Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine

advertisement
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
H. AĞIR - M. KAR
13
Terörizmin Makroekonomik
Sonuçları Üzerine Bir
Değerlendirme
Özet
Ulusal ve uluslararası terör eylemlerindeki artış ve bunlara karşı alınan önlemler,
terörizmin ekonomik etkilerinin yakından incelenmesine yol açmıştır. Terör, ekonomik birimlerin davranışlarını ve beklentilerini etkileyerek, ulusal ve dünya eko1 nomisinin temel dinamiklerinde önemli değişikliklere neden olmaktadır. Bu çalışHüseyin AĞIR
Muhsin KAR2 ma, terörün makroekonomik etkilerini temel değişkenler ve faktörler üzerinden
topluca değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede çalışmada, terörizmin
ekonomik büyümeyi, finansal piyasaları, uluslararası ticareti, doğrudan yabancı yatırımları, bölgesel gelişmeyi, ve kamu harcamalarını etkileme mekanizmaları açıklanmakta ve bu etkileşimleri konu edinen ampirik literatürün detaylı bir incelemesi yapılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Terörizm, ekonomik büyüme, finansal piyasalar, uluslararası
ticaret, doğrudan yabancı yatırımlar, kamu harcamaları, bölgesel gelişme.
An Evaluation on the Macroeconomic
Consequences of Terrorism
Abstract
Increase both in the national and international terrorist activities and measurements taken against them lead the evaluation of economic effects of terrorism.
Terror, by affecting in the behaviors and expectations of economic units, causes
important changes in the main dynamics of the national and world economy. This
study aims to evaluate macroeconomic effects by utilizing basic variables and
factors as a whole. In this framework, in the paper, the impact mechanisms of
terrorism on economic growth, financial markets, international trade, foreign direct investment, regional development and public expenditure are explained and
1
Öğr. Gör. Dr., K.Maraş Sütçü the empirical literature focused on the interactions among these variables is inİmam Üniversitesi İİBF İktisat vestigated in detail.
Bölümü, [email protected]
2
Doç. Dr., Çukurova Üniversitesi Keywords: Terrorism, economic growth, financial markets, international trade,
İİBF İktisat Bölümü, [email protected]
foreign direct investment, public expenditure, regional development.
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
14
1. Giriş
Barışın ve savaşın ekonomik sonuçlarını anlamaya yönelik tartışmaların tarihi çok eskilere kadar
gitmektedir. Keynes (1919), Pigou (1940), Robins
(1942) ve Meade (1940) gibi önde gelen ekonomistler, I. Dünya Savaşı’nın ardından ve II. Dünya
Savaşı döneminde, savaş, barış ve ekonomik durum arasındaki etkileşime yönelik analizler yapmışlar ve ekonomik rasyonaliteye dayalı önemli politika önerileri öne sürmüşlerdir. Bununla birlikte, savaşlarla ve dahili çatışma ortamıyla karşılaştırıldığında, ekonomi yazınında silahlı çatışma ve terörizm ile bunların ekonomik sonuçları son yıllara kadar yeterince dikkat çeken bir
konu olmamıştır. Bu konudaki ilgi değişikliğinde
Amerika’daki 11 Eylül saldırısı bir milat oluşturmaktadır. Bu saldırının milat olarak kabul edilmesinin en önemli nedeni dünyanın süper gücü sayılan bir ülkenin kendi topraklarında bu ölçekte bir
olayla karşılaşmış olmasıdır. Ayrıca bu saldırıya
tepki çerçevesinde ortaya çıkan politika önerilerinin ekonomik boyutu, konuyu ekonomistlerin de
gündemine taşımıştır.
Terörist faaliyetler, insan kayıplarının yanı sıra,
sadece hedef aldığı ülkeyle sınırlı olmayan kısa
ve uzun dönemli birçok ekonomik etkilerin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle insan
maliyetine gösterilen duyarlılıktaki artış ve ekonomik kaynakların yeniden dağılımındaki belirgin değişiklik, araştırmacıların terörizm ve terörizmin ekonomik sonuçlarını daha iyi anlamaya
yönelmelerine sebep olmuştur. Terörist aktiviteler, ekonomik birimlerin (hane halkı, firma, devlet ve dış âlem) davranışlarında değişiklikler yaratarak makroekonomik değişkenleri ve yapıyı etkilemektedir. Özellikle terör ve şiddet eylemleri, sadece eylemin yapıldığı andaki insani ve maddi hasarla sınırlı kalmamakta, ekonomik birimlerin geleceğe ilişkin beklentilerini ve davranışlarını farklı mekanizma ve şekillerle etkileyerek, ekonominin temel dinamiklerinde de kalıcı etkilerin oluşmasına yol açmaktadır. Bu etkiler daha çok terörle
mücadele çerçevesinde alınan önlemlere, bireyler,
firmalar ve hükümetlerin verdikleri tepkilerle ilişki olarak ortaya çıkmaktadır.
Terör eylemleri, dünyanın farklı coğrafi bölgelerinde değişik şekil ve türlerde ortaya çıkmaktadır.
Son zamanlarda ise, terör eylemlerinin belli bir
coğrafyayla sınırlı kalmayıp uluslararası bir boyut
kazanmış olması dikkat çekmektedir. Çünkü siyasal ve etnik temelli ulusal ve uluslararası terörün
ekonomik etkilerinin farklılık arz edeceği açıktır.
Ulusal terör eylemlerinin söylem, yöntem ve hedefler açısından homojen bir yapıda ve türde olmadığı da bir gerçektir. Bu durum terörün ekonomik etkileri ile ilgili tartışmaların örneğe ve duruma özel özelliklerinin olabileceği anlamına gelmektedir. Ancak bütün bunlara rağmen terör eylemleri, şiddeti taleplerinin kabul edilmesi için bir
yol olarak tercih ettiği bir gerçektir. Buradan hareket edilirse, terör eylemlerinin bir sonucu olarak
ekonomik birimlerin davranışlarında benzer ve ortak etkiler yaratması muhtemeldir.
Türkiye, son çeyrek asırdır ayrılıkçı terör ile karşı karşıya kalmış dahası son zamanlarda sınırlı da
olsa uluslar arası düzeyde faaliyette bulunan terör
örgütlerinin hedefi olmuştur. Terör, başta insan,
acı ve maddi kayıp olmak üzere birçok doğrudan
olumsuz sonuçların oluşmasına katkıda bulunmuştur. Türkiye’de terörle ilgili literatür, daha çok konunun siyasal yönüne, terörün ortaya çıkmasında
siyasal sistemin rolüne ve terörün daha çok ekonomik nedenlerine yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmalarda konunun ekonomik boyutunun oldukça genel
ifadelerle betimsel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda özellikle terörle mücadele için
harcamaların kümülatif olarak çok yüksek miktarlara ulaştığı (örneğin son günlerde basında ve siyasilerin açıklamalarında bu rakamın 300 milyar
dolar civarında olduğu) sıkça ifade edilse de, konunun detaylı bir şekilde tüm yönleriyle yeterince ele alınmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Türkiye
gibi, terörün çeşitli türleriyle uzun yıllar birlikte
yaşamış ve mücadele etmiş bir ülkede, konunun
ekonomik boyutunun yeterince incelenmemişmakroekonomik sonuçlarının detaylı bir şekilde
ele alınmamış olması da oldukça ilginçtir.
Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, terörizmin ekonomik etkilerini ekonomik birimlerin temel davranışlarındaki değişme ve dolayısıyla bu değişmenin
bir yansıması olarak makroekonomik değişkenlerde ortaya çıkan sonuçlar aracılığı ile değerlendirmektir. Bu doğrultuda bu çalışmada, terörün makroekonomik etkileri ile ilgili teorik ve ampirik literatür topluca ve detaylı bir şekilde gözden geçirilmektedir. Literatür taraması olarak hazırlanan bu
makale, terörün makroekonomik etkilerinin nasıl
bir çerçevede ele alındığı ve Türkiye üzerine yapılacak çalışmaların nerelere yönelinmesinin gerek-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
tiği konusuna mütevazı bir katkı niteliğinde değerlendirilmelidir.
2. Terörizmin Ekonomik Etkileri1
Terör, genel olarak, yıldırma ve korkutma hissi yaratan şiddet eylemleri anlamına gelmektedir. Terörizm ise, siyasal amaçlar için mevcut durumu gayri-meşru yollarla değiştirmeyi hedefleyen terör eylemlerini örgütlü, sistemli ve sürekli bir yöntem olarak benimseme durumudur. Terör eylemleri; insan ölümleri, acı, üzüntü ve maddi kayıplarla sınırlı kalmamakta, süreklilik arz etmesi durumunda ise bireylerde ve toplumda kalıcı
hasarlara neden olmaktadır. Özellikle şimdi ve gelecekte oluşturduğu belirsizlik, risk ve korku nedeniyle terör, ekonomik birimlerin davranışlarında geçici ve/veya kalıcı değişikliklere yol açmaktadır. Belirsizlik ortamının tüketim-tasarruf ve yatırım davranışları üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Küreselleşme sürecinde çok uluslu şirketlerin birden çok ülkede doğrudan yatırımlarının olduğu da düşünülürse, firmaların yatırım kararlarından birden çok ülkenin olumlu veya olumsuz
etkilenmesi söz konusu olabilir. Yine bu çerçevede terörle mücadele önlemlerinin işlem maliyetlerinin artması ve dolayısıyla uluslararası ticaretin
olumsuz olarak etkilenmesi durumuna da dikkat
etmek gerekir. Son olarak, terörle mücadele çerçevesinde devletin, kaynakların kullanımına müdahale ederek savunma harcamalarını artırmasının da ekonomik boyutları olduğunu unutmamak
gerekir.
Terörizmin ekonomi üzerindeki etkileri, dört temel mekanizma aracılığıyla ortaya çıkmaktadır
(Frey vd., 2007): Terörist eylemler öncelikle, hedef ülkenin beşeri ve fiziki sermaye stokuna za-
1
Makroekonomik yapının, terörizmin kaynağı olup olma-
dığı birçok çalışmanın konusunu oluşturmaktadır ki, konunun
bu boyutu bu makalenin ilgi alanı dışındadır. Bu çalışmalarda
yoksulluk, eşitsizlik, kötü ekonomik gelişme, işsizlik, enflasyon
ve düşük büyüme gibi faktörlerin terörizmin belirleyicisi olabileceği araştırılmıştır. Ancak yapılan ampirik çalışmalarda ekonomik yapının terörizm üzerinde belirleyici ve etkili olduğuna ilişkin güçlü bulgulara rastlanmamıştır. Bu konularla ilgili literatür
için bakınız: Alesina vd., (1996); Krueger ve Laitin, (2004); Collier ve Hoeffer, (2004); Abadie, (2005); Blomberg vd. (2004a;
2004b); Miguel vd. (2004); Drakos ve Gofas (2006); Piazza,
(2006); Feridun ve Sezgin (2008).
H. AĞIR - M. KAR
rar vermektedir. İkinci olarak terörizm, belirsizliği arttırdığından ekonomik birimlerin tasarruf, yatırım ve tüketim davranışlarında değişiklikler yaratarak kaynak dağılımını bozmaktadır. Üçüncü
olarak terörist saldırılar, yabancı kaynakları, etkilenen ülkeden diğer ülkelere doğru kaydırmaktadır. Son olarak da artan güvenlik önlemleri, işlem
maliyetlerini arttırmakta ve kaynakların daha verimli olduğu alanlarda değerlendirilmesini engellemektedir.
Terör eylemlerinin ekonomi üzerindeki bu etkilerinin nasıl ortaya çıktığı mekanizmalarının daha
iyi anlaşılması için, bunların temel makroekonomik değişkenlerle etkileşiminin detaylı bir şekilde incelenmesi ve bu konudaki ampirik bulguların
değerlendirmesi önem arz etmektedir.
2.1. Ekonomik Gelişmeye ve Büyümeye Etkisi
Ekonomik gelişmenin geleneksel olarak en önemli dinamiklerinin sermaye birikimi, teknolojik gelişme ve insan gücü/beşeri sermaye olduğu bilinmektedir. Literatürde terör ile ekonomik aktiviteler arasındaki ilişkinin detaylı bir şekilde incelenmeye başlanmasından oldukça önce, politik istikrarsızlığın ve şiddetin büyüme ve yatırım üzerine etkileri araştırmalara konu olmuştur (Venieris
ve Gupta, 1986; Barro, 1991; Alesina ve Perotti,
1996; Alesina vd., 1996; Rodrik 1999). Bu ampirik çalışmalarda farklı yöntem ve data seti kullanılmasına rağmen ekonomik büyümenin politik
istikrarsızlıktan ve şiddetten olumsuz bir şekilde
etkilendiği görülmüştür.
Gelişmiş ülkelere yönelik terör eylemlerinin son
dönemlerde artmasının üzerine, araştırmaların
çerçevesinde bir değişme yaşanmış ve terör saldırılarının büyüme üzerine etkileri incelenmeye
başlanmıştır. Bu çerçevede terörün makroekonomik aktiviteyi (kişi başına geliri) nasıl etkilediği sorusu teorik birçok çalışmanın geliştirilmesine yol açmıştır. Eckstein ve Tsiddon (2004), terörün ekonomik etkisini açıklamak için “Blanchard (1985)-Yaari (1965) Modeli”ni (Blanchard
ve Fischer 1989) kullanmaktadır. Model, sonsuz
yaşama sahip bir ekonomide (infinitely lived economy) sonlu yaşama sahip bireylerin (finitely lived individuals) olduğunu ve terörün yaşam beklentisini azaltan bir rol oynadığına dayanmaktadır.
Terörün bu etkisi, bireylerin geleceğin değerini bu
güne göre daha düşük algılanmasına/değerlendir-
15
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
16
mesine neden olmaktadır. Bu çerçeve terörün yatırımları hızlıca azaltacağını ve gelir ve tüketimin
uzun dönemde azalacağını öngörmektedir. İkinci
adımda sabit ve dışsal bir terörle karşılaşıldığında hükümetin terörü azaltmak için güvenliği sağlamak amacıyla vergileri kullandığı varsayılmıştır.
Buradan yola çıkılarak ulaşılan uzun dönem dengesinin özelliklerinin düşük çıktı, düşük sermaye
ve uzun dönem tüketimindeki değişikliğin yönünde belirsizlik şeklinde olacağı öngörülmektedir.
