EDİRNE VE ÇEVRESİNDE OSMANLI DÖNEMİ ASKERİ MİMARİ Hazırlayan: Servet ÜNKAZAN Danışman: Yrd.Doç. Dr. Mustafa ÖZER Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin Sanat Tarihi Anabilim Dalı için öngördüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak hazırlanmıştır. Edirne Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ocak 2006 Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne Bu çalışma, jürimiz tarafından Sanat Tarihi Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak Oybirliği/Oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Prof. Dr. Engin BEKSAÇ Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZER Yrd. Doç. Dr. İbrahim SEZGİN I ÖNSÖZ Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen askeri mimarlık eserleri: Savunma yapıları (kale, sur, kule, siper ve tabya), kışla yapıları, askeri okul, askeri hastane, karargah binaları ile karakol ve silahhaneler gibi yapılardan oluşur. Savunma yapıları hakkında yeterince araştırma yapılmasına karşın karakol, kışla ve karargah binaları Sanat Tarihi bakış açısıyla yeterince incelenmemiştir. Şimdiye kadar Edirne’deki Osmanlı Dönemi’ne ait kışla ve karargah binalarının tamamı hakkında inceleme ve araştırma yapılmamıştır. 19 ve 20.yüzyıllarda batı etkisinde Osmanlı mimarisinin önemli bir bölümünü askeri maksatlı yapılar oluşturur. II. Ordu merkezini oluşturan Edirne’de, Osmanlı Dönemi’nde yoğun imar faaliyetleri görülür. Edirne’deki tarihi askeri binaların bir çoğu günümüzde de askeri amaçlarla kullanılmaktadır. Askeri güvenlik gerekçesiyle araştırmacıların özel izinle inceleme yapması gerekmektedir. Bu nedenle askeri binalarla ilgili incelemeler oldukça yetersizdir. Yapılan araştırma konusunun seçilmesinde ve tezin her aşamasında yakın desteğini esirgemeyen bu çalışma ile bana Sanat Tarihi araştırma metodunu öğreten, yol gösteren Yrd.Doç.Dr.Mustafa Özer’e, askeri hastanelerle ilgili yardımlarını esirgemeyen Nilüfer Gökçe’ye, özellikle süsleme konusunda bilgi eksikliğimi tamamlayan sayın Neriman Köylüoğlu’na, çizimleri yapan mimar Selim Sel ve mühendis Fatih Uslu’ya kalpten teşekkürler. Araştırma yaptığım dönemde beni gönülden destekleyen sıralı birlik komutanlarıma minnettarım. Yıllardır dağınık bir öğrencinin kahrını çeken eşim/velime kalpten teşekkür ederim. OCAK 2006 Servet ÜNKAZAN II ÖZET Edirne ve çevresindeki Osmanlı Dönemi askeri yapıları hakkında günümüze kadar kapsamlı bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan araştırmalarda ise tabyalar haricindeki yapılar sanat tarihi disiplini içerisinde incelenmemiştir. Bu boşluğu doldurmak amacıyla bu çalışmada; Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından (1826), Balkan Harbi’ne (1912) kadar olan sürede Edirne il sınırları içerisinde kurulan üç kışla, iki askeri hastane, bir askeri okul, iki karargah binası ile bu yapılara ait iki çeşme, iki hamam ve iki depo binası, plan, yapı malzemesi ve üslup özellikleri değerlendirilerek detaylı olarak incelenmiştir. 19. ve 20. yy. da batı etkisinde gelişen Osmanlı mimarisinin farklı işlev ve yapı elemanlarıyla oluşan askeri mimari, neoklasik, eklektik(karma) ve ulusal mimarinin özellikleri taşır. Metne dönüştürülen araştırma altı ana bölüm ile resim ve şekillerden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, incelenen askeri yapıların yerleri, dönem ve üslup özellikleri ile yapılan incelemenin metodu anlatılmıştır. 2.Bölümde, M.Ö.400 yılından 1923 yılına kadar geçen sürede, konunun bütünlüğünü pekiştirmek amacıyla Edirne tarihçesi’nden kısaca bahsedilmiştir. 3.Bölümde, Türk Mimarisinde askeri yapılar tanımlanarak, ilk örneklerinden Cumhuriyet dönemine kadar olan gelişim süreci belirlenmeye çalışılmış, Edirne’deki Osmanlı Dönemi askeri yapılarından kısaca bahsedilmiştir. Çalışmanın esas bölümünü oluşturan 4.bölüm, “Katalog” başlığıyla verilmiştir. Bu bölümde, Edirne ve çevresindeki askeri maksatlı binalar ile bu binaların bulunduğu kışlalardaki çeşme, hamam gibi eserler incelenmiştir. Katalog bölümünde incelenen eserlerden günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılmayanlar (General Fahri Özdilek Kışlası ve General Adil Alpay Kışlası) resimlerle belgelenirken, Karaağaç Kışlası, General Kemal Tanca Kışlası, Tümen III Karargahı halen kullanıldığından emniyet gerekçesi ile fotoğrafları çekilmemiş, çizim yapılmamıştır. Cezaevi olarak kullanılan Mahmudiye Kışlası(Piyade Kışlası) binaları ile Demirtaş Askeri Hastanesi’nin bir, iki ve üçüncü kat rölöveleri alınamamıştır. Karşılaştırma ve değerlendirme bölümünde; eserler, plan, malzeme-teknik, yapı elemanları, cephe düzeni, süslemeleri ile ele alınmıştır. Eserler, önce kendi içerisinde, daha sonra Edirne dışındaki askeri yapılarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde binaların tarihlendirilmesi, binalarda yapılan değişiklikler ve günümüze kadar olan kullanım süreci belirlenerek yapılması gerekenler belirtilmiştir. Son bölüm,çalışmada yararlanılan kaynakların gösterildiği. “Kaynakça”dır. Yapıların çizim ve fotoğrafları ile şehir haritası ek’lerde yer almaktadır. . IV ABSTRACT There is no detailed research about military buildings in and around Ottoman Edirne In the previous works, monuments except trenches were not researched in artial base. In order to full this empty space, this work is about to four garrisons, two military hospital, one military school, and one headquarters building which all are regarded with reference to planned construction materials and style between the time resolution of Janissary dated 1826 and Balkan War dated 1912. Ottoman military architecture which was developed from different constructive forces of 19th and 20th centuries’ western based Ottoman architecture, has neo-classical, eclectic, and national racteristics. There are six main parts, pictures and illustrations where necessary. In the introduction, the place, time period, and the methodology of the research are mentioned. In the second part, Ottoman Edirne history briefly explained between 400 B.C. and 1923 in order to make the work’s integrity. In the third part, military buildings in Turkish architecture mentioned and the developing of it is given from the first example to republican period. Also, Ottoman military buildings were mentioned briefly. The fourth part in which main theme is given, investigated the military buildings and bathsand like buildings in these buildings which are in and around Edirne. In this part you can find themes like history, restorations buildings faced with. All monuments are illustrated with pictures and moreover except Mahmudiye Garrison and Timutaş Military Hospital base 1, 2, and 3 statistical survey , all buildings’ handmade illustrations are given. In the part called, evaluation and correspondence, monuments regarded with reference to their plans, materials-tecnique, construction forces, frontal side, ornoments In addition, monuments are corresponded with first in themselves and than the military buildings around Edirne. V In the final part, chronology, places and changes made and usage of the buildings up to now are determined and things that should be done are explained. After that, reduction of the works is done and with reference to the scientific thesis requriements the mentioned work constructed. The last part is the indexes of the work. The illustrations and photographs of monuments and the city map were added properly. VI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ…………………………………………………………………… I ÖZET …………………………………………………………………….. II ABSTRACT………………………………………………………………. IV KISALTMALAR…………………………………………………………. IX ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………..X FOTOGRAF LİSTESİ……………………………………………………..XI 1. GİRİŞ ………………………………………………………………… 1-9 2. EDİRNE TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ………………………. 10-14 3.TÜRK MİMARİSİNDE ASKERİ YAPILAR VE EDİRNE…….. 15-25 3.1. Türk Mimarisinde Askeri Yapılar…………………………. 16-21 3.2. Edirne’deki Askeri Yapılar…………………………………. 21-25 4. KATALOG…………………………………………………….. 4.1.KIŞLALAR………………………………………….……… 4.1.1.Mahmudiye Kışlası (Edirne Kapalı Cezaevi). 26-106 27-65 28-40 4.1.1.1. L Planlı Bina ……………………………………. 28-36 4.1.1.2. Mahmudiye Kışlası Hamamı................................. 37-39 4.1.2. Süvari Kışlası (General Fahri Özdilek Kışlası,)………. 40-55 4.1.2.1. U Planlı Bina,(Orta Bina)…………………….... 41-45 VII 4.1.2.2. Güney Blok…………………………………....... 46-48 4.1.2.3. Kuzey Blok……………………………………... 49-51 4.1.2.4. Süvari kışlası deposu………………………….. 52-53 4.1.2.5. Namazgahlı meydan Çeşmesi(II.Mehmet)……… 54-55 4.1.3. General Celalettin Alkoç Kışlası (Karaağaç Kışlası )…... 56-64 4.1.3.1.Kuzey Blok……………………………………… 57-60 4.1.3.2.Batı Blok………………………………………… 61-63 4.1.3.3.Doğu Blok………………………………………… 64 4.2. ASKERİ OKUL……………………………………………… 65-75 4.2.1.1.Harbiye Binası………………………………….. 66-70 4.2.1.2.Ek Hizmet Binası……………………………….. 71-74 4.2.1.3.Harbiye Çeşmesi(Hastane)…………………………. 75 4.3.ASKERİ HASTANELER…..……………………………..….. 76-87 4.3.1. Demirtaş Askeri Hastanesi(Timurtaş,Karaağaç)…. 77-83 4.3.2. Demirtaş Askeri Hastanesi Hamamı……………… 84-85 4.3.3. Merkez Askeri Hastanesi…………………………. 86-87 4.4.KARARGAH BİNALARI…………………………………… 88-103 4.4.1. Daire-i Müşir (Tümen Karargahı)……………….. 89-94 . 4.4.2. Redif Dairesi………………………………..……. 95-101 4.4.3. Depo binası…………………………………….. 102-103 5. KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME……………………104-115 5.1. Plan……………………………………………………………107 5.2.Malzeme ve Teknik……………………………………………108 5.3.Cephe Düzeni………………………………………………..…109 VIII 5.4.Yapı Elemanları……………………………………..................110 5.4.1. Kapılar, Pencereler …………………………………. 110 5.4.2. Söve…………………………………………….......... 110 5.4.3.Silme, Korniş ve Plasterler…………………………… 111 5.4.4. Kemer,Sütun ve Ayaklar…………………………...….111 5.4.5.Örtü Sistemi ……………………………………... 112 5.4.6.Ocak, Niş ve Panolar……………………………….. 113 5.5.Süsleme……………………………………………………… 114 5.5.1.Bitkisel Süsleme ……………………………….…...... 114 5.5.2.Geometrik Süsleme………………………………..….. 115 6. SONUÇ…………………………………………………………… 116-120 KAYNAKÇA……………………………………………………….. 121-125 ŞEKİLLER FOTOGRAFLAR EDİRNE ŞEHİR HARİTASI IX KISALTMALAR Bkz :Bakınız B.O.A : Başbakanlık Osmanlı Arşivi C. :Cilt Fot. :Fotoğraf K.K.K : Kara Kuvvetleri Komutanlığı Mknz :Mekanize M.S.B :Milli Savunma Bakanlığı P : Piyade s :Sayfa Şek :Şekil Tug :Tugay T.C :Türkiye Cumhuriyeti T.M.O :Toprak Mahsulleri Ofisi T.T.K :Türk Tarih Kurumu vb :Ve başkaları y.y : Yüzyıl X ŞEKİLLER LİSTESİ Şek.1 Süvari kışlası (General Fahri Özdilek kışlası) vaziyet planı Şek.2 Süvari Kışlası Binaları batı cephe çizimi Şek.3 Süvari Kışlası Güney Blok rölövesi Şek.4 Süvari Kışlası U planlı Bina Zemin Kat rölövesi Şek.5 Süvari Kışlası U planlı Bina I. Kat rölövesi Şek.6 Demirtaş Askeri Hastanesi kuzey cephe Şek.7 Demirtaş Askeri Hastanesi güney cephe Şek.8 Demirtaş Askeri Hastanesi zemin kat rölövesi Şek.9 Sanayi Kışlası (General Adil Alpay Kışlası) vaziyet planı Şek.10 Redif Dairesi doğu cephe çizim Şek.11 Redif Dairesi batı cephe çizimi Şek.12 Redif Dairesi kuzey cephe çizimi Şek.13 Redif Dairesi I.kat rölövesi Şek.14 Redif Dairesi II.kat rölövesi XI FOTOĞRAF LİSTESİ Fot-1 Mahmudiye Kışlası güney cepheden panoromik görünüm Fot-2 Mahmudiye Kışlası kuzey cephe genel görünüm Fot-3 Mahmudiye Kışlası’na ait eski bir fotoğraf (Abdülhamit albümü:43 numara ile irae olunan Piyade Kışla-i Hümayunın manzarasıdır) Fot-4 Mahmudiye Kışlası Hamam Batıdan genel görünüm Fot-5 Fot-6 Mahmudiye Kışlası Hamam Sıcaklık kubbe Süvari Kışlası eski bir fotoğraf,( Abdülhamit albümü :41 numara ile irae olunan Piyade Kışla-i Hümayunın manzarasıdır.) Fot-7 Süvari Kışlası U planlı, orta blok batı cephe Fot-8 Süvari Kışlası U planlı, orta blok batı cephe detay Fot-9 Süvari Kışlası Güney Blok batı cephe Fot-10 Süvari Kışlası Güney Blok güney cephe Fot-11 Süvari Kışlası Güney Blok tek katlı bölüm güney cephe Fot-12 Süvari Kışlası Güney Blok doğu cephe Fot-13 Süvari Kışlası Depo Binası Fot-14 Süvari Kışlası II.Mehmet Çeşmesi Güney cephe Fot-15 Süvari Kışlası II.Mehmet Çeşmesi Kuzey cephe Fot-16 Harbiye Binası eski bir fotoğraf (Harita 34 numara ile irae olunan Mekteb-i İdadi-i mülk-i Şahanenin manzarasıdır) Fot-17 Kemal Tanca Kışlası Harbiye Çeşmesi Fot-18 Kemal Tanca Kışlası Harbiye Çeşmesi Kitabesi Fot-19 Demirtaş Asker Hastanesi güney cephe Fot-20 Demirtaş Asker Hastanesi doğu cephe Fot-21 Demirtaş Asker Hastanesi kuzey cephe Fot-22 Merkez Asker Hastanesi duvar kalıntısı Fot-23 Daire-i Müşir eski bir fotoğraf Fot-24 Sanayi Kışlası giriş açıklığı Fot-25 Sanayi Kışlası hava fotoğrafı Fot-26 Redif Dairesi güney cephe Fot-27 Redif Dairesi doğu cephe XII Fot-28 Redif Dairesi batı cephe giriş Fot-29 Redif Dairesi eski bir fotoğraf (Engin Özendes albümünden) Fot-30 Redif Dairesi Sanayi Kışlası depo binası doğu cephe 1 1.GİRİŞ 2 1.GİRİŞ Orta Asya’dan sürekli batıya ilerleyen Türkler, batıdaki askeri gelişmeleri örnek alarak ordularında düzeni sağlamak amacıyla, kışla, askeri okul, askeri hastane, depo, karargah ve hizmet binalarının yapımına ağırlık vermişlerdir. Bugünkü anlamda kışla denilen düzenli ve teşkilatlı binaların inşasına, Yeniçeri askeri teşkilatının kaldırılması ve düzenli orduların kurulmasıyla başlanmıştır1. Osmanlı ordu teşkilatında askeri yapılar, kışla yapıları ( koğuş, ahır, depo, cami, hamam, çeşme vb.), karargah, okul, hastane fabrika vb. yapılardan oluşmaktaydı. 