:- SELÇUK ÜNiVERSiTESi .. . . İLAHİY AT FAKÜLTESİ DERGiSi- Yıl: 1996 Sayı: 6 KADi SENAULLAH PANiPATJ'NiN HAYATI VE ESERLERi * Yazan : YusufTalal Ali Tercüme : Arş. Gör. Mehmet EREN Amritsar ile Hindistan'ın başkenti olan Delhi arasıdan geçen ana tren yölu hattı üzerinde bulunan tarihi Panipat şehri Hindistan yarı.ınadasına hakim. bir yer olup. .geçidin ortasında bir hat şeklinde uzanır. Bu yüzden burası sarp kuzey batıyı verimli bölge olan asıl Hindistan ile birleştiren, sık sık evliya. ulenıa ve tatilllerin uğrak yeri olmuş olan bir bölgedir. Hindistan'a giden yol: Peşaver sınırından eski Lahor eyaletinin bulunduğu yere doğru. sonra ~encab'a doğru doğuya. imparatorluk şehri Delhi'ye varnıazdan önce .lunına nehri kıyıları boyunca Panipat'a doğru yönelip. güneye doğru yiiz milden daha azdır. İşte bu bölge yabancı bir taı;ihçinin .i fadesine göre "boş bir ova ve müslüman v~llkrinin tlirbeleriyle meşhur hir şehirdir.. Fakat o plato sürekli bo~ kanılış değildi. Hindi stan'ın kaderi liç deta Panipat ovasında .çıkan savaştarla belirlenmiştir. Barlas Türidi Babü.r. fa zla sayıdaki ibrahiın Luzi kuvvetlerini yenerek !'v1oğul imparatorluğunu orada 1526 'da kurmuşttı.ı Otuz yıl· sonra Fkb~r Şah. H!mu Bakkal'ın kuvvetlerine orada baskın yaptı ve k ~ıtı.i ~uıı sona erince · yendiği düşmai1larının başlarından bir ibret *Buya:1. Yusı!(Tala/ Ali'nin "The Life anel Works o.fQôdi Thami Allah ol Puniput.. f Hanu/ard islamicus: Vol. lll. No: 3. s. -15-59J isim/i 11 w kales i11 i11 1en ·iimes i< 1ir. · 1 Kosdo/ıman Btibiir imparatorluğudur ki. Hindistan 'da kumhm Tiirkisl<llll dı!,·ll'flerinden olup Giirgôniye il?lP· da dimmekiedir (~·e,·.) . ' t~pes i oluşturdu. Üçüncü savaş Kadi Senaullalı hayatta iken vuku huldu ve Afgan kralı Ahmet Şah Ebdali'nin ordusu için bir zafer olduğu kadar Kadl"nin hocası Şah Veliyyullah Delhi için de bir zafer olmuştu . ı 76l'de Sadaşiv Ra'o emri altındaki birleşik Maratha güçleri kuşatılarak öyle bir bozguna uğratılmışlardı ki bütün Maharashtra ·da onun ölümüne yas tutacak tek bir ev bile kalmamıştı. Bu sebepten sonraki on yıllık sürede ·Marathalılar Kuzey Hindistan için güç mücadelesinde fazla bir rol oynamadı. Tabii zafer. çok kesin olarak elde edilmiş olsa da. kısa sürınüştii . 177l'dc Dclhi ve kisa bir zaman sonra imparator Şah Alem ırnin kendisi rv1arathalıların hakimiyetini kabule mecbur bırakıldı. Kc1di Seıühıllah'ın öliimü ( 1810) dan tam yedi yıl önce.180J'te Hindu egemenliği. yeni ve daha sıkı bir ingiliz emperyalist giiç modelinin lehine olan kukla krallıkla kaldırıldı. Kadi Senatıllah ·ın doğduğu yıl olan ı 731'de Hindistan. otorite bo~luğunun klasik bir örneği haline gelmişti. Gerçek büyük Moğol · imparatorlarının sonuncusu olan Evrengzib170T de öiOnce llindistan·da hapiste olan anarşi kuvvetlerinin hepsi serhest bırakıldı. Çok biiyük oranda bir güç mücadelesi gelişti ve inanılmaz zenginlikleri ile Moğol İıpparatorluğu arka arkaya geı'cn lı~icum ve yağmalarta kötü kimselerin doymak kanmak bilmeyen iştahları için bir av haline geldi. ' Fakat gerçek büyiik zarar ınüsHimanlara oldu. Onlar. acımasız durumlar için büsbütün masum kişiler olnıadıklarr gibi şimdi de birbirlerine düştüler. İmparatorluğun en parl ~ık döneminde iken hü: ük hir gelişme gerçckleştiri lmişti. l.,eı11.~ri h ir başarının kopyasını çıkarma); ' 20. yy.'da Petro-Moğollar bilı..· 1.nr başaracaktı. Aynı zamanda hl.ı ha~an. çöküntü ve bozulma: a Sl'hep olmuştu ki bu durum asilleri l'tkiledikten snımı toplumun hütü.ıı tabakaianna yayılmıştı. ı 70Tde mlislüınnnlar İ\ ill elden \ıkı~mdan ") _"l l:'l'l'<'ll!!,::ih .·ile/1/'.!ir. S<·ıh .\'i::,i!ll ht~skon!J0,rnduki hir lın<'fe J-/une/i 111c::hl'hi ii::ailll' ··et-Fcfli\·,i t'!-1/uu/J:ı :n· .. udmdoki ·lu.l'llwlli ki1uh1 hu:Jr!ctlltrwl !wkliiJJdurdti· trc\'.1 • • ' ' 1 ' • i 32J beri uzun zamani geçmiş olan ahlak problemi ile birlikte politik güçlerinin de iyiCe kaybolma s.üreci kaçınılmaz olarak başlamış oldu. Ama bütün bunlara rağmen Hindistan müslümanları arasında hala, artan bu anarşi ve dinsizlik · hareketinin nasıl durdunılacağı hususunda azimli olan kişiler vardı. Onların önde geleni alim. süti bir zat olan ve hiç şüphesiz asrının en büyük nılitefekkiri Şah Veliyyullah Delhi idi. Onun katkısı, özetle Ifade olunacak ol arsa. iki yönlü idi. Politik alanda asil -müslümanların halis{me yardımları ile onların sall~ntıda olan gücünü birleştirmek için çaba sarfetti. Dini sahada ise -ki bu sahada gerçek ve nihai başanya ulaşabilmişti- müslüman toplumun yeniden ahlaki-dini ıslahını gaye edinmişti. ..