İLAHİY AT FAKÜL TESİ

advertisement
:-
SELÇUK
ÜNiVERSiTESi
..
.
.
İLAHİY AT FAKÜLTESİ
DERGiSi-
Yıl:
1996
Sayı:
6
KADi SENAULLAH PANiPATJ'NiN
HAYATI VE ESERLERi *
Yazan
: YusufTalal Ali
Tercüme : Arş. Gör. Mehmet EREN
Amritsar ile Hindistan'ın başkenti olan Delhi arasıdan
geçen ana tren yölu hattı üzerinde bulunan tarihi Panipat şehri
Hindistan yarı.ınadasına hakim. bir yer olup. .geçidin ortasında bir
hat şeklinde uzanır. Bu yüzden burası sarp kuzey batıyı verimli
bölge olan asıl Hindistan ile birleştiren, sık sık evliya. ulenıa ve
tatilllerin uğrak yeri olmuş olan bir bölgedir. Hindistan'a giden
yol: Peşaver sınırından eski Lahor eyaletinin bulunduğu yere
doğru. sonra ~encab'a doğru doğuya. imparatorluk şehri Delhi'ye
varnıazdan önce .lunına nehri kıyıları boyunca Panipat'a doğru
yönelip. güneye doğru yiiz milden daha azdır. İşte bu bölge
yabancı bir taı;ihçinin .i fadesine göre "boş bir ova ve müslüman
v~llkrinin tlirbeleriyle meşhur hir şehirdir..
Fakat o plato sürekli bo~ kanılış değildi. Hindi stan'ın kaderi
liç deta Panipat ovasında .çıkan savaştarla belirlenmiştir. Barlas
Türidi Babü.r. fa zla sayıdaki ibrahiın Luzi kuvvetlerini yenerek
!'v1oğul imparatorluğunu orada 1526 'da kurmuşttı.ı Otuz yıl· sonra
Fkb~r Şah. H!mu Bakkal'ın kuvvetlerine orada baskın yaptı ve
k ~ıtı.i ~uıı sona erince · yendiği düşmai1larının başlarından bir ibret
*Buya:1. Yusı!(Tala/ Ali'nin "The Life anel Works o.fQôdi Thami Allah
ol Puniput.. f Hanu/ard islamicus: Vol. lll. No: 3. s. -15-59J isim/i
11 w kales i11 i11 1en ·iimes i< 1ir.
· 1 Kosdo/ıman Btibiir imparatorluğudur ki. Hindistan 'da kumhm Tiirkisl<llll dı!,·ll'flerinden
olup Giirgôniye il?lP· da dimmekiedir (~·e,·.)
.
'
t~pes i oluşturdu. Üçüncü savaş Kadi Senaullalı hayatta iken vuku
huldu ve Afgan kralı Ahmet Şah Ebdali'nin ordusu için bir zafer
olduğu kadar Kadl"nin hocası Şah Veliyyullah Delhi için de bir
zafer olmuştu . ı 76l'de Sadaşiv Ra'o emri altındaki birleşik
Maratha güçleri kuşatılarak öyle bir bozguna uğratılmışlardı ki
bütün Maharashtra ·da onun ölümüne yas tutacak tek bir ev bile
kalmamıştı. Bu sebepten sonraki on yıllık sürede ·Marathalılar
Kuzey Hindistan için güç mücadelesinde fazla bir rol oynamadı.
Tabii zafer. çok kesin olarak elde edilmiş olsa da. kısa sürınüştii .
177l'dc Dclhi ve kisa bir zaman sonra imparator Şah Alem ırnin
kendisi rv1arathalıların hakimiyetini kabule mecbur bırakıldı. Kc1di
Seıühıllah'ın öliimü ( 1810) dan tam yedi yıl önce.180J'te Hindu
egemenliği. yeni ve daha sıkı bir ingiliz emperyalist giiç modelinin
lehine olan kukla krallıkla kaldırıldı.
Kadi Senatıllah ·ın doğduğu yıl olan ı 731'de Hindistan.
otorite bo~luğunun klasik bir örneği haline gelmişti. Gerçek büyük
Moğol · imparatorlarının sonuncusu olan Evrengzib170T de
öiOnce llindistan·da hapiste olan anarşi kuvvetlerinin hepsi serhest
bırakıldı. Çok biiyük oranda bir güç mücadelesi gelişti ve
inanılmaz zenginlikleri ile Moğol İıpparatorluğu arka arkaya geı'cn
lı~icum ve yağmalarta kötü kimselerin doymak kanmak bilmeyen
iştahları için bir av haline geldi.
'
Fakat gerçek büyiik zarar ınüsHimanlara oldu. Onlar.
acımasız durumlar için büsbütün masum kişiler olnıadıklarr gibi
şimdi de birbirlerine düştüler. İmparatorluğun en parl ~ık
döneminde iken hü: ük hir gelişme gerçckleştiri lmişti. l.,eı11.~ri h ir
başarının kopyasını çıkarma); ' 20. yy.'da Petro-Moğollar bilı..· 1.nr
başaracaktı. Aynı zamanda hl.ı ha~an. çöküntü ve bozulma: a Sl'hep
olmuştu ki bu durum asilleri l'tkiledikten snımı toplumun hütü.ıı
tabakaianna yayılmıştı. ı 70Tde mlislüınnnlar İ\ ill elden \ıkı~mdan
")
_"l l:'l'l'<'ll!!,::ih .·ile/1/'.!ir. S<·ıh .\'i::,i!ll ht~skon!J0,rnduki hir lın<'fe J-/une/i
111c::hl'hi ii::ailll' ··et-Fcfli\·,i t'!-1/uu/J:ı :n· .. udmdoki ·lu.l'llwlli ki1uh1
hu:Jr!ctlltrwl !wkliiJJdurdti· trc\'.1
•
•
'
'
1
'
•
i
32J
beri uzun zamani geçmiş olan ahlak problemi ile birlikte politik
güçlerinin de iyiCe kaybolma s.üreci kaçınılmaz olarak başlamış
oldu.
