerarası yetkinliği ‹çeşitlilik yönetimi› bazında teşvik etmek, ➤ kültürel hassasiyeti olan bakım ve yaşlılara yönelik yardımlar alanında meslek ve meslek içi eğitimi ilerletmek ve kültüre özel olanakları desteklemek, ➤ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi proje teşviki çerçevesinde bugüne kadar olduğu gibi, yaşlılara yardım alanıyla işbirliğine ve ağ kurulmasına dair projeleri teşvik edecek ve bununla beraber kadınlara özel arzları dikkate alacaktır. Zamanlama: 2007’nin 3.çeyreğinde başlayacak ■ Almanya’da yaşayan nüfusun tüm kesimlerini kapsayan nitelikli sağlık raporlarının yapılması konusunda itici güç olmak. AWO (Türk-Danış) Federal Teşkilatı ve Eşit Katılımlı Hayır Kurumları Birliği/Uluslararası Gençlik Çalışması Derneği VİJ/Uluslararası Birlik İB tarafından, kadın kurs yöneticileri ve kadın kurs asistanları için «Yabancı Kadınların Uyumu için Seminer Programları – Kadın Kursları» çerçevesinde ortak, kuruluşlar üstü bir ileri eğitim olanağı geliştirilmekte ve denenmektedir. Olanaklar, finansmanı sağlayandan bağımsız olarak, program kapsamında çalışan herkesin faydalanabileceği, bölgesel günlük etkinliklerden oluşmaktadır. Zamanlama: 2007 Türk-Alman Sağlık Vakfı tüm kurum ve kuruluşları, göçmen hassasiyeti içeren çalışmalarında, istişa- başörtülü Müslüman kadınların durumu ➤ daha yaşlı göçmenlerin durumu ➤ cinsellik ve sağlık tedbirleri a) Almanya Federal Cumhuriyeti’nde yasal çerçeve ve mevcut danışmanlık –destek olanakları, bu konularla ilgili etkinlikler hakkında bilgiler (sunumlar, tartışma grupları), Koruyucu sağlık programları (Bilgilendirme, cinsel bilgilendirme, çocuk ve kadın sağlığı) geliştirmek ve güçlendirmek, ➤ ➤ konularında, iki dilli bilgilendirici broşürler/bilgilendirici e-postalar hazırlayacaktır. Bu bağlamda iki alan işlenecektir: Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi’nin koordine ettiği «Göç ve Kamu Sağlığı» adlı çalışma grubu başarılı çalışmasını sürdürmektedir ve göçmen kadınların durumunu özellikle dikkate alarak şu yükümlülükleri üstlenmektedir: ➤ Göç ve Mülteciler Federal Dairesi sağlık ve cinsel bilgilendirme konulu proje teşviki çerçevesinde, kadınlara özgü programları daha çok dikkate alacaktır. Göç ve Mülteciler Federal Dairesi «Göçmen Kadınların Başarı Biyografileri» adlı projeyi gerçekleştirmektedir. Hedef, başarılı uyumu teşvik edici faktörleri tespit etmektir. Bunun için Göç ve Mülteciler Federal Dairesi’nin göçmen grupları temsilen seçilenlerle yaptığı anket verileri analiz edilerek, göçmen kadınların başarı öyküleri tespit rede, planlama ve projelerin icraatında uzmanca ve imkanları dahilinde mümkün olan en iyi şekilde destekleyecektir. Eyaletler ve yerel yönetimlerin (veya eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında olan) önlemleri ve özyükümlülükleri ■ ■ 4.4. b) dinin konuyla ilgili görüşleri (zorla evlendirme yasağı, evlilikte eşlerin ortaklık anlayışına göre yaklaşımının talep edilmesi, haksızlığa uğrasak da buna kendimiz haksızlık yapmadan sabır göstermek, yaşlı insanlara olan tutumumuz, kendi sağlığımıza bağlamında Allah’a karşı sorumluluk). Bu konuların Cuma vaazları sırasında işlenmesi önerilmektedir. ■ Almanya Müslümanları Merkez Kurulu e.V. kendilerine bağlı olan cami cemaatlerine önemli sosyopolitik konular hakkında iki dilli bilgilendirici broşürler/bilgilendirici e- postalar hazırlayacaktır (göçmenler üzerine yapılan bilimsel araştırmaların neticeleri ve toplumda mevcut basmakalıp fikirlerle nasıl mücadele edilebileceği üzerine- örneğin şahsi temaslar, cami projeleri,siyasi angajman vb. üzerinden). ■ Almanya Müslümanları Merkez Kurulu e.V. federal hükümetin girişiminde gerçekleşen ve basmakalıp fikirlerin ve ön yargıların giderilmesine hizmet eden projelerde aktif olarak çalışmaktadır (örneğin bir imaj kampanyasında). Neticeler üye cemaatlere aktarılacaktır. ■ Serbest Hayır Kurumlarının Federal Çalışma Grubu Üye Birlikleri e.V. – BAGFW 99 4.4. ➤ ➤ olanaklarında, bakıcı eşlikli konut imkanlarında, buluşma merkezlerinde ve yaşlılara yönelik açık hizmetlerinde daha çok geliştirecekler ve bu bağlamda, özellikle göçmen kadınların gereksinimlerini dikkate alacaklarını taahhüt etmektedirler. Çalışmalara göç hizmetleri ve göçmenlerin kendi örgütlerinin de dahil edilmesi amaçlanmaktadır. kültürlerarası açılım sürecini merkezlerinde ve hizmetlerinde uygulamaya geçireceklerini taahhüt etmektedirler. Bunu örgüt içi gelişimlerinde ve personel politikalarında göz önünde tutmaktadırlar ve bu süreci ileri eğitim yolu ile desteklemektedirler. Bu bağlamda hedefleri, göçmen kadınlar için örneğin sağlık hizmetlerindeki ulaşım engellerini ortadan kaldırılması -özellikle koruyucu tıp alanında- ve sunulacak programların geliştirilmesinde göçmen kadınlara özgü gereksinimlerin daha fazla göz önünde bulundurulmasıdır. ➤ göçmen örgütleri ile daha güçlü bir işbirliği doğrultusunda çalışmaktadırlar. Bu, göçmen kadınların mevcut danışma olanakları üzerine daha iyi bilgi sahibi olmalarını ve erişim engellerinin kalkmasını, hatta bu olanakların göçmen kadınların ihtiyaç ve ilgi alanlarına daha uygun hale getirilmelerini sağlayabilir. ➤ ➤ ➤ ➤ 100 göçmen kadınlar için erişimi kolay olanakların yoğunlaştırılması için gayret göstermektedirler. Buna, federal destekli kadın kurslarının yanı sıra, tek tek, yerinde gerçekleştirilen ve tek tek göçmen kadına göre biçilmiş programlar da dahildir. Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum Görevlisi ve yaşlılara yönelik diğer hayır kurumları (KDA-Almanya Yaşlılara Yönelik Yardımlar Kuratoryumu) ve göç alanında çalışan diğer örgütlerle birlikte, yaşlılara yönelik yardım hizmetlerinde kültürel hassasiyet oluşumuna dair memorandumu hazırlamış ve öz yükümlülük olarak imzalamışlardır. BAGW üye birlikleri bu memorandumu yaşlılara yönelik yardım hizmetlerinde ve kuruluşlarında ve konuyla ilgili kamuoyunda tanıtmayı sürdüreceklerini ve yaşlılara bakım hizmetlerinde, yaşlılara yönelik sosyal çalışmalarda ve yaşlı göçmenlerin bakımında çalışma temeli olarak daha fazla gözeteceklerini taahhüt etmektedirler. yaşlılara yönelik bakım ve çalışmalarla ilgili hizmetlerin ve kuruluşların ve göç hizmetlerinin maliyetini karşılamaktadırlar. BAGW üye birlikleri kültürlerarası açılımı seyyar ve sabit hizmetlerinde ve mekanlarında, danışmanlık ■ bakıcılık meslekleri için meslek, ileri ve meslek içi eğitimi ile yaşlılara yönelik bakım okullarının maliyetini karşılarlar. Kültürlerarası açılım sürecinde, kültürlerarası eylem yetkinliği olan göçmen kökenli ve nitelikli eleman talebini karşılamak için BAGW üye birlikleri, bakıcı mesleklerine özellikle genç göçmenlerin kazanılmalarını ve meslek eğitimi, ileri eğitim ve meslek içi eğitim olanaklarının hedef kitleye uygun şekillendirilmesini sağlayacaklardır. kadın göçmenlerin uyum sürecine olan katkılarının daha güçlü hissedilmeleri için daha fazla çaba sarf edeceklerdir. Halkla ilişkiler çalışmaları çerçevesinde kadın göçmenlerin başarılarının ve potansiyellerinin, kamuoyunda da olmak, üzere daha layık bir şekilde takdir edilmelerine katkı sağlayacaklardır. Maisha e.V. Almanya’da Afrikalı Kadınlar Derneği e.V. Almanya genelinde, jenital organların kesilmesi konusunda aydınlatıcı ve önleyici çalışmalarda bulunmaktadır. Jenital organların kesilmesi tehdidi altında bulunan ya da buna maruz kalan göçmen kadınlar için Almanya genelinde danışmanlık, sağlık yönlendirmesi, sağlık mevzuatı ve önlemlerine dair bilgilendirme hizmetleri vermek için, bir seyyar sağlık hizmeti planlanmıştır. Seyyar danışmanlık ve aydınlatma hizmetleri işbirliği içinde olduğu sağlık daireleri, Almanya’daki Afrikalı insanlar Federal Birliği, diğer Afrikalı sivil toplum örgütleri ve danışmanlıkları ile gençlik daireleri, okullar, spor birlikleri, yerel yönetimler, eyaletler ve federal yönetimle birlikte, Almanya’daki siyah Afrikalı toplumu için sağlığa yönelik, ama aynı zamanda mağdurların hakları ve yükümlülükleri üzerine de danışmanlık ve enformasyon olanağı sunacaktır. Zamanlama: 2007–2009 Maliyet: 200.000 Euro 4.4. Genel Yönetim: Federal Adalet Bakanlığı Brigitte Zypries, MdB Federal Adalet Bakanı Alt Çalışma Grubu-1 Üyeleri Yönetim: Federal Adalet Bakanlığı Christiane Abel Berlin Senatosu Adalet İdaresi – JuMiKo* (*:Eyalet Adalet Bakanları Konferansı) Nele Allenberg Federal Almanya’da ve AB’de EKD Kurulu’nun Vekili Veronika Arendt-Rojahn Alman Avukatlar Birliği Seyran Ates Hukukçu, Yazar Anja Bell Hessen Adalet Bakanlığı– JuMiKo Dr. Heiner Bielefeldt Almanya İnsan Hakları Kurumu Eva-Maria Bordt Kadınlar Evi Koordinasyonu e. V. Katharina Breitkreutz Federal İçişleri Bakanlığı Sidar Demirdögen Almanya’daki Göçmenler Federal Birliği e. V. Sabine Drees Alman Şehirler Birliği Dagmar Freudenberg Alman Kadın Hukukçular Birliği Sonka Gerdes Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Karin Goldmann Alman Yargıçlar Birliği Angelika Graf, Federal Milletvekili Almanya Federal Meclisi Milletvekili Ute Granold, Federal Milletvekili Almanya Federal Meclisi Milletvekili Andreas Hauk Brandenburg Eyaleti Çalışma, Sosyal İşler, Sağlık ve Aile Bakanlığı Birgit Hufeld Federal Adalet Bakanlığı Dr. Angela Icken Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Vera Jungewelter Federal Adalet Bakanlığı Regina Kalthegener Terre des Femmes/Avukat Ursula Krickl Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Hamideh Mohagheghi Müslüman Kadınlar Ağı HUDA Behshid Najafi Agisra e.V. Köln, Göçmen ve Mülteci Kadınlara Yönelik Danışma Merkezi Rafet Öztürk DITIB Diyanet İşleri Başkanlığı Türk-İslam Birliği e. V. Cornelia Pust Göç ve Mülteciler Federal Dairesi Renate Heike Rampf Almanya Lezbiyenler ve Eşcinseller Birliği (LSVD) Dr. Klaus Ritgen Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Sybille Röseler Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Regine Rosner IN VIA – Alman Birliği Bosiljka Schedlich Güneydoğu Avrupa Kültürü e. V. Prof. Dr. Angelika Schmidt-Koddenberg Kuzey-Ren Vestfalya Katolik Meslek Yüksek Okulu Riem Spielhaus Almanya İslam Akademisi Cornelia Spohn İki Uluslu Aileler ve Partnerler Birliği, iaf e.V. Corinna Ter-Nedden Papatya Erika Theißen Müslüman Kadınlar Buluşma ve İleri Eğitim Merkezi e.V. Eren Ünsal Berlin-Brandenburg Türk Toplumu (TBB) ve Almanya Türk Toplumu (TGD) Dr. Irene Vorholz Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Julia von Seltmann Federal Almanya Avukatlar Barosu 101 4.4. 4.4. Alt Çalışma Grubu-2 Üyeleri Yönetim: Aile,Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı 102 Celal Altun Berlin Türk Cemaati Genel Sekreteri e. V. Maristella Angioni Köln Şehri Caritas Birliğine Bağlı Stolzestraße Uluslararası Merkezi Hayrettin Aydin Almanya İslam Akademisi e. V. Dragica Baric-Büdel Arbeiterwohlfahrt Federal Birliği Stéphanie Berrut pro familia Bonn Danışma Merkezi Stephan Blümel Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi Tatjana Böhm Brandenburg Eyaleti Çalışma, Sosyal İşler, Sağlık ve Aile Bakanlığı Gabriele Boos-Niazy Almanya Müslümanları Merkez Kurulu e. V. Gisela Chudziak Eyalet Eşitlik ve Kadın Bakanları ve Senatörleri Konferansı Angelika Diggins-Rösner Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Sabine Drees Almanya Şehirler Birliği Rosa Emich Alman Rusları Derneği Dr. Justina Engelbrecht Federal Tabibler Odası, Alman Tabibler Odaları Çalışma Birliği Anke Erath Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi Christel Griepenburg Uluslararası Birlik Dr. Sonja Haug Göç ve Mülteciler Federal Dairesi Dr. Angela Icken Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Vera Jungewelter Federal Adalet Bakanlığı Prof. Dr. Yasemin Karakaşoğlu Bremen Üniversitesi, Kültürlerarası Eğitim Kürsüsü, Fakülte 12 Dr. Haydar Karatepe Türk-Alman Sağlık Vakfı Heinz Knoche Alman Kızıl Haçı – Genel Sekreterlik; «Göç ve Uyum» Grubu Başkanı Ursula Krickl Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Harald Löhlein Almanya Eşit Katılımlı Hayır Kurumları Birliği e. V. Aras Marouf Saarland Eyaleti İçişleri, Aile, Kadın ve Spor Bakanlığı Elke Metz Federal Sağlık Bakanlığı Sigrid Pettrup BKK Federal Birliği Dr. Susanne Plück Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Brunhilde Raiser Alman Kadınlar Kurulu Dr. Klaus Ritgen Almanya Eyalet İlçe Kurulları Birliği Sybille Röseler Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum Görevlisi Danışmanı Ulrike Szegeda Federal İçişleri Bakanlığı Dr. Irene Vorholz Almanya Eyalet İlçe Kurulları Birliği Virginia Wangare-Greiner Maisha e. V. Almanya, Afrikalı Kadınların Özyardımlaşma Grubu 103 Konu Alanı 5: 4.5. «Uyumu Yerinde Desteklemek» Ön notlar «Uyumu Yerinde Desteklemek» konu alanının merkezinde, göçmen ve yerli halkın bir arada yaşamasının sosyal mekansal boyutu ve yerel uyum politikasının örgütlenmesi sorunları bulunuyor. Göçün etkileri beldelerde ve mahallelerde en belirgin şekilde hissedilmektedir. Uyum süreçlerinin seyri ve başarısı için (iş ve eğitim faktörlerinin yanı sıra) doğrudan ikamet ve yaşam çevresinin, merkezi bir anlamı vardır. Göçmenlerin Almanya’daki mekansal dağılımı federal eyaletlere ve bölgelere göre ve elbette şehirlerde de, farklılık arz ediyor. Yabancı göçmenler Doğu ve Batı Almanya’ya eşit şekilde dağılmamışlardır: Yeni eyaletlerdeki (Berlin dahil) yabancıların oranı, yaklaşık yüzde beş seviyesinde, buna karşılık eski eyaletlerde yüzde on seviyesindedir. Bu orantısızlık devam ediyor: Yabancılar batıda metropoller, Ruhr bölgesi ve Rhein hattı, Rhein-Main-bölgesi ve Stuttgart büyük şehir alanı ve Münih sahasında yoğunlaşıyorlar; Batı Almanya’da yabancı oranı bu alan kategorisinde yüzde 12,3, Doğu Almanya’da ise yüzde 7,4. Batı Almanya’nın büyük şehirlerinde yabancılar, 1980’li yıllardan beri çoğunlukla şehir içi yerleşim yerlerinde yaşıyorlar. Yabancılar doğuda da şehir merkezlerinde yoğunlaşıyorlar. Ancak yabancı oranı ile ilgili rakamlar, haklarında resmi bir istatistik bulunmayan göçmen kökenli 104 vatandaşların oranını yansıtmıyorlar. Vatandaşlığa geçme, çifte vatandaşlık ve sonradan göç eden Alman kökenli göçmenler ile ilgili rakamlar diğer veri kaynaklarından hesaplanacak olursa, göçmen kökenli insanların oranı yaklaşık yüzde 20’ye veya 15 milyona yükseliyor (Mikrozensus 2005). Eski eyaletlerin büyük şehirlerinde nüfus oranı, kısmen yüzde 30’a ulaşıyor. Semtler olarak ele alındığında belirgin bir şekilde daha yüksek, örneğin Berlin Soldiner Straße yerleşim yerinde yüzde 41,5 ve Duisburg-Marxloh yerleşim yerinde yüzde 50’nin üzerinde. Göçmen oranı, çocuklar ve gençler arasında daha da yüksek: Stuttgart’ta yedi okul bölgesinde, üç ila altı yaş arası çocukların oranı yüzde 66,7 ile 84,1 seviyesinde; sonuç olarak bu bölgelerde, bütün birinci sınıfa gidenlerin üçte ikisinden fazlası, göçmen çocukları olacak. Bazı okullarda, örneğin Berlin-Neukölln’de daha şimdiden, öğrencilerin yüzde 80’inden fazlası, Alman kökenli değil. Kırsal alanda da yüksek göçmen oranlı kasabalar, beldeler ve hatta köyler bulunuyor. Özellikle sonradan gelen Alman kökenli göçmenler (üç milyondan fazla oldukça büyük bir göçmen grubu) kırsal bölgelere yerleştiler. Osnabrück kenar mahallesi olarak Belm Beldesi buna bir örnektir. Orada 1990 ile 1995 yılları arasında nüfus sayısı, göç sebebiyle 11.150’den 14.359’e, belirgin bir şekilde arttı. Göçmen oranı yüzde 20’nin üzerinde, Belm’in büyük mesken tesislerinde ise yüzde 70’in üzerinde. 105 4.5. Alman kökenli sonradan gelen göçmenler, her ne kadar birçoğu (diğer göçmenler gibi) dil ve kültür itibariyle yeni vatanlarına pek fazla yakın değilseler de, Alman oldukları için istatistiklerde ayrı olarak gösterilmiyorlar. savunma hali davranışı, genellikle göçmenlerin az olduğu ve bu sebeple çok az ilişkinin bulunduğu yerlerde daha fazla. Tam aksine, çeşitli halk gruplarıyla birliktelik tecrübesinin bulunduğu yerlerde ise, uyuma hazır olma durumu yükseliyor. Uyumun başarıya ulaşıp ulaşmayacağı, göçmen ve yerli nüfusun birlikte yaşamasında sorunların çıkıp çıkmayacağı birçok faktöre bağlı. Burada öznel yaklaşımlar da rol oynamaktadır: «Yabancılara» karşı Çalışma grubu bu arka plandan yola çıkarak aşağıdaki konu ağırlık noktalarını ele aldı ve öneriler/önlemler için belirlenen hedefler/özyükümlülükler/denetleme görevleri önerilerinde bulundular. projeler mevcut genel hizmet yapılarına aktarılmalıdır («nitelikli genel hizmetler»). ■ ■ 1. Konu Ağırlık Noktası 1: Yerel Toplu Tasarımlar 1.1. Durum tespiti Göç ve neticeleri, özellikle belediyeler ve yerleşim yerlerinde etkilerini gösteriyorlar. Uyum başarıları ve tabiî ki sorunlar da, en belirgin şekilde buralarda hissediliyor. Yerel düzeyde sosyal dayanışma için göçmenlerin uyumu, merkezi bir anlama sahiptir. Federal ve eyalet hükümetlerinin siyasi kararları ve yasal düzenlemeler, yerel politikanın çerçevesini oluşturuyorlar. Bu kararlar elbette, erkek ve kadın göçmenlerin yaşamlarını ve uyum başarılarını etkiliyorlar. Zaten birçok şehir, ilçe ve belde, göçmenlerin uyumu konusundaki görevlerine büyük bir angajmanla yaklaşmaktadır. Uyum çalışması, özellikle göçmenleri farklı potansiyelleriyle bir kazanç ve toplumun geneli için bir şans olarak gören yerel yönetimlerde, başarıya ulaşıyor. Özellikle demografik değişim ve iyi eğitimli kalifiye eleman eksikliği sebebiyle, göçmen kökenli genç insanların potansiyellerinin teşvik edilmesi, geliştirilmesi ve bundan yararlanılması konusunda, başarıya ulaşmak zorunludur. Başarıya ulaşmış uyum, ekonomik unsur olarak da vazgeçilmezdir. Göçmenlerin uyumu geçmiş yıllarda, özellikle iş piyasası politikası, sosyal politika ve asayiş politikası olmak üzere, öncelikle her bir politika alanının ayrı ağırlık noktası iken; geçen süre zarfında artık alanlar üstü toplu tasarımların gerekliliği fark edilmektedir. Demografik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin karşılıklı etkileşimi, yerel yönetim düzeyinde de yetki sınırları üstü bir demet tedbiri içeren, bütünsel stratejiler gerektiriyor. Bununla birlikte, sosyal barış ve yurttaşlık anlayışına sahip birlikte yaşam, büyük ölçüde geniş çaplı bir yerel politik konsensus oluşumuna ve tüm toplum katmanlarının, ortak kararlarda ve mutabık kalınan eylem stratejilerinin uygulanmasında, kendilerine tanınan katılım fırsatlarına bağlıdır. Örneğin, kırsal alandaki veya kentsel yoğun yerleşim bölgelerindeki göçmenlerin uyumu ile ilgili farklı 106 talepler, yerel düzeyde farklı tepki şekilleri gerektiriyorlar. Yerel toplu tasarımlar sadece büyük şehirler için anlamlı ve gerekli olmakla kalmıyor; aynı zamanda, göçmen oranı yüksek küçük beldeler için de anlamlı ve gerekliler. 1.2. Hedef belirleme ■ ■ ■ ■ ■ «Herkesle ve herkes için uyum»: Uyum, bir toplu yerel mesele olmalıdır ve bütün belediye faaliyet alanlarını ve aktörlerini içine alıp, birbirleri arasında ağlar kuran ortak toplu tasarım olarak geliştirilmelidir. Bunun ön şartı, yönetimde ve siyasi karar kurullarında yerel politik, temel bir uzlaşının sağlanmasıdır. Uyum tasarımları ve uyum stratejileri, göç ederek gelen insanların sosyal, ekonomik ve toplumsal yaşama eşit haklarla katılımını mümkün kılmalıdır ve fırsat eşitliği çabasıyla (kültürel çeşitliliğin kabulü ve teşviki şartıyla) sosyal dayanışmayı güçlendirmelidir («herkes eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir»). Bunun için her iki tarafın (hem göç eden hem de göç alan toplum tarafında) açık olması ve yakınlık göstermesi gerekmektedir. «Konular üstü görev olarak uyum»: Uyumla ilgili görevler alanlar üstüdür ve bu sebeple de tek tek birimlere veya görevlilere bırakılamaz. Bu görevlerin özellikle eğitim ve dil, sosyal altyapı, istihdam, katılım ve danışmanlık alanları olmak üzere, bütün önemli eylem alanlarında hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte bütün önlemler, projeler, teşvikler ve katılımlar kadın ve erkek eşitliğine uygun olmak zorundadırlar. «Şef meselesi olarak uyum»: Uyum görevleri, konular üstü bir görev olarak en üst yönetim düzeyinde yer almalıdır ve yetki alanları üstü koordinasyon sağlanmalıdır. Uyum önlemleri sürdürülebilir ve kalıcı olmak zorundadırlar. Kısa vadeli «saman alevi projelerinden» kaçınılmalıdır. Önlemlere dair olanakların geniş çerçeveye yayılması gerekmektedir; başarılı Yönetimin ve kurumların kültürlerarası açılımıyla (göçmenlerin işe alımı ve herkes için kültürlerarası ileri eğitim) ve erişim engellerinin kaldırılmasıyla, halkın bütün kesimleri uygun şekilde temsil edilmeli ve kendi meselelerini kabul ettirebilmeleri için yetkin destek görmelidirler. ■ Yerel politika ile meşru kılınan toplu tasarımlar (yerel koşullara ve sosyal mekan taleplerine bağlı olarak) kısa, orta ve uzun vadeli hedef belirlemeleri ve uygun kaynak donanımıyla, hayata geçirmek için bir strateji tasarısı içeriyorlar. Uyuma yönelik önlemler bütün önemli eylem alanlarında yürütülüyorlar. ■ Uyum tasarımları, bir durum analizini/durum tespitini, uyum hedeflerinin ve ana hatların belirlenmesini ve tanımlanmasını, bunun için gerekli araçları ve başarı kontrolüne yönelik önlemleri içermelidir. Yerel uyum tasarımlarının hazırlanması yerinde koordine edilen bir durum tespitine hizmet etmelidir ve böylece ilgili uyum politikasının durumu hakkında bir genel izlenimi mümkün kılmalıdır. Tasarımlar, stratejiler ve önlemler yerel koşulları gözetmektedirler. ■ Yurttaşlık angajmanı göçmenlerin uyumu için büyük bir anlam taşımaktadır ve göçmenler ile yerli nüfusun temsilcilerinin, önlemlerin ve uyum tasarımlarının uygulanmasına daha yoğun katılımını sağlama hedefiyle desteklenmektedir. ■ Bütün önemli aktörler (yönetim, politika, göçmenler v.s.) yerel ağ kurma çalışmasına dahil edilirler; ağlar örneğin, kurumların başvuru merkezleri, danışma yerleri, uyum konferansları vasıtasıyla kurulmaktadırlar. ■ Göçmen oranının artırılması, yönetimin kültürlerarası yetkinliğini güçlendirir. Aynı zamanda yerel politika ve idare, işveren olarak göçmenlerin iş piyasasına uyumunu doğrudan desteklemekte ve yerel ekonomiye bu konuda bir işaret vererek göçmenlerin uyuma hazır olmaları için olumlu bir sinyal vermektedirler. ■ Personelin kültürlerarası eğitiminin geliştirilmesiyle göçmenler için idarede ve hizmetlerden yararlanmada ve sunulan olanaklarda engeller ortadan kaldırılır. Hedefe ulaşmanın denetiminde bir başarı kontrolü gereklidir (bakınız: Konu Ağırlıklı Noktası 5). 1.3. Önlemler (planlanmış ve onaylanmış)/ Özyükümlülükler/Denetleme Görevleri Önerileri Federal hükümet (ya da devletin düzenleme yetkisi altında) ■ Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı’nın deneyimsel mesken ve imar çalışmaları çerçevesinde, yerel uyum tasarımlarına dair model projeler yürütülmelidir. ■ Yenilikçi, model ve ivme kazandırıcı projelerin sürdürülebilirlik temeline uygun teşviki (hedef grubu ve sorun eksenli). Eyaletler ve yerel yönetimler (ya da eyalet ve belediyelerin düzenleme yetkisi altında) ■ Eyaletler, düzenleme yetkileri olan alanlarda, göçmenlerin uyumu için öncü modeller belirlemektedirler. Yenilikçi, model ve ivme kazandırıcı projeleri teşvik ederken hedefleri, organizasyon gelişim süreçlerine destek sağlayarak yeni göç alımına ve burada yaşayan göçmenlerin uyumuna yönelik yerel yönetim olanaklarını, yapılarını ve süreçlerini belediyelerde ve belediyeler aracılığıyla iyileştirmek, bunları yenilikçi gelişmelerle sürdürülebilir bir şekilde daha verimli ve etkin hale getirmektir. 4.5. Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ile özel sektör ■ ■ Yerel politika ve yönetimi (göçmenlerin ve yerli nüfusun dahil edildiği katılımcı bir süreçte) bütün önemli aktörlerin katılımı ile, uyum politikası için bir öncü model ile kapsamlı bir hedef kataloğu geliştiriyor ve belediye meclisinin bu konuda karar vermesini sağlıyor. Böylece açık bir siyasi bağlayıcılık ve sorumluluk sağlıyorlar. Uyum konusu, toplu ve bölümler üstü bir yerel yönetim görevi olarak, bizzat siyasi kurulların ve idarenin de katkısıyla, yerel politika esasları arasına yerleştirilmektedir (göçmen temsilciliklerinin de dahil edilmesiyle belediye ve yerel idarenin tavır belirlemesi); koordinasyonun merkezi bir yer üzerinden yapılması sağlanacaktır. ■ Yerel halkın göçmenlere özel sorunlar konusunda duyarlılık kazanma ve kültürel çeşitliliği kabul etmeye hazır olmaları. ■ Özel sektörün, göçmen örgütlerinin, dini cemaatlerin, derneklerin, hayır kurumlarının, göçmenlerin ve yerli halkın uyum tasarımlarının ve uyum önlemlerinin uygulanmasına katılımı. ■ Girişimler, dernekler, birlikler ve diğer kurumlar artan bir şekilde erkek ve kadın göçmenleri işe alıyorlar ve personellerini kültürlerarası eğitmek suretiyle hizmetlerini ve sundukları olanakları kalifiye hale getiriyorlar. 107 4.5. çeşitliliği zenginlik olarak aktarmaya etkin katkı sağlamaktadırlar. Serbest Hayır Kurumları Birliklerinin Federal Çalışma Grubu (BAGFW), bu rapor üzerindeki çalışmalar tamamlandıktan sonra diğerlerinin yanısıra aşağıda sıralı öz yükümlülükleri bildirmiştir: ➤ ➤ ➤ ➤ BAGFW üye birlikleri, çeşitli aktörlerin daha güçlü yerinde işbirliği ve ağ oluşturmalarına, ağlar, yuvarlak masalar ve yerel kurullar çerçevesinde koordinasyon ve katkı sağlayarak etkin katılımda bulunmaktadırlar. BAGFW üye birlikleri, kendi bünyelerindeki kuruluşların ve hizmetlerin kültürlerarası açılımı ile programlarını tutarlı bir şekilde göçmenlerin ihtiyaçlarına göre yönlendirmeye çalışmaktadırlar. BAGFW üye birlikleri kamuya yönelik yaklaşım ve önlemleriyle uyumu yerinde destekliyorlar. BAGFW üye birlikleri yerel idareye ve diğer kurumlara ve örgütlere kültürlerarası açılım süreçlerinin yapılandırılmasında edindikleri tecrübeleri sunmaktadırlar. BAGFW üye birlikleri yerel uyum tasarımlarında aktif işbirliği taahhütünde bulunarak yerel uyum örneklerinin geliştirilmesine aktif olarak katılmaktadırlar. Uyum önlemlerinin sürdürülebilirliği özellikle, teşvik edilen uyum projelerinin kurumsallaşması ve süreklilik kazanması ile garantiye alınmaktadır; projelerde güvenilirliklerini ispatlamış olan önlemler olağan yapılara aktarılırlar. Çeşitli düzeylerden gelen katılımcılar arasında dikey ağların ve bağlantıların kurulması amaçlanmalıdır. ■ ■ ■ BAGFW üye birlikleri kamuyu göçmenlere özgü sorunlar konusunda duyarlı kılma ve kültürel 2. Konu Ağırlık Noktası 2: Mahallelerde Yerleşim ve Yerleşim Çevresi 2.1. Durum tespiti Uyum sürecinde yerleşim çevresinin merkezi işlevi vardır. Göçmenler ve yerli sakinler için yaşamlarının merkezini oluşturur ve önemli bir temas kurma alanıdır. Özellikle çocuklar ve gençler ve çalışmayan yetişkinler zamanlarının büyük bir kısmını oturdukları muhitte geçiriyorlar. Bu sebepten ötürü yerleşim çevresinin ve kamu alanının yapılandırılması ile resmi ve özel altyapı olanakları, sosyal birlikte yaşamın ve yerinde uyum şansının önemli çerçeve koşullarıdır. Semt ve yerleşim yeri gelişiminde sosyal ve etnik olarak karma yerleşim yerlerinin oluşturulması ve korunması örnek alınır. Ancak şehir ve belediyelerin gerçekliğinde birçok yerde değişim yolunda sınırlı olarak etkilenecek, sosyal alan ayrışımı da vardır; dolayısıyla «ayrışıma rağmen uyum» gerçekleşmelidir. Sosyal alanda ayrışım etnik ve sosyal faktörlerden kaynaklanmaktadır. Böylece düşük gelirli göçmenler belirli yerleşim yerlerinde bulunan, bedeli düşük meskenlerde (örneğin şehir merkezlerinde eski yapılardan oluşan bölgelerde ve 1960’lı ve 1970’lı yılların fazlasıyla kalabalık, büyük yerleşim bölgelerinde) yoğunlaşmaktadırlar. Aynı zamanda göçmenlerin bir kısmında, uzun zamandır orada yaşayan göçmenlerin mevcut ağlarından ve yardımlarından yararlanabilmek için, alışık olduğu etnik 108 ➤ bir çevrede yaşama isteği bulunmaktadır. Bu gönüllü ayrışım, uyum sürecinin başlangıcını kolaylaştırabilir ve çeşitli kültürler ve yaşam şekilleri arasındaki çatışmaları engelleyebilir. Şayet göç alan topluma karşı paralel yapıların gelişimine ve gelinen ülke kaynaklı (örneğin kadınların ve kızların rolü itibariyle) davranış şekillerinin sağlamlaşmasına yol açan ve böylece uyumu zorlaştıran tecrit etme eğilimleri varsa, bunun reddedilmesi gerekmektedir. İşsizlik, düşük gelir, düşük eğitim durumu -örneğin gençlerin okul ve eğitim diplomasının olmaması- ve dolayısıyla bir çok semt sakininin iş piyasasında pek şansının olmaması gibi sosyo-ekonomik dezavantajların çeşitli kesimlerin birlikte yaşamasından doğan sorunlarla iç içe geçtiği semtlerde, özellikle harekete geçilmesi gerekmektedir. Toplumsal ve ekonomik yapısal değişimi mesken ve dükkanların boş kalması, yapılardaki eksiklikler ve vandalizm sorunları izliyor. Daha iyi konumda olanlar ve uyum sağlamış sakinlerin taşınıp gitmesiyle kalan sakinler için olumsuz gelişme eğilimleri daha da artıyor. Yerleşim çevresinin kötü bir görünüm arz etmesi içe ve dışa yönelik olumsuz bir imaja yol açıyor. Bu durum, sakinlerin yerleşim ve yaşam çevreleriyle özdeşleşmelerini ve kişisel sorumluluk geliştirmelerini ve dolayısı ile yerinde uyumu zorlaştırıyor. 2.2. Hedef Belirleme ■ Göçmenlerin uyumu, kentsel ve semtlerle ilgili gelişim tasarımlarının hazırlanmasında, genişletil- ■ ■ ■ 4.5. mesinde ve uygulanışında büyük bir öneme sahip olmak zorundadır. 2.3. Önlemler (planlanmış ve onaylanmış)/ Özyükümlülükler/Denetim Görevleri Entegre edilmiş alanlar üstü eylem tasarımları, bütün aktörlerin birlikte çalışmalarını gerektirmektedir. Belediye ve oturulan muhit ile özdeşleşmeyi ve sorumluluk üstlenilmesini sağlamak için, göçmenlerin kentsel gelişim ve değişim sürecine katılımlarının daha yoğun hale getirilmesi gerekmektedir. Federal hükümetin (ya da federal devletin düzenleme yetkisi altında): Mahalle sakinleri arasında sosyal ve etnik bir karışımın olması şeklindeki öncü model savunulmalıdır; nüfusun farklı kesimleri arasında içine kapanmak ve yoksul nüfusun ve göçmenlerin belli sosyal mekanlarda yoğunlaşmasına karşı mücadele edilmelidir. Mevcut binalarında ve altyapı donanımlarında eksikleri olan dezavantajlı yerleşim yerleri, ikamet ve yerleşim çevresi koşullarının iyileştirilmesi için hedefe yönelik önlemlerle sağlamlaştırılmalı ve daha cazip hale getirilmelidir. Bu, sosyo ekonomik açıdan daha iyi durumda olan sakinlerin aynı mahallede kalmasını sağlamak ve diğer semtlerin sakinlerini mahalleye taşınmaya motive etmek açısından da gereklidir. Ama mahallelerin değer kazanması eski nüfusun mahalle dışına itilmesine yol açmamalıdır. İnsanın kendisini oturduğu mahallede güvende hissetmesi birlikte yaşamanın önemli bir faktörüdür. Bunun zedelenmesi, mahalle sakinlerinde «yabancılara» yansıtılan ve uyumu engelleyici etkisi olan korkular uyandırabilir. Bu sebeple mahalledeki güvenliğin yükseltilmesi ve sakinlerin güvenlik hissinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Uyum tüm vatandaşların eşit pay sahibi olmasını gerektirmektedir. Mahalle gelişiminde etkin önlemlerin alınmasının ve bunlara süreklilik kazandırmanın ön şartı, tarafların mahalledeki maddi ve insan potansiyelini ortak hedefler doğrultusunda etkinleştirmek ve bir araya getirmek üzere birlikte çalışmalarıdır. Önlemler mahalle sakinlerinin katılımıyla ve onların ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmalı ve hayata geçirilmelidirler. Komşuluk ilişkileri, toplumsal aktiviteler ve girişimler, olumlu bir semt gelişimi ve sakinlerin topluluk hissinin temeli olarak sosyal ağların yaratılması ve kalıcı istikrara kavuşması için gerekli önkoşullardır. Göçmenlerden ve yerli nüfustan eşit derecede olmak üzere, komşuluk ilişkileri çerçevesinde bir beraberlik oluşturmaları ve yurttaşlık bilincine uygun angajmanı göstermeleri beklenir. ■ Önemli bir eylem aracı, Almanya genelinde yaklaşık 300 belediyede 450 mahallenin teşvik gördüğü «Özel gelişime ihtiyacı olan semtler – Sosyal Şehir» programıdır. Bütünsel eylem yaklaşımına uygun olarak başta konut, ekonomi, altyapı, iş piyasası, eğitim ve sosyal politikaları gelmek üzere, farklı siyaset alanlarından önlemler biraraya getirilerek yerel düzeyde bütünleştirilmektedirler. ■ Aktif bir mahalle yönetimi bu süreci koordine etmekte ve sürece eşlik etmektedir. Programa sağlanan federal finans yardımlarının devam etmesi ve şu anki seviyede süreklilik kazanması amaçlanmaktadır. Diğer alanlardaki politikalar ve diğer yetki alanlarına giren programlarla bütünlük sağlanılmasının, federal düzeyde de güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Eyalet ve yerel yönetimler (ya da eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında): ■ Semtlerin yerleşim, ekonomik ve yaşam alanları olarak bütünsel gelişimi için branşlar üstü eylem tasarımları, – göçmenlerin eşit katılımı dahilbütün aktörlerin birlikte etkin olmaları sayesinde oluşturulur ve hayata geçirilir. ■ Şehrin dezavantajlı mahallelerinde göçmenlerin uyumu için «Sosyal Şehir» programının eylem olanaklarından yararlanılır. Etkin ve etkinleştirici mahalle yönetimi uyum süreçlerini destekler. Federal ödenekleri tamamlamak üzere AB, eyaletler ve yerel yönetimlerin kaynaklarından faydalanılmaktadır. ■ Vatandaşların hepsine yönelik uygun konut temini için, yerel konut edinme tasarımları geliştirilmektedir. Bu temelde ve yerel yönetimler ile konut piyasasının işbirliğinde konut tahsisi yönlendirilebilir; bunun önkoşulu, yerel konut olanaklarının ve kullanım hakkı bulunan sosyal meskenlerin olmasıdır. Fakat, sosyal ve etnik karışıma yönelik konut tahsis stratejileri, etnik gruplara karşı ayrımcılığa yol açmamak zorundadır. ■ Mahallelerin yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik değer kazanımı şu önlemlerle sağlanabilir: ➤ İhtiyaca uygun (kaliteli ve ucuz) ikamet alanlarının yaratılması ve temin edilmesi, ➤ yapısal ve sosyal alt yapının iyileştirilmesi, 109 4.5. ➤ ➤ ➤ ➤ ➤ ■ oturulan muhitte bütün nesillere yönelik, boş zamanlarını değerlendirme ve komşuların buluşma ve iletişim kurma olanaklarını genişletmek için yeşil alanların ve serbest mekanların açılması göçmenlerin ortak aktiviteleriyle desteklemektedirler. Katkıları özellikle şunlardır: ➤ yerel yönetimler tarafından küçük bahçeler için alanların sunulması, ➤ çocuklar ve gençler için evlerine yakın oyun ve spor tesislerinin ve yaş ve cinsiyete uygun, kendileri tarafından şekillendirmeye uygun alanları da olan, boş zamanlarına geçirmeye elverişli tesislerin sunulması, ortak aktiviteler ve etkinlikler için mekanların öngörülmesi ve bu şekilde ek buluşma yerlerinin yaratılması; refakat ve danışmanlık olanağı sunan kültürlerarası buluşma yerleri çok işlevli toplantı ve buluşma yerleri olarak semtlerdeki merkezlerde, halk evlerinde veya okullarda eğitim ve boş zamanlarını değerlendirme olanakları olarak, -kuşaklar ötesi ve etnik kökenlerden bağımsız bir şekilde- tüm mahalle sakinlerinin kullanımına açık olmalıdır; bu arada tek tek gruplar için ayrı etkinlikler, örneğin kadınlar ve kızlar için özel kurs olanakları mümkün kılınmalıdır, ➤ ■ ■ ■ mahallede nitelikli eğitim ve boş zamanları değerlendirme olanakları için yeterli ve sürekli personel donanımı. Güvenlik ve güvenlik hissi yapı tedbirleriyle, örneğin ışıklandırmanın iyileştirilmesi ve görüş engellerinin giderilmesiyle ve özel, yarı özel ve kamuya açık mekanlarda bina sınırlandırmalarıyla yükseltilir; buna polisin, sokakta çalışan sosyal görevlilerin veya sosyal çalışanların mahalledeki daha belirgin varlığı ve yerel görüşme muhatapları olarak Önleyici Kurulların oluşturulması da («semt başvuru yeri») hizmet eder. Bu arada tek tek etnik grupların damgalanmasından kaçınılmalıdır. ■ Göçmenler siyasi kurullara (örneğin yerel meclisler) daha fazla alınmalıdırlar. ■ Yurttaşlık angajmanı ve gönüllü görevlere dair motivasyon güçlenmektedir, örneğin kamuoyunun takdiri yolu ile. ■ ■ ■ Mahallelerin iç ve dış imajının iyileştirilmesi için hedefe yönelik tanıtım çalışması yapılmaktadır. 110 Yerinde faaliyet gösteren birlikler (örneğin spor kulüpleri, küçük bahçe dernekleri, gönüllü itfaiye) mahallelerdeki birlikte yaşamı, yerli nüfusun ve ➤ Güvenliğin iyileştirilmesi ve mahalle sakinlerinin güvenlik hissinin güçlendirilmesi, örneğin konut hizmetlisi (Concierge)/kapıcı uygulaması, ➤ BAGFW üye birlikleri, hizmetleri ve kuruluşlarıyla fırsat eşitliği sağlamak ve yerinde dışlayan yapıların kaldırılması için çalışmaktadırlar. ➤ Sakinlerin, kooperatif hisseleri ve konut edinimi olanaklarının genişletilmesi yolu ile, konut kalitesine ve muhitlerine duydukları ilgiyi artırmak. Medya, birlikler, dernekler ve özel sektör hedefe yönelik halkla ilişkiler çalışmasıyla, (mahalle potansiyelini ortaya koymak, örneğin restoran veya sanat rehberlerinde) mahallenin iç ve dış imajının iyileştirilmesine katkı sağlamaktadırlar. ➤ BAGFW üye birlikleri, göç hizmetlerinin göçmenlerin ve kurumların kullanımına açık olduğunu onaylıyorlar. Birlikler, gerekli aracılık (mediasyon) görevlerini eşitlik kuralını esas alarak organize etmektedirler. ➤ BAGFW üye birlikleri, hizmetlerinin ve önlemlerinin sosyal mekanların arasında ağ kurularak sunulmasına çaba gösteriyorlar ve kültürlerarası açılımları çerçevesinde, göçmenlerin ihtiyaçlarına uygun olanaklar sunulmasını temin ediyorlar. Bu, birlikler tarafından yerinde yürütülen ve organize edilen bütün sosyal hizmetler yelpazesi için geçerlidir. ➤ BAGFW üye birlikleri sivil toplum yapılarının yerinde geliştirilmesine katılımlarını garanti ediyorlar. Bu esnada göçmenlerin ve göçmenler için yurttaşlık angajmanını daha yoğun destekleyeceklerdir. toplanma ve buluşma mekanlarının ve başka mekanların, örneğin eğitim ve boş zamanları değerlendirme olanakları için ve mahalle sakinlerinin etkinlikleri için sunulması, derneklerde ve mahallede ortak etkinliklerin düzenlenmesi. Bunun haricinde göçmen örgütleri ve dernekleri mahalli çalışmalarda, muhatap ve moderatör olarak önemli bir işlevi üstlenmektedirler. Aynısı kiliseler ve dini cemaatler için geçerlidir. Göçmenlere yönelik çalışmalar için altyapı (örneğin mekan) sunabilen kilise cemaatleri ile Alman ve yabancı kültür dernekleri, uyum çalışmalarını yerel makamlarla birlikte planlamaları ve gerçekleştirmelerinde desteklenmeleri amaçlanmaktadır. İkamet edilen muhitin değer kazanması ve mahalle halkının kendilerini muhitleriyle özdeşleştirebilmeleri için, ama aynı zamanda da çocuklara ve gençlere boş zamanlarında eşlik edilmesi için alınan önlemlerde, angaje olan vatandaşların gönüllü faaliyetler, ortaklıklar ve profesyonellerin çalışmalarını tamamlayan hamilik projeleri çerçevesinde, desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. «Uyum Kılavuzları», aracı ve multiplikatörler olarak uyuşmazlıkların çözümü ve uyuşmazlıkların önlenmesi alanında da etki gösteriyorlar; komşular arası uyuşmazlıklar, aracılık (mediasyon) yolu ile çözülebilmektedir. Burada özellikle göçmenlere de önemli bir rol düşmektedir. Bu sürece kadınların, bir çok defa aile birliklerinin korunmasını sağlamlaştıran ve çocukların eğitimini önemli ölçüde etkileyen potansiyelleri daha fazla dahil edilmelidir (örneğin «Gönüllü Anneler» projesi). Konut işletme şirketleri göçmenlerin uyumunu şu konuda aldığı önlemlerle desteklemektedir: ➤ Mevcut konutların onarımı ve modernleştirilmesi, ➤ Boş mekanların, yeşil alanlar ve boş alanlar da dahil olmak üzere değerlendirilmesi ve sakinler için bahçelerin kullanıma sunulması, ➤ Toplu kullanıma açık mekanların sunulması, Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ile özel sektör: ■ ikamet yerine yakın oyun ve spor tesislerinin, küçük bahçelerin ve boş zaman organizasyonu için diğer serbest mekanların sunulması, ■ 4.5. Bütün örgütler kültürlerarası açılıma hazır olmalıdırlar ve farklı etnik kökenden daha çok kişiyi üye olarak kabul etmeli ve onları daha yüksek görevlere getirmelidirler. Serbest Hayır Kurumları Birlikleri Federal Çalışma Grubu (BAGFW), bu rapor üzerindeki çalışmaların tamamlanmasından sonra aşağıdaki öz yükümlülükleri sonradan bildirmiştir: ➤ BAGFW üye birlikleri, sosyal mekana yönelik (proje) çalışmalarıyla ve hamilik projeleri yoluyla, mahalli çalışmalarda muhatap ve moderatör işlevini görmektedirler. 3. Konu Ağırlık Noktası 3: Mahallede Okul ve Eğitim 3.1. Durum Tespiti Eğitim göçmenlerin uyumu için önemli bir kriterdir. Yüksek oranda düşük sosyal statülü hanelerin olduğu, genellikle de yüksek göçmen oranlı semtlerde, çocukların ve gençlerin okul ve eğitim başarıları çoğunlukla şehrin genel ortalamasının altında bulunmaktadır. Bunun sebepleri (sosyal sorunların yanı sıra) sıkça dil yetisi eksikliği, yetersiz konutlar ve ebeveynler tarafından okul ihtiyaçlarının desteklenmesinin söz konusu olmamasıdır. Oysa düşük eğitim, sosyal ve kültürel uyum ve gelecekteki meslek ve istihdam fırsatları açısından, dezavantaj anlamına gelmektedir. Düşük eğitim başarısı ve okulda yeterli olanakların sunulmaması sosyo-ekonomik durumu daha iyi olan ailelerin, çocuklarına daha iyi okul ve meslek perspektifleri sunabilmek için bu tür semtlerden taşınmalarına yol açıyor. Bunun sonucu, dezavantajlı mahallelerdeki çocuk yuvalarında ve okullarda, sosyal açıdan daha zayıf konumdaki ailelerin çocuklarının ve göçmen oranının artmaya devam etmesidir. Sosyal yakın çevre, çocukların ve gençlerin yetişmesi için büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla semtlerin sosyal açıdan karma yapıya sahip bir nüfusu cezbet- mesi, aynı zamanda yerinde iyi eğitim fırsatlarıyla da sıkı bağlantı içindedir. Böylece çocuk yuvalarının yanısıra okullara önemli bir uyum görevi düşüyor. Özellikle mahalledeki eğitim kurumlarının kalitesi, semtteki çocuk ve gençlerin gelecekteki yükselme ve toplumsal pay sahibi olma fırsatları konusunda belirleyici oluyor. Kamu sektörünün ve özel sektörün sunduğu diğer yerel daimi kuruluşların ve olağan yapıların yanı sıra özellikle okullar, kültürlerarası diyalog için potansiyel iletişim olanağı sunmaktadırlar. Diğer kuruluşlardan daha iyi bir şekilde çocuklara, gençlere ve ebeveynlerine ulaşabilirler; hem de ailenin etnik ve sosyal kökeninden, dini veya mezhepsel yöneliminden bağımsız olarak. 3.2. Hedef Belirleme ■ Şehirlerin dezavantajlı mahallelerinde eğitim olanaklarının, özellikle de çocuk yuvalarında ve okul öncesi hazırlık sınıfında daha çocuklara sağlanan erken teşvikle birlikte başlayarak, hedefe yönelik bir şekilde iyileştirilmesi zorunludur. Bu, malzeme ve personel donanımı ve ders kalitesi ile ilgilidir. ■ Hem öğrencilerin bireysel teşvik görmeleri hem de ebeveynlerin eğitime daha fazla dahil edilmesi ve iyileştirilmiş bir ebeveyn iletişimi gerekmektedir. 