Kutsal Kitabı "Çocuklarınız, Havva’nın yanlış seçiminden, Nuh’un doğru seçiminden ve Lut’un seçim yaparken yaşadığı ikilemden ne öğrenebilir?" Dottie ve Josh McDowell Doğru Seçim Doğru Seçim Kutsal Kitabı Doğru ve yanlış seçimleri ile, bu seçimlerin neticesinde gelen bereketi ve olumsuz sonuçlarını yaşayan Kutsal Kitap karakterlerini sergileyen 60’ı aşkın heyecan verici hikaye sunuluyor. Hoş bir şekilde anlatılmış Kutsal Kitap hikayeleri, çocuklarınızın değerlerini Kutsal Kitap değerleri ile gün be gün pekiştirir ve çocuklarınızı doğru seçim yapmaya yöneltir. Her hikayede bir Kutsal Kitap kahramanının seçimi açıkça anlatılır. • • • • Bugün çocuklarınıza doğru seçim yapmanın anahtarını keşfetmesine yardım edin! TR Doğru Seçim Her hikayenin bitimindeki çalışma sayfaları ailenize, Kutsal Kitap hakkındaki soruları cevaplamanıza, Yapmanız gereken benzer seçimleri düşünmenize, Hikayenin gerçeğini özetlemenize ve Beraber dua etmenize yardımcı olur. Kutsal Kitabı Enerji dolu, rengarenk resimler genç okuyucunun ilgisini çekiyor. (Hikayelerdeki resimlerin en azından birinde saklanmış bir çekirge bulunuyor!) Do t t ie l R e s v e Jo s h M c D o w e l i m ler : Jo e B o d d y Kutsal Kitabı "Çocuklarınız, Havva’nın yanlış seçiminden, Nuh’un doğru seçiminden ve Lut’un seçim yaparken yaşadığı ikilemden ne öğrenebilir?" Dottie ve Josh McDowell Doğru Seçim Doğru Seçim Kutsal Kitabı Doğru ve yanlış seçimleri ile, bu seçimlerin neticesinde gelen bereketi ve olumsuz sonuçlarını yaşayan Kutsal Kitap karakterlerini sergileyen 60’ı aşkın heyecan verici hikaye sunuluyor. Hoş bir şekilde anlatılmış Kutsal Kitap hikayeleri, çocuklarınızın değerlerini Kutsal Kitap değerleri ile gün be gün pekiştirir ve çocuklarınızı doğru seçim yapmaya yöneltir. Her hikayede bir Kutsal Kitap kahramanının seçimi açıkça anlatılır. • • • • Bugün çocuklarınıza doğru seçim yapmanın anahtarını keşfetmesine yardım edin! TR Doğru Seçim Her hikayenin bitimindeki çalışma sayfaları ailenize, Kutsal Kitap hakkındaki soruları cevaplamanıza, Yapmanız gereken benzer seçimleri düşünmenize, Hikayenin gerçeğini özetlemenize ve Beraber dua etmenize yardımcı olur. Kutsal Kitabı Enerji dolu, rengarenk resimler genç okuyucunun ilgisini çekiyor. (Hikayelerdeki resimlerin en azından birinde saklanmış bir çekirge bulunuyor!) Do t t ie l R e s v e Jo s h M c D o w e l i m ler : Jo e B o d d y Doğru Seçim Kutsal Kitabı Dottie ve Josh McDowell Resimler: Joe Boddy GDK YAYIN NO: 247 KİTAP: Doğru Seçim Kutsal Kitabı KİTABIN ORİJİNAL ADI: The Right Choices Bible YAZAR: Dottie & Josh McDowell ÇEVİRİ: Suzan Erik, Banu Çelik, Seda Karakurt Copyright © 1998 by Josh D. McDowell and Dottie McDowell. Illustrations copyright © 1998 by Joe Boddy. Bu kitap Josh McDowell Ministry’nin izniyle çevrilmiş ve basılmıştır. Tüm yayın hakları saklıdır. ISBN: 978-605-4684-53-3 T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 16231 © Gerçeğe Doğru Kitapları Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sit. No: 81/87 Topkapı, İstanbul – Türkiye Tel.: (0212) 567 89 92, 567 13 89 Fax: (0212) 567 89 93 E-mail: [email protected] www.gercegedogru.net Baskı: Anadolu Ofset – Tel.: (0212) 567 13 89 Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sit. No: 81/87 Topkapı, İstanbul 1. Baskı: Şubat 2015 Tanışmayı sabırsızlıkla beklediğimiz Doğacak bütün torunlarımıza Sevgiyle Josh ve Dottie McDowell TEŞEKKÜR Bu çalışmaya paha biçilemez katkılarından dolayı aşağıdaki kişilere teşekkür etmek istiyoruz: Cindy Pitts’e Kutsal Kitap hikâyelerinin çoğunu belirleyip taslağını hazırladığı ve bu şekilde hikâyelerin nasıl sunulması gerektiğine dair fikir verdiği için, Robin Currie’ye hikâyeleri yazdığı, “Yanlıştan Doğruya”daki doğru seçimler yapma temasını hazırladığı ve her hikâyeyi “çocuksu bir enerjiyle” yazmak için bir çocuğun dünyasına girdiği için, Tyndale House Publishers’tan Betty Free’ye her hikâyeyi ve uygulamasını daha etkili yapmak için bunları kısaltıp, odaklayarak gereğinden çok daha fazla yapmış olduğu redaksiyon işi için, Yirmi yıllık ortağımız Dave Bellis’e, bu projeyi düzenlediği ve içeriğin odağını ve ortaya çıkan ürünün “Yanlıştan Doğruya” kampanyasıyla uyumunu koruduğu için, Carla Whitacre Mayer’a ve Tyndale House Publishers’taki diğer tüm arkadaşlarımıza, anne ve babalara Tanrı’nın Sözü mesajıyla çocuklarına ulaşmalarına yardım etmek için yüksek standartlı kalite ve adanmışlıkları için teşekkür ederiz. İÇİNDEKİLER Hikâyeler ve Seçimler İlk Bahçe (Yaratılış 2:4-3:23; 5:4-5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 Adem ve Havva, Tanrı’nın kurallarına itaat ediyorlar mı? Yüzen Hayvanat Bahçesi (Yaratılış 6:9-9:17) . . . . . . . . . . . . . . 17 Nuh, Tanrı’ya itaat edip bir gemi inşa ediyor mu? Daha Büyük Bir İnşaat! (Yaratılış 11:1-9) . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Babil’deki insanlar Tanrı’nın yönetimini kabul ediyorlar mı? Evden Ayrılmak (Yaratılış 12:1-8; 13:2) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 İbrahim, Tanrı’nın emrine uyup uzaklara gidiyor mu? Toprakları Paylaşmak (Yaratılış 13:5-18) . . . . . . . . . . . . . . . . 35 İbrahim, Lut’a istediği bölgeyi seçmesi için izin veriyor mu? Sara’nın Bebeği (Yaratılış 18:1-15; 21:1-7) . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Sara, Tanrı’nın sözünü tutacağına güveniyor mu? Bir Kâse Çorba (Yaratılış 25:19-34) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 43 Esav, bir gün ailesini yönetmeyi mi seçiyor? Tüylü Kollar (Yaratılış 27) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49 Yakup gerçeği mi söylüyor? Kardeşler (Yaratılış 32-33) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53 Esav, Yakup’u bağışlıyor mu? Çukurun İçinde… (Yaratılış 37:12-35) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Yusuf’un kardeşleri ona iyi mi davranıyorlar? Uzun Bekleyiş (Yaratılış 39; 41) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 Yusuf, her şeyin Tanrı’nın istediği zamanda gerçekleşmesi için Tanrı’ya güveniyor mu? Ben Yusuf’um! (Yaratılış 42-45) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 Yusuf, olan iyi şeyleri mi düşünüyor? Yüzen Sepet (Mısır’dan Çıkış 1:6-2:10). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81 Miryam, küçük erkek kardeşine yardım ediyor mu? “Ben Değil” (Mısır’dan Çıkış 2:11-4:20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 Musa, Tanrı’yı dinliyor mu? “Hayır!” (Mısır’dan Çıkış 7-10) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93 Firavun, Tanrı’nın gücüne inanıyor mu? Fısıh Yemeği (Mısır’dan Çıkış 11-12) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın onları kurtaracağına inanıyor mu? Kurak Topraklar (Mısır’dan Çıkış 13:17-14:31) . . . . . . . . . . . . . 101 Tanrı’nın halkı, Musa’nın onları denizden geçirebileceğine güveniyorlar mı? Tanrı’nın İyi Kuralları (Mısır’dan Çıkış 19:16-20:21; 31:18; Yasa’nın Tekrarı 5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109 Musa, Tanrı’nın kurallarını dinliyor mu? Musa Kayıp! (Mısır’dan Çıkış 32-34) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 113 Harun, diğer insanlarla birlikte Musa’yı beklerken, Tanrı’nın kurallarına itaat ediyor mu? Boruyu Çalın (Mısır’dan Çıkış 34; Yeşu 6) . . . . . . . . . . . . . . . . 119 Yeşu, Eriha’da Tanrı’nın emrine itaat ediyor mu? Birlikte Yolculuk (Rut 1-4) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125 Rut, Naomi’yi seviyor ve ona iyi davranıyor mu? Lütfen Bana Bir Oğul Gönder (1. Samuel 1:1-2:21) . . . . . . . . . 131 Hanna, Tanrı’nın dualarına cevap vereceğine inanıyor mu? Büyük Ama Çok Büyük Bir Asker (1. Samuel 17) . . . . . . . . . 137 Davut cesur mu? Sonsuza Kadar Arkadaş (1. Samuel 18:1-4; 20) . . . . . . . . . . . . 143 Yonatan gerçek bir arkadaş mı? Krallar Bile Yanlış Yapar (2. Samuel 11-12:10; Mezmur 51) . . . 147 Kral Davut, yaptığı yanlış yüzünden üzgün mü? En Güzel Hediye (1. Krallar 3) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151 Süleyman, bilgelik armağanını mı seçiyor? Azıcık Un (1. Krallar 17:7-16) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 155 Kadın yiyeceğini İlyas’la paylaşıyor mu? Günde Yedi Kez Banyo (2. Krallar 5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 159 Genç kız, Naaman’a yardım ediyor mu? “Şimdi Dinleyin!” (2. Krallar 22-23) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 165 Yoşiya, Tanrı’nın Sözü’nü halkına okuyor mu? Kim Aslanlardan Korkuyor? (Daniel 6) . . . . . . . . . . . . . . . . . 169 Daniel dua etmeye devam ediyor mu? Balıkta Seyahat (Yunus 1-2) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177 Yunus, Tanrı’ya hizmet etmek istiyor mu? Tanrı’nın Şaşırtıcı Planı (Luka 1:26-50) . . . . . . . . . . . . . . . . . 183 Meryem, Tanrı’nın isteği konusunda O’nunla aynı fikirde mi? Meryem ve İsa’yla İlgilenmek (Matta 1:18 25) . . . . . . . . . . . . 189 Yusuf, Meryem ve İsa’yla ilgileniyor mu? “Korkmayın!” (Luka 2:8-20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 195 Çobanlar meleğe inanıyorlar mı? Yeni Yıldız (Matta 2:1-11) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 203 Yıldızbilimciler Tanrı’nın onları yönlendireceğine inanıyorlar mı? Ağları Bırakın (Markos 1:16-20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 209 Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı izliyorlar mı? Kuyuda (Yuhanna 4:4-30, 39) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215 Kuyunun başındaki kadın komşularına İsa’dan bahsediyor mu? Uzaklardan Gelen Şifa (Matta 8:5-13) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 221 Roma ordusunun lideri, İsa’nın gücünün mesafeye rağmen etkili olacağına inanıyor mu? Yardım Eli (Matta 12:9-14) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 227 İsa iyi ve yardımsever olmayı mı seçiyor? “Önce Ben!” (Markos 9:33-37) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 231 İsa’nın öğrencileri birbirlerine yardımcı oluyorlar mı? İsa Çocukları Seviyor (Matta 19:13-15) . . . . . . . . . . . . . . . . . 237 İsa’nın öğrencileri, çocukların İsa’ya gelmesine izin veriyorlar mı? Kim Yardım edecek? (Luka 10:25-37) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 243 Samiriyeli adam yaralı adama yardım ediyor mu? Evden Uzakta (Luka 15:11-24) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 249 Kaybolan Oğul yanlış olduğunu kabul edip eve dönüyor mu? Her Yere Bak (Matta 18:12-14; Luka 15:3-7; Yuhanna 10:11). . . . 255 Çoban, kaybolan koyununu aramaya devam ediyor mu? “Teşekkürler İsa” (Luka I7:11-19). . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 261 İyileşen adam İsa’ya teşekkür etmek için durdu mu? Kuşları Görmek (Markos 10:46-52) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 267 Bartimay kendisine yardım etmesi için İsa’ya güvendi mi? “Gel Benimle Otur” (Luka 10:38-42) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 273 Meryem, İsa’yı dinliyor mu? Ağacın Tepesinde (Luka 19:1-10) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 277 Zakkay, İsa’ya üzgün olduğunu söyleyip doğru olanı yapmaya başlıyor mu? İsa İçin Bir Hediye (Luka 7:36-50) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 283 Kadın İsa’ya özel bir hediye veriyor mu? Yeruşalim’e Doğru (Matta 21:1-11, 14-16; Luka 19:29-40) . . . . . 289 İsa’nın öğrencileri, O’nun için bir sıpa getiriyorlar mı? Sadece İki Küçük Para (Luka 21:1-4) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 295 Yoksul kadın parasını Tanrı’nın işi için veriyor mu? Hizmetkâr Kimdir? (Luka 22:7-13; Yuhanna 13:1-17) . . . . . . . . 301 İsa diğerlerine hizmet ediyor mu? “Uyanın!” (Markos 14:26, 32-42) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 307 İsa’nın öğrencileri bahçedeyken sadık birer arkadaş mı oldular? Ateşin Etrafında (Luka 22:54-62; Yuhanna 13:37-38; 18:10-11, 15-18, 25-27) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 313 Petrus İsa’nın arkadaşı olmak için yeterince cesur mu? “O, Tanrı’nın Oğlu’ydu!” (Matta 27:22-66; Luka 23:44-49; Yuhanna 19:1-30) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 319 Romalı yüzbaşı, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanıyor mu? Sabahleyin Erkenden (Matta 28:1-10; Luka 24:9-10) . . . . . . . . 325 Meryem ve arkadaşları öğrencilere melekten bahsediyorlar mı? “Görmeliyim” (Yuhanna 20:19-31) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 331 Tomas, arkadaşları İsa’nın yaşadığını söylediklerinde onlara inanıyor mu? “Kuzularımı Otlat” (Yuhanna 21:1-17) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 335 Petrus, İsa’yı sevdiğini söylüyor mu? Herkes Anlayabilir! (Matta 28:16-20; Elçilerin İşleri 1-2) . . . . . . 341 Petrus, büyük bir kalabalığa İsa hakkında konuşacak kadar cesur oldu mu? Yolda (Elçilerin İşleri 9:1-22) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 345 Pavlus yanlış olan şeyleri yapmaktan vaz mı geçiyor? Sıcak Bir Merhaba (Elçilerin İşleri 16:6-15) . . . . . . . . . . . . . . . 351 Lidya, İsa’nın işçilerine yardım ediyor mu? Hapishanede İlahi Söylemek (Elçilerin İşleri 16:16-36) . . . . . . 355 Pavlus zor olsa bile Tanrı’ya güveniyor mu? İsa Hakkında Her Şey (Elçilerin İşleri 18) . . . . . . . . . . . . . . . . 361 Apollos, öğretmenlerini dinliyor mu? Kendi Seçimlerim Ben ne yerim ne giyerim? Saçımı mı tarayayım? Her gün dolu kararlarla Evet, hayır ne bileyim? Büyük, küçük, yanlış, doğru Kafam bayağı karıştı İyi ki Allah Baba beni Yönlendirir yolumu Beni ve tüm dünyayı Allah Baba yarattı Doğru olan O’na yakın Hadi gel de bulalım Öyküleri okuyunca Bazılara şaşırma Kutsal Kitap’ta da olsa Vardır yanlış kararlar Dostumuz Bay Çekirgeyle Öykülere bakalım Akıl, itaat yerinde mi? Yaşasın doğru seçim! İlk Bahçe Yaratılış 2:4–3:23; 5:4–5 SEÇİM: Adem ve Havva, Tanrı’nın kurallarına itaat mi yoksa itaatsizlik mi ediyorlar? Tanrı, içinde dağların, ağaçların, bal kabaklarının ve hatta suaygırlarının yaşadığı harika bir dünya yarattı. Tanrı yarattığı bu dünyayı sevecek ve ilgilenecek insanları da yarattı. Tanrı’nın yarattığı ilk insanlar Adem ve Havva’ydı. Her ikisi de Tanrı’nın yarattığı dünyayı sevdi. Burası yemeleri için fasulye, armut ve üzüm gibi güzel yiyeceklerle dolu olan bir bahçeydi. 11 Ama bu bahçede onların en çok sevdiği şey Tanrı ile yaşamalarıydı. Tanrı, Adem ve Havva’yı çok seviyordu. Onları o kadar çok seviyordu ki kendisine itaat etmeleri için onlara yardımcı oldu. Bahçede yapabilecekleri bütün harika şeyleri onlara anlattı. Ama asla yapmamaları gereken bir şey vardı. Bu konuda onları uyardı. Tanrı bahçenin ortasındaki ağacı göstererek, “Sakın o ağacın meyvesinden yemeyin, eğer yerseniz ölürsünüz.” dedi. Tanrı, Adem ve Havva’nın kendisine itaat etmelerini istiyordu. Böylece onlar güven içinde sonsuza dek bu bahçede yaşayabilirlerdi. Bahçede bir de yılan yaşıyordu. Tüm yaratıklar arasında en sinsi olanı oydu. Yılan, ne Tanrı’yı ne de O’nun yarattığı dünyayı ve içindeki insanları seviyordu. Bir gün yılan Havva’yla konuştu ve şöyle dedi: “Neden bahçenin ortasındaki ağacın meyvesinden yemiyorsunuz?” Havva şöyle yanıtladı, “Tanrı bize o ağacın meyvesinden asla yemememizi yoksa kesinlikle öleceğimizi söyledi.” Yılan, “Eğer meyveden yerseniz ölmezsiniz, Tanrı gibi olursunuz ve O’nun gibi her şeyi bilirsiniz.” diye karşılık verdi. 12 Havva meyvenin güzel olduğunu gördü ve tadına bakmak istedi. Şimdi Havva’nın iki seçeneği vardı. Ya Tanrı’ya itaat edip meyveyi yemeyecek ya da Tanrı’ya karşı gelip meyveyi yiyecekti. Havva meyveyi alıp yemeyi seçti. Hatta Adem’e de verdi ve o da yedi. Onlar Tanrı’ya itaat etmediler. Bu yüzden bahçeyi terk etmek zorunda kaldılar ve çok çalışmaları gerekti. Bir daha o bahçeye giremediler. Bir süre sonra Adem ve Havva yaşlandı ve uzun yıllar sonra öldüler. Tanrı her zaman onları sevdi. Ama Tanrı çok üzgündü. Tanrı üzgündü, çünkü Adem ve Havva yanlış seçim yapıp Tanrı’ya itaatsizlik etmişti. Hatırlayalım Bahçedeki en sinsi yaratık kimdi? Tanrı’nın koyduğu tek kural neydi? Adem ve Havva’nın yaptığı seçim doğru muydu yoksa yanlış mıydı? Adem ve Havva’nın başına hangi üzücü olay geldi? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’ya hangi konularda itaat edebilirsin? (Örneğin; çalmamak ya da yalan söylememek, herkese iyi davranmak, Tanrı’nın yarattığı bu dünyaya iyi bakmak, evdeki kurallara uymak…) Güvenliğin için evinde hangi kurallar var? Doğru seçim uygulaması Daire şeklinde olan iki kağıttan ilkine mutlu, ikincisine üzgün surat çiz. Kağıtların arka yüzlerini birbirine – arasına bir kalemin ucunu da bırakarak – yapıştır. Her akşam yatmadan önce Tanrı’ya itaat konusunda konuştuğun zaman, o gün yaptığın itaatsizlikleri anlat ve üzgün suratı tut. Daha sonra Tanrı’ya itaat ettiğin zamanları anlat ve mutlu yüzü göster. İtaat etmeyi seçtiğimizde, Tanrı bizi korur ve mutlu eder. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sana itaat etmeyi seçmekte bana yardımcı olduğun için sana teşekkür ederim ve beni koruyan güzel kuralların için de teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Yüzen Hayvanat Bahçesi Yaratılış 6:9–9:17 SEÇİM: Nuh, Tanrı’ya itaat edip bir gemi inşa ediyor mu? Yoksa etrafındaki diğer insanlar gibi mi davranıyor? Dünya insanlarla dolmaya başlamıştı. Çoğu birbirlerine karşı iyi davranmıyordu. Tanrı’ya itaat etmiyorlardı. Bu Tanrı’yı çok üzüyordu. Ama Nuh adında iyi bir adam vardı. O ve ailesi Tanrı’yı sever ve doğru olanı yapmaya çalışırlardı. Bahçelerini sular, hayvanlarını beslerlerdi. Birbirlerini sever ve herkese karşı iyi davranırlardı. Tanrı, Nuh ve ailesinden hoşnuttu. Bir gün Tanrı, Nuh’tan bir gemi inşa etmesini istedi. Gemi büyük ve güçlü olacaktı. Suda iyi yüzebilmesi için 17 çatlaklarının kapatılması gerekiyordu. Nuh etrafına baktı ama evinden, birkaç zeytin ağacından ve büyük bir çölden başka hiçbir şey göremedi. Bu büyük geminin yüzmesi için etrafta hiç su yoktu. Tanrı Nuh’a yağmur göndereceğini söyledi. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağacaktı. Yakında yeryüzü yağan yağmurdan dolayı suyla kaplanacaktı. Sadece Nuh ve ailesi, geminin içinde ıslanmadan ve güvenli bir şekilde kalabileceklerdi. Nuh, Tanrı’nın ailesiyle ilgilenmesinden mutlu olmuştu. Kendileri için küçük bir gemi de yeterli olabilirdi ama Tanrı Nuh’tan dünyadaki her çeşit hayvandan bir çift alıp gemiye yerleştirmesini istedi. İşte, bu yüzden geminin çok çok büyük olması gerekiyordu. Nuh gökyüzüne baktı ama bir tane bile yağmur bulutu göremedi. Herhalde Nuh gemiyi yaparken insanlar gelip onunla alay ediyorlardı. Şimdi Nuh’un önünde büyük bir seçim vardı. Ya, “Evet, etrafta hiç su bulunmasa ve yağmur yağacağına dair tek bir işaret olmasa bile bu gemiyi yapacağım.” diyecek ya da “Komşularım benimle alay ediyor. Bu gemiyi inşa etmeyeceğim.” diyecekti. 18 Peki, Nuh ne yaptı? Bir çekiç ve birkaç tahta alıp geminin inşaatına başladı. Tanrı’nın istediği kadar büyük bir gemi yaptı. Suda yüzebilmesi için de tüm çatlakları kapattı. Daha sonra her tür hayvandan birer çift gemiye geldi. Nuh onların hepsini gemiye yerleştirdi. Gemide uzun zürafalar ve vahşi aslanlar, komik maymunlar ve hızlı atlar vardı. Son olarak yavaş kaplumbağalar geldiler, Nuh ve ailesi de gemiye bindi. Tanrı kapıyı kapattı. Nuh başını gökyüzüne kaldırdı, işte yağmur başlıyordu. Kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Tıpkı Tanrı’nın dediği gibi tüm yeryüzü suyla kaplandı. Ama geminin içindeki hiçbir insan ve hayvan ıslanmamıştı ve hepsi güvendeydi. Sonunda yağmur durdu, güneş çıktı. Sular çekilip yeryüzü ortaya çıktığında artık insanlar ve hayvanlar gemiyi terk edebilirdi. Nuh kendisini ve ailesini koruduğu için Tanrı’ya şükretti. Tanrı gökyüzüne bir gökkuşağı yerleştirdi. Bir daha bu kadar yağmur gönderip tüm dünyayı sularla kaplamayacağına söz verdi. Tanrı her zaman Nuh’u sevdi ve yaptığı doğru seçimden de hoşnut kaldı. 20 Hatırlayalım Tanrı niçin sadece Nuh ve ailesinden hoşnuttu? Nuh’un seçimi neydi? Nuh iyiyi mi yoksa kötüyü mü seçti? Tanrı bir daha bu kadar yağmur göndermeyeceğinin işareti olarak gökyüzüne ne koydu? KENDİ seçimini düşün! Tanrı seni güvende tutması için bir aile veriyor. Ailen, yağmur yağdığında sana ne giymeni söylüyor? Arkadaşların senin gibi kurallara uymak zorunda olmayabilirler. Sen yine de ailenin senin güvenliğin için koyduğu kurallara uyar mısın? Doğru seçim uygulaması Bütün oyuncak hayvanlarını bir araya toplayıp Nuh’muşsun gibi davran. Yatağını gemi olarak düşün. Tanrı’ya itaat etmeyen insanlardan mı yoksa Nuh gibi, Tanrı’ya itaat eden insanlardan mı olacaksın? Tanrı’ya itaat etmek diğer herkesin yaptığı şeyleri yapmamamız anlamına gelebilir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, başkaları senin sözünü dinlemezken sana itaat edebildiğim için çok mutluyum. Beni ve sevdiklerimi şimşek ve yıldırımlardan koruduğun için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Daha Büyük Bir İnşaat! Yaratılış 11:1–9 SEÇİM: Babil’deki insanlar Tanrı’nın yönetimini kabul ediyorlar mı? Yoksa Tanrı gibi güçlü olmaya mı çalışıyorlar? Bir zamanlar inşaat yapabilmek için insanlar birçok tuğla yapmalıydılar. Gündüzleri tuğla, akşamları tuğla, yemek zamanında bile tuğla, sürekli tuğla yaparlardı. İnsanlar tuğla anlayabiliyorlardı. yapabilirlerdi Herkes her çünkü şeyi aynı birbirlerini isimlerle çağırıyordu. Tuğla yapmak için daha fazla çamura ihtiyacı olan birinin sadece “çamur” demesi yeterliydi. Herkes onun ne istediğini anlıyor ve ona çamur getiriyordu. Suya ihtiyacı olan biri sadece “su” diyordu. Onun ne istediğini anlıyor ve ona su getiriyordu. Kamışa 23 ihtiyacı olan biri şöyle diyordu; “kamış’. Onun ne istediğini anlayanlar ona kamış getiriyordu. Bütün gün ve bütün gece boyunca insanlar çok sıkı çalışıyor ve tuğla yapıyorlardı. Neden? Çünkü onlar harika bir şey inşa ettiklerini sanıyorlardı. İçinde kocaman bir kulesi olan büyük bir şehir inşa ediyorlardı. Kule, büyük ve güçlü olmalıydı. Göklere kadar uzanmalıydı. İnsanlar kuleyi göklere kadar yükseltebilirlerse oraya tırmanıp cennete gidebileceklerini böylece Tanrı kadar güçlü olabileceklerini sanıyorlardı. Ama Tanrı bu durumdan memnun değildi. O, insanların güçlü olacak kadar hikmetli olmadıklarını biliyordu. İnsanlar yanlış şeyler yapıp birbirlerini incitebilirlerdi. Şimdi insanların yapması gereken büyük bir seçim vardı. Kulenin yapımına devam edip Tanrı kadar güçlü olmaya mı çalışmalıydılar? Yoksa bu kuleyi inşa etmeyi 25 durdurup Tanrı’nın her şeyden sorumlu olduğunu mu hatırlamalıydılar? İnsanlar, bu giderek yükselen kuleyi dikmeye devam ettiler. Tanrı bundan hoşnut değildi. Bu yüzden insanların dillerini karıştırdı. Herkes ayrı bir dil konuşmaya başladı. Artık birisi “çamur” dediğinde bazıları kamış, bazıları da su getirdi. Hiç kimse bir diğerini anlayamadı. İnsanlar daha fazla tuğla yapamadılar. İnsanların yapmaya çalıştığı bu şehir ve kule “Babil” diye anıldı. Çünkü oradaki insanların sözleri karışmıştı. Hiçbir insan aynı sözleri söyleyemedi. İnsanlar oradan taşınıp değişik şehirler inşa etmeye başladılar. Her şehirde herkes benzer kelimeler kullandı. Babil artık boştu. Babil Kulesi ise kırık tuğlalardan oluşmuş gibi duruyordu. Tanrı, Babil’deki insanları sevmişti ama insanların O’nun kadar güçlü olabileceklerini düşünmüş olmaları O’nu üzmüştü. 26 Hatırlayalım İnsanlar neden bir kule inşa ettiler? Babil’deki insanların aldıkları karar doğru mu yoksa yanlış mıydı? Tanrı inşaatı durdurmak için ne yaptı? İnsanlar daha sonra yaşamak için nereye gitti? KENDİ seçimini düşün! Evinizde işleri kim yönetir? Okulunda her şeyi kim idare eder? Yöneten kişinin sözüne itaat etmediğimizde başımıza ne gibi şeyler gelir? Doğru seçim uygulaması Oyuncak ayılarınla ya da evcil hayvanlarınla ilgilen, onlara iyi bak. Sonra onlara yapmaları için bir görev ver. Senin sözünü dinlediklerinde nasıl hissederdin? Peki, ya sözünü dinlemediklerinde? (Oyuncak ayılarının sana itaat edip etmediklerini hayal et.) Tanrı her şeyin başındadır ve O, herkes için en iyi olanı bilir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, her zaman senin yönetimin altında olmayı seçmem için yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Evden Ayrılmak Yaratılış 12:1–8; 13:2 SEÇİM: İbrahim, Tanrı’nın emrine uyup uzaklara gidiyor mu? Yoksa olduğu yerde mi kalıyor? İbrahim bir çadırda karısı Saray’la yaşıyordu. Büyük bir ateş yakıp üstünde yemek pişirebiliyorlar ve büyük bir ağacın gölgesinde dinlenebiliyorlardı. İbrahim’in keçileri ve koyunları geniş çayırlarda yeşil otlar yiyorlardı. Sığırlar kuyudan gelen suyu içiyorlardı. İbrahim çadırında çok mutluydu. Bazen İbrahim yaşadığı yerde yeşil ot kalmayınca ya da kuyudaki su bitince yakındaki başka bir meraya taşınırdı. O ve eşi Saray, eşyalarını toplayıp bütün yardımcılarını 29 ve hayvanlarını yanlarında götürürlerdi. Bu yeni yerde çadırlarını kurarlardı. Bir gün Tanrı, İbrahim’e çok uzaklara taşınmasını söyledi. Tanrı’nın isteği, İbrahim’in sonsuza kadar kalabileceği bir yerinin ve ailesinin olmasıydı. İbrahim ve ailesi, Tanrı’yı sevecek ve tek Tanrı olarak O’nu yücelteceklerdi. Tanrı, İbrahim’e, “Yaşadığın yeri terk et ve sana göstereceğim yere git.” dedi. “Orada seninle olacağım, gideceğin yer sonsuza dek senin ve ailenin evi olacak.” İbrahim güzel çadırına ve hayvanlarına baktı. Bulundukları yerde fazlasıyla ot ve su vardı. Herkesle birlikte taşınmak çok zor olacaktı. Şimdi İbrahim’in yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’nın sözünü dinleyip eşyalarını toplayabilir ve Tanrı onu nereye yönlendirirse gidebilir ya da kuyunun ve büyük ağacın yanındaki çadırında rahatça yaşayabilirdi. İbrahim şunu yaptı: bütün eşyalarını topladı, böylece Tanrı’yı izleyebilecekti. O ve Saray bütün kıyafetlerini katlayıp eşeğin üstüne, yiyecekleri de toplayıp devenin üstüne koydular. İbrahim koyunları ve keçileri bir araya getirdi. Sığırlara içmeleri için son defa kuyudan su verdi. Daha sonra çadırını söktü ve yanan ocağı söndürdü. Rahat ve serin ağaç gölgesinin bulunduğu o yeri bıraktı. İbrahim, Tanrı onu nereye yönlendirirse oraya gidiyordu. Bir daha geri dönmeyeceğini biliyordu. İbrahim uzun süre yolculuk yaptı. Karısı Saray onunla birlikteydi. Yeğeni Lut da onun yanındaydı. Sonunda daha önce hiç görmedikleri bir yere geldiler. Koyunların ve keçilerin yemesi için bol bol yeşil ot, ineklerin içmesi için de bol bol su vardı. Çadırı kurmak için uygun bir yer ve gölgesinde oturmak için bir ağaç vardı. İbrahim, Saray ve Lut yeni evlerinde mutluydular. Tanrı’yı yücelterek O’nun özel halkı oldular. Tanrı, İbrahim’in bu yeni ülkeye taşınmasından hoşnuttu. Onu kutsayıp ihtiyacı olanı ve hatta daha fazlasını verdi. 32 Hatırlayalım İbrahim çadırını seviyor muydu? Tanrı İbrahim’den ne yapmasını istedi? İbrahim’in aldığı karar iyi mi yoksa kötü müydü? Tanrı İbrahim için ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın bir yerde kalmanı ya da başka bir yere gitmeni istediğini nereden anlarsın? Eğer ailen taşınmak zorunda kalsaydı yanına ne alırdın? Tanrı, gittiğin her yere seninle birlikte geliyor tıpkı İbrahim’le birlikte gittiği gibi! Doğru seçim uygulaması Ailenin taşındığı zamanlarla ilgili hikâyeler paylaş. Ya da sevdiğin bir arkadaşının başka bir yere taşındığında neler hissettiğini. Önceki evinizdeki fotoğraflarına bakıp, özenle paketlediğiniz eşyaları belirle. Tanrı seninle nasıl ilgilendi? Tanrı bize, O’nun yönlendirdiği yere gitmemiz için yardım eder. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, taşınırken bile sürekli yanımda olduğun için sana teşekkür ederim. Beni nereye götürürsen seni izlemem için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Toprakları Paylaşmak Yaratılış 13:5–18 SEÇİM: İbrahim, Lut’a istediği bölgeyi seçmesi için izin veriyor mu? Yoksa İbrahim en iyi bölgeyi mi alıyor? İbrahim, Tanrı’yı seviyordu. Yeni bir ülkeye kadar Tanrı’yı izledi. Geldikleri bu yer yemyeşil çimenlerle ve akarsularla doluydu. İbrahim’in bir sürü koyunu, keçisi ve ineği vardı. Onlar için bol suya ve ota ihtiyacı vardı. Lut’un da amcası gibi bir sürü keçisi, koyunu ve ineği ve onlar için ota ve suya ihtiyacı vardı. Hem İbrahim’in hem de Lut’un hayvanlarla ilgilenen yardımcıları vardı. Bir gün İbrahim’in yardımcılarıyla Lut’un yardımcıları hayvanların ihtiyacı olan ot ve su için 35 kavga etmeye başladılar. Her iki taraf da bunları kendisi için daha çok istiyordu. İbrahim bulundukları yere tepeden baktı. Tanrı bu yerin sonsuza dek ailesinde kalacağını söylemişti. Şimdi İbrahim’in yapması gereken büyük bir seçim vardı. Yeğeninin toprağın bir parçasını almasına, hatta Lut’un oturacağı yeri seçmesine izin verebilir ya da Lut’a, topraklarını terk etmesini söyleyebilirdi. O zaman tamamı ona kalmış olurdu. İbrahim, Tanrı’nın bu toprakları ailesine verdiğini biliyordu. Tanrı bu ailenin O’nun özel halkı olmasını istiyordu. Tanrı, insanların toprak için kavga etmeleri yerine O’nu yüceltmelerini istiyor. İbrahim, Lut’a şöyle söyledi: “Burası büyük bir yer, istediğin yeri seçebilirsin.” Böylece Lut en yeşil çimenlerin, en bol su kaynaklarının olduğu yeri seçti. Lut taşındı. Sonra İbrahim tekrar sahip olduğu topraklara baktı. Tanrı ona şöyle dedi: “Sana çok büyük bir aile vereceğim ve bu topraklar her zaman onların olacak.” İbrahim büyük ağaçların olduğu bir bölgeye gidip orada Tanrı’ya övgüler sundu. Tanrı’nın her zaman ailesiyle ilgileneceğini bilmesi onu çok mutlu etmişti. 