tc sağlık bakanlıgı kartal koşuyolu yüksek ihtisas eğitim ve araştırma

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIGI KARTAL KOŞUYOLU YÜKSEK İHTİSAS
EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİĞİNDE RİNG KULLANILAN
ANULOPLASTİ İLE RİNG KULLANILMAYAN
ANULOPLASTİ’NİN ORTA DÖNEM SONUÇLARININ
KARŞILAŞTIRILMASI
UZMANLIK TEZİ
DR.CEMALETTİN AYDIN
İSTANBUL-2009
1
İÇİNDEKİLER ÖZET
5
GİRİŞ ve AMAÇ
7
GENEL BİLGİLER
8-40
MİTRAL KAPAK ONARIMLARINDA TARİHÇE
8
MİTRAL KAPAK ANATOMİSİ
9
MİTRAL YETMEZLİĞİ
13
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİGİNİN
PATOFİZYOLOJİSİ
15
PREVALANS
17
AKUT MİTRAL YETERSİZLİGİ
18
KRONİK MİTRAL YETERSİZLİĞİ
21
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİGiNDE KLİNİK
BULGULAR VE TEŞHİS
22
MİTRAL KAPAGIN TEE İLE
DEĞERLENDİRİLMESİ
25
MEDİKAL TEDAVİ
28
CERRAHİ TEDAVİ
28
MİNİMAL İNVAZİV MİTRAL ONARIMLAR 39
PERKÜTAN MİTRAL KAPAK ONARIMLARI 40
MATERYAL-METOD
41 BULGULAR 42 TARTIŞMA
SONUÇ
KAYNAKLAR
56
60
61
2
KISALTMALAR:
AL
ANTEROLATERAL
ALP
ANTEROLATERAL PAPiLLER ADALE
AMİ
AKUT MiYOKARD iNFARKTÜSÜ
AMY
AKUT MiTRAL YETERSiZLiGi
AP
AKSiYON POTANSİYELİ
AV
ATRiYOVENTRiKÜLER
AVR
AORT VALF REPLASMANI
AY
AORT YETMEZLİĞİ
AD
AORT DARLIĞI
BSA
BODY SURFACE AREA(VÜCUT YÜZEY ALANI)
CI
KARDiYAK INDEKS
CO
KARDiYAK OUTPUT
CPB
KARDiYOPULMONER BYPASS
CX
SiRKUMFLEKS
DM
DiABETES MELLiTUS
ED
DİYASTOL SONU
EDV
DiYASTOL SONU HACMİ
EF
EJEKSiYON FRAKSiYONU
EKG
ELEKTROKARDiYOGRAFi
EKO
EKOKARDiYOGRAFi
ESP
SiSTOL SONU BASINCI
ESV
SiSTOL SONU HACMİ
FP
DOLUŞ BASINCI
İABP
İNTRAAORTIK BALON POMPASI
İKH
İSKEMİK KALP HASTALIGI
İMY
İSKEMiK MİTRAL YETERSiZLiGi
IVS
İNTERVENTRİKÜLER SEPTUM
KABG
KORONER ARTERE BYPASS GREFTLEME
KKY
KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİ
KAH
KORONER ARTER HASTALIGI
KMY
KRONİK MİTRAL YETERSİZLİGİ
KOAH
KRONİK OBSTRUKTİF AKCiGER HASTALIGI
KKZ
KROS KLEMP ZAMANI
3
LA
LAD
LBBB
LCO
LV
LVD
LVDSÇ
LVEDP
LVEDP
LVESVİ
LVSSÇ
MI
MVP
MY
MD
NYHA
PAB
PAR
PM
PMP
PTCA
PTFE
PW
RBBB
RCA
SR
SV
TY
TPZ
USAP
VSD
SOL ATRİYUM
SOL ÖN iNEN ARTER
SOL DAL BLOGU
DÜŞÜK KARDİYAK DEBi
SOL VENTRİKÜL
SOL VENTRiKÜL DiSFONKSiYONU
SOL VENTlROL DiYASTOL SONU ÇAPI
SOL VENTRiKÜL DiYASTOL SONU BASINCI
SOL VENTRiKÜL DiYASTOL SONU HACMİ
SOL VENTRiKÜL SiSTOL SONU HACİM İNDEKSİ
SOL VENTRİKÜL SiSTOL SONU ÇAPI
MiYOKARD İNFARKTÜSÜ
MİTRAL VALV PROLAPSUSU
MİTRAL YETMEZLİĞİ
MİTRAL DARLIĞI
NEWYORK HEART ASSOCİATİON
PULMONER ARTER BASINCI
PAPiLLER ADALE RÜPTÜRÜ
POSTEROMEDİAL
POSTEROMEDİAL PAPiLLER ADALE
PERKÜTAN TRANSDERMAL KORONER ANJİOPLASTİ
PARATETRAFLOR ETlLEN
POSTERİOR DUVAR
SAĞ DAL BLOGU
SAG KORONER ARTER
SİNUS RİTMİ
STROKE VOLUME
TRİKÜSPİT YETMEZLİĞİ
TOTAL PERFÜZYON ZAMANI
UNSTABLE ANGINA PECTORİS
VENTRiKÜLER SEPTAL DEFEKT
4
ÖZET Bu çalışmada 2000-2008 yılları arasında KAH(Koroner arter hastalığı) ve İMY (İskemik
mitral yetmezliği)nedeniyle hastanemizde opere edilen ve kombine Koroner arter bypass grefti
ve mitral kapak onarım müdahalesi yapılan hastalar retrospektif olarak incelenmiştir. Hastalar,
yapılan cerrahi prosedürler incelenerek, KABG(Koroner arter bypass grefti) ve mitral kapağın
ring kullanılarak rekonstrüksiyonu ile KABG ve mitral kapağın ring kullanılmayarak
rekonstrüksiyonu olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.
Çalışmaya toplam 73 hasta dahil edilmiştir. Olgularımızın yaşları 45 ile 78 arasında
değişmekte olup yaş ortalamaları 61.78±8.44'tür. Bu hastaların 48'i (%65.8) erkek, 25'i (%34.2)
kadındır.
Grup I’de KABG ve mitral kapağın ring kullanılarak rekonstrüksiyonu yapılan
38(%65) hasta üzerinde çalışılmıştır. Grup II'de ise KABG ve mitral kapağın ring
kullanılmayarak rekonstrüksiyonu 35 (%35) hasta üzerinde çalşılmıştır. Grup I'deki hastaların
yaşları 45 ile 78 arasında olup yaş ortalamaları 63.02±8.41'dür. Grup II'deki hastaların yaşları
ise 45 ile 76 arasında olup yaş ortalamaları 60.15±8.33'dir. Grup I'deki hastaların 27'i (%71,1)
erkek, 11'ü (%28.9) ise kadındır. Grup II'deki hastaların 21'i (%60.0) erkek, 13'ü (%40.0) ise
kadındır.
Hastaların genel özellikleri,preoperatif risk faktörleri,preoperatif ve postoperatif
EKG(Elektrokardiografi)
ve
EKO(Ekokardiografi)
parametreleri,biyokimyasal
parametreler,operasyon bulguları,postop komplikasyonlar,inotropik ilaç kullanımları ve ilaç
dozları,Euroscore,NYHA(Newyork Heart Association),yoğun bakımda ve hastanede kalış
süreleri,bypass yapılan damarların değerlendirilmesi,postoperatif geliş parametreleri gruplar
arasında karşılaştırılmış orta dönem sonuçlar istatiksel olarak değerlendirilmiştir.
Bizim olgularımızda; preoperatif EKO bulgularına bakıldığında, gruplar arasında
EF(Ejeksiyon fraksiyonu),MY(Mitral yetmezliği),PAB(Pulmoner arter basıncı),LVSSC(Sol
ventrikül sistol sonu çapı),LVDSC(Sol ventrikül diastol sonu çapı) açısından anlamlı farklılık
görülmemektedir.Postoperatif EKO bulgularına bakıldığında;Grup I’de MY,PAB,LVDSÇ’da
anlamlı azalma olduğu görülürken Grup II’de sadece MY’de anlamlı değişme olup diğer
parametrelerde anlamlı değişiklik görülmemektedir.
Orta-ileri iskemik mitral yetersizliğinde, KABG yanı sıra mitral kapağa müdahale
edilmesi, hem postoperatif MY,PAB,LVDSÇ azaltmakta hem de postoperatif fonksiyonel
kapasiteyi düzeltmektedir. Mitral kapağa yapılan müdahalenin, replasmandan ziyade iyi
yapılmış rekonstrüksiyon olması ve bu rekonstrüksiyona ek olarak ring kullanılması
önerilebilir.
5
ABSTRACT This study retrospectively investigated the patients with coronary artery disease (CAD) and
ischeaemic mitral regurgitation (IMR) who underwent combined coronary artery bypass
grefting and mitral valve repair between 2000 and 2008. The patients were divided into two
groups as CABG and mitral valve reconstruction using a ring and CABG and mitral
reconstruction without using a ring.
73 patients were enrolled in the study. Mean age of the cases was 61.78 ± 8.44 (range
between 45 to 78) and 48 of the patients (65.8%) were male and 25 were female (34.2).
38 patients (65%) were studied in group I who underwent CABG and mitral valve
reconstruction using a ring and 35 patients (35%) were studied in group II who underwent
CABG and mitral valve reconstruction without using a ring. The mean age of patients in group I
was 63.02 ± 8.41 and their ages range between 45 and 78. The mean age of patients in group II
was 60.15 ± 8.33 and their ages range between 45 and 76. 27 (71.1%) of the patients were male
and 11 (28.9%) were female in group I whereas, 21 (60.0%) of the patients were male and 13
(40.0%) were female.
General status, preoperative risk factors, preoperative and postoperative
electrocardiograms and echocardiograms, biochemical parameters, operative findings,
postoperative complications, inotropic agent requirement and dosage, Euroscore, NYHA (New
York Heart Association), time of intensive care and hospitalization, evaluation of vessels to
which bypass grefting was performed and postoperative follow up visit parameters were
compared between two groups and results obtained were assessed statistically.
In our cases, there were no statistically significant differences between two groups with
regard to ejection fraction (EF), mitral regurgitation (MR), pulmonary artery pressure (PAP),
left ventricular end systolic diameter (LVESD) and left ventricular end diastolic diameter
(LVEDD). Postoperative echocardiograms revealed significant decrease in MR, PAP and
LVEDD in group I whereas only MR rate was different in group II and there were significant
differences in other parameters.
Concurrent mitral valve reconstruction and CABG in presence of moderate to severe mitral
regurgitation was found to decrease postoperative MR, PAP and LVEDD and improve
postoperative functional capacity as well. Reconstructing the valve using a fine surgical
technique rather than replacement and an additional usage of a ring may be recommended.
6
GİRİŞ VE AMAÇ
Mitral kapak yetersizliği hafiften ciddiye değişen bir şekilde toplumun %80'inde
görülmesi nedeni ile önemli bir sağlık sorunudur. İskemik mitral yetmezliği (İMY), koroner
arter hastalığının bir komplikasyonudur.1 İMY, ciddi koroner arter hastalığı ya da akut
miyokard enfarktüsü (AMI) sonrası gelişebilmekte ve geç ölüm oranlarını iki katına
çıkarmaktadır. İMY, valvüler bir hastalık değil ventriküler bir hastalıktır ve AMI sonrası
gerçekleşen bölgesel ve global sol ventrikül remodeling ile birlikte gelişir.2,3 İMY terimi diğer
mitral yetmezliği nedenleri olan dejeneratif, miksamatöz, konjenital anomaliler, konnektif doku
hastalıkları, spontan korda tendinea rüptürü, anüler kalsifikasyon,enfeksiyon,inflamasyon,
travma ve kardiyomiyopatiye sekonder mitral yetmezliklerini kapsamamaktadır.4 İMY'likli
hastalar diğer etyolojilere bağlı mitral yetmezliklerine göre farklı bir patoloji ve klinik gidiş
sergiler; aynı zamanda daha yüksek operatif mortalite, morbidite riskine ve kötü prognoza
sahiptirler.5
Günümüzde İskemik Kalp Hastalığına (İKH) ve bunun komplikasyonlarına bağlı gelişen
morbidite ve mortalite oldukça yüksektir.Bunların önemli bir miktarı (%40) AMI ve onun
komplikasyonları nedeniyle kaybedilmektedir.6
Özellikle son yirmibeş yılda geliştirilen yeni farmakolojik ajanlar, girişimsel kardiyoloji
yöntemleri ve koroner arter bypass cerrahisindeki gelişmeler sayesinde AMI'nun yol açtığı
morbidite ve mortalitede önemli bir azalma sağlanmıştır.7,8 AMI sırasında mitral yetersizliği
üfurümü sıklıkla duyulabilir. Bunların büyük bir kısmı hafif mitral yetersizliğine bağlıdır ve
genellikle kaybolur. Ancak papiller adale rüptürüne veya fonksiyon bozukluğuna bağlı ağır
mitral yetersizliği de gelişebilir. IKH nedeniyle akut dönemde anjiyografi ve sol ventrikülografi
yapılan hastaların yaklaşık %13-18'lik bir kısmında İskemik Mitral Yetersizliğine (İMY)
rastlanmaktadır.9,10 Koroner bypass cerrahisine giren hastaların ise %4-5'inde İMY ile
karşılaşır.11 iMY, mitral kapak cerrahisi nedenleri arasında üçüncü sırada yer alır ve mitral
kapak operasyon endikasyonlarının yaklaşık %10'unu oluşturur. 12
Mitral kapak yapısını ön ve arka iki kapakçık, kordalar, papiller kaslar ve mitral anulus
oluşturmaktadır. Bu yapıların herhangi birindeki yapısal ve işlevsel sorunlar akut veya kronik
mitral yetersizligine yol açar. Yetersizlik nedeninin bilinmesi özellikle tedavi yaklaşımlarının
belirlenmesinde önem taşımaktadır. Carpentier ve Duran'ın yaptığı ilk çalışmalar mitral kapak
onarımının birçok cerrah tarafından tercih edilen tedavi şekli olmasına yol açmıştır.13,14 David
ve arkadaşlarının çalışmasına göre onarım işleminde mortalite kapağın değiştirilmesine göre
daha düşüktür.15 Bunun dışında onarım işleminin düşük operatif ölüm oranı, ventrikül
fonksiyonlarının daha iyi korunması, antikoagulasyon tedaviye gereksinim yokluğu gibi
avantajları da bulunmaktadır.16 Ancak onarım işlemi kapağın degiştirilmesine göre teknik
açıdan kendine özgü zorluklar içerir ve uygulanabilirliği merkezden merkeze büyük degişimler
göstermektedir (hastaların %10-90'i).17 Yine de tecrübeli merkezlerde onarım işlemi %2
perioperatif mortalite ve genel toplumun yaşam oranına yakın 10 yıllık %93'lik bir sağ kalım
oranıyla oldukça güvenilirdir.18 Bununla beraber onarım işleminde ekokardiyografik
değerlendirme büyük önem taşımaktadır.
7
Hızla gelişen ve yenilenen diagnostik yöntemler ve teknolojinin de yardımıyla kardiyak
anatomi ve fizyopatoloji daha iyi anlaşılmaktadır. Böylece hemodinamik değerlendirmeler de
daha sağlıklı olarak yapılabilmektedir. İMY'ye neden olan mekanizmaların daha iyi anlaşılması,
ekokardiyografinin daha yaygın kullanımı ve yeni mitral onanm tekniklerinin uygulanması ile
cesaret verici sonuçlar elde edilmeye başlanmıştır.
GENEL BİLGİLER Mitral Kapak Onarımlarında Tarihçe
Mitral kapak kompleks yapısına rağmen patolojilerinin büyük bir kısmında onarıma izin
verir. Sinus ritminde kalan hastalarda antikoagulan kullanımına gerek kalmaması, protez kapak
komplikasyonlarından sakınılmış olması, sol ventrikül performansının daha iyi olması gibi
nedenlerle uygulanabilen her vakada mitral kapak replasmanına tercih edilmesi gereken bir
yöntemdir.19,20
Mitral kapak tamirinin tarihçesi bir yüzyıl öncesine dayanmaktadır.İlk başarılı cerrahi
girişim 1902 yılında Sir Thomas Lauder Brunton tarafından MD(Mitral darlığı) bulunan bir
olguda daha az kanama yaratacağına inandığı sol ventrikül yol ile uyguladığı dilatasyonu kısa
makalede bildirmiştir.
Mitral darlıklı hastalarda ilk cerrahi müdahaleler 1920'li yıllarda Eliot Carr Cutler (Boston)
ve Sir Henry Souttar (Londra) tarafndan MD bulunan bir olguda sol atriyal apendix yoluyla
parmağını kullanarak uyguladığı tamir bildirildiyse de bu ameliyatlarda basarısızlık oranları
yüksek idi.1938’de MY(Mitral yetersizliği) olan olguda anulus sirkümferensiyel dikiş koyan
Glover ve Davilla modern anuloplasti tekniğinin öncüleri olmuştur. 1950 Tubbs ve Lord, Brock
ve Bailey mitral komissurotomiyi daha modernize ederek uyguladılar.21,22 1955’te mitral kapak
dilatörünün Logan ve Turner tarafından geliştirilmesiyle daha geniş ve başarılı kapalı
komissüroyomi mümkün olmuştur.1953‘te Gibbon tarafından kalp akciğer makinası ve
kardiopulmoner bypass’ın kullanıma sunulmasıyla mitral kapağın direkt cerrahi görüşü
mümkün olmuş ve çeşitli tamir tekniklerinin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Mitral
yetmezliginde direkt vizyon altında(kardiopulmoner by pass) ilk başarılı mitral onarımı (annulus plikasyonu) 1957 yılında Lillehei ve ark. tarafından bildirilmiştir.23 Kısa süre sonra
Dwight McGoon korda rüptürü olan bir hastada üçgen şeklinde yaprakçık rezeksiyonu ile mitral
kapağı onarmışlardır.Wooler ve arkadaşları mitral anulusun sikumferensiyel şeklini azaltmaya
yönelik olarak komissüral sütürlerle anuloplasty uygulamış,Sauvage ve Wood ise romatizmal
kapak hastalığında posterior kapakçığı perikard ile güçlendirerek koaptasyonu düzeltmeyi
amaçlamıştır. Bunu bir çok vaka bildirimi izlemiştir. Daha sonra bu olguların azımsanmayacak
bir kısmında kısa ve orta vadede ortaya çıkan rekürrensler ve kapak protezlerindeki hızlı
gelişmeler mitral kapak replasmanının 1960 yılından sonra daha tercih edilen bir yöntem
olmasına neden olmuştur.1961’de Star ve Edwards ilk mitral kapak replasmanını uygulamış.
1971 mitral kapak tamiri tarihinde özel bir öneme sahiptir.Carpentier MY’nin patolojik
anatomisini fizyolojik bir sınıflama ile ortaya koymuş ve kendi adıyla anılan mitral ringi
geliştirmiştir. İlerleyen yıllarda başta Carpentier olmak üzere bir çok cerrah mitral onarımlar
üzerinde yoğun olarak çalıştılar.Çeşitli kapakçık anomalilerinin tamiri ile birlikte ringin
8
uygulanması tekniğinin önünü açmıştır.Prostetik kapakta olduğu gibi farklı tipte ringler
geliştirilmiştir. 1969 yılında Carpentier tarafından ring annuloplasti konseptinin ortaya
konulmasından sonra mitral kapak korunmasına ilişik yöntemler hızla artmaya başlamıştır.24
Duran ve ark. annulusun dinamik hareketlerine izin veren total fleksibl ringi (fizyoring)tanıtmışlardır. Hemen arkasından Cooley ve ark. at nali şeklinde ring uygulamasi
yapmişlardır. Kapak onarımlarından sonra ortaya çikabilen sol ventrikülün çıkım yolundaki
sistolik obstrüksiyonlar (Sistolik ön hareket=SAM) bir çok yazarca kullanılan ringin tipine
bağlandıysa da daha sonra bunun posterior yaprakcıgın yüksekliğinin fazla olmasına ve genelde
yaprakçıklardaki aşırı dokuya baglı olduğu yöndeki görüşler artmış ve bununla ilgili önlemler
ortaya koyulmuştur.Özellikle birçok ringin (Carpentier,Cosgrove,St jude vb) kullanım alanına
girmesi, prostetik kapakların dezavantajlarının görülmesi ve başarılı tamir sonuçlarının
bildirilmesi ile birlikte tamir metodları tekrar popülarize olmuştur.
MİTRAL KAPAK ANATOMİSİ: Mitral kapak anatomisinin bilinmesi, hastalıklarının iyi anlaşılması ve başarılı bir
cerrahi girişim için şarttır. Mitral kapak fonksiyonel olarak beş yapıdan oluşur:
1. Mitral kapak anulusu,
2. Mitral kapağın anterior ve posterior kapakçıkları,
3. Papiller adaleler,
4. Papiller kordalar,
5. LV(Sol ventrikül) miyokard duvarı.
Şekil-1
Mitral kapağın normal fonksiyonunu yerine getirebilmesi için bu beş yapının
birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmasına ve yeterli sol atriyal ve sol ventriküler fonksiyona
ihtiyaç duyulur.(Şekil1-Şekil3)Mitral kapak ve sol ventrikül ilişkisinin iyi bilinmesi kapak
çalışmasının anlaşılmasına yardım eder. Yapılan çalışmalar mitral kapak çalışmasında LV(Sol
ventrikül) geometrisinin ve fonksiyonunun önemli bir rol oynadığını göstermiştir.25,26 Patolojik
olay etkileme şekli mitral kapak tamirinin yapılabilirliğini etkiler.27 Mitral kapağın anulusu
tamamıyla fibröz dokuyla çepeçevre sarılmıştır. Bu fibroz doku anterior yaprakçığın dış
çevresine çok sıkıca yapışmıştır. Atriyum ve ventrikül kaslarıyla yaprakçıklar anulusa tutunur.
Sistol esnasında anulus büzülür, boyutları küçülür.Yaklaşık çapta %26'lık bir azalma meydana
gelir.28 Bu durum mitral kapağın kapanmasına büyük yardımı olur. Anulus dilatasyonuna bağlı
MY sol ventrikül dilatasyonuyla karakterize kalp hastalıklarında özellikle çıkar.29 Anulus iki
fibroz trigona tutunur.(ŞEKİL2) Bu trigonlar fibröz iskeletin parçalarıdır. Sağ fibröz trigon,
mitral, triküspit, aortun nonkoroner kuspi ve membranöz septum arasında yerleşir. Sol fibroz
trigon daha solda ve öne yerleşmiştir. Aortun sol koroner küspisi ile mitral anulus arasındadır.
Bu iki fibroz trigon arasında mitral kapağın aortik kapak ile devamlılığı vardır. Bu bölgede
anulus yoktur. Dolayısıyla mitral kapağın anulusunun genişlemesi özellikle posterior kapakçığı
9
etkiler. Tüm mitral kapak tamiri operasyonları bu asimetrik anuler genişleme ilkesine dayanır.
Mitral kapak anuloplastisinde posterior kapakçığın çevresinin küçültülmesiyle mitral kapak alanı
daraltılır. Parsiyel posterior ring anuloplasti cerrahisindeki esası budur.30
Şekil.2-A.Büyük damarlar ve her iki atrium çıkartılarak elde edilmiş bir gorüntü. Tüm kalp
kapakları görülmekte. B.Fibroz kardiyak iskeletin sematik uyarlaması. Merkezde yerleşmiş olan
aort kapağı kardiak iskeletin temel yapısıdır.
Şekil3: Fonksiyonel Mitral kapak ünitesi
Diğer kalp kapaklarının aksine mitral kapağın sadece iki kapakçığı bulunur. Ön (anteriyor) ve
Arka (posteriyor) mitral kapakçıklar, yüzey alanı ve çevre uzunluğu açısından farklılık gösterir.