Şah Veliyyullah'ın bütün her şeyi diizeltmede ehliyetli olduğunu ya da bir tek din aliminin bozulmayı durdunnada başarılı olabileceğini ·söylemek mümkün değildir. Evrengzjb gibi son derece ehliyetli ve keskin anlayışlı bir yönetici bi le bu .d~dum1ayı ba~aramamıştı. :.ine de ~u büyük zatın gayretlerı en azından o derecede etkılı oldu kı sonunda bend yıkılınca oradaki Moğol hükümdarlığı tacı ve tahtını sular süpürüp gitti. Tesbih ve seccade aynı şekilde kati olarak yerlerinde kaldı. Toplumun politik düşüşü onun dini bakınıdan da mukabil bir düşüşüne sebep olmanııştı.'"(l) Değerli ve güçlü fikirleri olan Şah Veliyyullah'ın müslüman topluma . yaklaşımı çok yönlü olduğu kadar aynı zamanda biraz sertçe idi. O. toplumun "ileri gelenlerini etkilemek için mektuplar yazdı. Uleım1 ve meşayıha sık sık açık kalpiilikle nasihat etti. Hocalık vasfından dolayı halka olaiı tesiri derin ve gecikmesiz oldu. Sadece sözleri etrafta dolaşmadı, bu sözlerin örnekleri de insanlar arasında bulundu. Kadi Sem\pllah da böyle örneklerin önemli bir ınisaliydi. Kadi. henüz çocuk iken .kendisini islamın ruhi yolunda d~stekleyen ve hatta yol gösteren bir takım rüyalar görmeye haşladı. Büyi.ik dedesi Şeyh Celaleddin el-Osman! Kebiru'I-Evliya bu riiyaların önde' gelen fıgürqydü~ ayrıca bu husus. Şeyh 'in 324 rüyalarının. çocuklarından on nesil boyunca intikal eden ruhi bir bölümü olduğuna delildir.(2) Benzeri ri.iyalardan birinde genç Semhıllah . kendini veli bir atası önünde Rabbilni slikünet içinde oturmuş olarak gördii. Şeyh öne doğru eğilmiş. alnını çocuğui1 alnına yapıştırmış ve sayısız mistik incelikleri· ona aktarmıştı (letc.'lil). Biyograti ınüellilleri bu d1..'\Tede başka bir rüyayı zikrederlcr ki o rüyada. Şeyh Abdülkadir ci-Cilani. yakında Panipat kadısı olacak bu zata taze bir hurma vermişti. Bir biyografı yazarına göre: ··o. uyanınca bu taze hurma · şu anda onun mübarek elinde olmuştu. (dest-i hak k pcrest)." (3) Aile geleneğine göre Şeyh Celaleddin oğlu Hace ibrahim'e islami ilimkrc dair bilginin daima bu ailede kalacağını söylemişti. Kadi Scnaullah'ın bizzat kendisi birkaç yıl sonra bir arkadaşa bu !!t.!lene!li anlattıktan sonra ailedeki alimierin nesilden nesile biivük ata larının sözlerindeki bu gerçeği doğru çıkarmış olduklarını söylcnıişti.(4) ' ·~ Kadi'nin ilk eğitiıni ha.kkında daha sonrasına nazaran çok az şey biliyoruz. Dindarlık ve öğrcniınle nıeşhui·. bir aileden geldiğine göre muhtemelen tahsili de o zamanlarda benzer durumda olan diğer çocuklardan herhangi birinin tahsilindcn farklı d~ğ.ildi. Tenkim-i Ahval müellitleri bize onun henüz yedi yaşına girdiğinde Kur ·an·ı ezberlemiş olduğunu itade .'ederler. (5) Daha so ııra da hırsça öğrenimine başlamış olmalı. Sonraki eserlerinin büyük bir kısmının bu I isan la yazılmış olması gerçeği. .bu dildeki tmlharetini genç yaşlarda iken geliştirmey~ ba~ladığının yeterli en biiyük delilini teşkil eder. Ayrıca Farsçasının caziheli belağati -ki genç liğinelen itibaren bu lisana büyük pnem vermesinin bir neticesi olmalıdır- gerçekten edebi bir .zevkin alametidir.· O günlerde c!!itimcilcrin ezbere önem ' verdiği hatırianacak olursa ve hafıza · glicünün. daha yedi yaşındaki bir· çocuğu Kur'an hafızı yapmış olduğunu ıspatladığ.ı düşünlilürsc on iki yaşına geldiğinde onun yii/lt..!rce Farsça bcyit czberkmiş · olduğunu farzetmek çok gi)rt'ı lmL'> t:cckt ir. mirasının ~ ~ ~ J ~ 325 ı Farsça'dan' sonra Arapça geldi. Her hangi başka bir İslam ülkesinde olduğu l:gibi Hindistan'da da yüksek eğitim için anahtar Jisanın Arapça olması yüzyıllardır değişmeyen bir gerçekti. Kadi'nin ·henüz çocuk iken Pan ipat'ta '"mahalli uleım1nın dizleri dibinde.. · Arapçayı tahsile başladığını biliyoruz (6) Tabii ki Şah Veliyyullah'ın babasının· kurmuş olduğu Dt.!lhi'deki Rahimiyye Medresesi'ndeki tahsiliyle. Kadi Senihıllah. sonraki yıllarda en a7- ından dört önemli eserini Arapça olarak · telif edebilecek derecede bir maharet kesbetnıişti -ki bu eserleri arasında on ciltlik Kur'an·ın biiyük bir tefsiri de bulunmaktadır.Rahimiyye Medresesi 1745 ·de -bu yıl muhtemelen genç Senaullah'ın oraya girdiği yıldır- Hindistan müslümanlarının lıtkunda doğan belki de en p~rlak yıldız olmuştu. Bu medrese büyük alim ve slıtl Şah Abdurrahim tarafından kurulmuştu. Oğlu Şah Veliyyullah. Mekke ve Medine'deki büyük hadis alimlerinin dizleri dibinde iki yıllık bir ikamett-eri sonra 1732'de geri ~lönm~siyle\ bu medresenin başına geçmişti. · Şah. Veliy~~ıll.