19.yüzyılda İstanbul merkezli kışla imar faaliyetlerinden, Osmanlı Devleti’nin önemli kentlerinden biri olan Edirne’de fazlasıyla etkilenmiştir. İncelediğimiz döneme ait(19-20yy) askeri yapılar, belirli akım ve üslupların etkisinde inşa edilmiştir. 18.yüzyılın sonlarından itibaren, sanatsal üsluplar, yerini sanatsal akımlara bırakmıştır. Barok ve rokoko üsluplarının aşırı süslemelerine bir tepki olarak ortaya çıkan neo-klasizm, 18.yüzyılın ikinci yarısı ve 19.yüzyılın ilk 25 yılında etkin olmuştur. Bu akımın, mimarideki ilk temsilcileri ise Fransa ve Almanya’dır2. 18. y.y.’da Avrupa sanatının etkisinde kalan Osmanlı Mimarisi’ne 19.yüzyıldan itibaren neo-klasik üslup hakim olmuştur. Yüzyılın sonlarında batı eksenine bir tepki olarak batı seçmeciliğinden uzaklaşan mimarimiz, Türk neo-klasik sentezini oluşturmuştur. Batı mimarisinde neo-klasik olarak değerlendirilen ve özellikle cephelerde etkin olan bu anlayış sürerken, yeni ihtiyaçların doğurduğu değişik fonksiyonlu, yeni yapı tipleri üretilmiştir. Bu dönemde Osmanlı Devleti’ndeki gelişmeler dikkat çekicidir3. Neo-klasik akımın özellikleri, klasik üslupla paralellik gösterir. Simetrik düzenin önem kazandığı yapılarda, planlı geometrik düzenlemeler görülür. Yapı ekseninde, plan ikiye bölünerek, yapının her iki kısmı aynı şekilde düzenlenmiştir. Kare ve 1 Zuhal Çetiner Doğdu, (2002): Kışla Mimarisi, Türkler Ansiklopedisi, Cilt:12, Ankara , s.178 2 Engin Beksaç, (1993): Avrupa Sanatına Giriş, Engin Yayıncılık, İstanbul, s.78 3 Fırat Nurcan İnci, (1999): “XX. Yüzyıl Başlarında Görülen Osmanlı Mimarisi”, Osmanlı Ansiklopedisi, Cilt; 10, Ankara, s. 290 3 dikdörtgen planlar bu dönemde de uygulanmıştır. İç ve dış mekanlar arasında ilişiler kurularak, streometrik yapı biçimlendirilmesi ortaya çıkarılmıştır. Yapılar mekan, fonksiyon ve dış biçim bakımından planlanmıştır. Cephelerde dikey ve yatay hatlar sütun, silme ve plasterlerle oluşturulmuştur4. Dekoratif öğelere nadiren rastlanan yapılarda süsleme sade ve azdır. Cephelerde hareket, mimari plastik öğelerle sağlanmıştır. Bunlar, kat kornişi, silme, plaster, kapı ve pencere söveleridir. Esas girişin bulunduğu cepheler çoğunlukla sütunlu ve dışarı taşırılarak inşa edilmiştir. Askeri binaların biçimlenmesinde etkili olan neo-klasik akımın, resmi devlet yapılarında görülen üslup özelliklerinden biri de, cephelerinde antik taklidi sütuna dayanan üçgen biçiminde bir alınlığın (fronton) bulunmasıdır. 19.yüzyılın sonlarında inşa edilen binaların batı etkisinde belirli bir üsluba bağlı kalmayan eklektik(karma) üslup özelliklerini yansıttığı da görülür 5. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından (1826), Balkan Harbi’ne (1912) kadar olan sürede Edirne il sınırları içerisinde kışla yapıları, askeri hastane, askeri okul ve karargah binaları ile bu binalara ait depo, cami, hamam ve çeşmeler inşa edilmiştir. Edirne’de inşa edilen savunma amaçlı yapıları (tabya, sur, kale vs.) geniş kapsamlı ve ayrıca incelenmesi gereken bir konu olduğundan inceleme dışında bırakılmıştır6. Bu incelemede söz konusu yapılardan günümüze ulaşanları tüm yönleriyle incelenmeye çalışılmıştır. Şimdiye kadar Edirne’deki askeri binalar, Sanat Tarihi biliminin esas ve kurallarına göre ele alınmamıştır. Bu yapılar, 19 yy.da Osmanlı coğrafyasında özellikle İstanbul da gelişen batı etkili mimarinin ve ulusal mimarlık akımının önemli temsilcileri arasında olması nedeniyle de ayrıca önem arz etmektedir. 4 Özsezgin ve Büyükişleyen, (1993): Sanat Eserlerini İnceleme, Eskişehir:s.16 5 Semavi Eyice, (1981): “XVIII:Yüzyılda Türk Sanatı ve Türk Mimarisinde Avrupa Neo-Klasik Üslubu”, Sanat Tarihi Yıllığı(1979-1980), İstanbul, s.173. 6 Edirne Tabyaları ile ilgili bkz. Yavuz Güner,(2004):Edirne Askeri Tabyalarının Mimarisi,Mimar Sinan Ünversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsi, Sanat Tarihi Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)İstanbul 4 Kütüphane, arşiv ve arazi araştırmaları sonucunda, Edirne ve çevresinde, 19 ve 20. yüzyıllardan günümüze ulaşan üç kışla, iki askeri hastane, bir askeri okul, iki karargah binası ile bu binaların bulunduğu kışlaların hizmeti için yapılan, iki çeşme iki hamam ve iki depo incelenmiştir. İncelenen yapılar içerisinde en eski tarihli olan Piyade Kışlası (Mahmudiye,Yanık Kışla) Edirne, Sarayakpınar yolu üzerindedir. Günümüzde kapalı cezaevi olarak kullanılan kışlanın kuzeyinde, Merkez Askeri Hastanesi kalıntıları, doğusunda Tunca nehri bulunur. Kışlada birbiriyle bağlantılı iki bloktan oluşan L düzenli bina ile hamam görülür. Tarihi vesikalarda bahsi geçen caminin kalıntılarına rastlanılmamıştır. Bu kışlanın güney doğusundaki, Süvari Kışlası ve Ahırları oldukça büyük bir alan üzerinde, tel örgü ile sınırlandırılmıştır. Süvari Kışlasının, güneyinde Saraçhane Köprüsü, doğusunda Yeni Saray ve Tunca nehri bulunur. 2005 yılında Trakya Üniversitesi’ne teslim edilinceye kadar General Fahri Özdilek Kışlası olarak kullanılan alanda, Osmanlı Dönemi’ne ait yapılardan karargah ve ahır olarak kullanılan üç bina ile namazgahlı meydan çeşmesi(II.Mehmet çeşmesi) bulunur. Süvari Kışlası, Edirne, Sarayakpınar yolu tarafından bölündüğünden kışlaya ait depo binası yolun batısında kalmıştır. Edirne’nin Karaağaç Mahallesi’nde, Karaağaç Kışlası olarak da bilinen General Celalettin Alkoç Kışlası’nda, Osmanlı Devleti’nin son dönemine ait birbirinden bağımsız üç blok bulunur. Bu binalar, Ulusal mimarlık akımının özelliklerini yansıtır. Göçmen Misafirhanesi olarak da bilinen Demirtaş Askeri Hastanesi kışlanın güney batısındadır. Hastanenin ikinci ve üçüncü katı tahrip olduğu için bu katlarda detaylı inceleme yapılamamıştır. Edirne’nin ilk askeri hastanesi olarak inşa edilen Merkez Askeri Hastanesi, Edirne Kapalı Cezaevi’nin kuzey batısındadır. Hastane yapısından günümüze hastanenin bir duvar parçası kalmıştır. Selimiye Cami’nin kuzeyinde, General Kemal Tanca Kışlası olarak kullanılan alanda, kapalı bir avlu etrafında kare planlı bir bina ile kışlanın güney batı duvarına bitişik bir çeşme bulunur. Kare planlı ve iç avlulu bina, Osmanlı Dönemi’nde farklı tarihlerde yapılan iki binanın belirlenemeyen bir tarihte birleştirilmesi sonucu 5 oluşturulmuştur. İki bina, Harbiye Mektebi ve Ek Hizmet Binası’dır. Edirne ve Trakya’daki II.Ordu birliklerinin karargahı olarak kullanılan Müşirlik Binası (Tümen Karargahı) 1897 yılında inşa edilmiştir. Şehir merkezinde, Selimiye Cami’nin güneybatısında yer alan binanın, batısında Üç Şerefeli Cami, güneyinde ise Bedesten bulunur. Bu binanın Edirne’de incelenen diğer askeri binalardan en büyük farkı, cephelerindeki süslemelerinin zenginliği ve tarihi dokusunun hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmış olmasıdır. Baba Demirtaş Mahallesi, Sanayi Caddesi’nde yer alan ve Sanayi Kışlası olarak da bilinen General Adil Alpay Kışlası, kısa bir süre önce Trakya Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu’na teslim edilmiştir. Burada Osmanlı Dönemi’ne ait üç katlı ve tek katlı iki bina mevcuttur. Bazı kaynaklarda askeri hastane olarak da belirtilen üç katlı bina, 1906 yılında inşa edilen Redif Dairesi’dir. Tek katlı bina ise Redif Dairesi’ne ait depodur. Bu yapılar dışında Edirne’de belirli dönemlerde askeri amaçlar için kullanılan fakat değişik işlevler için inşa edilen, saray, han vb. yapılarda tespit edilmiştir. Ancak bu yapılar araştırma konusu dışında tutulmuştur. Bu araştırma ile, 14.yüzyıldan itibaren Osmanlı Ordusu’nun önemli merkezlerinden olan Edirne’deki 19 ve 20 yüzyıllarda askeri amaçlar için inşa edilmiş olan askeri yapıların mimari niteliği aydınlatılmaya ve Türk mimarisindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. “Edirne ve Çevresinde Osmanlı Dönemi Askeri Mimari” başlıklı tez konumun belirlenmesinde, mesleki ilginin yanı sıra içinde bulunduğum mesleki ortamın etkisi büyüktür. Daha önce üzerinde herhangi bir bilimsel araştırma yapılmayan Edirne’deki askeri yapıların mimari özelliklerini araştırma konusu olarak seçmemin ardından konuyla ilgili ön bilgi edinmek amacıyla, kütüphanelerdeki kaynak ve yayınlar taranmıştır. “ Yaşayan Tarihi Ve Kültürel Askeri Yapılar,” 54. Mknz. Piyade Tugay Komutan’lığının derlediği “Tarihi kışla ve binalar” adlı kitapçık, “Türkler Ansiklopedisi”, ”Osmanlılar Ansiklopedisi”, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye 6 Ansiklopedisi”, “Mimarlık Sözlüğü”, “Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü’nden” konuyla ilgili ön bilgi edinilmiştir7. Ancak, konuyla ilgili birkaç kitap ve makale dışında ayrıntılı bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bu konuda bilgisi olabileceği düşüncesiyle Edirne’li yerel tarihçiler ve araştırmacılarla görüşülmüştür. Yapılan kaynak taramasında, Edirne’deki askeri binalarla ilgili kapsamlı bir çalışmanın yapılmadığı tespit edilmiştir. Konuyla ilgili ulaşılan kaynaklardaki bilgiler, kısa ve genel olduğundan konuyu aydınlatmaktan uzaktır. İncelenen kaynak ve yayınlardan Yıldırım ve Tekkollu’nun hazırladığı “Yaşayan Tarihi ve Kültürel Askeri Yapılar”8 adlı kitapta, Türkiye’deki mevcut tarihi kışla ve askeri binaların hemen tümü arşiv ve kataloglama anlayışı içerisinde derlenmiştir. Söz konusu kitapta, araştırma konumuz olan Edirne’deki kışlalar genel hatlarıyla tanıtılmıştır. Bahsi geçen kitapta, incelediğimiz bazı binaların yapım amacı, inşa tarihi gibi konularda yanlış bilgiler verilmektedir. Günümüzde askeri birliklerce kullanılan kışlaların, karargahlarında tutulan “Kışla Tarihçe Defterlerinde”9 inceleme yaptığımız binaların, Cumhuriyet Dönemindeki kullanım amaçları ve yapılan onarımlar hakkında bilgi edinilmiştir. Tosyavizade Rıfat Osman’ın “Edirne Rehnüması”10adlı eseri, kışla ve askeri binaların tarihlendirilmesinde yararlandığımız eserlerden bazılarıdır. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Edirne’deki askeri teşkilat ve imar faaliyetleri ile ilgili belgeler taranmıştır. Bulunan çok sayıda belgeden, günümüze ulaşan yapılarla ilgili olanlarından yararlanılmıştır. Belgelerin birçoğu teşkilat içi idari görevleri ve onarımları içermektedir. 7 Adı geçen eserler için kaynakça bölümüne bakınız. 8 Yıldırım ve Tekkollu, (2001): Yaşayan Tarihi Ve Kültürel Askeri Yapılar, M.S.B. İnşaat Emlak Daire Başkanlığı yayınları, T.T.K. basımevi, Ankara. 9 Kışla Tarihçe Defteri: Kışlanın kısa tarihçesi, kışla tesislerinin kroki ve planı, yapılan onarım gibi konuların yer aldığı defterdir. Defter birliklerde belirli personel tarafından güncel olarak tutulur. 10 Tosyavizade Rıfat Osman, (1994): Edirne Rehnüması (Edirne Şehir Klavuzu), Çev: Ratip Kazancıgil, Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi Yayınları, İstanbul. 7 Ankara, İstanbul ve Edirne’deki kütüphanelerde yaptığımız araştırmalarda, tez konumuz ile ilgili kısa bilgiler veren yayınlar tespit edilmiştir. Söz konusu bu yayınlar, araştırmanın ilgili yerlerinde belirtilmiştir. Edirne deki askeri kışla ve binaların eski durumlarını gösteren fotoğrafların bir bölümü, İstanbul Üniversitesi Eski Eserler Kütüphanesi’ndeki Abdülhamid Albümü ve Edirne Albümü’nden temin edilmiştir11. Yaklaşık altı ay süren saha çalışmaları sırasında söz konusu askeri yapıların plan ve cephe rölöveleri alınmış, fotoğraflarla ayrıntılı bir şekilde belgelenmiş ve gerekli notlar alınmıştır. Kullanılmayan binaların fotoğraflarının çekimi, plan ve detay çizimleri için birlik komutanından izin alınmıştır. Bir çoğu halen kullanılan kışlaların stratejik konumu ve emniyeti gerekçesiyle, fotoğraflarının çekilmesi, plan ve rölövelerinin çıkarılması için araştırmacıların kışlaya giriş ve çıkışı ile ilgili hususlar, bir takım kurallara bağlanarak kısıtlamalar getirilmiştir. Günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılan yapılara ait çizim ve fotoğraflar çalışma içersine konulmamıştır. Kaynak taramasının ardından araştırma konusu olan binaların rölövelerinin alınması, fotoğraflarla belgelenmesi kapsamında altı ay boyunca saha çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında, Süvari Kışlası(General Fahri Özdilek), Sanayi Kışlası(General Adil Alpay Kışlası), Demirtaş Askeri Hastanesi, çizim (plan ve cephe rölövesi) ve fotoğraflarla belgelenmiştir. Harbiye Kışlası, (General Celalettin Alkoç Kışlası) Karaağaç Kışlası, Daire-i Müşir binası (Tümen karargahı) yapılarının, plan ve detay çizimleri askeri emniyet gerekçesiyle yapılamamıştır. Ancak, Mahmudiye Kışlası, kapalı cezaevi olarak kullanıldığından binanın avludan ve dışarıdan fotoğrafları alınmıştır. Demirtaş Askeri Hastanesi’ndeki çalışmalar sırasında bina harap olduğundan, ikinci ve üçüncü katların rölöveleri alınamamış ve bu katlara ait iç mekan incelemesi yapılamamıştır. Merkez Askeri Hastanesi’nden ölçüsü alınabilecek bir kalıntı bulunamadığından inceleme yapılamamıştır. Saha araştırmaları sonucunda kışlaların plan ve cephe rölöveleri çizilmiştir12. 11 Engin Özendes, (1999):Osmanlı’nın İkinci Başkenti Edirne,Yem Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 12 Kışla Tarihçe Defterindeki plan krokileri yeterli olmadığından, incelenen eserlerin rölöveleri 8 Konuyla ilgili belge ve bilgilerin toplanmasının ardından, araştırmanın son safhası olan metnin yazılması aşamasına geçilmiştir. Nitelikli ve belli bir seviyeye ulaşmış orijinal metin oluşturabilmek için araştırma konumuzu ilgilendiren bilgileri, ilgisiz bilgilerden ayırmak için not alma tekniği kullanılarak bilgi fişleri oluşturulmuştur. Daha önceden konunun ana hat planı çıkarılarak bilgi fişleri söz konusu plan çerçevesinde yazılmış ve araştırma metni bilgisayara kaydedilmiştir. Metne dönüştürülen araştırma, altı ana bölüm ile resim ve şekillerden oluşmaktadır. “Giriş” bölümünde, konunun niteliği, sınırları, amacı önemi ve incelenen askeri yapıların yerleri, dönem ve üslup özellikleri ile yapılan incelemenin metodu anlatılmıştır. 