Ama bütün bunlara rağmen Hindistan müslümanları
arasında hala, artan bu anarşi ve dinsizlik · hareketinin nasıl
durdunılacağı hususunda azimli olan kişiler vardı. Onların önde
geleni alim. süti bir zat olan ve hiç şüphesiz asrının en büyük
nılitefekkiri Şah Veliyyullah Delhi idi. Onun katkısı, özetle Ifade
olunacak ol arsa. iki yönlü idi. Politik alanda asil -müslümanların
halis{me yardımları ile onların sall~ntıda olan gücünü birleştirmek
için çaba sarfetti. Dini sahada ise -ki bu sahada gerçek ve nihai
başanya ulaşabilmişti- müslüman toplumun yeniden ahlaki-dini
ıslahını gaye edinmişti. ..Şah Veliyyullah'ın bütün her şeyi
diizeltmede ehliyetli olduğunu ya da bir tek din aliminin bozulmayı
durdunnada başarılı olabileceğini ·söylemek mümkün değildir.
Evrengzjb gibi son derece ehliyetli ve keskin anlayışlı bir yönetici
bi le bu .d~dum1ayı ba~aramamıştı. :.ine de ~u büyük zatın
gayretlerı en azından o derecede etkılı oldu kı sonunda bend
yıkılınca oradaki Moğol hükümdarlığı tacı ve tahtını sular süpürüp
gitti. Tesbih ve seccade aynı şekilde kati olarak yerlerinde kaldı.
Toplumun politik düşüşü onun dini bakınıdan da mukabil bir
düşüşüne sebep olmanııştı.'"(l)
Değerli ve güçlü fikirleri olan Şah Veliyyullah'ın müslüman
topluma . yaklaşımı çok yönlü olduğu kadar aynı zamanda biraz
sertçe idi. O. toplumun "ileri gelenlerini etkilemek için mektuplar
yazdı. Uleım1 ve meşayıha sık sık açık kalpiilikle nasihat etti.
Hocalık vasfından dolayı halka olaiı tesiri derin ve gecikmesiz
oldu. Sadece sözleri etrafta dolaşmadı, bu sözlerin örnekleri de
insanlar arasında bulundu. Kadi Sem\pllah da böyle örneklerin
önemli bir ınisaliydi.
Kadi. henüz çocuk iken .kendisini islamın ruhi yolunda
d~stekleyen ve hatta yol gösteren bir takım rüyalar görmeye
haşladı. Büyi.ik dedesi Şeyh Celaleddin el-Osman! Kebiru'I-Evliya
bu riiyaların önde' gelen fıgürqydü~ ayrıca bu husus. Şeyh 'in
324
rüyalarının. çocuklarından
on nesil boyunca intikal eden ruhi
bir bölümü olduğuna delildir.(2)
Benzeri ri.iyalardan birinde genç Semhıllah . kendini veli bir
atası önünde Rabbilni slikünet içinde oturmuş olarak gördii. Şeyh
öne doğru eğilmiş. alnını çocuğui1 alnına yapıştırmış ve sayısız
mistik incelikleri· ona aktarmıştı (letc.'lil). Biyograti ınüellilleri bu
d1..'\Tede başka bir rüyayı zikrederlcr ki o rüyada. Şeyh Abdülkadir
ci-Cilani. yakında Panipat kadısı olacak bu zata taze bir hurma
vermişti. Bir biyografı yazarına göre: ··o. uyanınca bu taze hurma ·
şu anda onun mübarek elinde olmuştu. (dest-i hak k pcrest)." (3)
Aile geleneğine göre Şeyh Celaleddin oğlu Hace ibrahim'e islami
ilimkrc dair bilginin daima bu ailede kalacağını söylemişti. Kadi
Scnaullah'ın bizzat kendisi birkaç yıl sonra bir arkadaşa bu
!!t.!lene!li anlattıktan sonra ailedeki alimierin nesilden nesile biivük
ata larının sözlerindeki bu gerçeği doğru çıkarmış olduklarını
söylcnıişti.(4)
' ·~
Kadi'nin ilk eğitiıni ha.kkında daha sonrasına nazaran çok
az şey biliyoruz. Dindarlık ve öğrcniınle nıeşhui·. bir aileden
geldiğine göre muhtemelen tahsili de o zamanlarda benzer
durumda olan diğer çocuklardan herhangi birinin tahsilindcn farklı
d~ğ.ildi. Tenkim-i Ahval müellitleri bize onun henüz yedi yaşına
girdiğinde Kur ·an·ı ezberlemiş olduğunu itade .'ederler. (5) Daha
so ııra da hırsça öğrenimine başlamış olmalı. Sonraki eserlerinin
büyük bir kısmının bu I isan la yazılmış olması gerçeği. .bu dildeki
tmlharetini genç yaşlarda iken geliştirmey~ ba~ladığının yeterli en
biiyük delilini teşkil eder. Ayrıca Farsçasının caziheli belağati -ki
genç liğinelen itibaren bu lisana büyük pnem vermesinin bir neticesi
olmalıdır- gerçekten edebi bir .zevkin alametidir.· O günlerde
c!!itimcilcrin ezbere önem ' verdiği hatırianacak olursa ve hafıza ·
glicünün. daha yedi yaşındaki bir· çocuğu Kur'an hafızı yapmış
olduğunu ıspatladığ.ı düşünlilürsc on iki yaşına geldiğinde onun
yii/lt..!rce Farsça bcyit czberkmiş · olduğunu farzetmek çok
gi)rt'ı lmL'> t:cckt ir.
mirasının
~
~
~
J
~
325
ı
Farsça'dan' sonra Arapça geldi. Her hangi başka bir İslam
ülkesinde olduğu l:gibi Hindistan'da da yüksek eğitim için anahtar
Jisanın Arapça olması yüzyıllardır değişmeyen bir gerçekti.