111 4.5. ■ Okullar ve çocuk yuvaları öğrenim yerinden yaşam yerine doğru gelişme göstermek ve çevreyle, yani semt ve semtin kurum ve kuruluşlarına bağlantılar sağlamak zorundadırlar. ■ Okulların ve gündüz çocuk bakımı kurumlarının mahalleye yönelik açılımı ile («semt okulu» ve «semt gündüz çocuk bakımı kurumu») aynı zamanda boş zamanları değerlendirme ve kültürlerarası buluşma yerleri olarak, uyumu yönlendirebilecek yeni eğitim yerleri oluşmaktadır. nın iyileştirilmesi için, ya da gençlere yönelik, boş zamanlarını değerlendirme olanaklarının sunulması için) genişletilmesi amaçlanmaktadır. Bu şekilde diğer alanlarda yürütülen politik önlemlerle bütünlük sağlanması da amaçlanmaktadır. ■ ■ ■ Mahallede tüm okul türleri olmalıdır ve okulların kapatılmasından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. ■ Okulların ve diğer eğitim kurumlarının kültürlerarası yönelimi iyileştirilmelidir. Buraları özellikle göçmenlerin geldiği ülkelere ve kültürlere karşı saygıyı aşılamalıdırlar. Bu ise daha çok göçmenin işe alımını ve çalışanların kültürlerarası eğitim almalarını gerektirmektedir. Meslek içi eğitim veren halk yüksek okulları (Volkshochschule) gibi kurumlar da semtte sunulan eğitim olanaklarının güçlendirilmesine önemli katkıda bulunabilirler. ■ ■ Eyalet ile yerel yönetimler arasındaki dikey ağların oluşumu, göçmenlerin okul başarısının iyileştirilmesi için, en iyi şekilde sağlanmalıdır. 3.3. Önlemler (planlanmış ve onaylanmış)/ Özyükümlülükler/Denetleme Görevleri Önerileri ■ Federal hükümet (ya da federal devletin düzenleme yetkisi altında): ■ 112 «Özel Gelişim İhtiyacı Olan Semtler – Sosyal Şehir» programı, mahallelerdeki okul ve eğitim alanındaki önlemleri de içermektedir. Eğitim kuruluşlarına yapısal yatırım önlemlerinin yanı sıra, tamamlayıcı olarak, örneğin yüksek göçmen oranlı okullarda kültürlerarası uyuşmazlıklar durumunda kültürlerarası yönetim süreçleri de desteklenebilir. Bu arada mahalli yönetim yapılarının önemli bir işlevi bulunmaktadır. Bu programa yönelik federal mali yardımlar devam ettirilmeli ve bugünkü seviyede süreklilik kazanmalıdırlar. 2006 yılından beri mümkün olan model projeler çerçevesinde verilen kaynakların, gençlik ve eğitim politikası önlemleri için de kullanımı imkanının (örneğin okul ve eğitim diplomaları- ■ Eyalet ve yerel yönetimleri (ya da eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında): ■ ■ Federal hükümet, eyaletlerle ve yerel yönetimlerle birlikte, özellikle şehrin sorunlu bölgelerindeki okulların ve gündüz çocuk bakımı kurumlarının semt okullarına ve mahalli gündüz çocuk bakım kurumlarına dönüştürülmesine yardımcı olacak bir yatırım anlaşmasını planlamaktadır. sunulan aile ve veli eğitimi olanakları vasıtasıyla ve özellikle de göçmenlerin de bu görevi üstlenmeleri sayesinde, moderatörlerin hedefe yönelik çalışmaları ile aşılabilmektedir. İkamet yerine yakın ve hedef gruba özel danışmanlık olanakları (örneğin okula eşlik eden yardımlar, mobil sosyal çalışma) genişletilmektedir. ■ ■ Şehrin dezavantajlı mahallelerinde «Sosyal Şehir» programının eylem olanaklarından, özellikle de göçmenlerin uyumu için model projeler çerçevesinde geliştirilmiş teşvik olanaklarından yararlanılmaktadır. Federal hükümetin sağladığı kaynaklar AB, eyalet ve yerel yönetimlerin sunduğu kaynaklarla bütünleştirilmektedir. ■ Göçmen ailelerinin çocuklarının ve gençlerinin oranının ortalamanın üstünde olduğu eğitim kuruluşlarının malzeme ve personel donanımı, hedefe yönelik olmak üzere iyileştirilmektedir. Yeterli bir dil yönlendirmesi göçmen kökenli olan ve olmayan bütün çocuklara, daha çocuk yuvasından itibaren sağlanacaktır. Yeterli talep olması halinde anadilin 2. yabancı dil olarak öğrenilmesi imkanı sunulacaktır. Çok dilli okul olanakları ve kültürlerarası okullar desteklenmektedir. ■ Gerek okulla ilgili konularda destek (örneğin hedefe yönelik teşvik dersi ve ev ödevlerine yardım ile), gerekse boş zamanları değerlendirme olanaklarını kapsayan tam gün eğitim (tam gün eğitim veren okullar/öğleden sonrası olanakları) için toplu tasarımlar geliştirilmektedir. Çocukların bireysel teşviki, gönüllü yardımcılar aracılığı ile de (örneğin ilkokulda okuma hamiliği, tek tek derslere yönelik öğrenme desteği, örneğin üniversite öğrencilerinden lise öğrencilerine veya okuldan mesleğe geçişte kılavuzluk) gerçekleşmektedir. Güçlendirilmiş ebeveyn eğitimi özellikle dil teşvik projeleri (örneğin «Annem Almanca Öğreniyor» gibi dil kursları) ve erişimi kolay veli çalışmaları (örneğin Veliler Kahvesi) vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Danışmanlıkla, eylem olasılıkları ve mesleki perspektifler hakkında bilgiler aktarılmaktadır. Velilerin eğitime uzaklığı, ikamet edilen muhitte ■ Okullar ve gündüz çocuk bakım kurumları semtlere daha fazla açılıyorlar: Alt yapılarını hizmete sunuyorlar ve (yerleşim yerindeki diğer aktörlerle, örneğin gençlik kuruluşları veya spor kulüpleri ile de işbirliği içinde) olanak ve kuruluşlar üstü buluşma yerleri için mekan olarak, tercih noktalarına dönüşüyorlar. Bu kurumlar mahallelerde (örneğin aile merkezleri olarak) sosyal kuruluşların işlevlerini devralabilmeleri için, eğitim kuruluşu rollerinin ötesinde kapsamlı yerel uyum tasarımlarına dahil edilmelidirler ve «semt okulları» ve «semt gündüz çocuk bakım kurumlarına» dönüştürülmelidirler. Okulların böylesi bir açılımı aynı zamanda okulların, okul yönetiminin ve öğretmenlerin görev ve yetkinlik profilinin genişletilmesi anlamına gelmektedir. Bunun için zaman, stratejik danışmanlık ve mali imkanlar gibi ilgili kaynaklara gerek duyulmaktadır. Okul ile mahalli yönetim arasındaki işbirliği yoğunlaştırılmaktadır: Okulun, işbirliği partneri olarak mahalli yönetim için diğer işlevlerinin yanısıra, özellikle çoğaltıcı bir işlevi vardır (örneğin velilerin, mahalle sakinlerinin, öğrencilerin kazanılmasında, komşuluk ilişkileri çerçevesindeki projelerin ve eylemlerinin desteklenmesinde, semt kültürüne katılım ve semt kültürünün geliştirilmesinde). Mahalli yönetim, okulları, semtle işbirliklerinde ve dolayısı ile semte yönelik açılım çabalarında destekleyebilir; özellikle okul dışı öğrenim yerlerinin dahil edilmesiyle, okul dışı uzmanlardan ve yetkinliklerden yararlanılmasında, semtte işbirliği partnerleriyle (daireler, sosyal, çocuk ve gençlik yardım kuruluşları, işletmeler ve diğer kuruluşlar) projelerin geliştirilmesinde. Kültürlerarası yetkinlik ve dolayısı ile yüksek göçmen oranlı okullarda ders kalitesi, öğretmen kadrosunda çok sayıda göçmenin yer almasıyla ve eğitmen ve öğretmenlerin güçlendirilmiş bir ileri eğitim ve kültürlerarası eğitim almalarıyla, iyileştirilmektedir. Kültürlerarası nitelik gelişimi okul profilinde ve müfredatta kurumsal olarak yer alacaktır. 4.5. ■ Bu hedeflerin hayata geçirilmesi için, mevcut mali kaynakların ve personel kaynaklarının hedefe yönelik bir şekilde bütünleştirilmesi ve bunlardan yararlanılması gerekmektedir. Bunun için çocuk ve aile ile ilgili çeşitli politik alanların, özellikle sosyal politika, aile politikası, eğitim politikası ve uyum politikasının birbirleriyle daha güçlü bir ağ oluşumu içersinde olmaları gerekmektedir. ■ Her bir semtteki sosyal alan durumu ve eğitim başarısının geliştirilmesi, belediyelerdeki eğitim raporunun ve değerlendirmenin konusu olmaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ile özel sektör ■ Göçmenler ve örgütleri, kilise ve dini cemaatler de multiplikatör işlevlerini üstleniyorlar ve mahalledeki eğitim kuruluşlarının, çocuklar ve gençlerin ve velilerinin işbirliğini destekliyorlar. «Uyum Kılavuzu» ve moderatörler olarak katkıda bulunarak, çocukların gelecekleri ile ilgili fırsatlar için eğitimin önemini aktarmaktadırlar. ■ Göçmen örgütleri ve dini cemaatler sözkonusu dillerde ana dil dersi sunmaktadırlar. ■ Göçmenler veli temsilciliklerinde daha etkin katılımda bulunmaktadırlar. ■ Bütün mahalle halkı gönüllü angajmana (örneğin okuma hamiliği) davet edilmektedirler. Serbest Hayır Kurumları Birlikleri Federal Çalışma Grubu (BAGFW), bu rapor üzerindeki çalışmaların tamamlanmasından sonra aşağıdaki öz yükümlülükleri sonradan bildirmiştir: ➤ BAGFW üye birlikleri, gündüz çocuk bakım kurumlarında teşvik ve aileleri destekleyici diğer programlarıyla göçmen kökenli çocukların eğitimi ve eğitim fırsatları için seferber olmaktadırlar. ➤ BAGFW üye birlikleri, kendi kuruluşlarında ve hizmetlerinde bütün çocuklara, daha okul öncesi hazırlık yılından itibaren iyi bir dil teşvikinin ve çok dillilik desteğinin garanti edilmesi üzerinde çalışmaktadırlar. ➤ BAGFW üye birlikleri, çalışanlarının kültürlerarası yetkinliklerini ve hizmet ve kuruluşlarının kültürlerarası açılımını teşvik etmektedirler. 113 4.5. ➤ BAGFW üye birlikleri, göç hizmetlerinin yeni göç edenlerin eğitim yollarına aktif bir şekilde katılacağını garanti etmektedir. 4.2. Hedef Belirleme ■ 4. Konu Ağırlık Noktası 4: Yerel Ekonomi 4.1. Durum Tespiti «Yerel ekonomi» kavramı bir yerel yönetimin veya bir semtin gelişimine yönelik ekonomik aktiviteleri tarif etmektedir. Bunlar, giderek büyüyen bir anlam kazanmaktadır. İşsizlik ve kalifikasyon eksiklikleri, yerel ekonomi ve tedarik yapılarının gerilemesi ve ikamet yerine yakın eğitim ve işyeri olanaklarının azalması, şehirlerin dezavantajlı mahallelerinin en büyük sorunlarından sayılmaktadırlar. Bu bölgelerdeki yüksek işsizliğin neticesi, mahalle sakinlerinin gelir ve alım gücü kayıplarıdır. Bu da, semtteki işletme ve girişimlerin ekonomik gelişimini riske sokmaktadır. Bu durum aynı zamanda, yerleşim yerinin cazibesine olumsuz etki yapıyor ve bir sosyal düşüş eğilimini güçlendiriyor. Bu sebeple yerel ekonomi yapıları, mahallenin sağlamlaştırılması ve değer kazanması için önemli bir potansiyeldir. Özellikle etnik şirketler, sadece «tamamlayıcı ve etnik ekonomi» olarak yerel halkın gereksinim tedarikine katkı sağlamakla kalmamakta; aynı zamanda mahallede istihdam ve sosyal uyuma hissedilir bir katkı sağlamaktadırlar. 2003 yılında Almanya’da yaklaşık 280.000 kendi işine sahip yabancı sayıldı; toplam bir milyon üzerinde insan yabancı şirketlerde çalışmaktaydı. Dükkanlar ve küçük zanaatkar işletmeleri bilgi borsalarıdır; – Alman da olan – müşterilerle kurulan ilişki kültürlerarası buluşmayı sağlamaktadır. Göçmen işletmelerin potansiyelleri, özellikle yerel esnaf ve tedarik yapısını güçlendirmek, iş ve meslek eğitim yerleri yaratmak, yerel tedarik olanaklarını genişletmek ve başka türlü boş kalacak dükkan yerlerini kullanmak şeklinde kendini ortaya koymaktadır. Ancak sorunlar da yok değil: Göçmenlerin serbest girişimde bulunmaya yüksek oranda hazır olmaları kısmen işsizlikten kaynaklanmaktadır. Birçok küçük işletme ancak düşük gelirlerle, yüksek kişisel ve ailevi özveri ile ayakta kalabilmektedir. Bu girişimlerin, sıkça öz sermaye donanımı, bağımsız danışmanlık, ekonomik gelişim perspektifi, ileri eğitim ve meslek eğitimi verme yetisi açısından, eksikleri bulunmaktadır. Bu sorunlardan ötürü göçmenlerin küçük işletmelerinde personel çok sık değişmekte ve sık sık iflas durumuyla karşılaşılmaktadır. 114 ■ Ekonominin teşvikinin, örneğin dezavantajlı semtlerde yerel iş ve sanayi yapılarının -etnik ekonomi dahil- teşvik edilmesi ve sağlamlaştırılmaları suretiyle, daha fazla sosyal mekansal yapılması gerekmektedir. Yerel/etnik ekonomi aynı zamanda yerinde ekonomi için önemli bir faktördür ve bu sebeple ekonominin teşviki açısından önemli bir görevdir. İstihdam politikası önlemlerinin, okul ve meslek eğitimi teşvikinin ve mesleki kalifikasyonun yerel taleplere uygun olarak devreye sokulması gerekmektedir. ■ Mahalli küçük işletmelerin meslek eğitimi vermek istemeleri ve vermek üzere izin alabilmelerinin teşviki için, özel (hedef gruplara da özgü) danışmanlık olanakları ve destekleyici önlemler gerekmektedir. Meslek eğitimi vermek üzere kurulan birleşik yapılar ve harici meslek eğitimi yönetimi ile, meslek eğitimi veren tecrübeli eğitimcilerin göçmen kökenli işletme sahiplerine, meslek eğitimi uygulamasına ilk geçişlerinde danışmanlık yaparak ve destek vererek yardımcı oldukları eğitim hamiliği modeli, kendini kanıtlamış bulunmaktadır. ■ ■ ■ 4.3. Önlemler (planlanmış ve onaylanmış)/ Özyükümlülükler/Denetleme Görevleri Önerileri (diğer dillerde de), ekonomik açıdan önemli kuruluşlar (ekonomik teşvik, sanayi ve ticaret odaları, zanaatkarlar odaları, iş ve işçi bulma kurumu) dahil edilerek yerel girişimler arasında bir ağın oluşturulmasının desteklenmesiyle ve kredi kefaletlerinin üstlenilmesiyle, gerçekleşmektedir. Federal Hükümet (ya da federal devletin düzenleme yetkisi altında): ■ Mahalli çerçevede ek iş ve kazanç olanaklarının yaratılması için kendi işini kurma girişimlerinin desteklenmesi ve mevcut işletmelerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Buna daha iyi bir risk güvenliği, sağlam bir iş planının oluşturulmasında yardım sunulması ve yerinde küçük işletmeler için küçük kredilerin açılması da dahildir. ■ 4.5. ■ «Yerel ekonomi» «Özel Gelişime İhtiyaç Duyan semtler – Sosyal Şehir» başlıklı, federal devlet ile eyaletler arasında geliştirilen ortak programının eylem alanlarından birisidir. Önemli program hedefleri, entegre edilmiş, yerleşim yerine yönelik eylem tasarımları çerçevesinde yerel girişimlerin sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi, yeni girişimlerin teşvik edilmesi, yerel iş, istihdam ve meslek eğitimi olanaklarının genişletilmesi, iş arayanlara kalifikasyon kazandırılması ve iş piyasasına giriş şanslarının iyileştirilmesi ve meslek eğitimi alanında da olmak üzere, uygun danışmanlık ve aracılık hizmetlerinin sunulmasıdır. Bu arada, hizmet ve olanakları mekana özel farklılıkları gözeterek sunan ve yerel ihtiyaçlara göre yönlendiren, nitelik açısından yeni bir ekonomi teşviki söz konusudur. Bu sebeple programın sürdürülmesi ve bugünkü seviyede süreklilik kazanması amaçlanmaktadır. İstihdam ve kalifiye hale getirme programlarıyla, bütünleştirme güçlendirilmelidir; özellikle Avrupa Sosyal Fonu kaynaklarının, AB yapısal fonlarının yeni ödeme dönemi olan 2007–2013’de ayrıca devreye sokulmasıyla (bitmekte olan dönemde bir bütünleştirme zaten mevcut, özellikle Sosyal Şehir program alanlarında «Sosyal Amaçlar İçin Yerel Sermaye – LOS» BMFSFJ Programı ve «İstihdam, Eğitim ve Yerinde Katılım» BMVBS özel programı ile). Ekonomi alanındaki aktörlerin her biri, mahalli gelişime dahil edilmelidirler; örneğin, yerel işletmelerle iş ajansı ve odaların, mahalledeki okullar ve gençlik kuruluşlarıyla işbirliğinde bulunması yolu ile. ■ «Sosyal ekonomi» işletmeleri hedefe yönelik güçlendirilmelidirler; bunlar özellikle yerel olarak talep edilen, piyasa ve kamu tarafından hazır edilemeyen hizmetleri sunan işletmelerdir (örneğin ev işlerine yönelik hizmet ajansları, okul mutfakları, semt ve kültür kafeleri). Bunlar sosyal ve kültürel altyapıyı ve mal arzını ve bölgedeki kişilere, hanelere, topluluğa yönelik hizmetleri tamamlayabilirler. Yerel meslek eğitimi ve işyeri arzında, bunlar da önemli bir faktör olabilirler. Eyalet ve yerel yönetimler (ya da eyalet ve belediyelerin düzenleme yetkisi altında): Yerel ekonomi yönündeki yaklaşımların başarıyla hayata geçirilmesi için, mahalli yerleşime yönelik gelişim tasarımlarının, genel yerel ve bölgesel ekonomi stratejilerinde yer alması gerekmektedir. ■ ■ Yeniden Yapılandırma Kredi Kurumu (KfW) yerel işletme sahiplerine ve kendi işini kuranlara yönelik teşviki için, küçük kredilerin açılmasını ve küçük işletmelerin (göçmen kökenli sahipleri de olanları) risk güvenliğini güçlendirecektir. Şehirlerin dezavantajlı mahallelerinde «Sosyal Şehir» programının eylem olanaklarından, özellikle de göçmenlerin uyumu için model projeler çerçevesinde geliştirilmiş teşvik olasılıklarından yararlanılacaktır. Federal kaynakları tamamlayıcı AB, eyalet ve yerel yönetim kaynaklarından da faydalanılacaktır. Yerel ekonominin güçlendirilmiş teşviki, yerel girişimlerin desteklenmesine yönelik mali imkanların ve personel kaynaklarının (kültürlerarası eğitilmiş personel de dahil) hazır edilmesiyle, yeni kuruluşların yerinde teşvikiyle, ihtiyaca uygun danışmanlık olanağıyla (kendi işini kurma durumunda ve teşvik için başvuruda bulunulduğunda), bilgi aktarımıyla ■ Göçmenlerin, özellikle etnik ekonomiye yönelik kendi işini kuranların hedef gruba özel kalifikasyon kazanmaları; danışma ve ileri eğitim olanakları üzerine hedefe yönelik bilgilendirme, tamamlayıcı önlemlerdir. ■ Göçmenlerin kişilere ve girişimlere yönelik istihdam teşviki ve kalifikasyon ediniminin hedefi, iş piyasasına etkin ve tam uygun olarak geçişi mümkün kılmaktır. ■ Yerel ekonomi teşvikinde, iş ajanslarında ve iş gruplarında, Sosyal Yasanın İkinci Kitabı – SGB II (ARGEN) uyarınca mevcut görevlerin yerine getirilmesi için, kültürlerarası yetkinlikler, dolayısıyla danışmanlık kalitesi iyileştirilecektir. ■ Yerel ekonominin desteklenmesi, meslek eğitimi yerlerinin oluşturulması açısından meslek eğitimi verme isteğinin yükseltilmesi amacıyla, şirket sahiplerine danışmanlık yapılması ve kalifikasyon kazandırılması ve yerel meslek eğitim birliklerinin kurulmasına öncülük edilmesi ve bu oluşumların desteklenmesiyle ve harici meslek eğitim yönetiminin kurulmasıyla da, gerçekleşmektedir. ■ Şirket merkezlerinin bulunduğu yerde diğer şirketlerle bir araya gelmek üzere kurulan yerel ağlar ve işbirlikleri (girişimci sohbet akşamları, reklam birliği v.s.) desteklenmektedir. ■ Gençlerin staj, meslek eğitimi ve iş piyasasına girişi için kalifikasyon kazanmaları ve onlara aracılık edilmesi amacıyla idare, okullar, gençlik kuruluşları, yerel işletme sahipleri, iş ajansları, ARGEN ve diğer aktörler (örneğin göçmenlerin kendi örgütlenmeleri, yabancı iş adamları birlikleri ve göçmen medyası) arasındaki ağlara ve işbirliklerine öncülük edilmekte ve destek verilmektedir. ■ Halkla ilişkiler çalışmaları, mahallenin ekonomi merkezi olarak imaj tazelemesine hizmet etmektedir. ■ Semtteki yerel ve etnik ekonomiye yönelik bir veri bankasının oluşturulması, bilgi edinme temellerini iyileştirecektir. ■ Etnik ekonominin teşviki yerel uyum politikası içersine alınacaktır. Eylem yaklaşımları uyumlu hale getirilerek önemli yerel idare birimleri, odalar ve birlikler arasında bir deneyim değişimi gerçekleştirilmektedir. 115 4.5. Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ile özel sektör: ■ Odalar: İhtiyaca uygun, kültürlerel hassasiyete sahip danışmanlık olanakları (örneğin kendi işini kurma konulu seminerler, maddi teşvik başvurusunda danışmanlık, ileri eğitim olanakları). ■ Uyum karşılıklı bir süreçtir; yani, göçmenlerin uyuma hazır olmaları ve göç alan toplumun uyum desteği, karşılıklı etkileşim içersindedir. Bu sebeple göçmenlerin de meslek eğitimi ve kalifikasyon kazanma olanaklarını kabul etmeye ve uyum için alınan önlemlere katılmaya hazır olmaları gerekmektedir. Kredi kurumları ve vakıflar: Yerel işletmelere küçük kredilerin verilmesi, çalışanların etnik ekonominin potansiyeli konusunda hassaslaştırılmaları. ■ Mahalli (yabancı ve Alman) girişimler vasıtasıyla meslek eğitimi olanakları. ■ Yerel girişimciler: Kurulan ağlara ve işbirliklerine katılım. ■ Konut yönetim şirketleri: Dükkan yerlerinin uygun şartlarda sunulması; örneğin hedefe yönelik olarak kendi işini kuranlar için. 5 Konu Ağırlık Noktası 5: Göstergeler, Gözlemleme, Değerlendirme 5.1. Durum Tespiti Uyum, bir çok defa nesiller boyu süren bireysel ve öznel bir süreçtir. Bununla birlikte, yerel uyum politikası başarıları tespit edilebilmekte ve değerlendirilebilmektedir. Uyum yönetimi için, göçmenlerin toplum içi uyum derecesinin ölçülebileceği kriterlerin, öznel düzeyin ötesinde olması gerekmektedir. Değerlendirme ve gözlemleme kalite yönetiminin ve siyasi yönlendirmenin önemli araçlarıdır. Bunlarla, örneğin uyum önlemlerinin karmaşık etki bağlamları ve maliyeti ile faydaları üzerine şeffaflık ve kamuya açıklık oluşturulabilmektedir. Değerlendirme süreçlerinde tesbit edilen hatalı gelişimler sürecin farklı yönlendirilmesi için kullanılabileceği için bu araçlar, stratejilerin, tasarımların ve projelerin nitelendirilmelerine katkı sağlamaktadırlar. Geçmiş yılların daha çok somut vesileye ve önleme göre gerçekleşen yaklaşım şekillerine kıyasla alanlar üstü bir görev olan uyum görevinin, tasarımların ve önlemlerin özellikle katılan aktörlerin çokluğu ve önlemlerin verimliliği doğrultusundaki gayretler açısından, düzenli aralıklarla değerlendirilmesi ve geliştirilmesi sonucunda, daha iyi üstesinden gelinebilmektedir. Bu sebepten ötürü gözlemleme ve değerlendirme, uyum tasarımlarının bütünsel ve etkin parçası olarak ele alınmalıdırlar. Uyum çalışmasının yönlendirilmesi için göstergeler ve rakamların haricinde, nitelikli verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Yerel ve resmi istatistiklerde 2005 öncesi, sadece Almanlar ve yabancılar arasında ayırım yapılmıştır. Sadece vatandaşlığa göre bir ayırım yapmak, Alman vatandaşlığına sahip olan veya olmayan kişiler arasında sürekli artan heterojen yapının hakkını vermemektedir. 116 ■ Örneğin birçok Alman, yurtdışında doğmuştur ve göçmen (sonradan göç edenler) olarak Almanya’ya göç etmiştir. Giderek artan sayıda kişi yurtdışında doğmuştur ve vatandaşlığa alınma hakkından yararlanmıştır. Diğer yandan burada doğmuş olan ve şahsen göç tecrübesi olmayan birçok kişi, yabancı olarak Almanya’da yaşıyor. Federal İstatistik Dairesi ancak 2005 Mikrozensus sayımı ile birlikte göçmen kökenli kişiler hakkında veri toplamaya başlamıştır; bunlar arasında yabancılar, göçmenler, vatandaşlığa alınanlar ve onların çocukları bulunmaktadır. ■ ■ ■ ■ Uyum tasarımları çerçevesinde belediyelerde, sürekli gözlemlemeye (Monitoring) yönelik bir sistem geliştirilmeli ve devamlı kılınmalıdır: Gözlemleme sistemleri, tanımlanmış sektörlerdeki (örneğin eğitim, iş, ikamet) hayat koşulları temelinde, göç alan toplum ile göçmenler arasında fırsat denkleştirmesi açısından varılan uyum durumunu ölçmektedirler. Gözlemleme, sözkonusu göç alan ya da şehir toplumunda gerçekleşen uyum durumu üzerine bilgi veren tek tip tanımlanmış olan istatistiki veriler yardımıyla gerçekleşmektedir. Gözlemleme bunun ötesinde uyum politikası hedeflerine ulaşılmasının ölçülmesi, mevcut ve yeni uyum önlemlerinin kalitesinin iyileştirilmesi ile kaynakların verimli bir şekilde devreye sokulması için kullanılabilmektedir. Göçmen kökenli insanların oluşturduğu grupla ilgili verilerin, Almanya genelinde tesbit edilmesi ve sunulması gerekmektedir. Göstergelerin, veri temelinin karşılanabilir ek bir çaba ile oluşturulabileceği şekilde seçilmesi gerekmektedir. Edinilen verilerin değerlendirilmesinde, damgalayıcı ifadelerden kaçınılmalıdır; örneğin, sosyal sorunlar durumu, zoraki olarak göçmenlere özel bir durum olarak görülmemelidir. Ayrıca, göçmen kökenli olmak başlı başına yardım ödemelerine muhtaç olma sinyali veren bir özellik değildir. Bu nedenden ötürü göçmen oranları, sadece diğer göstergelerle (örneğin eğitim başarıları) birlikte ele alındığında anlamlı olmaktadır. ■ ■ Sosyal gerçekliğin tanımlanmasına yardımcı araçlar olarak, nesnel düzeyde göstergeler araştırılmaktadır. ➤ sosyopolitik hedeflerin ölçülebilirliği için (örneğin sosyal güvenlik, fırsat eşitliği, refah, sürdürülebilirlik, uyum), (sosyal) gerçekliğin tanımlanabilmesine (nitelikli) yardımcı araçlar olarak (örneğin farklı nüfus gruplarının okul mezuniyet oranları) ➤ göçmenlerin kültürel, ekonomik ve sosyal potansiyellerinin tesbit edilebilmesi için. Nitelikli verilerin ve rakamların elde edilme yöntemleri: 5.3. Önlemler (planlanmış ve onaylanmış)/ Özyükümlülükler/Denetleme Görevleri Önerileri ➤ Göçmen kökenli insanlardan oluşan grupla ilgili verilerin, özellikle nüfus daireleri üzerinden edinilmesi Federal Hükümet (ya da federal devletin düzenleme yetkisi altında olan): ➤ Mikrozensus 2005’e uygun olarak, göçmen kökenli insanlar ile ilgili sosyal mekana yönelik istatistiklerin geliştirilmesi (küçük kazalara bağlı beldeler de dahil), ➤ Veri dayanaklarının, ankete tabi tutulanların göçmen kökeninin tesbit edildiği, vatandaşa yönelik yerel anketler vasıtasıyla geliştirilmesi; ayrıca uyum politikasının yönlendirmesi açısından önemli bilgiler veren sayısal ek veriler toplanabilir (örneğin kendi durumundan, konut durumundan, iş piyasasındaki durumdan, belediyedeki sosyal ortamdan, göç alan toplumla göçmen grupları arasındaki durumdan, yerel uyum politikasından duyulan memnuniyet, yerel uyum politikasının ve uygulanışının kabulü) . ■ Göçmen kökenli insanlardan oluşan grupla ilgili verilerin toplanması (Zensus 2010). ■ «Sosyal Şehir» programı çerçevesinde gözlemleme ve değerlendirmenin, teşvik edilebilir semt geliştirme tasarımının, uyum önlemleri açısından da kesin parçaları olarak yer almaları amaçlanmaktadır. Gözlemleme ve değerlendirme üzerine deneyim paylaşımı (diğerlerinin yanı sıra transfer merkezi üzerinden) güçlendirilecektir. 5.2. Hedef Belirleme ■ Uyum çalışmasının stratejik yönlendirmesinin başında, çıkış noktasının ya da tarihi gelişmelerin analizi bulunmaktadır. Bunun, hedeflerin ifade edilmesi için de önemli olan aynı göstergeler ya da rakamlar kullanılarak yapılması gereklidir. 4.5. Eyaletler ve yerel yönetimler (ya da eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altında olan): ■ ■ ■ Belli bölgelerdeki gelişmeler üzerine, farklı bölgelerdeki gelişmelerin birbirleri ile karşılaştırılması için ve tek tek bölgelerin tüm belde geneli ile karşılaştırılması için değerlendirmede bulunmayı sağlayacak olan ve şehir genelinde sunulan bir istatistik bilgi sistemi temelinde, sürekli bir rapor düzeni kurulacaktır. Tüm şehir genelinde yapılan gözlemleme çerçevesinde yerel politika ve idare, uygulanan uyum politikasının stratejisinin ve diğer önlemlerin etkilerini, sürekli yürütülen bir başarı ve başarısızlık değerlendirmesine tabi tutmaktadırlar. (örneğin Alman kökenli göçmenlerin dil yetkinliğini artırma programlarında) Kontrol uygulaması (controlling) uyum yönetimini gereksinimler, hizmetler, etkiler ve kaynak kullanımı hakkındaki güncel bilgileri sürekli olarak toplayarak, düzenleyerek destekliyor. ■ Yerel düzeyde değerlendirme/gözlemleme konularında ileri eğitim olanakları sunulmaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ile özel sektör ■ Değerlendirme/gözlemleme alanlarında bilimsel kurumlar, birlikler tarafından sunulan ileri eğitim olanakları ■ Çeşitli kuruluşlar, örneğin Odalar aracılığıyla verilerin sunulması Serbest Hayır Kurumları Federal Çalışma Birliği (BAGFW) bu rapor üzerindeki çalışmalar tamamlandıktan sonra aşağıda sıralı öz yükümlülüğü bildirmiştir: ➤ BAGFW üye birlikleri uyumun hedefe ulaşımını kontrol etmek için, gözlemlemeye katılmaktadırlar. 117 4.5. 4.5. Üyeler 118 Yönetim: Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Dr. Christian Lieberknecht Almanya Konut ve Emlak Şirketleri Federal Birliği e.V. Dr. Engelbert Lütke Daldrup Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Müsteşarı Michael Löher Alman Kamu ve Özel Hayır Derneği e.V. Angelika Baestlein Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Erzpriester Apostolos Malamoussis Almanya Yunan-Ortodoks Metropoliti Benjamin Bloch Almanya Yahudi Hayır Kurumu e.V. Ulrich Mohn Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Detlef Bröker Göç ve Mülteciler Federal Dairesi Nurten Özçelik Herne Belediyesi Uyum Kurulu Ergun Can Türkiye kökenli milletvekilleri ağı Rafet Öztürk Diyanet İşleri Başkanlığı Türk-İslam Birliği e.V. Hubert Deittert, Federal Milletvekili Almanya Federal Meclisi Gari Pavkovic Stuttgart Belediyesi Uyum Görevlisi Dr. Franz-Georg Rips Alman Kiracılar Birliği Jean Claude Diallo Frankfurt am Main Protestan Bölge Birliği Dr. Klaus Ritgen Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Izabela Ebertowska Polonya Sosyal Kurulu e.V. Dr. Peter Runkel Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Erzbischof Feofan Galinskij Almanya Rus Ortodoks Kilisesi Anton Rütten Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Nesiller, Aile, Kadın ve Uyum Bakanlığı Thomas Hartmann Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Giacomo Santalucia Comitato degli Italiani all’Estero, Saarbrücken ve Alman-İtalyan Eğitim ve Kültür Enstitüsü Dr. Christoph Hauschild Federal İçişleri Bakanlığı Ulla-Kristina Schuleri-Hartje Almanya Şehircilik Kurumu Erhard Heintze Bremen Çalışma, Kadın, Sağlık Gençlik ve Sosyal İşler Bakanı Wolf Schulgen Berlin Kentsel Gelişim Senato İdaresi Angelika von Heinz Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Frank Schulze Thüringen İçişleri Bakanlığı Manfred Hugo Osnabrück Kaymakamı Prof. Dr. Wendelin Strubelt İmar İskan Federal Dairesi Dr. Andreas Kapphan Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Susanne Tatje Bielefeld Belediyesi Demografik Gelişim Planlaması Tayfun Keltek Kuzey Ren-Vestfalta Yerel Göçmen Temsilcileri Eyalet Çalışma Grubu Claudia Walther Bertelsmann Vakfı Kristin Keßler Baden-Württemberg Eyaleti Ekonomi Bakanlığı Petra Weis, MdB Almanya Federal Meclisi Dr. Walter Kindermann Hessen Eyaleti Sosyal İşler Bakanlığı Bernhard Wellmann Belm Beldesi Belediye Başkanı Roxana Kolenda Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Theresia Wunderlich Alman Caritas Birliği e.V. Gesine Kort-Weiher Almanya Şehirler Birliği Kemal Yildirim Baden-Württemberg Demokratik İşadamları Birliği Christine Krieg Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Oliver Zander Alman İnşaat Sanayii Birliği e.V. Christoph Kulenkampff Schader-Vakfı 119 Konu Alanı 6: «Kültür ve Uyum» Kültür ve uyum çalışma grubu 23 Ekim 2006 tarihinde kuruldu ve beş oturumdan sonra, 14 Mart 2007 tarihinde görüşmelerini tamamladı. Ağırlıklı olarak kültürel eğitim, kültür kuruluşları, kültür politikası ve idaresi konularını ele aldı. Ulusal Uyum Planı’na aşağıda bulacağınız sonuç bildirgesini sunmaktadır. Konu Alanı : «Kültürel çoğulculuğu yaşamak – kültürlerarası yetkinliği güçlendirmek» Kültür, birlikte yaşamımızın önemli bir temelidir ve çeşitli kökenden insanları birbirine bağlar. Almanya, Avrupa kültürü temelinde yetişmiş ve yüzyıllarca göç tarafından da belirlenmiş bir kültür ulusudur. Ülke sınırlarını aşan, yüzyıllarca süregelen kültürel etkileşim ve aslında yabancı kültürel etkilerin sürekli özümsenmesi olmadan, çeşitliliği ve ortak değerleri ile günümüz Avrupası, olamazdı. Alman toplumu kültürü kapsayan bir uyum görevinin başındadır. Göç toplumu gerçeği, aynı zamanda kültürel bir görevdir – diyalog anlaşmayı mümkün kılar. Bu sebeple kültürel çeşitliliğe uygun yaklaşım, toplumun bütün kesimleri için gerekli bir yetkinliktir. Uyum, kültürel çeşitliliğin onaylanmasını içermektedir. Başarılı uyum, Almanların ve göçmenlerin anayasal değerlerimiz temelinde birbirlerine yaklaştıkları hoşgörü ve birliktelik kültürünü şart koşmaktadır. 120 4.6. Uyum, kişinin kendi kültürel kimliğinden vazgeçmeksizin göç alan ülkenin toplumsal, ekonomik, zihinselkültürel ve hukuki yapısına bağlanma anlamına gelmektedir. Göçmenlerin kültürel uyumunda karşılıklı bir süreç söz konusudur. Toplumun bütün kesimleri kültürel açıklığa daha çok hazır olmaya çağrılmaktadırlar. Bunun önkoşulu, uyuma hazır olmayı, kendi kültürel kimliğinden emin olmayı ve aynı zamanda kültürel çeşitliliğe saygı göstermeyi içeren, açık bir toplumsal imge modelinin örnek alınmasıdır. Özgürlükçü – demokratik bir hukuk devletinde uyum, anayasanın değerler düzeniyle özdeşleşmeyi şart koşmaktadır. Üç ağırlık noktası merkezi öneme sahiptir: 1. Devlete bağlı eğitim kurumları içersinde ve bunların dışında sunulan kültürel eğitim, göçmenlerin kültürel uyumuna önemli katkı sağlamaktadır. 2. Kültür kuruluşları, giderek artan bir şekilde yeni toplumsal talepleri karşılama ve kültürel uyuma katkıda bulunma gereksinimini görmektedirler. 3. Siyaset, kültürel uyumu bütün düzeylerde alanlar üstü görev olarak kavramak zorundadır. 121 4.6. 1. Konu Ağırlık Noktası: Kültürel eğitim 1.1. Durum tespiti Kültürel eğitime aracılık edilmesi – eğitim, gençlik veya kültür kuruluşlarında – kültürel uyumun en can alıcı dönüm noktasını oluşturur ve dolayısıyla yeni bir ağırlık noktası oluşturmaktadır. Kültürel eğitim uyumun kilit unsurudur, sanat ve kültürün giriş kapısını ve bununla birlikte toplumsal yaşama giden yolu açar. Bu arada Almanca dilinin iyi bilinmesi her türlü katılım şekli için temel oluşturucu koşuldur. Araştırmalar kültürel eğitimin, öğrenme davranışını genel anlamda iyileştirdiğini belgeliyor. Kültürel eğitim, kişiliği de şekillendirmekte ve sosyal bilinci ve ahlak bilincini de eğiterek, geleceğe dair fırsatları güçlendirmektedir. Sanat ve kültüre erişim çok daha fazla mümkün kılınmalıdır: Güncel olarak tartışılan fakirlikle ilgili raporlarda, ülkemizde fakirliğin öncelikle maddi bir sorun oluşturmayıp, aksine genellikle sosyal ve kültürel dışlanmanın bir ürünü olduğuna ve eğitim şansının eksikliğine dayandığına dikkat çekilmektedir. Bunun bir sonucu ise toplumsal uyumsuzluk ve sosyal bağların azalan gücüdür. Bu gelişim yerli halkı, aynı göçmenleri kapsadığı şekilde kapsamaktadır. Bu ne etnik ne de kültürel, aksine sosyal bir sorundur. Ailevi köken, bugün bile hala ağırlıklı olarak, eğitime giriş hakkında karar verici durumdadır. Çocuklar ve gençler için kültürel eğitim şansının iyileştirilmesi kültürel uyum çabasının merkez noktasında bulunmaktadır. Demografik gelişim burada geleceğe yönelik belirleyici bir görevin söz konusu olduğunu belgeliyor: Almanya’da yaşayan insanların yaklaşık beşte biri ve altı yaş altındaki her üç çocuktan biri, göçmen kökene sahiptir. Bu durum, kentlerin yoğun nüfuslu bölgelerinde çocuklar ve gençlerin yüzde 40’ından fazlası için geçerlidir. O halde, imtiyazlı kültürel eğitim yerleri eğitim kurumlarıdır. Burada büyük fırsatlar yatmaktadır. Gündüz çocuk bakım kurumlarında erken çocuk eğitimi, ilk dönüm noktasını belirlediği için, bu nedenden ötürü ekonomi politikası itibariyle de en anlamlı yatırımı oluşturuyor. Ancak bu kuruluşlar sosyal ve mali engeller ve bakım olanaklarının Almanya genelinde sunulamamasından ötürü, bütün çocukları kapsamamaktadırlar. Gündüz çocuk bakım kurumlarının ve çocuk yuvalarının ücretsiz olması, engellerin yıkılmasına ve böylece eğitime uzak kesimlerden gelen çocuklar için, kültürel eğitime giriş yollarının açılmasına katkıda bulunabilir. Meslek ve meslek içi eğitimde eğitmenler, kültürel eğitim olanaklarına daha güçlü bir şekilde yönlendirilmelidirler ve uygulamaya yakın eğitim almalıdırlar. 122 Okullar halkın tüm kesiminden genç insanlara ulaşmaktadırlar. Tam gün okul ek fırsatlar yaratabilir. Bununla birlikte, öğrenciler üzerinden velilere hitap etme olanağı bulunuyor. Kültürel eğitim, müfredatta önemli bir yere sahiptir ve okulların zorunlu standart programı kapsamındadır. Ancak gerçekler acıdır: Güncel değerlendirmelere göre ilköğretim okullarında öngörülen müzik derslerinin yüzde 70 ile 80’i, ya uzman olmayan öğretmenler tarafından veriliyor veya hiç verilmiyor. (Kaynak: Prof. Dr. Ortwin Nimczik, Genel eğitim okullarında müzik dersi, Alman Müzik Bilgilendirme Merkezi, Bonn). Bununla birlikte müzik alanındaki en büyük eksiklik, öğretmenlerin yetiştirilmesindedir. Oysaki müzik, başka hiçbir medyanın yapamayacağı ölçüde kültürel, siyasi ve dil sınırlarını aşabilmektedir. Kamu eğitim kuruluşları içersinde ve dışında kültürel eğitim ve uyumla ilgili çok sayıda fevkalade projeler bulunmaktadır. Örneğin gençlik kuruluşları ve birlikleri burada değerli çalışmalar yapmaktadır. Çocuk ve Gençlere Yardım Yasasında (Sosyal Yasa VIII. Kitabı) kültürel eğitimin, gençlik çalışmasının ağırlık noktasını oluşturduğu tespit edilmektedir. Çok sayıda girişim, model proje özelliğine sahip olup yenilikçi gelişmelerin oluşumuna ivme kazandırmaktadır. Bu deneyimler, Almanya genelinde etkin olabilecek eylem tasarımları için fikirlerin oluşmasına yol açmalıdır. Burada kültür kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Bunların stratejik çıkarları ve sosyal sorumlulukları, yarının toplumunu daha bugünden kazanmak için, dönüm noktalarının belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Kültür kuruluşları her ne kadar giderek artan bir şekilde kültürel eğitime yönelmekte ve aracılık ile kitlesel çalışmalar bağlamında kültür pedagojisi anlam kazanmakta ise de, güvenilir, ülke genelinde sunulan olanaklar bulunmamaktadır. Giderilmesi gereken noktaları teşhis etmek, gerekli olan yerlerde hedefe yönelik bir şekilde destek sağlamak ya da katılım engellerini kaldırmak gerekmektedir. Kültür kuruluşlarının kültür pedagojisi çalışması, göçmen kökenli çocuk, genç ve yetişkinleri, özel hitap gerektiren hedef gruplar olarak göz önünde bulundurmalıdır. Prensip olarak bütün kuşaklara hitap edilmektedir. Ancak ağırlık noktası çocuklarda -çocuk yuvası dönemi öncesi ve esnasında verilen erken eğitim belirleyicidir- ve gençlerde olmalıdır. Veli çalışması iyi bir yaklaşımdır. Gündüz çocuk bakım kurumları ve okullardaki proje çalışması genellikle aileye de yansımaktadır. Bu olumlu etkiden daha fazla yararlanılması gerekmektedir. Okullar kültürel eğitim için imtiyazlı yerlerdir ve çocuklarla gençlerin eğitim biyografileri için belirleyicidirler. Bu sebepten ötürü eyaletler kültürel eğitimi, bağlayıcı olarak müfredatlarına geçirerek uygulamalıdırlar. Okul zorunluluğu, özellikle en fazla muhtaç olanlara ulaşılmasını da garantiye alıyor, çünkü bilhassa bu kesimler gönüllülüğe dayanan katılımı genellikle kabul etmiyorlar. Tam gün okul olanakları kültürel eğitim ve uyum için daha fazla zaman, mekan ve yeni olanaklar sunabilir. Kültürel eğitimin merkez noktasında, insanın kendi etkin sanat faaliyeti bulunmak zorundadır. Bu, kimliği, kişiliği, sosyal bağı ve zekayı güçlendirir, sevince aracılık eder. Öz sanatsal çalışmanın sosyopedagojik anlamı, özellikle çocuklar ve gençler için önemlidir. Başarıyı tatmayı, takdiri kazandırır, yetersizlik ve başarısızlık deneyimlerini unutturur. Bu alanda örnek alınan kişiler oluşur, iyi bir ekip çalışmasıyla edinilen başarı deneyimleri gelişir. Etkin bir algılama aynı zamanda kültür ve sanatı irdeleme açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Sanat eserleriyle ilgilenen ya da bizzat kendileri birer aktör olan çocuk ve gençler, resimleri anlamayı öğreniyorlar, işitme duyularını eğitiyorlar, okuma yetkinliği kazanıyorlar. Günümüzde genelde fahri temelde gerçekleşen, kültürel eğitimin profesyonelleştirilmesine devam edilmesi, çalışmanın başarılı olmasının temelini oluşturmaktadır. Eyaletler, eğitimcileri ve öğretmenleri kültürel eğitim alanlarında eğitmeye ve geliştirmeye daha fazla çaba harcamalıdırlar. Bütün gündüz çocuk bakım kurumlarında ve diğer eğitim kurumlarında, branş uzmanlıklarının yanı sıra meslek eğitimleri ve ileri eğitimlerinden ötürü, pedagojik açıdan göçmenlerin kültürel arka planına ulaşabilecek ve onları dil öğrenimine teşvik edebilecek, profesyonel elemanlar da devreye sokulmalıdır. 1.2. Hedef Belirleme Kültürel eğitim, mevcut bütün eğitim ve kültür sistemi yapılarının görevi olmalıdır. Birlikte yaşananlar, birlikte yapılan faaliyetler, göçmenler ile yerliler arasında bir bütünlük oluşumuna hizmet ederler, sosyal ve duygusal bağlar güçlenir. Kültürel eğitim projelerinin uyumu teşvik edici etkisinin olması için, anlamlı ve isabetli olduğu yerlerde ve hedefe yönelik olarak, heterojen gruplar arasında gerçekleşmelidir. 4.6. bütün federal düzeylerde alanlar üstü ağ oluşumunu ve işbirliğini güçlendirmelidirler. Federal devlet, eyaletler ve yerel yönetimler nezdinde, kararlaştırılması gereken kalite standartlarına uygun bir durum tesbitinin yapılması gerekmektedir. Federal devlet, eyaletler ve yerel yönetimler ayrı ayrı önlemler ve model projelerinden yola çıkarak, üst seviye kültür ve eğitim politikası genel stratejileri geliştirmelidirler. Hedef, eğitim sistemi ve kültür işletmesinde mümkün olduğunca geniş kitlelere yönelik etkili, sürdürülebilir ve güvenilir bir yapıyı yerleştirmek için, kültürel eğitimin sistematikleştirilmesidir. Yenilikçi münferit projelerin transferi, nicelik ve nitelik itibariyle anlamlı sonuçlara götürmek zorundadır. Kültürel eğitim ve uyum süreklilik gerektirmektedir. Proje çalışması bir çok defa iyi sonuçlar elde eder, fakat bir çok zaman da başarı görüldüğü ve güven kurulduğu zaman kesintiye uğrar. Federal devlet, eyaletler ve yerel yönetimler sürdürülebilirlik ve kalite doğrultusunda kültürel eğitimin maddi temelini garantiye almalıdır. 