2.Bölümde, M.Ö.400 yılından, 1923 yılına kadar geçen sürede, Edirne’nin tarihçesinden kısaca bahsedilmiştir. 3.Bölümde, Türk mimarisinde askeri yapı türleri, işlevleri ve mimarimizdeki gelişim süreci belirlenmeye çalışılmıştır. Edirne’de askeri amaçlı yapılar tespit edilmiş, günümüze ulaşanlardan kısaca bahsedilmiştir. Çalışmanın esas bölümünü,“Katalog” başlığıyla verilmiştir. Bu bölümde, Edirne ve çevresindeki askeri maksatlı binalar ile bu binaların bulunduğu kışlalardaki çeşme, hamam, depo gibi eserler incelenmiştir. İnceleme, binaların yapım amacı, tarihçesi, üslup özellikleri, yapı elemanları, yapılan onarımlar ile günümüze kadar kullanım süreci gibi konuları içermektedir. Katalogda yer alan eserlerden, günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılmayanları resimlerle belgelenmiştir. Mahmudiye Kışlası Binaları ile Demirtaş Askeri Hastanesi’nin bir iki ve üçüncü kat rölöveleri hariç askeri birlikler tarafından kullanılmayan diğer yapılara ait çizimler eklerde verilmiştir. “Karşılaştırma ve Değerlendirme” bölümünde binalar, plan, malzeme ve teknik, yapı elemanları, cephe düzeni, süslemeleri ile ele alınarak, önce kendi içerisinde, daha sonra diğer bölgelerdeki askeri yapılarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. alınmıştır. 9 “Sonuç” bölümünde binaların inşa tarihi ve yapım amacı, yerleri, binalarda yapılan değişiklikler ve günümüze kadar olan kullanım süreci belirlenerek yapılması gerekenler belirtilmiştir. Metnin redaksiyonu yapılarak, bilimsel tez ölçütlerinde, söz konusu araştırma metni oluşturulmuştur. Son bölüm, çalışmada yararlanılan kaynakların gösterildiği “Kaynakça”dır. Yapıların çizim ve fotoğrafları ile şehir haritası eklerde yer almaktadır. 10 2. EDİRNE TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ 11 2. EDİRNE TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ Balkan Yarımadası’nın Trakya yöresinde, Tunca ve Arda Nehirlerinin, Meriç Irmağı’yla birleştiği kesimde, yerleşim ve savunmaya elverişli bir zemin üzerinde kurulmuş olan Edirne, yüzyıllar boyunca bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır13. İlk olarak M.Ö.400 yılında Orta Asya’dan Trakya bölgesine göç eden Traklar tarafından iskan edilen bölge, M.Ö 513 yılında Pers’lerin, M.Ö.400’de Makedonya Krallığı’nın ve M.Ö.168’de ise Romalıların idaresine girmiştir. Roma İmparatoru Traianus yerleşim bakımından yetersiz olan bölgede Roma kent kültürüne uygun şehirler kurmuştur. M.S.124 yılında bölgeyi ziyaret eden imparator Hadrianus, Orestias’ı (Edirne) çok beğenmiş ve buraya Hadrianapolis adını vermiştir. M.S.2.yy.’ın ikinci yarısında Hadrianapolis, askeri açıdan büyük önem kazanmış; ziraat ve ticaret alanlarında ise altın devrini yaşayarak sürekli gelişmiştir 14. M.S.395 yılındaki Kavimler Göçü sonucunda ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu’nun Trakya bölgesi Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetine geçmiştir. Bu dönemde Balkanlar’dan gelen Hun, Avar ve Bulgar saldırıları sonucunda Edirne birkaç kez yakılıp yıkılmıştır15. Bir dönem Peçenek ve Haçlıların Edirne’ye saldırmalarına karşın Bizanslılar kenti ellerinde tutmayı başarmışlardır. M.S.1361 yılında Osmanlı idaresine geçen Edirne16, hızla gelişmeye başlamıştır. Osmanlı hakimiyeti öncesinde, üç kilise ile beş veya on mahallenin oluşturduğu “ Kale İçi” ve Gazi Mihal Köprüsü’nün diğer ucundaki “Aina” adlı yerleşim biriminden oluşan Edirne, Osmanlıların hakimiyetiyle birlikte hızla gelişmiş ve kale dışında da yeni 13 Besim Darkot, (1993): “ Edirne, Coğrafi Giriş ” , Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, T.T.K Yayınları, Ankara: s.4 14 Arif Müfid Mansel, (1993 ): “ İlkçağda Edirne ”, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, T.T.K Yayınları, Ankara: s.23 15 Semavi Eyice, (1993): “Bizans Devrinde Edirne Ve Bu Devire Ait Eserler, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, T.T.K Yayınları, Ankara: s.42-43 16 Edirne’nin Osmanlı Devleti’ne tam olarak katılış tarihi ile ilgili tartışmalar için bkz. Halil İnalcık, (1993): “Edirne’nin Fethi (1361)”, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, T.T.K Yayınları, Ankara: s.137-161 12 yerleşim birimleri oluşmaya başlamıştır. Klasik dönem olarak adlandırdığımız bu dönemde, kentdeki Müslümanlar kale dışındaki geniş varoşlara yerleşerek buralarda mahalleler oluşturmuş, kent merkezi konumundaki dar ve sıkışık mahalleler ise kentin gayrimüslim zenginlerini dış mahallelere itmiştir. Şehrin kale içi dışında yeni yerleşim alanları olarak Debbağhane ve Kirişhane Semtleri, İstanbul Yolu Bölgesi, Muradiye, Tekkekapı, Menzil Ahırı, Gazimihal, Yıldırım, Yeni İmaret ve Hıdırlık Semtleri zaman içinde oluşturulmuştur17. Kentdeki nüfus artışları Osmanlı merkez yöneticilerinin kentte önemli imar faaliyetlerine ağırlık vermelerine neden olmuştur. Bu zaman diliminde, kentin ana fiziki yapısını oluşturacak ve kente ekonomik canlılık kazandıracak birçok han, hamam, cami, imaret, kervansaray ve mektep yapılıp kentin sosyo-ekonomik hayatına kazandırılmıştır18. Edirne’de günümüze kadar gelen ilk eser, Çelebi Sultan Mehmet tarafından M.S.1414 yılında yaptırılan Eski cami’dir. Daha sonra II.Murat tarafından M.1434 yılında yaptırılan Muradiye Cami, M.S.1447 de Üç şerefeli Cami, M.S.1488 de II.Beyazit tarafından yaptırılan külliye ile II.Sultan Selim’in 1569,1574 tarihleri arasında Mimar Sinan’a yaptırdığı Selimiye Cami bu dönemin baş eserleridir. İstanbul’un fethinden sonra başkent olma özelliğini kaybetmesine rağmen Edirne, Balkan seferlerinin ana üssü, padişahların dinlenme yeri ve yabancı devlet adamlarıyla elçilerinin ağırlandığı önemli bir şehir olma konumunu 17.yüzyılın ikinci yarısına kadar korumuştur19. 1745’te çıkan yangında 60 mahalle tamamen yanmış, 1751 yılındaki depremde ise birçok bina yıkılmıştır20. 18.yüzyılın sonlarında III.Selim tarafından Nizam-ı Cedit adlı yeni bir ordu kurulmuş, aynı dönemde Sırp isyanları nedeniyle ordu tekrar dağıtılmıştır. III.Selim 17 Feridun M. Emecen, (1998): “Tarih Koridorlarında Bir Sınır Şehri: Edirne ”, Edirne Serhat’daki Payitaht, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: s.55-56 18 Edirne’nin Osmanlı Dönemi’ndeki kentsel gelişimiyle ilgili geniş bilgi için bkz. Osman Nuri Peremeci, (1939): Edirne Tarihi, Resimli Ay Matbaası, İstanbul. 19 Gökbilgin, 1993: 121 20 Emecen, 1998: 58 13 döneminde önemini kaybeden Edirne II.Mahmut ile birlikte tekrar canlanmaya başlamıştır. II.Mahmut tarafından 1826 yılında Yeniçeri Ocağının kaldırılmış, yerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muammediye ordusunun kuruluş ve hazırlık aşamasındaki zayıflığından yararlanan İngiliz, Rus ve Fransız’lar saldırıya geçti. 1828-1829 TürkRus savaşı başlamış oldu. Bir yıl süren savaş 1829 da Edirne anlaşmasıyla son bulmuştur. Edirne halkı yurdun iç kısımlarına göç ederek, 350.000 lik nüfus, 100.000 düşmüştür21. Abdülmecit “Tanzimat Fermanı” adlı bildiriyi yayınlayarak, yurt gezisine çıkmış, gezi neticesinde Meriç Nehri yatağı, Edirne Gümrük Örgütü ve Enez Limanıyla ilgili yazılı emirler vermiştir. Meriç nehri üzerindeki ahşap köprüyü kesme taştan tekrar inşa ettirmiştir. Abdülmecit 1855’de İstanbul, Edirne, Varna ve Kırım arasına telgraf telleri çektirerek posta teşkilatını kurmuştur. Abdülaziz döneminde ise Edirne-İstanbul demiryolu yapılarak, 1874 yılında hizmete açılmıştır 22. II.Abdülhamit dönemi, ilk meclisin toplanması ve ardından 93 harbi olarak tarihe geçen istila ve ardından bütün Trakya’da taun hastalığı nedeniyle birçok kayıp verilmiştir. Yüzyılın son çeyreğine doğru, 1878-79 da Ruslar Edirne’ye girerek Türklere ait bütün köy ve kasabaları yakmışlardır. İşgal sırasında Edirne’nin sadece Kıyık, Kirişhane, Yeni İmaret ve Yıldırım semtlerinde iki binden fazla ev yıkılmış, camiler, tekkeler ve hükümet binaları tahrip edilmiştir23. 1908-09 yılları iç karışıklıklar ve meşrutiyetin ilanı gibi hareketlerle devam eder. 1912/13 yıllarındaki, Balkan Harbi’nde yaklaşık dört ay Bulgar hakimiyetinde kalan 21 İlhan Özalp, (1999) ,Kısa Edirne ili Tarihi, Edirne Ticaret Borsası Yayınları,Edirne. 22 İlhan Özalp, 1999:43 23 Peremeci, 1939:33 14 Edirne, son olarak 1920 yılında Yunan işgaline uğramıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşması sonucu 1922 de tekrar alınan kentin, Karaağaç mahallesi, 1923 yılında Lozan anlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil edilen son toprak parçası olmuştur. Bütün bu işgaller ve halkın mücadelesi, Edirne’yi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir serhat şehri haline getirmiştir. 15 3.TÜRK MİMARİSİNDE ASKERİ YAPILAR VE EDİRNE 16 3.TÜRK MİMARİSİNDE ASKERİ YAPILAR VE EDİRNE 3.1. Türk Mimarisi’nde Askeri Yapılar; Askeri mimari: Savunma yapıları (kale, sur, kule, siper ve tabya), kışla yapıları (koğuş, ahır, dinlenme yerleri, depo, fırın, mutfak, hamam ve çeşmeler), askeri okul, askeri hastane, karargah binaları, karakol ve silahhaneler gibi yapılardan oluşur. Kale ve surlar: Türk Mimarisi’nde askeri yapıların ilk örneklerine M.Ö. son bin yılda rastlanmaktadır. Proto-Türklerin ve proto-Peçeneklerin ordu-kent anlayışı içerisinde yerleştikleri bilinmektedir. Ordu-Kentler hendek, sur ve kulelerle çevriliydi. İç içe iki kaleden oluşan yerleşimin iç kalesinde, hükümdar kalırdı. Dış kalenin iç duvarları boyundaki hücrelerde ise yaya ve atlı askerler yaşarlardı. Bu yapılar, Türk Mimarisi’nde ilk askeri yapılar olarak değerlendirilebilir. Daha sonraki dönemlerde, Uygur ve Göktürklere ait benzeri yerleşimlerin olduğu da tespit edilmiştir24. Mezopotamya da izlerine rastladığımız çadırlar, mimariyi önemli ölçüde etkilemiştir. Fakat, askeri mimarinin başlangıcını, çadırlar oluşturmaz. Çadır ile aynı döneme ait kerpiç yapılara bu dönemde rastlamak mümkündür. Kubbe ve saçak firizleri, çadırın mimariye etkilerindendir. Osmanlı Dönemi’nde daha çok askeri amaçla kullanılan çadırlar, Padişah, devlet erkanı ve kapıkulu askerleri tarafından kullanılırdı25. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde hazır buldukları kaleleri onarmak suretiyle kullandılar. Beylikler döneminde ise kale ve sur yapımına nadir rastlanmaktadır. Osmanlı Dönemi’nde kale, şehirlerin etrafına, yol kavşağı, geçit yeri, köprü başlarına arazinin tabi özelliklerinden yararlanılarak inşa edilirdi. Anadolu’da Türkler tarafından yapılan ilk kale Bursa fethi sırasında Osman Gazi tarafından yaptırılan Balabancık Hisarı ve Kaplıca kapısıdır.(1314) Daha sonra Yıldırım Beyazıt’ın İstanbul 24 Emel Esin,(1993):“ Muyanlık”, Uygur “Buyan” yapısından hakanlık Muyanlığına (Ribat) ve Selçuklu Han ile Medresesinde gelişme. Malazgirt Armağanı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2.baskı, s.49-75 25 Arseven, 1952:358 17 Boğazı’nın en dar yerinde yaptırdığı (1394-95) kale yer alır26. Tabya: Barutun top teknolojisinde kullanımıyla şehrin savunulmasında kullanılan surlar anlamını kaybetti. Şehir savunması 19. yüzyıldan itibaren merkezden uzak hakim arazilere inşa edilen mevzi ve tabyalarla sağlandı. İçinde hendeklerin siperlerin ve cephaneliklerinde bulunduğu bu yapı türünün ilk örneklerine 1740 larda rastlanır. Osmanlı Dönemi’nde tabyalara ait ilk örnekler, Çanakkale Boğazı’nda Baron de Tott nezaretinde 1770 de yapılmıştır. Osmanlı’nın doğu sınırında İran ve Rus tehliesine karşı Kars, Ardahan ve Erzurum’da, Balkanlar ve Trakya da ise, Şumnu, Ruscuk, Edirne gibi yerleşim yerlerinde inşa edildi. 1877/78 Osmanlı-Rus harbi Osmanlı Devleti’nde tabya yapımının en yoğun olduğu dönemdir27. Kışla:“Kışla, askerlerin oturmasına mahsus binalardır. Aslı kışın oturulacak yer manasına gelen kışlaktır. İçi bölük olan büyük binalara da mecaz olarak kışla ve kışla gibi ev denir 28.” İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği ise kışla: “Askerin barındırıldığı ve hizmet gördüğü tek bir bina veya toplu halde bulunan muhtelif binalar ile bunların müştemilatından olan diğer binalar ve arazilerdir29.” Türklere ait kışla ve devlet dairelerinin ilk kalıntıları, Afganistan’ın güneyindeki, Leşker-i Bazar’da, yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır30. Selçuklu ve Beylikler dönemi hareketli ordular nedeniyle kışlalara rastlanmaz . Osmanlı Devleti kuruluş yıllarında, düzenli bir orduya sahip değildi. Ordunun omurgasını oluşturan yaya ve müsellem denilen askeri birliklerin, barışta kendi çiftlik işleriyle uğraştıkları bilinmektedir31. Henüz yerleşik düzene geçmemiş Osmanlı askerleri ordugahta toplanırlardı. Ordugaha törensel hava içerisinde getirilen çadırlar, 26 Ali Boran, (1999): “Kale Mimarisi”, Osmanlı Ansiklopedisi, Cilt; 10, Ankara, s. 347 27 Nusret Çam,(1999):“Osmanlı Tabyaları”, Osmanlı Ansiklopedisi, Cilt; 10, Ankara, s .34 3 28 Celal Esad Arseven, (1954): Sanat Ansiklopedisi, cilt II, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, s.1071 29 Genel Kurmay Başkanlığı, (1986): İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği, Bayrak Yayımcılık, İstanbul. s.87 30 Metin Sözen, (1993): Türk Mimarisinin Tarihsel Gelişim, İstanbul Üniversitesi yayınları, İstanbul, s.16 31 54.Mknz.P.Tug,, (1995): Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri, III. Cilt, 7. kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, s.225 18 yine aynı törensel havada ve hiyerarşik düzende kurulur, bir süre burada konaklanılırdı32. 