Kadi'nin ·henüz çocuk iken Pan ipat'ta '"mahalli uleım1nın dizleri
dibinde.. · Arapçayı tahsile başladığını biliyoruz (6) Tabii ki Şah
Veliyyullah'ın babasının· kurmuş olduğu Dt.!lhi'deki Rahimiyye
Medresesi'ndeki tahsiliyle. Kadi Senihıllah. sonraki yıllarda en
a7- ından dört önemli eserini Arapça olarak · telif edebilecek
derecede bir maharet kesbetnıişti -ki bu eserleri arasında on ciltlik
Kur'an·ın biiyük bir tefsiri de bulunmaktadır.Rahimiyye Medresesi 1745 ·de -bu yıl muhtemelen genç
Senaullah'ın oraya girdiği yıldır- Hindistan müslümanlarının
lıtkunda doğan belki de en p~rlak yıldız olmuştu. Bu medrese
büyük alim ve slıtl Şah Abdurrahim tarafından kurulmuştu. Oğlu
Şah Veliyyullah. Mekke ve Medine'deki büyük hadis alimlerinin
dizleri dibinde iki yıllık bir ikamett-eri sonra 1732'de geri
~lönm~siyle\ bu medresenin başına geçmişti. · Şah. Veliy~~ıll.~h·ın
ıdarest altıhda bu medrese kısa zamanda Hınd musluman
toplumunun entellekttiel. ahlaki ve dini merkezi · durumuna
gelmişti.( 7)
·
Öğrenci Senaullalı'ın Delhi'ye gelmesinden birkaç yıl önce
Moğol imparatpru Muhainıned Şah, Şah Yeliyyullalıın dini
iliıniere olan katkısından dolayı bu medrese için başkent'in şehir
sınırlan içinde -halen Mat'ia Malıall merkezi olan- yeni güzel bir
binayı bağışlamıştı. * :> Fakat daha da önemlisi bu medrese, o
vakitlerde çağın en iyi müslüman alimlerini kendi çatısı altina
çekmişti.
_
.
fşıklı rehberleri Şah Yeliyyullah ile birlikte bu alim kişi_ ler,
en yüksek tarikat eğitimcileri olmanın da ötesinde daha büyük bir
önem arzediyorlardı. Müslümanların gücünlin hızlı bir şekilde
1
* Bu ml!drese şimdi ar/lk .1·ok.
Binast /85 7 'deki bağmısdtk
som·a hir Hindu tarq(tndan satın ahnnuştrr. (}'a:;:ar)
sa\·uşmdan
J26.
erozyana uğradığı bir zamanda onlar, Hindistan'da hayatiyetini
devam ettirebilecek bir İslam toplumunun muhafazası için
verilecek çok dikkatli ve akıllıca bir mücadelenin öııcüleriydiler.
Bu alimierin sahip oldukları dindarlık ve fedakarlık atmosferinde
genç Senaullah. hayret verici bir ilerleme kaydetmişti. Onun
önceden aydınlanmış mümtaz ruhi şahsiyeti~ dindar kişilerin
beraberliği; Sünnet. Kur'an ve Hadis bilgisinin ışıklı yoluna tam
bağlılık ve onlara . sarılınanın bereketiyle daha da parlamıştı.
Kadi Sem1ullah, fevkalade bir hafızaya sahipti ki bunu onun
henüz yedi yaşında iken
Kur' an'ı ezberlemesinden tahmin
edebi! iriz. Ayrıca o. okumayı çok seven biriydi. Biyografı
yazarlarının bize bildirdiğine göre o, medresenin kütüphanesindeki
-ders kit<;ıplarının yanında- üçyüz elli kitaptan daha fazlasını kendi
kendine özel olarak mütalaa etmişti (8) Daha sonra o, sınıfta
kazanmış · olduğu köklü temel bilgisine, meseleleri son derece
ihatalı , geniş boyuttarla ele alma özelliğini yani bocası Şah
Veliyyullah ' ın en büyük · hususiyeti olan serbest düşünce
metodunun ayr)ısını ilave etmişti. Gerçekten de bir biyografı
ınüelliti onun hakkında şunu bile yazmıştı: "'Burada, Hindlstan'da,
doğmuş olan birçok Hanefi ulema arasında bir meselede gerçeği,
hakikati alnıada onun kadar güçlü ve tarafsız~ yahut karşı delili
kabul etmede onun kadar rıza gösteren ancak ·' birkaçı ona denk
olabilir." (9)
·
Genç Senaullah medresedeki eğitiminin son devresinde ~ken
Şah Veliyyullah, arkadaşı olan Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Canan'a
bir mektup yazdı. Bu mektubunda ona şu bilgileri veriyordu:
.. Mevlevi Senaullah. Mişkatu '1-Mesabih ve Sahihayn 'i ezberden
okumaya devam ediyor. Şu anda o, hadis müellefatından Kütüb-i
Sitte'nin tamamını hatta en meşhur müellefat olan on eserin
hepsini öğretmeye ehliyetlidir. Bundan sonra sizin hizmetinizde
inşaallah kendini ihrama -kudsi elbiseye- bürür. (kemalini
tamamlar) (10)
Kendisi bir alim ve sufı. aynı zamanda bir alim ve sfıfi oğlu
olan Şah Veliyyullah, ruhi eğitimin kıymetinin, bilginin anıek
327
i
(pratiğ~) taşınmasın~a olduğunu
.
biliyordu. Islam toplumu~ sahabe
gibi. Islami antay~şlarına onu pratiğe dökmeteriyle tam bir
heyacanla coşku getiren kişilerce çok iyi bir şekilde reforme
edilebilirdi. Şah Veliyyullah'ın öğrencisi için araştırdığı şey.her
şeyden kaçış nYistisizmi değildi. Lakin Tasavvuf ya da İhsan ' a
giden yol, bat ın i yönü tamamlayıcı olarak islam ·ın zahiri kısmın~
nıana kazandırır ve deı'inlik verir. Ayrıca, hem bu verme. hem de
alnıalardaki büyük yardımıyla Tasavvuf, birkaç seçkin kişide azar
azar kapasiteyi yükl·enmeyi, azimli bir şekilde işin peşine düşıneyi,
İslam ve müslÜmaniann hayrı, iyiliği için, çok zor gonınen
hizmetlere talib olmayı sağlayan ruhi nıuka:vemeti inşa eder ve
islam ·a bağl.ılığı ·artırır.( ll)
Tasavvuf. Şah Veliyyullah'ı misyonunda yenilemiş, sonra
da ona rehberlik etmiş ve dengesini sağlamıştı. Nasıl ki yüz yıldan
tazla bir zaman· önce de Tfisavvuf, imam-ı Rabbant Şeyh Ahmed
es-Serhindi için de onun Hindistan'da sünni islamlık pozisyonunu
. geliştirme arfyışında aynı fonksiyonu icra etmişti. Tasavvuf
vasıtasıyla K'adi Senaullah, bu iki müceddidin ruhi ve ıslahatçı
eneıjilerinden istifade etti. Şah Veliyyullah, Kadi'nin hocasıydı~
Şeyh es-Serhindt ise -ki o Nakşibendi tarikatının büyük zatıdır­
Kadi'nin Tasavvuf ilmindeki şeyhi allame Şeyh Mirza Mazhar ve
ondan önceki dört şeyh tariki ile onun şeyhi oluyordu.
Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Cancin ll Ramazan lll 0/ 13 Mart
1699'da doğmuştu. Doğum. hicretten 1110 yıl sonra, annesi
Deken'den Agra'ya giderken (Malva)da olmuştu. Onun adı,
kalabalık müslüman toplumuna ve kültürüne olan katkılarından
dolayı Hind yarımadasında en güzel duygularla anılan isimlerden
biridir. Can-ı Canan adının ona Evrengzib tarafından verildiği
söylenmektedir. O, sufı, şair, al im, politikacı ve nihayet şehittir.
Çi.inkli o, bir suikast kurşununa kurban gitmişti. Şehadetinden az
bir zaman önce Muharrem 1195/0cak 1781 'de ınuridleriyle
birlikte Rohilhand ' ın kuzeyindeki kırsal bölgeleri dolaşmaya
gitmişti. O bölgede köy köy İslam'ın ışığını yayıyordu. Öyle ki
,.
328
hem o, hem de Şah Veliyyullah bu bölgede yaygıı{ bir islami
uyanışın gerçekleşeceğini ümit etmekteydi.( 1:n
Onun bütün hayatı Allah yolunda cihada adanmıştı. Nadiren
de olsa hiç bir vakit İstirahat için bu mücadelesine ara vermemişti.
O. şair ve edebiyatçıydı. Fakat diğer edebiyatçıların yaptığı gibi
övgü ve .asalet teveccühü kazanmak içiiı bir defa bile olsun asla
saray toplantısına iştirak etmemişti. O. bütün her şeyini seve seve
ona verecek yüzlerce zengin. müridin şeyhi idi~ ama hiçbir zaman
kendi malı olan bir evde uyuınamıştı. Bütün hayatı boyunca
Peygamber (a.s.)'ın sünnetinin kendinde tecessi.im ettiği bir kişi
olmuştu ve şehadetiyle de şu lıikmetli sözünün gereğini ita etmiş ·
oluyordu:
.. Bilinıileyen bii· el tarafından mezar taşımın üzerine şöyle
bir yazı yazılmış görecekler: Bu suçsuz kurban. hiçbir günah
işlenıeıniştir:· ( 13)
Mirza Mazhar. her şeyden önce yüksek derecede bir sufı idi.
' ve nihayet
Bir alim olarak şöhret bulduktan sonra nıürid olmuştu
Seyyid Nl'ır Muhammed Bedayunl. -ki zamanımıza kadar gelmiş
olan türbesi Delhi'dedir-nin hal.itesi oldu .. Şeybin rehberliğinde
Nakşıbendiyc tarikatındaki eğitimini tamamladı. Ancak sahip
olduğu şeyleri başkalarına öğretmeye başlama yerine. yol boyunca
oöreceoi
. di b<'Ter şevhlerden
..
=::>
ö
.,vardınıla daha uz<:iklara devam etme)' i
seçti. Sonunda Şeyh Muhammed Abid Sunm1mi'nin dizi dibinde
oturan slıtl l erin hal kasma katıl.dı ve kısa zamanda şeyh in eıl yakııı
arkadaşı oldu. ( 14)
Bir slıfi olarak endaını. onu tanını'aya ehliyetli her hangi bir
kişiye derhal zarif bir Şekilde tezahür eder. Şah Veliyyullah ·onun
hakkında şunları yazdı:
..Onun hakkında ve insanların hiç bir zorlama olmadığı
halde ona koşmalarına dair ne· biliyorum'? Neleri bilmek istersiniz?
Hindistan~daki insaniann halleri burada doğup büyüdUğiim için
ba·na gizli değildir. Arabistan şehirlerini görmüş. oralar.ı
dolaşmıştım ve iran'da yaşayan insanlarla ilgili sağlanı bilgilere
329
sah.ip olrnuş~um. ~u~t.erem. arkadaşım .Mirza ~-azhar, ~.iç şüphesiz
şerıat ve tarıkatla il.lgılı bahıslerde otorıte; Kur an ve Sunnet e tam
olarak bağlı. ruhi yönü çok güçlli. kendine tabi olanlara müessir
bir rehber olduğu gibi. kesinlikle kahirierde olanlar hariç
zikrettiğiııı
yerlerin hiçbirinde
kendisinit1 bir benzeri
bulunamayacak olan alim bir zat idi. Dahası tarihin her hangi bir
döneminde böyle bir şahsiyetin zuhuru çok nadirdir. Hele hele
zanıanımızda bütün bu kötü . huylar ve dalaletler bu derce
yayıldıktan sonra.. (15)
·
Mirza Mazhar. Şah Veliyyullah'dan Kadi Sem\ullah·a dair
mektubu aldığı vakit henüz Şeyh Sünnami"nin hizmetinde
· bulunuyordu. iju yüzden Senaullah. Mirza Mazhar'a beyat için
gidince o. onu Şeyh Sunnamrye havale etti. Böylece Panipat"ın bu
genç alimi Şeyh Sunnaıni tarafından Nakşibendi tarikatına kabul
edilmiş oldu. Mamatlh ayııı yıl ( 1748fde Şeyh Sunm1ml vefat etti.
dolayısıyla Ki\ciı· Senaullah. Şeyh Mirza Mazhar Can-ı Canaıı·a ·
heyatini sunan ilk şahıs olmuştu.
Şeyh \sunnami'nin m urakabesi altında Kadi Sem1ullah · ın
yüksel işi fevkalade idi. Şeyh vefat ettiğinde K adi. tam fenau·l-kal b
yani başka bütün heı• şeyi bırakarak Yüce Yaratıcının sevgisine
daima mistik durumunu kazanına derecesini keshedecekti . Mirza
Mazhar ile rühi tekaınülüni.i devam ettirdi: nihayet elli teveccüh
(Nakşibcndi eğitiminin her ınerhalesinde asıl olarak ınevcud olan
rühi teveccühler) den sonra tarikat-i iııüceddidiyye'yi tamamen
ikınal etti.(l6)
Bu arada Senaullah bir rüya gördü. Bu rüyasında Ali b. Ebi
Tali b ona şöyle seslenerek hitap etti: •·sen bana. Harün ·un
Mlıs<l' ya olan yakınlığı gihisin(a.s)" Mirz<.l Mazhar. müridinin
rüyasını anlatmasını dinteyince (Suret-i Misali) den hliyük
ct:ddinln tezahürü üzere almış olduğu ke.ndi misalini açıklamış ve
daha sonra bu rüyası hakkında Senaullah'a güzel haberi vermişti.