1.3. Önlemler Aktörler belirlenen hedefler ışığında şu önlemleri, özyükümlülükleri ve denetleme görevlerini taahhüt ederler: Federal hükümet Federal hükümet, yetki alanı çerçevesinde gelecekte göçmen kökenli çocuk ve gençlerin uyum sorunlarını, kendi kültürel eğitim teşvik bünyesi kapsamına sürekli olarak alacaktır. Bu arada aşağıdaki hedeflere dikkat edecektir: ➤ Kültürel eğitime yönelik bütün uygun projelerde, uyum unsurlarının dahil edilmesi; ➤ Kültürel eğitimin belirli alanlarında göçmen kökenli çocuk ve gençlerin uyumuna yönelik durum tespitleri ve deneyimsel araştırmalar (örneğin oyunculuk, dans, güzel sanat); ➤ Çocuk, genç ve yetişkinlerin uyumu için özgün kültürel ve sanatsal çalışma şekillerinin geliştirilmesi ve değerlendirilmesi (örneğin gençlere yönelik sanat okullarında, müzik okullarında, bilgisayar kulüplerinin geliştirilmesi); ➤ Tam gün okul olanaklarının gelişimiyle bağlantılı olarak kültürel eğitimin güçlendirilmesi; ➤ Kültürel eğitim model projelerinin ödüllendirilmesi, önlemlerin devam ettirilmesine yönelik ödüller ve mali destekler. Dil teşviki kültürel eğitimin dahili hedefidir. Kültürel eğitimin bütün kurumları, bu alanda faaliyet gösteren bütün öğretim elemanları, bunu da uyumu teşvik eden önemli bir görev olarak algılamalıdırlar. Yerel yönetimler, pedagoglar, sanatçılar, kültürel eğitim kuruluşları ve kültür kuruluşları arasında değişim olanakları yaratmalıdırlar. Hedef, bilgi transferi, ağ oluşturma, karşılıklı teşvik ve işbirliğidir. Kültürel eğitim kültür, eğitim ve gençlik politikası ile kesişmektedir. Çeşitli alanların siyasi sorumluları 123 4.6. ■ ■ ■ ■ ■ ■ 124 Federal hükümet federal devlet, eyaletler ve belediyelerin eğitim, gençlik ve kültür kuruluşları arasında daha iyi bir işbirliğinin sağlanması için, eyaletlerle ve belediyelerle işbirliği içinde geniş kapsamlı bir «Kültürel Eğitim ve Uyum Ağı» yapısının kurulması konusunu incelemektedir. Hedef, ilgili kuruluşlarda know-how transferini ve stratejiler, tasarımlar ve çalışma yaklaşımları hakkında karşılıklı bilgi aktarımını iyileştirmek için kültür, eğitim ve gençlik politikası siyasi alanları arasında da ağ oluşturmaktır. Federal hükümet bugünden itibaren 2009 yılına kadar, tam gün okul olanaklarının geliştirilmesiyle bağlantılı olarak, kültürel eğitimi, «Gelecekte Eğitim ve Bakım Yatırım Programı» ve Alman Çocuk ve Gençlik Vakfı tarafından paralel yürütülen program çerçevesinde, güçlendirecektir. Federal hükümet, sanat ve kültür için söz konusu olan yetki alanı çerçevesinde kültürel eğitime dair etkinliklerini, göçmenlerin kültürel uyumuna özel dikkat sarf ederek yoğunlaştırmaya ya da henüz yapılmamış yerlerde bu hedefe yönelik yeni projelerin geliştirilmesini sağlamaya çalışacaktır. Bunu, özellikle 2008 Kültürlerarası Avrupa Diyalog Yılı çerçevesindeki projeleri de göz önünde bulundurarak yapacaktır. Federal hükümet tarafından teşvik edilen Federal Kültür Vakfı, kültürel eğitimde çeşitli projeler üzerinden (örneğin 2010 yılından itibaren KuzeyRen Vestfalya Eyaleti ve özel teşvik sağlayanlar ile birlikte desteklenen «JEKI – Her Çocuğa Bir Enstrüman» projesi) gelecekte de uyum fikrine hizmet edecek, yeni bir ağırlık noktası oluşturdu. Bu proje örnek oluşturacak bir model özelliğine sahiptir ve örnek alınması tavsiye edilmektedir. Federal hükümet, federal imkanlarla teşvik edilen Prusya Kültür Varlıkları Vakfı Müze Araştırmaları Enstitüsü’nün, Almanya’daki 6.000’in üzerindeki müzelerin hepsinde kültürel eğitime dair, diğerlerinin yanı sıra uyum konusunda da olmak üzere, bir anket çalışması yürütmesini önerdi. Sonuçların Kasım 2007’de sunulması beklenmektedir. Bir dizi sergi ve müze, insanların Avrupa’da ve Avrupa’ya göç sürecini canlandırdı; bunlar, Almanya Federal Cumhuriyeti Tarih Müzesi (Bonn), Alman Tarih Müzesi (Berlin), Dünya Kültürleri Evi (Berlin) ve Almanya’dan Göç Edenler Evi (Bremerhaven). Benzeri projeler, örneğin Ren Havzası Sanayi Müzesi (Oberhausen) tarafından hazırlanmaktadır. Dünya Kültürleri Evi uluslararası kültür ve sanat projeleriyle, burada yaşayan göçmenlerin köken kültürleri, onların kendi toplumları ve Alman çoğunluk kültürü arasındaki üçlü diyalogu mümkün kılıyor. Prusya Kültür Varlıkları Vakfı Devlet Müzeleri (SPK) göç veren ana bölgelerini ele alıyor. Bu sebeple BKM, insiyatifi ele alacaktır ve Uluslararası Müzeler Kurulu’na (ICOM) «Müze-Göç-KültürUyum» başlıklı bir çalışma grubunun kurulmasını önerecektir. Grubun hedefinin, görüş değişimi, ortak sergiler planlama veya bunlara aracılık etme ve müze pedagojisi itibariyle, Almanya’da yaşayan göçmenlere daha iyi hitap edebilme olması amaçlanmaktadır. ■ Federal hükümet gençlik sanat okullarında ve kültür pedagojisi kuruluşlarında kültürlerarası çalışma modellerinin geliştirilmesine, denenmesine ve değerlendirilmesine hizmet eden «SanatKodu» projesini teşvik edecektir. ■ Federal hükümet 2008 yılına kadar «Come-in – okullarda göçmen kökenli çocuk ve yetişkinleri özellikle dikkate alan bilgisayar destekli proje çalışması yolu ile kültürlerarası öğrenim» projesini destekleyecektir. ■ Federal hükümet, çocuklarla ve gençlerle tiyatro çalışması konusunda – ağırlık noktası: göçmen kökenli çocuklar ve gençler – ülke genelinde bir durum tespiti çalışmasının başlamasını sağlayacaktır. Eyaletler ve belediyeler Eğitim bakanları, eyaletlerinin bütçe görüşmelerinde serbest kalan maddi kaynakların, ağırlıklı olarak eğitimin ve dolayısı ile kültürel eğitimin iyileştirilmesi için kullanılmasını, özellikle talep edeceklerdir. Çalışma grubu eyaletlere sanatsal ve kültürel eğitimi, resmi ve gayri resmi olarak, insancıllık, demokrasi ve kültürlerarası saygı konularında eğitimle güçlendiren tasarımlar hazırlamayı ve teşvik etmeyi önermektedir. Eyaletlerin Eğitim Bakanları Konferansı eyaletleri kültürel eğitimin geliştirilmesinde, kültürel eğitimle ilgili kalite standartlarının geliştirilmesinde ve eylem önerilerinde bulunulması konusunda desteklemelidir. Çalışma grubu eyaletlere, müzik ve sanat alanındaki derslerin boş geçmemesi için tüm güçleriyle çaba göstererek, müfredat çerçevesinde kararlaştırılan kültürel eğitim standartlarını gerçekleştirmelerini önermektedir. Çalışma grubu eyaletlere ve yerel yönetimlere, müzeler ve sergiler, tiyatro ve müzik kuruluşları gibi sanatsal-kültürel kuruluşların ve olanakların, okul programında daha fazla yer almasına özen göstermelerini okullardan talep etmelerini tavsiye eder. Okulları, kültürlerin farklılığı açısından, okul dışı öğrenim yerlerini de dikkate alma konusunda ve çocukların ve gençlerin kültürel ve sanatsal yetilerini insancıllık ve demokrasi anlayışıyla teşvik edecek projeler yürütmeleri yönünde cesaretlendirmelidirler. Çalışma grubu eyalet ve yerel yönetimlere, okul dışı gençlik çalışması kuruluşları ile sanatçıları (göçmen kökenlileri de), bu bağlamda sanatsal-kültürel projelerle okullara yönelmeye ve onlarla birlikte projeler gerçekleştirmeye cesaretlendirmelerini tavsiye eder. ➤ «Almanya – Bir Kültürler Evi»: Yabancılar Almanya’daki geçmişlerini anlatıyorlar. ■ Herbert Quandt-Vakfı Berlin ve Hessen’deki okullar için «Üçlü Diyaloglu Okullar» yarışması çerçevesindeki teşvik angajmanını güçlendirmektedir. Bu teşvik girişimi, okulları ve öğretmen adaylarını «Avrupa kimliği ve kültürel çoğulculuk» sorularında sürdürülebilir yetkinlik kazanmaya motive etmeyi ve kendilerine bu yolda eşlik etmeyi amaçlamaktadır. Ana hedefler arasında, yerinde örnek oluşturucu okul gelişimi ve inanç konularının köklü bir şekilde ele alınması gelmektedir. ■ Rusya’dan gelen Alman Gençliği e.V., müzelerle işbirliği içersinde, pratikte bir göçmen gençlik çalışması ağ oluşumunu başlatacaktır. ■ Rusya’dan gelen Alman Gençliği e.V. Almanya genelinde Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan’dan v.s. gelen göçmenlerin, kültür çalışması alanında öz girişimlerin mevcut kültür ve gençlik çalışması ağına bağlanmasına yönelik, Almanya genelinde bir eylem planlamaktadır. Proje, aşağıdaki hedefleri içermektedir: Çalışma grubu eyaletlerden, gençlere yönelik yardımlar, kültür ve spor alanlarında öğretmenlerin ve uzman görevlilerin meslek eğitimi ve ileri eğitimi esnasında, sanatsal-kültürel eğitimin aktarımındaki yetkinliğin, göç geçmişi olan çocukların ve gençlerin sosyal uyumu için temel bir nitelik olduğunun daha çok dikkate alınmasını rica etmektedir. Eyaletlerden, göçmenlerin kültürel etkinliklerine derste daha fazla yer vermeleri talep edilmektedir – gerek ders kitaplarında ve gerekse okullarda, aracı ve örnek olarak varolmalarıyla. 4.6. Eyaletlerden, göç alan toplumda ve göçmenler arasındaki kendi kültürel mirasımızın bir parçası olarak, başarılı tarihi uyum süreçleri üzerine bilgi birikimini kuvvetlendirmek için, Almanya ve Avrupa göç tarihine, müfredatlarında daha güçlü yer ayırmaları talep edilmektedir. Çalışma grubu, Eyaletler Kültür Vakfı’nın kültürel eğitime yönelik aktivitelerini (örneğin «Çocuklar Olimposa») selamlamakta ve eyaletlerden Vakfı diğer çalışmalarında desteklemelerini talep etmektedir. Eyaletler Kültür Vakfı’nın bu bağlamda edindiği ve kültür ve okul arasındaki işbirliğine dair uygulamadan örnekleri de içeren bir veri bankası bulunmaktadır. Bu veri bankasının 2007 Eylül ayına kadar, «Kültürel Eğitim Yolu ile Uyum» projeleri için veri bankası olmak üzere, genişletilmesi amaçlanmaktadır. ➤ Kültürel alanda etkin olan göçmen kökenlilerin Federal Almanya’nın kültür yaşamına katılımları: Genç sanatçıların sergileri, genç yeteneklerin verdikleri konserler, genç yazarların okuma günleri v.s.; ➤ Kültürel alanda etkin olan göçmenlerin seminer düzenlemeleri; örneğin, sanatçı gruplarının yöneticilerinin düzenlediği dans kursu yöneticilerine, koro yöneticilerine hitap eden çalışmalar ya da seminerler. Sivil toplum kuruluşları ve örgütleri ■ ■ Okuma Vakfı, kilit yetkinlik olarak okumanın teşvikine yönelik önlemlerinin kapsam alanını genişletecek ve özellikle eğitmenler, öğretmenler, ebeveynler, büyükanne ve büyükbabalar olmak üzere, yerinde faaliyet gösterenlere ulaşmak için yeni modeller deneyecektir (örneğin Almanya genelinde bir öğretmen kulübü gibi iletişim ağları). Aynı şekilde çocuklar ve gençler tarafından yararlanılan medya olanaklarını, okumayı teşvik etmek üzere daha yoğun devreye sokacaktır; yeni proje örnekleri şunlardır: ➤ Genç aileler için «Okumaya Başla»: Yabancı veliler ve çocukların birlikte Almanca öğrenmeleri için okuma kitabı; ➤ Kültürlerarası yetkinliğe sahip gönüllü okuma hamileri aracılığıyla, dil teşviki ağırlıklı çocuk bakımı ve çocuklar ve gençler için okuma ve medya kulübü; Mannheim Pop Akademisi «Pop Sirki» ve «School of Rock» başlıklı başarılı projelerini ve daha başka dünya müziği ve pop müzik projelerini okullarda – diğerlerinin yanı sıra sosyal problemlerin yoğun olduğu odak noktalarında – genişletiyor. Hedef, göçmen kökenli ailelerin çocukları ve gençleri arasında bulunan yeteneklerin teşvik edilmesidir. ■ Mannheim Pop Akademisi, Siyasi Eğitim Federal Merkezi ile işbirliği içinde, eğitim alanındaki multiplikatörlerin meslek eğitimi ve meslek içi eğitimlerini, kültürel eğitim ve özellikle pop müzik ve «dünya müziği» alanında olmak üzere, yetkinliklerin, önerilerin ve yaratıcılığın aktarımı ile gerçekleştirecektir. ■ Stuttgart Türk-Alman Forumu 2008 yılından itibaren, insanlara şahsen ulaşabilmek ve kendilerini yönlendirebilmek için, yüksekokul öğrencilerinin göçmen çocuklarına refakat ettiği başarılı «Eğitim Hamiliği Modelini» geliştirmektedir. Stuttgart Forumu yerleşik klasik kültür kuruluşları ile 125 4.6. 4.6. 2.3. Önlemler yabancı kültür dernekleri arasındaki başarılı işbirliğini genişletecektir. bütünsel yaklaşımlı sanat projelerinden hareket ederek, yerel ve serbest kültür yönetimindeki aktörler ile sanatçılara hitap etmektedir. Federal hükümetin, eyaletlerin ve yerel yönetimlerin önlemleri Sivil toplum kuruluş ve örgütlerinin önlemleri ■ 2. Konu Ağırlık Noktası: Kültür Kurumları 2.1. Durum tespiti Bonn’daki Kültürel Araştırma Merkezi’nin 2005’de yayınlanan 8. kültür barometresi araştırması, yerleşik kültür kurumlarının sunduğu olanaklarla artık gençlere pek ulaşılamadığını kanıtlamaktadır (25 yaşın altındakilerin %94’ü geçtiğimiz yıl ne operaya, ne baleye, ne de klasik konserlere gitmişlerdir). (BKM) Berlin Devlet Müzeleri’ne bağlı Müze Araştırma Enstitüsü, 2004 yılında bütün ülke genelindeki müzeler ile ilgili olarak toplu verilerinde, göçmenlerin ayrı bir hedef grup olarak daha çok dikkate alınması gerektiğini ortaya koymuştur (3154 müzede özel etkinlikler düzenlenmiş, bunlardan 308’i «yabancı vatandaşları» özel hedef grup olarak almıştır). (SPK) Göçmen gençler yarının potansiyel izleyicileridir. Bu nedenle onları kazanmak gerekir, çünkü yeni ve yenilenebilir talebin oluşması, klasik kültür kurumlarının geleceğe yönelik bir görevidir. Bu bağlamda kurumlar, daha çok ve hedefe daha odaklı olarak, kültürler arası açılımda bulunmalıdırlar. Uluslararası faaliyet gösteren şirketlerde çoktan beri başarı faktörü olan şeyin, bir çok kurum ve kuruluşta henüz gerçekleşmesi gerekmektedir: Öz tanımlamasında, içeriğe dair programlarda, kurullar ve personel çerçevesinde kültürlerarası açılım. Çok nadiren göçmenler, kültür işletmelerinin bir parçasıdır. Kendileri kültür yaşamında yeterli derecede temsil edilmemektedirler – ne izleyiciler arasında, ne de «sahnede» kendi sanatsal etkinliklerini göstermek üzere. Göçmen kültür dernekleri de kültürel yaşama daha çok katılmalıdırlar ve Alman toplumuna daha fazla açılmalıdırlar. Kültürler arası kültür çalışmaları, daha çok müzik, sosyokültür ve kültürel eğitim alanlarında gerçekleştirilmektedir. Edebiyat, güzel sanatlar ile film/ video alanları ise pek göçmenlere hitap eden faaliyet alanları olarak görülmemektedir. Yerel kültür idaresi tarafından, özel kültürlerarası yakınlığı olduğu düşünülen kültür kurumları arasında, halk eğitim merkezleri (Volkshochschule), kütüphaneler, sosyokültürel merkezler ve göçmen dernekleri başta gelmektedir. Tiyatro, opera ve müze, hatta sık sık müzik ve gençlik sanat okulları da, daha çok «yabancılara uzak» kurumlardan sayılmaktadırlar. 126 2.2. Hedef Belirleme Kültür kurumları kültürler arası diyaloğu ağırlıklı bir görev olarak algılamalıdırlar. Çoğunlukla kamu ödenekleri ile teşvik edilen bu kurumlar, bu şekilde sosyal sorumluluklarını yerine getirmiş olacaklardır. «Göçmen kültürlerinin» klasik ve etable olmuş kültür kurumlarının programlarının kapsam alanına alınması, bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Bu şekilde değişim ve uyum teşvik edilebilmekte, engeller kaldırılabilmektedir. «Göçmen kültürlerinin» takdiri güçlendirilecek, karşılığında kültür kurumları yeni yaratıcı ivmeler kazanacaktır. Kültür kurumları programları, halkla ilişkiler çalışmalarıyla ve personel politikalarıyla yerinde kültürlerarası çeşitliliği temsil etmektedirler. Uyum, kültür kurumları için alanlar üstü bir konu olmalıdır. Yeni zorlu görevlerin üstesinden gelebilmek için kültür kurumlarının tüm seviyelerde, başta çalışanların kalifikasyon kazanması yolu ile, kültürlerarası yetkinliğe ihtiyacı vardır. Kültürlerarası açılım, kültür kurumlarında örgütsel gelişim süreçlerinin bir parçası olmalıdır. Kültür kurumları için talebin etkinleştirilmesi, merkezi bir önem taşımaktadır. Hedef grubu olarak özellikle çocuklara ve gençlere ulaşılmalıdır ve kendilerine şahsen de hitap edilmelidir. Bunun için yeni işbirliği şekilleri geliştirilmelidir – örneğin eğitim kurumlarıyla işbirliği ve yeni medya kullanımı. Okullarla işbirliği her kültür kurumu için gayet doğal olmalıdır; kültür kurumlarının ziyareti ise her müfredatın bütünsellik sağlayan bir parçası. Bunun ötesinde «Gençlik Müzede» gibi programlar anlamlıdır. «Hamilik modelleri» (örneğin üniversite öğrencilerinin göçmen çocuklara yardım etmesi) ile iyi deneyimler edinilmiş bulunmaktadır. Maddi açıdan, dil açısından ve sosyal açıdan varolan engelleri kaldırmak için, yeni hedef gruplara kültür kurumlarına giriş kolaylaştırılmalıdır –örneğin, anne ve babaların da heveslenmesine yol açabilecek, çocuklara ve gençlere yönelik girişin bedava olması şeklinde. Örneğin, Prusya Kültür Varlığı Vakfı çocuklara ve 16 yaşından küçük gençlere yönelik bedava giriş uygulamasına rağmen maddi kayba uğramamıştır. ■ Federal hükümet, eyaletler ve yerel yönetimler ödenek sağladıkları kurumları uyum ve kültürlerarası açılıma yönelik örnek modeller, organizasyon hedefi ve tasarımlar geliştirmeleri ve gerekli personel gelişim önlemlerini almaları konusunda cesaretlendireceklerdir. Çalışma grubu, Kuzey- Ren Vestfalya Eyaleti’nin «Sanat dallarının ve kültürlerin kültürlerarası diyalog içersinde yönetimi» konulu nitelik kazandırıcı çalışmasını memnuniyetle karşılamıştır: KuzeyRen Vestfalya’da, Başbakanlık’a bağlı konuyla ilgili dairenin yeni yapısal ağırlık noktası olarak ve kalifikasyon sağlamak üzere gerçekleştirilmek istenen «Sanat dallarının ve kültürlerin kültürlerarası diyalog içersinde yönetimi» başlıklı ve kültür sponsörlüğü, kültür marketing, proje yönetimi gibi önemli konuların yanı sıra, etnik açıdan farklı kullanıcı ve yapımcı gruplara yönelik halkla ilişkiler çalışmasının özel şekillerini de ele alan program tasarımı çalışmaları henüz yeni tamamlanmış bulunmaktadır. Mayıs 2007’de başlayacak olan program kültür başkenti, bölgesinde gerçekleşen 3. Konu Ağırlık Noktası: Kültür Politikası ve İdaresinin Alanlar Üstü Konusu Olarak Uyum 3.1. Durum tespiti Kültürlerarası kültür politikası ve çalışması öncelikle büyük şehirlerin konusudur. Kültürlerarası kültür politikasının ve çalışmasının programlı bir temel kazanması ise, çoğu kez istenildiği gibi gerçekleşmemektedir. «Kültürlerarası yetkinliğin öğrenim alanları olarak kültür yerleri» araştırması kapsamındaki belediyelerin beşte birinde bile, ilgili tasarımsal temeller bulunmamaktadır. Bütünsellik ve sorumlulukların kesin tanımları konusunda eksikler var. Genç göçmenler için kültür olanaklarında genelde asayiş, sosyal, konut, kültür ve gençlik daireleri arasındaki yetkiler dağınıktır. Her ne kadar son yıllarda kültürlerarası gelişmelere karşı bir duyarlılık gelişmiş de olsa bu, konuyla ilgili politika ve çalışma alanında bir büyümeye yol açmamaktadır. Kültürlerarası çalışma eksenli kültür kurumlarının hedefe yönelik teşviki, öncelikle (yüzde 80’den fazlası) büyük şehirlerde yapılmaktadır. Ancak küçük şehirlerin üçte birinden fazlası da ilgili finansman sağlamak- Çalışma grubu, kültür kurumlarına kültürlerarası yetkinlikler ile kültürel eğitim ve uyum alanlarında öz yükümlülükler ve kalite standartlarını geliştirmeyi önermektedir.Bunu yaparken sürdürülebilirliğin temin edilmesi fikri hakim olmalıdır. Özellikle örnek teşkil eden kuruluşlar «Uyum Yetkinlik Birliği» oluşturarak «en iyi uygulama» örneklerini, benzerlerini yapmaya özendirmek üzere etkin bir şekilde kamuoyuna tanıtmayı amaçlamaktadırlar. ■ Rusya’dan gelen Alman Gençliği göçmenlerin kültür yönetimi ve fundraising (maddi kaynak bulma) konularında profesyonelleşmesini ve yetkinlik geliştirmesini kalifikasyon ve meslek içi eğitim veren önlemlerle sağlamak üzere, seminer olanakları geliştirecektir. ■ Robert Bosch Vakfı’ nın girişimi ile Almanya Vakıflar Federal Birliği, kültür alanında da olmak üzere, bu konuyu daha güçlü bir şekilde vakıfların gündemine getirmek üzere «Göçmenlerin Uyumu» konulu bir çalışma grubu kurmuştur. tadır. Belediyelerin bütçe konsolidasyonu sebebiyle bu tür kaynaklar, her zaman karşılıksız olarak kaldırılabilme riski altındadır. Buna karşı tepki gösterilmelidir. Yerel yönetimlerin kültürlerarası kültür çalışmaları tasarımında, sosyal-uyum sağlanmasına yönelik çalışmalar başta gelmektedir (hoşgörü ve dil yetkinliğinin gelişimi). Daha çok sanatsal/kültürel eksenli, örneğin «başka kültürleri tanıma» veya «kendi sanatsal ifade biçimlerinin geliştirilmesi» gibi hedeflere ise, sıra ancak sonra gelmektedir. Kültürlerarası kültür çalışması ve politikasında, yerel yönetimler tarafından sağlanan kurumsallaştırılmış bir kalite güvencesi ve meslek içi eğitim, henüz başlangıç aşamasında bulunmaktadır. Burada da yine büyük şehirler örnek işlevi görmektedir. Kültürlerarası uygulama, üzerinde yürütülen kültür politikasına yönelik tartışmalardan ve yerel kültür idaresinin konuyla ilgili bulunduğu noktadan çok daha ileri bir aşamada bulunmaktadır. Kültürlerarası kültür çalışması öncelikle alanlar üstü bir görev olarak algılanmaktadır. Arz –talep tarafları arasındaki bilgi akışı, yetkinlik transferi ile işbirliği ve sinerji etkileri – örneğin müzeler ve okullar arasında – iyileştirilmelidir. Sınırlı kaynakları verimli bir şekilde kullanmak için, ağ kurmaya yönelik ve bütünsel yaklaşımlı merkezlerin kurulması gerekmektedir. 127 4.6. 3.2. Hedef Belirleme Uyum, kültür idaresinde yetki alanları üstü bir görev haline gelmek zorundadır. Bu ancak, finansman ve idarede alanlar üstü düşünülür ve davranılırsa başarılı olabilir. Etkin bir ağın kurulması, kaynakların bir araya getirilmesi ve kesin belirlenmiş bir sorumluluk yapısı – örneğin alanlar arası bir kesişme durumunda kültür dairelerinin söz sahibi olması – gerekmektedir. Teşvik programları arasında sinerji etkilerinden faydalanılabilmesi için olanakların da birbirleriyle daha iyi bağlantılı olmaları gerekmektedir. Siyasetin açıkça uyumdan yana taraf aldığı ve uyumun «baş görev» olarak, idarenin en üst seviyesinde ele alınmasının sağlandığı yerlerde, en büyük başarılar elde edilmektedir. Önemli olan, kültürel uyum önlemleri için kamu ve özel teşvik yapılarının ve bütçelerinin temin edilmesidir. Aksi taktirde sürdürülebilirlik ve kalite sağlanamamaktadır. Kültür idareleri, uyum ve kültürler arası açılım için modeller, örgütlenme hedefleri ve tasarımlar geliştirmeli ve personel gelişimi için de uygun önlemler öngörmelidirler. Kültürlerarası diyalog için nitelik kazandırmak da, kültür idarelerinin temel bir yetkinliğidir. Ancak bu şekilde uyumu etkin bir şekilde uygulayabilirler. Kültür kurumları ile kültür politikası arasındaki işbirliği güçlendirilmek zorundadır. Daha iyi bir uyum süreci için yapılan kültür politikasına yönelik eylem önerileri, birlikte geliştirilmelidirler. Göçmen öz örgütlenmeleri ve kültür dernekleri, kültür politikası tarafından daha fazla dikkate alınmalıdırlar. Onlar, kültür idarelerinin önemli işbirliği ortaklarıdır. 3.3. Önlemler Federal hükümetin önlemleri ■ 128 Federal hükümet konuyu alanlar üstü bir görev olarak ele almak için «Kültür ve Uyum» isimli, bakanlıklar arası bir çalışma grubu oluşturacaktır. Kültür politikası (BKM), eğitim politikası (BMBF), gençlik politikası (BMFSFJ), uyum politikası (BK) ve dış kültür politikası (AA) alanlarından sorumlu bakanlıklar, sürece dahil olacaklardır. ■ Federal hükümet uyum düşüncesini, teşvik prensipleri kapsamına alacak ve kendisinin üstlendiği kültürel projelerde bu hedeflere hizmet edecektir (örneğin: «Müzik Girişimi») ■ Federal hükümet altı ayda bir toplanan AlmanFransız Bakanlar Kurulu ile Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı 2008 çerçevesinde, uyuma yönelik kültür politikası önlemlerini ve sanat ve kültürün göçmenlerin uyumuna katkıları üzerine bilgi vermek için, özellikle Fransa ve İngiltere ile bilgi paylaşımını ve hükümetler arası işbirliğini sürdürecektir. Alman-Fransız Bakanlar Kurulu 14 Mart 2006 tarihinde kalıcı niteliğe sahip ve federal hükümetin kültür projeleri ile de katkıda bulunacağı bir «Uyum Atılımı»na karar vermiş bulunmaktadır. ■ Federal hükümet, kendi sorumluluk alanındaki yönetici pozisyonlarının atanmasında, personel alanında ve kurulların, kuratoryumların, jüri heyetlerinin bileşiminde mümkün olduğu kadar göçmen kökenli insanların, uygun bir şekilde dikkate alınmasını sağlayacaktır. ■ Kültürel çeşitliliğe dair UNESCO sözleşmesinin uygulanması esnasında federal hükümet, yeri geldiğinde yasal çerçeve şartların değiştirilmesinin gerekip gerekmediğini inceleyecektir. Bu bağlamda daha güçlü kültürlerarası açılım hedefini dikkate alacaktır. Eyaletlerin ve yerel yönetimlerin önlemleri Eyaletlere ve yerel yönetimlere kapsamlı uyum tasarımları geliştirmeleri ve kültürlerarası uyum projeleri başlatmaları önerilmektedir. Bununla birlikte – bazı eyaletlerde ve belediyelerde şimdiden söz konusu olduğu gibi – uyum konularında danışmanlık yapan ve göçmenlerden oluşan bir kurul oluşturulmalıdır. İdarede yer alan göçmen kökenli insanlar, önemli bir aracılık rolü oynayabilmektedirler. Eyaletlerden, Kuzey Ren-Vestfalya örneğinde olduğu gibi «Uyum» konusunda girişimci, yönlendirici ve yönetici bir rol üstlenmeleri talep edilmektedir. Kuzey Ren-Vestfalya örneği uyum konusunun politika ve idaredeki önemini göstermektedir. Bu, kurulan yapılardan (Uyum Bakanlığı, Başbakanlık’a bağlı Kültürel Uyum Dairesi, bakanlıklar arası uyum çalışma grubu), teşvik edilen alanlardan ve model projelerden anlaşılmaktadır, örneğin: ■ İnternet portali www.nrw-kulturen.de: Kültürel alanda çalışanların ve kurumlar arasında ağların oluşturulması için kültürlerarası diyalog forumu. ■ «Yerel Eylem Tasarımı Interkultur» : Kuzey RenVestfalya eyaletinde bulunan altı belediye (Arnsberg, Castrop-Rauxel, Dortmund, Essen, Hagen ve Hamm) pilot kent olarak, göçmen geçmişi olan insanların sürdürülebilir sanatsal ve kültürel uyumuna yönelik tasarım geliştirme çalışmasına katılmaktadırlar. ■ Hedef, kültürel katılımdır. 2007 yılının ilkbaharında, bununla ilgili örneklerin devralınması için bilgilerin verildiği ve Avrupa genelinde bağlantıları ortaya koyacak bir yayın çıkartılacaktır. ■ «Yerel Veri Araştırma Tasarımı Interkultur»: Göçmen kökenli bireylerle ilgili verilerin işlemleri ve istatistik. ■ «Göç Yolu NRW». ■ «Okul ve Kültür» Eyalet Programı Eyalet yönetimleri kültürlerarası kültür politikasının, eyalet ve yerel yönetim politikalarının doğal bir parçası haline gelmesine özen göstermelidirler. Henüz yeterli verilerin bulunmadığı durumlarda, belediyelerin göçmenlerin kültürel katkıları ile ilgili veri toplamasını sağlamalıdırlar (Örnek: 2007 yılı ilkbaharında yayınlanacak «Yerel Veri Araştırma Tasarımı Interkultur», Kuzey Ren-Vestfalya’da bulunan altı kentten edinilen karşılaştırmalı veri tabanını içermektedir). ■ Alman Kültür Kurulu, 2007 yılında kültürlerarası eğitimle ilgili ve siyasete yönelik (federal devlet, eyaletler ve belediyeler) somut talepler içeren görüş bildiriminde bulunacaktır. Kurul aynı zamanda konunun ilgili birliklerin tartışma ortamlarında ve alanlar üstü bir konu olarak görüş bildirimlerinde ve tavır belirlemelerinde zemin kazanmasını sağlayacaktır. ■ Kültür Politikası Cemiyeti, 2007 yılı için «Interkultur Teşvik Programı»nı planlamaktadır. Program, kültürlerarası kültür çalışmalarında yenilikçi ve uyuma yönelik projelerin sistematik olarak desteklenmesine ve geliştirilmesine hizmet etmektedir. ■ Kültür Politikası Cemiyeti, sözkonusu uygulama alanına bilimsel nitelik kazandırmayı ve politika ve toplumda sorumlu aktörlerin sistematik meslek içi eğitimini hedefleyen «Interkultur Kalifikasyon ve Tasarım Gelişimi» projesini gerçekleştirmek istemektedir. Atölye çalışmaları ve danışma imkanları, seminerler ve toplantılardan oluşan özel programlar ile «Interkultur Müfredatı Yapıtaşları» nın geliştirilmesi amaçlanmaktadır – bu, gerek serbest, gerek belediyeye bağlı kültür kurumlarının daha iyi programlar sunabilmeleri ve de şehir, eyalet ve devlete bağlı sorumlu kültür politikasına belli bir çerçeve sunma açısından gerekli görülmüştür – . ■ Kültür Politikası Cemiyeti bir «Interkultur Ağı»nı kurmayı planlamaktadır. Kültürlerarası ortam çeşitli olduğu kadar, dağınık bir görüntüye sahip bulunmaktadır. Çeşitli aktiviteler için genel görüş açısına sahip, iletişimi sağlayan, bir araya getiren ve geliştiren bir örgütleme ve geliştirme çekirdeğine ihtiyaç duyulmaktadır. «Interkultur Ağı»nın amacı, kültürlerarası kültür alanındaki en önemli sivil toplum aktörlerini araştırmak ve örgütsel açıdan bir araya getirmektir. Yerel Yönetim Organizasyonları Birlikleri şu an henüz görüşmelerini sürdürmektedirler ve öz yükümlülüklerini ilerideki bir zaman açıklayacaklardır. Çalışma grubu, yerel kültür idarelerine durum tespiti yapmalarını ve göçmenlerin uzun vadeli dikkate alınmaları için uyum ve uygulama stratejileri tasarımları geliştirmelerini önermektedir. Şu konular dikkate alınmalıdır: Olanakların planlanması, katılım yapıları, kamuoyundaki algılama, teşvik, personel politikası, halkla ilişkiler çalışmaları ve uyum. Sürdürülebilir siyasi güvence ve bağlayıcılık, yerel politika kurullarının ilgili kararları ile sağlanmalıdır. Bu önlemlerin düzenli olarak denetlenmesinin, durum tespitinde belirlenen açıkların hissedilir biçimde azalmasını sağlaması amaçlanmaktadır. Sivil toplum kurumları ve örgütlerinin önlemleri ■ Çalışma grubu büyük kültür birliklerinden, uyum konusundaki işbirliğini yoğunlaştırmalarını ve böylece bilgi akışını ve uzmanlık ve danışmanlık yetkinliğini genişletmelerini talep etmektedir. 4.6. 129 4.6. 4.6. Üyeler Yönetim: Federal Hükümetin Kültür ve Medya Görevlisi 130 Prof. Dr. Hermann Schäfer Federal Hükümetin Kültür ve Medya Görevlisi nezdinde Daire Başkanı, Federal Başbakanlık Hortensia Völckers Federal Kültür Vakfı, Sanat Direktörü Prof. Dr. Günther Schauerte Prusya Kültür Varlıkları Vakfı/Berlin Devlet Müzeleri Dr. Bernd M. Scherer Dünya Kültürler Evi, Sanat Müdürü Thomas Krüger Federal Politik Eğitim Merkezi, Başkan Prof. Dr. Max Fuchs Alman Kültür Kurulu, Başkan Isabel Pfeiffer-Poensgen Eyaletler Kültür Vakfı, Genel Sekreter Dr. Albert Graf von Kalnein Herbert-Quandt-Vakfı Thomas Kufen Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Uyum Sorumlusu Klaus Hebborn Alman Şehirler Birliği, Eğitim, Kültür ve Spor Bölümü Manfred Willhöft Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Dr. Albert Schmid Göç ve Mülteciler Federal Dairesi, Başkan Katrin Hirseland Göç ve Mülteciler Federal Dairesi, Bölüm 310 – Uyum programı, uyum teşviklerine dair temel konular, Uzman Ernst Strohmaier Rusya’dan gelen Alman Gençliği e. V. Dr. Gisela Steffens Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı, Bölüm 326 , Kültürel Eğitim Katharina Schöllgen Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı, Bölüm 406 Profesör Udo Dahmen Baden-Württemberg Pop Akademisi, Sanat Direktörü ve Genel Müdürü, Alman Müzik Kurulu Başkan Yardımcısı Heidi Schumacher Federal Almanya Cumhuriyeti Eyalet Eğitim Bakanları Daimi Konferansı, Ren-Palatina Eyaleti Eğitim, Bilim, Gençlik ve Kültür Bakanı, Genel Kültür Eserleri Yöneticisi Dieter Berg Robert Bosch Vakfı GmbH, Yönetim Kurulu Başkanı Rolf Pitsch M.A. Okuma Vakfı, Yönetim Kurulu Başkanı Karin Babbe Erika-Mann-İlkokulu Berlin, Müdire Jale Yoldaş Stuttgart Türk-Alman Forumu e.V., Yönetici Ayşegül Arslanoğlu Öğrenim Atölyesi, Çocuk yuvaları -City Berlin Dorothea Fohrbeck Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi, Bölüm Başkanı 131 Konu Alanı 7: 4.7. «Spor Yolu ile Uyum – Potansiyelleri Kullanmak, Olanakları Geliştirmek, Kurulan Ağı Genişletmek» 1. Sporun «Uyum Motoru» Olarak Kullanımı için Yapısal ve Personel Önkoşullar 1.1. Durum tespiti Alman Olimpik Spor Federasyonu (DOSB) çatısı altında, yaklaşık 27 milyon üye örgütlenmiş durumdadır. Yaklaşık 90.000 derneği ile DOSB, ülkemizde toplumsal çeşitliliği yansıtan en büyük topluluktur. Dernek çatısı altında toplanan spor dünyasının yanı sıra, geçen yıllar içerisinde kendiliğinden düzenlenen spor faaliyetleri daha büyük önem kazanmaktadır. Park, cadde ve kamuya açık alanlar spor alanı olarak kullanım görmektedir. Bunun da ötesinde, spor programları da genişletilmiş olup, ticari anlamdaki spor faaliyetleri (örneğin fitness stüdyolarında) giderek artan sayıda kullanıcı tarafından ilgi görmektedir. Spor dünyası çok sayıda program sunmakta ve tüm insanlara – kişisel, kültürel veya finansal durumlarından bağımsız olarak – açık bulunmaktadır. Fair play ve fırsat eşitliği her spor türünde, dünya genelinde kabul gören standart kurallarca düzenlenmektedir. Spor insanca bir duygu olan kıyaslama ihtiyacını gidermekte ve kişiliğin hareket ve beden esaslı gelişimine yaramaktadır. Özellikle takım sporlarının icrası 132 takım ruhunu geliştirmektedir, ki günlük hayatta takım ruhu, kendiliğinden oluşan bir şey değildir. Sportif faaliyetin bu olumlu etkileri herkesçe takdir edilmektedir. Buna göre spor, yıllardan beri federal devlet, eyaletler ve yerel yönetimler tarafından önemli ölçüde teşvik görmektedir. Bu destek ilk aşamada, öncelikli olarak dernekler bazındaki sportif faaliyete yöneliktir. Spor kulüpleri kişilere katkıda bulunma ve kişisel gelişim olanakları sunmakta ve böylece toplumumuzun istikrarı açısından, önemli bir rol üstlenmektedirler. Eyaletler ve belediyeler spor kulüplerine, spor alanları sunarak ve kamu yararına çalışan projeler aracılığı ile destek vermektedirler. Federal hükümet 1989 yılından beri «Spor Yolu ile Uyum» isimli programla, sporun farklı kökenlerden gelen insanların bir araya gelmeleri için en ideal platform olduğu gerçeğini dikkate almaktadır. Aradan geçen süre içerisinde neredeyse, ya göçmen üyeleri bulunmayan veya en azından anne ve babaları veyahut büyük anne ve babaları yurt dışında doğmuş üyesi bulunmayan dernek kalmamıştır. Spor kulüpleri ve birlikleri bu anlamda, yıllardan beri göçmen kökenli kişilerin uyumuna önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Bu noktada, tüm dernekler göç olgusundan aynı oranda etkilenmiş değillerdir. Spor Bilimleri Federal Enstitüsü tarafından hazırlanan «2005/2006 133 4.7. yılı Spor Gelişim Raporu»nda (özeti 1 numaralı ekte yer almaktadır) büyük derneklerin ancak % 30’u göçün etkisini hissetmektedirler; buna karşılık daha az branşı bulunan küçük veya orta büyüklükteki derneklerde ise bu oran % 10 ila 15 arasında kalmaktadır. Göçmenlerin nüfusa oranla giderek artan payını, kulüplerin yaklaşık % 28’i (özellikle de az branşta faaliyet gösteren kulüpler) küçümsemektedirler. Bu derneklerin, merkezi bir toplumsal değişim olarak giderek artan göç olgusuna, daha güçlü bir şekilde hazırlanmaları gerekmektedir. Spor olanaklarından faydalanılması göçmen kökenli insanlara şu düzeylerde uyum fırsatları sunmaktadır: Sosyal uyum spor alanında farklı etnik kökenden gelen insanların birbirleri ile temas etmeleri, sosyal ilişkiler ve sosyal bağlar kurmaları şeklinde gerçekleşmektedir. Kültürel uyum ise kültür tekniklerinin aktarılması, örneğin dil edinimi ve kültürel niteliklere sahip, sosyal günlük hayata özgü davranış kalıpları gibi «normalite kalıplarının» edinilmesi ile gerçekleşir. Spor kulüpleri sadece spor yapılan yerler değil, aynı zamanda karşılıklı kültürlerarası etkileşime zemin hazırlayan günlük iletişimin kurulduğu yerlerdir. Günlük hayattaki uyum sonuç olarak, spor kulüplerinde özellikle, demokratik söz hakkı tanındığı için ve gönüllü, kamu yararını gözeten bir yurttaşlık angajmanı gösterildiği için sağlanmaktadır. Bu bağlamda kulüpler, dernek politikasına katılım ve dernek yaşamının ötesine geçen genel demokratik deneyim ve değer aktarımı ile, bir anlamda «demokrasi okulu» etkisi göstermektedirler. Bu uyum fırsatlarının bazıları derneklerin günlük işleyişi içerisinde gayet doğalmış gibi uygulanmakta, diğerlerinin ise uygulanmaları için ayrıca destek görmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir. Spor dernekleri son derece heterojendir, bu açıdan başarılı bir uyum çalışması için yapılması gerekenleri, bir genel öneri paketine indirgemek zordur. Buna rağmen, derneklerin edindiği tecrübelerden hareket ederek, göçmenlerin daha iyi kapsanmasını sağlayacak çerçeve koşullar geliştirmek mümkündür: Hedef gruplara yönelik programların geliştirilmesi Spor birlikleri ve dernekleri tarafından geliştirilen uyum tasarımları, belirli hedef gruplarına yönelik olmalıdır. Tamamlanmış ve henüz devam eden projelerden elde edilen sonuçlardan hareket ederek ve kadın ve erkek göçmenleri hesaba katarak, aralarında özellikle sevilen ve tercih ettikleri spor alanlarına hitap eden olanaklar geliştirilmelidir. 134 Kulüplerin hedef grubunu sosyal, kültürel, dil ve yer açısından, bulunduğu yerde yakalaması ve kavraması zorunludur. Bağlayıcı olmayan spor olanakları özel önem taşımaktadırlar: Derhal ve doğrudan derneğe üye olmayı gerektirmeyen kolay erişimli olanaklar, özellikle henüz Alman dernek sistemini tanımayan kadın ve erkek göçmenler için, iyi bir giriş imkanı sunmaktadırlar. Hedef gruplarına yönelik programların geliştirilmesi, özellikle göçmen kökenli genç kadınlarda ve kızlarda, önemli bir rol oynamaktadır. Her ne kadar bu konuda yeterli istatistiksel veri olmasa da, mevcut güncel araştırmalar göçmen kökenli genç kızların, aynı yaş grubundaki erkeklere oranla çok daha düşük oranda (organize) spor yaptıklarını göstermektedir. Ancak bundan, kendilerinin spora daha az ilgi gösterdikleri sonucu çıkartılamaz: Kızlar sportif faaliyete gayet ilgili olmalarına rağmen, tecrübe ile sabit olduğu biçimde, kendilerine çoğunlukla, ancak kişisel hitap sonucunda ulaşılabilmekte ve olanaklardan, ancak ailenin tamamına hitap edildiği takdirde faydalanmaktadırlar. Buna bir de, İslami kültür ortamından gelen kadın ve kızların sportif faaliyetlere katılabilmeleri için özel bir takım önkoşullara sahip oldukları noktasını ilave etmek gerekir; örneğin, cinsiyete göre ayrı spor grupları, ayrı duş ve soyunma odaları, kadın antrenörler ve dini inançlara uygun giyim. Sürdürülebilir programların hazırlanması (Organize) spor faaliyeti ile ve bunun sayesinde gerçekleşen uyum süreçleri, uzun vadeli ve sürdürülebilir olmalıdır. Kültürlerarası aracıların güçlendirilmesi Spor derneği bünyesinde gösterilen uyum faaliyeti, daima kadın ve erkek göçmenlerle birlikte yürütülmelidir. Bunun için her iki yapı – Alman dernek yapıları ile kadın ve erkek göçmenlerin kültürel ortamları – arasında aracılık yapabilecek ve her iki taraftan kabul gören, angaje kişilere ihtiyaç vardır. Göçmen dernekleri (örneğin kültür dernekleri, dini dernekler, vb.) ile yakın işbirliği, kadın ve erkek göçmenlere ulaşmayı kolaylaştırmakta ve sporun önemi konusundaki bilinci artırmaya yardımcı olmaktadır. Uyum karşılıklı bir süreçtir Yerli (Alman) halkı arasındaki ön yargıları ve yabancı düşmanlığını yıkmak gerekmektedir. Aynı zamanda kadın ve erkek göçmenlerin de, kendilerini topluma açmaya hazır olmaları gerekmektedir. Sadece yerli ve göçmen halk, birbirlerini karşılıklı kazanım kaynağı olarak gördüklerinde, dernek dışında da ve sportif faaliyet ve yarışmalar ötesinde uyum gerçekleşebilir. 1.2. Hedef Belirleme Örgütlü spor alanı, birliklerinin kültürlerarası açılım yönündeki çabalarını daha da kuvvetlendirmek istemektedir. Dernekler düzeyinde insanların birbirlerine daha büyük bir ilgi ve anlayış geliştirmesi hedeflenmektedir. Bu durum, özellikle belli bir göçmen grubundan yüksek yoğunlukta üye kaydı bulunan dernekler için geçerlidir (belli bir etnisiteye ait dernekler). Alman Dernekler Kanunu’na uygun olarak bu derneklerin, kendilerini halkın her kesimine açmaları sağlanmalıdır. Bunun da ötesinde göçmenlerin, derneklerin yapılarına dahil olmaları ve bunun sonucunda da topluma katılımlarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Tüm hedefler belirlenirken, cinsiyet bakış açısı özellikle göz önünde bulundurulmalıdır. Hedef gruplara mahsus arzların artırılarak geliştirilmesi gerekmektedir; bu arzlar, göçmen kadın ve genç kızların spor alanındaki (henüz gerçekleşmemiş) sosyalleşmeleriyle irtibatlandırılmalı ve doğrudan sosyal ve kültürel çevrelerinde uygulamaya konulmalıdırlar. Bu hedefe ulaşmak için, aşağıdaki amaçlar doğrultusunda belirlenen önlemler, Ulusal Uyum Planı içerisinde kayda geçirilmelidir: Proje tecrübelerini belgelendirmek ve değerlendirmek Spor alanında uyum önlemlerinin etkisi hakkında halihazırda pek çok bilgi bulunmaktadır. Başarılı projelerden elde edilen çok sayıdaki tecrübe ve girişimler, gelecekte artarak bir araya getirilmeli, belgelendirilmeli ve değerlendirilerek birbirleriyle bağlantılandırılmalıdırlar. Mahalli ve bölgesel «en iyi uygulama örnekleri» Almanya geneline aktarılabilirlikleri açısından incelenmeli ve gerektiği takdirde bu mealde tekrar gözden geçirilmeli ve uygulamaya uygun hale getirilmelidirler. Yetki alanlarının genişletilmesi ve kalifikasyon Proje değerlendirme sonuçları yaygınlaştırılmalıdırlar. Uyum çalışmalarının başarıya ulaşması için tespit edilebilen faktörler, tabana aktarılmalıdır. Düzenli bilgilendirme çalışmalarıyla, sporcular ve dernek ve spor birliklerinin her katmanındaki gönüllü çalışanlar, uyum konusu için duyarlı hale getirilmelidirler. Eldeki bilgilere dayanarak yeni yetkinliklerin geliştirilmesi ve bunların eğitim yapı taşlarına dönüşümünün sağlanması zorunludur. Çalıştırıcıların, antrenörlerin ve diğer elemanların kültürlerarası eylem yetkinliklerinin bu yolla genişletilmesi amaçlanmaktadır. Yerel ağlar içersinde işbirliği Sporun uyum potansiyellerinin tam olarak kullanılabilmesi için, yerel ağlarla bağlantı kurmak gereklidir. Ağlar, belediyeler yönetiminde spor derneklerinin, okulların, çocuk yuvalarının ve sosyal kurum ve 4.7. kuruluşların birbirleriyle değişimde bulunmalarına olanak sunmaktadırlar. Göçmen organizasyonları da, şu ana kadar olduğundan daha güçlü ve daha sistematik olarak, ağ yapılarına dahil edilmelidirler. Kurulan ağlar, karşılıklı anlayış ve iletişimi teşvik etmelidirler ve bunun da ötesin de, işbirliği projelerinin oluşumu için iyi bir platform sunmaktadırlar. 2005-2006 yılı Spor Gelişim Raporu’na göre, şu an bile spor derneklerinin % 70’i birbirleriyle işbirliği kurmakta ve % 62’si okullarla, % 29’u gündüz çocuk bakım kurumlarıyla , % 21’i ekonomi kuruluşlarıyla ve % 15’i gençlik daireleriyle birlikte çalışmaktadırlar. Uyum çalışması için etkin genel şartların oluşturulması Spora ilişkin çerçeve şartlar, sosyal uyumun gerçekleştirilebilmesi için ideal bir çıkış noktası sunmaktadırlar. Ancak etkisinin tamamını ortaya koyabilmesi için, spora, tamamlayıcı önlemlerin eşlik etmesi gerekmektedir. Ancak tek bir spor derneğinin, bütüncül bir uyum konsepti geliştirmek için, sıklıkla yeterli kaynağa ve bilgiye sahip olmaması nedeniyle, yeterli profesyonel danışmanlık olanaklarının sunulması gerekmektedir. Dernek bünyesindeki gönüllü çalışanların desteklenmesi için, uyum projelerinin teşvikini sağlayan şartların oluşturulması zorunludur. Bunun için gerekli olan şart ise, gerekli altyapının, özellikle spor salonlarının sunulmasıdır. Göçmen kökenli kız ve kadınların kültürel, sosyal ve dini gereksinimlerine uygun şartların yaratılmasına özellikle dikkat edilmelidir. Uyum konusunun içten ve dıştan güçlendirilmesi Uyum, önemli bir alanlar üstü konudur. Bu nokta, yetkili devlet daireleri ve ilgili kurumlar bu konuyla ilgili yetkilendirilirken hesaba katılmalıdır. Bunun dışında spor birliklerinin, federal hükümet, eyaletler ve yerel yönetimlerin uyum çalışmalarını, itina ile hazırlanmış, geniş tutulmuş halkla ilişkiler çalışması eşliğinde yürütmeleri zorunludur. Bu çalışmalar eşit ölçüde, hem yerli hem de göçmen halka ulaşmalı ve sporun başarıları olumlu anlamda ön plana çıkarılmalıdır. Göçmen kökenli uyum elçilerinin ve uyum sorumlularının atanması bunun için faydalıdır. Burada göçmen örgütlerinin (belli bir etnisiteye ait spor dernekleri, kültürel ve dini dernekler vb.), cemaatlerin ve toplulukların lider kişileri ile medyayı, özellikle, gelinen ülkenin Almanya’ya yerleşmiş bulunan televizyon kanallarını ve gazeteleri, şu ana kadar olduğundan daha güçlü ve sistematik olarak, iletişim yapılarına dahil etmek gerekmektedir. 