İçindekiler Dizini PSİKOLOJİ.......................................................................................................................................................................3 OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA OYUN OYUN DÖNEMİ.....................................................................................................................................................3 OYUN DÖNEMİNDE KAZANILAN YETENEKLER..............................................................................................4 YAŞLARA GÖRE OYUNDA GÖRÜLEN GELÎŞİM.................................................................................................5 OYUNCAĞIN EĞİTSEL ÖNEMİ...............................................................................................................................7 EĞİTİM.............................................................................................................................................................................8 OKUL ÖNCESİ DÖNEM............................................................................................................................................8 ÇOCUKLA İLGİLİ KARARLARDA ANNE BABA FİKİR BİRLİĞİ İÇİNDE OLMALIDIR.................................8 DİSİPLİN NEDİR?......................................................................................................................................................8 OKUL ÖNSESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SANAT ETKİNLİKLERİ SANAT ETKİNLİKLERİNİN ÖNEMİ......................................................................................................................11 OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNA UYGUN SANAT ETKİNLİKLERİNİN ÇEŞİTLERİ............................................12 HAYDİ ÇOCUĞUMUZLA BİRLİKTE TUZ SERAMİĞİ YAPALIM.....................................................................12 BESLENME....................................................................................................................................................................14 BESLENME VE ÖNEMİ...........................................................................................................................................14 YETERLİ BESLENME.............................................................................................................................................14 DENGELİ BESLENME.............................................................................................................................................14 SEVMEDİĞİ BİR YİYECEĞİ NASIL YEDİREBİLİRİM ?....................................................................................15 ÇOCUKLARIN ZEVKLE YİYECEĞİ BİR PASTA TARİFİ ELMALI TOP...........................................................15 PULSUZ DİLEKÇE...................................................................................................................................................16 BELİRLİ ĞÜNLER VE HAFTALAR............................................................................................................................18 Orman haftası (21-26 Mart)........................................................................................................................................18 Dünya Tiyatrolar Ğünü (27 Mart).............................................................................................................................22 Kütüphaneler Günü (mart aynın son pazartesi günü) ...............................................................................................25 KAPLUMBAĞALAR....................................................................................................................................................27 PSİKOLOJİ OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA OYUN OYUN DÖNEMİ Okulöncesi çağ adı da verilen üç ile altı yaş arası çocukluğun en renkli dönemlerinden biridir.Bu dönemde çocuk konuşkan cıvıl cıvıl ve yaşam doludur.Sokulgan ve sevimlidir Durmadan sorar Anne bu ne Baba bunun adı ne neden niçin nasıl sorularının ardı gelmez Sık sık büyüklerin sözünü keser Baba bana da söyle diye araya girer Sonu gelmez bir öğrenme açlığı vardır her şeyi bilmek tanımak ister. Ana babayı bunaltıncaya kadar sorar sorar Söz dağarcığı büyümüş anlatım gücü artmıştır. Kendi işini kendi görmeye bayılır Annenin ayağına dolaşır ama tutturuculuğu azalmıştır.Yaramazlığı sevimli yaramazlıklardır.Hep Ben Ben Benim Benim diyen iki yaş çocuğu gitmiş yerine Ben de Ben de Biz Bizim diyen toplumsal bir yaratık gelmiştir Anne çocuğu her an denetlemek zorunda değildir. Durmadan koşup sorduğu gibi gün boyu yorulmadan usanmadan oynar.Oyunlannda arkadaş arar.Bu nedenle eve sığmaz olur.İkili ve üçlü oyunlar başlar.Yaşıtları ile ilişki kurmaya birlikte oynamaya ve paylaşmaya yatkındır Başka bir deyişle toplumun küçük bir üyesi olma yolundadır. OYUN DÖNEMİNDE KAZANILAN YETENEKLER 3 YAŞ -Küplerden bir köprü kurabilir. -Ayakkabısını ayağına geçirebilir düğmesini ilikleyip çözebilir. -Çizilen bir çemberi bakarak çizer. -Soyadını söyler Kız veya erkek olduğunu bilir ve söyler. -Söylenilen üç sayıyı ezberden yineler. -Benim bir bebeğim var gibi kısa cümleleri yineleyebilir. 4 YAŞ -Bir kareyi kalemle kopya edebilir Bir artı işareti çizebilir -Bir kağıdı köşeden katlayabilir -Söylenen sayıyı yineleyebilir -Dört nesneyi veya parmağı sayabilir -Üç parçalı bir bul- tak bulmacasını yapabilir -Uzun bir cümleyi yineleyebilir -Acıkınca ne yaparsın Uykun gelince ne yaparsın Üşüyünce ne yaparsın gibi soruları doğru yanıtlar. 