37 Hatırlayalım İbrahim ile birlikte bu yeni ülkeye kim gelmişti? Lut’un niye kendine ait bir yere ihtiyacı vardı? İbrahim’in yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Lut gittikten sonra İbrahim ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın başkasıyla paylaşmanı isteyebileceği ne gibi şeylerin var? Tanrı’yı yüceltmek için her gün belli bir zaman ayırdığından ve verdiği her hediye için teşekkür ettiğinden emin ol. Doğru seçim uygulaması Koyun, keçi ve inek gibi hayvanların seslerini taklit ederek bu öyküyü yeniden anlat. İbrahim doğru seçimi yaptığında gülümsemeyi unutma! Tanrı, bize verdiklerini paylaştığımızda mutlu olur, İbrahim’in yaptığı gibi. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, lütfen bana verdiğin hediyeleri başkalarıyla paylaşmayı seçmem için bana yardım et. İnsanların ihtiyaçlarının karşılanması için bana düşen ne varsa bunları görmemi sağla. İsa’nın adıyla, Amin. Sara’nın Bebeği Yaratılış 18:1–15; 21:1–7 SEÇİM: Sara, Tanrı’nın sözünü tutacağına güveniyor mu? Yoksa bunun imkansız olduğunu mu düşünüyor? Sara, İbrahim ile evliydi. Güzel bir çadırda yaşıyor ve büyük ateşin üstünde yemek pişirmeyi seviyordu. Her akşam gökyüzündeki yıldızlara bakıyordu. Ama Sara sahip olamadığı bir şeyin özlemini çekiyordu. Sara bir bebek istiyordu. Tatlı bir bebeğe sarılıp kucaklamak, onu uyutmak ve ona Tanrı’nın yarattığı harika dünyayı anlatmak istiyordu. Tanrı, İbrahim’e bir oğlu olacağına dair söz vermişti. Ama karısı Sara giderek yaşlanıyordu. Büyükanne 39 hatta büyükannenin de annesi olacak yaşa gelmişti. Ama yine de bir bebeği yoktu. Tanrı, İbrahim ve Sara’ya vermiş olduğu sözü unutmadığını bilmelerini istedi. Onlara bir çocuk verecekti. Bu yüzden Tanrı, İbrahim’i ziyaret etmeleri için oraya üç adam gönderdi. Aslında bu kişiler melekti. Onlardan biri olan Tanrı’nın meleği, İbrahim’e, “Gelecek yıl bu zamanda Sara’nın bir bebeği olacak.” dedi. Sara çadırın içinden konuşulanları dinliyordu ve bunu duyunca kendi kendine gülmeye başladı. Kendi kendine, “Artık bebeğim olamaz bunun için çok yaşlıyım.” diye düşündü. Tanrı’nın meleği İbrahim’e, “Tanrı için hiçbir şey imkansız değildir. Gelecek yıl bu zamanda Sara’nın bir bebeği olacak.” dedi. Şimdi Sara’nın önemli bir seçim yapması gerekiyordu. Ya Tanrı’ya inanıp bebek için bir süre daha bekleyecek ya da Tanrı’nın ona bu yaşta bir bebek vermesinin imkansız olduğuna inanacaktı. Peki, Sara ne yaptı? Tanrı’nın vaadi üzerine biraz daha bekledi. Ve bir sene sonra, aşağı yukarı 90’lı yaşlarındayken, Sara’nın bir bebeği oldu. Çocuğun ismini “Güler” anlamına gelen İshak koydu. İshak, İbrahim’in 40 ve Sara’nın yüzünü güldürdü. O, Tanrı’dan gelen özel bir armağandı. Şimdi onlardan sonra topraklarında yaşayacak bir oğulları vardı. Tanrı, imkansız görünen şeyleri gerçekleştirebilir. Sara, Tanrı’nın Sözüne güvenip, ona bir bebek göndermesini beklemekle doğru seçimi yapmış oldu. 41 Hatırlayalım Tanrı İbrahim ve Sara’nın hangi vaadi unutmamalarını istedi? Sara için Tanrı’ya inanmak niye zor olabilirdi? Sara’nın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Sara yeni bebeğin ismini ne koydu? KENDİ seçimini düşün! İnsanlar sana ne gibi sözler verdiler? Sözlerini tutacaklarına güveniyor musun? Neden güveniyorsun ya da neden güvenmiyorsun? Tanrı, seni seveceğine ve sana iyi bakacağına söz veriyor. O’na inanıyor musun? İnanmanın ya da inanmamanın sebepleri nelerdir? Doğru seçim uygulaması Tanrı’nın seni sevip seninle ilgilendiği zamanlardan örnek verebilir misin? Bunun sana nasıl hissettirdiğini gösteren bir resim yapıp odanın duvarına as. Tanrı’nın vaatlerine inanmayı seçmek her zaman mutluluk getirir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, verdiğin vaatlerin gerçekleşmesini beklerken bana sabır ver. Senin bana verdiğin bütün sözlere inanmayı seçmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Bir Kâse Çorba Yaratılış 25:19–34 SEÇİM: Esav, bir gün ailesini yönetmeyi mi yoksa o an neye ihtiyaç duyuyorsa onu mu seçiyor? İbrahim ve Sara’nın oğlu İshak büyüdü. Rebeka’yla evlenip iki erkek çocuğun babası oldu. İkisi de aynı gün doğdu. Çocuklar ikizdi. Ama ne birbirlerine benziyorlar ne de birbirlerine benzer şekilde davranıyorlardı. Çocuklardan biri doğduğu zaman vücudu tüylerle kaplıydı. Onun adı Esav’dı. Kardeşinden sadece birkaç dakika önce doğmuştu. Bu yüzden büyük oğul oydu. Bir gün ailesinin lideri olmak onun işi olacaktı. Esav büyüdüğünde güçlü biri oldu ve kırlarda yaşadı. 43 İshak’ın diğer oğlu doğduğu zaman kardeşinin topuğunu tutuyordu. Onun adını da Yakup koydular. Yakup büyürken her zaman evine yakın yerlerde yaşadı. Yakup, Esav’ın eve getirdiği et ve balıkları pişirmeyi severdi. Böylece iki kardeş yemeklerini birlikte yiyordu. Yakup sadece birkaç dakika farkla Esav’ın küçük kardeşiydi. Yakup ileride ailesinin lideri olmak istiyordu. 44 Bir gün Esav avdan döndü. Çok acıkmıştı. Yakup ise bütün gün boyunca yemek pişirmişti. Ateşin üstünde pişen çorba dolu koca bir kazan vardı. Mmmm. Çok güzel kokuyordu. Kokusu her yeri kaplamıştı. Esav kokuyu duyar duymaz midesi kazınmaya başladı. O an bir kase çorba için Yakup’a her şeyi vermeye hazırdı. Yakup, Esav’ı kandırmaya karar verdi. Esav’a, “Çorbamdan içmene izin vereceğim ama sen de bana 45 bu ailedeki yerini vermelisin. Bir gün bu ailenin lideri olmama izin verir misin?” dedi. Şimdi Esav’ın önemli bir karar vermesi gerekiyordu. Yemek için bekleyebilirdi ve böylece bir gün bu ailenin lideri olma şansını koruyabilir ya da hemen orada çorbayı içip ailedeki yerini kardeşi Yakup’a verebilirdi. Esav çok acıkmıştı bu yüzden “Senin olsun. Bir gün bu ailenin lideri olabilirsin. Ama şimdi bana çorba ver.” dedi. Yakup ona pişirdiği çorbadan verdi. Esav çok aç olduğu için tıka basa karnını doyurdu. Az önce neyi kaybettiğini düşünmedi bile. Ailedeki yerini bir kase çorba ile değiş tokuş etmişti. Tanrı, Esav’ın böyle sabırsız ve akılsızca davranmasına üzülmüştü. Ama Tanrı, Esav’ın kardeşi Yakup’un bir gün bilge bir lider olmasına yardım edecekti. 46 Hatırlayalım Yakup, Esav’dan ne istedi? Esav neden ailedeki yerinden vazgeçti? Esav’ın yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Hiç yapmaman gereken bir şeyi yaptığını fark ettiğin oldu mu? Belki koca bir paket şeker yedin ya da eve gitmen gerekirken bir arkadaşınla oyun oynamaya devam ettin. Sonra ne oldu? Doğru seçim uygulaması Aşağıdaki cümlelerde hangisi doğru bir düşün. Sonra doğru olanı uygula. Annene yardım et ya da ona bağır. Akşam yemeğini ye ya da yemeyip televizyon seyret. Her gün İncil’den hikâye okuma planı yap ya da hiç bunun gibi planlar yapma. Bugün yapmayı seçtiğimiz şeyler, yarın olacakları değiştirebilir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, önemli olan şeyleri yapmam için zaman ayırmama yardım et. Seni sevip sana hizmet etmenin en önemli şey olduğunu hatırlamam için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Tüylü Kollar Yaratılış 27 SEÇİM: Yakup gerçeği mi söylüyor? Yoksa babasına yalan mı söylüyor? Yakup ailenin lideri olmak istiyordu. Esav’ı kandırarak onun lider olma hakkını elinden almıştı. Ama Yakup’un bir şeye daha ihtiyacı vardı: babasının bereketine. Babası İshak, artık çok yaşlanmıştı. Kulakları iyi duymuyor ve gözleri de hiç görmüyordu. Annesi Yakup’a, “Bir fikrim var. Kardeşin Esav’ın tüylü kolları var. Bu keçi derisini al ve kollarına bağlayıp sanki Esav’mışsın gibi davran. Böylece baban İshak seni bereketleyecektir.” dedi. 49 Yakup ailesinin lideri olmak istediği için bunu kabul etti. Keçi derilerini kollarına bağlayıp İshak’ın çadırına gitti. Annesinin pişirdiği keçi etini de yanında götürdü. İshak nefis yemeği kokladı. Bu etin Esav’ın avladığı bir hayvanın eti olduğunu sanıyordu. İshak bütün yemeği yedi. Sonra da şöyle dedi: “En büyük oğlum Esav’ı bereketleyeceğim. Esav’ın tüylü kolları vardır. Kollarını uzat oğlum bakayım senin tüylü kolların var mı? Sen Esav mısın?” Şimdi Yakup’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Doğruyu söyleyebilirdi ama o zaman babası Esav’a verilmesi gereken bereketi ona vermezdi ya da Yakup yalan söyleyebilirdi. Kendisinin Esav olduğunu söyleyip babasının bereketini alabilirdi. Böylece ailenin lideri olabilirdi. Peki, Yakup ne yaptı? Yakup babasının tüylü kollarına dokunmasına izin verdi. İshak yaşlı olduğu için oğlunu göremiyordu ama onun Esav olduğuna inandı. Bu yüzden de onu bereketledi. Yakup artık ailesinin lideriydi. Esav bunu öğrendiğinde çok sinirlendi. O kadar sinirlendi ki Yakup’u bir eline geçirse ona kim bilir neler yapacaktı! Yakup’un annesi onunla birlikte eşyalarını topladı. Yakup ailenin lideri olmuştu belki ama şimdilik ailesiyle birlikte kalamazdı. Esav’dan kaçması gerekiyordu. Tanrı hilekârlıktan hoşlanmaz. Ama Tanrı yine de Yakup’u seviyordu ve Yakup’un gittiği her yerde Tanrı onunla birlikteydi. 51 Birlikte Hatırlayalım Yakup babasına nasıl yalan söyledi? Yakup’un verdiği yanlış karar sonucu başına ne geldi? KENDİ seçimini düşün! Yalan ile beyaz bir yalan, uzun bir masal ile abartılmış bir hikâye arasındaki fark nedir? Doğruyu söylemenin sana zor geldiği zamanları düşünebilir misin? Yalan söylediğin zaman ne olur – beyaz bir yalan ya da uzun bir masal? Doğru seçim uygulaması Yakup’un Esav’dan kaçması için çubuklar kullanarak uzun bir yol yap. Yakup olduğunu varsay ve ailenden uzaklaştıkça ne hissettiğini söyle. Doğru söylemek her zaman yalan söylemekten iyidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, yalan söylediğim zamanlar için özür dilerim. Beni affettiğin ve sevdiğin için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Kardeşler Yaratılış 32–33 SEÇİM: Esav, Yakup’u bağışlıyor mu? Yoksa kızgın mı kalıyor? Yakup yalnızdı. Çok uzun bir süredir evden uzaktaydı. Kendine yeni bir aile bile kurmuştu. Pek çok keçileri, develeri, inekleri, eşekleri ve kuzuları vardı. Ama yine de yalnızdı. Kardeşi Esav’ı özlüyordu. Yakup eve dönmek istiyordu ama korkuyordu. Evden ayrılırken Esav çok sinirliydi. Belki hala Yakup’u ya da ailesini incitmek istiyordu. Yakup o kadar yalnızdı ki, ne olursa olsun eve dönmeye karar verdi. Esav’la arasının iyi olması için Tanrı’ya güvenecekti. 53 Böylece ailesi ve hayvanlarıyla eve dönmek üzere yola çıktı. Yakup, Esav’a eve geleceğine dair haber gönderdi. Bir süre sonra Yakup Esav’ın onu karşılamak için geleceğini duydu, üstelik yanında 400 adamla beraber! Yakup korkmuştu. Tanrı’ya, “Aileme geri dönmemi söyledin. Bana karşı iyi davranacağına söz vermiştin.” dedi. 54 Şöyle devam etti; “Beni sevdin ve bana iyi baktın. Büyük bir aile verdin. Şimdi senin yardımına ihtiyacım var. Lütfen beni Esav’dan koru.” Ertesi gün Yakup, Esav’a hediye olarak keçiler, kuzular, develer ve inekler gönderdi. Birkaç gün sonra Yakup, Esav’la 400 adamının geldiğini gördü. 55 Haberci, Esav’a kardeşi Yakup’tan hediye olarak gönderilen hayvanları ve bir haber getirdi: Bunları gönderen senin kardeşin Yakup’tur. Yakup! Bunca yıl sonra. Yakup ailenin önderi olmak için onu kandırmıştı. Şimdi ise Yakup geri geliyordu. Esav’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı. 400 adamını Yakup’a ve ailesine zarar vermeleri için gönderebilir ya da Yakup’u affedebilir, bir zamanlar yanlış bir seçim yaptığını itiraf edebilirdi. Ailedeki yerini asla bir kase çorba için değişmemeliydi. Esav ailesini, hayvanlarını ve askerlerini sıraya sokup Yakup’a doğru yürümeye başladı. Yakup büyük kalabalığı gördü. En önde Esav duruyordu. Yakup korkuyordu ama geri dönmedi. Ailesine durmalarını söyledi ve kendisi tek başına yürümeye devam etti. Esav’a doğru yavaşça yaklaştı. Kardeşini nazik ve sıcak bir tavırla selamladı. Esav kollarını açıp Yakup’u kucakladı. İki kardeş de birlikte gülüp, konuşup neşelendiler. Tekrar bir arada olmak çok güzeldi! Tanrı’nın birlikte olmalarını ve huzur içinde yaşamalarını istediğini biliyorlardı. Tanrı, Yakup’la beraberdi. Şimdi onu güvenli bir şekilde evine ulaştırıp ailesinin önderi olmasını sağlamıştı. 56 Hatırlayalım Yakup neden evine, Esav’a geri dönmekten korkmuştu? Yakup’u görünce Esav ne yaptı? Esav’ın seçimi iyi miydi, kötü müydü? Kardeşler tekrar birlikte oldukları için mutlu muydu? Bunu nasıl anlıyoruz? KENDİ seçimini düşün! Ailenden iki kişinin birbirini bağışladığı bir zamanı hatırla. Bu kolay mı yoksa zor mu? Birbirlerini affetmeden önce ve sonra neler hissediyorlardı? Doğru seçim uygulaması Yuvarlak bir kağıt parçasına çirkin bir yaratık çiz. Bu ailenin “Öfkeli yüz”ü olsun. Biri sinirlendiğinde bu “Öfkeli yüz”e bakması için ona ver. Büyük ihtimalle bu aile üyesinin siniri yatışacaktır! “Öfkeli yüz”ü bir kenara bırakıp affetmeyi seçmenin sana ne kadar iyi hissettirdiğini göreceksin. Affetmek, çirkin bir öfkeyi barındırmaktan çok daha iyidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, lütfen başkaları beni incitmeye ya da kandırmaya çalışırken bile onları affetmeyi seçmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Çukurun İçinde… Yaratılış 37:12–35 SEÇİM: Yusuf’un kardeşleri ona iyi mi davranıyorlar yoksa onu uzağa mı gönderiyorlar? Yakup’un on iki oğlu vardı. Bazen hep birlikte uyumlu bir şekilde çalışırlardı, bazen de her kardeş gibi kavga ederlerdi. Oğullarından birinin adı Yusuf’tu. Yakup, oğulları arasında en çok Yusuf’u severdi. Yusuf’la çok zaman geçirirdi. Büyük kardeşler ise tarlada çalışıp kuzuları otlatırlardı. Yusuf büyüyüp bir delikanlı olunca o da kuzuları otlatmakta kardeşlerine yardım etmeye başladı. 59 Yakup bazen bir oğluna bazen de bir başka oğluna tıpkı diğer bütün babaların yaptığı gibi özel hediyeler verirdi. Ama bir gün Yusuf’a çok özel, harika bir ceket verdi. Yusuf’un diğer kardeşlerinin de ceketleri vardı – bazıları gri, bazıları yeşil bazılarıysa kahverengiydi. Fakat Yusuf’un ceketinde gökkuşağının bütün renkleri vardı. Sarı, kırmızı ve mavi, ayrıca mor, altın ve gümüş renklerle bezeliydi. Harika bir ceketti. Yusuf ceketi giydiğinde çok mutlu oldu. Fakat ağabeyleri onun bu yeni ve güzel ceketini çok kıskanıyorlardı. Bir gece Yusuf garip bir rüya gördü. Uyandığı zaman bu rüyayla ilgili her şeyi ağabeylerine anlattı: “Rüyamda her biriniz bir demet buğdaydınız. Ben de on ikinci demettim. Sonra hepinizin benim önümde eğildiğinizi gördüm. Çünkü aranızda en önemli olan bendim.” dedi. Ağabeyleri küçük kardeşlerinin önünde diz çökmek istemiyorlardı. Artık onun rüyalarını da duymak istemiyorlardı. Bu yüzden de Yusuf onlara başka bir rüyasını daha anlattığında sinirlendiler. Bu seferde ay, güneş ve on bir yıldız Yusuf’un önünde diz çöküyordu. 60 Babası Yusuf’a sordu, “Annenle ben senin önünde bir gün diz mi çökeceğiz? On bir kardeşin de senin önünde diz mi çökecek?” Yusuf’un kardeşleri çok büyük bir kıskançlık içindeydi. Babaları Yakup’un, küçük kardeşlerine çok özel bir hediye verdiğini de unutmamışlardı. Şimdi de Yusuf gelip bir gün ağabeylerinin onun önünde diz çökeceğini söylüyordu. Kardeşlerin bir seçim yapması gerekiyordu. Yusuf’u rahat bırakıp, işlerine dönebilirler ve babalarının onlara vermiş olduğu güzel hediyeleri hatırlayabilirler ya da ceketi Yusuf’tan alıp ona zarar vererek bir daha yollarına çıkmamasını sağlayabilirlerdi. Peki, ne yaptılar? Ağabeyleri, babası Yusuf’u onların iyi olup olmadıklarını görmek için tarlaya gönderdiğinde Yusuf’a saldırdılar. Ağabeyleri için durum düzelmişti. Ama Yusuf için aynı şeyi söyleyemeyiz. 63 Ağabeyleri Yusuf’un güzel ceketini alıp onu çukura attılar. Yusuf’u öldüreceklerdi ama yoldan geçen Mısırlı tüccarları gördüler. Kardeşlerden birinin aklına bir fikir geldi. “Yusuf’u Mısır’a gidecek olan şu tüccarlara satalım.” dedi. Ve öyle yaptılar. Sonra o harika ceketi alıp kirlettiler. Sanki Yusuf bir hayvanla savaşmış gibi göstermeye çalıştılar. Ceketi Yakup’a götürüp Yusuf’un vahşi bir hayvan tarafından öldürüldüğünü düşünmesini sağladılar. Yakup çok çok üzüldü. Bir daha Yusuf’u göremeyeceğini sanıyordu. Tanrı, Yusuf’un ağabeylerinin ona kötü davranmasından dolayı çok üzgündü. Ama Tanrı, Yusuf’la beraber Mısır’a gitti ve her zaman Yusuf’la birlikteydi. 64 Hatırlayalım Ağabeyleri Yusuf’un yeni ceketi hakkında ne hissettiler? Yusuf’un rüyaları ağabeylerine ne hissettirdi? Ağabeyleri Yusuf’a ne yaptılar? Kardeşlerin kararı iyi miydi yoksa kötü müydü ? KENDİ seçimini düşün! Erkek kardeşini, kız kardeşini ya da bir arkadaşını ne gibi sebeplerden ötürü kıskanırsın? Bu duyguların yaralayıcı olmaması için neler yapabilirsin? Doğru seçim uygulaması Bir kağıdı Yusuf’un ceketinde olabilecek bütün renklerle boya. Boyarken yapabileceğin güzel bir davranış düşün. Sonra da bu düşünceyi, senin sahip olmak istediğin bir şeye sahip olan biri için gerçekleştir. Tanrı sahip olduklarımızla ve başkalarının sahip olduklarıyla mutlu olmamızı istiyor. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, başkalarına karşı kibar olmama yardım et. Başkalarında bende olmasını istediğim bir şey olsa da onlar için sevinmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Uzun Bekleyiş Yaratılış 39; 41 SEÇİM: Yusuf, her şeyin Tanrı’nın istediği zamanda gerçekleşmesi için Tanrı’ya güveniyor mu yoksa Yusuf Tanrı’nın planını mı sorguluyor? Yusuf artık evden çok uzaklardaydı. Satın alan tüccarlar onu Mısır’a götürdüler. Orada zengin bir adam için çalışacaktı. Yusuf iyi bir işçiydi ve yapması gereken her şeyi yaptı. Ama zengin adamın karısı Yusuf’a kızdı ve onu hapse göndermesi için kocasını kandırdı. Yusuf hapiste ne kuşları görebiliyordu ne de yağmur damlalarını yüzünde hissedebiliyordu. Hapiste olmaktan hiç hoşlanmıyordu. Tanrı’nın hapisten kurtulmasına yardımcı olacağını umuyordu. Ama günler geçse de hiç bir şey olmadı. 67 Şimdi Yusuf’un vermesi gereken büyük bir karar vardı. Tanrı’nın yardımı için beklemekten vazgeçip kendi çabalarıyla oradan çıkmaya çalışabilirdi. Belki bir muhafızla konuşarak onu oradan çıkarmasını sağlayabilirdi ya da ondan anahtarları çalıp kaçabilir ya da Tanrı’ya güvenebilirdi. Başına gelen her şeyin Tanrı’nın bir planı olduğuna ve eğer beklerse Tanrı’nın ona ne yapacağını göstereceğine inanabilirdi. Yusuf, Tanrı’ya güvenmeye karar verdi. Yine de uzun bir süre hapisten çıkamadı. Ama bir gün bir adam Yusuf’u görmeye geldi. Bu adam Firavunun yardımcısıydı. 68 Firavun tüm Mısır’ı yöneten bir kraldı. Yusuf’un rüyalarını açıklayabileceğini duymuştu. Firavun tuhaf bir rüya görmüştü. Yusuf’tan ona bu özel rüyanın anlamını açıklamasını istedi. Yusuf, Firavunun yardımcısıyla gidip Firavunun rüyasını dinledi. Rüyada yedi şişman inek ile yedi zayıf inek vardı. Tanrı, Yusuf’a rüyanın ne anlama geldiğini açıkladı. 69 Yusuf dedi ki, “Yedi şişman inek bereketli geçecek yedi yılı temsil eder. Ekilmiş ürünler büyüyecek ve bol bol yiyecek olacak. Yedi zayıf inek ise kötü geçecek yedi yılı temsil eder. Ekilmiş ürünler büyümeyecek ve hiç ama hiç yemek olmayacak.” Firavun bunun üzerine “Ne yapmalıyız?” dedi. Yusuf da, “Ürün çok varken onları büyük depolara koyun. Arta kalan ürünü de yiyecek olmadığı zaman kullanmak üzere saklamış olursunuz.” dedi. Böylece Yusuf Firavunun en önemli yardımcısı oldu. Ve ülkedeki ürünlerin toplanması işinin başına geçti. Fazla ürün olduğunda depolara koyup sakladı. Gerçekten de sonraki yedi yıl boyunca hiç yağmur yağmadı. Bütün ekinler öldü. Hiçbir yerde yiyecek yoktu. Ama Yusuf’un depolarında yiyecek vardı. Herkese yeterince verdi. Böylece herkes yemek yapabildi. Tanrı, Yusuf O’na güvendiği ve O’nu beklediği için mutluydu. Tanrı’nın Yusuf için iyi bir planı vardı. Onun Mısır’da önemli bir lider olmasına yardım etti. 70 Hatırlayalım Yusuf hapisteyken nasıl hissetti? Kendi çabalarıyla hapisten çıkmaya çalışması neden kötü bir seçim olurdu? Yusuf, Firavuna ve diğer herkese nasıl yardım etti? KENDİ seçimini düşün! Daha önce hiç, Tanrı’nın bir duana cevap vermesi için uzun bir zaman bekledin mi? Belki şu an bir cevap bekliyorsun. Yusuf gibi olabilir misin? Bekleyip Tanrı’ya güvenebilir misin? Doğru seçim uygulaması Farklı işlerde çalışıyormuşsun gibi yap. Hangisini yapmak isterdin? Bir gün büyüyeceksin ve Tanrı ne yapman gerektiğini bilmene yardım edecek. Tanrı’nın cevabını beklemek her zaman en iyisidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, dualarımı tam doğru zamanda cevapladığın için teşekkür ederim. Her birimiz için tasarladığın planların için teşekkür ederim. Ne yapmamı istediğini anlamaya çalışırken benimle birlikte ol. İsa’nın adıyla, Amin. Ben Yusuf’um! Yaratılış 42–45 SEÇİM: Yusuf, olan iyi şeyleri mi yoksa olan kötü şeyleri mi düşünüyor? Yusuf’un kardeşleri onu Mısır’daki tüccarlara sattıktan sonra, babaları Yakup’un yanına döndüler. Onu, Yusuf’un öldürüldüğüne ikna ettiler. Kardeşleri Yusuf’un hayatta olduğunu biliyordu. Ama bir daha asla onu görmeyeceklerini düşünüyorlardı. Bir sene boyunca hiçbir tahıl ürünü yetişmedi. Ertesi yılda da yetişmedi. Ve üçüncü yılda da aynısı oldu. Bu böyle yedi yıl sürdü. En sonunda yemek yapmak için yeterli tahıl ürünü kalmamıştı. Bu kötü haberdi. 73 Ama sonra Yakup iyi bir haber duydu: Mısır’da tahıl vardı! Mısır’daki zeki bir adam büyük depolar içinde bir sürü ürün saklamıştı. Oğullarına Mısır’a gidip tahıl almalarını söyledi. Böylece yeniden yemek yapabilirler ve açlıktan ölmezlerdi. Kardeşler eşeklerine binip hemen yola çıktılar. Uzun bir süre yolculuk ettikten sonra Mısır’a vardılar. Orada tahıl ürünlerini saklamış olan o önemli adamdan tahıl istediler. Adamın karşısına çıktıklarında çok kibar davrandılar. Eğilip selam verdikten sonra tahıl satın almak istediklerini söylediler. Bu adamın kardeşleri Yusuf olduğunu anlamamışlardı. Ama Yusuf adamların kardeşleri olduğunu anlamıştı. Kendisini uzun zaman önce Mısır’lı tüccarlara sattıklarını da biliyordu. Benyamin adındaki küçük kardeşinin o sırada evde olduğunu da öğrenmişti. Bu yüzden Yusuf büyük kardeşlerden birini Mısır’da yanında tuttu. Diğer kardeşlerini Benyamin’i yanında getirmeleri için evlerine gönderdi. Kardeşlerin çuvalını tahılla doldurdu ve verdikleri parayı da çuvala geri koydu. Kardeşler bu durum hakkında ne düşüneceklerini bilememişlerdi. Yusuf’un onlara yapabileceklerinden korkuyorlardı. Ama sonunda Benyamin’i de yanlarına alarak Mısır’a döndüler. Yusuf hepsini evinde yemeğe davet etti. Kısa zaman sonra kardeşler daha fazla tahıl çuvalıyla eve dönmek üzere yola çıktılar. Ama Yusuf onları kandırarak Benyamin’in çuvalına kendi değerli gümüş kadehini koydu. Yusuf bir yardımcısını göndererek adamları tekrar Mısır’a getirtti. Benyamin’i gümüş kadehini çaldığı için yanında tutması gerektiğini söyledi. Ama büyük kardeşleri ona bunu yapamayacağını söylediler. Babalarının bu duruma çok üzüleceğini de söylediler. Böylece Yusuf, büyük kardeşlerinin iyi olmayı öğrendiklerini anladı. 76 Şimdi Yusuf’un büyük bir seçim yapması gerekiyordu. Mısır’da yaşadığı için gerçekleşen güzel şeyleri düşünebilirdi. Sakladığı tahılı ve sayesinde tahıldan yemek yapabilen insanları düşünebilirdi. Sonra da kardeşlerine kim olduğunu söyleyebilirdi. Yaptıklarından ötürü onları bağışlayabilir ya da sadece kardeşlerinin yaptığı kötülükleri anımsayarak, intikam için onları hapse attırabilirdi. Yusuf şöyle yaptı. Onlara, “Ben Yusuf’um! Sizin kardeşiniz.” dedi. Kardeşleri korkmuştu. Ama Yusuf devam etti, “Beni incitmeye çalıştığınızı biliyorum. Ama Tanrı Mısır’a gelmemi istedi ki aileme yardım edeyim. Burada yemek yapmak için bir sürü tahıl var. Babamı Mısır’a getirin ve yeniden hep birlikte olalım.” Yusuf hayatındaki kötü olayları iyiye çevirenin Tanrı olduğunu biliyordu. Tanrı, Yusuf’un bunun farkında olmasından mutluydu. Ayrıca Yusuf’un kardeşlerini bağışlayıp ailesine yardım etmesinden de mutluydu. 79 Hatırlayalım Yusuf’un kardeşleri neden Mısır’a gittiler? Yusuf kardeşlerini görünce hangi kötü olayı hatırladı? Yusuf sadece kardeşlerinin yaptığı kötülükleri mi düşündü? Yusuf’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Tanrı Yusuf’un hayatındaki hangi kötülükten bir iyilik çıkardı? KENDİ seçimini düşün! Ailende ne zaman kötü bir olay iyilikle sonuçlandı? Sadece kötü olanı düşündüğünde nasıl hissediyorsun? Kötülükten çıkan iyiliği düşündüğünde nasıl hissediyorsun? Doğru seçim uygulaması Kötü bir haber hakkında hikâye yaz. Sonra da hikâyeyi iyi bir sonuçla bitir. Kötü şeyler yaşasak bile Tanrı’nın her zaman bizim için iyi bir planı olduğuna inanmalıyız. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, kötü şeyler olduğunda bana güç ver. Kötü olandan iyiyi çıkarabileceğine inanmama yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Yüzen Sepet Mısır’dan Çıkış 1:6–2:10 SEÇİM: Miryam, küçük erkek kardeşine yardım ediyor mu? Yoksa sadece kaçıyor mu? Yusuf ve ağabeyleri uzun yıllar Mısır’da yaşadıktan sonra yeni bir Firavun ortaya çıktı. O, Tanrı’nın halkını sevmemişti. Kendi onuruna yapılar inşa etmeleri için Tanrı’nın halkını köle gibi çalıştırdı. Çok çalışmaları gerekiyordu. Tuğlalar yapıp, su ve büyük taşlar taşıdılar. Firavun, Tanrı’nın halkının ona karşı savaşacağından korkuyordu. Bu yüzden şeytani bir plan yaptı. Planın amacı Tanrı’nın halkının sayıca artmasını engellemekti. Firavun, Tanrı halkının bundan sonra erkek bebeğe sahip olamayacağını söyledi. 81 Bir annenin yeni bir erkek bebeği olmuştu. Kadın onu çok seviyordu. O da bir plan yaptı. Bu iyi bir plandı. Anne, üç ay boyunca bebeğini sakladı. Sonra sağlam bir sepet örmeye başladı ve sepetin içini su geçirmesin diye çamurla sıvadı. Ayrıca içine yumuşak kumaş da yerleştirdi. Böylece bebeğini saklamak için güzel bir yatak yapmış oldu. Annesi sepeti ve bebeğini Nil Nehri’ne götürdü. Bebeğin büyük ablası Miryam da onlarla gitmişti. Anne bebeğini öpüp sepete koydu ve sonra dikkatlice sepeti suya bıraktı. Sepet suyun üstünde güzelce yüzdü. Küçük oğlan hiç mi hiç ıslanmamıştı. Sonra anne evine döndü. Miryam sepetteki kardeşini izlemek için kaldı. Biraz sonra sesler duymaya başladı. Miryam uzun otların arkasından göz attı ve Firavunun kızını gördü! Prenses yıkanmak için nehir kıyısına gelmişti. Belki sepeti görüp bebeği bulabilirdi. Peki, Miryam ne yapmalıydı? Şimdi Miryam’ın önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Kalıp küçük kardeşine yardım etmeye çalışabilir ya da oradan hemen kaçabilirdi. 82 Miryam orada kalıp olanları izledi ve dinledi. Firavunun kızı sepeti gördü. Yardımcılardan birini onu alması için çağırdı. Sepetin içindeki bebeği görür görmez onu çok sevdi ve adını Musa koydu. Musa’nın kendi oğlu gibi olacağını söyledi. 84 Miryam kaçmak yerine Prenses’in karşısına dikilip “Sizin için bebeğe bakmaya yardım edecek birini bulabilirim.” dedi. “Bunu yapmamı ister misiniz?” “Ah evet, bu çok iyi olur.” dedi Prenses. Miryam bu güzel haberi annesine vermek için eve koştu. Prenses için bebek Musa’yla ilgilenebileceklerdi. Bebek artık güvende olacaktı. Artık Firavunun evinde yaşayacaktı. Tanrı, Miryam’ın ailesine yardım etmesinden mutluydu. Miryam, bebek Musa’nın güvende olmasına yardım etmişti. Ve bunların hepsi Tanrı’nın planının bir parçasıydı. 