1.3. Önlemler/Özyükümlülükler/Denetim Görevleri Çalışma grubu üyeleri bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan önlemleri özetlediler: 135 4.7. Federal hükümetin önlemleri ve özyükümlülükleri Projele tecrübelerini belgelendirmek ve değerlendirmek: ■ Federal hükümet, Göç ve Mülteciler Federal Dairesi bünyesinde, Almanya genelinde spor alanında uyum önerileri hakkında, bölgesel ve bölgeler üstü durum tespiti için temel oluşturacak bir bilgilendirme platformu kurma yükümlülüğünü üstlenmektedir. Ayrıca, kültür derneklerinin spor alanındaki (uyum) önlemlerinin de, aynı şekilde tesbitinin mümkün olup olmadığını inceleyecektir. ■ Federal hükümet, kendisi tarafından teşvik edilen Almanya Olimpik Sporlar Federasyonu DOSB’nin «Spor Yolu ile Uyum» programını değerlendirmeye tabi tutacaktır. Yetkinliklerin geliştirilmesi ve nitelik kazandırma: ■ Federal hükümet, göçmen kökenli üyelerin Alman spor derneklerindeki ve kendi etnik spor derneklerindeki oranları hakkında, güvenilir istatistiki bilgilerin toplanmasının mümkün olup olmadığını ve bunun nasıl yapılabileceğini kontrol edecektir. ■ ■ Federal Hükümet «spor alanında ve spor yolu ile uyum» konusunu, Spor Bilimleri Federal Enstitüsü (BISP)’nin ağırlıklı araştırma noktası olarak tayin edecektir. BISP kendisinin teşvik ettiği «Spor Derneğindeki Gençlerin Uyumu» ve «Almanya’daki Göçmen Spor Dernekleri» adlı araştırma projelerinin sonuçlarını, spor politikasındaki ve spor örgütlerinin aktarım faaliyetleri üzerinden tanıtacaktır. Yerel ağlar içersinde işbirliği: Federal hükümet, spor ve siyaset dünyasındaki ortaklarıyla birlikte yürüttüğü işbirliğini, Ulusal Uyum Planı’nın sunumundan sonra da sürdürmeye devam edecektir Uyum çalışması için etkin çerçeve şartların oluşturulması: ■ Federal hükümet, çifte veya daha fazla teşvikin önlenmesi amacıyla, spor yolu ile uyum alanında federal hükümet tarafından finanse edilen önlemlerin hepsini saptayacaktır. Bu, örneğin, Federal İçişleri Bakanlığı; Aile, Yaşlılar Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı ve Ulaştırma, İmar ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı ile federal dairelerin de dahil olduğu bir çalışma grubu çerçevesinde, gerçekleşebilir. Çalışmaların bu şekilde koordine edilmesi ve bütünselleştirilmesi, işbirliği için şimdiye kadar olduğundan daha kapsamlı olanaklar sunmaktadır. Bu şekilde, spor programları ile sosyal, kültürel ve eğitim kurumları arasında ve de etnik kuruluşlar ve topluluklarla bir ağ kurulması mümkün olmaktadır. 136 ■ Federal hükümet «Spor Yolu ile Uyum» programının geliştirilmesini, bu temel programların devamlı teşvikini sağlama ve taraflara planlama güvenliği sağlamak amacıyla destekleyecektir. ■ Federal hükümet «Taraftar Bölgesi» projesini, 2007’den 2009’a kadar sürecek olan sözleşme müddetince destekleyecektir. Bu proje, DOSB bünyesindeki Alman Spor Gençliği (dsj) tarafından geliştirilen ve Sayın Federal Başbakan Merkel tarafından toplanan Uyum Zirvesi çerçevesinde, Temmuz 2006’da takdim edilen «Spor! Gençlik! Harekete Geç!» tasarımının bir parçasıdır. Uyum konu alanının içten ve dıştan desteklenmesi: ■ Federal hükümet, Ulusal Uyum Planı çerçevesinde «Uyum Forumu. Biz de katılıyoruz.» kampanyasını kamuoyuna tanıtmıştır. Spor birlikleriyle işbirliğinde ve afişler asılarak, gelecek aylarda, derneklerde uyum konusuna ağırlıklı olarak dikkat çekilmesi amaçlanmaktadır. Eyaletlerin ve yerel yönetimlerin (ya da eyalet ve yerel yönetimlerin düzenleme yetkisi altındaki) önlem ve özyükümlülükleri sistemi ile sağlanmalıdır. 2007 yılı Ağustos ayında Kuzey- Ren Vestfalya ve Hessen Eyaletlerinin birlikte gerçekleştirecekleri «Uyum Kongresi» de, bu durum tespit çalışmasına hizmet etmektedir. Uyum çalışması için etkin çerçeve şartların oluşturulması: ■ Spor yerleri için kaynakların sunulması: Eyalet hükümetleri sürekli olarak, spor teşvikine yüksek tutarda yatırımda bulunma yükümlülüğünü üstlenmişlerdir. Gelecekte yapılacak yatırımlarda, büyük oranda göçmenlere yönelik spor faaliyetleri sunan bazı dernek ve mahallelere öncelik verilip verilmeyeceği, henüz karara bağlanmamıştır. Eyalet hükümetleri bu alanda daha güçlü bir eylem gereksinimi olduğu kanaatindedirler. Bazı eyaletler tarafından, göçmenlere yönelik uyum politikası alanında taleplerin açık biçimde kaynak dağıtımına yansıtılması düşünülmektedir. Yukarıda bahsedilen çerçeve şartlarla ilgili, eyalet hükümetlerince yapılacak iyileştirmeler başlamış bulunmaktadır ya da 2007 yılında başlayacaklardır. Öngörülen süre iki yıldan beş yıla kadardır. ■ Federal eyaletler federal hükümetle birlikte, göçmen kökenli daha çok insanı spor üzerinden, varolan yapıların içine çekme ve bu yolla farklı kültürlerden insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlama amacını gütmektedirler. Eyaletler, belediyeye ait idari kurumların yanında, özellikle kitlesel spor alanında, örneğin spor salonlarının inşaası ve sağlamlaştırılması ile modernizasyonu için, ana sponsorluk görevini yürütmektedirler. Eyaletler bunun da ötesinde bir çok defa, tek tek pilot ve model projeleri, uyum düşüncesinin yerinde ve daha güçlü olarak kavranmasını sağlamak amacıyla, desteklemektedirler. Buna ek olarak «Spor Yolu ile Uyum» projesini çeşitli şekillerde desteklemektedirler. «Spor Yolu ile Uyum – Potansiyelleri kullanmak, Olanakları genişletmek, Ağ bağlantılarını genişletmek» konu alanları için oluşturulan çalışma grubunda eyaletler (kısmen Hessen Eyaleti tarafından koordine edilerek ve Spor Bakanları Konferansı’na başkanlık etmesi sebebiyle Mecklenburg-Vorpomern Eyaleti ile uyumlu olarak), halihazırda kendi özyükümlülükleri ile ilgili önerilerini ortaya koymuşlardır (ek 2). Bunların içeriğindeki önemli noktalar burada sunulmaktadır. Proje tecrübelerini belgelendirilmek ve değerlendirmek: ■ Hessen Eyaleti, spor alanında uyum önlemleriyle ilgili durum analizinin de içinde yer alacağı bir durum tespit çalışmasını, ilk olarak eyalet düzeyinde başlatacaktır. Bu noktada ilk önce, ampirik araştırmaların yapılması amaçlanmaktadır. İlgili çalışmaların uygulamaya geçirilmesi, bir ödül 4.7. ■ ■ Schleswig-Holstein Eyaleti, Schleswig-Holstein’daki spor faaliyetlerinin teşviki ile ilgili 16.11.2005 tarihli yönetmeliği gözden geçirmiş ve kamuoyuna yeni tanıtmıştır (1.3.2007 tarihli Spor Teşvik Yönetmeliği, Schleswig Hollstein Eyaleti’nin 10.4.2007 tarihli nüshası, sayfa 260 ve devamı). Yönetmeliğin ikinci maddesinde özellikle belirtilen teşvik konularına ilaveten, g maddesi «Spor yolu ile Uyum için Önlemler», teşvik ağırlık noktası olarak kataloğa alınmıştır. Başvurular Schleswig Holstein’a bağlı belediyeler, spor dernekleri ve spor birlikleri tarafından yapılabilmektedirler. Önlemler, eyaletin spor alanında sunduğu teşvik yardımları çerçevesinde kullanıma sunulmaktadırlar. Projeler, eksik ihtiyaç finansmanı yoluyla proje teşviki kapsamında desteklenmektedirler; sözü edilen teşvik tutarı, proje başına 5.000 avro’yu geçmemelidir. Berlin Eyaleti’nde «halkın farklı kesimlerinin sosyal uyumu» ve «yabancı vatandaşların özel ihtiyaçlarının dikkate alınması», Berlin Eyaletindeki Spor Faaliyetlerini Teşvik Yasası’nın 1. Maddesi uyarınca, Berlin Senatosu’nun spor faaliyetlerini teşvik hedefleri arasında yer almaktadır. Hamburg Senatosu 19 Aralık 2006’da, göçmenlerin uyumuna yönelik bir eylem tasarımını karara bağlamıştır. «Şehirde birlikte yaşam» konusu çerçevesinde, spor kendi başına bir eylem alanı olarak ortaya konulmuştur. Burada esas ağırlık noktasını çocuklar ve gençler oluşturmaktadırlar. kazandırma yolunda organizasyona ilişkin adımlar atılmasının gerekliliğini denetleme yükümlülüğünü üstlenmiş bulunmaktadırlar. Bunun için, 2007’den 2008’e kadar süren bir zaman dilimi belirlenmiştir. Değer kazandırma uygulaması onaylanırsa, uyum politikası, uzun vadeli bir alanlar üstü görev olarak anlaşılacaktır. Yerel ağlar içersinde işbirliği: Yerel yönetim organizasyonları temsilcileri, üyeleri adına yükümlülük alacak yetkilerinin bulunmadığını belirtmektedirler. Yerel Yönetim Organizasyonları Birlikleri’nin kendileri adına yükümlülük üstlenmesi de ancak, her bir yetkili kurulun konuyla ilgili karar almasından sonra söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple, çalışma grupları tarafından, yalnızca alınacak önlemlere yönelik tavsiyeler üzerinde çalışılmıştır. ■ Çalışma grubu, il genelinde uyum konferanslarının toplanması ve akabinde «Spor ve Uyum» konulu bir çalışma grubunun kurulması yönünde görüş beyan etmiştir. Çalışma grubu, uyum sorununun alanlar üstü bir konu olduğu ve bu sebeple illerde sadece bir kurul olarak değil, yönetim düzeyinde ele alınması gerektiği yönündeki tavrı desteklemektedir. ■ Çalışma grubu, sivil toplum angajmanını, özellikle de spor alanındakileri yerinde düzenlenecek aktivitelerle birleştirme çabalarını, desteklemektedir. Sivil toplum kurumlarının ve örgütlerinin önlemleri ve özyükümlülükleri Spor, derneklerin bir çoğu tarafından, pek çok projede uyum aracı olarak kullanılmaktadır. Alınan tedbirlerin çokluğu nedeniyle hepsini burada anlatmak mümkün değildir. Bu sebeple, onları temsilen, spor faaliyetlerini çatısı altında toplayan bir organizasyon olarak Almanya Olimpik Sporlar Federasyonu’nun ve onun en büyük üye birlikleri olan, Alman Futbol Federasyonu ve Alman Jimnastik Birliği’nin önlemleri ve özyükümlülüklerine değinilmiştir. Proje tecrübelerini belgelendirmek ve değerlendirmek: ■ DOSB, «Spor Yolu ile Uyum» programının değerlendirilmesine katılma yükümlülüğünü üstlenmektedir. Almanya Olimpik Sporları Federasyonu, pratik araştırma çalışmalarında ve değerlendirme safhasında birlikte çalışacak ve değerlendirme için gerekli tüm bilgi ve malzemeleri kullanıma sunacaktır. Sonuçların değerlendirilmesi, eylem önerileri olarak doğrudan programın tasarımsal denetleme faaliyetlerinde kullanılacaklardır. ■ Uyum konu alanının içten ve dıştan desteklenmesi: ■ Eyalet hükümetleri bu yıl içerisinde, göçmenlerin spor politikası yoluyla uyum sağlamalarına daha yüksek değer verilip verilmeyeceğini ve değer DTB, «Jimnastik ve Spor Dernekleri Atılım Ödülü» çerçevesinde «Kadın ve Kızların Uyumu» kategorisinde en iyi uygulama projelerini tespit etmekte ve bunları ödüllendirmektedir. Bu ödül, 2007 Kasım ayında düzenlenen Stuttgart Spor Kongresi çer- 137 4.7. çevesi içerisinde ilan edilmiştir. Bu ödülün, 2008 yılından itibaren «DTB – Dernek Ödülü» olarak her yıl verilmesi planlanmaktadır. Yetkinliklerin geliştirilmesi ve nitelik kazandırma: ■ Multiplikatörlerin (örneğin, göçmen kökenli kadınlar, çalıştırıcılar, hakemler vb.) kalifikasyonu büyük önem arz etmektedir (Konular: Kültürlerarası Öğrenme, Uyuşmazlık Yönetimi ). «Spor Yolu ile Uyum» programı çerçevesinde desteklenen göçmenlerin kalifikasyonuna yönelik bir önlem olarak «Kültürler Arası Spor», şu anda Koblenz-Landau Üniversitesi tarafından araştırılmaktadır. DOSB, göçmenlerin kalifikasyonuna yönelik varolan «Kültürlerarası Spor» önlemini tüm eyaletlerde hayata geçirme ve bunu, çeşitli spor dallarında yoğunluklu olarak uygulama yükümlülüğünü üzerine almaktadır. ■ ■ DOSB ve DFB birlikte bir eğitim modülü geliştireceklerdir. Bunun için DOSB’nin «Kültürlerarası Spor» Eğitim Kursu temel alınmaktadır. DFB, bu modülü futbola özel bazı içerik ilaveleriyle tamamlayacaktır. Bu Eğitim Kursu’nun spor birlikleriyle, derneklerin her düzeyinde ve «Spor Yolu ile Uyum» programı koordinatörlerinin desteğiyle yürütülmesi gerekmektedir. DTB, dernek yöneticileri ve çalışanları için düzenlediği yıllık spor kongrelerinde tebliğlerle, atölye çalışmalarıyla ve tartışma platformlarıyla «Jimnastik Derneklerinde Kadın ve Kızların Uyumu» konusunu işlemektedir. Bir dahaki kongrelerin ilki, 2007 yılının Kasım ayında ve ikincisi de, 2008 yılının Kasım ayında yapılacaktır. Yerel ağlar içersinde işbirliği: ■ DOSB, «Ağ oluşumu» yöntemini, çalışma prensibi olarak güçlendirecektir. DOSB, «Spor Yolu ile Uyum» programının tüm katılımcılarını, yerel yönetimlerden ve eyaletlerden gelen tekliflerin programın ağ çalışmasına dahil edilmesi doğrultusunda, yönlendirme yükümlülüğünü üstlenmektedir. DOSB bunun ötesinde tecrübesini ve yetkinliğini, olduğu gibi, ulusal ve uluslararası iletişim ağını daha yoğun bir şekilde uyum amacının hizmetine sunmayı, teklif etmektedir. Federal düzeyde ağların oluşumunu ve genişletilmesini – eyalet ve yerel yönetim düzeyindeki proje koordinatörleri üzerinden – daha çok geliştirme ve eyalet spor birliklerinde görevli profesyonel çalışanları, bu bağlamda destekleme yükümlülüğünü üstlenmektedir. ■ 138 DFB, «Uyum» adlı bir DFB-Ağı kurmayı planlamaktadır. Bu ağ çatısı altında, futbol alanında yerli ve bölgesel uyum projeleri arasında bir ağ birliğinin oluşması ve gerektiğinde bunların eşgüdümlü olmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Uyum çalışması için etkin çerçeve şartların oluşturulması: ■ «Spor Yolu ile Uyum» programı bir kalite güvencesi sürecine tabi tutulmaktadır. Bunun için federal hükümetle olduğu gibi, eyalet spor birlikleriyle birlikte, yönlendirme araçları olacak hedefler kararlaştırılmıştır. DOSB bu hedefleri, 2007 yılının ilk yarısında federal hükümetle uyumlu hale getireceğini ve belli bir deneme sürecinden sonra, 2008’de Almanya genelinde uygulanmasını sağlayacağını taahhüt etmektedir. ■ ■ Eyalet spor federasyonları «Spor Yolu ile Uyum» programıyla çok yakın bir ilişki içerisindedir. DOSB’nin bakış açısına göre, bu programın sürdürülebilir ve nitelikli bir etkinlik kazanarak genişletilmesi, diğer spor federasyonlarının da bu programa dahil edilmesi ile mümkündür ve istenilmektedir. Sporun sosyal uyumla ilgili yüksek potansiyelini daha kuvvetli bir biçimde kullanmak için DOSB, «Sosyal Şehir» ve «Spor Yolu ile Uyum» programları arasındaki işbirliğini iyileştirme yönünde çaba gösterecektir. Hedef, ikamet yerine yakın spor ve hareket olanaklarının, özellikle de sosyal açıdan dezavantajlı semtlerde teşvik edilmesi ve yer edinmesidir. DOSB, bir işbirliği platformunu kurma ve «Spor Yolu ile Uyum» ve «Sosyal Şehir» programları arasındaki paylaşımı yoğunlaştırma taahhütünde bulunmaktadır. ■ «Topa Sahip Ol – Irkçılığa ve Ayrımcılığa karşı Futbol» model projesinin teşviki (dsj, Bakınız 1.3.1, Önlem: Proje «Taraftar Bölgesi»). Proje masrafları DFB ve federal hükümet tarafından eşit oranda karşılanmaktadır. ■ DFB, Alman – Fransız öğrencilerinin Mayıs 2007’de Berlin’deki okullarda yapılan milli takımlar maçı çerçevesinde «Şiddetin Önlenmesi ve Uyum» konulu bir proje haftası düzenlemektedir. DFB tarafından bununla ilgili ders malzemeleri hazırlanmıştır. Bu malzemelerin, ileride buna müteakip yürütülecek projelerde kullanımı, proje haftasından sonra karara bağlanacaktır. Uyum konu alanının içten ve dıştan desteklenmesi: ■ DOSB, «Spor Yolu ile Uyum» programı kapsamındaki halkla lişkiler çalışmasını genişletmeyi taahhüt etmektedir. ■ DOSB ve DFB, federal hükümetin «Uyum Forumu. Biz de Katılıyoruz» afiş kampanyasını destekleme ve üye örgütlerinin dikkatini bu konuya çekme yükümlülüğünü üzerine almaktadır. Diğer spor federasyonlarının da bu çalışma için kazanılması amaçlanmaktadır. ■ DFB Başkanlığı 2006 yılının yazında, üç uyum elçisini tayin etmiştir. Bunlar pek çok etkinliğe katılmış bulunmaktadırlar ve Federal Almanya Hükümeti’nin «Uyum Forumu- Biz de Katılıyoruz» kampanyasını desteklemektedirler. Federasyon, daha başka uyum elçilerini atama yükümlülüğünü üstlenmektedir ve buna ek olarak, bir de görev profili geliştirmiştir. ■ DFB Başkanlığı 1 Aralık 2006 tarihinde, ilk gönüllü uyum sorumlusunu atamış bulunmaktadır. Buna ek olarak, imkan ve ihtiyaç dahilinde ve en yakın zamanda, göçmen kökenli uyum elçileri atanmalıdır. ■ DFB, hedefe yönelik projelerin geliştirilmesi ve önlemlerin uygulamaya geçirilebilmesi için «Şiddeti Önlemek» görev birimi ile sıkı bir ilişki ağı içerisinde bulunacak bir uyum uzman komisyonu oluşturacaktır. ■ DFB Genel Kurul Toplantısı’nda Ekim 2007’de, ilk olarak geniş kapsamlı bir Futbol Gelişim Planı çıkarılacaktır. Bu plan hazırlanırken, DFB’nin uyum konusundaki hedefleri ve buna ilişkin önlemler, önemli bir rol oynayacaklardır. ■ DFB ve Daimler –Chrysler arasındaki işbirliği çerçevesinde DFB yapılarında, okullarda ya da dışardan olmak üzere yürütülen proje ve önlemler için, yıllık bir uyum ödülü planlanmaktadır ■ DFB, federasyonun ve derneklerin yönetici kadrolarına ve çalışanlarına yönelik olarak, «Jimnastik Derneğinde Kızların ve Kadınların Uyumu» konusunu, düzenli aralıklarla yayımladığı ve 22.000 nüsha şeklinde, ücretsiz olarak üye derneklere dağıttığı «Alman Jimnastiği» isimli DTB dergisinde, ağırlıklı olarak işlemektedir. DTB, trambolin dalında olimpiyat şampiyonu olan ve 2000 yılında DOSB tarafından uyumdan sorumlu üç elçiden birisi olarak atanan Anna Dogonadze’yi de bu çalışmalara dahil etmeyi planlamaktadır. Uyum önlemlerinde cinsiyet bakış açısının güçlendirilmesi ■ Çeşitli resmi ve sivil kurum ve kuruluşların kaynaklarından faydalanılarak, tahminen Mayıs 2007 itibariyle, Kuzey- Ren Vestfalya Eyaletine bağlı Eyalet Spor Federasyonu (LSB) tarafından yürütülmekte olan «Spor Uyumu Sağlıyor – SPIN» isimli proje desteklenecektir. Bu proje, kadın göçmenlerin spor faaliyetlerine katılımını sağlamayı ve onları çalıştırıcı olarak yetiştirmeyi ve giderek artan bir biçimde, spor derneklerinde sorumlu pozisyonlarda çalışmaya doğru yönlendirmeyi hedeflemektedir. Projenin çıkış noktası sadece spor faaliyetleriyle ilgili çalışmaları kapsamamakta, aynı zamanda özellikle Müslüman kökenli göçmen kadınlara yönelik dil ve kültür çalışmalarını da 4.7. içermektedir. LSB Duisburg, Gelsenkirchen ve Essen illerinde, bu projenin gerçekleştirilmesine yönelik çeşitli imkanların kullanılmasını, model olarak test edecektir. Buradan elde edilecek sonuçlardan «Spor Yolu ile Uyum» projesi de faydalanacaktır. ■ Kuzey – Ren Vestfalya Eyalet Hükümeti’nin eylem planındaki ağırlık noktalarını, hem halihazırda denenmiş projelerin yürütülmesi, hem de içerik olarak yeni plan ve programların geliştirilmesi oluşturmaktadır. Halihazırda uygulaması tamamlanmış tedbirlerden, «Göçmen Kadınlarla Spor» isimli, Almanya genelinde model özelliği taşıyan programa (1995-1998) değinilmelidir ki, bu program yürütülürken, göçmen kökenli kadınlara çalıştırıcı olmak üzere sunulan ileri eğitim kursu ilk defa faaliyete geçirilmiştir. Sporun kültürler arası açılıma ön ayak olması sürecinde, gelecekte yürütülecek tüm projelerin en önemli hedef grubunu, göçmenler arasındaki kadınlar ve gençler oluşturacaktır. Bu noktada, hem kültürel farklılıkları dikkate alacak, hem de örgütlü spor ve diğer sorumlu kuruluşlar arasında işbirliğini güçlendirecek programların geliştirilmesi gerekmektedir. ■ DOSB, «Gender Mainstreaming» ve «Spor Yolu ile Uyum» grupları için üye organizasyonlar ve derneklerle birlikte, kadın göçmenlerin spor konusundaki ihtiyaçlarını daha çok dikkate alacak öneriler ortaya koymak amacıyla bir proje geliştirmektedir. Bu proje «Spor Yolu ile Uyum» programına bağlı olarak yürütülmekte ve bu şekilde doğan karşılıklı etkileşimden faydalanmaktadır. DOSB, Başkanlığın güncel çalışma programına dayanarak, göçmen kökenli kadın ve genç kızlara yönelik bir ağ oluşturma projesini uygulamaya geçirme yükümlülüğünü üstlenmektedir. «Gender Mainstreaming» ve «Spor Yolu ile Uyum» grupları, bu projenin üç yıllık bir sürede gerçekleştirilmesini öngörmektedirler. Hedef, göçmen kadınlar tarafından tercih edilen spor dallarında (örneğin; Dövüş Sporu, Futbol, Dans ve Yüzme) kurslar sunmaktır. Bu proje ağları on şehirde uygulamaya geçirilecektir. Spor dışındaki organizasyonların da projeye dahil edilmeleri neticesinde, projenin ağ olma özelliği de ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında, spor alanında olanaklar, diğer vasıf kazandırma kursları ile (örneğin dil öğrenim kursları) bağlantılı hale getirilmelidir. Bu proje, «Spor Yolu ile Uyum» programına da katılan spor dernekleri tarafından yürütülmektedir. ■ DFB, kızların futbol yoluyla topluma uyumunu sağlayacak bir model projeyi desteklemektedir. Bu çerçevede, sosyal açıdan zayıf bölgelerden seçilmiş kızlar turnuva organizasyonları düzenlemek ve okul çalışma grupları kurmak gibi, kendi girişimleri aracılığıyla derneklere ulaşmaları açısından desteklenmekte ve böylelikle topluma uyumları teşvik edilmektedir. 139 4.7. ■ DTB Başkanlığı, «Göçmen Kökenli Kadın ve Genç Kızların Topluma Uyumu» konusunun koordinasyonu ve işlenmesi için, Eylül 2006’da bir Başkanlık Komisyonu’nu atamıştır. Çalışmaların sonuçları, Frankfurt am Main’da gerçekleşecek olan Uluslararası Alman Jimnastik Şenlikleri çerçevesinde sunulacaktır. ■ DTB, jimnastik derneklerinin şu ana kadarki tecrübelerini de göz önünde bulundurarak, seçilen jimnastik derneklerinde denenmek üzere, kadın ve genç kızların, jimnastik ve dans dallarına ağırlık veren derneklere katılımını sağlayacak bir tasarım üzerinde çalışmaktadır. Buradan elde edilecek olan sonuçların değerlendirmesi ise, 2009 yılında Frankfurt am Main şehrinde düzenlenecek olan Uluslararası Alman Jimnastik Şenlikleri’nde yapılacaktır. Daha sonra tasarım, diğer dernekleri de içine alacak şekilde genişletilecektir. birlikte çalışmaktadırlar. Böylece spor dernekleri, göçmenlerin topluma uyumlarının basarıyla sağlanması için elverişli şartları da oluşturmuş bulunmaktadırlar; çünkü, bu şartların oluşumu, güçlü bir biçimde ağların oluşturulmasına bağlıdır. Ek 2 3. Başarı faktörleri Federal Eyaletlerin «Ulusal Uyum Planı» na Sağladıkları Katkı Bu sebeple, karşılıklılık esasına dayalı aktif bir uyum politikasını başarıya ulaştıran faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 1. Temel Anlayış Ek 1 Prof. Dr. Christoph Breuer, Prof. Dr. Heinz-Dieter Horch ve Prof. Dr. Volker Rittner (Alman Spor Yüksek Okulu Köln) tarafından yürütülen ve Federal Spor Bilimleri Enstitüsü, Alman Olimpik Sporlar Federasyonu ve eyalet spor birliklerinin birlikte finanse ettikleri «Spor Gelişim Raporu 2006/2007» araştırma sonuçları. Genel olarak spor derneklerinin, demografik dönüşümü abarttıkları mı, yoksa küçümsedikleri mi sorusu sorulmaktadır. Küçümsemek, örneğin, spor derneğinin merkezi öneme sahip bir toplumsal değişikliğe hazırlıksız yakalanması tehlikesini beraberinde getirebilmektedir. Nüfus içerisindeki giderek artan göçmen oranı, derneklerin yüzde 28’i tarafından (özellikle az spor dallı küçük dernekler) küçümsenirken, derneklerin yüzde 4’ü de bu gerçeği abartmaktadırlar. Bu noktada bölgesel farklılıklar görülmemektedir. 4.7. Eyalet hükümetleri – federal düzey ile bölgesel düzey arasındaki konumları itibariyle –, spor yolu ile uyum görevini, ■ Kültürel kimliğin korunması, ■ Diyalog esasına dayalı bir uyum, ■ Göçmen kökenli multiplikatörlerin etkin kazanımı, ■ spora yönelik bir siyaset izlemek, ■ Uyum alanında siyaset yapabilirlik, ■ yetki dağılımı ilkesini temel almak, ■ Kaynakların kullanıma sunulması ve ■ spor yapan nüfusa değerler aktarmak ■ Yerinde oluşan zorlukların aşılması. Spor dernekleri ve demografik değişim Almanya’da bulunan spor derneklerinin yüzde 45’i (40.000 kadar dernek) demografik değişimden dolayı, hareket alanlarında etkilendiklerini düşünmektedirler. Demografik gelişimin spor derneklerinin faaliyet alanına yansıyan sonuçları arasında, çocuk ve gençlerin nüfus oranının düşüşü, nüfusun giderek yaşlanması ve azalmasının yanısıra, göç konusu gelmektedir. Göçmen nüfusunun genel nüfusa oranı, giderek büyüyecektir. Bu gelişme, bir yandan göçmen kökenli grupdaki doğum oranlarındaki olumlu artış, diğer yandan ise göç olgusu ile açıklanmaktadır. Tüm spor derneklerinin yüzde 7’si, demografik değişimden etkilenen derneklerin yüzde 15’i, faaliyetlerinin göç olgusundan etkilendiği kanaatindedirler Bu noktada, federal eyaletler arasında, iki farklı gelişmeye işaret eden ciddi farklılıklar gözlemlenmektedir: Eski eyaletlerdeki spor derneklerinin yüzde 15’i göçten etkilendiklerini belirtirlerken, yeni eyaletlerdeki spor derneklerinde bu oran, yüzde 8 ‘den bile daha az bir düzeydedir. Dernek türlerine göre yapılan bir inceleme de, önemli etkilenme farklarını ortaya çıkarmaktadır. Göçmen yerleşiminin doğurduğu sonuçlardan, büyük derneklerin yüzde 30’u etkilenmektedirler. Geriye kalan diğer dernek türlerinin yalnızca yüzde 10 ila yüzde 15’i için bu durum geçerlidir (örneğin, bünyesinde az spor dalını barındıran küçük spor dernekleri ile orta büyüklükte olanlar). 140 Demografik değişimin yol açtığı sonuçlara bir tepki olarak, bilhassa orta ve büyük ölçekli dernekler, artan bir şekilde yeni faaliyetler sunma yoluna gitmişlerdir. Diğer derneklerle güçlendirilmiş bir işbirliği çalışmasına girmek de, en sık uygulamaya konan tedbirler arasında yer almaktadır. Spor dernekleri arasındaki işbirliği ve yerel uyum Spor derneklerinin yerel uyum çalışmalarına katkıları tarihi bağlamda ele alındığında, belediyeler ve spor dernekleri arasındaki ilişkinin, spor hareketi ortaya çıktığından beri canlı bir diyalog özelliği taşıdığı görülmektedir. Yerel işbirlikleri alanı, spor derneklerinin kamuya yönelik çalışmaları çerçevesinde, özellikle şu an ve gelecekte de, giderek artan bir oranda özel bir ilgiyi hak etmektedir. Çünkü toplumsal gelişimin pek çok yeni sorunu, yerel meselelerin genel önem kazandığı konularda hem daha güçlü bir örgütlenme faaliyetini hem de yeni işbirliği modellerini gerektirmektedir. Özellikle sektörler arası oluşturulan, farklı organizasyonların ve çeşitli siyasi alanların da işbirliği içerisinde çalıştıkları ilişki ağları, sosyal uyum için yerine getirilmesi gerekli görevler noktasında, büyük başarılara ulaşma şansını garanti etmektedirler. Spor derneklerinin çoğunun yaptığı çalışmalar, bölgesel ağ oluşumunun toplumsal ve siyasal zaruretini açıkça ortaya koymakta ve böylelikle sivil girişimin önemini, etkinlik ve potansiyelini de kanıtlamaktadırlar. Bu şekilde, spor derneklerinin % 70’i diğer spor dernekleriyle ve % 62’si de okullarla işbirliğine gitmektedir. Yüzde 24’ü gündüz çocuk bakım kurumlarıyla, % 21’i ekonomik kuruluşlarla, % 15’i gençlik daireleriyle şeklindeki spor politikası yaklaşımları çerçevesinde, fevkalade ciddiye almaktadırlar. Federal hükümetler, geçmiş yıllar içerisinde göçmenlerin uyumunun daha da önem kazandığı, geniş çaplı bir uyum politikası izlemektedirler. Bu bakımdan şu anda paradigma değişikliğine gidilmesi gerekli olmamakla birlikte, uyumun, federal hükümet, belediyeler ve eyalet spor birlikleri ile beraber yürütecekleri ağırlıklı görev olacağına dair tanımının yapılması gerekmektedir. Şu ana kadar alınan tedbirlerin değerlendirilmesi, bunların ancak tek tek ele alınmaları ile mümkündür ki, bilindiği gibi sırf bu sebeple bile bu alanda araştırmaların yürütülmesi gerekli görülmektedir; ama, yine de bu tedbirlerin, uygulanmakta olan spor yolu ile uyum politikası çerçevesinde bir değerlendirilmesinin yapılmasına çalışılmalıdır. 2. Hedef Belirleme Eyalet hükümetleri, federal hükümet ile birlikte daha fazla göçmen kökenli insanın, spor yoluyla varolan yapılarla kaynaşması amacını gütmekte ve bununla da, farklı kültürden insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlamayı hedeflemektedirler. Bununla varılmak istenen hedef ise, sivil toplumun temelinin güçlendirilmesidir. Uyum anlayışı, pratik ve teorik olarak, karşılıklı kabul esasına dayanmalıdır. 4. Konu Alanı: Çerçeve Şartların Oluşturulması 4.1. Konu Ağırlık Noktası: Spor Yerleri için Kaynakların Sunumu, Sosyal Görevler, Gençlik Teşviki, Normatif Düzenlemeler Durum Tespiti Eyalet hükümetleri, yerel idari kurumlarla beraber spor yerlerinin -özellikle kitle sporları söz konusuysa- yapımı, sağlamlaştırılması ve modernizasyonu noktasında ana yükü üstlenmektedirler. Kullanılan kaynakların büyük kısmı, dolaylı yahut dolaysız olarak bu görevin yerine getirilmesi için kullanılmaktadır. Eyalet hükümetlerinin bu yöndeki güçlendirilmiş yatırım çabaları – en son örneğin Ren-Palatina, Hessen ve Aşağı Saksonya Eyaletleri – genel nüfusun spor faaliyetleri açısından fayda sağlamaktadırlar. Göçmenler için uygulanan uyum politikası alanından dile getirilen taleplerin, kaynak dağıtımına açıkça yansıtılması, kısmen düşünülmektedir. Özyükümlülükler Eyalet hükümetleri, spor teşvik alanına, özellikle spor yerlerinin teşviki için milyonlar tutarında daimi yatırımda bulunmayı taahhüt etmektedirler. Gelecekte yapılacak yatırımlarda, büyük oranda kadın ve erkek göçmenler için spor faaliyetleri sunan dernek ve mahallelere öncelik verilip verilmeyeceği henüz karara bağlanmamıştır. Eyalet hükümetleri bu alanda daha güçlü bir eylem ihtiyacı olduğu kanaatindedirler. 141 4.7. Schleswig-Holstein Eyaleti Örneği Kısa tanıtım Schleswig-Holstein Eyaleti spor faaliyetlerinin teşvikine yönelik yönetmeliği gözden geçirmiş ve yeniden kamuoyuna duyurmuştur (01.03.2007 tarihli Spor Teşvik Yönetmeliği, Schleswig- Holstein Resmi Gazetesi yayınlanış tarihi 10.04.2007, Sayfa 260 ve devamı). Yönetmeliğin 2.bentinde açıkça belirtilen teşvik konularına ilaveten, ağırlıklı teşvik konusu olarak «g) Spor Yolu ile Uyum için Önlemler» şıkkı kataloğa alınmış bulunmaktadır. Konuyla ilgili başvurular SchleswigHolstein’a bağlı belediyeler, spor dernekleri ve spor dernekleri birlikleri tarafından yapılabilirler. Zamanlama Schleswig-Holstein Resmi Gazetesi’nde, büyük olasılıkla 2007 yılının Mayıs ayında yayınlanacaktır; Yönetmelik ilk etapta 31.12.2009 tarihine kadar geçerliliğini koruyacaktır. Mali çerçeve Önlemler, eyalete ait spor teşvik yardımları çerçevesinde hizmete sunulmuşlardır. Konuyla ilgili projeler eksik ihtiyaç finansmanı yoluyla, proje teşviki kapsamında desteklenmektedirler; sözü edilen teşvik tutarı proje başına 5.000 Euro’yu geçmemelidir. Bunlar dışında bilgi verilmesi şu an henüz mümkün olmamakla birlikte, bundaki ve diğer teşvik ağırlık noktalarındaki başvuru durumuna bağlıdır. Berlin Eyaleti Örneği Berlin Eyaletinde «halkın farklı kesimlerinin sosyal uyumu» ve «yabancı vatandaşlara özel ihtiyaçların dikkate alınması», Berlin Eyaleti’nde Spor Teşvik Yasası’nın 1. maddesi uyarınca Berlin Senatosu’nun spor faaliyetlerini destekleme hedefleri arasında yer almaktadır. Zamanlama Yukarıda bahsedilen çerçeve şartlarla ilgili, eyalet hükümetlerince yapılacak iyileştirmelerden bir kısmı halihazırda başlamış bulunmaktadır; diğer iyileştirmeler ise 2007 yılında başlayacaktır ve bunların gerçekleşmesi için iki yıldan beş yıla kadar süre tanınmaktadır. 5. Konu Alanı: Önlem Alanı Olarak Uyuma Değer Kazandırılması 5.1. Konu Ağırlık Noktası: Uyum Konusuna Alanlar Üstü Görev Olarak Zemin Kazandırmak Durum Tespiti Eyalet hükümetlerinden birkaçı «Spor Yolu ile Uyum» konusuna, alanlar üstü bir görev olarak değer kazandırma ve kısmen ek kaynaklarla donatma sürecini başlatmış bulunmaktadırlar. 142 Önlemler/Özyükümlülükler Eyalet hükümetleri bu yıl içerisinde, göçmenlerin spor politikası yolu ile uyumuna daha büyük bir değer verilip verilmemesi ve değer kazandırmak üzere örgütsel adımların atılıp atılmaması gerektiğini denetleme yükümlülüğünü üstlenmektedirler. Bunun için, 2007’den 2008’e kadar süren bir zaman dilimi belirlenmiştir. Değer kazandırma uygulaması onaylanırsa, uyum politikası uzun vadeli bir alanlar üstü görev olarak anlaşılacaktır. Eyalet hükümeti gönüllü çalışmayı, profesyonel çalışanları üzerinden desteklemek ve bu esnada, özellikle göçmen kökenli kişilerle birlikte çalışmak istemektedir. Bu, 50 yaş üzerindeki işsizlerin ilk etapta iki yıllık zaman dilimi içerisinde «spor alanında yönetici asistan» olarak işe alındıkları (derneklerde, spor grupları, spor dernekleri birliklerinde) «Tecrübede Gelecek Var» programı için geçerlidir. Bunun devamı olarak, Gönüllü Sosyal Yıl (FSJ) teşviki çerçevesinde, göçmen kökenli gençlerin işe yerleştirilmeleri özellikle desteklenmektedir. 6. Konu Alanı: Münferit projeler Her iki program da 2007 yılında başlayacak olup, ilk etapta 2009 yılına kadar sürdürüleceklerdir.«Tecrübede Gelecek Var» program çerçevesinde, ilk etapta 30 kişi spor alanında işe yerleştirilecektir. Gönüllü Sosyal Yıl (FSJ) programı kapsamında ilk olarak göçmen kökenli 4 kişinin işe yerleştirilmesi planlanmaktadır. 6.1. Konu Ağırlık Noktası: Eyalet Hükümetlerinin Yürüttükleri Münferit Projeler Durum Tespiti Eyalet hükümetleri, uyum düşüncesinin yerinden harekete geçirilmesini sağlayacak olan projeleri desteklemektedirler. Bu anlamda, henüz daha başlamamış projeleri çoğunluklu olarak pilot projeler şeklinde, başlamış projeleri ise en iyi uygulama örnekleri olarak desteklemektedirler; bunun da yanında, yeni programların ortaya çıkarılmasını teşvik etmektedirler. Hessen Örneği Hessen Eyalet Hükümeti beş yıldır, mesleki eğitimden geçirilmiş göçmen kökenli çalıştırmacıların multiplikatörler olarak spor derneklerine girmelerini sağlayan «START» isimli projeyi desteklemektedir. Projenin orta vadede sürdürülebilmesi için gerekli mali çerçevesi, 2007 yılında garanti altına alınacaktır (bütçe mevzuatı açısından mümkün olduğu müddetçe). Yıllık 130.000 avro’luk bir bütçe ayrılmıştır. Hessen Eyalet Hükümeti spor alanında, göçmen kökenli kişilerin – bilhassa gençlerin – meslek eğitimi, meslek içi eğitim ve ileri eğitim almalarına (dernek yöneticisi, çalıştırıcı) yönelik girişimleri desteklemektedir. Buna uygun girişimler 2007 yılında desteklenmektedirler. Önlem başına 5.000 ila 10.000 avro’luk bir bütçe ayrılmıştır. Hessen Eyalet Hükümeti gençlere yönelik spor çalışmaları yoluyla eğitimi, özellikle desteklemektedir. Burada, ilk ağırlık noktasını futbol oluşturacaktır. Meslek eğitimi ve meslek içi eğitim gelişimi, gençlerin alanları dışındaki yetkinliklerini güçlendirme yolunda kullanılmalı ve böylelikle gençlerin daha etkili bir şekilde iş hayatına atılmaları sağlanmalıdır. Bu arada gençler spor alanında da, donanımlı olarak yetiştirilmelidirler. Önlemler için üç yıllık bir zaman dilimi öngörülmektedir. Tedbirler ilk olarak 15.000 avro ila 20.000 avro’luk bir bütçeyle desteklenmektedirler. Bunlara ek olarak göçmen kökenli gençlerin sorumluluk taşıyan konumlara (gençlik antrenörü ve hakem vs.) getirilmelerine yönelik projelerin desteklenmesi amaçlanmaktadır. Bu sayede kültürlerarası anlaşmanın mahalli dernekler düzeyinde desteklenmesi hedeflenmektedir. Hessen Eyalet Hükümeti, futbol taraftarlarına yönelik projelerinden elde edilen tecrübeleri, Alman federal ligleri ve bölge ligleri düzeyinde kullanmayı ve bu yolla elde edilen bilgilerin amatör futbol alanı için de faydalı olmalarını sağlamak istemektedir. Bu amaca yönelik olarak, taraftar projeleri ile bilgi aktarımı arasındaki koordinasyon, pratikte uygulamaya geçirilmelidir. Bu projeler için – uluslararası bir kıyaslama çerçevesinde de – orta vadeli bir zaman dilimi baz alınmıştır ve bu projeler, yıllık 250.000 avro’luk bir bütçeyle desteklenmektedirler. Son olarak, Eyalet Hükümeti spor alanında uyum önlemlerinin durum tespitine ve analizine yönelik bir çalışmayla birlikte, uyum alanında araştırma çalışmalarına başlamak istemektedir. Bu noktada, önce ampirik incelemelerin hazırlanması amaçlanmaktadır. Başarılı çalışmaların uygulamaya geçirilmesinde bir ödül sistemi takip edilmelidir. Eyaletler düzeyindeki durum tespit çalışmasına, Hessen ve Kuzey-Ren Vestfalya Eyaletlerinin birlikte düzenledikleri «Uyum Kongresi» de, Ağustos ayında katkıda bulunacaktır. Diğer münferit önlemler somut planlama aşamasındadır. Hessen Eyalet Hükümeti de diğer tüm eyalet hükümetleri gibi, alınacak önlemlerin planlanması ve 4.7. uygulamaya geçirilmesi noktasında spor organizasyonlarının ortaklığına ihtiyaç duymaktadır. Bunların arasında, özellikle spor organizasyonlarının kendi aldıkları önlemler haricinde, eyaletler tarafından alınan çok sayıdaki tedbiri de aktif olarak destekleyen eyalet spor federasyonları da bulunmaktadır; ama, diğer spor dernekleri birliklerinden oluşan ortaklar da –örneğin futbol alanında- ya da göçmen kökenli diğer kuruluşlar da, hükümetin ortakları arasında bulunmaktadırlar. Bu şekilde şimdiden, spora dayalı uyum politikasına hakim olan yönetişim yapılanmasının hatlarını gözlemlemek mümkün olabilmektedir. Berlin Örneği Berlin Senatosu yıllardır «Yabancıların Uyumuna Yönelik Spor Önlemleri» programını teşvik etmektedir. Bu programla Berlin Spor Gençliği, göçmen kökenli gençlerin katılımları ve uyumları noktasında danışma ve organizasyon hizmeti sunmaktadır. Berlin Spor Gençliği bu çalışmalar için bu yıl 50.158 avro tutarında bir teşvik almaktadır. Burada, spor alanında uyuma yönelik gençlik çalışmalarının, özellikle sosyal davranışların ve kişilik gelişiminin güçlendirilmesinin, spor derneklerine sağlanan teşviklerle desteklenmesi ve bu şekilde Alman asıllı olmayan gençlerin, derneğin sosyal bünyesine girmeleri ve kaynaşmaları hedeflenmektedir. Bunun dışında, boş zamanlarda yapılan spor aktiviteleri, kitlesel spor dallarında sunulan faaliyetler, spor derneklerinin tanıtıma yönelik etkinlikleri ve spor dışındaki pedagojik faaliyetler desteklenmektedir. NRW Örneği Eyalet Hükümeti’nin eylem noktalarını ağırlıklı olarak, halihazırda denenmiş ve oturtulmuş projelerin sürdürülmesi ve yeni proje planlarının tasarlanıp geliştirilmesi oluşturmaktadır. Burada halihazırda tamamlanmış bulunan tedbirler içerisinden, yalnızca Almanya çapında model özelliği taşıyan «Göçmen Kadınlarla Spor» isimli projeye (1995-1998) değinmek yeterli olacaktır; bu proje yürütülürken, ilk defa olarak göçmen kökenli kadınların çalıştırıcı olarak eğitilmeleri için, ileri eğitim kursu açılmıştır. Sporun kültürler arası bir açılıma ön ayak olması sürecinde, gelecekteki tüm projelerin en önemli hedef grubunu, göçmenler arasındaki kadınlar ve gençler oluşturacaktır. Bu noktada hem kültürel farklılıkları gözetecek, hem spor organizasyonları ve projeyi yürüten diğer sponsorlar arasındaki işbirliğini güçlendirecek programların geliştirilmesi gerekmektedir. Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanlığı temel alınan hareket noktasını belirlemek üzere, 9 Aralık 2006 tarihinde Katolik Akademi «Die Wolfsburg» ile birlikte ve aynı zamanda Kuzey-Ren Vestfalya Eyalet Spor Federasyonu ve Türkiye Araştırmalar Merkezi ile işbirliği içerisinde, konuya yönelik özel bir sempozyum düzenlemiştir. 143 4.7. Hamburg Örneği Hamburg Senatosu, 19 Aralık 2006’da göçmenlerin uyumuna yönelik bir eylem tasarımını karara bağlamıştır. «Şehirde Birlikte Yaşam» başlığı altında spor, kendi başına bağımsız bir eylem alanı olarak tanımlanmıştır. Burada ağırlık noktasını çocuk ve gençlere yönelik spor faaliyetleri oluşturmaktadır. Eylem taslağından şehir idaresinin ve spor alanında beraber çalışan ortakların atacakları ilk adımlar, aşağıdaki şekliyle ortaya çıkmıştır: ■ Hamburg’taki spor dernekleri ve spor federasyonlarının yürüttükleri uyum çalışmalarına verilen desteğin sürdürülmesi, ■ Dernekler bünyesinde ortak spor çalışmalarının desteklenmesi, ■ Göçmenlerin, görev sahibi kişiler ve spor alanında arabulucular olarak, derneklere katılımlarının sağlanması, ■ ■ ■ ■ Spor faaliyetleri hakkındaki bilgilendirme çalışmalarının iyileştirilmesi, Göçmen kökenli ve daha çok pratik deneyimli antrenörlerin kazanılması, Göçmen kökenli yıldız sporcuların örnek olarak kazanılması ve Göçmen kökenli kadın ve genç kızlar için daha iyi olanakların sunulması. Mecklenburg-Vorpommern Örneği Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti Önlemleri ve Özyükümlülükler: Kısa tanıtım Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti, «Spor Alanında Projelerin Teşvikine Dair Yönetmelik» bazında, model denemelerini, yenilikçi projeleri ve göçmenlerin spor aktivitelerini desteklemektedir; hedef, göçmenlerin toplumsal yaşama katılımlarının sağlanması ve kendilerini gerçekleştirme şanslarının iyileştirilmesidir. Mecklenburg-Vorpommern Engelliler ve Rehabilitasyon Sporları Birliği, TuS Maccabi Rostock Derneği e.V., Rostock Yahudi Cemaati, Rostock’a bağlı üç okul, «Mechaje» – Yahudi Tiyatrosu Derneği M-V e.V., Müzik ve Tiyatro Yüksek Okulu ve Yeni Medya Enstitüsü ile işbirliği içerisinde ve Eyalet Spor Federasyonu, Rostock ve Eyalet Hükümeti’nin destekleriyle farklı kültürlerden gençlerle «FARKLI DA OLSAK EŞİTİZ!» başlıklı çok kültürlü uyum projesini uygulamaya koymuştur. Bu proje 7. ve 8. sınıflar içerisindeki yerli ve göçmen kökenli gençler ve engelli gençler ile bunların ailelerini, spor, sanat (tiyatro) ve medya dallarındaki kısmı projeler içerisinde ve düzenli olarak yürütülen boş zaman aktiviteleri çerçevesinde, Rostock’ta 144 varolan ilişki ağlarını da dikkate alarak, bir araya getirmektedir. Zamanlama 1 Ocak 2007’den 31 Aralık 2009’a kadar (proje süresi üç yıl) Mali çerçeve Spor federasyonunun kendi kaynakları dışında, projelerin finansmanı için eyalet yardımları (gençlik yardımı ve spor), belediyelerden ve Alman Çocuk ve Gençlik Vakfı – Schule plus programı fonu üzerinden destek sağlanmaktadır. Brandenburg Eyaleti Önlemleri/Özyükümlülükleri Brandenburg Eyaleti Brandenburg Spor Gençliği’nin, gençlerin spor yeteneklerinin yanı sıra sosyal becerilerini de, sokak futbolu vasıtasıyla desteklemeyi amaçlayan iki projesini desteklemektedir. Brandenburg’da yaşayan insanlar arasında göçmen kökenli insanların azlığı, (yakl. yüzde bir) spor aracılığı ile çok genç insanlara, daha yoğun ulaşma imkanını sağlamaktadır. Spor alanında gençlere yönelik sosyal çalışmalar – Hoşgörü için sokak futbolu Kısa tanıtım: Hoşgörü ve uyum için sokak futbolu, bir buluşma platformudur ve farklı sosyal ortamlardan gelen gençler arasındaki iletişimi ve değişik sosyal kurumların aralarında bir ağ kurmalarını desteklemektedir. Futbol oyununun kuralları, katılımcı gençler tarafından belirlenmekte ve çatışma yönetimi noktasında alıştırmalar yapılmaktadır. Buradaki hedefler arasında, sosyal yönden mağdur durumdaki gençlerin, karma takımların kurulmasıyla kızların ve göçmen kökenli gençlerin, katılımının sağlanması yer almaktadır. Uluslararası sokak futbolu dünyası ağıyla ve Almanya’daki diğer sokak futbolu projeleriyle yapısal bağlantılar mevcuttur. Bu proje, 1 Ocak 2007’de başlamış ve üç yıl için planlanmıştır. Eyalet bu projeyi 60.000 avro ile desteklemektedir. Okullar bayrak asıyor Bu projenin amacı daha ziyade tam gün okullarda ve 7. ve 9. sınıf düzeylerinde «Hoşgörü için Sokak Futbolu» isimli projeyle, okul profillerinin pekiştirilmesi ya da geliştirilmesidir. Bu proje, 2006 yılında Almanya’da oynanan Dünya Futbol Şampiyonası ve okulların dünya ülkelerini temsil ettikleri çeşitli kıta kupaları vesilesiyle düzenlenen «Okullar Dünya Kupası – Fair Play for Fair Life» projesinden elde edilen tecrübelere dayanarak bir profil oluşturulması için hareket noktaları sunmalıdır. Bu tasarım, yabancı kültürlerin okul, aile ve cemiyet hayatı içerisinde günlük yaşamın içine dahil edilmelerini desteklemeyi tasarlamaktadır. Bu projenin finansörü yine, Brandenburg Spor Gençliği olmaktadır. Bremen Eyaleti Önlemleri ve Özyükümlülükleri Kısa tanıtım Bremen Eyaleti «Gençlerin okul dışı eğitimlerinin, bilgilendirilmelerinin ve gençlik birliklerindeki çalışmalarının teşvikine dair yönetmelik» ve yetkili Bremen Meclis Komisyonu kararları temelinde, Bremen Eyaleti Spor Federasyonu öncülüğünde sürdürülen «Spor Yolu ile Uyum» toplu projesini desteklemektedir. Projenin ana hedefi, göçmenlerin ve dezavantajlı yerli nüfusun, spor alanında geniş çaplı bireysel fırsatların ve sosyal imkanların kullanılması sayesinde, topluma uzun vadeli uyumlarını sağlamaktır. Proje çalışmasının ön planına çıkan sosyal alan yaklaşımı, proje faaliyetlerinin, «sosyal kriz noktaları» diye adlandırılan ve toplumla bütünleşme noktasında zorluk çeken, çok sayıda göçmen ailenin yaşadığı yerlerde yoğunlaşması anlamına gelmektedir. Yerleşim yerlerine yakın yerlerde sunulacak, herkese açık idman grupları ya da turnuvalar gibi erişimi kolay faaliyetlerin ve bedensel hareketlerin, özellikle çocuklarla ve gençlerle ilişki kurmak ve onları spora ısındırmak açısından, uygun araçlar oldukları ortaya çıkmıştır. Uyuma yönelik çalışmalarda ağırlık noktasını, spor dernekleri ve spor federasyonları ile olan işbirliği ile projeye özel ve derneğe bağlı spor çalışmalarının kurulması oluşturmaktadır. İşbirliği yürütülen ve proje üzerinden maddi ya da personel destek alan ortak kurumlarla (özellikle spor dernekleri, okullar, çocuk ve gençlik yardım kurumları, hayır kurumları) oluşturulan bir ağla birlikte, hedef grubu, ikamet ettikleri yerde düzenli olarak sunulan imkanlarla mevcut toplumsal yapıların içine çekmek ve bu şekilde barışcıl bir beraberliği teşvik etmek mümkün olmaktadır. Zamanlama Proje 2001’den itibaren sürdürülmektedir. Mali çerçeve Proje finanmanı için, Bremen Eyalet Spor Federasyonu’nun öz kaynakları dışında, eyalet (Sosyal İşler ve Gençlik Bakanlığı) ve belediye yardımları (spor dairesi) kullanılmaktadır. Ren-Paletina Eyaleti Önlemleri: 1. Proje: ballance 2006 – Uyum, Fair Play ve Hoşgörü için Sokak Futbolu Kısa tanıtım Ren-Paletina İçişleri ve Spor Bakanlığı’nın girişimi doğrultusunda Almanya Futbol Federasyonu, RenPaletina’daki iki futbol birliğinin ve diğer tanınmış kurumlar ve Almanya futbol ligindeki kulüplerin de 4.7. katılımıyla, çocukların ve gençlerin birbirleriyle daha hoşgörülü ve centilmence ilişki kurmalarını teşvik amacına yönelik olarak, bu Sokak Futbolu Projesi kurulmuş bulunmaktadır. Çalışmanın ağırlık noktası: Farklı yaş gruplarından ve özellikle farklı kökenlere sahip genç insanlar, erken dönemde birbirleriyle daha iyi ilişki kurmayı oyun yoluyla öğrenmeli ve farklılıkları kabul etmelidirler. Gençler kurallarını kendilerinin koydukları ve bunlara uyulmasını hep birlikte denetledikleri sokak futbolu turnuvaları hazırlayarak ve düzenleyerek, kendilerini disipline etmeyi öğrenmekte, yetkinliklerini görmekte ve olumlu bir ekip ruhu paylaşımını yaşamaktadırlar. Sosyal sorumluluk ve hoşgörü oyunla birlikte aktarılarak, bilhassa kızların oyun içine katılımının sağlanmasıyla, ayrımcılık ve şiddetin de önüne geçilmektedir. Karşılaşmalara katılım olanakları, gençler için çalışmalar yapan ve onlara rehberlik hizmeti sunan kurum, şahıs ve derneklere yönelik olarak hazırlanmıştır. Düzenleyici olarak onlara, oyun sahaları ile etkinlik düzenlemeyle ilgili know-how ve ayni destek sağlanmaktadır. Zamanlama 2004 yılından, muhtemelen 2009’a kadar. Mali çerçeve Yıllık yaklaşık 30.000 avro. Bu para ağırlıklı olarak Ren-Paletina İçişleri ve Spor Bakanlığı ile katılım oranlarına göre, diğer ortak kurumlarca kullanıma sunulmuştur. Bunun dışında münferit durumlarda, sponsörler üzerinden de kaynak sağlanılmaktadır. 