5 YAŞ -Bir üçgeni çizebilir -Çöpten insan resmini çizebilir -Yaşını bilir Sabahı akşamı ayınr -Dört rengi yanlışsız bilir -Ayakkabı bağcıklarını bağlar -Dört parçalı bir bil bul -tak bulmacasını yapar On küple bir kule yapar. OYNAMAYAN AT TAY OLMAZ Türk atasözü YAŞLARA GÖRE OYUNDA GÖRÜLEN GELÎŞİM İlk 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti çevresindeki insanlara bakmak ve yakınındaki objeleri yakalamak üzere hareketler yapmaktan ibarettir Daha sonra çocuğun eli ve kolundaki kontrol giderek artar.Çevresindeki objeleri yakalayabilir,inceleyebilir.Oyunlan keşif niteliğindedir. 2 yaşından itibaren çocuklar günlük yaşamlarım canlandıran dramatik oyunlara yönelirler Bu tür oyunlarda başlangıçta kişileştirme örneğin bebeklerle konuşma objeleri kullanma örneğin boş bardaktan su içme veya evcilik gibi tablolar dikkati çeker.Zamanla konular birey yada hayvanları taklit biçiminde farklılaşır(doktorculuk poliscilik bakkalcılık, kovboyculuk) Oyun,çocuğa kendini tanımaya öğretir Çocuk oyun yoluyla kendi güçlerim sınamaktaatılıma girişmektedir Çocuk oynadıkça duyulan keskinleşir,yetenekleri gelişir,becerileri artar. 4-6 yaşlarındaki kızlar bebeklerine farklı elbiseler giydirip küçük sembolik evlerini eşyalarla süslerken, erkekler izledikleri bazı savaş serüvenlerini grup oyunlarına yansıtırlar.Bebeğini sallayan onu giydirip besleyen çocuk annesini taklit etmekte onun hareketlerini oyuna yansıtmakta onunla kendini özdeşleştirmektedir. Oyundaki gelişim kısaca şöyle özetlenebilir. Tek başına oynanan oyun -Başka bir oyunu izleme-Paralel oyun-Birlikte oynanan oyun -İşbirliğinde dayalı oyun Tek başına oynana oyun başlangıçta çocuklar için mümkün olan tek oyun türüdür.Bu oyun biçiminde çocuklar arkadaşları ile birlikte oynama girişiminde bulunmazlar.Çevrelerindeki obje ve oyun malzemesi ile başbaşa kalmayı yeğlerler. Bu evreyi izleyen oyun biçimi başka bir oyunu izlemektir.Bu tür oyunda çocuk sözlü herhangi bir ilişki kurmadan sadece diğer çocukların oyunlarını izler. -Paralel oyun aynı oyun malzemesini kullanan çocukların yan yana oynamalarına karşın faaliyetlerini bağımsız sürdürmeleridir. —Birlikte oynanan oyunda çocuklar zaman zaman birbirlerinin fikirlerinden yararlandıkları gibi oyuncak alışverişinde de bulunurlar Bu oyun biçiminde çocuklar birbirlerinin hareketlerini izleme olanağı da bulurlar —İşbirliğine dayanan oyunda temel amaç topluca organize olarak belirli bir sonuca varmaktır.Bu amaca ulaşmak üzere çocuklar aralarında örgütlenirler. OYUNCAĞIN EĞİTSEL ÖNEMİ Gelişim basamakları boyunca çocuğun hareketlerine düzen getiren zihinsel bedensel ve psikomotor gelişimlerinde yardımcı olan hayal gücünü ve yaratıcı ye teneklerini geliştiren Tüm oyun malzemesi oyuncak olarak tanımlanabilir Su,kil,kum, gibi doğal oyun malzemesi . ile boş kibrit kutusu,makara gibi artık ürünler de oyuncak kapsamına girer. Oyuncaklar çocuğun doğal yeteneklerini kolaylaştıran böylelikle de büyük bir eğitimsel işlevi yerine getiren oyun malzemeleridir Çocukta seçme ve değerlendirme duygularım da geliştiren oyuncaklar bu işlevleriyle çocuğun kendi kendine karar verebilmesine ve belirli bir alanda beceri kazanmasına olanak hazırlarlar. Eğitimsel değeri büyük olan oyun malzemelerinden biri de Sudur Dokunma duygusunun gelişimini sağlayan önemli bir oyun aracı olan su aynı zamanda çocuğa büyük bir haz verir Deneyim ve keşif olanakları sağlayan su sayesinde utangaç çocuk uyarılır,saldırgan çocuk sakinleşir Su ayrıca çocuğun uzun süre dikkatini bir konu üzerinde toplamasına da yardımcı olur. Kum ve su 2 yaşından itibaren tüm yaşlar için temel oyun malzemeleridir.Açık hava oyunlarının yanında kum havuzu ya da su dolu bir leğende oyun oynama olanağının çocuğa sağlanması onun fiziksel olduğu kadar zihinsel gelişimine ve güven kazanmasına yardımcı olur EĞİTİM OKUL ÖNCESİ DÖNEM —5 yaşındaki çocukla benim aramdaki uzaklık bir adımdır,fakat yeni doğmuş bebekle 5 yaşındaki çocuk arasındaki uzaklık korkunçtur. L.TOLSTOY —Çocuklar oyunla eğitilmelidir. Çünkü oyun çocuğun doğal bir etkinliğidir ÎBN-Î SİNA _ _ _ÇOCUKLA İLGİLİ KARARLARDA ANNE BABA FİKİR BİRLİĞİ İÇİNDE OLMALIDIR DİSİPLİN NEDİR? Disiplin çocuk eğitiminin bir parçasıdır Disiplinin üç temel amacı vardır: Sevgi ve güven ilişkisini geliştirmek Benlik değerinin temelini atmak Başkalarını anlayarak ve onların kişiliklerine saygı göstererek model görevini gerçekleştirmek olarak sınırlanabilir Disiplin aile içindeki denge ve düzenin oluşturulmasında büyük önem taşır Ancak disiplin çoğunlukla cezalandırma ile eşanlamda değerlendirilir Her ne kadar kelime anlamıyla katılık ve kuralcılık gibi kavramları çağrıştırsa da gerçek anlamda disiplin çocuğun topluma uyumu üzerine yoğunlaşmakta davranışı yönlendirmeyi amaçlamaktadır Disiplin çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretmek kendi kendini denetleme yada iç denetim demek olan ahlak gelişimini sağlamaktır Bu da dıştan gelen bir zorlamayla olmaz Önemli olan içselleşmiş bir sorumluluk duygusunun oluşturulmasıdır Disiplin bir anlamda çocuğun sahip olduğu sorumluluklarıyla yaşantısındakihareketlerinin doğal ve sosyal sonuçlarını kabul etmesidir. Disiplin tutarlıklı ve esneklik gibi bazı ikilemleri içerir Bir yandan çocuğa kuralların tutarlı bir şekilde verilmesi gerekir.Öte yandan katı bir şekilde uygulanan kararlar hoşnutsuzluğun oluşumuna neden olabilir Çocuklar bazen ebeveynin esnek davranmasını bekler, örneğin okul öncesi çocuğu kazağını asmayı unutabilir ya da ilkokul 1. sımf çocuğu sevmediği şapkasını giymek istemeyebilir Böyle durumlarda erişkininesnek olmaya ihtiyacı vardır. Esneklik ve hoşgörü kabul ve sevgi kavramlarını da bereberinde çağrıştırır Sevgiyi güven duygusu izler.Sevgi ve güvene bağlı kabul edilme arzusu ve güçlü bir olumlu ilişki çocuğun davranışlarını yönlendirmede büyük bir öneme sahiptir. Sevilen güvenli çocuğun ebeveyni ve öğretmeni başkalarına saygılı davranmayı çocuğa yaşatmaktadır Böylelikle çocuk başkalarına kinci ve saldırgan davranışlarının neden durdurulması gerektiğinin mantığını anlamış olur. Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk başkalarım sever ve onlara saygı duyar. Böylelikle sevgi ve saygı erken gelişim yıllan boyunca disiplinin temelini oluşturur. Buna karşılık dayakla ve zorla kullanarak davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne baba; aÇocuğun kendilerine karşı korku ,öfke kızgınlık içinde olmasına sebep olur b-Çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir c-Zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar. Öneriler 1.Anne ve baba olarak çocuğa tutarlı ve kararlı davranın Kuralların ne olduğunu kesin ve net bir şekilde aktarın Gerektiğinde esnek davranın 2.Çocuğa soyut bilgi aktanmından(ahlak dersi vermekten,azarlamaktan) kaçının.Bunu yerine . onu olayların içine katarak somut bir şekilde yaşamasına fırsat verin. 3.Davranışlarını n yaramazlığının sonuçlarına katlanmasını sağlayın Masaya çay dökmüşse bırakın o temizlesin Arkadaşımn kalemini kırmışsa bırakın kendi harçlığından yenisini alsın 4.Çocuğun olumsuz davranışları karşısında duygularınızı ifade edin Beklentilerinizi dile getirin. 5.Ona seçme şansı tanıyın ve hatalarını nasıl telafi edeceğini gösterin Sorunu çözmesine yardımcı olun. 6.Bütün bunları yaparken adil ve objektif olmaya özen gösterin Örneğin küçük çocuğu kollamak uğruna büyük çocuğa haksızlık etmeyin Gerektiğinde ikisini de ayrı odalara göndererek ayırma yöntemi ile ayırım yapmadığınızı kanıtlayın. 7.Sevilen ve kişiliğine s aygı duyulan çocuk başkalarım sever ve onlara saygı duyar Bu nedenle disiplini sevgi temeli üzerine inşa edin. OKUL ÖNSESİ EĞİTİM KURUMLARINDA SANAT ETKİNLİKLERİ SANAT ETKİNLİKLERİNİN ÖNEMİ Sanat etkinlikleri temelde yaratıcılığı ve estetik duyarlılığı geliştirmeyi hedefleyen . Etkinliklerdir. Çocuk açısından sanat çalışmaları bir nesnenin aynen kopya edilmesi anlamını taşımamalıdır.Çocuğun duygu ve düşüncelerini algılamasını problemlerini korkularını kaygılarını kızgınlıklarını üzüntülerini mutluluklarını hayallerini merak ettiklerini yansıtmalıdır. Öğretmen çocukları ya ratıcı çalışmalarına teşvik etmek için gerekli çevresel düzenlemeleri yapmalı ve bu doğrultuda programlar hazırlayarak çocukların sanat çalışmalarına z evk olarak katılmalarına olanak sağlamalıdır Böylece çocukların; -Çevrelerine karşı duyarlı olmalarına —Hayal güçlerini kullanabilmelerine -Yaratıcılıklarını geliştirebilmelerine —Yeni durumlara daha kolay uyum sağlayabilmelerine —Hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları durumları f arkedebilmelerine —Kendilerini ifade e d ebilmeyi öğrenmelerine -Esnek bir kişilik geliştirebilmelerine —Bağımsızlıklarını geliştirerek kendilerine lan güvenlerini arttırmalarına yardımcı oluncaktır Öğretmen serbest zaman etkinlikleri sırasında çocukların sanat çalışmalarına yetişkinlerin ölçülerine göre değil,her çocuğun yaş ilgi ve gelişim düzeyine gör değer vermelidir Çocuklar birbiriyle kesinlikle kıyaslanmamalıdır. OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNA UYGUN SANAT ETKİNLİKLERİNİN ÇEŞİTLERİ 1—YOĞURMA MADDELERİ -Tuz seramiği( en basitleridir) »Kil —Plastrin —Talaş hamuru —Kağıt hamuru YOĞURMA MADDELERİ Çocuklar yoğurma maddelerini kopararak mıncıklayarak yuvarlayarak yassılatarak şekillendirir ve onlara üç boyutlu çalışmalar yaparlar.Çocuklar yoğurma maddeleri ile yaptıkları çalışmalarda belli aşamalardan geçerler.Çocuk başlangıçta malzemeyi tanımaya çalışır,daha sonra malzemeyi mıncıklar giderek yuvarlar yassıltır ve en son aşamada da üç boyutlu çalışmalara yönelir Bu aşamalardan geçme süresi onlara tanınan firsatınsıklığı ve kalitesi ile ilgilidir. Çocukların bu çalışmalara ilgisini artırmak ve yaratıcılıklarını geliştirmek için yoğurma maddeleri ile birlikte küçük yuvarlak sopalar,pasta ve kurabiye kalıplan,kuruyemiş kabuklan,düğmeler, boncuklar »küçük mukavva ve plastik kutular rulolar renklendirilmiş makarnalar makaralar tül gibi gözenekli kumaş parçalan,renklendirilmiş kürdanlar şişe kapaklan,ağaç kabuklan,kozalaklar gibi artık materyallerden yararlanılabilir. HAYDİ ÇOCUĞUMUZLA BİRLİKTE TUZ SERAMİĞİ YAPALIM Malzemeler: 2 su bardağı un su bardağı tuz Bir yemek kaşığı sıvı yağ Toz boya Yapılışı: Un tuz ve boya ile kulak memesi yumuşaklığında hamur yapılır Sonra sıvı yağ eklenir ki hamur ele yapışmasın Biraz daha yoğurulur Tuz seramiğimiz hazırdır Şimdi sıra geldi yaptığımız hamura şekil vermeye geldi KOLAY GELSİN Not: Boyanız yoksa boya koymayabilirsiniz KAĞIT ÇALIŞMALARI El işi kağıtlan teksir kağıtlan,kalın paket kağıtlan,grapon, karton, renkli fon kartonlan,eski gazete ve dergi sayfalan,tuvalet kağıtlan, kese kağıtlan takvim ve afişlerin renkli yüzeyleri ve resim kağıtlan sayılabilir Kağıt çalışmalan özellikleri gereği belli tekniklerle sınırlıdır. Bu teknikler yırtma yapıştırma,kesme yapıştırma, kesme katlama, yuvarlama veya bunlann bazılarının bir arada kullanılmasıyla uygulanmaktadır . BOYA ÇALIŞMALARI Pastel boyalar kaim keçeli kalemler, sulu boyalar mum boyalar,renkli tebeşirler, parmak boyalan boya çalışmalanmn içine girer Çocuklar iç dünyalannı resimlerine yansıtarak kendilerini ifade ederler. Çalışmalannın taktir edilmesi kendilerine güven duygusunu geliştirir.Bu çalışmalar aracılığı ile cocuklar problemlerini konuşmadan da dile getirebilirler.Ayrıca bu çalışmalar öğretmenlerin çocukları tanıması acısından da önemli bir rol oynamaktadır. KOLAJ ÇALIŞMALARI Çocuklann artık materyallerle yaptıkları çalışmalar sanat etkinliklerinden kolaj çalışmalarını açıklamaktadır. Artık materyaller çoğu zaman çocuklar için, satın alınan çok pahalı oyuncaklardan daha değerli olabilmektedir.Bu çalışmalar sırasında kullanılabilecek artık .materyaller; mukavva kutular, pet şişeler,bitmiş