TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay – Ankara – Tel:433 31 25-29 – Faks:433 85 80 – 433 68 09 25 Kasım 2009 KASIM 2009 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI “YOKSULLARDA İÇLER ACISI MANZARA…” DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 778.- LİRA, YOKSULLUK SINIRI 2.533.- LİRA FİYATLARDA AÇILIM: MUTFAK HARCAMASINDA BİR AYLIK ARTIŞ YÜZDE 2,76 YOKSULLAR ANCAK KURBAN BAYRAMINDA ET YİYEBİLİYOR. Toplumun yoksul ve zengin kesimleri arasındaki dengesizlik sosyal yapıyı zedelemekte ve adalet duygusunu aşındırmaktadır. Ekonomide yaşanan kriz ve yaygınlaşan işsizlikle birlikte dar ve sabit gelirli yoksul bireylerin geçim koşulları daha da ağırlaşmıştır. Oluşan bu dengesizliğin ve eşitsizliğin giderilmesi, hiç kuşku yok ki, salt toplumun merhamet ve dayanışma duygularına bırakılamayacak önemdedir. İktisaden yoksul kesimlerin sosyal koruma kapsamına alınması, sosyal devlet anlayışı doğrultusunda uygulanacak politikaların önceliği olmalıdır. Uluslararası toplantılarda en yetkili ağızlardan “yoksullarda içler acısı manzara” gündeme taşınmakta ve bu durumun sürdürülebilir olmadığı ifade edilmektedir. Türkiye’de bugün milyonlarca aile sağlıklı beslenememekte, insan onurunun gerektirdiği yaşama koşullarından uzak geçim mücadalesi vermektedir. Çalışanların içinde bulundukları geçim koşullarını ortaya koyan önemli bir gösterge “TÜRK-İŞ Açlık ve Yoksulluk Sınırı” çalışmasıdır. Kasım 2009 itibariyle ülkemizde dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık harcama tutarı 777,53 liradır. Gıda ile birlikte yapılması zorunlu olan kira, yakacak, elektrik, su gibi konut, ulaşım, giyim, sağlık, eğitim vb harcamalar da dikkate alındığında, insan onuruna yaraşır bir yaşama düzeyi sağlamak için yapılması gereken harcama tutarı (yoksulluk sınırı) ise 2.532,68 lira olarak hesaplanmaktadır. Oysa siyasal iktidar tarafından belirlenen ve halen geçerli olan asgari ücretten bir aylık çalışmanın karşılığı olarak ele geçen tutar sadece 546, 48 liradır. Türkiye’de “yoksullarda içler acısı manzara” uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların bir sonucudur. Bu politikalar ki; günlük 18 lira asgari ücretle geçinmek durumunda olan milyonlarca çalışan, bu geliri bile bulamayan milyonlarca işsiz, düşük gelirli milyonlarca emekli, esnaf, çiftçinin geçim şartlarını her geçen gün dayanılmaz hale getirmektedir. Tablo 1: Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay) Yetişkin İşçi Yetişkin Kadın 15–19 Yaş Grubu Çocuk 4–6 Yaş Grubu Çocuk Açlık Sınırı Kasım 2008 204,21 169,39 215,96 148,52 738,07 Aralık 2008 205,28 170,31 216,40 147,67 739,67 Ekim 2009 209,28 174,60 222,26 150,54 756,68 Kasım 2009 213,89 179,32 228,43 155,89 777,53 Yoksulluk Sınırı 2.404,14 2.409,35 2.464,75 2.532,68 * Gıda harcaması tutarı, yuvarlama nedeniyle, toplamda farklı olabilmektedir. Ailenin sadece mutfak harcaması için yapması gereken harcama tutarı geçen yıla göre 40 lira artış göstermiştir. Toplam harcama tutarı ise son bir yılda 129 lira artmıştır. Ücret artışının kaşıkla, fiyat artışının kepçeyle olduğu bir gelirler politikası, dar ve sabit gelirli kesimleri açlığa ve yoksulluğa mahkum etmektedir. Dört kişilik ailenin insan onuruna yaraşır bir geçim düzeyi sağlayabilmek için yapması gereken günlük harcama yaklaşık 85 liradır ve geçerli asgari ücretin neredeyse 5 katıdır. Kuşkusuz dört kişilik bir aile için hesaplanan yoksulluk sınırı