Sebahittin Korkmaz TSE Ba㶆kanı De侃erli okuyucular, Her kı㶆 mevsiminde oldu侃u gibi bu kı㶆 da maalesef haberlerde evlerdeki sobaların sebep oldu侃u yangınlar ve karbonmonoksit gazından kaynaklanan can kayıplarıyla kar㶆ıla㶆ıyoruz. 佲stanbul Büyük㶆ehir Belediyesi nin verilerine göre 2014 yılında çıkan yangınların birinci sebebi yüzde 40,1 ile sigara, ikinci nedeni elektrik konta侃ı ve üçüncü nedeni ise baca kaynaklıdır. Yangın güvenli侃i konusunu mercek altına aldı侃ımız bu sayımızda Türkiye de yangın güvenli侃i konusunda mevzuat bakımından önemli bir e㶆ik olan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik in neleri içerdi侃ini; Bo侃aziçi Üniversitesi nde geli㶆tirilen, çok katlı binalarda uzun süre yangına dayanımlı beton-çelik kompozit ta㶆ıyıcı sistemin özelliklerini; do侃al gazlı sistemlerde gaz kaça侃ı tespit edildi侃inde neler yapılması gerekti侃ini, lodoslu havalarda neden soba zehirlenmesi oldu侃unu, baca temizleme periyotlarını, baca sistemlerinde dikkat edilmesi gereken hususları ve baca denetimlerinde kar㶆ıla㶆ılan hatalı uygulamaları bulabileceksiniz. Ayrıca, bu ayki sayımızda yangın önleme ve yangınla mücadele alanında kullanılan ekipmanlarda bulunması gereken standartların neler oldu侃una ve travmatik bir olay olan yangın kar㶆ısında ne tür tepkiler göstermemiz gerekti侃ine de yer verdik. Yangın güvenli侃i dosyamızda yapı malzemelerinin yangına dayanımını test eden, TÜRKAK tarafından akredite olan ve Avrupa Yangın Laboratuvarları Birli侃i (EGOLF - European Group of Organisations for Fire Testing, Inspection and Certification) üyesi TSE Kayseri Yangın Laboratuvarı nın hizmetlerini de bulabileceksiniz. Yangınların olmadı侃ı, can ve mal kayıplarının ya㶆anmadı侃ı, huzurlu ve istikrarlı bir Türkiye temennisiyle… Saygılarımla 32 6=LuO=H6=JCuJ$ÐRAJHEçE 426=JCuJ $ÐRAJHEçE 60!=H=P 541ÐNGEUA@A6=JCuJ $ÐRAJHEçE =?=RA!Kç=H$=V$ÐRAJHEçE Standard Ekonomik ve Teknik Dergi /ÌLortaFġ Tî* aĈkanu *eDmet ÐUÐkekĈi $ )iderHer 7irvesinin rdundan 24 6angun $ÐvenHiçi 0tandartHaru 36 6angun ve Travma 46 oçrał iHgi 0istemHeri 66 î0$ Het ¤antasu 70 îkHim DeçiĈikHiçinin TeDdit Ettiçi TÐr 72 iHe ve 2UQĈtQrQ?Q 76 10"(=UOANE 6=JCuJ)=>KN=PQR=Nu standard ƒ G=OuI 3 Ŷ Da>erHer TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ın Avrupa Kalite Haftası ve Dünya Kalite Günü Mesajı Günümüz dünyasında ekonomik, teknolojik ve politik geli㶆meler, kurulu㶆ların ve toplumların birbirine olan ba侃ımlılı侃ını artırmaktadır. Toplumun ve mü㶆terilerinin ihtiyaçlarını iyi anlayan, bu ihtiyaçlara en uygun ürün ve hizmeti sunabilmek için kendi iç süreçlerini yeniden tasarlayan kurulu㶆lar rekabette öne çıkmayı ba㶆armaktadırlar. Kalitenin standarttaki tanımına baktı侃ımızda; Kalite, bir ürün ya da hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları kar㶆ılama kabiliyetine dayanan özelliklerinin toplamıdır 㶆eklinde ifade edilmekle birlikte zaman içerisinde ihtiyaçların farklıla㶆ması neticesinde daha geni㶆 fonksiyonlu tanımlamalar da yapılmı㶆tır. Bu durum aynı zamanda, kalitenin gizemli ve sınırsız bir gücü oldu侃unu da göstermektedir. 佲㶆te tam bu noktada, yani iç süreçlerin yeniden tasarlanması a㶆amasında kalite ve yönetim sistemleri uygulamaları kurulu㶆ların en büyük iyile㶆me aracı olmaktadır. Kalite Yönetim Sistemi Standardı (TS EN ISO 9001) ile 1987 yılında ba㶆layan iyile㶆me süreci, de侃i㶆en 㶆artlara ve ihtiyaçlara ba侃lı olarak zaman içerisinde 1989, 1994, 2000, 2008 yıllarında geli㶆tirilmi㶆 ve son olarak içinde bulundu侃umuz yılda gerçekle㶆tirilen revizyon ile son 㶆eklini almı㶆tır. Aynı zamanda Uluslararası Standardizasyon Te㶆kilatı nın (ISO) ülkemizdeki tek üyesi olan Enstitümüz, Kalite Yönetim Sistemi Standardının 2015 yılında yapılan son güncellemeye göre adaptasyonu hakkındaki çalı㶆maları titizlikle yakından takip etmektedir. Yapılan son güncelleme ile birlikte kalite anlayı㶆ı, kurulu㶆ların sürdürülebilir geli㶆me yakla㶆ımını benimsemelerini vazgeçilmez bir ön ko㶆ul haline getirmektedir. Böylece kurulu㶆lar, faaliyet ve süreçlerini yönetirken mü㶆teri memnuniyetini en üst düzeyde sa侃lamayı, maliyetleri azaltarak kârlılı侃ı artırmayı, geli㶆im ve inovasyonu desteklemeyi, risklerin belirlenerek yönetilmesini, kurumsal sorumluluk anlayı㶆ının olu㶆turulmasını hedeflemelidir. Bu kapsamda, Avrupa Kalite Haftası nın teması ile TS EN ISO 9001:2015 Standardında vurgulanan kalite anlayı㶆ının örtü㶆tü侃ü açıkça görülmektedir. Enstitümüz; bireyleri, toplumu, kurulu㶆ları kapsayan, birlikte kalkınmalarını destekleyen bakı㶆 açısı ve kalite anlayı㶆ının özünü olu㶆turan sürdürülebilir geli㶆me, inovasyon, mü㶆teri memnuniyeti, verimlilik ve risk yönetimini esas alan hizmet anlayı㶆ı ile faaliyetlerini üyesi oldu侃u ISO, EOQ, IEC, CEN, CENELEC, SMIIC, IQNet gibi uluslararası te㶆kilatlarla koordineli olarak yürütmektedir. De侃i㶆en kalite anlayı㶆ının ülkemizde farkındalık olu㶆turması yönünde faaliyetlerini yürüten TSE, bu vesileyle kalitenin gizemli ve sınırsız gücünün özümsenmesi ve yaygınla㶆tırılmasına büyük önem vermektedir. 4 standard ƒ G=OuI F klavye kılavuzu Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, gazetecilere yaptı侃ı açıklamada F klavyenin Türkçeye ve Türk alfabesine en uygun klavye oldu侃unu söyledi. F klavyenin Türkçe hızlı ve kolay yazmayı sa侃ladı侃ını anlatan Korkmaz, Tabi ki bunun ticarile㶆mesi safhası, üreticilerle tüketicilerin talepleri do侃rultusunda olacak bir 㶆ey. Biz tüketici bilincini artırmaya yönelik çalı㶆malar yapıyoruz diye konu㶆tu. Korkmaz, F klavye konusunda daha önceden yapılan ölçümlerle ilgili sonuçları kamuoyuyla payla㶆tıklarını belirterek, 㶆unları kaydetti: Tüketicilerin ilgisi do侃rultusunda üreticiler kendi klavye yapılarını F ye uygun olarak dönü㶆türmeye ba㶆ladı. Bu ikisi beraber yürüdü侃ü zaman çok hızlı bir 㶆ekilde sistemin yaygınla㶆aca侃ını dü㶆ünüyoruz. Aynı zamanda i㶆in kolay olması için de F klavyenin standardının kılavuzunu da hazırlamaya ba㶆ladık. Standart Teknik Komitesinin birinci gündemindeki F klavyenin daha kolay uygulanabilmesi ve kullanabilmesi için kılavuz doküman hazırlı侃ı çalı㶆maları devam ediyor. 2016 yılı ortalarına do侃ru kılavuz yayınlanır. Sakarya Üniversitesi TSE den TS EN ISO 10002 Mü㶆teri Memnuniyeti Yönetim Sistem Belgesi aldı Sakarya Üniversitesi nin TSE den TS EN ISO 10002 Mü㶆teri Memnuniyeti Belgesi alması nedeniyle üniversitenin rektörlük toplantı salonunda düzenlenen törende konu㶆an Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, hem akademik hem de idari olarak dinamik, de侃i㶆im ve dönü㶆üme açık bir ekiplerinin oldu侃unu dile getirdi. Üniversite olarak yaptıkları i㶆lerin sonuçlarına baktıklarını belirten Elmas, Ö侃renci memnun olmuyorsa yaptı侃ımız i㶆lerden biz 40 belge alalım, bunun bir anlamı yoktur. O yüzden üniversite olarak sonuç odaklı bakıyoruz. Bu belge o bakımdan bizim tam hedeflerimizle örtü㶆en bir belge diye konu㶆tu. Elmas TSE bizim çok önemli payda㶆ımız, bu süreçlerin ba㶆ında hiçbir 㶆ey yokken Enstitü ile Kalite Yönetim Sistem Belgesi alarak ili㶆kilerimiz ba㶆ladı. Biz bundan sonra da TSE ile ba㶆ka alanlarda i㶆birli侃i yapaca侃ız ifadelerini kullandı. Türk Standardları Enstitüsü Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ise törende yaptı侃ı konu㶆mada, TSE nin milli bir kurulu㶆 oldu侃unu, yakla㶆ık 2 bin 800 personeli ve teknik altyapısı ile yurtiçinde uygunluk de侃erlendirme alanında öncü konumunu sürdürdü侃ünü söyledi. Korkmaz, belgelendirme 㶆irketlerinin belgelendirme süreçlerinin tartı㶆ılır bir konuma geldi侃ine i㶆aret ederek Çok hızlı belgelendirme süreçleri ya㶆ayan kurum ve kurulu㶆larımız var. Ama kalite yönetim sistemi gibi mü㶆teri memnuniyeti yönetim sistemi de çok hızlı kurulması gereken de侃il, özümsenmesi gereken bir sistemdir diye konu㶆tu. Sakarya Üniversitesi nin TS EN ISO 10002 Mü㶆teri Memnuniyeti Belgesi almasının önemine de- 侃inen Korkmaz, 㶆öyle konu㶆tu: Siz her türlü ele㶆tiriye ve 㶆ikayete kendinizi açmı㶆 oluyorsunuz. Ben bir i㶆 yapıyorsam benim i㶆imden etkilenen ki㶆i bana istedi侃i 㶆ikayeti yapabilir. Memnun olmadı侃ı her 㶆eyi söyleyebilir. Bunu de侃erlendirmenin ötesinde bir daha olmaması için iyile㶆tirmemiz gerekir diyerek bir sistem tasarlıyorsunuz. Esasında her kurumun yapması gereken mü㶆terilerini memnun etmektir. Toplumsal anlayı㶆ımız da böyledir aslında. 㵽ikayetler aslında geli㶆memizin anahtarıdır. Siz ne kadar çok 㶆ikayet alırsanız o kadar çok kendinize geli㶆me alanı açarsınız. O nedenle mü㶆teri memnuniyeti çok kritik bir yönetim sistemidir. TSE Ba㶆kanı, Enstitü olarak Sakarya Üniversitesi ne her türlü deste侃i verebileceklerini ifade ederek, Böyle bir belge töreninin daveti oldu侃u zaman biz, üniversitemize gidelim bu belgenin verilmesinin güzelli侃ini orada payla㶆alım, ya㶆ayalım istedik. Rektörümüz i㶆birli侃i dedi, biz i㶆birli侃inin ötesine gitmek istiyoruz. 佲㶆birli侃i kelimesini biraz resmi buluyoruz, entegre olmak istiyoruz, yakın olmak istiyoruz. Bizim personelimiz, sizin personeliniz olsun. Sizin akademisyenleriniz ve ö侃rencileriniz bizim akademisyen ve ö侃rencilerimiz olsun istiyoruz. Bir amaca ula㶆mak için her türlü deste侃i ve dayanı㶆mayı yapan ekibe takım diyoruz. 佲㶆te Sakarya Üniversitemiz ile takım olmak istiyoruz diye konu㶆tu. standard ƒ G=OuI 5 Ŷ Da>erHer 3. Uluslararası Helal ve Sa侃lıklı Gıda Kongresi 3. Uluslararası Helal ve Sa侃lıklı Gıda Kongresi 佲stanbul Üniversitesi'nde yapıldı. Sa侃lık Bakanlı侃ı Müste㶆arı Eyüp Gümü㶆 kongrenin açılı㶆ında yaptı侃ı konu㶆mada, helal ve sa侃lıklı gıdanın 佲slam daki yerini anlattı. Alınan her türlü gıdanın organları etkiledi侃ini ifade eden Gümü㶆, bugün dünyada bula㶆ıcı olmayan hastalıkların giderek arttı侃ına dikkati çekti. Gümü㶆, 㶆öyle konu㶆tu: Eskiden enfeksiyon hastalıkları, yaralanmalar ve acil travmalar vardı, 㶆imdi artık bula㶆ıcı olmayan hastalık grubu tüm dünyada artıyor. Nedir bunlar? Kanser, kronik hastalıklar ve obezite. Ölümlerin üçte ikisi artık bunlardan oluyor. 佲nsanlar bu hastalıklardan ölüyor. Bakanlık olarak biz bu üç hastalıkla mücadelede do侃ru beslenmeyi önümüze aldık ve vatanda㶆larımıza do侃ru beslenme algısını olu㶆turmak için çalı㶆aca侃ız. E侃er do侃ru beslenirsek kanser, obezite ve kronik hastalıklardan büyük oranda kurtulaca侃ız. Do侃ru beslenme, hareketli ya㶆am ve sa侃lıklı ya㶆am kültürü adı altında bir konsepti de gündemimize alıyoruz. Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir, bu kongreden insanlık ve 佲slam dünyası adına önemli sonuçlar çıkaca侃ını söyledi. 1980 lerden bu yana helal konusunun ele alındı侃ını hatırlatan Bozdemir, bugün dünyanın temel sorununun obezite oldu侃unu ve insanların geneti侃i bozulmamı㶆 ürünleri kullanmaya çalı㶆tı侃ını anlattı. Bozdemir, TSE nin helal belgelendirme yapan bir kamu kurulu㶆u oldu侃unu ve Enstitü Ba㶆kanının aynı zamanda 佲slam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) Ba㶆kanı oldu侃unu hatırlattı. Dolayısıyla Enstitünün a侃ır bir sorumluk ta㶆ıdı侃ını anlatan Bozdemir, sözlerini 㶆öyle sürdürdü: Helal belgelendirmenin SMIIC standartlarına uygun olarak, onun referansı alınarak bugün dünyada uygulamalarının yapılmasını arzu ediyoruz. Dünyada birçok helal belgelendirme yapan ancak akreditasyon zinciri kapsamında olmayan farklı uygulamalar görüyoruz. Sadece ticari yakla㶆ımlarla yapılan sertifikasyon i㶆lemleri de var. Bu açıkçası bizi tedirgin ediyor. Biz sertifikasyonun akreditasyon zinciri kapsamında yapılmasını istiyoruz. Bu akreditasyon zincirinin SMIIC içerisinden yapılan bir akreditasyon kapsamında yürütülmesini diliyoruz. Çünkü 32 佲slam ülkesi buraya üye olmu㶆 ve bu konuda a侃ırlıklı otorite bu. 佲n㶆allah 2016 yılının Ocak ayı itibariyle helal akreditasyon konusunda ba㶆langıcı yapaca侃ız. HAVELSAN, sızma testi hizmetinde A yetkinlik aldı HAVELSAN dan yapılan açıklamada, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Bili㶆im Teknolojileri Test ve Belgelendirme Dairesi Ba㶆kanlı侃ının çalı㶆maları sonucunda olu㶆turulan Sızma Testi, E侃itim ve Danı㶆manlık Hizmeti Veren Personel ve Firmalar için Yetkilendirme Kriterleri ni sa侃layarak Türkiye nin ilk A yetkinlik seviyesi sızma testi hizmeti veren firması HAVELSAN oldu. HAVELSAN ın, söz konusu belge ile a侃 ve sistem altyapısı sızma testi, web uygulamaları ve veri tabanları sızma testi hizmetlerini güvenilir biçimde sa侃lama yetkinli侃ini bir kez daha kanıtladı侃ı belirtilen açıklamada, Sızma testi hizmeti alanındaki A yetkinlik seviyesi ile HAVELSAN, sızma testi hizmeti alan tarafların siber ortamdaki güvenli侃inin sa侃lanmasına ve siber tehditlere kar㶆ı hazırlık düzeyinin artırılmasına katkı sa侃lamayı hedefliyor ifadelerine yer verildi. 6 standard ƒ G=OuI TSE, AzStand ile i㶆birli侃ini geni㶆letiyor Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile Azerbaycan Standartla㶆tırma, Metroloji ve Patent Devlet Komitesi (AzStand) arasında i㶆birli侃i protokolü imzalandı. Azerbaycan da bulunan TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, TSE Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir ve TSE Azerbaycan Temsilcisi Selim Çelebi, AzStand Ba㶆kanı Ramiz Hasanov la görü㶆tü. Hasanov, standart ve denetim mekanizması konusunda uluslararası de侃ere sahip deneyimler ö侃rendiklerini, Türkiye nin tecrübesine de büyük önem verdiklerini söyledi. Türkiye deki sistemin de uluslararası tecrübe esasında kuruldu侃unu vurgulayan Hasanov, Sizin bu alandaki yardımınız ve tecrübeniz bizim için çok faydalı olur dedi. Görü㶆mede iki kurum arasında standartla㶆tırma, uygunluk de侃erlendirme ve e侃itim alanında i㶆birli侃i protokolü imzalandı. Protokolde, Türk standartlarının Azerbaycan standardı olarak tanınması ve uygulanması için altyapı olu㶆turulmasını, Azerbaycanlı memurların Türk uzmanlar tarafından e侃itilmesini içeren maddeler bulunuyor. TSE Ba㶆kanı Korkmaz imza töreni sonrasında AA muhabirine yaptı侃ı açıklamada, Azerbaycan da 1992 den itibaren çok etkili çalı㶆malar yaptıklarını, 150 yi a㶆kın firmayı belgelendirdiklerini anlattı. Yeni protokolle, iki kurum arasındaki ili㶆kileri daha sistematik ve daha kapsamlı hale getirmeyi amaçladıklarını ifade eden Korkmaz, çok yakın zamanda faaliyet planının hazırlanaca侃ını ve 3 ay içerisinde çalı㶆maların ba㶆latılaca侃ını kaydetti. Standardizasyon, belgelendirme ve uygunluk de侃erlendirme çalı㶆malarının, ekonomik hayatın altyapısını olu㶆turdu侃unu vurgulayan Korkmaz, 㶆öyle devam etti: Türkiye ile Azerbaycan ın ekonomik ve ticari altyapısı aynı olursa sanayicilerin ve hizmet erbabının üretti侃i her türlü ürün ve hizmetlerin her iki ülkede de rahatlıkla seyahat etmesi sa侃lanır. Ekonomik ve ticari hayatın zemini geni㶆 olaca侃ı için ekonomik ve ticari zeminimiz büyüyecek. Çalı㶆malardaki en büyük amacımız iki karde㶆 ülkenin ekonomilerinin beraber canlanmasına katkı sa侃lamaktır. standard ƒ G=OuI 7 Ŷ Da>erHer Destek açıklaması rüzgar sektörünü sevindirdi NG Kütahya Seramik Porselen, TSE den Çift Yıldız Belgesi almaya hak kazandı NG Kütahya Seramik Porselenin, TSE Çift Yıldız Belgesi alması nedeniyle 㶆irketin Kütahya daki tesislerinde tören düzenlendi. Törene TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ile Kütahya Porselen San. A㵽. Kurucu Ba㶆kanı Nafi Güral, 㵽irket Yönetim Kurulu Ba㶆kanı Erkan Güral, 㶆irket çalı㶆anları ve TSE yetkilileri katıldı. Törende yaptı侃ı konu㶆mada, TSE'nin, Türk standartları üzerine uygunluk de侃erlendirmesi yapan örnek kurulu㶆lardan biri oldu侃unu söyleyen Korkmaz, "Standardizasyon, ekonomik ve ticari hayatın hem ulusal hem de uluslararası ortak dilini olu㶆turmaktadır" dedi. Korkmaz, mü㶆terilerin satın aldıkları ürün veya hizmetten beklentilerinin asgari 㶆artlarda kar㶆ılanıp kar㶆ılanmadı侃ını standartlar sayesinde anladıklarını belirterek, "Alı㶆veri㶆lerde kar㶆ılıklı sözle㶆melere ba侃lı de侃il de referans kurulu㶆ların marifetiyle birbirimize verdi侃imiz sözleri anlamlandırmaya çalı㶆ıyoruz. Standardizasyon, ekonomik ve ticari hayatın temelini olu㶆turmaktadır. Pasaportunuz olmazsa yurt dı㶆ına seyahat edemezsiniz. Ürün ve hizmetin pasaportu da standardizasyon uygunluk belgesidir" diye konu㶆tu. NG Kütahya Seramik Porselen'in Çift Yıldız Belgesi almak için TSE ye müracaat etti侃ini aktaran Korkmaz, ürünlerin standartların üzerinde kalite ve özellikler ta㶆ımasından dolayı Çift Yıldız belgesini almaya hak kazandı侃ını bildirdi. 8 standard ƒ G=OuI Türkiye Rüzgar Enerjisi Birli侃i (TÜREB) Ba㶆kanı Mustafa Serdar Ataseven, AA muhabirine yaptı侃ı açıklamada, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi nin rüzgar santralinin yüzde 100 ünün Türkiye de üretilmesine yönelik destek çalı㶆ması yapıldı侃ını açıkladı侃ını söyledi. Bunun, rüzgar sektörü adına sevindirici oldu侃unu belirten Ataseven, Bununla Türkiye nin kendi türbin fabrikasının açılmasına yönelik önemli bir destek sa侃lanmı㶆 olacaktır diye konu㶆tu. Türkiye de bu yılın ilk yarısında 2 bin 98 megavatlık güç devreye alındı. Bunun 356,3 megavatı rüzgar kaynaklarından elde edildi. HES ler 2015 in ilk yarısında devreye alınan kapasitenin yüzde 67,5 ini olu㶆tururken, rüzgar enerjisi yüzde 17 ile ikinci sırada yer aldı. Dünya Rüzgar Enerjisi Birli侃i'nin Haziran ayı verilerine göre, Türkiye 4 bin 193 megavat ile dünyada 14. sırada bulunuyor. 4. Bili㶆im Teknolojileri Standartları Konferansı koruyarak geli㶆tirme ve standarda dönü㶆türmeyle ilgili konuların konu㶆ulaca侃ını kaydetti. Dijital teknolojilerde ve ileti㶆imde, olu㶆turulacak yazılımların testinin yapılması ve belgelendirilmesi gerekti侃ini anlatan Korkmaz, Beyaz 㵽apkalı Hacker diye adlandırılan ki㶆i ve kurulu㶆ların, siber alemdeki bilgilerin güvenlik altında olup olmadı侃ını test ettiklerini bildirdi. Korkmaz, TSE nin de bu anlamda güvenli侃i güçlendirmeye yönelik standartlar olu㶆turdu侃unu dile getirdi. Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, 4. Bili㶆im Teknolojileri Standartları Konferansı nda, siber alemde dijital teknoloji zeminine oturtulmu㶆 her türlü ileti㶆im aracının kötü niyetliler tarafından kırılma riski içerdi侃ini söyledi. Bu alandaki tüm faaliyetlerin birbirini tamamlayacak 㶆ekilde standarda kavu㶆turulması gerekti侃ini vurgulayan Korkmaz, Aksi takdirde zayıflıklarını, güçlü yanların neler oldu侃unu bilemeyiz. Bildi侃imiz bilgiler çerçevesinde onu nasıl koruyaca侃ımıza dair çalı㶆malar yapmalıyız dedi. Siber alemde savunma teknolojilerinin geli㶆tirilmesi gerekti侃ine i㶆aret eden Korkmaz, bugün burada insanlar arasındaki ileti㶆imi ve bilgileri koruma, bunları Türksat Genel Müdür Yardımcısı Halil Ye㶆ilçimen ise teknolojinin insan hayatına getirdi侃i kolaylıklar sonucunda toplum olarak ya㶆am alı㶆kanlıklarının ve beklentilerinin de侃i㶆ti侃ini söyledi. Türkiye de standartlara uyum ve standartların geli㶆imi konularında herkese ciddi görevler dü㶆tü侃üne dikkati çeken Ye㶆ilçimen, etkin bir görev da侃ılımıyla ortak hareket edilmesi ve a㶆amalı olarak standartlara uyumun zorunlu hale getirilmesi gerekti侃ini söyledi. Türkiye de bili㶆im ürün kalitesini artırma ve dünya markaları çıkarabilmesi için standartlardaki olgunlu侃u artırmaktan ba㶆ka çarenin olmadı侃ını vurgulayan Ye㶆ilçimen, bu anlamda her türlü i㶆birli侃ine açık olduklarını sözlerine ekledi. Konu㶆maların ardından TSE den Beyaz 㵽apkalı Hacker Belgesi almaya hak kazananlara belgeleri verildi. Elektrikli otomobil sayısı artıyor Piyasa analiz 㶆irketi IHS nin otomotiv sektörü ara㶆tırmasından derlenen bilgilere göre, bu yıl dünya genelinde otomobil satı㶆larının 2014 e göre yüzde 2,4 artarak 88,6 milyona çıkaca侃ı tahmin ediliyor. Otomotiv satı㶆larındaki artı㶆, son dönemde geli㶆me trendine giren elektrikli otomobillerde de kendisini gösteriyor. Geçen yıl, 231 bin 899 olan elektrikli otomobil sayısının, bu yılın sonunda yüzde 9,3 artarak 253 bin 599 a çıkması bekleniyor. Dünyanın önde gelen otomotiv firmalarının bulundu侃u geli㶆mi㶆 ülkeler, elektrikli otomobil kullanımında da ilk sıralarda yer alıyor. Bu yılın ilk çeyre侃ine ili㶆kin satı㶆 rakamları incelendi侃inde ABD, en çok elektrikli otomobil satılan ülke oldu. Amerika da geçen yılın ilk çeyre侃inde 14 bin 799 elektrikli otomobil satıldı. Söz konusu rakam bu yılın aynı döneminde 14 bin 832 oldu. Türkiye de de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlı侃ı öncülü侃ünde yürütülen yerli otomobil çalı㶆malarının önemli bir bölümünü elektrikli otomobil ve buna yönelik teknolojinin geli㶆tirilmesi olu㶆turuyor. standard ƒ G=OuI 9 Ŷ Da>erHer "Çamsan Entegre'ye verilen bu belge, ürünün insan sa侃lı侃ına zarar veren gaz salınımı olmadı侃ını göstermek açısından çok anlamlıdır." Çamsan Entegre Sanayi, TSE den E0/E1 Formaldehit Emisyon Belgesi aldı Çamsan Entegre A侃aç Sanayi ve Ticaret Anonim 㵽irketi ne E0/E1 Formaldehit Emisyon Belgesi verilmesi nedeniyle düzenlenen belge törenine katılan TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Çamsan ın, Avrupa nın önde gelen fabrikalarıyla rekabet edebilecek seviyede teknolojiye sahip oldu侃unu, bunu belgeleriyle ispat etti侃ini söyledi. E0 ve E1 Belgesinin önemine dikkati çeken Korkmaz, Üretim yaparken insanların amacı gelir elde etmek, aynı zamanda da insanların refahını ve zenginli侃ini artırmaktır. Üretirken insanca ya㶆amayı daha nasıl kolayla㶆tırabiliriz diye dü㶆ünürüz. Bunu dü㶆ünürken insan sa侃lı侃ını ikinci plana atmak son derece yanlı㶆 olacaktır. O nedenle bugün Çamsan Entegre'ye verilen bu belge, ürünün insan sa侃lı侃ına zarar veren gaz salınımı olmadı侃ını göstermek açısından çok anlamlıdır diye konu㶆tu. Çamsan Entegre Fabrikası Genel Müdürü Refik Suat Kılıç ise törende yaptı侃ı konu㶆mada firmasının Türkiye adına Avrupa da da söz sahibi olan bir entegre kurulu㶆 oldu侃unu, ülke ekonomisi adına büyük bir misyon üstlendi侃ini belirtti. 44. CEN Genel Kurulu Belçika'da düzenlendi TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Belçika nın ba㶆kenti Brüksel de yapılan Avrupa Standardizasyon Te㶆kilatı nın (CEN) 44. Genel Kurulu na katıldı. Genel Kurulun önemli gündem maddeleri arasında yer alan 2016 CEN Bütçesi ile 2017 ve sonrası için öngörülen CEN Finansal yapı de侃i㶆iklikleri üzerine yo侃un tartı㶆malar gerçekle㶆tirildi. Toplantı gündeminde yer alan 2016 ve 2017 yılları için CEN Yönetim Kurulu Politika Danı㶆ma Komitesi (CEN CACC POL) ve CEN Yönetim Kurulu Finans Danı㶆ma Komitesi (CEN CACC FIN) üyelikleri için seçim yapıldı. TSE nin aday gösterdi侃i Dı㶆 佲li㶆kiler Müdürü Kür㶆at Yılmaz, CEN CACC POL ve Özel Kalem Müdürü Yelda Çeliko侃lu Yücel, CEN CACC FIN üyeli侃ine oybirli侃i ile seçildi. TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Genel Kurul Toplantısı kapsamında CEN Ba㶆kanı ve Ba㶆kan Yardımcıları ile CEN/CENELEC Yönetim Merkezi (CCMC) Genel Direktörü ve di侃er ülkelerin standardizasyon kurulu㶆larının yöneticileri ile ikili görü㶆meler gerçekle㶆tirdi. 10 standard ƒ G=OuI Bisiklet Yolu Yönetmeli侃i Çevre ve 㵽ehircilik Bakanlı侃ı'nın hazırladı侃ı Türkiye nin ilk Bisiklet Yolu Yönetmeli侃i, Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlü侃e girdi. Mevcut bisiklet yolları 5 yıl içerisinde bu yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilecek. Yedi bölüm halinde yayımlanan Yönetmeli侃e göre bisiklet yoları ula㶆ım noktalarını ve yerle㶆im yerlerinin merkezi bölgelerini birbiriyle irtibatlandıracak bir a侃 olu㶆turacak, ba㶆langıç ve varı㶆 noktası arasında kesinti olmayacak 㶆ekilde tasarlanacak. Bisiklet yolları, ula㶆ım merkezleri ile yerle㶆im yeri merkezlerini birbirine ba侃layacak 㶆ekilde planlanacak. Yol yüzeyi seviyesinde ya da yol yüzeyi ile kaldırım seviyesi arasında olabilecek bisiklet yolları, kaldırımla aynı veya üst seviyede olamayacak. Yenilenebilir enerji kaplamalarının kullanımına olanak sa侃lanacak. Otobüs duraklarında bisiklet yolları ta㶆ıt yoluna ta㶆madan, durak arkasından ve dura侃a 200 cm lik mesafe bırakılarak yapılacak. E侃im, bisikletliyi tehlikeye sokmayacak 㶆ekilde en çok %4 uygulanacak ve dik e侃imle geçilmesi gereken durumlarda, bisiklet yolu geni㶆li侃i artırılarak bisikletlilere ekstra manevra yapabilecekleri alan bırakılacak. Renklerinin mavi olaca侃ı bisiklet yolları kent bütünündeki ula㶆ım sistemleri ile uyumlu olacak. Ayrıca, güvenli侃i sa侃layacak trafik i㶆aret ve i㶆aretlemeleri ile sinyalizasyon sistemleri olu㶆turulacak. Mavi rengin seçilmesinin sebebi ise fark edilebilirli侃in artırılması. Üniversitelerde bisiklet yolları yurt ve e侃itim binalarını birbirine ba侃layacak 㶆ekilde tasarlanacak. Kampüs içi ula㶆ımda bisiklet özendirilecek. Bisiklet yolları ilgili idarece imar planında ve varsa ula㶆ım ana planında gösterilecek ve her bisiklet yolunun güzergâhına bir ad veya kod verilecek. Bu sayede yön ve adres karma㶆asının önüne geçilmi㶆 olunacak. Tek 㶆eritli yapılan bisiklet yollarında, bisiklet yolu en az 130 cm geni㶆li侃inde tasarlanacak ve ta㶆ıt yolu tarafında 50 cm geni㶆li侃inde emniyet mesafesi bırakılmı㶆 olacak. Ayrıca yaya kaldırımı geni㶆li侃i, bisiklet yolu sebebiyle 150 cm den daha az olamayacak. Bisiklet yolu ile motorlu ta㶆ıt 㶆eridi arasında ki fiziksel bariyer en az 60 cm geni㶆li侃inde, refüj ise en az 10 cm yüksekli侃inde olacak. Bisiklet yollarında hız sınırı azami 25 km/saat olarak uygulanacak. Yollara araçların park etmemesi için bisiklet yolu ikazı ve gerekli yerlerde park yasa侃ı levhaları konulacak. Bisiklet istasyonları ve bisiklet park yerleri uzaktan görünebilir 㶆ekilde ve bilgilendirici i㶆aret ve levhalarla tanımlanacak. Ayrıca istasyonlar ve park yerlerine ula㶆ım dik rampalar ve merdivenler olmayacak 㶆ekilde tasarlanacak. Bisiklet yollarında Bekleme Alanı uygulaması hayata geçirilecek, bisikletlilere öncelik tanınacak. standard ƒ G=OuI 11 10"IDIÖAÑMFGÖ alanlarda deneyim FaUanmaN PUPn vadede ülkemizin standardizasyon süreÙleri aÙsndan olPmlP sonPÙlar doÓPra?aktr 12 standard ƒ G=OuI röportaj Ŷ Türkiye 佲hracatçılar Meclisi (T佲M) Ba㶆kanı Mehmet Büyükek㶆i, ihracat hedeflerini ve sektörel politikaları Standard Dergisi için de侃erlendirdi. Öncelikle bizlere TİM’in çalışmaları ve amaçları hakkında bilgi verebilir misiniz? Küresel ölçekte pozitif ayrışmak için, bilgi toplumunun ve teknoloji çağının sadece tüketim kısmında kalmaması, aynı zamanda bilgiyi ve teknolojiyi de üretir bir hale gelmesi önem arz ediyor. Bu amaçla 71 bin ihracatçımızı temsil eden Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak; Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya odaklanarak 2023 vizyonu doğrultusunda çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. İhracatçılarımız ile tüm kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında iletişimi sağlıyor, ihracatçıların sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getiriyoruz. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracata ulaşmak ve dünya ihracatından %1,5 pay almak için, ihracatçılarımızdan aldığımız güç ile yüksek katma değerli ihracatın 4 ana bileşeni olan inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşma üzerine çeşitli faaliyetler yürütmeye devam ediyoruz. Küresel ekonomi ve ticarette yaşanan daralmadan en az etkilenmek adına alternatif pazar çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde düzenlediğimiz ticari heyetler ve fuarlar ile ihracatçılarımızı her fırsatta daha pro-aktif davranmaya teşvik ediyoruz. Keza, 2023 yılında dünya ticaretinde yüzde 1,5 oranında pay alabilmek adına alternatif pazar çalışmaları oldukça önemli. Bu kapsamda da yurt içerisinde de önemli faaliyetlerimiz oluyor. Kısacası, ihracatçının taleplerini ve ihracatın durumunu sürekli takip ediyor, buna istinaden ihracat hedeflerini ve sektörel politikaları belirliyoruz. İlgili kurumlar ve paydaşlarımız ile görüşmeler gerçekleştirerek ihracatçının önündeki engelleri asgari düzeye indirmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ihracatın önündeki engelleri ortadan kaldıracak tüm kamusal düzenlemelerin Kamu Kuruluşlarımız ve Bakanlıklarımız ile eşgüdüm içerisinde takipçisi olmaya ve ihracatçılarımızın bu düzenlemeler hususunda temsilcisi ve iletişim kanalı görevini sürdürmeye etkin bir şekilde devam edeceğiz. standard ƒ G=OuI 13 Türkiye özellikle 2002-2007 yılları arasında ihracatın da önemli katkısıyla büyümede rekorlar kırdı. Son yıllarda dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmelere paralel olarak ekonomide büyüme hız kesti. Türkiye’nin ihracatta en güçlü olduğu bölgeler arasında yer alan AB ülkeleri, Rusya ve Ortadoğu’daki gelişmeler yurt dışına mal ve hizmet satan işadamlarımızı olumsuz etkiledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak ihracatın yeniden artışa geçmesi için neler yapılması gerektiğine ilişkin tespitleriniz nedir? 2015 yılına dünya ekonomisinde yüzde 3,1 büyüme beklentisi ile girilmişti. Bu beklenti yüzde 2,5’e geriledi. Keza, küresel konjonktüre baktığımızda, aşağı yönlü risklerin hala geçerliliğini koruduğunu görüyoruz. Bu risklerin başında özellikle dünya mal ticaretindeki gerileme, düşük emtia fiyatları ve euro-dolar paritesindeki düşüş geliyor. 2014 yılında 18,4 trilyon dolar olarak gerçekleştirilen dünya mal ticaretinin 2015 sonunda 16,5 trilyon dolara inmesi bekleniyor. Tüm dünyada doların değer kazanması ve paritedeki düşüş, bizim ihracatımıza da baskı yapmaya devam ediyor. Gerek yakın coğrafyamızda gerekse hedef pazarlarımızda yaşanan siyasi ve iktisadi sıkıntılardan en az etkilenmenin yolu, ihracatın katma değerini artırarak, ihracat pazarlarımızdaki rekabetçiliğimizi yükseltmekten geçiyor. Bu bağlamda, inovasyon ve Ar-Ge’ye yatırım yaparak, tasarım ve markalaşmaya önem vererek ihracatımızdaki teknoloji ağırlığını artırmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Daralan dünya ticaretinin etkilerini en az hissedebilmek için aktif bir şekilde ihracatçı birliklerimizle birlikte ticaret heyetleri düzenliyoruz. 2015 yılı sonuna kadar toplamda 25 ayrı ülkeye heyet düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca, yeni pazarlarda daha etkin olabilmek için söz konusu ülkelerdeki kurum ve kuruluşlarla ilişkiler geliştirerek ihracatın önündeki engelleri asgari düzeye indirmeye çalışıyoruz. İhracatta artış için ihracat odaklı üretim stratejisi oluşturulması gerektiğini belirtiyorsunuz. Bu stratejinin hangi öğelere dayanması gerekiyor? Bu stratejide özellikle hangi sektörler öne çıkıyor? Türkiye’nin artık yeni bir paradigmaya, yeni bir büyüme modeline ve yepyeni bir bakış açısına ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Yüksek katma değere dayanan, inovatif olmayı temel alan, bilgi ve teknoloji üretmeye odaklanmış yeni bir büyüme modeli, ihracatçılarımızın ve sanayicilerimizin en büyük beklentisidir. Yüksek katma değerli ihracatın temel bileşenleri olan inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşmaya her zamankinden daha fazla önem vererek rekabet gücümüzü arttıracağımıza inanıyoruz. Bu kapsamda, inovasyon yönetimini ulusal düzeyde ele alarak, Türkiye’deki sektörler bütününü yeni bir yaklaşımla buluşturmayı hedefliyoruz. Bu nedenle, sektör ve sistemler arası bilgi, kaynak ve regülasyon akışını geliştiren yenilikçi akımları izleyerek Türkiye İnovasyon Stratejisi 2023’ü hazırladık. Geleceğe yönelik küresel trendler hakkında tüm sektörlerimizi bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, ulusal inovasyon yol haritasının yanında sektörel bazda da strateji ve eylem planlarını hazırladık. Keza, tüm sektörlerimizin gerçekleştirecekleri yeniliklerle rekabet güçlerini artıracaklarını düşünüyor, sektörlerimizi vizyonlarını geniş tutmaya teşvik ediyoruz. Başarılı ülke uygulamaları ve bizim için en uygun olan inovasyon uygulamalarının yer aldığı çalışmamızı yakında kamuoyu ile paylaşacağız. 14 standard ƒ G=OuI TSE'nin Ayna Komiteler ara?lÓyla iÛ dünyasyla bir araya gelmesini ¹nemli ve Aaydal bPlPyorPz Standardizasyon küresel ekonomik sistemde öne çıkan konulardan biri olarak dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkeler standartları; teknoloji, bilgi transferi ve küresel pazar istihbaratı sağlayan dokümanlar olarak değerlendirmekte, ulusal ve uluslararası standardizasyon faaliyetlerinde belirleyici rol oynamaya çalışmaktadır. Bu çerçevede ülkemizin standardizasyon alanındaki tek yetkili kuruluşu olan TSE’nin bu alandaki etkinliğini artırmak için sizce neler yapılmalıdır? TSE’nin iş dünyasına yönelik Ayna Komiteler aracılığıyla ulusal ve uluslararası standart hazırlama süreçlerine katılım çağrılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? İhracatımızın her geçen gün artmasıyla birlikte ihracata konu ürünler her geçen gün çeşitleniyor. Daha fazla pazara daha fazla mal ihraç ediyoruz. Bu ortamda TSE’nin de ihracattaki dinamizmi ve değişimi yakından takip etmesi önem arz ediyor. İhracatçılarımız, özellikle sertifikasyon konusunda yurtdışına ihtiyaç duyduklarını ifade ediyorlar. Bu kapsamda, söz konusu firmaların yurtdışındaki sertifikasyon kuruluşlarına ihtiyaç duymaksızın, ihtiyaçlarını ülkemizde kolaylıkla giderebilmeleri için TSE’nin girişimlerde bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer taraftan TSE’nin Ayna Komiteler aracılığıyla iş dünyasıyla bir araya gelmesini, TSE’nin iş dünyasındaki dinamizme ayak uydurması açısından oldukça önemli ve faydalı buluyoruz. Özel sektörle işbirliğinin artması ile birlikte, ulusal ve uluslararası standart hazırlama süreçlerinin daha verimli bir şekilde hayata geçirileceğine inanıyoruz. standard ƒ G=OuI 15 TSEnin Türkiyede Celal gda sertiAikas alannda Cizmet vermesiniÜ Celal gda konPsPnda üretimin artmas aÙsndan olPmlP deÓerlendiriyorPz TSE belgelendirme, muayene-gözetim ve laboratuvar hizmetlerinin tümünü kapsayan uygunluk değerlendirme hizmetlerinde ülkemizdeki lider kuruluş. Bu alanda TSE’nin iş dünyasının ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik nasıl çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu kapsamda TSE yatırım programında yer alan Otomotiv Test Merkezi ile ilgili düşüncelerinizi de almak isteriz. İhracatçılarımız, dünya kalitesinde üretim standartlarına ulaşarak çok farklı kategorilerde ürettiği ürünleri oldukça geniş bir pazara ihraç ediyor. Dolayısıyla ihracatçılarımızın ihtiyaçları doğrultusunda standartların belirlenmesi ve uygulanması önem arz ediyor. Türkiye’nin en fazla ihracat yapan sektörü konumunda bulunan otomotiv sektörü ana ve yan sanayisinin tüm test ve belgelendirme ihtiyaçlarını karşılaması planlanan Otomotiv Test Merkezi’nin sektör maliyetlerini azaltarak katma değeri artıracağını düşünüyoruz. İstihdam yaratması ile de ülke ekonomisine önemli katkıları olacak Merkez’de Ar-Ge merkezinin de bulunuyor olmasının sektöre yenilikler getireceğine inanıyoruz. TSE son dönemde önemli sorumluluklar üstlendi. Tehlikeli madde taşımacılığında aldığımız yetki, Eşdeğer Parça Belgelendirmesi, TANAP’ta üstlendiğimiz sorumluluklar ülkemizin ekonomisine nasıl katkı sağlar? Bu katkının artırılması için yapılması gerekenler nedir? Ülkemizin ciddi ekonomik hedefleri var. Bu hedefleri gerçekleştirme sürecinde tüm kurum ve kuruluşlar bir dönüşüm içindeler. TSE’nin bu projelere imza atmasını da olumlu bir dönüşüm olarak görüyorum. Farklı alanlarda TSE’nin deneyim kazanmasının uzun vadede ülkemizin standardizasyon süreçleri açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. TSE, kuruluşuna öncülük ettiği İslam ülkeleri arasında ticaretin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla çalışmalar yürüten İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) dönem başkanlığına da yürütmektedir. SMIIC’in yayınladığı Helal Standartları esas alınarak, 2011 yılından bu yana Helal Belgelendirme hizmeti vermekteyiz. Helal Belgelendirme ile ilgili çalışmaların Türkiye’nin ihracatına katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda helal gıdaya yönelik önemli bir farkındalık oluşuyor. Ayrıca Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgeleri gibi helal gıdanın öne çıktığı bölgeler de ihracatımız açısından potansiyel vaat eden pazarlar. Bu bağlamda TSE’nin Türkiye’de helal gıda sertifikası alanında hizmet vermesini, helal gıda konusunda üretimin artması açısından olumlu değerlendiriyoruz. TSE’nin hem tanınan ve güvenilen bir kuruluş olması hem de sertifikasyon alanında rekabetin artması ihracatçımız açısından büyük önem taşıyor.