makaralar,şampuan ve deteıjan kutuları ,kumaş parçalan ,ambalaj kutuları,düğmeler,yünler,ipler,rulolar, tüyler, deri parçalan,yumurta kolileri,plastik kaplar,kavanozlar,kuruyemiş kabuklan köpükler,ağaç dallan,boncuklar olabilir. Öğretmen artık materyalleri olduğu gibi kullanmamalı,önceden işlemden geçirerek çocuklar ta rafından kullanılabilecek hale getirmelidir. Çocuklann özgün ürünler ortaya koymalanm sağlamak için kolaj çalışmalan sırasında çocuklar tamamen özgür bırakılmalı, çocukları yönlendirici örnekler v ermekten kaçınılmalıdır. BESLENME BESLENME VE ÖNEMİ Canlıların gereksinimlerinin başında beslenme gelir Yeterli ve dengeli beslenen insanlar sağlıklı,hareketli ve neşelidir Boy ve ağırlıkları yaşlarına göre normaldir Zek gelişimleri . iyidir. Genel olarak beslenme üç şekilde yapılır. *Tabii(doğal) beslenme *Yapay(suni) belenme *Karışık beslenme YETERLİ BESLENME Vücudun eneıji ihtiyacının karşılanması anlamına gelir. Yeterli deyimi günlük kaloriyi karşılayan anlamında kullanılır Tüm besin gruplarından eşit miktarda almak anlamındadır. Yeterli beslenmenin sağlanıp sağlanmadığı çocuğun büyüme ve gelişmesini izlemekle anlaşılır Bu şekilde beslenme bozuklukları ve hastalıklarının gelişmesi önlenebilir Yani çocuğun büyümesi ve gelişmesi iyiyse yeterli besleniyor demektir. Her yaş grubunda çocuğun büyüme ve gelişme hızı, b eslenmesi,bakımı farklılıklar gösterir Çocuğun sağlıklı büyüme ve gelişmesi ana babanın elindedir.O nedenle çocuğun düzenli aralıklarla tartılması ve grafiklere işaretlenmesi gerekir Çocuğun ağırlığının yanı sıra boyunun da ölçülüp izlenmesi gereklidir Çünkü büyümenin izlenmesi ağırlık,boy dişler,bıngıldak göğüs ve karın çevresinin gözlenmesi ile mümkündür Gelişmenin izlenmesinde ise hareket,konuşma,beceri ve s evgiyi açıklayan davranışların Gözlenmesi gereklidir. DENGELİ BESLENME Eneıji ve tüm besin öğelerinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde dengeli olarak almasıdırDengeli beslenme,çocukların günlük enerji ihtiyacını karşılar,bunun yanı sıra bedensel yapım onarım ve diğer çalışmaları için gerek duyulan besin maddelerinin dengeli bir şekilde alınmasıdır Özellikle okul öncesi dönemde yetersiz ve dengesiz beslenme sonunda ortaya çıkan hastalığın adı malnütrisyon yani fena beslenmedir Yetersiz ve dengesiz b eslenme zeka gelişimini etkilediği gibi,verem boğmaca,ishal,kızamık gibi hastalıkların ağır seyretmesine de neden olur Yeterli ve dengeli beslenen insanlar sağlıklı hareketli ve neşelidir Zeka gelişmeleri iyi boy ve ağırlıkları yaşlarına göre normal ve orantılıdır Dengeli beslenme için çocukların her öğünde tüm besin gruplarının bulunması ge rekir Yani protein yağ,mineral,nişasta ve vitaminler yeterli miktarda alınmalıdır Aşağıdaki besin gruplarından oluşan bir beslenme hazırlanmalıdır —Tereyağ( çiğ olarak),sıvı yağ —Sebze,meyve ve m.sulan(taze sıkılmış) —Yumurta,mercimek,et,balık,tavuk —Ekmek,makarna(kıymalı ve cevizli) —Havuçlu ve cevizli kek —Süt,yoğurt —Pekmezle yapılmış cevizli sucuk,pelte Doğuştan itibaren anne sütü ile beslenen ve 5 ,6 ayda gerekli ek gıdaları alan bebekler dengeli beslenmiş olur SEVMEDİĞİ BİR YİYECEĞİ NASIL YEDİREBİLİRİM ? Örneğin; çocuğunuz yumurtayı sevmiyor? O zaman yumurtayı haşladıktan sonra en sevdiği renk ne ise yumurtayı o renge boyayın ve çocuğunuza' Aaa bak yumurta senin en sevdiğin renkte.Kabuklarını gel beraber soyalım ve sonra yiyelim'diyerek bunu uygulayalım Örneğin;başka bir besini sevmiyor.Sevmediği yiyeceği konuşturalım Bu zeytin olsun.'bak zeytin seni çok seviyor bana seni çok sevdiğini söyledi Beni yerse daha çabuk ve daha hızlı büyür ' dedi 'Gel dediğini yapalım ve zeytini yiyelim' diyelim Zeytini yediğinde onu öpüp aferim diyelim ÇOCUKLARIN ZEVKLE YİYECEĞİ BİR PASTA TARİFİ ELMALI TOP Malzemeler: —1 paket petibör bisküvi —5 tane rendelenmiş elma —tarçın —Dövülmüş fındık ceviz Yukarıdaki malzemeler karıştırılır Çocukla birlikte top şeklinde yuvarlanır Dolapta donması sağlanır.Üzerine kürdan batınlır ve afiyetle yenir. PULSUZ DİLEKÇE Sevgili Anneciğim,Babacığım; Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim size şunları söylemek isterdim. Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik . geliştiriyorum,beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim.Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.Oyunda,arkadaşlıkta ve uğraşlarımda bana özgürlük tanıyın.Beni her yerde her zaman koruyup kollamayın.Davranışlanmın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim Bırakın kendi işimi kendim görürsem daha iyi öğrenirim Bırakın kendi işimi kendim göreyim.Büyüdüğümü başka nasıl anlarım? Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendili alamıyorum bunu önemsemeyin ama siz beni şımartmayın hep çocuk kalmak isterim sonra.Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum.Ancak siz verdikçe almadan da edemiyorum.Bana yerli yersiz söz vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor. Bana kesin v e kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın.Koyduğunuz kurallar ve y asaklann hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşınyorum.Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor,hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz.Bunlan çabuk unuturum.Ancak birbirinize saygı ve sevginizin a zadlığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder Çok konuşup çok bağırmaym.Yüksek sesle söylenenleri pek duymam Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır."ben senin yaşında iken..."diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın.Bana yanıma payı bırakın.Beni korkutup sindirerek,suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklanm için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin,ceza vermeden önce beni dinleyin.Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim Beni dinleyin öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin.Bana güvendiğinizi belli edin.Beni de tekleyin;hiç değilse çabamı övün.Beni başkaları ile karşılaştırmayın,umutsuzluğu kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin.Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın,bana süre tanıyın.Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin.Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalınm.Sizi çok bunaltsam da soğukkanlılığınızı yitirmeyin.Kızgınlığınızı haklı görebilirim ama beni aşğılamayın.Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın.Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünd güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, tersine,beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum.Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanı ldığımzı görünce üzüntüm büyük olur. Biliyorum ara sıra sizi üzüyor belki de düş kırıklığına uğratıyorum.Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukanda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın Benden "örnek çocuk"olmamı istemezseniz ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem.Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi.Ama seçme hakkım olsaydı sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim. Sevgiler Çocugunuz BELİRLİ ĞÜNLER VE HAFTALAR Orman haftası (21-26 Mart) On ağaç ,yüz ağaç ,bin ağaç bir araya gelirse ne olur? Orman olur Orman olunca gerisi kolaydır. Ormanda hayvanlar olur. Kuşlar ,tavşanlar,sincaplar,hepsi ormana doluşurlar. Oraman hayvanların yurdudur..Orman olunca yağmur da yağar. Bol bol yağar hem de..Hayvanlar su içer. Bitkilr büyür.Yazın şehir çok sıcak olur . Biz de ormanlara gezmeye gideriz.Orman gölgeliktir,serindir.Havası çok temizdir. Temiz havada yaşayanlarsağlıklı olurlar. Ormanların yararları sayılmakla bitmez. Kurumuş ağaçları kesip odun yaparlar.Yaşlı ağaçlar kesip ,onlardan masa,kalem,dolap,sıra yaparlar. Orman haftası'nda herkes birer fidan dikse ne iyi olur. Fidanlar büyüyünce yemyeşil bir orman olur.Çevremiz cennete döner. Biz de içinde cıvıl cıvıl Yaşarız.Fena mı olur? KUŞ VE AĞAÇ KUŞ VE AĞAÇ II Babama diyorum ki: _Baba,diyorum Kafeste değil, Ağaçta kuş istiyorum! Babam diyor ki: -Böyle şey olmaz! Kuşlu bir ağaç Hiçbir yerde satılmaz. Babam bilmez mi ? Bal gibi bilir: Kafeste kuş muş konmaz, Kuşlar ağace gelir İyisi mi fidan alalım, Bahçemizde büyüsün. Kuşun,ağacın,senin Hepimizin yüzü gülsün. AĞAÇLARIMIZ Ağaçlar da insanlar gibidir, Seveni olur,sevmeyeni.. Keserseniz ağlarlar Tıpkı dövülen insan gibi. Ağaçlar da insanlar gibidir., Onlar da çalışır durmadan. Ve hepsi yararlıdır, Örnek bir insan gibi. Türküler söylerler gelince bahar, Yaza,kışa,hazırlık yaparlar Ağaçların da va yürekleri, Ağaçlar da tıpkı bizler gibi. Korumalı ağaçları, Ormanlar yetiştirmeli, Yakmadan, kesmeden çoğaltmalı İnsanları sever gibi Ağaçlar da sevmeli Aziz SİVASLIOĞLU Behçet NECATİGİL YURDUMDA ŞARKI Tohumlar fidana Fidanlar ağaca Ağaçlar ormana Dönmeli yurduna Yuvadır kuşlara Örtüdür toprağa Can verir doğaya, Ormanlar yurdunda. Bir tek dal kırmadan, Ormansız kalmdan Her insan bir fidan Dikmeli yurdumda. Yuvadır kuşkalara, Örtüdür toprağa, Can verir doğaya, Ormanlar yurdundan. Mahir DİNÇER ÖYKÜ SELİM AĞAÇ DÜKECEK -Neden bahçede bir ağacın yok, Selim? Olsa ne güzel olurdu. Sabahlar! dallarında gezinir, şarkı söylerdim. Seni uyandırırdım, Selim. Sen balkona çı- ' kardın. Kahvaltını yaparken bir yandan da şarkımı dinlerdin, Selim... -Bu kuş delirmiş, dedi Selim. Ne kadar çok konuşuyor öyle. Balkonun kapısını açıp bağırdı kuşa: Susacak mısın sen! Kuş susmadı, konuştu: -Beni susturma, Selim. Yakında gideceğim. Sen yalnız kalacaksın. Beni bir daha göremezsin belki. Bir ağacın olsaydı, belki sana dönerdim, Selim. Bahar gelince dönerdim sana. İstemez miydin, Selim? Bir ağacın olsa, ağaçta bir kuşun olsa; bahar gelince ağacın yeşerse, çiçek açsa; kuşun ağaca konsa, senin için ötse... İstemez miydin, Selim? Selim, "İsterdiiim!" diye öyle bağırdı ki, sonunda, kuş korkup kaçtı. Selim iki gözü iki çeşme ağlamaya başladı. Kuşa kızdığı için mi ağladı, yoksa kuşu uçup gittiği için mi? Anlayamadım. Selim, balkonda durmuş, uçup giden kuşlara bakıyordu. Kendi kuşu da aralarındaydı. Kuşuna seslendi: -Baharda gel. Seni bekliyorum. Bahçeye ağaç da dikeceğim. Söz veriyorum! Bakalım Selim, sözünü tutacak mı? Bahçeye ağaç dikecek mi? Selim'in kuşu baharda geriye dönecek mi? Ben bunların olacağına inanıyorum. Selim, verdiği sözü tutar çünkü. BİLMECE Koca deve çöküp durur, Yaprağını döküp durur. (Çam ağacı) Rengi yoktur,sesi var Buluttan anası var (Yağmur) Sağken yerinde ayrılmaz, Öldükten sonra gezer. (Yaprak) Ormana varır seslenir Eve varır uaslanır. (Balta) Yazın giyilir Kıişın soyunur. Bir direkli, Bir kiremitli , Uzun uzun uzanır, yılda bir kez bezenir (Ağaç ) Daldan dala Kırmıızı pala. (Sincap) Yoldan gelir yürümeden , Dala konar görünmeden . (Kuş) Masal Kiraz Ağacı Dünya Masallarından Bahçenin birinde bir kiraz ağacı varmış. Ağacın önce beyaz çiçekleri, sonra da kırmızı kırmızı kirazları olurmuş. Kiraz ağacının kapısı konuklara açıkmış. O hiç yalnız kalmazmış. Kiraz ağacının bodrum katında köstebekler, solucanlar otururmuş. Ağacın gövdesinde ise karıncalar, böcekler bullunurmuş. Üst kattaki konuklar ise çiçeklere gelen arılar, dallara konan kuş- larmış. Bir gün kiraz ağacı evini dolduran bu konuklara dönmüş, şöyle demiş: "Ey konuklar! Söyleyin bakalım daha ne kadar zaman evimde konuk olacaksınız? Bütün gün evimde rahat rahat oturuyorsunuz. Peki, bana ne kira ödüyorsunuz? Konuklardan solucan ve köstebek hemen konuşmaya başlamışlar: "Bilir misin, biz sana yararlı olmağa çalışıyoruz. Köklerini saldığın toprağı gece gündüz eşeliyoruz. Böylece sen köklerini rahatça daha derinlere salabiliyorsun. Gellişiyorsun." Üst kattaki arılar ise şöyle demişler: "Senin çiçeklerinin balını kim çıkarıp topluyor? Biz olmasak senin çiçeklerinden hiç bal alınmazdı." Kuşlar ise şöyle konuşmuş: "Bizim neşeli sesimiz, şarkımız olmasa senin için sıkılırdı. Seni biz eğlendiriyoruz." Böylece kiraz ağacı konuklarının da kendisine bir şeyler verdiğini öğrenmiş. Bir daha da bu konulara hiç karışmamış. Onlar da ağacı hiç yalnız bırakmamışlar. Onu eğlendirmişler, zararlı böceklerden korumuşlar, toprağını temiz tutmuşlar. Dünya Tiyatrolar Ğünü (27 Mart) Dünya Tiyatrolar Günü hakkında genel bilgi Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart . günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır. 