Untitled - Ulusal Tez Merkezi

advertisement
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK- AFGAN İLİŞKİLERİ
Noor Mohammad İBRAHİMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARALIK 2014
iv
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK- AFGAN İLİŞKİLERİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Noor Mohammad İBRAHİMİ
GAZİ ÜNİVERSİTİSİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Aralık 2014
ÖZET
Bu tezin amacı; Atatürk dönemi Türk- Afgan ilişkilerinin boyutunu incelemek ve aynı
zamanda, modern Afganistan‟ın kurucusu sayılan Amanullah Han‟ın özellikle 1919-1929
yılları arasındaki döneme olan etkileri çok yönlü olarak ortaya konulmuştur. Özellikle
meşrutiyetçi ve istiklal talep gençlerden hayatı boyunca edindiği arkadaşlıklardan dolayı
Türklerle güçlü bağlantılar kurmaya çalışan Amanullah Han Türklerin modernleşme
fikirlerine karşı duymuş olduğu hayranlıkla, Afganlılık ideali etrafında bir ulusal bilinç
yaratılmasını ve Afganistan‟ın çağdaş bir ulus devlet olarak uluslararası politikada yerini
almasını hedeflemiş, hükümdar olduğu süre içerisinde bulunduğu coğrafya‟ya
çağdaşlaşma maksadıyla yapmış olduğu faaliyetler ile Türk milleti ile Afgan milleti
arasındaki dostluk köprüsünün kurulmasına yapmış olduğu katkılar tarihsel süreçte
incelenmiştir. Amanullah Han‟ın girişim ile kurulan dostluk köprüsü, Amanullah Han ve
Mustafa Kemal Atatürk‟ün kişilikleriyle daha da ileri noktalara taşınmış ve Türkiye ile
Afganistan eş zamanlı olarak kalkınma ve ilerleme yolunda girişimlere başlamışlardır.
Amanullah Han dan sonra Afganistan tahtına çıkan Mohammad Nadir Şah ve oğlu
Mohammad Zahir Şah Türkiye ve Atatürk‟ün Afganistan için önemini bilen Nadir Şah, tıpkı
Amanullah Han gibi ülkenin refahı ve gelişmesi adına Türkiye Cumhuriyeti ile dostane
ilişkiler sürdürmenin önemini anlamış durumdadır. Bu doğrultuda Türkiye ile iletişim
kurmak için büyük bir çaba içinde olur. Sonuç olarak, birinci kaynaklardan da istifade
edilerek tamamlanan çalışmanın, Afganistan ve Türkiye toplumlarında günümüzde
yaşanan dönüşüm sürecini daha iyi anlamak ile Afganistan‟da ortaya çıkan yeni
gelişmeler karşısında Türkiye yeniden Mustafa Kemal Atatürk dönemi dış politikaya
dönmesi ve başta Afganistan olmak üzere bölge ülkeleri ile yakınlaşma içine girmesi
gerekmektedir.
Bilim Kodu
: 1141.2.145
Anahtar Kelimeler
: Afganistan, Atatürk, Amanullah Han, Türkiye- Afganistan İlişkileri,
Modernleşme
Sayfa Adedi
: 242
Tez Danışmanı
: Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK
v
RELATIONS BETWEEN TURK- AFGHAN DURING THE ATATURK PERIOD
(M. Sc. Thesis)
Noor Mohammad İBRAHİMİ
GAZİ UNIVERSITY
INSTİTUTE OF SOC‟AL SCİENCES
December 2014
ABSTRACT
The aim of this thesis is to study and bold the relationship between Afghanistan and
Turkey in the period of Atatürk and including that as a modern founder of Afghanistan
Amanullah khans period espiacıally between 1919-1929 effects have been
demonstrated almost in a versatile. The constitutionalists and youths which demand
independence, especially Amanullah khans life gained friendships due Turks all of them
strongly encouraged him to make a batter relationships with Turkey.And the Turkish
modernization ideas that have heard Like a admiration, at the other hand Afghan's ideals
around the national consciousness creation Afghanistan, as a modern nation-state and
the international politics take a appropriate place has been targeted. During his monarch
where the geography is made for the purpose of modernization with activities and
establishment among the Turkish nation with the Afghan nation have made a bridge of
friendship, all this additives studied in a historical process.Amanullah Khan's initiatives
and their contribution to the friendship bridge, Amanullah Khan and Ataturk moved to
a higher points on the personality point of views, Turkey and Afghanistan
simultaneously have begun initiatives for development and progress.Afghanistan
after Amanullah Khan's who ascended the throne „‟ Mohammad Nadir Shah‟‟ and his
son‟‟ Mohammad Zahir Shah „‟Turkey and Ataturk‟s importance for Afghanistan
knows and continued as the same like Amanullah Khan in point of country's
welfare,development view and both country the Republic of Turkey and Afghanistan
Continent there friendly relations.In this direction Ataturk's Turkey would be in a great
effort to communicate with it. As a result the first form of several sources by exploiting the
completion of the research,both communities of Turkey and Afghanistan today the
transformation process for a batter understand,Afghanistan with her new developments
merging across the Turkey with re-Atatürk period foreign policy of rotation and especially
Afghanistan, including countries in the region is required for a rapprochements.
Science
: 1141.2.145
Key Words
: Afghanistan, Ataturk, Amanullah Han, Relations between Turkey
and Afghanistan, Modernization
Pagi Namber
: 242
Supervisor
: Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK
vi
TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren,
kıymetli tecrübelerinden faydalandığım danışmanım Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK,
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt(ATASE) Daire Başkanlığı ve T.C
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi görevlileri Mustafa TATLISU, Sultan GÜLER, Ayşe
KOYUNCU‟ e ve manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan çok
değerli aileme ve arkadaşlarım Esat DEMİRÇELİK, Şicviddin TAŞMIRAD ve
Hamidullah FORMULLİ‟a teşekkürü bir borç bilirim.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ...................................................................................................................... iv
ABSTRACT ............................................................................................................. v
TEŞEKKÜR ............................................................................................................ vi
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ vii
RESİLERLERİN LİSTESİ ....................................................................................... xi
HARİTALARIN LİSTESİ ........................................................................................ xii
KISLATMALAR ..................................................................................................... xiii
GİRİŞ.......................................................................................................................1
1. BÖLÜM
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE AMANULLA HAN
(1919-1927)
1.1. Savaş ve Zafer Yılları (1919- 1922)………………………………………..…….9
1.1.1. Amanullah Han‟ın tahta çıkışı ………..……………………………..…..10
1.1.2. Üçüncü Afgan-İngiliz savaşı….….………..………….……………...…..12
1.1.3. Bağımsız Afganistan‟ın doğuşu …………………………….…………..13
1.1.4. Mustafa Kemal‟in ulusal lider olarak tarih sahnesine çıkışı…….….....14
1.1.5. Ankara‟dan Afganistan‟a ilk temsilci ……………………................…..17
1.1.6. 1921 Türk- Afgan antlaşması nasıl yapıldı? …………..……….……...18
1.1.7. Türkiye- Afganistan ittifak muahedenamesinin başlıca hükümleri......19
1.1.8. Antlaşmanın bazı özellikleri……………………………....………....…..23
1.1.9. Ahmet Cemal Paşa‟nın Afganistan‟a yönelik faaliyetleri……….….....25
1.1.10. Enver Paşa‟nın Afganistan‟a yönelik faaliyetleri……………….….....28
1.1.11. İlk Afgan elçisi Sultan Ahmet Han Türkiye‟de…….………….....……31
viii
Sayfa
1.1.12. Afganistan‟a atanan ilk Türk elçisi Fahrettin Paşa…….....................32
1.1.13. Kabil‟de Türkiye elçiliğinin açılışı …...………………...……………....33
1.1.14. Kabil‟de şölen ve Mustafa Kemal Paşa‟ya Afgan nişanı………...….36
1.2. Barış ve Dostluk Yılları (1923- 1927)………….…………..…..……………...…39
1.2.1. Lozan barış ve yeni bir döneme geçiş ……………………………..…..40
1.2.2. Afganistan‟ın Türkiye cumhuriyeti ilanını kutlaması…..…………..…..42
1.2.3. Atatürk‟ün Amanullah Han‟a yakınlığı……………..……………………44
1.2.4. Yeni Afgan elçisi Gulam Ceylani Han güven mektubunu sunması….45
1.2.5. Atatürk‟ün Afganistan elçisine cevabı…………………………….…….47
1.2.6. Kabil‟e yeni Türk elçisi Nebil Batı……………..………………….…......48
1.2.7. Afganistan Dışişleri bakanı Mahmut Tarzi‟nin Türkiye‟yi ziyareti….…50
1.2.8. Mahmud Tarzi‟nin Türk- Afgan ilişkilerine etkileri……………………...51
2. BÖLÜM
AFGANİSTAN KRALI AMANULLAH HANIN TÜRKİYEYİ ZİYARETİ (19281929)
2.1. Şah Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti……………………………………….…56
2.1.1. Mihmandar Fahrettin Altay‟ın anlattıklar………….…………………….59
2.1.2. Ankara‟da Atatürk ile Amanullah Han‟ın karşılıklı hitapları……….…..62
2.1.3. Amanullah Han‟ın Ankara‟dan İstanbul‟a dönüşü…………………......70
2.1.4. Amanullah Han‟ın Türkiye‟den ayrılışı……………………………...…..74
2.2. Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti ve Basın……………………………...….....80
2.2.1. İkinci Türkiye ve Afganistan muhadenet ve teşriki mesai
muahedenamesi…………………………………………………………..83
2.2.2. Türkiye ve Afganistan arasında imzalanan “Dostluk ve Teşrik-i
Mesa-i Muahedenamesi” adlı antlaşmanın esasları ...........................87
2.2.3. Elçiliklerin büyükelçiliğe yükseltilmesi…………………………………..90
ix
Sayfa
3. BÖLÜM
AMANULLAH HAN’İN REFORMLARİ UYGULAMASİ VE
BAŞARİSİZLİGİ(1919-1929)
3.1. Şah Amanullah ve İçtimai Islahatlar……………………………….………...…..95
3.1.1. Siyasî, hukukî ve yürütme alanında yapılan ıslahatlarılar………...….97
3.1.2. İçtimai alanda yapılan ıslahatlar…………………………………….......98
3.1.3. Eğitim ve öğretim ıslahatları……………………………………………100
3.1.4. Kültürel alanda yapılan ıslahatlar……………………………….......…103
3.1.5. Devlet yapısını modernleştirme çabaları………………………….…..105
3.1.6. Askerî alanda yapılan ıslahatlar……….……………………...............107
3.1.7. Dinî alandaki ıslahat çalışmaları……………..…………………….…..109
3.1.8. İktisadi ve mali ıslahatlar……………………………….……….…...….113
3.2. Amanullah Han Yönetimine Karşı Ayaklanmalar………………………......…117
3.2.1. Host isyanı öncesi gelişmeler……………...………….………...……..118
3.2.2. Host isyanı…………………………….…………………………….……120
3.2.3. Amanullah Han döneminin sonu……………………...………….........122
3.2.4. Şhinwari kabilesinin isyan‟a başlaması ……………………………....125
3.2.5. Habibullah Han isyanı……………………………………………....…..127
3.2.6. Habibullah‟ın tahta çıkışı…………..………………………………...…132
4. BÖLÜM
AMANULLAH HAN SONRASI TÜRKİYE VE AFGANİSTAN İLİŞKİLERİ
(1929- 1938)
4.1. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammad Nadir Han…...……………...........…135
4.2. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammed Zahir Şah………………………...…141
4.2.1. İran- Afganistan sınır anlaşmazlığında Türkiye‟nin hakem
seçilmesi………………………………………………………………….143
4.2.2. Fahrettin Altay Paşa, Afganistan ile İran arasında hakem olması....143
x
Sayfa
4.2.3. İran ve Afganistan sınır anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması…147
4.2.4. Afganistan Dışişleri Bakanı Feyiz Muhammet Han‟ın Türkiye
ziyareti…………………………………………………………………….149
4.2.5. Afganistan harbiye veziri Şah Mahmut Han‟ın Türkiye
ziyareti………………………………………………………………...…..150
4.3. Afganistan, Türkiye, Irak ve İran Arasında Saldırmazlık Antlaşması (Saadabad
Paktı)……………………………………………………………………………….151
4.3.1. Paktın ön hazırlıkları…………………………………………………….151
4.3.2. Saadabad paktının imzalanması ve başlıca hükümleri..………...….155
4.3.3. Saadabad paktı üzerine Zahir Şah ile Atatürk arasında
telgraflaşma………………………………………………………………160
4.3.4. Türkiye‟nin Afganistan‟a eğitim ve teknik yardımları ………………..162
4.4. Atatürk‟ün Son Yılında Türkiye- Afganistan İlişkileri………………..………...165
4.4.1. Atatürk ile Zahir Şah arasında son telgraflar…………………...…….166
4.4.2. Atatürk‟ün ölümü ve Afganistan………………………………………..168
4.4.3. Atatürk‟ün cenaze töreninde Afganistan heyeti…………..………..…170
4.4.4. Ankara‟daki resmi törende Afgan heyetinin yeri…………………...…171
4.4.5. Amanullah Han‟ın Atatürk‟e son saygısı…………………………....…171
SONUÇ…………...……………………………………………………………..……...175
KAYNAKÇA...……..………………………………………………………………....…181
EKLER………………………..……………………….…………………………....…..195
EK- 1. Belgeler……………………..…………………………………………………..196
EK- 2. Resimler…………………………………..………………………………….....230
EK- 3. Haritalar………………………………………….……………….……………..238
ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………..…………………….......242
xi
RESİLERLERİN LİSTESİ
Resim
Sayfa
Resim 2.1 19.3.1919. Amanullah Han‟ın İydgah camisinde yaptığı tarihi
konuşması ve Afganistan‟ın bağımsızlık İlanı‟na ayıt fotoğraf ..........230
Resim 2.2 Afganistan Elçiliğinin açılış töreninde Elçilik gönderine bizzat
Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Afganistan bayrağı
çekilirken, Kabil‟de Dilgüşa Saray‟ında 10 Ekim 1922 tarihinde
verilen resepsiyonda en soldaki Amanullah Han, sağda ayakta
Fahrettin Paşa Kalpaklı üniformalı yabancı devlet elçilikleri ile
birlikte ...............................................................................................231
Resim 2.3 Amanullah Han ile Atatürk, 21 Mayıs 1928 Ankara ............................232
Resim 2.4 Gazi Mustafa Kemal‟in Amanullah Han ve eşi onuruna verdiği
davette konuklar toplu halde…20 Mayıs 1928 ve Dönemin
Başvekil‟i İsmet Paşa, Afgan Kralı Amanullah Han ve eşi şerefine
verdiği ziyafetten…21 Mayıs 1928....................................................233
Resim 2.5 Gazi Mustafa Kemal‟in Afganistan Kralı Amanullah Han‟ı Ankara
Garında Karşılayışı… 20 Mayıs 1928 ...............................................234
Resim
2.6 Türkiye‟ye eğitim maksadı ile gönderlen ilk öğrenciler.
Afganistan‟a gönderilen Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga, Afganistan
başkenti Kabil‟de Kabil Tıp Fakültesini kurup bu fakültenin ilk
dekanı olmuştur ................................................................................235
Resim 2.7 Kasım 1928‟de Şinvariler Amanullah Han‟a karşı isyan bayrağını
açtıklarında, bu durumdan istifade ederek Kabil‟e bir saldırı
düzenleyen Beççe-i Saka 16 Ocak 1929 tarihinde şehri ele
geçirdi .................................................................................................. 236
Resim 2.8 Amanullah Han dan sonra Nadir Han ve Zahir Han dönemini
Türkiye gazeteleri takib etmiştir,Cumhuriyet, 17 Ekim 1929 .............237
xii
HARİTALARIN LİSTESİ
Harita
Sayfa
Harita 3.1 Afganistan Siyasi ve Afganistan İdari Bölüler Haritası………………...338
Harita 3.2 Afganistan Etnik Yapı Haritası…………………………………………...239
Harita 3.3 Afganistan Ekonomik Etkinlik, Toprak Kullanımı ve madeni haritası...240
Harita 3.4 Afganistan Nüfus Yoğunluğu ve Dil Haritası……………………………241
xiii
KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış bazı kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda
sunulmuştur.
Kısaltmalar
Açıklama
a.g.e
Adi Geçen Eser
a.g.m
Adi Geçen Makale
ABD
Amerika Birleşik devletleri
ASAM
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
ATASE
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt(ATASE) Daire
Başkanlığı
BCA
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
Bkz
Bakiniz
C
Cilt
Çev
Çeviren
CHP
Cumhuriyet Halk Partisi
D. G
Dosya Gömleği
D. Nu
Dosya Numarası
İSH
İstiklal Harbi Koleksiyonu Katalogu
K. No
Kutu No
M. Ö.
Milattan Önce
M. S.
Milattan Sonra
S. No
Sıra Numarası
SSCB
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
T.C.
Türkiye Cumhuriyeti
TBMM
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Y. Nu.
Yer Numarası
1
GİRİŞ
Orta Asya‟nın güneyinde yer alan Afganistan yaklaĢık 650.000 kilometre
karedir.1 Kuzeyde Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan, batıda Ġran, güneyde
Pakistan ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti sınırlarında kalan Doğu Türkistan özerk
bölgesi ile aynı sınırları paylaĢmaktadır. Genel görünümü ile dağlık bir memleket
konumunda olan Afganistan batıdan doğuya doğru gittikçe yükselen dağlarla ihata
edilmiĢ ve bu dağ silsileleri dünyanın en yüksek dağları olan Himalyalara
kavuĢmuĢtur.
Ġstila yollarından birinin üzerinde bulunan Afganistan, coğrafi konumu sebebi
ile tarih boyunca pek çok devletin istilasına uğramıĢ ve birçok medeniyetin
egemenliği altında kalmıĢtır. Bu durum Afganistan'ın kültürel kimliğine büyük bir
etki yapmıĢtır. Bu nedenle Afganistan günümüz itibarıyla karmaĢık bir etnik kimliğe
bürünmüĢ, çok kavimli bir memleket görünümüne gelmiĢtir. Afganistan'ın etnik
kimliğini oluĢturan grupların en önemlilerini PeĢtunlar, Türkler, Tacikler ve
Hazaralar oluĢturmaktadır. Ülke genelinde yaĢayan etnik gruplar arasında
güvenilir bir nüfus sayımı yapılamadığı için araĢtırmacılar Afganistan devletinin
daha önce vermiĢ olduğu rakamlara dayanarak ve söz konusu grupların
yaĢadıkları coğrafyanın geniĢliği, bölgenin nüfus yoğunluğu ve dilsel çoğunluğunu
esas alarak farklı tahminlerde bulunmaktadırlar. Bu nedenle söz konusu etnik
grupların sayıları ile ilgili verilen rakamlar güvenilir rakamlar değildir.
Bugünkü coğrafi konumu itibarı ile Orta Asya, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya
memleketleri arasında önemli bir geçit oluĢturan Afganistan, sahip olduğu bu
jeopolitik konumu sebebi ile tarih boyunca farklı devletlerin dikkatini kendisine
çekmiĢtir. Bu çerçevede bulunduğu bölge itibarıyla bugünkü Afganistan coğrafyası,
Türklerin de genel göç güzergâhlarından birinin üzerinde yer alması ile çeĢitli Türk
kavimlerinin doğudan batıya göç etmesindeki geçitlerden birini oluĢturmuĢtur. 2 Bu
sebepten dolayı bugünkü Afganistan coğrafyasında kayda değer bir Türk
1
Konu ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Rahmeti, M. (1999). İhtisar-i ez Coğrafya-yi Umumi-yi Afganistan.
Kabil: Yayın yeri yok, 9.
2
Konuya ilişkin bkz: Buğra, M. (1998). Şarki Türkistan Tarihi. Ankara: Yayın yeri yok 13.; Ahmetbeyoğlu,
A. (2002). Afganistan Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,193 – 203.
2
nüfusunun yaĢadığı görülmektedir. YaklaĢık beĢ bin yıllık bir tarihi geçmiĢe sahip
olduğu bilinen Afganistan toprakları, sahip olduğu coğrafi konum sebebi ile tarihin
farklı dönemlerinde farklı milletlerin ve çeĢitli devletlerin istilasına uğramıĢtır. 3 Bu
bağlamda milattan önceki yıllarda Pers (M.Ö. 500– M. Ö. 338) ve Büyük Ġskender
(M.Ö. 334– M.Ö. 325) Devletlerinden baĢlamıĢtır.
M. Ö. 130‟da kuzeyden gelen Saka Devleti, uzun bir süreden beri Kuzey ve
Kuzeydoğu Afganistan topraklarını elinde bulunduran ve Büyük Ġskender‟in
halefleri
olduğu
bilinen
Backtrian
Devleti‟ni
yıkarak
bölgeye
yerleĢmeye
baĢlamıĢlardır.4 Saka Devleti miladın ilk yıllarında yine kuzeyden gelen ve kendi
bünyesinde Türk unsurlarının da barındırdığı bilinen kuĢan kabilelerince yıkılmıĢtır.
M. S. 45- 420 yılları arasında Seyhun kıyılarından baĢlayarak Hindistan‟a kadar
uzanan geniĢ coğrafyada hüküm süren KuĢanlılar, bu dönemlerde bugünkü
Afganistan coğrafyasının da mutlak hâkimi olarak bilinmektedir.5 Bu bölgeler M. S.
425‟li yıllardan itibaren yine kuzeyden gelen Eftalit (Akhun) Türklerinin idaresine
girmeye baĢlamıĢtır.6
M. S. 425- 566 yılları arasında, bugünkü Afganistan, Hindistan ve Orta Asya
ülkelerinin tam hâkimiyetini elinde bulunduran Eftalit Türkleri, özellikle Batı
Göktürklerin Ġran‟daki Sasani Devleti ile iĢbirliği yaparak ilerlemesi neticesinde
HindukuĢ dağlarının güney bölgelerine çekilmek zorunda kalmıĢtır. Ġslâm
ordularının bölgeye ilerlemesine kadar, Akhun halefleri TekinĢahlar ve KabulĢahlar
adları ile varlıklarını sürdürmüĢlerdir.7
Emeviler liderliğindeki Ġslam orduları M. S. 640‟te bölgenin büyük bir kısmına
hâkim olmasına rağmen, HindukuĢ dağlarının güney kısımları Akhun haleflerinin
idaresindeydi. Daha sonraları M.S. 746‟da Emevilerin HindukuĢ‟un güneyinde
3
Konuya ilişkin daha detaylı bilgi için Bkz: Gubar, M.G.M. (1967). Afganistan der Mesir-i Tarih. Kabil:
Meyvand Yayınları, 42-48.
4
Saray, M. (1981). Dünden Bugüne Afganistan. (Birinci Baskı), İstanbul: Boğaziçi Yanyınları,16 -17.
5
Bkz. Kuşanlılar hâkimiyeti döneminde bugünkü Afganistan topraklarında Buda dini oldukça gelişmiş ve
İslâmî dönemlere kadar varlığını sürdürmüştür. Buda mabetlerinin kalıntıları ülkenin iç kısımlarında hala
mevcuttur. Konuya ilişkin bkz: Konukçu, E. (1973). Kuşan ve Akhunlar Tarihi. Ankara: evinç Matbaası
Yayınları, 5 -18.
6
Saray, (1981). a.g.e., 18.
7
Bayır, Y. (1987). Hindistan Tarihi. Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, C. III, 88 – 99; Gömeç, . (1998).
Kök-Türkler Tarihi. (İkinci Baskı), İstanbul: Akçağ Yayınları, 13-21; Saray, (1981). a.g.e.,19., Konukçu,
(1973). a.g.e., 99.
3
savaĢmakla meĢgul oldukları bir sırada Ebu Müslim Horasani isimli bir genç, bu
sıralarda yeni geliĢmeye baĢlayan Abbasi Halifeliğinin desteği ile isyan ederek
Emevileri yıkmıĢ ve M.S. 748 yılında bugünkü Afganistan‟ın kuzay batı
bölgelerinde Horasan adı ile bağımsız bir devlet kurmuĢtur. Daha sonra 759
yılında Ebu Müslim Horasani, gittiği Hac ziyareti sırasında Abbasi Halifesi Mensur
tarafından öldürülmüĢ bu yıllardan sonra bölgeye Abbasiler hâkim olmuĢlardır. 8
819 yılında Tahir ibn Hüseyin isimli bir Ģahıs bölgedeki Abbasilerden ayrılarak
Tahiri adı ile kendi devletini kurmuĢtur. Bundan sonra bölgenin hâkimiyeti, sırası
ile Tahiriler (819-827), Saffariler (827-874) ve Samaniler (874- 998) gibi nispeten
küçük devletlere intikal etmiĢtir.9 998 yılında Samani devletinden ayrılarak
Afganistan‟ın orta bölgelerindeki Gazne‟ye gelen Alp Tekin, burada Gazneli adı ile
bir devlet kurmuĢtur. Bu tarihten baĢlayarak Moğol istilası ve Timur sülalesine
kadar bugünkü Afganistan idaresi Gazneliler (998-1040), Selçuklular (1040-1157),
HarezimĢahlılar, Gurlular (1157-1221), Moğollar ve Kûhîn ailesi (1221-1369)
tarafından idare edilmiĢtir.10 1369‟da Timur tarafından ele geçirilen Afganistan
toprakları, bazı mahalli ayaklanmalar ve bölgesel idareler dıĢında, 1747'de Afgan
Devleti kuruluncaya kadar Timuriler, Hindistan‟daki Baburiler ve Ġran‟daki AfĢar
Türk hanedanlarınca idare edilmiĢtir.11
Bazı araĢtırmacılar, 1747'de Ahmed ġah Durani tarafından Kandahar'da
temelleri atılan Afgan Devleti‟ni bugünkü Afganistan‟ın,‟mutlak hâkimi” ve ilk
devleti olarak görmektedirler.12 Afganistan bu ismini, 1747‟de bağımsız devlet
olarak Ahmet ġah Dürrânî‟nin Iran ġahi olan Nadir ġah‟ın ölümünden sonra
kendisini Kandahar‟da kral ilân etmesiyle almıĢtır. 13
Milli Afganistan devletinin
kurucusu Ahmed ġah Dürrânî, hâkimiyeti altında bulunan Afganistan‟a karĢı
8
Gubar, (1967). a.g.e., 80.
Davlatabadi, B. (1993). Şinasname-i Afganistan. Kum: 200.
10
Bu dönemlerle ilgili daha detaylı bilgi için Bkz: Barthold, V. (1990). Moğol İstilasına kadar Türkistan, trc.
H. Dursun Yıldız, Ankara: 274 – 280& evim, A., Merçil, E. (1996). Selçuklu Devletleri Tarihi. Ankara: 18 24; ümer, F. (1999). Oğuzlar (Türkmenler) (Beşinci baskı). İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Yayınları, 100–105.; Turan, O. (1998). Selçuklu Tarihi ve Türk İslam Medeniyet.i (Yedinci baskı). İstanbul:
Türk Yurdu Yayınları, 103–242. Gubar, (1967). a.g.e.,188.
11
Timuri ailesi döneminde bugünkü Afganistan toprakları ilim, kültür ve sanat bakımından en parlak
dönemini yaşamıştır. Özellikle Şaroh Mirza ve Hüseyin Baykara dönemlerinde, bugünkü Afganistan‟ın
batısında yer alan Herat bölgesi dünyanın en büyük kültür merkezlerinden biri sayılmaktaydı. Konuya ilişkin
Bkz. Nehru, C.(1959). Negah-i Ba Tarih-i Cehan, (Çv. , Tafazzoli, M). Tahran 1959, I. C.,532.; Avaz,
Ç.(1990). Emir Timur Cengnaması, Taşkent: 5.& Buğra, (1998). a.g.e. 184. Gubar, (1967). a.g.e. 266.
12
Saray, (2002). a.g.e., 23.
13
Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, Genel Yayın Yönetmeni: Tanju Gökçel, “Afganistan”, Gelişim Yayınları,
İstanbul 1981, C.VIII, 2116.
9
4
Ġranlıların gösterdiği devamlı husumetten gittikçe daha fazla huzursuz olmaya
baĢladığında bir mektupla üç kiĢilik bir elçilik heyetini 1762 sonlarında Bağdat
üzerinden Ġstanbul‟a gönderir. Mektubunda Osmanlı ile birlikte hareket ederek
Ġran‟ı ortadan kaldırmayı planlamıĢtı. Ancak, Osmanlı PadiĢahî III. Mustafa Iran‟ la
olan antlaĢmaları gereği bu mektuba ret cevabi vermiĢtir.14
Afganistan‟ın tarihi boyunca Türkiye ile iyi iliĢkiler kurmaya çalıĢtığı
görülmektedir. Nitekim Maverâ‟ünnehir Türklerin Batı‟ya yayılmaya baĢladıkları bir
bölge olmuĢtur. Diğer taraftan en eski Türk kültürüne ayıt Semerkand, Buhâra,
KaĢgar, Merv, Belh kültür ve medeniyet merkeziyle yakin ilgileri olduğu, hatta bu
medeniyetten süzülerek geliĢtikleri ileri sürülebilir. Yine, XIX. Yüzyılın ikinci
yarısında Ġslâm dünyasının modern önderlerinden olan Cemâleddin Afgani, uzun
süre Ġstanbul‟da yaĢamıĢtı.15 Cemâleddin Afgani, Ġslâm‟la ilgili bazı düĢünceleri
nedeniyle Ġstanbul‟dan çıkarılmıĢtı ve 17 Mart 1871 tarihinde, Mısır‟a gitmiĢti.
8 yıl Mısır‟da kalarak Türk ve Ġslâm âlemi üzerinde oldukça önemli etkileri
bırakacak örgencileri ve yandaĢları ile faaliyetler gösterdi. Daha sonra, 1892‟de II.
Abdülhamit‟in daveti üzerine Ġstanbul‟a gelmiĢtir. ÇalıĢmalarını II. Abdülhamit‟in
kontrolü altında devam ettirmiĢtir.16 Cemâleddin Afgani tüm mücadelesini
gerilemeye sebep olan üç Ģeye karĢı yürütmekteydi. Bunlar, sömürgecilik,
özgürlük, boĢ inançlar (hurafeler) idi. Bu Mücadelesi Türkiye baĢta olmak üzere,
Hindistan, Iran, Mısır ve bazı diğer ülkelerde ona uluslararası bir Ģöhret
kazandırdı. O dönemde Ġslâm dünyasında modern düĢünceyi ortaya koyan ilk kiĢi
unvanına sahipti.17
Bugünkü Afganistan toprakları, 19. yüzyılın ilk yarısında, Hindistan üzerinden
gelen Ġngilizlerin saldırısına uğramıĢtır. Bu çerçevede Afganistan'ın kuzey
komĢusu Rusya, kendisine büyük bir tehdit olarak gördüğü Ġngilizlerin önünü
kesmek amacı ile 1879'da Afganistan'a doğru ilerlemeye baĢlamıĢtır. Ġki
imparatorluk ortasında sıkıĢan Afganistan toprakları, 1880 yılında Rusya ve
14
Arzu, A. (2002). Çegunagi Huviyet-i Milli-yi Afganistan. Tahran: Yayın yeri yok, 13- 19.
Olgun, İ. (1975). Gezi Notlari. Akara: Aydın Kitapevi, GE-DA ve Tekin Yayınevi, 85.
16
Yalçinkaya, A. (1991) . Cemâleddin Efgani ve Türk Siyasi Hayati Üzerindeki Etkileri. İstanbul: Osmanlı,
29-64.
17
Habibi, A. (1999) . Tarih-i Muhtasar-i Afganistan. (Üçüncü Baskı) . Peşaver: Dâniş Kitaphane Yayınları,
314.
15
5
Ġngiltere arasında tampon bir bölge olarak ilân edilmiĢtir. Bir süre sonra 1887
yılında bugünkü Afganistan'ın kuzey sınırları Rusya, Ġngiltere ve Ġngiliz
himayesindeki Afganistan devleti tarafından bugünkü sınırlar olarak belirlenmiĢtir.
1893 yılında ise, hâlâ Afganistan-Pakistan arasında bir sorun teĢkil eden güney
sınırlar (Durand Hattı), Ġngiliz sömürgesindeki Hindistan ile Afganistan sınırı olarak
tespit edilmiĢtir. Böylece bir süre sonra doğu sınırları da belirlenerek, Ġngiliz
himayesinde bugünkü Afganistan ĢekillenmiĢtir.18
XIX. yüzyılda Ġngilizler Orta Asya‟nın güney bölgesini (Âmûderyâ kiyilarini)
Rusya‟dan önce iĢgal etmek için harekete geçmiĢti. Hindistan‟ı tamamen elinde
bulunduran Ġngilizler oradan kuzeye doğru harekete geçerek Afganistan‟ın güney
kısımlarını iĢgal etmiĢlerdi. Bu arada Sovyet Rusya‟sı da Orta Asya‟yı iĢgal ederek
Afganistan‟ın kuzey kapılarına yönelmiĢti. Sovyetler ve Ġngilizler arasında
kalan Afganistan, 28 ġubat 1919‟da Habibullah Han‟ın yerine Afganistan tahtına
geçen oğlu Amanullah Han, Ġngilizlere karĢı yaptığı bağımsızlık Mücâdelesi
neticesinde ülkemizi bağımsızlığa kavuĢturur. 18 Ağustos 1919 tarihinde,
Ravalpindi‟de imzalanan bir anlaĢma ile Afganistan‟ın bağımsızlığını Ġngilizlerden
resmen almıĢtır.19
Amanullah Han, Afganistan‟ın bağımsızlığını alır almaz yabancı ülkelerle
irtibata geçerek anlaĢmalar yapar ve Afganistan‟ı modernleĢtirmeye çalıĢır. Bu
arada Mustafa Kemal PaĢa da Ankara‟da milli hükümeti kurmuĢtur; Türkiye ile
yakınlaĢmak ve iĢbirliği yapmak için Moskova‟da bulunan Türk heyeti ile
Afganistanlı yetkililer görüĢerek 1 Mart 1921‟de bir anlaĢma imzalamaktadır. Bu
anlaĢmayla birlikte Türkiye Afganistan ilikĢilerinin temeli atılır ve Afganistan‟ın
modernleĢmesi için Türkiye yardım vadinde bulunur.20 Amanullah Han kendisi,
geliĢmiĢ ülkeleri yakından görmek için uzun bir sefere çıkar. ÇeĢitli Avrupa
ülkelerini ziyaret eden Amanullah Han 1928‟de Türkiye‟ye de gelir ve Atatürk‟le
yakından görüĢür. Amanullah Han, Afganistan‟a döndüğünde halkının kendisini
küfürle itham ettiklerini görür. Kontrol edilmesinde güçsiz bir durumla karĢı karĢıya
18
Daha geniş bilgi için bkz: Farrohi, M. (1993). Tarih-i Siyasi Afganistan. Tahran: 337; Kâtip, F.(1994).
Seracü’t Tevarih. Kum, 189. & M. ıddik Farhang, M. (1993) . Afganistan der Panc Karn-, Ahir. Meşhed,
I. C., 397 – 409.
19
Gubar, M. (1996). Afganistan Der Mesir-i Tarih. (Atıncı baskı). Tahran: Cumhuri Yayınları, 523-785.
20
oysal, İ. (1993). Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-1993). İstanbul: Ortadoğu ve Balkan
İncelemeleri Vakfı Yayınları, 1-2.
6
kalan Amanullah Han, sonunda Afganistan‟ı terk etmek zorunda kalır. Ülke 9 ay bir
karıĢıklıktan sonra, Nadir ġah‟ın 1929‟da Afganistan tahtına geçmesiyle son bulur.
Ancak, Nadir ġah da, 4 yıl sonra bir liseli örgenci tarafından kan davası yüzünden
kurban gider. Yerine 18 yaĢındaki oğlu Muhammed Zahir 1933‟te Afganistan kral
ilân edilir. Bu arada Mustafa Kemal Atatürk, her üç Afganistan ġahi (Amanullah
Han, Nadir ġah ve Zahir ġah) ile yakin münasebetlerde bulunmuĢtur. TürkiyeAfganistan iliĢkilerinin en parlak dönemi Atatürk dönemi olmuĢtur.21
Mustafa Kemal Atatürk sonrasındaki Mohammed Zahir Han dönemi
Afganistan‟da 36 yıllık bir duraklama dönemini teĢkil eder. Zahir ġah‟in 18 yaĢında
Kral olması ve hükümet iĢlerinin iki amcası tarafından yürütülmesi nedeniyle
Afganistan‟da ilerleme adına önemli bir Ģey olmamıĢtır. 17 Temmuz 1973 günü
Zahir ġah Ġtalya‟da yeken kuzeni ve eski baĢbakanı olan Mohammed Davud Han
kraliyet köksünü basarak iktidara el koyduğunu açıklar. Davud Han, Kâbil
radyosunda bir açıklama yaparak, krallığın feshedildiğini ülkede Cumhuriyet
rejiminin kurulduğunu ifade etmiĢtir.22
Afganistan'da krallık devrini bitirip cumhuriyeti ilân eden Mohammed Davut,
otoriter bir rejim kurmaya çalıĢmıĢtır. 1978'de Afganistan komünistleri tarafından
yapılan bir darbe ile Davut iktidarı da son bulmuĢtur. Afganistan halkının ulusal
değerlerine karĢı reformist hareketleri baĢlatıp, kendilerine muhalif olan insanları
ve birtakım dini liderleri öldüren komünist rejimine karĢı, ülke çapında büyük bir
ayaklanma baĢlamıĢtır. Bu ayaklanmaları bastırmak ve Afganistan'da yeni bir
komünist rejimini sağlamlaĢtırarak Hint Okyanusu‟na bir adım daha ilerlemek
amacı ile 1979 yılında bu ülke Sovyet iĢgaline maruz kalmıĢtır.23
On yıllık bir iĢgal sonrasında da Afganistan halkının direniĢini kıramayan
Sovyetler Birliği (Ruslar), 1989'da ülkeyi terk etti ve komünist lideri Necibullah'ı
desteklemeye baĢlamıĢtır. Necibullah hükümeti batının desteklediği Mücahitler
karĢısında üç yıl dayana bilmiĢtir. 1992 yılında Afganistan'da komünist rejimi
yıkılmıĢ ve mücahit adı ile bilinen direniĢçiler iktidara gelmiĢlerdir.
21
Mubariz, A. (1999). Tahlil-i Vakiyât-i Siyasi Afganistan 1919-1996. (İkinci baskı). Peşavar: Meyvand
Yayınları, 32-71.
22
Davidov, A. (1999). Afganistan Mesâil-i Cenk ve Sulh. ( Çev. A. Ariyânefer). Peşavar: Meyvand Yayınları,
23-31.
23
Sander, O. (1996). Siyasi Tarih. (Beşinci baskı). Ankara: İmge Yayınları, C.2, 506.
7
Farklı etnik ve siyasi görüĢlere mensup olan direniĢ liderleri sağlam bir
hükümet kuramayınca kendi aralarında ciddi çatıĢmalara baĢlamıĢlardır. Bunun
neticesinde 1994 yılında ilk defa Kandahar'da Taliban adı ile ortaya çıkan bir grup
özellikle PeĢtun kabilelerinin desteğini alarak güney bölgelere hâkim olmaya
baĢlamıĢtır. Kısa bir süre sonra, El-Kaida terör örgütü ve bazı komĢu devletlerin de
desteği ile 1996'de Kabil ve diğer bölgelere hâkim olmaya baĢlayan Taliban
örgütü, Afganistan'ın %90‟lık bir bölümünü ele geçirdiler.
11 Eylül 2001'de Amerika'daki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan
saldırılar ile Afganistan ve Taliban rejimi ilk hedef olarak seçilmiĢtir. Bunun
neticesinde yapılan uluslararası bir askeri operasyon ile Taliban rejimi yıkılmıĢ ve
aynı yılda Almanya'nın Bonn kentinde yapılan bir konferans ile Hamid Karzai
baĢkanlığında geçici bir hükümet kurulmuĢtur. 2004-2009 yılarında yapılan Devlet
BaĢkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai Afganistan'ın Devlet BaĢkanı olarak seçildi
ve 2014 yılı seçimi ile Karai‟in yerine Mohammad AĢraf Gani geçti.
Peki, neydi Atatürk‟ün Afganistan politikası? O yıllarda Türkiye ile Afganistan
arasında iliĢkiler nasıl kurulmuĢ, nasıl geliĢmiĢti? Afganistan‟ın çağdaĢlaĢması
uğrunda Atatürk neler yapmıĢ, neler amaçlamıĢtı.
Bu tez iĢte bu gibi soruları aydınlatmayı amaçlayan ve Türk-Afgan iliĢkilerinin
ilk yirmi yılını(1919-1938) kapsayan bulabildiğim kadar belgesel bir araĢtırmadır.
Tarihçeli GiriĢ bölümünden sonra tez dört ana bölümden oluĢmaktadır: Mustafa
Kemal Atatürk ve Amanullah Han(1919-1927), Amanullah Han‟ın Türkiyeyi ziyareti
(1928- 1929), Amanullah Han‟in reformları uygulaması ve baĢarısızlığı (19191929) ve Amanullah Han sonrası Türkiye ve Afganistan iliĢkileri (1929- 1938) yani
Mohammad Nadir Han ve Muhammed Zahir ġah bölümleri veya dönemleri.
Bu tezin hedefi, Atatürk dönemi Afganistan ve Türkiye‟nin birbiriyle olan
yakin dostluk ve Türkiye‟nin Afganistan‟ın asrîleĢmesi için yaptığı mesailer ve
yardımlarını belirleme ve açıklamaktır. Ayrıca, Türkiye‟nin Afganistan‟a ne kadar
ehemmiyet verdiğini ve Afganistan‟ın da Türkiye‟yi neden kendine örnek seçtiğini
belirtmektir. Bu çalıĢmanın hazırlamasında, baĢta Ankara‟daki BaĢbakanlık
Cumhuriyet ArĢivini ve Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay BaĢkanlığı Ankara
8
ArĢiv‟deki birinci el kaynaklar olmak üzere konuyla ilgili çeĢitli kitaplar, dergiler,
makaleler ve Internet siteleri de kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın GiriĢ kısmında,
Afganistan‟ın kısa tarihçesi, bulunduğu coğrafi konumu ve ehemmiyeti ele
alındıktan sonra Türkiye ile olan ilk iliĢkiler hatırlatılmıĢtır. Birinci Bölümde, Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve Afganistan Kralı Amanullah Han dönemindeki rabıtalar
çerçevesinde ikili muahedeler, Türkiye‟nin Afganistan‟a yaptığı askeri ve eğitim
arsalarındaki yardımları ele alınmıĢtır. Ġkinci Bölümde ise Amanullah Han‟ın
Türkiye‟yi ziyareti, ziyaret sırasında yapılan karĢılıklı hitabeler ve antlaĢmalar
açıklanmıĢtır. Üçüncü Bölümde, Türkiye benzeri ıslahatları Afganistan‟da da
uygulamaya koyması ve Amanullah Han‟ın baĢarısızlığı, Amanullah Han‟a karĢı
isyanlar ve tahtan indiriliĢi gibi konular iĢlenmiĢtir. Dördüncü Bölümde ise, Nadir
ġah‟ın Afganistan Tahtı‟na çıkıĢı, öldürülmesi ve onun Atatürk‟le olan iliĢkileri ele
alınmıĢtır ve çalıĢmanın son kısmında Nadir ġah‟ın oğlu Zahir Han‟ın Afganistan
ġah‟i olması, onun Atatürk‟le olan irtibatları ve uluslar arasa plâtformda Türkiye
Afganistan iliĢkileri ile ilgili Saadabad Paktı incelenmiĢtir. Kısacası, Mustafa Kemal
Atatürk‟ün ölümüne kadar Türkiye Afganistan yakınlıklarının önemi ve farklı
hususiyetleri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Tezin Sonuç kısmında ise tezde ele
alınan mevzuların kısa bir özeti yapılmıĢ ve önemli geliĢmeler vurgulanarak
Türkiye ve Afganistan‟ın iliĢkileri ve Atatürk dönemindeki genel iliĢkileri ve bu
rabıtaların seyri zikredilmeye çalıĢılmıĢtır.
9
1. BÖLÜM
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE AMANULLA HAN
(1919-1927)
1.1. Savaş ve Zafer Yılları (1919- 1922)
Asya kıtasında yaĢayan ulusları arasında bir mevkii mümtaz sahip olan
Afganistan milleti her zaman ve her mevki‟de Bizimle hemhal ve hemderd olan
Ģark Ġslam devletleriyle de revabıtı mevcudeyi esasinin takviyesini bir gaye ittihaz
eyledik, bu gayeye doğru yürürken ilk muahedenameyi Afganistan hükümeti Ġslam
iyesiyle 1 Mart 1921 Moskova‟da akd ettik namdar ricalimizden birinin tahtı
riyasetinde bir heyeti sefaret dâhil bugün Kabil‟e müteveccihen yola çıkmak
üzeredir.
GAZĠ MUSTAFA KEMAL PAġA
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, 1.III.192124
Evvela cümlenize sıhhat ve afiyet temenni ederim. Bu gece bütün Afganistan,
belki bütün âlem-i Ġslam için bir Ģeb-i mukaddestir. Çünkü Türklerin zaferini tesid
ediyoruz, Türkler Afganlar biraderdir. “Türklerin süruru bizim sürurumuz, kederi
bizim kederlerimizdir”. Cenabı haktan Türkler için büyük muvaffakiyetler temenni
ederim. Gazi Mustafa kemal PaĢa hazretlerinin muvaffakiyetine dua ederim.
AMANULLAH HAN
Afganistan Emiri Kabil DilkuĢa Kasrı, 10.X.192225
24
Mustafa Kemal Paşa‟dan Amanullah Han‟a 18 Ağustos 1920 Mektuptan, DBA-Müt.1/96 & Şimşir, B.
(1993). Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları. C. 1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 6- 7, No.2
25
Amanullah Han‟ın Türk Zaferini Kutlamak için 10. 10. 1922‟de Dilkuşa arayında verdiği ziyafette
Yaptığı Konuşma, DBA- Türkiye K..73/28 & Şimşir, (1993), a.g.e., 11, No. 6/1
10
1.1.1. Amanullah Han’ın tahta çıkışı
Emir Habibullah Han‟ın bir suikast
sonucunda
öldürülmesinin ardından
Afganistan‟da reformcular ile gelenekselciler arasında bir iktidar mücadelesi
yaĢandı. Reformcu gruba liderlik eden Habibullah Han‟ın genç oğlu Amanullah
Han, diğer gruba liderlik eden ise Habibullah Han‟ın kardeĢi Nasrullah Han‟dı.
Nasrullah hem saraydaki Ġngiliz karĢıtı grup için hem de teknolojik yeniliğe ve
değiĢime karĢı olan özellikle de bünyesel değiĢime karĢı olanları temsil
etmekteydi.26
Babası öldürüldüğü zaman Kabil‟de bulunmasının üstünlüğünü kullanan
Amanullah, memur ve askerlere maaĢ artıĢı vaadinde bulunarak ordunun desteği
ve popüler kiĢiliği sayesinde Barakzaylar tarafından 21- 22 ġubat 1919 tarihinde
Afganistan Emiri olarak ilan edildi. Nasrullah Han ise Habibullah Han‟ın suikastı
nedeniyle tutuklandı ve daha sonra hapishanede öldü.27
Amanullah Han‟ın
tahta çıktığında,
Osmanlı
Ġmparatorluğu‟nun
Ġtilaf
kuvvetleri tarafından yenilmesi ve Müslümanlar için kutsal sayılan yerlerin Ġngiltere
tarafından
iĢgal
edilmesi
ve
Hıristiyan
güçlerin
Ġslam‟ın
yok
edilmesini
amaçladığına inanan ve Halife‟nin cihat çağrısına uymayan Afganlar arasında
hayal kırıklığı, utanç ve Ġngilizlere karĢı artan bir düĢmanlık hâkimdi. Aynı
zamanda, Afganlıların çoğunluğu, Habibullah Han‟ın birinci dünya savaĢındaki
tarafsızlığının karĢılığında baĢta tam bağımsızlık olmak üzere bazı maddi ve
Hindistan ile olan sınır bölgesindeki kabilelere iliĢkin somut sonuçlar elde etme
fırsatını kullanamadığına inanıyordu. Öte yandan, Afganlar, Afganistan‟a yardım
adı altında eski politikasına dönmekten çekinmeyen Ġngiltere‟nin samimiyetine
hiç bir zaman güvenemezdi. Hindistan‟daki birlikleri tarafından, gözdağı vermek
amacıyla kuzey batı sınır boyunca Afganistan sınırlarına düzenlenen seferler
yüzünden Ġngiltere‟ye karĢı duyulan düĢmanlık canlılığını korumaktaydı. 28
26
Volduruskiy, M. (2001). Şoraviy ha ve Hamsayiyi Cunubiyşan. (Çev. A, Aryanfar). Peşaur: Miyvend
Yayınları, 180.
27
Carac, Arni, C. (1997). Afganistan Güzergâh Kişver Guşayan. (Çev. Dr. İlmi ve H. Hala). Peşaur:
Miyvend Yayınları, 13.
28
Chakravarty, S. (2002). Afghanistan and the Great Game. Delhi, 221.
11
Amanullah Han‟ın taç giyme töreninin yapıldığı 28 ġubat 1919‟da halka
yaptığı ilk konuĢmada, “Asil Afgan milletine Krallık tacını kendi baĢına
giydirdikleri” için minnettarlığını ifade etti; “Saygınlığını gerçekleĢtirmede mağrur
bir millet! Benim büyük halkımın bu tacı baĢıma geçirdiği Ģu dakikada, tacı ve
tahtı ancak, planlarımı ve amaçlarımı gerçekleĢtirmede, beni desteklemeniz
kaydıyla kabul ettiğimi yüksek sesle ilan ediyorum. Sizlere düĢüncelerimi daha
önce açıkladım ve Ģimdi bunların sadece en önemlilerini tekrar edeceğim:
Afganistan özgür ve bağımsız olmak zorundadır; tüm diğer egemen devletlerin
sahip olduğu bütün haklara sahip olmalıdır. ġehit olan babamın kanını yerde
bırakmamak
için
özgürleĢmelidir,
var
kimse
gücünüzle
baskı
ve
bana
zorbalığa
yardım
edin.
VatandaĢlarımız
maruz kalmamalıdır. Sadece
kanunlar geçerli olmalıdır.”29
Afganistan‟ın modernleĢmesini engelleyen etkenlerle Ġslam‟ın yozlaĢmasına
ve güç kaybına yol açan etkenler tamamen aynıydı. Bu nedenle, hemen
harekete geçmesi gerektiği çevresi tarafından ikna edilen Kral Amanullah ilk
eylemlerinden biri, Hindistan‟ın Genel Valisi Lord Chelmsford‟a, kendilerini
Habibullah Han‟ın ölümünden ve kendisinin de tahta çıktığından Haberdar ettiği
bir mektup yazmak olmuĢtur. Mektubunda; Afganistan‟ın “ Bağımsız ve özgür”
olduğunu ifade ederek, Hindistan
ile
karĢılıklı
yararlarına
olacak
ticaret
antlaĢmaları yapmaya da hazır olduğunu belirtmiĢtir. Yeni Kral, hiç zaman
yitirmeden idari reformları baĢlattı ve Abdül Kuddus Han‟ın BaĢbakan ve
kayınpederi Mahmud Tarzi‟nin DıĢiĢleri Bakanı olduğu bir kabine kurdu.30
Amanullah Han
ülkede tam
denetimi sağladıktan
sonra
Afganistan‟ın
tam bağımsızlığını ve elde etmeyi kendisine amaç edindi. Kral Amanullah,
Hindistan‟ın Genel Valisi Lord Chelmsford‟a yazdığı ve bağımsızlık vurgusu
yaptığı mektuptan sonra,
29
Ġngilizlerin bağımsızlık
meselesinin
çözümünü
Adamec, L. (1967). Afghanistan 1900-1923 A Diplomatic History. California: University of California
Press, Los Angelos, 111.
30
Mahmut Tarzi dış ülkeler ile diplumatik ilişkiler kurmak için hereket ederken Afganistan ordusu güney
duğru ilerlemeye başlamıştı ve yazılan bağımsızlık mektubunun cevabını beklemeden savaş hazırlığını yapıp
merkezden emir bekleyorlardı. Nazaruf, H. (1978). Dayirtalmarif Tacik. C. 1, Doşanbe: Tacikistan Devlet
Matbaası, Yayıları, 164.
12
geciktirmeleri
nedeniyle koĢulsuz bağımsızlığı sağlamanın en iyi yolunun
askeri çözüm olduğu sonucuna vardı.31
1.1.2. Üçüncü Afgan- İngiliz savaşı
Emir Amanullah Han, Afganistan tahtına oturduğunun onuncu günü (3 Mart
1919) Hindistan‟daki Ġngiliz saltanat naibi Lord Chalsford‟a gönderdiği mektupta,
Afganistan ve Ġngiltere arasında 1905 yılında imzalanan ahitnamenin yeniden
gözden geçirilmesi gerektiğini yazmıĢtı. Buna göre Afganistan hükümeti, her iki
tarafın eĢit haklara sahip olacağı yeni bir sözleĢme imzalamaya hazır olduğunu
bildiriyordu. Afganistan hükümeti bu öneriyi sunduktan sonra Ġngiltere‟nin cevabını
beklemeden siyasî tutumunda özgür olduğunu kanıtlarcasına Rusya‟ya Elçi
göndererek, siyasî iliĢkide bulunmak istediğini bildirdi. Rusya‟ya gönderilen heyet,
birçok Avrupa ülkesiyle de siyasi sözleĢmeler imzalayarak, elçiler tayin etmekle
yükümlüydü. Böylece Rusya 27 Mayıs 1919 yılında yayınladığı bir bildiriyle
Afganistan‟ın istiklalini ve Amanullah Han‟ın saltanatını tanıyan ilk devlet oldu.32
Ġngiliz hükümetinin Amanullah Han‟a gönderdiği mektupta Afganistan‟ın
istiklalinden hiç söz edilmiyordu. Belli ki Ġngilizler Afganistan‟ın istiklalini tanıma
niyetinde değildi. Bu nedenle Afganistan halkı bağımsızlığını kazanmak için, Birinci
Dünya SavaĢı Fatihlisi olan Ġngiltere ile savaĢmak zorundaydı. Öte yandan
Hindistan halkının büyük çoğunluğu da bunu istiyor ve olası bir savaĢ durumunda
onların da Ġngilizlere karĢı verilecek mücadelede Afganların yanında yer alacakları
anlaĢılıyordu. Bu heyecanla Amanullah Han 13 Nisan‟da Divanı toplayarak savaĢ
kararı aldı. 3 Mayıs 1919‟de Afgan ordusu üç koldan Ġngilizlere saldırdı.33
Birinci Dünya SavaĢı‟nda yorgun düĢen Ġngiliz ordusunun yenilgiye uğraması
sonucu, Ġngiliz hükümeti barıĢ masasına oturmayı kabul etti. Bir ay süren savaĢın
ardından 3 Haziran 1919‟da ateĢkes ilan edildi.
31
Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival I.B., Tauris &Co Ltd.,
London, 62.
32
Gubar, (2005), a.g.e., 756.
33
Calal Abad, Paktiya ve Kandahar dan hereket etiler İngilizler hic beklemediği ve hazırlıksız savaşla karşı
karşiya kalmıştır. Gubar, (1967), a.g.e., 758.
13
1.1.3. Bağımsız Afganistan’ın doğuşu
BarıĢ görüĢmeleri için Ġngilizler, Ravalpindi Ģehrini seçtiler.
1919 yılı
Temmuz ayı sonunda bir Afgan heyeti barıĢ antlaĢmasını müzakeresi için
Ravalpindi‟ye davet edilmiĢtir. Afganistan heyetine dâhiliye Nazırı Ali Ahmet Han
baĢkanlık yaptığı ve Ġngiliz heyetine de Hindistan DıĢiĢleri Bakanı Sir Hamilton
baĢkanlık etmiĢtir.
AntlaĢmasında,
8
Ağustos
Ġngilizler,
1919
Afganistan‟ın
tarihinde
imzalanan
tam bağımsızlığını
Ravalpindi
nihayet kabul
etmiĢlerdir. Bu AntlaĢma aĢağıda yer alan hükümleri kapsamaktadır.
Birinci Madde: Kalıcı barıĢın sağlanması,
İkinci Madde: Afganistan‟ın bağımsızlığının tanınması,
Üçüncü Madde: Afganistan‟ın Hindistan üzerinden yaptığı silah ithalinin
yasaklanması,
Dördüncü Madde: Mali yardımlardaki gecikmiĢ borçların tahsil edilmesi ve
Afganistan‟a mali yardımların sona erdirilmesi,
Beşinci
Madde:
Afganistan
Devleti,
Ġngiltere‟nin
dostluğunu
tekrar
kazanmak için içtenlikle istekli olması ve bunu hareketleriyle göstermesi Ģartıyla,
altı ay sonra ortak çıkarlara iliĢkin
konuları
tartıĢmak
üzere
bir
Afgan
heyetinin Ġngiltere tarafından kabul edilmesi ve eski dostluk iliĢkilerinin yeniden
tesis edilmesi,
Altıncı Madde: Sınırların belirsiz olan bölümlerinin bir Ġngiliz komisyonu
tarafından belirlenmesi Ģartıyla Hindistan ve Afganistan sınırının önceden tanındığı
Ģekliyle kabul edilmesi.34
Afganistan açısından Ravalpindi AntlaĢması, pek tatmin edici değildi. Çünkü
esas sınır ve bölge sorunlarının çözümüne hitap etmemekteydi. Afganistan
yönetimi baĢlangıçta Durand Hattı‟nda yapılan sınır tayinin iptal edilmesini
34
Atayi, M. (2004). Nigahi Muhtasar Bh Tarih Maasir Afganistan. (Çev. C. Kamgar ). Kabil: Miyvend
Yayınları, 242- 243.
14
istiyordu. Fakat Amanullah Han Afganistan bağımsızlığının bedeli olarak, en
azından kâğıt üzerinde, Durand hattını kabul etmek zorunda kalmıĢ ve alt
kesimlerdeki kabile bölgelerindeki hak iddiasından vazgeçmiĢtir. AnlaĢmada yer
almayan ve ayrı bir mektupta açık bir dille, Afganistan‟ın artık “Ġç ve dıĢ
iliĢkilerinde
özgür
resmen
ve bağımsız” olduğunu, savaĢına “Tüm önceki
antlaĢmaları hükümsüz kıldığını” bildiriyordu. Bu durum, Amanullah Han‟ı galip
yapmıĢ; hem içeride hem de uluslararası sahnede itibarı oldukça yükselmiĢtir.
Bu sonuç, Amanullah tarafından Ġngiliz ordularının yenilgisi olarak daha doğrusu,
bağımsız bir
Afganistan
devletinin
göstergesi
Afganistan‟ın bir ay gibi kısa bir
olarak sunulmuĢtur.35
sürede bağımsızlık ve özgirliğini
elde
etmesi, Hindistan‟da ve aslında bütün bölgede hız kazanan sömürge karĢıtı ve
bağımsızlık yanlısı çalkantılara katkıda bulunmuĢtur.
Bu çerçevede, Afganistan‟ın bağımsızlığını esaslı modernleĢme adımlarıyla
destekleme planları yapan Amanullah Han ile DıĢiĢleri Bakanı Mahmud Tarzi,
uluslararası
onay
ve
destek
sağlamak
için
Ravalpindi
AntlaĢması‟nın
imzalanmasının hemen ardından çeĢitli ülkelere heyetler göndermiĢtir.36
Afganistan‟ın egemenliğini
tanıyan,
dostane
önerilerde
bulunan
ve
1919‟da diplomatik iliĢkiler kuran ilk devlet Sovyet Rusya olmuĢ ve Türkiye,
Ġran, Ġtalya, Fransa ve Almanya bunu takip etmiĢlerdir.
1.1.4. Mustafa Kamel’in ulusal lider olarak tarih sahnesine çıkışı
Amanullah Han Afganistan‟da tahta çıkarken Türkiye‟de Mustafa Kemal PaĢa
milli rehber olarak tarih sahnesine çıkıyor. Tarihi hadiseler iki ülkede hemen
hamen eĢ zamanlı olarak geliĢmiĢ.
Mondros Mütarekesinden sonra Türkiye toprakları yer yer iĢgale uğruyor:
Ġngiltere ġubat 1919‟da MaraĢ‟ı Birecik‟i Urfa‟yı; Martta‟yı Fransızlar Zonguldak‟ı;
35
36
Adamec, (1967), a.g.e., 131.
Saikal, (2004). a.g.e., 63-64.
15
Ġtalyanlar Antalya‟yı, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Söke‟yi, Nisanda Ġngilizler
Kars‟ı; Mayısta Foça‟yı, Urla‟yı iĢgal ediyorlar ve 15 Mayıs 1919‟da Yunanlılar
Ġzmir‟e ayak basmıĢlar. Mustafa Kemal PaĢa bu olaydan dört gün sonra Samsun‟a
çıkıp bağımsızlık ve kurtuluĢ savaĢı ilan etmiĢtir. Öte yandan Afganistan‟da aynı yıl
19 ġubat‟ta Emir Habibullah Han öldürülüyor, oğlu Amanullah Han 27 ġubat‟ta
tahta çıkıyor, Afganistan‟ın bağımsız bir devlet odlunu açıklıyor ve 3 Mayıs‟ta
Ġngiltere‟ye karĢı savaĢ açıyor.37
Afganistan‟da savaĢ davam ederken Anadolu da Mustafa Kemal PaĢa da
Samsun‟dan Erzurum Tarafı‟na hareket ediyor. 23 Temmuz‟da Erzurum Kongresi
toplanıyor. Tam aynı zamanda Afgan delegeleri de Ravlpindi Ģehrinde Ġngilizlerle
barıĢ görüĢmeleri yapıyorlar. Erzurum kongresi açıklandığı gün, Afganistan ve
Ġngiltere arasında barıĢ antlaĢması imzalanmıĢtır.
Mustafa Kemal PaĢa, 23 Temmuz 1919 günü Erzurum Kongresi‟ni açıklarken
Afganistan‟daki geliĢmeleri Ģöyle konuĢuyor:
“Baylar,
Afganistan ordusu da Ġngilizlerin ulusçuluğu yok etme siyasetine karĢı
savaĢıyor. Ġngilizler bel bağladıkları sınır kabilelerinin bile Afganlara katıldığını ve
bu yüzden Ġngiliz askerlerinin içerilere çekmek zorunda olduğunu Ġngiliz gazeteleri
itiraf etmiĢlerdir.”38
Türk KurtuluĢ SavaĢı yeni baĢlarken Afganistan‟ın bağımsızlık savaĢı sona
ermiĢti. Bu milli mücadele‟de Mustafa Kemal‟in yıldızı günden güne parlayacaktı
ve mazlum halkların kahramanı olacaktı. Çünkü Türkiye kendi kurtuluĢu için
savaĢırken aynı zamanda Asya ve Afrika‟nın ezilen halklarının yani davalarını da
savunmuĢ oluyordu. Atatürk Ģöyle demiĢ:
“Türkiye‟nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki
daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir
gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği bütün mazlum milletlerin, bütün Ģarkın
37
38
Şimşir, B. (2002). Atatürk ve Afganistan. Ankara: A AM, Yayınları, 33.
Atatürk, M. (1989). Nutuk- söylev. C. III. , vesikalar/belgeler, Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, 1257.
16
davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Ģark
milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiye Ģimdiye kadar mevcut tarih
kitaplarının icaplarını değil, tarihin hakiki icaplarını edecektir. Biz yeni bir tarih
yapacağız.”39
Doğu‟nun ezilen milletleri ile Türk ulusunun kader yazıları bir bakıma ortak
olmuĢtu artık bu milletlerin hepsi batının saldırısına uğramıĢtı. Batı en az iki yüz
yıldır doğu‟ya üstündü ve sürekli saldırıdaydı, bütün Asya ve Afrika‟yı boyunduruk
altına almıĢtı. Osmanlı devletinin Avrupa toprakları paylaĢılmıĢ Türkün Avrupa
kıtasından atılması eylemi hemen hemen amacına ulaĢmıĢtı Ģimdi parçalanma
sırası Osmanlı imparatorluğunun Asya kanadına gelmiĢti.
Anadolu‟nun da elinin altına alınmasıyla doğunun sömürgeleĢtirilmesi süreci
tamamlanmıĢ olacaktı. Sömürüye dayalı bir barıĢ düzeni kurulacaktı batının
doğuya çizdiği bir barıĢ olacaktı. Birinci dünya savaĢı sonunda batı, bu büyük
emeline ulaĢmak üzere bulunuyordu. Mustafa Kemal Atatürk, iĢte tam tarihsel
dönüm noktasında, yani doğunun sömürgeleĢtirme sürecinin doruğa eriĢtiği bir
sırada tarih sahnesine çıktı, emperyalizmin karĢısına dikildi ve batılıların Türk
halkına yazdığı kaderi değiĢtirdi.
Batı stratejisinde Türkiye, doğu‟da sömürgeleĢtirme hedefine olaĢmak için
son engeldi, aynı zamanda Ġslam dünyasının son kalesi durumundaydı. Tarihsel
bakımdan 1920‟lerin Türkiye‟si yalnız Türk ulusunun değil, bütün ezilen ulusların
da geleceği az çok belirlenecekti. Böyle bir zamanda ve böyle bir coğrafyada
kurtarıcı olarak sahneye çıkan Mustafa Kemal Atatürk tüm mazlum milletler için de
bir umut kaynağı olması doğaldı. Batı emperyalizmi son defa Türkiye‟nin üzerine
baskı yaparken, ezilen doğuların umut ve kaygı dolu gözleri Türkiye ve Mustafa
Kemal Atatürk‟e çevrildi. Ama Ģimdiki Türkiye‟de bu günler birçok insanlar o
zamanki
durumlara
bakamadan,
incelemeden
olaylar
hakkında
hâkimlik
yapmaktadır.40
39
Atatürk’ün Söylev ve Demeleri. (1959). C.2, (İkinci baskı). Ankara: Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü,
Yayınları, 40.
40
Şimşir, (2002). a.g.e., 36-37.
17
1.1.5. Ankara’dan Afganistan’a ilk temsilci
Doğu milletleri gözlerini Mustafa Kemale çevirdikleri gibi, Mustafa Kemal
PaĢa‟da batı ile savaĢabilmek için dikkatini doğu‟ya çevirdi. Doğu‟ya yani Rusya‟ya
Azerbaycan‟a ve Afganistan‟a döndü. Ankara yönetimi, 1920 yılında Azerbaycan
ve Afganistan‟da temsilcilikler açmıĢtır.
Ankara hükümetinin dıĢ iliĢkilerle ilgili önemli kararı, Afganistan‟ın baĢkenti
Kabil‟e ve Azerbaycan‟ın baĢkenti Bakü‟ye temsilci göndermek ve oralarda birer
temsilcilik açmak oldu. Yani Türkiye‟nin yurt dıĢındaki ilk resmi temsilcilikler Ģunlar
olmuĢtur. Birincisi Azerbaycan‟da ikincisi Afganistan‟da açılmıĢtır. 12 ağustos 1920
günü, Memduh ġevket Bakü‟ye mümessil(elçi) olarak atandı, bir hafta sonra, 18
ağustos 1920 da Abdurrahman Bey Türkiye‟nin Afganistan temsilciliğine atandı. O
da Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin yurt dıĢına gönderdiği ikinci resmi
temsilci olma Ģerefini kazandı.41
Abdurrahman Bey, Afgan asıllı bir subaydı. Abdurrahman Samadani adıyla
da bilinir. Balkan savaĢı ve birinci dünya savaĢı yıllarında bazı Afganlar gönüllü
olarak Türk ordusuna katılmıĢlardı. Abdurrahman Bey de bu gönüllülerden biriydi.
Bakan savaĢı sırasında Osmanlı ordusuna katılmıĢtı. Yıllardır Türk ordusunda
subaylık yapıyordu. Mustafa Kemal PaĢanın güvendiği bir adamdı. Kendisine
Türkiye millet meclisi baĢkanı Mustafa kemal PaĢa ile dıĢ iĢleri vekili Ahmet
Muhtar Beyin imzalarını taĢıyan bir güven mektubu verildi. Türkçe ve Fransızca
olarak iki nüsha Ģekelinde kaleme alınmıĢtır. 18 ağustos 1336(1920) taĢıyan belge
aynen Ģudur:
“ĠTĠMADNAME
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin milli ordusuna mensup zabitandan
Abdurrahman Bey Afganistan hükümeti nezdinde mutemet mümessilimizdir.
Tasdiken Ankara‟da 1336 senes-i hicriyesi zilhicecsinin üçüncü tanzim kılınan iĢbu
itimatname tarafımızdan imza ve mühür i mumaileyh yedine ite kılındı.
41
Milli Eğitim Basımevi. (1964). İslam Ansiklopedisi, C.4, 172.
18
Ankara, 18 ağustos 1336(1920)
Umuru Hariciye Vekili
Büyük Millet Meclisi Reisi
(Ahmet Muhtar)
Mustafa Kemal”42
Bir hafta arayla Türkiye‟nin Kabil temsilciliğine atanan Abdurrahaman
Samadani ile Bakü temsilciliğine atanan Memduh ġevket(Esendal) 20 Ağustos
1920 günü Ankara‟dan birlikte yola çıktılar.
1.1.6. 1921 Türk- Afgan antlaşması nasıl yapıldı?
Bu antlaĢma, 1 Mart 1921 tarihinde Moskova‟da imzalandı. O sırada Tam
Yetkili Büyükelçi General Mehmet Veli Han baĢkanlığında bir Afganistan heyeti
Moskova‟daydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti‟nin vekilleri ve tam yetkilileri
olarak Yusuf Kemal ve Dr. Rıza Nur Beyler Ruslarla antlaĢma yapmak için
Moskova‟ya gitmiĢlerdi. Türk ve Afgan heyetleri Rusya baĢkentinde buluĢtular ve
antlaĢmayı orada imzaladılar.43
Yusuf Kemal Bey Afganlılarla yapılan antlaĢmayı meclise sunarken Ģunları
anlatmaktadır:
“Oraya gittik. Muhammet Veli Han, Afganistan‟ın istiklalini baĢka devletlere
bildirmeye memur ve o devletlerle istediği antlaĢmaları yapmaya yetkili idi. Rusya
ile yaptıkları antlaĢma metnini imza etmek üzere idiler. Bir iki güne kadar
Moskova‟dan ayrılacaklardı. Biz bu fırsatı ganimet bildik. Kendilerine dedik, böyle
42
Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal imzasıyla şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa‟ya çekilen
25.08.36(1920) tarihli şifre telgrafta Kabil Mümessilliğine atanan Abdurrahman Bey hakkında şu bilgiler
verilmektedir: “…Anasıl Afganlı olup beş seneden beri Türkiye ordusu zabitanı meyanında bulunan
Abdurrahman Bey, T.B.M.M. Hükümeti tarafından Emir-i Afgan nezdine Mümessil tayin edilmiş ve
mumaileyh bundan beş gün mukaddem Erzurum ve Nahcivan‟a uğramak üzere Moskova tarikile
Afganistan‟a azimet eylemiştir…Bu hususatın Halil Paşaya da tebliğini rica ederim…” ama Abdurrahman
Bey‟in sonraki yıllardaki faliyeti hakkında hiçbir bilgi yok. Şimşir, (1993) a.g.e., 5, No.1
43
Şimşir, (2002). a.g.e., 55.
19
böyle arzular ortaya konmuĢtu. Bu arzular Büyük Millet Meclisi‟nin ve bütün Türk
milletinin isteğine tamamen uygundur. Onunla sizinle her vakit her Ģey imzalamaya
yetkiliyiz ve hazırız. Kendileri de bir müsvedde getirmiĢlerdi. Ona karĢılık
arkadaĢım
müsveddesi
Doktor Rıza
yapıldı.
