SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI KIRDA SİYASAL DAVRANIŞ (ÇUKUROVA BÖLGESİ ÖRNEĞİ) Vahit ÇALIŞIR DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Abdullah KOÇAK Konya, 2016 I SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI KIRDA SİYASAL DAVRANIŞ (ÇUKUROVA BÖLGESİ ÖRNEĞİ) Vahit ÇALIŞIR DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Abdullah KOÇAK Konya, 2016 II III ÖNSÖZ İlk olarak baştan sona, tez konusunun seçiminden, tezin tüm aşamalarında desteğini, yardımını ve en önemlisi sabrını benden esirgemeyen Tez Danışmanım Sn. Prof. Dr. Abdullah KOÇAK’ a teşekkür ederim. Son derece meşakkatli süreçlerim de bana olan inancını yitirmediği için tez danışmanlığının ötesinde bir liderlik örneği de sergilediğini muhakkak söylemeliyim. Tez süresince moral ve motivasyonumu artırmanın yanında sonuca ulaşmada teşvik edici yaklaşımları ile sevgili hocam Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU’ na da çok şey borçluyum. Bu tezin nihayete ulaşmasında verdiği tüm emekler için teşekkür ederim. Sevgili Hocam, Doç. Dr. Susran Erkan EROĞLU ve Doç. Dr. Hasan BOZGEYİKLİ’ nin teknik destek ve yardımları için de teşekkürlerimi sunmak isterim. Bu tezin başladığında henüz tek çocuğumuz varken bitişinde 3 kocaman yavruyu bensiz büyüten sevgili eşim Pelin ÇALIŞIR’ a teşekkür etmek çok basit kalıyor. Sonsuz minnettarlığım ile kendisine ve bana sabır gösteren yavrularım Yıldızece, Aybegüm ve Hasan Fatih’e çok teşekkür ediyorum. Sahada bana lojistik destek konusunda yardımını esirgemeyen sevgili kardeşim Samet KORKMAZ’ ın emekleri ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Kendisine tüm desteği için teşekkür ederim. Son olarak akademisyen kimliğine ek olarak uzun yıllar siyaset yapmış olan ve siyasal davranış konusunda saha deneyimlerini benimle paylaşarak tezimin saha bütünlüğünü sağlayan Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR ve Doç. Dr. Hasan Murat MERCAN’ a verdikleri destekler için çok teşekkür ederim. IV ÖZET Siyasal Davranış, bireylerin içinde bulundukları siyasal sistem içerisinde değişik etmenlere bağlı olarak sergiledikleri siyasa ile alakalı tüm davranışları işaret etmektedir. İnsanların çevreden etkilenmemeleri mümkün değildir. Bu nedenle her siyasal davranışın altında sosyal yaşam ve sosyal etkileşimler yer almaktadır. Bireylerin, aile ile başlayan sosyal sermaye gelişimlerinin daha sonra mahalle, okul, iş ve sosyal yaşamlarının etkisi ile genişlediği ve siyasal davranış üzerinde etki düzeylerinin farklılaştığı bir gerçektir. İnternetin gelişimi ile birlikte artan sosyal medya gücünün kitlesel medya araçlarına eklenmesi ile birlikte son derece farklı bilgi edinim kaynakları ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar, bireylerin ve bireylerin oluşturduğu toplulukların siyasal kültür yapısında ciddi etkiler meydana getirmiştir. Bilgiye erişim yöntemlerindeki yenilikler, sezgisel değerlendirmenin ötesine geçerek bilgiye dayalı bir değerlendirme yolu ile siyasal davranışın şekillenmesine neden olmuştur. Günümüzde kent merkezine yoğunlaşmış nüfusun siyasal davranışını incelemek hususunda araştırmacılar oldukça gönüllü iken kırsalda bu davranışın incelenmesi ihmal edilir hale gelmiştir. Sosyal sermayenin kırsalda gelişimi, bilgiye erişim kaynaklarının çeşitlenmesi, kitle iletişim araçlarının çeşitliliği, siyasal kültür ve bilgi değerlendirme yapılarını da değiştirmektedir. Bu çalışmanın ana amacı da kırsalda siyasal davranışı ve kültürü etkileyen faktörleri ortaya koyabilmektir. Anahtar Kelimeler: Siyasal Davranış, Siyasal Kültür, Kitle İletişim Araçları, İnternet, Sosyal Medya, Sosyal Sermaye, Siyasal Bilgi Öğrencinin V Adı Soyadı Vahit ÇALIŞIR Numarası 0714121031001 HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM Ana Bilim/Bilim DALI Dalı ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI Danışman Tezin İngilizce Adı Prof. Dr. Abdullah KOÇAK RURAL POLITICAL BEHAVIOR: ÇUKUROVA REGION EXAMPLE SUMMARY Political Behavior refers to all attitudes act by individuals related to politics depending on the various factors within the political system that they live in. It is not possible not to be effected from environment for human beings. Therefore, there are social life and social interactions beneath all political behaviors. It is a fact that social capital development of the individuals started from the family expands through effects of the school, occupation and social life and differentiates the effect levels on political attitudes. Addition of social media power to mass media means in line with the developments in internet caused extremely different sources of gathering information to be occurred. All of these caused serious effects on the political culture structures of the individuals and the communities composed by the individuals. Innovations on methods VI of access to information lead to shaping the political attitudes passing beyond intuitive evaluation of the information as knowledge-based information analysis. Contemporarily, while social researchers are very keen to investigate the political behaviors of the population condensed in city centers, the investigation of this behavior in rural regions became neglected. The Development of Social Capital in Rural Areas, Diversification of Access to Information Tools, Diversification of Mass Media Means are all changing the structures of political culture and analyzing information. The main objective of this study is to put the factors that are effecting political behavior and culture in rural areas. Key Words: Political Behavior, Political Culture, Mass Media, İnternet, Social Media, Social Capital, Political Knowledge VII İÇİNDEKİLER TEZ KABUL ........................................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. ÖNSÖZ ...................................................................................................................... III ÖZET ......................................................................................................................... IV SUMMARY .................................................................................................................V İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... VII TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................... XI ŞEKİLLER LİSTESİ ................................................................................................ XV KISALTMALAR .................................................................................................... XVI GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ................................................................................. 3 1.1 Siyasal Davranış ............................................................................................ 3 1.1.1 Siyasal Davranışların Açıklanmasında Sosyo-Ekonomik Faktörler ...... 9 1.1.2 Siyasal Davranışlarına Etki Eden Psikolojik Etmenler........................ 13 1.2 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ................................................... 16 1.2.1 Sosyolojik Yaklaşım ............................................................................ 16 1.2.2 Sosyo-Psikolojik Yaklaşım .................................................................. 21 1.2.3 Ekonomik Yaklaşım ............................................................................ 26 1.3 Siyasal Kültür .............................................................................................. 29 1.3.1 Sınırlı (Parochial) Siyasal Kültürler .................................................... 33 1.3.2 Tâbi (Subject) Kültürler ....................................................................... 33 1.3.3 Katılımcı (Participant) Kültür .............................................................. 33 1.3.4 Diğer Siyasal Kültür Gruplandırmaları................................................ 34 1.4 Sosyal Sermaye ........................................................................................... 35 VIII 1.4.1 Kırsal Yaşam ve Sosyal Sermaye ........................................................ 36 1.4.2 Siyasal Kültür ile Sosyal Sermaye Kavramlarının Karşılaştırılması ... 38 1.5 1.5.1 Yanlış Algının Tanımı ......................................................................... 41 1.5.2 Yanlış Algı Düzeltme Araştırmaları .................................................... 42 1.6 2. Siyasal Davranışta Siyasal Bilginin Önemi - Yanlış Algı Kavramı ........... 39 Kitlesel Medya ve Siyaset Üzerindeki Etkisi .............................................. 44 1.6.1 Kitlesel Medyanın Gündem Belirleme Gücüne Yönelik Tartışmalar . 45 1.6.2 Medya-Kanaat Önderleri ve Bilginin Kırsalda Akışı .......................... 47 ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ ...................................................................... 49 2.1 Araştırmanın Amacı ......................................................................................... 49 2.2 Araştırma Soruları ............................................................................................ 49 2.3 Araştırmanın Önemi ........................................................................................ 51 2.4 Araştırmanın Varsayımları .............................................................................. 52 2.5 Araştırmanın Kısıtları ...................................................................................... 52 2.6 Araştırma Sahası ......................................................................................... 53 2.7 Araştırma Sahasının Siyasi Geçmişi ........................................................... 56 2.8 Araştırma Yöntemi ...................................................................................... 58 2.9 Araştırmanın Tasarımı ................................................................................ 58 2.10 Evren ve Örneklem ..................................................................................... 58 2.11 Veri Toplama Aracı..................................................................................... 59 2.12 Veri Analizi ................................................................................................. 59 2.12.1 Gruplandırılarak Belirlenen Değişkenler ............................................. 59 2.12.2 Kullanılan İstatistiksel Yöntemler ....................................................... 63 2.12.3 Kullanılan İstatistik Teknikleri ............................................................ 63 3. BULGULAR .......................................................................................................... 66 IX 3.1 Demografik Yapı ............................................................................................. 67 3.1.1 Cinsiyet ..................................................................................................... 68 3.1.2 Yaş ............................................................................................................ 69 3.1.3 Gelir .......................................................................................................... 70 3.1.4 Eğitim Durumları ...................................................................................... 71 3.1.5 Meslek Grupları ........................................................................................ 72 3.1.6 Sosyal Güvenlik ........................................................................................ 73 3.1.7 Medeni Durum .......................................................................................... 74 3.1.8 Siyasal Kimlik........................................................................................... 74 3.2 Siyasal Davranış .............................................................................................. 76 3.2.1 Cinsiyetin Siyasal Davranış Türü İle İlişkisi ............................................ 82 3.2.2 Eğitim Durumunun Siyasal Davranış Türü ile İlişkisi ............................. 83 3.2.3 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranış Türleri ile İlişkisi .............................. 84 3.3 Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye ................................................................. 87 3.3.1 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye ...................................................................... 92 3.3.2 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye .......................................................... 93 3.3.3 Siyasal Kimlik ile Sosyal Sermaye ........................................................... 94 3.3.4 Yaş ile Sosyal Sermaye ............................................................................ 96 3.4 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyleri .......................................... 98 3.4.1 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi İlişkisi ................................................ 101 3.4.2 Eğitim Durumunun Siyasal Bilgi Düzeyi ’ne Etkisi ............................... 102 3.4.3 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi Düzeyi Arasındaki İlişki ...................... 103 3.4.4 Sosyal Sermayenin Siyasal Bilgi Düzeyi Üzerindeki Etkisi .................. 105 3.5 Siyasal Katılım Düzeyleri .............................................................................. 107 3.5.1 Cinsiyetin Siyasal Katılımda Etkisi ........................................................ 108 X 3.5.2 Siyasal Kimliğin Siyasal Katılımda Etkisi.............................................. 109 3.5.3 Yaş ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki ................................................ 111 3.5.4 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki ............................. 112 3.6 Siyasal Tercihler ............................................................................................ 114 3.6.1 Katılımcıların Siyasal Tercihleri ............................................................. 114 3.6.2 Katılımcıların Siyasal Tercihlerine Göre Araştırma Sonuçlarının Karşılaştırılması ............................................................................................... 119 3.6.3 Katılımcıların Başkanlık Sistemine Göre Araştırma Sonuçlarının Karşılaştırılması ............................................................................................... 125 3.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür .............................................................. 131 4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME....................................................................... 133 4.1 Araştırmanın Özeti ......................................................................................... 133 4.2 Bulgulardan Elde Edilen Sonuçlar ................................................................. 134 4.2.1 Çukurova Kırsalında Elde Edilen Demografik Veriler........................... 135 4.2.2 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ve Çukurova Kırsalı ............. 136 4.2.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi ... 139 4.2.4 Çukurova Kırsalında Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye ...................... 141 4.2.5 Çukurova Kırsalında Siyasal Katılım ......................................................... 144 4.2.6 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür ........................................................... 146 4.2.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Tercihler ....................................................... 146 4.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Davranışın Genel Görünümü .......................... 150 4.4 Gelecek Araştırmalar İçin Öneriler ................................................................ 152 KAYNAKÇA........................................................................................................... 155 EK – ANKET........................................................................................................... 170 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 175 XI TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1 Rasyonel Tercih Yaklaşımının Diğer Yaklaşımlardan Farkları ........... 28 Tablo 2 Araştırma Sahasında Yıllara Göre İl Nüfusları, 2012-2015 .................. 53 Tablo 3 Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) .............................. 54 Tablo 4 Cinsiyet Dağılımı ........................................................................................ 68 Tablo 5 Cinsiyetin İllere Göre Dağılımı ................................................................. 68 Tablo 6 Yaş Gruplarının Dağılımı ......................................................................... 69 Tablo 7 Gelir Dağılımı ............................................................................................. 70 Tablo 8 Katılımcıların Eğitim Durumları ............................................................. 71 Tablo 9 Mesleklere Göre Dağılım........................................................................... 73 Tablo 10 Sosyal Güvenlik ........................................................................................ 73 Tablo 11 Medeni Durum ......................................................................................... 74 Tablo 12 Siyasal Kimlik Dağılımları ...................................................................... 75 Tablo 13 Cinsiyete Göre Siyasal Kimlik Dağılımları ........................................... 75 Tablo 14 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Kimlik Dağılımları ............................ 76 Tablo 15 Katılımcıların Oy Verme Alışkanlıkları ................................................ 77 Tablo 16 Sürekli Aynı Partiye Oy Verme Nedenleri ............................................ 78 Tablo 17 İdeoloji Temelinde Oy Verme Nedenleri ............................................... 79 Tablo 18 Başka Partilere de Oy Verme Gerekçeleri ............................................ 80 Tablo 19 Katılımcıların Sergiledikleri Siyasal Davranış Türleri ........................ 81 Tablo 20 Cinsiyete Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı .......................... 82 Tablo 21 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı .......... 83 Tablo 22 Eğitim Durumu - Siyasal Davranış Grubu Ki-Kare Testi ................... 84 Tablo 23 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranışa Göre Dağılımı .............................. 84 XII Tablo 24 Siyasal Kimlik - Siyasal Davranış Türü Ki-Kare Testi ........................ 85 Tablo 25 Siyasal Gelişmelerin Takip Edildiği İletişim Kanalları ........................ 87 Tablo 26 TV İzleme Alışkanlıkları ......................................................................... 88 Tablo 27 Sosyal Medya Takip Alışkanlıkları ........................................................ 88 Tablo 28 Kanaat Önderleri ile İletişim .................................................................. 89 Tablo 29 Kanaat Önderlerine Danışma ve Karar Alma Durumları................... 90 Tablo 30 Siyasal Tartışma Mekânları .................................................................... 90 Tablo 31 Sosyal Sermaye Puanlamaları ................................................................ 91 Tablo 32 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Dağılımı ..................................................... 92 Tablo 33 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Arasında Ki-Kare Testi ........................... 93 Tablo 34 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı ............................................ 93 Tablo 35 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı arasında ki-kare testi ...... 94 Tablo 36 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Yapısı Dağılımı .............................. 95 Tablo 37 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Değişkenleri Arasında Anova Testi ................................................................................................................................... 96 Tablo 38 Yaş ile Sosyal Sermaye Durumu Dağılımı ............................................. 97 Tablo 39 Yaş ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında Anova Testi ........................... 98 Tablo 40 Siyasal Bilgiye Erişim Kanalları ............................................................. 98 Tablo 41 Sosyal Medya Kullanım Durumları ....................................................... 99 Tablo 42 Siyasal Hayata İlişkin Kitap Okuma Alışkanlıkları ............................. 99 Tablo 43 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı ...................................................... 100 Tablo 44 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablo ...................... 102 Tablo 45 Eğitim Grupları ile Siyasal Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması ...... 103 Tablo 46 Eğitim Düzeyi ile Siyasal Bilgi Arasında Anova Testi ........................ 103 Tablo 47 Siyasal Kimlik ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu ....... 104 XIII Tablo 48 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi arasında Ki-Kare Testi ..................... 104 Tablo 49 Sosyal Sermaye ile Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu ..... 105 Tablo 50 Sosyal Sermaye Grupları ve Siyasal Bilgi Düzeylerine Ait Ki-Kare Testi ................................................................................................................................. 106 Tablo 51 Sosyal Sermaye ve Siyasal Bilgi Düzeyi Arasında Korelasyon Testi 106 Tablo 52 Siyasal Katılım Puanlarına Ait Frekans Tablosu ............................... 107 Tablo 53 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Karşılaştırmalı Tablosu.......................... 108 Tablo 54 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Puanları Arasında Korelasyon Testi ..... 109 Tablo 55 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Puan Karşılaştırmalı Tablosu ..... 109 Tablo 56 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi .......... 110 Tablo 57 Yaş Gruplarına Göre Siyasal Katılım Dağılımı .................................. 111 Tablo 58 Yaş ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi ............................ 112 Tablo 59 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Grupları Karşılaştırmalı Tablosu ................................................................................................................................. 113 Tablo 60 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi ....... 113 Tablo 61 7 Haziran 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler ......................... 115 Tablo 62 1 Kasım 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler ............................ 115 Tablo 63 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerinde Oy Dağılımları ........................... 116 Tablo 64 Başkanlık Sistemine Bakış .................................................................... 117 Tablo 65 Başkanlık Sistemi İle 1 Kasım Seçimleri Arasında Çapraz Tablo .... 117 Tablo 66 Bugün Genel Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler ............................. 118 Tablo 67 1 Kasım Seçimleri ile Bugün Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler Arasında Dağılım ................................................................................................... 119 Tablo 68 Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri ....................................... 120 Tablo 69 Siyasal Tercihlere Göre Siyasal Davranış Gruplarının Dağılımı ...... 121 XIV Tablo 70 Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Puan Grupları .......... 122 Tablo 71 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Bilgi Düzeyi Dağılımı ....................... 123 Tablo 72 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Katılım Düzeyleri ............................ 124 Tablo 73 Siyasal Kimliklere Göre Başkanlık Sistemine Destek ........................ 126 Tablo 74 Siyasal Davranış Gruplarının Başkanlık Sitemine Bakışları ............ 127 Tablo 75 Sosyal Sermaye Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları ............. 128 Tablo 76 Siyasal Bilgi Düzeylerine Göre Katılımcıların Başkanlık Sitemine Bakışları .................................................................................................................. 129 Tablo 77 Siyasal Katılım Puanlarına Göre Katılımcıların Başkanlık Sistemine Bakışları .................................................................................................................. 130 Tablo 78 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Grupları ................................... 131 XV ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1 Araştırma Sahasında Nüfus Grafiği .......................................................... 53 Şekil 2Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) ................................. 55 Şekil 3 Çukurova Bölgesi ........................................................................................ 55 Şekil 4 ADANA 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ............................. 56 Şekil 5 MERSİN 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ........................... 57 Şekil 6 OSMANİYE 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ..................... 57 Şekil 7 Yaş Gruplarının Dağılım Grafiği ............................................................... 70 Şekil 8 Gelir Gruplarının Dağılım Grafiği ............................................................ 71 Şekil 9 Çukurova Kırsalında Siyasal Yaklaşımların Dağılımı ............................ 82 Şekil 10 Sosyal Sermaye Puanlarının Dağılımı ..................................................... 91 Şekil 11 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı ....................................................... 101 Şekil 12 Katılımcıların Siyasal Kültür Görünümü ............................................. 131 XVI KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği Ak Parti : Adalet ve Kalkınma Partisi AP : Adalet Partisi CHP : Cumhuriyet Halk Partisi GSYH : Gayri Safi Yurt İçi Hasıla HDP : Halkların Demokrasi Partisi MHP : Milliyetçi Hareket Partisi GİRİŞ Toplumların siyasal davranışlarının incelenmesi genelde hangi siyasal parti ya da adaya destek vermeleri olarak eksik algılanmaktadır. Siyasal davranış siyasal tüm olaylara ilişkin insanların tutum ve davranışlarını ifade etmektedir. Siyaseti ilgilendiren tüm olayların kapsamı oldukça geniştir ve genelde insanlar bu geniş yelpazede kişisel arka planlarında elde ettikleri belli birikimler ile değerlendirmede bulunurlar. Bu birikimlerden bazıları siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal katılım alışkanlıkları olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmada yer alan veriler araştırmanın aradığı temel konular olarak ele alınmaktadır. Günümüz siyasal davranış araştırmaları çoğunlukla şehir merkezlerine odaklanmaktadır. Ülkemizde batı literatürünün egemenliği altında sanayileşme sonrası şehir toplumlarına yönelik varsayımlar ile yapılan siyasal davranış ve siyasal tercih araştırmaları sadece tam anlamıyla şehirleşmiş ve kırsal davranışlardan arınmış şehir yapılarında anlamlı sonuçlar verebilmektedir. Ancak, İstanbul ve İzmir gibi şehirleşme ve şehir kültürü ile yoğrulmuş kentlerin dışında kalan diğer iller (Ankara dâhil) ve çevrelerindeki kırsal bölgelerde bazı varsayımlar genelde anlamlı karşılıklar bulamamaktadırlar. Bu nedenle ülkemizde araştırma şirketlerinin genel seçimlere yönelik öngörüleri çoğunlukla seçim sonuçlarından çok daha farklı sonuçları işaret edebilmektedir. Ancak aksine yerel seçim sonuçlarının öngörülmesinde bu hata oranı oldukça azalmaktadır. Kırsalda siyasal davranışın araştırılması siyasal davranış araştırmalarında ihmal edilen bir noktaya ulaşmak ile birlikte ülkemizde bu konunun araştırılmasının siyasal öngörülere oldukça önemli bir katkı sağlayacağı açıktır. Zira Çukurova gibi bölgelerde son derece modern şehirler imar edilmiş ve sanayileri de oldukça güçlenmiş olmasına rağmen toplumsal yapının kırsal özellikleri taşıdığı bilinmektedir. Kırsal özellikler olarak ifade edilen husus, siyasal bilgi altyapısının, siyasal bilgiyi değerlendirme yöntemlerinin, kitle iletişim ve sosyal medya araçlarının kullanımı gibi faktörlerin şehir toplumlarından farklı olduğudur. Örneğin, şehirde 2 yaşayan ve döviz oranlarındaki artış ya da azalıştan ciddi zarar görebilecek biri için enflasyon rakamları, istihdam oranları, GSYH gibi makroekonomik göstergeler siyasi tercihlerini ekonomik açıdan etkilediği muhakkaktır. Kırsalda ise bu kavramlar ve göstergelerin işaret ettiği sorunları analiz edecek bir bilgi altyapısına sahip olmayan bir tarım insanının ekonomik beklentileri tarımsal destekler ile sınırlı kalarak siyasal tercihlerini buna göre belirleyebilmektedir. Diğer bir örnek olarak şehir merkezlerinde şehir içi trafik sıkıntısı, imar uygulamaları gibi konular yerel seçimlerde ana belirleyici sorunlardan bazılarıdır. Ancak büyükşehir belediyesi için kırsalda oy kullanan seçmen grubunun siyasal tercihleri şehir içi ulaşım sorununa çözümden ziyade adayın milli ya da manevi değerlere olan tutumuna göre oluşabilmektedir. 3 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1 Siyasal Davranış Tek bir tanımı olmamakla birlikte ilk olarak dar anlamda siyasal davranış, siyasal sistem içinde vatandaşların doğrudan ya da dolaylı olarak yöneticilerin seçimini ve kararlarını etkilemeyi amaç edinen eylemlerdeki görüşleridir (Çam, 1987: 283). Bu tanıma göre siyasal davranışın yegâne amacı seçimlerde kimin devleti yöneteceğine karar vermek ve bu yöneticilerin alacağı kararlarda etkili olmaktır. Siyasal Davranışın tanımına ilişkin bir başka açısı da siyasal otorite ile olan bağlantısına yöneliktir. Buna göre siyasal davranış, bir toplumun üyesi ile o toplumdaki siyasal otorite arasındaki bir bağdır (Kalaycıoğlu, 1983: 10). Bireyin otonom karar ve tercihlerinin siyasal otorite üzerindeki etkisinden oluşan bir ilişkidir (Kalaycıoğlu, 1983: 10). Bu tanıma göre otoritenin kararlarına etki etme özelliği ön plana çıkarılmış ancak otorite olarak kimin tercih edileceği konusuna vurgu yapılmamıştır. Ek olarak başka bir tanımda da vatandaşların siyasal sistem karşısındaki durumlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirleyen bir kavram olarak tanımlanmakta ve siyasal davranışın basit bir meraktan yoğun bir siyasal eyleme kadar uzanan geniş bir tutum ve davranışlarından oluştuğu belirtilmektedir (Kapani, 1988: 40). Davranış konusunun etkilendiği faktör yelpazesinin genişliğine vurgu yapan bu tanım ayrıca bireylerin siyasal sisteme karşı tutum ve davranışlarının evirilme yöntemine de değinmektedir. Bu tanımların daha da çeşitlendirilebileceğinden hareketle altı çizilmesi gereken önemli hususlardan biri vatandaşların siyasal dünya ile nasıl bir etkileşim içerisinde oldukları konusundaki dağılımların birçok bireysel farklılık sınıfından oluşmakta olduğudur (Mondak ve Halperin, 2008: 335-362). Daha açık söylemek gerekirse siyasal dünya ile vatandaşların etkileşiminde çeşitliliğinin sebebi, toplumu oluşturan bireylerin değişik sınıflardan olmalarıdır. Bu dağılımları oluşturan değişik faktörlere örnek olarak ekonomik, kültürel, sosyal çevreye dayalı aidiyet hissi gibi 4 birçok etmen sıralanabilir. Dolayısı ile yaşam boyu gerçekleşen olaylar siyasal davranışın sürecine etki eder. Bir diğer ifadeyle siyasal davranışların öğrenilmesi ve uygulanması insanların hayatlarında belli dönemlerde başlayarak hayatlarının sonuna kadar devam eden ve çeşitli yaş dönemlerinde farklılıklar gösteren bir süreçtir. Özellikle bazı dönemler seçmen davranışı ve diğer siyasal davranışlar açısından önem arz etmektedir. Siyasal davranış doğal olarak her ülkede farklılıklar gösterir. Ülkeden ülkeye değişen genel özelliklerin yanı sıra ülke içerisinde de bölgeden bölgeye, aynı bölge içinde kırdan kente farklılıklar gösterebilmektedir. Örneğin, Türkiye’de “Siyasal Kutuplaşma” Cumhuriyet tarihinde siyasal hayatın ve siyasal davranışın dayanağı olmuştur. Bu anlamda Türkiye’de parti tercihleri ve oy verme motiflerini açıklamada baskın konumda olan yaklaşım “merkez - çevre” yaklaşımı (Mardin, 1973: 169-90)’tır. Türkiye özelinde çevre (normal halk) muhafazakâr/sağ kanat partiler lehine oy kullanırken, merkezin (ülke yönetimine ilişkin doğrudan müdahil olan kesim) genellikle liberal/sol kanat partilere oy vermesini tartışmaktadır (bkz. Sayari, 1978: 39-57; Özbudun,1980: 107-43; Ergüder 1980-81: 45-81; Heper, 1988: 37; Kalaycıoğlu, 1994:402-24). Mardin, geçmiş dönemlerde daha dini değerlerine bağlı seçmenlerin Adalet Partisini (AP), daha az dini değerlere bağlı ve etnik gruplardan oluşan cumhuriyetçi seçmenlerin de Cumhuriyet Halk Partisini (CHP) desteklediğini göstermiştir. Şu anki mevcut siyasi koşullarda bu tür iki partili bir görünüm olmamakla birlikte sadece etnik grupların kendi siyasal hareketlerine odaklandıklarını ve AP yerini AK Partinin aldığını söyleyebiliriz. MHP özellikle 1999 yılından sonra siyasetteki varlığını “Türk Kimliğini Koruma” vaadi ile güçlendirmeye başlamıştır. HDP’ nin de benzer bir tutum içerisinde özellikle “Kürt Kimliğini Koruma” vaadinde olduğu görülmektedir. Siyasal Davranışın değişik faktörlerden nasıl etkilendiğine dair bilimsel araştırmalara da bakmakta fayda vardır. Diğer faktörlerin incelenmesi konusunda 5 Kalaycıoğlu’nun Sarıbay ile 1991 yılında gerçekleştirdiği çalışma yerleşim türleri ve sosyo-ekonomik statülerin zayıf bir etkisi olduğunda cinsiyet, formel eğitim ve dindarlığın parti tercihlerini tanımlamada kritik role sahip olduklarını işaret eder (Özcan, 2000: 506). Yerleşim yerlerinin ve sosyo-ekonomik statülerin zayıf etkisi ifadesini tasvir edecek olursak bazı kentler hariç özellikle ilçe boyutundaki yerlerde ekonomik mesafelerin çok uzun olmadığı ve yerleşim yerinin siyasal boyutta etkisinin az olduğu kesimlerin ifade edildiği anlaşılmalıdır ve bu tür yerleşim yerlerinde cinsiyet, formel eğitim ve dindarlık etkenlerinin siyasal tercihleri belirlediğini söyleyebiliriz. Özellikle lokasyon olarak çok dezavantajlı olmayan belde ve köyler bu tür bir yapı içerisinde olabilirler. Bir başka araştırmada Türkiye’de sınıf temelli seçmen davranışlarını inceleyen Özbudun ve Tachau (1975: 465-80) modernizasyonun sınıf çatışmalarını artırdığını ve dolayısı ile sınıf temelli siyasal davranışın ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade eder. Benzer şekilde Heper ve Evin (1988:249-258), Heper (1988: 37: ve Ayata (1993: 41)) ‘da din ve sınıf kavramlarının Türkiye’de ana seçmen tercih tanımlayıcıları olduklarını ifade eder. Siyasal Davranışa ilişkin araştırmalarda elde edilen sonuçlar bazı araştırmalarda birbiri ile çelişebilmektedir. Yukarıda ifade edilen bulgular ve iddiaların tersi kanıtların bulunduğu çalışmalar da bulunmaktadır (Kalaycıoğlu,1994:402-24) ve (Narlı ve Dirlik (1996: 125-51). Bazı araştırmalar siyasetin sadece sosyal sınıf çizgileri boyunca değil aynı zamanda merkez sağ ve merkez sol’ da ki desteğin azalmasına bağlı olarak ülkenin batısından doğusuna giden birisi gibi artan bir radikalleşme trendinin varlığını da göstermişlerdir (Özcan, 2000: 507). 1996 yılında Çaha ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre de parti liderlerinin partinin siyasi görüşü, ideolojisi, kadrosu, hedefleri, programı ve dini görüşlerinden parti üyelerinin tercihlerini şekillendirmede daha önemli olduğunu ortaya koymuştur (Çaha vd., 1996: 205-47). 1996’daki bu çalışmanın öngörüsü 2002 seçimlerinden bu yana kendini açıkça göstermektedir. Aynı çalışmada ilginç olan ise dini görüşün parti 6 görüşlerinin önem sırasında diğer faktörlere nazaran son sırada olmasıdır (Özcan, 2000: 507). Yukarıda ifade edilen örneklerde görüldüğü gibi siyasal davranışı genellemek ve makro bakışın doğru öngörüler ortaya çıkarmasını beklemek özellikle alanda batı literatürünün hâkimiyeti düşünüldüğünde çok olası görünmemektedir. Merkezi yapılar (şehirler, metropoller… vb) kendi içlerinde sürekli gözlem ve seçim analizleri (seçim öncesi ve sonrası) ile değerlendirmeye sıkça alınmaktadır ancak ülkenin % 20’den fazlasının kırsalda yaşadığı düşünüldüğünde bu izlemeler % 20 civarında eksik verilere dayanan ülke genel görünümlerini ortaya çıkaracaktır. Henüz kentleşmenin günümüzdeki düzeylere ulaşmadığı dönemde Ozankaya siyasal kültür özelinde kırsaldaki verilerin önemine şu şekilde vurgu yapmaktadır. “Her siyasal düzen gibi demokratik siyasal düzenin de başarısı ve sürekliliğinin, bu düzenin temel değerlerinin ve kurumlarının toplumda ne ölçüde benimsendiğine bağlı olduğu göz önünde tutulursa Türkiye'de nüfusun büyük çoğunluğunu meydana getiren köylülerin siyasal kültürünü bilmenin teorik ve pratik öneminin ne kadar büyük olduğu kolaylıkla anlaşılır. (Ozankaya, 1971: i-iii)” Ozankaya’nın bu ifadeyi kullandığı dönemde kır nüfusu kent nüfusundan fazlaydı. Şu anda ise % 20 oranlarında kır nüfus bulunmaktadır. 