85 Hatırlayalım Neden anne bebeği için bir sepet hazırladı? Bebeğin büyük ablası, Miryam, ona nasıl yardım etti? Miryam’ın yaptığı seçim doğru muydu yoksa yanlış mıydı? KENDİ seçimini düşün! Ailene yardımcı olduğun konular nelerdir? Hiç yardım etmek yerine kaçmayı istediğin zamanlar oluyor mu? Böyle bir durumda ne yapıyorsun? Doğru seçim uygulaması Büyük bir yaprağı suyun üzerinde yüzdür. Musa’nın sepetinin nasıl suyun üzerinde yüzdüğünü anlayabilirsin. Daha sonra ailen ile su güvenliği hakkında bir liste hazırla. Herkesin kurallara uymayı hatırlamasına yardım edebilirsin. Tanrı’dan bize iyi yardımcılar olmamız konusunda yol göstermesini isteyebilirsiniz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, yardımcı olabileceğim konularda çalışmak istiyorum. Her gün aileme nasıl yardımcı olacağımı bana göster. İsa’nın adıyla, Amin. “Ben Değil” Mısır’dan Çıkış 2:11–4:20 SEÇİM: Musa, Tanrı’yı dinliyor mu? Yoksa Tanrı’nın ne dediğiyle ilgilenmiyor mu? Musa Mısır’da bir prens gibi büyüdü. Firavunun torunu gibiydi. Ama Musa kendisinin Tanrı’nın halkından biri olduğunu biliyordu. Bir gün Musa, Tanrı halkının yaptığı bütün o ağır işleri gördü. Onlar kendi halkıydı ve köle olmalarına kızıyordu. Onlara yardım etmeye çalıştı ama çok öfkeliydi. Tanrı’yı memnun etmeyen bir yolla halkına yardım etmeye çalıştı. Sonunda Musa Firavunu da çok kızdırmıştı. Bu yüzden Musa Mısır’dan kaçtı. Uzun yıllar kuzularıyla ilgilenen bir çoban oldu. 87 Bir gün Musa yine koyunlarına göz kulak olurken ilginç bir manzarayla karşılaştı. Sanki bir çalı yanıyordu. Ama ateş çalıya zarar vermiyordu. Musa çalıya yaklaştı. Daha sonra Tanrı’nın sesini işitti. Musa sandaletlerini çıkardı çünkü çok kutsal bir yerde duruyordu. Tanrı, Musa’nın Mısır’a geri dönmesini istedi. “Halkımı Mısır’dan çıkartıp ait oldukları yere getirmeni istiyorum.” dedi. Peki, Musa bunu yaptı mı? Musa, “Beni değil, beni gönderme! Firavuna nasıl o halkı serbest bırak diyebilirim?” diye yakardı. Tanrı şöyle dedi: “Her an seninle birlikte olacağım.” Musa, Tanrı’nın isteğini yapacak mıydı? Musa dedi ki, “Beni değil! Senin insanların bana inanmaz. Senin adını öğrenmek isteyecekler. O zaman onlara ne söyleyeceğim?” Tanrı, “Ben Ben’im.” diye yanıtladı. “Bu benim adımdır.” Musa Tanrı’nın dediğini yapacak mıydı? Musa, “Beni değil! Bu insanlar seni hiç görmediğimi söyleyecekler.” dedi. Sonra Tanrı, Musa’ya çobanlık asasını yere koymasını söyledi. Asa bir yılana dönüştü! Tanrı, Musa’ya yılanın kuyruğundan tutup kaldırmasını söyledi. O da böyle yaptı ve yılan tekrar asaya dönüştü. “Bunu o insanlara göster.” dedi Tanrı. “Böylece senin beni gördüğünü anlayacaklar.” Musa, Tanrı’nın dediğini yapacak mıydı? Musa, “Beni değil! Ben bunu yapamam, iyi bir konuşmacı değilim.” dedi. Tanrı, konuşmasında ona yardımcı olacağını ve kardeşi Harun’un da onunla gelip konuşabileceğini söyledi. Harun iyi bir konuşmacıydı. Şimdi Musa’nın önünde yapması gereken önemli bir seçim vardı. Tanrı’yı dinliyordu, o yüzden Tanrı’nın kendisinden ne yapmasını istediğini biliyordu. Tanrı’nın söylediği gibi Mısır’a gidebilirdi. Ya da Tanrı’yla tartışmaya devam edip O’nun isteğini yerine getirmeyebilirdi. Musa, Tanrı’nın isteğini yerine getirmeyi seçti. Sonunda Mısır’a dönmeye ikna oldu. Tanrı, Musa O’nun sözünü dinlediği için çok sevinmişti. Musa, Tanrı’nın düşünüyordu. önemsedi. Ama Musa, isteğini yerine getiremeyeceğini Musa, Tanrı’nın söylediklerini Tanrı’nın halkının kurtulmasına yardım edecekti. 90 Hatırlayalım Tanrı Musa’dan ne yapmasını istedi? Musa ne gibi bahaneler buldu? Musa’nın yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Gitmeyi istemediğin bir yer aklına geliyor mu? Tanrı’ya bu konuda ne hissettiğini söyle. Daha sonra aynı Musa’ya yardım ettiği gibi sana da yardım etmesini isteyebilirsin. Doğru seçim uygulaması Bir daha arabaya bindiğinde Tanrı’nın da seninle arabada olduğunu düşün. Durduğun her yerde (bankada, postanede, dükkanda…) Tanrı benimle birlikte, diyebilirsin. Tanrı yapmamızı istediği şeyleri yerine getirmemizde bize yardım eder. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, benim için olan isteklerini yerine getirmek için bana yardım et. Bunları yerine getirmek için bana cesaret ver. Ve başımdan geçen her olayda yanımda olduğunu bilmem için iman ver. İsa’nın adıyla, Amin. “Hayır!” Mısır’dan Çıkış 7–10 SEÇİM: Firavun, Tanrı’nın gücüne inanıyor mu? Yoksa inanmıyor mu? Musa kardeşi Harun ile birlikte Mısır’a geri döndü. Firavuna, Tanrı’nın, halkının serbest bırakılmasını istediğini söylediler. Firavun onlara inanmadı. Bu yüzden Harun çoban asasını yere bıraktı ve asa yılana dönüştü. Ama Firavun hala inanmayarak halkın serbest bırakılmasına karşı çıktı. Firavun “Hayır!” dedi. Musa Firavuna Tanrı’sını anlattı. Tek, gerçek olan Tanrı’yı. Firavunun inandığı tanrılardan çok daha güçlü olan Tanrı’yı. 93 Firavun kendi tanrılarını düşünüp “Neden Musa’nın Tanrı’sına itaat edeyim ki?” diyerek tekrar “Hayır!” dedi. Böylece Tanrı Mısır’daki insanların başına kötü şeyler getirdi. Bu kötü şeylere bela denir. Tanrı, Nil Nehri’ni kana çevirip, kurbağalar gönderdi. Musa Firavuna tekrar sordu, “Şimdi Tanrı halkının gitmesine izin verecek misin?” Ama Firavun “Hayır!” dedi. Bu yüzden Tanrı, ısıran sinekler, hem küçük sivrisinekler hem de büyük boyda atsinekleri gönderdi. Hayvanları öldüren hastalıklar, hem insanların hem de hayvanların vücudunu kaplayan yaralar gönderdi. Sonra Tanrı dolu, çekirgeler ve karanlık gönderdi. Mısır’daki insanlar gerçekten korkmuşlardı. “Şimdi Tanrı halkının gitmesine izin verecek misin?” dedi Musa. 94 Firavunun önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’nın gücüne inanabilirdi. Tanrı’nın iklim, nehirler, hayvanlar ve insanlar üstünde büyük bir gücü olduğunu itiraf edebilirdi. Böylece Tanrı halkının gitmesine izin verebilir ya da bu halkı kölesi olarak tutabilirdi. Bir kez daha Firavun “Hayır!” dedi. Firavunun Tanrı’nın gücüne inanmaması Tanrı’yı çok üzdü. Tanrı, Musa’yı halkını kurtarması için göndermişti. Yakın bir zamanda Tanrı bunun gerçekleşmesi için yardım edecekti. Hatırlayalım Tanrı, Firavundan ne yapmasını istedi? Tanrı’nın gönderdiği belalardan birini ya da daha fazlasını söyleyebilir misin? Firavunun seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın gücüne inanmayı seçiyor musun? Gücünü sana yardım etmek için kullanmak istediğini unutma. Hastayken, incinmişken, fırtınadayken ya da üzgünken sana yardım edebileceği yolları söyleyebilir misin? Doğru seçim uygulaması Doğanın bize zarar verebileceği şeylerin bir listesini yap (şimşek, tipi, depremler vb.). Bütün bu yaşananlarda Tanrı’nın bizimle birlikte olduğunu bilmek ne güzel! Tıpkı Mısır’daki insanlarla olduğu gibi seninle de birlikte. Tanrı’nın çok güçlü olduğuna ve bizi çok sevdiğine inanabiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sana ve gücüne inanmamız için yardım et. Sen bizi seviyorsun ve biz de seni seviyoruz. İsa’nın adıyla, Amin. Fısıh Yemeği Mısır’dan Çıkış 11–12 SEÇİM: Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın onları kurtaracağına inanıyor mu? Yoksa Tanrı’nın onları Mısır’dan çıkaramayacağını mı düşünüyorlar? Firavun, Tanrı halkı’nın Mısır’dan çıkmalarına izin vermiyordu. Bu yüzden Tanrı, Mısır’ın başına belalar gönderdi. Musa Firavundan halkın gitmesine izin vermesini istediğinde Firavun yine “Hayır!” dedi. Tanrı Ölüm Meleğini Mısır’a göndermeye hazırladı. Ama önce halkının güvende olmasını sağladı. Musa’ya kesin emirler verdi. Musa halka gidip ne yapmalarını gerektiğini açıkladı. “Evinizin kapısını kuzu kanıyla boyayın.” Böylece Ölüm Meleği evinizin üzerinden geçecek. “Mayasız ekmek yapın ki çabuk pişsin. Sonra 97 da pişirdiğiniz kuzuyu yiyin ve hızlıca ayrılmak için hazır olun.” Şimdi Tanrı halkının önünde yapması gereken önemli bir seçim vardı. Tanrı’ya itaat edip kapıları boyayıp hızlıca yemek yiyebilirlerdi ya da eskisi gibi hayatlarına devam edebilirlerdi. Tanrı’nın halkı şöyle yaptı: kapılarını kuzunun kanıyla boyadılar. Ölüm Meleği kasabaya gelmişti. Hemen mayasız bir ekmek yaptılar çünkü kabarmasını bekleyecek zamanları yoktu. Acı otlarla birlikte ekmeği yediler ki köle oldukları üzücü zamanları hatırlayabilsinler. Ölüm Meleği artık onların sokağındaydı. Üstlerinde giysilerle yemek yediler. Bu şekilde hemen yola çıkabilirlerdi. Ölüm Meleği artık onların evlerine yakındı. Kapının üstündeki kuzunun kanı onları ölümden korudu. Ölüm Meleği, Tanrı halkının evlerinin üzerinden geçti. Tanrı halkından olan hiç kimse ölmedi. Ölüm Meleği, Firavunun ve tüm Mısır halkının evine girdi. Gece ilerlerken Firavun, Musa ve Harun’u yanına çağırdı. Bu sefer Firavun onlara “Gidin!” dedi. Tanrı’nın halkı özgürdü! Tanrı, insanlar O’na güvenip itaat ettikleri için mutluydu. Tanrı onları güven içinde tuttu ve onları özgür kıldı. 99 Hatırlayalım Tanrı, halkını Ölüm Meleğinden nasıl korudu? İnsanlar Tanrı’ya güvenip O’na itaat ettiler mi? Tanrı’nın halkı iyi olanı mı yoksa kötüyü mü seçti? O gece Firavun Musa’ya ne dedi? KENDİ seçimini düşün! Tanrı seni kötü şeylerden kurtarabilir. Tanrı seni günahtan da kurtarabilir. Tanrı’nın seni nelerden kurtarmasını isterdin? Doğru seçim uygulaması Lavaş ekmeğin ya da başka çeşit mayasız ekmeğin tadına bak. Mayasız ekmek Yahudilerin ilk “Fısıh Bayramı”ndan beri yedikleri ekmektir. Bu, Tanrı’ya, onları – ve bizi – kurtaracağına her zaman güvenmemiz gerektiğini anımsatır. Bizi kötü şeylerden kurtarmak isteyen Tanrı’ya güvenebilir ve itaat edebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, beni kötü olan birçok şeyden kurtardığın için teşekkür ederim. Her şeyden önemlisi, İsa’yı bizim günahlarımız için gönderdiğin için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Kurak Topraklar Mısır’dan Çıkış 13:17–14:31 SEÇİM: Tanrı’nın halkı, Musa’nın onları denizden geçirebileceğine güveniyorlar mı? Yoksa onlar, Tanrı’nın Musa’ya yardım etmesinin imkansız olduğunu mu düşünüyorlar? Musa ve Tanrı’nın halkı coşkuyla, sevinçle Mısır’dan ayrıldı. Yanlarına keçilerini, eşeklerini, ineklerini ve koyunlarını da aldılar. Tanrı’nın halkından olan hiç kimse geride bırakılmadı. Herkes, bebekler, çocuklar, gençler ve yaşlılar İbrahim’in ülkesine gidecekti. Artık onlar, kötü kalpli Firavunun köleleri değildi. Sanki hep birlikte büyük bir pikniğe gidiyor gibiydiler. Mısır’da ise Firavun korku içindeydi. Önce üzüldü. Sonra da kızdı. Hem de çok ama çok kızdı. Musa’yı, 101 halkı bırakması için onu kandırmakla suçlamaya başladı. Tanrı’nın halkını bulmak için 600’den fazla askerini toplayıp başlarına geçti. Mısır’ın en hızlı at arabalarıyla ve en keskin mızraklarını alıp yola çıktılar. Amaçları Musa’yı durdurup Tanrı’nın halkını Mısır’a geri getirmekti. Bu arada Tanrı, yol boyunca halkıyla birlikteydi. Gündüzleri büyük bir bulutla, geceleri ise büyük ateşten bir sütunla onlar ilerlerken önlerinden gidiyordu ve onları 102 yönlendiriyordu. Sonunda Kızıldeniz’e geldiler. Tanrı halkının önünde çok büyük bir engel vardı. Birkaç kişi arkalarına bakıp ileride büyük bir toz bulutu olduğunu gördü. Firavun ve askerlerinin at arabaları görünmeye başlamıştı. Ellerinde mızraklarla büyük bir ordu, Tanrı halkını Mısır’a geri götürmek için geliyordu. Tanrı’nın halkı çok korkmuştu. Önlerinde Kızıldeniz, arkalarında ise Firavun ve askerleri vardı. Bu yüzden 103 insanlar yardım etmesi için Tanrı’ya yakardı. Ama sonra Musa’ya kızdılar. “Niye bizi Mısır’dan çıkardın ki? Hala orada yaşayıp köle olarak kalabilirdik. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde ölmekten daha iyi olurdu.” diye çıkıştılar. Musa halka sakin olmalarını söyledi. “Korkmayın, Tanrı’nın sizinle nasıl ilgileneceğini görmek için sadece biraz bekleyin. O sizin için Firavun ve askerleriyle savaşacaktır.” dedi. Şimdi Tanrı halkının önemli bir karar vermesi gerekiyordu. Liderleri olan Musa’ya güvenebilirler ve Tanrı’nın Musa’ya ne yapması gerektiğini söyleyinceye kadar bekleyebilir ya da ne yapmaları gerektiğine kendileri karar verebilirlerdi. Eğer Tanrı’nın onlara yardım edebilmesinin imkansız olduğunu düşünürlerse Mısır’a dönebilirlerdi. Ama Tanrı’nın halkı şöyle yaptı. Musa’ya baktılar. Çünkü o Tanrı’yla konuşuyordu. Şimdi de Tanrı’nın ona söyleyeceği şeyi yapacaktı. Musa değneğini Kızıldeniz’e doğru uzattı ve o sırada büyük bir rüzgar çıktı. Rüzgar denizin üzerinde kuru bir yol açılıncaya kadar bütün gece esti. 104 Herkes denizin karşı tarafına geçmek için hızlıca yürümeye başladı. Koyunlarını, keçilerini, ineklerini ve eşeklerini de aldılar. İki taraftan da dalgalar çağladı ve sular gürledi. Arkalarındaki at arabaları da oldukça yaklaşmışlardı. Tanrı’nın halkı kuru ve güvendeydi. Kalan son koyun da karşı tarafa geçtiğinde Tanrı, Musa’ya tekrar elini uzatmasını söyledi. Sular bir araya gelip yolu kapattı. Bütün sular onları takip eden Firavunun askerlerinin ve at arabalarının üstünü de kapladı. Tanrı’nın halkı, Musa’nın onları yönetmesine güvendikleri için sevindiler. Musa iyi bir önderdi. Tanrı’yı dinledi. Tanrı imkansız gibi görünse de halkı güvende tutması için Musa’ya yardım etti. Hatırlayalım Büyük bulut ve ateşten sütun Tanrı’nın halkına nasıl yardım etti? Tanrı halkı neden korkmuştu? Tanrı’nın halkı iyi mi yoksa kötü mü bir seçim yaptılar? Musa niye iyi bir önderdi? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın senden ne istediğini bilmek için yardıma ihtiyacın olduğu zamanlar var mı? (Bir sorunun olduğunda, birileri kötü davrandığında, iyi hissetmediğinde vs.) Sana ne yapman gerektiğini söyleyecek, güvendiğin büyüklerin kimlerdir? (annebaban, öğretmenlerin, kilise önderin, İsa’yı seven diğer yetişkinler vs.) Doğru seçim uygulaması Birkaç yastık, havlu ya da battaniye toplayıp ortası açık bir yol olacak şekilde yan taraflara yığ. Tanrı halkı Kızıldeniz’i nasıl aceleyle geçtiyse sende öylece o yolu geçebilir misin? Tanrı’yı seven insanlar bizi yönlendirdiğinde, onlara güvenebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ne olursa olsun her şeyi halledebildiğin için teşekkür ederim. Yardıma ihtiyacım olduğu zamanlar bana yol gösterebilecek liderler olduğu için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Tanrı’nın İyi Kuralları Mısır’dan Çıkış 19:16–20:21; 31:18; Yasa’nın Tekrarı 5 SEÇİM: Musa, Tanrı’nın kurallarını dinliyor mu? Yoksa Tanrı’nın kurallarını bilmek istemiyor mu? Musa ile Tanrı’nın halkı İbrahim’in ülkesine doğru yol aldılar. Tanrı her zaman onlarla ilgileniyor ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmıyordu. Bir gün Tanrı Musa’yla dağda konuştu. Tanrı’nın, halkı için bazı kuralları vardı. İnsanlar Tanrı’dan korktukları için Musa onların yerine Tanrı’yla konuşuyordu. Tanrı, insanların yaşaması için kurallara ihtiyacı olduğunu biliyordu. Tanrı’yı ve birbirlerini nasıl seveceklerini öğrenmeleri gerekiyordu. Tanrı, Musa’ya bu kuralları bir özel armağan olarak vermek istedi. Tanrı 109 insanları çok sevdiğinden onları korumak için bu kuralları koymuştu. Eğer kurallara uyarlarsa onlar için her şey çok iyi olacaktı. Şimdi Musa’nın büyük bir seçim yapması gerekiyordu. Tanrı’nın kurallarını dinleyebilir, insanlara bu kurallara nasıl itaat edip mutlu olacaklarını anlatabilir ya da bu kuralları dinlememeyi seçebilirdi. Ama Musa dinledi. Tanrı, kuralları ona verdi. Kural 1: Tanrı’yı her şeyden çok sev! Kural 2: Kendine put yapma ve putlara tapma! Kural 3: Tanrı’nın ismini saygıyla kullan! Kural 4: Haftanın son gününü Tanrı’ya tapınarak geçir! Kural 5: Annene babana saygılı ve sevgi dolu ol! Kural 6: Öldürme! Kural 7: Eşini aldatma! Kural 8: Çalma! Kural 9: Başkaları hakkında yalan söyleme! Kural 10: Hiçbir zaman başkasına ait olana göz dikme. Tanrı bu kuralları iki taş levhaya kazıdı. Bunlar önemli kurallardı. Eğer insanlar bu kurallara uyarlarsa hem Tanrı hem de insanlar çok mutlu olacaktı. 110 Hatırlayalım Tanrı halkına neden bu kuralları vermek istedi? Tanrı, Musa’nın bu kuralları neden dinlemesini istedi? Musa’nın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Kaç kural vardı? Onlardan bir tanesini söyler misin? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın kurallarından bir iki tanesini seçip onlara itaat ettiğinde nasıl mutlu olacağını anlat. Doğru seçim uygulaması Bir parça kağıda “Tanrı’yı ve birbirinizi sevin” yaz. Kağıdı kapının üstüne okuyabileceğin bir yere as. Oradan her geçişinde yüksek sesle oku. Bunlar önemli sözlerdir. Eğer kağıtta yazılanı yaparsan Tanrı’nın en önemli buyruklarını yerine getirmiş olursun. Tanrı’nın iyi kuralları bizim mutlu olmamızı sağlar. Onlara itaat edersek tabii. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bana verdiğin iyi kurallar için sana teşekkür ederim. Bunlar beni koruyor, seninle ve başkalarıyla mutlu yaşamamı sağlıyor. Senin kurallarına her zaman uymam için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Musa Kayıp Mısır’dan Çıkış 32–34 SEÇİM: Harun, diğer insanlarla birlikte Musa’yı beklerken, Tanrı’nın kurallarına itaat ediyor mu? Yoksa etmiyor mu? Tanrı, Musa’yla bir dağın tepesinde konuştu. Halk ise aşağıda vadide bekliyordu. Musa uzun bir süredir ortada yoktu. Geri döndü ama sonra tekrar dağa çıktı. Bu sefer çok uzun bir zaman ortada görünmedi. Halk, “Acaba Musa hala hayatta mı?” diye merak etmeye başladı. Musa çok çok uzun süre ortada görünmeyince, Tanrı’nın halkı onun bir daha geri dönmeyeceğini düşünmeye başlamıştı. 113 Eğer liderleri Musa geri dönmeyecekse kim onlar için Tanrı’yla konuşacaktı? Kim onları vaat edilen topraklara götürecekti? Tanrı’nın halkı, başka bir tanrıya ihtiyaçları olduğunu düşündü. Mısır halkının birçok tanrısı vardı. Hatta tanrılarının heykellerini, putlarını bile yapmışlardı. Bu putların bazısı taş veya çamurdan, bazısı da altından yapılıyordu. Ama Tanrı halkının unuttuğu bir şey vardı. Bu putlar ne gerçek tanrılardı ne de güçleri vardı. Tanrı’nın halkı sahip oldukları bütün altın eşyaları bir araya getirdi. Altınlarını Ona, bu Musa’nın altınlarla kardeşi kendilerine 114 Harun’a bir tanrı verdiler. heykeli yapmasını için yalvardılar, böylece bu tanrıya bakıp dua edebileceklerdi. Şimdi Harun’un önünde yapması gerek çok önemli bir seçim vardı. İnsanlara altınlarını evlerine götürmelerini çünkü Musa’nın döneceğini söyleyebilirdi. Tanrı’nın hala onlarla birlikte olduğuna ve onları İbrahim’in ülkesine götüreceğine şüphe etmeden inanmaları gerektiğini açıklayabilir ya da altınları eritip insanlara görebilecekleri bir put yapabilirdi. Belki Musa gerçekten dönmeyecekti. Belki de artık onlar için Tanrı’yla konuşacak kimse yoktu. 115 Harun ne yaptı? Altından kocaman bir buzağı yaptı. İnsanların ona kendilerini Mısır’dan çıkaran Tanrı demelerine izin verdi. İnsanlar altın buzağıya hediyeler getirdi. Sonra altın buzağının yanında şarkı söyleyip dans ettiler ve yemek yediler. Ona tapındılar çünkü Musa’nın bir daha dönüp onlar için Tanrı’yla konuşacağını düşünmüyorlardı. Onlar puta tapınırken, Musa geri döndü. Olanları görünce o kadar kızdı ki Tanrı’nın kurallarını kazıdığı iki taş levhayı yere attı ve kırdı. Harun’a “Sen ne yaptın?” dedi. “Kızma.” dedi Harun. Ama Musa, Tanrı’nın bu duruma ne kadar kızdığını Harun’a anlattı. Tanrı gerçekten de Harun’a ve diğerlerine çok kızmıştı. Musa, Tanrı’ya geri döndü ve O’ndan halkını bırakmamasını istedi. Musa dağdan inince tekrar elinde iki taş levhaya kazılmış aynı kurallar vardı. Tanrı, Musa’dan hoşnuttu. O yüzden Musa’nın isteğini yerine getirip halkını bağışladı. Tanrı, halkını İbrahim’in topraklarına götürme sözünden dönmedi. Uzun yıllar sonra da Tanrı’nın vaat ettiği topraklara ulaştılar. 116 Hatırlayalım Neden halk başka bir tanrıya ihtiyaçları olduğunu düşündü? Harun’un aldığı karar iyi miydi yoksa kötü müydü? İnsanlar altın buzağıyla ne yaptılar? Tanrı, halka öfkeli olduğu halde Musa’dan hoşnut olduğu için ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! Beklemen gereken bir insanın ya da bir şeyin adını yaz. (dişçi, kasadaki tezgahtar, anne ya da babanın eve gelmesi, Tanrı’nın dualarına cevap vermesi…) Beklerken, bir ilahiyi ya da bir ayeti söylemeye ne dersin? Doğru seçim uygulaması Deve-cüce oyunu oynayın ve komut vereni dikkatle dinle. Oyunda komut vereni nasıl dikkatle dinliyorsan aynı şekilde Tanrı’nın buyruklarını bekleyip onları da dinlemen gerekiyor. Beklemek kolay değildir. Ama beklemek, Tanrı’ya itaat ettiğimiz zaman o kadar uzun görünmez. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sürekli sana itaat etmem için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Boruyu Çalın Mısır’dan Çıkış 34; Yeşu 6 SEÇİM: Yeşu, Eriha’da Tanrı’nın emrine itaat ediyor mu? Yoksa Yeşu kendi planını mı yapıyor? Tanrı’nın halkı 40 yıl boyunca çölde dolaştı. Bu çok uzun bir zamandı. Birçok çocuk çölde büyüdü, onların da kendi çocukları oldu. Birçok yetişkin insan yaşlandı ve büyükanne, büyükbaba oldular. Yaşlanınca da öldüler. Sonunda Musa ve Tanrı’nın halkı İbrahim’in ülkesine geldi. Artık tek yapmaları gereken Ürdün Nehri’ni geçmekti ve sonra yeni evlerine varacaklardı. Musa çok yaşlanmıştı. Tanrı onun bir dağa çıkıp nehrin karşısındaki toprakları görmesine izin verdi. Bir süre sonra Musa öldü. 119 Musa çok iyi bir liderdi. Ölmeden önce Tanrı halkı için yeni bir önder seçmişti. Bu yeni liderin adı Yeşu’ydu. Yeşu, halkı Ürdün Nehri’nden karşıya geçirdi. Sonra da büyük kent Eriha’ya geldiler. Kent kalın duvarlarla çevrilmişti oradaki insanlar da Tanrı halkının bu kentte yaşamasını istemiyorlardı. Yeşu, Tanrı’nın halkına söz verdiği toprakların bunlar olduğunu biliyordu. O yüzden de Tanrı’nın ona anlattığı gizli planı dikkatlice dinledi. “Altı gün boyunca halkımı bu duvarlar etrafında birer kere yürütmelisin. Yedinci gün ise Eriha’nın etrafında 7 kere dolaşın. Ellerinde boru olanlar yürürken borularını çalsın. Halkın geri kalanı da bağırabildikleri 120 kadar yüksek sesle bağırsın. Bunu yaptıklarında Eriha’nın duvarları yıkılacak.” Şimdi Yeşu’nun yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’yı dinleyip insanları yürümeleri için sıraya sokabilirdi. Kimileri bunun işe yaramayacağını düşünecekti. Duvarların arkasındaki insanlar muhtemelen onlara güleceklerdi. Fakat bu Tanrı’nın işe yarayacağını söylediği yoldu. Ya da onları geldikleri yere geri götürüp Tanrı’nın onlara vaat ettiği toprakların keyfini çıkarmalarına engel olabilirdi. Ne de olsa Eriha’nın duvarları yıkılamayacak kadar kalın görünüyordu. 121 Yeşu şöyle yaptı. İnsanları sıraya dizdi ve günde bir kere duvarların etrafından yürüdüler. Bunu; 1. gün, 2. gün, 3. gün, 4. gün, 5. gün ve 6. gün yaptılar. Yanlarında boruları olanlar yürürken borularını çaldılar. 7. gün bütün insanlar yürümek için yine sıraya girdi. Bu sefer kentin etrafında 7 kere yürüdüler. Borusu olanlar üflemeye devam etti. 7 kez döndüklerinde boruların sesi daha da yükseldi. Sonunda Yeşu herkese, “Artık zamanı geldi herkes yüksek sesle bağırsın.” dedi. Halk, bağırabildikleri kadar yüksek sesle bağırdı. Bu şekilde Eriha’nın duvarları yıkıldı. Tanrı’nın halkı artık Tanrı’nın onlara söz verdiği bu kentte yaşayabilirdi. Tanrı, Yeşu O’nu dinleyip söylediklerini yaptığı için memnundu. Tanrı’nın halkı da yeni evlerine kavuştukları için çok mutluydular. Tanrı onlarla birlikteydi. 122 Hatırlayalım Musa öldükten sonra yerine geçen yeni lider kimdi? Tanrı Yeşu’ya ne yapmasını söyledi? Yeşu’nun seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Eriha’nın duvarlarına ne oldu? KENDİ seçimini düşün! Ailen, herhangi bir konuda dua ettikten sonra Tanrı’nın bu problemi çözmek için ilginç bir yöntem kullandığını keşfettiler mi? Peki, Tanrı’nın söylediklerini yapmak ailen için kolay mıydı? Doğru seçim uygulaması Eriha’nın duvarları etrafında yürüyüp boru çalmak için birkaç boş kağıt havlu rulosu al. Yeşu’nun halka söylediklerini yaptığından emin ol. Dua ettiğimizde Tanrı’nın bizi doğru yönlendirdiğine güvenebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, senin planların her zaman en iyi olandır. İnsanlara verdiğin bütün iyi fikirler için sana teşekkür ederim. Senin yollarını izlememize yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Birlikte Yolculuk Rut 1–4 SEÇİM: Rut, Naomi’yi seviyor ve ona iyi davranıyor mu? Yoksa Rut Naomi hakkındaki her şeyi unutmak mı istiyor? Rut, Tanrı’nın halkına verdiği topraklara çok yakın oturan genç bir kadındı. Tanrı’nın halkı onun topraklarına yerleştiğinde Rut çok sevindi. Dört kişilik bir aile, eski topraklarında ürün yetişmediği için ona çok yakın bir yere taşınmışlardı. Rut mutluydu çünkü o ailedeki genç adam onun kocası olmuştu. Ama birçok üzücü olay da gerçekleşmişti. O dört kişiden oluşan ailenin babası ölmüştü. Bir süre sonra Rut’un kocası ve kocasının kardeşi de öldü. 125 Aileden geriye sadece anneleri Naomi kalmıştı. Naomi evinden uzaktaydı. Topraklarında ürünlerin tekrar yetiştiğini duymuştu. O yüzden evi olan Beytlehem’e dönmeye karar verdi. Oğullarıyla evlenen iki kız da onunla gelmek istedi. Bu kadınlardan biri Rut diğeri de Orpa’ydı. Naomi, bu genç kadınların kendi topraklarında kalmalarının en iyisi olacağını düşünüyordu. Orpa Naomi’yla aynı fikirdeydi. 126 O yüzden Naomi’yi öpüp ona güle güle dedi. Şimdi Rut’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Naomi’yle birlikte Tanrı’nın halkının ülkesine gidebilir ve Naomi’yle oturup Tanrı’yı aynen onun sevdiği gibi sevebilirdi. Ya da Naomi’yi bırakıp evine dönebilirdi. Kendi topraklarına dönüp Tanrı’yı tamamen unutabilirdi. Rut’un Naomi’ye söylediği buydu. “Gittiğin yere ben de gideceğim. Senin halkın benim halkım olacak. Senin Tanrın benim Tanrım olacak.” dedi. Naomi, eve tamamen yalnız gitmek zorunda olmadığı için mutluydu. 127 Beytlehem’e vardıklarında çok yorgun ve açtılar. Naomi’nin Boaz adında bir uzak akrabası vardı. Boaz iyi kalpli bir çiftçiydi ve ihtiyacı olan insanlar alsın diye tarlasında biraz buğday bırakırdı. Rut buradan biraz buğday alıp Naomi’yle yemeleri için ekmek yaptı. Boaz, Rut’un Naomi’ye karşı ne kadar iyi yürekli ve sevecen olduğunu farketti. Onu sanki kendi annesiymiş gibi seviyordu. Boaz her zaman Rut ve Naomi’nin yeterince yemekleri olduğundan emin olmak istiyordu. Naomi bu yardımdan memnundu ama bir gün öleceğini düşünüp Rut’un yalnız kalmasını istemiyordu. Naomi, Rut’un kendi ailesinden biriyle evlenmesini hatta uzaktan akrabası olan Boaz ile evlenmesini istiyordu. Bu yüzden Boaz ve Rut’u bir araya getirdi. Boaz, Rut ile evlenme kararı alınca Naomi çok sevinmişti. Şimdi Rut’un Tanrı halkının ülkesinde kalacağını ve burada mutlu olacağını biliyordu. Aradan çok zaman geçmeden Rut ve Boaz’ın bir erkek bebeği oldu. Ovet bebek Naomi’nin ilk torunuydu. Rut çok mutlu bir anneydi. Ovet de çok mutlu bir bebekti. Tanrı da çok mutluydu. Tanrı, ona verdiği aileyi sevdiği ve iyi davrandığı için Rut’tan memnundu. 128 Hatırlayalım Rut Naomi’yi sevdiğini nasıl gösterdi? Rut’un aldığı karar iyi miydi yoksa kötü müydü? Rut’un yeni ailesindeki insanlar kimlerdi? KENDİ seçimini düşün! Ailenin her üyesi için yapabileceğin güzel bir şey söyleyebilir misin? Ailen, yoksul olan insanlarla sahip olduklarını nasıl paylaşabilir? O insanlar düşündüğünden daha yakınında… Doğru seçim uygulaması Aileler, araya giren zamanla, mesafelerle ya da tartışmalarla dağılabiliyor. Ama Tanrı, aile bireylerinin birbirlerine sevgi göstermesini ister. Bugün birini arayarak ya da yazarak onu çok sevdiğini söyle. Tanrı başkalarına iyi davrandığımızda çok hoşnut kalıyor. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ailem için sana teşekkür ederim. Her birini senin beni sevdiğin gibi sevmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Lütfen Bana Bir Oğul Gönder 1. Samuel 1:1–2:21 SEÇİM: Hanna, Tanrı’nın dualarına cevap vereceğine inanıyor mu? Yoksa dua etse de etmese de fark etmeyeceğini mi düşünüyor? Hanna çok üzgündü. Temiz ve düzenli bir evi; iyi, güçlü bir de kocası vardı. Ama Hanna’nın bir bebeği yoktu. Bu yüzden de çok üzgündü. Her yıl Hanna ve kocası dua etmek için özel bir yere giderlerdi. Burası “Tapınak” adı verilen kocaman bir çadırdı. Bütün Tanrı halkı oraya tapınmak için giderlerdi ve tekrar oraya gitme zamanı gelmişti. Şimdi Hanna’nın önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Gidip Tanrı’ya dua edebilir ve tam olarak 131 nasıl hissettiğini O’na söyleyebilirdi. Tanrı’nın dualarını işitip yanıtlayacağına inanabilir ya da sadece evde oturup üzülmeye devam edebilirdi. Bir bebek için uzun zamandır dua ediyordu ve hala ortada bir bebek yoktu. Belki de Tanrı onun duasını duymuyordu. Peki, Hanna ne yaptı? Kocasıyla birlikte o özel tapınma yerine gitti. Yalnız kalıp dua etmek için çadıra girdi. Ne kadar üzgün olduğunu Tanrı’ya anlattı. Başka kadınlar kendi çocukları hakkında konuşunca kendini ne kadar yalnız hissettiğini söyledi. Kocası ve evi için Rab’be şükretti. Ama kendisine bir bebek vermesi için defalarca Tanrı’ya yalvardı. Hanna, Tanrı’ya bir söz verdi. Bir bebeği olursa onu hayatı boyunca Rab’be hizmet etmesi için yetiştirecekti. Uygun yaşa gelir gelmez, oğlu bu tapınakta hizmet etmeye başlayacaktı. Eli adında bir adam tapınakta hizmet ediyordu. Hanna’nın dua edip ağladığı yere yakın oturuyordu. Hanna’ya gidip yakında dualarının yanıtlanacağını söyledi. 133 Hanna mutlu bir şekilde evine döndü. Henüz bebeği yoktu ama dua ettiği için mutluydu. Nasıl hissettiğini Rab’be söylediği için sevinçliydi. Henüz bir sene geçmeden Hanna’nın bebeği doğmuştu. Tanrı onun dualarını işitmişti. Hanna bebeğini çok sevdi ve ona Samuel adını verdi. El ve ayak parmaklarını sayar, onu uykuya yatırırdı. Ona banyo yaptırır ve yemek yedirirdi. Bir gün Samuel tapınakta hizmet etmek için uygun yaşa gelmişti. Bu yüzden Hanna ve kocası onu Eli’ye götürdüler. Samuel, Eli’yle birlikte Tanrı için tapınakta hizmet etti. Samuel iyi bir yardımcıydı. Hanna, Samuel’e her yıl yeni bir hırka örerdi. Ona harika bir oğul verdiği için Tanrı’yı övüyordu. Hanna zamanında bir oğul için dua ettiğine sevindi. Tanrı da Hanna’nın dualarının yanıtlanacağına inandığı için mutluydu. Küçük Samuel’le çok yakından ilgilendi. Çocuk büyüdüğü zaman da, tıpkı Hanna’nın bu şekilde olacağına söz verdiği gibi hayatı boyunca Rab için çalıştı. 