Nur
Aramızda
Beyefendi tarafından
yapılan
gördüğünüz antlaĢma
görüĢmelerden
sonra
antlaĢma
müsveddesini götürdük. Onayınıza sunulduğu surette imza edilmiĢtir.”44
Türkiye-Afganistan dostluk antlaĢması 16 Mart 1921‟de imzalanan Türk- Rus
antlaĢmasından 16 gün önce, 1 Mart 1921‟de imzalanmıĢ ve TBMM‟de 21
Temmuz 1921‟de görüĢülmüĢtür. Ġki Müslüman ve kardeĢ milletin temsilcilerinin
imzaladıkları bu ittifak Ankara ve Kabil hükümetlerince sevinçle tasdik edilmiĢtir.
Böylece Türkiye-Afganistan iliĢkilerinde yeni ve dostane bir dönem baĢlamıĢtır.45
1.1.7. Türkiye- Afganistan ittifak muahedenamesinin başlıca hükümleri
Türk-Afgan Dostluk ve ĠĢ Birliği AnlaĢması, Ankara Hükümetinin uluslararası
alanda Gümrü AntlaĢması‟ndan sonra gerçekleĢtirdiği ikinci önemli anlaĢmadır.
Türkiye ile Afganistan‟ın neden ve hangi hedeflerle ittifak AntlaĢması yaptıkları, 1
Mart 1921antlaĢmanın BaĢlıca maddeleri Ģunlardır, bu maddeler O zamanın
havasını iyice gösterdikleri için aynen alınmıĢtır.
GiriĢ Ģöyledir:
“Devleti Aliyye-i Türkiye ve Afganistan, kendilerinin revabıt-ı samimiye-i
kalbiye ile yekdiğerine merbut, bir emel ve maksad-ı mukaddes ile mütehassi,
maddi ve manevi menafi-i âliye-i müĢtereke-i tammeye malik bulundukları,
Devleteyn-i müĢarünileyhimadan birinin saadet ve felaketinin diğerinin saadet
ve felaketini mucip olacağı kanaat ve imanı ile ġark âleminin devr-i teyakkuz
ve intibah ve istihlasının baĢladığını kemal-i menn u Ģükran ile görüldüğü Ģu
anda ezmine-i mazideki gibi irtibatsız ve münferid kalmalarının artık mümkün
olamayacağına ve uhdelerine
44
45
bir
takım
vazaif-i
tarihiyenin
Saray, M. (2002). Afganistan ve Türkler. Ankara: ASAM, Yayınları, 30.
Tengirşek, Y. (1981). Vatan Hizmetinde. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 206.
müterettip
20
olduğunun
zaruretine hükmederek bir vücudun azası gibi tarafeynden birine
gelecek rencu âzardan diğer tarafın müteessir ve müteezzi olacağını tabii gören
bu iki kardeĢ devlet ve millet beyinlerinde öteden beri caygir olan vahdet-i
maneviye ve ittifak-ı tabiiyi saha-i. siyasiyeye nakl ile ittifak-ı maddi ve resmî
hâline kalb ve umum ġarkın ati-i mes‟udu namına bir mukaddemet ül- hayr
olmak üzere aralarında teyemmünen bir ittifak muahedenamesi akteylemeye
karar vermiĢler ve bu husus için Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, tarafından
müĢarünileyha azasından umuru iktisadiye vekili(Naziri) Yusuf Kemal Bey ve
umuru Maarif vekili (Naziri) Dr. Rıza Nur Bey ve devleti aliyyei Afganistan
tarafından sefir povkalade murahhas cenab celaletmaab General Mehmet Veli
Han murahhas tayin olunmuĢlardır.
Murahhaseyni müĢarünileyhim selahiyetnamelerini badelraz yolunda ve
muntazam olduğunu görerek mevaddi attyeyi kabul eylemiĢlerdir:46
Birinci Madde
Ġla MaĢaallah bir hayat-ı müstakil süren Türkiye devleti en samimi ve vicdani
revabıt ile merbut bulunduğu Devlet-i aliyye-i Afganistanı manay-ı hakiki-i tamı ile
tanımayı bir farize bilir.
İkinci Madde
Tarafeyn-i aliyeyn-i akideyn bütün ġark milletlerinin azadı ve hürriyet-i
kamileye ve hakk-ı istiklale malik olduklarını ve bunlardan her milletin bizatihi ve
arzu ettiği her hangi bir usul ve tarz-ı idare-i hükumet ile kendisini idarede
muhtar olduğunu, Buhara ve Hiva devletlerinin istiklalini tasdik ederler.
46
BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921.; Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: (İ H) Yer Numarası: ıra No: 15060,
Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9a, Tarih: 01.03.1921.
21
Üçüncü Madde
Devlet-i aliyye-i Afganistan asırlardan beri Ġslamiyet‟e rehberlik ve hidemat-ı
bergüzide ifa etmiĢ olan ve âlem-i hilafeti elinde tutan Türkiye‟nin bu
babta muktedabiha olduğunu bu münasebetle de tasdik eder.
Dördüncü Madde
Tarafeyn-i akideynden biri, ġarkı istila veya istismar siyasetini takip eden her
hangi emperyalist bir devlet tarafından diğerine vaki olacak tecavüzü bizzat
kendine vaki olmuĢ addederek vesait-i mevcude ve mümkinesiyle defeylemeği
kabul eder.
Beşinci Madde
Tarafeyn-i akideynden her biri diğerinin hâl-i ihtilafta bulunduğu üçüncü bir
devletin menafiine muvafık veya taraf-ı diğer âkidin menafiine muzir hiçbir
muahede
ve
mukavele-i
düveliyeyi
akdeylememeği
ve
her
hangi
bir
devletle muahede akdedeceği zaman evvelce diğer tarafı haberdar eylemeyi
taahhüd eyler.
Altıncı Madde
Tarafeyn-i akideyn aralarındaki münasebat-ı iktisadiye ve ticariyelerinin ve
Ģehbenderlik
muamelatının
tanzimi
için
lazım
gelen
mukavelatı
ayrıca akdedeceklerdir ve Ģimdiden merkezlerine sefir göndereceklerdir.
Yedinci Madde
Tarafeyn-i âkideyn iki memleket arasında muntazam ve hususi postalar
ihdas ederek vaziyet-i siyasiyeleriyle maarif, ticaret vesair ahval ve vaziyetten
her nevi ihtiyacat
ve
arzularından mütekabilen
yekdiğerine malûmat vereceklerdir.
ve en seri bir surette
22
Sekizinci Madde
Türkiye Afganistan‟a harsen yardımı. Muallim ve zabit göndermeyi ve bu
heyet-i muallimin ve zabitanın lâakal beĢ sene hizmette kalmasını ve
müddet-i mezkiirenin inkızasında Afganistan talep ettiği takdirde tekrar bir heyeti
muallime göndermeye taahhüt eyler.
Dokuzuncu Madde
Bu muahedename asgari müddet zarfında tasdik edilecek ve o andan
itibaren mer‟iyyül- ahkâm olacaktır.
Onuncu Madde
Bu muahedename iki nüsha olarak Moskova‟da tanzim ve tarafeyn
murahhasları tarafından imza ve teati edilmiĢtir. Bu muahede bin üç yüz otuz
dokuz sene-i hicriyesi Cemaziyelahirin yirmi birinci gününe müsadif bin üç yüz
otuz yedi senesi martının birinci salı günü imza edilmiĢtir.”47
1 Mart 1921 AntlaĢmasını Emir Amanullah Han 22 Ekim 1922 tarihinde
kabilde imzalayıp tasdik etmiĢtir48 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti
tarafından49 kabul ve tasdik edilmiĢ olup daha sonraki Türkiye-Afganistan
antlaĢmalarına temel oluĢturmuĢtur.
47
BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921. Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: (İ H), Yer Numarası: ıra No: 15060,
Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9, Tarih: 01.03.1921.
48
Amanullah, Han Türkiye-Afganistan Antlaşması‟nın 22 Ekim 1922‟de onaylamıştır. Bkz. B.C.A, Fon No:
30 18 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 2, ayı No:4352, Tarih: 22. 11.
1922.
49
Türkiye Büyük Millet Meclisi antlaşmayı, 21 Temmuz 1921 günü onaylamış ve böylece yürürlüğe
girmiştir. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği No: 29, ıra No: 11,
Tarih: 03. 07. 1921. Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No:
1082 – Gömleği No: 9a, Tarih: 01.03.1921.
23
1.1.8. Antlaşmanın bazı özellikleri
1 Mart 1921 tarihli Türkiye- Afganistan ittifakı antlaĢmasının bazı özelliklerini
Ģöyle açıklayabiliriz:
Bu antlaĢmayı imzalamakla Afganistan, Türk devletini, Ġstanbul Hükümeti‟nin
değil, Ankara Hükümeti‟nin temsil ettiğini tanımıĢ ve Ankara hükümetini tanıyan ilk
ülke olmuĢtur. O tarihe kadar yabancı devletler yalnız Ġstanbul Hükümeti‟ni
resmiyete tanıyorlardı ve Ankara hükümetini tanıyan bir yabancı ülke henüz
çıkmamıĢtı. Afganistan yeni Türkiye‟yi tanıma yolunda bir çığır açmıĢtır. 50
Afganistan bu AntlaĢmanın ilk maddesinde Türkiye‟nin bağımsız bir devlet
olduğu ve Afganistan‟ı da böyle tanıdığı kaydedildi. Dördüncü madde, Doğu‟yu ele
geçirme ve sömürme siyaseti güden herhangi bir devletin Türkiye veya
Afganistan‟a yönelteceği bir saldırının taraflarca doğrudan doğruya kendilerine
yapılmıĢ sayılacağı belirtiliyordu. BeĢinci maddeye göre taraflar Türkiye veya
Afganistan ile antlaĢmazlık halinde olan hiçbir ülkeyle antlaĢma yapmayacak
üçüncü bir devletle baĢka bir antlaĢma yaparken birbirlerine haber vereceklerdi.
Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı hürriyete kavuĢtu.51 Bu
antlaĢma iki ülke arasında dostluk ve iĢbirliğinin ötesinde uzaklık ve zorluklar
nedeniyle kuramsal da olsa emperyalist devletlere karĢı bir ittifak bağı (Md 4 ve 5)
yarattığı için bir dayanıĢma antlaĢması diyebileceğimiz bu Bağlantı bir özelliği de
esasen onaylanmamıĢ olan 1920 Gümrü AntlaĢması bir yana bırakılırsa, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükümeti‟nin hukuksal açıdan geçerli ilk uluslararası siyasal
bağıtlı bir antlaĢmadır.52
Bu antlaĢmayı imzalayan iki ülkede bütün Doğu milletlerinin kurtuluĢu, tam
özgürlük ve bağımsızlık hakkına sahip olduklarını kabul ettiler. Yüzyıllardan beri
Ġslamiyet‟e öncülük ve ona üstün hizmetler yapmıĢ olan, hilafet dünyasını elinde
tutan himayesi altında bütün Ġslam devletlerini birliğe davet ediyordu. Türkiye,
50
Şimşir, (2002). a.g.e., 56.
Şimşir, B. (1999). Doğunun Kahramanı Atatürk. Ankara: Bilgi Yayınevi, 45.
52
oysal, İ. (1983). Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920 1945).
C.1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 24.
51
24
Afganistan‟a kültür alanında yardım için öğretmen ve subay göndermeyi ve bu
öğretmen ve subayların en az beĢ yıl görevde kalmasını ve bu sürenin sonunda
Afganistan isterse yeniden eğitimciler göndermeyi yükümlenir.53
Bu ahitnameye göre: Yeni Türkiye ile Afganistan ulusunun kardeĢ olduğu
aralarındaki manevi birliği politik alanda da sürdürmek istedikleri, her iki devletinde
birbirlerinin bağımsızlığına saygı göstermeleri, doğu uluslarının yönetimlerinin
belirlenmesinde özgür olduklarını gösteren bir belge olmuĢtur.54
Afganistan devleti Ankara‟ya ilk resmi elçisini göndererek TBMM Hükümetinin
yanında yer aldığını göstermiĢtir. Afganistan‟ın bu hareketi, kuĢkusuz Ġslam
dünyasında TBMM Hükümeti lehine önemli bir etki yaratmıĢtır. Türkiye‟nin
Afganistan ile imzaladığı bu dostluk AnlaĢmasından sonradır ki, Sovyetler Birliği
Türkiye ile 16 Mart 1921 tarihinde Türk –Sovyet Dostluk AnlaĢması‟nı imzalamıĢtır.
Bu durumda göstermektedir ki; Anadolu‟da kurtuluĢ mücadelesini yürüten
TBMM‟yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen Sovyetler Birliği‟nin
Dostluk AnlaĢmasını imzalamakta bahaneler yaratması ve her görüĢmede yeni
Ģartlar ileri sürmesi Afganistan ile dostluk anlaĢması imzalandıktan sonra
vazgeçilmiĢtir. Ayrıca TBMM ile ilk anlaĢma imzalayan bir dost ülke olma özelliğini
göstermiĢtir. Bunun yanında TBMM hükümeti nezdinde ilk temsilci gönderme
ayrıcalığı da Afganistan‟a aittir. Türk Milletinin en olumsuz koĢulları yaĢamakta
olduğu bir zamanda Afganistan Krallığının sağladığı manevi destek Türk milletinin
Afganistan a geçmiĢte ve gelecekte bir vefa borcunun olması gerektiğini
anımsatıyor.55
Afganistan‟da Türk zaferi sanki milli bir bayram gibi sevinçle kutlandı. Afgan
kralı Amanullah Han, Türk zaferi dolayısıyla Saray‟da büyük bir Ģölen verdi. Kralın
kendisi, Türk Büyükelçisi Fahrettin PaĢa ve Kabil‟deki kordiplomatik duayeni,
Mustafa Kemal PaĢa‟yı ve Türk halkını kutlayan söylevler verdiler. Duayen Ģöyle
konuĢtu: “Mustafa Kemal PaĢa baĢkanlığındaki Ankara hükümeti sayesinde Türk
53
Özgiray, A. (1999). Atatürk’ün Dış Politikası 1919-1938. İzmir: elçuklu Basımevi, 13- 14.
Barut, M. (1967). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi -1. Ankara: Alkım Yayınevi, 137.
55
İnternet: Şimşek, H. “Türk-Afgan İlişkileri ve Türkiye’nin Afgan Politikası”, www.hsimsek.com adresinden
27 Mart 2014‟de alınmıştır.
54
25
milleti, dünyanın öteki milletleri arasında yaĢama hakkı olduğunu kahramanca
gösterdi.” KurtuluĢ savaĢı yıllarında Türkiye ile Afganistan arasında baĢlayan
yakınlaĢma özellikle Ġngiltere‟yi tedirgin etmiĢtir. Londra hükümeti emperyalizme
karĢı savaĢ veren Türkiye‟nin sömürge durumundaki Ġslam ülkelerine örnek
olmasından bu arada kendi aralarında çatıĢan Hindularla Müslümanların
Ġngiltere‟ye
karĢı
birleĢmesinden
korkuyordu.
Nihayetinde
bu
korku
da
gerçekleĢmiĢtir.56
Hem Türkiye‟ye hem de Afganistan‟a Ġngiliz emperyalizmine karĢı dayanma
gücü veren ve bu iki ülkenin bağımsızlık mücadelesindeki baĢarı Ģansını artıran
dıĢ olgu Sovyet devrimidir. Sovyet devrimi ile Türkiye doğusunu ve kuzeyini
güvenceye almıĢ ve bu devrimden maddi ve politik destek görmüĢtür. Afganistan
ise Sovyet devrimi ile kuzeyinde dost bir ülke ve müttefik kazanmıĢtır. Ġki ülke de
Ġngiliz emperyalizmi ile hesaplaĢmaya baĢlarken Sovyetler tarafından tanınmıĢlar
ve dostluk yardım antlaĢmaları yapmıĢlardır.
Bu nedenle günümüzde Türkiye ile Afganistan iliĢkilerini sağlıklı bir bakıĢ
açısı ile yorumlayabilmek için Türkiye‟nin bir Avrupa ülkesi değil, Asya ülkesi
olduğunu, kaderinin mazlum milletlerin ve ezilen ülkelerin kaderi ile ortak olduğunu
görmek gerekir. KurtuluĢ savaĢı yıllarında Türk-Afgan iliĢkilerinin gösterildiği en
önemli gerçek Ģudur.57
1.1.9. Ahmet Cemal Paşa’nın Afganistan’a yönelik faaliyetleri
Türkler ile Afganlılar arasındaki dostluğun geliĢmesinde büyük hizmetleri
geçen ve 1920'li yılların baĢında Afganistan‟da faaliyet göstermiĢ olan Ahmed
Cemal PaĢa, Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin önde gelen liderinden biriydi. Birinci
Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti'nin Bahriye Nazırı ve IV. Ordu
Kumandanı olarak Filistin ve Sina cephesinde görev yapmıĢtı. 58 SavaĢın
kaybedilmesi üzerine Enver PaĢa, Talat PaĢa ve diğer arkadaĢları ile beraber
56
Vatan Yayınları. (1923-1973). Türkiye Ansiklopedisi, C.1, 46-47.
arıhan, Z. (2002). Kurtuluş Savaşımızda Türk- Afgan İlişkileri. İstanbul: Kaynak Yayınları, 260.
58
Kabacalı, A. (2001). Hatıralar Cemal Pasa. İstanbul: Türkiye İşbankası Yayınları, 183-242.
57
26
Cemal PaĢa da memleketi terk etmiĢti. Cemal PaĢa, 1920 Eylül‟ünde TaĢkent
üzerinden Kâbil‟e geçerken yanında Birinci Dünya SavaĢı‟nda Ruslara esir
düĢmüĢ ve Sovyetlerin serbest bıraktığı Türk subaylarından bazılarını da almıĢ, 59
bunlardan altısını Hive‟de altısını da Buhara‟da bırakarak Türkistanlı gençlere
harbiye kurslarını açmalarını emretmiĢti ve 15-20 Türk zabitini de Afganistan‟a
götürmüĢtü.
Amanullah Han, Cemal PaĢa‟yı muhabbetle karĢılamıĢ 60 ve Afganistan
Ordusu‟nun tanzim etme görevini vermiĢti. Cemal PaĢa, Herat‟tan 29 Eylül
1920‟de Mustafa Kemal‟e yazdığı mektubunda; Afganistan‟a geliĢinin Amanullah
tarafından iyi karĢılandığını, Kabil‟e davet edildiğini, Afganistan gazetelerinin onun
geliĢine önem vererek birinci sayfadan haber yaptıklarını belirtmektedir.61
Cemal PaĢa mektubunda kendi amaçlarından da bahseder; “Afganistan
Emirine Ġslam Hilafetinin ve Batı Türklerinin duçar olduğu inkıraz tehlikesini
anlatmak ve Ġtilaf devletleri elinde taksim olunmaktan Türkiye‟yi kurtarmak
maksadıyla Anadolu‟da teĢekkül eden Türkiye ihtilal hükümetinin bugün Ġslam
âleminin manevi müzaheretine hazır bulunduğunu izah eylemektir”62 Cemal PaĢa
ayrıca Afganistan‟a gittiğinin temel amacını ise Hindistan ihtilalcileriyle temasa
geçmek ve Hindistan‟da büyük bir ihtilal meydana getirmek olduğunu bildiriyordu.63
Bütün bunların yanı sıra Afganistan ordusunun modernize edilebilmesi için bir
kurmay heyetine ihtiyacı olacağını,64 gönderilecek kurmay subayları ile beraber
eski yaveri Ġsmet Bey‟in yollanmasını rica ediyordu. Ayrıca bu dönemde bizzat
Amanullah Han da Mustafa Kemal PaĢa‟dan ordusunun modernize edilmesi için
subay isteğinde bulunmuĢtu.65
Cemal PaĢa Birinci dünya savaĢıdan esir düĢtüklei Rusya‟dan Afganistan‟a
geçen Türk subayların yardımı ile bir örnek alay teĢkil etmiĢ ve bu alaya modern
59
arıhan, (2002). a.g.e., 81.
Özgiray, (1999). a.g.e., 1121.
61
arıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4 (Açıklamalı Kronoloji) akarya avaşı‟ndan Lozan‟ın
Açılışına (23 Ağustos 1921 - 20 Kasım 1922), Ankara, 228.
62
Cebesoy, A. (1982). Moskova Hatıraları. Ankara, 61-63.
63
Kabacalı, (2001). a.g.e., 15.
64
Aydemir, Ş. (1999). Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa,(1914-1922). C. III., İstanbul, 530-531.
65
ATASE Arşivi, (İ H), ıra No:8, Kutu No: 866, Gömlek No: 64, Belge No: 8; Emanullah‟ın bu mektubu
için Bkz. Atatürk‟ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923. (1994). C. I.,
Ankara, 342.
60
27
savaĢ sanatını öğreterek Amanullah Han‟ın takdirini kazanmıĢtır. Ġngilizlere olan
büyük nefretinden dolayı, Ġngilizlerin Afganlılar ile yeniden dost olmak için
gösterdikleri gayretlere karĢı menfi tavır takınması, Ġngilizlerle iyi geçinmek taraftan
olan bazı Afganistan yetkilileri onun çalıĢmalarından rahatsız olsa da; Amanullah
Han kendisinden memnun olmuĢtur.66 Cemal PaĢa, Afganistan‟ın Türkiye‟den
sonra Ġslam âleminin en kuvvetli ikinci devleti olmasını ve bunun için de
Afganistan‟ın mutlaka modernleĢmesini istiyordu. Bunun gerçekleĢebilmesi için
Türkiye‟nin askerî yardımına ihtiyaç duyulmaktaydı.67
Hindistan Müslümanlarının Ġngiliz esaretinden kurtulmasına da yardım
edebileceğine inanıyordu. Bu konudaki fikirlerini Amanullah Han‟a, Sovyet Rusya
yöneticilerine ve yazdığı mektuplarla Mustafa Kemal PaĢa‟ya açıklamaktan
çekinmiyordu.68 Cemal PaĢa Afganistan‟da uzun bir dönem kalabilmiĢ ve
Türkiye‟den kendisine askerî heyet ve memur gönderilmek suretiyle yardım edilmiĢ
olsaydı,69 Afganistan kısa bir sürede kalkınabilecekti. Afganistan‟ın, Hindistan‟ın
bağımsızlığında önemli bir katkısı olabileceği gibi diğer Müslüman ülkelerin de
geliĢmesine örnek olabilecekti.70
Ġngilizler Cemal PaĢa‟nın Afganistan‟a geçtiğini ve Amanullah Han tarafından
Afganistan ordusunu örgütlemesi ile görevlendirildiğini çok geçmeden öğrendiler.
Ġngiliz istihbaratına göre, Cemal PaĢa Kabil‟de bir merkez kurmuĢ ve bir Hint
Ordu‟su düzenlemeyi düĢünmekteydi. BolĢevikler de bunu kendileri için uygun
görüyorlardı. Ancak Afganistan‟da Cemal PaĢa‟nın oluĢturmaya çalıĢtığı yüz bin
kiĢilik orduyu Rusya‟da kendileri için tehlike olarak görüyordu. Dolayısıyla Cemal
PaĢa‟nın 16 kiĢilik bir askerî kurulla, Afganistan‟da bulunduğu bir yıllık süre içinde
Ġdarî ve askerî alanlarda bir hayli ıslahat ve önemli siyasi icraatta bulunmuĢ olması
Afganistan‟ın Rus ve Ġngiliz siyasetlerinden etkilenmesini önleyememiĢti.71
66
Birinci dünya savaşından esir düştükleri Rusya‟dan Afganistan‟a geçen ve hizmetleri süresince oradan
tahsist alan subaylara ayrıca tahsist verilmemesi. Bkz. B.C.A, Fon No: 80 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 6,
Dosya Gömleği No: 49, ıra No 5, Dosya No: 51-16, Tarih: 04.02.1923.
67
Saray, (2002). a.g.e., 124.
68
Cebesoy, (1982). a.g.e., 280-281.
69
Cöhçe, . (1997). Atatürk Döneminde Türk-Afgan Münasebetleri. Afganistan Üzerine Araştırmalar,
İstanbul, 121-123.
70
Cebesoy, (1982). a.g.e., 364-365.
71
Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan, 1919-1929, King Amanallah and
the Afghan Ulama. Peşaver, 69.
28
Ancak bu sırada Enver PaĢa‟nın Türkistan‟daki Ġstiklal savaĢını baĢlatması
Almanya‟ya giden Cemal PaĢa‟nın Afganistan‟a dönüĢünü zora soktu, Sovyetler
onun Enver PaĢa‟ya yardım edeceğini düĢünüyorlardı. Bu nedenle Sovyetler Tiflis
üzerinden Afganistan‟a dönmek üzere olan Cemal PaĢa‟yı bir Ermeni katiline
arkadan vurdurdular, sonra da katili ortadan kaldırdılar. Cemal PaĢa‟nın Sovyetler
tarafından öldürülmesi Enver PaĢa için büyük talihsizlik oldu.72
1.1.10. Enver Paşa’nın Afganistan’a yönelik faaliyetleri
Enver PaĢa, birici dünya savaĢ sonrasında Türkiye‟yi terk ederek Berlin‟e
gitmiĢtir. 1919 yılından itibaren siyasi temas ve faaliyetlerine baĢlamıĢtır.73 Talat
PaĢa liderliğinde bir taraftan Batılı Devletler, diğer taraftan da BolĢeviklerle
görüĢmeler yapılmıĢtır. Bu görüĢmenin sonucunda BolĢeviklerle iĢbirliği kararına
varılmıĢ, bu Enver PaĢa için büyük bir fırsat olmuĢtur. Çünkü Enver PaĢa‟nı amacı,
faaliyetlerini Rusya‟da sürdürmek ve baĢta Anadolu olmak üzere Müslümanların
kurtuluĢunu sağlamaktır.74 Bu amaca ulaĢmak için Ġngiliz Emperyalizmine karĢı
mücadele gerekmektedir.
Enver ile Ahmet Cemal PaĢa, Türkistan ve Afganistan Müslümanlarından
kuracakları ordular ile Türklerin ve BolĢeviklerin düĢmanı olan Ġngilizleri
Hindistan‟dan atmak için Sovyetlerden yardım istiyorlardı.75 Enver PaĢa daha 1914
yılının Aralığında Limon von Sanders‟e Kafkaslarda baĢarı elde ettikten sonra,
Afganistan üzerinden Hindistan‟a ilerleyebileceğini söylemiĢti.76 Bu dönemde
Enver PaĢa‟nın faaliyetleri Sovyet Rusya‟nın da iĢine geliyordu.
Enver PaĢa, 26 Ağustos 1920‟de Mustafa Kemal PaĢa‟ya yazdığı mektupta,
Afganistan ordusunun teĢkilat ve her alanda ilkel bir halde kaldığı, gerek Cemal
PaĢa'nın
72
TaĢkent'ten
yazdığı
mektuba,
gerek
Afganlarla
görüĢmelerine
ATA E Arşivi, (ATAZB- 1), ıra No:4372, Kutu No: 38, Gömlek No: 23, Belge No: 6245, tarih:
10.08.1920.
73
Aydemir, (1999). a.g.e., 491.
74
Andican, A. (2003). Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi. İstanbul, 132.
75
Saray, M. (1995). Atatürk veTürk Dünyası. Ankara: Türk Tarih Kurumu yayınları, 27.
76
Kurat, A. (1990). Türkiye ve Rusya. Ankara: Kultur Bakanligi Yayınları, 500.
29
dayanarak: “Afganistan ordusunu tensik ve bayındırlık iĢleri gibi memleketin diğer
esaslı iĢlerinde bir hayat eseri uyandırmak mümkün olacağı düĢüncesindeyim.”
demektedir. Mustafa Kemal PaĢa‟nın Ġttihatçıların faaliyetlerine bakıĢ açısı doğal
olarak Anadolu‟da verilmekte olan Millî Mücadele eksenli olmuĢtu. O‟nun endiĢesi
özellikle Enver PaĢa‟nın Sovyet Rusya ile olan
iliĢki ve diyalogundan
kaynaklanmaktaydı.77
Bu arada Amanullah Han, Enver PaĢa'ya “Muhterem ve Aziz KardeĢim Enver
PaĢa" diye baĢlayan bir mektup yazarak ona Afganistan'ın en büyük unvanı olan
ve yalnız baĢkumandanına verilmiĢ olan “Serdar-ı Âlâ” rütbesini ve niĢanını
verdiğini bildirmiĢtir. Amanullah Han, ayrıca Enver PaĢa‟ya para yardımında da
bulunmuĢtu. Enver PaĢa, 29 Haziran 1921 tarihli mektubunda Cemal PaĢa‟ya,
“evvelki gece” Moskova'da bütün merkezi umuminin orada bulunan üyeleri,
Çiçerin, Fransız ve Ġtalyan kolonisinden kendileriyle iĢbirliği yapılmasına taraftar
olanlarla bir konferans yaptıklarını, Hindistan'da baĢarı kazanmanın Cemal
PaĢa'ya yardım etmeye bağlı olduğunu anlattıklarını belirtiyor. Enver PaĢa vaad
edilen yardımın hemen yapılacağını söylemiĢtir. Ancak daha sonraki temaslarında
Afganistan için Cemal PaĢa‟ya yardım temin etmek amacıyla Ruslarla yaptığı
görüĢmelerde Rusların çok istekli olmadıklarını görmüĢtür. Afganistan için
verilecek silahlarda zorluk çıkarmıĢlardır.78
Ruslar yapacakları yardımın bir kısmının hemen yerine getirilmesini, diğer
kısmının yavaĢ yavaĢ uygulanmasını istemektedirler. Enver PaĢa ve arkadaĢları
ise iliĢiği hemen koparmak yerine beklemeyi tercih etmiĢlerdir. Bu geliĢmelerden
de anlaĢılacağı üzere Sovyetler Afganistan'a önemli ölçüde silah ve para yardımı
yapmaya karar verdikleri, ancak yardımların teslimi sırasında bazı sorunlar
yaĢandığı anlaĢılmaktadır. Sorun, Afganistan'ın Ġngilizlerle anlaĢma ihtimali ve
Enver PaĢa'nın Sovyetlere karĢı takındığı tutumdur. Bunun üzerine Enver PaĢa,
Türkistan içlerine giderek burada belli bir dönem nasıl bir mücadeleye giriĢeceği
konusunda kararsızlık yaĢamıĢtır.79
77
Gürsoy, . (1988). Liva El- İslam‟da Enver Paşa‟nın Yazıları. Toplumsal Tarih, İstanbul: Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, ayı.( 49 ) 23.
78
Fezzat, M. (1993). Mecahidi Kahraman İbrahim Bek Lakay, Pakistan, 17-21.
79
Fezzat, (1993). a.g.e., 27.
30
Ancak bu dönemde Türkistan‟ın bağımsızlığı için verilen mücadelenin
öncülerinden olan Zeki Veledi Togan, Afganistan‟a gitmesini önermiĢse de O
Sovyetlere karĢı savaĢan Basmacıların baĢına geçmiĢtir.80 Afganistan Hükümeti
Enver PaĢa önderliğindeki Orta Asya Müslümanlarının faaliyetlerini büyük bir
dikkatle izlemeye almıĢtır.81 Bunun sonucunda Amanullah Han, Enver PaĢa‟ya
destek vermek için ülkenin kuzey sınırına Buhara‟ya yakın bir vilayet olan
Qataghan‟a Nadir Han gönderildi. O‟nun görevi; sınırın öte yanındaki geliĢmeleri
takip etmek ve Enver PaĢa‟ya gizlice adam göndermek ve cephane sağlamaktı.
Nadir Han ayrıca Enver PaĢa'ya gizlice sağlık malzemesi ve para yardımında da
bulunmuĢtu.82
8 Kasım 1921'de Afganistan yakınlarındaki Kâfarnihan Suyu kıyısına varır.
EĢine yazdığı 12 Aralık 1921 tarihli mektupta, “Böyle giderse, çekilip Afganistan'a
gideceğim” diye yazar. Enver PaĢa, hâlâ “Turan Ġhtilal Askerî TeĢkilatı” oluĢturma
niyetindedir. Enver PaĢa, bu geliĢme üzerine Afganistan tarafına değil, doğuya
yönelmiĢ, Buhara'ya bağlı Belh-i Cevan ilinin Çegan bölgesinde 4 Ağustos 1922
günü BolĢevik kuvvetleriyle bir çatıĢmada vurularak Ģehit olmuĢtur. Enver PaĢa‟ın
Ģehit olmasından sonra Basmacıların gücü büyük oranda azalmıĢ ve gerilla
çetelerine dönüĢmüĢtür. Basmacılar Afganistan'a geçerek orada güçlerini yeniden
toplamaya çalıĢmıĢlardır.83
Ağustos 1922'de Kâbil'de Enver PaĢa'nın eski silah arkadaĢları olan Türk
subaylarının yardımıyla bir konferans düzenlemiĢ, 1923 ilkbahar‟ında yeniden
harekete geçmek ve Afgan Türkistan‟ını da merkez edinmek için hazırlıkları
sürdürmüĢlerdir. Ancak Buhara bölgesinde Basmacı hareketi bir süre daha devam
edebilmiĢtir. Büyük ölçüde güç kaybına uğramalarına rağmen bu çetelerin bazıları
1930‟lara kadar Sovyetler Birliği ile savaĢmaya devam etmiĢlerdir.84
80
Togan, A. (1999). Hatıralar, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 332.
Afgan Rejimin Panislâmcı politikaları Türkiye‟yi ve Halifeliği desteklemesi ile sınırlı değildi. 1919 Kışı
gibi erken bir tarihte, Afgan hükümeti sürekli Bolşevik ilerlemesi ile tehdit edilen Orta Asya
Müslümanlarının savunmasına koştu. Amanullah, Bolşeviklere karşı mücadele etmekte olan özgürlük
savaşçıları Basmacı liderlerine silah ve cephane sağladı. Geniş bilgi için Bkz. Nawid, (1999). a.g.e., 61.
82
Nawid, (1999). a.g.e., 62.
83
Fezzat, (1993). a.g.e., 36.
84
Aydemir, (1999). a.g.e., 599.
81
31
1.1.11. İlk Afgan elçisi Sultan Ahmet Han Türkiye’de
1 Mart 1921 Türk- Afgan antlaĢması, Afganistan ile Türkiye‟nin birbirlerinin
baĢkentlerinde
elçilikler
açmalarını
da
öngörmüĢtü.
Amanullah
Han,
bu
antlaĢmanın onaylanmasını bile beklemeden, hemen Ankara‟ya bir elçilik heyeti
gönderdi. Bu heyeti baĢında bulunan elçi Sultan Ahmet Han, 9 Nisan 1921 günü
Hopa‟dan Türkiye‟ye girdi ve hemen Mustafa Kemal PaĢa‟ya kızgın bir telgraf
çekti. “kutsal Ġslam toprağına adım attım” diye Türkiye‟ye geldiğini haber verdi,
Emir Amanullah Han ve Afganistan devletinin selam ve sevgilerini sundu ve Türk
ordusunun kazanmıĢ olduğu ikinci Ġnönü zaferini kutladı.85
Mustafa Kemal Atatürk Afganistan elçisi Sultan Ahmet Han‟ın telgrafına 12
Nisan günü cevap verdi. Türk ordularının kazandığı zafer kadar, kardeĢ
Afganistan‟la doğrudan iliĢki kurmayı ve Afganistan elçisini Türkiye‟de görmekten
de gurur ve mutluluk duyduğunu bildirdi
AĢağıdaki telgrafı çekti:
“Ülkemize geliĢ ve teĢrifinizi ve Ġslam ordusunun düĢmanlarımıza karĢı
kazandığı büyük zaferden dolayı memnuniyet ve tebriklerinizi bize bildiren
telgrafınızı aldık. Kahraman askerlerimizin zulüm ve melanet kuvveti olan
Yunanlılara karĢı kazandığı baĢarı bizlere ne kadar haz vermiĢse, Ġslam dininin en
güçlü kardeĢlik bağıyla kendisine bağladığı Afganistan‟ın selam ve sevgilerini bize
getiren ve iki kardeĢ ülke arasında doğrudan mutlu iliĢkiler kurma imkânını yaratan
yüce heyetinizi vatan toprağında kabul etmek de bizi O kadar gururlandırmıĢ ve
hoĢnut etmiĢtir. Tebriklerinizi derhal batı ve güney cepheleri kumandanları Ġsmet
ve Refet PaĢalara derhal duyurduk ve cenabı haktan niyaz ederiz ki, yüksek
heyetinizin memleketimize ayak basması ve iki dost ve kardeĢ ülke arasında
bağlantı sağlaması, ülkelerimizin geleceği için daima hayır ve mutluluk nedeni
olsun.”86
Ankara Hükümeti nezdinde ilk elçi olma sıfatını taĢıyan Sultan Ahmet Han,
9 Nisan 1921 günü Hopa‟dan Türkiye‟ye girmiĢ, 21 Nisan 1921‟de Ankara‟ya
85
86
arıhan, (2002). a.g.e., 489.
Şimşir, (2002). a.g.e., 63.
32
gelmiĢ ve 25 Nisan 1921 günü de TBMM BaĢkanı Mustafa Kemal‟e güven
mektubunu sunmuĢtur. 10 Haziran 1921 Cuma günü, Ankara‟daki ilk Elçilik olan
Afganistan
Elçiliğinin
açılıĢ
töreninde
elçilik
gönderine
bayrağı
bizzat
Mustafa Kemal PaĢa çekmiĢtir.87
1.1.12. Afganistan’a atanan ilk Türk elçisi Fahrettin Paşa
Kasım 1921‟de Ankara‟nın Kabil elçiliğine eski Medine muhafızı Fahrettin
PaĢa, müsteĢarlığa ise eski hariciye memurlarından Mısırlı Hilmi Bey atanmıĢtır.
Fahrettin PaĢanın yakın zamanda Ankara‟dan görev yerine gideceği belirtilir ve
böyle bir dindar, namuskâr ve göreve düĢkün kiĢinin Kabil Elçiliğine atanmasında
isabetle hareket edildiğini ve bu atamanın kardeĢ Afganistan hükümetiyle Türkiye
arasındaki içten bağları güçlendireceğini belirterek ve Fahrettin Altay PaĢa‟yı
kutlamıĢlar.88
Bu haber en etkili ağızdan da doğrulandı. Mustafa Kemal PaĢa, 28 ġubat
1922 günü, Afganistan‟ın bağımsızlık yıldönümü Ģöleninde yaptığı konuĢmada
önlü Ģahsiyetlerimizden birinin baĢkanlığında bir elçilik heyeti bugün Kabil tarafına
yola çıkmak üzeredir dedi.
Afganistan‟a atanan tam yetkili ilk Türk elçisi Fahrettin kimdir. Bu namlı
Ģahsiyeti biraz hatırlayalım:
Medine Müdafii olarak tanınan Fahreddin PaĢa,1868'te Rusçuk'ta doğdu. Asıl
adı Ömer'dir. Soyadı kanunundan sonra Türkkan soyadını almıĢtır. 93 Harbi'nden
sonra ailesiyle birlikte Ġstanbul'a gelen Ömer Fahreddin 1888'de Harp Okulu'nu,
1891'de Erkân-ı Harbiyye'yi bitirdi ve kurmay yüzbaĢı olarak orduya katıldı. Balkan
SavaĢı sırasında Çatalca savunmasındaki baĢarısıyla Edirne'nin geri alınmasında
rol oynadı. Osmanlı Devleti 1914'te 1. Dünya SavaĢı'na girdiği vakit miralay rütbesiyle Dördüncü Ordu'ya bağlı 12. Kolordu kumandanı olarak Musul'da
87
Tughra, M. (2006). Ankara Hükümeti Nezdinde İlk Büyükelçi Olma ıfatını Taşıyan Sultan Ahmet Han.
Afganistan’a Bakış, Afganistan Büyükelçiliği, ( 1) , 22.
88
arıhan, (2002), a.g.e., 212.
33
bulunuyordu. 25 Kasım 1914'te mirlivalığa terfi ettirildi. 26 Ocak 1915'te 12.
Kolordu'daki vazifesine ilâveten Dördüncü Ordu kumandan vekilliğine getirildi.89
Ġngilizlerle anlaĢan Mekke ġerifi Hüseyin'in isyana hazırlandığı haberinin
alınması üzerine Fahreddin PaĢa Dördüncü Ordu kumandanı Cemal PaĢa
tarafından Medine'ye gönderildi. Fahreddin PaĢa'nın savunduğu Medine dıĢındaki
hemen bütün büyük merkezler âsilerin eline geçti. Bu sırada Kanal Harekâtı bütün
Ģiddetiyle devam ettiğinden Hicaz'a asker gönderilemiyordu. Fahreddin PaĢa elinde bulunan son derece kısıtlı imkânlarla Medine'yi iki yıl yedi ay boyunca
kahramanca müdafaa etti. Ġngilizler tarafından 'Türk kaplanı' diye adlandırılan
Fahreddin PaĢa 27 Ocak'ta savaĢ esiri olarak Mısır'a gönderildi. 5 Ağustos'ta
Malta'ya sürgün edildi. Sürgün sırasında, savaĢ suçlularını yargılamak üzere
iĢgalci devlet tarafından Ġstanbul'da kurdurulan ve baĢkanından dolayı halk
arasında Nemrud Mustafa Dîvânıharbi adı verilen mahkemece ölüme mahkûm
edildi. Ancak Fahreddin PaĢa Ankara hükümetinin gayretleriyle 8 Nisan 1921'de
Malta'dan
kurtuldu.
Berlin'de
karĢılaĢtığı
Enver
PaĢa'nın
daveti
üzerine
Moskova'ya geçti. 24 Eylül 1921'de Millî Mücadele'ye katılmak için Ankara'ya geldi.
9 Kasım 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kabil sefirliğine tayin edildi. TürkAfgan dostluğunun geliĢmesinde önemli rol oynadı. 12 Mayıs 1926'da görevinin
sona ermesi üzerine yurda döndü. 5 ġubat 1936'da Türk Silâhlı Kuvvetleri'nden
tümgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı. 22 Kasım 1948'de vefat etti ve vasiyeti
üzerine Rumelihisarı'na defnedildi.90
1.1.13. Kabil’de Türkiye elçiliğinin açılışı
Afganistan‟a elçi olarak atanan Fahrettin PaĢa 8 Mart 1922 günü DıĢiĢleri
Bakanlığından diplomatik pasaportunu almiĢ ve diplomasi mesleğine adamını
attmıĢ. Fahrettin PaĢa‟nın güven mektubu, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı
Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟dan Afganistan Emiri Amanullah Han‟a yazılmıĢ bir
89
İnternet:http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/medine-mudafii-fahreddin-pasa-kasim-2011.html
adresinden 10 Kasım 2014‟de alınmıştır.
90
İnternet: Çağ, G. (2011). Medine Müdafii Fahreddin Paşa, (394) Web: http://www.sizinti.com adresinden
20 Haziran 2014‟de alınmıştır.
34
mektup idi. mektubun baĢında Fahrettin PaĢa Afganistan Emir‟ine uzun
tanıtıldıktan sonra, Ġslam dünyasının iki üyesi olan Türkiye ile Afganistan
arasındaki dostluk ve kardeĢlik bağlarını güçlendirmek hedefiyle Fahrettin
PaĢa‟nın Emir katına tam yetkili olağanüstü Elçi olarak atandığı bildiriliyor.
Son olarak da elçinin TBMM hükümeti namına Emir‟e arz edeceği hususlara
güvenmesi rica ediliyor. Mustafa Kemal Afganistan Emiri‟ne gönderdiği elçinin
güvenilir bir kiĢi olduğunu, onun sözüne ve yazısına tamamen güvenilebileceğini
belirtiyor.
Fahrettin PaĢanın güven mektubu Ģudur:
“ĠTĠMADNAME
Bismillahirrahmanirrahim
Emiri Devleti Müstakile-i Afganistan
Alahazret Amanullah Han Gazi Aballah Binasrul Ali Hazretlerine
Erkânı Harbiyeyi ferikanı kiramından Rusçuklu Ömer Fahreddin PaĢa
emaneti Ġslamiyenin hakkı hayatını tanımamak isteyenlere o ezeli ve ebedi hakkı
kabul ettirmek için fisebilillah mücahededen bir an hali kalmayan ordui Ġslam‟ın en
namdar erkân ve ricalinden ve cihan cenginde Medine-i tahireyi kahramanane
müdafaa etmiĢ guzat-ı Ġslamiyeden olup nesebi fatihanı memaliki Rum dan ve
kendisi kılıçlı birinci rütbeden mecidi ve ikinci rütbeden Osmanlı niĢanlar ile kılınçlı
altın ve gümüĢ imtiyaz ve altın ve gümüĢ liyakat madalyalarını hamildir.
Bu kerre Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin itimadı tam ve kâmilini
hayız olduğu halde yekdiğerine bünyanı mersus gibi muttasıl ve müstenid olması
icab eden aile-i Ġslam‟ın iki uzvu arasında revabıtı muhadenet ve uhuvveti teĢyid
ve tahkim gayesile nezdi aliyyeyi Ģahanelerine sefir ve fevkalade murahhas tayin
olunmuĢtur.
35
MüĢarünileyhin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına zatı celili
emaretpenahillerine ve hükümeti Aliyelerine arz edeceği bilcümle umur ve hususta
ve kâffe-i tebligata tamamen itimat buyurulmasını rica ederiz.
fahreddin PaĢanın aldığı talimat dairesinde revabıtı uhuvvet ve muhadeneti
takviye yolunda ibraz edeceği mesaiye tarafı ziĢerefi mülükanelerinden her türlü
müzaheret ve muavenetin bidderig buyurulması ve bu suretle neticei amali
müĢterekemizin bir an evvel istihsaline delalet ve inayeti Ģahanelerinin erzan
kılınmasını da ayrıca rica ederiz.
Ankara, 18 Mart 1338(1922)
Ġcra vekilleri heyeti reisi umuru hariciye vekili
Büyük Millet Meclisi Reisi
GAZĠ M. KEMAL”91
Güven mektubunu alan ve Ankara‟daki iĢlerini tamamlayan Fahrettin PaĢa,
yeni görevine gitmek üzere, 4 Nisan 1922 günü Ġstanbul‟dan hareket etmiĢtir. 92
Yanında AtaĢemiliteri Yarbay ġerif, elçilik kâtibi Ġdris Sabih ve elçiliğin değir
personeli de vardı.93 Heyet üç ay kadar süren bir yolculuktan sonra 25 Haziran
1922 günü kabil‟e yetiĢmiĢ ve orada olağanüstü gösterilerle ve törenlerle
karĢılanmıĢtır. Fahrettin PaĢa 29 Haziran 1922 günü Afganistan Emiri Amanullah
Han‟a güven mektubunu sunmuĢtur.94
Türkiye Elçisi Fahrettin PaĢanın Kabil‟de güven mektubunu sunup resmen
göreve baĢlamasıyla, Afganistan ile Türkiye arasında elçilikler düzeyinde
diplomatik iliĢkiler kurulması süreci tamamlanmıĢtır. Afganistan‟ın bir yıldan beri
Ankara‟da Elçisi ve elçiliği vardı. ġimdi Türkiye‟nin de Kabilde yetkili elçi ve elçiliği
91
Şimşir, (1993). a.g.e., 9.
arıhan, (1996). a.g.e., 376.
93
Kabil Elçiliğine tayin edilen Fahreddin Paşa ile Afganistan „a gönderilecek şahıslar ve onlara ödenecek yol
masrafı ve yevmi yeleri ile ilgili Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 11 Yer Numarası, Kutu No: 4 Dosya Gömleği
No: 50 ıra No 11, ayı No: 1435, Tarih: 26.02.1922.
94
Aral, H. (1968). Dışişleri Bakanlığı 1967 Yıllığı, Ankara, 859.
92
36
vardı artık ilk Türk elçisinin Kabilde göreve baĢlaması anı zamanda Türkiye‟nin
Kabil elçiliğinin açılıĢı demektir.
29 Haziran 1922.95
1.1.14. Kabil’de şölen ve Mustafa Kemal Paşa’ya Afgan nişanı
Amanullah Han 10 Ekim 1922 akĢamı Türk zaferi Ģerefine sarayında büyük
bir ziyafet vermiĢ. Ziyafete Hükümet üyeleri, Ġtalya, Rusya, Ġran ve Buhara Elçileri,
Kabildeki Türkiye vatandaĢları katıldılar. Ġngiltere elçisi davete katılmadı.
Amanullah Han Farsça ve Türkçe bir konuĢma yaptı, Türk ordusunun zaferini
kutladı. “Türklerin sevinci bizim sevincimiz, kaderleri bizim kaderimizdir” dedi.
KonuĢmasının sonunda eğer kabul ederse, Mustafa Kemal PaĢaya Afganistan‟ın
en büyük niĢanı, zaferin kazanmasında hizmetleri görülmüĢ olan değir Türk
komutanlarına da çeĢitli rütbelerden niĢanlar vermek istediğini açıkladı.96
Fahrettin PaĢa, Amanullah Han dan Türkler hakkında dile getirdikleri güzel
duygularından dolayı Emir‟e teĢekkür etti ve Türk milli davası hakkında da biraz
açıklama yaptı. Türkiye‟nin bu milli mücadelesinde kalpları Türklerle birlikte çarpan
Müslüman kardeĢlerimize, Türklerin haklarını eden dost devletlere teĢekkür etti.
Fahrettin PaĢa‟dan sonra kordiplomatik duayeni Rus elçisi konuĢma yapmıĢ
ve kordiplomatik adına Amanullah Han dan teĢekkür etmiĢ. Mustafa Kemal PaĢa‟yı
ve Türk halkını kutladı: “Mustafa Kemal PaĢa‟nın baĢkanlığındaki Ankara hükümeti
sayesinde, Türk halkı dünyanın öteki milletleri arasında yaĢamaya hakkı olduğunu
kahramanca gösterdi. Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı
hürriyete kavuĢtu ve bütün uygar dünya bugün Türklere karĢı en derin saygı
beslemektedir…”diye konuĢmuĢ.97
95
Afganistan‟ın Kabil Elçiliği‟ne Fahrettin Paşa‟dan sonra Memduh Şevket (Esendal)Bey ve daha sonra da
Yusuf Hikmet (Bayur) Bey atanmış ve üstün hizmetler yapmışlardır. Bkz: Akşin, A. (1991). Atatürk’ün Dış
Politika İlkeleri ve Diplomasisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 191.
96
Şimşir, (2002). a.g.e., 115.
97
Şimşir, (2002). a.g.e., 115.
37
Türkiye‟nin Kabil Elçisi Fahrettin PaĢa‟nın DıĢiĢleri Bakanlığına gönderdiği 14
teĢrinievvel 1338 (14. 10. 1922) günlü raporu Ģudur:
“Türk ordusunun muzafferi yatı tevaliyesi ve Anadolu‟nun tahlisi Ģerefine
Alahazret Emir Hazretleri tarafından teĢrinievvelin onuncu Salı gecesi bir “çeĢmi
Osmanî” tertip buyurulmuĢ ve sarayın en güzel dairesi olan dilküĢa kasrında o
gece bir ziyafet resmiye keĢide olunarak vüzera ve Rusya, Ġran, Buhara ve Ġtalya
sefaret heyetleriyle bilumum Türkiye tebaası ve birçok rical ve ümera hazır
bulunmuĢ ve Ġngiltere sefareti davete icabet etmemiĢtir. ziyafet münasebetiyle
kasrın derun ve berünu bayraklarla ve elektrikle tenvir ve tezyin edilmiĢti.”
“Saat sekize doğru meduvvi kasrın üst katına çıkan merdiven dibinde
toplandıktan sonra Emir hazretleri üst kattan inerek huzzar muvaehesinde
Türklerin muzafferiyatı vakıasından dolayı memnuniyetleri ve Türkler hakkındaki
hissiyatı meveddetkaranellerini (dostluk duygularını) evvela Farisi lisanı ile
bilahare Türkçe tarif ve izah etmiĢtir ve nutuklarının nihayetinde, kabul edilecek
olursa, büyük millet meclisi Reisi baĢkumandan müĢir gazi Mustafa kemal paĢa
hazretlerine Afganistan‟ın büyük niĢanı (Serdar-ı Ala)‟nın birinci rütbesini ihda ve
muzafferiyeti istihsalda hidemati meĢkürleri görülmüĢ olan ricli askeriyeye muhtelif
rütbelerinden niĢanlar ita eylemek istediğini beyan etmiĢtir.”
“Cevaben irad ettiğim nutukta Türkler hakkında bu vesile ile ibraz
buyurdukları hissiyatı cemileden dolayı arzı teĢekkür ettim ve davayı milliyemizin
mahiyti hakkında birkaç söz söyleyerek giriĢtiğimiz bu mücadele esnasında
kalpleri bizimkilerle beraber çarpanlardan Türklere karĢı merbutiyet ve samimiyet
iraesinden hali kalmamıĢ olan Ġslam kardeĢlerimize ve Hindistan halkına ve
hakkımızı teyid ve tasdik eden dost devletlere teĢekkür ettim.”
“Bendenizden sonra Rusya sefiri, heyeti Süfera namına hakkımızda pek
meveddetkarane bir nutuk irad etti. Bundan sonra büyük salona geçilerek saray
musikisiyle bir saz takımının terennüm ettiği ahenk arasında biraz vakit geçirildi ve
müteakiben taam edildi ve merasim gece saat on iki raddelerine kadar devam etti.
38
“Emir hazretleri tarafından irad olunan nutkan bilahare zapt olunabilen
fıkaratile tarafı aciziden ve Rusya sefiri canibinden irad olunan nutukların surelerini
leffen takdim ediyorum efendim.
14 TeĢrinivvel 1338.
Kabil Sefiri Ferik fahreddin”98
(1)
Emir(Amanullah Han) hazretlerinin nutukları
Evvela cümlenize sıhhat ve afiyet temenni ederim. Bu gece bütün Afganistan,
belki bütün âlemi Ġslam için bir Ģeb-i mukaddestir çünkü Türklerin zaferini tes‟id
ediyoruz. Türklerle Afganlılar kardeĢtir. Türklerin süruru bizim sürurumuz, kederleri
bizim kederlerimizdir. Cenabı haktan Türkler için büyük muvaffakiyetler temenni
ederim. Gazi Mustafa kemal paĢa hazretlerinin muvaffakiyetlerine dua ederim.
(Kabil, DilkuĢa kasrı, 10.10.1922)
(2)
Kabil‟deki Rus sefirinin nutku
Majesteleri,
Yüce huzurunuzla değeri bir kat daha artan bu törene bizleri de davet ettikleri
için majestelerine sayın koleglerim adına ve kendi adıma arzı teĢekkür etmekle
onur kazanırım.
Müslüman bir ülkede yaĢayan bizler, ülkeleri için barıĢ ve huzurdan baĢka bir
Ģey istemeyen Müslümanlar arasındaki dayanıĢmanın önemini baĢkalarından
98
Şimşir, (1993). a.g.e., 10- 11.
39
daha iyi takdir edebilecek durumdayız. Müslümanların yaĢadıkları bütün bölgelere
yayılmıĢ olan Ġslam hareketi Türkiye‟nin faaliyetlerinde en güzel ve en Ģerefli
ifadesini bulmuĢtur.
Mustafa Kemal PaĢanın önderliğindeki Ankara hükümeti sayesinde Türk ırk,
dünyanın öteki milletleri arasında yaĢmaya hakkı olduğunu kahramanca
göstermiĢtir. Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı hürriyete
kavuĢmuĢtur. Faaliyetleri bütün Ġslam dünyasına yani bir güç vermeye yönelik olan
Türklere karĢı bütün uygar dünya bugün en derin saygı beslemektedir.
Bu bakımdan eski bir Müslüman halkın yüce Ģefi olan majestelerine
tebriklerimizi sunmakla pek mutluyuz.
Aynı Ģekilde bugün zaferini kutladığımız tür halkının seçkin temsilcisi aziz
meslektaĢımız Fahrettin paĢa hazretlerine de tebriklerimizi sunuyoruz.
(kabil, 10. 10. 1922)99
Amanullah Hanın Türk zaferini kutlamak için sarayda düzenlediği Ģölen, biraz
gecikmeyle bazı Türk gazetelerinde de yansımıĢtır. Vakit gazetesi bu haberi,
Ġzmir‟in zapt edildiği gün Afgan Emiri tarafından bayram ilan edilmiĢtir diye
verilmiĢtir.100
1.2. Barış ve Dostluk Yılları(1923-1927)
Sema-i Ġslam‟da Türk‟ün birinci defa doğan Ģu cumhuriyet yıldızı yeryüzünde
bütün Ġslam milletlerini feyizli ve ümitbahĢ ziyalarıyla ıĢıklandıracağına imanımız
vardır.
SULTAN AHMED HAN
99
Şimşir, (2002), a.g.e., 11- 12.
arıhan, (1996), a.g.e., 886-687.
100
40
Afganistan Elçisi
Ankara,
2.XI.1923101
Türkiye‟de vuku bulmakta olan terakkiyati pek yakından takip ediyorum ve
etmek istiyorum. Türkiye de benim vatanımdır. Memleketi acizanem ile Türkiye
arasında çok kuvvetli rabıtalar vücuda getirmek istiyorum. Bu uğurda çalıĢacağım.
AMANULLAH HAN
Afganistan PadiĢahı
Kabil, 16.VI. 1926102
1.2.1. Lozan barışı ve yeni bir döneme geçiş
Lozan BarıĢ AntlaĢması, askeri zafer ile siyasi zaferle sonuçlandığı bir
antlaĢmadır. BarıĢ antlaĢmasının imzalandığı haberi Türkiye‟de top atıĢlarıyla ve
Ģenliklerle kutlanmıĢtır. Afganistan‟da Türkiye‟nin barıĢ bayramına katılmakta
gecikmemiĢtir. Ankara‟daki Afganistan Elçisi Sultan Ahmet Han, O günlerde
Ġzmir‟de bulun Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟ya bir telgraf çekmiĢ ve hem Emir
Amanullah Han adına hem de Afgan milleti adına tebriklerini sunuĢtur. 103 Mustafa
Kemal Atatürk 27 Temmuz 1923 günü Ġzmir‟den DıĢiĢleri Bakanlığı‟na çektiği
telgrafta
Afganistan
elçisinden
tebrik
telgrafı
aldığını
haber
vermiĢ
ve
teĢekkürlerinin elçiye bildirilmesini istemiĢtir.
Mustafa Kemal Atatürk‟ün 27 Temmuz 1923 günlü telgrafı Ģöyledir: “Ġzmir‟de
Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟dan Hariciye Vekâletine:
101
ultan Ahmet, Han; dan T.C. Dışişleri Bakanlığına Nota, 2. 11. 1929, no. 299: DBA. Cumhuriyetin İlanı
ve & Şimşir, (1993), a.g.e., 13, No. 10
102
Büyükelçi Nebil Batıyı Kabulünde Yaptığı Konuşma. DBA. ve Şimşir, (1993), a.g.e., 22, No. 24
103
Lozan Anlaşması‟nın ardından Atatürk‟ü ilk kutlayan yabancı devlet başkanı Amanullah Han olmuş. bkz:
Saray, M. (1984). Türk- Afgan Münasebetleri. İstanbul: Veli Yayınları, 30.
41
Tel: Ġzmir, 27.07.39 (1923)
AlınıĢı 28 Temmuz
Afgan Sefiri Ahmet Han‟dan aldığım bir telgraf namede, gerek Afgan Emiri ve
gerek Afgan milleti namına sulh bayramımız tesid edilmektedir. Ġzhar ettikleri
hassasiyet ve temenniyata teĢekkür ettiğimin lütfen iblağını rica ederim. 27. 7.
1339
Gazi Mustafa Kemal104
Atatürk‟ün teĢekkürleri DıĢiĢleri kanalıyla Afganistan Emiri‟ne iletilmiĢtir.29
Temmuz 1923(1339) günü DıĢiĢleri Bakanlığı Afganistan Emiri‟ne Ģunları
yazmıĢtır:
Hariciye Vekâletinden Afgan Sefiri Sultan Ahmet Han Hazretlerine,
No.16783
ANKARA, 29 Temmuz 1339(1923)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine Hazret
Emir-i Afgan ve Afgan milleti namına tarafı âlilerinden vaki olan tebrik at
müĢarileyh hazretlerince fevkalade memnuniyeti mucip olmuĢ olmakla teĢekkür atı
mahsuslarına vesatet-i aliyelerile Emir Hazretleri ile Afgan milletine iblağını rica
ederim efendim. Tebrikler-TeĢekkürler. 3/5968.105
Afganistan Emiri Amanullah Han Lozan BarıĢ AntlaĢması‟nın imzalanması
üzerine Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟yı kutlayan ilk ve tek yabancı devlet baĢkanı
olmuĢtur. Türkiye‟nin barıĢ bayramına da yalnız Afganistan devleti ve milleti
katılmıĢtır. O dönemde Mustafa Kemal Atatürk, Afganistan politikasını Meclis
kürsüsünden Ģöyle ifade etmiĢtir:
104
105
Şimşir, (1993), a.g.e., 7.
Şimşir, (1993), a.g.e., 12-13.
42
1 Mart 1923: “Afgan ve Ġran gibi kardeĢ büyük devletlerle aramızda cayigir
bulunan münasebeti samimiye ve dostane‟yi takviye, nuhbei amalimizdir.” 106
1 Mart 1924: “Afgan ile münasebetimiz dostane olmakla berdevamdır.”107
1 Kasım 1925: “Afgan ile olan münasebatı siyasi yemiz aramızdaki
muahedenin samimi icabetine muvafıktır.”108
1 Kasım 1926: “Afganistan‟la münasebatımız malumunuz olan tarihi
samimiyette devam etmektedir.”
1 Kasım 1928: “bu içtimaımızda hükümetin yazın imza ettiği mukaveleler size
takdim olunacaktır. Afganistan ile eskiden mevcut olan muahede muahede
ahkâmını yeni ve daha ameli sağlam esaslara göre tanzim eden yeni muahede ve
merbutları bu cümledendir.”109
Bu geliĢmeler iki ülke arasında aĢağıdaki sayfalarda açılacak, Atatürk‟le
Amanullah Han arasındaki iliĢkilerin gittikçe sıcak kardeĢlik yakınlığına dönüĢtü, iki
devlet baĢkanının birbirlerine sık sık mektuplar iyi dilekleri yanıda Amanullah Han
tarafından Mustafa Kemal Atatürk, Fevzi Çakmak, Ġsmet Ġnönü ile bazi ordu,
Kolordu ve Fırka kumandanlarına kahramanlık niĢanları verilmiĢtir. 110
1.2.2. Afganistan’ın Türkiye cumhuriyeti ilanını kutlaması
Türkiye Devleti 29 Ekim 1923 Salı günü Cumhuriyet ilan edildiğini ve Mustafa
Kemal Atatürk‟ün oybirliği ile CumhurbaĢkanı seçildiğini birer nota ile yabancı
Elçiliklere duyurdu. DıĢiĢleri Bakanlığının Afganistan Emiri‟ne konuyla ilgili olarak
Ģunları yazmıĢtır:
106
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, (1959). Ankara: İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, C.( II), 291.
Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 319.
108
Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 329.
109
Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 343.
110
Afgan Emiri Gazi Amanullah Han‟ın Atatürk, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ile bazi ordu, Kolordu ve Fırka
kumandanlarına verdiği nişanları. B.C.A, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 7, Dosya Gömleği:
13, ıra No: 19, Dosya No: 235- 21, Tarih: 27.03.1923.;
107
43
T.C Hariciye Vekâletinden Afganistan Sefaretine
Nota. Ankara, 30 TeĢrinievvel 339
No. 21226
Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin 29 teĢrinievvel 1339 tarihli celsesinde
Türkiye‟nin Ģekli Hükümeti Cumhuriyet olduğunun ilanına müttefik an karar
verildiğini ve Gazi Mustafa Kemal PaĢa Hazretlerinin ittifak-ı ara ile Reisicumhur
intihab edildiğini Sefareti Aliyelerini arz ve iblağ ile kesbi Ģeref eylerim efendim.111
2 Kasım 1923 günü Afganistan Elçisi Sultan Ahmed Han buna verdiği yanıtta,
Türkiye‟de Cumhuriyet ilan edilmesini ve Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟nın
CumhurbaĢkanı seçilmesini hem hükümdarı Amanullah Han adına hem de
Afganistan devleti ve milleti adına hararetle kutladı.
Türkiye Cumhuriyeti‟nin soylu Türk milletinin zafer ve baĢarıları ile uygarlık
eğilim ve yeteneklerinin bir sonucu olduğunu, Doğuda da Batıda da yankılar
yapacağını, özellikle Türk milletine yürekten bağlı Afgan milletinin ruhunu da
derinden etkileyeceğini söyledi. Ġlk defa Türkiye‟de doğan bu Cumhuriyet yıldızının
yeryüzündeki bütün Ġslam ülkelerini ıĢıklandıracağını belirtti. Ġlerleme ve yükselme
yolunda Türkiye Cumhuriyeti‟ne baĢarılar diledi. Tebriklerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟ya arz edilmesini rica etti.
DıĢiĢleri Bakanı Ġsmet imzasıyla bu yazıya 10 Kasım 1923‟te bir teĢekkürle
yanıt verilmiĢtir. Gazi Mustafa Kemal PaĢa 29 Ekim 1923 günü birinci defa
CumhurbaĢkanı seçildiği, yalnız diplomatik notalarla az sayıdaki elçiliklere
bildirmiĢti. Afganistan Emiri Amanullah Han az sayıdaki yabancı devlet
baĢkanlarından biri olmuĢtur. Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucusu olan Mustafa
Kemal Atatürk her zaman Afganistan‟a özel bir ilgi göstermiĢtir. Belki bu yüzden ilk
defa Türkiye cumhurbaĢkanı olarak seçiliĢi üzerine yalnız üç yabancı devlet
baĢkanı kendisini kutlamıĢtı: Arnavutluk baĢbakanı Ahmet Zogu, Sovyet devlet
baĢkanı kalinin ve Afganistan Emiri Amanullah Han. Yani Amanullah Han 1923
111
Şimşir, (1993), a.g.e., 13.
44
yılında Atatürk‟ün cumhurbaĢkanlığını kutlayan üç yabancı devlet baĢkanından biri
olmuĢtur.112
1.2.3. Atatürk’ün Amanullah Han’a yakınlığı
1923 yılında Atatürk, Afganistan ve Ġran gibi kardeĢ ülkelerle Türkiye
arasında var olan samimi dostluk iliĢkilerini güçlendirmek emelinde olduğunu
belirtiyordu. 1924‟te Halifeliğin kaldırılmasından sonra Türkiye ile Afganistan
arasındaki dostça iliĢkiler devam etmiĢ, arada herhangi bir soğukluk olmamıĢtır.
Mustafa Kemal, Amanullah Han‟a hep yakınlık göstermiĢ, fakat anlamlı
hareketlerde bulunmuĢ ve bunların karĢılığını da görmüĢtür. 1924 sonunda
Amanullah Hanın, Rahmetullah adına 14 aylık bir çocuğu vefat etmiĢtir. Ġngiltere
Kralı‟nın doğrudan Afganistan Emiri‟ne bir baĢsağlığı mesajı çektiği haber alınır.
DıĢiĢleri Bakanlığının hatırlatması ile Atatürk de Amanullah Han‟a Ģu mesajı
gönderir:
“Mahdum-u Emaretpenahileri Rahmetullah Hanın irtihali haber-i müessifini
büyük bir yeis ile öğrendim. Zatı emaretpenahileriile hanedanınızın matemlerini
iĢtirak ve bu gibi alam ve ekdardan masum kalmasını temenni ederim.”
Atatürk tarafından ailesine ilgi gösterilmesi ve kederlerinin paylaĢılması Afgan
Emirini hoĢnut etmiĢtir. Amanullah Han, Atatürke “Birader-i muhteremim” diyerek
Ģu telgrafı göndermiĢtir:
“Oğlum Himayetullah‟ın vefatı münasebetiyle beyan-ı taziyeti havi telgraf-ı
celaletmaabları
vasıl
desti
itminan
oldu.
Birader-i
muhteremim
zatı
haĢmetpenahilerinin benim ve hanedanımın kederlerine iĢtirak buyurmalarından
dolayı izharı teĢekkür eylerim.
EMĠR AMANULLAH”113
112
113
Şimşir, (2002), a.g.e., 130.
Şimşir, (1993), a.g.e., 15.
45
Atatürk‟ün Afganistan‟a gösterdiği yakın ilgi, Afganların da Mustafa Kemal‟e
ve onun yaptığı yeniliklere ilgili davranmalarını beraberinde getirmiĢtir. Atatürk‟ün
Afganları öven açıklamalar yapması üzerine onlarda Atatürk ve Türkiye
Cumhuriyeti‟ne saygı gösteren açıklamalar yapmıĢlardır. Bunun üzerine diplomatik
iliĢkilerin yanı sıra birçok alanda iki ülke arasında yeni iliĢkiler kurulmuĢ ve
karĢılıklı olarak heyetler ve AtaĢeler gönderilmiĢtir.114
1.2.4. Yeni Afgan elçisi Gulam Ceylani Han güven mektubunu sunması
BeĢ yıl Ankara‟da görev yapmıĢ ve kurtuluĢ savaĢı, büyük zafer günleri
Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarını Ankara halkıyla birlikte yaĢamıĢ olan Afganistan
Elçisi Sultan Ahmet Hanın görev süresi 1926 yılı sona ermiĢ ve yerine Gulam
Ceylani Han adına bir general atandı. Orta Elçi olarak Türkiye ye atanmıĢtı. 1928
yılında büyükelçi sayesine yükseltilecekti ve asıl görevi Afganistan ile Türkiye
arasında var olan kardeĢlik ve dostluk iliĢkilerini sürdürmek ve daha da
geliĢtirmekti.115 30 Ocak 1926 tahrili güven mektubunun çevrisi Ģöyledir:
“Fazlı ilahi ile Afganistan memleketinin padiĢahı
Dini Mübini Ġslam hadimi Amanullah
Türkiye reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal hazretlerine
Aziz ve Ali kader Dostum!
Türkiye cumhuriyeti ile Afganistan Emareti beyninde teyemmümnen mevcut
olan revabıt-ı uhuvet-i ve samimi dostluğun ibkası ve tahkimi iradesi muktezasınca
devlet-i Ģahanemin muazzez ricalindan ve sadık hizmetkârından ve kâmilen itimad
ve vüsukumuzu haiz bulunan gulam ceylanı Hanı Türkiye cumhuriyeti nezdine
sultan Ahmet hanın yerine orta elçi ve fevkalada murahhasımız sıfatıyla tayın
eyledik. Tarafımızdan zatı devletlerine beyan edeceği bilcümle metalibe ve
114
115
Çeçen, A. (1999). Atatürk ve Avrasya. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları Kulübü, Yayınları, 173.
Şimşir, (2002), a.g.e., 136.
46
hususiyle iki devlet beynindeki revabıt-ı dostanenin teĢyidine dair izhar eyleyeceği
hususata itminan buyurulacağı ümidindeyim.
Kabil, 30 mahı akreb 1304(30. 1. 1926)
Dostunuz
EĠMĠR AMANULLAH”116
Gulam ceylani Han, 24 ġubat 1926 günü Türkiye CumhurbaĢkanı gazi
Mustafa Kemal‟e güven mektubunu sunmuĢ. O yıllarda Türkiye‟ye atanan yabancı
elçiler güven mektuplarını sunarken birer konuĢma yapıyorlar ve Mustafa kemal de
onlara cevap veriyor idi. bu protokol uygulaması 1933 yılına kadar devam etmiĢ ve
cumhuriyetin onuncu yılında kaldırılmıĢtır.117
Gulam Ceylani Han yaptığı konuĢmada Elçi Sultan Ahmet Han‟a Türkiye‟de
gösterilmiĢ olan sevgi ve dostluktan ötürü PadiĢahı adına teĢekkür etti. Atatürk‟e
Amanullah Hanın dostane selamlarını söyledi.