Eckstein ve Tsiddon (2004), terörizmin günlük hayatta oluşturduğu güvensizlik boyutuna yoğunlaşarak, artan terörün hayatı belirsizleştirdiği ve
kısalttığını ifade etmektedir. Geliştirdiği modelde, bir kamu malı olarak kamu güvenliğinden sorumlu hükümetin, terörizm arttığı zaman, ölümleri azaltabilmek için savunma harcamalarını arttırma yolunu seçeceğini belirtmektedir. Modelin çözümünde, uzun dönem dengesi daha düşük bir çıktı düzeyi ile karakterize edilmektedir ki bu da terörün yoğunluğunun artmasına dinamik oluşturabilir. Yazarlar, 1950-2003 döneminde, İsrail’in savunma harcamalarının GSMH’ye oranının İntifada döneminde (2000-2003:3) yüzde 9’dan yüzde
12’ye yükseldiğini ve kişi başına çıktıda ise yıllık
olarak yüzde 3 düzeyinde hızlı bir düşme olduğunu ifade etmektedirler.
Blomberg vd. (2004a; 2004b), terörizmin makroekonomik etkilerini, 177 ülkenin 1968-2000 dönemini kapsayan yıllık gözlemlerinden oluşan panel
veriyi kullanarak belirlemeye çalışmıştır. Geliştirilen modelde terörizm ile yurt içi ve yurt dışı diğer çatışma şekilleri arasındaki etkileşim kontrol
edilerek, politik huzursuzlukların şekilleri arasında farklılaşma incelenmeye çalışılmıştır. Ortalama
olarak terörizmin ekonomik büyümeyi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde olumsuz etkilediğini, bununla birlikte bu etkinin yurt içi çatışmalardan ve harici savaşlardan kaynaklanan etkiye göre
oldukça düşük olduğunu, ayrıca harcamaların yatırımlardan kamu harcamalarına doğru yönlendirildiğini bulgulamışlardır. İlginç bir şekilde, terörizmle ekonomik büyüme arasındaki negatif ilişki terörist saldırılarla sıkça karşılaşmakta olan gelişmiş OECD ekonomileri için küçük ve istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur. Terörizmin ekonomik büyüme üzerine etkisi gelişmekte olan ülkeler için daha anlamlı gözükmektedir. Dolayısıyla terörizmle ekonomik büyüme arasındaki ilişki,
ülkeye özgü koşullar tarafından belirlenmektedir.
Blomberg vd. (2004b), konjonktürel dalgalanmalar ile terörizm veya iç savaş arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bulgulara göre, daha zengin demokratik ülkelerde, ekonomik daralmanın olduğu dönemlerde terörizmin artması beklentisi daha muhtemel olduğu ortaya çıkmaktadır.
Richardson ve Samarasinghe (1991), Sri
Lanka’daki silahlı çatışmaların toplam ekonomik
maliyetinin 1983-1988 döneminde yaklaşık 4,2
milyar dolar veya 1988’deki GSYİH’sinin yüzde 68’ine karşılık geldiğini ifade etmektedir. Benzer şekilde, Arunatilake vd. (2001), Sri Lanka’nın
1983-1996 dönemindeki silahlı çatışmaların maliyetinin ise 1996 yılı GSYİH’nin iki katına karşılık
geldiğini ifade etmektedir. Yine Imai ve Weinstein
(2000), geniş çaplı bir iç savaşın, dar bir bölgedeki bir iç çatışmaya göre 5 kat daha fazla maliyetli
olduğunu belirtmiş ve 100’den fazla ülkenin dahil
edildiği çalışmalarında, içsavaşın GSYİH büyüme
oranını %1.25 azalttığını ortaya koymuştur.
Persitz (2007), Filistin’in İsrail’e yönelik saldırılarının İsrail ekonomisi üzerindeki etkilerini 19802003 dönemi için incelemiş ve 1994’ten sonra şiddet eylemlerinin olmaması durumunda ülkenin
2003:3. dönemindeki kişi başı GSYİH’sı gerçek
olandan yüzde 8,6 daha fazla olabileceğini ortaya
koymuştur. Yazar, terörün ekonomik etkilerini incelerken yaygın olarak kullanılan bir metodolojiyi
kullanmıştır. Bu metodoloji terörün olmadığı durumda olabilecek makroekonomik yapıyla, olduğu durumdaki ekonomik yapıyı karşılaştırmaktadır. Persitz (2007), İsrail ekonomisinin dünya ekonomisindeki gelişmelere, OECD ülkelerinin gösterdiği davranışa benzer bir yapı sergileyeceğinden yola çıkarak, 1980:1-1994:2 dönemi için İsrail ekonomisinin davranışına ilişkin bir kural ortaya koymaya çalışmıştır. Ardından bu kuralın şiddet eylemlerinin arttığı 1994 dönemi sonrasında
da geçerli olması varsayımından hareketle hayali bir İsrail ekonomisi için model tahmin etmiş, sonuçlar ise hayali olanla gerçek olanın karşılaştırılmasına dayanmıştır. Sonuçlar ortalama bir İntifada üç ayının İsrail’in kişi başına GSYİH’sini yüzde 1,4 azalttığını ortaya koymaktadır.
Gaibuloev ve Sandler (2008), yurtiçi ve uluslararası terörizmin kişi başına büyümeye etkisini
1971-2004 dönemi verilerini kullanarak 18 Batı
Avrupa ülkesi için ekonometrik olarak incelemiştir. Elde edilen bulgulara göre, uluslararası teröriz-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
min negatif etkisi yurtiçi terörizme göre daha fazla olmaktadır. Özellikle uluslar arası terörist faaliyetlerdeki ek bir artış, ekonomik büyümeyi yüzde
0,4 azaltmaktadır. Yurtiçi ve uluslararası terör faaliyetleri tek bir değişkene indirgendiğinde ise toplam etkinin uluslararası etkiden daha düşük olduğu görülmüştür.
2.2. Tasarruf ve Tüketime Etkisi
Tüketim ve tasarruf oranları terörist aktivitelerden
farklı yollarla etkilenebilir (Frey vd., 2007). Bir
taraftan siyasal şiddet, tasarruflarla ilişkili algılanan riskleri arttırabilir. Bu, varlıklar üzerindeki yasal hakların tehlikeye girmesi veya bireylerin kazandıkları ve tasarruf ettikleri varlıkları harcamaktan kaçınmaları şeklinde kendisini gösterebilir. Diğer taraftan terörizm, bireylerin harcamalarını dayanıklı tüketim malları almaktan ziyade güvenli
alanlara yönlendirmelerine neden olabilir. İki etki
farklı yönlere dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tüketimin terörizmden nasıl etkileneceği ampirik bir
konu olmaktadır.
Fielding (2003a), İsrail’de siyasal istikrarsızlığın
toplam tüketim ve dolayısıyla toplam tasarruflar
üzerine etkisini politik tansiyon ve şiddetteki değişim aracılığıyla incelemiştir. Yazar, algılanan güvensizliğin (percieved insecurity) büyük ölçüde
İsrail’deki ölü sayısı ve Batı Şeria ve Gazze’deki
ölü sayıları ile Batı Şeria ve Gazze bölgelerindeki Yahudi yerleşim yerlerinin büyüme oranına dayandığı hipotezinden hareket etmektedir. Politik
istikrarsızlığın tasarruf üzerine etkisini araştırmak
için yazar, 1989-1999 dönemi üç aylık verilerini
kullanarak makroekonometrik tüketim fonksiyonu tahmin etmiştir. Ekonometrik sonuçlar, şiddetin tamamen durmasının bir sonucu olarak tasarruf oranının neredeyse iki katına çıkacağını göstermektedir (Fielding, 2003a: 309). Ayrıca Eckstein ve Tsiddon (2004), 1950-2003 dönemi üç aylık verilerini kullanarak ve VAR metoduyla İsrail ekonomisine ilişkin yaptıkları analizde terörizmin tüketim üzerine negatif etki yaptığını tespit etmişlerdir. Özet olarak, şiddetin devam etmesi durumunda kişi başına yıllık tüketimin yaklaşık yüzde 5 azalacağını ileri sürmektedirler.
2.3. Yatırıma Etkisi
Geleneksel değişkenlerin yanı sıra sosyo-politik
istikrarsızlığın da yatırımlar üzerinde etkili ola-
H. AĞIR - M. KAR
bileceğine ilişkin tartışmaların varlığı görülmektedir. Özellikle sosyo-politik istikrarsızlığın belirsizliği artırdığı, fiziki sermaye birikiminin teşvik edilmesini engellediği ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediği vurgulanmakta ve bu konuda
bir çok ampirik çalışmanın yapıldığı görülmektedir (Gupta, 1990; Londregan ve Poole, 1992; Alesina vd., 1996; Alesina ve Perotti, 1996; Ades ve
Chua, 1997; Campos ve Nugets, 2003).
Literatürde bir kısım çalışmaların ise, iç savaşın
makroekonomik sonuçlarına yöneldiği ve bu durumun yatırımlar ve büyüme üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu görülmektedir (Knight, Loayza ve Villanueva, 1996; Easterly ve Levine, 1997).
Collier (1999) ve Imai ve Weinstein (2000), iç savaşın yatırımları olumsuz olarak etkileme mekanizmalarını açıklamaya çalışmışlardır. Collier (1999)’in politik şiddetin ve çatışmanın ekonomik etkilerini açıklamak için geliştirdiği model, likit ve sabit yatırım ayrımına dayanmaktadır. Likit
yatırımların sabit yatırımlara göre ekonomik atmosfere, daha fazla duyarlı olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca vasıfsız işgücünün ekonomideki kötüleşmeye kolaylıkla tepki vermeyeceği ve akışkanlık göstermeyeceği de belirtilmektedir. Collier
(1999)’in modeli, iç savaşın yıkıcı etkisinin potansiyel olarak hareketli (akışkan) sermaye stokunu
azaltacağını öngörmektedir. Diğer bir ifadeyle, çatışma sadece yatırım seviyesini değil, aynı zamanda yatırımların bileşimini de etkileyecektir. Bu görüşün mekanizması şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
Likit sermayeye sahip olanlar, ülkedeki yatırımları
ile yabancı varlık satın alımının marjinal getirilerini karşılaştıracaklardır. İç savaş, üretimdeki faktörlerin verimliliklerini azaltacağından ve iç savaşın yıkıcı etkisi aşınma (depreciation) oranını artıracağından, yurtiçi yatırımların getiri oranını azaltacaktır. Bu etkiler, yatırım portföyünün bileşimini
değiştirecek ve dolayısıyla bu süreç yurtdışı yatırımların yurtiçi yatırımlarına ikame edilmesi şeklinde kendini gösterecektir. Collier (1999)’in modeli, iç savaşın üretim üzerinde negatif etki yapmasının varlıkların yurtiçi yatırımlardan uzaklaşması nedeniyle olacağını ima etmektedir.
Imai ve Weinstein (2000)’de iç savaşın sermaye
stoku üzerinde olumsuz etkide bulunacağını ifade
etmektedir. Yazarlar, neo-klasik büyüme teorisine dayanarak geliştirdikleri modelde, sermaye stokundaki artışın ekonomik büyüme için çok önemli
olduğunu vurgulamaktadırlar. Neo-klasik teoriye
17
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
18
göre, sermaye stokundaki değişmelerin iki kaynağı bulunmaktadır: Yatırımlar ve sermaye stokundaki aşınma.
viyesindeki bir birimlik bir artışın, gayri safi yurtiçi yatırımları yüzde 0,6; özel yatırımları ise, yüzde
0,4 oranında azalttığı görülmüştür.
Sermaye stokundaki değişme = I - dK
Fielding (2003b), İsrail ekonomisi için politik istikrarsızlığın yatırımların seviyesi ve bileşenlerine etkisini 1988-1998 dönemi üç aylık verilerini
kullanarak, iki yatırım fonksiyonu (biri ticaret dışı
sermaye malları, diğeri makine ve teçhizatı için)
tahmin etmiştir. Bir kategorideki yatırım artışının,
diğer kategorideki yatırımlar üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu ve bu iki etki arasındaki dinamik
etkinin, toplam etkinin hesaplanmasında önemli olduğunu göstermiştir. Öldürülen Yahudi sayısı,
öldürülen Filistin’li sayısı ile Batı Şeria ve Gazze
bölgelerindeki Yahudi yerleşim yerlerinin büyüme
hızı siyasal sitikrarsızlık göstergelerini oluşturmaktadır. Fielding (2003b), öldürülen İsrailli sayısı ile Yahudi yerleşim yerlerinin büyüme oranının
emlak dışı inşaat yatırımlarını anlamlı bir şekilde
negatif etkilediğini göstermiştir. Yerleşimlerdeki
büyüme oranı ve ölümlerin toplam sayılarındaki
bir artış anlamlı bir şekilde imalat ve teçhizat yatırımlarını azaltmaktadır. Yazar, çatışmanın tamamen durmasından kaynaklanan yatırımdaki kapalı
artışı veya “barış payını” (peace dividend) tahmin
etmeye çalışmıştır. Bu yöntemle, eğer ölüm sayıları sıfıra düşerse, durağan durumda inşaat yatırımları yüzde 27,9 ve makine ve techizat yatırımları
ise yüzde 14,6 daha yüksek olabileceği hesaplanmıştır. Bu iki etkinin farklı büyüklüğü, siyasal şiddetin yatırımların bileşimini etkilediği görüşünün
doğruladığı şeklinde yorumlanmaktadır. Yerleşim
yerlerinin genişlemesinin durdurulmasının muhtemel etkilerinin ise oldukça küçük olduğu ve karşılık gelen oranların yüzde 2,77 ve yüzde 1,1 olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, bu etkiler oldukça önemli boyutlarda olup, ikincil etkiler dikkate alındığında daha da fazla olabilmesi söz konusudur.