Ön kapakçık daha geniş yüzey alanına sahip olmakla beraber mitral anulus çevresinin daha az bir
kısmını oluşturur.32 Anterior kapakçık yarım daire şeklindedir ve büyüktür. Carpentier
sınıflamasına33 göre Ön (anteriyor, Al), orta (middle, A2) ve arka (posteriyor, A3) olmak üzere 3
segmenti bulunur.(ŞEKİL1)LV giriş yolu ile çıkış yolunu birbirinden parsiyel olarak ayrılır. Mitral
kapak aynı zamanda sol ventrikül çıkış yolunu oluşturan yapılardan birisidir. Posterior mitral
kapakçık dikdortgen şeklindedir ve midye şeklinde olması nedeniyle skallop adı verilen üç bölüme
ayrılır. Normal kişilerin %90'ında orta skallop en büyük skalloptur. Bazen anterolateral veya
posteromedial skallop diğerlerinden büyük olabilir. Posterior mitral kapak prolapsusunda etkilenen
genelde orta skalloptur ve korda rüptürü olaya eşlik edebilir. Arka kapakçık daha az yüzey alanına
sahip olmakla beraber mitral anulus çevresinin daha büyük kısmını kaplar. Sahip olduğu 3 segment
10
dış (lateral, PI), orta (middle, P2) ve iç (medyal, P3) segmentlerdir.Her iki mitral kapakçığın alanı
yaklaşık aynıdır. Anterior kapakçığın boyu posterior kapakçığın boyunun iki katı kadardır. Fakat
anterior kapakçığın anuler uzunluğu, posterior kapakçığın anuler uzunluğunun yarısı kadardır.31
Komissürler kapakçık dokusundaki, kapakçıkların birbirlerinden ayrılma bölgelerinde
bulunan girintilerdir. Mitral kapak komissürleri ise ön ve arka yerleşimlidir. Mitral annulus belirli
bir düzlemde yerleşim göstermeyip "eger" şeklindedir ve en yüksek bölümü ön kapakçık, en alçak
bölümü arka komissür düzeyindedir.34 Yine iki tane olan papiller kaslar ise ön-dış, (anterolateral)
ve arka-iç (posteromedyal) olarak adlandırılır.
Sol ventrikül serbest duvarından çıkan anterolateral ve posteromedial kaslar her iki mitral
komissürün altında bulunurlar. Her papiller adaleden çıkan kordalar yelpaze gibi uzanarak
komissürlerin hemen yanında bulunan her iki kapakçığın serbest kenarına veya posterior
kapakçığın iki yan yana olan skallopuna yapışır. Komissural kordaların yapıştığı yerler komissürün
yerini kesin olarak gösterir. Komissural kordaların boyları ender olarak uzadığı için, cerrahi kapak
tamirlerinde kapakçıkların uygun kapanıp kapanmadığını anlamak için bir referans noktası olarak
kullanılabilirler.
Anterolateral papiller kas posteromediyaldekine oranla daha büyük, annulusa daha yakın ve
genellikle tek başlıdır. Papiller adalelerin tabandan giren santral arterlerce beslenirler. Bunlar
terminal arterlerdir. adale içinde 4-5 dal verirler. Ekstrapapiller subendokardiyal pleksus ile
anastomozları olabilir. Papiller adaleler tıkayıcı koroner hastalığından çok fazla
etkilenirler.Papiller adaleler epikardiyal koroner arterden köken alan penetran dallarla beslenirler.
Papiller adalelerin tepe noktalarını beslemek için koroner arterler miyokardiyal serbest duvarın
tüm kalınlığı boyunca uzanmalı ve serbest duvarın kalınlığının bir ya da iki misli uzunluğunda
papiller adalelere ulaşmalıdır. Bu durum papiller adale uçlarının beslenmesini oldukça güçleştirir.
Posterior papiller adale, sağ koroner arter (RCA) ya da sirkumfleks arterin marginal dallarından
beslenir.(Şekil3) Sağ, dominant koroner beslenmesi olan hastaların %68 inde posterior papiller
kadalenin tümü ya da bir kısmı sağ koroner arterden (RCA) beslenir. Sol dominans gözlenen
hastalarda ise posterior papiller adale sirkumfleks arterden beslenir. Bunun tersine anterolateral
adalenin beslenmesi sol ön inen (LAD) ve sirkumfleks koroner arterlerden kaynaklanan ikili (dual)
sistemle olur ve bu daha üstün kollateral perfüzyon sağlar. Diğer yandan anterolateral papiller
adale, daha geniş, ve kısa olduğu için iskemi ve rüptüre posteromediyal papiller adaleye göre daha
az egilimlidir. Hastaların %90'ında posteriormediyal papiller adalenin beslenmesi dominant sağ
koroner arterden(PDA) tek damara bağımlı olduğundan posterior papiller adale infarktı, dual
beslenmesi olan antero-lateral papiller adale infarktına göre dört kat fazla gözlenmektedir.
Sol ventrikül kasını sağ ön oblik pozisyonda apikal, anterolateral, anterobazal, inferior,
posterior ve posterobazal bölgelere ayırabiliriz. Miyokard hastalığına, iskemik kalp hastalığında ve
intraventriküler ileti bozukluklarında kalbin bu koordineli kasılması devam ettirilemez. Bu
durumlarda etkilenmiş miyokard hücreleri normal olanlardan geç kasılabilir, hiç kasılmayabilir
veya paradoks hareket gösterebilir. Ventrikül duvar hareketlerini; normal, hipokinetik, akinetik,
diskinetik ve anevrizmatik diye sınıflandırmak mümkündür.(Şekil 4) Bozulmuş ventriküler duvar
hareketlerini ventrikül performansında etkisizdir. Hatta, ventriküle mekanik ve metabolik yük
oluşturur.
11
Normal bir mitral kapak fonksiyonun sağlanabilmesi için aşağıdaki anatomik özelliklerin
bir arada bulunması gerekmektedir
1-Mitral kapak alanı kanın rahatça sol atriumdan sol ventriküle akmasını sağlayacak genişlikte
olmalıdır.
2-Yaprakçıkların toplam alanı mitral orifisin sistol sonu alanından fazla olmalıdır.
3-Kalp siklusunun her safhasında yaprakçıkların birbirine bakan serbest kenarları ventrikül
kavitesi içinde birbirleri ile aynı düzlem üzerinde olmalıdır.
4-Korda tendinealar yaprakçıkların birbirleri ile uygun ilişkisini sürdürmesine olanak
sağlayacak derecede yeterli uzunlukta olmalıdır.
5-Korda tendinealar kalp siklusunun her safhasında aynı gerilim altında olmalıdır.Bu noktada
papiller kasların kontraktilitesi de önem arzetmektedir.
6-Atrioventriküler ring dinamik bir yapıda olmalıdır.Şöyle ki; ringin çevresinin 2/3 kısmı atriyal
12
ve ventriküler kas kitlesine oturmuştur.Diyastolde genişler ,atriyal ve ventriküler sistolde
küçülür.
7-Yaprakçıkların ayrı ayrı kendi bütünlükleri tam olmalıdır.
MİTRAL YETMEZLİĞİ Mitral yetersizliği nedenleri.
Akut
1-Yapısal (korda rüptürü, iskemik papiller kas fonksiyon bozukluğu veya rüptürü)
2-İnfeksiyoz (infektif endokardit)
Kronik
1-Yapısal (prolapsus, flail kapak ve korda rüptürü, "flail" kapak ve iskemik papiller adale fonksiyon bozukluğu
veya rüptürü, mitral anulus kalsifikasyonu)
2-İskemik ve fonksiyonel (dilate kardiyomiyopati beraberinde anular dilatasyon)
3-İnfeksiyoz (infektif endokardit)
4-İnflamatuar(Romatizmal ateş,konnektif doku hastalıkları)
MEKANiZMALARINA GÖRE MiTRAL YETMEZLiKLER
Mitral yetmezlik mekanizmaları Carpentier tarafından 1983 yılında 3 tipe
ayrılmıştır.Ekokardiografik değerlendirmede bu derecelendirmenin yapılması tedavi
yaklaşımında büyük öneme sahiptir.(35)(Şekil 5)
Tip 1 de yaprakçıkların hareketleri normaldir. Ancak annuler dilatasyon veya
yaprakçıklardaki defektler nedeniyle santral mitral yetmezlik ortaya çıkar. Anuler dilatasyon
olmaksızın normal kapak hareketleri varken yaprakçıkta perforasyon olması da bu gruba
girmektedir.Sistolde her iki yaprakçık da anuler planın altında kalır ve diyastolde normal olarak
açılır.Tipik olarak tip 1 yetmezlik iskemi veya endokarditin bir sonucudur.Ancak romatizmal
veya dejeneratif nedenlerle de izole anuler dilatasyonda görülebilir.Anuler dilatasyon genelde
posterior yaprakçık bölgesinde gelişir,zira anterior bölgede anulusun dilatasyonu ve sol fibröz
trigonun sağlam yapısı nedeniyle önlenmektedir.
Tip 2'de yetmezlik nedeni yaprakçıklarda ortaya çıkan prolapsus halidir.Yaprakçık
prolapsusuna neden olan artmış yaprakçık hareketinin varlığına bağlı olarak görülür.Bu uzamış
veya rüptüre olmuş bir kordadan kaynaklanabilir.En sık dejeneratif veya iskemik sebeplere
bağlı olarak gelişir.Aşırı yaprakçık hareketi sıklıkla sıklıkla posterior yaprakçıkta görülür ve
prolapsusa neden olur.Prolapsusla yaprakçığın serbest kenarları sistolde anterior yaprakçıkla
karşılıklı gelemez ve anuler planın üzerine çıkar.Korda uzaması, korda ve papiller adale rüptürü
veya bunların kombinasyonu nedeniyle oluşabilir.
Tip 3'de ise kapakçıklardaki hareket kusurları tam kapanmaya mani olarak kaçaklara neden
olur.35Kısıtlanmış yaprakçık hareketleri,3a diastol sırasında,3b sistol sırasında olur.
Tip 3’de sistolde etkilenmiş yaprakçık,kapanmanın sağlanması için ulaşılması gereken
13
noktaya gelmediği için oluşur.Bu tip en sık romatizmal hastalarda bulunur.İskemik mitral
yetmezliğinde enfarkte ventriküler duvarı da kısıtlamış yaprakçık hareketine neden olabilir.
Şekil-5
14
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİĞİNİN PATOFİZYOLOJİSİ :
Tarihsel olarak bakıldığında İMY'nin mekanizması ilk olarak Burch and De Pasquale
tarafınca 1963'de tanımlanmaya çalışılmıştır.37 Araştırıcılar İMY'ni o yıllarda papiller adale
disfonksiyonuna bağlamıştır.37 Ancak daha sonra gerçekleştirilen deneysel38 ve klinik
çalışmalarla39 kronik İMY'nin sol ventrikül remodeling sonrası gelişen geometrik distorsiyon ile
papiller adalenin posterior ve apikal yer değistirmesiyle geliştiği gösterilmiştir. Papiller adalenin
bu şekilde yer değiştirmesi gerginleşen kapakçıkların inkomplet koaptasyonuna neden
olmaktadır39. Yapılan klinik çalışmalarda kantitatif ölçümlerle elde edilen bilgiler ışığında
yüksek dereceli regürjitan volümün, ejeksiyon fraksiyonundan bağımsız olarak yüksek mortalite
ile birlikte olduğu saptanmıştır.36
İskemik mitral yetersizliği, mitral kapağı oluşturan yapılardan biri veya birkaçının
fonksiyon bozukluğunun bir sonucu olarak gelişir. Bunları kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Anulusun sistol sırasında kontrakte olamaması veya dilatasyonu,(şekil 6-F)
2. LV miyokard duvarının papiller adaleler (özellikle PMP) ile anulus arasındaki mesafeyi
kısaltamaması, hatta bu mesafenin pasif olarak artması,(şekil 6-D)
3. Papiller adalelerin rüptüre olması, kontrakte olamaması ve/veya elongasyonu veya
kordaların disinsersiyonu,
4. Mitral yapraklardaki anomaliler.11
MY'de ventriküler boşalmaya direnç azalmıştır. LV izometrik kontraksiyonu ve erken
sistolik fazda aort kapak açılmadan sol atriyum içine kaçış başlar ve sol ventriküler volüm
azalır.40 Regürjitan volümün miktarı ventrikül boşalmasına karşı olan dirence, sol atriyal
basınca ve kapaktaki yetersizliğin miktarına bağlıdır. Regürjitan orifisin anlık alanı ve LVLA(Sol ventrikül-Sol atrium) gradiyent farkı regurjitan volümü belirler.
Akut mitral yetersizliği gelişimi (endokardit, papiller kas rüptürü gibi) ile sol atriyuma
giren kan akımı sol atriyal basınçta ani bir yükselmeye yol açarak pulmoner hipertansiyon ve
konjesyona neden olur. Kronik mitral yetersizliğinde ise sol atriyum ve ventrikül, mitral
yetersizliğinin fazla hacim yüküne karşı genişleme ile yanıt verirler. Bu sayede çember içi
basınçlar normal sınırlar içerisinde tutulur. Kanın düşük basınçlı sol atriyuma atılmasının
getirdiği ardyük azalması sol ventrikül genişlemesi ile dengelenir ve duvar stresi ile ejeksiyon
fraksiyonu normal sınırlar içerisinde kalır. Degişken süreli bir dönemi kapsayan bu
degişikliklerin sonunda hacim yükünün stresi altında kalan ventrikülde fonksiyonlar azalmaya
başlar ve hastada kalp yetersizliği gelişir.
15
Şekil. 6-Sol ventrikülün uzun eksen enine kesit çizimleri. A ile belirtilen ventrikül barları
diyastol (D) ve sistol (S) arasındaki anuler çap değişimini göstermektedir. PM-A ise, diyastol
ve sistol sırasında papiller adalenin en uç noktasından orifis düzlemine olan uzaklığı belirtir. A
ve B şekilleri, normal ventrikül diyastol ve sistolünü, C ve D şekilleri ise papiller adalenin
merkezi etrafındaki papiller adalenin infarktüsünü, E ve F şekilleri ise çok geniş infarktüsünü
gösteriyor.
AMY(Akut mitral yetmezliği) ve KMY'nin(Kronik MY) LV üzerine etkileri
karşılaştırılacak olursa LVEDV(Sol ventrikül enddiastolik volüm), LVEDP(Sol ventrikül
enddiastolik basınç) ve LV yarı çapı her iki durumda da artmıştır. Fakat KMY'de bu artış daha
azdır. AMY'de pik sistolik duvar gerilimi önemli derecede artmıştır. KMY'de sistolik duvar
geriliminde önemli artış olmamış, hatta düşmüştür. Miyokard liflerinin fraksiyonel kısalması
KMY'lilerde AMY'lilerden daha fazladır.41 Deneysel çalışmalarda yapılan ileri MY'ye rağmen
miyokardiyal O2 tüketiminde önemsiz miktarda artma olmuştur. Çünkü ventriküler afterload
azalmış, tansiyon gelişimi için harcanan enerji azalmış, miyokard liflerinin kısalma hızı
artmıştır. Bu ise miyokardiyal O2 ihtiyacını fazla artırmaz.42İleri MY'de başlangıçta
EF(Ejeksiyon fraksiyonu) , fraksiyonel kısalma (FS), sirkumferensiyel lif kısalma hızı (VCF)
gibi ejeksiyon fazı indekslerinde sıklıkla küçük yükselmeler olmuştur. Bu kompanzatuvar bir
durumdur ve azalmış afterload neticesinde oluşur.43
Hastalar ciddi semptomatik olduklarında EF, FS, VCF genellikle normalin altına iner.
Kronik diyastolik yüklenmenin yaptığı sarkomer boyundaki uzama onun maksimum verimle
çalışabileceği sınırı aştığında kontraktil durum büyük hasar görmeye başlamış demektir. Yine
de KMY'ye ikincil belirgin kalp yetersizliğinde bile EF, FS, VCF'de önemsiz azalmalar
olabilir.42,43 KMY'de bu determinantların normal değerlerinin bile bozulmuş fonksiyonu
yansıtabileceği unutulmamalıdır. Değerlerdeki hafif azalmalar (%40-50) kontraktil bozulmanın
şiddetli olduğunu ifade eder. EF'si %40'in altında olan hastalarda ilerlemiş miyokardiyal
fonksiyon bozukluğu vardır. Bu hastalar operasyon açısından yüksek riskli hastalardır.
16
IMY'den bahsedebilmek için şu kriterlere dikkat etmek gerekir:
a)Mitral yetersizliğinden önce miyokardiyal iskeminin teşhis edilmiş olması
b)Romatizmal kalp hastalığı hikayesinin bulunmaması
c)Mitral kapakta kapakta belirlenen bir konjenital defektin bulunmaması
gerekir.
PREVALANS
AMI'unu takiben erken dönemde %17 ile %55 hastada mitral sistolik üfürüm ve
ekokardiyografi bulguları ile IMY geliştiği gösterilmiştir.44,45 Koroner anjiografi yapılan
hastaların %3'ünde,46 koroner arter bypass cerrahisi uygulanan hastaların %4-5'inde IMY
saptanmıştir.47 Hickey ve ark., kardiyak kateterizasyona alınan semptomatik koroner hastalığı
saptanan 11748 hastanın %19'unda (2343 hasta) ventrikülografik incelemede mitral yetmezliği
saptamışlardır.46 Anterior AMI geçirenlerin %46 sında, posteroinferior AMI geçirenlerin
%35'inde infarktusü izleyen 48 saat içinde Doppler ekokardiyografi ile IMR gelişimi
gösterilmiştir.48 Tcheng JE ve ark., AMI sonrası ilk 6 saat içinde gercekleştirilen kardiyak
kateterizasyonda IMY görülme oranını %18.2 olarak belirlemişlerdir.49 Bu hastaların %3.4'ünde
mitral yetmezliği ciddidir.49 SAVE (Survival and Ventricular Enlargement) adlı çalışmada da
AMI sonrası 16 günde kardiyak kateterizasyona alınan 727 hastada IMY gelişme insidansı
%19.4 (141 hasta) olarak saptanmıştır.50 Ancak SAVE çalışmasmda yalnızca düşük ejeksiyon
fraksiyonu olan hastalar çalışmaya alınmış, ciddi mitral yetmezliği olan hastalar ise çalışma dışı
tutulmuştur. Yine aynı çalışmada, IMY diğer nedenlerden bağımsız post-MI mortalite nedeni
olarak belirlenmiştir.50 AMI sonrası ilk 30 günde ekokardiyografi ile değerlendirilen 773
hastalık bir başka populasyon-bazlı çalışmada ise mitral yetmezliği %50 oranlarında
bulunmuştur.51 Bu çalışmadaki hastaların %12'sinde mitral yetmezligi derecesi ciddi olarak
saptanmıştır.51 AMI sonrası gelişen IMY'nin fizik muayene, ekokardiyografi, kardiyak
kateterizasyon ile saptanma sıklıkları ve IMY'nin sonucu Tablo 1'de özetlenmiştir.
İMY, mitral kapak cerrahisi nedenleri arasında üçüncü sırada yer alır ve mitral
operasyon endikasyonlarının yaklaşık %10'unu oluşturur.11,12 Erken dönemde MY delili olarak
çıkan üfürümlerin bir kısmı ventriküler remodelling sonucu kaybolur. Bu hastalarda, iskemik
hastalığı sekonder olarak papiller adale hasarı, LV duvar hasarı veya anulus dilatasyonu vardır.
Bunlardan birisi ya da bir kaçı bir arada olabilir. Bu hastalarm büyük çoğunluğunda hafif
formdan şiddetli forma kadar değişen oranlarda MY vardır. Hickey, orta ve şiddetli MY olan
hastaların %58 inde LMC(Sol ana koroner) veya üç damar hastalığı olduğunu bulmuştur.53 Yine
bir başka araştırmada, AMI sonrası şiddetli MY olan hastaların %55-60'ında üç damar hastalığı,
%25-30'unda iki damar hastalığı bulunmuştur.54 MY olmayan fakat mitral prolapsusu, korda
incelmesi veya uzaması gibi mitral kapak anormallikleri olan hastalarda İMY için birer adaydır.
AMI sonrası kardiyojenik şok gelişen hastaların araştırıldığı Shock Trial Registy'ye
göre kardiyojenik şok nedenleri arasında IMY %7 ile sol ventrikül yetmezliginden sonra ikinci
sırayı almaktadır (Şekil 7).52
Bazı hastalarda erken dönemde görülen mitral yetmezliği üfürümü geçiçidir ve
ventriküler remodeling sonrası kaybolabilmektedir. Diğer yandan AMI sonrasi kronik olarak
IMY'nin kalıcı olması yüksek mortalite ile birlikte seyretmektedir.36
17
AMI sonrası IMY prevalansı
Fizik muayenede mitral sistolik üfürüm
%20-55
Ekokardiyografi kanıt (AMI sonrasi ilk 30 günde)
%50
Kardiyak kateter (AMI sonrasi ilk 16 günde)
%19.4
Tablo1: Akut ve kronik iskemik mitral yetmezliğinde prevalans; tanının fizik muayene ve
görüntüleme yöntemleri ile tanımlanması.
Rüptür%1.4
Sağ ventrikül yetmezliği
%2.8
Ventriküler
septal rüptür
Şekil 7:
Mitral
yetmezligi
%7
Şekil 7: Shock çalışması sonuçlarına göre AMI sonrası kardiyojenik şok nedenleri arasında
IMY %7 ile sol ventrikül yetmezliğinden sonra ikinci sırayı almaktadır.
İskemik Mitral Yetersizliğinin sebep oldugu klinik durumları iki bölüme ayırabiliriz: 1.AKUT MİTRAL YETERSİZLİĞİ (AMY) : AMİ seyrinde sıklıkla MY üfürümü
duyulabilir. Bunların büyük çoğunluğu hafif MY'ye bağlıdır ve süratle kaybolur. Akut fazda
yapılan anjiyografilerde %13-18 oranında MY görüldüğü bilinmektedir.9,10 AMY, AMİ'nin
erken gelişen ve ağır bir komplikasyonudur. Çoğu hastada LV inferior duvar infarktüsü
esnasında AMY gelişir.55,56 Posteroinferior duvar infarktüslerinin %60'ında, anterior duvar
infarktüslerinin ise %46'sında Renkli Doppler EKO ile MY tesbit edilmiştir. Bir çalışmada AMI
sonrası ilk 6 saat içinde anjiyo yapılan hastaların %18.2'sinde hafif-orta, %3.5'inde ise ileri MY
tesbit edilmiştir.10 ileri MY, papiller adalenin kopmasına veya şiddetli iskemi neticesi
18
disfonksiyonuna bağlıdır.(Şekil 8-Şekil 9) AMI sonrası ileri MY gelişen hastaların %50'sinde
papiller adale rüptürü(PAR) olduğu düşünülmektedir. AMY, AMI'nin az rastlanan bir
komplikasyonu olarak trombolitik tedavi sonrasında daha da az görülmeye başlamıştır.50,53
a)Papiller Adale Rüptürü (PAR): AMI’li olguların %1 kadarında PAR gözlenir. Sildiği
ventrikül septum rüptüründen biraz daha azdır. Rüptürlerin %75'i posteromedial papiller
adalede(PMP), %25'i ise anterolateral papiller(ALP) adalede görülür.55,57,58 Bazı yayınlarda
PMP'nin, ALP'ye göre 6-12 kat daha fazla tutulduğu belirtilmektedir. Birçok Mİ olgusunda
papiller adalede nekroz oluştuğu saptanabilmesine rağmen yırtılma daha seyrek görülmektedir.60
Şekil 8: Posterior-mediyal papiller adale rüptürü.
Papiler adale rüpürü AMI’ünü takiben %1'den az oranda gelişmektedir (Şekil 8). AMI
sonrası gelişen papiller adale rüptürü hayatı tehdit eden mitral yetmezliğine neden olur. Spontan
prognoz katastrofiktir; ilk 24 saatte mortalite %75, ilk 48 saatte ise %95'tir.61,62 İnkomplet
rüptürlerde prognoz biraz daha iyidir. Papiller adaledeki komplet rüptür akut infarktüsü izleyen
ilk yedi günde oluşurken; parsiyel rüptür infarktüsü izleyen ilk üç ayda oluşabilmektedir.