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan seslen çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler kiye, üçe çıktı Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu Tiyatro da meslek haline geldi. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır ilk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat: oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur. Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir. Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır. Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir Buna oyun çıkarma denir. Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro, yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır Komedi : Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır Komedinin belli başlı türleri şunlardır: a)Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür, b)Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür Trajedi Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır Dram Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı bir arada sunan tiyatro oyunudur Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir. Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur. Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar. Dünya Tiyatro Günü konulu güzel sözler *Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır. *Tiyatro, gönüller arasında bağ kurar. *Tiyatro, kalp perdesini açan bir sanattır. *Tiyatro, adamı insan eden sanattır *Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez. *Tiyatrosuz bir toplum yeni doğmuş bir çocuk sayılır. Dünya Tiyatrolar Günü örnek konuşma metni Sevgili Arkadaşlar1 1948 yılında kuruları Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Bu enstitüye üye ülkeler, her 27 Mart gününü Tiyatro Bayramı olarak kutlamaktadır. Tiyatrolar Gününde, tiyatroyu halka sevdirmek için etkinlikler yapılır. Hayatın bir parçası ve güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biri olan tiyatro da, harekete, konuşmaya ve bazen de müziğe yer verilir. İlk çağlarda tiyatro, yazılı bir metin olmadan oynanırdı. Yeteneğine güvenen oyuncular sahnede istedikleri gibi konuşurlardı. Bizim kültürümüzde tiyatroyu; orta oyunu, gölge oyunu, köy seyirlik oyunları, meddahlık, danslı ve taklidi oyunlar şeklinde görürüz. Gölge oyununda, arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde vardır. Karagöz ve başka tipteki kuklalar bu perdenin üzerinde oynatılıp konuşturulur. Güzel hikayeler anlatarak halkı eğlendiren kişilere Meddah denir. Köylerimizde hâlâ, oyun çıkarma adıyla seyirlik oyunlar düzenlenmektedir insan hayatı içinde varolan umudun, acının ve sevincin, hep birlikte verildiği oyunlara dram diyoruz Komedi, insan hayatı içindeki komik ve gülünç şeylerin oyunlaştırılmasıdır Konularını tarih ve efsanelerden alan acıklı sahne oyunlarına ise, trajedi diyoruz Tiyatro eğitimi, konservatuar denilen okullarda verilir, insanları eğiten, eğlendiren tiyatro aynı zamanda düşündürür de. Bir arada yaşayan insanların birlikte güldüğü, birlikte ağladığı ve hep birlikte düşündüğü tiyatro salonları, insanca duyguların da öğrenildiği yerlerdir. Sözlerimi, ünlü tiyatro yazarımız Haldun Taner'in bir cümlesi ile bitiriyorum Tiyatro olmasaydı, insanoğlu çok eksik, çok güdük kalırdı. Dünya Tiyatro Günü Dünyanın her yerinde Yirmi Yedi Mart günü. Tüm coşkuyla kutlanır "Dünya Tiyatro Günü". Bildiri yayımlarlar Dünya tiyatroları. İnsanlara sunarlar En güzel oyunları Hiçbir ücret almazlar O gün seyredenlerden. Tiyatronun zevkini Tattırırlar derinden. Güneş nasıl dünyayı Aydınlatıyor ise, Tiyatrolar da öyle Işık tutarlar bize. Tiyatronun önemi İnkâr edilmez asla. Onu seyredenleri Etmeyenle kıyasla. Fark edersin o zaman Tiyatro cevherini; Anlarsın tiyatronun Toplumdaki yerini. Naim YALNIZ Tiyatro Bu dünya bir tiyatro, Hepimiz birer aktörüz. Kendimiz yazıyoruz, bir senaryo, Gene kendimiz oynuyoruz. Yarabbi biz deli miyiz neyiz? Kendi kendimizi alkışlıyoruz. Mehmet Şükrü Baş Kütüphaneler Günü (mart aynın son pazartesi günü) OKUMA KİTAPLARIM Bu yazıda ünlü ozanlarımızdan Ziya düşüncelerini Osman Saba kitapları hakkında duygu ve anlatıyor. Sevgili okuma kitaplarını. O kitaplar aylara bölünmüştü. Kış aylarına düşen parçalarda kış resimleri • vardı. Sonra, o resimler gittikçe değişirdi. Dallar, yavaş yavaş tomurcuklanır, ağaçlar çiçek açardı. Paltolu çocuklar, paltolarını çıkarmaya başlardı. O resimler böylelikle, bizlere de tatilin yaklaşmakta olduğunu hatırlatırdı. Bazen kitapların son sayfasını açardım. Orada bir kelebek veya çiçekli dala konmuş bir kuş resmine dalar giderdim. Bu sayfalara ne zaman geleceğiz? Bu sayfaları okuyacağımız günlere ne zaman kavuşacağız, diye düşünür dururdum. Oysa daha okulda yılın yarısına bile ulaşmamıştık. Sınıfımızın camlarını sert yağmurlu kış rüzgarları sarsıyordu. Böyleyken ben kitaplardaki o resimlere baktıkça yaz tatilinin hayallerine kapılmaktan kendimi alamazdım. Neler düşünürdüm neler... Sınavların başlayacağı günleri düşlerdim. Okuma dersinden hiç korkulur mu? Güzel bir Mayıs