Türk milleti ile Afgan milleti arasındaki dostluğun sarsılmaz odlunu belirtti,
Türkiye‟nin son baĢarılarını kutladı. Bütün çalıĢmalarını Afganistan ile Türkiye
arasındaki dostluğu daha da geliĢtirmek üzerinde yoğunlaĢtıracağını vurguladı:
“sözüme hatime vermezden evvel, zatı devletlerinin sıhhat ve saadetlerini ve
azimkâr Türk milletinin dâhil olduğu teceddüt ve terakki yolunda kemali
muvaffakiyet ile ilerlemesini muazzam metbuum Emir hazretleri ve aziz milletim
namına temenni ederim” demiĢ.118
116
Şimşir, (1993), a.g.e., 18.
Şimşir, (2002), a.g.e., 137.
118
Elçi Gulam Ceylani Han‟ın Bu Konuşmasının Tam Metni İçin. Bkz: Şimşir, (1993), a.g.e., 19.
117
47
1.2.5. Atatürk’ün Afganistan elçisi’ne cevabı
Gazi Mustafa Kemal Afganistan Elçisi‟nin söylevine sıçak bir konuĢmayla
karĢılık verdi ve özetle Ģunları söyledi: eski Elçi Sultan Ahmet Hanın “aramızda
pekiyi bir hatıra bırakmıĢ” olduğunu bildirdi. Yeni Elçi Gulam Ceylani Hanın
mektubunu memnuniyetle aldığını söyledi. Afgan kıralı hakkında sevgi ve dostluk
duygularını dile getirdi ve bu arzularını Amanullah Han‟a iletilmesini istedi. Türk ve
Afgan halkları arasında var olan dostluğun sağlam ve sarsılmaz olduğunu
vurguladı. Bu dostluğun daha da verimli hale getirmek için Afgan elçisinin
yapacağı çalıĢmaların her zaman hoĢnutlukla karĢılanacağını ve destekleneceğini
söyledi. Atatürk son olarak Afgan Halkı‟nın refah ve selameti için iyi dileklere
bulundu. Ayrıca Afganistan‟daki geliĢmeleri büyük bir ilgi ve sevinçle izlediğini
bildirdi ve yeni elçiye “hoĢ geldiniz” dedi.
Atatürk‟ün 24 ġubat 1926 günü yaptığı konuĢmasının tam metni Ģudur:
“Sefir Bey Hazretleri,
“aramızda
pekiyi
bir
hatıra
bırakan
selefiniz sultan
Ahmed
Hanın
vedanamesini yedinizden ahiz ettiğim sırada Türkiye cumhuriyeti nezdine
favkalade murahhas ve orta elçi sıfatile tayın buyurulduğunuzu müĢir Emir
hazretlerinin name-i melukanelerini büyük bir meserretle alıyorum. Bu vesile ile
delaletiniz ile isal buyurulan selam-ı melükaneden pek mütehassıs kaldığımı zatı
hümayunları hakkında perverde eylediğim meveddet ve muhaleset-i biraderaneye
terdifan Emir hazretlerine iblağı buyurmanızı rica ederim. Milletim hakkında
beslediğiniz hissiyat-ı dostane‟ye hasetsen teĢekkür eylerim. Milletlerimiz beyninde
müĢterek olan hasail-i cemile neticesi vücud bulan hadisat-i ahire-i tarihiye ile de
daha ziyada teyide ve teĢyid etmiĢ bulunan dostluk zinde ve layetezelzeldir. Bu
münasebat-ı hasenenin daha müttesi ve tarafeyn için daha velud ve semeredar
olması yolunda sarf edeceğiniz kıymettar mesainin daima hüsnü telakkiye mazhar
olacağına gerek benim ve gerek benim ve gerek hükümeti-i cumhuriyenin
muavenet ve teĢvikatına nail olacağına emin olabilirsiniz. Esasen bezl edeceğiniz
mesai Afganistan padiĢahı Emir hazretlerinin saadeti ve Afgan milletinin refahı ve
selameti ve büyük bir alakai meserret karana ile takip ve müĢahede etmekte
48
olduğunuz terekkiyatın mütezayid muvaffakiyetlere tevvücü hakkındaki samimi
temenni yatımı beyan eder ve zatı sefiranelerine beyanı hoĢ amedi eylerim.” 119
Amanullah Han ile Atatürk yeni Elçi aracılığıyla birbirlerine daha yakın olmuĢ
ve dostça selamlar göndermiĢler, bir hafta sonra Afganistan‟ın bağımsızlık
yıldönümü kutlanacaktı. Bu defa Atatürk 6 Mart günü PTT kanalıyla doğrudan
Amanullah Han‟a Ģu tebrik telgrafını çekti:
“Afganistan‟ın yevm-i istiklali sene-i devriyesi münasebet-i mesudesile zatı
Ģahanelerini ve Afgan milleti necibesini tebrik müsaraat eylerim”120
Amanullah Han Mustafa kemal den Ģöyle teĢekkür etmiĢ:
“Cülus ve istiklalimizin sekizinci sene-i devriyesini tebriklerinizi havi telgraf
namesi fehimaneleri vasıl oldu. ġeci Türk milletinin vahdet ve selameti temenni
yatıma terdifen teĢekkürat-ı samimanemin kabulünü zat-ı biraderanelerinden
temenni ederim”121
Türkiye ve Afganistan devlet baĢkanları, batı halkların‟a göre birbirlerinin milli
bayramlarını kutluyorlarmıĢ ve bunu baĢlatan Atatürk olmuĢtur. Ondan sonra
Amanullah Han da Türkiye Cumhuriyeti‟nin yıldönümlerinde Atatürk‟e tebrik
telgrafları gönderme usulünü benimsemiĢtir ve sonraki yıllarda iki ülke arasında
devam etmiĢtir.
1.2.6. Kabil’e yeni Türk elçisi Nebil Batı
Haziran 1922 tarihinden beri Afganistan‟da elçilik yapan korgeneral Fahrettin
paĢa‟nın görev süresi Kasım 1925‟te sona erdi ve yerine Nebil Batı atandı.
Ġsmail Nebil Batı 1888 yılında Ġstanbul‟da doğdu. 1902‟de fatih merkez
mektebinde ilkokulu, 1904‟te RüĢtiyeyi ve 1908‟de Mercan Ġdadisini ve 1911‟de
119
Şimşir, (1993), a.g.e., 20.
Şimşir, (2002), a.g.e., 220.
121
Şimşir, (1993), a.g.e., 21-22
120
49
mülkiyeyi bitirdi. 1911-1913 yıllarında maliye nezaretinde, 1913-1918 arasında
ıslahat maliye komisyonunda ve 1918- 1919‟de de ĠaĢe nezaretinde çalıĢtı. 122
27 Ekim 1921‟de Ahmet Muhtar Bey Tiflis mümessilliğine atanınca aynı günlü
bir kararname ile Nebil Bey de Tiflis mümessilliği BaĢkâtipliği‟ne atandı, böylece
Ankara Hükümeti‟nin hizmetine girdi ve iki yıl kadar Tiflis mümessilliği
BaĢkâtipliği‟nde kaldı. Ġki yıldan sonra Gürcistan bağımsızlığını kaybedince Tiflis
mümessilliği kapanmıĢtır, 27 Eylül 1923te Tiflis‟teki görevinden ayrılmıĢ ve 11
Kasım 1923te Atina elçiliğine BaĢkâtipliği‟ne atanmıĢtır. Ağustos 1924 tarihine
kadar bu görevde kalmıĢ ve orada maslahatgüzarlık görevini üstlenmiĢtir,
Atina‟dan Berlin Elçiliği BaĢkâtipliği‟ne atanan Nebil Batı bu göreve gitmemiĢ ve
istifa ederek DıĢiĢleri Bakanlığından ayrılmıĢtır.123
Sicilinde Arapça, farsça ve Fransızca bildiği yazılı olan Nebil Batı belki farsça
bildiği için 29 Kasım 1925 tarihinde Kabil elçiliğine atanmıĢ ve bundan sonra
Aralıksız 28 yıl DıĢiĢleri Bakanlığı kadrosunda hizmet etmiĢtir. Tokyo‟da daimi
maslahatgüzarlık (1931-1936); Brüksel (1939- 1940), Bağdat (1945- 1949) ve
Karaçi‟de (1949-1952) elçilik görevlerinde bulunmuĢ ve 18 Temmuz 1953te yaĢ
haddinden emekli olmuĢtur.124
Nebil Batı 16 Haziran 1926 günü güven mektubunu Afganistan kralı
Amanullah Han‟a sunmuĢ ve kabil‟deki tören den Ģöyle rapor vermiĢtir:
13 Haziran 1926 tarihinde Ģifahen ve 15 Haziran 1926 tarihinde tahriren 16
Haziran 1926 ÇarĢamba günü saat üç buçukta padiĢah-ı Afgan‟a itimatnamemi
vereceğimi hariciye vezareti bildirdi. Ben de vekâleti Aliyelerine tertip edilmiĢ olan
nutkumu Türkçe olarak irad ettikten sonra itimatnamemi ve selefime ayet veda
nameyi padiĢah hazretleri irticalen ve Türkçe olarak tahminin Ģu mealde cevap
verdi:
“Türkiye cumhuriyeti sefirini kabul etmekle bahtiyarım, Türkiye‟de vuku
bulmakta olan terakki yatı pek yakından takip ediyorum ve etmek istiyorum.
122
Çankaya, A. (1968). Yeni Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler. Ankara: Mars matbası, C.( 4), 1352
Çankaya, (1968), a.g.e., 1353.
124
Çankaya, (1968), a.g.e., 1354.
123
50
Türkiye de benim vatanımdır, memleketi acizanem ile Türkiye arasında çok
kuvvetli rabıtalar vücuda getirmek istiyorum. Bu uğurda çalıĢacağım ve sizinle çok
uzun görüĢmek isterdim. Fakat rahatsız olarak avdet ettim ve yene de rahatsızım
onun için müsaade buyursanız baĢka vakit uzun uzun görüĢürüz.”
125
Amanullah Han o günlerde rahatsızmıĢ bu yüzden kral Türk Elçisi‟yle
görüĢmesini kısa kesmiĢ ve ayaküstü birkaç cümle söylemekle birlikte, yene de
hedef ve meramını iyice anlatabilmiĢ, Türkiye ile iliĢkilere önem verdiğini
vurgulamıĢtır. “Türkiye de benim vatanımdır” demiĢ, Türkiye‟deki kalkınma
atılımlarını yakından izlediğini ve Afganistan ile Türkiye arasında güçlü bağlar
kurmak istediğini ve bu yolda çalıĢacağını belirtmiĢtir.
1.2.7. Afganistan Dışişleri bakanı Mahmut Tarzi’nin Türkiye’yi ziyareti
Afganistan DıĢiĢleri Bakanı olan Mahmut Tarzi 1927 yılının Temmuz ayında
Ankara‟yı ziyaret etmiĢtir. Bakan ile birlikte Afganistan‟ın Paris elçisi Gulam Nabi
Han ve Ankara elçisi Gulam Ceylani Han olduğu halde 4 Temmuz 1927 günü
trenle Ġstanbul‟dan Ankara‟ya gelmiĢtir.126
Afganistan DıĢiĢleri Bakanını Ankara‟da Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü
Bey tarafından karĢılanmıĢtır. Afganistan DıĢiĢleri Bakanının Türkiye ziyareti,
Atatürk‟ün 1919‟dan beri ilk defa Ġstanbul‟a geldiği günlerine rastlamıĢtır.1
Temmuz
1927
günü
Ġstanbul‟a
gelen
ve
Dolmabahçe
sarayına
inen
CumhurbaĢkanı konuklarını bir süre burada kabul etmiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk
10 Temmuz 1927 günü Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Mahmut Tarzi‟yi de Ġstanbul‟da
kabul etmiĢtir. Mahmut Tarzi Atatürk‟ün öğütlerini ve tavsiyelerini aldıktan sonra
Afganistan‟a geri dönmüĢtür.127
125
Şimşir, (1993), a.g.e., 20.
Paris‟e gelen Afganistan Dışişleri Bakanının Türkiye Cumhurbaşkanı ile Görüşmek Üzere Ankara‟ya
gelmek istediği. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Kutu No: 130 Dosya Gömleği No: 935 ıra No: 2, Dosya
Nu: 113, Tarih: 19.6.1927
127
Kocatürk, U. (1938). Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu,
Yayınları, 468.
126
51
Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Mahmut Tarzi‟nin Temmuz 1927 yılında yaptığı
bu ziyaret bir bakıma inceleme gezisi niteliğinde olduğu söylenebilir. Sultan
Abdülhamit döneminde yılarca Türkiye‟de yaĢamıĢ, gençliğini Ġstanbul ve ġam‟da
geçirmiĢ olan Mahmut Tarzi, Türkiye‟nin o günlerden 1927 yılına kadar nereden
nereye geldiğini nasıl bir devrem geçirdiğini gözleriyle görme imkânı bulmuĢtur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün Ġslam ülkeleri için örnek bir ülke durumundaydı
ve özellikle Afganistan Türkiye‟yi örnek almak isteyen ülkelerin baĢında geliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk her zaman
Afganistan‟a özel bir ilgi göstermiĢtir. CumhurbaĢkanlığı yıllarında Afganistan‟la
yakında
ilgilenmiĢtir.
Türkiye‟nin
sahip
olduğu
jeopolitik
konumunu
değerlendirirken ülkeyi batıya doğru götürmeyi hedeflerken bile doğudan ilgisini
kesmiyor ve Türkiye‟nin doğusunda yer alan Türk ve Ġslam ülkeleri ile yakından
ilgileniyordu.128
Mahmut Tarzinin Türkiye ziyareti ertesi yıl Afganistan Kralı Amanullah Han‟ın
Türkiye‟ye yapacağı ziyaretin ön hazırlığı olmuĢtur.
1.2.8. Mahmud Tarzi’nin Türk- Afgan ilişkilerine etkileri
Mahmud Tarzi, Afganlılık ideali etrafında bir ulusal bilinç yaratılmasını ve
Afganistan‟ın çağdaĢ bir ulus devlet olarak uluslararası politikada yerini
almasını hedeflemiĢ, aydın, reformist bir vatanseverdi. Babası Serdar Gulam
Muhammed
Tarzi‟nin,
Durand
antlaĢması
imza
atan
yeğeni
Emir
Abdurrahman ile anlaĢmazlığa düĢmesi sonucunda 17 Ocak 1882‟de ülke dıĢına
sürülmesiyle Mahmud Tarzi, daha henüz 17 yaĢında çocuk denecek bir
yaĢtayken yaklaĢık olarak 20 yıl sürecek olan sürgün hayatına baĢlamıĢ
oluyordu.
Mahmud Tarzi, o zaman Osmanlı toprağı olan ġam‟da büyüdü. Burada Türk
elit tabakasıyla yakın iliĢkiler içinde bulunan Tarzi, birkaç seferde Ġstanbul‟a
128
Çeçen, A. (1999) Afganistan’ın Öne Çıkışı, Avrasya Dosyası, Ankara: Afganistan ve Pakistan Özel ayısı,
C.( 4), 193.
52
giderek Sultan ikinci Abdulhamid‟in huzuruna çıkma fırsatı buldu. ġam‟da
resmi devlet görevlerinde de bulunan Tarzi, Emir Abdurrahman‟ın ölümü
üzerine tahta geçen Emir
çağrıldı.
1902
Habibullah‟ın
isteği
üzerine
Afganistan‟a
geri
ġubat ayında Afganistan‟a dönen Mahmud Tarzi,
yılının
Afganistan‟ın modernleĢtirilmesi ve yeni reformların hazırlanması konularında
oldukça önemli roller üstlenmiĢtir.129
Afganistan‟a 1902 yılında dönüĢünden
itibaren
Mahmud Tarzi,
Türk
uzmanların Afganistan‟ın çağdaĢ bilim ve teknolojiyi yakalanmasında son
derece faydalı olacağına inanmıĢtı. Hatta Emir Habibullah‟tan, II. Abdulhamit‟in bir
miktar Türk uzmanın, çağdaĢlaĢma çabalarına yardımcı olmaları amacıyla
Afganistan‟a yollanmasını rica eden bir ferman almayı dahi baĢarmıĢtır. Ancak
aylar süren bir yolculuktan sonra Osmanlı topraklarına vardığında, Ġngiliz
ajanlarının elindeki fermanın sahte ve kendisininse iĢleri karıĢtırma amacından
baĢka
bir
amaca
propagandaları
sahip
sonucu
olmayan
resmi
bir
maceraperest
iliĢkilerin kurulmasında
olduğuna
baĢarısız
dair
olmuĢtur.
Bununla birlikte, kendi seyahatlerinde Ġstanbul, Mısır ve Suriye‟de edindiği
arkadaĢlarının bir kısmı sırf Mahmud Tarzi‟ye duymuĢ oldukları
hürmete
istinaden, “Birbirlerini teĢvik ederek ve Afganistan halkına karĢı bekledikleri
Ġslami (dayanıĢma) hisleriyle Ģevke gelerek yedi kiĢilik bir grup birbiri ardına
Kabil‟e” gelmiĢlerdir.130
Afganistan halkının Türk halkıyla bir Ģekilde kader birliği yaptığına
inanan Mahmud Tarzi, bir Ģekilde her iki ülkenin de güç birliği yapması,
Türkiye ile Afganistan‟ın Doğu‟nun mazlum ve sömürülen milletlerine örnek ve
destek
olması gerektiğine
inanmıĢ
reformist
bir
Afgan
aydınıydı.
Onun
öncülüğünde her iki millet birbirine itimat duyarak yaklaĢmıĢ ve birçok konuda
iĢbirliği yapmıĢlardır. Bu iliĢkiler öncelikle iktisadi ve askeri münasebetler
konularında olmuĢ ve devamında Ģayet Afganistan üzerinde cereyan eden
talihsiz geliĢmelerin gerçekleĢmemiĢ olması durumunda bugün her iki ülke
birbirlerinin haklarını her platformda müdafaa eden güçlü iki müttefik olarak
karĢımıza çıkmıĢ olacaklardı. AĢağıdaki satırlarda her iki ülke arasındaki dostluk
129
130
Han, A.(2001). Kavşaktaki Ülke Afganistan, “Geniş Açı”, National Geographic, 27.
Tarzi, A. (1991). Biografhy of Mahmud Tarzi (from 1882 to 1909). (Çev. W. Tarzi). london, 27.
53
iliĢkilerini göstermek açısından önem taĢımaktadır. Afganistan‟da Türkiye‟ye karĢı
ilgi ve yakınlığı geliĢmesinde Mahmud Tarzi‟ni doğrudan etkisi olmuĢtur. Manmud
Tarzi,1882- 1991 yıllarında Aralıksız 18 yıl Türkiye‟de yaĢamıĢ, Türkiye‟de
okumuĢ, Türk dostu olarak Afganistan‟a geri dönmüĢ ve Afganistan‟da siyasi
basının kurucusu sayılır.131
131
Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 156-157. Web: http://dosya.marmara.edu.
tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 13 Şubat2014‟de alınmıştır.
54
55
2. BÖLÜM
AFGANİSTAN KRALI AMANULLAH HANIN TÜRKİYEYİ ZİYARETİ
(1928- 1929)
Afganistan‟ın kıymetli hükümdarı Amanullah Han hazretleri istikbalin yüksek
ufuklarından tulua baĢlayan güneĢ, asırlardan beri ıstırap çeken milletlerin talidir!
Bu talin artık bir daha siyah bulutlara bürünmemesi, milletlerin ve onların
PiĢvalarının ihtimam ve fedakârlığına vabestedir. Afgan devletinin ve zikudret
hükümdarının ve pek muhterem kraliçe hazretlerinin tali tealisi parlak olsun…
GAZĠ MUSTAFA KEMAL Türkiye Reisicumhuru
Ankara, 20. v. 1928132
Afganistan kralı biraderim Amanullah hazretlerine: memleketinizde tatbik
etmekte olduğunuz muvaffakiyetli ıslahat ve yeniliklere memnuniyet ve iftiharla
muttali olmaktayız.
GAZĠ MUSTAFAKEMAL
Ankara, 30. X. 1928
Son günlerde zatı Ģahanenizi muztarip eden bazı ahval ve haddisttan
haberdar oldum orada bulunan ve yolda emrinize iltihak etmek üzere olan bilcümle
Türk ümera ve zabitanı sizin için fedayı hayat emrini almıĢlardır.
GAZĠ MUSTAFA KEMAL
Ankara, 21. XI. 1928133
132
133
Atatürk‟ün öylev. (1959), a.g.e., 248-251.
Şimşir, (1993), a.g.e., 46-47.
56
2.1. Şah Amanullah Han’ın Türkiye Ziyareti
Afganistan‟da belli bir istikrar yeniden sağlandıktan sonra‟ Amanullah
Han, Büyük Tur adı verilen uzun yolculuğuna baĢlamıĢtır. Aralık 1927‟den
Temmuz 1928‟e kadar, Amanullah, Mahmud Tarzi ve Kraliçe Süreyya ile birlikte
bazı bakanlar, Kabil valisi, Afganistan parlamentosunun baĢkanı ve beĢ üst düzey
yöneticisi ile danıĢmanlardan oluĢan heyetle, Hindistan‟ı, Avrupa‟nın bütün büyük
baĢkentlerini, Mısır, Türkiye ve Ġran gibi Müslüman ülkeleri ziyaret etmiĢtir.
Amanullah Han‟a göre, Afgan monarĢisi için bir ilk olan bu kapsamlı yolculuk,
“Zevk için yapılmıĢ bir gezi değil, bir inceleme ve sosyal keĢif” gezisiydi.
Kendisine “Ülkesine Avrupa medeniyetinde gördüğü en güzel Ģeyleri götürme
ve Avrupa‟ya Afganistan‟ın dünya haritasında kendine ait bir yeri olduğunu
gösterme” fırsatını verecek bir geziydi. Amanullah Ģöyle diyordu: “Ülkemi Batı
medeniyetinin seviyesine yükseltmek için çok uğraĢtım, ama bunu Ģimdiye kadar
hep kitaplardan öğrendiğim Ģekliyle yapmaya çalıĢtım.
ġimdi, zaman bu
çalıĢmalarımı kiĢisel gözlem ve deneyimlerime dayandırarak yapma zamanıdır.”134
Emir Amanullah Han Avrupa yolculuğunun Afganistan yararına olacağına
ve bu yararın sonunda ülkeye ekonomik ve siyasi baĢarı ve refah getireceğine
gönülden inanmıĢtı. Bu tur, Afganistan‟ı ve Afgan halkını kralın Ģahsında
dünyaya tanıtma ve Batı medeniyetini tanıma açısından son derece özgün ve
bir o kadar da ilginç bir yöntem idi. Büyük bir ihtimalle de tarihte ilk ve tek
örnektir.135 Bütün ziyaret edilen ülkelerde, Kral Amanullah ve Kraliçe Süreyya
kayda değer bir izlenim bırakmıĢtır. Çünkü Afganistan nispeten az bilinen bir
ülkeydi. Amanullah Han bütün seyahati çok ciddiye almıĢ, ev sahiplerinin ilgisini
ülkesinin kalkınmasına çekmek ve donanım, finansman ve teknik yardım
almak için de çok çalıĢmıĢtı. Avrupa uygarlığı ve kültürünün boyutlarını
gördükten sonra, Afganistan‟ı modernize etme isteği daha da artmıĢtı. Bu tur
sırasında, Finlandiya, Letonya, Liberya, Polonya, Ġsviçre, Mısır ve Japonya ile
diplomatik anlaĢmalar imzalandı. Daha önce Rusya (1919), Ġran (1921), Ġngiltere
134
Shahrani, M. (1986). State Building and Social Framentation in Afganistan. Neyoruk: Syracuse
University Pres, 67.
135
Gregorian, V. (1969). The Emergence of Modern Afghnistan: Politics of Reform and Modernization 18801946. Stanford: Stanford University Press, 256.
57
(1922), Türkiye (1922), Ġtalya (1922) ve Fransa (1923) ile diplomatik iliĢkiler
kurulmuĢtu.136
Bu turun son bölümü olan Ġran ziyareti öncesi Afganistan Kralı Amanullah
Han, kayınpederi Mahmud Tarzi ve eĢi Kraliçe Süreyya ile birlikte, 12 Mayıs
2 Haziran 1928‟de Türkiye‟ye resmî bir ziyaret yapmıĢ, CumhurbaĢkanı
Gazi Mustafa Kemal‟in konuğu olmuĢtur.137 Ankara‟nın baĢkent olmasından
sonra Türkiye‟ye gelecek olan ilk devlet baĢkanı olması dolayısıyla Türk Hükümeti,
Afganistan
Kralı
Amanullah
Han‟ın
bu
çok
ziyaretine
büyük
önem
vermekteydi.138 O güne kadar hiçbir yabancı devlet baĢkanının Ankara‟ya
gelmemiĢ
olması
bir
yana, Türkiye‟de görevli bazı yabancı Elçiler bile
Ġstanbul‟dan Ankara‟ya gelmemek için ayak sürüyor, hatta yeni baĢkenti boykot
etmeye kalkıĢıyorlardı. Ġngiltere, Fransa, Ġtalya gibi eski düĢman devletler,
özellikle
Ġngiltere,
Ankara‟ya
karĢı
direniĢlerini
pek
aĢırı
dereceye
vardırmıĢlardı.139
Bu maksatla Müdafaa-i Milliye ve Hariciye Vekâleti ortaklaĢa ve her türlü
ayrıntının düĢünüldüğü bir ziyaret programı hazırlamıĢlardır. Bu program Ġcra
Vekilleri Heyeti‟nin 18 Nisan 1928 tarihli toplantısında kabul edilmiĢtir. Aynı
toplantıda, Sovyet Rusya‟nın Sivastopol veya Odesa limanlarından Afganistan
Kralı ve kraliçesini
Türkiye‟ye
getirmek
için
Seyr-i
Sefâin
Müdiriyyet-i
Umumiyyesi‟nin “Ġzmir” vapurunun 12. 500 liraya kiralanmasına karar verildi.
Bu vapura refakat üzere ayrıca Peyk-i ġevket ve Berk-i Satvet torpido
muhripleri de görevlendirilmiĢtir.140
Kral ve Kraliçeyi Türkiye‟ye getirmek üzere görevlendirilen heyette ise Ģu
isimler bulunmaktaydı ve gezi programinin taslağı:(ek.1)
1- Reisicumhur Hazretleri namına Birinci Ferik Fahreddin (Altay) ve Feri
136
Dupree, L. (1997). Afganistan. Oxford: Oxford University Press, 450.
Şimşir, (2002), a.g.e., 152.
138
Öksüz, H. (2001). Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin İlk Resmî Konuğu: Afgan Kralı Amanullah
Han‟ın Türkiye Ziyareti (20 Mayıs-2 Haziran 1928), (Çiçek. K . ), Pax Ottomana, SOTA ve Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara, 2001, s.771.
139
Şimşir, (2002), a.g.e., 160.
140
Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve deniz güven kuvvetlerinin alacağı tedbirler.
Bkz, B.C.A, Dosya No: 435, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 –
ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 19.05.1928.
137
58
Naci (Eldeniz) PaĢalar,
2- Kabil Sefiri Nebil Bek
3- TeĢrifat Müdir-i Umumi Muavini Sadullah Bek
4- Kral ve Kraliçe hazretlerinin maiyetlerine memur iki yâver.141
Afganistan Kral ve Kraliçesini Türkiye‟ye getirmek için görevlendirilen ve
Seyr-i Sefâin Ġdaresi‟nin en gözde vapuru olan Ġzmir Vapuru 15.000 lira masraf
yapılarak özel olarak hazırlanmıĢtır. Bu çerçevede Kral ve Kraliçe hazretlerinin
seyahatleri esnasında kullanımları için iki oda ve bir banyo dairesinden oluĢan
özel kamara teĢkil edilmiĢtir. Ayrıca, Kral hazretlerinin 25 kiĢilik maiyeti için
25 daire oluĢturulmuĢtur. Vapur halı döĢenmiĢ, yemek salonu, sigara dairesi ve
üst güverte çok güzel bir biçimde donatılmıĢtır.142
Bu ziyaret öncesi, Ankaralılar seferber oldular, baĢkenti güzelleĢtirmek,
haĢemetli konukları hoĢnut etmek için kolları sıvadılar. Kocaman kocaman ağaçlar
uzaklardan sökülüp kralın geçeceği caddelere dikildi ve baĢkent “bir gecede”
yeĢillendirildi. “Ankara Palas”ın devam etmekte olan inĢaatı hızlandırıldı ve
tamamlandı. Ziyaretten birkaç gün önce perdeleri takılan baĢkentin bu ilk
modern oteli Afganistanlı konukların hizmetine sunuldu. Ankara Palas Oteli‟nin
veya devlet konuk Evi‟nin ilk konukları ġah Amanullah ile kraliçe Süreyya
olmuĢlardır.143
Misafirleri almak üzere 16 Mayıs 1928 tarihinde Ġstanbul‟ dan hareket eden
Ġzmir Vapuru ertesi gün saat 12‟de Sivastopol Limanına varmıĢtır. Ġzmir Vapuruna
refakat eden torpidolar Rus gemilerini selamlamıĢ, Rus gemileri de top atarak
karĢılık vermiĢ; liman komutanı vapuru ziyaret etmiĢ, vapur reisi de iade-i
ziyarette bulunmuĢtur.144 19 Mayıs günü saat 16‟da Donanma Komutanlığına
141
Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için
düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya
Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928.
142
Öksüz, (2001), a.g.m., 772.
143
Şimşir, (2002), a.g.e., 160.
144
Öksüz, (2001), a.g.m., 772.
59
bağlı beĢ gemi Ġstanbul Boğazı‟nın üç mil açığında Afganistan Kralını getiren Ġzmir
Vapurunu karĢıladı. Ġzmir Vapuru Türk Donanmasının arasından geçerken
Hamidiye ve Mecidiye kruvazörleri 21 pare top atıĢı yaparak Kral hazretlerini
selamladılar.145 Daha sonra Hamidiye kruvazörüne yaklaĢan bir motor Ġstanbul
Heyeti‟ni alarak Ġzmir Vapuruna getirdi.146 Heyette Vali, Kolordu ve Donanma
Komutanları, ġehremini, Halk Fırkası MüfettiĢi, Darü‟l- Fünun Emini ve Darü‟lFünun öğrencileri adına genç bir kız bulunuyordu.147
Afganistan Kralı ve Kraliçesini taĢıyan Ġzmir Vapuru, Türk Deniz ve Hava
Filosu eĢliğinde Ġstanbul Boğazı‟nı geçerek saat 18‟de son durak olan
HaydarpaĢa Rıhtımına yanaĢtı. Kral Kraliçe hazretleri Selimiye kıĢlasından
atılan 21 pare top atıĢıyla selamlandı. HaydarpaĢa tren istasyonunda Türk ve
Afgan millî marĢlarının okunmasıyla baĢlayan resmî karĢılama töreni bittikten
sonra misafirler, kendileri için hazırlanan özel vagona yerleĢtirilerek hemen
Ankara‟ya doğru harekete geçildi. Kral için özel olarak hazırlanan vagonda
Prenses Nurulserâc, Huriye Tarzi Hanımlar ve Mesaib-i Serdar Hasan Han
hazretleri de bulunuyordu. Konuklara, kadar Gebze‟ye kadar Ġstanbul Valisi,
Kolordu kumandanı, ġehremini ve Polis Müdürü refakat etmiĢtir.148
2.1.1. Mihmandar Fahrettin Altay’ın anlattıklar
Rusya yolu ile Kâbil'den önce Ġstanbul'a gelecek olan Kral ve eĢi Kraliçe'ye
mihmandar olarak ordu kumandanlarından Fahrettin Altay atanmıĢ ve Amanullah
Han‟ın Türkiye‟ye geliĢini Ģöyle anlatıyor:149
30 Nisan 1928‟de Rusya‟dan Türkiye‟ye gelecek olan Amanullah Han‟a ve
Kraliçe'ye eĢimle beraber mihmandar tayin edildiğim emrini alınca, Ankara‟ya
145
Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için
düzenlenen programın tastık-i. Bkz. BCA Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya
Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928.
146
Öksüz, (2001), a.g.m., 772.
147
Öksüz, (2001), a.g.m., 773.
148
Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için
düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya
Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı No: 6452, Tarih: 18.04.1928.
149
Altay, F. (1970). 10 Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922). İstanbul: İnsel Yayınları, 426.
60
giderek Milli Müdafaa vekili ile görüĢtüm. Atatürk‟ü ziyaret ettim. Afganistan‟a ait
büyük bir dosya verdiler, bunu okuyup ziyaret hakında bilgi edinecektim. Bu
Ankara‟ya ilk defa bir hükümdar ziyareti olduğu için Atatürk pek neĢeliydi. Mayıs‟ta
BaĢbakan Ġsmet PaĢa ile görüĢtüğümde Afganistan Kralı‟nın hali müsait görülürse
beni Afganistan‟a Genelkurmay BaĢkanı ve BaĢkumandan yapmak istediklerini
belirtti. Sağlık durumumun buna müsait olmadığını belirterek kabul etmedim.
DıĢiĢleri Bakanı ve Protokol ġefi ile görüĢüp yapılacak iĢleri tayin ettik.
Korgeneral Naci Eldeniz ile eĢi de ikinci mihmandar tayin edildiler. 14 Mayıs
ÇarĢamba günü Ġzmir vapuru ile Sivastopol‟e yollandık. Vapur mihmandarlar
takımı protokol memurları yaverler tercümanlar, gazete muhabir ve fotoğrafçıları
ile doluydu. Deniz biraz sallantılıydı. 17 Mayıs günü öğleden sonra Sivastopol
limanına girdiğimiz vakit Rusların bizi büyük merasimle karĢıladıklarını görüyorduk.
Moskova büyükelçimiz Tevsik Bıyıkoğlu ile Rus sefiri Karahan da karĢılayıcılar
arasındaydı.
Gece orduevinde büyük bir ziyafet verildi ve bize ikramlarda bulunuldu.
Rusların subaylarıyla erleri aynı masaya oturtmalarını ve öylece yemek
yedirmelerini bir gösteri sanmıĢtık.
18 Mayıs günü saat 11.00‟da Kral ile eĢi Kraliçe Süreyya geldiler büyük bir
merasim yapıldı ve kendilerine takdim olundu. Yarım saat sonra da büyük bir
merasim ile uğurlanıyorduk. SavaĢ gemileriyle otuz sekiz uçak bir müddet bize
refakat ederek Kral‟ı geçirdiler…
Kral, sivil giyinmiĢ, esmer, kara bıyıklı ve kara gözlü yakıĢıklı bir genç.
Gürbüz ve çevik. Kraliçe, nazik ve güzel bir taze, bir Avrupalı gibi açık giyiniyor.
Kral Türkçe biliyor ve meramını anlatabiliyor. Kraliçe ise Farsça konuĢuyor.
Vapurda Kral ve Kraliçe samimi bir halde gazetecilerle görüĢüyorlar, Kral
Kraliçeye tercümanlık yapıyor, fotoğrafçılar bol bol resim çekiyorlar. Resmiyetten
kaçınan Kral popüler görünmeye çalıĢıyor. Öğle yemeğini beraber yedik geceyi de
vapurda eğlenerek geçirdik.
61
19 Mayıs günü öğleden sonra geminin süvari kulesinde Kralla beraberiz,
hava güzel. Kral seyahatini ve Afganistan‟ın güzelliklerini anlatıyor, denizleri
olmamasından esefle bahsediyor, Atatürk‟ün milli mücadeledeki baĢarısından
sitayiĢle söz ediyor. Boğaza yaklaĢtığımızda bizim donanmayla uçaklarımız
istikbale çıkmıĢlar, Ġstanbul valisi Mithat Bey ile Kumandan General ve Donanma
Kumandanı Amiral vapurumuza gelerek Kral ve Kraliçeyi selamladırlar. Bir kafile
halinde boğaza girdik. Ġki tarafta sahillerde yığılan halkın mendil sallayıĢları ve
tezahüratları arasında ilerliyoruz, Kral ve Kraliçe boğazın muhteĢem güzelliğine
olan hayranlıklarını gizleyemiyorlar.
Saat 18.30‟da HaydarpaĢa yönünde demirledik ve özel trene geçerek
Ankara‟ya hareket ettik. 208 Mayıs günü sabah saat 10.30 da Ankara garında çok
büyük bir tören yapıldı. Atatürk ile Kralın sarmaĢ dolaĢ olması herkesi
heyecanlandırmıĢtı. Kral ve Kraliçe bir hafta kadar Ankara‟da kaldılar.
27 Mayıs Pazar günü akĢamüzeri trenle Ġstanbul‟a hareket ettik. Uğurlama
merasimi de çok büyük oldu. Kral Atatürk‟e karĢı hürmetkâr bulunuyordu.
Polatlı‟dan geçerken bizim Sakarya SavaĢımız hakkında tepeleri göstererek bazı
bilgiler vermek istedim. O bunları dinlemekten öte kendi istiklal savaĢını anlatmaya
devam etti. Anladım ki bir Ģey öğrenmek değil yaptıklarıyla övünmek heveslisidir.
Kralın Ġstanbul seyahati de törenlerle geçti. Birçok yer gezildi. Güzel sanatlar
akademisinde yapılan ziyarete Kraliçe katılmadı. Resim salonunda öğrencilere
modellik yapan çırılçıplak bir kadın ortada duruyor, Kral ona bakmaksızın
çocukların yaptıkları resimlere bakarak takdirde bulunuyordu.
30 Mayıs Kurban bayramı günü ziyaret ve tebrikler yapıldı. Öğleden sonra
Kral kendi otomobilinde kendisi Ģoförlük yaparak Ġstanbul‟un etrafını dolaĢtı. Beni
de yanına oturttu ve bu arada: “Sakın korkma, ben ehliyetli Ģoförüm” dedi. Bende:
“Bir kralın Ģoförlük yaptığı otomobilde bulunmak bir Ģereftir fakat yollarımız bozuk
ve karıĢıktır bir kılavuz alsanız iyi olur” dedim. Faka buna lüzum olmadığını
söyleyerek hareket geçti. Çok Ģükür ki geziyi selametle tamamladık.150
150
Altay, (1970), a.g.e., 429.
62
2.1.2. Ankara’da Atatürk ile Amanullah Han’ın karşılıklı hitapları
20 Mayıs 1928 günü Ankara‟ya gelen Kral Amanullah baĢkanlığındaki
Afganistan Heyeti, Ankara Ġstasyonunda bizzat Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa
Kemal PaĢa tarafından karĢılanmıĢtır. KarĢılama törenine T.B.M.M. BaĢkanı
Kazım Bey (Orbay), BaĢbakan Ġsmet (Ġnönü) PaĢa, Genelkurmay BaĢkanı Fevzi
(Çakmak) PaĢa, Bakanlar Kurulu üyeleri, askeri Kuvvet Komutanları, yüksek
yargı organlarının baĢkanları, C.H.P. Genel Sekreteri ve Türkiye Cumhuriyeti
Devleti‟nin tüm üst düzey yöneticileri iĢtirak etmiĢlerdir.151 Aynı gün akĢam yeni
hizmete açılan Ankara Devlet Konuke vinde verilecek ziyafette kullanmak ve iade
edilmek üzere Dolmabahçe sarayindaki yaldızlı gümüĢlü ziyafet takımlarını
Ankara‟ya getirilmiĢti.152 Ġki lideryaptığı konuĢmada tarihî, Türk- Afgan dostluğuna
ve iki milletin Orta Asya‟daki münasebet ve rabıtalarına dikkat çekmekte,
Türkiye ve Afganistan milletlerinin büyüklüğünü belirterek 1919 yılında bu iki
milletin
içine
düĢtükleri
duruma
iĢaret
etmekte
çekilen
ve
iztirapların
unutulmadan daima hatırlanmasını istemektedir.
Bu yemekte Atatürk aĢağıdaki konuĢmayı yapmıĢtır:
“Kral Hazretleri,
Türk milleti ve Cumhuriyet Hükümeti ve ben, Zatı Hükümdar ilerini ve
Kraliçe
Hazretlerini
memnunuz.
Kabil‟den
Türkiye‟de
hareket
görmekle
buyurulduğu
pek
ziyade
günden
mesrur
beri,
ve
seyahatı
hükümdarileri safahatını, büyük alaka ve iftiharla takip ediyor ve umumi bir
iĢtiyak ve tahassürle memleketimizi teĢriflerine intizar ediyorduk.
Bugün kardeĢ Afgan milletini, asil ve kıymettar Ģahıslarında temsil eden,
biraderi
hassım
Kral
Hazretlerini
ve
muhterem
Kraliçe
Hazretlerini
Hükümet merkezîmiz Ankara‟da Türk milleti ve Türk devleti namına Ģahsen
151
Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için
düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya
Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı No: 6452, Tarih: 18.04.1928.
152
Afganistan kralı Amanullah Han onuruna verilecek ziyafette kullanılmak ve iade edilmek üzere
Dolmabahçe arayindaki yaldızlı gümüşlü ziyafet takımlarını Ankara‟ya getirilmişti. Bkz. B.C.A, Fon No:
30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 26, ıra No: 10, Tarih: 02.05.1928.
63
selamlamakla bahtiyarım.
Huzzari kiram; Afgan milleti ile menĢei Orta Asya olan ecdadımız arasındaki
münasebetler ve uhuvvet rabıtaları pek kadimdir. Tarihin silinmez sahifeleri,
o münasebetlerin ebedi hatıralarıyla doludur. Ġki kadim ve kahraman milletin
bugünkü evlatları, bizler, medarı intibah olan o sahifeleri, büyük alâka ile mütalaa
etmeliyiz. Orada Afgan milletiyle Türk milletinin bir safta, aynı gayeye yürüdüğü
ve müĢterek Ģanlar ve zaferler kazandığı görülecektir. Tarihin o lâyemut
mazbutatı; bize kardeĢ
olarak
bırakmıĢ
hislerini ve rabıtalarını, kıymetli bir miras-ı müĢterek
olan,
Afganlı
ve
Türk
babalarımızın
hudutlarımızın haricindeki sahalarda dahi, devletler
halef
ve
selef
olduklarını
göstermektedir.
bugünkü
kurmakta
siyasi
yekdiğerine
ĠĢte bugünkü Afgan ve Türk
milletleri, sayısız asırların ve büyük kıtaların içine hatıralar ve ananeler salan
büyük milletlerin evlatlarıdırlar.
Aziz dostumuz Kral Hazretleri!
Tarihin ne garip tecellileri, dünya hadiselerinin ne manidar tesadüf ve
müĢahebetleri vardır. Zatı hükümdarileri, 1919‟da kahraman Afgan milletinin
baĢında olarak, Asya‟nın ortasında, istiklal için mücadeleye atılırken, biz de
aynı tarihte, burada, Avrupa‟nın Ģarkında, bütün medeni cihanın piĢi enzarında,
istiklal
ve
hürriyetimize
vurulan
darbelere,
göğüslerimizi
siper
ederek
döğüĢüyorduk.
Size ve bize çektirilen bunca âlâm-ı istıraptan bahse hacet yoktur. Yalnız
istiklal ve hürriyet aĢıkı milletler için, o ıstırap anları, o ıstırap sebepleri, o
ıstırap âmilleri, teyakkuz ve intibah medarı olmak üzere daima tahattur
olunmalıdır. Ġstiklal ve hürriyetlerini her ne bahasına ve her ne mukabilinde olursa
olsun, ihlal ve takyide asla
bütün
manasiyle
müsamaha
etmemek,
istiklâl
ve
hürriyetlerini
masun bulundurmak ve bunun için icap ederse, son
ferdinîn son damla kanını akıtarak tarihini Ģanlı misal ile tezyin etmek; iĢte
istiklâl ve hürriyetin hakiki mahiyetini, Ģâmil manasını, yüksek kıymetini,
vicdanında idrak etmiĢ milletler için esasi ve hayati prensiptir. Ancak bu
prensip uğrunda her türlü fedakârlığı, her an, ifaya müheyya ve kadir
64
bulunan milletlerdir ki, mütemadiyen beĢeriyetin hürmet ve riâyetine lâyık bir
heyeti içtimaiye olarak mütalâa olunabilir. Afgan milleti ve Türk milleti, bu iki
kardeĢ millet, bu prensibin hakikî Ģâlikleri oldukları fiilen ispat ettiler.
Afgan milleti ile Türk milletinin tarihî olan uhuvvet rabıtalarını tarsîm ve
teyid eden baĢlıca âmili de, her iki milletin, Ģerefli mevcudiyetleri ve âli mefkûreleri
için, istiklal ve hürriyet prensibine, aynı kuvvet ve imanla sarılmalarında aramalıdır.
Ġstiklâl ve itibarını cihana tanıtmak evsaf, liyakat ve kudretinde olan
milletlerin,
medeniyet yolunda
da
serî ve
muvaffak adımlarla
ilerlemek
istidatları, teslim olunmak lâzımdır. Gerçi bir heyeti içtimaiyenin zamanla
kökleĢmiĢ, ört ve âdet, hissiyat ve telâkkiyatı mühimdir. Bu itibarla, içtimaî
heyetler, müteĢebbis fertler üzerinde, âdeta âmir ve hâkim tesir icra ederler.
Fakat, fıtrî istidat ve liyakati, inkiĢaf ve itilaya mazhar olmuĢ milletler; medeniyetin
bugünkü terakkilerinden feyiz ve ilham almıĢ münevver evlâtları saika ve
delâletlerile, mazide fevt ettikleri fırsatların tevlid ettiği teehhüratı telâfi çaresi
bulmakta gecikmezler. Bu hususta heyeti içtimaiyeye hüsnü delâletin müessir ve
müsmir olduğuna da Ģüphe yoktur.
“Muhterem Kral Hazretleri!
Bu münasebetle, pek ziyade haz ve takdirle takip ve müĢahede
etmekte olduğum
bir
hakikati
ederim. Zatı Hükümdarileri,
asil
arz
etmeme
Afgan
müsaade
milletinin
baĢına
buyurmanızı
geçer
rica
geçmez,
yalnız millet ve memleketinize istiklâl-i tam kazandırmakla iktifa etmedinîz. O
güzel
ve
feyyaz memleketinizde
zamanın
yıktığı
mâmureleri,
bugünün
terakkiyatile mütenasip bir surette, ihya ve ilâya baĢladınız. Devletinizin
teĢkilâtını tanzim ettiniz. Cesur ve kahraman ordunuzu yeniden tensik ve tarsin
buyurdunuz. Maarif iĢlerinde mühim hatveler attınız. Ġçtimaî hayatta, mahsus
hamleler gösterdinîz. Bütün bu Ģuurlu ve ruhlu icraat ve faaliyet ülkenizin ve
milletinizin mamuriyet ve medeniyet sahasmda, lâyık olduğu yüksek mevkie suûd
zamanının gecikmeyeceğini zâmindir.
65
Kral Hazretleri!
Medeni ve teceddütkârane ıslahat yolundaki faaliyet ve mesainizin ne
kadar huzur ve sükûn istilzam ettiğini takdir ve buna mazhariyetinizi samimiyetle
temenni ederim. Gerçi Afganistan‟ın coğrafi vaziyeti ve bu sebeple devletinizin
siyasi Ģeraiti mühim, ciddi ve naziktir. Tarih, bu ehemmiyet ve nezaketin, içinde
bulunulan Ģerait ve ahval ne olursa olsun; bir an nazarı dikkatten dûr
tutulmamasını âmirdir. Hatta vehim ve vesveseyle!
Fakat derakıp beyan etmeliyim ki, Afganistan‟ın HindikuĢ‟u ile çetin ve sert
tabiatı ve Afgan milletinin müspet zekâ, cesaret ve kahramanlığı ve bilhassa
Afgan devletinin mümtaz Hükümdarının yüksek Ģahsiyeti, her türlü ihtimalin
karĢısında katiyet ve kudretle yükselen bir âbidedir. Biz bunu biliyor ve kalbî
hislerle takdir ediyoruz. Sizi ve milletinizi cidden seven Türk milletinin Reisi
olarak, samimen arz edeyimki,
ve
teâlisi
görmek,
bizim ahassı
ve
maddi
yolunda teĢebbüslerinizin, az zamanda
katîdir.
itminanımız
vazife
Afganistan‟ın
âmalimizdir.
ve
manevi
terakki
husûl-pezîr
olduğunu
muhakkak
olduğuna
Muvaffakiyetinizin
Bu hususta, bir kardeĢ millete, tabiaten teveccüh eden
mükellefiyetleri,
Türk devleti, istitâatı dairesinde ifaya Ģitaban
olmaktadır.153
Afganistan‟ın kıymetli Hükümdarı Amanullah Hazretleri,
Ġstikbalin yüksek ufuklarından tulûa baĢlayan güneĢ, asırlardan beri ıstırap
çeken milletlerin taliidir! Bu taliin artık bir daha siyah bulutlara bürünmemesi,
milletlerin ve onların piĢvalarının ihtimam ve fedakârlığına vabestedir. Afgan
devletinin ve zikudert hükümdarının ve pek muhterem kraliçe hazretlerinin tali
tealisi parlak olsun…”154
Bu verilen ziyafette Afganistan Kralı Amanullah Han da bir konuĢma
yapmıĢtır ve Amanullah Han‟ın konuĢması Ģöyledir:
153
154
Şimşir, (1993), a.g.e., 31-35.
Atatürk‟ün öylev ve Demiçleri, (1959), a.g.e., 248-251.
66
“Aziz ve Âlicenâb KardeĢim,
Aziz Türkiye toprağına muvasalat ve mümtaz zatının ve biraderimiz Türk
milletile vukua gelen mülâkat münasebetile duymakta olduğum nihayetsiz
kalbî sürurumu zaptedemiyorum. ĠĢte bu benim temsil ettiğim Afgan Milletinin
biraderane ihsasatıdır. Çünkü kadim âlakalar, âdat ve etvarın tevafuk-u seyrin
tekâmülü bu iki Ģeci ve fedakâr milletin ruhi ve kalbi rabıtalarını birbirine o kadar
merbut kılmıĢtır ki, eğer bunları bu ruha ve aynı hissiyatı mihribanâneye malik iki
cisme teĢbiye etsek mevzudan hariç bir Ģey söylemiĢ olmayız. Tabiat dahi bu iki
milletin yeni hayatının tarihini bir zamanda baĢlatıyor.
Yeni Afgan Milleti Ģerefli bir hayat istihsal etmek için benim emrim altında
müttehid-ül kâme olarak mesai ibrazına baĢladığı zaman, necib Türk milleti
dahi bir güzide ve dâna Zatınızın rehnümalığiyle hukuk-u meĢruasını istirdat
için merdane mücahedeye kıyam etmiĢ idi. Vukubulan millî mesai hiçbir asırda
neticesiz kalmadığı gibi bu iki gayyur milletin mücahedeleri de menfaatle
dolu neticeler intac eyledi ve bu iki millet mevcudiyetlerini ve yaĢamak haklarını
medeni dünya muvacehesinde isbata muvaffak oldular. Biz iki birader ve refik-i
mesaiyiz ve bu iki kardeĢ milletin mukadderat-ı âtiye sefinesini idare ve
memleketlerimizde asr-ı hâzır terakkiyatını istihsal için müĢterek makasıd ve
vezayif sahibiyiz.
Afgan
Milleti
kendisine
biraderlik
noktaî
nazarından
teveccüh eden vazifelerin ifasına istitatı derecesinde müheyyâdır.
Muhterem Reis Hazretleri!
Aziz Türkiye‟nin faaliyet ve kudret numunesi olan Zatı Devletinizin gece
gündüz çektiğiniz zahmetler neticesinde hâsıl eylediği bugünkü terakkiyatı ben
ve aziz milletim memnuniyet ve iftihar ile dolu gözler ile görmekteyiz. Necib
Türk milletinin terakki ve teali yolunda attığı her adımdan dolayı Afgan milleti
müftehir olmaktadır. Biz Zatı Âlinizin genç Türkiye‟yi dokuz sene zarfında ne
büyük terakki payelerine çıkardığımzı, ne gibi ihtiyaçlardan kurtardığınızı ve bu
kahraman milletin saadet ve kuvvetini nasıl istihsal buyurduğunuzu imtinân ve
Ģükran ile dolu bir göz ile görüyoruz. Ben kati bir itminân ve kanaat ile genç
Türkiye‟nin parlak istikbalini görmekteyim. Sizi bunun yegâne âmili bildiğim cihetle
67
Zatı biraderimize karĢi büyük bir hissi muhabbet ve bir itminan duymaktayım.155
Türk Milletinin Kıymetli Kumandam Reis Hazretleri,
Ben ve Kraliçe, benim ile aziz milletim hakkında derin biraderlik hissiyatmı
ve Türk milletinin lütfunu gösteren Zatı Âlinizin samimiyet ile dolu sözlerinizden ve
hidematı milliyeme taaluk eden takdiratınızdan dolayı teĢekküratı kalbiyemizi
tecdid eder ve aziz Türk milletinin terakki ve tealisini ve Türkiye‟nin yegâne
nâcisi olan Zatı Devletinizin ömür ve âfiyetinin devamını temeni eylerim.”156
Türkiye Devleti‟nin Afganistanlı konuklarına uygulamıĢ olduğu protokolün
çok samimi bir atmosfere büründürülmesi Afganistan‟a ne kadar önem verildiğini
açıkça gösteriyordu. Bu önem, Türkiye‟nin Doğu‟ da takip ettiği politikadan ziyade
çağdaĢ uygarlığa geçiĢ ve intibak hususunda Doğu Milletlerine yaptığı ve
yapabileceği rehberlik noktasnı da göstermekteydi.157
Bunun izlerini Mustafa Kemal PaĢa‟nın konuklarına verdiği akĢam yemeğinde
yaptığı konuĢmasında net bir Ģekilde görebilmekteyiz. Mustafa Kemal PaĢa,
Türk Milleti‟nin Afganistan halkına duyduğu içten ve samimi duygularının
tarihsel köklerine değindikten sonra bağımsızlık ve hürriyetlerini korumada
iki kardeĢ milletin aynı anda vermiĢ oldukları büyük mücadeleye iĢaret
etmiĢtir. Bağımsızlığın
medeni
milletler
için
esas
ve
hayati
prensip
olduğunu, bunun korunması için askeri, siyasi, kültürel ve sosyal alanlarda
çağın icaplarına ayak uydurulması gerektiğini belirten Mustafa Kemal PaĢa,
Afganistan‟ın bu yönde baĢlattığı hamleleri takdirle takip ettiğini vurgulamıĢtır.
Bu reformları yürütürken Afganistan coğrafyasının jeopolitik ve sosyo-kültürel
özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizmiĢtir.
CumhurbaĢkanı seçildikten sonra hiç yurt dıĢına çıkmamıĢ, dokuz yıl
boyunca Ankara‟dan Ġstanbul‟a bile gitmemiĢ olan Atatürk, Afganistan Kralı‟nın
aylar süren bu dıĢ gezisini uzaktan uzağa merakla ve herhalde kaygıyla
155
Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi‟nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 158. Web: http://dosya.marmara.edu.
tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 19 Şubat2014‟de alınmıştır.
156
Şimşir, (1993), a.g.e., 34-35.
157
Öksüz, (2001), a.g.m., 775.
68
izlemiĢtir. KonuĢmasında, Kral‟ın uzun seyahatinin her safhasını “büyük alaka ve
iftiharla
takip
ediyor
söylüyor.
beklediklerini
idik”
diyor
ve
KonuĢmasının
Kral‟ı
ilerisinde
sabırsızlıkla
Amanullah
Türkiye‟ye
Han‟ı
açıkça
uyarmaktan geri kalmıyor. “Devletinizin siyasi Ģartları önemlidir, ciddidir ve
naziktir.
Tarih,
bu ehemmiyet
ve
nezaketin bir an bile gözden uzak
tutulmamasını amirdir” diyor. “Hatta vehim ve vesveseyle!” diye vurguluyor. Bir
hükümdara bundan daha açık uyarı olamaz.158
Mustafa Kemal Atatürk, Amanullah Han‟ın pek yakında devrilebileceğini
sanki
sezmiĢtir. Onu uyarmayı adeta görev bilmiĢtir. Tarihî hatırlatmıĢtır.
Afganistan Afganistan olalı beri kaç emirin devrildiğini, kaçının öldürüldüğünü
hatırlatmak istemiĢtir. Sanki Ģöyle
demek
istiyor gibidir:
“Aziz KardeĢim,
nedir bu tedbirsizlik? Nedir bu gamsızlık? AlmıĢsın aileni yanına, ülkeden
ülkeye dolaĢıp duruyorsun. Ankara baktığın yok. Oysa Afganistan‟ın durumu
pek naziktir. Bunu bir an bile aklından çıkarma. Hatta kuruntulu, kuĢkulu ol,
ama tedbirsiz olma. Daha dün çadırında kurĢunlanmıĢ olan öz babanı hatırla,
Afganistan tarihini hatırla...”159
Atatürk, Amanullah Han‟ın
Afganistan‟da
gerçekleĢtirmeye
çalıĢtığı
yenilikleri “pek ziyada has ve takdirle” izlediğini söylüyor. Ancak Afgan
toplumunun tutucu özelliğine de Kral‟ın dikkatini çekiyor. Afganistan, Türkiye‟ye
pek benzemiyordu, aynı evrimi yaĢamamıĢtı. Türkiye, cumhuriyete gelinceye
kadar neler neler görüp geçirmiĢti? Nizam-ı Cedit, Tanzimat, Islahat, Birinci
MeĢrutiyet, Ġkinci MeĢrutiyet ve nihayet “Anadolu Ġhtilali.” Afganistan tarihinde ise
bu devreler, bu evreler ve onların bıraktığı kurumlar, tecrübeler, birikimler ve
hatıralar hemen hiç yok gibiydi. Ġpekyolu kervanlarından bu yana sanki içine
kapanıp kalmıĢ bir ülke gibiydi Afganistan ve Afgan toplumlarda kökleĢmiĢ örf
ve
adetler,
hassasiyetler vardı. Atatürk bunların önemli olduğunu, gözden
kaçırımaması gerektiğini söylüyor. O kadar ki bu örf ve adetler, giriĢken
insanların önünü kesebilir, hatta onlara hükmedebilirdi.
Amanullah Han da
giriĢken bir kraldı, reform yanlısıydı. Ama ve lakin dikkatli olmak durumundaydı,
yoksa o kökleĢmiĢ örf ve adetler, o hassasiyetler ciddi sorun yaratabilirdi.
158
159
Şimşir, (2002), a.g.e., 175-176.
Şimşir, (2002), a.g.e., 179.
69
Fakat toplumun aydın evlatları da vardı. ounların yardımıyla topluma doğru
yolu göstermek, iyi önderlik etmek etkili ve verimli olabilirdi. Tarihî çok iyi bilen
Atatürk, Amanullah Han‟a “dikkatli ol” diye öğüt verirken, kim bilir belki
Kabakçı
Mustafaları
ve
reform
yüzünden
tahtını, hayatını
Osmanlı padiĢahlarınını kaderlerini gözünü önüne
yitirmiĢ olan
getirmiĢtir.160
Mustafa Kemal bu konuĢmasında ilginç tespitlerde de bulunmaktadır.
Mesela konuĢmasının bir yerinde Hindistan Türk Devletlerine iĢaret edilir ki, o
dönemde çok az bilinen bu konunun dile getirilmiĢ olması Türk CumhurbaĢkanı‟nın
tarih bilgisi ve Ģuurunu
göstermesi
bakımından
çok
önemlidir.
Yine
bu
konuĢmada “Ġstiklal ve itibarını cihana tanıtmak evsaf, liyakat ve kudretinde
olan milletlerin, medeniyet yolunda da seri ve muvaffak adımlarla ilerlemek
istidadları,
teslim
olunmak lazımdır” yolundaki değerlendirmesi ilginçtir ve
sömürgeciliğin tehdidi altındaki ülkeler açısından dikkatle üzerinde durmayı
gerektirir.161
Mustafa Kemal Atatürk, söz konusu konuĢması Ģonlarına doğru Kral
Amanullah Han‟ın ülkesinde yaptıkları ve oyguladıklarını bir tahliliyle onun yenilik
yolundaki adımlarını teĢvik ve takdir ediyordu. Ayrıca Kral Amanullah Han‟a
iltifatlarda bulunuyor ve devletinin devamlılığı için ıslah
ordu”ya
sahip
olması,
edilmiĢ
“güçlü
bir
eğitimi çağdaĢlaĢtırarak yaygılaĢtırması, özellikle de
sosyal alanda çok dikkatli yenilikler yapması” gibi tavsiyelerde bulunarak,
Afganistan‟ın jeopolitik önemi ile çok ciddi nazik stratejik konumuna dikkat
çekiyordu. Bu konuĢma, Kral Amanullah Han ve Afganistan halkının üstün
meziyetlerine dair iltifatlar ve baĢarı dilekleriyle son bulmaktadır. Kralın cevabı
konuĢması ise kısa olmuĢtur. Burada Kral Amanullah Han, Mustafa Kemal‟in
yaptıkları ve tavsiyelerinin Afganistan üzerindeki tesirlerine iĢaret etmekte,
ağabey
olarak gördüğünü belirttiği Mustafa Kemal‟den ülkesinde yapacağı
ıslahatlar için yardım istemektedir.162
160
Şimşir, (1993), a.g.e., 177.
Çöhce, . , Ahmetbeyoğlu. A. (2002). (Yay. Haz.), Atatürk Döneminde Türk Afgan Münasebetleri
Afganistan Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,131-132.
162
Saray, (2002), a.g.e., 151.
161
70
2.1.3. Amanullah Han’ın Ankara’dan İstanbul’a dönüşü
27 Mayıs Pazar günü, Afganistan Kralı ve Kraliçesinin BaĢkent Ankara‟da
sekizinci ve sonuncu günleridir. Amanullah Han, öğleden önce maiyetinden birkaç
kiĢiyi ve Elçi Gulam Ceylani Han‟ı alarak mihmandarı Naci PaĢa ile birlikte
Etnografya Müzesini gezmiĢtir.163
Buradan telsiz istasyonuna gelmiĢler ve Posta - Telgraf genel müdürü
Fahribey,
Ġhsan
Cemal,
istasyon
mühendisi
Mahzar
Beyler
tarafından
karĢılanmıĢtı. Ġstasyonda yarım saat kalan Amanullah Han, bilgi edinmiĢ ve
dikkatle dinlemiĢtir. Ayrıca Kabil ile telefon görüĢmesi yapmıĢtır.
Buradan da hareket ile Rasathane istasyonunu ziyaret ederek müdür
yardımcısı Asım Bey ile asistanlar tarafından karĢılanmıĢtır. Burada 25 dakika
kalarak araç ve gereç hakkında bilgi almıĢlardır. Amanullah Han yağmur yağarken
Rasat kulesine çıkmıĢ, orada verilen bilgileri dinlemiĢlerdi. Amanullah Han
kendilerine gösterilen aletin yağmurdan etkilenmemesi için Ģapkasını çıkartarak
korumuĢtur.164
Müesseseye bağlı rasat istasyonları ile bunlardan gelen raporlar hakkında
bilgiler aldıktan sonra telsiz telefon santraline gelmiĢlerdi. Santrale geldikleri vakit
saat
14.00
olmuĢtu.
Amanullah
Han'ın
gördüğü
olağanüstü
düzen
ve
mükemmellikten çok duygulanarak Niyazi Bey‟e:
“Sizi takdir ederim. Bizde sizin gibi memleketin yükseliĢi için gayret ediyoruz.
Sizlerin bu kadar düzenli ve mükemmel çalıĢma ve becerinizden ben onur
duyarım.” demiĢler ve ziyaret defterini imza ederek telsiz telgraf salonuna
geçmiĢlerdir. Salondan ayrılırken: “Bütün yeniliklerden ve geliĢen eserlerden kendi
ülkem kadar onur duydum. Bundan son derece mutluyum.”demiĢtir. Ve binadan
ayrılırken memurların ayrı ayrı elini sıkmak suretiyle ilgi göstermiĢti.165
163
Şimşir, (2002), a.g.e., 183.
İnternet: Akbaş. İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han‟ın Türkiye Gezisi. Çağdaş Türkiye Tarihi
Araştırmaları Dergisi, C. VII, (16-17) Web: http://web. deu.edu.tr /ataturkilkeleri 324. adresinden 11 Mart
2014‟de alınmıştır.
165
Ahmetbeyoğlu, Çöhce, (2002), a.g.e., 134.
164
71
Amanullah Han Türkiye‟ye geldikten sonra gözlemlerini ve izlenimlerini hiçbir
gazeteciye ifade buyurmamıĢlardı. Yalnız Ankara‟dan hareketlerinden yarım saat
evvel Çankaya köĢkünde Hâkimiyeti Milliye muhabirini kabul ederek gözlemleri ve
izlenimleri hakkında bir açıklama yaptı.
Hâkimiyeti milliye muhabirini hareket hazırlıkları arasında köĢk bahçesinde
kabul eden Kral hazretleri, ellerinde Hâkimiyeti Milliye‟nin bir gün evvelki sayısını
tutarak demiĢlerdi ki:
“Hâkimiyeti Milliye yi evvelce bilirdim; fakat bu sefer çok yakından tanıdım.
Bilmeniz için söylüyorum, her gün samimi bir arzu ile getirtiyorum ve okuyorum.
Görüyorsunuz ki Ģimdi bile elimde gazetenizin bugünkü sayısı var”.
Muhabir, Amanullah Han‟a iltifatına teĢekkür eder ve seyahatleri ile ilgili
izlenimlerini sormuĢtur. Amanullah Han demiĢtir ki: “Pek samimi ve içten bir
surette karĢılandım. Ve sevgi etkileri gördüm. Ankara‟nın anılarını daima
anacağım; çünkü bu anı içten ve samimidir. Biz de Kabil‟i Ankara gibi yeniden
yapıyoruz. Planımızdan size göndereceğim.” diye ifade etmiĢtir.166
Amanullah Han daha sonra Fen müesseselerini ziyaretlerini Ģu cümlelerle
açıklamıĢlardır: “Bütün Avrupa‟yı gezdim, çok mükemmel müesseseler gördüm.
Esasen bu müesseseler hakkında evvelciden bilgilerim vardı; fakat burada
gördüğümüz müesseselerin esasinde mükemmeliyet ve düzeni de olağanüstü
buldum. Hakikaten ciddi ellerle ve aĢkla kurulmuĢ olan bu müesseseleriniz çok
kıymetli ve güçlüdür.” cümleleri ile ifade etmiĢtir.
Amanullah Han daha sonra Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye büyükleri ile
tanıĢmaktan doğan duygularını Ģu suretle açıklıyor: “Gazi dünyanın en büyük
adamı ve en önemli askeridir. Temaslarımda lütuf ve sevgilerini gördüm.
Kendileriyle haberlerden tanıĢıyor ve seviyordum; fakat görüĢtükten sonra
değerinin büyüklüğünü daha iyi anladım. Kendileriyle yakından tanıĢmaktan dolayı
166
Ünal. E. (2007). Cumhuriyet‟in ilk Resmi Konuğu. Popüler Tarih Dergisi, (78),48.
72
çok onurluyum. Türkiye büyükleri ile temaslarımdan çok memnunum bugün
hepsinin ayrı ayrı dostluk ve samimiyetlerini taĢıyorum, hepsini sevdim, kendileri
ile tanıĢmaktan doğan mutluluk içindeyim.”demiĢtir.167
Amanullah Han muhabirin Türk- Afgan anlaĢması hakkındaki soruna
cevaben: “Bu anlaĢmanın imzalanması benim için mutluluk ve sevinçtir.” demiĢtir.
Amanullah Han geri dönüĢ zamanı hakkında da Ģöyle demiĢlerdir : “Bu
akĢam ne yazık ki Ankara‟dan ayrılıyorum. Buradan Ġstanbul‟a gideceğiz,
Ġstanbul‟dan Batum, Bakü, Enzeli, Tahran, MeĢet, Herat yolu ile Kabil‟e uçak yolu
ile gideceğim. Herat‟ta uçak beklemektedir.168
Muhabir teĢekkür ile ayrılırken Amanullah Han: “Bilmem iyi ifade edebildim
mi? Çünkü Türkçe‟m görüyorsunuz ki o kadar kuvvetli değildir. Size Kabil‟in
fotoğraflarını
vermek
isterdim;
fakat
Ģimdi
eĢyalar
arsındadır.
Mutlaka
göndereceğim. ArkadaĢlarınıza selamımı söyleyin, halka da sevgi ve samimi
selamlarımı iletiniz. Ben sizi çok sevdim, Ģimdi gördükten sonra daha ziyade
sevdim.” demiĢtir.169
27 Mayıs 1928, Pazar günü saat 17.00‟a doğru misafirler ikamet ettikleri
köĢke CumhurbaĢkanı hazretleri misafirler ile birlikte istasyona inmiĢlerdi.
Ġstasyonda misafirler, Büyük Millet Meclisi BaĢkanımız Kazım PaĢa, BaĢbakan
Ġsmet PaĢa, Erkânı Harbiye Umumiye Müdürü Fevzi PaĢa, Bakanlar Kurulu, Askeri
ġura Üyeleri, Meclis Divan Reisi, Cumhuriyet Halk partisi Genel BaĢkanı, Mısır
Elçisi, Ġran Maslahgüzarı tarafından karĢılanmıĢlardır.170
KarĢılama esnasında bando tarafından Afganistan MarĢı çalıyordu. Resmi
töreni ifa eden Piyade ve Jandarma bölüklerini teftiĢ eden Amanullah Han
hazretleri, kendilerine tahsis edilen vagon önüne kadar gelerek burada
vedalaĢmaya gelenler ile vedalaĢtı.
167
Akbaş, (2008), a.g.m., 325.
Akbaş, (2008), a.g.m., 324.
169
Ünal, (2007), a.g.m., 49.
170
Şimşir, (2002), a.g.e., 186.
168
73
Kraliçe Süreyya de kendilerini uğurlamaya gelen büyüklerin eĢleri ile
vedalaĢtı. Amanullah Han özellikle BaĢbakanla iltifatta bulundular, kucakladılar.
Trenin hareketine beĢ dakika kala önce Kraliçe sonra Prenses Nurisirrac,
Amanullah Han ve CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet
Meclisi BaĢkanı, DıĢiĢleri bakanı, misafirleri gazi istasyonuna kadar uğurladılar. 171
Trenin hareket amiri geldi ve sordu : “Gidebilir miyiz? Emirlerinizi almaya
geldim.”172 Dedi. Kendisine olumlu cevap verildikten sonra tren tam 18.00‟da
istasyon platformunu dolduran halk kitlesinin hararetli alkıĢları arasında hareket
etti.
Vagonun balkonunda duran Kraliçe Süreyya eğilerek halka iltifat ediyordu.
Amanullah Han ellerini sallayarak selamlıyordu. Halk raylar üzerinden yürüyerek
treni takip ediyordu. Bu sade fakat samimi tören, Türkün kardeĢ Afganistan
hükümdarlarına gösterdiği derin sevginin en canlı tezahüratı idi. CumhurbaĢkanı
ile DıĢ ĠĢleri Bakanı Gazi istasyonunda misafirler ile vedalaĢtı ve iyi yolculuklar
temenni ederek ayrıldılar.173
Trenin özel vagonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Kazım PaĢa ile
aĢağıdaki zatlar bulunuyordu:
Roma elçisi Ali Muhammed Han, Özel hizmetkâr Serdar Ali Gulam Sadık
Han, Saray bakanı Mehmet Yakup Han, Harbiye MüsteĢarı Serdar Ali Habibullah
Han, Prenses Nurisirrac ve eĢi Serdar Hasan Han, Huriye Tarzi Hanım, DıĢiĢleri
Özel Kalem Müdürü Mehmet Emin Han ve Ġslami ġube Müdürü Yahya Han, Özel
Doktoru Rıfkı, Niyazi, Ġsmet Beyler, Askeri AtaĢesi Salih Mehmet Han, Ahmet Ġzzet
Efendi, iki Afgan zabiti, Moskova elçisi Tevfik bey, Törenler Genel Müdürü Ziya
bey ve eĢi, törenler baĢkâtibi. Nuri Bey, Demiryolları ĠĢletme Müdürü Abdullah bey
ve daire müdürü Kemal beyler bulunuyordu.174
171
Akbaş, (2008), a.g.m., 326.