2. Proje: «Spor ve Dil» Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı için düzenlenen DOSB – «Avrupa(nın) Şampiyonları» girişimi çerçevesinde düzenlenmiştir. Müslüman ve Alman kız ve kadınlar için ortak yüzme ve dil kursları. Kısa tanıtım Dernekleşmiş spor organizasyonları, genel edinilen deneyimlere göre, İslam inancına bağlı yabancı kadın ve genç kızlara istenilen ölçüde ulaşmamaktadır. Erkeklerle bir arada spor yapmalarına izin verilmediği için fırsat eksikliğinden ötürü, kızlar ve kadınlar spor derneklerimize ya zor girmekte ya da hiç girmemektedirler. Ancak sporun uyumu sağlamada bir araç olarak kullanılması insanlarla ilişki kurmayı, buluşmayı ve diyaloğu şart koşar. Düzenlenen bu etkinlikle, RenPaletina Eyaleti Spor Federasyonu bunun sağlanması için ilk adımda gerekli şartları oluşturmayı istemektedir. Mainz yüzme derneği 01 ile işbirliği içerisinde, başarıyla test edilmiş olan Alman-Fransız gençlik ağının tandem yöntemi model alınarak, yüzme dersi dil kurslarıyla tamamlanmaktadır. Alman kadınlarla 145 4.7. Müslüman kadınların birlikte katıldıkları spor ve yüzme öğrenme faaliyetleri, Müslüman kadınların topluma uyumları için bir başlangıç noktası oluşturmalıdır. Katılımcılar, birbirlerinin ve diğer kültürün sorunlarına yönelik duyarlılık kazanmaktadırlar. Zamanlama Ocak–Haziran 2007 Mali çerçeve Yaklaşık olarak 6.000 avro, Ren Paletina Eyalet Spor Federasyonu’nca kullanıma sunulmuştur. Schleswig-Holstein Eyaletinin Önlemleri: Proje: Şiddet, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığına karşı spor Kısa tanıtım: Schleswig-Holstein’a bağlı Eyalet Spor Federasyonu tarafından Spor Gençliği ve İçişleri Bakanlığı ile işbirliği içerisinde yürütülen bu proje, spor yoluyla çocuklara ve yeni yetişmekte olan gençler için, boş vakitlerini değerlendirecekleri, eğlenecekleri ve toplumsal değer yargılarını öğrenecekleri yararlı etkinlikler düzenlenmeyi hedeflemektedir. Kurum ve birliklerin, özellikle ilçe spor birliklerinin, spor dallarının kendi birliklerinin, gençlik örgütlerinin, okulların, hayır kurumlarının ve gençlik dairelerinin, kiliselerin ve sendikaların, polis teşkilatının bir çok angaje sorumluları ve sokakta çalışan pedagoglar (streetworker) 146 ile birlikte, bir çok il ve ilçede «şiddete karşı yuvarlak masa toplantıları» şeklinde yerel çalışma grupları kurulmuştur. Bunun dışında, uyuma yönelik tatil dönemleri için programlar ve spor turnuvaları, proje haftaları, farklı kültür kesimlerinin bir araya geldikleri spor buluşma günleri gibi özel etkinlikler desteklenmektedir. Hedef ve önlemler arasında, sosyal davranışın spor yolu ile öğrenilmesi, sporda centilmence davranma ile günlük hayatta centilmence davranma arasındaki bağlantı ve bunun diğer alanlara aktarımı, spor yolu ile kalıcı ilişkilerin kurulması, kişilik oluşumu hedefiyle vücut hissinin ve özgüvenin gelişmesi, «Spora Evet – Şiddete Hayır!» ile «Spora Evet – Suça Hayır!» bilincine varılması gelmektedir. Tüm Schleswig- Holstein genelinde 30’un üzerinde proje yardımcısı, somut yardımlarla olay yerinde faaliyette bulunacaklardır. 70 Grup içerisinde 1.600 genç erkek ve genç kız, sunulan etkinliklerden faydalanmaktadırlar. Bunun haricinde çok kültürlü buluşma imkanı sağlayan, yılda 100’ün üzerinde özel organizasyon düzenlenmektedir. 4.7. Üyeler Yönetim: Federal İçişleri Bakanlığı Dr. Georg Anders Federal Spor Bilimleri Enstitüsü Bülent Arslan Kültürlerarası Yönetim ve Siyasi Danışmanlık Enstitüsü Angelika Baestlein Ulaştırma, İmar, ve Kentsel Gelişim Federal Bakanlığı Prof. Dr. Jürgen Baur Postdam Üniversitesi Hans-Peter Bergner Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Gerhard Böhm Federal Başbakanlık Ernst Denneborg Federal İçişleri Bakanlığı Dieter Donnermeyer Alman Jimnastikçiler Birliği Dr. Karin Fehres Alman Olimpik Sporlar Birliği Karin Grübler Mecklenburg Vorpommern Sosyal İşler Bakanlığı Willi Hink Alman Futbol Federasyonu Wolfgang Isbarn Mecklenburg-Vorpommern İçişleri Bakanlığı Zamanlama Proje 1994 yılından beri uygulanmaktadır. Viktor Jukkert Saksonya –Anhalt Eyalet Spor Birliği Dr. Andreas Kapphan Federal Hükümet Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Mali çerçeve Eyalet tarafından 230.000 avro ile teşvik edilmektedir. Gül Keskinler «Start»- Spor Kültürel Engelleri Aşıyor – Hessen Eyalet Spor Birliği bünyesinde Pia Kremer Federal İçişleri Bakanlığı Jan Pommer Alman Basketbol Federal Ligi Dr. Klaus Ritgen Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Melanie Rothermel Federal İçişleri Bakanlığı Stefanie Schulte Federal Hükümet Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Ralph Sonnenschein Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Gunda Spennemann-Gräbert Schleswig-Holstein İçişleri Bakanlığı Dr. Hartwig Stock Federal İçişleri Bakanlığı Niclas Stucke Alman Şehirler Birliği Joachim Waldenmeier Uyum ve Mülteciler Federal Dairesi Michael Weiß Alman Jimnastikçiler Birliği Prof. Dr. Heinz Joachim Zielinski Hessen İçişleri ve Spor Bakanlığı 147 Konu Alanı 8: 4.8. «Medya – Çeşitlilikten Faydalanmak» 1. Konu Alanı: Medya ve Uyum 1.1. Durum Tespiti Aşağıda medyadan bahsedilirken, öncelikle kitle iletişim araçları olarak adlandırılan gazete, dergi ve radyo-televizyon gibi medya araçları söz konusu edilmektedir ki, bunların bireysel ve toplumsal kanaat oluşumu açısından taşıdıkları öneme, Anayasa’nın 5. maddesinde de açıkça değinilmiştir. Ancak bunun yanı sıra, yeni bilgilendirme sistemleri de göz önünde bulundurulmuştur. Çünkü medya araçlarının ilerleyen bir süreç içinde birbirlerine yaklaşmaları neticesinde, bireysel ve kitlesel iletişim araçları arasındaki sınırların, hem hizmet veren kuruluşların, hem de kullanıcı bakış açısından bakıldığında, giderek birbirine geçtiği görülmektedir. Bundan bağımsız olarak belli bölümler, sadece klasik kitle iletişim araçlarına odaklanmış bulunmaktadır. Medya araçları, uyum sürecinde, dolaylı da olsa önemli bir rol oynamaktadırlar: Bir taraftan bağımsız ve eleştirel olarak yayına hazırladıkları haberler ve eğlence programları çerçevesinde, nüfusun değişik etnik ve kültürel kesimlerine dair oluşan imgelerin belirlenmesinde önemli payları vardır. Diğer taraftan, farklı sosyal grupların kamusal alanda birbirleriyle iletişim kurmalarına imkan sağlayan bir platform özelliği taşımaktadırlar. Toplumun giderek artan bir oranda çoğulcu bir yapı kazanmasıyla birlikte, medya araçları çok yönlü ve zorlu görevlerle karşı karşıyadır. Toplumsal uyumun sağlanması ve toplum içinde 148 varolmaları için, sosyal ve kültürel çeşitliliği konu etmek ve yansıtmak zorundadırlar. Bununla beraber göçmen nüfus, muhatap grup olarak heterojen bir yapıya sahip olduğu için, medyanın bu gruba bir bütün olarak hitap etmesi mümkün değildir. Ekonomik açıdan da, medya araçları için giderek artan şekilde önem kazanan nüfusun göç eden bu kesimi, sonuçta medya kullanıcılarının, radyo-televizyon ücreti ödeyenlerin, gazete ve dergi okurlarının ve reklam piyasasının hedef grubunun, önemli ve sürekli artan bir oranını teşkil etmektedirler. Bu arka planı göz önüne alan çalışma grubu, özellikle aşağıdaki konuları incelemiş bulunmuştur: ➤ Kültürel çeşitliliği programına normalite olarak yansıtan, göç toplumunun sunduğu fırsatları gösteren ve uyuşmazlıklarda arka planı ve çözüm yaklaşımlarını vurgulayan program planlaması ve haberciliğin olanakları ve gereksinimleri; ➤ Personel kazanımı ve personel gelişimi konuları, özellikle göçmenlerin gazetecilik eğitimi alabilmelerini iyileştirecek ve güçlendirecek önlemler ve medya meslekleri alanında genel mesleki eğitim ve ileri eğitimin kültürlerarası açılımının iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi ; ➤ Medya araştırmalarındaki eksikler ve göçmenlerin medya yetkinliği kazanmalarını teşvike yönelik olanaklar; 149 4.8. ■ Medya araçlarında göçmen hedef grubuna yönelik özel programlar; bilhassa çok dilli programlar ve yabancı dilde yayın yapan «etnik medya»nın uyum potansiyelleri. Konu analizleri, Alman kitle iletişim organlarının şu ana kadar Almanya’da yaşayan göçmenlere ve onların Federal Almanya’daki ekonomik, toplumsal ve kültürel önemlerine dair ancak yetersiz bir resim çizdiklerini ortaya koymaktadırlar. Göçmenlerin günlük yaşamına ve görüş açılarına haber-programlarında, belgesellerde ya da kurgu formatlarında pek ender yer verilmektedir. Problemli konularda ise göçmenler üzerine, oranlarından çok fazla haber yapılmaktadır. Buna rağmen konunun Alman medyası tarafından sürekli ihmal edildiği söylenemez. Gazete ve dergiler, altmışlı yıllardan beri göç ve uyum konuları hakkında haber yapmaktadırlar. Kamu radyo ve televizyonları, göçmenlere yönelik yabancı dildeki program hazırlama geleneklerine işaret edebilirler; kısmen bu programları yapan kendi yayın kurulları ve yayınları bulunmaktadır ve halen programlarında ilgili konulara yer vermektedirler. Özel radyo ve televizyonlar ise, yıllardan beri bu konuyla ilgilenmektedirler. Bu – ekranda ya da mikrofonda – genelde sözkonusu içeriklerin ve aktörlerin programlarına katılmasıyla ve insanlarla sürekli diyalog içersinde gerçekleşmektedir. Internet ortamında da göçmenlere hitap eden ve uyumu destekleyen sayfa ve portaller bulunmaktadır. Sonuçta Almanya’da yabancı dilde göçmenlere yönelik yayın yapan pek çok yayın organı ve program da, çeşitli dil kurslarından başlayarak sosyopolitik danışmanlık hizmetlerine varıncaya dek, göçmenlerin sosyal ve kültürel uyumuna sürekli olarak katkıda bulunmuşlardır. Buna rağmen yine de medya alanında başlangıçta tespit edilen eksiklikleri gözlemlemek mümkünse, bu, öncelikli olarak aşağıdaki sebeplerden kaynaklanmaktadır: Başka ülkelerdeki tecrübelerden anlaşıldığı gibi, hem günlük hayatın normalliğine gazeteci bakış açısıyla bir yaklaşımda bulunulması, hem de göç ve uyum konularının medyada işlenmesi için göçmen kökenli kişilerin gazeteci ve medya çalışanları olarak kazandırılmaları gerekmektedir. Almanya’da şu ana kadar çok az sayıda göçmen kökenli gazeteci bulunmaktadır. Gazetecilik mesleğine götüren eğitim aşamalarındaki göçmen kökenli genç yeteneklerin sayısının, göçmen oranının çok altında olması dikkat çekmektedir. Göçmenlerin gazetecilik mesleğine uyumları ancak çok yetersiz düzeyde sağlanabilmiştir. Aynısı kurgu alanındaki yazarlar ve kahramanlar için de geçerlidir. Özellikle piyasayı elde etme sebebiyle , medya araçlarında kamera önü ve arkasında, mikrofon önünde ya da başında ve redaksiyon masaları etrafında göçmen kökenli gazeteci ve muhabirleri kazanma ilgisi ve isteği büyümektedir. Medya kuruluşları, özellikle 150 yayın kurulu çalışmalarında yalnızca kısıtlı sayıda eğitimli göçmen kökenli personelin bulunduğunu kaydetmektedirler. Benzeri bir durum da, redaksiyon ve prodüksiyon alanında Alman çalışanların bilgi ve eğitim durumları için geçerlidir. Çalıştıkları konular üzerine ve göçmenlerin kültürleri hakkında daha kapsamlı ve geniş bir bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Mesleki eğitim müfredatlarında ise, göç ve uyum ve bağlantılı konu alanları üzerine henüz derinleşmiş bir bilgi aktarımı standartlaşmış değildir. Kültürlerarası yetkinlik kazanılması için gerekli öğrenim alanları eksik bulunmaktadır. Alman nüfusunun gazete, dergi, radyo ve televizyon ya da internet gibi reklam alan medya iletişim araçlarını kullanımı geniş kapsamlı olarak araştırılmıştır. Ticari medya araçları ve reklam kuruluşları tarafından yaptırılan «medya araştırmaları» için kullanılan yöntemsel standartlar yüksek olup, bunlar için yüksek mali harcamalar yapılmaktadır. Çünkü bu araştırmalar reklam gelir ve giderleri için bir ölçü ortaya koymaktadırlar. Buna karşın, göçmen kökenli insanların medya iletişim araçlarını kullanımlarına yönelik saptamalar tatmin edici seviyede değildir. Medya donanımı, kullanımı ve bunun sebepleri ile ilgili bir iki araştırma bulunmakla beraber, göçmen kökenli insanların medyayı kullanma biçimleri ve sebepleriyle ilgili kapsamlı bilgiler bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde hedef grubu olarak göçmenlerin, medya yetkinliğini tespite yönelik araştırmalar eksiktir. Uyum meselesinde, medyanın rolü üzerine yapılmış araştırmalar, sadece tek başına ele alındıklarında az gelişmiş değildirler. Bunların aynı zamanda, şu ana kadar teorik ve ampirik açıdan daha köklü geleneğe sahip olan ve dilin rolü ya da sosyal hayat şartlarının sosyal uyumun sağlanmasındaki önemi üzerinde yoğunlaşan araştırmalarla, oldukça bağlantısız bir şekilde yürütüldükleri gözlemlenmektedir. Pratikte mantıklı görünen, dil, medya konusundaki davranış biçimlerinin ve sosyal yapı içerisinde belirlenen hayat şartlarının birbirleriyle bağlantılı olduğu varsayımının, işbirliği içerisinde yürütülen ilgili araştırmaların konusu olması gerekmektedir. Bilgisayar, internet, cep telefonu gibi çok fonksiyonlu iletişim araçları, artık erişimi kolay olduğu için, göçmen kökenli insanların toplumla uyumları açısından olumlu anlamda ciddi bir potansiyel taşımaktadırlar. Ancak göçmen kökenli insanların bu iletişim araçlarına ulaşım biçimleri ve bunları kullanırken ne gibi davranış biçimleri geliştirdikleri, ancak güvenilir bilimsel bilgiler elde edildiğinde ve bunlar baz alınarak medya alanında pedagojik tedbirler geliştirilip uygulamaya konulduğu takdirde, bu potansiyelin kullanılması mümkün olabilecektir. Şu an, bir taraftan çok işlevli medya araçlarının göçmenler tarafından kullanılması konusundaki araştırmalarda bir eksiklik söz konusudur. Kullananlar bu medya araçlarının var olan potansiyelini ortaya çıkarabilmesi, bununla ilgili olarak fırsat eşitliği yaratılabilmesi için ise, diğer taraftan bu zamana kadar ilgili hedef kitlelere tam olarak aktarılamamış olan özel bir yetkinlik gerekmektedir. Yabancı dildeki medya araçları (etno-medya) uyum sürecine vazgeçilmez bir katkı sağlamaktadır. Almanca olan medya yayınlar, uyumla ilgili bazı özel problem ve soruları, kendi izleyicilerinin büyük bir çoğunluğu için sözkonusu olmadıkları için, göçmenler için bir çok defa yeterince açıklayamamaktadır. Etno-medya ağırlıklı olarak Alman medyasına ilaveten kullanılmaktadır. Pek bir iktisadi rekabet oluşturmamalarına rağmen, yayın kurullarını tamamlayıcı özellikleri oluyor. Yabancı dildeki etno-medya araçları özellikle Alman diline henüz yeterince hakim olmayan toplum kesimine ulaşmaktadır. Bu şekilde uyum politikasının problemli kesimine ulaşmış oluyorlar. Pek çok durumda göçmenler için, uyum politikasıyla ilgili bütün faaliyet alanlarında çok inandırıcı bir iletişim platformu sunmaktadırlar. Ayrıca iki dilli yayınlarla pratik uyum yardımı verme ve böylelikle uyumla ilgili mevcut önlemleri destekleme ve tamamlama imkanları bulunmaktadır. Yabancı dildeki sayısız medya yayınlarının yanı sıra Alman radyolarında, özellikle çok dilli olarak hazırlanan, öncülük işlevine sahip programlar mevcuttur (‹Funkhaus Europa› ve ‹Radiomultikulti›). Çok dilli programlar bir toplumdaki artan heterojenliği resmetmektedir. Göç sürecinin tamamına eşlik etmektedirler ve göç etmiş olan toplumun alışkanlıkları hakkında bilgi vererek, Almanca bilmeyen göçmenlere faydalanabilmeleri mahiyetinde el uzatan ilk araçlardır. Ancak ortak dil Almanca ile yabancı bir dile sahip olan yalnızca belli bir hedef kitlesine yönelik değillerdir. Daha ziyade, Alman toplumu dahil olmak üzere çeşitli etnik gruplar arasında bir köprü vazifesi görmektedirler. Bunun anlamı şudur: Çok dilli medya yayınları yalnızca göçmenlere sunulan bir olgu değildir, bilakis Almanya’daki çeşitlilik yönetiminin bir parçasıdırlar. 1.2. Hedef belirleme Gerek Almanca gerekse yabancı dildeki medya yayınları, habercilik ve program yapımı açısından bağımsızdır. Bu durum, göç ve uyumla bağlantılı olay ve problemlerin haber olarak hazırlanması için de geçerlidir. Medya araçları, göçmenlerin toplumsal uyum sürecinde sorumlu olduklarını kabul eder. Göçmenlerin medya çalışmasına uyumunda, içerik açısından medyada dikkate alınmalarında ve medya kullanım alışkanlıklarının araştırılmasında varolan ve yukarıda ana hatlarıyla değinilen eksikleri, sürdü- 4.8. rülebilir bir şekilde gidermek üzere katkıda bulunmak için, çalışma grubu şu önlemleri gerekli görmektedir: Göç ve uyumu alanlar üstü bir konu olarak sürdürülebilir bir biçimde ele almak Medya alanında uyum, göç etmiş olan kesimle yerli halka ulaşma ve birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlama amacını gütmektedir. Bunun için medyanın sunduklarının hem çoğunluğa hitap edebilir olması, hem de kısmen, nispeten özel olan konuları ve yaşam tecrübelerini ele alması gerekmektedir. Medya araçları, karmaşık hedef grubu ve içerik taleplerini ancak, göç ve uyumun tüm medya olanaklarının alanlar üstü konusu olarak kavranılması durumunda yerine getirebileceklerdir. Göç ve uyum tek başına ve sınırlı bir çerçevede işlenemez. Temelde yatan çeşitliliğin bilincinde olup bundan ziyade, kültürel farklılıklar üzerine olan paylaşımı, geniş medya yelpazesinin doğal bir parçası haline getirmek, zorunludur. Bu yolla medya, farklı politik, sosyal ve etnik gruplar arasındaki anlaşmayı geliştirebilir ve önyargıların ortadan kalkmasına katkıda bulunabilir. Çalışma grubunun üyeleri uyum görevinin, sadece medyanın sunduğu özel programlarda başlı başına bir «tematik kanal yayını» haline gelmesinin, ne hedef grup ne de konu sorunsalı açısından yararlı olacağından hareket etmektedirler. Medya araçları göç ve uyumla ilgili konuları gazete, dergi, program ve portallerde sürdürülebilir bir biçimde ele almalı ve konu etmelidir. Düzenli aralıklarla çıkartılan bilançolarla, bu konuların işlenişinin mevcut durumu ve perspektifleri ortaya koyularak, medya yayınlarına yönelik önerilerin sürekli olarak geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Göçmenleri redaksiyon ve programlara dahil etmek Medyadaki personel politikasının uzun vadeli hedefi, bilhassa redaksiyon personelinin uygun bileşimini sağlamaya çalışmak olmalıdır. Elektronik medya araçları, göçmenleri, mikrofonda ve ekranda olmak üzere yapımlarına dahil etme ve kendilerine sunucu ve oyuncu olarak filmlerde ve dizilerde yer verme çabalarını yoğunlaştırmalıdırlar. Göçmen kökenli gazeteci ve medya çalışanları yetiştirmek Göç ve uyum konularını yalnızca kulaktan dolma bilgiler üzerinden değil, kendi özgeçmişinden bilen redaksiyon personeli, uyumla ilgili konuları yetkin, derinlikli ve hızlı bir şekilde ele alabilir. Bu nedenden ötürü çalışma grubu, göçmen kökenli gazeteci ve medya çalışanlarının yetiştirilmesine dair meslek eğitiminin iyileştirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik önlemleri ve yeni yolları gerekli görmektedir. Medya şirketleri bunları, staj ve eğitim (trainee) yerleriyle desteklemelidir. Göçmen kökenli insanlardaki mevcut kaynakları, medya sektöründeki meslekler için geliştirmek ve kazanmak için, alışılmış eğitim ve öğretim yapılarının haricinde farklı eğitim yolları da sağlanmalıdır. 151 4.8. Çalışanları ve yöneticilere kültürlerarası eğitim ve ileri eğitim sağlamak Medyadaki çalışan ve yöneticilerin dahili ve harici meslek ve ileri eğitiminde, standart olarak göç ve uyum ve bununla bağlantılı konular hakkında derinleştirilmiş bilgiler ve kültürlerarası yetkinlik sağlanmalıdır. Katılımı teşvik Sonuç itibariyle çalışma grubu, radyo ve televizyon kurullarında temsil edilen toplumsal grupların göçmenleri de dikkate almasını ve böylelikle medyayla bağlantılı karar süreçlerinde göçmenlerin katılımını sağlamalarını önermektedir. Medya araştırmasını yoğunlaştırmak ve genişletmek Almanya’daki göçmenlerin medya kullanımına ilişkin araştırmaların yoğunlaştırılması gereklidir. Hanelerin medya donanımı, medya tercihleri ve yararlanma kapsamı üzerine daha yoğun temel araştırmaların, izleme motivasyonu ve kullanım alışkanlıkları üzerine, niteliksel araştırmalarla bağlantılı olarak yapılması faydalı olacaktır. Federal devlet ve eyaletler ile Almanya’daki medya şirketleri bu tür araştırmalara imkan tanımalı ve gerekli kaynakları sağlamalıdırlar. Bunun dışında medya şirketleri medyadan niteliksel olarak yararlanma konusundaki düzenli araştırmalar ve ölçümlerde, göçmenleri dikkate almaya ve anket çalışmalarının ve araştırma panellerinin katılımcı çevresini bu doğrultuda daha çok geliştirmeye çalışmalıdırlar. Bunun için araştırma enstitülerinin, gerektiğinde Federal İstatistik Kurumu’yla işbirliği yaparak yabancı vatandaşların da dahil edildiği ve halkın düşüncelerini temsil eden kısmi istatistikler için uygun kıstasları ortaya çıkarmaları gerekmektedir. 1.3. Önlemler/Özyükümlülükler/Denetim görevleri Potansiyelleri değerlendirmek Almanca ve yabancı dildeki medya arasındaki işbirliğinin bu zamana kadar değerlendirilmeyen potansiyelleri, medya şirketleri ve kuruluşları tarafından ortak projeler ve düzenli deneyim paylaşımı vasıtasıyla işlenmelidir. Paylaşımı geliştirmek Bilhassa Avrupa’daki kamu radyo- televizyon kanalları, program görevleri dolayısıyla kültürlerarası diyaloğu ilerletmek ve toplumsal huzuru teşvik etmek durumundadır. Bu yolda uluslararası paylaşım, uluslararası işbirliği ve bununla bağlantılı olan «komşularından öğrenme» öğeleri yalnızca zenginleştirici değil, aynı zamanda zorunlu özelliklerdir. 152 ■ ■ Eyalet başbakanları medyaya (özellikle kamu özerk kuruluşları olanlara), yabancı vatandaşların uyumu konusunda her zamankinden daha fazla olmak üzere merkezi bir (alanlar üstü) görevin düştüğü görüşündedir. Bu nedenle Eylül 2006’da ARD ve ZDF Kanallarından, program olanaklarının ve yapılarının yabancı vatandaşların uyumuna ek katkı sağlamak üzere ne ölçüde geliştirilebileceği ve gerçeğe dönüştürülebileceği hususunda, 2007 yılına kadar öneriler sunmalarını rica etmişlerdir. Federal hükümet, Dışişleri Bakanlığı’nın ErnstReuter-Girişimi çerçevesinde Türk ve Alman medyasının işbirliğinin, örneğin atölye çalışmaları şeklinde veya üst düzey program sorumlularından oluşan bir Türk-Alman televizyon konferansı şeklinde teşvik etme konusunu incelemektedir (anahtar sözcükler: program değişimi, ortak veya yeni yayın formatlarının geliştirilmesi, çalışanların değişimi). Federal devlet, Göç ve Mülteciler Federal Dairesi’nin «İletişim ve Kalifikasyon Yolu ile Uyum» başlığı altında Türk-Alman ortak bir televizyon kanalının, Türk göçmenlere günlük hayatlarında yardımcı olmayı amaçlayan program dizisini teşvik etmektedir. Haber konuları göçmenlere yönelik ilk bilgi broşürüne dayanmaktadır ve «İş ve Meslek», «Okul ve Üniversite Eğitimi», «Dil Eğitimi» veya «Çocuklar ve Aile» gibi, yaşamdaki önemli alanları ele almaktadır. İnteraktif olan bu programlar ayrıca göçmenleri, Alman dilini öğrenmeye ve kendilerini geliştirmeye özendirmeyi amaçlamaktadır. Bu tecrübelerin temelinde daha çok işbirliği örnekleri incelenmektedir. Bunlar gerek mali yardım, gerekse uzmansal danışmanlık konularında olabileceklerdir. merkezini oluşturmaktadır. Farklı kültürlerin bir arada olma fırsatı – bununla ilgili problemleri de gizlemeden – bilhassa büyük kitlelere hitap eden programların doğal konusu haline gelmelidir. ZDF, kültürlerarası iletişimi yoğunlaştırma ve de yerli ve göç etmiş vatandaşların karşılıklı anlayışını düzeltme ve derinleştirme hedefini gütmektedir. Bu sayede, bir taraftan bir arada yaşamaktan kaynaklanan ihtilaflar sağlam bir temel üzerinde işlenebilmektedir, diğer taraftan da bir arada yaşamanın başarılı örnekleri büyük kitlelere aktarılabilmektedir. Program planlaması ve haber yapımında mainstreaming Korunmaya değer bir olgu olarak yazılı, sözlü ve görsel basın özgürlüğü, devletin bu alandaki önlem olanaklarına net sınırlar çizmektedir. Medya politikasıyla ilgili yetki eyaletlerdedir. ■ Medya yetkinliğini teşvik etmek Buna ilaveten göçmenlerin medya yetkinliğinin teşvik edilmesi amacını taşıyan araştırma ve projeler tasarlanmalıdır. Göçmenlerin, yeni medya yayınlarından yetkin ve doğru bir şekilde yararlanabilmesinin ve de uyumu ilerleten olanakların geliştirilebilmesinin koşulu, nüfusun bu kesimlerinin dijital uyumunun sağlanmasıdır. Federal devlet ve eyaletlerin gerekli önlemlere yapısal zemin yaratması ve uygun kaynakları temin etmesi gerekmektedir. Almanya’daki medya şirketleri bunun için sürdürülebilir katkı sağlamalıdır ve bu süreci desteklemelidirler. Sivil düzey Eyaletler ve federal devlet ■ 4.8. ■ ARD’nin yayın kuruluşları alanlar üstü uyum ve kültürel çeşitlilik görevinden, göç toplumuna ait gerçeklerin, büyük kitleleri cezbeden yayınlar başta gelmek üzere bütün programlarında gösterilmesini anlamaktadır. ARD kanalı göçmen ailelerden gelen insanların günlük hayatını, toplumsal normalliğin bir parçası olarak resmetmeyi ve bu arada problem ve risklerini yadsımadan, kültürel çeşitliliği olan bir toplumun sahip olduğu fırsatları inandırıcı bir biçimde aktarmayı kendisine hedef olarak belirlemiştir. Bütün önemli program türleri ve formatlarında göç ve uyum konularının işlenmesi ve göçmen kökenli insanların – özellikle de olağan basma kalıp düşüncelerin dışında – birbirinden çok farklı durumlarda baş kahraman olarak sunulması amaçlanmaktadır. Buna, «uyum» konusunda net ve denetlenebilir görüşlerin ARD’nin programlarına yönelik Yayın Kuralları’na alınması ve ARD’nin ana ve olağan programları için, hedefe yönelik olmak üzere göç ve uyumla bağlantılı konuların, formatların ve içeriklerin geliştirileceği fikir atölyeleri hizmet etmektedir. İki bölümden oluşan «Arzular Zamanı» (WDR), ödüllü «Öfke» (WDR) ve «Yeni Başlayanlar için Türkçe» (BR/NDR) programlarıyla «birinci» kanalda kurgu alanında önemli program vurguları yapılmıştır. NDR kanalı Mehmet Kurtuluş ile polisiye dizisi Tatort’un ilk Türk-Alman komiserini görevlendirmektedir. İlk vakası 2008 yılında ARD’de izlenebilecektir. İslam konusu yalnızca bilgilendirme amaçlı programlarda değil, eğitim ve kültür programlarında da büyük bir rol oynamaktadır. WDR kanalı 2007 yılı için, Ramazan ayının sonuna, Köln Filarmonisi’nde iki gün sürecek olan bir organizasyon ve de Almanya’daki Müslümanların hayatını tanıtan ve ilgili radyo, televizyon ve internet haberlerini derleyen bir internet sunumu planlamaktadır. SWR kanalı ise 20 Nisan 2007 tarihinden bu yana internette «İslamisches Wort» başlıklı konuşmalar yayınlamaktadır. ZDF kanalı göç ve uyumla ilgili programlarının temelinde yatan konsepti sürdürecektir ve alanlar üstü konu olarak göç ve uyumu, ana programdan dijital ve ortak kanallara kadar bütün programlarında devamlı olarak dikkate alacaktır. Buna özel olarak ilgi duyanlara olduğu gibi, büyük seyirci kitlelerine de ulaşabilmek adına, bunu haber bültenleri ve magazinlerden belgeseller ve dizilere kadar, filmlerden şovlara kadar bütün program türlerinde yapacaktır. Göç ve uyumla ilgili program çalışmalarının dikkat çekiciliğini ve algılanabilirliğini artırmak, ZDF’nin önümüzdeki yıllardaki programcılık çabalarının Bunun için ZDF önümüzdeki yıllarda aşağıdaki tedbirleri alacaktır: ■ ➤ Göç ve uyuma ilişkin temel konuları ele alan prodüksiyonların sayısı artacaktır. ➤ ZDF bazı magazin programlarını, ağırlıklı olarak göç ve uyum konusuna odaklayacaktır. ➤ Program ve konuların ağırlık merkezleri birbirinden farklı program türlerini kapsayarak, kamuyu etkileyecek bir biçimde bu konudan oluşacaktır. ➤ ZDF «Cuma günü forumu» ile ZDF’nin sorumlu olduğu ve gazetecilikle ilgili bir format çerçevesinde, bilhassa İslam dininin ve kültürünün temsilcilerinin de hazır bulunduğu ve kültürlerarası anlayış için internette bir diyalog platformu organize edecektir. ➤ Göçmen kökenli insanların oynadığı, kurgu yapımlarındaki önemli rollerin sayısı artırılacaktır. ➤ ZDF kanalı ana okul çocuklarına yönelik programları çerçevesinde, yabancı çocukların dil öğrenimini ve dil yetkinliği gelişimini de dikkate almak hususunda çalışmalarda bulunmaktadır ve bunun için 2008 yılında yeni bir program formatı başlatacaktır. ➤ Televizyon programlarının yanı sıra internetteki yayınlarında ZDF derin bilgiler ve hizmet referansları sunacaktır. ➤ CIVIS-Medya Ödülüne katılarak ZDF uyumla ilgili televizyon haberlerini kamuoyu önünde teşvik edecektir. Bundan 20 yıl önce, ARD kanalına vekaleten WDR kanalı tarafından, Freudenberg Vakfı ve Federal Hükümetin Uyum Görevlisi ile birlikte hayata geçirilen CIVIS Medya Ödülü, günümüzde Avrupa’da kültürel çeşitlilik ve uyum dalında en önemli medya ödüllerinden bir tanesidir. Bu ödül her yıl, Avrupa’daki göçmen toplumundaki bir arada 153 4.8. yaşama unsurunu teşvik etmeye özellikle uygun olan radyo ve televizyondaki üstün yayınlara verilmektedir. CIVIS Uyum ve Kültürel Çeşitlilik Medya Vakfı, mevcut faaliyetlerinin yanı sıra, 2007 yılında Almanya ve Avrupa’da, göçmen ve yabancıların ekonomi ve sanayideki mesleki uyumunu merkeze taşıyan yeni bir televizyon ödülünü hayata geçirecektir. ■ 154 Özel yayın şirketleri uyum ve göç konularıyla ilgili toplumsal ve politik açıdan önem arz eden olayları, ilgili radyo ve televizyon formatlarında – örneğin haber bültenleri ve bilgilendirici programlarda, danışmanlık hizmeti veren yayınlarda, magazin veya (talk) şovlarda – anlaşılır bir biçimde ve farklı varyasyonlarda düzenli olarak ele almaktadır ve söyleşiler, portreler, röportajlar veya haberler şeklinde, gazetecilikle ilgili farklı bakış açılarıyla, bu tip olaylara ışık tutmaktadır. Kurgu alanında ise, yabancı veya yabancı kökenli vatandaşları toplumsal normalliğin doğal bir unsuru olarak konu alan, eğlenceli bir şekilde farklı bir tablo çizilmektedir. Buna örnek olarak sevilen sitcom «Alle lieben Jimmy» (Herkes Jimmy’yi seviyor) veya 2007 Adolf-Grimme-Ödülünü almış olan komedi «Meine verrückte türkische Hochzeit» (Çılgın Türk Düğünü) gösterilebilir. İnsanların bilgilenme ve gelişim konusundaki büyük ihtiyacını karşılayan ve pek çok başka konunun yanı sıra, uyum konularını da ele alan Spiegel, Stern ve Focus TV gibi formatlar veya bilimsel magazinler bu tabloyu tamamlamaktadır. Seyirci ve dinleyicilerin özel ilgisiyle karşılaşan formatlar, ilgililerle kurulan diyalogda ve mevcut girişimlerde bundan sonra da teşvik edilmektedir. Bu sayede özel radyo ve televizyon yayın şirketleri, imkanları çerçevesinde, yalnızca göçmenlerin Almanya’daki siyasi, ekonomik ve toplumsal günlük hayatla özdeşleşmesini değil, bilakis Almanlar ve göçmenler veya Almanya’da yaşayan farklı kültürler arasındaki karşılıklı anlayışı da geliştirmektedir. Bunun dışında Özel Radyo-Televizyon ve Telemedya Derneği (VPRT) yayın ve haber özgürlüğüne dayanarak «Çeşitlilik Şartı»na katılacaktır ve mümkün olduğunca birçok başka özel radyo-televizyon şirketinin daha buna katılması için çalışmalarda bulunacaktır. ■ Editör Peter Kloeppel’in öğrencilerle birlikte medyadan yararlanma alışkanlıklarını tartıştığı, programla ilgili fikirleri kabul ettiği ve sonuçları RTL programları çerçevesinde yansıttığı RTL kanalının devam eden girişimi, genç göçmenlerin izleme alışkanlıklarına, talep ve ihtiyaçlarına özel bir bakış sunmaktadır. ■ Çalışma grubu bunun haricinde, televizyon sektörü için, örneğin Grimme Enstitüsü, Civis Medya Vakfı, Deutsche Welle Televizyonu ve Federal Uyum ve Televizyon Girişimi ile işbirliğinde bulunarak prodüktörlerin, program planlayıcıları ve geliştiri- cilerinin (yazarlar, format geliştiricileri, editörler) diyalog ortamına sokuldukları ve özellikle kurgu alanında olmak üzere göç ve uyum bağlantılı içerik, format ve konuların hedefe yönelik olarak geliştirildiği fikir atölyeleri önermektedir. ■ Alman Dergi Yayımcılar Birliği (VDZ) eylem gerekliliği bilincini arttırmak için ve uyumu teşvik eden uygun tedbirlerin alınması yönünde kendilerini kazanmak üzere, aktif bir şekilde, dergi yayınevlerine eğilecektir. Bu tedbirler şu şekilde olabilir: VDZ kurullarında bu konunun etkili bir şekilde üzerine gidilmesi ve de üye yayınevlerinin personelden sorumlu temsilcilerinin, düzenli olarak tecrübelerini paylaşmalarının sağlanması. Uyumu teşvik eden projeleri cesaretlendirmek adına örnek oluşturabilecek uyum projeleri için, her yıl verilecek olan bir ödül planlanmaktadır. Bunun dışında Birlik, bir duyuru kampanyasının organize edilmesiyle bu konunun halkın bilincine daha sağlam oturtulup oturtulamayacağını düşünüp, değerlendirecektir. ■ Uyum konusunu yeni nesil gazeteciler arasında Almanya çapında yaygın hale getirmek için, Gençlik Basını Birliği bu konuyu gençler için «politikorange» isimli gençlik medya projesinde işleyecektir. ■ İnternet, bütün medya araçlarının yanında (televizyon, radyo ve basın), göç ve uyum konularını aktarmak için uygun bir platformdur. Göçmen kökenli insanların uyumu için medya araçlarının etkileşimi ve sinerjisinden istifade etmek amacıyla bu potansiyel, program planlaması ve haber hazırlama aşamasında uygun bir biçimde dikkate alınmalıdır. Personel politikası ve gelişimi: Göçmenlerin gazetecilik eğitiminin düzeltilmesi ve güçlendirilmesine yönelik önlemler ■ ■ ARD kanalı isabetli bir personel kazanımı ve gelişimi ile pozitif birer özdeşleştirme figürü olarak programlarda faydalanılabilecek bir pozisyonda yer alacak olan yabancı kökenli editör, yazar, sunucu ve oyuncuları daha fazla teşvik edecektir («Creating heroes»/Kahramanlar Yaratmak). Örneğin geçtiğimiz yıldan beri Türk kökenli WDR televizyonu editörü Birand Bingül ARD-Tagesthemen programının yorumcu ekibinde görev almaktadır. Ingo Zamperoni (NDR) Mart 2007’den bu yana, iki haftada bir ARD gece haber programı «Nachtmagazin» programını sunmaktadır. Gerek WDR gerekse SWR kanalında televizyon magazinleri için, göç biyografisine sahip faydalanılabilecek sunucular kazanılabilmiştir. İsabetli castingler diğer ARD kuruluşlarında da gerçekleştirilmektedir. WDR televizyonunda göçmen kökenli çalışanların kazanılması ve teşvik edilmesine büyük öncelik verilmektedir. Bunun için eğitim pozisyonu, konuk stajyerlik, cast, profesyonelleşme seminerleri ve açık pozisyonların doldurulması gibi, personel kazanımı ve gelişiminin olağan araçlarından istifade edilmektedir. 2005 yılından beri bütün iş ilanlarında aşağıdaki metin yer almaktadır: «WDR kendi bünyesinde kültürel çeşitliliği teşvik etmektedir. Bu nedenle yabancı kökenli çalışanların iş başvurularını memnuniyetle karşılamaktayız.» Avrupa Radyo Evi/Funkhaus Europa (WDR ve Bremen Radyosu) ve Çok Kültürlü Radyo/Radio-multikulti (RBB) gibi hedef kitleleri olan programlar ve SWR Uluslararası gibi uzman redaksiyonlar, daha sonra çoğunluk akımı (Mainstream) diye adlandırılan yayınlarda da kullanılabilecek olan çalışanlardan istifade edilebilmesi için, yetkinlik merkezleri olarak hizmet vermektedir. SWR kanalının gazetecilik öğrencilerinin şu anda ortalama üçte biri, göçmen kökenine sahiptir. HR’de geçtiğimiz yıllarda her yaş grubuna ait, yabancı kökenli olan ortalama bir gönüllü stajyer bulunmuştur. Gazetecilik eğitimi alan HR gönüllü stajyerleri için yapılan seminer programında «Portraying Politics/Balanced Reporting» konulu bir seminer mevcuttur. Bu seminerde «göç/uyum» konusundaki bilgi ve algı eksiklikleri giderilmektedir ve de klişelere yer vermeden, bu konu hakkında nasıl haber oluşturulabileceğine ilişkin metodlar aktarılmaktadır; böylelikle yabancı kökenli hedef kitlelerinin onayını alma durumu düzeltilmektedir. RBB şu aralar göçmen kökenli genç muhabir ve sunucuların teşvik edilmesi için bir konsept geliştirmektedir. RBB programı Çok Kültürlü Radyo, henüz 2006 yılında, gazetecilikle ilgili bir yetenek atölyesi olan ve özellikle yabancı kökenli genç gazetecilere yönelik olan «world wide voices» organizasyonunu yapmıştır. 2007 sonbaharında bu program sürdürülecektir. «WDR sınırsız» gibi spesifik teşvik tedbirleri de, başarı vaat eden tamamlayıcı araçlar olarak kendini ispat etmiştir – hem serbest işbirliğine giriş için hem de program gönüllü stajyerliğe geçiş için. «Sınırsız» isimli gazeteci yetenek atölyesiyle WDR 2005 yılında yabancı kökenli genç gazetecilere özgü bir projeyi hayata geçirmiştir. Her yıl göçmen ailelerinden gelen yaklaşık on genç gazeteci, çeşitli eğitimler ve editörlükle ilgili konuk stajyerlik yardımıyla teşvik edilmektedir. Bu olanak sürdürülmektedir ve ayrıca medya içerisindeki teknik mesleklerle genişletilmektedir. Şu anda WDR televizyonunda medya meslekleri için yabancı kökenli başvuru sahiplerinde artan bir sayı gözlemlenmektedir. Çok Kültürlü Radyo (RBB) 2006 yılında, yabancı kökenli genç gazetecilere özgü olan «world wide voices» isimli gazeteci yetenek atölyesini kurmuştur. 2007 sonbaharında bu program sürdürülecektir. WDR televizyonu 2007 yılında, ilk kamusal yayın kuruluşu olarak «çok çeşitlilik beyannamesine» katılmıştır. ■ 4.8. ZDF televizyonu, 2004 yılı mesleki eğitim atılımı çerçevesinde ve bazı personel işe alımlarında başlatılan, göçmen kökenli çalışanların dikkate alınması olgusunu sistematik olarak sürdürecektir. Göçmen kökenli kalifiye editörlük personelinin istihdam durumunun, özellikle iyileştirilebileceğini düşünmektedir ve önümüzdeki yıllarda bilhassa «Genel Eşit Muamele Yasası»na ait önemli yasal hükümleri de dikkate alarak, hedefe yönelik tedbirler alacaktır; örneğin stajlarda, geçici stajlarda ve eğitim pozisyonlarında göçmen kökenli başvuru sahiplerinin dikkate alınması yoluyla. İsabetli bir personel politikası üzerinden, editörlük personelinin halkın düşüncelerini temsil eden bir oluşumuna göç açısından da yaklaşmak, uzun vadeli bir hedeftir. Kuruluş, ilk acil tedbir olarak 2007 yılı başında, göç biyografisine sahip pek çok yeni nesil gazeteciye bir stajyerlik programında editörlük görevi alma fırsatını verecektir. İçinde kuruluşun iki kilise editörlüğünü barındıran ZDF-ana redaksiyonu Kültür ve Bilim için, Hıristiyanlık dışındaki dinlere yönelik bir editörlük pozisyonunun oluşturulma hazırlığı yapılmaktadır. Programların algılanışı yalnızca tematik yayınlarla değil, kişiler tarafından da oluşturulduğu için, ZDF göçmenlere çok önceden, sevilen saatlerde ekranda yer vermeye başlamıştır. Ancak göçmen kökenli insanların genel toplumdaki oranı, şimdiye kadar buna uygun oranda, ekran personeli olarak yansımamıştır. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda, göçmen kökenli iki meslektaşımızın daha program sunması öngörülmüştür. Bunlardan bir tanesinin haber programı sunması düşünülmektedir. ■ Gerek resmi ve özel televizyon kanalları gerekse film endüstrisi, yönetmenler, cast ajansları ve prodüksiyon şirketleriyle beraber film ve dizilerdeki oyuncu kadrosu politikalarında, göçmenlerin de dahil edildiği toplumun temsili bir kesitini dikkate alma konusunda etkili olmalıdırlar. ■ Göçmen kökenli yeni nesil gazetecilerin mesleki eğitim ihtiyacı büyük olduğundan Deutsche Welle (Almanya’nın Sesi) televizyonu kendi mesleki eğitim profilini genişletmeye ve eksiklerini gidermeye çalışmaktadır ve de göçmen grubuna ait yeni nesil gazeteciler için bir arz yaratmaya çalışmaktadır. DW-Akademisi ile bu yayıncı kuruluş, bunun için gerekli olan uluslararası ve kültürlerarası alandaki tecrübeye sahiptir. Deutsche Welle televizyonu, gazetecilik eğitimindeki ve de yerli ve yabancı medyaya ilişkin yeterliliğindeki, bu zamana kadarki pratiğini derinleştirmek istemektedir. DWAKADEMİ’sinin mesleki eğitim profili bu açıdan denetlenecektir ve uygun hale getirilecektir. 155 4.8. ■ ■ Özel yayın kuruluşlarında yabancı vatandaşlar veya birbirinden farklı uluslara sahip göçmen kökenli insanlar, yıllardan beri esas itibariyle ilgili kuruluşun bütün bölümlerinde çalışmaktadır – örneğin gazeteci, yazar, pazarlama ve event uzmanı, muhabir, oyuncu veya sunucu olarak. Almanya’da günümüzde içinde yaşadığımız çok kültürlü toplumu yansıtmaktadırlar. Gelecekte de bu durum değişmeyecektir. Nitelikleri aynı olduğunda, Alman ve yabancı asıllılar için ve de göçmenler için temelde aynı koşullar geçerlidir. Bunun dışında Özel RadyoTelevizyon ve Telemedya Birliği’nin beyanına göre özel radyo ve televizyon kuruluşlarında, ister göçmen kökenli olsun ister olmasın, aynı vasıflara sahip olan bütün genç insanlar, içlerindeki potansiyeli dışarıya çıkarmalarını mümkün kılan ve başarılı bir meslek hayatına giriş yapmalarını sağlayan çok kaliteli bir mesleki eğitim almaktadır. RTL televizyonu göçmen kökenli genç insanları kendi bünyesine daha fazla dahil edecektir ve RTL gazetecilik okulunun workshopları yardımıyla, gelecekte öğretmenlere de derslerde olumlu bir şekilde aktarılabilecek olan medya yetkinliğini ayrıca geliştirme imkanı verecektir. RTL’in bütün yayın yerlerinde öğrenciler bir «Göç Öğrenci Ödülü» çerçevesinde göç konusuyla birebir ilgilenecektir ve bu arada görsel ve işitsel medyadaki gazetecilik çalışmalarının temel bilgilerine ulaşacaklardır. Gerekli olan teknik ekipmanı ve uzmanlık bilgisini RTL çalışanları, proje desteği çerçevesinde sağlamaktadır. Kazananlara ödüllerin ve redaksiyon bölümü ziyaretlerinin yanı sıra, bazı durumlarda staj ve gazetecilik bursu da sağlanmaktadır. ların özellikle dikkate alınmasıyla, göçmen kökenli yeni nesil gazeteciler bundan sonra teşvik edilmek istenmektedir. ■ ■ ■ ■ Doğan Yayın Grubu Almanya ve Avrupa’daki Türkçe ve Almanca konuşan 1000 gence, 2010 yılına kadar şirketin kendi yayın kuruluşlarında birkaç ay süreli bir kalifikasyon eğitimi sunmaktadır. ■ Almanya Gençlik Basını etkisi kanıtlanmış olan araçlarından iki tanesini, genç medya yapımcılarının teşvik edilmesi amacıyla – okullardaki Mobil Akademiler ve genç gazeteciler için rehber programı – daha isabetli bir biçimde göçmenlere yöneltecektir ve böylelikle bunları gazetecilik yolunda kazanacaktır. Almanya çapında doğrudan okullarda görev alan, Mobil Akademi’nin Teamerpool’u kültürlerarası olarak mesleki gelişime tabi tutulacaktır; öğrenci gazetesinin kurulması, medya yetkinliliğinin oluşturulması ve Podcasting’e ilişkin sunulan kalifikasyon modülleri, buna ilaveten göçmen oranı yüksek olan okullarda sağlanacaktır. Genç gazetecilere yönelik olan rehber programı, tamamlayıcı olarak, 16 yaşından büyük olan genç gazetecileri destekleme imkanı sağlamaktadır ve mesleğe girmelerinde yardımcı olmaktadır. İsabetli iş ilanlarıyla, göçmen kökenli rehberlerin kazanılmasıyla ve seçim aşamasında göçmen aday- 156 Çalışma grubu bunun haricinde, göçmen kökenli yeni nesil gazeteciler için özel eğitim ve mesleki gelişim programlarının ve kuruluşlarının oluşturulmasını gerekli görmektedir. Göçmen kökenli yeni nesil gazetecilerin teşviki için mesleki eğitim merkezlerinin, yayın kuruluşlarının ve yayınevlerinin de katıldığı bölgesel ağ ve kuruluşların oluşturulmasıyla, göçmen kökenli yeni nesil gazetecilerin kalifikasyonu düzeltilebilir. Stajlar sayesinde, göç etmiş olan yeni nesil gazetecilerin redaksiyon bölümleriyle temas kurmaları ve genişletilmiş bir editörlük anlayışının kabul görmesi için katkı sağlamaları istenmektedir. Deneyimli gazeteciler bu uyum sürecinde «önder» ve «rehber» olarak görev aldıklarında, bu teşvikin şekli daha özel olabilir. Buna uygun projeler Berlin’de (BQN projesi) ve Kuzey-Ren Vestfalya Eyaletinde (Dortmund Üniversitesi, Medya Uyumu Merkezi) başlatılmıştır. Benzer kuruluşlar başka bölgelerde de oluşturulmalı, geliştirilmeli ve teşvik edilmelidir. Göçmen kökenli gazetecilere yönelik ağlar, arzu edilen bir unsurdur. Bunlar dayanışmayı güçlendirebilmekte, bilgi alış verişini mümkün kılabilmekte, organizasyonlar v.b. ile bu soruna dikkat çekebilmektedirler ve lobi grupları olarak vazife görebilirler. Alman Gazeteciler Birliğindeki «Kültürlerarası Ağ» isimli dayanışma buna bir örnektir (Eyalet Birliği «Berlinli Gazeteciler Derneği»). Bunun haricinde, uyumla ilgili soruların ana muhatabı olan ve program tasarımı ile personel gelişiminde de etkili olan, uyum veya çeşitlilik yetkililerinin yayın kuruluşlarında ve şirketlerde tayin edilmesi önerilmektedir. WDR ve SWR televizyonlarında, idareyi aşan muhatap ve öncü olarak, uyum yetkililerinin çalışmaları etkisini kanıtlamıştır. Aynı şekilde RBB’de de EMS (electronic media school) tarafından eğitilen kurum içi öğrenciler, Çok Kültürlü Radyo’da sağlanan stajlar çerçevesinde kültürlerarası konularla haşır neşir olmaktadır. ■ ■ ZDF televizyonu, uyum ve göç konusuyla ilgili kurum içi eğitim ve mesleki gelişim arzını genişletecektir. Buradaki hedef bütün gazetecilere, bu zamana kadar olduğu gibi yalnızca dağınık bir tablo değil, onun yerine sistematik bir arz tablosu sunmaktır ve de göç ve uyum konularının arka plan bilgisi ve bağlantılarıyla kendini geliştirmektir. Kurumun eğitim ve mesleki gelişim bölümü bu amaçla, şu anda görev alan redaksiyon bölümü personelinin mesleki gelişimi için bir program hazırlamaktadır. Medya sektöründe eğitim ve mesleki gelişim amacını taşıyan CIVIS Akademisi’nin kurulmasıyla CIVIS Medya Vakfı, gerek radyo ve televizyon gazetecilerini, gerekse film ve medya yüksek okullarında okuyanları ve mezunları uyum ve kültürel çeşitlilik konularına duyarlı hale getirme hedefini gütmektedir. Avrupa’daki göçmen toplumunda yaşanan gelişmelerin, yenilikçi ve profesyonel bir biçimde ele alınması teşvik edilmek istenmektedir. ■ Deutsche Welle televizyonu onlarca yıla dayanan tecrübesini, yöntem bilgisini ve özel temaslarını dünyanın dört bir tarafından gelen gazetecilerin eğitim ve mesleki gelişiminde, sahip olduğu Akademisi yardımıyla, Almanya’daki ilgili medya kuruluşlarına açmaktadır. ■ Alman Dergi Yayımcıları Birliği (VDZ) eğitim ve mesleki gelişim alanında VDZ’nin dergi akademisinde, hedefe yönelik bir seminer arzı ve de mesleki eğitim organizasyonlarının olduğu spesifik bir eğitim ve mesleki gelişim konsepti geliştirmeyi planlamaktadır. 4.8. konusu olmalıdır. Aşağıdaki ana kriterler, bu araştırma girişiminde göz önünde bulundurulmalıdır: ■ Uyuma dayalı medya konseptlerinin temel taşı olarak, Almanya’da yaşayan göçmen kökenli toplumun medya kullanımına ilişkin devamlı, yani düzenli aralıklarla elde edilen temel veriler gereklidir. Bu veriler metodik açıdan, ticari reklam mecraları araştırma alanının, Almanya’daki çoğunluk toplumunun medya kullanımının tanımlanması için sunduğu verilerle uyumlu olmalıdır. ■ Medya rekabetinden dolayı medya kullanım verileri çok hassas bir konu olduğundan ve medya kullanım araştırmalarında menfaate dayalı olarak sonuçların saptırılabileceği tehlikesi büyük olduğundan, reklam mecraları araştırmasının «ortak araştırmalar» prensibi devralınmalıdır. Medya pazarındaki rakiplerin müşterek hareket etmesi, menfaat dengelenmesine ve veri toplama, veri çözümleme ve sonuç sunumu düzeyinde metodik standartların geliştirilmesine hizmet etmektedir (medya erişimi, pazar payı vs. gibi medya kullanımıyla ilgili tek tip «geçerliliklerin» belirlenmesi anlamında vs.). ■ Ancak uyum bağlamında medyanın veya medya tutumunun önemini ve yerini saptamak için, yalnızca medya kullanım verileri toplamak yeterli değildir. Daha ziyade medya kullanım araştırmalarında «Single-Source Prensibi»ne göre, uyum statüsü, sosyal çevre ve medya kullanım tutumu arasındaki bağlantılarla ilgili analizleri mümkün kılan, ilave göstergeler elde edilmelidir. ■ Geniş kapsamlı – yani bilimsel ve bütün medya araçlarını kapsayan, uzun vadeli ve devamlı olarak gerçekleştirilebilecek olan – bir araştırma konseptine dair önerilerin değerlendirilebilmesi için, uzmanlardan oluşan bağımsız bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyonda önemli medya tipleri ve medya şirketlerinin bulunduğu medya uygulaması olacağı gibi, medyanın uyum işleviyle ilgilenen bilim de temsil edilecektir. Bu grubun oluşumu ve çalışmasının temel kriterleri bağımsızlık, teoriden pratiğe transfer ve yöntem bilgisidir. Uygulamada gerçekleştirilebilecek olan araştırma konseptleri geliştirilmelidir – soru hazırlama şekli ve yöntemlerden, bunun finansmanı ve organizasyonuna kadar (ki bunun için şüphesiz Public-PrivatePartnership modelleri uygundur). Bu komisyon kendi açısından kurumsal bir bağlılığa ve resmi kaynaklardan temin edilmesi düşünülen bir temel finansmana ihtiyaç duymaktadır. ■ Medya şirketleri, yazılı ve elektronik medyanın kullanıcı sayılarının düzenli aralıklarla yapılan ölçümünde, göçmenlerin dikkate alınabileceği konseptler geliştirecek ve gerçeğe dönüştürecektir. Bunun için araştırma kuruluşlarında anket Medya araştırması Uyum ve göç konusuyla ilgili eğitim ve mesleki gelişim arzı ■ ARD televizyonu kültürlerarası yeterliliği, uygulamaya yakın mesleki gelişim eğitimleriyle teşvik etmektedir. Buna göre WDR televizyonu, kültürlerarası yeterliliği kurum içi eğitime ve yöneticilik eğitimine dahil etmiştir. Uluslararası uzmanlarla yürütülen mesleki gelişim tedbirleri yardımıyla yöneticiler, Avrupa’daki diğer yayın kuruluşlarının «best practices» olgusuna bir bakış sağlayabilmektedirler. «Avrupa Radyo Evi» veya «Cosmo TV»deki mesleki eğitim bölümleri sayesinde, kurum içi eğitim gören öğrenciler başka bir kültürel arka planı olan gazetecilerle birlikte, uluslararası konuları nasıl ele alacaklarını uygulamada öğrenmektedirler. ■ Göçmen kökenli insanların medya kullanımı ve medya yetkinliği daha derinden araştırılmalıdır. Zira uyumu geliştiren medya olanaklarının koşulları arasında hedef kitlelerin medya donanımı ve kullanımı hakkında bilgi sahibi olmak vardır. Yalnızca bu şekilde kültürlerarası başarılı iletişimin şartları ve çıkış noktaları uzun vadede, net bir şekilde görülebilir. Federal Almanya Cumhuriyeti’nde yaşayan göçmen kökenli insanların medya kullanımıyla ilgili araştırmaların yoğunlaştırılması bu nedenle, çalışma grubunun görüşüne göre acilen gereklidir. Medya donanımı, tercih edilen medya araçları ve medyadan yararlanma kapsamı hakkındaki temel araştırmaları, izleme nedenleri ve alışkanlıkları hakkındaki niteliksel araştırmalarla bağlantılı olarak yapmak söz 157 4.8. ve panel yönetimi için uygun kılavuzların hazırlanmasını isteyeceklerdir; böylelikle bu temel üzerinde yabancı vatandaşları anket ve araştırma panellerine dahil edebileceklerdir. ■ Göçmenlerin medya kullanım tutumunu dijital bir medya dünyasında daha iyi anlayabilmek adına ARD ve ZDF birlikte 2007 başında Almanya çapında temsili bir anket gerçekleştirmiştir. Buradaki amaç en önemli göçmen grupların medya bütçesinde Alman ve yabancı medyanın anlamını ve de her bir medya türüne olan beklenti tutumunu incelemektir. Bu araştırma çerçevesinde en büyük beş göçmen grubun temsilcileri (Türkler, İtalyanlar, Yunanlar, eski Yugoslavya vatandaşları ve Polonyalılar) ankete dahil edilmiştir, göçmen kökenli Almanlar olduğu gibi yukarıda sayılan uluslardan gelen yabancılar dahil. Bunun dışında Alman uyruklu göçmenler de bu ankete dahil edilmiştir. WDR televizyonu şimdiye kadar göçmenlerin temsiliyet durumu, medya tutumu ve medya kullanımıyla ilgili üç temsili araştırmayı televizyonda yayınlatmıştır. Bazı program formatları ve türleriyle ilgili başka araştırmalar öngörülmektedir ve yayın konseptleri çalışmasına müteakip olarak bilhassa niteliksel araştırmalar olacaktır. ■ ■ 158 Göçmenlerin çok işlevli medyadan ne denli yararlandıklarına ilişkin bir araştırma yapabilmek için, bu çevreye özgü bir araştırma programı hazırlanmalıdır. Bu arada, gerek düşük bir eğitim düzeyine sahip sosyo-kültürel çevrelerin, gerekse geldikleri kültüre ait değer tutumları yerlilerinkinden belirgin bir şekilde farklılık gösteren göçmen grupların incelenmesi çok önemlidir. İstatistiksel ve niteliksel yöntemleri birleştiren çok yöntemli bir yaklaşımın yanı sıra cinsiyete özgü, bağlama dayalı ve çok dilli ulaşım şekilleri sağlanmalıdır. Uygulama, kültürler ve disiplinler arası bileşime sahip bir araştırma ekibi tarafından yapılmalıdır. ■ Bunun dışında göçmen grupları arasında «Çok işlevli medya araçlarının köprü vazifesi» ile ilgili, nitelik esaslı bir araştırma yapılması ihtiyacı mevcuttur. Bu araştırma, uyumun teşviki sorusunun yanı sıra, öncelikli olarak köken kültüre olan medya bağlantısının kimlikle ilgili önemini açıklamaktadır ve pratiğe yönelik bir araştırma ile göçmen gruplarında çok işlevli medya araçlarına yönelik cinsiyete özel alışkanlıkları irdeleyerek, kendilerinin köken kültürlerindeki kadın erkek ilişkilerindeki eşitsizliğe olan tavırlarını kapsamaktadır. Medya pedagojisiyle ilgili yapısal önlemler, bu araştırmalar sayesinde kazanılan bilgiler teme- ➤ Cinsiyete özgü yaklaşım ve kullanım şekillerinin dikkate alınması, özellikle de farkların, köken kültürle ilgili değer tutumlarına dayandığı yerlerde ➤ Çok işlevli medya araçlarının kullanımı sırasında, gerek yaş ve sosyalizasyona bağlı farkların, gerekse (gençlerdeki) kültürel tarzların dikkate alınması ➤ Pedagojik kuruluşlarla yerinde işbirliği ➤ Göçmenlerle yapılan medyadaki uygulama çalışması için, bu kuruluşlardaki çalışanlara nitelik kazandırılması Medya pedagojisiyle ilgili yapısal tedbirler, ilgili hedef kitleleri için uygulamaya dayalı tecrübe ve öğrenme süreçlerinin başlatılmasıyla gerçekleştirilebilir. Nitekim genç göçmenler hedef kitlesi için, örneğin kültürlerarası bir gençlik radyosu platformunun oluşturulması düşünülebilir. Göçmen kökenli daha yaşlı vatandaşlar gibi başka hedef kitleleri için, bunların tecrübe ufku ve öğrenme sosyalizasyonuna uygun, medyadaki uygulama çalışmalarına ilişkin önlemler geliştirilmelidir. Bunun dışında göçmenlerle yapılan sosyal çalışma çalışanlarını, medya pedagojisiyle ilgili görevler için vasıflandırmak üzere, rehber ve eğitici programlar yararlı olacaktır. Çok işlevli medya/Göçmenlerin medya yetkinliliğin teşvik edilmesi ■ bilgi vermektedir. Hedef kitlesini çocuklar ve gençler, ebeveynler, pedagoglar ve multiplikatörler oluşturmaktadır. Kasım 2006 ila Ekim 2008 tarihleri arasında Klicksafe’in ağırlık noktalarından bir tanesi, göçmen kökenli insanların internet yetkinliliğinin geliştirilmesi olacaktır. Göçmen kökenli insanları internetteki riskler hakkında bilgilendirmek ve tehlikelere karşı duyarlı hale getirmek için bilim insanları ve uygulamacılardan istifade edilerek, bir çalışma konsepti geliştirilecektir. İlgili ana dillerde bilgilendirici ve aydınlatıcı malzemelerin sunulması amaçlanmıştır. Ayrıca Almanya’da ilgili hedef kitlelere yönelen medya kuruluşlarının, bilgiyi mümkün olduğunca geniş ve etkili bir şekilde yaymak adına, duyarlılaştırma tedbirlerine katılmak konusunda gönüllü olup olmadıkları araştırılmaktadır. Ağ çalışması anlamında Klicksafe göçmen dernekleri, ilgili vakıflar, dernekler, öz örgütlenmeler vs. gibi kuruluşlara yönelerek, ne tür destek ve işbirliği imkanlarının mevcut olduğunu araştıracaktır. linde geliştirilmelidir ve aşağıdaki unsurları kapsamalıdır: ■ Avrupa’da bilgi toplumu için ekonomi ve politika arasındaki en büyük ortaklık olan D21 Girişimi Derneği, 2007 yılı için faaliyetlerinin ağırlık merkezlerinden bir tanesini dijital uyuma vermiştir. Bu sayede bilgi toplumu, Almanya 2010 programını ve eInclusion isimli AB girişimini aktif olarak destekleyecektir. Göçmen kökenli kişiler dijital uyum için önemli bir hedef kitlesidir. Federal hükümetin Temmuz 2006 tarihli Uyum Zirvesi ile ve bu amaçla oluşturulan tematik çalışma gruplarıyla bağlantılı olarak D21 girişimi, bir IT-yol haritası geliştirecektir. Bu strateji kapsamında IT yoluyla toplumsal uyumla ilgili en iyi uygulama örnekleri gösterilecek ve eylem önerileri ifade edilecektir. D21 girişimi göçmen kökenli vatandaşların bilgi ve iletişim teknolojilerine ilgisini artırarak, dil yetkinliklerini, mesleki fırsatlarını ve toplumsal uyumlarını geniş kapsamlı olarak desteklemeyi amaçlamaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri medyası, bunun için bütün düzeylerde önemli bir katkı sağlayabilir, ancak henüz yeterince istikrarlı bir şekilde kullanılmamaktadır. Klicksafe girişimi Avrupa Birliği’nin Safer Internet Programı çerçevesinde, Alman temas noktasıdır. Klicksafe internette güvenlik konuları hakkında ■ ■ Deutsche Telekom kurumu uyumu teşvik eden tedbirlerin veya eylemlerin gerçekleştirilmesi aşamasında aktif olarak katılım sağlayacaktır. Bu durum bilhassa çeşitlilik, pazarlama ve teknoloji konularında şirket alanlarının danışmanlığı ve aktif yöntem bilgisi arzı için, örneğin internet sayfalarının linkini alma ve verme, «0800…»lü hatların hotline olarak hizmete sunulması ve konseptlerin geliştirilmesi gibi destek çalışmaları ve de «X nette» benzeri tedbirlerin gerçekleştirilmesindeki destek için geçerlidir. Eyalet Başkenti Stuttgart, MUSS proje başlığı altında – Stuttgart Çok Dilli Girişim Hizmetleri – Alcatel SEL Vakfı’nın Electronic Government Stuttgart Yüksek Okul Koleji’nin desteğiyle ve Münih Teknik Üniversitesi’nin işbirliğiyle, internette çok dilli bilgi ve hizmet sunacaktır. MUSS projesi Alman kökenli olmayan insanlar için resmi ve diğer kamusal olanak ve bilgilere erişimi bundan sonra daha kolay ve düzenli hale getirmeyi kendisine hedef olarak belirlemiştir. MUSS girişiminin çıkış noktası ihtiyaç duyulan ve sorulan bilgilere erişim güçlüklerinin çoğu zaman yalnızca lisan zayıflığından değil, kültürel farklılıklardan da kaynaklandığı şeklindeki tespittir: Bilhassa idari yapılar yoğun bir şekilde, ülkelere özgü idare kültürünün etkisi altındadır. Bunun dışında idari hizmetlere erişim sorusu misafir ülkeye vardıktan sonra değil, henüz kişinin kendi vatanındaki hazırlık aşamasında doğmaktadır. İnternet burada Almanya’ya göç etmeden önce bilgiye ulaşmak için ve de olası bir göç için daha uygun şartlar yaratmak adına idari süreçleri hızlandırmak ve belge transferini yapmak için uygun bir araçtır. 4.8. Yabancı dildeki ve çok dilli medya olanakları ■ Çalışma grubunda, şimdiye kadar büyük ölçüde ayrı ayrı ve birbiriyle temas kurmadan çalışan göçmenlere yönelik Almanca ve yabancı dildeki medya temsilcileri birlikte katkı sağlamışlardır. Alman ve etnik medya olarak adlandırılan medya araçlarının işbirliğinde, uyumu teşvik eden medya yayınları üretmek şeklinde, bu zamana kadar kullanılmayan bir potansiyel yatmaktadır. Alman medyası ve kuruluşları ve etnik medyanın işbirliğinden doğan bu potansiyelleri, ortak projeler ve düzenli tecrübe alışverişi yardımıyla ortaya çıkarmak gerekmektedir. ■ Dil kursundan sosyal bilgilendirmeye kadar tek tek projelerin tanımı, ortak çalışma için uygun olan bir dizi konu alanı göstermektedir. Bunlara örnek olarak şunlar verilebilir: ■ «Evimiz Almanya» derneğinin kurulmasıyla Werner Media Group, Berlin Yahudi Cemaati ve Berlin Türk Cemaati, Berlin’deki Rus, Yahudi ve Türk göçmenlere birlikte hukuki danışmanlık, dil kursu, bilgisayar eğitimleri veya diğerinin kültürünü tanıma imkanı tanıyacaktır. Bunun dışında yerel bir televizyon kanalıyla, başkentteki göçmenlerin günlük hayatına dair Almanca-Rusça bir televizyon magazin programı hazırlanmaktadır. ■ Hürriyet gazetesinin (Doğan Yayın Grubu) «Aile içi şiddete hayır» kampanyası Almanya’da çok başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Öncelikli hedefi, insanları bu konu hakkında bilinçlendirmek ve duyarlı hale getirmek ve de mağdurları desteklemektir. Bunun için farklı modüller kullanılmaktadır: Türkçe ve Almanca bilen uzmanlar haftada on bir saat, bir yardım hattında görev almaktadır; Almanya çapında interaktif bilinçlendirme seminerleri organize edilmektedir ve enformasyon materyalleri dağıtılmaktadır. Kampanya, editörler tarafından ve Hürriyet’te çıkan duyurularla desteklenmektedir, fahri çalışanlar Almanya genelinde multiplikatörler olarak görev almaktadır. Bu kampanya Mayıs 2005 tarihinden beri yürütülmektedir ve süresiz olarak sürdürülecektir. ■ İhlas Medya Grubu, Bavyera Yayın Kuruluşu’na ait «Almanca Sınıfı» isimli Almanca kursu dizisinin, Türkçe alt yazıyla kendi programında yayınlanmasını planlamaktadır. İlgili yayın grubu, yazılı basınında da bir Almanca kursu oluşturmak ve tasarlamak niyetindedir. ■ Sabah/ATV Grubu, «Deutsche Welle» televizyonuyla, özellikle kadın okurlara yönelen Almanca kursları alanında bir işbirliği planlamaktadır. Bunun haricinde Frankfurter Rundschau ve Wiesbadener Kurier gazetelerinin editörlerinin karşılıklı 159 4.8. tecrübe edinimi için değişimi planlanmaktadır. Yayın grubu, Almanya Türk Toplumu ve İş Ajansı ile işbirliği içersinde, Türk kökenli gençlere mesleki eğitim yerlerinin sağlanmasına yönelik bir girişim planlamaktadır. ■ ■ Deutsche Welle televizyonu göçmenlerin kendi vatanlarındaki programlarını, gelecek olan göçmenlere yönelik Almanca kurslarıyla genişletmeyi hedeflemektedir. Değerli sinerji etkileri oluşturabilmek için, Funkhaus Europa (WDR ve Bremen Radyosu) veya Radiomultikulti (RBB) gibi hedef kitleleri olan programların, kendi program kuruluşlarında yetkinlik merkezlerine dönüştürülmesi faydalı ve önemlidir. Edinilen tecrübelere göre bu tür yayın formatları, ana programda geniş yer verilmeyen hedefe yönelik bilgileri hizmet anlayışıyla ve arka planını da araştırarak ele alma imkanını vermekle birlikte, bunun ötesinde hem program gelişimi hem daha sonra ana programda da kullanılabilecek olan çalışanların kazanılması için, kristalizasyon noktaları olarak da hizmet etmektedirler. Uluslararası diyalog ■ 160 WDR’in 23 ve 24 Kasım 2006’da ZDF, Deutsche Welle ve France Télévisions ile işbirliği içinde ve de UNESCO ve Avrupa Komisyonu’yla birlikte organize ettiği ve sürdürülebilirliği Kasım 2007 tarihinde Paris’te UNESCO’da gerçekleştirilen müteakip bir konferansla kanıtlanan, medyanın Avrupa’daki göçmen toplumu içerisindeki rolü konulu EBU konferansında, gazeteciler için bir Avrupa değişim projesi lanse edilmiştir. Planlanan bu projeyle Avrupa ve Kuzey Afrika’daki genç gazetecilere yönelik hareket edilmesi ve de nitelikli ve seçkin seminer programlarıyla, bu gençlere Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerindeki yayın kuruluşlarında konuk stajyerlik yerlerinin sağlanması ve de multi medya yayınlarının oluşturulabilmesi için, profesyonel atölye çalışmaları yardımıyla ulusal sınırların ötesinde birlikte öğrenme, yansıtma ve çalışmayı gerçekleştirebilecekleri eşsiz bir ortam sunulmak istenmektedir. WDR’nin yanı sıra diğer ortaklar UNESCO, Anna Lindh Foundation ve COPEAM’dir. Bu projenin somut planlamaları şu anda yapılmaktadır. AB 2008 Kültürlerarası Diyalog yılında gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Deutsche Welle bu proje için personel desteği ve lojistik yardım temin etmeyi düşünmektedir. 4.8. Üyeler Yönetim: Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum Görevlisi Devlet Bakanı Prof. Maria Böhmer, Federal Milletvekili Federal Hükümetin Göç, İltica ve Uyum Görevlisi Buket Alakuş Yönetmen Minou Amir-Sehhi Alman Gazeteciler Birliği e.V. Ali Aslan Federal İçişleri Bakanlığı Martin Berthoud Almanya İkinci Televizyonu Erik Bettermann Deutsche Welle Genel Yayın Yönetmeni Bernd Burgemeister Alman Televizyon Yapımcıları Federal Birliği e.V. Matthias Buth Kültür ve Medya Görevlisi Danışmanı Günter Clobes Adolf-Grimme-Enstitüsü Jutta Croll Dijital Fırsatlar Vakfı Jürgen Doetz Özel Radyo Televizyon ve Telemedya Birliği e.V. Başkanı Lutz Drüge Alman Dergi Yayımcıları Birliği Şeref Erkayhan Almanya Türk Toplumu Werner Felten Radyo Metropol FM Evelyn Fischer Deutsche Welle Wolfgang Fürstner Alman Dergi Yayımcıları Birliği Müdürü Harald Geywitz Alice – HanseNet Telekomünikasyon Limited Şirketi Dr. Kerstin Goldbeck Alman Gazete Yayımcıları Federal Birliği Ernst Hans Hanten Kültür ve Medya Görevlisi Danışmanı Marlene Kerpal Uyum ve Sığınmacılar Federal Dairesi Michael Konken Alman Gazeteci Sendikaları Federasyon Başkanı Kenan Kubilay İhlas Medya Grubu Inez Kühn Ver.di Ahmet Külahçı Doğan Media International GmbH Anke Lehmann Özel Radyo Televizyon ve Telemedya Birliği e.V. 161 4.8. 162 4.8. Michael Mangold Sanat ve Medya Teknolojisi Merkezi Ilona Marenbach Radiomultikulti, RBB Sebastian Olenyi Almanya Gençlik Basını Maud Pagel Deutsche Telekom AG Prof. Dr. Ulrich Pätzold Dortmund Üniversitesi Jan-Eric Peters Axel Springer Akademisi Direktörü Günter Piening Berlin Senatosu Uyum Görevlisi Anne Pietrzak RTL Television GmbH Prof. Fritz Pleitgen Westdeutscher Rundfunk Genel Yayın Yönetmeni Pierre Sanoussi-Bliss Oyuncu Prof. Dr. Markus Schächter Almanya İkinci Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Beate Schneider Gazetecilik ve İletişim Araştırmaları Enstitüsü Klaus Schrotthofer WAZ Medya Grubu Walter Schumacher Rheinland-Pfalz Başbakanlık Basın Sözcüsü Ekkehart Siering Bremen Senato Dairesi Willi Stächele Baden-Württemberg Avrupa Birliği Meselelerinden Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Wilfried Ströhm Federal Hükümetin Basın ve Bilgi Dairesi Prof. Dr. Helga Theunert Araştırma ve Uygulamada Medya Pedagojisi JFF Enstitüsü Renko Thiemann Federal Dışişleri Bakanlığı Larissa Thyrong Werner Medya Grubu Kani Top Merkez Sabah AtV GmbH Canan Topcu Frankfurter Rundschau Prof. Dr. Hans-Jürgen Weiß Berlin Hür Üniversitesi Frank Werneke Ver.di Sendikası Başkan Vekili Nicholas Werner Werner Medya Grubu Dr. Gualtiero Zambonini Westdeutscher Rundfunk Renate Ziegler Ziegler Film 163 4.9. Konu Alanı 9: «Uyumu Yurttaşlık Angajmanı ve Eşit Katılım Yoluyla Güçlendirmek» 1. Durum tespiti Yurttaşlık angajmanı ve uyum Uyum, Almanya’daki herkesin katılımı ve pay sahibi olmasına dayanan genel toplumsal bir süreçtir. Yurttaşlık angajmanı eşit katılımı güçlendirmektedir ve uyumu desteklemektedir – ilk başta ve her şeyden önce yerel düzeyde, göçmenlerin hemen çevresinde. «Sivil toplum» ana düşüncesini kendisine yüklemiş olan bir toplum, yurttaşlık angajmanına dayanır ve bunun çeşitliliğine saygı duyar. Aynı zamanda öz girişimi, el ele şekillendirmeyi ve katılımı olduğu gibi, hayatın başka alanlarına da etki eden yeni bilgi, yeni beceriler ve yetkinlikler edinimini de mümkün kılan yapılar kurmaktadır. Zira angaje olma, kişiyi yetkin kılar ve de eğitim ve istihdam kabiliyetini temin eder. Yurttaşlık angajmanı, gönüllü olarak kendi kendini yükümlü kılmaya, kamusal sorumluluk almaya ve ağ çalışmasına dayanmaktadır. Kimlik oluşturucu bir etkisi vardır ve iş görme yetkinliğini arttırır. Bu nedenden ötürü, yurttaşlık angajmanı göçmen kökenli insanların uyumu için de özel bir katalizatör işlevi görmektedir. Yurttaşlık angajmanı klasik dernek, birlik, kilise ve dini cemaatlerde ve de göçmen örgütlerinde toplumun şekillendirilmesine, eşit ve bağımsız bir şekilde dahil edildiğinde, uyum başarılı bir biçimde gerçekleşecektir. Ortak yurttaşlık angajmanı aynı zamanda göç alan toplumun, artan çeşitlilikle başa çıkmasını ve değişikliklerin üstesinden gelmesini olanaklı kılmaktadır. 164 Angajmanları göçmen örgütlerinde, klasik derneklerde ve toplumun diğer angajman alanlarında da istenildiği ve takdir edildiğinde, göçmenler genel topluluğa etkin bir şekilde katılmanın tecrübesini yaşamaktadır. Tüm kesimlerden gelen göçmenlerin gönüllü angajmanı önemli katkılar sağlamaktadır ve toplumu zenginleştirmektedir. Katılım olmadan yurttaşlık angajmanı mümkün değildir. Geleneksel gönüllü sektöründen kısmen farklı şekil ve bağlamlarda olsa da, göçmenler faaldir. Geldikleri ülkelerdeki farklı eğitim sistemleri ve yurttaşlık angajmanı geleneklerinin, ya da Almanya’daki oturum sürelerinin ve statülerinin farklı olması, dikkate alınması gereken unsurlardan yalnızca birkaç tanesidir. Etkinlikler kendini göç alan toplumdan soyutlamaya yönelik değil, toplumun yararına olmak üzere gerçekleştiriliyorsa, şeffaflık ve diyalog öğeleri belirginse, göçmenlerden gelen yurttaşlık angajmanı uyumu geliştirir. Başarılı bir biçimde kişinin kendi kültürü, dili veya dininde zemin kazanmış olan yurttaşlık angajmanı, aynı zamanda göç alan toplumla arada bir köprü oluşturmanın çıkış noktası olabilir. Vatandaş angajmanıyla entegrasyon ve eşit katılımın güçlendirilmesi, bilgi bazlı bir angajmanın iştirakine ve de geleneksel örgüt, dernek, kilise, dini cemaatler ve göçmenlere yönelik organizasyonların her kültüre açılmasına gereksinim duymaktadır. 165 4.9. Yurttaşlık angajmanı ve eşit pay sahipliğinin güçlendirilmesi yoluyla uyum için, katılım, yetkinliğe dayalı angajman ve geleneksel derneklerin, birliklerin, 2. Hedef Belirleme Yurttaşlık angajmanı yolu ile uyum, özellikle takdir ve eşit katılıma ve de eğitimin ve yetkinlik ediniminin desteklenmesine gereksinim duymaktadır. kiliselerin, dini cemaatlerin ve göçmen örgütlerinin kültürlerarası açılımı gerekmektedir. ■ Karşılıklı saygı, takdir ve kabul temelinde, Alman derneklerinin ve göçmen örgütlerinin ağ çalışması yoluyla kamusal sorumluluk paylaşımı, ■ Yabancı düşmanlığına karşı angajmanın güçlendirilmesi, ■ Örgütlerin halkla ilişkiler çalışmalarının artırılması ve göçmen kökenli insanların kendi faaliyetleri ve kendileriyle yapılan faaliyetler hakkındaki medya bilgilerinin genişletilmesi, Kısa ve orta vadeli hedefler, bu yüzden şöyledir: ■ Örgütlerin kültürlerarası açılımı, ■ Uyum sürecinde kadın ve erkeklerin eşit katılımının ve kendi sorumluluklarını üstlenmelerinin güçlendirilmesi, program üstü bir odak noktası haline getirmeyi taahhüt etmektedir. Kısa tanım: Federal programlar, federal hükümet tarafından teşvik edilen ve yurttaşlık angajmanına ilişkin altyapı ve ağ projeleri ve de ihaleler çerçevesinde, bütün federal kamu kurumları ve bunlara bağlı alt kuruluşlar aracılığıyla, önlemlerin taşıyıcısı olarak göçmenlerin veya göçmen örgütlerinin uygun katılımı sağlanmaktadır. Artan kültürlerarası açılım ve ağ çalışması, altyapı projeleri için bir teşvik kriteri haline getirilecektir veya teşvik anlaşmalarına dahil edilecektir. Kurumsal olarak teşvik edilen kuruluşların personel geliştirme konseptleri ile proje önlemlerini, göçmenlerin eşit haklara sahip biçimde katılımına açmaları temin edilecektir. Zamanlama: devamlı ■ Takdir kültürünün geliştirilmesi ■ ■ Gönüllü angajmanda yetkinlik edinimine erişim yollarının açılması, 3. Uygulanacak Önlemler ve Karşılıklı Gönüllü Özyükümlülükler ■ Yabancı düşmanlığına karşı vatandaş angajmanının geliştirilmesi ■ Göçmen örgütlerinin uyum çabalarının eşit muamele ve takdir görmesi: [Yayın kurulunun notu: Federal devlet, eyaletler ve belediyelerin ortak önlemleri ve özyükümlülükleri ile ilgili bütün önerileri ne sektörel ne de federal çervede uyumlu hale getirilmiştir. Örgüt ve kilise temsilcilerinin gönüllü özyükümlülükleri çalışma grubu temsilcilerinin somut özyükümlülükleridir.] Devlet, ekonomi ve toplum kamuya açık sorumluluk paylaşımı ve ağ çalışması içerisinde, uyumu ortak sivil toplumsal reform süreci olarak algılamalıdırlar. Bu süreç göçmen örgütleri ile birlikte şekillendirilmektedir ve bütün toplumsal ortakların eşit bir biçimde dahil edilmesini gerektirmektedir. Göçmen örgütlerinin, belediye ve eyalet düzeyindeki uyum planlarının oluşturulması aşamasına dahil edilmesi, ➤ Göçmen örgütlerinin, mevcut ağlara entegre edilmesinin teşvik edilmesi, ➤ Göçmen örgütlerinin ve bunların uyum projelerinin (mali) teşviki, danışmanlığı ve gelişimi. Bireysel düzeydeki önlemler: Göçmenlerin eşit katılımı: 3.1. Devlet düzeylerinin/Kamunun Önlemleri ve Özyükümlülükleri ➤ Federal devlet, eyaletler ve yerel yönetimlerin ortak önlemleri ➤ Göçmenlerin, resmi oluşum ve karar meclislerine katılması, Göçmenlerin, yerel uyum kılavuzları olma doğrultusunda teşvik edilmesi, eğitilmesi ve geliştirilmesi. Kurumsal düzeydeki önlemler: Federal hükümetin üstlendiği özyükümlülükler 166 Geleneksel derneklerin, birliklerin, kiliselerin, dini cemaatlerin ve göçmen örgütlerinin kültürlerarası açılım sürecinin desteklenmesi Kısa tanım: Göçmenlerin gönüllü angajmanını isabetli bir şekilde teşvik edebilmek için bunun kapsamı ve doğası hakkında, ikinci ve üçüncü kuşağa ait angajmanın özellikleri hakkında, gönüllü angajmanı teşvik eden ve kısıtlayan faktörler üzerine ve de sivil toplum örgütlerinin kültürlerarası açılımındaki durum ve problemler hakkında daha fazla bilimsel veri gerekmektedir. Zamanlama: Yasama dönemi ➤ ■ ■ Göçmenlerin yurttaşlık angajmanı alanındaki araştırma teşvikini güçlendirmek. Federal hükümet, ■ sivil topluma yönelik uyum sürecini, yurttaşlık angajmanı bağlamlarında teşvik politikasının ■ Göçmenleri bilim ve danışma kurullarında uygun bir biçimde iştirak ettirmek. Kısa tanım: Federal hükümete bağlı merciler, idare meclislerine ve danışma kurullarına yetkin göçmenleri – özellikle göçmen organizasyonlarının temsilcilerini – uzman olarak atamaktadır. Bunların atanması, mercilerin uyuma özgü danışmanlık hizmeti almasını temin etmektedir ve federal hükümetin uyum arzusu için bir sinyaldir. Atanmış olan göçmen kökenli uzmanlar aynı zamanda, genç göçmen kuşağı için biyografik örneklerdir. Zamanlama: Yasama dönemi ■ Dernek ve birliklerin kültürlerarası açılımını yurttaşlık angajmanı kapsamında desteklemek. Kısa tanım: Uyum Görevlisi ve Devlet Bakanı yurttaşlık angajmanı kapsamındaki dernekler, birlikler, örgütler ve girişimler için bir ekspertiz ve bir rehber hazırlatmaktadır. Bu dokümanlarla, sivil toplum örgütlerine ve göçmen örgütlerine göçmenlerin daha iyi katılım sağlamasına olanak tanıyan ve de örgüt yapıları arasında ağ oluşu- 4.9. munu sağlayan yolları göstermek için destek verilmek istenmektedir. Zamanlama: 2007 ■ Göçmen toplumu için hedefe yönelik önlem ve eğitim çalışması. Kısa tanım: Yabancı düşmanlığı ve kültürlerarası yetkinlik eksikliği, farklı etnik ve kültürel kökenleri olan insanlar arasındaki eksik tecrübe paylaşımı ve iletişim nedeniyle ve de kendi koşul ve peşin hükümlerinin yeterince yansıtılmaması nedeniyle, büyümektedir. Bu yüzden gerek kültürlerarası ve dinlerarası öğrenme projeleri, gerekse göçmen toplumundaki etnik gruplar arasındaki uyuşmazlıkların yönetim konusunu içeren projeler, hedefe yönelik olarak teşvik edilmektedir. Kültürlerarası ve ırkçılığa karşı öğrenme olanakları, kültürelleşme ve önyargıların güçlenmesi önlenecek şekilde ve de kültürlerarası temasların motive edilmesi veya koşullarının yansıtılabilmesi şeklinde oluşturulmaktadır. Bunun haricinde bu önlem ve eğitim olanaklarını uygularken, burada yaşayan göçmenlere ait demokratik dernek ve dini cemaatlerle işbirliği bağlantıları geliştirmek ve güçlendirmek istenmektedir. Zamanlama: Projelerin azami üç yıl teşvik edilmesi ■ AB üyesi olmayan ülkelerden gelen göçmenlere yerel seçim hakkı tanınmasının incelenmesi.1) ■ Vatandaşlığa kabul sürecinde, bilhassa uyumu teşvik eden faaliyetin ne derece dikkate alınabileceğinin incelenmesi. 2) 1 Çalışma grubu çalışmasının tamamlanmasının ardından federal hükümet, üçüncü ülke vatandaşlarına yerel seçim hakkının tanınması şeklindeki inceleme görevini yerine getirmesine dair yöneltilen küçük soru önergesi çerçevesinde (Federal Meclis Yayını No:16/436) esas itibariyle hukuki olarak beyanda bulunmuştur ve bir anayasa değişikliği için gerekli olan çoğunluğun şu anda mevcut olmadığına işaret etmiştir. Dolayısıyla federal hükümet «mevcut hukuki ve siyasi eylem olanaklarını… herhangi bir zaman baskısı olmadan tartacaktır». 2 Federal hükümet, Ulusal Uyum Planı’nın çalışma gruplarının önerileri arasında uyum sağlama sürecinde gerek federal hükümet, gerekse eyaletler meclisi tarafından sunulan vatandaşlık kanununun değiştirilmesine ilişkin güncel yasa tasarılarının, uyumu teşvik eden angajmanın göz önünde bulundurulmasına ilişkin düzenleme önerilerini içerdiğini tespit etmiştir. Yasanın bu yıl içersinde çıkarılması beklenmektedir. Vatandaşlığa kabul süreçleri, bunun dışında eyaletlerin yetkisi altındadır. 167 4.9. Federal hükümet bu rapor üzerindeki çalışmalar tamamlandıktan sonra aşağıdaki özyükümlülüğü sonradan eklemiştir: bilgilerin kamu medya araçlarında daha isabetli sunumu ile). ➤ Federal hükümet daha bu yıl içinde «göçmenler için eğitim ve mesleki eğitim hamileri» ağının Almanya çapında kurulmasına başlayacaktır. Bu ağ, eğitim alanındaki yurttaşlık angajmanını güçlendirmektedir. Üç ağırlık noktası belirlenmektedir: ■ İlkokul çağının sonuna kadar çocukların, eğitim, terbiye ve okuma hamileri tarafından desteklenmesi ■ Genç ve genç yetişkinlerin, okuldan mesleğe geçiş sürecinde desteklenmesi ■ Göçmen ailelerinden gelen girişimci, zanaatkar ve serbest çalışanların mesleki eğitim istekliliğinin teşvik edilmesi ve desteklenmesi Yerel yönetimlerin özyükümlülüklerine dair öneriler ➤ Eyaletlerin özyükümlülüklerine dair öneriler Eyaletler, federal hükümetin özyükümlülüğü ile uyumlu olarak, teşvik politikalarını göçmenlerin eşit katılımına göre yönlendirmeyi taahhüt etmelidirler. ➤ Bunun için, ➤ ➤ ➤ teşvik programları çerçevesinde bilhassa uyum yönelimli göçmen örgütlerinin projelerini desteklerler, eyalet programlarında teşvik kriterleri olarak göçmen örgütlerinin diğer dernek, birlik ve örgütlerle ağ kurmalarını ve kültürlerarası açılımını yerleştirirler, konseptlerin hazırlanması ve iyi uygulama örneğiyle, Alman birliklerinin ve göçmen örgütlerinin kültürlerarası açılımını desteklerler, ➤ göçmenlerin hem Alman hem göçmen birliklerinde angaje olmalarını teşvik etmek üzere programlar geliştirirler, ➤ federal mercilerin uyuma özgü danışmanlık hizmeti almasını temin etmek adına danışma kurullarına, uzman kurullarına ve diğer kurullarına mümkün olduğunca göçmenleri – özellikle göçmen örgütlerinin temsilcilerini – uzman olarak atarlar, ➤ ➤ ➤ 168 göçmenlerin ve örgütlerinin uyumu teşvik eden angajmanının kamu önündeki takdirini ve algılanışını güçlendirirler (örneğin yarışmalar, ödüller, diğer ödüllendirme yolları ile ve Göçmenleri kendi örgütlerinde desteklemek. Ancak bunların, özgürlükçü, demokratik hukuk devleti ilkelerini benimseyen, göç alan toplumdan kendini soyutlamayan ve bulundukları yerdeki toplumsal yapıyla bütünleşmeye hazır olan örgütler olmaları önemlidir. Göçmen örgütlerinin mahalli ve yerel ağlara dahil edilmesini desteklemek, girişim ve birliklerin kültürlerarası açılımını ve kültürlerarası kamusal diyaloğu desteklemek ve de göçmenlerin uyum kılavuzluğu faaliyetini sürdürülebilir bir şekilde desteklemek. Angajman olanaklarıyla ilgili hedef kitlelerine özgü bilgi olanaklarını sağlamak (örneğin ilgili göçmen gruplarına yönelik etkinlikler, herkese açık davetler, tanıtım amaçlı bilgiler, çok dilli bilgi broşürleri ve internet üzerinden bilgiler). Özellikle göçmen örgütlerinden gelen göçmenlerin resmi şekillendirme ve karar verme meclislerine iştirak etmesini sağlamak ve yerel süreçlere dahil etmek (örneğin mahalle yönetimi, semt gelişimi vs.). ➤ ■ ➤ Örgütlerin kültürlerarası açılımı: Sorumluluk paylaşımı ve ağ çalışması, köprü görevinin güçlendirilmesi ve göçmenlerin yönetim yapılarında da eşit katılımı ➤ Göçmenlerin mesleki eğitim ve ileri eğitiminin desteklenmesi ➤ Gayri resmi eğitim aracılığıyla yetkinlik ediniminin desteklenmesi ➤ Angajman olanaklarının, angajmana istekli göçmenlerin bireysel hareket nedenleri ve ilgi durumlarına yönelik yapılması ➤ Göçmenlere mevcut angajman olanakları hakkında danışmanlık hizmeti vermek amacıyla örgütlerde hizmet bürolarının kurulması ■ Yurttaşlık Angajmanı Federal Ağı Yurttaşlık Angajmanı Federal Ağı, göçmen örgütlerinin Alman dernekleri ve birlikleri, devlet ve ekonomi ile uyumu ve iletişimine yönelik, federal düzeyde bir platform olarak hizmetlerini kullanıma sunmaktadır. COMITES (Comitati degli Italiani all’Estero – Yurt Dışındaki İtalyanlar’ın Komiteleri) COMITES Münih, Konsolosluk hizmet bölgesinde yaşayan İtalyanların giderek daha fazla gerçek vatandaş olmaları için, yani buradaki toplumsal, siyasi ve kültürel hayata iştirak etmeleri için çalışmaktadır. Comites Münih’in şu anda gerçekleştirmeye çalıştığı en önemli hedefler şunlardır: ➤ ➤ İtalyan ailelerin Bavyera’daki okul sistemi hakkında bilgilendirilmesi, çocuklar ve gençlerin iyi bir eğitim almasının önemiyle ilgili olarak ailelerin duyarlı hale getirilmesi; Mart 2008’de Bavyera’da yapılacak olan yerel seçimler hakkında İtalyan vatandaşlarının bilgilendirilmesi ve seçimlere daha yüksek bir İtalyan vatandaşlarının, vatandaşlığa kabul veya çifte vatandaşlık imkanı hakkında bilgilendirilmesi. Bununla bağlantılı önyargıların giderilmesi. Almanya Eşit Katılımlı Hayır Kurumları Birliği (Deutscher PARITÄTISCHER Wohlfahrtsverband) Almanya Eşit Katılımlı Hayır Kurumları Birliği, bünyesinde göçmenlere ait bir forum kurmaktadır. Bu forum sayesinde Göçmenlerin Kendi Örgütlerinin (GKÖ) uyum sürecindeki önemi vurgulanmak istenmektedir. PARITÄTISCHER’de üye olan yaklaşık 100 GKÖ, forumda çalışmak için davet edilmektedir. Burada somut olarak GKÖ çalışmalarının daha iyi algılanması, başarılı stratejilerin paylaşılması, projelerin aktarılması ve GKÖ’nün spesifik know-how bilgisinin daha fazla dikkate alınması söz konusudur. Bunun dışında kültürlerarası açılım ve mesleki eğitim ve ileri eğitimle ilgili sorular işlenmek istenmektedir. Forum buluşmalarında ayrıca göçmen politikasıyla ilgili güncel gelişmeler görüşülecek ve böylelikle gerek PARITÄTISCHER içerisinde istişare edilebilen, gerekse dışarıda temsil edilen ortak pozisyonlar geliştirilecektir. Göçmenlere ait bu forum, GKÖ’yü teşvik etmek amacıyla PARITÄTISCHER’nin başka somut faaliyetleriyle bağlantılıdır, örneğin Kuzey-Ren Vestfalya Göçmen Özörgütleri Danışma Bürosu gibi. Organizasyon ve kilise temsilcilerinin gönüllü özyükümlülükleri ■ ➤ katılım sağlamak için seçmenlerin duyarlı hale getirilmesi; Özyükümlülükler için genel öneriler Uyum stratejilerinde/konseptlerinde göçmenlerin angajmanını ve göçmen organizasyonlarının şekillendirme sürecine katılımlarının dikkate alınmasına köklü bir zemin kazandırmak. Göçmen organizasyonlarına ait uyumu teşvik eden projelere dair iyi uygulamaları ve de Alman örgütleriyle ortak uyum planlarını geliştirmek. Örneğin göçmenlerin, göç alan topluma aracı şeklinde yerel uyum kılavuzları olarak eğitilmesi, uyumu teşvik eden bu tür bir önlemdir. Bunun dışında Bertelsmann, Robert Bosch, Körber, Bürger für Bürger (Vatandaş Vatandaş İçin), Hertie, Polytechnische Gesellschaft (Politeknik Topluluk) ve Schader Vakıfları da başarı vaat eden projeleri teşvik etmektedir ya da kısmen uyum yarışmaları çerçevesinde çok başarılı olan projeleri tespit etmişlerdir. Bunun ötesinde, göçmenlerin toplumsal görevlere getirilmelerini (örneğin kiracılar ve veli temsilciliklerinde, dernek yönetim kurullarında vs.) teşvik etmektedirler. Geleneksel dernekler, birlikler, kiliseler ve dini cemaatler ile göçmen örgütlerinin özyükümlülüklerine dair öneriler Yerel yönetimler şu yükümlülükleri üstlenmelidirler: ➤ Bu ağ bölgesel yönetim yerleri tarafından koordine edilmektedir. Bu hususta eyaletler, radyo-televizyon alanındaki devlet sözleşmeleri ve eyalet medya kanunları çerçevesinde göçmen örgütlerinin, radyotelevizyon yayın kurullarında ve eyalet medya kurumlarında temsil edilmeleri doğrultusunda çalışırlar. ➤ 4.9. ■ Alman Kızıl Haçı Alman Kızıl Haçı Aralık 2004 tarihinde hedefini «AKH’da kültürlerarası açılım. Alman Kızıl Haçı – yalnızca Almanlar için değil» olarak belirlemiştir. AKH’da kültürlerarası açılıma ilişkin esas ve ana tezler bu hedefin bir parçasıdır. 