KAYNAK PLANLAMASINDA KATILIMCI YAKLAŞIM ANLAYIŞI VE HALK KATILIMLI BÜTÜNCÜL PROJELERİN ÖNEMİ İsmail KÜÇÜKKAYA Orman Yüksek Mühendisi 1- KATILIM Katılımcı yaklaşım, kırsal toplulukların yaşam biçimini, ihtiyaçlarını ve deneyimlerini dikkate alan bir bilgi paylaşımına imkan sağlamaktadır. Bu yaklaşım türü halka sorumluluk vermesi ilkesinden hareketle, halkla birlikte bilgi ve çözüm üreterek, doğal kaynaklarla geçim alternatifleri arasında uyum sağlamak bu hususta planlama yapmak ve bu planlan halkla beraber uygulamaktır. Katılım ise, herhangi bir tarımsal faaliyette, o faaliyetten yararlanacak çiftçi ve köylülerin başlangıçtan itibaren, görüş, emek, para verme şeklinde iştirak etmesidir. Katılım başka bir ifade ile, yöre halkının ve tüm ilgi gruplarının kendisini etkileyen kararlara katılması, kararları yönlendirmesi ve kontrol edebilmesi ile ilgili gönüllü bir süreçtir. Bazen "Katılım" yardım etme şeklinde düşünülür. Ancak yardım, katılımın bir parçasıdır. Katılımda yardım, birçok yoldan sağlanabilir. Bunlar; yapılacak işi kolaylaştırma, mutabık kalma, masrafı paylaşma şeklinde olabilir. Masrafı paylaşmanın çeşitleri ise, iş gücü yardımı, örnek çalışmalar için arazi tahsis etme v.s. dir. İki çeşit katılım örneği vardır. Katılımın birinci şeklinde planı Devlet ortaya koyar, çiftçiler bu plana dahil edilirler. İkincisinde ise plan çiftçilerindir. Devlet burada destekleyici ve yardım edici roldedir. Bu farklılıklar sırası ile "Yukarıdan Aşağıya" veya "Aşağıdan Yukarıya" kalkınma yaklaşımı olarak ifade edilir. Daha basite indirgersek birincisi "Şunu Yap" veya "Şunun İçin Yap" kelimeleri ile bunun karşıtı olan, ikincisinde ise "Hep Beraber Yapalım" şeklinde izah edilebilir. 2-YUKARIDAN AŞAĞIYA DOĞRU KATILIMCI YAKLAŞIM Ülkemizde uzun yıllar yatırımlarda uygulanan dikkat çekici nokta, bu yatırımlardan yararlanacak çiftçi ve köylülerin, başlangıçtan itibaren görüşleri alınarak fikri katılımı dahi sağlanmadan, teknik, ekonomik ve politik olarak uygun görülen her projenin merkezden hazırlanarak uygulanması şeklinde gerçekleştirilmesidir. Bu şekilde, gerçekleştirilen birçok proje, çiftçi tarafından hemen benimsenip başarı ile uygulanması beklenemez. "Eğitim ve Ziyaret" veya "Hizmetin Bedelsiz Temini" gibi yayın-tanıtım metotlarını kullanan birçok tarımsal projelerde, bu yaklaşımlar "Şunu Yap" veya "Şunun İçin Yap" gibi modeller için uygun olmaktadır. Bu metotla kaynak yönüyle zengin bölgelerdeki eğitimli ve zengin çiftçilerde iyi sonuçlar alınmaktadır. "Şunu Yap" veya " Şunun için yap " metodu yukarıdan aşağıya doğru olan bir yaklaşımdır. Çalışma konuları ve yatırımlar hazır haldedir. Uygulayıcı kuruluş; çiftçiler için neyin iyi olduğunu bilir ve proje amaçlarını kabul etmek konusunda her ne kadar köylüler bu faaliyetlerin bir bölümünün kendileri için yararlı olmadıklarını düşünseler bile kurumlar, faaliyetlerin yararlı olduğu konusunda halkı ikna etmeye çalışır. 