~h·ın ıdarest altıhda bu medrese kısa zamanda Hınd musluman toplumunun entellekttiel. ahlaki ve dini merkezi · durumuna gelmişti.( 7) · Öğrenci Senaullalı'ın Delhi'ye gelmesinden birkaç yıl önce Moğol imparatpru Muhainıned Şah, Şah Yeliyyullalıın dini iliıniere olan katkısından dolayı bu medrese için başkent'in şehir sınırlan içinde -halen Mat'ia Malıall merkezi olan- yeni güzel bir binayı bağışlamıştı. * :> Fakat daha da önemlisi bu medrese, o vakitlerde çağın en iyi müslüman alimlerini kendi çatısı altina çekmişti. _ . fşıklı rehberleri Şah Yeliyyullah ile birlikte bu alim kişi_ ler, en yüksek tarikat eğitimcileri olmanın da ötesinde daha büyük bir önem arzediyorlardı. Müslümanların gücünlin hızlı bir şekilde 1 * Bu ml!drese şimdi ar/lk .1·ok. Binast /85 7 'deki bağmısdtk som·a hir Hindu tarq(tndan satın ahnnuştrr. (}'a:;:ar) sa\·uşmdan J26. erozyana uğradığı bir zamanda onlar, Hindistan'da hayatiyetini devam ettirebilecek bir İslam toplumunun muhafazası için verilecek çok dikkatli ve akıllıca bir mücadelenin öııcüleriydiler. Bu alimierin sahip oldukları dindarlık ve fedakarlık atmosferinde genç Senaullah. hayret verici bir ilerleme kaydetmişti. Onun önceden aydınlanmış mümtaz ruhi şahsiyeti~ dindar kişilerin beraberliği; Sünnet. Kur'an ve Hadis bilgisinin ışıklı yoluna tam bağlılık ve onlara . sarılınanın bereketiyle daha da parlamıştı. Kadi Sem1ullah, fevkalade bir hafızaya sahipti ki bunu onun henüz yedi yaşında iken Kur' an'ı ezberlemesinden tahmin edebi! iriz. Ayrıca o. okumayı çok seven biriydi. Biyografı yazarlarının bize bildirdiğine göre o, medresenin kütüphanesindeki -ders kit<;ıplarının yanında- üçyüz elli kitaptan daha fazlasını kendi kendine özel olarak mütalaa etmişti (8) Daha sonra o, sınıfta kazanmış · olduğu köklü temel bilgisine, meseleleri son derece ihatalı , geniş boyuttarla ele alma özelliğini yani bocası Şah Veliyyullah ' ın en büyük · hususiyeti olan serbest düşünce metodunun ayr)ısını ilave etmişti. Gerçekten de bir biyografı ınüelliti onun hakkında şunu bile yazmıştı: "'Burada, Hindlstan'da, doğmuş olan birçok Hanefi ulema arasında bir meselede gerçeği, hakikati alnıada onun kadar güçlü ve tarafsız~ yahut karşı delili kabul etmede onun kadar rıza gösteren ancak ·' birkaçı ona denk olabilir." (9) · Genç Senaullah medresedeki eğitiminin son devresinde ~ken Şah Veliyyullah, arkadaşı olan Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Canan'a bir mektup yazdı. Bu mektubunda ona şu bilgileri veriyordu: .. Mevlevi Senaullah. Mişkatu '1-Mesabih ve Sahihayn 'i ezberden okumaya devam ediyor. Şu anda o, hadis müellefatından Kütüb-i Sitte'nin tamamını hatta en meşhur müellefat olan on eserin hepsini öğretmeye ehliyetlidir. Bundan sonra sizin hizmetinizde inşaallah kendini ihrama -kudsi elbiseye- bürür. (kemalini tamamlar) (10) Kendisi bir alim ve sufı. aynı zamanda bir alim ve sfıfi oğlu olan Şah Veliyyullah, ruhi eğitimin kıymetinin, bilginin anıek 327 i (pratiğ~) taşınmasın~a olduğunu . biliyordu. Islam toplumu~ sahabe gibi. Islami antay~şlarına onu pratiğe dökmeteriyle tam bir heyacanla coşku getiren kişilerce çok iyi bir şekilde reforme edilebilirdi. Şah Veliyyullah'ın öğrencisi için araştırdığı şey.her şeyden kaçış nYistisizmi değildi. Lakin Tasavvuf ya da İhsan ' a giden yol, bat ın i yönü tamamlayıcı olarak islam ·ın zahiri kısmın~ nıana kazandırır ve deı'inlik verir. Ayrıca, hem bu verme. hem de alnıalardaki büyük yardımıyla Tasavvuf, birkaç seçkin kişide azar azar kapasiteyi yükl·enmeyi, azimli bir şekilde işin peşine düşıneyi, İslam ve müslÜmaniann hayrı, iyiliği için, çok zor gonınen hizmetlere talib olmayı sağlayan ruhi nıuka:vemeti inşa eder ve islam ·a bağl.ılığı ·artırır.