Ŷ 16 standard ƒ G=OuI 3-9 KASIM ,/$A+ AÒIÚI %A#TASI Ülkemizde halen 30 bine yakın insanımız, hayatını kaybeden insanların bağışlanacak organlarıyla hayata bağlanmayı beklemektedir. Bu toplamın 22 bini böbrek nakli bekleyen hastalardan oluşmaktadır. Diğer bir deyişle canlıdan bir vericisi olmayan ancak ölen insanlardan temin edilecek bir böbrekle yeniden hayata tutunmayı bekleyen bu kabarık böbrek nakli bekleme listesi, 500 milyon nüfuslu AB ülkelerinin toplamında 65 bin civarındadır. Buradan ülkemizde organ nakli ihtiyacının ne kadar yüksek düzeyde olduğunu görmekteyiz. Her yıl iki binden fazla insanımız uygun bir organ bulunamadığı için bekleme listelerinde hayatını kaybetmektedir. Uygun organ veya doku bekleyen hasta sayısı Uygun organ veya doku nakli gerçekleştirilen hasta sayısı · Böbrek · Böbrek · Karaciğer 22,159 2,219 · Kalp 623 · Pankreas 265 · Akciğer 51 · İnce Barsak · Kornea 5 2,935 ORGAN NAKLİ 2,589 · Karaciğer 973 · Kalp 72 · Pankreas · Akciğer · İnce Barsak · Kornea 6 26 3 2,491 Yine bugün itibariyle 2015 yılı içinde; Türkiye’de 140 civarında merkezde organ ve doku nakilleri başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Buna rağmen bütün dünyada organ naklinde önemli bir darboğaza neden olan organ kıtlığı ülkemizde de önemli bir tıbbi ve sosyal olgudur. Organ bağışı konusunda toplumsal farkındalığın eksikliğinden kaynaklanan organ bağışlarındaki yetersizlik aslında büyük bir potansiyeli hastalarımız için kullanma noktasında zayıf yönümüzü oluşturmaktadır. Avrupa’da ölen inşaların aileleri yapılan görüşmelerde organ bağışlama oranı ortalama %75 civarında iken ülkemizde bu oran %23’tür. Organ bağışı sadece tıbbi bir konu değil aynı zamanda toplumsal, dini ve hukuki yönleri de son derece sofistike bir olgu olarak toplumumuzda sorunlar listesinde yerini korumaktadır. Bu noktadan baktığımızda organ bağışı farkındalığının artırılması toplumun tüm kesimlerinin dahil olması ile mümkündür.Ŷ standard ƒ G=OuI 17 2015 G20 Liderler Zirvesinin Ardından -eUman 6ÐkseH EkovrasUa 6önetim (QrQHQ ¶Uesi G20 toplantıları, uluslararası düzeyde gerçekleştirilen, küresel ekonomide söz sahibi olan ülkelerin bir araya geldiği, ekonomiye yön veren kararların alındığı önemli buluşmalardır. Bu toplantılar her yıl farklı bir ülkenin başkanlığında yürütülür. Geçtiğimiz yıl Avustralya’nın dönem başkanı olduğu G20’ye, bu yıl Türkiye ev sahipliği yaptı. Gelecek yıl için dönem başkanlığını Çin’e devreden Türkiye, bu büyük organizasyonu başarılı bir 18 standard ƒ G=OuI şekilde tamamladı. Dönem Başkanlığının kapanışı ise, 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya’da muhteşem bir organizasyonla gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi ile yapıldı. Zirve öncesinde yapılan hazırlıklar, yıl boyunca gerçekleştirilen alt zirveler, ülkemizi ziyaret eden önemli konuklar, devlet adamları ve alınan kararlar sebebiyle, 2015 G20 Türkiye Liderler Zirvesi adından oldukça fazla söz ettirdi. G20’nin Önemi G20 esasen 19 ülkeden ve AB komisyonundan oluşuyor. Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Kore, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Türkiye, İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği G20’nin üye ülkeleridir. G20’yi oluşturan ülkeler, dünyanın gayrı safi hasılasının (GSH) yüzde 85’ini yaratıyor. Bu değer, G20 ülkelerinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerinin büyüklüğünü ortaya çıkarıyor. Bu ülkeler dünya ticaretinin yüzde 80’ine yakın bir kısmını gerçekleştiriyor ve yaklaşık olarak 60 trilyon dolarlık bir ekonomiyi yönetiyorlar. Nüfus toplamları olarak da dünya nüfusunun üçte ikisine yakın kısmı bu ülkelerde yaşıyor. Sadece Çin ve Hindistan’ın nüfus toplamları 2,6 milyar kişiden fazla. Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar 310 milyon olarak kabul edilirse, Çin ve Hindistan dünyanın yüzde 36 nüfusuna sahip iki dev ülke olarak karşımıza çıkıyor. Zaten G20’nin içinde yer almak için bazı kriterler belirlenmiştir. Uluslararası ekonomik işbirliğini artırmayı amaçlayan, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin bir araya geldiği G20 zirvelerinde, küresel ekonomiyi etkileyen kararlar çıkar. Toplantıların sonunda zirvelerden çıkan sonuç bildirgeleri önemlidir. Çünkü bu kararlar, ekonomide temayülleri belirler ve uzun vadede takip edilmesi gereken, olumlu adımlar olarak nitelendirilir. Küresel ticaretin daha hızlı işlemesi için alınan kararların, hem o ülke içinde hem de ticaret yaptığı diğer ülkelerin şartlarına uygun hale getirilmesi hedeflenmektedir. Buradaki amaç ticarette bürokrasinin önüne geçerek mal ve hizmet transferini kolaylaştırmaktır. G20 TariCsel Süre?i G20 oluşumu aslında 40 yıllık bir sürece dayanıyor. 1975 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İtalya, Almanya ve Japonya devlet başkanları bir araya gelerek G6 oluşumunu meydana getirdiler. Sonrasında 1976’da Kanada ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da Rusya bu topluluğa katıldı. G8 oldular. Fakat ilerleyen süreçte sadece gelişen ekonomilerin bir araya gelerek kararlar alması yetmedi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin küresel ekonomide söz sahibi olmaya başlamasıyla önemi ortaya çıktı. 1997 yılında meydana gelen Doğu Asya ekonomik krizi sadece ekonomi bakanlarının, maliye bakanlarının ve merkez bankası başkanlarının bir araya gelmesinin çok da yeterli olmadığı anlaşıldı ve kapsam genişledi. Bölgesinde ve dünyada gerek ekonomisi gerekse nüfusu ile etkili olan, jeopolitik öneme sahip 20 ülkenin bir araya gelmesiyle G20 ortaya çıktı. 2008 yılından beri bu 20 ülkenin liderleri de toplantılara katıldığı için alınan kararlar, sonuç bildirgesine yazılanlar küresel ekonomiyi etkiliyor. AB Türkiye Almanya ABD Arjantin Avustralya Brezilya Çin Endonezya Fransa Güney Afrika Güney Kore Hindistan Ôngiltere Ôtalya Japonya Kanada Meksika Rusya Suudi Arabistan G20 Alt Komiteleri Kapsamın genişlemesi sonucu ekonominin yanında istihdam, uluslararası suçlarla, uyuşturucuyla mücadele, küresel ısınma, çevre, güvenlik, terör ve enerji konuları da ele alınmaya başlandı. Kara para aklama ile mücadele, organize suçlarla mücadele gibi konularda alt komiteler oluşturuldu. Bunların yanı sıra ev sahibi ülkenin önderliğinde ve önceliklerinde bazı temel komiteler de, yıl boyu toplantılar yapıyorlar. Türkiye ev sahipliğinde yapılan G20 kapsamında bu yıl ülkemizde: ƒ İş dünyasının önceliklerinin ele alındığı Business 20 (B20), ƒ Sivil toplumun önerilerini yansıtan Civil Society (C20), ƒ Emek dünyasının sorunlarını ve beklentilerin ele alındığı Labor 20 (L20), ƒ Düşünce kuruluşlarının bir araya geldiği Think Tanks 20 (T20), ƒ Gençlik için bir araya gelen Young People 20 (Y20), zirveleri yapıldı ve çıkan kararlar sonuç bildirgesine aktarıldı. Türkiye bu alt komitelere ilave olarak ilk defa bu yıl kadınlar için özel bir zirve gerçekleştirdi. Kadınların sorunlarını ele alan Women 20 (W20): 20 standard ƒ G=OuI G20 Zirvesinin Antalya’ya 200 milyon eurolukÜ ilerleyen süreÙte ise Türkiye’nin tantmna milyar euroluk bir fayda saÓlaya?aÓ belirtiliyor 20 G20 Antalya )iderler Zirvesi Zirvenin ülkemizde Antalya gibi tarihi ve kültürel öneme sahip bir şehirde gerçekleştirilmesi, turizme büyük katkı sağladı. Bu katkının Antalya’ya 200 milyon euroluk, ilerleyen süreçte ise Türkiye’nin tanıtımına 1 milyar euroluk bir fayda sağlayacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra bu önemli zirvenin dünyanın önde gelen devlet başkanlarının katılımıyla Türkiye’de yapılması ülkemizin “Güvenli Ülke” olarak yansıtılmasında, güven tazelemesinde önemli bir rol oynadı. 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya Belek’te gerçekleştirilen 2015 G20 Antalya Liderler Zirvesi’ne, 26 ülkeden devlet başkanları, başbakanlar, ekonomi ve maliye bakanları, üst düzey bürokratlar katıldı. Bunun yanı sıra; Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, OECD, Uluslararası Çalışma Örgütü üst düzey yetkilileri ve önemli şirketlerin CEO’ları da zirvede ağırlandılar. G20 Dönem Başkanı ülkenin Zirve’ye kendi belirleyeceği bir ülkeyi davet etme hakkı bulunuyor. Türkiye bu hakkını Azerbaycan’dan yana kullandı. G20 üyesi olmadığı halde toplantılara davet edilen ülkeler de oluyor. Bu yıl zirveye davetli olan İspanya, Malezya, Senegal, Singapur ve Zimbabwe devlet başkanları, başbakanları da ülkemizde ağırlandılar. standard ƒ G=OuI 21 Ekonomik konuların öncelikle ele alındığı zirvede, ekonomi dışı bazı konular da gündeme geldi. Terörle mücadele, mülteci krizi ve Suriye konusu bunlardan bazılarıydı. Paris terör saldırılarının hemen zirve öncesinde gerçekleşmesi ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın zirve programını iptal etmesi, terörle mücadelenin önemini ortaya koydu. Suriye konusunda Viyana Anlaşması’nın yeni imzalanması da liderlerin gündeminde yer alan konular arasındaydı. Mültecilerin sorunları ise hem ekonomik hem de sosyal yaşamı birebir etkileyen bir konu olduğu için gündemde ilk sıralarda yer aldı. Zirvede ayrıca bu yıl ilk defa, tarım ve enerji bakanlarının bir araya geldiği bir toplantı gerçekleştirildi. Yine aynı şekilde alt komitelerde ele alınan konular üst düzeye taşındı, B20 ve L20 yani iş dünyası ve emekçilerin temsilcileri ilk defa bir araya gelerek sorunları ele aldılar ve beklentileri aktardırlar. Türkiye’nin Ön?elikleri Evsahibi ülke, daha önce de belirttiğimiz gibi, kendi önceliklerini programa koyuyor ve yıl boyu bu konularla ilgili toplantılar düzenliyor. Türkiye, 2015 süresince 60 kadar büyük toplantı gerçekleştirdi. Arka planda oldukça geniş bir kadro bu organizasyonların sorunsuz gerçekleşmesi için uğraş verdi. 2015 yılı boyunca yürütülen çalışmalarda makro politikalarda işbirliği, ticaret, enerji sürdürülebilirliği ve yolsuzlukla mücadele gibi 11 farklı alanda yoğunlaşıldı. Türkiye, G-20 Dönem Başkanlığı önceliklerini “Kapsayıcı ve Sağlam Büyüme için Ortak Eylem Planı’yla ortaya koydu.* Bu kapsamda önceliklerini Kapsayıcılık, Uygulama ve Yatırım kavramlarıyla aşağıdaki şekilde sıraladı: ƒ Küresel toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin artırılması, ƒ Dayanıklılığın artırılması, ƒ Sürdürülebilirliğin desteklenmesi. Bu konuların ele alınma sebebi ve içeriklerine bakacak olursak şu detayları görüyoruz: Küresel toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin artırılması Dünya ekonomilerinde büyümenin zayıf ve kırılgan olduğu; işsizliğin halen yüksek seviyelerini koruduğu ve eşitsizliklerin artmakta olduğu belirtildi. Tüketicilerin güvenindeki düşüş, ticarette yatırımı etkiliyor ve tüketimi azaltıyor. Bu konularda makroekonomik politikalarda iyileştirmelerin sağlanması yanı sıra altyapı yatırımı açıklarının giderilmesi, yatırımların artırılması, istihdamın güçlendirilmesi ve ticaretin geliştirilmesine öncelik verileceğine dikkat çekildi. G20 içindeki ülkelerin birbirini destekler nitelikle ekonomik ve ticari kararlar almasının önemi vurgulandı. KOBİ’lerin desteklenmesine öncelik verilmesi ve ayrıca kamu-özel sektör işbirliğinin artırılmasının gerekçeleri sıralanarak işsizlikle mücadelede istihdam politikalarının oluşturulması gereğine vurgu yapıldı. * Türkiye G20 Dönem Başkanlığı 2015 Yılı Öncelikleri, G20 internet sayfasında yayımlanan metnin Türkçe tercümesi 22 standard ƒ G=OuI G20 ülkeleri; “Ekonomilerimizin gerçek ve potansiyel büyümesini yükseltmek, istiCdam oluÛumunu desteklemek, dayankllÓ güçlendirmek, kalknmay teÛvik etmek ve politikalarmzn kapsay?lÓn artrmak için beraber hareket etmeyi sürdürme kararllÓmz devam ettiriyoruzk mesaj verdi Dayanıklılığın Artırılması Adil bir şekilde işleyen Uluslararası Vergi Sistemi, işletmeler için eşit şartlar sunan bir rekabet ortamı, küresel ekonominin dayanıklılığının sağlanmasında önem arz ediyor. Bu konuda atılan önemli adımlarda; Uluslararası Para Fonu (IMF) reformu tasarısı, borç verme üzerindeki negatif algının ortadan kaldırılması, karar verme sürecinde gelişmekte olan ülkelerin de katkı sağlaması, uluslararası vergi sisteminin daha şeffaf bir yapıya kavuşturulması, yolsuzlukla mücadeleye yönelik ciddi çabalar gibi konular yer alıyor. Sürdürülebilirliğin Desteklenmesi Bu alanda kalkınma, enerji ve iklim değişikliğinin finansmanı konularına odaklanıldı. Küresel ölçekte refah düzeyinin artırılması, yoksulluğu azaltma çabalarının desteklenmesi ve düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması hedeflenildi. Yatırım ortamlarının ve altyapı projelerinin hazırlık süreçlerinin iyileştirilmesine, toplumların daha geniş kesimlerinin finansal hizmetlere erişiminin sağlanmasına, işçi dövizi transferinin ortalama küresel maliyetinin düşürülmesine ve düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerin uluslararası vergi alanındaki çalışmalardan fayda sağlamalarını desteklemek için kapasite artırma çalışmalarına önem verildi. Türkiye, Gıda Güvenliği ve Beslenme Çerçevesini uygulayacak ilk dönem başkanı oldu. Enerjinin sürdürülebilirliği konusunda enerji eri- şimi ve enerji yatırımı konularına öncelik verilerek İklim Değişikliğinin Finansmanı konusu ele alındı. 2015 G20 Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesi Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’da gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi sonrasında sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede “göç ve mülteci akımlarına yönelik uzun vadeli hazırlık ve bu akımların yönetimi için kapasitenin güçlendirilmesini teminen diğer ülkelerle beraber çalışılacağına” vurgu yapıldı. “Rüşvetle etkili mücadelede gerektiği hallerde ve ulusal hukuk sistemleriyle uyumlu olacak şekilde hukuki ve idari prosedürler de dahil olmak üzere, uluslararası işbirliğini temel bir araç olarak teşvik edileceğinin” belirtildiği bildirgede “Yolsuzluğa bulaşan görevliler ile onları yolsuzluğa bulaştıranlara koruma sağlanmaması ile varlıklarının geri verilmesini destekliyoruz” dendi. Bildirgede G20 ülkeleri; “Ekonomilerimizin gerçek ve potansiyel büyümesini yükseltmek, istihdam oluşumunu desteklemek, dayanıklılığı güçlendirmek, kalkınmayı teşvik etmek ve politikalarımızın kapsayıcılığını artırmak için beraber hareket etmeyi sürdürme kararlılığımızı devam ettiriyoruz” mesajı verdi. Kalkınma konusundaki diyalog ve angajmanın güçlendirilmesi için, G20 ve Düşük Gelirli Gelişmekte Olan Ülkeler Çerçevesi'nin onaylandığı açıklandı. Çalışmaların 2030 gündemi ile uyumlaştırılması için 2016 yılında bir Eylem Planı hazırlanması kararlaştırıldı.Ŷ standard ƒ G=OuI 23 Ŷ dosUa YANGIN GÜVENLİĞİ Dr #atma *Ðge Hgan T0E 0tandard %aVurHama *erkeVi aĈkanHuçu 6angn alannda hazrlanan standartlar yangn ile ilgili saÓlk ve güvenlik gereklerinin ve bu alanda kullanlan ekipmanlarn kalite ve performanslarnn belirlenmesini saÓlamaktadr 6angn, yangn ¹nleme ve yangnla mü?adele alanndaki standartlar sayesinde bu alanla ilgili saÓlk, güvenlik ve çevre gerekleri belirlenirken yangnla mü?adele ekipmanlar ile ilgili standartlar ile de çeÛitliliÓin kontrolü ve bu ürünler arasndaki uyum saÓlanarak kullan?lar, yararlananlar ve üreti?iler güven?e altna alnmaktadr 24 standard ƒ G=OuI STANDARTLARI 2luslararas, B¹lgesel ve 2lusal 6angn Standartlar Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) ve Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN), yangın, yangın güvenliği ve yangın ekipmanları alanındaki standartlarını ilgili Teknik Komiteleri aracılığıyla hazırlamaktadır. ISO’da yangın sektörü standartları; ISO/TC 21-Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele Ekipmanları (Equipment for fire protection and fire fighting) ve ISO/TC 92 - Yangın Güvenliği (Fire Safety) Komiteleri tarafından hazırlanmaktadır. CEN, yangın sektörü ile ilgili standartları beş Teknik Komite aracılığıyla hazırlamaktadır. Bu Komiteler; ƒ CEN/TC 70 - Yangınla mücadele cihazlarının elle kullanılan aksamı (Manual means of fire fighting equipment) ƒ CEN/TC 72 - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri (Fire detection and fire alarm systems) ƒ CEN/TC 127 - Binalarda yangın güvenliği (Fire safety in buildings) ƒ CEN/TC 191 - Sabit yangın söndürme sistemleri (Fixed firefighting systems sistemleri) ƒ CEN/TC 192 - Yangında kullanılan ekipmanlar (Fire service equipment) standard ƒ G=OuI 25 Türk Standardlar Enstitüsü, Avrupa standart kuruluÛlar tarafndan hazrlanmakta olan standartlar Türk Standard olarak uyumlaÛtrmaktadr 26 standard ƒ G=OuI AB Komisyonu tarafından yayımlanan Yapı Malzemeleri Mevzuatı*, ilgili alanı düzenlemekte ve atıf yaptığı standartlar arasında yangın alanında hazırlanmış olan standartlar da bulunmaktadır. Bu alandaki standartları hazırlama sorumluluğu Avrupa standart kuruluşlarına aittir ve Direktif altında yer alan standartlar harmonize standartlar olarak adlandırılmaktadır. Harmonize standartlar hazırlandıkları konular ile ilgili temel güvenlik gereklerini belirlemektedir. Yangın alanında hazırlanmış olan birkaç uluslararası ve bölgesel standart örnek olarak aşağıda verilmektedir; ƒ ISO 14520 Serisi - Gazlı yangın söndürme sistemleri - Fiziksel özellikler ve sistem tasarımı ƒ EN 2 - Yangınların sınıfları ƒ EN 3 - Seyyar yangın söndürücüler ƒ EN 54 Serisi - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri ƒ EN 671 Serisi - Sabit yangın söndürme sistemleri - Hortum sistemleri ƒ EN 1634 Serisi - Yangına dayanıklılık deneyleri ƒ EN 12845+A2 - Sabit yangın söndürme sistemleri - Otomatik püskürtme sistemleri - Tasarım, kurulum ve bakım Türk Standardları Enstitüsü, Avrupa standart kuruluşları tarafından hazırlanmakta olan standartları Türk Standardı olarak uyumlaştırmaktadır. Yangın alanında hazırlanan Avrupa Standartları, TS olarak yayınlanmaktadır. Enstitümüz, ISO ve CEN’in yangın alanındaki Teknik Komitelerini takip etmek üzere MTC 96 - Yangın- Yangınla Mücadele Cihazları- Alarm ve Söndürme Sistemleri Ayna Komitesini kurmuştur. MTC 96 Yangın Ayna Komitesi; ƒ CEN/TC 70 - Yangınla mücadele cihazlarının elle kullanılan aksamı (Manual means of fire fighting equipment) ƒ CEN/TC 72 - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri (Fire detection and fire alarm systems) ƒ CEN/TC 127 - Binalarda yangın güvenliği (Fire safety in buildings) ƒ CEN/TC 191 - Sabit yangın söndürme sistemleri (Fixed firefighting systems) ƒ CEN/TC 192 - Yangında kullanılan ekipmanlar (Fire service equipment) ƒ ISO/TC 92 - Yangın güvenliği (Fire safety) ƒ ISO/TC 21/SC8 - Gaz kullanarak yangın söndürme sistemleri ve gazlı ortam (Gaseous media and firefighting systems using gas) komitelerinin çalışmalarını takip etmekte ve bu komitelerce hazırlanmakta olan yangın standartları ile ilgili ülke görüşünün oluşturulmasını ve komitelere iletilmesini sağlamaktadır. Yangın Ayna Komitesi, 2004 yılından beri takibinde bulunan CEN ve ISO Teknik Komitelerinin faaliyetlerini aktif olarak takip etmekte ve hazırlanmakta olan tasarıların oylamalarına katılmaktadır.