134 Hatırlayalım Hanna niye çok üzgündü? Dua etmek için nereye gitti? Hanna’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Tanrı, Hanna’nın duasını nasıl yanıtladı? Samuel, Rab için nasıl hizmet etti? KENDİ seçimini düşün! Sen ne gibi şeyler için dua ediyorsun? Tanrı her zaman sana istediğini vererek duanı yanıtlamış mı oluyor? Bazen Tanrı “Bekle!” diyebilir. Bazen “Hayır” da diyebilir. Bunların da bir cevap olduğunu hatırla. Doğru seçim uygulaması Bir komşun veya tanıdığın bir aile için bir hafta boyunca her akşam dua et. Tanrı’dan onlara ihtiyaçları olan şeyi vermesini iste. Doğru zamanda doğru cevabı vereceğine inan. Dua etmek her zaman yapılacak en doğru şeydir! Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sana tam olarak ne istediğimi ve ne hissettiğimi söyleyebildiğim, beni dinlediğin ve ilgilendiğin için teşekkür ediyorum. Dualarımı tam olarak ne zaman ve nasıl cevaplayacağını bildiğin için de teşekkür ediyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Büyük Ama Çok Büyük Bir Asker 1. Samuel 17 SEÇİM: Davut cesur mu? Yoksa Golyat’tan korkuyor mu? “Davut! Davut!” Koyun ağılının ötesinde Davut oturmuş arpını çalarak Tanrı’nın yarattığı bu dünya hakkında bir ilahi söylüyordu. Başta ona gelen sesi işitmedi. Kuzusunu aslanın pençesinden kurtardığı zamanı hatırlıyordu. Küçük sapanını kullanarak taş attığında aslan kaçmak zorunda kalmıştı. Daha sonra ses yükseldi. “Davut, eve gel!” Davut sapanını da alarak eve koştu. Babası, “Ağabeylerinin yanına gitmeni istiyorum.” dedi. Onlar 137 büyük bir orduda savaşıyordu. Davut’un babası onların nasıl olduklarını bilmek ve aynı zamanda da yemeleri için ekmek, peynir ve başka yiyecekler de göndermek istiyordu. Böylece Davut ağabeylerini görmek için yola çıktı. Babasının götürmesi için verdiği yiyecekleri ve sapanını da yanına almıştı. Davut, ağabeylerini ve diğer askerleri buldu. O anda onların cesarete ihtiyaçları olduğunu anladı. Çoğu zaman herkes cesurdu ama şimdi korkuyorlardı. Karşılarındaki ordudan bir asker o kadar büyüktü ki kimse onunla savaşmak istemiyordu. Adı Golyat’tı. Bu adam çok büyüktü, tıpkı dev gibiydi. Golyat’ın kocaman elleri ve kolları vardı. Aynı zamanda çok uzundu. Şimdi Davut’un önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’nın onunla birlikte olacağına güvenerek cesur olabilir ve Golyat’la savaşabilir ya da evine dönebilirdi. Ne de olsa Golyat gerçekten de çok ama çok büyüktü. Davut şöyle yaptı. Askerlere Golyat’la savaşacağını söyledi. Krala gidip şöyle dedi: “Tanrı beni bir aslandan korudu. Bu devden de koruyabilir.” 139 Kral Saul da, “Sen henüz bir çocuksun.” dedi. Ama kral, Davut’un ne kadar cesur bir çocuk olduğunu öğrenince: “Git öyleyse, Tanrı seninle birlikte olsun.” dedi. Davut, kralın ona önerdiği metal zırhı giymek istemedi. Nasıl kılıç kullanılacağını da bilmiyordu. Krala kendi kıyafetleri ve küçük sapanıyla savaşacağını söyledi. Davut su kenarından pürüzsüz beş tane taş toplayıp Golyat’la karşılaşmaya gitti. Golyat bu çoban çocuğu görünce o kadar çok güldü ki Davut’un sapanına taş yerleştirdiğini ve sapanıyla çok hızlı bir şekilde dönmeye başladığını da görmedi. Neler olduğunu anlayamadan taş başına çarpıp onu çoktan yere düşürmüştü. Davut’un ağabeyleri ve diğer askerler Golyat’ın yere yıkıldığını görünce tekrar cesaretlendiler. Eğer Davut bir devle savaşabilmişse onlar herkesle savaşabilirlerdi. O gün savaşı kazandılar. Herkes “YAŞASIN Davut!” diye bağırıyordu. Davut cesur davrandığı için Tanrı mutluydu. Ve Davut da yardım etmesi için Tanrı’ya güvendiğine seviniyordu. 140 Hatırlayalım Askerler neden korkuyorlardı? Davut neden Golyat’la dövüşebileceğini düşündü? Davut’un seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? O büyük büyük adama ne oldu? KENDİ seçimini düşün! Ailen, okuldaki, mahalledeki, otobandaki zorba kişilere karşı nasıl bir tutum içinde? Tanrı’nın Davut için planında sapan vardı ama bizler için farklı bir düşüncesi olabilir. Zorbaca davranan kişiyi dikkate almamak, bir kavgayı yetişkine söylemek ya da kaba davranan bir kimse için dua etmek gibi şeyler olabilir. Doğru seçim uygulaması Hayvanların kendilerini nasıl koruduklarını öğrenmek için kütüphanede araştırma yap (geyikler, kirpiler, kokarcalar…). Tanrı yarattığı hayvanları güvende tutuyor. Tanrı bizimle de ilgileniyor. Tanrı’nın bizi koruyacağına inanıp cesaret bulmayı seçebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, cesur olmayı seçmek ve sana güvenmek için bana yardım et. Senin bana nasıl güvende kalacağımı öğreteceğini biliyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Sonsuza Kadar Arkadaş 1. Samuel 18:1–4; 20 SEÇİM: Yonatan gerçek bir arkadaş mı? Yoksa Davut’a yardım etmeyecek mi? Davut ve Yonatan birbirlerine benzemiyorlardı. Davut koyunlara bakıyordu. Yonatan ise Kralın oğluydu. Davut’un avlanmak için bir sapanı vardı, Yonatan’ın ise ok ve yayı. Davut yoksuldu, Yonatan zengin. Ama bir şekilde çok iyi arkadaş oldular. Bir gün Yonatan’ın babası Kral Saul, Davut’a o kadar kızdı ki Davut ondan saklanmak zorunda kaldı. Davut ve Yonatan bu durumu anlayamadılar. Davut yanlış bir şey yapmamıştı. Yonatan arkadaşının başının derde girmesini ve babasının Davut’a zarar vermesini istemiyordu. 143 Şimdi Yonatan’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Babasının Davut’a neden bu kadar kızdığını anlamaya çalışabilir ve Davut’a yardım edecek bir yol bulup arkadaşının güvenliğini sağlayabilirdi. Veya Yonatan babasına, Davut’un yerini söyleyip onun arkadaşı olduğunu unutabilirdi. Yonatan şöyle yaptı. Arkadaşını kurtarmak için bir plan kurdu. Davut’a, “Ben babamla konuşurken sen de şu taş yığınının arkasına saklan. Ben daha sonra çıkıp üç ok atacağım ve toplaması için bir çocuk göndereceğim. Eğer okları bana getirmesini söylersem bu senin güvende olduğunu gösterir. Babam seni incitmeyecektir. Ama çocuğa, okları aramaya devam etmesini söylersem o zaman buradan uzaklara gitmelisin çünkü bu senin tehlikede olduğunu gösterir. Yonatan babasıyla konuştu. Davut’un geri dönmesinin onun için güvenli olmayacağını gördü. Bu yüzden üç ok attı ve çocuğa “Çabuk, acele et!” dedi. Çocuk okları aradı ve bulunca da kente doğru yürüdü. Davut’un Yonatan’la vedalaşmak için yeterli zamanı vardı. Bu yüzden saklandığı yerden çıktı. İki genç çok üzgündü. Ama ne olursa olsun sonsuza dek arkadaş kalmaya söz verdiler. Gerçekten de sözlerini tuttular. Tanrı, Yonatan’ın Davut’la olan iyi arkadaşlığından ötürü mutluydu. Davut’a öfkeli olan kral her yerde onu ararken Tanrı Davut’un yanındaydı. Hatırlayalım Davut’un arkadaşı kimdi? Saul Davut’a karşı ne hissediyordu? Yonatan’ın Davut’u kurtaracak planı neydi? Yonatan’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Bazı arkadaşlarını düşün. Birlikte neler yapmaktan hoşlanırsınız? Ne gibi yönlerden birbirinize benzersiniz? Hangi durumlarda farklısınız? Senin ve arkadaşlarının birbirinize yardımcı olduğunuz konular nelerdir? Doğru seçim uygulaması Bir kağıdın üzerine yüz çiz. Bu yüz iyi bir arkadaşı temsil etsin. Yüzün etrafına iyi bir arkadaşın özelliklerini yaz (mesela yardımsever, sevgi dolu, sabırlı, nazik, tatlı kelimeler kullanan). Tanrı bize arkadaşlar verir ve onlara nazik olmamızı ister. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bütün arkadaşlarıma iyi bak. Bana nasıl nazik ve yardımcı olacağımı göster. İsa’nın adıyla, Amin. Krallar Bile Yanlış Yapar 2. Samuel 11–12:10; Mezmur 51 SEÇİM: Kral Davut, yaptığı yanlış yüzünden üzgün mü? Yoksa yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecek mi? Davut, Kral Saul’dan uzun zaman saklanmak zorunda kaldı. Ama Saul öldükten sonra Davut sonraki kral oldu! Davut, iyi bir kral olmaya ve doğru olanı yapmaya çalıştı. Tanrı’yla sık sık konuştu ve insanlarına yardım edebileceği konularda yardım etti. O iyi bir kraldı. Ama Kral Davut’un da yanlış yaptığı zamanlar vardı. Davut, askerlerinden birinin karısının çok güzel olduğunu düşündü. Onu o kadar çok istedi ki kadının kocasını öldürttü. Sonra o kadınla evlendi. 147 Tanrı, Davut için çok üzgündü, ama Tanrı onu hala seviyordu. Bu yüzden Tanrı, adı Natan olan bir adama, Davut’a ne yaptığını göstermesini söyledi. Natan, kralı görmeye gitti. Natan, Davut’a yapmış olduğunu göstermek için ona bir hikâye anlattı. Natan, “Fakir adamın sadece küçük bir kuzusu vardı. Zengin bir adamın da büyük bir sürüsü ve küçük kuzuları vardı. Ama zengin adam, fakir adamın tek küçük kuzusunu aldı.” dedi. Davut bu hikâyeyi duyduğu zaman çok öfkelendi. Bu zengin adamın kim olduğunu öğrenmek istedi. “O adam, fakir adama bunu ödemeli.” dedi. Natan ona, “O adam sensin Davut.” dedi. “Sende zaten her şey vardı ama sen başkasının karısını aldın.” Şimdi Davut’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bazı şeyleri kesinlikle yanlış yaptığını itiraf edebilir ve bunun için özür dileyebilir ya da kesinlikle yanlış yapmadığını varsayabilirdi. Davut’un yaptığı buydu. Sakinleşti. Davut yapmış olduğu yanlış şeyler için çok üzgündü. Davut, Tanrı’ya karşı günah işlediğini biliyordu. Bundan sonra Davut dua etti ve Tanrı’ya ne kadar üzgün olduğunu söyledi. Tanrı’dan onu bağışlamasını diledi. Ve Tanrı da bağışladı! 148 Tanrı, Davut günah işlediğinden dolayı üzgündü. Ama Davut’un Natan’ı dinlemesinden memnundu. Davut yaptığı yanlışlardan dolayı pişmandı şimdi. Ve bu pişmanlığından dolayı daha iyi bir kral olabildi. 149 Hatırlayalım Davut, Tanrı’yı nasıl üzdü? Tanrı, Natan’a ne yapması gerektiğini söyledi? Natan’ın hikâyesi Davut’a nasıl yardımcı oldu? Davut’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Bazen yaptığın yanlış şeyleri saklayabileceğini düşünebilirsin. Tanrı’dan saklayabileceğin bir şey var mı? Yaptığın yanlışları ne kadar erken Tanrı’ya anlatırsan Tanrı da seni o kadar erken affedecektir! Doğru seçim uygulaması Yanlış bir şey yaptığın zaman, bir sayfayı hissettiğin renkle doldur (ve Tanrı nasıl hissediyorsa). Başka bir kağıdı da, O’na, yaptığını ve üzgün olduğunu söyledikten sonra hissettiğin renge boya (ve Tanrı nasıl hissediyorsa). Yaptığımız yanlışlardan dolayı özür dilersek Tanrı bizi bağışlar. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, hepimiz – çocuktan krala – bazen yanlış olan şeyleri yapmayı seçiyoruz. Şimdi, __________’den dolayı beni affetmene ihtiyacım var. Teşekkürler! İsa’nın adıyla, Amin. En Güzel Hediye 1. Krallar 3 SEÇİM: Süleyman, bilgelik armağanını mı yoksa önemsiz bir şeyi mi seçiyor? Davut’un Süleyman adında bir oğlu vardı. Bir gün kral olma sırası Süleyman’a geldi. Süleyman Tanrı’yı sever ve O’na tapınırdı. Bir gece Tanrı rüyasında Süleyman’a şöyle dedi: “Benden ne istersen dileyebilirsin. Onu sana vereceğim.” Süleyman zengin olmanın güzel olabileceğini düşünmüştü. Zengin olsa istediği herşeye sahip olabilirdi. Çok parası olsa her şey çok güzel olurdu. Sonra da Süleyman muhtemelen bilge olmanın ne kadar iyi olacağını düşündü. Sadece akıllı olup birçok 151 şeyi bilmek istemezdi. Eğer Süleyman bilge olsaydı iyi seçimler de yapmak isterdi. Halkı için en iyi olanı yapmak ve Tanrı’yı hoşnut etmek isterdi. Şimdi Süleyman’ın önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bilge olmayı seçebilirdi. Böylece Tanrı’yı hoşnut etmek için yapabileceğinin en iyisini yapabilir ve iyi bir kral olurdu. Ya da Tanrı’dan para isteyebilirdi. O zamanda istediği her şeye sahip olurdu. Süleyman şöyle yaptı. Bilge olmayı seçti. Tanrı’ya, “Beni birçok insanın başına kral yaptın. Ama onlara nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum. Bana doğruyu ve yanlışı göster. Sadece sen bunu anlamama yardım edebilirsin.” dedi. Tanrı Süleyman’ın seçimini beğendi. “Seni bilge yapacağım.” dedi. Sonra da Tanrı “Seni aynı zamanda zengin de yapacağım.” dedi. Süleyman ne kadar da doğru bir seçim yaptı! O çok bilge oldu. Şimdi halkının iyiliği için doğru kararları verebiliyordu. Onlara Tanrı’yı nasıl hoşnut edeceklerini öğretiyordu. Verdiği bütün kararlar doğru ve adildi. Zamanla Süleyman çok zenginleşti. İnsanların Tanrı’ya tapınmaları için çok güzel bir tapınak inşa etti ve kendisi için de çok güzel bir saray yaptırdı. 152 Tanrı, Süleyman’ın bilgeliği seçmesine çok sevindi. Tanrı, Süleyman’ın dileğini yerine getirdi ve hatta çok daha fazlasını verdi! 153 Hatırlayalım Tanrı, Süleyman’a nelere sahip olabileceğini söyledi? Süleyman Tanrı’dan kendisine ne vermesini istedi? Süleyman’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Tanrı Süleyman için ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın sana zaten vermiş olduğu bir armağanı düşün. Hızlı koşabiliyor musun? Şarkı söylemeyi mi seviyorsun yoksa resim çizmeyi mi? Yeni şeyler öğrenmekte iyi misin? Bu armağanları başka insanlara yardım etmek için nasıl kullanabilirsin? Doğru seçim uygulaması Bu hafta ne zaman bir karar vermen gerekse Rab’den bilgelik dile. Haftanın sonunda sen ve ailen Tanrı’nın yardımıyla verdiğiniz bilgece kararların bir listesini yapabilirsin. Tanrı bilgedir ve bizim de bilge olmamızı ister. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, Süleyman gibi bilge ve düşünceli insan olmama yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Azıcık Un 1. Krallar 17:7–16 SEÇİM: Kadın yiyeceğini İlyas’la paylaşıyor mu? Yoksa yiyeceğini kendisi için mi saklıyor? Güneş İlyas’ın sırtını acıtıyordu. Acıkmış ve susamıştı. Bulunduğu topraklara uzun süredir hiç yağmur yağmamıştı. Yağmur yağmadığı için nehirler dolmamıştı. Bu yüzden içmek için su yoktu. Un için buğdayı yetiştirecek, zeytinyağı elde etmek için zeytin ağaçlarını büyütecek kadar bile su yoktu. Tanrı, İlyas’ın uzaktaki bir köye gitmesini istedi. Çünkü orada karşılaşacağı bir kadın ona yemek verebilirdi. Köye vardığında yerden dal parçaları toplayan bir kadın gördü. Ona, “Bana biraz su ve ekmek verebilir misiniz?” diye sordu. 155 Ama kadın, “Sadece kendime ve oğluma son bir kez daha ekmek yapmak için yeterli un ve yağım var.” dedi. İlyas da, “Benim için de ekmek yapmaktan korkma. Tanrı bana, sahip olduğun un ve yağın yağmur yağıncaya dek yeteceğini söyledi.” dedi. Şimdi kadının önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. İlyas için ekmeği pişirip Tanrı’nın kendisine ve oğluna, ekmek için yeterli un ve yağı sağlayacağına güvenebilir ya da İlyas’ı gönderip son ekmeği kendisi ve oğlu için pişirebilirdi. Kadın şöyle yaptı. Biraz ekmek pişirip İlyas’a götürdü. İlyas hepsini yedi ve daha fazla pişirmesini söyledi. 156 Tıpkı İlyas’ın söz verdiği gibi kadın ve oğlu için yeterli hatta daha fazla un ve yağ vardı. Her gün kadın kendisi, İlyas ve oğlu için ekmek pişirdi. Her geçen gün kavanozdaki un ve yağ artıyordu. Yağmur tekrar yağıncaya dek Tanrı yeterli yiyeceklerinin olmasını sağladı. Yağmur yağınca da buğday başakları ve zeytin ağaçları yetişip insanların yemesi için ürün verecekti. Tanrı, bu kadın yemeğini paylaştığı ve hem kendi ailesine hem de İlyas’a iyi bakacağına dair kendisine güvendiği için memnundu. 157 Hatırlayalım İlyas niçin açtı? Tanrı İlyas’ın ne yapmasını söyledi? Kadın yemeğini paylaşmaktan korktuğu zaman İlyas ona ne söyledi? Kadın’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Tanrı kadınla, oğluyla ve İlyas’la nasıl ilgilendi? KENDİ seçimini düşün! Hiç evinizde çok az kalan bir şey oldu mu? (un, yağ, para gibi…) Tanrı size yardım etti mi? Sence Tanrı başkalarıyla ne gibi şeylerinizi paylaşmanızı istiyor? Yiyecek? Kıyafetler? Kitaplar? Oyuncaklar? Doğru seçim uygulaması Kilisenle veya çevredeki bir hayır kurumuyla çalışarak ihtiyaç duyanlara paylaşmak istediklerini ver. Seninle ve ailenle eşyasını paylaşan kişiye teşekkür et. Sahip olduklarımızı başkalarıyla paylaşmamız Tanrı’yı hoşnut eder. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bana verdiklerini başkalarıyla paylaşmam için bana yardım et. Her zaman bize yeterli ölçüde sağladığın için sana teşekkür ediyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Günde Yedi Kez Banyo 2. Krallar 5 SEÇİM: Genç kız, Naaman’a yardım ediyor mu? Yoksa ona kimin yardım edebileceği hakkında sessiz mi kalıyor? Naaman orduda önemli bir kişiydi. İyi bir adamdı ve çok cesurdu. Ama Naaman’ın çok kötü bir hastalığı vardı. Kimse onu iyileştirememişti. Bütün vücudu kötü görünen ve ona acı veren yaralarla kaplıydı. Naaman birinin ona yardım etmesini umuyordu. Naaman’ın evinde yaşayan genç bir kız vardı. Bu kız Naaman’ın eşine yardım ediyordu. Tanrı’nın halkının yaşadığı topraklardan geliyordu. Tanrı’yı seviyor ve O’nu 159 seven başka insanları tanıyordu. Elişa adındaki adamı da tanıyordu. Bu adam Tanrı’ya hizmet eden biriydi. Naaman ve eşi bu kıza iyi davranıyorlardı. O yüzden kız, Naaman’ın hastalığını öğrenince çok üzüldü. Tanrı’nın peygamberi Elişa aklına geldi. O ne yapılması gerektiğini bilirdi. Naaman’ın karısı kızı çağırdı. Kız da efendisinin ne istediğini görmek için yanına geldi. Şimdi bu kızın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Naaman’ın karısına Elişa’dan bahsedebilirdi. O’nun Tanrı’yı sevdiğini ve insanları iyileştirebildiğini söyleyebilir ya da sessiz kalabilirdi. Ne de olsa sadece genç bir kızdı ve başka bir ülkeden geliyordu. Kimse onun Naaman gibi önemli bir insana yardım edebilmesini beklemezdi. Genç kız şöyle yaptı. Naaman’ın karısına, “Tanrı’yı seven bir adam tanıyorum, adı Elişa. Kocan onu görmeye gitsin. Eminim ki Elişa kocanı iyileştirecektir.” dedi. Naaman ona yardım edebilecek biri olduğunu öğrenince çok sevindi. O ve yardımcıları en hızlı at arabalarına binip Elişa’nın evine doğru yola çıktılar. Elişa, Naaman’a Ürdün Nehri’nde yedi kez yıkanmasını söyledi. Böyle yaparsa vücudu iyileşecekti. 160 Naaman bunu duyunca üzüldü. Evde zaten yıkanmıştı ama bu onu iyileştirmemişti. Ama yardımcıları şöyle söyledi: “Eğer Elişa senden daha büyük bir şey isteseydi bunu memnuniyetle yapardın. Nehirde yedi kere yıkanmanın nasıl bir zararı olabilir ki? Ama belki seni iyileştirebilir.” Böylece Naaman Ürdün Nehri’ne gitti. Suya girdi ve vücudunu bir kez duruladı. Hiç bir fark yaratmadı. İkinci kez girdi. Yine hiçbir değişiklik yoktu. Bunu üçüncü, 162 dördüncü, beşinci, altıncı kere tekrarladı. Vücudunda hiçbir iyileşme işareti yoktu. Suya yedinci kere girdi ve çıktı. Kollarına baktı. Hiçbir yara göremedi. Bacaklarında ve ellerinde de hiç yara kalmamıştı. Naaman iyileşmişti. Tanrı genç kızın Naaman’ın karısına Elişa’dan bahsetmesine sevinmişti. Naaman da buna çok sevinmişti. Elişa’ya teşekkür etti. Genç kızın yaptığı şey aracılığıyla Tanrı’yı sevmeyi öğrendi. 163 Hatırlayalım Genç kızın, Naaman’ı iyileştireceğini bildiği şey neydi? Kızın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Elişa Naaman’a ne yapmasını söyledi? Kızın yaptığı doğru seçimin sonucunda neler oldu? KENDİ seçimini düşün! İnsanlara Tanrı’yı tanıtmak için çok küçük olmadığını biliyor musun? Tanrı’nın Oğlu İsa’yı ne kadar sevdiğini insanlara söyleyebilirsin. Onlara İncil hikâyelerini anlatıp pazar okulunda öğrendiğin ilahileri ve sevdiğin ayetleri söyleyebilirsin. Ayrıca onlar için dua edebilirsin. Bu hafta yardım edebileceğin birini düşün. Doğru seçim uygulaması Yukarıda verilen aktivitelerden birini seçip bu hafta içinde yap. Biz insanlara O’nu tanıtmak için yardım ettiğimizde Tanrı mutlu oluyor. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, birine seni daha iyi tanımasını sağlamak için yardım edeyim. İsa’nın adıyla, Amin. “Şimdi Dinleyin!” 2. Krallar 22–23 SEÇİM: Yoşiya, Tanrı’nın Sözü’nü halkına okuyor mu? Yoksa Tanrı’nın Kuralları’nın önemli olmadığını mı düşünüyor? Yoşiya sekiz yaşındaydı ve yapması gereken çok önemli bir işi vardı. O bir kraldı. İyi bir kral olmak aynı zamanda doğru olanı yapmak istiyordu. Sadece ona doğru gelen şeyi değil ama Tanrı’nın doğru dediği şeyi yapmak istiyordu. Büyüdüğünde yaptığı şey de buydu. Yoşiya genç bir adam olduğunda tapınağın onarıma ihtiyacı olduğunu gördü. Oraya ait olmayan şeylerin taşınması gerekiyordu. Birçok işçi tapınağı onarıp temizledi. 165 Tapınak düzenlenirken işçiler orada bazı kağıt tomarları buldu. Bu tomarlar tapınağa aitti ama senelerdir kimse onların orada olduğunu bilmiyordu. Bu rulo halindeki kağıtların içinde yasa ve kurallar yazılıydı. Bunlar Tanrı’nın Musa’ya yıllar önce vermiş olduğu iyi kurallardı. Kralın yardımcılarından biri tomarları Kral Yoşiya’ya götürdü. Adam yazılı olan kurallardan birkaçını Kral’a okudu. Yoşiya çok üzüldü. Çünkü insanların Tanrı’nın yasasına yıllardır uymadığını biliyordu. Şimdi Yoşiya’nın önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’nın yasasını baştan sona okuyarak Tanrı’ya nasıl itaat edebileceğini öğrenebilir ve insanları bir araya toplayarak onlara bu kuralları öğretebilirdi. Böylece onlar da Tanrı’ya nasıl itaat edeceklerini öğrenmiş olurlardı. Ya da yardımcısına Tanrı’nın yasalarının önemli olmadığını söyleyip tomarları ortadan kaldırmasını isteyebilirdi. Yoşiya ne yaptı? İnsanları bir araya topladı. Tapınakta büyük bir kürsünün arkasından kuralları tek tek okudu. İnsanlar onun söylediği her sözü dikkatle dinledi. Tanrı’nın yasasını, halkına karşı olan sevgisini ve vaatlerini öğrendiler. Kral ve halkı, Tanrı’yı sevmeye ve O’nun kurallarına uymaya söz verdiler. 166 İnsanların yeniden Tanrı’yı sevmesi ve O’nun buyruklarını yerine getirmek istemeleri doğru şeylerdi. Yoşiya’nın Tanrı’nın yasasını bulması ve onu herkesle paylaşması çok güzeldi. 167 Hatırlayalım Tapınakta ne buldular? Kral Yoşiya neden üzgündü? Yoşiya’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Tanrı’nın yasasını duyunca halk ne yapmaya söz verdi? KENDİ seçimini düşün! Ne sıklıkta Kutsal Kitap hikâyeleri dinliyor veya Kutsal Kitap hikâye kitaplarını okuyorsun? Tanrı’nın sözünü duyunca nasıl bir tepki vermen gerekiyor? Doğru seçim uygulaması Birkaç parça kağıdı bir araya getirerek bir Kutsal Kitap tomarı yap. Kağıtlara sevdiğin bir-iki ayeti yaz. Yuvarlayıp tomar haline getir. İstersen en sevdiğin Kutsal Kitap öyküsünü kendi sözlerinle yazabilir ve hikâyeye uygun bir de resim çizebilirsin. Sonra bunu ailene oku. Tanrı’nın sözlerini okumak, O’nu nasıl seveceğimiz ve O’na itaat konusunda bize yardımcı olur. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, Kutsal Kitap için teşekkür ediyorum. Senin sözünü okumayı ve dinlemeyi seçebildiğim için sana şükrediyorum. Seni seviyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Kim Aslanlardan Korkuyor? Daniel 6 SEÇİM: Daniel dua etmeye devam ediyor mu? Yoksa dua etmeyi bırakıyor mu? “Rahhrr!” Aslanların sesleri bütün şehrin sokaklarını kaplıyordu. Bunlar akşam yemeklerini bekleyen aç aslanlardı. Daniel ve arkadaşları da aslanların sesini duydular. Bir mağara dolusu aslanın bir arada olduğunu biliyorlardı. Bazen insanlar bu aslanlarla dolu olan mağaraya atılırdı. Bu durum kralın sözünü dinlemeyen insanların başına gelirdi. 169 Daniel kralın iyi bir arkadaşıydı. Kralın en önemli yardımcılarından biriydi. Aslında kral Daniel’i en önemli yardımcısı yapmaya hazırdı. Kralın öteki yardımcıları Daniel’i sevmiyordu. Tanrı’ya inanmıyor ve Daniel’in yaptığı gibi O’na tapınmıyorlardı. Daniel’in kralın en önemli yardımcısı olmasını istemiyorlardı. Bu yüzden bir plan yaptılar. Bir gün öteki yardımcıları kralı görmeye gitti. Kralı yeni bir yasa yapması için ikna etmeye çalıştılar. Ona, “Kralımız, harika bir yasa çıkarmak için bir fikrimiz var. Bütün insanların size dua etmeleriyle ilgili bir kural çıkarmalısınız. Bunu otuz gün için yapmalılar. Başka hiçbir tanrıya ya da insana dua etmesinler. Eğer öyle bir şey yaparlarsa aç aslanlarla dolu mağaraya atılsınlar.” dediler. Kral bunun iyi bir yasa olduğunu düşündü. O yüzden yasanın herkes tarafından uygulanması için onay vererek imzaladı. Daniel kralın çıkarttığı yasayı duydu. Ama bu yasanın buyurduğu şeyi yapmanın yanlış olduğunu biliyordu. Doğru olanın sadece Tanrı’ya dua etmek olduğunu biliyordu. Bu, Tanrı tarafından hazırlanmış ve yıllar önce Musa’ya verilmiş olan yasaydı. Daniel, Tanrı’nın iyi kurallarına karşı olan her yasanın kötü olduğunu biliyordu. 170 Şimdi Daniel’in önünde yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tıpkı her zaman yaptığı gibi Tanrı’ya dua etmeye devam edebilirdi. O zaman muhtemelen geceyi aslanlarla birlikte geçirecekti. Daniel aç aslanların ona ne yapacağını tahmin edebiliyordu. Ya da Daniel kralın yasasına uyabilirdi. O zamanda Tanrı’ya dua etmeyi bırakıp krala tapınırdı. Belki krala dua edermiş gibi davranıp aslında yürekten ona tapınmayabilirdi. Peki, Daniel ne yaptı? Her gün Tanrı’ya dua etmeye devam etti. Günde sadece bir kez değil, iki kez de değil tam üç kez dua etti. Ve dua ettiği zaman bunu saklamaya çalışmadı. Hatta odasındaki açık pencerenin önünde herkesin onu görebileceği bir şekilde dua etti. Tabi kralın öteki yardımcıları Daniel’in Tanrı’ya dua ettiğini gördüler. Hemen krala gidip gördüklerini anlattılar. Kral çok üzülmüştü. Aslanların Daniel’e zarar vermesini istemiyordu. Bunu engellemeye çalıştı. Ama imzaladığı 173 yasa değiştirilemezdi. Bu yüzden öteki yardımcılar Daniel’i yakaladı. Günbatımıyla birlikte onu aslanlarla dolu olan mağaraya attılar. Kral o gece hiç uyuyamadı. Daniel’in durumunu çok merak ediyordu. Gün doğduğunda kral koşabildiği kadar hızlı koşarak mağaranın önüne gitti. Seslenerek “Daniel, Tanrı seni aslanlardan kurtarabildi mi?” diye sordu. Kral mağaradan içeri baktı. Sonra gözlerini ovuşturup yeniden baktı. Daniel aç aslanların arasında hiçbirinden zarar görmemiş şekilde sapasağlam duruyordu. “Tanrı bir melek gönderdi.” dedi Daniel. “Melek aslanların ağzını kapattı ki bana zarar veremesinler. Tanrı benim yanlış bir şey yapmadığımı biliyordu.” dedi. Daniel’in iyi olmasına kral ne kadar da sevinmişti. Tanrı da mutluydu. Daniel Tanrı’nın yasasına uymuştu. Bu verilmesi gereken tek doğru karardı ve Daniel de bu yüzden böyle yaptı. 174 Hatırlayalım Kral niçin yeni bir yasa çıkardı? Yeni yasa neden kötüydü? Daniel’in yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Mağaranın içinde hangi hayvan vardı? Tanrı Daniel’le nasıl göz kulak oldu? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın kendisiyle konuşmanı istediği zamanlar oluyor mu? Tanrı’ya dua etmek hiç zor geliyor mu? Hiç dua etmeyi unuttuğun oldu mu? Rab’den hatırlaman için sana yardım etmesini isteyebilirsin. Doğru seçim uygulaması Daniel dua etti ve Tanrı onu aç aslanlardan korudu. Tanrı’nın sana, dua ettiğin zaman yardım ettiği durumları canlandır (bisiklete binerken, kızgın bir köpekten kaçarken, vb.). Dua ettiğimiz zaman Tanrı’nın kurallarından birini yerine getiriyoruz ve bu iyi bir şey! Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, her zaman senin buyruklarına uymama ve seni her şeyden daha fazla sevmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Balıkta Seyahat Yunus 1–2 SEÇİM: Yunus, Tanrı’ya hizmet etmek istiyor mu? Yoksa o kaçmaya mı çalışıyor? Tanrı, Yunus’a, “Senin yapmanı istediğim bir iş var. Ninova’da yaşayan insanlara yardım etmeni istiyorum. Onlar çok yanlış şeyler yapıyor. Onların beni sevip, bana itaat etmelerini istiyorum. Birbirlerini de sevmelerini istiyorum.” dedi. Şimdi Yunus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Ninova’ya gidip Tanrı’nın isteğini yapabilirdi. Ninova halkı muhtemelen onu görmek istemeyebilirdi. Fakat o, Tanrı’nın ondan yapmasını istediği şeyi yapmalıydı. Ya 177 da bu işi yapmak istemediğine karar vererek Tanrı’ya hayır diyebilirdi. Yunus ne yaptı? Kaçmaya karar verdi. Denize koşup bir gemiye bindi. Bu gemi Ninova’nın yakınından bile geçmiyordu. Zıt yöne doğru gidiyordu. Yunus belki de Tanrı’nın kendisini denizin ortasında bulamayacağını sanıyordu ama Tanrı Yunus’un yerini çok iyi biliyordu. Tanrı büyük bir rüzgar ve fırtına gönderdi. Büyük dalgalar gemiyi sarsıyordu. Gemideki diğer adamlar hayatlarında hiç böyle bir fırtına görmemişlerdi. Yunus fırtınayı Tanrı’nın gönderdiğini anlamıştı ve ne yapması gerektiğini biliyordu. 178 Yunus adamlara, “Ben Tanrı’dan kaçıyordum. Bu yüzden bu fırtınayı gönderdi. Eğer beni denize atarsanız fırtına duracaktır.” dedi. Adamlar bunu yapmak istememelerine rağmen başka çareleri olmadığı için Yunus’u denize attılar. O anda fırtına kesildi. Artık gemideki bütün adamlar güvendeydi. Ama Yunus ona ne olacağını bilmiyordu. Sadece suyu ve çeşit çeşit ilginç balıkları görüyordu. İşte sağında küçük mavi bir tane, önünden geçen şu sarı orta boy balığa bakın. Sol tarafında kocaman bir balık! Bu balık o kadar büyüktü ki diğer balıkları hatta Yunus’u bile bütün olarak yuttu. Yunus balığın içindeydi ve dua etmeye başladı. Tanrı’nın bu büyük balığı onu kurtarmak için gönderdiğini biliyordu. 179 Bu nedenle Tanrı’ya şükredip O’na itaat edeceğine söz verdi. Sonra ne oldu? Balık kıyıya doğru yüzdü. Ağzını açıp bütün küçük balıkları döktü. Aynı zamanda Yunus da balıklarla birlikte kumsala çıktı. Yunus çok mutluydu. Bir kez daha Tanrı, Yunus’tan Ninova’ya gitmesini istedi. Bu sefer Yusuf hiç vakit kaybetmeden seçimini yaptı. Tanrı’ya itaat edip, Ninova’ya gidecekti. Ninova halkı Yunus’u dinledi. Yaptıkları kötü şeylerden dolayı üzgünlerdi. Yaşayış biçimlerini değiştirmeye karar verdiler. Birbirlerini ve en çok da Tanrı’yı seveceklerdi. Tanrı, Yunus’un en sonunda O’na itaat etmesinden ve kendisine hizmet etmesinden mutluydu. Ninova halkının O’nu sevmesinden ve buyruklarına uymak istemelerinden de mutluydu. 