Üanl, (2007), a.g.m., 49.
173
Akbaş, (2008), a.g.e., 144.
174
Özer, İ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin İlk Resmi Konuğu Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye
Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928). Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar, 288,
Web: http://www.turkishstudies.net adresinden 23 Şubat 2014‟de alınmıştır.
172
74
2.1.4. Amanullah Han’ın Türkiye’den ayrılışı
27 Mayıs 1928 Pazar günü saat 18.00‟da Ankara‟dan özel trenle yola çıkan
Afganistan Kralı ve Kraliçesi hazretleri ile refakatin deki zatlar, çeĢitli istasyonlarda
halkın hararetli tezahüratları ile karĢılanarak.175 28 Mayıs Pazartesi günü saat
10.00‟da Haydar PaĢa istasyonuna vardılar. Ġstasyonda Vali Mithat, ġehir Emini
Muhittin Beyler, Kolordu komutanı ġükrü bey, parti müfettiĢi Hakkı ġinasi paĢalar,
Darülfünun emini NeĢet Ömer Bey, askeri ve mülki memurlar ile istasyon iç ve dıĢ
çeĢitli liseli orta ve ilkokullu erkek ve kız öğrenciler, Askeriye, Jandarma, Polis,
belediye zabıtası, askeri Polis tarafından karĢılandılar, Kral ve kraliçe hazretlerine
Ģehir ve okullar namına buketler takdim edildi, daha önce den Ġstanbul
Dolamabahçe Sarayı Amanullah Han ve Melike Süriyanın kacakları için
belirlenmiĢti.176
Amanullah Han istasyonda kendilerini alkıĢlayan halka karĢı: “Türkiye
seyahatimden çok memnunum. Ġstanbul‟da üç-dört gün kalarak güzel Ģehri
göreceğim. Sizlerle uzun uzadıya hasbıhal edeceğim.” DemiĢtir.
Amanullah Han istasyonda askeri erkânın ellerini sıkarak onlarla Türkçe
görüĢtükten sonra Türk ordusunda staj görmekte olan Afgan subaylarıyla
görüĢmüĢ, yurtlarına dönünce Türk zabitleri gibi yetiĢmiĢ olmalarını söylemiĢtir.
Amanullah Han ve Melike Süreyya karĢılamaya gelenler ile görüĢtükten
sonra beraberindekilerle birlikte Söğüt yatına gittiler. Yat, Selimiye‟den Türk ve
Rus donanmalarından atılan selam torpidoları ve sahillerde bekleyen binlerce
halkın alkıĢları ve tezahüratı arasında saat 10.50‟de Dolmabahçe sarayına
misafirlerini çıkarmıĢtı.177
Amanullah Han sarayda yemekten sonra kısa bir istirahattan sonra kraliçe
hazretlerini da bırakarak araba ile Fındıklı‟daki Sanayi Nefise Akademisini ziyaret
175
Altay, (1970), a.g.e., 428.
Afganistan kralı ve kraliçesine İstanbul Dolamabahce arayında kaldıkları sürede uygulanacak programın
tasdiki. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 18 1 1, Yer Numarası Kutu No: 28 Dosya Gömleği No: 30, ıra No 2,
Dosya No: 239- 39, Tarih: 09.05.1928.
177
Ünal, (2007), a.g.m., 48.
176
75
etmiĢti. Mimarlık, HeykeltıraĢ ve diğer kısımları gezmiĢ, öğrencilerle görüĢmüĢ ve
akademinin defterine bazı notlar yazmıĢtı.178
Amanullah Han Fındıklı‟dan sonra Karaköy, Beyoğlu yolu ile halkın alkıĢları
arasında Harbiye mektebi devamında Erkânı Harbiye Akademisini ziyaret etmiĢ,
Erkânı Harbiye Akademisinde çay ziyafeti verilmiĢ ve Kral hazretleri saraya geri
dönmüĢtür.179
Amanullah Han istasyonda Erkânı Harbiye askerinin ellerini sıkarak onlarla
Türkçe
konuĢmuĢtur.
Daha
sonra
Afgan
öğrencilerine
çalıĢmalarının,
memleketlerine döndükleri zaman Türk öğrencilerinden farklı olmayacak derecede
iyi olmaları gerektiğini söylemiĢtir. Amanullah Han kendileriyle görüĢecek olanlar
olduğu için Dolma bahçe sarayına döndüler.180
Amanullah Han istasyonda kendilerini alkıĢlayan halka karĢı Türkiye
siyasetinden çok memnunum, Ġstanbul‟da üç-dört gün kalarak güzel Ģehri
gezeceğim. Sizlerle uzun uzun görüĢeceğim demiĢlerdir.181
Amanullah Han ve Melike Süreyya dönüĢlerinde Batum‟a kadar eĢlik edecek
olan Amiral Orlof komutasındaki Rus Karadeniz filosu 28 Mayıs saat 09.30‟da
Ġstanbul‟a gelmiĢtir. Filo Kavak‟ta savaĢ gemilerimiz tarafından karĢılanmıĢ ve
gerek karĢılama anında gerek limana giriĢte Amiral, gemilerle ve Selimiye
yerinden toplar ateĢ ederek selamlamıĢlardır. Rus filosu Amiral Orlof‟un gemisi ve
savaĢ gemileri ile birlikte Dolmabahçe önüne demir atmıĢlardır.182
28 Mayıs 1928 Pazartesi günü Rus filosu ile birlikte Amanullah Han
Batum‟dan Ġran‟a geçerken mihmandarlık etmek üzere Kolordu komutanı ve bir
178
Fahrettin Paşa anılarında Kral‟ın Güzel anatlar Akademisinde yaptığı ziyarette resim salonunda
öğrencilere modellik yapan çırılçıplak bir kadın model olduğu salonda modele bakmaksızın öğrencilerin
yaptıkları resimlere bakarak takdirlerini belirttiğini anlatmıştır. Altay, a.e.g., 425-430.
179
Akbaş, (2008), a.g.m., 627.
180
Şimşir, (2002), a.g.e.,189.
181
Özer. İ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin İlk Resmi Konuğu Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye
Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928). Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar 290,
Web: http://www.turkishstudies.net adresinden 2 Mart 2014‟de alınmıştır.
182
Ünal, (2007), a.g.m., 47.
76
gurup birliğine bağlı komutanları ile DıĢiĢleri komiserliği büyüklerinden bizzat
teĢrifat müdürü gelmiĢti.183
Amanullah Han 28 Mayıs‟ta saat 16.45‟te beraberinde olan Büyük Millet
Meclisi BaĢkanı Kazım PaĢa ile Ali Sait, Fahrettin Naci paĢalarla Darülfünuna gelip
ve Darülfünun meydanında yolun etrafında dizilen öğrencileri ve izcileri
selamlamıĢlardır. Darülfünun emini NeĢet Ömer Bey tarafından fakülteler
müdürleri, Milli Türk Öğrenci Birliği Müdürü takdim olunmuĢ ve öğrenciler namına
bir buket verilmiĢti.184
Amanullah
Han
Darülfünun
binasına
giriĢinde
öğrenciler
tarafından
alkıĢlanmıĢ ve müdürler tarafından kendisine takdim olunmuĢtur. Darülfünun emini
NeĢet Ömer bey‟in beyanı : „HoĢ geldiniz ve Darülfünun‟a onur verdiniz.‟diye bir
konuĢma yapmıĢ daha sonra Kral hazretleri bir konuĢma yapmıĢtır. Kralın
beyanatı Ģöyledir:
“Afgan çocuklarına vekâleten sizinle birlik anlaĢmasını yapıyorum. Siz
Afganlıları küçük kardeĢleriniz biliniz. Onlar sizi ağabeyleri bilsinler. Benim en
büyük gayem çocuklarımızı size göndermek ve burada okumak ve sizden
öğrenmek istemektir.”185 DemiĢtir.
Darülfünun Hukuk Fakültesi öğrenci cemiyeti tarafından geçen seneki
mezunlar onuruna Galatasaray Lisesi konferans salonunda tören yapılmıĢtır. Bu
törende Amanullah Han, kız kardeĢi Prenses Nurisirrac, kayın validesi Resmiye
Tarzi Hanım, kayın biraderi Abdulfetih Bey, Vali Mithat Bey ve eĢi, Darülfünun
okullarından pek çok öğrenmen ve öğrenci hazır bulunmuĢtur.
Tören Ġstiklal MarĢı ile baĢlamıĢtır. Bundan sonra öğrenci cemiyet reisi bir
konuĢma yaparak mezun arkadaĢları adına düzenlenen bu törenleri teĢrif edenlere
teĢekkür etmiĢ ve okulu bitirerek hayata atılan arkadaĢlarına baĢarılar dilemiĢtir.
183
Akbaş, (2008), a.g.m., 628.
Ünal, (2007), a.g.m., 48.
185
Şimşir, (2002), a.g.e., 190
184
77
Daha sonra Hukuk Fakültesi müdürü Tahir Bey konuĢmasında: Mezun hukuk
öğrencisinin kabul ettiği ulvi ve kutsal vazifenin öneminden söz etmiĢ hukuk
fakültesinin evvelki seneye kadar 4120 mezun yetiĢtirdiğini, geçen yıllarda da
bunlara yeniden 101 arkadaĢın ilave olduğunu söylemiĢtir.
Mezunlar namına ġefik Bey, kürsüye gelerek törene teĢrif edenlere teĢekkür
etmiĢtir. Daha sonra bir öğrenci tarafından konser verilmiĢtir. Daha sonra yine
öğrenci tarafından komedi temsil edilmiĢtir.
Davetliler daha sonra büfeye davet edilerek çay, limonata, pasta ikramı
yapılmıĢtır. Çay‟dan sonra programın ikinci bölümü baĢlamıĢtır.
Bir öğrenci tarafından “UnutulmuĢ” adında bir piyes temsil edilmiĢtir. Ve
zeybek oynanmıĢtır. Tören geç vakide kadar büyük bir samimiyet ve neĢe içinde
devam etmiĢtir.186
Amanullah Han‟ın 29 Mayıs 1928 tarihine rastlayan ÇarĢamba günü
Ġstanbul‟da Dârülfünun‟u ziyareti sırasında Ferit Kam tarafından bir methiye
okunmuĢtur.
Bu Ģiirin yazılıĢ sebebini Tahir Olgun Ģöyle anlatır: “…Afganistan hükümdarı
Amanullah Han‟ın Ġstanbul‟a geleceği ve Darülfünun‟u ziyaret edeceği iĢitilmiĢti. O
vakit orada Farisi edebiyatı tarihi kürsüsüne Ģeref veren Ferit Bey, hükümdarın
ziyareti esnasında okumak üzere ġehname vezninde uzunca bir mesnevi
nazmetmiĢti. Senin anlayıĢına itimadım vardır, Ģunu dinle diyerek o garrâ
manzumeyi bendenize okudu. Eser, bizim çıkıĢamayacağımız bir yükseklikte idi.
Eda itibariyle acemice değil, tam Acemce olduğu gibi, müedda itibariyle de
Firdevsi‟yi kıskandıracak ahenk ve rengi hâizdi.187
Ferit Kam, bu Ģiirinde hem Afganistan hükümdarı Amanullah Han‟ı, hem de
onun yakın dostu Mustafa Kemal Atatürk‟ü övmüĢtür.
186
187
Akbaş, (2008), a.g.m., 326.
Şimşir, (2002), a.g.e., 192.
78
Ona göre, Afganistan hükümdarı, büyüklerin kendisine sığındığı, Allah‟ın
emini ve kullarının sığınağı; soylu, cömert, âlicenap, iĢinin ehli bir hükümdar ve iĢi
makbul bir bilgedir. Onun sayesinde Afgan ülkesi cennet gibi olmuĢtur; onunla
Afganlıların içi rahat, gönülleri huzurludur (1-5. beyitler). Uğurlu ayağıyla
Türkiye‟ye teĢrif etmiĢ, lütufta bulunmuĢ ve bu nedenle bu ile ülke mutlu olmuĢtur.
O, milletini kurtarmak için Türkiye‟ye misafir olmuĢtur (6-7. beyitler).
Ferit Kam, 8. beyitten itibaren Mustafa Kemal Atatürk‟ü (1881-1938) de anar
ve Amanullah Han ile birlikte iki kardeĢ gibi el ele verdiklerini ve dost olduklarını
ifade eder. Ona göre Atatürk eĢsizdir; dünyanın Kemâl‟idir ve Amanullah Han da
Mustafa Kemâl‟in dünyası ve dostudur. Atatürk, dünya içinde dünyadır. Dünya
onun bir benzerini görmemiĢtir. Kılıç gücüyle ve deha ıĢığıyla, Anadolu‟yu ve Türk
milletini bela tuzağından, esaretten kurtarmıĢ; bir elinde kılıç, bir elinde kalem, ülke
bayrağını göklere çıkarmıĢtır.188 Bu arada Ferit Kam, her iki memduhu için de
Allah‟tan uzun ömür vermesini diler.
Ferit Kam, son iki beyitte hükümdara, ailesine ve soyuna dua eder; çocukları,
torunları, ailesi ve soyuyla birlikte yıllarca mutlu olarak yaĢamasını diler.189
Amanullah Han‟ı sonra alkıĢlar arasında Darülfünun‟dan çıkmıĢ, bu arada
kraliçe hazretleri Adıyaman Ģenlilerini seyretmek için Çapa‟da Öğretmen okulunda
kalmıĢtır.
Amanullah Han 29 Mayıs Salı günü Topkapı sayrını ziyaret etmiĢ ve öğlen
yemeğini Topkapı sarayında yemiĢtir. Camileri, müzeleri, Kız öğretmen okulu ve
Darülfünun‟u ziyaret buyurduktan sonra Sarayburnu parkındaki CumhurbaĢkanın
heykelini dikkatle incelemiĢtir.190
Bu heykel Türkiye‟de dikilen ilk Atatürk heykeli idi. Avustralyalı heykeltıraĢ
Henrich Krippel‟in eseri olan bu heykel “Türkiye‟de tam manasıyla heykelin ilki”
sayılır. Belki bütün Ġslam dünyasında dikilen ilk heykel idi. Amanullah Han bu
188
Akbaş, (2008), a.g.m., 228.
Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Fars Dili ve Edebiyatı
Anabilim Dalı /[email protected] adresinden 20 Mart 2014‟de alınmıştır.
190
Altay, (1970), a.g.e., 48.
189
79
heykeli incelerken belki bir gün Afganistan‟da heykel çağını açmayı düĢünmüĢ,
Kabil‟de kendi heykellerinin dikileceği günleri hayal etmiĢti.
Amanullah Han onuruna Cuma günü kayık yarıĢları düzenlenmiĢ yarıĢlara
Türk ve Rus filolarından da katılanlar oldu. Ertesi gün ġehir Emini Kral hazretleri
onuruna Trabya‟da, Sümer Palas‟ta elli kiĢilik bir öğle ziyafeti vermiĢtir. Ayrıca Kral
hazretlerine hediyeler takdim edildi.
30 Mayıs 1928 günü Kurban bayramı olduğu için tebrikler ve ziyafetler
yapılmıĢ ve kutlamalar kabul edilmiĢtir. 31 Mayıs günü Ġstanbul Belediyesi
Afganistan Kralı Ģerefine Tarabya Konak otelinde elli kiĢilik bir öğle yemeği
düzenlemiĢ ve yemek sonunda Kral‟a Ġstanbul adına bazı hediyeler sunulmuĢtur.
Kral‟a verilecek hediyeler daha kral gelmeden günler öncesinde gazetelerde haber
olmuĢtu.191
Bu
hediyeler
içerisinde;
ipekten
manzaralarından müteĢekkil bir albüm,
elbiseler,
çay
takımı,
Ġstanbul
kıymetli bir seccade, bir kılıç 192 ve at
hediye edilmiĢtir. 1 Haziran günü Hürriyeti Ebediye tepesinde bir geçit resminden
sonra coĢkulu bir kalabalık tarafından uğurlanan Kral ve maiyeti Ġzmir Vapuru‟na
binerek Türk ve Rus Filosu‟nun eĢliğinde Batu‟ma doğru hareket etmiĢtir, Kral
hareketinden önce gazetecilere “Türkler Afganlıların ağabeyleridir. Bize daima
küçük kardeĢiniz gözü ile bakınız. Benim iki gözüm var; biri sizsiniz birde
Afganlılardır. ĠĢte sizin sevginizi Afganistan milletine götürüyorum.” Diyerek
Türkiye‟den ayrılmıĢtır. Kralın Türkiye‟den ayrılıĢından sonra gazetelerde bir
müddet daha haberler yayınlanmaya baĢlamıĢtır. Kralın Batu‟ma ulaĢması “Afgan
Hükümdarı hazretleri Batu‟ma vasıl oldular” baĢlıklı haberle okuyuculara
sunulmuĢtur.193
191
Akbaş, (2008), a.g.m., 229.
Reisicuhur Hazretleri trafından Afganistan kralı‟na hadiye olarak bir kılıç verilmiştir. B.C.A, Fon No: 30
18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 25, ıra No: 19, Dosya No: 234-36 Tarih:
02.05.1928.
193
Akbaş, (2008), a.g.m., 230.
192
80
2.2. Amanullah Han’ın Türkiye Ziyareti ve Basın
ġah Amanullah Han‟ın Türkiye ziyareti, Türk basınında geniĢ yer tutmuĢtur.
Gazeteler Kralın ziyaretini yakından izleyip yorumlarken Afganistan hakkında
epeyce bilgi de vermiĢleredir.
Dönemin Cumhuriyet ve Vakit gazeteleri Kral Amanullah Han ve eĢinin
Türkiye ziyaretini gün gün manĢetlerine taĢımıĢlardır.
Dönemin dergilerinden olan Ayın Tarihi dergisi de Kral‟ın ziyaretini ince
ayrıntılarıyla verirken aynı zamanda Afganistan‟ı tanıtan uzun bir de etüt
yayınlamıĢtır. Etüt, Afganistan hakkında Umumi Malumat, Yeni Afganistan, Afgan
memleketi bölümlerinden ve çeĢitli alt baĢlıklardan oluĢuyordu. Etüdün sonunda
Kral‟ın Türkiye ziyaretine ve bu ziyaret sırasında 25 Mayıs 1928 günü Ankara‟da
imzalanan Türkiye-Afganistan Dostluk ve ĠĢbirliği AntlaĢmasına da değiniliyor ve
“bu muahedenin akt edilmesi baĢlı baĢına büyük bir hadisedir.” deniyordur.
Yabancı basın da Kral‟ın ziyareti sırasında imzalanmıĢ olan Türk-Afgan
AntlaĢması üzerinde epeyce durmuĢtur. Bazı Avrupa gazeteleri bu antlaĢmayı bir
Türk-Afgan ittifakı olarak görmüĢtür. Avrupa‟nın büyük gazetelerinde Amanullah
Han‟ın Türkiye gezisi ve Türk-Afgan AntlaĢması üzerine makaleler, baĢ makaleler,
yorumlar çıkmıĢtır. 29 Mayıs 1928 tarihli Le Temps gazetesinde, aynı tarihli Daily
Telegraph gazetesinde, 2 Haziran günlü Deutche Allgemeine Zeitung gazetesinde
yazılar, baĢyazılar yayınlanmıĢtır.194
Amerikanın büyük gazetesi The New York Times da Afgan Kralının Türkiye
gezisi ve Türk-Afgan AntlaĢması üzerine uzun bir makale yayınlamıĢtır. Makalenin
baĢlığı ve alt baĢlıkları Ģöyledir:
“Türkiye, Amanullah Han‟ın ziyaretinden hoĢnut kaldı.”
“HoĢnutluğun nedeni imzalanan kapsamlı antlaĢmadır.”
194
Şimşir, (2002), a.g.e., 192.
81
“BaĢka ülkeler buna gıpta ettiler.”
“Afgan hükümdarının davranıĢı Kabil‟de Türk etkisini olağanüstü artıracaktır.”
Makalede özetle Ģu görüĢler dile getiriliyordu: Afgan Kralı‟nın tarihi gezisinin
en baĢarılı bölümü Türkiye bölümü oldu. Çünkü Kral, ziyaret etmiĢ olduğu bir dizi
BaĢkent içinden Ankara‟dan bir antlaĢma imzalayarak ayrıldı. Cumhuriyetçi
Türkiye, yeni baĢkentini boĢuna Asya‟ya kaydırmamıĢtır. Türkiye ziyaretini gün
gün manĢetlerine taĢımıĢlardır. Eski baĢkent Ġstanbul yüzyıllarca Asya ile
Avrupa‟yı birbirine bağlamıĢtı ama artık yabancı zırhlıların tehditleri altında
bulunuyordu. Ülkenin stratejik derinliğinde yer alan yeni baĢkent Ankara ise
doğu‟dan batı‟ya uzanan eski kervan yollarını yeniden canlandıracaktı. Amanullah
Han‟ın ziyaret ettiği bütün baĢkentler içinde Kabil‟e en yakın olan baĢkent de
Ankara idi.195
Bugün Türkiye‟de açıkça bir zafer duygusu yaĢanmaktadır. Türk-Afgan
antlaĢmasının sonuçları, Emir‟in ziyaretine Avrupa‟nın verdiği siyasi anlama eĢ
değerdir. Türklere kırık dökük Türkçesiyle seslenerek onların gönüllerini fetheden
Afgan padiĢahının Ġngiliz deniz gücünden veya Sovyet hava gücünden pek
etkilenmeden Türkiye‟ye gelmiĢ olduğunu sokaktaki insan kavramıĢtır. Kavramak
için Karagöz‟ün karikatürlerine göz atmaya ihtiyaç da yoktur.196
Türkiye, baĢkentini Asya içine çekmekle doğru bir iĢ yaptığını kanıtlamıĢtır.
Ankara ilk siyasi etkisini Asya‟da gösterecektir. Dahası, Türkiye baĢ döndürücü
Afgan doruklarında bir Ankara daha yaratacaktır. Sosyal bakımdan özgür, stratejik
bakımdan eriĢilmez, siyasi bakımdan asıl Ankara kadar güçlü ikinci bir Ankara
daha. Amanullah Han, Türkiye‟ye gelince görmüĢtür ki burada Ġslam artık devlet
dini olmaktan çıkmıĢtır. Koyu suni Müslümanların nefret ettiği alkollü içki ve sigara
burada devlet tekeliyle üretilmektedir. Amanullah Han, doğululara has mecazlı bir
ifadeyle „benim iki gözüm var, biri Türkiye diğeri Afganistan‟ demiĢtir. 197
195
Akbaş, (2008), a.g.m., 329.
Şimşir, (2002), a.g.e., 192.
197
Akbaş, (2008), a.g.m., 300.
196
82
Yeni antlaĢma ile Türkiye öyle bir etki yaratacaktır ki, zamanla bu doğuda
birbirlerine rakip olan Ġngiltere ve Rusya için de derin anlam taĢıyacaktır.
Cumhuriyetin dini yaĢamında yaptığı ihtilalci yenilikleriyle Hindistan üzerindeki
nüfusunu bir ölçüde zayıflatmıĢ olan Türkiye, Afganistan‟ı batılılaĢtırmakla
Hindistan‟da yeniden nüfusu artıracaktır.
Öte yandan Türkiye, Sovyet Türkistan‟ı ve Kafkasları üzerinde de etkili
olacaktır. Kral‟ın Ankara‟da bulunduğu günlerde nazik bir jest ile davet edilip
izlediği Ankara Meclisi Genel Kurul toplantısında kabul edilmiĢ olan uluslararası
rakamların,
Ģimdi
Türkiye
örnek
alınarak
Kafkaslarda
ve
Türkistan‟da
benimseneceği haber veriliyor.198
Amanullah Han, Ankara‟nın yaman faydacı önderliğinde kendi bağnaz
Krallığını da yepyeni bir yaĢama ve yepyeni bir geleceğe götürme kararlılığı ve
azmi ile Türkiye‟den dönüyor…”
Bunları belirten Amerikan gazetesi, birkaç noktaya daha parmak basıyor.
Amanullah Han onuruna verdiği ziyafette Atatürk, taktik incelik göstererek hiç
alkollü içki ikram etmemiĢ, Ģerefe Ģarap veya Ģampanya kadehi kaldırmamıĢtır.
Oysa Türkler, bu gibi vesilelerle içki kullanıyorlardı.199
Konuk Kral Ankara ve Ġstanbul da sergi, müze, kurum, kuruluĢ, akademi,
üniversite, camii, saray gibi birçok yer görmüĢtü. Ama göremediği bir yer kalmıĢtı
ki o da Topkapı Sarayında muhafaza edilmekte olan kutsal emanetlerdi. Gazete
samimi bir Müslüman olan Amanullah Han‟ın Ġstanbul‟a gelmiĢken Hazreti
Muhammed‟den kalan bu kutsal eĢyaları da herhalde görmeyi arzu etmiĢ olacağını
söylüyor. Bu arzusunu yerine getirememiĢti.200
Ġngiliz gazeteleri, Amanullah Han daha Türkiye‟ye gelmeden önce çarpıcı bir
iddia ortaya atmıĢlardı. Amanullah Han‟ın kız kardeĢi Prenses Nurisırrac‟ın Gazi
Mustafa Kemal paĢa ile evleneceğini ileri sürmüĢlerdi.
198
Şimşir, (2002), a.g.e., 194.
Şimşir, (2002), a.g.e., 194.
200
Akbaş, (2008), a.g.e., 97.
199
83
Londra Büyükelçisi Ahmet Ferit Bey bu hassas konuda ne yapacağını
bilememiĢ. Haberi yalanlamak lazım mıydı, değil miydi? ġifre telgrafla Ankara‟ya
sordu:
“Bugünkü Londra gazetelerinde Reisicumhur hazretlerinin Afgan kralı
Amanullah Han‟ın hemĢireleriyle izdivaç edeceklerine dair havadis intiĢar etti.
Tekzibi iktiza edip etmediğinin emir buyurulması…”dedi.
Ankara, Anadolu Ajansı aracılığıyla havadisin aslı esası olmadığını
açıklamıĢtı. DıĢiĢleri bakanı Tevfik RüĢtü Bey yine Ģifre ile : „Reisicumhur
hazretlerinin izdivacına müteallik neĢriyatı vakıa üzerine Ajans keyfiyeti tavzih
eylemiĢtir.‟ deyip konuyu kapattı.201
2.2.1. İkinci Türkiye ve Afganistan muhadenet ve teşriki mesai
muahedenamesi
Amanullah Han‟ın Türkiye‟yi ziyareti sırasında yapılan bu antlaĢma 1921
yılında imzalanan ilk temel antlaĢmasından sonra, iki ülke iliĢkilerinin geliĢmesi
bakımında bir aĢama olmuĢ ve iĢbirliğinin somut biçimde gerçekleĢmesine yol
açmıĢtır.
Atatürk‟ün Amanullah Han‟ın onuruna verdiği yemekte yaptı konuĢmasında
belirttiği hususlar ve tavsiyeler ile Mustafa Kemal Atatürk‟ün Türkiye‟de yaptığı
inkılâplar Amanullah Han üzerinde büyük bir tesir yapmıĢtır.
Atatürk‟ün o‟na yaptığı nasihatlerin baĢında kuvvetli bir ordu kurmak ve bütün
diğer iĢlere ondan sonra baĢlamak geliyordu.202
Amanullah Han, kendisine yapılan tavsiyelerin tahakkuku için Türkiye‟nin
yardım etmesini istedi. Onun bu ricası kabul edilerek 1 Mart 1921‟de imzalanan
201
202
Şimşir, (2002), a.g.e., 195.
Saray, (2002), a.g.e., 151
84
Türk Afgan ittifak antlaĢmasında ek olarak “Türkiye ve Afganistan arasında dostluk
ve teĢrik-i mesai muahede namesi” adıyla yeni bir antlaĢma imzalandı.203
Bu antlaĢmanın maddeleri Ģu hususları ihtiva ediyordu:
Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve TeĢriki Mesai Muahedenamesi
Türkiye Afganistan Devleteyni Aliyeteyni
Gerek maddi ve manevi rabita ve münasebetlerinin ve gerek biraderi
vaziyetlerinin ve esir ihtiyaçlarının birliğine binaen asri hazırın iki millet için günden
güne ihdas istilam eylediği vazaifi nazari mülahazaya alarak teyemmünen
aralarında münakit 1 Mart 1337 ve 11 hut 1299 tarihli muahede ile mevcut ve bar
karar olan kardeĢlik ve dostluk bağlarının ve samimi rabıtalarının daha sağlam ve
metin esas ata iptin ettirilmesini arzu eyledik. Ve bu maksadın istihsali için bir
dostluk ve siyasi ve iktisadi teĢrik mesai ahitnamesi aktini lazım gördük.
TÜRKĠYE REĠSĠ CUMHURU HAZRETLERĠ
Türkiye
Cumhuriyeti Hariciye
Vekili Doktor Tevfik RüĢtü
Beyefendi
hazretlerini,
Ve
ALA HAZRETĠ HUMAYUN AFGAN KRALI,
Afganistan Hariciye Veziri Vekili Serdarı Ala Gulam Sadik Han Hazretlerini,
Murahhas tayin buyurdular. MüĢarünileyh ima murahhaslar usulüne muvafık
salahiyet namelerini iraden sonra mevadı atiyeye muvafakat eylediler. Ġki devletin
münasebatını iĢbu mevat tanzim edecektir.
Birinci Madde: Türkiye Cumhuriyeti ile Afgan krallığı beninde ve kezalik iki
millet arasında ihlali gayr-i kabil sulh ve samimi ve ebedi dostluk cari olacaktır.
203
Saray, (2002), a.g.e., 122
85
İkinci Madde: Tarafeyn-i akideynden biri aleyhinde ahar bir veya birkaç
devlet tarafından bir hareket-i hasmane vaki olduğu takdirde diğer taraf-ı Akid o
tecavüzün men-i emrinde bütün gayret ve mesaisini sarf etmeyi ve bu mesaiye
rağmen harb emr-i vaki olduğu halde iki hükümet yüksek menfaatlerine muvafık
olan musip kararı teharri etmek üzere vasiyeti aralarında tekrar hayırahane ve itina
ile mütalaa etmeyi taahhüt ederler.
Üçüncü Madde: Tarafeyn-i akideynden her biri veya birçok devlet tarafında
diğer taraf-ı akidin aleyhine tevcih edilen hiçbir ittifaka veya siyasi ve askeri ve
iktisadi ve mali hiçbir itilafa ve keza ahar bir veya birkaç devlet tarafından diğer
taraf-ı akidin emniyet-i askeriyesi aleyhine tevcih edilen harekât-ı hasmaneye
iĢtirak etmemeyi taahhüt ederler.
Dördüncü Madde: Devleteyn-i akideyn, tarafeyn memleket ve milletlerinin
terakki ve tealisi için bir tarafta mevcut ve diğer taraf için müfit olan ve ihtiyaç
hissedilen türlü vesai ve vesaitin, ayrıca tertip ve tanzim kılınacak mukavelat-ı
mahsusa ile temine ve onun ihtiyaçlarını teshil ve tehvine çalıĢmayı taahhüd ve
diğer taraf-ı muahide ve hususta muvelet ederler.
Beşinci Madde: Türkiye Cumhuriyeti Afganistan‟ın maarif ve ordusunun
terakki ve tealisi için talep edeceği adli ve ilmi ve askeri mütehassısları intilap ile
Afgan devletinin hizmetine vermeyi taahhüd eder.
Altıncı Madde: Tarafeyn-i akideyn tebaası yekdiğerinin arazisinde ticaret ve
ikamet hususunda en ziyade mazharı müsaade millet muamelesine nail
olacaklardır. Mahaza tarafeyn-i akideyn ayrıca ikamet ve ticaret mukavelenameleri
yapabilecekleri gibi Ģehvenderlik ve posta ve telgraf ve idaei mücrimin
mukavelenamelerinin akt edeceklerdir.
Yedinci Madde: Tarafeyn-i akideynden her biri, iĢbu muahede namede tayin
edilen mütekabil taahhüt haricinde diğer devletlerle her türlü münasebette serbesti
hareketini tamamile muhafaza edecektir.
86
Sekizinci Madde: ĠĢbu muahede name Türkçe ve Farisi yazılmıĢtır ve her iki
metin mutesaviyen muteberdir.
Dokuzuncu Madde: ĠĢbu muahedename musaddak nüsaların teatisinden
itibaren meri olup mümkün mertebe kısa bir zaman zarfında akilder tarafından
tasdik olunacak ve musaddak nüshalara Ankara‟da teati olunacaktır.
Bu maddelerin birinci maddesi daimi ve diğer maddeleri on sene müddetle
muteberdir. ġayet muahedename mezkûr on senelik müddetin hitamından altı ay
evvel
Terafeyni
akideynden
biri
veya
diğeri
canibinden
fes
olunmazsa
kendiliğinden bir sene daha meri addedilecek ve fes keyfiyeti ancak altı aylık bir
müddetin inkizasından hüküm ve tesiri haiz olunacaktır.
Ġki taraf murahhasları yukarıda meskur dokuz madde ahkâmını kabul ve
tasdik ile bu muahedeyi imza ve takdim eylemiĢlerdir.
Ankara‟da 25 Mayıs 1928 tarihinde iki nüsha olarak tanzim edilmiĢtir.
Doktor Tevfik RüĢtü204
Gulam Sıdık
PROTOKOL
Bu günkü tarihli Türk Afgan dostluk ve teĢriki mesai muahedesini imza eden
Tarafeyn murahhasları husus at atiye hakkında mutabık kalmıĢlardır. Tarafeyn
Aliyeyni akıdeyn arasında iktisadi sahada teĢriki mesai kabul olunmuĢtur. Gerek
bu hususun suveri tatbikiye sinin tetkikile tanzimi ve gerek iki memleket arasında
münakale ve muvasala keyfiyetinin mütaleasile bu bapta ittihazı icap eden ve
mümkün olan tedabirin tayin ve tespiti için tarafeyn mütehassıs murahhasları
mümkün olan kısa bir zaman zarfında müzakerata iptida edeceklerdir. ĠĢ bu
protokol muahede namenin bir cüzü mütemmimimini teĢkil etmek üzere
müĢarünileyhıma murahhaslar tarafından imza edilmiĢtir.
204
Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi metini. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 –
Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 5, Dosya No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928.
87
25 Mayıs 1928
Gulam Sıdık
Doktor Tevfik RüĢtü
İMZA PROTOKOLU
Bugünkü tarihle imza ettiğimiz Muhadenet ve teĢriki mesai muahede namesi
bir mukaddeme ile dokuz maddeden ve bu imza potokolu dâhil olmak üzere
merbutu iki protokolden ibarettir.
Bundan baĢka tarafeyn murahhasları teĢriki mesai ve tevhidi mesai tabir
birlerinden maksatlarının bir mana olup Fransızca mukabili (Gollaboration)
olduğunda tasrih için mutabık kalmıĢlardır.
25 Mayıs 1928
Gulam Sıddık
Doktor Tevfik RüĢdü205
Bu muahede 25.5.1928 tarih 1362 sayılı yasa ile onaylanmıĢtır206 ve 22.07.
1928 tarihinde kanun tasarısı çıkmıĢtır.207
2.2.2. Türkiye ve Afganistan arasında imzalanan “Dostluk ve Teşrik-i
Mesa-i Muahedenamesi” adlı antlaşmanın esasları
Amanullah Han‟ın Ankara‟yı ziyareti sırasında (25 Mayıs 1928), Kraldan
gelen teklif üzerine 1 Mart 1921‟de imzalanan Türk-Afgan Ġttifak AntlaĢmasına
ek olarak “Türkiye ve Afganistan Arasında Dostluk ve TeĢrik-i Mesa-i
205
Bugünkü tarihle imza ettiğimiz Muhadenet ve teşriki mesai muahede namesi bir mukaddeme ile dokuz
maddeden ve bu imza potokolu dâhil olmak üzere merbutu iki protokolden ibarettir. B.C.A, Fon No: 30 10 0
0, Yer Numarası: Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 5, Dosya No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928.
206
B.C.A, Fon No: 30 18 0 01, Kutu No: 29, Dosya Gömleği No: 33, ıra No: 1, Tarih: 25. 05. 1928.
207
Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi kanun tasarısı. B.C.A, Fon No: 30 18
1 1, Yer Numarası: Kutu No: 29, Dosya Gömleği No: 46, ıra No: 20, Tarih: 22.07.1928.
88
Muahedenamesi” adıyla yeni bir antlaĢma imzalandı.208
Bu antlaĢma, iki
dosut ülke arasında dostluk ve iĢbirliğini öngörmektedir. 1921 yılında imzalanmıĢ
olan ilk Türk- Afgan temel antlaĢmasından sonra, iki ülke iliĢkilerini daha üst
düzeye getirmeyi amaçlamaktadır.
AntlaĢmanın giriĢinde ve 1. maddesinde içten dostluktan söz edilmektedir.
Ġki ülke, aralarındaki kardeĢlik ve dostluk bağlarını ve birbirlerine bağlılıklarını
daha sağlam ve güçlü ilkelere dayandırmak istemektedir. Ġki devlet ve iki millet
arasında “bozulmaz bir barıĢ ile içten ve sonsuza kadar dostluk” olması
öngörülmektedir. Bu birinci madde süresiz bir madde olarak antlaĢmada yer
almıĢtır.
(M.9).
geçerliliğini
Yeni
eskimeyecek,
zaman
aĢımına
uğramayacak,
yitirmeyecek bir madde niteliğindedir. Günümüzde de geçerlidir
denilebiliriz.
Ondan sonraki iki madde tarafsızlık ilkesini dayanıĢma ile pekiĢtirmektedir.
AntlaĢmayı
imzalayan
taraflardan biri baĢka
ülkelerin
düĢmanca
eylemiyle
karĢılaĢırsa, diğer imzacı taraf bu eylemi önlemeye çalıĢacaktır. SavaĢ
çıkarsa taraflar durumu aralarında görüĢüp değerlendireceklerdir. Türkiye ve
Afganistan,
birbirleri
aleyhine
olabilecek
herhangi
bir
anlaĢmaya
katılmayacak, bir ittifaka girmeyecek ve düĢmanca eyleme katılmayacaktır. (Md.
2 ve 3)
AntlaĢmanın 4. ve 5. maddeleri, Türkiye ile Afganistan arasında iĢbirliğine
ayrılmıĢtır. Daha açıkçası ve bugünkü deyimle, Türkiye‟nin dost ve kardeĢ
Afganistan‟a bir çeĢit “teknik yardım” yapmasını
Afganistan‟ın
gereçleri
kalkınması
sağlayacak
ve
için
öngörmektedir.
gereksinme duyacağı her türlü
Afganistan‟a
Türkiye,
araç
ve
uzmanlar gönderecektir. Hukukçular,
bilim adamları ve askeri uzmanlar iĢbirliği konusunda ayrıca özel anlaĢmalar
yapılacaktır.
6. madde, ticaret ve oturma koĢullarında tarafların birbirlerine gösterecekleri
kolaylığı
düzenlemektedir.
Birbirlerine
en
çok
gözetilen
ulus
statüsü
tanımaktadırlar. Eskilerin “En ziyade müsaadeye mazhar millet” dedikleri bu
208
Öksüz, (2001), a.g.m.,777.
89
ilke veya hak, genellikle ticari iliĢkilerde söz konusu oluyordu. Taraflardan biri
bir üçüncü devlete ticari bir kolaylık tanıyınca, aynı kolaylığı antlaĢmayı
imzalayan ikinci tarafa da tanımayı üstleniyordu. Bu ilke, 1928 Türk-Afgan
AntlaĢmasında oturma, yani ikametalarına
da
geniĢletilmiĢti.
Afganistan‟da
oturan Türk vatandaĢları ile Türkiye‟de oturan Afgan vatandaĢları, yalnız ticaret
bakımından değil, aynı zamanda “oturma bakımından” (ikamet hususunda) da
“En çok gözetilen ulus ilkesinden”
yaralanacaklardı. Söz geliĢi Afganistan‟da
oturan Ġngiliz veya Rus vatandaĢlarına bazı kolaylıklar veya haklar tanınmıĢtır,
aynı
kolaylıklardan
oradaki
Türk vatandaĢları da yaralanacaklardı;
buna
karĢılık Türkiye‟de oturan örneğin Amerikan veya Fransız vatandaĢlarına özel
bir kolaylık veya hak tanınca Türkiyedeki Afganistanlılara da aynı hak ve
kolaylıklar tanınacaktı. Yani bu antlaĢmada “En çok gözetilen ulus” hakkının
kapsamı geniĢletilmiĢti. Bu madde iki ülke arasında ayrıca baĢka antlaĢma ve
sözleĢmelerin de yapılabileceğini belirtmektedir. Ġkamet, ticaret, konsolosluk,
posta- telgraf ve suçluların geri verilmesi anlaĢmaları veya sözleĢmeleri gibi.
AntlaĢmanın, onaylanmıĢ metinlerinin değiĢiminden sonra yürürlüğe gireceği
belirtilmiĢti. (Md. 9). 29 Ekim 1928 tarihli ve 1362 sayılı kanunla onaylanan
antlaĢma,
13
Aralık
1928
tarihli,
1065
sayılı
Resmî
Gazete‟de
ve
Düstur‟da yayımlanmıĢtır. (III. Tertip, 10, 39). Onay belgeleri 17 Ocak 1929
tarihinde Ankara‟da teati edilmiĢ ve antlaĢma o tarihte yürürlüğe girmiĢtir.209
Dokuz maddeden oluĢan antlaĢmamın birinci maddesi süresiz geçerli idi;
diğer maddeleri ise on yıllık bir süre için imzalanmıĢtı. Bu süre sonunda
antlaĢma uzatılmıĢtır ve “Günümüzde de yürürlükte gibi görünmektedir.”210
26 Mayıs 1928‟de Afganistan Kralı ve maiyetindeki heyet Ankara
istasyonunda yapılan
devlet
erkânı
ve
kalabalık
bir
halk
topluluğunun
katıldığı bir törenle Ġstanbul‟a uğurlandı. Mustafa Kemal PaĢa Gazi istasyonuna
kadar trende konuğuna eĢlik etmiĢtir. Kral Amanullah‟ın Ġstanbul‟a kadar
T.B.M.M. BaĢkanı Kazım PaĢa refakat etmiĢ ve görkemli bir karĢılama
209
B.C.A, Fon No: 30 18 0 01 – Kutu No: 29– Dosya Gömleği No: 33 – ıra No: 1, Tarih: 27. 06. 1928.;
Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi kanun tasarısı. B.C.A, Fon No: 30 18 1
1 – Yer Numarası: Kutu No: 29 – Dosya Gömleği No: 46 – ıra No: 20, Tarih: 22.07.1928.
210
Saray, (2002), a.g.e., 197-200.
90
töreninden sonra Kral ve maiyeti HaydarpaĢa Ġstasyonundan “Söğütlü” yatıyla
ikametine tahsis edilen Dolmabahçe Sarayına gönderilmiĢlerdir.211
2 Haziran tarihine kadar Ġstanbul‟da kalarak çeĢitli ziyaretlerde bulunan
Afgan Kralı ve Kraliçesi Abide-i Hürriyet Meydanı‟nda yapılan bir törenden sonra
2 Haziran‟da Ġstanbul‟dan ayrıldı.212 Rus Filosunun eĢliğinde Ġzmir Vapuruyla
Batum Limanına giden Kral Amanul1ah, buradan Ġran‟a geçti. Ġran‟daki
resmî ziyaretini tamamladıktan sonra da edindiği izlenimler, kazandığı birikimler
ve tatbik edecek olduğu projeleriyle, oldukça uzun sayılabilecek bir dıĢ
geziden sonra, Türkiye‟deki geliĢmelerden oldukça etkilenmiĢ olarak ülkesine
döndü. Türkiye ve Ġran‟a yapmıĢ olduğu bu son iki ziyaretin Amanullah‟ın
kaderini
belirlediğinden
Ģüphe
yoktur.
Ülkesinden
devrimci
reform
ve
ilerlemeler için son derece istekli ayrılmıĢtı. Tur boyunca, Avrupa‟da özlemini
duyduğu uygarlığın ve kültürün yüksek standartları gözlerinin önüne serilmiĢti.
Asya üzerinden ülkesine dönerken, benzer iki Müslüman ülkenin ilerlemesini
sağlayan hem Atatürk‟ün hem de ġah Rıza‟nın baĢarılarından
fakat bu
yönettikleri
kısa
ziyaret sırasında
halkın
zihniyetini
etkilenmiĢ
her ikisinin de ne yöntemlerini ne de
anlama
ihtiyacı
duymaksızın, modernleĢme
kararlılığıyla ülkesine döndü.213
2.2.3. Elçiliklerin büyükelçiliğe yükseltilmesi
Amanullah Han‟ın Türkiye ziyaretinin ilk somut sonucu, Kabil‟deki Türkiye
Elçiliğinin
ve
Ankara‟daki
Afganistan
Elçiliğinin
Büyükelçilik
düzeyine
yükseltilmeleri kararı oldu. Bu, o gün için önemli ve anlamlı bir karar idi. Çünkü o
dönemde Büyükelçilikler çok istisnai misyonlardı, çok nadirdi. Yalnız büyük
devletlerarasında Büyükelçilik düzeyinde diplomatik iliĢki kuruluyordu.
Amanullah Han‟ın ziyareti dolayısıyla Ankara‟ya gelmiĢ olan Kabil Elçisi Nebil
211
Öksüz, (2001), a.g.m., 777-778.
Öksüz, (2001), a.g.m., .779.
213
Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi‟nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 172-173. Web: http://dosya.marmara.edu.
tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 14 Nisan 2014‟de alınmıştır.
212
91
(Batı), büyükelçi payesinde bir diplomat değildi. Daha Kral Türkiye‟den ayrılmadan
önce Elçi Nebil Bey Kabil‟deki görevinden alındı. Tarih 30 Mayıs 1928‟idi. Yani o
gün Amanullah Han hala Ġstanbul‟da bulunuyordu. CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa
Kemal, Nebil Beyin görevinin değiĢtirildiğini Amanullah Han‟a Ģöyle bildiriyordu:
“Muhibbi Halis ve Ali kadrim, Nezd-i HaĢmetlerinde Fevkalade Murahhas ve
Orta elçi olarak ifa-i vazife etmekte bulunan Nebil Bey‟in baĢka bir vazifeye tayini
münasip teemmül edilmiĢ olmakla müĢarünileyhin iĢbu büyük vazifesi sona ermiĢ
bulunuyor.”214
Bir ay sonra CumhurbaĢkanlığı Genel Sekreteri Yusuf Hikmet Bey (Bayur)
Afganistan‟a Büyükelçi olarak atandı.215 Atatürk Amanullah Han‟a ve Afganistan‟a
dostluğunu iki kat göstermiĢ oluyordu. Hem hiç vakit kaybetmeden Kabil‟deki
Türkiye elçiliğini büyükelçilik düzeyine çıkarıyor hem de Afganistan Kralı nezdine
Genel Sekreterini Büyükelçi olarak gönderiyordu. Büyükelçi Yusuf Hihmet Beyin
güven mektubu Ģuydu:
Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Reisicumhuru,
Afganistan Kralı Gazi Amanullah Hazretlerine,
Muhibbi Halis ve Alikadrim,
Türkiye cumhuriyeti ile Afganistan kraliyeti beyninde teyemmünen cayigir
olan vifak ve muhadenenetin muhafaza ve takviyesi matlub ve mültezemim
bulunduğundan
Riyaseticumhur
kâtibi
umumisi
Hikmet
Beyi
nezdi
haĢmetanelerine fevkalada murahhas ve büyükelçi sıfatı ile tayin ve izama karar
verdim. MüĢarünileyhin evsaf ve hasaili ve Ģimdiye kadar ibraz eylediği müessir
dirayet ve fetanet kendisine tahmil ve tevdi olanan vezaif-i aliyeyi itimad-ı
haĢmetanelerine mahzur olacak tarzda hüsnü ifa edeceğini zamin bulunmaktadır.
Bu ümniye iledir ki zatı haĢmetanelerinden kendisini hüsnü kabul buyurmalarını ve
gerek kendi namıma ve Türkiye cumhuriyeti namına tarafından vukubulacak
214
Şimşir, (1973), a.g.e., 41.
Afganistan Büyükelçiliğine Hikmet Beyin tayinı. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No:
29, Dosya Gömleği No: 38, ıra No: 4, Dosya Nu: 17- 44, Tarih: 03. 06. 1928.
215
92
bilcümle tebligata ve betahsis zatı haĢmetaneleri ile memleketiniz hakkında
perverde eylediğim hissiyat- ı halisane ve dostaneye dair ita eyleyeceği teminata
izhar-ı emniyet ve itimad edilerek memuriyeti aliyesinin hüsn-i ifası umurunda nail-i
müzaheret buyrulmasını rica eylerim.
30.6.1928
HARĠCĠYE VEKĠLĠ
GAZĠ MUSTAFA KEMAL 216
Türkiye Büyükelçisi Yusuf Hikmet Bey‟in güven mektubunu Afgan Kralı‟na
sunmasından bir ay sonra, 25 Eylül 1928 günü Afgan Büyükelçisi Gulam Ceylani
Han Çankaya köĢkünde CumhurbaĢkanı hazretlerine güven mektubu sundu.
Gulam Ceylani Ankara‟da orta elçi olarak görev yaparken Büyükelçilik payesine
yükseltilmiĢ,217 Lehistan Hükümeti tarafından Afganistan kralı‟na verilen uçak ile
bir miktar Silah ve mühimmat‟a Türkiye‟den transit olarak geçiĢine izin
verilmiĢtir.218 Afganistan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti‟ne Ferik Kazım PaĢa
seçilip sözleĢmesi imzalanmıĢ ve maiyetindekiler ile Afganistan‟a gönderilmiĢtir. 219
Amanullah Han 3 Temmuz 1928 günü uzun dıĢ gezisinde ülkesine dönmüĢ
ve gösteriĢli törenlerle karĢılanmıĢtı. Kraliçe ile birlikte üstü açık bir araba ile Kabil
sokaklarından geçerek halkı selamlamıĢ. Kraliçe Süreyya ilk defa halkın önünde
böyle bir törene katılmıĢtı. Kral saray önündeki bir meydanda konuĢma yapmıĢ ve
konuĢması radyodan yayınlanmıĢtır. Kral‟ın dönüĢü dolayısıyla Kabil‟de üç gün üç
gece süren Ģenlikler yapılmıĢtır.
Amanullah Han Türkiye‟deki yeniliklerden etkilenmiĢ, kendi bağnaz krallığını
da yepyeni bir geleceğe götürme kararlılığı ile Türkiye‟den dönmüĢtü. Amanullah
Han, reformlara giriĢirken dikkatli olması yolunda Atatürk‟ün verdiği dostça
öğütlere de pek aldırıĢ etmemiĢtir. Türkiye‟de gördüklerini Afganistan‟da
216
Şimşir, (1973), a.g.e., 41-42
Saray, (2002), a.g.e., 201-202.
218
lahistan Hükümetin‟ce Afgan kralı‟na verilen uçak ile bir miktar ilah ve mühimmatın Türkiye den transit
olarak geçişine izin verilmesi. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 30, Dosya Gömleği
No: 49, ıra No: 11, Dosya Nu: 249-147, Tarih: 05.08.1928.
219
Afganistan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti‟ne seçilip sözleşmesi imzalanmış olan Erkan-ı Harbiye-i
Umumiye ikinci Reisi Ferik Kazım Paşa ile maiyetindekilerin adıgeçen ülke‟ye gönderilmesi. Bkz. B.C.A,
Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 30, Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 18, Dosya Nu: 258-5,
Tarih: 05.08.1928.
217
93
uygulamaya giriĢmiĢtir. Hatta daha da ileri gitmeye Türkiye‟de yapılmamıĢ olan
kadınların yüzlerini zorla açtırmaya kalkmıĢtır.
Amanullah Han‟ın yapmaya çalıĢtığı reformlar Türkiye tarafından ilgiyle
izleniyor ve destekleniyordu. BaĢbakan Ġsmet paĢa, 13 Eylül 1928 günü
Malatya‟da seçmenleri önünde yaptığı konuĢmada Türkiye- Afganistan iliĢkilerine
de yer ayırıyor ve Amanullah Han‟ın reform çalıĢmalarının baĢarıya ulaĢacağını
belirtiyordu. Türkiye Cumhuriyeti‟nin beĢinci yıldönümü kutlamaları dolayısıyla
Amanullah Han ile CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal arsında tebrik ve teĢekkür
mesajları alınıp verildi. Ve Atatürk bu mesajında da Afganistan‟da yapılmakta olan
yeniliklere değindi. Mesajlar Ģöyleydi:
Afganistan Kralı Amanullah Han‟dan
Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal‟e;
Türkiye Reisicumhuru Biraderim Gazi
KardeĢ Türkiye devletinin Milli Bayramı münasebeti ile samimi tebrikatımı ve
çok dostane olan zatı Alii Riyaset penagillerine tecdiden takdim ve Türkiye devlet
ve milletinin saadetini temenni eylerim.
Afgan Kralı Amanullah Han220
Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal‟den
Afganistan Kralı Amanullah Han‟a;
Afganistan Kralı Biraderim Amanullah Han hazretlerine
Türk
milli
bayramını
tebriki
HaĢmetanelerinden
ve
çok
dostane
hissiyatınızdan pek mütehassısim. KardeĢ Afganistan milletinin saadet ve refahı
temenni
yatımı
teyit
ederim.
Memleketinizde
tatbik
etmekte
olduğunuz
muvaffakiyetli ıslahat ve yeniliklere memnuniyet ve iftiharla muttali olmaktayız.
220
Şimşir, (1973), a.g.e., 43.
94
Türkiye Reisicumhuru
Gazi Mustafa Kemal221
Bu telgraflar Kral Amanullah Han ile Gazi Mustafa Kemal arsında teati edilen
son tebrik ve teĢekkür telgraflarıdır.222
Amanullah Han Afganistan‟a her sahada yenilikler getirmek isteyen heyecanlı
bir inkılâpçı idi. Onun en büyük güçlüğü yapmak istediği yenilikler için gerekli
yetiĢkin elemanı bulamayıĢından ileri geliyordu. Raulpindiy antlaĢmasından sonra
Ġngilizlerden gelen yardımının kesilmesi ve bunun yerine diğer devletlerden yeterli
derecede
yardım
alamayıĢı
Afganistan‟ın
maddi
imkânlarını
son
derece
daraltmıĢtır. Amanullah Han‟ın yapmaya çalıĢtığı reformlarından ayrıntı Ģekilde
önümüzdeki bölümde bas edeceğiz.
221
222
Şimşir, (1973), a.g.e., 44.
Şimşir, (2002), a.g.e., 211.
95
3. BÖLÜM
AMANULLAH HAN’İN REFORMLARİ UYGULAMASİ VE
BAŞARİSİZLİGİ (1919-1929)
3.1. Şah Amanullah ve İçtimai Islahatlar
Amanullah Han‟ın “Hâkimiyeti Kanun Der Afganistan” Kitab‟nın giriĢinde
“vatan hizmetinden baĢka yüksek aĢkım yok” demiĢtir.223 1919‟da Amanullah Han
tahta çıktığında Ġslam dünyasında büyük bir değiĢim yaĢanmaktaydı. Geleneksel
sultanlık kurumların yerini anayasal krallığa veya daha da çok karizmatik bir liderin
askerî ve siyasi hükümdarlığına bırakıyordu. ġah Amanullah, her ikisini de
karakterinde birleĢtirmiĢti. O‟nun modernleĢme çabaları da mutlakıyetçi devletleri
millî devletlere dönüĢtürmeye çalıĢan öteki örneklerle benzerlikler arz etmekteydi.
Bu dönüĢtürme özellikle belli alanlarda radikal tedbirleri öngörmekteydi. Ġnsancıl
kontrolün tesis edilebilmesi için vergi, toprak kullanma imtiyazı ve taĢımacılık
alanlarında yeni düzenlemeler yapılmaya çalıĢılmalıydı. Eğer öngörülen hedeflere
ulaĢılırsa değiĢiklikler çiftçi kabile temeline oturan kırsal toplumu hem devlete hem
de pazara bağlayacak, onu açık bir ticaret toplumuna dönüĢtürecekti.224
Amanullah
Han‟ın
modernleĢme
çabalarını
üç
aĢamada
incelemek
mümkündür: Onun Islahatları‟nın birinci dönemi, krallığını ilan etmesiyle baĢlar.
Özellikle devlet çatısını Ģekillendirilmeye çalıĢıldığı 1919-1924 yılları arasında
süren bu dönem en parlak ıslahatlar gerçekleĢtirilmiĢtir. Amanullah Han, iktidarının
223
Han, A. (1999). Hâkimiyeti Kanun der Afganistan. Pişaver: Dâniş Kitaphane Yayınları 2.
Rubin, B. (1995). The Fragmentation of Afganistan. London, 55. Nadir Şah‟ın Amanullah Han hakkında
söylediği: “Amanullah Han‟ın iktidar dönemi Afganistan tarihinin altın sayfaları olarak yazılacaktır ve
ben, onun izinden yürüyeceğim” cümlesi, O‟nun modernleşme programının canlılığını ortaya koymaktadır.
Gerçekte, Türkiye istisna tutulursa, Afganistan, I. Dünya savaşından sonra Avrupa sömürgeciliğinden
kurtulan ve bütünlüğünü koruyabilen tek Müslüman ülkedir. Bkz. Ahmad. N. (1990). The Survival of
Afghanistan 1747-1979. Lahore, 167. Amanullah Han‟ın kendi ifadesiyle reformist yönünü “ben devrimci
bir kralım ve ülkede hayatın her aşamasında bir devrim yapmayı arzuluyorum.” diyerek bitirmiştir. Onunla
dürüst bir şekilde iş birliği yapamayacak hükümet görevlilerinin istifa etmelerini önermiş ve
temsilcilerinden biri olan gümrük müdürü Abdurrahman Han Lodin istifa etmiştir. Bkz, Adamec. L.
(1974). Afghanistan’s Foreign Affairs to the Mıd Twentieth Century. Relation With the USSR, Germany,
and Brition, Tucson, 137.
224
96
daha ilk yılında Mahmut Tarzî‟nin yardımıyla Afganistan Devleti‟nin kabinesini asrî
bir Ģekilde yeniden oluĢturmuĢtur. Genç kral istiklalin ilanıyla toplum arasında çok
sevilmiĢ, devrimci gençlerin ve baĢta Türk ve diğer yabancı uzmanların da
yardımlarıyla yeni kanunlar çıkarmıĢtır. Büyük bir azimle giriĢtiği ıslahat
faaliyetleriyle kabileciliğe dayanan eski düzeni kaldırarak yerine asrî bir devlet
kurmaya çalıĢmıĢtır. Üçüncü Afgan-Ġngiliz savaĢında canla baĢla mücadele veren
halkımız,
yeni
ıslahatları
memnuniyetle
kabul
etmiĢ
ve
bu
yeniliklerin
gerçekleĢmesinde de hükümetin yanında yer almıĢtır. Ancak 1924-1928 yılları
arası devam eden ıslahatların ikinci döneminde halkın itirazları duyulmaya
baĢlamıĢtır. Çünkü ıslahat faaliyetleri, bazı kabile reislerinin ve ruhanî liderlerin
çıkarlarıyla çatıĢmıĢtır. Bunun da ötesinde devlet memurları görevlerinde yetersiz
kalırken, idareciler da fırsatlardan yararlanma peĢine düĢmüĢtür. Host Ġsyanı‟nın
da etkisiyle ikinci dönemde, fazla yenilikler yapılamamıĢtır.
Üçüncü Islahat dönemi ise Amanullah Han‟ın 1928 Avrupa ve Türkiye gezisi
sonrasına rastlar 225. Genç ġah dıĢarıdaki geliĢmelerin etkisiyle hızlı ve kapsamlı
bir yenileĢme hareketi baĢlatmıĢ ancak bu dönem ayaklanma nedeniyle yalnızca
altı ay sürmüĢtür. Böylece yavaĢ yavaĢ halkının da desteğini kaybetmeye
baĢlayan genç Afganistan devleti, fırsat bekleyen yabancı güçlerin etkisi altına
girmiĢtir. 226
Amanullah Han‟ın kapsamlı ıslahat programı ilerledikçe Sovyetler Birliği ve
Ġngiltere‟nin gittikçe artan baskısıyla karĢı karĢıya kaldı. Bu baskılar, Amanullah
Han‟ın Ġslamcı ve ulusalcı bir lider olarak rolünü kısıtlıyordu. Bu yüzden
modernleĢme çabalarının desteğe en çok ihtiyaç duyduğu sırada, Emir Amanullah
Han‟ın ülkedeki saygınlığı azaldı. Bununla birlikte 20. yüzyılın ikinci on yılında da
karmaĢık, fitne ve siyasî manevralarla karĢı karĢıyaydı. Bu ortamda Amanullah
Han Afganistan‟da giriĢilmiĢ ve en kapsamlı ve korkusuz modernleĢme projelerini
225
Amanullah Han, Mustafa Kemal Atatürk‟ün yaptığı modernleşme ve yeniliklerden yetkilendi onun
yaptıklarını Afganistan‟da yapmaya çalıştı ama Türkiye ile Afganistan iki farklı camieydi ve farklı şeraitler
hâkimdi ve Afganistan, Türkiye‟nin geçirdiği siyasi değişiklerin hiç birisini tecrübe etmemişti bu yüzden
Amanullah Han‟ın bazı hareketlerini halk yanlış anladı. Bkz. istani, M. (2004). Allama Mahmod Tarzi, Şah
Amanullah ve Ruhaniyet Mutanefiz. Suyed, 49.
226
Gubar, (1967), a.g.e.,790.
97
baĢlattı, aĢğada yapılan islahatlardanın detayları ile bu riporumların hangi alanda
yaplıdığı hakkında ayrıca bahas ederiz. 227
3.1.1. Siyasî, hukukî ve yürütme alanında yapılan ıslahatlarılar
Amanullah Han iktidara geçtikten hemen sonra bakanlıklar kurulunu
kurularak, merkezi hükümet yeniden düzenledi ve milli birliğin temellerini
güçlendirmek tüm Afganistan halkının kanun karĢısında eĢitliği üzerinden hareket
ederek bir Yasama Konseyi kuruldu. YurttaĢlık hakları tüm Afganlara önce 1920‟de
çıkarılan bir genelgeyle sonra, 1923‟te anayasayla verildi.228 1923‟te Afganistan‟ın
ilk anayasası yürürlüğe girdi. Aynı yıl özel bir yasayla devletin temel yapısı
tanımlandığı gibi taĢra teĢkilatının yeniden düzenlenmesine baĢlandı. 229 Evrensel
baĢvuru ve kimlik kartları edinilmesini zorunlu tutan yasayla ulusal kimlik sistemi
kuruldu.230 1923 Anayasasında kısmen seçilmiĢ kısmen atanmıĢ devlet ve eyalet
konseyleri oluĢturuldu. Yılda bir kez toplanan bir Yüksek ġura 1923 Anayasası ile
oluĢturuldu.231
Devlet Konseyi özel yasalara ayrılmıĢ kapsamlı bir yargı programına tabi
tutuldu. Ġlk taslaklar çoğunlukla Türk olan hukuk uzmanlarının yardımıyla
hazırlandı. Bu program 1921‟den 1926‟ya kadar devam etti. 1923 Anayasası‟nın
50. maddesiyle Afganistan‟da ilk kez bağımsız ve ayrı bir yargı gücü kuruldu.
Temyiz mahkemesine kadar uzanan mahkemeler sistemi 1923‟te Davalar Genel
Kanunu adı altında düzenlendi. Ceza davaları, ticari ve medeni davaların laik
kanunlar ile hüküm veren mahkemeler tarafından uygulanmaları için 1923
Anayasası‟nın 24. maddesinde düzenlenme yapıldı. 1923‟te niĢanlar ve diğer
madalyalar sınırlandırıldı. Devlet memurları maaĢları 1923 yılında kanunla
kurumsallaĢtırıldı. Ġki kamaradan oluĢan bir yasama sistemi 1928‟de önerildi. Alt
227
Kakar, M. (1995). Afghanistan. London, 3.
1920‟de bütün Afgan vatandaşlarının sivil hakları kabul edildi. Uluslararası haklar içerisinde serbest
eğitim hakkı sivil haklardan birisi olarak kabul edildi. Kimlik kartı uygulaması başlatıldı Ahli hanod(hidoler)
Askeri ve mülki okullara kabul edildi. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 187-188.
229
Gregoryan, V. (1969). The Emergence Of Modern Afghanistan. Stanford, 248.
230
Rubin, (1995), a.g.e., 56.
231
Büyük meclis her yıl hükümetin faaliyetlerini öğrenmek için toplanacaktı. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e.,
187-188.
228
98
kamara tamamen seçim sonuçlarıyla belirlenecek, üst kamara ise kısmen
seçilecek kısmen atanacaktı. 1928‟de yapılan bir öneriye göre ceza davalarında
mahkeme tarafından istenen kan parası yasaklanacaktı. 232 Birçok Avrupa ve Asya
ülkesiyle ilk kez iliĢki kuruldu, siyasi ve ticari bağların geliĢtirilmesi için yoğun çaba
harcandı. Bu eski Afganistan politikasından radikal bir kopuĢtu. Amanullah Han
tarafından yolsuzluk karĢıtı kampanyalar baĢlatıldı. 233 Bu siyaset özellikle Emir
Amanullah Han‟ın saltanatının sonuna doğru Ģiddetle uygulandı Kabile reisleri,
saray üyeleri ve kraliyet ailesinin uzak üyeleri için sağlanan tahsisatların ve
ayrıcalıkların kaldırılması Amanullah Han iktidarının erken dönemlerinde etkin
olarak uygulandı. Unvanların, özel derecelerin kaldırılması 1928 yılında Emir
Amanullah Han tarafından önerildi. ĠĢverenlerin katkılarını bekleyen daha geliĢmiĢ
bir emeklilik ve maaĢ sistemi 1928‟de önerildi. Ulusal bayrak 1928‟de milliyetçi ve
Ġslamcı idealleri simgelemek üzere değiĢtirildi.234
3.1.2. İçtimai alanda yapılan ıslahatlar
Amanullah Han‟ın ıslahat hareketi içerisinde en fazla tepkiyle karĢılaĢtığı ve
istismara açık olan kısmı içtimai ıslahatlar olmuĢtur. Amanullah Han‟ın sosyal
reformları
arasında
köleliğin
kaldırılması
büyük
önem
taĢımaktaydı. 235
Afganistan‟da uygulanan kölelik, esas itibariyle aile iĢleri için kullanılan insanlardan
ibaretti. ABD‟deki çiftlik köleliğiyle hiçbir benzerliği yoktu. Diğer taraftan, aĢırı
düzeydeki evlilik ve cenaze harcamalarını kontrol etme çabası, kanunlarda yer
almasına rağmen tamamen uygulanmadı.
Ġlk aĢamadan baĢlayarak kadınlar peçe takmaktan vazgeçirilmeye çalıĢılmıĢ
ancak hukuken yasaklanmamıĢtır. Hükümet görevlileri eĢlerini açmak ya da en
azından onların tüm yüzü veya vücudu kaplayan çadri ya da burka yerine Suriye
232
Poullada, L. (1973). Reform and Rebellion in Afghanistan 1919-1929: King Amanullah’s Failure to
Modernize a Tribba Society. London: Cornell University Press, 75.
233
Amanullah, rüşveti önlemek için, sivil memurların yıllık gelirlerini beyan etmeleri ile ilgili düzenlemeler
yaptı. Bkz. Kakar, (1995), a.g.e., 5.
234
Amanullah Han‟ın eğitim reformu ile ilgili görüşleri için Bkz. Bayur, (1987), a.g.e., 594 ; Adamec,
(1974), a.g.e., 135-136.
235
Nizamname nin 11 Madesinde “Afghanistan‟da kölelik ve Assert usulu bilkül yasaktır” bu hukmu ile yedi
yüze yakın Hazare itniğine mensüb köle ve kaniz sahiblerinin evinden dışarıya cıktı. bu yuzden Hazareler
sonuna kadar Amanuallah Han‟ın yanına durdu. Gubar, (1967), a.g.e., 793.
99
yaĢmağı
takmak
zorunda
bırakılmıĢtır.
Batı
giysileri
saray
görevlerinde,
Pagman‟daki yaz baĢkentinin çevresindeki alanlarda ve Kabil‟in belirli bölgelerinde
zorunlu kılınmıĢtı.236 1922‟de kadın hakları ilk aĢamada anayasa (Nizamname)
maddelerinden birinde kadınlara evlilikte seçme hakkı tanınarak uygulandı. Ġkinci
aĢamada kadınlar cemiyet kurmaya teĢvik edildi. Kölelik, 1921‟de kararname ile
1923‟te ise anayasayla kaldırıldı. Evlilik, cenaze ve diğer merasim için yapılacak
harcamalar kanunla düzenlendi. 1928‟de çok eĢliliğe karĢı kampanya baĢlatıldı.
Ancak resmen yasaklanmadı.237 1922-1923 ve 1928‟de öğrenci yaĢamının
düzenlenmesi önerildi. Öğrenciler evlenmeyecek, üniforma giyecek ve birbirlerini
öğrenim gördükleri yabancı dilde selamlayacaklardı.1928‟de evlilik için asgari yaĢ
erkekler için 22, kadınlar için 18 olarak Amanullah Han tarafından önerildiyse de
Loya Cirge reddetti.238 Kâbil‟de 1928‟de Peçeyi kaldırma hareketi Amanullah
Han‟ın gezisi sonrasında hız kazanmıĢtı.
Amanullah Han‟ın kadınları geleneklerden kurtarma çabası, hiçbir sosyal
düzeltmede olmadığı kadar yanlıĢ anlaĢıldı. Çoğu yayınlanmıĢ söylentinin aksine,
kadınların peçelerinin açılması ve çadiriden çıkmaları yasal zorunluluklar değildi
fakat bu önemli gerçek Amanullah Han‟ın karĢıtı isyanın siyasi propagandasında
kullanılmıĢtır. Amanullah Han da peçe karĢıtı kampanyasında ısrar ederek
düĢmanlarına koz vermiĢti. Öyle ki Sir Francis Humphrys, Amanullah Han‟ın dört
günlük nutkunu Ekim 1928‟de hükümete Ģöyle rapor etmiĢti: “Kralın en tutkulu
isteği kadınların özgürleĢmesi doğrultusunda olsa, henüz kraliyet ailesi dıĢındaki
hiçbir bakanın eĢlerinin kraliçe örneğini izleyerek peçelerini çıkarmalarına izin
vermemeleri
ve
savunma
bakanının
hükümet
görevlilerinin
çok
eĢliliği
bırakmalarını gerekli kılan yeni kuralı açıkça reddetmesi çok önemlidir.” 239
Bir kabile toplumunda kadının yeri konusundaki yerleĢmiĢ duygulardan siyasi
malzeme çıkarmak isteyenler için kolay yararlanılacak baĢka bir alan yoktur. Bu
nedenle peçe ve çadirinin kaldırılması uygun malzeme olarak kullanıldı. Peçenin
kaldırılması,
kadınların
örtünmesinin
sona
erdirilmesi
zorunluluğu
olduğu
propagandasını yaparak, bunun ailenin hakları, mahremiyeti ve namusuna bir
236
Rubin, (1995), a.g.e., 20-21.