Ŷ * Council Directive 89/106/EEC for construction products (CPD) ve Regulation (EU) No 305/2011 for construction products (CPR) REFERANSLAR ɮEuropean Commision, Council Directive 89/106/EEC for construction products (CPD) ɮEuropean Commision, Regulation (EU) No 305/2011 for construction products (CPR) ɮhttp://www.iso.org/iso/home/standards_development/list_of_iso_technical_committees.htm, (28.06.2013) ɮhttp://www.cen.eu/cen/Sectors/TechnicalCommitteesWorkshops/CENTechnicalCommittees/Pages/default.aspx, (28.06.2013) ɮ http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/ayna-komiteler/sektörel-ayna-komiteler/sektör-10-sağlık-ve-güvenlik, (28.06.2013) standard ƒ G=OuI 27 Ŷ dosUa Baca ve Do侃al Gaz Güvenliği *QDammed anHu î îtBaiUe Dairesi Do侃algaz günlük hayatta ısınma, aydınlatma ve pi㶆irme gibi birçok konuda ihtiyaç duyulan en önemli enerji kaynaklarından biridir. Do侃ru kullanılmadı侃ı takdirde yangın, patlama ve bo侃ulma gibi tehlikeleri vardır. Do侃algaz; %90 metan, % 5 etan, %5 di侃er gazlardan olu㶆ur. Do侃algazın yanabilmesi için %12 lik oranda oksijene ihtiyaç vardır. Yo侃unlu侃u havadan hafiftir dolayısıyla kaçaklar da yukarıda birikir. Yanabilmesi için bir kıvılcım yeterlidir. 28 standard ƒ G=OuI 187 110 Gaz kaçağı tespit edildiğinde; ƒ Gaz hemen kesilmeli, ortam havalandırılmalı; LPG ise tabandan, doğalgaz ise tavandan havalandırma yapılmalı ƒ Kıvılcıma neden olacak hareketlerden kaçınmalı ƒ Kapı ziline kesinlikle basılmamalı Doğalgazlı sistemleri kullanırken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır: ƒ Binalarda otomatik gaz kesme ventilleri bulunmalıdır. ƒ Olası gaz kaçaklarının tespiti için gaz alarm cihazları; LPG için tabana yakın, doğalgaz için tavana yakın noktalara monte edilmelidir. ƒ Gaz kaçağı olup olmadığı sabun köpüğü ile kontrol edilmelidir. Kibrit, çakmak gibi ısı kaynakları ile kesinlikle kontrol yapılmamalıdır. ƒ Yürüme esnasında statik elektrik oluşturmamaya dikkat edilmeli ƒ Buzdolabının kapağı açılmamalı (motor çalışacaktır) ƒ Sigara içilmemeli ƒ 187 Acil Gaz Hattı aranmalı ƒ Yangın durumunda ise 110 İtfaiye aranmalıdır. Gaz alarm ?ihaz Ülkemizde 1990 yılından itibaren doğalgaz kullanımına geçilmesi ile bacaların önemi daha da artmıştır. Baca çekişinin yetersiz olduğu durumlarda karbonmonoksit gazı açığa çıkar ve ölümlere neden olabilir. Bu problemlerin aşılabilmesi için en başta baca temizliği gelmektedir. Baca temizliğinin itfaiye teşkilatlarının yetkilendirdiği uzman ekiplerce yapılması hayati önem taşımaktadır. Çünkü itfaiye teşkilatlarından yetkilendirilmiş şirketlerin yaptığı baca temizlikleri denetime tabidir. Yetkisiz şirket veya ekiplerce yapılan temizlikler denetimsizdir. Baca temizliği yaptırmak isteyen kişi veya kuruluşlar tarafından temizlik için gelen personele mutlaka baca temizleme konusunda eğitim aldıklarına dair belge sorulmalıdır. standard ƒ G=OuI 29 Ba?a temizleme periyotlar ƒ Sobalarda, odun ve kömür gibi yüksek oranda is bırakan yakıt kullanıldığı takdirde borular ayda bir, bacalar iki ayda bir, ƒ Diğer yakıtlar (doğal gaz ve LPG hariç) kullanıldığında borular iki ayda bir, bacalar üç ayda bir, ƒ Merkezi sistemli veya bireysel olarak kullanılan doğal gaz ve LPG ile ısınan tüm binaların bacalarının kontrol, bakım ve temizliği yılda en az bir, ƒ Otel, lokanta, restoran, yemek fabrikası gibi topluma açık yerlerle, ocaklarında yemek pişirilip kızartma yapılan tüm yağlı kanal sistemleri en az dört ayda bir temizlenmelidir. 30 standard ƒ G=OuI )odoslu havalarda neden soba zehirlenmesi olur Bu sorunun yanıtı rüzgârların estiği yöndür; diğer bir deyişle kuzeydoğudan esen poyraz kuzeyli olduğu için genellikle soğuk; güneybatıdan esen lodos ise güneyli olduğu için genellikle sıcak hava taşıyan bir rüzgârdır. Sıcak bir rüzgâr olan lodos, dış ortam sıcaklığını artırdığı için sadece sobayı boğmaz aynı zamanda bacanın çekiş gücünü de büyük ölçüde azaltır. Lodoslu havalarda yakma sistemleri kapatılmalıdır. Ba?a sistemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar Ûunlardr ƒ Baca standartlara uygun üretilmiş ve elemanları seçilmelidir. ƒ Bacanın planlanması uzman kişilerce yapılmalıdır. ƒ Baca iç çapı 13 -18 cm olmalıdır. ƒ Etkili baca yüksekliği gazlı sistemlerde en az 4 metre olmalıdır. ƒ Baca gazların oluşturacağı asit ve neme dayanıklı olmalıdır. ƒ Baca mümkünse bina içinde olmalıdır. Bacanın bina dışında yapılması halinde soğumaması için gerekli ısı yalıtımı yapılmalıdır. ƒ Duman kanallarının sızdırmazlığının sağlanması için ek yerleri ve bacaya bağlandığı kısımlar sızdırmaz malzeme ile kaplanmalıdır. ƒ Baca kesiti yakıcı cihaza uygun seçilmelidir. ƒ Her baca bir yakıcı cihaza hizmet vermelidir. ƒ Ortaya çıkabilecek herhangi bir yangında meydana gelecek yüksek sıcaklığa dayanabilir malzemeden olmalıdır. ƒ Baca kesiti zorunlu olmadıkça dairesel olmalıdır. ƒ Kolay kontrol edilebilir ve temizlenebilir olmalıdır. ƒ Bacalar mümkün olduğunca dik yapılmalı, zorunlu hallerde ise yatayla en az 60 derece açıda tek sapmaya izin verilmelidir. ƒ Baca kontrol kapakları olmalıdır. ƒ Baca şapkası olmalıdır. ƒ Birbirinden farklı yüksekliklere sahip bitişik binaların bacalarında daha düşük seviyede olan binaya ait bacaların komşu binaya olan mesafesi en az 6 metre olmalıdır. Bu sağlanamıyor ise bacalar yüksek olan bina seviyesine kadar yükseltilmelidir. Ba?a denetimlerinde karÛlaÛlan hatal uygulamalar Baca gazı sıcaklığı 50 °C altına düştüğünde baca içerisinde yoğuşma meydana gelir. Baca bağlantı boruları eğilip bükülebilen özellikte olmamalı çelik olmalıdır. Tek bacaya şofben ve davlumbaz bağlantısı yapılmamalıdır. Havalandırma menfezleri hiçbir suretle kapatılmamalıdır. Bacalar binada ortak alanlardır, tadilat sırasında alt dairenin bacasına harç dökülüp dökülmediği kontrol edilmelidir. Baca tasarlanırken rüzgâr yönü ve boyu hesaplanmalıdır.Ŷ standard ƒ G=OuI 31 Ŷ dosUa Yapısal Yangın Güvenliği 6rd Do¾ Dr 0erdar 0eHamet oçaVi¾i ¶niversitesi ²çretim ¶Uesi Bo侃aziçi Üniversitesi nde geli㶆tirilen projeyle çok katlı binalarda çıkan yangınlarda can kaybı olmayacak... 32 standard ƒ G=OuI Yapısal yangın güvenliği konusunda önemli çalışmalara imza atan Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet ve öğrencileri, yüksek katlı yapılar için uzun süre yangına dayanımlı beton-çelik kompozit bir taşıyıcı sistem geliştirdi ve Türkiye’nin ilk büyük ölçekli yapısal yangın dayanım testini gerçekleştirdi. Geliştirilen bu taşıyıcı sistem ile çok katlı binalar, olası bir yangına uzun süre yapısal bir çökme yaşamadan dayanabilecek ve olası can kaybının önüne geçilebilecek. Yapısal yangın konusunda ilk araştırma projesi olan bu proje Marie Curie 7. Çerçeve Avrupa Araştırma Fonu ve TÜBİTAK Başlangıç AR-GE Projeleri Destekleme Programı tarafından destekleniyor. Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet’in öncülüğünü yaptığı proje çok katlı binaların yangına karşı tasarlanmasını amaçlıyor. Yapılar tasarım aşamasındayken deprem mühendisliğinde uygulandığı gibi yangından gelen yüklere karşı tasarlanmaktadır. Deprem gibi doğal afet olan yangın da yapılara bir yük olarak tanımlanabilmektedir. Yangının yapılara etkisi son zamanlarda yüksek katlı binalarda yaşanan yangınlardan ve yapılan yangın testlerinden ortaya çıkmaktadır. Yangın bilimi ve inşaat mühendisliğini birleştiren bir araştırma dalı olan Yapısal Yangın Mühendisliği, son 25 yılda Avrupa ve Amerika’da hızla gelişim göstermiştir. Amerika’daki ikiz kulelerin 2001 yılında çökmesiyle araştırma alanı ivme kazanmıştır. standard ƒ G=OuI 33 Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet proje hakkında şu açıklamalarda bulundu: “İstanbul’daki yüksek katlı binaların sayısının son yıllarda hızla artması bu araştırma önerisinin önemini artırıyor. Türkiye’de yapılan hiçbir yüksek yapı, yapısal olarak yangına dayanımlı tasarlanmıyor, sadece mekanik ve elektronik aktif yangın önlemleri (yağmurlama, duman algılama sistemleri, yangın bölmeleri, yangın dolapları vb.) ile planlanıyor. Avrupa Birliğindeki ülkeler; bina yönetmeliklerini yangın dayanımına göre yeniden gözden geçirmekte ve ortak bir Yapısal Yangın Koruma Yönetmeliği’ni geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu yaklaşım ‘pasif yangın güvenliği’ olarak da adlandırılmaktadır. Türkiye’de ise halen kullanılmakta olan Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik, ‘aktif yangın’ güvenliği dışında (yağmurlama sistemleri, yalıtım malzemeleri vb.), binaların yapım aşamasında yangına dayanıklı tasarlanması üzerinde hiçbir bilgi içermemektedir. Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’te sadece deprem doğal afet olarak görülmüş, yangın afetine çok az değinilmiştir.” ÝDoÓru tasarm ile yaltla?ak taÛy? elemanlar azala?ak ve bu sayede toplam maliyet 0- orannda indirilebile?ektirÝ 34 standard ƒ G=OuI Binaların, özellikle de yüksek katlı binaların, tasarım aşamasındayken yangına karşı tasarlanması gerektiğini savunan Selamet, “Yüksek katlı binalar, büyükşehirlerde önemli tehlikelerden biri olan yapısal yangın problemini de beraberinde getiriyor. Bunun nedeni ise, yüksek binalarda çıkacak yangının zamanında söndürülmesinin ve bina içindeki insanların tahliye edilmesinin çok daha zor olmasıdır. Bu binalardaki insanların hızlı tahliye olamaması da itfaiyenin yangın söndürme işlemine başlamasını geciktirmektedir. Yüksek yapıların, yangın söndürülmesinin gecikmesi ihtimalini de göz önüne alarak, yangına karşı daha dayanımlı tasarlanması gerekiyor. Yangın dayanım testlerindeki genel amacımız Türkiye’deki yüksek katlı özellikle çelik ve kompozit binaların yangına karşı performansını artırmak ve bu yapı sistemlerinin yapısal yangın prensiplerine göre tasarlanması için önemli bir aşama kaydetmektir. Binalardaki yangın problemini sadece yağmurlama, söndürme ve yangın tüpü ile çözmekten çıkıp yapısal yangın bilimine ve tasarıma yönelmeyi sağlamak. Eğer biz bir yapının davranışını önceden hesaplayabiliyorsak çok daha akıllıca seçenekler ortaya koyabiliriz ve doğru tasarımla maliyetleri oldukça azaltabiliriz. Bu Ar-Ge çalışmasının sonucunda, yalıtım kullanılmayarak yangına uzun süre dayanıklı ve aynı zamanda ekonomik yeni bir beton-çelik döşeme sistemi ve çelik birleşim tasarımı ürettik. Amacımız bu yeni tasarımın çelik inşaat sektöründe kullanımını teşvik etmektir. Doğru bir tasarım ile özellikle çelik konstrüksiyon binalarda yangına karşı yalıtılacak taşıyıcı elemanlar azalacak ve bu sayede toplam maliyet %10-15 oranında azaltılabilecektir ” dedi. Türkiye Yapısal Çelik Derneği, Türkiye ve Avrupa Yangın Komiteleri ve İMSAD Üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet, mevcut Yönetmelikte yapısal yangın güvenliği için değişikliklerin yapılması gerektiğini söyleyerek, “Türkiye’de akıllı bina olarak tasarlanan çok katlı iş, ofis binaları yapılıyor ve yapılmaya devam ediyor. Ancak İstanbul’daki yüksek katlı binalarda akıllı dedikleri sınıflandırma tamamen dijital, yani elektrikle çalışan sistemlerden oluşuyor. Bu binalarda yangını algılayan dedektörler var, o dedektörler bunu algıladıktan sonra yağmurlama sistemi devreye giriyor ve bölge bölge yangını söndürüyor. Ama büyük bir deprem olduğunda ve elektrikler kesildiğinde jeneratörlerin devreye girmemesi ‘akıllı’ olarak nitelendirilen binaları tamamen yangına karşı savunmasız hale getirebilir. En akıllı yapı tasarımı dış etkenler olmadan yangın felaketine karşı dayanabilen ve taşıyıcı sistemleri belli bir süre çökmeden ayakta kalabilen bir tasarımdır. Bu sayede binadaki tüm insanları tahliye edecek süre sağlanmış olacak ve aynı zamanda yapıdaki hasar en aza indirilmiş olacaktır” diye konuştu. Yangının ekonomiye kaybı, depremin ekonomiye kaybından daha büyük... ABD Yangından Korunma Derneği’nin verilerine göre 1980 yılından bugüne çeşitli ülkelerde yüksek katlı bi- nalarda çıkmış büyük çaplı yangınların New York’taki Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kulelerinin çökmesi de katılırsa ülke ekonomilerine zararı milyarlarca doları bulmuştur. Genova İstatistik Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre sadece İngiltere’de bina yangınlarının sayısı yıllık ortalama yüz bini bulmaktadır. Ülke ekonomisine zararı ise yıllık ortalama 1,9 milyar sterlin olmaktadır. Bina yangınından dolayı hayatını kaybeden insan sayısı ise son 20 yıldır düşüş göstermekle beraber yıllık ortalama 600’ü bulmaktadır. Bina yangınlarının ekonomiye verdiği zarar diğer gelişmiş ülkelerde de oldukça yüksektir. ABD’de bu rakam 17 milyar doları, Almanya’da ise 3 milyar euroyu bulmaktadır. Bina yangınlarının verdiği bu ekonomik yüke karşılık, ABD’de yakın zamanda yaşanan 1994 Northridge depremi için 20 milyar dolar zarar öngörülmüştür. Yıllık ortalama baz alınırsa, 1994’ten bu yana bina yangınlarının ABD’ye toplamda yaklaşık 350 milyar dolara mal olduğu hesaplanmaktadır. Bu karşılaştırma yangının gelişmiş ülkelere depremden daha ciddi bir ekonomik zarara neden olduğunu açıkça göstermektedir.Ŷ standard ƒ G=OuI 35 \DQJñQYHWUDYPD 36 standard ƒ G=OuI dosUa Ŷ 0inem ¶stÐn 6etkin 2Vman -sikoHog Travmatik olaylar kar㶆ısında vücudumuz sava㶆 ya da kaç tepkisi verir. Bu iki tepki tüm insanlar için standarttır. Sava㶆-kaç tepkisi, stres yaratan bir durumda kendimizi korumamızı veya bu durumdan uzakla㶆mak ve hayatta kalabilmek için kaçmamızı sa侃lar. “Kış gelmiş. Sıcacık evinizde günün yorgunluğunu çıkarmak için uzanmışsınız. Televizyonda çok güzel bir film buldunuz. Eşiniz ve çocuğunuz da yanınızda. Yarın iş çıkışı okuldaki veli toplantısına gideceğinizi hatırlıyorsunuz. Öğretmenler her zaman memnundu benim çocuğumdan, bir kez daha övgüleri toplayacağım diyerek gururlanıyorsunuz içten içe. Filmin ilerleyen dakikalarında gözleriniz ağırlaşıyor ve tatlı bir uykuya dalıyorsunuz. Sobanın çıtırtılarını duyuyorsunuz… Derken aniden yükselen bir ses… Eşinizin çığlığı bu: Yangın var, yanıyoruz!.. Ve 3 dakika önceki huzurun, sakinliğin, dengenin, sükunetin ve gelecek hayallerinin yerini bambaşka duygular alıyor. Çok ama çok derin bir korku yaşıyorsunuz önce eşinizi ve çocuğunuzu arıyor gözleriniz. Dehşete kapılıyorsunuz, yangın baş edemeyeceğiniz kadar büyük bir tehdit. Bir sonraki adımda nereye gideceğinizi, nasıl davranacağınızı kestiremiyorsunuz, çaresiz kalıyorsunuz. Yarını değil, sadece o anı düşünüyorsunuz. Tek bir yanlış hamle üçünüzün de hayatına mal olabilir…” Yukarıda anlatmış olduğum kısa hikâye hepimizin, her an başına gelebilecek bir travmatik olay örneğidir. Travmanın yaşandığı anı az da olsa hissettiren bu olayın devamında, kişide gelişebilecek semptomlar, birtakım davranış değişiklikleri ve nasıl baş edebileceğimizden bahsedeceğim sizlere. Yangın, insan eliyle bilerek ya da bilmeden oluşturulan travmatik yaşantılardan yalnızca bir tanesi. Olay anı, tıpkı yukarıdaki örnekte yer aldığı gibi çoğu insanda “korku - dehşet - çaresizlik” yaratarak, günlük hayatın rutin işleyişini bozacak şekilde seyreder. Yangını veya diğer afetleri birebir yaşamamız şart değildir. Başkasının yaşadığı bir afeti duymamız, televizyondan izlememiz, tanık olmamız, öğrenmemiz de bizi etkiler. Afeti yaşayanların etkilenme halkalarını şu şekilde şematize edebiliriz: Üçüncül Mağdurlar İkincil Mağdurlar Birincil Mağdurlar standard ƒ G=OuI 37 Birincil mağdurlar; travmaya doğrudan maruz kalan kişilerdir. Örneğin İzmir’de bir ilkokulun ikinci katındaki 2B şubesinde yaşanmış olan yangından en çok sınıftaki öğrenciler ve öğretmen etkilenir. Bunlar travmanın birincil mağdurlarıdır. İkincil mağdurlar; maruz kalanların aileleri, arkadaşları, yakınları, komşuları, afet çalışanlarıdır. Okuldaki diğer öğretmenler ve diğer sınıflardaki öğrenciler, çocukların ve öğretmenlerin yakınları, hizmetli personel, yangına müdahaleye giden itfaiye ekibi ve sağlıkçılar bu gruba girer. Üçüncül mağdurlar; toplumun geri kalan ve haberi öğrenmiş olan bireylerdir. Aynı şehirdeki ve başka şehirlerdeki tüm okul çalışanları ve öğrenciler, başka şehirlerde yaşayan konuyu haberlerde duymuş olan aynı yaşta çocukları olan veliler, eşi-dostu öğretmen olan kişiler ve toplumun tamamı bu gruba dâhildir. Ayrıca çocuklar, yaşlılar, yoksullar, kadınlar, düşük eğitimliler, afet sonrasında ekonomik ve toplumsal desteklerini kaybedenler ve “bana bir şey olmaz” inancına sahip kişiler afetlerden en çok etkilenen gruplardır. Herkes elbette aynı olaydan aynı şekilde etkilenmez. Çünkü her birey birbirinden farklıdır. Ayrıca durumdan duruma kişilerin etkilenme dereceleri değişecektir. Örneğin yangının şiddeti, yangına maruz kalınan süre, yangına maruz kalma olayının tekrarlanması (olayı yaşama sıklığı) etkiyi ve gösterilen tepkileri değiştirecektir. 