1971 yılı çalışmasında Ozankaya köy topluluklarını şu şekilde tarif etmiştir. “Köy toplulukları, genellikle tarımla uğraşan, içinde bulundukları geniş toplumla ortak çıkarları az ve sınırlı ölçüde eş güdülmüş olan birbirleri karşısında da güçlü bir özerklik eğilimi gösteren, yani toplumsal çevreden çok doğal çevreye yakın olan birkaç düzine ile birkaç yüz arasında değişen nelerden kurulu, belirli ve özenle korunan sınırları olan topluluklardır.” (Ozankaya, 1971: 32) İletişim imkânlarının güçlenmesi ve ulaşım imkânlarının eskiye nazaran daha kolaylaşması bu tanımın güncellenmesine neden olmaktadır. Ozankaya’nın 1971 yılında ifade ettiği tanımını şu şekilde değiştirirsek; “Köy toplulukları, genellikle tarımla uğraşmakla birlikte ek ekonomik faaliyetler yürüten, içinde bulundukları geniş toplumla ortak çıkarları olan 7 (kooperatifleşme ve ortak üretim) ve ekonomik nedenlere bağlı olarak önemli ölçüde eş güdülmüş olan birlikte çalışma ve yaşama kültürünü geliştirme eğilimi gösteren, doğal hayatı ekonomik hayatla birleştirerek gelecek planları yapan birkaç düzine ile birkaç bin arasında değişen nelerden kurulu, belirli ama değişebilen sınırları olan topluluklardır.” Kısmi ifade hatalarını göz ardı edersek çok hatalı bir tanım olmayacaktır. Zira yukarıda da anlatıldığı gibi, kırsalda yapılan ölçümler zaman periyodu içerisinde incelendiğinde 1971’den bu yana meydana gelen değişimin bu şekilde tanıma yansıtılması mümkündür. Siyasal davranışın incelenmesi bağlamında ilk bakışta bireylerden oluşan toplumun bireysel tercihlerinin toplamının tespit edilmesi ile ölçülebilen bir araştırma konusu olduğu yanılgısı görülebilir. Zira bireylerin siyasal tercihlerinde sosyal olanın dışında etmenler de etkili olabilmektedir. Çoğu örnekte görülebileceği üzere siyasal davranış bir tüketim malına olan talep şeklinde ihtiyaca binaen ortaya çıkan bir dürtü olarak ele alınmamalıdır. Daha ötesinde öfkelerinin, sevinçlerinin, acılarının, yani kısaca duygularının rehberliğinde, geçmiş aile ve çevre ilişkilerine son derece bağlı ve tüm bu anlatılanlara bağlı olarak anlamlı ölçüde psikolojik bir davranış türüdür de denebilir. Bu durumda, siyasal davranış kavramının, toplumsal bir bilim dalı olan siyaset bilimine mi, yoksa bireysel bir bilim dalı olan psikolojiye mi ait olduğu tartışmaya açıktır (Eroğul, 1981: 122). Siyasal davranış kavramının merkezinde bulunan siyaset de aynı tartışmayı içermektedir. Siyaset, insanların günlük yaşantılarının en ayrılmaz parçalarından birini oluşturmaktadır. Artık günümüzde, politik olanla toplumsal olanı birbirinden ayırt edebilmek olası gözükmemektedir. Bu süreç kendini bilim alanında da göstermekte, bunun sonucunda da toplumsal bilimlerin farklı disiplinleri arasındaki bağların, ilişkilerin gittikçe daha fazla yoğunlaştığı bir dönem yaşanmaktadır. Her disiplinin çeşitli konulara farklı farklı yaklaşımlarından çok bir multi-disipliner yaklaşım bilim alanında kendini hissettirmektedir (Koçak, 2002:96-103 ). Bu bağlamda siyasal katılma ve kamuoyu, siyaset bilimi ile siyasal sosyolojinin çakıştığı konular olarak gözükmektedir. Her toplumun benimsediği ve siyasal sistemin 8 belirlediği siyasal kültür de bu iki konuya ortam hazırlamaktadır. İnsanların siyasete katılım düzeyleri, dereceleri ve kamuoyunun oluşması siyasal kültürle bağlantılıdır. Bu noktada siyasal kültür de siyasal sistemle sürekli bir etkileşim halindedir. Siyasal katılma ve kamuoyunun toplumdan topluma göre değişmesi, o toplumun siyasal sistemi ve toplumsal yapısıyla bağlantılıdır (Koçak, 2002: 96-103) ). Davranışçı akımın etkisinin Siyaset Biliminde de hissedilmeye başlamasından bu yana, Siyaset Biliminin psikoloji, sosyal antropoloji ve özellikle sosyoloji gibi toplumsal bilimlerin geliştirmiş olduğu kuram ve yöntemleri kendisine mal etmeye başladığı gözlemlenmektedir. (Yavaşgel, 2008: 1) Günümüzde Siyaset Biliminin tek hedefinin siyasal davranışı saptamak olmadığı ileri sürülmekle birlikte, sosyolojik temellere dayandırılmamış bir incelemeyi benimsemediği de kabul edilmektedir (Yavaşgel, 2008: 1). Bu yolu izlerken de amacının toplumsal olgu ile siyasal olgu arasındaki etkileşimi saptamak ve siyasal olayları, toplumsal bağlamın çözümlemesini yaparak belirlemek olduğu ifade edilmektedir. Bu ifade, aynı zamanda, “bugünün sosyolojisi yarının siyasetidir” görüşünü destekler niteliktedir. (Bouthoul 1968: 22) Yavaşgel “Epistemolojik Açıdan Seçim Bilim (PSEPHOLOGY) ve Problematiğine Eleştirel Yaklaşımlar” isimli çalışmasında konuyu şu şekilde değerlendirmiştir; “Siyasal davranışı etkileyen unsurlar olarak sayılan sosyo-ekonomik değişkenler genel anlamda dürtülerin yerini tutabilirken, psikolojik ve siyasal değişkenlerin hem dürtüleri hem de organizmayı ilgilendirdiğini belirtilmesi gerekmektedir. Toplumsal yaşamın siyaset dışı alanlarına aktif katılma ile siyasal katılmadaki aktivite arasında çok büyük bir sebep-sonuç ilişkisi gözlemlenmektedir. Bireyin genel katılma yoğunluğu arttıkça, aynı yoğunluğun siyasal katılıma da yansıdığı konusunda araştırma bulguları bulunmaktadır.” (Yavaşgel, 2008: 1) “Siyasal Davranış” birden fazla bilim dalının kesiştiği ve insanların siyasal hayata ilişkin aldıkları her türlü kararı kapsamaktadır. Yani en geniş tanımı ile siyasal davranış, siyasai olarak sonuçlanması için tasarlanmış her türlü eylem olarak tanımlanır (Houghton, 2015: 18) 9 İnsanların bu davranışı sergilerken hangi etmenlerden ne kadar ve nasıl etkilendiklerine ilişkin yaklaşımlar sosyolojik, sosyo-psikolojik ve ekonomik olarak gruplandırılmıştır (bkz bölüm 1.2). Bu yaklaşımlardan önce siyasal davranışa etki eden sosyo-ekonomik faktörlerin ele alınması gerekmektedir. 1.1.1 Siyasal Davranışların Açıklanmasında Sosyo-Ekonomik Faktörler Siyasal Davranış araştırmalarında sosyo-ekonomik faktörler, araştırma sorularının analizlerde temel bağımsız değişkenleri oluşturmaktadırlar. Bu faktörler ve araştırma açısından önemleri aşağıda ifade edilmiştir. 1.1.1.1 Yaş Doğaldır ki insanların siyasal hayata ilişkin bir karar verme ve davranış sergileyebilmesi için belirli bir yaşa ulaşması gerekmektedir. Seçmen olma yaşının 18 olduğu ülkemizde Yücekök (1987: 28) 18-25 gençlere ilişkin değerlendirmesinde gençlerin yaşlılara nazaran daha düşük siyasal katılım gösterdiklerini ifade etmektedir. Buna sebep olarak eğitim, iş ve gelecek endişelerinden kaynaklanan zihni meşguliyetleri nedeniyle siyasal hayata yeteri kadar odaklanamamalarını göstermektedir. Yücekök’e göre (1987:28) gençler bunalımlı dönemlerde, iç ve dış önemli sorunların gündemde olduğu ortamlarda yüksek oranda siyasal davranış eğilimi içine girdikleri halde, bunu izleyen dönemlerde ilgilerinde azalma olabilmektedir. Bu durum özellikle yükseköğrenim yapan gençlerde belirgindir. Gençlere umut verebilen yönetimler, onlardaki enerjiyi çok yapıcı bir siyasal davranış sergilemesiyle değerlendirebilmektedir (Kışlalı, 1994:186) Ancak, orta yaşlı bir adam genellikle yerleşmiş, belli bir statü ve mesleğe kavuşmuş bir adamdır. Dolayısı ile toplumda koruyacağı çok şey vardır. Bu nedenle orta yaşlarda siyasal davranışta bulunma artacaktır. Her tabakanın, etnik grubun, ırk topluluklarının içinde ayrı ayrı yaş gruplarının siyasal davranışları arasında büyük farklar vardır (Yücekök, 1987:28) Yaş etkeni ile ilgili bir genelleme yapacak olursak, 25 yaşına kadar düzensiz ve düşük düzeyde bir siyasal davranış, orta yaş grubunda daha yoğun ilgi, 60 yaşından sonra ise giderek azalan bir ilgi gözlemlenmektedir. Burada da yaş gruplarının evrensel 10 olmaması ve yaş gruplarının kentsel ve kırsal gibi çeşitli alt gruplara bölünebilmesi, genellemeler yapmayı güçleştirmektedir (Gümüş, 2006: 20). Çukurçayır (2000:186) maddeler halinde yaş konusunu şu şekilde özetlemiştir; 1. Gençlerin geleneksel siyasal davranış türlerine daha az ilgi gösterecekleri beklenir. Bunun yanında, gençlerin güçlü ve geleneksel yapılara karşı olan ideolojilere daha çok yakınlık duydukları göz1emlenmiştir. 2. İlerleyen yaşla birlikte bireyin siyasal tercihleri yerine oturmakta ve etkilenebilirliği azalmaktadır. Dolayısıyla, yaş ilerledikçe siyasal davranış da artar. 3. Yaş, diğer siyasal kaynaklardan olan meslek statüsü ve sosyo-ekonomik statü üzerinde de etkili olabilir. Yaş, doğrudan doğruya siyasal davranışı etkilediği gibi, siyasal davranış üzerinde etkisi olabilecek diğer siyasal etkenler aracılığıyla da siyasal davranışı etkileyebilir. 1.1.1.2 Cinsiyet Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda, erkeğe özgü olarak toplumların tanımladıkları rolün “eğitim, başarı, çalışkanlık, kontrollü saldırganlık, girişkenlik” gibi öğeleri içerdiği ifade edilmektedir. Bu öğelerin aile ve ev çevresi dışındaki etkinlikler için önem taşıdıkları, diğer yandan kadına özgü olarak nitelenen rolün ise “aile, ev, akrabalık grubuna yönelik bütünleştirici ve uyarlamacı eğilimleri olan, ancak mesleksel başarıya yönelmeyen ve dış dünyaya ilişkin olmayan birtakım özelliklere sahip olduğu bulunmuştur (Kalayacıoğlu, 1983: 18-19). Ülkemizde kadınların siyasal hayata katılımlarının erkeklere oranla daha az olduğu bilinmektedir. Gümüş (2006) cinsiyet ve siyasal davranış arasındaki ilişkiyi belirten üç hipotez ileri sürülebileceğini ifade etmiştir. İlk olarak, cinsiyet rolleri siyasal davranışı toplumsal statü ve sosyo-ekonomik statü üzerindeki etkisi dolayısıyla belirler; diğer bir deyişle kadınlar erkeklere oranla daha düşük bir sosyoekonomik statüde bulundukları için siyasal yaşamda daha az etkin olurlar. İkinci olarak, kadınlar düşük sosyo-ekonomik statüleri dolayısıyla, erkeklere oranla kitle iletişim araçlarından daha az yararlanırlar, ayrıca siyasal ilgi, siyasal bilgi, 11 siyasal etkinlik ve örgütsel üyelik bakımından da siyasal yaşamda daha az etkin olurlar. Üçüncü olarak, kadının, özellikle toplumun ondan aile ve eve yönelik bir rol beklentisi olması halinde, siyasal davranma gibi aile dışı ve kadın için toplumun yadsıdığı davranışları gerektirebilecek eylemlerle dolu bir yaşam biçimine sahip olması, erkeklere oranla daha zor olduğu için siyasal yaşamda kadınların fazla bir etkinliği olmaz. (Gümüş, 2006: 18). Bu sebeplerden dolayı, kadınlar, oy vermek gibi fazla zaman ve enerji harcamayı gerektirmeyecek ve aile üyeleriyle birlikte yerine getirilebilecek siyasal davranış türlerine daha sık başvururlarken, hükümet ve bürokrasi ile ilgili işlerde daha çekingen davranırlar (Çukurbayır, 2000: 76-77). Genelde çocuk ile ilgili tüm bakım ve bazen de aile büyüklerine bakmak gibi görevleri üstlenmesinden dolayı özellikle ev kadınlarının siyasal hayata katılım konusunda önlerince ciddi engeller bulunmaktadır. Bu durumun ortaya koyduğu ana mesele siyasal bilgiye erişimi ve siyasal katılımı ailenin (eş başta olmak üzere) içinde sıkışık kalmasıdır. Bu durumda siyasal tercihlerini eşine bağımlı olarak verebilmektedir. İlgisinin az olduğu ya da hiç olmadığı alanda, kadın erkeğinin yaptığı tercihi fazla düşünmeden ve önemsemeden kabul edebilmektedir (Kışlalı, 1994: 186). Bu yöntem ile gelişen siyasal davranış alışkanlıkları bir noktada karar esnekliğini zayıflatarak, kadınların siyasal konularda yeterli bilgiye sahip ol(a)mamalarından dolayı, neler getireceğini iyice göremedikleri değişikliklere karşı, güçlüye ve kararlılığa sarılırken, ister istemez tutucu eğilimler göstermeleridir (Kışlalı, 1994: 157-164). 1.1.1.3 Meslek Meslek, gelir ile birlikte bireyin toplum içerisindeki konumunu belirleyen bir faktördür. Yaşanan çevrede ki ihtiyaçlar bireylerin meslek tercihlerinde etkilidir. Örneğin küçük yaşlarda aile büyüklerinden önemli insanlar olarak bahsedilen bireylerin meslekleri özendirici olabilmektedir. Örneğin, düşük ücretli bir hasta bakıcı olan babanın amiri konumunda olan ve yüksek gelir sahibi doktorluk mesleği çocuk 12 için hedef meslek grubunda olabilmektedir. Erken yaşlarda toplumsal statü olarak özenti genelde bu rol modeller ile gerçekleşmektedir. Küçük yaşlardan itibaren alınan eğitim ve kişisel yetenekler hangi mesleğe ulaşıla bilineceği konusunda belirleyici olmaktadır. Ailenin gelir durumu gibi değişkenler ile birlikte tüm faktörler bireyin mesleğini belirlemektedir. Mesleğin sosyal statü belirlemedeki rolü çok güçlüdür. Mesleğin saygınlığı ve/veya gelir oranı bireyin kamusal konulara olan bakışını da etkilemektedir. Hangi alanda faaliyet göstermekte ise o alanı ilgilendiren toplumsal ve politik konulara olan ilgisi doğal olarak güçlenmek ile birlikte kendi mesleki alanının dışında olan ama kamuya ait tüm konularda da ilgi düzeyi artacaktır. İlişki kurma açısından, daha zor siyasal davranış türleri olarak görülen hükümet ve bürokrasiyle ilişkiler, yüksek statülü meslek sahiplerince daha çok kullanılır (Gümüş, 2006: 13). Bu gruptakiler, oy verme, siyasal ve toplumsal sorunları çevrelerindekilerle tartışma gibi etkinlikleri, diğerlerine oranla daha kolay ve sık gerçekleştirir1er. Sonuçta, birey kariyer yaptıkça örgüt üyeliği ve etkinliği artmakta, siyasal bilgisi ve ilgisi de, siyasal etkinliklerle birlikte fazlalaşmaktadır (Çukurçayır, 2000: 84). Meslek gelirinde kaynağıdır. Ancak, aynı gelir aralığında ve aynı meslekte ki kişilerin aynı siyasal davranışları sergilemeleri beklenemez. Mesleğin siyaset serbestliği de bu konu da belirleyicidir. Aile ve sosyal arkadaşlar gibi iş çevresi de siyasal davranış konusunda etkilidir. Örneğin, eğitim düzeyinin düşük olduğu, aile etkisinin azaldığı durumlarda, iş çevresinin etkisi artmaktadır (Kışlalı, 1994: 187). Toplu halde çalışma – az sayıda insanla çalışma ayrımı da burada dikkat edilmesi gereken bir konudur. Toplu çalışma koşullarında etkileşim daha yüksektir. Toplu çalışanların, kendi gruplarının çıkarlarını, daha iyi algılamaları, daha kolaylıkla haberleşmeleri, siyasal bilgi edinmeleri, çevrelerinden etkilenmeleri, ufak işyerlerinde ya da kendi başına çalışanlara göre daha muhtemeldir (Gümüş, 2006: 13). Yalnız bazı mesleklerin meslek hayatı boyunca bireye kazandırdığı bazı yetenek ve beceriler, mesleğin icrası döneminde siyasete kapalı ise de emeklilik sonrasında siyasal katılımı artırabilmektedir. Yöneticilik, yasa hazırlanması, uygulanması alanlarında tecrübe kazanan memur ve subayların, meslekten ayrıldıktan 13 sonra siyasal partilerde faal görev almaları, böyle bir ilişkiyi kanıtlayacak niteliktedir (Nie ve ark., 1989: 1) 1.1.1.4 Gelir Ekonomik bakımdan güçlü olanların, eğitim düzeyi olarak yeterli olmasa bile, siyasal bakımdan etkin oldukları bilinmektedir (Çukurçayır, 2000: 84). Yoksul sınıfların temsiline yönelik siyasal partilerin bulunmadığı durumlarda, bütün partilerin yöneticileri, yasama ve yürütme organının üyeleri, üst ve orta gelir düzeyindekilerle sınırlı kalabiliyor (Kışlalı, 1994: 187). Türkiye’de oy verme oranı bakımından gelir ve siyasal davranış ilişkisine bakıldığında, köylerdeki oy verme oranının genel olarak kentlerdekine oranla yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Gelir bakımından kendine yeterli olmayan yerleşmeler olan köylerdeki bu durum, gelir siyasal davranış ilişkisinin çok da belirleyici olmadığını göstermektedir (Baykal, 1970: 39). Gelir düzeyi yükseldikçe, daha üst düzeydeki siyasal davranış türlerine doğru bir kayma olmaktadır. Bu belirlemeler, siyaseti gelir düzeyi yüksek olan yurttaşların yönlendirdiğini ortaya koymaktadır (Gümüş, 2006: 13). Ancak, siyasetin tabana yayılması ve siyasallaşma sürecinin sağlıklı bir biçimde işlemesi, böyle oluşan sağlıksız bu yapıyı ortadan kaldıracak ve daha geniş kesimlerin siyaset ve yönetim üzerinde etkili olmasını sağlayacaktır (Çukurçayır, 2000: 84). Meslek, gelir ve eğitimin birbiri ile yakın ilişkisinin hem kuramsal, hem de gözlemsel bakımdan saptanmış olması bu üç değişkenin siyasal davranışa etkilerinin ayrı ayrı değil bir arada ele alınması gerektiğine ilişkin görüşlere yol açmıştır (Nie ve ark., 1989: 1). 1.1.2 Siyasal Davranışlarına Etki Eden Psikolojik Etmenler Sosyo-ekonomik etkenlerin siyasal davranış ile ilişkisi tek başlarına siyasal davranışlarda elbette belirleyici değildir. Çevre koşulları (durumlar) ve kişisel içyapılar (eğilimler) de bu kararlarda etkendir. 14 Sosyo-ekonomik faktörlere ek olarak psikolojik etkenlerin de siyasal davranış üzerindeki etkisi irdelenmelidir. Örneğin, hemşerilik duygusu ile oy vermek gibi bir siyasal davranışın ana konusu özellikle ülkemizde sıkça karşılanan “Kişiler siyasal tercihlerini kendilerine çözümleyebileceğine daha yakın inandıkları gördükleri hemşerilerinden ve var yana olan sorunlarını kullanacaklardır” varsayımıdır. Başka bir örnek olarak sermaye sahiplerinin kendi menfaatlerine uygun bir ilişki içerisinde bulundukları siyasileri tercih etmeleri gösterilebilir. Böyle bir iş adamının kimlerle arkadaşlık ettiğini, düzenli etkileşimde bulunduğunu, hangi derneklere üye olduğunu, hangi yayınları okuduğunu inceleyecek olursak, büyük olasılıkla, bunların siyasal tercihini destekler nitelikte olduğunu görürüz (Nie ve ark., 1989: 1). Siyasal davranışa cesaretlendiren uyarıcıların dışında siyasal davranıştan uzaklaştıran uyarıcılar da bulunabilmektedir. Örneğin, kişinin kendisini siyasal sistemden ve toplumdan yabancılaşmış görmesi veya ilgisiz ve kayıtsız bir psikoloji içinde bulunması kişinin siyasal davranışını engelleyebilmektedir (Gümüş, 2006:19). Yukarıda ki örnekler daha marjinal çevresel koşullardan daha kompleks duygu ve inanışlara kadar genişletilebilir. Bulunulan çevre ve/veya kişisel inanç ve tutumların etkilemesi ile gerçekleştirilen siyasal davranışın incelenmesi için “Siyasal Psikoloji” bilimi kullanılmaktadır. Bu bilim dalının iki ayrı akımı bulunmaktadır. Birinci akım, durumcular (situationism) olarak bilinmektedir. Bu akıma göre bireysel eğilimler ihmal edilerek bireylerin siyasal davranışlarını yönlendiren ana etkenin çevre koşulları olduğunu iddia eder. İkinci akım, eğilimciler (dispositionism) bireylerin davranışlarında kendi düşünce yapıları, inançları ve kişilikleri gibi durumların belirleyici olduğunu iddia eder. Houghton (2015:26) siyasal psikoloji’de durumların (çevresel koşullar) gücünün hayal edilmesi için şöyle bir tasvir sunmuştur: 15 “1930’larda yetişen genç bir Alman olduğunuzu hayal edin. Sürekli ve ikna edici bir biçimde Yahudilerin açgözlü, şehvet düşkünü ve bencil bireyler olduklarını dayatan imgelere maruz bırakıldınız. Yahudilerin fiziksel olarak çirkin, obez, kanca burunlu olarak resmedildiği çizgi filmlere gülerek yetiştiniz. Okul arkadaşlarınız da bu tarz şeylere güldüler. Ayrıca Yahudilere karşı aktif bir kızgınlık ve hınçla sosyalleştirildiniz. Tıpkı arkadaşlarınız gibi Yahudileri kirli, aşağılık ve daha az insan olarak gördünüz. Onlar tipik bir Aryan ırkı stereotipi olan sarışın, kaslı, idealleştirilmiş Alman imajına uymuyorlardı. Hitler gençliğine katıldınız çünkü buna mecburdunuz. Fakat yine de içine sokulduğunuz durumdan hoşnut değildiniz. Tüm bunlardan sonra nasıl bir görüşe sahip olurdunuz?” Çevresel koşulların yukarıda tasvir edildiği şekli ile geliştiği bir ortamda siyasal davranışın yönü muhtemelen bireysel eğilimlerimiz ile (barış, insan sevgisi, tutum ve inançlar vb) değil neredeyse bütün bir şekilde çevreden etkilenerek belirlenecektir. Eğilimcilere göre insanlar dünyada durumlar aracılığı ile şekillendirilen boş bir kâğıt değildirler. Bireyler, doğuştan bazı içgüdüler ve yetenekler ile dünyaya gelirler ve durumlar karşısında nasıl davranacağımızı bu içyapılar belirler. 16 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar 1.2 Siyasal açıdan seçmen davranışlarını açıklamaya yönelik ana yaklaşımlar sosyolojik yaklaşım, sosyo-psikolojik yaklaşım ve ekonomik yaklaşım olarak üç adettir. 1.2.1 Sosyolojik Yaklaşım Genel itibari ile sosyolojik yaklaşım (Columbia ekolü olarak bilinir) seçmenlerin parti tercihleri sanki dini bir aidiyet ve vazgeçilmez alışkanlıklar olarak tanımlanır ve seçmenlerin her bir seçimde kullandığı oy da bu değişmez kimliğin teyidinden başka bir şey değildir (Norris, 1998: 113-144). Modelin temeli, ferdin tutum ve tercihlerinin ilişkide olduğu insanlardan etkileneceği (Özcan 1998: 195) varsayımına dayanmaktadır. Seçimlerde kullanılan oy da aslında bireylerin ait olduğu sosyal kimliklerin siyasal tercihlere yansımasından ibarettir düşüncesi ile hareket eder (Akgün, 2007: 27). Bu yaklaşıma göre seçmen davranışının temelde toplumdaki sosyal bölünmüşlük tarafından belirlendiğini iddia eder (Akgün 2000: 77). Sosyal etki, bireyin veya bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak, diğer kişi veya kişilerin herhangi bir konuda duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirme işlemi olarak tanımlanmaktadır (Sakallı, 2001:14). Bireyler ya sosyal kurallara bağlı sosyal etkinin altında kalarak ya da bilgiye bağlı sosyal etkinin altında kalarak diğer kişilere uymaktadırlar (Sakallı, 2001:47). Sosyolojik yaklaşım; seçmenlerin daha çok din, sosyo-ekonomik statü, yaşadığı yer, mensubu olduğu grup vb. faktörleri ön plana çıkartan yaklaşımdır. Yani bu yaklaşımın temel konusu seçmenden ziyade, seçmenin mensubu olduğu gruplar ve partilerdir (Kalander, 2005: 40). Ayrıca bu yaklaşımda, seçim kampanyalarının seçmenlerin politik tercihler üzerinde etkisinin ciddi olmadığı vurgulanmaktadır (Çinko, 2006: 109). Columbia ekolüne göre sosyal davranışlar, bir dizi çıkarı ve sonucunda ortaya çıkan tercihleri doğrudan ve belirli bir şekilde ortaya koydukları için değil bunun ötesinde bireyleri sosyal yapıya konumlandırarak siyasal bilginin bireyi nasıl 17 etkilediğini ortaya koydukları için önemlidir (McPhee vd. 1963: 74-103) Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet, (1944:27). Ekol, “The People’s Choice1 – İnsanların Tercihi” eserlerinde bu durumu şu şekilde özetlemişlerdir. “a person thinks, politically, as he is, socially. Social characteristics determine political preference” (Bir insan ne kadar sosyal düşünürse o kadar siyasal düşünür. Sosyal karateristikler siyasal tercihi belirler). Bu bakış açısı ile akla gelen temel soru sosyal ve siyasal olan arasındaki ayrım noktasıdır. “İnsanların tercihi” isimli eserde ortaya konan özete bakılacak olunursa siyaset, sosyolojinin alt dalı gibi görünmektedir. Yani sosyal yapı siyasal yapının belirleyicisi konumundadır. Bu konuya cevap arayan Key ve Munger (1959: 281-299) siyaset için özgün, bağımsız ve şahsına münhasır karakter tesis etmeye çalışmışlardır. Key ve Munger, ABD Indiana ilçelerindeki siyasi tarih temelinde siyasi sadakatin gelişiminde kendine özgün ve beklenmedik dönüşlerin yer aldığını ve sonuç olarak siyasal tercih ile sosyal karakteristik arasında doğrudan basit bire bir karşılığın bulunmadığını tartışmışlardır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Siyasal tercihler sosyal karakteristiklere bir yol ile bir yerde (mekânda) bağlı olduğunu ancak başka bir yerde (mekânda) başka bir yolla bağlı olduğunu, bu nedenle siyasetin sosyal hayatın bir tortusu olmadığını ve siyasal tercihlerin basit şekilde sosyal olarak tanımlanamayacağını dile getirdiler (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Örneğin, ülkemizde Konya ilinde seçmen muhafazakâr tercihlere dini değerler yolu ile bağlı iken, ABD’nin Atlanta Kentinde seçmen muhafazakâr tercihlere göçmen karşıtlığı yolu ile bağlı olabilmektedir. Herhangi bir yerleşim yerinde bir siyasal tercihin gelişiminde diğer yerleşim yerlerinden farklı nedenlerin olabileceği olarak genelleştirebilecek bu anlatımın bu bilim dalında uğraşan bilim insanlarına siyasal sosyoloji açısından yeni bir bakış açısı sağladığı görülmektedir. The People Choice – Columbia ekolünün ilk çalışması olarak ekolün doğum tarihi şeklinde ifade edilmektedir. 1 18 Eğer belirli bir yerde ki insanların siyasal tercihlerin anlaşılması isteniyorsa o insanların nerede yaşadıklarını, çevrelerinde ne tür durumların şekillendiğini ve çevrenin (fiziki, sosyal, ekonomik… vb) onları nasıl etkilediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakış açısı ile zaman ve mekândan soyut bir genellemenin doğru olmadığı görülmektedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134) Özetle, bireysel amaç ve çevresel durum etkileşimini, siyasal sosyoloji geleneğinin ortaya çıktığı erken dönemlerde, bir tema olarak bireysel vatandaşları çevreleyen bağlam ve ağlara bağlı şekilde oluşan siyasal sonuçlar olarak ele alındığını görüyoruz (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Bağlam (Context) sosyal bağlamı ve Ağ (Network) de bireyin sosyal çevresini ifade etmektedir. Sosyal bağlam ve ağları işaret eden modern seçim çalışmalarının literatürde başlangıcını yapan ilk çalışmalar Warren Miller (1956)’ın çalışmalarıdır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Bu çalışmalar aynı zamanda sosyal sermaye kavramını vurgulamaları nedeniyle literatürde sosyal sermaye açısından önemli yer tutmaktadırlar. Sosyal bağlamlar grup sınırları içinde ve boyunca ilgili siyasal bilgiyle alakalı sosyal akışa etkisi nedeniyle, soysal etkileşimin olasılıklarına tesir ettikleri için siyasal olarak bağlı olan konumundadır (Eulau, 1986: 141). Bundan dolayı sosyal bağlamlar sosyal kompozisyon açısından belki de en iyi tanımlı olanlardır ve bu anlamda bir bağlam bir çevrenin sosyal kompozisyonu olarak görülebilir (Eulau, 1986: 141). Çevre (okul, işyeri, komşular, yaşanan il-ilçe… vb) çok farklılıklar gösterebilir. Bu yaklaşımla bakıldığında bağlamların bireysel kontrole ulaşmanın ötesinde konumlandığı görülmektedir. Bireysel tercihler yolu ile üretilmemişlerdir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 230). Hatırlanacağı üzere grupların başlıca özelliklerinden birisi normlarının bulunması ve bunlara uyulmadığı takdirde üyelerinin çeşitli şekilde cezalandırılmasıdır. Bu nedenle birey oy verme davranışında grup normlarına ters düşmemek ve belirtilen cezai müeyyidelerle karşılaşmamak için çaba harcamaktadır (Özkan: 2007: 1-172). İşte sosyolojik yaklaşımın belli başlı varsayımlarından birini bu 19 yaklaşım oluşturmaktadır ve "niçin" sorusuna böyle bir genellemeyle cevap verilmektedir (Kalender 2005:52). Özetle belirli bir yerde oluşmuş toplumsal bağlamın bireysel çabalarla değiştirilmesi pek mümkün değildir. Burada ifade edilen bir tercihler toplamıdır. Yani bir köyü ele alacak olursak, köyde görücü usulü evlilik bir sosyal bağlam olarak yerleşik ise genç bir kızın sevdiği erkekle evlenmek üzere ebeveynlerinin görücü usulü evlendirme isteklerini reddetmesi pekâlâ mümkündür ancak bu itiraz köydeki sosyal bağlamın değişmesi sonucunu yani görücü usulde evliliğin ortadan kalkması sonucunu doğurmaz. Columbia ekolüne göre çoğumuz sosyal bağlamlarımızı bulunduğumuz toplumdan hazır alırız. Bu tür sosyal baskı durumlarında kişisel tercih düşüncesi toplum tarafından doğru karşılanmamaktadır. Bireysel tercih ile toplumsal bağlam arasında sosyolojik yaklaşımın içerisinde süregelen bu tartışmanın özünde, gözden kaçırılmaması gereken husus bireylerin bir çevrenin (ağın) bir parçası olmayı tercih etmeleridir. Kendi kendine herhangi bir çevreye ait olmadan yaşam düşüncesinin mümkün olmadığı gerçeğinden hareket edilecek olunursa, siyasal tercihin sosyal bağlamdan kopuk gelişmesinin mümkün olmayacağı açıkça görülmektedir. Bu noktada sosyal bağlam konusundan sosyal ağlar konusuna geçilmesi konunun her iki kavramının ilişkisini içerecek şekilde anlaşılmasına olanak sağlayacaktır. Dikkat edilecek olursa bağlamlar bireylerin kontrolü dışında gelişen ve tanımlanan yapılar (görücü usulü evlilik gibi) olarak görünmekte ancak bireylerin tercihlerinin toplamı olarak gelişmektedir. Bireylerin kontrolünün dışında gelişen bu siyasi ve sosyal yapının üzerinde bireylerin doğrudan bir kontrolü yok iken kendi ağlarında etkileşim içerisinde oldukları diğer bireyler ile bu yapıların içeriği ile ilgili deneyimler elde ederler (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Örneğin, sağ görüşlü ve tutkunluk derecesinde milliyetçi seçmen çoğunluğuna sahip bir yerleşim yerinde siyaset hakkında konuşurken cümle yapılarının bir şekilde milli duyguları ön plana çıkaran bir forma bürünebilmektedir. 20 Belirli bir sosyal ve siyasi yapı (çevre) içerisinde oluşmuş ağların ve bu ağlarda yer alan insanların siyasal davranışlarının incelenmesinde çevre faktörünün ele alınması gerekmektedir. Huckfeldt ve Sprague’nin (1987: 93: 1197-216; 1988: 32: 467-82.; 1995: 121) ve Huckfeldt’in (1983: 89: 651-69; 1986: 121) yıllarında gerçekleştirdikleri analiz serisinde, zaman boyunca olgunlaşan sosyal ve siyasi ağların gelişiminin daha iyi anlaşılmasına çaba göstermişlerdir. Bu çalışma serisine göre bireyler (1) belirli bir bağlamlar içerisinde tekrarlanan sorunları kavrarlar (2) bu sorunları siyasi bilgi kaynakları formuna dönüştürüp dönüştüremeyeceklerine göre kararlar verirler. Coleman’ın (1964: 299) ve McPhee’nin (1963: 74-103) çalışmalarından esinlenen bu gibi bir mantık, hem dışsal tercihleri hem de bağımsız ve yapısal olarak sosyal etkileşime zorlayan kısıtları değerlendirmeye almaktadır. Buna göre insanlar çevrede meydana gelen ve hangi tür olursa olsun meydana gelen siyasi bilgi içerisinde oradan oraya hareket edip kabullenmezler ama aynı zamanda çevrede oluşan bilgi akımından ve sonuçlarından da kaçamazlar (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134) Siyasi Bilgi’nin nereden ve hangi dürtüler ile elde edildiği önemli bir konudur. Zira bu bilgiler ağların oluşumda da önemli bir rol oynamakta ve bu bilgilerin şekillendirdiği mantık ile çevre yapılanmaktadır. Toplumda siyasi bilgi ve bu bilgi kaynaklarına ulaşımı inceleyen Down’ın (1957: 14) yaptığı erken dönem çalışma, insanların kendi inandığı fikirlere yatkın bilgi kaynaklarını tercih ederek ve bu bilgi kaynaklarını kullanarak bilgi maliyetlerini düşürme eğiliminde olduklarını göstermiştir. Bu tür stratejiyi takip eden bireyler tatminlerinin, dikkatlerinin, azınlık veya çoğunlukta yer almalarının ve diğer etkenlerin durumuna bağlı olarak bireyler arasında çeşitlilik gösterdiği bu çalışmada ifade edilmiştir. Ancak Calvert’in (1985: 4: 530-55) çalışmasının sonuç bölümünde de ifade edildiği şekliyle, siyasi olarak objektif olduğu varsayılan bilgiye zıt şekilde taraflı bilgi edinilmesi konusunda siyasi olarak ilgi ve merak duyan vatandaşların daha fazla endişe duymaları gibi sonuçlardan kimse kaçınamaz. Özetle denebilir ki siyasi 21 eğilimlerini destekleyen bilgilerin kullanımı vatandaşlar arasında sıkça tercih edilen bir yöntemdir. (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134) Burada anahtar bakış iki tanedir. Birincisi, bireyler kendi tercihlerine yatkın bilgi kaynaklarını seçerler, ikincisi insanların bilgi alternatiflerinin toplamı çevresel kaynakların siyasi yatkınlıklarını yansıtır. Yani insanlar çevrenin siyasi yapısına yatkın bilgi kaynakları içerisinden kendi tercih ettikleri ya da siyasi bakışlarını ifade eden bilgileri tercih ederler. Bu da çevrenin kısıtlarının ya da bireye çizdiği çerçevenin/sınırın bilgi kaynakları bağlamında tarifidir denebilir. (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134) 1.2.2 Sosyo-Psikolojik Yaklaşım Bu model ilk defa Michigan Üniversitesi’nden Campbell, Converse, Miller ve Stokes tarafından geliştirilmiş ve yazarlar, seçmen tercihi araştırmalarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Partiyle özdeşleşme modeli; 1948, 1952 ve 1956 Başkanlık Seçimleri arasında görüşmelerin verileri doğrultusunda ortaya konulmuştur (Campbell ve ark. 1976: 10). 1950’li yıllara doğru alan araştırmalarının yaygınlık kazanması ve buna bağlı olarak bireysel düzeylerde elde edilen verilerin artışıyla birlikte sosyo-psikolojik yaklaşım ağırlık kazanmaya başlamıştır (Akgün 2002: 26). Siyasal partiye yakınlığın oyları etkilediği ilkesine dayandığı için kolay anlaşılabilir bir model olarak kabul edilmektedir (Levine, 2005: 53-71) Modelin özü, seçmenin bir partiye duyduğu sevgi ve bağlılığı ifade etmektedir. Bu bağlılık, bir taraftarın futbol takımı tutması gibi de değerlendirilmektedir. Bireyin partisiyle özdeşleşmesi için herhangi hukuki bir bağının bulunması da şart değildir (Özkan: 2007: 1-172). Birey, bilinçaltı ve içgüdüsel baskılar altında tercihini yapar. Bu psikolojik dürtüler ise oy vermede rasyonellik ilkesinin işlemesini engeller (Gülmen, 1979: 41) Seçmenlerin küçük yaşlarda ailelerinin ve çevrelerinin etkisi altında gerçekleşen siyasal sosyalleşme sürecinde kazandıkları siyasal tutumlar ve ideolojik yönelimlerin ileriki yaşlarda onların parti tercihi üzerinde son derece etkili olduğu 22 (Akgün, 2007: 29) ve kişilerin herhangi bir partiye karşı psikolojik bağlılık duyduğunu iddia eder (Kalender, 2005: 46). Sosyo-psikolojik yaklaşım, “Parti Kimliği” kavramını literatüre kazandıran yaklaşımdır. Buna göre bireyler küçük yaşlardan itibaren yakın çevresinden etkilenerek belli bir siyasal düşünceye ilgi duymaya başlar ve bu psikolojik bağlılık zamanla güçlenerek devam eder. Bu yaklaşımda oy kaymaları genelde geçici nedenlere bağlıdır. Herhangi bir örnek verecek olursak, ekonomik sıkıntı ya da adayın kötü olmasına bağlı olarak seçmenler başka partilere oy verebilmektedirler ancak daha sonraki dönemde yine psikolojik bağlarının bulunduğu partiye dönerler (Norris, 1998: 113-144). Sosyo‐ psikolojik yaklaşım modeli, sosyolojik yaklaşımı reddettiği gibi ahlaki vaazlardan çok davranışla ilgili kurallar sunmaktadır (Özkan, 2004: 113). Bu yaklaşımın incelediği başlıklar sırasıyla medya çalışmaları, ırka dayalı siyaset ve sezgiye yönelik siyasal karar vermedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117134). Erken dönem çalışmaların çoğu taraflı Medya’nın insanların siyasi tercihlerini nasıl değiştirdiğini araştırmaya yöneliktir. Bu araştırmaların ifade ettiği iki bağımsız süreç bulunmaktadır. Bunlardan ilki “birey” seviyesinde ki süreç diğeri de “medya” seviyesindeki süreçtir. Siyaset ve medya ilişkilerinin zaman içerisinde evirilmesi sürecinde görüşler arasında objektif yayın yapma ve siyasal tercihleri objektif haber ve yayınlar ile etkileme ilkelerine atıf ön plana çıkmıştır. Her ne kadar siyasal görüşler birer taraf iseler aynı zamanda medya açısından “objektiflik” de yeni bir taraf olarak ortaya çıkmıştır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Taraflı medya yayınlarının sadece siyasal bilgi ile değil aynı zamanda siyasal parti yönetici ve adaylarının da bireylere ve dolayısı ile topluma kendilerini anlatabilmeleri açısından da önemlidir. Örneğin medya, adayların toplumdaki itibarlarına da büyük etki yapmaktadır (Devran 2003: 208). Sosyolojik yaklaşımı anlatırken ifade edilen şekliyle insanlar daha önceden edindikleri siyasal eğilimlere yönelik sözüne güvendikleri insanlardan bilgi edinme kolaylığına kaçma eğilimleri, medya etkisi nedeniyle daha az kullanılan ve zahmetli 23 bir hal almaya başlamıştır. Böylece yeni taraf olarak ifade edilen medya da “objektiflik” bireylerin bilgi kaynaklarını daha hızlı erişime açma görevini de içermeye başlamıştır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Ancak okuyucu/izleyici kitleleri Medya’nın tarafsız haber yapmasını arzu etmeyerek kendi siyasal eğilimleri konusunda aleyhte olmayan yayınlar talep etmekte ki ısrarcı davranışları, bu objektiflik kavramının Medya’nın bir siyasi bilgi kaynağı olarak objektiflik kriterlerinin çıkmasına neden olmaktadır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Bu durumda sözüne güvenilen insanlardan kendi mevcut eğilimlerine yönelik bilgi edinme alışkanlığına medya da dâhil olmak durumunda kalmaktadır. Örneğin milliyetçi bir insanın her gün satın aldığı gazete de sosyalist politikaların fakir insanlara eşit gelir dağılımını öne süren iddiasını okumak istemeyecektir ya da sosyal demokrat bir insan izlediği televizyon kanalında muhafazakâr nasihatler veren siyasi bir tartışma programını izlemek istemeyecektir. Bu bakış açısı ile Medya’nın izleyici/okur oranlarını artırmak odaklı olarak hareket etme zorunluluğu nedeniyle objektif tüm bilgileri aktarmadan ziyade izleyici beklentileri doğrultusunda içerik belirleme yolunu tercih edecektir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Medya’nın siyasal kutuplar arasında konumlandığı noktalar ve kamuoyu nezdinde sonuçlarını en iyi gösteren örneklerden biri Beck’in (1991) çalışmasıdır. ABD seçimlerinde Demokrat Partizanlar Cumhuriyetçi Medya’yı, Cumhuriyetçi Partizanlar da Demokrat Medya’yı suçlamıştır. Aynı zamanda vatandaşlar (genelde yanlışlıkla) kendi partizan tercihlerini etraflarına yansıtmakta ve yine (genelde yanlışlıkla) zıt tercihlerini de gazetelerine yansıtmaktadırlar. Gayet açık şekilde görülmektedir ki objektif olmanın maliyeti tüm partizan taraflar açısından eleştiri seviyesinde bir artış işaret etmektedir. Bilgi düzeyi yüksek insanların bu negatif düzeneğe etkisi arttıkça medya açısından daha objektif çalışmalara ağırlık verilebileceği düşünülebilir. Ancak modern çağda hala neden ilkel beklentilerin birincil planda olduğu bir tartışma konusudur (Beck, 1991: 55: 371-94) 24 Siyasal davranış açısından medya etkisi çalışmaları son dönemlerde gündem belirleme temelinde gelişmiştir. Zira medya insanlara nasıl oy vermeleri gerektiğini değil siyasal olaylar ile ilgili algılarını şekillendirerek siyasal davranış sergilemeleri yöntemi ile etki gücüne sahiptir. Günden belirleme kavramı Erbring vd. (1980: 1649) ve MacKuen (1981:19-146) ‘ın yaptıkları çalışmalardan da görüleceği üzere medyada yer alma eyleminin önemi olarak ifade edilmiştir. Her iki çalışmada da seçmen davranışlarını etkilemek için medya da yer alma ve gündem belirleme stratejilerinin siyasal aktörler tarafından ve dolayısı ile medya tarafından ön plana çıktığı görülmektedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Sosyo-Psikolojik yaklaşımda ele alınan bir diğer konuda ırk siyasetidir. Genelde ABD menşeili literatüre sahip bu başlık ABD’de siyah seçmenler ve beyaz seçmenlerin davranışlarını incelemek suretiyle sosyo-psikolojik yaklaşımda değerlendirilmiştir. Carmines ve Stimson (1989: 24-144) ‘a göre ırk Amerikan siyasetinin dönüşümünden sorumludur. ABD’de parti organizasyonlarına göre şekillenmişken ABD toprakları seçmen sadakati bazında ırka bağlı olarak haritalandırılmaya başlandı. Irka bağlı siyasetin altında yatan mantık belirli sosyal, kurumsal ve çevresel durumlar altında ırk siyasette bölünmenin önemli bir etkeni konumda olduğudur. Irka bağlı siyaset insanların zihninde birdenbire gelişen bir karar değildir. Yer, zaman ve belirli olaylara bağlı olarak gelişen bir siyaset türüdür. Bir yerleşim yerinde birden fazla etnik grubun siyasal olarak ayrılmasında ırklar arasında belirgin çatışmaların başlamış olduğu varsayılır. Ancak bu çatışmaların başlangıcı yani sebebi de çoğu kez siyasal aktörlerin kendisi olmaktadır. Siyasal demeçlerde ırk temelli ayrıma yol açan içeriklerin siyasi aktörler tarafından kullanılması ırklar arası gerilimin genelde ana nedeni olmuştur. (Bobo, 1983: 1196-210; Glaser, 1994: 56:21 – 41). Son olarak sosyo-psikolojik yaklaşımın ele aldığı konu ise sezgiye dayalı siyasal karar vermedir. Bu alanda ilk verilen tema daha önce bahsettiğimiz eksik bilgiye dayalı siyaseti anımsatmaktadır. Buna göre toplumun az bir kesimi iyi ve gelişmiş bir siyasal bilgiye sahip iken toplumun çoğunluğunda bilgi eksikliği kendisini göstermektedir. Bu başlıkta sosyo-psikolojik yaklaşım, eksik bilgiye rağmen toplumun 25 bu geniş kesiminin siyasal kararlarını sezgilerine dayandırarak verdiklerini öne sürer (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Anthony Downs (1957b:210) modern kitle demokrasilerinde siyasi bilgi problemine önemli dikkat çeken ilk analist olarak politik meselelerde anlamlı düzeyde bilgili olmanın çok maliyetli olması nedeniyle, bilgiye dayalı seçim açısından göreceli faydanın seçmen açısından yetersiz kaldığını iddia etmektedir. Downs bu sava bağlı olarak 3 çeşit maliyet sıralamıştır. 