kırda siyasal davranış - Selçuk Üniversitesi Dijital Arşiv Sistemi

advertisement
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI
KIRDA SİYASAL DAVRANIŞ
(ÇUKUROVA BÖLGESİ ÖRNEĞİ)
Vahit ÇALIŞIR
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Abdullah KOÇAK
Konya, 2016
I
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI
KIRDA SİYASAL DAVRANIŞ
(ÇUKUROVA BÖLGESİ ÖRNEĞİ)
Vahit ÇALIŞIR
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Abdullah KOÇAK
Konya, 2016
II
III
ÖNSÖZ
İlk olarak baştan sona, tez konusunun seçiminden, tezin tüm aşamalarında
desteğini, yardımını ve en önemlisi sabrını benden esirgemeyen Tez Danışmanım Sn.
Prof. Dr. Abdullah KOÇAK’ a teşekkür ederim. Son derece meşakkatli süreçlerim de
bana olan inancını yitirmediği için tez danışmanlığının ötesinde bir liderlik örneği de
sergilediğini muhakkak söylemeliyim.
Tez süresince moral ve motivasyonumu artırmanın yanında sonuca ulaşmada
teşvik edici yaklaşımları ile sevgili hocam Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU’ na da
çok şey borçluyum. Bu tezin nihayete ulaşmasında verdiği tüm emekler için teşekkür
ederim.
Sevgili Hocam, Doç. Dr. Susran Erkan EROĞLU ve Doç. Dr. Hasan
BOZGEYİKLİ’ nin teknik destek ve yardımları için de teşekkürlerimi sunmak isterim.
Bu tezin başladığında henüz tek çocuğumuz varken bitişinde 3 kocaman
yavruyu bensiz büyüten sevgili eşim Pelin ÇALIŞIR’ a teşekkür etmek çok basit
kalıyor. Sonsuz minnettarlığım ile kendisine ve bana sabır gösteren yavrularım
Yıldızece, Aybegüm ve Hasan Fatih’e çok teşekkür ediyorum.
Sahada bana lojistik destek konusunda yardımını esirgemeyen sevgili kardeşim
Samet KORKMAZ’ ın emekleri ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Kendisine tüm
desteği için teşekkür ederim.
Son olarak akademisyen kimliğine ek olarak uzun yıllar siyaset yapmış olan ve
siyasal davranış konusunda saha deneyimlerini benimle paylaşarak tezimin saha
bütünlüğünü sağlayan Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR ve Doç. Dr. Hasan Murat
MERCAN’ a verdikleri destekler için çok teşekkür ederim.
IV
ÖZET
Siyasal Davranış, bireylerin içinde bulundukları siyasal sistem içerisinde
değişik etmenlere bağlı olarak sergiledikleri siyasa ile alakalı tüm davranışları işaret
etmektedir. İnsanların çevreden etkilenmemeleri mümkün değildir. Bu nedenle her
siyasal davranışın altında sosyal yaşam ve sosyal etkileşimler yer almaktadır.
Bireylerin, aile ile başlayan sosyal sermaye gelişimlerinin daha sonra mahalle,
okul, iş ve sosyal yaşamlarının etkisi ile genişlediği ve siyasal davranış üzerinde etki
düzeylerinin farklılaştığı bir gerçektir. İnternetin gelişimi ile birlikte artan sosyal
medya gücünün kitlesel medya araçlarına eklenmesi ile birlikte son derece farklı bilgi
edinim kaynakları ortaya çıkmıştır.
Tüm bunlar, bireylerin ve bireylerin oluşturduğu toplulukların siyasal kültür
yapısında ciddi etkiler meydana getirmiştir. Bilgiye erişim yöntemlerindeki yenilikler,
sezgisel değerlendirmenin ötesine geçerek bilgiye dayalı bir değerlendirme yolu ile
siyasal davranışın şekillenmesine neden olmuştur.
Günümüzde kent merkezine yoğunlaşmış nüfusun siyasal davranışını
incelemek hususunda araştırmacılar oldukça gönüllü iken kırsalda bu davranışın
incelenmesi ihmal edilir hale gelmiştir. Sosyal sermayenin kırsalda gelişimi, bilgiye
erişim kaynaklarının çeşitlenmesi, kitle iletişim araçlarının çeşitliliği, siyasal kültür ve
bilgi değerlendirme yapılarını da değiştirmektedir. Bu çalışmanın ana amacı da
kırsalda siyasal davranışı ve kültürü etkileyen faktörleri ortaya koyabilmektir.
Anahtar Kelimeler: Siyasal Davranış, Siyasal Kültür, Kitle İletişim Araçları,
İnternet, Sosyal Medya, Sosyal Sermaye, Siyasal Bilgi
Öğrencinin
V
Adı Soyadı
Vahit ÇALIŞIR
Numarası
0714121031001
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM
Ana Bilim/Bilim
DALI
Dalı
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI
Danışman
Tezin İngilizce Adı
Prof. Dr. Abdullah KOÇAK
RURAL POLITICAL BEHAVIOR: ÇUKUROVA
REGION EXAMPLE
SUMMARY
Political Behavior refers to all attitudes act by individuals related to politics
depending on the various factors within the political system that they live in. It is not
possible not to be effected from environment for human beings. Therefore, there are
social life and social interactions beneath all political behaviors.
It is a fact that social capital development of the individuals started from the
family expands through effects of the school, occupation and social life and
differentiates the effect levels on political attitudes. Addition of social media power to
mass media means in line with the developments in internet caused extremely different
sources of gathering information to be occurred.
All of these caused serious effects on the political culture structures of the
individuals and the communities composed by the individuals. Innovations on methods
VI
of access to information lead to shaping the political attitudes passing beyond intuitive
evaluation of the information as knowledge-based information analysis.
Contemporarily, while social researchers are very keen to investigate the
political behaviors of the population condensed in city centers, the investigation of this
behavior in rural regions became neglected. The Development of Social Capital in
Rural Areas, Diversification of Access to Information Tools, Diversification of Mass
Media Means are all changing the structures of political culture and analyzing
information. The main objective of this study is to put the factors that are effecting
political behavior and culture in rural areas.
Key Words: Political Behavior, Political Culture, Mass Media, İnternet, Social Media,
Social Capital, Political Knowledge
VII
İÇİNDEKİLER
TEZ KABUL ........................................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
ÖNSÖZ ...................................................................................................................... III
ÖZET ......................................................................................................................... IV
SUMMARY .................................................................................................................V
İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... VII
TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................... XI
ŞEKİLLER LİSTESİ ................................................................................................ XV
KISALTMALAR .................................................................................................... XVI
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1.
KAVRAMSAL ÇERÇEVE ................................................................................. 3
1.1
Siyasal Davranış ............................................................................................ 3
1.1.1
Siyasal Davranışların Açıklanmasında Sosyo-Ekonomik Faktörler ...... 9
1.1.2
Siyasal Davranışlarına Etki Eden Psikolojik Etmenler........................ 13
1.2
Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ................................................... 16
1.2.1
Sosyolojik Yaklaşım ............................................................................ 16
1.2.2
Sosyo-Psikolojik Yaklaşım .................................................................. 21
1.2.3
Ekonomik Yaklaşım ............................................................................ 26
1.3
Siyasal Kültür .............................................................................................. 29
1.3.1
Sınırlı (Parochial) Siyasal Kültürler .................................................... 33
1.3.2
Tâbi (Subject) Kültürler ....................................................................... 33
1.3.3
Katılımcı (Participant) Kültür .............................................................. 33
1.3.4
Diğer Siyasal Kültür Gruplandırmaları................................................ 34
1.4
Sosyal Sermaye ........................................................................................... 35
VIII
1.4.1
Kırsal Yaşam ve Sosyal Sermaye ........................................................ 36
1.4.2
Siyasal Kültür ile Sosyal Sermaye Kavramlarının Karşılaştırılması ... 38
1.5
1.5.1
Yanlış Algının Tanımı ......................................................................... 41
1.5.2
Yanlış Algı Düzeltme Araştırmaları .................................................... 42
1.6
2.
Siyasal Davranışta Siyasal Bilginin Önemi - Yanlış Algı Kavramı ........... 39
Kitlesel Medya ve Siyaset Üzerindeki Etkisi .............................................. 44
1.6.1
Kitlesel Medyanın Gündem Belirleme Gücüne Yönelik Tartışmalar . 45
1.6.2
Medya-Kanaat Önderleri ve Bilginin Kırsalda Akışı .......................... 47
ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ ...................................................................... 49
2.1 Araştırmanın Amacı ......................................................................................... 49
2.2 Araştırma Soruları ............................................................................................ 49
2.3 Araştırmanın Önemi ........................................................................................ 51
2.4 Araştırmanın Varsayımları .............................................................................. 52
2.5 Araştırmanın Kısıtları ...................................................................................... 52
2.6
Araştırma Sahası ......................................................................................... 53
2.7
Araştırma Sahasının Siyasi Geçmişi ........................................................... 56
2.8
Araştırma Yöntemi ...................................................................................... 58
2.9
Araştırmanın Tasarımı ................................................................................ 58
2.10 Evren ve Örneklem ..................................................................................... 58
2.11 Veri Toplama Aracı..................................................................................... 59
2.12 Veri Analizi ................................................................................................. 59
2.12.1 Gruplandırılarak Belirlenen Değişkenler ............................................. 59
2.12.2 Kullanılan İstatistiksel Yöntemler ....................................................... 63
2.12.3 Kullanılan İstatistik Teknikleri ............................................................ 63
3. BULGULAR .......................................................................................................... 66
IX
3.1 Demografik Yapı ............................................................................................. 67
3.1.1 Cinsiyet ..................................................................................................... 68
3.1.2 Yaş ............................................................................................................ 69
3.1.3 Gelir .......................................................................................................... 70
3.1.4 Eğitim Durumları ...................................................................................... 71
3.1.5 Meslek Grupları ........................................................................................ 72
3.1.6 Sosyal Güvenlik ........................................................................................ 73
3.1.7 Medeni Durum .......................................................................................... 74
3.1.8 Siyasal Kimlik........................................................................................... 74
3.2 Siyasal Davranış .............................................................................................. 76
3.2.1 Cinsiyetin Siyasal Davranış Türü İle İlişkisi ............................................ 82
3.2.2 Eğitim Durumunun Siyasal Davranış Türü ile İlişkisi ............................. 83
3.2.3 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranış Türleri ile İlişkisi .............................. 84
3.3 Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye ................................................................. 87
3.3.1 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye ...................................................................... 92
3.3.2 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye .......................................................... 93
3.3.3 Siyasal Kimlik ile Sosyal Sermaye ........................................................... 94
3.3.4 Yaş ile Sosyal Sermaye ............................................................................ 96
3.4 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyleri .......................................... 98
3.4.1 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi İlişkisi ................................................ 101
3.4.2 Eğitim Durumunun Siyasal Bilgi Düzeyi ’ne Etkisi ............................... 102
3.4.3 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi Düzeyi Arasındaki İlişki ...................... 103
3.4.4 Sosyal Sermayenin Siyasal Bilgi Düzeyi Üzerindeki Etkisi .................. 105
3.5 Siyasal Katılım Düzeyleri .............................................................................. 107
3.5.1 Cinsiyetin Siyasal Katılımda Etkisi ........................................................ 108
X
3.5.2 Siyasal Kimliğin Siyasal Katılımda Etkisi.............................................. 109
3.5.3 Yaş ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki ................................................ 111
3.5.4 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki ............................. 112
3.6 Siyasal Tercihler ............................................................................................ 114
3.6.1 Katılımcıların Siyasal Tercihleri ............................................................. 114
3.6.2 Katılımcıların Siyasal Tercihlerine Göre Araştırma Sonuçlarının
Karşılaştırılması ............................................................................................... 119
3.6.3 Katılımcıların Başkanlık Sistemine Göre Araştırma Sonuçlarının
Karşılaştırılması ............................................................................................... 125
3.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür .............................................................. 131
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME....................................................................... 133
4.1 Araştırmanın Özeti ......................................................................................... 133
4.2 Bulgulardan Elde Edilen Sonuçlar ................................................................. 134
4.2.1 Çukurova Kırsalında Elde Edilen Demografik Veriler........................... 135
4.2.2 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ve Çukurova Kırsalı ............. 136
4.2.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi ... 139
4.2.4 Çukurova Kırsalında Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye ...................... 141
4.2.5 Çukurova Kırsalında Siyasal Katılım ......................................................... 144
4.2.6 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür ........................................................... 146
4.2.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Tercihler ....................................................... 146
4.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Davranışın Genel Görünümü .......................... 150
4.4 Gelecek Araştırmalar İçin Öneriler ................................................................ 152
KAYNAKÇA........................................................................................................... 155
EK – ANKET........................................................................................................... 170
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 175
XI
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1 Rasyonel Tercih Yaklaşımının Diğer Yaklaşımlardan Farkları ........... 28
Tablo 2 Araştırma Sahasında Yıllara Göre İl Nüfusları, 2012-2015 .................. 53
Tablo 3 Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) .............................. 54
Tablo 4 Cinsiyet Dağılımı ........................................................................................ 68
Tablo 5 Cinsiyetin İllere Göre Dağılımı ................................................................. 68
Tablo 6 Yaş Gruplarının Dağılımı ......................................................................... 69
Tablo 7 Gelir Dağılımı ............................................................................................. 70
Tablo 8 Katılımcıların Eğitim Durumları ............................................................. 71
Tablo 9 Mesleklere Göre Dağılım........................................................................... 73
Tablo 10 Sosyal Güvenlik ........................................................................................ 73
Tablo 11 Medeni Durum ......................................................................................... 74
Tablo 12 Siyasal Kimlik Dağılımları ...................................................................... 75
Tablo 13 Cinsiyete Göre Siyasal Kimlik Dağılımları ........................................... 75
Tablo 14 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Kimlik Dağılımları ............................ 76
Tablo 15 Katılımcıların Oy Verme Alışkanlıkları ................................................ 77
Tablo 16 Sürekli Aynı Partiye Oy Verme Nedenleri ............................................ 78
Tablo 17 İdeoloji Temelinde Oy Verme Nedenleri ............................................... 79
Tablo 18 Başka Partilere de Oy Verme Gerekçeleri ............................................ 80
Tablo 19 Katılımcıların Sergiledikleri Siyasal Davranış Türleri ........................ 81
Tablo 20 Cinsiyete Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı .......................... 82
Tablo 21 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı .......... 83
Tablo 22 Eğitim Durumu - Siyasal Davranış Grubu Ki-Kare Testi ................... 84
Tablo 23 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranışa Göre Dağılımı .............................. 84
XII
Tablo 24 Siyasal Kimlik - Siyasal Davranış Türü Ki-Kare Testi ........................ 85
Tablo 25 Siyasal Gelişmelerin Takip Edildiği İletişim Kanalları ........................ 87
Tablo 26 TV İzleme Alışkanlıkları ......................................................................... 88
Tablo 27 Sosyal Medya Takip Alışkanlıkları ........................................................ 88
Tablo 28 Kanaat Önderleri ile İletişim .................................................................. 89
Tablo 29 Kanaat Önderlerine Danışma ve Karar Alma Durumları................... 90
Tablo 30 Siyasal Tartışma Mekânları .................................................................... 90
Tablo 31 Sosyal Sermaye Puanlamaları ................................................................ 91
Tablo 32 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Dağılımı ..................................................... 92
Tablo 33 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Arasında Ki-Kare Testi ........................... 93
Tablo 34 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı ............................................ 93
Tablo 35 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı arasında ki-kare testi ...... 94
Tablo 36 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Yapısı Dağılımı .............................. 95
Tablo 37 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Değişkenleri Arasında Anova Testi
................................................................................................................................... 96
Tablo 38 Yaş ile Sosyal Sermaye Durumu Dağılımı ............................................. 97
Tablo 39 Yaş ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında Anova Testi ........................... 98
Tablo 40 Siyasal Bilgiye Erişim Kanalları ............................................................. 98
Tablo 41 Sosyal Medya Kullanım Durumları ....................................................... 99
Tablo 42 Siyasal Hayata İlişkin Kitap Okuma Alışkanlıkları ............................. 99
Tablo 43 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı ...................................................... 100
Tablo 44 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablo ...................... 102
Tablo 45 Eğitim Grupları ile Siyasal Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması ...... 103
Tablo 46 Eğitim Düzeyi ile Siyasal Bilgi Arasında Anova Testi ........................ 103
Tablo 47 Siyasal Kimlik ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu ....... 104
XIII
Tablo 48 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi arasında Ki-Kare Testi ..................... 104
Tablo 49 Sosyal Sermaye ile Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu ..... 105
Tablo 50 Sosyal Sermaye Grupları ve Siyasal Bilgi Düzeylerine Ait Ki-Kare Testi
................................................................................................................................. 106
Tablo 51 Sosyal Sermaye ve Siyasal Bilgi Düzeyi Arasında Korelasyon Testi 106
Tablo 52 Siyasal Katılım Puanlarına Ait Frekans Tablosu ............................... 107
Tablo 53 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Karşılaştırmalı Tablosu.......................... 108
Tablo 54 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Puanları Arasında Korelasyon Testi ..... 109
Tablo 55 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Puan Karşılaştırmalı Tablosu ..... 109
Tablo 56 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi .......... 110
Tablo 57 Yaş Gruplarına Göre Siyasal Katılım Dağılımı .................................. 111
Tablo 58 Yaş ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi ............................ 112
Tablo 59 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Grupları Karşılaştırmalı Tablosu
................................................................................................................................. 113
Tablo 60 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi ....... 113
Tablo 61 7 Haziran 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler ......................... 115
Tablo 62 1 Kasım 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler ............................ 115
Tablo 63 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerinde Oy Dağılımları ........................... 116
Tablo 64 Başkanlık Sistemine Bakış .................................................................... 117
Tablo 65 Başkanlık Sistemi İle 1 Kasım Seçimleri Arasında Çapraz Tablo .... 117
Tablo 66 Bugün Genel Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler ............................. 118
Tablo 67 1 Kasım Seçimleri ile Bugün Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler
Arasında Dağılım ................................................................................................... 119
Tablo 68 Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri ....................................... 120
Tablo 69 Siyasal Tercihlere Göre Siyasal Davranış Gruplarının Dağılımı ...... 121
XIV
Tablo 70 Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Puan Grupları .......... 122
Tablo 71 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Bilgi Düzeyi Dağılımı ....................... 123
Tablo 72 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Katılım Düzeyleri ............................ 124
Tablo 73 Siyasal Kimliklere Göre Başkanlık Sistemine Destek ........................ 126
Tablo 74 Siyasal Davranış Gruplarının Başkanlık Sitemine Bakışları ............ 127
Tablo 75 Sosyal Sermaye Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları ............. 128
Tablo 76 Siyasal Bilgi Düzeylerine Göre Katılımcıların Başkanlık Sitemine
Bakışları .................................................................................................................. 129
Tablo 77 Siyasal Katılım Puanlarına Göre Katılımcıların Başkanlık Sistemine
Bakışları .................................................................................................................. 130
Tablo 78 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Grupları ................................... 131
XV
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1 Araştırma Sahasında Nüfus Grafiği .......................................................... 53
Şekil 2Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013) ................................. 55
Şekil 3 Çukurova Bölgesi ........................................................................................ 55
Şekil 4 ADANA 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ............................. 56
Şekil 5 MERSİN 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ........................... 57
Şekil 6 OSMANİYE 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları ..................... 57
Şekil 7 Yaş Gruplarının Dağılım Grafiği ............................................................... 70
Şekil 8 Gelir Gruplarının Dağılım Grafiği ............................................................ 71
Şekil 9 Çukurova Kırsalında Siyasal Yaklaşımların Dağılımı ............................ 82
Şekil 10 Sosyal Sermaye Puanlarının Dağılımı ..................................................... 91
Şekil 11 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı ....................................................... 101
Şekil 12 Katılımcıların Siyasal Kültür Görünümü ............................................. 131
XVI
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
Ak Parti
: Adalet ve Kalkınma Partisi
AP
: Adalet Partisi
CHP
: Cumhuriyet Halk Partisi
GSYH
: Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
HDP
: Halkların Demokrasi Partisi
MHP
: Milliyetçi Hareket Partisi
GİRİŞ
Toplumların siyasal davranışlarının incelenmesi genelde hangi siyasal parti ya
da adaya destek vermeleri olarak eksik algılanmaktadır. Siyasal davranış siyasal tüm
olaylara ilişkin insanların tutum ve davranışlarını ifade etmektedir. Siyaseti
ilgilendiren tüm olayların kapsamı oldukça geniştir ve genelde insanlar bu geniş
yelpazede kişisel arka planlarında elde ettikleri belli birikimler ile değerlendirmede
bulunurlar. Bu birikimlerden bazıları siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal katılım
alışkanlıkları olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmada yer alan veriler
araştırmanın aradığı temel konular olarak ele alınmaktadır.
Günümüz siyasal davranış araştırmaları çoğunlukla şehir merkezlerine
odaklanmaktadır. Ülkemizde batı literatürünün egemenliği altında sanayileşme sonrası
şehir toplumlarına yönelik varsayımlar ile yapılan siyasal davranış ve siyasal tercih
araştırmaları sadece tam anlamıyla şehirleşmiş ve kırsal davranışlardan arınmış şehir
yapılarında anlamlı sonuçlar verebilmektedir.
Ancak, İstanbul ve İzmir gibi şehirleşme ve şehir kültürü ile yoğrulmuş
kentlerin dışında kalan diğer iller (Ankara dâhil) ve çevrelerindeki kırsal bölgelerde
bazı varsayımlar genelde anlamlı karşılıklar bulamamaktadırlar. Bu nedenle
ülkemizde araştırma şirketlerinin genel seçimlere yönelik öngörüleri çoğunlukla seçim
sonuçlarından çok daha farklı sonuçları işaret edebilmektedir. Ancak aksine yerel
seçim sonuçlarının öngörülmesinde bu hata oranı oldukça azalmaktadır.
Kırsalda siyasal davranışın araştırılması siyasal davranış araştırmalarında
ihmal edilen bir noktaya ulaşmak ile birlikte ülkemizde bu konunun araştırılmasının
siyasal öngörülere oldukça önemli bir katkı sağlayacağı açıktır. Zira Çukurova gibi
bölgelerde son derece modern şehirler imar edilmiş ve sanayileri de oldukça güçlenmiş
olmasına rağmen toplumsal yapının kırsal özellikleri taşıdığı bilinmektedir.
Kırsal özellikler olarak ifade edilen husus, siyasal bilgi altyapısının, siyasal
bilgiyi değerlendirme yöntemlerinin, kitle iletişim ve sosyal medya araçlarının
kullanımı gibi faktörlerin şehir toplumlarından farklı olduğudur. Örneğin, şehirde
2
yaşayan ve döviz oranlarındaki artış ya da azalıştan ciddi zarar görebilecek biri için
enflasyon rakamları, istihdam oranları, GSYH gibi makroekonomik göstergeler siyasi
tercihlerini ekonomik açıdan etkilediği muhakkaktır. Kırsalda ise bu kavramlar ve
göstergelerin işaret ettiği sorunları analiz edecek bir bilgi altyapısına sahip olmayan
bir tarım insanının ekonomik beklentileri tarımsal destekler ile sınırlı kalarak siyasal
tercihlerini buna göre belirleyebilmektedir.
Diğer bir örnek olarak şehir merkezlerinde şehir içi trafik sıkıntısı, imar
uygulamaları gibi konular yerel seçimlerde ana belirleyici sorunlardan bazılarıdır.
Ancak büyükşehir belediyesi için kırsalda oy kullanan seçmen grubunun siyasal
tercihleri şehir içi ulaşım sorununa çözümden ziyade adayın milli ya da manevi
değerlere olan tutumuna göre oluşabilmektedir.
3
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1.1 Siyasal Davranış
Tek bir tanımı olmamakla birlikte ilk olarak dar anlamda siyasal davranış,
siyasal sistem içinde vatandaşların doğrudan ya da dolaylı olarak yöneticilerin
seçimini ve kararlarını etkilemeyi amaç edinen eylemlerdeki görüşleridir (Çam, 1987:
283). Bu tanıma göre siyasal davranışın yegâne amacı seçimlerde kimin devleti
yöneteceğine karar vermek ve bu yöneticilerin alacağı kararlarda etkili olmaktır.
Siyasal Davranışın tanımına ilişkin bir başka açısı da siyasal otorite ile olan
bağlantısına yöneliktir. Buna göre siyasal davranış, bir toplumun üyesi ile o
toplumdaki siyasal otorite arasındaki bir bağdır (Kalaycıoğlu, 1983: 10). Bireyin
otonom karar ve tercihlerinin siyasal otorite üzerindeki etkisinden oluşan bir ilişkidir
(Kalaycıoğlu, 1983: 10). Bu tanıma göre otoritenin kararlarına etki etme özelliği ön
plana çıkarılmış ancak otorite olarak kimin tercih edileceği konusuna vurgu
yapılmamıştır.
Ek olarak başka bir tanımda da vatandaşların siyasal sistem karşısındaki
durumlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirleyen bir kavram olarak tanımlanmakta
ve siyasal davranışın basit bir meraktan yoğun bir siyasal eyleme kadar uzanan geniş
bir tutum ve davranışlarından oluştuğu belirtilmektedir (Kapani, 1988: 40). Davranış
konusunun etkilendiği faktör yelpazesinin genişliğine vurgu yapan bu tanım ayrıca
bireylerin siyasal sisteme karşı tutum ve davranışlarının evirilme yöntemine de
değinmektedir.
Bu tanımların daha da çeşitlendirilebileceğinden hareketle altı çizilmesi
gereken önemli hususlardan biri vatandaşların siyasal dünya ile nasıl bir etkileşim
içerisinde oldukları konusundaki dağılımların birçok bireysel farklılık sınıfından
oluşmakta olduğudur (Mondak ve Halperin, 2008: 335-362). Daha açık söylemek
gerekirse siyasal dünya ile vatandaşların etkileşiminde çeşitliliğinin sebebi, toplumu
oluşturan bireylerin değişik sınıflardan olmalarıdır. Bu dağılımları oluşturan değişik
faktörlere örnek olarak ekonomik, kültürel, sosyal çevreye dayalı aidiyet hissi gibi
4
birçok etmen sıralanabilir. Dolayısı ile yaşam boyu gerçekleşen olaylar siyasal
davranışın sürecine etki eder.
Bir diğer ifadeyle siyasal davranışların öğrenilmesi ve uygulanması insanların
hayatlarında belli dönemlerde başlayarak hayatlarının sonuna kadar devam eden ve
çeşitli yaş dönemlerinde farklılıklar gösteren bir süreçtir. Özellikle bazı dönemler
seçmen davranışı ve diğer siyasal davranışlar açısından önem arz etmektedir.
Siyasal davranış doğal olarak her ülkede farklılıklar gösterir. Ülkeden ülkeye
değişen genel özelliklerin yanı sıra ülke içerisinde de bölgeden bölgeye, aynı bölge
içinde kırdan kente farklılıklar gösterebilmektedir.
Örneğin, Türkiye’de “Siyasal Kutuplaşma” Cumhuriyet tarihinde siyasal
hayatın ve siyasal davranışın dayanağı olmuştur. Bu anlamda Türkiye’de parti
tercihleri ve oy verme motiflerini açıklamada baskın konumda olan yaklaşım “merkez
- çevre” yaklaşımı (Mardin, 1973: 169-90)’tır.
Türkiye özelinde çevre (normal halk) muhafazakâr/sağ kanat partiler lehine oy
kullanırken, merkezin (ülke yönetimine ilişkin doğrudan müdahil olan kesim)
genellikle liberal/sol kanat partilere oy vermesini tartışmaktadır (bkz. Sayari, 1978:
39-57; Özbudun,1980: 107-43; Ergüder 1980-81: 45-81; Heper, 1988: 37;
Kalaycıoğlu, 1994:402-24).
Mardin, geçmiş dönemlerde daha dini değerlerine bağlı seçmenlerin Adalet
Partisini (AP), daha az dini değerlere bağlı ve etnik gruplardan oluşan cumhuriyetçi
seçmenlerin de Cumhuriyet Halk Partisini (CHP) desteklediğini göstermiştir.
Şu anki mevcut siyasi koşullarda bu tür iki partili bir görünüm olmamakla
birlikte sadece etnik grupların kendi siyasal hareketlerine odaklandıklarını ve AP
yerini AK Partinin aldığını söyleyebiliriz.
MHP özellikle 1999 yılından sonra siyasetteki varlığını “Türk Kimliğini
Koruma” vaadi ile güçlendirmeye başlamıştır. HDP’ nin de benzer bir tutum içerisinde
özellikle “Kürt Kimliğini Koruma” vaadinde olduğu görülmektedir.
Siyasal Davranışın değişik faktörlerden nasıl etkilendiğine dair bilimsel
araştırmalara da bakmakta fayda vardır. Diğer faktörlerin incelenmesi konusunda
5
Kalaycıoğlu’nun Sarıbay ile 1991 yılında gerçekleştirdiği çalışma yerleşim türleri ve
sosyo-ekonomik statülerin zayıf bir etkisi olduğunda cinsiyet, formel eğitim ve
dindarlığın parti tercihlerini tanımlamada kritik role sahip olduklarını işaret eder
(Özcan, 2000: 506).
Yerleşim yerlerinin ve sosyo-ekonomik statülerin zayıf etkisi ifadesini tasvir
edecek olursak bazı kentler hariç özellikle ilçe boyutundaki yerlerde ekonomik
mesafelerin çok uzun olmadığı ve yerleşim yerinin siyasal boyutta etkisinin az olduğu
kesimlerin ifade edildiği anlaşılmalıdır ve bu tür yerleşim yerlerinde cinsiyet, formel
eğitim ve dindarlık etkenlerinin siyasal tercihleri belirlediğini söyleyebiliriz. Özellikle
lokasyon olarak çok dezavantajlı olmayan belde ve köyler bu tür bir yapı içerisinde
olabilirler.
Bir başka araştırmada Türkiye’de sınıf temelli seçmen davranışlarını inceleyen
Özbudun ve Tachau (1975: 465-80) modernizasyonun sınıf çatışmalarını artırdığını ve
dolayısı ile sınıf temelli siyasal davranışın ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade
eder. Benzer şekilde Heper ve Evin (1988:249-258), Heper (1988: 37: ve Ayata (1993:
41)) ‘da din ve sınıf kavramlarının Türkiye’de ana seçmen tercih tanımlayıcıları
olduklarını ifade eder.
Siyasal
Davranışa ilişkin araştırmalarda elde edilen sonuçlar bazı
araştırmalarda birbiri ile çelişebilmektedir. Yukarıda ifade edilen bulgular ve
iddiaların
tersi
kanıtların
bulunduğu
çalışmalar
da
bulunmaktadır
(Kalaycıoğlu,1994:402-24) ve (Narlı ve Dirlik (1996: 125-51). Bazı araştırmalar
siyasetin sadece sosyal sınıf çizgileri boyunca değil aynı zamanda merkez sağ ve
merkez sol’ da ki desteğin azalmasına bağlı olarak ülkenin batısından doğusuna giden
birisi gibi artan bir radikalleşme trendinin varlığını da göstermişlerdir (Özcan, 2000:
507).
1996 yılında Çaha ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre de parti liderlerinin
partinin siyasi görüşü, ideolojisi, kadrosu, hedefleri, programı ve dini görüşlerinden
parti üyelerinin tercihlerini şekillendirmede daha önemli olduğunu ortaya koymuştur
(Çaha vd., 1996: 205-47). 1996’daki bu çalışmanın öngörüsü 2002 seçimlerinden bu
yana kendini açıkça göstermektedir. Aynı çalışmada ilginç olan ise dini görüşün parti
6
görüşlerinin önem sırasında diğer faktörlere nazaran son sırada olmasıdır (Özcan,
2000: 507).
Yukarıda ifade edilen örneklerde görüldüğü gibi siyasal davranışı genellemek
ve makro bakışın doğru öngörüler ortaya çıkarmasını beklemek özellikle alanda batı
literatürünün hâkimiyeti düşünüldüğünde çok olası görünmemektedir. Merkezi yapılar
(şehirler, metropoller… vb) kendi içlerinde sürekli gözlem ve seçim analizleri (seçim
öncesi ve sonrası) ile değerlendirmeye sıkça alınmaktadır ancak ülkenin % 20’den
fazlasının kırsalda yaşadığı düşünüldüğünde bu izlemeler % 20 civarında eksik
verilere dayanan ülke genel görünümlerini ortaya çıkaracaktır.
Henüz kentleşmenin günümüzdeki düzeylere ulaşmadığı dönemde Ozankaya
siyasal kültür özelinde kırsaldaki verilerin önemine şu şekilde vurgu yapmaktadır.
“Her siyasal düzen gibi demokratik siyasal düzenin de başarısı ve
sürekliliğinin, bu düzenin temel değerlerinin ve kurumlarının toplumda ne ölçüde
benimsendiğine bağlı olduğu göz önünde tutulursa Türkiye'de nüfusun büyük
çoğunluğunu meydana getiren köylülerin siyasal kültürünü bilmenin teorik ve pratik
öneminin ne kadar büyük olduğu kolaylıkla anlaşılır. (Ozankaya, 1971: i-iii)”
Ozankaya’nın bu ifadeyi kullandığı dönemde kır nüfusu kent nüfusundan
fazlaydı. Şu anda ise % 20 oranlarında kır nüfus bulunmaktadır.
1971 yılı çalışmasında Ozankaya köy topluluklarını şu şekilde tarif etmiştir.
“Köy toplulukları, genellikle tarımla uğraşan, içinde bulundukları geniş
toplumla ortak çıkarları az ve sınırlı ölçüde eş güdülmüş olan birbirleri karşısında da
güçlü bir özerklik eğilimi gösteren, yani toplumsal çevreden çok doğal çevreye yakın
olan birkaç düzine ile birkaç yüz arasında değişen nelerden kurulu, belirli ve özenle
korunan sınırları olan topluluklardır.” (Ozankaya, 1971: 32)
İletişim imkânlarının güçlenmesi ve ulaşım imkânlarının eskiye nazaran daha
kolaylaşması bu tanımın güncellenmesine neden olmaktadır. Ozankaya’nın 1971
yılında ifade ettiği tanımını şu şekilde değiştirirsek;
“Köy toplulukları, genellikle tarımla uğraşmakla birlikte ek ekonomik
faaliyetler yürüten, içinde bulundukları geniş toplumla ortak çıkarları olan
7
(kooperatifleşme ve ortak üretim) ve ekonomik nedenlere bağlı olarak önemli ölçüde
eş güdülmüş olan birlikte çalışma ve yaşama kültürünü geliştirme eğilimi gösteren,
doğal hayatı ekonomik hayatla birleştirerek gelecek planları yapan birkaç düzine ile
birkaç bin arasında değişen nelerden kurulu, belirli ama değişebilen sınırları olan
topluluklardır.”
Kısmi ifade hatalarını göz ardı edersek çok hatalı bir tanım olmayacaktır. Zira
yukarıda da anlatıldığı gibi, kırsalda yapılan ölçümler zaman periyodu içerisinde
incelendiğinde 1971’den bu yana meydana gelen değişimin bu şekilde tanıma
yansıtılması mümkündür.
Siyasal davranışın incelenmesi bağlamında ilk bakışta bireylerden oluşan
toplumun bireysel tercihlerinin toplamının tespit edilmesi ile ölçülebilen bir araştırma
konusu olduğu yanılgısı görülebilir. Zira bireylerin siyasal tercihlerinde sosyal olanın
dışında etmenler de etkili olabilmektedir.
Çoğu örnekte görülebileceği üzere siyasal davranış bir tüketim malına olan
talep şeklinde ihtiyaca binaen ortaya çıkan bir dürtü olarak ele alınmamalıdır. Daha
ötesinde öfkelerinin, sevinçlerinin, acılarının, yani kısaca duygularının rehberliğinde,
geçmiş aile ve çevre ilişkilerine son derece bağlı ve tüm bu anlatılanlara bağlı olarak
anlamlı ölçüde psikolojik bir davranış türüdür de denebilir. Bu durumda, siyasal
davranış kavramının, toplumsal bir bilim dalı olan siyaset bilimine mi, yoksa bireysel
bir bilim dalı olan psikolojiye mi ait olduğu tartışmaya açıktır (Eroğul, 1981: 122).
Siyasal davranış kavramının merkezinde bulunan siyaset de aynı tartışmayı
içermektedir. Siyaset, insanların günlük yaşantılarının en ayrılmaz parçalarından birini
oluşturmaktadır. Artık günümüzde, politik olanla toplumsal olanı birbirinden ayırt
edebilmek olası gözükmemektedir. Bu süreç kendini bilim alanında da göstermekte,
bunun sonucunda da toplumsal bilimlerin farklı disiplinleri arasındaki bağların,
ilişkilerin gittikçe daha fazla yoğunlaştığı bir dönem yaşanmaktadır. Her disiplinin
çeşitli konulara farklı farklı yaklaşımlarından çok bir multi-disipliner yaklaşım bilim
alanında kendini hissettirmektedir (Koçak, 2002:96-103 ).
Bu bağlamda siyasal katılma ve kamuoyu, siyaset bilimi ile siyasal sosyolojinin
çakıştığı konular olarak gözükmektedir. Her toplumun benimsediği ve siyasal sistemin
8
belirlediği siyasal kültür de bu iki konuya ortam hazırlamaktadır. İnsanların siyasete
katılım düzeyleri, dereceleri ve kamuoyunun oluşması siyasal kültürle bağlantılıdır.
Bu noktada siyasal kültür de siyasal sistemle sürekli bir etkileşim halindedir. Siyasal
katılma ve kamuoyunun toplumdan topluma göre değişmesi, o toplumun siyasal
sistemi ve toplumsal yapısıyla bağlantılıdır (Koçak, 2002: 96-103) ).
Davranışçı akımın etkisinin Siyaset Biliminde de hissedilmeye başlamasından
bu yana, Siyaset Biliminin psikoloji, sosyal antropoloji ve özellikle sosyoloji gibi
toplumsal bilimlerin geliştirmiş olduğu kuram ve yöntemleri kendisine mal etmeye
başladığı gözlemlenmektedir. (Yavaşgel, 2008: 1)
Günümüzde Siyaset Biliminin tek hedefinin siyasal davranışı saptamak
olmadığı ileri sürülmekle birlikte, sosyolojik temellere dayandırılmamış bir
incelemeyi benimsemediği de kabul edilmektedir (Yavaşgel, 2008: 1). Bu yolu
izlerken de amacının toplumsal olgu ile siyasal olgu arasındaki etkileşimi saptamak ve
siyasal olayları, toplumsal bağlamın çözümlemesini yaparak belirlemek olduğu ifade
edilmektedir. Bu ifade, aynı zamanda, “bugünün sosyolojisi yarının siyasetidir”
görüşünü destekler niteliktedir. (Bouthoul 1968: 22)
Yavaşgel “Epistemolojik Açıdan Seçim Bilim (PSEPHOLOGY) ve
Problematiğine Eleştirel Yaklaşımlar” isimli çalışmasında konuyu şu şekilde
değerlendirmiştir;
“Siyasal davranışı etkileyen unsurlar olarak sayılan sosyo-ekonomik
değişkenler genel anlamda dürtülerin yerini tutabilirken, psikolojik ve siyasal
değişkenlerin hem dürtüleri hem de organizmayı ilgilendirdiğini belirtilmesi
gerekmektedir. Toplumsal yaşamın siyaset dışı alanlarına aktif katılma ile siyasal
katılmadaki aktivite arasında çok büyük bir sebep-sonuç ilişkisi gözlemlenmektedir.
Bireyin genel katılma yoğunluğu arttıkça, aynı yoğunluğun siyasal katılıma da
yansıdığı konusunda araştırma bulguları bulunmaktadır.” (Yavaşgel, 2008: 1)
“Siyasal Davranış” birden fazla bilim dalının kesiştiği ve insanların siyasal
hayata ilişkin aldıkları her türlü kararı kapsamaktadır. Yani en geniş tanımı ile siyasal
davranış, siyasai olarak sonuçlanması için tasarlanmış her türlü eylem olarak
tanımlanır (Houghton, 2015: 18)
9
İnsanların bu davranışı sergilerken hangi etmenlerden ne kadar ve nasıl
etkilendiklerine ilişkin yaklaşımlar sosyolojik, sosyo-psikolojik ve ekonomik olarak
gruplandırılmıştır (bkz bölüm 1.2). Bu yaklaşımlardan önce siyasal davranışa etki eden
sosyo-ekonomik faktörlerin ele alınması gerekmektedir.
1.1.1
Siyasal Davranışların Açıklanmasında Sosyo-Ekonomik Faktörler
Siyasal Davranış araştırmalarında sosyo-ekonomik faktörler, araştırma
sorularının analizlerde temel bağımsız değişkenleri oluşturmaktadırlar. Bu faktörler
ve araştırma açısından önemleri aşağıda ifade edilmiştir.
1.1.1.1 Yaş
Doğaldır ki insanların siyasal hayata ilişkin bir karar verme ve davranış
sergileyebilmesi için belirli bir yaşa ulaşması gerekmektedir. Seçmen olma yaşının 18
olduğu ülkemizde Yücekök (1987: 28) 18-25 gençlere ilişkin değerlendirmesinde
gençlerin yaşlılara nazaran daha düşük siyasal katılım gösterdiklerini ifade etmektedir.
Buna sebep olarak eğitim, iş ve gelecek endişelerinden kaynaklanan zihni
meşguliyetleri
nedeniyle
siyasal
hayata
yeteri
kadar
odaklanamamalarını
göstermektedir.
Yücekök’e göre (1987:28) gençler bunalımlı dönemlerde, iç ve dış önemli
sorunların gündemde olduğu ortamlarda yüksek oranda siyasal davranış eğilimi içine
girdikleri halde, bunu izleyen dönemlerde ilgilerinde azalma olabilmektedir. Bu durum
özellikle yükseköğrenim yapan gençlerde belirgindir. Gençlere umut verebilen
yönetimler, onlardaki enerjiyi çok yapıcı bir siyasal davranış sergilemesiyle
değerlendirebilmektedir (Kışlalı, 1994:186)
Ancak, orta yaşlı bir adam genellikle yerleşmiş, belli bir statü ve mesleğe
kavuşmuş bir adamdır. Dolayısı ile toplumda koruyacağı çok şey vardır. Bu nedenle
orta yaşlarda siyasal davranışta bulunma artacaktır. Her tabakanın, etnik grubun, ırk
topluluklarının içinde ayrı ayrı yaş gruplarının siyasal davranışları arasında büyük
farklar vardır (Yücekök, 1987:28)
Yaş etkeni ile ilgili bir genelleme yapacak olursak, 25 yaşına kadar düzensiz
ve düşük düzeyde bir siyasal davranış, orta yaş grubunda daha yoğun ilgi, 60 yaşından
sonra ise giderek azalan bir ilgi gözlemlenmektedir. Burada da yaş gruplarının evrensel
10
olmaması ve yaş gruplarının kentsel ve kırsal gibi çeşitli alt gruplara bölünebilmesi,
genellemeler yapmayı güçleştirmektedir (Gümüş, 2006: 20). Çukurçayır (2000:186)
maddeler halinde yaş konusunu şu şekilde özetlemiştir;
1. Gençlerin geleneksel siyasal davranış türlerine daha az ilgi gösterecekleri
beklenir. Bunun yanında, gençlerin güçlü ve geleneksel yapılara karşı olan ideolojilere
daha çok yakınlık duydukları göz1emlenmiştir.
2. İlerleyen yaşla birlikte bireyin siyasal tercihleri yerine oturmakta ve
etkilenebilirliği azalmaktadır. Dolayısıyla, yaş ilerledikçe siyasal davranış da artar. 3.
Yaş, diğer siyasal kaynaklardan olan meslek statüsü ve sosyo-ekonomik statü üzerinde
de etkili olabilir. Yaş, doğrudan doğruya siyasal davranışı etkilediği gibi, siyasal
davranış üzerinde etkisi olabilecek diğer siyasal etkenler aracılığıyla da siyasal
davranışı etkileyebilir.
1.1.1.2 Cinsiyet
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda, erkeğe özgü olarak toplumların
tanımladıkları rolün “eğitim, başarı, çalışkanlık, kontrollü saldırganlık, girişkenlik”
gibi öğeleri içerdiği ifade edilmektedir. Bu öğelerin aile ve ev çevresi dışındaki
etkinlikler için önem taşıdıkları, diğer yandan kadına özgü olarak nitelenen rolün ise
“aile, ev, akrabalık grubuna yönelik bütünleştirici ve uyarlamacı eğilimleri olan, ancak
mesleksel başarıya yönelmeyen ve dış dünyaya ilişkin olmayan birtakım özelliklere
sahip olduğu bulunmuştur (Kalayacıoğlu, 1983: 18-19).
Ülkemizde kadınların siyasal hayata katılımlarının erkeklere oranla daha az
olduğu bilinmektedir. Gümüş (2006) cinsiyet ve siyasal davranış arasındaki ilişkiyi
belirten üç hipotez ileri sürülebileceğini ifade etmiştir.
İlk olarak, cinsiyet rolleri siyasal davranışı toplumsal statü ve sosyo-ekonomik
statü üzerindeki etkisi dolayısıyla belirler; diğer bir deyişle kadınlar erkeklere oranla
daha düşük bir sosyoekonomik statüde bulundukları için siyasal yaşamda daha az etkin
olurlar.
İkinci olarak, kadınlar düşük sosyo-ekonomik statüleri dolayısıyla, erkeklere
oranla kitle iletişim araçlarından daha az yararlanırlar, ayrıca siyasal ilgi, siyasal bilgi,
11
siyasal etkinlik ve örgütsel üyelik bakımından da siyasal yaşamda daha az etkin
olurlar.
Üçüncü olarak, kadının, özellikle toplumun ondan aile ve eve yönelik bir rol
beklentisi olması halinde, siyasal davranma gibi aile dışı ve kadın için toplumun
yadsıdığı davranışları gerektirebilecek eylemlerle dolu bir yaşam biçimine sahip
olması, erkeklere oranla daha zor olduğu için siyasal yaşamda kadınların fazla bir
etkinliği olmaz. (Gümüş, 2006: 18).