Papiler adaledeki rüptür tüm kası tutabilceği gibi sadece kordaların başlangıç noktası olan
tepesini de tutabilir. Enfarktüsü izleyerek adale rüptürü olmadan da adale disfonksiyonuna bağlı
olarak ciddi mitral yetmezliği gözlenebilir. Bu fenomenin nedeni papiller adalenin oturduğu sol
ventrikül duvarında infarktüs gelişmesidir. Ventrikül duvarı infarktüs sonrası ciddi anlamda
hemorajik ve frajil yapıdadır ve Carpentier Tip-II mitral kapak yetmezliğine neden olur. Papiller
adaledeki rüptür sonucu gelişen akut mitral yetmezliği sonrasında, sol ventriküldeki volüm
transferi için ekstra bir yolak devreye girer. Yetmezlik sonucu geriye kaçan kan volümü,
pulmoner venlerden gelen kanla birleşerek sol ventriküldeki dolumu artırır ve bunun sonucunda
sol ventrikülde sarkomer gerginliği ve diastol sonu volüm artar. Bu yeni gelişen yol, afterload
ve sistol sonu volüm düzenlemesi yaparak sol ventriküler ejeksiyonunu düzenler. Volüm
artışına hazırlıksız olan sol ventrikül ve sol atriyumdaki bu durum sol ventrikül doluş basıncını
artırır. Bu noktada sol ventrikül sistolik fonksiyonları normaldir. Akut mitral yetmezliği gelişen
hastaların çoğunluğu cerrahiye giderken, cerrahiye alınmayan geri kalan hastalar kaybedilir
veya kronik kompanse faza ilerlerler.63,64PAR, genellikle AMI'den 2-7 gün sonra ani gelişen
akut akciger ödemi tablosu ile ortaya çıkar. Akciger ödemi tablosu, ventrikül septum
rüptüründen daha ağırdır. Kuvvetli pansistolik üfürüm, EKO'da mitral kapakçıklardan birinin
serbest olarak sallanması, Doppler EKO ile yoğun MY'nin gözlenmesi ile tanı konulur. Trill
genellikle hissedilmez. Üfürüm bazen, basınçlarda dengelenme nedeni ile belli belirsiz olabilir.
19
Şekil 9-Posterior papiller adalenin rüptürüne anatomik örnek.
Akut akciğer ödemi tablosunda, özellikle ilk kez, inferior infarktüslü bir olguda hemodinamik
durumu açıklayacak bir neden yoksa mutlaka AMY'den şüphelenilmeli, mutlak ve derhal EKO
yapılmalıdır. PAR'in klinik ve anjiyografik özellikleri, bu komplikasyonun bulunmadığı
olgulardan farklılıklar göstermektedir. Bu grup hastalar yaşlı olup, diyabet sıklığı daha az,
hipertansiyon daha fazla, öyküde anjina ve/veya geçirilmiş infarktüs sıklığı ise daha yüksek olan
hastalardır.71,72
PAR'ünde LAD tıkanıklığı dolayısıyla anterior infarktüs hemen hiç görülmez. PAR
olgularında infarkt alanı göreceli olarak kısıtlıdır. Bu nedenle de cerahi olarak yetersizliğin
ortadan kaldırılması medikal tedaviye göre büyük üstünlük sağlamaktadır.58,73
b)Papiller adale disfonksiyonu : Apikal sistolik üfürümle birlikte hemen daima komşu
duvarda da hareket bozukluğu ile beraber olan daha iyi seyirli bir durumdur. Rüptürde olduğu
gibi büyük çoğunlukla PMP tutulumu söz konusudur. Üfürüm pansistolik, geç sistolik veya
erken sistolik olabilir. Önemli LV fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar haricinde
hemodinamik bir bozulmaya neden olmaz.
Koroner anjiyografik bulgularda PAR'a göre çok damar hastalığı olasılığı, diyabet sıklığı, LV
fonksiyon bozukluğu daha fazla görülür.71 Son yıllarda, iskemi sonucu oluşan papiller adale
disfonksiyonunun kendi başına AMY oluşturamayacağı ve bu hastalardaki AMY'nin
nedeninin aslında papiller adalenin bağlı olduğu LV duvarının disfonksiyonundan
kaynaklandığı anlaşılmıştır.(Şekil 10) Buna göre, iskemik LV duvarının sistolde dışa
kabarması, papiller adaleyi apekse doğru çekerek (apikal dislokasyon) veya yana çekerek
(lateral dislokasyon) mitral yaprakların birleşmesinin bozulmasına neden olur.
74,75
20
Şekil 10-İnferobazal infarktüs sonrası iskemik mitral yetersizliği gelişmesinin mekanizması.
2.KRONİK MİTRAL YETERSİZLİĞİ(KMY) : İskemik kalp hastalığına bağlı ortaya çıkan
şiddetli KMY'ye çok sık rastlanmaz.İskemik kalp hastalığı olan hastaların %3'ünde
görülür.Bunlar, koroner anjiyografi ile hastalığı ispatlanmış olanlardır.
Kronik IMY'nin fizyopatolojisinde çesitli subgruplar olduğu gözlenmektedir.1 1994 yılında
Oury ve arkadeşlarının65 yapmış oldukları kategorizasyona göre kategori I'de koroner kalp
hastalığı ile mitral kapak patolojilerinin eşzamanlı olduğu grup yer almaktadır; ancak bu grup
günümüzde IMY tanımlaması dışında bırakılmaktadır.2,3 Oury kategori II'de annuler dilatasyon,
anevrizma formasyonu, sol ventrikül geometrisinde bozulma ve papiller adale yer değiştirmesi
sonrası gelişen fonksiyonel IMYleridir. Kategori III'te ise papiller kas nekrozu, fibrozisi,
elongasyonu ya da rüptürü sonucu gelişen organik nedenler mevcuttur.25 Carpentier mitral
kapak fonksiyonel klasifikasyonuna göre iki potansiyel mekanizma IMY'de öne çıkmaktadır. En
sık gözlenen patoloji mitral kapakçıkların normal olduğu, papiller adale geometrisinin
bozulması ile papiller kas tepe noktalarının deviasyonu ve mitral kapağa kordal bağlanma
noktalarının yer değistirmesi ile oluşan kapakçıklarda kısıtlanmış hareket (Carpentier Tip III-b)
ile gelişen fonksiyonel mitral yetmezlikleridir. 66,67 Ayrıca sol ventrikül genişlemesine sekonder
posterior annuler dilatasyon ve annuler kasılmanın kaybı (Carpentier Tip-I) mitral kapak
koaptasyonunun daha da bozulmasına neden olur. Sol ventrikül ve mitral kapak apparatusu
arasındaki geometrik ilişkinin bozulması lokal sol ventrikül remodeling kavramı ile
açıklanmaktadır.68
Papiller adale yer degiştirmesi, kısıtlanmış kapakçık hareketi ve IMY arasındaki ilişkiyi
göstermek için çok sayıda deneysel çalışma gerçekleştirilmiştir. Koroner damarlardaki oklüzyon
ile gelişen iskeminin şiddeti arasındaki ilişki Lianeras ve arkadaşları tarafınca gösterilmiştir.69,70
Araştırıcılar koyunlarda sirkumfleks arterin iki obtuse marginal dalının ligasyonunu takiben
posterior papiller adaleyi de içine alan infarktüs modellerinde sol ventrikül hacminin %23'ünü
kapsayan AMI gerçekleşmişlerdir.70 (çalışmada, 8 hafta içinde progresif olarak artan sol
ventrikül dilatasyonuna sekonder ciddi mitral yetmezliği geliştiği gösterilmiştir. Sirkumfleks
dallarının yanı sıra posterior descending arter de bağlandığında sol ventrikül hacminin %32'sini
kapsayan infarktüs gercekleşmiş ve deney akut ciddi mitral yetmezliği gelişimi ile
sonuçlanmıştır.70 Klinik ilerleyiş açısından bakıldığında, akut mitral yetmezliği gelişmeyen
veya akut dönemde cerrahiye alınmayan hastalardaki patolojik hemodinamik ilerleyiş şu şekilde
olmaktadır; kronik mitral yetmezliği orta dönemlerinde sol ventriküler eksantrik hipertrofiyle bu
durumu kompanze etmeye çalışır. Kontraktil fonksiyonların normal veya normale yakın olduğu
bu fazda ejeksiyon fraksiyonu artar. Hastalar asemptomatiktir ve günlük aktivitelerini sorunsuz
yaparlar. Aylar süren bu aşamadan sonra hastalar kronik dekompanze faza girerler. Bu aşamada
sol ventrikülde kontraktil disfonksiyon gelişir, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu bozulur ve
sistol sonu volüm artar. Sol ventrikül dolum basınçları artarak hastada konjestif kalp yetmezliği
semptomları ortaya çıkar.63,64
KMY, normal ventrikül tarafından yıllarca iyi tolere edilir. Persistan ve ileri MY kural
olmamakla birlikte genellikle orta dereceli veya şiddetli LV disfonksiyonu ile beraberdir ve
bu hastalarda prognoz kötüdür.53
21
İskemik kalp hastalığı ile bir arada bulunan MY'nin %50 nedeni romatizmal
ateş,miksomatöz dejenerasyon gibi nedenlerdir. Diğer %50'lik kısmında sebebin iskemiye bağlı
olduğu düşünülür. Bunun ayırımı, özellikle operasyon esnasında güçtür. Papiller adalede
nekroz, skar, fibrozis bulunuşu cerraha yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra lokalize bir yetmezlik
AMI'ni takip edebilir. Yetmezlik PM(posteromedial) veya AL(anterolateral) komissür
bölgelerinden birinde veya her ikisinde de olabilir.76-78 İskemik hasar AMİ gibi kalıcı ise; MY
papiller adalenin kalıcı iskemik disfonksiyonu sonucu rüptür olmaksızın, papiller adalenin
skarı, kısalması veya fibrozisiyle birlikte çıkabilir ve kronik bir seyir izler. İyileşmiş AMI
hastalarında papiller adaleye komşu miyokard duvarındaki diskinezi MY nedenidir. Geçirilmiş
infarktüs sonrası ve devam eden iskemik süreç sırasında bozulan sistolik fonksiyonla birlikte
artan ventrikül içi volümler (EDV, ESV) ventrikül boyutlarında genişlemeye yol açar.
Kordalar ve papiller adaleler arasındaki ilişki bozulur.79 Bu durumun ilerlemesiyle anulus
dilatasyonu gelişir. Dilate olan mitral anulus ile birlikte mitral kapağın kapanışında yetmezlik
oluşur. iskemik kalp hastalığına ikincil gelişen KMY'de santral kaçak gelişebilir. Bu kaçağın
şiddeti, disfonksiyonun şiddetiyle değişkenlik gösterir.
Mitral anulus veya LV dilatasyonu, inferior duvar fonksiyon bozukluğu, posteromedial
papiller adalenin apikal yer degiştirmesi veya ön ve arka yaprakların hareketindeki kısıtlılık
sonucu oluşan KMY mitral tamir yöntemleri ile düzeltilebilir.
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİĞİNDE KLİNİK BULGULAR VE TEŞHİS :
IMY'de klinik hastalığının çıkış sürecine göre değişiklikler gösterir. AMY'de klinik çok
dramatik gelişirken, KMY'de daha yavaş ve iyi seyirli bir durum söz konusudur. KMY'de ön
planda olan yakınmalar ve bulgular iskemik kalp hastalığına aittir. AMY'de ise ön planda olan
MY bulguları, LV fonksiyon bozukluğuna bağlı gelişen bulgular olabilir. KMY’li hastalarda
anjina, dispne, ortopne ve çarpıntı olabilir. Efor kapasiteleri azalmıştır. ileri ventrikül fonksiyon
bozukluğu olan olgularda eforla akciğer ödemine girebilirler. Bu durumda öksürük ve köpüklü
balgam görülebilir. Kronik yorgunluk, halsizlik, güçsüzlük olur. KMY'li hastalarda pulmoner
hipertansiyon gelişmişse ortopne ortaya çıkabilir.
Kordal rüptür, özellikle de total rüptürde hızla hareket ederek hastanın hayatını kurtarıcı
etkin tedaviye zaman kaybetmeden başlamak gerekir. Hastada daha önceden bulunan anjina,
dispne, geçirilmiş MI'ne ait bulgular tanıda hekime yardımcı olur. PAR travma, infektif
endokardit gibi nedenlere bağlı olarak görülebilse de en temel sebep AMI'dur. Akut ileri MY
gelişen hastalarda LA ve Pulmoner venöz kompliyans çok önemlidir. Kompliyansı normal veya
azalmış olan bu hastalarda LA hacim ve basınç artışı olur. AMI nedeniyle kontraktil durumu
bozulmuş düşük CO(Kardiak output), düşük yada normal EF olan hastalarda ortaya çıkan AMY
ileriye doğru olan CO'yu daha da düşürür ve belirgin sol ventrikül yetmezlik bulguları ortaya
çıkar. Pulmoner konjesyon, ödem, renal perfüzyon bozukluğuna baglı oligürü görülür. Serebral
perfüzyon bozukluğuna bağlı bilinçte bozulma olabilir. Artan sempatik aktivasyona bağlı
taşikardi, periferik vazokonstrüksiyona bağlı periferik siyanoz ve ekstremitelerde soğuma olur.
Pulmoner vasküler sistemdeki artan direnç nedeniyle sağ ventrikül etkilenirse periferik ödem,
hepatomegali gibi sağ yetmezlik bulguları kliniğe eklenebilir.
AMI komplikasyonu olarak birkaç saat ile 14 gün içerisinde gelişen PAR'ne bağlı olarak
AMY gelişebilir. Olağan şekilde AMI'den sonra 2-7 gün içerisinde hipotansiyon, akciğer ödemi
veya her ikisi birden görülebilir.58 Bu durum klinik kötüleşmenin sinyali olabilir. Hastada
22
dinlemekle yeni çıkan apikal holosistolik veya dekreşendo tarzında üfürüm olabilir. A2'den önce
üfürüm sonlanır. KMY'deki üfürmeden daha yumuşak, daha düşük frekanslıdır. LV'e ait S3
genelde beraberinde vardır.80 Total rüptürden ziyade parsiyel rüptür vardır. Total rüptürde
üfürüm sıklıkla işitilmez ve oldukça ölümcül seyirlidir.59,81 Özellikle PMP'nin korda rüptüründe
yetmezlik jeti anteriora doğru olur. Dolayısıyla aortik köke komşu atriyal septuma çarpan jet
üfurümü kalp tabanında işitilebilir.
EKG'de geçirilmekte olan veya daha önceden geçirilmiş MI bulguları vardır. Buradaki
değişiklikler AMI’nin aşikar bulguları olmayabilir. LBBB, RBBB, ST değişiklikleri gibi
spesifik olmayan değişiklikler olabilir. Ritim çoğu kez sinüs ritmidir.
Teleradyografide; pulmoner konjesyon, intertisyel ödem, artmış pulmoner basınç
bulguları görülür. Akut hadiselerde kalp boyutları genellikle normaldir. LA normal veya hafif
genişlemiş olabilir.
Peroperatif dönemde hastaya Swan-Ganz kateteri mutlaka yerleştirilmelidir. Bu sayede
hastanın tanı ve takibi daha sağlıklı yapılabilir. Pulmoner arter basıncı 40 mm Hg'nin üzerinde,
PCWP(Pulmoner kapiller wedge basınç) 20 mm Hg üzerinde ve miks venöz O2 satürasyonu
%50'nin altına düşmüş olabilir ki; bunlar kardiyak debinin düştüğünün göstergesidir.
Hastanın klinik durumunun düzelmesinden sonra yapılacak anjiyografi ve sol
ventrikulografide MY, VSD(Ventriküler septal defect), ventrikülün kasılma kusuru olan
bölgeleri ve anevrizmatik alanlar net olarak gösterilebilir.
Ekokardiyografi zamanla giderek daha fazla değer kazanmıştır. Klinik durumu uygun
olmayan hastalarda EKO ile başarılı bir şekilde tanıya gidilebilir. İki boyutlu EKO ile papiller
adale rüptürü ve disfonksiyonunun ayırımı yapılabilir. MY net olarak gösterilebilir. PAR'da
papiller adalenin sistolde LA içine doğru uzandığı, mitral lifletin serbest kaldığı görülür.57 LA, LV
boyutları ölçülebilir. Disfonksiyone ve hiperfonksiyone ventrikül alanları gösterilebilir. Sol
ventrikül anevrizması, tanıda karışıklık yaratabilecek Post MI VSD tespit edilebilir. Global EF
ölçülebilir.
MY'nin geçici olduğu vakalarda iskemik yakınmanın olmadığı dönemlerde rutin
yöntemlerle MY tespit edilemez. Ancak iskemik hastalığa ait EKG bulguları olabilir. İskemi
esnasında anjinası, nefes darlığı olan hastada dinlemekle geç sistolik veya holosistolik MY
üfürümü alınabilir. Bu hastalarda MY'nin kalp üzerine patofizyolojik etkileri görülmese bile
iskemik hastalığının etkileri belirgin olabilir. Bu tür hastalarda nitratlar koroner vazodilatasyon
sağlayarak iskemiyi düzeltir ve MY kaybolabilir.
AMI sonrası kardiyojenik şok ve pulmoner ödem tablosu gelişen hastalarda papiller adale
rüptürü olasılığını değerlendirmek için acil ekokardiyografik değerlendirme gerekir
İskemik kardiyomiyopatili hastalarda gelişen fonksiyonel mitral yetmezliklerde duyulan
sistolik üfürüm düşük kalp debisi nedeniyle şiddetli olmayabilir.82 Bu nedenle iskemik kalp
hastalarında mitral odakta duyulan üfürümlerin şiddetine bakılmaksızın ekokardiyografi ile
araştırılmalıdır. Kronik IMY'nin değerlendirilmesinde altın standart yine transtorasik
ekokardiyografidir. İki boyutlu Doppler ekokardiyografi analizi, kısıtlanmış kapak hareketini ve
anatomik olarak normal özellikler gösteren mitral kapak yapısına rağmen sistolik tenting
mekanizmasını gösterebilir. Transtorasik ekokardiyografi teknik nedenlerle suboptimal
sonuçlanırsa transozafajial ekokardiyografi (TEE) yardımcı olabilir. Günümüzde IMY'nin
derecelendirilmesinin kantitatif Doppler ekokardiyografi ile yapılması önerilmektedir.83,84
Yalnızca Doppler ekokardiyografik inceleme ile yapılan IMY derecelendirmesi yanıltıcı
23
yönlendirmelere neden olabilmektedir.84 Örneğin konvasiyonel Doppler ekokardiyografi ile
regurjitan jet kalınlığının ölçümü ile mitral yetmezliğinin derecelendirilmesi, kardiyak preload
ve afterload degişimlerinde farklı ölçümlere neden olabilmektedir. Kantitatif Doppler
ekokardiyografi analizlerinde strok volümlerin ölçümü, özellikle continuity denklemi ya da
proximal isovelocity surface area (PISA) metodu kullanılarak regürjitan volüm ve effektif
regürjitan orifis (ERO) ölçümleri, kardiyak yüklenmeden göreceli daha bağımsızdır. ERO
lezyonun anatomik ciddiyetinin, regürjitan volüm ise atriuma kaçan volüm yükünün bir
göstergesidir. ERO, regürjitan volüme göre hemodinamik durumdan daha bağımsızdır. IMY'de
bozulmuş kardiyak fonksiyon nedeniyle regürjitan volumler organik nedenli mitral
yetmezliklerine göre daha düşüktür.36,85,86 Bu nedenle ciddi mitral yetmezliği tanısı IMY'de
daha düşük regürjitan volümlerde konmaktadır. Klavuzlara göre organik mitral
yetmezliklerinde ciddi mitral yetmezliği sınırı regürjitan volüm 26O ml ve ERO 240 mm2 iken
IMY'nde regürjitan volüm >30 ml ve ERO >20 mm2'nin üzerinde ciddi mitral yetmezliği tanısı
kabul görmektedir.
Kantitatif Doppler ekokardiyografi ile regürjitan volüm ve ERO ölçümlerine göre IMY'nin
derecelendirmesi Tablo 2'de özetlenmiştir.
Tablo2: IMY'in
derecelendirmesi.
Efektif regiirjitan orifice (mm2)
Regürjitan volüm(ml)
GRADEI
Grade II
<30
30-44
<20
20-29
Grade III
45-59
30-39
Grade IV
>60
>40
Miyokard iskemi ve viabilitesini ölçmek için yaygın olarak kullanılan dobutamin stres
ekokardiyografi ve radyonüklid görüntüleme yöntemleri IMY'nin değerlendirmesinde önemli
katkılar sağlayamamaktadır. Dobutamin infüzyonu sırasında iskemik miyokarda daha iyi
kasılmaya rağmen regürjitan volüm azalabilmektedir.87 Koroner anjiografi sırasında
gerçekleştirilen sol ventrikül anjiografide de mitral yetmezliği görüntülenebilir ancak yine
kalbin yüklenme statusuna bağımlı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Üç boyutlu ekokardiyografi
yöntemleri; koroner arterler-sol ventrikül geometrisi-mitral kapak aparatusu üçgeni arasındaki
ilişkiyi değerlendirme ve belki de çözmeye yardımcı olabilecektir.
24
MiTRAL YETERSiZLiGiNE SIK OLARAK YOL AÇAN NEDENLERiN EKOKARDİYOGRAFiK GÖRÜNÜMLERi Son yıllarda mitral yetersizliği nedeni olarak, özellikle gelişmiş ülkelerde, romatizmal ateş
giderek azalırken prolapsus gibi dejeneratif olayların ve iskeminin sıklığı artmaktadır.88
Ekokardiyografik olarak bazı ipuçları tanıda yardımcı olabilir ve Tablo 3'de özetlenmeye
çalışılmıştır.89
Tablo 3: Mitral yetersizliğinde nedenler ve ekokardiyografik ipuçları.
Prolapsus
TTE'de(Transtorasik eko) uzun eksende anüler düzeyden sol atriyuma doğru >2mm çökme
iskemik
Fonksiyoneldir, sol ventrikül fonksiyonları ne olursa olsun bölgesel değişiklikler nedeni
ile gelişebilir.Papiller adalelerin apikale ve arkaya doğru yer değiştirmesi ile kapak yapılarında gerilme
(tethering) ve koaptasyon alanında azalma gelişir.
infektif endokardit Neden genelde "flail" kapakçıktır.Perforasyonların saptanması daha zordur.
Romatizmal ateş sekeli
Kapakçıklarda ve kordalarda kalınlaşma ve yapışıklıklar
MiTRAL KAPAĞIN TEE İLE DEĞERLENDİRiLMESi Transozefagiyal yaklaşım ile anatomik özellikler, yetersizlik ciddiyeti ve sol ventrikül
fonksiyonları etkin bir şekilde değerlendirilebilir. TEE ile onarım için uygun hastaların
seçiminin yanısıra onarım operasyonu sırasında ve sonrasında etkinlik değerlendirmesi
yapılabilir. Amerika Ekokardiografi Derneğinin klavuzlarına göre mitral kapak onarımı
sırasında TEE uygulanması 1. derece kanıt düzeyine sahip bir endikasyondur.90 Cerrahi tanı ile
karşılaştırıldığında TEE, mitral yetersizliğinin nedeninin ve oluşum şeklinin belirlenmesinde
prolabe veya "flail" segmentler için %99, rüptüre korda için %88 tanısal doğruluk oranına
sahiptir.91 Kapak hareketlerinin normal, aşırı hareketli ya da kısıtlı olarak belirlenmesi dahi
operasyon sırasında MY nedenini açık olarak ortaya koyabilmektedir.92
Transözofajiyal ekokardiyografi (TEE) sırasında mitral kapağın değerlendirilmesi için
uygulayıcının mitral kapak yapılarının anatomik yerleşimlerini iyi bilmesi gerekmektedir. Tablo
4'de gösterildigi gibi her bir segment için farklı düzeylerde ve açılarda değerlendirme yapmak
gerekmektedir.Bu sayede kapak onarımı için gerekli olan bilgiler elde edilebilir. Arka
kapakçığın P2 segmentinin prolapsusu dejeneratif nedenlerin %60'ını oluşturmaktadır ve
transtorasik ekokardiyografi (TTE) ile ayrımını yapmak güçtür.93 PI, AI ve A3 segmentlerinin
prolapsusu ise nadirdir.94 Anatomik degerlendirme sonrasında mitral yetersizliğinin hafif-orta
ve ciddi olarak değerlendirmesi gerekmektedir.
MiTRAL YETERSiZLiGiNİN DERECELENDiRİLMESi Kalitatif veya kantitatif birçok ekokardiyografik bilgi mitral yetersizlik derecesinin
hesaplanmasında kullanılabilmektedir (Tablo 4).95 Burada önemli olan tek bir parametre
üzerinden değerlendirme yapmak yerine çok sayıda veriyi değerlendirerek en doğru karara
varmaktır. Ayrıca TEE'de jet alanının TTE'ye göre daha geniş
görülebileceği
95
unutulmamalıdır.
25
Tablo 4: TEE'de mitral kapakçık segmentleri.