Şeybin açıkladığı bu güzel haber. Senaullah'ı hilafete hazır
addetmesiydi. Böylece 1750'de Mirza Mazhar Can-ı Cilnan'ın
330
hallfeliğini
kazanarak sufı-alim Panipat'a geri döndiL O vakit
on dokuz yaşındaydı .( 17)
Şeyh ile genç halifesi arasındaki irtibat daha sonraki uzun
yıllar boyunca artmış ve devam etmiştir. O günlerde neredeyse
seyahati imkansız kılan kargaşa, başıbozukluk ve emniyetsizliğe
rağmen Mirza. 1750 ile 1780 yıJJarı arasında · birkaç elverişli
vakitte Pan ipat' ı ziyaret etmeyi başarmıştı~ O, 3 ocak l 78 l 'de
şehid edilmişti. Bu ziyaretlerde sadece tek başına Kadi kendisi
değiL bilakis hanımı ve çocukları da Şeyh'in teveccühlerinden
bUyük ölçüde istifade ettiler. Ka<!i''nin hanımlarından birisi, Acibe
Hanum, Nakşibendl tarikatının mer~alelerinin tarnanını geçerek
Mirza ' nın halifes i oldu. ( 18)
Kadi'nin en büyük oğl_u Ahmedullah, Şeyh'in en sevgili
müridierinden bi_ri oldu. Fakat' şurası da çok aşikar ki Şeyhinin
ziyaretlerinden gn çok. 'istifade eden Kadi' nin bizzat kendisiydi.
Panipat Kadısı tasavvuf vasıtasıyla sünnet bilgisinde kemale
ulaştığı gibi (kamil) Sünnete olan imtisalinde de bu dereceye
yükselmiş oldu. (19) Geı·çekten on~n bütün hayatı, İslam şeriatının
öğretim, izah, muhafaza· ve intişarına adanmıştı . Küçüklüğünden
itibaren içinde doğan sevgi ile devamlı zikrederdi. Daimi zikrine
ilaveten günlük olarak sürekli yüz rekat nafile·' namaz kılmaya ve
· tam bir hizbi (Kur'an'ın l/7'si)4 * gece teheccüd namazında
okumaya devam etti.(20) Şah Gulam AliDelhi-belki de Mirza'nın
halifelerinin en meşhurudur- · Kadi ~enaullah 'ı şu ifadelerle
medhetti: " 0, takvası (Allah'dan korkması) ve İslam'ı yaşaması
yönünden muasırları arasında eşsiz biriydi"(21)
· Bizzat Mirza, Kadi'ye "Aiemü'l-Hüda" yani ..ilahi
Rehberin Bayrağı" derdi. Bir gün Mirza, müridierine Kıyamet
*Elimizdeki müshajlarda Kur'an 'm her bir beş sa;fa/ık bölümüne hizb
işareti konulmuştur. Lügatta hizb; "Kur 'dn 'dan ya da başka bir
kitaptan bir kısım" olarak tarif edilmektedir. (Çev)
331
ı
Gününde Yüce All~ ~ ın kendisi için hangi hediye)ti getirdiğini ona
sorarsa .. Rabbim! kana Kadi Senaullah'ı getirdim" diye cevap
vereceğini söyledi. Ö2)
Menıleketi olan Panipat'ta İslami inkişafın gelişmesi için
Kadi Semiullah tarafından sürdürülen gayretler hem farklı hem de
daimi ve sadeydi.
bir öğretmen, manevi bir önder, bir kadı, bir
müellif ve belli bir zamanda da Kuzey Hindistan'ı Maratha
sürülerinden kurtarma yolunda cihad yapan bir askerdi. (2'3) Onun
kadılık görevine ·tayini muhtemelen Delhi dönüşünden hemen
sonra 1750'de olmuştu. O. uzun müddet gayretli bir şekilde hizmet
etti ve Şah Gulam Ali'nin ifadesiyle, " Kendini, zamanında adı
kötüye çıkmış. yolsuzluklara karışmış kadıların üstünde tuttu'' (24)
Şu hadise onUn vazifesindeki titizliğini ispat etmeye hizmet
edecektir:
'
Moğol idaresi günlerinde resmi mahkeme mührü muhafaza
için genellikle sıradan bir mahkeme memuruna emanet edilirdi.
B_ir d~f~sınd'\ Kadi Semiullah: dairesinin mühür muhafızının başk~
bır kışıden horç para aldıgının farkına varınca paranın gerı
verilmesini, mührün kendi muhafazasına devredilmesini ve bu
mühür muhafızının da cezalanrıdılmasını emretti. (25)
Kadi, vasıyetnamesinde; kendinin, şeriati izah, fıkha göre
yaşama . ve müslüman kardeşlerinin tam bir şekilde takvaya
bağlanmaları sorumluluğuna dair gayesini açıkladı. O şöyle yazdı:
"Eğer gerçekten, İslam adaletine gereken önem verilirse, çağdaş
. toplumun menfaatlerinin feda edilmesi gerekeceğini farzetmek için
her hangi bir sebep ·yoktur. Allah, kendinden ittika üzere olanlarçı
yardım· · eder. O halde, bu dairede kendini vezifeli sayan
memurlanından her birine~ şahsi heveslerden uzak durmayı, her
hangi bir husustan· etkilenerek asla nefsine tabi olmamayı; aksine
hakikati; ve hükümlerini sadece en sağlam kaynaklar üzerine bina
etmesini tavsiye ederim. (26)
Bugün Kadi Senaullah, en iyi bir din alimi ve müellif olarak
yad olunmaktadır. Daha bir çocuk iken takva sahibiydi,
gençliğinde hocalarının ve şeyhlerinin ellerinde kemale ulaştı ve
o.
•,
'
i
332
Tevfik'in bulunması, yani onu- bir sfıfı, bir alim ve bir kadı
yapan Yüce Allalı'ın kabulüne mazhar olmasıyla. bu hoca ve
şeyhleri onu güçlü bir müellif olmaya da ehil kılnıışlardı. Bu
tevfikin bir delili Farsça olarak kaleme _aldığı Fıkha dair · meşhur
Ma La Büdde Minhu (mutlaka gerekli şey) ya da tercüme ve tadil
edilmiş şekliyle Ralı-ı Necat veya Keşfu'l-Hucce (Hanefı Fıkhının
Temel · El Kitabı) adlı küçük kitabıdır. Bu küçiik kitab hemen
hemen yazıldığı günden itibaren Hind yarımadasındaki
mü s lümanların ellerinden düşmeyen bir kitap olmuştur ve
Farsçanın ikinci bir _ dil olarak idiltlirlü miislaman kesimde
öneminin sürekli azalmasına rağmen. bu kitap son zamanlara kadar
temel islam eğitiminin hepsinin esasında yer almıştır.