1 Yukarıdan aşağıya doğru kalkınma modelinde, hazırlanan projelerin planlanmasında ve uygulanmasında köylülerle yeterli işbirliği yapılmaz. Ancak, amaç köylülere veya en azından bazı çiftçilere yardım etmektir. Pek çok proje bu yapıdadır. Köylüler neleri istedikleri veya neleri istemedikleri konusunda karar verici değildirler. Eğer kendi ihtiyaçlarına daha uygun bir başka istekte bulunduklarında Devletin standart cevabı ile karşılaşırlar. "Olmaz veya o faaliyet ekonomik değil" bu metot klasik ve geleneksel "Devlet Baba" yaklaşımının ciddi izlerini taşımaktadır. Hükümet tarafından yürütülen bu çeşit projelerde halkı harekete geçirmenin en kolay yolu, onların yararlarına uygun hizmetleri ve yatırımı önermektir. Fakat bu durum yararlananların gerçekte projeye maliyette katılım sağlayacağı anlamına gelmez. Yatırımları kabul ederler ve daha sonra daha fazla yatırım isterler. Kim, bedava bir hizmetin kendisine verilmesini istemez. Yukarıdan aşağıya doğru katılım anlayışının temel özellikleri şunlardır: • • • • • Yukarıdan aşağıya doğru planlama anlayışında çiftçi ve köylümüzün yeterli görüşleri alınmadan teknik, ekonomik ve politik olarak uygun görülen projelerin, kamu kurum ve kuruluşlarca planlanması ve uygulanması esası vardır. Projeler merkezde hazırlanır. Planlama ve uygulamada köylü ve çiftçi ile yeterli işbirliği yapılmaz. Ancak uygulayıcı kuruluşlar, hazırlanan projelerin çiftçi ve köylüye yararlı olduğunu iddia ederler. Bu planlama anlayışı ile doğal kaynakların korunmasında ve iyileştirilmesinde ortaya çıkan fırsatlar zamanında yapılamaz. 3- AŞAĞIDAN YUKARIYA DOĞRU KATILIMCI YAKLAŞIM Aşağıdan yukarıya doğru kalkınma modellerinde problemin analizinde, çözümünde, karar verme sürecinde, planlamada ve uygulamada aktif olarak insanların katılımı aranır. Çünkü yöre insanları, yapılacak işin şamalarını, zaman içinde gelişmeleri öğrenmesi ve bazı konularda bu insanlara destek sağlanması çok önemlidir. Böyle Projelerde insanların kendi isteklerini gerçekleştirmesine yardım edilir. Aşağıdan yukarıya doğru veya beraber yapalım yaklaşımı ile hazırlanan projeler, halkın içinde olduğu farklı disipline sahip kuruluşlarca planlanır ve uygulanır. Bu kalkınma modeli, belki aşağıdaki soru ile karakterize edilebilir. "Köylüye, yapmak istedikleri faaliyetler ve ulaşmak istedikleri amaçlar için nasıl yardım edebiliriz? Çünkü kalkınmanın ana hedefi insan olup ölçüsü ise insanlar üzerindeki olumlu etkisidir. Ancak kalkınma, insanların amacına uygun ve eşit dağılımlı olursa devamlılığı sağlanır. Aşağıdan yukarıya doğru katılımcı yaklaşım anlayışının temel özellikleri şunlardır: • • • Aşağıdan yukarıda doğru katılım, tüm köy bireylerinin bir araya gelerek sorunların serbestçe tartışılabildiği toplantılara ihtiyaç duyar. Yerel halkın toplantılara katılım düzeyi, onların doğal kaynaklara bağımlı olmaları ile orantılıdır. Toplantılarda sorunlar ve çözümler dinlenir, dikkate alınır, reddedilmez. 