İzlenen segmentler
Orta özefagus aort kapak seviyesi 0 derece
A1-P1
Orta özefagus aort kapak seviyesi altı 0 derece
A2-P2
Alt özefagus 0 derece
A3-P3
Orta özefagus düzeyi A2-P2 seviyesinden 20-30 derece
A3-P1
Orta özefagus düzeyi 60-70 derece(komisüral görüntü)
P3-A2-P1
(Soldan saga)
Orta özefagus düzeyi 80-100 derece(iki oda görüntüsü)
P3-A2-A1
(Soldan saga)
Orta özefagus düzeyi 120-160 derece(uzun eksen görüntüsü)
Transgastrik bazal kısa eksen
kapak
komissür sağ alt
görüntünün solunda
P2-A2
(Soldan saga)
Arka-iç komissür sol üst, Ön-lateral
bölgede;arka kapak Görüntünün sağında,ön
Onarım sonrasında operasyon odasında TEE uygulaması sırasında hastanın hemodinamik
durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Düşük ardyük, inotrop kullanımı gibi durumlar MY
derecesini azaltır. Onarım sonrasındaki TEE incelemesinde de aynı onarım öncesinde olduğu
gibi mitral kapak yapısı ve varsa MY derecesi dikkatle degerlendirilmelidir.(Tablo 5)
EKO’da iskemik MY tanısı ,duvar hareket kusuru varsa ve vejetasyon leaflet prolapsı,korda
tendinia rüptürü, miksomatöz değişiklik ve anüler kalsifikasyon varlığı gibi leaflet veya anüler
yapısal bozukluk yoksa konulur. 139
26
Tablo 5:MİTRAL YETERSİZLİĞİN DEĞERLENDİRİLMESİ
HAFİF
ORTA
CİDDİ
SOL ATRİUM
NORMAL
NORMAL VEYA
GENİŞLEMİŞ
GENELDE GENİŞLEMİŞ
SOL VENTRİKÜL
NORMAL
NORMAL VEYA
GENİŞLEMİŞ
GENELDE GENİŞLEMİŞ
RENKLİ DOPLER JET
ALANI
KÜÇÜK(Genelde
<4 cm² veya sol
atrium
alanının<%20)
DEĞİŞKEN
BÜYÜK (Genelde <10 cm² veye
sol atrium alanının <%40)
MİTRAL İÇE AKIM
A dalgası baskındır
DEĞİŞKEN
E baskındır(Genelde>1,2 m/sn)
CW’de jet yoğunluğu
SİLİK
YOĞUN
YOĞUN
PARABOLİK
GENELDE
PARABOLİK
ERKEN PİK YAPAN, ÜÇGEN
ŞEKLİ
SİSTOLİK
DALGA BASKIN
SİSTOLİK
DALGADA
AZALMA
SİSTOLİK DALGANIN TERS
DÖNMESİ
VENA KONTRAKTA
KALINLIĞI
<0,3 mm
0,3-0,69 mm
>0,7 mm
YETERSİZLİK AKIM
HACMİ (ml)
<30
30-44 ve 4559(ORTA VE ORTACİDDİ)
>60
YETERSİZLİK AKIM
HACMİ ORANI (RF,%)
30
30-39 ve40-49 (orta
ve orta-ciddi)
>50
ETKİN YETERSİZLİK
ALANI(EROA,cm²)
<20
20-29 ve 30-39 (orta
ve orta –ciddi)
>40
YAPISAL
DOPPLER
JET ŞEKLİ
PULMONER VEN AKIMI
KANTİTATİF
Karar verme açısından bu durumda mitral yetersizliği yok (0 cm2), önemsiz (<2cm2), hafif
(2-4 cm2), orta (4-8 cm2) ve ciddi olarak (>8 cm2) sınıflanabilir.97 Hafif MY varlığına rağmen
prolape olan segmentlerin izlenmesi müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Hafif MY
varlığına rağmen kapak yapılarının normal çalışması ise sorun oluşturmaz.96 Ancak orta (2.
derece) dereceden fazla yetersizlik akımı varlığı uzun dönem beklentileri olumsuz yönde
27
etkilemektedir.96 Bu derecede santral yetersizlik varlığı anuloplasti halkasının daha fazla
daraltılmasını gerektirebilir.
Sonuç olarak ekokardiyografik yöntemlerin özellikle TEE'nin mitral kapak onarımı için
uygun hastaların belirlenmesi, onarım işlemi sırasında klavuz olması ve olası istenmeyen
olayların tespitinde çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Giderek kullanım alanı yaygınlaşan eşzamanlı 3 boyutlu ekokardiyografi gibi yeni yöntemlerinde klinik uygulamaya girmesiyle
kardiyolog ve kalp damar cerrahının çok daha etkin işbirligi yapabileceği açıktır.
MEDiKAL TEDAVi IMY'de medikal tedavi ajanlan arasında ACE inhibitorleri, anjiotensin reseptör
blokerleri ve beta blokerler sol ventrikül remodeling fenomeninin gelişmesini en aza indirerek
ya da önleyerek ön plana çıkmaktadırlar.
CERRAHİ TEDAVİ Amerika ve Avrupa klavuzlarına göre:
1-Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu <%60
2- Sol ventrikül diyastol sonu çap >40 mm (diyastol sonu çap indeksi >26 mm/m2)
3-Tekrarlayan atriyal fibrilasyon
4-Sistolik pulmoner arter basıncının dinlenimde >50 mmHg, egzersizle >60 mmHg olması
durumunda hasta semptomatik ya da asemptomatik olsun cerrahi önerilmelidir (sırası ile 1.
derece ve 2a derecesinde kanıt düzeyi)98
5-Akut iskemi epizodları sırasında kötüleşen dispne veya pulmoner ödeme yol açabilen
değişken mitral yetersizliği,
6-Akut yaygın miyokard iskemisi veya ilerleyen inferobazal yerleşimli infarktüs sırasında
görülen posteromediyal papiller adale ve inferobazal sol ventrikül duvarının disfonksiyonunun
yol açtığı IMY,
7-Akut papiller adale rüptürüne bağlı ani gelişen pulmoner ödem,
8-Daha önce geçirilmiş bir miyokard infarktüsünden sonra sol ventrikül fonksiyon
bozukluğu gelişen hastalarda degişen derecelerde pulmoner hipertansiyon ile beraber olan en
büyük hasta grubu kronik ve ilerleyici IMY,
IMY'de mitral kapak onarımı endikasyonu olarak sol ventrikül sistol sonu volüm
indeksinin (LVESVI) 80 ml/m2 veya üstünde olması ve hesaplanmış regurjitan fraksiyonu/ileri
doğru ejeksiyon fraksiyonu oranın 1,5 ve üzerinde olması kriter olarak kullanılmaktadır.99
Yukarıda da sözedilen nedenlerden dolayı IMY'de cerrahi zamanlamanın belirlenmesi
organik nedenli mitral yetmezliğinden daha komplikedir. Bu durumun ana nedenlerinden biri,
ciddi IMY'nin tanımlanmasıdır. Gerçekten de, ERO >20 mm2 olan IMY (organik mitral
yetmezligindeki ciddi MYsinin: ERO >40 mm2) yüksek mortalite ile birlikte seyretmektedir.36
Öte yandan cerrahi onarımın mortalite riskinin organik mitral yetmezliği olgularından daha
28
yüksek olması erken cerrahi girişimi sınırlamaktadır. Günümüzde önerilen genel yaklaşım
koroner bypass gereksinimi var ve ERO >20 mm2 ve regürjitan volüm >30 ml olan IMY
varlığında koroner bypass cerrahisiyle birlikte mitral kapak onarımının (redüktif annuloplasti)
uygulanması şeklindedir. Mitral onarım cerrahisinin erken yapılması onarım şansının yüksek,
mortalite riskinin düşük olmasına olanak sağlamaktadır. Cerrahinin erken yapılmasını
belirleyen faktörler sol ventrikül fonksiyon bozukluğu belirtilerine bağlı olmaktadır.
İSKEMİK MİTRAL YETERSİZLİĞINDE CERRAHİ TEKNİKLER:
AMY'de genellikle acil şartlarda ameliyata girilir. Hastaya idrar sondası, Swan-Ganz
kateteri, ısı probu, kardiyak, arteriyel monitorizasyon gibi rutin hazırlıklar yapılır. Kritik
hastalarda IABP yerleştirilebilir. Anestezi indüksiyonunu takiben gerekli olan durumlarda
femoral arteriyel ve venöz kanülasyon uygulanabilir.
Hasta mediyan sternotomi ile açılır. Bu arada hastanm hemodinamik durumuna göre
LİMA hazırlanır veya doğrudan safen ven greft hazırlanır. Asendan aortadan arteriyel
kanulasyon yapılır. Venöz kanülasyon her iki kaval venden çift olarak yapılır ve venler
teyplerle dönülür. Önce parsiyel bypass'a geçilir.Yaygın olarak kullanılan miyokardiyal koruma
yöntemleri olarak; sistemik hipotermi, kros klemp, lokal soğuk, antegrad-retrograd K içeren
kristalloid veya kan kardiyoplejisi uygulanır. Total bypass'a geçilerek önce koroner distal
anastomozlar yapılır. Sonra mitral kapağa müdahale edilir. Mitral ring annüloplasti veya kapak
replasmanından sonra kalbin retrakte edilmesi arka duvar rüptürüne yol açabilecegi için buna
gerek bırakmayacak şekilde anastomozlar öncelikle yapılmalıdır.
Mitral kapağa müdahale genellikle sol atriyal insizyonla yapılır. Sol atriyumun küçük
olduğu durumlarda mitral kapak görüşünün iyilestirilmesi büyük önem taşır. Bu nedenle
perikardın sol tarafının asılmaması, bikaval kanülasyon, interatriyal transseptal yaklaşım ve
özel ekartörlerin kullanılması yarar sağlar. Wooler, Kay, Carpentier ve diğer cerrahlarca çesitli
tamir teknikleri geliştirilmiştir. Mitral kapak tamir teknikleri anuloplastiyle birlikte
uygulanabilir. Anuloplasti olmaksızın da mitral kapak tamir teknikleri uygulanabilir.Papiller
adale rüptürüne bağlı gelişen AMY'de tercih edilen tedavi şekli mümkün olduğu kadar mitral
yaprak ve subvalvüller yapıyı koruyarak mitral kapak replasmanı yapılmasıdır. Mitral aparatın
korunmasında çok sayıda yöntem tarif edilmiştir. 70 yaşın altındaki hastalarda bileaflet
mekanik kapak protezlerini, 70 yaşıın üstündekiler de ise biyoprotezleri tercih etmek daha
uygun olabilir. Eğer infark, rüptüre PMP'nin öndeki üç kısmıyla sınırlıysa ve papiller adalenin
diğer ucu ve gövdesi canlılığını koruyorsa tamir önerilmektedir. Bunun için teflon veya
perikard destekli 4/0 polipropilen dikiş ile rüptüre papiller adale başı yerine tekrar birleştirilir.
Ayrıca yapıstırıcı kullanılması da yararlı olabilir.(Şekil.l2) Mitral kapak onarım teknikleri
konusunda deneyimli cerrahlar tarafından korda transferi veya PTFE(paratetra flor etilen) dikiş
materyali kullanarak suni korda yerleştirilmesi yöntemleri uygulanabilmektedir. Bir kısım
hastada ise posterior yaprağı kuadrangüler rezeksiyon tekniği ile sonuç alınabilir.100
29
prolapse
teflon of
Perikardial pledget
Şekil 11-Anterior yaprağın komissüre yakın kenarının prolapsusu ile birlikte olan anterior
papiller adalenin baş kısmının total rüptürü ve tamiri.(Buxton B., Frazier O.H., Westaby S.:
Ischemic heart disease surgical management. :London ;Mosby ;1999)
Dilate olmuş anulusa anuler plikasyon, ring anuloplasti gibi prosedürler uygulanabilir.
Ring anuloplasti, anuler plikasyondan daha başarılı olarak orifisi daraltır. Papiller adale ve
kordal yapı sağlamsa veya sadece bir başta rüptür ve anuler dilatasyon varsa tamir ve
anuloplasti yapılması kapak replasmanına tercih edilir.53 Carpentier, Duran ringleri veya
Kalangos'un "biodegradable" ringleri kullanılabilir. Mitral ring genellikle frajildir. Ring
yerleştirilmesinde çok dikkatli olunmalı, ipler gerilmemelidir. Sütürler matres plejitli veya
matres plejitsiz basit aralıklı olarak konur. Anterolateral papiller adale tutulmuşsa veya total
papiller adale rüptürü söz konusu ise tamir yöntemlerinden ziyade mitral kapak replasmanı
önerilir. Mitral kapak replasmanına karar verilmiş ise uygun büyüklükteki biyolojik veya
mekanik kapak devamlı ya da tek tek sütürlerle yerleştirilir. Kordaların korunması postoperatif
dönemde hastaların sol ventrikül performanslarını daha iyi korumaktadır.
Bu işlemlerden sonra kapak ventrikül doldurularak kontrol edilir. Özellikle tamir yapılmış
kapakta kapağın son durumu değerlendirilir. Daha sonra atriyum kapatılır. Proksimal
anastomozlar yapılır. Kalbin doldurulması ve hava tahliyesi işlemi sonrası kros klemp kaldırılır
ve kalp çalıştırılır. Bir süre parsiyel bypass'a devam edilir. Bu arada intraoperatif TEE ile mitral
kapak çalışması kontrol edilmelidir. Kapak fonksiyonunun tatmin edici olmadığı durumlarda
tekrar bypass'a girilerek gerekli düzeltmeler veya gerekli ise kapak replasmanı yapılır. Özellikle
tamir sonrası sol atriyal basınç 15 mm Hg'den yüksek ise kapağın kompetan olmadığı
düşünülmeli ve tekrar onarım veya replasman düşünülmelidir. Operasyon sonrası bypass'tan;
(+) inotrop ajanlar, vazodilatatorler ve IABP desteği ile çıkılabilir.
KMY durumlarında ise cerrahi yaklaşımlar aynı şekildedir. Buradaki problem operasyon
sırasındaki karar verme aşamasıdır. Sonuçta, hastaya tamir veya replasman gerekli mi yoksa
kapağa hiçbir müdahale yapmadan olabilir mi kararının verilmesi önemlidir. Değerlendirme
yapılırken, sol atriyal basıncın 12-15 mm Hg altında olması temeldir. Ayrıca etkili
revaskülarizasyon sonrasında yetersizliğin azalabilecegi veya kaybolabilecegi de göz onüne
30
alınmalıdır. Tüm bu işlemler sırasında cerrahın en büyük yardımcısı Transosefajiyal
EKO'dur.100
Papiller adale rüptürü olan hastaların kötü prognozu nedeniyle acil cerrahi tedavi
kaçınılmazdır.Intraaortik balon pompası ve inotropik ajanlar genellikle hemodinamik durumun
toparlanması amacıyla gerekli olmaktadır. 2,5,47,102
Mitral kapak onarımı sonrasında sistolik öne hareket (SAM) ve genelde beraberinde olan
arkaya doğru yetersizlik akımı yeni cerrahi tekniklerin kullanımı ile giderek azalmaktadir
(sliding annuloplasty veya anterolateral kapakçığın elipsoid eksizyonu).27,28 SAM gelişimi tek
basına olan ön ya da iki kapakçığın prolapsusunda daha sıktır ve %2-5 hastada izlenir.29 SAM
varlığı önyük,ardyük, hipovolemi ve vazodilatasyondan etkilenmektedir. Hemodinamik
uygulamalarla düzelmeyen SAM varlığında (sıvı yüklemesi, vazokonstriktör, atrial pace) biraz
önce sözü edilen yeni cerrahi teknikler denebilir veya kapak replasmanı uygulanabilir.
Postoperatif bakım da önemlidir. Rutin bakım yöntemleri uygulanırken dikkat edilmesi
gereken noktalardan birisi, bu hastaların çoğunluğunun ventrikül fonksiyonlarının kötü olduğu
ve düşük debi sendromunun gelişebileceğidir
Şekil12: iskemik mitral yetmezliğinde redüktif annuloplasti ile sağlanmak istenen amaç mitral
annuler alanın anteroposterior aksta daraltılmasıdır.
Anuloplasty Ringinin yerine yerleştirilmesi
31
Son on yılda, orta ve ileri derecede IMY'ne cerrahi yaklaşım Boiling ve ark. tarafınca
popularize edilen cerrahi revaskülarizasyona kombine redüktif mitral valvüloplasti şeklinde
evrimleşmiştir.2,5,103,104 Operasyon seçimi preoperatif ekokardiyografi bulgularına göre
planlanır. IMY'de annuler genişleme, anteriyor kapakçığın kalbin fibröz çatısını oluşturan
fibröz halkaya sıkıca yapışması nedeniyle genellikle posteriyor annulusta gercekleşir. Redüktif
annuloplastideki amaç ise, mitral annuler boyutu antero-posteriyor aksta küçültmek, kapakçık
koaptasyonunu arttırmak, dikiş hatlarını güçlendirmek ve daha fazla annuler dilatasyonu
önlemektir. 105 İlk zamanlarda yapılan annuloplastiler Kay ve ark.106,107 ile Reed ve
arkadaşları108 tarafından belirtildiği şekilde annulusu komissür düzeyinde plike ederek
posteriyor anülüsü küçültmüştür. Bu tip annuloplastilerde komissürde anteriyor annulusdan
küçük dikişlerle geçilirken bitişikteki posteriyor anülüsden artan genişlikte daha büyük dikişler
posteriyor annulus uzunluğunu azaltmak için geçilmektedir. 1971 yılında Carpentier tüm
annulusa gerilim kuvvetini dengeli şekilde yayacak rijid bütün ring kullanma fikrini ortaya
atmıştır (Resim 13).109 Bunu izleyerek Duran annulusun kardiyak siklüs boyunca fleksibilitesini
koruyacak ve gerilim kuvvetini posteriyor anülüse de dengeli yayacak fleksibl, tam kapalı ring
tipini geliştirdi.110 Bir dönem tümüyle fleksibl ringler, rijid ringlere göre sol ventrikül
fonksiyonunu daha iyi korudukları yönünde bilgiler gündeme gelmiş olsa da bugün için mitral
kapağın sistolik anteriyor deviniminin her iki ring tipinde de oluşabileceği bilinmektedir.
IMY'inde papiller adale disfonksiyonu ve ventriküler remodeling mitral kapak onarım
sonuçlarını önemli ölçüde etkiler. IMY, ventriküler remodelinge bağlı olduğu bilinen dinamik
bir olaydır. Sorun ileride devam etmesi olası ventrikül remodeling süreci onarılmış kapağın
performansını etkileyebilmesidir. Bu noktada IMY'nin onarım zamanı da önem kazanmaktadır.
Yapılacak cerrahinin zamanlaması, mitral yetmezliğin olumsuz remodeling etkisinin oluşmadığı
ve uzun dönemde onarılan kapağın fonksiyonlarını olumsuz etkilemediği süreçte yapılmalıdır.
Harvard Tıp Fakültesinden Beri ve arkadaşlarının koyunlarda yaptığı deneysel çalışmada,
deneysel AMI sonrasında sol ventrikül ile sol atrium arasma yerlestirilen shunt ile kontrollü orta
dereceli fonksiyonel mitral yetmezliği oluşturulmuştur. Bir ay sonra shuntın ortadan
kaldırılması ile mitral yetmezliğinin düzeltildiği grupta olumsuz remodelingin önlendiği hem
hemodinamik hem de moleküler belirteçlerle gösterilmiştir.111
Yakın geçmişte Cleveland kliniğinden Gillinov ve arkadaşları, IMY nedeniyle mitral
kapak onarımı uygulanan 397 hastanın, mitral kapak replasmanı (MVR) uygulanan 85 hastanın
sonuçları ile karşılaştırıldığı en geniş seriyi bildirmişlerdir.5 Çalışmada mitral kapak onarımının
daha iyi hastane ve uzun dönem sağ kalım oranlarıyla birlikte olduğu gösterilmiştir. Mitral
kapak onarımının avantajları arasında subvalvular yapının korunması sayesinde sol ventrikül
fonksiyonunun daha iyi korunması ve proteze ait komplikasyonlardan kaçınılması ön plana
çıkmaktadır. Ancak Carpentier Tip IIIb yetmezliklerde yalnızca redüktif annuloplasti ile mitral
kapak alanının daraltılması IMY'ni ortadan kaldırmaya yetmeyebilmektedir.112 Bu mekanizma
hastaların %20'sinden fazlasında progresif mitral yetmezliğinin devam etmesine yol
açmaktadır.112,113 Mitral kapak onarımlarında bir diğer tartışmalı konu da IMY'de fleksibl ya da
rigid ring seçimidir. Boiling ve Miller gibi otorler rigid ring kullanımı ile daha az rekürrens
bildirirken;114 David ve arkadaşları fleksibl ring kullanmaya devam etmektedir.115
Diğer yandan deneysel çalışmalarda konvansiyonel cerrahi yöntemlere alternatif metodlar
üzerinde calışmalar sürmektedir. Harvard Tıp Fakültesinden Liel-Cohen ve arkadaşları deneysel
32
modellerde 3 boyutlu incelemelerde infarkt plikasyon yönteminin kronik IMY'de düşünülmesi
gereken bir cerrahi alternatif olduğunu gösterdiler.118,119 Fransa'dan Ramadan ve arkadaşları bu
tekniği posterolateral infarkt zonuna 3 hastada başarı ile uyguladılar.120 Yine aynı merkezden
Messas ve ark. deneysel modellerde anterior kapakçıkta sekonder kordaların kesilmesi ile
İMY’nin azaldığını ve koaptasyonun daha iyi olduğunu bildirdiler.121,122 Yakın zaman önce
Toronto'dan Borger ve ark., sekonder kordal kesme teknigini 43 hastada uyguladıkları klinik
çalışmada bu tekniğin sol ventrikül fonksiyonunu olumsuz yönde etkilemedigini, postoperatif
mitral yetmezlik nüks oranlarını düşürdüğünü gösterdiler.115 Ancak bu teknik Miller ve Duran
gibi otorler tarafından halen kuşku ile karşılanmaktadır.115 Diğer yandan dejeneratif mitral
kapak hastalıklarında uygulanan Alfieri edge-to-edge onarımı, ring annuloplasti ile birlikte veya
annuloplastisiz İMY'de de uygulama alanı bulmuştur ancak sonuçları tartışmalıdır.(Şekil
13)123,124
Şekil13:ÇİFT orifis tekniği(Alfieri)
Diğer yandan kardiyak performansın bozulduğu hastalarda uzun dönem sonuçları yeterince
iyi olmadığından bazı arastırmacılar bu hastalardaki ilerleyici mitral yetmezlik nedeniyle
yüksek reoperasyon oranını önlemek için kapak replasmanını önermektedirler. Örneğin
Stanford Universitesinden Craig Miller, papiller kas infarktüsü ya da rüptürü varlığında,
kompleks mitral yetmezliklerinde, sol ventrikül lateral duvarında önemli duvar hareket
bozukluğu saptandığında, ya da apikal kapakçık deviniminde, kordaların korunduğu MVR'nin
(Mitral valv replasmanı)daha iyi sonuçlar vereceğini savunmaktadır.105 MVR kaçınılmazsa,
subvalvüler aparatusun kısmi ya da total korunduğu kapak replasmanı önerilmektedir.116,117
Günümüzde uygulanmakta olan cerrahi tedavi yöntemleri Tablo 6'de özetlenmiştir.
Tablo 6: Günümüzde İMY icin uygulanmakta olan cerrahi tedavi yöntemleri.
1-Koroner arter baypas cerrahisi ile birlikte redüktif ring anüloplasti +/- diğer onarım yöntemleri
(Edge-to-edge onarımı gibi)
2-Koroner arter baypas cerrahisi ile birlikte mitral subvalvuler yapının kısmi ya da total
korunduğu kapak replasmanı,
3-Yalnızca koroner arter baypas cerrahisi,
4-Sol ventriküloplasti ya da infarkt plikasyonu ile birlikte mitral onarım,
33
5-Sekonder kordaların kesilmesi (chordal cutting)
6-Kalbe eksternal bası yöntemleri ile sol ventrikül geometrisinin korunması.