16.y.y. ortalarında hazineyi ve sancağı korumak için Kapıkulu Ocakları kurularak yaya ve müsellem birlikleri geri plana alınmışlardı. Bu dönemde Osmanlı Ordusu, Kapıkulu ve Eyalet Birlikleri’nden oluşmaktaydı. Barış zamanında kapıkulu birlikleri Edirne, İstanbul gibi şehirler ve çevresindeki acemi ocaklarında eğitilir, sefer zamanı geldiğinde ise eyalet birlikleri, geri hizmet birlikleri, göreve çağrılan yabancı yardımcı birlikler belirli bir yerde kapıkulu birlikleri’yle birleşip savaş alanına giderlerdi33. Yerleşik düzende kurulan Kapıkulu Ocakları’nın askerleri için “oda” adıyla ilk kışlalar kurulmaya başlanmıştır. Yeniçeri, Kapıkulu ve Bostancı Kışlaları olmak üzere üç farklı şekilde imar edilmiş olan bu kışlalar, sadece askeri eğitime yönelik olmayıp, askerin dinlenmesi, eğitimi ve ibadeti gibi birçok yaşamsal işlevi düşünülerek yapılmıştır34. Bu kışlaların bir çoğu, cami, çeşme, mektep, hamam ve diğer askeri yapıları kapsadığından “Askeri Külliye” olarak da tanımlanabilir35. III. Selim’in padişahlık dönemi batılılaşma tarihinde önemli reform girişimlerinin başlatıldığı bir dönem olup, bu zamanın en somut uygulamaları askeri alanda yapılmıştır. Nizam-ı Cedit askerleri için yapılan kışlalar, büyük boyutlu ve etkileyici yapılar olup, genellikle kentlerin dışına yada sınırına inşaa edilmiştir36. Selimiye Kışlası bu dönemin anıtsal kışlalarına örnek teşkil etmektedir. Avrupa ordu kuruluşları mimarisini model alan kışla binalarına batıdan gelen barok, rokoko, ampir ve neoklasik üsluplar hakim olmuştur37. Günümüzdeki anlamıyla kışlayı oluşturan, düzenli, teşkilatlı ve birçok askerin sürekli barınmalarını sağlayan binaların yapımına, Yeniçeri Ocağı’nın 17 Haziran 1826’da kaldırılması ve düzenli ordunun kurulmasıyla başlanmıştır. Bu dönemde inşaa edilen yapılarla Türk mimarisinde yeni bir plan tipi doğmuştur. Plan tipi incelendiğinde 32 Zuhal Çetiner Doğdu, (2002): Kışla Mimarisi, Türkler Ansiklopedisi, Cilt:12, Ankara , s.179 33 Genel Kurmay Başkanlığı, (1987): Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Osmanlı Devri Birinci Kosova Meydan Muhaberesi (15 Haziran 1389) III.Cilt 1. Kısım eki, Genelkurmay Basımevi, Ankara , s. 20-22 34 Doğdu, 2002:178 35 İnci, 1999:285 36 Afife Batur, (1985) :“Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı” Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, İstanbul s.1045 37 İnci, 1999:280 19 uzun koridorların bir tarafına dizilmiş, dış bahçeye bakan odalar görülür. Koridor iç avluya bakar ve genelde simetrik pencerelerle aydınlatılır. Simetrinin dış cephede bozulmaması için taşıyıcı duvarlar, pencere simetrisini bozmayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu dönemdeki kışlalar plan açısından farklı olduğu gibi, miktarının fazlalığı ve yurt düzeyine yayılmasıyla da önemli bir özellik taşır. Bu amaçla kışla içinde koğuşlar, cami, fırın, hamam, atlar için ahırların bulunduğu yapı kompleksleri, padişahın geldiğinde konaklaması için hünkar kasırları yapılmıştır38. 19.yüzyılda Avrupa’da oluşan ulusçuluk düşüncesi, geçmişe duyulan hayranlığın tekrar canlanmasına neden olmuştur. Bu dönemde Avrupa mimarisini etkileyen neo-klasik üslup Türk Sanatı’na yerleşmeye başlayarak dini olmayan yapılarda ve devlet kuruluşlarında kendini göstermiş ve adeta 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet sanatı haline gelmiştir39. 19.yüzyıl sonlarında ise, Batı tesirli Türk sanatında belirli bir üsluba bağlı olmayan eklektik (karma) bir safhanın hakim olduğu görülür40. Neo-klasik anlayışı, Osmanlı mimarisinde kendisini göstermiş ve II.Mahmut döneminde kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediy-e ordusu için yapılan kışlalara damgasını vurmuştur41. II. Mahmut’un 1826’da Yeniçeri Ocağını kaldırması klasik Osmanlı kent yönetim sisteminde değişiklikle yol açmıştır. Bu dönemde yapı işleri yeniden düzenlenmiştir. Klasik Osmanlı düzeninde Hassa Mimar Ocağı ve Hassa Baş Mimarı, kentteki yapı işlerinin teknik yönlerinden sorumluydu. Sultan yapılarının mali denetimi ise Şehremini’ne bırakılmıştı. II.Mahmut 1831’de Şehreminlik ve Mimarbaşlık görevlerini Ebniye-i Hassa Müdürlüğü adlı merkezi bir organda toplamıştır. Müdürlük 1849’da kurulan Nafi-a Nezaretine bağlanmıştır42. Yenilikler konusunda büyük çaba gösteren Sultan Mahmut, askeri alanda yaptığı yeniliklere paralel olarak kışla sayısını da arttırmıştır43. 19.yüzyıl sonu 20.yüzyıl başına ait askeri mimarlık kitapları ile bu dönemde hazırlanan teknik şartnamelerde, kışlalar için öngörülen konum ve planlar düzenleniştir. 38 Doğdu, 2002:180 39 Eyice, 1981:175 40 Eyice, 1981:164 41 İnci, 1999: 288 42 İlhan Tekeli (1999): “19.Yüzyılda İstanbul Metropol Alanının Dönüşümü” Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, s. 20-21 43 İnci, 1999: 284 20 Kışlalar: piyade, süvari ve topçu kışlaları olarak üçe ayrılmıştır. Konum olarak, havası güzel temiz su kaynağına yakın, yüksek yerlerde, yerleşim alanlarından uzakta seçilmesi öngörülmüştür. Plan tipi olarak da üçe ayrılmıştır. Kışla plan tipleri: Bir doğru çizgi şeklindeki kışlalar, “U”şeklindeki kışlalar ve dikdörtgen şeklindeki kışlalar olarak gruplandırılmıştır44. Askeri Hastaneler: Türklerde geçmişi çok eskilere dayanan sağlık hizmetleri, 19.yüzyıla kadar Osmanlı ordu teşkilatında bir binaya bağlı kalınmaksızın kışla içerisinde ücretli sivil hekimler tarafından yürütülürdü. 19. yüzyıldan itibaren ordu kendi sağlık personelini yetiştirmeye ve hastanelerini kurmaya başlamıştır. 1798 de Levend ve Üsküdar kışlalarında açılan Levend ve Toptaşı Hastaneleri ilk örneklerdir. İstanbul dışında Rumeli ve Anadolu da askeri hastaneler görülür. Bunlar Mevki ve Merkez Askeri Hastaneleridir. Bu tarihlerde askeri hastaneler çoğunlukla mevcut binaların onarılarak değiştirilmesi sonucu yapılırdı. Özgün hastane yapıları II. Mahmut, Abdülmecit ve Sultan II.Abdülhamit tarafından Avrupadaki hastane yapılarıyla aynı planlar kullanılarak kargir olarak yapılmıştır. Önceleri disiplini sağlamak maksadıyla kapalı avlu içinde tek bina olarak inşa edilen yapılar, zaman içerisinde hijyen koşulları düşünülerek ayrı bloklar halinde yapılmıştır. Ayrı bloklar halindeki bu binaların bazıları daha sonra içeriden irtibatlandırılmıştır45. Özetle, 19.yüzyıl sonuna kadar hastane yapılarında orta avlulu kışla şeması kullanılmıştır46. Karakollar: Türklerin, İslamiyeti kabulünden sonraki dönemlerde, Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminde alınan bölgelerdeki kalelerin ve savunma yapılarının onarımı dışında imar ve inşa faaliyeti ile özgün gelişmeler görülmez. Bu dönem çoğunlukla dini yapılara ağırlık verilmiştir. Ancak, kervansaray yapıları, askeri ileri karakol olarak kullanılmak üzere yeni bir form oluşturmuştur. Bu düzenlemelere, “Ribat” adı verilmektedir. Bu döneme ait değişik yapı türleri, yapılan kazı çalışmalarıyla zamanla ortaya çıkmaktadır. Osmanlı Devleti’nde II.Mahmud döneminde belirli bir program dahilinde karakol binaları inşa 44 Aynur Çiftçi (2004): 19.Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Askeri Mimari ve İstanbul’da inşa Edilen Askeri Yapılar, Yıldız Teknik Üniversitesi ,(Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, s.75 45 46 Özbay,1981:5 Afife Batur, (1985):1059 21 edilmeye başlanmıştır. Bu karakollar mahalli ve askeri olarak ikiye ayrılırlar. Mahalli olanlarda halkın güvenliği için görev yapılırken, askeri olanlarda Asakir-i Mansure askerlerinin görev aldığı karakollardır. Karakol yapıları daha çok küçük ve ahşap malzameden yapılmışlardı. Süvari karakolları ise kare ve dikdörtgen planlı kagir yapılardı. Şehir merkezlerinde yer alan yapılardan günümüze nadir örnekler ulaşmıştır47. Askeri okullar: 1826 tarihine kadar askeri eğitim ve öğretim veren kurum ve yapılara rastlanmaz. 1826’dan sonra Abdülmecit, Abdülaziz ve II.Abdülhamid tarafından, rüştiye, harbiye, mühendishane ve tıbbiye gibi askeri eğitim kurumları yaptırılmıştır. 1869 Maarif nizamnamesinde beş yüz evli kasabalarda rüştiye, bin evli kasabalarda idadi ve il merkezlerinde sultani kurulması öngörülmüştür. İstanbul merkezli harbiye daha sonra altı il merkezinde açılmıştır. Okul yapılarında ortak mimari özellikleri saptamak mümkün değildir. Yapılar genellikle dikdörtgen ve “U” planlı, neoklasik cephe düzenindedir48. 3.2.Edirne’deki Askeri Yapılar; Edirne’de askeri amaçlı yapıların en eskileri, Edirne Surlarıdır. Roma İmparatoru Hadrianus(117-138) döneminde savunma amaçlı inşa edilmiştir. Osmanlı Dönemi’nde bir süre silah ve mühimmat deposu gibi amaçlarla kullanılan yapıların günümüzde bazı kalıntılarını görmek mümkündür49. Surların genel görünüşü, şehri çevreleyen dikdörtgen biçiminde bir kale, kalenin dört köşesinde dört yuvarlak burç ve her burcun arasında on iki ufak kule ile yedi adet kapıdan oluşmaktaydı. Fakat bu yapılardan günümüze dört köşe kulesinden biri, Makedonya kulesi gelebilmiştir. Birçoğu yıkılan surlara ait yapı malzemesi 19.yüzyıl resmi yapılarında kullanılmıştır50. 47 Abdülkadir Özcan,(1997):“Karakol Binaları”, İslam Ansiklopedisi, Cilt.23, Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, s.431 48 Afife Batur, (1985):1057 49 Mehmet E. Sarıcalıoğlu,(1997): II.Mahmut Döneminde Edirne’nin Sosyo-Ekonomik Durumu, İstanbul Üniversitesi,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, s.20 50 Eyice, 1993: 65 22 Bu yapı malzemelerinden azami derecede faydalanılarak yapılan kışlalar: Mahmudiye Kışlası (Piyade, Edirne Kapalı Cezaevi), Süvari kışlası (General Fahri Özdilek kışlası, Tunca Kışlası), Karaağaç Kışlası (General Celalettin Alkoç Kışlası), Askeri Hastaneler: Demirtaş Askeri Hastanesi (Timurtaş Asker Hastanesi), Merkez Askeri Hastanesi, Askeri Okul: Mektebi İdadi, Harbiye (General Kemal Tanca Kışlası) Karargahlar: Daire-i Müşir (Tümen Karargahı), Redif Dairesi (General Adil Alpay Kışlası) Birçoğu günümüzde de sağlam olan savunma mevzileri, tabya ve bu tabyalara ait pavyonlar, II.Mahmut döneminde, Edirne’nin Rus atlılarına karşı, 1828/29 yıllarında yapılmıştır51. 1829 yılında yapılan toprak tabyaların, 1877-78 yılında tabyalar kagir ve meşe ağaçlarıyla güçlendirilmiştir. İnşasına II.Abdülhamit döneminde de devam edilen 24 adet tabya, Edirne şehir merkezinin etrafını ortalama 5-6 kilometrelik bir yarıçap ile çevrelemektedir. Bunlar: Küçük Taş Ocağı, Büyük Taş Ocağı, Ayvazbaba, Bağlarönü, Cevizlik, Kestanelik, Yıldız, Topyolu, Kavgaz, Hıdırlık, Abdurrahman Ağa, Aynalı, Başhöyük, Kemerler, Karagöz, Bosna, Demirtaş, İstasyon, Orta ve Arda tabyalarıdır52. Edirne ve çevresinde Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen ait karakol yapılarından günümüze ulaşan olmamıştır. Edirne’de kışla ilk olarak I.Murat döneminde yapılmaya başlanmıştır. Edirne başkent olduktan sonra Sultan Selim Cami civarındaki, Kavak Meydanı’nda Yeniçeri odalarının olduğu bilinmektedir. İstanbul başkent olduktan sonra Edirne’nin güvenliği için Muradiye Mevlevihanesi yakınlarında olduğu belirtilen 40 yeniçeri odası53 ile bir acemi oğlan ocağından54 günümüze ulaşan olmamıştır. 51 Oral Onur, ( 2001):Edirne Türk Tarih Vesikalarından Kitabeler, Yenilik Basımevi, İstanbul, s.201 52 Yavuz Güner,(2004):Edirne Askeri Tabyalarının Mimarisi,Mimar Sinan Ünversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsi, Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı,(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)İstanbul,s.4 53 Genel Kurmay Başkanlığı (1996): Türk Kara Kuvvetleri Tarihi, Kara Kuvvetleri Basımevi, Ankara, s.210 54 Mehmet Esat Sarıcaoğlu,(1997):II.Mahmut Döneminde Edirne’nin Sosyo-Ekonomik Durumu, (Yayımlanmamış doktora tezi), İstanbul,s.26 23 Savaş zamanında iki, üç bin askerin kalacağı kışlalar, II.Mahmut zamanında(1827)55 Süleyman Paşa Mezrası56 denilen yerde yaptırılmıştır. İnşaa edilen bu askeri kışlalar 1876-1888 yılları arasında yandığından ikinci kere inşaa edilmiştir. Söz konusu kışla, geçirdiği yangınlardan dolayı, Yanık Kışla adı ile anılmaktaydı. Kışlanın adı daha sonra Mahmudiye Kışlası olarak değiştirilmiştir57. “Edirne Rehnüması” adlı eserde, süvari kışlaları ve ahırların değişik zamanlarda Sultan II.Abdülhamit tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Süvari Kışlası ve Ahırları’ndan günümüze kadar ulaşan binalar, bir dönem Tekel tütün ambarları olarak da kullanılmıştır. Söz konusu binalar Cumhuriyet döneminde General Fahri Özdilek Kışlası (Tunca Kışlası) olarak kullanılmış ve Nisan 2005 tarihinde Trakya Üniversite’sine devredilmiştir. Karaağaç Kışlası olarak bilinen General Celalettin Alkoç Kışlası’ndaki, Osmanlı Dönemi’ne ait binaların inşa tarihini tam olarak tespit etmek mümkün olmamıştır. Bina üzerinde sonradan yerleştirilmiş mermer bir levha üzerindeki yazıda, binaların Mahmut Şevket Paşa tarafından 1911-12 yıllarında yapıldığı belirtilmektedir. Binaların Ulusal mimari döneminin özelliklerini taşıması bu tarihlendirmeyi desteklemektedir. Edirne’de askeri lise ilk olarak 1846 yılında Tekfur Sarayı arsası üzerine inşa edilmiştir. Daha sonra Edirne Askeri Lisesi, 1871 yılında yapımı tamamlanan günümüzde Harbiye Kışlası olarakda bilinen General Kemal Tanca Kışlası’na taşınmıştır. Bu bina Padişah Sultan Abdülaziz devrinde ve Hurşit Paşa’nın Edirne Valiliği sırasında Acemi Oğlanlar Kışlası olarak kullanılan arsa üzerine inşaa edilmiştir. Binanın zamanla ihtiyaçları karşılayamaması nedeniyle, 1896-97 tarihlerinde binanın Muradiye Caddesi’ne bakan cephesine ek bina yaptırılmış ve bugünkü halini almıştır58. Edirne’de kurulan diğer askeri okul, II.Abdülhamit tarafından II.Murad ın yaptırdığı Araplar Hanı arsası üzerine yaptırılan Askeri Rüşdiye’dir. Okulun şu anda mevcut 55 Ayten Altıntaş, ( 1995): “Edirne’de İlk Askeri Hastanenin 1841-1842 Yılları Arasındaki Durumu Hakkında” I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri 25-27 Kasım 1995, Edirne, s.70. 