38 standard ƒ G=OuI Yangın, ço侃u insanda korku - deh㶆et - çaresizlik yaratarak, günlük hayatın rutin i㶆leyi㶆ini bozacak 㶆ekilde seyreder. Travmatik olaylar karşısında vücudumuz “savaş ya da kaç” tepkisi verir. Bu iki tepki tüm insanlar için standarttır. Savaş-kaç tepkisi, stres yaratan bir durumda kendimizi korumamızı veya bu durumdan uzaklaşmak ve hayatta kalabilmek için kaçmamızı sağlar. Stres durumlarında vücudumuzda bir takım hormonlar (adrenalin) hızla salgılanır. Bunların salgılanmasıyla bedenimizde ortaya çıkan değişimler, tehlikeli durumlarda bedenimizi tehlikeyle savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlar. Tüm bu çaba bedenin kendini koruması ve bizi hayatta tutması için yaptığı hazırlıktır. Hızlı kalp atışı, hızlı soluk alıp-verme, dikkat dağınıklığı, tuvalet ihtiyacı duyma, terleme, bacak kaslarında gerilme, göz bebeklerinde büyüme, ağız kuruluğu, boyun ve omuz kaslarının gerilmesi bedenimizin yaptığı hazırlıktır. Travmatik olay sırasında verdiğimiz bu tepkiler, eğer biraz da şanslıysak bizi o an gelişen ani ve korkunç olaydan kurtarmış olur. Fakat sonrasında ruhumuzun bizi korumak adına, problem yaşadığımızı bize hissettirmek için ortaya çıkardığı bazı tepkiler olabilir. Bu tepkiler, “anormal durumlardaki normal tepkiler”dir. standard ƒ G=OuI 39 Anormal durumlara gösterilen normal tepkiler nelerdir? Bu tepkiler yaş gruplarına göre şu şekilde gruplanabilir: Yangın gibi bir afetten kurtulan küçük çocuklarda (4-7 yaş); anne babaya yapışma, iştah kaybı, gece kâbusları, içe çekilme, alt ıslatma, aşırı öfkeli davranışlar izlenir. Daha büyük yaştaki çocuklarda (7-12 yaş); okul başarısında düşme, iştahta artma veya azalma, okula gitmek istememe, baş ve karın ağrıları, gece yatağını ıslatma gibi davranışlar görülebilir. Yangın gibi bir afetten kurtulan gençlerde (7-18 yaş) ise; okul başarısında düşme, üzüntü, mutsuzluk, umutsuzluk, sindirim sistemi sorunları, isyankâr davranışlar, içe kapanma, öfke patlamaları gözlenebilir. Yangın gibi bir afetten kurtulan yetişkin (18+) kişilerde; kâbuslar, olayı sık sık hatırlama, olayın hatırlatıcılarından kaçınma davranışı, olayla ilişkili korkular, uyku bozuklukları, çabuk öfkelenme, sık sık irkilme-sıçrama, unutkanlık, hayattan zevk almamaya başlama, karamsarlık, boşluk hissi, çökkünlük ve yalnızlaşma gibi davranışlardan birkaçı veya tümü bulunabilir. Bu tepkiler travmatik bir olayın ardından, bu olaya maruz kalan hemen herkeste görülebilir. Ancak herkeste aynı tabloyla seyretmez. Bazıları bu tepkilerin bir kısmını hafif düzeyde yaşarken, bazıları yoğun şekilde tamamını yaşayabilir. Bu tepkileri yaşamak aklınızı kaçırdığınız, hastalandığınız veya kronik şekilde yaşamak zorunda olduğunuz psikolojik bir bozukluğa sahip olduğunuz anlamına gelmez. Peki bütün bu tepkiler ile kendi kendimize baş edebilir miyiz? Basit yöntemler ile bu tepkilerin bir kısmını azaltmak mümkündür. Gevşeme egzersizleri yapmak, derin nefes egzersizleri yapmak, kahve - sigara gibi uyarıcılardan uzak durmak, spor yapmak, düzenli uyumak, yaşadığınız olayı çevrenizle olabildiğince çok paylaşmak sizdeki etkileri azaltmak için basit ama etkili yöntemlerdir. Yukarıda saydığım belirtilerin “normal tepkiler” olduğu unutulmamalıdır. Ancak bu belirtiler 1-1,5 ay süresince artarak devam ediyorsa, çok sayıda ve bir arada görülüyorsa, farklı koşullar altında ortaya çıkıyorsa, günlük hayatın işleyişini bozuyorsa özel bir değerlendirme gereklidir. İşte bu noktada bir uzman desteği almanız gerekir. Başvurduğunuz uzman kendi alanına göre veya sizin uygun olduğunuz terapi yöntemine göre bir tedavi planı çizer. Psikiyatrist desteği alıyorsanız ilaç tedavisi, terapiste gidiyorsanız psikoterapi ile yürütülür. Ancak önerilen ikisinin birlikte yürütülmesidir. Travma konusunu kapsayan çalışma yöntemlerinin içinde hipnoz, aile terapileri, davranışsal terapiler, analitik terapi yöntemleri sayılabilir. Yapacağınız bu plan çerçevesinde, terapistiniz ile birlikte işbirliği yaparak maruz kaldığınız travmatik yaşantının etkileri üstünde çalışabilirsiniz. Travmanın etkileri elbette kalıcı izler bırakır.Ŷ Konu hakkında iletişime geçmek isteyenler için: [email protected] 40 standard ƒ G=OuI 6aÛam hiçbir noktada sizi terk etmez Her daim sizi içine çekmeye devam eder ÔÛte tam da bu nedenle, hayatn içinde olabilmek, yeniden yaÛamaktan keyif alabilmek ve uykularnz huzurla uyumak için travmann etkileri ile savaÛmalsnz standard ƒ G=OuI 41 Ŷ dosUa ¡ n 42 standard ƒ G=OuI Gaz dedektörü İlgili standardına uygun elektrik kesilmesine karşı kendinden bataryalı algılama ve uyarı cihazıdır. Yangın Kompartımanı Bir bina içerisinde, tavan ve taban döşemesi dahil olmak üzere, her yanı en az 60 dakika yangına karşı dayanıklı yapı elemanları ile duman ve ısı geçirmez alanlara ayrılmış bölge. Duman tahliyesi Dumanın yapının dışına kendiliğinden çıkmasını veya mekanik yollarla zorlamalı olarak atılmasını ifade eder. Yağmurlama (sprinkler) sistemi Yangını söndürmek, soğutmayı sağlamak ve gelişen yangını itfaiye gelinceye kadar sınırlamak amacı ile kurulan ve su püskürtmesi yapan otomatik sistemdir. Yangın türü A sınıfı yangınlar: Odun, kömür, kâğıt, ot, doküman ve plastik gibi yanıcı katı maddeler, B sınıfı yangınlar: Benzin, benzol, makine yağları, laklar, yağlı boyalar, katran ve asfalt gibi yanıcı sıvı maddeler, C sınıfı yangınlar: Metan, propan, bütan, LPG, asetilen, havagazı ve hidrojen gibi yanıcı gaz maddeler, D sınıfı yangınlar: Lityum, sodyum, potasyum, alüminyum ve magnezyum gibi yanabilen hafif ve aktif metaller ile radyoaktif maddeler gibi metaller yangınını göstermektedir. standard ƒ G=OuI 43 ƒ Yangına karşı dayanımı 120 dakikadan daha az olan betondan mamul taşıyıcı sistem elemanlarında TS 500 Standardına uyulur. ƒ Dış cephelerin, bina yüksekliği 28,50 m’den fazla olan binalarda zor yanıcı malzemeden ve diğer binalarda ise en az zor alevlenici malzemeden olması gerekir. Alevlerin bir kattan diğer bir kata geçmesini engellemek için iki katın pencere gibi korumasız boşlukları arasında, düşeyde en az 100 cm yüksekliğinde yangına dayanıklı cephe elamanıyla dolu yüzey oluşturulur veya cephe iç kısmına en çok 2 m aralıklarla cepheye en fazla 1,5 m mesafede yağmurlama başlıkları yerleştirilerek cephe otomatik yağmurlama sistemi ile korunur. ƒ Toplam kullanıcı sayısı 50 ila 500 kişi arasında ise kattaki bir kaçış yolunun genişliği 100 cm’den, 501 ila 2000 kişi arasında ise kattaki bir kaçış yolunun genişliği 150 cm’den, 2001 ve daha fazla ise kattaki bir kaçış yolunun genişliği 200 cm’den az olmayacak şekilde çıkış sayısı bulunur. Kaçış yolu, bu özelliği dışında, yapının mekanlarına hizmet veren koridor ve hol olarak kullanılıyor ise 110 cm’den az genişlikte olamaz. Hiçbir çıkış veya kaçış merdiveni veyahut diğer kaçış yolları, hesaplanan bu değerlerden ve 80 cm’den daha dar genişlikte olamaz. ƒ Asansör kabini dışında asansör holünde, kolayca okunabilecek büyüklükte “YANGIN SIRASINDA KULLANILMAZ” levhasının olması zorunludur. ƒ Sürekli insan yaşamının olmadığı kapalı alanlarda (depo, arşiv, bilişim sistem odaları ve benzeri) yangın oluşumunu önleyen ve akreditasyona tabi ulusal veya uluslararası sertifikasyon sistemine sahip oksijen azaltma sistemleri uygulanabilir. 44 standard ƒ G=OuI ƒ Kazan dairesi, binanın diğer kısımlarından, yangına en az 120 dakika dayanıklı bölmelerle ayrılmış olarak merkezi bir yerde ve bütün halinde bulunur. Kazan dairesinde en az 1 adet 6 kg’lık çok maksatlı kuru kimyevi tozlu yangın söndürme cihazı ve büyük kazan dairelerinde en az 1 adet yangın dolabı bulundurulur. ƒ Konutlar hariç olmak üzere, alışveriş merkezleri, yüksek binalar içinde bulunan mutfaklar ve yemek fabrikaları ile bir anda 100’den fazla kişiye hizmet veren mutfakların davlumbazlarına otomatik söndürme sistemi yapılması şarttır. ƒ Toplam alanı 2000 m2’yi aşan bodrumlardaki kapalı otoparklar için mekanik duman tahliye sistemi yapılması şarttır. Duman tahliye sisteminin binanın diğer bölümlerine hizmet veren sistemlerden bağımsız olması ve saatte en az 9 hava değişimi sağlaması gerekir. ƒ Yapı yüksekliği 51,5 m’den daha fazla olan yapılarda, en az 1 asansörün acil hallerde kullanılmak üzere acil durum asansörü olarak düzenlenmesi şarttır. ƒ Acil durum asansörünün kabin alanının en az 1,8 m2, taşıma kapasitesinin en az 630 kg, hızının zemin kattan en üst kata 1 dakikada erişecek hızda olması ve enerji kesilmesi halinde acil durum jeneratörüne bağlı bulunması gerekir. ƒ Acil durum asansörlerinin elektrik tesisatının ve kablolarının yangına karşı en az 60 dakika dayanıklı olması ve asansör boşluğu içindeki tesisatın sudan etkilenmemesi gerekir. ƒ Yönlendirme işaretleri; yeşil zemin üzerine beyaz olarak, ilgili yönetmelik ve standartlara uygun sembolleri ve normal zamanlarda kullanılacak çıkışlar için “ÇIKIŞ”, acil durumlarda kullanılacak çıkışlar için ise “ACİL ÇIKIŞ” yazısını ihtiva eder. Yönlendirme işaretlerinin her noktadan görülebilecek şekilde ve işaret yüksekliği 15 cm’den az olmamak üzere, azami görülebilirlik uzaklığı; dışarıdan veya kenarından aydınlatılan yönlendirme işaretleri için işaret boyut yüksekliğinin 100 katına, içeriden ve arkasından aydınlatılan işaretlere sahip acil durum yönlendirme üniteleri için işaret boyut yüksekliğinin 200 katına eşit olan uzaklık olması gerekir. ƒ Yangın algılama sisteminin ve parçalarının TS EN 54’e uygun olarak üretilmesi, tasarlanması, tesis edilmesi ve işletilmesi şarttır. ƒ Yüksek binalar ile toplam kapalı kullanım alanı 1000 m2’den büyük imalathane, atölye, depo, otel, motel, sağlık, toplanma amaçlı ve eğitim binalarında ve kapalı kullanım alanı 2000 m2’den büyük bütün binalarda yangın dolabı yapılması mecburidir. Yangın dolapları, her katta ve yangın duvarları ile ayrılmış her bölümde aralarındaki uzaklık 30 m’den fazla olmayacak şekilde düzenlenir. ƒ Yangın söndürücülerin periyodik kontrolü ve bakımı TS 11748 Standardına göre yapılır. Söndürme tüplerinin 6 ayda bir kontrol edilmesi, yıllık genel bakımlarının yapılması, standartlara uygun toz kullanılması ve 4 yıl sonunda tozunun değiştirilmesi şarttır. ƒ Evlerde ikiden fazla LPG tüpü bulundurulamaz. LPG tüpleri dik konumda bulundurulur. Tüp ile ocak, şofben, kombi ve katalitik gibi cihazlar arasında hortum kullanılması gerektiğinde, en fazla 150 cm uzunluğunda ve ilgili standartlara uygun eksiz hortum kullanılır ve bağlantılar kelepçe ile sıkılır. İşyeri veya topluma açık her türlü binada zemin seviyesinin altında kalan bodrum katlarında LPG tüpü bulundurulamaz. ƒ Her yapının, yangın veya diğer acil durumlarda yapıdan kaçış sırasında kullanıcıları, ısı, duman veya panikten doğan tehlikelerden koruyacak şekilde yapılması, donatılması, bakım görmesi ve işlevini sürdürmesi gerekir. ƒ Her yapıda, bütün kullanıcılara elverişli kaçış imkânı sağlayacak şekilde, yapının kullanım sınıfına, kullanıcı yüküne, yangın korunum düzeyine, yapısına ve yüksekliğine uygun tip, sayı, konum ve kapasitede kaçış yolları düzenlenir. ƒ Asansörler kaçış yolu olarak kabul edilmez. ƒ Yangın güvenlik holleri; kaçış merdivenlerine dumanın geçişinin engellenmesi, söndürme ve kurtarma elemanlarınca kullanılması ve gerektiğinde engellilerin ve yaralıların bekletilmesi için yapılır. Hollerin, kullanıcıların kaçış yolu içindeki hareketini engellemeyecek şekilde tasarlanması şarttır.Ŷ Kaynak Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik standard ƒ G=OuI 45 Ŷ dosUa Coğrafi Bilgi Sistemleri 46 standard ƒ G=OuI Dmet 2HQkök ,rman ve 0Q îĈHeri akanHuçu Co侃rafi Bilgi Sistemleri en genel haliyle; konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması, saklanması, i㶆lenmesi ve kullanıcıya sunulması i㶆levlerini bütünlük içerisinde gerçekle㶆tiren bir bilgi sistemi 㶆eklinde tanımlanabilir. standard ƒ G=OuI 47 CBS, kavramsal bir sınıflamada hiyerarşik olarak öncelikle Sistem, sonra Bilgi Sistemi kategorisi altında yer alır. İşlevsel bir sınıflamada ise CBS, öncelikle Teknoloji, sonra Bilgi Teknolojisi altında yer alır. Coğrafya, haritacılık ve bilgisayar bilimleri ile ilgili bir teknoloji olup Coğrafi Veri Altyapısı bileşenlerinden Bilgi Teknolojileri kapsamında yer alır. Görsel tabanlı verilerin işlenip amaca uygun kullanılmasına olanak sağlar. CBS’nin beş temel bileşeni vardır: Donanım (Hardware): CBS’nin işlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna bağlı yan ürünlerin bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en önemli araç olarak gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara da ihtiyaç vardır. Örneğin yazıcı (printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner), sayısallaştırıcı (digitizer), veri kayıt üniteleri (data collector) vb. Yazılım (Software): Diğer bir deyişle bilgisayarda koşabilen program; coğrafi bilgileri depolamak, analiz etmek ve görüntülemek gibi ihtiyaç ve fonksiyonları kullanıcıya sağlamak üzere, yüksek düzeyli programlama dilleriyle gerçekleştirilen algoritmalardır. Yazılımların pek çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliştirilip üretilmesi yanında üniversite ve benzeri araştırma kurumlarınca da eğitim ve araştırmaya yönelik geliştirilmiş yazılımlar da mevcuttur. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım geliştiren firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse özdeşleşmiş durumdadır. En popüler CBS yazılımları olarak Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass vb. verilebilir. Veri (Data): CBS’nin en önemli bileşenlerinde biri de veridir. Grafik yapıdaki coğrafi veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler de satın alınabilir. CBS konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir. Böylece birçok kurum ve kuruluşa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleştirilmektedir. CBS’ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistemde zaman ve maliyetin %50’sinden fazlası veri toplamak için harcanmaktadır. 48 standard ƒ G=OuI Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım geli㶆tiren firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse özde㶆le㶆mi㶆 durumdadır. En popüler CBS yazılımları olarak Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass vb. verilebilir. İnsanlar (People): CBS teknolojisi, insanlar olmadan sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü insanlar gerçek dünyadaki problemleri uygulamak üzere gerekli sistemleri yönetir ve gelişme planları hazırlar. Yöntemler: Başarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmış plan ve iş kurallarına göre işler. Bu tür işlevler her kuruma özgü model ve uygulamalar şeklindedir. CBS’nin kurum içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akışının verimli bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların, yani metotların, geliştirilerek uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin elde edilerek kullanıcı talebine göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde gerçekleşir. Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafi verilerin söz konusu olduğu her alanda uygulanabilir bir yapı sunmaktadır. Coğrafi verinin tanımının ne kadar geniş olduğu hatırlanırsa, CBS uygulama alanlarının da o denli uzun bir liste oluşturacağı sonucuna varılabilir. Yapılan araştırmalara göre CBS teknolojisi kullanılarak 9 temel alanda uygulama yapılabildiği ortaya çıkmıştır. Bu uygulama alanları ise; Tesis ve Demirbaş Envanteri: Doğal kaynakları en uygun kullanma amacı ile yer yüzeyinin üzerinde, üstünde ve altında dağılmış olan nesnelerin konumlanması, sayımı, dağılımı ve analizleri gibi uygulamalar. Örneğin orman amenajmanı, kadastral parsellerin kayıtları, altyapı ağı yönetimi gibi uygulamalar. Coğrafi Veri Toplama ve Üretimi: Uzaysal veri tabanları kurmak ve yaşatmak üzere coğrafi verilerin toplanması. Örneğin elektronik kontrol, mühendislik ve arazi ölçmeleri, sayısal arazi ölçmeleri, sayısal harita üretimi, fiziksel ve kültürel olguların uzaktan algılanması gibi uygulamalar. Harita ve Plan Üretimi: Karmaşık verilerin çok hızlı bir şekilde işlendiği ve güncel verilerle çalışma imkânı olan bu sistemler planlama sektörü için bulunmaz bir kolaylıktır. Haritaların baskı kalitesinde ve planların üretiminde de kullanılmaktadır. Örneğin planimetrik, topografik, deniz, hava ve tematik haritaların ve diğer benzeri kartografik ürünlerin tek başlarına dağıtım için ya da diğer basılı veya elektronik dokümanların içerisinde yer almak üzere üretimi. Kaynak Tahsisi: Doğal ve insan yapısı kaynakların politik, ekonomik veya sosyal kriterlere göre tahsisi için konum, kalite, sayı ve hareketlerin analizinde uygulama alanları bulmuştur. Örneğin hedef pazarlama, satış bölge planlaması vb. Rota ve Akış Optimizasyonu: Hizmet ağları kapasite yönetimi, ulaşım ağı analizi, okul servis güzergâhlarının yönetimi, dağıtım ve toplama araçlarının güzergâh ve zamanlama yönetimi vb. Rota Seçimi ve Navigasyon: Sağlık ve güvenlikle ilgili olayların izlenmesi, analizi ve görüntülenmesinde uzmanlar CBS’nin faydasını anlamışlardır. CBS teknolojisi bu hizmetleri hızlı, sürekli, yüksek güvenilirlikte ve ekonomik olarak gerçekleştirebilmektedir. Saptanmış kriterlere göre bir ağ içinde en uygun güzergâhın seçimi gibi uygulamalarda, acil hizmet araçlarının hizmete gönderilmesi, tehlikeli madde taşıyan araçların ve taksilerin güzergâhlarının belirlenmesi gibi uygulamalarda kullanılmaktadır. Tesis Yerlerinin Belirlenmesi: Tesisler için en uygun yerlerin araştırılması ve saptanması için kullanılır. Üniversiteler ve araştırma kuruluşları sosyal, ekonomik ve endüstriyel alanlardaki araştırmaların, kolaylıkla ve doğru bir şekilde yapabilmektedir. Örneğin itfaiye, karakol, fabrika, alışveriş merkezi ve tehlikeli atık depolama yerleri seçimi gibi alanlarda geniş uygulamalar yapılmaktadır. Yeraltı ve Yerüstü Değerlendirmeleri: Doğal kaynakların tespiti, korunması ve avantajlı bir şekilde kullanımı için yeraltı ve yerüstündeki fiziksel olguların analizinde kullanılmaktadır. Örneğin topoğrafik, hidrolojik, jeolojik, meteorolojik, jeofizik ve manyetik anomali modellemeleri gibi uygulamaları yapılmaktadır. İzleme ve Gözleme: Tamamlayıcı ve düzenleyici tedbirler geliştirmek üzere, üzerine çalışılan süreci anlamak için tekrarlı olayları kaydetmek ve analiz etmek ile çözüm üretmekte kullanılmaktadır. Örneğin reklam kampanyası sonuçlarının izlenmesi, seçim, suç, trafik kazaları ve çevre analizi vb. Gerçekte, çoğu CBS uygulaması iki veya daha fazla temel uygulamayı kapsar. Mevcut olan CBS yazılımları içinde 9 tip temel uygulamanın tümünü de destekleyen bir yazılımın olmadığını belirtmek gerekir. CBS uygulama alanlarını kategorize ederken konuya bir de kullanıcı grupları açısından bakıldığında, halen birçok farklı kullanıcı grubunun CBS teknolojisini kullanmakta olduğu görülmektedir. standard ƒ G=OuI 49 Örneğin; Çevre yönetimi; Çevre düzeni planları, çevre koruma alanları, ÇED raporu hazırlama, göller, göletler, sulak alanların tespiti, çevresel izleme, hava ve gürültü kirliliği, kıyı yönetimi, meteoroloji, hidroloji Doğal kaynak yönetimi; arazi yapısı, su kaynakları, akarsular, havza analizleri, yabani hayat, yer altı ve yerüstü doğal kaynak yönetimi, madenler, petrol kaynakları Mülkiyet-idari yönetim; tapu-kadastro, vergilendirme, seçmen tespiti, nüfus, kentler, beldeler, kıyı sınırları, idari sınırlar, tapu bilgileri, mücavir alan dışında kalan alanlar, uygulama imar planları Bayındırlık hizmetleri; imar faaliyetleri, otoyollar, devlet yolları, demir yolları ön etütleri, deprem bölgeleri, afet yönetimi, bina hasar tespitleri, binaların cinslerine göre dağılımları, bölgesel kalkınma dağılımı Eğitim, araştırma-inceleme; eğitim kurumlarının kapasiteleri ve bölgesel dağılımları, okuma-yazma oranları, öğrenci ve eğitmen sayıları, planlama Sağlık yönetimi; sağlık-coğrafya ilişkisi, sağlık birimlerinin dağılımı, personel yönetimi, hastane vb. birimlerin 50 standard ƒ G=OuI kapasiteleri, bölgesel hastalık analizleri, sağlık tarama faaliyetleri, ambulans hizmetleri Belediye faaliyetleri; kentsel faaliyetler, imar, emlak vergisi toplama, imar düzenlemeleri, çevre, park bahçeler, fen işleri, su-kanalizasyon-doğalgaz tesis işleri, TV kablolama, uygulama imar planları, nazım imar planları, hâlihazır haritalar, altyapı, ulaştırma planı toplu taşımacılık, belediye yolları ve tesisleri Ulaşım planlaması; kara, hava, deniz ulaşım ağları, doğal gaz boru hatları, iletişim istasyonları, yer seçimi, enerji nakil hatları, ulaşım haritaları Turizm; turizm bölgeleri alanları ve merkezleri; turizm amaçlı uygulama imar planları, turizm tesisleri, kapasiteleri, arkeoloji çalışmaları Orman ve tarım; eğim-bakı hesapları, orman amenajman haritaları, orman sınırlar, peyzaj planlaması, milli parklar, orman kadastrosu, arazi örtüsü, toprak haritaları Ticaret ve sanayi; sanayi alanları, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, bankacılık, pazarlama, sigorta, risk yönetimi, abone, adres yönetimi Savunma; güvenlik-askeri tesisler; tatbikat ve atış alanları, yasak bölgeler, sivil savunma, emniyet, suç analizleri, suç haritaları, araç takibi, trafik sistemleri. Günümüzde coğrafya ve coğrafyayı tanımlayan veriler günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Hemen hemen her konudaki kararlarımız bu verilerden etkilenmekte, bu veriler ile sınırlanmakta ve yönetilmektedir. Genel olarak hızlı nüfus artışına karşılık giderek azalan doğal kaynaklar dünya üzerinde çok önemli ve geri dönülmez etkiler yaratmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi, tropik ormanların yok edilmesi, bitki türü çeşitliliğinin azalması, asit yağmuru, sera etkisi, zehirli kimyasalların artan doğal dengeyi bozucu etkisi, tarımsal alanların kentleşmesi ve göç gibi birbiriyle ilişkili etkiler toplumsal ve ekonomik yapıyı etkilemektedir. Tıpkı makro ölçeklerdeki kararların alınmasında olduğu gibi, günlük kent yaşamında da elektrik, su, altyapı gibi minimum kentsel yaşam standartlarının sağlanması ve yönetilmesi ile gerek doğal, gerekse insan nedenli afetlerin etkilerinin azaltılmasında bilim adamları ve karar vericiler tarafından bu önemli veriler hızla anlaşılmak zorundadır. Esas amaç, karar verme süreci içerisinde gerek alternatif üretmek, gerekse aynı anda farklı senaryoları değerlendirerek tüm süreci hızlandırmaktır. Bu ise ancak Coğrafi Bilgi Sistemleri sayesinde gerçekleşebilir. CBS’nin İlkeleri ƒ CBS veri tabanlı bir bilgi sistemidir. ƒ CBS verileri ve haritaları güncel bilgiler içermelidir. ƒ CBS değişik kaynaklardan veri entegrasyonuna izin vermelidir. ƒ CBS’nin değişik fonksiyonları farklı birçok kullanıcı tarafından kullanılabilmelidir. ƒ CBS’nin içerdiği yazılım ve donanımlar, teknolojik değişimleri takip edebilecek ve işlevselliğini geliştirecek şekilde seçilmelidir. ƒ CBS içerisinde kullanılan konumsal verilere ait koordinatlar uyumlu ve sürekli bir koordinat sisteminde olmalıdır. ƒ Süreli yatırımlara ve kararlı bir yönetime ihtiyaç duyulur. ƒ Değişik kaynaklı verilerin ortak bir veritabanında toplanması için ortak bir üretim prosedürü geliştirilmelidir. ƒ Başarılı bir CBS için eğitimli, tecrübeli ve azimli personel gerekir. CBS ne değildir? ƒ Bir moda değildir. ƒ Görsel olarak herşeyi yapan büyülü bir araç değildir. ƒ Veri yapılandırma ve arşivleme teknolojisi değildir. ƒ Sadece görselleştirme değildir. ƒ Sadece CAD değildir. ƒ Sadece yazılım veya sadece donanım işi değildir. standard ƒ G=OuI 51 Coğrafi referanslar Coğrafi bilgiler, enlem-boylam şeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan referans bilgileri içerirler. Bu coğrafi referanslar objelerin konumlandırılmasına yani koordinatı bilinen bir pozisyona yerleştirilmelerine imkân sağlar. Böylece ticari bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey şekillerinin analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafi referans konumu belirlerken, konum verisi yani koordinat bilgisi seçilecek veri modeline bağlı olarak ifade edilir. Bu ifade şekli CBS’de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar “vektörel (vector)” ve “hücresel (raster)” veri modelleridir. Vektörel veri modelleri Vektörel veri modelinde nokta, çizgi ve poligonlar (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir elektrik direği tek bir (x,y) koordinat ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu şeklindeki coğrafi varlık birbirini izleyen bir dizi (x,y) koordinat serisi şeklinde saklanır. Poligon özelliğine sahip coğrafi varlıklar, örneğin imar adası, bina, orman alanı, parsel veya göl, kapalı şekiller olarak, başlangıç ve bitişinde aynı koordinat olan (x,y) dizi koordinatlar ile depolanır. Vektörel model coğrafi varlıkların kesin konumlarını tanımlamada son derece yararlı bir modeldir. Ancak süreklilik özelliği gösteren coğrafi varlıkların, örneğin toprak yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey özelliklerindeki değişimlerin ifadesinde daha az kullanışlı bir model olarak bilinir. Raster (hücresel) veri modelleri Hücresel ya da diğer bir deyişle raster veri modeli daha çok süreklilik özelliğine sahip coğrafi varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü, birbirine komşu grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşur. Hücrelerin her biri piksel olarak da bilinir. Fotoğraf görüntüsü özelliğine sahip raster modeller, genellikle fotoğraf ya da haritaların taranması (scanning) ile elde edilir. Vektör ve raster veri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS’de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir. CBS`de Temel İşlevler Coğrafi bilgi sistemlerinin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki 4 temel işlevin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar; Veri Toplama: Coğrafi veriler toplanarak, CBS’de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani dijital formata dönüştürülmelidir. Verilerin kâğıt ya da harita ortamından bilgisayar ortamına dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak bilinir. Modern CBS teknolojisinde bu tür işlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği kullanılarak otomatik araçlarla gerçekleşir. Küçük boyutlu projelerde daha çok masa tipi sayısallaştırıcılar kullanılarak elle sayısallaştırma yapılabilir. Bugün birçok coğrafi veri CBS’ye uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici firmalardan sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir. 52 standard ƒ G=OuI Veri Yönetimi: Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafi bilgilerin sınırlı boyuttaki basit dosyalarda saklanması mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Database Management Systems); verilerin saklanması, organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleştirir. Birçok yapıda tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi vardır ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relational) veri tabanı sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı bilgiler içeren tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar kullanılır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS uygulamalarında kullanılmaktadır. CBS Veri İşleme: Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri çeşitlerinin birbirine dönüşümü veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir. Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000, nüfus dağılım verileri 1/10.000, bina verileri 1/1,000 gibi). Tüm bu bilgiler birleştirilmeden önce aynı ölçeğe dönüştürülmelidir. Bu dönüşüm görüntü amacıyla geçici olabileceği gibi bir analiz işlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir. CBS, gerek bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin (mouse) tıklanması ile basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools) yönetici ve araştırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS teknolojisi artık coğrafi verileri istatistiksel grafikler ve “eğer olur ise” (if conditions) şeklindeki mantık sorgulamaları ve senaryolar şeklinde irdeleme aşamasına gelmiştir. CBS teknolojisi konumsal verilerin sorgulanması ve analizinde, yazılımlar sayesinde birçok veri her türlü geometrik ve mantıksal işleme tabi tutulabilir. Veri Sunumu: Görsel işlemler yine CBS için önemli bir işlevdir. Birçok coğrafi işlemin sonunda yapılanlar harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir. Haritalar coğrafi bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi iletişimi sağlayan araçlardır. Kartografların uzun yıllar harita üretmesine karşın, CBS kartografya biliminin hızlı gelişmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır. Haritalar, yazılı raporlarla, üç boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok-ortamlı (multimedia) ve diğer çıktı çeşitleriyle birleştirilebilmektedir.Ŷ standard ƒ G=OuI 53 Ŷ dosUa 53,ś:&Á%& :"/(*/(7&/-śŘś 54 standard ƒ G=OuI -roB Dr >dQrraDman (uHu¾ îT¶ *akine #akÐHtesi Türkiye’de hızlı nüfus artışı ve sanayideki gelişmelere paralel olarak her geçen gün yangın sayısı artmaktadır. Artan yangın sayısı ile ölüm ve yaralanmaların yanı sıra büyük miktarda hasar da oluşmaktadır. Bu yangınlarda yüzlerce vatandaş yanarak hayatını kaybetmekte ve çok sayıda kişi yaralanmaktadır. Birçok eser kül olmakta, aileler evsiz kalmakta ve çalışanlar işinden olmaktadır. Endüstri tesislerinde oluşan yangınlarda üretim aksamakta, siparişlerin karşılanması güçleşmekte ve bu yangınlar çoğu zaman da büyük pazar kaybına neden olmaktadır. Günümüzde, yangından dolayı önemli can ve mal kayıpları meydana gelmesine, çoğu zaman tarihi hazinelerimiz yangın nedeniyle yok olmasına ve ülkemiz; deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerin sık rastlanıldığı bir bölgede bulunmasına rağmen, itfaiye kuruluşlarına ve yangın önlemlerine yeterli önem verilmemiştir. Ülkemizde, yakın geçmişe kadar, yangın denildiğinde hep itfaiye ve itfaiye denildiğinde söndürme akla gelmiştir. İtfaiye dışında, önlem ve eğitim hep ikinci planda tutulmuştur. Binalarda bulundurulması gereken yangın önleme, algılama ve söndürme sistemleri ve halkın eğitilmesi yeterince düşünülmemiştir. Yangın denildiğinde, ilk temenni yangının hiç çıkmamasıdır. Yangının az çıkmasını sağlayacak bir dizi önlem mevcut olmasına rağmen, hiç çıkmamasını ekonomik olarak sağlamak çok zordur. Nitekim üretim tekniklerindeki yeni metotlar ve kullanılmaya başlanan yeni tip malzemeler yangın tehlikesini beraberinde getirmiştir ve yangın sayısı her geçen gün artmaktadır. Yangından doğabilecek can ve mal kaybı zararlarını önlemenin ve azaltmanın en başta gelen yolu, yangına neden olabilecek faktörleri ortadan kaldırmak ve yangına hemen müdahale edilebilecek önlemleri almaktır. Yangının çıkma olasılığının azaltılması konusunda halkın eğitimi, sistemlerin uygun yapılması konusunda tasarımcıların ve uygulayıcıların eğitimi, sistemlerin sürekliliğinin sağlanması için bakım ve işletmesini yapacak personelin eğitimi, yangına ilk müdahale edecek koruma görevlilerinin eğitimi ve nihayet itfaiye personelinin eğitimidir. Yapılan incelemelere göre yangın güvenlik önlemlerinin alınması yangın söndürmeden daha kolay ve daha ucuzdur. Yangın tehlikesini mümkün olduğunca aza indirmek ve yangına çabuk müdahale etmek için daha binaların tasarımı döneminde bir dizi tedbir düşünmek, inşaat döneminde uygulamak ve işletme döneminde işlerliğini sağlamak gerekir. standard ƒ G=OuI 55 İtfaiyelerin Durumu Ülkemizde itfaiyeler belki sevilen, fakat önemi bilinmeyen ve küçümsenen bir kuruluştur. Gelişmiş ülkelerde itfaiye; sevilen, önem verilen ve saygı duyulan bir teşkilattır. Kuşkusuz, eğitim sistemi ve yönetmeliği olmayan, çağdaş haberleşme sistemi bulunmayan ve modern araçlardan yoksun, su tanklarının bulunduğu yere itfaiye demek mümkün değildir ve birçok şehrimizdeki itfaiyelerimiz beklenen seviyenin altındadır. Yasal düzenlemelere göre, itfaiyemiz gelişmiş ülkelerde olduğu gibi önleme, kurtarma, eğitim ve söndürme görevini yapan bir kuruluş değil; yol yıkayan, park ve bahçeleri sulayan, halka su dağıtan, pankart asan, baca temizleyen hatta yasalara göre kanalizasyon temizlemesi gereken bir kuruluştur. Gerçek itfaiye; önce yangını önleyecek tedbirleri aldıran, sonra her türlü kurtarma ve ilk yardım yapan ve yangını söndüren bir kurum olmalıdır. Dünya ülkelerine bakıldığı zaman, itfaiyeler ya askeriye içinde, ya polis teşkilatıyla bir arada veya bağımsız bir 56 standard ƒ G=OuI genel müdürlük şeklindedir. Birçok ülkede; Paris gibi büyük şehirlerde itfaiye askeri bir teşkilattır ve askerlerle aynı rütbelere sahiptir. Uzakdoğu ülkelerinde, bazı Amerikan ülkelerinde hatta Kıbrıs’ta, itfaiye ile polis teşkilatı iç içedir. Bazı ülkelerde sivil savunmayı da içine alan bir genel müdürlük şeklindedir. Ülkemizde ise bilindiği gibi, itfaiyeler belediyelere bağlıdır. Birçok ülkede itfaiyeler belediyelere bağlıdır fakat aynı zamanda ülke genelinde organizasyonu, eğitimi ve standartları koordine eden genel müdürlükleri bulunmaktadır. Ülkemizde ise böyle bir genel müdürlük bulunmadığı için gerek yönetmeliklerde ve gerekse eğitim ve organizasyonlarda eksiklik bulunmaktadır. Deniz, orman ve kara itfaiyeleri aynı çatı altında olmalıdır. Telsiz sistemi ayrı ise ve haberleşme imkânı yoksa araç standardı farklı ise yardımlaşma olamaz. Üstelik aynı amaç için farklı yerlerde eleman bulundurulması da gereksizdir. En azından büyükşehir belediyelerinin sorumluluk alanı içinde deniz, orman ve kara yangınlarından yalnız bir kuruluş yetkili ve sorumlu olmalıdır. İtfaiyelere mali kaynak sağlanmalı, belediyelerin sırtındaki mali bir kambur olmaktan kurtarılmalıdır. İtfaiye hizmetleri park gibi, yol gibi görünen hizmetler ve siyasi yatırımlar olmadığından, bütün belediyeler yeterli ödeneği ayırmamaktadır. Çıkarılacak bir kanunla, zorunlu sigorta sistemi getirilmeli, hem itfaiyeye gelir kaynağı temin edilmeli hem de vatandaşlar yangınlara karşı korunmalıdır. Emlak vergisine itfaiye payı konulmalı ve belediyelerin toplam bütçenin en az %3’ünün itfaiye hizmetlerine ayrılması zorunluluğu getirilmelidir. Yangından Korunma Yönetmeliği Uygulaması Türkiye’de yangın güvenliği konusunda en önemli gelişme 2002 yılında yayımlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik“ olmuştur. Yönetmelikte binalarda alınacak pasif ve aktif önlemler belirtilmektedir. On iki kısımdan oluşan yönetmeliğin yapı malzemeleri ile ilgili bölümleri yanında kaçış yolları, duman kontrolü, elektrik yangın sistemleri, söndürme sistemleri yer almaktadır. Mevcut yapılar ve tarihi yapılar ayrı bölümlerde ele alınmıştır. Ülkemizde yetersiz de olsa, bir yangından korunma yönetmeliği bulunmasına rağmen bunu mimarlarımızın ve mühendislerimizin doğru olarak uyguladıkları söylenemez. Ankara’da farklı, İstanbul’da farklı yorumlanmasının nedeni yönetmeliğin açık olmamasından daha çok bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Yönetmelikteki maddelerin yangın güvenliğine katkısı düşünülmemekte, herkes işine geldiği gibi yorumlamaya çalışmaktadır. Halkın ve Koruma Görevlilerinin Eğitimi 3atandaÛmz itfaiyenin paral olduÓunu ve itfaiye gelirse ?eza yaza?aÓn düÛünüyor An?ak, olay ne olursa olsun itfaiye hizmetleri ü?retsizdir Yangın güvenliğinin yeterli olabilmesi için güçlü itfaiyenin yanında halkın yangın güvenliği konusunda eğitilmesi