Bu sebeplerden dolayı, kadınlar, oy vermek gibi fazla zaman ve enerji
harcamayı gerektirmeyecek ve aile üyeleriyle birlikte yerine getirilebilecek siyasal
davranış türlerine daha sık başvururlarken, hükümet ve bürokrasi ile ilgili işlerde daha
çekingen davranırlar (Çukurbayır, 2000: 76-77).
Genelde çocuk ile ilgili tüm bakım ve bazen de aile büyüklerine bakmak gibi
görevleri üstlenmesinden dolayı özellikle ev kadınlarının siyasal hayata katılım
konusunda önlerince ciddi engeller bulunmaktadır. Bu durumun ortaya koyduğu ana
mesele siyasal bilgiye erişimi ve siyasal katılımı ailenin (eş başta olmak üzere) içinde
sıkışık kalmasıdır. Bu durumda siyasal tercihlerini eşine bağımlı olarak
verebilmektedir. İlgisinin az olduğu ya da hiç olmadığı alanda, kadın erkeğinin yaptığı
tercihi fazla düşünmeden ve önemsemeden kabul edebilmektedir (Kışlalı, 1994: 186).
Bu yöntem ile gelişen siyasal davranış alışkanlıkları bir noktada karar
esnekliğini zayıflatarak, kadınların siyasal konularda yeterli bilgiye sahip
ol(a)mamalarından dolayı, neler getireceğini iyice göremedikleri değişikliklere karşı,
güçlüye ve kararlılığa sarılırken, ister istemez tutucu eğilimler göstermeleridir (Kışlalı,
1994: 157-164).
1.1.1.3 Meslek
Meslek, gelir ile birlikte bireyin toplum içerisindeki konumunu belirleyen bir
faktördür. Yaşanan çevrede ki ihtiyaçlar bireylerin meslek tercihlerinde etkilidir.
Örneğin küçük yaşlarda aile büyüklerinden önemli insanlar olarak bahsedilen
bireylerin meslekleri özendirici olabilmektedir. Örneğin, düşük ücretli bir hasta bakıcı
olan babanın amiri konumunda olan ve yüksek gelir sahibi doktorluk mesleği çocuk
12
için hedef meslek grubunda olabilmektedir. Erken yaşlarda toplumsal statü olarak
özenti genelde bu rol modeller ile gerçekleşmektedir.
Küçük yaşlardan itibaren alınan eğitim ve kişisel yetenekler hangi mesleğe
ulaşıla bilineceği konusunda belirleyici olmaktadır. Ailenin gelir durumu gibi
değişkenler ile birlikte tüm faktörler bireyin mesleğini belirlemektedir.
Mesleğin sosyal statü belirlemedeki rolü çok güçlüdür. Mesleğin saygınlığı
ve/veya gelir oranı bireyin kamusal konulara olan bakışını da etkilemektedir. Hangi
alanda faaliyet göstermekte ise o alanı ilgilendiren toplumsal ve politik konulara olan
ilgisi doğal olarak güçlenmek ile birlikte kendi mesleki alanının dışında olan ama
kamuya ait tüm konularda da ilgi düzeyi artacaktır. İlişki kurma açısından, daha zor
siyasal davranış türleri olarak görülen hükümet ve bürokrasiyle ilişkiler, yüksek statülü
meslek sahiplerince daha çok kullanılır (Gümüş, 2006: 13).
Bu gruptakiler, oy verme, siyasal ve toplumsal sorunları çevrelerindekilerle
tartışma gibi etkinlikleri, diğerlerine oranla daha kolay ve sık gerçekleştirir1er.
Sonuçta, birey kariyer yaptıkça örgüt üyeliği ve etkinliği artmakta, siyasal bilgisi ve
ilgisi de, siyasal etkinliklerle birlikte fazlalaşmaktadır (Çukurçayır, 2000: 84).
Meslek gelirinde kaynağıdır. Ancak, aynı gelir aralığında ve aynı meslekte ki
kişilerin aynı siyasal davranışları sergilemeleri beklenemez. Mesleğin siyaset
serbestliği de bu konu da belirleyicidir. Aile ve sosyal arkadaşlar gibi iş çevresi de
siyasal davranış konusunda etkilidir. Örneğin, eğitim düzeyinin düşük olduğu, aile
etkisinin azaldığı durumlarda, iş çevresinin etkisi artmaktadır (Kışlalı, 1994: 187).
Toplu halde çalışma – az sayıda insanla çalışma ayrımı da burada dikkat
edilmesi gereken bir konudur. Toplu çalışma koşullarında etkileşim daha yüksektir.
Toplu çalışanların, kendi gruplarının çıkarlarını, daha iyi algılamaları, daha kolaylıkla
haberleşmeleri, siyasal bilgi edinmeleri, çevrelerinden etkilenmeleri, ufak işyerlerinde
ya da kendi başına çalışanlara göre daha muhtemeldir (Gümüş, 2006: 13).
Yalnız bazı mesleklerin meslek hayatı boyunca bireye kazandırdığı bazı
yetenek ve beceriler, mesleğin icrası döneminde siyasete kapalı ise de emeklilik
sonrasında siyasal katılımı artırabilmektedir. Yöneticilik, yasa hazırlanması,
uygulanması alanlarında tecrübe kazanan memur ve subayların, meslekten ayrıldıktan
13
sonra siyasal partilerde faal görev almaları, böyle bir ilişkiyi kanıtlayacak niteliktedir
(Nie ve ark., 1989: 1)
1.1.1.4 Gelir
Ekonomik bakımdan güçlü olanların, eğitim düzeyi olarak yeterli olmasa bile,
siyasal bakımdan etkin oldukları bilinmektedir (Çukurçayır, 2000: 84).
Yoksul
sınıfların temsiline yönelik siyasal partilerin bulunmadığı durumlarda, bütün partilerin
yöneticileri, yasama ve yürütme organının üyeleri, üst ve orta gelir düzeyindekilerle
sınırlı kalabiliyor (Kışlalı, 1994: 187).
Türkiye’de oy verme oranı bakımından gelir ve siyasal davranış ilişkisine
bakıldığında, köylerdeki oy verme oranının genel olarak kentlerdekine oranla yüksek
olduğu gözlemlenmiştir. Gelir bakımından kendine yeterli olmayan yerleşmeler olan
köylerdeki bu durum, gelir siyasal davranış ilişkisinin çok da belirleyici olmadığını
göstermektedir (Baykal, 1970: 39).
Gelir düzeyi yükseldikçe, daha üst düzeydeki siyasal davranış türlerine doğru
bir kayma olmaktadır. Bu belirlemeler, siyaseti gelir düzeyi yüksek olan yurttaşların
yönlendirdiğini ortaya koymaktadır (Gümüş, 2006: 13).
Ancak, siyasetin tabana yayılması ve siyasallaşma sürecinin sağlıklı bir
biçimde işlemesi, böyle oluşan sağlıksız bu yapıyı ortadan kaldıracak ve daha geniş
kesimlerin siyaset ve yönetim üzerinde etkili olmasını sağlayacaktır (Çukurçayır,
2000: 84).
Meslek, gelir ve eğitimin birbiri ile yakın ilişkisinin hem kuramsal, hem de
gözlemsel bakımdan saptanmış olması bu üç değişkenin siyasal davranışa etkilerinin
ayrı ayrı değil bir arada ele alınması gerektiğine ilişkin görüşlere yol açmıştır (Nie ve
ark., 1989: 1).
1.1.2
Siyasal Davranışlarına Etki Eden Psikolojik Etmenler
Sosyo-ekonomik etkenlerin siyasal davranış ile ilişkisi tek başlarına siyasal
davranışlarda elbette belirleyici değildir. Çevre koşulları (durumlar) ve kişisel
içyapılar (eğilimler) de bu kararlarda etkendir.
14
Sosyo-ekonomik faktörlere ek olarak psikolojik etkenlerin de siyasal davranış
üzerindeki etkisi irdelenmelidir. Örneğin, hemşerilik duygusu ile oy vermek gibi bir
siyasal davranışın ana konusu özellikle ülkemizde sıkça karşılanan “Kişiler siyasal
tercihlerini
kendilerine
çözümleyebileceğine
daha
yakın
inandıkları
gördükleri
hemşerilerinden
ve
var
yana
olan
sorunlarını
kullanacaklardır”
varsayımıdır.
Başka bir örnek olarak sermaye sahiplerinin kendi menfaatlerine uygun bir
ilişki içerisinde bulundukları siyasileri tercih etmeleri gösterilebilir. Böyle bir iş
adamının kimlerle arkadaşlık ettiğini, düzenli etkileşimde bulunduğunu, hangi
derneklere üye olduğunu, hangi yayınları okuduğunu inceleyecek olursak, büyük
olasılıkla, bunların siyasal tercihini destekler nitelikte olduğunu görürüz (Nie ve ark.,
1989: 1).
Siyasal davranışa cesaretlendiren uyarıcıların dışında siyasal davranıştan
uzaklaştıran uyarıcılar da bulunabilmektedir. Örneğin, kişinin kendisini siyasal
sistemden ve toplumdan yabancılaşmış görmesi veya ilgisiz ve kayıtsız bir psikoloji
içinde bulunması kişinin siyasal davranışını engelleyebilmektedir (Gümüş, 2006:19).
Yukarıda ki örnekler daha marjinal çevresel koşullardan daha kompleks duygu
ve inanışlara kadar genişletilebilir. Bulunulan çevre ve/veya kişisel inanç ve tutumların
etkilemesi ile gerçekleştirilen siyasal davranışın incelenmesi için “Siyasal Psikoloji”
bilimi kullanılmaktadır.
Bu bilim dalının iki ayrı akımı bulunmaktadır. Birinci akım, durumcular
(situationism) olarak bilinmektedir. Bu akıma göre bireysel eğilimler ihmal edilerek
bireylerin siyasal davranışlarını yönlendiren ana etkenin çevre koşulları olduğunu
iddia eder.
İkinci akım, eğilimciler (dispositionism) bireylerin davranışlarında kendi
düşünce yapıları, inançları ve kişilikleri gibi durumların belirleyici olduğunu iddia
eder.
Houghton (2015:26) siyasal psikoloji’de durumların (çevresel koşullar)
gücünün hayal edilmesi için şöyle bir tasvir sunmuştur:
15
“1930’larda yetişen genç bir Alman olduğunuzu hayal edin. Sürekli ve ikna edici bir
biçimde Yahudilerin açgözlü, şehvet düşkünü ve bencil bireyler olduklarını dayatan
imgelere maruz bırakıldınız. Yahudilerin fiziksel olarak çirkin, obez, kanca burunlu
olarak resmedildiği çizgi filmlere gülerek yetiştiniz. Okul arkadaşlarınız da bu tarz
şeylere güldüler.
Ayrıca Yahudilere karşı aktif
bir
kızgınlık ve hınçla
sosyalleştirildiniz. Tıpkı arkadaşlarınız gibi Yahudileri kirli, aşağılık ve daha az insan
olarak gördünüz. Onlar tipik bir Aryan ırkı stereotipi olan sarışın, kaslı,
idealleştirilmiş Alman imajına uymuyorlardı. Hitler gençliğine katıldınız çünkü buna
mecburdunuz. Fakat yine de içine sokulduğunuz durumdan hoşnut değildiniz. Tüm
bunlardan sonra nasıl bir görüşe sahip olurdunuz?”
Çevresel koşulların yukarıda tasvir edildiği şekli ile geliştiği bir ortamda
siyasal davranışın yönü muhtemelen bireysel eğilimlerimiz ile (barış, insan sevgisi,
tutum ve inançlar vb) değil neredeyse bütün bir şekilde çevreden etkilenerek
belirlenecektir.
Eğilimcilere göre insanlar dünyada durumlar aracılığı ile şekillendirilen boş bir
kâğıt değildirler. Bireyler, doğuştan bazı içgüdüler ve yetenekler ile dünyaya gelirler
ve durumlar karşısında nasıl davranacağımızı bu içyapılar belirler.
16
Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar
1.2
Siyasal açıdan seçmen davranışlarını açıklamaya yönelik ana yaklaşımlar
sosyolojik yaklaşım, sosyo-psikolojik yaklaşım ve ekonomik yaklaşım olarak üç
adettir.
1.2.1
Sosyolojik Yaklaşım
Genel itibari ile sosyolojik yaklaşım (Columbia ekolü olarak bilinir)
seçmenlerin parti tercihleri sanki dini bir aidiyet ve vazgeçilmez alışkanlıklar olarak
tanımlanır ve seçmenlerin her bir seçimde kullandığı oy da bu değişmez kimliğin
teyidinden başka bir şey değildir (Norris, 1998: 113-144).
Modelin temeli, ferdin tutum ve tercihlerinin ilişkide olduğu insanlardan
etkileneceği (Özcan 1998: 195) varsayımına dayanmaktadır. Seçimlerde kullanılan oy
da aslında bireylerin ait olduğu sosyal kimliklerin siyasal tercihlere yansımasından
ibarettir düşüncesi ile hareket eder (Akgün, 2007: 27). Bu yaklaşıma göre seçmen
davranışının temelde toplumdaki sosyal bölünmüşlük tarafından belirlendiğini iddia
eder (Akgün 2000: 77).
Sosyal etki, bireyin veya bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak, diğer kişi
veya kişilerin herhangi bir konuda duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirme işlemi
olarak tanımlanmaktadır (Sakallı, 2001:14). Bireyler ya sosyal kurallara bağlı sosyal
etkinin altında kalarak ya da bilgiye bağlı sosyal etkinin altında kalarak diğer kişilere
uymaktadırlar (Sakallı, 2001:47).
Sosyolojik yaklaşım; seçmenlerin daha çok din, sosyo-ekonomik statü,
yaşadığı yer, mensubu olduğu grup vb. faktörleri ön plana çıkartan yaklaşımdır. Yani
bu yaklaşımın temel konusu seçmenden ziyade, seçmenin mensubu olduğu gruplar ve
partilerdir (Kalander, 2005: 40).
Ayrıca bu yaklaşımda, seçim kampanyalarının seçmenlerin politik tercihler
üzerinde etkisinin ciddi olmadığı vurgulanmaktadır (Çinko, 2006: 109).
Columbia ekolüne göre sosyal davranışlar, bir dizi çıkarı ve sonucunda ortaya
çıkan tercihleri doğrudan ve belirli bir şekilde ortaya koydukları için değil bunun
ötesinde bireyleri sosyal yapıya konumlandırarak siyasal bilginin bireyi nasıl
17
etkilediğini ortaya koydukları için önemlidir (McPhee vd. 1963: 74-103) Lazarsfeld,
Berelson ve Gaudet, (1944:27). Ekol, “The People’s Choice1 – İnsanların Tercihi”
eserlerinde bu durumu şu şekilde özetlemişlerdir.
“a person thinks, politically, as he is, socially. Social characteristics determine
political preference” (Bir insan ne kadar sosyal düşünürse o kadar siyasal düşünür.
Sosyal karateristikler siyasal tercihi belirler).
Bu bakış açısı ile akla gelen temel soru sosyal ve siyasal olan arasındaki ayrım
noktasıdır. “İnsanların tercihi” isimli eserde ortaya konan özete bakılacak olunursa
siyaset, sosyolojinin alt dalı gibi görünmektedir. Yani sosyal yapı siyasal yapının
belirleyicisi konumundadır.
Bu konuya cevap arayan Key ve Munger (1959: 281-299) siyaset için özgün,
bağımsız ve şahsına münhasır karakter tesis etmeye çalışmışlardır. Key ve Munger,
ABD Indiana ilçelerindeki siyasi tarih temelinde siyasi sadakatin gelişiminde kendine
özgün ve beklenmedik dönüşlerin yer aldığını ve sonuç olarak siyasal tercih ile sosyal
karakteristik arasında doğrudan basit bire bir karşılığın bulunmadığını tartışmışlardır
(Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Siyasal tercihler sosyal karakteristiklere bir yol ile bir yerde (mekânda) bağlı
olduğunu ancak başka bir yerde (mekânda) başka bir yolla bağlı olduğunu, bu nedenle
siyasetin sosyal hayatın bir tortusu olmadığını ve siyasal tercihlerin basit şekilde sosyal
olarak tanımlanamayacağını dile getirdiler (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Örneğin, ülkemizde Konya ilinde seçmen muhafazakâr tercihlere dini değerler yolu ile
bağlı iken, ABD’nin Atlanta Kentinde seçmen muhafazakâr tercihlere göçmen
karşıtlığı yolu ile bağlı olabilmektedir.
Herhangi bir yerleşim yerinde bir siyasal tercihin gelişiminde diğer yerleşim
yerlerinden farklı nedenlerin olabileceği olarak genelleştirebilecek bu anlatımın bu
bilim dalında uğraşan bilim insanlarına siyasal sosyoloji açısından yeni bir bakış açısı
sağladığı görülmektedir.
The People Choice – Columbia ekolünün ilk çalışması olarak ekolün doğum tarihi şeklinde ifade
edilmektedir.
1
18
Eğer belirli bir yerde ki insanların siyasal tercihlerin anlaşılması isteniyorsa o
insanların nerede yaşadıklarını, çevrelerinde ne tür durumların şekillendiğini ve
çevrenin (fiziki, sosyal, ekonomik… vb) onları nasıl etkilediğinin bilinmesi gerekir.
Bu bakış açısı ile zaman ve mekândan soyut bir genellemenin doğru olmadığı
görülmektedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134)
Özetle, bireysel amaç ve çevresel durum etkileşimini, siyasal sosyoloji
geleneğinin ortaya çıktığı erken dönemlerde, bir tema olarak bireysel vatandaşları
çevreleyen bağlam ve ağlara bağlı şekilde oluşan siyasal sonuçlar olarak ele alındığını
görüyoruz (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134). Bağlam (Context) sosyal bağlamı
ve Ağ (Network) de bireyin sosyal çevresini ifade etmektedir.
Sosyal bağlam ve ağları işaret eden modern seçim çalışmalarının literatürde
başlangıcını yapan ilk çalışmalar Warren Miller (1956)’ın çalışmalarıdır (Carmins ve
Huckfeldt, 1992: 117-134). Bu çalışmalar aynı zamanda sosyal sermaye kavramını
vurgulamaları
nedeniyle literatürde sosyal
sermaye açısından önemli
yer
tutmaktadırlar.
Sosyal bağlamlar grup sınırları içinde ve boyunca ilgili siyasal bilgiyle alakalı
sosyal akışa etkisi nedeniyle, soysal etkileşimin olasılıklarına tesir ettikleri için siyasal
olarak bağlı olan konumundadır (Eulau, 1986: 141).
Bundan dolayı sosyal bağlamlar sosyal kompozisyon açısından belki de en iyi
tanımlı olanlardır ve bu anlamda bir bağlam bir çevrenin sosyal kompozisyonu olarak
görülebilir (Eulau, 1986: 141). Çevre (okul, işyeri, komşular, yaşanan il-ilçe… vb) çok
farklılıklar gösterebilir. Bu yaklaşımla bakıldığında bağlamların bireysel kontrole
ulaşmanın ötesinde konumlandığı görülmektedir. Bireysel tercihler yolu ile
üretilmemişlerdir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 230).
Hatırlanacağı üzere grupların başlıca özelliklerinden birisi normlarının
bulunması
ve
bunlara
uyulmadığı
takdirde
üyelerinin
çeşitli
şekilde
cezalandırılmasıdır. Bu nedenle birey oy verme davranışında grup normlarına ters
düşmemek ve belirtilen cezai müeyyidelerle karşılaşmamak için çaba harcamaktadır
(Özkan: 2007: 1-172). İşte sosyolojik yaklaşımın belli başlı varsayımlarından birini bu
19
yaklaşım oluşturmaktadır ve "niçin" sorusuna böyle bir genellemeyle cevap
verilmektedir (Kalender 2005:52).
Özetle belirli bir yerde oluşmuş toplumsal bağlamın bireysel çabalarla
değiştirilmesi pek mümkün değildir. Burada ifade edilen bir tercihler toplamıdır. Yani
bir köyü ele alacak olursak, köyde görücü usulü evlilik bir sosyal bağlam olarak
yerleşik ise genç bir kızın sevdiği erkekle evlenmek üzere ebeveynlerinin görücü usulü
evlendirme isteklerini reddetmesi pekâlâ mümkündür ancak bu itiraz köydeki sosyal
bağlamın değişmesi sonucunu yani görücü usulde evliliğin ortadan kalkması sonucunu
doğurmaz. Columbia ekolüne göre çoğumuz sosyal bağlamlarımızı bulunduğumuz
toplumdan hazır alırız. Bu tür sosyal baskı durumlarında kişisel tercih düşüncesi
toplum tarafından doğru karşılanmamaktadır.
Bireysel tercih ile toplumsal bağlam arasında sosyolojik yaklaşımın içerisinde
süregelen bu tartışmanın özünde, gözden kaçırılmaması gereken husus bireylerin bir
çevrenin (ağın) bir parçası olmayı tercih etmeleridir. Kendi kendine herhangi bir
çevreye ait olmadan yaşam düşüncesinin mümkün olmadığı gerçeğinden hareket
edilecek olunursa, siyasal tercihin sosyal bağlamdan kopuk gelişmesinin mümkün
olmayacağı açıkça görülmektedir.
Bu noktada sosyal bağlam konusundan sosyal ağlar konusuna geçilmesi
konunun her iki kavramının ilişkisini içerecek şekilde anlaşılmasına olanak
sağlayacaktır.
Dikkat edilecek olursa bağlamlar bireylerin kontrolü dışında gelişen ve
tanımlanan yapılar (görücü usulü evlilik gibi) olarak görünmekte ancak bireylerin
tercihlerinin toplamı olarak gelişmektedir. Bireylerin kontrolünün dışında gelişen bu
siyasi ve sosyal yapının üzerinde bireylerin doğrudan bir kontrolü yok iken kendi
ağlarında etkileşim içerisinde oldukları diğer bireyler ile bu yapıların içeriği ile ilgili
deneyimler elde ederler (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Örneğin, sağ görüşlü ve tutkunluk derecesinde milliyetçi seçmen çoğunluğuna
sahip bir yerleşim yerinde siyaset hakkında konuşurken cümle yapılarının bir şekilde
milli duyguları ön plana çıkaran bir forma bürünebilmektedir.
20
Belirli bir sosyal ve siyasi yapı (çevre) içerisinde oluşmuş ağların ve bu ağlarda
yer alan insanların siyasal davranışlarının incelenmesinde çevre faktörünün ele
alınması gerekmektedir.
Huckfeldt ve Sprague’nin (1987: 93: 1197-216; 1988: 32: 467-82.; 1995:
121) ve Huckfeldt’in (1983: 89: 651-69; 1986: 121) yıllarında gerçekleştirdikleri
analiz serisinde, zaman boyunca olgunlaşan sosyal ve siyasi ağların gelişiminin
daha iyi anlaşılmasına çaba göstermişlerdir. Bu çalışma serisine göre bireyler (1)
belirli bir bağlamlar içerisinde tekrarlanan sorunları kavrarlar (2) bu sorunları siyasi
bilgi kaynakları formuna dönüştürüp dönüştüremeyeceklerine göre kararlar
verirler.
Coleman’ın (1964: 299) ve McPhee’nin (1963: 74-103) çalışmalarından
esinlenen bu gibi bir mantık, hem dışsal tercihleri hem de bağımsız ve yapısal
olarak sosyal etkileşime zorlayan kısıtları değerlendirmeye almaktadır. Buna göre
insanlar çevrede meydana gelen ve hangi tür olursa olsun meydana gelen siyasi
bilgi içerisinde oradan oraya hareket edip kabullenmezler ama aynı zamanda
çevrede oluşan bilgi akımından ve sonuçlarından da kaçamazlar (Carmins ve
Huckfeldt, 1992: 117-134)
Siyasi Bilgi’nin nereden ve hangi dürtüler ile elde edildiği önemli bir
konudur. Zira bu bilgiler ağların oluşumda da önemli bir rol oynamakta ve bu
bilgilerin şekillendirdiği mantık ile çevre yapılanmaktadır. Toplumda siyasi bilgi
ve bu bilgi kaynaklarına ulaşımı inceleyen Down’ın (1957: 14) yaptığı erken dönem
çalışma, insanların kendi inandığı fikirlere yatkın bilgi kaynaklarını tercih ederek
ve bu bilgi kaynaklarını kullanarak bilgi maliyetlerini düşürme eğiliminde
olduklarını göstermiştir. Bu tür stratejiyi takip eden bireyler tatminlerinin,
dikkatlerinin, azınlık veya çoğunlukta yer almalarının ve diğer etkenlerin durumuna
bağlı olarak bireyler arasında çeşitlilik gösterdiği bu çalışmada ifade edilmiştir.
Ancak Calvert’in (1985: 4: 530-55) çalışmasının sonuç bölümünde de ifade
edildiği şekliyle, siyasi olarak objektif olduğu varsayılan bilgiye zıt şekilde taraflı
bilgi edinilmesi konusunda siyasi olarak ilgi ve merak duyan vatandaşların daha
fazla endişe duymaları gibi sonuçlardan kimse kaçınamaz. Özetle denebilir ki siyasi
21
eğilimlerini destekleyen bilgilerin kullanımı vatandaşlar arasında sıkça tercih
edilen bir yöntemdir. (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134)
Burada anahtar bakış iki tanedir. Birincisi, bireyler kendi tercihlerine yatkın
bilgi kaynaklarını seçerler, ikincisi insanların bilgi alternatiflerinin toplamı çevresel
kaynakların siyasi yatkınlıklarını yansıtır. Yani insanlar çevrenin siyasi yapısına
yatkın bilgi kaynakları içerisinden kendi tercih ettikleri ya da siyasi bakışlarını ifade
eden bilgileri tercih ederler. Bu da çevrenin kısıtlarının ya da bireye çizdiği
çerçevenin/sınırın bilgi kaynakları bağlamında tarifidir denebilir. (Carmins ve
Huckfeldt, 1992: 117-134)
1.2.2
Sosyo-Psikolojik Yaklaşım
Bu model ilk defa Michigan Üniversitesi’nden Campbell, Converse, Miller ve
Stokes tarafından geliştirilmiş ve yazarlar, seçmen tercihi araştırmalarına yeni bir
boyut kazandırmıştır. Partiyle özdeşleşme modeli; 1948, 1952 ve 1956 Başkanlık
Seçimleri arasında görüşmelerin verileri doğrultusunda ortaya konulmuştur (Campbell
ve ark. 1976: 10).
1950’li yıllara doğru alan araştırmalarının yaygınlık kazanması ve buna bağlı
olarak bireysel düzeylerde elde edilen verilerin artışıyla birlikte sosyo-psikolojik
yaklaşım ağırlık kazanmaya başlamıştır (Akgün 2002: 26). Siyasal partiye yakınlığın
oyları etkilediği ilkesine dayandığı için kolay anlaşılabilir bir model olarak kabul
edilmektedir (Levine, 2005: 53-71)
Modelin özü, seçmenin bir partiye duyduğu sevgi ve bağlılığı ifade etmektedir.
Bu bağlılık, bir taraftarın futbol takımı tutması gibi de değerlendirilmektedir. Bireyin
partisiyle özdeşleşmesi için herhangi hukuki bir bağının bulunması da şart değildir
(Özkan: 2007: 1-172). Birey, bilinçaltı ve içgüdüsel baskılar altında tercihini yapar.
Bu psikolojik dürtüler ise oy vermede rasyonellik ilkesinin işlemesini engeller
(Gülmen, 1979: 41)
Seçmenlerin küçük yaşlarda ailelerinin ve çevrelerinin etkisi altında
gerçekleşen siyasal sosyalleşme sürecinde kazandıkları siyasal tutumlar ve ideolojik
yönelimlerin ileriki yaşlarda onların parti tercihi üzerinde son derece etkili olduğu
22
(Akgün, 2007: 29) ve kişilerin herhangi bir partiye karşı psikolojik bağlılık duyduğunu
iddia eder (Kalender, 2005: 46).
Sosyo-psikolojik yaklaşım, “Parti Kimliği” kavramını literatüre kazandıran
yaklaşımdır. Buna göre bireyler küçük yaşlardan itibaren yakın çevresinden
etkilenerek belli bir siyasal düşünceye ilgi duymaya başlar ve bu psikolojik bağlılık
zamanla güçlenerek devam eder.
Bu yaklaşımda oy kaymaları genelde geçici nedenlere bağlıdır. Herhangi bir
örnek verecek olursak, ekonomik sıkıntı ya da adayın kötü olmasına bağlı olarak
seçmenler başka partilere oy verebilmektedirler ancak daha sonraki dönemde yine
psikolojik bağlarının bulunduğu partiye dönerler (Norris, 1998: 113-144). Sosyo‐
psikolojik yaklaşım modeli, sosyolojik yaklaşımı reddettiği gibi ahlaki vaazlardan çok
davranışla ilgili kurallar sunmaktadır (Özkan, 2004: 113).
Bu yaklaşımın incelediği başlıklar sırasıyla medya çalışmaları, ırka dayalı
siyaset ve sezgiye yönelik siyasal karar vermedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117134).
Erken dönem çalışmaların çoğu taraflı Medya’nın insanların siyasi tercihlerini
nasıl değiştirdiğini araştırmaya yöneliktir. Bu araştırmaların ifade ettiği iki bağımsız
süreç bulunmaktadır. Bunlardan ilki “birey” seviyesinde ki süreç diğeri de “medya”
seviyesindeki süreçtir. Siyaset ve medya ilişkilerinin zaman içerisinde evirilmesi
sürecinde görüşler arasında objektif yayın yapma ve siyasal tercihleri objektif haber
ve yayınlar ile etkileme ilkelerine atıf ön plana çıkmıştır. Her ne kadar siyasal görüşler
birer taraf iseler aynı zamanda medya açısından “objektiflik” de yeni bir taraf olarak
ortaya çıkmıştır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Taraflı medya yayınlarının sadece siyasal bilgi ile değil aynı zamanda siyasal
parti yönetici ve adaylarının da bireylere ve dolayısı ile topluma kendilerini
anlatabilmeleri açısından da önemlidir. Örneğin medya, adayların toplumdaki
itibarlarına da büyük etki yapmaktadır (Devran 2003: 208).
Sosyolojik yaklaşımı anlatırken ifade edilen şekliyle insanlar daha önceden
edindikleri siyasal eğilimlere yönelik sözüne güvendikleri insanlardan bilgi edinme
kolaylığına kaçma eğilimleri, medya etkisi nedeniyle daha az kullanılan ve zahmetli
23
bir hal almaya başlamıştır. Böylece yeni taraf olarak ifade edilen medya da
“objektiflik” bireylerin bilgi kaynaklarını daha hızlı erişime açma görevini de
içermeye başlamıştır (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Ancak okuyucu/izleyici kitleleri Medya’nın tarafsız haber yapmasını arzu
etmeyerek kendi siyasal eğilimleri konusunda aleyhte olmayan yayınlar talep etmekte
ki ısrarcı davranışları, bu objektiflik kavramının Medya’nın bir siyasi bilgi kaynağı
olarak objektiflik kriterlerinin çıkmasına neden olmaktadır (Carmins ve Huckfeldt,
1992: 117-134).
Bu durumda sözüne güvenilen insanlardan kendi mevcut eğilimlerine yönelik
bilgi edinme alışkanlığına medya da dâhil olmak durumunda kalmaktadır. Örneğin
milliyetçi bir insanın her gün satın aldığı gazete de sosyalist politikaların fakir
insanlara eşit gelir dağılımını öne süren iddiasını okumak istemeyecektir ya da sosyal
demokrat bir insan izlediği televizyon kanalında muhafazakâr nasihatler veren siyasi
bir tartışma programını izlemek istemeyecektir.
Bu bakış açısı ile Medya’nın izleyici/okur oranlarını artırmak odaklı olarak
hareket etme zorunluluğu nedeniyle objektif tüm bilgileri aktarmadan ziyade izleyici
beklentileri doğrultusunda içerik belirleme yolunu tercih edecektir (Carmins ve
Huckfeldt, 1992: 117-134).
Medya’nın siyasal kutuplar arasında konumlandığı noktalar ve kamuoyu
nezdinde sonuçlarını en iyi gösteren örneklerden biri Beck’in (1991) çalışmasıdır.
ABD seçimlerinde Demokrat Partizanlar Cumhuriyetçi Medya’yı, Cumhuriyetçi
Partizanlar da Demokrat Medya’yı suçlamıştır. Aynı zamanda vatandaşlar (genelde
yanlışlıkla) kendi partizan tercihlerini etraflarına yansıtmakta ve yine (genelde
yanlışlıkla) zıt tercihlerini de gazetelerine yansıtmaktadırlar. Gayet açık şekilde
görülmektedir ki objektif olmanın maliyeti tüm partizan taraflar açısından eleştiri
seviyesinde bir artış işaret etmektedir. Bilgi düzeyi yüksek insanların bu negatif
düzeneğe etkisi arttıkça medya açısından daha objektif çalışmalara ağırlık
verilebileceği düşünülebilir. Ancak modern çağda hala neden ilkel beklentilerin
birincil planda olduğu bir tartışma konusudur (Beck, 1991: 55: 371-94)
24
Siyasal davranış açısından medya etkisi çalışmaları son dönemlerde gündem
belirleme temelinde gelişmiştir. Zira medya insanlara nasıl oy vermeleri gerektiğini
değil siyasal olaylar ile ilgili algılarını şekillendirerek siyasal davranış sergilemeleri
yöntemi ile etki gücüne sahiptir. Günden belirleme kavramı Erbring vd. (1980: 1649) ve MacKuen (1981:19-146) ‘ın yaptıkları çalışmalardan da görüleceği üzere
medyada yer alma eyleminin önemi olarak ifade edilmiştir. Her iki çalışmada da
seçmen davranışlarını etkilemek için medya da yer alma ve gündem belirleme
stratejilerinin siyasal aktörler tarafından ve dolayısı ile medya tarafından ön plana
çıktığı görülmektedir (Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Sosyo-Psikolojik yaklaşımda ele alınan bir diğer konuda ırk siyasetidir.
Genelde ABD menşeili literatüre sahip bu başlık ABD’de siyah seçmenler ve beyaz
seçmenlerin
davranışlarını
incelemek
suretiyle
sosyo-psikolojik
yaklaşımda
değerlendirilmiştir.
Carmines ve Stimson (1989: 24-144) ‘a göre ırk Amerikan siyasetinin
dönüşümünden sorumludur. ABD’de parti organizasyonlarına göre şekillenmişken
ABD toprakları seçmen sadakati bazında ırka bağlı olarak haritalandırılmaya başlandı.
Irka bağlı siyasetin altında yatan mantık belirli sosyal, kurumsal ve çevresel
durumlar altında ırk siyasette bölünmenin önemli bir etkeni konumda olduğudur. Irka
bağlı siyaset insanların zihninde birdenbire gelişen bir karar değildir. Yer, zaman ve
belirli olaylara bağlı olarak gelişen bir siyaset türüdür. Bir yerleşim yerinde birden
fazla etnik grubun siyasal olarak ayrılmasında ırklar arasında belirgin çatışmaların
başlamış olduğu varsayılır. Ancak bu çatışmaların başlangıcı yani sebebi de çoğu kez
siyasal aktörlerin kendisi olmaktadır. Siyasal demeçlerde ırk temelli ayrıma yol açan
içeriklerin siyasi aktörler tarafından kullanılması ırklar arası gerilimin genelde ana
nedeni olmuştur. (Bobo, 1983: 1196-210; Glaser, 1994: 56:21 – 41).
Son olarak sosyo-psikolojik yaklaşımın ele aldığı konu ise sezgiye dayalı
siyasal karar vermedir. Bu alanda ilk verilen tema daha önce bahsettiğimiz eksik
bilgiye dayalı siyaseti anımsatmaktadır. Buna göre toplumun az bir kesimi iyi ve
gelişmiş bir siyasal bilgiye sahip iken toplumun çoğunluğunda bilgi eksikliği kendisini
göstermektedir. Bu başlıkta sosyo-psikolojik yaklaşım, eksik bilgiye rağmen toplumun
25
bu geniş kesiminin siyasal kararlarını sezgilerine dayandırarak verdiklerini öne sürer
(Carmins ve Huckfeldt, 1992: 117-134).
Anthony Downs (1957b:210) modern kitle demokrasilerinde siyasi bilgi
problemine önemli dikkat çeken ilk analist olarak politik meselelerde anlamlı düzeyde
bilgili olmanın çok maliyetli olması nedeniyle, bilgiye dayalı seçim açısından göreceli
faydanın seçmen açısından yetersiz kaldığını iddia etmektedir. Downs bu sava bağlı
olarak 3 çeşit maliyet sıralamıştır.
1) Verinin toplanması, seçilmesi ve iletilmesinden kaynaklanan satın alma
maliyetleri
2) Verinin gerçeğe dayalı analizinin maliyetleri
3) Spesifik amaçlar için ilgili verinin veya gerçeğe dayalı analizin
değerlendirilmesi maliyeti
Downs aynı zamanda vatandaşların bu maliyetlere ek olarak zaman, çaba,
dikkat ve kaynak yatırımı yapmayı istemelerinde politik olarak iyi donanımlı/bilgili
olmayı gerektirdiğini ifade etmiştir.
26
1.2.3
Ekonomik Yaklaşım
Anthony Downs'ın "An Economic Theory of Democracy" isimli çalışmasında
ortaya koyduğu parti rekabeti ve oy kullanma kavramından hareketle "rasyonel
yaklaşım" modeli geliştirilmiştir (Scarbrough: 1984:3).
Rasyonel tercih ya da diğer bir ifade ile ekonomik tercih yaklaşımı, seçmenin
kendi çıkarları doğrultusunda en iyi hizmeti verebilecek bir aday ve partiyi
değerlendirerek buna göre oy verme eğiliminde olmasıdır. Bu yaklaşımda seçmenin
amaç ve istekleri ön planda tutulmaktadır (Kalender, 2005: 50-51).
Rasyonel tercih model genel olarak toplumsal grupların davranışlarından
ziyade bireysel davranışa odaklanır. Sosyolojik ve sosyo-psikolojik yaklaşımın aksine
bu yaklaşımda oylama, eski alışkanlıklar, parti kimliği gibi bağlılık ve sadakat olarak
değil, bireysel bir çıkara dayalı bir hedefe ulaşmak için kullanılan temel bir araçtır.
Dolayısıyla bu model oy vermeyi, hem iktidardaki partinin geçmişe dönük yorumu ve
bu partinin gösterdiği performansın vatandaşların tercihlerini nasıl etkilediğinin bir
göstergesi hem de, seçmeni mevcut siyasa seçenekleri arasından bir tercih yapan
tüketici olarak görmektedir (Heywood, 2007: 352).
Ekonomik yaklaşım son dönemlerde ki ismi ile “Rasyonel Seçim – Rasyonel
Çıkarcılık” olarak da bilinen ekonomik oy verme “economic voting” yaklaşımıdır
(Akgün, 2007: 29). Ekonomi biliminde kullanılan “Rasyonel Tercih” yasasına paralel
şekilde tesis edilmiş olan yaklaşıma göre seçmen ekonomik çıkarları ile örtüşen
rasyonel tercihlerde bulunacaktır (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30).
Bu görüşü savunanlara göre, seçmenin kendisinin belli bir amacı vardır ve eğer
oy verdiği parti amacını gerçekleştirmede yetersiz kalırsa, seçmen bir sonraki
dönemde oyunu kolayca değiştirir (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30).
Özellikle yerel seçimlerde bireysel menfaatler partilerin makro programlarının
dışında siyasal tercihi etkileyen ana faktör olarak kendisini gösterebilmektedir. Yerel
seçimlerin kendine özgü süreçleri, karakteristikleri göz önüne alındığında,
seçmenlerin oy verme davranışının daha çok rasyonel oy verme süreciyle paralellik
arz ettiği izlenimi oluşmaktadır (Damlapınar ve Balcı, 2005: 76; Akgün, 2007: 95;
Kalender, 2005: 73).
27
Rasyonel tercih yaklaşımı, "kişinin hatır için herhangi bir partiye oy
kullanmasının söz konusu olmaması, seçmenin politik amaçlarının üzerinde
odaklanarak sosyal çevreyi fazlaca dikkate almaması ve seçmenin kullanacağı oy ile
ilgili daha çok politik bilgilere sahip olmak istemesi" gibi özellikleri bakımından
partiyle özdeşleşme modelinden ayrılmaktadır (Harrop ve Miller 1987:145).
Bu modelin temel varsayımlarından biri de “Kişilerin oy verme kararından
önce aday/parti ile ilgili tüm bilgilere sahip olmak isterler” ‘dir. Temel olarak,
seçmenler siyasal kararlarını rasyonel hesaplamalarına göre yapmaktalar ve adaylar
onların tercihlerini yansıtan, aynı zamanda seçmenleri ilgilendiren meseleleri gerekli
platformlarda dile getiren maddi bir unsurdur (Temizel, 2012: 36). Yani adaylar ya da
seçilen temsilciler bu meselelere kendi inançları ve ideolojileri doğrultusunda çok
fazla müdahalede bulunmazlar (Kasdin, 2009: 12).
Downs, bu karar verme süreçlerini “uzamsal oy verme” yöntemlerini
kullanarak açıklamıştır (Downs, 1957a: 22). Seçmenler, bekledikleri/umdukları
faydaları sağlayacak ve aynı zamanda kendi görüşlerini en iyi yansıtacaklarını
düşündükleri partilere/adaylara oy verirler. Bu durumda adaylar/partiler seçmenler
tarafından sadece iki boyutta değerlendirilirler. Liberal – muhafazakâr ya da sağ – sol
gibi (Temizel, 2012: 36).
Bu yaklaşımın diğer bir versiyonu da “geçmişe dönük oy verme” (retrospective
voting) olarak bilinir. Buna göre seçmenler oy verirken iktidarda bulunan partinin
uygulamalarına ve genel performansına bakarlar ve bu süre içerisinde kendi ekonomik
durumlarındaki değişmeyi göz önüne alırlar. (Fiorina, 1981: 16 ; Key, 1961: iv)
Vatandaşlar için önemli olan iktidarın nasıl bir ekonomik politika izlediği değil ortaya
çıkan net sonuçlardır. (Akgün, 2007: 30)
Rasyonel çıkarcı teoriye göre bireyler ekonomik politikaları gider-fayda oranı
bakımından değerlendirir (Cataldo, Holm 1983: 143). Çıkarcı seçmenler, bireyler
olarak kendileri için maddi açıdan en avantajlı olanı destekleyen seçmenler olma
özelliğini taşırlar (Lodd, Murray 2001: 172).
Seçmenlerin rasyonel tercihler yapmasının altında yatan yegâne sebep
şehirleşmedir. Bilim ve teknolojinin gelişmesi, dünya nüfusunun büyük bölümünün
28
şehirlerde yaşamaya başlaması, bilgiye ulaşma ve yayma bakımından gelişen
değişmeler, üretim ve tüketim biçimlerindeki değişimler gibi birçok nedene bağlı
olarak seçmenlerin giderek bireyselleştikleri söylenebilir (Güllüpınar ve ark. 2013: 9).
Oy verme davranışı bakımından bireyselleşen seçmenin bütünüyle olmasa da
sosyolojik ve psikolojik faktörlerin etkisinden kurtulduğu ve tercihlerini daha çok
ekonomik ve hizmet odaklı olarak yaptığı söylenebilir (Güllüpınar ve ark. 2013: 9).
Bu bakımdan seçmenler karar vermede, bir adayın projelerinden ve seçim
vaatlerinden de büyük oranda etkilenmektedirler. Adayın ve rakiplerinin plan ve
projeleri seçmenin karar verme ihtimali bakımından etkin bir referans kaynağı olarak
görülebilmektir (Nergiz ve Akyıldız, 2012: 182).
Rasyonel Tercih yani Ekonomik yaklaşımın diğerleri ile arasındaki farklar şu
şekilde sıralanabilir.
Tablo 1 Rasyonel Tercih Yaklaşımının Diğer Yaklaşımlardan Farkları
Ekonomik Yaklaşıma Göre
Diğerlerine Göre
İnsanlar tamamen rasyonel aktörlerdir.
Aktör sınırlı bir biçimde rasyoneldir.
Tam bilgiye sahiplerdir
Aktörler tam bilgiye sahip değillerdir.
Mikro iktisattan kaynağını alır
Kaynağını sosyal ve bilişsel psikolojiden
alır
Aktör kişisel faydasını maksimize eder
Aktör faydasını maksimize etmek yerine
“Tatmin” eder
Aktör
faaliyetlerinin
fayda
ve Grup ya da geniş sosyal baskılar kendi
maliyetlerini hesaba katar ve en karlı inançları ve değerleri ile çatışsa dahi
seçeneği tercih eder
aktörü
rasyonel
olmayan
davranmaya zorlayabilir.
Kaynak: Houghton (2015:26)
şekilde
29
1.3
Siyasal Kültür
Bir toplumun üyelerinin siyasala ilişkin tutum, inanç, duygu ve değer
yargılarının oluşturduğu bütüne ‘siyasal kültür’ denilmektedir (Erzen ve Yalın, 2011:
50).
İnsanların siyasetle ilgilenmeleri ve bilgi edinmeleri çocukluk yaşlarından
itibaren aile içinde başlamaktadır. Ailenin siyasal konulara ilgili olması çocuk
üzerinde benzer bir ilgi ve ilerisi için de katılım isteği yaratmaktadır. Siyasi yönden
ilgili olan ailenin çocuklarında da benzer bir ilgi gelişmektedir (Alkan, 1989: 29). Aile
sosyalleştirme süreci ile çocuğa sosyal ve siyasal değer ve normları aktarırken diğer
yandan karar verme kalıplarını da yine aile içindeki somut ilişkiler yardımıyla çocuğa
benimsetmektedir (Uysal, 1984: 77).
Aile içinde başlayan bu ilgi ve bilgi edinme süreci okul ve arkadaşlık grupları
yoluyla diğer sosyal çevrelerde devam etmektedir (Sarıbay ve Kalaycıoğlu, 1991:
496). Yapılan tüm araştırmalarda, bireyin yaşadığı yerin siyasal tercihlerine etki ettiği
ve değişime sebep olduğu görülmüştür.
Toplumsal yaşamı mümkün kılan bireylerin birlikteliği, etkileşimidir.