56 Edirne Kapalı Cezaevi, olarak kullanılan bölge, Edirne –Sarayakpınar yolu 3.km de yer alır. 57 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74 58 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne, s. 12 24 orduevinin bulunduğu yerde olduğu değerlendirilmektedir59. Kışlalar dışında askeri hastaneler konusunda da zengin bir geçmişi olan Edirne de yapılan çalışmalarda bulunan kalıntılardan hareketle ilk askeri hastanenin II. Mahmut döneminde kurulduğu düşünülmektedir. Haziran 1826 tarihinden sonra kurulan Asakir-i Mansure Muhammediye için 2-3 bin kişilik bir kışla yaptırılmış ve bu kışla için gerekli olan askeri hastane de, kışlaya yakın Eski Bostancı Kışlası’nın tamir edilmesiyle, hizmete sokulmuştur60. IV.Mehmet döneminde eski sarayın bahçesine, Edirne Sarayı’ndan tedavi ve dinlenme amacıyla gönderilen hastalar için yapılmış olan odalardan kalan yapılar önemli değişikliklere uğrayarak askeri hastaneye dönüştürülmüştür61. Yapılan arşiv incelemesinde, bu yapının Asakir-i Redif-i Şahane Hastanesi olduğu tespit edilmiştir. Bu hastaneden günümüze hiçbir kalıntı ulaşmamıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Sultan Abdülhamit’in emriyle, Piyade Kışlası’nın(Mahmudiye Kışlası) yakınında, 1887 yılında yapımına başlanan Edirne Merkez Asker Hastanesi, 1889 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır62. Hastanenin ortasında bir avlu mevcut olup, bina eski hastaneler modelinde yapılmıştır63. Bu hastanenin, güney cephesine ait duvar kalıntısı dışında aslına ait hiçbir şey yoktur. Aynı tarihlerde Edirne demiryolu yakınlarında ve hat bitişiğinde bir ana bina ve iki kanatlı binadan oluşan hastane yapılmıştır. Bu hastane Karaağaç Asker Hastanesi denilen, Demirtaş Asker Hastanesi’dir.(Timurtaş) Yapı elemanları sağlam fakat kullanılamaz durumda olan bina onarım ve restorasyon beklemektedir. 1889 yılında II.Abdülhamid tarafından yaptırılan hastane binası, sırasıyla Astsubay Okulu, İlkokul, Köy Enstitüsü ve Göçmen Misafirhanesi olarak kullanılmıştır. 59 Badi ,Ahmet (2000):Riyaz-ı Belde-i Edirne(Edirne Şehir Tarihi),Çev:Ratip Kazancıgil,İstanbul:Edirne Valiliği yayınları,Cilt.I,s.127 60 Altıntaş, 2001: 73. 61 Tosyavizade Rıfat Osman , 1994:75. 62 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74 . 63 Gökçe ve Karlıkaya,(2001): “Edirne Merkez Asker Hastanesi”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, Cilt: 18 Sayı: 2,s.143. 25 Trakya ve Balkanlardaki birçok askeri birliğin karargahı olarak kullanılan Müşirlik Binası(Tümen Karargahı) 1897 tarihinde halkın da yardımıyla, şehir merkezinde yapılmıştır. 1899-1913 yıllarında karargah olarak kullanılan bina 1913 yılında kısa bir dönem Mısır Hilal-i Ahmer’ine hizmet vermiştir. 1913 yılından günümüze değin bir çok farklı işlevde kullanılan binanın; komutanlık karargahı, askerlik şubesi gibi askeri kullanımları dışında, vali konağı gibi kamu alanıyla ilgili kullanımlarına da rastlanmıştır. Dönemin karargah binası olarak kullanılan diğer bir yapısı ise Baba Demirtaş Mahallesi Sanayi Caddesinde, Sanayi Kışlası olarak da bilinen, günümüzde de Trakya Üniversitesi Sağlık meslek Yüksek Okulu’dur. Buradaki binaların geçmişi, hastalar için yapılan odalara dayanır. Edirne Sarayına tedavi ve dinlenme amacıyla gönderilen hastalar için yapılan odalar, 1877-78 yılında askeri hastaneye 64 dönüştürülmüştür . Kayıtlarda geçen Askeri Hastane’den günümüze sadece girişteki kemerli açıklık ve kitabesi dışında hiçbir şey kalmamıştır. Bu alan üzerine 1906-1907 yılında karargah hizmeti yürütülen redif dairesi ve depo binası yapılmıştır. Bu binalar Trakya Üniversitesi’ne devredildiği tarihe kadar General Adil Alpay Kışlası olarak kullanılmaktaydı. 64 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:75 26 4. KATALOG 27 4.1.KIŞLALAR 28 4.1.1. MAHMUDİYE KIŞLASI (PİYADE KIŞLASI, KAPALI CEZAEVİ) 29 Katalog No :I Eser Adı :L Planlı Bina Şekil No :- Fotoğraf No :1-5 İnşa Tarihi :1827-1893 Yapan :- Yaptıran : II.Mahmut Onarımlar : 1876,1884,1892,1936 Adres : Edirne Sarayakpınar yolu üzeri, Kapalı Cezaevi, Edirne. Şehir Haritasında Yer No :1 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Yeni İmaret semtindeki kışla, kareye yakın planlı büyükçe bir avlu içerisinde yaklaşık 2 metre yüksekliğinde kaba yonu taş örgülü bir duvar ile çevrilidir. Kışlaya orijinalde Nurettin Paşa tarafından yaptırılan, güneydeki iki kuleli açıklıktan girilmekteydi65. Ancak bu kapı, günümüzde kullanılmamaktadır. Cumhuriyet Dönemi’nde cezaevine dönüştürülen kışlanın doğu cephesine, günümüzde de kullanılan giriş kapısı açılmıştır. Ahmet Badi “Edirne Şehir Tarihi”66 adlı eserinde, kışlanın büyüklüğünden bahsederken, dört köşesinde Edirne Saat Kulesi gibi dört yüksek kule olduğunu ve bu kulelerin bayraklarla süslendiğini, kışlanın dört kapısının olduğunu belirtmektedir67. Kışlayı çevreleyen avlu duvarı içerisinde iki ayrı bloğun birleşimiyle oluşan“L” planlı ana bina ile bunun hemen güneydoğusunda, kışla ile çağdaş olduğu değerlendirilen bir hamam kalıntısı bulunmaktadır. Ana binanın (L planlı), doğu-batı doğrultusunda uzanan kuzey kanadı halen cezaevi olarak kullanılmaktadır. L planlı yapının kuzey-güney yönünde uzanan batı kanadının bir bölümü ile hamam günümüzde kullanılmamaktadır . Binanın batı kanadı detaylı incelenirken, kuzey kanadının iç mekanının kapalı 65 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74 66 Ahmet Badi, 2000:245 67 Ahmet Badi, 2000:247 30 cezaevi olarak kullanılması nedeniyle, ayrıntılı inceleme yapılamamıştır. (Fot.1) Tosyavizade Rıfat Osman “ Edirne Rehnüması”68 adlı eserinde, kışlanın Süleyman Paşa Mezrası denilen yerde yaptırıldığını belirtilmektedir. Günümüzde Kapalı Cezaevi olarak kullanılan kışla, Edirne-Sarayakpınar yolunun 3.kilometresinde yer almaktadır. Geniş bir alan üzerinde kurulan kışlanın kuzeyinde Tunca nehri, doğusunda II. Mehmet Çeşmesi yer almaktadır. “L” Planlı binanın iç kısmında, koridorlarla bağlı dikdörtgen planlı mekanlar mevcuttur. Bu üniteler, “L” planlı binanın kuzey bloğunda iki, batı bloğunda bir adettir. İki katlı yapıda, düzgün kesme ve kaba yonu taş ile tuğla kullanılmıştır.(Fot.2) Binanın bazı bölümleri beşik çatı, bazı bölümleri ise kırma çatı formunda, kiremit ile kaplıdır. Çatıda, belirli aralıklarla kalkan duvarları kullanılmıştır. Binanın doğu cephesi, kuzeye doğru üç kademeli olarak genişlemektedir. Cephedeki kademelenme çatıda da devam etmektedir. Dökülen sıvalardan tamamının düzgün kesme taşla inşa edildiği anlaşılan cephe, orijinalde tamamen sıvalıydı. Ancak bu sıvalardan bazıları zaman içerisinde dökülmüştür. Birinci ve ikinci katın birleştiği seviyede, bir kaval silme cephe boyunca devam etmektedir. Ayrıca, saçak seviyesinde bir sıra korniş tüm cepheyi dolanmaktadır. Doğu cephenin kuzeyinde yer alan ve dışarıya doğru en fazla kademelenme yapan birinci kısmında, altlı ve üstlü olmak üzere üçerden altı pencere yer almaktadır. Düşey dikdörtgen formlu ve yüzeyden hafifçe çökertilmiş olan pencereler, yuvarlak kemerli ve taş sövelidir. Bu pencereler cephede yan yana, bitişik olarak yapılmışlardır. Pencerelerin her iki yanında yer alan plasterler, pencere kemerinin üzengi taşı seviyesine kadar yükselmekte ve burada birer konsolla sonlanmaktadır. Pencerelerin yuvarlak kemerleri üzerinde, iki sıra halinde ve kemerle aynı formda profilli silmeler vardır. Cephenin ikinci ve üçüncü kademeli yüzeyinin zemin ve birinci katında, yedişerden toplam 14 pencere açıklığı bulunmaktadır. Pencereler düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli ve taş sövelidir. Binanın cezaevi olarak kullanılması nedeniyle, bu kanattaki bütün pencere açıklıkları yarı seviyeye kadar örülerek, kalan yarısı ise demir parmaklıklarla 68 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74. 31 kapatılmıştır. Binanın kuzey cephesi, Merkez Askeri Hastanesi’ne bakmaktadır. Kuzey cephenin doğu kanadı batıya, batı kanadı da doğuya doğru belli bir noktaya kadar kademeli bir şekilde daralmakta ve daha sonra düz olarak devam etmektedir. Cephedeki kademelenme çatıda da görülür. Bu kademelenme, doğu cephenin kuzey kesimindeki kademelenme ile aynı düzendedir. Yapım malzemesi olarak, diğer cephelerde olduğu gibi, düzgün kesme taş kullanılmış ve cephe tamamen sıvanmıştır. Kat arasında bir sıra kaval silme, saçak seviyesinde ise korniş tüm cepheyi boydan boya dolanmaktadır. Kuzey cephenin doğu ve batı ucundaki birinci kademeli yüzeyde, kuzey bölümündeki pencerelerle aynı karakterde altlı ve üstlü üçer adet olmak üzere toplam 12 pencere açıklığı bulunmaktadır. Cephenin düz olarak devam eden orta bölümünde, altlı ve üstlü olmak üzere 62’şerden toplam 124 pencere vardır. Doğu cephedeki bazı pencerelerle form bakımından benzerlik gösteren bu pencereler, basık kemerli ve taş sövelidir. Cephedeki bütün pencereler, doğu cephedekiler gibi, örülerek veya demir parmaklıkla belli bir seviyeye kadar kapatılmışlardır. Binanın bu cephesinin orta bölümü orijinal haliyle günümüze gelememiştir69. Belirleyemediğimiz bir tarihte cephenin bu bölümü yıkılarak yenilenmiş veya orijinalde tamamen boş iken yeni bir bina yapılarak cephe birleştirilmiş olmalıdır. Ancak, pencere düzeni ve yapım malzemesi dikkate alındığında, cephenin doğu cephe ile çağdaş olabileceği akla gelmektedir. Bu bölümünün, cephenin doğu ve batı kanatlarıyla olan dilatasyonu, burasının diğer kısımlardan farklı zamanda yapılmış olduğunu göstermektedir. Belki de, bilemediğimiz bir zamanda bu bölüm yıkıldı veya hiç yoktu, diğer cephelerle bütünlük sağlanması amacıyla, aynı karakterde bir duvar örgüsü yapılmıştır. Cephede, pencere dışındaki bütün yüzey sıvalıdır. Edirne, Sarayakpınar yoluna bakan batı cephenin kuzey ucunda, doğu cephedekine benzer bir kademelenme söz konusudur. Bütünüyle doğu cephe ile aynı düzende olan bu cephe, profilli kat silmesi ve kornişlerle yatay düzlemde bölünmüştür. Kademeli bölümün birinci yüzeyinde, kuzey cephenin batı ucundaki pencerelerle aynı karakterde altlı ve üstlü üçer adet olmak üzere toplam altı pencere açıklığı bulunmaktadır. 69 Edirne Kapalı Cezaevi, Jandarma tarihçe klasöründe; “ 1913 yılında Balkan Harbinden sonra, kuzeydeki orta kapı üst kattaki büyük kütüphane Kabül Kalesi ve Kumandanlık Dairesi yaptırılmıştır” ifadeleri bu bölümde yapılan onarımları açıklar niteliktedir. 32 Cephenin kademeli kısmının ikinci yüzeyi ile düz olarak devam eden bölümünde, altlı ve üstlü olmak üzere 49’ardan toplam 98 pencere vardır. Tamamı birbirinin aynı olan, taş söveli ve basık kemerli bu pencereler, kuzey cephedeki bazı pencerelerle form bakımından benzerlik göstermektedir. Cephedeki bütün pencereler, doğu cephedekiler gibi örülerek veya demir parmaklıkla belli bir seviyeye kadar kapatılmışlardır. Batı cephenin güneye doğru devam eden yüzeyindeki sıvaların tamamı dökülmüştür. Buradan, cephenin kaba yonu ve moloz taş ile tuğlanın alternatif olarak örülmesiyle, almaşık teknikte inşa edildiği anlaşılmaktadır. “ L” planlı ana binanın batı kanadına doğu cepheden bitişik ve koridorlarla birbirine bağlı dikdörtgen planlı ve cephenin yarısından fazlasını kapatan bir mekan bulunmaktadır. Yapım malzemesi olarak taş ve tuğla, almaşık teknikte kullanılmıştır. Kışlanın kuzey kanadı tarafında duvarla birleşmeyen bu mekan, batı kanadın 2/3’ü oranında uzanmaktadır. Kışlanın diğer birimlerinde olduğu gibi, buraya da güvenlik nedeniyle girilerek ölçü ve fotoğraf alınamadığı için, mekanın dış cepheleri hariç diğer kısımlarının niteliği hakkında bilgi elde edilememiştir. Dikdörtgen planlı ve iki katlı olan bu mekan, yatay düzlemde kat silmesi ve saçak kornişleriyle bölünmüştür. Mekanın avluya, doğuya bakan cephesinin zemin katı ortasında, basık kemerli ve taş söveli bir kapı vardır. Kapının her iki yanında da basık kemerli ve taş söveli üçer pencere yer alır. Mekanın birinci katının bu cephesinde de aynı formda yedi pencere mevcuttur. Bu mekanın kuzey ve güney cephelerinde, altlı ve üstlü olmak üzere, basık kemerli ve taş söveli, üçerden altı pencere yer alır. Binanın bütün pencereleri yarıya kadar örülerek veya demir parmaklıkla kapatılmıştır. Binanın batı kanadının doğu yüzünde, cepheye bitişik mekan dışında kalan yüzeyde, profilli kat silmesi ve kat kornişi görülmektedir. Cephede, altlı ve üstlü olmak üzere, diğer cephedekilerle (kademeli bölümler hariç) aynı karakterde 54 pencere bulunmaktadır. Cephede inşa malzemesi olarak kaba yonu taş ve tuğladan oluşan almaşık duvar örgüsü kullanılmıştır. “L” planlı ana binanın kuzey kanadına güney cepheden bitişik ve koridorlarla birbirine bağlı