181 Hatırlayalım Tanrı, Yunus’un nereye gitmesini istedi? Yunus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Yunus balığın içinden çıktıktan sonra nasıl bir seçim yaptı? Ninova halkı Yunus’u işitince ne yaptılar? KENDİ seçimini düşün! Belki bazı zamanlar Tanrı’ya itaat etmek istemiyorsun. Dua etmek istemiyorsun. Belki de kibar davranmak istemiyorsun. Ya da annebabanın sözünü dinlemek istemiyorsun. Böyle durumlarda ne gibi üzücü şeyler oluyor? Doğru seçim uygulaması Uyku zamanın geldiğinde, yorganın altına saklan. Balığın midesi de bu kadar karanlıktı. Yatağı sallayıp balığın yüzdüğünü hayal et. Şimdi örtüleri kaldır. Tekrar ışıkta olmak ne güzel! Tanrı’ya itaat etmek bize her zaman güven ve mutluluk veren bir ışıkta olmak gibidir. Tanrı’ya itaat etmek, doğru şeyi yapmamak için uzaklara kaçmaktan çok daha iyidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, doğru olanı yapmaktan kaçmamam için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Tanrı’nın Şaşırtıcı Planı Luka 1:26–50 SEÇİM: Meryem, Tanrı’nın isteği konusunda O’nunla aynı fikirde mi? Yoksa O’nun planının bir parçası olmak istemiyor mu? Meryem, Nasıra adında küçük bir kasabada yaşıyordu. Diğer bütün kızlar gibi annesi için kuyudan su taşırdı. Yemek yapıp, örgü örmeyi de öğrenmişti. Meryem hayvanlara çok iyi davranıyor ve kuşlara hep ekmek kırıntıları veriyordu. Meryem büyüdü ve evlenme zamanı geldi. Kocası Yusuf olacaktı. Yusuf’un bir marangoz dükkanı ve her çeşit güzel mobilyası vardı. Meryem’in ne de güzel bir evi olacaktı! 183 Meryem düğününü ve bunu kutlayacakları büyük şöleni düşünüyordu. Bir sabah Meryem yerleri süpürürken bir yabancı odada belirdi. Giysileri kar gibi bembeyazdı ve pırıl pırıl parlıyordu. Meryem hayatında hiç onun gibi birini görmemişti. Bu yüzden korkuyordu. Bu yabancı aslında bir melekti. Adı da Cebrail’di ve Tanrı tarafından gönderilmişti. Melek şöyle dedi: “Korkma, Meryem. Sana güzel haberlerim var.” 184 Muhtemelen Meryem, güzel haberin Yusuf ya da düğünle ilgili bir şey olduğunu düşünmüştü. Melek, Meryem’e şöyle söyledi: “Tanrı Kurtarıcıyı dünyaya göndermeye hazır. O, herkese Tanrı’nın sevgisinden bahsedecek. Tanrı senin bu çok özel bebeğin annesi olmanı ve bebeğin adını İsa koymanı istiyor.” Meryem şaşırmıştı. “Ama benim çocuğum olmaz ki! Daha Yusuf’la evlenmedim.” dedi. Melek şöyle yanıtladı: “Bu çocuk Tanrı’nın öz Oğlu olacak. İnsanları günahlarından O kurtaracak.” 185 Şimdi Meryem’in yapması gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’nın ondan yapmasını istediği şeyi yapabilirdi. O zaman Tanrı’nın, Yusuf olanları anlamasa bile kendisine iyi bakacağına inanmalıydı. Ya da meleğe Tanrı’nın planında yer almak istemediğini söyleyebilirdi. O zaman da bu bebek için Tanrı’nın başka bir anne bulması gerekecekti. Peki, Meryem ne yaptı? Meleğe, “Tanrı’nın isteğini yerine getirmekten dolayı mutluluk duyarım.” dedi. Melek onun yanından ayrıldıktan sonra Meryem kuzeni Elizabet’i ziyarete gitti. Hemen o anda Elizabet bir şeylerin farklı olduğunu anladı. Meryem’in çok özel bir bebeğinin olacağını biliyordu. Meryem bir ilahiyle Rab’bi şöyle övdü: “Yüreğim Rab’be övgülerle dolu. O harika bir şey yapıyor. Bu dünyaya bir bebek gönderiyor. Ve bu bebeğin annesi olmam için beni seçti.” Meryem, planın bir parçası olmak konusunda istekli olduğu için Tanrı memnundu. O ne isterse Meryem onu yapacaktı. Kendi Oğlu, bebek İsa’nın annesi olacaktı. 186 Hatırlayalım Meryem kiminle evlenecekti? Melek, Tanrı’nın Meryem’den ne yapmasını istediğini söyledi? Meryem’in yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Meryem, melek ayrıldıktan sonra ne yaptı? Meryem Tanrı’nın onun için olan planı hakkında ne düşündü? KENDİ seçimini düşün! Tanrı senden ne yapmanı istiyor? Anne-baba ve öğretmenlerine itaat etmeni, yeni şeyler öğrenmeni ve sevecen olmanı istiyor. Tanrı’nın senden istediği şeyleri yapacak mısın? Doğru seçim uygulaması Bugün Tanrı’nın senden istediği ve senin yaptığın bir davranışın resmini çiz. Bunu yaparken de büyüdüğün zaman Tanrı’nın senden ne yapmanı isteyebileceğini düşün. O’nun bizler için hazırladığı plana uyduğumuz zaman Tanrı sevinir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sana itaat edip, her gün seninle konuşmak istiyorum. Benim için hazırladığın planları göstermeni istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Meryem ve İsa’yla İlgilenmek Matta 1:18–25 SEÇİM: Yusuf, Meryem ve İsa’yla ilgileniyor mu? Yoksa Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istemiyor mu? Yusuf’un Nasıra’da marangoz dükkanı vardı. Testere ve çekiç kullanırdı. Her gün başka insanlar için ahşap eşyalar yapıyordu. Bazen masa ve sıralar yapar, bazen de çiftçilerin aletlerini tamir ederdi. Yusuf çok meşgul ve mutluydu. Özellikle şimdi çok mutluydu çünkü yakında evlenecekti. Meryem’in iyi ve yardımsever olduğunu biliyordu. Evini onunla paylaşmak çok güzel olacaktı! Yusuf kendi evi ve eşi için yapacağı masayı düşünüyordu. 189 Bir gün, Meryem Yusuf’a şaşırtıcı bir haber verdi. Meryem bir meleğin onu ziyarete geldiğini, ona bir bebeği olacağını söylediği haberini verdi. Yusuf nasıl hissedeceğini ne söyleyeceğini bilemedi. Eve yürürken herhalde Yusuf şimdiye kadar yaptığı bütün planları düşünüyordu. Meryem’in eşi olacağını planlamış, birlikte çocukları olacağını düşünmüştü. Ama şimdi… O gece Yusuf küçük evinde tek başınaydı. Bu durumda Meryem’le evlenebileceklerini sanmıyordu. Uyumak için yatağına girdiğinde bütün umutlarının sönmüş olduğunu düşünüyordu. Ama o gece Yusuf bir rüya gördü. Rüyasında bir melek Yusuf’a konuştu. Bu meleğin Yusuf’a Tanrı’dan önemli bir mesajı vardı. Melek, “Meryem’in eşin olmasından, onunla ve bebekle ilgilenmekten korkma. Meryem’in doğuracağı çocuk Tanrı’nın Oğludur. O’nun adını İsa koyun. O insanları günahlarından kurtaracak.” dedi. Yusuf günün ilk ışıklarıyla birlikte uyandı. Şimdi Yusuf’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Meryem’le evlenebilir ve İsa’yı Tanrı’nın Oğlu olduğunu bilerek yetiştirebilirdi. Ya da sessiz bir şekilde Meryem’i 190 başka bir kasabaya gönderebilirdi. Bebeğe de Meryem’in bakması gerektiğini söyleyebilirdi. Ne de olsa kendisi de sadece bir marangozdu. Bu özel bebeğe bakmak fazla zor olabilirdi. Peki, Yusuf ne yaptı? Kıyafetlerini giyip Meryem’in evine giden yolu koştu. Ona rüyasından ve melekten bahsetti. Meryem’le bebeğe bakmaya söz verdi. 192 Yusuf, Meryem’i eş olarak yanına aldı. Birlikte, sahip oldukları marangoz dükkanıyla bu küçük evde yaşayacaklardı. Birlikte bebek İsa’yı yetiştireceklerdi. Tanrı, Yusuf, Meryem ve bebeğe bakacağı için mutluydu. Tanrı, Oğlu İsa’nın Yusuf’la birlikte güvende olacağını biliyordu. 193 Hatırlayalım Yusuf ne tür bir işte çalışıyordu? Yusuf evleneceği için mutlu muydu? Meryem’in Yusuf’a söylediği şaşırtıcı haber neydi? Melek rüyasında Yusuf’a ne söyledi? Yusuf’un seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Tanrı’nın ailendeki insanlara verdiği farklı işler nelerdir? İşlerin bazen sana ağır mı geliyor? Unutma ki eğer Tanrı senden bir şey yapmanı istiyorsa bunu yaparken sana yardım edecektir! Doğru seçim uygulaması Bir zamanlar ailendeki bir üyeyle ilgilenmiş olan birini bulup – büyükbaba, çocuk bakıcısı, öğretmen vb. – ona teşekkür et. Tanrı yapmaları için insanlara iş verince onlara her zaman yardım eder. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, senin arzunu yerine getirerek bizimle ilgilenen bütün insanlar için şükrederim. Bana yapmam için görevler verdiğin için de teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. “Korkmayın!” Luka 2:8–20 SEÇİM: Çobanlar meleğe inanıyorlar mı? Yoksa onu dinlemiyorlar mı? Beytlehem’in dışındaki tepelerde bulunan çobanlar bütün gün koyunlarına bakıyorlardı. Ama aynı zamanda başka şeyler de görüyorlardı. Bir Roma askerinin atını hızla Beytlehem’e doğru sürdüğünü görmüşlerdi. Çobanlar bu askerin o bölgede doğan kişileri sayım için toplayacağını biliyorlardı. Gün boyunca sayıma katılmak için doğdukları yere geri dönen insanları izlemişlerdi. Aynı gün ilerleyen saatlerde, yorgun bir çift kasabaya girmek için yoldan geçiyorlardı. Kadın küçük bir eşeğin 195 üstüne binmişti. Adam da çok endişeli görünüyordu. Akşama doğru o kadar çok insan gelmişti ki kasabanın duvarları patlayacak gibi duruyordu. Çobanlar, bu kadar insanın nerede uyuyacaklarını düşünüyordu. Beytlehem’de yeterli miktarda yatak yoktu. Bu yorgun adam da herhalde bunu düşündüğü için endişeliydi. Akşam olduğunda çobanlar bütün koyunlarını saydı, sonra da gece için hazırlandılar. Koyunların bulunduğu yer gece çok sessizdi. Çobanlar alçak sesle hava hakkında konuştular. Akşam yemeklerini yediler. Kurtları uzak tutmak için ateşe odun attılar. Koyunlar tepenin üzerinde uyudu. Bazı çobanlar da uykuya daldı. Birdenbire gökyüzü parlak bir ışıkla aydınlandı. Bunu ilk gören ve diğerlerini uyandıran en genç çoban olabilirdi. Işık daha da parlamaya başlarken hepsi bu olayı izliyordu. Çok geçmeden bir melek gördüler. Gökyüzü o kadar parlaktı ki artık gece karanlık değildi. Bu ne anlama geliyordu? Çobanlar örtülerini başlarına geçirdiler. Bazıları belki büyük kayaların arkasına saklanmış olmalıydı. Meleğin önemli bir mesajı vardı. “Korkmayın! Herkes için güzel haberlerim var. Kurtarıcı Beytlehem’de doğdu. Gidip görebilirsiniz. Bezlere sarılmış yeni doğan bebeği arayın. Onu hayvanlarla beraber uyurken bulacaksınız.” Birdenbire tüm gökyüzü meleklerle dolmuştu! Hepsi şu sözleri söyleyerek Tanrı’yı yüceltiyordu: “Tanrımıza övgüler olsun!” Sonra tıpkı geldikleri gibi bir anda yok oldular. Melekler kaybolmuştu. Gökyüzünü dolduran övgü sesleri gitmiş ve parlak ışık da sönmüştü. Sadece uykulu kuzular ve çobanlar kalmıştı. Bazıları belki de saklandıkları kayaların arkasından etrafa bakıyordu. En genç çoban şimdi ne yapacaklarını merak ediyordu. Şimdi çobanların yapması gereken büyük bir seçim vardı. Meleklere inanıp onların söylediklerini yapabilirler, Beytlehem’e gidip hayvanlarla uyuyan bebeği bulabilirlerdi. Ya da sanki o gecenin de diğer gecelerden farklı olmadığını düşünüp, yerlerinde kalıp kuzularına bakabilirlerdi. Melekleri hiç görmemiş gibi davranabilirlerdi. Onlar şöyle yaptılar. Birbirleriyle heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladılar. Meleklerin Tanrı’dan 198 geldiğini biliyorlardı. Bu yüzden de, “Haydi Beytlehem’e gidip bebeği bulalım. Tanrı’nın bize ilettiklerini kendi gözlerimizle görelim.” dediler. Herhalde kalıp koyunlara bakmaları için aralarından bir-iki kişiyi seçtiler. Geri kalanlar da hızlı bir şekilde Beytlehem’e doğru koşmaya başladı. En genç çoban da onlarla koşuyordu. İçinde hayvanların barındığı küçük bir ahırı buldular. Bir adam, bir kadın ve yeni doğmuş bir bebek de ahırın içindeydi. Her şey tıpkı meleğin kendilerine söylediği gibiydi. 200 Çobanlar parmak uçlarının üstünde yavaşça bebeğe baktılar. Bu huzur içinde uyuyan çok güzel bir bebekti. Gitme zamanı geldiğindeyse çobanlar hemen hayvanlarının yanına dönemeyecek kadar heyecanlıydılar. Önce gidip herkese meleklerle olan konuşmalarını ve harika haberi söylediler. Dünyanın Kurtarıcısı İsa doğmuştu! Çobanların meleklere inanması Tanrı’yı mutlu etmişti. Oğlu bebek İsa’yı ilk bulanlar çobanlar oldukları için Tanrı mutluydu. 201 Hatırlayalım Çobanlar ne yapıyordu? Melekler çobanlara ne yapmalarını söylediler? Çobanlar iyi bir seçim yoksa kötü bir seçim mi yaptı? Hayvanlarla birlikte uyurken buldukları kişi kimdi? KENDİ seçimini düşün! Tanrı Kutsal Kitap’ta İsa’nın her zaman bizimle birlikte olduğunu söylüyor! Buna inanacak mısın? Tam şimdi İsa’ya O’nu sevdiğini söyleyecek misin? Doğru seçim uygulaması Bornoz giyip ayaklarına da sandaletlerini geçir. Kuzu olarak pamuk, parlak melekler için de el feneri alın. Şimdi çobancılık oynayarak eğlenebilirsin. Çobanların meleklere inandığı gibi biz de Kutsal Kitap’ta İsa hakkında yazılanlara inanabiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa’yı bizler ve çobanlar için dünyaya getirdiğin için sana teşekkür ederim! Senin her zaman bizimle birlikte olduğuna ve ne zaman istesem seninle konuşabileceğime inanmama yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Yeni Yıldız Matta 2:1–11 SEÇİM: Yıldızbilimciler Tanrı’nın onları yönlendireceğine inanıyorlar mı? Yoksa evde mi oturuyorlar? İsa Beytlehem kasabasında dünyaya gelmişti. Birçok insanın ne bu kasabadan ne de bebekten haberi vardı. Ama doğunun çok uzağındaki yıldızbilimciler çok ilginç bir şeyin yaşandığını biliyorlardı. Bu adamlar her gece yıldızları izlerlerdi. Bir gece yeni bir yıldız gördüler. Bu yıldız diğer bütün yıldızlardan çok daha parlak ve güzeldi. Böylece yeni bir kralın gelmiş olduğunu da biliyorlardı. Bu yeni doğan bütün insanların kralı olacaktı. Doğunun uzak köşesindeki yıldızbilimcilerin bile. 203 Yıldız yeniydi ve gökyüzünde batıda görülüyordu. Yıldızbilimciler yalnızca bunu biliyordu. Kralın ismini ya da O’nu nerede bulacaklarını bilmiyorlardı. Şimdi yıldızbilimcilerin yapmaları gereken büyük bir seçim vardı. Bu yıldızın gösterdiği yöne doğru gidebilirlerdi. Sonra da Tanrı’nın onları yeni kralın bulunduğu yere götüreceğine güvenebilirlerdi. Ya da evlerinde kalıp yıldızlarla olan çalışmalarına devam edebilirlerdi. Gördükleri yeni yıldız hakkında yazabilirlerdi ama o zaman da yeni doğan kralın kim olduğunu bilmeyeceklerdi. Olaylar şu yönde gelişti. Adamlar uzun bir yolculuk için hazırlandılar ve yol boyunca onlara gereken şeyleri topladılar. Yanlarına giysi, yiyecek ve hediye aldılar – önemli bir kral için harika hediyeler. Batıdaki yıldıza bakıp onun gösterdiği yöne doğru ilerlediler. Kralı bulmak uzun zaman aldı. Gün boyunca uyudular ve gece boyunca yıldızı takip ettiler. Yıldız sanki gökyüzünde yolunu gösteriyordu. 205 ilerleyip onlara kralın Adamlar Yeruşalim’e geldikleri zaman tabii ki kral böyle büyük bir şehirde doğmuştur diye düşündüler. O yüzden sormaya başladılar: “Yeni Kral nerede? O’nun yıldızını bütün yol boyunca takip ettik.” Kral Hirodes küçük Kralın nerede olduğunu bilmiyordu. En bilge adamlarını çağırttı ve onlar da kağıt tomarlarına baktılar. En sonunda, “O Beytlehem’de.” dediler. Kral Hirodes yıldızbilimcilerle yıldız hakkında konuştu. Daha sonra da onlara küçük çocuğu Beytlehem’de aramalarını söyledi. Yıldızbilimciler dışarı çıktı. Bir kez daha yıldız onların önünden giderek onlara Beytlehem’i gösteriyordu. Orada küçük bir evde, İsa’yı annesi Meryem’le birlikte buldular. Yıldızbilimciler İsa’yı gördüklerinde, O’na tapınmaya başladılar. Daha sonra da O’na getirdikleri hediyeleri verdiler. Bu hediyeler; parıldayan altın, hoş bir koku ve özel baharatlardı. Yıldızbilimciler Meryem’e, onlara rehberlik eden harika yıldızdan ve küçük Kralı bulmak için yaptıkları uzun yolculuktan söz ettiler. Tanrı, yıldızbilimciler İsa’yı görmek istedikleri için mutluydu. Gökyüzüne koyduğu yıldızı takip etmeleri Tanrı’yı hoşnut etmişti. İsa onların kralı olmuştu! 206 Hatırlayalım Yıldızbilimciler gökyüzünde ne gördü? Yıldızbilimciler hangi iyi seçimi yaptılar? Yıldız onları nereye götürdü? İsa’yı buldukları zaman ne yaptılar? KENDİ seçimini düşün! Bizim takip edecek bir yıldızımız olmayabilir ama biz de her zaman Tanrı’ya dua ederek O’nun bize yol göstermesini isteyebiliriz. Tanrı seni nereye göndermek isterse istesin O’nu takip edecek misin? Doğru seçim uygulaması Havanın berrak olduğu bir gece, ailenden biriyle yıldızlara bak. Ne çok yıldız var öyle değil mi? Yıldızbilimciler yeni yıldızın varoluşunu nasıl fark edip anlamışlardı? Tanrı onlara bilgelik vermişti. Tanrı’nın bizi götürmek istediği yere gitmeyi seçebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, yıldızbilimcileri Oğluna götürmek için yıldızı gönderdiğin için sana teşekkür ederim. Seni takip etmeyi seçmem için bana yardım et. Her şeyden önemlisi, yıldızbilimciler gibi Oğlun İsa Mesih’e tapınmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Ağları Bırakın Markos 1:16–20 SEÇİM: Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı izliyorlar mı? Yoksa balık tutmaya devam mı ediyorlar? Sabah daha güneşin yeni doğduğu çok erken bir saatti. Bazı balıkçı tekneleri Celile Gölü üzerindeydi. Balıkçılar bütün gece balık tutmuşlardı. Bir teknede Petrus ve Andreas adında iki kardeş balıkçı vardı. Diğer bir teknede ise Yakup ve Yuhanna adında iki kardeş daha vardı. Bu dört adam uzun zamandır balıkçıydı ve çoğu zaman geceleri balık tutmaya çıkarlardı. Sabahları erken bir saatte de kıyıya geri dönerlerdi. 209 Bu adamlar ağ kullanarak balık yakalıyordu. Teknede her zaman büyük bir ağ olurdu. Tekneyle birlikte denize açılırlardı. Ağı denize atarlar balıklar da ağa takılırlardı. Ağda çok fazla balık olduğunda, balıkçılar bütün balıkları tekneye doldururlardı. Daha sonra da bu balıkları evlerine götürürlerdi. Bir kısmını kendileri yerdi. Ama geri kalanını ekmek ve meyve alabilmek için başkalarıyla takas ederlerdi. Kardeşler ağlarını denize attıktan sonra beklerlerdi. Bazen beklerken uyurlar, bazen de martıların başlarının üzerinden uçmasını seyrederler, bazen de kıyıda olan insanlara bakarlardı. Bir gün kumsalda bir adamın tek başına dolaştığını gördüler. Bu kişi İsa’ydı. O artık yetişkin bir adamdı. Petrus ve Andreas’a seslendi, “Ardımdan gelin, sizi insan tutan balıkçılar yapacağım.” Daha sonra da Yakup ve Yuhanna’ya seslenerek onlara da kendisini izlemelerini söyledi. Kardeşler birbirlerine baktılar. “İnsan tutan balıkçılar olmanın” ne anlama geldiğinden emin değillerdi. Ama bir şekilde sanki Tanrı’nın onları İsa’yı izlemek üzere çağırdığını hissetmişlerdi. 210 Şimdi Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna’nın yapmaları gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’yı dinleyip İsa’yı izleyebilirlerdi. Ya da tekneleriyle açılıp balık tutmaya devam edebilirlerdi. Balıkçılar ne yaptı? Petrus ve kardeşi Andreas ellerinde tuttukları ağı yere bıraktılar. Yakaladıkları bütün balıklar denize düşüp yüzmeye başladı. Yakup ve kardeşi Yuhanna da ağlarını bıraktılar. Dört balıkçı ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde tekneyle kıyıya vardılar. Kıyıya gelince, İsa’ya doğru hızlı bir şekilde koşmaya başladılar. Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı izleyip O’nun dostları olmaya söz verdiler. O’ndan öğrenip O’nun öğrencileri olacaklardı. Balık yerine insan tutacaklardı. Sonra da insanlara Tanrı’nın sevgisini anlatacaklardı. Tanrı, Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna’nın İsa’yı izlemeyi seçmelerine sevinmişti. Onların iyi öğrenciler olacaklarını biliyordu. Hatırlayalım Her teknede kaç kardeş vardı? Kıyıda kimi gördüler? İsa onlardan ne için balıkçı olacaklarını söyledi? Bu dört balıkçının seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! İsa senin de O’nun öğrencisi olmanı istiyor. Ama önce O’ndan öğrenmelisin. Tıpkı balıkçıların yaptığı gibi. Peki, nasıl yardım edeceksin? Nasıl öğreneceksin? Doğru seçim uygulaması Denizin üzerinde tekneler çizmek için suluboya kullan. Daha da eğlenceli olması için kağıdın alt kısmına yapıştırıcı sürüp üzerine kum yay. Ya da balık şeklindeki krakerlerden yiyebilirsin. Biz de İsa’nın öğrencileri olmayı seçebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, sen beni öğrencin olmam için seçtin. Bana ne yapabileceğimi göster. İsa’nın adıyla, Amin. Kuyuda Yuhanna 4:4–30, 39 SEÇİM: Kuyunun başındaki kadın komşularına İsa’dan bahsediyor mu? Yoksa İsa’dan bahsetmeye korkuyor mu? İsa’nın on iki öğrencisi vardı. O nereye giderse öğrencileri de O’nu takip ediyordu. Bir gün İsa, öğrencileriyle birlikte başka bir bölgeye seyahat etti. İsa dinlenmek için kuyunun yanında otururken öğrencileri de yemek almak için kasabaya gitmişlerdi. İsa tüm gün yürümüştü. Bu yüzden de susamıştı. Ama kuyudan su çekmek için yanında bir kabı yoktu. 215 Daha sonra su almak için kuyuya bir kadın yaklaştı. Günün en sıcak saatlerinde su almaya gelmek normalde rastlanan bir durum değildi. Ama bu kadın kuyuda başkaları varken gitmek istemiyordu. Hayatında utanç duyduğu şeyler yapmıştı. Bu yüzden de başkalarıyla karşılaşmak istemiyordu. Ama İsa yabancıydı. Onun geçmişte neler yaptığını bilemezdi. Kadının İsa’dan bir şey saklamasına gerek yoktu. İsa ondan su istedi. Kadın da, “Neden benden istiyorsun? Senin halkın benim halkımı sevmez.” dedi. İsa kadına, “Benim kim olduğumu bilmiyorsun, eğer bilseydin mutlaka yardım isterdin.” dedi. Böylece kadın bir daha asla yardıma muhtaç olmazdı. İsa daha sonra kadına şunu söyledi: “Git kocanı al ve bana getir.” Kadın, “Benim kocam yok.” dedi. İsa da, “Bu doğru. Senin bir sürü kocan oldu ve şimdi birlikte yaşadığın adam senin kocan değildir.” dedi. Kadın hayrete düşmüştü. İsa kadının yaptığı her şeyi biliyordu. Ama aynı zamanda kadının tanıştığı en kibar insandı. Kadın O’nun özel olduğunu anlamıştı. İsa ve kadın, Tanrı’ya tapınmak hakkında konuştular. İsa ona kendisinin Tanrı’nın Oğlu ve dünyanın Kurtarıcısı olduğunu söyledi. 216 Tam bu sırada öğrenciler kuyuya dönmüşlerdi. Ama İsa’ya kadınla ne hakkında konuştuklarını sormadılar. Kadının yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’dan bütün komşularına bahsedebilirdi. Tabii bu utandığı için konuşamadığı insanlarla yüzleşmek anlamına geliyordu. Ya da İsa’yla ilgili tek kelime etmeden evine dönebilirdi. Kadın ne yaptı? Kasabaya doğru koşmaya başladı. Artık insanlarla yüzleşmekten korkmuyordu. İsa ona değer veriyordu. Ona Tanrı’ya nasıl tapınacağını anlatmıştı. Kadın herkese, “Gelin ve benim hakkımda her şeyi bilen bu adamla konuşun. O Kurtarıcı olmalı.” dedi. 218 Birçok insan günün en sıcak zamanı olmasına rağmen İsa’yı dinlemeye gittiler. O kasabalarına geldiği için sevinçlilerdi. Kadının onlara İsa’dan bahsetmesine sevinmişlerdi. Tanrı da mutluydu. Kadının paylaştığı harika haber sayesinde herkes İsa’nın kim olduğunu öğrenmişti. İnsanlar İsa’yı bu şekilde tanırlar: Birilerinin onlara anlatması gerekir! 219 Hatırlayalım İsa kadından kendisine ne vermesini istedi? Kadın niye diğer insanları görmekten kaçınıyordu? Kadın neden komşularıyla konuşmaya karar verdi? Kadının seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Komşularına İsa’yla ilgili ne söyleyebilirsin? Onlara İsa’yla ilgili sevdiğin ilahileri çalabilir misin? Onlara bu Kutsal Kitabı’ndaki resimleri göstererek, hikâyeleri anlatabilir misin? Doğru seçim uygulaması Kitaplara, dergilere, gazetelere baktığında farklı farklı insanların olduğunu görürsün. Tanrı onların hepsini seviyor! Başkalarına O’nun sevgisini nasıl gösterebilirsin? İsa, komşularımıza O’nun hakkında bildiklerimizi paylaşmamızı istiyor. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, benim hakkımda her şeyi bilmene rağmen beni sevdiğin için sana şükrederim. Komşularımızla iyi haberi paylaşmam için bana yollar göster. İsa’nın adıyla, Amin. Uzaklardan Gelen Şifa Matta 8:5–13 SEÇİM: Roma ordusunun lideri, İsa’nın gücünün mesafeye rağmen etkili olacağına inanıyor mu? Yoksa İsa’nın orada bulunması gerektiğini mi düşünüyor? İsa gittiği her yerde Tanrı’nın sevgisinden bahsediyordu. Ayrıca hasta insanların üzerine elini koyarak onları bir anda iyileştiriyordu. İnsanlar İsa’nın sevgisini ve gücünü duymaya başladılar. Bu yüzden iyileşmek için İsa’nın yanına gidiyorlardı. Uzaklardan geliyorlardı. İsa hangi kasabadaysa oraya gidiyorlardı. Çoğu zaman etrafındaki yoğun kalabalık nedeniyle İsa zor hareket ediyordu. Bir gün Roma ordusundan bir yüzbaşı İsa’yı görmeye gitti. 221 Yüzbaşının evinde bir yardımcısı vardı. O, yardımcısına çok önem veriyordu. Bu yardımcı hastalanmıştı ve kimse onu iyileştiremiyordu. O kadar hastaydı ki İsa’nın yanına götürülmeye bile gücü yoktu. Bu yüzden yüzbaşı, İsa’nın olduğu yere gitti. Bu yüzbaşı herhalde İsa’nın birçok insanı iyileştirdiğini duymuştu. İsa genelde hasta insanların kendisinden ne istediklerini soruyordu. Sonra ellerini onların üzerine koyup iyileştiriyordu. Adam İsa’ya gelip şöyle dedi: “Evimde çok hasta olan bir yardımcım var. O şimdi yatakta ve hiç hareket edemiyor, her tarafı ağrıyor.” İsa da, “Ben senin evine gelip hastanı iyileştireceğim.” dedi. Şimdi yüzbaşının büyük bir seçim yapması gerekiyordu. İsa’yı yardım ettiği halktan uzaklaştırıp kendi evine götürebilirdi. Belki de yardımcısının iyileşmesi için geç kalmamışlardı. Ya da İsa’nın yardımcısını onun yanına gitmeden, olduğu yerde iyileştirebileceğine inanabilirdi. Romalı yüzbaşı İsa’ya şöyle dedi: “Ben evime gelmene layık değilim. Eğer sadece yardımcımın iyileşeceğini söylersen biliyorum ki o iyi olacaktır. 222 Bunu biliyorum çünkü ben bir komutanım. Askerlerime yürümeleri için komut verdiğimde yürürler. İnanıyorum ki, sende insanları iyileştirme gücü var. Eğer yardımcımın iyi olacağını söylersen o iyileşecektir.” İsa şu karşılığı verdi. “Sende çok büyük bir iman var! Git. Yardımcın iyileşmiştir.” Yüzbaşı hızlı bir şekilde evine gitti. 224 Ve vardığında karşısında yeniden çalışmak için hazır olan yardımcısını gördü. Artık o hasta değildi! Tam İsa’nın onun iyileştiğini söylediği anda iyileşmişti. İsa, yüzbaşının O’nun gücüne olan inancından ötürü sevinçliydi. Adamın yardımcısını iyileştirebildiği için mutluydu. 225 Hatırlayalım Roma ordusunun lideri, İsa’nın ne yapabileceğine iman ediyordu? Ordu liderinin yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Yardımcıya ne oldu? KENDİ seçimini düşün! Biz İsa’yı bugün göremeyiz. Ama O’nun gücüne inanabiliriz. Kimin İsa’nın yardımına ihtiyacı var? Hemen o anda etmese bile O’nun yardım edeceğine inanıyor musun? Doğru seçim uygulaması Uzun mesafe oyunu oynayın. Başka bir odadan komutlar verin: Zıplayın, yürüyün, komik bir surat ifadesi yapın, sonra da “kucaklayın” diye bağırıp birbirinize doğru koşun ve kucaklaşın! Birbirinizle kucaklaştıktan sonra uzaklarda olan ve İsa tarafından kucaklanmaya ihtiyacı olan biri için dua edin. İsa’nın yakındaki ve uzaktaki insanlara yardım etme gücü olduğuna inanıyoruz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ailemi iyi ve güvende tut. Yakınımda ve uzağımda olan sevdiklerimle ol. İsa’nın adıyla, Amin. Yardım Eli Matta 12:9–14 SEÇİM: İsa iyi ve yardımsever olmayı mı seçiyor? Yoksa sevgisizliği ve ilgisizliği gösteren yasayı mı izliyor? İsa, Tanrı’nın bütün yasalarını biliyordu. Göksel Babası olan Tanrı’yı sevdiği için İsa hepsini yerine getiriyordu. Ama insanlar başka yasalar oluşturmuşlardı. Bu yasalardan bazıları adil ve de yardımcı değildi. Bunları çoğu zaman insanları aldatmak için oluşturmuşlardı. Bir gün İsa ve öğrencileri havra adı verilen tapınma yerindeydiler. Dinlenme günüydü. Bu, insanların Tanrı’yı yücelttikleri ve kendilerine verdikleri bütün armağanlar için şükrettikleri bir gündü. İsa ve öğrencilerinin de yaptıkları buydu. 227 Havrada İsa, elini kullanamayan bir adam gördü. Yazı yazamıyor, çalışamıyor hatta kendi başına giyinemiyordu bile. İsa bu adama yardım etmek istedi. Ama insanların oluşturduğu yasalar O’na bunu yapamayacağını söylüyordu. Adama yardım etmesi iyi bir şeydi ama kimse dinlenme gününde çalışmazdı. Şimdi İsa’nın büyük bir seçim yapması gerekiyordu. İsa biliyordu ki Tanrı’yı hoşnut etmenin bir yolu, başkalarına iyi ve yardımcı olmaktı. Bu yüzden de İsa adamın elini iyileştirebilirdi. Ama o sırada tam da insanların Tanrı’ya tapındıkları havranın içindeydi. Bu da herhangi birinin bunu görüp, bundan hoşlanmayacağı anlamına geliyordu. İsa’nın diğer seçeneği de bekleyip adama başka bir gün yardım etmekti. Ama beklerse bu sefer de adam oradan gidebilirdi. Peki, İsa ne yaptı? Havrada O’nu durdurmak isteyen liderlerle konuştu. İsa liderlere şunu sordu, “Eğer çukura düşmüş bir kuzunuz olsaydı ne yapardınız? Onu, dinlenme günü olmasına rağmen düştüğü çukurdan çıkarmaz mıydınız? İnsanlar kuzulardan çok daha önemlidir. Bu yüzden dinlenme gününde birine yardım etmek doğrudur.” İsa bunu söyledikten sonra adama dönerek “Elini uzat” dedi. Ve adamın eli anında iyileşti! 228 İsa adamı iyileştirdiği için Tanrı mutluydu. Bu İsa’nın göklerdeki Babasını yüceltmesi için güzel bir yoldu. 