( ll) Tasavvuf. Şah Veliyyullah'ı misyonunda yenilemiş, sonra da ona rehberlik etmiş ve dengesini sağlamıştı. Nasıl ki yüz yıldan tazla bir zaman· önce de Tfisavvuf, imam-ı Rabbant Şeyh Ahmed es-Serhindi için de onun Hindistan'da sünni islamlık pozisyonunu . geliştirme arfyışında aynı fonksiyonu icra etmişti. Tasavvuf vasıtasıyla K'adi Senaullah, bu iki müceddidin ruhi ve ıslahatçı eneıjilerinden istifade etti. Şah Veliyyullah, Kadi'nin hocasıydı~ Şeyh es-Serhindt ise -ki o Nakşibendi tarikatının büyük zatıdır­ Kadi'nin Tasavvuf ilmindeki şeyhi allame Şeyh Mirza Mazhar ve ondan önceki dört şeyh tariki ile onun şeyhi oluyordu. Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Cancin ll Ramazan lll 0/ 13 Mart 1699'da doğmuştu. Doğum. hicretten 1110 yıl sonra, annesi Deken'den Agra'ya giderken (Malva)da olmuştu. Onun adı, kalabalık müslüman toplumuna ve kültürüne olan katkılarından dolayı Hind yarımadasında en güzel duygularla anılan isimlerden biridir. Can-ı Canan adının ona Evrengzib tarafından verildiği söylenmektedir. O, sufı, şair, al im, politikacı ve nihayet şehittir. Çi.inkli o, bir suikast kurşununa kurban gitmişti. Şehadetinden az bir zaman önce Muharrem 1195/0cak 1781 'de ınuridleriyle birlikte Rohilhand ' ın kuzeyindeki kırsal bölgeleri dolaşmaya gitmişti. O bölgede köy köy İslam'ın ışığını yayıyordu. Öyle ki ,. 328 hem o, hem de Şah Veliyyullah bu bölgede yaygıı{ bir islami uyanışın gerçekleşeceğini ümit etmekteydi.( 1:n Onun bütün hayatı Allah yolunda cihada adanmıştı. Nadiren de olsa hiç bir vakit İstirahat için bu mücadelesine ara vermemişti. O. şair ve edebiyatçıydı. Fakat diğer edebiyatçıların yaptığı gibi övgü ve .asalet teveccühü kazanmak içiiı bir defa bile olsun asla saray toplantısına iştirak etmemişti. O. bütün her şeyini seve seve ona verecek yüzlerce zengin. müridin şeyhi idi~ ama hiçbir zaman kendi malı olan bir evde uyuınamıştı. Bütün hayatı boyunca Peygamber (a.s.)'ın sünnetinin kendinde tecessi.im ettiği bir kişi olmuştu ve şehadetiyle de şu lıikmetli sözünün gereğini ita etmiş · oluyordu: .. Bilinıileyen bii· el tarafından mezar taşımın üzerine şöyle bir yazı yazılmış görecekler: Bu suçsuz kurban. hiçbir günah işlenıeıniştir:· ( 13) Mirza Mazhar. her şeyden önce yüksek derecede bir sufı idi. ' ve nihayet Bir alim olarak şöhret bulduktan sonra nıürid olmuştu Seyyid Nl'ır Muhammed Bedayunl. -ki zamanımıza kadar gelmiş olan türbesi Delhi'dedir-nin hal.itesi oldu .. Şeybin rehberliğinde Nakşıbendiyc tarikatındaki eğitimini tamamladı. Ancak sahip olduğu şeyleri başkalarına öğretmeye başlama yerine. yol boyunca oöreceoi . di b<'Ter şevhlerden .. =::> ö .,vardınıla daha uz<:iklara devam etme)' i seçti. Sonunda Şeyh Muhammed Abid Sunm1mi'nin dizi dibinde oturan slıtl l erin hal kasma katıl.dı ve kısa zamanda şeyh in eıl yakııı arkadaşı oldu. ( 14) Bir slıfi olarak endaını. onu tanını'aya ehliyetli her hangi bir kişiye derhal zarif bir Şekilde tezahür eder. Şah Veliyyullah ·onun hakkında şunları yazdı: ..Onun hakkında ve insanların hiç bir zorlama olmadığı halde ona koşmalarına dair ne· biliyorum'? Neleri bilmek istersiniz? Hindistan~daki insaniann halleri burada doğup büyüdUğiim için ba·na gizli değildir. Arabistan şehirlerini görmüş. oralar.ı dolaşmıştım ve iran'da yaşayan insanlarla ilgili sağlanı bilgilere 329 sah.ip olrnuş~um. ~u~t.erem. arkadaşım .Mirza ~-azhar, ~.iç şüphesiz şerıat ve tarıkatla il.lgılı bahıslerde otorıte; Kur an ve Sunnet e tam olarak bağlı. ruhi yönü çok güçlli. kendine tabi olanlara müessir bir rehber olduğu gibi. kesinlikle kahirierde olanlar hariç zikrettiğiııı yerlerin hiçbirinde kendisinit1 bir benzeri bulunamayacak olan alim bir zat idi. Dahası tarihin her hangi bir döneminde böyle bir şahsiyetin zuhuru çok nadirdir. Hele hele zanıanımızda bütün bu kötü . huylar ve dalaletler bu derce yayıldıktan sonra.. (15) · Mirza Mazhar. Şah Veliyyullah'dan Kadi Sem\ullah·a dair mektubu aldığı vakit henüz Şeyh Sünnami"nin hizmetinde · bulunuyordu. iju yüzden Senaullah. Mirza Mazhar'a beyat için gidince o. onu Şeyh Sunnamrye havale etti. Böylece Panipat"ın bu genç alimi Şeyh Sunnaıni tarafından Nakşibendi tarikatına kabul edilmiş oldu. Mamatlh ayııı yıl ( 1748fde Şeyh Sunm1ml vefat etti. dolayısıyla Ki\ciı· Senaullah. Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Canaıı·a · heyatini sunan ilk şahıs olmuştu. Şeyh \sunnami'nin m urakabesi altında Kadi Sem1ullah · ın yüksel işi fevkalade idi. Şeyh vefat ettiğinde K adi. tam fenau·l-kal b yani başka bütün heı• şeyi bırakarak Yüce Yaratıcının sevgisine daima mistik durumunu kazanına derecesini keshedecekti . Mirza Mazhar ile rühi tekaınülüni.i devam ettirdi: nihayet elli teveccüh (Nakşibcndi eğitiminin her ınerhalesinde asıl olarak ınevcud olan rühi teveccühler) den sonra tarikat-i iııüceddidiyye'yi tamamen ikınal etti.(l6) Bu arada Senaullah bir rüya gördü. Bu rüyasında Ali b. Ebi Tali b ona şöyle seslenerek hitap etti: •·sen bana. Harün ·un Mlıs<l' ya olan yakınlığı gihisin(a.s)" Mirz<.l Mazhar. müridinin rüyasını anlatmasını dinteyince (Suret-i Misali) den hliyük ct:ddinln tezahürü üzere almış olduğu ke.ndi misalini açıklamış ve daha sonra bu rüyası hakkında Senaullah'a güzel haberi vermişti. Şeybin açıkladığı bu güzel haber. Senaullah'ı hilafete hazır addetmesiydi. Böylece 1750'de Mirza Mazhar Can-ı Cilnan'ın 330 hallfeliğini kazanarak sufı-alim Panipat'a geri döndiL O vakit on dokuz yaşındaydı .( 17) Şeyh ile genç halifesi arasındaki irtibat daha sonraki uzun yıllar boyunca artmış ve devam etmiştir. O günlerde neredeyse seyahati imkansız kılan kargaşa, başıbozukluk ve emniyetsizliğe rağmen Mirza. 1750 ile 1780 yıJJarı arasında · birkaç elverişli vakitte Pan ipat' ı ziyaret etmeyi başarmıştı~ O, 3 ocak l 78 l 'de şehid edilmişti. Bu ziyaretlerde sadece tek başına Kadi kendisi değiL bilakis hanımı ve çocukları da Şeyh'in teveccühlerinden bUyük ölçüde istifade ettiler. Ka<!i''nin hanımlarından birisi, Acibe Hanum, Nakşibendl tarikatının mer~alelerinin tarnanını geçerek Mirza ' nın halifes i oldu. ( 18) Kadi'nin en büyük oğl_u Ahmedullah, Şeyh'in en sevgili müridierinden bi_ri oldu. Fakat' şurası da çok aşikar ki Şeyhinin ziyaretlerinden gn çok. 'istifade eden Kadi' nin bizzat kendisiydi. Panipat Kadısı tasavvuf vasıtasıyla sünnet bilgisinde kemale ulaştığı gibi (kamil) Sünnete olan imtisalinde de bu dereceye yükselmiş oldu. (19) Geı·çekten on~n bütün hayatı, İslam şeriatının öğretim, izah, muhafaza· ve intişarına adanmıştı . Küçüklüğünden itibaren içinde doğan sevgi ile devamlı zikrederdi. Daimi zikrine ilaveten günlük olarak sürekli yüz rekat nafile·' namaz kılmaya ve · tam bir hizbi (Kur'an'ın l/7'si)4 * gece teheccüd namazında okumaya devam etti.(20) Şah Gulam AliDelhi-belki de Mirza'nın halifelerinin en meşhurudur- · Kadi ~enaullah 'ı şu ifadelerle medhetti: " 0, takvası (Allah'dan korkması) ve İslam'ı yaşaması yönünden muasırları arasında eşsiz biriydi"(21) · Bizzat Mirza, Kadi'ye "Aiemü'l-Hüda" yani ..ilahi Rehberin Bayrağı" derdi. Bir gün Mirza, müridierine Kıyamet *Elimizdeki müshajlarda Kur'an 'm her bir beş sa;fa/ık bölümüne hizb işareti konulmuştur. Lügatta hizb; "Kur 'dn 'dan ya da başka bir kitaptan bir kısım" olarak tarif edilmektedir. (Çev) 331 ı Gününde Yüce All~ ~ ın kendisi için hangi hediye)ti getirdiğini ona sorarsa .. Rabbim! kana Kadi Senaullah'ı getirdim" diye cevap vereceğini söyledi. Ö2) Menıleketi olan Panipat'ta İslami inkişafın gelişmesi için Kadi Semiullah tarafından sürdürülen gayretler hem farklı hem de daimi ve sadeydi. bir öğretmen, manevi bir önder, bir kadı, bir müellif ve belli bir zamanda da Kuzey Hindistan'ı Maratha sürülerinden kurtarma yolunda cihad yapan bir askerdi. (2'3) Onun kadılık görevine ·tayini muhtemelen Delhi dönüşünden hemen sonra 1750'de olmuştu. O. uzun müddet gayretli bir şekilde hizmet etti ve Şah Gulam Ali'nin ifadesiyle, " Kendini, zamanında adı kötüye çıkmış. yolsuzluklara karışmış kadıların üstünde tuttu'' (24) Şu hadise onUn vazifesindeki titizliğini ispat etmeye hizmet edecektir: ' Moğol idaresi günlerinde resmi mahkeme mührü muhafaza için genellikle sıradan bir mahkeme memuruna emanet edilirdi. B_ir d~f~sınd'\ Kadi Semiullah: dairesinin mühür muhafızının başk~ bır kışıden horç para aldıgının farkına varınca paranın gerı verilmesini, mührün kendi muhafazasına devredilmesini ve bu mühür muhafızının da cezalanrıdılmasını emretti. (25) Kadi, vasıyetnamesinde; kendinin, şeriati izah, fıkha göre yaşama . ve müslüman kardeşlerinin tam bir şekilde takvaya bağlanmaları sorumluluğuna dair gayesini açıkladı. O şöyle yazdı: "Eğer gerçekten, İslam adaletine gereken önem verilirse, çağdaş . toplumun