Toplumsalda yaşanan bu birliktelik ve etkileşim sonucu bireylerin kendilerine ait
değerleri, bilinçleri, hafızası, beklentileri, mantığı da değişime uğramakta, ortaya yeni
bir bilinç düzeyi çıkmaktadır. Her ne kadar bireysel olsa da, bireyler arası benzeşme
de söz konusu olduğu için, bu yeni bilinç düzeyini toplumsal bilinç olarak tanımlamak
mümkündür (Şentürk, 2008: 17-18).
Süreç ilerledikçe siyasal toplumsallaşma gerçekleşir. Siyasal toplumsallaşma,
bireylerin siyasi eğilimlerini ve yönelimlerini, tutumlarını ve davranışlarını
edinmelerini sağlayan süreçtir. Bireylerin toplumun siyasal yapılarıyla bütünleşmeleri,
o toplumun siyasal değer, inanç ve davranış kodlarını edinmeleri siyasal
toplumsallaşma
ile
mümkün
olmaktadır
(Kaplan,
1999:
14).
Siyasal
toplumsallaşmanın etkileşimli, yaygın, dinamik, çatışmalı ve ideolojik nitelikli olması
kadar sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin bütün pratikleri, kurumlar, işyerleri,
arkadaşlık grupları ve kitle iletişim araçlarına kadar yaşam ağının bütün öğeleri siyasal
toplumsallaşmayı etkilemektedir (Kaplan, 1999: 14).
30
Siyasal Toplumsallaşma süreci içerisinde “Siyasal Katılım” kararlarının
etmenlerine bakacak olursak; “Siyasal Katılma” bir siyasal davranış örüntüsü olarak
ele alındığında, katılmayı etkileyen pek çok faktörün devreye girdiği görülmektedir
(Özkalp 1993:91). Bunlardan en önemlilerinden ikisi kitle iletişim araçları ve
genellikle bu kitle iletişim araçlarının aracılığıyla oluşturulan kamuoyudur. Eskiden
çocuğun sosyalleşmesinde en etkin kurumlar ana-babalar, arkadaş grupları ve
öğretmenler iken; çağımız modern toplumlarında özellikle radyo-televizyon ve
sinema, dolaylı yoldan toplumsallaşma sürecini etkileyen güçlü kitle iletişim araçları
(Özkalp 1993:91) olmuştur.
Kitle iletişim araçları kamuoyunun oluşumunda ve değişiminde etkin bir rol
üstlenmektedir. Bu oluşturulan kamuoyunun da belli ölçülerde insanların siyasi
davranışını mobilize etme gücü olduğu görülmektedir (Koçak, 2002: 96-103).
İletişimin siyasal süreç ve kararlara etki eden bir diğer formu da artık sosyal medyadır.
Siyasal toplumsallaşma, bir toplumda siyasal kültürün gelişmesi ile toplumu
oluşturan bireylerin içinde bulundukları toplumsal ve siyasal çevre ile yaşadıkları
sürece doğrudan ve dolaylı olarak etkileşimleri sonucu, edindikleri siyasal kültürleri
oranında ulusal ve öteki siyasal sistemlerle ilgili görüş, düşünce, tutum davranışların
tümüdür (Öztekin, 2001: 214).
Genel manada toplumsallaşma (socialization) sürecinin özel bir yönünü
niteleyen siyasal toplumsallaşma (political socialization), toplumun düzen ve
istikrarını temin etmek üzere rejimin meşruiyetine inanan yeni üyelerin yetiştirilmesini
ifade eder. (Yeşilorman, 2006: ii).
Toplumsal yapı ve kurumlar, kişisel değer, tutum ve davranışlardan bağımsız
olarak gerçekleştirilemez. Siyasal davranış, siyasal kültürün ve toplumsallaşmanın bir
ifadesi olarak belirir. Bu ifadeye yanıt olarak, siyasal ve toplumsal kurumlar oluşurlar
(Tokgöz, 1978: 8. i). Siyasal toplumsallaşma, siyasal kültürü oluşturur. Siyasal kültür
ise sırasıyla siyasal kurumları, siyasal kurumlar, siyasal toplumsallaşmayı etkiler ve
böylece siyasal kültür üzerinde değişmeler yaratır. Bütün bu etki ve tepki ilişkileri ise
siyasal davranışı oluşturur (Pye ve Verba, 1965: 103).
31
Bottomore (1987: 22) siyasal davranışı iktidar savaşımları olarak betimlemiş
ve buradan hareketle siyasal davranışı siyasetle ilgili her tür tavır alışa karşılık gelen,
bu nedenle de siyasal kültür alanına ait olan bir eylem biçimidir şeklinde ifade etmiştir.
Bu nedenle siyasal kültürün tam olarak neyi karşıladığını bilmek, siyasal davranışın
olası anlamlarını değerlendirmek açısından önemlidir (Karakaş vd, 2007: 20).
Maurice Duverger’a (1998: 89-90) göre kültürün siyasal yönlerini işaret eden
siyasal kültürün, üç önemli tipinden söz edilebilir. Bunlar; yöresel kültür, uyrukluk
kültürü ve katılımcı kültür olarak tanımlanabilirler.
Karakaş ve Arkadaşları (2007:1-38) yöresel tipteki siyasal kültürü köy, klan,
soy, bölge vb. gibi yerel siyasal kültürlerin birbirlerine eklemlenmesinden oluşan, yani
gerçek anlamda ulusal bir kültürün bulunmadığı bir kültür tipi olarak tanımlamışlardır.
Aynı çalışmada, buna karşılık uyrukluk kültürü ile katılımcı kültür ise, gerçek
anlamda ulusal diyebileceğimiz bir kültürün iki biçimidir şeklinde ifade edilmiştir.
Karakaş ve arkadaşlarına (2007:1-38) göre uyrukluk kültüründe, sistemin üyeleri,
onun varlığından haberdardırlar ama ona karşı pasif bir yöneliş içerisinde bulunurlar.
Bir anlamda sistem onların dışındadır. Sistemden bir takım hizmetler beklemekte ya
da vergilerin artmasından korkmaktadırlar ancak, sistemin işlevi üzerinde önemli bir
değişiklik yaratabileceklerini de pek düşünmemektedirler. Katılımcı kültürdeyse
aksine, yurttaşlar değişik yollardan, seçimlerle, gösterilerle, dileklerle, baskı grupları
kurmakla v.d. sistemin işleyişi üzerinde bir etki yapabileceklerine inanırlar (Karakaş
vd., 2007: 20).
Şüphesiz ki siyasal kültür genel kültür’ün bir parçasıdır. Genel kültür’ün devlet
yönetimi ve devletin amaçları gibi sorunları ilgilendiren kesimine siyasal kültür adı
verilmektedir. (Kahraman, 2002: 28)
Genel anlamda kültür, toplum üyelerinin sosyal objeler karşısındaki psikolojik
yönelimlerini ifade eder. Siyasal kültür ise, siyasal eylem veya objeler karşısındaki
yönelimler sistemidir (Özbudun, 1990: 61).
Siyaset bilimi açısından oldukça önemli bir yere sahip “Siyasal Kültür”
kavramı ilk kez Gabriel Almond tarafından 1956 (Almond, 1956: 396) yılında ortaya
atılmış ve akabinde Almond ve Verba tarafından 1963 yılında yayınlanan “Sivil
32
Kültür” isimli eserlerimde kullanılmıştır (Chilton, 1988: 2). Almond ve Verba’nın
siyasal sosyolojisi yapısal işlevselcilikten güçlü bir şekilde etkilenmiştir. (Pavone,
2014: 1)
Terim, makro ve mikro anlamda, siyasal bilimler içerisinde, siyasal sistemin
bireyi ve bireyin siyasal sistemi nasıl etkilediği sorusuna bilimsel ve karşılıklı
kültürlerarası yapılarda geçerli cevaplar aramak üzere kullanılmaktadır. (Chilton,
1988: 2).
“Siyasal Kültür, siyasal teori içerisindeki “mikro-makro” boşluğu arasında
köprü özelliği sağlayabilecek değerli bir kavramsal araç tedarik edebilir… Siyasal
Kültür, siyasal eyleme yönelik yönelimlerin motiflerini gözler önüne sererek bireysel
eğilimler ile sistem karakteristiklerini birleştirmede bizlere yardımcı olur” (Almond
ve Powell 1966: 51-52)
Almond ve Powell “yönelimlerin belirli motiflerinin siyasal eyleme..” ifadesini
daha sonra “yönelimin motiflerinin dağılımı…” şeklinde revize ederek “Siyasal
Kültür, siyasal eylem yöneliminin motiflerinin dağılımını gözler önüne sererek…”
şeklinde tanımlama sunmuşlardır. (Chilton, 1988: 3).
Almond ve Verba’nın yapısal işlevelci yaklaşımı bireysel yönelimler ve siyasi
objeler şeklinde iki blok yer almaktadır. Buna göre yönelimler 3 şekilde ortaya
çıkmaktadır. Birincisi, bilişsel (cognitive) yönelim (siyasal sisteme ait tüm bilgiler ve
inanışlar), ikincisi etkisel (affective) yönelim (siyasal sistem ile ilgili duygular) ve
üçüncüsü değersel (evaluational) yönelimdir (siyasal objeler ile ilgili yargılar ve
görüşler) (Pavone, 2014: 1).
Sözü edilen siyasal objeler de şunları içermektedir.
i-
Genel siyasal sistem
ii-
Sistemde yer alan spesifik yapılar veya roller (bürokrasi, yasa koyucular
gibi)
iii-
Roller ile vazifeli olanlar (monarklar, bürokratlar…vs)
iv-
Kamu politikaları
(Almond ve Verba 1963: 14)
33
Almond ve Verba, yukarıda sözü edilen 2 blok (yönelimler ve objeler) üzerinde
siyasal kültürü 3 kısıma ayırmışlardır. Bunlar, sınırlı kültürler, özne kültürler ve
katılımcı kültür.
1.3.1
Sınırlı (Parochial) Siyasal Kültürler
Bu kültürlere örnek olarak Afrika kabileleri gibi yukarıda sözü edilen siyasi
objelere yönelik düşük bilgi, etki ve değerlendirme düzeyine sahip toplumlar
gösterilmektedir. Bu basit iptidai toplumlarda uzmanlaşmış siyasi roller yoktur ve
siyasal değişim ile ilgili beklentiler düşüktür. (Almond ve Verba 1963: 17,20) Bu
kültür yapısında insanlar ailelerinin çıkarlarını korumanın tek amaç olduğunu
düşünürler veya siyasal rolleri ile ilgili görüşleri aile ilişkileri içinde şekillenir.
(Almond ve Verba 1963: 120)
1.3.2
Tâbi (Subject) Kültürler
Bağımlı kültürlerde bireylerin siyasal sistem ve politika çıktılarına yönelik
yüksel bilişsel, etkisel ve değersel eğilimleri bulunmaktadır ancak siyasal partiler gibi
girdi objelerine yönelimler ve aktif katılımcı olarak kendini tanımlama minimum
düzeydedir. Bu nedenle sistem ve girdilerine yönelik yönelimler toplumun bir kısmı
ile olan göreceli bağımsız, pasif ilişkileri yoluyla bağlantılıdır (Almond ve Verba
1963: 17) .
Bağımlı kültürler daha ziyade merkezi otoriter siyasal yapılara uygundur
(Almond ve Verba 1963: 17; 20). Gerçekte özne için “yasa kendisi için uyması gereken
ama şekillenmesinde katkısı olmayan” bir şeydir (Almond ve Verba 1963: 118).
1.3.3
Katılımcı (Participant) Kültür
Katılımcı kültürlerde toplumun üyelerinin gerek siyasal siteme gerek girdi
objeler ile politika çıktılarına yönelik yüksek bilişsel, etkisel ve değersel yönelimleri
vardır ve siyasa içerisinde kendilerini aktif katılımcı olarak tanımlarlar. Sosyal
aktörlerin aktivist olma ve mobilize eğilimleri vardır (Almond ve Verba 1963: 18).
Genel olarak katılımcı kültürler demokratik siyasal yapılara uygundur. (Almond ve
Verba 1963: 20). Bu kültürlerde vatandaşın öznenin faziletine sahip olmaları,
kanunlara uymaları, sadık olmaları beklenmektedir ama ayrıca vatandaş da kararların
şekillenmesinde pay sahip olma beklentisindedir. (Almond ve Verba 1963: 118).
34
1.3.4
Diğer Siyasal Kültür Gruplandırmaları
Siyasal kültür ile ilgili güncel bir başka tasnif ise Dickerson vd. (2010: 53)
tarafından kavramı poliarşik kültür (polyarchal culture), parçalanmış kültür
(fragmented
culture)
ve
kolektivist
kültür
(collectivist
culture)
olarak
sınıflandırmaktadır.
Poliarşik kültürler, temel toplumsal değerler ve güçlü etkinlik anlayışına
dayalı, vatandaş katılımı hakkında yaygın uzlaşının olduğu kültürlerdir (Doğan ve
Durgun. 2012: 61-90). Bu kültürde insanlar politik oyunun kilit kuralları hakkında
görüş birliği içerisinde olup aktif katılım sağlarlar ve bunun başarılı olduğuna inanırlar.
Anlaşmazlıklar ise şiddetle çözülmez.
Parçalanmış kültürlerde de poliarşik kültüre benzer şekilde yüksek derecede
vatandaş katılımı sergilenmekte, fakat bununla birlikte oyunun kuralları hakkında
oldukça düşük seviyede bir görüş birliği söz konusu olmaktadır (Doğan ve Durgun.
2012: 61-90). Bu kültürlerde politika sıkça şiddet içermekte, acımasız ve ölümcül
olabilmektedir. Hükümetler ise nadiren kalıcı olmaktadır.
Son olarak kolektivist kültürlerde ise poliarşik kültürlerde olduğu gibi temel
toplumsal değerler üzerinde yaygın görüş birliği görülmekte, fakat vatandaş katılımı
çok düşük düzeyde gerçekleşmektedir (Doğan ve Durgun. 2012: 61-90). Bu
kültürlerde katılımın olmaması bunun faydasız ve hatta tehlikeli olduğu yönündeki
düşünceden kaynaklanmaktadır. Dickerson vd.’nin (2010: 53) tasnifiyle benzeşen
diğer bir tasnifte Woshinsky (2008: 54-57), poliarşik kültürü homojen-aktif kültürle
parçalanmış kültürü heterojen-aktif kültürle, kolektivist kültürü ise homojenpasif
kültürle eşleştirmiştir. Ancak Woshinsky (2008: 54-57) bu tasnifte bulunmamakla
beraber Almond ve Verba’nın sınıflandırmasında bulunan sınırlı kültürü (parochial
culture) de sınıflandırmasına dâhil ederek, bu kültürü heterojen-pasif kültürle
eşleştirmiş ve günümüzde pek bulunmayan geleneksel imparatorluklar için
kullanılabileceğini önermiştir.
35
1.4
Sosyal Sermaye
Sosyal sermaye kavramı ilk defa Bourdieu (1986: 249) tarafından kullanmıştır.
Bourdieu (1986: 248) sosyal sermaye kavramından bahsederken “bireyin toplumdaki
belli statüleri, kaynakları ele geçirmesinde harekete geçirebildiği aktüel ve potansiyel
ilişki ve kaynaklar toplamıdır ve daha çok elit kesimlere ait bir niteliktir” diye ifade
etmiştir. Ancak bu kavram daha sonra Coleman (1990:301), Portes (1998:6) ve
Putnam‟ın (1993:167) çalışmaları ile güncellenmiştir.
Putnam sosyal sermayeyi “sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda
birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikler” olarak
tanımlamaktadır (Putnam 1995: 664-5). Görüldüğü üzere Putnam, Bourdieu‟nun
tanımını “sosyal ağlar/şebekeler, karşılıklılık ve güvenilirlik normlarını” kapsayacak
ölçüde tüm ilişkilere ve kesimlere genişletmektedir (Welch, 2001).
Yoksullukla mücadele gibi önemli programlar yürüten Dünya Bankası da bu
kavramı politikalarının merkezine taşıyarak 1999’da şöyle bir tanımda bulunmuştur;
“Sosyal sermaye sadece toplumu destekleyen kurumların toplamı değil, bunları bir
arada tutan harçtır da”.
Kavrama ait tanımlar çeşitlilik göstermekle birlikte, kavramın anlam olarak
sosyal ağlara, gönüllü örgütlenmelere katılım, tolerans ve güven gibi sivil normların
işlevine yönelik tanımlamalar konusunda mutabakat vardır (Cote ve Healy, 2001). Bu
şekliyle bireyin toplum içerisinde edindiği norm ve değerler ile dâhil olduğu sosyal
ağlara, bireyin sosyal sermayesi olarak anlam verilmektedir.
Kavramın yeni olması nedeniyle literatür de henüz yeni yeni oluşmaktadır.
Ancak en çok üzerinde durulan kavram “Güven” dir. Toplumsal güven
mekanizmasının bir ulus inşaasında en önemli faktörlerden biri olduğunu söyleyen
Francis Fukuyama 2005 yılında yayınladığı “ Güven/Sosyal Erdemler ve Refahın
Yaratılması” isimli kitabı ile konuya ilişkin en kapsamlı çalışmalardan birini
gerçekleştirmiştir. Francis Fukuyama “Devlet İnşaası” ve “Tarihin Sonu” isimli
kitaplarında ele aldığı sosyal katılımı yüksek kurumların inşaa edilerek özgül
kapasitesi yüksek işlem hacmi düşük kurumlar ile daha etkin bir yönetişimin mümkün
olduğunu ifade etmektedir (Fukuyama, 1995: 84-87).
36
Fukuyama’nın dışında bazı bilim adamları güveni sosyal sermayenin bir
sonucu, bazıları kurucu unsuru, bazıları da her iki şekilde ele almaktadır (Cote ve
Healy, 2001). Modern toplumlarda genelleştirilebilir bir güvenden bahsedilmektedir
ve güvene, rol beklentilerinin ve aile ilişkilerinin dışındaki etkileşimlerde ve
durumlarda ihtiyaç duyulmaktadır (Duman ve Alacahan, 2011: 111-208) . Bireyler
arasında münferit olarak tesis edilen güven ilişkisi beraberinde makro düzeyde
toplumsal güveni de beraberinde getirmektedir. Aslında bu toplumsal mutabakatın
zeminidir
(Siisiäinen
2000:
https://www.istr.org/resource/resmgr/working_papers_dublin/siisiainen.pdf).
Putnam‟a göre “modern güven” şahsi ilişkiler içinde gelişmekte iken, “sosyal
güven” karmaşıktır ve sanayi sonrası toplumlarda karşılıklılık normu ve sivil bağlılık
ağları olmak üzere iki kaynaktan beslenmektedir. Güvensizlik ise sosyal bir patoloji
ve sosyal çözülmenin kaynağı olarak değerlendirilmektedir (Putnam, 1993:171).
Karşılıklılık ilkesine örnek olarak;
Eğer A kişisi B için bir şey yapar ve gelecekte karşılık bekleyerek B kişisine
güvenirse A kişisi için bir beklenti ve B kişisi için bir zorunluluk tesis eder. Bunun bir
finansal işlem gibi iyilik borç vermek olarak ele alındığı varsayılmalıdır. Elbette tek
bir kişiye yönelik işlem sayısı arttıkça A’nın beklentileri ve B’nin zorunlulukları
sağlıksız bir yapıya dönüşür. Yani sürekli bir kişiye iyilik borcu vererek bu sermaye
yapısı riskli bir konuma ulaşır, zira B’nin bu borçları geri ödeme imkânı gittikçe
azalacaktır. Ancak A kişisi bunu C, D, E gibi başka bireylere de uygularsa A’nın aynı
finansal sermayesi gibi sosyal sermayesinde ciddi bir artışa neden olur.
Bu örnekte de görüleceği üzere güven merkezli karşılıklı iyilik alışverişinden
kaynaklanan sosyal işleme “Sosyal Ticaret” bunu sağlayan ilkeye “Karşılıklılık İlkesi”
ve son olarak elde edilen kazancın muhasebede kayıt edildiği kaleme “Sosyal
Sermaye” denir.
1.4.1
Kırsal Yaşam ve Sosyal Sermaye
Sosyal sermaye kavramı kısaca insan ilişkileri içerisinde zamanla birikmiş
kaynaklardır. Bir toplumda sosyal sermaye, normların, değerlerin ve ağların bütününü
işaret eder (Portes, 1998: 1-24).
37
İnsanlar ve toplumlar sosyal sermayeyi değişimi etkilemek için kullanabilirler
(Portes, 1998: 1-24). Kırsal topluluklar şehir yaşamında hazırda bulunmayan türde bir
sosyal sermaye tesis edebilirler (Gilbert, Karahalios ve Sandvig, 2010: 1367-1388).
Yüksek nüfus yoğunluğuna sahip yerleşim yerleri önemli ve güçlü bağlara ait ağların
dışında bulunan saf bilgiye ulaşmayı sağlayan zengin sosyal sermaye üretebilirler
ancak bağları zayıftır (Jacobs, 1961: 1-12).
Kırsal toplumlar zayıf bağlar yerine güçlü bağları tercih ederler. Örneğin Falk
ve Kilpatrick ‘in (2000: 87-110) kırsal topluluk üyeleri ile yaptıkları görüşmelerde
katılımcılar kendi topluluklarını güçlü ölçüde “takım çalışması”, “birlikte çalışma”,
“birbirine destek olma”, “birlikte itme”, “ herkes arasında işbirliği” ve “beraber takım
olma” ifadeleri ile tanımlamışladır (Portes, 1998: 1-24). İnternetin, şehirlerde olduğu
gibi kırsalda da sosyal sermayeyi köprü kılmayı kolaylıkla desteklediği
unutulmamalıdır (Norris, 2002: 3-13 ve Resnick, 2001: 247-272).
Sosyal sermaye özellikle sosyal kaynaşma kavramına da bir bakış
sağlamaktadır. Sosyal kaynaşma, bazı tanımlara göre bir toplumun mensuplarının
ortak değerler ve aidiyet duygusuna ilişkin uzlaşma düzeyini göstermektedir (Duman
B. Ve Alacahan O. 2011: 225). Buna göre “sosyal kaynaşma hem bireylerin aynı
topluluğa ait oldukları hissi hem de bireylerin o topluluğun mensubu olarak
tanındığına dair duygusunu” birlikte anlatmaktadır (Jenson, 1998: 15).
Kırsalda sosyal sermaye oluşumunun başlangıcında en temel kurum ailedir.
Kırsal kesimlerde yaşayan insanların toplumsal normları ilk öğrendikleri yer olarak
aile, bireyin geleceğe dönük sosyal sermaye yapısının oluşumunda birinci basamağı
oluşturmaktadır. Sosyal sermaye araştırmalarında kişilerarası güvenin insanlar
arasında işbirliğini ve kolektif eylemi güçlendirdiği, sosyal etkileşimleri kolaylaştırıp,
artırdığı belirtilmektedir göstermektedir (Duman B. Ve Alacahan O., 2011: 226). Keza
sivil katılım; sosyal ağların yoğunluğu ve sıklığı da sosyal kaynaşmanın bir göstergesi
olarak kabul edilmektedir (Putnam, 1993: 171).
Kırsalda bireyin kollektif eylem ve işbirliğini gündelik hayatın bir parçası
olarak kabul etmesinin ana nedeni yaşanılan çevrenin işbirliği temelinde bir sosyal ve
ekonomik hayat tarzını benimsemiş olmasındandır. Sosyal ağ kırsalda yoğun ve sık bir
38
yapıya sahiptir. Putnam’ın (1993:171) üzerinde durduğu “sosyal ağların yoğunluğu ve
sıklığı” kavramının işaret ettiği gibi kırsal da sosyal sermaye sosyal kaynaşmanın en
temel göstergesidir.
Bireyler ve gruplar siyasal etkinliklere (oy verme, kampanyalara bağış,
protesto, yerel siyasal grupların organizasyonlarına katılım, yerel siyasi birim veya
yönetimlerinde görev alma vb.) değişik seviyelerde katılırlar (Farris ve Holman, 2014:
332). Genelde siyasal katılımdaki bu farklılıklar bireysel ve grup kaynaklarının,
siyasal angajmanın ve mobilizasyonun bir fonksiyonu olarak açıklanmaktadır (Farris
ve Holman, 2014: 332).
Eğitim, gelir ve sosyal sınıfa ait kaynaklar aynı siyasal güven, siyasal çıkar,
siyasal etkinlik ve sivil görev duygusu gibi psikolojik kaynaklar gibi oy verme,
kampanyalara dâhil olma ve siyasal olarak organize olmak gibi değişik katılımcı
davranışı cesaretlendirmektedir (Aldrich 1993: 246-278; Avery 2006:653-682; Verba,
Schlozman ve Brady1995:322-342). Değişik organizasyonlara üyelik bireysel ve grup
tabanlı kaynakların her ikisininde sosyal sermaye formunda gelişmesine ve siyasal
mobilizasyon ve istihdam için ağ kurulmasına olanak sağlamaktadır (Putnam 2000:
121-125)
1.4.2
Siyasal Kültür ile Sosyal Sermaye Kavramlarının Karşılaştırılması
Siyasal
Kültür
ile
Sosyal
Sermaye
Kavramlarının
benzerliği
seçmenlerin/bireylerin siyasal hayata ilişkin iletişim özelinde yatmaktadır. Siyasal
kültür
siyasal
bilgiye
sahiplik
ve
aktif
katılım
ile
ilişkilendirilerek
sınıflandırılırmaktadır. Sınırlı, Tâbi ve Katılımcı Kültür çeşitlerini birbirinden ayıran
en temel özellik bireylerin elde ettiği siyasal bilgi ve aktif katılım düzeyleridir. Bir
toplumun üyelerinin siyasala ilişkin tutum, inanç, duygu ve değer yargılarının
oluşturduğu bütüne ‘siyasal kültür’ denilmektedir (Erzen ve Yalın, 2011: 50).
Sosyal Sermaye ise bireyler için “sosyal hayatın belli bir ortak hedef
doğrultusunda birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi
nitelikler” olarak tanımlanmaktadır (Putnam 1995: 664-5). Bu durumda Sosyal
Sermayenin siyasal hayat içerisinde birlikte hareket etme (katılım)’yi sağlayan ağlar
39
(siyasal partiler, siyasal ideolojilere ait sivil toplum örgütleri vb) ile etkileşim
içerisinde bir yapıya da işaret etmektedir.
Siyasal Kültürün oluşumunda bireylerin çocukluk çağlarından siyasal
toplumsallaşma düzeyine kadar çevre ile etkileşim yolu ile bir süreç ifade
edilmektedir. Sosyal sermayenin oluşumunda da bireylerin yaşam boyunca topluma
ait tüm süreçlerde elde ettikleri edinimler (ağlar, kurumlar, insanlar..vb) ifade
edilmektedir.
Devlet ile siyasal süreç arasındaki ilişkileri “toplumsal hareketler” yoluyla
kavramsallaştıran Putnam’a (2000: 152) göre “toplumsal hareketler ile sosyal sermaye
o kadar yakından ilişkilidir ki hangisinin tavuk, hangisinin yumurta olduğunu anlamak
zordur”.
Bu ifadenin işaret ettiği ana soru “Sosyal Sermaye arttıkça toplumsal bilinç
artıyor ve bilinç düzeyindeki bu artış sebebiyle toplumsal hareketler meydana
geliyorsa, sosyal sermaye mi siyasal kültürü değiştiren bir niteliğe sahiptir?” yoksa
“Toplumsal ihtiyaçlara binaen ortaya çıkan hareketler ile oluşan yeni sosyal ağlar yolu
ile sosyal sermaye yapısı değişiyorsa, değişen toplumsal ve dolayısı ile siyasal kültür
sosyal sermayede de değişikliğe neden olabilecek bir niteliğe mi sahiptir?”
Bu iki kavramın etkisel bağıntısını kurmak ve bunu belirginleştirmek oldukça
güçtür.
1.5
Siyasal Davranışta Siyasal Bilginin Önemi - Yanlış Algı Kavramı
Siyasal davranış araştırmacılarının aradığı temel sorulardan birisi de
vatandaşların siyasal hayata anlamlı şekilde katılabilip katılamadıklarıdır. (Nyhan ve
Reifler 2010: 32:303-330) Geçmiş çalışmalar vatandaşların siyasi meseleler ile ilgili
eksik bilgiye sahip olduğunu göstermiştir (bkz. Delli Carpini ve Keeter 1996). Bu
eksiklik de vatandaşların görüşlerini açıklama konusunu etkilemektedir (Althaus
1998: 545-558; Kuklinski vd. 2000:143-154; Gilens 2001:379-396).
Bazı araştırmacılar vatandaşların gerçeğe dayalı verileri ikame etmek için
sezgisel yöntemleri veya kestirme bilgileri başarılı şekilde kullandıklarını ifade
etmektedirler (Popkin 1991: iv; Sniderman vd. 1991: 26 ; Lupia 1994: 63-76 ; Lupia
ve McCubbins 1998: 52). Tersi yönde Kuklinski ve Quirk (2000:143-154) ile Lau ve
40
Redlawsk (2001: 45(4), 951–971) vatandaşların bu yöntemleri kullanmada başarılı
olmadıklarını düşünmektedirler.
İnsanların sezgilerinin ve/veya edindikleri özet / kestirme bilgilerin siyasal
konularda görüş belirtme ve tam anlamıyla siyasal katılım anlamında yeterli bilgi ile
kıyaslanması oldukça güçtür. Ancak tüm vatandaşların tüm bilgilere eşit derecede
erişim olanağının olmasının mümkün olmadığı bir gerçektir. Bu bakımdan kestirme
bilgilerin ve sezgilerin siyasal katılım konusunda etkili olduğunu göz önünde
bulundurmak gerekmektedir.
Genel olarak “bilgili olmayan” ile “yanlış bilgili” arasındaki ayrımı belirlemek
gerekmektedir. Kulkinski ve arkadaşları yaptıkları araştırmada bu ayrıma dikkat
çekmişlerdir (Kulkinski vd 2000: 792). Sezgisel yöntemi tercih edenler tipik olarak
seçmenlerin “bilgili olmadıklarını” kabul ederek davranış sergilediklerini varsayarlar.
Ancak birçok vatandaşın siyasal tercihleri kendilerinin doğru olduğunu düşündüğü
ancak yanlış, hatalı yöne sevk eden veya dayanaksız bilgiler zemininde
oluşabilmektedir (Kulkinski vd 2000: 798). Örneğin ülkemizde muhafazakâr partilerin
şeriatı getireceği ve ülkemizde İran benzeri bir yapı oluşturmak istediklerine inanan
insanların bu partilere yönelik olumsuz yaklaşımları verilebilir.
Burada düşünülmesi gereken ana konu yukarıda ifade edilen yanlış bilginin
düzeltilebilip düzeltilemeyeceğidir. Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar
(Kuklinski vd. 2000: 143-154; Gilens 2001: 379-396; Howell ve West 2009:41-47)
sözü edilen yanlış bilgilerin gerçek verinin ortaya konması yolu ile düzeltilebileceğini
ortaya koymuştur. Gerçek verinin ortaya konması ifadesi vatandaş nezdinde bu
bilgileri nasıl elde edecekleri konusunu tartışmaya açmakta ve yukarıdaki amirane
ifadenin mevcut konumunu düşündürmektedir.
Genelde insanlar sözü edilen bilgileri tam bilgi kaynaklarından ziyade
“objektif” haberlerden kıyaslama yolu ile elde edebilmektedirler. Bu tür durumlarda
kendi düşüncelerine ters konumdaki değerlendirmeleri reddetme ve/veya yok sayma
eğiliminde de olabilmektedirler (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330). Bu konuya
yönelik geniş çaplı araştırmalar da mevcuttur. (Bkz Lord vd. 1979: 37(11), 2098–2109;
41
Edwards ve Smith 1996: 5-24; Redlawsk 2002: 1021-1044; Taber ve Lodge 2006:
755-769).
Siyasal hayata katılım ve siyasal tercihlerde doğru bilginin konumunun daha
iyi anlaşılması bağlamında öncelikli olarak yanlış algılamanın tanımının irdelenmesi
gerekmektedir.
1.5.1
Yanlış Algının Tanımı
Siyasal davranış konusunda yapılan araştırmalarda üzerinde en çok durulan
konulardan birisi siyasal davranışa neden olan bilgi ve bu bilginin edinim kaynağı ve
yöntemidir. Kimi araştırmalar bilginin kestirme yollarla ediniminin de anlamlı
derecede doğru kullanıldığını ortaya koyarken bazı araştırmalar tam tersini iddia
etmektedir.
Ayrıca siyasal alanda tartışmalı konularda gerçeğe dayalı bilgi nadiren
ortadadır, ya da net değildir (Kuklinski vd. 1998: 148). Politik meselelerde seçmenin
değerlendirmeye aldığı bilgiler genelde siyasal süreçten veya gelişmelerden bağımsız
türetilememekte aksine siyasal süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır (Nyhan ve Reifler
2010: 32:303-330). Bu noktada iddia olarak ortaya atılan ve seçmenin tercihlerini
belirlemesinde
kullanılması
istenen
çok
az
sayıda
ifade
doğru
tercihe
yönlendirmektedir. Bilinç düzeyine bağlı olarak toplumda bir iddia ya da ifade
tartışmaya değer bulunduğunda gündem oluşturabilmektedir. Bu nedenle insanların
mevcut kapsamda siyaset ile ilgili gerçek veriye bağlı değerlendirilmelerinde daha az
zorlayıcı standartlara bağlı kalınmalıdır (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330).
Bu gibi ölçümler aleyhte gerçek veriler ile en uygun kanıt ve uzman görüşleri
hakkındaki inanışlar aralığını göstermektedir. Dolayısıyla “yanlış algı” nın tanımı
dünya hakkında hatalı ve ispatlanmamış inanışları da içerecek şekilde insanların
gerçek meseleler hakkında açık kanıt ve uzman görüşleri tarafından desteklenmeyen
inanışları şeklinde ortaya çıkmaktadır (Nyhan ve Reifler 2010: 32:303-330).
Bu tanımı örneklendirmek için Türkiye’de dini değerleri esas alan muhafazakâr
partiler hakkında 28 Haziran 1996 yılında kurulan Refah Yol Hükümetine kadarki süre
gösterilebilir. Özellikle 1980 darbesinden sonra ki süreçte siyasi partilerin
yasaklanması ve sözü edilen partilerin anayasal düzeni bozma ve Cumhuriyetin temel
42
esaslarını değiştirerek İran benzeri bir İslami Cumhuriyet idealleri olduğu yönündeki
bilgiler mevcuttu. Ancak bu bilgilerin edinim kaynakları sezgisel ve/veya kestirme
bilgiler olarak cereyan etmekte idi. 1996 Refah Yol hükümeti ve 2002 yılında kurulan
AK Parti hükümetleri (Her iki parti temelde aynı görüşü savunmakta idi) dini değerleri
savunan muhafazakâr partilerin anayasal düzeni bozmak gibi bir niyetleri olmadığını
ortaya koymuş ve 1996 ile 2002 öncesi sözünü ettiğimiz yanlış algıya sahip birçok
seçmenin algısının değiştiğini ve seçmen davranışlarını bu yeni bilgiye göre
güncellediği görülmüştür.
Yukarıdaki örnek yanlış algının düzeltilmesi konusunda bir fikir vermektedir.
Ancak bu örnek siyasal süreç içerisinde gerçekleşen doğal algı düzeltmesi olarak
değerlendirilmektedir. Ek olarak yanlış algının düzeltilmesine yönelik yakın zamanda
araştırmalar da geçekleştirilmiştir.
1.5.2
Yanlış Algı Düzeltme Araştırmaları
Bu alanda örnek olarak sunacağımız araştırmalar Amerika Birleşik
Devletlerinde gerçekleştirilmiştir. Yanlış olan bir algının düzeltilmesi bağlamında
deneysel çalışmalardan ilki Kuklinski ve arkadaşları tarafından 2000 yılında
gerçekleştirilmiştir (Kulkinski vd 2000: 790-816).
İllionis Eyaletinde, rastgele tercih yoluyla seçilmiş bir grup vatandaşa telefon
yolu ile bir dizi gerçek veri doğrudan veya çoktan seçmeli olarak sunulmuştur.
Akabinde örneklem gruba ve kontrol grubuna refah politikaları ile ilgili düşünceleri
sorulmuştur. Araştırmada Kuklinski ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmada
katılanların çoğunun refah ve refah politikaları ile ilgili yanlış bilgi ve algıya sahip
olduklarını tespit edilmiştir. Ayrıca araştırmaya katılan ve konuya ilişkin iyi bilgiye
sahip katılımcıların da sorulan sorulara en uygun düşen cevapları verdikleri
gözlemlenmiştir. Araştırma da çarpıcı olan sonuç ise düzeltmelerin deneklerin
algısında bir değişikliğe neden olmayarak yanlış algı üzerinde bir değişiklik
göstermemesidir.
Refah Politikaları üzerine yapılan araştırmanın ardından Kuklinski ve
arkadaşları üniversite öğrencileri üzerinde kamu harcamalarına ilişkin yanlış algıların
düzeltilmesi çalışmasını yenilemişlerdir. Bu deneysel çalışmadaki sonuç bir önceki
43
araştırmanın aksine düzeltme bilgilerinin sunulmasına müteakip üniversite
öğrencilerinin yanlış olanı düzelterek sorulara daha uygun cevaplar vermişlerdir.
(Kulkinski vd 2000: 790-816).
İkinci araştırma ise Bullock tarafından 2007 yılında gerçekleştirilmiştir
(Bullock, 2007: 121). Bir dizi araştırmanın gerçekleştirildiği bu deneysel yaklaşımda
hali hazırda bulunan siyasi tartışmalar ile ilgili yanlış algılar üzerine planlanmıştır.
Araştırma psikoloji biliminde yer alan İnanış Direnci Paradigması kurgusuna
dayanmaktadır (bkz Ross ve Lepper 1980: Vol. 4, 17–36).
Bu yöntemde deneklere mevcut siyasi tartışmalar ile ilgili sonradan gözden
düşmüş veriler sunuluyor. Bu denek grubu hiçbir yanlış bilgi ile enforme edilmeyen
bir kontrol grubu ile kıyaslanıyor. Yapılan 3 araştırmada da yanlış bilgi ile müdahale
edilen grubun kontrol grubundan ayrıştığı (inanış direnci sergilediğini) ve huysuz bir
şekilde inanışlarında daha kendinden emin hale geldikleri gözlemlenmiştir. (Bullock,
2007: 156)
Ek olarak, bu çalışmada hali hazırdaki siyasi olaylarla ile ilgili yapılan 3
araştırmanın 2’sinde gözden düşmüş bilgiye maruz bırakılan deneklerin siyasi
belirleyicilerini aksi (partizan) yöne sevk ettiği gözlemlenmiştir. (Bullock, 2007: 192).
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere yanlış algının düzeltilmesi konusunda
yanlış algıya sahip vatandaşların eğitim seviyeleri, siyasete olan ilgi düzeyleri gibi
birçok etkenin belirleyici olduğu görülmektedir. Bu haliyle yanlış algı ve düzeltilmesi
ile ilgili teorik beklentiler ortaya çıkmaktadır.
Siyasette tartışmalı meselelerde siyasi inanış kişinin ideolojik tercihleri veya
partizan inanışları ile yakından ilgilidir. Bu nedenle yanlış algının düzeltilmesi
konusunda düzeltici bilginin bu ilişkiden etkilenmesi beklenmelidir. (Nyhan ve Reifler
2010: 32:303-330). Psikoloji bilimi insanların, önceden edindikleri bilgiler
doğrultusunda yeni verileri değerlendirmeye eğilimli olarak amaç-odaklı yaklaşımlar
sergilediklerini ortaya koymaktadır (bkz. Kunda 1990:480-498 ile Molden ve Higgins
2005: 325-375). Diğer bir deyişle insanlar bir kanıt veya veriyi değerlendirirken kendi
inanışlarını güçlendiren, kendi inanışlarını reddetmeyen veya horgörmeyen yanlarını
44
benimseme yönünde davranış sergilemektedirler (Bkz. Lord vd. 1979:2098-2109;
Edwards ve Smith 1996:5-24; Taber ve Lodge 2006:755-769).
Bu şekliyle örnek verecek olursak milliyetçi ideolojiye sahip birinin gerçeğe
dayalı
verileri
değerlendirirken
milliyetçi
yönünü
güçlendirecek
kısımları
değerlendirirken aksini iddia eden verileri yok sayma eğilimi göstereceği, aynı şekilde
sosyalist ideolojiye sahip birinin de aynı yöntemle sosyalizm düşüncesine uygun veriyi
kabullenirken aksini iddia eden veriyi yok sayma eğilimi göstereceği varsayılmaktadır.
Bu varsayımlar psikoloji bilimi açısından tutarlı konumdayken siyasal bilimler
çerçevesinden gerçeğe dayalı ve yurttaşlık bilgisini siyasal davranışlardan ayırma
çabasına yönelik pratik uygulamalar bağlamında tutarlı görünmemektedir. (Nyhan ve
Reifler 2010: 32:303-330).
1.6
Kitlesel Medya ve Siyaset Üzerindeki Etkisi
Kitlesel medyanın vatandaşlara yönelik siyasal bilgi sağlamada birincil araç
konumunda olduğu artık bir gerçektir. Özellikte taşınabilir cep telefonu, laptop,
tablet…vb araçlar sayesinde insanlar çoğunlukla güncel bilgilere, haberlere ve diğer
bilgi kaynaklarına bu araçlar vasıtası ile ulaşabilmektedir.
Servis sağlayıcı firmaların geniş kapsama alanları tesis etme girişimleri
neticesinde ve uydu yardımlarıyla internetin ulaşmadığı alan neredeyse kalmamıştır.
Bu bağlamda gerek kırda gerekse kentte olsun internet, iletişim sistemleri ile tanışmış
ve kullanıma almış tüm vatandaşlar açısından yazılı yayınların önüne geçmiştir. Görsel
medya etkisini hala sürdürmektedir. Bu nedenle görsel medya ve internet tüm
vatandaşlar açısından siyasal bilginin ediniminde birincil kaynak konumundadırlar.
Bu nedenle bu araçların siyasal gündem belirleme gücü ortaya çıkmıştır.
Siyasal davranış açısından edinilen bilginin kaynağına ve bilginin özelliklerine göre
siyasi gündemin oluşması Türkiye özelinde ortalama 20 yıldır gözlemlenmektedir.
Özel TV ve Radyo kanallarının kendini gösterdiği 90’ların sonları ve internetin hızlı
gelişiminin gözlendiği 2000’li yıllar itibari ile seçmen davranışlarını kontrol etmede
ve siyasal bilgi tedarikinde eşi görülmemiş bir güçle kitlesel medya Türkiye’de etkili
olmaya başlamıştır.
45
1.6.1
Kitlesel Medyanın Gündem Belirleme Gücüne Yönelik Tartışmalar
Son 30 yıldır gündem belirleme kavramı medya ve iletişim araştırmalarının en
etkili ve üretken paradigmalarını sağlamıştır (Jennings ve Miron, 2004: 662-704).
Kitlesel medya bir konuya vurgu yaptığında mesajı alan izleyiciler/kamuoyu bu
konunun önemli olduğunu düşünür (Cohen, 1963: 121; McCombs ve Shaw, 1972:813824). Dünya genelinde yapılan bir çok çalışma medya ile kamu otoriteleri arasında
sabit korelasyonlar tesis etmişlerdir (Dearing ve Rogers, 1996: 51; Ghanem, 1996: 1215; McCombs ve Shaw, 1993:58-67; Weaver, Graber, McCombs, ve Eyal, 1981:1324).
İletişim araştırmacıları ile siyasal araştırmacıların yaptıkları araştırmalar
sonuçlar itibari ile karşıt sonuçlarda ortaya koymuştur. Bu genelde iletişimcilerin
iletişim merkezli siyasal araştırmacıların siyasal merkezli yaklaşımlarının sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır (Bartels, 1996: 22-105).
İletişim
araçlarının
etkisinin
mütevazı
düzeyde
olduğunu
savunan
araştırmacılardan Walker (1977: 423-445) örnek olarak The New York Times’ın ABD
senatosundan geçen 3 güvenlik yasası ile ilgili önderlik etmek yerine konuyu basitçe
izlediğine işaret etmiştir. Kingdon (1984, 61-62)’un Birleşik Devletlerde siyasal karar
vericiler ile görüşme şeklindeki araştırmasında “Medyanın önemine yönelik örnekler
bulunabilir ama bu örnekler oldukça nadirdir… Medya hükümette neler olduğunu
genellikle hükümet gündemleri üzerinde bağımsız bir etki sağlamadan ziyade sadece
rapor ederler” şeklinde ifadeler kullanmıştır. Ek olarak Hollanda’ da Kleinnijenhuis
(2003:151-213)’ın yaptığı araştırma bulgularında siyaset üzerinde medya etkisi
oldukça sınırlı görünmektedir. Bazı araştırmacıların medyanın sınırlı gündem
belirleme gücü ile ilgili tahminleri kısa odaklanma süreleri ve bunun sonucu olarak
demokrasinin yavaş işleyişine etkilerini seyreltmelerindendir (Dearing ve Rogers,
1996:1-60; Protess ve McCombs, 1991:26-58).
Kingdon (1984, 61-62)’ın medyanın zayıf gücüne yönelik diğer bir ifadesi de
medyanın siyasal karar verme sürecinin başında değil sonunda yer alan en muhteşem
hikâyeleri aydınlatmaya olan eğilimidir. Bazı araştırmacılar da, dış politika gibi
spesifik meseleler dışında (Herman, 1993:23-46; Livingston, 1997:291-314; Mermin,
46
1997:385-404) soruşturma gibi özel gazetecilik çeşitleri için (Molotch, Protess, ve
Gordon, 1987:26-48; Protess, Cook, & Doppelt, 1991:1-56; Protess vd., 1987:166185) ve bazı çok alışıldık ve rutin olmayan kriz durumlar dışında (Eichhorn, 1996:3,
Wood ve Peake, 1998:173-183) medya’nın siyasal gündem belirleme etkisinin sınırlı
olduğunu iddia etmektedirler.
Diğer taraftan bazı araştırmacılar siyasal gündem üzerinde güçlü medya
etkisinin varlığını iddia etmektedirler. Gündem konusunu çalışan siyasal bilimlerin
kurucu babaları arasından Cobb ve Elder (1971:909) yıllar önce “Medya meseleleri
sistemik gündeme taşımada ve mesajları kurumsal gündemler üzerinde dikkate alma
şansını artıran çok önemli bir rol oynayabilir” şeklinde görüş belirtmiştir. Edwards ve
Woods (1999:327-344) buna örnek olarak ABD Başkanı’nın gündemi üzerinde bir
medya etkisi tesis etmişlerdir.