tutarı ücret düzeyi değildir. Haneye girmesi gereken toplam gelir tutarıdır. Konfederasyonumuz hesaplamasına temel olan gıda maddelerinin fiyatları doğrudan piyasadan, market ve semt pazarları dolaşılarak belirlenmektedir. Yapılan hesaplama sonuçları her ayın son haftası açıklanmaktadır. TÜİK tarafından yapılan çalışmanın sonuçları ise izleyen ayın ilk haftası açıklanmakta ve açıklanan bu veriler benzeri çalışmayı yapan kuruluşların temel girdisi olmaktadır. Konfederasyonumuz çalışması bu niteliğiyle bağımsız ve tüketici fiyatlarındaki artış eğilimini yansıtan “öncü gösterge” olarak kabul edilmektedir. TÜİK ve TÜRK-İŞ gıda endeksi ile TÜİK tüketici endeksindeki değişiminin yer aldığı grafikten de görüleceği üzere, gıda fiyatlarındaki yıllık artış hızındaki gerileme devam etmektedir. 2 TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında Kasım 2009 ayı itibariyle “mutfak enflasyonu”ndaki değişim şöyle olmuştur: • • • • Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,76 oranında artış göstermiştir. Gıda enflasyonunda yılın ilk onbir ayı itibariyle artış oranı yüzde 5,12 oranında gerçekleşmiştir. Gıda harcaması tutarındaki artış son oniki ay itibariyle yüzde 5,35 olmuştur. Yıllık ortalama artış oranı yüzde 3,99 oranında gerçekleşmiştir. Tablo 2: Gıda Harcamasındaki Değişim Kasım 2006 Kasım 2007 Kasım 2008 Kasım 2009 1,96 6,07 -0,52 2,76 Bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim oranı (%) 11,47 13,32 7,27 5,12 Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı (%) 14,24 15,19 5,87 5,35 8,58 11.63 12,63 3,99 Bir önceki aya göre değişim oranı (%) 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı (%) Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan bazı ürünlerin fiyatlarında Kasım 2009 itibariyle gözlenen değişim ana hatlarıyla şöyle olmuştur: • • • • • Süt, yoğurt, peynir grubunda; bu ay yine önemli bir fiyat değişikliği olmamıştır. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta; et fiyatlarında artış bu ay devam etmiştir (Et fiyatlarındaki artış sonucu yoksullar, deyim yerindeyse, eti ancak Kurban Bayramında yiyebilecek duruma gelmişlerdir). Aynı şekilde sakatat fiyatlarında yine artış sözkonusudur. Tavuk fiyatı aynı kalırken yumurta fiyatı yüzde 10 civarında artmıştır. Balık fiyatlarında ise bol çeşit ve düşük de olsa ucuzlama mutfak harcamasını yine biraz rahatlatmıştır. Bakliyat ürünlerinin (nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya vb) fiyatı bu ay değişmemiştir. Bu ay ortalama meyve-sebze fiyatı ortalam yüzde 8,0 oranında artmıştır. Ortalama olarak meyve-sebze kilogram fiyatı bu ay 2,02 lira olarak hesaplanmıştır (sebze ortalama kilogram fiyatı 1,98 lira, meyve ortalama kilogram fiyatı 2,33 lira). Hesaplamada -her zaman olduğu gibi- pazarda yoğun olarak bulunan ve satılan ürünler temel alınmıştır. Ekmek, pirinç, un, makarna gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ürünlerin fiyatı genelde aynı kalmıştır. Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı, margarin, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı, çay, şeker, bal, pekmez, tuz, salça baharat (kimyon, nane, karabiber, vb) ile yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb) fiyatı bu ay değişmemiştir. Yeşil zeytin fiyatı artmış, ıhlamur fiyatı ise geçen aya göre ucuzlamıştır. [email protected] 3 AÇIKLAMALAR Çalışanların, kendilerine ve ailelerine saygın yaşam düzeyi sağlayacak bir gelir elde atmaları esastır. Yoksulluk, genel anlamıyla, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumu olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk sınırı tutarı, bir ailenin, insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması gereken harcama düzeyidir. Türkiye’de bu konuda düzenli bir çalışma bulunmamaktadır. TÜRK-İŞ, varolan bu eksikliği gidermek amacıyla, Aralık 1987’dan bu yana düzenli olarak her ay, gıda harcaması tutarını ve buradan hareketle açlık ve yoksulluk sınırını açıklamaktadır. Türkiye’de yoksulluk sınırı ve yoksulluğun boyutları ile ilgili ilk resmi çalışma TÜİK tarafından 14 Nisan 2004 günü açıklanan “2002 Yoksulluk Çalışması”dır. Çalışanların, kendilerine ve ailelerine yetecek bir ücret almaları gereği açıktır. Ancak temel ihtiyaçların karşılanabilmesini sağlayacak ve refahtan pay almasını mümkün kılacak ücretin hesabı nasıl yapılacaktır? İşçinin yaşam standardını sürdürmesi ya da iyileştirmesi için gerekli olan tutar ne kadar olmalıdır? Kuşkusuz bu ve benzeri soruların cevabını vermek kolay değildir. Gerekli olacak tutarın hesabı, yaşam standardı ve tüketim alışkanlıklarına da bağlı olarak kişiden kişiye, hatta ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. İşçinin ailesiyle birlikte, insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlayabilecek harcama tutarını belirlemek için yapılabilecek hesaplamalardan biri, beslenmeye ilişkin ihtiyaçların belirlenmesidir. Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Sağlığın korunabilmesi için bu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanısıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir. TÜRK-İŞ’in bu çalışmasında, dört kişilik bir ailenin, bilimsel olarak belirlenmiş beslenme kalıbı temel alınmaktadır. Anılan beslenme kalıbı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okulu’ndan sağlanmıştır. Günlük kalori ihtiyacının hesabında, hem yetişkin kişiler hem de genç ve çocuk nüfus dikkate alınmaktadır. Buna göre yetişkin işçi için 3500, yetişkin kadın için 2300, 15–19 yaş grubundaki erkek çocuk için 3200 ve 4–6 yaş grubundaki çocuk için 1600 kalorilik liste temel alınmıştır. Çalışmada kullanılan besin grubunda şu besin maddeleri yer almaktadır: Birinci grupta süt, yoğurt, peynir… İkinci grupta et, tavuk, balık, sakatat ürünleri, yumurta, kuru bakliyat (nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya vb)… Üçüncü grupta meyve ve sebze… Dördüncü grupta ekmek, makarna, pirinç, bulgur, un, irmik, diğer tahıl unları… Beşinci grupta tereyağı, margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı, zeytin, yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık vb), şeker, reçel, marmelat, bal, pekmez, tuz, baharat (kimyon, karabiber, pul biber, nane vb), çay, ıhlamur, salça… 4 Araştırmada, dört kişilik bir ailenin fizyolojik ihtiyaçları ile tutarlı, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak için gerekli olan kalori sayısı ve bunu karşılayacak besinlerin cins ve miktarı temel alınmaktadır. Ankara’da çalışanların yoğun olarak alışveriş yaptıkları market ve semt pazarları ayda iki-üç kez dolaşılarak fiyatlar derlenmekte ve yapılması gereken asgari düzeydeki gıda harcaması tutarı hesaplanmaktadır. “Açlık Sınırı” dört kişilik bir ailenin, sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için bir ayda gıda için yapması gereken asgari harcama tutarını tanımlamaktadır. İnsan onuruna yaraşır düzeyde