229 Hatırlayalım İsa havraya hangi gün gitmişti? İsa oradaki adam için ne yapmak istedi? Liderler neden İsa’nın yardım etmesini istemediler? İsa’nın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Hangi gün Tanrı’ya tapınmak için özeldir? Tanrı’ya sevgini kiliseye giderek gösterebilirsin. Başka birine yardım ederek de Tanrı’ya sevgini gösterebilir misin? Doğru seçim uygulaması Bir dahaki sefere kiliseye gittiğinde o gün birine iyi davranmak için bir plan yap. Belki kilisendeki yaşlı bir insanı ziyaret edebilirsin ya da hastalanmış birine kart hazırlayabilirsin. İyi davranarak ve başkalarına yardım ederek, özel gününde Tanrı’yı yüceltebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bana, özel gününde yapabileceğim iyi ve faydalı işler göster. Sana, seni sevdiğimi göstermek istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. “Önce Ben!” Markos 9:33–37 SEÇİM: İsa’nın öğrencileri birbirlerine yardımcı oluyorlar mı? Yoksa kim daha önemli diye mi tartışıyorlar? Öğrenciler zamanlarının çoğunu birlikte geçirirlerdi. Birlikte yemek yer, birlikte seyahat ederlerdi. Sanki büyük bir aile gibiydiler. İsa’yı dinliyor ve başkalarının Tanrı’nın sevgisini öğrenmelerine yardımcı oluyorlardı. Çoğu zaman iyi arkadaştılar ve birbirlerine değer veriyorlardı. Ama bazen, birçok ailede olduğu gibi, İsa’nın onlara öğrettiği birçok şeyi unutuyorlardı. Mesela bazen paylaşımcı ve iyi olmayı bazen de sevmeyi unutuyorlardı. 231 Bir gün öğrenciler başka bir kasabaya yürürken aynı zamanda aralarında konuşuyordu. Belki de hava hakkında konuşuyorlardı. Belki de İsa’nın onlara o günün erken saatlerinde öğrettiği bir hikâyeyi hatırlamaya çalışıyorlardı. O anda öğrencilerden biri diğerlerine, kendisinin İsa’nın en gözde öğrencisi olduğunu söyledi. Diğer öğrenciler bu duruma çok üzüldüler. Şimdi onların yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bunu söyleyen arkadaşlarına nazik bir şekilde İsa için herkesin önemli olduğunu hatırlatabilirlerdi. Sonra da başkalarına yardım edebilirlerdi. Ya da tartışmaya başlayabilirlerdi. Her biri İsa tarafından en çok sevilen ve İsa için en önemli kişi olduklarını söyleyebilirdi. Peki, onlar ne yaptılar? Tartışmaya başladılar. Bir diğer öğrenci İsa için en önemli öğrenci olduğunu söyledi. Çünkü İsa ondan özel şeyler yapmasını istemişti. Bir başka öğrenci İsa’yı en uzun süre tanıyan olduğu için en önemli öğrencinin kendisi olduğunu haykırdı. Bir başkası en büyük olduğu için aynı zamanda en önemli olduğunu dile getirdi. Yine bir diğeri İsa’nın, annesini tanıdığını bu yüzden de kendisinin en önemli olduğunu ifade etti. Bu şekilde tartışmaya ve çekişmeye devam ettiler. 233 Sonunda İsa, aralarında ne konuştuklarını sordu. On iki öğrenci arasında hiçbiri O’nu yanıtlamadı. İsa’nın konuştukları konuyu bilmesinden korkuyorlardı ama O zaten bunu biliyordu! İsa, öğrencilerine şöyle dedi: “Önemli olmak istediğinizi biliyorum. Ama eğer benim için önemli olmak istiyorsanız, herkese yardım etmelisiniz.” Küçük bir çocuğu kucağına alıp konuşmasına devam etti: “Her biriniz çocuklara karşı iyi olmalısınız. Eğer bir çocuğa iyi davranırsanız, aynı şekilde bana iyi davranmış olursunuz. Ve bana iyi davranırsanız, göklerdeki Babama, Tanrı’ya iyi davranmış olursunuz.” Öğrenciler üzgündüler çünkü İsa’nın onların tartışmasını istemediğini biliyorlardı. İnsanlara yardım etmelerini ve önceliği onlara vermelerini istediğini biliyorlardı. Birbirlerine iyi davranırken de çocuklara iyi davranırken de eşittiler. Tanrı, istiyordu. öğrencilerin Ama kimin birbirlerine en iyi değer olduğu vermesini konusunda tartışırlarken bile onları sevmekten vazgeçmedi. Tanrı’nın Oğlu İsa, onları bağışladı ve nasıl daha iyi öğrenciler olabileceklerini öğretti. 234 Hatırlayalım Öğrenciler ne hakkında tartışıyorlardı? Öğrencilerinin seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Öğrenciler, İsa için önemli olmak konusunda ne öğrendiler? KENDİ seçimini düşün! Sen İsa için önemli olabilir misin? Çevrende yardım edebileceğin insanlar kimlerdir? Belki tüm ailenle birlikte insanlara yardım edebilmek için bir şeyler yapabilirsin. Ve birbirinize de yardım edebilirsiniz! Doğru seçim uygulaması Buzdolabına asmak için üzerine şunu yazdığın bir tablo çiz: “Ben İsa’nın arkadaşıyım. Başkalarına ______________ şekillerde yardım edebilirim.” O boşluğun içine de yardım edebileceğin konuları resim çizerek anlatabilirsin. Başkalarına yardım etmek, önemli davranmaya çalışmaktan daha iyidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, kendimi senin gözünde başkalarından daha önemli gördüğüm için beni affet. Sen her birimizi eşit görüyorsun ve hepimizi aynı ölçüde seviyorsun ve birbirimize yardım etmemizi istiyorsun! Teşekkürler. İsa’nın adıyla, Amin. İsa Çocukları Seviyor Matta 19:13–15 SEÇİM: İsa’nın öğrencileri, çocukların İsa’ya gelmesine izin veriyorlar mı? Yoksa öğrenciler, çocukları O’ndan uzak tutmaya mı çalışıyorlar? Güzel bir bahar gününde bir adam, harika haberlerle koşarak kasabaya geldi. İsa, kasabaya geliyordu. Aynı gün içerisinde orada olacaktı. O kasabadaki bütün babalar çok çalışmış olmalılar. Yoldaki taşları ve dalları temizlemişlerdi. Muhtemelen İsa’nın oturması için güzel ve rahat bir yer hazırlamışlardı. Sonra İsa’nın gelişini beklemeye koyulmuş olmalıydılar. Orada yaşayan bütün anneler de çok meşgul olmalıydı. Belki de yemekler hazırlamışlardı. Bütün çocuklarına banyo yaptırmışlardı. Ve sonra da hepsi en 237 güzel kıyafetlerini giymişlerdi. Herkes İsa’yı göreceği için çok heyecanlıydı. Sonunda birisi İsa’nın gelmek üzere olduğunu duyurdu. Herkes dışarı koşup izlemeye başladı. Aileler bekledikçe, anne ve babalar kendi aralarında konuşmuş olabilirdi. Belki de eğer İsa kendi çocuklarını kucağına alırsa bunun ne kadar güzel olacağı hakkında konuşuyorlardı. Böylece onları bereketleyebilirdi hatta belki bebekleri bile bereketlerdi. İsa her zaman herkesi sevmekten bahsederdi. Buna açıkça ki çocuklar ve bebekler de dahildi. İsa geldi ve rahat bir sandalyeye oturup bütün sabah boyunca insanlara konuştu. İnsanlar O’nu yakından 238 dinlediler. Çocuklar bile kasabalarına özel birinin geldiğini anlamışlardı. Herhalde İsa’nın onları görüp görmediğini merak ediyorlardı. Yemek vakti geldiğinde anneler hazırladıkları yemekleri çıkarttılar. Herkes çimlere oturup yemeye başladı. İsa’nın öğrencileri O’na yakın oturup sessizce konuşuyorlardı. Kimsenin İsa’yı rahatsız etmesini istemiyorlardı. O sırada bazı anne ve babalar çocuklarını taşıyıp İsa’ya götürdüler. Ama İsa’nın öğrencileri ailelerin yaklaştığını gördü ve onların İsa’yı rahatsız etmelerini istemedi. Belki onlara göre çocuklar fazla önemli değildi. 239 Şimdi öğrencilerin yapması gereken büyük bir seçim vardı. Çocukların İsa’ya yaklaşmalarına izin verebilirlerdi. Ya da aileleri uzaklaştırıp onların yaklaştıklarını İsa’ya haber bile vermeyebilirlerdi. Öğrenciler şunu yaptılar. Ailelere, çocukların İsa’yı rahatsız etmemelerini söylediler. İsa’nın çok meşgul olduğunu, çocuklar için hiç zamanı olmadığını ve onları görmek istemediğini söylediler. Anne babalar bu duruma çok üzüldü. İsa gerçekten de çocukları sevmiyor muydu? Ama İsa öğrencilerin ailelere söylediği şeyleri duydu. Ve şöyle seslendi: “Çocukları bana getirin. Onlar krallığımın en değerli insanlarıdır.” Bunun üzerine bütün çocuklar İsa’nın kucağına oturdu. İsa da özellikle onlar için hikâyeler anlattı. Ve hepsini bereketledi. Aralarındaki en küçük bebeğe gelinceye dek her biri için dua etti. Bütün çocuklar çok mutluydu! Bütün anne ve babalar da tabii ki. Sonra öğrenciler yanlış yaptıklarının farkına vardılar. İsa çocuklar için asla çok meşgul olamazdı. O, her zaman çocukları sevecekti ve onlar da her zaman O’nu sevecekti. 240 Hatırlayalım Aileler neden İsa’yı görmek istediler? Öğrenciler anne babalara ne söyledi? Öğrencilerin seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? İsa, çocukları gördüğünde ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! İnsanlara hiç özel değillermiş gibi davrandın mı? Belki küçük kardeşini ya da komşunu önemsemedin. Bütün insanlar İsa için özeldir. O yüzden senin için de özel olmalılar! Doğru seçim uygulaması Tanıdığın başka çocuklarla bu İncil hikâye kitabını inceleyin. Bu onları İsa’ya yöneltmek gibi olacaktır. Arkadaşlarımız bizim için özel olmalılar çünkü İsa için öyleler. Birlikte dua edelim İsa, beni sevdiğin ve bütün çocuklar senin gözünde özel oldukları için çok mutluyum. Onların özel olduklarını davranışlarımda hissettirmem için sen bana yardım et. Senin adınla, Amin. Kim Yardım edecek? Luka 10:25–37 SEÇİM: Samiriyeli adam yaralı adama yardım ediyor mu? Yoksa yoluna devam etmeyi mi seçiyor? “Benim komşum kimdir?” Bir gün bir adam bu soruyu İsa’ya sordu. Cevabı öğrenmesi bu adam için önemliydi. Önemliydi çünkü Tanrı’nın yasasında şöyle bir buyruk vardı: “Tanrın Rab’bi, bütün yüreğinle, bütün aklınla ve bütün canınla seveceksin. Komşunu da kendin gibi seveceksin.” Adamın sorusunu cevaplamak için İsa bir hikâye anlattı: “Bir adam ıssız bir yolda seyahat ediyormuş. 243 Yeruşalim’den Eriha’ya gitmek üzere yola çıkmış. O bunu bilmese de soyguncular o adamın gelmesini bekliyorlarmış. Aniden ortaya çıkmışlar! Adam nereden geldiklerini görmemiş bile. Adamı dövüp bütün parasını almışlar. Sonra da onu yol kenarında bırakıp gitmişler. Tapınağı yöneten bir adam o yoldan geçiyormuş. Yaralı adamı görmüş ama onu tanımadığını anlamış. Yardım etmek için de durmamış. Belki acelesi olduğu için ya da umursamadığı için yoluna devam etmiş. Yoldan bu sefer başka biri geçiyormuş. O da tapınaktaki tapınmaya yardımcı olmakla görevliymiş. Yaralı adamı o da görmüş ama o da tanımadığını anlamış. Yardım etmek için de durmamış. Belki çok meşgul olduğu için ya da ona yardım ederken kirleneceğinden çekindiği için yoluna devam etmiş. Daha sonra Samiriye’den gelen bir yabancı o yoldan geçiyormuş. Yabancı, yaralı adamı görmüş, onu tanımamasına rağmen yardıma ihtiyacı olduğunu anlamış. Şimdi yabancının yapması gereken büyük bir seçim vardı. Durup, yaralı adama yardım edebilirdi. Ya da başkaları gibi yoluna devam edebilirdi. 244 Yabancı şöyle yaptı. Eşeğini durdurup adamın yanına gitti. Adamın yaralarını temizleyip sargı bezleriyle sardı. Adamı eşeğine bindirip yavaşça yolda ilerlemeye başladı. Onu seyahat edenlerin kaldığı bir hana götürdü. Orada bütün gece kalıp adamla ilgilendi. Sabah olduğunda yabancı seyahatine devam etti. Ama hanın sahibine yaralı adamla ilgilenmesi için para bırakıp şöyle dedi: “Eğer daha fazla paraya ihtiyacın olursa dönüş yolumda sana ödeyeceğim.” Sonra da yabancı orayı terk etti.” İsa’nın hikâyesi bu şekilde sona erdi. Daha sonra İsa şu soruyu sordu: “Soyguncular tarafından hırpalanan adama iyi komşuluk yapan kimdi?” İsa’nın hikâyesini dinleyen adam cevabı biliyordu. “İyi komşuluk yapan yardım etmek için duran yabancıydı.” dedi. İsa da, “Haklısın. Şimdi git ve sen de iyi bir komşu ol.” dedi. Hatırlayalım Tanrı’nın yasası komşularımızı sevmekle ilgili bizlere ne öğretiyor? İsa’nın hikâyesinde komşusundan yardıma muhtaç olan kimdi? Samiriye’den gelen yabancı, yaralı adam için ne yaptı? Yabancının seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Komşularımızın bazıları tanıdığımız kişilerdir. Hangi alanlarda onlara yardım edebiliriz? Komşularımızın bazıları da tanımadığımız kişilerdir. Tanımadığın birine yardım ettiğinde senin güvende kalmanı sağlayacak kurallar nelerdir? Doğru seçim uygulaması Yakınındaki bir kişi yaralandığında ya da hastalandığında arayabileceğin yerlerin numaralarının listesini çıkart. Daha sonra oyuncak bir telefonla bu yerleri arıyormuş gibi prova yapabilirsin. Tanrı bize nasıl iyi komşular olmamız gerektiği konusunda yardımcı olur. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bana sağladığın iyi komşular için ve bana da iyi komşu olmayı öğrettiğin için sana teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Evden Uzakta Luka 15:11–24 SEÇİM: Kaybolan Oğul yanlış olduğunu kabul edip eve dönüyor mu? Yoksa uzaklarda yaşamanın doğru olduğunu mu düşünüyor? İsa bir hikâye anlattığında insanlar O’nu dinlemeyi seviyordu. Hikâyeleri iyi anlıyorlardı çünkü bahsedilen kişiler kendilerine benzer kişilerdi. Bir gün İsa bir aile hakkında hikâye anlattı. Ailede bir baba ve iki oğul vardı. Büyük oğlan tarlada babasına yardım ediyordu. Küçük oğlan ise dünyayı görmek istiyordu. Ailenin sahip olduğu ve kendi payına düşen paranın bir gün kendisine kalmasını istiyordu. Ve bunu hemen istedi. 249 Kendi payına düşen kısmı almak küçük oğlanın isteğine bağlıydı. İstediği zaman bu parayı alabilirdi. Bu yüzden babası parayı verip ona hoşçakal dedi. Delikanlı uzaktaki bir ülkeye gitti. Orada bir sürü yanlış şey yaptı ve bütün parasını harcadı. Parası tükendiğinde yiyecek alamadı. Acıkmıştı. Bu yüzden domuzları beslediği bir işe girdi. O kadar acıkmıştı ki domuzların yediği yemek bile ona çok iştah açıcı geldi. Daha sonra delikanlı düşünmeye başladı. Babamın yanında çalışan insanlar bile benden daha fazla yemek yiyorlar. Benimse yiyecek hiçbir şeyim yok. Şimdi delikanlının yapması gereken büyük bir seçim vardı. Eve dönüp yaptığı bütün kötü şeyler için babasından af dileyebilirdi. Kendi yiyeceği için babasının yanında çalışacağını söyleyebilirdi. Ya da genç oğlan domuzlarla kalmaya devam edebilirdi. Hiçbir yanlışı olmadığına karar verebilirdi. Ve ailesine geri dönmeyi tamamen kafasından silebilirdi. Genç adam ne yaptı? Hemen fırlayıp domuz ahırından ayrıldı. Eve gidene kadar bütün yolu koştu. Babası ise onun yolunu gözlüyordu ve oğlunun ona yaklaştığını gördü. Oğlunun 250 giysilerinin kirlenmiş olduğunu fark etti. Babası kızgın mıydı? Sinirlenmiş miydi? Hayır! Düşünebildiği tek şey oğlunu ne kadar çok sevdiğiydi. Genç oğlu geri döndüğü için çok mutluydu. Babası oğlunu karşılamak için dışarı çıktı ve ona sarıldı. Genç adam babasına ne kadar üzgün olduğunu anlattı. Şöyle dedi: “Artık senin oğlun olmaya layık değilim.” Ama baba ne yaptı, biliyor musun? Evinden oğlu için en güzel giysileri getirtti. Sonra da yardımcılarına büyük bir şölen hazırlamalarını söyledi. Ve oğlunun geri döndüğünü görmeleri için herkesi bu şölene davet etti. 252 İsa bu hikâyeyi insanlara yardımcı olmak için anlattı. Tanrı’nın bu hikâyedeki baba gibi olduğunu anlamalarını istiyordu. Bunu hikâyedeki genç adam gibi olan insanlara anlattı. Yanlış şeyler yapan insanlar sonradan üzülebilirler. Sonra Tanrı’nın ailesine geri dönebilirler. Tanrı her zaman onları büyük bir sevinçle kabul edecektir. 253 Hatırlayalım İsa’nın hikâyesindeki genç adam neden domuzların yiyeceğinden yemek istedi? Genç adam eve dönmekle iyi bir seçim mi yoksa kötü bir seçim mi yaptı? Babası eve döndüğünde oğlunu nasıl karşıladı? Hikâyedeki babaya benzeyen kimdir? KENDİ seçimini düşün! Üzgün olduğunu söylemek zor bir şey mi? Ailendeki kişiler birbirlerini nasıl bağışlarlar? Birbirinize sarılır mısınız? Birlikte Tanrı’yla konuşabilir misiniz? Doğru seçim uygulaması Saklambaç oynayın. Her seferinde birini bulduğun zaman onunla kucaklaş ve beraber eve koşun. Tanrı’ya yaptığımız kötü şeylerden bahsedebiliriz ve O bizi sevmeye devam edecektir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ne zaman ihtiyacım olsa özür dilememe yardım et. Bu kadar sevecen bir baba olduğun için sana şükrediyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Her Yere Bak Matta 18:12–14; Luka 15:3–7; Yuhanna 10:11 SEÇİM: Çoban, kaybolan koyununu aramaya devam mı ediyor? Yoksa aramaktan vaz mı geçiyor? İsa’nın anlattığı bir başka hikâye de koyununu kaybeden bir çobanla ilgiliydi. Sizce kaç koyunu vardı? 20 mi, 50 mi? Hayır, daha fazla. Bu çobanın tam 100 koyunu vardı! Çoban her gün koyunlarını otlağa çıkartıyordu. Orada yeşil çimlerde otlanıp serin su içiyorlar, güneşte oynayıp gölgede dinleniyorlardı. Her akşam çoban koyunlarını ağıla geri getirdi. Hepsinin dönmüş olduğundan emin olmak için de onları sayardı. –97, 98, 99, 100. Hepsi oradaydı. Böylece kapıyı kapatırdı ve hepsi bütün gece güvende olurdu. 255 Bir akşam çoban koyunlarını sayıyordu. –97, 98, 99, … Ne? 100 numaralı koyun neredeydi! Son koyun nereye gitmişti? Kaybolmuştu! Belki çalılıkların ya da kayalıkların arasına girmişti veya bir mağaranın içindeydi. Belki de yaralanmıştı. Şimdi bu çobanın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Gecenin karanlığında kaybolmuş koyunu aramaya koyulabilir, onu bulana kadar arayabilirdi. Veya çoban evinde kalabilirdi. Ne de olsa hala ağıllıkta güven içinde olan 99 koyunu vardı. Belki kaybolan koyun artık sürüde kalmak istemiyordu. Peki, çoban ne yaptı? Sürüdeki koyunların güvende olduğundan emin olduktan sonra ceketini giydi ve çobandeğneğini alıp kaybolan küçük koyununu aramaya başladı. Tepelerin üzerinden baktı. Ortalıkta hiç küçük koyun göremedi. Kayalıklarla dolu mağaralara baktı yine hiç koyuna rastlamadı. Nehir kenarını aradı orada da küçük koyundan bir iz yoktu. 256 Son olarak tarlanın uzak köşesindeki çalılıkları aradı. Küçük bir ses işittiğini sandı. Mee Mee. Çalılıklara doğru koşmaya başladı ve ne görsün! Küçük koyunu oradaydı. İyi çoban koyununu kucağına alıp onu tuttu. Omuzlarına alıp bütün yol boyunca onu taşıdı. Eve döndüğünde çoban, bütün arkadaşlarını çağırdı. Onlara dedi ki, “Gelin ve benimle sevinin! Çünkü koyunum kaybolmuştu ve onu buldum.” Sürüdeki bütün koyunlar küçük koyunun bulunmasına çok sevinmişti. Çobanın her biriyle bu kadar yakından ilgilenmesi onları mutlu etmişti. İsa kendisini İyi Çoban olarak tanıttı. O da her birimizi çobanın kaybolmuş koyununu sevdiği gibi seviyor. İsa hiç kimsenin kaybolmasını istemez. Herkesin O’nu izlemesini ister. İsa, İyi Çobandır, Tanrı’nın ailesinde herkesin güvende olmasına yardım eder. 258 Hatırlayalım Çobanın kaç koyunu vardı? Bir akşam çoban koyunlarını sayarken ne farketti? Çobanın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Çoban, küçük koyunun kaybolduğunu fark ettiğinde nasıl hissetti? İyi çobana benzeyen kimdir? KENDİ seçimini düşün! İsa senin çobanındır. O’nu nasıl izleyebilirsin? O’nu sevmeyi ve sözlerine itaat etmeyi nasıl öğrenebilirsin? Doğru seçim uygulaması Geçen hikâyenin sonunda yaptığın gibi saklambaç oyna. Bu sefer kaybolan koyun olduğunu farz et. Meleyerek çobanın seni bulmasına yardımcı ol. Bizler İsa’yı, bizim İyi Çobanımızı, O’na itaat etmeyi ve sevmeyi öğrenerek izleyebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa’yı İyi Çobanım olarak gönderdiğin için teşekkür ederim. Senin ailende sonsuza kadar güvende kalmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. “Teşekkürler İsa” Luka 17:11–19 SEÇİM: İyileşen adam İsa’ya teşekkür etmek için durdu mu? Yoksa diğer dokuz arkadaşıyla koşup uzaklaştı mı? İsa sık sık bir yerden başka bir yere gidiyordu. Bir sürü insanla tanışırdı. Hepsi Tanrı’nın her biri için olan büyük sevgisi hakkında işitmek istiyordu. İsa’yı görmek isteyen insanlar arasından bazıları hasta kişilerdi. İsa’nın hastaları iyileştirebildiğini duymuşlardı. Bir gün İsa cüzzam hastalığına yakalanmış on adamla tanıştı. Yasaya göre cüzzam hastalığı olan kişiler insanlara yakın yerlerde yaşayamazlardı. Eğer diğer insanlara yaklaşırlarsa diğer insanlar da cüzzam hastalığına yakalanabilirdi. 261 O yüzden bu adamlar ailelerinden uzak bir yerde yaşamak zorundaydı. Yasa böyleydi. On adam yolun başında İsa’nın yaklaştığını gördüler. İsa’dan olabildiğince uzak durdular çünkü yasa bunu gerektiriyordu. Kimseye yaklaşmamaları gerektiğini biliyorlardı. Ama İsa’nın kendilerini iyileştirmelerini de istiyorlardı. O yüzden bağırabildikleri kadar yüksek sesle İsa’ya seslendiler: “İsa, lütfen bize yardım et!” İsa, adamların ne istediğini biliyordu. Şöyle cevap verdi: “Evinize dönün artık hasta değilsiniz.” On adam evine koşmaya başladı. Ailelerini görecekleri için o kadar mutluydular ki! Koşarken birbirlerine baktılar ve yaralarının iyileşmiş olduğunu gördüler! 262 Dokuz adam koşmaya devam etti ama bir tanesi durdu. İsa’nın onun için muhteşem bir şey yaptığını biliyordu. Şimdi bu duran adamın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Geri dönüp İsa’ya teşekkür edebilirdi. Bunun yapılacak doğru olan şey olduğunu biliyordu. Ya da diğer dokuz adamla koşmaya devam edebilirdi. Eğer onlar durmadıysa o niye durmalıydı ki? O da onlar gibi bir an önce eve varmak istiyordu. 263 Bir tanesinin yaptığı buydu. Bir adım uzağa gitmenin bile yanlış olacağına karar verdi. Geri dönmeli ve İsa’ya teşekkür etmeliydi. Böylece bu adam geri döndü ve İsa’nın olduğu yere koşarak geldi. Kendini yere attı ve İsa’ya kendisini iyileştirdiği için tekrar tekrar teşekkür etti. Tanrı’yı şifa veren gücü için yüceltti. İsa ona, “Orada on hasta adam yok muydu?” dedi. “İyileştirdiğim diğer dokuz adam nerede, sadece sen mi teşekkür etmek için geldin?” Adam diğerlerinin eve gitmiş olduklarını biliyordu. Ama hiçbir şey söylemedi. Sadece geri gelip İsa’ya teşekkür etmeyi seçtiği için memnundu. İsa adama gülümsedi ve “Şimdi kalkabilirsin.” dedi. “Evine ve ailene git. Sana yardım edebileceğime inandın ve şimdi iyileştin.” Böylece adam evine koştu. Vardığında ailesi onu gördüğü için çok mutluydu. O da ailesini gördüğü için çok mutluydu. Ve İsa’yla tanışmış olduğu için de memnundu! 264 Hatırlayalım Kaç adam hastaydı? İsa onlara nasıl yardım etti? Niye adamlardan biri durdu? Bu adamın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Biri sana yardım ettiğinde ona ne söylüyorsun? Tanrı sana nasıl yardım ediyor? O’na ne söylüyorsun? Doğru seçim uygulaması Tanrı bize pek çok armağan veriyor – arkadaşlar, aile, yiyecek, giyecek, hayvanlar, sağlıklı bir beden vs. Bakalım alfabedeki her harf için bir armağan bulabilir misin? Belki Tanrı’ya her gün verdiği armağanların biri için teşekkür duası etmek istersin. Tanrı’ya teşekkür etmeyi seçmek herkesi mutlu eder! Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, hastalandığımda benimle birlikte olduğun için teşekkür ederim. İyi olduğum her gün için teşekkür ederim. Benim için yaptığın her şeye minnettar olmam için yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Kuşları Görmek Markos 10:46–52 SEÇİM: Bartimay kendisine yardım etmesi için İsa’ya güvendi mi? Yoksa İsa’yla konuşmaya çalışmadı mı? Bartimay dışarıda olmayı severdi. Yumuşak rüzgarı yüzünde hissedebilir, kuşların sesini duyabilir, ekmeğin kokusunu alabilirdi. Ama Bartimay kördü, bu yüzden göremiyordu. O hiçbir şeyi göremiyordu. Bartimay bütün gün yolda oturup dilenirdi. Ne zaman biri önünde geçecek olsa o kişiden para isterdi. Bu yiyecek parası bulmak için yapabileceği tek şeydi. Bazı insanlar ona biraz verirdi. Bazı insanlar çok verirdi. Bazı insanlar hiç vermezdi. 267 Sonra Bartimay harika bir armağan aldı. İsa hakkında söylenenleri duydu. İsa insanlara yardım edebilirdi. Hatta hiç görememiş olan insanlara bile yardımcı olabilirdi. Bartimay başlamıştı. İsa’nın Bu kim adam olduğunu gerçekten merak onun etmeye görmesini sağlayabilir miydi? Yine bir gün Bartimay her zamanki yerini aldı. Ama o gün bir şeyler farklıydı. Bartimay dikkatlice dinlemeye alışmıştı. Büyük bir insan topluluğunun yolun kenarında toplandığını duydu. İsa hakkında konuşuyorlardı, “Bugün buraya geliyor hem de bu yoldan geçecekmiş.” Topluluktaki insanlar çığlık atmaya başladılar. İsa Bartimay’ın yanındaki yoldaydı! Şimdi Bartimay yapması gereken büyük bir seçim vardı. Kalabalığın içinde bağırabilir ve İsa ile karşılaşmayı umabilirdi. İsa’nın kendisine yardım edebileceğine inanabilirdi. Belki İsa onun görmesine bile yardım edebilirdi. Ya da Bartimay yolun öteki tarafında dilenmeye devam edebilirdi. Bütün gün bu büyük kalabalıktan çok para alabilirdi. Ayrıca İsa’nın kendisine gerçekten yardımcı olabileceğini bilmiyordu. 268 Bartimay ne yaptı? “İsa, bana yardım et!” diye bağırdı. Ama kalabalık büyük ve gürültülüydü. Hiç kimse Bartimay’a geçmesi için yol vermedi. Yakınındaki insanlar da ona sessiz olmasını söylediler. Bartimay sessiz olamazdı. Tekrar bağırdı, “İsa, lütfen bana yardım et!” İsa durdu ve birilerine Bartimay’ı kendisine getirmelerini söyledi. Biri, “Gel,” dedi, kör adama, “İsa seni görmek istiyor.” Ne mükemmel bir haber! Bartimay zıpladı ve örtüsünü bir kenara attı. Bartimay bilmeden İsa’nın önünde duruyordu. İsa, “Ne istiyorsun?” dedi. Bartimay, “Görmek istiyorum.” dedi. İsa gülümsedi. “Sana yardım edebileceğime inandın ve şimdi görebilirsin.” dedi. Bartimay, yavaşça gözlerini açtı. Ve evet, görebiliyordu! Muhtemelen gördüğü ilk şey İsa’nın gülümsemesiydi! Sonra kuşları, bulutları ve yolu gördü. Ve sonra kalabalıktaki insanları gördü. Bartimay, yol boyunca İsa’yı izledi. Şimdi gittiği yerleri görebiliyordu! İsa’ya seslendiği için çok memnundu. Ve İsa da Bartimay’ın ona yardım edebileceğine güvenmiş olmasından memnundu. 270 Hatırlayalım Bartimay İsa’dan onun için ne yapmasını istiyor? Bartimay’ın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? İsa Bartimay’a nasıl yardım etti? Bundan kim mutluydu? KENDİ seçimini düşün! İsa’nın senin için ya da bir arkadaşın için yapmasını istediğin bir şey var mı? İsa her zaman insanları iyileştirebilir ama bazen farklı yollarla yardım eder. İsa insanlara onları iyileştirmek dışında nasıl yardım edebilir? Göremeyen, işitemeyen ya da yürüyemeyen birine sen nasıl yardımcı olabilirsin? Doğru seçim uygulaması Gün boyunca birkaç kez alarmı kur. Alarm her çaldığında görebildiğin (ya da duyabildiğin ya da dokunabildiğin) her şey için Tanrı’ya teşekkür et. Tanrı’ya, bedenimize iyi bakmamıza yardım konusunda güvenebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, gözlerim, kulaklarım ve sahip olduğum her şey için teşekkür ederim! Bedenime dikkat etmeyi seçmem için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. “Gel Benimle Otur” Luka 10:38–42 SEÇİM: Meryem, İsa’yı dinliyor mu? Yoksa bunun için fazla mı meşgul? Beytanya adındaki küçük kasabada bazı kadınlar kuyudan çektikleri suyu evlerine taşıyordu. Başka kadınlar ekmek yapmak için un öğütüyordu. Diğerleri çamaşır yıkıyordu. Ama küçük bir evdeki iki kız kardeş muhtemelen bunların tümünü yapmakla meşguldü. Toz alıp, yemek pişirmek ve etrafı toplamak gibi işler yapıyorlardı. Meryem ve Marta, arkadaşları İsa’nın ziyareti için hazırlık yapıyorlardı! Kısa süre içinde ev temizlenmişti, yemek pişmekteydi. 273 Daha sonra İsa geldi. Meryem ve Marta O’nun özel arkadaşları olduğu için İsa onları ziyaret etmekten büyük keyif alırdı. Onlara Tanrı’nın sevgisinden bahsetmek için oturdu. Marta hala yapılması gereken işleri düşünüyordu. Belki de yemeğin hazır olup olmadığına bakması gerekiyordu. Sonra her şey tabaklara konmalıydı. Ve İsa da içecek bir şey isteyebilirdi. Marta’nın Meryem’in yardımına ihtiyacı vardı. Şimdi Meryem’in yapması gereken büyük bir seçim vardı. Oturup İsa’nın bahsettiği Tanrı’nın sevgisini dinleyebilirdi. İsa çok iyi bir öğretmendi. O’nu dinlemeyi çok seviyordu. Ya da Meryem Marta’ya yardım edebilirdi. O çalışmakla meşgulken İsa da oturup beklerdi. Meryem ne yaptı? İsa’nın ayaklarının dibine oturdu. O’nun dediği her şeyi duyabileceğinden emin olmak istiyordu. İsa onun kendisini büyük bir dikkatle dinlediğini görünce gülümsedi. Ama Marta bu duruma hiç sevinmemişti. İsa’ya şöyle dedi: “Bütün işleri tek başıma yapıyorum. Meryem’e bana yardım etmesini söyle.” İsa karşılık verdi, “Marta, Marta. Üzülme. Meryem, Tanrı’nın sevgisi hakkında söylediklerimi dinlemek istiyor. Önemli olan da budur.” 274 İsa’nın anlatacak çok hikâyesi vardı. Ama sadece kısıtlı bir süre için kalabilirdi. Marta’nın da oturup O’nu dinlemesini çok istemişti. Onun da Tanrı’nın sevgisini duymasını isterdi. Hatırlayalım Marta ve Meryem neden bu kadar meşgullerdi? İsa ziyarete geldiği zaman ne yapmak istedi? Marta ve Meryem ne yapmak istediler? Meryem’in yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Sen iyi bir dinleyici misin? Daha iyi bir dinleyici olmayı nasıl öğrenebilirsin? Tanrı’nın sevgisini öğrenebileceğin yöntemleri söyleyin. (Birinin İncil hikâyeleri okumasını dinlemek, İncil videoları ve televizyon programları izlemek, İsa hakkında ilahiler dinlemek vb.) Doğru seçim uygulaması Tanrı hakkında konuşmayı seven birinden Tanrı’nın sevgisinden bahsetmesini iste. Bu annebaban, dede-anneannen, komşun, Pazar okulu öğretmenin, kilise önderin vs. olabilir. Dikkatli dinlediğinden emin ol! Tanrı, başkaları O’nun sevgisinden bahsettiği zaman dinlediğimizde sevinir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, biri, Oğlun İsa’dan bahsettiği zaman iyi bir dinleyici olmayı seçmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Ağacın Tepesinde Luka 19:1–10 SEÇİM: Zakkay, İsa’ya üzgün olduğunu söyleyip doğru olanı yapmaya başlıyor mu? Yoksa yanlış şeyler yapmaya devam mı ediyor? Zakkay kısa bir adamdı bir kasabada yaşayan küçük bir adamdı. Zengindi ama mutlu değildi. Parasını insanları aldatarak kazanıyordu. Alması gerektiğinden çok daha fazla vergi topluyordu. Fazladan aldığını kendisine ayırıyordu. İnsanlar Zakkay’ın onları aldatmasından hoşlanmıyordu bu yüzden kimse onunla arkadaş olmuyordu. O yapayalnızdı. Bir gün Zakkay, İsa’nın kasabaya geleceğini duydu. Zakkay ilkin herhalde bunu önemsemedi. Hasta değildi ve görebiliyordu. Bu yüzden İsa’nın yardımına ihtiyacı 277 yoktu. Ama sonradan İsa’nın herkesle arkadaş olmak isteyebileceğini düşündü. Belki en azından İsa’nın nasıl biri olduğunu görmeyi deneyebilirdi. O yüzden Zakkay İsa’nın geçeceği yola gitti. Ama kasabada yaşayan bütün herkes de oradaydı! O kadar çok insan vardı ki Zakkay hiçbir şey göremiyordu. Çok kısaydı. Ve kimse onu sevmediğinden öne geçmek için ricada da bulunamazdı. Sonra Zakkay’ın aklına bir fikir geldi. İsa’nın geçeceği yolun üzerindeki bir ağacın tepesine tırmanmaya başladı. Yapraklarla örtülü olan bir dalın üzerinde oturdu. Şimdi her şeyi görebiliyordu ve kimsenin onu görebileceğini düşünmüyordu! İsa yaklaştı ve yaklaştı. Zakkay O’nun iyi birine benzediğini düşündü. Ama İsa, insanları aldatan birinin arkadaşı olmak ister miydi? İsa daha da yaklaştı, yaklaştı ta ki birden durana kadar! İsa tam Zakkay’ın üzerinde olduğu ağacın önünde durmuştu! Dalların tepesine bakıp Zakkay’ı gördü. İsa şöyle seslendi: “Zakkay, aşağı in. Bugün seninle evine geleceğim.” Zakkay duyduklarına inanamıyordu. Sadece arkadaşı olan biri onun evine gelirdi. İsa onun arkadaşı olmak 278 istiyordu. Peki ya Zakkay’ın hile yoluyla aldığı paralar ne olacaktı? Şimdi Zakkay’ın büyük bir seçim yapması gerekiyordu. Ağaçtan inip İsa’nın evine gelmesine izin verebilirdi. İsa ve o arkadaş olurlardı. Ya da Zakkay İsa’nın uzaklaşmasını beklerdi. Böylece hala güzel bir evi olan zengin bir adam olarak kalırdı. Peki, Zakkay ne yaptı? Çok hızlı bir şekilde ağaçtan indi. İsa’yı evine götürdü ve birlikte konuştular. İsa’yla birlikte olmak Zakkay’ı yaptığı kötü şeylerden ötürü kötü hissetmesine neden oldu. Şöyle dedi: “Sahip olduklarımın yarısını yoksul insanlara vereceğim. Ve vergiler için fazla para aldıysam insanlardan aldığımın dört mislini geri vereceğim.” İsa’nın arkadaşlığı Zakkay’ın vereceği bütün paraya değerdi. Zakkay yaptığı şeylerden ötürü kendini kötü hissettiği için İsa sevinçliydi. Ve sonunda Zakkay doğru olanı yaptığı için de mutluydu. Zakkay’a şöyle dedi: “Ben senin gibi insanları bulup yardım etmek için geldim. Şimdi sen Tanrı’nın ailesinde güvendesin.” 