Trumbo (1995:152) 1985’den 1992’ye küresel ısınma meselesinin yükselişini
ve düşüşünü yakından takip etmiştir ve meselenin üzerine siyasi dikkatin gelişiminde
medyanın kayda değer bir etkisi olduğu kanaatini ifade etmiştir. Soroka (2002: 264285) özellikle dikkat çekmeyen bir mesele olarak çevre hakkında ki Kanada genelinde
siyasal gündemi medyanın oluşturduğunu vurgulayan benzer bir sonuç ortaya
koymuştur.
Ek olarak Baumgartner, Jobes ve Leech (1997:349-363) Birleşik Devletler’de
kongre düzeyinde 4 iç mesele ile ilgili medya ile siyaset arasında sabit bir ilişki
olduğunu tespit ederek “Medya’nın durumları yaratarak hükümetin kaçınılmaz şekilde
dikkatini artırmaya yardım etmektedir” ifadelerine çalışmalarında yer vermişlerdir.
Son olarak, Cook vd. (1983:716-735) yenilikçi deneysel bir yaklaşımla politika
üreticilerinin TV haberlerini izleyerek etkilendiklerini ve TV haberlerini izledikten
sonra ortaya konulan haber başlığının hükümet nezdinde öncelikli olarak
değerlendirilecek öneme haiz olduğunu düşündüklerini ortaya koymuştur.
Kitlesel medyanın ister mütevazı ister güçlü oranlarda siyasal gündemi
belirlemede etkisi olsun her iki durumda da kitlelere tedarik ettikleri bilginin ve/veya
haberin bir sorumluluğu olduğu açıktır. Bu bağlamda kavram sıkça “Basın
Sorumluluğu” şeklinde vücut bulmaktadır.
47
1.6.2
Medya-Kanaat Önderleri ve Bilginin Kırsalda Akışı
1990’lı yılların sonlarına doğru yaygınlaşan ve günümüzde iletim altyapılarıyla
kırsalda
daha
fazla
izleyici
ve
dinleyici
bulabilen
bölgesel
ve
yerel
radyo/televizyonların özellikle kırsalda ki siyaset açısından konumu gittikçe artan bir
öneme sahiptir. Köy kahveleri gibi boş zaman değerlendirme mekânlarında TV
kanallarından çok radyo yayınları takip edilmektedir.
Yerli işletmeciler tarafından yönetilen bu yayın organlarının genel siyaset
üzerinde ulusal yayın kuruluşları kadar etkisi olmasa da adaylar ve partilerin bölgesel
çalışmaları üzerinde oldukça büyük bir etkileri bulunmaktadır.
Bu tür iletişim araçlarının birden çok sayıda yayın yapması ile birlikte kırsal da
medyanın doğrudan ya da dolaylı mesajlarının kırsaldaki kanaat önderleri nezdinde
nasıl algılandığı ve bunu siyasal açıdan daha az aktif nüfusa nasıl aktardıkları
konusunda milat kabul edilen ilk çalışma “The People’s Choice” ile Lazarsfeld,
Berelson ve Gaudet, (1944:27) ‘e aittir. Medya yoluyla gönderilen mesajların akışı
hakkında iki adımlı bir iletişim hipotezi takip edilmiştir (Harik, 1971: 731-740).
Hipotez şu şekilde ifade edilmiştir. Birinci adım medya’ dan kanaat önderlerine ikinci
adım da kanaat önderlerinden daha az aktif nüfusa şeklinde hipotezde yer verilmiştir.
“Fikirler çoğunlukla radyodan ve yazılı basından kanaat önderlerine ve
onlardan da nüfusun daha az aktif kesimine doğru akar”. (Lazarsfeld, Berelson ve
Gaudet. 1944:61-78)
Harik (1971: 731-740), çalışmasında Mısır kırsalında saha araştırması yaparak
kitlesel medyanın mesajlarını köy toplumlarına nasıl ulaştırdığını, bilginin aracılarını
tanımlamayı ve kitlesel medya ile siyasal farkındalık arasındaki ilişkiyi görmeye
çalışmıştır.
Shubra El-Gedida isimli 6000 kişilik kırsal nüfusa sahip yörede 1952 öncesi
toprak mülkiyeti olmayan ve arazi sahiplerinden arazi kiralama yoluyla çiftçilik yapan
çiftçiler barınmaktayken araştırmanın yapıldığı 1967’de toprak reformunun (1952)
üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen ekonomik olarak zayıf bir yöredir Harik (1971:
731-740).
48
Harik (1971:731-740) çalışmasında deneklerin % 48’inin siyasal bilgiyi
doğrudan kitlesel medya’ dan aldığını, % 37’sinin sözlü şekilde bilgi sahibi olanlardan
bilgiyi edindiğini ve geriye kalan % 15’in çalışmada sorulan siyasi konular ile ilgili
bilgi sahibi olmadıklarını ortaya koymuştur.
Diğer bir çalışmada ise Koter (2013: 653-679) Afrika ülkelerinde siyasal
liderlerin en verimli oy merkezleri olarak kırsal’ı gördüklerini ve medya/iletişim
çalışmalarını bu alana yoğunlaştırdıklarını ifade etmiştir. Yerel aracılar (local
intermediaries) olarak ifade ettikleri kanaat önderlerinin doğrudan siyasilerden ve
medya yoluyla edindikleri bilgileri diğer vatandaşlara aktardıkları belirtilen çalışmada
1978’den 2012 ‘ye kadar Senegalde yapılan seçimler veri olarak alınmıştır.
Her iki çalışmanın da ortaya koyduğu ana bulgu, kanaat önderleri ile daha az
aktif vatandaşlar arasındaki siyasal bilgi akışının kırsalda siyasal davranışı belirlemede
önemli bir rol oynadığıdır.
49
2. ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ
Bu bölüm araştırma metodolojisinin ana bileşenlerini anlatmaktadır. Bölümün
içeriği araştırma sahası ve siyasi geçmişi ile araştırmanın metodolojisi, araştırmanın
tasarımı, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri, uygulanan prosedürler ve veri
analizini kapsamaktadır.
2.1 Araştırmanın Amacı
En basit hali ile kırsalda siyasal davranış araştırması olarak ifade edilen bu
araştırmada birincil amaç Çukurova kırsalında seçmenlerin siyasal kimlik, siyasal
bilgiye erişim, sosyal sermaye, kitlesel medya ve sosyal medya ilişkileri, siyasal
katılım düzeyleri ile siyasal tercihlerin nasıl şekillendiğinin bir fotoğrafını
çekmektedir.
Bireylerin siyasal davranışta bulunurken öncelikle göz önünde bulundurduğu
iki şey vardır. Birincisi, eyleme geçmeye karar vermek, ikincisi de, karar verdiği bu
eylemin yönünü, doğrultusunu belirtmektir. (Koçak, 2002: 96-103 ). Kişi bir seçim
sırasında yalnızca oy vereyim mi ya da vermeyeyim mi diye düşünmez aynı zamanda
kime vereceğini de düşünür (Milbrath, 1965, 6). Araştırmada temel olarak bireylerin
siyasal davranışta bulunurken göz önünde bulundurdukları bu karar ve eylemlerin yön
ve doğrultularının kırda ki boyutunun incelenmesi düşünülmüştür.
2.2 Araştırma Soruları
Araştırmanın içeriğinde aşağıda ifade edilen sorular ele alınmıştır.
i-
Demografi ve Siyasal Kimlik
ii-
Siyasal Davranış
iii-
Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Kültür
iv-
Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye
v-
Siyasal Katılım
vi-
Siyasal Tercihler
Birinci bölümde deneklerin yaşadığı yer, cinsiyet, yaş, meslek, eğitim, medeni
durum, gelir, sosyal güvenlik ve siyasal görüş soruları yer almaktadır. Bu grupta yer
50
alan sorulardan elde edilen veriler ile örneklemin demografisi ortaya konmaya
çalışılmıştır.
İkinci bölümde siyasal davranış olarak sürekli aynı partiye oy verip
vermedikleri, sürekli aynı partiye oy veriyorlarsa bunun nedenlerini, başka partilere de
oy verenlerin de bu tercihlerinin altında yatan sebepleri göstermek istenmiştir.
Üçüncü bölümde siyasal bilgiye erişim içerisinde en çok kullanılan
kanallarının neler olduğu sorulmuştur. Ayrıca memleket meseleleri ile ilgi düzeyleri,
siyasal kitapları okuma alışkanlıkları ve şehir merkezlerinde yaşayan insanların siyasal
tutumlarını belirleyen bazı ekonomik ve siyasi terimler ile ilgili bilgi düzeyleri
ölçülmeye çalışılmıştır.
Dördüncü bölümde Kitlesel Medya ve Sosyal Medya ile etkileşim, sosyal
sermaye yapısında kanaat önderlerinin rolü ve siyasal bilginin oluşumunda mekânları
irdelenmiştir.
Beşinci bölümde her biri evet-hayır (1,0) değerleri temel alınarak 10 adet
siyasal katılım türüne yönelik sorular sorulmuştur. Bu hali ile 1 ila 10 arasında bir
puanlama yaparak örneklemin siyasal katılım düzeyleri kategorize edilmek istenmiştir.
Son olarak altıncı bölümde son dönem seçimlerde ve Başkanlık sistemi
tartışmalarında deneklerin siyasal tercihleri sorulmuştur.
Buna göre araştırmada aşağıdaki konulara yanıt arayabilmektir.
Çukurova Kırsalında
i-
Demografik yapı nasıl görünmektedir?
ii-
Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlardan hangisi ya da hangileri
hâkimdir?
iii-
Katılımcıların siyasal bilgi düzeyi nasıldır?
iv-
Katılımcıların sosyal sermaye yapısı nasıldır?
v-
Katılımcıların siyasal katılım konusunda ne kadar aktiftirler?
vi-
Çukurova Kırsalında siyasal kültür görünümü nasıldır?
vii-
Katılımcıların son dönemde siyasal tercihleri nasıldır?
51
viii-
Cinsiyetin, eğitim durumunun, yaşın, siyasal kimliğin bu sonuçlara etkisi
nedir?
ix-
Sosyal sermaye, siyasal bilgi ya da siyasal katılım düzeyi birbirlerini
etkilemekte midirler?
Tüm bu konulara yönelik değerlendirmeler sonuç bölümünde ele alınmıştır.
2.3 Araştırmanın Önemi
Özellikle sanayileşmeye dayalı kırdan kente ilk göç hareketlerini hatırlayacak
olursak, kırsal nüfusun ülke nüfusuna egemen olduğu günler ülkemiz açısından çok
eski bir geçmişe sahip değildir. Dış ülkelere işçi olarak giden göçmenlerden sonra köy
topluluklarını terk ederek özellikle büyükşehirlerde istihdam olanaklarına ulaşma
arzusu ile başlayan kente göç dalgaları bundan 50 yıl evvel % 60’a yakın olan kırsal
nüfusumuzu bugün % 20’lere geriletmiştir.
Doğal olarak da araştırmacılar, bilhassa siyasal davranış konusunu çalışanlar
odaklanma noktası olarak şehirleri tercih etmeye başlamışlardır. Özellikle 90’ların
sonundan itibaren bilgi iletişim sistemlerin yaygınlaşması ve politik iklimin sürekli ve
şiddetli olarak değişkenlik göstermesi siyasal araştırmacıların ve dolayısı ile siyasi
aktörlerin bu iklim değişikliklerinin yaşandığı yaşam merkezlerine yoğunlaşmalarına
sebep olmaktadır. Siyasal davranış ile ilgili literatür incelendiğinde konunun daha çok
kentte yaşayan bireyleri ele aldığı görülmektedir (Güvendi, 2002: 65; Karaman, 1998:
47).
Ancak tarımın hiç olmayacağı ya da köy – belde ekonomilerinin tamamen
ortadan kalkacağı gibi bir durumun söz konusu olması çok mümkün görünmemektedir.
Hatta ileride kırsal yaşama geri dönüşün kaçınılmaz olacağına dair bilimsel öngörüler
iklim değişikliği raporlarında yer almaktadır.
Bu nedenle kırsal da yaşayan insanların siyasal davranışlarını periyodik olarak
araştırma, tutum ve davranışlarını belirlemek ve kırda siyasal düzenin zaman
içerisinde değişimini takip etmek sosyal bilimin vazgeçmeyeceği bir alan olduğunu
göstermektedir.
52
Bu araştırmanın nihai hedefi Çukurova özelinde kırda siyasal davranışa ait bir
fotoğraf çekerek ileride devamı gelmesi muhtemel çalışmalara bir kilometre taşı
sunabilmektir.
2.4 Araştırmanın Varsayımları
Araştırmanın literatür taraması sonucunda anket soruları hazırlanırken
aşağıdaki varsayımlar ele alınmıştır:
1- Kırsalda yaşayan kesimlerde siyasal görüş skalası muhafazakar, milliyetçi,
liberal, sosyal demokrat, marjinal olarak ele alınmıştır. Bu kavramların direkt
sorulmasının siyasal bilgi düzeyi düşük seçmenden doğru cevap alınmasını
engelleyeceği varsayılmıştır. Anket içerisinde muhafazakâr için “manevi
değerlerime önem veririm”, milliyetçi için “Milli değerlerime önem veririm”,
liberal için “ekonomik gelişmelere önem veririm”, sosyal demokratlar için
“demokratik ve sosyal gelişmelere önem veririm” ve son olarak bu kalıpların
dışında bir siyasal görüşü benimseyenler için “radikal düşünürüm” ifadeleri
kullanılmıştır.
2- Araştırmada kırsalda sosyal mekânlar olarak aile, misafirlik ve kıraathane
dışında bir mekân olmadığı varsayılmıştır.
2.5 Araştırmanın Kısıtları
Kırda Siyasal Davranış (Çukurova Örneği) çalışmasında aşağıda ifade edilen
kısıtlar yer almaktadır.
i)
Araştırma bölgesi olan Çukurova’da Hatay ili dâhil edilmemiştir. Adana,
Mersin ve Osmaniye illerinde veri çalışması yürütülmüştür.
ii)
Nüfusu 5000 kişinin altında olan yerleşim yerleri araştırmaya dâhil
edilmiştir.
İl merkezlerine 20 km’den yakın yerler dâhil edilmemiştir.
53
2.6 Araştırma Sahası
Çukurova (Eski adıyla Kilikya) Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay’ı içine alan
coğrafya ’ya verilen isimdir. Araştırmada Mersin Adana ve Osmaniye illerini
çalışılmıştır.
Hatay bölgesi kendine has demografisi ve kültürel yapısı ile diğer 3 ilden farklı
bir yapıya sahiptir. Hatay’ın siyasal davranışlarını temellendiren unsurlar diğer illere
nispeten daha çeşitlidir. Buna bağlı olarak araştırmanın bütünlüğü nedeniyle
araştırmaya dâhil edilmemiştir.
Tablo 2 Araştırma Sahasında Yıllara Göre İl Nüfusları, 2012-2015
İl
Toplam Nüfus
2012
2013
2014
2015
Adana
2 125 635
2 149 260
2 165 595
2 183 167
Mersin
1 682 848
1 705 774
1 727 255
1 745 221
492 135
498 981
506 807
512 873
4 300 618
4 354 015
4 399 657
4 441 261
Osmaniye
Toplam
(kaynak: www.tuik.gov.tr)
Şekil 1 Araştırma Sahasında Nüfus Grafiği
54
Araştırma Bölgesinde Nüfus (2012-2015)
2.500.000
2.000.000
1.500.000
1.000.000
500.000
0
2012
2013
Adana
2014
Mersin
2015
Osmaniye
Araştırma Bölgesi son Büyükşehir Yasası nedeniyle Adana ve Mersin Büyükşehir
statüsüne
geçtikten
sonra
kır
kent
nüfus
ayırımları
istatistiksel
olarak
yayınlanmamaktadır. Bu nedenle kır ve kent nüfusunun son verileri 2013 itibari ile
bulunabilmiştir.
Tablo 3 Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013)
İl
Kent
Kır
Toplam
Kır %
Adana
1,678,046
471,214
2,149,260
21,92
Mersin
1,103,339
602,435
1,705,774
35,31
Osmaniye
374,867
124,114
498,981
24,87
(kaynak: www.tuik.gov.tr)
55
Şekil 2Araştırma Bölgesinde Kent ve Kır Nüfusları (2013)
Şekil 3 Çukurova Bölgesi
Harita 1: Çukurova Bölgesi
Hatay Dâhil Değildir
56
2.7 Araştırma Sahasının Siyasi Geçmişi
Araştırma sahasının genel görünümüne bakılacak olursa her üç kentin kırsal
nüfusunun büyük bir çoğunluğunu Türkmenler oluşturmaktadır. Yörük Türkmen
hâkimiyetinin en az görüldüğü bölgeler genelde güney Adana ve dağlık olmayan
Mersin kırsalı olarak görünmektedir. Buna göre genelde her üç bölgenin kırsalından
genelde birbirine çok yakın siyasal davranış gösterdiği ifade edilebilir.
Ancak il bazında bakıldığında Mersin ve Adana’ da tüm ideolojilerin belirli bir
güce sahip olduğu, Osmaniye ise Milliyetçi ve Muhafazakâr siyasal kimliklere ağırlıklı
olarak ev sahipliği yaptıkları görülmektedir. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçim
sonuçları 3 ilde şu şekilde görülmüştür.
Şekil 4 ADANA 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları
57
Şekil 5 MERSİN 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları
Şekil 6 OSMANİYE 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları
(Kaynak: Şekil 4,5 ve 6 http://secim.haberler.com/2015/ sitesinden elde
edilmiştir)
58
2.8 Araştırma Yöntemi
Araştırma nicel araştırma yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu
bağlamda “Nicel araştırma yöntemleri çalışmada aranan hususa ait sayısal verileri
belirtirken nitel araştırma çalışmada aranan hususun anlatıcı veya metinsel tanımlarını
üreten” (Vanderstoep&Johnston, 2009: 7) teknikler olarak tanımlanmaktadır.
Kırsalda Siyasal Davranış (Çukurova Örneği) çalışması betimleyici bir
araştırma olarak araştırma bölgesinde yaşayan insanların siyasal davranışlarını ve bu
davranışları etkileyen etkenleri fotoğraflamak için tasarlanmış nicel bir çalışmadır.
2.9 Araştırmanın Tasarımı
Daha önce de belirtildiği üzere araştırma için Çukurova yöresi seçilmiştir.
Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmış ve örneklemin siyasal
katılım düzeyleri, siyasal bilgi edinme kaynakları, toplum içi siyasal iletişim kanalları,
ideolojik bakış açıları, güncel siyasal hayata ilişkin düşünceleri, siyasal eyleme
yönelik düşünceleri nicel olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
2.10
Evren ve Örneklem
Araştırma 10 Ocak 2016 ile 1 Mart 2016 tarihleri arasında Hatay ili dışında
kalan Mersin, Adana ve Osmaniye illerini kapsayan Çukurova yöresinin kırsal
kesimlerinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini Çukurova bölgesinde kırsalda yaşayan bireyler
oluşturmaktadır. 2013 yılı TUİK verilerine göre bu üç ilde toplam 1.197.763 kişi kırsal
da nüfusa kayıtlıdır. Ancak bu rakam içerisinde belde ve köy nüfuslarının yanı sıra
merkez ilçeler dışındaki ilçelerde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu rakamın sadece
belde ve köy gibi araştırmanın temel hedef bölgesini oluşturan kesim bu rakamın
yaklaşık % 30’u olan 359.000 kişiden oluştuğu hesaplanmaktadır.
Örneklemin seçiminde rastgele örneklem tekniği kullanılmış ancak özellikle
nüfusu 2.500 kişinin altında olan yerleşim yerleri tercih edilmiştir. Şehir merkezine
uzaklık olarak köy ve beldelerde şehir merkezine en yakın mesafe 20 km olarak
59
belirlenmiştir. İlçe merkezlerine mesafenin de minimum 10 km olması dikkate
alınmıştır. Çalışmada 370 katılımcıdan anket elde edilmiştir.
2.11
Veri Toplama Aracı
Araştırmada öncelikli veri toplama tekniği olarak anket kullanılmıştır. Anket
sosyal bilimler alanında en çok kullanılan bilgi toplama tekniğidir. Anketler geniş
insan kümelerinin eğilimlerini, tavır/tutumlarını ve düşüncelerini ölçmede en çok
kullanılan araçlardır.
Anket’ deki en temel şart temsili bir örneklem üzerinden bilginin
toplanmasıdır. Anketler, sosyal konuların hem tasviri hem de açıklanması amacıyla
kullanılabilir. Büyük grupların doğru ve ekonomik bir şekilde tasviri ve
anlaşılmalarına olanak tanırlar.
Ek’ de verilen anket yapısı 6 ana kısımdan oluşmaktadır.
i-
Demografi
ii-
Siyasal Davranış
iii-
Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi
iv-
Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye
v-
Siyasal Katılım
vi-
Siyasal Tercihler
2.12
Veri Analizi
Araştırmada nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu bölümde nicel
verilerin analizine ve bu analiz için kullanılan verilerin niteliğine yönelik açıklamalara
yer verilmiştir.
2.12.1 Gruplandırılarak Belirlenen Değişkenler
Ankette 38 adet soru bulunmaktadır. Ayrıca bu sorulara verilen cevaplardan
puanlama yoluyla yeni değişkenler elde edilmiştir. Bunlar sırasıyla
i-
Siyasal Davranışı Açıklayan Davranışların Belirlendiği Değişkenler
ii-
Siyasal Kültür Yapısı
iii-
Sosyal Sermaye Yapısı
iv-
Siyasal Bilgi Düzeyi
60
Siyasal Katılım Düzeyi
v-
değişkenleridir.
Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımların denekler arasındaki dağılımını
bulabilmek için anket formunun 8 no’ lu sorusuna verilen cevaplara bağlı olarak 9, 10,
11 ve 12 numaralı sorulardan elde edilen cevaplar gruplandırılmıştır. Buna göre 8
no’lu soruda kendisini;
i-
Liberal veya marjinal ifade edenler
ii-
Milliyetçi, Muhafazakâr veya Sosyal Demokrat olarak ifade edenler
İki grupta toplanmıştır.
Siyasal Davranışı açıklayan üç temel yaklaşım olarak Sosyolojik, SosyoPsikolojik ve Rasyonel Tercih yaklaşımları değerlendirilmiştir. Bu gruplardan
birincisinde liberal düşüncede olanlar doğrudan rasyonel tercih yaklaşımına dâhil
edilmiştir. Marjinal ifade edenler
yaklaşım değerlendirilmelerinde dışarıda
bırakılmıştır.
İkinci grupta olanlarda ikincil bir değerlendirme olarak sürekli aynı partiye oy
verip vermemelerine göre sınıflandırılmıştır. Sürekli aynı partiye oy verenler için 10
numaralı soruda gösterdiği sebebe göre üçüncü bir sınıflandırma yapılmıştır. Sürekli
aynı partiye oy vermeyenler için ise 11 ve 12 numaralı sorularda bunun nedenleri
sorgulanmış ve bu cevaplara göre sınıflandırılmıştır.
Bu anlatıma göre veriler üzerinde şu sorgulama yapılmıştır.
Eğer denek 8 nolu soruda “Milliyetçi, Muhafazakâr, Sosyal Demokrat”
şıklarından birini işaretlemişse ve eğer
i-
9 nolu’soruda 1 no’lu ve 10. Soruda 1 no’lu veya 3 no’şu şıkkı
işaretlemişse “Sosyolojik Yaklaşımla Açıklanan Davranış Sınıfı”
ii-
9 nolu’soruda 1 no’lu ve 10. Soruda 2 no’lu şıkkı işaretlemişse
iii-
9 nolu’soruda 2 no’lu veya 3 no’lu ve 12. Soruda 2 no’lu şıkkı
işaretlemişse “Rasyonel Tercih Yaklaşımla Açıklanan Davranış
Sınıfı”
olarak gruplandırılmıştır.
61
Siyasal Bilgi Düzeyi yine her bir denek için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Anket
içerisinde siyasal bilginin nasıl edinildiğine ek olarak modern siyasal ve ekonomik
bazı kavramlara yönelik bilgi düzeyleri sorgulanmıştır. Buna göre kavramlar ve
puansal dağılım;
i-
Enflasyon (Maksimum 1 Puan)
ii-
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Maksimum 2 Puan)
iii-
Ana Muhalefet (Maksimum 1 Puan)
iv-
İktidar (Maksimum 1 Puan)
v-
Koalisyon (Maksimum 1 Puan)
vi-
Avrupa Birliği (Maksimum 2 Puan)
vii-
Cari Açık (Maksimum 2 Puan)
Verilen cevaplar bilinen tanımlara yakınlık derecesine göre, “Çok iyi biliyor”,
“Biliyor”, “Az Biliyor” ve “Bilmiyor olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlemelere 1
puanlık sorularda sırasıyla 1, 0.5, 0,1 ve 0 puanları, 2 puanlık sorularda sırasıyla 2, 1,
0.5 ve 0 puanları verilmiş ve toplam 10 üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır.
Ankette verilen cevaplara göre düzeyi yeni bir değişken ile belirlenen diğer bir
konu ise Sosyal Sermaye’ dir. Deneklerin Sosyal Sermaye Düzeyleri belirlenirken;
i-
Deneğin kitlesel medya ve sosyal medya kullanımı
ii-
Deneğin dış çevre ile siyaset konuşması
iii-
Kanaat önderlerine bakışı
puanlandırılmıştır.
Buna göre deneğin sadece kitlesel medya ile etkileşimi olması durumunda 2
puan, ayrıca sosyal medya ile etkileşimi olması durumunda 2 puan, dış çevre
(kıraathane ve misafirlik) ile siyaset konuşması 4 puan olarak değerlendirilmiştir.
Kanaat önderlerine danışan ama siyasal kararı kendi verenler için ayrıca 2 puan olarak
bir puanlama belirlenmiştir. Buna göre hem sosyal çevre hem kanaat önderleri ve hem
de iletişim araçları ile etkileşim sonucunda siyasal kararları kendisi veren denekler 10
tam puan alacak şekilde belirlenmiştir.
62
Ek olarak denekler için ayrıca katılım puanı belirlenmiştir. Araştırmada toplam
10 soruda siyasal etkinliklere katılımlar “Evet, Hayır” soruları ile sorulmuştur. Evet,
cevapları 1 puan, Hayır Cevapları 0 puan kabul edilerek, 1 ila 10 arasında katılım
seviyeleri sınıflandırılmıştır.
Son olarak katılımcıların hangi siyasal kültür grubunda olduğunu belirlemek
için siyasal bilgi düzeyi, sosyal sermaye ve siyasal katılım puanlarını katsayılar
aracılığı ile oluşan bir denklem kurulmuş ve bu denklem şu şekilde ifade edilmiştir.
Siy.Kültür Puanı = Siy. Katılımx0,40+Sos.Sermayex0,30+Siy.Bilgix0,30
Bu denkleme göre her bir katılımcı için bir kültür sınıflandırması yapılmıştır.
63
2.12.2 Kullanılan İstatistiksel Yöntemler
Araştırma bulgularının analizinde hem betimsel hem de çıkarımsal istatistiksel
yöntemler kullanılmıştır. Bulguların temel görünümünü ortaya koymak üzere başta
demografik özellikler olmak üzere anket de ele alınan tüm değişkenlere ait frekans
tabloları (yüzdeleri ile birlikte) düzenlenmiştir. Değişkenlerin birbirlerine göre
frekans dağılımlarını incelemek üzere çapraz tablolar da betimsel istatistik yöntemi
olarak ele alınmıştır. Betimleyici istatistik bu çalışmada çıkarımsal istatistik
çalışmalarına yardımcı olması ve anlaşılmayı kolaylaştırması açısından önemlidir.
Çıkarımsal istatistiksel yöntemler hipotez testlerinin gerçekleştirilmesi ve
raporlaştırılması amacı ile kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada sınıflandırma, aralık ve
oran ölçeği kullanılmıştır.
Ölçek türlerine göre;
i-
Sınıflandırma (Nonparametrik) ölçekli değişken analizlerinde kikare
ii-
Aralık ve Oran Ölçekli (Parametrik) değişkenlerin analizinde kikare, korelasyon ve Anova
Yöntemleri uygulanmıştır.
2.12.3 Kullanılan İstatistik Teknikleri
Araştırmada temel betimleyici istatistik teknikleri olarak ilk etapta frekans
tabloları oluşturulmuştur. Uygun olan verilerin betimleyici istatistiksel verilerine
ortalamaları, standart sapmaları, minimum ve maksimum değerleri de eklenmiştir.
Değişkenler arasında dağılımları ve bu dağılımların yüzdelerini görebilmek
için çapraz tablo yöntemi kullanılmıştır. Akabinde parametrik ve non-parametrik
olmak üzere değişkenlerin yapısına bağlı olarak aşağıdaki testler uygulanmıştır.
a) Ki-Kare Testi
Ki-Kare testi, iki sınıflamalı ya da bir sınıflamalı bir aralık ölçekli değişken
arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını görebilmek için uygulanan bir test
yöntemidir. Ki-kare testi aynı şekilde iki grup arasında farkı da araştırabilir. Yani
64
parametrik dağılıma uymama durumunda t testinin, ölçeklerin uygun olmaması
durumunda da korelasyon testinin yerine kullanılabilir.
Ki-kare testi ile elde edilen sonuçlar ve yorumlamasında önem arz eden iki
durum bulunmaktadır. Birincisi hesaplamada elde edilen ki-kare değerinin beklenen
değerden büyük olması ya da olmaması, ikincisi ise p değeri olarak ifade edilen
değerin 0,05’den küçük ya da büyük olmasıdır.
Hesaplanan değerin beklenen değerden büyük olması ve p değerinin 0,05’den
küçük olması değişkenler arasındaki ilişki varlığını ortaya koymaktadır.
b) Basit Korelasyon Testi
Basit Korelasyon, iki değişken arasındaki korelasyonun diğer değişkenlerin
etkisi göz önüne alınmadan incelenmesidir.
Eğer iki değişken de sürekliyse, bu değişkenler aralık ya da oran ölçeği ile
ölçülmüş ise ve değişkenler normal bir dağılım gösteriyorsa Pearson korelasyon
katsayısı kullanılır. İki değişken sürekli değilse, sınıflandırma ölçeği kullanılmışsa ya
da birlikte normal bir dağılım göstermiyorsa Spearman korelasyon katsayısı kullanılır.
Basit korelasyonda sonuçlar incelenirken iki değer dikkate alınmaktadır. İlki
korelasyon katsayısı (r) ve ikincisi p değeridir. Korelasyon katsayısı 0 ila 1 arasında
bir değer almaktadır ve bu değer sıfırdan uzaklaştıkça korelasyonun gücünün artması
anlamına gelmektedir. Ancak korelasyon katsayısı tek başına değil aynı zamanda p
değerinin 0,05’den küçük olup olmamasına göre değerlendirilmektedir. Değer olarak
p’nin 0,05’den küçük olması elde edilen korelasyonun tesadüfi olma yüzdesinin 5’den
küçük olup olmadığını ifade etmektedir. p değeri 0,05’in altında olması sonucun
tesadüfi olmadığını göstermektedir.
c) Tek Yönlü ANOVA
Tek yönlü varyans analizi olarak ifade edilen “One way ANOVA”, belirli bir
konuda ikiden fazla grubun arasında anlamlı bir fark olup olmadığını ölçmektedir.
ANOVA’ nın uygulanabilmesi için bağımlı değişkene ait ölçümler aralık ya da oran
ölçek olmalıdır. Ayrıca dağılımın normal ve bağımlı değişkene ait varyansların her
grup için eşit olması gerekmektedir.
65
Grup varyanslarının eşit varsayıldığı durumlarda Scheffe, Tukey HSD (A),
Tukey WSD (B), Bonferroni ve LSD (Fischer), grup varyanslarının eşit varsayılmadığı
durumlarda ise Dunnett C gibi testler gruplar arasındaki farklılığın yönünü ortaya
koyar.
Anova sonuçları incelenirken bakılması gereken öncelikli değerler F değeri ve
p değeridir. F değeri ile elde edilen gruplar arası ve gruplar içi varyans tahminlerinin
serbestlik derecesidir. P değeri yine 0,05’den küçük olup olmadığına bağlı olarak elde
edilen sonuçların tesadüfi ya da anlamlı olup olmadığını ifade etmektedir.
Anova’da elde edilen anlamlı değerlerin gruplar arasında nasıl ve hangi yönde
seyrettiğini tespit edebilmek için post-Hoc tablosuna bakılmaktadır. (-) ve (+) yönlü
değerler ile gruplar arasında ki farklılıkların şiddeti bu tablodan elde edilebilmektedir.
66
3. BULGULAR
Araştırmada 370 denek ile görüşülmüştür. Bu deneklerin illere göre dağılımı;
a)
Adana
142 Denek
b)
Mersin
141 Denek
c)
Osmaniye
87 Denek
şeklindedir.
Araştırmada 6 soru grubu yer almaktadır. Bunlar sırasıyla;
i-
Kişisel Bilgiler
ii-
Siyasal Davranış
iii-
Siyasal Bilgiye Erişim
iv-
Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye
v-
Siyasal Katılım
vi-
Siyasal Tercihler
Araştırma anket formunda bu altı başlık sırasıyla değerlendirilmiştir.
Demografik özellikler olarak yaş, cinsiyet, gelir, eğitim, medeni durum ve siyasal
kimlik bilgileri katılımcılardan istenmiştir.
Siyasal davranış bölümünde ise literatür tarama bölümünde açıklanan siyasal
davranışı açıklayan yaklaşımların sorgulanması amacı ile oy verme alışkanlıklarının
hep aynı partiye olup olmadığı sorulmuştur. Aynı partiye oy verenlerin gerekçeleri ile
başka partilere de oy verenlerin gerekçeleri ayrıca sorulmuştur. Bu gerekçelere göre
katılımcıların siyasal davranışının hangi yaklaşıma göre açıklanabileceği üzerinde
durulmuştur.
Siyasal bilgi düzeyi ve siyasal bilgiye erişim kanalları üçüncü bölümde ele
alınmıştır. İlk etapta siyasal bilgiye erişim kanalları sorgulanmıştır. Akabinde 7 tane
siyasi ve siyaseti ilgilendiren ekonomik terim ile ilgili bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Bu
sorular puanlanarak siyasal bilgi düzeyi olarak yeni bir bağımsız değişken elde
edilmiştir.
Kitlesel medya ile sosyal medya kullanımı, siyasal açıdan sosyal sermayenin
gelişiminde etkileşim mekânları ve kanaat önderleri konusuna dördüncü bölümde
67
değinilmiştir. Bu sorular da kendi içlerinde ayrıca puanlanarak sosyal sermaye düzeyi
olarak yeni bir bağımsız değişken elde edilmiştir.
Siyasal katılım düzeylerinin ölçülmesi için deneklere beşinci bölümde “Evet”
ve “Hayır” cevaplarından oluşan 10 adet aktif katılım içeren örnekler ile katılımları
sorulmuştur. Bu bölümün değerlendirilmesinde “Evet” içi 1, “Hayır” için 0 puan
verilerek 10 üzerinden bir katılım puanı hesaplanmıştır.
Bu şekli ile araştırmada bağımsız değişkenler şu şekilde belirlenmiştir.
i-
Yaş
ii-
Cinsiyet
iii-
Gelir
iv-
Eğitim
v-
Siyasal Kimlik
vi-
Siyasal Bilgi Düzeyi
vii-
Sosyal Sermaye Düzeyi
viii-
Siyasal Katılım Düzeyi
Bu bağımsız değişkenler ile siyasal davranış bağımlı değişkeni arasındaki
ilişkiler incelenmiş ve son bölümde ise son dönemde verdikleri oylar ve olası yeni
genel seçim ve başkanlık sistemi konusunda tercihleri sorularak araştırma bölgesinin
siyasi görünümü ifade edilmiştir.
3.1 Demografik Yapı
İnsanı ve davranışlarını inceleyen her araştırma, insana ait temel özelliklere
göre şekillenmektedir. Demografik özellikler, cinsiyet, yaş, gelir, eğitim durumu ..vb
şeklinde değişkenleri içermektedir ve en temel bireysel özelliklere işaret etmektedir.
Araştırma çalışmalarında çoğunlukla örneklemin her bir demografik değişkene
göre davranışların nasıl şekillendiği, etkilendiği, farklılaştığı, benzeştiği gibi temel
sorulara yanıt aranmaktadır. Bir sistemin bir parçasının iyi anlaşılabilmesi için
sistemin iyi anlaşılması gerektiği bir gerçektir. Nasıl ki insanı anlamak için sistem
olarak toplumu anlamak gerekiyorsa aynı şekilde bireysel davranışı incelemek için de
demografisinin iyi anlaşılması ve en önemlisi hesaba katılması gerekmektedir.
68
Bu nedenle araştırma öncelikli olarak demografik verilerin elde edilmesine
odaklanmıştır. Siyasal davranışı inceleyen araştırmada sorgulanan temel demografik
değişkenler sırasıyla yaş, cinsiyet, gelir, eğitim, meslek, sosyal güvenlik, medeni
durum ve siyasal kimlik değişkenleri olmuştur.
3.1.1 Cinsiyet
Araştırmada 118 kadın ve 252 erkek denek ile anket çalışması yapılmıştır.
Tablo 4 Cinsiyet Dağılımı
Frekans
Kadın
Erkek
Toplam
Yüzde (%)
118
252
370
31,9
68,1
100,0
Çalışmanın gerçekleştirildiği bölgede kadın denekler erkek deneklere oranla
anket sorularını cevaplama konusunda daha az istekli olmuşlardır. Genelde erkek
deneklerin kıraathane de toplu halde olmaları ve kadın deneklerin evlerinde bulunuyor
olmaları bu dağılım şeklinin oluşumunda etkili olmuştur.
Mersin ili köylerinde daha az kadın denekle görüşülebilmiştir. Osmaniye ve
Adana köylerinde kadın denek oranı Mersin’e nispeten daha yukarıdadır.
Cinsiyetin illere göre dağılımı ise şu şekildedir.
Tablo 5 Cinsiyetin İllere Göre Dağılımı
Cinsiyet
Kadın
Toplam
Erkek
51
91
142
% 35,91
% 64,09
% 100
33
108
141
% 23,40
% 76,60
% 100
Adana
Şehir
Mersin
69
34
53
87
% 39,08
% 60,92
% 100
118
252
370
Osmaniye
Toplam
3.1.2 Yaş
370 deneğin yaş aralıklarına ait frekans ve yüzde değerleri şu şekildedir.
Tablo 6 Yaş Gruplarının Dağılımı
Yaş Grupları
18-25
26-35
36-45
46-55
56-65
66-75
76-90
Toplam
Ortalama
39,51
Frekans
51
108
119
44
38
9
1
370
Standart Sapma
12,328
Yüzde (%)
13,8
29,2
32,2
11,9
10,3
2,4
,3
100,0
Maks.
Min.
77
19
Tablo 6’de görüldüğü üzere katılımcıların yaş ortalaması 39, 51 dir. Çoğunluk
yaş grubu ise 26 ile 45 yaş arası katılımcılardan oluşmaktadır. En genç katılımcı 19
yaşında iken en yaşlı katılımcının yaşı 77 olarak belirlenmiştir.
70
Şekil 7 Yaş Gruplarının Dağılım Grafiği
3.1.3 Gelir
Gelir, insanların sosyal yaşam koşullarını belirleyen temel faktörlerden biridir.
Bir toplumda gelir düzeyi arasındaki fark ne kadar açıksa toplumsal yapı içerisinde ki
sorunların da derinleştiği bilinmektedir. Ancak aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere
Çukurova kırsalında 4000 TL ve üzeri 7 katılımcının dışında büyük çoğunluk orta ve
alt düzey gelire sahip görünmektedir.
Tablo 7 Gelir Dağılımı
Frekans
Ortalama:
1.419,19 TL
St.Sapma
1.210,29 TL
Min:
0 TL
Geliri Olmayanlar
1000 TL'ye kadar
1001-2000 TL arası
2001-4000 TL arası
4001-6000 TL arası
6001-10000 TL arası
91
34
172
66
6
1
Yüzde (%)
24,6
9,2
46,5
17,8
1,6
,3
71
Maks.:
9.000 TL
Toplam
370
100,0
Deneklerin ortalama geliri 1409,19 TL olarak bulunmuştur. Hiçbir geliri
olmayanların tüm örneklemdeki oranı % 24,59 dur.
Şekil 8 Gelir Gruplarının Dağılım Grafiği
3.1.4 Eğitim Durumları
Araştırmada siyasal bilgi düzeylerine özel bir bölüm ayrılmıştır. Bu nedenle
katılımcıların eğitim durumları önemli bir değişken konumundadır. Elde edilen
verilere göre katılımcıların eğitim durumları şu şekildedir.
Tablo 8 Katılımcıların Eğitim Durumları
Frekans
Yüzde
Geçerli Yüzde
Kümülatif
Yüzde
Temel Okur-Yazarlığa Sahip
147
39,7
39,7
39,7
Orta-Lise Mezunları
188
50,8
50,8
90,5
35
9,5
9,5
100,0
370
100,0
100,0
Üniversite Eğitimine Sahip
Total
72
Tablo 8’den de görüleceği üzere Çukurova kırsalında orta düzey eğitim
durumuna sahip katılımcı sayısı fazladır. Ancak sadece temel okuryazarlığa sahip
katılımcı sayısı da oldukça yüksektir. Buna karşılık üniversite eğitimine sahip
katılımcı oranı sadece % 9,5 dur.
Bölüm 3.4 de de ifade edildiği gibi siyasal bilgi düzeyi araştırmanın en temel
aradığı verilerden biridir. Zira siyasal davranış konusunda siyasal bilginin edinimi,
analizi ve tercihe yönelik etkisi dikkate alınmak zorundadır. Tabii olarak da eğitim
seviyesinin siyasal bilgiyi gerek hangi kaynaktan elde edilmesi gerektiği ve elde edilen
bilginin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda belirleyici bir rolü olması
düşünülmektedir.
Eğitim durumunun sadece bilgi ile değil ayrıca sosyal sermaye ve siyasal
katılımla da oldukça dikkatli çalışılması gereken bir bağı olduğu öngörülmektedir. Bu
nedenle siyasal bilgi düzeyi gibi eğitim durumunun ayrıca parti tercihleri, siyasal
katılım düzeyleri ve sosyal sermaye düzeyleri ile ilişkileri de araştırmanın aradığı
sorular kısmında yer almaktadır.
Bu nedenle siyasal katılım, siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal tercihler
için eğitim durumu bağımsız değişken olarak ele alınmış ve analizi gerçekleştirilmiştir.
Sonuç bölümünde de eğitim durumuna ilişkin değerlendirmelere ayrıntılı olarak yer
verilmiştir.
3.1.5 Meslek Grupları
Şehir ve şehirleşme konularında yapılan çalışmaların içeriğinde çoğunlukla
sosyal statü endişesi, beklentisi ve memnuniyeti gibi veriler elde edilmeye yönelik
birçok teknik kullandığı bilinmektedir. Günümüz dünyasında kişinin kendini
konumlandırdığı ve eksen olarak belirleyerek hayatını o çemberde ele aldığı en temel
gösterge mesleğidir.
Kırsalda da mesleğin aynı şehir hayatında olduğu gibi bir etkisi bulunmakta
olup olmadığı konusunda yorum yapabilmek ve siyasal davranış özelinde etkisini
gözlemleyerek bulgulara ulaşmak amacıyla araştırmanın içeriğinde meslek değişkeni
belirleyici bağımsız değişken olarak kullanılmıştır.
73
Tablo 9 Mesleklere Göre Dağılım
Yüzde (%)
Frekans
İşsiz Olanlar
Mevsimlik İsçiler
88
22
23,8
5,9
Tam Zamanlı İsçiler
82
22,2
Memur
Emekli
9
46
2,4
12,4
Esnaf/Serbest Meslek
49
13,2
74
370
20,0
100,0
Çiftçi
Toplam
Tablo 9’a göre örneklemin % 23,8’i işsizdir. Meslek grupları içerisinde tam
zamanlı işçiler ve çiftçiler örneklemin % 42,2’sini oluşturmaktadır. Daha sonra % 13,2
ile esnaf/serbest meslek grubu ve % 12,4 ile emekliler gelmektedir. Çukurova
kırsalında mevsimlik işçi oranı % 5,9 olarak örneklemde yer almıştır.
3.1.6 Sosyal Güvenlik
Kırsal da özellikle çiftçi ailelerinin bireyleri belirli bir işi olmadığı için işsiz
olduğunu ifade etmelerine rağmen, uygulama da çiftçilere tanınan aile olarak Bağ-Kur
sosyal güvenlik sistemi içerisinde olabilmeleri muhtemeldir. Düzenli geliri
olmamasına rağmen sosyal güvenliğe sahip deneklerin bulunup bulunmadığının tespiti
için araştırma tasarımın da sosyal güvenlik sorgusuna da yer verilmiştir. Buna göre
deneklerin sosyal güvencelerine ait bilgiler şu şekildedir.
Tablo 10 Sosyal Güvenlik
Yüzde (%)
Frekans
Yok
Emekli Sandığı
SSK
BAGKUR
Özel Sigorta
Toplam
124
33,5
17
4,6
148
75
6
370
40,0
20,3
1,6
100,0
74
Tablo 10’a göre örneklemin yüzde 33,5’i herhangi bir sosyal güvencesi
olmadığını bildirmiştir. SSK ve Bağkur’a kayıtlı örneklem oranı ise % 60,3 dür.
Emekli sandığı ve özel sigorta sahibi denek oranı toplam % 6,2 dir.
3.1.7 Medeni Durum
Araştırmada diğer bir değişken olarak medeni durum ele alınmıştır. Bunun ana
nedeni araştırma sahasında toplumsal yapıyı daha rahat tasvir edebilmektir. Buna göre
deneklerin medeni durumlarına ait şu bilgilere ulaşılmıştır.