Tarzi, A. (1977). Efganistan. (C. IV,) İstanbul, 174.
238
Poullada, (1973), a.g.e., 81.
239
Poullada, (1973), a.g.e., 82-83.
237
100
saldırı ve kadınların PeĢtunlar‟da çok değerli olan tevazusunun hiçe sayılması
olarak görünmesini sağladılar. Ayrıca, peçeyi kaldırma, çok eĢlilik ve çadiri siyasi
propaganda amacıyla doktrin olarak doğru ya da değil Afgan kabile toplumunda
yaygın olarak kabul gören dinî inançlara bağlandı. Bu sorunlar kadın hakları
konusundaki daha geniĢ soruna da eklendi.240 1923 kanunları ile Afgan
kadınlarına daha sonra evlenecekleri erkeği seçme özgürlüğü gibi haklar
tanınmıĢtı. Ancak bu kanun mollalar tarafından 1924 Host isyanı sırasında Güney
Afganistan‟da etkin olarak propaganda amaçlı kullanılmıĢtı. Mollalar kabile
bölgelerine bir ellerinde Kur‟an diğerinde Nizamname gidip, gerçek müritleri ikisi
arasında seçim yapmaya çağırmıĢtı. Diğer taraftan ise kadınların özgürlüğü için
geçirmeyi baĢardığı yetersiz kanun dıĢında, çok açık ki tüm saltanatı boyunca
Amanullah, Han kraliçe Süreyya, onun annesi ve kraliyet ailesinin birçok üyesi
ayrıca Genç Afgan Partisi kadınların özgürleĢtirilmesi için ısrarlı bir kampanya
yürüttü.241 Kübra Can, Amanullah Han‟ın kardeĢlerinden biri tarafından yönetilen
Kadınları Koruma Cemiyeti‟nin 1920‟lerin ortalarında kurulması kadınları kocaları
yâda diğer erkekler yüzünden adaletsizliklere karĢı topluma isyan etmeye teĢvik
eden tanıtımlar tarafından takip edildi. Kız çocuklarının eğitimini geliĢtirmeye
yönelik kararlı çaba, kızların Türkiye‟ye ortaokul eğitimine gönderilmesi ve
ilkokulda beraber öğretim tekliflerinin hepsi çoğunlukla gerçekleri yanlıĢ sunup
çarpıtsa da gayet doğru olarak kabile toplumunun kadını esasen aĢağı bir statüde
de olsa idealize bir konumda tutma ısrarına yönelik tehdidi kavrayan siyasî
propagandaya malzeme oldu. Kadınlara kabile toplumunda uygun görülen değeri
düĢünürsek, erkeklerin Kraliçe Süreyya‟nın feminist konuĢmalarını duyduklarındaki
kargaĢayı ve alarmı hayal etmek zor değil.242
3.1.3. Eğitim ve öğretim ıslahatları
Amanullah Han‟ın ıslahatları arasında ülkemizin geleceği için en önemlisi
eğitim programıydı. Bütün yenilikleri içinde Amanullah Han için en değerli olan,
Afganistan‟ın
240
eğitim
sistemini
bütünüyle
yenilemek
için
gösterdiği
Köçer, M. (2009). Emanullah Dönemi Afganistan (1919 1929). Elazığ: Manas yayınları, 112.
Adamec, (1974), a.g.e., 135.
242
Poullada, (1973), a.g.e., 84-85.
241
cesur
101
çabasıydı.243 Amanullah Han‟ın bu reformları genel olarak incelendiğinde yapmaya
çalıĢtıklarının önemi açıkça görülmektedir. 1920‟de Laik ders programı Hint
eğitimcilerle tanıtılırken 1923‟ten sonra da bu proje Fransız eğitimciler tarafından
güçlendirildi. 1923‟te önde gelen ailelerin bir grup erkek çocuğunun Fransa‟ya
gönderilmesiyle yurt dıĢında eğitime baĢlandı.1924‟de Polis Akademisi kuruldu.244
YetiĢkin sınıflara öncelikle okuma yazma, ayrıca din ve vatandaĢlık bilgisi
dersleri 1920‟de tanıtıldı. Bedevilere eĢlik etmek üzere 1920‟lerin ortasında gezici
öğretmenler yetiĢtirildi.245 Memurlar ve muhasebeciler için Mekteb-i Usul-i Deftari
1920‟lerin ortalarında açıldı. Yöneticiler için okul, kırsal yönetimi yeniden
düzenlemenin bir parçasıydı. Öğrenim görenler sadece önemli yöneticiler değildi
aynı zamanda alt düzeyde yöneticilerdi. Öğrenim dilinin Fransızca (Ġstiklal),
Almanca246 (Nejat) olduğu yabancı dilde okullar ve Ġngiltereli Hintlilerin çalıĢtığı bir
okul 1920‟lerin ortasında ve sonunda kuruldu. 1924‟te Zorunlu Ġlköğretim önerildi.
Öğretmen okulu 1927‟de kuruldu. 1928‟de mesleki eğitim, 6 ve 11 yaĢ arasındaki
çocuklar için karma eğitim, tıp okulu, kadınlar için ev ekonomisi okulu önerildi.247
Ayrıca Fransızca ve Almanca eğitim yapan okulların yanında Türkçe eğitim
verecek okulun açılması önerildi.
Kızların eğitimi tüm dönemlerde vurgulandı.
Kâbil‟de iki kız okulu Kraliçe Süreyya ve annesi tarafından desteklendi. Ayrıca 28
kız öğrenci Türkiye‟ye lise öğrenimi için gönderildi.248
Amanullah bu reformlarını sistematik olarak ortaya koydu ve baĢka planlarına
yönelik yanıp sönen ilgisine karĢılık eğitimle acı sonuna kadar ilgilendi. Aslında,
1928 Loya Cirge toplantıları ve reformları halkın Ekim 1928‟deki konuĢması
ağırlıklı olarak eğitim planlarından oluĢuyordu. 1920 gibi erken bir tarihte, o ana
kadar hemen hemen tamamı temel öğretme metotları, birkaç kutsal metnin ve
Panch Kitabı, ya da beĢ kitaptaki emirlerin öğrenilmesini içeren, dinî öğretmenlerin
elindeki ders programının tamamen değiĢtirilmesini gerekli gördü. Bu program beĢ
243
Amanullah Han‟ın eğitim reformu ile ilgili görüşleri için Bkz. Bayur, (1987), a.g.e., 594.
arıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4(Açıklamalı Kronoloji) Sakarya Savaşı’ndan Lozan’ın
Açılışına ( 23 Ağustos 1921- 20 Kasım 1922). Ankara, 322.
245
Tarzi, (1977), a.g.m., 172-173.
246
Afgan öğrenciler Almanya‟ya eğitim yapmaya gönderilmişlerdir. Böylece, Birinci Dünya avaşı öncesi ve
sonunda Almanya‟nın ülkedeki önemi devam etti. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 177-178.
247
Rubin, (1995), a.g.e., 56 & Gregoryan, (1969), a.g.e., 240.
248
Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye kızları tahsil için göndermesi itirazlara sebep olmuş ve Türkiye‟ye verilen
raporda yaptığı hataların birisi sayılmış. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya
Gömleği No: 731, ıra No 21, Dosya No: 435, Tarih: 14.08.1929.
244
102
kitap, çok az okuma, yazma, ezberleme bilgisi yanı sıra Sadi ve Cami gibi klasik
yazarlardan seçmeleri kapsıyordu, hatalı, fazlasıyla duygusal ve içe dönük bir
dünya görüĢü üretiyordu. Amanullah Han dan önce genç
nesil bu yolla
büyütülmüĢtü. Tüm bunlar temizlenmeliydi. Bu sahada Fransız ve Ġngiliz Hintli
eğitim müdürleri laik, rasyonel değerlere dayalı ve yeni bir ulusun problemleriyle
ilgilenmeye daha gerçekçi bir hazırlık sağlayan tamamen yeni bir ders programı
hazırladılar. Afganistan‟a ilk Fransız arkeoloji grubunu yönetmeye gelen Alfred
Foucher, 1922‟de Amanullah tarafından ilk olarak yeni Fransız okulu, Amani‟nin
müdürü ve sonra da tüm eğitim programını yeniden düzenleyen yöneticisi olarak
görevlendirildi.249
Amanullah Han döneminde batılılaĢma çabaları içerisinde ülkede açtığı
yabancı okullarda Fransa en etkili ülkeydi. Emir‟in Ġngiltere‟ye ve Rusya‟ya
kızgınlığından dolayı bu devletler yeni yapılanmada yer almadı.250 Ülkedeki bu
okulların yanı sıra çok sayıda Afgan genci, eğitim için Paris‟e gönderilmiĢti. Eğitim
programını geliĢtirmeleri için Afganistan‟a birçok Fransız hoca getirtildi. 251
Afganistan‟ın Fransız eğitimcilerinden faydalanmasını dönemin Paris‟teki Afgan
Bakanı Mahmut Tarzi bir konuĢmasında Ģöyle değerlendirmekteydi: “Bizim
Fransa‟ya güvenimiz büyük, Türklerin meĢru iddialarına destek veren ve bu
sayede tüm Müslüman dünyasının kalbini kazanan Fransa ‟ya müteĢekkiriz”.252
Amanullah Han‟ın eğitim reformları görüldüğü gibi, zorunlu ilköğretimi
kurumsallaĢtırmak için ciddi bir çabaydı.253 Ancak öğretmen ve okul eksikliği büyük
Ģansızlığı olmuĢtu. Bütün sıkıntılara rağmen 1927‟ye gelindiğinde kayda değer bir
ilerleme gösterilmiĢti. Sadece o yıl kızlar için üç erkekler için yirmi yedi yeni
ilkokulun yanı sıra tarım ve telgraf okulları açılmıĢtı. 254 Amanullah Han ayrıca,
belirli sayıda Afgan‟ın üniversite eğitimine ihtiyaç duyacağını ve bunun bir süre için
249
Amanullah Han‟ın Afganistan eğitim sistemini batılılaştırmak için açtığı en önemli okullardan biri 1923
senesinde kurmuş olduğu Amani Lisesidir. Amani, Dr. Iven‟in yönetimi altındaydı, kadrosunda 3 Alman
profesör ve birkaç Afgan eğitmen bulunuyordu. Bu okula Kabil elitlerinin çocukları devam ediyordu. Ayrıca
buna benzer üç okul daha açıldı. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 239.
250
Macmunn, G. (1929). Afghanistan from Darius to Amanullah. London: G. Bell and Sons, 298.
251
Ahmad, (1990), a.g.e., 185.
252
Dupree, (1997), a.g.e., 445- 447.
253
Köçer, (2009), a.g.e., 117-118.
254
Amanullah Han‟ın Eğitimin Universal ve yoksul kesimin de faydalanacağı tarzda ucuz olmasını istiyordu.
Bkz. Sykes, P. (1940). A History of Afganistan, First published in London,Macmillan & Co., 1940,
Reprint in New Delhi, Oriental, 1981, 311.
103
Afganistan‟da mümkün olmayacağını da fark etti. Bu öğrencilerin, eğitimlerine yurt
dıĢında devam edebilmek için yabancı dille de hazırlanmaları gerektiği anlamına
geliyordu. Sözü edilen durum Kâbil‟de ek yabancı dille eğitim veren okulların
kurulmasını sağladı. Bununla birlikte okulları vilayetlere doğru yaygınlaĢtırma
planlan 1928 isyanıyla kesintiye uğradı. Aynı zamanda aralarında Amanullah
Han‟ın ikinci karısından olan büyük oğlu Hidayat‟ın da olduğu bir grup genç
öğrenci Avrupa‟ya gönderildi. Bu ilk grupta Fransa‟ya gönderilen çocukların hemen
hepsi sonradan Afganistan‟ın üst düzey liderleri oldular. Fakat Amanullah sadece
olağan tarzda eğitimi büyük ölçüde geliĢtirmekle kanaati olmadı. Zilini birçok yöne
kayıyordu. Hemen düĢüĢünden önce Loya Cirge‟nin onayı ile bir grup kızı
Türkiye‟ye eğitime göndermeyi baĢardı.255 Kraliçe Süreyya‟yı kız okullarını
geliĢtirmeye teĢvik ederek bu sayede Afganistan‟da birçok kadın eğitimcinin ve
liderin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. 256 Bütün bunların yanı sıra Amanullah,
mesleki eğitimde de önemli bir baĢlangıç yaptı ve memur, muhasebeci, hükümet
yöneticisi gibi belirli meslekler için okullar açıldı.
Kendisinden sonra iktidara gelen Afgan liderlerinin tümü doğrudan ya da
dolaylı olarak Amanullah Han‟ın eğitim programının etkisi altında kaldı. Kılık
kıyafet reformu gibi Amanullah Han‟ın eğitim reformu da Afganistan halkının laik
eğitimin ileri formlarına hazır olmadığını iddia eden yorumcular tarafından tenkit
edilmiĢtir. Ayrıca özgürlüğüne düĢkün Afganistan kabile toplumunun eğitim
reformlarının zorunlu özelliklerinden içten içe nefret ettiği iddia edilmiĢti. 257
3.1.4. Kültürel alanda yapılan ıslahatlar
Sinema ve tiyatro 1920‟lerin sonunda Afganistan‟a tanıtıldı. Pagmanda aynı
dönemde bir opera evi inĢa edildi. Takvim reformu 1922‟de güneĢ takviminin
değiĢtirilmesiyle tanıtıldı. 1923‟te Fransa ve Afganistan Arkeoloji Delegasyonu‟nun
255
Amanullalı Han‟ın eğitim için bu kız öğrencileri Türkiye‟ye göndermesi O‟na karşı çıkacak
ayaklanmalarda önemli rol oynamıştır. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0, Yer Numarası, Kutu No: 257 Dosya
Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya Nu: 435, Tarih: 07.08.1929. (5 Ağustos 1929 tarihinde, Hariciye
Vekâletinden Başvekil İsmet Paşa‟ya sunulan rapor)
256
Gregoryan, (1969), a.g.e., 243.
257
Poullada, (1973), a.g.e., 87-89.
104
kurulmasıyla arkeoloji faaliyetleri hız kazandı.258 Bu Afganistan‟daki önemli ve
sürekli arkeolojik araĢtırmaların baĢlangıcıydı. Fransa ile yapılan anlaĢma
gereğince müze kuruldu.259 1928‟de Resim, heykel, müzik ve halı dokuması
öğretmek için bir sanat okulu önerildi. Amanullah Han döneminde basın belirgin bir
biçimde geliĢti. Amanullah yönetiminin baskı makinesinin ithalini cesaretlendirme
ve Afganistan basınının kuruluĢuna yardım konusunda çok büyük katkıları
olmuĢtur. Tarzi‟nin Serac al-Ahbar‟ı Ekim 1919‟da Kabil‟de Aman-i-Afgan adı
altında yeniden çıktı ve yarı-resmi yayın rolünü üstlendi. Özel teĢebbüsün sahip
olduğu ve idare ettiği yayınlar daha sonra çıkmaya baĢladılar. ġubat 1920‟de
îttihad-i-Mashriqi (Doğu Birliği) Celalabad‟da yayınma baĢladı. Aynı yıl Herat‟da
Faryad (Feryat) ve Ittifaq-i-Ġslam (Ġslamın îttifakı) çıktı. Kuzey Afganistan‟da, Bidar
(UyanıĢ) ve îttihad-i-Ġslam (Ġslam Birliği) 1920‟de Mezar-ı ġerifte yayımlanmaya
baĢladılar. Ġttihad-i Baghlan (Baghalan‟m Birliği) Bağlan‟da 1921‟de yayma
baĢlamıĢtı. Ġttihad-i Hanabad, Kataghan‟da 1922‟de çıktı. Kandahar‟da Tulu-eAfgan (Afgan GüneĢıĢığı) 1921‟de, Setare-ye-Afgan (Afgan Yıldızı) Kohistan‟da
yayımlanmaya baĢladılar. Kabil ikinci dergisini “Haqiqat” (Hakikat) 1923‟te
kazandı. Üçüncü dergisi dört yıl sonra Anisdi. Ġlk sayısı 5 Mayıs 1927‟de
yayınlandı. Devlet yönetimi altında, pek çok bakanlık kendi profesyonel
magazinlerini yayınlamaya baĢladılar. Eğitim Bakanlığı‟nın Aine-ye-Irfan (Bilginin
Aynası) adlı yayının yanı sıra Maliye Bakanlığı‟nın Majalleye-Sanvat (Voumal of
Welth) ve SavaĢ Bakanlığı‟nın Askariyeh (Ordu) dergileri yayınlanıyordu. 1927‟de
Aman-i Afgan günlük yayınına baĢlayana kadar Afganistan gerçek bir gazeteye
sahip değildi. Bu yayınların tümü devlet sansürüne tabiydi.260
Amanullah Han‟ın ülkedeki inkılâpçı ve çağdaĢ görüĢlerini yansıtıyorlar ve bu
hedefleri destekleyecek bir kamuoyu yaratmak için kullanılıyorlardı. Bu dönemdeki
Afganistan yazarları Sirac al-Ahbar çevresinde de ele alınan üç konu üzerinde
duruyorlardı:
Bağımsızlık,
milliyetçilik
ve
hepsinden
çok
modernleĢme,
Milliyetçiliğe vurgu yapılırken, etnik ve dinî farklılıklar aĢılmaya çalıĢılıyordu. Millet;
ortak miras, toprak, iklim ve yaĢam biçimi gibi sayısız bağla birleĢtirilmiĢ bir aileye
benzetiliyordu. Yarı resmi Aman-i Afgan‟ın yanı sıra Savunma Bakanlığı gibi
258
Dupree, (1997), a.g.e., 445-447.
1922‟de imzalanan anlaşma Fransız arkeolojik heyetine Afganistan‟da kazı yapmaları ve ayrıca da
Kabil‟de mütevazı bir müze kurmaları için geniş haklar veriyordu. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 242.
260
Habib, E. (1989) Doreyi Amani (Amanullah Dönemi). Kabil: Meyvend Yayınları, 47.
259
105
hükümet organları tarafından yayınlanan pek çok küçük dergi ortaya çıktı. Aynı
zamanda taĢrada da birçok gazete yayımlandı. Her öğrenciden 5 rupi alınarak
kaynak sağlanmak suretiyle 1928‟de halk kütüphaneleri kurulması önerildi. Ancak
bu program da isyanların bir kurbanı oldu.261
3.1.5. Devlet yapısını modernleştirme çabaları
Devlet yapısı yürütme, yasama ve yargı mikanızım ası üzerine kurulmuĢtu.
Yürütme “ġurayı devlet” denen teĢkilatın intisabı üyesi (kral tarafından) ve intihabıi üyesi millet tarafından seçilirdi ve farklı dereceden oluĢturulmuĢ devlet teĢkilatının
her birisinde “Meclis MeĢvere” vardı ve Meclis üyesi eĢit Ģekilde halk ve hükümet
tarafından belirlenirdi.262 Amanullah Han‟ın Siyasî programının geliĢimine bakarak
karar verilirse iktidarda kaldığı on yıl içinde dikkate değer bir siyasî geliĢim süreci
olduğu görülür. Amanullah, Han hukukî yollarla siyasi geliĢmeyi sağlamaya büyük
bir inançla bağlıydı. Ülkeye liberal bir anayasa, ayrıntılı kanunlar ve parlamento
mekanizması sağlayarak modern bir siyasi sistem kurabileceğini düĢünüyordu.263
Zaman geçtikçe daha incelikli düĢünmeye baĢladı ve özellikle 1924‟teki Host
isyanından sonra anladı ki kâğıt üstünde bir hükümet modeline sahip olmak,
birleĢik ve siyasî olarak sadık bir millet yaratma hedefinden çok uzak kalıyordu.
Fransız ve Türk hukuk danıĢmanlarına ve onların destekçisi Mahmut Tarzi‟ye olan
güvenini belirgin ölçüde yitirdi. Siyasî birliğin, bütünleĢmiĢ ve yurttaĢ bağlılığının,
sosyal sistemde kapsamlı değiĢikliklere gerek duyduğu sonucuna vardı. Daha
sonra çok daha kuvvetli bir Ģekilde eğitim, laiklik ve ekonomik geliĢme
programların savunmaya baĢladı. Bu yaklaĢım, siyasî modernleĢmenin sorunları
hakkında Ģimdi bildiklerimizin ıĢığı altında incelendiğinde yüksek incelikli bir
değerlendirmeydi. Amanullah Han‟ın baĢka hiç bir Ģey yapmadığı kabul edilse bile,
Afganistan‟a sağladığı hukukî zemin kayda değer önemdedir.264 Çünkü ülkemize
261
Köçer, (2009), a.g.e., 114.
Birici derece hükümet( Nayibil hükmüme), ikinci derecede ( Ulus vali) ve üçüncü derece hükümet ( Alaka
dariha) ve her birisi Nayib, Ulusval ve Alakadar tarafından yönetilirdi. Bkz. Gubar, (1967), a.g.e. 795.
263
Parti kurulması gibi çalışmalar başlatarak anayasal monarşi düşüncesi ortaya atılmıştır ki Afgan tarihinde
bu bir ilktir. 31 Ağustos-3 Eylül 1928‟de toplanan üçüncü büyük meclis toplantısında, bu kararlar tartışmaya
açılmış, büyük bir muhalefetle karşılaşmıştır. Bkz. Kakar, (1995), a.g.e., 9.
264
Rubin, (1995), a.g.e., 56.
262
106
en sonunda ulaĢmayı düĢündüğü hükümet sisteminin temelini oturtmayı baĢardı.
Bu anlamda 1923 anayasası hiç kuĢkusuz çığır açıcı bir belgeydi. 265
9 Nisan 1923‟te ilan edilen Anayasası, Doğu Vilayeti‟nde toplanılan bir Loya
Cirge tarafından onaylandı. Nadir ġah tarafından hazırlatılan 1931 Anayasası‟nda
yoğun olarak kopyalandıysa da, 1923‟tekinin sözü hiç edilmedi.266
Bu kanunları hazırlarken Amanullah, Han bazı Fransız danıĢmanları hukuki
programında görevlendirse de temelde Ġstanbul emniyet eski müdürü olan Bedri
Bey267 tarafından yönlendirilen Türk kanun adamlarına güvendi. Bedri Bey Batı
kanunlarına dayanan Türk kanunlarından fazlasıyla yararlandı. Nizamnameye da
Hükümet Düzenlemeleri Kanunu‟nun kapsamlı olarak derlenmesi hem Anayasanın
1923‟teki yayınlanıĢımdan önce, hem de 1921 ve 1926 yılları arasında sürdü fakat
yasaların çoğu Anayasadan sonra gün ıĢığına çıktı. Bunlar aslında anayasanın
farklı maddelerinin takipçisi olarak çıkarıldı. Nizamname her biri farklı bir konuyla
ilgili olan ve ayrı bir yasayı oluĢturan kitapçıklar halinde basıldı. Kitapçıklar farklı
bakanlıklarda ve hükümet bölümlerinde Fransız ve Türk uzmanların yardımlarıyla
geliĢtirildiler. Taslaklar daha sonra onay ya da düzeltme için Devlet Konseyi‟ne
sunuldu. Tüm hükümet ve Konsey yasaların çoğunun yürürlüğe konulduğu 1922
ve 1923 yıllan boyunca yoğun bir çalıĢma süreci geçirdi.268
Amanullah Han tüm faaliyetleri Ģahsen yönetti ve tüm yasaların günü gününe
kontrol etti. Böylece Afganistan‟daki ilk kapsamlı hukukî kanunname ortaya çıkmıĢ
oldu. 1924 son baharında, Mangal Kabilesinin Host isyanı en üst noktadayken,
Amanullah Han saltanatının ikinci Loya Cirge‟sini bazı yasaları ve anayasanın
isyancılar tarafından itiraz edilen bazı maddelerini yeniden gözden geçirmek
amacıyla topladı. Sonuç olarak pek çok yasa feshedildi ve anayasa değiĢtirildi.
Ancak
bu
Nizamname‟nin
bütünü
ortada
olmadığı
için
hangi
yasaların
değiĢtirildiğini belirtmek imkânsızdı.
265
Amin, H. (1993). Law Reform and Revolution in Afghanistan. Glasgow, 39-41.
Poullada, (1973), a.g.e., 92.
267
Bedri Bey tarafından yapılan kanunlar ve bir takım nizamnamelerin şekle müteallik bazı güzü ile tekrar
meriyete gireceklerini ve bu iş yapılmadan esaslı bir idare kurmanın imkânı olmadığını söylemiştir. B.C.A,
Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 18, Dosya No: 435, Tarih:
06.08.1929.
268
Köçer, (2009), a.g.e., 123- 124.
266
107
3.1.6. Askerî alanda yapılan ıslahatlar
“Harbiye alanında Türkler den istifade etmek istiyorum”269 Ordunun
gençleĢtirilmesi için düĢünülen proje 1921‟de baĢlatıldı. YaĢlıların aylığı 20 rupiden
5 rupiye düĢürülerek genç askerlerin aylığı 14 rupide sabitlendirildi. Rusya‟dan
alınan uçak ve pilot desteği ile 1921‟de Afganistan Hava kuvvetleri kuruldu.270
DevĢirme sistemi 1924‟teki Host Ġsyan‟ından sonra yerel düzeyde seçimden
evrensel seçim sistemine dönüĢtürüldü.271 1928‟de, askerlik süresinin iki yıldan üç
yıla çıkarılması teklif edildi. Harp akademisi çoğu Türk olan yabancı eğitmenlerin
katkısıyla yeniden düzenlendi ve güçlendirildi.272 Subaylarımız önce Rusya‟da
sonra Fransa, Ġtalya ve Türkiye‟de eğitildi. 1928‟de ustsubaylar için okul açıldı.
1928‟de bir askerî kulüp kuruldu.
Amanullah Han‟ın askerî reformlarında Türkiye‟den gelen uzmanlar önemli
bir yer tutar. Bu Ģahıslar içinde Afganistan‟da saygın bir yeri olan Cemal PaĢa
baĢta gelir.273 Ayrıca Fahreddin PaĢa ve General Kazım Bey‟in Afganistan
ordusunu yeniden yapılandırılması konusundaki faaliyetleri önemlidir. Türkiye‟den
gelerek yeni kurulan orduya katkıda bulunan en geniĢ grup ise Amanullah Han‟ın
Atatürk‟le 1928‟de yaptığı görüĢme sonrasında gönderilmiĢti.
Ancak bu heyet
herhangi bir giriĢimde bulunamamıĢtı. Zira bu heyet Amanullah Han‟ın tahttan
çekilmesiyle
sonuçlanan
ihtilal
kontrolden
çıktıktan
sonra
Afganistan‟a
ulaĢabilmiĢti.274
269
Popalzayi, A. (1988). Safer hayi Hariciyi Alahazrat Amanullah Han. Kabil: Başarat Yayınları, 289.
1924‟te Afgan hükümeti ilk beş uçağın Rusya‟dan satın aldı. Bu uçaklar Rusya‟dan Kabil‟e Rus pilotlar
tarafından getirildi. Daha soma Almanya‟dan 3 gemi, İngiltere‟den iki helikopter alındı ve 25 Afgan genç
Rusya‟ya pilotluk eğitimi almak üzere gönderildiler. 1928‟de ovyetler ile Afganistan arasında hava
bağlantısı kuruldu ve aynı yıl Kabil, Kandahar ve Herat arasındaki ilk uçuş ovyet pilotlar tarafından
gerçekleştirildi. Amanullah sivil havacılık teşkilatını kurmak istiyordu ve bu konuda Türkiye ile görüşme
halindeydi. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 247.
271
Ahmad, (1990), a.g.e., 190.
272
arıhan, (2002), a.g.e., 82.
273
Cemal Paşa Afganistan‟da yapmaya çalıştıklarını şöyle özetler: “Afganistan‟ı kuvvetlendirmek için dâhili
teşkilatını asrileştirmek, ordusunu tanzim etmek ve iktisadi terakkiler temin eylemekten başka çare yoktur.
Bu üç noktaya bugün bütün manasıyla şüru olunmuştur. Afganistan her şeyden evvel adama muhtaçtır. Ben
bütün iktidarımı sarf ederek Afganistan ‟a Türk ve Alman mütehassısları celbine çalışıyorum. Ordunun
tanzim ve ıslahına büyük bir faaliyet ile başladım. İlk tecrübe olmak üzere teşkil ettiğim numune kıtası pek
nafi semereler vermeye başladı. Şimdi bu kıtayı numune fırkası derecesine çıkarmak istiyorum. Bu sayede
emrim altında her türlü ihtimallere karşı kullanacak, on beş, yirmi bin neferlik bir kuvvet vücuda gelmiş
olacaktır. Bkz. Cebesoy, (1982), a.g.e., 383-384.
274
Ahmad, (1990), a.g.e., 189-202.
270
108
Amanullah Han‟ın askerî yapıda değiĢiklikler meydana getirme çabaları, pek
çok kiĢinin iddia ettiği gibi onun askerî gücün önemini anlama konusundaki
ilgisizliği yâda baĢarısızlığından çok, asrî bir devletin sahip olması gereken türden
bir ordu oluĢturmaktaki zorluklarını içeren yoğun bir kaygıyı yansıtıyordu.
Amanullah, Han zorla bir araya getirilen kabilelerden çok halktan bir bütün
oluĢturacak biçimde seçilen küçük ama disiplinli bir ordu kurmak istiyordu. Böylece
iç güvenliği sağlamakta yeterli ve devlete bağlı, sadık, oldukça profesyonel bir
askerî güç oluĢturabilecekti. Bu fikri Türk müĢavirler önermiĢti ve Emir bunu hem
politik hem de mali açıdan oldukça mantıklı bulmuĢtu. Ne yazık ki böyle bir
düzenleme oluĢturabilmek için eski ordu teĢkilatı baĢtan aĢağı yenilenmeliydi. Bu
da tüm kazanılmıĢ hakların ve güç dengelerinin alt üst olması ve çoğu zaman
kiĢisel sürtüĢmelerin yaĢanması anlamına geliyordu.275
Amanullah Han adil ve halkı daha iyi temsil eden, rast gele seçime dayalı bir
sistem oluĢturmaya çalıĢtı. Fakat eski sistemler, köy ya da kabilenin gücünü elinde
tutan seçkin kesimin kontrolünde olan açık halk oylamasına dayalıydı. Herkes bu
durumu kabullenmiĢti ve ona göre davranıyordu. Rast gele seçime dayalı bir
sisteme geçilmesi kontrolün insanların alıĢkın olduğu ve çok daha iyi uyum
sağladıkları çeĢitli ahlaksızlıkların, rüĢvetin ve baskıların hâkim olduğu yerel
güçlerin elinden harici bir kurula geçmesini sağladı. Bu ortam önde gelen reis ve
toprak sahiplerini özellikle de kendi oğullan askere götürülmeye baĢlandığında zor
duruma soktu ve gücendirdi. Siyasî gücün kırsal kesimlerdeki merkezlerinde
meydana gelen hoĢnutsuzluk giderek yaygınlaĢtı.
1928 yılında Amanullah, Han zaten oldukça tepki alan askere alınma
sisteminin eğitim süresini iki yıldan üç yıla çıkardığını duyurduğunda iĢler daha da
kötüleĢti. Bu uygulamada Amanullah Han‟ın amacı eğitim süresini arttırarak
orduyu daha iyi bir duruma getirmekti. Askere alma konusunda yapılan reformlar
en az kentsel yerleĢim birimleri kadar kabilesel bölgeleri gerçekten etkileyen birkaç
reform arasındaydı ve 1924 Host ayaklanmaları sırasında barıĢın tekrar
sağlanması için tekrar gözde geçirilmesi öne sürülen Ģikâyetler arasında yer
almaktaydı. Bu ayaklanma ise tamamen yeni bir orduya duyulan ihtiyacı oldukça
275
Köçer, (2009), a.g.e., 129.
109
açık bir Ģekilde göstermiĢti. Bu iki faktör olumsuz bir Ģekilde birbirini güçlendirerek
daha da tehlikeli bir hal alıyordu.276
Amanullah Han‟ın askerî meselelerdeki tavan tutarlı ve sürekliydi. 1921
yılında Moskova‟da yapılan Türk-Afgan antlaĢmasında yer almasını sağladığı
temel maddelerden biri Türkiye‟nin Afganistan‟a bir grup askerî elçi göndermesini
içeriyordu. Bu maddeye göre Türk askerî grubu Afganistan ordusunu yeniden
düzenleyecek ve Afganistan‟da en az beĢ yıl ya da Afganlar istediği müddetçe
kalacaktı.277
Türkiye‟den
gelen
destek
ile
Amanullah
Han
ordudaki
reformlarını
sürdürürken Host‟un Mangal Kabilesi 1924 baharında ayaklandı. Ordu bu tehdit
karĢısında tamamen hazırlıksızdı ve Nadir Han daha az belirsizlikle karĢılaĢacağı
ve daha rahat edeceği bir görev olan Fransa elçiliğini kabul ederek savaĢta orduya
kumanda etmeyi reddetti. Türkler, acemi erlerden taburlar oluĢturabilmeyi
baĢardılar ve bazıları Mangallarla savaĢmak için görevlendirildi. Ancak bu taburlar
çok yeni ve deneyimsiz olduklarından iyi bir baĢarı sergileyemedi.278
3.1.7. Dinî alandaki ıslahat çalışmaları
Amanullah Han‟ın dinî ıslahatları askerî ıslahatlarından çok daha fazla
çekiĢmeye sebep olmuĢ ve çok daha fazla siyasî muhalifete maruz kalmıĢtır. Dinî
düzeltmelerde kullandığı yöntemler ve amaçlar diğer yeniliklerle karĢılaĢtırıldığında
birbirleriyle daha bağlantılı ve amaçlanan çok daha belirgindi. Amanullah Han‟ın
dine karĢı herhangi bir düĢmanlığı yoktu. Ancak kendi siyasî ve ekonomik
amaçlarına ulaĢmak için dinî kullanan bilgisiz ve kendini beğenmiĢ bir sınıf
bulunduğunun bilincindeydi. Amanullah Han bu durumu değiĢtirmek için dinî
liderleri özellikle de kırsal kesimlerdeki mollaların eğitmek ve aynı zamanda
276
Köçer, (2009), a.g.e., 130.
BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921.
278
Türkiye hükümeti tarafından Afganistan ordusuna memur edilen zabitler hakkında alınan tanzim kararı.
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 20, Dosya Gömleği No: 119, ıra No: 18, Dosya
No: 435, Tarih: 06.08.1929.
277
110
modernleĢme için laikliği sağlamanın Ģart olduğunu düĢünüyordu. Ayrıca, eğitim
ve adalet alanlarında dinî kullanan bu grupların gücünü kontrol altına almak da
istiyordu.
Amanullah Han‟ın dinî düzeltme projesi içinde; mollalara yapılan tahsisatların
kaldırılması, mollalar için okullar açılması önemli yer aldı. 279 Ayrıca laik medeni
hukuk ve ceza hukuku öne çıkarılıp ġeriat Hukuku ikinci plana itilmek istendi.
Hindistan‟da dinî eğitim alanlar dinî liderler olarak hareket etmekten men edildiler.
1928‟de laik bir hukuk okulu önerilirken bu okulun mezunlarının sonunda kadıların
yerini alması planlanmıĢtı. Diğer bir önemli geliĢme olarak ordudaki pir ve mürit
sistemi 1928‟de kaldırıldı.
Amanullah Han‟ın dinî liderlerle arasındaki sorunlar dinî değil siyasî
sebeplere dayanıyordu. BaĢlangıçta mollalar Türkiye‟ye verdiği destekten, Ġngiliz
karĢıtı tavırlarından ve Ġslam taraftarı davalara ettiği yardımlardan dolayı
Amanullah Han‟ın yanındaydı. Ancak zamanla bazıları değiĢmeye baĢladı. Bu
değiĢikliğin sebebi Amanullah Han‟ın dinî inancının eksikliği değildi. Ancak
Amanullah Han‟ın yozlaĢmaya, rüĢvete imtiyazlara karĢı çıkıp sıkı bir çalıĢma
disiplini istemesi ve dinî liderlerin imtiyazlarını sona erdirecek bir sistemi
oluĢturmaya çalıĢması iki taraf arasında çatıĢmayı baĢlattı.280
Amanullah Han tarafından oldukça önem verilen eğitim, köydeki mollaların
konumlarına karĢı bir tehdit oluĢturuyordu. Ayrıca köy ağalan da vergi toplanması,
askere alma sistemi gibi konularda Amanullah Han‟ın ıslahatlarından olumsuz
yönde etkileniyordu. Yerel mollalar köylerdeki köklü güç yapısının bir parçasıydılar
ve bu yüzden dinle ilgisi olmayan pek çok Ģeyden etkileniyorlardı. Ancak bu
Ģikâyetlerini din kılıfı giydirerek dile getiriyorlardı. Bu siyasî ve ekonomik
uyuĢmazlıklar sonunda, gerici-dinî liderler ile devlet arasındaki çatıĢma, Amanullah
Han‟ın her zaman laik bir çerçeve içerisinde, güçlerinin nereden kaynaklandığını
bilen dinî liderlerin ise hep dinî uyuĢmazlık çerçevesi içinde ele aldığı bir güç
mücadelesine dönüĢtü.
279
280
Köçer, , (2009), a.g.e., 134.
Ahmad, (1990), a.g.e., 211.
111
Amanullah Han yönetiminde, onun liberal demokratik fikirlerinin ve tercihini
güç kullanmak yerine ikna etmek yönünde kullanmasının verdiği rahatlıkla, dinî
liderler Demir Emir‟in baskıcı rejimi sırasındaki hissettiklerinden daha az fiziksel
korku ve daha fazla hareket serbestîsine sahipti. Bu onlara daha rahat hareket
etme ve önemsiz konularda yaptığı sosyal yeniliklere, özellikle kadının statüsünü
etkileyen konularda, dinin onay vermediği gerekçesiyle Amanullah Han‟a
saldırılarda bulunma imkânını verdi. Dinî çatıĢmaların ülkede ortaya çıkardığı bu
ortam içerisinde bazı nitelikli din adamları Amanullah Hanı sonuna kadar
desteklemeye devam ederken, diğerleri ondan daha da uzaklaĢtı ve O‟na karĢı
halkı ayaklandırmaya çalıĢtılar. Bununla birlikte Amanullah uzunca bir süre bu
tuzağa düĢmeme akıllılığını gösterdi. Çıkan sorunları ikna yöntemiyle ve kendi
görüĢlerini destekleyen ulemanın yardımlarını kullanarak çözdü. Bu buluĢmanın
sonucu olarak Amanullah
Han‟ın dinî danıĢmanları, Loya Cirge‟nin din
konusundaki Ģikâyetlerin ciddiye alınması yönündeki çağrısının dikkate alınmasını
tavsiye ettiler. Cirge, Amanullah Han‟ın ıslahatlarını bütün olarak destekliyor ama
hukuki düzeltmelerde cezaların sabitlenmesi ve imamların güçleriyle ilgili
yasalarda bazı değiĢiklikler öneriyordu. Amanullah Han bu değiĢiklikleri istemeden
gerçekleĢtirmek zorunda kaldı.281
Amanullah Han ve dinî liderler arasındaki ilk önemli güç mücadelesi 1924
ayaklanmasında görüldü. Zira Amanullah Han‟ın çağdaĢlaĢma projeleri yavaĢ
yavaĢ mollaların ayrıcalıklı durumunda gedikler açmaya baĢlamıĢtı. Laik kanunla
uygulanmaya baĢlanmıĢ, Amanullah daha özgür dinî okullar kurmayı denemiĢti.
Bu
son
uygulama,
Müslümanların
dinî
değerlerine
saygısızlık
edildiği
propagandası çok etkili bir Ģekilde kullanıldı.
Gerçekte diğer birçok Amanullah Han yeniliği gibi, bunda da tam tersini
yapmayı amaçlıyordu. Amanullah birçok insanın Cuma gününü dua için değil tatil
için kullandığını fark etmiĢti. PerĢembe günü resmi tatil ilan edildiğinde insanlar
serbest uğraĢılarıyla bu günde ilgilenebilecek, Cuma günü de resmi olarak
onaylanmıĢ zamanlarda dükkânlarını ve ofislerini kapatarak dinî görevlerini yerine
getirecek daha sonra da iĢlerine dönebileceklerdi. Bu uygulama sonradan, mollalar
tarafından Cuma‟nın kutsallığı yok edilmek isteniyormuĢ gibi kasıtlı olarak çarpıtıldı
281
Poullada, (1973), a.g.e.,120- 124.
112
ve hatta yabancı basın ve yazarlar tarafından desteklendi. Bununla birlikte, 1924
ve 1928 arasında Amanullah gerici-dinî liderlere karĢı kampanyayı kazanıyordu.
Ancak mollaların baĢaramadıklarını, Amanullah Han kendi ülkesine göre hayli
geliĢmiĢ ve medeni olan Avrupa‟ya yolculuğu baĢardı. Amanullah Han bu
yolculuktan geleneksel dinî liderlerin kazanılamayacağına, onların çağdaĢlaĢmada
daha fazla göz yumulamayacak engeller olduğuna ve bu biçem giriĢimlerin onların
gücünü kıracağına ikna olmuĢ bir Ģekilde döndü. ĠĢte bu sebeple, çağdaĢlaĢma
için yeni plan Loya Cirge‟ye bildirildi ve 1928 sonbaharında dört günlük bir
toplantıda geniĢ olarak açıklandı. Mollaların gücünü hedefleyen önerileriyle de
oldukça eleĢtirildi. Mollaların eğitimi için yapılan öneriler, gazi okulu, laik hukuk
okulu, vakıfların tamamıyla tasfiyesi, ordudaki mürit ve pirlerin devre dıĢı
bırakılması, gerici-dinî liderler tarafından savaĢ bildirimi olarak yorumlandı.282
Amanullah Han 1928‟de inatçı aksi mollalara karĢı daha güçlü düzenlemelere
getirme amacını açıklayınca, Hazret atif bir muhalefetin belirtisiyle karĢılık verdi.
Ancak daha özgür düĢünceli ulema Emir‟i desteklemeyi sürdürdü. Sonuçta, o yılın
kasım ayında Shinwari Kabilesi‟nin ayaklanması patlak verdiğinde, mollaların
büyük bir çoğunluğu bunu dinî bir eylem olarak aldılar ve hem hükümete, hem
Emir‟e karĢı etkili bir propaganda kampanyasına baĢladılar. Amanullah Han‟ın kâfir
olduğunu, Avrupa‟da domuz eti yemek ve Ģarap içmekle çıldırdığını söylediler.
Amanullah Han‟ın çağdaĢlaĢma programının, özellikle kadınların kendilerini
açmaları,
kocalarının
babalarının
velâyetlerine
karĢı
gelmeleri
ile
ilgili
düzenlemelerin Ġslam‟a ters düĢtüğünü söylediler. Dinî liderlere karĢı yapılan
uygulamalar abartılarak halk arasında tepki oluĢturmaya çalıĢıldı.
Amanullah Han ne kadar iyi niyetli olsalar da, dinî ıslahatları sonucu
Amanullah Han‟ın dinî topluluğun büyük çoğunluğunun güvenini yitirmesine sebep
oldu. Sıradan, fakat küçük çaplı bir kabile isyanı çıkar çıkmaz, bu destek
yoksunluğu aktif sadakatsizliğe dönüĢtü ve dinî liderler bu ayaklanmayı bir din
savaĢının tüm tonlarını taĢıyan büyük bir yangına dönüĢtürmek için ellerinden
geleni yaptılar. KarmaĢada baĢka etkenler de olmakla birlikte, hiç kuĢkusuz en
önemli etken mollaların faaliyetleriydi. Sonunda Amanullah Han bu dinî kıĢkırtma
uygulamalarını fark etti ve bombayı hemen hemen tüm dinî reformları geri çekerek
282
Poullada, (1973), a.g.e., 125.
113
imha etmeye çalıĢtı. 6 Ocak 1929‟da dinî liderleri serbest bırakmayı, Cuma‟yı
yeniden tatil günü ilan etmeyi, kız okullarını kapatmayı, mollalar için öğretim
sertifikaların istemekten vazgeçmeyi, Muhtasiblerin (dinî müfettiĢler) yeniden
atanması ve ordudaki pir ve müritler üzerindeki sınırlamaların kaldırmayı taahhüt
etti. Ancak bu geri çekilme beklenen etkiyi gösteremedi.283
3.1.8. İktisadi ve mali ıslahatlar
Amanullah Han Afganistan tarihinde ilk defa arazi ıslahatını baĢlattı ve
devlete bağlı tarım arazileri halk arasında dağıtıldı. Amanullah Han‟ın ekonomiyi
çağdaĢlaĢtırma projeleri en az bilinen ıslahatı olmakla birlikte, belki de O‟nun
Afganistan‟da devam eden değiĢim ve dönüĢümüme yaptığı en önemli katkısı bu
alanda olmuĢtur. Bu çalıĢmaların sırasında karĢı propagandanın saldırmasından
çoğunlukla kurtulmuĢtur. Çünkü iktisadi alanında yapılanlar sosyal ve dinî
ıslahatlara göre duygusal çarpıtmalara daha az müsaittir.
Ġktisadî
ıslahat,
Amanullah
Han‟ın
saltanatının
erken
dönemlerinde
baĢlatılarak oldukça istikrarlı bir hızda yönetim süresince geliĢti. Temel olarak
ilerlemenin önünde duran eski uygulamaları silmek ve yeni yöntemlerle onların
yerine geçirme olmak üzere iki bölümden oluĢuyordu.284 Vergi düzeltmeleri, ilk
önce devletin anlamsız haraçlarından daha fazlası olmayıp, çağdıĢı ve iĢlevsel
olmayan vergileri kaldırmayı amaçlamıĢtı.285
Vergi sistemi 1920‟lerin baĢında yeniden düzenlenerek vergi toplanmaya
baĢlandı ve nakit vergi, mal karĢılığında verginin yerini aldı. Ġsteğe bağlı vergile
yasaklandı,286 ithalat ve ihracatı teĢvik etmek için yeni bir gümrük vergisi
yayınlandı, Ġç ticareti canlandırmak ve arttırmak için ülke içi gümrük vergisi
kaldırıldı. Vergi amaçlı olarak canlı hayvan sayımı ayrıca toprak vergilerinin
belirlenmesi için kadastro çalıĢmaları baĢladı.
283
Köçer, (2009), a.g.e., 138.
Gregoryan, (1969), a.g.e., 252.
285
Ahmad, (1990), a.g.e., 193.
286
Rubin, (1995), a.g.e., 55.
284
114
1922‟de Afganistan‟ın ilk hükümet bütçesi oluĢturuldu. 1923‟ten baĢlayarak
hükümetin muhasebe sistemi modernleĢtirildi. 1923 civarında “Afgani” yeni bir
para birimi olarak tanıtıldı. Merkez Bankası ve Ticaret Odası kurulması 1928‟de
önerildi.287 ĠletiĢim projelerine ağırlık verildi. Yeni yollar açılırken eskileri iyileĢtirildi.
Telefon ve telgraf servisleri geniĢletilerek posta hizmetleri düzeltildi. Afganistan
Uluslararası Posta Birliği‟ne katıldı. Afganistan‟ın ilk sivil havacılık projesi
baĢlatıldı. 1928‟de bir Fransız-Alman firması Afganistan‟a demiryolu döĢemek için
araĢtırma yapmaya baĢladı. 1928‟de Amanullah Han Avrupa‟dan birkaç tane
küçük fabrika satın aldı. 1928‟de kapsamlı mineral geliĢtirme projesi önerildi.
Ayrıca kömür ve mermer projesi de baĢlatıldı. 1922-23‟te çıkarılan ticari kanunlar,
tüccarları koruma altına aldı. Ġlk Ģirkteler ya da hisse senetli firmalar, 1920‟lerin
ortalarında Herat‟ta kuruldu. Ġhracat, ulaĢım ve tıpla ilgilenen firmalar aynı
dönemde karlı olarak çalıĢmaya baĢladı. Tarımda kalkınma projesi baĢlatıldı. Ġlk
tarım okulu ve bakanlığı kuruldu.288
Amanullah Han 1924‟e kadar giden bir ulusal banka kurma isteğinin
temelinde bu bankanın ülkenin ekonomik bağımsızlığına katkısı yanında, sermaye
ve para piyasalarına sağlayacağı katkı da vardı. 1924‟te Afganistan‟da ne özel
banka, ne de devlet bankası vardı. Diğer taraftan Ġslam‟ın faizi yasaklamasından
dolayı bankaya karĢı dinî muhalefet vardı. Bu Host isyanı ve halkın dinî
duygularını rahatlatmak ihtiyacıyla çakıĢtı ve bankacılık konusundaki çalıĢmalar
ertelendi.
1928 Ġsyanı‟ndan kısa süre önce Amanullah, Han bir Ġngiliz‟den Kabil‟de bir
banka açma olasılığını araĢtırmasını istediğinde proje yeniden canlandı. Öneri
Ġngiliz DıĢiĢleri Ofisi tarafından oldukça isteksizce desteklendi. 1928 devrimi ile de
yarım kaldı. Buna rağmen Amanullah, Han mali reformlar ve ekonomik bağımsızlık
arzusuyla bağlantılı olarak, kapsamlı kalkınma programının hemen hemen
tamamını ulusal sermayeyle finanse etmek gibi inanılmaz bir baĢarı gösterdi.
Devrimden hemen önce alman uçaklar ile ordu için Almanların verdiği kredi ve az
miktardaki düzensiz Sovyet yardımları dıĢında, Amanullah Han‟ın saltanatı
287
Bal, H. (2002). Afganistan-Türkiye İlişkilerinin Başlıca Yönleri. Afganistan Üzerine Araştırmalar,
İstanbul, 269-271.
288
Ahmad, (1990), a.g.e., 194.
115
süresince Afganistan hiç doğrudan yabancı yardımı almadı.289 Ġngilizler 1921 barıĢ
antlaĢmalarını imzalayarak yıllık teĢviklerini durdurmuĢlardı, Ruslar, 1921 Rusya
Afganistan anlaĢmasında bir milyon rublelik yıllık yardıma söz vermiĢ fakat sadece
kısmi ve düzensiz ödemeler yapmıĢlardı.
Amanullah Han‟ın ekonomi politikasında önem verdiği konulardan birisi de
dıĢ ticaret meselesiydi. Bu husustaki ilk adımlarından biri gümrükleri yeniden
düzenlemek ve gümrük vergilerini ihracatı ve lüks olmayan ithalatı teĢvik edecek
Ģekilde tamamen yeniden yazmaktı.290 Afganistan, artan karĢılıklı ticarete ilgi
gösteren her ülkeyle ticaret anlaĢması imzaladı. Ġhracatı artırmak için mali
önlemlere ve gümrük önlemlerine ek olarak, hisse senetli firmaların ya da
Ģirketlerin oluĢması teĢvik edildi.291 Ticaret misyonları baĢarıyla yurt dıĢına
gönderildi. Ġran ve Rusya ile ticaret, fazlasıyla arttı. Afganistan Rusya‟ya tahıl
ve1920-1923 yıllarında önemli miktarda kurutulmuĢ ve taze meyve, deri, yün, ipek
ve bitkisel boyalar ihraç etti. Afganistan‟ın ihracatı 1920‟de elli milyon franktan
1925‟te bir milyar franka çıktı.292
Amanullah Han‟ın ihtiĢamlı fakat belirsiz modernleĢme projeleri, monarĢinin
kaldırabileceğinden çok daha fazla sermayeye ihtiyaç duyuyordu. 1926‟da Afgan
krallığının tüm geliri 2,5 milyon Punda karĢılık gelen 45 milyon Afgani idi.
Afganistan‟daki iletiĢim ve ulaĢım sistemleri yabancı yatırımcıların ilgisini
çekmiyordu. Bununla birlikte Emir, temel yabancı yatırımlara izin vermeyi
reddediyordu. Bütün bunların bir araya gelmesiyle; yabancı Ģirketleri koruyacak
kanunların olmayıĢı, bankacılık ve kredi imkânlarının azlığı sonucunda yatırım
beklentileri belirsiz bir hâl aldı.
Amanullah Han tüm hafif sanayi programı ithalat ikamesini ülkede kurarak
kendi kazanılmıĢ dövizini kalkınma programına aktarmayı amaçlıyordu. Amanullah
Han‟ın Avrupa turu sırasında makinesini getirdiği sanayi dallarının listesi bunu
289
Uzun zamandır İngilizler tarafından yapılmakta olan para yardımının kesilmesi ve bunun yerine diğer
devletlerden yeterli miktarda yardım alamayışı Afganistan için ciddi problem olmuştur. Bkz. aray, (2002),
147.
290
Gregoryan, (1969), a.g.e., 253.
291
Ticari ilişkileri temel esaslar üzerine oturtuldu. 1920‟lerde tüccarlar şirketler bünyesinde birleştirilmeye
başlandı. Bu dönemde ihracat, nakliye eczacılık gibi sektörlerden önemli gelişmeler kaydedildi. Bkz. Ahmad,
(1990), a.g.e., 194.
292
Köçer, (2009), a.g.e., 155.
116
açığa çıkanr: barut, çimento, sabun, tekstil, taĢ ve tahta iĢleme, buz yapımı,
bitkisel yağ, Ģeker, süt ürünleri, dökümhane ve deri sanayii vb. Ayrıca yeterli
sanayi gücü kaynaklan geliĢtirilmiĢ ihtiyacını sezdi ve bu nedenle kömür arama ve
ülkenin kayda değer hidroelektrik potansiyelini geliĢtirme süreçlerini baĢlattı. Bu
alanda baĢka alanlarda da olduğu gibi Amanullah Han bir Afgan öncüsüydü.
Birçok eleĢtirmenin iddialarının aksine Amanullah Han‟ın Avrupa turu bir zevk
yolculuğu değildi.293 Zira O, bu gezi sırasında sürekli çalıĢmıĢ ve dönüĢünden
sonra baĢlayacak kapsamlı kalkınma çalıĢmaları için birçok bağlantı kurmuĢtu.
Öyle ki tahttan indirilmeden önce Almanya‟dan çok miktarda makine sipariĢ
etmiĢti. Aldıkları pamuk ve yün fabrikaları, elektrik santralleri, kâğıt yapım
makineleri, baskı makineleri ve bir kibrit fabrikasıydı. Masraf yüz binlerce rupiydi.
Alman hükümeti ve firmalarla yapılan anlaĢmaya göre ödeme yıllara yayılıyordu.
Ancak Kabil‟in Habibullah Han‟ın eline geçmesi nedeniyle Amanullah Han‟ın
ithalatı ikame edecek bir hafif sanayi sektörü geliĢtirme planlan hiçbir zaman
beklenildiği gibi ilerleme Ģansına sahip olamadı.294
Amanullah Han‟ın tüm ekonomik reformların belki de hiçbiri iletiĢimi geliĢtirme
programı kadar önemli, uzun süreli iktisadî ve siyasî etkilere sahip değildi. Yollar,
hava yolları, telgraf, telefon, geliĢtirilmiĢ posta servisleri Amanullah Han‟ın
saltanatıyla baĢlayan yanın yüzyıl boyunca geliĢtirilmeye devam edilen ekonomik
ve politik alt yapının baĢlangıcıydı. Bu sistemlerden hiçbiri Amanullah Han‟ın
döneminde yüksek düzeyde baĢarıya ulaĢamadı fakat hepsinde önemli bir
baĢlangıç yapıldı. Büyük kuzey yolu, Amanullah tarafından kuzey ve güney
Afganistan‟ı her türlü hava koĢulunda birbirine bağlayabilecek ilk yol olarak
kavrandı. 1932‟ye kadar Afganistan fiilen dağlarla ikiye bölünmüĢtü. Kervanlar
dolambaç gibi engellerde yavaĢça dolanarak yollarım buluyorlardı ve kıĢm yollar
sıklıkla kapanıyordu.295 Amanullah, ülkede önemli yollar yaptı, Kabil, Kandahar ile
Herat arasındakiler bunun örneğidir.296 Bu yollarla beraber yalıtılmıĢ bölgelerin
zamanla açılması, artan hareketlilik, hükümetin bu bölgedeki kontrolünü artırdığı
gibi ticareti de canlandırdı. Bu hedefler merkezi hükümete uzak taĢra yönetimleri
293
Poullada, (1973), a.g.e., 139.
Ahmad, (1990), a.g.e., 193.
295
Gregoryan, (1969), a.g.e., 246.
296
Köçer, (2009), a.g.e., 145.
294
117
ile hızlı bağlantı imkânı veren bilgi ve haberleri baĢkentten uzak kentlere akıĢını
hızlandıran telekomünikasyonla güçlendirildi.
ĠletiĢim imkânlarının artması ve ticari havayolunun açılması sadece ülkenin
iç yalıtım değil dıĢarıdaki uzaklığını da kırdı. Ruslar, TaĢkent ve Kâbil arasında
Junkers uçaklarıyla havacılık hizmetlerine öncülük etti.297 Ġlerleyen dönemde
Lufthansa Tahran‟dan hizmetlerini yaymak için Afganistanla bir anlaĢma imzaladı
ve 1928‟de Ġngilizler, Kâbil ve Hindistan arasında havacılık hizmetleri vermek için
giriĢim baĢlattı.298
3.2. Amanullah Han Yönetimine Karşı Ayaklanmalar
Afganistan‟da
Emir
Abdurrahman
döneminden
itibaren
az
da
olsa
sağlanmaya baĢlayan istikrar Habibullah ile daha da yerleĢmeye yüz tutmuĢ, ama
Afganistan sosyal ve ekonomik dorumunu değiĢtiren atılımlar Amanullah Han
döneminde gerçekleĢtirilebilmiĢti. Emir Abdurrahman Han döneminde ülkede
sınırlı da olsa istikrar sağlanmıĢ ve bir siyasi otorite altında birleĢmiĢlerdi. Bu
istikrarın gelmesi ile eğitimin yaygınlaĢması ve geleneksel yapının değiĢmeye
baĢlaması halkın beklentilerini arttırmıĢtı. Hükümet halka yol, ulaĢım, okul ve su
getirirken
kabileler
de
vergi
ödemekte
ve
gerektiğinde
asker
vermekle
yükümlüydüler. Ancak onlar biraz daha özgür yaĢamak adına bu destekleri
önemsemediler.299 Emir Habibullah Han döneminde küçük değiĢikliklerle baĢlayan
ilerleme, Amanullah devrinde önemli sosyal-ekonomik reformlara dönüĢtü.
Bununla birlikte Afganistan‟daki geleneksel kabile yapısı ve gücü eskisi gibi devam
etti. Bunlar aynı zamanda ülkede Amanullah Han karĢıtı muhalefeti temsil etti.
Ülke‟de bilgililerden, üniversite elitlerinden ve hükümet çevrelerinden oluĢan
asrîler ile mollalardan ve alt orta Ģehirli sınıflarının oluĢturduğu değiĢim karĢıtlan
arasındaki çatıĢma 1920‟lerden itibaren zaman zaman yaĢandı. Amanullah Han
ise güçlü bir merkezi otorite aracılığı ile öngördüğü reformlar bütün kesimlere
297
Rubin, (1995), a.g.e., 20-21.
Köçer, (2009), a.g.e., 147.
299
Ahmed, (1990), a.g.e., 215-216.
298
118
benimsetecek Ģekilde uygulamaya çalıĢıyordu.300 Ġngiliz kıĢkırtması ile kabile
faaliyetleri ayrıca Afgan-Ġngiliz savaĢları Afganistan‟daki yaĢam standardını gerilet
sede Amaullah Han yapacağı ıslahatlarını devam etmekteyidi.
3.2.1. Host isyanı öncesi gelişmeler
Amanullah Han Afganistan‟a bağımsızlığını kazandırma görevini baĢarıyla
tamamladıktan sonra tüm enerjisini siyasi, idari ve insancıl alanlarda reformlar
yapmaya adamıĢtı. 1923 Kurban Bayramı‟nda yayınladığı mesajda; gelecek için
ülkenin önceliklerini, “Gün kılıçların değil, kalemlerin günü” ifadesiyle özetlemiĢti.
Bu kapsamda Amanullah Han‟ın ilk giriĢimlerinden biri, hükümetin sorumluluklarını
Afganistan hükümdarı ile paylaĢacak bir temsilci makamının oluĢturulmasıydı.
Buna Ġslami bir gerekçe de bulmuĢtu. Kur‟an‟da belirtilen “Ey peygamber, iĢlerinde
müritlerine danıĢ, kararını verince Allah‟a güven” emrine itaat ederek, geniĢ
katılımlarla
kararların
alınmasını
amaçlamıĢtı.
1923
Temmuz
ortalarında,
delegeler, Amanullah Han‟ın kapsamlı reform programının sorumluluğunu
Amanullah‟la paylaĢmak üzere baĢkente davet edilmiĢlerdi.301 Amanullah meclisin
939 üyesine tanıtılmıĢ, oturumlar 19 Temmuzdan 31 Temmuza kadar Pagman‟da
yapılmıĢ ve gündemi iç ve dıĢ iĢleri kapsamıĢtır.302
Bu ilk parlamentonun
oturumları gizliydi, delegelere ve yardımcılarıyla toplam 1054 kiĢiye, oturum
raporlarını ifĢa etmemeleri tembih edilmiĢtir. Amanullah Han açılıĢ konuĢmasında,
Afganistan‟ın düĢmanlar tarafından tehdit edildiğini, ülkenin bağımsızlığının ve
gücünün sadece Afganlar ittihat olduğu sürece sürdürülebileceği konusunda
uyarmıĢtı. Daha sonra yapılan konuĢmalarda, delegeler, genel olarak dıĢ siyaset
ilgili görüĢ bildirmiĢ, özellikle Ġngiltere, Rusya ve Türkiye ile ilgili iliĢkilerde atılacak
adımlarda hassas davranılması konusunda yetkilileri uyarmıĢlardı. Almanya ile
kurulan ticari iliĢkileri de gündeme getiren meclis üyeleri, genel itibariyle Emir‟in dıĢ
siyasetine destek verirken içe dönük reformlar hakkında ağır eleĢtiriler
300
Weiner, M., Banuazizi, A. (1994). The Politics of Social Transformation in Afghanistan, Iran and
Pakistan. Syracuse University Press, 333.
301
Amanullah bu Meclisin toplanması hususunda: “Memleketimin ileri gelenlerinden bir meclis toplayarak
çıkarmayı düşündüğüm kanun ve projeleri bu heyete takdim ettik” der. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0, Yer
Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929.
302
Ahmed, (1990), a.g.e., 200.
119
yapmıĢlardı. Bu eleĢtirilerin çoğu, kadınların hukuku konusu ve mollaların gücünü
azaltan yeni yasa üzerinde yoğunlaĢmıĢtı. Ayrıca delegelerin bir kısmı kılık-kıyafet
konusundaki düzenlemelere karĢı çıkmaktaydı.
Bazı delegeler asrî eğitimi, özellikle de kızların eğitimini eleĢtirmiĢti. Çoğunluk
Alman ve Fransız okullarının devam etmesini savunmuĢ, fakat kadınlar için açılan
okullar özellikle de liselerin kapatılması istenmiĢti. Askerlik ve ceza hukuku
konularında hükümetin yaptığı teklifler ise çoğunluk tarafından kabul gördü.
Meclis, askere alma iĢleminde bir gönüllülük sisteminin kabul edilmesini tavsiye
etmiĢti.
Amanullah Han‟ın kurduğu ilk mecliste muhafazakârlar ağırlıktaydı ve
genel olarak taĢradan gelmiĢlerdi. Sayıları 300 kiĢi civarındaydı.303 Reformcular ve
yenilikçilerin çoğunluğu ise meclise baĢkentten katılmıĢlardı. Meclisteki güçlerin
kutuplaĢması, esasen, yenilikçilerin ve muhafazakâr gelenekçilerin muhalefeti
olarak gerçekleĢmiĢti. Eğitim Bakanı Faiz Muhammed gibi hükümet partisi üyeleri
bile Türkiye‟nin halifeliği kaldırmasını eleĢtirmiĢti.304
Amanullah Han‟ın ülkede yapmaya çalıĢtığı reformlar, ekonomiye yeni yükler
getirmekteydi. DıĢ ülkelerde temsilcilikler açmak, yurtdıĢına öğrenci göndermek,
orduya yeni silah ve teçhizat almak hazineyi zor duruma sokmuĢtu. Bu durumu
fark eden Amanullah Han, Ģahsi giderlerini ve saray masraflarını kısarak tasarruf
hareketi baĢlattığı gibi ek vergiler koyarak durumu düzeltmeye çalıĢmıĢtı. Bu
tedbirler toplumdan herhangi bir tepki almazken ülkedeki geleneksel yapıyı
değiĢtirmeyi hedef alan çalıĢmalar, Amanullah Han‟a karĢı olan muhalefeti
Ģiddetlendirmekteydi.305 Öyle ki muhalifler, bu kanunların Ġslami kurallara aykırı
olduklarını savunarak taraftar sayısını artırmaya baĢlamıĢtır.306
Amanullah Han‟ın muhaliflerinin tepki gösterdiği diğer bir uygulama, orduda
yapılan yeniliklerdi. Bu eleĢtirilerin hedefinde Türkiye‟den gelen komutanlar yer
almaktaydı.307 Bu tepkiler o kadar arttı ki Amanullah Han bile Türk komutanlara ve
yakın çevresine kuĢku ile bakar hale geldi. Bu Ģüphenin bir neticesi olarak
303
Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın üveyş‟ten geçişiesenasında El Ehram gazetesi muhabiri ile yaptığı
görüşme. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17,
Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929.
304
Nawid, (1999), a.g.e., 72.
305
Bayur, (1987), a.g.e., 595-597.
306
Nawid, (1999), a.g.e., 73.
307
Adamec, (1974), a.g.e., 86.
120
Amanullah Han‟ın çevresindeki ekip değiĢti ve liyakatsiz insanlar üst düzeyde
görevlere getirildi.308
Bu arada Host bölgesindeki kıpırdanmayı önlemeye çalıĢan Amanullah Han,
meclisi toplayarak kanunları Ģeraite uygun olarak yeniden düzenlemeye çalıĢtı.
Meclis bunu asilere bildirmek için bir heyet gönderilmesini önermiĢti. Amanullah
Han durumu küçümsemiĢtir, ancak Abdullah Han‟ın liderliğindeki Mangal
Kabilesi‟nin ayaklanması onun gücüne karĢı ciddi bir meydan okuma haline gelmiĢ
ve Host isyanı büyük güçlükle bastırabilmiĢti. Böylece Amanullah Han‟ın tahttan
uzaklaĢmasına yol açacak olaylar zinciri de baĢlamıĢtı.
3.2.2. Host isyanı
Host Ġsyan‟ın çıkmasındaki temel sebep, Amanullah Han‟ın reformları idi.309
1924 yılı baĢlarında Host bölgesindeki Mangal kabilesi etrafında birleĢen muhalif
güçler, Mart ayı ortalarında isyan etmiĢ ve çatıĢmalar yaz boyunca kesintisiz
devam etmiĢti.310
Ağustos‟ta, Hindistan‟da sürgünde kalan eski Emir Yakup
Han‟ın oğlu olan Abdulkerim, Mangal isyanının daha geniĢ bir alana yayılmasını
sağlamıĢ, ülkede iç savaĢ çıkmıĢtı. Mücadele Host ve Altimur Geçidi arasındaki
dağlık bölge ile Hisarak ve Wardak vadisinde yoğunlaĢmıĢ, Gazne‟nin güneyine
doğru ilerlemeye baĢlamıĢtı. Hükümet, on beĢ bin asker ile isyana müdahale etti.
Nisan ayında Gazne cephesindeki kuvvetlerin baĢına Herbiye Bakanı
Abdiilaziz geçerken, ĠçiĢleri Bakanı Gulam Muhammed Han da halktan destek
toplamaya baĢlamıĢtı. Hisarak cephesinde Serdar ġah Veli Han ile eski BaĢbakan
Abdulkuddus Han bulunmaktaydı. Gardez‟de Muhammed Veli Han komutanlık
yaparken, Ali Khel‟deki askerlere Muhammed Sıddık Han komuta etmekteydi.
308
12 Şubat 1929‟da Kâbil Büyükelçiliği‟nden gönderilen 1625/4 numaralı şifre. Bkz. B.C.A, Fon No: 030
10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 7, Dosya No: 435, Tarih: 14.04.1929.
309
Nawid, (1999), a.g.e., 72.
310
Ahmed, (1990), a.g.e., 199.
121
Celalabad‟da ise Kabil Valisi ve Amanullah Han‟ın kayınbiraderi Ali Ahmed Han,
bölgedeki kabileleri hükümeti desteklemeleri için ikna etmeye çalıĢmaktaydı.311
Host Bölgesinde isyan devam ederken, Amanullah Han ayaklanmanın
Ġngiltere tarafından kıĢkırtıldığı konusunda parlamentoyu ikna ederek kamuoyunu
lehine çevirmeyi baĢardı. Aynı zamanda hava kuvvetlerinin devreye girmesiyle
isyana katılması muhtemel kabileler tereddüde düĢtüler.312 O yüzden Alman Pilotu
Dr. Weiss ve DıĢiĢleri Bakanı yardımcısı ġir Ahmed Han kabilelerin bulunduğu
bölge üzerinde uçtuklarında, hükümet askerleri üzerindeki baskı kendiliğinden
azalmıĢtı. Bu uçaklar kabilelere, geri çekilmezlerse hava bombardımanı ile karĢı
karĢıya kalacaklar uyarısı içeren ilanlar atmıĢtı. Diğer taraftan Ali Ahmed,
Celalabad‟da, isyancılara karĢı 6500 kabile üyesinden oluĢan bir güç toplamayı
baĢarmıĢtı. Bu güç, Khugiani, Mohmand, Shinwari, Wazir ve Hazara kabilelerinden
oluĢmaktaydı.313
Amanullah Han bir yandan ayaklanmayı bastırmak için askerî tedbirler
alırken diğer taraftan 14 Ağustos‟ta, parlamentonun onayını alarak isyancılara
karĢı cihat ilan etti. Ekim 1924‟te ise Pagman‟da bağımsızlık kutlamaları yapılarak
durumun kontrol altına alındığı mesajı verildi. Bununla birlikte Gazne‟nin
güneyindeki Süleyman Khel ve Ali Khel bölgesinde isyan sürmekteydi ve asiler,
hükümet
güçlerinin
eriĢemeyeceği
dağlara
çekilerek
mücadeleye
devam
etmekteydi. Alınan önlemler neticesinde Hükümet güçleri isyanı kontrol altına aldı
ve 1925 yılının baĢlarında, Abdülkerim Hindistan sınırından kaçmak zorunda kaldı.
30 Ocak‟ta ise Abdullah Han ve Mollayi lenk yakalanmıĢ ve Kabil‟e getirildi.314
Host tamamen buzuldu ve alınan ganimetler ve mahkûmlar kafile halinde
baĢkente nakledildi. Düzenlenen bir geçit töreni ile yaklaĢık bin kadın yüzlerce
yaĢlı insan, mahkûmlarla birlikte baĢkent sokaklarında halka gösterildi. Böylece bu
gözdağıyla gelecekte olabilecek bir isyanın aynı Ģekilde cezalandırılacağı
gösterilmiĢ oldu.
311
Adamec, (1974), a.g.e., 88
Amanullah Han isyancıların üzerine Alman ve Rus pilotların kullandığı uçakları saldırtmıştır. Bkz.
Gregoryan, (1969), a.g.e., 254-256.
313
Tarzi, (1977), a.g.m., 173.