Burada I, d ve K sırasıyla yatırım, aşınma oranı ve
sermaye birikimini göstermektedir. Yazarlar, iç savaşın sermaye stokunu iki yolla etkilediğini ileri
sürmektedirler. Birincisi, iç çatışma, mevcut sermaye stokunu azaltacaktır. Gayrimenkuller, yollar,
köprüler, limanlar ve fabrikalar hedeflenmekte ve
yok edilmektedir. Sermaye stokunun seviyesi de
zamanla yatırım ve aşınma oranındaki değişmelerden etkilenmektedir. Sermaye stokunun büyümesini gerçekleştirmek için, sermaye stokuna yapılacak ilave yatırımların mevcut stokun aşınma payından daha fazla olması gerekmektedir. İç savaş,
aşınma oranını artırdığıdan ve yatırımları azalttığından sermaye stokundaki büyüme engellenmektedir. Dolayısıyla iç savaş, sermaye stokunun seviyesini ve onun büyüme oranını azaltmaktadır. Burada iç savaş yatırımlar üzerindeki olumsuz etkileri üzerinden ekonomiyi etkilemektedir. Bu görüşe
göre, çatışmanın ekonomik maliyetinin arkasındaki itici güç sermaye kaçışıdır.
Imai ve Weinstein (2000)’in modelinde, yurtiçi yatırımlar, özel ve kamu yatırımlarından oluşmaktadır. Her ikisinin gerçekleştirdiği yatırımlar
ile sermaye stokunun artırılabileceği varsayılmaktadır. İç savaşın ekonomik atmosferdeki belirsizliği artıracağı ve dolayısıyla yurtiçi varlıklara yapılan yatırımlar daha riskli hale geleceği belirtilmektedir. Özel birimler bu değişmelere çok fazla duyarlı olduklarından portföylerindeki yurtiçi varlıkları yurtdışı varlıklar ile ikame etme şeklinde bir
davranış sergileyebilirler. Likit varlıkların ülkeyi
terk etmesi ve insanların daha az tasarruf etmesi
sonucu özel yatırımlar kısa dönemde güçlük çekeceklerdir. Kamu yatırımları üzerine etki ise muğlaktır. Hükümetler, harcamalarını sermaye stokunu artıracak yatırımların yapılmasından ziyade askeri harcamalara yönlendirebilirler. Yurtiçi yatırımların seviyesinin kamu ve özel sektör yatırımlarındaki bu değişmelere bağlı olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, kamu yatırımlarının seviyesi hükümetlerin uluslar arası fonlara erişme yeteneğine bağlı bulunmaktadır. Bu durum özellikle
iç savaşların yaygın olarak görüldüğü fakir ülkeler
için özellikle önemli bir konudur. Imai ve Weinstein (2000)’in ampirik tahminlerinde iç savaşın se-
Gaibuloev ve Sandler (2008), 18 Batı Avrupa ülkesi için yaptığı çalışmada, terörist olayların yatırım oranını azalttığını ortaya koymuşlardır. Alternatif terörist faaliyetlerinin göz önüne alındığı
durumda, yurtiçi terörist saldırılarının yurtiçi yatırımları dışladığını göstermişlerdir.
2.4. Dış Ticarete Etkisi
Politik değişkenlerle uluslararası ticaret arasındaki ilişki birçok çalışmada incelenmektedir. Bu ko-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
nudaki bir grup çalışma ticaretin siyasal çatışmaya etkisine yoğunlaşmaktadır. Örneğin, Polachek
(1980), karşılıklı ticari bağımlılığın düşmanlığı
azalttığını ve işbirliğini teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Diğer bir grup çalışma ise, politik faktörlerin ticaret üzerine etkisini incelemektedir. Pollins
(1989), diplomatik işbirliğinin karşılıklı ticareti
arttırdığını ifade etmektedir. Morrow vd. (1998),
ortak çıkarların ve benzer demokratik kurumların
olduğu ülkeler arasında ticaret akışının daha fazla olduğunu göstermiştir. Son zamanlardaki teorik
çalışmalarda ise, mülkiyet haklarının korunması,
güvenlik ve ticaret arasındaki ilişkilerin incelendiği anlaşılmaktadır (Grossman, 2001; Skaperdas
ve Syropoulos, 2001; Barbieri ve Schneider, 1999;
Reuveny, 1999-2000).
Son zamanlardaki gelişmiş batılı ülkelere yönelik
terör saldırılarındaki artış, açık küresel bir ekonominin varlığının sürdürülebilirliğinin tartışılmasına neden olmaktadır (Frey vd., 2007). Küreselleşme, ulusların uluslar arası terörizme karşı duyarlılığını arttırırken diğer taraftan uluslar arası
ekonomik işlemler terörist faaliyetlerden ve buna
karşı geliştirilen politikalardan önemli ölçüde etkilenmektedir. Dünya ticareti geçen 30 yılda radikal bir şekilde artmış ve ticaret hacminin dünya GSYİH’sine oranı 1970’de yüzde 27’den 2000
yılında yüzde 45’e çıkmıştır (Mirza ve Verdiyer,
2008: 180). Bu durum ülkeler arasında mal ve hizmet akımlarının yoğun bir şekilde yapıldığını göstermektedir.
Terörist faaliyetler dış ticareti birçok yolla etkileyebilir (Mirza ve Verdier, 2008; Frey vd., 2007;
Nitsch ve Schumacher, 2004): Terörizmin bir sonucu olarak güvensizlikteki genel bir artıştan dolayı iş yapmanın maliyeti yükselebilir. İkincisi, terörizme tepki olarak geliştirilen güvenlik önlemleri,
işlem maliyetlerini (transaction cost) (insanların,
araçların, malların daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve kısıtlayıcı göç düzenlemeleri) arttırabilir. Uluslar arası işlem maliyetlerindeki artışın ölçeği ile ilgili yapılan tahminler, yüzde 0,5 ile yüzde 3’lük bir artış arasında değişiklik göstermektedir (Walkenhorst ve Dihel, 2002). Üçüncüsü, ticarete konu olan malların doğrudan yok edilmesi riskini oluşturur. Saddam Hüseyin’den sonra Irak’ta
petrol boru hatlarına yapılan ardı ardına saldırılar
ve Yemen açıklarında tankerler ve yük gemilerinin
korsan saldırılarıyla yok edilmesi bu konudaki örnekleri oluşturmaktadır.
H. AĞIR - M. KAR
Nitsch ve Schumacher (2004), 1968-1979 dönemi
için 200’den fazla ülke arasındaki ticarete terörizmin etkisini hesaplayabilmek için Gravity modeli tahmin etmiştir. Model geleneksel belirleyicilerin yanı sıra, yıllık uluslar arası terörist saldırıların
sayısını içerecek şekilde genişletilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, terörizmin hedefi olan ülkeler,
terörizmin hedefi olmayan ülkelere göre birbirleriyle daha az ticaret yaptıkları belirlenmiştir. Ayrıca, etki ekonomik olarak oldukça büyüktür. Terörist faaliyetlerinin sayısının ikiye katlanması, ikili ticareti yaklaşık yüzde 4 azaltmaktadır. Bu model, Fratianni ve Kang (2006) tarafından iki boyutta genişletilmiştir. Birincisi, yazarlar inceleme dönemini 1980-1999 dönemi olarak ele almışlar ve
elde ettikleri tahminlerde, terörizmin ticareti etkilemediği sonucuna ulaşmışlar ve Nitsch ve Schumacher (2004)’ın sonuçlarını seçilen örneklemle
ilişkili olabileceğini vurgulamışlardır. İkincisi ise,
yazarlar kukla değişken yardımıyla uzaklık ve ortak sınır değişkenlerinin etkileşimini ele almışlardır. Buradan elde edilen bulgulara göre terörizmle
ilgili ticaretin maliyetleri, ticaret ortağının uzaklığıyla azalmakta ancak ortak sınır paylaşımı durumunda artmaktadır. Yazarlar bu sonucu terörizmin
ticareti yakından uzağa doğru yeniden dağıtan bir
etkiye sahip olduğu şeklinde yorumlamaktadırlar.
Benzer şekilde Blomberg ve Hess (2006), 177 ülkenin yer aldığı ve 1968-1999 dönemi verilerini
kullanarak tahmin ettiği Gravity modelinde terörizmin ticareti negatif etkilediğini doğrulamaktadır. Yazarların elde ettiği sonuçlara göre, bir terörist olayın olduğu ülkede, ikili ticaret yüzde 5,1
azalmaktadır.
2.5. Doğrudan Yabancı Sermaye Üzerine Etkisi
Literatürde uluslararası sermaye hareketleri; özel
sermaye hareketleri, kalkınma amaçlı hibe ve kredi şeklindeki resmi sermaye hareketleri ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları olmak üzere
üç ana başlık altında toplanmaktadır (Seyidoğlu,
1993: 231; Karluk, 1996: 535). Özel sermaye hareketleri ticari koşullar altında sermayenin bir ülkeden diğerine hareketini ifade etmek için kullanılmaktadır. Resmi sermaye hareketleri; gelişmiş
ekonomilerin, az gelişmiş ekonomilere yaptıkları
bağış ve kredi şeklindeki yardımlardan oluşmaktadır. Yardımlar, bağış şeklinde olursa uluslararası bir transfer söz konusu iken, kredi şeklinde ise
devletlerarası bir borçlanma şekline dönüşmekte-
19
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
20
dir. Literatürde Özel yabancı sermaye hareketleri içerisinde de değerlendirilen doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusunda pek çok tanımlama bulunmaktadır. Yabancı yatırım, yatırılabilir
kaynakların kişi ve kuruluşlar tarafından bir başka ülkeye taşınmasıdır. Tahvil ve hisse senetlerinin bir diğer ülke veya ülke kuruluşları tarafından
satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan ve bir veya birden fazla uluslararası
yatırımcının tamamına sahip olarak veya yerli bir
veya birkaç firma ile ortaklık halinde gerçekleştirdiği yatırımlar doğrudan yabancı sermaye yatırımları olarak tanımlanmaktadır (DPT, 2000:1).
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını özel bir
sermaye transferi olarak da değerlendirmek mümkündür. Ancak bazı özellikleri dolayısıyla da portföy yatırımlarından ayrılmaktadır. Yabancı ülkelerde yapılan yatırımlar fiziki ya da mali nitelikte
olabilmektedir. Tahvil ve hisse senedi şeklindeki
portföy yatırımları, mali nitelikli yatırımlar iken,
bina, fabrika, arazi, tesis gibi fiziki değerlere karşılık gelen yatırımlar doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarıdır (Seyidoğlu, 1993:567). Günümüzde
çok uluslu şirketler tarafından gerçekleştirilen bu
fiziki yatırımlar, aynı zamanda beraberinde teknik
bilgi, know-how, patent, ticari marka, işletmecilik
bilgisi ve denetim yetkisini de beraberinde getirmektedir (Karluk, 1996: 423; Uzunoğlu, Alkin ve
Gürlesel, 1995: 35). Bu yönleriyle de portföy yatırımlarından ayrılmakta ve ülkelerin gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kaynak yetersizliği çeken gelişmekte olan ülkeler yabancı sermaye beklentisi ile yurt içi yatırım ve tasarrufları artırarak büyümeyi gerçekleştirmeyi istemektedirler.
Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin sebepleri itici ve çekici olmak üzere iki faktörle açıklanmaktadır (Kar ve Tatlısöz, 2008). Uluslararası
konjonktürde yaşanan değişmeler, itici faktörler;
ülke ekonomisinde yaşanan değişimler ise, çekici faktörler olarak belirlenmektedir. Bu doğrultuda, itici faktörleri, gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz
oranları ve bu ülkelerde yaşanan durgunluk nedeniyle düşen kârlar, iletişim teknolojisindeki gelişmelerin maliyetleri azaltması oluşturmaktadır.
Çekici faktörler ise, gelişmekte olan ülkelerin finansal liberalizasyona gitmeleri, makro ekonomik
dengelerinde iyileşme sağlamaları ve yabancı sermayeyi teşvik edici bir takım yasal düzenlemelere gidilmesi gibi unsurlardan meydana gelmektedir (Uygur, 2003). Bu listeye kurumsal yapı, poli-
tik kültür, kayıtdışı ekonomi ve yolsuzluk gibi faktörlerde eklenmektedir.
Son zamanlarda artan terör saldırılarının doğrudan
yabancı sermaye ile de ilişkilendirildiği görülmektedir (Frey vd., 2007). Terörizm firmaların diğer
ülkelerdeki reel yatırım kararlarını etkilemektedir.
Teröristler oldukça kolay bir şekilde yabancıların
sahip olduğu firmalara saldırarak zarar verebilir ve
aktivitelerini ciddi bir şekilde kesintiye uğratabilirler. Yabancılar yatırım yapma konusunda geniş
bir seçeneğe sahiptirler. Dolayısıyla, yabancı yatırımcıların ekonomik aktivitelerini kesintiye uğratma riski olan bölgelerden kaçınmaları rasyonel
bir davranıştır.
Abadie ve Gardeazabal (2008), oldukça ılımlı terörist aktivitelerin bile sermaye girişini önemli ölçüde azaltacağını ifade etmektedir. Enders ve
Sandler (1996), İspanya ve Yunanistan’da terörizmin doğrudan yabancı sermaye üzerindeki etkilerini, 1975-1991 dönemi üç aylık verilerini kullanarak VAR metodolojisiyle incelemişlerdir. Yazarlar, İspanya’da terörizmin yıllık doğrudan yabancı sermaye girişini yüzde 13,5 azalttığını tahmin
etmişlerdir. Bu durum yaklaşık 500 Milyon dolar
doğrudan yabancı sermaye azalması anlamına gelmektedir. Yunanistan’da ise doğrudan yabancı sermaye azalması ortalama yıllık olarak 400 Milyon
dolarlık kayba karşılık gelen, yüzde 11,9’luk bir
azalma olarak tahmin edilmiştir. Bu sonuçlar Abadie ve Gadeazabal (2008)’in 110 ülke örneğindeki yatay kesit analizinden elde ettiği sonuçlarla örtüşmektedir. Yazarlar uluslar arası bir risk ajansı
tarafından oluşturulan terörizm risk ölçütünü kullanarak, ülkelerin doğrudan yabancı sermaye stokları üzerine büyük negatif ve istatistiksel olarak
anlamlı bir etki bulmuşlardır. Terörizm riskindeki bir standart sapmalık bir değişiklik (risk artışının İtalya seviyesinden Amerika seviyesine çıkması) GSYİH’de yaklaşık yüzde 5’lik net bir azalışa neden olmaktadır. Değişik siyasal, ekonomik,
yasal vergi ve güvenlik faktörlerinin ampirik çalışmalara dahil edilmesi durumunda da terörizmin
doğrudan yabancı sermayenin ülkeye özgü belirleyicilerinden biri olarak ortaya çıktığını göstermişlerdir. Doğrudan yabancı sermayedeki bir azalma,
teknolojik Know-How’ın ülkeye transferini azaltacağından, yatırımları ve ekonomik büyümeyi de
negatif etkilemektedir.