Tablo 11 Medeni Durum
Yüzde (%)
Frekans
Evli
Bekâr
Dul/Boşanmış
Toplam
258
64
69,7
17,3
48
13,0
370
100,0
3.1.8 Siyasal Kimlik
Araştırmanın ana konusu siyasal davranıştır. Kırsal da insanların kendilerini
siyasal kimlikler açısından nasıl sınıflandırdığının belirlenmesi ve en önemlisi doğru
belirlenmesi siyasal davranışın açıklanması için oldukça önem arz etmektedir. Bu
nedenle araştırma da bu gruba ait veriler doğrudan sorarak değil kişinin milliyetçilik,
muhafazakârlık, sosyal demokratlık, liberal düşünce ve radikal bakış açılarının
değerlendirilerek elde edilmeye çalışılmıştır.
Örneğin, kırsal da kişi kendisini hem milliyetçi hem de muhafazakâr olarak
ifade edebilmekte ancak bu ikisinden hangisinin öncelikli olduğu konusunda bilinçli
cevap veremeye bilmektedir. Benzer şekilde kendisini sosyal demokrat olarak
tanımlayan bir katılımcı ayrıca ekonomik nedenlere yönelik tercihler yaptığını da ifade
edebilmektedir.
75
Bu sebeple araştırma da katılımcılara örnekler vermek suretiyle temel de
benimsedikleri siyasal kimlik ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve elde edilen izlenimlere
göre aşağıdaki dağılım ortaya çıkmıştır.
Tablo 12 Siyasal Kimlik Dağılımları
Yüzde (%)
Frekans
Kimliğime ait değerlere önem
veririm, milliyetçi siyaset
105
28,4
Dini ve Manevi değerlere önem
veririm, muhafazakâr siyaset
166
44,9
10
2,7
85
23,0
4
1,1
370
100,0
Ekonomik gelişmelere önem
veririm, liberal siyaset
Demokratik ve sosyal
gelişmelere önem veririm,
Sosyal Demokrat Siyaset
Radikal düşünürüm, marjinal
siyaset
Toplam
Siyasal Kimlik ile cinsiyet arasında ki dağılım şu şekildedir.
Tablo 13 Cinsiyete Göre Siyasal Kimlik Dağılımları
Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl
Toplam
Tanımlarsınız?
Milliyet Muhafa Liberal
Sosyal
Marjinal
çi
zakâr
siyaset Demokrat siyaset
siyaset siyaset
Siyaset
Kadın
Erkek
Toplam
20
65
% 16,95 % 55,08
85
101
% 33,73 % 40,08
105
166
5
% 4,24
5
% 1,98
10
27
% 22,88
58
% 23,02
85
1
% 0,85
3
% 1,19
4
118
252
370
76
Tablo 13’de de görüleceği üzere cinsiyet ile siyasal kimlik dağılımların da
erkek ve kadınlar benzer özelliklere sahiptir.
Ancak Tablo 14’de görüldüğü üzere Siyasal Kimlik ile Eğitim Durumu
arasındaki dağılımda eğitim düzeyinin oransal olarak yüksek olan siyasal kimlik grubu
sosyal demokratlar ve marjinal düşüncede olanlar olduğu görülmektedir.
Tablo 14 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Kimlik Dağılımları
Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl
Tanımlarsınız?
Toplam
Milliyet Muhafaz Liberal
Sosyal
Marjina
çi
akâr
siyaset Demokrat l siyaset
siyaset
siyaset
Siyaset
Temel
Yazar
Okur-
Orta-Lise
Mezunları
Üniversite
Eğitimine
Sahip
Toplam
29
91
3
24
0
% 19,73
% 61,90
% 2,04
% 16,33
%0
66
65
5
49
3
% 35,11
% 34,57
% 2,66
% 26,06
% 1,60
10
10
2
12
1
% 28,57
% 28,57
% 5,71
% 34,29
% 2,86
105
166
10
85
4
147
188
35
370
3.2 Siyasal Davranış
Siyasal davranış konusunda genel olarak 3 yaklaşım üzerinde durulmaktadır.
Birincisi Columbia Üniversitesi ekolünün “Sosyolojik” yaklaşımı, ikincisi Michigan
Üniversitesinin “Sosyo-Psikolojik” yaklaşımı ve son olarak ekonomik olarak bilinen
“Rasyonel Tercih” yaklaşımıdır.
77
Bu üç yaklaşımın birbirinden bazı temel noktalarda ayrıldığı görülmektedir.
Sosyolojik yaklaşımda bireyin parti aidiyeti neredeyse dini mensubiyet gibidir ve
sürekli aynı partiye oy verir. Bu yaklaşımda aile ve çevre belirleyici faktörlerdir.
Siyasal kampanyaların ve vaatlerin bu tür bir seçmen kitlesi üzerinde etkisi oldukça
azdır.
Sosyo-psikolojik yaklaşım da birey için herhangi bir hukuki bağa gereksinim
duymadan bir siyasal partiye sevgi bağı ile bağlıdır. Parti kimliği kavramının ilk kez
kullanıldığı yaklaşımdır. Medya etkisi, ırka dayalı siyaset ve sezgisel karar verme
(yetersiz siyasal bilgi) başlıkları ile ilgilenir. Kısaca ideolojik yaklaşım olarak
özetlenebilir.
Son olarak ekonomik yaklaşımda birey kendi kişisel çıkarlarına en uygun
tercihi seçmektedir. Ekonomi biliminde ki ana varsayım olan “rasyonalite” bu
yaklaşımında temel prensibidir.
Araştırma da bu üç yaklaşıma yönelik bir soru dizisi kullanılmıştır. Yukarıda
da ifade edildiği üzere ekonomik tercihin dışındaki iki yaklaşım da sürekli aynı partiye
oy verme eğilimine işaret eder. Bu nedenle siyasal davranışın açıklanmasında
deneklerin parti oy verme alışkanlıkları incelenmiştir. Buna göre hep aynı partiye mi
oy verirsiniz sorusuna deneklerin % 68,1’i “Evet” cevabını vermiştir.
Tablo 15 Katılımcıların Oy Verme Alışkanlıkları
Yüzde (%)
Frekans
Evet
Hayır, başka görüşteki
partilere de oy verdim
Hayır, ayni ideolojideki
başka partilere de oy
verdim
Toplam
252
68,1
113
30,5
5
1,4
370
100,0
Sosyolojik ve ideolojik (sosyo-psikolojik) yaklaşım arasındaki farkı ortaya
koyabilmek için sürekli aynı partiye oy verenlere bunun nedeni sorulmuştur. Buna
göre;
78
Tablo 16 Sürekli Aynı Partiye Oy Verme Nedenleri
Yüzde (%)
Frekans
Aile büyüklerimizden
böyle gördük
İdeoloji tercihim sebebi
ile
Cevap Yok
Toplam
171
67,8
73
29
8
3,2
252
100,0
Olduğu tespit edilmiştir. Tablo 16’da sürekli aynı partiye oy veren
katılımcıların % 67,8’inin “Sosyolojik” yaklaşımla açıklanabilecek bir siyasal
davranış içerisinde oldukları gözlemlenmiştir.
Aynı tablo ’da ayrıca % 29’luk bir grubun ideolojik (sosyo-psikolojik)
yaklaşıma göre davrandığı görülmektedir. Sosyo-psikolojik yaklaşım içerisinde en
temel arayışlardan bir tanesi de bu ideolojik yaklaşımın nedenleridir.
Kitlesel medya etkisinin, ırka dayalı siyasetin ve eksik siyasal bilgi nedeniyle
sezgisel karar verme kavramlarını irdeleyen ideolojik yaklaşımı araştırma tasarımında
etnik kimlik gerekçesi doğrudan sorulmuştur.
Medya ve Siyasal Bilgi konuları anket tasarımında ayrı bölümler de alındığı
için ideoloji temelli oy verme davranışında medya etkisi ve sezgisel karar vermeye
yönelik ayrı bir bölüm ayrılmamıştır.
Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımların net semptomlarını görebilmek için
ideoloji temelinde oy verme de etnik kimlik ve diğer etkenlerin etkisini görebilmek
için katılımcılara ideoloji temelinde neden oy verdikleri sorusuna verilen yanıtlar ve
dağılımı şu şekildedir.
79
Tablo 17 İdeoloji Temelinde Oy Verme Nedenleri
İdeoloji temelinde oy vermemin sebebi
Frekans
Etnik Kimliğim
21
28,4
Siyasal (Bilimsel) olarak tercihim
28
37,8
16
21,6
Dini/Mezhebi İnanışlarım
2
2,7
Diğer
1
1,4
Cevap Yok
6
8,1
TOPLAM
74
100
Karşılaştığım
siyasal/sosyal
yaşam
Yüzde (%)
zorluklarını kaldıracağına inandığım için
Tablo 17, ideoloji temelli oy verme eğilimindeki katılımcıların % 28’inin etnik
nedenleri gerekçe gösterdiğini ortaya koymaktadır. Tablo’ da dikkat çeken bir diğer
bölüm ise yaşadıklarını düşündükleri sosyal/siyasal zorlukların bu ideoloji
çerçevesinde çözüleceğine inanan katılımcı gruptur. Katılımcıların % 21,6’ sı bu
kanaati dile getirmiştir.
Rasyonel Tercih yani diğer adıyla Ekonomik yaklaşım ile oy verenlerin kişisel
çıkarlarına yönelik hareket ettiği varsayıldığı daha önce de ifade edilmişti. Ancak
kavram içerisinde doğrudan ekonomiyi değil dolaylı olarak da ekonomiyi etkileyen
toplumsal sorunları giderme düşüncesini rasyonel tercih yaklaşımı içerisine almak
gerekmektedir. Zira herhangi bir piyasa dalgalanmasının ekonomik çıkarları tehdit
etmesi gayet normal iken ülke de toplumsal sorunların baş göstermesi de piyasaları
etkileyecektir.
Bu nedenle sosyolojik ve sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşım grubuna
girmeyen ve değişik partilere de (aynı görüşte ve/veya farklı görüşteki partiler) oy
80
verme eğilimi gösteren seçmen grubuna da bu davranışlarının gerekçeleri sorulurken
sözü edilen gerekçeler de dikkate alınmıştır. Buna göre;
Tablo 18 Başka Partilere de Oy Verme Gerekçeleri
Başka Partilere de (Aynı ya da
Frekans
Yüzde (%)
farklı ideolojilerde) Oy Verdim
Çünkü
Toplumsal
sorunları
çözeceğine
32
27,1
sorunları
çözeceğine
40
33,9
16
13,5
Sosyal çevrem çok ısrar etti
5
4,3
Eşim/ailem istediği için
5
4,3
Diğer partinin adayını beğendiğim için
6
5,1
Diğer
3
2,5
Cevap Yok
11
9,3
TOPLAM
118
100
inandığım için
Ekonomik
inandığım için
Kendimi
ait
hissettiğim
partiye
küstüğüm ve protesto etmek için
olduğu görülmüştür. Bu veriler ışığında katılımcıların siyasal davranışlarını
açıklayan yaklaşımlara göre gruplandırılması şu şekilde yapılmıştır.
a) Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm – Ailemden böyle gördüm ya da sosyal
çevrem hep bu partiye oy veriyor– cevaplarını vermiş ise SOSYOLOJİK
81
b) Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm – İdeolojik tercihim – cevaplarını vermiş ise
SOSYO-PSİKOLOJİK
c) Başka partilere de oy veririm – Ekonomik ve/veya toplumsal sorunları
çözeceğine inandığım için – cevaplarını vermiş ise RASYONEL TERCİH
Bu gruplamaya göre;
Tablo 19 Katılımcıların Sergiledikleri Siyasal Davranış Türleri
173
46,8
Geçerli
Yüzde
54,7
73
19,7
23,1
77,8
70
18,9
22,2
100,0
316
54
370
85,4
14,6
100,0
100,0
Frekans
Sosyolojik
SosyoPsikolojik
Geçerli
Rasyonel
Tercih
Total
Kayıp Belirsiz
Toplam
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
54,7
Çukurova kırsalında sürekli aynı partiye oy verme ve bu oy verme işleminin
sebeplerine yönelik sorgulamalar ve verilen cevaplara göre yapılan gruplamaların yer
aldığı tablodan da görüleceği üzere araştırma bölgesinde sosyolojik yaklaşım ile
açıklanabilecek siyasal davranış yapısının % 54,7 ile hâkim olduğu görülmektedir.
İdeolojik
yaklaşım
olarak
ifade
edilen
sosyo-psikolojik
yaklaşımla
açıklanabilecek siyasal davranış türüne sahip denek oranı % 23, 1 dir.
Ekonomik (rasyonel tercih) nedenlere kişisel menfaatlerini en iyi temsil edecek
siyasal tercihe yönelme olarak ifade edilen yaklaşıma göre siyasal davranış sergileyen
denek oranı ise sadece % 22, 2 dir. Toplam denek içerisinde 54 katılımcının cevapları
bu gruplandırma prosedürü içerisinde tanımsız kalmıştır. Bu nedenle yukarıda verilen
oranların 316 katılımcı üzerinden gösterildiği dikkate alınmalıdır.
Buna göre Çukurova Kırsalında siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara ait
genel görünüm aşağıdaki gibi oluşmaktadır.
82
Şekil 9 Çukurova Kırsalında Siyasal Yaklaşımların Dağılımı
70; 22%
173; 55%
73; 23%
Sosyolojik
Sosyo-Psikolojik
Rasyonel Tercih
Araştırmanın aradığı ana sorulardan bir tanesi siyasal davranışı belirleyen
temel faktörlerdir. Literatür taraması bölümünde ifade edildiği şekli ile genelde
insanlar ya sürekli aynı partiye oy verirler (sosyolojik veya ideolojik olarak) ya da
kişisel menfaatlerine göre farklı partilere de oy verebilirler (ekonomik yaklaşım).
Ancak bu üç yaklaşım içerisinde demografik özelliklerin etkisi de incelenmelidir.
Bu nedenle sırası ile cinsiyet ve eğitim durumunun bu yaklaşım türleri ile
ilişkisine bakılmasında fayda olduğu değerlendirilmektedir.
3.2.1 Cinsiyetin Siyasal Davranış Türü İle İlişkisi
Cinsiyetin siyasal davranış türü açısından belirleyici bir faktör olup olmadığını
görebilmek için en basit hali ile çapraz karşılaştırma yapılmıştır. Buna göre;
Tablo 20 Cinsiyete Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı
Sosyolojik
Kadın
Cinsiyet
Toplam
Erkek
52
% 53,06
121
% 55,50
173
Davranış Türü
Toplam
SosyoRasyonel
Psikolojik
Tercih
22
24
98
% 22,45
% 24,49
51
46
218
% 23,40
% 21,10
73
70
316
83
Tablo 20 oransal olarak değerlendirildiğinde Çukurova kırsalında siyasal
davranış türü olarak kadın ver erkeklerin neredeyse eşit oranlarda davranış gruplarında
yer aldıklarını göstermektedir. Buradan özetle kadın ve erkekler arasında siyasal
davranış türü açısından çok büyük farklılık olmadığı söylenebilir.
3.2.2 Eğitim Durumunun Siyasal Davranış Türü ile İlişkisi
Varsayım olarak eğitimli kişilerin siyasal davranış türü olarak rasyonel tercih
yaklaşımını sergilemesi beklenmektedir. Bunun doğru olup olmadığını görmek için
ilk etapta bir çapraz tablo ile görünüm ortaya konmaya çalışılmıştır.
Tablo 21 Eğitim Durumuna Göre Siyasal Davranış Türlerinin Dağılımı
Davranış Türü
Sosyolojik
SosyoRasyonel
Psikolojik
Tercih
Temel OkurYazarlığa
Sahip
Öğrenim
grubu
Orta-Lise
Mezunları
Üniversite
Eğitimine
Sahip
Toplam
Toplam
78
% 62.40
20
% 16
27
% 21,60
125
84
% 52,17
42
% 26,09
35
% 21,74
161
11
% 36,66
11
36,66
8
%26,68
30
173
73
70
316
Akabinde değişkenler arasında bir ki-kare testi uygulanmıştır. Buna göre;
84
Tablo 22 Eğitim Durumu - Siyasal Davranış Grubu Ki-Kare Testi
Value
Df
Asymp. Sig.
(2-sided)
4
,053
4
,050
Pearson Chi-Square
9,369a
Likelihood Ratio
9,477
Linear-by-Linear
3,452
1
,063
Association
N of Valid Cases
316
a. 0 cells (0,0%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is 6,65.
Tablo 21’e göre üniversite eğitimi almış katılımcıların % 26,68’inin rasyonel
tercih yaklaşımına göre siyasal davranış sergilediği görülmektedir. Yapılan ki-kare
testinde de görüleceği üzere öğrenim durumu ile siyasal davranışı açıklayan
yaklaşımlar için Çukurova Kırsalında anlamlı bir ilişki görülmemektedir.
3.2.3 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranış Türleri ile İlişkisi
Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlar ile ilişkisi sorgulanan son bağımsız
değişken “Siyasal Kimlik” tir.
Hangi siyasal ideoloji hangi siyasal davranış yaklaşımını sergiliyor sorusuna
yönelik çapraz tablo aşağıdaki gibidir.
Tablo 23 Siyasal Kimliğin Siyasal Davranışa Göre Dağılımı
Davranış Türü
Sosyolojik
Milliyetçi
siyaset
Muhafazakâr
siyaset
Liberal siyaset
SosyoPsikolojik
Toplam
Rasyonel
Tercih
46
23
23
92
% 50
% 25
% 25
% 100
88
10
37
135
% 7, 41
% 27,41
% 100
% 65,18
6
2
2
10
% 60
% 20
% 20
% 100
85
Sosyal
Demokrat
Siyaset
33
36
7
% 43,42
% 47,36
% 9,2
76
0
2
1
3
%0
% 66,6
% 33,4
% 100
173
73
70
316
Marjinal
siyaset
Toplam
Aynı tablodan elde edilen ki-kare testi sonuçları ise;
Tablo 24 Siyasal Kimlik - Siyasal Davranış Türü Ki-Kare Testi
Value
df
Asymp. Sig.
(2-sided)
8
,000
8
,000
Pearson Chi-Square
50,912a
Likelihood Ratio
53,862
Linear-by-Linear
,066
1
,798
Association
N of Valid Cases
316
a. 5 cells (33,3%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is ,66.
Tablo 24’de hesaplanan değer beklenen değerden büyük (50,912>0,66) ve p
değeri 0,05’den küçük olduğu görülmektedir. Bu durumda siyasal kimlik ile siyasal
davranış türü arasında bir ilişki olduğu açıkça görülmektedir.
Sonuç olarak Çukurova kırsalında siyasal kimliklerin siyasal davranış ile
anlamlı derecede ilişkisi olduğunu ancak cinsiyet ve eğitim durumunun siyasal
davranış türleri ile ilişkisi olmadığı söylenebilir.
Siyasal kimlik ve Siyasal Davranış Türü ’nün çapraz karşılaştırıldığı Tablo
20’de frekans değerleri düşük olduğu için liberal ve marjinal siyaset düşüncesinde ki
katılımcıları göz ardı edersek;
86
i-
Milliyetçi ve Muhafazakâr Seçmenlerin daha ziyade Sosyolojik
yaklaşımla açıklanan siyasal davranış türüne sahip olduğu
ii-
İdeolojik yaklaşımı ise daha çok sosyal demokratların sergilediği
görülmektedir.
iii-
Ekonomik yaklaşım her siyasi davranış türünde de oldukça düşük
değerlere sahiptir.
Özetle Çukurova kırsalında milliyetçiler ve muhafazakârlar aile ve sosyal
çevrenin etkisi ile sosyal demokratlar ise ideolojik temelli siyasal davranış
sergilemektedirler denebilir.
87
3.3 Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye
Kırda siyasal davranışın incelenmesinde eskiye nazaran medyanın etkisi daha
fazla olduğu açıktır. Uydu yayınları ile hiçbir konum ayırt etmeksizin tüm dünya da
dünya TV’lerini dahi izlemek artık mümkündür. Çukurova kırsalında da her evin
balkon ya da damında uydu anteni görülebilmektedir.
Devletin radyo kanalları ve kanaat önderlerinin siyasal davranışlarında etkisi
eski dönemlerde kırsal nüfus için çok etkili olabiliyordu. Ancak artık sosyal sermaye
yapısı medyayı da içerecek şekilde bir iletişim ağına genişlemiş görünmektedir.
Araştırma da medya ve kanaat önderlerine yönelik üç aşamalı bir soru dizisi
tasarlanmıştır. Buna göre öncelikle katılımcıların en çok hangi TV programlarını
izledikleri ve TV izleyicisi olarak kendilerini nasıl tanımladıkları sorulmuştur.
Akabinde iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile kırsalda da kullanılmaya başlayan
sosyal medya ’ya ilişkin kendilerini nasıl tanımladıkları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Son olarak kanaat önderleri ile olan ilişki düzeyleri ve siyasal toplumsallaşma
mekânı olarak nerede daha çok siyasi tartışmalara girdikleri öğrenilmeye çalışılmıştır.
Tablo 25 Siyasal Gelişmelerin Takip Edildiği İletişim Kanalları
338
91,4
Geçerli
Yüzde
91,4
2
30
370
,5
8,1
100,0
,5
8,1
100,0
Frekans
TV Ana Haber ve Tartışma
Programları
Gazete ve Köşe Yazarları
Sosyal Medya
Toplam
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
91,4
91,9
100,0
Tablo 25’den de görülebileceği üzere TV ana haber programları kırsal da en
çok takip edilen siyasal bilgi erişim kaynağıdır. Ardından ilginç şekilde sosyal medya
gelmektedir. Gazete okuma neredeyse yok durumundadır.
TV izleyicilerinin ve Sosyal Medya Takipçilerinin kendilerini nasıl
tanımladıkları da irdelenmiştir.
88
Tablo 26 TV İzleme Alışkanlıkları
Yüzde (%)
Frekans
Sadece Ana Haber
Bültenlerini ve Tartışma
Programlarını izlerim
Sadece eğlence programları,
film ve dizileri izlerim
Hem haber programlarını hem
de film/eğlence programlarını
izlerim
Pek TV izlemem
Toplam
185
50,0
45
12,2
128
34,6
12
370
3,2
100,0
Aynı şekilde sosyal medya alışkanlıklarının düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır.
Tablo 27 Sosyal Medya Takip Alışkanlıkları
Yüzde (%)
Frekans
Günümün büyük bir
çoğunluğunda cep telefonum ile
internet gazeteleri, facebook ve
twitter'i takip ederim
Gün içerisinde fırsat bulursam
internet gazetelerine bakarım
ama facebook ve twitter
kullanmam
Internet/Sosyal Medya erişimim
var ama kullanmıyorum
Internet/Sosyal Medya erişimim
yok
Toplam
120
32,4
133
35,9
27
7,3
90
24,3
370
100,0
89
Bu iki verinin elde edilmesinin ana nedeni sosyal sermaye puanlamalarında
katılımcıların
sosyal
ağlarla
ve
iletişim
kanalları
ile
etkileşimlerinin
derecelendirilmesine katkı sağlamalarıdır.
Sosyal Sermaye puanlamasında ele alınan diğer iki veri ise kanaat önderleri ile
etkileşimleri ve siyasal toplumsallaşmanın gerçekleştiği mekânlardır.
Kanaat önderleri ile ilişkileri sosyal sermaye üzerinde değerlendirirken kanaat
önderine danışma alışkanlıkları üzerinden gidilmemiştir. Burada aranan kanaat
önderinin ne kadar etkisinde kalındığının anlaşılması planlanmıştır. Örneğin “Çok
etkilidir, o nerde onu tercih ederim” cevaplarını veren katılımcıların sosyal sermaye
puanlarında negatif etki etmesi, danışsa da kendi kararını kendi veren ya da hiç
danışmayan katılımcıların sosyal sermaye puanlamasında pozitif etki sağlaması
öngörülmüştür.
Tablo 28 Kanaat Önderleri ile İletişim
Fikir
danıştığınız
bir
kanaat Frekans
Yüzde (%)
önderiniz var mı?
Evet
71
19,2
Hayır
299
80,8
TOPLAM
370
100
Kanaat önderlerine danışanların karar almada kanaat önderlerinden ne düzeyde
istifade ettiklerine ilişkin veriler ise aşağıdaki gibidir.
90
Tablo 29 Kanaat Önderlerine Danışma ve Karar Alma Durumları
Kanaat
önderiniz
tercihlerinizde
ne
siyasi
Frekans
Yüzde (%)
kadar
etkilidir?
Çok etkilidir.
47
66,2
Etkilidir ama son kararı ben
22
31
2
2,8
71
100
veririm
Etkisi yoktur. Siyaset
danışmam
TOPLAM
Sosyal sermaye puanlamasında ele alınan son veri ise siyasal toplumsallaşma
mekânlarıdır. Bu soruda kırsal özelinde üç mekân sorulmuştur. Kıraathane, misafirlik
ve aile içinde olarak şıklandırılmıştır. Bu üç şıktan aile içinde siyasal tartışmaları
işaretleyenlerin kamusal alanlarda bu tartışmalara girmedikleri ve bu nedenle sosyal
sermaye puanlamasında negatif, diğer şıkları işaretleyenlerin ise sosyal sermaye
puanlamasında pozitif derecelendirme yapılmıştır.
Tablo 30 Siyasal Tartışma Mekânları
Frekans
Kıraathane
Misafirlikte
Aile içinde
Toplam
Yüzde
Geçerli
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
217
58,6
58,6
58,6
76
20,5
20,5
79,2
77
20,8
20,8
100,0
370
100,0
100,0
Bu bölümde elde edilen veriler ve yukarıda ifade edilen puanlama yöntemleri
ile her bir katılımcı için sosyal sermaye ölçümü yapılmıştır. Buna göre;
91
Tablo 31 Sosyal Sermaye Puanlamaları
Yüzde
Frekans
0-2 puan arası çok düşük
8,1
8,1
8,1
49
13,2
13,2
21,4
81
21,9
21,9
43,2
193
52,2
52,2
95,4
17
4,6
4,6
100,0
370
100,0
100,0
5-6 puan arası orta düzey
9-10 puan arası çok iyi düzey
Toplam
Kümülatif
Yüzde
30
3-4 puan arası düşük
7-8 puan arası iyi düzey
Geçerli
Yüzde
Ortalama
St. Sapma
Min
Maks.
6,2568
1,97862
0
10
Şekil 10 Sosyal Sermaye Puanlarının Dağılımı
Sosyal Sermaye Puanlarının
Dağılımı
0-2 puan arası çok düşük
5% 8%
13%
52%
22%
3-4 puan arası düşük
5-6 puan arası orta düzey
7-8 puan arası iyi düzey
9-10 puan arası çok iyi
düzey
92
Puanlama sonucu elde edilen görünüm Çukurova Kırsalında insanların
ortalama 6,2568 puan ile orta düzey sosyal sermaye yapılarının olduğu görünmektedir.
Bu sosyal sermaye puanlamasına göre bağımsız değişkenler ile ilişkileri ayrıca
değerlendirilmiştir.
3.3.1 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye
Sosyal sermaye puanlamasında kullanılan verilerin cinsiyet açısından
uygulamada tek farklı olduğu nokta siyasal toplumsallaşma mekânlarıdır. Bu verinin
puanlamasında erkekler için kıraathane ne ise kadınlar için misafirlik o’dur yaklaşımı
ele alınarak eşit puanlama yapılmıştır.
Cinsiyet ve Sosyal Sermaye puanlamasına ait çapraz tablo aşağıdaki gibidir.
Tablo 32 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Dağılımı
Sosyal Sermaye Puan Grupları
Cinsiyet
0-2
puan
arası
çok
düşük
26
3-4
puan
arası
düşük
29
5-6
puan
arası
orta
düzey
18
7-8
puan
arası iyi
düzey
Toplam
9-10
puan
arası
çok iyi
düzey
38
7
%15,25 % 32,20
% 5,93
118
Kadın
% 22,04 % 24,58
4
20
% 1,59
% 7,94
30
49
63
155
10
% 25 % 61,51
% 3,96
252
Erkek
Toplam
81
193
17
370
Tablo 32 açıkça ortaya koymaktadır ki Çukurova Kırsalında erkeklerin sosyal
sermaye yapısı kadınlarınki ne oranla çok güçlüdür. Bu yapılan ki-kare testinde de
görülmektedir.
93
Tablo 33 Cinsiyet ve Sosyal Sermaye Arasında Ki-Kare Testi
Value
df
Asymp. Sig.
(2-sided)
10
,000
10
,000
Pearson Chi-Square
83,045a
Likelihood Ratio
82,977
Linear-by-Linear
43,729
1
,000
Association
N of Valid Cases
370
a. 10 cells (45,5%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is ,32.
Hesaplanan değer 83,045, beklenen değer 0,32’den büyük ve p<0,05 olarak
anlamlı bir fark olduğunu açıkça ifade etmektedir.
3.3.2 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye
İnsanların eğitim düzeyleri arttıkça artan bilgi ve bilince paralel olarak sosyal
sermaye yapılarının da normal şartlar altında güçlenmesi beklenmektedir. Bunu
sorgulamak için yapılan çapraz tablo ve ki-kare testi sonuçları aşağıdaki gibidir.
Tablo 34 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı
Sosyal Sermaye Grupları
0-2
puan
arası
çok
düşük
Temel
OkurYazarlığa
Sahip
Orta-Lise
Mezunları
13
% 8,84
15
% 7,98
3-4 puan
arası
düşük
14
5-6
puan
arası
orta
düzey
Toplam
7-8 puan
arası iyi
düzey
9-10
puan
arası
çok iyi
düzey
51
62
7
% 9,52 % 34,70
% 42,18
% 4,96
27
111
8
% 14,36 % 14,36
% 59,04
% 4,26
27
147
188
94
Üniversite
Eğitimine
Sahip
Toplam
2
8
3
20
2
% 5,71
% 22,86
% 8,57
% 57,15
% 5,71
30
49
81
193
17
35
370
Eğitim durumu ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında anlamlı bir ilişki olduğu
Tablo 34’de açıkça görülmektedir. Ayrıca ki-kare testine baktığımızda da;
Tablo 35 Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye Yapısı arasında ki-kare testi
Value
df
Asymp. Sig.
(2-sided)
20
,000
20
,000
Pearson Chi-Square
80,588a
Likelihood Ratio
76,192
Linear-by-Linear
2,084
1
,149
Association
N of Valid Cases
370
a. 18 cells (54,5%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is ,09.
Hesaplanan değer ile beklenen değer arasındaki fark oldukça açıktır ve p değeri
<0,05’dir.
3.3.3 Siyasal Kimlik ile Sosyal Sermaye
Siyasal kimliğin siyasal davranış açısından belirleyici bir özelliği olduğu
önceki bölümler de görülmüştü. Aynı şekilde sosyal sermaye ile anlamlı bir ilişkisinin
olup olmadığının da incelenmesinde fayda görülmektedir.
Verilerin çapraz sorgusunda elde edilen tablo ve Anova testi aşağıdaki gibidir.
95
Tablo 36 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Yapısı Dağılımı
Sosyal Sermaye Puan Grupları
0-2 puan
arası çok
düşük
Milliyetçi
siyaset
Muhafazakâr
siyaset
Liberal
siyaset
Sosyal
Demokrat
Siyaset
Toplam
3-4 puan 5-6 puan 7-8 puan
9-10
arası
arası
arası iyi
puan
düşük
orta
arası çok
iyi
4
13
23
60
5
% 3,81
% 12,38
% 21,90
% 57,14
% 4,77
23
22
42
72
7
% 13,86
% 13,25
% 25,30
% 43,37
% 4,22
2
0
2
6
0
% 20
0
% 20
% 60
0
1
13
14
53
4
% 1,18
% 15,29
% 16,47
% 62,35
% 4,71
Marjinal
siyaset
0
1
0
2
1
%0
% 25
%0
% 50
% 25
Toplam
30
49
81
193
17
105
166
10
85
4
370
Tablo 36 sosyal demokratların oransal olarak (marjinal ve liberaller hariç)
milliyetçi ve muhafazakar kesime oranla daha güçlü sosyal sermaye yapısına sahip
olduklarını gösteriyor. Yapılan Anova testinde de siyasal kimliğin sosyal sermaye ile
anlamlı derecede ilişkili olduğunu göstermektedir.
96
Tablo 37 Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye Değişkenleri Arasında Anova Testi
Sum of
Squares
Between
Groups
Within Groups
Total
ANOVA
df
Mean
Square
70,529
4
17,632
1374,079
1444,608
365
369
3,765
F
4,684
Sig.
,001
Tablo 37 ‘de F değeri 4,684 ve p=0,001<0,5 olarak görülmektedir. Bu gruplar
arasında farklılık olduğunu göstermektedir. Farklılıkların nereden kaynaklandığını
görebilmek için Post-Hoc mukayesesine ait sonuçlarda farklılıkların;
i-
0,82989 ile Milliyetçiler ile Muhafazakârlar arasında
ii-
0,90496 ile Sosyal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında
olduğu görülmüştür.
Bu veriler ışığında Çukurova Kırsalında seçmenlerin sosyal sermaye yapısı
“Sosyal Demokratlar” için “Güçlü”, “Milliyetçiler” için az bir farkla (-0,07507 fark)
yine “Güçlü” ve “Muhafazakârlar” için ise “Orta” şeklinde ifade edilebilir.
3.3.4 Yaş ile Sosyal Sermaye
İnsanlar yaşadıkça daha çok olay ve insanla etkileşime geçer. Dolayısı ile yaş
ilerledikçe gençlere nazaran yaşlıların sosyal sermaye yapısının güçlenmesi
muhtemeldir.
Ancak özellikle bilgi iletişim teknolojilerinde gerçekleşen önemli derecede
ilerlemeler, gençler ile yaşlılar arasında bilgiye erişim açısından imkânları eşitlemiş
hatta gençlerin bu teknolojileri daha fazla kullanıyor olması nedeniyle gençler lehine
bir duruma da sebep olmaktadır denebilir.
Bu durumda gençler ile yaşlılar arasında bilginin değerlendirilmesi noktasında
farklılıklar olduğu ifade edilebilir. Tecrübe ile yapılan değerlendirmeler, eksik tecrübe
ve salt bilgi üzerinden değerlendirmelerin gençler için kolay olmayacağı da açıktır.
97
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere yaş grupları arasında sosyal sermaye
yapısında 36-45 yaş grubu oldukça iyi sosyal sermaye yapısına sahip oldukları
görünmektedir.
Tecrübe
ve
bilgiye
erişimin
kesiştiği
nokta
değerlendirilmektedir.
Tablo 38 Yaş ile Sosyal Sermaye Durumu Dağılımı
Yaş
Grubu
Sosyal Sermaye Puan Grupları
0-2 puan
arası çok
düşük
4
3-4
puan
arası
düşük
5-6
puan
arası
orta
7-8 puan
arası iyi
Toplam
9-10
puan
arası
çok iyi
19
1
23
4
% 7,84 % 37,25
% 1,96
%45,10
% 7,85
19
3
71
5
% 9,26 % 17,59
% 2,78
% 65,74
% 4,63
32
67
3
% 8,40 % 26,89
% 56,30
% 2,53
12
24
4
% 2,27 % 27,27
% 54,54
% 9,09
24
8
1
% 0 % 63,16
% 21,05
% 2,63
8
0
0
% 0 % 88,89
%0
%0
18-25
51
10
26-35
7
10
108
36-45
% 5,88
3
1
119
46-55
% 6,81
5
0
44
56-65
% 13,16
1
0
38
66-75
% 11,11
0
0
1
0
0
%0
%0
% 100
%0
%0
30
49
81
193
17
9
76-90
Toplam
1
370
olarak
98
Tablo 39 Yaş ile Sosyal Sermaye Yapısı arasında Anova Testi
Sum of
Squares
Between
Groups
Within Groups
Total
df
Mean
Square
231,380
52
4,450
1213,228
1444,608
317
369
3,827
F
Sig.
1,163
,219
Yukarıdaki değerlerden de anlaşılacağı üzere yaş ile sosyal sermaye yapısının
arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmektedir.
3.4 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyleri
Kitlesel ve Sosyal Medya ve Sosyal Sermaye birlikte değerlendirilerek
katılımcılara sosyal sermaye puanlaması yapılmıştır. Bu bölümde de katılımcıların
siyasal bilgiye erişimi ve bilgi düzeylerine ait bir çalışma gerçekleştirilmiştir.
Öncelikli olarak bilgiye erişim kaynakları sorgulanmış ardından 7 adet siyasal
ve ekonomik terime ait bilgi düzeyleri ölçülmüştür.
Araştırmanın üçüncü bölümünde deneklere siyasal bilgiye erişimde en çok
hangi iletişim kanallarını kullandıkları sorulmuştur. Buna göre;
Tablo 40 Siyasal Bilgiye Erişim Kanalları
Siyasal Hayata İlişkin Bilgi
Frekans
Yüzde (%)
Edinmek İçin En Çok Kullandığım
Araç
TV
331
89,5
Gazete
9
2,4
Sosyal Medya/Internet
30
8,1
370
100
TOPLAM
99
Ek olarak, deneklerin siyasal bilgiye erişim için en çok kullandığı araçtan
bağımsız olarak doğrudan sosyal medya ile olan ilişkileri de sorgulanmıştır. Özellikle
iletişim altyapısının en ücra köşelere bile ulaşmasına müteakip sosyal medya kullanımı
kırsalda da yaygınlaşmıştır. Buna göre Çukurova Kırsalında Sosyal Medyaya ilişkin
deneklerin cevapları aşağıdaki gibidir.
Tablo 41 Sosyal Medya Kullanım Durumları
Frekans Yüzde (%)
Sosyal Medya/Internet
123
33,2
Cep Telefonumu kullanıyorum
183
49,5
Tablet Kullanıyorum
3
0,8
Ev ya da Dizüstü Bilgisayar
61
16,5
370
100
Kullanmıyorum
kullanıyorum
TOPLAM
Siyasal bilginin ediniminde katılımcıların kitap okuma alışkanlıkları da
sorgulanmıştır.
Tablo 42 Siyasal Hayata İlişkin Kitap Okuma Alışkanlıkları
Frekans Yüzde (%)
Çok okurum
25
6,8
Az da olsa okurum
178
48,1
Okumam
167
45,1
TOPLAM
370
100
100
Bu bilgilerin ardından yukarıda sözü edilen 7 adet siyasal ve ekonomik terime
ait bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Bu soruların anket tasarımında karşılığı “bilmiyorum”
ile “Çok iyi biliyorum” arasında aralık ölçek kullanılmıştır. Ancak anket yapılırken
sorunun kendisi terim olarak “nedir” şeklinde sorulmuş ve alınan cevaba göre anketör
tarafından katılımcının ne kadar bilgisi olduğu ankete anketör tarafından girilmiştir.
Her bir terim için ayrı bir puan sistemi hazırlanmış ve önemli (nitelikli)
terimlere ait puanlar yüksek tutulmuştur. Buna göre kavramlar ve soru bazında puan
dağılımı;
i.
Enflasyon (Maksimum 1 Puan)
ii.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (Maksimum 2 Puan)
iii.
Ana Muhalefet (Maksimum 1 Puan)
iv.
İktidar (Maksimum 1 Puan)
v.
Koalisyon (Maksimum 1 Puan)
vi.
Avrupa Birliği (Maksimum 2 Puan)
vii.
Cari Açık (Maksimum 2 Puan)
Verilen cevaplar bilinen tanımlara yakınlık derecesine göre, “Çok iyi biliyor”,
“Biliyor”, “Az Biliyor” ve “Bilmiyor olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlemelere 1
puanlık sorularda sırasıyla 1, 0.5, 0,1 ve 0 puanları, 2 puanlık sorularda sırasıyla 2, 1,
0.5 ve 0 puanları verilmiş ve toplam 10 üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır. Buna
göre dağılım;
Tablo 43 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı
Yüzde (%)
Frekans
0 - 2 puan arası
117
31,6
2,1 - 4 puan arası
77
20,8
4,1 - 6 puan arası
111
30,0
6,1 - 8 puan arası
36
9,7
8,1 - 10 puan arası
29
7,8
370
100,0
Toplam
101
Ortalama
St.Sapma
Min
Maks
3,8162
2,79521
0
10
Şekil 11 Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı
Siyasal Bilgi Düzeylerinin Dağılımı
10%
8%
31%
0 - 2 puan arası
2,1 - 4 puan arası
30%
4,1 - 6 puan arası
21%
6,1 - 8 puan arası
8,1 - 10 puan arası
Görüleceği üzere 4,1 – 6 puan grubunu baraj yapacak olursak bu puanın altında
kalan, diğer bir ifade ile siyasal ve ekonomik kavramlar hakkında bilgi düzeyi düşük
kesim tüm örneklemin % 52,4 ‘ünü oluşturmaktadır.
Orta düzeyde bilgi sahibi olan grup ise (4,1 6 puan grubu) % 30 ve üst seviye
bilgiye sahip grup (6,1 – 8 ve 8,1 – 10 puan grupları) örneklemin % 17,5 ’ini
oluşturmaktadır.
Katılımcıların siyasal bilgiye erişim kanalları ve siyasal bilgi düzeyleri tespit
edildikten sonra bu verilerin demografik özellikleri ile ilişkisi sorgulanmıştır.
3.4.1 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi İlişkisi
Kadınların kırsal da özellikle kıraathane gibi siyasetin fazla tartışıldığı
alanlarda yer alamaması bir yana son dönemlerde gerek eğitim imkânlarının artması
102
gerekse kitlesel ve sosyal medya imkânlarının gelişmesi kadınlarında kırsalda siyasal
bilgiye erişimine olanak sağlamaktadır. Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde cinsiyet
ve siyasal bilgi düzeyi karşılaştırıldığında;
Tablo 44 Cinsiyet ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablo
Siyasal bilgi düzeyi
0-2 puan
arası
Kadın
Erkek
2,1-4
puan
arası
4,1-6
puan
arası
Toplam
6,1-8
puan
arası
8,1-10
puan
arası
65
16
23
7
7
118
55,1%
13,6%
19,5%
5,9%
5,9%
100,0%
52
61
88
29
22
252
20,6%
24,2%
34,9%
11,5%
8,7%
100,0%
117
77
111
36
29
370
31,6%
20,8%
30,0%
9,7%
7,8%
100,0%
Toplam
Tablodan da görüleceği üzere erkeklerin kadınlara oranla daha fazla siyasal
bilgi düzeyine sahip oldukları görülebilmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri
kıraathane gibi siyasal bilgilerin değerlendirildiği siyasal toplumsallaşma mekânlarına
kadınların dâhil olamaması olduğu düşünülebilir. Çünkü elde edilen bilginin günlük
hayatta kullanımının da öğrenme ve içselleştirme de etkisi olduğu bir gerçektir.
3.4.2 Eğitim Durumunun Siyasal Bilgi Düzeyi ’ne Etkisi
Bilgi düzeyi düşünüldüğünde tabii olarak eğitim durumunun bu bilgi düzeyi ile
ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Eğitim grupları ile siyasal bilgi düzeyleri çapraz tablo da
karşılaştırılmıştır.
103
Tablo 45 Eğitim Grupları ile Siyasal Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması
Siyasal bilgi düzeyi
0-2 puan
arası
Temel OkurYazarlığa
Sahip
Orta-Lise
Mezunları
Üniversite
Eğitimine
Sahip
Toplam
2,1-4
puan
arası
54
4,1-6
puan
arası
28
Toplam
6,1-8
puan
arası
8,1-10
puan
arası
49
10
6
% 19,05 % 33,33
% 6,80
% 4,09
25
11
% 23,93 % 27,13 % 13,30
% 5,85
147
% 36,73
56
45
51
188
% 29,79
7
4
11
1
12
35
% 20
% 11,43 % 31,43
117
77
% 2,86 % 34,28
111
36
29
370
Bu tabloda eğitim gruplarının siyasal bilgi düzeylerine ait oransal dağılımlar
eğitim düzeyinin siyasal bilgiye etkisi olduğu işaret etmektedir. Bunu test edebilmek
için gerçekleştirilen Anova testine göre de sig.<0,05 ve F değeri 9,094’dür;
Tablo 46 Eğitim Düzeyi ile Siyasal Bilgi Arasında Anova Testi
Sum of
Squares
Between
Groups
Within Groups
Total
df
Mean
Square
26,902
2
13,451
542,830
569,732
367
369
1,479
F
9,094
Sig.
,000
3.4.3 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi Düzeyi Arasındaki İlişki
Siyasal kimlik ile siyasal davranış ve sosyal sermaye arasında anlamlı
farklılıklar olduğu önceki bölümlerde görülmüştü. Aynı şekilde siyasal bilgi düzeyi
özelinde siyasal kimlik grupları da karşılaştırılmıştır. Buna göre;
104
Tablo 47 Siyasal Kimlik ve Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu
Siyasal bilgi düzeyi
0-2
puan
arası
Milliyetçi
siyaset
Muhafazakâr
siyaset
Liberal
siyaset
Sosyal
Demokrat
Siyaset
2,1-4
puan
arası
34
4,1-6
puan
arası
20
Toplam
6,1-8
puan
arası
8,1-10
puan
arası
34
9
8
% 32,39 % 19,05 % 32,38
% 8,57
% 7,61
37
15
8
% 42,77 % 21,08 % 22,29
% 9,03
% 4,82
105
71
35
166
2
3
4
0
1
% 20
% 30
% 40
%0
% 10
9
18
34
12
12
% 10,59 % 21,18
% 40
% 14,12
% 14,12
10
85
Marjinal
siyaset
1
1
2
0
0
% 25
% 25
% 50
%0
%0
Toplam
117
77
111
36
29
4
370
Liberal ve Marjinal kimliğe sahip katılımcı frekanslarının düşük olması
nedeniyle hariç tutularak, Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat seçmenler
arasındaki oransal farklar incelendiğinde Sosyal Demokrat grubun siyasal bilgi
düzeyinin anlamlı şekilde iyi olduğu ifade edilebilir. Ki-Kare testinde de durum açıkça
görülmektedir.
Tablo 48 Siyasal Kimlik ile Siyasal Bilgi arasında Ki-Kare Testi
Value
df
Asymp. Sig.
(2-sided)
16
,002
16
,001
Pearson Chi-Square
36,573a
Likelihood Ratio
40,990
Linear-by-Linear
13,771
1
,000
Association
N of Valid Cases
370
a. 10 cells (40,0%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is ,31.
105
Beklenen değer 0,31 < hesaplanan değer 36,573 ve p değeri sig<0,05’dir.