MİTRAL KAPAK TAMİR YÖNTEMLERİ;
Mitral kapak onarımlarında bir çok onarım yöntemi ortaya atılmıştır ve bunların bazıları
başarılı sonuçları ile rutin olarak uygulanmaktadır. Başarılı bir mitral kapak onarımı için
kapaktaki patolojinin çok iyi tanımlanması gerekir. İskemik mitral yetersizliğinde mitral kapağı
müdahaleye karar vermek cerrah için en zor kararlardan biridir.Cerrahi müdahaleye karar
vermek kadar kapak replasmanı mı ,yoksa korda yada kapak tamiri mi kararının verilmesidir.
Tamir teknikleri anatomik olmaktan daha çok fonksiyoneldir. Yaprakların fonksiyonel ilişkileri
ve durumları değerlendirilerek kapakta yeterli açılış ve kapanış için anuler remodelling
sağlanmaya çalışılmalı. Korda rüptürü varsa tamiri planlanmalıdır. Öncelikle atriyum
içine olan jet değerlendirilir. Yapraklar çekilerek prolapsus göstermeyen yaprak alanı bulunur.
Burası çoğunlukla anterolateral komissüre yakın posterior yaprak kısmıdır. Bu kısım referans
alınarak diğer alanları prolapsus derecesi bulunur.
Kapaktaki yetmezlik mekanizmasının Carpentier sınıflamasında hangi tipe girdigi oldukça
önemlidir. Ayrıca tek tek kapak yapısını oluşturan öğeler sorgulanmalıdır. Yetmezlik
mekanizmasını tam olarak belirleyebilmek için çok iyi bir ekokardiyografik analiz gereklidir.
Annulusun genişleyip genişlemediği, yaprakçıklarda doku fazlalığının varlığı, tensör yapıların
sağlam olup olmadığı ya da elongasyon varlığı, koaptasyon noktasının anulus seviyesine göre
durumu, sol ventrikülde kordal çekilmelere neden olabilecek bir genişleme olup olmadığı, varsa
bunun simetrik (dilate kardiyomiyopatiler, kalp yetmezlikleri) ya da asimetrik (iskemik
kardiyomiyopati) oluşunun belirlenmesi gereklidir. Mükemmel yapılmış bir transtorasik eko
(TTE) ile genellikle preoperatif transozofageal ekoya (TEE) gerek kalmaz. Ancak anestezi
indüksiyonunu takiben mutlaka biplan ya da multiplan bir TEE probu yerleştirilmeli ve sternum
açılmadan önce patoloji ve yetmezlik mekanizmaları doğrulanmalıdır. Ayrıca işlem sonrasında
kontrol amaçlı olarak da TEE'den yararlanılması çok önemlidir. Operasyonda sol atrium
açıldıktan sonra mitral kapağın kansız bir ortamda tam olarak görülmesi sağlanır. Sinir hookları
kullanılarak kapaktaki sorunlar bir kez daha değerlendirilmelidir. Korda elongasyonları ve buna
bağlı prolapsuslar değerlendirmenin en güzel yolu arka yaprakçıktaki P1, P2 ve P3'ü hem
anterior yaprakçıktaki karşılık gelen parçaları ile hem de Al ve P1 ile annulus seviyesinin
üzerine ne kadar çıktığını ölçmek ve karşılaştırmaktır. Özellikle Pl'in hiç; elonge olmadığı kabul
edilir ve burası referans olarak alınır. Dejeneratif kapak hastalıklarının büyük bir çoğunluğunu
Miksömatöz dejenerasyonlar (Barlow sendromu) oluştururlar. Posterior yaprakçık bu hastalarda
en önemli komponenttir ve çogunlukla patolojinin içindedir. Posterior yaprakçıktan
kaynaklanan yetmezlik mekanizmalarının çok büyük bir kısmından da P2 sorumludur. Korda
rüptürleri için de durum aynıdır. Bu nedenle P2'ye yapılan quadranguler rezeksiyon en sık
onarım şeklidir. Posterior yaprakçığın yükseldiği mitral kapak onarımlarda hayati önem taşır.
Genellikle 20 mm üzerinde olan bu yüksekliği mutlaka 15 mm düzeyine çekmek gerekir. Bazı
onarımlardan sonra posterior yaprakçığın sistolde öne doğru yer değiştirmesi ve sol ventrikül
çıkım yolunda bir obstrüksiyona neden olması sistolik ön hareket (systolic anterior motion,
SAM) tanımlamasıyla bilinir ve kapak onarımlarının en ciddi komplikasyonlarından biridir.
Posterior yaprakçığın quadranguler rezeksiyondan sonra iki tarafa doğru bir miktar annulustan
ayrılması ve ayrılan kısımların annulus üzerinden kaydırılarak orta hatta birleştirilerek annulusa
34
tekrar dikilmesi (sliding plasty) posterior yaprakçık yüksekliğini azaltan en iyi uygulamalardan
biridir. Rezeksiyondan sonra iki ucun serbest kenarlardan itibaren boşta kalan annulus
bölümüne dikilmesi (leaflet folding plasty) kullanılan bir diğer yöntemdir. Annulusun
genişlemiş olduğu olgularda orta hattan itibaren radial tarzda yapılan bir miktar annulus
plikasyonu da yardımcı bir işlem olarak kullanılır. Folding plasty yapılırken yaprakcığın
annulusa dikilen serbest iki kenarı birbiri üzerine ikinci bir tabaka yapacak şekilde de koyularak
dikilebilir (double breasted folding leaflet plasty).125,126
Anterior yaprakçıkların prolapsusunun düzeltilmesi genellikle mitral onarımlarındaki en
zor konudur ve çesitli şekillerde düzeltilebilir. En sık uygulananı elonge olan ya da rüptüre
kordanın bulunduğu segmentin üçgen şeklinde çıkarılmasıdır (trianguler rezeksiyon).26
Diğer bir yöntem elonge olmuş kordanın boyunun kısaltılmasıdır. Bunun için genellikle
korda ilgili papiller kasın içine bir dikiş manevrası ile gömülür. Daha az sıklıkla yaprakçığa
tutunduğu noktada bir dacron veya perikard parçası yardımıyla kısaltma gerçekleştirilebilir.
Korda rüpürlerinde sıkça tercih edilen iki yöntemden birisi posterior yaprakçıktan primer
kordanın bir parça posterior yaprakçıkla anteriora transferi da PTFE dikişle orijinal uzunluğa
sadık kalarak yapılan yapay yeni bir kordadır. Anterior yaprakçıktaki sekonder korda ile de
transfer yapılabilir ancak mükemmel boy ve sağlamlık için posteriordan transfer daha
sağlıklıdır.
PTFE kordalar uygulanıyorsa korda uzunluğunun ayarlanması çok önemlidir. Bunun
için bir çok teknik, araç v.s. ortaya koyulmuşsa da iki noktayi akıldan çıkarmamak gerekir.27
Birincisi doğal kordalardaki elastikiyet PTFE de yoktur. Bu nedenle biraz uzun tutulmalıdır.
İkincisi ise diastolik arrest halinde ilgili papiller kas mitral kapak planına daha yakın durur.
Bu nedenle diğer yaprakçıkla beraber gerilerek yapılan ölçümlemelerde gerilme son
noktasına geldikten sonra bağlamak için bir 5 mm'lik daha pay verilmelidir. Aksi taktirde
kalp çalıştıktan sonra yeni korda kapağı aşağı doğru gerebilir ve restriktif bir yetmezlige
neden olabilir.Dilate olduğu durumlarda mitral annulusun tekrar şekillendirilmesi ve bir
miktar daraltılması bütun cerrahların ortak bir görüşüdür. Annulusun tekrar
şekillendirilmesinde çeşitli ringler kullanılabilir. Tüm, yarım, rijit, yarı rijit, fleksibl ringler
ticari olarak bulunmaktadır. Genellikle tüm rijit ringler artık sadece dilate
kardiyomiyopatilerde önemli bir annulus redüksiyonu yapmak için tercih edilmektedir.
Dejeneratif hastalıkta SAM oluşumunu arttırdığına ait bazı düşünceler vardır. Yine de işlemi
yapan cerrahın tercihine göre kullanım yerleri değişebilmektedir.
Kullanılacak ringlerin büyüklüğüne karar verirken genellikle her iki komissür arasındaki
anterior annulus ölçülür. Anterior annulusun sağlam fibrotik yapısı nedeniyle çok uzamadığı
düşünülerek alınan bu ölçüye göre belirlenen ring kullanılır.En çok kullanılan ring ölçüleri 3234 numaralardır.Sadece posterior annulusun daraltıldığı durumlarda genellikle 40 ve 50 mm
bandar kullanılır. Anterior annulus 28 mm ve altında ise 40 mm, 29 mm ve üzerinde ise 50 mm
bant tercih edilir. Onanm işi bittikten sonra mutlaka sol ventrikül doldurulup yeterli gerginlik ve
intraventriküler basınç sağlanınca mitralin tam koapte olup olmadığı ve kaçağın varlığı
araştırılır. Arrest edilmiş kalplerde aynı zamanda sol atrium görmek için bir miktar gerilirken
santralden olan az bir miktar kaçak tamamen önemsizdir. Kapağın atriuma doğru gerildigini ve
gülümseyen bir ağza benzeyen düzgün bir koaptasyon çizgisinin olduğunun görülmesi ve darlık
olmadığından emin olunması mitral kapak onarımının başarılı olduğunu gösteren bulgulardır.
35
Carpentier'in tarif ettiği onarım şekillerinin dışında Wooler, Kay ve Reed tarafından tarif
edilmiş klasik anuloplasti metodlarında, komissür hizasında anulus plike edilerek posterior
anulus küçültülmeye çalışılır.
A)Prostetik Ring Anuloplasti : Prostetik ring anuloplasti, hemen hemen tüm mitral
yetmezlik olgularında kapak rekonstrüksiyonu için en önemli basamaktır.127Anuler dilatasyonda
anulusu daraltarak onu tekrar eski haline koymak amaçlanır. Anuler dilatasyon en fazla
posterior yaprağı ve komissürü etkiler. Anulus anteroposterior çapı transvers çapından daha
fazla büyümüştür. Uygun ölçülerde seçilmiş sert, yumuşak veya "biodegredable"
ringlerle anuloplasti uygulanır. Bu aşamada, gündemde olması açısından "biodegredable"
ringler hakkında bilgi vermek uygun olacaktır.Prostetik "biodegredable" ring, polidioksanon
polimerlerinden yapılmıştır. "Biodegredable" ring, mitral veya triküspit orifisleri güclendirmek
veya daraltmak amaçlı dizayn edilmişdir. Bunun yanı sıra mitral kapağın posterior yaprağı ve
triküspit kapağın anterior ve posterior yapraklarının yeniden şekillendirilmesi amacıyla da
kullanılabilmektedir. "Biodegredable" ringin, üzerinde kendi sütür materyalini taşıdığı için
cerrahi prosedürü azalttığı söylenebilir. "Biodegredable" ring, yaklaşık olarak 180 gün
içerisinde, polidioksanon yıkım urünlerinin vücuttan hızlı bir şekilde eliminasyonu ile absorbe
olmaktadır. "Biodegredable" ringin kullamlması, oldukça genişlemiş triküspit kapakta, mitral
kapakta kalsifikasyon varsa, progresif bakteriyel endokarditte, valvüler dokunun yetersiz
olduğu mitral ve triküspit kapağın konjenital malformasyonlarmda ve valvüler ve subvalvüler
dokunun ilerlemiş lezyonlarında kontrendikedir.128,129Tamir sonrası ventrikül doldurularak
işlemin etkinliği gözlenir. Yapraklar arasındaki kapanma çizgisinin ringin posteriordaki kısmına
paralel olması işlemin etkin olduğunu gösterir. Oluşabilecek anatomik defectler,görüş alanının
rahatlığından dolayı ring düğümleri bağlanmadan önce düzeltilmelidir.
B)Posterior yaprak prolapsusunun tamiri: Korda rüptürü veya elongasyonu ile oluşan
posterior yaprak prolapsusunda prolabe olan parça rezeke edilir.(Şekil 14)Posterior yapraktaki
aralık, anüler plikasyon veya posterior yaprağın kaydırılması ile düzeltilir. Bazı vakalarda
posterior yaprak aşırı gelişmiştir. Yaprağın öne hareketi ile LV çıkım yolu obstrüksiyonu yapar.
Bu yaprağın tabanın rektangüler tarzda geniş rezeksiyonu ve prostetik ring anuloplasti ile
güçlendirilerek tamir edilir. Rezeke edilen kısımda kapağın serbest kenarları primer olarak
dikilir.127
Şekil14.Posterior yaprağın geniş rektanguler
rezeksiyonile tamiri.
36
C)Anterior yaprak prolapsusunun tamiri: Anterior yaprak prolapsusunun tamiri için lezyonun
şekline bağlı olarak değişik tamir teknikleri uygulamak gerekir.(Şekil 15)
1 .Anterior yaprağın korda rüpürü: İki ayrı teknikle onarımı mümkündür.
Şekil15.Anterior leaflet küçültme (DURAN tekniği)
a)Sekonder kordanın yaprağa fikse edilmesi : Prolabe olan yaprağın serbest kenarı, bu alana
yakın sekonder bir kordaya sütüre edilerek fiksasyonu sağlanır.(Şekil16)
Şekil16.Korda rüptürüne bağlı olarak gelişen anterior yaprağın prolapsusunun sekonder
kordanın yaprağa fikse edilmesi ile tamiri.
b)Korda transpozisyonu : Posterior yaprağın kuvvetli kordası, anterior yaprağın prolabe olan
alanın karşındadır. Bu korda posterior yapraktan ayrılır ve anterior yaprağın serbest kenarına
tutturulur. Posterior yapraktaki yarıkta ya kuadrangüler veya trianguler rezeksiyon yapılarak
kapatılır. Anterior yaprağın sekonder kordaları yaprağın serbest kenarına taşınır.(Şekil 17)
37
Şekil:17-Posterior yapraktan korda transpozisyonu ile korda rüptürüne bağlı gelişen anterior
yaprağın prolapsusunun tamiri.
2. Korda replasmanı : Kordal transpozisyon yapılamıyorsa anterior yaprak politetrafloretilen
sütür kullanılarak papiller adaleye tutturulabilir.(Şekilş 18)25
Şekil18:
38
3.Anterior yaprak kordasının uzaması : Kordal uzama, kordada kısaltma yapılarak
düzeltilebilir. Kordanın uzun kısmı, papiller adale içine yatak açılarak gömülür.(Şekil 19)
Chorda kısaltılması
Şekil 19:Korda uzamasına bağlı olarak gelişen anterior yaprak prolapsusunun korda kısaltma
yöntemi ile tamiri.
D)Papiller adalenin Uzaması : Kaydırma yöntemi ile papiller adalenin uzamış kısmı ortadan
yarılır, alt seviyeden tekrar sütüre edilir.
MiNiMAL iNVAZiV MiTRAL ONARIMLAR Mitral kapak onarımlarını full sternotomi ve klasik yöntemlerle yapmak mümkün olduğu
gibi daha küçük kesilerle de yapmak olanaklıdır. Sağ parasternal, sağ minitorakotomi, parsiyel
alt ve parsiyel üst sternotomilerle klasik yöntemlerle elde edilenlere benzer cerrahi görüntüleme
elde etmek mümkündür.
Üst parsiyel sternotomilerde ve bazı torakotomilerde santral aortik kanülasyon yapmak
olasıdır. Diğerlerinde femoral kanülasyon tercih edilir. Bazı kesilerde venöz kanüllerden hiç
olmazsa birini kesi hattından koymak olanaklıdır. Internal juguler venden ve femoral venden
sağ atriuma ilerletilen kanüllerle venöz drenaj yapılabilir. Bunlara vakum uygulanarak daha iyi
bir venöz dönüş sağlanabilir. Minimal invaziv cerrahi için geliştirilmiş bir çok özgün malzeme
vardır. Bunlardan her cerrah kendisine uygun olanını seçerek arteriyel ve venöz kanülasyon,
39
aortik klempaj ve kardiyopleji için uygun bir yol seçebilir. Bu operasyonlan video assistans ile
torakoskopik ya da robot asistansı ile de yapmak olasıdır. Bu işle uğraşacak ekiplerin bu konuda
mutlaka özel bir eğitim almaları gereklidir.130,131
PERKUTAN MiTRAL KAPAK ONARIMLARI
Günümüzde perkütan mitral onarımları iki şekilde yapılmaktadır. Kenar kenara onarım
(yaprakçıkların birbirine bir klip ile tutturarak) ve annuloplasti. Bu iki tekniğin kombine
edilerek oldukça iyi sonuç alındığı bildirilmektedir.132 Perkütan kenar kenara (edge to edge)
onarım bir klip uygulayıcı alet ya da kateter bazlı bir emme- dikişleme (suction- suture) sistemi
ile yapılmaktadır.133 Perkütan annuloplasti ise koroner sinusun posterior mitral annulusu ile olan
yakm ilişkisinden yararlanılarak buradan yerleştirilen çesitli kateterlerle yapılmaktadır.134 Son
zamanlarda transventriküler girişimle zımba teli tarzında tutturulan bazı cihazlarla da annulus
daraltılabilmektedir. 2004 yılında 14 hasta üzerinde yapılan EVEREST 1 calışmasında en
önemli komplikasyon olarak bir hastada yaprakçıktan klibin bir bacağının atması bildirilmiştir
ve bu hastada da operasyonla hem kapağı onarmak hem de klibi sorunsuz almak olanaklı
kılmıştır.135Sonuç olarak cerrahi mitral onarımları 30 yılı aşkın süredir uygulanmaktadır.
Perkütan mitral onarımların ise az miktarda olan sayısı için uzun dönem sonuçlarından söz
etmek henüz olanaksızdır. Ancak ilerisi için umut verici şeyler söylemek olasıdır.
Operasyon sonrası TEE takiplerinde miksamatöz dejenerasyon %95, iskemik olanlarda
%75 ve romatizmal olanlarda %70 oranında onarım şansına sahiptirler.61,62
Erken ve geç dönem sorunlar onarım işleminin başarı şansını düşürebilir. Hastaların
%38'inde çıkış yolu obstruksiyonu, %23'ünde sütürlerin ayrılması ve %38'inde yetersiz onarım
ikinci kez pompaya girilmesinden sorumludur.136 Omran ve arkadaşlarına göre anulus çapının 5
cm'den büyük olması, mitral anuler kalsifikasyon, üçten fazla segmentte prolapsus ve santral jet
varlığı başarısız onarım riskini arttırmaktadır (bir ya da daha fazla risk faktörü varlığında
başarısız onarım olasılığı %36).137 Mitral kapak onarımının TEE ile saptanabilen iki önemli
komplikasyonu koroner arter hasarı ve ventriküler rüptürdür. Sirkumfleks arter hasarında
inferiyoposteriyor ve lateral duvarlarda yeni hareket bozukluğu saptanır.
40
MATERYAL VE METOD: Bu çalışmada Kartal Koşuyolu Yüksek ihtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 20002008 yılları arasında KAH ve IMY nedeniyle opere edilen ve kombine KABG ve mitral kapak
onarım müdahalesi yapılan hastalar retrospektif olarak incelenmiştir.
Çalışmaya toplam 73 hasta dahil edilmiştir. Olgularımızın yaşları 45 ile 78 arasında
değişmekte olup yaş ortalamaları 61,78±8,44'tür. Bu hastaların 48'i (%65.8) erkek, 25'i
(%34.2) kadındır. Hastalara yapılan cerrahi prosedürler incelenerek, KABG ve mitral kapağın
ring kullanılarak rekonstrüksiyonu ile KABG ve mitral kapağın ring kullanılmayarak
rekonstrüksiyonu olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.
Grup I’de KABG ve mitral kapağın ring kullanılarak rekonstrüksiyonu yapılan
38(%65) hasta üzerinde çalışılmıştır. Grup II'de ise KABG ve mitral kapağın ring
kullanılmayarak rekonstrüksiyonu 35 (%35) hasta üzerinde çalşılmıştır. Grup I'deki hastaların
yaşları, 45 ile 78 arasında olup, yaş ortalamaları 63,02±8.41'dür. Grup II'deki hastaların yaşları
ise 45 ile 76 arasında olup, yaş ortalamaları 60,15±8,33'dir. Grup I'deki hastaların 27'i (%71,1)
erkek, 11'ü (%28,9) ise kadındır. Grup II'deki hastaların 21'i (%60,0) erkek, 13'ü (%40,0) ise
kadındır.
Bizim çalışmamızda Grup I’de 4 tane chorda rüptürü,1 tane papiller adale rüptürü,Grup
2’de 5 tane chorda rüptürü saptandı.
Olgularımızdan Grup I’deki hastalardan 20 tanesine st jude ring anuloplasty,2 tanesine
kalangos ring anuloplasty,9 tanesine p2 plikasyonla birlikte st jude ring anuloplasty,3 tanesine
alfieri sonrası st jude ring anuloplasty,2 tanesine mc goon anuloplasty sonrası st jude ring
anuloplasty,1 tanesine jostra ring anuloplasty yapılmıştır.
Grup II’deki hastalardan 29'una Kay anuloplasti, 2'ine Wooler anuloplasti, l'ine
kordaplasti ve l'ine alfieri,1’ine artificial chorda ve mc goon anuloplasty, 3’üne quadroangüler
rezeksiyon,plikasyon uygulanmıştır.
Olgular mitral yetersizliği açısından değerlendirilirken, sol ventrikülografide ve
preoperatif ekokardiyografi bulguları ile mitral yetersizliğinin derecesi değerlendirilmiştir.
Hastalara operasyon başlamadan önce Swan-Ganz kateteri yerleştirilmiştir.
Tüm hastalara Genel anestezi altında mediyan sternotomi uygulanmış hastanın
hemodinamik durumuna göre LİMA(sol intermamaryal arter) hazırlanır veya doğrudan safen
ven hazırlanmış olup, kardiyopulmoner bypass kullanılarak operasyon uygulanılan hastalara
rutin olarak çıkan aortadan arteryel kanülasyon yapılır .Venöz kanülasyon her iki kaval
venden(bikaval) kanülasyon uygulandı.Sağ üst pulmoner venden vent kanülü konuldu.Kross
klembi takiben Aort kökünden verilen K+’lu izotermik kan kardiyoplejisi ile diyastolik arrest
uygulanmış, operasyon süresince koroner sinüs yolu ile devamlı olarak izotermik kan
kardiyoplejisi verilmiştir. Yaygın olarak kullanılan miyokardiyal koruma yöntemleri olarak;
sistemik hipotermi(28-32°C), kros klemp, antegrad-retrograd K içeren Kristalloid veya kan
kardiyoplejisi uygulandı. Total bypass'a geçilerek önce koroner distal anastomozlar yapılır.
Sonra mitral kapağa müdahale edildi.
Mitral kapağa müdahale sol atriyal insizyonla yapıldı. Sol atriyumun küçük olduğu
durumlarda mitral kapak görüşünün iyilestirilmesi için interatriyal transseptal yaklaşım
kullanıldı.
Postoperatif dönemde tüm hastalara invazif tansiyon monitorizasyonu sağlanmıştır.
inotrop ve IABP(İntra aortik balon pompası) desteği gerekli olan hastalara bu destekler
41
sağlanmıştır. IABPdesteği sağlanan hastaların periferik nabazanları dijital muayene ve
gerekirse doppler ile kontrol edilmiştir. Sefazolin sodyum 1000 mg'lık flakon, altı saatlik
periyodlarla rutin olarak profilaksi amacıyla uygulanmıştır. invazif girişimin yoğunluğuna göre
riskli hastalarda (DM, obezite, osteoporoz vb.) gerekli görüldüğünde ikinci bir antibiyotik
eklenmiştir.
Poliklinik kontrolleri hastaların taburcu olduktan sonraki dönemde ilk 10 gün, 2.ayda ve
sonraki kontroller 6 ay aralıklarla yapılmıştır.Hastalanmız 1 ay ile 97 ay arasında takip
edilmişlerdir. Ortalama takip süresi ise 19,20±22,15 ay, Rutin olarak poliklinik kontrollerinde
anamnez ve fizik muayeneyi takiben hastalar teleradyografi, EKG, rutin laboratuar tahlilleri ve
EKO ile değerlendirilmişlerdir.