Kang ve Lee (2005), 83 ülke verisini kullandığı
1980-2002 dönemiyle yaptığı dinamik panel ana-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
lizlerinde, terörizmin doğrudan yabancı sermaye
girişini negatif ve anlamlı bir şekilde etkilediğini
ortaya koymuşlardır. Diğer taraftan, Li ve Schaub
(2004) ise, 112 ülkenin 1977-1995 dönemi verisini dikkate alarak, ekonomik küreselleşmenin uluslararası terör sayısına etkisini incelediği çalışmasında, terörizmin doğrudan yabancı sermaye veya
potföy yatırımlarını etkilemediği yönünde bulgular elde etmiştir. Ekonomik gelişmenin ve gelir dağılımındaki iyileşmelerin terörü azaltabileceği ve
doğrudan yabancı yatırımların bu noktada önemli bir işlev yerine getirebileceği vurgulanmaktadır.
2.6. Kamu Harcamalarına Etkisi
Silahlı çatışma ve terörizm; ekonomik aktiviteleri
kesintiye uğratarak, vergi tabanını eriterek, vergi
yönetiminin etkinliğini azaltarak, kamu harcamalarının bileşimini bozarak mali yapıyı etkilemektedir (Gupta vd., 2004). Terörle mücadele için genellikle kamu harcamalarının bileşiminde askeri harcamalar lehine bir değişim göze çarpmaktadır.
Terörün kamu harcamalarının bileşimini nasıl etkileyebileceği iç çatışma ve savaşın ekonomik etkilerini inceleyen çalışmalar aracılığıyla daha iyi
anlaşılabilir. Arias ve Ardila (2003), standart bir
reel konjonktür (iş çevrimi) modelini geliştirerek,
savunma harcamaları ve iç çatışmanın maliyetlerini hesaplamaya çalışmışlardır. Model, her bir dönemde, sermaye stokunun belli bir kısmını kaybedilmekte veya hasar gördüğü temel varsayımına dayanmaktadır. Böylece yurtiçi silahlı bir çatışmanın veya isyanın ekonomik etkisini yakalamak
olanaklı hale gelmektedir. Ayrıca sermaye stokunun kaybedilen kısmı, askeri harcamaların azalan
bir fonksiyonudur. Bu düşünce, savunma sektörünü finanse etmek için hükümetin kapasitesi ne kadar yüksek ise, isyanı etkisizleştirme veya duruma hakim olma şansının da o kadar yüksek olmasına ve dolayısıyla ilişkili ekonomik maliyetlerin
engellenebilineceği varsayımına dayanmaktadır
(Collier and Hoeffler, 1998).
Arias ve Ardila (2003)’nın modeli, askeri olan ve
olmayan iki tür kamu harcamasından yola çıkarak,
askeri olmayan harcamaların ekonomi üzerine tam
bir negatif gelir etkisi yarattığını (kaynakların okyanusa atıldığını), diğer taraftan askeri harcamaların ise, özel tüketim ve yatırım harcamaları için
mevcut olan çıktının hacmini azaltsada (ki bu da
her bir dönemde yok edilen sermaye stokunun bel-
H. AĞIR - M. KAR
li bir bölümünü azalacaktır), negatif bir gelir etkisine yol açmadığını belirtmektedir. Bu nedenle,
model, askeri harcamalarda bir değiş-tokuş (trade off) öngörmektedir: Özel tüketimin ve yatırımın dışlanması ve buna karşılık özel sermayenin
(ve işgücünün) daha az yok edilmesi (ve dolayısıyla yüksek marjinal verimlilik). Arias ve Ardila
(2003), ek askeri harcamaların her zaman ekonomi üzerinde net bir pozitif etki yaratmayacağı sonucuna ulaşmaktadırlar. Gerçekten net fayda askeri harcamalarla birlikte monoton bir şekilde azalmaktadır. Diğer bir ifadeyle, eşik (threshold) bir
değerin varlığı söz konusudur ve bu eşik değerin
üzerindeki ek askeri harcamaların ekonomi üzerine net bir maliyeti olacaktır. İç çatışma, gelecekte sermayenin marjinal verimliliğinin beklenen
değerini azaltacaktır. Bu durum sermaye birikiminin net faydasını azaltmakta ve dolayısıyla yatırım yapmak için daha düşük bir dürtünün olmasını ima etmektedir. Aynı durum işgücü piyasası için
de söz konusudur. İç çatışma işgücü arazının marjinal faydasını azaltmakta ve dolayısıyla piyasada verimli bir şekilde faaliyette bulunma dürtüsünün daha düşük olacağını ima etmektedir. Model,
Kolombiya verisi kullanılarak yazarlar tarafından
test edilmiştir. Ampirik sonuçlara göre, askeri harcamalara yönelik GSYİH’da yüzde 1 kadarlık bir
artış (ülkedeki mevcut durum) üretim, yatırım ve
tüketim seviyeleri anlamında genişlemeci bir etki
yapmaktadır.
Imai ve Weinstein (2000) ise, iç savaşın ekonomik
büyümeyi etkilediği bir politik ekonomi modeli
önermektedir. Sürdürülebilir büyüme için istikrarlı bir makroekonomik çerçevenin yeterli olmadığı
(Fischer, 1993) görüşünden yola çıkarak, çatışma
ortamının yüksek enflasyon, çarpık döviz kuru piyasaları ve geniş bütçe açıkları gibi kötü makroekonomik politikalardan kaynaklanmış olma durumunu dikkate almaktadırlar. Politik etkilerin bütçe
açıklarında önemli olduğunu ele alan geniş bir literatür bulunmaktadır. Alesina ve Tabllini (1990),
yeniden seçilmeme olasılığı ve siyasal partilerin kutuplaşma durumu ne kadar yüksek ise, optimal politikanın bütçe dengesi olduğu bir modelde, bütçe açıklarının o kadar büyük olacağını ifade etmektedirler. Bu modelde iki özellik önem arz
etmektedir: İstikrarsızlık (instability) (hükümetin
düşme ihtimali) ve kutuplaşma (polarization) (diğer partinin sahip olduğu farklı tercihin derecesi). Bu iki faktör, siyasilerin miyobik davranmaları
yönünde dürtü oluşturacak ve yönetimdeyken bü-
21
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
22
yük mali açık oluşmasına neden olacaktır (Imai ve
Weinstein, 2000).
Ayrıca çatışma ortamı daha çok ideolojik çizgiler
üzerinden sürdüğünden; muhalefet, muhtemelen
hükümetten farklı tercihlere sahip olacaktır. Böyle
bir ortam açık finansmana dayalı bir teşvik durumu
yaratacaktır. Daha karmaşık yapı bu modele dahil
edilebilir. Devlet iç tehdit dolayısıyla zayıflamaya başladığında, gücü sürdürmek için baskı rejimine yönelecektir. Böyle bir durumda demokratik
uygulamaların ihlal edilmesi ve hükümetin hesap
verme zorunluluğunun (accountability) azalması
söz konusu olacaktır. Ayrıca çatışma yaygınlaştığında, devlet kendisini kaynak kıtlığı içinde bulacak ve halktan sağladığı kaynakları (vergi hasılatı vb.) artıracaktır. Bu çatışmanın bastırılması artan maliyeti dizginlemek için yeterli olmayacaktır.
Bu sonuç, sınırlı hesapverebilirlik ve yüksek kaynak talebiyle birlikte, iç savaştan parçalanmış bir
toplumda büyük açıkların oluşması yönünde bir
teşvik edici olacaktır. Bu politik ekonomi modeli,
çatışma ortamlarının hükümetlerin mali dengesini
negatif olarak etkileyeceği şeklindeki bir hipotezin olduğunu ima etmektedir. Çünkü istikrarlı bir
çerçevenin parçasını oluşturan mali denge büyüme
için anahtar konumundadır. Zayıf bir mali politika
çatışma ortamının ekonomiye maliyetini artıracak
bir kanal oluşturabilir (Imai ve Weinstein, 2000).
Ndikumana (2001), Afrika’da iki ülke arasındaki
silahlı çatışmanın ortaya çıkışının ardından sadece vergi tabanının yok olmasıyla kalmayıp, vergi
yönetiminin de kötüleştiğini ifade etmektedir. Çatışma ve terörizme tepki olarak askeri harcamalar artırılmakta ve çoğu zaman şiddetin durmasından sonra da yüksek seviyede kalma eğilimi göstermektedir. Güvenlik amaçlı yüksek harcamalar,
eğitim, sağlık ve diğer verimli amaçlar için kullanılacak fonları azaltarak kamu harcamalarının bileşimini etkilemektedir. Ayrıca, fiziki altyapının
yok edilmesi, beşeri sermayenin kaybı, ticaret, turizm ve iş dünyasının güven kaybı dolaylı olarak
mali yapıyı zayıflatmakta ve ekonomik büyümeyi
olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Terörizm ve çatışma ortamının bir sonucu olarak
kamu harcamalarının bileşiminin değişmesinin
makroekonomik sonuçları bazı ampirik çalışmalara konu oluşturmuştur. Öncelikle savunma harcamaları, büyüme oranını negatif ve pozitif bir şekilde etkileyebilir (Shieh vd. 2002). Birinci ola-
rak, dışlama (crowding-out) etkisi söz konusu olabilir. Diğer bir ifadeyle savunma harcamalarındaki artış, özel sektör yatırımları ve büyüme üzerine
pozitif etki yapan sektörlere yönelik kamu harcamalarını azaltabilir. İkinci olarak, yan ürün (spinoff) etkisi söz konusu olabilir. Böyle bir durumda, savunma harcamaları, ekonominin savunma
dışı sektörlerinde, pozitif arz yönlü yayılma etkisi gösterebilir. Diğer bir ifadeyle, savunma harcamalarına ilişkin alımlar, bu alanla ilgili sektörlerin üretimlerini olumlu bir şekilde etkileyecektir.
Düşük ve orta gelir grubu ülkelerde bu etki muhtemelen küçük olabilir, çünkü bu ülkelerde savunma harcamalarının büyük bir çoğunluğu silah ithalatında kullanılmaktadır. Üçüncü olarak, tasarruflar ve yatırımlar üzerinde kaynak hareketliliği (resource mobilization) etkisi söz konusu olabilir. Savunma harcamaları dahili ve harici güvenlik sağladığından, özel tasarrufların ve yatırımların artmasına katkıda bulunabilir ve yabancı sermayenin girişini kolaylaştırabilir. Bütün bu olumlu gelişmelerin ise, ekonomik büyüme sürecine pozitif katkı
yapacağı açıktır.
Savunma harcamalarının ekonomik büyümeye
etkisi üzerine yapılan çalışmalarda, bir uzlaşmanın varlığından söz etmek mümkün değildir. Benoit (1978)’in askeri harcamalar ile ekonomik büyüme arasında bir pozitif ilişkinin varlığını ileri
sürmesi ile başlayan tartışmanın halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu öncü
çalışmanın ardından bu alana yönelen çalışmalardan elde edilen bulgular, savunma harcamaları ile ekonomik büyüme arasında yönü belli, açık
ve kesin bir ilişkinin varlığının söz konusu olmadığını göstermektedir.2 Ayrıca, Landau (1996) sanayileşmiş ülkeler için askeri harcamalar ile ekonomik büyüme arasında lineer olmayan bir ilişkinin olduğunu göstermektedir (ayrıca bkz, Cothren
2002). Brauer (1991) ise, gelişmekte olan ülkeler2
Savunma harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki
ilişkiyi değişik ülkeler için ampirik olarak inceleyen çalışmalar
için bakınız (Smith, 1980; Deger ve Smith, 1983; Cappelen vd.,
1984; Faini vd., 1984; Deger, 1986; Biswas ve Ram, 1986; Alexander, 1990; Macnair vd., 1995; Blomberg, 1996; Dakurah vd.
2001; Dratsakis, 2004; Kollias, Manolas ve Paleologou, 2004).
Bu konuyu farklı açı ve yöntemlerle Türkiye örneğinde inceleyen çalışmalar için bakınız (Sezgin, 2000, 2001; Özsoy, 2001;
Yıldırım ve Sezgin, 2002, 2003; Günlük-Şenesen, 2002; Gökbunar ve Yanıkkaya, 2004; Karagöl ve Palaz, 2004; Karagöl ve
Sezgin, 2004; Özsoy, 2008; Görkem ve Işık, 2008).
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
de savunma harcamalarının kompozisyonu üzerinde durarak, bu tür harcamaların silah ithal eden ülkelerden farklı olarak, silah üretimi yapan ülkeleri
olumlu ya da daha az olumsuz etkileyeceğine dikkat çekmektedir.
Askeri harcamalar ile eğitim, sağlık ve diğer sosyal ihtiyaçları karşılamaya yönelik harcamalar
arasındaki ilişkinin doğasının da bu bağlamda göz
önüne alınması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle savunma harcamaları ile eğitim, sağlık ve sosyal refah harcamaları arasında bir değiş-tokuşun
(trade off) olup olmadığının ortaya konulması da
önem arz etmektedir. Bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların ampirik bulgarında bir uzlaşmanın olmadığı görülmektedir (Caputo, 1975; Dabelko ve
McCormick, 1977; Özsoy, 2002, 2008; Yıldırım
ve Sezgin, 2002; Hirnissa, Habibullah ve Baharom, 2009).