1) Verinin toplanması, seçilmesi ve iletilmesinden kaynaklanan satın alma maliyetleri 2) Verinin gerçeğe dayalı analizinin maliyetleri 3) Spesifik amaçlar için ilgili verinin veya gerçeğe dayalı analizin değerlendirilmesi maliyeti Downs aynı zamanda vatandaşların bu maliyetlere ek olarak zaman, çaba, dikkat ve kaynak yatırımı yapmayı istemelerinde politik olarak iyi donanımlı/bilgili olmayı gerektirdiğini ifade etmiştir. 26 1.2.3 Ekonomik Yaklaşım Anthony Downs'ın "An Economic Theory of Democracy" isimli çalışmasında ortaya koyduğu parti rekabeti ve oy kullanma kavramından hareketle "rasyonel yaklaşım" modeli geliştirilmiştir (Scarbrough: 1984:3). Rasyonel tercih ya da diğer bir ifade ile ekonomik tercih yaklaşımı, seçmenin kendi çıkarları doğrultusunda en iyi hizmeti verebilecek bir aday ve partiyi değerlendirerek buna göre oy verme eğiliminde olmasıdır. Bu yaklaşımda seçmenin amaç ve istekleri ön planda tutulmaktadır (Kalender, 2005: 50-51). Rasyonel tercih model genel olarak toplumsal grupların davranışlarından ziyade bireysel davranışa odaklanır. Sosyolojik ve sosyo-psikolojik yaklaşımın aksine bu yaklaşımda oylama, eski alışkanlıklar, parti kimliği gibi bağlılık ve sadakat olarak değil, bireysel bir çıkara dayalı bir hedefe ulaşmak için kullanılan temel bir araçtır. Dolayısıyla bu model oy vermeyi, hem iktidardaki partinin geçmişe dönük yorumu ve bu partinin gösterdiği performansın vatandaşların tercihlerini nasıl etkilediğinin bir göstergesi hem de, seçmeni mevcut siyasa seçenekleri arasından bir tercih yapan tüketici olarak görmektedir (Heywood, 2007: 352). Ekonomik yaklaşım son dönemlerde ki ismi ile “Rasyonel Seçim – Rasyonel Çıkarcılık” olarak da bilinen ekonomik oy verme “economic voting” yaklaşımıdır (Akgün, 2007: 29). Ekonomi biliminde kullanılan “Rasyonel Tercih” yasasına paralel şekilde tesis edilmiş olan yaklaşıma göre seçmen ekonomik çıkarları ile örtüşen rasyonel tercihlerde bulunacaktır (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30). Bu görüşü savunanlara göre, seçmenin kendisinin belli bir amacı vardır ve eğer oy verdiği parti amacını gerçekleştirmede yetersiz kalırsa, seçmen bir sonraki dönemde oyunu kolayca değiştirir (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30). Özellikle yerel seçimlerde bireysel menfaatler partilerin makro programlarının dışında siyasal tercihi etkileyen ana faktör olarak kendisini gösterebilmektedir. Yerel seçimlerin kendine özgü süreçleri, karakteristikleri göz önüne alındığında, seçmenlerin oy verme davranışının daha çok rasyonel oy verme süreciyle paralellik arz ettiği izlenimi oluşmaktadır (Damlapınar ve Balcı, 2005: 76; Akgün, 2007: 95; Kalender, 2005: 73). 27 Rasyonel tercih yaklaşımı, "kişinin hatır için herhangi bir partiye oy kullanmasının söz konusu olmaması, seçmenin politik amaçlarının üzerinde odaklanarak sosyal çevreyi fazlaca dikkate almaması ve seçmenin kullanacağı oy ile ilgili daha çok politik bilgilere sahip olmak istemesi" gibi özellikleri bakımından partiyle özdeşleşme modelinden ayrılmaktadır (Harrop ve Miller 1987:145). Bu modelin temel varsayımlarından biri de “Kişilerin oy verme kararından önce aday/parti ile ilgili tüm bilgilere sahip olmak isterler” ‘dir. Temel olarak, seçmenler siyasal kararlarını rasyonel hesaplamalarına göre yapmaktalar ve adaylar onların tercihlerini yansıtan, aynı zamanda seçmenleri ilgilendiren meseleleri gerekli platformlarda dile getiren maddi bir unsurdur (Temizel, 2012: 36). Yani adaylar ya da seçilen temsilciler bu meselelere kendi inançları ve ideolojileri doğrultusunda çok fazla müdahalede bulunmazlar (Kasdin, 2009: 12). Downs, bu karar verme süreçlerini “uzamsal oy verme” yöntemlerini kullanarak açıklamıştır (Downs, 1957a: 22). Seçmenler, bekledikleri/umdukları faydaları sağlayacak ve aynı zamanda kendi görüşlerini en iyi yansıtacaklarını düşündükleri partilere/adaylara oy verirler. Bu durumda adaylar/partiler seçmenler tarafından sadece iki boyutta değerlendirilirler. Liberal – muhafazakâr ya da sağ – sol gibi (Temizel, 2012: 36). Bu yaklaşımın diğer bir versiyonu da “geçmişe dönük oy verme” (retrospective voting) olarak bilinir. Buna göre seçmenler oy verirken iktidarda bulunan partinin uygulamalarına ve genel performansına bakarlar ve bu süre içerisinde kendi ekonomik durumlarındaki değişmeyi göz önüne alırlar. (Fiorina, 1981: 16 ; Key, 1961: iv) Vatandaşlar için önemli olan iktidarın nasıl bir ekonomik politika izlediği değil ortaya çıkan net sonuçlardır. (Akgün, 2007: 30) Rasyonel çıkarcı teoriye göre bireyler ekonomik politikaları gider-fayda oranı bakımından değerlendirir (Cataldo, Holm 1983: 143). Çıkarcı seçmenler, bireyler olarak kendileri için maddi açıdan en avantajlı olanı destekleyen seçmenler olma özelliğini taşırlar (Lodd, Murray 2001: 172). Seçmenlerin rasyonel tercihler yapmasının altında yatan yegâne sebep şehirleşmedir. Bilim ve teknolojinin gelişmesi, dünya nüfusunun büyük bölümünün 28 şehirlerde yaşamaya başlaması, bilgiye ulaşma ve yayma bakımından gelişen değişmeler, üretim ve tüketim biçimlerindeki değişimler gibi birçok nedene bağlı olarak seçmenlerin giderek bireyselleştikleri söylenebilir (Güllüpınar ve ark. 2013: 9). Oy verme davranışı bakımından bireyselleşen seçmenin bütünüyle olmasa da sosyolojik ve psikolojik faktörlerin etkisinden kurtulduğu ve tercihlerini daha çok ekonomik ve hizmet odaklı olarak yaptığı söylenebilir (Güllüpınar ve ark. 2013: 9). Bu bakımdan seçmenler karar vermede, bir adayın projelerinden ve seçim vaatlerinden de büyük oranda etkilenmektedirler. Adayın ve rakiplerinin plan ve projeleri seçmenin karar verme ihtimali bakımından etkin bir referans kaynağı olarak görülebilmektir (Nergiz ve Akyıldız, 2012: 182). Rasyonel Tercih yani Ekonomik yaklaşımın diğerleri ile arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir. Tablo 1 Rasyonel Tercih Yaklaşımının Diğer Yaklaşımlardan Farkları Ekonomik Yaklaşıma Göre Diğerlerine Göre İnsanlar tamamen rasyonel aktörlerdir. Aktör sınırlı bir biçimde rasyoneldir. Tam bilgiye sahiplerdir Aktörler tam bilgiye sahip değillerdir. Mikro iktisattan kaynağını alır Kaynağını sosyal ve bilişsel psikolojiden alır Aktör kişisel faydasını maksimize eder Aktör faydasını maksimize etmek yerine “Tatmin” eder Aktör faaliyetlerinin fayda ve Grup ya da geniş sosyal baskılar kendi maliyetlerini hesaba katar ve en karlı inançları ve değerleri ile çatışsa dahi seçeneği tercih eder aktörü rasyonel olmayan davranmaya zorlayabilir. Kaynak: Houghton (2015:26) şekilde 29 1.3 Siyasal Kültür Bir toplumun üyelerinin siyasala ilişkin tutum, inanç, duygu ve değer yargılarının oluşturduğu bütüne ‘siyasal kültür’ denilmektedir (Erzen ve Yalın, 2011: 50). İnsanların siyasetle ilgilenmeleri ve bilgi edinmeleri çocukluk yaşlarından itibaren aile içinde başlamaktadır. Ailenin siyasal konulara ilgili olması çocuk üzerinde benzer bir ilgi ve ilerisi için de katılım isteği yaratmaktadır. Siyasi yönden ilgili olan ailenin çocuklarında da benzer bir ilgi gelişmektedir (Alkan, 1989: 29). Aile sosyalleştirme süreci ile çocuğa sosyal ve siyasal değer ve normları aktarırken diğer yandan karar verme kalıplarını da yine aile içindeki somut ilişkiler yardımıyla çocuğa benimsetmektedir (Uysal, 1984: 77). Aile içinde başlayan bu ilgi ve bilgi edinme süreci okul ve arkadaşlık grupları yoluyla diğer sosyal çevrelerde devam etmektedir (Sarıbay ve Kalaycıoğlu, 1991: 496). Yapılan tüm araştırmalarda, bireyin yaşadığı yerin siyasal tercihlerine etki ettiği ve değişime sebep olduğu görülmüştür. Toplumsal yaşamı mümkün kılan bireylerin birlikteliği, etkileşimidir. Toplumsalda yaşanan bu birliktelik ve etkileşim sonucu bireylerin kendilerine ait değerleri, bilinçleri, hafızası, beklentileri, mantığı da değişime uğramakta, ortaya yeni bir bilinç düzeyi çıkmaktadır. Her ne kadar bireysel olsa da, bireyler arası benzeşme de söz konusu olduğu için, bu yeni bilinç düzeyini toplumsal bilinç olarak tanımlamak mümkündür (Şentürk, 2008: 17-18). Süreç ilerledikçe siyasal toplumsallaşma gerçekleşir. Siyasal toplumsallaşma, bireylerin siyasi eğilimlerini ve yönelimlerini, tutumlarını ve davranışlarını edinmelerini sağlayan süreçtir. Bireylerin toplumun siyasal yapılarıyla bütünleşmeleri, o toplumun siyasal değer, inanç ve davranış kodlarını edinmeleri siyasal toplumsallaşma ile mümkün olmaktadır (Kaplan, 1999: 14). Siyasal toplumsallaşmanın etkileşimli, yaygın, dinamik, çatışmalı ve ideolojik nitelikli olması kadar sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin bütün pratikleri, kurumlar, işyerleri, arkadaşlık grupları ve kitle iletişim araçlarına kadar yaşam ağının bütün öğeleri siyasal toplumsallaşmayı etkilemektedir (Kaplan, 1999: 14). 30 Siyasal Toplumsallaşma süreci içerisinde “Siyasal Katılım” kararlarının etmenlerine bakacak olursak; “Siyasal Katılma” bir siyasal davranış örüntüsü olarak ele alındığında, katılmayı etkileyen pek çok faktörün devreye girdiği görülmektedir (Özkalp 1993:91). Bunlardan en önemlilerinden ikisi kitle iletişim araçları ve genellikle bu kitle iletişim araçlarının aracılığıyla oluşturulan kamuoyudur. Eskiden çocuğun sosyalleşmesinde en etkin kurumlar ana-babalar, arkadaş grupları ve öğretmenler iken; çağımız modern toplumlarında özellikle radyo-televizyon ve sinema, dolaylı yoldan toplumsallaşma sürecini etkileyen güçlü kitle iletişim araçları (Özkalp 1993:91) olmuştur. Kitle iletişim araçları kamuoyunun oluşumunda ve değişiminde etkin bir rol üstlenmektedir. Bu oluşturulan kamuoyunun da belli ölçülerde insanların siyasi davranışını mobilize etme gücü olduğu görülmektedir (Koçak, 2002: 96-103). İletişimin siyasal süreç ve kararlara etki eden bir diğer formu da artık sosyal medyadır. Siyasal toplumsallaşma, bir toplumda siyasal kültürün gelişmesi ile toplumu oluşturan bireylerin içinde bulundukları toplumsal ve siyasal çevre ile yaşadıkları sürece doğrudan ve dolaylı olarak etkileşimleri sonucu, edindikleri siyasal kültürleri oranında ulusal ve öteki siyasal sistemlerle ilgili görüş, düşünce, tutum davranışların tümüdür (Öztekin, 2001: 214). Genel manada toplumsallaşma (socialization) sürecinin özel bir yönünü niteleyen siyasal toplumsallaşma (political socialization), toplumun düzen ve istikrarını temin etmek üzere rejimin meşruiyetine inanan yeni üyelerin yetiştirilmesini ifade eder. (Yeşilorman, 2006: ii). Toplumsal yapı ve kurumlar, kişisel değer, tutum ve davranışlardan bağımsız olarak gerçekleştirilemez. Siyasal davranış, siyasal kültürün ve toplumsallaşmanın bir ifadesi olarak belirir. Bu ifadeye yanıt olarak, siyasal ve toplumsal kurumlar oluşurlar (Tokgöz, 1978: 8. i). Siyasal toplumsallaşma, siyasal kültürü oluşturur. Siyasal kültür ise sırasıyla siyasal kurumları, siyasal kurumlar, siyasal toplumsallaşmayı etkiler ve böylece siyasal kültür üzerinde değişmeler yaratır. Bütün bu etki ve tepki ilişkileri ise siyasal davranışı oluşturur (Pye ve Verba, 1965: 103). 31 Bottomore (1987: 22) siyasal davranışı iktidar savaşımları olarak betimlemiş ve buradan hareketle siyasal davranışı siyasetle ilgili her tür tavır alışa karşılık gelen, bu nedenle de siyasal kültür alanına ait olan bir eylem biçimidir şeklinde ifade etmiştir. Bu nedenle siyasal kültürün tam olarak neyi karşıladığını bilmek, siyasal davranışın olası anlamlarını değerlendirmek açısından önemlidir (Karakaş vd, 2007: 20). Maurice Duverger’a (1998: 89-90) göre kültürün siyasal yönlerini işaret eden siyasal kültürün, üç önemli tipinden söz edilebilir. Bunlar; yöresel kültür, uyrukluk kültürü ve katılımcı kültür olarak tanımlanabilirler. Karakaş ve Arkadaşları (2007:1-38) yöresel tipteki siyasal kültürü köy, klan, soy, bölge vb. gibi yerel siyasal kültürlerin birbirlerine eklemlenmesinden oluşan, yani gerçek anlamda ulusal bir kültürün bulunmadığı bir kültür tipi olarak tanımlamışlardır. Aynı çalışmada, buna karşılık uyrukluk kültürü ile katılımcı kültür ise, gerçek anlamda ulusal diyebileceğimiz bir kültürün iki biçimidir şeklinde ifade edilmiştir. Karakaş ve arkadaşlarına (2007:1-38) göre uyrukluk kültüründe, sistemin üyeleri, onun varlığından haberdardırlar ama ona karşı pasif bir yöneliş içerisinde bulunurlar. Bir anlamda sistem onların dışındadır. Sistemden bir takım hizmetler beklemekte ya da vergilerin artmasından korkmaktadırlar ancak, sistemin işlevi üzerinde önemli bir değişiklik yaratabileceklerini de pek düşünmemektedirler. Katılımcı kültürdeyse aksine, yurttaşlar değişik yollardan, seçimlerle, gösterilerle, dileklerle, baskı grupları kurmakla v.d. sistemin işleyişi üzerinde bir etki yapabileceklerine inanırlar (Karakaş vd., 2007: 20). Şüphesiz ki siyasal kültür genel kültür’ün bir parçasıdır. Genel kültür’ün devlet yönetimi ve devletin amaçları gibi sorunları ilgilendiren kesimine siyasal kültür adı verilmektedir. (Kahraman, 2002: 28) Genel anlamda kültür, toplum üyelerinin sosyal objeler karşısındaki psikolojik yönelimlerini ifade eder. Siyasal kültür ise, siyasal eylem veya objeler karşısındaki yönelimler sistemidir (Özbudun, 1990: 61). Siyaset bilimi açısından oldukça önemli bir yere sahip “Siyasal Kültür” kavramı ilk kez Gabriel Almond tarafından 1956 (Almond, 1956: 396) yılında ortaya atılmış ve akabinde Almond ve Verba tarafından 1963 yılında yayınlanan “Sivil 32 Kültür” isimli eserlerimde kullanılmıştır (Chilton, 1988: 2). Almond ve Verba’nın siyasal sosyolojisi yapısal işlevselcilikten güçlü bir şekilde etkilenmiştir. (Pavone, 2014: 1) Terim, makro ve mikro anlamda, siyasal bilimler içerisinde, siyasal sistemin bireyi ve bireyin siyasal sistemi nasıl etkilediği sorusuna bilimsel ve karşılıklı kültürlerarası yapılarda geçerli cevaplar aramak üzere kullanılmaktadır. (Chilton, 1988: 2). “Siyasal Kültür, siyasal teori içerisindeki “mikro-makro” boşluğu arasında köprü özelliği sağlayabilecek değerli bir kavramsal araç tedarik edebilir… Siyasal Kültür, siyasal eyleme yönelik yönelimlerin motiflerini gözler önüne sererek bireysel eğilimler ile sistem karakteristiklerini birleştirmede bizlere yardımcı olur” (Almond ve Powell 1966: 51-52) Almond ve Powell “yönelimlerin belirli motiflerinin siyasal eyleme..” ifadesini daha sonra “yönelimin motiflerinin dağılımı…” şeklinde revize ederek “Siyasal Kültür, siyasal eylem yöneliminin motiflerinin dağılımını gözler önüne sererek…” şeklinde tanımlama sunmuşlardır. (Chilton, 1988: 3). Almond ve Verba’nın yapısal işlevelci yaklaşımı bireysel yönelimler ve siyasi objeler şeklinde iki blok yer almaktadır. Buna göre yönelimler 3 şekilde ortaya çıkmaktadır. Birincisi, bilişsel (cognitive) yönelim (siyasal sisteme ait tüm bilgiler ve inanışlar), ikincisi etkisel (affective) yönelim (siyasal sistem ile ilgili duygular) ve üçüncüsü değersel (evaluational) yönelimdir (siyasal objeler ile ilgili yargılar ve görüşler) (Pavone, 2014: 1). Sözü edilen siyasal objeler de şunları içermektedir. i- Genel siyasal sistem ii- Sistemde yer alan spesifik yapılar veya roller (bürokrasi, yasa koyucular gibi) iii- Roller ile vazifeli olanlar (monarklar, bürokratlar…vs) iv- Kamu politikaları (Almond ve Verba 1963: 14) 33 Almond ve Verba, yukarıda sözü edilen 2 blok (yönelimler ve objeler) üzerinde siyasal kültürü 3 kısıma ayırmışlardır. Bunlar, sınırlı kültürler, özne kültürler ve katılımcı kültür. 1.3.1 Sınırlı (Parochial) Siyasal Kültürler Bu kültürlere örnek olarak Afrika kabileleri gibi yukarıda sözü edilen siyasi objelere yönelik düşük bilgi, etki ve değerlendirme düzeyine sahip toplumlar gösterilmektedir. Bu basit iptidai toplumlarda uzmanlaşmış siyasi roller yoktur ve siyasal değişim ile ilgili beklentiler düşüktür. (Almond ve Verba 1963: 17,20) Bu kültür yapısında insanlar ailelerinin çıkarlarını korumanın tek amaç olduğunu düşünürler veya siyasal rolleri ile ilgili görüşleri aile ilişkileri içinde şekillenir. (Almond ve Verba 1963: 120) 1.3.2 Tâbi (Subject) Kültürler Bağımlı kültürlerde bireylerin siyasal sistem ve politika çıktılarına yönelik yüksel bilişsel, etkisel ve değersel eğilimleri bulunmaktadır ancak siyasal partiler gibi girdi objelerine yönelimler ve aktif katılımcı olarak kendini tanımlama minimum düzeydedir. Bu nedenle sistem ve girdilerine yönelik yönelimler toplumun bir kısmı ile olan göreceli bağımsız, pasif ilişkileri yoluyla bağlantılıdır (Almond ve Verba 1963: 17) . Bağımlı kültürler daha ziyade merkezi otoriter siyasal yapılara uygundur (Almond ve Verba 1963: 17; 20). Gerçekte özne için “yasa kendisi için uyması gereken ama şekillenmesinde katkısı olmayan” bir şeydir (Almond ve Verba 1963: 118). 1.3.3 Katılımcı (Participant) Kültür Katılımcı kültürlerde toplumun üyelerinin gerek siyasal siteme gerek girdi objeler ile politika çıktılarına yönelik yüksek bilişsel, etkisel ve değersel yönelimleri vardır ve siyasa içerisinde kendilerini aktif katılımcı olarak tanımlarlar. Sosyal aktörlerin aktivist olma ve mobilize eğilimleri vardır (Almond ve Verba 1963: 18). Genel olarak katılımcı kültürler demokratik siyasal yapılara uygundur. (Almond ve Verba 1963: 20). Bu kültürlerde vatandaşın öznenin faziletine sahip olmaları, kanunlara uymaları, sadık olmaları beklenmektedir ama ayrıca vatandaş da kararların şekillenmesinde pay sahip olma beklentisindedir. (Almond ve Verba 1963: 118). 34 1.3.4 Diğer Siyasal Kültür Gruplandırmaları Siyasal kültür ile ilgili güncel bir başka tasnif ise Dickerson vd. (2010: 53) tarafından kavramı poliarşik kültür (polyarchal culture), parçalanmış kültür (fragmented culture) ve kolektivist kültür (collectivist culture) olarak sınıflandırmaktadır. Poliarşik kültürler, temel toplumsal değerler ve güçlü etkinlik anlayışına dayalı, vatandaş katılımı hakkında yaygın uzlaşının olduğu kültürlerdir (Doğan ve Durgun. 2012: 61-90). Bu kültürde insanlar politik oyunun kilit kuralları hakkında görüş birliği içerisinde olup aktif katılım sağlarlar ve bunun başarılı olduğuna inanırlar. Anlaşmazlıklar ise şiddetle çözülmez. Parçalanmış kültürlerde de poliarşik kültüre benzer şekilde yüksek derecede vatandaş katılımı sergilenmekte, fakat bununla birlikte oyunun kuralları hakkında oldukça düşük seviyede bir görüş birliği söz konusu olmaktadır (Doğan ve Durgun. 2012: 61-90). Bu kültürlerde politika sıkça şiddet içermekte, acımasız ve ölümcül olabilmektedir. Hükümetler ise nadiren kalıcı olmaktadır. Son olarak kolektivist kültürlerde ise poliarşik kültürlerde olduğu gibi temel toplumsal değerler üzerinde yaygın görüş birliği görülmekte, fakat vatandaş katılımı çok düşük düzeyde gerçekleşmektedir (Doğan ve Durgun. 2012: 61-90). Bu kültürlerde katılımın olmaması bunun faydasız ve hatta tehlikeli olduğu yönündeki düşünceden kaynaklanmaktadır. Dickerson vd.’nin (2010: 53) tasnifiyle benzeşen diğer bir tasnifte Woshinsky (2008: 54-57), poliarşik kültürü homojen-aktif kültürle parçalanmış kültürü heterojen-aktif kültürle, kolektivist kültürü ise homojenpasif kültürle eşleştirmiştir. Ancak Woshinsky (2008: 54-57) bu tasnifte bulunmamakla beraber Almond ve Verba’nın sınıflandırmasında bulunan sınırlı kültürü (parochial culture) de sınıflandırmasına dâhil ederek, bu kültürü heterojen-pasif kültürle eşleştirmiş ve günümüzde pek bulunmayan geleneksel imparatorluklar için kullanılabileceğini önermiştir. 35 1.4 Sosyal Sermaye Sosyal sermaye kavramı ilk defa Bourdieu (1986: 249) tarafından kullanmıştır. Bourdieu (1986: 248) sosyal sermaye kavramından bahsederken “bireyin toplumdaki belli statüleri, kaynakları ele geçirmesinde harekete geçirebildiği aktüel ve potansiyel ilişki ve kaynaklar toplamıdır ve daha çok elit kesimlere ait bir niteliktir” diye ifade etmiştir. Ancak bu kavram daha sonra Coleman (1990:301), Portes (1998:6) ve Putnam‟ın (1993:167) çalışmaları ile güncellenmiştir. Putnam sosyal sermayeyi “sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikler” olarak tanımlamaktadır (Putnam 1995: 664-5). Görüldüğü üzere Putnam, Bourdieu‟nun tanımını “sosyal ağlar/şebekeler, karşılıklılık ve güvenilirlik normlarını” kapsayacak ölçüde tüm ilişkilere ve kesimlere genişletmektedir (Welch, 2001). Yoksullukla mücadele gibi önemli programlar yürüten Dünya Bankası da bu kavramı politikalarının merkezine taşıyarak 1999’da şöyle bir tanımda bulunmuştur; “Sosyal sermaye sadece toplumu destekleyen kurumların toplamı değil, bunları bir arada tutan harçtır da”. Kavrama ait tanımlar çeşitlilik göstermekle birlikte, kavramın anlam olarak sosyal ağlara, gönüllü örgütlenmelere katılım, tolerans ve güven gibi sivil normların işlevine yönelik tanımlamalar konusunda mutabakat vardır (Cote ve Healy, 2001). Bu şekliyle bireyin toplum içerisinde edindiği norm ve değerler ile dâhil olduğu sosyal ağlara, bireyin sosyal sermayesi olarak anlam verilmektedir. Kavramın yeni olması nedeniyle literatür de henüz yeni yeni oluşmaktadır. Ancak en çok üzerinde durulan kavram “Güven” dir. Toplumsal güven mekanizmasının bir ulus inşaasında en önemli faktörlerden biri olduğunu söyleyen Francis Fukuyama 2005 yılında yayınladığı “ Güven/Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması” isimli kitabı ile konuya ilişkin en kapsamlı çalışmalardan birini gerçekleştirmiştir. Francis Fukuyama “Devlet İnşaası” ve “Tarihin Sonu” isimli kitaplarında ele aldığı sosyal katılımı yüksek kurumların inşaa edilerek özgül kapasitesi yüksek işlem hacmi düşük kurumlar ile daha etkin bir yönetişimin mümkün olduğunu ifade etmektedir (Fukuyama, 1995: 84-87). 36 Fukuyama’nın dışında bazı bilim adamları güveni sosyal sermayenin bir sonucu, bazıları kurucu unsuru, bazıları da her iki şekilde ele almaktadır (Cote ve Healy, 2001). Modern toplumlarda genelleştirilebilir bir güvenden bahsedilmektedir ve güvene, rol beklentilerinin ve aile ilişkilerinin dışındaki etkileşimlerde ve durumlarda ihtiyaç duyulmaktadır (Duman ve Alacahan, 2011: 111-208) . Bireyler arasında münferit olarak tesis edilen güven ilişkisi beraberinde makro düzeyde toplumsal güveni de beraberinde getirmektedir. Aslında bu toplumsal mutabakatın zeminidir (Siisiäinen 2000: https://www.istr.org/resource/resmgr/working_papers_dublin/siisiainen.pdf). Putnam‟a göre “modern güven” şahsi ilişkiler içinde gelişmekte iken, “sosyal güven” karmaşıktır ve sanayi sonrası toplumlarda karşılıklılık normu ve sivil bağlılık ağları olmak üzere iki kaynaktan beslenmektedir. Güvensizlik ise sosyal bir patoloji ve sosyal çözülmenin kaynağı olarak değerlendirilmektedir (Putnam, 1993:171). Karşılıklılık ilkesine örnek olarak; Eğer A kişisi B için bir şey yapar ve gelecekte karşılık bekleyerek B kişisine güvenirse A kişisi için bir beklenti ve B kişisi için bir zorunluluk tesis eder. Bunun bir finansal işlem gibi iyilik borç vermek olarak ele alındığı varsayılmalıdır. Elbette tek bir kişiye yönelik işlem sayısı arttıkça A’nın beklentileri ve B’nin zorunlulukları sağlıksız bir yapıya dönüşür. Yani sürekli bir kişiye iyilik borcu vererek bu sermaye yapısı riskli bir konuma ulaşır, zira B’nin bu borçları geri ödeme imkânı gittikçe azalacaktır. Ancak A kişisi bunu C, D, E gibi başka bireylere de uygularsa A’nın aynı finansal sermayesi gibi sosyal sermayesinde ciddi bir artışa neden olur. Bu örnekte de görüleceği üzere güven merkezli karşılıklı iyilik alışverişinden kaynaklanan sosyal işleme “Sosyal Ticaret” bunu sağlayan ilkeye “Karşılıklılık İlkesi” ve son olarak elde edilen kazancın muhasebede kayıt edildiği kaleme “Sosyal Sermaye” denir. 1.4.1 Kırsal Yaşam ve Sosyal Sermaye Sosyal sermaye kavramı kısaca insan ilişkileri içerisinde zamanla birikmiş kaynaklardır. Bir toplumda sosyal sermaye, normların, değerlerin ve ağların bütününü işaret eder (Portes, 1998: 1-24). 37 İnsanlar ve toplumlar sosyal sermayeyi değişimi etkilemek için kullanabilirler (Portes, 1998: 1-24). Kırsal topluluklar şehir yaşamında hazırda bulunmayan türde bir sosyal sermaye tesis edebilirler (Gilbert, Karahalios ve Sandvig, 2010: 1367-1388). Yüksek nüfus yoğunluğuna sahip yerleşim yerleri önemli ve güçlü bağlara ait ağların dışında bulunan saf bilgiye ulaşmayı sağlayan zengin sosyal sermaye üretebilirler ancak bağları zayıftır (Jacobs, 1961: 1-12). Kırsal toplumlar zayıf bağlar yerine güçlü bağları tercih ederler. Örneğin Falk ve Kilpatrick ‘in (2000: 87-110) kırsal topluluk üyeleri ile yaptıkları görüşmelerde katılımcılar kendi topluluklarını güçlü ölçüde “takım çalışması”, “birlikte çalışma”, “birbirine destek olma”, “birlikte itme”, “ herkes arasında işbirliği” ve “beraber takım olma” ifadeleri ile tanımlamışladır (Portes, 1998: 1-24). İnternetin, şehirlerde olduğu gibi kırsalda da sosyal sermayeyi köprü kılmayı kolaylıkla desteklediği unutulmamalıdır (Norris, 2002: 3-13 ve Resnick, 2001: 247-272). Sosyal sermaye özellikle sosyal kaynaşma kavramına da bir bakış sağlamaktadır. Sosyal kaynaşma, bazı tanımlara göre bir toplumun mensuplarının ortak değerler ve aidiyet duygusuna ilişkin uzlaşma düzeyini göstermektedir (Duman B. Ve Alacahan O. 2011: 225). Buna göre “sosyal kaynaşma hem bireylerin aynı topluluğa ait oldukları hissi hem de bireylerin o topluluğun mensubu olarak tanındığına dair duygusunu” birlikte anlatmaktadır (Jenson, 1998: 15). Kırsalda sosyal sermaye oluşumunun başlangıcında en temel kurum ailedir. Kırsal kesimlerde yaşayan insanların toplumsal normları ilk öğrendikleri yer olarak aile, bireyin geleceğe dönük sosyal sermaye yapısının oluşumunda birinci basamağı oluşturmaktadır. Sosyal sermaye araştırmalarında kişilerarası güvenin insanlar arasında işbirliğini ve kolektif eylemi güçlendirdiği, sosyal etkileşimleri kolaylaştırıp, artırdığı belirtilmektedir göstermektedir (Duman B. Ve Alacahan O., 2011: 226). Keza sivil katılım; sosyal ağların yoğunluğu ve sıklığı da sosyal kaynaşmanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir (Putnam, 1993: 171). Kırsalda bireyin kollektif eylem ve işbirliğini gündelik hayatın bir parçası olarak kabul etmesinin ana nedeni yaşanılan çevrenin işbirliği temelinde bir sosyal ve ekonomik hayat tarzını benimsemiş olmasındandır. Sosyal ağ kırsalda yoğun ve sık bir 38 yapıya sahiptir. Putnam’ın (1993:171) üzerinde durduğu “sosyal ağların yoğunluğu ve sıklığı” kavramının işaret ettiği gibi kırsal da sosyal sermaye sosyal kaynaşmanın en temel göstergesidir. Bireyler ve gruplar siyasal etkinliklere (oy verme, kampanyalara bağış, protesto, yerel siyasal grupların organizasyonlarına katılım, yerel siyasi birim veya yönetimlerinde görev alma vb.) değişik seviyelerde katılırlar (Farris ve Holman, 2014: 332). Genelde siyasal katılımdaki bu farklılıklar bireysel ve grup kaynaklarının, siyasal angajmanın ve mobilizasyonun bir fonksiyonu olarak açıklanmaktadır (Farris ve Holman, 2014: 332). Eğitim, gelir ve sosyal sınıfa ait kaynaklar aynı siyasal güven, siyasal çıkar, siyasal etkinlik ve sivil görev duygusu gibi psikolojik kaynaklar gibi oy verme, kampanyalara dâhil olma ve siyasal olarak organize olmak gibi değişik katılımcı davranışı cesaretlendirmektedir (Aldrich 1993: 246-278; Avery 2006:653-682; Verba, Schlozman ve Brady1995:322-342). Değişik organizasyonlara üyelik bireysel ve grup tabanlı kaynakların her ikisininde sosyal sermaye formunda gelişmesine ve siyasal mobilizasyon ve istihdam için ağ kurulmasına olanak sağlamaktadır (Putnam 2000: 121-125) 1.4.2 Siyasal Kültür ile Sosyal Sermaye Kavramlarının Karşılaştırılması Siyasal Kültür ile Sosyal Sermaye Kavramlarının benzerliği seçmenlerin/bireylerin siyasal hayata ilişkin iletişim özelinde yatmaktadır. Siyasal kültür siyasal bilgiye sahiplik ve aktif katılım ile ilişkilendirilerek sınıflandırılırmaktadır. Sınırlı, Tâbi ve Katılımcı Kültür çeşitlerini birbirinden ayıran en temel özellik bireylerin elde ettiği siyasal bilgi ve aktif katılım düzeyleridir. Bir toplumun üyelerinin siyasala ilişkin tutum, inanç, duygu ve değer yargılarının oluşturduğu bütüne ‘siyasal kültür’ denilmektedir (Erzen ve Yalın, 2011: 50). Sosyal Sermaye ise bireyler için “sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikler” olarak tanımlanmaktadır (Putnam 1995: 664-5). Bu durumda Sosyal Sermayenin siyasal hayat içerisinde birlikte hareket etme (katılım)’yi sağlayan ağlar 39 (siyasal partiler, siyasal ideolojilere ait sivil toplum örgütleri vb) ile etkileşim içerisinde bir yapıya da işaret etmektedir. Siyasal Kültürün oluşumunda bireylerin çocukluk çağlarından siyasal toplumsallaşma düzeyine kadar çevre ile etkileşim yolu ile bir süreç ifade edilmektedir. Sosyal sermayenin oluşumunda da bireylerin yaşam boyunca topluma ait tüm süreçlerde elde ettikleri edinimler (ağlar, kurumlar, insanlar..vb) ifade edilmektedir. Devlet ile siyasal süreç arasındaki ilişkileri “toplumsal hareketler” yoluyla kavramsallaştıran Putnam’a (2000: 152) göre “toplumsal hareketler ile sosyal sermaye o kadar yakından ilişkilidir ki hangisinin tavuk, hangisinin yumurta olduğunu anlamak zordur”. Bu ifadenin işaret ettiği ana soru “Sosyal Sermaye arttıkça toplumsal bilinç artıyor ve bilinç düzeyindeki bu artış sebebiyle toplumsal hareketler meydana geliyorsa, sosyal sermaye mi siyasal kültürü değiştiren bir niteliğe sahiptir?” yoksa “Toplumsal ihtiyaçlara binaen ortaya çıkan hareketler ile oluşan yeni sosyal ağlar yolu ile sosyal sermaye yapısı değişiyorsa, değişen toplumsal ve dolayısı ile siyasal kültür sosyal sermayede de değişikliğe neden olabilecek bir niteliğe mi sahiptir?” Bu iki kavramın etkisel bağıntısını kurmak ve bunu belirginleştirmek oldukça güçtür. 1.5 Siyasal Davranışta Siyasal Bilginin Önemi - Yanlış Algı Kavramı Siyasal davranış araştırmacılarının aradığı temel sorulardan birisi de vatandaşların siyasal hayata anlamlı şekilde katılabilip katılamadıklarıdır. (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330) Geçmiş çalışmalar vatandaşların siyasi meseleler ile ilgili eksik bilgiye sahip olduğunu göstermiştir (bkz. Delli Carpini ve Keeter 1996). Bu eksiklik de vatandaşların görüşlerini açıklama konusunu etkilemektedir (Althaus 1998: 545-558; Kuklinski vd. 2000:143-154; Gilens 2001:379-396). Bazı araştırmacılar vatandaşların gerçeğe dayalı verileri ikame etmek için sezgisel yöntemleri veya kestirme bilgileri başarılı şekilde kullandıklarını ifade etmektedirler (Popkin 1991: iv; Sniderman vd. 1991: 26 ; Lupia 1994: 63-76 ; Lupia ve McCubbins 1998: 52). Tersi yönde Kuklinski ve Quirk (2000:143-154) ile Lau ve 40 Redlawsk (2001: 45(4), 951–971) vatandaşların bu yöntemleri kullanmada başarılı olmadıklarını düşünmektedirler. İnsanların sezgilerinin ve/veya edindikleri özet / kestirme bilgilerin siyasal konularda görüş belirtme ve tam anlamıyla siyasal katılım anlamında yeterli bilgi ile kıyaslanması oldukça güçtür. Ancak tüm vatandaşların tüm bilgilere eşit derecede erişim olanağının olmasının mümkün olmadığı bir gerçektir. Bu bakımdan kestirme bilgilerin ve sezgilerin siyasal katılım konusunda etkili olduğunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Genel olarak “bilgili olmayan” ile “yanlış bilgili” arasındaki ayrımı belirlemek gerekmektedir. Kulkinski ve arkadaşları yaptıkları araştırmada bu ayrıma dikkat çekmişlerdir (Kulkinski vd 2000: 792). Sezgisel yöntemi tercih edenler tipik olarak seçmenlerin “bilgili olmadıklarını” kabul ederek davranış sergilediklerini varsayarlar. Ancak birçok vatandaşın siyasal tercihleri kendilerinin doğru olduğunu düşündüğü ancak yanlış, hatalı yöne sevk eden veya dayanaksız bilgiler zemininde oluşabilmektedir (Kulkinski vd 2000: 798). Örneğin ülkemizde muhafazakâr partilerin şeriatı getireceği ve ülkemizde İran benzeri bir yapı oluşturmak istediklerine inanan insanların bu partilere yönelik olumsuz yaklaşımları verilebilir. Burada düşünülmesi gereken ana konu yukarıda ifade edilen yanlış bilginin düzeltilebilip düzeltilemeyeceğidir. Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar (Kuklinski vd. 2000: 143-154; Gilens 2001: 379-396; Howell ve West 2009:41-47) sözü edilen yanlış bilgilerin gerçek verinin ortaya konması yolu ile düzeltilebileceğini ortaya koymuştur. Gerçek verinin ortaya konması ifadesi vatandaş nezdinde bu bilgileri nasıl elde edecekleri konusunu tartışmaya açmakta ve yukarıdaki amirane ifadenin mevcut konumunu düşündürmektedir. Genelde insanlar sözü edilen bilgileri tam bilgi kaynaklarından ziyade “objektif” haberlerden kıyaslama yolu ile elde edebilmektedirler. Bu tür durumlarda kendi düşüncelerine ters konumdaki değerlendirmeleri reddetme ve/veya yok sayma eğiliminde de olabilmektedirler (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Bu konuya yönelik geniş çaplı araştırmalar da mevcuttur. (Bkz Lord vd. 1979: 37(11), 2098–2109; 41 Edwards ve Smith 1996: 5-24; Redlawsk 2002: 1021-1044; Taber ve Lodge 2006: 755-769). Siyasal hayata katılım ve siyasal tercihlerde doğru bilginin konumunun daha iyi anlaşılması bağlamında öncelikli olarak yanlış algılamanın tanımının irdelenmesi gerekmektedir. 1.5.1 Yanlış Algının Tanımı Siyasal davranış konusunda yapılan araştırmalarda üzerinde en çok durulan konulardan birisi siyasal davranışa neden olan bilgi ve bu bilginin edinim kaynağı ve yöntemidir. Kimi araştırmalar bilginin kestirme yollarla ediniminin de anlamlı derecede doğru kullanıldığını ortaya koyarken bazı araştırmalar tam tersini iddia etmektedir. Ayrıca siyasal alanda tartışmalı konularda gerçeğe dayalı bilgi nadiren ortadadır, ya da net değildir (Kuklinski vd. 1998: 148). Politik meselelerde seçmenin değerlendirmeye aldığı bilgiler genelde siyasal süreçten veya gelişmelerden bağımsız türetilememekte aksine siyasal süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Bu noktada iddia olarak ortaya atılan ve seçmenin tercihlerini belirlemesinde kullanılması istenen çok az sayıda ifade doğru tercihe yönlendirmektedir. Bilinç düzeyine bağlı olarak toplumda bir iddia ya da ifade tartışmaya değer bulunduğunda gündem oluşturabilmektedir. Bu nedenle insanların mevcut kapsamda siyaset ile ilgili gerçek veriye bağlı değerlendirilmelerinde daha az zorlayıcı standartlara bağlı kalınmalıdır (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Bu gibi ölçümler aleyhte gerçek veriler ile en uygun kanıt ve uzman görüşleri hakkındaki inanışlar aralığını göstermektedir. Dolayısıyla “yanlış algı” nın tanımı dünya hakkında hatalı ve ispatlanmamış inanışları da içerecek şekilde insanların gerçek meseleler hakkında açık kanıt ve uzman görüşleri tarafından desteklenmeyen inanışları şeklinde ortaya çıkmaktadır (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Bu tanımı örneklendirmek için Türkiye’de dini değerleri esas alan muhafazakâr partiler hakkında 28 Haziran 1996 yılında kurulan Refah Yol Hükümetine kadarki süre gösterilebilir. Özellikle 1980 darbesinden sonra ki süreçte siyasi partilerin yasaklanması ve sözü edilen partilerin anayasal düzeni bozma ve Cumhuriyetin temel 42 esaslarını değiştirerek İran benzeri bir İslami Cumhuriyet idealleri olduğu yönündeki bilgiler mevcuttu. Ancak bu bilgilerin edinim kaynakları sezgisel ve/veya kestirme bilgiler olarak cereyan etmekte idi. 1996 Refah Yol hükümeti ve 2002 yılında kurulan AK Parti hükümetleri (Her iki parti temelde aynı görüşü savunmakta idi) dini değerleri savunan muhafazakâr partilerin anayasal düzeni bozmak gibi bir niyetleri olmadığını ortaya koymuş ve 1996 ile 2002 öncesi sözünü ettiğimiz yanlış algıya sahip birçok seçmenin algısının değiştiğini ve seçmen davranışlarını bu yeni bilgiye göre güncellediği görülmüştür. Yukarıdaki örnek yanlış algının düzeltilmesi konusunda bir fikir vermektedir. Ancak bu örnek siyasal süreç içerisinde gerçekleşen doğal algı düzeltmesi olarak değerlendirilmektedir. Ek olarak yanlış algının düzeltilmesine yönelik yakın zamanda araştırmalar da geçekleştirilmiştir. 1.5.2 Yanlış Algı Düzeltme Araştırmaları Bu alanda örnek olarak sunacağımız araştırmalar Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilmiştir. Yanlış olan bir algının düzeltilmesi bağlamında deneysel çalışmalardan ilki Kuklinski ve arkadaşları tarafından 2000 yılında gerçekleştirilmiştir (Kulkinski vd 2000: 790-816). İllionis Eyaletinde, rastgele tercih yoluyla seçilmiş bir grup vatandaşa telefon yolu ile bir dizi gerçek veri doğrudan veya çoktan seçmeli olarak sunulmuştur. Akabinde örneklem gruba ve kontrol grubuna refah politikaları ile ilgili düşünceleri sorulmuştur. Araştırmada Kuklinski ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmada katılanların çoğunun refah ve refah politikaları ile ilgili yanlış bilgi ve algıya sahip olduklarını tespit edilmiştir. Ayrıca araştırmaya katılan ve konuya ilişkin iyi bilgiye sahip katılımcıların da sorulan sorulara en uygun düşen cevapları verdikleri gözlemlenmiştir. Araştırma da çarpıcı olan sonuç ise düzeltmelerin deneklerin algısında bir değişikliğe neden olmayarak yanlış algı üzerinde bir değişiklik göstermemesidir. Refah Politikaları üzerine yapılan araştırmanın ardından Kuklinski ve arkadaşları üniversite öğrencileri üzerinde kamu harcamalarına ilişkin yanlış algıların düzeltilmesi çalışmasını yenilemişlerdir. Bu deneysel çalışmadaki sonuç bir önceki 43 araştırmanın aksine düzeltme bilgilerinin sunulmasına müteakip üniversite öğrencilerinin yanlış olanı düzelterek sorulara daha uygun cevaplar vermişlerdir. (Kulkinski vd 2000: 790-816). İkinci araştırma ise Bullock tarafından 2007 yılında gerçekleştirilmiştir (Bullock, 2007: 121). Bir dizi araştırmanın gerçekleştirildiği bu deneysel yaklaşımda hali hazırda bulunan siyasi tartışmalar ile ilgili yanlış algılar üzerine planlanmıştır. Araştırma psikoloji biliminde yer alan İnanış Direnci Paradigması kurgusuna dayanmaktadır (bkz Ross ve Lepper 1980: Vol. 4, 17–36). Bu yöntemde deneklere mevcut siyasi tartışmalar ile ilgili sonradan gözden düşmüş veriler sunuluyor. Bu denek grubu hiçbir yanlış bilgi ile enforme edilmeyen bir kontrol grubu ile kıyaslanıyor. Yapılan 3 araştırmada da yanlış bilgi ile müdahale edilen grubun kontrol grubundan ayrıştığı (inanış direnci sergilediğini) ve huysuz bir şekilde inanışlarında daha kendinden emin hale geldikleri gözlemlenmiştir. (Bullock, 2007: 156) Ek olarak, bu çalışmada hali hazırdaki siyasi olaylarla ile ilgili yapılan 3 araştırmanın 2’sinde gözden düşmüş bilgiye maruz bırakılan deneklerin siyasi belirleyicilerini aksi (partizan) yöne sevk ettiği gözlemlenmiştir. (Bullock, 2007: 192). Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere yanlış algının düzeltilmesi konusunda yanlış algıya sahip vatandaşların eğitim seviyeleri, siyasete olan ilgi düzeyleri gibi birçok etkenin belirleyici olduğu görülmektedir. Bu haliyle yanlış algı ve düzeltilmesi ile ilgili teorik beklentiler ortaya çıkmaktadır. Siyasette tartışmalı meselelerde siyasi inanış kişinin ideolojik tercihleri veya partizan inanışları ile yakından ilgilidir. Bu nedenle yanlış algının düzeltilmesi konusunda düzeltici bilginin bu ilişkiden etkilenmesi beklenmelidir. (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Psikoloji bilimi insanların, önceden edindikleri bilgiler doğrultusunda yeni verileri değerlendirmeye eğilimli olarak amaç-odaklı yaklaşımlar sergilediklerini ortaya koymaktadır (bkz. Kunda 1990:480-498 ile Molden ve Higgins 2005: 325-375). Diğer bir deyişle insanlar bir kanıt veya veriyi değerlendirirken kendi inanışlarını güçlendiren, kendi inanışlarını reddetmeyen veya horgörmeyen yanlarını 44 benimseme yönünde davranış sergilemektedirler (Bkz. Lord vd. 1979:2098-2109; Edwards ve Smith 1996:5-24; Taber ve Lodge 2006:755-769). Bu şekliyle örnek verecek olursak milliyetçi ideolojiye sahip birinin gerçeğe dayalı verileri değerlendirirken milliyetçi yönünü güçlendirecek kısımları değerlendirirken aksini iddia eden verileri yok sayma eğilimi göstereceği, aynı şekilde sosyalist ideolojiye sahip birinin de aynı yöntemle sosyalizm düşüncesine uygun veriyi kabullenirken aksini iddia eden veriyi yok sayma eğilimi göstereceği varsayılmaktadır. Bu varsayımlar psikoloji bilimi açısından tutarlı konumdayken siyasal bilimler çerçevesinden gerçeğe dayalı ve yurttaşlık bilgisini siyasal davranışlardan ayırma çabasına yönelik pratik uygulamalar bağlamında tutarlı görünmemektedir. (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). 1.6 Kitlesel Medya ve Siyaset Üzerindeki Etkisi Kitlesel medyanın vatandaşlara yönelik siyasal bilgi sağlamada birincil araç konumunda olduğu artık bir gerçektir. Özellikte taşınabilir cep telefonu, laptop, tablet…vb araçlar sayesinde insanlar çoğunlukla güncel bilgilere, haberlere ve diğer bilgi kaynaklarına bu araçlar vasıtası ile ulaşabilmektedir. Servis sağlayıcı firmaların geniş kapsama alanları tesis etme girişimleri neticesinde ve uydu yardımlarıyla internetin ulaşmadığı alan neredeyse kalmamıştır. Bu bağlamda gerek kırda gerekse kentte olsun internet, iletişim sistemleri ile tanışmış ve kullanıma almış tüm vatandaşlar açısından yazılı yayınların önüne geçmiştir. Görsel medya etkisini hala sürdürmektedir. Bu nedenle görsel medya ve internet tüm vatandaşlar açısından siyasal bilginin ediniminde birincil kaynak konumundadırlar. Bu nedenle bu araçların siyasal gündem belirleme gücü ortaya çıkmıştır. Siyasal davranış açısından edinilen bilginin kaynağına ve bilginin özelliklerine göre siyasi gündemin oluşması Türkiye özelinde ortalama 20 yıldır gözlemlenmektedir. Özel TV ve Radyo kanallarının kendini gösterdiği 90’ların sonları ve internetin hızlı gelişiminin gözlendiği 2000’li yıllar itibari ile seçmen davranışlarını kontrol etmede ve siyasal bilgi tedarikinde eşi görülmemiş bir güçle kitlesel medya Türkiye’de etkili olmaya başlamıştır. 45 1.6.1 Kitlesel Medyanın Gündem Belirleme Gücüne Yönelik Tartışmalar Son 30 yıldır gündem belirleme kavramı medya ve iletişim araştırmalarının en etkili ve üretken paradigmalarını sağlamıştır (Jennings ve Miron, 2004: 662-704). Kitlesel medya bir konuya vurgu yaptığında mesajı alan izleyiciler/kamuoyu bu konunun önemli olduğunu düşünür (Cohen, 1963: 121; McCombs ve Shaw, 1972:813824). Dünya genelinde yapılan bir çok çalışma medya ile kamu otoriteleri arasında sabit korelasyonlar tesis etmişlerdir (Dearing ve Rogers, 1996: 51; Ghanem, 1996: 1215; McCombs ve Shaw, 1993:58-67; Weaver, Graber, McCombs, ve Eyal, 1981:1324). İletişim araştırmacıları ile siyasal araştırmacıların yaptıkları araştırmalar sonuçlar itibari ile karşıt sonuçlarda ortaya koymuştur. Bu genelde iletişimcilerin iletişim merkezli siyasal araştırmacıların siyasal merkezli yaklaşımlarının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Bartels, 1996: 22-105). İletişim araçlarının etkisinin mütevazı düzeyde olduğunu savunan araştırmacılardan Walker (1977: 423-445) örnek olarak The New York Times’ın ABD senatosundan geçen 3 güvenlik yasası ile ilgili önderlik etmek yerine konuyu basitçe izlediğine işaret etmiştir. Kingdon (1984, 61-62)’un Birleşik Devletlerde siyasal karar vericiler ile görüşme şeklindeki araştırmasında “Medyanın önemine yönelik örnekler bulunabilir ama bu örnekler oldukça nadirdir… Medya hükümette neler olduğunu genellikle hükümet gündemleri üzerinde bağımsız bir etki sağlamadan ziyade sadece rapor ederler” şeklinde ifadeler kullanmıştır. Ek olarak Hollanda’ da Kleinnijenhuis (2003:151-213)’ın yaptığı araştırma bulgularında siyaset üzerinde medya etkisi oldukça sınırlı görünmektedir. Bazı araştırmacıların medyanın sınırlı gündem belirleme gücü ile ilgili tahminleri kısa odaklanma süreleri ve bunun sonucu olarak demokrasinin yavaş işleyişine etkilerini seyreltmelerindendir (Dearing ve Rogers, 1996:1-60; Protess ve McCombs, 1991:26-58). Kingdon (1984, 61-62)’ın medyanın zayıf gücüne yönelik diğer bir ifadesi de medyanın siyasal karar verme sürecinin başında değil sonunda yer alan en muhteşem hikâyeleri aydınlatmaya olan eğilimidir. Bazı araştırmacılar da, dış politika gibi spesifik meseleler dışında (Herman, 1993:23-46; Livingston, 1997:291-314; Mermin, 46 1997:385-404) soruşturma gibi özel gazetecilik çeşitleri için (Molotch, Protess, ve Gordon, 1987:26-48; Protess, Cook, & Doppelt, 1991:1-56; Protess vd., 1987:166185) ve bazı çok alışıldık ve rutin olmayan kriz durumlar dışında (Eichhorn, 1996:3, Wood ve Peake, 1998:173-183) medya’nın siyasal gündem belirleme etkisinin sınırlı olduğunu iddia etmektedirler. Diğer taraftan bazı araştırmacılar siyasal gündem üzerinde güçlü medya etkisinin varlığını iddia etmektedirler. Gündem konusunu çalışan siyasal bilimlerin kurucu babaları arasından Cobb ve Elder (1971:909) yıllar önce “Medya meseleleri sistemik gündeme taşımada ve mesajları kurumsal gündemler üzerinde dikkate alma şansını artıran çok önemli bir rol oynayabilir” şeklinde görüş belirtmiştir. Edwards ve Woods (1999:327-344) buna örnek olarak ABD Başkanı’nın gündemi üzerinde bir medya etkisi tesis etmişlerdir. Trumbo (1995:152) 1985’den 1992’ye küresel ısınma meselesinin yükselişini ve düşüşünü yakından takip etmiştir ve meselenin üzerine siyasi dikkatin gelişiminde medyanın kayda değer bir etkisi olduğu kanaatini ifade etmiştir. Soroka (2002: 264285) özellikle dikkat çekmeyen bir mesele olarak çevre hakkında ki Kanada genelinde siyasal gündemi medyanın oluşturduğunu vurgulayan benzer bir sonuç ortaya koymuştur. Ek olarak Baumgartner, Jobes ve Leech (1997:349-363) Birleşik Devletler’de kongre düzeyinde 4 iç mesele ile ilgili medya ile siyaset arasında sabit bir ilişki olduğunu tespit ederek “Medya’nın durumları yaratarak hükümetin kaçınılmaz şekilde dikkatini artırmaya yardım etmektedir” ifadelerine çalışmalarında yer vermişlerdir. Son olarak, Cook vd. (1983:716-735) yenilikçi deneysel bir yaklaşımla politika üreticilerinin TV haberlerini izleyerek etkilendiklerini ve TV haberlerini izledikten sonra ortaya konulan haber başlığının hükümet nezdinde öncelikli olarak değerlendirilecek öneme haiz olduğunu düşündüklerini ortaya koymuştur. Kitlesel medyanın ister mütevazı ister güçlü oranlarda siyasal gündemi belirlemede etkisi olsun her iki durumda da kitlelere tedarik ettikleri bilginin ve/veya haberin bir sorumluluğu olduğu açıktır. Bu bağlamda kavram sıkça “Basın Sorumluluğu” şeklinde vücut bulmaktadır. 47 1.6.2 Medya-Kanaat Önderleri ve Bilginin Kırsalda Akışı 1990’lı yılların sonlarına doğru yaygınlaşan ve günümüzde iletim altyapılarıyla kırsalda daha fazla izleyici ve dinleyici bulabilen bölgesel ve yerel radyo/televizyonların özellikle kırsalda ki siyaset açısından konumu gittikçe artan bir öneme sahiptir. Köy kahveleri gibi boş zaman değerlendirme mekânlarında TV kanallarından çok radyo yayınları takip edilmektedir. Yerli işletmeciler tarafından yönetilen bu yayın organlarının genel siyaset üzerinde ulusal yayın kuruluşları kadar etkisi olmasa da adaylar ve partilerin bölgesel çalışmaları üzerinde oldukça büyük bir etkileri bulunmaktadır. Bu tür iletişim araçlarının birden çok sayıda yayın yapması ile birlikte kırsal da medyanın doğrudan ya da dolaylı mesajlarının kırsaldaki kanaat önderleri nezdinde nasıl algılandığı ve bunu siyasal açıdan daha az aktif nüfusa nasıl aktardıkları konusunda milat kabul edilen ilk çalışma “The People’s Choice” ile Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet, (1944:27) ‘e aittir. Medya yoluyla gönderilen mesajların akışı hakkında iki adımlı bir iletişim hipotezi takip edilmiştir (Harik, 1971: 731-740). Hipotez şu şekilde ifade edilmiştir. Birinci adım medya’ dan kanaat önderlerine ikinci adım da kanaat önderlerinden daha az aktif nüfusa şeklinde hipotezde yer verilmiştir. “Fikirler çoğunlukla radyodan ve yazılı basından kanaat önderlerine ve onlardan da nüfusun daha az aktif kesimine doğru akar”. (Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet. 1944:61-78) Harik (1971: 731-740), çalışmasında Mısır kırsalında saha araştırması yaparak kitlesel medyanın mesajlarını köy toplumlarına nasıl ulaştırdığını, bilginin aracılarını tanımlamayı ve kitlesel medya ile siyasal farkındalık arasındaki ilişkiyi görmeye çalışmıştır. Shubra El-Gedida isimli 6000 kişilik kırsal nüfusa sahip yörede 1952 öncesi toprak mülkiyeti olmayan ve arazi sahiplerinden arazi kiralama yoluyla çiftçilik yapan çiftçiler barınmaktayken araştırmanın yapıldığı 1967’de toprak reformunun (1952) üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen ekonomik olarak zayıf bir yöredir Harik (1971: 731-740). 48 Harik (1971:731-740) çalışmasında deneklerin % 48’inin siyasal bilgiyi doğrudan kitlesel medya’ dan aldığını, % 37’sinin sözlü şekilde bilgi sahibi olanlardan bilgiyi edindiğini ve geriye kalan % 15’in çalışmada sorulan siyasi konular ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını ortaya koymuştur. Diğer bir çalışmada ise Koter (2013: 653-679) Afrika ülkelerinde siyasal liderlerin en verimli oy merkezleri olarak kırsal’ı gördüklerini ve medya/iletişim çalışmalarını bu alana yoğunlaştırdıklarını ifade etmiştir. Yerel aracılar (local intermediaries) olarak ifade ettikleri kanaat önderlerinin doğrudan siyasilerden ve medya yoluyla edindikleri bilgileri diğer vatandaşlara aktardıkları belirtilen çalışmada 1978’den 2012 ‘ye kadar Senegalde yapılan seçimler veri olarak alınmıştır. Her iki çalışmanın da ortaya koyduğu ana bulgu, kanaat önderleri ile daha az aktif vatandaşlar arasındaki siyasal bilgi akışının kırsalda siyasal davranışı belirlemede önemli bir rol oynadığıdır. 49 2. ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ Bu bölüm araştırma metodolojisinin ana bileşenlerini anlatmaktadır. Bölümün içeriği araştırma sahası ve siyasi geçmişi ile araştırmanın metodolojisi, araştırmanın tasarımı, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri, uygulanan prosedürler ve veri analizini kapsamaktadır. 2.1 Araştırmanın Amacı En basit hali ile kırsalda siyasal davranış araştırması olarak ifade edilen bu araştırmada birincil amaç Çukurova kırsalında seçmenlerin siyasal kimlik, siyasal bilgiye erişim, sosyal sermaye, kitlesel medya ve sosyal medya ilişkileri, siyasal katılım düzeyleri ile siyasal tercihlerin nasıl şekillendiğinin bir fotoğrafını çekmektedir. Bireylerin siyasal davranışta bulunurken öncelikle göz önünde bulundurduğu iki şey vardır. Birincisi, eyleme geçmeye karar vermek, ikincisi de, karar verdiği bu eylemin yönünü, doğrultusunu belirtmektir. (Koçak, 2002: 96-103 ). Kişi bir seçim sırasında yalnızca oy vereyim mi ya da vermeyeyim mi diye düşünmez aynı zamanda kime vereceğini de düşünür (Milbrath, 1965, 6). Araştırmada temel olarak bireylerin siyasal davranışta bulunurken göz önünde bulundurdukları bu karar ve eylemlerin yön ve doğrultularının kırda ki boyutunun incelenmesi düşünülmüştür. 2.2 Araştırma Soruları Araştırmanın içeriğinde aşağıda ifade edilen sorular ele alınmıştır. i- Demografi ve Siyasal Kimlik ii- Siyasal Davranış iii- Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Kültür iv- Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye v- Siyasal Katılım vi- Siyasal Tercihler Birinci bölümde deneklerin yaşadığı yer, cinsiyet, yaş, meslek, eğitim, medeni durum, gelir, sosyal güvenlik ve siyasal görüş soruları yer almaktadır. Bu grupta yer 50 alan sorulardan elde edilen veriler ile örneklemin demografisi ortaya konmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde siyasal davranış olarak sürekli aynı partiye oy verip vermedikleri, sürekli aynı partiye oy veriyorlarsa bunun nedenlerini, başka partilere de oy verenlerin de bu tercihlerinin altında yatan sebepleri göstermek istenmiştir. Üçüncü bölümde siyasal bilgiye erişim içerisinde en çok kullanılan kanallarının neler olduğu sorulmuştur. Ayrıca memleket meseleleri ile ilgi düzeyleri, siyasal kitapları okuma alışkanlıkları ve şehir merkezlerinde yaşayan insanların siyasal tutumlarını belirleyen bazı ekonomik ve siyasi terimler ile ilgili bilgi düzeyleri ölçülmeye çalışılmıştır. Dördüncü bölümde Kitlesel Medya ve Sosyal Medya ile etkileşim, sosyal sermaye yapısında kanaat önderlerinin rolü ve siyasal bilginin oluşumunda mekânları irdelenmiştir. Beşinci bölümde her biri evet-hayır (1,0) değerleri temel alınarak 10 adet siyasal katılım türüne yönelik sorular sorulmuştur. Bu hali ile 1 ila 10 arasında bir puanlama yaparak örneklemin siyasal katılım düzeyleri kategorize edilmek istenmiştir. Son olarak altıncı bölümde son dönem seçimlerde ve Başkanlık sistemi tartışmalarında deneklerin siyasal tercihleri sorulmuştur. Buna göre araştırmada aşağıdaki konulara yanıt arayabilmektir. Çukurova Kırsalında i- Demografik yapı nasıl görünmektedir? ii- Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlardan hangisi ya da hangileri hâkimdir? iii- Katılımcıların siyasal bilgi düzeyi nasıldır? iv- Katılımcıların sosyal sermaye yapısı nasıldır? v- Katılımcıların siyasal katılım konusunda ne kadar aktiftirler? vi- Çukurova Kırsalında siyasal kültür görünümü nasıldır? vii- Katılımcıların son dönemde siyasal tercihleri nasıldır? 51 viii- Cinsiyetin, eğitim durumunun, yaşın, siyasal kimliğin bu sonuçlara etkisi nedir? ix- Sosyal sermaye, siyasal bilgi ya da siyasal katılım düzeyi birbirlerini etkilemekte midirler? Tüm bu konulara yönelik değerlendirmeler sonuç bölümünde ele alınmıştır. 2.3 Araştırmanın Önemi Özellikle sanayileşmeye dayalı kırdan kente ilk göç hareketlerini hatırlayacak olursak, kırsal nüfusun ülke nüfusuna egemen olduğu günler ülkemiz açısından çok eski bir geçmişe sahip değildir. Dış ülkelere işçi olarak giden göçmenlerden sonra köy topluluklarını terk ederek özellikle büyükşehirlerde istihdam olanaklarına ulaşma arzusu ile başlayan kente göç dalgaları bundan 50 yıl evvel % 60’a yakın olan kırsal nüfusumuzu bugün % 20’lere geriletmiştir. Doğal olarak da araştırmacılar, bilhassa siyasal davranış konusunu çalışanlar odaklanma noktası olarak şehirleri tercih etmeye başlamışlardır. Özellikle 90’ların sonundan itibaren bilgi iletişim sistemlerin yaygınlaşması ve politik iklimin sürekli ve şiddetli olarak değişkenlik göstermesi siyasal araştırmacıların ve dolayısı ile siyasi aktörlerin bu iklim değişikliklerinin yaşandığı yaşam merkezlerine yoğunlaşmalarına sebep olmaktadır. Siyasal davranış ile ilgili literatür incelendiğinde konunun daha çok kentte yaşayan bireyleri ele aldığı görülmektedir (Güvendi, 2002: 65; Karaman, 1998: 47). Ancak tarımın hiç olmayacağı ya da köy – belde ekonomilerinin tamamen ortadan kalkacağı gibi bir durumun söz konusu olması çok mümkün görünmemektedir. Hatta ileride kırsal yaşama geri dönüşün kaçınılmaz olacağına dair bilimsel öngörüler iklim değişikliği raporlarında yer almaktadır. Bu nedenle kırsal da yaşayan insanların siyasal davranışlarını periyodik olarak araştırma, tutum ve davranışlarını belirlemek ve kırda siyasal düzenin zaman içerisinde değişimini takip etmek sosyal bilimin vazgeçmeyeceği bir alan olduğunu göstermektedir. 52 Bu araştırmanın nihai hedefi Çukurova özelinde kırda siyasal davranışa ait bir fotoğraf çekerek ileride devamı gelmesi muhtemel çalışmalara bir kilometre taşı sunabilmektir. 2.4 Araştırmanın Varsayımları Araştırmanın literatür taraması sonucunda anket soruları hazırlanırken aşağıdaki varsayımlar ele alınmıştır: 1- Kırsalda yaşayan kesimlerde siyasal görüş skalası muhafazakar, milliyetçi, liberal, sosyal demokrat, marjinal olarak ele alınmıştır. Bu kavramların direkt sorulmasının siyasal bilgi düzeyi düşük seçmenden doğru cevap alınmasını engelleyeceği varsayılmıştır. Anket içerisinde muhafazakâr için “manevi değerlerime önem veririm”, milliyetçi için “Milli değerlerime önem veririm”, liberal için “ekonomik gelişmelere önem veririm”, sosyal demokratlar için “demokratik ve sosyal gelişmelere önem veririm” ve son olarak bu kalıpların dışında bir siyasal görüşü benimseyenler için “radikal düşünürüm” ifadeleri kullanılmıştır. 2- Araştırmada kırsalda sosyal mekânlar olarak aile, misafirlik ve kıraathane dışında bir mekân olmadığı varsayılmıştır. 2.5 Araştırmanın Kısıtları Kırda Siyasal Davranış (Çukurova Örneği) çalışmasında aşağıda ifade edilen kısıtlar yer almaktadır. i) Araştırma bölgesi olan Çukurova’da Hatay ili dâhil edilmemiştir. Adana, Mersin ve Osmaniye illerinde veri çalışması yürütülmüştür. ii) Nüfusu 5000 kişinin altında olan yerleşim yerleri araştırmaya dâhil edilmiştir. İl merkezlerine 20 km’den yakın yerler dâhil edilmemiştir. 53 2.6 Araştırma Sahası Çukurova (Eski adıyla Kilikya) Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay’ı içine alan coğrafya ’ya verilen isimdir. Araştırmada Mersin Adana ve Osmaniye illerini çalışılmıştır. Hatay bölgesi kendine has demografisi ve kültürel yapısı ile diğer 3 ilden farklı bir yapıya sahiptir. Hatay’ın siyasal davranışlarını temellendiren unsurlar diğer illere nispeten daha çeşitlidir. Buna bağlı olarak araştırmanın bütünlüğü nedeniyle araştırmaya dâhil edilmemiştir. Tablo 2 Araştırma Sahasında Yıllara Göre İl Nüfusları, 2012-2015 İl Toplam Nüfus 2012 2013 2014 2015 Adana 2 125 635 2 149 260 2 165 595 2 183 167 Mersin 1 682 848 1 705 774 1 727 255 1 745 221 492 135 498 981 506 807 512 873 4 300 618 4 354 015 4 399 657 4 441 261 Osmaniye Toplam (kaynak: www.tuik.gov.tr) Şekil 1 Araştırma Sahasında Nüfus Grafiği 54 Araştırma Bölgesinde Nüfus (2012-2015) 2.500.000 2.000.000 1.500.000 1.000.000 500.000 0 2012 2013 Adana 2014 Mersin 2015 Osmaniye Araştırma Bölgesi son Büyükşehir Yasası nedeniyle Adana ve Mersin Büyükşehir statüsüne geçtikten sonra kır kent nüfus ayırımları istatistiksel olarak yayınlanmamaktadır. Bu nedenle kır ve kent nüfusunun son verileri 2013 itibari ile bulunabilmiştir. Tablo 3 Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) İl Kent Kır Toplam Kır % Adana 1,678,046 471,214 2,149,260 21,92 Mersin 1,103,339 602,435 1,705,774 35,31 Osmaniye 374,867 124,114 498,981 24,87 (kaynak: www.tuik.gov.tr) 55 Şekil 2Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) Şekil 3 Çukurova Bölgesi Harita 1: Çukurova Bölgesi Hatay Dâhil Değildir 56 2.7 Araştırma Sahasının Siyasi Geçmişi Araştırma sahasının genel görünümüne bakılacak olursa her üç kentin kırsal nüfusunun büyük bir çoğunluğunu Türkmenler oluşturmaktadır. Yörük Türkmen hâkimiyetinin en az görüldüğü bölgeler genelde güney Adana ve dağlık olmayan Mersin kırsalı olarak görünmektedir. Buna göre genelde her üç bölgenin kırsalından genelde birbirine çok yakın siyasal davranış gösterdiği ifade edilebilir. Ancak il bazında bakıldığında Mersin ve Adana’ da tüm ideolojilerin belirli bir güce sahip olduğu, Osmaniye ise Milliyetçi ve Muhafazakâr siyasal kimliklere ağırlıklı olarak ev sahipliği yaptıkları görülmektedir. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçim sonuçları 3 ilde şu şekilde görülmüştür. Şekil 4 ADANA 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları 57 Şekil 5 MERSİN 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları Şekil 6 OSMANİYE 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları (Kaynak: Şekil 4,5 ve 6 http://secim.haberler.com/2015/ sitesinden elde edilmiştir) 58 2.8 Araştırma Yöntemi Araştırma nicel araştırma yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda “Nicel araştırma yöntemleri çalışmada aranan hususa ait sayısal verileri belirtirken nitel araştırma çalışmada aranan hususun anlatıcı veya metinsel tanımlarını üreten” (Vanderstoep&Johnston, 2009: 7) teknikler olarak tanımlanmaktadır. Kırsalda Siyasal Davranış (Çukurova Örneği) çalışması betimleyici bir araştırma olarak araştırma bölgesinde yaşayan insanların siyasal davranışlarını ve bu davranışları etkileyen etkenleri fotoğraflamak için tasarlanmış nicel bir çalışmadır. 2.9 Araştırmanın Tasarımı Daha önce de belirtildiği üzere araştırma için Çukurova yöresi seçilmiştir. Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmış ve örneklemin siyasal katılım düzeyleri, siyasal bilgi edinme kaynakları, toplum içi siyasal iletişim kanalları, ideolojik bakış açıları, güncel siyasal hayata ilişkin düşünceleri, siyasal eyleme yönelik düşünceleri nicel olarak ortaya konmaya çalışılmıştır. 2.10 Evren ve Örneklem Araştırma 10 Ocak 2016 ile 1 Mart 2016 tarihleri arasında Hatay ili dışında kalan Mersin, Adana ve Osmaniye illerini kapsayan Çukurova yöresinin kırsal kesimlerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Çukurova bölgesinde kırsalda yaşayan bireyler oluşturmaktadır. 2013 yılı TUİK verilerine göre bu üç ilde toplam 1.197.763 kişi kırsal da nüfusa kayıtlıdır. Ancak bu rakam içerisinde belde ve köy nüfuslarının yanı sıra merkez ilçeler dışındaki ilçelerde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu rakamın sadece belde ve köy gibi araştırmanın temel hedef bölgesini oluşturan kesim bu rakamın yaklaşık % 30’u olan 359.000 kişiden oluştuğu hesaplanmaktadır. Örneklemin seçiminde rastgele örneklem tekniği kullanılmış ancak özellikle nüfusu 2.500 kişinin altında olan yerleşim yerleri tercih edilmiştir. Şehir merkezine uzaklık olarak köy ve beldelerde şehir merkezine en yakın mesafe 20 km olarak 59 belirlenmiştir. İlçe merkezlerine mesafenin de minimum 10 km olması dikkate alınmıştır. Çalışmada 370 katılımcıdan anket elde edilmiştir. 2.11 Veri Toplama Aracı Araştırmada öncelikli veri toplama tekniği olarak anket kullanılmıştır. Anket sosyal bilimler alanında en çok kullanılan bilgi toplama tekniğidir. Anketler geniş insan kümelerinin eğilimlerini, tavır/tutumlarını ve düşüncelerini ölçmede en çok kullanılan araçlardır. Anket’ deki en temel şart temsili bir örneklem üzerinden bilginin toplanmasıdır. Anketler, sosyal konuların hem tasviri hem de açıklanması amacıyla kullanılabilir. Büyük grupların doğru ve ekonomik bir şekilde tasviri ve anlaşılmalarına olanak tanırlar. Ek’ de verilen anket yapısı 6 ana kısımdan oluşmaktadır. i- Demografi ii- Siyasal Davranış iii- Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi iv- Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye v- Siyasal Katılım vi- Siyasal Tercihler 2.12 Veri Analizi Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu bölümde nicel verilerin analizine ve bu analiz için kullanılan verilerin niteliğine yönelik açıklamalara yer verilmiştir. 2.12.1 Gruplandırılarak Belirlenen Değişkenler Ankette 38 adet soru bulunmaktadır. Ayrıca bu sorulara verilen cevaplardan puanlama yoluyla yeni değişkenler elde edilmiştir. Bunlar sırasıyla i- Siyasal Davranışı Açıklayan Davranışların Belirlendiği Değişkenler ii- Siyasal Kültür Yapısı iii- Sosyal Sermaye Yapısı iv- Siyasal Bilgi Düzeyi 60 Siyasal Katılım Düzeyi v- değişkenleridir. Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımların denekler arasındaki dağılımını bulabilmek için anket formunun 8 no’ lu sorusuna verilen cevaplara bağlı olarak 9, 10, 11 ve 12 numaralı sorulardan elde edilen cevaplar gruplandırılmıştır. Buna göre 8 no’lu soruda kendisini; i- Liberal veya marjinal ifade edenler ii- Milliyetçi, Muhafazakâr veya Sosyal Demokrat olarak ifade edenler İki grupta toplanmıştır. Siyasal Davranışı açıklayan üç temel yaklaşım olarak Sosyolojik, SosyoPsikolojik ve Rasyonel Tercih yaklaşımları değerlendirilmiştir. Bu gruplardan birincisinde liberal düşüncede olanlar doğrudan rasyonel tercih yaklaşımına dâhil edilmiştir. Marjinal ifade edenler yaklaşım değerlendirilmelerinde dışarıda bırakılmıştır. İkinci grupta olanlarda ikincil bir değerlendirme olarak sürekli aynı partiye oy verip vermemelerine göre sınıflandırılmıştır. Sürekli aynı partiye oy verenler için 10 numaralı soruda gösterdiği sebebe göre üçüncü bir sınıflandırma yapılmıştır. Sürekli aynı partiye oy vermeyenler için ise 11 ve 12 numaralı sorularda bunun nedenleri sorgulanmış ve bu cevaplara göre sınıflandırılmıştır. Bu anlatıma göre veriler üzerinde şu sorgulama yapılmıştır. Eğer denek 8 nolu soruda “Milliyetçi, Muhafazakâr, Sosyal Demokrat” şıklarından birini işaretlemişse ve eğer i- 9 nolu’soruda 1 no’lu ve 10. Soruda 1 no’lu veya 3 no’şu şıkkı işaretlemişse “Sosyolojik Yaklaşımla Açıklanan Davranış Sınıfı” ii- 9 nolu’soruda 1 no’lu ve 10. Soruda 2 no’lu şıkkı işaretlemişse iii- 9 nolu’soruda 2 no’lu veya 3 no’lu ve 12. Soruda 2 no’lu şıkkı işaretlemişse “Rasyonel Tercih Yaklaşımla Açıklanan Davranış Sınıfı” olarak gruplandırılmıştır. 61 Siyasal Bilgi Düzeyi yine her bir denek için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Anket içerisinde siyasal bilginin nasıl edinildiğine ek olarak modern siyasal ve ekonomik bazı kavramlara yönelik bilgi düzeyleri sorgulanmıştır. Buna göre kavramlar ve puansal dağılım; i- Enflasyon (Maksimum 1 Puan) ii- Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Maksimum 2 Puan) iii- Ana Muhalefet (Maksimum 1 Puan) iv- İktidar (Maksimum 1 Puan) v- Koalisyon (Maksimum 1 Puan) vi- Avrupa Birliği (Maksimum 2 Puan) vii- Cari Açık (Maksimum 2 Puan) Verilen cevaplar bilinen tanımlara yakınlık derecesine göre, “Çok iyi biliyor”, “Biliyor”, “Az Biliyor” ve “Bilmiyor olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlemelere 1 puanlık sorularda sırasıyla 1, 0.5, 0,1 ve 0 puanları, 2 puanlık sorularda sırasıyla 2, 1, 0.5 ve 0 puanları verilmiş ve toplam 10 üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır. Ankette verilen cevaplara göre düzeyi yeni bir değişken ile belirlenen diğer bir konu ise Sosyal Sermaye’ dir. Deneklerin Sosyal Sermaye Düzeyleri belirlenirken; i- Deneğin kitlesel medya ve sosyal medya kullanımı ii- Deneğin dış çevre ile siyaset konuşması iii- Kanaat önderlerine bakışı puanlandırılmıştır. Buna göre deneğin sadece kitlesel medya ile etkileşimi olması durumunda 2 puan, ayrıca sosyal medya ile etkileşimi olması durumunda 2 puan, dış çevre (kıraathane ve misafirlik) ile siyaset konuşması 4 puan olarak değerlendirilmiştir. Kanaat önderlerine danışan ama siyasal kararı kendi verenler için ayrıca 2 puan olarak bir puanlama belirlenmiştir. Buna göre hem sosyal çevre hem kanaat önderleri ve hem de iletişim araçları ile etkileşim sonucunda siyasal kararları kendisi veren denekler 10 tam puan alacak şekilde belirlenmiştir. 62 Ek olarak denekler için ayrıca katılım puanı belirlenmiştir. Araştırmada toplam 10 soruda siyasal etkinliklere katılımlar “Evet, Hayır” soruları ile sorulmuştur. Evet, cevapları 1 puan, Hayır Cevapları 0 puan kabul edilerek, 1 ila 10 arasında katılım seviyeleri sınıflandırılmıştır. Son olarak katılımcıların hangi siyasal kültür grubunda olduğunu belirlemek için siyasal bilgi düzeyi, sosyal sermaye ve siyasal katılım puanlarını katsayılar aracılığı ile oluşan bir denklem kurulmuş ve bu denklem şu şekilde ifade edilmiştir. Siy.Kültür Puanı = Siy. Katılımx0,40+Sos.Sermayex0,30+Siy.Bilgix0,30 Bu denkleme göre her bir katılımcı için bir kültür sınıflandırması yapılmıştır. 63 2.12.2 Kullanılan İstatistiksel Yöntemler Araştırma bulgularının analizinde hem betimsel hem de çıkarımsal istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Bulguların temel görünümünü ortaya koymak üzere başta demografik özellikler olmak üzere anket de ele alınan tüm değişkenlere ait frekans tabloları (yüzdeleri ile birlikte) düzenlenmiştir. Değişkenlerin birbirlerine göre frekans dağılımlarını incelemek üzere çapraz tablolar da betimsel istatistik yöntemi olarak ele alınmıştır. Betimleyici istatistik bu çalışmada çıkarımsal istatistik çalışmalarına yardımcı olması ve anlaşılmayı kolaylaştırması açısından önemlidir. Çıkarımsal istatistiksel yöntemler hipotez testlerinin gerçekleştirilmesi ve raporlaştırılması amacı ile kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada sınıflandırma, aralık ve oran ölçeği kullanılmıştır. Ölçek türlerine göre; i- Sınıflandırma (Nonparametrik) ölçekli değişken analizlerinde kikare ii- Aralık ve Oran Ölçekli (Parametrik) değişkenlerin analizinde kikare, korelasyon ve Anova Yöntemleri uygulanmıştır. 2.12.3 Kullanılan İstatistik Teknikleri Araştırmada temel betimleyici istatistik teknikleri olarak ilk etapta frekans tabloları oluşturulmuştur. Uygun olan verilerin betimleyici istatistiksel verilerine ortalamaları, standart sapmaları, minimum ve maksimum değerleri de eklenmiştir. Değişkenler arasında dağılımları ve bu dağılımların yüzdelerini görebilmek için çapraz tablo yöntemi kullanılmıştır. Akabinde parametrik ve non-parametrik olmak üzere değişkenlerin yapısına bağlı olarak aşağıdaki testler uygulanmıştır. a) Ki-Kare Testi Ki-Kare testi, iki sınıflamalı ya da bir sınıflamalı bir aralık ölçekli değişken arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını görebilmek için uygulanan bir test yöntemidir. Ki-kare testi aynı şekilde iki grup arasında farkı da araştırabilir. Yani 64 parametrik dağılıma uymama durumunda t testinin, ölçeklerin uygun olmaması durumunda da korelasyon testinin yerine kullanılabilir. Ki-kare testi ile elde edilen sonuçlar ve yorumlamasında önem arz eden iki durum bulunmaktadır. Birincisi hesaplamada elde edilen ki-kare değerinin beklenen değerden büyük olması ya da olmaması, ikincisi ise p değeri olarak ifade edilen değerin 0,05’den küçük ya da büyük olmasıdır. Hesaplanan değerin beklenen değerden büyük olması ve p değerinin 0,05’den küçük olması değişkenler arasındaki ilişki varlığını ortaya koymaktadır. b) Basit Korelasyon Testi Basit Korelasyon, iki değişken arasındaki korelasyonun diğer değişkenlerin etkisi göz önüne alınmadan incelenmesidir. Eğer iki değişken de sürekliyse, bu değişkenler aralık ya da oran ölçeği ile ölçülmüş ise ve değişkenler normal bir dağılım gösteriyorsa Pearson korelasyon katsayısı kullanılır. İki değişken sürekli değilse, sınıflandırma ölçeği kullanılmışsa ya da birlikte normal bir dağılım göstermiyorsa Spearman korelasyon katsayısı kullanılır. Basit korelasyonda sonuçlar incelenirken iki değer dikkate alınmaktadır. İlki korelasyon katsayısı (r) ve ikincisi p değeridir. Korelasyon katsayısı 0 ila 1 arasında bir değer almaktadır ve bu değer sıfırdan uzaklaştıkça korelasyonun gücünün artması anlamına gelmektedir. Ancak korelasyon katsayısı tek başına değil aynı zamanda p değerinin 0,05’den küçük olup olmamasına göre değerlendirilmektedir. Değer olarak p’nin 0,05’den küçük olması elde edilen korelasyonun tesadüfi olma yüzdesinin 5’den küçük olup olmadığını ifade etmektedir. p değeri 0,05’in altında olması sonucun tesadüfi olmadığını göstermektedir. c) Tek Yönlü ANOVA Tek yönlü varyans analizi olarak ifade edilen “One way ANOVA”, belirli bir konuda ikiden fazla grubun arasında anlamlı bir fark olup olmadığını ölçmektedir. ANOVA’ nın uygulanabilmesi için bağımlı değişkene ait ölçümler aralık ya da oran ölçek olmalıdır. Ayrıca dağılımın normal ve bağımlı değişkene ait varyansların her grup için eşit olması gerekmektedir. 65 Grup varyanslarının eşit varsayıldığı durumlarda Scheffe, Tukey HSD (A), Tukey WSD (B), Bonferroni ve LSD (Fischer), grup varyanslarının eşit varsayılmadığı durumlarda ise Dunnett C gibi testler gruplar arasındaki farklılığın yönünü ortaya koyar. Anova sonuçları incelenirken bakılması gereken öncelikli değerler F değeri ve p değeridir. F değeri ile elde edilen gruplar arası ve gruplar içi varyans tahminlerinin serbestlik derecesidir. P değeri yine 0,05’den küçük olup olmadığına bağlı olarak elde edilen sonuçların tesadüfi ya da anlamlı olup olmadığını ifade etmektedir. Anova’da elde edilen anlamlı değerlerin gruplar arasında nasıl ve hangi yönde seyrettiğini tespit edebilmek için post-Hoc tablosuna bakılmaktadır. (-) ve (+) yönlü değerler ile gruplar arasında ki farklılıkların şiddeti bu tablodan elde edilebilmektedir. 66 3. BULGULAR Araştırmada 370 denek ile görüşülmüştür. Bu deneklerin illere göre dağılımı; a) Adana 142 Denek b) Mersin 141 Denek c) Osmaniye 87 Denek şeklindedir. Araştırmada 6 soru grubu yer almaktadır. Bunlar sırasıyla; i- Kişisel Bilgiler ii- Siyasal Davranış iii- Siyasal Bilgiye Erişim iv- Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye v- Siyasal Katılım vi- Siyasal Tercihler Araştırma anket formunda bu altı başlık sırasıyla değerlendirilmiştir. Demografik özellikler olarak yaş, cinsiyet, gelir, eğitim, medeni durum ve siyasal kimlik bilgileri katılımcılardan istenmiştir. Siyasal davranış bölümünde ise literatür tarama bölümünde açıklanan siyasal davranışı açıklayan yaklaşımların sorgulanması amacı ile oy verme alışkanlıklarının hep aynı partiye olup olmadığı sorulmuştur. Aynı partiye oy verenlerin gerekçeleri ile başka partilere de oy verenlerin gerekçeleri ayrıca sorulmuştur. Bu gerekçelere göre katılımcıların siyasal davranışının hangi yaklaşıma göre açıklanabileceği üzerinde durulmuştur. Siyasal bilgi düzeyi ve siyasal bilgiye erişim kanalları üçüncü bölümde ele alınmıştır. İlk etapta siyasal bilgiye erişim kanalları sorgulanmıştır. Akabinde 7 tane siyasi ve siyaseti ilgilendiren ekonomik terim ile ilgili bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Bu sorular puanlanarak siyasal bilgi düzeyi olarak yeni bir bağımsız değişken elde edilmiştir. Kitlesel medya ile sosyal medya kullanımı, siyasal açıdan sosyal sermayenin gelişiminde etkileşim mekânları ve kanaat önderleri konusuna dördüncü bölümde 67 değinilmiştir. Bu sorular da kendi içlerinde ayrıca puanlanarak sosyal sermaye düzeyi olarak yeni bir bağımsız değişken elde edilmiştir. Siyasal katılım düzeylerinin ölçülmesi için deneklere beşinci bölümde “Evet” ve “Hayır” cevaplarından oluşan 10 adet aktif katılım içeren örnekler ile katılımları sorulmuştur. Bu bölümün değerlendirilmesinde “Evet” içi 1, “Hayır” için 0 puan verilerek 10 üzerinden bir katılım puanı hesaplanmıştır. Bu şekli ile araştırmada bağımsız değişkenler şu şekilde belirlenmiştir. i- Yaş ii- Cinsiyet iii- Gelir iv- Eğitim v- Siyasal Kimlik vi- Siyasal Bilgi Düzeyi vii- Sosyal Sermaye Düzeyi viii- Siyasal Katılım Düzeyi Bu bağımsız değişkenler ile siyasal davranış bağımlı değişkeni arasındaki ilişkiler incelenmiş ve son bölümde ise son dönemde verdikleri oylar ve olası yeni genel seçim ve başkanlık sistemi konusunda tercihleri sorularak araştırma bölgesinin siyasi görünümü ifade edilmiştir. 3.1 Demografik Yapı İnsanı ve davranışlarını inceleyen her araştırma, insana ait temel özelliklere göre şekillenmektedir. Demografik özellikler, cinsiyet, yaş, gelir, eğitim durumu ..vb şeklinde değişkenleri içermektedir ve en temel bireysel özelliklere işaret etmektedir. Araştırma çalışmalarında çoğunlukla örneklemin her bir demografik değişkene göre davranışların nasıl şekillendiği, etkilendiği, farklılaştığı, benzeştiği gibi temel sorulara yanıt aranmaktadır. Bir sistemin bir parçasının iyi anlaşılabilmesi için sistemin iyi anlaşılması gerektiği bir gerçektir. Nasıl ki insanı anlamak için sistem olarak toplumu anlamak gerekiyorsa aynı şekilde bireysel davranışı incelemek için de demografisinin iyi anlaşılması ve en önemlisi hesaba katılması gerekmektedir. 68 Bu nedenle araştırma öncelikli olarak demografik verilerin elde edilmesine odaklanmıştır. Siyasal davranışı inceleyen araştırmada sorgulanan temel demografik değişkenler sırasıyla yaş, cinsiyet, gelir, eğitim, meslek, sosyal güvenlik, medeni durum ve siyasal kimlik değişkenleri olmuştur. 