ve ayrıca yangın güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Halkın bilinçlendirilmesi ve eğitimi için okullarda yapılan eğitim çalışmaları artırılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işyerlerinde, hastanelerde ve okullarda sürekli tatbikatlar olmalıdır. Okullarda yangın güvenliği eğitimi verilmelidir. Önlemlerin alınması ve halkın eğitilmesi şarttır. Halkın kendiliğinden yangın güvenlik önlemlerini aldırmak için çalışılması sağlanmalıdır. Eğitim kesin şart. Sigara ve kibritten çıkan yangın sayısı Amerika Birleşik Devletlerinde %12 ve İngiltere’de %9 iken bu değer İstanbul’da %39 seviyesindedir. Keza, sigara ve kibritten çıkan yangın sayısı batı ülkelerinde her yıl azalmasına rağmen Türkiye’de değişmemiştir. Sigaradan bu kadar çok yangın çıkmasının nedeni, eğitim eksikliği ve sönmemiş sigaraların rastgele atılmasıdır. Kuşkusuz rastgele atılması kasıttan değil yangına neden olacağı bilgisinin verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Batıda olduğu gibi radyo, televizyon ve basın aracılığıyla sempozyum ve fuarlarla halkın aydınlatılması yangın güvenliği bakımından büyük önem taşımaktadır. Yurt dışında radyo ve televizyonda sürekli olarak yangından korunma ve yangın güvenliği ile ilgili yayınlar yapılmakta, medyada sürekli konunun önemi vurgulanmaktadır. Bizde ise yeterli değil. Ülkemizde yangın, yangın olmadan haber konusu yapılırsa yangın sayısı azalacaktır. standard ƒ G=OuI 57 Sigara ve kibritten çkan yangn says Amerika BirleÛik Devletlerinde 2 ve Ôngiltere’de 9 iken bu deÓer Ôstanbul’da 39 seviyesindedir Halkın eğitimine ilkokullardan itibaren başlansa, yangın önlemlerinin önemi anlatılsa; ileride konuya yaklaşım daha farklı olacaktır. Gelişmiş ülkelerde ilkokullarda üç ayda bir tatbikat yapılmaktadır. Hastanelerde, otellerde, okullarda ve benzeri yerlerde yangın tatbikatı zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde yangınların büyümesinin ve zararın fazla olmasının ana nedenlerinden biri de, vatandaşın yangını itfaiyeye geç haber vermesidir. Vatandaşımız itfaiyenin paralı olduğunu, itfaiye gelirse ceza yazacağını, para alacağını sanıyor ve yangın büyüyünceye kadar kendisi söndürmeye çalışıyor. Olay ne olursa olsun itfaiye hizmetleri kesinlikle ücretsiz olduğu, küçük bir yangın olsa bile itfaiye hemen çağrılması gerektiği öğretilmiyor. Halk arasında “itfaiye gelirse su ile daha fazla zarar verir” gibi yanlış bir düşünce hâkim. Oysa ne kadar çabuk gelse hem yangının hem de itfaiyenin verdiği zarar daha az olacaktır. Eğer kapıcılar, bekçilerin nasıl söndürecekleri, olaya nasıl müdahale edecekleri öğretilirse yangının genişlemesi daha yavaş olur. Nitekim inceleme yaptığım bazı endüstri tesislerinde ilginç olaylarla karşılaştım. Bir işletmede tahta parçalarını yaktık, bekçiye onu söndürmesini söyledik. Hemen yanında yangın söndürme tüpü olmasına rağmen gidip lavabodan su getirmeyi tercih etti. Başka bir işletmede “yangın söndürücüsünü al kullan” deyince “patlar efendim” dedi. Önemli olan yönetmeliklere bazı hususların konulması değil bunları uygulayacak kişilerin, bunları kullanacak kişilerin eğitilmesinin sağlanmasıdır. Tasarımcıların ve Uygulayıcıların Eğitimi Yönetmelikler yangın güvenliği önlemlerinin alınabilmesi için gereklidir fakat yeterli değildir. Eğitim olmadan yönetmelikler yetersiz kalmaktadır. Bu konuda önemli görev üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Üniversitelerde kaçış yolları, söndürme sistemleri, duman kontrolü gibi konularda dersler açılması ve öğrencileri eğitmesi gerekir. Meslek kuruluşlarının düzenledikleri kurs sayısını artırması, göstermelik kurslarda yüzeysel bilgiler yerine, bilimsel yöntemlerin uygulandığı eğitici ve öğretici kurslar düzenlenmelidir. Ülkemizde meydana gelen birçok yangında, tasarım ve uygulama hatalarının yanında bakım ve işletme hatalarının daha fazla olduğu görülmektedir. Yangın korunum sistemleri, yangın olmadan kullanılmadığı için arızanın olup olmadığı, sistemin çalışıp çalışmadığı periyodik testler yapılmadan anlaşılamaz. Isıtma sistemi soğuk olduğunda, soğutma sistemi sıcak olduğunda çalışıp çalışmadığı anlaşılır ve arıza varsa giderilir. Fakat yangın korunum sistemlerinin arızası maalesef sadece yangın durumunda anlaşılabilir ve çoğu zaman iş işten geçmiş olur. 58 standard ƒ G=OuI Binalarda kurulan söndürme sistemleri, elektrik tesisatı, kaçış yolları aydınlatması, yangın algılama ve uyarı sistemleri, sürekli çalışır durumda tutulmalıdır. Testler, yangın tesisatının uygun çalışma durumunun doğrulanmasını sağlamak içindir. Sistemin özelliklerine göre haftalık, aylık ve yıllık testler yapılmalıdır. Birçok işletmede her hafta test yaptıklarını söylüyorlar, bir pompanın çalıştırılması test olarak değerlendirilmemeli, standartlara uygun test yapılmalıdır. Sonuç Ülkemizde yangın güvenliğinin sağlanması için yapılan çalışmaların başlangıcındayız. Güvenlik görevlilerinin eğitimi belli düzeyde yapılmakta fakat tasarımcılar ve uygulayıcılar için verilen eğitimler yeterli düzeyde değildir. Özellikle halkın eğitimi konusunda sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşmektedir. Halkın, güvenlik personelinin, tasarımcıların ve uygulayıcıların eğitimlerinin yanında itfaiye personelinin eğitimi ayrı bir önem taşır. Özellikle, ülke genelinde itfaiyecilere standart bir eğitim verilmemekte, şehirlere göre farklı eğitim programları uygulanmakta ve itfaiyeye alınan elemanlardan farklı özellik istenmektedir. İtfaiyecilerin müdahale bilgileri birçok şehirde yeterli düzeyde değildir. İtfaiyelere alınan personelin, İtfaiye Yüksek Okulu mezunlarından olması yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmelidir. Yangın yönetmeliğinde yer alan birçok hususun pratikte uygulanmadığı da bir gerçektir. Türkiye’de yangın güvenliğinin sağlanması için öncelikle yangın güvenlik önlemlerini aldırmak, kontrolünü ve denetimini yaptırmak için yaptırım hükümlerinin artırılması gerekir. Yangına karşı halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması için çeşitli tanıtıcı ve eğitici programların hazırlanması ve halka ulaşılması şarttır. Daha ilkokullardan itibaren çocuklara yangından korunum şekilleri öğretilmeli, çocuk filmleri hazırlanmalıdır. İnsana verilen değer arttıkça, itfaiyenin önemi anlaşıldıkça ve yangın önlemleri önem kazandıkça ülkemizde de benzer çalışmalar yapılacağına inanıyorum.Ŷ standard ƒ G=OuI 59 dalat 60 standard ƒ G=OuI 1 standard ƒ G=OuI 61 +iDaH Ege DÐnUa *irasu $eVginHeri Derneçi Sevgili Dostlar, Her insanın sevdiği, zevk aldığı konular, nesneler birbirinden farklıdır. Hangimizin özel zevkleri yok ki? Kimimiz kitapları çok sever+ ama içinde bazı kitaplar vardır ki bir daha okumayacak bile olsak, onları kitaplığımızda tutmak isteriz. Koleksiyoncular, akla gelen gelmeyen pek çok nesnenin koleksiyonunu yaparlar. Ama o nesnelerden bazılarını daha çok severler. Koleksiyonu satsalar veya bağışlasalar, kalpleri ikiye bölünür bazı parçalar için. Hem bütünün güzelliğini bozmak gelmez içlerinden, hem de anılarında ayrı yeri olanlardan ayrılmak istemezler. Dağcılar örneğin, pek çok zirve yaparlar da spor adına, bazılarını unutamazlar. Sevgiyle anarlar, hatta geçmişte kalan bir sevgili gibi sızım sızım özlem sezilen cümlelerle anlatırlar. Örnekleri fazlalaştırmak mümkün ama lafı fazla uzatmadan, bencileyin iflah olmaz gezginlere getireyim. Herkesin çok sevdikleri olur da gezginlerin olmaz mı? Gezginlerin de çok sevdikleri vardır. Çok sevdikleri ülkeler vardır, unutamadıkları şehirler, gönül verdikleri nehirler, heyecanla andıkları dağlar, korkularının artık böbürlenmeye dönüştüğü tehlikeli maceralar. Gezginlerin vazgeçemedikleri yollar vardır, hep hayal edip bir türlü gidemedikleri, gidip de geri dönmek istemedikleri uzakları vardır. 62 standard ƒ G=OuI Dalat, zarif mimarisiyle, engebeli bir arazide göller, tepeler, 㶆elaleler arasına nadide çiçeklerle yerle㶆tirilmi㶆 bir buket gibi görünür. Ben gezgin ruhumu kanatlandıranlarını, benim ‘’Ben’’ dediğimi sarsanlarını, yüreğimi heyecanla çarptıranlarını yani ‘’Çok Sevdiklerimi’’ bu satırlarda sizlerle dilimin döndüğünce, kalemim yettiğince paylaşmaya çalışıyorum. İşte bunların en sevgililerinden biri de Vietnam’dır. 2000'li yılların başında idi Vietnam ile ilk tanışmam. Henüz Batı dünyasına açılmamış, savaş yaralarını sarmaya çalışırken tanıdım Vietnam’ı. İlk gidişimizde eski adı Saygon olan ve adını Vietnam’ın kurucu önderi Ho Chi Minh’ den alan Ho Chi Minh şehri vardı programımızda. Gördüğümüz, mahalle aralarında hâlâ simsiyah bombardıman izleri taşıyan yıkıntılarla ayağa kalkmaya çalışan yoksul insanlar şehri idi. Çin’de doğup Asya kıtasında 4300 km akarak ve Çin, Laos, Tayland, Kamboçya’yı geçip Vietnam’da Güney Çin Denizi'ne ulaşan Mekong Nehri'nin deltası, Vietnam Savaşını konu alan filmlerden hatırladığımız gibi sıcak, verimli ve yeşildi. Bir de yıllarca ve tonlarca bombalanan Saygon civarında Kuzey Vietnam yanlısı Vietnamlıların saklandıkları, yaşadıkları ve savaştıkları Cu Chi yeraltı tünel ağı. Sonra birkaç kez daha gitmek kısmet oldu çeşitli vesilelerle. Dünya Mirası Halong Bay, başkent Hanoi, Çin sınırına dayanan Sapa Dağları ile ülkenin Kuzeyi, Hoi An, eski kraliyet başkenti Hue, insanları olağanüstü güzel, hoş çiçek kokuları ile akan Parfüm Nehri ile orta Vietnam ve Ho Chi Minh şehirli, Mekong Deltalı güney Vietnam. 150 yıllık Fransız sömürge yönetiminin tarihini bilen, Amerikan savaşını yaşamış, yüzü kırışıklar içinde gülümseyen, görmüş geçirmiş rehberimizin yerini yeni yetişen kuşaktan genç rehberler aldı. On yılı devirdiğinde tarih, her şeyin hızla değiştiğini gördüm. Gençler artık 7 Mayıs 1954 tarihli ve Fransız sömürge yönetiminin sonunun başlangıcı olan, onurlu Dien Bien Phu zaferini pek de önemsemiyorlardı. Varlıklarını, orada can verenlere borçlu olmalarına rağmen. Amerikan savaşını ve dünyayı şaşkına çeviren zaferi de pek bildikleri söylenemezdi. 17. paralel ve DMZ de onlar için bir anlam taşımıyordu. Para kazanıp Batı dünyasının özendirici ürünlerini almaya odaklanmışlardı. Artık kızlar şampuan kullanıyordu saçlarını yıkamak için. Annelerinin otlardan elde ettikleri suları kullanmıyorlardı. Kalçalarına kadar simsiyah, dümdüz saçları ile tanımış, sevmiştim geleneksel giysileri içinde Vietnamlı kızları. Oysa giderek şampuanlar ve boyalar bozduğundan uzamakta zorlanıyordu güzelim saçları. standard ƒ G=OuI 63 Dev oteller neredeyse tüm sahillerinde idi. Özellikle orta Vietnam’ın neredeyse bin kilometre uzanan kumsallarını beş yıldızlı, dünyaca tanınmış oteller dolduruyordu. Ve insanlar turistik tesislerde iş kapabilmenin telaşını yaşıyorlardı artık. Oysa 13 - 14 yıl önce tek bir otoyol vardı Saygon’u Hanoi’ye bağlayan. Tek tük, her tarafı dökülen otobüsler saatte 20km hızla gidebiliyorlardı. Çokça bisiklet ve manda arabası görülüyordu. Sabah gün doğarken yola çıkan manda arabaları ile özgürlüğün tadını çıkarta çıkarta çiftçiler pirinç tarlalarına yollanıyorlardı çoluk çocuk. Akşam güneş batarken, tepeleme pirinç sapı yüklü manda arabaları ile yorgun argın evlerine dönüyorlardı. Çok fakirdi bu güzel ülke, hemen herkes eski otomobil lastiğinden kesilmiş terlik giyiyordu. Ama neredeyse bin yıldır özgürlüğü için savaşan bu halk, artık özgürlüğü yudumluyordu. Her hallerinden belliydi bu… Büyüleyici doğası, Çin Denizi'ne yaslanan ince uzun kumsalları, tarihi, insanları, gelenekleri, yemekleri, onurlu duruşları, her şeyini sevmiştim Vietnam’ın. 10 - 15 yıl içinde gözlemlediğim değişimi ile birlikte belki de bir ara daha uzun yazmalıyım sizler için çok sevdiğim Vietnam’ı. Bu yazımda ise Vietnam’ın çok ilginç köşelerinden biri olan Dalat şehrini ve özelliklerini paylaşmak istiyorum sizlerle. Orta Vietnam’daki Dalat şehri, anılarımda pek çok anlam ve nesne ile birlikte dans eder gibidir. Bunlardan ilki, bir Vietnam kenti gibi değil de, tipik bir Avrupa hatta Fransız kenti görüntüsü sergilemesidir. Fransızların Vietnam’ı sömürge yapmaya başladıkları 18. yüzyıl sonlarından Vietnam’dan ayrıldıkları 20. yüzyıl ortalarına kadar 100 yıla yakın sürede, 64 standard ƒ G=OuI Vietnam’a kalıcı olarak bıraktıkları pek çok şeyden, bence en önemli ikisi Dalat şehri ve dünyada giderek ünü daha çok yayılan Vietnam mutfağıdır. Vietnam mutfağı, gerek sunumundaki zarafet, gerekse Fransızların harikulade soslarının yerel tatlarla harmanlanmasıyla oluşan çok zengin ve özgün bir mutfaktır. Bu özelliğiyle farklı bir inceleme ve yazının konusu olmayı da hak etmektedir. Dalat’a gelince zarif mimarisiyle, engebeli bir arazide göller, tepeler, şelaleler arasına nadide çiçeklerle yerleştirilmiş bir buket gibi görünür. Vietnam’ın pek çok yöresini gezdiğimiz halde Dalat’ı görmek kısmet olmamıştı. Sonunda Nha Chang ve Dalat şehirlerini de görmeyi planladığımız bir gezi yapabilmiştik. Dalat’a yağmurlu bir akşamüstü, sisler arasında girdik. Eğimli damlar ve çiçeklerle süslenmiş balkonlar, rengârenk bakımlı bahçeler, Fransa’da veya İsviçre’de bir dağ kasabasına vardığımız duygusu ile karşıladı bizi. Bu güzel şehri, ertesi günü ışıl ışıl bir güneş ile birlikte gezmeyi dileyerek otelimize yerleştik. Ertesi sabah, güneşin şen pırıltıları eşliğinde kahvaltımızı tamamlamıştık ki, dün otel yakınında karşılaşıp anlaştığımız motosiklet taksi sürücüsü yanında bir arkadaşı ile göründü. Motosiklet taksiler Vietnam’da çok yaygın. İlk geldiğimiz 2002 yılında, ulaşım daha çok bisikletler ile sağlanıyordu. İnanılmaz bir bisiklet kalabalığı şaşırtıcı bir disiplin içinde gider gelirdi. Onlar özellikle kavşaklarda birbirine çarpmadan ve karışmadan giderlerken, biz yabancılar şaşkınlıkla aralarından sıyrılmaya çalışırdık. Bu arada söylemek gerekirse bisiklet de Vietnam’a Fransızların armağanıdır. Yıllar içinde bisikletlerin hemen tamamı motosikletlere dönüştü. Şimdi bisiklet sayısı çok azaldı. Daha hızlı, daha gürültücü motosikletler caddeleri ve kavşakları esir aldı. Artık trafik ışıklarının düzenlediği kavşaklarda yeşil ışık yandığında arı kovanı vızıltısının orkestra boyutu ile harekete geçen motosikletler bir anda yanımızı yöremizi kaplıyor. Kavşaklarda yayaların karşıya geçme istekleri zorlu bir uğraş sonucu gerçekleşebiliyor. Hatta Ho Chi Minh yani eski adıyla Saygon’un giderek büyüyen trafiğinde pek çok kavşakta trafik polisleri turistleri motosikletlerin arasından geçirmek için nöbet bekliyorlar. Ayrıca motosiklete aynı anda binebilecek insan sayısında da rekor, sanırım Vietnamlı motosiklet kullanıcılarındadır. Ben dört çocuklu bir ailenin toplam altı kişi olarak seyahat ettiklerini görünce gözlerime inanamadım. Onları fotoğraflamaya çalışırken de motosiklet selinden zor sıyrılabildim. Vietnam büyüleyici do侃ası, Çin Denizi'ne yaslanan ince uzun kumsalları, tarihi, insanları, gelenekleri, yemekleri, onurlu duru㶆uyla dikkat çekiyor. Bu motosiklet yoğunluğu içinde toplum, gereksinimlerine uygun oluşumları her yerde olduğu gibi burada da yaratmış ve motosiklet taksiler türetmiş. Turistleri 1 - 2 dolara, büyük ihtimalle kendi vatandaşlarını çok daha uygun fiyatlara gidecekleri yere ulaştırıveriyorlar. Biz de bundan ilham alarak iki motosikleti sürücüleri ile kiralayıverdik. Daha sonra öğretmen olduklarını öğrendiğimiz iki arkadaş ek gelir elde etmek için çalışma saatleri dışında motosikletleri ile taksicilik yapıyorlarmış. Biz de hem kolay ulaşım sağlamak hem de Vietnam’a özgü bir deneyim yaşamak için bu yolu kullanmaya karar vermiştik. Şehrin ilgi çekici ve turistik detaylarını görmek üzere günlük 20'şer dolara kiraladığımız motosiklet taksilerimizin sürücülerinin arkasına atladık ve Dalat maceramız başladı. Önümüzdeki sayıda Dalat’ta buluşmak üzere…Ŷ yazının devamı önümüzdeki sayıda standard ƒ G=OuI 65 佲㵽YER佲NDE Ô)K 6ARDIM Doçan Ekmek¾ioçHQ #9 66 standard ƒ G=OuI 0unuBu îĈ $ÐvenHiçi 2Vmanu G Gerçekten güvenli bir işyerinin çok önemli bir unsuru, ilk yardım ile ilgili önlemlerin alınmış u olmasıdır. Bunun için mutlaka en az bir ilk yaro dım kutusu bulunmalı, ayrıca ilk yardım eğitimi d vve sertifikası bulunan bir personel veya işveren lazım olduğunda gerekli önlemleri almak ve la müdahaleleri yapmak üzere belirlenmeli, eğim tim ve tatbikatları sağlanmalıdır. Daha ciddi ti kkaza ihtimalleri bulunan işyerlerinde, oluşabilecek nitelikteki yaralanma veya sakatlanmalar le için bizzat o konuda eğitimli bir ilk yardım periç ssonelinin bulunması gereklidir. Örneğin, özel bir kimyasal madde ile çalışma yapılıyorsa ve b malzeme güvenlik bilgi formunda göze temam ssı halinde alınması gereken özel bir önlemden bahsediyorsa, bu ihtimale karşılık ilk yardım b ççantasında özel bandaj, damla vs. bulundurulmalı, tüm vardiyalarda en az bir kişi olmak üzem re müdahale konusunda deneyim kazanacak personel belirlenmeli, eğitilmeli ve tatbikata p tabi tutulmalıdır. ta Ôlk 6ardm -ersoneli İlk yardım personeli, bir işyerinde olası tüm kazalarda oluşabilecek acil sağlık sorunları üzerinde eğitim almış, bu eğitimin gereklerini aralıklı olarak tatbik eden kişidir. Bu kişilerin eğitimi için Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden yetkili kurumlar bulunmaktadır. Bu kurumlardan alınan eğitim üzerine, yine aynı kurumun düzenlediği teorik ve pratik sınava girilerek bu sertifika alınabilir. Bu eğitim işyerinde gerekli ilk yardım durumlarını ve acil durumlar için ilk yardım eğitimini içerir. Ancak yine de tüm sektörlerde olası acil durumları kapsamayabilir. Az önce örneğini verdiğim ve benzeri nitelikteki durumlar için özel yönergeler düzenlenmeli, bu konu ile yetkilendirilmiş personele tebliğ edilmeli, gereği de tatbik edilmelidir. Bunun dışında daha sık rastlanan nitelikteki ilk yardım gereksinimi, hastalık, yaralanma, fiziksel sakatlanma gibi durumlar bu standart eğitimin içeriğinde mevcuttur. Bu personelin yetkinliğini sürekli üst düzeyde tutabilmeleri için en az yılda birkez bu konuda bir eğitim ve tatbikat yenileme önerilir. Bu sertifikanın resmi geçerlik süresi 3 yıldır ve bu süre dolmadan bir süre önce söz konusu personel bu eğitimi almalı, sınava girmeli ve sertifika süresini sekteye uğratmadan 3 yıl daha uzatmalıdır. Ciddi kaza ihtimalleri bulunan i㶆yerlerinde olu㶆abilecek nitelikteki yaralanma veya sakatlanmalar için bizzat o konuda e侃itimli bir ilk yardım personelinin bulunması gereklidir. standard ƒ G=OuI 67 ÔÛveren İşverenler ilk yardım için gerekli düzenlemelerini işyerlerinde oluşturmak ve gerekebilecek her durumda bulundurmakla yükümlüdürler. Bunu yaparken işyerinin şartları, personelin sayısı ve olası riskler göz önünde bulundurulmalıdır. Az riskin ve az sayıda personelin bulunduğu işyerlerinde, sadece bir ilk yardım çantası ve eğitimli personel yeterli olabilecektir. Olası temel durumlarda müdahale ve sağlık kuruluşuna haber vermek konusunda yeterli sayıda eğitimli personel, bu işyerinin ihtiyacını karşılayacaktır. Bu kişinin Sağlık Bakanlığı'nın verdiği sertifikadan fazlasına ihtiyacı olmayacaktır. Ancak, eğer işyeri daha belirgin ve ağır riskler içeriyorsa, bazı ağır makine veya teçhizat veya zararlı kimyasal kullanımı söz konusu ise oraya özgü ilk yardım yönergesi ayrıca düzenlenmelidir. Bu konuda yetkili personel tüm gereklikleriyle eğitilirken diğer tüm personel de genel hatlarıyla olası acil durumlar konusunda bilgilendirilmelidir. 