Hastaların genel özellikler(yaş,bsa,cinsiyet),preoperatif risk
faktörleri(KOAH,Diyabet,Hipertansiyon,nörolojik disfonksiyon,unstable angina,yeni MI,sol
ventrikül fonksiyonları,pulmoner hipertansiyon),preoperatif ve postoperatif EKGve eko
parametreleri(LVSSC,LVDSC,EDV,ESV,LA,PW,IVS,PAB,EF,MY,MD,AY,AD,TY),biyokim
yasal parametreler,operasyon bulguları(ısı,kkz,tpz,antegradve retrograd kardiopleji
süreleri,extübasyon süresi),postop komplikasyonlar(nörolojik olay,respiratuvar olay,renal
bozukluk,ritim olay,İABP,revizyon,erken geç exituslar,inotropik ilaç kullanımları ve ilaç
dozları,Euroscorfe,NYHA,yoğun bakımda ve hastanede kalış süreleri,bypass yapılan damarların
değerlendirilmesi,postoperatif geliş(aritmi,kky vb) parametreleri gruplar arasında
karşılaştırılmış orta dönem sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir.
İstatistiksel incelemeler: Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS
2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri
değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra
niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası
karşılaştırmalarında Student t test, normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası
karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Normal dağılım gösteren parametrelerin
grup içi karşılaştırmalarında paired sample t testi, normal dağılım göstermeyen parametrelerin
grup içi karşılaştırmalarında ise Wilcoxon işaret testi kullanıldı. Niteliksel verilerin
karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi ve Fisher’s Exact Ki-Kare testi kullanıldı. Parametreler
arasındaki ilişkinin incelenmesinde Spearman’s rho korelasyon testi kullanıldı. Sonuçlar
%95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
BULGULAR Çalışma 2000-2008 tarihleri arasında yaşları 45 ile 78 arasında değişmekte olan, 25’i
(%34.2) kadın ve 48’i (%65.8) erkek olmak üzere toplam 73 olgu üzerinde yapılmıştır.
Olguların ortalama yaşları 61.78±8.44’tür. Olguların takip süreleri 1 ay ile 97 ay arasında
değişmekte olup; ortalama takip süresi 19,20±22.15 ay, medyanı 9 aydır.
42
Tablo 7: Hastalara İlişkin Genel Özelliklerin Değerlendirilmesi
GRUP I(Ringli)
GRUPII(Ringsiz)
Ort±SD
Ort±SD
P
+
Yaş
63,02±8,41
60,43±8,33
0,191
+
BSA
1,76±0,18
1,80±0,18
0,439
n (%)
n (%)
Kadın
11 (%28,9)
14 (%40,0)
Erkek
27 (%71,1)
21 (%60,0)
+++
Cinsiyet
0,320
+
++
+++
Student t test
Mann Whitney U Test
Ki-kare test
** p<0.01
Gruplara göre olguların yaş ortalamaları,BSA(Body suface area) ortalamaları,cinsiyet
dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 8: Preop Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi
GRUP I
GRUP II
P
n (%)
n (%)
++
KOAH
11 (%28,9)
14 (%40,0)
0,320
++
Diyabet
18 (%47,4)
14 (%40,0)
0,526
++
Hipertansiyon
29 (%76,3)
20 (%57,1)
0,081
++
Nörolojik Disfonksiyon
2 (%5,3)
1 (%2,9)
1,000
++
Kritik Preoperatif Durum
8 (%21,1)
7 (%20,0)
0,911
++
Unstabil Anjina
16 (%42,1)
19 (%54,3)
0,298
++
Yeni MI
10 (%26,3)
19 (%54,3)
0,015*
Ort±SD
Ort±SD
+
Sol Vent Fonksiyon (EF)
0,43±0,13
0,45±0,11
0,665
+
Pulmoner Hipertansiyon
49,48±20,09
49,55±12,87
0,986
+
Euroscore (Lo)
11,47±9,05
12,50±9,08
0,628
+
Euroscore (st)
7,85±2,88
8,98±4,39
0,195
3,60±0,64 (4)
3,48±0,50 (3)
0,176
++
NYHA (Medyan)
++
Student t test
Ki-kare test veya Fisher’s Exact test
* p<0.05
Gruplara göre olgularda KOAH, diyabet, hipertansiyon, nörolojik disfonksiyon, kritik
+
43
preoperatif durum ve unstabil anjina görülme oranları,sol ventrikül fonksiyon ortalamaları,
pulmoner hipertansiyon ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Grupların euroscore (Lo) ve euroscore (st) ,NYHAdüzeyleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Grup I yeni MI (%26.3) görülme oranı, Grup II’den (%54.3) istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde düşüktür (p<0.05).
Tablo 9: EKG Değerlendirilmesi
GRUP I
GRUP II
P
n (%)
n (%)
+
+
Giriş EKG
Çıkış EKG
Sinus ritmi
23 (%60,5)
31 (%88,6)
AF ritmi
14 (%36,8)
4 (%11,4)
AV blok
1 (%2,5)
0 (%0)
Sinus ritmi
24 (%63,2)
23 (%65,7)
AF ritmi
13 (%34,2)
10 (%28,6)
AV blok
1 (%2,6)
2 (%5,7)
0,022*
0,732
+
Ki-kare test
* p<0.05
Grupların girişteki EKG sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık
bulunmaktadır (p<0.05). Grup I’de AF ritmi görülme oranı (%36.8), Grup II’den(%11.4)
anlamlı düzeyde yüksektir.
100%
90%
80%
70%
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
Grup II
Giriş EKG
Grup II
Sinus ritmi
AF ritmi
AV blok
Şekil 20: Gruplara Göre Giriş EKG Dağılımı
Grupların çıkış EKG sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
44
Tablo 10: Biyokimyasal Parametrelerin Değerlendirilmesi
GRUP I
GRUP II
Ort±SD
Ort±SD
P
+
AKŞ
124,76±45,09
124,11±48,20
0,953
+
Üre
52,02±21,06
52,03±22,41
1,000
+
Kreatin
1,13±0,31
1,08±0,33
0,511
2,11±2,88
1,39±2,22
(0,90)
(0,70)
++
+
CRP (Medyan)
++
Student t test
0,245
Mann Whitney U test
Gruplara göre olguların AKŞ, üre, kreatin ve CRP düzeyleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 11: Preop EKO Parametrelerinin Değerlendirilmesi
GRUP I
GRUP II
P
Ort±SD
Ort±SD
+
LVSSC
4,35±0,89
4,26±0,70
0,631
+
LVDSC
5,78±0,65
5,73±0,58
0,778
+
EDV
166,01±49,16
157,22±36,98
0,535
+
ESV
89,41±43,06
88,50±44,03
0,948
+
LA
4,47±0,91
4,46±0,72
0,959
+
Arka Duvar
1,00±0,17
1,02±0,14
0,716
+
IVS
1,09±0,23
1,09±0,15
0,971
+
PAB
51,05±20,27
50,62±12,68
0,918
+
EF
0,44±0,14
0,45±0,12
0,849
3,52±0,55
3,40±0,49
(4)
(3)
0,12±0,44
0,00±0,00
(0)
(0)
0,39±0,49
0,27±0,67
(0)
(0)
0,00±0,00
0,00±0,00
(0)
(0)
1,38±0,95
1,23±0,95
++
++
++
++
++
MY (Medyan)
MD (Medyan)
AY (Medyan)
AD (Medyan)
TY (Medyan)
0,249
0,101
0,109
1,000
0,645
45
+++
EF <40 (n, %)
Chorda Rüptürü
+
Student t test
(1)
(1)
21 (%55,3)
17 (%48,6)
0,567
5(%14,7)
0,850
5 (%13,2)
++
+++
Mann Whitney U test
Ki-kare test
Gruplara göre olguların preoperatif LVSSC, LVDSC, EDV, ESV, LA, arka duvar, IVS,
PAB, EF, MY, MD, AD ve TY düzeyleri,chorda rüptürü görülme oranları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
EF’nin 40’tan az olma oranlarına göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 12: Operasyon Bulgularının ve Ekstübasyon Süresinin Değerlendirilmesi
GRUP I
GRUP II
P
Ort±SD
Ort±SD
+
Isı
30,59±2,40
29,54±1,93
0,044*
+
KKZ
96,29±23,99
98,05±29,10
0,777
+
TPZ
135,55±28,64
134,91±35,90
0,933
Ekstübasyon
Süresi (Medyan)
33,05±40,96
15,40±7,54
(18)
(14)
+++
Antegrad (n, %)
38 (%100,0)
34 (%97,1)
0,479
+++
Retrograd (n, %)
31 (%81,6)
29 (%82,9)
0,887
++
0,010*
+
++
+++
Student t test
Mann Whitney U test
Ki-kare test veya Fisher’s
Exact test
* p<0.05
Grup I ısı ortalaması,extübasyon süresi Grup II’den istatistiksel olarak anlamlı düzeyde
yüksek bulunmuştur (p<0.05).
Gruplara göre KKZ ve TPZ süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
46
18
16
14
12
10
8
6
4
2
0
Grup II
Grup II
Ekstübasyon Süresi
Şekil 21: Gruplara Göre Ekstübasyon Süresi Dağılımı
Gruplara göre antegrad ve retrograd görülme oranları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 13: Postop Komplikasyonların Değerlendirilmesi
Grup I
Grup II
P
n (%)
n (%)
3 (%7,9)
1 (%2,9)
0,617
Respiratuar Olay
17 (%44,7)
7 (%20,0)
0,025*
Renal Bozukluk
9 (%23,7)
6 (%17,1)
0,490
Ritm Olay
25 (%65,8)
23 (%65,7)
0,995
İABP
10 (%26,3)
4 (%11,4)
0,107
2 (%5,3)
1 (%2,9)
1,000
Nörolojik Olay
Revizyon
Ki-kare test veya Fisher’s Exact Test
* p<0.05
Grup I’de respiratuar olay görülme oranı (%44.7), Grup II’den (%20.6) istatistiksel
olarak anlamlı düzeyde yüksektir (p<0.05).
47
%
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Grup II
Grup II
Respiratuar Olay
Şekil 22: Gruplara Göre Respiratuar Olay Dağılımı
Gruplara göre nörolojik olay, renal bozukluk, ritm olay, İABP ve revizyon görülme
oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 14: Erken ve Geç Exitus Değerlendirilmesi
Grup I
Grup II
P
n (%)
n (%)
Erken Excitus
2 (%5,3)
2 (%5,7)
1,000
Geç Excitus
4 (%10,5)
3 (%8,6)
1,000
Fisher’s Exact Test
Gruplar arasında erken excitus ve geç excitus görülme oranları açısından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 15: İlaç Kullanımlarının Değerlendirilmesi
Grup I
Grup II
P
n (%)
n (%)
Dopamin
24 (%63,2)
15 (%42,9)
0,082
Dobutamin
35 (%92,1)
23 (%65,7)
0,005**
Adrenalin
8 (%21,1)
4 (%11,4)
0,268
Noradrenalin
15 (%39,5)
4 (%11,8)
0,008**
Nitrogliserin
35 (%92,1)
34 (%97,1)
0,616
Ki-kare test veya Fisher’s Exact Test
** p<0.01
Grup I’de dopamin kullanım oranı (%63.2), Grup II’den (%42.9) daha yüksek olmakla
birlikte bu farklılık anlamlılığa yakın ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Grup I’de dobutamin kullanım oranı (%92.1), Grup II’den (%65.7) istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı yüksek bulunmuştur (p<0.01).
48
%
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Grup II
Grup II
Dobutamin
Şekil 23: Gruplara Göre Dobutamin Kullanım Oranı Dağılımı
Gruplar arasında adrenalin ve nitrogliserin kullanım oranlarına göre istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Grup I’de noradrenalin kullanım oranı (%39.5), ringsiz gruptan (%11.8) istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı yüksek bulunmuştur (p<0.01).
Tablo 16: İlaç Dozlarının Değerlendirilmesi
GrupI
Grup II
P
Ort±SD
(Medyan)
Ort±SD
(Medyan)
Dopamin
1998,25±1713,34
(1800)
2002,93±2898,43
(1168)
0,298
Dobutamin
6330,34±8956,41
(1920)
3733,08±10275,30
(600)
0,050*
Adrenalin
61,47±109,01
(29,1)
204,57±358,01
(36,35)
0,865
20,89±26,96
(12,1)
12,50±12,72
(10,55)
0,802
190,08±245,53
(88)
217,03±503,80
(116)
0,670
Noradrenalin
Nitrogliserin
Mann Whitney U Test
* p<0.05
Grup I’de dobutamin kullanım dozu, ringsiz gruptan istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlı yüksektir (p<0.05).
Dopamin, adrenalin, noradrenalin ve nitrogliserin dozularına göre gruplar arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
49
Tablo 17: Postop EKO Parametrelerinin Değerlendirilmesi
Grup I(n:32)
Grup II(n:30)
Ort±SD
Ort±SD
P
+
LVSSC
4,15±0,82
4,21±0,76
0,754
+
LVDSC
5,53±0,59
5,49±0,60
0,748
+
EDV
151,20±41,92
142,78±36,95
0,488
+
ESV
91,14±39,23
78,35±34,87
0,259
+
LA
4,50±0,79
4,23±0,62
0,143
+
Arka Duvar
1,08±0,13
1,04±0,14
0,240
+
IVS
1,19±0,16
1,14±0,19
0,323
+
PAB
43,93±11,17
53,00±16,38
0,018*
+
EF
0,43±0,12
0,43±0,12
0,890
1,50±0,76
2,13±1,04
(1)
(2)
18 (%56,3)
16 (%53,3)
++
MY (Medyan)
+++
EF <40 (n, %)
+
Student t test
* p<0.05
++
+++
Mann Whitney U test
** p<0.01
0,011*
0,818
Ki-kare test
Gruplara göre olguların LVSSC, LVDSC, EDV, ESV, LA, arka duvar, IVS ve EF
düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Grup I’in PAB düzeyi, ringsiz gruptan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşüktür
(p<0.05).
60
50
40
30
20
10
0
Grup II
Grup II
PAB
Şekil 24: Gruplara Göre PAB Dağılımı
50
Ringli grubun MY düzeyi, ringsiz gruptan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşüktür
(p<0.05).
2
1,8
1,6
1,4
1,2
1
0,8
0,6
0,4
0,2
0
Grup II
Grup II
MY
Şekil 25: Gruplara Göre MY Dağılımı
EF’nin 40’tan az olma oranlarına göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 18:
Grup I(n:32)
Grup II(n:30)
P
Ort±SD
Ort±SD
++
Yoğun Bakımda
Kalış (Medyan)
4,46±2,83
3,00±1,36
0,012*
Hastanede Kalış
Süresi (gün)
12,96±7,66
9,66±3,47
0,033
+
++
+
Student t test
Mann Whitney U test
* p<0.05
Grup I’in yoğun bakımda kalış süresi, Grup II yoğun bakımda kalış
süresinden istatistiksel olarak anlamlı düzeyde uzundur (p<0.05).
51
4
3,5
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Grup II
Grup I
Yoğun Bakımda Kalış
Şekil 26: Gruplara Göre Yoğun Bakımda Kalış Süresi Dağılımı
Grup I’in hastanede kalış süresi, ringsiz grubun hastanede kalış süresinden daha uzun
olmakla birlikte bu farklılık anlamlılığa yakın ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır
(p>0.05).
Tablo 19: Lima Kullanımı, Postop Geliş ve KKY ile Geliş Değerlendirilmesi
Grup I
Grup II
P
n (%)
n (%)
Lima Kullanımı
26 (%68,4)
25 (%73,5)
0,634
Postop Geliş
15 (%39,5)
15 (%42,9)
0,769
KKY ile geliş
14 (%36,8)
11 (%31,4)
0,626
Ki-kare test
Grupların lima kullanım oranları,postopertif geliş oranları,KKY ile geliş oranları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 20: Bypass Yapılan Damarların Değerlendirilmesi
Grup I
Grup II
P
n (%)
n (%)
LAD
32 (%84,2)
32 (%94,1)
0,267
CX
18 (%47,4)
26 (%76,5)
0,011*
RCA
18 (%47,4)
20 (%58,8)
0,331
Ki-kare test veya Fisher’s Exact Test
* p<0.05
RCA ve LAD’ye bypass yapılma oranlarına göre gruplar arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Grup I’de CX’e bypass yapılma oranı (%47.4), ringsiz gruptan (%76.5) istatistiksel
52
olarak anlamlı düzeyde düşüktür (p<0.05).
%
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Grup II
GrupI I
CX
Grup I
Şekil 27: Gruplara Göre CX Dağılımı
Tablo 21: Preop-Postop EKO Parametrelerinin Değerlendirilmesi
Preop
Postop
Ort±SD
P
+
LVSSC
4,35±0,89
4,15±0,82
0,337
+
LVDSC
5,78±0,65
5,53±0,59
0,047*
+
EDV
166,01±49,16
151,20±41,92
0,311
+
ESV
89,41±43,06
91,14±39,23
0,975
+
LA
4,47±0,91
4,50±0,79
0,820
+
Arka Duvar
1,00±0,17
1,08±0,13
0,079
+
IVS
1,09±0,23
1,19±0,16
0,062
+
PAB
51,05±20,27
43,93±11,17
0,023*
+
EF
0,44±0,14
0,43±0,12
0,315
3,52±0,55
1,50±0,76
(4)
(1)
21 (%55,3)
18 (%56,3)
0,774
++
MY (Medyan)
+++
Grup II
Ort±SD
EF <40 (n, %)
0,001**
+
LVSSC
4,26±0,70
4,21±0,76
0,828
+
LVDSC
5,73±0,58
5,49±0,60
0,290
+
EDV
157,22±36,98
142,78±36,95
0,387
+
ESV
88,50±44,03
78,35±34,87
0,690
+
LA
4,46±0,72
4,23±0,62
0,098
53
+
Arka Duvar
1,02±0,14
1,04±0,14
0,605
+
IVS
1,09±0,15
1,14±0,19
0,442
+
PAB
50,48±12,86
53,00±16,38
0,259
+
EF
0,45±0,12
0,43±0,12
0,380
3,41±0,49
2,13±1,04
(3)
(2)
16 (%47,1)
16 (%53,3)
++
MY (Medyan)
+++
EF <40 (n, %)
0,001**
0,508
+
++
+++
Paired Sample t test
Wilcoxon Sign Test
Mc Nemar test
* p<0.05
** p<0.01
Grup I’de;
Preop LVSSC,EDV,ESV,LA,EF düzeyine göre postop LVSSC,EDV,ESV,LA,EF düzeyinistatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).
Preop arka duvar düzeyine göre postop arka duvar düzeyinde bir artış görülmekle
birlikte görülen bu artış anlamlılığa yakın ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır
(p>0.05).
Preop IVS düzeyine göre postop IVS düzeyinde bir artış görülmekle birlikte, görülen bu
artış anlamlılığa yakın ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Preop LVDSC düzeyine göre postop LVDSC düzeyinde görülen düşüş istatistiksel olarak
anlamlıdır.(p<0.05)
Grup I
5,8
5,75
5,7
5,65
5,6
5,55
5,5
5,45
5,4
Preop
Postop
LVDSC
Şekil 28: Ringli Grupta Perop-Postop LVDSC Değişimi
Preop PAB düzeyine göre postop PAB düzeyinde görülen düşüş istatistiksel olarak
anlamlıdır (p<0.05).
54
Grup I
52
50
48
46
44
42
40
Preop
Postop
PAB
Şekil 29: Grup I’de Perop-Postop PAB Değişimi
Preop MY düzeyine göre postop MY düzeyinde görülen düşüş istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlıdır (p<0.01).
Grup I
4
3,5
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Preop
Postop
MY
Şekil 30: Grup I’de Perop-Postop MY Değişimi
Preop dönemde EF’nin 40’ın altında olma oranına göre postop dönemde istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).
Grup II’de;
Preop LVSSC,LVDSC,EDV,ESV,ARKA DUVAR,IVS,PAB,EF, düzeyine göre postop
LVSSC,LVDSC,EDV,ESV,ARKA DUVAR,IVS,PAB,EF düzeyinde istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).
Preop LA düzeyine göre postop LA düzeyinde bir düşüş görülmekle birlikte görülen bu
düşüş anlamlılığa yakın ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Preop MY düzeyine göre postop MY düzeyinde görülen düşüş istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlıdır (p<0.01).
55
GRUP II
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Preop
Postop
MY
Şekil 31: Grup II’de Perop-Postop MY Değişimi
Preop dönemde EF’nin 40’ın altında olma oranına göre postop dönemde istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).
TARTIŞMA ; İMY, halen tedavisinin planlanması açısından kalp cerrahisinde en önemli sorun
olarak durmaktadır. Hastaların önemli bir kısmı medikal tedaviye yanıt verirken, ciddi IMY'si
olan hastaların cerrahi tedaviden daha çok faydalandıkları görülmüştür. Bununla beraber
İMY'lerdeki operatif morbidite ve mortalite oranları, diğer mitral yetersizliklerindeki operatif
morbidite ve mortalite oranlarına göre daha yüksektir. Orta ve ciddi IMY'li hastalarda cerrahi
yaklaşım; koroner revaskularizasyondan, mitral kapak replasmanı veya
valvuloplasti ile
kombine revaskularizasyona kadar değişik şekillerde olabilir. Bazı serilerde, mitral kapak tamiri
yapılan vakalarda, kapak replasmanı yapılan vakalara göre operatif mortalite daha düşük
bulunmuştur. Buna ek olarak ventrikül fonksiyonlarının kapak tamiri yapılan vakalarda daha iyi
korunduğu, kapağa ait komplikasyonların daha az görüldüğü ve uzun dönem hayatta kalma
oranın da daha fazla olduğu ortaya konmuştur.145,146
Grossi ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada kapak replasmanı,mitral kapak onarımından
daha yüksek bir operatif mortalite ile ilişkiliydi.(%16-6)
Başka bir çalışmada sol ventrikül disfonksiyonuna bağlı(LV-IMR) veya papiller kas
infarktına bağlı(PM-IMR)kronik iskemik mitral yetmezlikli hastalarda,mitral onarımla
replasman karşılaştırılmış.Mitral onarım anlamlı düzeyde yüksek erken sağkalımla
ilişkiliydi,ancak bu ilişki 4 yıllık takip sonrasında anlamlılığını yitirdi. 141
LV'ün durumunun değerlendirilmesi optimal operasyon zamanı ve prognoz için
önemlidir. iskemiye sekonder MY'inde mitral kapağa müdahale endikasyonları relatiftir. Çok
dikkatli yapılmış, ayrıntılı değerlendirme sonucunda hasta için en iyi olabilecek karar
alınmalıdır. Birlikte uygulanan CABG ve mitral kapak prosedürlerinin cerrahi mortalite ve
morbiditeyi artıracağı bilinmelidir. Eğer endikasyon varsa hastayı optimum şartlarda
operasyona almak hem hastanın postoperatif dönemi sorunsuz geçirmesi, hem de cerrahının
başarısı için gereklidir.
Mitral kapak yetmezliği olan hastanın geç dönem prognozunun birkaç adet
56
belirleyicisi vardır.Bunlar; eşlik eden KAH,KKY(Konjestif kalp yetmezliği)(preoperatif ileri
semptomları),LVD(Sol ventrikül disfonksiyonu)’dir
Birçok çalışma göstermiştirki özellikle düşük LV fonksiyonları ve iskemik KAH ,mitral
kapak cerrahisi üzerinde majör zıt etkilere sahiptir.MY ve düşük LV fonksiyonları ve bunların
uzun dönem sağkalım üzerindeki etkiside karmaşık problemdir.
MY’ne sekonder gelişen volüm yükü yüksek doluş basınçlarına,Kalp yetmezliğine ve prematür
ölüme yol açacak şekilde tersine remodeling sürecini arttıracak ve hızlandıracaktır. 139
2. ve 3. Derece MY’ye KABG sırasında kapak değişimi yapılması tartışmalıdır,
verilecek karar 1. Ve 4. Derece MY’de kolaydır.1.derecede dokunulmaz,4. Derece onarım
yada kapak değişimi yapılır.Cerrahlar kombine operasyonu (KABG,MVR,Onarım)operatif
riskiyle uzun dönem prognozda elde edilecek düzelme arasında bir yerlerde bir karara varmak
zorundadır.