281 Hatırlayalım Zakkay parasını nasıl kazanıyordu? Neden bir ağaca tırmandı? İsa Zakkay’a ne dedi? Zakkay’ın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? İsa onu ziyarete geldikten sonra Zakkay nasıl değişti? KENDİ seçimini düşün! İsa senin arkadaşın olmak istiyor. Seni hangi kötü davranışlarını yapmaktan alıkoymaya yardımcı olabilir? Doğru seçim uygulaması Bir masanın altına gir ve oradan geçenlerin ayaklarını izle. Sonra bir sandalyenin üstüne çık ve Zakkay gibi dünyaya tepeden bak. Yemek masasına bir tabak fazladan koy ve İsa’yla sanki oradaymış gibi konuş. (Aslında gerçekten de oradadır!) Bizler İsa’dan kötü şeyler yapmamızı engellemesini ve doğru olanı göstermesini isteyebiliriz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa’nın sonsuza dek arkadaşım olmak istediğini bilmek çok güzel. Yaptığım __________________ gibi kötü şeyler için özür dilerim. Ve şimdi doğru olanı yapmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. İsa İçin Bir Hediye Luka 7:36–50 SEÇİM: Kadın İsa’ya özel bir hediye veriyor mu? Yoksa onu kendi için saklıyor mu? İsa arkadaşlarıyla yemek yemekten hoşlanıyordu. Birlikte konuşup, gülüp rahatlıyorlardı. Bir gün Simun adındaki önemli bir kişi İsa’yı akşam yemeği için evine davet etti. Bu yemeğe birçok kişi davet edilmişti. Ama davetli olmayan herhalde sadece bir kadın vardı. Bu kadın utanç duyduğu şeyler yapmıştı. Herkes onun yaptığı bu kötü şeyleri biliyordu. Ve çoğu insan onu sevmiyordu. 283 Ama kadın, İsa’nın Tanrı’nın sevgisi hakkında konuştuğunu duymuştu. İsa’nın onu önemsediğinden emindi. Bu yüzden İsa’ya çok güzel bir hediye vermek istiyordu, sahip olduğu en güzel şeyi. Bu, bir şişe harika kokulu yağdı. Kadın biliyordu ki İsa’nın ayakları bütün gün sandaletle dolaşmaktan sıcak ve kuruydu. Bu yağ O’nun kuru ayaklarına çok iyi gelecekti. Şimdi kadının yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bu harika yağı İsa’nın ayaklarına dökebilirdi. Bu kendisine değer verdiği için teşekkür etmenin bir yoluydu. Bu şekilde Tanrı’nın affedişini duyurduğu harika haber için de teşekkür edebilirdi. Ya da kadın yağ şişesiyle birlikte geri dönebilirdi. Belki İsa, kadının kendisine dokunmasını istemeyecekti. Belki de onu gerçekten önemsemiyordu. Kadın ne yaptı? Yağı İsa’nın ayaklarına döküp ovmaya başladı. Sonra uzun saçlarıyla İsa’nın ayaklarını kuruladı. Yağın harika kokusu odaya yayıldıkça yemekteki davetliler herhalde kokunun geldiği yöne dönüp kadını gördüler. İnsanları evine çağıran ve önemli bir adam olan Simun, kadını gördü. Onun yaşadığı hayatı biliyordu ve İsa hakkında, “Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının günahkâr biri olduğunu anlardı.” diye düşündü. 284 İsa, Simun’a “Ben senin evine geldiğimde beni hoş karşılamak için hiçbir şey yapmadın. Ayaklarımı yıkamadın ya da selam vermedin. Ama bu kadın bana, beni ne kadar sevdiğini gösterdi.” dedi. Sonra İsa kadına baktı. Kadın da İsa’nın yüzüne baktı. O’nun kendisini ne kadar sevdiğini gördü. Evet, İsa onun kim olduğunu ve neler yaptığını biliyordu. Aynı zamanda değişmek ve bundan böyle farklı yaşamak istediğini, Tanrı’nın sevgisi ve affedişi hakkında işittiğini biliyordu. Kadın ağlamaya başladı. Ama üzgün değildi. Döktüğü gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı. Çünkü İsa onu anlıyordu. İsa da, kadının kendisini bu kadar çok sevmesinden dolayı çok mutluydu. İsa, kadına, “Günahların bağışlandı. Bana inandın ve şimdi Tanrı’nın ailesi içinde güvendesin. Esenlikle git.” Kadın hediyesini İsa’ya verdiği için, İsa da kadının günahlarını bağışladığı için çok mutluydu. Hatırlayalım Kadın neden İsa’nın ayaklarına yağ sürmek istedi? Kadının yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Kadın İsa’ya hediyesini verdikten sonra İsa ne söyledi? KENDİ seçimini düşün! Birine verdiğin en güzel hediye neydi? Bu insanın neden bu kadar harika bir şeye sahip olmasını istedin? İsa’ya da hediyeler verebilirsin. İsa demişti ki başkalarına hediye vermek İsa’ya vermekle aynıdır! Ve İsa’ya O’nu sevdiğini söylediğinde ya da yaptığın kötü şeyler için af dilediğinde bu da O’na verdiğin bir hediyedir. Doğru seçim uygulaması Bir kağıda şişe resmi çiz ve üzerine parfüm sık. Bunu birisine hediye olarak ver ve İsa’yı sevdiğini göster. Başkalarına hediye vermek İsa’yı sevdiğimizi göstermenin bir yoludur. Birlikte dua edelim Sevgili İsa, seni seviyorum. Doğru olanı yaparak sana olan sevgimi göstermeme yardım et. Amin. Yeruşalim’e Doğru Matta 21:1–11, 14–16; Luka 19:29–40 SEÇİM: İsa’nın öğrencileri, O’nun için bir sıpa getiriyorlar mı? Yoksa İsa’nın Yeruşalim’e girmesi için O’na yardım etmemenin daha doğru olduğuna mı karar veriyorlar? İsa Yeruşalim kentine yakın olan bir tepede duruyordu. Yaklaşık üç yıldır ülkenin etrafında dolaşıyordu. Gittiği her yerde bir sürü insan kalabalığı vardı. Hepsi Tanrı’nın sevgisini duymak istiyordu. Hasta olanlar İsa’nın kendilerini iyileştirmesini istiyordu. Kötü şeyler yapanlar İsa’nın kendilerini bağışlamasını istiyordu. Çoğu kişi İsa’nın söylediği ve yaptıklarını seviyordu. Bazıları İsa’yı kralları bile yapmak istiyordu. 289 Ama Yeruşalim’de birçok lider İsa’yı sevmiyordu. İsa’nın kral olmasıyla birlikte kendilerinin güçsüz kalmalarından korkuyorlardı. Bu yüzden O’nu zor sorularla kandırmaya çalışıyorlardı ama İsa her seferinde ne söylemesi gerektiğini iyi biliyordu. O’nu yasaları çiğnerken yakalamak istiyorlardı ama İsa her zaman doğru olanı yapıyordu. Sonunda adamlar biraz daha düşünmek için Yeruşalim’e geri döndüler. Bir şekilde İsa’dan kurtulmaları gerekiyordu. İsa kendisine kötü şeyler olacağını biliyordu. Ama Yeruşalim’e gitmenin zamanı geldiğini de biliyordu. Şehre yakın olan tepenin üzerinde İsa, iki öğrencisine şöyle dedi: “Yeruşalim’e yakın olan küçük kasabaya gitmenizi istiyorum. Orada bağlı bir sıpa bulacaksınız. Bu küçük sıpaya daha önce kimse binmemiştir. Onu bana getirin. Eğer birisi size ne yaptığınızı sorarsa benim sıpaya ihtiyacım olduğunu söylersiniz.” Şimdi İsa’nın öğrencilerinin yapması gereken büyük bir seçim vardı. Onlardan istemiş olduğu gibi sıpayı alıp İsa’ya götürebilirlerdi. Ya da sıpayı bulamamış gibi davranabilirlerdi. Böylece İsa’nın Yeruşalim’e girmesini önleyebilirlerdi. Ne de olsa oraya gitmek pek de güvenli değildi. 290 İsa’nın öğrencileri ne yaptı? Kasabaya gidip sıpayı buldular. Sahibine, “İsa’nın buna ihtiyacı var.” dediler. Sonra sıpayı İsa’ya getirip yeleklerini onun sırtına serdiler. İsa’nın üstüne oturabileceği yumuşak bir şeyi olmasını istemişlerdi. İsa sıpanın üzerinde oturarak, büyük tepeden Yeruşalim’e doğru indi. İnsanlar O’nu görünce sevinçle bağırmaya başladılar. “Hozanna! İsa bizim kralımızdır!” Yeleklerini yolun üzerine serdiler. Ellerinde palmiye dalları salladılar. İsa, insanları gördüğünden dolayı sevinçliydi. Öğrencileri de O’na sıpayı getirdiği için mutluydu. İsa, şehre girdiği zaman hastaları iyileşirdi. Çocukların mutlu bağırışlarını da dinledi. Ama İsa aynı zamanda üzgündü. O’nu sevmeyen liderleri görmüştü. Ve yakında onlarla yüzleşmek zorunda olduğunu biliyordu. Ama bu sorun değildi çünkü bunun için gelmişti. 293 Hatırlayalım İsa’nın gittiği şehrin adı neydi? İsa, iki öğrencisinden ne yapmalarını istedi? Öğrencilerin seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? İnsanlar İsa’yı nasıl karşıladı? İsa neden üzgündü? KENDİ seçimini düşün! Daha önce hiç nedenini bilmediğin halde bir görev yapmak zorunda kaldın mı? Bir davranışın doğru olup olmadığını nasıl anlarsın? (Eğer Tanrı’nın yapmamızı söylediği; iyi olmak, güvenmek, anne-babaya ve öğretmenlere itaat etmek gibi durumlarsa o zaman doğrudur.) Doğru seçim uygulaması Bu hikâyeyi canlandır. İsa’nın öğrencileri olduğunu düşün. Bir sıpa arayacaksın. Bulunca yeleğini onun üzerine serecek, palmiye dalları sallayacak ve İsa için bağıracaksın. Ve İsa’nın neden kendisini sevmeyen kişilerin bulunduğu Yeruşalim’e gitmek istediğini merak edeceksin. Bizler Tanrı’ya, yapmamızı istediği şeylerin nedenini bilmesek bile itaat etmeliyiz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, her şeyi anlamasam da doğru olanı yapmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Sadece İki Küçük Para Luka 21:1–4 SEÇİM: Yoksul kadın parasını Tanrı’nın işi için veriyor mu? Yoksa parasını kendisi için saklıyor mu? İsa tapınakta otururken, gelen ve giden insanları izliyordu. Bazıları yaşlı bazıları da gençti. Bazıları zengindi. Şık kaftanlar giymiş ve parmaklarına yüzük takmışlardı. Bazılarıysa fakirdi. Eski kıyafetler içinde, parmaklarında yüzük olmadan dolaşıyorlardı. Ama insanlar Tanrı’yı övmek için tapınağa gidiyordu. İnsanlar aynı zamanda Tanrı’nın işlerinde kullanılması için para vermek istiyordu. Sırf para toplamak için konulan bir kutu vardı. İsa bir gün o kutuya yakın bir yere oturdu. Öğrencileri de O’nunla birlikteydi. 295 İsa ve öğrencileri, zengin insanlar kutuya yaklaşırken onları izliyordu. Hepsinin para çantasında bir sürü madeni paraları vardı. Çantalarından büyük miktarda para çıkarıp kutuya attılar. Ama yine de geriye bir sürü paraları kalmıştı. Zengin insanlar herhalde parayı kutuya koyarken etraflarına bakıp kimse onları izliyor mu diye merak ediyorlardı. Sonra büyük paralarını kutuya atıyorlardı. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on! Zengin 296 insanların ne kadar çok para attığını gören herkes gülümsemiş olmalıydı. Zenginler de gülümsüyordu. Çantalarında hala çok paraları vardı. Bu yüzden çok vermek onlara aza mal olmuştu. Sonra İsa ve öğrencileri yoksul bir kadının yaklaştığını gördüler. Yapayalnızdı ve eskimiş giysiler giyiyordu. Para çantasına uzandı ve parasını saydı: bir, iki. Sahip olduğu sadece bu iki paraydı. Şimdi yoksul kadının yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bu iki küçük parayı bağış olarak Tanrı’nın işlerinde kullanılması için verebilir, daha sonra kendisine bakması için Tanrı’ya güvenebilirdi. Ya da parayı kendine saklayıp sonra ihtiyacı olan bir şey için harcayabilirdi. Kadın şöyle yaptı. Bağış kutusuna yaklaştı ama zengin insanlar gibi etrafına bakmadı. Kimsenin onu izlemesini beklemiyordu. Sessizce kutuya iki madeni parasını attı. Ama onu izleyen biri vardı. Bu İsa’ydı. Öğrencilerine bu yoksul kadının Tanrı’ya vermiş olduğu armağandan bahsetti. İsa, onun küçük hediyesinin zengin insanların vermiş olduğu büyük hediyelerden çok daha iyi olduğunu söyledi. İsa neden böyle söyledi? İsa öğrencilerine, zengin insanların aslında çok az para verdiğini ama kadının Tanrı’ya olan büyük sevgisinden ötürü sahip olduğu tüm parayı verdiğini anlattı. Bu en güzel hediyeydi. Tanrı, kadının sahip olduğunu O’nun işinde kullanılması için verdiğine sevindi. Tanrı o kadınla ilgilendi. Kadın da verdiği parayla Tanrı’nın işinin yapılmasına yardımcı olduğu için mutlu olmalıydı. Doğru olanı yaptığından emindi ve bu onu çok sevindirmişti. 298 Hatırlayalım Tapınakta neden bir bağış kutusu vardı? Zengin insanlar paralarını verdikten sonra çantalarında ne kaldı? Yoksul kadın parasını verdikten sonra elinde ne kaldı? Kadının seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? Neden kadının hediyesi en güzel hediyeydi? KENDİ seçimini düşün! Kendi paranla neler almayı seversin? İlkin, Tanrı’nın işi için para ayırdığından emin olur musun? Para dışında Tanrı’ya ne gibi hediyeler sunabilirsin? Doğru seçim uygulaması Aylık aldığın harçlığı düşün ve bir kez harçlığının tamamını Tanrı’nın hizmetine vermeyi seç – kilise, hizmet vb. Bu nasıl bir histir? Tanrı, O’nun işi için ne verebilirsek verdiğimizde mutlu olur. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, cömert bir şekilde vermemi sağla çünkü sen bana çok daha fazlasını verdin. İsa’nın adıyla, Amin. Hizmetkâr Kimdir? Luka 22:7–13; Yuhanna 13:1–17 SEÇİM: İsa diğerlerine hizmet ediyor mu? Yoksa diğerlerinden hizmet mi bekliyor? İsa bütün hafta boyunca Tapınak ve sokaklarda ders verdi. O’nu dinlemek için büyük kalabalıklar toplandı. Bazıları O’nun kral olmasını istiyordu. Ama bazı liderler İsa’yı sevmiyorlardı. O’ndan kurtulmak için plan yapıyorlardı. Bir gün İsa yanına öğrencilerinden ikisini, Petrus ve Yuhanna’yı aldı. Onlara bir oda hazırlattı. Bu oda bir evin üst katındaydı. İsa öğrencileriyle birlikte bu odada özel bir akşam yemeği yemek istemişti. 301 Bu yemek Musa’yı ve Tanrı’nın halkının Mısır’dan çıkışını hatırlatan bir ziyafetti. Herkes yemek yer, konuşur ve Musa hakkındaki hikâyeleri hatırlardı. Güneş battıktan sonra İsa ve öğrencileri üst kattaki odada bir araya geldi. Hepsi muhtemelen yorgun ve açtı. Bu yüzden hemen oturup yemeğe başladılar. Yemek sırasında İsa, herkesin ayağını yıkamak için bir kova ve temiz havlular aldı. Bu herkesin ayağını yıkaması içindi. Kutsal Kitap zamanında herkes sandaletle dolaşırdı. Bu yüzden de herkesin ayağı tozlu yollarda yürümekten sıcak ve kuru olurdu. Ama ayak yıkamak hizmetkârların yaptığı bir işti. Öğretmenlerin ya da liderlerin değil. İsa bunu biliyordu. 302 Şimdi İsa’nın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Öğrencilerine, başkalarının ayaklarını yıkayarak onlara nasıl hizmet edilebileceğini gösterebilirdi. Böylece O’nun da yardım etmek için geldiğini anlarlardı. Herkesin de birbirine yardım etmesini istediğini görürlerdi. Ya da İsa her zaman olduğu gibi hizmetkârların herkesin ayağını yıkamasına izin verebilirdi. Belki sadece yardım etmenin önemi hakkında bir konuşma yapardı. Ve öğrencilerine iyi yardımcılar olmaları gerektiğini anlatırdı. İsa ne yaptı? Kaftanını ve sandaletlerini çıkardı. Sonra kovayı suyla doldurdu. Büyük havluyu beline sardı. Bir 303 öğrencisinin önünde diz çöküp onun ayaklarını yıkamaya başladı. Tek tek öğrencilerinin ayaklarını yıkadı. Sıra Petrus’a geldiğinde Petrus, “Hayır! Benim ayaklarımı yıkayamazsın.” dedi. Petrus’a göre İsa’nın bunu yapması doğru değildi. Ne de olsa o öğrencilerin öğretmeniydi. Ama İsa Petrus’a, “Eğer benim öğrencim olmak istiyorsan, önce benim sana hizmet etmeme izin vermelisin.” Bunun üzerine Petrus bile İsa’nın ayaklarını yıkamasına izin verdi. İsa işini bitirdiğinde tekrar kaftanını giydi ve masaya oturdu. Ve şöyle dedi: “Şimdi başkalarına nasıl hizmet edileceğini gördünüz. Ben size bir hizmetkâr gibi oldum. Bunu mecbur olduğum için yapmadım. Sizi sevdiğim ve hizmet etmek istediğim için yaptım. Sizler de benim yaptığım gibi yapmalısınız. Birbirinize ve başka insanlara yardım edin.” İsa’nın öğrencilerine nasıl hizmet edileceğini gösterdiği için Tanrı mutluydu. Öğrencilerin de hizmet ettikleri zaman bundan hoşnut olacaklarını biliyordu. 304 Hatırlayalım Öğrenciler neden özel bir yemek yiyorlardı? İsa öğrencilerine hizmet etmek için ne yaptı? İsa’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Petrus neden ayaklarının yıkanmasını istemedi? İsa öğrencilerine hizmet etmek hakkında ne öğretti? KENDİ seçimini düşün! Evde yardımcı olduğun konular nelerdir? Okulda? Kilisede? Hizmet etmek bazen zor mudur? Başkalarına hizmet ettiğinde kime benzemiş olursun? Doğru seçim uygulaması Bizim ayaklarımız o kadar tozlu olmayabilir ama ellerimiz her zaman kirlenir. Aile üyelerinizden birbirinizin ellerini yıkamak için izin isteyin. Başkalarına yardım etmek herkesi mutlu eder! Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, bana yardım ettiğin bütün konular için teşekkür ederim. Benim de başkalarına yardım edebileceğim en iyi yolları sen göster. İsa’nın adıyla, Amin. “Uyanın!” Markos 14:26, 32–42 SEÇİM: İsa’nın öğrencileri bahçedeyken sadık birer arkadaş mı oldular? Yoksa İsa için dua etmek yerine uykuya mı daldılar? İsa ve öğrencileri birlikte yemek yedikten sonra bir ilahi söylediler. Sonra aşağı inip Getsemani adlı bahçeye doğru yürümeye başladılar. İsa oraya gitmek istiyordu çünkü orası dua etmek için uygun, sessiz bir yerdi. İsa yakında yüzleşeceklerinin çok zor olacağını biliyordu. Tanrı’yla bu konuda konuşmak ve konuşurken de en iyi arkadaşlarının yanında olmasını istiyordu. Birlikte bahçeye yürüdüler. İsa öğrencilerine olacaklardan birkaç defa bahsetmişti. Ama onlar kimsenin 307 İsa’yı inciteceğine inanmamıştı. Bunun olmasına asla izin vermeyeceklerdi. İsa birçok öğrencisini bahçenin girişinde bıraktı. Petrus, Yakup ve Yuhanna’yı yanına alarak biraz daha ilerledi. Onlar İsa’nın en iyi üç arkadaşıydı. İsa onlara şöyle dedi: “Ben çok ama çok kederliyim. Burada kalıp dikkatli olun ben biraz daha ileriye gidip dua edeceğim.” Üç öğrenci uyanık kalmalarının önemli olduğunu biliyor olmalıydılar. İsa dua ederken onların da dua etmesi önemliydi. Şimdi öğrencilerin yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’nın dediği gibi uyanık kalıp dikkatli olabilirlerdi. Olacak üzücü olayları bilmeseler bile dua etmeye çalışabilirlerdi. Ya da İsa’nın öğrencileri bir süreliğine gözlerini kapatıp dinlenebilirdi. Büyük bir yemek yemişlerdi ve gece geç bir saatti. Bu bahçede kötü ne olabilirdi ki? Öğrenciler şöyle yaptı. Kısa süre sonra Petrus, Yakup ve Yuhanna üçü de uykuya dalmıştı. Onlar uyurken İsa, Gökteki Babası olan Tanrı’yla konuşuyordu. Şöyle dua etmişti: “Eğer mümkünse benim 308 önümdeki bu üzücü durumu kaldır. Ama benim isteğim önemli değil. Sen benden ne istersen onu yapacağım.” İsa iki kere öğrencilerini kontrol etti. Ama her seferinde onları uyurken buldu. “Uyuyor musunuz?” diye sordu. “Uyanık kalıp dua edemez misiniz?” İsa üçüncü defa geldiğinde öğrenciler gerçekten uyanmıştı. Daha sabah bile olmamıştı ama büyük bir kalabalık onlara doğru geliyordu. Adamların elinde ateşten meşaleler, keskin kılıçlar ve büyük sopalar vardı. İsa’yı arıyorlardı. 310 Artık uyumayan öğrencilerin yanından geçtiler. Uykusuz geçirecekleri uzun bir gecenin başlangıcıydı bu. Tanrı, öğrenciler uyanık kalıp dua etmediği için üzgündü. Oğlu İsa’nın dediğini yapmalarını arzu etmişti. Ama adamlar İsa’yı aldıklarında Tanrı öğrencilerle birlikteydi. Ve bütün gece boyunca Tanrı, İsa’yla da birlikteydi. 311 Hatırlayalım Öğrenciler yemekten sonra nereye gitti? İsa orada ne yapmak istedi? Kimler O’nunla birlikte bahçenin ilerisine gitti? İsa onlardan ne yapmalarını istedi? Öğrencilerin seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Yardıma ihtiyacın olduğunda en çok kime güvenirsin? Başkaları sana aynı şekilde güvenebilir mi? İsa sana bir görev verdiğinde sana güvenebilir mi? Doğru seçim uygulaması İsa’ya, O’na yapman için özel bir görev hazırlamasını iste. Sonra bir hafta boyunca her gün bunu yapmaya çalış. Belki her gün İsa’ya O’nu ne kadar çok sevdiğini söyleyebilirsin. Belki de İsa’nın arkadaşlarından birine iyi bir şey yapabilirsin. Her akşam uyumadan önce ne yapacağını planlamayı unutma! İsa’nın bizden istediklerini yapmaktan asla yorulmamalıyız. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa’nın benden istediklerini yapmaktan asla vazgeçmemek için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. Ateşin Etrafında Luka 22:54–62; Yuhanna 13:37–38; 18:10–11, 15–18, 25–27 SEÇİM: Petrus İsa’nın arkadaşı olmak için yeterince cesur mu? Yoksa İsa’yı tanımıyor gibi mi davranıyor? Petrus iyi bir öğrenciydi. İsa’yı dinlerdi ve O’ndan öğrenirdi. İsa’yı çok severdi. İsa, Petrus’un kendisini sevdiğini biliyordu. Ama aynı zamanda onun çok da cesur olmadığını biliyordu. İsa ve öğrencileri özel akşam yemeklerini yemeden hemen sonra İsa Petrus’la konuştu. “Horoz ötmeden önce üç kere sen beni tanımadığını söyleyeceksin.” dedi. Petrus şok olmuştu. Cevap verdi, “Hayır! Ben asla böyle bir şey yapmam.” Petrus kendisinin cesur 313 olduğunu sanıyordu. Asla en iyi arkadaşını tanımamış gibi davranmazdı. Sonra adamlar ellerinde ateşten meşaleler, keskin kılıçlar ve büyük sopalarla bahçeye girdiler. Petrus keskin kılıcını adamlardan birini inciterek kullandı çünkü cesur olduğunu göstermek istemişti. Ama İsa, Petrus’tan bunu yapmasını istememişti. Bütün öğrenciler oradan ayrıldı. Sonradan Petrus olanları görmek için İsa’nın yakınında olmak istedi. O yüzden İsa’nın bulunduğu kapalı avluya girdi. Soğuk bir geceydi ve avluda bir ateş yanıyordu. İnsanlar ateşin etrafında toplanmış konuşuyordu. Petrus da ısınmak için oraya gitti. Birden bire hizmetçi bir kız ona, “Sen İsa’nın öğrencilerinden biri değil misin?” diye sordu. Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Kıza ve orada bulunan herkese kendisinin İsa’nın öğrencisi olduğunu söyleyebilirdi. Ama böyle yaparak başını belaya sokabilirdi. Birisi onu incitmeye çalışabilirdi. Ya da Petrus, İsa’nın öğrencisi olmadığını söyleyebilirdi. 315 O zaman güvende olurdu. Ve belki İsa onun yalan söylediğini hiç bir zaman öğrenmezdi. Petrus şöyle yaptı. Korkuyordu o yüzden yalan söyledi. Dedi ki, “Hayır, ben İsa’nın öğrencisi değilim.” Sonra ısınmak için tekrar ateşin başında durdu. Daha sonra başka biri ona, “Sen İsa’nın öğrencisi değil misin?” diye sordu. Ama Petrus bir kez daha, “Hayır, ben İsa’nın öğrencisi değilim.” dedi. O zaman da bir adam, “Seni İsa’nın yanında gördüğüme eminim.” dedi. Petrus bir kez daha, “Hayır, o adamı tanımıyorum.” diye karşılık verdi. O anda horoz ötmeye başladı. Petrus aniden İsa’nın sözlerini anımsadı. Tıpkı İsa’nın söylediği gibi Petrus üç defa İsa’yı tanımamış gibi davranmıştı. Sonra İsa doğruca Petrus’un yüzüne baktı. Petrus daha kötü hissedemezdi. Yüzünü giysisine saklayıp İsa’nın bulunduğu yerden koşarak uzaklaştı. Sürekli ağladı, ağladı. İsa da üzgündü ama bir gün yine Petrus’la konuşacağını biliyordu. O zaman Petrus İsa’nın onu ne kadar sevdiğini anlayacaktı. Ve Petrus da cesur olmayı öğrenecekti. 316 Hatırlayalım İsa, Petrus’a horoz ötmeden önce ne yapacağını söyledi? Petrus İsa’yı tanımadığını kaç kere söyledi? Petrus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Horoz öttüğü zaman Petrus nasıl hissetti? İsa nasıl hissetti? KENDİ seçimini düşün! İsa’nın arkadaşı olduğun için biri seninle alay etse nasıl hissederdin? İsa’dan doğruyu söylemek için yardım ister miydin? Doğru seçim uygulaması Karanlıkta el fenerini aç ve parmaklarını ışığın önünde oynat. Oluşan görüntü yanan bir ateşe benzeyecektir. Bu “ateş” sana Petrus’un yaptığı gibi yapmamanı hatırlatsın. İnsanlara İsa’nın arkadaşı olduğumuzu söylemekten asla korkmamalıyız. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ne yaparsam yapayım beni sevdiğin için sana şükrediyorum. Ama cesur olup İsa’nın arkadaşı olduğumu söylemekten korkmamam için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. “O, Tanrı’nın Oğlu’ydu!” Matta 27:22–66; Luka 23:44–49; Yuhanna 19:1–30 SEÇİM: Romalı yüzbaşı, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanıyor mu? Yoksa İsa’nın özel biri olduğuna inanmıyor mu? İsa hiçbir şeyi yanlış yapmamıştı. Ama Romalı Yönetici, “O’nu çarmıha ger!” diye bağıran kalabalığı dinledi. İnsanlar, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanmadılar. Bu yüzden O’nu, öldürmek üzere çarmıha germek istediler. Yönetici, İsa’yı serbest bırakırsa büyük bir problem olacağını anladığından, O’nu Romalı askerlere teslim etti. Askerler İsa’ya karşı iyi davranmadılar. O’nunla alay ettiler ve O’nu incittiler. 319 Sonra O’nun başına dikenli bir taç koydular. O’nu şehrin yakınındaki bir tepeye götürdüler. O’nu iki tahta parçasından oluşan çarmıhın üzerine gerdiler. İsa askerlere bunları yapmaları için izin verdi. Çünkü O, çarmıh üzerinde ölmesinin Tanrı’nın planı olduğunu biliyordu. İnsanların işlediği günahların bütün yükünü alacaktı. İnsanlar İsa’yla alay etmeye devam ettiler. O’nu “Yahudilerin Kralı” diye çağırdılar. Romalı askerler, kim İsa’nın elbiselerini alacak diye aralarında kura çektiler. İsa’nın annesi, Meryem ve diğer bayanlar çarmıhın yanında durdular. İsa’nın öğrencilerinden biri olan Yuhanna onlarla birlikteydi. İsa’yı çarmıhın üzerinde görmek onları çok üzüyordu. Sonra daha gün ortası olmasına rağmen gökyüzü karardı. İsa tamamen yalnız hissediyordu ve Tanrı’ya seslendi. Yorgundu ve susamıştı. Günün ortasında bütün bunlar olduktan sonra İsa, “Tamamlandı!” diye bağırdı ve öldü. Ansızın bir deprem yeri sarstı, herkes korkmuştu. Görevli olan yüzbaşı bütün gün İsa’yı izlemişti. İsa’nın kim olduğunu bilmiyordu. Ama çok garip şeylerin olduğunu anladı. 320 Şimdi Romalı yüzbaşının yapması gereken büyük bir seçim vardı. O, İsa’nın gerçekten Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanabilirdi. Herkese de neye inandığını söyleyebilirdi. Ya da olanları unutup sessiz olabilirdi. Zaman geçiyordu. Belki de her şeyi anlamayı başka bir güne bırakmalıydı. Yüzbaşı ne yaptı? Çarmıha doğru başını kaldırdı ve “Bu adam, İsa, gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu!” dedi. İsmi Aramatyalı Yusuf olan iyi biri vardı. Yusuf, İsa’nın ölmüş bedenini bir bahçedeki küçük bir mağaraya taşıdı. Bu mezarın girişine büyük bir taş yuvarladı. Sonra da askerler gelip bu mezarın önünde nöbet tutmaya başladılar. Yönetici bu askerleri kimse İsa’nın bedenini alıp götürmesin diye oraya göndermişti. Çarmıhın önünde görevli olan yüzbaşı olup bitenlerden ötürü çok mutsuz olmalıydı. Tanrı da tüm bu olanlar için üzgündü ama Tanrı, İsa’nın o mezarda kalmayacağını biliyordu! Tanrı, o yüzbaşının Tanrı’nın Oğlu’na inandığını da biliyordu. Tanrı, yüzbaşının inandığı şeyi açıklamasına sevinmişti. 322 Hatırlayalım İnsanlar neden İsa’nın çarmıha gerilip ölmesini istediler? Günün ortasında garip ne oldu? Görevli olan Romalı yüzbaşı İsa hakkında ne söyledi? Romalı yüzbaşının seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Tanrı, herkesin Oğlu İsa’ya inanmasını istiyor. Sen İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu nasıl anladın? İsa’nın senin için öldüğüne inanıyor musun? Doğru seçim uygulaması Çarmıhtaki insanları gösteren bir resim çiz. Nasıl hissettiklerini gösteren basit yüzler olsun. Sonra da kendini bu resme ekle. Nasıl hissettiğini göster. O gün orada olsaydın İsa’ya ne derdin? Birilerine anlat. İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanmayı seçmek yapabileceğimiz en iyi seçimdir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, Oğlun olan İsa’ya inanabildiğim için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Sabahleyin Erkenden Matta 28:1–10; Luka 24:9–10 SEÇİM: Meryem ve arkadaşları öğrencilere melekten bahsediyorlar mı? Yoksa sadece eve mi dönüyorlar? İsa’nın öğrencileri ne kadar da üzgündüler. Pazar sabahının erken saatiydi. Perşembeden beri çok uzun zaman geçmiş gibiydi. İsa’yla birlikte yedikleri o akşam yemeğinden. Onlara en çok ihtiyacı olduğu zaman O’nu bırakıp kaçtıklarını biliyorlardı. Cuma günü İsa çarmıhta ölmüştü. Şimdi öğrencileri çok yalnızdı ve korkuyorlardı. Pazar sabahının o erken saatlerinde, İsa’nın arkadaşlarından biri olan Meryem, uyandı ve çabucak giyindi. Sepetini baharatlarla doldurdu. Parmaklarının 325 ucuyla yürüyerek evi terk etti. Dışarısı hala karanlıktı. Başka kadınlarla buluştu ve beraber Yeruşalim’in dışına çıktılar. Hep beraber bahçedeki mezara, İsa’nın bedenine baharatlar sürmeye gidiyorlardı. Mezara yaklaşırken bir yandan da mezarın girişindeki kayayı nasıl yuvarlayacaklarını düşünüyorlardı. Ama çok fazla düşünmelerine gerek kalmadı. Birden yer sarsıldı. Büyük bir gürültüyle bir melek göründü ve taşı girişten yuvarladı ve taşın üzerinde oturdu. Kapıdaki nöbetçiler korkudan yere düştüler. Ölmüş gibi yerde öylece kaldılar. Meryem ve arkadaşları da korkmuştu. Ama melek, “Korkmayın, İsa’yı aradığınızı biliyorum. O’nu son gördüğünüzde ölüydü. Ama şimdi olacağını söylediği gibi yine hayatta. Gelin ve kendiniz görün O artık burada değil. Şimdi koşarak gidin ve öğrencilere İsa’nın yaşadığını söyleyin. Onlara Celile’ye gitmelerini söyleyin, İsa orada.” dedi. Meryem ve arkadaşları koşmaya başladılar. Ama birden durdular. Onlara inanacak kimse olacak mıydı? Şimdi kadınların yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’nın öğrencilerine, meleğin ne söylediğini iletebilirlerdi. İsa’nın yaşadığını ve İsa’yı Celile’de görebileceklerini söyleyebilirlerdi. Ya da sessizce eve gidebilirlerdi. Belki öğrenciler, kadınların anlattıklarına zaten inanmayacaklardı. Kadınlar ne yaptı? Sadece bir an için durdular ama İsa, o an onlara göründü! “Korkmayın, diğerlerine benimle Celile’de buluşmalarını söyleyin.” dedi. Sonrasında kadınlar bacaklarının gücü yettikçe koştular. Petrus ve diğer öğrencilere her şeyin gerçek olduğunu anlattılar! İsa yaşıyordu! O’nu Celile’de görebilirlerdi. Tanrı, tekrar yaşama dönen Oğlu İsa’dan ötürü coşuyordu. Boş mezarı gören kadınlarla birlikte ve kadınlardan iyi haberi alan İsa’nın öğrencileriyle coşuyordu. 