Bu Hanefi fıkhı cl kitabına ilc:iveten Kadi. fıkıh mevzüunda.
altı veya yedi ·eserin daha nıiiellifıydi. Bu eserler. bir Fetva
kolleksiyomından .. Hukuk ilminin unsurları" üzerine yazılan bir
incelemeye doğru sıralanır. (27) Mirza Mazhar'ın arz~ısumı yerine
getirmek için Kadi. Hz. Peygamber (a.s.)'ın biyogratisi mevzüunda
da bir kitap yazdı. Bu kitapta işlenen ağırlıklı konu Fıklıu'saynı
Sünııe· ydi. (28)
·
Güyet tabii -Kadi'nin ç~lışmala~ının . biiyük ekseriyeti
lasavvutla ilgilidir. Klasik İslami öğrenimi ımizls inden istifadeyle
ıJ_ Müceddid es-Serhiııdi'nin Hakaik-i tasav~ut~·nun karmaşık
ll:olojik sularının haritasını . çıkarmada ve az eğitilmiş kafalara
gerÇek yön ve hedef bildirme Ümine olan yardımlarından ziy~de
tehlike teşkil eder gibi görüiıeıı hususların izahında başarılı
olabildi. l)an ipat'ın Kadısı. Şeyh Mirza Mazhar'daıl' sonm
Nakşibendi tasavvufu hakkmda dakik meselelerle müracaat eden
insaniann kendisine yöneldiği bir zat olmuştu.
Kadi'nin Tefsiru"l-:\1azhari adındaki on ciltlik Arapça
· Kur" ün tcfsiri. Fıkha dair liıcratiirc büyük bir katkıda bulunduğu
gibi aynı ~ekilde Tasan-- ura dair literatüre de katkısı olmuştur.
Maınatih o. en iyi kabul edilen fıkhi tefsirlerdeıı biridir. XX. yy. 'ın
i
3.B
ınuhaddisi merhuın j Mevlam\ Enver Şah ei-Keşmiri bu tefsir
hakkında · şöyle
der: ··Fıkhın dört büyük imam ı" tarafından
geliştirilmiş
olan hukuki mesleği ve onların durumlarını
desteklemede. her bir meselede naklettikleri delilleri kendi içinde
teferruatlı bir . şekilde sergilemesi yönüyle onunla rmıkayese
edilebilecek hiç bir eser yoktur ...(29)Ayrıca. Kur'an Fıkhı tefsiri
olarak kabul edilen kıyınetine ilaveten bu çalışma. Kur'an
Tasavvufu olarak da daha az kıymetli değildir. Gerçekten şeyhi
Mirza Mazhar Can-ı Canan' dan sonra Tefsinı'I-Mazhari diye
isimlendirilen bu tefsir. hiç şüphesiz şu ana kadar yazılan en
ınühinı ve en şümiillü süti tefsirlerinden birisidir. Hakikaten
Kc\di'nin tefsiri. meşhur alim ·Nevvab Sıddik Hasan Han
tarafından. ··Kadi'nin kalemi vasıtasıyla bazı rtıhani kaynaklardan
J'ışkırına şeklinde tezahür eden ruhi bir sır çalışması .. olarak tavsif
edildi.(30)
112)/18 1O' da henüz Testiru·ı-Mazlıari'sini bitirmesinden
h1zla bir zan\ftn geçnıeınişken Kadi Semiullah. bu .dünyadaki
hayatını öbür alemdeki hayatı için terketti ve doğum yeri olan
Panipat' ta defn~dildi. Kadi'nin son isteği -vasiyetnamesinde ifade
ettiği gibi- Mirza Mazhar Cao-ı C amin tarafından kendisine verilen
Ş<tl'ııı keteni olarak kullanılnıasıydı. Birkaç yıl ölıce biraderi
. Me,·Jevi Fazlullah . öldüğünde Kadi. bu kedere zor da olsa
sabredebilnıişti. Daha sonra bir gece Mevlevi Fazlullah bir rüyada
Kôdi'ya görümili ve şöyle dedi: .. Kardeşim, sen benim öli.imi.imü
clliş linerek nas ıl bu derece kederleneb_
ilirsin? Allah'ın dostlarının
ebcdiy)·en ölmeyeceklerini ne zaman anlayacaksın? Ben ölü
deği liın.ak s ine ebedi hayati buldum ve senin için de bir gün bu
hakiki olan aynı yere kavuşmak vardır." O 1)
ESERLERi
Kadi Panipati.nin telif etmiş olduğu bilinen otuz üç
eserinden sadece sckizi basılıııı~tır. Aşağıda eserlerinin
33-l
mevzülarıyla
ilgili ilim daliarına · göre altı ana başlık altında
düzenlenmiş bir listesi mevcuttur. Bunlar: Kur'an Tefsiri. Hadis,
Fıkıh. Tasavvut: Teoloji ve Muhtelif olarak sıralanmıştır.
Kur'an Tefsiri
1. Tefsiru'I-Mazhari. 1O cild (Basım yeri: Delhi ve Karaçi) .
. Urduca tercümesi: Nedvetü'I-Musannifın. Delhi. f960-1975. 1+1XII cild. hala tamamlanmış değil. -Yazar2.Tefsir-i Penc Ayet ez Evvel-i Sure-i Bakara be Tarika-i ·
Slıtiyye-i Safiyye. yazma
Hadis
3. Risale-i Çi! Hadis Mea Şerh ve Beyan. yazma
4. Tercüme-i Şemail-i Tirmizi. yazma
'
oğlu Mevlevi Delllullalfın
Abdusselam tarafından derlenmiş). yazma
. 6. Risale-i Penc Rfızi der Uslıl-i Fıkh. yazma
7. Ri sale-i Fıkh der Mezahib-i Erbaa. yazma
8. Ma La Büdde Minhu, Kanpur. 1873. ı 880. ı 884. Urduca
tercümesi Keşfu'I-Hucce adında~ Mecrut. ı 32311905: Rah-ı Necat
(Birkaç basım)
·
·
9. Risale der Hiikııı-i Serlıd ve dına. yazma
ı O. el-Ahzli bi'l-Akva. yazma
ı 1. Mcm1ru'I-Ahkaın. yazma
5. Fetava-i Mazhar! (Kadi'nin
oğlu Mevıevl
Tasavvuf
335
12.