2 • • • • • • • • • • Sorunların çözümü, katılımcıların ortak kabullenmesiyle belirlenir. Devlet kuruluşları, sorun ve çözüm belirleme toplantılarına katılmalı, açıklayıcı olmalı ve görüş bildirmelidir. Ancak zorlayıcı çözüm önermemelidir. Dünyada ve Türkiye'de yönetim anlayışı yavaş yavaş değişmektedir. Merkezi yönetim anlayışı zayıflarken, yerel yönetimler gittikçe güçlenmektedir. Bu açıdan katılımcı yaklaşımın iki boyutu vardır. Birincisi merkeziyetçilik sınırlarının daraltılması, yani merkezin yetkilerini taşra ile daha çok paylaşması, ikincisi de merkezin katılımı öğrenmesi ve bu anlayışa hazır hale gelmesidir. Bu yaklaşımda, kamu kurum ve kuruluşları, uzmanlar, sivil toplum örgütleri, halk için, planlama yapan ve uygulayan olmaktan vazgeçer, halkı kendi projelerini üreten, kendi imkanlarını projeye seferber eden, uygulayan ve denetleyen olmaya yönlendirir. Merkez, projeye finansman, teknik danışmanlık ve rehberlik şeklinde destek sağlar. Bu açıdan kaynak planlaması, merkezde değil, havzada yapılmalıdır. Amaç, havzadaki doğal kaynakların ne olduğunu ve bunların değerlerini öğrenmek ve öğretmek, doğal kaynak tahribatının nedenlerini açığa çıkarmak ve bunu önlemek içinde yerel imkanları harekete geçirmek için grup oluşturmaktır. Katılımcı yaklaşım bir anlayış ve kültürdür. Bilgi paylaşımı, karşılıklı iletişim ve etkileşime dayalı, yaşayarak öğrenme ilkesinden yararlanır. Katılımcı yaklaşımda, havzada yaşayan insanların geleneksek arazi kullanımına ve üretim modellerine dikkat eden, red etmeyen ve birlikte çözüm getirmeyi düşünen bir zihniyete, davranışa ve tutum değişikliğine ihtiyaç vardır. Katılımcılıkta ne çok kazanan ne de çok kaybeden vardır. Sadece kazananlar vardır. Beraber yapalım Projelerinde katılım şu sırayı takip etmelidir. 3.1-Kaynak envanteri yapmak ve aday havzaları belirlemek Proje amacına uygun olarak aday havzalar belirlenmelidir. Bu amaçla ilk olarak havzanın orman, mera, tarım ve su kaynaklarının durumu ile halkın sosyo ekonomik yapısı öğrenilmeli ve proje uygunluğu tespit edilmelidir. 3.2-Sorunları saptamak Havzanın proje amacına uygunluğu anlaşıldıktan sonra, yerel halkla görüşmeler yapılmak suretiyle sorunlar belirlenir, nedeni tespit edilir ve olası çözüm yolları araştırılır. Sorunların belirlenmesinde aşağıdaki konular önem kazanmaktadır. Uygulayıcı kurumlar, köy ziyaretleri yapmadan önce, havzanın doğal kaynak varlığı, bu varlığın nitelikleri ile uygulamaya dönük faaliyetler hakkında arazi çalışmaları yapmalıdırlar. Arazi çalışmaları bitirildikten sonra, havzanın köy muhtarları ile görüşme yapmak suretiyle köy toplantılarının yeri ve zamanı belirlenmelidir. Köy toplantılarına, uygulayıcı kurumlarla birlikte gidilmeli, aynı zamanda köydeki hedef grupların çoğunlukla katılmaları da sağlanmalıdır. İlk toplantıda hemen proje anlatılmamalıdır. Köylünün ne işle meşgul olduğu, köyün hayvan varlığı, cinsleri orman ve meraların durumu, köyün tarımsal faaliyetleri ile mevcut sorunlar hakkında fikir alışverişi yapılmalıdır. Sorunların tam olarak ortaya konması için hedef gruplar 3 belirlenmeli ve böylece daha küçük gruplarla yeni toplantılar tertip edilmelidir. Bu toplantılarda sorunlar doğrudan kırsal halkın kendisinden öğrenilmelidir. Çünkü kırsal kesimin kendi sorunlarıyla ilgili konularda çok bilgili oldukları bilinmelidir. Sorunların tespit edilmesinde