314
Mullah-i Lang Kabil‟e getirildi ve idam edildi. Abdülkerim geri Hindistan‟a kaçtı İngilizler onu, sığınma
yerini ihlal ettiği gerekçesiyle sürgüne yolladılar. Kerim daha sonra muhtemelen bir Afgan temsilci
tarafından Burma‟da öldürüldü. Bkz. Dupree, (1997), a.g.e., 449.
312
122
Host Ġsyanı sırasında Amanullah Han ve devletin üst düzey yetkililerini
düĢündüren konuların baĢında, esirlerin dıĢ bağlantıları gelmekteydi. Ruslar bu
ayaklanma sırasında açıkça Amanullah Han‟ını desteklemiĢti. Ġngiltere de iki uçak
göndererek Kâbil Hükümeti‟ne yardımcı olmuĢtu. Bununla birlikte Afganistan
önderleri, isyancılarının Ġngiltere ile teması olduğuna dair kuĢkular taĢıyorlardı.
Ellerinde somut bir kanıtlan olmadığı için de durumu kabullenmek zorunda
kaldılar.315
Host Ġsyanı‟nı bastırarak nezaret altına alan Amanullah, Han 25 Mayıs‟ta bir
konuĢma yaparak esirler hakkındaki kararını halka duyurdu. Elli üç mahkûm idam
edilecek, diğerleri de ağır iĢlerde çalıĢmaya mahkûm edileceklerdi.316 Ġsyanın
sonunda ölen ya da yaralanan 1575 kiĢi, bombalanan ve hasar gören 3500 ev,
açlıktan ölen 450 kadın ve çocuk ile isyanın baĢlatılması için harcanan devletin iki
yıllık toplam geliri olan 5 milyon pound, ayaklanmanın Afganistan‟a maliyeti olarak
kayıtlara geçti. Ayrıca Amanullah Han modernleĢme projelerinin çoğunu ertelemek
zorunda kaldı buna bağlı olarak büyük bir saygınlık kaybına uğradı.
Host isyanı sonuçlar bakımından iki açıdan önem taĢımaktaydı: Ġlk olarak,
Ordusu‟nun zayıf olduğu açık bir Ģekilde görüldü. Ordu henüz tam anlamıyla
eğitimli değil, az para alıyor ve sağlık gereçleri açısından da çok yetersizdi. Bütün
bunlar yetmezmiĢ gibi, Avrupa‟da eğitim almıĢ genç subayların emri altına giren
eski subaylar arasında memnuniyetsizlik baĢ göstermiĢti.
3.2.3. Amanullah Han döneminin sonu
Amanullah
1919‟da
Ġngiliz
Ġmparatorluğu‟na
meydan
okuyarak
ve
Afganistan‟a bağımsızlığını kazandırarak millî bir kahraman olmuĢtu. Bununla
birlikte Amanullah Han Afganistan‟ı çağdaĢ batılı düzeyde yeniden organize etme
arzusu vatandaĢlarının çoğunluğu tarafından paylaĢılmamıĢtı ve O‟nun radikal
reformlarını radikal bir muhalefete ve tepkiye yol açacağı kesindi. Nitekim esas
olarak Afgan kadınlarını özgürleĢtirilmesiyle bağıntılı olan ilk toplumsal yenilikleri
315
316
Gregoryan, (1969), a.g.e., 175.
Adamec, (1974), a.g.e., 90.
123
Host isyanı ile sonuçlanmıĢtı. Ancak Amanullah kısa bir duraklamadan sonra
bundan yılmadı reform programına devam etti.317 1928 yılında yaptığı daha
kapsamlı reformları ise daha geniĢ bir alana yayılan isyanla sonuçlanacaktı.
Ġsyanın değerlendirmesi yapıldığında kabilelerin tutumlarını çok önemli
olduğu görülür. Ayaklanma kararı ideolojinin yanı sıra kabilesel değerlere
dayanmaktadır. Ancak bu dönemde kabilelerle yakın temas içinde olan Ġngiliz sınır
memurları isyanın arkasında sosyal ve dinî yeniliklerin olduğu görüĢünde
birleĢmiĢlerdir. Zira Ġsyandan önce, 1928 senesinde Kuzey Doğu Sınır Valiliklerinin
temsilcileri, kabilelerin yeniliklere karĢı umursamaz olduklarını bildirmiĢti. Ġsyan
süresince maruz kaldıkları yoğun dinî ve siyasî propagandalara rağmen, kabilenin
güçlülüğünü artırmak ve kabile üyeleri için azami maddi kazancı sağlamak esas
kabul edilmekteydi. Bu arada Amanullah Han‟ın etrafında iki grup bulunmaktaydı.
Bunlardan biri Tarzi‟nin SSCB, Amerika BirleĢik Devletleri ve Avrupa misyonlarını
lideri liberal Muhammed Veli Han liderliğindeki grup, diğeri ise daha muhafazakâr
olan General Muhammed Nadir Han ve beĢ erkek kardeĢi liderliğindeki gruptu.
General Nadir Han diğerlerinden biraz daha ayrı bir konumdaydı. Amanullah
Han‟ın karĢıtı dinî liderlerin etkisini fark etmiĢ aynı zamanda kabile desteğini
yanına alarak Emir tarafından önerilen ordu gücünde zorlayıcı azaltmalara karĢı
çıkmıĢtı.318
Amanullah Han‟ın aldığı eleĢtirilere getirdiği çözüm, General Muhammed
Nadir Han‟ı elçi olarak Paris‟e gönderip Bakanlar Kurulunu da yenilemekten
ibaretti. Muhammed Ali Han Veziri harap olmuĢ, Mahmud Tarzi Kâbil‟e dönmüĢ ve
1924‟te DıĢiĢleri Bakanı olarak eski görevini geri almıĢtı. Bununla birlikte
Amanullah Han gittikçe dıĢiĢleri bakanının tavsiyelerini göz ardı etmeye
baĢlamıĢtı. Bu durumu kabul etmeyen Tarzi, 1925 yılının ortalarında istifa etmiĢ,319
Amanullah Han istifayı Tarzi tıbbi tedavi için Ġsviçre‟ye gittiği 1927 yılına kadar
317
Tarzi, (1977), a.g.m., 173.
Dupree, (1997), a.g.e., 449.
319
Amanullah Han'ın hariciye işlerine karışması ve siyasete aykırı bazı hareket ve sözleri hariciye nazırının
istifası ile neticelendi. Bkz. Tarzi, (1977), a.g.m., 173.
318
124
kabul etmemiĢti. Tarzi, Amanullah Han Avrupa turuna baĢlamadan hemen önce
geri dönmüĢ, bu seyahate karĢı çıkmıĢtı.320
Amanullah, Han halk‟a daha önce hiç yapılmamıĢ reformları zorla kabul
ettirmeye çalıĢtığı ve ülkeyi servet ve zenginliğini harcadığı gerekçesiyle kendisine
duyulan sevgiyi yok etmiĢti. O insanları olumlu anlamda kullanmasını bilmediği gibi
yaptığı yeniliklerde rencide ettiği zümrelerin kuvvetini ezecek kadar güce sahip
olup olmadığının hesabını da yapmamıĢtı. Bu güçleri aĢama aĢama karĢısına
almayı düĢünmemiĢ ve hepsine birden meydan okumuĢ, bu konuda kendisine
verilen nasihatleri de dikkate almamıĢtı.321 Özellikle Kabil Ģehriyle sınırlanmıĢ genç
Afganlar hariç, Amanullah Han‟ın neredeyse hiçbir güvenilir desteği yoktu.
Ordusunu teçhizat ve fiziki refah için gerekli olan fonlardan mahrum bırakarak
ihmal etmiĢ, düĢmanlarını yok etmek için etkili bir askerî güç oluĢturamamıĢtı.
KarĢısında ise isyana hazırlık yapan kabileler, askerler ve halk üzerinde etkisi gün
geçtikçe artan ulema sınıfı bulunmaktaydı.
Ülkedeki sıkıntılara bilmesine rağmen seyahate hazırlanan Amanullah Han
bu seyahate karĢı farklı kesimlerden gelen tepkileri de duymazlıktan gelmekteydi.
Ülkeden ayrılır ayrılmaz muhalifler harekete geçti ve yerine bıraktığı Muhammed
Veli Han‟ın kısa süre sonra fark ettiği gibi, Amanullah Han‟ın saltanatı çatırdamaya
baĢlamıĢtı. O‟nun ayrılmasından sonra ülkede baĢıbozukluk iyice gün yüzüne
çıkmıĢtı. Ġktisat gün geçtikçe kötüye gidiyordu. Diğer taraftan Ġngilizler, ülkedeki
muhalefet yanlısı muhafazakâr güçler ile temas kurmaktaydı.322
Amanullah Han‟ın özel hayatını ve çağdaĢlaĢtırma programlarını Ġslam‟a ve
din‟e karĢı görerek kınayan bir kampanya baĢlattılar. Avrupa kabullerinde peçesiz
olarak görünen kraliçe Süreyya‟nın fotoğrafları323 bilinmeyen kiĢiler tarafından
Afganistan‟da halka dağıtıldı.324 Amanullah Han‟ın “Allah ‟cı ve Ġslam ‟a düĢman
olduğu ”325 propagandası baĢladı.
320
Dupree, (1997), a.g.e., 450.
Shahrani, M. (1984). Canfıeld, Revolutions and Rebellions in Afghanistan. Berkeley, 34.
322
Bayur, (1987), a.g.e., 597.
323
Şimşir, (2002), a.g.e., 219.
324
Sykes, (1940), a.g.e., 310.
325
Dupree, (1997), a.g.e., 450.
321
125
3.2.4. Şhinwari kabilesinin isyan’a başlaması
Kasım 1928‟de, Hindistan sınırındaki ġhinwari Kabilesi isyan ederek
Amanullah Han rejimine yönelik en büyük ayaklanmayı baĢlattı. 326 Ġlk olarak üç yüz
civarındaki kabile üyesi Hayber Geçidi‟ndeki bir ordu karargâhını ve iki küçük köyü
basıp yağmaladılar. Karargâhtaki birlik hiç ateĢ açmadan teslim olmuĢtur.327
Celelabat‟taki yetkililer olayı Kabil‟e bildirdi ve emirlerini beklediklerini haber ettiler.
Diğer taraftan elde ettikleri ganimetleri gösteren kabile savaĢçılarına kısa sürede
baĢka ġhinvari üyeleri katıldı ve sayılan artan isyancılar, daha büyük bir kasaba
olan Dakka‟ya ilerlemeye baĢladılar.
Ġsyancılar Dakka‟ya doğru ilerlerken baĢkentteki yetkililer ne yapacaklarını
ĢaĢırmıĢ bir halde beklemekteydi. Bu durum isyancıların cesaretini artırdı ve
Ģehirdeki müfrezeyi kolayca teslim aldıkları gibi bol miktarda ganimet ve silah ele
geçirdiler. Kısa sürede kayıp vermeden geri çekildiler.328 Hükümetten herhangi bir
tepki olmadığını gören Shinwariler topluca ayaklandı ve kısa süre sonra Khugiani
ve Kunar bölgesindeki kabileler de onlara katıldı. Buradan isyan güneye yayılmaya
baĢladı ve bir süre sonra garnizonun Zadran ve Jaji güçlerinin eline geçtiği Host‟a
ulaĢtı. Burada isyancılar yüz bine yakın genç taraftara ulaĢtı ve hükümet karĢıtı en
büyük grup ortaya çıktı.329
Ġsyancılar Host Bölgesi‟nde toplanırken, Amanullah Han Ekim 1928‟de, hala
tebaasının çoğunu ikna etmeyi umut ederek önerdiği programlarını yaymak
amacıyla 4 günlük bir propagandaya baĢladı. Ancak bu konuĢmalar süresince
mollalar sakinleĢtirmek için hiç çaba harcamadı. Onları bencil tavırları için azarladı.
Ġsyancılar üç hafta içinde, Doğu Eyaleti‟ndeki Achin‟e karĢı ilk küçük çaplı
akmalarını gerçekleĢtirecek kadar ilerlediler. Buna karĢı hükümet tarafından hala
ciddi bir karĢılık yoktu. Amanullah sonunda Shinwari ile anlaĢmaya çalıĢtı,330 aynı
zamanda onları köylerinin havadan bombalanmasıyla tehdit etmeye karar verdi.
326
B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No:
435, Tarih: 07.08.1929.
327
Macmunn, (1929), a.g.e., 330.
328
İsyanlar başlangıçta münferit idi, isyancıları tek elden yönetecek bir liderleri yoktu. Fakat daha sonra
isyanları İslami temalarla coşturan kırsal bölgeden din adamlarının tehdidi geldi. Bkz. Nawid, (1999), a.g.e.,,
100.
329
Poullada, (1973), a.g.e., 164-165.
330
Adameç, (1974), a.g.e. , 140.
126
Ancak, dıĢiĢleri bakanı olarak yeni atanan Gulam Sıddık Charkhi ve Yasama
Konseyi BaĢkanı Sher Ahmed, Doğu Eyaletine Shinvvarileri sakinleĢtirilmeye
gönderildiğinde hemen hemen Kasım‟ın sonuydu. Bu sürede küçük çaplı kabile
isyanı Khugiani gibi baĢka kabileleri içeren daha geniĢ bir ayaklanmaya
dönüĢmüĢtü. Ġsyancılarla görüĢmek için gönderilen Sıddık ve Ahmed ise kabileler
arasında itibar gören kiĢiler değildi ve herhangi bir sonuç almadan geri döndüler.
Öte yandan bazı Shinvari köylerinin Afganistan Hava Kuvvetleri uçaklarıyla
bombalanması durumu daha da kötüleĢtirdi ve o zamana kadar isyana taraftar
olmayan bazı kabileler de ayaklanmaya katıldı. 1928 Kasım‟ın sonuna kadar, çok
sayıda kabile üyesi Celalabad‟ı sardı ve bu güç karĢısında tutunamayan hükümet
güçleri kaleye sığındı.
Mollalar331 ayaklanmanın inançsız bir Emire karĢı kutsal bir savaĢ olduğuna
dair propaganda yapmaya baĢladı. Aralık 1928‟de isyancıların yanından Sıddık ve
Ahmed Kâbil‟e döndü ve Amanullah Han‟a asilerin isteklerini bildirdiler. Ġsyancılar
kıyafet ve ġeriat reformlarının iptalini istemenin yanı sıra Amanullah, Kraliçe
Süreya‟yı boĢayacak, tüm Tarzi ailesini sürgüne gönderecek, vergiyi düĢürecek ve
Ġngiltere dıĢında tüm yabancı elçilikleri kapayacaktı. Amanullah bu istekleri
“görüĢülemez” buldu ve isyanı bastırmak için askerî tedbirlere baĢvurmanın Ģart
olduğunu anladı. Bu amaçla bir yandan 6 Aralık 1928‟de, Ali Ahmed Han‟ı ateĢkes
görüĢmesi yapmak üzere asilerin yanma gönderirken diğer taraftan Mahmud Han
Yawar‟ı Kabil‟deki garnizondan Doğu Eyaleti‟ne gönderdi. Ali Ahmed Han 8 Aralık
1928‟de Celalabad‟a geldi. Dinî liderlerin yardımıyla kuĢatmaya ara verilmesini
sağladı ve Mahmand kabilesine isyana katılmamaları için rüĢvet verdi, daha sonra
ihtiyaç duyduğu diplomasiyi destekleyecek sadık hükümet birliklerinin gelmesini
beklemeye baĢladı. Ne yazık ki birlikler zamanında gelemiyordu. Ordunun lojistik
ve manevra becerileri o kadar zayıftı ki Yawar birliklerini hemen yola koymayı
baĢaramamıĢtı. Diğer taraftan bir Ghilzai Ģefinin ihanetiyle kuzeyden yeni bir tehdit
gelmesiyle istenilen birliklerin bölgeye gönderilmesi tehlikeye girdi.332
331
Amanullah Han İngilizlerin faaliyetleri hakkında duyumlar aldığını ama net bir sonuç çıkarılamayacağını
ifade etmiştir. Aynı zamanda “Mollaların her birisi tek başına Lawrence(İngiliz casusu) den daha ziyade fitne
ve fesat yapmaya muktedirdir” demiştir. 5 Ağustos 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Baş Vekil İsmet
Paşa‟ya gönderilen rapor) B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731
ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929.
332
Poullada, (1973), a.g.e., 172.
127
3.2.5. Habibullah Han isyanı
Kuzeyden gelen tehdit, halk arasında Beçe-i Sakav (Su taĢıyıcının oğlu)
olarak bilinen Habibullah isimli bir Tacik‟ti.333 Amanullah Han tarafından mücrim,
cahil, ümmi334 gibi sıfatlarla anılan Habibullah, Türkler tarafından eğitilen Kıta-ı
Numune‟den birinde asker olarak tecrübe kazanmıĢtı. Ancak O, 1924 Host Ġsyanı
sırasında firar ederek Hindistan‟a kaçmıĢtı. Bu hadiseden sonra uzun bir süre
ortadan kaybolan Habibullah, Kabil‟in bir dağ platosu olan Koh Daman‟da küçük
bir soyguncu çetesinin lideri olarak ortaya çıktı. Halk arasında keskin niĢancılığı,
kiĢisel cesareti, otoriteyi cesurca hiçe sayması ve bölgedeki fakir Taciklere
hükümet baskılarına karĢı yardım etmesi ile Ģöhret kazanmıĢtı.335
Doğu‟da ġinwari kabileleri hükümet güçlerine saldırırken Habibullah da
kuzeyde harekete geçerek ilerlemeye baĢladı. Shinwari taarruzu ile hırpalanan
Amanullah Han, Habibullah‟ı kendi yanına çekmeye karar verdi ve Ali Ahmed
Han‟ı Habibullah‟a göndererek ġinvari ayaklanmasını bastırmada yardımcı olursa
O‟na cephane ve albay rütbesi vermeyi önerdi. Habibullah, Kur‟an üzerinde
bağlılık yeminleri ederek teklife olumlu cevap verdi. Fakat o akĢam Habibullah
Amanullah Han‟ı telefonla aradı. Ali Ahmed Han‟mıĢ gibi davrandı ve O‟na
Habibullah‟ı teslim aldığını söyledi. Çok ciddi bir muhakeme hatası yapan ve acele
karar veren Amanullah Han, Habibullah Han‟ın hemen idam edilmesini emretti.
Habibullah sonra kendisini tanıttı ve Amanullah Han‟a önce kendisini yakalaması
gerektiğini söyledi ve kaçtı.336
Amanullah Han‟ın kendisini öldürtmeye kararlı olduğunu gören Habibullah
hükümet güçlerine karĢı saldırılarını artırdı ve 10 Aralık 1928‟de, Koh Daman‟daki
büyük bir garnizona saldırı düzenledi. Hiç ateĢ açılmadan 900 kiĢilik garnizon
teslim oldu. Habibullah büyük cephane stoklarına ve ganimete sahip oldu. Bu
hadiseden kısa süre sonra Kohistan‟dan gelen binlerce gönüllüyü yanına alan
Habibullah, ele geçirdiği silahlarla da güçlü bir orduya sahip olmuĢtu. Bu güçle 14
333
Bayur, (1987), a.g.e., 602.
“Beçeska” Kabile girer girmez hükümet devairini ve mektepleri yıkıp ve okulla gidenleri kâfir olduğu
söylemiştir. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17,
Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929.
335
Poullada, (1973), a.g.e., 172.
336
Adamec, (1974), a.g.e., 143.
334
128
Aralık 1928‟de doğrudan Kabil‟e saldırdı. Kent dıĢındaki Ġngiliz Elçiliği çevresinde
hükümet güçlerine önemli kayıplar verdirdi. Bu çatıĢmalar sırasında Habibullah,
Elçilik sorumlusu Humphrys ile konuĢmuĢ ve Humphrys‟in onlara karĢı düĢmanca
bir niyeti olmadığı konusunda elçiyi temin etmiĢti. Ġkisi arasında gerçekleĢen bu
temas daha sonra Humphrys‟in Habibullah‟ın güçlerini desteklediği kuĢkusuna yol
açmıĢtı.337
Habibullah Kabil‟e yaptığı bu saldırı, Hükümet kuvvetleri tarafından geri
püskürtüldü338 ve Habibullah Koh Daman bölgesine çekildi.339 Kabili savunan
birlikler de O‟nu takip etmek üzere baĢkentten ayrıldı. Ancak isyancılar bu
kuvvetleri Koh Daman‟da mağlup etti340 ve böylece Kâbil tamamen savunmasız bir
kent haline geldi.341
Habibullah‟ın karĢılıklı taarruzu baĢkentteki savunma gücünü büyük ölçüde
tahrip etmiĢken, Amanullah Han‟dan para ve silah desteği alan Ghilzai kabilesinin
isyana katılması, Kabil‟i savunan son askerî birliklerin galibiyet umudunu tamamen
yok etti.342 Diğer taraftan Aralık ayında Amanullah Han‟ın önemli muhaliflerinden
Amar Han sürgünde olduğu Hindistan‟dan Afganistan‟a geri döndü. Böylece
Amanullah karĢıtlan ciddi bir güç haline gelmiĢti. Bu ortamda Amanullah, karısı,
kayınpederi ve kayınvalidesi ile yakın akrabalarını Kandahar‟a göndererek Rus
uçaklarından birisiyle orada beklemelerini istemiĢti ki bu olay Amanullah Han‟ın
tahtta kalma umutlarının bittiğinin bir belirtisiydi. Son bir hamle olarak, 7 Ocak‟ta
ġor Bazar Hazret‟ini hapisten çıkararak isyancıları teskin etmeye çalıĢtı. Ertesi
günde reformların çoğunu kaldırdığına dair bir beyanname yayınladı.343 Ancak
ayın 11‟inde Celalabat‟a gönderilen kuvvetlerin imha edildiği haberi gelince
Amanullah Han‟ın umutları tamamen tükendi.
Celalabad‟da mağlubiyetin haberleri Kabil‟e ulaĢtığı sırada Habibullah da
yeniden baĢkente saldırı düzenlemeye baĢlamıĢtı. ġehirde Türklerin komuta ettiği
337
Köçer, (2009), a.g.e., 247-248.
Tarzi, (1997), a.g.m., 174-175.
339
Bu geri çekilmeden önce 10 günlük bir mücadele olmuştur. Bkz. ykes, (1940), a.g.e. , 313.
340
Saray, (2002), a.g.e., 149.
341
Macmunn, (1929), a.g.e., 331
342
Male. B. (1982). Revolutionary Afghanistan. London: Croom Helm Yayınları, 21.
343
B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 17, Dosya No:
435, Tarih: 07.08.1929.
338
129
kuvvetler ve diğer az sayıda askerî güç kalmıĢtı. 344 Bu durum karĢısında yapacak
bir Ģeyi kalmadığını anlayan Amanullah, Han ayın 14‟ünde tahtı üvey kardeĢi
Inayetullah Han‟a bıraktı ve gizlice Kandahar‟a kaçtı. Ġsyancılar ilerlemelerini
sürdürürken, ordu tamamen bozuldu.345 15 Ocak‟ta Kâbil‟i ele geçiren Habibullah,
sarayın
kapılarına
dayandığında
karĢısında
Türklerin
komutası
altındaki
müfrezeden baĢka herhangi bir güçle karĢılaĢmadı.
Kısa süre önce ceza evinden çıkarılan Hazrati ġor Bazar, Ġnayetullah,
Habibullah ve Ġngiliz Elçisi Humphrys arasında arabuluculuk görevini üstlenmiĢti.
Bunun sonucunda Kraliyet ailesinin ve üst düzey görevlilerin bir Ġngiliz uçağıyla
gitmesi kararlaĢtırılmıĢtı. Ertesi gün bu iĢler tamamlandıktan sonra Habibullah
sarayı ele geçirdi ve kendini Emir ilan etti.346
Kabil‟de bu olaylar yaĢanırken Amanullah Han Habibullah‟a ve doğu
eyaletlerindeki asilere karĢı çıkmak üzere kendi kabilesinin üyelerini harekete
geçirmeye çalıĢıyordu.347 Amanullah Han ve kabilesinin üyeleri arasındaki sadakat
ve güven bağlan zarar görmüĢtü, o sebeple istediği desteği vermediler. Ġnayetullah
Han Kâbil‟den kaçıĢını öğrenen Amanullah, 25 Ocak 1929‟da tahtı bırakıĢ kararını
feshederek yeniden meĢruiyet kılıfına büründürmeye çalıĢtı. Ancak Amanullah
Han ise ülkeden ayrıldıktan sonra konu ile ilgili gazetelere verdiği beyanatlarda
kabilelerin ondan ülkeyi Habibullah‟tan kurtarmaları konusunda ısrar ettiğini
söyleyecektir. Diğer taraftan, Ġnayetullah 27 Ocak‟ta Kandahar‟a vardı ve yeniden
hiç bir zaman emir olmak istemediğini belirterek Amanullah‟a boyun eğdi. Bu
Amanullah için yeni bir fırsattı ve Taciklerin iktidarı ele geçirdiği baskısıyla
PeĢtunların harekete geçirmeye çalıĢtı.348
PeĢtun kabile gururuna yönelen buçağın, Amanullah‟ı destekleyen Ali Ahmed
Han tarafından doğu kabilelerine de yapıldı. Ali Ahmed Han Amanullah‟ Han‟ın
344
Bayur, (1987), a.g.e., 602.
İnayetullah, sadece üç gün hükümdarlık yapabilmiştir. Bkz. Dupree, (1997), a.g.e., 453.
346
Bradley, M. (1963). Watkins, Afghanistan Land In Transition, Princeton, 58.
347
Kandihar ve çevresi halkının Amanullah Han‟ın yeniden göreve döndürmesine dair isteği. Bkz B.C.A,
Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 6, Dosya No: 435, Tarih:
07.02.1929.
348
5 Ağustos 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Baş Vekil İsmet Paşa‟ya gönderilen rapor) B.C.A, Fon No:
030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih:
07.08.1929.
345
130
Kâbil‟den kaçıĢını kendi hırslarını tatmin edecek eĢsiz bir fırsat olarak gördü. 20
Ocak 1929‟da Cirge‟yi topladı. Charbagh‟dan Nagip Sahib, Chaknaur Molla ve
Hadda Molla gibi etkili mollalar tarafından yayınlanan fetvalarla destek aldı ve
Amanullah‟ı sapkın, kendisini de Afganistan Emiri ilan etti. Bununla birlikte Afgan
kabileleri Ali Ahmed Han‟a güvenmedi ve çağrısını ciddiye almadılar. Hatta
Jagdalak‟ta saldırmaya uğradı. O peĢaver‟e kaçmak zorunda bırakıldı. 349 Kısa bir
süre sonra Habibullah‟a bağlı birliklerin eline geçen Ali Ahmed Han Kabil‟e
götürülerek burada öldürüldü.350
Ali Ahmed Han öldürüldüğü sırada Amanullah Han Barakzai kabilesini kendi
yanına çekmeye çalıĢıyordu.351 Dvrand Hattı‟ndaki Hint Müslümanları ve PeĢtun
kabilelerinin Habibullah‟a tepkileri, Amanullah Han‟ın desteklenmesi fikrini ortaya
çıkardı. Ancak, bu destekte en önemli pay Ghilzai Kabilesi‟nin tavrıydı. 352
Amanullah, Han Sahibzada Mohammad Umar Han baĢkanlığında bir heyet
göndererek onların ittifaklarını kazanmaya çalıĢtı. Elçi, Ghilzailerin Amanullah
Han‟ın güvenlerine ihanet ettiğini, güvenliklerini bozduğunu ve 1924 isyanından
sonra
onları
çok
sert
cezalara
çarptırdığını,
bununla
birlikte
destek
verebileceklerini ifade etti. Amanullah Han bundan sonra Habibullah‟a karĢı oluĢan
PeĢtun muhalefetlerini harekete geçirmek ve mollaların desteğini tekrar kazanmak
için çalıĢtı. Öyle ki 24 ġubat 1929‟da Afganistan‟daki en kutsal mabetlerden biri
olan Hırka-i ġerif Camii‟nde tutkulu bir konuĢma yaparak son bir giriĢimde
bulundu. Dinî liderleri yok etmek için hiç bir planı olmadığını, kendisinin sadık bir
Müslüman olduğunu ilan etti. Habibullah‟ı bir sapkın olmakla suçladı ve tahtı
yeniden ele geçirme giriĢiminde Kandahar halkının desteğini göremezse, kenti
kaderine terk edeceğini ve baĢka bir yerde yardım arayacağını ifade etti. Sonra
çarpıcı bir biçimde Hırka-i ġerifin bulunduğu kutuyu açtı ve hırkayı baĢının üstüne
kaldırdı, izleyicilerine Allah‟ın bir sapkının ya da bir inançsızın bu kutsal hareketi
yapmasına izin verip vermeyeceğini sordu. Bu Amanullah Han‟ın en çarpıcı haliydi
349
Poullada, (1973), a.g.e., 177- 179.
Afganistan ahvali hakkında Kabil Büyükelçilinden alınan 280 Numaralı telgraf namenin suretinden. Bkz.
B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 11, Dosya No: 435
Tarih: 18.07.1929.
351
Ali Ahmet-i idam eden Abdülvasi ismindeki Molla Emiri-i küfürle itham ettiği, Emir Hazaraları mağlup
ettiği, Nadire karşı da üstün durumda bulunduğuna dair rapor. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Yer Numarası
Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 11, Dosya No: 435, Tarih: 18.07.1929.
352
Bu dönemde Ghilzailer o kadar önemli bir güçtü ki İngiliz genel kamsı şu olmuştur: “Ghilzai desteği
olmaksızın Afganistan‟da merkezi bir yönetim kurmak mümkün değildir.” Bkz. MacMunn, (1929), a.g.e.,
335.
350
131
ve Barakzailer O‟nun amacı için ölene kadar savaĢacaklarına dair destek
yeminleriyle beraber ona yardıma koĢtu.353
1929 senesinin baharında, bir yandan Amanullah kabilesini ve diğer kabileleri
yanına çekerek tekrar tahta çıkmaya çalıĢırken, öte yandan Nadir Han ülkeye
dönerek Host-Gardez bölgesindeki kabilelerle irtibata geçmiĢti. Nadir Han‟ın
kardeĢi HaĢem de doğu eyaletlerindeki kabile liderleri ile görüĢerek abisini iktidara
getirmek için onları ikna etmeye çalıĢıyordu. BaĢkent ise hala Habibullah‟ın
elindeydi.354
Mart ayının sonunda Amanullah Han Habibullah‟a karĢı harekât baĢlatma
kararı aldı ve Kandahar‟dan kuzeye ilerledi.355 Aynı zamanda Nadir Han‟a bağlı
kuvvetler
güneydoğudan
baĢkente
doğru
yürüyüĢe
geçmiĢti.
Kandahar
yakınlarındaki Amanullah Han etrafında toplanan kabileler ve Host yakınlarındaki
Nadir‟e yardım eden kabileler arasında henüz tarafını belirlemeyen Ghilzai kabilesi
vardı ve onlar kimi desteklerse tahta O kiĢi çıkacak gibi gözüküyordu. Nisan ayının
ortalarına doğru, Amanullah Han Gazne‟ye vardı. Diğer taraftan Rusya‟ya
gönderdiği Gulam Nebi, Sovyet Hükümeti‟ni Rus silahlarıyla donanmıĢ olarak
kuzey Afganistan‟a girecek bir güç oluĢturarak Amanullah Han‟ın amacına yardım
etmeye ikna etti. Yapılan plana göre; Afganistan‟ın kuzeyinde Amanullah‟ı
destekleyecek bir ayaklanma çıkarılacak ve Habibullah iki ateĢ arasında
kalacaktı.356 Amanullah Han‟ın tekrar tahta çıkma umutlanması sürerken,
Ghalzailer O‟na karĢı olduklarını ilan etti ve Gazne‟ye yapılan saldırı baĢarısızlıkla
sonuçlandı.
Ghalzailer‟in muhalefeti ile zor duruma düĢen Amanullah, Han durumu
kontrol altına alabilmek için PeĢtun olmayan, ġii ve Ghilzailerin geleneksel
düĢmanları olan Hazaralar‟dan yardım istemiĢti.357 Hazaralar Amanullah Han‟a
353
Afganistan ahvali hakkında Kabil Büyükelçilinden alınan 248 Numaralı telgraf namenin suretinden. Bkz.
B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No: 9, Dosya No:
435, Tarih: 18.06.1929.
354
Poullada, (1973), a.g.e., 180-183.
355
B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No: 17, Dosya No:
435, Tarih: 07.08.1929.
356
Oğuz, E. (1998). Afganistan. İstanbul: Cep Kitapları Yayınları A. ., 65.
357
Afganistan Büyük Elçilinden varit olan 28.01.1929 tarihli ve 1098 numaralı takriri şifahide mezkûr
sefaretten gelen bir bilgidir. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No:
731, ıra No: 6, Dosya No: 435, Tarih: 15.07.1929.
132
istediği desteği verdi. Ancak bu da ülkedeki pasif durumdaki kabileleri harekete
geçirdi ve istenilen sonucu vermedi. Zira 19 Nisan 1929‟da, yaklaĢık 4000
Suleiman khel kabilesi üyesi Gazne‟de bulunan Amanullah‟a karĢı harekete geçti.
Hazara direniĢiyle karĢılaĢmalarına rağmen Amanullah Han‟ın ordusunu bozdular.
Son umutlarını Gazne‟de bırakan Amanullah, 23 Mayıs‟ta küçük bir grupla gizlice
Ģehirden kaçtı. Yolda kendisini karĢılanmaması için ailesini aradı. Çaman‟a,
oradan da 24 Mayıs‟ta Hindistan Sınırına geçti.358 Üç gün sonra Amanullah Han
Ġnayetullah Han eĢleri ve 30 akrabadan oluĢan kraliyet ailesi ve hükümet
görevlileri, Ġngilizler tarafından tahsis edilen özel bir trenle Bombay‟a ulaĢtı. 22
Haziran 1929‟da, Amanullah Han ve grubunun çoğu Bombay‟dan Avrupa‟daki son
sürgünlerine doğru denize açıldılar.359 Ġnayetullah ise Hindistan‟da kalmak için izin
istedi ancak, talebi reddedildi ve O‟da Ġran‟a gitti. Böylece Afganistan tarihindeki
Amanullah Han devri sona ermiĢti.
3.2.6. Habibullah’ın tahta çıkışı
Kabil‟den kaçan Amanullah Han bir daha geri dönmez ve tahtını kaybeder
onun mağlubiyetinden sonra Afganistan‟a irtica hâkim olur ve 1929‟da cağ dıĢı bir
hükümet kurulur.
Habibullah dinsiz sayılan Amanullah Han‟a karĢı savaĢtığı için “Gazi”
unvanını alır ve “Hadimi Dini Resulullah, Emir Habibullah” ismiyle 17 Ocak
1929‟da kendisini emir ilan eder ve Afganistan tahtına oturur. Böylece PeĢtonlar
Afganistan tahtını ilk defa bir Tacik‟e terk etmiĢ olurlar. Amanullah Han‟a son
derece düĢman olan Mollalar da bir süre desteklemiĢtir.
Okuması ve yazması olamayan Beççe-i Saka döneminde iĢler onun
hemĢerisi ve Vazir-i Derbar‟ı ġir can Han tarafından yönetilir. Cağ dıĢı bir rejim
kurulur, Mollaların baskısıyla bütün okullar kapatılır yalnız medreseler açık bırakılır
ve Ģerit cezaları oygulanır.
358
Sykes, (1940), a.g.e., 316.
15. 7. 1929 tarihli Dâhiliye Vekâletinden, Başvekâlete gönderilen rapor. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer
Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 10, Dosya No: 435, Tarih: 15.07.1929.
359
133
Türk askeri heyeti Habibullah tahta çıktıktan sonra onun isteği üzerine Rus
uçaklarıyla SSCB Türkistan‟a gider, Afganistan durumunu bir süre gözetlemek için
orada kalmak isterse de Ruslar izin vermezler ve askeri heyet Ankara‟ya dönmek
zorunda kalırlar. Yabancı ülkelerden Kabil‟de yalız Türkiye ve Rusya Büyükelçileri
kapatılmıĢtır. Ancak Beççe-i Saka hükümetiyle resmen temas etmeyip sadece özel
teması muhafaza etmeye karar verirler ve Türkiye Beççe-i Saka rejimini resmiyete
tanımamıĢtır.360
Taç tahtını kaybeden Amanullah Han Ġtalya‟ya gider ve Roma‟ya yerleĢir.361
Amanullah Han 1933‟te yaz tatili geçirmek için Ġstanbul‟a gelmiĢtir362 ve sonraki
yıllarda zaman zaman Türkiye‟ye gelir, dostu Atatürk‟le görüĢür ve Atatürk‟ün
cenazesinde de bulunmuĢtur.
Emir Habibullah (Beççe-i Saka) hükümetini resmiyete tanınması için General
Veli Muhammad Han baĢkanlığındaki Afganistan hayeti yeni Emir‟in tahata çıkıĢı
ile ilgili Ġtalya ile temasa geçmiĢ ve Habibullah hükümetinin resmiyete tanılmesı
için giriĢimlerde bolunmuĢtur.363 Emir Habibullah (Beççe-i Saka) hükümeti
Afganistan‟da dokuz ay devam etmiĢ ve devam ettiği süreçte savaĢ ile geçmiĢtir,
15 Eylül 1929 da Mohammd Nadir ġah tarafından devrilmiĢ ve yerine Nadir Han
geçmiĢtir. Yeni Afganistan hükümetinin eski antlaĢmalara sadık kalacağı,
Amanullah Han zamanında görevde olan dıĢ temsilcilerin temsil yetkileri devam
etmiĢtir.364
360
Şimşir, (2002), a.g.e., 225.
Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın Roma‟da, Afganistan Elçiliğine yerleştiğine ve İtalyan basınında yer
alan Afganistan‟la ilgili haberler. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği
No: 731, ıra No: 15, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929.
362
Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın birkaç aylığına tatil için İstanbul‟a gelme isteğinin uygun görüldüğü.
B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 258 Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 7, Dosya No:
455, Tarih: 16.05.1933.
363
General Veli Muhammad Han başkanlığındaki Afganistan hayeti yeni Emir‟in tahata çıkışı ile ilgili İtalya
gezisi ve temasları. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra
No: 1, Dosya, No: 435, Tarih: 24.05.1929.
364
Ceylani Han‟ın Ankaradaki Afganistan Elçilik binasını işgal ettiği, Yeni Afganistan hükümetinin eski
antlaşmalara sadık kalacağı, Amanullah Han zamanında görevde olan dış temsilcilerin temsil yetkileri
kaldırılmıştır. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No:
24, Dosya No: 435, Tarih: 02.09.1929.
361
134
135
4. BÖLÜM
AMANULLAH HAN SONRASI TÜRKİYE VE AFGANİSTAN
İLİŞKİLERİ (1929 1938)
4.1. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammad Nadir Han
Amanullah Han‟ın Afganistan‟ı terk etmesiyle Kabil‟i ele geçiren Beççei Saka
lakapli Habibullah Han, ülkenin tamamına hâkim olmak için Kandahar‟a saldırır.
Ora‟da Amanullah Han‟ın ordusunu elinde tutan Ali Ahmet Han‟la çatıĢma
sonucunda Ali Ahmet Han‟ı yakalayıp Kâbil‟e götürür ve onu top ağzına
bağlayarak 9 Temmuz 1929‟da idam eder.365 Afganistan‟daki bu olaylar devam
ederken, Amanullah Han‟la aynı soydan gelen Nadir Han366 1929 yılı Mart ayında
Fransa‟dan donup Afganistan tahtından Habibullah kalakani‟yi (Beççe-i Saka)
uzaklaĢtırmak için kardeĢleriyle367 mücadeleye baĢlar. Host bölgesinden ülkeye
giren Nadir Han, ülkedeki çete yönetimine karĢı ilk mücadeleyi baĢlatır. Genel kanı
ise, onun Amanullah Han‟ı yeniden Afganistan tahtına çıkarmak için savaĢtığı
Ģeklindedir.368
Aslında Nadir Han da Bombay‟dan PeĢvar‟e dönerken Lahor
demiryolu istasyonunda bu durumu teyit eder ve Amanullah Han‟a kesin bağlılığını
ifade etmiĢtir.369 Oysa 31Temmuz 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Dr. Tevfik
365
Tarzi, (1977), a.g.m., 175.
9 Nisan 1883‟te doğan Nadir Han, Babası Yusuf Han‟ın, Emir Abdurrahman tarafından sürgün
edilmesinden sonra Dera Dun (Hindistan) bölgesine yerleşir. Nadir ve kardeşleri burada buyur. Habibullah‟ın
hükümdarlığı sırasında ailesi Afganistan‟a dönünce, Nadir burada askeri kariyerine baslar. 1906 yılında
tuğgeneral, 1912 yılında general, 1914‟te ise başkumandan olur. 1919-1920 yılları arasında savaş bakanlığı
görevini yürütür. Bir sure Fransa‟da Afgan sefiri olarak görev yaptıktan sonra, Amanullah ile ilişkileri
bozulunca görevinden ayrılarak kardeşlerinin yanına, Fransa‟ya yerleşir. Geniş bilgi için bkz., Ahmad,
(1974), a.g.e., 248.
367
Kardeşleri; erdar Muhammed Aziz Han, erdar Muhammed Haşim Han, erdar ah Vali Han ve erdar
Şah Mahmud Han‟dır. Kardeşleri, Nadir Han için büyük bir şans olmuştur. Bilinçli bir şekilde görev yapan
bu dört kardeşin kendisine ve oğluna sonsuz sadakat duyması, yönetimde Nadir Han‟a büyük bir avantaj/
kolaylık sağlamıştır. Bu karşılıklı sevgi ve bağlılık, onlara özgü ve gıpta edilecek bir durum olup
kendilerinden önceki hanedanlarda pek rastlanmaz. Bkz: Ali Şhah, .(1933). The Tragedy of Amanullah.
London, 255.
368
Türk Dışişlerinden, Başbakan İsmet Paşaya 4 Ağustos 1929‟da iletilen raporda, mevcut durum Amanullah
Han‟ın ifadeleriyle şu Şekilde tasvir edilmektedir: “…Beççe-i aka Payitahtı işgal etmekte ve ancak ismen
hükümdar bulunmaktadır. Aralarında kardeşim dahi bulunan dört general ona karşı harp etmektedir. Ben
onların benim lehimde harp ettiklerine kaniim demiştir.” Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu
No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 15, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929.
369
Gregorian, (1969), a.g.e., 291.
366
136
RüĢtü imzasıyla BaĢbakan Ġsmet PaĢaya gönderilen yazıda, Nadir Han‟ın
Amanullah Han hesabına çalıĢmadığı açıkça ifade edilmektedir. 370 Nadir Han
amacını bu Ģekilde açıklamasına rağmen, Kabil‟i aldıktan sonra, Ģartların
değiĢmesi ile tahta geçmeyi kabul etmiĢtir. Afganistan Millet Meclisinin açılıĢ
münasebetiyle yaptığı konuĢmada ülkenin Beççe-i Sakaya karĢı hareketinde
Ġngilizlerden yardım değil müĢkilat gürdüğü gibi zaferden sonra da onlara imtiyaz
vermemiĢ olduğunu ve hiçbir devlet ile gizli muahedesi ve iliĢkisi olmadığını
açıkalamıĢtır.371
Muhammed Nadir Han, 1929 yılının Ekim ayında Nadir ġah unvanıyla
hükümdar olur.372 Ülke yönetiminde meydana gelen bu değiĢiklik, Afganistan
yenileĢme surecine farklı bir boyut getirir. Ancak modernleĢme çabasından önce,
Nadir ġah‟ın ülkeye en büyük hizmeti, Afganistan‟ı bir çete reisinin tepkisel ve
irticaiyi düzeninden kurtarması olur. Onun yönetimde hedeflediği temel prensipler
ise; siyasî uzlaĢma, merkeziyetçilik ve barıĢçılıktır. Ancak Nadir ġah‟ın hatası,
Beççe-i Saka (Habibullah) rejimini yıkıp, kendi idaresini kurmaya çalıĢırken belki
de mevcut Ģartların zorunluluğu olarak nitelendirilebilecek bir yol takip etmesi olur.
Dini kütlelere ve aĢiret merbutlarına büyük imtiyazlar verir.373 Böyle yapmakla
kendini ve modernleĢme planlarını eski sınırların içine hapsetmiĢ olur. O da
Amanullah Han gibi çözümsüz sorunlar ile karĢı karĢıya kalır. Kabile ve mollaların
çıkarlarına veya mıntıkadaki stratejik dengelere zarar vermeden modernleĢmeyi
sağlamak, hiç de kolay olmaz.374
370
Dışişleri Bakanı‟nın eski Afganistan kralı temsilcisi Gulam Ceylani Han ile yapacağı görüşme hakkında
Başbakan‟a verdiği bilgi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No:
731, ıra No 14, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929.
371
Nadir Han‟ın Afganistan Millet Meclisi‟nin açılışında yapmış olduğu konuşma. Bkz B.C.A, Fon No: 30
10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 732, ıra No 19, Dosya No: 435, Tarih:
29.07.1931.
372
Nadir Han, 16 Ekim 1929‟da Kabil‟de halkının ileri gelenleri, Türk ve İran Büyükelçileri ve Rus Maslahat
guzarının da hazır bulunduğu istişare toplantısından sonra Afgan tahtına çıkma kararı alır. Bu toplantıda
özellikle de Türk Büyükelçisinin görüşünün sorulması anlamlıdır. Bkz. aray, (2002), a.g.e.,149.
373
Nadir Han‟ın daha mücadelenin başından itibaren aşiret mensuplarının yağma ve ganimet talepleri için
vaatlerde bulunması, yönetim anlayışındaki zafiyeti ortaya koyar. Bu donemde başkentte tam bir yağma
hareketi sergilenir. Bu durumu Adamec şöyle tasvir eder: “Kabile mensupları saraydan geliyor, bir elleri
sırtlarındaki kâğıt para çuvallarını tutuyor, diğer ellerinde ise tüfek var, temkin adına dişlerinin arasında bıçak
taşıyorlar, kendilerini ganimetlerinden mahrum edecek herkesle dövüşmeye hazırlar (Nadir ah‟ın kardeşleri
de dâhil).” Ahmad, (1974), a.g.e., 248.
374
Gregorian, (1969), a.g.e., 340.
137
Nadir ġah idaresi suresince tarafsızlık siyaseti izlenir, Sovyetlerle Ġngilizler
arasında Amanullah Han zamanında kurulan denge siyaseti devam ettirilmeye
çalıĢılır. ġartlara göre, ihtiyatlı bir Ģekilde, aceleci olmadan yavaĢ hareket etme
yöntemi benimsenir. Ülkenin Sosyal-ekonomik Ģartları dikkatle takip edilip, içeride
karıĢıklıklara yol açmayacak oranda ıslahat yapılmaya çalıĢılır. Burada Afganistan
halkının görüĢü ve modernleĢmenin olası sıkıntıları üzerindeki muhafazakâr
düĢünceler
de
bir
Ģekilde
yatıĢtırılır.
Diğer
yandan
iktisadî
siyasetler
kurumsallaĢtırılmaya çalıĢılır. Eğitimde ise, ortaokulların yeniden açılması ve
yükseköğrenim
için
yurtdıĢına
öğrenci
gönderme
programının
yeniden
uygulamaya konulması, tarihi önem taĢıyan adımlar olur.
Afganistan‟da meydana gelen bu sınırlı ve ihtiyatlı geliĢmelerin yanı sıra, dıĢ
dünya ile de yeniden iktisadî ve diplomatik iliĢkiler kurulmaya çalıĢılır. Nadir ġah
yönetimi altındaki yeni Afganistan monarĢisi, bu doğrultuda dıĢ siyasette özellikle
Türkiye ve Ġran ile Amanullah Han döneminde kurulan sağlam iliĢkileri yeniden
tesis etme çabası içinde olur. Nadir ġah için Atatürk Türkiyesi Afganistan‟a model
olma konumunu koruduğu gibi, Atatürk de örnek lider olma vasfını devam
ettirmektedir.375 Afganistan‟ın Türkiye‟deki Büyükelçisi Sultan Ahmet Han,
Atatürk‟e güven mektubunu sunarken, yaptığı konuĢma bunun en güzel kanıtıdır.
Büyükelçi “Ġki ülke arasındaki kardeĢçe iliĢkiler büyük tarihi ve sosyal gelenek
üzerine kuruludur,” diye baĢlayan konuĢmasında Ģunları söyler: “…Bu bağları
çözebilecek hiçbir el veya kuvvet yoktur. Hatta bu iki ulusun aynı ruhu taĢıdıklarını
düĢünüyoruz...
Asil Türk Milletinin
Yüce Ekselanslarınız önderliğinde
ve
gözetiminde gerçekleĢtirdiği devrim, baĢarı ve kalkınma hem genel olarak hem
özel olarak Doğunun Evrensel Tarihinde altın harflerle yazılmıĢtır. Bu, cesur ve
yiğit ulusunuzun maddi ve manevi boyunduruktan ilerlemeye geçiĢine bir takdirdir.
Asil Afganistan ulusu da büyük bir memnuniyetle Türk kardeĢlerinin ilerlemesini
takip etmiĢ, kendilerine tebriklerini sunar.”376
Mohammad Nadir Han, Afganistan‟ın refah ve geliĢmesi için Türkiye
Cumhuriyeti ile dostane iliĢkiler kurmanın önemini anlamıĢ durumdadır. Bunu daha
375
Nadir Şah, Türkiye‟nin Kabil Büyükelçisi Yusuf H. Bayır‟la 24 Haziran 1930‟da yaptığı bir görüşmede,
kendisi ve yönetiminin Mustafa Kemal‟e bakış acısını şu şekilde ifade eder: “Kâffemiz Reisicumhur
Hazretlerini basımız tanırız”,. Bkz. Şimşir, (1993), a.g.e,. 56.
376
Şimşir, (1993), a.g.e., 54.
138
en baĢında, tahta çıkarken Türkiye Elcisinin fikrini sormakla gösterir. Ayrıca tahta
çıktıktan hemen sonra Cumhuriyet‟in kuruluĢ yıl donumu için Mustafa Kemal
Atatürk‟e gönderdiği tebrik mesajı da bu ilgi ve bağlılığı acık bir Ģekilde ortaya
koyar.377
Nadir Han‟ın Türkiye ile iliĢkilerini iyileĢtirme çabası, normal diplomatik
iliĢkilerin
gerektirdiği
mecburiyetin
ötesine
geçmiĢtir.
Zira
O,
Türkiye
Cumhuriyeti‟nden destek görebilecek Amanullah Han yanlısı çevrelerden endiĢe
duymuĢtur. Ayrıca Türkiye‟de yeni Afganistan yönetiminin modernleĢme karĢıtı
olduğu Ģeklinde bir düĢüncenin yaygınlaĢması, hem Nadir Han hem Afganistan
asrîlerini endiĢelendirmiĢ ve bu intiba düzeltilmeye çalıĢılmıĢtır. Türkiye ve
Atatürk‟e duyulan acık takdir bu bağlamda çok önemli bir fonksiyon taĢır.
Nadir Han yönetiminin endiĢeleri aslında pek de yersiz değildir. Gerçekten
baĢlangıçta Mustafa Kemal Atatürk‟ün Nadir Han yönetimine yaklaĢımı çok
mesafeli olur. Atatürk, yakın dostu ve kardeĢi Amanullah Han‟ın tahtan indirilmesi
ve daha da önemlisi onun baĢlatmıĢ olduğu islahat faaliyetlerinin sekteye
uğratılmıĢ olmasının üzüntüsü içindedir. Nitekim Atatürk 4 Kasım 1929 tarihinde
gönderdiği cevap niteliğindeki mesajda, Nadir Han‟a mesafeli bir yaklaĢım içinde
olmaya dikkat eder. Ancak Nadir Han zamanla, bazı çevrelerin tepkisini kırmak için
ihtiyatlı modernleĢme çabası içinde olduğunu gösterince Atatürk‟le sıcak bir
diyalog kurma imkânı bulur.378
Nadir Han hükümeti 1932‟den itibaren cereyan etmeye baĢlayan bir dizi olay
ile ciddi Ģekilde sarsılır. Olaylar, olası faaliyetlerinden korkulan eski Afganistan‟ın
Moskova elcisi ve Amanullah Han yanlısı Gulam Nabi‟nin belli bir aylık karĢılığında
Afganistan‟ı terk edip siyasetten çekilmesinin istenmesiyle baĢlar. Afganistan
kaynaklarına göre, Gulam Nabi teklifi değerlendiriyor gibi görünüp güney illerinde
bir ayaklanma baĢlatma giriĢiminde bulunur. Bundan dolayı kralın huzuruna
çağrılıp vatan hainliği ile suçlanır. Sonrasında Nadir ġah‟ın aceleci ve yanlıĢ bir
kararla hemen Gulam Nabi‟nin infazını buyurması, ülkede yönetime karĢı büyük
377
Şimşir, (2002), a.g.e., 233.
İnternet: Köçer, M. (2008). Atatürk İnkılâbının Nadir Şah Döneminde Afganistan‟ın Modernleşme
Çabasına Etkisi. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of
Turkish or Turkic (3/4) 563. Web: http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/araştirmalar adresinden 20 Haziran
2014‟de alınmıştır.
378
139
tepkilerin oluĢmasına neden olur. Bunun üzerine Nadir Han hükümeti, Gulam
Nabi‟nin suçlu olduğunu ve kanıtların infazı haklı kıldığını açıklayıp durumu
kurtarmaya çalıĢır. Fakat kralın diktatör tavrı ülke genelinde çok sayıda aleyhtar
toplanmasına sebep olur ve Gulam Nabi‟nin infazı kiĢisel bir öç meselesi olarak
algılanır. Bu nedenle Amanullah Han yanlısı çevreler ile iktidar arasındaki siyasî
çekiĢme yeni bir boyut kazanır.
Devam eden geliĢmeler, 8 Kasım 1933‟te Nadir Han‟ın katledilmesi ile
noktalanır.379 Aynı tarih Gulam Nabi‟nin bir okulda ödül töreni sırasında
öldürülüĢünün yıl donumudur. Kaynaklara göre suikastçı Gulam Nabi‟nin
evlatlığıdır. Bu bakımdan cinayetin hem kiĢisel hem siyasi bir hesaplaĢma özelliği
taĢıdığı söylenebilir.
Nadir ġah‟ın öldürülmesi, baĢta Charkhi ve Tarzi aileleri olmak üzere
Musahibin ailesi ile Amanullah Han yandaĢları arasındaki uçurumu daha da
derinleĢtirir. Öte yandan Amanullah Han yanlısı ve Nadir Han aleyhtarı çevreler,
oluĢan otorite boĢluğundan yeterince istifade etmeyi baĢaramaz. Musahibin
kardeĢlerden yalnız biri (ġah Mahmud), Nadir ġah‟ın oldurulduğu sırada savaĢ
bakanı sıfatıyla Kabil‟de bulunduğu halde, hızlı hareket edip Musahibin
hanedanının devamını sağlar. Nadir Ģahın öldürülmesi sonrasında, aynı gün (8
Kasım 1933) tek oğlu ve mirasçısı Zahir Han, Afganistan tahtına geçer.380
Genellikle içtimai ve siyasî baĢkaldırı için tam bir felaket olan din381
Afganistan‟da yeniliklere karĢı muhalif bir güç Ģeklinde de tezahür eder. Muhalefet
önce dini çevrelerde baĢlar. Din adamları(Mevlaviler ve Molalar), muhalefetin en
on saflarında yer alır.
382
Özellikle kırsal bölgelerde mollaların camilerde kıĢkırtıcı
nitelikte mesajlar vermesi, isyanların geniĢ alanlara yayılmasına sebep olur.
379
Nadir Han‟ın öldürülmesi olayına ait kabil Kabil Büyükelçiliğinden gönderilen ayrıntılı rapor. Bkz B.C.A,
Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 9, Dosya No: 435, Tarih:
27.11.1933.
380
Huffman, A. (1951). The Administrative and Social Structure of Afghan Life. Journal of The Royal
Central Asian Society, (VIII) , 41.
381
“İngiliz emperyalizmi, sömürgelerinde kendi çıkarlarını korumak adına dini gericiliği (bağnazlığı)
körüklemişlerdir. Bunun en güzel örneği Hindistan ve Afganistan‟dır.” Bkz. Nehru, J. (2002). Kızıma
Mektuplar. (Çev. Emin. M.). Ankara: Bozarsan, 94.
382
Afgan din adamları zümresi isyan sırasında birleşik bir güç seklinde tepki vermese de, 1924 başkaldırısı
din adamları zümresinin Amanullah rejimine karsı var olan rahatsızlıklarının ilk göstergesi ve devlet ile
ulema arasında bir kırılmanın başlangıcı olur. Bkz., Nawid, . (1999). Religious Response to Social Change
in Afganistan 1919-1929. Mazda, 72.
140
Önemli bazı kabilelerin dini önderleri tarafsız kalırken, baĢkentteki yüksek ulema
bile rejime karĢı baĢkaldırıyı destekler. Ġsyanlar baĢlangıçta münferit olaylar gibi
görünmesine rağmen kırsal bölgelerdeki din adamlarının kıĢkırtıcı faaliyetleri
doğrultusunda Ġslami temalarla iyice hararetlendirilir ve coĢturulur.
Afganistan‟ın coğrafi olarak yalıtılmıĢ olması, Afganistan toplumunun bakıĢ
acısının da alabildiğine muhafazakâr olmasına sebep olmuĢtur. Nitekim Afganistan
toplumunun
insancıl
dokusunun
tamamı,
Ģeriat
kuralları
çerçevesinde
ĢekillenmiĢtir.383 Bu genel yapı, hiçbir değiĢiklik kabul etmemektedir. Ayrıca
Afganistan‟da iktidar mücadelesi veren unsurlar, sürekli rakiplerini kâfir olmak veya
en azından Ġslam‟a aykırı davranmakla suçlamak suretiyle avantaj elde etmeye
çalıĢmıĢlardır.
Bu
gerçeklerin
ıĢığında
Ģurası
acıktır
ki
Afganistan‟da
gerçekleĢtirilmeye çalıĢılan yeniliklerin olduğundan farklı sonuçlar doğurmasını
beklemek fazlaca iyimser bir yaklaĢım olur. Nitekim milli ve özellikle dini duyguları
kontrol edilebildiği, halkın geleneklerine sadık kalındığı müddetçe halkımızın
mevcut yönetimlere bağlı kaldığı görülmektedir.
Nadir Han da, örnek alınacak lider olarak Atatürk‟ün, ayrıca model alınacak
ülke olarak da, Türkiye‟nin dostluğunun öneminin farkındaydı. Ancak daha önce de
değindiğimiz gibi Atatürk dostu Amanullah Han‟ın tahtan uzaklaĢtırılması ve onun
baĢlatmıĢ olduğu modernleĢme hareketinin tevakkuf„e uğramasından dolayı büyük
bir üzüntü duymuĢ baĢlangıçta Nadir Han yönetimine Mesafeli durmuĢtur. 384
Ancak sürekli ve ısrarla Mustafa Kemal Atatürk‟ün bu ilk tepkisel tavrını sıcak
diyalog talepleriyle yumuĢatmaya çalıĢan Mohammad Nadir Han olmuĢtur. Nitekim
O sonuçta Atatürk‟ün güvenini kazanmayı baĢarmıĢtır. Nadir Han, Ülkenin
yeniliklere ihtiyacı olduğunu düĢünüyor ancak Amanullah Han‟dan farklı olarak
tedbirli davranıyor ve acele etmiyordu. Nadir Han ülkenin Ģartlarını göz ardı
etmeden ve planlı hareket ederken halk‟ın nabzını tutmayı da ihmal etmemeye
383
Afganistan‟da Mollaların hemen her dönemde büyük nüfuzları olmuştur. Mollalar dini kullanmak
suretiyle halk arasındaki husumetlerde diledikleri gibi hüküm vermişlerdir. Hüküm verdikleri cezaların en
hafifi tokat, en ağrı ise idamdır. Yaptıkları yargılamalarda bir standart yoktur; bazen en ağır suçları para
cezasıyla geçiştirirken bazen de hafif sayılabilecek suçları hiç olmadık cezalarla hükme bağlamışlardır. Hatta
ser‟i fetvalarını para karşılığında sattıkları ve bu hareketlerini dine isnat ederek yaptıkları isi Allah ve
Peygamberin buyruğu gibi gösterip fiillerini örtbas etmeye çalıştıkları bile görülmüştür., Bkz B.C.A, Fon
No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 17, Dosya No: 435, Tarih:
07.08.1929.
384
Köçer, (2009), a.g.m., 565.
141
çalıĢmıĢtır. Stratejik konumua sahib hiçbir zaman dünya gündemden düĢmeyecek
olan Afganistan Atatürk tarafından her zaman hak ettiği değeri ve ilgiyi görmüĢtür.
4.2. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammed Zahir Şah
Ankara‟daki Afganistan Büyükelçisi Sultan Ahmet Han, Nadir Han‟ın 8 Kasım
1933 günü bir suikast sonucu öldüğünü,385 ertesi gün derin bir üzüntü ile DıĢ ĠĢleri
Bakanlığına resmen duyurdu. Aynı zamanda ölen Kral‟ın oğlu Mohammet Zahir
ġah‟ın386 amcaları tarafından kral seçildiğini ve Afganistan tahtına çıktığını bildirdi.
Türkiye hükümeti, Mohammad Zahir ġah‟ın daha önce babası tarafından
resmen veliaht ilan edilmemiĢ olduğu için aniden tahta çıktığını öğrenince yeni
kral‟ı tanıyıp tanımamak konusunda kısa bir tereddüt geçirmiĢ. Ġran ve Sovyetler ile
birlikte hareket etmeye karar verilmiĢtir.
Nadir Han‟ın öldürülmesi üzerine Türkiye hükümeti tarafından Afganistan
hükümetine bir baĢsağlığı mesajı gönderilmiĢtir. Fakat yeni kralın tanınması
konusundaki kararsızlık nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk, Zahir Han‟a bir taziye
telgrafı göndermemiĢti. Atatürk, Afganistan‟ın yeni kralı kutladıktan sora büyük
elçiliği aracılığıyla Zahir ġah‟a babasının ölümünden dolayı baĢsağlığı diledi. 16
Kasım günü Kabil büyükelçiliğine Ģu talimat gönderildi:
385
Nadir Han‟ın öldürülmesi olayına ait kabil Kabil Büyükelçiliğinden gönderilen ayrıntılı rapor. Bkz B.C.A,
Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 9, Dosya No: 435, Tarih:
27.11.1933.
386
Muhammed Zahir Şah, 16 Ekim 1914 yılında Kabil‟de doğmuş. İlköğrenimini Kabil‟de lise öğrenimin
babasının büyükelçi olarak görevli bulunduğu Fransa‟da yapmıştı. 1933 1973 arasında Afganistan şahı.
Muhammed Nadir Şah'ın oğluydu. Kasım 1933'te babasının öldürülmesi üzerine 19 yaşında tahta çıktı. Ama
devlet işlerini akrabalarının yönetmesi nedeniyle uzun yıllar geri planda kaldı. 1964'te bir anayasa
çıkararak meşruti monarşiye dayalı bir düzen getirdi. Akrabalarının kamu görevleri üstlenmesini
yasaklayarak iktidarını pekiştirdi. İzleyen dönemde bir dizi ekonomik kalkınma projesi
gerçekleştirdi. Muhammed Davud Han, 17 Temmuz 1973'te kansız bir darbeyle monarşiyi devirerek
cumhuriyet ilan etti. Tahttan resmen 24 Ağustos 1973'te çekilen Zahir Şah, daha İtalya'ya sürgüne gitti.
Sovyet-Afgan
avaşı sırasında
sürgündeki
muhalifleri
örgütleme
planı
başarısızlığa
uğradı. 2001'de, ABD'nin Afganistan'daki Taliban yönetimini devirmesinden sonra ülkeye döndü.
Muhammed Zahir Şah, 23 Temmuz 2007 tarihinde uzun süren hastalığının ardından, Kabil'deki başkanlık
sarayında öldü. Bkz. http://www.afghan german.net/upload/Tahlilha _ PDF/ulfat_wafate_zahir_shah.pdf
142
“Derhal kral hazretleri nezdine giderek Reisicumhur Hazretleri namına
pederinin kaybından dolayı resmen beyanı taziyette bulununuz.”
Muhammad Zahir ġah, gönderdiği tebrik telgrafın‟dan dolayı Mustafa Kemal
Atatürk‟ten hararetle teĢekkür etti ve memnuniyetini en samimi dileklerini sundu.
19 Kasım 1933 günü cevab olarak Gaziy‟e Ģu telgrafı çekti:
“Tahta çıkıĢım dolayısıyla ekselanslarının göndermek lütfünde bulundukları
hararetli tebrikleri için hararetle teĢekkür ederim ve ekselanslarının Mutluluğu ve
kardeĢ Türk halkının en büyük refahı için samimi dileklerimi sunarım.” dedi.
Afganistan‟ın yeni Kral‟ı Muhammad Zahir ġah, daha sonra babasının ölümü
üzerine Afganistan tahtına çıktığını “Aziz dostum ve kıymetli kardeĢim” diye hitap
ettiği Mustafa Kemal Atatürk‟e 8 Ocak 1934 günlü bir name ile resmen bildirdi. 387
Kendisinin çok genç ve tecrübesiz bulunması hasebiyle saltanat ve memleket
iĢlerinin amcaları tarafından idare edilmiĢtir.388
Ġlk gönlerde Mohammad Zahir Han‟ın tahttı tutunamayacağı ve Amanullah
Han taraftarlarınca devrileceği sanılmıĢ, ancak amcaları Sadrazam HaĢim Han‟ın
ve Savunma Bakanı ġah Mehmud Han‟ın çaba ve tedbirleri sayesinde önemli
hiçbir sarsıntı olmadan yeni kralın durumu pekiĢmiĢtir.
Bu arada Mohammad Nadir Han‟ın katlinden sorumlu tutulan Aulhalik ve 14
kiĢilik aiylesi 10 Ocak 1934 tarihinde Savunma Bakanı ġah Mahmud Han‟ın
huzurunda idam edilmiĢtir. Ġdam edilenler arasında katilin babası, amcaları, bazı
samimi dostları da vardı.389
Yusuf Hikmet Bayır‟dan boĢalan Kâbil Büyükelçiliği görevine 21 Ocak
1933‟te
Memduh
ġevket
Esendal
atanmıĢtı.
Esendal
hemen
görevine
baĢlamamıĢtı.
387
Şimşir, (2002), a.g.e., 271.
Yeni Afganistan kralı Muhammet Zahir Han‟ın özgeçmişi hakkında Dışişleri Bakanlığına verilmiş rapor.
Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 11, Dosya
No: 435, Tarih: 16.12.1933.
389
Defteri Mutaliyati iyasi ve Binulmilali( Uluslar arası iyasi İnceleme Defteri), (2009).Afganistan. (İkinci
Baskı), Tahran: İran Dışişleri Bakanlığı yayınları, 161.
388
143
4.2.1.
İran-
Afganistan
sınır
anlaşmazlığında
Türkiye’nin
hakem
seçilmesi
Mayıs 1934‟te Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyz Mehmet Han ile Kabil‟deki
Ġran büyükelçisi Mehmet Taki Ġsfendiyari Han oturup bir protokol imzalamıĢlar. Bu
protokol ile iki ülke arasındaki sınır anlaĢmazlığının hakeme götürülmesine karar
vermiĢler ve hakem olarak da her iki ülkenin dostu Türkiye seçilmiĢtir. Bu karar
Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesi‟nin saygınlığı ve ağırlığı bakımından önemlidir.
Afganistan ile Ġran sınırı, bugünkü Türkmenistan‟dan Pakistan‟a kadar
uzanıyordu. Bu sınırın kuzey ve güney bölümleri çizilmiĢ fakat orta bölümü
çizilmemiĢ ve iki ülke arasında anlaĢmazlık konusu olan bu orta bölümdü. Bu
bölüm yaklaĢık 300 kilometre uzunluğundaydı, iĢte Türk hakemi bu belirsiz
bölgede kesin sınır belirleyecekti ve Türk hakemin vereceği karar‟a taraflar
uyacaklarını önceden taahhüt etmiĢlerdir.390
Bir Ġngiliz general kırk yıl önce Ġran ve Afganistan sınırını tespit etmiĢti ama
belirsiz bölge de bırakmıĢtı. Ġngiliz belki kasten bıraktığı çalkantı yüzünden Ġran ve
Afganistan kırk küsur birbirleriyle kavga edip duruyorlardı Türk hakemi ise iki
komĢu ülke arasındaki sorunları ortadan kaldıracak, kavgalara son verecek,
bölgeye huzur ve barıĢ getirecekti. Türkiye, Avrupa ülkeleri gibi art niyetle hareket
etmiyor, dost ve Müslüman Afganistan ve Ġran arasında yapıcı rol oynuyordu.
Güvenilir bir dost idi ve bu yüzden taraflar Türk hakemin vereceği karara uymayı
önceden kabul etmiĢlerdi.
4.2.2. Fahrettin Altay Paşa, Afganistan ile İran arasında hakem olması
1928 yılında Amanullah Han‟a mihmandarlık yapmıĢ olan Fahrettin Altay.
1934‟te Türkiye‟yi resmi ziyaret eden Ġran ġahı‟na da mihmandar olarak
görevlendirilmiĢ.391 Ġran ve Afganistan hükümetleri arasında hudut ihtilâflarını halı
için hakem mensup edilen birinci ordu müfettiĢi birinci ferik Fahrettin Altay PaĢa
390
391
Şimşir, (2002), a.g.e., 281.
Altay, F. (2008). 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912- 1922. Ankara: Eylem yayınları, 453.
144
maiyetlerinde gidecek olan askeri müĢavir erkânıharp Albay Zıya, emir zabiti
BinbaĢı Fahri, Mülhak zabit YüzbaĢı Talat, Dr YüzbaĢı Kamil Ahmet Beyler ile bu
defa Ġran ile Afganistan arasındaki sınır anlaĢmazlığında hakemlik görevi
verilmiĢ.392
Fahrettin Altay kendi kitabında hakemlik görevini Ģöyle anlatıyor:
“1934 yılı sonbaharında Atatürk tarafından Dolmabahçe sarayına çağırıldım.
Gittiğim vakit kendisini baĢbakan Ġnönü ile oturur buldum, elimi sıkarken,
“Ġsmet‟le görüĢ” Dedi. O da koluma girerek beni denize bakan pencerelere
doğru yürüttüğü sırada Ģu teklifte bulundu:
“- Ġran‟le Efgan arasında hududu tayini için bizden bir hakem istiyorlar, seni
göndermeyi düĢünüyoruz, bir mâniin var mı?”
“ - Bilmem ama bu iĢe benden layıklarını bulabilirsiniz.”
“ - Sen orasına karıĢma, sıhhi durumun buna müsait midir onu söyle.”
“- Çok Ģükür sıhhi durumumda bir Ģey yok” Ġnönü dönüp Atatürk‟e halimin
müsait olduğunu bildirir, sonra da oturup konuĢtuk. Bu iĢin devletlerarasında
mühim ve Ģerefli bir iĢ olduğunu, baĢarabileceğime emin olduklarını, dünya
karĢısında yeni cumhuriyetimize güven gösterilmesinin bizim için bir kuvvet
olduğunu bildiriyorlardı.
TeĢekkür ettim. Ġsmet paĢa hariciye vekâleti ile görüĢmeliğimi ve dosyaları
alıp okumamı, bir heyet teĢkil ederek hemen hareket etmemi söyleyip tekrar
görüĢeceğimizi bildirdi ve ayrıldık.
BaĢbakan‟la tekrar görüĢtüğümüzde hakemlik ne kadar BaĢarlı olsa da yine
iki tarafın memnun kalmaması ihtimali olduğunu, ilkin iĢi arabuluculuk, yani iki
392
Afganistan ve İran hükümetleri arasındaki hudut ihtilaflarını halı için hakem tayin edilen Fahrettin Paşa ile
gideceklere diplomatik pasaport verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 3 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 48,
Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 11, Dosya No: 112- 149, ayı No: 2, Tarih: 24.09.1934.