3.4.4 Sosyal Sermayenin Siyasal Bilgi Düzeyi Üzerindeki Etkisi
İnsan ilişkilerinin, oluşturdukları sosyal ağların ve toplumsal güvenin içinde
barındırıldığı kavram olarak sosyal sermayenin doğal olarak siyasal bilgi düzeyine etki
ediyor olması beklenmektedir.
Tablo 49 Sosyal Sermaye ile Siyasal Bilgi Düzeyi Karşılaştırmalı Tablosu
Siyasal bilgi düzeyi
0-2
puan
arası
0-2 puan arası
çok düşük
3-4 puan arası
düşük
5-6 puan arası
orta düzey
7-8 puan arası
iyi düzey
23
2,1-4
puan
arası
4,1-6
puan
arası
Toplam
6,1-8
puan
arası
8,1-10
puan
arası
4
2
0
1
% 76,67 % 13,33
% 6,66
%0
% 3,34
12
1
3
% 53,06 % 14,29 % 24,49
% 2,04
% 6,12
19
1
3
% 40,74 % 30,86 % 23,46
% 1,23
% 3,71
31
21
26
33
29
7
25
39
73
30
49
81
193
% 15,02 % 20,20 % 37,82 % 16,07 % 11,09
9-10
puan
6
2
5
3
arası çok iyi
düzey
% 35,29 % 11,76 % 29,41 % 17,64
Toplam
117
77
111
36
1
17
% 5,90
29
370
9-10 puan aralığındaki sosyal sermaye gruplarının frekanslarının düşük olduğu
düşünülürse 7-8 puan grubunda sosyal sermaye yapısındaki grubun siyasal bilgi
düzeylerinin de yüksek olduğu görülmektedir. Yapılan ki-kare testinde;
106
Tablo 50 Sosyal Sermaye Grupları ve Siyasal Bilgi Düzeylerine Ait Ki-Kare
Testi
Value
df
Asymp. Sig.
(2-sided)
16
,000
16
,000
Pearson Chi-Square
88,910a
Likelihood Ratio
95,154
Linear-by-Linear
50,671
1
,000
Association
N of Valid Cases
370
a. 7 cells (28,0%) have expected count less than 5. The
minimum expected count is 1,33.
Tablo 50’de de görüldüğü üzere beklenen değerin (1,33) üzerinde bir
hesaplanan değer (88,910) elde edilmiş ve p değeri sig.<0,05 olduğu görülmüştür.
Buna göre sosyal sermaye yapısı ile siyasal bilgi arasında anlamlı bir ilişki olduğu
ifade edilebilir.
Bu değişkenler arasındaki korelasyonun gücünü test etmek için yapılan basit
korelasyon testinde sonuçlar şu şekilde elde edilmiştir.
Tablo 51 Sosyal Sermaye ve Siyasal Bilgi Düzeyi Arasında Korelasyon Testi
Sosyal
sermaye
düzeyi
Pearson
1
Correlation
Sosyal sermaye düzeyi
Sig. (2-tailed)
N
370
Pearson
,339**
Correlation
Siyasal bilgi düzeyi
gruplandırılmış
Sig. (2-tailed)
,000
N
370
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
Siyasal bilgi
düzeyi
gruplandırıl
mış
,339**
,000
370
1
370
107
R=0,339 ve sig<0,05 olarak görülmektedir. P değerinin 0,3 – 0,6 aralığında
olması nedeniyle sosyal sermaye ile siyasal bilgi düzeyi arasında Çukurova Kırsalında
orta kuvvette bir korelasyon olduğu ifade edilebilir.
3.5 Siyasal Katılım Düzeyleri
Araştırmanın aradığı temel sorulardan biri Çukurova Kırsalında siyasal katılım
düzeyidir. Araştırmada toplam 10 soruda siyasal etkinliklere katılımlar “Evet”,
“Hayır” soruları ile sorulmuştur. Evet, cevapları 1 puan, Hayır Cevapları 0 puan kabul
edilerek, 1 ila 10 arasında katılım seviyeleri sınıflandırılmıştır. Buna göre dağılımlar
aşağıdaki gibi oluşmuştur.
Tablo 52 Siyasal Katılım Puanlarına Ait Frekans Tablosu
,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
10,00
90
60
72
45
29
26
17
11
5
10
5
24,3
16,2
19,5
12,2
7,8
7,0
4,6
3,0
1,4
2,7
1,4
Geçerli
Yüzde
24,3
16,2
19,5
12,2
7,8
7,0
4,6
3,0
1,4
2,7
1,4
Toplam
370
100,0
100,0
Std.
Sapma
2,46357
Min.
0,00
Maks.
10.00
Frekans
Ortalama
2,5514
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
24,3
40,5
60,0
72,2
80,0
87,0
91,6
94,6
95,9
98,6
100,0
Görüldüğü üzere Çukurova kırsalında 0-5 puan arasında düşük katılıma sahip
seçmen oranı örnekleme göre % 87’dir. Orta katılım düzeyine sahip seçmen oranı (68 puan grubu) % 9’dur. Aktif katılım olarak ifade edilebilecek düzeyde olanların oranı
(9-10 puan grubu) % 4,1’dir.
108
3.5.1 Cinsiyetin Siyasal Katılımda Etkisi
Kadın ve erkeklerin birbirlerinden farklı siyasal katılım gösterip
göstermediklerinin incelendiği bu bölümde ilk olarak değişkenlerin çapraz tabloda
karşılaştırmalı görünümleri ele alınmıştır.
Tablo 53 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Karşılaştırmalı Tablosu
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2 puan 2-4 puan 4-6 puan 6-8 puan
arası
arası
arası
arası
Kadın
Erkek
Toplam
8-10
puan
arası
83
14
7
6
8
% 70,33
% 11,86
% 5,93
% 5,08
% 6,79
139
60
36
10
7
% 55,16
%23,81
% 14,28
% 3,97
% 2,78
222
74
43
16
15
118
252
Toplam
Cinsiyet
Siyasal Katilim Kadın
Puanı
Erkek
370
Grup İstatistikleri
N
Ortala Std. Sapma Std. Hata
ma
Ortalaması
118 2,2881
2,68615
,24728
252 2,6746
2,34760
,14788
Ankete katılan 118 kadın deneğin siyasal katılım puanlarının ortalaması 2,2881
iken 252 erkek deneğin siyasal katılım puanlarının ortalaması 2,6746 olarak
belirlenmiştir. Bu noktada cinsiyet ile siyasal katılım puanı arasında farklılık
ortalamalar üzerinden değerlendirildiğinde çok anlamlı görünmemektedir.
Bu nedenle cinsiyet ile siyasal katılım puanı arasında bir ilişki olup olmadığını
varsa şiddetini ortaya koymak için basit korelasyon testi uygulanmıştır.
109
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere p değeri sig. >0,05 dir ve korelasyon
değeri r=0,040 dır. Bu nedenle cinsiyet ile siyasal katılım arasında Çukurova
Kırsalında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Tablo 54 Cinsiyet ile Siyasal Katılım Puanları Arasında Korelasyon Testi
Cinsiyet Siyasal
Katılım
Grup
Pearson
Correlation
Cinsiyet
Sig. (2-tailed)
N
Pearson
Siyasal
Correlation
Katılım
Sig. (2-tailed)
Grup
N
1
,040
370
,444
370
,040
1
,444
370
370
3.5.2 Siyasal Kimliğin Siyasal Katılımda Etkisi
Daha önceki bölümlerden hatırlanacağı üzere siyasal kimlik ile siyasal
davranış, sosyal sermaye ve siyasal bilgi arasında anlamlı ilişkiler görülmüştür.
Siyasal kimlik ile siyasal katılım arasında da bir ilişki olup olmadığını incelemek için
yapılan çapraz tabloya göre;
Tablo 55 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Puan Karşılaştırmalı Tablosu
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2 puan
arası
Milliyetçi
siyaset
Muhafazakâr
siyaset
55
2-4 puan
arası
26
4-6
puan
arası
6-8
puan
arası
Toplam
8-10
puan
arası
15
6
3
% 24,76 % 14,29
% 5,71
% 2,86
105
% 52,38
123
31
10
2
0
% 74,10
% 18,67
% 6,03
% 1,20
%0
166
110
Liberal siyaset
Sosyal
Demokrat
Siyaset
5
2
2
0
1
% 50
% 20
% 20
%0
% 10
39
15
15
5
11
10
85
% 45,88
% 17,65 % 17,65
% 5,88 % 12,94
Marjinal
siyaset
0
0
1
3
0
%0
%0
% 25
% 75
%0
Toplam
222
74
43
16
15
4
370
Görüldüğü üzere Liberal ve Marjinal siyasal kimliklerin frekansları oldukça
düşüktür. Bu nedenle Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat kimlik grupları
arasında Tablo 55 incelendiğinde oransal olarak Sosyal Demokratların katılımları
nispeten daha yüksek görünmektedir. Ancak çok ciddi bir farklılık bu tabloda tespit
edilememiştir. Bu nedenle basit korelasyon testi uygulanmıştır.
Tablo 56 Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi
Siyasal
Görüş
Pearson
1
Correlation
Sig. (2-tailed)
N
370
Pearson
,225**
Correlation
Siyasal Katılım
Grupları
Sig. (2-tailed)
,000
N
370
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
Siyasal Görüş Olarak
Kendinizi Nasıl
Tanımlarsınız?
Siyasal
Katılım
,225**
,000
370
1
370
Çapraz tabloda görünen güçsüz ilişki korelasyon testinde de kendisini
göstermiştir. P değeri sig.<0,05 dir ve korelasyon r=0,225 olarak tespit edilmiştir. Bu
sonuçlarda siyasal kimlikler arasında siyasal katılım açısından bir ilişki olduğu
görülmektedir ancak r değeri 0 – 0,3 aralığında olduğundan bu ilişki zayıftır denebilir.
111
3.5.3 Yaş ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki
Son dönemlerde özellikle gençlerin siyasal olaylarda ön planda oldukları
toplumsal olaylarda kendisini göstermektedir. Ancak bunun sadece bazı münferit
toplumsal olaylarda mı kendini gösterdiği, gençlerin gittikçe daha çok siyasal hayatta
rol oynamaya başlayıp başlamadığı ayrı bir soru olarak konumlandırılmaktadır.
Bu nedenle araştırmanın aradığı sorulardan biri de yaşın siyasal katılım ile olan
ilişkisidir. Araştırma da yaş grupları ile siyasal katılım grupları arasındaki ilişki çapraz
tabloya aşağıdaki gibi yansımıştır.
Tablo 57 Yaş Gruplarına Göre Siyasal Katılım Dağılımı
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2 puan
arası
18-25
27
% 52,94
26-35
36-45
46-55
56-65
66-75
76-90
Toplam
56
2-4
puan
arası
4-6
puan
arası
4
6-8
puan
arası
7
Toplam
8-10
puan
arası
6
7
% 7,84 % 13,72 % 11,77 % 13,72
16
6
5
% 51,85 % 23,25 % 14,81
% 5,55
% 4,63
12
1
3
% 68,07 % 18,49 % 10,08
% 0,08
% 2,52
5
3
0
% 59,09 % 22,72 % 11,36
% 6,81
%0
81
26
26
25
22
10
10
2
0
0
% 68,42 % 26,31
% 5,26
%0
%0
2
1
0
0
% 66,67 % 22,22
% 1,11
%0
%0
6
51
0
1
0
0
0
%0
% 100
%0
%0
%0
222
74
43
16
15
108
119
44
38
9
1
370
112
Çukurova Kırsalında yaş gruplarına bakıldığında hemen hemen her grubun
yarısından çoğunun düşük katılıma sahip oldukları tablo 51’den açıkça görülmektedir.
Yüksek ve Çok yüksek katılım gruplarının dışında kalanlar incelendiğinde ise yaş
ilerledikçe katılımın neredeyse değişmediği (hatta oransal olarak biraz azaldığı)
görülmektedir.
Bu durumun Çukurova Kırsalında nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu görebilmek
için yaş ile siyasal katılım arasında basit korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Buna
göre;
Tablo 58 Yaş ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi
Yaş
grupları
Siyasal
Katılım
Grupları
Pearson
1
-,211**
Correlation
Yaş Grupları
Sig. (2-tailed)
,000
N
370
370
Pearson
-,211**
1
Siyasal Katılım Correlation
Grupları
Sig. (2-tailed)
,000
N
370
370
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
Tablo 58’de iki değişken grubu arasında negatif yönlü ancak zayıf bir
korelasyon görülmüştür. R= -0,211 ve p değeri sig<0,005)
Bu durumda yaş ile siyasal katılım arasında Çukurova Kırsalında anlamlı bir
ilişki tespit edilemediği ifade edilebilir.
3.5.4 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasındaki İlişki
Genelde eğitim seviyesi yükseldikçe insanların siyasal hayata ilişkin dünya
görüşleri de değişmekte ve siyasal hayata daha fazla katılabilmektedirler. Kırsal da bu
durumun nasıl olduğunu görmek açısından aşağıdaki çapraz karşılaştırma
gerçekleştirilmiştir.
113
Tablo 59 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Grupları Karşılaştırmalı Tablosu
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2
puan
arası
2-4
puan
arası
4-6
puan
arası
Temel Okur107
25
Yazarlığa
% 72,79 % 17,01
Sahip
Orta-Lise
Mezunları
Üniversite
Eğitimine
Sahip
Toplam
Toplam
6-8
puan
arası
8-10
puan
arası
13
2
0
% 8,84
% 1,36
%0
26
10
11
% 52,66 % 22,34 % 13,83
% 5,32
% 5,85
4
4
99
42
147
188
16
7
4
35
% 45,74
222
% 20 % 11,42 % 11,42 % 11,42
74
43
16
15
370
Tablo 59, eğitim durumu ile siyasal katılım arasında bir ilişki olduğunu genel
olarak göstermektedir. Bunun ne kadar güçlü bir ilişki olduğunu anlamak için yapılan
basit korelasyon testinde sonuçlar aşağıdaki gibidir;
Tablo 60 Eğitim Durumu ile Siyasal Katılım Arasında Korelasyon Testi
Öğrenim
grubu
Siyasal
Katılım
grup
Pearson
1
,264**
Correlation
Öğrenim
grubu
Sig. (2-tailed)
,000
N
370
370
Pearson
,264**
1
Siyasal
Correlation
Katılım
Sig. (2-tailed)
,000
Grubu
N
370
370
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
114
Bu sonuçlardan (r=0,264 ve sig <0,05) eğitim seviyesi ile siyasal katılım
arasında bir ilişki olduğu ifade edilebilir ancak r değeri 0-0,3 aralığında olduğundan
bunun zayıf bir ilişki olduğu görülmektedir.
3.6 Siyasal Tercihler
Araştırmanın yapıldığı dönemden hemen önce gerçekleştirilen seçimler ve
sonrasında yapılması muhtemel seçimlere yönelik tercihler ve bu tercihlerin
araştırmada elde edilen diğer sonuçlar ile karşılaştırması bu bölümde ele alınmıştır.
İlk olarak yakın zamanda yapılan iki genel seçim ele alınmıştır. 7 Haziran 2015
ve 1 Kasım 2015 seçimleri siyasal hayatın hızlı ve çalkantılı olduğu bir dönem olması
hasebiyle araştırma verilerinin de önemini artırmıştır.
Özellikle 2016 yılında gündemdeki yerini koruyan “Başkanlık Sistemi”
tartışmalarının ele alınması ve araştırmanın yapıldığı dönemde gündemdeki sıcak
yerini koruyor olması araştırmaya ayrıca bir değer kazandırmaktadır.
Gerek Başkanlık Sistemi, gerekse yeniden genel seçim olması durumunda
Çukurova Kırsalında oy oranlarının nasıl değiştiğini de göstermesi nedeniyle
araştırmanın son bölümü kamuoyu yoklaması niteliğine de sahip olduğunun altını
çizmektedir.
3.6.1 Katılımcıların Siyasal Tercihleri
Hatırlanacağı üzere 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir siyasal parti tek başına
hükümet kurabilme gücüne sahip olamamıştır. Akabinde 5 ay sonra gerçekleştirilen 1
Kasım 2015 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir oy çoğunluğu ile tek
başına iktidar olabilmeyi başarmıştır. Bu seçimlerdeki oy dağılımları örneklem
bölgesinde şu şekilde elde edilmiştir.
115
Tablo 61 7 Haziran 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler
95
101
144
26
Yüzde
%
25,7
27,3
38,9
7,0
Geçerli
Yüzde
25,8
27,4
39,1
7,1
Kümülatif
Yüzde
25,8
53,3
92,4
99,5
2
,5
,5
100,0
368
1
1
2
370
99,5
,3
,3
,5
100,0
100,0
Frekans
Ak Parti
CHP
MHP
Geçerli HDP
Oy
Kullanmadım
Toplam
SP-BBP
Kayıp Diğer
Toplam
Toplam
Tablo 62 1 Kasım 2015 Seçimlerinde Tercih Edilen Partiler
173
111
66
18
Yüzde
%
46,8
30,0
17,8
4,9
Geçerli
Yüzde
46,9
30,1
17,9
4,9
Kümülatif
Yüzde
46,9
77,0
94,9
99,7
1
,3
,3
100,0
369
1
370
99,7
,3
100,0
100,0
Frekans
Ak Parti
CHP
MHP
Geçerli HDP
Oy
Kullanmadım
Total
Kayıp Diğer
Toplam
Tıpkı Türkiye genelinde olduğu gibi Çukurova Kırsalında da Ak Parti oylarını
ciddi oranda artırmış CHP oylarını korumuş MHP ve HDP’ de oy gerilemesi
yaşanmıştır. Ancak dikkat edilecek olursa Çukurova Kırsalında Ak Partiye kayma
neredeyse oyları iki katına çıkarmıştır.
Araştırma verilerine göre partiler arası oy kaymaları şu şekildedir.
116
Tablo 63 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerinde Oy Dağılımları
1 Kasım seçimlerinde hangi partiye oy verdiniz?
Ak Parti
86
Ak Parti
% 90,53
CHP
MHP
HDP
Oy
Kullan
madım
1
0
% 4, 21 % 4, 21 % 1,05
%0
4
4
Toplam
1
100
0
0
0
% 0,99
% 99,01
%0
%0
%0
82
1
61
0
0
% 0,07 % 42,36
%0
%0
95
101
CHP
MHP
% 56,94
7 Haziran
3
HDP
6
% 11,53 % 23,07
Oy
Kullan
madım
Toplam
0
17
0
%0
%
65,38
%0
144
26
0
0
1
0
1
2
172
111
66
18
1
368
Tablo 63’da görüldüğü üzere Çukurova Kırsalında 7 Haziran 2015
seçimlerinde MHP’ye oy verenlerin % 56,94’ü 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’yi
tercih etmiştir.
MHP’den Ak Partiye kayan bu seçmen kitlesi ile birlikte dikkat çeken diğer bir
grup ise 7 Haziran seçimlerinde HDP’ ye oy veren ancak 1 Kasımda CHP’ye oy veren
seçmen kitlesidir. % 23, 07 oranında HDP seçmeni 1 Kasımda CHP’ye oy vermiştir.
Az da olsa dikkat çeken diğer bir kayma da yine HDP’ den Ak Partiye geçen
% 11,53’lük HDP seçmenidir. HDP’ deki bu durum 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği
“Emanet” seçmenin 1 Kasımda tekrar eski partilerine oy vermelerin olarak
değerlendirilmektedir.
117
Siyasal hayatta mevcut tartışmaların başında yer alan Başkanlık Sistemi için
referandum olsa hangi parti ve referandum kararlarını tercih edecekleri sorusuna
verilen yanıtlar aşağıdaki gibidir.
Tablo 64 Başkanlık Sistemine Bakış
228
141
61,6
38,1
Geçerli
Yüzde
61,6
38,1
1
,3
,3
370
100,0
100,0
Frekans
Hayır
Evet
Kararsız-Cevap
yok
Toplam
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
61,6
99,7
100,0
Tablo 64’den de görüleceği üzere Çukurova Kırsalında katılımcıların % 61,6’sı
Başkanlık sistemine karşı olduklarını göstermektedir. Başkanlık sistemini bakış
açılarının 1 Kasım seçimlerinde oy verilen partilere göre dağılımı şu şekilde tespit
edilmiştir.
Tablo 65 Başkanlık Sistemi İle 1 Kasım Seçimleri Arasında Çapraz Tablo
1 Kasım seçimlerinde hangi partiye oy
verdiniz?
Ak
Parti
Hayır
Sizce Türkiye
Başkanlık
sistemine
Evet
geçmeli
midir?
Kararsız
-Cevap
yok
Toplam
CHP
MHP
HDP
Toplam
Oy
Kullanma
dım
55
106
49
16
%
24,23
%
46,70
%
21,58
%
7,05
118
4
17
2
%
83,68
%
2,84
%
12,06
%
1,42
%0
0
1
0
0
0
1
173
111
66
18
1
369
1
227
% 0,04
0
141
118
Görüldüğü üzere 1 Kasım seçimlerinde Ak Partiye oy vermiş seçmenin (173
katılımcı), % 31,79’u (55 katılımcı) Başkanlık Sistemini desteklememektedir.
Buna karşılık aynı şekilde 1 Kasım seçimlerinde MHP’ye oy vermiş seçmenin
(66 katılımcı) % 25,75’i (17 katılımcı) Başkanlık sistemini desteklemektedir.
Son olarak bugün seçim olsa hangi partiyi tercih edeceklerine dair
katılımcıların verdikleri yanıtlara ait tablo aşağıdaki gibi oluşmuştur.
Tablo 66 Bugün Genel Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler
Frekans
Ak Parti
CHP
MHP
Geçerli
HDP
Kararsızım
Total
Diğer
Oy
Kayıp
Kullanmayacağım
Total
Toplam
Yüzde
151
111
79
19
7
367
2
40,8
30,0
21,4
5,1
1,9
99,2
,5
1
,3
3
370
,8
100,0
Geçerli
Yüzde
41,1
30,2
21,5
5,2
1,9
100,0
Kümülatif
Yüzde
41,1
71,4
92,9
98,1
100,0
Tablo 66’da da görüldüğü üzere CHP oyunu sürekli korumakta ancak AK Parti
ve MHP arasında anlamlı oy kaymaları görülmektedir. Bugün seçim olması
durumunda 1 Kasım seçimlerine nazaran Ak Parti’ye oy vereceklerini ifade eden
katılımcı sayısı 173’den 151’e gerilemektedir.
Karşılaştırmalı bir tablo ile bakılacak olursa;
119
Tablo 67 1 Kasım Seçimleri ile Bugün Seçim Olsa Tercih Edilecek Partiler
Arasında Dağılım
Ak
Parti
1 Kasım
seçimlerinde
hangi partiye
oy verdiniz?
CHP
MHP
HDP
Total
Bugün genel secim olsa hangi partiye oy
Toplam
verirsiniz?
Ak Parti CHP
MHP
HDP Kararsı
zım
133
4
30
1
173
5
% 76,88 % 2,31 % 17,34 % 0,06
4
106
0
0
1
111
% 3,60 % 95,50
%0
% 0 % 0,09
13
1
49
1
1
65
% 20 % 1,53 % 75,38 % 1,53 % 1,53
1
0
0
17
0
18
% 5,55
%0
% 0 % 94,45
%0
151
111
79
19
7
367
Mevcut durumda AK Parti ile MHP arasında karşılıklı oy kaymaları
görülmekte ancak AK Parti’den MHP’ye kaymanın daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.
3.6.2 Katılımcıların Siyasal Tercihlerine Göre Araştırma Sonuçlarının
Karşılaştırılması
Bu bölümde bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz sorusuna
katılımcıların verdikleri cevaplara göre
i-
Siyasal Kimlikleri
ii-
Siyasal Davranış Grupları
iii-
Sosyal Sermaye Yapıları
iv-
Siyasal Bilgi Düzeyleri
v-
Siyasal Katılımları
Karşılıklı olarak incelenecektir.
120
a) Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri
İlk olarak Çukurova Kırsalında bugün seçim olsa tercih edecekleri partilere
göre katılımcıların siyasal kimlikleri karşılaştırılmaktadır.
Tablo 68 Siyasal Kimlik Gruplarının Parti Tercihleri
Bugün genel secim olsa hangi partiye oy
verirsiniz?
Ak
Parti
Milliyetçi
siyaset
Muhafazakâ
r siyaset
Liberal
siyaset
Sosyal
Demokrat
Siyaset
CHP
24
MHP
7
HDP
57
13
Toplam
Kararsızı
m
4
105
% 22,86
% 6,67
% 54,28
%
12,38
121
21
19
1
3
% 11,51 % 0,60
% 1,81
% 3,81
165
% 73,33 % 12,72
4
3
3
0
0
% 40
% 30
% 30
%0
%0
2
80
0
3
0
% 0 % 3,53
%0
10
85
% 2,35 % 94,12
Marjinal
siyaset
0
0
0
2
0
%0
%0
%0
% 100
%0
Toplam
151
111
79
19
7
2
367
Tablo 68’de açıkça görülmektedir ki, Milliyetçi kimliğe sahip katılımcılar Ak
Parti, MHP ve HDP ‘ye ağırlık verirken, Muhafazakâr seçmenin büyük çoğunluğu Ak
Partiyi geri kalanı ise CHP ve MHP’yi desteklediği görülmektedir. Sosyal Demokrat
seçmenin CHP ağırlığı açıkça görülmektedir.
121
b) Siyasal Davranış Gruplarının Siyasal Parti Tercihleri
Bu bölümde siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara göre yapılan sınıflandırma
ile siyasal parti tercihlerinin karşılaştırılması incelenmektedir.
Tablo 69 Siyasal Tercihlere Göre Siyasal Davranış Gruplarının Dağılımı
Ak Parti
CHP
MHP
HDP
Kararsızım
Total
Siyasal Davranış Yaklaşımları
Toplam
Sosyolojik
SosyoRasyonel
Psikolojik
Tercih
71
9
40
120
% 59,17
% 7,50
% 33,33
51
41
9
101
% 50,50
% 40,59
% 8,91
41
12
16
69
% 59,42
% 17,39
% 23,19
9
7
1
17
% 52,94
% 41,17
% 5,89
1
2
4
7
173
71
70
314
Tablo 69’de tüm partilerin ana seçmen grubunu sosyolojik yaklaşıma sahip
katılımcıların teşkil ettiği görülmektedir. Sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşımı yen
çok sergileyen seçmene sahip partinin CHP (41 katılımcı) olduğu görülmektedir.
Rasyonel Tercih yaklaşımına sahip seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (40
katılımcı) tercih etmektedir.
c) Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Yapılarının Dağılımı
Siyasal tercihler ile katılımcıların sosyal sermaye yapılarının karşılaştırıldığı bu
bölümde her iki gruba ait veriler çapraz tabloda karşılaştırılmıştır.
122
Tablo 70 Tercih Edilen Partilere Göre Sosyal Sermaye Puan Grupları
Sosyal Sermaye Puan Grupları
0-2 puan 3-4 puan
çok
düşük
düşük
5-6
puan
orta
7-8
puan iyi
9-10
puan
çok iyi
Topla
m
20
19
38
66
8
151
13,2%
12,6%
25,2%
43,7%
5,3%
100,0
%
3
13
27
64
4
111
2,7%
11,7%
24,3%
57,7%
3,6%
100,0
%
6
11
14
45
3
79
7,6%
13,9%
17,7%
57,0%
3,8%
100,0
%
0
4
1
13
1
19
0,0%
21,1%
5,3%
68,4%
5,3%
100,0
%
1
1
1
3
1
7
14,3%
14,3%
14,3%
42,9%
14,3%
100,0
%
30
48
81
191
17
367
8,2%
13,1%
22,1%
52,0%
4,6%
100,0
%
Ak Parti
CHP
MHP
HDP
Kararsızı
m
Toplam
Tablo 70’den de görüleceği üzere oransal olarak sosyal sermaye yapısı en güçlü
seçmene sahip partiler sırasıyla HDP, CHP, MHP ve AK Parti olarak görünmektedir.
Siyasal Partilerin seçmenlerinin sosyal sermayesinin güçlü olmasının ne gibi bir
değerlendirme anlamına geldiği düşünülebilir. Burada sosyal sermayeyi insanların
etkili iletişim ve sosyal ağlar ile bilgiye erişim, değerler ve normlar bütünü olarak
algılanmasında fayda görülmektedir.
123
Bu noktada partiler ve seçmenlerinin sosyal sermaye yapılarının neden farklılık
gösterdiği konusunda değişik faktörler olabilir. Araştırma da bu detay aranmamıştır.
Örneğin, HDP’nin nispeten düşük oy oranları sosyal ağlarının güçlü olmasına neden
olabilir. Ya da Ak Partinin toplumun birçok kesiminin oyunu almasına müteakip tek
tip sosyal ağlar ile değil birbirinden bağımsız ağlardan oluşan bir yapısı nispeten sosyal
sermaye yapısını güçsüz gösterebilir.
d) Siyasal Bilgi Düzeyinin Partiler Arası Dağılımı
Araştırma verilerinden her bir katılımcı için bir siyasal bilgi düzeyi tespit
edilmiş ve 2 şer puanlık aralıklarla 10 puan üzerinden gruplandırılmıştır. Bu
gruplandırma ile “Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen
cevaplar karşılaştırılmıştır. Buna göre;
Tablo 71 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Bilgi Düzeyi Dağılımı
Siyasal bilgi düzeyi
0-2
puan
65
2,1-4
puan
34
4,1-6
puan
Toplam
6,1-8
puan
8,110
puan
35
10
7
151
43,0
22,5% 23,2%
%
6,6%
4,6%
100,0%
15
11
111
14,4
21,6% 40,5% 13,5%
%
9,9%
100,0%
Ak Parti
16
CHP
30
24
15
45
23
7
4
79
38,0
19,0% 29,1%
%
8,9%
5,1%
100,0%
3
7
19
0,0% 36,8% 15,8%
36,8
%
100,0%
1
0
7
0,0% 14,3%
0,0%
100,0%
MHP
2
0
7
HDP
10,5
%
Kararsızı
m
4
2
57,1
28,6%
%
0
124
117
Toplam
75
110
36
29
367
31,9
20,4% 30,0%
%
9,8%
7,9%
100,0%
Tablo 71’e dikkatli bakıldığında oransal olarak HDP seçmeninin siyasal bilgi
düzeyinin nispeten yüksek olduğu görülmektedir. HDP’yi sırasıyla CHP seçmeni,
MHP seçmeni ve az bir farkla Ak Parti seçmeni takip etmektedir.
e) Siyasal Katılım Düzeyinin Parti Tercihlerine Göre Dağılımı
Araştırmada siyasal katılıma ilişkin 10 adet “Evet” ve “Hayır” sorusu
sorulmuştur. “Evet” cevapları katılımı (1’er puan), “Hayır” cevapları ise katılıma
isteksizliği (0 puan) ifade edecek şekilde puanlama yapılmış ve katılım düzeyleri
gruplandırılmıştır. Çukurova kırsalında oldukça düşük siyasal katılım tespit edildiği
de önceki bölümlerde ifade edilmiştir. Bu puanlamanın partilere göre dağılımı ise şu
şekilde tespit edilmiştir.
Tablo 72 Parti Tercihlerine Göre Siyasal Katılım Düzeyleri
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2
puan
arası
Ak Parti
CHP
MHP
HDP
2-4
puan
arası
4-6
puan
arası
Toplam
6-8
puan
arası
8-10
puan
arası
104
30
15
2
68,9%
19,9%
9,9%
1,3%
59
22
14
5
53,2%
19,8%
12,6%
4,5%
46
19
8
3
58,2%
24,1%
10,1%
3,8%
9
1
5
3
47,4%
5,3%
26,3%
15,8%
0
151
0,0% 100,0%
11
111
9,9% 100,0%
3
79
3,8% 100,0%
1
19
5,3% 100,0%
125
4
1
1
1
57,1%
14,3%
14,3%
14,3%
222
73
43
14
60,5%
19,9%
11,7%
3,8%
Kararsızım
0
7
0,0% 100,0%
15
367
Total
4,1% 100,0%
Tablo 72’de de görüleceği üzere tüm partilerde siyasal katılım düşüktür.
Nispeten “az düşük” ya da “orta” seviye katılımlarda yine HDP seçmeni en yüksek Ak
Parti seçmeni en düşük yüzdelere sahip görünmektedir.
Çukurova kırsalında siyasal katılımın parti tercihlerine ya da diğer değişkenlere
bağlı olmadığı ifade edilebilir.
3.6.3 Katılımcıların Başkanlık Sistemine Göre Araştırma Sonuçlarının
Karşılaştırılması
Bu bölümde “Başkanlık sistemine geçilmeli midir” sorusuna katılımcıların
verdikleri cevaplara göre
i-
Siyasal Kimlikleri
ii-
Siyasal Davranış Grupları
iii-
Sosyal Sermaye Yapıları
iv-
Siyasal Bilgi Düzeyleri
v-
Siyasal Katılımları
karşılaştırılacaktır.
Bu bölümü incelerken altı çizilmesi gereken ana husus katılımcıların Başkanlık
sistemi hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları anket formunda sorulmamış olmasıdır.
Genel olarak kavrama ilişkin bilgi düzeyinin oldukça düşük olduğu varsayılarak
ankette bu soru sorulmadan önce katılımcılara “Başkanlık Sistemine” ait aşağıdaki
bilgiler sunulmuş ve buna göre cevaplamaları istenmiştir.
1- Seçimlere partiler değil partilerin belirlediği başkan adaylarının katılacağı
2- Koalisyon olmadan hükümet kurulabileceği
126
3- Yasama yetkisinin Meclis’e benzer “Senato” vb bir yapı ile yeniden
şekilleneceği
4- Yürütmenin Başkanın elinde olacağı ve kabinenin başkan tarafından
belirleneceği
5- Yargının bağımsız kalacağı
6- Milletvekili seçimlerinin bölgesel olacağı adayların merkezi değil ağırlıklı
yerelde belirleneceği
7- Yerel yönetimlerin yapısının korunacağı ancak “Vali” nin de seçim ile
gelebileceği
a) Siyasal Kimlik Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları
Başkanlık Sistemi konusunda siyasal kimliklerin nasıl bir değerlendirmede
bulunduklarına ilişkin karşılaştırmalı tablo aşağıdaki gibidir.
Tablo 73 Siyasal Kimliklere Göre Başkanlık Sistemine Destek
Siyasal Görüş Olarak Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız?
Toplam
Milliyetçi Muhafaza Liberal
Sosyal
Marjinal
siyaset kâr siyaset siyaset Demokrat siyaset
Siyaset
Hayır
Evet
KararsızCevap
yok
82
54
6
82
4
228
36,0%
23,7%
2,6%
36,0%
1,8%
100,0%
23
111
4
3
0
141
16,3%
78,7%
2,8%
2,1%
0,0%
100,0%
0
1
0
0
0
1
0,0%
100,0%
0,0%
0,0%
0,0%
100,0%
105
166
10
85
4
370
28,4%
44,9%
2,7%
23,0%
1,1%
100,0%
Toplam
127
Tablo 73 özetle Başkanlık Sistemine en çok karşı çıkanların Milliyetçi ve
Sosyal Demokratlar olduğunu destekleyenlerin ise Muhafazakâr kesim olduğunu
göstermektedir.
b) Siyasal Davranış Gruplarına Göre Başkanlık Sistemine Bakış
Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlar ile Başkanlık Sistemine bakış
açılarının dağılımını gösteren tablo aşağıdaki gibidir.
Tablo 74 Siyasal Davranış Gruplarının Başkanlık Sitemine Bakışları
Davranış
Sosyolojik
SosyoPsikolojik
Toplam
Rasyonel
Tercih
106
63
36
205
51,7%
30,7%
17,6%
100,0%
67
10
34
111
60,4%
9,0%
30,6%
100,0%
173
73
70
316
54,7%
23,1%
22,2%
100,0%
Hayır
Evet
Toplam
Tablo 74 özetle Başkanlık Sistemine en fazla desteği Sosyolojik ve Rasyonel
Tercih yaklaşımlarının verdiğini, en çok karşı çıkanlarında Sosyolojik ve SosyoPsikolojik yaklaşım sergileyenlerin olduğunu göstermektedir. Dikkat edilecek olursa
Sosyolojik yaklaşım sergileyenler “Başkanlık Sistemi” konusunda yaklaşık % 38
“Evet” ve yaklaşık % 62 “Hayır” ile ikiye bölündükleri görülmektedir.
c) Sosyal Sermaye Grupları ile Başkanlık Sistemi Tercihlerinin Karşılaştırılması
Araştırma
da
katılımcıların
kanaat
önderleri
ile
ilişkileri,
siyasal
toplumsallaşma mekânları, kitlesel ve sosyal medya ile olan etkileşimlerine puanlar
verilerek sosyal medya puan grupları şeklinde sınıflandırılması sağlanmıştır. Bu
bölümde bu grupların “Başkanlık Sistemine” bakışları incelenmiştir. Buna göre;
128
Tablo 75 Sosyal Sermaye Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları
Sosyal Sermaye Puan Grupları
0-2 puan 3-4 puan
çok düşük düşük
Hayır
Evet
KararsızCevap yok
Toplam
5-6
puan
orta
Toplam
7-8
9-10 puan
puan iyi
çok iyi
11
32
46
129
10
228
4,8%
14,0%
20,2%
56,6%
4,4%
100,0%
19
17
35
63
7
141
13,5%
12,1%
24,8%
44,7%
5,0%
100,0%
0
0
0
1
0
1
0,0%
0,0%
0,0% 100,0%
0,0%
100,0%
30
49
81
193
17
370
8,1%
13,2%
21,9%
52,2%
4,6%
100,0%
Tablo 75’de görüleceği üzere “Başkanlık Sistemi” ne en fazla destek ile en az
destek veren sosyal sermaye puan grubu aynıdır. Sosyal Sermaye puan grubu 7-8 puan
aralığında olanların 63 tanesi (% 32,64) Başkanlık Sistemini desteklerken, 129 tanesi
(% 66,84) desteklememektedir.
Ayrıca tabloda sosyal sermaye yapısı güçlendikçe hem “Evet” hem de “Hayır”
diyenlerin frekansı anlamlı derecede artmaktadır.
d) Siyasal Bilgi Düzeyleri ile Başkanlık Sistemine Yaklaşımların Karşılaştırılması
Bölümün başlangıcında “Başkanlık” ile ilgili bilgi düzeylerine ilişkin nicel bilgi
elde edilmediği ve siyasal bilgi düzeyi hesaplanırken bu verinin hesaba alınmadığı ve
nedeni açıklanmıştı. Bu kısımda anket formunda sorulan diğer kavramlara ilişkin
alınan cevaplar ile elde edilmiş siyasal bilgi düzeyleri ile “Başkanlık Sistemi” ne bakış
açıları karşılaştırılmıştır. Buna göre;
129
Tablo 76 Siyasal Bilgi Düzeylerine Göre Katılımcıların Başkanlık Sitemine
Bakışları
Siyasal Bilgi Düzeyleri
0-2
puan
arası
Hayır
Evet
Kararsız
-Cevap
yok
2,1-4
puan
arası
4,1-6
puan
arası
Toplam
6,1-8
puan
arası
8,1-10
puan
arası
53
49
79
23
24
228
23,2%
21,5%
34,6%
10,1%
10,5%
100,0%
63
28
32
13
5
141
44,7%
19,9%
22,7%
9,2%
3,5%
100,0%
1
0
0
0
0
1
100,0%
0,0%
0,0%
0,0%
0,0%
100,0%
117
77
111
36
29
370
31,6%
20,8%
30,0%
9,7%
7,8%
100,0%
Total
Tablo 76’da da görüleceği üzere katılımcılardan siyasal bilgi düzeyi en düşük
olanların 63 tanesi (% 53,85) Başkanlık Sistemini desteklerken siyasal bilgi düzeyi
yükseldikçe Başkanlık Sistemine olan destek nispeten azalmaktadır.
Başkanlık Sistemine en çok karşı çıkan grup ise “Orta” düzey siyasal bilgiye
sahip olan kesim olduğu görülmektedir.
e) Siyasal Katılım Puan Gruplarının Başkanlık Sistemine Bakışları
Araştırmanın temel bulgularından birisi de Çukurova Kırsalında siyasal
katılımın oldukça düşük olduğudur. Siyasal katılım puan gruplarına göre “Başkanlık
Sistemine” katılımcıların bakışını içeren karşılaştırmalı tablo aşağıdaki gibidir.
130
Tablo 77 Siyasal Katılım Puanlarına Göre Katılımcıların Başkanlık Sistemine
Bakışları
Siyasal Katılım Puan Grupları
0-2 puan
arası
Hayır
2-4
puan
arası
4-6
puan
arası
6-8
puan
arası
Topla
m
8-10
puan
arası
121
47
30
15
15
228
53,1%
20,6%
13,2%
6,6%
6,6%
100,0
%
100
27
13
1
0
141
70,9%
19,1%
9,2%
0,7%
0,0%
100,0
%
1
0
0
0
0
1
100,0%
0,0%
0,0%
0,0%
0,0%
100,0
%
222
74
43
16
15
370
60,0%
20,0%
11,6%
4,3%
4,1%
100,0
%
Evet
Kararsız
-Cevap
yok
Toplam
Tablo 77’ e göre Başkanlık Sistemine en çok destek veren siyasal katılım puan
grubu 0-2 puan arası (puan grubunun % 45,04’ü) zayıf bilgiye sahip katılımcı
grubudur. En çok karşı çıkan grup ise yine aynı puan grubundaki katılımcılardır (puan
grubunun % 54, 50’si).
131
3.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür
Siyasal bilgi, sosyal sermaye ve siyasal katılım değişkenlerinin etkisi ile siyasal
kültür düzeyini tespit edebilmek için siyasal katılım düzeyi % 40, siyasal bilgi düzeyi
% 30 ve sosyal sermaye düzeyi % 30 ağırlıklandırılarak her bir katılımcı için bir siyasal
kültür puanı tesis edilmiştir. Buna göre;
a) 0 – 3 puan arası Sınırlı Kültür
b) 3,1 – 6 puan arası Tabi Kültür
c) 6,1 – 10 puan arası Katılımcı Kültür
Olarak gruplandırılmıştır. Elde edilen verilere göre Çukurova Kırsalında Siyasal
Kültür yapısına ait görünüm aşağıdaki gibi oluşmuştur.
Tablo 78 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür Grupları
101
217
27,3
58,6
Geçerli
Yüzde
27,4
58,8
51
13,8
13,8
369
1
370
99,7
,3
100,0
100,0
Frekans
Kayıp
Toplam
Sınırlı Kültür
Tabi Kültür
Katılımcı
Kültür
Total
Sistem
Yüzde
Kümülatif
Yüzde
27,4
86,2
100,0
Tablo 78’den de görüleceği üzere Çukurova Kırsalında egemen siyasal
kültürün “Tâbi Kültür” olduğu görülmektedir.
Şekil 12 Katılımcıların Siyasal Kültür Görünümü
Siyasal Kültür Görünümü
14% 27%
Sınırlı Kültür
Tabi Kültür
59%
Katılımcı Kültür
132
133
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu bölümde araştırmanın sonuçları, sonuçlara ait değerlendirmeleri ve sonraki
araştırmalar için önerileri kapsamaktadır.
4.1 Araştırmanın Özeti
Araştırma sahası Türkiye’nin Orta ve Doğu Akdeniz olarak bilinen Çukurova
bölgesindeki kırsal kesimi kapsamaktadır. Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay
illerinden oluşan Çukurova Bölgesinde Mersin, Adana ve Osmaniye’den farklı
kültürel ve siyasal bir yapıya sahip olması nedeniyle Hatay ili araştırmaya dâhil
edilmemiştir.
Araştırmada veri toplama tekniği olarak anket kullanılmıştır. Toplam 370
katılımcı ile yüz yüze görüşülerek anket tamamlanmıştır. Anket (bkz. Ek) içerik olarak
6 ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde katılımcıların cinsiyeti, yaşı, geliri, sosyal güvenliği, eğitimi,
istihdam durumu, medeni durumu ve siyasal görüş olarak kendilerini nasıl
tanımladıklarını içeren sorular ile demografik özellikler yer almaktadır.
İkinci bölümde siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlara yönelik oy verme
alışkanlıkları ve karar etkenlerini sorgulayan bir soru dizisi bulunmaktadır. Bu
bölümün amacı katılımcıların literatür taramasında tanımları yapılan siyasal davranışı
açıklayan hangi tür yaklaşımı sergilediklerini tespit edebilmektir. Elde edilen verilere
göre yapılan sınıflandırma ile “Siyasal Davranış Türü” olarak yeni bir değişkenle her
bir katılımcı gruplara ayrılmıştır.
Üçüncü bölümde katılımcıların siyasal bilgiye erişimlerinde hangi araçları
kullandıkları ve siyasal bilgi düzeylerini tespit etmeye yönelik soru dizisi
bulunmaktadır. Burada sorulan siyasi ve ekonomik terimlere yönelik verilen
cevapların niteliğine göre puanlama yoluna gidilmiş ve bulgular “Siyasal Bilgi
Düzeyi” olarak yeni bir değişken ile sınıflandırılmıştır.
Dördüncü bölümde katılımcıların kitlesel medya, sosyal medya, kanaat
önderleri ve siyasal toplumsallaşma mekânları sorulmuş ve bu sorulardan elde edilen
cevaplar ağırlıklandırılarak her bir katılımcı için bir “Sosyal Sermaye Puanı”
134
belirlenmiştir. Bu puanlar gruplandırılarak yeni bir değişken olarak analizlerde ele
alınmıştır.
Beşinci bölümde her biri “Evet” ve “Hayır” cevaplarından oluşan 10 adet soru
ile katılımcıların siyasi faaliyetlere katılım düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Burada elde edilen cevaplar puanlandırılarak her bir katılımcı için bir “Siyasal Katılım
Puanı” elde edilmiş ve ayrı bir değişken olarak analizlerde kullanılmıştır.
Son bölümde katılımcıların son seçimlerdeki parti tercihleri, olası yeni bir
seçimde tercihlerini hangi yönde kullanacaklarını ve güncel bir tartışma konusu olan
“Başkanlık Sistemi” ne yönelik tercihleri sorulmuştur.