menfaatlerinin feda edilmesi gerekeceğini farzetmek için her hangi bir sebep ·yoktur. Allah, kendinden ittika üzere olanlarçı yardım· · eder. O halde, bu dairede kendini vezifeli sayan memurlanından her birine~ şahsi heveslerden uzak durmayı, her hangi bir husustan· etkilenerek asla nefsine tabi olmamayı; aksine hakikati; ve hükümlerini sadece en sağlam kaynaklar üzerine bina etmesini tavsiye ederim. (26) Bugün Kadi Senaullah, en iyi bir din alimi ve müellif olarak yad olunmaktadır. Daha bir çocuk iken takva sahibiydi, gençliğinde hocalarının ve şeyhlerinin ellerinde kemale ulaştı ve o. •, ' i 332 Tevfik'in bulunması, yani onu- bir sfıfı, bir alim ve bir kadı yapan Yüce Allalı'ın kabulüne mazhar olmasıyla. bu hoca ve şeyhleri onu güçlü bir müellif olmaya da ehil kılnıışlardı. Bu tevfikin bir delili Farsça olarak kaleme _aldığı Fıkha dair · meşhur Ma La Büdde Minhu (mutlaka gerekli şey) ya da tercüme ve tadil edilmiş şekliyle Ralı-ı Necat veya Keşfu'l-Hucce (Hanefı Fıkhının Temel · El Kitabı) adlı küçük kitabıdır. Bu küçiik kitab hemen hemen yazıldığı günden itibaren Hind yarımadasındaki mü s lümanların ellerinden düşmeyen bir kitap olmuştur ve Farsçanın ikinci bir _ dil olarak idiltlirlü miislaman kesimde öneminin sürekli azalmasına rağmen. bu kitap son zamanlara kadar temel islam eğitiminin hepsinin esasında yer almıştır. Bu Hanefi fıkhı cl kitabına ilc:iveten Kadi. fıkıh mevzüunda. altı veya yedi ·eserin daha nıiiellifıydi. Bu eserler. bir Fetva kolleksiyomından .. Hukuk ilminin unsurları" üzerine yazılan bir incelemeye doğru sıralanır. (27) Mirza Mazhar'ın arz~ısumı yerine getirmek için Kadi. Hz. Peygamber (a.s.)'ın biyogratisi mevzüunda da bir kitap yazdı. Bu kitapta işlenen ağırlıklı konu Fıklıu'saynı Sünııe· ydi. (28) · Güyet tabii -Kadi'nin ç~lışmala~ının . biiyük ekseriyeti lasavvutla ilgilidir. Klasik İslami öğrenimi ımizls inden istifadeyle ıJ_ Müceddid es-Serhiııdi'nin Hakaik-i tasav~ut~·nun karmaşık ll:olojik sularının haritasını . çıkarmada ve az eğitilmiş kafalara gerÇek yön ve hedef bildirme Ümine olan yardımlarından ziy~de tehlike teşkil eder gibi görüiıeıı hususların izahında başarılı olabildi. l)an ipat'ın Kadısı. Şeyh Mirza Mazhar'daıl' sonm Nakşibendi tasavvufu hakkmda dakik meselelerle müracaat eden insaniann kendisine yöneldiği bir zat olmuştu. Kadi'nin Tefsiru"l-:\1azhari adındaki on ciltlik Arapça · Kur" ün tcfsiri. Fıkha dair liıcratiirc büyük bir katkıda bulunduğu gibi aynı ~ekilde Tasan-- ura dair literatüre de katkısı olmuştur. Maınatih o. en iyi kabul edilen fıkhi tefsirlerdeıı biridir. XX. yy. 'ın i 3.B ınuhaddisi merhuın j Mevlam\ Enver Şah ei-Keşmiri bu tefsir hakkında · şöyle der: ··Fıkhın dört büyük imam ı" tarafından geliştirilmiş olan hukuki mesleği ve onların durumlarını desteklemede. her bir meselede naklettikleri delilleri kendi içinde teferruatlı bir . şekilde sergilemesi yönüyle onunla rmıkayese edilebilecek hiç bir eser yoktur ...(29)Ayrıca. Kur'an Fıkhı tefsiri olarak kabul edilen kıyınetine ilaveten bu çalışma. Kur'an Tasavvufu olarak da daha az kıymetli değildir. Gerçekten şeyhi Mirza Mazhar Can-ı Canan' dan sonra Tefsinı'I-Mazhari diye isimlendirilen bu tefsir. hiç şüphesiz şu ana kadar yazılan en ınühinı ve en şümiillü süti tefsirlerinden birisidir. Hakikaten Kc\di'nin tefsiri. meşhur alim ·Nevvab Sıddik Hasan Han tarafından. ··Kadi'nin kalemi vasıtasıyla bazı rtıhani kaynaklardan J'ışkırına şeklinde tezahür eden ruhi bir sır çalışması .. olarak tavsif edildi.(30) 112)/18 1O' da henüz Testiru·ı-Mazlıari'sini bitirmesinden h1zla bir zan\ftn geçnıeınişken Kadi Semiullah. bu .dünyadaki hayatını öbür alemdeki hayatı için terketti ve doğum yeri olan Panipat' ta defn~dildi. Kadi'nin son isteği -vasiyetnamesinde ifade ettiği gibi- Mirza Mazhar Cao-ı C amin tarafından kendisine verilen Ş<tl'ııı keteni olarak kullanılnıasıydı. Birkaç yıl ölıce biraderi . Me,·Jevi Fazlullah . öldüğünde Kadi. bu kedere zor da olsa sabredebilnıişti. Daha sonra bir gece Mevlevi Fazlullah bir rüyada Kôdi'ya görümili ve şöyle dedi: .. Kardeşim, sen benim öli.imi.imü clliş linerek nas ıl bu derece kederleneb_ ilirsin? Allah'ın dostlarının ebcdiy)·en ölmeyeceklerini ne zaman anlayacaksın? Ben ölü deği liın.ak s ine ebedi hayati buldum ve senin için de bir gün bu hakiki olan aynı yere kavuşmak vardır." O 1) ESERLERi Kadi Panipati.nin telif etmiş olduğu bilinen otuz üç eserinden sadece sckizi basılıııı~tır. Aşağıda eserlerinin 33-l mevzülarıyla ilgili ilim daliarına · göre altı ana başlık altında düzenlenmiş bir listesi mevcuttur. Bunlar: Kur'an Tefsiri. Hadis, Fıkıh. Tasavvut: Teoloji ve Muhtelif olarak sıralanmıştır. Kur'an Tefsiri 1. Tefsiru'I-Mazhari. 