.
i
Jrşadft-Talibin
•
(yayınlandı.
fakat tarih ve· yer
v~!rilıneıniş) · (Bu :kitap ilk defa Arapça olarak yazılmış· ve daha
sonra müellifı tarafından Farsçaya tercüme edilmiştir)
13. Tezkiretü'l-ilm ve'l-Mearif. yazma
14. Risale-i ihkak der Redd-i İ'tiradat-ı Şeyh Abdilhakk
Muhaddis Dehlevi ber Kclam-ı Hazret-i Mi.iceddid. yazma
· ı~ . Risale der Şübühat ber Kclam-ı İmam-ı Rabbani. yazma
16. Risale dcr Beyan-ı Eviad-ı İmam-ı Rabbani. yazma
· 17. Fevaid-i Se b· a. yazma
· 1~
18. Keyfıyyat-ı Murakabe ve Ezkar-ı Şerra. yazma
19. Risale der Evrad ve Vezaif yazma
20. Risale-,i Telhis Hevam i. yazma .
Teoloji
21. Risale derTakdis-i Valideyi'l-Mustafa. yaziı1a
~~. l{isale der Ak<\id-i Hakka. yazma
23. R'sale der Redd-i Mut'a. \o·azma
:24. Rise:\le der Redd-i Revafı;.yazma* 5
25. es~Scyfü ' I-M esllıl. Delhi. 1268/1852. Urduca terelimesi
Multan. 1979. -Yazar2<>. Risale-i ~en1şir-i Berahı1a. yazma**()
\1uhtelif
~ 7 . llaklkatü'l-i~him.
Lucknow. 1260/1844 .
Lahor. 1288/1 87 ı
29. TczkircHi'I-Mcad Kanpur. ı 280/1863
~0. (:aslu ' l-llituh ti Nasihati Üli't-Eıbah. yazma
· ~g.
lezkircw·ı-Mcvta ,.e · ı-Kubur.
';' 1 , .r•. , .: f ,i.tlll.
:;~ ,
:t~' · '
ln\l.klnt>C!disi
h11
eseri Riscil<! der Redd-i M<!:heh-i .)ia
t ) ,t:urı
\
.
.B6
31. Ri sal e der Zikr-i ·Neseb-i Ethar ve Ezvac-i Mübarekeve
E\'lad-ı Ali Gcvher-i Server-i Alem (a.s.). yazma .
.31. Risale-i Ho.ces.te Güftar der Menakib-i Ensar (r.a.).
yazma
33. Risale he Suret-i Mcktüb be Mevlevi Muhammed Salar
.der Sema. yazma*** 7
34 . Risale ti'I-Uşr ve·.ı-Hadic . yazma
(Bu yukarıdaki .liste Abdurrazzak Kureyşi'ni~ Mekdtih-i
Mtrza Mazhar (Bombay. 1966) eserinin Ekler (s.23 1-]33) de
bulunan Mevlana Ebu'I-Hasan Zeyd . ei-Farlıkl'nin kıymetli
ara~ıırıı1as ına dayanır.)
.
'
·'
NOTLAR VE KAYNAKLAR
*** Hu
Riscile 1JfJC) / 89/ 'dc Riscfle de!r Selilli re l'uhdet-i Viictid adtylu
!>elhi 'de tll'.yredilm işi ir. {_l'll::.un
337
i
ı. Şeyh
Muhammbd İkram, Rud-ı Kevser, Urduca, Lah or. 1965.
s.S33
2. 2.Müfti GuHim Server, Hazinetü'l-Esfiya. Kanpur, 1902. l. 690.
3. Aynı eser.
4. Nainıullah Bahraichi, Bişarat-i Mazhariyye der Fezai1-i. Hazeriit-i
Tarika-i · Mi.iceddidiyye, Yazma. (aynı nıüellifın Ma'ınılhh-ı
Mazhariyye (Kanpur. 1271/1854-55) adında Mirza Mazhar hakkında
başka bir eseri daha vardır.) (Yazar)
5. Abdulhayy, NüzhetU'l-Havatır, Hayarabad, İndia, 1957. VII, 113
6. Abdu1hayy, a.g.e. VII, 113
7. Ebu'I-Hasenat Nedvi, Hindustan ki Kadim Dersgahin, Urduca.
Azamgarh, 1936; s.2S
8. Fakir Muhammed Lahôrl, Hadaiku'·t-Hanefiyye, Lucknow, 1906,
s.466
9. Sıddlk Hasan Han, ithafu'n-Nübela, Kanpur.·h.l288. s.l58
IO.Ebu'I-Hayr Muradabadi. Kelimeit-ı Tayyibat. Murada bad, 189 ı.
s.IS8
1 l.Şah Veliy~ıllah, Huccetullahi'I-Ba1iğa. Kah ire, h. ı 352. ı ı. 67
12.12.Guıam Mustafa Han, Levaih-i Hangah-i Mazhari, Haydarabad,
1975,·s. ı 3
13.Muhamıned Eyyub Kadirl, Tezkire-i Ulema-i H~nd (Urduca
tercümesi), Karaçi, ı 961, s.497
14.Müfti Gulaın Server. a.g.e .. s.690 (Sunnam~ Hindistan'da eski Sih
· Patiala eyaleti prensliğinde ki.içük, tarihi bir kasabadır. Bu kasaba.
Pakistan adalet eski şetlerinden biri olan ·Muhammed · Münir' in
ecdadıılın kasabasıdır. Fevaidu'I-Fuad'da çokca zikredilen ve
Nizamüddin Evliya Delili'nin ınuasırı ve kritikçisi olan Mevlana
Ziyaeddin de bu kasabaya mensuptur. 194 ?'deki toplumsal kargaşa
süresince Hakim Munir'in bUyük kardeşi ve Patİala eyaletinde
yaşayan diğer bazı yakın akrabalarından bütün aile -14 kişi- Si hler
tarafından ya acımasızca katiedildi ya da ağır şekilde yaralandı.)
