istanbul sur kapıları - ŞEHİR e

advertisement
T T-
İSTANBUL
SUR
KAPILARI
Yazan:
Sanat Tarihçisi: İNCİ GÜLSEVİL
Yüzyıllar boyu birçok seyyahın uğ­
rak yeri olan İstanbul'un, her ne­
dense, sur kapılarından yeteri ka­
dar bahseden olmamış.
Şimdiye kadar bu konu üzerine eği­
lenler, yakından veya uzaktan, Ar­
keoloji, Sanat Tarihi ve bilhassa Bi­
zans Sanatı ile ilgili kişiler değil­
lerdir. Bu mevzuu kendilerine birer
meşgale olarak kabul etmiş, deği­
şik mesleklere sahip kimselerdir.
Bunlardan A.M.Scheider İlmî bir ça­
lışma ile surları ve kapılarını etüd
etmiştir.
İstanbul'un mevcut kapıları en son
şekilleri ile yerinde tarafımdan te t­
kik edilmiştir.
Size kapıları tek tek tanıtmadan
önce, İstanbul surlarının tarih ve to ­
pografyasından bahsedeceğim. Bun­
dan sonra kapı tarif ve unsur­
larını ve isimlendirilmeleri üzerinde
birkaç söz söyleyip kapıların mimarî
gelişimini göreceğiz. Bütün bunlar
size kapıları tek tek daha iyi tanıma
imkânını verecek.
İstanbul surlarının gelişimini gösteren bir plân. Üzerinde dört devir surları çizgilerle belirtilmiş durumda...
İSTANBUL SURLARININ
TARİHİ:
Birinci Devre:
Yunanlı'lar Boiotia’daki Megara şeh­
rinden Byzas adlı bir reisin idaresi
altında M .ö. 663'de bugünkü Sarayburnu mevkiine gelerek yerleş­
mişler ve Byzantion adı verilen şeh­
ri kurmuşlardır. Şehir Sarayburnunda, bugünkü Ayasofya ile Sultan­
ahmet'i birbirinden ayıran yere ka­
dar, gördüğümüz 1.ci tepe üzerinde
bulunuyordu. Ayrıca 27 kuleli bir
sur ile çevrilmişti.
Bu sur üzerinde, mevcudiyetini ke­
sinlikle bilmediğimiz bazı kapılar
vardır. Bunlar; «Thrakısches Tor»,
«Khalkoprateia», (Bab-ı Hümayun
bu kapının bulunduğu yerde Byzas
suruna ait bir kapının olduğu düşü­
nülüyor.) «Tzkalareia» kapılarıdır.
İkinci Devre:
Balkan Yarımadası M.ö. 1. y.y.’dan
M.S. 1. y.y.'a kadar Romalıların
idaresi altına girmiş ise de, Byzan­
tion ancak II. y.y. sonlarına doğru
alınmıştır. İmparator Septimus Severus rakibi Rescennius Niger'i des­
tekleyen Byzantion'u uzun bir ku­
şatmadan sonra zapt ederek, şehrin
surlarını yerle bir etti; üstelik onu
Herakleia
Perinthus’a
(Marmara
Ereğlisi) bağlı bir köy haline koy­
du. Septimus Severus, artık Roma
şehri olan bu merkezi, bir surla
muhafaza altına aldı.
Bu surların «Neorion Limanı» (bu­
günkü
Eminönü) 'nden
başlıyan
Konstantin formunun doğusundaki
tepeye tırmanıp, birinci tepenin zir­
vesinin alt kısmından doğuya doğru
inip, şehrin batısına doğru 400 m.
kadar uzatıldığı, şehrin ortasının
dikdörtgen şeklinde yeni bir mey­
dan haline getirildiği tahmin edil­
mektedir.
Septim Severus surlarının bir kapı­
sı şehrin batısında idi. Romaya git­
mek için bu kapıdan geçirildi, is­
minin ne olduğu bilinmemektedir.
Üçüncü Devre:
Daha sonraları Roma İmparatorluğu
içinde iktidar mücadelelerinde İm­
parator Konstantin, Byzantion'un
desteklediği rakibi Licinus'u 18 Ey­
lül 324'de Khrysopolis (Yaldızlı Şehir-Üsküdar) civarında yendi: ceza
olarak önce şehrin surlarını yıktırdı.
Aynı sene İmparatorluğun merkezini
Haliç ile Marmara arasındaki yarım
adaya nakil etmeyi düşündü ve 325’
de şehrin iki misli büyümesinden
dolayı inşaata başladı. Yeni baş­
kent 11 Mayıs 330'da kuruldu.
Eski surlar içine zamanla sığmayan
şehir etrafına yeni bir sur yapıldı.
Konstantin surlarının geçtiği yerler
ve dolayısiyle başkentin genişliği
katîi olarak tayin edilmemektedir.
Surlar bugünkü Samatya veya ona
yakın bir yerden başlayıp, Mokios
(Çukur Bostan) sarnıcının doğusun­
daki Eksokionion tepesine tırman­
makta, daha sonra Lykos vadisine
(Bayram Paşa Deresi) inmekte ve
Sultan Selim civarındaki, sonradan
yapılmış, Aspar sarnıcına çıkıp, ni­
hayet kuzey-doğuya inerek, şimdiki
Cibali Kapısı yakınlarında, Haliç’te
Petrion'a ulaşmakta veya çizdiği­
miz bu hatta paralel bir istikamette
ilerliyordu. Bugün hiçbir kalıntısı
bulunmayan surun bu istikameti
tahminen yapılmıştır.
Konstantin suru üzerinde bugün
Cerrahpaşa'da bir kapının mevcudi­
yeti ileri sürülmektedir. Hattâ bu
semtteki «Ese Kapı» veya «Isa Ka­
pısı» adının bu kapının kalıntısın­
dan dolayı verilmiş olduğu iddia
edilir. Fakat bunu doğruluyacak bir
delil elde edilmemiştir.
Dördüncü Devre:
Roma İmparatorluğu 395'te, Doğu
ve Batı olarak ikiye ayrıldıktan son­
ra, Constantinopolis Doğu Roma
İmparatorluğunun merkezi olarak
kaldı. O devirde kavimler göçü bü­
tün şiddeti ile devam ediyor, Doğu
İmparatorluğu Gotların ve Hunların
tehdidi altında bulunuyordu. Ayrıca,
şehir gün geçtikçe kalabalıklaşıyor,
eski hudutları içine sığamıyordu.
II. Theodosios (408-450) başkenti,
Gotların 410'da zapt ve yağma et­
tiği Roma'nın akibetine uğramaktan
kurtarmağa çalışan devlet adamları
tarafından destekleniyordu. Bu ki­
şiler şehri genişletmeye, herşeyden
önce kuvvetli surlar ile çevrilerek
müdafaa
imkânlarını
arttırmaya
karar verdiler.
Böylece Konstantin hattı terk edi­
lerek, şehrin surları batıya doğru
kavis şeklinde, 1300-1400 m. kadar
ileri alındı. Üzerinde birkaç istihkâm
bulunan ve Haliç'e doğru inen, şehir
dışındaki, sırtlarda eski Blakerna
mahallesi de şehrin içine alındı.
Surlar 413'de vali ( =praefectus)
Anthemius zamanında inşa ettirildi.
4
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği
Taha Toros Arşivi
Download