3.1.1 Cinsiyet Araştırmada 118 kadın ve 252 erkek denek ile anket çalışması yapılmıştır. Tablo 4 Cinsiyet Dağılımı Frekans Kadın Erkek Toplam Yüzde (%) 118 252 370 31,9 68,1 100,0 Çalışmanın gerçekleştirildiği bölgede kadın denekler erkek deneklere oranla anket sorularını cevaplama konusunda daha az istekli olmuşlardır. Genelde erkek deneklerin kıraathane de toplu halde olmaları ve kadın deneklerin evlerinde bulunuyor olmaları bu dağılım şeklinin oluşumunda etkili olmuştur. Mersin ili köylerinde daha az kadın denekle görüşülebilmiştir. Osmaniye ve Adana köylerinde kadın denek oranı Mersin’e nispeten daha yukarıdadır. Cinsiyetin illere göre dağılımı ise şu şekildedir. Tablo 5 Cinsiyetin İllere Göre Dağılımı Cinsiyet Kadın Toplam Erkek 51 91 142 % 35,91 % 64,09 % 100 33 108 141 % 23,40 % 76,60 % 100 Adana Şehir Mersin 69 34 53 87 % 39,08 % 60,92 % 100 118 252 370 Osmaniye Toplam 3.1.2 Yaş 370 deneğin yaş aralıklarına ait frekans ve yüzde değerleri şu şekildedir. Tablo 6 Yaş Gruplarının Dağılımı Yaş Grupları 18-25 26-35 36-45 46-55 56-65 66-75 76-90 Toplam Ortalama 39,51 Frekans 51 108 119 44 38 9 1 370 Standart Sapma 12,328 Yüzde (%) 13,8 29,2 32,2 11,9 10,3 2,4 ,3 100,0 Maks. Min. 77 19 Tablo 6’de görüldüğü üzere katılımcıların yaş ortalaması 39, 51 dir. Çoğunluk yaş grubu ise 26 ile 45 yaş arası katılımcılardan oluşmaktadır. En genç katılımcı 19 yaşında iken en yaşlı katılımcının yaşı 77 olarak belirlenmiştir. 70 Şekil 7 Yaş Gruplarının Dağılım Grafiği 3.1.3 Gelir Gelir, insanların sosyal yaşam koşullarını belirleyen temel faktörlerden biridir. Bir toplumda gelir düzeyi arasındaki fark ne kadar açıksa toplumsal yapı içerisinde ki sorunların da derinleştiği bilinmektedir. Ancak aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere Çukurova kırsalında 4000 TL ve üzeri 7 katılımcının dışında büyük çoğunluk orta ve alt düzey gelire sahip görünmektedir. Tablo 7 Gelir Dağılımı Frekans Ortalama: 1.419,19 TL St.Sapma 1.210,29 TL Min: 0 TL Geliri Olmayanlar 1000 TL'ye kadar 1001-2000 TL arası 2001-4000 TL arası 4001-6000 TL arası 6001-10000 TL arası 91 34 172 66 6 1 Yüzde (%) 24,6 9,2 46,5 17,8 1,6 ,3 71 Maks.: 9.000 TL Toplam 370 100,0 Deneklerin ortalama geliri 1409,19 TL olarak bulunmuştur. Hiçbir geliri olmayanların tüm örneklemdeki oranı % 24,59 dur. Şekil 8 Gelir Gruplarının Dağılım Grafiği 3.1.4 Eğitim Durumları Araştırmada siyasal bilgi düzeylerine özel bir bölüm ayrılmıştır. Bu nedenle katılımcıların eğitim durumları önemli bir değişken konumundadır. Elde edilen verilere göre katılımcıların eğitim durumları şu şekildedir. Tablo 8 Katılımcıların Eğitim Durumları Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde Temel Okur-Yazarlığa Sahip 147 39,7 39,7 39,7 Orta-Lise Mezunları 188 50,8 50,8 90,5 35 9,5 9,5 100,0 370 100,0 100,0 Üniversite Eğitimine Sahip Total 72 Tablo 8’den de görüleceği üzere Çukurova kırsalında orta düzey eğitim durumuna sahip katılımcı sayısı fazladır. Ancak sadece temel okuryazarlığa sahip katılımcı sayısı da oldukça yüksektir. Buna karşılık üniversite eğitimine sahip katılımcı oranı sadece % 9,5 dur. Bölüm 3.4 de de ifade edildiği gibi siyasal bilgi düzeyi araştırmanın en temel aradığı verilerden biridir. Zira siyasal davranış konusunda siyasal bilginin edinimi, analizi ve tercihe yönelik etkisi dikkate alınmak zorundadır. Tabii olarak da eğitim seviyesinin siyasal bilgiyi gerek hangi kaynaktan elde edilmesi gerektiği ve elde edilen bilginin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda belirleyici bir rolü olması düşünülmektedir. Eğitim durumunun sadece bilgi ile değil ayrıca sosyal sermaye ve siyasal katılımla da oldukça dikkatli çalışılması gereken bir bağı olduğu öngörülmektedir. Bu nedenle siyasal bilgi düzeyi gibi eğitim durumunun ayrıca parti tercihleri, siyasal katılım düzeyleri ve sosyal sermaye düzeyleri ile ilişkileri de araştırmanın aradığı sorular kısmında yer almaktadır. Bu nedenle siyasal katılım, siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal tercihler için eğitim durumu bağımsız değişken olarak ele alınmış ve analizi gerçekleştirilmiştir. Sonuç bölümünde de eğitim durumuna ilişkin değerlendirmelere ayrıntılı olarak yer verilmiştir. 3.1.5 Meslek Grupları Şehir ve şehirleşme konularında yapılan çalışmaların içeriğinde çoğunlukla sosyal statü endişesi, beklentisi ve memnuniyeti gibi veriler elde edilmeye yönelik birçok teknik kullandığı bilinmektedir. Günümüz dünyasında kişinin kendini konumlandırdığı ve eksen olarak belirleyerek hayatını o çemberde ele aldığı en temel gösterge mesleğidir. Kırsalda da mesleğin aynı şehir hayatında olduğu gibi bir etkisi bulunmakta olup olmadığı konusunda yorum yapabilmek ve siyasal davranış özelinde etkisini gözlemleyerek bulgulara ulaşmak amacıyla araştırmanın içeriğinde meslek değişkeni belirleyici bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. 73 Tablo 9 Mesleklere Göre Dağılım Yüzde (%) Frekans İşsiz Olanlar Mevsimlik İsçiler 88 22 23,8 5,9 Tam Zamanlı İsçiler 82 22,2 Memur Emekli 9 46 2,4 12,4 Esnaf/Serbest Meslek 49 13,2 74 370 20,0 100,0 Çiftçi Toplam Tablo 9’a göre örneklemin % 23,8’i işsizdir. Meslek grupları içerisinde tam zamanlı işçiler ve çiftçiler örneklemin % 42,2’sini oluşturmaktadır. Daha sonra % 13,2 ile esnaf/serbest meslek grubu ve % 12,4 ile emekliler gelmektedir. Çukurova kırsalında mevsimlik işçi oranı % 5,9 olarak örneklemde yer almıştır. 3.1.6 Sosyal Güvenlik Kırsal da özellikle çiftçi ailelerinin bireyleri belirli bir işi olmadığı için işsiz olduğunu ifade etmelerine rağmen, uygulama da çiftçilere tanınan aile olarak Bağ-Kur sosyal güvenlik sistemi içerisinde olabilmeleri muhtemeldir. Düzenli geliri olmamasına rağmen sosyal güvenliğe sahip deneklerin bulunup bulunmadığının tespiti için araştırma tasarımın da sosyal güvenlik sorgusuna da yer verilmiştir. Buna göre deneklerin sosyal güvencelerine ait bilgiler şu şekildedir. Tablo 10 Sosyal Güvenlik Yüzde (%) Frekans Yok Emekli Sandığı SSK BAGKUR Özel Sigorta Toplam 124 33,5 17 4,6 148 75 6 370 40,0 20,3 1,6 100,0 74 Tablo 10’a göre örneklemin yüzde 33,5’i herhangi bir sosyal güvencesi olmadığını bildirmiştir. SSK ve Bağkur’a kayıtlı örneklem oranı ise % 60,3 dür. Emekli sandığı ve özel sigorta sahibi denek oranı toplam % 6,2 dir. 3.1.7 Medeni Durum Araştırmada diğer bir değişken olarak medeni durum ele alınmıştır. Bunun ana nedeni araştırma sahasında toplumsal yapıyı daha rahat tasvir edebilmektir. Buna göre deneklerin medeni durumlarına ait şu bilgilere ulaşılmıştır. Tablo 11 Medeni Durum Yüzde (%) Frekans Evli Bekâr Dul/Boşanmış Toplam 258 64 69,7 17,3 48 13,0 370 100,0 3.1.8 Siyasal Kimlik Araştırmanın ana konusu siyasal davranıştır. Kırsal da insanların kendilerini siyasal kimlikler açısından nasıl sınıflandırdığının belirlenmesi ve en önemlisi doğru belirlenmesi siyasal davranışın açıklanması için oldukça önem arz etmektedir. Bu nedenle araştırma da bu gruba ait veriler doğrudan sorarak değil kişinin milliyetçilik, muhafazakârlık, sosyal demokratlık, liberal düşünce ve radikal bakış açılarının değerlendirilerek elde edilmeye çalışılmıştır. Örneğin, kırsal da kişi kendisini hem milliyetçi hem de muhafazakâr olarak ifade edebilmekte ancak bu ikisinden hangisinin öncelikli olduğu konusunda bilinçli cevap veremeye bilmektedir. Benzer şekilde kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan bir katılımcı ayrıca ekonomik nedenlere yönelik tercihler yaptığını da ifade edebilmektedir. 75 Bu sebeple araştırma da katılımcılara örnekler vermek suretiyle temel de benimsedikleri siyasal kimlik ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve elde edilen izlenimlere göre aşağıdaki dağılım ortaya çıkmıştır. Tablo 12 Siyasal Kimlik Dağılımları Yüzde (%) Frekans Kimliğime ait değerlere önem veririm, milliyetçi siyaset 105 28,4 Dini ve Manevi değerlere önem veririm, muhafazakâr siyaset 166 44,9 10 2,7 85 23,0 4 1,1 370 100,0 Ekonomik gelişmelere önem veririm, liberal siyaset Demokratik ve sosyal gelişmelere önem veririm, Sosyal Demokrat Siyaset Radikal düşünürüm, marjinal siyaset Toplam Siyasal Kimlik ile cinsiyet arasında ki dağılım şu şekildedir. Tablo 13 Cinsiyete Göre Siyasal Kimlik Dağılımları Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl Toplam Tanımlarsınız? Milliyet Muhafa Liberal Sosyal Marjinal çi zakâr siyaset Demokrat siyaset siyaset siyaset Siyaset Kadın Erkek Toplam 20 65 % 16,95 % 55,08 85 101 % 33,73 % 40,08 105 166 5 % 4,24 5 % 1,98 10 27 % 22,88 58 % 23,02 85 1 % 0,85 3 % 1,19 4 118 252 370 76 Tablo 13’de de görüleceği üzere cinsiyet ile siyasal kimlik dağılımların da erkek ve kadınlar benzer özelliklere sahiptir. Ancak Tablo 14’de görüldüğü üzere Siyasal Kimlik ile Eğitim Durumu arasındaki dağılımda eğitim düzeyinin oransal olarak yüksek olan siyasal kimlik grubu sosyal demokratlar ve marjinal düşüncede olanlar olduğu görülmektedir. Tablo 14 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Kimlik Dağılımları Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız? Toplam Milliyet Muhafaz Liberal Sosyal Marjina çi akâr siyaset Demokrat l siyaset siyaset siyaset Siyaset Temel Yazar Okur- Orta-Lise Mezunları Üniversite Eğitimine Sahip Toplam 29 91 3 24 0 % 19,73 % 61,90 % 2,04 % 16,33 %0 66 65 5 49 3 % 35,11 % 34,57 % 2,66 % 26,06 % 1,60 10 10 2 12 1 % 28,57 % 28,57 % 5,71 % 34,29 % 2,86 105 166 10 85 4 147 188 35 370 3.2 Siyasal Davranış Siyasal davranış konusunda genel olarak 3 yaklaşım üzerinde durulmaktadır. Birincisi Columbia Üniversitesi ekolünün “Sosyolojik” yaklaşımı, ikincisi Michigan Üniversitesinin “Sosyo-Psikolojik” yaklaşımı ve son olarak ekonomik olarak bilinen “Rasyonel Tercih” yaklaşımıdır. 77 Bu üç yaklaşımın birbirinden bazı temel noktalarda ayrıldığı görülmektedir. Sosyolojik yaklaşımda bireyin parti aidiyeti neredeyse dini mensubiyet gibidir ve sürekli aynı partiye oy verir. Bu yaklaşımda aile ve çevre belirleyici faktörlerdir. Siyasal kampanyaların ve vaatlerin bu tür bir seçmen kitlesi üzerinde etkisi oldukça azdır. Sosyo-psikolojik yaklaşım da birey için herhangi bir hukuki bağa gereksinim duymadan bir siyasal partiye sevgi bağı ile bağlıdır. Parti kimliği kavramının ilk kez kullanıldığı yaklaşımdır. Medya etkisi, ırka dayalı siyaset ve sezgisel karar verme (yetersiz siyasal bilgi) başlıkları ile ilgilenir. Kısaca ideolojik yaklaşım olarak özetlenebilir. Son olarak ekonomik yaklaşımda birey kendi kişisel çıkarlarına en uygun tercihi seçmektedir. Ekonomi biliminde ki ana varsayım olan “rasyonalite” bu yaklaşımında temel prensibidir. Araştırma da bu üç yaklaşıma yönelik bir soru dizisi kullanılmıştır. Yukarıda da ifade edildiği üzere ekonomik tercihin dışındaki iki yaklaşım da sürekli aynı partiye oy verme eğilimine işaret eder. Bu nedenle siyasal davranışın açıklanmasında deneklerin parti oy verme alışkanlıkları incelenmiştir. Buna göre hep aynı partiye mi oy verirsiniz sorusuna deneklerin % 68,1’i “Evet” cevabını vermiştir. Tablo 15 Katılımcıların Oy Verme Alışkanlıkları Yüzde (%) Frekans Evet Hayır, başka görüşteki partilere de oy verdim Hayır, ayni ideolojideki başka partilere de oy verdim Toplam 252 68,1 113 30,5 5 1,4 370 100,0 Sosyolojik ve ideolojik (sosyo-psikolojik) yaklaşım arasındaki farkı ortaya koyabilmek için sürekli aynı partiye oy verenlere bunun nedeni sorulmuştur. Buna göre; 78 Tablo 16 Sürekli Aynı Partiye Oy Verme Nedenleri Yüzde (%) Frekans Aile büyüklerimizden böyle gördük İdeoloji tercihim sebebi ile Cevap Yok Toplam 171 67,8 73 29 8 3,2 252 100,0 Olduğu tespit edilmiştir. Tablo 16’da sürekli aynı partiye oy veren katılımcıların % 67,8’inin “Sosyolojik” yaklaşımla açıklanabilecek bir siyasal davranış içerisinde oldukları gözlemlenmiştir. Aynı tablo ’da ayrıca % 29’luk bir grubun ideolojik (sosyo-psikolojik) yaklaşıma göre davrandığı görülmektedir. Sosyo-psikolojik yaklaşım içerisinde en temel arayışlardan bir tanesi de bu ideolojik yaklaşımın nedenleridir. Kitlesel medya etkisinin, ırka dayalı siyasetin ve eksik siyasal bilgi nedeniyle sezgisel karar verme kavramlarını irdeleyen ideolojik yaklaşımı araştırma tasarımında etnik kimlik gerekçesi doğrudan sorulmuştur. Medya ve Siyasal Bilgi konuları anket tasarımında ayrı bölümler de alındığı için ideoloji temelli oy verme davranışında medya etkisi ve sezgisel karar vermeye yönelik ayrı bir bölüm ayrılmamıştır. Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımların net semptomlarını görebilmek için ideoloji temelinde oy verme de etnik kimlik ve diğer etkenlerin etkisini görebilmek için katılımcılara ideoloji temelinde neden oy verdikleri sorusuna verilen yanıtlar ve dağılımı şu şekildedir. 79 Tablo 17 İdeoloji Temelinde Oy Verme Nedenleri İdeoloji temelinde oy vermemin sebebi Frekans Etnik Kimliğim 21 28,4 Siyasal (Bilimsel) olarak tercihim 28 37,8 16 21,6 Dini/Mezhebi İnanışlarım 2 2,7 Diğer 1 1,4 Cevap Yok 6 8,1 TOPLAM 74 100 Karşılaştığım siyasal/sosyal yaşam Yüzde (%) zorluklarını kaldıracağına inandığım için Tablo 17, ideoloji temelli oy verme eğilimindeki katılımcıların % 28’inin etnik nedenleri gerekçe gösterdiğini ortaya koymaktadır. Tablo’ da dikkat çeken bir diğer bölüm ise yaşadıklarını düşündükleri sosyal/siyasal zorlukların bu ideoloji çerçevesinde çözüleceğine inanan katılımcı gruptur. Katılımcıların % 21,6’ sı bu kanaati dile getirmiştir. Rasyonel Tercih yani diğer adıyla Ekonomik yaklaşım ile oy verenlerin kişisel çıkarlarına yönelik hareket ettiği varsayıldığı daha önce de ifade edilmişti. Ancak kavram içerisinde doğrudan ekonomiyi değil dolaylı olarak da ekonomiyi etkileyen toplumsal sorunları giderme düşüncesini rasyonel tercih yaklaşımı içerisine almak gerekmektedir. Zira herhangi bir piyasa dalgalanmasının ekonomik çıkarları tehdit etmesi gayet normal iken ülke de toplumsal sorunların baş göstermesi de piyasaları etkileyecektir. Bu nedenle sosyolojik ve sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşım grubuna girmeyen ve değişik partilere de (aynı görüşte ve/veya farklı görüşteki partiler) oy 80 verme eğilimi gösteren seçmen grubuna da bu davranışlarının gerekçeleri sorulurken sözü edilen gerekçeler de dikkate alınmıştır. Buna göre; Tablo 18 Başka Partilere de Oy Verme Gerekçeleri Başka Partilere de (Aynı ya da Frekans Yüzde (%) farklı ideolojilerde) Oy Verdim Çünkü Toplumsal sorunları çözeceğine 32 27,1 sorunları çözeceğine 40 33,9 16 13,5 Sosyal çevrem çok ısrar etti 5 4,3 Eşim/ailem istediği için 5 4,3 Diğer partinin adayını beğendiğim için 6 5,1 Diğer 3 2,5 Cevap Yok 11 9,3 TOPLAM 118 100 inandığım için Ekonomik inandığım için Kendimi ait hissettiğim partiye küstüğüm ve protesto etmek için olduğu görülmüştür. Bu veriler ışığında katılımcıların siyasal davranışlarını açıklayan yaklaşımlara göre gruplandırılması şu şekilde yapılmıştır. a) Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm – Ailemden böyle gördüm ya da sosyal çevrem hep bu partiye oy veriyor– cevaplarını vermiş ise SOSYOLOJİK 81 b) Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm – İdeolojik tercihim – cevaplarını vermiş ise SOSYO-PSİKOLOJİK c) Başka partilere de oy veririm – Ekonomik ve/veya toplumsal sorunları çözeceğine inandığım için – cevaplarını vermiş ise RASYONEL TERCİH Bu gruplamaya göre; Tablo 19 Katılımcıların Sergiledikleri Siyasal Davranış Türleri 173 46,8 Geçerli Yüzde 54,7 73 19,7 23,1 77,8 70 18,9 22,2 100,0 316 54 370 85,4 14,6 100,0 100,0 Frekans Sosyolojik SosyoPsikolojik Geçerli Rasyonel Tercih Total Kayıp Belirsiz Toplam Yüzde Kümülatif Yüzde 54,7 Çukurova kırsalında sürekli aynı partiye oy verme ve bu oy verme işleminin sebeplerine yönelik sorgulamalar ve verilen cevaplara göre yapılan gruplamaların yer aldığı tablodan da görüleceği üzere araştırma bölgesinde sosyolojik yaklaşım ile açıklanabilecek siyasal davranış yapısının % 54,7 ile hâkim olduğu görülmektedir. İdeolojik yaklaşım olarak ifade edilen sosyo-psikolojik yaklaşımla açıklanabilecek siyasal davranış türüne sahip denek oranı % 23, 1 dir. Ekonomik (rasyonel tercih) nedenlere kişisel menfaatlerini en iyi temsil edecek siyasal tercihe yönelme olarak ifade edilen yaklaşıma göre siyasal davranış sergileyen denek oranı ise sadece % 22, 2 dir. Toplam denek içerisinde 54 katılımcının cevapları bu gruplandırma prosedürü içerisinde tanımsız kalmıştır. Bu nedenle yukarıda verilen oranların 316 katılımcı üzerinden gösterildiği dikkate alınmalıdır. Buna göre Çukurova Kırsalında siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara ait genel görünüm aşağıdaki gibi oluşmaktadır. 82 Şekil 9 Çukurova Kırsalında Siyasal Yaklaşımların Dağılımı 70; 22% 173; 55% 73; 23% Sosyolojik Sosyo-Psikolojik Rasyonel Tercih Araştırmanın aradığı ana sorulardan bir tanesi siyasal davranışı belirleyen temel faktörlerdir. Literatür taraması bölümünde ifade edildiği şekli ile genelde insanlar ya sürekli aynı partiye oy verirler (sosyolojik veya ideolojik olarak) ya da kişisel menfaatlerine göre farklı partilere de oy verebilirler (ekonomik yaklaşım). Ancak bu üç yaklaşım içerisinde demografik özelliklerin etkisi de incelenmelidir. Bu nedenle sırası ile cinsiyet ve eğitim durumunun bu yaklaşım türleri ile ilişkisine bakılmasında fayda olduğu değerlendirilmektedir. 3.2.1 Cinsiyetin Siyasal Davranış Türü İle İlişkisi Cinsiyetin siyasal davranış türü açısından belirleyici bir faktör olup olmadığını görebilmek için en basit hali ile çapraz karşılaştırma yapılmıştır. Buna göre; Tablo 20 Cinsiyete Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı Sosyolojik Kadın Cinsiyet Toplam Erkek 52 % 53,06 121 % 55,50 173 Davranış Türü Toplam SosyoRasyonel Psikolojik Tercih 22 24 98 % 22,45 % 24,49 51 46 218 % 23,40 % 21,10 73 70 316 83 Tablo 20 oransal olarak değerlendirildiğinde Çukurova kırsalında siyasal davranış türü olarak kadın ver erkeklerin neredeyse eşit oranlarda davranış gruplarında yer aldıklarını göstermektedir. Buradan özetle kadın ve erkekler arasında siyasal davranış türü açısından çok büyük farklılık olmadığı söylenebilir. 3.2.2 Eğitim Durumunun Siyasal Davranış Türü ile İlişkisi Varsayım olarak eğitimli kişilerin siyasal davranış türü olarak rasyonel tercih yaklaşımını sergilemesi beklenmektedir. Bunun doğru olup olmadığını görmek için ilk etapta bir çapraz tablo ile görünüm ortaya konmaya çalışılmıştır. Tablo 21 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı Davranış Türü Sosyolojik SosyoRasyonel Psikolojik Tercih Temel OkurYazarlığa Sahip Öğrenim grubu Orta-Lise Mezunları Üniversite Eğitimine Sahip Toplam Toplam 78 % 62.40 20 % 16 27 % 21,60 125 84 % 52,17 42 % 26,09 35 % 21,74 161 11 % 36,66 11 36,66 8 %26,68 30 173 73 70 316 Akabinde değişkenler arasında bir ki-kare testi uygulanmıştır. Buna göre; 84 Tablo 22 Eğitim Durumu - Siyasal Davranış Grubu Ki-Kare Testi Value Df Asymp. Sig. (2-sided) 4 ,053 4 ,050 Pearson Chi-Square 9,369a Likelihood Ratio 9,477 Linear-by-Linear 3,452 1 ,063 Association N of Valid Cases 316 a. 0 cells (0,0%) have expected count less than 5. The minimum expected count is 6,65. Tablo 21’e göre üniversite eğitimi almış katılımcıların % 26,68’inin rasyonel tercih yaklaşımına göre siyasal davranış sergilediği görülmektedir. Yapılan ki-kare testinde de görüleceği üzere öğrenim durumu ile siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlar için Çukurova Kırsalında anlamlı bir ilişki görülmemektedir. 3.2.3 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranış Türleri ile İlişkisi Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlar ile ilişkisi sorgulanan son bağımsız değişken “Siyasal Kimlik” tir. Hangi siyasal ideoloji hangi siyasal davranış yaklaşımını sergiliyor sorusuna yönelik çapraz tablo aşağıdaki gibidir. Tablo 23 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranışa Göre Dağılımı Davranış Türü Sosyolojik Milliyetçi siyaset Muhafazakâr siyaset Liberal siyaset SosyoPsikolojik Toplam Rasyonel Tercih 46 23 23 92 % 50 % 25 % 25 % 100 88 10 37 135 % 7, 41 % 27,41 % 100 % 65,18 6 2 2 10 % 60 % 20 % 20 % 100 85 Sosyal Demokrat Siyaset 33 36 7 % 43,42 % 47,36 % 9,2 76 0 2 1 3 %0 % 66,6 % 33,4 % 100 173 73 70 316 Marjinal siyaset Toplam Aynı tablodan elde edilen ki-kare testi sonuçları ise; Tablo 24 Siyasal Kimlik - Siyasal Davranış Türü Ki-Kare Testi Value df Asymp. Sig. (2-sided) 8 ,000 8 ,000 Pearson Chi-Square 50,912a Likelihood Ratio 53,862 Linear-by-Linear ,066 1 ,798 Association N of Valid Cases 316 a. 5 cells (33,3%) have expected count less than 5. The minimum expected count is ,66. Tablo 24’de hesaplanan değer beklenen değerden büyük (50,912>0,66) ve p değeri 0,05’den küçük olduğu görülmektedir. Bu durumda siyasal kimlik ile siyasal davranış türü arasında bir ilişki olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak Çukurova kırsalında siyasal kimliklerin siyasal davranış ile anlamlı derecede ilişkisi olduğunu ancak cinsiyet ve eğitim durumunun siyasal davranış türleri ile ilişkisi olmadığı söylenebilir. Siyasal kimlik ve Siyasal Davranış Türü ’nün çapraz karşılaştırıldığı Tablo 20’de frekans değerleri düşük olduğu için liberal ve marjinal siyaset düşüncesinde ki katılımcıları göz ardı edersek; 86 i- Milliyetçi ve Muhafazakâr Seçmenlerin daha ziyade Sosyolojik yaklaşımla açıklanan siyasal davranış türüne sahip olduğu ii- İdeolojik yaklaşımı ise daha çok sosyal demokratların sergilediği görülmektedir. iii- Ekonomik yaklaşım her siyasi davranış türünde de oldukça düşük değerlere sahiptir. Özetle Çukurova kırsalında milliyetçiler ve muhafazakârlar aile ve sosyal çevrenin etkisi ile sosyal demokratlar ise ideolojik temelli siyasal davranış sergilemektedirler denebilir. 87 3.3 Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye Kırda siyasal davranışın incelenmesinde eskiye nazaran medyanın etkisi daha fazla olduğu açıktır. Uydu yayınları ile hiçbir konum ayırt etmeksizin tüm dünya da dünya TV’lerini dahi izlemek artık mümkündür. Çukurova kırsalında da her evin balkon ya da damında uydu anteni görülebilmektedir. Devletin radyo kanalları ve kanaat önderlerinin siyasal davranışlarında etkisi eski dönemlerde kırsal nüfus için çok etkili olabiliyordu. Ancak artık sosyal sermaye yapısı medyayı da içerecek şekilde bir iletişim ağına genişlemiş görünmektedir. Araştırma da medya ve kanaat önderlerine yönelik üç aşamalı bir soru dizisi tasarlanmıştır. Buna göre öncelikle katılımcıların en çok hangi TV programlarını izledikleri ve TV izleyicisi olarak kendilerini nasıl tanımladıkları sorulmuştur. Akabinde iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile kırsalda da kullanılmaya başlayan sosyal medya ’ya ilişkin kendilerini nasıl tanımladıkları tespit edilmeye çalışılmıştır. Son olarak kanaat önderleri ile olan ilişki düzeyleri ve siyasal toplumsallaşma mekânı olarak nerede daha çok siyasi tartışmalara girdikleri öğrenilmeye çalışılmıştır. Tablo 25 Siyasal Gelişmelerin Takip Edildiği İletişim Kanalları 338 91,4 Geçerli Yüzde 91,4 2 30 370 ,5 8,1 100,0 ,5 8,1 100,0 Frekans TV Ana Haber ve Tartışma Programları Gazete ve Köşe Yazarları Sosyal Medya Toplam Yüzde Kümülatif Yüzde 91,4 91,9 100,0 Tablo 25’den de görülebileceği üzere TV ana haber programları kırsal da en çok takip edilen siyasal bilgi erişim kaynağıdır. Ardından ilginç şekilde sosyal medya gelmektedir. Gazete okuma neredeyse yok durumundadır. TV izleyicilerinin ve Sosyal Medya Takipçilerinin kendilerini nasıl tanımladıkları da irdelenmiştir. 88 Tablo 26 TV İzleme Alışkanlıkları Yüzde (%) Frekans Sadece Ana Haber Bültenlerini ve Tartışma Programlarını izlerim Sadece eğlence programları, film ve dizileri izlerim Hem haber programlarını hem de film/eğlence programlarını izlerim Pek TV izlemem Toplam 185 50,0 45 12,2 128 34,6 12 370 3,2 100,0 Aynı şekilde sosyal medya alışkanlıklarının düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Tablo 27 Sosyal Medya Takip Alışkanlıkları Yüzde (%) Frekans Günümün büyük bir çoğunluğunda cep telefonum ile internet gazeteleri, facebook ve twitter'i takip ederim Gün içerisinde fırsat bulursam internet gazetelerine bakarım ama facebook ve twitter kullanmam Internet/Sosyal Medya erişimim var ama kullanmıyorum Internet/Sosyal Medya erişimim yok Toplam 120 32,4 133 35,9 27 7,3 90 24,3 370 100,0 89 Bu iki verinin elde edilmesinin ana nedeni sosyal sermaye puanlamalarında katılımcıların sosyal ağlarla ve iletişim kanalları ile etkileşimlerinin derecelendirilmesine katkı sağlamalarıdır. Sosyal Sermaye puanlamasında ele alınan diğer iki veri ise kanaat önderleri ile etkileşimleri ve siyasal toplumsallaşmanın gerçekleştiği mekânlardır. Kanaat önderleri ile ilişkileri sosyal sermaye üzerinde değerlendirirken kanaat önderine danışma alışkanlıkları üzerinden gidilmemiştir. Burada aranan kanaat önderinin ne kadar etkisinde kalındığının anlaşılması planlanmıştır. Örneğin “Çok etkilidir, o nerde onu tercih ederim” cevaplarını veren katılımcıların sosyal sermaye puanlarında negatif etki etmesi, danışsa da kendi kararını kendi veren ya da hiç danışmayan katılımcıların sosyal sermaye puanlamasında pozitif etki sağlaması öngörülmüştür. Tablo 28 Kanaat Önderleri ile İletişim Fikir danıştığınız bir kanaat Frekans Yüzde (%) önderiniz var mı? Evet 71 19,2 Hayır 299 80,8 TOPLAM 370 100 Kanaat önderlerine danışanların karar almada kanaat önderlerinden ne düzeyde istifade ettiklerine ilişkin veriler ise aşağıdaki gibidir. 90 Tablo 29 Kanaat Önderlerine Danışma ve Karar Alma Durumları Kanaat önderiniz tercihlerinizde ne siyasi Frekans Yüzde (%) kadar etkilidir? Çok etkilidir. 47 66,2 Etkilidir ama son kararı ben 22 31 2 2,8 71 100 veririm Etkisi yoktur. Siyaset danışmam TOPLAM Sosyal sermaye puanlamasında ele alınan son veri ise siyasal toplumsallaşma mekânlarıdır. Bu soruda kırsal özelinde üç mekân sorulmuştur. Kıraathane, misafirlik ve aile içinde olarak şıklandırılmıştır. Bu üç şıktan aile içinde siyasal tartışmaları işaretleyenlerin kamusal alanlarda bu tartışmalara girmedikleri ve bu nedenle sosyal sermaye puanlamasında negatif, diğer şıkları işaretleyenlerin ise sosyal sermaye puanlamasında pozitif derecelendirme yapılmıştır. Tablo 30 Siyasal Tartışma Mekânları Frekans Kıraathane Misafirlikte Aile içinde Toplam Yüzde Geçerli Yüzde Kümülatif Yüzde 217 58,6 58,6 58,6 76 20,5 20,5 79,2 77 20,8 20,8 100,0 370 100,0 100,0 Bu bölümde elde edilen veriler ve yukarıda ifade edilen puanlama yöntemleri ile her bir katılımcı için sosyal sermaye ölçümü yapılmıştır. Buna göre; 91 Tablo 31 Sosyal Sermaye Puanlamaları Yüzde Frekans 0-2 puan arası çok düşük 8,1 8,1 8,1 49 13,2 13,2 21,4 81 21,9 21,9 43,2 193 52,2 52,2 95,4 17 4,6 4,6 100,0 370 100,0 100,0 5-6 puan arası orta düzey 9-10 puan arası çok iyi düzey Toplam Kümülatif Yüzde 30 3-4 puan arası düşük 7-8 puan arası iyi düzey Geçerli Yüzde Ortalama St. Sapma Min Maks. 6,2568 1,97862 0 10 Şekil 10 Sosyal Sermaye Puanlarının Dağılımı Sosyal Sermaye Puanlarının Dağılımı 0-2 puan arası çok düşük 5% 8% 13% 52% 22% 3-4 puan arası düşük 5-6 puan arası orta düzey 7-8 puan arası iyi düzey 9-10 puan arası çok iyi düzey 92 Puanlama sonucu elde edilen görünüm Çukurova Kırsalında insanların ortalama 6,2568 puan ile orta düzey sosyal sermaye yapılarının olduğu görünmektedir. Bu sosyal sermaye puanlamasına göre bağımsız değişkenler ile ilişkileri ayrıca değerlendirilmiştir. 3.3.1 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Sosyal sermaye puanlamasında kullanılan verilerin cinsiyet açısından uygulamada tek farklı olduğu nokta siyasal toplumsallaşma mekânlarıdır. Bu verinin puanlamasında erkekler için kıraathane ne ise kadınlar için misafirlik o’dur yaklaşımı ele alınarak eşit puanlama yapılmıştır. Cinsiyet ve Sosyal Sermaye puanlamasına ait çapraz tablo aşağıdaki gibidir. Tablo 32 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Dağılımı Sosyal Sermaye Puan Grupları Cinsiyet 0-2 puan arası çok düşük 26 3-4 puan arası düşük 29 5-6 puan arası orta düzey 18 7-8 puan arası iyi düzey Toplam 9-10 puan arası çok iyi düzey 38 7 %15,25 % 32,20 % 5,93 118 Kadın % 22,04 % 24,58 4 20 % 1,59 % 7,94 30 49 63 155 10 % 25 % 61,51 % 3,96 252 Erkek Toplam 81 193 17 370 Tablo 32 açıkça ortaya koymaktadır ki Çukurova Kırsalında erkeklerin sosyal sermaye yapısı kadınlarınki ne oranla çok güçlüdür. Bu yapılan ki-kare testinde de görülmektedir. 93 Tablo 33 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Arasında Ki-Kare Testi Value df Asymp. Sig. (2-sided) 10 ,000 10 ,000 Pearson Chi-Square 83,045a Likelihood Ratio 82,977 Linear-by-Linear 43,729 1 ,000 Association N of Valid Cases 370 a. 10 cells (45,5%) have expected count less than 5. The minimum expected count is ,32. Hesaplanan değer 83,045, beklenen değer 0,32’den büyük ve p<0,05 olarak anlamlı bir fark olduğunu açıkça ifade etmektedir. 3.3.2 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye İnsanların eğitim düzeyleri arttıkça artan bilgi ve bilince paralel olarak sosyal sermaye yapılarının da normal şartlar altında güçlenmesi beklenmektedir. Bunu sorgulamak için yapılan çapraz tablo ve ki-kare testi sonuçları aşağıdaki gibidir. Tablo 34 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı Sosyal Sermaye Grupları 0-2 puan arası çok düşük Temel OkurYazarlığa Sahip Orta-Lise Mezunları 13 % 8,84 15 % 7,98 3-4 puan arası düşük 14 5-6 puan arası orta düzey Toplam 7-8 puan arası iyi düzey 9-10 puan arası çok iyi düzey 51 62 7 % 9,52 % 34,70 % 42,18 % 4,96 27 111 8 % 14,36 % 14,36 % 59,04 % 4,26 27 147 188 94 Üniversite Eğitimine Sahip Toplam 2 8 3 20 2 % 5,71 % 22,86 % 8,57 % 57,15 % 5,71 30 49 81 193 17 35 370 Eğitim durumu ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında anlamlı bir ilişki olduğu Tablo 34’de açıkça görülmektedir. Ayrıca ki-kare testine baktığımızda da; Tablo 35 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı arasında ki-kare testi Value df Asymp. Sig. (2-sided) 20 ,000 20 ,000 Pearson Chi-Square 80,588a Likelihood Ratio 76,192 Linear-by-Linear 2,084 1 ,149 Association N of Valid Cases 370 a. 18 cells (54,5%) have expected count less than 5. The minimum expected count is ,09. Hesaplanan değer ile beklenen değer arasındaki fark oldukça açıktır ve p değeri <0,05’dir. 3.3.3 Siyasal Kimlik ile Sosyal Sermaye Siyasal kimliğin siyasal davranış açısından belirleyici bir özelliği olduğu önceki bölümler de görülmüştü. Aynı şekilde sosyal sermaye ile anlamlı bir ilişkisinin olup olmadığının da incelenmesinde fayda görülmektedir. Verilerin çapraz sorgusunda elde edilen tablo ve Anova testi aşağıdaki gibidir. 95 Tablo 36 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Yapısı Dağılımı Sosyal Sermaye Puan Grupları 0-2 puan arası çok düşük Milliyetçi siyaset Muhafazakâr siyaset Liberal siyaset Sosyal Demokrat Siyaset Toplam 3-4 puan 5-6 puan 7-8 puan 9-10 arası arası arası iyi puan düşük orta arası çok iyi 4 13 23 60 5 % 3,81 % 12,38 % 21,90 % 57,14 % 4,77 23 22 42 72 7 % 13,86 % 13,25 % 25,30 % 43,37 % 4,22 2 0 2 6 0 % 20 0 % 20 % 60 0 1 13 14 53 4 % 1,18 % 15,29 % 16,47 % 62,35 % 4,71 Marjinal siyaset 0 1 0 2 1 %0 % 25 %0 % 50 % 25 Toplam 30 49 81 193 17 105 166 10 85 4 370 Tablo 36 sosyal demokratların oransal olarak (marjinal ve liberaller hariç) milliyetçi ve muhafazakar kesime oranla daha güçlü sosyal sermaye yapısına sahip olduklarını gösteriyor. Yapılan Anova testinde de siyasal kimliğin sosyal sermaye ile anlamlı derecede ilişkili olduğunu göstermektedir. 96 Tablo 37 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Değişkenleri Arasında Anova Testi Sum of Squares Between Groups Within Groups Total ANOVA df Mean Square 70,529 4 17,632 1374,079 1444,608 365 369 3,765 F 4,684 Sig. ,001 Tablo 37 ‘de F değeri 4,684 ve p=0,001<0,5 olarak görülmektedir. Bu gruplar arasında farklılık olduğunu göstermektedir. Farklılıkların nereden kaynaklandığını görebilmek için Post-Hoc mukayesesine ait sonuçlarda farklılıkların; i- 0,82989 ile Milliyetçiler ile Muhafazakârlar arasında ii- 0,90496 ile Sosyal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında olduğu görülmüştür. Bu veriler ışığında Çukurova Kırsalında seçmenlerin sosyal sermaye yapısı “Sosyal Demokratlar” için “Güçlü”, “Milliyetçiler” için az bir farkla (-0,07507 fark) yine “Güçlü” ve “Muhafazakârlar” için ise “Orta” şeklinde ifade edilebilir. 3.3.4 Yaş ile Sosyal Sermaye İnsanlar yaşadıkça daha çok olay ve insanla etkileşime geçer. Dolayısı ile yaş ilerledikçe gençlere nazaran yaşlıların sosyal sermaye yapısının güçlenmesi muhtemeldir. Ancak özellikle bilgi iletişim teknolojilerinde gerçekleşen önemli derecede ilerlemeler, gençler ile yaşlılar arasında bilgiye erişim açısından imkânları eşitlemiş hatta gençlerin bu teknolojileri daha fazla kullanıyor olması nedeniyle gençler lehine bir duruma da sebep olmaktadır denebilir. Bu durumda gençler ile yaşlılar arasında bilginin değerlendirilmesi noktasında farklılıklar olduğu ifade edilebilir. Tecrübe ile yapılan değerlendirmeler, eksik tecrübe ve salt bilgi üzerinden değerlendirmelerin gençler için kolay olmayacağı da açıktır. 97 Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere yaş grupları arasında sosyal sermaye yapısında 36-45 yaş grubu oldukça iyi sosyal sermaye yapısına sahip oldukları görünmektedir. Tecrübe ve bilgiye erişimin kesiştiği nokta değerlendirilmektedir. Tablo 38 Yaş ile Sosyal Sermaye Durumu Dağılımı Yaş Grubu Sosyal Sermaye Puan Grupları 0-2 puan arası çok düşük 4 3-4 puan arası düşük 5-6 puan arası orta 7-8 puan arası iyi Toplam 9-10 puan arası çok iyi 19 1 23 4 % 7,84 % 37,25 % 1,96 %45,10 % 7,85 19 3 71 5 % 9,26 % 17,59 % 2,78 % 65,74 % 4,63 32 67 3 % 8,40 % 26,89 % 56,30 % 2,53 12 24 4 % 2,27 % 27,27 % 54,54 % 9,09 24 8 1 % 0 % 63,16 % 21,05 % 2,63 8 0 0 % 0 % 88,89 %0 %0 18-25 51 10 26-35 7 10 108 36-45 % 5,88 3 1 119 46-55 % 6,81 5 0 44 56-65 % 13,16 1 0 38 66-75 % 11,11 0 0 1 0 0 %0 %0 % 100 %0 %0 30 49 81 193 17 9 76-90 Toplam 1 370 olarak 98 Tablo 39 Yaş ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında Anova Testi Sum of Squares Between Groups Within Groups Total df Mean Square 231,380 52 4,450 1213,228 1444,608 317 369 3,827 F Sig. 1,163 ,219 Yukarıdaki değerlerden de anlaşılacağı üzere yaş ile sosyal sermaye yapısının arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmektedir. 3.4 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyleri Kitlesel ve Sosyal Medya ve Sosyal Sermaye birlikte değerlendirilerek katılımcılara sosyal sermaye puanlaması yapılmıştır. Bu bölümde de katılımcıların siyasal bilgiye erişimi ve bilgi düzeylerine ait bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Öncelikli olarak bilgiye erişim kaynakları sorgulanmış ardından 7 adet siyasal ve ekonomik terime ait bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Araştırmanın üçüncü bölümünde deneklere siyasal bilgiye erişimde en çok hangi iletişim kanallarını kullandıkları sorulmuştur. Buna göre; Tablo 40 Siyasal Bilgiye Erişim Kanalları Siyasal Hayata İlişkin Bilgi Frekans Yüzde (%) Edinmek İçin En Çok Kullandığım Araç TV 331 89,5 Gazete 9 2,4 Sosyal Medya/Internet 30 8,1 370 100 TOPLAM 99 Ek olarak, deneklerin siyasal bilgiye erişim için en çok kullandığı araçtan bağımsız olarak doğrudan sosyal medya ile olan ilişkileri de sorgulanmıştır. Özellikle iletişim altyapısının en ücra köşelere bile ulaşmasına müteakip sosyal medya kullanımı kırsalda da yaygınlaşmıştır. Buna göre Çukurova Kırsalında Sosyal Medyaya ilişkin deneklerin cevapları aşağıdaki gibidir. Tablo 41 Sosyal Medya Kullanım Durumları Frekans Yüzde (%) Sosyal Medya/Internet 123 33,2 Cep Telefonumu kullanıyorum 183 49,5 Tablet Kullanıyorum 3 0,8 Ev ya da Dizüstü Bilgisayar 61 16,5 370 100 Kullanmıyorum kullanıyorum TOPLAM Siyasal bilginin ediniminde katılımcıların kitap okuma alışkanlıkları da sorgulanmıştır. Tablo 42 Siyasal Hayata İlişkin Kitap Okuma Alışkanlıkları Frekans Yüzde (%) Çok okurum 25 6,8 Az da olsa okurum 178 48,1 Okumam 167 45,1 TOPLAM 370 100 100 Bu bilgilerin ardından yukarıda sözü edilen 7 adet siyasal ve ekonomik terime ait bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Bu soruların anket tasarımında karşılığı “bilmiyorum” ile “Çok iyi biliyorum” arasında aralık ölçek kullanılmıştır. Ancak anket yapılırken sorunun kendisi terim olarak “nedir” şeklinde sorulmuş ve alınan cevaba göre anketör tarafından katılımcının ne kadar bilgisi olduğu ankete anketör tarafından girilmiştir. Her bir terim için ayrı bir puan sistemi hazırlanmış ve önemli (nitelikli) terimlere ait puanlar yüksek tutulmuştur. Buna göre kavramlar ve soru bazında puan dağılımı; i. Enflasyon (Maksimum 1 Puan) ii. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Maksimum 2 Puan) iii. Ana Muhalefet (Maksimum 1 Puan) iv. İktidar (Maksimum 1 Puan) v. Koalisyon (Maksimum 1 Puan) vi. Avrupa Birliği (Maksimum 2 Puan) vii. Cari Açık (Maksimum 2 Puan) Verilen cevaplar bilinen tanımlara yakınlık derecesine göre, “Çok iyi biliyor”, “Biliyor”, “Az Biliyor” ve “Bilmiyor olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlemelere 1 puanlık sorularda sırasıyla 1, 0.5, 0,1 ve 0 puanları, 2 puanlık sorularda sırasıyla 2, 1, 0.5 ve 0 puanları verilmiş ve toplam 10 üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır. Buna göre dağılım; Tablo 43 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı Yüzde (%) Frekans 0 - 2 puan arası 117 31,6 2,1 - 4 puan arası 77 20,8 4,1 - 6 puan arası 111 30,0 6,1 - 8 puan arası 36 9,7 8,1 - 10 puan arası 29 7,8 370 100,0 Toplam 101 Ortalama St.Sapma Min Maks 3,8162 2,79521 0 10 Şekil 11 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı 10% 8% 31% 0 - 2 puan arası 2,1 - 4 puan arası 30% 4,1 - 6 puan arası 21% 6,1 - 8 puan arası 8,1 - 10 puan arası Görüleceği üzere 4,1 – 6 puan grubunu baraj yapacak olursak bu puanın altında kalan, diğer bir ifade ile siyasal ve ekonomik kavramlar hakkında bilgi düzeyi düşük kesim tüm örneklemin % 52,4 ‘ünü oluşturmaktadır. Orta düzeyde bilgi sahibi olan grup ise (4,1 6 puan grubu) % 30 ve üst seviye bilgiye sahip grup (6,1 – 8 ve 8,1 – 10 puan grupları) örneklemin % 17,5 ’ini oluşturmaktadır. Katılımcıların siyasal bilgiye erişim kanalları ve siyasal bilgi düzeyleri tespit edildikten sonra bu verilerin demografik özellikleri ile ilişkisi sorgulanmıştır. 3.4.1 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi İlişkisi Kadınların kırsal da özellikle kıraathane gibi siyasetin fazla tartışıldığı alanlarda yer alamaması bir yana son dönemlerde gerek eğitim imkânlarının artması 102 gerekse kitlesel ve sosyal medya imkânlarının gelişmesi kadınlarında kırsalda siyasal bilgiye erişimine olanak sağlamaktadır. Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde cinsiyet ve siyasal bilgi düzeyi karşılaştırıldığında; Tablo 44 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablo Siyasal bilgi düzeyi 0-2 puan arası Kadın Erkek 2,1-4 puan arası 4,1-6 puan arası Toplam 6,1-8 puan arası 8,1-10 puan arası 65 16 23 7 7 118 55,1% 13,6% 19,5% 5,9% 5,9% 100,0% 52 61 88 29 22 252 20,6% 24,2% 34,9% 11,5% 8,7% 100,0% 117 77 111 36 29 370 31,6% 20,8% 30,0% 9,7% 7,8% 100,0% Toplam Tablodan da görüleceği üzere erkeklerin kadınlara oranla daha fazla siyasal bilgi düzeyine sahip oldukları görülebilmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri kıraathane gibi siyasal bilgilerin değerlendirildiği siyasal toplumsallaşma mekânlarına kadınların dâhil olamaması olduğu düşünülebilir. Çünkü elde edilen bilginin günlük hayatta kullanımının da öğrenme ve içselleştirme de etkisi olduğu bir gerçektir. 3.4.2 Eğitim Durumunun Siyasal Bilgi Düzeyi ’ne Etkisi Bilgi düzeyi düşünüldüğünde tabii olarak eğitim durumunun bu bilgi düzeyi ile ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Eğitim grupları ile siyasal bilgi düzeyleri çapraz tablo da karşılaştırılmıştır. 103 Tablo 45 Eğitim Grupları ile Siyasal Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması Siyasal bilgi düzeyi 0-2 puan arası Temel OkurYazarlığa Sahip Orta-Lise Mezunları Üniversite Eğitimine Sahip Toplam 2,1-4 puan arası 54 4,1-6 puan arası 28 Toplam 6,1-8 puan arası 8,1-10 puan arası 49 10 6 % 19,05 % 33,33 % 6,80 % 4,09 25 11 % 23,93 % 27,13 % 13,30 % 5,85 147 % 36,73 56 45 51 188 % 29,79 7 4 11 1 12 35 % 20 % 11,43 % 31,43 117 77 % 2,86 % 34,28 111 36 29 370 Bu tabloda eğitim gruplarının siyasal bilgi düzeylerine ait oransal dağılımlar eğitim düzeyinin siyasal bilgiye etkisi olduğu işaret etmektedir. Bunu test edebilmek için gerçekleştirilen Anova testine göre de sig.<0,05 ve F değeri 9,094’dür; Tablo 46 Eğitim Düzeyi ile Siyasal Bilgi Arasında Anova Testi Sum of Squares Between Groups Within Groups Total df Mean Square 26,902 2 13,451 542,830 569,732 367 369 1,479 F 9,094 Sig. ,000 3.4.3 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi Düzeyi Arasındaki İlişki Siyasal kimlik ile siyasal davranış ve sosyal sermaye arasında anlamlı farklılıklar olduğu önceki bölümlerde görülmüştü. Aynı şekilde siyasal bilgi düzeyi özelinde siyasal kimlik grupları da karşılaştırılmıştır. Buna göre; 104 Tablo 47 Siyasal Kimlik ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu Siyasal bilgi düzeyi 0-2 puan arası Milliyetçi siyaset Muhafazakâr siyaset Liberal siyaset Sosyal Demokrat Siyaset 2,1-4 puan arası 34 4,1-6 puan arası 20 Toplam 6,1-8 puan arası 8,1-10 puan arası 34 9 8 % 32,39 % 19,05 % 32,38 % 8,57 % 7,61 37 15 8 % 42,77 % 21,08 % 22,29 % 9,03 % 4,82 105 71 35 166 2 3 4 0 1 % 20 % 30 % 40 %0 % 10 9 18 34 12 12 % 10,59 % 21,18 % 40 % 14,12 % 14,12 10 85 Marjinal siyaset 1 1 2 0 0 % 25 % 25 % 50 %0 %0 Toplam 117 77 111 36 29 4 370 Liberal ve Marjinal kimliğe sahip katılımcı frekanslarının düşük olması nedeniyle hariç tutularak, Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat seçmenler arasındaki oransal farklar incelendiğinde Sosyal Demokrat grubun siyasal bilgi düzeyinin anlamlı şekilde iyi olduğu ifade edilebilir. Ki-Kare testinde de durum açıkça görülmektedir. Tablo 48 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi arasında Ki-Kare Testi Value df Asymp. Sig. (2-sided) 16 ,002 16 ,001 Pearson Chi-Square 36,573a Likelihood Ratio 40,990 Linear-by-Linear 13,771 1 ,000 Association N of Valid Cases 370 a. 10 cells (40,0%) have expected count less than 5. The minimum expected count is ,31. 105 Beklenen değer 0,31 < hesaplanan değer 36,573 ve p değeri sig<0,05’dir. 3.4.4 Sosyal Sermayenin Siyasal Bilgi Düzeyi Üzerindeki Etkisi İnsan ilişkilerinin, oluşturdukları sosyal ağların ve toplumsal güvenin içinde barındırıldığı kavram olarak sosyal sermayenin doğal olarak siyasal bilgi düzeyine etki ediyor olması beklenmektedir. Tablo 49 Sosyal Sermaye ile Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu Siyasal bilgi düzeyi 0-2 puan arası 0-2 puan arası çok düşük 3-4 puan arası düşük 5-6 puan arası orta düzey 7-8 puan arası iyi düzey 23 2,1-4 puan arası 4,1-6 puan arası Toplam 6,1-8 puan arası 8,1-10 puan arası 4 2 0 1 % 76,67 % 13,33 % 6,66 %0 % 3,34 12 1 3 % 53,06 % 14,29 % 24,49 % 2,04 % 6,12 19 1 3 % 40,74 % 30,86 % 23,46 % 1,23 % 3,71 31 21 26 33 29 7 25 39 73 30 49 81 193 % 15,02 % 20,20 % 37,82 % 16,07 % 11,09 9-10 puan 6 2 5 3 arası çok iyi düzey % 35,29 % 11,76 % 29,41 % 17,64 Toplam 117 77 111 36 1 17 % 5,90 29 370 9-10 puan aralığındaki sosyal sermaye gruplarının frekanslarının düşük olduğu düşünülürse 7-8 puan grubunda sosyal sermaye yapısındaki grubun siyasal bilgi düzeylerinin de yüksek olduğu görülmektedir. Yapılan ki-kare testinde; 106 Tablo 50 Sosyal Sermaye Grupları ve Siyasal Bilgi Düzeylerine Ait Ki-Kare Testi Value df Asymp. Sig. (2-sided) 16 ,000 16 ,000 Pearson Chi-Square 88,910a Likelihood Ratio 95,154 Linear-by-Linear 50,671 1 ,000 Association N of Valid Cases 370 a. 7 cells (28,0%) have expected count less than 5. The minimum expected count is 1,33. Tablo 50’de de görüldüğü üzere beklenen değerin (1,33) üzerinde bir hesaplanan değer (88,910) elde edilmiş ve p değeri sig.<0,05 olduğu görülmüştür. Buna göre sosyal sermaye yapısı ile siyasal bilgi arasında anlamlı bir ilişki olduğu ifade edilebilir. Bu değişkenler arasındaki korelasyonun gücünü test etmek için yapılan basit korelasyon testinde sonuçlar şu şekilde elde edilmiştir. Tablo 51 Sosyal Sermaye ve Siyasal Bilgi Düzeyi Arasında Korelasyon Testi Sosyal sermaye düzeyi Pearson 1 Correlation Sosyal sermaye düzeyi Sig. (2-tailed) N 370 Pearson ,339** Correlation Siyasal bilgi düzeyi gruplandırılmış Sig. (2-tailed) ,000 N 370 **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). Siyasal bilgi düzeyi gruplandırıl mış ,339** ,000 370 1 370 107 R=0,339 ve sig<0,05 olarak görülmektedir. P değerinin 0,3 – 0,6 aralığında olması nedeniyle sosyal sermaye ile siyasal bilgi düzeyi arasında Çukurova Kırsalında orta kuvvette bir korelasyon olduğu ifade edilebilir. 3.5 Siyasal Katılım Düzeyleri Araştırmanın aradığı temel sorulardan biri Çukurova Kırsalında siyasal katılım düzeyidir. Araştırmada toplam 10 soruda siyasal etkinliklere katılımlar “Evet”, “Hayır” soruları ile sorulmuştur. Evet, cevapları 1 puan, Hayır Cevapları 0 puan kabul edilerek, 1 ila 10 arasında katılım seviyeleri sınıflandırılmıştır. Buna göre dağılımlar aşağıdaki gibi oluşmuştur. Tablo 52 Siyasal Katılım Puanlarına Ait Frekans Tablosu ,00 1,00 2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 8,00 9,00 10,00 90 60 72 45 29 26 17 11 5 10 5 24,3 16,2 19,5 12,2 7,8 7,0 4,6 3,0 1,4 2,7 1,4 Geçerli Yüzde 24,3 16,2 19,5 12,2 7,8 7,0 4,6 3,0 1,4 2,7 1,4 Toplam 370 100,0 100,0 Std. Sapma 2,46357 Min. 0,00 Maks. 10.00 Frekans Ortalama 2,5514 Yüzde Kümülatif Yüzde 24,3 40,5 60,0 72,2 80,0 87,0 91,6 94,6 95,9 98,6 100,0 Görüldüğü üzere Çukurova kırsalında 0-5 puan arasında düşük katılıma sahip seçmen oranı örnekleme göre % 87’dir. Orta katılım düzeyine sahip seçmen oranı (68 puan grubu) % 9’dur. Aktif katılım olarak ifade edilebilecek düzeyde olanların oranı (9-10 puan grubu) % 4,1’dir. 108 3.5.1 Cinsiyetin Siyasal Katılımda Etkisi Kadın ve erkeklerin birbirlerinden farklı siyasal katılım gösterip göstermediklerinin incelendiği bu bölümde ilk olarak değişkenlerin çapraz tabloda karşılaştırmalı görünümleri ele alınmıştır. Tablo 53 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Karşılaştırmalı Tablosu Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan 2-4 puan 4-6 puan 6-8 puan arası arası arası arası Kadın Erkek Toplam 8-10 puan arası 83 14 7 6 8 % 70,33 % 11,86 % 5,93 % 5,08 % 6,79 139 60 36 10 7 % 55,16 %23,81 % 14,28 % 3,97 % 2,78 222 74 43 16 15 118 252 Toplam Cinsiyet Siyasal Katilim Kadın Puanı Erkek 370 Grup İstatistikleri N Ortala Std. Sapma Std. Hata ma Ortalaması 118 2,2881 2,68615 ,24728 252 2,6746 2,34760 ,14788 Ankete katılan 118 kadın deneğin siyasal katılım puanlarının ortalaması 2,2881 iken 252 erkek deneğin siyasal katılım puanlarının ortalaması 2,6746 olarak belirlenmiştir. Bu noktada cinsiyet ile siyasal katılım puanı arasında farklılık ortalamalar üzerinden değerlendirildiğinde çok anlamlı görünmemektedir. Bu nedenle cinsiyet ile siyasal katılım puanı arasında bir ilişki olup olmadığını varsa şiddetini ortaya koymak için basit korelasyon testi uygulanmıştır. 109 Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere p değeri sig. >0,05 dir ve korelasyon değeri r=0,040 dır. Bu nedenle cinsiyet ile siyasal katılım arasında Çukurova Kırsalında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Tablo 54 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Puanları Arasında Korelasyon Testi Cinsiyet Siyasal Katılım Grup Pearson Correlation Cinsiyet Sig. (2-tailed) N Pearson Siyasal Correlation Katılım Sig. (2-tailed) Grup N 1 ,040 370 ,444 370 ,040 1 ,444 370 370 3.5.2 Siyasal Kimliğin Siyasal Katılımda Etkisi Daha önceki bölümlerden hatırlanacağı üzere siyasal kimlik ile siyasal davranış, sosyal sermaye ve siyasal bilgi arasında anlamlı ilişkiler görülmüştür. Siyasal kimlik ile siyasal katılım arasında da bir ilişki olup olmadığını incelemek için yapılan çapraz tabloya göre; Tablo 55 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Puan Karşılaştırmalı Tablosu Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan arası Milliyetçi siyaset Muhafazakâr siyaset 55 2-4 puan arası 26 4-6 puan arası 6-8 puan arası Toplam 8-10 puan arası 15 6 3 % 24,76 % 14,29 % 5,71 % 2,86 105 % 52,38 123 31 10 2 0 % 74,10 % 18,67 % 6,03 % 1,20 %0 166 110 Liberal siyaset Sosyal Demokrat Siyaset 5 2 2 0 1 % 50 % 20 % 20 %0 % 10 39 15 15 5 11 10 85 % 45,88 % 17,65 % 17,65 % 5,88 % 12,94 Marjinal siyaset 0 0 1 3 0 %0 %0 % 25 % 75 %0 Toplam 222 74 43 16 15 4 370 Görüldüğü üzere Liberal ve Marjinal siyasal kimliklerin frekansları oldukça düşüktür. Bu nedenle Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat kimlik grupları arasında Tablo 55 incelendiğinde oransal olarak Sosyal Demokratların katılımları nispeten daha yüksek görünmektedir. Ancak çok ciddi bir farklılık bu tabloda tespit edilememiştir. Bu nedenle basit korelasyon testi uygulanmıştır. Tablo 56 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi Siyasal Görüş Pearson 1 Correlation Sig. (2-tailed) N 370 Pearson ,225** Correlation Siyasal Katılım Grupları Sig. (2-tailed) ,000 N 370 **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız? Siyasal Katılım ,225** ,000 370 1 370 Çapraz tabloda görünen güçsüz ilişki korelasyon testinde de kendisini göstermiştir. P değeri sig.<0,05 dir ve korelasyon r=0,225 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuçlarda siyasal kimlikler arasında siyasal katılım açısından bir ilişki olduğu görülmektedir ancak r değeri 0 – 0,3 aralığında olduğundan bu ilişki zayıftır denebilir. 111 3.5.3 Yaş ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki Son dönemlerde özellikle gençlerin siyasal olaylarda ön planda oldukları toplumsal olaylarda kendisini göstermektedir. Ancak bunun sadece bazı münferit toplumsal olaylarda mı kendini gösterdiği, gençlerin gittikçe daha çok siyasal hayatta rol oynamaya başlayıp başlamadığı ayrı bir soru olarak konumlandırılmaktadır. Bu nedenle araştırmanın aradığı sorulardan biri de yaşın siyasal katılım ile olan ilişkisidir. Araştırma da yaş grupları ile siyasal katılım grupları arasındaki ilişki çapraz tabloya aşağıdaki gibi yansımıştır. Tablo 57 Yaş Gruplarına Göre Siyasal Katılım Dağılımı Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan arası 18-25 27 % 52,94 26-35 36-45 46-55 56-65 66-75 76-90 Toplam 56 2-4 puan arası 4-6 puan arası 4 6-8 puan arası 7 Toplam 8-10 puan arası 6 7 % 7,84 % 13,72 % 11,77 % 13,72 16 6 5 % 51,85 % 23,25 % 14,81 % 5,55 % 4,63 12 1 3 % 68,07 % 18,49 % 10,08 % 0,08 % 2,52 5 3 0 % 59,09 % 22,72 % 11,36 % 6,81 %0 81 26 26 25 22 10 10 2 0 0 % 68,42 % 26,31 % 5,26 %0 %0 2 1 0 0 % 66,67 % 22,22 % 1,11 %0 %0 6 51 0 1 0 0 0 %0 % 100 %0 %0 %0 222 74 43 16 15 108 119 44 38 9 1 370 112 Çukurova Kırsalında yaş gruplarına bakıldığında hemen hemen her grubun yarısından çoğunun düşük katılıma sahip oldukları tablo 51’den açıkça görülmektedir. Yüksek ve Çok yüksek katılım gruplarının dışında kalanlar incelendiğinde ise yaş ilerledikçe katılımın neredeyse değişmediği (hatta oransal olarak biraz azaldığı) görülmektedir. Bu durumun Çukurova Kırsalında nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu görebilmek için yaş ile siyasal katılım arasında basit korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Buna göre; Tablo 58 Yaş ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi Yaş grupları Siyasal Katılım Grupları Pearson 1 -,211** Correlation Yaş Grupları Sig. (2-tailed) ,000 N 370 370 Pearson -,211** 1 Siyasal Katılım Correlation Grupları Sig. (2-tailed) ,000 N 370 370 **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). Tablo 58’de iki değişken grubu arasında negatif yönlü ancak zayıf bir korelasyon görülmüştür. R= -0,211 ve p değeri sig<0,005) Bu durumda yaş ile siyasal katılım arasında Çukurova Kırsalında anlamlı bir ilişki tespit edilemediği ifade edilebilir. 3.5.4 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki Genelde eğitim seviyesi yükseldikçe insanların siyasal hayata ilişkin dünya görüşleri de değişmekte ve siyasal hayata daha fazla katılabilmektedirler. Kırsal da bu durumun nasıl olduğunu görmek açısından aşağıdaki çapraz karşılaştırma gerçekleştirilmiştir. 113 Tablo 59 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Grupları Karşılaştırmalı Tablosu Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan arası 2-4 puan arası 4-6 puan arası Temel Okur107 25 Yazarlığa % 72,79 % 17,01 Sahip Orta-Lise Mezunları Üniversite Eğitimine Sahip Toplam Toplam 6-8 puan arası 8-10 puan arası 13 2 0 % 8,84 % 1,36 %0 26 10 11 % 52,66 % 22,34 % 13,83 % 5,32 % 5,85 4 4 99 42 147 188 16 7 4 35 % 45,74 222 % 20 % 11,42 % 11,42 % 11,42 74 43 16 15 370 Tablo 59, eğitim durumu ile siyasal katılım arasında bir ilişki olduğunu genel olarak göstermektedir. Bunun ne kadar güçlü bir ilişki olduğunu anlamak için yapılan basit korelasyon testinde sonuçlar aşağıdaki gibidir; Tablo 60 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi Öğrenim grubu Siyasal Katılım grup Pearson 1 ,264** Correlation Öğrenim grubu Sig. (2-tailed) ,000 N 370 370 Pearson ,264** 1 Siyasal Correlation Katılım Sig. (2-tailed) ,000 Grubu N 370 370 **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). 114 Bu sonuçlardan (r=0,264 ve sig <0,05) eğitim seviyesi ile siyasal katılım arasında bir ilişki olduğu ifade edilebilir ancak r değeri 0-0,3 aralığında olduğundan bunun zayıf bir ilişki olduğu görülmektedir. 3.6 Siyasal Tercihler Araştırmanın yapıldığı dönemden hemen önce gerçekleştirilen seçimler ve sonrasında yapılması muhtemel seçimlere yönelik tercihler ve bu tercihlerin araştırmada elde edilen diğer sonuçlar ile karşılaştırması bu bölümde ele alınmıştır. İlk olarak yakın zamanda yapılan iki genel seçim ele alınmıştır. 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimleri siyasal hayatın hızlı ve çalkantılı olduğu bir dönem olması hasebiyle araştırma verilerinin de önemini artırmıştır. Özellikle 2016 yılında gündemdeki yerini koruyan “Başkanlık Sistemi” tartışmalarının ele alınması ve araştırmanın yapıldığı dönemde gündemdeki sıcak yerini koruyor olması araştırmaya ayrıca bir değer kazandırmaktadır. Gerek Başkanlık Sistemi, gerekse yeniden genel seçim olması durumunda Çukurova Kırsalında oy oranlarının nasıl değiştiğini de göstermesi nedeniyle araştırmanın son bölümü kamuoyu yoklaması niteliğine de sahip olduğunun altını çizmektedir. 3.6.1 Katılımcıların Siyasal Tercihleri Hatırlanacağı üzere 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir siyasal parti tek başına hükümet kurabilme gücüne sahip olamamıştır. Akabinde 5 ay sonra gerçekleştirilen 1 Kasım 2015 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir oy çoğunluğu ile tek başına iktidar olabilmeyi başarmıştır. Bu seçimlerdeki oy dağılımları örneklem bölgesinde şu şekilde elde edilmiştir. 115 Tablo 61 7 Haziran 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler 95 101 144 26 Yüzde % 25,7 27,3 38,9 7,0 Geçerli Yüzde 25,8 27,4 39,1 7,1 Kümülatif Yüzde 25,8 53,3 92,4 99,5 2 ,5 ,5 100,0 368 1 1 2 370 99,5 ,3 ,3 ,5 100,0 100,0 Frekans Ak Parti CHP MHP Geçerli HDP Oy Kullanmadım Toplam SP-BBP Kayıp Diğer Toplam Toplam Tablo 62 1 Kasım 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler 173 111 66 18 Yüzde % 46,8 30,0 17,8 4,9 Geçerli Yüzde 46,9 30,1 17,9 4,9 Kümülatif Yüzde 46,9 77,0 94,9 99,7 1 ,3 ,3 100,0 369 1 370 99,7 ,3 100,0 100,0 Frekans Ak Parti CHP MHP Geçerli HDP Oy Kullanmadım Total Kayıp Diğer Toplam Tıpkı Türkiye genelinde olduğu gibi Çukurova Kırsalında da Ak Parti oylarını ciddi oranda artırmış CHP oylarını korumuş MHP ve HDP’ de oy gerilemesi yaşanmıştır. Ancak dikkat edilecek olursa Çukurova Kırsalında Ak Partiye kayma neredeyse oyları iki katına çıkarmıştır. Araştırma verilerine göre partiler arası oy kaymaları şu şekildedir. 116 Tablo 63 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerinde Oy Dağılımları 1 Kasım seçimlerinde hangi partiye oy verdiniz? Ak Parti 86 Ak Parti % 90,53 CHP MHP HDP Oy Kullan madım 1 0 % 4, 21 % 4, 21 % 1,05 %0 4 4 Toplam 1 100 0 0 0 % 0,99 % 99,01 %0 %0 %0 82 1 61 0 0 % 0,07 % 42,36 %0 %0 95 101 CHP MHP % 56,94 7 Haziran 3 HDP 6 % 11,53 % 23,07 Oy Kullan madım Toplam 0 17 0 %0 % 65,38 %0 144 26 0 0 1 0 1 2 172 111 66 18 1 368 Tablo 63’da görüldüğü üzere Çukurova Kırsalında 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP’ye oy verenlerin % 56,94’ü 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’yi tercih etmiştir. MHP’den Ak Partiye kayan bu seçmen kitlesi ile birlikte dikkat çeken diğer bir grup ise 7 Haziran seçimlerinde HDP’ ye oy veren ancak 1 Kasımda CHP’ye oy veren seçmen kitlesidir. % 23, 07 oranında HDP seçmeni 1 Kasımda CHP’ye oy vermiştir. Az da olsa dikkat çeken diğer bir kayma da yine HDP’ den Ak Partiye geçen % 11,53’lük HDP seçmenidir. HDP’ deki bu durum 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği “Emanet” seçmenin 1 Kasımda tekrar eski partilerine oy vermelerin olarak değerlendirilmektedir. 117 Siyasal hayatta mevcut tartışmaların başında yer alan Başkanlık Sistemi için referandum olsa hangi parti ve referandum kararlarını tercih edecekleri sorusuna verilen yanıtlar aşağıdaki gibidir. Tablo 64 Başkanlık Sistemine Bakış 228 141 61,6 38,1 Geçerli Yüzde 61,6 38,1 1 ,3 ,3 370 100,0 100,0 Frekans Hayır Evet Kararsız-Cevap yok Toplam Yüzde Kümülatif Yüzde 61,6 99,7 100,0 Tablo 64’den de görüleceği üzere Çukurova Kırsalında katılımcıların % 61,6’sı Başkanlık sistemine karşı olduklarını göstermektedir. Başkanlık sistemini bakış açılarının 1 Kasım seçimlerinde oy verilen partilere göre dağılımı şu şekilde tespit edilmiştir. Tablo 65 Başkanlık Sistemi İle 1 Kasım Seçimleri Arasında Çapraz Tablo 1 Kasım seçimlerinde hangi partiye oy verdiniz? Ak Parti Hayır Sizce Türkiye Başkanlık sistemine Evet geçmeli midir? Kararsız -Cevap yok Toplam CHP MHP HDP Toplam Oy Kullanma dım 55 106 49 16 % 24,23 % 46,70 % 21,58 % 7,05 118 4 17 2 % 83,68 % 2,84 % 12,06 % 1,42 %0 0 1 0 0 0 1 173 111 66 18 1 369 1 227 % 0,04 0 141 118 Görüldüğü üzere 1 Kasım seçimlerinde Ak Partiye oy vermiş seçmenin (173 katılımcı), % 31,79’u (55 katılımcı) Başkanlık Sistemini desteklememektedir. Buna karşılık aynı şekilde 1 Kasım seçimlerinde MHP’ye oy vermiş seçmenin (66 katılımcı) % 25,75’i (17 katılımcı) Başkanlık sistemini desteklemektedir. Son olarak bugün seçim olsa hangi partiyi tercih edeceklerine dair katılımcıların verdikleri yanıtlara ait tablo aşağıdaki gibi oluşmuştur. Tablo 66 Bugün Genel Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler Frekans Ak Parti CHP MHP Geçerli HDP Kararsızım Total Diğer Oy Kayıp Kullanmayacağım Total Toplam Yüzde 151 111 79 19 7 367 2 40,8 30,0 21,4 5,1 1,9 99,2 ,5 1 ,3 3 370 ,8 100,0 Geçerli Yüzde 41,1 30,2 21,5 5,2 1,9 100,0 Kümülatif Yüzde 41,1 71,4 92,9 98,1 100,0 Tablo 66’da da görüldüğü üzere CHP oyunu sürekli korumakta ancak AK Parti ve MHP arasında anlamlı oy kaymaları görülmektedir. Bugün seçim olması durumunda 1 Kasım seçimlerine nazaran Ak Parti’ye oy vereceklerini ifade eden katılımcı sayısı 173’den 151’e gerilemektedir. Karşılaştırmalı bir tablo ile bakılacak olursa; 119 Tablo 67 1 Kasım Seçimleri ile Bugün Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler Arasında Dağılım Ak Parti 1 Kasım seçimlerinde hangi partiye oy verdiniz? CHP MHP HDP Total Bugün genel secim olsa hangi partiye oy Toplam verirsiniz? Ak Parti CHP MHP HDP Kararsı zım 133 4 30 1 173 5 % 76,88 % 2,31 % 17,34 % 0,06 4 106 0 0 1 111 % 3,60 % 95,50 %0 % 0 % 0,09 13 1 49 1 1 65 % 20 % 1,53 % 75,38 % 1,53 % 1,53 1 0 0 17 0 18 % 5,55 %0 % 0 % 94,45 %0 151 111 79 19 7 367 Mevcut durumda AK Parti ile MHP arasında karşılıklı oy kaymaları görülmekte ancak AK Parti’den MHP’ye kaymanın daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. 3.6.2 Katılımcıların Siyasal Tercihlerine Göre Araştırma Sonuçlarının Karşılaştırılması Bu bölümde bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz sorusuna katılımcıların verdikleri cevaplara göre i- Siyasal Kimlikleri ii- Siyasal Davranış Grupları iii- Sosyal Sermaye Yapıları iv- Siyasal Bilgi Düzeyleri v- Siyasal Katılımları Karşılıklı olarak incelenecektir. 120 a) Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri İlk olarak Çukurova Kırsalında bugün seçim olsa tercih edecekleri partilere göre katılımcıların siyasal kimlikleri karşılaştırılmaktadır. Tablo 68 Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri Bugün genel secim olsa hangi partiye oy verirsiniz? Ak Parti Milliyetçi siyaset Muhafazakâ r siyaset Liberal siyaset Sosyal Demokrat Siyaset CHP 24 MHP 7 HDP 57 13 Toplam Kararsızı m 4 105 % 22,86 % 6,67 % 54,28 % 12,38 121 21 19 1 3 % 11,51 % 0,60 % 1,81 % 3,81 165 % 73,33 % 12,72 4 3 3 0 0 % 40 % 30 % 30 %0 %0 2 80 0 3 0 % 0 % 3,53 %0 10 85 % 2,35 % 94,12 Marjinal siyaset 0 0 0 2 0 %0 %0 %0 % 100 %0 Toplam 151 111 79 19 7 2 367 Tablo 68’de açıkça görülmektedir ki, Milliyetçi kimliğe sahip katılımcılar Ak Parti, MHP ve HDP ‘ye ağırlık verirken, Muhafazakâr seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi geri kalanı ise CHP ve MHP’yi desteklediği görülmektedir. Sosyal Demokrat seçmenin CHP ağırlığı açıkça görülmektedir. 121 b) Siyasal Davranış Gruplarının Siyasal Parti Tercihleri Bu bölümde siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara göre yapılan sınıflandırma ile siyasal parti tercihlerinin karşılaştırılması incelenmektedir. Tablo 69 Siyasal Tercihlere Göre Siyasal Davranış Gruplarının Dağılımı Ak Parti CHP MHP HDP Kararsızım Total Siyasal Davranış Yaklaşımları Toplam Sosyolojik SosyoRasyonel Psikolojik Tercih 71 9 40 120 % 59,17 % 7,50 % 33,33 51 41 9 101 % 50,50 % 40,59 % 8,91 41 12 16 69 % 59,42 % 17,39 % 23,19 9 7 1 17 % 52,94 % 41,17 % 5,89 1 2 4 7 173 71 70 314 Tablo 69’de tüm partilerin ana seçmen grubunu sosyolojik yaklaşıma sahip katılımcıların teşkil ettiği görülmektedir. Sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşımı yen çok sergileyen seçmene sahip partinin CHP (41 katılımcı) olduğu görülmektedir. Rasyonel Tercih yaklaşımına sahip seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (40 katılımcı) tercih etmektedir. c) Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Yapılarının Dağılımı Siyasal tercihler ile katılımcıların sosyal sermaye yapılarının karşılaştırıldığı bu bölümde her iki gruba ait veriler çapraz tabloda karşılaştırılmıştır. 122 Tablo 70 Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Puan Grupları Sosyal Sermaye Puan Grupları 0-2 puan 3-4 puan çok düşük düşük 5-6 puan orta 7-8 puan iyi 9-10 puan çok iyi Topla m 20 19 38 66 8 151 13,2% 12,6% 25,2% 43,7% 5,3% 100,0 % 3 13 27 64 4 111 2,7% 11,7% 24,3% 57,7% 3,6% 100,0 % 6 11 14 45 3 79 7,6% 13,9% 17,7% 57,0% 3,8% 100,0 % 0 4 1 13 1 19 0,0% 21,1% 5,3% 68,4% 5,3% 100,0 % 1 1 1 3 1 7 14,3% 14,3% 14,3% 42,9% 14,3% 100,0 % 30 48 81 191 17 367 8,2% 13,1% 22,1% 52,0% 4,6% 100,0 % Ak Parti CHP MHP HDP Kararsızı m Toplam Tablo 70’den de görüleceği üzere oransal olarak sosyal sermaye yapısı en güçlü seçmene sahip partiler sırasıyla HDP, CHP, MHP ve AK Parti olarak görünmektedir. Siyasal Partilerin seçmenlerinin sosyal sermayesinin güçlü olmasının ne gibi bir değerlendirme anlamına geldiği düşünülebilir. Burada sosyal sermayeyi insanların etkili iletişim ve sosyal ağlar ile bilgiye erişim, değerler ve normlar bütünü olarak algılanmasında fayda görülmektedir. 123 Bu noktada partiler ve seçmenlerinin sosyal sermaye yapılarının neden farklılık gösterdiği konusunda değişik faktörler olabilir. Araştırma da bu detay aranmamıştır. Örneğin, HDP’nin nispeten düşük oy oranları sosyal ağlarının güçlü olmasına neden olabilir. Ya da Ak Partinin toplumun birçok kesiminin oyunu almasına müteakip tek tip sosyal ağlar ile değil birbirinden bağımsız ağlardan oluşan bir yapısı nispeten sosyal sermaye yapısını güçsüz gösterebilir. d) Siyasal Bilgi Düzeyinin Partiler Arası Dağılımı Araştırma verilerinden her bir katılımcı için bir siyasal bilgi düzeyi tespit edilmiş ve 2 şer puanlık aralıklarla 10 puan üzerinden gruplandırılmıştır. Bu gruplandırma ile “Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplar karşılaştırılmıştır. Buna göre; Tablo 71 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Bilgi Düzeyi Dağılımı Siyasal bilgi düzeyi 0-2 puan 65 2,1-4 puan 34 4,1-6 puan Toplam 6,1-8 puan 8,110 puan 35 10 7 151 43,0 22,5% 23,2% % 6,6% 4,6% 100,0% 15 11 111 14,4 21,6% 40,5% 13,5% % 9,9% 100,0% Ak Parti 16 CHP 30 24 15 45 23 7 4 79 38,0 19,0% 29,1% % 8,9% 5,1% 100,0% 3 7 19 0,0% 36,8% 15,8% 36,8 % 100,0% 1 0 7 0,0% 14,3% 0,0% 100,0% MHP 2 0 7 HDP 10,5 % Kararsızı m 4 2 57,1 28,6% % 0 124 117 Toplam 75 110 36 29 367 31,9 20,4% 30,0% % 9,8% 7,9% 100,0% Tablo 71’e dikkatli bakıldığında oransal olarak HDP seçmeninin siyasal bilgi düzeyinin nispeten yüksek olduğu görülmektedir. HDP’yi sırasıyla CHP seçmeni, MHP seçmeni ve az bir farkla Ak Parti seçmeni takip etmektedir. e) Siyasal Katılım Düzeyinin Parti Tercihlerine Göre Dağılımı Araştırmada siyasal katılıma ilişkin 10 adet “Evet” ve “Hayır” sorusu sorulmuştur. “Evet” cevapları katılımı (1’er puan), “Hayır” cevapları ise katılıma isteksizliği (0 puan) ifade edecek şekilde puanlama yapılmış ve katılım düzeyleri gruplandırılmıştır. Çukurova kırsalında oldukça düşük siyasal katılım tespit edildiği de önceki bölümlerde ifade edilmiştir. Bu puanlamanın partilere göre dağılımı ise şu şekilde tespit edilmiştir. Tablo 72 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Katılım Düzeyleri Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan arası Ak Parti CHP MHP HDP 2-4 puan arası 4-6 puan arası Toplam 6-8 puan arası 8-10 puan arası 104 30 15 2 68,9% 19,9% 9,9% 1,3% 59 22 14 5 53,2% 19,8% 12,6% 4,5% 46 19 8 3 58,2% 24,1% 10,1% 3,8% 9 1 5 3 47,4% 5,3% 26,3% 15,8% 0 151 0,0% 100,0% 11 111 9,9% 100,0% 3 79 3,8% 100,0% 1 19 5,3% 100,0% 125 4 1 1 1 57,1% 14,3% 14,3% 14,3% 222 73 43 14 60,5% 19,9% 11,7% 3,8% Kararsızım 0 7 0,0% 100,0% 15 367 Total 4,1% 100,0% Tablo 72’de de görüleceği üzere tüm partilerde siyasal katılım düşüktür. Nispeten “az düşük” ya da “orta” seviye katılımlarda yine HDP seçmeni en yüksek Ak Parti seçmeni en düşük yüzdelere sahip görünmektedir. Çukurova kırsalında siyasal katılımın parti tercihlerine ya da diğer değişkenlere bağlı olmadığı ifade edilebilir. 3.6.3 Katılımcıların Başkanlık Sistemine Göre Araştırma Sonuçlarının Karşılaştırılması Bu bölümde “Başkanlık sistemine geçilmeli midir” sorusuna katılımcıların verdikleri cevaplara göre i- Siyasal Kimlikleri ii- Siyasal Davranış Grupları iii- Sosyal Sermaye Yapıları iv- Siyasal Bilgi Düzeyleri v- Siyasal Katılımları karşılaştırılacaktır. Bu bölümü incelerken altı çizilmesi gereken ana husus katılımcıların Başkanlık sistemi hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları anket formunda sorulmamış olmasıdır. Genel olarak kavrama ilişkin bilgi düzeyinin oldukça düşük olduğu varsayılarak ankette bu soru sorulmadan önce katılımcılara “Başkanlık Sistemine” ait aşağıdaki bilgiler sunulmuş ve buna göre cevaplamaları istenmiştir. 1- Seçimlere partiler değil partilerin belirlediği başkan adaylarının katılacağı 2- Koalisyon olmadan hükümet kurulabileceği 126 3- Yasama yetkisinin Meclis’e benzer “Senato” vb bir yapı ile yeniden şekilleneceği 4- Yürütmenin Başkanın elinde olacağı ve kabinenin başkan tarafından belirleneceği 5- Yargının bağımsız kalacağı 6- Milletvekili seçimlerinin bölgesel olacağı adayların merkezi değil ağırlıklı yerelde belirleneceği 7- Yerel yönetimlerin yapısının korunacağı ancak “Vali” nin de seçim ile gelebileceği a) Siyasal Kimlik Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları Başkanlık Sistemi konusunda siyasal kimliklerin nasıl bir değerlendirmede bulunduklarına ilişkin karşılaştırmalı tablo aşağıdaki gibidir. Tablo 73 Siyasal Kimliklere Göre Başkanlık Sistemine Destek Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız? Toplam Milliyetçi Muhafaza Liberal Sosyal Marjinal siyaset kâr siyaset siyaset Demokrat siyaset Siyaset Hayır Evet KararsızCevap yok 82 54 6 82 4 228 36,0% 23,7% 2,6% 36,0% 1,8% 100,0% 23 111 4 3 0 141 16,3% 78,7% 2,8% 2,1% 0,0% 100,0% 0 1 0 0 0 1 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 105 166 10 85 4 370 28,4% 44,9% 2,7% 23,0% 1,1% 100,0% Toplam 127 Tablo 73 özetle Başkanlık Sistemine en çok karşı çıkanların Milliyetçi ve Sosyal Demokratlar olduğunu destekleyenlerin ise Muhafazakâr kesim olduğunu göstermektedir. b) Siyasal Davranış Gruplarına Göre Başkanlık Sistemine Bakış Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlar ile Başkanlık Sistemine bakış açılarının dağılımını gösteren tablo aşağıdaki gibidir. Tablo 74 Siyasal Davranış Gruplarının Başkanlık Sitemine Bakışları Davranış Sosyolojik SosyoPsikolojik Toplam Rasyonel Tercih 106 63 36 205 51,7% 30,7% 17,6% 100,0% 67 10 34 111 60,4% 9,0% 30,6% 100,0% 173 73 70 316 54,7% 23,1% 22,2% 100,0% Hayır Evet Toplam Tablo 74 özetle Başkanlık Sistemine en fazla desteği Sosyolojik ve Rasyonel Tercih yaklaşımlarının verdiğini, en çok karşı çıkanlarında Sosyolojik ve SosyoPsikolojik yaklaşım sergileyenlerin olduğunu göstermektedir. Dikkat edilecek olursa Sosyolojik yaklaşım sergileyenler “Başkanlık Sistemi” konusunda yaklaşık % 38 “Evet” ve yaklaşık % 62 “Hayır” ile ikiye bölündükleri görülmektedir. c) Sosyal Sermaye Grupları ile Başkanlık Sistemi Tercihlerinin Karşılaştırılması Araştırma da katılımcıların kanaat önderleri ile ilişkileri, siyasal toplumsallaşma mekânları, kitlesel ve sosyal medya ile olan etkileşimlerine puanlar verilerek sosyal medya puan grupları şeklinde sınıflandırılması sağlanmıştır. Bu bölümde bu grupların “Başkanlık Sistemine” bakışları incelenmiştir. Buna göre; 128 Tablo 75 Sosyal Sermaye Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları Sosyal Sermaye Puan Grupları 0-2 puan 3-4 puan çok düşük düşük Hayır Evet KararsızCevap yok Toplam 5-6 puan orta Toplam 7-8 9-10 puan puan iyi çok iyi 11 32 46 129 10 228 4,8% 14,0% 20,2% 56,6% 4,4% 100,0% 19 17 35 63 7 141 13,5% 12,1% 24,8% 44,7% 5,0% 100,0% 0 0 0 1 0 1 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0% 30 49 81 193 17 370 8,1% 13,2% 21,9% 52,2% 4,6% 100,0% Tablo 75’de görüleceği üzere “Başkanlık Sistemi” ne en fazla destek ile en az destek veren sosyal sermaye puan grubu aynıdır. Sosyal Sermaye puan grubu 7-8 puan aralığında olanların 63 tanesi (% 32,64) Başkanlık Sistemini desteklerken, 129 tanesi (% 66,84) desteklememektedir. Ayrıca tabloda sosyal sermaye yapısı güçlendikçe hem “Evet” hem de “Hayır” diyenlerin frekansı anlamlı derecede artmaktadır. d) Siyasal Bilgi Düzeyleri ile Başkanlık Sistemine Yaklaşımların Karşılaştırılması Bölümün başlangıcında “Başkanlık” ile ilgili bilgi düzeylerine ilişkin nicel bilgi elde edilmediği ve siyasal bilgi düzeyi hesaplanırken bu verinin hesaba alınmadığı ve nedeni açıklanmıştı. Bu kısımda anket formunda sorulan diğer kavramlara ilişkin alınan cevaplar ile elde edilmiş siyasal bilgi düzeyleri ile “Başkanlık Sistemi” ne bakış açıları karşılaştırılmıştır. Buna göre; 129 Tablo 76 Siyasal Bilgi Düzeylerine Göre Katılımcıların Başkanlık Sitemine Bakışları Siyasal Bilgi Düzeyleri 0-2 puan arası Hayır Evet Kararsız -Cevap yok 2,1-4 puan arası 4,1-6 puan arası Toplam 6,1-8 puan arası 8,1-10 puan arası 53 49 79 23 24 228 23,2% 21,5% 34,6% 10,1% 10,5% 100,0% 63 28 32 13 5 141 44,7% 19,9% 22,7% 9,2% 3,5% 100,0% 1 0 0 0 0 1 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 117 77 111 36 29 370 31,6% 20,8% 30,0% 9,7% 7,8% 100,0% Total Tablo 76’da da görüleceği üzere katılımcılardan siyasal bilgi düzeyi en düşük olanların 63 tanesi (% 53,85) Başkanlık Sistemini desteklerken siyasal bilgi düzeyi yükseldikçe Başkanlık Sistemine olan destek nispeten azalmaktadır. Başkanlık Sistemine en çok karşı çıkan grup ise “Orta” düzey siyasal bilgiye sahip olan kesim olduğu görülmektedir. e) Siyasal Katılım Puan Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları Araştırmanın temel bulgularından birisi de Çukurova Kırsalında siyasal katılımın oldukça düşük olduğudur. Siyasal katılım puan gruplarına göre “Başkanlık Sistemine” katılımcıların bakışını içeren karşılaştırmalı tablo aşağıdaki gibidir. 130 Tablo 77 Siyasal Katılım Puanlarına Göre Katılımcıların Başkanlık Sistemine Bakışları Siyasal Katılım Puan Grupları 0-2 puan arası Hayır 2-4 puan arası 4-6 puan arası 6-8 puan arası Topla m 8-10 puan arası 121 47 30 15 15 228 53,1% 20,6% 13,2% 6,6% 6,6% 100,0 % 100 27 13 1 0 141 70,9% 19,1% 9,2% 0,7% 0,0% 100,0 % 1 0 0 0 0 1 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0 % 222 74 43 16 15 370 60,0% 20,0% 11,6% 4,3% 4,1% 100,0 % Evet Kararsız -Cevap yok Toplam Tablo 77’ e göre Başkanlık Sistemine en çok destek veren siyasal katılım puan grubu 0-2 puan arası (puan grubunun % 45,04’ü) zayıf bilgiye sahip katılımcı grubudur. En çok karşı çıkan grup ise yine aynı puan grubundaki katılımcılardır (puan grubunun % 54, 50’si). 131 3.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal katılım değişkenlerinin etkisi ile siyasal kültür düzeyini tespit edebilmek için siyasal katılım düzeyi % 40, siyasal bilgi düzeyi % 30 ve sosyal sermaye düzeyi % 30 ağırlıklandırılarak her bir katılımcı için bir siyasal kültür puanı tesis edilmiştir. Buna göre; a) 0 – 3 puan arası Sınırlı Kültür b) 3,1 – 6 puan arası Tabi Kültür c) 6,1 – 10 puan arası Katılımcı Kültür Olarak gruplandırılmıştır. Elde edilen verilere göre Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür yapısına ait görünüm aşağıdaki gibi oluşmuştur. Tablo 78 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Grupları 101 217 27,3 58,6 Geçerli Yüzde 27,4 58,8 51 13,8 13,8 369 1 370 99,7 ,3 100,0 100,0 Frekans Kayıp Toplam Sınırlı Kültür Tabi Kültür Katılımcı Kültür Total Sistem Yüzde Kümülatif Yüzde 27,4 86,2 100,0 Tablo 78’den de görüleceği üzere Çukurova Kırsalında egemen siyasal kültürün “Tâbi Kültür” olduğu görülmektedir. Şekil 12 Katılımcıların Siyasal Kültür Görünümü Siyasal Kültür Görünümü 14% 27% Sınırlı Kültür Tabi Kültür 59% Katılımcı Kültür 132 133 4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Bu bölümde araştırmanın sonuçları, sonuçlara ait değerlendirmeleri ve sonraki araştırmalar için önerileri kapsamaktadır. 4.1 Araştırmanın Özeti Araştırma sahası Türkiye’nin Orta ve Doğu Akdeniz olarak bilinen Çukurova bölgesindeki kırsal kesimi kapsamaktadır. Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illerinden oluşan Çukurova Bölgesinde Mersin, Adana ve Osmaniye’den farklı kültürel ve siyasal bir yapıya sahip olması nedeniyle Hatay ili araştırmaya dâhil edilmemiştir. Araştırmada veri toplama tekniği olarak anket kullanılmıştır. Toplam 370 katılımcı ile yüz yüze görüşülerek anket tamamlanmıştır. Anket (bkz. Ek) içerik olarak 6 ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde katılımcıların cinsiyeti, yaşı, geliri, sosyal güvenliği, eğitimi, istihdam durumu, medeni durumu ve siyasal görüş olarak kendilerini nasıl tanımladıklarını içeren sorular ile demografik özellikler yer almaktadır. İkinci bölümde siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara yönelik oy verme alışkanlıkları ve karar etkenlerini sorgulayan bir soru dizisi bulunmaktadır. Bu bölümün amacı katılımcıların literatür taramasında tanımları yapılan siyasal davranışı açıklayan hangi tür yaklaşımı sergilediklerini tespit edebilmektir. Elde edilen verilere göre yapılan sınıflandırma ile “Siyasal Davranış Türü” olarak yeni bir değişkenle her bir katılımcı gruplara ayrılmıştır. Üçüncü bölümde katılımcıların siyasal bilgiye erişimlerinde hangi araçları kullandıkları ve siyasal bilgi düzeylerini tespit etmeye yönelik soru dizisi bulunmaktadır. Burada sorulan siyasi ve ekonomik terimlere yönelik verilen cevapların niteliğine göre puanlama yoluna gidilmiş ve bulgular “Siyasal Bilgi Düzeyi” olarak yeni bir değişken ile sınıflandırılmıştır. Dördüncü bölümde katılımcıların kitlesel medya, sosyal medya, kanaat önderleri ve siyasal toplumsallaşma mekânları sorulmuş ve bu sorulardan elde edilen cevaplar ağırlıklandırılarak her bir katılımcı için bir “Sosyal Sermaye Puanı” 134 belirlenmiştir. Bu puanlar gruplandırılarak yeni bir değişken olarak analizlerde ele alınmıştır. Beşinci bölümde her biri “Evet” ve “Hayır” cevaplarından oluşan 10 adet soru ile katılımcıların siyasi faaliyetlere katılım düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Burada elde edilen cevaplar puanlandırılarak her bir katılımcı için bir “Siyasal Katılım Puanı” elde edilmiş ve ayrı bir değişken olarak analizlerde kullanılmıştır. Son bölümde katılımcıların son seçimlerdeki parti tercihleri, olası yeni bir seçimde tercihlerini hangi yönde kullanacaklarını ve güncel bir tartışma konusu olan “Başkanlık Sistemi” ne yönelik tercihleri sorulmuştur. Buna göre katılımcıların demografik özellikleri, siyasal davranış türü, siyasal bilgi düzeyi, sosyal sermaye yapısı, siyasal katılım düzeyi ve siyasal tercihleri ile karşılaştırılmıştır. Analizlerde betimleyici istatistik tekniklerine ek olarak ihtiyaç duyulan yerlerde ki-kare testi, basit korelasyon testi ve tek yönlü ANOVA testi teknikleri kullanılmıştır. Ki-kare testi ve ANOVA testi ile değişkenler arasındaki farklılıkların tespit edilmesi, korelasyon testi ile gerek ki-kare ve ANOVA ile yapılan testlerin sağlamasını gerçekleştirme gerekse elde edilen farklılıkların kuvvet ve yönünü tayin edebilmek için kullanılmıştır. 