Türkiye üzerine yapılan ampirik çalışmalarda
da kamu harcaması çeşitleri arasında bir değiştokuşun olup olmadığının tartışmalı olduğu anlaşılmaktadır. Yıldırım ve Sezgin (2002), askeri ve
sağlık harcamaları arasında negatif, askeri ve eğitim harcamaları arasında ise pozitif bir değiş-tokuş
belirlemiştir. Dolayısı ile eğitim ve sağlık harcamaları arasında bütçeden pay alma noktasında bir
rekabetin söz konusu olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Özsoy (2002), 1925-1998 dönemi verilerini kullanarak Türkiye için, savunma ile eğitim ve sağlık
harcamaları arasında bir değiş-tokuş belirlemişlerdir. Özsoy (2008) ise, bütçe açıkları, savunma harcamaları ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiyi Türkiye için 1965-2003 dönemi için ekonometrik olarak incelemiştir. VAR modeline ve etki-tepki analizine dayanan çalışmanın sonuçlarına göre, bütçe açıkları, transfer harcamalarını negatif olarak
etkilemektedir. Ayrıca bütçe açıklarının savunma,
eğitim, sağlık ve transfer harcamaları üzeirnde anlamlı etkileri belirlenmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular, savunma harcamaları ile bütçe açığı
arasında anlamlı bir pozitif ilişki olduğunu göstermektedir. Bu durum, savunma harcamalarının sosyal gruplar arasında gelirin yeniden dağılımı için
bir araç olarak kullanıldığı şeklinde yorumlanmıştır.
Gupta vd. (2004), çatışma dönemlerinde kamu gelirlerinin GSYİH’ye oranının azaldığını ve çatışma sonrası dönemde yeniden iyileşme gösterdiği-
H. AĞIR - M. KAR
ni belirtmektedir. Ayrıca silahlı çatışmanın hükümetin savunma harcamalarını arttırırken eğitim ve
sağlık harcamalarını etkilemediğini ileri sürmektedir. Savunma harcamalarındaki artışın ise makroekonomik istikrarsızlığa neden olduğunu ve bunun da bütçe açıklarını anlamlı bir şekilde arttırarak enflasyonu yükselttiğini göstermektedir.
Zycher (2003) ise, böyle bir makroekonomik istikrarsızlığın bütçe açıklarıyla birlikte yaşanması
durumunda terörist faaliyetlerin faiz oranlarını da
artıracağına dikkat çekmektedir. Diğer bir ifadeyle terör saldırılarının olma ihtimalinin oluşturduğu
belirsizlik ve risk, ülkelerin borçlanma faizlerinin
yüksek olmasına neden olabilir.
Gaibuloev ve Sandler (2008), 18 Batı Avrupa ülkesi için 1971-2004 dönemi verilerini kullanarak
yaptıkları çalışmada, terör saldırılarının kamu harcamlarının payını artırdığını göstermişlerdir. Bu
konuyu Koh (2007), farklı bir açıdan ele almakta
ve kaynakların özel sektör yatırımlarından savunma ilişkili harcamalara kaymasının Ar-Ge yatırımlarını olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekmektedir. Ayrıca, kaynakların terörle mücadele amacına yönelik Ar-Ge faaliyetlerine yönlendirilmesinin
ekonomik verimliliği arttıracak yeniliklerde kullanılamaması anlamına geldiğini vurgulamaktadır.
Yazar, özel sektör Ar-Ge harcamalarının en yüksek ekonomik getiri oranını sağlayan projelere yönelirken, anti-terörist Ar-Ge harcamalarının ise en
yüksek güven getirisine yöneldiğini ve dolayısıyla
bu tür Ar-Ge harcamalarının yan ürün etkisinin sınırlı olacağını ifade etmektedir.
2.7. Terörün Sektörel Etkileri
2.7.1. Finansal Piyasalara Etkisi
Silahlı çatışmanın, bir ülkenin finansal sektörü ve
finansal gelişmesi üzerine etkisi farklı kanallarla
kendini göstermektedir (Addison vd. 2002). Birinci olarak, bu tür faaliyetler enflasyon ve değer kaybı korkusu nedeniyle yurt içi paraya olan güveni
azaltarak finansal gelişme sürecini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. İkinci olarak, terörist aktiviteler, fonların verimli varlıklardan (banka mevduatı, sermaye) verimsiz varlıklara doğru (altın) yönlendirilmesini teşvik edebilmektedir. Üçüncü olarak, bu aktiviteler finansal sistemin gözetim ve denetim fonksiyonunu etkileyebilmektedir.
23
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
24
Terörist saldırıların ardından, bunların finansal piyasalara etkisi basında genellikle geniş bir şekilde tartışılmaktadır (Frey vd., 2007). Borsadaki fiyatlar, terörizmin ekonomik hasarının ölçümü konusunda potansiyel bir bilgiyi yansıtırlar. Yine fiyatlar bir şirketin beklenen gelecek gelirleri ile bu
gelirlerin gerçekleştirilme olasılığını da yansıtırlar. Terörist saldırılar, borsalarda iki tür etki yaratırlar: Birincisi, eğer güvenlik önlemleri, iş yapma
ve üretim maliyetlerini arttırır ve tüketicilerin korkuları talebi azaltırsa (havayolu endüstrisinde olduğu gibi) beklenen karlar düşer. İkinci olarak terörizm, bir firmanın piyasadaki geleceği hakkında belirsizliğin artmasına yol açıyorsa, risk pirimi artar.
Terörist saldırıların finansal piyasalar üzerine etkisini ampirik çalışmalarının konusu edinen Karolyi (2006), borsadaki fiyatların yatırımcıların geleceğe ilişkin ümit ve korkularını yansıttığını ileri sürmektedir. Borsaların yüksek likidite özelliği
veri olarak alındığında, terörist saldırılar ve diğer
görünmeyen felaketler hakkında bilgi ortaya çıktığından, yatırımcılar daha istikrarlı finansal enstrümanları arama ve bunlara yönelme eğiliminde olabilirler. Farklı olaylar ve ülkeler için, örnek olay
yaklaşımını kullanarak Karolyi ve Martell (2005),
terörist saldırıların borsa fiyatlarına etkisini analiz
etmiş ve hedef ülkelerin daha demokratik ve daha
zengin olması durumunda saldırılardan kaynaklanan kayıpların daha büyük olduğunu göstermektedir. Chen ve Siems (2004), terörün küresel sermaye piyasalarını nasıl etkilediğine ilişkin yaptığı
çalışmada, Amerikan sermaye piyasalarının diğer
küresel sermaye piyasalarına göre terörist saldırılardan daha hızlı bir şekilde düzeldiği ve bunda ülkenin finansal sektörünün likidite sağlama potansiyelinin etkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Addison vd. (2002) ise, 79 ülke için yaptıkları incelemede silahlı çatışmaların finansal gelişmeyi anlamlı bir şekilde azalttığını göstermişlerdir.
Abadie ve Gardeazabal (2003), İspanya’da faaliyetlerinin büyük çoğunluğunu Bask Bölgesi’nde
gerçekleştiren firmaların borsa performansları üzerinde terörist aktivitelerin olumsuz etkiler
yarattığını göstermiştir. Abadie ve Gardeazabal
(2008) ise, terörün küresel ekonomiye etkilerini
AK tipi içsel büyüme modeli yardımıyla tahmin
etmeye çalışmışlardır. Model belirsizliği artırmanın ötesinde terörizmin yatırımın beklenen getirisini azalttığını vurgulamaktadır. Sonuç olarak te-
rörizmin yoğunluğundaki değişme dünyanın toplam yatırım pozisyonunu etkilemede muğlak bir
etkiye sahip olmaktadır. Fakat, dünya ekonomisi yeterince açık ise, terörizmin sermayenin ülkeler arasında büyük hareketliliğine neden olabileceğini ve dolayısıyla uluslar arası yatırımcıların
ülke risklerinin diğer tipleri tarafından yönlendirilmekte olduğunu belirtmektedir. Modelin öngörülerinden birisi herhangi bir risk gibi terörizm de
bir ülkedeki uluslar arası yatırım stoğunu etkileyecektir. Bu yüzden terörizm ile net yabancı yatırım
stoku arasındaki ilişkiye bakarak terörizmin açık
ekonomi kanalı hakkında ampirik kanıtlar elde etmek mümkündür. Yazarlar 186 ülkenin yer aldığı örnekleme dayalı ekonometrik çalışmalarında
terörist riskinin net yabancı yatırım pozisyonunu
azalttığını ortaya koymuşlardır. Açık bir ifadeyle,
terörizmin yoğunluğunda bir standart sapmalık bir
artış ülkenin net yabancı sermaye pozisyonunda
yüzde 5’lik bir düşmeye neden olmaktadır (Abadie ve Gardeazabal, 2008).
Eldor ve Melnick (2004), İsrail’de 1990-2003 dönemi günlük verilerini kullanarak Filistin saldırılarının borsa ve döviz kuru üzerine etkilerini analiz
etmişlerdir. 2000 yılındaki İntifada’nın borsa üzerinde negatif ve daimi etkisinin olduğunu ancak
aynı etkinin döviz kuru piyasasında görülmediğini ifade etmektedir. Yazarlar, Filistin saldırılarının firmaların beklenen karlarını azalttığından reel
ekonomik bir maliyetinin olduğunu ve cari açığın
düşüklüğü ve döviz rezervlerinin fazlalığı nedeniyle döviz kurunun etkilenmediğini ifade etmektedir. Ayrıca, finansal piyasaların etkin olduğunu
ve dolayısıyla bu piyasaların ekonomik fonksiyonlarını etkin bir şekilde yerine getirdiklerini de vurgulamışlardır. Johnstone ve Nedenescu (2005), bu
konuyu farklı bir perspektiften inceleyerek dünya
ölçeğinde oluşan ana olaylara bakmakta ve terörist
saldırılardan kaynaklanan şoklara yetkili otoritelerin etkin reaksiyonu ve eşgüdümlü hareketlerinin
finansal piyasaların etkin olmasına yardımcı olacağını ileri sürmektedir. Arin vd., (2008) ise, terörizmin finansal piyasaların dalgalanmasına (volatility) etkisini altı farklı ülke için (Endonezya, İsrail, İspanya, Tayland, Türkiye ve İngiltere) incelemiş, terörün borsa ve borsanın dalgalanmasını
anlamlı bir şekilde etkilediği ve bu etkilerin büyüklüğünün yükselen piyasalarda daha büyük olduğunu göstermişlerdir.
Levy ve Galili (2006), terörizmin bireysel yatırımcıların borsadaki davranışlarına etkisini, 1998-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
2002 dönemine ait saldırıların İsrail’deki 3000
hane halkının finansal davranışları aracılığıyla
incelemiştir. Analizler sonucunda şiddet eylemlerinin bireylerin finansal ticaret hacmi üzerinde olumsuz ve anlamlı etki yaptığını ortaya koymuştur. Başka bir ifadeyle, artan şiddet eğilimleri
borsadaki finansal işlemlerin düşük olmasıyla sonuçlanmıştır. Yazarlar bireysel yatırımcıların ticaret yapmadaki isteksizliğiyle ilgili olarak; kötümser risk tahminleri ve riskten kaçınma seçimlerinin
sonucu olarak ortak kaygının (public fear) artması, kaygı ve depresyon kaynaklı davranış bozukluklarının yansıması, terörün neden olduğu belirsizlik duygusunun oluşması, geleceğin daha kötü
olabileceği üzüntüsünden kaçınma arzusu gibi birçok psikolojik açıklama getirmişlerdir.
Bu psikolojik açıklamalar arasındaki mekanizmanın şu şekilde olduğu düşünülmektedir. Terör bireylerin belirsizlik duygusunu arttırmaktadır. Deneysel çalışmalar bireylerin belirsizlikten kaçındığını (Raghunathan ve Pham, 1999; Lerner ve Keltner, 2000), ekonomik teori ise belirsizliği sevmeyen yatırımcıların ticaretten kaçındığını öngörmektedir. Diğer taraftan terör, ortak kaygının artmasıyla da ilişkilidir. Kaygı riske karşı algının ve
davranışın değişmesine neden olur. Kaygılı yatırımcılar riskten daha fazla kaçınma eğiliminde olacaklarından daha az işlem yapmadan yana
olabilirler. Terör sonucu bazı bireyler ciddi endişe
ve depresif davranışlar sergileyebilir ve bu onların geleceğe ilişkin düzenli karar alma süreçlerini
bozabilir. Son olarak, terör ekonominin geleceğine
ilişkin de olumsuz bir atmosfer oluşturabilir. Geleceğin daha kötü olacağını düşünen ve verdikleri
kararın yanlış olması durumunda kayıplarının yol
açacağı pişmanlıktan ötürü (regret theory) (Bell,
1982; Loomes ve Sugden, 1982), yatırımcılar yatırımlarını elde tutmayı tercih edebileceklerdir.
Terörün finansal piyasalara etkisi ili ilgili olarak
dikkate alınması gereken bir diğer konuyu ise sigorta sektöründe yaşanan gelişmeler oluşturmaktadır. 11 Eylül saldırılarının toplam tahmin edilen
sigorta kaybı 35,6 Milyar dolardır. Bu miktar tarihteki terörist aktivitelerden kaynaklanan sigorta
kayıplarıyla karşılaştırıldığında en büyük miktarı oluşturmaktadır (Klein, 2007: 4). Birçok büyük
sigorta ve reassürans şirketleri, saldırılardan sonra yüzlerce milyon dolarlık taleplerle karşı karşıya
kalmışlardır. İronik olarak saldırı sonrası atmosfer, sigorta sektörü için bir fırsat zamanı da olmuş-
H. AĞIR - M. KAR
tur. Daha yüksek algılanan risk, sigorta taleplerinin artmasına neden olmuş, piyasadaki oyuncuların azlığından dolayı da fiyatların yükselmesine
sebep olmuştur (Lenain vd., 2002; Barker, 2003).
11 Eylül saldırılarının sigorta endüstrisi için başka bir sonucu ise, Amerika ve Avrupa’da hükümet
destekli terörizm sigortasının doğuşuna sahne olmuştur. Sigorta pirimleri saldırılardan sonra hızla artmış ve birçok şirket, terörizmi standart ticari kapsam içerisinde değerlendirmemişlerdir. Ayrı
terörizm sigortası için, saldırı sonrasında fiyatlar
oldukça yükselmiştir. 2002’de Amerika’da Kongre, Terörizm Risk Sigorta Kanununu (Terrorism
Risk Insurance Act) geçirmiş ve büyük ölçekli terörizm olayları için hükümetin güvencesini (reassüransını) sağlamıştır. Benzer bir durum Almanya
ve İngiltere’de görülmüş, kamu-özel sektör ortaklığına dayalı reassürans şirketleri oluşturulmuştur
(Wolgast, 2002).