328 Hatırlayalım Kadınlar ne zaman bahçeye gittiler? Melek, kadınlara ne yapmalarını söyledi? Kadınların seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü? Kadınlar İsa’nın öğrencilerine ne dediler? KENDİ seçimini düşün! Daha önce hiç doğruluğuna inanmakta zorlandığın iyi bir haber aldın mı? Bu haberi hiç kimse ile paylaştın mı? İsa’nın yaşama döndüğü haberi haberlerin en güzeliydi! Bu güzel haberi herhangi biriyle paylaşmak ister misin? Doğru seçim uygulaması Bazı sabahlar erken kalkmayı seç ve günün ilk ışıkları için Tanrı’yı yücelt. Eğer hava güzelse, bir sabah ailenle birlikte dışarı çıkıp şarkı söyleyebilir ve dua edebilirsin. Paylaşabileceğimiz en güzel haber, İsa’nın dirildiği haberidir. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa yaşıyor! Yaşasın! Bu haberi işittiğim için çok mutluyum. Ve herkesin de bunu işitmesini istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin. “Görmeliyim” Yuhanna 20:19–31 SEÇİM: Tomas, arkadaşları İsa’nın yaşadığını söylediklerinde onlara inanıyor mu? Yoksa İsa’yı kendi gözleriyle görmesi mi gerekiyor? İsa gerçekten tekrar yaşıyor olabilir mi? İsa, öğrencilerinin bunun doğru olduğunu bilmelerini istiyordu. Bu yüzden yaşama geri döndüğü ilk gün olan Pazar gününün akşamında onlara gitti. Öğrenciler kapısı kilitli küçük bir odada birlikteydiler. İsa’yı çarmıha germiş olan yöneticilerden hala korkuyorlardı. Ansızın, hiçbiri kapıyı açmadığı halde İsa orada, onlarla birlikteydi! Onlara, “Esenlik sizinle olsun”, dedi. İsa’nın öğrencileri İsa’yı tekrar gördükleri zaman ne kadar mutlu olmuşlardır! Gerçekten doğruydu. Evet. İsa 331 yaşıyordu! İsa geldiğinde sadece bir öğrencisi o küçük odada değildi. Onun adı Tomas’tı. Sonra diğer öğrenciler Tomas’ı gördü ve ona bu iyi haberi verdiler. “İsa’yı gördük!” dediler. Tomas’a, İsa’nın nasıl da birdenbire onlarla birlikte olduğunu anlattılar. İsa’nın söylediklerini anlattılar. Şimdi Tomas’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Diğer öğrencilere inanabilir ve İsa’nın hayatta olmasına memnun olabilirdi. Ya da bu iyi habere inanmadığını söyleyebilirdi. Her şeyden önce onun için inanmak zordu çünkü İsa’yı kendi gözleriyle henüz görmemişti. Tomas’ın yaptığı buydu. “İsa’yı kendi gözlerimle görene kadar bu haberin doğruluğuna inanmayacağım.” dedi. Bir hafta sonra öğrenciler aynı küçük odadaydılar. Bu kez Tomas da oradaydı. Aynı şekilde kapılar kilitliydi. Aynı şekilde hiç biri kapıyı açmadığı halde İsa ansızın aralarında belirdi. İsa, “Esenlik sizinle olsun.” dedi. Ve Tomas’ı sadece kendisini görmesi ve kendisine dokunması için de yanına çağırdı. Böylece Tomas anlatılanların gerçek olduğuna inandı. İsa gerçekten yaşıyordu. Tanrı, Tomas’ın İsa’yı görene kadar yaşıyor olmasına inanmamış olmasına üzüldü. Ama en azından sonradan inanmış olmasına memnundu ve Tomas’ı seviyordu. 332 Hatırlayalım İsa öğrencileriyle ilk kez görüştüğünde kim aralarında değildi? İsa’nın yaşıyor olmasına inanmak Tomas için neden zordu? Tomas’ın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? İsa, Tomas’ın inanması için ne yaptı? KENDİ seçimini düşün! Bugün hiç kimse İsa’yı göremiyor, O’nun yaşadığına inanmana ne yardımcı olabilir? (Kutsal Kitap’taki hikâyeler, dua, iman…) Doğru seçim uygulaması Açık bir pencerenin önünde oturup havayı tanımlamaya çalış. Rüzgarlı mı yoksa sakin bir gün mü? Rüzgarı ya da havayı görebilir misin? Orada olduğunu nereden biliyorsun? Varsay ki orada rüzgar gibi bir şey olduğuna inanmıyorsun. Seni rüzgarın varlığına inandıracak aile bireylerinden birinin yardımını al. Sonra bu örnekteki gibi ailenizde siz de İsa’nın yaşadığını birbirinize sırayla açıklayın. Tanrı, Oğlu İsa’nın yaşadığına inandığımızda mutlu olur. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, ben sözlerinin İsa’nın yaşadığını açıkladığı için çok mutluyum. İnanmama yardımcı olduğun için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. “Kuzularımı Otlat” Yuhanna 21:1–17 SEÇİM: Petrus, İsa’yı sevdiğini söylüyor mu? Yoksa hiçbir şey söylemiyor mu? İsa tekrar hayata döndüğünde öğrencileri ne yapacaklarından emin değillerdi. Bir gün Petrus, diğer öğrencilere, “Balık tutmaya gidiyorum.” dedi. Diğer öğrenciler de Petrus’la gideceklerini söylediler. Eski işleri olan balıkçılığa geri döneceklerdi. Böylece eski teknelerini ve ağlarını çıkarıp sularda kürek çektiler. Sonunda her zaman alıştıkları gibi balık tuttular. Balık tutmak için en güzel zaman akşam saatiydi. Ama o akşam öğrenciler bir tek balık dahi tutamadılar. 335 Ertesi sabahın erken saatinde sahilde birini gördüler. Yabancı biri olduğunu düşündüler, adam onlara, “Daha hiç balık tutamadınız mı?” diye sordu. Balıkçılar cevap verdiler, “Hayır! Hiç yok.” Sahildeki adam tekrar seslendi, “Ağlarınızı tekrar suya atın. Teknenin sağ tarafındaki sulara doğru bırakın. Orada balık tutacaksınız.” Öğrenciler bunu yaptı. Ağlar tekneye çekemeyecekleri kadar balıkla dolup taştı. Sonra Yuhanna Petrus’a “O İsa!” dedi. Petrus başını kaldırdı. Gerçekten İsa’ydı! Petrus mutluluktan tekneden dışarı atladı ve kıyıya kadar yüzdü. Diğer öğrenciler tekneyle arkasından geldiler. İsa Petrus’un kendisine doğru yüzdüğünü gördü. İsa, Petrus’un O’nu üç defa inkâr ettiği o geceyi anımsadı. Şimdiyse, Petrus’un O’nu sevdiğini üç defa söylemesine fırsat vermek istiyordu. 336 Böylece Petrus ve diğer öğrencilerle sahilde yaptığı kahvaltıdan sonra İsa Petrus’la konuştu. Petrus’a bir soru sordu ve aynı soruyu üç defa tekrarladı. “Petrus, beni seviyor musun?” diye sordu İsa. Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’ya O’nu ne kadar çok sevdiğini söyleyebilirdi. Bunu arkadaşlarının önünde söyleyebilirdi. Ya da Petrus hiçbir şey söylemeden susabilirdi. Bir ihtimal, İsa ona zaten inanmazdı. İsa, Petrus’un kendisini tanıdığını inkâr etmesini gerçekten affetmiş miydi? 337 Petrus böyle cevapladı. “Evet, ya Rab, seni sevdiğimi biliyorsun.” dedi. İsa, “Kuzularımı otlat.” dedi. İsa’nın “kuzularım” dediği, aslında insanlardı. İsa, Petrus’un diğer insanlara Tanrı’nın sevgisini anlatmasını istiyordu. İsa ikinci defa sordu, “Petrus, beni seviyor musun?” Petrus tekrar cevapladı, “Evet, ya Rab, seni sevdiğimi biliyorsun.” Ve İsa tekrar, “Koyunlarımı güt.” dedi. İsa, Petrus’a üçüncü defa sordu, “Beni gerçekten seviyor musun?” Petrus, “Ya Rab, sen her şeyi biliyorsun. Seni sevdiğimi biliyorsun.” dedi. Ve üçüncü defa İsa, “Koyunlarımı otlat.” dedi. Petrus için ne güzel bir gündü sahilde! İsa’nın onu sevdiğini ve onun sevgisini de istediğini anladı. Hatta İsa, Petrus’un, öğrencisi olarak devam etmesini de istiyordu. 338 Hatırlayalım İsa, öğrencilerinin balık tutmasına nasıl yardımcı oldu? Kıyıya kadar kim yüzdü? İsa Petrus’a ne sordu? Petrus’un cevabı neydi? Petrus’un seçimi iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Daha önce hiç kimse yaptığın ve hakkında çok kötü hissettiğin bir şey için seni affetti mi? Bu kişinin seni hala sevdiğini bilmek nasıl bir histir? Yanlış bir şey yaptığında, İsa seni hala seviyor mu? O’nu sevdiğini O’na söylüyor musun? Doğru seçim uygulaması İsa’yı sevdiğini O’na bir şarkı söyleyerek göster. Belki yeni bir şarkı yapmak istersin. Mesela şöyle, “İsa, seni seviyorum, Biliyorsun gerçekten seviyorum.” Eğer istersen, “İsa çocukları sever” şarkısının nakaratı olarak söyleyebilirsin. İsa’yı seviyorsak bunu O’na söylemeliyiz! Birlikte dua edelim Teşekkürler, İsa, senin sevgin için. Petrus’la ilgili her şeyi bildiğin gibi benimle de ilgili her şeyi biliyorsun. Ve Petrus’u sevdiğin gibi beni de seviyorsun. Ben de seni seviyorum! İsa’nın adıyla, Amin. Herkes Anlayabilir! Matta 28:16–20; Elçilerin İşleri 1–2 SEÇİM: Petrus, büyük bir kalabalığa İsa hakkında konuşacak kadar cesur oldu mu? Yoksa bunu yapması için başka birini mi bekliyor? İsa için göklerdeki Tanrı’ya geri dönmenin zamanı gelmişti. İsa ayrılmadan önce izleyicilerine sonsuza dek onlarla birlikte olacağına söz verdi. Sonra İsa, “Burada bekleyin, Tanrı size Kutsal Ruhu’nu gönderecek. Bu Ruh sizi cesaretlendirecek ve her yerde benim hakkımda konuşabilmeniz için size yardım edecektir.” dedi. İsa yükselerek bulutların üzerine çıktı öyle ki öğrencileri artık O’nu göremiyordu. Sonra öğrenciler Tanrı’nın Ruhu’nu alabilmek için Yeruşalim’de beklediler. İsa’yı sevenler hep bir araya toplandı ve beraber dua etti. 341 Nihayet bir sabah çevrelerinde esen şiddetli bir rüzgarın sesini işittiler. Sanki her birinin etrafını ateş sarıyor gibiydi, ama bu kesinlikle onlara zarar vermiyordu. Konuşmaya başladıkları zaman bütün değişik dillerde konuşabiliyorlardı! Birçok şehirden gelen birçok yabancı o gün şehirdeydi. Ve onların hepsi İsa’nın öğrencilerini anlıyorlardı. Petrus büyük kalabalıktaki insanlara baktı. İsa hakkında öğretmek için ne kadar güzel bir zamandı! Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Cesur olabilir ve bu kalabalığa İsa hakkında öğretebilirdi. İsa, Petrus’un O’nun hakkında insanlara öğretmesini istiyordu. Bu yüzden Petrus kalabalığa öğretmenin doğru seçim olduğunu biliyordu. Ya da Petrus daha önce yaptığı gibi İsa hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranabilirdi. Başkasının öğretmesini bekleyebilirdi. Petrus ne yaptı? Korkusuz bir şekilde kalabalığa karşı yüksek sesle konuştu. Tanrı’nın Kutsal Ruhu, Petrus’u cesaretlendirdi ve ona söylemesi için doğru sözler verdi. Petrus oradaki insanlara İsa’nın bütün hayatını anlattı. İsa’nın nasıl öldüğünü ve nasıl hayata geri döndüğünü anlattı. Petrus, “Yaptığınız bütün yanlış şeyler için özür dilemelisiniz. İsa bütün günahlarınızı affedecektir.” dedi. 342 Petrus, İsa ile ilgili bunları anlattıktan sonra yaklaşık üç bin kişi iman etti! Tanrı Petrus’un cesaretinden dolayı mutlu ve İsa ile ilgili anlattıklarından memnundu. 343 Hatırlayalım İsa göklere yükselmeden önce öğrencilerinin ne yapmasını istedi? Kutsal Ruh geldikten sonra, Petrus ne yaptı? Petrus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Sana İsa’yı öğretmiş olan birkaç isim söyleyebilir misin? İsa ile ilgili öğretebileceğin birileri var mı? Onlarla konuşacağın zaman doğru kelimeleri sana kim verecek? Doğru seçim uygulaması İstediğin herhangi biri için üzerinde büyük harflerle: “İSA SENİ SEVİYOR!” yazılı sevimli bir kart hazırla. Her bir harfi farklı bir renk yapmak ister misin? Belki bu kartı başka bir dilde yazabilirsin. Ve bu kartı bu dili anlayan birine ver. Diğer insanlara İsa’nın onları sevdiğini anlatmalıyız. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa’nın sevgisini anlatırken doğru kelimeleri kullanabilmek için dua ediyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Yolda Elçilerin İşleri 9:1–22 SEÇİM: Pavlus yanlış olan şeyleri yapmaktan vaz mı geçiyor? Yoksa bu yanlış şeyleri yapmaya devam mı ediyor? Pavlus, Kutsal yasayı bilen bir yöneticiydi. Ama o İsa’yı tanımıyordu. Sadece İsa hakkında biraz işitmişti. Ancak O’nun Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanmıyordu. Bu yüzden İsa’yı sevmenin doğru olmadığını düşünüyordu. Pavlus kendi kendine İsa’yı seven insanları bulmayı iş edindi. Onları bulunca da hapse atıyordu. Yaptığı işin doğru olduğunu düşünüyordu. Bir gün Pavlus, İsa’yı seven insanları bulmak için Şam’a gidiyordu. Onları bulup hapse atacaktı. Birden, 345 parlak bir ışık gökten şimşek gibi çaktı. Pavlus yere düştü. Sonra bir ses duydu, “Pavlus, neden beni incitiyorsun?” Pavlus, “Kimsin sen?” diye sordu. “Ben İsa’yım. Senin incittiğin kişiyim.” İsa cennete gitmişti ve gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu. Ve bunu Pavlus’a göstermek istiyordu. Pavlus, İsa’yı seven insanları incittiği zaman aslında İsa’yı incitiyordu. Bu da İsa’nın Pavlus’a göstermek istediği şeylerden biriydi. Pavlus kalkmaya çalıştığı zaman göremediğini fark etti. Onunla birlikte olan adamlar onu kaldırdılar. Sonra onun Şam’a ulaşmasını sağladılar. Pavlus üç gün boyunca Doğru Sokak’ta bulunan bir evde kaldı. Hiçbir şey göremiyordu. Ama her nasılsa dua edebiliyordu ve etti! Sonra İsa’yı seven bir adam, Pavlus’un olduğu eve geldi. Adam, “Beni tekrar görmene yardım etmek için İsa gönderdi.” dedi. 346 Sonra adam ellerini Pavlus’un gözlerinin üzerinde koydu. Pavlus’un gözleri aynı anda açıldı. Şimdi Pavlus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanabilirdi. İsa’nın öğrencilerini hapse atmanın yanlış olduğunu anlayabilir ve bu yanlış olanı yapmaya bir son verebilirdi. Ya da Pavlus, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olmadığını düşünmeye ve İsa’nın öğrencilerini hapse atmaya devam edebilirdi. Pavlus ne yaptı? İsa’nın öğrencilerinden biri olmaya karar verdi! Günlerce İsa’nın öğrencileri ile Şam’da zaman geçirdi. Ve İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu öğretmeye başladı. Pavlus’un ne kadar değişmiş olduğunu gören insanlar çok şaşırıyordu. Pavlus bir daha İsa’nın arkadaşlarını hapse atmadı. Her gün daha fazla insana İsa’yı sevip, O’na iman etmelerini öğretiyordu! Tanrı Pavlus’un yaptığı yanlış şeylere son vermesinden memnundu. Pavlus da sonunda İsa’nın kim olduğunu gerçekten bildiği için memnundu. 348 Hatırlayalım Pavlus, İsa’yı seven insanlara ne yapıyordu? Parlayan ışığın içinden gelen kimin sesiydi? Pavlus’un gözlerine ne oldu? Pavlus’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Pavlus hayatının geri kalanını ne yaparak geçirdi? KENDİ seçimini düşün! Şimdiye kadar hiç, biri hakkındaki fikrini değiştirdin mi? Fikrini değiştirmene ne yardımcı oldu? İnsanları daha iyi tanımayı öğrendin mi? İsa’yı nasıl daha iyi tanıyabilirsin? Doğru seçim uygulaması Gözlerini kapat ve Pavlus’un yerinde olduğunu düşün. Birisinden seni oturabileceğin bir yere götürmesini iste. Sonra da İsa’ya, hayatında yapmış olduğun yanlışları göstermesi için ve bu yanlışlara bir son verebilmek için de dua et. Yanlış yaptığımız şeylere son verdiğimizde İsa’yı sevdiğimizi gösteririz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, yanlışı doğrudan ayırmamıza yardım ettiğin için teşekkür ederiz. Bize doğru olanı yapmayı öğret. İsa’nın adıyla, Amin. Sıcak Bir Merhaba Elçilerin İşleri 16:6–15 SEÇİM: Lidya, İsa’nın işçilerine yardım ediyor mu? Yoksa bunun için fazla mı meşgul? İsa’nın kim olduğunu öğrendikten sonra Pavlus, bütün dünyayı gezdi. Herkesin İsa’yı öğrenmesini istiyordu. Bir gece Pavlus rüyasında Yunanistan’da yaşayan bir adamı gördü. Gördüğü adam Pavlus’tan oraya gelmesini ve oradaki insanlara yardım etmesini istedi. Ertesi gün Pavlus bir tekneye atladı ve Yunanistan’a gitmek üzere ayrıldı. Arkadaşları Silas, Timoteos ve Luka da onunla birlikte gittiler. Bir gün boyunca deniz yolculuğu yaptıktan sonra da büyük şehre varmak için yürüdüler. 351 Şehrin yanındaki nehir boyunca bir tam gün yürüdüler. Nehrin yanında birilerini bulmayı umut ediyorlardı. O gün Tanrı için özel bir gündü ve Tanrı’ya inananlar ile dua etmek istiyorlardı. Bazı kadınlar nehrin kenarında oturuyorlardı. Pavlus ve arkadaşları onlarla birlikte oturdular. Pavlus onlara İsa hakkında öğretti. Onlara, Tanrı’nın Oğlu olan İsa’nın onları ne kadar çok sevdiğini söyledi. Kadınlardan birinin adı Lidya’ydı. Mor kumaş ticareti yapan Lidya, kendi işinin sahibiydi. Lidya, Tanrı’yı tanıyan ve O’na dua eden biriydi. Ama İsa’yı tanımıyordu. Pavlus konuşmaya başladığında, Tanrı onun inanması için yardımcı oldu. Şimdi İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu biliyordu. Lidya vaftiz olmak istediğini söyledi. Bu herkese, onun artık İsa’ya inandığına ilan edecekti. En sonunda Lidya’nın evindeki herkes vaftiz oldu! Şimdi Lidya’nın yapması gereken büyük bir seçim vardı. O, İsa’nın işçilerinin evinde kalmasına izin verebilirdi. Böylece İsa ve O’nun sevgisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirdi. Şehirdeki diğer insanlar da İsa hakkında daha fazla işitebilirlerdi. Ya da Lidya, Pavlus ve arkadaşlarına güle-güle diyebilirdi. Onlara işiyle ne kadar meşgul olduğunu söyleyebilirdi. 352 Lidya ne yaptı? Pavlus’u evinde misafir etmek için çağırdı. Pek çok insan Lidya sayesinde İsa hakkında daha fazla bilgi sahibi oldu. Tanrı, Lidya’nın evini misafirlerine açmasından memnundu. Ve Lidya bu şekilde davrandıktan sonra o da Tanrı’nın öğrencisi olmuştu. Bu da Lidya’nın çok iyi hissetmesini sağladı. 353 Hatırlayalım Pavlus ve arkadaşları neden nehir boyunca yürüdüler? Nehirde karşılaştıkları kişiler kimlerdi? Lidya Pavlus’tan ne öğrendi? Lidya nasıl İsa’nın işçisi olmaya başladı? Lidya’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? KENDİ seçimini düşün! Bazen çocuklar da yetişkinler gibi Tanrı’nın onlardan yapmalarını istediği şeyleri yapmak için fazla meşgul oluyorlar. Seni meşgul eden şeyler nelerdir? Neler için meşgul olup olmadığını düşünmeden zaman ayırmakta kararlısın? Doğru seçim uygulaması Resimli ya da sade bir çizelge hazırla. Her gün yapmak için zaman ayıracağın şeyleri göster. Ayrıca fazladan zamanın olursa bu zamanda neler yapacağına da karar ver. İsa’nın öğrencisi olmak için zaman bulmak her zaman doğrudur. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, senin öğrencin olmamı engelleyecek kadar meşgul olmamam için bana yardım et. Seni seviyorum. İsa’nın adıyla, Amin. Hapishanede İlahi Söylemek Elçilerin İşleri 16:16–36 SEÇİM: Pavlus zor olsa bile Tanrı’ya güveniyor mu? Yoksa sadece kolay olduğu zamanlarda mı güveniyor? İnsanların çoğu Pavlus’un söylediklerini beğendi. İsa’ya inanmayı öğrendiler. Ama bazıları İsa’nın sevgisini anlayamadılar. Bunu yerine güçlü ve zengin olmayı istediler. Pavlus’un İsa hakkındaki konuşması onları üzdü. Bir gün bazı adamlar Pavlus ve arkadaşı Silas’ı tutukladılar. İkisini hapishaneye koydular. Niye? Böylece Pavlus ve Silas insanlara İsa hakkında öğretemeyeceklerdi. Hapishane Pavlus ve Silas için kalınacak eğlenceli bir yer değildi. Hapishanedeki nöbetçi onların hapisten 355 çıkamayacaklarından emindi. Penceredeki parmaklıklar ve kapılar onları içeride tutacaktı. Oldukları hücrede ayaklarından zincirlendiklerinden hareket edemiyorlardı. Sadece karanlık hapishane hücresinin kirli zemininde oturmak zorundaydılar. Şimdi Pavlus ve Silas’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı. Onlar Tanrı’nın hapishanede bile onlarla birlikte olmasından mutlu olabilirlerdi. Tanrı’nın onları koruyacağına güvenebilirlerdi. Ya da üzülebilir ve ağlayabilirlerdi. Hapishaneden çıkmak için yollar arayabilirlerdi. Ama belki bu onları incitecekti. Pavlus ve Silas ne yaptı? Tanrı’ya güvendiler. Ve kesinlikle üzgün değillerdi. Gece yarısı Tanrı’ya yakardılar. Gece yarısı Tanrı için ilahiler da söylediler! Hapishanedekilerin tümü onları dinledi. Dinlediklerinden Tanrı’nın sevgisiyle ilgili pek çok şey öğrendiler. Sonra birden yer sarsılmaya başladı. O kadar şiddetli sarsıldı ki hapishanenin kapıları açıldı! Hapishanedeki mahkumların hepsinin zincirleri çözüldü! Hapishanedeki nöbetçi çok korktu. Ama Pavlus, “Her şey yolunda! Biz hala buradayız.” diye bağırdı. 356 Sonra nöbetçi günahlarından nasıl kurtulabileceğini öğrenmek istedi. Biliyordu ki Pavlus ve Silas Tanrı’ya yakarıyorlardı ve O’nun için ilahiler söylüyorlardı. Biliyordu ki ona Tanrı hakkında öğretebilirlerdi. Pavlus ve Silas, “İsa’ya iman et, kurtulmuş olacaksın.” dediler. Hapishanedeki adam iman etti! Sonra Pavlus ve Silas’ı evine davet etti. Onun ailesine İsa’yı anlattılar. Herkes O’na inandı. Adam, Pavlus ve Silas’a yemeleri için yiyecek verdi. Ertesi sabah onlara, “Gitmekte özgürsünüz.” dedi. 358 Tanrı, Pavlus’un ve Silas’ın O’na güvenmelerinden memnundu. Pavlus ve Silas hapiste olmalarına rağmen İsa’ya sadık kaldıkları için sevindiler. Onlar zor zamanlarda bile neşeli kalabileceklerini öğrenmişlerdi. O zor gece çok harika bir geceye dönmüştü! Hatırlayalım Pavlus ve Silas niye hapse atıldı? Hapiste mutlu mu yoksa üzgün müydüler? Pavlus ve Silas’ın yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü? Hapishanedeki nöbetçi onlara nasıl yardımcı oldu? KENDİ seçimini düşün! Daha önce senin de iyi gitmeyen zamanların oldu mu? Tanrı’ya güvenmek, dua etmek ve O’nun için ilahi söylemek zor bir zamanın daha kolay geçmesini nasıl sağlar? Başka bir zaman herhangi bir konu hakkında üzgün olduğunda ne yapmayı seçebilirsin? Doğru seçim uygulaması Ailenle birlikte trafiğe takıldığında ya da herhangi bir yerde bir fırtınaya tutulduğunda ne yapabileceğinin planını yap. Söylemek için bir ilahi ya da bir Kutsal Kitap ayeti ezberleyebilirsin. Zor bir zaman geçirdiğimizde Tanrı’ya güvenmeyi seçmeliyiz. Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, zor zamanlarımda benimle birlikte olduğun için teşekkür ederim. Her zaman sana güvenebilmem için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin. İsa Hakkında Her Şey Elçilerin İşleri 18 SEÇİM: Apollos, öğretmenlerini dinliyor mu? Yoksa İsa hakkında öğrenmesine gerek olmadığını mı düşünüyor? Pavlus hapishaneden çıktıktan sonra tekrar seyahat etmeye başladı. Şehir şehir geziyor ve insanlara İsa hakkında öğretiyordu. Bir gün Pavlus, yeni birkaç arkadaş edindiği bir şehre geldi. Yeni arkadaşları Akvila ve Priskilla adında bir karıkocaydı. Pavlus onlarla birlikte yaşadı ve çalıştı. Hep beraber çadır yapıyorlardı. Her hafta Tanrı’nın özel gününde, Pavlus havraya gidiyordu. Orası insanların Tanrı’yı yücelttikleri bir yerdi. Oradaki insanlar Tanrı’yı seviyorlardı. Ama O’nun Oğlu 361 İsa hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Bazıları Pavlus’un İsa hakkında öğrettiklerine inanmadılar. Ama diğerleri İsa’ya iman ettiler ve O’nu sevmeyi öğrendiler. Sonra Pavlus başka bir eve taşındı. Orada bir yıldan fazla yaşadı. Tüm zamanını insanlara İsa hakkında öğretmekle geçirdi. Nihayet Pavlus için tekrar tekneye binme zamanıydı. Tanrı onun başka bir şehre gitmesini ve oradaki insanlara İsa hakkında öğretmesini istiyordu. Pavlus arkadaşları Akvila ve Priskilla’yla birlikte seyahat etti. Başka bir şehre gittiklerinde Pavlus burada bir süre kaldı. Ama sonra başka şehirlere de gitti. Bu kez Akvila ve Priskilla onunla birlikte gitmediler. Tanrı’nın özel gününde Akvila ve karısı Priskilla bir havraya gittiler. Şimdi yaşadıkları şehirdeydi bu havra. Bu tapınakta birinin öğrettiğini duydular. İyi bir öğretmen olan bu adamın adı Apollos’tu. Ama Pavlus’un arkadaşları onun İsa hakkında bir şey bilmediğini anladılar. Apollos öğretmeyi bitirdiğinde Akvila ve Priskilla onunla konuşmak istediklerini söylediler. Sonra ona Pavlus’tan İsa hakkında öğrendikleri her şeyi anlatmaya başladılar. Şimdi Apollos’un yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bu adamla kadını dinleyebilirdi. İsa hakkında kendisini bilgilendirmelerine izin verebilirdi. Sonra kendisi de İsa hakkında öğretebilir ya da Akvila ve Priskilla’ya onları dinlemek istemediğini söyleyebilirdi. Onlara Tanrı hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunu söyleyebilirdi. Apollos ne yaptı? Akvila ve Priskilla’nın söylediği her şeyi dinledi. Apollos, İsa hakkında her şeyi öğrendi. Sonra başka şehirlere gidip insanlara İsa hakkında öğretmeye başladı. İnsanların İsa’nın kim olduğunu anlamalarına yardım etti. Onlara, “Tanrı’nın size birini göndermesini bekliyorsunuz. O zaten İsa’yı gönderdi! İsa, Tanrı’nın Oğlu’ydu. İsa, aradığınız kişiydi.” dedi. Pek çok insan İsa’yı Apollos aracılığıyla öğrendi. Tanrı, Apollos’un Akvila ve Priskilla’yı dinlemesinden memnundu. Onlar iyi birer öğretmendi ve Apollos da iyi bir dinleyiciydi. Tanrı’nın Oğlu İsa hakkında her şeyi öğrendi. Böylece o da iyi bir öğretmen oldu! 364 Hatırlayalım Pavlus ve iki arkadaşı ne yaptı? Pavlus başka bir şehre gemi yolculuğu yaptığı zaman kim onunla gitti? Akvila ve Priskilla kimin hakkında Apollos’a öğrettiler? Apollos’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü? Sonra Apollos kimin hakkında diğer insanlara öğretti? KENDİ seçimini düşün! İsa hakkında neleri önceden öğrendin? İsa hakkında öğrenmeye devam etmek istiyor musun? Hatırlayalım ki, Apollos büyümüştü ama hala İsa hakkında öğrenmeye ihtiyacı vardı! Doğru seçim uygulaması İsa hakkında beğendiğin bir hikâye seç. Bu hikâyeden yeni bir şey öğrenmeye çalış. Sonra bunu oyuncak bebeğine ya da oyuncak hayvanına anlatarak pratik yap. Hikâyeyi iyice öğrendikten sonra da bunu başka birine anlatmayı dene. İsa hakkında daha fazla öğrenmeyi istemek çok iyi bir seçimdir! Birlikte dua edelim Sevgili Tanrım, İsa hakkında bana öğreten Kutsal Kitap hikâyeleri için teşekkür ederim. Bana Kutsal Kitap’ın ne dediğini öğreten öğretmenlerim için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin. Endeks: Kutsal Kitap’ta Seçim Yapanlar ESKİ ANTLAŞMA Adem ve Havva��������������������� 13 Babil: kuleyi inşa eden halk���� 25 Daniel ������������������������������ 171 Davut �������������������������139, 149 Esav ������������������������������ 45, 55 Firavun . . . . . . . . . . . . . . 95 Hanna . . . . . . . . . . . . . . . . 133 Harun . . . . . . . . . . . . . . . 115 İbrahim . . . . . . . . . . . . . 31, 37 İlyas’la dul kadın . . . . . . . . . 157 Miryam . . . . . . . . . . . . . . . . 83 Musa . . . . . . . . . . . . . . 89, 111 Naaman: eşinin hizmetçi kızı 161 Nuh . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 Rut . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127 Sara . . . . . . . . . . . . . . . . 41 Süleyman . . . . . . . . . . . . . . 153 Tanrı’nın halkı . . . . . . . . 99, 103 Yakup . . . . . . . . . . . . . . . 51 Yeşu . . . . . . . . . . . . . . . . . 121 Yonatan . . . . . . . . . . . . . . . 145 Yoşiya . . . . . . . . . . . . . . . . 167 Yunus . . . . . . . . . . . . . . . . 179 Yusuf . . . . . . . . . . . . . . . 69, 75 Yusuf’un kardeşleri . . . . . . 61 YENİ ANTLAŞMA Apollos . . . . . . . . . . . . . . . 363 Bartimay . . . . . . . . . . . . . . 269 367 Cüzzamdan iyileşen adam . . . 263 Çoban ile kaybolan koyun . . . 257 Çobanlar . . . . . . . . . . . . . . 197 Günahkâr kadın: güzel kokulu yağ getiren . . . 285 İsa. . . . . . . . . . . . . . . 229, 303 İsa’nın öğrencileri . . 233, 239, 291, 309 Kaybolan Oğul . . . . . . . . . . 251 Lidya . . . . . . . . . . . . . . . . . 353 Mecdelli Meryem . . . . . . . . 327 Meryem, İsa’nın annesi . . . . 185 Meryem, Marta’nın kızkardeşi�������������������������� 275 Pavlus . . . . . . . . . . . . 347, 357 Petrus . . . . . . . . . 315, 337, 343 Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna�������������� 211 Romalı yüzbaşı . . . . . . . . . . 223 Romalı yüzbaşı: çarmıhın önündeki . . . . . . . . 321 Samiriyeli adam . . . . . . . . . 245 Samiriyeli kadın . . . . . . . . . 217 Tomas . . . . . . . . . . . . . . . . 333 Yıldızbilimciler . . . . . . . . . . 205 Yoksul dul kadın . . . . . . . . . 297 Yusuf . . . . . . . . . . . . . . . . . 191 Zakkay . . . . . . . . . . . . . . . 279 Josh ve Dottie McDowell “Yanlıştan Doğruya” kampanyasını Doğru Seçimler Kutsal Kitabı’ndaki gibi bir çocuğun seviyesine indiriyorlar. “Neden Bekleyelim” ve “Yanlıştan Doğruya” kampanyalarıyla bilinen Josh McDowell günümüzün çok iyi ve popüler konuşmacılarından biridir. Yedi yüzden fazla üniversite ve kolej kampüslerinde en az seksen dört ülkede yedi milyondan fazla gençlere konuştu. Aynı zamanda elliden fazla kitabın yazarıdır ve çok sayıda filmde, videoda ve özel televizyon yayınında yer almıştır. Buna ek olarak, kendi haftalık radyo ve televizyon programlarını da sunmaktadır. Yirmi yedi seneden fazla evli olan Josh ve Dottie’nin dört çocuğu var. Birlikte kaleme aldıkları bu Kutsal Kitap hikâye kitabı, Kutsal Kitap değerlerini bir sonraki nesle aktarma görevine yardımcı olmaktadır.