dikdörtgen planlı iki mekan bulunmaktadır. Bu mekanlar cephenin yarısından fazlasını kapatmaktadır. Mekanlardan biri cephenin doğusunda, diğeri de 33 doğu ucuna yakındır. Her ikisi de aynı özelliklere sahip olduğu anlaşılan mekanlara da yine güvenlik nedeniyle girilememiştir. Üzerleri kırma çatılı ve kiremit kaplı bu mekanlarda yapı malzemesi olarak taş ve tuğla, almaşık teknikte kullanılmıştır. Binanın kuzey kanadının güney yüzünde, cepheye bitişik mekanlar dışında kalan yüzeyde, profilli kat silmesi ve kat kornişi görülmektedir. Cephede, altlı ve üstlü olmak üzere diğer cephedekilerle (kademeli bölümler hariç) aynı karakterde 219 pencere ile 10 kapı bulunmaktadır. Cephede inşa malzemesi olarak düzgün kesme taş duvar örgüsü kullanılmıştır. Batı bloğun bir bölümü kullanılmamaktadır. Bu bloğun batı cephesinde zemin kat pencerelerinden biri bozularak kapı haline getirilmiştir. Buradan binaya girildiğinde, güney-kuzey doğrultusunda uzanan bir koridora açılan yirmi iki oda mevcuttur. Koridorun batısında dikdörtgen planlı 14 oda, doğusunda birinci kata çıkılan merdivenler ile bunun her iki yanında sekiz adet dikdörtgen planlı oda yer alır. Zemin ve birinci katlardan, doğu cepheye dışardan bitişik dikdörtgen planlı mekana, batıdoğu yönünde uzanan bir koridorla ulaşılır. Koridor, kuzey ve güney cephelerde bulunan sekiz adet basık kemeli pencere ile aydınlanmaktadır. Bu koridor bağlandığı ek mekanı doğu batı istikametinde ikiye bölmektedir. Koridorun doğu ucunda orijinalde var olduğu anlaşılan kapı örülerek kapatılmıştır. Koridora güney ve batıdan açılan dikdörtgen planlı ikişer odanın üst örtüsü düz tavan şeklindedir. Güney, kuzey yönünde uzanan koridorun ortasındaki, iki kollu bir merdivenle birinci kata çıkılır. Birinci kattaki oda düzenlemesi zemin kat ile aynıdır. Binanın iç yapısı, cezaevi fonksiyonuna uygun hale getirilmek amacıyla tamamen değiştirilerek olup, duvarları hücre anlayışı içerisinde kalınlaştırılmıştır. Bu düzenlemeye bağlı olarak, bu kattaki odaları bölen duvarlar pencerelere rastlamıştır. Binanın çatısında, sonradan kurulan ısıtma sisteminin bir parçası olarak tuğla ile yapılmış kare kesitli bacalar yer alır. Kışlanın ne zaman, kim tarafından yaptırıldığı ve yapılan onarımlara ilişkin üç adet kitabenin varlığı bilinmektedir. Ancak, bu kitabelerden hiç birisi kışla binaları üzerinde bulunmamaktadır. Yaptığımız araştırmalara rağmen kitabelere ulaşılamamıştır. Bu nedenle biz de kitabeleri, mevcut yayınlardan alarak incelemeyi ve değerlendirmeyi 34 uygun bulduk. Oral Onur’un kışla kapısı üzerinde var olduğunu bildirildiği fakat yerinde olmayan inşa kitabesinin okunuşu70: “ H.1243/M.1827 Şah –ı alem Han Mahmud ve gaza endişe kim Mahzar-ı tayyid baridir o bî-şekk ve kemâ-kân Yaver-i lütf-i hakla aleme verdi nizam Koymadı mülkinde ehl-i fidneden nâm ve nişan Nâm name-i nebî-üs seyf’iye nispetle o şah Asâkir-i Mansûre teşkil etti mülkünde heman Niyyet alâ-i din ile o cend nusreti Daima teksire hasr-ı himmet edün ân-be-ân Hıttasında yazdı emrile nice taburlar Yaptı fermanile bu kışla gibi nice mekân Asker anma her biri herbiri rüstem devrandır. Kışla ama her biri kasr-ı hûr nakden nişan Devlet ve dine müceddet oldu zılâle Saye-i adlinde kesbetti cihan emn ü aman Eylesün zatı ile ecdadı i’zâmı iftihar Haşderek iftihar eylese dehre sezadır bu zaman Saye-i ihsanını Allah kılsın ber-bekâr Ber-bekâr oldukça hayrına kubab asûman Hayr ile bu kışlanın emr-i hümayûnu ile Hizmet inşadı oldukça çün itmama resân Vali-i Çirmen kulu Muhlis dedi tarihini Kışla inşa eyledi cendine Darâ-i cihan” İnşa kitabesine göre şimdiki Piyade Kışlası, Sultan II.Mahmut tarafından H.1243/M. 1827 tarihinde yaptırılmıştır. Oral Onur tarafından yayınlanan ilk onarım kitabesinin okunuşu71: “Bu kışla yadigârıdır cenab-ı han Mahmudun Bina etmiş idi ecnâdına ol mazhar-ı gufran Tesadüf eyleyüb nâr fezayı nâ-gehâniye Cıdar ve sakfı olmuştu dil-aşık gibi virane Bi-hamdi lillah kim necl-i necil ve varis tahtı Şehinşah cıhan Abdülaziz han azimüşşan Bu bünyan cesimi koymayıp hali harabide Buyurdu heyet-i asliyede tamirini ferman Edüp mülkü gibi mâ’mur kıldı askerin mesrûr Ola feth ve zaferde pür-Sürür ol saye-i yezden 70 71 Onur,2001:205 Onur,2001:205 35 Musahhar eyleyüp fermanına hak rub’-i meskûni Ola tahtında baki ta ki deveran eyleye deveran Mücevher gülün ile izzet kulu kaydetti tarihin Bu kışlak oldu han Abdülaziz ahtında âbâdan1273” H1273/M.1856 yıllarında, yanan kışlanın, Abdülaziz döneminde Erzincani Hacı Ahmed’in valiliği sırasındaki onarım kitabesidir. Oral Onur tarafından yayınlanan ikinci onarım kitabesinin okunuşu 72: “Şehinşeh-i muazzam hazret-i Abdülhamid hân kim Eder fersuda bünyan-ı cihanı nev-be-nev âbâd O ruh cism-i âlem nurdu çeşm-i benî Âdem Hudâvend mufafham Padişah ve padişah ecdâd Bu Kışlâk hümâyûnîde tecdiden bina kılındı Ki onaltı Tabur asker içinde edile ik’at Bu resim ve bu metanette bu tarz ve bu rasînedde Bu hüsün ve bu cesamedde bina görmüş mü bir üstad O rütbe askerî hakkında şamildir ki eşfâkı Nazargâh Hümâyûnunda hep manende-i evlâd Memâliki saye-i şahanesinde sû-be-sû mâ’mur Berâyâ zıll adlinde refah hal ile dil-şâd Münâcât ellerin aç der ki kadd-i hecâte Ubudiyyetle İzzet kıl duasın akdem-i evrâd Meayn ve dest-gîr olsun hüdâ her azim ve rizzminde Edüp eyyam ömrü ve şevket ve iclâlini müzdâd Revadır hane-i cevher ile naks ola tarihi Bu dil-cû kışlaya kıldı şehinşah cihan-ı bünyad. 1310” Günümüze ulaşmayan ancak yayınlarda yer alan kitabelere göre, Piyade Kışlası, Sultan II.Mahmut tarafından Süleyman Paşa mezrası denilen yerde H.1243/M.1827 tarihinde yaptırılmıştır. Kışla binası M.1856,1876,1888 tarihlerinde yandığından, Yanık Kışla olarak da tanınmaktaydı. Fakat kışlanın adı, 1915 yılında Muşir İbrahim Paşazade Nurettin Paşa tarafından Mahmudiye Kışlası olarak değiştirilmiştir.73 Kışlanın güney tarafındaki batı kanadı, H.1293/M.1878’de yapılan koğuşlardan geriye kalan kısmıdır. Kışlanın kuzey kanadı, M.1884 tarihinde yıktırılmış ve 72 Onur,2001:205 73 Ratip Kazancıgil, (1999): Edirne Şehir Tarihi Kronolojisi(1300-1994), Edirne Valiliği Yayınları. Edirne, s.147 36 H.1307/M.1889’da yeniden inşasına başlanmış, H.1310/M.1892 tarihinde tamamlanarak Eğitimler Yurdu olarak açılmıştır74. I.Dünya Savaşı sırasında, bir süre Astsubay Okulu olarak da kullanılan kışla75. 1933 yılında esaslı bir onarım görmüştür76. 1936 yılında Toprak Mahsülleri Ofisine devredilen kışla 1945 yılından itibaren Kapalı Cezaevi olarak kullanılmaya başlanmıştır77. Günümüzde Mahmudiye Kışlası’nın(Piyade Kışlası,Yanık Kışla) “L”planlı ana binasının batı kanadının bir bölümü terk edilmiş olup, kullanılmamaktadır. Yapının kuzey kanadı ise halen kapalı cezaevi olarak kullanılmaktadır. 74 Tosyavizade Rıfat Osman , 1994:74 75 54.Mknz.P.Tug, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne,s.39 76 Kazancıgil, 1999: 147 77 Edirne Kapalı Cezaevi, Jandarma Tarihçe Klasörü 37 Katalog No :II Eser Adı :Mahmudiye Kışlası Hamamı Çizim No :- Fotoğraf No :4 -5 İnşa Tarihi :19.yy Yapan :- Yaptıran : II.Mahmut Onarımlar :- Adres : Edirne Sarayakpınar yolu üzeri, Kapalı Cezaevi, Edirne. Şehir Haritasında Yer No :2 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Edirne Kapalı Cezaevi’nin güney batısında yer alır. Kışla binaları ile aynı döneme ait olduğu değerlendirilen hamam, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmaktadır78. Tek hamam olarak inşa edilen yapı, Semavi Eyice’nin hamam yapılarıyla ilgili olarak yapmış olduğu tipolojiye göre, sıcaklığı dört eyvanlı ve köşelerde halvet hücreleri olan hamam79 grubuna girmektedir. Kuzey güney yönünde bir eksen üzerinde yer alan yapının, batı cephesi Sarayakpınar yoluna, kuzey cephesi “L” planlı kışla binasına bakmaktadır. Oldukça bakımsız ve harap durumdaki hamamın ılıklık ve soyunmalığına ait üst örtüleri yıkılmıştır. Hamamın, sıcaklık bölümüne ait kubbesi ise yer yer bozulmuştur. Hamamda inşa malzemesi olarak, kaba yonu, moloz, kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Tuğla, kubbe ve kemerlerde kullanılırken, duvar örgüsünde moloz ve yonu taş görülür. Hamamın güneyinde yer alan kare planlı soyunmalığın kubbesi yıkılmıştır. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Bu bölümün doğu ve batısında basık kemerli, düşey dikdörtgen formlu dörder adet açıklık yer alır. Güney cephe ortasında pencerelerle aynı formda daha büyük bir kapı açıklığı ile kapının her iki yanında iki 78 Ali Sami, Ülgen, (1977):“Hamam”, İslam Ansiklopedisi, M.E.B.Yayınları, 5.Cilt, İstanbul. s.176 79 Semavi, Eyice, (1997): “ Hamam”, İslam Ansiklopedisi, Cilt.15, Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, s.417 38 pencere açıklığı yer alır. Soyunmalık dışında batı cephe ortasında külhan bölümüne açılan bir kapı mevcuttur.(Fot.4) Hamamın diğer cephe ve yüzeyleri sağırdır. Güney cephenin ortasındaki açıklıktan soyunmalık bölümüne girilir. Kare planlı bölümün içerisinde, soyunmalığa ait hiçbir yapı elemanlarına rastlanmaz. Odanın kuzeyindeki sivri kemerli küçük bir kapıdan ılıklık bölümüne geçilir. Ilıklık bölümü dikdörtgen planlıdır. Klasik Osmanlı hamamlarında görülen üç bölümlü ılıklığın esas bölümünün üzeri tromplarla geçilen bir kubbeyle örtülüdür. Kubbe yer yer bozulmuştur. Ilıklık bölümünü soyunmalık ve sıcaklık bölümüne bağlayan açıklıkların batısında, iki sütunla taşınan kemerli açıklığın üzeri aynalı tonozla örtülüdür. Bu bölümde iki adet temizlik hücresi yer alır. Buradan helaların olduğu bölüme geçilir. Ilıklık bölümünün kuzeyindeki sivri kemerli açıklıktan sıcaklık bölümüne girilir. Sıcaklığın ortasında, kare planlı, köşeleri yumuşatılmış göbek taşı yer almaktadır. Sıcaklık bölümünün üst örtüsü kubbedir. Kubbeye geçiş pandandiflerle sağlanır. Orta mekanın kuzey, güney, doğu ve batı yönlerinde aynalı tonoz örtülü birer eyvan bulunur. Eyvanların duvarlarında düşey dikdörtgen formlu, sivri kemerli açıklıklar bulunur.(Fot.5) Sıcaklığa açılan eyvanların arasında kare planlı birer halvet hücresi bulunmaktadır. Üzeri tromplarla geçilen birer kubbe ile örtülü halvet hücreleri sivri kemerli kapılarla göbek taşının bulunduğu mekana açılmaktadır. Külhan bölümü yapının batısında yer alır. Buradan sıcaklık bölümüne geçiş küçük bir açıklıkla sağlanır. Su deposu ise yapının kuzeyinde yer alır. Deponun diğer ünitelerle irtibatı yoktur. Külhan ve su deposunun üst örtüsü beşik tonozdur. Ilıklık bölümünün duvar yüzeyleri niteliği tam olarak belirlenemeyen ve oldukça silik durumda kalem işi süslemeler görülür. Sıcaklık bölümünün, güney batısındaki halvet hücresinin giriş açıklığı üzerinde ay yıldız kabartma motifi görülür. Bunun dışında hamamda herhangi bir dekoratif öğeye rastlanmaz. Uzun süredir kullanılmayan 39 hamamda, doğa koşullarının yanı sıra bilinçli yapılan tahribatlar dikkat çekicidir. İnşa kitabesi bulunmayan yapının varlığını, Mahmudiye Kışlası’ndan bahseden kaynaklardan öğreniyoruz. B.O.A Meclisi Vala İradeleri kayıtlarında hamama ait onarımdan şu ifadelerle bahsedilmektedir. “Maliye Nezareti Celilesinin 3 recep 1277 (1861) tarihiyle Meclisi Valaye havale buyrulan bir kıta takirine nazaran Edirne Kışlayı Hümayununda olan hamamın bütünü harab olmaması için bu taraftan vuku bulan eşar üzerine Mahallince ve münakaşası bil icra mesarıfı tamiriyesi yirmi iki bin dört yüz kuruş da kalmasına üzerinde takarrur etmiş olmaktadır..” 80 B.O.A.Sadaret Mektubi Kalemi kayıtlarında hamamın üst örtüsünün onarımına ait keşif bedellerini içeren kayıtlarda mevcuttur81. Mahmudiye Kışlası ile aynı tarihte yapıldığı ifade edilen hamam, Semavi Eyice’nin hamam tipolojisine göre klasik dönem özelliklerini taşımaktadır. Hamam günümüzde harap durumdadır. 80 81 B.O.A. Meclisi Vala İradeleri No.442-19662 sayılı belge B.O.A. Sadaret Mektubi Kalemi No.418-41 sayılı belge 40 4.1.2.SÜVARİ KIŞLASI (GENERAL FAHRİ ÖZDİLEK KIŞLASI,TUNCA KIŞLASI) 41 Katalog No :I Eser Adı :U planlı Bina (Orta bina) Şekil No :1-4 Fotoğraf No :6-8 İnşa Tarihi :19-20.yy. Yapan :- Yaptıran :II.Abdülhamit Onarımlar :1999-2002 Adres :Yeni Saray alanının kuzeyinde, Sarayakpınar yolu üzeri Edirne. Şehir Haritasında Yer No :3 İnceleme Tarih :Mart 2005 Yeni İmaret semtinde, sınırları tel örgü ile belirlenmiş kışla 157 pafta, 763/64/65/ 766.ada, 106 numaralı parselde 51361, 76 m2 lik alan üzerinde yer alır. Süvari Kışlasının batısında Mahmudiye Kışlası(Kapalı Cezaevi) doğusunda Tunca nehri, Balkan Şehitliği ve Fatih Köprüsü, güneyinde ise Saraçhane Köprüsü yer alır.(Şek-1) H. 1319 / M. 1901 tarihli Edirne Salnamesi’nde kışlanın yeri: “Piyade Kışlaları civarında ve oradaki çemberi içeren Sırık Meydanı adlı yerde R.1232 tarihinde yaptırılmış olan ambarlar, R.1270 tarihinde yaptırılmış olan depo, topçu ve süvari kışlaları, baytarhane bulunmaktadır82.” Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde değişik tarihlerde yapılmış muhtelif binalar ile II.Mehmet Çeşmesi’ninde içinde bulunduğu alan kısa bir süre öncesine kadar General Fahri Özdilek Kışlası olarak kullanılmaktaydı.(Fot.6) Bu binaların oluşturduğu Süvari Kışlası’nın bulunduğu alana, General Fahri Özdilek Kışlası olarak kullanıldığı dönemdeki, güney nizamiyesinden girildiğinde kışlanın içerisinde devam eden bir yol bulunmaktadır. Giriş de bir nizamiye binası, yolun doğusunda üç ayrı blok halinde inşa edilmiş binalar, bu binaların kuzeyinde iki ayrı bina ile yolun batısında garaj ve bu garajlara ait küçük barakalar yer alır. Yolun doğusundaki binalardan, ortada ve büyük olanı “U” planlıdır. Yapı, düz bir alan üzerinde doğu batı yönünde uzanmaktadır. Doğu 82 Edirne Vilayeti Salnamesi, H1319/M.1901, Edirne, s.923-925. Salnamenin bu kısımlarının günümüz Türkçe’sine aktarılmasındaki yardımlarından dolayı Nilüfer Gökçe’ye teşekkür ederim. 