4.2 Bulgulardan Elde Edilen Sonuçlar Bu bölümde araştırma sorularına yönelik elde edilen cevaplar ve bu cevapların literatür taramasında ifade edilen detaylarına ilişkin bilgiler sunulmaktadır. Yöntem bölümünde ifade edilen araştırma sorularına bu bölümde ayrı ayrı yer verilmiştir. Araştırma Adana, Osmaniye ve Mersin ili kırsalında gerçekleştirilmiştir. Bu üç ilde toplam 15 ilçeye ait 69 köy ve belde ziyaret edilmiştir. 135 4.2.1 Çukurova Kırsalında Elde Edilen Demografik Veriler Araştırmanın aradığı sorulardan ilki örneklem bölgesinin demografik yapısıdır. Bu bölümde elde edilen bulgulardan cinsiyet, yaş, gelir, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik, medeni durum ve siyasal kimlik verileri değerlendirilecektir. Bu ziyaretlerde özellikle erkek katılımcılara kadın katılımcılardan daha fazla ulaşılabilmiştir. Genelde köy ve beldelerde sokakta ya da kıraathane de erkeklere daha sık rastlanabilmekte, kadın katılımcılar için ev ziyaretleri gerekmektedir. Bu nedenle toplam 370 katılımcının 118 tanesi kadın, 252 tanesi erkek katılımcı ile görüşülmüştür. Katılımcıların yaş ortalaması kadınlarda 35,56 yaş, standart sapma 11,943, minimum yaş 20 maksimum 67 yaş olarak tespit edilmiştir. Erkeklerde ortalama 41,36 yaş, standart sapma 12,090, minimum yaş 19 maksimum yaş 77 olarak tespit edilmiştir. Genel yaş ortalaması ise 39,51 yaş, standart sapma 12,328, minimum 19 maksimum 77 yaş olarak bulunmuştur. Katılımcıların gelir durumları ortalama asgari ücret seviyesinde 1409,19 TL olarak tespit edilmiştir. Ancak toplam katılımcıların % 23,8 (88 katılımcı)’inin işsiz olduğu anlaşılmaktadır. Kırsal kesimde işsizlik ile sosyal güvenlik birbiri ile aynı düzeyde değildir. Zira çiftçi ailelerinde Bağ-Kur sistemine bağlı olarak isteğe bağlı sosyal güvenlik uygulaması mevcuttur. Bu nedenle işsiz olduğunu ifade eden 88 katılımcının 16 tanesinin sosyal güvenliği olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda hiçbir güvencesi olmayan işsiz kesimin toplam katılımcılar içerisinde ki oranı % 19,46 olarak görünmektedir. Çukurova Kırsalında genel istihdam ve gelir yapısını özetleyecek olursak, bölge işsizlik ortalamasının ülke ortalamasından (Ocak 2016 itibari ile TUİK verilerine göre % 11,1) yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca Nisan 2016 itibari ile Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı 1387 TL olarak belirlenmiştir. Çukurova kırsalında ortalama gelir açlık ve yoksulluk sınırına çok yakındır. Eğitim durumları incelendiğinde genel olarak katılımcıların % 39,7’sinin temel okuryazarlığa sahip oldukları, % 50,8’inin orta ve lise düzeyinde eğitim aldıkları, % 136 9,5’inin üniversite eğitimine sahip oldukları görünmektedir. Kadınlar ve erkeklerde bu oranlar birbirlerine oldukça yakındır. Medeni durumları incelendiğinde katılımcıların % 69,7’sinin evli, % 17,3’ünün bekâr ve % 13’ünün dul veya boşanmış olduğu görünmektedir. Erkeklerde ve kadınlarda en genç evli katılımcı yaşı 22 olarak tespit edilmiştir. Demografik özelliklerin sonuncusu ise siyasal görüşler olarak ele alınmıştır. Buna göre Çukurova kırsalında Milliyetçilerin oranı % 28,4, Muhafazakârların oranı % 44,9 ve Sosyal Demokratların Oranı % 23 olarak tespit edilmiştir. Geriye kalan % 3,8’lik kesimi ise Liberal veya Marjinal siyasi kimliğe sahip katılımcılardan oluşmaktadır. 4.2.2 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ve Çukurova Kırsalı Siyasal Davranışı açıklayan 3 temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan ilki Columbia Ekolü olarak da bilinen “Sosyolojik Yaklaşım” dır. İkincisi Michigan Ekolü olarak bilinen ideolojik temelli “Sosyo-Psikolojik” Yaklaşımdır. Son olarak üçüncüsü temel ekonomik varsayım olan insanların “rasyonel tercih” ker yapacağını öngören ekonomik yaklaşımdır. Her üç yaklaşımında örneklerinin görülebildiği bölgede ayrıca sorulara verdikleri yanıtlardan herhangi bir gruba dâhil edilememiş toplam 54 katılımcı yer almaktadır. Bu nedenle aşağıda verilen oranların toplam 316 katılımcı üzerinden tespit edildiğinin altı çizilmelidir. a) Çukurova Kırsalında Sosyolojik Yaklaşım Bu yaklaşımın temelinde insanların seçmen tercihlerinde siyasal kimliklerinin dışına çıkmadan oy kullandıkları varsayımı yer almaktadır. Bu yaklaşıma göre seçmen davranışının temelde toplumdaki sosyal bölünmüşlük tarafından belirlendiğini iddia eder (Akgün 2000: 77). Ülkemizde bu bölünmüşlüğün nedeni genelde ya etnik, ya dini ya da mezhebi sebeplerden olabilmektedir. İnsanlar etnik kimliğine ya da dini tercihlerine uygun siyasal kimliklere doğup büyüdükleri ortamlarda herhangi bir mukayese ya da değerlendirme yapmaksızın bürünebilme ihtimalleri vardır. Buna “Sosyal Etki” de denmektedir. 137 Sosyal etki, bireyin veya bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak, diğer kişi veya kişilerin herhangi bir konuda duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirme işlemi olarak tanımlanmaktadır (Sakallı, 2001:14). Bireyler ya sosyal kurallara bağlı sosyal etkinin altında kalarak ya da bilgiye bağlı sosyal etkinin altında kalarak diğer kişilere uymaktadırlar (Sakallı, 2001:47). Sonuç olarak bu yaklaşımın temel aldığı model, ferdin tutum ve tercihlerinin ilişkide olduğu insanlardan etkileneceği (Özcan 1998: 195) varsayımına dayanmaktadır. Yani seçmenlerin parti tercihleri sanki dini bir aidiyet ve vazgeçilmez alışkanlıklar olarak tanımlanır ve seçmenlerin her bir seçimde kullandığı oy da bu değişmez kimliğin teyidinden başka bir şey değildir (Norris, 1998: 113-144). Çukurova Kırsalında sürekli aynı partiye oy verme eğilimi gösteren ve bu tercih yöntemine aile, eş ve arkadaş çevresini gösteren katılımcılar “Sosyolojik Yaklaşım” sergileyen seçmen olarak gruplandırılmıştır. Buna göre Çukurova Kırsalında (Tablo 16) katılımcıların % 54,7’sinin sosyolojik yaklaşımla açıklanan siyasal davranış türüne sahip olduğu düşünülmektedir. Bu bulguya ulaşmak için katılımcılara anket formunun 9. sorusunda sürekli aynı partiye oy verip vermedikleri sorulmuştur. Buradan alınan cevaplar iki kısımda değerlendirilmiştir. Birincisi sürekli aynı partiye oy verenlerin 10. soruda nasıl bir gerekçe gösterdiklerine bakılmıştır. Eğer katılımcı bu soruda aile ya da eş/çevreyi gerekçe göstermiş ise “Sosyolojik Yaklaşım” grubuna dâhil edilmiştir. Eğer sürekli aynı partiye oy veriyor ve gerekçe olarak ideolojik temelleri gösteriyorsa bir alt bölümde ele alınan “Sosyo-Psikolojik Yaklaşım” grubuna dâhil edilmiştir. b) Sosyo-Psikolojik Yaklaşım Sürekli aynı partiye ideolojik nedenler ile oy verme olarak ifade edilmesi mümkün olan kavram Michigan Ekolü olarak da bilinir. Bu kavramda ifade edilen modelin temelinde seçmenin bir partiye duyduğu sevgi ve bağlılığı yatmaktadır. Bu bağlılık, bir taraftarın futbol takımı tutması gibi de değerlendirilmektedir. Bireyin partisiyle özdeşleşmesi için herhangi hukuki bir bağının da bulunması şart değildir (Özkan: 2007: 1-172). 138 Bu yaklaşım, seçmenlerin küçük yaşlarda ailelerinin ve çevrelerinin etkisi altında gerçekleşen siyasal sosyalleşme sürecinde kazandıkları siyasal tutumlar ve ideolojik yönelimlerin ileriki yaşlarda onların parti tercihi üzerinde son derece etkili olduğunu (Akgün, 2007: 29) ve kişilerin herhangi bir partiye karşı psikolojik bağlılık duyduğunu iddia eder (Kalender, 2005: 46). Sosyo-psikolojik yaklaşım, “Parti Kimliği” kavramını literatüre kazandıran yaklaşımdır. Buna göre bireyler küçük yaşlardan itibaren yakın çevresinden etkilenerek belli bir siyasal düşünceye ilgi duymaya başlar ve bu psikolojik bağlılık zamanla güçlenerek devam eder. Araştırmada 9. Soruya “Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm” cevabını verenlerin 10. Soruda gerekçe olarak “İdeoloji” göstermesi durumunda katılımcıların “SosyoPsikolojik” yaklaşım grubuna dâhil edilmesi ön görülmüştür. Elde edilen verilere bakılacak olursa katılımcıların % 23,1’inin SosyoPsikolojik yaklaşım sergiledikleri düşünülmüştür. Bu yaklaşımı sergileyenlere ayrıca 11. Soruda gerekçesi sorulmuştur. Sosyo-Psikolojik yaklaşım sergileyen katılımcıların % 28,4’ünün etnik nedenlerle, % 37,8’inin ideolojik bilgileri nedeniyle, % 21,6 sının ise yaşadıkları toplumsal hayatta karşılaştıkları sorunlara çözüm aramak için bu ideolojiyi tercih ederek hareket ettiklerine dair veriler elde edilmiştir. c) Rasyonel Tercih (Ekonomik) Yaklaşım Siyasal Davranışı açıklayan son temel yaklaşım ise ekonomik nedenlere bağlı olarak seçmenlerin “Rasyonel Tercih” ler yapacağını öngören yaklaşımdır. Rasyonel tercih ya da diğer bir ifade ile ekonomik tercih yaklaşımı, seçmenin kendi çıkarları doğrultusunda en iyi hizmeti verebilecek bir aday ve partiyi değerlendirerek buna göre oy verme eğiliminde olmasıdır. Bu yaklaşımda seçmenin amaç ve istekleri ön planda tutulmaktadır (Kalender, 2005: 50-51). Ekonomik yaklaşım son dönemlerde ki ismi ile “Rasyonel Seçim – Rasyonel Çıkarcılık” olarak da bilinen ekonomik oy verme “economic voting” yaklaşımıdır (Akgün, 2007: 29). Ekonomi biliminde kullanılan “Rasyonel Tercih” yasasına paralel şekilde tesis edilmiş olan yaklaşıma göre seçmen ekonomik çıkarları ile örtüşen rasyonel tercihlerde bulunacaktır (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30). 139 Araştırmada bu yaklaşımın tespiti için 9. Soruya başka partiye de oy verebileceğini ifade edenlerin 12. Soruda gerekçe olarak ekonomik nedenleri ya da adaya göre karar göstermeleri esas alınmıştır. Buna göre ankete katılanların % 22,2 sinin bu yönde davranış sergilediği tespit edilmiştir. Bu görüşü savunanlara göre, seçmenin kendisinin belli bir amacı vardır ve eğer oy verdiği parti amacını gerçekleştirmede yetersiz kalırsa, seçmen bir sonraki dönemde oyunu kolayca değiştirir (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30). Bu anlatıma örnek olarak araştırmada 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerine göre incelenmesi sonucunda Rasyonel Tercih grubunda yer alan seçmenin % 42.86’sının MHP’den Ak Parti’ye oy değiştirdiği gösterilebilir. Genel olarak ekonomik ve aday üzerinden değerlendirme yapan bu grubun en temel özelliği her seçimde partilerini değiştirme ihtimallerinin olmasıdır. Sosyolojik ve Sosyo-Psikolojik yaklaşımlarda ise parti değiştirme pek görülmez görülse de geçicidir. 4.2.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi Araştırmada en çok merak edilen hususlardan biri de katılımcıların siyasal bilgiyi nasıl elde ettiği ve siyasal tercihini yaparken hangi düzeyde bilgi ile bu kararı verdiği olmuştur. Bu bölümün amaçlarından bir diğeri de özellikle Rasyonel Tercih yaklaşımına göre siyasal davranış gösteren katılımcıların fayda beklentisini siyasal bilgi ile mi değerlendirdiği yoksa sezgisel bir bakışa mı sahip olduğunun anlaşılması olmuştur. Zira diğer iki yaklaşımda özellikle çevresel ve ideolojik etkiler ön planda iken Rasyonel Tercih yaklaşımında fayda beklentisi ön plandadır. Bulgular, Çukurova Kırsalında seçmenlerin siyasal hayata ilişkin bilgiye erişim olarak % 89,5 ile TV iletişimi tercih ettiklerini, ayrıca katılımcıların % 66,8’inin sosyal medya kullandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların % 48,1’inin az da olsa siyasal kitapları okudukları, % 6,8’inin ise siyasal kitapları çok okuduğu elde edilen sonuçlar arasındadır. Ankette 7 tane siyasal ve ekonomik terime yönelik katılımcıların bilgi düzeyi sorgulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların sadece % 17,5’inin iyi ve çok iyi düzeyde siyasal bilgi düzeyi olduğu görülmüştür. % 31,6’sının hiç ya da çok sınırlı 140 bilgiye sahip oldukları, % 20,8’inin vasat altı bilgi düzeyinde oldukları ve son olarak da % 30’unun orta (vasat) düzeyde siyasal bilgi düzeyine sahip oldukları değerlendirilmiştir. a) Cinsiyetin Siyasal Bilgi Düzeyi ile İlişkisi Çukurova kırsalında kadınların erkeklerden daha az siyasal bilgi düzeylerine sahip oldukları bulgular bölümünde sunulan Tablo 40’da görülmektedir. Kadınlarda siyasal bilgi düzeyi ortalaması 2,7085, standart sapma 2,80889, minimum değer ve maksimum değer 10 olarak tespit edilmiştir. Erkeklerde ise ortalama 4,3349, standart sapma 2,63848, minimum değer 0 ve maksimum değer 10 olarak elde edilmiştir. b) Eğitim Durumu ve Siyasal Bilgi Çukurova kırsalında eğitim durumu ile siyasal bilgi arasında bir ilişki olup olmadığına yönelik iki değişken arasında bir çapraz tablo (Tablo 41) hazırlanmıştır. Bu tablodan elde edilen veriler ile tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Bu testte elde edilen sonuçlar Eğitim Durumu ile Siyasal Bilgi Düzeyi arasında doğrusal bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Test sonuçlarına göre F değeri 9,094 bulunmuş ve p değeri sig=0,000<0,05 elde edilmiştir. Anova sonuçlarında ayrıca en açık farkın temel okuryazar grup ile üniversite eğitimi almış grup arasında (0,97551) olduğu anlaşılmıştır. Aynı fark orta-lise ve temel okuryazar grup için 0,19040 ve orta-lise eğitimi almış grup ile üniversite eğitimi almış grup arasında 0,78511 olarak görülmüştür. c) Siyasal Kimliklere Göre Siyasal Bilgi Düzeyleri Araştırmanın cevap aradığı sorulardan bir tanesi de siyasal kimliklerin siyasal bilgi düzeyleri ile aralarında bir bağıntı olup olmadığıdır. Analiz için öncelikle çapraz tablo yapılmış ve akabinde değişkenler arasında ki-kare testi uygulanmıştır. Buna göre test sonuçları Beklenen değer 0,31 < hesaplanan değer 36,573 ve p değeri sig<0,05 olarak elde edilmiştir. Buna göre her iki değişken arasında anlamlı bir ilişki vardır denebilir. Çapraz tabloda (Tablo 44) bu durum Sosyal Demokratlar lehinde bir fark olduğunu göstermiştir. Liberal ve Marjinal kimliğe sahip katılımcı frekanslarının 141 düşük olması nedeniyle hariç tutularak, Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat seçmenler arasındaki oransal farklar incelendiğinde Sosyal Demokrat grubun siyasal bilgi düzeyinin anlamlı şekilde iyi olduğu ifade edilebilir. Çukurova Kırsalında Milliyetçi ve Muhafazakâr kesimin siyasal bilgi ortalamaları sırasıyla 3,8543 ve 3,1145 iken Sosyal Demokratların siyasal bilgi ortalamaları 5,1329 olarak tespit edilmiştir. 4.2.4 Çukurova Kırsalında Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye Putnam sosyal sermayeyi “sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikler” olarak tanımlamaktadır (Putnam 1995: 664-5). Kırsal toplumlar zayıf bağlar yerine güçlü bağları tercih ederler. Örneğin Falk ve Kilpatrick ‘in (2000: 87-110) kırsal topluluk üyeleri ile yaptıkları görüşmelerde katılımcılar kendi topluluklarını güçlü ölçüde “takım çalışması”, “birlikte çalışma”, “birbirine destek olma”, “birlikte itme”, “ herkes arasında işbirliği” ve “beraber takım olma” ifadeleri ile tanımlamışladır (Portes, 1998: 1-24). Kırsalda, küçük yerleşim birimlerinde insanların doğal bir ağ ile birbirlerine bağlı oldukları açıktır. Genelde iç içe bir hayat tarzı gözlemlenebilmektedir. Kendi değer yargıları bir köyden diğerine fark edebildiği gibi birden fazla köyün aynı norm ve değer yargılarına sahip olması da mümkündür. Kırda toplumsal hayat açısından güven ilişkisi oldukça büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde işbirliğinin adı olan “İMECE” usulü yaşamın temellerinin atıldığı yer olan kırsalda birlikte yaşama ve hoşgörü temel yaşam prensibidir. Ancak sosyal sermayeden kasıt bir grup büyüklüğündeki köy nüfusunun birbirleri ile olan ağlarına ek olarak araştırma da dış dünya ile iletişim kanalları ile kurulan ağlara da dikkat çekilmektedir. İnternetin, şehirlerde olduğu gibi kırsalda da sosyal sermayeyi köprü kılmayı kolaylıkla desteklediği unutulmamalıdır (Norris, 2002: 3-13 ve Resnick, 2001: 247-272). 142 Araştırma bölgesinde katılımcıların büyük bir çoğunluğu kitlesel medya ve internet kullanmakta oldukları tespit edilmiştir. Buna göre katılımcıların % 91,4 ‘ü TV üzerinden siyasal hayata bağlanmakta ve siyasal bilgiyi edinmektedir. Buna ek olarak katılımcıların % 68,3’ü (% 32, sosyal medya dâhil internet, % 35,9’u sadece internet) bir şekilde internet ile etkileşim halindedir. Ayrıca araştırmada siyasal konularda kararları nasıl aldıklarına dair kanaat önderleri ile ilişkileri de sorgulanmıştır. Özellikle rol model insanlardan etkilenme, dini liderlik kavramının kırsal da ciddi bağlılık duygusuna sebebiyet vermesi gibi nedenler ile insanların kanaat önderlerinden etkilenme ihtimali kırsalda daha yüksek olabilir. Araştırmada insanların kanaat önderleri ile ilişkileri ve fikir danışmaları pozitif, ancak kararları en son kendi alıp almadığına bağlı olarak negatif ya da pozitif puanlama yapılmıştır. Katılımcı eğer kanaat önderine danışıyor ve kanaat önderinin kararına itirazsız uyuyorsa negatif, kanaat önderine danışıp nihai kararı kendisi alıyor ya da hiç kanaat önderine danışmıyorsa pozitif değerleme yapılmıştır. Ancak araştırmaya katılanların sadece (71 katılımcı) % 19,2’si bir kanaat önderine danıştığını ve bunun 47 tanesi kararları tamamen kanaat önderinin yönlendirmesi ile aldığını ifade etmiştir. Sosyal sermaye puanlamasında ele alınan son veri ise siyasal toplumsallaşma mekânlarıdır. Bu soruda kırsal özelinde üç mekân sorulmuştur. Kıraathane, misafirlik ve aile içinde olarak gruplandırılmıştır. Bu üç şıktan aile içinde siyasal tartışmaları işaretleyenlerin kamusal alanlarda bu tartışmalara girmedikleri ve bu nedenle sosyal sermaye puanlamasında negatif, diğer şıkları işaretleyenlerin ise sosyal sermaye puanlamasında pozitif derecelendirme yapılmıştır. Her bir katılımcının bu şekilde 10’luk sistemde bir sosyal sermaye puanı elde edilmiştir. Buna göre Çukurova Kırsalında ortalama 6,2568 puan sosyal sermaye elde edilmiştir ve bu oldukça iyi bir sosyal sermaye yapısı olduğuna işaret etmektedir. Katılımcıların sadece 21,4’ü düşük sosyal sermaye yapısına sahip iken % 56,8’i 7 puan ve üzeri puan almışlardır. 143 a) Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Cinsiyetin Sosyal Sermaye üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi için çalışmada cinsiyet grupları ile sosyal sermaye puan grupları arasında bir çapraz tablo hazırlanmıştır (Tablo 29). 4 puan ve altında kalan çok düşük sermaye yapısında kadınların % 46,62’si yer alırken, erkeklerin sadece % 9,53’ü bu grupta yer almaktadır. Sonuçlar, erkeklerin sosyal sermaye yapılarının kadınlara nazaran çok güçlü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca yapılan ki-kare testinde beklenen değer sadece 0,32 iken hesaplanan değer 83,045 olarak bulunmuş ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak tespit edilmiştir. b) Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Araştırmada eğitim durumu ile sosyal sermaye arasında bir ilişki olup olmadığını tespit edebilmek için ki-kare testi uygulanmıştır. Test sonuçlarında beklenen değer 0,09 ve hesaplanan değer 80,588 elde edilmiş ve p değeri sig.=0,000<0,05 olarak bulunmuştur. Ki-kare testi sonuçlarından eğitim durumu ile sosyal sermaye arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve eğitim seviyesi arttıkça sosyal sermaye yapısının da güçlendiğini göstermektedir. Gruplar karşılaştırmalı olarak incelendiğinde temel okuryazar kesimin çoğunluk kısmının 6 puan ve altında sosyal sermaye yapısına sahip olduğu, üniversite eğitimi alan kesimin çoğunluk kısmının 7 puan ve üzerinde sosyal sermaye puanına sahip olduğu görülmüştür. c) Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Araştırmada siyasal görüşlerin sosyal sermaye yapılarının arasında bir ilişki olup olmadığını tespit edebilmek ve gruplar arasında farklılık düzeylerini tespit edebilmek için tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Test sonucunda F değeri 4,684 ve p değeri sig=0,001<0,05 elde edilmiştir. Değişken grupları arasında anlamlı bir farklılık olduğunu ifade eden bu değerlere ek olarak mukayeseli tabloda gruplar arasında fark değerleri incelenmiştir. Buna göre; 144 iii- 0,82989 ile Milliyetçiler ile Muhafazakârlar arasında iv- 0,90496 ile Sosyal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında olduğu görülmüştür. Bu veriler ışığında Çukurova Kırsalında seçmenlerin sosyal sermaye yapısı “Sosyal Demokratlar” için “Güçlü”, “Milliyetçiler” için az bir farkla (-0,07507 fark) yine “Güçlü” ve “Muhafazakârlar” için ise “Orta” şeklinde ifade edilebilir. d) Yaş ve Sosyal Sermaye İletişim teknolojilerinin çok gelişmediği dönemlerde genelde insanlar yaşlandıkça tecrübelenerek daha güçlü sosyal ağlar içerisinde konumlanabilmekteyken aynı şeyi genç yaş grupları için söylemek çok mümkün değildi. Ancak son dönemde internet ve sosyal medya etkisi ile gençlerin sosyal ağlara dâhil olma yeteneği yaşlılara göre daha hızlı ve nitelikli bir hal almaya başlamıştır. Araştırmada yaş ile sosyal sermaye arasında bir bağıntı olup olmadığını anlayabilmek için tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Sonuçlar F değeri 1,163 ve sig=0,219>0,05 olarak görülmüştür. Bu sonuçlara göre Çukurova Kırsalında yaş ile sosyal sermaye arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir. 4.2.5 Çukurova Kırsalında Siyasal Katılım Araştırmada katılımcıların siyasal katılım düzeylerini tespit edebilmek için her biri birer puan değerinde ve “Evet(1)”, “Hayır(0)” cevaplarından oluşan 10 adet siyasal etkinlik türüne katılımları sorulmuştur. Elde edilen cevaplar ile her bir katılımcıya bir siyasal katılım puanı verilmiştir. Elde edilen puanlara göre Çukurova Kırsalında katılımcıların % 87’si 5 ve altı düşük katılım puanına sahip oldukları görülmüştür. Tüm örneklemin ortalaması 2,5514 olarak tespit edilmiştir. Bu haliyle Çukurova Kırsalında siyasal katılımın oldukça düşük olduğu değerlendirilmektedir. a) Cinsiyet ve Siyasal Katılım Araştırmada erkek ve kadın katılımcıların siyasal katılım puan grupları arasında bir bağıntı olup olmadığını görebilmek için basit korelasyon testi 145 uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre r değeri 0,040 ve p değeri sig=0,444>0,05 olarak tespit edilmiştir. Bu durumda Çukurova Kırsalında cinsiyet ile siyasal katılım düzeyi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. b) Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Siyasal Katılım ile arasında bir ilişki olup olmadığı kontrol edilen bir diğer faktör de siyasal kimliktir. Liberal ve Marjinal kimliklere sahip katılımcı oranı çok düşüktür. Milliyetçi, muhafazakâr ve sosyal demokrat katılımcı oranı daha yüksektir. Bu siyasal kimlik grupları ile siyasal katılım arasında bir bağıntı olup olmadığını tespit edebilmek için basit korelasyon testi uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre r değeri 0,225 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak bir ilişki tespit edilmiştir ama oldukça zayıf bir korelasyon olduğu anlaşılmaktadır. c) Yaş ve Siyasal Katılım Çok partili sisteme geçildiği günden itibaren Türkiye’de siyasal etkinliklerde ön planda gençlerin yer aldığını görmekteyiz. Ancak bu genelde üniversitelerde yükseköğrenim alan gençlerde daha sık görülmektedir. Araştırmada Çukurova Kırsalında katılımcıların yaş grupları ile siyasal katılım puanları arasında bir ilişki olup olmadığını tespit edebilmek için basit korelasyon tekniği uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre gençlerin yaşlılara göre daha aktif oldukları anlaşılmaktadır ancak r değeri -0,211 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak zayıf bir korelasyona işaret etmektedir. Bu durumda Çukurova Kırsalında yaş ilerledikçe siyasal katılımın düştüğünü ancak çok anlamlı değerlerde olmadığı ifade edilebilir. d) Eğitim Durumu ve Siyasal Katılım Siyasal Katılım ile arasında bir bağıntı olup olmadığının test edildiği son faktör eğitim durumudur. Genelde insanların eğitim seviyesi arttıkça siyasete olan ilginin de arttığı öngörülmektedir. Çukurova kırsalında bu bağıntıyı test edebilmek için basit korelasyon tekniği kullanılmıştır. 146 Elde edilen verilere göre r değeri 0,264 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak bir bağıntı olduğu ama çok güçlü olmadığı tespit edilmiştir. 4.2.6 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Araştırmanın nihai amaçlarından bir tanesi de bölgedeki siyasal kültür hakkında bilgi edinebilmektir. Araştırmada siyasal kültür tanımları içerisinde yer alan ana etkenler puanlama yoluyla elde edilmiş ve bu puanlar üzerinden katsayılar aracılığı ile bir siyasal kültür puanlaması yapılmıştır. Literatür taramasında siyasal kültür ile ilgili olarak tanımlamalarda özetle şu şekilde; i- Sınırlı bilgiye sahip, siyasi katılım düşük ise Sınırlı Kültür ii- Az da olsa bilgiye sahip ancak siyasal katılımı düşük – Tâbi Kültür iii- Yüksek bilgi Düzeyi ve aktif katılıma sahip – Katılımcı Kültür Sosyal sermayenin de siyasal bilgi ve siyasal kültüre etki ettiği de hesaba katılmak suretiyle her bir katılımcıya; Siyasal Kültür Puanı = Siy. Bilgi x 0,30 + Sos. Sermaye x 0,30 + Siy. Katılım x 0,40 Şeklinde bir puanlama yapılmıştır. Bu puanlamalar 0-3 puan Sınırlı, 3,01-6 puan Tâbi Kültür ve 6,01 – 10 puan arası Katılımcı kültür olarak gruplandırılmıştır. Buna göre Çukurova Kırsalında katılımcıların % 58,8’i Tâbi yanı belli miktarda siyasal bilgi ve sosyal sermaye ve düşük siyasal katılım özelliklerini göstermektedir denebilir. Bu verilerde ayrıca katılımcıların % 27,3’ünün sınırlı bilgi, sınırlı sosyal sermaye ve düşük siyasal katılım sergiledikleri, % 13,8’inin iyi derecede siyasal bilgi ve sosyal sermaye ve yüksek siyasal katılım sergiledikleri tespit edilmiştir. 4.2.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Tercihler Araştırmanın son bölümünde katılımcıların siyasal tercihleri ve bu tercihlerin araştırma bünyesinde ele alınan değişkenler ile aralarındaki ilişkiler ele alınmıştır. 147 Araştırmanın son bölümünde katılımcılara 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015 seçimlerinde hangi partileri tercih ettikleri ve olası bir yeni genel seçimde kimi tercih edecekleri ile siyasal hayatın güncel konularından olan “Başkanlık” sistemine bakışları sorulmuştur. Buna göre 7 Haziran 2007 seçimlerinde katılımcıların % 25,7’si AK parti, % 27,3 CHP, % 38,9 MHP ve % 7 oranında HDP’ yi desteklerken 1 Kasım 2015 seçimlerinde aynı sıralama ile oranlar % 46,8, % 30, % 17,8 ve % 4,9 olarak değişmiştir. Her iki seçimin karşılıklı incelenmesi sonucunda 7 Haziran seçimlerinde MHP’ye oy veren seçmenin % 56,94’ünün Ak Parti’ye oy verdiği anlaşılmaktadır. Aynı dönem için HDP’ nin % 23,7’si CHP’ye % 11,53’ü de Ak Partiye oy vermiştir. Tekrar genel seçim olması durumunda katılımcıların parti tercihlerinin Ak Parti % 40,8, CHP % 30, MHP % 21,4 ve HDP % 5,1 olduğu görülmektedir. Araştırmada ayrıca katılımcıların “Başkanlık Sistemi” hakkında ne düşündükleri de sorulmuştur. Alınan yanıtlara göre katılımcıların % 61,6’sı “Başkanlık” sistemine “Hayır” yanıtı, % 38,1’i “Evet” yanıtı vermiştir. a) Katılımcıların Parti Tercihleri ile Siyasal Arka Planlarının Karşılaştırılması Araştırmada katılımcıların siyasal kimliklerinin, içinde bulundukları siyasal davranış yaklaşım gruplarının, sosyal sermaye yapılarının, siyasal bilgi düzeylerinin ve siyasal katılım oranlarının parti tercihleri ile karşılaştırıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Elde edilen verilere göre “Milliyetçi” kimliğe sahip katılımcılar Ak Parti (% 22,86), MHP (% 54,28) ve HDP ‘ye (% 12,38) ağırlık verirken, “Muhafazakâr” seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (% 73,33) geri kalanının ise CHP (% 12,72) ve MHP’yi (% 11,51) desteklediği görülmektedir. Sosyal Demokrat seçmenin CHP (% 94,12) ağırlığı açıkça görülmektedir. Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlar açısından bakıldığında tüm partilerin ana seçmen grubunu sosyolojik yaklaşıma sahip katılımcıların teşkil ettiği görülmektedir. Sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşımı yen çok sergileyen seçmene 148 sahip partinin CHP (41 katılımcı) olduğu görülmektedir. Rasyonel Tercih yaklaşımına sahip seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (40 katılımcı) tercih etmektedir. Sosyal sermaye puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 7-8 puan grubu “iyi” düzey sosyal sermaye sahibi seçmene sahip partilerin oransal olarak ilk sırasında HDP (% 68,4) , sonrasında sırasıyla CHP (% 57,7), MHP (% 57,0) ve AK Parti (% 43,7) gelmektedir. 0-2 puan “çok düşük” seviye sosyal sermaye grubunda ilk sırada Ak Parti (% 13,2), daha sonra sırasıyla MHP (% 7,6), CHP (% 2,7) ve HDP (% 0) gelmektedir. Siyasal Bilgi Düzeyi puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 8-10 puan çok yüksek düzey siyasal bilgi grubunda ilk sırada % 36,8 ile HDP, daha sonra sırasıyla % 9,9 ile CHP, % 5,1 ile MHP ve % 4,6 ile Ak parti gelmektedir. 0-2 puan “Çok düşük” siyasal bilgi düzeyi puan grubunda ise ilk sırada % 43 ile AK Parti, % 38,0 ile MHP, % 14,4 ile CHP ve % 10,5 ile HDP gelmektedir. Siyasal Katılım puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 8-10 puan “Çok yüksek katılım” grubunda ilk sırada seçmenlerinin % 9,9 u ile CHP, daha sonra sırasıyla % 5,3’ ü ile HDP, % 3,8’i ile MHP ve % 0 ile Ak Parti yer almaktadır. “0-2 puan çok düşük katılım” grubunda ilk sırada seçmenlerinin % 68,9 u ile Ak Parti, % 58,2’i ile MHP, % 53,2’si ile CHP ve % 47,4’ü ile HDP yer almaktadır. b) Katılımcıların “Başkanlık Sistemi” ne Bakışları ile Siyasal Arka Planlarının Karşılaştırılması Araştırmada katılımcıların siyasal kimliklerinin, içinde bulundukları siyasal davranış yaklaşım gruplarının, sosyal sermaye yapılarının, siyasal bilgi düzeylerinin ve siyasal katılım oranlarının “Başkanlık Sistemi” hakkındaki görüşleri ile karşılaştırıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Siyasal kimlik gruplarından “Başkanlık Sistemi” ‘ne karşı çıkanların % 36’ının milliyetçi, % 36’sının Sosyal Demokrat, % 23,7’sinin Muhafazakâr olduğu görülmüştür. Destek verenlerin ise % 78,7’si Muhafazakârlar, % 16,3’ü Milliyetçiler ve % 2,8’nin Sosyal Demokratlar olduğu anlaşılmaktadır. Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar gruplandırması ile karşılaştırıldığında Başkanlık Sistemine en fazla desteği Sosyolojik (% 60,4) ve 149 Rasyonel Tercih (% 30,6) yaklaşımlarının verdiğini, en çok karşı çıkanlarında yine Sosyolojik (% 51,7) ve Sosyo-Psikolojik yaklaşım (% 30,7) sergileyenlerin olduğunu göstermektedir. Dikkat edilecek olursa Sosyolojik yaklaşım sergileyenler “Başkanlık Sistemi” konusunda kendi frekansında yaklaşık % 38 “Evet” ve yaklaşık % 62 “Hayır” ile ikiye bölündükleri görülmektedir. Sosyal Sermaye yapısına göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne destek verenlerin % 27,6’sı düşük sosyal sermaye yapısına sahip, % 24,8’i orta düzey sosyal sermaye yapısına sahip ve % 49,7 sinin yüksek sosyal sermaye yapısına sahip oldukları görülmüştür. Karşı çıkanların % 18,8’inin düşük sosyal sermaye yapısına sahip olduğu, % 20,2’sinin orta düzey sosyal sermaye yapısına sahip olduğu ve % % 61’nin yüksek sosyal sermaye yapısına sahip oldukları anlaşılmaktadır. Siyasal bilgi düzeylerine göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne destek verenlerin % 64,6’sı düşük siyasal bilgi düzeyine, % 22,7’sinin orta düzey siyasal bilgiye sahip olduğu ve % 12,7’sinin yüksek düzey siyasal bilgiye sahip oldukları görülmüştür. Karşı çıkanların % % 44,7’si düşük siyasal bilgi düzeyine, % 34,6’sı orta düzey siyasal bilgi ve % 20,6’sının yüksek düzey siyasal bilgiye sahip oldukları görülmüştür. Siyasal katılım düzeylerine göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne destek verenlerin % 90’ının düşük siyasal katılıma sahip olduğu, % 9,2’sinin orta düzey siyasal katılıma sahip olduğu ve % 0,7’sinin yüksek katılıma sahip oldukları görülmüştür. Karşı çıkanların ise % 73,7’sinin düşük siyasal katılıma, % 13,2’sinin orta düzey siyasal katılıma sahip oldukları ve % 13,2’sinin yüksek siyasal katılıma sahip oldukları anlaşılmaktadır. Partiler olarak bakıldığında Ak Partililerin % 79,5’i “Evet” , % 19,9’u “Hayır” cevabını vermiştir. CHP seçmeninin % 99,1’i “Hayır”, % 0,9’u “Evet”, MHP seçmeninin % 81’i “Hayır”, % % 19’u “Evet” ve HDP seçmeninin % 94,7’si “Hayır”, % 5,3’ü “Evet” cevabını vermiştir. Araştırmada % 0,7 kararsız olduğu anlaşılmıştır. 150 4.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Davranışın Genel Görünümü Araştırma sonuçlarının detaylı incelenmesi sonucunda Çukurova Kırsalında siyasal kimlik olarak ağırlık Muhafazakâr ve Milliyetçi kesimlerden oluştuğu ifade edilebilir. Ardından anlamlı düzeyde bir Sosyal Demokrat kitlenin geldiği görülmektedir. Tüm diğer değişkenler ile karşılaştırıldığında Çukurova Kırsalında temel farklılıklar siyasal kimlikler de belirginleşmektedir. Sosyal Demokratların, Milliyetçi ve Muhafazakâr kesime oranla daha aktif katılım sergiledikleri, sosyal sermayelerinin, siyasal bilgi düzeylerinin ve siyasal katılımlarının oransal üstünlüğü açıkça görülmektedir. Ayrıca siyasal kültür açısından bakıldığında katılımcı kültürü benimsemiş grubun da Sosyal Demokratlar olduğu anlaşılmaktadır. Ancak açıkça belirtilmelidir ki, ister Sosyal Demokratlar ister Milliyetçi ve Muhafazakârlar olsun, bölgede siyasal faaliyetlere katılım çok iyi bir noktada değildir. Siyasal tercihlere bakıldığında ise Ak Parti ‘nin hâkimiyeti açıkça görülmektedir. Hemen arkasından CHP gelmektedir ancak arada ki oransal fark araştırma döneminde seçim olması durumunda % 10’un üzerindedir. MHP üçüncü parti konumunu korumaktadır. MHP’nin de CHP ile arasında % 10 gibi açık bir fark görünmektedir. HDP ile MHP arasında ise % 15 oranında bir fark bulunmaktadır. Bu farklar kendisini siyasal bilgi ve siyasal katılımda ters orantılı olarak göstermektedir. Yani en yüksek bilgi düzeyine ve katılımı en yüksek seçmene sahip partinin oy oranı en düşük, en düşük bilgi düzeyine sahip ve katılımı en düşük seçmene sahip partinin oy oranı ise en yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bu normal şartlar altında oldukça şaşırtıcı bir durumdur. Ancak bu durum (Çukurova Kırsalında) şu şekilde gözlemlenmiştir. i- Bu konunun açıklaması siyasal partilerin kendileri olduğu iddia edilebilir. Zira HDP belirli bir etnik grubun ve ülke içerisinde ciddi terör olaylarının paralelinde anılan bir parti olarak kitlesel oylar bulundurması oldukça zordur. Ayrıca seçmeninin azınlık psikolojisine bağlı olarak ciddi bir siyasal yaşam içerisinde varlığını sürdürmesi siyasal bilgi düzeyinin yüksek olabilmesine gerekçe olabilir. 151 ii- CHP’nin klasik “Sosyal Demokrat” ideolojinin monopol konumu oylarında bütünlük sağlayabilmektedir. Seçmenleri genelde Türk solu geleneğinden gelen ailelerin fertlerinden oluşmaktadır ve edindikleri siyasal deneyimler düzenli olarak kuşaklar arasında aktarılabilmektedir. iii- Ak Parti ve MHP’nin durumu ise farklı bir açıdan değerlendirilebilir. MHP araştırma bölgesinde standart bir seçmen kitlesine sahiptir ve yıllardır bu düzey belli artış ve azalışlar ile kendisini korumuştur. Ancak Ak Parti, DYP, ANAP, RP ve irili ufaklı diğer sağ partilerin oylarının bütününü 2002’den bu yana temsil etmektedir. Burada ortak geçmişi olan bir yapıdan söz etmek mümkün değildir. Ancak siyasal katılım ve siyasal bilgi düzeyinin düşük olmasının her iki parti açısından belirgin bir nedeni araştırma verilerinden elde edilememektedir. Çünkü eğitim seviyelerinde de partilerin seçmenleri arasında farklar çok ciddi değişmemektedir. Nihayetinde Çukurova Kırsalında, sağ seçmenin siyasal bilgi düzeyi ve siyasal katılımı sol seçmene oranla düşüktür ancak sağ partilerin sol partilere oranla oyları daha yüksektir denebilir. Bu durum ayrıca siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlar açısından bakıldığında sosyolojik yaklaşımın sağ seçmen de ağırlıklı olmasını da açıklamaktadır. Zira seçmen parti değiştirme konusunda oldukça az isteklidir ve partisini bilgi ya da katılıma bağlı olarak değiştirmek gibi davranışlara da sahip değildir denebilir. Sosyoekonomik yaklaşımın en belirgin olarak görüldüğü kimlik olan Sosyal Demokratlar da yaklaşımın ifade ettiği şekilde parti kimliği (dolayısı ile siyasal bilgi ve katılım) ön plandadır. Rasyonel tercih yaklaşımının belirgin bir partisi yoktur ve menfi beklentilerine göre karar vermektedir ki bölgede ekonomik beklentilerin adresinin Ak Parti olduğu da görünmektedir. Sonuç olarak, Çukurova kırsalı parti programlarının ve kampanyalarının olağan üstü bir durum olmadıkça çok etkili olmadığı ve her seçimde seçmenlerin aynı tercihi tekrar ettiği Sosyolojik ve Sosyo-ekonomik yaklaşımların egemen olduğu bir bölgedir. Ayrıca artan iletişim araçlarına bağlı olarak sosyal sermayeleri iyi konumdadır. Ancak bölgede siyasal katılım ve siyasal bilgi düzeyi de oldukça 152 düşüktür. Genelleme yapılacak olursa sınırlı bilgi ve katılıma bağlı Tâbi Siyasal Kültür’e sahiptir. 