günü, sınav odasına girecektim. Öğretmenim beni güler yüzle karşılayacaktı. Önüme çıkan parçayı okuyacaktım. Ben okurken dışardan kuşlar ötüşecek yeni yapraklanmış ağaçların sallandıkları görünecekti. Bahar yemişlerini satan satıcıların sesleri, çağrışmaları duyulacaktı. Öğretmenlerim okuduğum parça ile ilgili sorular soracaklar, ben hemen cevapları verecektim. Sonra «yeter» diyecekler, sınav odasından uçar gibi çıkacaktım. Okuma kitaplarındaki son parçalara baktıkça bunları düşünürdüm. Dost okuma kitaplarım. Onlarda neler yoktu? Kısa pantolonları diz kapakları örtecek şekilde biraz geçen saçları düzgünce taranmış güler yüzlü çocuk resimleri vardı. O kitaplarda temiz giyimli köylüler, babalar, analar vardı. Bu insanların güzel resimleriyle doluydu, okuma kitaplarım. Bu resimlerdeki insanlar güzel bir dünyanın insanlarıydı. Kötülük bilmezlerdi, iyilikten başka bir şey düşünmezlerdi. «Bizim gibi olun. iyilikten başka bir şey düşünmeyin» derdi. Bu unutamadığım eski okuma kitaplarından bugün bir tanesi bile yok. Onların şimdi hayalimdeki yapraklarım çevirirken yine de onları eskitmemek istiyorum. Onlardan ezberimde kalan parçaları yer yer okuyorum. Bu yüzden yangında yanmış kitaplar gibi sayfaların çoğu eksik. Sevgili dost okuma kitaplarım, sizleri zamanla bu kadar özleyeceğimi hiç bilmezdim. Böyle olacağını bilseydim, birkaçınızı olsun öbür kitaplarımın yanında saklamaz olur muydum? Ziya Osman SABA KONUSMA Sevgili Arkadaşlar! Mart ayının son pazartesi günü ile başlayan haftayı Kütüphaneler Haftası olarak kutluyoruz. Hafta süresince, kitapların önemi, kütüphanelerin geliştirilmesi ve kütüphaneciliğin sorunları dile getirilir, kütüphanelerde uyulması gereken kurallar anlatılır. İçindeki kitaplardan herkesin yararlandığı binalara kütüphane, kitapların korunması, sınıflandırılması ve okuyucuya kitap verilmesi gibi görevleri yapan memurlara da kütüphaneci denir. Eski çağlardan beri insanlığın hizmetinde olan kütüphaneler, her toplum için önemli olmuştur. Hemen hemen her il ve ilçemizde kütüphane bulunur. Ülkemizdeki en büyük kütüphaneleri şöyle sıralayabiliriz: İstanbul'da Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphaneleri, Ankara'da Milli Kütüphane ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesidir. Ne yazık ki ülkemizde kütüphanelere gereken önem verilmemektedir. Günümüzün en yalnız, en buruk ve en üzgün mekanlarıdır kütüphaneler. Kitabın pahalı olduğunu söyleyen insanların, kitabın bedava olduğu kütüphanelere gitmediğini görüyoruz. Kitap okumayan bir toplum oluşumuzun cezasını, elbette ki her alanda çekmekteyiz. Sevgili Arkadaşlar! Her türlü kitabı bulabileceğimiz kütüphaneler, biz okuyucularını beklemektedir. Okul ve sınıf kütüphaneleri kurmak için bu haftayı vesile kılıp, hemen kollan sıvaınalıyız. Bizlere ödünç kitap veren kütüphaneleri sık sık ziyaret etmeli ve her şeyden önemlisi, haftada en az birkaç kitap okumalıyız. Kütüphaneye girerken ayaklarımızı paspasa silmeli, paltolarımızı vestiyere bırakmalıyız. Görevli memur istemeden kimliğimizi vermeliyiz. Nasıl kitap arayacağımızı bilmiyorsak görevli memurdan yardım istemeliyiz. Okuma salonunda konuşmamalı, sayfaları sessiz çevirmeli ve sessiz yüriimeliyiz. Okuduğumuz ve ödünç aldığımız kitaplardan başka insanların da yararlanacağını unutmadan, onları iyi korumalıyız. Hepinize kitaplı ve kütüphaneli bir yaşam diliyorum KÜTÜPHANE Bir yapıya konmayan taşları ben taş saymam Kitaba eğilmeyen başlan ben baş saymam Okumadan yazmadan geçen ömrü yaş saymam. Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur . Okuyanın yarını alnı gibi ak olur. Kitaplar geleceğin ışıklı bir yoludur Kitaplar yükselişin kanadıdır koludur Evrenden habersizdir kitapsız kalan insan. Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur Okuyanın yarını alnı gibi ak olur. Çölde kalan yolcular bulutlara tas tutar Bilimle beslenmeyen inanışlar pas tutar Yavrusu okumayan uluslar yas tutar. Çok okuyan çok bilir yarını parlak olur Okuyanın yarını alnı gibi ak olur. Hasan TURAN KİTAP SEVGİSİ Benim ufak bir odam var. Dinleniyor orda başım. İçindeki şu kitaplar. En sevgili arkadaşım. Beni, bana veren odur. Gerçek yolum ondan başlar; Bin bir çiçek veren odur. Onunla dost, büyük başlar. Kitap ruhun kaynağıdır. Bu kaynaktan iç arkadaş; Kitap ilmin uğrağıdır. Ektiğini biç arkadaş. Uzun sözün kısası bu, Öğütlerim değil kuru. Boş değirmen, kitapsız ev, Kitabı sev, kitabı sev!... Rıfat Necdet EVRİM ER KİTAP Okumayı, yazmayı. Gördüm, öğrendim senden. Büyükleri saymayı, Yine öğrendim senden. Bende bilgi, görgü var. Sende bütün gerçekler. Sayfalarını açar. Okurum birer birer. Doğruluk ve güzellik Senin yolun insana, Bize sensin üstelik Öğretmen, ana, baba. Seni temiz tutarım. Kirletmem hiçbir zaman. Esirgerim, okşarım, Usanmam okumaktan. İ.Hakkı TAI.AS KAPLUMBAĞALAR Kamlumbağalar ,omurgalı (Verabralı) hayvanlardır.Hayvanlar aleminde;Sürüngenler sınıfında yer alırlar .Kaplumbağalar halkımız arasında TOSBAĞA olarak da isimlendirilmektedir.Genellikle kaplumbağalar yavaş hareket ettikleri ve sırtlarındaki kabuklarından dolayı , zaman zaman hikaye ve fıkralara konu olmuştur. Fakat tam tersine kaplumbağalar bilindiğinin aksine çok yavaş değil ,oldukça hızlı hareket eden hayvanlardır.Çoğu insan ,yılan,kertenkele,timsah gibi diğer sürüngenlerden korkmalarına karşı kaplumbağalara karşı sevgi ile yaklaşmaktadır. Özellikle;bu hayvanlar çocukların ilgisini çekmektedir.Bu sevgi son zamanlarda dünyada olduğu ğibi ülkemizde de doğal ortamlarının dışında evlerde de yaygın bir şekilde kaplumbağa beslenmesini artırmıştır.Kaplumbağalar eski jeolojik zamanlardan beri yaşayan hayvalanlar olup 200-300 milyon yıl öncesinden günümüze kadar nesillerini devam ettirmeye başarmışlardır.Doğada meydana gelen tüm olumsuz değişimler ki bunun başında çevre kirliliği gelmektedir. Çevre kirliliği diğer canlılar gibi ,kaplumbağaların nesillerini de yok olma tehlkesi ile karşı karşıya getirmiştir.