42 batı eksenindeki yapı kesildiğinde, her iki taraf, birbirinin simetriğidir. (Fot. 7) Her iki kanadın ortasında, doğu ucu açık ve yapı boyunca uzanan bir koridor vardır. Bu haliyle yapı “U”şeklinde bir plan göstermektedir. Ancak,“U”nun kuzey ve güney kolları oldukça uzundur. Yapının esas girişinin de bulunduğu batı cephesi ve “U” nun batı kanadı, gerek düzeni ve gerekse kat durumu bakımından diğerlerinden ayrılır. Burada iki katlı bir kuruluş söz konusu iken, U nun uzun kollarında tek katlı bir yapılanma vardır. İki katlı bölümü kırma çatı ile örtülü iken tek katlı bölümü beşik çatı ile örtülü ve kiremit kaplıdır. Yapı malzemesi olarak temelde yontma taş, duvar örgüsünde ise düzgün kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Binanın iç ve dış yüzeyleri tamamen sıvalıdır. İki katlı ünitenin batı cephesinin orta bölümü, kat kornişi ile yatay, kapının her iki yanındaki plasterlerle de düşey olarak bölümlendirilmiştir. İki katlı ünitenin köşelerinde düzgün kesme taş, cepheden dışarıya taşırılarak kullanılmıştır. Bu bölüm üçgen alınlıkla sonlanmaktadır.(Fot.8) Binanın batı cephe ortasında yer alan kapı, düz lentolu ve taş sövelidir. Kapının kenarında plasterler yer alır. Kapının her iki yanında yer alan pencereler basık kemerli ve taş sövelidir. Pencerelerin söveleri zemine kadar uzatılmıştır. Binanın batı cephesinin birinci kat pencerelerinden ortadaki büyük, yanlardaki ise daha küçük formlardadır. Ortadaki pencere yuvarlak kalkık kemerli olup sövesi profilli silmeyle oluşturulmuştur.Yanlardaki küçük pencerelerde, ortadaki ile aynı düzendedir. Pencerelerin hemen üzerinde cephe boyunca uzanan ince bir kaval silme yer alır. Cephenin bu bölümü, birinci kat kornişiyle saçak arasında yer alan üçgen bir alınlıkla sonlanır. Bu üçgen alınlık, kapının iki kenarında ve cephenin köşelerinde bulunan plasterler üzerine oturur. Üçgen alınlık, üç yönden taş malzemeyle kademeli olarak kuşatılmıştır.(Şek.2) “U” planlı binanın, güney kanadının (orta mekanın güneyinde yer alan blok) batı cephesi, kapının her iki yanındaki plasterlerle düşey, kapı üzerindeki korniş ile yatay 43 olarak bölümlendirmiştir. Kapı üzerindeki kademeli korniş, saçak seviyesinde de görülür. Kapının kenarında yer alan plasterler, zemin kat seviyesinde silmelerle kademelendirilerek, öne taşırılmıştır. Kornişin kenar köşelerinde sütun başlığını andıran kademeli uygulamalar yer alır. İki katlı ünitenin köşelerinde düzgün kesme taş, cepheden dışarıya taşırılarak kullanılmıştır. Kapı, düz lentolu ve taş sövelidir. Kapının her iki yanında yer alan pencereler basık kemerli ve taş sövelidir. Birinci kattaki pencerelerin altında dikdörtgen nişlere yer verilmiştir. Söveler, ikinci kattaki pencereleri de çevreleyecek şekilde yekparedir. Kapı üzerinde düz lentolu, taş söveli büyük bir pencere ile bu pencerenin her iki yanında aynı formda iki pencere yer alır. Binanın söveleri ve kornişleri kireç taşındandır. İki katlı birimin üzeri kırma çatı ile örtülü olup dıştan kiremit kaplıdır. Güney kanadın iki katlı bölümünün güney cephesinde orjinalde altlı ve üstlü olmak üzere sekiz pencere bulunuyordu. Ancak zaman içerisinde yapılan değişiklik ve tahribatlarla bu pencerelerden beş tanesi örülerek kapatılmıştır. Tamamı basık kemerli ve taş söveli olan pencerelerden dördü zemin kat, dördü de birinci kat seviyesinde bulunmaktadır. “U” planlı binanın kuzey kanadının(orta mekanın kuzeyinde yer alan blok) batı cephesi, güney bloğun batı cephesi ile aynı düzendedir. Kuzey kanadın iki katlı bölümünün kuzey cephesinde, altlı üstlü olmak üzere toplam sekiz pencere bulunmaktadır. Bu pencerelerden dört tanesi günümüzde kapatılmıştır. Pencerelerin tamamı basık kemerli ve taş sövelidir. Söveler iki pencereyi kapsayacak şekilde yekparedir. “U” nun tek katlı güney kanadının güney cephesinde, toplam otuz iki adet pencere ile bir kapı açıklığı yer alır. Zaman içerisinde pencerelerden ikisi kapıya dönüştürülerek kapı sayısı üçe çıkarılmış, pencere sayısı otuza düşürülmüştür. Bu cephedeki pencereler, diğer cephedekilerle aynı formdadır. Güney cephe ortasındaki esas kapı, pencerelerle aynı formda fakat daha büyüktür. Kapının bulunduğu bölüm, çatı seviyesinde kalkan duvarı ile belirginleştirilmiştir. 44 Yapının doğu cephesinde ise, ortada bir kapı ve kapının her iki yanında birer adet pencere açıklığına yer verilmiştir. Kapı ve pencereler, güney ve kuzey cephedekilerle aynı formdadır. Bu birimin üst örtüsü beşik çatılı olup marsilya kiremidi ile kaplıdır. “U” nun kollarından, güney kanadın iç avluya bakan kuzey cephesinde, orjinalde 32 pencere olduğu, yerinde yapılan incelemeler ve izlerden anlaşılmaktadır. Günümüzde mevcut olan pencere sayısı 27 adettir. Zaman içerisinde beş pencere örülerek kapatılmıştır. Kapalı olanlar, batıdan doğuya doğru 8, 9, 10, 14 ve 25. pencerelerdir. Bu pencerelerin bulunduğu yerlere belirleyemediğimiz tarihlerde ek binalar ilave edilmiştir. Bu cephenin ortasında yer alan kapı açıklığı ise pencereye dönüştürülmüştür. “U” nun tek katlı kuzey kanadının kuzey(dış) cephesi, güney kanadın güney cephesi ile, güney kanadın, güney(iç) cephesi de kuzey cephe ile aynı düzendedir. Ancak bu kanadın kuzey(dış) cephesinde bir takım değişiklikler söz konusudur. Kuzey kanadın kuzey cephesinde yapılan değişiklikler şunlardır. Duvara iki kapı açılmış ve dört adet pencere kapı haline dönüştürülmüştür. Kapıya dönüştürülen pencereler, batıdan doğuya gidildiğinde sırasıyla, beşinci, 10. 25. ve 27. penceredir. Yapının orijinal kapısı batıdan doğuya doğru gidildiğinde 14. pencere ile 15. pencere arasında yer alır. Kapı açıklığı oldukça büyük olup, yuvarlak kemerlidir. Kapının bulunduğu bölüm çatı seviyesinde kalkan duvarı ile belirginleştirilmiştir. “U” nun kuzey kanadının güney (iç) cephesinde yapılan değişikler ise, üç pencere ve bir kapı sonradan kapatılmıştır. Bu pencereler batıdan doğuya doğru 18. 19. ve 25. pencerelerdir. “U” nun her iki kanadının doğu cephesinde ise, ortada büyük bir giriş kapısı, kapının her iki yanında da birer adet pencere açıklığı vardır. Kapı ve pencereler form bakımından “U” nun kollarının tek kanatlı cephelerindekilerle benzerlik göstermektedir. “U” planlı binanın iki yan kolu(kanat) nun arasında kalan iki katlı üçgen alınlıklı üniteye batı cephesi ortasındaki kapıdan girilmektedir. Kapıdan hole girildiğinde, holün kuzeyinde iki oda, güneyinde ise üç oda yer alır. Holün güneyinde kapıya yakın olan ilk oda, batıdan bir pencere ile dışarıya bir kapıyla hole açılır. İki ve üçüncü odalar 45 dikdörtgen planlı ve penceresizdir. Holün kuzeyindeki ilk oda bir pencere ile batıdan dışarıya açılır. Hemen yanındaki oda ile içerden birleştirilen odanın iki kapısı hole açılır. İkinci oda penceresizdir. Odaların üstü düz tavan örtülüdür. Holün batı ucundaki iki kollu merdivenle birinci kata çıkılır. Merdivenin güneyinde bir oda, doğudan bir pencere ile dışarıya merdivenin karşısındaki oda ise iki pencere ile batıdan dışarıya merdivenin kuzeyindeki oda ise bir pencere ile batıdan dışarıya açılır. Odaların üst örtüsü düz tavan şeklindedir.(Şek.4) “U” nun güney kolu (kanat) nun batı cephesindeki kapıdan girildiğinde, dar ve uzun bir hole ulaşılır. Holün güneyinde yer alan birinci ve ikinci oda, birer pencere ile batıdan dışarıya açılır. Güneyde yer alan iki pencere ise örülerek kapatılmıştır. kapalıdır. Holün kuzeyindeki oda güneydeki odanın tekrarı niteliğindedir. Kuzeydeki odanın devamında yer alan üç kollu merdiven ile üst kata çıkılır. Birinci katta holün güneyinde ve kuzeyinde iki oda ile, holün karşısındaki tek oda iki pencereyle dışa açılır. Bu odanın sağında ve solunda birer oda yer alır. Odalar birer kapıyla hole açılır. İki katlı bölümün devamında yer alan tek katlı blok da, toplam sekiz adet oda vardır. Batıdan doğuya doğru birinci ve beşinci odanın güney ve kuzey cephelerinde karşılıklı dörder pencere vardır. İki katlı bölüme bitişik ilk oda, bir kapı ile batıdan iki katlı mekana açılır. İkinci ve dördüncü odalar kuzeyden ve güneyden üçer pencere ile, üçüncü oda kuzeyden ve güneyden beşer pencere ile dışarıya açılır. Altıncı ve yedinci oda kuzeyden ve güneyden karşılıklı beşer pencere dışarıya, sekizinci oda karşılıklı dörder pencere kuzey ve güneyde iki pencere doğu yer alır. Bu odanın kapısı da doğudadır. Odaların üst örtüsü, profil demir örgülü strafor yapı malzemesi ile kaplıdır. (Şek.4) Günümüzde bina boş ve kullanılmamaktadır. 46 Katalog No : II Eser Adı : Güney Blok Şekil No :5 Fotoğraf No : 9-12 İnşa Tarihi :19-20.yy. Yapan :- Yaptıran : II.Abdülhamit Onarımlar : 1999-2002 Adres :Yeni Saray Alanının kuzeyinde, Sarayakpınar yolu üzerinde Edirne. Şehir Haritasında Yer No :3 İnceleme Tarih :Mart 2005 Kışla içerisinde doğu batı yönünde uzanan birbirine paralel üç bloktan, Saraçhane köprüsüne en yakın olanıdır. Düz bir alan üzerindeki yapı dikdörtgen planlıdır. Yapının esas girişi batı cephede yer alır. Batıda, esas girişin bulunduğu ünite iki katlıdır. İki katlı bölümü batıdan doğuya uzanan tek katlı bölüm takip eder. İki katlı bölüm kırma çatı ile örtülü iken tek katlı bölüm beşik çatı ile örtülü, kiremit kaplıdır. (Fot.9) Yapı malzemesi olarak, temelde yontma taş ,duvar örgüsünde düzgün kesme taş, kat kornişi,silme ve sövelerde kireç taşı kullanılmıştır. Binanın içi ve dışı beton sıvalıdır. İki katlı ünitenin güney cephesinde altlı üstlü dörder pencere yer alır.Pencereler düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli, taş sövelidir. Söveler her iki kattaki pencereleri çevreleyecek şekilde dikdörtgen formda düzenlenmiştir. Güney cephe ile aynı formda düzenlenen, kuzey cephedeki, sekiz pencereden dördü bilinmeyen bir tarihte kapatılmıştır.(Fot.10) Binanın batı cephesi, kapının her iki yanından saçak seviyesine kadar uzanan plasterlerle düşey, kapı üzerindeki ve saçaktaki kademeli kornişlerle yatay olarak bölünmüştür. Kapının kenarında yer alan plasterler, zemin kat seviyesinde silmelerle kademelendirilerek, dışarı taşırılmıştır. Kornişin kenar köşelerinde sütun başlığını 47 andıran kademeli uygulamalar yer alır. Cephenin köşelerinde, düzgün kesme taş, cepheden dışarıya taşırılarak kullanılmıştır. Cephenin ortasında yer alan kapı; düz lentolu, taş sövelidir. Kapının her iki yanında yer alan pencereler basık kemerli taş sövelidir. Söveler, ikinci kattaki pencereleri de çevrelemektedir. İki katlı birimin üzeri kırma çatı formunda, kiremit ile kaplıdır. Yapının General Fahri Özdilek Kışlası Topçu Taburu olarak kullanıldığı döneminde, iki katlı ünite karargah, tek katlı bölüm; gazino, er koğuşu, yemek salonu vb. birimleri olarak hizmet vermekteydi. Bu birimlerin kapı ve pencereleri , güney, kuzey ve doğu cephededir. Güney cephede basık kemerli, taş söveli, toplam 32 pencere yer alır. (Fot.11) Cephenin batı ucunda, baştan ikinci pencere sonradan ilave edilmiştir. Batıdan doğuya doğru 11. ve 21. pencere bozularak kapıya dönüştürülmüştür. Batıdan doğuya doğru 30 ve 31. pencereler arasındaki, duvarda bir kapı açılmıştır. Güney cephe ortasındaki esas kapı pencerelerle aynı formdadır. Kapının bulunduğu bölüm çatı seviyesinde kalkan duvarı ile belirginleştirilmiştir. Yapının tek katlı bölümünün kuzey cephesindeki altı pencere kapatılmıştır. Toplam 26 pencere olması gereken cepheye, güney cephede olduğu gibi bir pencere daha ilave edilmiştir. Bu cephenin ortasındaki esas giriş kapısı kapatılmıştır. Kapatılan kapı, güney cephedeki kapı ile aynı eksendedir. Pencere ve kapının, kapalı olmasının genel sebebi bu kısımlara yapılan eklemelerdir. Kuzey cephe, güney cephe ile tam simetrik olup, bütün ölçülerin ve mimari elemanların düzenleniş biçimleri aynıdır.(Fot.12) Doğu cephenin ortasındaki kapının, yanlarında birer adet pencere açıklığına yer verilmiştir. Pencereler ve kapı güney ve kuzey cephede yer alan pencere ve kapı formlarının bir tekrarıdır. Tek katlı bölümün üst örtüsü beşik çatılı, kiremit kaplıdır. Batı cephedeki kapıdan girildiğinde; batıdan doğuya uzanan koridorun güneyinden dört, kuzeyinden üç, doğusundan bir oda, düz lentolu birer kapıyla koridora açılır. Değişik büyüklükteki odalardan giriş kapısına yakın olan güneydeki ilk oda, güneyden 48 ve batıdan iki pencere ile aydınlatılır. Güneydeki diğer odalar güneyden birer pencere ile aydınlatılır. Koridorun kuzeyinde kapıya yakın olan ilk oda kuzeyden ve batıdan iki pencere ile aydınlatılır. Kuzeydeki diğer odalar kuzeyden birer pencere ile aydınlatılır. Doğudaki oda, tek katlı ünite içerisindedir. Oda dört pencere ile kuzeyden,dört pencere ile güneyden aydınlatılır. Odaların üst örtüsü düz tavanlıdır. Koridorun ortasından önce kuzeye sonra güneye uzanan merdivenle birinci kata çıkılır. Birinci katta hole açılan üç odanın kapıları dikey dikdörtgen formlu, düz lentoludur. Birinci katın güneyindeki iki oda ikişer pencere ile güneyden, kuzey cephedeki tek oda iki pencere ile kuzeyden aydınlatılır. İki katlı ünitenin tek katlı bölümle koridorun doğusundaki oda dışında içeriden irtibatı yoktur. Tek katlı bölümde, er koğuşu olarak kullanılan sekiz büyük oda yer alır. Batıdan doğuya doğru sıralanan odaların kapıları güney cepheye açılır. Odalar kuzey ve güney cephelerdeki pencerelerle aydınlatılır. Bir ve beşinci odalar karşılıklı sekiz, iki ve üçüncü odalar karşılıklı on, dördüncü oda karşılıklı altı, altıncı ve yedinci odalar karşılıklı on, sekizinci oda kuzeyden ve güneyden karşılıklı sekiz ve doğudan iki pencere ile aydınlatılır.Binanın pencereleri içe doğru genişleyerek açılır. Sekizinci odanın kapısı doğu cepheye açılır. (Şek.5) Süslemenin, mimari dekoratif öğelerle sağlandığı yapıya simetri hakimdir. Trakya Üniversitesine ait bina günümüzde kullanılmamaktadır. 