yaşam sürdürebilmek için gereken harcama tutarı, hiç kuşku yok ki, gıda ile sınırlı değildir. Gıda harcaması yanında giyim, konut, ulaşım ve diğer ihtiyaçlar için gerekli tutarın da ayrıca hesaplanması gerekmektedir. “Yoksulluk sınırı” zorunlu ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama tutarını ifade atmaktadır. Gıda dışındaki zorunlu harcamaların tutarını ayrıntılı olarak ve tek tek hesaplamak için kullanılabilecek, “beslenme kalıbı” benzeri bir bilimsel ve objektif yöntem -maalesefmevcut değildir. Bu tutarın hesaplanmasında, genellikle aile bütçesi yöntemi kullanılmaktadır. Ailelerin elde attığı geliri ve temel ihtiyaçları için yaptıkları harcamaları gösteren çalışmalardan yararlanılarak bir hesaplama yapılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, ailelerin toplam harcamaları içindeki “gıda” payı temel alınarak gıda dışı harcamalara ulaşılmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından, aile bütçesine yönelik anket çalışması yapılmaktadır. TÜİK, ülke genelinde yaptığı anket ile ailelerin elde attığı geliri ve tüketim harcamalarını bulmaktadır. TÜİK’in 2003–2004 Hanehalkı tüketim Harcamaları Anketi’ne göre “gıda harcamaları”nın toplam tüketim harcamaları içindeki payı yüzde 30,70 oranındadır. ∗ TÜRK-İŞ çalışması sonucu açıklanan yoksulluk sınırı tutarı, işçinin eline geçmesi gereken ücret düzeyi değildir. Bu değerlendirme eksik bir yaklaşımın ifadesidir. Yoksulluk sınırı tutarı, ailenin yapması gereken insan onurunun gerektirdiği harcama düzeyidir ve bir bakıma, haneye girmesi gereken toplam gelirin alt sınırını ortaya koyan önemli bir göstergedir. Ancak çoğu zaman, ücretli çalışan ailenin tek gelir kaynağı olduğundan yoksulluk sınırı tutarı olması gereken ücret düzeyi olarak görülmektedir. TÜRK-İŞ’in bu çalışmasıyla hesaplanan gıda harcama tutarında, aylar ve yıllar itibariyle meydana gelen değişimi yansıtan oranları enflasyon verisi olarak değerlendirmek de ihtiyatlı bir yaklaşımı gerektirmektedir. Konfederasyonumuzun yirmibir yıldan bu yana her ay düzenli olarak yaptığı gıda harcaması tutarındaki değişim, bir bakıma TÜİK’in açıkladığı tüketici fiyatlarındaki değişimin yönünü ortaya koyan öncü gösterge niteliğindedir. Nitekim 1988–2007 yıllarını kapsayan dönemdeki TÜİK “tüketici fiyatları endeksi”ndeki artış ile birlikte tüketici fiyatları içinde önemli alt harcama grubu olan “gıda harcamaları”ndaki yıllık ortalama değişim TÜRK-İŞ’in “gıda harcaması ile kıyaslandığında -neredeyse- paralel bir gelişme hemen dikkati çekmektedir. Ancak, yinelemek gerekir değerlendirilmemelidir. ∗ ki, bu çalışma, tüketici fiyatları endeksi olarak TÜİK 2005 yılı için bu oranı yüzde 28,3, 2006 yılı için yüzde 28,5 ve 2007 yılı için yüzde 28,4 olarak hesaplamıştır. 5 Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde olmadığı açıktır. Aileler, düşük düzeydeki geliriyle beslenme ve beslenme dışı harcamaları karşılayabilmek için çeşitli malların fiyatlarını da dikkate alarak tüketim malları arasında tercihte bulunmak zorunda kalmaktadır. Çoğu zaman fiyatı yüksek olan gıda maddeleri yerine fiyatı düşük olan gıda maddelerini seçmektedir. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenme yapmasına yol açmaktadır. TÜRK-İŞ tarafından hesaplanan açlık ve yoksulluk sınırı tutarları ile elde edilen gelir arasındaki fark, çalışanların içinde bulunduğu geçim sıkıntısının boyutlarını ortaya koyan önemli bir gösterge olmaktadır. 6