Papiller adale rüptürü olsun veya olmasın AMİ sonrası ortaya çıkmış ileri AMY'de
klinik tablo çok yüz güldürücü değildir. İleri MY gelişmiş AMİ'lü olguların yaklaşık
%50'sinde papiller adale rüptürü yoktur. Ancak papiller adale ve onunla bitişik LV duvarında
nekroz vardır. Özellikle total papiller adale rüptüründen sonra eğer cerrahi tedavi
uygulanmamış ise 24 saatlik yaşam beklentisi %25'dir. Parsiyel rüptürde, cerrahi tedavi
yapılmayan hastaların %70'i 24 saat yaşarken, %50'si bir ay yaşarlar ve kronikleşirler. Bu
nedenle papiller adale rüptüründe tedavinin cerrahi olacağı yadsınamaz bir gerekçedir.59
Bazı çalşmalarda, iyi seçilmiş PAR olmayan bazı hastalarda, ilk 6 saat içinde
PTCA(Perkütan transdermal koroner angiografi) ve trombolitik tedavi, stent uygulaması veya
sadece trombolitik tedavi ile infarkt alanını küçülterek MY'nin düzeldiğini göstermişlerdir.75
PTCA yapılmayanların ise buyük kısmında 3+/4+ kronik MY gelişmiştir. Basansız PTCA,
stent veya trombolitik tedavi sonrası cerrahi uygulanabilir. Akut MI sonrası hafif MY'de tedavi
AMİ tedavisi gibidir. Mİ sonrası 1+/2+ MY'de anjina devam ediyorsa anjiyokardiyografi ve
sonrasında acil revaskülarizasyon şarttır. Kapağın durumu ise operasyon esnasında cerrah
tarafından tekrar değerlendirilir ve gerekirse cerrahi prosedür uygulanır. Olgularımızda, ortaileri MY olup anjinal şikayetleri devam eden hastalarda acil veya yarı elektif operasyon
uygulanmıştır.
Feinberg ve arkadaşları akut MI’la başvuran 417 hastadan %6 ‘sında orta ile ileri MY
ve %29 hafif MY tespit etmiş,MI’ı takip eden kronik fazda,rezidüel MY’li hastalarda MY’siz
hastalarla kıyaslandığında 5 yıllık mortalite daha yüksek bulunmuş.MY bağımsız bir negatif
prognostik faktördür,kesinlikle düzeltilmesi gerekmektedir. 139
Medikal tedavi, hastayı stabilize etmek amacıyla yapılır. Gerekli incelemelerin,
özellilkle anjiyografi ve cerrahi tedavi için optimal koşulların sağlanması olmalıdır. Genel
durumu kötü, LCO(Düşük kardiak output) gelişmiş, akciger ödemi gelişmiş veya gelişebilecek
olgularda IABP takılarak, hem afterload düşürülebilir, hem de koroner perfüzyon basıncı
arttırılabilir. Bizim olgularımızda Grup I’de 2 hastada preoperatif, 8 hastada postperatif Grup
II’de 1 hastada preoperatif 3 hastada postoperatif dönemde başarıyla İABP uygulanmıştır.
Hastanın stabilizasyonu sonrasında anjiyografi, sol ventrikülografi yapılması şarttır. Bu
hastaların değerlendirilmesinde, özellikle Transosefajiyal EKO çok değerlidir. Hastanın etkin
medikal tedavi ve diger yöntemlerle stabilizasyonu sağlanarak, AMI sonrasında cerrahi için 4-6
hafta beklemek gereklidir. Eğer hastanın stabilizasyonu saglanamıyor, kliniği giderek
kötüleşiyor, hasta akciger ödemine girmiş ise; yüksek mortaliteye rağmen uygun cerrahi
prosedürler uygulanmalıdır. Bu prosedürler CABG, beraberinde kordal tamir, kapak tamiri
57
veya kapak replasmanını içerir. Cerrahiye alınan hastalarda başarılı mitral onarım sonrasında
zamanla sol ventrikülde "remodelling" sonucu tekrar yetersizlik oluşabileceğinden bu
hastalarda subvalvüler yapı korunarak mitral kapak replasmanı önerilir.150,151 Orta ve ileri
MY'li hastalarda koroner bypass ile beraber mitral girişimi uzun dönem prognozunu
düzeltmektedir. Mitral kapak onarımı tercih edilen yöntem olup eğer mitral kapak replasmanı
gerekiyorsa LV fonksiyon ve geometrisini korumak amacıyla subvalvüler yapılar mümkün
olduğunca muhafaza edilmelidir.147
Czer ve arkadaşları saf anüler dilatasyonu olan hastalarda sütür anüloplasty ile
kıyaslandığında ring anuloplasty sonrası daha az postoperatif MY olduğunu bildirmişlerdir.
138
.Bu çalışmada hem sağkalımda hemde komplikasyonsuz sağkalımdaki iyileşme ,remodeling
ring anuloplasty ile ilişkili bulunmuştur.Çalışma hastalarında 30 günlük mortalite oranı %7,6
‘dır.İskemik MY için mitral onarıma dair yakın zamanda bildirilmiş operatif mortalite %1012’dir. 139
Bizim olgularımızda; preoperatif Ekokardiyografi bulgularına bakıldığında, gruplar
arasında
EF,MY,PAB,LVSSC,LVDSC
açısından
anlamlı
farklılık
görülmemektedir.Postoperatif EKO bulgularına bakıldığında; Grup I’de MY,PAB,LVDSÇ’da
anlamlı azalma olduğu görülmüştür,Grup II’de sadece MY’de anlamlı değişme olup diğer
parametrelerde anlamlı değişiklik görülmemektedir
Sağkalımda ,düşük prognoz için tek değişkenli risk faktörleri ileri
yaş,EF<35,MVR(onarımdan ziyade),üç damar hastalığı,grade 2 ve daha ileri atlanmış mitral
kapak yetmezliği,ileri KKY semptomları,iskemik nedenli mitral yetmezlik,Lima
kullanılmamasıdır.
İskemik MY’de kompleks onarımlar erken yetmezlikle ilişkilidir ve uygulanmamalıdır
ve fonksiyonel iskemik MY için tek başına anuloplasty yapılması,takiplerde önemli
ölçüde(%30)2.derece veya daha yüksek MY insidansı ile ilişkilidir. 140
Boling ve arkadaşları dilate olmuş kalpte daha düşük boyutta(undersized) bir
anuloplasty halkası kullanarak ileri MY’leri mükemmel sonuçlarla tedavi etmişlerdir. 139
İskemik MY’de tek başına revaskülarizasyonla, revaskülarizasyon ve onarım beraber
yapılan 355 hastada kombine grupta IMR derecesinde daha çok azalma sağlandığı
bulundu,ancak 5 yıllık sağkalım oranlarının benzer oldugu bulunmuştur.Erken mortalite tek
başına KABG yapılan grupta daha düşüktür.3. ve 4. Derece MY’liler ele alınırsa erken
mortalite aynıdır. Düzeltilmemiş MY ‘i revaskülarizasyon sonrası uzun dönem sağkalımı
azaltır. 142
Bizim Olgularımızda preoperatif dönemdeki mitral yetersizliğinin derecesi, Grup I ve
Grup II ‘de anlamlı farklılık göstermemektedir.Grup 1 ‘de preop MY grade’i anlamlı derecede
yüksek olmasına rağmen postopta çok daha düşüktü,yani MY farkı Grup I’de daha fazladır.
AMİ sonrası MY'ni iyi tolere eden bu hastaların, elektif olarak operasyona alındığı döneme
kadar ventrikül fonksiyonlarının mitral yetersizliğini kompanse etmek amacıyla "remodelling"e
uğradığını düşünüyoruz.
İskemi kalp hastalığına ikincil KMY'de yetersizliğin şiddetli olduğu küçük bir grup
dışında hiçbir zaman klinik tablonun ana belirleyicisi MY değildir. iskemik hastalığın uygun
tedavisiyle (CABG, PTCA, Stent vb) MY kaybolur veya önemsenmeyecek kadar azalır.
Normalde de hafif MY, LV tarafından oldukça iyi tolere edilir. Genellikle anjinası olan, iyi
hedef arterlere sahip ve sintigirafi ile posterolateral geri donüşümlü iskemisi bulunan hastalarda
karşılaşılan hafif-orta değişken MY bulunması halinde mitral kapağa girişim yapılmaksızın
58
sadece koroner revaskülarizasyon tercih edilebilir. Hastalarımızın postoperatif fonksiyonel
kapasitelerine bakıldığında, her iki grupta da anlamlı azalma tespit edilmiştir. İleri MY varlığı
ve beraberinde LV fonksiyon bozukluğu operatif mortaliteyi artırır.148 MY hafif ise mitral
kapağa müdahale kararı oldukça zordur. intraoperatif degerlendirmeler ve hastanın
revaskülarizasyondan göreceği faydaları hesaplanması alınacak kararda etkili olur.Grade 2 veya
daha yüksek MY’li hastaların%65’in prosedür sonrası intraoperatif EKO’da ciddi MY’sinin
olmadığı unutulmamalıdır.
İleri KMY'de hastaya CABG ve kapak replasmanı veya tamiri uygulanır. Burada
cerrahın bilgisi, tecrübesi, ve insiyatifi öne çıkmaktadır.
KMY'de klinik tablonun baskın kısmı ileri MY ise operasyon endikasyonları MY'de
olduğu gibi kabul edilebilir. Klinik tablo iskemik hastalığa ait ise bilinen iskemik kalp hastalığı
prosedürlerinin endikasyonları göz önüne alınır. CABG uygulanacak hastada MY'nin
değerlendirilmesi cerrahın insiyatifindedir. Cerrah, ameliyat esnasında LV durumunu ve
kapağın
durumunu kalp çalışırken ve durdurulduktan sonra değerlendirerek kararını
vermelidir.Mitral kapak onarımının yeterliliğine ve güvenilirliğine ilişkin en ufak şüphe bir
kapak replasmanına yöneltmektedir.
Mitral onarımla düşük EF ilişkisi retrospektif incelendiği araştımada Mitral valv plasti’si
olan hastalar EF >%35 ve EF<%35 olmak üzere iki gruba ayrılmış perioperatif mortalite grup 1
%2,grup2%8 (p<0,03)bulunmuş,5 yıllık sağkalımda grup1’de%82,grup2‘de %54
bulunmuştur.NYHA 4 ve end stage İKH’lılarda erken ve geç mortalite yüksektir. Kronik
seyreden grup 2 hastalar end stage olmadan önce hasta Mitral valv plasti‘ye erkenden sevk
edilebilirse,düşük EF’li hastaların bile survi uzatabilir.kronik vakalarda semptomatik bozulma
olmadan yapılmalıdır.Yani preop NYHA class 4 erken ve geç mortalitenin en önemli
prediktörüdür.İKH ,geç mortalitenin en önemli prediktörüdür. 143
EF, özellikle iskemi ve MY'nin birlikte olduğu durumlarda veya sadece MY'de
değerlendirme için zayıf bir kriterdir. Konjestif yetmezliğe girmiş hastalarda bile normal
olabilir. EF %40'ın altına düştüğünde LV fonksiyonu şiddetle bozulmuştur. Mitral yetersizliği
düzeltildikten sonra bu hastalarda afterload artacağı için EF'nin daha da düşeceği
hatırlanmalıdır. Olgularımızda Grup I’de yer alan hastalarda, MY,PAB,LVDSC anlamlı
düzelmesine rağmen EF değerinde anlamlı düzeyde olmayan azalma olmaktadır.Grup 2’de
EF’de anlamlı bir değişiklik olmamıştır.
Grup I’de postop komplikasyonlardan sadece respiratuar olay anlamlı yüksek
çıkmaktadır,bunu ekstübasyon süresinin anlamlı daha uzun olmasıyla ilişkili olduğunu
düşünüyoruz.
Grup I’de postoperatif dönemde dobutamin ve noradrenalin ilaç kullanımının ve
dobutamin total dozunun anlamlı daha yüksek olduğu bulunmuş bunun nedeni olarak
MY’indeki anlamlı düzelmeye bağlı afterload arttığından EF değerinin dahada düşmesine
bağlıyoruz.
Son zamanlarda MY'de sol ventrikül fonksiyonunun değerlendirilmesinde en değerli
gösterge ESVEndsistolik volüm)'dir. Bu iskemik hastalık içinde iyi bir gösterge olabilir.
Böylece LV kontraktilitesi değerlendirilebilir. ESV'nin değeri operasyon sonrası LV
fonksiyonel durumunun tahmin edilebilmesini sağlar. LV boyutları da bu değerlendirmenin
yapılabilmesi için oldukça kullanışlıdır. ESV 30 ml/m2'den küçük, sol ventrikül sistol sonu çapı
(LVSSÇ) 40 mm'den küçük ise postoperatif sol ventrikül fonksiyonları iyidir. ESV 90
ml/m2'den, LVSSÇ'nin 50 mm'den büyük olduğu vakalarda LV'de geri dönüşümüz değişiklikler
59
vardır. Bu hastalarda operatif mortalite yüksektir.149 Postoperatif LV fonksiyonlar
toparlanamaz, yaşam beklentisi ve kalitesi iyi değildir. Fonksiyonel durumu NYHA Class 3-4
olan hastalarda medikal kontrendikasyon yoksa cerrahi uygulanabilir.Hastalanmızın preoperatif
ve postoperatif fonksiyonel kapasiteleri değerlendirildiğinde her iki grupta da anlamlı bir
düzelme söz konusudur.
SONUÇ: Koroner iskemiye bağlı yetmezlik,anterior papiller adale ile ilişkili kardiyojenik şoktan
anüler dilatasyonla birlikte ventrikül disfonksiyonuyla ilişkili konjestif kalp yetmezliğine kadar
değişen çeşitli klinik prezentasyonlara sahiptir.
İskemik kalp hastalığı nedeniyle akut dönemde koroner bypass cerrahisine giren
hastaların %4-5'inde İMY ile karşılaşılır.11 Mitral kapak cerrahisi nedenleri arasında ise
iskemik mitral yetersizliği üçüncü sırada yer alıp, mitral kapak operasyon endikasyonlarının
yaklaşık %10'unu oluşturmaktadır.
Papiller adale veya korda rüptürü nedeniyle gelişen akut MY'de cerrahi tedavi
yapılmayan hastalarda mortalitenin yüksekliği bilinmektedir. Cerrahi uygulanan hastalar icin
de mortalite oldukça yüksektir. Hasta yaşı, kardiyojenik şok, eşlik eden diğer hastalıklar (DM,
KOAH,Akut veya Kronik böbrek yetmezliği vb.) mortaliteyi artıran sebepler olarak
belirtilmiştir.151
Anuloplasty tipi sağkalımdan bağımsızdır.İlk ameliyatta MVR yapılması ,postoperatif
MY’i riskini elimine etsede ,bu strateji düşük sagkalımla ilişkilidir,bu yüzden fonksiyonel
iskemik mitral yetmezliğin daha sağlam yapılabilmesi için daha iyi teknikler
geliştirilmelidir.144
Kliniğimizde akut iskemik mitral yetmezliği nedeni ile müdahale edilen hastaların,
preoperatif ve postoperatif dönemde çalışmamızdaki kriterler baz alındığında, operasyonun
zamanlamasına bağlı olarak ejeksiyon fraksiyonunun yükseldigi görülmektedir. Mortalite
yönünden gruplar arasında fark gorülmezken, öngörülebilen bazı komorbid faktorlerin (DM,
peroperatif miyokard infarktusü, renal, norolojik ve solunumla ilgili komplikasyonlar vb.)
etkilerinin minimuma indirilmesi cerrahi başarı açısından önemlidir.
Postoperatif fonksiyonel kapasitenin düzelmesi nedeni ile iskeminin hızla düzeltilmesi
ve gerekiyorsa mitral yetmezliğine müdahale edilmesi hastanın yaşam kalitesini yükseltecektir.
Bu noktada; bu tür hastalarda cerrahi açıdan preoperatif değerlendirmenin yeterli ve cerrahi
prosedür olarak doğru tercihin yapıldığı durumlarda, hastaların cerrahiden oldukça fayda
görecekleri düşünülebilir.
Papiller kas ve korda rüptürü olan hastaların acil olarak, diğer iskemik mitral yetersizliği
olan hastaların ise medikal tedavi ile optimal şartlar oluştuktan sonra ameliyata alınmasını
önermekteyiz. Orta-ileri mitral yetersizliğinde, KABG yanı sıra mitral kapağa müdahale
edilmesi, hem postoperatif ejeksiyon fraksiyonunu artırmakta hem de postoperatif fonksiyonel
kapasiteyi düzeltmektedir. Mitral kapağa yapılan müdahalenin, replasmandan ziyade iyi
yapılmış rekonstrüksiyon olması ve bu rekonstrüksiyona ek olarak ring kullanılmasının daha
uygun olacağı önerilebilir.
60
KAYNAKLAR
1. Bonow RO, Carabello BA, Kanu C, de LA, Jr., Faxon DP, Freed MD, et al. ACC/AHA 2006
guidelines for the management of patients with valvular heart disease: a report of the American
College of Cardiology/American Heart Association Task Force on Practice Guidelines (writing
committee to revise the 1998 Guidelines for the Management of Patients With Valvular Heart Disease): developed in collaboration with the Society of Cardiovascular Anesthesiologists: endorsed
by the Society for Cardiovascular Angio graphy and Interventions and the Society of Thoracic
Surgeons. Circulation 2006;114:e84-231.
2. Akar AR, Doukas G, Szafranek A, Alexiou C, Boehm MC, Chin D, et al. Mitral valve
repair and revascularization for ischemic mitral regurgitation: predictors of operative mortality
and survival. J Heart Valve Dis 2002; 11:793-800.
3. Akar AR, Ozyurda U. Surgery for ischemic mitral valve prolapse. Eur J Cardiothorac Surg
2005;28:361-2.
4. Edmunds LH, Jr. Ischemic Mitral Regurgitation. In: Cardiac Surgery in the Adult. Edmunds LH,
Jr„ ed. 1997. McGraw-Hill Co, New York, NY.
5. Gillinov AM, Wierup PN, Blackstone EH, Bis-hay ES, Cosgrove DM, White J, Lytle BW,
McCarthy PM. Is repair preferable to replacement for ischemic mitral regurgitation? J Thorac
Cardiovasc Surg 2001;122:1125-41.
6-American Heart Association 1990 Heart Facts. Dallas American Heart Association
National C.P1
7-American Heart Association : Heart ant stroke facts 1995. Statistical supplement. Chicago.
American Heart Association 1996.
8-Lavie CJ, Gersh BJ. Mechanical and electrical complications of acute myocardial
infarction. Mayo Clin. Proc. 1990; 65:709
9-Lehman KG, Francis CK, Dodge HI et at: Mitral regurgitation in early myocardial
infarction: incidence, clinical detection and prognostic implications. TIMI study group. Ann.
Intern. Med. 1992; 117:10-17
10-Tcheng JE, Jackman JD, Nelson CL et al. Outcomeof patients sustaining acute ischemic
regurgitation during myocardial infarction. Ann. Intern. Med. 1992;117:18-24
11-Dion R: Ischemic mitral regurgitation : When and how should it be corrected. J. Heart
Valve Dis. 1993; 536-543
12Galloway AC, Grossi EA et al. : Operative therapy for mitral insufficiency from coronary
artery disease. Semin. Thorac. Cardiovasc. Surg. 1995; 7:227-232
13-Carpentier A, Deloche A, Dauptain J, et al. A new reconstructive operation for correction of
mitral and tricuspid insufficiency. J Thorac Cardiovasc Surg 1971;61:1-13.
14-Duran CM, Pomar JL, Cucchiara G. A flexible ring for atrioventricular heart valve reconstruction. J Cardiovasc Surg (Torino) 1978;19: 417-20.
15-David TE, Armstrong S, Sun Z. Left ventricular function after mitral valve surgery. J Heart
Valve Dis 1995;4 Suppl 2:S175-S80.
16-Goldman ME, Mora F, Guarino T, Fuster V, Mindich BP. Mitral valvuloplasty is superior to
valve replacement for preservation of left ventricular function: an intraoperative two-dimensional
echocardiographic study. J Am Coll Cardiol 1987;10:568-75.
61
17-de Oliveira JMF, Antunes MJ. Mitral valve repair: better than replacement, Heart 2006;92:
275-81.
18-Gillinov AM, Cosgrove DM, Blackstone EH, et al. Durability of mitral valve repair for degenerative disease. J Thorac Cardiovasc Surg 1998;116:734-43.
19-Sand ME, Naftel DC, Blackstone EH, et al. A comparison of repair and replacement for mitral
valve incompetence. J Thorac Cardiovasc Surg 1987;94:208.
20-Goldsmith IRA, Lip GYH, Patel RL. A prospective study of changes in the quality of life of
patients following mitral valve repair and replacement. Eur J Cardiothoracic Surg 2001; 20:949.
21-Cutler EE, Levine SA, Beck CS. The surgical treatment of mitral stenosis: experimental and
clinical studies. Arch Surg 1924;9:689-821, 104-5.
22-Souttar HS. The surgical diagnosis of mitral stenosis. Brit Med J 1925;2:605.
23-Lillehei CW, Gott VL, DeWall RA, et al. Surgical correction of pure mitral insufficiency by
annuloplasty under direct vision. Lancet 1957;77:44624-Carpentier A. La valvuloplastie reconstitutive. Une nouvelle technique de vallvuloplastie mitrale. Presse Med 1969;77:251-3.
25-Hansen D.E., Cahill P.D., Decampli W.M. et al : Valvular- ventricular interaction of the
mitral apparatus in canine left ventricular systolic performance. Circ 1986; 73:1310.
26-David T.E., Burns R.J., Bacchus CM. et al. : Mitral valve replacement for mitral
regurgitation with and without preservation of chordae tendinea. J Thorac Cardiovasc Surg.
1984; 88:718.
27-McAfee M.K., SchajfH.W. : Valve repair for mitral insufficiency. Cardiology 1990;
20:35-43.
28-Ormiston J A., Shah P.M., Tei C. et al : Size and motion of the mitral anulus in man : A
two- dimensional echocardiographic method and findings in normal subjects. Circ 1981;
64:113.
29-Kihara Y, Sasayama S., Miyazaki S. et al: Role of the left atrium in adaptation of the heart
to chronic mitral regurgitation in concious dogs. Circ Res. 1988;62:543.
30-Edwards W.D. Applied anatomy of the heart. In : Giuliani E.R., Fuster V, Gersh B.J. et al.
eds. Cardiology fundementals and practice, 2d ed : vol 1. St. Louis: Mosby-Yearbook; 1991;
47:112
31-Edwards W.D. Anatomy of the cardiovascular system : Clinical Medicine, vol 6.
Philedelphia: Harper & Row; 1984; 1:24.
32-Lambert AS, Miller JP, Merrick SH, Schiller NB, Foster E, Muhiudeen-Russell I, Cahalan
MK. Improved evaluation of the location and mechanism of mitral valve regurgitation with a
systematic transesophageal echocardiography examination. Anesth Analg 1999;88:1205-12.
33-Carpentier AF, Lessana A, Relland JY, et al. The "physio-ring": an advanced concept in mitral
valve annuloplasty. Ann Thorac Surg 1995;60:1177-85; discussion 1185-6.
34-Levine RA, Handschumacher MD, Sanfilippo AJ, Hagege AA, Harrigan P, Marshall JE, et al.
Three-dimensional echocardiographic reconstruction of the mitral valve, with implications for the
diagnosis of mitral valve prolapse. Circulation 1989;80:589-98.
35-Carpentier A. Cardiac valve surgery-the "French correction". J Thorac Cardiovasc Surg
1983;86:323-37.
62
36-Grigioni F, Enriquez-Sarano M, Zehr KJ, Bailey KR, Tajik AJ. Ischemic mitral regurgitation:
long-term outcome and prognostic implications with quantitative Doppler assessment. Circulation
2001;103:1759-64.
37-Burch GE, De Pasquale NP, PHILLIPS JH. Clinical manifestations of papillary muscle
dysfunction. Arch Intern Med 1963;112:112-7.
38-Levine RA, Hung J, Otsuji Y, Messas E, Liel-Cohen N, Nathan N, et al. Mechanistic insights
into functional mitral regurgitation. Curr Cardiol Rep 2002;4:125-9.
39-Yiu SF, Enriquez-Sarano M, Triboiiilloy C, Seward JB, Tajik AJ. Determinants of the degre-e
of functional mitral regurgitation in patients with systolic left
ventricular dysfunction: A quantitative clinical study. Circulation 2000; 102: 1400-6.
40-Eckberg D.L., Gault J.H., Bouchard R.L. et al : Mechanics of left ventricular contraction
in chronic severe mitral regurgitation. Circ Res. 1957;5:539.