2.7.2. Turizme Etkisi
Birçok ülkede turizm sektörü, ekonomik faaliyet
açısından ciddi bir öneme sahiptir. Turizm ülke
ekonomilerine çeşitli açılardan katkıda bulunmaktadır (Frey vd., 2007). Uluslararası turizmin neden olduğu döviz hareketleri, turist gönderen ülkenin döviz talebini, turist kabul eden ülkenin de
döviz arzını artırıcı bir rol oynadığından, ülkelerin dış ödemeler dengesini etkilemektedir (Bulut,
2000). Bu özelliği ile turizm gelirleri, döviz sıkıntısı çeken ve ödemeler dengesi açık veren ülkeler
için oldukça önemli bir döviz kaynağıdır (Çakır,
2001; Tosun, Timothy ve Öztürk, 2003). Bir ekonomik birimin harcaması diğer bir ekonomik birimin gelirini oluşturmaktadır. Turizm sektöründe
ise, turistlerin yaptıkları harcamalar sektörde çalışanların ücretlerini ve sektörle ilgili diğer gelirleri oluşturmaktadır. Turizm sektörü birçok faaliyet koluyla yakın ilişki içerisinde olduğundan, turizm gelirleri diğer birçok mal ve hizmetlerin tüketimine ve ihracatına olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla turizm harcamaları çarpan mekanizması ile
kendisinden kat kat fazla gelir yaratılmasına neden olmaktadır (İçöz ve Kozak, 1998). Ayrıca turizm talebini karşılamak için işletmelerin yeni yatırımlar gerçekleştirmeleri (Kar, Zorkirişçi ve Yıldırım, 2004) ve dolayısıyla doğası gereği emek
yoğun olan bu sektörün gelişimi, istihdamı artırarak ülke ekonomisine katkılar sağlamaktadır (Tosun, Timothy ve Öztürk, 2003). Bu olumlu etkilerinden dolayı birçok ülke turizmi, içinde bulundu-
25
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
26
ğu darboğazdan çıkmanın bir yolu olarak görmekte ve ülkeye daha fazla turist gelmesi yönünde politikalar uygulamaktadırlar.
Ancak, son yıllarda turistler, terörist aktivitelerin
sıkça hedefi haline gelmekte ve bu konu medyada
geniş yer tutmaktadır. Örneğin, 1997’de Mısır’ın
Luxor şehrinde turistlere yönelik bir saldırıda 58,
2002’de ise Endonazya’nın Bali şehrinde gerçekleşen saldırıda 200 yabancı turist öldürülmüştür.
Bu saldırılar için, basit bir rasyonalite söz konusudur. Tatillerini planlayan bireyler, terör saldırısının yüksek olduğu yerleri muhtemelen daha az
tercih edeceklerdir. Turizm hizmetlerinin kolaylıkla ikame edilebilmesinden dolayı, böyle bir saldırı,
olumsuz etkiler ortaya çıkarabilecektir. Teröristlerin siyasal amaçlarına ulaşmak ve dikkat çekmek
için, turistlere yönelik her türlü terörist faaliyetin
(kaçırma, bombalama, öldürme) basında geniş yer
tuttuğundan dolayı, teröristler için bu tür faaliyetlerin çekici bir özelliği bulunmaktadır.
Literatürde terörizmin turizme etkisini turist sayısına ve sektördeki hasıla kaybına yoğunlaşarak
analiz eden çalışmaların hızla arttığı görülmektedir. Bu çalışmalarda ikame etkisi ve etkinin geçici yapısına yoğunlaşıldığı görülmektedir. Bu konudaki ilk çalışmayı oluşturan Enders ve Sandler
(1991), İspanya’da uluslar arası terörizm ve turizm
arasındaki (terörist olaylar ve yabancı ziyaretciler)
ilişkiyi, aylık data kullanarak 1977-1988 dönemi
için VAR (Vector Autoregressive) analizi yöntemiyle incelemişlerdir. Çalışmada, tipik bir tane terörist faaliyetin İspanya’da 140 bin turisti kaçırdığını tahmin etmişlerdir. Çalışmanın sonucuna
göre, 1988 yılında 5,4 Milyon yabancı İspanyayı
ziyaret etmiş, 18 tane uluslar arası terör olayı gerçekleşmiştir. Yazarlar, eğer bu olaylar olmasaydı
1988 yılında 1,5 kat daha fazla turist gelebileceğini ifade etmektedir.
Terörizmin hasıla kayıplarına ilişkin olumsuz etkilerine yönelik olarak diğer bir ekonometrik çalışmada da Enders vd (1992), bir grup Avrupa ülkesinin turizm hasılasındaki kayıplarının, bugünkü değerini belirlemeye çalışmışlardır. 1974-1988
döneminde üç aylık terörizm datasının kullanıldığı
ve ARIMA tekniğiyle yapılan zaman serisi analizine göre, Avusturya, İtalya ve Yunanistan, sırasıyla 4,5- 1,2- ve 0,77 Milyar Dolar kaybetmişlerdir.
Yazarlar, inceleme döneminde Kıta Avrupa’sının
bir bütün olarak kaybının ise 16,1 Milyar dolar olduğunu belirlemişlerdir.
Fleischer ve Buccola (2002)’da terörizmin etkisini ölçmek için İsrail otel endüstrisinin talep ve
arz modellerini tahmin etmiştir. 1992-1998 arasında yabancı ziyaretçilerin piyasasında yıllık hasıla kaybının yaklaşık 50 Milyon dolar olduğunu
ve bunun toplam hasılanın yüzde 1,27’sine karşılık
geldiğini tahmin etmiştir. Ayrıca durumun kötüleşmesiyle hasıla kaybının arttığını ve 1996 yılında
hasıla kaybının yüzde 2,55’e yükseldiğini ifade etmektedir. Ayrıca, yerel talebin esnek olmamasından dolayı, otellerin hasıla kayıplarının fiyatları
düşürerek telafi edemeyeceğini ileri sürmektedir.
Sloboda (2003), Amerikan çıkarlarına yönelik terörist saldırıların etkilerini belirlemek ve bu çerçevede turizm gelirlerinin durumunu incelemek için
1988-2001 dönemine ait yıllık verilerle yaptığı
analizle, 1991 yılındaki körfez savaşının etkisini
tahmin etmeye çalışmıştır. 1991 sonrası dönemde
Amerikan çıkarlarına karşı yapılan saldırılar kabaca ikiye katlanmıştır. 2000 yılına kadar süren bu
şok turizm endüstrilerini geçici olarak negatif etkilemiştir. Bu şokun yıllık etkileri toplulaştırıldığında hasıladaki toplam kayıpların yaklaşık 57 milyar
dolar olduğu tespit edilmiştir.
Terörizmin turizme etkilerinin tahmini, turizm endüstrisinin yapısı ve terör kampanyalarının ülkeler
ve zaman içerisinde farklılığından dolayı değişiklik göstermektedir. Bu durum, çalışmalar arasında
karşılaştırma yapmayı güçleştirmektedir. Bununla birlikte bu çalışmalar, saldırıların çeşidi, yeri ve
insan maliyetinin önemini vurgulamaktadırlar. Buraya kadar yapılan tartışmalar, bir ülkedeki turizm
endüstrisinin bu ülkede gerçekleşen terörist saldırılardan etkilendiğini ölçmektedir. Bununla birlikte farklı ülkelerin turizm endüstrileri ve bunların
terörist kampanyaları arasında iki karşı bağımlılık
da muhtemeldir. Bir taraftan terörizmin turistlerin
bir ülkeye gelmesini engelleyici etkisi, alternatif
yönlerdeki turizm endüstrisine fayda sağlayabilir.
Diğer taraftan turistler, terörizmin daha önce görülmeyen ülkelere de yayılmasından korkmalarına
neden olabilir ve bu yüzden komşu ülkeleri de ziyaretten kaçınabilirler. Dolayısıyla ikame etkisi ve
bulaşma (contagion) etkisi birlikte eşzamanlı olarak var olabilir.
Drakos ve Kutan (2003), bölgesel karşılıklı bağımlılığı açık bir şekilde modellemiş, 1991-2000
dönemine ait aylık data kullanarak ve SUR (Seemingly Unrelated Regression) metoduyla Yuna-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
H. AĞIR - M. KAR
nistan, İsrail ve Türkiye’ye terörizmin etkisini incelemişlerdir. İtalya’nın geri kalan Akdeniz bölgesini temsil edecek şekilde kontrol ülkesi olarak
kullanıldığı analizlerde, yazarlar anlamlı bir ikame
etkisinin olduğunu göstermişlerdir. Fakat bulaşma
etkisi için ampirik kanıtların olduğu da vurgulanmıştır. Piyasa paylarındaki toplam kayıpların sadece yüzde 11’i grup içerisindeki diğer bölgelere
yönelmişken, yüzde 89’u bölge dışına kaymıştır.
sar görmesine de yol açabilir. Gerek kamu gerekse özel yatırımların bölgeden kaç(ın)ması ise, bölgenin hepten geri kalmasına katkı yapabilir ve bu
bir yandan bölgenin geri kalmasına ve gelişmemesine neden olabilir. Ayrıca bölgesel nitelikli terör,
yarattığı güvensizlik ve keyfilik nedeniyle bölgenin turizm potansiyelinin de kullanımını engelleyebilir. Bu durum ayrıca bölgenin geri kalmasına
da neden olacaktır.
Terörizmin turizme etkisinin geçici nitelikte olduğu da göz önüne alınmalıdır. Bu durum bir ülkede
saldırıların tipine, piyasa yapısına ve araştırmacıların kullandığı serilerin tipine de bağlıdır. Ziyaretçi sayılarından oluşan zaman serileri, muhtemelen terörist faaliyetlere turizm gelirlerine göre daha
hızlı tepki verebilirler. Çünkü, turizm gelirlerinde
tur operatörleriyle turistler arasında uzun dönemli
sözleşmeler önemli bir işlev görür. Bununla birlikte terörist faaliyetin olması ile turizmin buna tepki
vermesi arasındaki zaman boyutuna ilişkin farklı
tahminler yapılmıştır. Enders ve Sandler (1991) ve
Fleischer ve Buccola (2002), İsrail ve İspanya için
terörizmin turizm üzerindeki acil etkisinin sırasıyla iki üç ayda kendisini gösterdiğini söylerken, Enders vd. (1992) ise, Kıta Avrupasında ve Avusturya örneğinde turizmin terörist aktiviteden sırasıyla
18-21 aya kadar etkilenmediğini ifade etmektedir.
Greenbaum, Dugan ve LaFree (2007), belli bir
bölgede yoğunlaşan suçların bölgedeki ekonomik
aktiviteleri etkilemesine ilişkin literatürden yararlanarak, İtalya’nın il düzeyindeki 1985-97 dönemine ilişkin verilerini kullanarak, terörün yerel
ekonomi üzerine etkilerini istihdam ve işletmeler
üzerine etkisi bağlamında incelemişlerdir. Ampirik bulgular, terörizmin etkilenen illerde istihdamı
anlamlı bir şekilde azalttığını göstermektedir. Bu
etkinin bir yıl gibi kısa süreli olduğu belirlenmiş,
ancak ihmal edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca terör eylemlerinin özellikle yeni işletmelerin faaliyette bulunmasını azalttığı görülmüştür. Bu bulgu, yatırımcıların daha güvenli bölgelere yöneldiği anlamına gelmektedir. Buna karşın,
terörün görüldüğü bölgedeki mevcut işletmelerin
daha çabuk toparlandığı anlaşılmıştır. Bu mevcut
yerel girişimciler ile potansiyel yeni girişimcilerin
teröre karşı reaksiyondaki farklı algılamalara sahip olduğu anlamına gelmektedir. Reaksiyonlardaki bu farklılıkların ekonomik ve pisikolojik dayanakları olabilir.
Özetle, terörizm turistlerin gidilecek yer seçimini sistematik bir şekilde etkilemekte ve bu yüzden
ev sahibi ülkeyi negatif bir şekilde etkilemektedir.
Ayrıca etki uzun süreli olup komşu ülkelerin turizm talebinde de etkili olmaktadır.
2.8. Bölgesel Gelişmeye Etkisi
Birçok ülkede özellikle ayrılıkçı amaçlar güden
ve belli bir coğrafyada yoğun olarak görülen terör
saldırıları söz konusudur. Küresel ekonomi açısından bakıldığında uluslararası terörizmin ülke ekonomisine etkileri için yapılan tartışmaların, ülke
içinde belli bir coğrafyada yoğunlaşan terörün bölgesel ekonomiye etkileri içinde geçerli olduğu ileri sürülebilir. Bölgesel terörün, yarattığı belirsizlik
ve risk sonucu bölgedeki ekonomik faaliyetleri etkilemesi söz konucu olacaktır. Özellikle bir ülkenin belli bir coğrafi bölgesinde yoğunlaşan terör,
yatırımların bölgeden kaçmasına neden olacaktır
(Greenbaum, Dugan ve LaFree, 2007). Çünkü bu
nitelikteki terör saldırıları, bir taraftan kamu sermayesini yok ederken, diğer özel yatırımların ha-
Gündüz ve Sezgin (2004), Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ayrılıkçı terörün bölgesel etkisini betimsel bir şekilde incelemişlerdir. 22 ilin (11’i terörden büyük ölçüde etkilenmiş olmak üzere) karşılaştırmalı analizine dayanan çalışmada, terörün
yoğun olduğu illerin ekonomik gelişme seviyelerinin diğerlerine göre geride kaldığını ve bu bağlamda başta sanayi olmak üzere birçok sektörün olumsuz etkilendiğini ileri sürmektedir.
Ancak ayrılıkçı nitelikteki terör eylemlerinin ekonomik iyileşme ile azalmadığı da görülmektedir.
Araz-Takay, Arin ve Omay (2009), Türkiye’de terörün etkilerini üç aylık veri kullanarak 1987-2004
dönemi için ekonometrik olarak incelemişler, daralma ve genişleme dönemlerinin her ikisinde de
geliştirdikleri terör indeksi değişkeninin ekonomik aktiviteyi (geliri-çıktıyı) negatif bir şekilde etkilediğini bulmuşlardır. Tahmin edilen katsayılar
27
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
28
terörün genişleme dönemlerinde ekonomik aktiviteyi daha fazla etkilediğini göstermektedir. Diğer taraftan, reel gelirin de terör üzerinde genişleme ve daralma dönemlerinde negatif etkili olduğu,
ekonomik genişleme dönemlerinde ise ekonomik
performansın terörü etkilemediği anlaşılmaktadır.