1O cild (Basım yeri: Delhi ve Karaçi) . . Urduca tercümesi: Nedvetü'I-Musannifın. Delhi. f960-1975. 1+1XII cild. hala tamamlanmış değil. -Yazar2.Tefsir-i Penc Ayet ez Evvel-i Sure-i Bakara be Tarika-i · Slıtiyye-i Safiyye. yazma Hadis 3. Risale-i Çi! Hadis Mea Şerh ve Beyan. yazma 4. Tercüme-i Şemail-i Tirmizi. yazma ' oğlu Mevlevi Delllullalfın Abdusselam tarafından derlenmiş). yazma . 6. Risale-i Penc Rfızi der Uslıl-i Fıkh. yazma 7. Ri sale-i Fıkh der Mezahib-i Erbaa. yazma 8. Ma La Büdde Minhu, Kanpur. 1873. ı 880. ı 884. Urduca tercümesi Keşfu'I-Hucce adında~ Mecrut. ı 32311905: Rah-ı Necat (Birkaç basım) · · 9. Risale der Hiikııı-i Serlıd ve dına. yazma ı O. el-Ahzli bi'l-Akva. yazma ı 1. Mcm1ru'I-Ahkaın. yazma 5. Fetava-i Mazhar! (Kadi'nin oğlu Mevıevl Tasavvuf 335 12. . i Jrşadft-Talibin • (yayınlandı. fakat tarih ve· yer v~!rilıneıniş) · (Bu :kitap ilk defa Arapça olarak yazılmış· ve daha sonra müellifı tarafından Farsçaya tercüme edilmiştir) 13. Tezkiretü'l-ilm ve'l-Mearif. yazma 14. Risale-i ihkak der Redd-i İ'tiradat-ı Şeyh Abdilhakk Muhaddis Dehlevi ber Kclam-ı Hazret-i Mi.iceddid. yazma · ı~ . Risale der Şübühat ber Kclam-ı İmam-ı Rabbani. yazma 16. Risale dcr Beyan-ı Eviad-ı İmam-ı Rabbani. yazma · 17. Fevaid-i Se b· a. yazma · 1~ 18. Keyfıyyat-ı Murakabe ve Ezkar-ı Şerra. yazma 19. Risale der Evrad ve Vezaif yazma 20. Risale-,i Telhis Hevam i. yazma . Teoloji 21. Risale derTakdis-i Valideyi'l-Mustafa. yaziı1a ~~. l{isale der Ak<\id-i Hakka. yazma 23. R'sale der Redd-i Mut'a. \o·azma :24. Rise:\le der Redd-i Revafı;.yazma* 5 25. es~Scyfü ' I-M esllıl. Delhi. 1268/1852. Urduca terelimesi Multan. 1979. -Yazar2<>. Risale-i ~en1şir-i Berahı1a. yazma**() \1uhtelif ~ 7 . llaklkatü'l-i~him. Lucknow. 1260/1844 . Lahor. 1288/1 87 ı 29. TczkircHi'I-Mcad Kanpur. ı 280/1863 ~0. (:aslu ' l-llituh ti Nasihati Üli't-Eıbah. yazma · ~g. lezkircw·ı-Mcvta ,.e · ı-Kubur. ';' 1 , .r•. , .: f ,i.tlll. :;~ , :t~' · ' ln\l.klnt>C!disi h11 eseri Riscil<! der Redd-i M<!:heh-i .)ia t ) ,t:urı \ . .B6 31. Ri sal e der Zikr-i ·Neseb-i Ethar ve Ezvac-i Mübarekeve E\'lad-ı Ali Gcvher-i Server-i Alem (a.s.). yazma . .31. Risale-i Ho.ces.te Güftar der Menakib-i Ensar (r.a.). yazma 33. Risale he Suret-i Mcktüb be Mevlevi Muhammed Salar .der Sema. yazma*** 7 34 . Risale ti'I-Uşr ve·.ı-Hadic . yazma (Bu yukarıdaki .liste Abdurrazzak Kureyşi'ni~ Mekdtih-i Mtrza Mazhar (Bombay. 1966) eserinin Ekler (s.23 1-]33) de bulunan Mevlana Ebu'I-Hasan Zeyd . ei-Farlıkl'nin kıymetli ara~ıırıı1as ına dayanır.) . ' ·' NOTLAR VE KAYNAKLAR *** Hu Riscile 1JfJC) / 89/ 'dc Riscfle de!r Selilli re l'uhdet-i Viictid adtylu !>elhi 'de tll'.yredilm işi ir. {_l'll::.un 337 i ı. Şeyh Muhammbd İkram, Rud-ı Kevser, Urduca, Lah or. 1965. s.S33 2. 2.Müfti GuHim Server, Hazinetü'l-Esfiya. Kanpur, 1902. l. 690. 3. Aynı eser. 4. Nainıullah Bahraichi, Bişarat-i Mazhariyye der Fezai1-i. Hazeriit-i Tarika-i · Mi.iceddidiyye, Yazma. (aynı nıüellifın Ma'ınılhh-ı Mazhariyye (Kanpur. 1271/1854-55) adında Mirza Mazhar hakkında başka bir eseri daha vardır.) (Yazar) 5. Abdulhayy, NüzhetU'l-Havatır, Hayarabad, İndia, 1957. VII, 113 6. Abdu1hayy, a.g.e. VII, 113 7. Ebu'I-Hasenat Nedvi, Hindustan ki Kadim Dersgahin, Urduca. Azamgarh, 1936; s.2S 8. Fakir Muhammed Lahôrl, Hadaiku'·t-Hanefiyye, Lucknow, 1906, s.466 9. Sıddlk Hasan Han, ithafu'n-Nübela, Kanpur.·h.l288. s.l58 IO.Ebu'I-Hayr Muradabadi. Kelimeit-ı Tayyibat. Murada bad, 189 ı. s.IS8 1 l.Şah Veliy~ıllah, Huccetullahi'I-Ba1iğa. Kah ire, h. ı 352. ı ı. 67 12.12.Guıam Mustafa Han, Levaih-i Hangah-i Mazhari, Haydarabad, 1975,·s. ı 3 13.Muhamıned Eyyub Kadirl, Tezkire-i Ulema-i H~nd (Urduca tercümesi), Karaçi, ı 961, s.497 14.Müfti Gulaın Server. a.g.e .. s.690 (Sunnam~ Hindistan'da eski Sih · Patiala eyaleti prensliğinde ki.içük, tarihi bir kasabadır. Bu kasaba. Pakistan adalet eski şetlerinden biri olan ·Muhammed · Münir' in ecdadıılın kasabasıdır. Fevaidu'I-Fuad'da çokca zikredilen ve Nizamüddin Evliya Delili'nin ınuasırı ve kritikçisi olan Mevlana Ziyaeddin de bu kasabaya mensuptur. 