Ülkelerdeki bilinçsiz ve plansız şehirleşme,tarların ve ormanların azalması kara kaplumbağalarının yaşama ortamlarını ve yumurta bıraktıkları yerleri yok etmektedir. Bunu yanında orman yangınları da benzer ,olumsuz etkileri yaratmaktadır.Evsel ve sanayi atıklarının arıtılmadan ırmak ,göller ve denizlere akıtılması tatlısu ve deniz kaplumbağalarınanın ölümlerine yol açmaktadır.İnsab eliyle yaratılan bütün bu olumsuz koşullar bu hayvanlarında yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Yapılan araştırmalar evlerinde kaplumbağa besleyen insanların kaplumbağalar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını göstermiştir. Hayvanların doğaları, yapıları ,beslenme ve hastalıkları hakkında bilgi eksikliği tıpkı çevre kirliliği kadar, evlerde bakılan kaplumbağaların yaşamalarına zarar vermektedir. BESLENME Kaplumbağalar genel olarak etçil ve otçul olarak baslenmeye uygun sindirim sistemine sahiptir.Doğada böcek,solucan,üzüm,karpuz,domates,kıvırcık ve sarı çiçekli bitkileri yiyerek beslenirler. Kaplumbağaların beslenmesinde dikkat edilecek en önemli hususlar 1-3 yaş arası kaplumbağalar vücut gelişimlerini tamamları için protein ağırlıklı besin maddeleri almaları gerekmektedir.Bundan dolayı sürekli beslenmeli 6-7 yaşına kadar kış uykusuna yatırılmamalıdır. Yemlerinde Kalsiyum ve Fosfor dengesine ve vitamin ihtiyacına göre gerekli katkıları ilave edilmelidir. Ayrıca su kaplumbağaları yiyeceklerini suda almaktan hoşlanırlar.En çok sevdikleri yiyecekler arasında kurutulmuş karides gelir.Evde beslenen kaplumbağalara hazır yemler vermek daha uygundur.Kaliteli markaların kaplumbağalar için yemleri var.Mutlaka kullanın. BAKIM Evlerimizde beslediğimiz tropikal su kaplumbağaları için en önemli şey suyun temiz tutulması ve ısının bir ısıtıcı yardımıyla 27-28 'C ye sabitlenmesidir.Bu kaplumbağalar en fazla suda bulunan mikroplardan etkiledikleri için su değişimlerinin düzenli olarak aksatılmadan yapılması gerekir.Eğer buna dikkat edilmezse kaplumbağalarımız sudaki kirlilikten dolayı hastalanacaktır.Bunun sonucunda göz körlüğüne ,hatta ölüme kadar gidebilen durumlar oluşmaktadır.Başka bir önemli konu ise kaplumbağaların yeterince gelişemeden satışa çıkarılmarıdır.Kabuk gelişimlerini daha tamamlayamadıklarından dolayı maalesef çoğu bilinçsiz bakım yüzünden telef olmaktadır. Burada bizlere düşen görev;kabuklarının gelişebilmesi için kaplumbağalarımıza düzenli olarak güneş banyosu yaptırmaktır.Eğer böyle bir imkanınız yoksa piyasada ultraviole(UV) lambalar satılmaktadır.Bu lambalar güneş ışığının yerine geçer ve kaplumbağaların gelişimine katkısı büyüktür. Bunlardan mutlaka bir tane edinmeliyiz. Diğerproblemlerden bir tanesi ise kaplumbağaların ortasında palmiye bulunan,ada şeklinde küçük plastik kaplarda beslenmeleridir.Bu ortamlar çok sağlıksız ve kaplumbağaların çoğu böyle ortamlarda telef olmaktadırlar.Onlar için en iyisi ileride büyüyeceklerini de göz önüne alırsak 100x40x40 ölçülerinde bir akvaryumdur.Yalnız akvaryumu almakta da iş bitmiyor.Daha önceden de söylediğim gibi mutlaka bir tane de ısıtıcı edinmeliyiz.Ayrıca kaplumbağaların üzerine çıkıp dinlenebilceği ,kuruyabileceği bir kısmı suyun dışında kalacak şekilde kayalar da konmalıdır. Son olarak da b,r fiktre edinirsek ideal ortam yaratılmış oluruz bu sevimli dostlatrımız için.... Hem böylelikle filtre sayesinde suları daha da geç kirlenecektir. KAPLUMBAĞALARDA CİNSİYET AYRIMI Kaplumbağalarda erkeklerle dişileri ayıran en önemli özellikleri: Dişilerde kloaka kuyruk kökünde son bulur,erkeklerde kuyruk dişilere göre daha uzun ve kalındır. Çiftleşmeyi kolaylaştırabilmek için için karın altı kabuğu erkeklerde daha kuvvetli ve içe doğru çöküktür.Erkeklerde ön bacak tırnaklarından bir tanesi dişiye çiftleşme anında kavrayabilmek için daha uzundur. Hayvanat bahçesi gibi yerlerde cinsiyet tayini kan analizleriye yapılmakta hayvanın dişi ve erkek olduğu öğrenilmketedir.Kandaki Östörojen ve Testesteron hormonları seviyelerine bakılır.Avrupa kaplumbağalarda cinsel olgunluk 12 yaşlarında başlar. KAPLUMBAĞALARIN YUMURTA VE KULUÇKA ZAMANI Yumurtadan yavru çıkma süreşeri 2-3 ay sürmektedir.Testusdo gracea(tosboğa) kaplumbağalar 2-3 cm boyunda 6-12 adet yumurta yaparlar.Tatlı su kaplumbağaları 3-12 beyaz uzun şekilli yumurta yaparlar.Yavruları ise 2-3 ay süre sonra yumurtadan çıkar.Kaplumbağaların tüm çeşitleri yumurtalarını toprakğa bırakırlar.Kara ve tatlı su kaplumbağaları yaşadıkları doğal çevrede uygun bir ortamı seçerek geçirdikleri için Dünyanın belirli kumsallarında kıyıya çıkarak;kumsalda eştikleri çukurlara yumurtlarlar.Genelde bu işlemide geceler yaparlar.Sürüngenlerin cinsiyetlerinin belirlenmesinde kuluçka dönemi çevre ısısının etkili olduğu yönünde bir çok araştırma yapılmıştır. Ülkemizin Akdeniz ve Ege kıyılarında deniz kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları dünyaca ünlü kum plajları bulunmaktadır.Dalyan ,Dalaman, Fethiye ,Patara,Kumluca,Belek,Kızılot,Demirtaş,Gazipaşa ,Göksu Deltası ,Kazanlı ,kyatağan,Samandağ gibi bölgeler deniz kaplumbağalarındabn Caretta Caretta ve Cheloniamydas'ın ana vatanıdır . Çiftleşme isteği mevsimine bağlıdır.Tropik ve Subtropik iklim koşullarına göre değişiklik gösterir.Ayrıca dış ortam koşulları da bu olayı etkilemektedir. Genelde kaplumbağalar nisan ayının başında,mayıs ayının sonuna kadar çiftleşirle.Bu dönemde günlerin uzun olması ve güneş ışığının fazlalığı önemli rol oynamaktadır.Ukltraviyola ışınların, kaplumbağaların yaşamlarındaki çiftleşme ve yumurtadan yavruların çıkması gibi fizyolojik olaylara etkisi oldukça fzladır.Dişiler çiftleştikten sonra spermi 4 yıl gibi süre ile saklayabilirler.