41-Corin W.J., MonradE.S., Murakami T. et al. : The relationship afterload to ejection
performance in chronic mitral regurgitation. Circ 1987;76:59.
42-Urschell C.W., Covell J.W., Graham T.P. et al : Effects of acute valvular regurgitation on
the oxygen consumption of the canine heart. Circ Res 1968; 23:33.
43-Ross J. Jr. : Left ventricular function and the timing of surgical treatment in valvular heart
disease. Ann Intern Med. 1981;94:498.
44-Maisel AS, Gilpin EA, Klein L, Le Winter M, Henning H, Collins D. The murmur of papillary
muscle dysfunction in acute myocardial infarction: clinical features and prognostic implications.
Am Heart J 1986;112:705-11.
45-Rankin JS, Hickey MS, Smith LR, Muhlbaier L, Reves JG, Pryor DB, Wechsler AS. Ischemic
mitral regurgitation. Circulation 1989;79: 1116-1121.
46-Hickey MS, Smith LR, Muhlbaier LH, Harrell FE, Jr., Reves JG, Hinohara T, Califf RM,
Pryor DB, Rankin JS. Current prognosis of ischemic mitral regurgitation. Implications for future
management. Circulation 1988;78: 151-159.
47-Dion R, Benetis R, Elias B, Guennaoui T, Raphael D, Van Dyck M, Noirhomme P, Van Overschelde JL. Mitral valve procedures in ischemic regurgitation. J Heart Valve Dis.
1995;4Suppl2:S124-S9.
48-Barzilai B, Gessler C, Jr., Perez JE, Schaab C, Jaffe AS. Significance of Doppler-detected
mitral regurgitation in acute myocardial infarction. Am J Cardiol 1988;61:220-3.
49-Tcheng JE, Jackman JD, Jr., Nelson CL, Gardner LH, Smith LR, Rankin JS, Califf RM,
Stack RS. Outcome of patients sustaining acute ischemic mitral regurgitation during myocardial
infarction. Ann Intern Med 1992;117: 18-24.
50-Lamas GA, Mitchell GF, Flaker GC, Smith SC, Jr., Gersh BJ, Basta L, Moye L, Braunwald E,
Pfeffer MA. Clinical significance of mitral regurgitation after acute myocardial infarction.
Survival and Ventricular Enlargement Investigators. Circulation 1997;96:827-33.
51-Bursi F, Enriquez-Sarano M, Nkomo VT, Ja-cobsen SJ, Weston SA, Meverden RA, Roger VL.
Heart failure and death after myocardial infarction in the community: the emerging role of mitral
regurgitation. Circulation 2005;111: 295-301.
52-Hochman JS, Buller CE, Sleeper LA, Boland J, Dzavik V, Sanborn TA, et al. Cardiogenic
shock complicating acute myocardial infarction-etiologies, management and outcome: a report
63
from the SHOCK Trial Registry. SHo-uld we emergently revascularize Occluded Coronaries for
cardiogenic shocK? J Am Coll Cardiol 2000;36:1063-70
53-Hickey M.St J., Smith L.R., Muhlbaier L.H. et al. : Current prognosis of ischemic mitral
regurgitation. Circ 1988; 78:151
54-Sharma S.K., Seckler J., Israel D.H. et al: Clinical, angiographic and anatomic findins in
acute severe ischemic mitral regurgitation. Am J Cardiol. 1992;70:277.
55-Barbour D.J., Roberts W.C.: Rupture of a left ventricular papillary muscle during acute
myocardial infarction : Analysis of 22 necropsy patients. Am J Cardiol. 1986;8:558.
56-Erbel R., Schweiser P., Bardos P., Meyer J. : Two-dimensional echocardiographic
diagnosis of papillary muscle rupture. Chest 1981; 79:595.
57-Nishimura R.A., Schaff H.V., Shub C, Gersh B.J., Edwards W.D., Tajik A.J. : Papillary
muscle rupture complicating acute myocardial infarction : Analysis of 17 patients. Am J
Cardiol 1983;51:373.
58-Wei JY, Hutchins JM et al. : Papillary muscle rupture in fatal acute myocardial infarction:
A potentially treatable form of cardiogenic shock. Ann. Intern. Med. 1979;90:149-152
59-Vlodaver Z, Edwards JE : Rupture of ventricular septum or papillary muscle complicating
myocardial infarction. Circulation 1977; 55:815-822
60-Coma-Canella I, Gamallo C et al: Anatomic findings in acute papillary necrosis. Am.
Heart J. 1989; 118:1188-1192
61-Wei JY, Hutchins GM, Bulkley BH. Papillary muscle rupture in fatal acute myocardial infarction: a potentially treatable form of cardiogenic shock. Ann Intern Med 1979;90:149-52.
62-Wei JY, Hutchins GM. The pathogenesis of papillary muscle rupture complicating myocardial infarction: hemorrhage accompanying contraction band necrosis. Lab Invest
1978;39:204-9.
63-Zile MR, Tomita M, Nakano K, Mirsky I, Usher B, Lindroth J, Carabello BA. Effects of left ventricular volume overload produced by mitral regurgitation on diastolic function. Am J Physiol
1991;261:H1471-H80.
64-Zile MR, Tomita M, Ishihara K, Nakano K, Lindroth J, Spinale F, et al. Changes in diastolic
function during development and correction of chronic LV volume overload produced by mitral
regurgitation. Circulation 1993;87:1378-88.
65-Oury JH, Cleveland JC, Duran CG, Angell WW. Ischemic mitral valve disease: classification
and systemic approach to management. J Card Surg 1994;9:262-73.
66-Dagum P, Timek TA, Green GR, Lai D, Daughters GT, Liang DH, et al. Coordinate-free
analysis of mitral valve dynamics in normal and ischemic hearts. Circulation 2000;102:!l-I62II9.
67-Gorman JH, III, Gorman RC, Jackson BM, Hi-ramatsu Y, Gikakis N, Kelley ST, et al. Distortions of the mitral valve in acute ischemic mitral regurgitation. Ann Thorac Surg 1997;64: 102631.
68-Bursi F, Enriquez-Sarano M, Jacobsen SJ, Roger VL. Mitral regurgitation after myocardial
infarction: a review. Am J Med 2006;119:103-12.
69-Llaneras MR, Nance ML, Streicher JT, Linden PL, Downing SW, Lima JA, et al. Pathogenesis
of ischemic mitral insufficiency. J Thorac Cardiovasc Surg 1993;105:439-42.
64
70-Llaneras MR, Nance ML, Streicher JT, Lima JA, Savino JS, Bogen DK, Deac RF, Ratcliffe
MB, Edmunds LH, Jr. Large animal model of ischemic mitral regurgitation. Ann Thorac Surg
1994;57:432-9.
71- FiguerasJ., CalyoF.E., CortadellasJ., Soler-SolerJ. : Comparison of patients with and
without papillary muscle rupture during acute myocardial infarction. Am J Cardiol
1997;80:625-627.
72-Calvo F.E., Figueras J, Cortadellas J., Soler-Soler J.: Severe mitral regurgitation
complicating acute myocardial infarction. Clinical and angiographic differences between
patients with and without papillary muscle rupture. Eur Heart J 1997;18:1606-1610.
73-Nishimura RA., Schaff H.V., Gersh B.J. et al. : Early repair of mechanical complications
after acute myocardial infarction. JAMA 1986;256:47-50.
74-DeBuskR.F., Harrison D.C : The Clinical spectrum of papillary muscle disease. N
EngJMed 1969;281:1458-1460.
75-Le Feuvre C, Metzger J.P., Lachurie M.L. et al. : Treatment of severe mitral regurgitation
caused by ischemic papillary muscle dysfunction : Indications for coronary angioplasty. Am
Heart J 1992;123:860-865.
76-Izumi S., Miyatake K., Beppu S., Park Y.D., Nagata S., Kinoshita K, Sakakibara H,
Nimura H. : Mechanism of mitral regurgitation in patients with myocardial infarction : A
study using real-time two-dimensional doppler flow imaging and echocardiography. Circ
1987;76:777.
77-Ogawa S., Hubbard F.E., Mardelli T.C., Dreifus L.S. : Cross-sectional Echocardiograpic
spectrum of papillary muscle dysfunction. Am Heart J 1979;97:312.
78-Tallury V.K., De Pasquale N.P., Burch G.E. : The echocardiogram in papillary muscle
dysfunction. Am Heart J 1972;83:12.
79-Ballaster M., Jajoo J., Rees S. et al. : The mechanism of mitral regurgitation in dilated left
ventricle. Clin Cardiol 1988;6:333.
80-Cohen L.S., Mason D.T. and Braunwald E. : Significance of an atrial gallop sounds in
mitral regurgitation : A clue to the diagnosis of ruptured chordae tendinea. Circ 1966;35:112.
81-Morrow A.G., Cohen L.S., Roberts W.C. et al. : Severe mitral regurgitation following
acute myocardial infarction and ruptured papillary muscle, hemodynamic findings and results
of operative treatment in four patients. Circ 1968;37(suppl II).
82-Desjardins VA, Enriquez-Sarano M, Tajik AJ, Bailey KR, Seward JB. Intensity of murmurs
correlates with severity of valvular regurgitation. Am J Med 1996;100:149-56.
83-Enriquez-Sarano M, Bailey KR, Seward JB, Tajik AJ, Krohn MJ, Mays JM. Quantitative
Doppler assessment of valvular regurgitation. Circulation 1993;87:841-8.
84-lung B. Management of ischaemic mitral regurgitation. Heart 2003;89:459-64.
85-Enriquez-Sarano M, Tribouilloy C. Quantitation of mitral regurgitation: rationale, approach,
and interpretation in clinical practice. Heart 2002;88Suppl4:iv1-iv3.
86-Enriquez-Sarano M. Timing of mitral valve surgery. Heart. 2002;87:79-85.
87-Heinle SK, Tice FD, Kisslo J. Effect of dobu-tamine stress echocardiography on mitral regurgitation. J Am Coll Cardiol 1995;25:122-7.
88-Luxereau P, Dorent R, Gevigney GD, Brune-val P, Chomette G, Delahaye G. Aetiology of
surgically treated mitral regurgitation. Eur Heart J 1991 ;12 Suppl B:2-4.
65
89-Thomson HL, Enriquez-Sarano M. Echocardiographic assessment of mitral regurgitation.
Cardiol Rev 2001;9:210-6.
90-Cheitlin MD, Armstrong WF, Aurigemma GP, et al. ACC/AHA/ASE 2003 guideline" update
for the clinical application of echocardiog-raphy-summary article: a report of the American
College of Cardiology/American Heart Association Task Force on Practice Guidelines
(ACC/AHA/ASE Committee to Update the 1997 Guidelines for the Clinical Application of
Echocardiography). J Am Coll Cardiol 2003;42:954-70.
91-Enriquez-Sarano M, Freeman WK, Tribouil-loy CM, et al. Functional anatomy of mitral regurgitation: accuracy and outcome implications of transesophageal echocardiography. J Am Coll
Cardiol 1999;34:1129-36.
92-Stewart WJ, Currie PJ, Salcedo EE, et al. Evaluation of mitral leaflet motion by echocardiography and jet direction by Doppler color flow mapping to determine the mechanisms of mitral
regurgitation. J Am Coll Cardiol 1992;20: 1353-61.
93-Naqvi TZ. Perioperative clinical decision-making in surgery for mitral valve repair. Minerva
Cardioangiol 2007;55:213-27.
94Ahmed S, Nanda NC, Miller AP, et al. Usefulness of transesophageal three-dimensional
echocardiography in the identification of individual segment/scallop prolapse of the mitral valve.
Echocardiography 2003;20:203-9.
95-Zoghbi WA, Enriquez-Sarano M, Foster E, et al, of Echocardiography AS. Recommendations
for evaluation of the severity of native valvular regurgitation with two-dimensional and Doppler
echocardiography. J Am Soc Echo-cardiogr 2003;16:777-802.
96-Quigley RL The role of echocardiography in mitral valve dysfunction after repair. Minerva
Cardioangiol 2007;55:239-46.
97-Saiki Y, Kasegawa H, Kawase M, Osada H, Ootaki E. Intraoperative TEE during mitral valve
repair: does it predict early and late postoperative mitral valve dysfunction? Ann Thorac Surg
1998;66:1277-81
98-Lung B, Gohlke-Barwolf C, Tornos P, et al. on Valvular Heart Disease WG. Recommendations
on the management of the asymptomatic patient with valvular heart disease. Eur Heart J
2002;23:1252-66.
99-Kay G.L., Kay J.H., Zubiate P., Yokohama T., Mendez M. : Mitral valve repair for mitral
regurgitation secondary to coronary artery disease. Circ 1986;7(suppl 1) .188-198.
100-Komeda M, Glasson J, Miller D.C, Tatoulis J.: Ischemic mitral valve disease. Ischemic
heart disease surgical management.Buxton B, Frazier O.H.,Westaby S, eds. London.
Mosby.1999; P303-313
101-Yun K.L., Rayhill S. C, Niczyporuk MA., Fann J.I.,: Mitral valve replacement in delated
canine hearts with chronic mitral regurgitation. Importance of subvalvular apparatus. Circ
1991;84(suppl 5):UI112-III124
102-Dion R. Ischemic mitral regurgitation: when and how should it be corrected? J Heart Valve
Dis 1993;2:536-43.
103-Boiling SF, Deeb GM, Bach DS. Mitral valve reconstruction in elderly, ischemic patients.
Chest 1996;109:35-40.
104-Boiling SF, Pagani FD, Deeb GM, Bach DS. Intermediate-term outcome of mitral recons66
truction in cardiomyopathy. J Thorac Cardiovasc Surg 1998;115:381-6.
105-Miller DC. Ischemic mitral regurgitation redux-to repair or to replace? J Thorac Cardiovasc
Surg 2001;122:1059-62.
106-Kay JH, Mendez M, Zubiate P, Yokoyama T, Vanstrom N, Gharavi M. Long-term results of
operations for mitral insufficiency secondary to coronary artery disease. Cardiovasc Clin
1981;12:75-80.
107-Kay JH, Zubiate P, Mendez MA, Vanstrom N, Yokoyama T, Gharavi MA. Surgical treatment
of mitral insufficiency secondary to coronary artery disease. J Thorac Cardiovasc Surg
1980;79:12-8.
108-Reed GE, Tice DA, Clauss RH. Asymmetric exaggerated mitral annuloplasty: Repair of mitral
insufficiency with hemodynamic predictability. J Thorac Cardiovasc Surg 1965;49: 752-61.
109-Carpentier A, Deloche A, Dauptain J, Soyer R, Blondeau P, Piwnica A, Dubost C, et al. A
new reconstructive operation for correction of mitral and tricuspid insufficiency. J Thorac
Cardiovasc Surg 1971;61:1-13.
110-Duran CG, Pomar JL, Revuelta JM, Gallo I, Poveda J, Ochoteco A, et al. Conservative operation for mitral insufficiency: critical analysis supported by postoperative hemodynamic studies of
72 patients. J Thorac Cardiovasc Surg 1980;79:326-37.
111-Beeri R, Yos'efy C, Guerrero JL, Abedat S, Handschumacher MD, Stroud RE, et al. Early
repair of moderate ischemic mitral regurgitation reverses left ventricular remodeling: a functional
and molecular study. Circulation 2007;116:1288-193.
112-Grossi EA, Bizekis CS, LaPietra A, Derivaux CC, Galloway AC, Ribakove GH, et al. Late
results of isolated mitral annuloplasty for "functional" ischemic mitral insufficiency. J Card Surg
2001;16:328-32.
113-Tahta SA, Oury JH, Maxwell JM, Hiro SP, Duran CM. Outcome after mitral valve repair for
functional ischemic mitral regurgitation. J Heart Valve Dis 2002;11:11-8.
114-Spoor MT, Geltz A, Boiling SF. Flexible versus nonflexible mitral valve rings for congestive
heart failure: differential durability of repair. Circulation 2006;114:167-171.
115-Borger MA, Murphy PM, Alam A, Fazel S, Ma-ganti M, Armstrong S, et al. Initial results of
the chordal-cutting operation for ischemic mitral regurgitation. J Thorac Cardiovasc Surg
. 2007;133:1483-92.
116-Cohn LH, Kowalker W, Bhatia S, DiSesa VJ, John-Sutton M, Shemin RJ, et al. Comparative
morbidity of mitral valve repair versus replacement for mitral regurgitation with and without
coronary artery disease. 1988. Updated in 1995. Ann Thorac Surg 1995;60:1452-3.
117-Cohn LH, Rizzo RJ, Adams DH, Couper GS, Sullivan TE, Collins JJ, et al. The effect of pathophysiology on the surgical treatment of ischemic mitral regurgitation: operative and late risks of
repair versus replacement. Eur J Car-diothorac Surg 1995;9:568-74.
118-Levine RA, Hung J, Otsuji Y, Messas E, Liel-Cohen N, Nathan N, et al. Mechanistic insights
into functional mitral regurgitation. Curr Cardiol Rep 2002;4:125-9.
119-Liel-Cohen N, Guerrero JL, Otsuji Y, Handschumacher MD, Rudski LG, Hunziker PR, etal. Design of a new surgical approach for ventricular remodeling to relieve ischemic mitral regurgitation:
insights from 3-dimensional echocardiography. Circulation 2000;101:2756-63.
120-Ramadan R, Al Attar N, Mohammadi S, Ghos-tine S, Azmoun A, Therasse A, et al. Left ven67
tricular infarct plication restores mitral function in chronic ischemic mitral regurgitation. J Thorac
Cardiovasc Surg 2005;129:440-2.
121-Messas E, Yosefy C, Chaput M, Guerrero JL, Sullivan S, Menasche P, et al. Chordal cutting
does not adversely affect left ventricle contractile function. Circulation 2006;114:1524-18.
122-Messas E, Guerrero JL, Handschumacher MD, Conrad C, Chow CM, Sullivan S, et al.
Chordal cutting: a new therapeutic approach for ischemic mitral regurgitation. Circulation
2001;104:1958-63.
123-Timek TA, Nielsen SL, Lai DT, Tibayan FA, Liang D, Rodriguez F, et al. Edge-to-edge mitral
valve repair without ring annuloplasty for acute ischemic mitral regurgitation. Circulation
2003:108 Suppl 1:11122-117.
124-Sartipy U, Albage A, Mattsson E, Lindblom D. Edge-to-edge mitral repair without annuloplasty in combination with surgical ventricular restoration. Ann Thorac Surg 2007;83:1303-9.
125-Carpentier A. The sliding leaflet technique. Le Club Mitrale Newsletter, August; 1988. p.l5.
126-Kronzon I, Cohen ML, Winer HE, Colvin SB: Left ventricular outflow tract obstruction: a
complication of mitral valvuloplasty. J Am Coll Cardiol 1984;4:825.
127-Carpentier A: Cardiac valve surgery-the "French correction" J Thorac Cardiovasc Surg.
1983;86:323-337.
128-Tuchmann A. et al. : Poliydioxanone in vascular surgery. J Cardiovas Surg.
1984;25:225-229.
129-Myers J.L. et al. : The use of absorbable monofilament polydioxanone suture in pediatric
cardiovascular operations. J Thorac Cardiovas Surg. 1986; 92:771-775.
130.Cosgrove DM III, Sabik JF, Navia JL: Minimally invasive valve operations. Ann Thorac
Surg 1998;65:1535
131.Fann Jl, Pompili MF, Burdon TA, et al: Minimally invasive mitral valve surgery. Semin
Thorac Cardiovasc Surg 1997; 9:320.
132.Alfieri O, Maisano F, De Bonis M, Stefano PL, Torracca L, Oppizzi M,La Canna G. The
double-orifice technique in mitral valve repair: A simple solution for complex problems. J
Thorac Cardiovasc Surg 2001; 122: 674-81.
133.Alfieri O, Elefteriades JA, Chapolini RJ, Steckel R, Allen WJ, Reed SW, Schreck S. Novel
suture device for beating-heart mitral leaflet approximation. Ann Thorac Surg 2002; 74:1488-93.
134.Brizard C. Surgical prespective of tran-scatheter mitral valve repair. Presented at the first
annual symposium on new interventions in transcatheter valve techniques, London; March 2004.
135.Feldman T, Hermann HC, Block PC, Withow PL, Foster E, St Goar FG. Percutaneous mitral
valve repair using the edge to edge technique. Presented at the ACC meeting, New Orleans; March
2004.
136Marwick TH, Stewart WJ, Currie PJ, Cosgrove DM. Mechanisms of failure of mitral valve
repair: an echocardiographic study. Am Heart J 1991;122:149-56.
137.Omran AS", Woo A, David TE, Feindel CM, Rakowski H, Siu SC. Intraoperative transesophageal echocardiography accurately predicts mitral valve anatomy and suitability for repair. J
Am Soc Echocardiogr 2002;15:950-7.
138.The Journal of Thorasıc and Cardiovascular Surgery.December 2001, ischemic mitral
68
insuffiency,1108-1124
139.Mild to Moderate Mitral Regurgittion in Patients Undergoing Coronary bypass Grafting:Effects
on Operative Mortality and Long-Term Significance. Paperella Domenico(MD),Mickleborough L.
Lynda (md),Carson Susan (AHT),Ivanow joan (PhD).2003 by The Society ofTorasic Surgeons
Published by El sevier INC.
140.Late Outcome of Mitral Valve Surgery for Patients with Coronary Artery Disease.Peter
S.Dahlberg,md,PhD,
Thomas
A.
Orszulak,MD,Chasles
J.Mullany,MB,MS,Richard
C.Daly,MD,Maurice Enriquez,Sarano,MD,and Hartzell V.Schott,MD,2003 by The Society of
Thorasic Surgeons Published by Elsevier Inc.
141.The Annals of Thorasıc Surgery,Mitral Repair Versus Replacement for ischemic mitral
Regurgitation.Osman O. Al-Radi, Peter C. Austin,Jack V. Tu,Tirone E, David and Terrence M
.Yau.Ann. Thorac Surg.2005,79,1260-1267
142.The Annals of Thorasic Surgery. Ischemic Mitral Regurgitation:Revascularization Alone Versus
Re vascularization and mitral valve Repair.Yong.Human kim,Lawrence S.C. Czer Harmik j.
Soukiasian,Michele De Robertis,Kathy E. Magliato,Carlos Blanche,Sharo S.Raissi James Mirocha,
Robert M .Kass and Alfredo Trento.Ann. Thorac Surg. 2005;79:1895-1901
143.Mitral valve Repair in Patients with low left ventricular Ejection Fractions.Early and Late
Results.Nirugama G. Tallwalkar,MD;Nan R.Earle,MS;Elizabeth Ann Earle ,JD;and Gerald M
.Lawrie MD, FCCP.
144.The Journal of Thorasic and Cardiovascular Surgery.Recurrent mitral regurgitation after
annuloplasty for functional ischemic mitral regurgitation.Edwin C.McGee,JR,A.Marc
Gillinow,Eugene H.Blach stene,Jeevanantham Rajeswaran,Gideon Cohen,Fazad Najam,Takahiro
Shiota ,Joseph F.Sabile,Bruce W. Lytle,Patrich M. Mc Carthy and Delos M. Cosgrove. J. Thorac
Cardiovasc Surg 2004 ;128;916-924
145-Hendren WG,Nemec JJ et al. :Mitral valve repair for ischemic mitral insufficiency.Ann.Thorac
Sur.1991;52:1246-1252
146.Cosgrove DM,Stewart WJ,Mitral valvuloplasty.Curr.Probl.Cardiol.1989;14:353-416
147.Adler D.S.,Goldman L.,O’neil A. et al.:Long term survival of more than 2000 patients after
coronary bypass grafting.Am J Cardiol.1986;58:195-202.
148.Pinson C.W.,Çobanoğlu A.,M.T. et al.: Late surgical results for ischemic mitral regurgitation. J.
Thorac Cardiovasc Surg 1984;88:663.
149.Wisenbaugh T.,Skudicky D.,Sarelli P.: Prediction of outcome after valve replacement for
rheumatic mitral regurgitation in the era of chordal preserevation.Circ. 1994;89:191-197.
150.Loisance D.Y.,Deleuze P.,Hillion M.L.,Cachera J.P.:Are there indications for reconstructive
surgery in severe mitral regurgitation after acute myocardial inferction.Eur J. Cardiothorac Surge.
1990;4:394-397.
151.David TE :T echniques and results of mitral valve repair for ischemic mitral regurgitation.J. Card
Surg. 1994;(suppl):274-277
69
70
71
Download