Yazarlar analizlerini, ekonomik performansın iyileştirilerek etnik terörizmde bir azalma sağlanmasının mümkün olmadığını ve diğer taraftan ekonomik aktivitedeki bir azalmanın terörist aktiviteleri
artırdığı seklinde yorumlamışlardır.
Abadie ve Gardeazabal (2003), İspanya’nın Bask
Bölgesi’ndeki çatışmanın ve terörist faaliyetlerin ekonomik etkilerini analiz etmiştir. 1970’lerde
politik terörizmin ortaya çıkmasından önce Bask
Bölgesi’nin temel ekonomik karakteristiklerine
benzer diğer bölgelerin bileşiminden oluşan “yapay -synthetic” bir kontrol bölgesi yaratılmıştır.
Terörizmin olmadığı bir durumda muhtemel olarak ortaya çıkacak Bask Bölgesi’nin makroekonomik durumu simule edilmiştir. Diğer bir ifadeyle
terörün olmadığı “gerçek dışı-hayali (counterfactual)” Bask Bölgesi ile Bask Bölgesi’nin gerçek
tecrübesi karşılaştırılmıştır. Ampirik bulgular terörizmin ortaya çıkmasıyla Bask Bölgesi’ndeki kişi
başına GSYİH’nın yapay kontrol bölgesine göre
yaklaşık yüzde 10 daha düşük olduğunu göstermiştir. Ayrıca bu farkın terörist faaliyetlerin yükseldiği dönemlerde genişlediği de ifade edilmektedir.
3. Sonuç
Son zamanlarda artan uluslararası terörün makroekonomik etkileri, giderek artan oranda iktisatçıların dikkatini çekmeye başlamıştır. Bu doğrultuda terörün neden olduğu korkunun, belirsizliğin ve
keyfiliğin geliştirilen modellerde araştırıldığı görülmektedir. Terörün doğası, ekonomik birimlerin
(hanehalkı, firma, devlet ve dış alem) davranışlarını değiştirme potansiyeline sahiptir. Bu davranış
değişikliği, terörle mücadele ile birlikte, yatırımların azalması, doğrudan yabancı sermayenin ülkeye
gelmekten kaçınması, sermaye stokunun yok olması, tüketim ve tasarrufların azalması, uluslararası ticaretin azalması, turizm gelirlerinin kaybolması, kamu harcamalarının bileşimini verimli alanlardan askeri alanlara kaydırması şeklinde ortaya çıkmakta ve bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Ayrıca finansal piyasaları olumsuz etkilemekte ve sigorta sektöründe fiyatların artması-
na neden olmaktadır. Son olarak, özellikle bir bölgede yoğunlaşan ayrılıkçı terör saldırılarının, yatırımların bölgeden uzaklaşmasını ve bölgenin turizm potansiyelinin değerlendirilememesi gibi nedenlerden dolayı bölgeler arasındaki gelişmişlik
farkının artmasına neden olmaktadır.
Terörün doğrudan makroekonomik etkilerinin literatürdeki bağlamda Türkiye için yeterince ele alınmadığı ve daha çok doğrudan terörle ilişkiledirilmese de savunma harcamaları ile ekonomik büyüme ilişkisinin ortaya konmasına (Sezgin, 2001;
Karagöl ve Palaz, 2004; Görkem ve Işık, 2008) ve
harcama bileşenleri (eğitim, sağlık, sosyal ve savunma) arasındaki değiş-tokuşun belirlenmesine (Günlük-Şenesen, 2002; Yıldırım ve Sezgin,
2002; Özsoy, 2001, 2008) yoğunlaştığı görülmektedir. Türkiye, uluslararası, ideolojik ve etnik terör saldırılarıyla zaman zaman yoğunluğu artarak karşı karşıya kalmış ve halen kalmaya da devam etmektedir. Ancak konunun özellikle ekonomistler arasında detaylı bir şekilde ele alınmadığı
veya çok sınırlı araştırmanın (Gündüz ve Sezgin,
2004; Feridun ve Sezgin, 2008; Araz-Takay, Arin
ve Omay, 2009) gündemine geldiği görülmektedir.
Terör saldırılarındaki kapsam, nitelik (ideolojik
ve etnik) ve coğrafi/mekansal farklılıkları dikkate
alarak, literatürdeki tartışmalar bağlamında Türkiye örneğininde ayrıntılı olarak incelenmesi, terörün makroekonomik etkilerinin gerçek boyutunun
ortaya konmasına ve elde edilen bulguların çözüm
önerilerinde değerlendirilmesine katkı yapacaktır.
Kaynakça
ABADIE, A. VE GARDEAZABAL, J. (2003) “The Economic
Costs of Conflict: A Case Study for the Basque Country”, American Economic Review 93 (1), ss. 113–132.
ABADIE, A. (2005) “Poverty, Political Freedom and the Roots
of Terrorism”, American Economic Review, 95(4), ss. 50-56.
ABADIE, A. VE GARDEAZABAL, J. (2008) “Terrorism and the
World Economy”, European Economic Review, 52, ss. 1-27.
ADDISON, T., CHOWDHURY, A. R. VE MURSHED, S. M.
(2002) “By How Much Does Conflict Reduce Financial Development?”, WIDER Discussion Paper No: 2002/48, World Institute for Development Economics Research, United Nations
University, Helsinki.
ADES, A. VE CHUA, H. (1997) “Thy Neighbor’s Curse: Regional Instability and Economic Growth”, Journal of Economic
Growth, 2, ss. 279–304.
ALESINA, A. VE PEROTTI, R. (1996) “Income Distribution, Political Instability and Investment”, European Economic Review,
40, ss. 1203-28.
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
ALESINA, A., ÖZLER, S., ROUBINI, N., VE SWAGEL, P.
(1996) “Political Instability and Economic Growth”, Journal of
Economic Growth, 1, ss. 189-211.
ALEXANDER, W. VE ROBERT J. (1990) “The Impact of Defence Spending and Economic Growth: A Multi-Sectoral Approach to Defence Spending and Economic Growth with
Evidence from Developed Economies”, Defence Economics,
2819, ss. 39-55.
ARAZ-TAKAY, B., ARIN, K.P. VE OMAY, T. (2009) “The Endogenous and Non-Linear Relationship Between Terrorism
and Economic Performance: Turkish Evidence”, Defence and
Peace Economics, 20(1), ss. 1-10.
ARIAS, A. F. VE ARDILA, L. (2003) Military Expenditure and
Economic Activity: The Colombian Case, Documento CEDE
2003-20, Bogota, Colombia.
ARIN, K. P., CIFERRI, D. VE SPAGNOLO, N. (2008) “The Price
of Terror: The Effects of Terrorism on Stock Market Returns
and Volatility”, Economics Letters, 101, ss. 164-167.
ARUNATILAKE, N., JAYASURIYA, S. VE KELEGAMA, S.
(2001) “The Economic Cost of the War in Sri Lanka”, World
Development, 29, ss. 1483-1500.
BARBIERI, K. VE SCHNEIDER, G. (1999) “Globalization and
Peace: Assesing New Directions in the Study of Trade and
Conflict”, Journal of Peace Research, 36, ss. 387-404.
BARKER, D. (2003) “Terrorism Insurance Subsidies and Social
Welfare”, Journal of Urban Economics, 54, ss. 328–338.
BARRO, R. J. (1991) “Economic Growth in a Cross Section of
Countries”, Quarterly Journal of Economics, 106, ss. 407-443.
BECKER, G. S. VE RUBINSTEIN, Y. (2004) “Fear and the Response to Terrorism: An Economic Analysis”, http://www.ilr.cornell.edu/international/events/upload/BeckerrubinsteinPaper.
pdf 07/12/2009
H. AĞIR - M. KAR
“Economic Conditions and Terrorism”, European Journal of Political Economy, 20(2), ss. 463-478.
BLOMBERG, S. B. (1996). “Growth, Political Instability and the
Defence Burden”, Economica, 63 (252), ss. 649-672.
BRAUER, J., (1991) “Military Investments and Economic
Growth in Developing Nations”, Economic Development and
Cultural Change, 39 (4), ss. 873-884.
BULUT, E. (2000) “Türk Turizminin Dünyadaki Yeri ve Dış Ödemeler Bilançosundaki Etkisi”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 2(3), ss.71-86.
CAMPOS, N.F. VE NUGENT, J.B., (2003), “Aggregate Investment and Political Instability: An Econometric Investigation”,
Economica, 70, ss. 533-549.
CAPPELEN, A., NILS, P. VE GLEDITSCH, O. B., (1984). “Military Spending and Economic Growth in the OECD Countries”,
Journal of Peace Research, 21 (4), ss. 361-373.
CAPUTO, D.A. (1975) “New Perspectives on the Public Policy
Implications of Defense and Welfare Expenditures in Four Modern Democracies: 1950-1970”, Policy Sciences, 6, ss. 423-446.
CHEN, A. H. VE SIEMS, T. F. (2004) “The Effects of Terrorism on Global Capital Markets”, European Journal of Political
Economy, 20, ss. 349-366.
COLLIER, P. (1999) “On the Economic Consequences of Civil
War”, Oxford Economics Papers, 56, ss. 563-596.
COLLIER, P. VE HOEFFLER, A., (1998). “On Economic
Causes of Civil War”, Oxford Economic Papers, 50, pp. 563-73.
COLLIER, P. VE HOEFFLER, A. (2004) “Greed and Grievance
in Civil War”, Oxford Economic Papers, 56, ss. 563-595.
COTHREN, R. (2002) “A Model of Military Spending and Economic Growth”, Public Choice, 110, ss. 121-142.
BELL, D.E. (1982) “Regret in Decision Making Under Uncertainty”, Operations Research, 30 (5), ss. 961–981.
ÇAKIR, P., (2001) “Turizmin Ekonomiye Katkısı Üzerine Genel Bir Yaklaşım”, Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, Cilt:XVII, Sayı:1, ss. 377-393.
BENOIT, E., (1978) “Growth and Defense in Developing Countries”, Economic Development and Cultural Change, 26, ss.
271–280
DABELKO, D. VE MCCORMICK, J.M. (1977) “Opportunity
Cost of Defense: Some Cross-National Evidence”, Journal of
Peace Research, 14(2), ss. 145-154
BISWAS, B. VE RAM, R. (1986) “Military Expenditures and
Economic Growth in Less Developed Countries: An Augment-
DAKURAH, A. H., DAVIS, S.P. VE SAMPATH, R.K., (2001)
“Defense Spending and Economic Growth in Developing
Countries: A Causality Analysis”, Journal of Policy Modeling,
23, ss. 651-658.
ed Model and Further Evidence”, Economic Development and
Cultural Change, 34, ss. 361– 372.
BLANCHARD, O. J. (1985) “Debt, Deficits, and Finite Horizons”, Journal of Political Economy, 93 (2), ss. 223–247.
BLANCHARD, O. J. VE FISCHER, S. (1989) Lectures on Macroeconomics, MIT Press, New York.
BLOMBERG, S. B. VE HESS, G. (2006) “How Much Does Violence Tax Trade?”, Review of Economics and Statistics, 88, ss.
599-612.
BLOMBERG, S. B., HESS, G. D. VE ORPHANIDES, A. (2004a)
“The Macroeconomic Consequences of Terrorism”, Journal of
Monetary Economics, 51, ss. 1007-1032.
BLOMBERG, S. B., HESS, G. D. ve Weerapana, A. (2004b)
DEGER, S. (1986) “Economic Development and Defense Expenditure”, Economic Development and Cultural Change, 35,
ss. 179–196.
DEGER, S. VE SMITH, R. (1983) “Military Expenditure and
Growth in Less Developed Countries”, Journal of Conflict Resolution, 27, ss. 335– 353.
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), 2000. “Doğrudan Yabancı
Sermaye Yatırımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu”, Sekizinci
Beş Yıllık Kalkınma Planı, http://ekutup.dpt.gov.tr./yabancıs/
otk532.pdf (07.05.2001).
DRAKOS, K. VE KUTAN, A. M. (2003) “Regional Effects of Terrorism on Tourism in Three Mediterranean Countries”, Journal
29
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
30
of Conflict Resolution, 47, ss. 621-641.
DRATSAKIS, N. (2004) “Defense Spending and Economic
Growth: an Empirical Investigation for Greece and Turkey”,
Journal of Policy Modeling, 26, ss. 249–264.
EASTERLY, W. VE LEVINE, R., (1997) “Africa’s Growth Tragedy: Policies and Ethnic Divisions.” Quarterly Journal of Economics, 112 (4): ss. 1203–1250.
ECKSTEIN, Z. VE TSIDDON, D. (2004) “Macroeconomic Consequences of Terror: Theory and the Case of Israel”, Journal of
Monetary Economics, 51, ss. 971–1002.
ELDOR, R. VE MELNICK, R. (2004) “Financial Markets and
Terrorism”, European Journal of Political Economy, 20, ss. 367386.
ENDERS, W. VE SANDLER, T. (1991) “Causality Between
Transnational Terrorism and Tourism: The Case of Spain”, Terrorism, 14, ss. 49-58.
ENDERS, W. VE SANDLER, T. (1996) “Terrorism and Foreign
Direct Investment in Spain and Greece”, Kyklos, 49, ss. 331352.
ENDERS, W., SANDLER, T. VE PARISE, G. F. (1992) “An
Econometric Analysis of the Impact of Terrorism on Tourism”,
Kyklos, 45, ss. 531-554.
FAINI, R., ANNEZ, P. VE TAYLOR, L., (1984) “Defense Spending, Economic Structure, and Growth: Evidence Among Countries and Over Time”, Economic Development and Cultural
Change, 32, ss. 487–498.
FERİDUN, M. VE SEZGİN, S., (2008) “Regional Underdevelopment and Terrorism: the Case of South Eastern Turkey”, Defence and Peace Economics, 19(3), ss. 225-233.
2006)”, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, XXV(2), ss. 405-424.
GREENBAUM, R.T., DUGAN, L. VE LAFREE, G., (2007) “The
Impact of Terrorism on Italian Employment and Business Activity”, Urban Studies, 44(5-6), ss. 1093-1108.