2005 yılından itibaren dernek kurulları ve çalışma grupları bu konuyu ele almaktadırlar. Ara sonuç olarak kademeli plan uygulaması geliştirilmiştir. «Göçmenlerin Gönüllü/Yurttaşlık Angajmanı» şeklindeki görev alanını AKH Başkanlığı tarafından tayin edilen çalışma grubu «AKH Partnerleri olarak Göçmenler» üstlenmiştir. Çalışma grubunun desteğiyle AKH’nın gönüllü çalışma yapılarında, göçmen kökenli insanların katılımı için pilot projeler geliştirilmeye başlanmıştır. Pilot projelerin gerçekleştirilmesine 8 Mayıs 2007 tarihinde – geleneksel «Dünya Kızıl Haç Günü» – başlanacaktır. Bu yılki kutlamada AKH 2007: «Uyum – Birlikte farklı olmak. Saygılı bir müşterek yaşam için» şeklindeki ağırlık noktası konu edilecektir. «İlkeler» anlamında AKH, göçmenle- 169 4.9. ■ ■ ■ rin gönüllü çalışmalara katılımını teşvik etmek istemektedir. kültürlerarası açılımına dair bir tasarım hazırlamaktadır. Alman Gençlik Birliği Bundesjugendring DBJR DBJR üye organizasyonları göçmen kökenli çocukları ve gençleri, ya bireylerin olanaklardan ferdi faydalanışı şeklinde, ya da göçmen öz örgütlenmelerinin, Birliği çatı örgüt olarak seçip üye olması şeklinde, şimdiye kadar olduğundan daha güçlü bir şekilde mevcut yapıların içine çekmek istemektedir. Örneğin DBJR’nin kendi bünyesindeki kültür ve spor çalışmaları ile okulla işbirliği, çocuklarla ve gençlerle buluşma ortamları olarak değerlendirileceklerdir. Pedagojik tasarımlar özellikle, kadrolu ve gönüllü çalışanların kültürlerarası yetkinlik kazanımına yönelik JULEICA eğitimi çerçevesinde geliştirilecek ve paylaşılacaktır. Mevcut çatı örgütlerin ve Gençlik Birlikleri’nin göçmen öz örgütlerine açılmaları danışmanlık, destek ve süreçlere eşlik ederek ya da pratik işbirliği sayesinde ilerletilecektir. En iyi uygulama örnekleri Almanya genelinde tanıtılacaktır. Serbet hayır kurumlarının Federal Çalışma Grubu (BAGFW), bu rapor üzerindeki çalışmaların tamamlanmasından sonra şu özyükümlülüğü sonradan sunmuştur: ■ BAGFW çatısı altında toplanan birlikler, göçmen kökenli insanların gönüllü çalışmaya katılımını – hem gönüllü hizmetlerde, hem de gönüllü yönetim kademelerinde olmak üzere – teşvik etme yükümlülüğünü üstlenmişlerdir. İlgili ana ilkeleri, stratejileri ve önlem planlarını geliştirerek tutarlı bir şekilde uygulamaktadırlar. Almanya Protestan Kilisesi Almanya Protestan Kilisesi’nin (EKD) Diakoni bölümü, kilise ve diakoni için Haziran 2006’da yaptığı, göçmen kökenli insanlar için kültürlerarası açılımın gönüllü angajman alanında da geçerli olması gerektiğine dair eylem önerilerinin altını çizmektedir. Gönüllü angajmanın mevcut biçimlerinin geliştirilmesine devam edilerek, diğer hedef gruplara açılmasının sağlanması gerekmektedir. EKD’nin gönüllü hizmetler alanını güçlendirmek üzere çıkardığı bir broşürde, kiliselerin, farklı toplumsal grupların mümkün olduğu kadar geniş bir ittifakının avukatlığını üstlenerek, gönüllü hizmetler fikrini topluma daha belirgin bir şekilde yansıtmaları gerektiği tesbit edilmektedir. ■ ➤ eşit üyeleridirler ve ➤ Alman Katolikler gibi, bütün katılım olanaklarına sahiptirler. ➤ sunduğu tüm hizmetler yelpazesinin ➤ hem çalışanlarına yönelik istihdam olanaklarının Birlikler, göçmenlerin gönüllü angajmanını, toplumumuzun sivil toplum olarak şekillendirilmesinin vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendirmektedirler ve bu angajmanı desteklemeyi sürdüreceklerdir. Birliklerin gönüllü hizmetlerinin göçmen kökenli insanların erişimine açık olmasını sağlarlar. Bunun için, ➤ göçmenler ve öz örgütlerine etkin ve açık bir şekilde hitap edilmesi; ➤ gönüllü hizmete ilgi duyan ve kültürel farklılıklara duyarlı ve dil yetkinliğine sahip göçmenlere yönelik, aralarında göçmen kökenli çalışanların da bulunduğu temas kurma yerlerinin açılması; Alman şirketleri ile göçmenlerin kurmuş olduğu şirketler, göçmenlerin yurttaşlık angajmanını özellikle şu şekillerde desteklemelidirler: 1. Göçmen örgütlerinin projelerinin ve göçmenlerle Alman örgütlerinin birlikte çalıştıkları projelerin başlatılmasını desteklemek ve sponsörlüğünü yapmak 4. Uyum Projeleri İçin Standartlar Göçmen örgütlerinin ya da göçmen örgütleri ile göç alan toplumun örgütlerinin ortak projelerinin, şu kalite kıstaslarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunlar hem birlik, hem proje düzeyinde yerine getirilmesi gereken kriterleri içermektedirler: 1. Hukuk devleti ilkesine uygun yapılanma: Anayasaya uymak, demokratik ilkelere göre hareket etmek. 2. Kültürlerarası açılım ve diyaloğa hazır olmak ➤ ■ Katolik Kilisesi Vaftiz ve konfirmasyon yoluyla her Katolik, dünya genelindeki Katolik Kilisesi’nin ve böylelikle aynı zamanda ilgili yerel kilisenin bir mensubu olur. Bu nedenle Almanya’daki Katolik göçmenler (yaklaşık iki milyon) Almanya’daki Katolik Kilisesi’nin misafirleri değil doğal olarak Bunun ötesinde Alman «Caritas» Birliği, Alman Piskoposlar Konferansı’nın göç komisyonu ile birlikte, Katolik olmayan hedef grubu için hem 170 ■ 3.2. Ekonomi Dünyasına Tavsiyeler «kültürlerarası açılımın» ön şartı olarak gönüllü yapılara yönelik kültürlerarası örgütlenme ve personel gelişimi olanakları. Birlikler gönüllü çalışan göçmenleri kendi toplulukları için «yardımcı» kişiler olarak değil, birlik ve toplum içersindeki hayatı birlikte şekillendirdikleri kişiler olarak görmektedirler. Yurttaşlık angajmanı çerçevesinde toplumumuzun dilsel ve kültürel çeşitliliğini dikkate alan ve fiilen mevcut gereksinime hizmet eden olanakları (örneğin danışmanlık ve refakat hizmetleri, eğitim olanakları, veli çalışmaları, ilkyardım hizmeti, doğal afetlerden korunma hizmeti) geliştirmektedirler. ■ Birlikler göçmen öz örgütlerindeki angajmanı takdir ediyorlar ve birer partner olarak işbirliğinde bulunmayı teklif etmektedirler. ■ Gönüllü Sosyal Yılın düzenleyicisi kurumlar olarak, aracılık yaptıkları veya kendilerinin sundukları hizmet yerlerinde görev yapan göçmen kökenli gençlerin sayısını artırmaktadırlar. ■ Göçmen örgütlerinin düzenleyici oldukları diğer hizmet yerlerinin açılması için çaba göstereceklerine söz vermektediler. 3. Ağ kurma: Göçmen örgütlerinin ve göç alan toplumun örgütlerinin ağ oluşumuna katılmaları ve yerel ve bölgesel yapılanmalara dahil edilmeleri, varolan kaynakların paylaşımı. 4. Yetkinlik: Yetkinliklerin karşılıklı etkileşim yolu ile teşvik 4.9. 2. Ortak projelerin Corporate Citizenship çerçevesinde birlikte uygulanması 3. Göçmenlerin angajmanlarına yönelik kalifikasyon edinimini desteklemek 4. Göçmenlerin angajmanının şirketlerde takdir görmesi, kullanılması ve teşvik edilmesi ve angajman dostu bir şirket kültürünün oluşturulması (örneğin bir «Çeşitlilik Şartı/Charta der Vielfalt» çerçevesinde). edilmesi ve kalifikasyon, yetkinlik ve tecrübe paylaşımı. 5. Angaje olan herkesin eşit haklara sahip olması: Kadın erkek eşitliği; Almanların ve göçmenlerin Alman ve göçmen örgütlerinin işbirliği projelerine etkin katılımı; örneğin, projelerin planlanması ve icra edilmesi kapsamında; kaynakları dikkate alan yaklaşım türü. 6. Çıkar ve gereksinime hitap edilmesi: Angaje olanların ve angaje olunan hedef gruba yönelik gereksinimleri ve çıkarları gözeten, hedef gruba uygun hitap şekli. 7. Etkinlik: Göçmenlerin toplumsal hayata daha güçlü bir şekilde katılımı, uyumlu davranma, göçmenlerin kendi aralarında ve yerli halkla daha iyi birlikte yaşamı. 8. Sürdürülebilirlik: Angajmanın sürekliliği ve örnek olma işlevi. 5. Değerlendirme Önlemlerin ve somut kişisel mükellefiyetlerin hayata geçirilmelerinin kontrol edilmesi ve değerlendirilmesi için, toplumsal ortakların kişisel bilanço stratejileri geliştirmeleri gerekir. 171 4.9. 4.9. Üyeler Yönetim: Aile, Yaşlı, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı 172 Gerd Hoofe Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Müsteşarı Dr. Michael Bürsch, MdB Alman Federal Meclisi Claudio Cumani Comitato degli Italiani all’Estero, Münih Sabine Drees Alman Şehirler Birliği Nashaat Elfar Almanya Alman-Arap Dernekleri Federal Birliği e. V. Susanne Ellinger Uyum ve Mülteciler Federal Dairesi Gabriele Erpenbeck Aşağı Saksonya Eyaleti İçişleri ve Spor Bakanlığı Yabancılar Sorumlusu. Dr. Volker Faigle Almanya Protestan Kilisesi Adolf Fetsch Rusyalı Almanlar Birliği e.V. Uwe Franke Hamburg Sosyal İşler, Aile, Sağlık ve Tüketiciyi Koruma Dairesi Abdelmalik Hibaoui İmam ve İslam Din Bilimcisi Andrea Hoffmeier Alman Gençlik Birliği Dr. Konrad Hummel Augsburg Şehri Susanne Huth INBAS Sosyal Araştırmalar ltd. Şirketi Dr. Roland Kaehlbrandt Polyteknik Cemiyet Vakfı Frankfurt/a.M. Dr. Ansgar Klein Yurttaşlık Angajmanı Federal Ağı Ursula Krickl Alman Şehirler ve Belediyeler Birliği Dr. Claudia Martini Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi Danışmanı Wolfgang Miehle Alman Piskoposlar Konferansı Thomas Niermann Almanya Eşit Katılımlı Hayır Kurumları Birliği e. V. Dr. Olaf Obst Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Beate Oertel Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Henriette Reker Gelsenkirchen Belediyesi Hartmut Renken Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti Sosyal İşler Bakanlığı Dr. Klaus Ritgen Almanya Eyalet İlçeleri Genel Kurulu Dr. Gabriele Rössler Alman Kızıl Haç Örgütü e. V. Ramazan Salman Hannover Ethno-Tıp Merkezi Dr. Martina Sauer Türkiye Araştırmalar Merkezi Dr. Martin Schenkel Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Federal Bakanlığı Tassew Shimeles Uluslararası Bahçeler e. V. Prof. Dr. Rita Süssmuth Eski Federal Meclis Başkanı 173 Konu Alanı 10: 4.10. «Bilim – Dünyaya Açık» 1. Görev Dünyaya açık olma ve uluslararasılık bilimsel mükemmelliğin şartı ve işaretidir. Bilim evrensellik ve kültürlerarası diyalog, dünya çapında işbirliği, hareketlilik ve rekabet ile kendini gösterir. Bu yüzden bilim federal hükümetin ve hükümet ile Ulusal Uyum Planı’ nı beraberce hazırlayan ve hayata geçiren partnerlerinin, uyum uğraşlarının temel hareket alanıdır. Demografik değişim ve en iyi kafalar için dünya çapında gittikçe büyüyen bir rekabetin varlığı dikkate alındığında, göçmen kökenli vatandaşların uyum potansiyellerinin daha iyi kullanılması ve yüksek kalifikasyon sahibi kişilerin Almanya’ya göçlerinden, daha hedefe yönelik bir şekilde yararlanılması gerekir ki; Almanya, buluşların ve teknik yeniliklerin ülkesi olmaya devam etsin. Göç ve uyum bir madalyonun iki yüzüdür. Bilim ve araştırmanın iyi neticeler üretebilirliği gibi, şirketlerin yenilikçilik, büyüme ve istihdam yeri açma potansiyeli de bundan faydalanmaktadır. Göçmenler Almanya’nın zihni ve kültürel canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunurlar. Onlar toplumumuzu zenginleştirmektedirler. «Bilim – Dünyaya Açık» çalışma grubu bu bahsedilen noktalar ışığında yabancı bilim insanlarının uyumu, 174 yabancı öğrencilerin ve göç etmiş yüksek kalifikasyon sahibi kişilerin durumu ve perspektifleri, üniversiteye kadarki eğitimlerini Almanya’da yapan kişilerin eğitime katılımlarının iyileştirilmesi soruları ve göç ve uyum araştırmalarının geliştirilmesi gibi konuları incelemiştir. Yapılmış olan dört oturumda, bu çalışma grubu üyelerince oluşturulan öneriler üzerinde etraflıca tartışılmıştır. Bunlar Ulusal Uyum Planı’na ilişkin elimizde olan raporun temelini oluşturmaktadırlar. Oluşturulmuş olan öneriler resmi ve özel aktörlere yöneliktir ve bilim alanındaki uyumun iyileştirilmesi için daha eşgüdümlü çalışılmasına ve eğitimlerini Almanya’da alanların potansiyellerinin daha isabetli bir şekilde değerlendirilmesine işaret etmektedirler. Bu öneriler bilimsel sistemin aktörlerinin hepsine yönelik, şimdiye kadarki angajmanlarında olanın ötesinde, daha güçlü ağların kurulmasına ve gelecekte önlemler ve girişimler açısından daha uyumlu hareket etmelerine dair olanaklar ve beklentiler şeklinde ifade edilmiştir. Çalışma grubu bu konularda etkin bir rol almaya hazır olduğunu beyan eder. Çalışma grubu, Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) tarafından ve Sayın Müsteşar Michael Thielen’in yönetimi altında koordine edilmiştir. 175 4.10. 2. Öneriler ■ Siyaset, ekonomi ve bilim dünyası şu konuda aynı fikirdedir: Toplumumuzun küreselleşen dünyada, kendini yüksek teknoloji ve fikirler merkezi olarak da öne sürmesi gereklidir. Bu ancak, ülkemiz uluslararası genç bilim çevreleri için cazip bir ülke olur ve yüksek kalifikasyonlu kişileri, yetkinliklerini ve yaratıcılıklarını ülkemizin en önemli kaynağına – bilime – yatırmak üzere kazanırsa, başarılı olur. Hareket noktamız son yıllarda iyileşmiştir: ■ Almanya’daki yabancı üniversite öğrencilerinin sayısı 1980 yılında 50.000 iken şu anda 250.000’e , yani beş katına çıkmıştır. Almanya’daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin % 12,6’dan fazlası yabancı veya göçmen kökenlidir. Üniversitelerdeki yabancı öğrenci sayısı dikkate alındığında Almanya, dünya genelinde lider ülkeler arasında Amerika ve İngiltere’den hemen sonra gelmektedir. ■ Her yıl 21.000’den fazla yabancı bilim insanı Alman bilimsel kuruluşları tarafından teşvik edilmektedir. Sadece Max-Planck-Cemiyeti’nde çalışanların % 13,1’i yabancıdır. Diğer bilim kuruluşlarında da durum aynıdır. ■ Federal Meclis ve Eyaletler Meclisi, federal devlet düzeninin modernleştirilmesi çerçevesinde, yetenekli kişilerin teşvikine ilişkin kuruluşları ve üniversite eğitiminin, bilimin ve araştırmanın uluslararasılaştırılmasına hizmet veren büyük aracı kuruluşları desteklemeye devam edeceklerinin altını çizmişlerdir. Federal hükümet bunu, devam etmekte olan önlemler çerçevesinde hayata geçirmektedir. «Bilim – Dünyaya Açık» çalışma grubu bu hareket noktası ile yoğun bir şekilde uğraşmış ve başarılı uluslararasılaştırma ve uyum önlemlerini teşhis etmiştir. Bunlar arasında Alman Akademik Değişim Kurumu (DAAD) ve Alexander von Humboldt Vakfı (AvH) ve Alman araştırma kuruluşlarının angajmanı bulunmaktadır. Aynı şekilde, sunduğu konut imkanları yabancı öğrencilerin % 35’i tarafından kullanılan Alman Öğrenci Kurumu (DSW)’nin ve çok sayıdaki vakfın, örneğin Alman Bilim Vakıfları Birliği, Otto Benecke Vakfı ve Vodafone Vakfı’nın da, isimlerinin anılması gerekmektedir. ■ Üniversiteler, öğrencilere yönelik kurumlar, aracı organizasyonlar ve araştırma kurumları tarafından, federal devletin ve eyaletlerin de desteğiyle, uyum ve çekiciliği artırmaya yönelik başarıyla uygulanan önlemlere süreklilik kazandırılması ve bunların kamu desteği ile geliştirilmesine devam edilmesi gerekmektedir. Bir çok vakfın, örnek bir şekilde sergilenen angajmanı gibi, özel angajmanın güçlendirilmesi gerekmektedir. ■ ■ ■ 176 Almanya’da büyüyen göçmen kökenli genç vatandaşların hala çok az bir kısmı üniversite eğitimine ve bilime giden yola girmektedirler. Almanya’da üniversite eğitimlerini başarı ile bitiren genç yeteneklerden sadece çok az bir kısmı Almanya’da kalmaktadır. 2006 yılı Haziran sonu itibari ile Almanya’da yüksek okul mezunu olup iş aramak üzere, sadece 1.225 kişi kalmaktaydı. Burada siyasetin – özellikle hukuki çerçeve koşulların oluşturulması için – devreye girmesi gerekmektedir. Çalışma grubu aşağıdaki önerileri sunmaktadır: Şimdiye kadar elde edilen neticeler ve gittikçe büyüyen angajman dikkate alındığında, birlikte yapılan çabaları güçlendirmek için bir çok iyi sebep bulunmaktadır: ■ Başarılı bir üniversite eğitimi, kişilerin Almanya’ya – iş merkezi olarak da – sürdürülebilir bir bağlılığının oluşmasının koşulunu yaratır. Fakat önceden de olduğu gibi, günümüzde de üniversite eğitimini Almanya’da başarı ile bitiren yabancı öğrencilerin sayısı oldukça düşüktür. Bu yüzden yüksek okulların – siyaset ve ekonomi dünyasının da yardımı ile – özel programlar düzenleyerek öğrencilere daha iyi hizmetler sunmaları ve uyumu sağlamaları gerekmektedir. Yabancı üniversite öğrencileri ve araştırmacıları ve aileleri ile, daha erken ve daha yoğun bir şekilde ilgilenmek gerekir. Mevcut ve şimdiye kadar denenmiş olan yerinde yapılanmaların, kamusal teşviklerle geliştirilmesi ve en iyi uygulama örneklerinin genelleştirilmesi gerekir. Göçmen kökenli öğrencilerin ve bilim çevrelerinin, destek sağlayıcı hizmetlerle ilgili olanakların hazırlanmasına ve uygulanmasına daha güçlü şekilde dahil edilmeleri ve kendilerinin daha etkin rol üstlenmeleri gereklidir. Burada dikkat edilmesi gereken; bir yerin bilim çevreleri için çekiciliğinin, aile fertlerine sunulan perspektiflere de bağlı olmasıdır. Yabancı öğrenciler, Almanya yüksek okullarından mezun olan yabancılar ve araştırmacılara ilişkin hukuki düzenlemeler, uluslararası rekabet edilebilirlik açısından sundukları giriş ve iş olanaklarına dair incelenmeli; hukuki uygulama, Almanya genelinde en iyi uygulama anlayışına göre, bilim merkezi olmaya hizmet edecek daha uygun bir seviyeye çıkarılmalıdır. Sosyal sigorta taleplerinin, ülke dışına çıkılması halinde gidilecek yerlere transfer edilebilmesi imkanının daha da iyileştirilmesi gerekir. Bu bağlamda düzenleme ihtiyacı, özellikle emeklilik için geçirilmiş olan sürelerin transfer edilmesi konusunda vardır. Şu anda, araştırmacıların ve profesörlerin Almanya’ya çekilmeleri ve bilimsel faaliyetlerini burada devam ettirmelerinin önünde, bu bahsedilen bağlamda bir engel vardır ve bu, bilim merkezi olarak Almanya’ya, rekabet dezavantajı oluşturmaktadır. ■ Almanca dili önemli bir uyum faktörü olduğu için, yabancı öğrencilerin ve araştırmacıların Almanca dilini öğrenmeleri, öğrenimlerini başından itibaren Almanya’da gerçekleştirmiş olanların da, Almanca meslek dilini edinme uğraşlarının yoğunlaştırılması gerekmektedir. ■ Daha geniş bir kamuoyuna hitap ederek, bilimsel alışverişin ve yabancı öğrencilerin ve araştırmacıların Almanya’da bulunmalarının anlam ve öneminin daha yoğun bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Onlar toplumumuzu zenginleştirmektedir ve araştırma sonuçlarının istihdam sistemine olumlu ve sürdürülebilir etkileri olmaktadır; kendileri Almanya’dan ayrıldıktan sonra da ülkemizin birer elçisi olabilirler. Mezunların kendi aralarında oluşturdukları yapılanmalar («Alumnis») başlatılmalı ve teşvik edilmelidir. 3. Yüksek Öğrenim ve Bilim Ülkesi Almanya’nın Çekiciliğinin ve Uluslararası Açılımının Güçlendirilmesi 3.1. Yabancı Yüksekokul Öğrencileri ve Bilim Alanında Yeni Kuşakların Yetişmesi Çıkış noktası Federal devletin, eyaletlerin ve yüksek okulların ortak çabaları sayesinde Almanya son yıllarda uluslararası eğitim piyasasında iyi bir yer elde etmiştir. Yüksek okula giriş hakkını Almanya’da edinmiş olmayıp («eğitimsel yabancı» diye adlandırılmaktadırlar) Almanya’daki yüksek okullarda okuyan yabancı öğrencilerin sayısı 1996 ve 2006 yılları arasında yaklaşık % 80 oranında artmıştır. Fakat mevcut potansiyel henüz tam olarak kullanılmamaktadır. Bu durum, yapılacak şöyle bir karşılaştırma ile ortaya çıkar: Almanya’da doktora eğitimi yapıp bitirmiş olan kişilerden (2004/2005) % 13’ü yabancı uyruklu iken, bu sayı rekabette önde giden ülke olan İngiltere’de % 39, Amerika’da % 33 ve Fransa’da % 36’dır. 4.10. ■ Almanya’nın uzun dönemde başarılı bir şekilde bilim toplumu olması için, üniversite öncesi eğitimlerini Almanya’da yapmış olanların ve göçmenlerin eğitim potansiyellerinden daha güçlü bir şekilde faydalanmak ve Almanya’ya göç eden yüksek kalifikasyonlu yabancı diploma sahiplerinin uyum olanaklarını genişletmek, vazgeçilmezdir. Üniversite öncesi eğitimlerini Almanya’da yapmış ve üniversitede okumak, bilimsel kariyer yapmak isteyen kişilerin sayısı belirgin bir şekilde artırılmalıdır – örneğin, devlet ve özel teşvik olanaklarının genişletilmesi ile. ■ Yüksek kalifikasyon sahibi, sonradan gelen göçmenler için – kendini kanıtlamış yapıların ötesinde – örneğin, bu hedef grup ve Almanlar için ortak yeni önlemler geliştirilmesi yolu ile, yeni teşvik ve telafi edici uyum türlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. ■ Göç ve uyum araştırmaları, daha çok pratikle bağlantılı olarak göç ve uyumun karmaşık sebepsonuç ilişkileri ile uğraşmalı ve başarılı uyum faaliyetlerinin faktör ve etkilerini daha güçlü bir şekilde ortaya çıkarmalıdır. Yapılmış olan ampirik çalışmaların bulunduğu bilgi bankalarının, bariz bir şekilde iyileştirilmeleri gerekir. Almanya’daki yaklaşık 2 milyon yüksek okul öğrencisinden 250.000’i (% 12,6) yabancı uyruklu veya doğrudan göçmen kökenlidir. Toplam sayıları 186.000 olmak üzere, Almanya’da okuyan yabancı öğrencilerin çoğu eğitimsel yabancıdır. Bunların yarısından fazlası (96.000) Avrupa’dan, üçte biri (60.000) Asya ülkelerinden gelmektedir. Yaklaşık 20.000 eğitimsel yabancının vatanları Afrika’dır ve 10.000 kadar kişi ise Kuzey ve Güney Amerika’dan gelmektedir. Şu sıralar Almanya’ya en fazla öğrenci Çin’den gelmektedir. 2000 yılından beri Almanya’daki Çinli öğrenci sayısı 5.000’den 25.000’in üstüne çıkmıştır. Fransa 5.000 öğrencisi ile Almanya’da en çok sayıda yüksek okul öğrencisi bulunduran Batı Avrupa ülkesi konumundadır. 2002/2003 yıllarında yabancı öğrencilerle ilgili yapılmış olan bir pilot araştırmaya göre, Almanya’daki yabancı öğrencilerin sadece yaklaşık % 30 ila % 40’ı eğitimlerini başarı ile tamamlamaktadır. (Bu oran Alman öğrencilerde % 70 ila % 80 arasındadır). Bu öğrenim başarısı sorunlarının sebepleri öncelikle beklenen ders başarısı, dil ve çerçeve şartlar alanlarından kaynaklanmaktadır: ■ Birçok uluslararası öğrencide, öğrenim başlangıcında önemli öğrenim koşulları (Almanya’daki yüksek okul sistemini bilmek, yüksek öğrenime özel hem öğrencilerin kendi aralarındaki, hem 177 4.10. öğrencilerle öğretim görevlileri arasındaki olağan beklentilere ve davranış biçimlerine alışık olmak, son derece bireysel öğrenme biçimleri vs.) yeterince bulunmamaktadır ve bir çok defa bu açıkları öğrenimleri esnasında kapatmayı başaramamaktadırlar. ■ ■ ■ Eksik Almanca bilgisi yabancıların öğrenimlerinin her safhasında karşılaştıkları merkezi bir sorunu teşkil etmektedir. Yabancı öğrencilerin Alman öğrencilerle olan ilişkileri, sosyal uyumlarını teşvik edecektir. Fakat yabancı öğrencilerin Alman öğrenciler ile iletişimleri yeterli ölçüde gerçekleşmemektedir. DSW’nin (Alman Öğrenci Kurumu) Almanya’da öğrencilerin sosyal ve ekonomik durumlarına dair yürüttüğü 17. sosyal araştırmasının «Yüksek Öğrenimde Uluslararasılaştırılma» başlıklı özel raporu da bunu onaylamaktadır. Bu rapor, başarılı bir yüksek öğrenim süresinin ve mezuniyetinin birçok öğrencinin iyi olmayan mali durumlarından da ötürü, ki konut sorunları durumu daha da kötüleştirmektedir, tehlike altında olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerden öğrenim harcının alınmaya başlanması -bilhassa AB ve Avrupa Ekonomik Sahası ülkelerinden gelmeyen eğitimsel yabancıların öğrenim kredisinden faydalanamayacağı dikkate alındığında- münferit durumlarda durumu daha da kötüleştirebilmektedir. Almanya’da eğitim sebebiyle bulunmanın hukuki çerçevesi, önemli ölçüde Göç Yasası tarafından belirlenmektedir. Bu yasa belirgin iyileştirmeler getirmiştir. Örneğin öğrencilerin iş idaresinden izin almaya gerek kalmaksızın 90 gün çalışma imkanına sahip olduğu, bu 90 günün aynı zamanda 180 yarım gün şeklinde de kullanılabileceği kanunen düzenlenmiştir. Bakanlar kurulunun, göç ve oturum hakkına ilişkin kanunun reformuna yönelik bir kanun tasarısını kararlaştırmış olması takdir edilmektedir. Buna göre yabancı yüksek okul mezunlarının da, iş arayışlarında bu düzenleme kapsamına girmeleri öngörülmektedir. Bu, sözkonusu yüksek kalifikasyon sahibi kişilerin Almanya’da, daha uzun vadeli kalabilme şansını yükseltmektedir. İlk verilen ikamet izninin süresinin kısaltılması ve mali duruma ilişkin güvencelerin daha da sıkı bir şekilde incelenmesine ilişkin yeni düzenlemeler ise, çalışma grubu tarafından eleştirilmektedir. Hedefler ve yürürlükte olan önlemler Alman yüksek okulları, bilim kuruluşları, öğrenci kurumları ve öğrenciler, uluslararası öğrencilerin mümkün mertebe hızlı ve sürdürülebilir şekilde uyumlarını sağlamak için geçtiğimiz yıllarda büyük çaba sarf etmişlerdir. 178 Yeni yetişen uluslararası genç bilim adamlarının erkenden bilim merkezi Almanya’ya bağlanmasını sağlayan Bachelor eğitiminden, uluslararası bir şekilde yapılandırılan doktora eğitimine kadar yabancı öğrencilerin yüksek öğrenimlerinin her safhasında kalite güvencesi, başarının kontrolü ve etkinliğin artırılması sorunları ön plana çıkmaktadır. Yeni yetişen uluslararası genç bilim insanlarının uyumu için özel zorlukları olan durumlar ön lisans eğitimi sırasında kendisini gösterir. Lisans ve doktora öğrenimleri sırasında başarılı uyumlarının sağlanması, uluslararası öğrenci ve doktora öğrencilerinin sürdürülebilir bir şekilde Almanya’ya bağlanmalarının ön şartıdır. Almanya’da yaşamak ve okumak için iyi sosyal, ekonomik ve hukuki çerçeve şartların olması önemli bir faktördür. Çoğu zaman hafife alınan kültür ve spor alanlarındaki durum da aynı şekilde önemlidir. Bu alanlar, uluslararası çevreden gelen öğrencilerin kendilerinden ve kendi kültürlerinden bir şeyleri, Alman ve diğer uluslararası öğrencilere vermeleri imkanını sağlamaktadır. Bu uyum önlemlerine süreklilik kazandırılması gerekmektedir. Aynı zamanda, uluslararası uygun mezunların Almanya’da kalmaya devam etmelerini sağlamak için daha başka önlemlerin de alınması gerekmektedir. Ancak bu şekilde gelecekteki yeni nesil ihtiyacı karşılanabilecektir. Doğrudan yurtdışından işe alımlarda olduğundan farklı bir şekilde, Alman yüksek okullarında okumuş ve doktorasını yapmış olanlar Almanya’daki hayatı tanımaktadırlar. Fakat Almanya’da iş hayatına geçişi kolaylaştıracak özel önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. ■ Bu ihtiyaç eksenli temel hizmetlere ek olarak yüksek okullar, BMBF tarafından teşvik edilen ve DAAD tarafından icra edilen «Alman Yüksek Okullarında Uluslararasılaştırmanın Teşviki Programı» (PROFIS) çerçevesinde çok sayıda model proje geliştirmişlerdir. Bu programlar çok dilli bilgi portalları, kişinin belli bir uzmanlık alanına uygun olup olmadığını kendisinin tespit etmesine yönelik testler ve Almanya’da üniversite eğitimi ile ilgilenen kişilerin, daha kendi ülkelerinde iken eğitime hazırlanmaları için E-Learning hizmetleri sunmaktadırlar. ■ Hedef gruba özgü Almanca kursları ve özel olarak hazırlanmış ön eğitim programları, uluslararası öğrencilerin yüksek öğrenim başarılarını iyileştirmelerine katkı sağlamaktalardır. Uzmanlık alanı ile ilgili olan yardım hizmetleri ve sosyal yardım hizmetleri daha etkili bir şekilde, çeşitli uluslararası öğrenci gruplarının ihtiyaçlarına eğilmektedir. Uluslararası doktora öğrencileri ve genç bilim insanlarına, hep aynı yardımcı şahıslar ve Alman bilim diline ve Alman kültürüne yönelik seminerler ile destek olunmaktadır. Şahsi taahhütlerle ve bireysel öğrenim süreci gözlemlemesi ile öğrencilerin aktif bir şekilde uyum sağlamaları talep edilmektedir. Son olarak da, başarılı bir şekilde yüksek öğrenimlerini bitirip ülkelerine dönen mezunlar, kendi ülkelerinden Almanya’ya okumaya gelmek isteyenlerin hazırlıklarında yardımcı olurlar. ■ Federal hükümet uluslararası öğrenciler ve genç bilim çevreleri için misafirperver çerçeve şartlar oluşturmak ve uluslararasılaşmayı devamlı hale getirmek için, Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı (BMBF) ve Dışişleri Bakanlığı (AA) teşvik programları bütçelerinden faydalanmaktadır. ■ Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen STIEBET Programı, eğitimsel yabancılara eşlik edilmesi ve burs verilmesi için gerekli olan kaynakları yüksek okullara sunmaktadır. Programların bir kısmı uluslararası öğrencilerin Alman yüksek okullarındaki durumlarını, giriş seminerleri ve ülke hakkında bilgilendirme programları, girilen dalla ilgili destek dersler ve sosyal açıdan destek sağlayan önlemlerle iyileştirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca yüksek okullar, eğitimlerini bitirmek üzere olan öğrencileri, verecekleri burslar ile teşvik edebilirler veya öğrenimlerinin ileri safhalarında olan öğrencilerin alt basamaklardaki arkadaşlarına yardım etmelerini sağlayabilirler. Ayrıca bazı eyaletlerin yüksek okullarında okuyan uluslararası öğrencilerin teşviki için kullanılan, özel fonları bulunmaktadır. ■ ■ Tek tek yüksek okullarda alınan önlemlerin yanında, «TestDaF» gibi dil testi sınavları veya iş ve hizmet merkezi «uniassist» gibi ve yüksek öğrenim uygunluk testi «TestAS» gibi merkezi bir şekilde hazırlanan ve her yüksek okulda hizmete sunulan araçlar geliştirilmiştir. Bu araçlar yabancı öğrencilerin öğrenim kalitesini sağlama açısından, uygun öğrenim olanaklarını uygun öğrenim adayları ile biraraya getirmeye yardımcı olan önemli unsurlardır. Böylece eğitimde başarılı bir uyumun sağlanması için mükemmel bir temel oluştururlar. Üniversite dışı araştırmada özellikle Research School’lar uluslararası doktora öğrencilerinin kazanılmasında yardımcı olurlar. Örneğin HelmholtzCemiyeti’ne bağlı Research Schools dersleri İngilizce verilir, doktora kadroları dünya çapında ilan edilir ve bu kadroların ortalama % 40’ı yabancı öğrenciler tarafından alınmaktadır. Uluslararası doktora öğrencileri günlük çalışmalarında uluslararası araştırma ekiplerine dahil edilir ve araştırma merkezlerinde kapsamlı bir destek alırlar. Üniversite dışı araştırma merkezleri ile yüksek okullar arasında oluşturulan ağ çerçevesinde, özellikle doktora öğrencileri arasında değişimi öngören araştırma projeleri desteklenmektedir. Alman Öğrenci Kurumu (DSW) tarafından desteklenen tüm Almanya’daki 58 Öğrenci Kurumu da 4.10. yıllardan beri, uluslararası yüksek okul öğrencileri için misafirperver çerçeve şartların oluşturulmasında ve eğitimsel yabancılara danışmanlık ve yardım hususlarında kalitenin korunmasında destek olarak, farklı ülkelerden gelen öğrencilerin uyumuna önemli katkılarda bulunmaktadır. Öğrenci Kurumu bünyesindeki 180.000 kişilik öğrenci yurtlarındaki kapasitenin % 35’i eğitimsel yabancı olanlar tarafından kullanılmaktadır. Öğrenci Kurumu’nun bilgilendirme ve danışmanlık hizmetleri, öğrenci yurtlarında danışmanların istihdam edilmesini, yüksek okullarda«Service Center» ve «Info Points» noktalarının kurulmasını ve Almanya’daki eğitim ve hayat şartlarına ilişkin çok dilli internet sitelerini kapsamaktadır. İletişim programları, eğitim hamiliği programları ve boş zamanların değerlendirilmesine yönelik zengin programlar uluslararası öğrenciler ile Alman öğrencilerin bir araya gelmelerine imkan sağlamaktadır. Yüksekokul öğrencilerinin ekonomik açıdan acil sıkıntı hallerinde, Öğrenci Kurumları’nın taksitli kredi hizmetleri ve iş bulma hizmetleri yardımcı olmaktadır. ■ BMBF tarafından teşvik edilen Alman Öğrenci Kurumu’na bağlı Kültürlerarası Yetkinlik Hizmet Merkezi genel hizmetleri ve meslek içi eğitim hizmetleri ile öğrenci örgütlerinde çalışan kişilerin ve danışmanların kültürlerarası yetkinliklerinin geliştirilmesini desteklemektedir. Almanya’daki yüksek okul öğrencilerinin sosyal ve ekonomik durumlarını araştıran sosyal anket çerçevesinde, düzenli aralıklarla yayınlanan «Yüksek Okul Öğreniminin Uluslararasılaştırılması» başlıklı özel rapor yüksek okullar ve öğrenci kurumlarına, uluslararası öğrencilere yönelik hizmetlerinin planlanması ve şekillendirilmesi için güvenilir bilgiler sağlamaktadır. ■ Yüksek okul öğrenci temsilcilikleri de uluslararası öğrencilerin uyumuna yönelik, sayıları sürekli şekilde artan önlemler almaktadır. Bu önlemler yabancılara yönelik hukuk danışmanlığından, suçsuz yere mali sıkıntıya giren uluslararası öğrencilere mali yardım yapılmasına kadar geniş bir kapsama sahiptir. Uluslararası ve Alman öğrencilerin temsilcileri olarak öğrenci temsilcilikleri, uluslararasılaştırma sürecine, özellikle de kurumsal kooperasyon ve işbirlikleri bağlamında şimdiye kadar olduğundan daha etkin bir şekilde katılmalıdırlar. Eylem önerileri Federal hükümet, yetki alanı çerçevesinde, yüksek okullara ve aracı organizasyonlara «yüksek kapasiteli» kişileri sürekli bir şekilde kazanmaya yönelik etkinliklerinde destek olmaktadır. ■ Alman yüksek okulları, iyi bir ilk mezuniyet başarısı elde eden ve dünya genelinde yoğun rağbet 179 4.10. gören hareket esnekliği olan (mobil) öğrenciler grubu için yetersiz ya da yeterince profili olmayan öğrenim olanakları sunmaktadır. Öğrenciler çoğu kez yüksek lisans öğrenim giderlerini kendileri karşılayacak durumdadırlar ve buna hazırdırlar; fakat içerik, dil ve yapısal açıdan ihtiyaçlarına göre hazırlanmış öğrenim olanakları beklemektedirler. Bu olanaklar giderek artan bir şekilde «yerinde», yani ana taleplerin ortaya çıktıkları bölgelerde aranmaktadırlar. ■ ■ ■ ■ 180 Yurt dışında gayet normal olduğu gibi, uluslararası öğrencilerin ve doktora öğrencilerinin daha güçlü bir şekilde burslardan yararlandırılmaları gerekir. Bunun için kamusal kaynaklar kullanılarak teşviklerin oluşturulması ve ayrıca ekonominin de kendi yararlarına olacak olan bu sürece daha belirgin bir biçimde destek vermeleri gerekir. Son olarak eyaletlerdeki yüksek okulların birçoğu kendi finans kaynaklarıyla, başarıya endeksli olarak, öğrencileri burslarla ödüllendirme olanaklarına ya şu anda sahiptirler ya da yakın bir gelecekte bu konuma geleceklerdir. DAAD, Alman öğrencilerin uluslararası öğrencilerin uyumu sürecine daha güçlü bir şekilde katılımını sağlamak amacı ile PROFIS programının daha da geliştirilmesini desteklemektedir. Hazırlanan tasarılarda profesyonel ve gönüllü danışmanlık hizmetleri ile uluslararası öğrencilere danışmanlık ve destek hizmetleri üzerinde daha çok düşünmek gerekmektir. Ve ayrıca Alman öğrencilerin uyumu teşvik edici ve yüksek okullara yakın yerlerde etkinliklerinin artırılması gerekmektedir. ■ ■ Uluslararası öğrenciler ve doktora öğrencileri uyum önlemlerinin seçilmesinde, tasarlanmasında ve şekillendirilmesinde daha aktif bir şekilde katılımda bulunmalı ve bu süreçleri biçimlendirmelidirler. Uluslararası öğrencilerin ve doktora öğrencilerinin yüksek okullarda ve öğrenci temsilciliklerinde katılımlarının teşvik edilmesi ve buna uygun modellerin desteklenmesi gerekir. ■ ABD’de kamuya yararlı bir vakfın insiyatifi ile dezavantajlı etnik gruplardan gelen öğrenciler için sunulan, yüksek öğrenime eşlik eden TandemCoaching programları gibi (örnek: POSSE-Vakfı) programlar Almanya için de örnek olabilir. ■ Alman doktora sisteminin, başvuruda bulunan uluslararası öğrencilere daha fazla açılması zorunludur. Çünkü yüksek öğrenimdeki uluslararası öğrencilerin sayısının artmasına rağmen, uluslararası doktora öğrencilerinin sayısı sabit kalmaktadır. Alman Üniversiteleri’nin uluslararası profilinin güçlendirilmesi gerekir. DAAD, yabancı bilim insanlarının Alman yüksek okullarında uzun süreli misafir öğretim görevlisi olarak bulunmalarını 1989 yılından beri desteklemektedir. Birçok Alman Yüksek Okulu sunmuş oldukları öğrenim dallarındaki ders olanaklarını içerik, metod ve yabancı dil bakımından zenginleştirmek amacıyla DAAD’nin sunmuş olduğu bu imkanı değerlendirmektedir. Yabancı misafir öğretim görevlileri aynı zamanda önemli birer multiplikatördürler; örneğin, Alman evsahibi yüksekokullarının uluslararası ilişkilerinin genişletilmesi ve korunmasında ve yabancı öğrencilerin Almanya’da yüksek öğrenim görmelerine teşvikde. Fakat öğretim görevlilerinin ancak % 8,24’ü ve profesörlerin daha da az bir kısmı yabancıdır. Bunun artırılması çok arzulanır bir durum olacaktır ve uluslararası öğrencilerin uyumuna da büyük katkılarda bulunacaktır. Yurt içindeki öğrenim imkanlarının yanısıra, yurt dışında sunulan öğrenim imkanlarının da artırılması gerekir. Birçok uluslararası öğrenci, lider konumundaki yüksek okulların eğitim kalitesinden ve oradan mezun olmanın verdiği saygınlıktan faydalanmayı istemekle birlikte, ilk etapta yurt dışına çıkmayı istememekteler veya çıkacak durumda değiller. Birçok İngiliz, Avustralya veya Amerikan Üniversitesi sunmakta oldukları yüksek okul öğrenim dallarını, okumak isteyen öğrencilerin kendi ülkelerinde de sunmaktadırlar. Böylece bu yüksek okullar ilave öğrenciler (ve gelirler) kazanmakta, kalitelerini dünyaya tanıtmakta ve daha çok öğrenci adayını daha sonraki eğitim dönemleri (Master vs.) için «ana yüksek okula» çekmektedirler. ■ ■ Ayrıca uluslararası öğrenciler ve çalışanlar tarafından hissedilen kültürel anlaşmazlıklara karşı, Öğrenci Kurumları’nda yeni bir uygulama başlatılarak, mağdurları isabetli bir şekilde aktör konuma getiren yardımcı elemanlara görev verilebilir. Örnek olarak, bu arada tamamlanmış olan Robert-Bosch Vakfı ve DSW Danışmanlık Programı anılabilir. Bu program çerçevesinde uluslararası öğrenciler, Alman ve uluslararası öğrenciler için (çoğunlukla) kültürel projeler geliştirmiş ve hayata geçirmişlerdir. Ana bilim dallarının temsilcileri ve temsilci kurulları faaliyetleri çerçevesinde uluslararası öğrencilerin uyumunu dikkate almaya daha güçlü bir şekilde özendirilmelidirler. Yabancı Öğrenciler Federal Birliği (BAS) uluslararası öğrencilerin uyumu için aktif şekilde çalışan öğrencilere başarı puanı verilerek, ödüllendirilmelerini önermektedir. Yüksek okullar, öğrenci kurumları, öğrenci temsilcilikleri, yabancılar daireleri ve diğer aktörler uluslararası öğrenciler için daha iyi çerçeve şartların oluşturulması için «yuvarlak masa görüşmelerinde» birçok yerde zaten beraberce çalışmaktadırlar. Bu tür işbirliklerinin – daha başka yerel yönetim birimlerinin ve yerel şirketlerin temsilcileri ile de – geliştirilmesi gerekir ki; yerinde aktörler öteki tarafın hassasiyetlerini anlayabilsin ve herkesin iyiliğine yönelik hızlı ve uygulanabilir kararlar verilsin ve yeni çalışmalar için ortak hareket stratejileri geliştirilebilsin. ■ Finansmanın belgelendirilmesi konusunda Almanya genelinde yabancılar dairelerinde farklı uygulamalar söz konusu olmaktadır. Yabancılar daireleri tarafından talep edilen aylık gelir miktarları arasında 600 avroya kadar fark vardır ki; bu, yılda 7.200 avro fark anlamına gelmektedir. Belgelendirme için tanınan sürelerde de bayağı farklıdır. Eğitimsel yabancıların daha güvenilir planlama yapabilmeleri için AB öğrenci direktifinin uygulanması, resmi mercilere bu alanda kesin, tek tip ve öğrenci dostu uygulama görevi vermelidir. ■ Eğitimsel yabancıların neredeyse yarısı büyük çoğunluğun tercih ettiği ikamet şekli olan öğrenci yurtlarında kalmaktadırlar. Öğrenci Kurumları bir çok defa tek ödenebilir konut imkanını sundukları için, bazı yerlerde eğitimsel yabancıların oranı % 50’yi aşmaktadır. Başarılı bir uyumun temel şartlarından birini yerini getirmek için, öğrenci yurtlarının kapasitesinin artırılması acilen gereklidir. Yurt yerlerinin öğrencilere dağıtımı sırasında, yurtta kalan öğrencilerin isabetli olarak uyumu teşvik edici bileşimi dikkate alınmalıdır. 