145
tarafı razı ederek anlaĢtırmaya çalıĢmak lığımı, bunda baĢarı olmazsa o vakit
hakemliğe baĢvurulmasını söyledi.
Hariciyeden büyükelçi Kemal Bey, genelkurmaydan kurmay Albay Ziya Bey
yardımcılığıma verildiler, bir doktor ile iki haritacı subay, iki emir ve Ģifre subayı, iki
tercüman, bir Ģoför, bir emir çavuĢu, bir asker aĢçıdan mürekkep heyet kuruldu.
Günde bana on, yardımcılarıma beĢer, öteki subaylara üçer Ġngiliz lirası yarısı
Ġran‟dan yarısı Afganistan‟dan olmak üzere verilmesini hariciye vekili tayin etti.393
Elazığ-MuĢ- Doğubayazıt üzerinden hareket ettik, Fahrettin Altay PaĢa 12
Ekim günü hazar denizi tarafında, Babül‟de Ġran ġahı Rıza Pahlavi tarafından
kabul edilmiĢ, bir buçuk saat görüĢmüĢler ve hudut iĢleri hakkında ġah demiĢ ki:
Bizim için bir haysiyet meselesi olan Musaadad‟ın hakkımız olduğunu teslim
edeceğinizi ümit ederim, üst tarafı sizin bileceğiniz iĢtir. Ben yeni Afgan
hükümdarına cülus hediyesi olarak murassa bir kılıç gönderdim. Afganlarla hoĢ
geçirmek, hiçbir ihtilaf bırakmamak emelindeyiz, bu maksatla Türkiye‟nin
hakemliğini istedik. Sizi gönderdiklerine memnun olduk, kardeĢ üç Ġslam devletinin
bütün iĢlerde birlik olmaları en büyük arzumuzdur. Gazi Mustafa Kemalde
gördüğüm kudret benim ümidimi arttırdı. Onun itimadı olan size bizim de
itimadımız vardır ve muvaffak olacağınıza eminim.
Ġran‟dan sonra Afganistan‟a geçen ve Kabilde kral tarafından kabul edilen
Fahrettin Altay anlatmaya devam ediyor:
Kabil‟de bizi güzel bir villada misafir ettiler. Afgan kralı Zahir Han tarafından
kabul olunarak öğle yemeğine alıkonulduk. Çok güzel Fransızca konuĢan
hükümdar hudut iĢleri için amcası baĢvekil HaĢim Han ile görüĢmemizi istedi.
Ertesi gün de HaĢim Hanın köĢkünde öteki bakanlarla beraber toplanarak
müzakerede bulunduk. Kendilerine Musaabad‟a karĢı baĢka bir su verip orayı
Ġran‟a vermelerini teklif ederek Ġran‟ın kırk yıl önce yaptığı protestosunu kabul
ederlerse Ġran‟ın bahsettiği haysiyetin korunmuĢ olacağını, iki millet arasında
393
Afganistan ve İran hükümetleri arasındaki hudut ihtilaflarını halı için hakem tayin edilen Fahrettin Paşa ile
gideceklere diplomatik pasaport verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 3 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 48,
Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 11, Dosya No: 112- 149, ayı No: 2, Tarih: 24.09.1934.
146
esaslı dostluğun doğabileceğini söyledim. Onlar bu iĢte kendilerinin de
haysiyetlerinin söz konusu olduğunu belirterek arabuluculukla iĢin halline
yanaĢmak istemiyorlardı, fakat ben ısrar edince kabul ettiler.
“Kabil‟den hoĢnutlukla ayrılarak geldiğimiz yoldan Ġran kampına döndük.
Afganlılara zorla kabul ettirdiğimiz anlaĢma teklifini Ġran heyetine kabul ettirmek bir
türlü mümkün olmadı ġehin ġah BaĢbakan Furugi Han ile Hariciye Bakanı Kazimi
Han gece yola çıkararak bize gönderdi.
Birlikte Tayabad‟a gelerek orada görüĢtük. Musaabad‟a karĢı Efgan‟a vermek
istediğimiz suyu görmek istediler, oraya gittik, hiç yeĢillik olmayan siyah volkanik
taĢlardan bir takım dağ yamaçları arasında, incecik akan bu suyun çok
uzaklarında bir tek Ġran kulübesi yoktu. Bu sudan ancak kıĢın oralara gelen Efgan
aĢiretleri istifade ediyorlarmıĢ. Nitekim biz oraya vardığımızda suya konmuĢ bir
tulumun dolmuĢ olduğunu gördük ki bu su protokol mucibince Ġran‟ın malı idi,
yalnız hududun sonunda bulunuyordu. BaĢbakan (Furugi Han) Ġran‟a ait bir karıĢ
toprağın bile verilmesini Ġran Milli Meclisinin kabul etmeyeceğini söyleyerek kesip
atmıĢtı.
Arabuluculuk iĢinin neden olamayacağını tafsilat ile hükümetimize bildirmek
üzere müĢavirimi Ankara‟ya gönderdim. Oradan gelecek cevaba kadar eldeki
evrakı da tetkik etmek üzere MeĢhed‟de beklemeyi baĢladım. Gelen cevapta
arazide bizzat gördükten sonra hüküm verilmesini ve fakat tebligatın orada
yapılmayıp Ankara‟da yapılması bildiriliyordu. Her tarafı görmek üzere dolaĢmaya
baĢladım. Zeylan isimin de bir çiftliğin Ġranlılar tarafından fuzuli olarak iĢgal
edildiğini Afganlılar söyledi. Fakat protesto edilmediğinden ele geçmiĢ bir hak
olduğunu bildirdim, bir Ģey diyemediler.
9.11.1934 yılında Ġran ve Afganistan hudut ihtilafını halı için hakem tayin
edilen
Fahreddin
PaĢa
Ģu
raporu
göndermiĢ,
12
Afganistan
heyetiyle
Musaabad‟da görüĢüldü. Birçok Afganlarda Türklere sevgilerini samimiyetle
bildirdiydiler. Meselenin halı müĢkül görünüyor. Tetkikata devam ediyoruz her iki
147
taraf istirahatımız esbabını mükemmel hazırlamıĢtır. Yakında iyi bir netice elde
edilecektir ümidiyle hürmetlerinize sunarım.394
1935 yılbaĢı bu çamurlar içinde kara çadırlarda geçirerek incelemeyi
bitirmiĢtim, Herat‟a dönerek her iki komisyonu da orada toplamıĢtım. Son
müzakereleri de yaparak iĢi bitiriyordum.
Her iki heyete teĢekkür ederek neticeyi Ankara‟da açıklayacağımı, bir
diyecekleri varsa bildirmelerini söylediğim vakit de heyetler kısa süre içinde iĢi
bitirdiğime ve adil bir çözüm yolu olduğuna inandıklarını belirterek teĢekkür ettiler.
Afgan heyetinin Ģu son sözünü kaydetmeden geçemedim:
“PaĢa hazretlerinin seri adaletinden eminiz, Ģunu da müsaadeleri ile ilave
edelim ki bundan kırk yıl önce Maklin‟in üç yılda yaptığı hududu dört ay gibi kısa
bir zamanda görmek ve yapmak kudretini paĢa hazretleri gösterdiler.”395
4.2.3. İran ve Afganistan sınır anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması
Afganistan ve Ġran sınır anlaĢmazlığında hakemlik yapan Fahrettin Altay,
Ankara‟ya dönünce 15 Mayıs 1935 günü DıĢiĢleri Bakanlığında yapılan törende
kendisine verilmiĢ olan iĢinde mülhem oldukları hisleri anlatarak tetkikatı
neticesinde hazırlamıĢ olduğu raporun ihtiva ettiği esasları izah etmiĢtir.
Afganistan büyükelçisi Ahmet Han “biz bugün bildirmek üzere bulunduğunuz
karardan dolayı bahtiyar ve mutmain bulunuyoruz” diye söze baĢlamıĢ ve bu
neticeyi “Ģarkta yeni bir saadet alameti” olarak ifade etmiĢ ve demiĢtir ki:
“iki kardeĢ arasındaki bu ihtilafı üçüncü bir kardeĢin halletmiĢ olmasından
dolayı seviniyoruz ve bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle DıĢiĢleri
Bakanına ve Korgeneral Fahrettin Altay‟a ve büyük rehberleri Atatürk‟e araz
394
Afganistan- İran hudut anlaşmazlığının çözümlenmesi için hakem tayin edilen Fahrreddin Paşa‟nın
telgrafı. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 12,
Dosya No: 435, Tarih: 17.11.1934.
395
Altay, (2008), a.g.e., 453- 474.
148
teĢekkür ederiz. Zahmetiniz iki memleket için yeni bir minnettarlık vesilesi
olmuĢtur.” “Ġran büyükelçisi Sadık Han iki dost ve komĢu millet arasında nasılsa
çıkmıĢ olan bu ihtilafın hallinde yaptığı hakemlik vazifesinden dolayı, baĢta Atatürk
olduğu halde Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karĢı Afganistan büyükelçisi
tarafından ifade edilmiĢ olan hislere tamamen iĢtirak etiğini söyleyerek “bugün
vardığımız bu netice bütün dünyaya kendiiĢlerimizi kendi aramızda halletmek
iktidarında bulunduğumuzu gösterecektir. Hakemin verdiği karar okunduktan sonra
belli olacaktır, Ģu var ki bu iĢ bir dost eliyle bitmiĢ oluyor.” demiĢtir.396
KardeĢ Türk- Afgan- Ġran halklarının birbirlerine karĢı duydukları en güzel
hislerin göstergesi olan bu sözlerden sonra Türkiye DıĢiĢleri Bakanı ile Afganistan
ve Ġran büyükelçileri hakem kararının tebliğine ait protokolü imza etmiĢler ve bu
suretle sınır meselesi çözülmüĢtür. Kısa bir süre sonra her iki ülkenin hükümeti
Türkiye cumhuriyeti hükümetine teĢekkürlerini yazılı olarak bildirmiĢler ve genç
cumhuriyetin bölgedeki saygınlığını artırmıĢtır.397
Afganistan, Ġran hudut ihtilafının hallinden dolayı Afganistan hükümeti Ģu
teĢekkür masacını sunmuĢtur:
Afganistan ile Ġran hududunun tahdidi hususunda Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetinin kabul buyurduğu zahmetlerinden dolayı gerek Afganistan Hariciye
Veziri ve gerek hükümeti matbuası namına Türkiye Cumhuriyetine ve zatı Vekâlet
penahilerine ve bilhassa Korgeneral Fahrettin Altay Hazretlerine samimi kalben
beyanı teĢekkürlerini itminan eyleriz ve Türkiye Cumhuriyetinin ve necip Türk
milletinin her hususta muvaffak ve kamiyap olmasını Alahı paktan dileriz.398
396
Şimşir, (2002), a.g.e., 269.
Afganistan, İran hudut anlaşmazlığının halledilmesinden dolayı Afganistan Hükümeti ve Afganistan
Dışişleri Bakanlığı Türkiye hükümeti ve Türkiye Dışişleri Bakanlığın‟a teşekkür telgrafı gönderilmiş ve
ayrıca Orgeneral Fahrettin Altay Hazretleri ne‟den çektiği zahmetlerinden doğlayı teşekkür ettiklerini
bildirmişler, konuTürkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından Fahrettin Altay Paşa‟ya haber verilmiştir. B.C.A,Fon
No: 30 10 1 2, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 743, ıra No: 6, Dosya No: 435, Tarih:
12.07.1935.
398
Afganistan ile İran arasındaki hudut anlaşılmazlığının halli ve hakem kararı münasebetiyle kabil‟de çıkan
ıslah Gazetesinde yayınlanan haber. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği
No: 733, ıra No: 16, Dosya No: 435, Tarih: 08.08.1935.
397
149
4.2.4. Afganistan Dışişleri Bakanı Feyiz Muhammet Han’ın Türkiye
ziyareti
Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han 6 Ocak 1936
tarihinde Türkiye‟ye resmi ziyarette bulundu, büyükelçi Sultan Ahmet Han ile
birlikte DıĢiĢleri Bakanı Aras‟ı, BaĢbakan Ġsmet Ġnönü‟yü, Türiye Büyük Millet
Meclis
BaĢkanı
Abdülhalik
Renda‟yı
ziyaret
etmiĢ
ve
saat
17.00‟de
CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından kabul edilmiĢ ve bir buçuk saat
CumhurbaĢkanı‟nın yanında kalmıĢ ve Afganistan Kralı Muhammet Zahir ġah
Ankara‟yı ziyaret eden DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han‟ın elinden
Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟e yazılı bir dostluk mesajı
göndermiĢtir. Resmi tebliğde ve basında hiç anılmamıĢ olan bu mesaj, konuk
bakan Feyiz Muhammet Han tarafından Kemal Atatürk‟e sunulmuĢtur. 399
7 Ocak 1936 Salı günü Ankara‟da bulunan Feyiz Muhammet Han, Gazi
Enstitüsü, Ġsmet Ġnönü Enstitüsü ve ziraat Enstitüsünü gezmiĢ, 8 Ocak 1936
Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Sıhhat Enstitülerini, Etnografya Müzesini ve Halkevini
ziyaret etmiĢtir. 9-10 Ocak 1936 Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ankara‟da Cumhuriyet
Merkez Bankası, Sümer Bank, Emlak Bank, Eytam Bank, ĠĢ Bankası ile Ziraat
Bankası ve YüniĢ Fabrikasını gezmiĢtir.
11 Ocak 1936‟de Feyiz Muhammet Han, öğlenden önce Aras ile birlikte
Genelkurmay BaĢkanı MareĢal Fevzi Çakmak‟ı ziyaret etmiĢ, öğlenden sonra
Feyiz Muhammet Han Ģerefine Sovyet Büyükelçiliğinde özel bir çay ziyafeti
verilmiĢtir ve Afganistan DıĢiĢleri Bakanı bu akĢam ekspres trenle Ankara‟dan
Ġstanbul‟a hareket etmiĢtir. Konuk Bakan‟a Afganistan Büyükelçisi Sultan Ahmet ve
Türkiye
Cumhuriyeti
Kabil
büyükelçisi
Memduh
ġevket
Esendal
refakat
etmektedirler. Konuk bakan Ġstanbul‟da 14 Ocak günü saat 11.00‟da Ġstanbul
matbuatı mümessillerini kabul etmiĢtir. Afganistan hariciye veziri, gazetecilerle
hasbi halini çok iyi konuĢtuğu Türk diliyle yapmıĢ ve ilk söz olarak: “bir medeniyet
ve irfan dili olan Türkçe ile istediğim kadar fasih konuĢamıyorum. Esasen burada
karĢılaĢtığım hüsnü kabul o kadar samimidir ki ve bende o kadar mütehassısim ki
399
Şahingiray, Ö. (1955). Atatürk’ün Nöbet Defteri. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Basımevi, 457.
150
kendi lisanımla konuĢmuĢ olsam bile duygularımı size arzu ettiğim kuvvette
anlatamam”400 demiĢtir.
16 Ocak 1936 PerĢembe: Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz
Muhammet Han Ġstanbul‟dan Viyana‟ya hareket etmiĢtir. Feyiz Muhammet Han
istasyonda DıĢiĢleri Bakanı Dr. Aras, Kabil büyükelçisi Memduh ġevket Esendal,
Japon elçisi, tarafından uğurlanmıĢtır. Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ankara‟da bir
hafta kalmıĢtır ve bir hafta sonra 24 Ocak 1936 PerĢembe günü Cenevre‟de
bulunan Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ģerefine Milletler Cemiyetindeki Türkiye Daimi
Delegesi Cemal Hüsnü Taray tarafından 60 kiĢilik büyük bir ziyafet verilmiĢtir.
DıĢiĢleri Bakanı Aras, Sovyet DıĢiĢleri Bakanı Litvinof, Romen DıĢiĢleri Bakanı
Titulesko ve Milletler Cemiyeti genel sekreteri Avenol ziyafete hazır bulunmuĢtur
Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Milletler Cemiyeti ileri gelenleriyle tanıĢmıĢtır.401
4.2.5. Afganistan harbiye veziri Şah Mahmut Han’ın Türkiye ziyareti
Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han,402 15 Ekim 1936 sabahı
Ġstanbul‟a ve 14-18 Ekim günlerini Ġstanbul‟da geçirdikten sonra, 19 Ekim sabahı
Ankara‟ya gelmiĢtir.403 Yanında Afganistan Genelkurmay baĢkanı da vardır.
Konuklar, istasyonda Milli Savunma Bakanı General Kazım Özalp, DıĢiĢleri Bakanı
Tevfik RüĢtü Aras, Ankara Valisi Navzat, Milli Savunma ve DıĢiĢleri Bakanlıkları
ileri gelenleri tarafından karĢılanmıĢtır. Sabah Ankara‟ya gelmiĢ olan Afganistan
Harbiye Veziri ġah Mahmut Han, ikametine ayrılan Ankara Palas‟ta biraz
dinlendikten sonra öğlenden önce Afganistan Genelkurmay BaĢkanı ile birlikte,
Milli Savunma Bakanı General Kazım Özalp ve DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü
400
Şahingiray, (1955), a.g.e., 26-27.
Şimşir, (2002), a.g.e., 311.
402
Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han, Nadir Han‟ın kardeşi ve genç yaşta Afganistan tahtına
cıkmış olan Kral Zahir Şah‟ın amcası idi. Zahir Şah genç ve tecrübesiz olduğu için devlet işlerini iki
amcasının eline bırakmıştı, Harbiye Veziri Şah Mahmut Han ordu işlerinden ve adrazam Haşim Han
hükümeti elinde tutuyordu.Gubar, (1967), a.g.e., 337.
403
Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han‟ın 24.10.1934‟te kabil‟den hareketle Tahran, Bağdat ve
Ankara‟ya uğramak suretiyle Moskova, Berlin, Paris, Londra ve Roma‟yı ziyaret edeceği bildirilmiştir. Bkz
B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No 4, Dosya No: 435,
Tarih: 10.11.1932.
401
151
Aras‟ı makamlarında ziyaret etmiĢtir. Öğlenden sonra TBMM BaĢkanı Abdülhalik
Renda‟yı ziyaret etmiĢtir.
Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim saat 18.30‟da Afganistan Harbiye Veziri ġah
Mahmut Han‟ı kabul etmiĢtir, mülakata Afganistan‟ın Ankara büyükelçisi Sultan
Ahmet Han, Afganistan‟ın Berlin elçisi ve Afganistan Genelkurmayı BaĢkanı ve
Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Aras da hazır bulunmuĢtur.404
ġah Mahmut Han 21 Ekim günü Muhafız Alayı subay ve erlerin
ikametgâhlarını da gezmiĢ ve Balgat köyü ile Dikmen arasında Ankara
garnizonunda bulunan birlikler ile Harp Okulu Alayı arasında yapılan bir tatbikatı
izlemiĢtir. ġah Mahmut Han 22 Ekim sabahı BaĢbakan Ġsmet Ġnönü ile görüĢtükten
sonra Harbiye‟de okuyan Afganistanlı öğrenciler ile onları iyi çalıĢmaları,
vatanlarına faydalı olacak Ģekilde yetiĢip Afganistan‟a öyle dönmelerini söylemiĢtir
ve Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han 28 Ekim günü Türkiye‟den
ayrılmıĢtır.405
4.3. Afganistan, Türkiye, Irak ve İran Arasında Saldırmazlık Antlaşması
(Saadabad Paktı)
4.3.1. Pakt’ın ön hazırlıkları
Türkiye ile Afganistan, 1921 ve 1928 antlaĢmaları çerçevesinde dostluk ve
iĢbirliklerini hızla geliĢtirmektedir.406 Afganistan kralı Amanullah, 1927 yılının Aralık
ayında dünya turuna çıkar ve 20 Mayıs 1928 tarihinde Türkiye‟ye gelir. 407
Türkiye‟de büyük sevinç gösterileri ile karĢılanan Amanullah Han‟ın ziyareti
sırasında, 25 Mayıs 1928‟de Dostluk ve Güvenlik AntlaĢması imzalanır, bu
404
Afganistan Harbiye Vezirinin Ankara ziyareti ve görüşmeleri, Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer
Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No 20, Dosya No: 435, Tarih: 20.10.1936.
405
Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han‟ın Ankara ziyareti sırasında istihdaf ettiği gayeler ve diğer
muhtemel ziyaretler hakkında bilgi verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258,
Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 10.11.1932.
406
oysal, İ. (1999). 1937 âdâbat Paktı. Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç. Ankara: Türk Tarihi
Kurumu Yayınları, 330-331.
407
Saray, M. (1984). Türk-Afgan Münasebetleri. İstanbul: Veli Yayınları, 48.
152
antlaĢma iki ülke arasında iliĢkilerin geliĢmesi ve iĢbirliğinin oluĢmasına yardımcı
olur408 ve 1936 yılında Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Han
Türkiye‟yi ziyaret eder ve Atatürk tarafından kabul edilir. Bu ziyaret de iki ülke
arasındaki iliĢkilerin geliĢimi açısından önemli rol oynar.409
Türkiye-Ġran iliĢkileri geliĢtirmek ve Ġki ülke arasındaki mevcut sorunların
çözümlenebilmesi amacıyla, 22 Nisan 1926 tarihinde, Türk-Ġran Dostluk, Güvenlik
ve Saldırmazlık AntlaĢması imzalanır. Ancak bu antlaĢma iki ülkenin birbirlerine
karĢı Ģüphelerini gidermek konusunda baĢarılı olamadı. 410 KarĢılıklı güven ortamı
ancak 1932 yılında kurulabilir ve 16-26 Haziran 1934 tarihleri arasında Rıza ġah
Pehlevi‟nin Türkiye ziyaretinin ardından iki devlet arasında dostane iliĢkiler
yeniden tesis edilir.411 Bu ziyaretin ardından, kurulan dostane iliĢkilerin
hukukîleĢtirilmesi için çalıĢmalar baĢlar.
1 Nisan 1937 tarihinde, çalıĢmalar çerçevesinde devam eden müzakerelerin
sonuçlandığı ve Tahran‟daki Ġran DıĢiĢleri Bakanlığı binasında iki tarafın heyetleri
tarafından muahede ve mukaveleler imzalandığı belirtilir. 412
Ġmzalanan antlaĢmalar, 7 Ocak tarihli Telgraf ve Telefon Hatlarının Tesisine
Dair Özel AntlaĢma, 14 Mart tarihli ikamet AntlaĢması, Suçluların iadesi ve Adli
Müzaheret AntlaĢması, Sınır Bölgesinin Güvenliği Hakkında AntlaĢma, Gümrük
Faaliyetlerinin Tanzimi Hakkında AntlaĢma, Ticaret ve DolaĢım AntlaĢması ve 20
Nisan tarihinde imzalanan Hava DolaĢım AntlaĢması ve Trabzon- Tebriz- Tahran
Transit Yolu AntlaĢmasıdır. Bütün bu antlaĢmalar, TBMM‟nin 7 Haziran 1937 tarihli
oturumunda onaylanarak kabul edilir.413
30 Mayıs 1932‟de “Irak‟ta Manda Rejiminin Bitimi Münasebetiyle Kanun”
baĢlıklı Irak Krallığının yayımladığı bildirge ile Irak bağımsızlığını kazandıktan
408
Yalçın, D. (2005). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, C. (2), 446.
ATASE. (2009).Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. Ankara: Genelkurmay ATA E Başkanlığı
Yayınları, 73-78.
410
Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi osyal Bilimler Enstitüsü, , İstanbul, 115.
411
Soysal, (1999), a.g.m., 328.
412
Cin, B. (2006). Türkiye- İran İlişkileri (1923-1938). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 102.
413
aray, M. (1999). Türk-İran İlişkileri, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 118-119.
409
153
sonra, iki ülke iliĢkileri geliĢmeye baĢlar. Türkiye ile Irak arasında 1932 yılında
yapılan anlaĢmalar ve her iki ülkenin de Milletler Cemiyeti‟ne üye olması iliĢkilerin
önemini arttırır.
Ġki ülke arasındaki iliĢkilerde Avrupa ve genel olarak dünyadaki ekonomik,
siyasi, askerî ve kültürel geliĢmeler, milletlerarası güç dengeleri önemli rol
oynamaktadır. Irak‟taki Türk nüfusu iki ülkenin iliĢkilerinin geliĢiminde önemli rol
oynayan etkenlerden biri olur.414
1937 yılına gelindiğinde iki ülke arasındaki iliĢkilerin daha da geliĢtirilmesi
amacıyla Irak DıĢiĢleri Bakanı Naci Elasil‟in Türkiye‟yi ziyaret ettiği görülmektedir.
Paktın imzalanmasından önce Ġran ile Afganistan arasında da bazı sorunlar
vardır. Ġki ülke arasındaki sorunların temeli sınır anlaĢmazlıklarına dayanmaktadır.
Mayıs 1934 tarihinde Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Han ile Ġran‟ın
Kabil büyükelçisi Muhammed Taki Ġsfandiyari arasında bir protokol imzalanır ve bu
protokolle sınır anlaĢmazlıklarının iki ülkenin de yakın dostu olan Türkiye‟nin
hakemliği ile çözülmesi konusunda anlaĢılır. Buna göre, Türkiye‟nin kararı ne
olursa olsun kayıtsız- Ģartsız kabul edilecekti.
Mustafa
Kemal
Atatürk,
hakem
olarak
Orgeneral
Fahrettin
Altay‟ı
görevlendirir. Fahrettin Altay PaĢa baĢkanlığındaki Türk hakem heyeti Afganistan‟a
geçerek çalıĢmalarına baĢlar ve dört aylık bir çalıĢma sonunda hazırladığı rapor
doğrultusunda sınır sorunu çözülür. Bu olay Türkiye‟nin saygınlığının artmasına
yardımcı olur.415
Irak ile Ġran arasındaki sorunların temelinde ġattülarap‟taki sınır anlaĢmazlığı
yatmaktadır. Ayrıca, Irak‟ta Sünni-ġii ayrılığı, Ġranlıların Kerbela ziyaretlerinde
zorluk çıkarılması ve Iraklı Kürtlerin isyan hareketlerinde Ġran‟dan yardım
beklemesi gibi sorunlar da iki devletin birbirleriyle dostluk bağları kurmalarına
414
Kasalak, K. (2007). Irak‟ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi Türkiye-Irak İlişkileri.
Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara: ATA E Başkanlığı Yayınları, ayı,( 9), 200.
415
Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. (2009), 75-77.
154
engel teĢkil eder. ġattülarap‟taki sınır anlamazlığı, 1934 yılında Milletler Cemiyeti
Konseyi‟ne götürülür.416
Türkiye, Ġran ile Irak arasındaki sınır sorununun çözümü için çalıĢmalara
baĢlayarak, konu ile ilgili ayrıntılı rapor hazırlar ve bu rapor doğrultusunda bir
çözüm sağlayabilmek için iki ülke arasında diplomatik temas sürecini baĢlatır.
Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Dr. RüĢtü Aras, ikili iliĢkileri geliĢtirmek amacıyla gittiği
Bağdat‟ta, Ġran-Irak iliĢkilerinin düzeltilmesi amacıyla temaslarda bulunur.417
Dr. Tevfik RüĢtü Aras baĢkanlığındaki Türkiye heyetinin Bağdat‟taki
temaslarının ardından, Irak hükümeti büyük bir diplomatik faaliyete giriĢerek, Ġran
ile aralarındaki sorunların çözümü için çalıĢacak bir heyet oluĢturur.418
Ġran
ile
Irak
arasındaki
sınır
sorunlarına
değinilir
ve
Irak‟ın
sınır
anlaĢmazlıklarını 29 Eylül 1934 tarihinde Milletler Cemiyeti‟ne taĢıdığı, Milletler
Cemiyeti‟nin Ġtalyan Baron Aloisi‟yi konuyla ilgili rapor yazıcı olarak görevlendirdiği
ancak daha sonradan 27 Nisan ve 4 Mayıs 1936 tarihlerinde Ġran ve ırak
temsilcilerinin karĢılıklı mektuplarıyla iki devlet arasındaki görüĢmelerin yeniden
baĢladığı ifade edilir.
19 Haziran tarihinde sınır sorunlarının Türkiye‟nin de arabuluculuğu ile
çözümlendiğini belirten haberde, artık Doğu Paktının önünde herhangi bir engel
kalmadığı, bu nedenle de Türkiye, Ġran, Irak ve Afganistan temsilcileri tarafından iki
yıl önce Cenevre‟de parafe edilen anlaĢmanın Afganistan DıĢiĢleri Bakanının
Tahran‟a gelmesinin ardından imzalanacağı ve bu dört devlet arasındaki bağların
daha da kuvvetleneceği ifade edilir.419
Diplomatik temaslar Temmuz ayı baĢlarına kadar devam eder ve 4 Temmuz
1937 tarihinde “Ġran-Irak Sınır AnlaĢması” imzalanır.
416
Soysal, (1999), a.g.m., 328.
Soysal, (1999), a.g.m., 332.
418
Turan, T., Turan, E. (2011). Cumhuriyet ve Ulus Gazetelerinde aadâbad Paktı‟nın İmzalanmasının
Yansımaları, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of
Turkish or Turkic, (6/3)1749-1767.
419
Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi osyal Bilimler Enstitüsü, , İstanbul, 119.
417
155
4.3.2. Saadabad paktının imzalanması ve başlıca hükümleri
Sadabat paktı, iki dünya savaĢı arasında, Ortadoğu‟da barıĢ ve güvenliği
güçlendirmek
amacıyla
yapılmıĢ
bir
bağıttır.
GiriĢim,
üye
devletlerinin
kendilerinden gelmiĢtir. Bu bir savunma paktı değil Türkiye, Irak, Ġran ve
Afganistan‟ın birebirine karĢı saldırıda ve kıĢkırtmalarda kaçınmak ve bölgede
barıĢı korumak üzere aralarında dayanıĢmalar yapılması temeline dayalı bölgesel
bir siyasî iĢbirliği sistemidir.420
Bu pakt Ortadoğu bölgesinden bir siyasî dayanıĢmayı amaçlayan çok taraflı
bir muahede olmuĢtur. Türkiye‟nin giriĢimi üzerine sıkı komĢuluk bağlarından güç
alarak gerçekleĢtirilen Pakt, kuĢkusuz 1934 Balkan Paktı gibi bir ittifak antlaĢması
değildi; ama Ortadoğu bölgesinde olası bir saldırıcıya karĢın caydırıcı etki
yapabilecek nitelikte idi.
Paktın yapılmasını gerektiren koĢullar Ģöyle olmuĢtur: Türkiye, Ġtalya‟nın
Balkanlarda ve Doğu Akdeniz‟de yayılma emellerinden kuĢku duyuyordu. 1935
yılında Ġtalya‟nın HabeĢistan‟a saldırması, onun bu kuĢkusunun yerinde olduğunu
göstermiĢti. Artık, Doğu Akdeniz‟e ve Ortadoğu‟da güvenliğin tehlikeye girdiğine
inanan Türkiye, zaten ikili antlaĢmalardan dostluk iliĢkisi içinde bulunduğu Ġran,
Irak ve Afganistan ile toplu bir dayanıĢma antlaĢması yapmakta yarar görmüĢtür.
Zaten dört devlette sömürücülük ve emperyalizme karĢı özdeĢ duygular
besliyor ve herhangi bir saldırı olasılığına karĢı duyarlı bulunuyordu. Nitekim
Türkiye, Ġran ve Afganistan o sırada Irak henüz buna hazır durumda değildi. 3
Temmuz 1933 günü saldırının tanınmasına iliĢkin Londra sözleĢmesinin birlikte
imzalamıĢlardı.421
AntlaĢmanın metni üzerinde Türkiye, Irak ve Ġran anlaĢınca bu metin 2 Ekim
1935 günü Cenevre‟de parafe edilmiĢti. AntlaĢmanın doğrudan imzalanmayıp
önce parafe edilmesi Irak‟ın tutumundan kaynaklanmıĢtı. Nitekim Irak hükümeti,
Afganistan ve Suudi Arabistan‟ın kesin kararının henüz belli olmadığını, daha da
420
421
Soysal, (1999), a.g.e., 3129.
Şimşir, (1993), a.g.e, 382.
156
önemlisi, Irak -Ġran sınır uyuĢmazlığı (ġattülarap sorunu) konusunda Bağdat‟ta
sürdürülen görüĢmelerde daha bir sonuca varılamadığını Ankara‟ya bildirmiĢti.
Türkiye ise antlaĢmanın bir an önce imzalanmasını istiyordu. Afganistan ve
Suudi Arabistan‟ın eĢit koĢullarda katılma iĢinin üç dıĢiĢleri bakanının ilk
buluĢmalarının
da
bir
formüle
bağlanabileceği
görüĢündeydi.
Zaten
çok
geçmeden, 1935 Kasım‟ında, Afganistan hükümeti katılmayı kabul ettiğini
bildirmiĢti.422
Irak ise bir ikinci Arap devleti olarak hiç değilse Suudi Arabistan‟ın katılmasını
istiyor, böylece üçü de Arap olmayan kuzey komĢuları karĢısında, bir denge
yaratmaya ve Arap dünyasından koptuğu izleminin doğmasını engellemeye
çalıĢtığı izlemini veriyordu. Burada, Laik Türkiye‟nin Ģeriat düzenine bağlı Suudi
Arabistan ile bir pakt içinde bulunmak istemediği yolunda Arap dünyasına çıkan
söylentiler ise doğru değildi. Nitekim bu gerçek, Ankara‟nın Bağdat‟a ilettiği Ģu
mesajdan belli oluyordu:
“Türkiye‟nin Suudi Arabistan‟ın katılmasına bir itirazı yoktur. Yeter ki Ġran ve
Afganistan‟da bunu kabul etsin.” Ġran dıĢiĢleri 31 Kasım‟da Türk Elçisi Tokay‟a
kendilerinin de bir itirazı olmadığını bildirmiĢ, ancak Afganlıların Suudi Arabistan‟ın
katılmasının
yaratacağı
zorluklar
üzerinde
ısrarla
durduğunu
Ankara‟ya
duyurmuĢtu.
ġurası bir gerçek ki, Irak hükümetinin iĢi geciktirici bir tutumunun en önemli
nedeni Ankara‟nın Tahran üzerinde etkisini kullanarak, ġattülarap sorununda
Irak‟ın pozisyonuna yaklaĢan bir çözümü ona kabul ettirmeye çalıĢmasını
beklemesidir. Bunun üzerine, Türkiye dıĢiĢleri ġattülarap sorununu incelemeye
baĢlamıĢ, hatta bakanlığın uzmanlarına haritalı bir rapor hazırlatmıĢtı. Böylece
Türkiye her iki komĢusunu bir uzlaĢıya razı etmek için dostça giriĢim denilebilecek
bir siyasal temaslar süreci baĢlatmıĢtır. Bu süreç 1937 Temmuz‟una dek
sürecektir.
422
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 113.
157
Türkiye DıĢiĢleri Bakanının çabaları sonucu 1937 yılının ortalarına doğru Irak
ile Ġran arasında ġattülarap konusunda yaklaĢma sağlanmıĢ ve Irak-Ġran sınır
antlaĢması hükümleri üzerinde Bağdat‟ta görüĢ birliğine varılınca metin 4 Temmuz
1937‟de Tahran‟da imza edilmiĢtir. Bu arada dörtlü paktın metni hazırlayan Ġran‟ın
baĢkenti Tahran‟da imzası kararlaĢtırılmıĢ bulunuyordu. Aras, Haziran sonlarında
Bağdat‟a gedip temaslar yapmıĢ, oradan Tahran‟a geçtikten sonra Ankara‟ya
Ģunları bildirmiĢti: “Sınır uyuĢmazlığı çözüldü. Irak DıĢiĢleri Bakanı Tahran‟a davet
edildi.” 423
Pakt 8 Temmuz 1937 günü Tahran‟da “Sadabat” adlı yazlık sarayın
bahçesinde hazırlanmıĢ özel bir çadırda dört dıĢiĢleri bakanınca imzalanmıĢtır.
Parafe edilen metnin hükümlerinde hiçbir değiĢiklik yapılmamıĢ ve Afganistan, ayrı
bir protokol ile sonradan katılan bir devlet olarak değil doğrudan doğruya kurucu
devlet olarak metinde yer almıĢtır. Aras bunun üzerine geliĢmeleri bizzat anlatmak
ve Sovyet Hükümetini tatmin etmek üzere 10 Temmuz‟da Moskova‟ya gidecekti.
Ġmzalandığı yerin adıyla “Sadabat Paktı” diye anılmaya baĢlayan antlaĢmanın
kurucu dört devletin kendi anayasa yöntemlerine göre onaylanması uzun bir
zaman almıĢ, 10. madde uyarınca iĢlemler tamamlanınca Pakt ancak 25 Haziran
1938 günü yürürlüğe girmiĢtir.424
Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Aras 11 Temmuz 1938‟de Pakt
hakkında yaptığı bir konuĢmada Ģöyle demiĢtir:
“ Ġmza ettiğimiz pakt, aynı mahiyette diğer taahhütlere inzimam eden ve sulh
davasına müessir bir yardım teĢkil eden basit mıntıkavi bir anlaĢma mıdır? Buna
sadece evet cevabı verilemez. Vakıa paktın metni, buna iĢtirak edenlere
kendilerini alakadar eden meseleler karĢısındaki hattıhareketlerini tanzim için
ancak bir istiĢare taahhüdünün tazammun eylemektedir.”425 Pakt‟ta ne karĢılıklı
yardım ne de askeri bir taahhüt zikredilmiĢ değildir.
423
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 114.
424
Soysal, (1999), a.g.e., 3139-3140.
425
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 115.
158
Pakt‟ın imzalanması resmi çevrelerde ve basında olumlu karĢılanmıĢtır. Dört
devlet baĢkanı arasında teati edilen telgraflarda Pakt‟ın Ortadoğu‟da barıĢın
devamı için gerekli olduğu belirtiliyordu. Pakt, anti değiĢimci devletler, özellikle
Ġngiltere tarafından da olumlu karĢılanmıĢtır. Aslında Pakt‟ın imzalanması
sırasında Irak hala Ġngiliz nüfusu altında bulunuyordu; bu yüzden Ġngiltere‟nin
muvafakatini almadan Irak‟ın Pakt‟ta katılması da mümkün olamazdı.
426
Pakt‟ın hükümlerine gelince: GiriĢ kesiminden, dostluk ve antlaĢma isteyen
Bağıtlı tarafların Milletler Cemiyeti yasası çerçevesinde, yakın doğuda barıĢ ve
güvenliği sağlamak ve böylece genel barıĢa yardımcı olmak amacını güttükleri,
ayrıca
savaĢa
baĢvurulmasından
kaçınmaya
iliĢkin
1928
Briand-Kellogg
antlaĢmasına bağlı oldukları belirtilmektedir.
Birinci maddede, taraflarının birbirlerinin içiĢlerine karıĢmayacakları ve her
müdahaleden uzak doracağı, ikinci maddede ortak sınırlarının dokunulmazlığına
kesinlikle saygı gösterecekleri; üçüncü maddede ortak çıkarlarının söz konusu
olduğu uluslararası uyuĢmazlıklarda aralarında danıĢmalarda bulunacakları ve
dördüncü maddede, birbirine karĢı ne tek baĢlarına ne de baĢka devletlerle birlikte
saldırıya geçmeyecekleri yazılıdır. Saldırıdan ne anlamak gerektiği de dördüncü
maddede dört paragraf içinde gösterilmiĢtir.
Paktın beĢinci maddesine göre bir saldırı durumunda saldırıya uğrayan
devletin kendini savunması için önlemler alması doğal olmakla birlikte sorunun MC
Konseyine sunulması gerekmektedir. Bu hüküm de tarafların Milletler cemiyeti ile
her durumda bağlantı içinde bulunmak niyetlerini göstermektedir.
Yedinci madde, birbirinin içiĢlerine karıĢmamak ilkesini tamamlayıcı nitelikte
önemli bir hüküm ortaya koymaktadır. Bağıtlı taraflar kendi sınırları içinde öteki
tarafların kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak ya da hükümet
rejimini bozmak amacıyla silahlı çeteler, guruplar ya da örgütlerin kurulmasını ve
onların eyleme geçmelerini engellemeyi yükümlenmektedir. Bu hüküm özellikle
426
Gönlübol, M. (1996). Olaylarla Türk Dış Politikası. Ankara: Siyasal Kitapevi, 108.
159
Irak ile Ġran arasında Kürt ayaklanmalarını öteki tarafın destek ve yardımda
bulunmaktan kaçınması gereği bakımından önemliydi.427
Sekizinci madde Bağıtlı yüksek taraflardan her biri, kendi aralarında
çıkabilecek nitelik ve kaynağı ne olursa olsun tüm uyuĢmazlıkların çözülmesi
olanağının ancak barıĢçı yollardan araması gerektiğini 27 Ağustos 1928 günlü
savaĢtan vazgeçilmesi antlaĢmasıyla zaten kabul etmiĢ olduklarından, bu hükmü
doğrulayarak, bu konuda kendi aralarında ortaya konulmuĢ ya da konulacak
yöntemlere baĢvuracaklarını açıklarlar.428
Dokuzuncu madde bu antlaĢmanın hiçbir maddesi Milletler cemiyeti yasası
uyarınca, bağıtlı yüksek taraflardan her birisince üstlenilen yükümleri, her ne
konuda olursa olsun, kısıtlar nitelikte sayılamaz.
Onuncu madde Fransızca ve dört örnek olarak yazılan ve birer örneğin
bağıtlı yüksek taraflarca alınmıĢ olduğu doğrulanan iĢ bu antlaĢma beĢ yıl süre için
yapılmıĢtır.
Bu sürenin sonunda Bağıtlı yüksek taraflardan biri tarafından ona son
verildiği altı ay önceden bildirilmedikçe, antlaĢma bütünüyle yeniden beĢ yıl için
uzatılmıĢ sayılacak ve ondan sonra da Bağıtlı taraflardan biri ya da birkaçı
tarafından altı ay öncesinden ona son verilmeyince, beĢer yıllık dönemler için
yürürlükte kalacaktır. Bağılı taraflardan birsiyle bozulan antlaĢma öbürleriyle
yürürlükte kalır.429
Mustafa Kemal Atatürk‟ün barıĢçı siyaseti 1937‟de imzalanan dörtlü
Saadabad Pakı ile en üst düzeye eriĢmiĢti Türkiye, Afganistan ile ikili iliĢkilerini
farkı sahalarda geliĢtirmiĢtir.
427
Soysal, (1999), a.g.e., 3141.
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 117.
429
Soysal, (1999), e.g.e., 3156-3157.
428
160
4.3.3. Saadabad paktı üzerine Zahir Şah ile Mustafa Kemal Atatürk
arasında telgraflaşma
Tahran‟da Saadabad Saray‟ında dörtlü Saldırmazlık Paktı, dört Müslüman ve
kardeĢ Millet arasında imzalanan bu antlaĢmadan sonra devlet reisleri arasında
karĢılıklı tebrik mesajları gönderilmiĢtir. Bu arada, Afganistan ġahı Muhammet
Zahir, Atatürk‟e gönderdiği telgrafta Ģu samimi ifadeye yer vermiĢtir:
Afganistan PadiĢahı Muhammed Zahir Han‟dan
Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟e
Tel.
Kabil,9.7.1937
Dört kardeĢ ve dost memleketlerimiz arasında imzalanan Sadabat Misakı
münasebetleriyle siz Ekselansların‟a en hararetli ve tebriklerimi arza müsareat
ediyorum. Sadabat Misakı‟nın bizim dört memleketlerimizin tesanüt ve kardeĢliği
ve sulhun muhafazası için en müessir bir amil olacağına kaniim. Bu fırsattan
istifade ederek siz Ekselanslarının Ģahsi saadetini ve Türkiye‟nin refah ve Ġstikbali
için en samimi temennilerimi arz ederim.
Afganistan PadiĢahı
MUHAMMET ZAHĠR
Afganistan hükümdarı Muhammed Zahir ġah‟ın bu telgrafına Atatürk Ģu
cevabı vermiĢtir:
Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟ten
Afganistan PadiĢahı Majeste Muhammet Zahir Han‟a
Tel.
Ankara, 10.7.1937
161
Sadabat Misakı‟nın imzası münasebeti ile göndermek lütfünde bulundukları
telgrafı büyük bir memnuniyetle aldım. Dört kardeĢ millet arasında mevcut en sıkı
dostluk rabıtalarını bir kat daha teyit ederek cihan sulhunun esaslı devletlerinden
birisinin teĢkil eden bu mühim eserin milletlerimizi barıĢseverliği sayesinde
meydana gelmiĢ olması hepimiz için iftiharı mucip bir hadisedir.
Sadabat Misakı‟ nın milletlerimize kutlu olmasını temenni ederken bu hayırlı
vesile ile zat-ı Hümayunlarının sıhhat ve saadetini ve kardeĢ Afganistan‟ın refah ve
ikbalini yürekten dilemekle bahtiyarım.
KEMAL ATATÜRK 430
Sadabat Pakt‟ı, çağdaĢ tarihte Ortadoğu devletleri arasında yapılan çok
taraflı bölgesel ilk bağıttır. Böyle bir pakt için giriĢim bölge devletlerinin
kendilerinden gelmiĢtir. Türkiye açısından barıĢçı dıĢ politikasını ve ülkenin
etrafından dostluk çemberi kurmak istediğini yansıtıyordu. Ġçerikleri farklı da olsa,
Balkan paktı ile Sadabat paktı Türkiye‟nin batı ile doğu arasında bir barıĢ köprüsü
olmak görev ununda ilk göstergesidir. 431
ġunu da ayrıca belirtelim ki, Türkiye için iki dünya savaĢı arası dönemde
baĢlıca tehdidin Ġtalya‟dan geldiği izlenimi vardı. Türkiye özellikle böyle bir tehdidi
göz önünde bulundurarak Avrupa da dostluk ve ittifak iliĢkilerini geliĢtirirken birde
Sadabat Paktı‟nı yapması, Doğu sınırlarının güvence altına almasında avantaj
sağlamıĢtır. 432
Burada hakikat olan bir husus vardı ki, O da Türkiye‟nin Ortadoğu‟da
Almanya ve Ġtalya‟nın hissedilen faĢist tehdidi ile Sovyetlerin güneye doğru
yayılmasını güçleĢtirecek bir ortam hazırlanması idi. Mustafa Kemal Atatürk
önderliğindeki Türkiye, Balkan Antant‟ın dan sonra Sadabat Paktı‟nı kurarak
güneyde vuku bulacak bir Sovyet yayılmasına karĢı Orta Asya‟dan Balkanlara
kadar uzanan bir emniyet hattı vücuda getirmiĢti. Nitekim Ġkinci dünya harbi
430
Saray, (2002), a.g.e., 135.
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 119.
432
Soysal, (1999), a.g.e.,3151-3154.
431
162
esnasında Sovyetlerin bu pakt ülkelerine karĢı takip ettiği politika bunun en açık
delili olmuĢtur.
Afganistan, Ġkinci dünya harbi baĢlar baĢlamaz tıpkı Türkiye‟nin yaptığı gibi
savaĢanlardan hiçbir tarafa yaklaĢmadan ilan ettiği tarafsızlık siyasetsinden
ayrılmamıĢtır. Ġkinci dünya harbinin sona ermesi pek çok ülkede olduğu gibi
Türkiye ile Afganistan‟da da büyük değiĢikliklere sebep olmuĢtur. Mustafa Kemal
Atatürk‟ün 1938‟de vefatından sonra Türkiye‟yi idare eden lider kadrosu, harp
yıllarının yarattığı sıkıntıları ve tehlikeleri baĢarıyla bertaraf etmesine rağmen
harbin sonunda Sovyet tehdidi ile karĢı karĢıya kalmaktan kurtulamamıĢtır.
Her ne kadar Türkiye bu Sovyet tehdidini Amerika BirleĢik Devletleri‟nin
yardımı ile gidermeyi baĢarmıĢ ise de, harp sonrasının yarattığı yeni Ģartlar
dolayısıyla diğer dost memleketlerle ve bu arada Afganistan ile münasebetlerinde
bazı değiĢiklikler yapmak mecburiyetinde kalmıĢtır. Türkiye cephesinde vuku bulan
bu değiĢiklikler, uzun zamandan beri Türk desteğinde olan ve dıĢ münasebetlerini
ona göre ayarlayan Afganistan‟ı içeride pek çok dertlerle baĢ baĢa bırakırken
dıĢarıda yeniden ve tam manasıyla yalnız kalmasına sebep olmuĢtur. 433
4.3.4. Türkiye’nin Afganistan’a eğitim ve kültür yardımları
Afganistan‟da gün geçtikçe her alanda yavaĢ yavaĢ ilerlemeler olmaktaydı.
Bu nedenle Afganistan daha fazla uzmana ihtiyaç duymakta ve bu ihtiyaçların
çoğunu da Türkiye‟den karĢılamaktaydı. Atatürk‟ün vefatından önceki yıllarda
Afganistan‟a eğitim ve sağlık alanlarında daha fazla uzmanlar gönderilmiĢ ve
bunlar ülkenin kalkınmasına önemli katkıda bulunmuĢlardır. 1930‟lu yıllar,
Türkiye‟nin, Afganistan‟a çeĢitli sahalarda yardım elini uzattığı bir devir olmuĢtur.
Nadir ġah döneminde kalkınma hamleleri devam etmiĢtir. Nitekim dini çevreleri
ikna ettikten sonra Afganistan‟da ilk Üniversiteyi kuran da o olmuĢtur. Emir
Habibullah Han zamanında baĢlatılan ve Emanullah Han devrinde geliĢtirilen ilk ve
orta dereceli eğitim mütehassısların sayısı oldukça çoğalmıĢtır.
433
Saray, (2002), a.g.e.,136-137.
163
Nadir ġah, 1932‟de açtırdığı üniversitenin bilhassa tıp ve son olarak hukuk
ve siyasî bilimler fakültelerinin kuruluĢunu ve tedrisatını temin için çok sayıda
doktor,
mühendis
ve
Profesörün
gönderilmesini
büyük
dostluk
duyduğu
Türkiye‟den istemiĢ ve bu ricası derhal yerine getirilmiĢtir.
Türkiye‟nin 1930‟lı yıllarda Afganistan‟a gösterdiği bu dostluğun ve yardımın
en iyi Ģekilde yürütülmesini ise Kabil‟deki Türk Sefiri Memduh ġevket Esendal
sağlamıĢtır. Bugün umumiyetle pek çok Türk aydını rahmetli Memduh ġevket
Esendal‟ın bir gazeteci ve romancı olarak hatırlarlar.434 Hâlbuki o Türk
hükümetlerinin ve Mustafa Kemal Atatürk‟ün fermanlarını Afganistan‟da en baĢarılı
bir Ģekilde tatbik ederek Türkiye‟nin en yüksek seviyeye çıkaran yegâne diplomat
olmuĢtur.
Esendal‟ın Afganistan‟daki bu baĢarı icraatı yabancı meslektaĢları tarafından
da takdirle zikredilmiĢtir. Fevkalade sempatik ve giriĢken bir zat olan Memduh
ġevket Esendal, Afganistan hükümeti erkânı ve kralı ile çok iyi münasebetler
kurarak onların itimadını kazanmıĢ ve bir nevi Afganistan hükümetinin baĢ
danıĢmanı haline gelmiĢtir.
Afganistan hükümeti pek çok mühim meselelerini onun ortaya koyduğu
çözüm yolları ile halletmiĢtir ki bu yalnız o devir değil bütün Türk diploması
tarihinde tatlı bir zafer olarak hatırlanır. Türkiye‟den giden doktorların ve çeĢitli
mütehassısların
Afganistan‟da
ifa
ettikleri
baĢarılı
hizmetler
bir
taraftan
Afganistanlı kardeĢlerinin kalplerini fethederken diğer taraftan da Türk milleti için
birer iftihar meselesi olmuĢtur.435
Nitekim 20 ġubat 1937 tarihinde, Türkiye‟den on bir subay Afganistan
Harbiye Okuluna ders vermek için gönderilmiĢti.436 Ayrıca, Ġstanbul Belediyesi
Muayenehanesi BaĢtabibi Dr. Abdurrahman Derman Kâbil Tip Fakültesinde
434
Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 109.
435
Saray, (2002), a.g.e., 131.
436
Afganistan Harbiye Mektebi için intihap edilen ve Kabile gidecek olan ilişik listede isimleri yazılı on bir
subaya siyasal pasaport verilmesi, Milli Müdafaa Vekilliğinin isteğine atfen Hariciye Vekilliğinin
18.02.1937. tarih tezkeresiyle yapılan teklifi üzerine icra Vekilleri Heyetince 20.02.1937 de onaylanmıştır.
Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 72, Dosya Gömleği No: 14, ıra No 9, Dosya No:
112-191, Tarih: 20.02.1937.
164
öğretim üyesi sıfatıyla Afganistan hizmetine verilmiĢ ve 6 Nisan 1937‟de
Afganistan‟a hareket etmiĢtir ve Kâbil Tip Fakültesinde öğretimenlik görevine
baĢlamıĢtır.437 Yine, 14 Nisan‟da Teğmen Zafer Hasan askeri öğretmen olarak
gönderilmiĢtir.438
Türkiye‟den öğretmenler giderken, ayni zamanda Afganistan‟dan da
örgenciler Türkiye‟ye gelmekteydi. 17 Nisan‟da 29 Afganistanlı lise öğrenimini
tamamlamak için Türkiye‟ye getirildi. Bu liseden sonra çeĢitli bölümlerde
okuyacaklardı.439
10 Mayıs‟ta Samsun Adli Tabibi Dr. ġâkir Tural‟in Afganistan‟ın Kâbil Tip
Fakültesine440 ve yine ayni(10.05.1937) tarihte Afganistan‟ın Kandahar Hastanesi
BaĢtabipliğinde çalıĢtırılacak Dâhiliye Mütehassısi Dr. Tahsin Tolga Kandahar‟a
giderek BaĢtabiplik görevine baĢlamiĢtir.441
18 Mayısta yine bir doktor olan Ġstanbul Üniversitesi Tip Fakültesi Kimya
Doçenti Dr. Salip Ragıp Atademir, Kâbil Tip Fakültesine göreve verilmiĢtir ve Kâbil
Tip Fakültesinede yıllarca farklı alanlarda çalıĢarak Afganistan hukumeti ve hakına
büyük hizmet etmiĢler.442
10 Haziran 1932‟de Afganistan‟da çalıĢmakta olan doktorlar, öğretmenler ve
kültür çalıĢmalarıyla ilgili uzmanlardan bir rapor gelmiĢtir bu rapor da utuz dan
437
İstanbul Belediyesi Emrazı Zühreviye Teşkilatı baştabibi Dr. Abdurrahamın Dermanın öğretmen üyesi
sıfatıyla Afganistan hizmetine geçmesine izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu
No: 73, Dosya Gömleği No: 27, ıra No 11, Dosya No: 258-8, Tarih: 06.04.1937.
438
Afganistan‟da Türk muallim sıfatı ile çalışacak ve halen Türkiye‟de bulunup Rusya yol ile Afganistan‟a
avdet edecek olan Beşinci Kor Beşinci Tüm topçu alayı ekizinci batarya takımı Top Teğmen Zafer Hasan‟a
siyasi pasaport verilmesele ilgili kararname. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 73,
Dosya Gömleği No: 30, ıra No 5, Dosya No: 112- 191, Tarih: 14.04.1937.
439
Afganlı askeri öğrencilerin ödeneklerinin Milli Müdafaa kadrolarından verilerek okul harç lamaları ve
kararname tarihinden önce alınmış olanların da bu hükümlere tabi tutulması. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2,
Yer Numarası Kutu No: 74, Dosya Gömleği No: 32, ıra No: 6, Tarih: 17.04.1937.
440
amsun Adli Tabibi Dr. Şakir Tural „ın Afganistan‟ın Kabil Tıp Fakültesi Tababeti Adliye ve Ruhiye
Profesörü olarak çalışmasına izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 74,
Dosya Gömleği No: 38, ıra No: 13, Dosya No: 258-9, Tarih: 10.05.1937.
441
Afganistan‟ın Kandahar Hastanesi Baştabipliğinde çalıştırılacak Dâhiliye Mütehassıs Dr. Tahsin Tolga‟ya
izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 74, Dosya Gömleği No: 38, ıra No
14, Dosya No: 258-10, Tarih: 10.05.1937.
442
Afganistan‟ın Kabil Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışacak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
kimya Doçenti Ragıp Atademir‟e izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 75,
Dosya Gömleği No: 41, ıra No: 3, Dosya No: 258-11, Tarih: 18.05.1937.
165
fazla Türk uzmanlarını farklı alanlarda çalıĢmakta olduğunu gostermektedir.443 14
Haziran‟da da Afganistan‟daki askeri heyetten çalıĢmalarına dair bir rapor gelmiĢ
bu ki raporda iĢlerin çok iyi gittiği Afganistanlıların Türklere karĢı sevgi ve
güvenlerinin arttığı belirtilmiĢtir.444
Afganistan'da bulunan Türk uzmanlar, olağanüstü çabalar göstermiĢlerdir.
Bunlardan birisi de Prof. Dr. Mehmet Ali Dağpınar'dır. Dağpınar hukuk müĢaviri
olarak gittiği Kabil'de Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bina ve hoca yokluğuna rağmen,
9 Haziran 1938'de kurmuĢtur. Bu fakültede Prof. Dr. Zühtü Berke ġehircilik ve
Amme Sağlığı, Prof. Dr. ġakir Tural Ceza Hukuku Kriminolojisi, Abdülhay Aziz
Ġktisat derslerini vermiĢ, 16.11.1932 yılında Devlet ġurası azasından Kemal Atıf
Bey Afganistan hükümeti tarafından hukuk müĢaviri olarak götürülmüĢtür. 445 Son
olarak da Dr. Hans Türkiye‟de Ġktisat Vezareti MüĢavirliğini yapmıĢtır. 1957'de plan
müĢaviri olarak tekrar Afganistan'a giden Dağpınar, kurduğu fakülte mezunlarıyla
birlikte çalıĢmıĢtır.446
4.4. Atatürk’ün Son Yılında Türkiye- Afganistan İlişkileri
1938 yılına girilirken Afganistan- Türkiye dostluk iliĢkileri artık kökleĢmiĢti ve
bu iliĢkiler 1921 yılından beri hep iyiye gitmiĢti. Yirmi yıla yaklaĢan bu süre içinde
Afganistan‟da krallar ve hükümetler değiĢmiĢti, ama Türkiye‟nin Afganistan halkına
karĢı izlediği dostluk ve kardeĢlik siyaseti değiĢmemiĢ ve kesintiye uğramamıĢtı.
Afganistan kralları ve yöneticileri de kendi aralarındaki çekiĢmeler ve taht kavgaları
ne olursa olsun Atatürk Türkiyesi‟ne hep inanmıĢlar ve güvenmiĢlerdi. Türkiye
sadakatli, Afganistan halkının iyiliğinden baĢka bir amacı yoktu, Afganistan‟ın
kalkınıp yükselmesi ve geliĢmiĢ milletler arasında yerini almasını istiyordu ve
443
Afganistan‟da bulunan yabancı ve Türk mütehassısların isim ve meslekleri ile hangi Bakanlığa bağlı
bulundukları hakkında rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği
No: 733, ıra No 2, Dosya No: 435, Tarih: 21.02.1932.
444
Afganistan‟a gönderilen askeri heyet‟in başkanı Tuğgeneral Ziya Kayan‟ın yolculuk ve çalışmalarına dair
gönderildiği rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733,
ıra No: 25, Dosya No: 43569, Tarih: 25.06.1937.
445
Afganistan Hükümeti‟nce Hukuk müşaviri olarak götürülen Kemal Atıf‟a siyasi Pasaport verilmesi Bkz
B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 31, Dosya Gömleği No: 70, ıra No: 18, Dosya No: 112112, Tarih: 16.11.1932.
446
Bayur, (1987), a.g.e., 62.
166
Afgan yöneticileri Türkiye‟yi anlamıĢlardı. KarĢılıklı anlayıĢ sayesinde ikili iliĢkiler
geliĢmiĢti ve geliĢmeye devam ediyordu.
Amanulla Han‟ın Türkiye‟ye ziyareti sırasında, 25 Mayıs 1928 tarihinde
Ankara‟da imzalanmıĢ olan “Türkiye ve Afganistan dostluk ve iĢbirliği antlaĢması”
nın on yıllık süresi bitmek üzereydi. 31 Aralık 1937 günü dıĢiĢleri bakanı Tevfik
RüĢtü Aras ile Ankara‟daki Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet Han, antlaĢmanın
on yıl daha uzatılmasını öngören bir protokol imzalamıĢlar.447
Bu protokol, 22 Mayıs 1938‟te Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alındı
ve DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü o gün, meclis genel kurulunda Türkiye- Afganistan
iliĢkileri üzerine mühim bir konuĢma yapmıĢtır. Türkiye ve Afganistan iliĢkilerinin
1920 yılından beri sorunsuz ve düzenli biçimde devam ettiğini, Saadabad Paktı‟nın
imzalanmasıyla da batı Asya bölgesinin ortak vatan haline dönüĢtürüldüğünü, bu
paktın bölgesel barıĢa yardımcı olduğunu belirtti. Kısacası Atatürk‟ün son yılında
Afganistan ve Türkiye iliĢkileri artık en üst düzeyde bulunuyordu.
4.4.1. Atatürk ile Zahir Şah arasında son telgraflar
19 Nisan 1938 yılında orta Anadolu‟da büyük bir deprem olmuĢ. Deprem
özellikle KırĢehir bölgesinde ağır can ve mal kayıplarına neden olmuĢ. 22 Nisan
günü Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet Han Türkiye dıĢiĢleri bakanını ziyaret
ederek, KırĢehir depremi dolayısıyla Hükümeti‟nin üzüntülerini ve baĢsağlığı
dileklerini sunmuĢtur.
Ertesi gün Zahir ġah Han da Atatürk‟e bir taziyet telgrafı göndermiĢ:
“Türkiye‟de zelzelenin insan zayiatına ve maddi hasarlara sebep olduğunu iĢiterek
ziyadesiyle müteessir oldum. Derin sempati hislerimin kabulünü ekselanslarından
dilerim” demiĢ. Atatürk: “Majestelerinin KırĢehir zelzelesi münasebetiyle sempati
447
Afganistan hükümeti ile 25 Mayıs 1928 tarihinde on sene müddetle akıt edilen ve müddeti bitmek üzer
olan “ Muhadenet Teşriki Mesai muahedenamesinin temdidi için Hariciye Vekilliğine salahiyet verilmesi, adı
geçen Vekilliğin 23.10.1937 tarih ve 22857/ 624 sayılı tezkeresi üzerine icra Vekilleri Heyetinin 11.11.1937
tarihli toplantısında onaylanmıştır. Bkz B.C.A, Fon No: 80 18 01 02, Yer Numarası Kutu No: 80, Dosya
Gömleği No: 93, ıra No: 16, Dosya No: 435-26, ayı Nu: 2, Tarih: 11.11.1937.
167
hislerini havi olarak gönderdiği mesajdan ziyadesiyle mütehassıs olarak en
hararetli teĢekkürlerimin kabulünü rica ederim” diye cevap vermiĢ.
1938 yılında Afganistan kralı ile Türkiye cumhurbaĢkanı arasında çekilen
telgraflar bunlar olmuĢ.
Bir ay sonra Atatürk, Afganistan‟ın bağımsızlık yıldönümünü kutlamıĢ ve 25
Mayıs günü Zahir Han‟a Ģu telgrafı çekmiĢ:
“Afgan istiklalinin yıldönümü münasebetiyle Majestelerine en hararetli
tebriklerimle birlikte Ģahsi saadetleri ve kardeĢ Afgan milletinin refahı hakkındaki
temennilerimi takdim ederim”448
Mohammad Zahir Han “Nazik tebriklerinden dolayı ekselansınıza teĢekkür
eder ve Ģahsi saadetleriyle kardeĢ milletin refahı hakkındaki temennilerimi arz
eylerim” demiĢ.
Mustafa Kemal Atatürk ağır hasta olduğu halde kardeĢ saydığı Afgan
PadiĢahı‟nın yaĢ gününü unutmamıĢ.14 Ekim günü Zahir Han‟a Ģu telgrafı
gönderilmiĢtir: “Majestelerinin yıldönümleri münasebetiyle, en derin tebriklerimle
birlikte Ģahsi saadetleri ve kardeĢ Afgan milletinin refahı hakkındaki temennilerimin
kabulünü rica ederim” demiĢ.449
Zahir Han üst üste iki telgrafla cevap vermiĢ, 18 Ekim günü birinci telgrafıyla
teĢekkürlerini sunmuĢ ve 19 Ekim ikinci telgrafıyla da Atatürk‟e acil Ģifalar dilemiĢ.
“Ekselanslarının hastalıkları hakkındaki habere pek derinden üzüldüm. En
samimi acil Ģifa dileklerimi sunar ve aynı zamanda kardeĢ Türk halkına saadetler
dilerim” dedi.
Son olarak Zahir Han cumhuriyetin yıldönümü dolayısıyla 28 Ekim 1938 günü
Atatürk‟e bir tebrik telgrafı göndermiĢ “Türkiye milli bayramı dolayısıyla
ekselansınıza hararetli tebriklerimi ve memleketinizin ikbal ve refahı hakkında en
448
449
Şimşir, (1993), a.g.e., 103.
Şimşir, (2002), a.g.e., 386.
168
samimi temennilerimi arz ederim” demiĢtir. Zahir Han‟ın bu telgrafı ağır hasta olan
Atatürk‟e belki arz edilememiĢtir. Ama iki gün sonra Atatürk imzasıyla Zahir Hana
Ģu teĢekkür telgrafı çekilmiĢtir:
“Temenni ve tebriklerden dolayı Majestelerine hararetle teĢekkür eder ve
Ģahsi saadetleriyle Afganistan‟ın itila ve refahı hakkındaki en samimi temennilerimi
arz eylerim.”
Bu Mustafa Kemal Atatürk‟ün Mohammad Zahir Han‟a gönderdiği son
telgraftır, budan on gün sonra Atatürk fani dünyayı terk etmiĢtir.
4.4.2. Atatürk’ün ölümü ve Afganistan
Mustafa kemal Atatürk‟ün ölümü üzerine Zahir Han Türkiye Büyük Millet
Meclisi baĢkanı ve cumhurbaĢkanı vekili Abdülhalik Renda‟ya uzun bir taziye
telgrafı göndermiĢtir. Atatürk‟ün vefatından duyduğu derin üzüntülerini bildirmiĢ,
Türkiye‟nin milli azasını paylaĢmıĢtır. Renda, dost kral‟a Ģükranlarını sunmuĢ:
“Atatürk‟ün milletimizi derin bir matem içinde bırakan hazin kaybından dolayı
majestelerinin göstermek lütfünde bulundukları samimi hissiyata en derin
Ģükranlarımı arz ederim” demiĢ.450
Kabil‟deki Türkiye Büyükelçiliği baĢsağlığına gelenler ile dolmuĢ, o güne
kadar Afganistan‟da hiçbir yabancı devlet büyüğüne böylesine büyük ve içten bir
saygı gösterilmemiĢti. Büyükelçi Esendal Kabil‟deki durumu Ģöyle rapor etmiĢtir:
T.C. Kabil Büyükelçiliğinden DıĢiĢleri Bakanlığına
No. 4762
450
Kabil, 13 ikinci TeĢrin 1938
Atatürk‟ün hastalığı ve ölümü Afganistan‟da üzüntü yaratmış. Kral Zahir Şah Han, hastalık haberine
üzülmüş ve Atatürk‟e acil şifalar dilemişti. Afganistan başbakanı Haşim Han ve Bakanları da Atatürk için
dua etmişlerdi. Türkiye‟nin Kabil Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal, 30 Ekim 1938 günü Kızı‟na şunları
yazmış:“Bu yıl Atatürk‟ün rahatsızlıkları dolayısı ile biz burada (Kabil‟de) Cumhuriyet Bayramı‟nı kısa
kestik. Bu büyük adamın hastalığı doğrusu beni çok üzüyor. Bkz. Esendal, E. (2001). Kızıma Mektuplar.
Ankara: Bilgi Yayınları, 215.
169
Mustafa kemal Atatürk‟ün ölüm haberi Afganlar ve Hindistan Müslümanları
arasında derin teessür uyandırmıĢ, yeni cumhurbaĢkanın iĢ baĢına gelmesi de
sevinç ile karĢılanmıĢtır.
Afganistan Sadrazamı, Harbiye Veziri, Saray Veziri Maarif Veziri, değer azayı
Kabine, Ayan ve Mebusan Reisleri ile bu iki Meclis üyelerinden on beĢer kiĢilik
birer heyet bütün vezirliklerin ve müstakil müdürlüklerin müsteĢar ve müdürleri,
kralın baĢyaveri ve baĢkâtibi burada bulunan generalleri, harbiye vezirliği Ģube
Ģefleri, harbiye mektebi kumandan ve zabitleri, Edebi encümen ve Ulema heyeti
azaları büyükelçiliğe kadar gelerek taziyet etmiĢ ve teessürlerini bildirmiĢlerdir.
ġimdiye kadar baĢkalarına gösterilmemiĢ olan bu saygı dolayısıyla oradaki
Afganistan büyükelçisine hoĢnutluk bildirilmesi muvafık olur sanırım.
Büyükelçi (Ġmza) ESENDAL451
Ankara‟da kordiplomatik kademeli olan Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet
Han yabancı diplomatlardan bir heyet ile birlikte, 10 Kasım 1938 günü dıĢiĢleri
bakanı Dr Tevfik RüĢtü Aras‟ı ziyaret etti. Kordiplomatik adına Ģu beyanda
bulunmuĢ:
Bay Vekil,
Gerek kendi adıma, gerekse duayeni bulunduğum diplomatlar heyeti adına
ve temsil ettiğimiz memleketler adına, zatı devletinize bu büyük mateminizden
dolayı derin teessürlerimizle samimi taziyetlerimizi arz ederiz. ġunu da zatı
devletinize arz etmek isterim ki, bu büyük dünya adamının kaybı sizin milletiniz gibi
her birimizin milletini de son derece müteessir etmiĢtir. Bütün kalbimizle bu sonsuz
kederinize iĢtirak ediyoruz.
DıĢiĢleri Bakanı Dr. Aras cevap olarak demiĢtir ki:
Bay Duyan, Büyük Elçiler, Orta Elçiler, Maslahatgüzarlar,
451
Şimşir, (1993), a.g.e., 107-108.
170
Mümtaz mümessilleri bulunduğunuz dost ülkeler adına gerek kaybettiğimiz
büyük liderimiz, gerek onun ölmez eseri olan Türkiye cumhuriyeti hakkında
gösterdiğiniz bu derin etkili sempati tezahürü Türk halkının ruhunda nakĢedilmiĢ
kalacaktır ve samimi taziyetlerinizden dolayı bütün kalbimle teĢekkür ederim.452
4.4.3. Atatürk’ün cenaze töreninde Afganistan heyeti
Zahir Han Mustafa Kemal Atatürk‟ün cenaze törenine Afganistan‟ın Paris
büyükelçisi ġah Veli Han‟ı gönderdi. Kral Zahir Han adına cenazede hazır
bulunmak talimatı alan Veli Han, 14 Kasım günü Türkiye‟nin Paris büyükelçisi Suat
Davaz‟ı ziyaret ederek bütün Afganistan halkı ve Afganistan hükümeti Türkiye‟nin
milli matemini yürekten paylaĢtığını ve derin üzüntü içinde bulunduğunu söyledi.