GROSSMAN, H. (2001) “Creation of Effective Property Rights”,
American Economic Review 91, ss. 347-352.
GUPTA, D. (1990) The Economics of Political Violence. New
York: Praeger
GUPTA, S., Clements, B., Bhattacharya, R. ve Chakravarti, S.
(2004) “Fiscal Consequences of Armed Conflict and Terrorism
in Low-and Middle- Income Countries”, European Journal of
Political Economy, 20, ss. 403-421.
GÜNDÜZ, N. ve Sezgin, S. (2004) “Economic Consequences of
Armed Conflict of South Eastern Turkey”, WIDER Conference
on Making Peace Work, 4-5 June, Helsinki, (http://website1.
wider.unu.edu/conference/conference-2004-1/conference%20
2004-1-papers/Gunduz-Sezgin-0403.pdf, 10.11.2009).
GÜNLÜK-ŞENESEN, G. (2002) “Budgetary Trade-offs of Security Expenditures in Turkey”, Defence and Peace Economics,
13(5) ss. 385–403.
HIRNISSA, M.T., M.S. HABIBULLAH VE BAHAROM, A.H.,
(2009) Defence, Education and Health Expenditures in Selected Asian Countries, MPRA Paper No. 13107, http://mpra.
ub.uni-muenchen.de/13107/ (erişim tarihi: 26.11.2009).
IMAI, K. VE WEİNSTEİN, J. M. (2000) Measuring the Economic Impact of Civil War, CID Working Paper No. 51.
İÇÖZ, O. VE KOZAK, M., (1998) Turizm Ekonomisi, Ankara:
Turhan Kitapevi.
FIELDING, D. (2003a) “Counting the Cost of the Intifada:
Consumption, Saving and Political Instability in Israel”, Public
Choice, 116, ss. 297-312.
JOHNSTONE, R. B. VE NEDENESCU, O. M. (2005) The Impact of Terrorism on Financial Markets, IMF Working Paper,
05/60.
FIELDING, D. (2003b) “Modelling Political Instability and Economic Performance: Israel Investment During the Intifada”,
Economica, 70, ss. 159-186.
KANG, S. J. VE LEE, H. S. (2005) “Terrorism and FDI Flows:
Cross-Country Dynamic Panel Estimation”, APEA Conference, Hitotsubashi University, July 30-31, Tokyo, (http://www.
apeaweb.org/confer/hito05/papers/kang_s.pdf, 11.11.2009).
FLEISCHER, A. VE BUCCOLA, S. (2002) “War, Terror and the
Tourism Market in Israel”, Applied Economics, 34, ss. 13351343.
FRATIANNI, M. VE KANG, H. (2006) International Terrorrism,
International Trade and Borders, Mimeo, Indiana University.
FREY, B. S., LUECHİNGER, S. VE STUTZER, A. (2007) “Calculating Tragedy: Assessing the Costs of Terrorism”, Journal of
Economic Surveys, 21 (1), ss. 1-24.
GAIBULLOEV, K. VE SANDLER, T., (2008) “Growth Consequences of Terrorism in Western Europe”, Kyklos, 61(3), ss.
411-424.
GÖKBUNAR, R. VE YANIKKAYA, H. (2004) “Savunma
Harcamalarını Belirleyen Faktörler ve Ekonomik Büyümeye
Etkileri”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
59(1), ss. 159-179.
GÖRKEM, H. VE IŞIK, S., (2008) “Türkiye’de Savunma
Harcamaları ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki (1968-
KAR, M. VE TATLISÖZ, F. (2008) “Türkiye’de Doğrudan
Yabancı Sermaye Hareketlerini Belirleyen Faktörlerin Ekonometrik Analizi”, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10(14), ss. 436-458.
KAR, M., E. ZORKİRİŞÇİ VE YILDIRIM, M., (2004) “Turizmin
Ekonomiye Katkısı Üzerine Ampirik Bir Değerlendirme”, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
Sayı:8, ss. 87-112.
KARAGÖL, E. VE PALAZ, S., (2004) “Does Defence Expenditure Deter Economic Growth in Turkey? A Cointegration Analysis”, Defence and Peace Economics, 15(3), ss. 289-298.
KARAGÖL, E. VE SEZGİN, S., (2004) “Do Defence Expenditures Increase Debt Rescheduling in Turkey? Probit Model Approach”, Defence and Peace Economics, 15(5), ss. 471-480.
KARLUK, R., (1996) Uluslarararası Ekonomi, 4.B., Beta Basım
Yayım, İstanbul.
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2010 Cilt: 47 Sayı:539
KAROLYI, G. A. (2006) “The Consequences of Terrorism for
Financial Markets: What Do We Know?”, Available at SSRN:
http://ssrn.com/abstract=904398, 10.11.2009.
KAROLYI, G. A. VE MARTELL, R. (2005) Terrorism and
the
Stock
Market,
http://papers.ssrn.com/sol3/papers.
cfm?abstract_id=823465, 20.11.2009
KEYNES J. M. (1919) The Economic Consequences of Peace,
London: Macmillan.
KNIGHT, M., LOAYZA, N. VE VILLANUEVA, N., (1996)
“The Peace Dividend: Military Spending Cuts and Economic
Growth”, IMF Staff Papers, 43 (1): ss. 1–37.
KOH, W.T.H. (2007) “Terrorism and Its Impact on Economic
Growth and Technological Innovation”, Technological Forecasting and Social Change, 74, ss. 129-138.
KOLLIAS, C., Manolas, B. ve Paleologou, S. M. (2004) “Defence Expenditure and Economic Ggrowth in the European
Union A Causality Analysis”, Journal of Policy Modeling, 26,
ss. 553–569.
KRUEGER, A. B. VE LAITIN, D. D. (2004) “Kto Kogo?: A
Cross-Country Study of the Origins and Targets of Terrorism”,
http://www.krueger.princeton.edu/terrorism4.pdf, erişim tarihi:
10.10.2009
LENAIN, P., BONTURI, M. VE KOEN, V., (2002) The Economic
Consequences of Terrorism, Working Paper No. 334, Economics Department, OECD, Paris.
LERNER, J. S. VE KELTNER, D. (2000) “Beyond Valence:
Toward a Model of Emotion-Specific Influences on Judgement
and Choice”, Cognition and Emotion, 14 (4), ss. 473–493.
LEVY, O. VE GALILI, I. (2006) “Terror and Trade on Individual
Investors”, The Journal of Socio-Economics, 35, ss. 980-991.
LI, Q. VE SCHAUB, D., (2004) “Economic Globalization and
Transnational Terrorist Incidents: A Pooled Time Series Cross
Sectional Analysis”, Journal of Conflict Resolution, 48(2), ss.
230–258.
LONDREGAN, J. VE POOLE, K. (1992) “The Seizure of Executive Power and Economic Growth: Some Additional Evidence”
içinde A. Cukierman, Z. Hercowitz ve L. Leiderman (eds.),
Political Economy, Growth, and Business Cycles, Cambridge
Mass: MIT Press.
LOOMES, G. VE SUGDEN, R. (1982) “Regret Theory: An Alternative Theory of Rational Choice Under Uncertainty”, Economic Journal 92, ss. 805–824.
MACNAIR, E. S., MURDOCH, J. C., PI, C. VE SANDLER,
T. (1995) “Growth and Defense: Pooled Estimates for Three
NATO Alliance, 1951–1988”, Southern Economic Journal, 61,
ss. 846– 860.
MEADE, J. E. (1940) The Economic Basis of a Durable Peace,
Oxford University Pres, New York.
MİGUEL, E., SATYANATH, S., VE SERGENTI, E. (2004) “Economic Shocks and Civil Conflict: An Instrumental Variables Approach”, Journal of Political Economy, 112(4), ss. 725-753.
MIRZA, D. VE VERDIER, T. (2008) “International Trade, Secu-
H. AĞIR - M. KAR
rity and Transnational Terrorism: Theory and a Survey of Empirics”, Journal of Comparative Economics, 36, ss. 179-194.
MORROW, J. D., SVERSON, R.M. VE TABARES, T.E. (1998)
“The Political Determinants of International Trade: The Major
Powers 1907-1990”, American Political Science Review, 92,
ss. 649-661.
NAOR, Z. (2006) “Untimely Death, the Value of Certain Lifetime
and Macroeconomic Dynamics”, Defense and Peace Economics, 17, ss. 343–359.
NDIKUMANA, L. (2001) Fiscal Policy, Conflict and Reconstruction in Brundi and Rwanda, World Institute for Development Economics Research (WIDER), Discussion Paper No:
2001/62, United Nations University, Helsinki.
NITSCH, V. VE SCHUMACHER, D. (2004) “Terrorism and International Trade: An Empirical Investigation”, European Journal of Political Economy, 20, ss. 423-433.
ÖZSOY, O. (2001) “Budgetary Trade-offs Between Defence,
Education and Health Expenditures: The Case of Turkey”, Defence and Peace Economics, 12(6) ss. 1–11.
ÖZSOY, O., (2008) “Government Budget Deficits, Defence Expenditure and Income Distribution: The Case of Turkey”, Defence and Peace Economics, 19(1), ss. 61-75.
PERSITZ, D. (2007) “The Economic Effects of Terrorism:
Counterfactual Analysis of The Case of Israel”, http://www.
aeaweb.org/annual_mtg_papers/2007/0106_1015_1802.pdf,
10/11/2009
PIAZZA, J. A. (2006) “Rooted in Poverty?: Terrorism, Poor
Economic Development and Social Cleavages”, Terrorism and
Political Violence, 18, ss. 159-177.
PIGOU, A. C. (1940) The Political Economy of War, London:
Macmillan.
POLACHEK, S. W. (1980) “Conflict and Trade”, Journal of Conflict Resolution, 24, ss. 55-78.
POLLINS, B. M. (1989) “Does Trade Stil Follow the Flag?”,
American Political Science Review, 83, ss. 465-480.
RAGHUNATHAN, R. VE PHAM, M. T. (1999) “All Negative
Moods are not Equal: Motivational Influences of Anxiety and
Sadness on Decision Making”, Organizational Behavior and
Human Decision Processes, 79 (1), ss. 56–77.
REUVENY, R. (1999-2000) “The Trade Conflict Debate: A Survey of Theory, Evidence and Future Research”, Peace Economics, Peace Science and Public Policy, 6, ss. 23-49.
RICHARDSON, JR., J. M. VE SAMARASINGHE, de A.
S.W.R. (1991) “Measuring the Economic Dimensions of Sri
Lanka’s Ethnic Conflict”, içinde Samarasinghe, de A., Coughlan, R. (Edtr), Economic Dimensions of Ethnic Conflict, St.
Martin’sPress, New York.
ROBINS, L. (1942) The Economic Causes of War, London:
Jonathan Cape.
RODRIK, D. (1999) “Where Did All the Growth Go?: External
Shocks, Social Conflict and Growth Collapses”, Journal of Economic Growth, 4, ss. 385-412.
31
Terörizmin Makroekonomik Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
32
SEYİDOĞLU, H., (1993) Uluslararsı İktisat: Teori Politika ve
Uygulama, 9.B.,Güzem Yayınları, İstanbul.
SEZGİN, S. (2000) “Defence Expenditure and Economic
Growth in Turkey and Greece: A Cointegration Analysis”, Muğla
Universitesi SBE Dergisi, Güz, 1(1), ss. 191-202.
SEZGİN, S. (2001) “An Empirical Analysis of Turkey’s Defence–Growth Relationships with a Multi-equation Model
(1956–1994)”, Defence and Peace Economics, 12, ss. 69–86.
SHIEH, J.-Y., CHİNG-CHONG, L. VE WEN-YA, C. (2002) Endogenous Growth and Defense Expenditures: A New Explanation of the Benoit Hipothesis”, Defense and Peace Economics,
13, ss. 179-186.
SKAPERDAS S. VE SYROPOULOS, C. (2001) “Guns, Butter and Opennes: On the Relationship Between Security and
Trade”, American Economic Review, 91, ss. 353-357.
SLOBODA, B. W. (2003) “Assesing the Effects of Terrorism on
Tourism by Use of Time Series Methods”, Tourism Economics,
9, ss. 179-190.
SMITH, R. P. (1980) “Military Expenditure and Investment in
OECD Countries, 1954-1973” Journal of Comparative Economics, 4, ss. 19-32.
TOSUN, C., TİMOTHY, D.J. VE ÖZTÜRK, Y., (2003) “Tourism
Growth, National Development and Regional Inequality in Turkey”, Journal of Sustainable Tourism, 11(2&3), ss. 133-161.
UYGUR, E., (2003) “Kalkınma Ortamı”, Ekonomik Yaklaşım,
14(49), ss. 44-58.
UZUNOĞLU, S., ALKİN, K. VE GÜRLESEL. F., (1995)
Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Gelişmekte Olan Ülkelerde Makroekonomik Etkileri ve Türkiye, Araştırma Yayınları,
İstanbul: İMKB.
VENIERIS, Y. P. VE GUPTA, D. K. (1986) “Income Distribution and Sociopolitical Instability as Determinants of Savings:
A Cross-Sectional Model”, Journal of Political Economy, 94, ss.
873-883.
WALKENHORST, P. VE DIHEL, N. (2002) “Trade Impacts of
the Terrorist Attacks of 11 September 2001: A Quantitative Assessment”, International Conference on the Economic Consequences of the New Global Terrorism, German Institute for
Economic Research (DIW), 14-15 June, Berlin.
WOLGAST, M. (2002) “Global Terrorism and the Insurance Industry: New Challenges Policy Responses”, International Conference on the Economic Consequences of the New Global
Terrorism, German Institute for Economic Research (DIW), 1415 June, Berlin.
YAARI, M. (1965) “Uncertain Lifetime, Life Insurance, and the
Theory of the Consumer”, Review of Economic Studies, 32,
ss. 137–150.
YILDIRIM, J. VE SEZGİN, S. (2002) “Defence, Education and
Health Expenditures in Turkey, 1924-96”, Journal of Peace Research, 39(5) ss. 569–580.
YILDIRIM, J. VE SEZGİN, S., (2003) “Military Expenditure and
Employment in Turkey”, Defence and Peace Economics, 14(2),
ss. 129-139.
ZYCHER, B. (2003) A Preliminary Benefit/Cost Framework
for Counterterrorism Public Expenditures, Santa Monica, CA:
Rand.
Download