194 ?'deki toplumsal kargaşa süresince Hakim Munir'in bUyük kardeşi ve Patİala eyaletinde yaşayan diğer bazı yakın akrabalarından bütün aile -14 kişi- Si hler tarafından ya acımasızca katiedildi ya da ağır şekilde yaralandı.) (Yazar) 15.1:'. Ebu:ı-Hayr Muradabadi. a.g.e., s.l 58. (Mirza Mazhar Can-ı Canan hakkında detaylı iki modern rivayet içiı1 bkz. S. Moinul Hak. islanıic Thought and Moveınents. Karaçi. 1979. s.3T2-377 ve S.A.A. .. .Bs · . Rizvi. Şai~- Veliyyullah and His .Times: Kanberra, ı 980, s.J ı 7-342) ( vazar) 16.Sıddik Hasaiı Han. a.'l!.e.. s.240 .17.M. -Hasan Keratpüri· Mazhai·i, Halat-i Meşayih-i Nakşibeı1diyye Miiçeddidiyye. ·La hor n.d., sA09 . ( Kadi Senaullah neseben -Alevi değil. Osımini idi) -yazar18.Naimullah Bahraicht a.g.e .. s.174 , 1.9,"Hiı1d'in Giineşi" ve belki de o.· zaıi1ana kadar Hindistan ufkunda . görih1en en · biiyUk alim-ı;ufı . olan Şah A bdulaziz. ımıasın Kadi Seıu\ullah'ı "zaınanıınızın Beyhakrsr· diye anardı. Evet. Ahmed el- Beyhaki h.V.asnn bir Hadis i.mamtyd'ı. ve büyük muhaddisler . ·arasmda sayılıi·dı. ·Onun sUnnet konusundaki eserlerinin sayısı bine·.,. · yakındır ve o. · Şafii ı11ezhebinin bir · muhaddisi olarak hatırlaiur. 1-la.kikaten ei-Gazali'nin hocası iım1nnl.'I-Harcmeyn ei-Ciiveyni bir . keresinele şöyle demişti: · ··Ahmed cl-Beyhaki lu\l'iç ln_1aln eş-Şafii~ müntesiplerinin hepsi·için bir nimet idi. Ahmedel-Beyhaki ise bizzat· iımlın· için bir ııiınetti.'' -Başka bir if~de):le o. en fa.zla. im~m eş­ Şafii 'nin huküki sistemini ımıhataza eden. . ömı tak~_lim eden ve delilini takviye eden .bir ali'nf idi. o halde açıkca<gÖrüliiyor ki Şah Abdulaziz'in Kadi Senatıllah ·ı "zaiminıınızın. Beyhaki' si" olarak adlandırılmış olması değeri az~msa~1aca-k bir ifade değildir. Beniı11 hoçaın mcrhuırı. Mevlana Muhammed· Yüsuf ei-Bemirt bir keresinde hana. Şah Abdulaziz'in , Kadl"yi · "zamnnımızın Tahavi'si:· diye . adlandirmış olmasını aı.Zuladığını söyledi. Çün(Ü Haı1eti mezhebinin ıv : asırdaki 'bir muhaddisi ~lafı iım\ı).l et~}ahavi. Mevlihıa Benüri'nin ifadesine göre ··Fıkıhda. Ahmed ei·Bevhaki'den mUtebahhirdi. . Sünneti y(_)ruınlamasınd~ki yaklaşımında. oah~ gUçltiyd~ ve en azından Hadis sahasııida Beyhaki)·e denkti." · 20.Şah Guhlm _·Ali, Makam~t-ı Mazhari. Del ht ı 269/1'85;1·52 . ve 1309il-892 s.()6. (Bu çalışma. Naiımıllalı Balmlichl'nin, Ma'ım)bh-ı ·M~zhariyye'sinin mueilif tarafından öz~llikle şahsi·_ ınlişahede ve· tecı'iibelerine day~tnan bazı ilavelerlc izah lı bir· hiit~sasıdır. - Bizzat ınüelljf tarafindan isim verilmiş değildir. . Biı:inci baskısı -Ahmedi . Matbansı tarafındaı\ De~hi, 1269.-'1851-52'de neşrediJen-her hangi bir ısı m - taşımaz. Sadece Mliçteba . f>ress tan1fıı~ian Del hi.. 1309 ' IS92'dc ... '. . ı . . . . 339 .. neşredilen ikinc' baskısı Makamat-ı ·Mazhari adını taşır. Bi.iyiik bir · ihtimalle Şah Ra'ft Raüf Ahıned'in, Cevaher-i Aleviyye (Lahor n.d. . ' . de neşredildi)'sindek~ ifadesine dayanır ki o b.u eserinde kitabı bu isimle zikreder) (yazar) . 21.Abdulhayy. a.g.e .. VII, 113. 2f.M.Hasan Mazhari. a.g.e.', s.407. 23.Abdurre~zak .·Kureyşi, ·!V1ekatib-i ·.Mirza Mazhar, Bombay, 1966, . · s.225: yine bkz. Halik Enetim, ıytirza Mazhar Cai1-1 Canarı Ki Hutfıt, . D~lhi. 1962: 24 ~Şah Gulaın Ali. .·a.g.e., s.229. · (Şah. Gulain Ali'riin·· ·gerçek adı . Abdullah idi, aslen Pencap .Hindistan'ındaki Batala'daiıdı ve büyiik bir sfıfı~veHolaı"ak şöhret kazandığı Delhi.'ye yerleşinişti.) (Yazar) 2S.Şah Gulam Ali. a.g.e., s.67. . . · 26.Kadi Senaullah., Mecrhüa Vesaya Erba'a, derleyeı1: Muhammed . Eyyüb Kadiri Haydai·abad; 1964, s.l48. 27.Abdurreziak. a.g.e:, s.231. . . . .·28·. Muhaınıne<:f Farlık Balmiichi, ay .lık Meari( dergisinde A 'zamgadh~ . · XVlll/.6 ( ~929) "Silsile-i Aliyye-i.Müceddi.diyye awr ilm-i Hadis·~ 29.Merhlmı Mevh1na Muhanı'med . Yüsuf el-Btmtiri. buiıu bana kendi şeyhi Mevlami. Şah ei-Keşmiri'den ayı1en işitmiş ol.duğu şekilde ., Arapça .olarak anlattı . . 30.Nev·vab· Sıddik Hasan Han. a.g.e., s.240. · .31.Gula·ın Server U\hôri. a.g.e.;s.490 . . ~ . \ ) '· .' ;· ; .. ~­ f,'