kişi kendisini, karşısındakinin yerine koyarak sorunlara bakmalıdır. Sorunların ve çözümlerin öğrenilmesinde, sadece yazılı programa, yani anket formlarına gerek olmayabilir. Sorunlar karşılıklı ve uyum içinde öğrenilir. Düşünceler ve deneyimler paylaşılır. Bu konuda yöntemler esnek olmalıdır. Sorun saptamada konular empoze edilemez, tek başına konuşulmaz. Daha çok kırsal kesim konuşur. Kadınlar sorun belirlemenin içine katılmalıdır. Toplantılarda inisiyatifin kırsal kesimde olduğu konusunda güven ortamı sağlanmalıdır. Sorunların belirlenmesinde çapraz kontrol sistemi kurulmalı, anormallikler, çelişkiler ve farklılık araştırılmalı ve test edilmelidir. Sonuçta, küçük grupların hazırlamış oldukları sorunlar, tüm köyün katılacağı toplantıda ele alınmalı ve sorunlar önem sırasına göre öncelikleri belirlenmelidir. Sorun belirlemeden sonra proje halka açık ve net olarak anlatılmalıdır. Eksik ve kapalı kalmış herhangi bir konu kalmamalıdır. Maliyet paylaşımı izah edilmeli ve yapılamayacak sözler verilmemelidir. Halkın projeyi anlayıp anlamadığı sorgulanmalıdır. Havza sorunlarının proje kapsamında ne kadarının çözülebileceği konuşulmalı, proje kabulü oylanmalı ve tutanağa bağlanmalıdır. 3.3-Sorunları çözmek ve planlama yapmak Öncelik sıralaması yapılan sorunların çözüm yolları geniş toplantılar yapılmak suretiyle tartışılır. İlk olarak sorunların proje ile ilgili olanlar, yani proje tarafından çözülebilecek sorunlar belirlenir. Proje ile ilgisi olmayan ve çözülmesi uzun zaman isteyen sorunlar halka açık ve net olarak anlatılır. Proje ile ilgili olan ve çözümü mümkün olan sorunların çözümünün hangi kurum tarafından gerçekleştirilebileceği açıklanır. Ayrıca, farklı yatırımlar için katılım şekli miktarı tespit edilir ve uygulama planları hazırlanır. Katılımcı planlama tekniği esasları aşağıda açıklanmıştır. • Çok işlevli ve entegre havza planlama tekniğinde, proje faaliyetleri birbirlerine dayalı veya birbirlerine bağlantılıdır. Başka bir ifade ile proje uygulamalarından birinde yapılacak başarısızlık diğer faaliyetleri de etkileyecektir. • Katılımcı entegre projenin uygulanabilirliği ve ekonomikliği yeterli sayıda ilgili katılımcılarla sağlanır. • Katılımcı planlama, çiftçi ve köylümüzün yaşam biçimini, ihtiyaçlarını ve deneyimlerini dikkate alan, halkla birlikte, çözüm üreterek doğal kaynaklarla geçim alternatifleri arasında uyum sağlayan ve bu konuda havza yönetim planları yapan ve bu planları halka benimseten bir anlayışı ifade etmektedir. • Havza planlarının tanziminde ve uygulanmasında aktif olarak yöre halkının katılımı gerekir. Yani planlamanın tasarımını tek başına devlet değil, yerel insanlar da belirler. Çünkü, yerel halkın, doğal kaynakların planlamasında ve sürdürülebilir yönetiminde derinliğine bilgisi vardır. • Plandaki amaçlar, tam ortaya konulmalıdır. Amacın, uygulamaların fiziksel olarak tamamlanması değil, sürdürülebilir bir havza yönetimi olduğu unutulmamalıdır. 