4.4 Gelecek Araştırmalar İçin Öneriler Uzun yıllardır aşırı şehirleşmenin sonucu olarak siyasal davranış araştırmaları kent merkezlerine yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle araştırmanın alanı açısından önemli bir yeri bulunmaktadır. Kırda siyasal davranışı araştırmanın kent merkezinde araştırmaktan daha kolay olduğu kanısı bir yanılgıdan ibarettir. Küçük yerleşim yerlerinde verileri elde etmenin zor olduğu düşüncesi mantıklı gelmeyebilir. Ancak aşağıda ifade edilen bilgiler bunun aksini iddia etmektedir. İlk olarak kent merkezinde siyasal bilgi, sosyal sermaye, siyasal katılım ve siyasal davranış yaklaşımları çok net ortaya konabilecek ve ölçüm sağlanabilecek fiziki ve sosyal mekânlar yeterince mevcuttur. Ancak kırda bu verileri elde edebileceğiniz fiziki mekânlar ve sosyal ağlar ya sınırlı ya da sanal iletişim içerisinde saklıdır ve yaşam alanlarında yansıması görünebilecek sosyal ortamlar da yoktur. Örneğin twitter üzerinden yüzlerce takipçi ve takip edilen iletişim içerisinde güncel siyasi tartışmaları sanal olarak yaşayabilen birinin kırsalda bu etkileşimi sergileyebileceği sosyal mekân sayısı sınırlıdır. İkinci husus kırsalda insanların toplumsal olaylara bakışı kent merkezinde ki insanlardan farklıdır. Kent merkezinde her fikirden ve düşünceden insana rahatlıkla ulaşılıp kamuoyu yoklaması yapılabilir ancak kırda bu düşünce farklılıkları aynı köy ya da beldede bulmak zordur. Bir köy ya da beldede genel kanaat çok farklılık arz etmeyebilir bu nedenle farklı görüşlere ulaşabilmek için farklı köy ve beldelere ulaşmak gerekmektedir. Bu da veri elde etmede coğrafi zorlukları ön plana çıkarmaktadır. Son olarak kadınların kırda fikir beyan etmede isteklilikleri kent merkezine nazaran azdır. Genelde çekingendirler ve aile ile birlikte anketlere katılmaktadırlar. Bu nedenle objektif cevaplar verip vermediklerini muallakta bırakabilmektedir. Tüm bu zorluklarına rağmen kırsalda siyasal davranışı araştırmanın avantajları da bulunmaktadır. Özellikle kıraathane gibi köy ve beldelerin vazgeçilmez sosyal mekânları siyasetin, siyasal davranışın bir mahal için nasıl şekillendiğini anlamakta 153 büyük kolaylık sağlamaktadır. Kentte aynı mahallede birden fazla farklı toplumsal yapı yer alabilirken köy ve beldelerde bu ayrı yapılara aynı mahalde rastlamak oldukça nadirdir. Bu nedenle birbirini teyit eden ve verileri daha sağlıklı hale getiren bir bütünlük olduğu ifade edilebilir. Araştırmanın bu aşamadan sonra kırsalda yinelenmesi durumunda gözden kaçırılmaması gereken hususlar şu şekilde sıralanabilir: - Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımların tespit edilmesinde kadınların özel bir çaba ile mümkün olduğunca daha objektif cevaplar verebilmelerini sağlamak gerekmektedir. Zira “eşim ve/veya ailem” ne derse o’na oy veririm eğiliminin gerçek olup olmadığını anlamak gerekmektedir. - Siyasal Bilgi Düzeyinin ölçümünde güncel konulara ait bilgiler “Enflasyon, iktidar ve koalisyon..vb” yeteri kadar bilinmekte iken güncel olmayan ya da gündem de olmayan kavramlar örneğin araştırma dönemindeki gibi “dış borç yükü, devalüasyon, IMF,…vb” kavramlar yeterince bilinmediği akılda tutulmalı ve katılımcının bilgisinin sınanmasın da güncel verilere önem verilmesi gerekmektedir. Zira gündelik hayatın içerisinde yer almayan kavramların sorulması siyasal bilgi düzeyinde eksik ölçüme neden olabilecektir. - En önemli diğer bir husus sosyal sermaye yapısı ile ilgilidir. Araştırma da açıkça görülmüştür ki köy/belde fark etmeksizin tüm yerleşim yerlerinde özellikle gençler ve kadınlarda sosyal medya kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu nedenle hayatta hiç yüz yüze gelmedikleri insanlarla iletişim halinde ve sanal ağlarla sosyal yapılar oluşmaktadır. Kırsal olması sosyal sermaye yapısını sadece belirli limitlere hapsetmemektedir. Araştırmanın bu bölümünde sosyal medya üzerinde kurulan sosyal ağlara ayrı bir önem verilmesi gerekmektedir. - Kanaat önderleri kavramını yaşanan bölge de rol model, tecrübeye göre yaşça ileri olanlar ya da dini önderler olarak kısıtlanmamalıdır. Artık kırsal 154 da sözü edilen bu insanlar sosyal medya üzerinden rollerini gündem belirleyen ve kent merkezinde ki vatandaşların da kanaatlerine önem verdiği sosyal medya veya kitlesel medya üzerinden erişimi kolay ve toplumca tanınan insanlara kaptırmışlardır. - Siyasal Katılım ile ilgili yaşanılan bölgede fiziki faaliyetlere ek olarak sosyal medya üzerinden (örneğin twitter üzerinde oluşan siyasi eylem “hastag” larına katılım gibi) yapılan siyasal söylem ve eylemler de hesaba katılmalıdır. 155 KAYNAKÇA Akgün Birol. (2000) Türkiye’de Seçmen Davranışı: Partizan Tutumlar, İdeoloji ve Ekonomik Faktörlerin Oy Vermeye Etkisi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler M.Y.O Derg, 4, 75-92. Akgün, Birol (2002). Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler Sistemi ve Siyasal Güven, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Akgün, B. (2007), Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler ve Siyasal Sistem, Ankara: Nobel Yayınları. Aldrich, John H. (1993). “Rational Choice and Turnout.” American Journal of Political Science 37 (1): 246– 278. Alkan, T. (1989). Siyasal Bilinç ve Toplumsal Değişim, Gündoğan Yayınları, Ankara. Almond, G. (1956). "Comparative Political Systems." Journal of Politics 18: 391-409 Almond, G., and S. Verba. (1963). The Civic Culture. Princeton: Princeton University Press. Almond, G., and G. B. Powell. (1966). Comparative Politics: A Developmental Approach. Boston: Little, Brown Althaus, S. L. (1998). Information effects in collective preferences. American Political Science Review, 92(3), 545–558. Avery, James M. (2006). “The Sources and Consequences of Political Mistrust among African Americans.” American Politics Research 34 (5): 653–682 Ayata, A. (1993) 'Ideology, Social Bases, and Organizational Structure of the Post1980 Political Parties', in A. Eralp, M. Tunay and B. Yesilada (eds) The Political and Socioeconomic Transformation of Turkey, Westport, CT, and London: Praeger. Bartels, L. M. (1996, September). Politicians and the press: Who leads, who follows? Paper prepared for APSA 1996, San Francisco, CA 156 Baumgartner, F. R., Jones, B. D., & Leech, B. L. (1997). Media attention and congressional agendas. In S. Iyengar & R. Reeves (Eds.), Do the media govern? Politicians, voters and reporters in America (pp. 349–363). Thousand Oaks, CA: Sage. Baykal, D. (1970), Siyasal Katılma: Bir Davranış İncelemesi, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları, No:305, s. 39 Beck, P. A. (1991). Voters' intermediation environments in the 1988 presidential contest. Public Opinion Quarterly, 55: 371-94. Bobo, L. (1983). Whites' opposition to busing: symbolic racism or realistic group conflict? Journal of Personality and Social Psychology, 45: 1196-210 Bourdieu, P. (1986). The Forms of Capital. (J. G. Richardson, Dü.) Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education, New York: Greenwood Press Bottomore, T. (1987), Siyaset Sosyolojisi, (Çev.) Erol Mutlu, Teori Yayınları, Ankara. Bouthoul, G. (1968). Siyaset Sosyolojisi. Çev., Ali Türkay Yazıcı. İstanbul: Remzi Kitabevi Yayını. Bullock, J. (2007). Experiments on partisanship and public opinion: Party cues, false beliefs, and Bayesian updating. Ph.D. dissertation, Stanford University. Calvert, R. C. (1985). The value of biased information: a rational choice model of political advice. Journal of Politics, 4: 530-55. Campbell A ve ark (1976) The American Voter, The University of Chicago Press, Chicago, 10. Carmines and Stimson, J. A. (1989). Issue Evolution: Race and the Transformation of American Politics. Princeton, N.J.: Princeton University Press Carmines and R. Huckfeldt. (1992). "Party Politics in the Wake of the Voting Rights Act," in B. Grofman and C. Davidson, eds. Controversies in Minority Voting. Washington, D.C.: Brookings. 157 Cataldo, E. F., & Holm, J. D. (1983). Voting on school finances: A test of competing theories [Electronic version]. The Western Political Quarterly, 36(4), 619-631. Chilton, S. (1988). Defining Political Culture. The Western Political Quarterly, Vol. 41, No. 3. (Sep., 1988), pp. 419-445 Cobb, R., & Elder, T. (1971). The politics of agenda-building: An alternative perspective for modern democratic theory. Journal of Politics, 33, 892–915 Cohen, B. (1963). The press and foreign policy. Princeton, NJ: Princeton University Press Coleman, J. S. (1964). Introduction to Mathematical Sociology. New York: Free Press Coleman, J. S. (1990). Foundations of Social Theory. Cambridge: Harvard University Press. Cook, F. L., Tyler, T. R., Goetz, E. G., Gordon, M. T., Protess, D., Leff, D. R, et al. (1983). Media and agenda setting: Effects on the public, interest group leaders, policy makers, and policy. Public Opinion Quarterly, 4, 716–735 Cote, S ve Healy, T. (2001) The Well-being of Nations. The Rrole of Human and Social Capital.Organisation for Economic Co-operation and Development, Paris. Field, J. (2009). Sosyal Sermaye, Ankara: İletişim Yayınları Çaha, 0., M. Toprak, and 1. Dalmis (1996) 'Siyasal Parti Dyelerinde Siyasal Katilim Duzeyi: Kirikkale Ornegi', Yeni Turkiye 9: 205-47 Çam, Esat, (1987) Siyaset Bilimine Giriş , İstanbul Der. Yayınları, s. 283 Çinko, Levent (2006), “Seçmen Davranışları ile Ekonomik Performans Arasındaki İlişkilerin Teorik Temelleri ve Türkiye Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 61(1), 103‐116. Çukurbayır, M.A. (2000), Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Ankara: Yargı Yayınevi, s. 1-132. 158 Damlapınar, Z. ve Ş. Balcı (2005), “Seçmenin Zihnindeki Aday İmajını Belirleyen Etkenler: 28 Mart 2004 Yerel Seçimleri Alan Araştırması”, Selçuk İletişim Dergisi, 4(1), 58‐79. Dickerson, M.O.; Flanagan, T.; O’Neill, B., (2010). An Introduction to Goverment and Politics, A Conceptual Approach, Nelson Education Ltd., Toronto, 2010, pg 53. Doğan G., Durgun B. (2012). Arap Baharı ve Libya: Tarihsel Süreç ve Demokratikleşme Kavramı Çerçevesinde Bir Değerlendirme. SDÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2012/1 – 61-99. Duman, B. ve Alacahan, O. (2011). Etniklik ve Sosyal Kaynaşma İlişkisi: Adana Örneği. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 12, Sayı 1, 2011, : 223-244 Dearing, J. W., & Rogers, E. M. (1996). Communication concepts 6: Agenda-setting. Thousand Oaks, CA: Sage Delli Carpini, M. X., & Keeter, S. (1996). What Americans know about politics and why it matters. New Haven: Yale University Press. Devran Y. (2003). Siyasal Kampanya Yönetimi: Mesaj, Strateji ve Taktikler, And Yayınları, İstanbul, 208. Downs, Anthony (1957a). “An Economic Theory of Political Action in a Democracy”, Journal of Political Economy, Vol. 65. Issue. 2. ss. 135- 157 Downs, Anthony. (1957b). An economic theory of democracy. New York: Harper and Row. Duverger, M. (1998), Siyaset Sosyolojisi, (Çev.) Şirin Tekeli, Varlık Yayınları, İstanbul. Edwards, K., & Smith, E. E. (1996). A disconfirmation bias in the evaluation of arguments. Journal of Personality and Social Psychology, 71(1), 5–24 Edwards, G. C., & Wood, B. D. (1999). Who influences whom? The President, Congress and the Media. American Political Science Review, 93(2), 327–344 Eichhorn, W. (1996). Agenda-setting prozesse: Eine theoretische analyse individueller und gesellschaftlicher themenstrukturierung. Mu¨nchen, Germany: Fischer. 159 Erbring, L.; Goldenberg, E. N.; and Miller, A. H. (1980). Front-page news and realworld cues: a new look at agenda setting by the media. American Journal of Political Science, 24: 16-49. Ergüder, D. (1980-81) 'Changing Patterns of Electoral Behavior in Turkey', Bogaziçi Journal 8-9: 45-81. Eroğul, C. (1981). Siyasal Düzenlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Birkaç Tarihsel Örnek Ve Tartışma. Ankara Üniversitesi Basımevi: Ankara. Erzen, M.Ü. ve YALIN, B.E. (2011). Siyasal Kültürün Temel Paradigmaları Üzerine: Kültürden, Siyasal Toplumsallaşma, Örgütlenme ve Katılma Süreçlerine Yansıyanlar. İ.Ü İletişim Fakültesi Dergisi. Eulau, H. (1986), Politics, Self and Society: A theme and variation, Cambridge, MA: Harvard University Press. Falk, I., & Kilpatrick, S. (2000). What is social capital? A study of interaction in a rural community. Sociologia Ruralis, 40(1), 87-110. Farris, Emily M. & Holman, Mirya R. (2014), Social capital and solving the puzzle of Black women's political participation, Politics, Groups, and Identities, 2:3, 331349, DOI: 10.1080/21565503.2014.925813 Fiorina, Morris P. (1981). Retrospective Voting in American National Elections. New Haven, CT: Yale University Press. Fukuyama, F. (1995). Trust: The social virtues and creation of prosperity. International Journal on World Peace Vol. 14, No. 1 (MARCH 1997), pp. 84-87 Ghanem, S. (1996). Media coverage of crime and public opinion: An exploration of the second level of agenda setting. Austin: University of Texas at Austin Gilbert, E., Karahalios, K. & Sandvig, C. (2010). The Network in the Garden: Designing Social Media for Rural Life American Behavioral Scientist 53(9) 1367–1388 © 2010 SAGE Publications 160 Gilens, M. (2001). Political ignorance and collective policy preferences. American Political Science Review, 95(2), 379–396 Glaser, J. M. (1994). Back to the black belt: racial environment and white racial attitudes in the South. Journal of Politics, 56: 21-41. Güllüpınar H. Ve ark. (2013). Oy Verme Yaklaşımları Bağlamında Aday Merkezli Seçmen Tercihi Üzerine Deneysel bir Araştırma, AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ Sayı: 35, 9. Gülmen, Yüksel (1979). Türk Seçmen Davranışı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay Gümüş, B. (2006). Eğitim Düzeyinin Seçmen Davranışındaki Rolü ve Antalya Örnek Olayı. SDÜ SBE Kamu Yönetimi ABD, yüksek lisans tezi, s.1-98 Güvendi, C. (2002). Seçmenlerin siyasal tutum ve davranışları: Sincan İstasyon Mahallesi örneği Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Harik, Iliya F. (1971). Opinion Leaders and the Mass Media in Rural Egypt: A Reconsideration of the Two-Step Flowof Communications Hypothesis. The American Political Science Review, Vol. 65, No. 3 (Sep., 1971), pp. 731-740 Harrop, Martin ve Miller, William (1987). Election And Voters A comparative Introduction. London: Mcmillan Heper, M. and A. Evin, eds (1988) State, Democracy and the Military: Turkey in the 1980s. Berlin & New York: De Gruyter. Herman, E. (1993). The media’s role in U.S. foreign policy. Journal of International Affairs, 47(1), 23–46. Heywood, Andrew (2007). Siyaset. Ankara: Adres Yayınları. Houghton, David P. (2015). Siyaset Psikolojisi: Durumlar, Bireyler,Olaylar. ISBN: 978-605-9241-14-4. Bilge Yayıncılık. s. 1-250 Howell, W. G., & West, M. R. (2009). Educating the public. Education Next, 9(3), 41–47 161 Huckfeldt, R. (1983). Social contexts, social networks, and urban neighborhoods: environmental constraints on friendship choice. American Journal of Sociology, 89: 651-69. Huckfeldt, R. (1986). Politics in Context: Assimilation and Conflict in Urban Neighborhoods. New York: Agathon. Huckfeldt and Sprague, J. (1987). Networks in context: the social flow of political information. American Political Science Review, 93: 1197-216. Huckfeldt and Sprague, J. (1988). Choice, social structure, and political information: the informational coercion of minorities. American Journal of Political Science, 32: 467-82. Huckfeldt and Sprague, J. (1995). Citizens, Politics, and Social Communication. New York: Cambridge University Press. Jacobs, J. (1961). The life and death of great American cities. New York: Random House. Jennings, B., & Miron, D. (2004). Theory and research in mass communication. Journal of Communication, 54, 662–704 Jenson, Jane (1998). Mapping social Cohesion. The State of Canadian Research, Canadian Policy Research Networks, CPRN study No: F/03, 15-17 Kahraman, A.Burak. (2002). Siyasal Katılıma Etki Eden Sosyolojik Faktörler (Isparta Uygulaması). SDÜ Sosyal Bilimler Entsitüsü Bitirme Tezi. Kalaycıoğlu, E. (1983). Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri Üzerine Bir İnceleme, İ.Üni. SBF Yayınları, İstanbul. Kalaycioglu, E. (1994) 'Elections and Party Preferences in Turkey: Changes and Continuities in the 1990s', Comparative Political Studies 27: 402-24. Kalender, Ahmet. (2005). Siyasal İletişim: Seçmenler Ve İkna Stratejileri. Konya: Çizgi Kitabevi. Kapani, M. (1988). Politika Bilimine Giriş, 4.B. Bilgi Yayınevi, Ankara. 162 Karakaş, M., Konuk, O., Çağan, K. (2007) Bolvadinde Toplumsal Yapı ve Değişim, Afyon Kocatepe Üniversitesi, SBE Dergisi, Cilt 9 Sayı 2: 1-38 Karaman, A. N. (1998). Kentte katılma davranışı "Ankara örneği", Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Kasdin, Stuart Roy (2009). Policy, Valence, and Identity: Voter Decisionmaking in Primaries and Non-Partisan Elections, London and New York: Routledge Key, V. O., JR ., and Munger, F. (1959). Social determinism and electoral decision: The case of Indiana. Pp. 281-99 in American Voting Behavior, ed. E. Burdick and A. J. Brodbeck. Glencoe, Ill.: Free Press. Key, V. O., Jr. (1961). Public Opinion and American Democracy. New York: Alfred A. Knopf. Kışlalı, A.T. (1994) Siyasal Çatışma, 5. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi, 1994, ss. 157250. Kingdon, J. W. (1984). Agendas, alternatives and public policies. New York: Harper Collins. Kleinnijenhuis, J. (2003). Het Publiek volgt de media die de politiek volgen. In Y. Koster-Dreese, H. Kaiser, & W. Van Voorden (Eds.), Media logica. Over het krachtenveld tussen burgers, politiek en media (pp. 151–213). Den Haag, the Netherlands: Raad voor maatschappelijk ontwikkeling Koçak, A. (2002). Siyasal Davranış ve Kamuoyu, Selçuk İletişim Dergisi, Cilt 2, Sayı:3, 96-103. Koter, Dominika. (2013). Urban and rural voting patterns in Senegal: the spatial aspects of incumbency, c. 1978–2012*. J. of Modern African Studies 51,4 (2013) 653-679. Kuklinski, J. H., Quirk, P. J., Schweider, D., & Rich, R. F. (1998). ‘Just the Facts, Ma’am’: Political facts and public opinion. Annals of the American Academy of Political and Social Science, 560, 143–154 163 Kuklinski, J. H., Quirk, P. J., Jerit, J., Schweider, D., & Rich, R. F. (2000). Misinformation and the currency of democratic citizenship. The Journal of Politics, 62(3), 790–816 Kunda, Z. (1990). The case for motivated reasoning. Psychological Bulletin, 108(3), 480–498. Lazarsfeld, Paul F., Bernard Berelson, and Hazel Gaudet. (1944). The People's Choice: How the Voter Makes Up His Mind in a Presidential Campaign. New York: Columbia University Press. Lau, R. R., & Redlawsk, D. (2001). Advantages and disadvantages of cognitive heuristics in political decision making. American Journal of Political Science, 45(4), 951–971. Levine, Kenneth J. (2005). “Voter Decision Making:The Tensions of Personal Identity, Personal Ethics, Personal Benefits”, American Behavioral Scientist, Vol: 49 Number 1, Sage Publications, ss. 53-71 Livingston, S. (1997). Beyond the ‘CNN-effect’: The media-foreign policy dynamic. In P. Norris (Ed.), Politics and the press: The news media and their influences (pp. 291–314). Boulder, CO: Lynne Rienner Lord, C. G., Ross, L., & Lepper, M. R. (1979). Biased assimilation and attitude polarization: The effects of prior theories on subsequently considered evidence. Journal of Personality and Social Psychology, 37(11), 2098–2109. Lupia, A. (1994). Shortcuts versus encyclopedias: Information and voting behavior in California insurance reform elections. American Political Science Review, 88(1), 63–76. Lupia, A., & McCubbins, M. D. (1998). The democratic dilemma: Can citizens learn what they need to know?. New York: Cambridge University Press MacKuen, M. B. (1981). Social communication and the mass policy agenda. Pp. 19-146 in More than News, ed. M. MacKuen and S. L. Coombs. Beverly Hills, Calif.: Sage 164 McPhee, W. N.; Smith, R. B.; and Ferguson, J. (1963). A theory of informal social influence. Pp. 74-103 in Formal Theories of Mass Behavior, ed. W. N. McPhee. New York: Free Press. Mardin, S. (1973) 'Center-Periphery Relations: A Key to Turkish Politics?', Deadalus 102: 169-90. McCombs, M. E., & Shaw, D. (1972). The agenda-setting function of the mass media. Public Opinion Quarterly, 69, 813–824 McCombs, M. E., & Shaw, D. (1993). The evolution of agenda-setting research: Twenty-five years in the marketplace of ideas. Journal of Communication, 43(2), 58–67. Mermin, J. (1997). Television news and the American intervention in Somalia: The myth of a media-driven foreign policy. Political Science Quarterly, 112, 385– 404 Milbrath L.W. (1965). Political Participation: How and Why do People Get Involved in Politics. Rand McNally & Company, Chicago, 6. Miller, W. E. (1956). One-party politics and the voter. American Political Science Review, 50: 707-25. Molden, D. C., & Higgins, E. T. (2005). Motivated thinking. In K. J. Holyoak & R. G. Morrison (Eds.), The Cambridge handbook of thinking and reasoning. New York: Cambridge University Press. Molotch, H., Protess, D., & Gordon, M. (1987). The media policy connection: Ecologies of the news. In D. Paletz (Ed.), Political communication research (pp. 26–48). Norwood, NJ: Ablex Mondak, J.J ve Halperin, K.D, (2008). A Framework for the Study of Personality and Political Behavior, British Journal of Political Science / Volume 38 / Issue 02 / April 2008, pp 335 - 362 Narlı, N. and S. Dirlik (1996) 'Türkiye'nin Siyasal Haritasi', Yeni Turkiye 9: 125-51. 165 Nergiz, Nilüfer ve Akyıldız, Fulya (2012). “Yerel Seçimlerde Seçmen Tercihi Üzerinde Aday İmajının Etkisi: Uşak Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15, 171-199. Nie, Norman H.., Verba, Sidney ve Converse Philip, (1989). Çeviren: İlter TURAN ve Tuncer KARAMUSTAFAOĞLU, Siyasal Katılma, Kamuoyu ve Oy Verme Davranışı, Ankara: 1989, s. 1. Norris, P. (1998). The battle for the campaign agenda” in A King, D Denver, I McLean, P Norris, P Norton, D Sanders, P Seyd New Labour Triumphs: Britain at the polls (Cahtham, NJ:Chatham House), pp 113-44. Norris, P. (2002). The bridging and bonding role of online communities. Harvard International Journal of Press/Politics, 7(3), 3-13. Nyhan, B ve Reifler, J. (2010). When Corrections Fail: The Persistence of Political Misperceptions, Springer Science+Business Media, LLC 2010, 32:303-330 Ozankaya, Özer. (1971): Köyde Toplumsal Yapı ve Siyasal Kültür, TODAİE Amme İdaresi Dergisi Özbudun, E. (1990). Türkiye’de Siyasal Kültür ve Demokrasi, Türkiye’de Demokrasi ve Demokrasi Kültürünün Gelişmesi, Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, İzmir, 1990, s.61. Ozbudun, E. (1980) 'Turkey', in J. M. Landau, E. Ozbudun and F. Tachau (eds) Electoral Politics in the Middle East: Issues, Votes and Elites, pp. 107-43. London: Croom Helm. Ozbudun, E. and F. Tachau (1975) 'Social Change and Electoral Behavior in Turkey: Toward a "Critical Realignment"?', International Journal of Middle East Studies 6: 460-80. Özcan, Y. Z. (1998), “Siyasi Parti Tercihlerini Belirleyen Etmenler: İstanbul Örneği”, Toplum ve Bilim, 76: 188‐212. Özcan, Y.Z. 2000: Determinants of Political Behavior in Istanbul, Turkey in Party Politics Vol 6:No:4 pg:505 – 518 166 Özkalp, E. (1993). Sosyolojiye Giriş, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Eğiti, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları, 87 Özkan, Abdullah (2004), Siyasal İletişim, İstanbul: Nesil Yayınları. Özkan, Abdullah. (2007) Oy Verme Davranışı ve Siyasal İletişim. Siyasal İletişim Stratejileri, TASAM Yayınları. Syf 1-72. Pavone, T. (2014). Political Culture and Democratic Homeostasis: A Critical Review of Gabriel Almond and Sidney Verba’s The Civic Culture. Princeton University, Lecture Notes. 1-5 Popkin, S. (1991). The reasoning voter. Chicago: University of Chicago Press. Portes, A. L. (1998). Social capital: Its origins and applications in modern sociology. Annual Review of Sociology, 24(1), 1-24. Portes, A. L. (1996). The Downside of Social Capital. The American Prospect (26) Mayıs-Haziran , 18-21, 94 Prior, Markus. (2013). Media and Political Polarization. Annual Review Political Science. 16: 101-127. http://polisci.annualreviews.org Protess, D. L., Cook, F. L., Curtin, T. R., Gordon, M. T., Leff, D. R., McCombs, M. E., et al. (1987). The impact of investigate reporting on public opinion and policymaking: Targeting toxic waste. Public Opinion Quarterly, 51(2), 166–185 Protess, D. L., & McCombs, M. (Eds.). (1991). Agenda setting: Readings on media, public opinion and policymaking. Communication textbook series. Hillsdale, NJ: Erlbaum Protess, D. L., Cook, F. L., & Doppelt, J. C. (1991). The journalism of outrage: Investigate reporting and agenda building in America. New York: Guilford Press. Putnam, Robert D. (1993). Making Democracy Work. Civic Traditions in Modern Italy, Princeton. Princeton University Press. 167 Putnam, R. D. (1995). Bowling Alone: America‟s Declining Social Capital. Journal of Democracy, 6, 65-78 Putnam, Robert D. (2000). Bowling Alone: The Collapse and Revival of American Community. New York: Simon & Schuster. Pye, L. ve Verba, S. (1965). Political Culture and Political Development, Princeton: New Jersey, Prineeton University Pres. Redlawsk, D. (2002). Hot cognition or cool consideration? Testing the effects of motivated reasoning on political decision making. Journal of Politics, 64(4), 1021–1044. Resnick, P. (2001). Beyond bowling together: Sociotechnical capital. In J. Carroll (Ed.), HCI in the new millennium (pp. 247-272). Boston: Addison-Wesley. Ross, L., & Lepper, M. R. (1980). The perserverance of beliefs: Empirical and normative considerations. In R. A. Shweder (Ed.), Fallible judgment in behavioral research: New directions for methodology of social and behavioral science (Vol. 4, pp. 17–36). San Francisco: Jossey-Bass Sakallı, Nuray (2001). Sosyal Etkiler kim kimi nasıl etkiler?, Ankara: İmge Kitabevi Sarıbay, A. Y. ve Kalaycıoğlu, E. (1991). İlkokul Çocuklarının Parti Tutmasını Belirleyen Etkenler, Toplum ve Ekonomi, Sayı:1. Sayari, S. (1978) 'The Turkish Party System in Transition', Government and Opposition 13: 39-57. Scarbrough, Elinor (1984). Political Ideology and Voting: An exploratory study, Clarendon Press, Oxford. Siisiäinen, M. (2000). Two Concepts of Social Capital: Bourdieu vs. Putnam. 08 24, 2010 tarihinde Paper presented at ISTR Fourth International Conference "The Third Sector: For What and for Whom?" Trinity College: http://www.istr.org/conference Sniderman, P. M., Brody, R. A., & Tetlock, P. E. (1991). Reasoning and choice: Explorations in political psychology. New York: Cambridge University Press 168 Soroka, S. N. (2002). Issue attributes and agenda-setting by media, the public, and policymakers in Canada. International Journal of Public Opinion Research, 14, 264–285 Şentürk, H. (2008). Seçmenin DNA’sı, Seçmen Tercihlerini Etkileyen Faktörler. İstanbul: Okutan Yayınları Taber, C. S., & Lodge, M. (2006). Motivated skepticism in the evaluation of political beliefs. American Journal of Political Science, 50(3), 755–769. Temizel, Metehan, (2012). Türkiye’de Seçmen Davranışlarında Sosyo-Psikolojik, Kültürel ve Dinsel Faktörlerin Rolü: Kuramsal ve Ampirik Bir Çalışma. Y.lisans Tezi, Konya, 33-39. Tokgöz, Oya. (1978) Siyasal Toplumsallaşmada Kitle Haberleşme Araçlarının Rolü ve Önemi, SBF Dergisi, Cilt 33 Sayı 3, 8. Trumbo, C. (1995). Longitudinal modelling of public issues: An application of the agenda-setting process to the issue of global warming. Journalism and Mass Communication Monographs, 152 Tversky, A., and Kahneman, D. (1974). Judgment under uncertainty: heuristics and biases. Science, 185: 1124-31. Uysal, B. (1984). Siyasal Katılma ve Katılma Davranışına Ailenin Etkileri, TODAİE Yayınları, No:209, Ankara. Vanderstoep, S.W., & Johnston, D.D. (2009). Research Methods for Everyday Life: Blending qualitative and quantitative approaches. San Francisco, CA: JosseyBass. Verba, Sidney, Kay Lehman Schlozman, and H. Brady. (1995). Voice and Equality: Civic Volunteerism in American Politics. Cambridge, MA: Harvard University Press. Walker, J. (1977). Setting the agenda in the US senate: A theory of problem selection. British Journal of Political Science, 7, 423–445. 169 Weaver, D., Graber, D., McCombs, M., & Eyal, C. (1981). Media agenda setting in a presidential election: Issues, images and interest. New York: Praeger Welch, M. R. (2001). Determinants and Consequences of Social Trust. Haziran 14, 2010 tarihinde http://eprints.nuim.ie/732/1/WelchRiveraConwayetalEPRINT.pdf Wood, D., & Peake, J. (1998). The dynamics of foreign policy agenda setting. American Political Science review, 92(1), 173–183. Woshinsky, O.H. (2008), Explaining Politics: Culture, Institutions, and Politic Behavior, Routledge, New York, 2008 Yavaşgel, E. (2008). Epistemolojik Açıdan Seçimbilim (Psephology) ve Problematiğine Eleştirel Yaklaşımlar, TASAM Dergisi, 2008 - içerik 861. (http://www.tasam.org/trTR/Icerik/861/epistemolojik_acidan_secimbilim_psephology_ve_problematigi ne_elestirel_yaklasimlar) Yeşilorman, M. (2006). Siyasal Sosyalizasyon Sürecinde Sosyo-Ekonomik Faktörlerin Rolü, Ahmet Yesevi Üniversitesi Bilig Dergisi Kış 36: 1-46 Yücekök, A.N. (1987). Siyasetin Toplumsal Tabanı, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları, No:565, s.1-120 170 EK – ANKET ANKET FORMU BÖLÜM 1: KİMLİK BİLGİLERİ Anketöre Not: Deneklerden herhangi bir isim, adres, telefon ya da e-mail bilgisi istenmeyecektir. Deneğe verdiği cevapların gizliliği konusunda bilgi verilecektir. Bu bölümde istenen bilgiler sadece deneğin cinsiyeti, mesleği, gelir durumu ve eğitim durumu gibi bilgiler olup açık kimliğine yönelik herhangi bir bilgi sorulmayacaktır. 1- ( ) Kadın S1-) Cinsiyetiniz: S2-) Yaşınız : 2- ( ) Erkek ………………………………………… S3-) Ortalama Aylık Geliriniz .………………………………………. (TL) S4-) Öğrenim Durumunuz: 1356- ( ( ( ( ) Okuma Yazma Bilmiyorum ) Ortaokul Mezunuyum ) Meslek Yüksek Okulu Mezunuyum ) Y.Lisans/Doktora Mezunuyum 2- ( ) İlkokul Mezunuyum 4- ( ) Lise Mezunuyum 6- ( ) Fakülte Mezunuyum S5-) Mesleğiniz? 147- ( ) İşsizim ( ) Memurum ( ) Çiftçiyim 2- ( ) Mevsimlik İşçiyim 5- ( ) Emekliyim 3- ( ) Tam zamanlı İşçiyim 6- ( ) Esnaf/Serbest Meslek S6-) Sosyal Güvenliğiniz Var mı? 1- ( ) Yok Sigorta 2- ( ) Emekli Sandığı 3- ( ) SSK 4- ( ) BAĞKUR 5- ( ) Özel S7-) Medeni Durumunuz? 1- ( ) Evli 2- ( ) Bekâr 3- ( ) Dul/Boşanmış S8-) Siyasal görüş olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız? 12345- ( ( ( ( ( ) Kimliğime ait Değerlere Önem Veririm, Milliyetçi siyaset ) Dini ve Manevi Değerlere Önem Veririm, Muhafazakâr siyaset ) Ekonomik Gelişmelere Önem Veririm, Liberal siyaset ) Demokratik ve Sosyal Gelişmelere Önem Veririm, Sosyal Demokrat Siyaset ) Radikal Düşünürüm, Marjinal Siyaset BÖLÜM 2: SİYASAL DAVRANIŞI AÇIKLAYAN YAKLAŞIMLARA YÖNELİK SORULAR Bu bölümde seçim ve oy verme işlemi için esas olan GENEL SEÇİMLERDİR. Anketör dikkat! Yerel seçimler bu sorularda konu edilememelidir. S9-) Şimdiye Kadar Hep Aynı Partiye mi Oy Verdiniz? 12- ( ) Evet hep aynı partiye oy verdim ( ) Hayır başka görüşteki partilere de oy verdim 171 3- ( ) Hayır aynı ideolojide başka partilere de oy verdim Bu bölümde denek hayır cevabını (2. Ya da 3. Seçenek) vermiş ise 12. Soruya geçiniz – 10. Ve 11. Soruları boş bırakınız) S10-) Hep aynı partiye oy verme sebebiniz nedir? 123- ( ) Aile büyüklerimizden gördüğümüzü uyguluyoruz ( ) İdeoloji tercihim nedeniyle hep aynı partiye oy veriyorum ( ) Arkadaş/iş çevremden etkileniyorum. Sosyal çevrem hep bu partiye oy veriyor 10. soruda denek 2 no’lu seçeneği işaretlememişse lütfen 12. Soruya geçiniz. 11. Soru sadece 2 nolu seçeneği ifade edenlere sorulacaktır. S11-) İdeoloji temelinde oy vermenizin altında yatan ana sebep aşağıdakilerden hangisidir? (Tek şık işaretlenecek) 12345- ( ( ( ( ( ) Etnik kimliğim ) (Siyasal) Bilimsel olarak tercihim ) Karşılaştığım siyasal/sosyal yaşam zorluklarını ortadan kaldıracağına inandığım için ) Dini/Mezhebi inanışlarım ) Diğer………………………………………………………………………… S12-) Başka ideolojide ya da aynı ideolojide farklı partilere oy vermiş iseniz (Genel Seçimlerde)bunun nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir? Birden fazla şık işaretlenebilir 1234567- ( ( ( ( ( ( ( ) Ülkenin toplumsal gidişatını diğer partinin düzelteceğine inandığım için ) Ülkenin ekonomik gidişatını diğer partinin düzelteceğine inandığım için ) Kendimi ait hissettiğim partiye küstüğüm ve protesto etmek için ) Sosyal çevremden diğer partiye oy vermem için çok istekte bulunulduğu için ) Eşim/Ailem böyle istediği için ) Partinin adayının benim beklentilerimi karşılayacağına inandığım için ) Diğer……………………………………………………………………………. BÖLÜM 3 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Kültür ile İlgili Sorular S13-) Siyasal Hayat ile İlgili Bilgileri En Çok Nereden Takip Edersiniz? 1- ( ) TV 2- ( ) Gazete 3- ( ) Sosyal Medya/İnternet S14-) Sosyal Medya ve İnternet için hangi araçları kullanmaktasınız? 1234- ( ( ( ( ) Sosyal Medya ve İnternet Kullanmıyorum ) Cep Telefonumdan ) Tabletimden ) Ev ya da Dizüstü Bilgisayarımdan S15-) Siyasal Hayata ilişkin kitap okur musunuz? 1- ( ) Çok okurum 2- ( ) Az da olsa okurum 3- ( ) Siyasal Kitapları okumam S16-) Memleket Meselelerini Takip Etme de Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız? 123- ( ) Çok iyi bir gözlemciyim, günlük tüm gelişmeleri yakından takip ederim ( ) Fırsat buldukça ilgilenmeye çalışırım ama her gelişmeyi izleme imkânım yok ( ) Pek ilgilenmiyorum sadece eş-dost-aile’den duyduklarım ile izleyebiliyorum 172 4- ( ) Takip etmiyorum S17-) Aşağıdaki tabloda verilen kavramlara ilişkin bilgi düzeyiniz nedir? (Anketör dikkat aşağıdaki kavramlar nedir diye sorulduktan sonra alınan cevaba göre karşılığını denek ile birlikte işaretleyiniz) Çok iyi biliyorum Kavram Yeteri Kadar Biliyorum Az da olsa bilgim Bilmiyorum var Enflasyon Gayrı Safi Milli Hasıla Ana Muhalefet İktidar Koalisyon Avrupa Birliği Cari Açık BÖLÜM 4 – KİTLESEL MEDYA ve SOSYAL SERMAYE S18-) Sizce Aşağıdakilerden Hangisi Toplumda En Çok Etkili Olan Haber Kaynağıdır? 12345- ( ( ( ( ( ) TV Ana Haber Bültenleri ) TV Siyasi Tartışma Programları ) Gazete ve Köşe Yazarları ) Facebook’da paylaşılan haberler ) Twitter ‘da yapılan paylaşımlar S19-) TV izleme konusunda aşağıdakilerden hangisi sizi daha iyi tanımlar? 1234- ( ( ( ( ) Sadece Ana Haber Bültenlerini ve Tartışma Programlarını izlerim ) Sadece eğlence programları, film ve dizileri izlerim ) Hem haber programlarını hem de film/eğlence programlarını izlerim ) Pek TV izlemem S20-) Sosyal Medya ve İnternet Kullanımı Konusunda aşağıdakilerden hangisi sizi daha iyi tanımlar? 1- ( ) Günümün büyük bir çoğunluğunda cep telefonum ile internet gazeteleri, facebook ve twitter’ı takip ederim 173 234- ( ) Gün içerisinde fırsat bulursam internet gazetelerine bakarım ama facebook ve twitter kullanmam ( ) İnternet/Sosyal Medya Erişimim var ama kullanmıyorum ( ) İnternet/Sosyal Medya Erişimim yok S21-) Sizin sözünü dinlediğiniz ve karar almada danıştığınız (ailenizin dışında) bir kanaat önderiniz var mı? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır Eğer Hayır cevabı işaretlendi ise Soru 23’e geçiniz. S22-) Kanaat Önderi olarak kabul ettiğiniz kişinin siyasal tercihlerinizde etkisi ne kadardır? 123- ( ) Çok etkilidir. Onun verdiği karara uyarım ( ) Etkilidir ama nihayetinde kararı kendim veririm ( ) Etkisi yoktur. Siyasi konularda fikir alışverişi yapmam S23-) Bulunduğunuz yörede siyasi görüş alış verişleri ve tartışmalar en çok nerede yaşanır? 1- ( ) Kıraathanede 2- ( ) Misafirlikte 3- ( ) Aile içinde BÖLÜM 5 SİYASAL KATILIM DÜZEYİ S24-) Herhangi bir siyasi partiye üye misiniz? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S25-) Seçimler sırasında başkalarıyla bir partiye oy vermeleri için konuştuğunuz oldu mu? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S26-) Seçim kampanyası sırasında herhangi bir parti adına ev toplantılarına katıldınız mı? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S27-) Seçimlerde herhangi bir siyasi parti ya da aday için çalıştınız mı? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S28-) Seçim dönemlerinde gözlemci, müşahit ya da sandık görevlisi/başkanı olarak görev alır mısınız ? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S29-) - Siyasal içerikli panel, sempozyum, konferanslara dinleyici olarak katılır mısınız? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S30-) Propaganda amaçlı bildiri, gazete, dergi vb. dağıtma, afiş yapıştırır mısınız? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S31-) Siyasal mitinglere katılır mısınız? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S32-) Kamusal konularda şikâyetleri/beğenileri bildirmek için devlet yetkililerini ziyaret eden bir grup içinde bulunur musunuz? 174 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S33-) Siyasi konularda bilgi sahibi olarak bilgileri çevreye aktarır mısınız? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır BÖLÜM 6 SİYASAL TERCİHLER S34-) En Son genel Seçimde (1 Kasım 2015) Hangi Siyasi Partiye Oy Verdiniz? ………………………………………………………………………………………….. S35-) Bir önceki genel seçimde (7 Haziran) hangi partiye oy verdiniz? …………………………………………………………………………………………… S36-) En son yerel seçimlerde (30 Mart 2014) hangi partiye oy verdiniz? ………………………………………………………………………………………….. S37-) Sizce Türkiye Başkanlık Sistemine Geçmeli midir? 1- ( ) Evet 2- ( ) Hayır S38-) Bugün genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? ……………………………………………………………………………………………… Teşekkür Ederiz. 175 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Doğum Yeri Doğum Tarihi Medeni Durumu Vahit ÇALIŞIR Adana/Ceyhan 18 Mayıs 1977 Evli Öğrenim Durumu Derece Okulun Adı İlköğretim Remzi Oğuz Arık İlkokulu Ortaokul Özel Bahçeli Lisesi Lise Özel Bahçeli Lisesi Lisans İstanbul Üniversitesi Yüksek Lisans Çukurova Üniversitesi Becerileri İlgi Alanları İş Deneyimi Referanslar Adı Soyadı Doç. Dr. Murat MERCAN Halil ALIŞ Program İlköğretim Yer Ceyhan Yıl 1987 Özel Lise Osmaniye 1991 Özel Lise Osmaniye 1994 Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği İşletme İstanbul 1998 Adana 2004 Toplumsal gelişim ve sosyal projeler geliştirme ve uygulama 2000 yılından 2009 yılına kadar Ceyhan Belediyesinde Sosyal Sorumluluk Projeleri geliştirmiş ve uygulamıştır. 2009 yılından bu yana Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji alanında çalışmalar yürütmektedir. Görevi Telefon E-posta Emekli 05302262626 [email protected] Siyasetçi EÜAŞ Genel 03122126420 [email protected] Müdürü Dr. Reha A. Enerji 03122126420 [email protected] MURATOĞLU Bakanlığı Daire Başkanı Yayınlar Yayınlar: Eroğlu, S.E. ve Çalışır V. (2007) Evaluation Of Italian Sample in The Subject of Making Better Disabled Employees' Rights. Project Financed by EU. Konya