3.2. Yabancı Bilim İnsanlarının Uyumu Çıkış noktası Alman Araştırma Toplumu ve Alman araştırma organizasyonlarının bilimsel işbirliği, neredeyse dünyanın her tarafındaki ülkeleri kapsamaktadır; özellikle ABD, Çin, Rusya, Hindistan buna dahildir. Bilim uluslararası bir fenomendir; dolayısıyla kendiliğinden uyumu teşvik edicidir. Zaten bilimin ortak dilinin İngilizce olması da buna işaret etmektedir. HIS ve DAAD tarafından her yıl yayınlanan «Bilim-Dünyaya Açık» incelemesine göre, 2004 yılında 21.000’den fazla yabancı bilim adamı Alman bilim organizasyonları tarafından desteklenmiştir. Fakat Almanya’da fiilen çalışmakta olan yabancı bilim insanlarının sayısı daha da yüksektir. Bilim, uluslararası partnerler arasındaki iletişim ve işbirliğinde hayat bulur. Üniversiteler ve araştırma organizasyonları en iyi bilim insanlarının kazanılması için dünya genelinde yürütülen rekabetin içindedirler ve bilim insanlarının somut uyumu üzerine uzun yıllara dayanan deneyim sahibidirler. Max-Planck Cemiyeti (MPG), bilim insanlarına her türlü kariyer düzeyinde cazip ve rekabet edebilir araştırma ve çalışma şartları sunmasıyla tanınır. MaxPlanck Enstitüleri kural olarak uluslararası eksenli çalışmaktadırlar ve dünya çapında enstitülerle işbirliği içerisindedirler. Bu koşullar, dünyanın her tarafın- 4.10. dan mükemmel eğitimli araştırmacıların Almanya’ya devamlı bir şekilde gelmelerini sağlamaktadır. Bunun ötesinde, uzmanlara yönelik uluslararası konferanslardan faydalanılarak, alanında ileri gelen uzmanlara bir Max-Planck Enstitüsü’nde görev alma teklifi götürülmektedir. Max-Planck Enstitüleri her yıl 1.300’ün üstünde büyük uluslararası işbirliği yapmaktadır; özellikle araştırma alanında güçlü olan Batı Avrupa ülkeleri, İsrail, ABD, Japonya ve Çin ile. Max-Planck Enstitülerinde günümüzde neredeyse 5.000 yabancı misafir bilim insanı çalışmaktadır. Aynı şekilde Max-Planck Enstitülerinin (MPI) bilim insanları da, dünyanın her yerindeki ülkelerin araştırma enstitülerinde misafir araştırmacı olarak bulunmaktadırlar. Bu çalışmalar Max-Planck Cemiyetlerinin uluslararası rekabette önde gelmesinin garantisidir. MPI yöneticilerinin1/4’ü yabancılardan oluşmaktadır ve ilk önce MPG’de Bilimsel Üyeler olarak, MPG’ye entegre edilmişlerdir. Bir çok yerde yerel toplumsal ve kültürel hayata yoğun katılımda bulunmaktadırlar. Daha genç bilim çevrelerinde «geçici bir uyum sürecinden» bahsedebiliyor da olsak – çünkü büyük çoğunluğu burs alarak bize gelmekte ya da sadece süreli sözleşmeleri bulunmaktadır – buna rağmen, yabancı bilim insanlarının uyumu bireysel ve yerel düzeyde önemli bir rol oynamaktadır. Bu üstün yabancı bilim insanlarına sunulan destek eşliği, uyumun önemli bir öğesidir. Hemen her Enstitü’de konuklara eşlik eden görevliler bulunmaktadır. Bunlar, araştırma süresinin öncesinde, başında ve esnasında erken temas kurarak, resmi makamlara gidişlerde, banka vs. işlerinde ve devam eden destek önlemleri üzerinden – örneğin, yabancılara yönelik «rehberlerle» – yabancı bilim insanlarımıza ve eşlerine ve ailelerine, kendilerine özel biçilmiş uyum yardımları sunmaktadırlar. Alman Araştırma Merkezleri Helmholtz-Cemiyeti (HGF) için uluslararası işbirliği, çalışmalarının temel unsuru olarak stratejik bir öneme sahiptir. HGF, 15 araştırma merkezinde 25.700 çalışanı ve yaklaşık 2,3 milyar avro yıllık bütçesi ile Almanya’nın en büyük bilimsel organizasyonudur. Helmholtz merkezlerindeki uluslararası işbirliği uzun bir geleneğe sahiptir ve onlarca yıldır kendini çok yönlü olarak geliştirmiştir. Bu, tek tek bilim insanları arasındaki klasik ve kişisel işbirliğinden stratejik işbirliklerine kadar, konuk bilim insanları değişiminden uluslararası işbölümü ile büyük tesislerin kurulmasına kadar uzanmaktadır. Yurtdışına çıkmış olan Alman bilim adamlarını tekrar Almanya’ya kazanmak ve Almanya’da kalmalarını sağlama çabalarına paralel olarak, HGF-Merkezleri yabancı kökenli isim yapmış bilim adamlarını istihdam etme çabalarında bir çok defa Almanya’da geçerli olan çerçeve şartların sınırına gelmektedirler. 2004 yılında Helmholtz-Cemiyeti-Merkezlerinde 3712 yabancı bilim insanı çalışmıştır. Bunların en büyük kısmını misafir bilim insanları (1848) oluşturmuştu; hemen arkasında bilim insanları (753) ve yüksek lisans mezunları (700) gelmektedir. Ayrıca doktorasını bitirmiş 362 yabancı kişi ve 49 yabancı diğer 181 4.10. özel statü ile çalışanlar oluşturmaktadır. Max-Planck Enstitüleri’nde kaldıkları süre 3 yıla kadar ve 36 aydan fazla olmak üzere değişmektedir. Gottfried Wilhelm Leibniz Bilim Topluluğu (WGL) için uluslararası işbirlikleri ve ağ bağlantıları özellikle önemlidir. Bunun bir kanıtı ise Leibniz Enstitüleri’nde araştırma yapan yüksek sayıdaki yabancı misafir bilim insanlarıdır. Leibniz-Topluluğu’nun Alman araştırma dünyası ve bunun uluslararası faaliyetleri kapsamında sahip olduğu özellikler arasında DAADLeibniz Burs Programı bulunur. Bu bilim kuruluşlarının çalışmaları ve tecrübeleri, uluslararası hareketliliğe sahip araştırmacıların özellikle şu hususlarda zorluklarla karşılaştıklarını göstermektedir: ■ ■ ■ ■ ■ Başka bir ülkede geçirilen araştırma süreleri kariyerin gelişimi açısından her zaman uygun bir şekilde hesaba alınmamaktadır. Alman üniversitelerindeki yabancı profesörlerin sayısı oldukça düşüktür –başka ülkeler bu konuda çok daha iyiler. Bu konuda Max-Planck Enstitüleri örnek alınabilir. Max-Planck Enstitüleri sadece çalışanlar düzeyinde değil (doktora sonrası araştırma yapanların yaklaşık 2/3’sini yabancılar oluşturur), aynı zamanda yönetim düzeyinde de güçlü bir şekilde uluslararasılaşmıştır (Max-Planck Enstitülerinin 262 Enstitü direktörünün 1/4’ünden fazlası yabancı ülke vatandaşıdır). Alman üniversitelerinin yabancı profesörler nezdindeki cazibesini etkileyen temel bir unsur da, sosyal sigorta hak taleplerinin bir ülkeden başka bir ülkeye transfer edilebilmesidir. Avrupa araştırmacılar anlaşması ve araştırmacıların istihdamına ilişkin yasa ile, önemli bir tartışma başlatılmıştır. Bu tartışma orta vadede, sosyal sigorta hak taleplerinin sınırsız bir şekilde transferi için gerekli şartların yaratılmasına yol açmak zorundadır. ■ Almanya’da geçerli olan iş hukuku ve toplu sözleşme hukuku çerçeve şartları uluslararası rekabette bulunan bilim sisteminin gereklerine her zaman uygun düşmemektedir. Farklı ülkelerde yapılmış olan kariyerler pratikte sosyal sigorta ve özellikle emeklilik sigortası sistemlerinden talep edilecek kişisel hakların elde edilmesi bakımından zorluklara yol açmaktadır. Bilim insanlarının aile birleşimi çerçevesinde gelecek olan ailelerinin uyumu için sunulan perspektiflerin – örneğin çocuklar için verilen yerel eğitim ve bakım hizmetleri ve aynı zamanda eşler için çalışma imkanlarının açılmasının – dikkate alınması gerekir. ■ ■ Almanya’da «yabancı düşmanlığı» olduğu yönündeki önyargı, yurtdışındaki araştırmacıların, Almanya’da her zaman memnuniyetle karşılanmayacağı izlenimi kazanmalarına yol açabilmektedir. Alexaner von Humboldt Vakfı’nın bir araştırmasına göre, burslu öğrencilerin çok ama çok az bir kısmı Almanya’dan döndükten sonra, Almanya’da fiilen yabancı düşmanlığı ile karşılaştıklarını belirtmişlerdir. ■ Hedefler ve yürürlükte olan önlemler Kalifikasyonları belirgin bir şekilde daha yüksek yabancı bilim insanlarından ve öğretim görevlilerinden daha fazla bir kısmının kazanılması temel bir hedeftir. Uluslararası bir karşılaştırma yapıldığında, Alman üniversitelerinin telafi etme gereksinimleri bulunmaktadır. Benzeri durum üniversite haricindeki bazı araştırma kurumları için de geçerlidir. Yabancı öğrencilerin Almanya’ya çekilmesi konusunda başlangıçta bahsedilen başarılarla kıyaslandığında, 182 ■ ■ Yabancı araştırmacıları Almanya için kazanma uğraşını kalıcı kılmak için, Almanya’da bulundukları sürenin her aşamasında uyum çabalarının gösterilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yerinde yoğun işbirliğinde olunması gereken ve bilim insanlarının olumlu karşılanması için, kendileriyle ortak tasarımların hazırlanması gereken yabancılar dairelerine büyük bir rol düşmektedir. AvH (Alexander von Humboldt Vakfı) tarafından düzenlenen en sevecen yabancılar dairesi ödülü sürdürülebilir bir başarı sağladı. Şimdiye kadar üç defa verilen ödül Almanya genelinde büyük ilgi çekerek, yabancılar dairelerinin daha büyük hassasiyet geliştirmelerine katkıda bulunmuştur. Yakın zamanda Alman Telekom Vakfı, Alman Bilim Vakıfları Birliği ve Alexander von Humboldt Vakfı’nın birlikte gerçekleştirilen, araştırmacılara en iyi destek sağlayan modellerin oluşturulduğu «Uluslararası çerçevede hareket eden araştırmacılara yönelik Welcome Center» yarışması, üniversitelerdeki çerçeve şartların iyileştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Bu yarışma, mükemmel bir üniversite olmanın sadece üstün araştırmalar yapmaktan değil, aynı zamanda uluslararası çevrede hareket eden araştırmacılara destek sağlayan yapıya sahip olmaktan geçtiğini belgelemektedir. Hareketlilik gösteren araştırmacılara yönelik bilgilendirme ve ilk danışmanlık hizmeti programları başarılı olmaktadırlar. AB genelinde yürütülen «Hareketlilik Merkezleri Ağı» (ERAMORE) projesi çerçevesinde Alexander von Humboldt Vakfı’na bağlı Alman Hareketlilik Merkezi çok sayıda konu (burs imkanlarından vergilere, sosyal sigorta konularına kadar) hakkında bilgi vermektedir. Bununla bağlantılı «araştırmacı danışmanları» ağı, yüksek okullarda ve araştırma kurumlarında çalışan yabancı araştırmacıları yerinde desteklemektedir. Federal hükümet ilgili bilim adamlarını Almanya’da yaşam ve çalışma çerçeve şartları üzerine önceden ve yerinde bilgilendirmek için, aracı kuruluşların dünya çapındaki araştırma pazarlamasını, örneğin internet platformları ve etkinliklerle desteklemektedir. Bu bağlamda kurulan ilk temasların büyük bir kısmı Alman ve yabancı araştırmacıların şahsen görüşmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı (BMBF), 2001 yılından beri araştırma pazarlaması önlemlerini teşvik etmekte ve bu eylem çizgisini 2005 yılı itibariyle güçlendirmektedir; uygulama için araştırma ve teşvik organizasyonları ile yakın işbirliği içerisinde DAAD ve BMBF’in Uluslararası İlişkiler Bürosu görevlendirilmiştir. Almanya’nın araştırma merkezi cazibesinin önemli faktörlerinden biri uluslararası ağların kurulması, yani Almanya’da sürekli kalmayan ama Almanya «elçileri» olarak etkin olan, muhtemel multiplikatörlerin kazanılmasıdır. Örneğin AvH ve DAAD, yüksek öğrenim öğrencilerine, doktora öğrencilerine ve yüksek kalifikasyonlu bilim insanlarına verdikleri burslarla ve dünya çapında kurdukları mezunlar ağı (Alumnis) ile Almanya ve Alman araştırma manzarasının yurtdışında olumlu görülmesine katkıda bulunmuştur. Eylem önerileri ■ Kalifikasyonlu bilim insanlarını Almanya’ya gelmek üzere kazanmak için, yurt dışında yeni ve daha yoğun işe alım önlemlerine ihtiyaç vardır. Bu işe alım önlemlerinin, en başından itibaren yoğun destek ve uyum perspektifleri içermeleri zorunludur – örneğin, bilim insanlarına Alman iş pazarına kalıcı girişlerinin sadece kolaylaştırılacağı değil, bu olanağın kesin tanınabilmesi sözünün verilmesi gibi (Tenure-Düzenlemeleri). ■ Uyum yabancı öğrencilerin ve araştırmacıların eşlerini ve ailelerini de kapsamak zorundadır. ■ Araştırma pazarlamasına yönelik faaliyetin sürekli hale getirilmesi, geniş bir tasarım ve yapısal temele dayandırılması gerekmektedir. «En iyi kafaların» kazanılmasına, mali kaynakların elde edilmesine ve dünya çapında kullanılabilecek bilgiye yönelik yarışma baskısı ve giderek artan rekabette, araş- 4.10. tırma merkezi olarak Almanya’nın, kendini daha görülebilir, daha tutarlı ve daha isabetli bir şekilde göstermesi gerekmektedir. Yeni yetişen işgücünün Almanya ile ilgilenmesi ve kendilerini Alman kuruluşlarında çalışmak üzere kazanmak, bölgesel stratejiler ile bağlantılı kesin bir içeriksel ağırlık noktasının hedefi olmak zorundadır. ■ Avrupa Araştırmacılar Bildirgesi ve Araştırmacıların İstihdam Kodeksi’nin uygulanması çerçevesinde, uluslararası hareketlilik gösteren araştırmacıların iş sürelerinin hem kariyerlerinin devamı, hem uygun bir emeklilik hakkının elde edilmesi yönündeki hakediş süreleri için tanınması olanaklarının en iyi hale getirilmesi gerekir. ■ Dünyaca ünlü mükemmel bilim insanlarını Almanya’ya getirebilmek veya Almanya’da tutabilmek için, maaşlar ve diğer ödemelerin esnek bir şekilde müzakere edilebilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, fazla katı müddet düzenlemeleri ya da devlet memuru mevzuatından kaynaklanan yaş sınırlamalarından kaçınılması gerekmektedir. ■ Aile birleşiminde, üstün elemanların kazanılmasının çoğu zaman eşlerin birlikte gelebilme şartlarına bağlı olduğu dikkate alınmalıdır. ■ Almanca’nın önemli bir uyum faktörü olduğu tüm yabancı öğrenciler ve bilim insanları için geçerlidir. Almanca dilinin öğrenilmesi ve dil pratiğinin devamlı şekilde sürdürülmesi, yabancı yüksek öğrenim gören bilim insanlarının ve ailelerinin iyi bir uyumu için gerekli koşulları yaratmaktadır. Dolayısıyla dil kurslarının sunulması ve bu olanaktan yoğun bir şekilde faydalanılması gerekmektedir. ■ Yabancı düşmanlığı eksenli olaylar, Almanya’nın yabancı düşmanı bir ülke olduğuna ilişkin önyargıyı güçlendirmektedir. Bu nedenden ötürü Almanya’da yabancılara karşı olumlu bir tavrın oluşmasını sağlayacak aydınlatıcı kampanyalar ve reklam kampanyaları – Kamuya Yararlı Hertie Vakfı’nın START- girişimi örneği gibi- yürütülmelidir. 183 4.10. 4. Uyumu İlerletmek: Eğitimsel Yerlilerin ve Almanya’ya Göç Eden Yüksek Kalifikasyonlu Kişilerin Potansiyellerinden Daha İyi Yararlanılması ve Bunların Teşvik Edilmesi 4.1. Eğitimsel Yerliler ve Yüksek Öğrenim Almanya daha az değil, çok daha fazla, birinci sınıf eğitim almış ve yüksek kalifikasyona sahip insanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden Almanya’da yüksek öğrenimlerine başlayanlar veya bilim alanında mesleki bir kariyer elde etmek isteyenler arasındaki göçmen kökenli genç insanların payının, açık bir şekilde yükselmesi çok önemlidir. Çıkış noktası Eğitime ilişkin ilk Ulusal Eğitim Raporu, göçmen kökenli çocuklar ve gençlerin, şimdiye kadar kullanılmayan önemli bir potansiyeli olduğunu ortaya çıkardı. Eğitimsel yerli nüfus okul ve yüksek okulda, aynı yaş grubundaki göçmen kökenli olmayan Alman nüfusla eşit fırsatlardan faydalanabilmiş olsaydı, sırf 25 ile 35 yaş arası gruptan 120.000 daha fazla yüksek okul mezunu olabilirdi. Göçmen kökenli genç vatandaşların fiilen eğitim katılımı oranları, geldikleri ülkeye göre farklıdır: ■ ■ ■ 184 Federal Hükümetin Göç Görevlisi’nin 2005 raporundan, 2002/2003 eğitim yılında İspanya vatandaşı gençlerden yüzde 40,6’sının yüksek okul olgunluk derecesini edinebileceği okullara gittiği (Gymnasium, Gesamtschule), bu oranın Türk öğrencilerde sadece yüzde 27,1 hatta İtalyan’larda ise sadece yüzde 22,6 olduğu anlaşılmaktadır. 2005 yılına ilişkin Ulusal Eğitim Raporu, 25-35 yaşları arasındaki halk grubuna yönelik olarak «Mikrozensus» araştırmasına dayanarak şu bilgileri vermektedir: Türklerin ancak, yaklaşık yüzde14,4’ü yüksek okul olgunluk derecesi alabilmişlerdir; bu oran, işgücü anlaşması yapılan diğer eski ülkelerden göçmen gruplarında yüzde 27,3 ve Almanya’ya sonradan göç eden Alman kökenliler için ise yüzde 30,5’dir. Diğer göç bölgelerinden gelen grupların, aynı yaş grubuna ait olan kişileri için ise bu oran, hatta göçmen kökenli olmayan Almanların oranından daha yüksek olup, yüzde 39,3’dür. Cinsiyet dağılımı açısından da faklılıklar bulunmaktadır. Göç Görevlisi’nin 2005 yılı raporu, yüksek okulda okuma hakkı sağlayan bir diploma alan göçmen kız öğrenci oranının yüzde12,1 ile, yüzde 8,5 olan erkek öğrenci oranından oldukça fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca rapor, genç göçmen kadınların yüksek eğitim motivasyonu olduğunu tesbit etmektedir. ■ Yüksek okula giriş hakkı kazanan eğitimsel yerlilerin yüksek okullara geçiş oranı, yüzde 75 ile, göçmen kökenli olmayan Almanlardakinden (yüzde 70) daha yüksektir. Bu, hem işgücü anlaşması yapılmış olan ülke vatandaşları, hem «diğer ülke» vatandaşları için geçerlidir: Geçiş oranlarındaki farklılık, anne-babaların öğrenim diplomalarının önemine işaret etmektedir: «Diğer ülkelerden» gelen yüksek okul öğrencilerinde yüksek okul diploması olan anne-babaların oranı, yüzde 55 ile, bu oranın yüzde 45 olduğu Alman yüksek okul öğrencilerine belirgin bir fark göstermektedir. İşgücü anlaşması yapılmış ülkeler mensubu yüksek okul öğrencilerinde oran, sadece yüzde dokuzdur. Eğitimsel yerlilerde yüksek okul alanına giriş, daha yüksek oranla branş yüksek okullarına yapılmaktadır; yüzde 31’i (hatta, işgücü anlaşması yapılan ülkelerden yüzde 35) branş yüksek okullarına kaydolmaktadırlar (Almanlarda bu oran, sadece yüzde 26’dır). Bu şekilde, yüzde 21 ile eğitimsel yerlilerin, yüzde 12 ile Almanlarda olduğundan belirgin bir şekilde daha yüksek oranda, branş yüksek okuluna girme hakkını edindiği gerçeği de yansıtılmış olmaktadır. Gösterilen çabaların önemli bir bölümünün, her ne kadar ilk ve temel eğitim alanında ve 5. – 10. sınıfa kadar gösterilmesi gerekse de ve bu konuda eyaletler önemli katkılarda bulunuyor da olsalar, yüksek okullar da sorumluluklarının arkasında durmaktadırlar. yapılan paralel bir değişiklik, bunu aynı zamanda meslek eğitim yardımı için de garanti ediyor (yine 22. BAföG-değişikliği çerçevesinde). ■ BMBF bu BAföG-değişikliğinden önce davranarak, 2007 Ocak ayından itibaren genç yabancılara Yetenekli Öğrencileri Teşvik Kurumları’na başvuruda bulunma imkanını açmış bulunmaktadır. ■ İçerik itibariyle, göçmen kökenli olup yüksek öğrenim görenlerin tecrübelerine, dil bilgilerine ve lüzumu halinde başka özel yetkinliklerine eğilen ve meslek hayatlarına -örneğin öğretmenlik, sosyal pedagoji alanlarında ve göçmenlere yönelik bilimsel araştırmada – daha çok hazırlayan, daha fazla anabilim dalı veya öğrenim ağırlık noktası sunulmalıdır. Eylem önerileri ■ ■ Dolayısıyla, branş yüksek okullarının Almanya’da, eğitimsel yerlilerin sosyal mobilitesine önemli katkıda bulunduğu görülmektedir. Yüksek okul öğrencileri arasında kadın oranının son yıllarda sürekli ve gittikçe hızlanarak artış gösterdiği, ama henüz Alman yüksek okul öğrencileri arasındaki kadın oranının yüzde dört ile beş puan altında seyretmesi çarpıcı bir olgudur. Göç Görevlisi’nin 2005 raporu bununla ilgili, meslek eğitimine de yönelik olmak üzere şu tesbitte bulunmaktadır: «Yabancı genç kadınların mesleki kalifikasyon açısından dezavantaja uğramaları, bu şekilde, daha iyi okul diplomaları almalarına rağmen yüksek okulda da sürmektedir.» İkinci ve üçüncü kuşak göçmen kadınlarda (yani doğrudan kendileri göç etmemiş olanlar) yüksek okula giriş kalifikasyonu edinenlerinin oranı yüzde 27,3; yüzde 9,1 ile bu nüfus grubunun yüksek öğrenim hakkına sahip olanlarının ancak üçte biri, bir yüksek okul diplomasına sahip bulunmaktadır. İkinci ve üçüncü kuşak göçmenlerde bu oran yüzde 27,5 (yüksek okula giriş hakkı) ve yüzde 11,4’dür (yüksek okul diploması) . 4.10. ■ Göçmen kökenli olup yüksek öğrenim hakkı edinmiş olanların önemli bir bölümü, mevcut yüksek öğrenim olanaklarından faydalanmamaktadır. Federal hükümet bu nedenden ötürü yetki alanı çerçevesinde, eğitimsel yerlilerin hangi yeni önlemlerle kalifikasyonlarını sürdürmeye özendirilebileceklerini ve daha güçlü desteklenebileceklerini inceleyecektir. İngiltere’deki sosyal dezavantajlı semtlerde yaşayan insanların eğitime daha fazla katılmalarını hedefleyen «Widening Participation» («katılımı genişletmek») ve «Aimhigher» («daha yüksek hedef koy») örnekleri doğrultusundaki programlardan esinlenilmektedir. Bu çabaların başarılı olması durumunda sadece Almanya’daki uzman işgücü potansiyeli güçlenmeyecektir, aynı zamanda çocukların eğitim başarısı için merkezi bir anlam taşıyan eğitimle ilgili aile ortamının temeli atılmış olacaktır. Göçmen kökenli, özellikle yetenekli yüksek okul öğrencilerini teşvik eden özel girişimler bilhassa olumlu değerlendirilmelidirler. Bunun için bir örnek, göçmen kökenli yetenekli gençlere yüksek öğrenimlerini özel bir yüksek okulda (şu an kooperasyon yürütülen partner okullar Bucerius Law School, European Business School, WHU ve Bremen Jacobs University’dir) görmelerini mümkün kılan Vodafone Vakfı’nın «Fırsatlar» programıdır. 4.2. Yüksek Kalifikasyon Sahibi Göçmenlerin Uyumu Son 16 yıldır, genellikle doğu Avrupa ülkelerinden Almanya’ya gelmiş olan ve uyumları yüksek, hatta birçok defa bilimsel kalifikasyonlarına rağmen, büyük bir bölüm için sorunsuz seyretmeyen göçmen grupları da çok büyük potansiyellere sahiptir. Dolayısı ile «telafi edici bir uyum politikasının» (Klaus J. Bade) alacaklıları, uzun zamandır Almanya’da yaşayan ve ilk uyum önlemlerinin sunumu ile kendilerine daha iyi ulaşılması amaçlanan göçmenler de olacaktır.Özellikle daha yüksek ve yüksek kalifikasyon sahibi olanlar için özel fırsatlar oluşacaktır. Telafi edici uyum, mevcut potansiyellerden hareket ederek bunları, eğitimlerine uygun bir ücretli işe başlamaları hedefine yönelik, tam uygun kalifikasyon ve danışmanlık önlemleri ile teşvik etmektedir. Aileleri, eski işgücü anlaşması yapılan devletlerden gelen ve birinci kuşak olarak yüksek okula girişi başarmış olan öğrenciler için, yüksek okullarda öğrenim süresine eşlik eden ve öğrenim esnasında sorunlar oluştuğunda zamanında yardım sunan danışmanlık ve refakat olanakları ve özel destek (coaching) programları oluşturulmalıdır. Bunun için de yurtdışından örnekler vardır; örneğin ABD’deki, eğitim potansiyeli ve sosyal angajmanı yüksek olan ve etnik azınlık mensubu öğrencilere, deneyimli bir öğrencinin kendilerine destek olmasıyla ve aynı sosyalizasyon deneyimlerine sahip kişilerden oluşan uzun vadeli öğrenim gruplarının kurulması sonucunda, yüksek okul ortamını başarmalarına yardımcı olan Posse-Foundation . Bu gruba ağırlıklı çoğunlukla Yahudi göçmenler ve daha 90’lı yılların ortalarına kadar çeşitli doğu Avrupa ülkelerinden (bilhassa Romanya, Polonya ve eski Sovyetler Birliği) ve 90’lı yılların sonundan beri neredeyse tamamen BDT-Devletlerinden Almanya’ya gelmiş olan göçmenler dahildir. Kendileri yüksek kalifikasyon sahibi, çoğu kez yüksek okul diploması olan ve özel branş bilgilerini ve meslek deneyimlerini göç alan topluma sunan ya da sunabilecek olan kişilerdir. Özellikle, bir çok iş alanında muhtemel görünen ya da şimdiden kendini gösteren kalifiye eleman açığı (mühendisler, öğretmenler ya da doktorlar) için, bu potansiyelin önemi büyüktür. Federal hükümet 22. BAföGdeğişikliği ile teşvik hakkını genç yabancıları kapsamak üzere genişletmeyi amaçlamaktadır. Teşvike, özellikle sürekli oturum hakkına sahip olan ya da uzun zamandan beri Almanya’da bulunan (eğitimsel yerliler) ya da her halükarda, sürekli kalma perspektifine sahip olan kişiler dahil edilecektir. Sosyal Yasa SGB III’te Akademik eğitim almış göçmenlerin arasında en yüksek oranı (%70) ile Yahudi asıllı göçmenler teşkil etmektedir. Bu göçmen grubu, yaş yapısı itibarı ile artık kısmen iş pazarına uygun değildir. Alman asıllı göçmenlerin ise, geldikleri ülkede edindikleri bir yüksek okul diplomalarının olması daha ender bir olgudur (en fazla yüzde on). Son 16 yılda Hedefler ve yürürlükte olan önlemler ■ İbraz edilen verilerden, aynı zamanda Almanya’da göçmen kökenli nüfus grupları arasında (fevkalade eğitim başarıları elde edenlerin yanısıra) daha iyi değerlendirilebilecek, motive edilebilecek ve etkinleştirilebilecek, büyük bir yararlanılmayan yetenek potansiyelinin bulunduğu anlaşılmaktadır. 185 4.10. elde edilen göç alım verilerine bakarsak, takriben 220.000 yüksek okul diploması olan Alman asıllı göçmenin Almanya’ya göç etmiş olduğundan hareket edilebilmektedir. olmasından ötürü, programın Ekim 2007 den itibaren gözle görülür boyutta genişletilmesi öngörülmektedir. Hedefler ve yürürlükte olan önlemler Özellikle alttaki noktalarda iyileştirme yapılması önerilmektedir: Almanya, telafi edici uyum çerçevesinde ve ülkede uzun yıllardır yaşayan yüksek kalifiye göçmenlerin potansiyellerinin teşviki ile, en iyi kafalar için yürütülen küresel rekabette, bugüne kadar genelde kullanılmamış bir kaynağı kazanabilme fırsatına sahip olacaktır. Otto Benecke Vakfı’nın (OBS) Yüksek Okul Garanti Fonu ve Akademisyen Programı olumlu tecrübeleri, bunun için bize önemli çıkış noktaları sunmaktadırlar. Akademisyen Programı ve Yüksek Okul Garanti Fonu, BMBF ve BMFSJ’nin kaynakları ile ve verdiği göreve müteakip, Otto Benecke Vakfı tarafından 20 yıldan daha fazla süredir akademisyen göçmenler, Almanya’ya gelmelerinin ilk 2- 3 yılı boyunca mesleki uyumlarında destekleniyor ya da yüksek öğrenime hazırlanıyor. Akademisyen Programında meslek ile alakalı uzun süreli kalifikasyon programlarından evvel, mesleki dil bilgisi teşviki, pratik çalışmalı yönlendirici programlar ile kültürlerarası ve mesleki müracaat çalışmaları yapılan seminerler ön plandadır. Her meslek grubunun iş piyasasının beklentileri doğrultusunda ihtiyaç duyduğu öğrenimi tamamlayıcı eğitimler, federal alanda özel seçilmiş yüksek okullar tarafından sağlanmaktadır. Bu şekilde kısa süre içinde (oniki ile onbeş ay arasında ) gereken eksik bilgilerin öğretilmesi ve 1. iş piyasasına geçişin mümkün olması amaçlanmaktadır. Mezunların yüzde 70 kadarının başarılı oluşu, görece az ek önlemlerle bile başarılı mesleki uyumun mümkün olduğunu göstermektedir. Akademisyen Programı, bugüne kadar benzeri kalifikasyon sahibi Alman işsizlere sunulmayan ileri eğitim imkanını sağlamaktadır. Buradan yola çıkılarak Alman ve göçmen işsizleri müşterek ama farklı içerikli programlarla istihdam sistemine uyuma hazırlamak düşüncesi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu şekilde mesleki beceri ve yetkinliklerin aktarımının yanı sıra, göçmenlerin Alman dilini daha yoğun öğrenmeleri ve iki grubun da kültürlerarası kalifikasyonlarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Göçmenler açısından bu aynı zamanda, programa birlikte katılım sonucunda uyum çabalarının, Almanların katılamadığı Akademisyen Programı’ndan daha önce başlatılmış olması anlamına gelmektedir. Ekim 2006’dan beri bu model «AQUA- (göçmen) Akademisyenler iş piyasası için kalifikasyon kazanıyorlar» adı altında, dört mesleki alanda pratikte uygulanıyor. Pilot uygulama, üç ayı şirket içinde uygulamalı olmak üzere, 13 ay sürmektedir. Programın geçen yarı süresinden sonra nihai başarı, özellikle birincil iş pazarına geçişin ne derecede başarılı olacağı, tam belli olmasa bile, şu ana kadar alınan neticelerin son derece cesaret verici 186 Eylem önerileri Devlet teşviki, farklılaşmış olan çerçeve koşullarına uygun duruma getirilmelidir. Bu konu hem teşvik edilenlerin sayısı, hem de kişilerin grupları için geçerlidir: BMBF’nin kurallarına göre bugüne kadar, Akademisyen Programı’nın yardımları sadece Alman asıllı göçmenler, Yahudi göçmenler ve mülteciler ile sınırlıydı. Prensipte Almanya’ya göç eden her yüksek okul mezunu göçmen, kalifikasyon programlarına katılabilmelidir. Birincil hedef, telafi edici uyum programlarını desteklemek için teşvikten istifade edebilecek kişi grubunun ve kamu ve özel yardımlarının kapsamının – Alman ve yabancı kökenli insanlara müşterek kalifikasyon programları da sunarak – genişletilmesidir. Programlar ve önlemler en iyi uygulama örneklerine dayanılarak en iyi hale getirilmelidir; özellikle de şu bağlamda: ■ Yüksek okul diplomalarının ve diğer kalifikasyon belgelerinin okunabilirliğinin sağlanması ve imtihan seviyelerinin standardize edilmeleri, ■ Yabancı eğitim belgelerinin ve diplomaların resmi olarak tanınması, sürecin kıyaslanabilir ve tüm taraflarca takip edilebilir standartlarla daha şeffaf şekillendirilmesi, ■ Dil teşvikinin ESF-BAMF-Dil Programı bazında 2007 – 2013 teşvik döneminde, genişletilmesi ve yoğunlaştırılması (daha fazla ders saati, daha fazla iletişim dersleri, mesleki dil eğitimi) yıllar «müsamaha» (Duldung) statüsünde olanlar için de sözkonusu değişikliklerden ötürü, bu soru hukuk sistematiği açısından dikkate alınmalıdır ve yeni kalifikasyon analizine yönelik araçlar geliştirilerek alım işlemlerine ve diğerlerine aktarımları denenmelidir. Mesleki uyum yardımlarının, birkaç yıl önce Almanya’ya gelip, şu ana kadar akademik kalifikasyonları açısından başarılı bir mesleğe giriş olanağı bulamayanlara da yönelik olmak üzere, ne şekilde yapılabileceği incelenmelidir. Bu, daha hedefe yönelik bir teşvik olanağı ve beraberlerinde getirdikleri çekirdek yetkinlikler bakımından, iş piyasasında daha 4.10. çeşitli meslek dallarında iş bulma olanağı sağlayabilir. Bu nedenden ötürü gelecekte, eğer mevcut yüksek okul diploması seviyesinde bir mesleki pozisyon gerçekçi olarak ulaşılabilir görünmüyorsa, orta seviyede mesleğe giriş olanakları sunan kalifikasyon önlemleri de teklif edilmelidir. Hedef grubun konuyla ilgili anlayışı bu yönde genişletilmeli ve yaşam boyunca mesleğe göre yönlendirilen eğitimi, ana fikir olarak benimsemeleri esas alınmalıdır. OBS ve BAMF’de sözkonusu deneyimler mevcuttur. 5. Göç ve Uyum Araştırmalarının Güçlendirilmesi: Başarıyla Gerçekleştirilen Uyum Faktörlerinin İncelenmesi ve Veri Tabanının İyileştirilmesi Avrupa’nın dünyada en önemli göç alan bölgelerinden biri olmasıyla birlikte, Almanya’da da göç ve uyum önemli araştırma konuları arasına girmiştir. Almanya’daki göç ve uyum araştırmasında kat edilen gelişme, biraz da göç süreçlerinin gidişatını yansıtmaktadır. Uluslararası göç ve de uyumun, modern bir toplumun yapısal fenomenlerinden olup geçici bir fenomen olmadığına yönelik, yavaş yavaş kendini kabul ettiren görüş, göç ve uyum araştırmasının çeşitli uzmanlık alanlarında kurumsallaşmasına yol açmıştır. Eğitim Bilimleri Topluluğu, Alman Siyasal Bilgiler Birliği, Alman Demografik Araştırmalar Topluluğu) sürekli olarak göç ve uyum ile meşgul olan çalışma grupları veya departmanlar mevcuttur. Aynı zamanda sürekli yeni yapılanmalar ve uluslararası işbirliği ağları oluşmaktadır – örneğin en son Göç ve Etnik Araştırmalar Enstitüsü (IMES)/Amsterdam tarafından başlatılan Avrupa çapındaki Network of Excellence «International Migration, Integration and Social Cohesion in Europe» (IMISCOE) ağ oluşumu. ■ «Göç ve Uyum Araştırması» konusu üzerine üniversiteler ve branş yüksek okullarında farklı anabilim dalları tarafından üniversite dersleri sunulmaktadır. Yalnız, bu imkanlar genellikle düzensiz ve sistemsiz ve hatta mesleki perspektif sunumundan yoksun bir şekilde gerçekleşmektedir. Çok sayıda üniversitede (örneğin: Hamburg, Münster, Essen, Köln, FU Berlin, Landau) üniversite diploması veren düzeyde yerleşik olan «Kültürlerarası Pedagoji» ağırlıklı bölümler bir istisna teşkil etmektedirler ve bir çoğu, çok yönlü değişiklikler çerçevesinde ya Bachelor ve Master programlı üniversite bölümlerine dönüştürülmüş ya da sosyal bilimler eksenli yeni bir master programı içine modül olarak dahil edilmişlerdir. ■ Örneğin 2005/2006 Kış Sömester’inden bu yana Osnabrück Üniversitesi’nde Master Programlı «Uluslararası Göç ve Kültürlerarası İlişkiler» adlı bir bölüm (IMIB) vardır. Bu bölüm Sosyoloji, Tarih Bilimleri, Dil Bilimleri, Eğitim Bilimleri, Coğrafya, Psikoloji, Hukuk ve Din Bilimleri’nin katılımı ile disiplinler arası bir yapıyla biçimlendirilmiştir. Oldenburg Üniversitesi örneğinde olduğu gibi, bu tür üniversite bölümleri oluşum aşamasındadırlar. ■ Göç ve uyum araştırmaları alanında yeni nesil bilim insanlarının hedefe yönelik teşviki dokuz yıldan fazla –1995’ den 2005’e kadar- Alman Araştırma Topluluğu tarafından teşvik edilerek, Osnabrück Üniversitesi Göç ve Kültürlerarası Araştırma Çıkış noktası ■ Ekonominin aşağıda sıralı noktalarda daha güçlü angeje olması ve duyarlı kılınması: ■ Yüksek kalifikasyon sahibi göçmenlerin iş piyasası açısından önemleri, ■ İşletmeler içersinde kültürlerarası yetkinliklerin artırılması, ■ Almanya da zaten yaşayan göçmenlerin mesleki açıdan telafi edici uyuma daha fazla dahil edilmeleri. Şimdiye kadarki göç alım süreci, bulunan kalifikasyonların tesbitine dair araçlar içermemektedir. Böylece göç edenlerin beraberlerinde getirdikleri mesleki uzmanlıklarını devam ettirme olanağı, daha ziyade zorlaşmaktadır. Teşvik imkanlarında, özellikle uzun ■ İlgili uzmanlık dalına özgü bir perspektiften bakarak, bu alandaki çok farklı konuları inceleyen araştırmacıların yanı sıra, bu arada çok disiplinli veya disiplinler arası çalışmalara yönelik tertip edilmiş bir dizi araştırma enstitüsü mevcuttur. Örneğin, «European Forum for Migration Studies’’ (efms, Bamberg), Göç Araştırmaları ve Kültürlerarası Araştırma Enstitüsü (IMIS;Osnabrück Üniversitesi), Göç ve Kültürlerarası Pedagoji ve İki Dilli Eğitim Enstitüsü (IMAZ, Duisburg-Essen Üniversitesi), Eğitim ve Uyum süreçlerinde İletişime İlişkin Disiplinlerarası Araştırma Merkezi (IBKM, Oldenburg Üniversitesi), Kültürlerarası Çalışmalara İlişkin Disiplinlerarası Araştırma Merkezi (Fist, Köln Üniversitesi), ya da yeni kurulan Bölgesel Göç Araştırma Forumu (Bremen Üniversitesi/Oldenburg Üniversitesi). Bunun da ötesinde Göç ve Sığınmacılar Federal Dairesinde (BAMF) bir araştırma grubu oluşturulmuştur. Çok sayıdaki bilimsel birliklerde (Örneğin: Alman Sosyoloji Topluluğu; Alman 187 4.10. Enstitüsü’nde «Modern Avrupa’da Göç» adlı mezuniyet sonrası program çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Toplam olarak ya doğrudan ya da burslar üzerinden yapılan işbirliği yoluyla, 44 öğrenci ve 3 de doktora sonrası araştırmacı desteklenebilmiştir. Aynı şekilde 2003’ten bu yana VW-Vakfı’nın «Göç ve Uyum» konulu disiplinler arası ve uluslararası araştırma grupları çerçevesinde, çok sayıda genç bilim adamına eğitim vermeye devam edilmektedir. ■ cinden temelde hiç bir farklılık arz etmemektedir. Buna uygun olarak uyum süreçleri, yaşamın tamamını kapsayan uzun süreli bir gelişim, nesilden nesile aktarılan bir kültürel ve sosyal süreç olarak anlaşılmalı ve gözlemlenmelidir. ■ Araştırma, birden fazla uyum tasarımını (örneğin akültürasyon, akomodasyon, asimilasyon, enklüzyon gibi) ve «uyum» kavramının çok farklı tanımlarını kullanmaktadır. Hem normatif, hem de analitik bir tasarım olduğu için ve bu bağlamda önemli addedilen bakış açıları ve boyutlar zamanla değiştiği için, «uyum» kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair geniş kapsamlı bir konsensüs zor görünmektedir. Genel olarak tanınan bir uyum teorisini geliştirmek imkansız gibi görünmektedir. Geriye kalan görev ise, dar araştırma alanının dışında pratik önemi olan, yani politika, kamuoyu ve önleyici, refakat edici ve telafi edici uyum faaliyetlerinin uygulayıcıları tarafından da kullanılabilecek, operasyonel bir çalışma tanımının geliştirilmesidir. Hedefler ve araştırmaya yöneltilen talepler ■ ■ 188 Göçmenlerin sosyo-yapısal pozisyonları ve yaşam fırsatları konusunda değişik göç alan ülkelerde yapılan karşılaştırmalı araştırmalar, göçmenlerin uyumu konusunda farklı tecrübeler yaşandığını göstermektedir. Toplumsal görev alanlarına yapısal uyum fırsatları ve katılım olanakları, karmaşık bir koşullar sarmalına bağlı olmaktadır. Bu çok yönlü sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel şartlar (hem göç edenler hem göçmen kökenli olmayan çoğunluk toplumu tarafında) uyuma yönelik siyasi programlarda genelde çok yetersiz bir şekilde dikkate alınırlar. Bu soruları konu alan araştırmaların bu sebepten ötürü, bu şartları mümkün olduğu kadar kapsamlı bir şekilde analize dahil etmesi ve karşılıklı etkileşimleri açıklaması gerekir. Yapısal uyuma yönelik bir çok araştırma bulunmasına rağmen (iş piyasası, girişimcilik, vatandaşlık), yapısal uyumu teşvik etmesi gereken ve bununla bağlantılı olarak uyum ve asimilasyon süreçlerinin – ki bu süreçler pek destekleyici müdahale sonucunda oluşmamışlardır – kendi dinamiklerine ilişkin araştırmalar bulunmamaktadır. Uyum sürecinde zaman faktörü çok önemli bir rol oynamaktadır. Amerika ve Avrupa araştırmalarının sonuçları göstermektedir ki, genç göçmen nesillerin uyum süreçleri, sosyal, siyasi ve kültürel farklı çerçeve şartlarda olmalarına rağmen, on yıllar, yüzyıllar önceki eski nesillerin uyum süre- Uyum Araştırmalarının hala yoğun bir şekilde problem analizlerine konsantre olmuş ve sürekli eksikleri gören bir bakış açısı ile biçimlendiğini, örneğin sosyal meydan okuyuş, ihtilaf, dışlama, eksiklik, desentegrasyon, kriz, erozyon, paralel toplum vs. gibi uyarıcı kavramların kullanılması yansıtmaktadır. Sığ bir bakış açısı ile göçmenlerdeki suç oranı, şiddet ya da deviyans (normdan sapma) ve gelenekselcilik fenomenlerine yoğunlaşmak, politikaya tek taraflı bir imaj vermekte ve giderek artan şekilde kısıtlayıcı/baskıcı tedbirlerin alınmasına yönlendirmektedir. Devam etmekte olan uyum süreçlerindeki pürüzlerin, itinalı şekilde ve ampirik açıdan güçlü sonuçları hedef alan ve şimdiye kadar daha çok yayınlarla skandallaştırılan, ancak yeterli derecede araştırılmamış ve göçmen nüfusun belirli sosyal veya kültürel kesimlerinde mevcut olan, örneğin «görücü usulü evlilikler» ile «zoraki evlilikler» arasındaki akıcı sınırlar gibi fenomenlerin de incelenmesi gerekmektedir. İtinalı bilimsel incelemeler, istisna/kural durumunun keşfi ve yayın alanındaki histeriye karşı en iyi tedbirdir. ■ Eksiklik perspektifine konsantre olmak, bu tek taraflı vurguyu gerekçelendirmeyen göç ve uyum ilişkilerinin ampirik açıdan kavranabilir gerçekliğine bakışı çarpıtır. Bu konuda örneğin bazı yeni araştırmalar, bilhassa Avrupa’daki bazı ulus devletlerde kültürel çoğulculuğa ve bununla bağlantılı kolektif aidiyetin bölgesel, etnik veya ulusal formlarına ve de göçe endeksli çok dilliliğe karşı yüksek bir tolerans oluştuğuna işaret etmişlerdir. Gelecekteki siyasi şekillendirme perspektifleri dikkate alındığında, – genelde göze çarpmayan ve bu sebepten dolayı analitik açıdan tespit edilmeleri çok daha zor olan – uyumun normal durumları ve de oluşmakta ve daima değişmekte olan göçmen toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel uyum potansiyellerini daha güçlü bir şekilde, araştırmanın odak noktasına getirmek gerekli görülmektedir. ■ Göçmenlerin uyum süreçlerine konsantre olunmasının yanı sıra, göç toplumunda göç ve uyumdan dolayı meydana gelen değişiklikler de incelenmelidir. Uyum araştırmasına ilişkin aktüel analizlerden, göçün göçalan toplumun sosyal yapısına yaptığı etkinin (dikey olarak etnik kesimler ve yatay olarak sosyal ayrılım anlamında) neredeyse hiç araştırılmamış olduğu ortaya çıkmaktadır. Aynı şey gerçek veya öngörülen etnik, kültürel ve din içerikli ihtilaflar ve çözümlerin ışığında, göçün göç alan toplumun toplumsal dayanışmasına (kohezyon) yaptığı etki için de geçerlidir. 4.10. Eylem önerileri Federal hükümet göç ve uyum araştırmalarını, imkanları çerçevesinde yapacağı yarışmalarla, vereceği çalışma ve araştırma görevleri ile isabetli bir şekilde teşvik edecektir. ilişkin taslakların geliştirilmesi, denenmesi ve değerlendirilmesi. ■ Tasarım eksenli yerel uyum politikalarının başarı yeteneklerinin değerlendirilmesi. Yerel yönetimler uyumun en önemli yönetici unsurları olmalarına rağmen, uyum önlemlerinin uygulanması ve neticelerine ilişkin bir bilgi eksikliği bulunmaktadır. Bu sebepten ötürü, uygun bilgi temellerinin teşhisi ve sürmekte olan uyum süreçlerinin gözlemlenmesi için sürekli bilgi toplanması yönünde devam eden çabaların yoğunlaştırılması gerekmektedir. Uyuma ilişkin bilgilerin rapor edilmesine yönelik mevcut yaklaşımların da yerel, eyalet ve federal çapta geliştirilmesinin yoğunlaştırılması gerekmektedir. ■ Sürmekte olan uyum süreçlerinin değerlendirilmesi için uluslararası araştırma tartışmalarında geliştirilen göstergelerin doğruluklarının test edilmesi. ■ Sürecin gözetiminin bilimsel ve sürekli bir şekilde yapılması ve sıkı bilimsel kurallara göre oluşturulmuş, disiplinler arası bir kurulun ülke çapında müdahale danışmanlığı yapması. Bu bağlamda disiplinler arası araştırmaların aşağıdaki alanlarda yapılması gereklidir: ■ ■ Kendi dinamiği olan ve birbirine bağımlı olan, uzun süreli, nesilden nesile aktarılan kültürel ve sosyal süreç olarak ve asimilasyon ile aralarında akışkan bir sınırı olan bir süreç olarak uyumun belirleyici faktörlerinin, gelişim şartlarının ve gelişim çizgilerinin tanınması. Bunu araştırmak için nitelikli ve nicel karşılaştırmalı dikey araştırmalara şimdiye kadar olduğundan daha fazla önem verilmelidir. Tam da onlar, uyum sürecinde kısa veya uzun süreli etkinliği olan fenomenlere ilişkin, bilimsel dayanağı olan ifadeler kullanacak durumdadırlar. Açık bir göç ve uyum araştırması çerçevesinde gerçekleştirilmeyen sosyal bilimlere ilişkin araştırmalarda bilinmeyen olan «göçmen kökenin» de, tutarlı bir şekilde dikkate alınmasına ihtiyaç vardır. Refakat edici, önleyici ve telafi edici uyum politikalarına ait önlemlerle uyumun teşvikine 189 4.10. 4.10. Üyeler Yönetim: Almanya Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı Michael Thielen Almanya Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı Müsteşarı Dr. Susanna Schmidt Almanya Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı Stratejik ve Temel Sorular Dairesi Başkanı Prof. Dr. Klaus J. Bade Göç Araştırmaları ve Kültürlerarası İncelemeler Enstitüsü (IMIS), Osnabrück Üniversitesi Dr. Christian Bode Alman Akademik Değişim Hizmetleri Genel Sekreteri Dr. Dorothea Rüland Alman Akademik Değişim Hizmetleri Genel Sekreter Vekili Dr. Christiane Gaethgens Üniversite Rektörleri Meclisi Genel Sekreteri (HRK) Dr. Michael Harms Üniversite Rektörleri Meclisi Johannes Glembek Yabancı Üniversite Öğrencileri Federal Birliği Yöneticisi Achim Meyer auf der Heyde Alman Öğrenci Kurumu Genel Sekreteri Prof. Dr.Anthony Ho Heidelberg Üniversitesi Prof. Dr. Yasemin Karakaşoğlu Bremen Üniversitesi Dr. Axel Kreienbrink Göç ve Mülteciler Federal Dairesi Araştırma Görevlisi Dr. Lothar Theodor Lemper Otto Benecke Vakfı Yönetici Başkanı Dr. Bernhard Lorentz Almanya Vodafone Vakfı Yöneticisi Dr. Heinrich Neugebauer Rusya’dan gelen Alman Kökenli Göçmenler İçin Uyum Derneği Prof. Dr. Faruk Şen Türkiye Araştırmalar Merkezi Dr. Andreas Goldberg Türkiye Araştırmalar Merkezi Dr. Andreas Schlüter Almanya Bilim Vakıfları Birliği Genel Sekreteri Dr. Volker Meyer-Guckel Almanya Bilim Vakıfları Birliği Genel Sekreteri Vekili Dr. Sebastian Schmidt Helmholtz Topluluğu Yöneticisi (HGF) Dr. Georg Schütte Alexander von Humboldt Vakfı Genel Sekreteri Dr. Ulrike Albrecht Alexander von Humboldt Vakfı Stratejik Planlama ve Dış İlişkiler Bölümü Yöneticisi Malgorlzata Wiktoria Steiner Alman Halkı Öğrenim Vakfı Bursiyeri Eyalet Eğitim Bakanları Meclisi adına MinDirig Dr. Wolfgang Eberbach Thüringen Eyaleti Eğitim Bakanı MinDirig Heiner Kleffner Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yenilikçilik, Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanı Çalışma grubuna destek verenler:: Elke Albrecht (BMBF), Kathrin Ankele (Vodafone-Vakfı), Ralf Birle (BMBF), Berit Dannenberg (HGF), Dr. Dorothea Fohrbeck (Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi danışmanı), Dr. Birgit Galler (BMBF), Dr. Berthold Neizert (Max-Plack-Cemiyeti), Dr. Rolf Reinert (BMBF), Thomas Schmidt (Başbakanlık ), Ulrich Schüller (BMBF) Redaksiyon: Dr. Ulrich Jahnke, BMBF 190 191 Dizin Yayınlayan Almanya Federal Hükümeti Basın ve Bilgilendirme Dairesi 11044 Berlin Almanya Federal Hükümeti Göç, Mülteciler ve Uyum Görevlisi 11012 Berlin Son güncelleme: Haziran 2007 Detaylı ve güncel bilgiler için bkz. www.Nationaler-Integrationsplan.de www.integrationsbeauftragte.de www.bundesregierung.de Dizgi MEDIA CONSULTA Deutschland GmbH Baskı Name der Druckerei, Ort Resim kaynakları Sayfa 6, 7, 46, 138, 156: Federal Hükümet Sayfa 36, 60, 86, 126, 182: Picture Alliance Sayfa 108, 172: Getty Images