Kendisinin
Büyükelçilik
müsteĢarıyla
birlikte
Ġstanbul‟a
hareket
edeceğini
bildirmiĢtir.453
Cenaze törenine katılan Afganistan‟ın resmi heyeti üç kiĢiden oluĢmuĢtu:
1. ġah Veli Han, kral‟ın amcası ve Afganistan‟ın Paris büyükelçisi
2. Sultan Ahmet Han, Afganistan‟ın Ankara büyükelçisi
3. Ġslam Aqa Han, Afganistan Paris Büyükelçiliği MüsteĢarı
Bu heyet 18 Kasım günü Ġstanbul‟a gelmiĢ.
Afganistan hükümeti Mustafa Kemal Atatürk‟ün cenaze törenine daha geniĢ
ölçüde katılmayı, bir askeri birliği Kabil den Ankara‟ya göndermeyi de düĢünmüĢtü,
ama yol uzaklığı ve ulaĢım zorlukları nedeniyle buna imkânı bulamamıĢtır. Öte
yandan eski Afganistan kralı Amanullah Han da, Türkiye‟nin Roma büyükelçiliğine
önceden haber vererek, büyük dostu Mustafa kemal Atatürk‟ün cenaze törenine
katılmak üzere oğlu ile birlikte Ġstanbul‟a gelmiĢ.
452
453
Şimşir, (2002), a.g.e., 389- 390.
Şimşir, (2002), a.g.e., 391.
171
Amanullah Han 19 Kasım günü Ġstanbul‟da yapılan törene katıldı ve büyük
dostu Mustafa Kemal Atatürk hakkında yaptığı konuĢmasından ve üzüntülerinden
ayrı baĢlık altında bas ederiz. ġah Veli Han baĢkanlığındaki resmi Afganistan
heyeti de 21 Kasım günü Ankara‟da yapılan asıl resmi törende hazır bulunmuĢ ve
Afganistan Kralı Zahir Han‟ı ve Afganistan hükümetini temsil etmiĢtir.454
4.4.4. Ankara’daki resmi törende Afgan heyetinin yeri
Ankara‟da resmi tören 21 Kasım yapılmıĢ ve bu törende ġah Veli Han
Afganistan Kralı‟nı temsil etmiĢtir. Atatürk‟ün tabutu Türkiye Büyük Millet
Meclisinden alınıp geçici olarak defnedileceği Etnografya müzesine götürülmüĢtür.
Atatürk‟ün cenaze töreninde biraz sonra zikir edeceğimiz ülkelerden heyetler,
delegeler ve sefirler katılmıĢtır: Afganistan, Almanya, Amerika, Arnavutluk,
Belçika, Bulgaristan, Çekoslovakya, Çin, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa,
Hollanda, Ġngiltere, Ġspanya, Ġsviçre, Macaristan, Mısır, Irak, Ġran, Ġtalya, Japonya,
Letonya, Lituanya, Norveç, Polonya, Romanya, Sovyetler birliği, Suriye,
Yugoslavya ve Yunanistan vardı. Ayrıca Milletler Cemiyetinin, Fransız Suriye
Manda idaresinin, düyunu umum iyenin mümessilleri de katılmıĢtı. Bu resmi
cenaze alayında Afganistan Kralı‟nı temsil eden MareĢal ġah Veli Han, misafir
heyetlerin baĢında ve baĢbakan‟ın hemen arkasında yer almıĢtır.
4.4.5. Amanullah Han’ın Atatürk’e son saygısı
Ankara‟daki törenden bir gün sora Ġstanbul valiliği, eski Afganistan kralı
Amanullah Han‟ın 22 Kasım günü saat 19.10‟da ekspres trenle Ġstanbul‟dan
Ankara‟ya hareket ettiğini DıĢiĢleri‟ne haber verilmiĢtir. Amanullah Han geçici
454
Hepsi tarif edilmeyecek derecede derin bir hüzün içinde yavaş adımlarla ve kütle halinde ilerliyor, daha
geriden vilayetler mümessilleri, parti heyetleri, Halkevleri mümessilleri ve şimdi sel halinde, gençlik ve
yüksek tahlil mümessilleri geçiyor. Böylece Atatürk‟ün tabutu geçici istiratgahı Etnografya müzesine
götürülüyor. Bkz. Şimşir, (1993), a.g.e., 50.
172
mezarında Atatürk‟e son defa saygılarını sunmaya gelmiĢ ve Atatürk‟e bağlılığını
Ģu sözleriyle dile getirmiĢtir:
Roma‟da evimizdeydik. Radyo dinliyorduk. Kara haberi örgenince ne hale
geldiğimi bilemezsiniz. Kalbimizden vurulmuĢ gibi olduk. Gazetelerin verdiği bilgi
yasımızı tümüyle artırdı. Çocuklarım siz kalınız, ben gidip Büyük Ata‟nın kaybı
karĢısındaki elem ve üzüntülerimi ona kendi huzurunda belirtmek istiyorum, dedim.
Ġstanbul‟a bu amaçla tamamen özel olarak geldim. Eğer gelmeseydim bu
sonsuzluğa göçen büyük insanin önünde ağlamasaydım, bu sonsuz ayrılığa
katlanamazdım. Ona saygı görevimi yapabilmek için Ġstanbul‟a geldim. Gelir
gelmez saraya gittim. Büyük arkadaĢımın tabutu önünde durdum, eğildim,
ağladım. O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en
büyük önderdi. Acım, Türk milletinin acısı kadar büyüktür. Sevdiğim Türk Milletine
baĢ sağlığı dileğimizin sunulmasını aracılığınızla dilerim.455
Mustafa Kemal Atatürk‟ten sonra TBMM, 11 Kasım 1938‟de eski BaĢbakan
Ġsmet Ġnönü‟yü CumhurbaĢkanı seçti. Bu haber Afganistan‟da memnuniyet ve
sevinç ile karĢılanmıĢtır. Zahir Han bir telgraf göndererek yeni CumhurbaĢkanını
kutlamıĢtır ve “Afganistan ile Türkiye arasındaki dostluk ve samimiyetin bundan
böyle de artarak devam etmesi” arzusunu dile getirmiĢ. Ġsmet Ġnönü de, verdiği
cevapta, ayni dileklerde bulunmuĢtur.456 4 Ekimde Ankara Büyükelçisi Sultan
Ahmed Han‟in Moskova Büyükelçiliğine gideceği için, yerinde Afganistan DıĢiĢleri
Bakanı Feyiz Muhammed Han Büyükelçi olarak atanacaktı. Fakat Atatürk‟ün
hastalığı nedeniyle ertelenmiĢti ve bu değiĢiklik, 8 ġubat 1939‟da CumhurbaĢkanı
Ġsmet Ġnönü‟nün yeni Afganistan Büyükelçisi kabulüyle gerçekleĢmiĢtir.
Sultan Ahmed Han 12 Ocak 1939‟de Ankara‟dan ayrılmıĢtır. 1939 yılı
geldiğinde, Türkiye‟de CumhurbaĢkanı, BaĢbakan ve DıĢiĢleri Bakanı değiĢmiĢti,
yani Atatürk yerine Ġsmet Ġnönü, Celal Bayar yerine 25 Ocak 1939 Dr. Refik
Saydam ve Tevfik RüĢtü Aras yerine de ġükrü Saraçoğlu gelmiĢti. Afganistan‟da
ise sadece DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Ankara Büyükelçiliğine atanmıĢtı.
Ama yine de değiĢmeyen bir Ģey vardı, o da Türkiye ve Afganistan‟ın dostluk ve
455
Wev: www.byegm.gov.tr/yayinlerimiz/ANADOLUNUNSESI/198/ANDIZ.HTM, adresinden 14 Nisan
2014‟de alınmıştır.
456
Şimşir, (2002), a.g.e.,, 396.
173
kardeĢliği idi. Mustafa Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi Atatürk‟ten sonrası da
Türkiye ve Afganistan münasebetleri ve dosutluğu gün geçtikçe daha da
kuvvetleniyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biri her iki millet ayni düĢünceye
ve ortak bir hedefe kilitlenmeleri idi. Her iki ülke ilerlemeyi ve modernleĢmeyi
azmetmiĢlerdi.457
Amanullah Han‟dan, Nadir ġah ve Mohammad Zahir ġah‟a kadarki
Afganistan Kralları Mustafa Kemal Atatürk‟le ayni münasebetlerde idiler. Atatürk
için de Afganistan ve halkı fark edilmeksizin ayni idiler. Bu nedenle dostluk ve
iĢbirliği anlaĢmaları imzalanarak, Atatürk döneminde Türkiye ve Afganistan iliĢkileri
sağlam temellere oturtulmuĢtu. Ancak bu temeller, bazı nedenlerle deyiĢmiĢ ve
Afganistan kendi kaderine terk edilmiĢti. Son yıllarda tekrar iki ülke arasındeki
iliĢkiler Atatürk dönemindekine benzer ilikĢilerin kurulması, Afganistan açısından
çok büyük bir geliĢmedir.
457
Web: http://faridqarizadah.blogfa.com/post-10.aspx adresinden 10 Haziran 2014‟de alınmıştır.
174
175
SONUÇ
Türkiye ile Afganistan‟ı birbirine yaklaĢtıran esas mesele iki millettin de
sömürgeci ve emperyalist devletlerin paylaĢım mücadelesi verdikleri coğrafyalarda
yaĢıyor olmasıdır. XIX. ve XX. Yüzyılda Afganistan‟ın tarihinde önemli rol oynayan
iki güç Ġngiltere ve Rusya olmuĢtur. Rusya‟nın Ġran üzerinde nüfuz oluĢturmaya
baĢlaması, Hindistan‟ı elinde bulunduran Ġngiltere‟yi rahatsız etmiĢ, Afganistan bu
iki ülkenin emperyalist arzularının mücadele alanı olmuĢtur. 1893‟te Ġngilizler ile
imzalanan antlaĢmayla “Durant Hattı” olarak bilinen yeni sınırın tespit edilmiĢ bu
antlaĢmayı imzalayan Emir Abdurrahman Han dan sonra tahta çıkan Habibullah
Han politikada babasının yolunu takip ederek Rusya ve Ġngiltere‟ye karĢı temkinli
durmuĢtu.
1914 yılında Habibullah Han Ġngilizlerden bağımsızlık talebinde bulundu.
Fakat Ġngilizler savaĢ boyunca tarafsız kaldıkları takdirde Afganistan‟a bağımsızlık
verebileceğini bildirdiler. Afganistan Osmanlı Halifesinin cihat ilanına katılmadı ve
birinci Dünya SavaĢında tarafsız kaldı. Emir Habibullah‟ın ani ölümü üzerine,
yerine oğlu Amanullah Han geçti. Amanullah 13 Mayıs l919‟da Ġngiltere‟ye karĢı
bağımsızlık savaĢını baĢlattı. 8 Ağustos 1919‟da Ġngiltere Ravalpindi AnlaĢmasını
yaparak Afganistan‟ın bağımsızlığını tanıdı ve Böylece Afganistan Birinci Dünya
SavaĢı‟ndan
Afganistan‟ın
sonra
kendisini
bağımsızlık
Ġngilizlerin
mücadelesini
nüfuz
dan
baĢlattığı
kurtarmayı
1919
yılı
baĢardı.
Türk
Milli
Mücadelesi‟nin de baĢladığı yıldır. Bu ortak mücadele iki ülkeyi ve iki milletin
önderlerini birbirine yaklaĢtırdı.
Amanullah Han iktidara geldiğinde, Afganistan, Osmanlı Devleti gibi iki
emperyalist güç arasında kalmıĢtı. Bir taraftan BolĢevik Rusya‟nın faaliyetleri,
diğer taraftan Hindistan‟ın güvenliği ile ilgilenen Ġngiltere arasında varlığını
muhafaza etmeye çalıĢan Afganistan için Türkiye‟nin dostluğu büyük önem
taĢımaktaydı. Türkiye ile Afganistan iliĢkileri tarihi günlerde kurulmuĢtur.
Afganistan, 1920 yılında Ankara‟da kurulan T.B.M.M Hükümeti‟ni tanıyan ilk
ülkedir. Yeni Türkiye, ilk ittifak antlaĢmasını Afganistan‟la yapmıĢtır, Afganistan‟ın
bağımsızlığını tanıyan ikinci ülke olmuĢtur.
176
1 Mart 1921‟de “Türkiye-Afganistan Ġttifak Muahedenamesi” Moskova‟da
imzalandı. Türk-Afgan AntlaĢması, Türkiye için de önemliydi. Bu antlaĢma Ankara
Hükümeti‟nin hukukî olarak yapmıĢ olduğu ilk uluslararası siyasi antlaĢmadır.
Türkiye‟nin Afganistan gibi Ġslam ülkeleriyle ilgilenmesi Ankara‟ya dinî açıdan da
itibar kazandırıyordu. Bir süre sonra Sultan Ahmet Han‟da ilk Afgan elçisi olarak
Türkiye‟ye geldi eski Medine muhafızı Fahrettin PaĢa da Kabil‟e ilk Türk elçisi
olarak atandı. Sultan Ahmed Han‟ın baĢında bulunduğu Afganistan Elçilik heyeti
Türkiye‟ye geldiği ilk günlerde II. Ġnönü zaferi kazanılmıĢtı. 10 Haziranda
Ankara‟da Afganistan Elçiliği açıldı. Afganistan elçiliğinin açılıĢ töreninde Elçilik
bayrağını bizzat Mustafa Kemal PaĢa çekmiĢtir ve 29 Haziran 1922 Türkiye Elçiliği
Kabil‟de açılmıĢtır.1920'li yılların baĢında Türkistan ile Afganistan‟da faaliyet
göstermiĢ olan iki Türk, Cemal PaĢa ve Enver PaĢa‟dır. Cemal PaĢa‟ya Afganistan
ordusunu yeniden düzenleme görevi verilmiĢti.
Türk-Afgan dostluğunun geliĢmesinde Mahmut Tarzî‟nin önemli rolü
olmuĢtur. Afganistan‟ın bağımsızlık kazanmasından sonra Afganistan DıĢiĢleri
Bakanlığına getirilen Tarzi 1927 yılının Temmuz ayında Ankara‟yı ziyaret etmiĢtir
ve bu sefer Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye yapacağı ziyaretin ön hazırlığı olmuĢtur.
Amanullah Han 1927 tarihinde bir Avrupa gezisine çıktı. Mustafa Kemal,
daha KurtuluĢ SavaĢı yıllarında kendisine ve ülkesine büyük yakınlık gösteren,
Amanullah Han‟ın bu gezisine büyük önem verdi. Bunun nedeni, kiĢisel dostluk
kadar Afganistan Kral‟ının Türkiye Cumhuriyeti‟ni resmî olarak ziyaret eden ilk
devlet adamı olmasıdır. Bu Ziyaret sırasında 20 Mayıs l928 de Atatürk Afganistan
Kralına karĢı yaptığı konuĢmada ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirmiĢ,
tarihî bağları vurgulayarak emperyalizme karĢı verilen mücadeledeki benzerlikler
üzerinde durmuĢ ve Afganistan‟da yapılan reformları desteklediğini ve baĢarıya
ulaĢmasını dilediğini belirtmiĢtir. Ancak bu konuda dikkatli ve tedbirli olunması
konusunda Amanullah Han‟ı uyarmıĢ ve bazı tavsiyelerde bulunmuĢtur. Atatürk‟ten
sonra Amanullah Han da Atatürk‟ün nutkuna cevabi bir konuĢma‟da yapacağı
reformlarda Atatürk‟ten yardım istemiĢtir. Bu ziyaret sırasında imzalanan dostluk
antlaĢmasıyla Türk-Afgan iliĢkileri daha da geliĢmiĢtir. 25 Mayıs l928 gönü
Ankara‟da Türkiye-Afganistan Dostluk ve iĢbirliği AntlaĢması imzalandı. Bu
antlaĢma ile 1921‟de yapılmıĢ olan Türk- Afgan AntlaĢması geliĢtirildi ve günün
177
Ģartlarına uyumlu hale getirildi. Amanullah Han‟ın Türkiye ziyaretinin ilk somut
sonucu, Kabil‟deki Türkiye Elçiliğinin ve Ankara‟daki Afganistan Elçiliğinin
Büyükelçilik düzeyine yükselmesi kararı olmuĢtur.
Afganistan‟ın o zamanki sosyal durumunu gözetmeden hızlı bir giriĢim yapan
Amanullah Han‟ın ıslahat planları baĢarısızlıkla noktalanmıĢtır. Amanullah Han‟a,
ilk tepki 1924 yılında Khust isyanı olmuĢtur. Askerî alanda eĢitliğe dayanan, kabile
reislerinin güçlerini kırmayı hedefleyen planın uygulamaya konulması, Mangal
Kabilesi‟ni kızdırdı. Bu olaylar üzerine reformlarda 1928 yılına kadar bir duraklama
yaĢanmıĢtır. Ancak Türkiye seyahatinden dönen Amanullah Han‟ın gerçekleĢtirdiği
birçok reformdan özellikle kadınların örtüsünü açtırması, kız çocukları için eğitimöğretimi zorunlu kılması, yurtdıĢına kız öğrenci göndermesi isyancıları yeniden
harekete geçirmiĢtir. Kralın aceleci davranması onun sonunu hazırlamıĢtır.
Afganistan için de bu giriĢimlerin bedeli ağır oldu. Bu kez ayaklanmalar
durdurulamamıĢ, onun tahtı bırakarak ülkeyi terk etmesine kadar sürmüĢtür Bu
olaylar sebebiyle uzunca bir zaman ıslahattan söz edilmemiĢ ve Afganistan
bulunduğu yerde kalmıĢtır.
Kasım 1928 de baĢlayan isyanlar sırasındaki kargaĢılıktan yararlanan
Habibullah adlı bir çete reisi Kabil‟i basıp Ģehri ele geçirdi. 17 Ocak 1929‟da
Afganistan tahtına oturan Habibullah Han‟ını tahtan uzaklaĢtırmak için savaĢa
baĢlayan Nadir Han Ekim l929'da Afganistan tahtına geçti.
Nadir Han ülkede hâkimiyeti sağladı. Nadir Han Amanullah Han‟ın halk
arasında büyük tepkiye sebep olan reformlardan uzak durdu. Nadir Han da,
Türkiye‟nin dostluğunun öneminin farkındaydı. Ancak daha önce de değindiğimiz
gibi Atatürk dostu Amanullah Han‟ın tahtan uzaklaĢtırılması ve onun baĢlatmıĢ
olduğu modernleĢme hareketinin sekteye uğramasından dolayı büyük bir üzüntü
duymuĢ baĢlangıçta Nadir Han yönetimine mesafeli durmuĢtur. Ancak sürekli ve
ısrarla Mustafa Kemal Atatürk‟ün bu ilk tepkisel tavrını sıcak diyalog talepleriyle
yumuĢatmaya çalıĢan Nadir Han olmuĢtur. Nadir Han, Ülkenin yeniliklere ihtiyacı
olduğunu düĢünüyor ancak Amanullah Han‟dan farklı olarak tedbirli davranıyor ve
acele etmiyordu. Nadir Han ülkenin Ģartlarını göz ardı etmeden ve planlı hareket
ederken halkın nabzını tutmayı da ihmal etmemeye çalıĢmıĢtır. Stratejik
178
konumundan ötürü hiçbir zaman dünya gündemden düĢmeyecek olan Afganistan
Mustafa Kemal Atatürk tarafından her zaman hak ettiği değeri ve ilgiyi görmüĢtür.
Nadir Han den sonra oğlu Zahir Han tahta geçti. Bu yakın iliĢki Muhammet
Zahir ġah tarafından da devam ettirildi. Mayıs 1934‟te Afganistan DıĢiĢleri Bakanı
Feyz Mehmet Han ile Kabil‟deki Ġran Büyükelçisi Mehmet Taki Ġsfendiyari, iki ülke
arasındaki sınır anlaĢmazlığınızda hakem olarak Türkiye‟yi seçtiler. Türkiye
Fahrettin Altay baĢkanlığında bir heyeti bölgeye göndererek çözümledi. Bu karar
Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesi‟nin saygınlığı ve ağırlığı bakımından önemlidir.
1936 yılında Türkiye- Afganistan iliĢkileri ileri bir düzeye gelmiĢ, iyice
pekiĢmiĢtir. Yıl içinde Mustafa Kemal Atatürk ile Zahir ġah arasında dostluk
mesajları alınıp verilmiĢ ve 6 Ocak 1936 tarihinde Afganistan DıĢiĢleri Bakanı
Serdar Feyiz Muhammet Han Türkiye‟ye resmi ziyarette bulundu, aynı yıl
Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han, Afganistan Genelkurmay BaĢkanı ile
birlikte 19 Ekim 1936‟da Ankara‟yı ziyaret etti ve bu yıllarda Türkiye değerli
uzmanlarını Afganistan Hükümeti‟nin hizmetine vermiĢtir.
Mustafa Kemal Atatürk‟ün barıĢçı siyaseti, 1937‟de imzalanan Saadabad
Paktı ile en üst düzeye eriĢmiĢti. Türkiye, Afganistan ile ikili iliĢkileri geliĢtirmekle
kalmamıĢ aynı zamanda komĢu ülkelerle çok taraflı iliĢkiler de geliĢtirmiĢti. Türkiye
ile Ġran, Afganistan ile Ġran ve Ġran ile Irak arasındaki sır sorunları çözüme
kavuĢturulmuĢtu.
Amanullah Han‟dan, Nadir Han ve Zahir Han‟a kadarki Afganistan Kralları
Mustafa Kemal Atatürk‟le ayni münasebetlerde olmuĢlar. Mustafa Kemal Atatürk
için de Afganistan ve halkı fark etmeden ayni idiler. Bu nedenle dostluk ve iĢbirliği
anlaĢmaları imzalanarak, Atatürk döneminde Türkiye ve Afganistan iliĢkileri
sağlam temellere oturtulmuĢtu. Ancak bu temeller, zamanla asinmiĢ ve Afganistan
kendi kaderine terk edilmiĢtir. Son yıllarda tekrar Mustafa Kemal Atatürk
dönemindekine benzer iliĢkilerin kurulması, Afganistan açısından çok büyük bir
geliĢmedir.
179
Sonuç olarak; Türkiye ve Afganistan da gerçekleĢen modernleĢme sürecini
liderlerle birlikte değerlendirmek sanırım en doğru olanıdır. Nitekim Mustafa Kemal
Atatürk ve üç Afgan kralını lider olarak değerlendirdiğimizde ikile tarafı aynı gayeyi
paylaĢtıkları görülür. Ancak çok değiĢik altyapılardan, farklı millî Ģartlardan ve farklı
yollardan iktidara geldikleri görülür. Mustafa Kemal Atatürk‟ün hayatı mücadeleyle
geçerken, Afganistan kralları hanedanlığının bir üyesi olarak babasının ölümüyle
tahta çıkmıĢtır. Mustafa Kemal Atatürk iyi bir eğitime sahipken, Afganistan
krallarını bu konuda da yetersiz olduğu görülür ve Atatürk‟ün yanında Osmanlı dan
miraskalan eğtimli kadru varken, Afganistan bu konuda da yetersizdir. Atatürk
Türkiye‟de gerçekleĢtirmeyi düĢündüğü reformları hayata geçirmeden bunların
zeminini hazırlamayı ihmal etmemiĢtir. Afganistan kralları ise gerek kendi
birikimleri ve gerekse ülkesinin Ģartlan açısından bu aĢamayı kaydedememiĢtir.
Amanullah Han baĢta olmak üzere, Afganistan kralları ülke‟yi çağın sosyal ve
ekonomik geliĢmelerine ulaĢtırmak için bütün kabile güçlerini millî bir devlet çatısı
altında toplamayı amaçlamıĢtır. Böylece feodal yapı, kabile tarzı yönetim son
bulacak ve sosyal adalete dayanan bir yapı oluĢturulmuĢ olacaktı. Ancak Ģu bir
gerçek ki Afganistan toplumunun vazgeçilmez temel geleneklerini göz ardı etmiĢtir.
Belki de en önemlisi, Amanullah reformlarında dayanabileceği güçlü bir siyasi
örgütlenmeyi de sahip olamamıĢtır.
Afganistan krallarının modernleĢme çalıĢmalarında en fazla istismar edilen
konu, toplumsal yapıda meydana getirmeye çalıĢtığı yeniliklerdir. Çok aceleci ve
plansız olarak uygulanan bu programda Amanullah Han, Mustafa Kemal
Atatürk‟ün deyiĢiyle, “kafasını taĢa vurmuĢtur”. Zira O‟nun bu hataları ülkede iki
büyük isyanın çıkmasına sebep olmuĢtur. Durdurulan sadece Amanullah Han‟ın
düĢünceleri olmamıĢ aynı zamanda Asya‟nın adeta kalbi de durdurularak bölgenin
geri kalmasına ve halen günümüze kadar uzanan çatıĢma ve kargaĢa ortamların
yaĢanmasına neden olunmuĢtur. Amanullah Han‟ın Afganistan ulusu için
gerçekleĢtirmek istediği idealler bir Ģekilde durdurulmasıydı, bugün Orta Asya
coğrafyasında karĢımıza çok farklı, geliĢmiĢ ve oldukça modern bir Afganistan
çıkacaktı.
180
181
KAYNAKLÇA
BCA, D, Nu: 00 Fon No: 30 18 0 0, Y.Nu: K.No: 29, DG. No: 33, S. No: 1, Tarih:
25. 05. 1928.
BCA, D, Nu: 239- 39, Fon No: 030 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28 DG. No: 30, S.No 2,
Tarih: 09.05.1928.
BCA, Sayı: 6452, D, Nu: 00, Fon No: 30 10 1 1, Y.Nu: K. No: 28 DG. No: 20 Sıra
No: 2, Tarih: 18.04.1928.
BCA, D, Nu: 113, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 130, DG. No: 935, S.No: 2,
Tarih: 19.6.1927.
BCA, D, Nu: 258-11, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 75, DG. No: 41, S. No: 3,
Tarih: 18.05.1937.
BCA, D, Nu: 0 0 Fon No: 30 18 01 0 1, Yer Nu: K. No: 29, DG. No: 38, S.No: 4,
Tarih: 03. 06. 1928.
BCA, D, Nu: 107- 44, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 29, DG. No: 38, S.No: 4,
Tarih: 03. 06. 1928.
BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 112- 192, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 73, DG. No:
30, S.No: 5, Tarih: 14.04.1937.
BCA, D, Nu: 51-16, Fon No: 80 18 1 1, Y.Nu: K. No: 6, DG. No: 49, S.No: 5,
Tarih: 04.02.1923.
BCA, Sayı Nu: 2/6431, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 32, S.No: 6,
Tarih: 17.04.1937.
BCA, Fon No: 30 10 1 1, Y.Nu: K. No: 28,
18.04.1928.
DG. No: 23,
S.No: 7, Tarih:
BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 3, DG. No: 29, S.No: 11, Tarih: 03. 07.
1921.
BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 112-191 Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 72, DG. No: 14,
S.No: 9, Tarih: 20.02.1937.
BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28, DG. No: 26, S.No: 10, Tarih:
02.05.1928.
182
BCA, D, Nu: 249-147, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 30, DG. No: 49, S.No: 11,
Tarih: 05.08.1928.
BCA, D, Nu: 114-4, Sayı No: 1040, Fon No: 30.18.1.1, Y.Nu: k. No: 3, DG. No:
29, S.No: 11, Tarih: 3.7.1921.
BCA, Sayı Nu: 1435, Fon No: 30 18 11, Y.Nu: K. No: 4, DG. No: 50, S.No: 11,
Tarih: 26.02.1922.
BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258- 8, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 73, DG. No: 27,
S.No: 11, Tarih: 06.04.1937.
BCA, Sayı Nu: 2, D, Nu: 112- 149, Fon No: 3 18 1 2, Y.Nu: K. No: 48, DG. No: 62,
S.No: 11, Tarih: 24.09.1934.
BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258- 9, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 38,
S.No: 13, Tarih: 10.05.1937.
BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258 -10, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 38,
S.No: 14, Tarih: 10.05.1937.
BCA, Sayı Nu: 2, D, Nu: 435- 26 Fon No: 80 18 01 02, Y.Nu: K. No: 80, DG. No:
93, S.No: 16, Tarih: 11.11.1937.
BCA, D, Nu: 258-5, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K No: 30, DG. No: 62, S.No: 18,
Tarih: 05.08.1928.
BCA, D, Nu: 19, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 20, DG. No: 119, S.No: 18,
Tarih: 06.08.1929.
BCA, D, Nu: 112- 112, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 31, DG. No: 70, S.No: 18,
Tarih: 16.11.1932.
BCA, D, Nu: 234- 36, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28, DG. No: 25, S.No: 19,
Tarih: 02.05.1928.
BCA, D, Nu: 235- 21, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 7, DG. No: 13, S.No: 19,
Tarih: 27.03.1923.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 732, S.No: 19,
Tarih: 29.07.1931.
BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 29, DG. No: 46, S.No: 20, Tarih:
22.07.1928.
183
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 1,
Tarih: 24.05.1929.
BCA, Sayı No: 4352, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 2,
Tarih: 22. 11. 1922.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 4,
Tarih: 19.05.1928.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 5,
Tarih: 25.Mayıs.1928.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 6,
Tarih: 07.02.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 7,
Tarih: 14.04.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 9,
Tarih: 18.06.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 10,
Tarih: 15.07.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 11,
Tarih: 18.07.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 14,
Tarih: 04.08.1929.
BCA, D, Nu: 435 Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 15,
Tarih: 04.08.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 17,
Tarih: 07.08.1929.
BCA, D, Nu: 435 Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 18,
Tarih: 06.08.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 21,
Tarih: 14.08.1929.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K No: 257, DG. No: 731, S.No: 24,
Tarih: 02.09.1929.
184
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 2,
Tarih: 21.02.1932.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 4,
Tarih: 10.11.1932.
BCA, D, Nu: 455, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733 S.No: 7,
Tarih: 16.05.1933.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 9,
Tarih: 27.11.1933.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 11,
Tarih: 14.12.1933.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 12,
Tarih: 17.11.1934.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 16,
Tarih: 08.08.1935.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 20,
Tarih: 20.10.1936.
BCA, D, Nu: 43569, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 25,
Tarih: 25.06.1937.
BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 1 2, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 743, S.No: 6,
Tarih: 12.07.1935.
ATASE, Y.Nu: Sıra No: 8, Kutu No: 866, Gömlek No: 64, Tarih: 11. 5. 1923.
ATASE, Y.Nu: Sıra No: 4384, Kutu No: 38, Gömlek No: 30, Tarih: 25. Mayıs.1928.
ATASE, Y.Nu: Sıra No: 15060, Kutu No: 1082, Gömlek No: 9, Tarih: 01.03.1921.
ATASE, Y.Nu: Sıra No: 15060, Kutu No: 1082, Gömlek No: 9a, Tarih: 01.03.1921.
ATASE, (ATAZB- 1), Y.Nu: Sıra No:4372, Kutu No: 38, Gömlek No: 23, Belge No:
6245, tarih: 10.08.1920.
T.C DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivi (DBA), MÜT. 1/95, 13 Ased 1299.
T.C DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivi (DBA), Afganistan K-1, N.28, Ek 1.
185
Adamec, L. (1967). Afghanistan 1900-1923 A Diplomatic History. California:
University of California Press, Los Angelos, 111, 131.
Adamec. L. (1974). Afghanistan’s Foreign Affairs to the Mıd Twentieth Century.
Relation With the USSR, Germany, and Brition, Tucson, 137, 135-136, 135,
86, 88, 90, 143.
Ahmad. N.D. (1990). The Survival of Afghanistan 1747-1979. Lahore: 167, 187,
188, 177-178, 185, 190, 189-202, 211,193, 194, 194, 193, 248, 248.
Ahmetbeyoğlu, A. (2002). Afganistan Üzerine Araştırmalar. Ġstanbul: Tarih ve
Tabiat Vakfı Yayıları, 193 – 203.
AkĢin, A. (1991). Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayını, 191.
Ali ġhah, S.(1933). The Tragedy of Amanullah. London: Alexander-Ouseley Ltd,
255.
Altay, F. (1970). 10 Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922). Ġstanbul: Ġnsel Yayınları,
426, 429, 428, 425-430, 48.
Altay, F. (2008). 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912- 1922. Ankara: Eylem yayınları,
453, 453-474.
Amin, H. (1993). Law Reform and Revolution in Afghanistan. Glasgow: 39-41.
Andican, A. (2003). Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi.
Ġstanbul: 132.
Atayi, M. (2004). Nigahi Muhtasar Bh Tarih Maasir Afganistan. (Çev. C. Kamgar ).
Kabil: Miyvend Yayınları, 242- 243.
Atatürk, M. (1989). Nutuk- söylev. C. III. , vesikalar/belgeler, Ankara: Türk tarih
kurumu Yayınları, 1257.
Atatürk’ün Söylev ve Demeleri. (1959). C.2, (Ġkinci baskı). Ankara: Türk Ġnkılâp
Tarihi Enstitüsü, Yayınları, 40.
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, (1959). Ankara: Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları,
C.( II), 291.
Atatürk‟ün Milli DıĢ Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923.
(1994). C. I., Ankara: 342.
186
ATASE. (2009). Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. Ankara: Genelkurmay
ATASE BaĢkanlığı Yayınları, 73-78, 200, 77, 78.
Arni, C. (1997). Afganistan Güzergâh Kişver Guşayan. (Çev. Dr. Ġlmi ve H. Hala).
PeĢaur: Miyvend Yayınları, 13.
Arzu, A. (2002). Çegunagi Huviyet-i Milli-yi Afganistan. Tahran: 13-19.
Avaz, Ç.(1990). Emir Timur Cengnaması, TaĢkent, 5.
Aydemir, ġ. (1999). Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa,(1914-1922). C. III.,
Ġstanbul: 530-531, 491, 599.
Bayır, Y. (1987). Hindistan Tarihi. Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, C. III, 88–
99, 594, 595-597, 597, 602, 62.
Bal, H. (2002). Afganistan-Türkiye İlişkilerinin Başlıca Yönleri. Afganistan Üzerine
AraĢtırmalar, Ġstanbul: 269-271.
Barthold, V. (1990). Moğol İstilasına kadar Türkistan. (Çev. Dursun. H), Ankara:
Yıldız Yayınları, 274 – 280.
Buğra, M.E. (1998). Şarki Türkistan Tarihi. ( Çev. BUĞRA, M.Y.). Ankara: ISBN NO
13, 184.
Barut, M. (1967). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi -1. Ankara: Alkım Yayınevi, 137.
Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, Genel Yayın Yönetmeni: Tanju
“Afganistan”, GeliĢim Yayınları, Ġstanbul: 1981, C.VIII, 2116.
Gökçel,
Chakravarty, S. (2002). Afghanistan and the Great Game. Delhi, 221.
Cebesoy, A. (1982). Moskova Hatıraları. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlıǧı
Yayınları, 61-63, 280-281, 364-365, 383-384.
Cin, B. (2006). Türkiye- İran İlişkileri (1923-1938). YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans
Tezi, Ġstanbul Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ġstanbul,
102.
Cöhçe, S. (1997). Atatürk Döneminde Türk-Afgan Münasebetleri. Afganistan
Üzerine Araştırmalar, Ġstanbul, 121-123.
Çankaya, A. (1968). Yeni Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler. Ankara: Mars matbası,
C.( 4), 1352.
187
Çeçen, A. (1999). Atatürk ve Avrasya. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları Kulübü,
Yayınları, 173.
Çeçen, A. (1999) Afganistan’ın Öne Çıkışı, Avrasya Dosyası, Ankara: Afganistan
ve Pakistan Özel Sayısı, C.( 4), 193.
Çöhce, S. , Ahmetbeyoğlu. A. (2002). (Yay. Haz.), Atatürk Döneminde Türk
Afgan Münasebetleri Afganistan Üzerine Araştırmalar. Ġstanbul: Tarih ve
Tabiat Vakfı Yayınları,131-132.
Davlatabadi, B. (1993). Şinasname-i Afganistan. Kum, 200.
Davidov, A. (1999). Afganistan Mesâil-i Cenk ve Sulh. ( Çev. A. Ariyânefer).
PeĢavar: Meyvand Yayınları, 23-31.
Defteri Mutaliyati Siyasi ve Binulmilali( Uluslar arası Siyasi Ġnceleme Defteri),
(2009).Afganistan. (Ġkinci Baskı), Tahran: Ġran DıĢiĢleri Bakanlığı yayınları,
161, 162.
Dupree, L. (1997). Afganistan. Oxford: Oxford University Press, 450, 445-447,
449, 450, 453.
Esendal, E. (2001). Kızıma Mektuplar. Ankara: Bilgi Yayınları, 215.
Farrohi, M. (1993). Tarih-i Siyasi Afganistan. Tahran: 337.
Fezzat, M. (1993). Mecahidi Kahraman İbrahim Bek Lakay, Pakistan, 17-21.
Gömeç, S. (1998). Kök-Türkler Tarihi. (Ġkinci Baskı), Ġstanbul: Akçağ Yayınları,1321.
Gregorian, V. (1969). The Emergence of Modern Afghnistan: Politics of Reform
and Modernization 1880-1946. Stanford: Stanford University Press, 256, 291,
340.
Gubar, G. (1967). Afganistan der Mesir-i Tarih. Kabil: Meyvand Yayınları, 42-48,
80, 188, 266, 758, 790, 793, 795,
Gubar, M. (1996). Afganistan Der Mesir-i Tarih. (Atıncı baskı). Tahran: Cumhuri
Yayınları, 523-785, 758, 337,
Gürsoy, S. (1988). Liva El- Ġslam‟da Enver PaĢa‟nın Yazıları. Toplumsal Tarih,
Ġstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, Sayı.( 49 )
23.
188
Habibi, A. (1999) . Tarih-i Muhtasar-i Afganistan. (Üçüncü baskı) . PeĢaver: DâniĢ
Kitaphane Yayınları, 314.
Habib, E. (1989) Doreyi Amani (Amanullah Dönemi). Kabil: Meyvend Yayınları,
47.
Han, A.k. (2001). KavĢaktaki Ülke Afganistan, “GeniĢ Açı”, National Geographic,
27.
Han, A. (1999). Hâkimiyeti Kanun der Afganistan.
Yayınları, 2.
PiĢaver: DâniĢ Kitaphane
Huffman, A. (1951). The Administrative and Social Structure of Afghan Life.
Journal of The Royal Central Asian Society, (VIII) , 41.
Ġnternet: ġimĢek, H. “Türk-Afgan İlişkileri ve Türkiye’nin Afgan Politikası”, Web:
www.hsimsek.com adresinden 27 Mart 2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: Çağ, G. (2011). Medine Müdafii Fahreddin PaĢa,
(394) Web:
http://www.sizinti.com adresinden 20 Haziran 2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: Özmen, S. (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri,
YayılanmıĢ Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye AraĢtırmaları
Enstitüsü, Ġstanbul, 156-157. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara%
C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 13 ġubat
2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: AkbaĢ. Ġ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han‟ın Türkiye Gezisi. Çağdaş
Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. VII, (16-17) Web: http://web.
deu.edu.tr /ataturkilkeleri 324.v adresinden 11 Mart 2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: AkbaĢ, Ġ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve TürkAfgan İlişkileri, YayımlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi
Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ġzmir, 113. Web: http://
mehmetcakal. blogcu.com/ adresinden 19 Mart 2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: Köçer, M. (2008). Atatürk Ġnkılâbının Nadir ġah Döneminde Afganistan‟ın
ModernleĢme Çabasına Etkisi. Turkish Studies International Periodical For
the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic (3/4) 563. Web:
http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/araĢtirmalar adresinden 20 Haziran
2014‟de alınmıĢtır.
Ġnternet: Özer. Ġ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin Ġlk Resmi Konuğu Afgan Kralı
Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928).
Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar 290. Web:
http://www.turkishstudies.net/ adresinden 23 ġubat 2014 „de allınmıĢtır.
189
Kabacalı, A. (2001). Hatıralar Cemal Pasa. Ġstanbul: Türkiye ĠĢbankası Yayınları,
183-242, 15.
Kakar, M. (1995). Afghanistan. London: Berkeley · Los Angeles, 3, 5, 9.
Kâtip, F.(1994). Seracü’t Tevarih. Kum, 189.
Kasalak, K. (2007). Irak‟ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi
Türkiye-Irak ĠliĢkileri. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara: ATASE
BaĢkanlığı Yayınları, Sayı,( 9), 200.
Kocatürk, U. (1938). Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara:
Türk Tarih Kurumu, Yayınları, 468.
Konukçu, E. (1973). Kuşan ve Akhunlar Tarihi. Ankara: Sevinç Matbaası Yayınları,
5 -18, 99.
Köçer, M. (2009). Emanullah Dönemi Afganistan (1919 1929). Elazığ: Manas
yayınları, 112, 117-118, 114, 123-124, 129, 130, 134, 138, 155, 145, 147,
247-148.
Kurat, A. (1990). Türkiye ve Rusya. Ankara: Kultur Bakanligi Yayınları, 500, 330,
331, 335.
Macmunn, G. (1929). Afghanistan from Darius to Amanullah. London: G. Bell and
Sons, 298, 330, 331, 335.
Male, B. (1982). Revolutionary Afghanistan. London: Croom Helm Yayınları, 21.
Milli Eğitim Basımevi. (1964). İslam Ansiklopedisi. C.4, Ankara: MEB. 172.
Farhang, M. S. (1993) . Afganistan der Panc Karn-, Ahir. MeĢhed: I. C., 397 –
409.
Mubariz, A. (1999). Tahlil-i Vakiyât-i Siyasi Afganistan 1919-1996. (Ġkinci baskı).
PeĢavar: Meyvand Yayınları, 32-71.
Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan, 19191929, King Amanallah and the Afghan Ulama. PeĢaver, 69, 61, 62, 72, 73,
74, 100.
Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan 1919-1929.
Mazda, 72.
Nazaruf, H. (1978). Dayirtalmarif Tacik. C. 1, DoĢanbe: Tacikistan Devlet
Matbaası, Yayıları, 164.
190
Nehru, J. (2002). Kızıma Mektuplar. (Çev. Emin. M.). Ankara: Bozarsan, 94.
Nehru, C.(1959). Negah-i Ba Tarih-i Cehan, (Çv. , Tafazzoli, M). Tahran: 1959, I.
C.,532.
Oğuz, E. (1998). Afganistan. Ġstanbul: Cep Kitapları A. S.Yayınları, 65.
Olgun, Ġ. (1975). Gezi Notlari. Akara: Aydın Kitapevi, GE-DA ve Tekin Yayınevi,
85.
Özgiray, A. (1999). Atatürk’ün Dış Politikası 1919-1938. Ġzmir: Selçuklu Basımevi,
13- 14, 1121.
Öksüz, H. (2001). Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Ġlk Resmî Konuğu: Afgan
Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti (20 Mayıs-2 Haziran 1928),
(Çiçek. K . ), Pax Ottomana, SOTA ve Yeni Türkiye Yayınları, Ankara,
2001, .771, 772, 773, 775, 777, 777-778, 779.
Poullada, L. (1973). Reform and Rebellion in Afghanistan 1919-1929: King
Amanullah’s Failure to Modernize a Tribba Society. London: Cornell
University Press, 75, 81, 82-83, 84-85, 87-89, 92, 120-124, 125, 139, 164165, 172.
Popalzayi, A. (1988). Safer hayi Hariciyi Alahazrat Amanullah Han. Kabil: BaĢarat
Yayınları, 289.
Rahmeti, M. (1999). İhtisar-i ez Coğrafya-yi Umumiyi Afganistan. Kabil: Yayın Yeri
Yok, 9.
Rubin, B. (1995). The Fragmentation of Afganistan. London, 55, 56, 20-21, 56,
Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival.
London: I. B. Tauris, 62, 63-64,
Sander, O. (1996). Siyasi Tarih. (BeĢinci baskı). Ankara: Ġmge Yayınları, C.2,
506.
Saray, M. (1984). Türk-Afgan Münasebetleri. Ġstanbul: Veli Yayınları, 48, 30,
Saray, M. (1995). Atatürk veTürk Dünyası. Ankara: Türk Tarih Kurumu yayınları,
27,
Saray, M. (1999). Türk-İran İlişkileri. Ankara: Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları,
118-119.
191
Saray, M. (2002). Afganistan ve Türkler. Ankara: ASAM, Yayınları, 30, 122, 197200, 201-202,124, 151, 147, 149, 135, 136-137, 131.
Saray, M. (1981). Dünden Bugüne Afganistan. (Birinci Baskı). Ġstanbul: Boğaziçi
Yayınlar,16 -21, 18, 19, 23.
Sarıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4 (Açıklamalı Kronoloji) Sakarya
SavaĢı‟ndan Lozan‟ın AçılıĢına (23 Ağustos 1921 - 20 Kasım 1922), Ankara,
228, 376, 686-687, 322.
Sarıhan, Z. (2002). Kurtuluş Savaşımızda Türk- Afgan İlişkileri. Ġstanbul: Kaynak
Yayınları, 260, 81, 489, 212, 82.
Sevim, A., Merçil, E. (1996). Selçuklu Devletleri Tarihi. Ankara: Türk Tarihi Kurumu
Yayınları, 18 -24.
Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, , Ġstanbul.
Shahrani, M. (1984). Canfıeld, Revolutions and Rebellions in Afghanistan.
Berkeley, 34.
Shahrani, M. (1986). State Building and Social Framentation in Afganistan.
Neyoruk: Syracuse University Pres, 67.
Sistani, M. (2004). Allama Mahmod Tarzi, Şah Amanullah ve Ruhaniyet Mutanefiz.
Suyed, 49.
Soysal, Ġ. (1993). Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-1993).
Ġstanbul: Ortadoğu ve Balkan Ġncelemeleri Vakfı Yayınları, 1-2.
Soysal, Ġ. (1983). Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal
Antlaşmaları (1920 1945). C.1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 24.
Soysal, Ġ. (1999). 1937 Sâdâbat Paktı. Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç.
Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları, 330-331, 328, 332, 3312, 3139- 3140,
3141, 3156-3157, 3151-3154.
Sümer, F. (1999). Oğuzlar (Türkmenler) (BeĢinci baskı). Ġstanbul: Türk Dünyası
AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, 100–105.
Sykes, P. (1940). A History of Afganistan, First published in London, Macmillan
& Co., 1940, Reprint in New Delhi: Oriental, 1981, 311, 310, 313, 316.
192
ġahingiray, Ö. (1955). Atatürk’ün Nöbet Defteri. Ankara: Türk Tarihi Kurumu
Basımevi, 457, 26-27.
ġimĢir, B. (2002). Atatürk ve Afganistan. Ankara: ASAM, Yayınları, 33, 36-37, 55,
56, 63, 115, 11-12, 130, 136, 137, 220, 152, 160, 175-176, 179, 183, 186,
189, 190, 192, 211, 219, 225, 233, 271, 281, 269, 311, 382, 386, 389-390,
391, 396.
ġimĢir, B. (1993). Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları. C. 1, Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayını, 6- 7, No.2, 11, 5, 9, 10-11, 10, 22, 7, 12-13, 14, 15, 18, 19,
20, 21-22, 46-47, 34-35, 31-35, 177, 41, 42, 43, 44, 56, 54, 103, 107-108, 91,
50.
ġimĢir, B. (1999). Doğunun Kahramanı Atatürk. Ankara: Bilgi Yayınevi, 45.
Tarzi, A. (1991). Biografhy of Mahmud Tarzi (from 1882 to 1909). (Çev.
Tarzi). london, 27.
W.
Tarzi, A. (1977). Efganistan. (C. IV,) Ġstanbul, 174, 172-173, 174-175.
Togan, A. (1999). Hatıralar, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 332.
Turan, O. (1998). Selçuklu Tarihi ve Türk İslam Medeniyet. i (Yedinci baskı).
Ġstanbul: Türk Yurdu Yayınları, 103–242.
Vatan Yayınları. (1923-1973). Türkiye Ansiklopedisi. C.1, Ankara: VY. 46-47.
Volduruskiy, M. (2001). Şoraviy ha ve Hamsayiyi Cunubiyşan. (Çev. A, Aryanfar).
PeĢaur: Miyvend Yayınları, 180.
Ünal. E. (2007). Cumhuriyet‟in ilk Resmi Konuğu. Popüler Tarih Dergisi, (78),48,
49, 48, 47, 49.
Weiner, M., Banuazizi, A. (1994). The Politics of Social Transformation in
Afghanistan, Iran and Pakistan. Syracuse University Press, 333.
Yalçın, D. (2005). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Ankara: Atatürk AraĢtırma Merkezi
Yayınları, C. (2), 446.
Yalçinkaya, A. (1991) . Cemâleddin Efgani ve Türk Siyasi Hayati Üzerindeki
Etkileri. Ġstanbul: Osmanlı, 29-64.
www.byegm.gov.tr
www.afghangerman.net
193
www.sizinti.com.
www.sizinti.com.tr
www.hsimsek.com
www.turkishstudies.net
www.turkoloji.cu.edu.tr
http://faridqarizadah.blogfa.com/post-10.aspx
http://afghanan.net.afghanistan/sites/kingmanullahkhan.
http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2013/08/130820_k02-afghanistanl
http://www.orsam.org.tr/tr/haritaGaleri.aspx?HaritaID=46
http://www.isteataturk.com/resimler/f2a82ata_847Y.jpg
http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35.
http://mustafakemalataturkresimler.files.wordpress.com/2012/05/137.png
https://www.google.com.tr/search?q=amanullah+han&newwindow=1&s
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/5idari%20b%C3%B
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/6-siyasi.jpg
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/36-dil%20h..jpg
http://web.deu.edu.tr/ataturkilkeleri/ai/uploaded_files/file/dergi%2016
http://web.deu.edu.tr/ataturkilkeleri/ai/uploaded_files/file/dergi%201617/18_isl
http://www.turkishstudies.net/Makaleler/570877959_113_tufan_turan.pdf
194
195
EKLER
196
EK – 1.1: Amanullah, Han Türkiye-Afganistan AntlaĢması‟nın 22 Ekim
1922‟de onaylamıĢtır.458
458
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731,
No:4352, Tarih: 22. 11. 1922.
ıra No: 2, ayı
197
EK -1. 2: DıĢiĢleri Bakanı‟nın eski Afganistan kralı temsilcisi Gulam Ceylani Han ile
yapacağı görüĢme hakkında BaĢbakan‟a verdiği bilgi. 459
459
Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 14, Dosya
No: 435, Tarih: 04.08.1929.
198
EK - 1.3: Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden alınan 12
ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre.460
460
Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 7, Dosya
No: 435, Tarih: 14.04.1929.
199
EK - 1.3: Devam, Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden
alınan 12 ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre.
200
EK - 1.3: Devam, Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden
alınan 12 ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre.
201
EK- 1.3: Paris‟e gelen Afganistan DıĢiĢleri Bakanının Türkiye CumhurbaĢkanı
ile GörüĢmek Üzere Ankara‟ya gelmek istediği.461
461
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Kutu No: 130 Dosya Gömleği No: 935 ıra No: 2, Dosya Nu: 113, Tarih:
19.6.1927
202
EK- 1.4: Reisicuhur Hazretleri trafından (Atatürk) Afganistan kralı‟na hadiye
olarak bir kılıç verilmiĢtir.462
462
B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 25, ıra No: 19, Dosya No:
234-36 Tarih: 02.05.1928.
203
EK- 1.5: Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve deniz güven
kuvvetlerinin alacağı tedbirler.463
463
Bkz, B.C.A, Dosya No: 435, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731
– ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 19.05.1928.
204
EK- 1.5: Devam, Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve
deniz güven kuvvetlerinin alacağı tedbirler.
205
EK- 1. 6: Afganistan- Ġran hudut anlaĢmazlığının çözümlenmesi için hakem
tayin edilen Fahrreddin PaĢa‟nın telgrafı.464
464
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 12,
Dosya No: 435, Tarih: 17.11.1934.
206
EK- 1. 7: Afgan kral ve kraliçesi‟ni Ġstanbul‟a getirmek için Ġzmir vapurunun
kiralanması.465
465
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 20 – ıra No: 2,
ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928.
207
EK- 1. 8: Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve
düzenlenen programın tastık-i.466
466
Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7,
ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928.
208
EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören
ve düzenlenen programın tastık-i.
209
EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören
ve düzenlenen programın tastık-i.
210
EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören
ve düzenlenen programın tastık-i.
211
EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören
ve düzenlenen programın tastık-i.
212
EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören
ve düzenlenen programın tastık-i.
213
Merasim Programının çvrisi:
Afgan Kral ve Kraliçesi hazretlerinin teĢrifleri Münasebet ile icra edilecek
merasim programı:
Afgan Kralı ve Kraliçesi Hazretlerinin Sivastopol‟den Ġstanbul‟a getirmek için
Seyrisefayin idaresinin Ġzmir vapuru tahsis edilmiĢtir. ĠĢbu vapur Kral hazretlerinin
teĢriflerinden bir gün evvel Sivastopol limanında bulunacaktır.
KarĢılama heyeti Ģu kimselerden oluĢmaktadır;
1:- CumhurbaĢkanı adına Orgeneral Fahrettin Altay ve Korgeneral Naci
(Eldeniz) PaĢalar
2:-Kabil Elçisi Nebil Bek
3:- TeĢrifat genel müdür muavini Sada Bek
4:- Kral ve Kraliçe Hazretlerinin maiyetlerine tayin olunan yaver beyler.
Afgan safiri Gulam Ceylani Hazretleri arzu ettikleri takdirde heyete bir zarf ile
iltihak buyuracaklardır.
18 Mayıs 1928
Saat 12:00
Kral ve Kraliçe Hazretleri Ġzmir vapuruna teĢrif buyururken Peyk-i Ģevket ve
Berk-i Satvet selam topu atacaklar ve Kral Hazretleri gemiye çıkınca Afganistan
Kralına mahsus grandi direğine zatı hümayunlarına mahsus sancak çekilecektir.
Afganistan milli marĢı ardından Ġstiklal MarĢı söylenecek ve karĢılama heyeti Kral
ve Kraliçe Hazretlerine takdim edilecektir.
Saat 13:00
214
Vapurda öğle yemeği tenavül buyrulacaktır. Bir bando mızıka Kral
Hazretlerinin emirlerine tabi olacaktır.
19 Mayıs 1928
Türk donanmasına ait diğer beĢ gemi boğazın üç mil açığında düzgün bir hat
üzerinde Kral Hazretlerinin geliĢini bekleyecektir. Kral Hazretleri boğaz dıĢında
bekleyen bu savaĢ gemilerinin önünden geçerken Hamidiye ve Mecidiye
Kruvazörleri yirmi bir pare top atıĢı ile Kral Hazretlerinin selamlayacaklardır.
Kral ve Kraliçe karĢılamaya gelen vali, kolordu ve donanma komutanları
Ģehremini, halk fırkası müfettiĢi, üniversite rektörü, Kral Hazretlerinin bulunduğu
gemiye çıkarak hoĢ geldiniz diyecekler ve belediye baĢkanı bir nutuk icra edecek
ve Kral Hazretleri tarafından buna cevap verilecek. Bu sırada askeri bir uçak filosu
Kral‟ın bulunduğu gemiyi selam edecek ve HaydarpaĢa‟ya kadar savaĢ gemilerine
eĢlik edecektir.
Bu Ģekilde oluĢturulan konvoy saat 18.00‟da HaydarpaĢa‟ya çıkmak üzere
motora bindirilecek ve bu sırada Afgan MarĢı ve Ġstiklal MarĢı çalınacak ve motor
HaydarpaĢa‟ya yaklaĢırken bütün gemiler yirmi bir pare top atacaktır.
Saat 18:15
Kral
ve
Kraliçe
Hazretleri
HaydarpaĢa
rıhtımında
karĢılanacak
ve
güzergâhındaki askeri kıtayı teftiĢ edip istasyona gireceklerdir. Ġstasyon içinde Kral
ve Kraliçe Hazretleri ayrıca Kadıköy Halk Partisi görevlisi, Anadolu-Bağdat
demiryolları iĢletmesi müdürü, Kadıköy ve Üsküdar Belediye üyelerinden birer kiĢi
tarafından karĢılanacaktır ve burada bir askeri kıta selam duracak.
Afgan MarĢı ile Ġstiklal MarĢı çalınacaktır. Kral ve Kraliçe Hazretleri Prenses
Nurisirrac ve Huriye Tarzi Hanımefendi ve Mesaib-i Serdar Hasan Han Hazretleri
cumhurbaĢkanı tarafından tahsis edilen hususi vagona bindirilecek ve maiyetleri
diğer vagonlara yerleĢeceklerdir.
Saat 18:30
215
Vali, kumandan, belediye baĢkanı Tuzla‟ya kadar Kral ile birlikte gidecekler
Tuzla‟ya varıĢta askeri merasim kıtası selam duracak, Afgan MarĢı ve Ġstiklal
MarĢı söylenecek ve mahalli memurlar saygılarını sunacaklardır.
Saat 20:00
Kral ve Kraliçe Hazretleri emir buyurdukları kimselerle akĢam yemeğinde
birlikte olacaklardır.
20 Mayıs 1928
Saat 11:30
Ankara istasyonuna varıĢ.
Kral
ve
Kraliçe
istasyonda
cumhurbaĢkanı
tarafından
karĢılanacak.
CumhurbaĢkanı‟nın yanında Ģu kiĢiler bulunacak: Sağ taraflarında; TBMM BaĢkanı
Kazım PaĢa, BaĢvekil Ġsmet PaĢa, Hükümet Üyeleri, TBMM BaĢkan Vekilleri, CHP
Genel Sekreteri;
Sol taraflarında; Genelkurmay BaĢkanı Fevzi Çakmak,
Genelkurmay Ġkinci BaĢkanı ve Yardımcısı, Yüksek Askeri ġura üyeleri, Kara
Deniz Hava MüsteĢarları, Genel Sekreterler, BaĢyaverler, Muhafız Kıtaları
Komutanı, Özel Kalem Müdürleri, Yaverler. Ġstasyonda askeri resmi selam ifa
edilecek ve askeri kıtalara dikey olarak Ģu kimseler dizilecekler:
Yargıtay BaĢkanı,
BaĢsavcı,
DanıĢtay BaĢkanı,
SayıĢtay BaĢkanı,
Talime ve Terbiye Dairesi BaĢkanı,
Bakanlım MüsteĢarları.
216
Saat 11:45
CumhurbaĢkanı ile Kral ve Kraliçe ve mahiyetlerinde sekiz kiĢi, istasyon
binasından çıkacaklar ve istasyon meydanında beklemekte olan Ankara valisi ile
belediye baĢkanı, belediye meclisinden bir heyet, emniyet genel müdürü,
jandarma kumandanı ve polis müdürü tarafından karĢılanacaklardır. Belediye
baĢkanı “hoĢ geldiniz” diye kısa bir konuĢma yapacak ve Kraliçe‟ye bir demet
çiçek sunacaktır.
Saat 12.00
Otomobillere binilip Kral ve Kraliçe‟nin ikamet edeceği Ankara Palas Oteli‟ne
gidilecek.
Saat 13:00-14:30
Kral ve Kraliçe ile mahiyetlerinin özel öğle yemeği.
Saat 15:30
Kral ve Kraliçe Çankaya‟daki cumhurbaĢkanlığı köĢküne gidip iadei ziyarette
bulunacaklar. Yanlarındaki diğer otomobillerde bulunan Prenses Nurissırac ve
Huriye Tarzi Hanım, Musahibi Serdar Hasan Han, BaĢkatipleri Serdar Ali Gulam
Sıdık Han, Elçi Gulam Ceylani ve eĢi ile mihmandarları bulunacaktır.
CumhurbaĢkanlığı köĢklerine varıĢlarında askeri törenle karĢılanacaklardır.
Saat 18:00
Kral otelde, TBMM BaĢkanı ile BaĢbakan, Genelkurmay BaĢkanını ve
DıĢiĢleri BaĢkanını kabul edecek.
Saat 20:30
Kral ve Kraliçe Ģerefine cumhurbaĢkanı tarafından yüz kiĢilik bir ziyafet
verilecek ziyafette cumhurbaĢkanı, TBMM BaĢkanı, BaĢvekil, Hükümet Üyeleri,
217
Divanı Riyaset, Parti Genel Sekreteri, asker ve mülki erkan hazır bulunacaklar
cumhurbaĢkanı bir nutuk söyleyecek ve Kral buna karĢılık verecektir. Ankara
ziyaretinin birinci gün programı böyle tamamlanır
Saat 11:30
Kral ve Kraliçe Hazretleri istasyon rıhtımında CumhurbaĢkanı tarafından
karĢılanacaktır.
Saat 11:45
CumhurbaĢkanı Hazretleri ile Kral ve Kraliçe Hazeratı ve maiyetlerinden
sekiz kiĢi istasyon binasından çıkacaklar ve istasyon meydanında bulunan Ankara
Valisi
ile
Belediye
BaĢkanı,
Emniyet
Genel
Müdürü,
Belediye‟den
bir
heyet,Jandarma komutanı ve Polis Müdürü tarafından karĢılanacaktır.
Saat 12:00
Otomobillere binilerek kral ve kraliçe‟nin ikametgâh edeceği Ankara Palas
oteline hareket edilecektir.
Saat 12:10
Kral ve kraliçe Hazretleri ile CumhurbaĢkanı otele gelecekler ve TeĢrifat
müdürü ve mihmandarları tarafından dairelerine kadar bırakılacak ve bir müddet
dinlenmeden sonra teĢrif buyuracaklardır.
Saat 13:00-14:30
Kral ve Kraliçe Hazretleri ve maiyetleri hususi surette öğle taamı tenavül
buyuracaklardır.
Saat 15:30
218
Kral ve kraliçe Çankaya‟daki CumhurbaĢkanı köĢküne iadei ziyarette
bulunacaklar. Refakatlerinde diğer otomobillerde Prenses Nurisirrac ve Huriye
Tarzi Hanımefendi, Serdar Hasan Han hazretleri ve BaĢkatipleri, Serdar Ali Gulam
Sıdık Han, Safir Gulam Ceylani ve refikaları Hanımefendileri ve mihmandarları
bulunacaktır.
Saat 17:00
CumhurbaĢkanı Hazretlerinin tensibi riyasetpenahillerine göre hareket
edilecektir. Kral Hazretleri Ġkametgahlarında Büyük Millet Meclisi BaĢkanı ile
BaĢvekil, Genelkurmay BaĢkanının ve DıĢiĢleri vekili Beyefendinin ziyaretlerini
kabul buyuracaklardır.
Saat 20:30
Kral ve kraliçe hazretlerinin Ģerefine CumhurbaĢkanı Hazretleri tarafından
yüz kiĢilik bir ziyafet verilecektir. Bu ziyafette CumhurbaĢkanı Hazretleri Büyük
Millet Meclisi BaĢkanı, BaĢvekil, Heyeti Vekile Azası, Divanı Riyaset, Fırka Kâtibi
Umumisi,
Askeri
ve
Mülki
Erkan
hazır
bulunacaklardır.
Bu
vesile
ile
CumhurbaĢkanı hazretleri tarafından bir nutuk söylenecek ve Afgan Kralı
Hazretleri tarafından mukabele edilecektir.
Ziyafet ve resmikabul son bulacaktır. Resmikabulde Büyük Millet Meclisi
Encümeni Rüesası ile mazbata nüharrirleri hazır bulunacaklardır.
21 Mayıs 1928
Saat 11:30
Büyük Millet Meclisi merasim salonunda Kral Hazretleri Süferai Ecnebiyeyi ve
Maslahatgüzarı müctemian ve meri olan teĢrifat usulü dairesinde kabul
buyuracaklardır.
Saat 13:00
219
Kral ve Kraliçe Hazretleri Ģerefine BaĢvekil PaĢa Hazretleri süvar tarafından
konaklarında özel bir öğle yemeği verilecektir. Nutuk edilmeyecektir. Askeri
merasim olmayacaktır. Otomobillere kemafissabık süvari refakat edecektir.
Saat 16:00
VarıĢ yerine gidilecektir.
Saat 18:30
Kral Hazretleri ikametgâhlarına avdet buyuracaklar ve sefaret erkanı ve arzu
buyuracakları zevatı kabul buyuracaklardır.
SAAT 20.30 :
DıĢiĢleri vekili tarafından kral ve kraliçe Hazeratı Ģerefine bir ziyafet
verilecektir.
Bu
ziyarette
Süferai
ecnebiye
refikalar
ile
beraber
hazır
bulunacaklardır.
Saat 22.00:
Resmikabul. Bütün kordiplomatik davet olunacaktır. CumhurbaĢkanı müzik
heyeti tarafından yüz elli kiĢilik bir konser verilecektir.
22 Mayıs 1928
Saat 11:00
Vali, Belediye BaĢkanı, Cemiyeti Umumiye Belediyeden bir heyet Kral ve
Kraliçe Hazretlerini ziyaretle arzı tazimat ile Kral ve Kraliçe Hazretlerine Ģehir
adına bazı hediyeler takdim edeceklerdir.
Saat 12:30
Kral ve Kraliçe DıĢiĢleri konağında özel bir öğle yemeğine buyuracaklardır.
220
Saat 15:30
Kral Hazretleri Heyeti Vekile azasını kabul buyuracaklardır.
Saat 18:00
Büyük Millet Meclisi BaĢkanı tarafından konaklarında özel bir çay ziyafeti
verilecektir.
Saat 20:30
Afgan Kral ve Kraliçesi tarafından CumhurbaĢkanı Ģerefine bir ziyafet
düzenlenecektir.467
467
EK- 1. 7: Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak
tören için düzenlenen programın taslığının tercümesi Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu
No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928.
221
EK- 1. 9: Türkiye
Müahedenamesi” metini.468
468
ve
Afganistan
“Muhadenet
ve
TeĢrik
Messi
B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 5, Dosya
No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928.
222
EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi
Müahedenamesi” metini.
223
EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi
Müahedenamesi” metini.
224
EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi
Müahedenamesi” metini.
225
EK- 1. 10: 1 Mart 1921 Türkiye- Afganistan(ĠTTĠFAK) anlaĢmasının Türkçe
metini.469
469
Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği
No: 9, Tarih: 01.03.1921.
226
EK- 1. 11: 1 Mart 1921 Türk- Afgan anlaĢmasını hakında kanun lahiyası sureti.470
470
Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği
No: 9a, Tarih: 01.03.1921.
227
EK- 1. 12: 1 Mart 1921 Türk iye- Afganistan(ĠTTĠFAK) anlaĢmasının Farsça
metini.471
471
D.B.A, Fon No: 130 11 12 01 a a, 15 2
228
EK- 1. 13: Afganistan Kralı Amanullah Han‟ın 20 Mayıs1928 günü Ankara
Ġstasyonunda Atatürk tarafından karĢılanmasında uygulanan protokol düzeni.472
472
T.C Dışişleri Bakanlığı Arşivi (DBA), Afganistan K-1, N.28, Ek 1.
229
EK- 1. 14: Emir Amanullah Han‟dant TBMM BaĢkanı Mustafa Kemal PaĢa‟ya
mektup, 13 Mah-ı Esad 1299 (1921), Amanullah Han, Çar ordularına esir düĢmüĢ
üç Osmanlı subayının Afganistan üzerinden Türkiye‟ye dönüĢlerini fırsat bilerek
Mustafa Kemal PaĢa‟ya mektup yazıyor ve Afgan ordusunun ıslahı için
Türkiye‟den bir askeri heyetin Afganistan‟a gönderilmesini rica ediyor.473
473
T.C Dışişleri Bakanlığı Arşivi (DBA), MÜT. 1/95,13 Ased 1299.
230
EK- 2. 1: 19.3.1919. Amanullah Han‟ın Ġydgah camisinde yaptığı tarihi
kunuĢması ve Afganistan‟ın bağımsızlık ilanın‟a ayıt fotoğraf.474
474
http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2013/08/130820_k02-afghanistan-freedom-day.shtml
231
EK- 2. 2: Afganistan Elçiliğinin açılıĢ töreninde Elçilik gönderine bizzat
Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Afganistan bayrağı çekilirken, Kabil‟de
DilgüĢa Saray‟ında 10 Ekim 1922 tarihinde verilen resepsiyonda en soldaki
Amanullah Han, sağda ayakta Fahrettin PaĢa Kalpaklı üniformalı yabancı devlet
elçilikleri ile birlikte. 475
475
Şimşir, (1993).a.g.e., 11.; İnternet: Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve
Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 158159. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf
adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır.
232
EK- 2. 3: Amanullah Han ile Atatürk, 21 Mayıs 1928 Ankara.476
476
. Şimşir, (2002).a.g.e., 177. & http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35.jpg
233
EK- 2. 4: Gazi Mustafa Kemal‟in Amanullah Han ve eĢi onuruna verdiği
davette konuklar toplu halde…20 Mayıs 1928 ve Dönemin BaĢvekil‟i Ġsmet PaĢa,
Afgan Kralı Amanullah Han ve eĢi Ģerefine verdiği ziyafetten…21 Mayıs 1928.477
477
http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35.jpg
234
EK- 2. 5: Gazi Mustafa Kemal‟in Afganistan Kralı Amanullah Han‟ı Ankara
Garında KarĢılayıĢı… 20 Mayıs 1928.478
478
http://afghanan.net.afghanistan/sites/kingmanullahkhan.jpg
http://www.isteataturk.com/resimler/ f2a
82ata_847Y.jpg &http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01. 2014 .
pdf adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır.
235
EK- 2. 6: Türkiye‟ye eğitim maksadı ile gönderlen ilk öğrenciler.479
Afganistan‟a gönderilen Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga, Afganistan baĢkenti Kabil‟de
Kabil Tıp Fakültesini kurup bu fakültenin ilk dekanı olmuĢtur.480
479
http://www.isteataturk.com/resimler/f2a82ata_847Y.jpg & http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5%
9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 12 Aralık 2014‟de alınmıştır.
480
ATASE. (2009), a.g.e., 70-73.
236
EK- 2. 7: Kasım 1928‟de ġinvariler Amanullah Han‟a karĢı isyan bayrağını
açtıklarında, bu durumdan istifade ederek Kabil‟e bir saldırı düzenleyen Beççe-i
Saka 16 Ocak 1929 tarihinde Ģehri ele geçirdi.481
481
http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 14
Aralık 2014‟de alınmıştır.
237
EK- 2. 8: Amanullah Han dan sonra Nadir Han ve Zahir Han dönemini
Türkiye gazeteleri takib etmiĢtir,Cumhuriyet, 17 Ekim 1929. 482
482
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Kütüphane Başkanlığı & http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara%
C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır.
238
EK- 3.1: Afganistan Siyasi ve Ġdari Bölüler Haritası.483
483
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/6-siyasi.jpg
239
EK- 3. 2: Afganistan Etnik Yapı Haritası.484
484
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/11-etnik%20yap%C4%B1%202.jpg
240
EK- 3. 3: Afganistan Ekonomik Etkinlik, Toprak Kullanımı ve madeni
haritası.485
485
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/10-ek.%20et.%20ve%20top.%20kull..jpg
241
EK- 3.4: Afganistan Nüfus Yoğunluğu ve Dil Haritası.486
486
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/36-dil%20h..jpg
242
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı
: ĠBRAHĠMĠ, Noor Mohammad
Uyruğu
: Afganistanlı
Doğum tarihi ve yeri
:15.06.1980 Takhar
Medeni hali
: Evli
Telefon
: 0(507)4401605
E- post
: [email protected]
Eğitim Derecesi
Okul/ Program
Mezuniyet yılı
Yüksek lisanas
Gazi Üniversitisi
Devam Ediyor
Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü
Lisans
Balkh Üniversitisi
2006
Lise
Abu Osmanî Taliqani
2002
İş Deneyimi, Yıl
Çalıştığı Yer
2014- devam ediyor
Parlemento
Görev
Komisiyon danıĢmanı
Yabancı Dili
Türkçe, Ġngilizce
Hobiler: Haberleri takib etmek, kitap okumak, vlibol sporu
GAZİ GELECEKTİR...
Download