Buna göre katılımcıların demografik özellikleri, siyasal davranış türü, siyasal
bilgi düzeyi, sosyal sermaye yapısı, siyasal katılım düzeyi ve siyasal tercihleri ile
karşılaştırılmıştır.
Analizlerde betimleyici istatistik tekniklerine ek olarak ihtiyaç duyulan
yerlerde ki-kare testi, basit korelasyon testi ve tek yönlü ANOVA testi teknikleri
kullanılmıştır.
Ki-kare testi ve ANOVA testi ile değişkenler arasındaki farklılıkların tespit
edilmesi, korelasyon testi ile gerek ki-kare ve ANOVA ile yapılan testlerin sağlamasını
gerçekleştirme gerekse elde edilen farklılıkların kuvvet ve yönünü tayin edebilmek
için kullanılmıştır.
4.2 Bulgulardan Elde Edilen Sonuçlar
Bu bölümde araştırma sorularına yönelik elde edilen cevaplar ve bu cevapların
literatür taramasında ifade edilen detaylarına ilişkin bilgiler sunulmaktadır. Yöntem
bölümünde ifade edilen araştırma sorularına bu bölümde ayrı ayrı yer verilmiştir.
Araştırma Adana, Osmaniye ve Mersin ili kırsalında gerçekleştirilmiştir. Bu üç
ilde toplam 15 ilçeye ait 69 köy ve belde ziyaret edilmiştir.
135
4.2.1 Çukurova Kırsalında Elde Edilen Demografik Veriler
Araştırmanın aradığı sorulardan ilki örneklem bölgesinin demografik yapısıdır.
Bu bölümde elde edilen bulgulardan cinsiyet, yaş, gelir, eğitim, istihdam, sosyal
güvenlik, medeni durum ve siyasal kimlik verileri değerlendirilecektir.
Bu ziyaretlerde özellikle erkek katılımcılara kadın katılımcılardan daha fazla
ulaşılabilmiştir. Genelde köy ve beldelerde sokakta ya da kıraathane de erkeklere daha
sık rastlanabilmekte, kadın katılımcılar için ev ziyaretleri gerekmektedir. Bu nedenle
toplam 370 katılımcının 118 tanesi kadın, 252 tanesi erkek katılımcı ile görüşülmüştür.
Katılımcıların yaş ortalaması kadınlarda 35,56 yaş, standart sapma 11,943,
minimum yaş 20 maksimum 67 yaş olarak tespit edilmiştir. Erkeklerde ortalama 41,36
yaş, standart sapma 12,090, minimum yaş 19 maksimum yaş 77 olarak tespit
edilmiştir. Genel yaş ortalaması ise 39,51 yaş, standart sapma 12,328, minimum 19
maksimum 77 yaş olarak bulunmuştur.
Katılımcıların gelir durumları ortalama asgari ücret seviyesinde 1409,19 TL
olarak tespit edilmiştir. Ancak toplam katılımcıların % 23,8 (88 katılımcı)’inin işsiz
olduğu anlaşılmaktadır.
Kırsal kesimde işsizlik ile sosyal güvenlik birbiri ile aynı düzeyde değildir. Zira
çiftçi ailelerinde Bağ-Kur sistemine bağlı olarak isteğe bağlı sosyal güvenlik
uygulaması mevcuttur. Bu nedenle işsiz olduğunu ifade eden 88 katılımcının 16
tanesinin sosyal güvenliği olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda hiçbir güvencesi
olmayan işsiz kesimin toplam katılımcılar içerisinde ki oranı % 19,46 olarak
görünmektedir.
Çukurova Kırsalında genel istihdam ve gelir yapısını özetleyecek olursak,
bölge işsizlik ortalamasının ülke ortalamasından (Ocak 2016 itibari ile TUİK
verilerine göre % 11,1) yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca Nisan 2016 itibari ile
Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı 1387 TL olarak belirlenmiştir. Çukurova
kırsalında ortalama gelir açlık ve yoksulluk sınırına çok yakındır.
Eğitim durumları incelendiğinde genel olarak katılımcıların % 39,7’sinin temel
okuryazarlığa sahip oldukları, % 50,8’inin orta ve lise düzeyinde eğitim aldıkları, %
136
9,5’inin üniversite eğitimine sahip oldukları görünmektedir. Kadınlar ve erkeklerde bu
oranlar birbirlerine oldukça yakındır.
Medeni durumları incelendiğinde katılımcıların % 69,7’sinin evli, % 17,3’ünün
bekâr ve % 13’ünün dul veya boşanmış olduğu görünmektedir. Erkeklerde ve
kadınlarda en genç evli katılımcı yaşı 22 olarak tespit edilmiştir.
Demografik özelliklerin sonuncusu ise siyasal görüşler olarak ele alınmıştır.
Buna göre Çukurova kırsalında Milliyetçilerin oranı % 28,4, Muhafazakârların oranı
% 44,9 ve Sosyal Demokratların Oranı % 23 olarak tespit edilmiştir. Geriye kalan %
3,8’lik kesimi ise Liberal veya Marjinal siyasi kimliğe sahip katılımcılardan
oluşmaktadır.
4.2.2 Siyasal Davranışı Açıklayan Yaklaşımlar ve Çukurova Kırsalı
Siyasal Davranışı açıklayan 3 temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan ilki
Columbia Ekolü olarak da bilinen “Sosyolojik Yaklaşım” dır. İkincisi Michigan Ekolü
olarak bilinen ideolojik temelli “Sosyo-Psikolojik” Yaklaşımdır. Son olarak üçüncüsü
temel ekonomik varsayım olan insanların “rasyonel tercih” ker yapacağını öngören
ekonomik yaklaşımdır.
Her üç yaklaşımında örneklerinin görülebildiği bölgede ayrıca sorulara
verdikleri yanıtlardan herhangi bir gruba dâhil edilememiş toplam 54 katılımcı yer
almaktadır. Bu nedenle aşağıda verilen oranların toplam 316 katılımcı üzerinden tespit
edildiğinin altı çizilmelidir.
a) Çukurova Kırsalında Sosyolojik Yaklaşım
Bu yaklaşımın temelinde insanların seçmen tercihlerinde siyasal kimliklerinin
dışına çıkmadan oy kullandıkları varsayımı yer almaktadır.
Bu yaklaşıma göre seçmen davranışının temelde toplumdaki sosyal
bölünmüşlük tarafından belirlendiğini iddia eder (Akgün 2000: 77). Ülkemizde bu
bölünmüşlüğün nedeni genelde ya etnik, ya dini ya da mezhebi sebeplerden
olabilmektedir. İnsanlar etnik kimliğine ya da dini tercihlerine uygun siyasal
kimliklere doğup büyüdükleri ortamlarda herhangi bir mukayese ya da değerlendirme
yapmaksızın bürünebilme ihtimalleri vardır. Buna “Sosyal Etki” de denmektedir.
137
Sosyal etki, bireyin veya bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak, diğer kişi
veya kişilerin herhangi bir konuda duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirme işlemi
olarak tanımlanmaktadır (Sakallı, 2001:14). Bireyler ya sosyal kurallara bağlı sosyal
etkinin altında kalarak ya da bilgiye bağlı sosyal etkinin altında kalarak diğer kişilere
uymaktadırlar (Sakallı, 2001:47).
Sonuç olarak bu yaklaşımın temel aldığı model, ferdin tutum ve tercihlerinin
ilişkide
olduğu
insanlardan
etkileneceği
(Özcan
1998:
195)
varsayımına
dayanmaktadır. Yani seçmenlerin parti tercihleri sanki dini bir aidiyet ve vazgeçilmez
alışkanlıklar olarak tanımlanır ve seçmenlerin her bir seçimde kullandığı oy da bu
değişmez kimliğin teyidinden başka bir şey değildir (Norris, 1998: 113-144).
Çukurova Kırsalında sürekli aynı partiye oy verme eğilimi gösteren ve bu
tercih yöntemine aile, eş ve arkadaş çevresini gösteren katılımcılar “Sosyolojik
Yaklaşım” sergileyen seçmen olarak gruplandırılmıştır. Buna göre Çukurova
Kırsalında (Tablo 16) katılımcıların % 54,7’sinin sosyolojik yaklaşımla açıklanan
siyasal davranış türüne sahip olduğu düşünülmektedir.
Bu bulguya ulaşmak için katılımcılara anket formunun 9. sorusunda sürekli
aynı partiye oy verip vermedikleri sorulmuştur. Buradan alınan cevaplar iki kısımda
değerlendirilmiştir. Birincisi sürekli aynı partiye oy verenlerin 10. soruda nasıl bir
gerekçe gösterdiklerine bakılmıştır. Eğer katılımcı bu soruda aile ya da eş/çevreyi
gerekçe göstermiş ise “Sosyolojik Yaklaşım” grubuna dâhil edilmiştir. Eğer sürekli
aynı partiye oy veriyor ve gerekçe olarak ideolojik temelleri gösteriyorsa bir alt
bölümde ele alınan “Sosyo-Psikolojik Yaklaşım” grubuna dâhil edilmiştir.
b) Sosyo-Psikolojik Yaklaşım
Sürekli aynı partiye ideolojik nedenler ile oy verme olarak ifade edilmesi
mümkün olan kavram Michigan Ekolü olarak da bilinir. Bu kavramda ifade edilen
modelin temelinde seçmenin bir partiye duyduğu sevgi ve bağlılığı yatmaktadır. Bu
bağlılık, bir taraftarın futbol takımı tutması gibi de değerlendirilmektedir. Bireyin
partisiyle özdeşleşmesi için herhangi hukuki bir bağının da bulunması şart değildir
(Özkan: 2007: 1-172).
138
Bu yaklaşım, seçmenlerin küçük yaşlarda ailelerinin ve çevrelerinin etkisi
altında gerçekleşen siyasal sosyalleşme sürecinde kazandıkları siyasal tutumlar ve
ideolojik yönelimlerin ileriki yaşlarda onların parti tercihi üzerinde son derece etkili
olduğunu (Akgün, 2007: 29) ve kişilerin herhangi bir partiye karşı psikolojik bağlılık
duyduğunu iddia eder (Kalender, 2005: 46).
Sosyo-psikolojik yaklaşım, “Parti Kimliği” kavramını literatüre kazandıran
yaklaşımdır. Buna göre bireyler küçük yaşlardan itibaren yakın çevresinden
etkilenerek belli bir siyasal düşünceye ilgi duymaya başlar ve bu psikolojik bağlılık
zamanla güçlenerek devam eder.
Araştırmada 9. Soruya “Sürekli Aynı Partiye Oy Veririm” cevabını verenlerin
10. Soruda gerekçe olarak “İdeoloji” göstermesi durumunda katılımcıların “SosyoPsikolojik” yaklaşım grubuna dâhil edilmesi ön görülmüştür.
Elde edilen verilere bakılacak olursa katılımcıların % 23,1’inin SosyoPsikolojik yaklaşım sergiledikleri düşünülmüştür. Bu yaklaşımı sergileyenlere ayrıca
11. Soruda gerekçesi sorulmuştur. Sosyo-Psikolojik yaklaşım sergileyen katılımcıların
% 28,4’ünün etnik nedenlerle, % 37,8’inin ideolojik bilgileri nedeniyle, % 21,6 sının
ise yaşadıkları toplumsal hayatta karşılaştıkları sorunlara çözüm aramak için bu
ideolojiyi tercih ederek hareket ettiklerine dair veriler elde edilmiştir.
c) Rasyonel Tercih (Ekonomik) Yaklaşım
Siyasal Davranışı açıklayan son temel yaklaşım ise ekonomik nedenlere bağlı
olarak seçmenlerin “Rasyonel Tercih” ler yapacağını öngören yaklaşımdır.
Rasyonel tercih ya da diğer bir ifade ile ekonomik tercih yaklaşımı, seçmenin
kendi çıkarları doğrultusunda en iyi hizmeti verebilecek bir aday ve partiyi
değerlendirerek buna göre oy verme eğiliminde olmasıdır. Bu yaklaşımda seçmenin
amaç ve istekleri ön planda tutulmaktadır (Kalender, 2005: 50-51).
Ekonomik yaklaşım son dönemlerde ki ismi ile “Rasyonel Seçim – Rasyonel
Çıkarcılık” olarak da bilinen ekonomik oy verme “economic voting” yaklaşımıdır
(Akgün, 2007: 29). Ekonomi biliminde kullanılan “Rasyonel Tercih” yasasına paralel
şekilde tesis edilmiş olan yaklaşıma göre seçmen ekonomik çıkarları ile örtüşen
rasyonel tercihlerde bulunacaktır (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30).
139
Araştırmada bu yaklaşımın tespiti için 9. Soruya başka partiye de oy
verebileceğini ifade edenlerin 12. Soruda gerekçe olarak ekonomik nedenleri ya da
adaya göre karar göstermeleri esas alınmıştır. Buna göre ankete katılanların % 22,2
sinin bu yönde davranış sergilediği tespit edilmiştir.
Bu görüşü savunanlara göre, seçmenin kendisinin belli bir amacı vardır ve eğer
oy verdiği parti amacını gerçekleştirmede yetersiz kalırsa, seçmen bir sonraki
dönemde oyunu kolayca değiştirir (Bennet ve Salisbury, 1987: 1-30). Bu anlatıma
örnek olarak araştırmada 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerine göre incelenmesi
sonucunda Rasyonel Tercih grubunda yer alan seçmenin % 42.86’sının MHP’den Ak
Parti’ye oy değiştirdiği gösterilebilir.
Genel olarak ekonomik ve aday üzerinden değerlendirme yapan bu grubun en
temel özelliği her seçimde partilerini değiştirme ihtimallerinin olmasıdır. Sosyolojik
ve Sosyo-Psikolojik yaklaşımlarda ise parti değiştirme pek görülmez görülse de
geçicidir.
4.2.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Bilgi Düzeyi
Araştırmada en çok merak edilen hususlardan biri de katılımcıların siyasal
bilgiyi nasıl elde ettiği ve siyasal tercihini yaparken hangi düzeyde bilgi ile bu kararı
verdiği olmuştur. Bu bölümün amaçlarından bir diğeri de özellikle Rasyonel Tercih
yaklaşımına göre siyasal davranış gösteren katılımcıların fayda beklentisini siyasal
bilgi ile mi değerlendirdiği yoksa sezgisel bir bakışa mı sahip olduğunun anlaşılması
olmuştur. Zira diğer iki yaklaşımda özellikle çevresel ve ideolojik etkiler ön planda
iken Rasyonel Tercih yaklaşımında fayda beklentisi ön plandadır.
Bulgular, Çukurova Kırsalında seçmenlerin siyasal hayata ilişkin bilgiye erişim
olarak % 89,5 ile TV iletişimi tercih ettiklerini, ayrıca katılımcıların % 66,8’inin sosyal
medya kullandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların % 48,1’inin az da olsa
siyasal kitapları okudukları, % 6,8’inin ise siyasal kitapları çok okuduğu elde edilen
sonuçlar arasındadır.
Ankette 7 tane siyasal ve ekonomik terime yönelik katılımcıların bilgi düzeyi
sorgulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların sadece % 17,5’inin iyi ve çok
iyi düzeyde siyasal bilgi düzeyi olduğu görülmüştür. % 31,6’sının hiç ya da çok sınırlı
140
bilgiye sahip oldukları, % 20,8’inin vasat altı bilgi düzeyinde oldukları ve son olarak
da % 30’unun orta (vasat) düzeyde siyasal bilgi düzeyine sahip oldukları
değerlendirilmiştir.
a) Cinsiyetin Siyasal Bilgi Düzeyi ile İlişkisi
Çukurova kırsalında kadınların erkeklerden daha az siyasal bilgi düzeylerine
sahip oldukları bulgular bölümünde sunulan Tablo 40’da görülmektedir. Kadınlarda
siyasal bilgi düzeyi ortalaması 2,7085, standart sapma 2,80889, minimum değer ve
maksimum değer 10 olarak tespit edilmiştir. Erkeklerde ise ortalama 4,3349, standart
sapma 2,63848, minimum değer 0 ve maksimum değer 10 olarak elde edilmiştir.
b) Eğitim Durumu ve Siyasal Bilgi
Çukurova kırsalında eğitim durumu ile siyasal bilgi arasında bir ilişki olup
olmadığına yönelik iki değişken arasında bir çapraz tablo (Tablo 41) hazırlanmıştır.
Bu tablodan elde edilen veriler ile tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Bu testte
elde edilen sonuçlar Eğitim Durumu ile Siyasal Bilgi Düzeyi arasında doğrusal bir
ilişki olduğu tespit edilmiştir. Test sonuçlarına göre F değeri 9,094 bulunmuş ve p
değeri sig=0,000<0,05 elde edilmiştir.
Anova sonuçlarında ayrıca en açık farkın temel okuryazar grup ile üniversite
eğitimi almış grup arasında (0,97551) olduğu anlaşılmıştır. Aynı fark orta-lise ve temel
okuryazar grup için 0,19040 ve orta-lise eğitimi almış grup ile üniversite eğitimi almış
grup arasında 0,78511 olarak görülmüştür.
c) Siyasal Kimliklere Göre Siyasal Bilgi Düzeyleri
Araştırmanın cevap aradığı sorulardan bir tanesi de siyasal kimliklerin siyasal
bilgi düzeyleri ile aralarında bir bağıntı olup olmadığıdır. Analiz için öncelikle çapraz
tablo yapılmış ve akabinde değişkenler arasında ki-kare testi uygulanmıştır. Buna göre
test sonuçları Beklenen değer 0,31 < hesaplanan değer 36,573 ve p değeri sig<0,05
olarak elde edilmiştir. Buna göre her iki değişken arasında anlamlı bir ilişki vardır
denebilir.
Çapraz tabloda (Tablo 44) bu durum Sosyal Demokratlar lehinde bir fark
olduğunu göstermiştir. Liberal ve Marjinal kimliğe sahip katılımcı frekanslarının
141
düşük olması nedeniyle hariç tutularak, Milliyetçi, Muhafazakâr ve Sosyal Demokrat
seçmenler arasındaki oransal farklar incelendiğinde Sosyal Demokrat grubun siyasal
bilgi düzeyinin anlamlı şekilde iyi olduğu ifade edilebilir.
Çukurova Kırsalında Milliyetçi ve Muhafazakâr kesimin siyasal bilgi
ortalamaları sırasıyla 3,8543 ve 3,1145 iken Sosyal Demokratların siyasal bilgi
ortalamaları 5,1329 olarak tespit edilmiştir.
4.2.4 Çukurova Kırsalında Kitlesel Medya ve Sosyal Sermaye
Putnam sosyal sermayeyi “sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda
birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikler” olarak
tanımlamaktadır (Putnam 1995: 664-5).
Kırsal toplumlar zayıf bağlar yerine güçlü bağları tercih ederler. Örneğin Falk
ve Kilpatrick ‘in (2000: 87-110) kırsal topluluk üyeleri ile yaptıkları görüşmelerde
katılımcılar kendi topluluklarını güçlü ölçüde “takım çalışması”, “birlikte çalışma”,
“birbirine destek olma”, “birlikte itme”, “ herkes arasında işbirliği” ve “beraber takım
olma” ifadeleri ile tanımlamışladır (Portes, 1998: 1-24).
Kırsalda, küçük yerleşim birimlerinde insanların doğal bir ağ ile birbirlerine
bağlı oldukları açıktır. Genelde iç içe bir hayat tarzı gözlemlenebilmektedir. Kendi
değer yargıları bir köyden diğerine fark edebildiği gibi birden fazla köyün aynı norm
ve değer yargılarına sahip olması da mümkündür.
Kırda toplumsal hayat açısından güven ilişkisi oldukça büyük önem arz
etmektedir. Ülkemizde işbirliğinin adı olan “İMECE” usulü yaşamın temellerinin
atıldığı yer olan kırsalda birlikte yaşama ve hoşgörü temel yaşam prensibidir.
Ancak sosyal sermayeden kasıt bir grup büyüklüğündeki köy nüfusunun
birbirleri ile olan ağlarına ek olarak araştırma da dış dünya ile iletişim kanalları ile
kurulan ağlara da dikkat çekilmektedir. İnternetin, şehirlerde olduğu gibi kırsalda da
sosyal sermayeyi köprü kılmayı kolaylıkla desteklediği unutulmamalıdır (Norris,
2002: 3-13 ve Resnick, 2001: 247-272).
142
Araştırma bölgesinde katılımcıların büyük bir çoğunluğu kitlesel medya ve
internet kullanmakta oldukları tespit edilmiştir. Buna göre katılımcıların % 91,4 ‘ü TV
üzerinden siyasal hayata bağlanmakta ve siyasal bilgiyi edinmektedir. Buna ek olarak
katılımcıların % 68,3’ü (% 32, sosyal medya dâhil internet, % 35,9’u sadece internet)
bir şekilde internet ile etkileşim halindedir.
Ayrıca araştırmada siyasal konularda kararları nasıl aldıklarına dair kanaat
önderleri ile ilişkileri de sorgulanmıştır. Özellikle rol model insanlardan etkilenme,
dini liderlik kavramının kırsal da ciddi bağlılık duygusuna sebebiyet vermesi gibi
nedenler ile insanların kanaat önderlerinden etkilenme ihtimali kırsalda daha yüksek
olabilir.
Araştırmada insanların kanaat önderleri ile ilişkileri ve fikir danışmaları
pozitif, ancak kararları en son kendi alıp almadığına bağlı olarak negatif ya da pozitif
puanlama yapılmıştır. Katılımcı eğer kanaat önderine danışıyor ve kanaat önderinin
kararına itirazsız uyuyorsa negatif, kanaat önderine danışıp nihai kararı kendisi alıyor
ya da hiç kanaat önderine danışmıyorsa pozitif değerleme yapılmıştır.
Ancak araştırmaya katılanların sadece (71 katılımcı) % 19,2’si bir kanaat
önderine danıştığını ve bunun 47 tanesi kararları tamamen kanaat önderinin
yönlendirmesi ile aldığını ifade etmiştir.
Sosyal sermaye puanlamasında ele alınan son veri ise siyasal toplumsallaşma
mekânlarıdır. Bu soruda kırsal özelinde üç mekân sorulmuştur. Kıraathane, misafirlik
ve aile içinde olarak gruplandırılmıştır.
Bu üç şıktan aile içinde siyasal tartışmaları işaretleyenlerin kamusal alanlarda
bu tartışmalara girmedikleri ve bu nedenle sosyal sermaye puanlamasında negatif,
diğer şıkları işaretleyenlerin ise sosyal sermaye puanlamasında pozitif derecelendirme
yapılmıştır.
Her bir katılımcının bu şekilde 10’luk sistemde bir sosyal sermaye puanı elde
edilmiştir. Buna göre Çukurova Kırsalında ortalama 6,2568 puan sosyal sermaye elde
edilmiştir ve bu oldukça iyi bir sosyal sermaye yapısı olduğuna işaret etmektedir.
Katılımcıların sadece 21,4’ü düşük sosyal sermaye yapısına sahip iken % 56,8’i 7 puan
ve üzeri puan almışlardır.
143
a) Cinsiyet ve Sosyal Sermaye
Cinsiyetin Sosyal Sermaye üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi
için çalışmada cinsiyet grupları ile sosyal sermaye puan grupları arasında bir çapraz
tablo hazırlanmıştır (Tablo 29). 4 puan ve altında kalan çok düşük sermaye yapısında
kadınların % 46,62’si yer alırken, erkeklerin sadece % 9,53’ü bu grupta yer almaktadır.
Sonuçlar, erkeklerin sosyal sermaye yapılarının kadınlara nazaran çok güçlü
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca yapılan ki-kare testinde beklenen değer
sadece 0,32 iken hesaplanan değer 83,045 olarak bulunmuş ve p değeri
sig=0,000<0,05 olarak tespit edilmiştir.
b) Eğitim Durumu ve Sosyal Sermaye
Araştırmada eğitim durumu ile sosyal sermaye arasında bir ilişki olup
olmadığını tespit edebilmek için ki-kare testi uygulanmıştır. Test sonuçlarında
beklenen değer 0,09 ve hesaplanan değer 80,588 elde edilmiş ve p değeri
sig.=0,000<0,05 olarak bulunmuştur.
Ki-kare testi sonuçlarından eğitim durumu ile sosyal sermaye arasında anlamlı
bir ilişki olduğu ve eğitim seviyesi arttıkça sosyal sermaye yapısının da güçlendiğini
göstermektedir.
Gruplar karşılaştırmalı olarak incelendiğinde temel okuryazar kesimin
çoğunluk kısmının 6 puan ve altında sosyal sermaye yapısına sahip olduğu, üniversite
eğitimi alan kesimin çoğunluk kısmının 7 puan ve üzerinde sosyal sermaye puanına
sahip olduğu görülmüştür.
c) Siyasal Kimlik ve Sosyal Sermaye
Araştırmada siyasal görüşlerin sosyal sermaye yapılarının arasında bir ilişki
olup olmadığını tespit edebilmek ve gruplar arasında farklılık düzeylerini tespit
edebilmek için tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Test sonucunda F değeri 4,684
ve p değeri sig=0,001<0,05 elde edilmiştir.
Değişken grupları arasında anlamlı bir farklılık olduğunu ifade eden bu
değerlere ek olarak mukayeseli tabloda gruplar arasında fark değerleri incelenmiştir.
Buna göre;
144
iii-
0,82989 ile Milliyetçiler ile Muhafazakârlar arasında
iv-
0,90496 ile Sosyal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında
olduğu görülmüştür.
Bu veriler ışığında Çukurova Kırsalında seçmenlerin sosyal sermaye yapısı
“Sosyal Demokratlar” için “Güçlü”, “Milliyetçiler” için az bir farkla (-0,07507 fark)
yine “Güçlü” ve “Muhafazakârlar” için ise “Orta” şeklinde ifade edilebilir.
d) Yaş ve Sosyal Sermaye
İletişim teknolojilerinin çok gelişmediği dönemlerde genelde insanlar
yaşlandıkça
tecrübelenerek
daha
güçlü
sosyal
ağlar
içerisinde
konumlanabilmekteyken aynı şeyi genç yaş grupları için söylemek çok mümkün
değildi. Ancak son dönemde internet ve sosyal medya etkisi ile gençlerin sosyal ağlara
dâhil olma yeteneği yaşlılara göre daha hızlı ve nitelikli bir hal almaya başlamıştır.
Araştırmada yaş ile sosyal sermaye arasında bir bağıntı olup olmadığını anlayabilmek
için tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır.
Sonuçlar F değeri 1,163 ve sig=0,219>0,05 olarak görülmüştür. Bu sonuçlara
göre Çukurova Kırsalında yaş ile sosyal sermaye arasında anlamlı bir farklılık tespit
edilememiştir.
4.2.5 Çukurova Kırsalında Siyasal Katılım
Araştırmada katılımcıların siyasal katılım düzeylerini tespit edebilmek için her
biri birer puan değerinde ve “Evet(1)”, “Hayır(0)” cevaplarından oluşan 10 adet siyasal
etkinlik türüne katılımları sorulmuştur. Elde edilen cevaplar ile her bir katılımcıya bir
siyasal katılım puanı verilmiştir.
Elde edilen puanlara göre Çukurova Kırsalında katılımcıların % 87’si 5 ve altı
düşük katılım puanına sahip oldukları görülmüştür. Tüm örneklemin ortalaması
2,5514 olarak tespit edilmiştir. Bu haliyle Çukurova Kırsalında siyasal katılımın
oldukça düşük olduğu değerlendirilmektedir.
a) Cinsiyet ve Siyasal Katılım
Araştırmada erkek ve kadın katılımcıların siyasal katılım puan grupları
arasında bir bağıntı olup olmadığını görebilmek için basit korelasyon testi
145
uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre r değeri 0,040 ve p değeri sig=0,444>0,05
olarak tespit edilmiştir. Bu durumda Çukurova Kırsalında cinsiyet ile siyasal katılım
düzeyi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.
b) Siyasal Kimlik ve Siyasal Katılım
Siyasal Katılım ile arasında bir ilişki olup olmadığı kontrol edilen bir diğer
faktör de siyasal kimliktir. Liberal ve Marjinal kimliklere sahip katılımcı oranı çok
düşüktür. Milliyetçi, muhafazakâr ve sosyal demokrat katılımcı oranı daha yüksektir.
Bu siyasal kimlik grupları ile siyasal katılım arasında bir bağıntı olup olmadığını tespit
edebilmek için basit korelasyon testi uygulanmıştır.
Elde edilen verilere göre r değeri 0,225 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak bir
ilişki tespit edilmiştir ama oldukça zayıf bir korelasyon olduğu anlaşılmaktadır.
c) Yaş ve Siyasal Katılım
Çok partili sisteme geçildiği günden itibaren Türkiye’de siyasal etkinliklerde
ön planda gençlerin yer aldığını görmekteyiz. Ancak bu genelde üniversitelerde
yükseköğrenim alan gençlerde daha sık görülmektedir.
Araştırmada Çukurova Kırsalında katılımcıların yaş grupları ile siyasal katılım
puanları arasında bir ilişki olup olmadığını tespit edebilmek için basit korelasyon
tekniği uygulanmıştır.
Elde edilen sonuçlara göre gençlerin yaşlılara göre daha aktif oldukları
anlaşılmaktadır ancak r değeri -0,211 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak zayıf bir
korelasyona işaret etmektedir.
Bu durumda Çukurova Kırsalında yaş ilerledikçe siyasal katılımın düştüğünü
ancak çok anlamlı değerlerde olmadığı ifade edilebilir.
d) Eğitim Durumu ve Siyasal Katılım
Siyasal Katılım ile arasında bir bağıntı olup olmadığının test edildiği son faktör
eğitim durumudur. Genelde insanların eğitim seviyesi arttıkça siyasete olan ilginin de
arttığı öngörülmektedir. Çukurova kırsalında bu bağıntıyı test edebilmek için basit
korelasyon tekniği kullanılmıştır.
146
Elde edilen verilere göre r değeri 0,264 ve p değeri sig=0,000<0,05 olarak bir
bağıntı olduğu ama çok güçlü olmadığı tespit edilmiştir.
4.2.6 Çukurova Kırsalında Siyasal Kültür
Araştırmanın nihai amaçlarından bir tanesi de bölgedeki siyasal kültür
hakkında bilgi edinebilmektir. Araştırmada siyasal kültür tanımları içerisinde yer alan
ana etkenler puanlama yoluyla elde edilmiş ve bu puanlar üzerinden katsayılar aracılığı
ile bir siyasal kültür puanlaması yapılmıştır.
Literatür taramasında siyasal kültür ile ilgili olarak tanımlamalarda özetle şu
şekilde;
i-
Sınırlı bilgiye sahip, siyasi katılım düşük ise Sınırlı Kültür
ii-
Az da olsa bilgiye sahip ancak siyasal katılımı düşük – Tâbi Kültür
iii-
Yüksek bilgi Düzeyi ve aktif katılıma sahip – Katılımcı Kültür
Sosyal sermayenin de siyasal bilgi ve siyasal kültüre etki ettiği de hesaba
katılmak suretiyle her bir katılımcıya;
Siyasal Kültür Puanı = Siy. Bilgi x 0,30 + Sos. Sermaye x 0,30 + Siy. Katılım x 0,40
Şeklinde bir puanlama yapılmıştır.
Bu puanlamalar 0-3 puan Sınırlı, 3,01-6 puan Tâbi Kültür ve 6,01 – 10 puan
arası Katılımcı kültür olarak gruplandırılmıştır.
Buna göre Çukurova Kırsalında katılımcıların % 58,8’i Tâbi yanı belli
miktarda siyasal bilgi ve sosyal sermaye ve düşük siyasal katılım özelliklerini
göstermektedir denebilir.
Bu verilerde ayrıca katılımcıların % 27,3’ünün sınırlı bilgi, sınırlı sosyal
sermaye ve düşük siyasal katılım sergiledikleri, % 13,8’inin iyi derecede siyasal bilgi
ve sosyal sermaye ve yüksek siyasal katılım sergiledikleri tespit edilmiştir.
4.2.7 Çukurova Kırsalında Siyasal Tercihler
Araştırmanın son bölümünde katılımcıların siyasal tercihleri ve bu tercihlerin
araştırma bünyesinde ele alınan değişkenler ile aralarındaki ilişkiler ele alınmıştır.
147
Araştırmanın son bölümünde katılımcılara 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015
seçimlerinde hangi partileri tercih ettikleri ve olası bir yeni genel seçimde kimi tercih
edecekleri ile siyasal hayatın güncel konularından olan “Başkanlık” sistemine bakışları
sorulmuştur.
Buna göre 7 Haziran 2007 seçimlerinde katılımcıların % 25,7’si AK parti, %
27,3 CHP, % 38,9 MHP ve % 7 oranında HDP’ yi desteklerken 1 Kasım 2015
seçimlerinde aynı sıralama ile oranlar % 46,8, % 30, % 17,8 ve % 4,9 olarak
değişmiştir.
Her iki seçimin karşılıklı incelenmesi sonucunda 7 Haziran seçimlerinde
MHP’ye oy veren seçmenin % 56,94’ünün Ak Parti’ye oy verdiği anlaşılmaktadır.
Aynı dönem için HDP’ nin % 23,7’si CHP’ye % 11,53’ü de Ak Partiye oy vermiştir.
Tekrar genel seçim olması durumunda katılımcıların parti tercihlerinin Ak Parti
% 40,8, CHP % 30, MHP % 21,4 ve HDP % 5,1 olduğu görülmektedir.
Araştırmada
ayrıca
katılımcıların
“Başkanlık
Sistemi”
hakkında ne
düşündükleri de sorulmuştur. Alınan yanıtlara göre katılımcıların % 61,6’sı
“Başkanlık” sistemine “Hayır” yanıtı, % 38,1’i “Evet” yanıtı vermiştir.
a) Katılımcıların Parti Tercihleri ile Siyasal Arka Planlarının Karşılaştırılması
Araştırmada katılımcıların siyasal kimliklerinin, içinde bulundukları siyasal
davranış yaklaşım gruplarının, sosyal sermaye yapılarının, siyasal bilgi düzeylerinin
ve siyasal katılım oranlarının parti tercihleri ile karşılaştırıldığında aşağıdaki sonuçlara
ulaşılmıştır.
Elde edilen verilere göre “Milliyetçi” kimliğe sahip katılımcılar Ak Parti (%
22,86), MHP (% 54,28) ve HDP ‘ye (% 12,38) ağırlık verirken, “Muhafazakâr”
seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (% 73,33) geri kalanının ise CHP (% 12,72) ve
MHP’yi (% 11,51) desteklediği görülmektedir. Sosyal Demokrat seçmenin CHP (%
94,12) ağırlığı açıkça görülmektedir.
Siyasal Davranışı açıklayan yaklaşımlar açısından bakıldığında tüm partilerin
ana seçmen grubunu sosyolojik yaklaşıma sahip katılımcıların teşkil ettiği
görülmektedir. Sosyo-psikolojik (ideolojik) yaklaşımı yen çok sergileyen seçmene
148
sahip partinin CHP (41 katılımcı) olduğu görülmektedir. Rasyonel Tercih yaklaşımına
sahip seçmenin büyük çoğunluğu Ak Partiyi (40 katılımcı) tercih etmektedir.
Sosyal sermaye puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 7-8 puan grubu
“iyi” düzey sosyal sermaye sahibi seçmene sahip partilerin oransal olarak ilk sırasında
HDP (% 68,4) , sonrasında sırasıyla CHP (% 57,7), MHP (% 57,0) ve AK Parti (%
43,7) gelmektedir. 0-2 puan “çok düşük” seviye sosyal sermaye grubunda ilk sırada
Ak Parti (% 13,2), daha sonra sırasıyla MHP (% 7,6), CHP (% 2,7) ve HDP (% 0)
gelmektedir.
Siyasal Bilgi Düzeyi puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 8-10 puan
çok yüksek düzey siyasal bilgi grubunda ilk sırada % 36,8 ile HDP, daha sonra
sırasıyla % 9,9 ile CHP, % 5,1 ile MHP ve % 4,6 ile Ak parti gelmektedir. 0-2 puan
“Çok düşük” siyasal bilgi düzeyi puan grubunda ise ilk sırada % 43 ile AK Parti, %
38,0 ile MHP, % 14,4 ile CHP ve % 10,5 ile HDP gelmektedir.
Siyasal Katılım puan gruplarının parti bazında dağılımlarında 8-10 puan “Çok
yüksek katılım” grubunda ilk sırada seçmenlerinin % 9,9 u ile CHP, daha sonra
sırasıyla % 5,3’ ü ile HDP, % 3,8’i ile MHP ve % 0 ile Ak Parti yer almaktadır. “0-2
puan çok düşük katılım” grubunda ilk sırada seçmenlerinin % 68,9 u ile Ak Parti, %
58,2’i ile MHP, % 53,2’si ile CHP ve % 47,4’ü ile HDP yer almaktadır.
b) Katılımcıların “Başkanlık Sistemi” ne Bakışları ile Siyasal Arka Planlarının
Karşılaştırılması
Araştırmada katılımcıların siyasal kimliklerinin, içinde bulundukları siyasal
davranış yaklaşım gruplarının, sosyal sermaye yapılarının, siyasal bilgi düzeylerinin
ve siyasal katılım oranlarının “Başkanlık Sistemi” hakkındaki görüşleri ile
karşılaştırıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
Siyasal kimlik gruplarından “Başkanlık Sistemi” ‘ne karşı çıkanların % 36’ının
milliyetçi, % 36’sının Sosyal Demokrat, % 23,7’sinin Muhafazakâr olduğu
görülmüştür. Destek verenlerin ise % 78,7’si Muhafazakârlar, % 16,3’ü Milliyetçiler
ve % 2,8’nin Sosyal Demokratlar olduğu anlaşılmaktadır.
Siyasal
Davranışı
Açıklayan
Yaklaşımlar
gruplandırması
ile
karşılaştırıldığında Başkanlık Sistemine en fazla desteği Sosyolojik (% 60,4) ve
149
Rasyonel Tercih (% 30,6) yaklaşımlarının verdiğini, en çok karşı çıkanlarında yine
Sosyolojik (% 51,7) ve Sosyo-Psikolojik yaklaşım (% 30,7) sergileyenlerin olduğunu
göstermektedir.
Dikkat edilecek olursa Sosyolojik yaklaşım sergileyenler “Başkanlık Sistemi”
konusunda kendi frekansında yaklaşık % 38 “Evet” ve yaklaşık % 62 “Hayır” ile ikiye
bölündükleri görülmektedir.
Sosyal Sermaye yapısına göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne
destek verenlerin % 27,6’sı düşük sosyal sermaye yapısına sahip, % 24,8’i orta düzey
sosyal sermaye yapısına sahip ve % 49,7 sinin yüksek sosyal sermaye yapısına sahip
oldukları görülmüştür. Karşı çıkanların % 18,8’inin düşük sosyal sermaye yapısına
sahip olduğu, % 20,2’sinin orta düzey sosyal sermaye yapısına sahip olduğu ve % %
61’nin yüksek sosyal sermaye yapısına sahip oldukları anlaşılmaktadır.
Siyasal bilgi düzeylerine göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne
destek verenlerin % 64,6’sı düşük siyasal bilgi düzeyine, % 22,7’sinin orta düzey
siyasal bilgiye sahip olduğu ve % 12,7’sinin yüksek düzey siyasal bilgiye sahip
oldukları görülmüştür. Karşı çıkanların % % 44,7’si düşük siyasal bilgi düzeyine, %
34,6’sı orta düzey siyasal bilgi ve % 20,6’sının yüksek düzey siyasal bilgiye sahip
oldukları görülmüştür.
Siyasal katılım düzeylerine göre karşılaştırıldığında “Başkanlık Sistemi” ne
destek verenlerin % 90’ının düşük siyasal katılıma sahip olduğu, % 9,2’sinin orta
düzey siyasal katılıma sahip olduğu ve % 0,7’sinin yüksek katılıma sahip oldukları
görülmüştür. Karşı çıkanların ise % 73,7’sinin düşük siyasal katılıma, % 13,2’sinin
orta düzey siyasal katılıma sahip oldukları ve % 13,2’sinin yüksek siyasal katılıma
sahip oldukları anlaşılmaktadır.
Partiler olarak bakıldığında Ak Partililerin % 79,5’i “Evet” , % 19,9’u “Hayır”
cevabını vermiştir. CHP seçmeninin % 99,1’i “Hayır”, % 0,9’u “Evet”, MHP
seçmeninin % 81’i “Hayır”, % % 19’u “Evet” ve HDP seçmeninin % 94,7’si “Hayır”,
% 5,3’ü “Evet” cevabını vermiştir. Araştırmada % 0,7 kararsız olduğu anlaşılmıştır.
150
4.3 Çukurova Kırsalında Siyasal Davranışın Genel Görünümü
Araştırma sonuçlarının detaylı incelenmesi sonucunda Çukurova Kırsalında
siyasal kimlik olarak ağırlık Muhafazakâr ve Milliyetçi kesimlerden oluştuğu ifade
edilebilir. Ardından anlamlı düzeyde bir Sosyal Demokrat kitlenin geldiği
görülmektedir. Tüm diğer değişkenler ile karşılaştırıldığında Çukurova Kırsalında
temel farklılıklar siyasal kimlikler de belirginleşmektedir.
Sosyal Demokratların, Milliyetçi ve Muhafazakâr kesime oranla daha aktif
katılım sergiledikleri, sosyal sermayelerinin, siyasal bilgi düzeylerinin ve siyasal
katılımlarının oransal üstünlüğü açıkça görülmektedir. Ayrıca siyasal kültür açısından
bakıldığında katılımcı kültürü benimsemiş grubun da Sosyal Demokratlar olduğu
anlaşılmaktadır.
Ancak açıkça belirtilmelidir ki, ister Sosyal Demokratlar ister Milliyetçi ve
Muhafazakârlar olsun, bölgede siyasal faaliyetlere katılım çok iyi bir noktada değildir.
Siyasal tercihlere bakıldığında ise Ak Parti ‘nin hâkimiyeti açıkça
görülmektedir. Hemen arkasından CHP gelmektedir ancak arada ki oransal fark
araştırma döneminde seçim olması durumunda % 10’un üzerindedir. MHP üçüncü
parti konumunu korumaktadır. MHP’nin de CHP ile arasında % 10 gibi açık bir fark
görünmektedir. HDP ile MHP arasında ise % 15 oranında bir fark bulunmaktadır.
Bu farklar kendisini siyasal bilgi ve siyasal katılımda ters orantılı olarak
göstermektedir. Yani en yüksek bilgi düzeyine ve katılımı en yüksek seçmene sahip
partinin oy oranı en düşük, en düşük bilgi düzeyine sahip ve katılımı en düşük seçmene
sahip partinin oy oranı ise en yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bu normal şartlar altında
oldukça şaşırtıcı bir durumdur. Ancak bu durum (Çukurova Kırsalında) şu şekilde
gözlemlenmiştir.
i-
Bu konunun açıklaması siyasal partilerin kendileri olduğu iddia edilebilir.
Zira HDP belirli bir etnik grubun ve ülke içerisinde ciddi terör olaylarının
paralelinde anılan bir parti olarak kitlesel oylar bulundurması oldukça
zordur. Ayrıca seçmeninin azınlık psikolojisine bağlı olarak ciddi bir
siyasal yaşam içerisinde varlığını sürdürmesi siyasal bilgi düzeyinin
yüksek olabilmesine gerekçe olabilir.
151
ii-
CHP’nin klasik “Sosyal Demokrat” ideolojinin monopol konumu
oylarında bütünlük sağlayabilmektedir. Seçmenleri genelde Türk solu
geleneğinden gelen ailelerin fertlerinden oluşmaktadır ve edindikleri
siyasal deneyimler düzenli olarak kuşaklar arasında aktarılabilmektedir.
iii-
Ak Parti ve MHP’nin durumu ise farklı bir açıdan değerlendirilebilir. MHP
araştırma bölgesinde standart bir seçmen kitlesine sahiptir ve yıllardır bu
düzey belli artış ve azalışlar ile kendisini korumuştur. Ancak Ak Parti,
DYP, ANAP, RP ve irili ufaklı diğer sağ partilerin oylarının bütününü
2002’den bu yana temsil etmektedir. Burada ortak geçmişi olan bir yapıdan
söz etmek mümkün değildir. Ancak siyasal katılım ve siyasal bilgi
düzeyinin düşük olmasının her iki parti açısından belirgin bir nedeni
araştırma verilerinden elde edilememektedir. Çünkü eğitim seviyelerinde
de partilerin seçmenleri arasında farklar çok ciddi değişmemektedir.
Nihayetinde Çukurova Kırsalında, sağ seçmenin siyasal bilgi düzeyi ve siyasal
katılımı sol seçmene oranla düşüktür ancak sağ partilerin sol partilere oranla oyları
daha yüksektir denebilir.
Bu durum ayrıca siyasal davranışı açıklayan yaklaşımlar açısından
bakıldığında sosyolojik yaklaşımın sağ seçmen de ağırlıklı olmasını da açıklamaktadır.
Zira seçmen parti değiştirme konusunda oldukça az isteklidir ve partisini bilgi ya da
katılıma bağlı olarak değiştirmek gibi davranışlara da sahip değildir denebilir. Sosyoekonomik yaklaşımın en belirgin olarak görüldüğü kimlik olan Sosyal Demokratlar da
yaklaşımın ifade ettiği şekilde parti kimliği (dolayısı ile siyasal bilgi ve katılım) ön
plandadır. Rasyonel tercih yaklaşımının belirgin bir partisi yoktur ve menfi
beklentilerine göre karar vermektedir ki bölgede ekonomik beklentilerin adresinin Ak
Parti olduğu da görünmektedir.
Sonuç olarak, Çukurova kırsalı parti programlarının ve kampanyalarının
olağan üstü bir durum olmadıkça çok etkili olmadığı ve her seçimde seçmenlerin aynı
tercihi tekrar ettiği Sosyolojik ve Sosyo-ekonomik yaklaşımların egemen olduğu bir
bölgedir. Ayrıca artan iletişim araçlarına bağlı olarak sosyal sermayeleri iyi
konumdadır. Ancak bölgede siyasal katılım ve siyasal bilgi düzeyi de oldukça
152
düşüktür. Genelleme yapılacak olursa sınırlı bilgi ve katılıma bağlı Tâbi Siyasal
Kültür’e sahiptir.