4 • Bu açıdan degrade alanda yapılacak yatırımlarla, kırsal fakirliğin azaltılmasına dönük yatırımlar arasındaki dengeye çok dikkat etmelidir. Yatırımlar, sürdürülebilir bir havza yönetimi içindir. Havzada tüm insanlar veya tüm doğal kaynaklar, sektör yatırımlarının hedefi değildir. Yani amaca ulaşmak için en büyük faydayı sağlayacak çözümlere odaklanmalıdır. Bu çerçevede, havzanın tüm insanları veya tüm doğal kaynakları çözüm için odak değildir • Hedef grupların farklı istekleri tek tek belirlenmeli ve amaca uygun olanlara çözüm getirilebileceği konusu açıkça anlatılmalıdır. • Amaca ulaşmada, riskler tespit edilmeli ve planda, bu risklere karşı alınacak tedbirler ortaya konulmalıdır. • Kaynak planlama çalışmalarında çevresel, sosyal ve ekonomik sorunlara bir bütün halinde ve geniş ölçekte bakılmalıdır. • Kaynak Planlaması; farklı sektörel disiplinlere sektörlerin yoğun desteğine, takibine, eğitime ve halkın ortak çabalarına ihtiyaç duyar ve sonuçta çok işlevli ve entegre planlar ortaya çıkar. • Yatırımcı sektörler kadar, yerel yönetimler, hedef gruplar, köy tüzel kişilikleri ve sivil toplum örgütleri yatırımların belirlenmesinde ve kaynakların kullanılmasında pasif değil, aktiftir. • Degrade olmuş havzalarda sürdürülebilir bir yönetime ulaşmak için, uygulamalar uzun vadeli olup sonucu iyiye doğrudur. Ancak bu olumlu sonucun ölçülmesi ve belirlenmesi başlangıç yıllarında çok zordur. • Kaynak planlamasında yanlızca biyolojik çeşitliliğin korunması, geliştirilmesi ve faydası değil, insanlarında birlikte korunması, geliştirilmesi ve faydalanmasıdır. • Bu açıdan havza planları, standart ve hazır değil, havzalara göre değişebilen, farklı ve esnek olabilen bir yapıda olabilmelidir. • Planların bütçesi sadece devletten sağlanan finansmanla değil, köylü ve çiftçinin kendi olanakları da devrededir. 3.4-Uygulamalar yapmak Proje amacına bağlı olarak faaliyetler uygulamaya konulur. Bu faaliyetler genellikle, erozyon kontrolü, ormanların ve meraların iyileştirilmesi, küçük sulamalar ve tarımda yeni tekniklerdir. Bütün bu faaliyetlerin uygulaması başından sonuna kadar yerel halkla işbirliği içerisinde yapılmalıdır. Bu konuda eğitim ve araştırmalar yapılmalı, kısa sürede sonuç alınan örnekler ortaya konulmalıdır. 4- KATILIMDA MALİYET PAYLAŞIMI VE SAHİPLENME 4.1-Köylü ve çiftçinin maliyete katılımı ve beklentisi Maliyete katılım; • Doğal kaynak tahribatına neden olan eski alışkanlıklarından vazgeçmesidir. • Gelir getirici faaliyetlere işgücü, para ve diğer türden katkı sağlamasıdır. • Beklentisi; • Yaşam şartlarının iyileşmesi ve sürdürülebilir olması 5 4.2-Devletin maliyete katılımı ve beklentisi Maliyete Katılımı; • • • Rehabilitasyon çalışmalarına, Yeni gelir kaynaklarını yaratmaya veya desteklemeye, Sürdürülebilir havza yönetimi için örgütlenmeye, eğitime ve bilinçlendirmeye parasal destek sağlanmasıdır. Beklentisi; • Sürdürülebilir bir havza yönetiminin sağlanmasıdır. 4.3- Sahiplenme ve sahiplenmenin ölçüsü Sahiplenme • Yerel halkın proje amaçlarına uygun faaliyetleri benimsemesi ve uygulanması Ölçüsü; • Halkın havza yönetimi çalışmalarının her aşamasındaki maliyete ve diğer gönüllü katılıma en üst düzeyde destek sağlamasıdır. 6