(Yazar)
15.1:'. Ebu:ı-Hayr Muradabadi. a.g.e., s.l 58. (Mirza Mazhar Can-ı
Canan hakkında detaylı iki modern rivayet içiı1 bkz. S. Moinul Hak.
islanıic Thought and Moveınents. Karaçi. 1979. s.3T2-377 ve S.A.A.
..
.Bs · .
Rizvi. Şai~- Veliyyullah and His .Times: Kanberra, ı 980, s.J ı 7-342)
( vazar)
16.Sıddik Hasaiı Han. a.'l!.e.. s.240
.17.M. -Hasan Keratpüri· Mazhai·i, Halat-i Meşayih-i Nakşibeı1diyye
Miiçeddidiyye. ·La hor n.d., sA09 . ( Kadi Senaullah neseben -Alevi
değil. Osımini idi) -yazar18.Naimullah Bahraicht a.g.e .. s.174
,
1.9,"Hiı1d'in Giineşi" ve belki de o.· zaıi1ana kadar Hindistan ufkunda
. görih1en en · biiyUk alim-ı;ufı . olan Şah A bdulaziz. ımıasın Kadi
Seıu\ullah'ı "zaınanıınızın Beyhakrsr· diye anardı. Evet. Ahmed el- Beyhaki h.V.asnn bir Hadis i.mamtyd'ı. ve büyük muhaddisler .
·arasmda sayılıi·dı. ·Onun sUnnet konusundaki eserlerinin sayısı bine·.,.
· yakındır ve o. · Şafii ı11ezhebinin bir · muhaddisi olarak hatırlaiur.
1-la.kikaten ei-Gazali'nin hocası iım1nnl.'I-Harcmeyn ei-Ciiveyni bir
. keresinele şöyle demişti: · ··Ahmed cl-Beyhaki lu\l'iç ln_1aln eş-Şafii~
müntesiplerinin hepsi·için bir nimet idi. Ahmedel-Beyhaki ise bizzat·
iımlın· için bir ııiınetti.'' -Başka bir if~de):le o. en fa.zla. im~m eş­
Şafii 'nin huküki sistemini ımıhataza eden. . ömı tak~_lim eden ve
delilini takviye eden .bir ali'nf idi. o halde açıkca<gÖrüliiyor ki Şah
Abdulaziz'in Kadi Senatıllah ·ı "zaiminıınızın. Beyhaki' si" olarak
adlandırılmış olması değeri az~msa~1aca-k bir ifade değildir. Beniı11
hoçaın mcrhuırı. Mevlana Muhammed· Yüsuf ei-Bemirt bir keresinde
hana. Şah Abdulaziz'in , Kadl"yi · "zamnnımızın Tahavi'si:· diye
. adlandirmış olmasını aı.Zuladığını söyledi. Çün(Ü Haı1eti mezhebinin
ıv : asırdaki 'bir muhaddisi ~lafı iım\ı).l et~}ahavi. Mevlihıa Benüri'nin
ifadesine göre ··Fıkıhda. Ahmed ei·Bevhaki'den mUtebahhirdi.
. Sünneti y(_)ruınlamasınd~ki yaklaşımında. oah~ gUçltiyd~ ve en
azından Hadis sahasııida Beyhaki)·e denkti."
·
20.Şah Guhlm _·Ali, Makam~t-ı Mazhari. Del ht ı 269/1'85;1·52 . ve
1309il-892 s.()6. (Bu çalışma. Naiımıllalı Balmlichl'nin, Ma'ım)bh-ı
·M~zhariyye'sinin mueilif tarafından öz~llikle şahsi·_ ınlişahede ve·
tecı'iibelerine day~tnan bazı ilavelerlc izah lı bir· hiit~sasıdır. - Bizzat
ınüelljf tarafindan isim verilmiş değildir. . Biı:inci baskısı -Ahmedi .
Matbansı tarafındaı\ De~hi, 1269.-'1851-52'de neşrediJen-her hangi bir
ısı m - taşımaz. Sadece Mliçteba . f>ress tan1fıı~ian Del hi.. 1309 ' IS92'dc
...
'.
.
ı
. .
.
.
339
.. neşredilen ikinc' baskısı Makamat-ı ·Mazhari adını taşır. Bi.iyiik bir ·
ihtimalle Şah Ra'ft Raüf Ahıned'in,
Cevaher-i Aleviyye
(Lahor n.d.
.
'
.
de neşredildi)'sindek~ ifadesine dayanır ki o b.u eserinde kitabı bu
isimle zikreder) (yazar) .
21.Abdulhayy. a.g.e .. VII, 113.
2f.M.Hasan Mazhari. a.g.e.', s.407.
23.Abdurre~zak .·Kureyşi, ·!V1ekatib-i ·.Mirza Mazhar, Bombay, 1966,
. · s.225: yine bkz. Halik Enetim, ıytirza Mazhar Cai1-1 Canarı Ki Hutfıt,
. D~lhi. 1962:
24 ~Şah Gulaın Ali. .·a.g.e., s.229. · (Şah. Gulain Ali'riin·· ·gerçek adı .
Abdullah idi, aslen Pencap .Hindistan'ındaki Batala'daiıdı ve büyiik
bir sfıfı~veHolaı"ak şöhret kazandığı Delhi.'ye yerleşinişti.) (Yazar)
2S.Şah Gulam Ali. a.g.e., s.67.
.
. ·
26.Kadi Senaullah., Mecrhüa Vesaya Erba'a, derleyeı1: Muhammed
. Eyyüb Kadiri Haydai·abad; 1964, s.l48.
27.Abdurreziak.
a.g.e:, s.231.
.
.
.
.·28·. Muhaınıne<:f Farlık Balmiichi, ay .lık Meari( dergisinde A 'zamgadh~
. · XVlll/.6 ( ~929) "Silsile-i Aliyye-i.Müceddi.diyye awr ilm-i Hadis·~
29.Merhlmı Mevh1na Muhanı'med . Yüsuf el-Btmtiri. buiıu bana kendi
şeyhi Mevlami. Şah ei-Keşmiri'den ayı1en işitmiş ol.duğu şekilde
.,
Arapça .olarak anlattı . .
30.Nev·vab· Sıddik Hasan Han. a.g.e., s.240. ·
.31.Gula·ın Server U\hôri. a.g.e.;s.490 . .
~
.
\
)
'·
.'
;·
; ..
~­
f,'
Download