4.4 Gelecek Araştırmalar İçin Öneriler
Uzun yıllardır aşırı şehirleşmenin sonucu olarak siyasal davranış araştırmaları
kent merkezlerine yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle araştırmanın alanı açısından önemli
bir yeri bulunmaktadır. Kırda siyasal davranışı araştırmanın kent merkezinde
araştırmaktan daha kolay olduğu kanısı bir yanılgıdan ibarettir. Küçük yerleşim
yerlerinde verileri elde etmenin zor olduğu düşüncesi mantıklı gelmeyebilir. Ancak
aşağıda ifade edilen bilgiler bunun aksini iddia etmektedir.
İlk olarak kent merkezinde siyasal bilgi, sosyal sermaye, siyasal katılım ve
siyasal davranış yaklaşımları çok net ortaya konabilecek ve ölçüm sağlanabilecek
fiziki ve sosyal mekânlar yeterince mevcuttur. Ancak kırda bu verileri elde
edebileceğiniz fiziki mekânlar ve sosyal ağlar ya sınırlı ya da sanal iletişim içerisinde
saklıdır ve yaşam alanlarında yansıması görünebilecek sosyal ortamlar da yoktur.
Örneğin twitter üzerinden yüzlerce takipçi ve takip edilen iletişim içerisinde güncel
siyasi tartışmaları sanal olarak yaşayabilen birinin kırsalda bu etkileşimi
sergileyebileceği sosyal mekân sayısı sınırlıdır.
İkinci husus kırsalda insanların toplumsal olaylara bakışı kent merkezinde ki
insanlardan farklıdır. Kent merkezinde her fikirden ve düşünceden insana rahatlıkla
ulaşılıp kamuoyu yoklaması yapılabilir ancak kırda bu düşünce farklılıkları aynı köy
ya da beldede bulmak zordur. Bir köy ya da beldede genel kanaat çok farklılık arz
etmeyebilir bu nedenle farklı görüşlere ulaşabilmek için farklı köy ve beldelere
ulaşmak gerekmektedir. Bu da veri elde etmede coğrafi zorlukları ön plana
çıkarmaktadır.
Son olarak kadınların kırda fikir beyan etmede isteklilikleri kent merkezine
nazaran azdır. Genelde çekingendirler ve aile ile birlikte anketlere katılmaktadırlar. Bu
nedenle objektif cevaplar verip vermediklerini muallakta bırakabilmektedir.
Tüm bu zorluklarına rağmen kırsalda siyasal davranışı araştırmanın avantajları
da bulunmaktadır. Özellikle kıraathane gibi köy ve beldelerin vazgeçilmez sosyal
mekânları siyasetin, siyasal davranışın bir mahal için nasıl şekillendiğini anlamakta
153
büyük kolaylık sağlamaktadır. Kentte aynı mahallede birden fazla farklı toplumsal
yapı yer alabilirken köy ve beldelerde bu ayrı yapılara aynı mahalde rastlamak oldukça
nadirdir. Bu nedenle birbirini teyit eden ve verileri daha sağlıklı hale getiren bir
bütünlük olduğu ifade edilebilir.
Araştırmanın bu aşamadan sonra kırsalda yinelenmesi durumunda gözden
kaçırılmaması gereken hususlar şu şekilde sıralanabilir:
-
Siyasal davranışı açıklayan yaklaşımların tespit edilmesinde kadınların
özel bir çaba ile mümkün olduğunca daha objektif cevaplar verebilmelerini
sağlamak gerekmektedir. Zira “eşim ve/veya ailem” ne derse o’na oy
veririm eğiliminin gerçek olup olmadığını anlamak gerekmektedir.
-
Siyasal Bilgi Düzeyinin ölçümünde güncel konulara ait bilgiler “Enflasyon,
iktidar ve koalisyon..vb” yeteri kadar bilinmekte iken güncel olmayan ya
da gündem de olmayan kavramlar örneğin araştırma dönemindeki gibi “dış
borç yükü, devalüasyon, IMF,…vb” kavramlar yeterince bilinmediği
akılda tutulmalı ve katılımcının bilgisinin sınanmasın da güncel verilere
önem verilmesi gerekmektedir. Zira gündelik hayatın içerisinde yer
almayan kavramların sorulması siyasal bilgi düzeyinde eksik ölçüme neden
olabilecektir.
-
En önemli diğer bir husus sosyal sermaye yapısı ile ilgilidir. Araştırma da
açıkça görülmüştür ki köy/belde fark etmeksizin tüm yerleşim yerlerinde
özellikle gençler ve kadınlarda sosyal medya kullanımı yaygınlaşmaktadır.
Bu nedenle hayatta hiç yüz yüze gelmedikleri insanlarla iletişim halinde ve
sanal ağlarla sosyal yapılar oluşmaktadır. Kırsal olması sosyal sermaye
yapısını sadece belirli limitlere hapsetmemektedir. Araştırmanın bu
bölümünde sosyal medya üzerinde kurulan sosyal ağlara ayrı bir önem
verilmesi gerekmektedir.
-
Kanaat önderleri kavramını yaşanan bölge de rol model, tecrübeye göre
yaşça ileri olanlar ya da dini önderler olarak kısıtlanmamalıdır. Artık kırsal
154
da sözü edilen bu insanlar sosyal medya üzerinden rollerini gündem
belirleyen ve kent merkezinde ki vatandaşların da kanaatlerine önem
verdiği sosyal medya veya kitlesel medya üzerinden erişimi kolay ve
toplumca tanınan insanlara kaptırmışlardır.
-
Siyasal Katılım ile ilgili yaşanılan bölgede fiziki faaliyetlere ek olarak
sosyal medya üzerinden (örneğin twitter üzerinde oluşan siyasi eylem
“hastag” larına katılım gibi) yapılan siyasal söylem ve eylemler de hesaba
katılmalıdır.
155
KAYNAKÇA
Akgün Birol. (2000) Türkiye’de Seçmen Davranışı: Partizan Tutumlar, İdeoloji ve
Ekonomik Faktörlerin Oy Vermeye Etkisi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
M.Y.O Derg, 4, 75-92.
Akgün, Birol (2002). Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler Sistemi ve Siyasal Güven,
Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Akgün, B. (2007), Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler ve Siyasal Sistem, Ankara:
Nobel Yayınları.
Aldrich, John H. (1993). “Rational Choice and Turnout.” American Journal of
Political Science 37 (1): 246– 278.
Alkan, T. (1989). Siyasal Bilinç ve Toplumsal Değişim, Gündoğan Yayınları, Ankara.
Almond, G. (1956). "Comparative Political Systems." Journal of Politics 18: 391-409
Almond, G., and S. Verba. (1963). The Civic Culture. Princeton: Princeton University
Press.
Almond, G., and G. B. Powell. (1966). Comparative Politics: A Developmental
Approach. Boston: Little, Brown
Althaus, S. L. (1998). Information effects in collective preferences. American Political
Science Review, 92(3), 545–558.
Avery, James M. (2006). “The Sources and Consequences of Political Mistrust among
African Americans.” American Politics Research 34 (5): 653–682
Ayata, A. (1993) 'Ideology, Social Bases, and Organizational Structure of the Post1980 Political Parties', in A. Eralp, M. Tunay and B. Yesilada (eds) The
Political and Socioeconomic Transformation of Turkey, Westport, CT, and
London: Praeger.
Bartels, L. M. (1996, September). Politicians and the press: Who leads, who follows?
Paper prepared for APSA 1996, San Francisco, CA
156
Baumgartner, F. R., Jones, B. D., & Leech, B. L. (1997). Media attention and
congressional agendas. In S. Iyengar & R. Reeves (Eds.), Do the media govern?
Politicians, voters and reporters in America (pp. 349–363). Thousand Oaks, CA:
Sage.
Baykal, D. (1970), Siyasal Katılma: Bir Davranış İncelemesi, Ankara: A.Ü.S.B.F.
Yayınları, No:305, s. 39
Beck, P. A. (1991). Voters' intermediation environments in the 1988 presidential
contest. Public Opinion Quarterly, 55: 371-94.
Bobo, L. (1983). Whites' opposition to busing: symbolic racism or realistic group
conflict? Journal of Personality and Social Psychology, 45: 1196-210
Bourdieu, P. (1986). The Forms of Capital. (J. G. Richardson, Dü.) Handbook of
Theory and Research for the Sociology of Education, New York: Greenwood
Press
Bottomore, T. (1987), Siyaset Sosyolojisi, (Çev.) Erol Mutlu, Teori Yayınları, Ankara.
Bouthoul, G. (1968). Siyaset Sosyolojisi. Çev., Ali Türkay Yazıcı. İstanbul: Remzi
Kitabevi Yayını.
Bullock, J. (2007). Experiments on partisanship and public opinion: Party cues, false
beliefs, and Bayesian updating. Ph.D. dissertation, Stanford University.
Calvert, R. C. (1985). The value of biased information: a rational choice model
of political advice. Journal of Politics, 4: 530-55.
Campbell A ve ark (1976) The American Voter, The University of Chicago Press,
Chicago, 10.
Carmines and Stimson, J. A. (1989). Issue Evolution: Race and the Transformation
of American Politics. Princeton, N.J.: Princeton University Press
Carmines and R. Huckfeldt. (1992). "Party Politics in the Wake of the Voting Rights
Act," in B. Grofman and C. Davidson, eds. Controversies in Minority Voting.
Washington, D.C.: Brookings.
157
Cataldo, E. F., & Holm, J. D. (1983). Voting on school finances: A test of
competing theories [Electronic version]. The Western Political Quarterly,
36(4), 619-631.
Chilton, S. (1988). Defining Political Culture. The Western Political Quarterly,
Vol. 41, No. 3. (Sep., 1988), pp. 419-445
Cobb, R., & Elder, T. (1971). The politics of agenda-building: An alternative
perspective for modern democratic theory. Journal of Politics, 33, 892–915
Cohen, B. (1963). The press and foreign policy. Princeton, NJ: Princeton
University Press
Coleman, J. S. (1964). Introduction to Mathematical Sociology. New York: Free
Press
Coleman, J. S. (1990). Foundations of Social Theory. Cambridge: Harvard
University Press.
Cook, F. L., Tyler, T. R., Goetz, E. G., Gordon, M. T., Protess, D., Leff, D. R, et
al. (1983). Media and agenda setting: Effects on the public, interest group
leaders, policy makers, and policy. Public Opinion Quarterly, 4, 716–735
Cote, S ve Healy, T. (2001) The Well-being of Nations. The Rrole of Human and
Social Capital.Organisation for Economic Co-operation and Development,
Paris. Field, J. (2009). Sosyal Sermaye, Ankara: İletişim Yayınları
Çaha, 0., M. Toprak, and 1. Dalmis (1996) 'Siyasal Parti Dyelerinde Siyasal Katilim
Duzeyi: Kirikkale Ornegi', Yeni Turkiye 9: 205-47
Çam, Esat, (1987) Siyaset Bilimine Giriş , İstanbul Der. Yayınları, s. 283
Çinko, Levent (2006), “Seçmen Davranışları ile Ekonomik Performans Arasındaki
İlişkilerin Teorik Temelleri ve Türkiye Üzerine Genel Bir Değerlendirme”,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 61(1), 103‐116.
Çukurbayır, M.A. (2000), Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Ankara: Yargı
Yayınevi, s. 1-132.
158
Damlapınar, Z. ve Ş. Balcı (2005), “Seçmenin Zihnindeki Aday İmajını Belirleyen
Etkenler: 28 Mart 2004 Yerel Seçimleri Alan Araştırması”, Selçuk İletişim
Dergisi, 4(1), 58‐79.
Dickerson, M.O.; Flanagan, T.; O’Neill, B., (2010). An Introduction to Goverment and
Politics, A Conceptual Approach, Nelson Education Ltd., Toronto, 2010, pg 53.
Doğan G., Durgun B. (2012). Arap Baharı ve Libya: Tarihsel Süreç ve
Demokratikleşme Kavramı Çerçevesinde Bir Değerlendirme. SDÜ Sosyal
Bilimler Dergisi, 2012/1 – 61-99.
Duman, B. ve Alacahan, O. (2011). Etniklik ve Sosyal Kaynaşma İlişkisi: Adana
Örneği. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 12, Sayı 1, 2011, : 223-244
Dearing, J. W., & Rogers, E. M. (1996). Communication concepts 6: Agenda-setting.
Thousand Oaks, CA: Sage
Delli Carpini, M. X., & Keeter, S. (1996). What Americans know about politics and
why it matters. New Haven: Yale University Press.
Devran Y. (2003). Siyasal Kampanya Yönetimi: Mesaj, Strateji ve Taktikler, And
Yayınları, İstanbul, 208.
Downs, Anthony (1957a). “An Economic Theory of Political Action in a Democracy”,
Journal of Political Economy, Vol. 65. Issue. 2. ss. 135- 157
Downs, Anthony. (1957b). An economic theory of democracy. New York: Harper and
Row.
Duverger, M. (1998), Siyaset Sosyolojisi, (Çev.) Şirin Tekeli, Varlık Yayınları,
İstanbul.
Edwards, K., & Smith, E. E. (1996). A disconfirmation bias in the evaluation of
arguments. Journal of Personality and Social Psychology, 71(1), 5–24
Edwards, G. C., & Wood, B. D. (1999). Who influences whom? The President,
Congress and the Media. American Political Science Review, 93(2), 327–344
Eichhorn, W. (1996). Agenda-setting prozesse: Eine theoretische analyse individueller
und gesellschaftlicher themenstrukturierung. Mu¨nchen, Germany: Fischer.
159
Erbring, L.; Goldenberg, E. N.; and Miller, A. H. (1980). Front-page news and realworld cues: a new look at agenda setting by the media. American Journal of
Political Science, 24: 16-49.
Ergüder, D. (1980-81) 'Changing Patterns of Electoral Behavior in Turkey', Bogaziçi
Journal 8-9: 45-81.
Eroğul, C. (1981). Siyasal Düzenlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Birkaç Tarihsel
Örnek Ve Tartışma. Ankara Üniversitesi Basımevi: Ankara.
Erzen, M.Ü. ve YALIN, B.E. (2011). Siyasal Kültürün Temel Paradigmaları Üzerine:
Kültürden, Siyasal Toplumsallaşma, Örgütlenme ve Katılma Süreçlerine
Yansıyanlar. İ.Ü İletişim Fakültesi Dergisi.
Eulau, H. (1986), Politics, Self and Society: A theme and variation, Cambridge, MA:
Harvard University Press.
Falk, I., & Kilpatrick, S. (2000). What is social capital? A study of interaction in a
rural community. Sociologia Ruralis, 40(1), 87-110.
Farris, Emily M. & Holman, Mirya R. (2014), Social capital and solving the puzzle of
Black women's political participation, Politics, Groups, and Identities, 2:3, 331349, DOI: 10.1080/21565503.2014.925813
Fiorina, Morris P. (1981). Retrospective Voting in American National Elections.
New Haven, CT: Yale University Press.
Fukuyama, F. (1995). Trust: The social virtues and creation of prosperity.
International Journal on World Peace Vol. 14, No. 1 (MARCH 1997), pp.
84-87
Ghanem, S. (1996). Media coverage of crime and public opinion: An exploration
of the second level of agenda setting. Austin: University of Texas at Austin
Gilbert, E., Karahalios, K. & Sandvig, C. (2010). The Network in the Garden:
Designing Social Media for Rural Life American Behavioral Scientist 53(9)
1367–1388 © 2010 SAGE Publications
160
Gilens, M. (2001). Political ignorance and collective policy preferences.
American Political Science Review, 95(2), 379–396
Glaser, J. M. (1994). Back to the black belt: racial environment and white racial
attitudes in the South. Journal of Politics, 56: 21-41.
Güllüpınar H. Ve ark. (2013). Oy Verme Yaklaşımları Bağlamında Aday Merkezli
Seçmen Tercihi Üzerine Deneysel bir Araştırma, AKADEMİK BAKIŞ
DERGİSİ Sayı: 35, 9.
Gülmen, Yüksel (1979). Türk Seçmen Davranışı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay
Gümüş, B. (2006). Eğitim Düzeyinin Seçmen Davranışındaki Rolü ve Antalya Örnek
Olayı. SDÜ SBE Kamu Yönetimi ABD, yüksek lisans tezi, s.1-98
Güvendi, C. (2002). Seçmenlerin siyasal tutum ve davranışları: Sincan İstasyon
Mahallesi örneği Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Harik, Iliya F. (1971). Opinion Leaders and the Mass Media in Rural Egypt: A
Reconsideration of the Two-Step Flowof Communications Hypothesis. The
American Political Science Review, Vol. 65, No. 3 (Sep., 1971), pp. 731-740
Harrop, Martin ve Miller, William (1987). Election And Voters A comparative
Introduction. London: Mcmillan
Heper, M. and A. Evin, eds (1988) State, Democracy and the Military: Turkey in the
1980s. Berlin & New York: De Gruyter.
Herman, E. (1993). The media’s role in U.S. foreign policy. Journal of International
Affairs, 47(1), 23–46.
Heywood, Andrew (2007). Siyaset. Ankara: Adres Yayınları.
Houghton, David P. (2015). Siyaset Psikolojisi: Durumlar, Bireyler,Olaylar. ISBN:
978-605-9241-14-4. Bilge Yayıncılık. s. 1-250
Howell, W. G., & West, M. R. (2009). Educating the public. Education Next, 9(3),
41–47
161
Huckfeldt, R. (1983). Social contexts, social networks, and urban neighborhoods:
environmental constraints on friendship choice. American Journal of
Sociology, 89: 651-69.
Huckfeldt, R. (1986). Politics in Context: Assimilation and Conflict in Urban
Neighborhoods. New York: Agathon.
Huckfeldt and Sprague, J. (1987). Networks in context: the social flow of political
information. American Political Science Review, 93: 1197-216.
Huckfeldt and Sprague, J. (1988). Choice, social structure, and political
information: the informational coercion of minorities. American Journal of
Political Science, 32: 467-82.
Huckfeldt and Sprague, J. (1995). Citizens, Politics, and Social Communication.
New York: Cambridge University Press.
Jacobs, J. (1961). The life and death of great American cities. New York: Random
House.
Jennings, B., & Miron, D. (2004). Theory and research in mass communication.
Journal of Communication, 54, 662–704
Jenson, Jane (1998). Mapping social Cohesion. The State of Canadian Research,
Canadian Policy Research Networks, CPRN study No: F/03, 15-17
Kahraman, A.Burak. (2002). Siyasal Katılıma Etki Eden Sosyolojik Faktörler
(Isparta Uygulaması). SDÜ Sosyal Bilimler Entsitüsü Bitirme Tezi.
Kalaycıoğlu, E. (1983). Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri
Üzerine Bir İnceleme, İ.Üni. SBF Yayınları, İstanbul.
Kalaycioglu, E. (1994) 'Elections and Party Preferences in Turkey: Changes and
Continuities in the 1990s', Comparative Political Studies 27: 402-24.
Kalender, Ahmet. (2005). Siyasal İletişim: Seçmenler Ve İkna Stratejileri. Konya:
Çizgi Kitabevi.
Kapani, M. (1988). Politika Bilimine Giriş, 4.B. Bilgi Yayınevi, Ankara.
162
Karakaş, M., Konuk, O., Çağan, K. (2007) Bolvadinde Toplumsal Yapı ve Değişim,
Afyon Kocatepe Üniversitesi, SBE Dergisi, Cilt 9 Sayı 2: 1-38
Karaman, A. N. (1998). Kentte katılma davranışı "Ankara örneği", Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Kasdin, Stuart Roy (2009). Policy, Valence, and Identity: Voter Decisionmaking in
Primaries and Non-Partisan Elections, London and New York: Routledge
Key, V. O., JR ., and Munger, F. (1959). Social determinism and electoral decision:
The case of Indiana. Pp. 281-99 in American Voting Behavior, ed. E. Burdick
and A. J. Brodbeck. Glencoe, Ill.: Free Press.
Key, V. O., Jr. (1961). Public Opinion and American Democracy. New York: Alfred
A. Knopf.
Kışlalı, A.T. (1994) Siyasal Çatışma, 5. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi, 1994, ss. 157250.
Kingdon, J. W. (1984). Agendas, alternatives and public policies. New York: Harper
Collins.
Kleinnijenhuis, J. (2003). Het Publiek volgt de media die de politiek volgen. In Y.
Koster-Dreese, H. Kaiser, & W. Van Voorden (Eds.), Media logica. Over
het krachtenveld tussen burgers, politiek en media (pp. 151–213). Den Haag,
the Netherlands: Raad voor maatschappelijk ontwikkeling
Koçak, A. (2002). Siyasal Davranış ve Kamuoyu, Selçuk İletişim Dergisi, Cilt 2,
Sayı:3, 96-103.
Koter, Dominika. (2013). Urban and rural voting patterns in Senegal: the spatial
aspects of incumbency, c. 1978–2012*. J. of Modern African Studies 51,4
(2013) 653-679.
Kuklinski, J. H., Quirk, P. J., Schweider, D., & Rich, R. F. (1998). ‘Just the Facts,
Ma’am’: Political facts and public opinion. Annals of the American Academy
of Political and Social Science, 560, 143–154
163
Kuklinski, J. H., Quirk, P. J., Jerit, J., Schweider, D., & Rich, R. F. (2000).
Misinformation and the currency of democratic citizenship. The Journal of
Politics, 62(3), 790–816
Kunda, Z. (1990). The case for motivated reasoning. Psychological Bulletin, 108(3),
480–498.
Lazarsfeld, Paul F., Bernard Berelson, and Hazel Gaudet. (1944). The People's
Choice: How the Voter Makes Up His Mind in a Presidential Campaign.
New York: Columbia University Press.
Lau, R. R., & Redlawsk, D. (2001). Advantages and disadvantages of cognitive
heuristics in political decision making. American Journal of Political
Science, 45(4), 951–971.
Levine, Kenneth J. (2005). “Voter Decision Making:The Tensions of Personal
Identity, Personal Ethics, Personal Benefits”, American Behavioral
Scientist, Vol: 49 Number 1, Sage Publications, ss. 53-71
Livingston, S. (1997). Beyond the ‘CNN-effect’: The media-foreign policy
dynamic. In P. Norris (Ed.), Politics and the press: The news media and their
influences (pp. 291–314). Boulder, CO: Lynne Rienner
Lord, C. G., Ross, L., & Lepper, M. R. (1979). Biased assimilation and attitude
polarization: The effects of prior theories on subsequently considered
evidence. Journal of Personality and Social Psychology, 37(11), 2098–2109.
Lupia, A. (1994). Shortcuts versus encyclopedias: Information and voting behavior
in California insurance reform elections. American Political Science
Review, 88(1), 63–76.
Lupia, A., & McCubbins, M. D. (1998). The democratic dilemma: Can citizens
learn what they need to know?. New York: Cambridge University Press
MacKuen, M. B. (1981). Social communication and the mass policy agenda. Pp.
19-146 in More than News, ed. M. MacKuen and S. L. Coombs. Beverly
Hills, Calif.: Sage
164
McPhee, W. N.; Smith, R. B.; and Ferguson, J. (1963). A theory of informal social
influence. Pp. 74-103 in Formal Theories of Mass Behavior, ed. W. N.
McPhee. New York: Free Press.
Mardin, S. (1973) 'Center-Periphery Relations: A Key to Turkish Politics?', Deadalus
102: 169-90.
McCombs, M. E., & Shaw, D. (1972). The agenda-setting function of the mass media.
Public Opinion Quarterly, 69, 813–824
McCombs, M. E., & Shaw, D. (1993). The evolution of agenda-setting research:
Twenty-five years in the marketplace of ideas. Journal of Communication, 43(2),
58–67.
Mermin, J. (1997). Television news and the American intervention in Somalia: The
myth of a media-driven foreign policy. Political Science Quarterly, 112, 385–
404
Milbrath L.W. (1965). Political Participation: How and Why do People Get Involved
in Politics. Rand McNally & Company, Chicago, 6.
Miller, W. E. (1956). One-party politics and the voter. American Political Science
Review, 50: 707-25.
Molden, D. C., & Higgins, E. T. (2005). Motivated thinking. In K. J. Holyoak & R. G.
Morrison (Eds.), The Cambridge handbook of thinking and reasoning. New
York: Cambridge University Press.
Molotch, H., Protess, D., & Gordon, M. (1987). The media policy connection:
Ecologies of the news. In D. Paletz (Ed.), Political communication research (pp.
26–48). Norwood, NJ: Ablex
Mondak, J.J ve Halperin, K.D, (2008). A Framework for the Study of Personality and
Political Behavior, British Journal of Political Science / Volume 38 / Issue 02 /
April 2008, pp 335 - 362
Narlı, N. and S. Dirlik (1996) 'Türkiye'nin Siyasal Haritasi', Yeni Turkiye 9: 125-51.
165
Nergiz, Nilüfer ve Akyıldız, Fulya (2012). “Yerel Seçimlerde Seçmen Tercihi
Üzerinde Aday İmajının Etkisi: Uşak Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15, 171-199.
Nie, Norman H.., Verba, Sidney ve Converse Philip, (1989). Çeviren: İlter TURAN
ve Tuncer KARAMUSTAFAOĞLU, Siyasal Katılma, Kamuoyu ve Oy Verme
Davranışı, Ankara: 1989, s. 1.
Norris, P. (1998). The battle for the campaign agenda” in A King, D Denver, I
McLean, P Norris, P Norton, D Sanders, P Seyd New Labour Triumphs: Britain
at the polls (Cahtham, NJ:Chatham House), pp 113-44.
Norris, P. (2002). The bridging and bonding role of online communities. Harvard
International Journal of Press/Politics, 7(3), 3-13.
Nyhan, B ve Reifler, J. (2010). When Corrections Fail: The Persistence of Political
Misperceptions, Springer Science+Business Media, LLC 2010, 32:303-330
Ozankaya, Özer. (1971): Köyde Toplumsal Yapı ve Siyasal Kültür, TODAİE Amme
İdaresi Dergisi
Özbudun, E. (1990). Türkiye’de Siyasal Kültür ve Demokrasi, Türkiye’de Demokrasi
ve Demokrasi Kültürünün Gelişmesi, Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, İzmir,
1990, s.61.
Ozbudun, E. (1980) 'Turkey', in J. M. Landau, E. Ozbudun and F. Tachau (eds)
Electoral Politics in the Middle East: Issues, Votes and Elites, pp. 107-43.
London: Croom Helm.
Ozbudun, E. and F. Tachau (1975) 'Social Change and Electoral Behavior in Turkey:
Toward a "Critical Realignment"?', International Journal of Middle East
Studies 6: 460-80.
Özcan, Y. Z. (1998), “Siyasi Parti Tercihlerini Belirleyen Etmenler: İstanbul
Örneği”, Toplum ve Bilim, 76: 188‐212.
Özcan, Y.Z. 2000: Determinants of Political Behavior in Istanbul, Turkey in Party
Politics Vol 6:No:4 pg:505 – 518
166
Özkalp, E. (1993). Sosyolojiye Giriş, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Eğiti, Sağlık
ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları, 87
Özkan, Abdullah (2004), Siyasal İletişim, İstanbul: Nesil Yayınları.
Özkan, Abdullah. (2007) Oy Verme Davranışı ve Siyasal İletişim. Siyasal İletişim
Stratejileri, TASAM Yayınları. Syf 1-72.
Pavone, T. (2014). Political Culture and Democratic Homeostasis: A Critical
Review of Gabriel Almond and Sidney Verba’s The Civic Culture. Princeton
University, Lecture Notes. 1-5
Popkin, S. (1991). The reasoning voter. Chicago: University of Chicago Press.
Portes, A. L. (1998). Social capital: Its origins and applications in modern
sociology. Annual Review of Sociology, 24(1), 1-24.
Portes, A. L. (1996). The Downside of Social Capital. The American Prospect (26)
Mayıs-Haziran , 18-21, 94
Prior, Markus. (2013). Media and Political Polarization. Annual Review Political
Science. 16: 101-127. http://polisci.annualreviews.org
Protess, D. L., Cook, F. L., Curtin, T. R., Gordon, M. T., Leff, D. R., McCombs,
M. E., et al. (1987). The impact of investigate reporting on public opinion
and policymaking: Targeting toxic waste. Public Opinion Quarterly, 51(2),
166–185
Protess, D. L., & McCombs, M. (Eds.). (1991). Agenda setting: Readings on
media, public opinion and policymaking. Communication textbook series.
Hillsdale, NJ: Erlbaum
Protess, D. L., Cook, F. L., & Doppelt, J. C. (1991). The journalism of outrage:
Investigate reporting and agenda building in America. New York: Guilford
Press.
Putnam, Robert D. (1993). Making Democracy Work. Civic Traditions in
Modern Italy, Princeton. Princeton University Press.
167
Putnam, R. D. (1995). Bowling Alone: America‟s Declining Social Capital.
Journal of Democracy, 6, 65-78
Putnam, Robert D. (2000). Bowling Alone: The Collapse and Revival of
American Community. New York: Simon & Schuster.
Pye, L. ve Verba, S. (1965). Political Culture and Political Development, Princeton:
New Jersey, Prineeton University Pres.
Redlawsk, D. (2002). Hot cognition or cool consideration? Testing the effects of
motivated reasoning on political decision making. Journal of Politics, 64(4),
1021–1044.
Resnick, P. (2001). Beyond bowling together: Sociotechnical capital. In J. Carroll
(Ed.), HCI in the new millennium (pp. 247-272). Boston: Addison-Wesley.
Ross, L., & Lepper, M. R. (1980). The perserverance of beliefs: Empirical and
normative considerations. In R. A. Shweder (Ed.), Fallible judgment in
behavioral research: New directions for methodology of social and behavioral
science (Vol. 4, pp. 17–36). San Francisco: Jossey-Bass
Sakallı, Nuray (2001). Sosyal Etkiler kim kimi nasıl etkiler?, Ankara: İmge Kitabevi
Sarıbay, A. Y. ve Kalaycıoğlu, E. (1991). İlkokul Çocuklarının Parti Tutmasını
Belirleyen Etkenler, Toplum ve Ekonomi, Sayı:1.
Sayari, S. (1978) 'The Turkish Party System in Transition', Government and
Opposition 13: 39-57.
Scarbrough, Elinor (1984). Political Ideology and Voting: An exploratory study,
Clarendon Press, Oxford.
Siisiäinen, M. (2000). Two Concepts of Social Capital: Bourdieu vs. Putnam. 08 24,
2010 tarihinde Paper presented at ISTR Fourth International Conference "The
Third
Sector:
For
What
and
for
Whom?"
Trinity
College:
http://www.istr.org/conference
Sniderman, P. M., Brody, R. A., & Tetlock, P. E. (1991). Reasoning and choice:
Explorations in political psychology. New York: Cambridge University Press
168
Soroka, S. N. (2002). Issue attributes and agenda-setting by media, the public, and
policymakers in Canada. International Journal of Public Opinion Research, 14,
264–285
Şentürk, H. (2008). Seçmenin DNA’sı, Seçmen Tercihlerini Etkileyen Faktörler.
İstanbul: Okutan Yayınları
Taber, C. S., & Lodge, M. (2006). Motivated skepticism in the evaluation of political
beliefs. American Journal of Political Science, 50(3), 755–769.
Temizel, Metehan, (2012). Türkiye’de Seçmen Davranışlarında Sosyo-Psikolojik,
Kültürel ve Dinsel Faktörlerin Rolü: Kuramsal ve Ampirik Bir Çalışma. Y.lisans
Tezi, Konya, 33-39.
Tokgöz, Oya. (1978) Siyasal Toplumsallaşmada Kitle Haberleşme Araçlarının Rolü
ve Önemi, SBF Dergisi, Cilt 33 Sayı 3, 8.
Trumbo, C. (1995). Longitudinal modelling of public issues: An application of the
agenda-setting process to the issue of global warming. Journalism and Mass
Communication Monographs, 152
Tversky, A., and Kahneman, D. (1974). Judgment under uncertainty: heuristics and
biases. Science, 185: 1124-31.
Uysal, B. (1984). Siyasal Katılma ve Katılma Davranışına Ailenin Etkileri, TODAİE
Yayınları, No:209, Ankara.
Vanderstoep, S.W., & Johnston, D.D. (2009). Research Methods for Everyday Life:
Blending qualitative and quantitative approaches. San Francisco, CA: JosseyBass.
Verba, Sidney, Kay Lehman Schlozman, and H. Brady. (1995). Voice and Equality:
Civic Volunteerism in American Politics. Cambridge, MA: Harvard University
Press.
Walker, J. (1977). Setting the agenda in the US senate: A theory of problem selection.
British Journal of Political Science, 7, 423–445.
169
Weaver, D., Graber, D., McCombs, M., & Eyal, C. (1981). Media agenda setting in a
presidential election: Issues, images and interest. New York: Praeger
Welch, M. R. (2001). Determinants and Consequences of Social Trust. Haziran 14,
2010 tarihinde
http://eprints.nuim.ie/732/1/WelchRiveraConwayetalEPRINT.pdf
Wood, D., & Peake, J. (1998). The dynamics of foreign policy agenda setting.
American Political Science review, 92(1), 173–183.
Woshinsky, O.H. (2008), Explaining Politics: Culture, Institutions, and Politic
Behavior, Routledge, New York, 2008
Yavaşgel,
E.
(2008).
Epistemolojik
Açıdan
Seçimbilim
(Psephology)
ve
Problematiğine Eleştirel Yaklaşımlar, TASAM Dergisi, 2008 - içerik 861.
(http://www.tasam.org/trTR/Icerik/861/epistemolojik_acidan_secimbilim_psephology_ve_problematigi
ne_elestirel_yaklasimlar)
Yeşilorman, M. (2006). Siyasal Sosyalizasyon Sürecinde Sosyo-Ekonomik Faktörlerin
Rolü, Ahmet Yesevi Üniversitesi Bilig Dergisi Kış 36: 1-46
Yücekök, A.N. (1987). Siyasetin Toplumsal Tabanı, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları,
No:565, s.1-120
170
EK – ANKET
ANKET FORMU
BÖLÜM 1: KİMLİK BİLGİLERİ
Anketöre Not: Deneklerden herhangi bir isim, adres, telefon ya da e-mail bilgisi istenmeyecektir. Deneğe verdiği
cevapların gizliliği konusunda bilgi verilecektir. Bu bölümde istenen bilgiler sadece deneğin cinsiyeti, mesleği,
gelir durumu ve eğitim durumu gibi bilgiler olup açık kimliğine yönelik herhangi bir bilgi sorulmayacaktır.
1- ( ) Kadın
S1-) Cinsiyetiniz:
S2-) Yaşınız
:
2- ( ) Erkek
…………………………………………
S3-) Ortalama Aylık Geliriniz
.………………………………………. (TL)
S4-) Öğrenim Durumunuz:
1356-
(
(
(
(
) Okuma Yazma Bilmiyorum
) Ortaokul Mezunuyum
) Meslek Yüksek Okulu Mezunuyum
) Y.Lisans/Doktora Mezunuyum
2- ( ) İlkokul Mezunuyum
4- ( ) Lise Mezunuyum
6- ( ) Fakülte Mezunuyum
S5-) Mesleğiniz?
147-
( ) İşsizim
( ) Memurum
( ) Çiftçiyim
2- ( ) Mevsimlik İşçiyim
5- ( ) Emekliyim
3- ( ) Tam zamanlı İşçiyim
6- ( ) Esnaf/Serbest Meslek
S6-) Sosyal Güvenliğiniz Var mı?
1-
( ) Yok
Sigorta
2- ( ) Emekli Sandığı
3- ( ) SSK
4- ( ) BAĞKUR 5- (
) Özel
S7-) Medeni Durumunuz?
1-
( ) Evli
2- ( ) Bekâr
3- ( ) Dul/Boşanmış
S8-) Siyasal görüş olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?
12345-
(
(
(
(
(
) Kimliğime ait Değerlere Önem Veririm, Milliyetçi siyaset
) Dini ve Manevi Değerlere Önem Veririm, Muhafazakâr siyaset
) Ekonomik Gelişmelere Önem Veririm, Liberal siyaset
) Demokratik ve Sosyal Gelişmelere Önem Veririm, Sosyal Demokrat Siyaset
) Radikal Düşünürüm, Marjinal Siyaset
BÖLÜM 2: SİYASAL DAVRANIŞI AÇIKLAYAN YAKLAŞIMLARA YÖNELİK SORULAR
Bu bölümde seçim ve oy verme işlemi için esas olan GENEL SEÇİMLERDİR. Anketör dikkat! Yerel
seçimler bu sorularda konu edilememelidir.
S9-) Şimdiye Kadar Hep Aynı Partiye mi Oy Verdiniz?
12-
( ) Evet hep aynı partiye oy verdim
( ) Hayır başka görüşteki partilere de oy verdim
171
3-
( ) Hayır aynı ideolojide başka partilere de oy verdim
Bu bölümde denek hayır cevabını (2. Ya da 3. Seçenek) vermiş ise 12. Soruya geçiniz – 10. Ve 11. Soruları
boş bırakınız)
S10-) Hep aynı partiye oy verme sebebiniz nedir?
123-
( ) Aile büyüklerimizden gördüğümüzü uyguluyoruz
( ) İdeoloji tercihim nedeniyle hep aynı partiye oy veriyorum
( ) Arkadaş/iş çevremden etkileniyorum. Sosyal çevrem hep bu partiye oy veriyor
10. soruda denek 2 no’lu seçeneği işaretlememişse lütfen 12. Soruya geçiniz. 11. Soru sadece 2 nolu seçeneği
ifade edenlere sorulacaktır.
S11-) İdeoloji temelinde oy vermenizin altında yatan ana sebep aşağıdakilerden hangisidir? (Tek şık
işaretlenecek)
12345-
(
(
(
(
(
) Etnik kimliğim
) (Siyasal) Bilimsel olarak tercihim
) Karşılaştığım siyasal/sosyal yaşam zorluklarını ortadan kaldıracağına inandığım için
) Dini/Mezhebi inanışlarım
) Diğer…………………………………………………………………………
S12-) Başka ideolojide ya da aynı ideolojide farklı partilere oy vermiş iseniz (Genel Seçimlerde)bunun nedeni
aşağıdakilerden hangisi olabilir? Birden fazla şık işaretlenebilir
1234567-
(
(
(
(
(
(
(
) Ülkenin toplumsal gidişatını diğer partinin düzelteceğine inandığım için
) Ülkenin ekonomik gidişatını diğer partinin düzelteceğine inandığım için
) Kendimi ait hissettiğim partiye küstüğüm ve protesto etmek için
) Sosyal çevremden diğer partiye oy vermem için çok istekte bulunulduğu için
) Eşim/Ailem böyle istediği için
) Partinin adayının benim beklentilerimi karşılayacağına inandığım için
) Diğer…………………………………………………………………………….
BÖLÜM 3 Siyasal Bilgiye Erişim ve Siyasal Kültür ile İlgili Sorular
S13-) Siyasal Hayat ile İlgili Bilgileri En Çok Nereden Takip Edersiniz?
1-
( ) TV
2- ( ) Gazete
3- ( ) Sosyal Medya/İnternet
S14-) Sosyal Medya ve İnternet için hangi araçları kullanmaktasınız?
1234-
(
(
(
(
) Sosyal Medya ve İnternet Kullanmıyorum
) Cep Telefonumdan
) Tabletimden
) Ev ya da Dizüstü Bilgisayarımdan
S15-) Siyasal Hayata ilişkin kitap okur musunuz?
1-
( ) Çok okurum
2- ( ) Az da olsa okurum
3- ( ) Siyasal Kitapları okumam
S16-) Memleket Meselelerini Takip Etme de Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız?
123-
( ) Çok iyi bir gözlemciyim, günlük tüm gelişmeleri yakından takip ederim
( ) Fırsat buldukça ilgilenmeye çalışırım ama her gelişmeyi izleme imkânım yok
( ) Pek ilgilenmiyorum sadece eş-dost-aile’den duyduklarım ile izleyebiliyorum
172
4-
( ) Takip etmiyorum
S17-) Aşağıdaki tabloda verilen kavramlara ilişkin bilgi düzeyiniz nedir? (Anketör dikkat aşağıdaki
kavramlar nedir diye sorulduktan sonra alınan cevaba göre karşılığını denek ile birlikte işaretleyiniz)
Çok iyi biliyorum
Kavram
Yeteri
Kadar
Biliyorum
Az da olsa bilgim
Bilmiyorum
var
Enflasyon
Gayrı
Safi
Milli
Hasıla
Ana Muhalefet
İktidar
Koalisyon
Avrupa Birliği
Cari Açık
BÖLÜM 4 – KİTLESEL MEDYA ve SOSYAL SERMAYE
S18-) Sizce Aşağıdakilerden Hangisi Toplumda En Çok Etkili Olan Haber Kaynağıdır?
12345-
(
(
(
(
(
) TV Ana Haber Bültenleri
) TV Siyasi Tartışma Programları
) Gazete ve Köşe Yazarları
) Facebook’da paylaşılan haberler
) Twitter ‘da yapılan paylaşımlar
S19-) TV izleme konusunda aşağıdakilerden hangisi sizi daha iyi tanımlar?
1234-
(
(
(
(
) Sadece Ana Haber Bültenlerini ve Tartışma Programlarını izlerim
) Sadece eğlence programları, film ve dizileri izlerim
) Hem haber programlarını hem de film/eğlence programlarını izlerim
) Pek TV izlemem
S20-) Sosyal Medya ve İnternet Kullanımı Konusunda aşağıdakilerden hangisi sizi daha iyi tanımlar?
1-
( ) Günümün büyük bir çoğunluğunda cep telefonum ile internet gazeteleri, facebook ve twitter’ı takip
ederim
173
234-
( ) Gün içerisinde fırsat bulursam internet gazetelerine bakarım ama facebook ve twitter kullanmam
( ) İnternet/Sosyal Medya Erişimim var ama kullanmıyorum
( ) İnternet/Sosyal Medya Erişimim yok
S21-) Sizin sözünü dinlediğiniz ve karar almada danıştığınız (ailenizin dışında) bir kanaat önderiniz var mı?
1-
( ) Evet
2- ( ) Hayır
Eğer Hayır cevabı işaretlendi ise Soru 23’e geçiniz.
S22-) Kanaat Önderi olarak kabul ettiğiniz kişinin siyasal tercihlerinizde etkisi ne kadardır?
123-
( ) Çok etkilidir. Onun verdiği karara uyarım
( ) Etkilidir ama nihayetinde kararı kendim veririm
( ) Etkisi yoktur. Siyasi konularda fikir alışverişi yapmam
S23-) Bulunduğunuz yörede siyasi görüş alış verişleri ve tartışmalar en çok nerede yaşanır?
1-
( ) Kıraathanede
2- ( ) Misafirlikte
3- ( ) Aile içinde
BÖLÜM 5 SİYASAL KATILIM DÜZEYİ
S24-) Herhangi bir siyasi partiye üye misiniz?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S25-) Seçimler sırasında başkalarıyla bir partiye oy vermeleri için konuştuğunuz oldu mu?
1-
( ) Evet
2- ( ) Hayır
S26-) Seçim kampanyası sırasında herhangi bir parti adına ev toplantılarına katıldınız mı?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S27-) Seçimlerde herhangi bir siyasi parti ya da aday için çalıştınız mı?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S28-) Seçim dönemlerinde gözlemci, müşahit ya da sandık görevlisi/başkanı olarak görev alır mısınız ?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S29-) - Siyasal içerikli panel, sempozyum, konferanslara dinleyici olarak katılır mısınız?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S30-) Propaganda amaçlı bildiri, gazete, dergi vb. dağıtma, afiş yapıştırır mısınız?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S31-) Siyasal mitinglere katılır mısınız?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S32-) Kamusal konularda şikâyetleri/beğenileri bildirmek için devlet yetkililerini ziyaret eden bir
grup içinde bulunur musunuz?
174
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
S33-) Siyasi konularda bilgi sahibi olarak bilgileri çevreye aktarır mısınız?
1- ( ) Evet
2- ( ) Hayır
BÖLÜM 6 SİYASAL TERCİHLER
S34-) En Son genel Seçimde (1 Kasım 2015) Hangi Siyasi Partiye Oy Verdiniz?
…………………………………………………………………………………………..
S35-) Bir önceki genel seçimde (7 Haziran) hangi partiye oy verdiniz?
……………………………………………………………………………………………
S36-) En son yerel seçimlerde (30 Mart 2014) hangi partiye oy verdiniz?
…………………………………………………………………………………………..
S37-) Sizce Türkiye Başkanlık Sistemine Geçmeli midir?
1-
( ) Evet
2- ( ) Hayır
S38-) Bugün genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?
………………………………………………………………………………………………
Teşekkür Ederiz.
175
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı
Doğum Yeri
Doğum Tarihi
Medeni Durumu
Vahit ÇALIŞIR
Adana/Ceyhan
18 Mayıs 1977
Evli
Öğrenim Durumu
Derece
Okulun Adı
İlköğretim
Remzi
Oğuz
Arık İlkokulu
Ortaokul
Özel Bahçeli
Lisesi
Lise
Özel Bahçeli
Lisesi
Lisans
İstanbul
Üniversitesi
Yüksek Lisans
Çukurova
Üniversitesi
Becerileri
İlgi Alanları
İş Deneyimi
Referanslar
Adı Soyadı
Doç. Dr. Murat
MERCAN
Halil ALIŞ
Program
İlköğretim
Yer
Ceyhan
Yıl
1987
Özel Lise
Osmaniye
1991
Özel Lise
Osmaniye
1994
Deniz
Ulaştırma
İşletme
Mühendisliği
İşletme
İstanbul
1998
Adana
2004
Toplumsal gelişim ve sosyal projeler geliştirme ve uygulama
2000 yılından 2009 yılına kadar Ceyhan Belediyesinde Sosyal
Sorumluluk Projeleri geliştirmiş ve uygulamıştır. 2009
yılından bu yana Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında
Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji alanında çalışmalar
yürütmektedir.
Görevi
Telefon
E-posta
Emekli
05302262626
[email protected]
Siyasetçi
EÜAŞ Genel 03122126420
[email protected]
Müdürü
Dr. Reha A. Enerji
03122126420
[email protected]
MURATOĞLU
Bakanlığı
Daire Başkanı
Yayınlar
Yayınlar: Eroğlu, S.E. ve Çalışır V. (2007) Evaluation Of Italian Sample in The
Subject of Making Better Disabled Employees' Rights. Project Financed by EU.
Konya
Download