佲㶆veren ilk yardım için gerekli düzenlemeleri i㶆yerinin 㶆artları, personelin sayısı ve olası riskleri göz önünde bulundurarak yapmalıdır. Olası acil durumlar mutlaka risk değerlendirme raporunda belirlenmeli, riskler derecelendirilmeli ve alınan önlemler sonrasında riskin kabul edilebilir ölçüye indirilerek bertaraf edileceğinden emin olunmalıdır. Bu önlemlere şu şekilde bir örnek verilebilir. Bir rüzgâr enerjisi santralinde, bir türbinin üst kısımlarında yapılan çalışmalarda, eğer personelin başına acil bir durum gelirse, personel bayılır veya ağır yaralanırsa, en önemli sorun bu durumun varlığının bilinmesi olacaktır. Eğer bulunduğu yere yalnız çıktıysa, diğer personel bundan zamanında haberdar olamayacak, bu ihmal kişinin ölümüne kadar uzanabilecektir. Bu sebeple bu işyerine özel alınacak ilk önlem en az iki kişinin bir arada bulunması gerekliliğidir. Bu durum riski büyük ölçüde azaltacaktır. İş akım ve personel dağılım şemaları buna göre düzenlenmelidir. Yanı sıra bu personelin elinde diğer personel ve şeflerin de bulunduğu bir ağa bağlı bir telsiz bulunmalıdır. Bu telsizler her an şarjlı olmalı, ağ içerisinde olduğu sürekli kontrol edilmelidir. Bunlar çok basit önlemler olmakla birlikte çok etkilidirler ve asıl gerekli müdahalelerin gerçekleşmesi için de şarttırlar. İşveren bu gibi etkili ve pratik düzenlemeleri mutlaka göz önünde bulundurmalıdır. 68 standard ƒ G=OuI Gerekli Ekipman ve Mekân İlk olarak gerekli tüm ilaç ve yardımcı malzemeyi yeterli miktarda (bandaj, bant vs.) içeren en az bir ilk yardım kutusu bulunmalıdır. İşyeri geniş bir alana yayılmışsa ve farklı ünitelerde hizmet veriyorsa daha fazla sayıda gerekebilir. Bu ilk yardım kutuları (veya çantaları) rahat ulaşılabilir durumda olmalıdır. Herhangi bir kullanımdan sonra içeriği tazelenmeli, ayrıca aralıklarla kontrol edilmeli, tarihi geçen malzemeler yenisiyle değiştirilmelidir. İLK YARDIM ÇANTASI Bunun yanı sıra ihtiyacın oluşma durumuna göre bir ilk yardım odası oluşturulması gerekebilir. Bu durum genellikle çok büyük işyerleri ve ağır riskli işyerleri için gereklidir. Bu oda tüm çalışanlar için rahatlıkla ulaşılabilecek durumda olmalı, ayrıca sorumluluğu ilk yardım eğitimi bulunan en az bir personele verilmelidir. Mümkünse bu oda sadece ilk yardım amacıyla kullanılmalı, hijyenine özen gösterilmelidir. İlk yardım odaları; ƒ İlk yardım olasılıklarının gerektireceği büyüklükte olmalıdır. ƒ Rahatlıkla yıkanabilecek ve temizlenebilecek, ıslanmaya dayanıklı yüzeylerden oluşmalı, yeterli ısıtma, havalandırma ve ışıklandırmaya sahip olmalıdır. ÜÇGEN BANDAJ ƒ Sürekli temiz tutulmalı, düzenli olmalı ve tüm çalışanların rahatlıkla ulaşabileceği bir noktada ve olası müdahaleye her an yeterlikte bulunmalıdır. ƒ Mümkünse zeminde bir su gideri bulunmalıdır. ƒ Mümkünse, bir çıkış noktasına yakın olmalı, kişiyi ambulansa yetiştirmek için uzun bir mesafe bulunmamalıdır. Bu odaların kapılarında, sorumlu personelin adı, soyadı, bulundukları bölüm ve mümkünse telefon numarası bilgileri bulunmalıdır. Ayrıca bu bilgi işyerinin muhtelif yerlerinde de bulunmalıdır. Bu yazıda işyerlerinde ilk yardım ile ilgili bazı temel bilgileri örneklendirerek verdim. İş kazalarındaki ağır vakaların büyük kısmının işyerinde yeter nitelikte ilk yardım ile sağlık kuruluşlarına intikal sırasında hafif seyredebileceğini, sonrasında daha rahat müdahale edilebileceğini, büyük maddi ve manevi bedellerle karşılaşmanın önüne geçilebileceğini hatırlatmak isterim. STERİL GAZLI BEZ Sağlıklı ve kazasız günler dilerim.Ŷ standard ƒ G=OuI 69 Foto侃raf: Emre Soysal É,-É.%&ÅÉÇÉ,-ÉÅÉ/É/ 5&)%É5&55ÉÅÉ 70 standard ƒ G=OuI WWF in iklim de侃i㶆ikli侃inin türler üzerindeki etkilerine dikkat çeken yeni raporu, aralarında Türkiye de bulunan ye㶆il deniz kaplumba侃asının da bulundu侃u 10 türe dikkat çekiliyor. Küresel iklim de侃i㶆ikli侃ini durdurmak için Paris te görü㶆meler devam ediyor. Kuraklıklar, seller, sıcak hava dalgaları gibi hava olaylarının 㶆iddet ve sıklı侃ını artıracak iklim de侃i㶆ikli侃i, dünyada ya㶆ayan tüm türlerin gelece侃ini de tehdit ediyor. WWF tarafından hazırlanan 佲klim De侃i㶆ikli侃inin Türler Üzerindeki Etkisi adlı rapor, bu etkileri göstermek için iklim de侃i㶆ikli侃inin etkiledi侃i 10 önemli türü mercek altına alıyor. Risk altındaki türler arasında panda, kutup ayısı, orangutan gibi besin piramidinin yukarısında yer alan türlerin yanı sıra, WWF-Türkiye nin korumak için yıllardır etkili bir program yürüttü侃ü ye㶆il deniz kaplumba侃aları da yer alıyor. Raporun sürprizi ise insan ın da bu 10 tür içerisinde yer alması. WWF-Türkiye Do侃a Koruma Müdürü Sedat Kalem, 佲klim de侃i㶆ikli侃i sadece insanı de侃il etrafımızdaki canlı ya㶆amı da etkiliyor. Orman yangınlarının artması ba㶆ta tehlike altındaki türler olmak üzere ormana ba侃ımlı ya㶆ayan bütün canlılar için çemberin daralması anlamına gelirken, denizlerdeki su sıcaklı侃ının artması da en küçük balıklardan balinalara kadar denizel türlerin besin (plankton) yetersizli侃i ile azalmasına, da侃lar ve stepler üzerindeki bitki topluluklarının yatay ve dikey yayılı㶆 alanlarının küçülmesine yol açacak. Deniz kaplumba侃alarının yuva sıcaklıklarındaki 1 derecelik artı㶆 sonucu erkek birey sayısının azalması türün üreme becerisini dü㶆ürerek gezegenimiz üzerindeki varlı侃ını daha da zorla㶆tıracak. Canlı türleri ve do侃al ya㶆am ortamlarının yok oldu侃u bir dünyada insanın var olması dü㶆ünülemez dedi.Ŷ Kaynak: WWF-Türkiye standard ƒ G=OuI 71 aile ve X\XĂWXUXFX ,sman em $en¾tÐrk DavranuĈ iHimHeri 2Vmanu Aslında bazı ilgisiz kelimeler bir araya gelince olumlu bir algı yaratır; Deniz-Tatil, Da侃lar-Huzur, Dondurma-Çocuk, Kahve-Fal vb. Aile ve Uyu㶆turucu ikilemesi bu olumlu algıya sahip de侃il. Bilakis biraz rahatsız edici… Ancak bu durum kesinlikle altı çizilmesi, üstüne gidilmesi gereken bir durum… Zira aile, uyu㶆turucu ile mücadelede en az kanunlar kadar önemli bir kurum! 72 standard ƒ G=OuI Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. Maddesi, “aile”yi Türk toplumunun temeli olarak tanımlarken, ailenin korunmasını da anayasal bir sorumluluk olarak belirtmiştir. Uyuşturucu madde kullanımı günümüzde ailenin bütünlüğünü ve huzurunu tehdit eden önemli bir tehlikedir. Anayasamızın 58. Maddesinde, “Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” denmektedir. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı'nın 1997 yılında hazırladığı “Uyuşturucu Madde Kullanımının Aile Üzerine Etkisi” konulu broşür, madde kullanımı süreci ile ailenin bu konuda yapması gerekenleri açıklayan çok faydalı bilgilere haizdir. Ailenin, uyuşturucu ile mücadelede en az kanunlar kadar önemli bir kurum olduğunu ifade etmiştik! Aile, çocuğun öğrenme ve gelişim süreçlerinin tamamında doğrudan ya da dolaylı olarak etkilidir; Şöyle ki: ƒ Bireylerin olumlu davranış özelliklerini kazandığı ve geliştirdiği bir ortam olan aile, bazen olumsuz yaşantıların örseleyici sonuçlarının ortaya çıktığı bir ortama dönüşebilir. Aile içinde ortaya çıkan öfke ve saldırganlık yaşantıları, çocuğun gelişiminde şiddete uygun bir ortam sağlayabilir (Özmen, 2004). ƒ Taklit etme (imitation) ve başka bir insanın davranışlarını örnek alma (model) etkili bir öğrenme yöntemidir (Morgan, 1988). ƒ Küçük çocukların en önemli özellikleri, güvenlerini azaltacak bir şey olmadıkça, sevgilerini koşulsuz olarak birlikte oldukları insana vermeleridir. Bu yüzden reddedildiklerinde daha kolay yaralanabilirler. Bu yaralanma genellikle hem çocuklukta hem de yetişkin- likte özgüvenin azalmasına neden olur (Markham, 1998). - Kültür, gözlem yoluyla da öğrenilir. Çocuklar çevrelerinde olup bitene dikkat ederler. Davranışlarını, içinde bulundukları kültürün neyi doğru, neyi yanlış bulduğuna ilişkin artan bilinçleri sonucunda değiştirirler (Kottak, 2002). - Kültür, bir toplumun üyesi olarak insanın kazandığı bilgi, inanç, gelenek, sanat, hukuk, ahlaki değerler ile diğer yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür. Eğer bireyin davranışlarının nedenlerini inceliyorsak, bireyin içinde bulunduğu toplumsal kültürü de göz önünde bulundurmak gerekir. Kültür öğrenilir ve böylelikle diğer kuşaklara aktarılır. Herkes bilinçli ya da bilinçsiz öğrenmeyle ve diğer insanlarla etkileşim süreci içinde bir kültürel geleneği hemen içselleştirmeye başlar (Kottak, 2002). standard ƒ G=OuI 73 ƒ Anne, baba ve kardeşler arasındaki iletişimin kalitesi, çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminde çok etkili bir unsurdur (Vahip, 2002). Peki ailenin başlattığı “eğitim süreci” okullarda ne halde devam ediyor bir de onu inceleyelim… Zira uyuşturucuya başlama yaşı genellikle ortaokul ve lise çağına denk geliyor ki, ergenlik döneminin en önemli özelliği olan gencin arkadaşları arasında bir yer sağlama ve kabul görme ihtiyacı da bu dönemde tavan yapar. ƒ Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılında yaptığı ve 60 ilde, 261 lisede (yarısı özel okul), 26 bin öğrenciyi kapsayan bir araştırmada, öğrencilerin %16’sının sigara kullandığı, %17’sinin son 3 ayda en az bir defa alkol kullandığı, %3’ünün ise son 3 ayda en az bir defa UYUŞTURUCU kullandığı tespit edilmiştir (TUBİM, 2006). ƒ 2011 yılında Erzurum’da lise çağındaki öğrenciler arasında yapılan bir araştırmada (Gümüş, 2011); öğrencilerin %26’sının sigara, %13’ünün alkol, %7’sinin ise uyuşturucu kullandığı belirtilmiştir. Bu öğrencilerin ailelerinin madde kullanım oranları ise % 61’i sigara ve/veya alkol, %1,5 ise uyuşturucu şeklindedir. Aynı araştırmada, çocuğun sigaraya başlama nedenleri arasında arkadaşlarının etkisi %33 iken aile ve ergenlik sıkıntıları %29’dur. 74 standard ƒ G=OuI Emniyet Genel MüdürlüÓü'nün internetten kolay?a ulaÛlabilen çeÛitli raporlarna g¹re; Türkiye’de 20 ylnda emniyet güçlerin?e , ton eroin, ton esrar, 00 kg kokain, 0 kg afyon, 2 kg metamfetamin, 3332 adet e?stasy ele geçirilmiÛ, 20 verilerine g¹re ele geçirilen esrar miktar son ylda 20, ele geçirilen e?stasy miktar son 3 ylda 00 artmÛ, 200 ylnda yatarak tedavi g¹ren baÓml says 2900 kiÛi, bir ¹n?eki yla g¹re 2 artmÛtr Son ylda 2 bin kiÛi hakknda esrar kaçakçlÓyla ilgili iÛlem yaplmÛtr Son yıllarda ortaya çıkan, ulaşılması çok kolay ve ucuz bir madde olan bonzai de gençliği tehdit eden yeni bir maddedir. Öyle ki son günlerde dört bakanlık bonzai maddesine karşı ortak eylem planı hazırlamıştır. Başka bir araştırmada Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin madde bağımlılığı konusundaki bilgilerinin yeterli olmadığı anlaşılmıştır (Altıntaş, 2000). Öyle ki; araştırmaya katılan öğrencilerin %31’inin “Bağımlılık yapan maddeler insanı sorunlarından uzaklaştırır” ifadesini ya onayladıkları ya da bu konuda fikri olmadığı tespit edilmiştir. Aynı çalışmada “Madde bağımlılığı yapan maddelerin etkilerini merak ediyorum, "ifadesine katılan öğrenci oranının %58 olması ise "MERAK" konusunun gençler üzerindeki etkisini vurgulayan çarpıcı bir örnektir. Araştırmaya katılan bahse konu öğrencilerin %44,3’ünde aileleri içinde sigara kullanımı olduğu dikkat çeken diğer bir husustur. Sonuç olarak bireyin yetişmesinde ailenin, daha doğrusu aile içi etkileşimlerin önemi oldukça önemlidir. Yani mesele çocuğa iyi bir eğitim fırsatı (iyi bir okul, iyi bir öğretmen, iyi bir çalışma odası ve bilgisayar vs.) sağlamak değildir. Esas mesele aile içi etkileşimlerin kalitesinin yükseltilmesi, en azından düşürülmemesidir. Unutulmamalıdır ki uyuşturucuya başlatan sebeplerde en önemli sıklet merkezi aile ve okullardır. 2015 yılı Türkiye’sinin toplumsal yapısının 1990’lardan bu yana sistematik ve hızlı bir şekilde geliştiği ama aynı zamanda bir takım yan etkileri yaşadığını gözlemliyoruz. Bu yan etkiler öylesine yaygın ki aileyi, kültürü, ilişkileri, iletişimi, kentleşmeyi, aile kurmayı ve olmayı, bireyselleşme ve sosyalleşmeyi kısaca günlük hayattaki hemen her şeye nüfuz etti, ediyor, edecek.Ŷ KAYNAKLAR ɮ Altıntaş, Hakan, ve Ark. (2004) “Tıp Fakültesi Birinci Sınıf Öğrencilerinin Madde Bağımlılığı ile İlgili Bilgi, Görüş ve Tutumları”, Bağımlılık Dergisi, Cilt 5, Sayı 3, 2004, Sf:107-114. ɮ Emniyet Genel Müdürlüğü, TUBİM 2006 Yılı Uyuşturucu Kullanım Raporu. <www.tubim. gov.tr> ɮ Gümüş, İbrahim, M.Kurt, D.G.Ermurat, E.Feyatörbay (2011). “Lise Öğrencilerinin Madde Bağımlılığı Konusunda Bilgi, Tutum ve Davranış Düzeylerinin Belirlenmesi, Erzurum Örneği”, EKEV Akademi Dergisi, Yıl:15, Sayı 48, Yaz2011, Sf:321-334. ɮ Kottak, C.P. (2002). Antropoloji: İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış. Ütopya, Ankara, 46-47. ɮ Markham, U. (1998). Çocukluk Travmaları, Alfa, İstanbul, 75-82. ɮ Morgan, C.T. (1988). Psikolojiye Giriş, Meteksan, Ankara, 5.baskı, 101. ɮ Özmen, S.K. (2004). “Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları“, A.Ü.Eğitim Bilimleri Dergisi, C.3, Sayı.2, S.27-39. ɮ Sayın, Ö. (1999). “Aile Ortamında Televizyonun Çocuğunun Toplumsallaştırılmasında Tek Yönlü Belirleyiciliği”. İletişim Ortamlarında Çocuk-Birey Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1172, Eskişehir, 1. ɮ Vahip, I. (2002). “Evdeki Şiddet ve Gelişimsel Boyutu: Farklı Açıdan Bir Bakış”, Türk Psikiyatri Dergisi, 13 (4), 312-319. standard ƒ G=OuI 75 . TSE Kayseri <DQJÀQ /DERUDWXYDUÀ 76 standard ƒ G=OuI standard ƒ G=OuI 77 • Yangına kar㶆ı güvenlik bakımından, kolay alevlenen yapı malzemelerinin in㶆aatta kullanılmasına müsaade edilmez. Kolay alevlenen yapı malzemeleri ancak bir kompozit içinde normal alevlenen malzemeye dönü㶆türülerek kullanılabilir. Duvarlarda iç kaplamalar ile ısı ve ses yalıtımları; en az normal alevlenici, yüksek binalarda ve kapasitesi 100 ki㶆iden fazla olan sinema, tiyatro, konferans ve dü侃ün salonu gibi yerlerde ise en az zor alevlenici malzemeden yapılır. • Yapı malzemelerinin yangına tepki sınıflarının belirlenmesinde ilgili yönetmelik ve standartlar esas alınır. Yangın yönetmeli侃inde yapı malzemelerinin dayanım kriterleri için bütünlük (E), yalıtım (I), duman sızdırmazlık vb. kriterler belirlenmi㶆tir. Örne侃in; biti㶆ik yapıları birbirinden ayıran yangın duvarlarının yangına maruz kalması durumunda en az 90 dakika bütünlü侃ünü kaybetmeyecek 㶆ekilde projelendirilmesi gerekmektedir. Yangın duvarlarında bulunan kapıların güvenli侃i ise kapıların kendili侃inden kapanması ve duman sızdırmaz özellikte olması olarak belirlenmi㶆tir. 78 standard ƒ G=OuI • Dü㶆ey tesisat 㶆aft ve baca duvarlarının ise yangına en az 120 dakika ve kapaklarının 90 dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz olması istenmektedir. Asansör kapılarının yangına kar㶆ı en az 30 dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz olması, yapı yüksekli侃i 51.50 metreden yüksek binalarda yangına kar㶆ı en az 60 dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz olması gerekir. Monte edilecek asansör kapısının bulunaca侃ı bina yüksekli侃i 51.50 metreden az ise TS EN 81-58 e göre test edilmi㶆 olması ve TS EN 81-58 e göre EI30 dayanım seviyesinin aranması ve montajının belgede belirtildi侃i 㶆ekli ile yapılması 㶆arttır. standard ƒ G=OuI 79 • Laboratuvarımız 2012 yılının son aylarında TS EN 13501-2 standardı ile yapı elemanlarının yangına dayanım performans sınıflarına ili㶆kin deneyleri yapabilmek amaçlı faaliyete geçmi㶆 olup laboratuvarımızda TS EN 135012 kapsamında yük ta㶆ımayan duvarların, çelik kapıların ve asansör kapılarının yangına dayanım deneyleri yapılmaktadır. Laboratuvarımız faaliyete geçer geçmez TÜRKAK tarafından akredite edilmi㶆 olup ayrıca Avrupa Yangın Laboratuvarları Birli侃i (EGOLF - European Group of Organisations for Fire Testing, Inspection and Certification) üyesidir. TSE Yangın ve Akustik Laboratuvarında yangına tepki ve yangına dayanım deneyleri yapılmaktadır. Ayrıca bu laboratuvar sadece yapı malzemelerinin de侃il demiryolları, havacılık ve denizcilik sektörleri ile ilgili yangın deneylerini gerçekle㶆tirebilmektedir. Ülkemizde yapılan fiziksel yapı kontrollerinde daha çok deprem esaslı tasarım dikkate alınmakta, Türkiye Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeli侃i nde belirtilen yapı malzemelerinin yangına tepki sınıflandırma ve yangına dayanım performans kriterlerinin kontrolüne gereken önem verilmemektedir. Kentsel dönü㶆üm sürecinde bu kontrollere de önem verilmelidir. TSE bu konudaki mevcut ve gelecek yatırımları ile ilgili kontrollerin eksiksiz yapılmasına yönelik altyapı hizmetini sunmaktadır. Ŷ 80 standard ƒ G=OuI