İLİ :YOZGAT TARİH :13/11/2015 KONU : KOMŞULUK MÜNASEBETLERİ Nisa: 4/36 KOMŞULUK MÜNASEBETLERİ Muhterem Müminler! İnsanlar, aile fertlerinden sonra günün her anında komşuları ile yüz yüze gelirler. Bir ihtiyaç halinde komşu kapısı çalınır. Hastalık, afet gibi felaketlere maruz kalındığında ilk önce yardıma komşularımız gelirler. Doğum ve ölüm anında ilk komşumuz elini uzatır. Sevinç, üzüntü, mutluluk ve her türlü olaylarımızı ilk komşularımızla paylaşırız. Hayatımızın tamamını komşuyla başlayıp komşuyla tamamladığımıza göre komşular arasındaki ilişki ve diyaloglar sağlam bir temel üzerine dayanmalıdır. Yüce dinimiz İslamiyet’e göre komşusunun komşu üzerinde hakları vardır. Buna komşuluk hakkı diyoruz. Hz Aişe (r.a) den rivayet edilen hadis-i şerifte Rasulullah (s.a.v): “Cibril bana komşu hakkını o kadar çok tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya varis kılacak zannettim”1 Demek ki, komşu hakkı o kadar büyük ki, Cebrail (a.s) defalarca peygamber efendimize gelip komşu hakkının öneminden bahsetmiştir. Ne kadar iyi komşular olsa bile kötü komşularımız da olabiliyor. Bu kötü komşuluk ilişkilerinde sürekli bir rahatsızlık, güvensizlik, yalnızlık hissi süre gelmektedir. Kültürümüzde söylenen en güzel ifadelerden biri ‘ev alma komşu al’ özdeyişidir. Bu özdeyiş komşuluk ilişkilerinde her iki yönden de son derece isabetli bir tespit olmaktadır. Daha bunun gibi birçok kullanılan deyimlerde bulunur. Bunlardan çok anlamlı olan ‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’. Sözü öyle anlamlı sözdür ki komşuluk ilişkilerinin boyutlarını çok iyi anlatmaktadır. Değerli Müslümanlar! Kişinin kendi evine bitişik olanlarla, karşısında bulunup da kapıları görünenlerden kırk eve kadar oturanlar- zimmî (Hıristiyan vatandaşlar) dahi olsalar komşulardırlar. Bunlara iyilik etmek ve gerçekten akrabalarıymış gibi güzel davranmak gerekir. İslam dini, dünya hayatının sulh ve sükûn içinde, geçmesine inançlarını özgürce yaşayıp kardeşçe hayatlarını sürmesine önem vermiştir. İslam dini kadar komşuluğun inceliğini, ideal komşuluğun esaslarını, ayrıntılarını belirten bir din görülmemiştir. Allah (c.c) Nisa suresinin 36. ayetinde şöyle buyurmaktadır; “Allah’a ibadet edin”2 buyurmuşlardır. Hz. Peygamber (s.a.v) Allah’a ve ahiret gününe inanan, komşusuna iyilik etsin’3 Allah Resulüne bazen sahabelerden biri gelir ve ‘Ey Allah’ın Resulü! Bana öyle bir amel göster ki, onu yaptığım zaman cennete gireyim?’ Derdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de gelen kimsenin durumunu göz önüne alarak ona bir şey emrederdi. Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre yine bir defasında sahabelerden biri Peygamber efendimize gelmiş ve aynı talepte bulunmuştu. Peygamber efendimiz de kendisine kısaca ‘İyi ol’ buyurmuş. Sahabe “Ya Rasulullah! İyi olduğumu nasıl bileceğim?” deyince, Efendimiz şu cevabı vermişti. “Komşularına sor; eğer onlar senin iyi olduğunu söylerlerse, sen iyi bir kimsesin, yok, eğer kötü olduğunu söylerlerse o zaman sen kötü bir kimsesin, demektir”4 Demek ki, iyiliğimizin ve kötülüğümüzün ölçüsü yakın çevremiz ve komşularımızdır. Komşularımız iyi olduğumuzu söylüyorlarsa biz Allah’ın katında iyiyiz, komşularımız kötü olduğumuzu söylüyorlarsa, Allah katında da kötüyüz, demektir. Aziz Müminler! Görülüyor ki komşuluk ilişkileri dinimizin üzerinde titizlikle durduğu bir konudur. Komşularımıza iyilik ikram ve ziyarette bulunmak yardımlarına koşmak, onlarla dargın durmamak karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde yaşamak gerekir. Unutulmamalıdır ki, olgun Müslüman, kimseye zararı dokunmayan, komşularına güven veren ve daima iyilik yapan kimsedir. Ne mutlu komşularıyla iyi ilişkiler içinde yaşayanlara... HACI MEHMET TAŞCI ÇEKEREK VAİZİ 1 Riyazüs salihin cilt-1 sayfa 340 hadis no 301 Nisa suresi ayet: 4/36 3 Buh. Ve Müs. (Riyazüs salihin c.1 s.342) 4 Tevbe: 9/128 2