49 Katalog No : III Eser Adı : Kuzey Blok Şekil No :- Fotoğraf No :- İnşa Tarihi : 19-20.yy. Yapan :- Yaptıran : II.Abdülhamit Onarımlar : 1999-2002 Adres :Yeni Saray Alanının kuzeyi, Edirne. Şehir Haritasında Yer No :3 İnceleme Tarih :Mart 2005 Kışla içerisinde doğu-batı yönünde uzanan birbirine paralel üç bloktan kuzeyde yer alan, yapının dış cephe ve iç mekan düzenlemesi güney blokla aynıdır. Ancak, bina üzerinde yapılan inceleme ve açıklıklar üzerindeki izlerden anlaşılan fakat tarihi belirlenemeyen değişiklikler yapıldığı tespit edilmiştir. Bunlar; iki katlı bloğun güney cephesindeki sekiz pencerenin üçü, kuzey cephedeki sekiz pencerenin ikisi kapatılmıştır. Yapının tek katlı bölümünün kuzey ve güney cepheleri I.binanın(Güney Blok) güney ve kuzey cephe düzenlemelerinin bir tekrarıdır. Tek katlı bölümün kuzey ve güney cephelerinde olması gereken 32 pencere ve kapı açıklıklarında yapılan değişiklikler şunlardır: Güney cephede 13., 14., 15., 16., 17., 18 ve 19. pencereler kapatılmıştır. Bu pencerenin önüne bir takım ilaveler yapılmıştır. 20. ve 21. pencereler arasında kalan duvara bir kapı açılmıştır. 27.pencere diğer pencerelerden biraz daha içeriye çekilmiştir İncelenen binaların üzerlerinde kitabesi bulunamadığından, binaların tarihlendirmesi farklı kaynaklarda, çelişkili olarak verilmektedir. Yaşayan Tarihi ve Kültürel Askeri Yapılar 83adlı eserde, bu binanın da dahil olduğu binalar grubunun ambar olarak inşaa edildiği, 1854 yılında eskilere ilave olarak yeni depolar, topçu ve süvari kışlaları, baytar ve hayvan tavları yaptırıldığı, binaların, bir 83 Yıldırım ve Tekkollu, 2001: 152 50 süre Tekel İdaresine verilerek tütün deposu olarak kullanıldığı belirtilirken, Kışla Tarihçe Defteri’nde84, bu kışladaki ilk binaların 1816 yılında ambar olarak inşaa edildiği, 1854 yılında eskilere ilave olarak yeni depolar, topçu ve süvari kışlaları, baytar hane, hayvan tavlaları yaptırıldığı ve binaların tütün depoları olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Tosyavizade Rıfat Osman’ın, Edirne Salnamesi85’nden yaptığı çeviride: ‘Topçu kışlası(Kırmızı kışla), R.1232/M.1816 tarihinde yapılmıştır. Kırmızı kışlaya yakın Süvari Kışlaları ve ahırları R.1298/M.1880 tarihlerinden sonra değişik zamanlarda Sultan II.Abdülhamid tarafından yaptırılmıştır.’ Bina ile ilgili tarihlendirmedeki çelişkinin, 1816 tarihli Salnamelerden yapılan çevirinin yanlış yorumlanması sonucu oluştuğu söylenebilir. Orijinal metinde topçu kışlasının, süvari kışlasına uzak olduğu belirtilmektedir.1854 tarihi, kışladaki ilk yapılar için bir tarih olabilir. Ahmet Badi, 1889 yılında süvari kışlasının yandığını, yapılması için padişahtan emir çıktığını ve süratle yapıldığını belirtmektedir86. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 1093-85697 numaralı belgede bahsi geçen Tavuk Ormanı incelenen kışlanın bulunduğu alanın yanındadır. “Edirne şehri civarında kain askeri nizamiye kışlası kurbunda bu kere sayei memurun vayei hazreti padişahide süvari kışlaları da inşa olunarak askeri şahane ikame edilmiş ise de bu kışlalar şehre epeyce uzak bir mesafede olduğu ve Tavuk Ormanı gibi ağaçlık ve hali mahaller bulunduğu cihette..87” İncelenen yapıların üslup özellikleri ve cephe düzeni, 1880 tarihini veya 1889 da yeniden yapılan binaların tarihini daha akılcı kılmaktadır. 84 54.Mknz.P.Tug, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne,s. 15 85 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74. 86 Ahmet Badi, 2000:258. 87 B.O.A. Muheberatı Umumiye İdaresi No.1093-85697 sayılı belge. Çeviri için Musa ÖNCEL’e teşekkürler. 51 Binaların esas girişlerinin bulunduğu batı cepheleri dokusunu korurken, diğer cephelerde büyük deformasyon görülür. Binaların bakım ve onarımına ait kayıtlar; 1999 yılından itibaren tutulmaya başlanan Kışla Tarihçe Defterlerindeki kayıtlardan tespit edilmiştir. 1999 yılında dış cephe ve çatı onarımı yapılmış, kapı ve pencereler pvc doğrama ile değiştirilmiştir. 2001 yılında dış cephe boyası ve onarımı yapılmıştır. At tablası olarak kullanıldığı dönemden kalan zemindeki akıntı çukurları 1999 yılında düzeltilmiş, çatısı aktarılarak onarılmış, koğuşa kalorifer tesisatı çekilmiş, koğuşlar bölgesinde bulunan helalar yıkılarak yerlerine el yüz yıkama yerleri yapılmış ve pisuvarlı hale getirilerek kullanıma açılmıştır. Tavanlar kartonpiyer olarak düzenlenmiştir 88. 1880 tarihinde inşa edildiği değerlendirilen binalar 1942 yılında Mareşal Fevzi Çakmak zamanında yenilenmiş 7 haziran 1965’te 362nci Topçu Taburu iskan edilmiş 1971’de Topçu Taburu taşınmıştır89. 2005 tarihine kadar bu birlikler tarafından kullanılan binalar, Nisan 2005 tarihinde Trakya Üniversitesi’ne devredilen bina, günümüzde boş ve kullanılmamaktadır. 88 54.Mknz.P.Tug,(2002),General Fahri Özdilek Kışlası, Kışla Tarihçe Defteri, Edirne,s.17 89 54.Mknz.P.Tug, (2001):Tarihi Kışla ve binalar, Edirne, s.21 52 Katalog No :IV Eser Adı : Süvari Kışlası Depo Binası. Şekil No :- Fotoğraf No :13 İnşa Tarihi :1854 Yapan :- Yaptıran :Abdülmecid Onarımlar :- Adres :Edirne-Sarayakpınar yolu, Saraçhane köprüsü yanı Edirne Şehir Haritasında Yer No :3 İnceleme Tarih :Mart 2005 Edirne Sarayakpınar yolu, saraçhane köprüsünün kuzeyinde yer alan kışlaya girildiğinde; kuzeyde yer alan depo binası, yerden bir metre yükseltilmiş zemin üzerine tek katlı ve dikdörtgen planlıdır. Kırma çatılı bina, modern kiremit ile kaplıdır. Köşeleri kesme taş örgüyle vurgulanan binanın duvar örgüsü taş ve tuğla olup içi ve dışı sıvalıdır. Saçak seviyesindeki kademeli korniş tüm binayı dolaşır. Doğu cephede yer alan 12 pencere, diğer depo yapılarında olduğu gibi saçağa yakın zeminden yüksek ve küçüktür. Düşey dikdörtgen formlu, yuvarlak kemerli pencereler sövelidir.(Fot.13) Batı cephenin ortasında düz lentolu bir kapı açıklığı yer alır. Binanın güney cephesine sonradan bir bölüm eklenerek içeriden irtibatlandırılmıştır. Batı cephedeki ana giriş kapısından binaya girilir. Bina içinde oda ve bölünmüş mekanlar yoktur. Süsleme, bina köşelerindeki belirgin taş örgü, pencere kemerlerindeki üçgen kilit taşlarıyla sağlanmıştır. Bina gösterişten uzak simetrik bir formdadır. Sırık meydanı denilen yerde H:1270-M:1854 yılında yaptırılmış ve eski ceride nazırı Hacı Ahmet Rüşdü efendinin söylemiş olduğu tarih bir mermere yazılarak konulmuştur. 53 Ahmet Badi efendinin eserinden alınan kitabenin metni şu şekildedir.90 Şah gazi dader-i devran han Abdülmecid Kasr-ı din-ü ve devleti tezyin-ü ihya eyledi Bahusus aramiş asker içün mevkilere Hoş heva ali mahaller tarh-u peyda eyledi İşte pay-i taht-ı sanisinde ferman edip Yaptı işbu depboyu bir cay-i rana eyledi Yümile nebl-i zafer salinde gazi padişah Asker-i şahanesiyçün depboy inşa eyledi Kitabeye göre bina depo maksatlı kullanılmak üzere 1854 tarihinde inşa edilmiştir. Bina bir süre 54. Mekanize Piyade Tugayı tarafından erzak deposu olarak kullanıldıktan sonra, günümüzde Trakya Üniversitesi ne teslim edilmiştir. 90 Ahmet Badi, 2000:256 54 Katalog No :V Eser Adı :Namazgahlı Meydan Çeşmesi (II.Mehmet Çeşmesi) Çizim No :- Fotoğraf No :14-15 İnşa Tarihi :16.yy sonları Yapan :- Yaptıran :I.Ahmed Onarımlar :- Adres :General Fahri Özdilek(Tunca) Kışlası Şehir Haritasında Yer No :3 Edirne General Fahri Özdilek(Tunca) Kışlası içerisinde bulunan çeşmenin, kuzeyinde Edirne Kapalı Cezaevi, doğusunda Süvari Kışlası vardır. Çeşme Kışlaya güneydeki nizamiye kapısından girildiğinde yolun batısında yer alır. Farklı dönemlerde inşa edildiği bilinen çeşmenin namazgah kısmı, I.Ahmet döneminde, namazgahın kıble yönündeki çeşmesi ise II.Mehmet döneminde yapılmıştır91. Namazgahlı meydan çeşmeleri gurubuna giren eser, kare planlı, hazneli ve düz tavan örtülüdür. Namazgahlı meydan çeşmelerinin günümüze ulaşan en iyi örneklerindendir. Düzgün kesme taş ile inşa edilen çeşme üç cephelidir. Çeşmenin eni 4.33m, boyu 6.13m dir. Her üç cephede yer alan nişlerin eni 0.91m, boyu 2.00m, derinliği 0.32m dir. Çeşmeye ait teknenin eni 0.55m, derinliği 0.55m dir.(Fot.14) Namazgahlı çeşmenin mihrabı kuzey cephededir.(Fot.15) Çeşmenin doğu, batı ve güney cephelerinde, düşey dikdörtgen formlu ve sivri kemerli nişler yer alır. Niş kemerleri kırmızı ve beyaz iki renkli mermerle alternatif olarak örülmüştür. Kemerlerin kilit taşlarında gül bezekler yer alır. Nişler üzerinde, renkli mermerle oluşturulmuş yatay dikdörtgen panolar vardır. Panoların eni 1.16m, boyu 2.50m dir. Çeşmenin üç cephesi de üstten üç sıra mukarnaslı firizle sonlanmaktadır. 91 Köylüoğlu ve Tunca, (2002): Namazgahlı Meydan Çeşmesi,Yöre Dergisi, Anka Basımevi.Edirne, s.41 55 Çeşmenin köşeleri, kemerlerin tepe noktası seviyesine kadar pahlanmış ve oluşan yüzeye selsebiller yerleştirilmiştir. Sebillerin eni 0.47m, boyu mukarnasdan tabana kadar3.36m dir. Dört selsebilin de taş kadehleri kırılmıştır. Güney cephenin solundaki köşede yer alan selsebillerin ayna taşının içi, dilimli kemerli olup bir palmet motifiyle rumi karışımı bezemeyle bağlıdır. Ayna taşı üzerindeki alınlık, istiridye kabuğu şeklinde işlenmiştir. Ayna taşının en üstü palmet motifli, diğer ayna taşında ise lale ve karanfil motifleri bulunmaktadır.92 Günümüzde suyu akmayan çeşmenin muslukları 2003 yılında yenilenmiştir. Yapı elemanları sağlam olan çeşmenin suyu akmamaktadır. 92 Köylüoğlu ve Tunca, 2002:42 56 4.1.3.KARAAĞAÇ KIŞLASI 57 Katalog No :I Eser Adı : Kuzey Blok Şekil No :- Fotoğraf No :- İnşaa Tarihi : 1911-1913 Yapan :- Yaptıran : Mahmut Şevket Paşa Onarımlar :1999 Adres : Karaağaç Mahallesi EDİRNE Şehir Haritasında Yer No :4 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Çalır Yolu mevki Karaağaç mahallesindeki kışla, dikdörtgene yakın oldukça büyük bir alan üzerinde 88 pafta, 848 ada.,19/20 parsel numaralarında yer alır. Kışlanın güney batısında tarım siloları, güneyinde Demirtaş Mescidi ve Demirtaş Tabya, doğusunda Demirtaş Çiftliği yer alır. Tel örgüyle çevrili kışlanın güneyi toprak sedde ile kapalıdır. Kışla içerisinde, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait yapılar, kendi içlerinde farklı şekillerde düzenlenmiştir. Osmanlı Dönemi’ne ait kışla binaları, kışlanın güney doğusunda, bir avlu etrafında, kuzey, güney ve batıda birbirinden ayrı olarak yerleştirilmiştir. Bu yapılar doğu, batı ve kuzey blok başlığı altında incelenmiştir. Birbirleriyle irtibatı olmayan yapıların arasında onar metrelik boşluk bırakılmıştır. Kışla içerisinde, Osmanlı Dönemi’ne ait bir diğer yapı ise, Timurtaş Askeri Hastanesidir. Bu bina katoloğun askeri hastaneler bölümünde incelenmiştir. Cumhuriyet dönemine ait yapılar, Kuzey-güney yönünde birbirine paralel olarak düzenlenmiştir. Kışlanın, batısında ve güneyinde iki,doğusunda bir giriş açıklığı vardır. Batı sınırın güneyindeki açıklık, bir no’lu , kuzeyindeki ise, iki no’lu nizamiye kapısıdır. Karaağaç kışlasına, iki no’lu Nizamiye kapısından girildiğinde, kışlanın doğusunda 500 metrelik yolun bitimindeki, yapılardan kuzeyde yer alan bina bodrum kat üzerine iki katlıdır. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlıdır. Yapı malzeme olarak düzgün kesme taş, kireç taşı ve tuğla kullanılmıştır. 58 Yapının güney cephesi ortasında yer alan esas girişin de bulunduğu bölüm cepheden dışarı ve yukarı taşırılarak inşa edilmiştir. Taşıntılı bölümün köşelerindeki, düzgün kesme taş kaplama, yapının diğer köşelerinde de kullanılmıştır. Düzgün kesme taştan, eteklik ve katlar arasındaki silme, cepheyi yatay olarak böler. Yapının ortasında, düz atkı kemerli, kilit taşı, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen planlıdır. Kapının her iki yanındaki pencereler, düşey dikdörtgen formlu, düz atkı kemerli, taş sövelidir. Kapı ve pencereler denizliklidir. Söveler, dikdörtgen kesme taşların biri içeride diğeri dışarıda, dendan şeklinde düzenlenmiştir. Dışarı taşıntılı bölümün her iki yanındaki cephe düzenlemesi aynıdır.Ortadaki taşıntılı bölümün her iki yanı ortasında yer alan tali giriş kapısının, ortadaki taşıntılı bölüme yakın kısmında iki, diğer kısmında üç pencere açıklığına yer verilmiştir. Pencere ve kapı formları, taşıntılı bölümdekilerle aynıdır. Birinci kat, zemin kat ile aynı simetride düzenlemiştir. Ancak, kapıların üzerine birer pencere yerleştirilmiştir. Bu düzenleme ile cephede altlı üstlü toplam 27 pencere yer alır. Kapı açıklığı bulunmayan kuzey cephe, güney cephe ile aynı düzendedir. Güney cephedeki kapıların hizasındaki bölümler, merdiven boşlukları olarak dışarı taşırılmıştır. Taşıntılı bölümlere aydınlatma amacıyla pencereler ilave edilmiştir. Güney cephe ortasındaki girişe paralel, kuzey cephenin, katları ortasında bir pencere yer alır. Kat silmesi bu pencerenin orta bölümünde ikiye bölünür. Bu pencerenin her iki yanında, altlı üstlü ikişerden dört pencere yer alır. Kat ortasındaki pencerenin doğusundaki, altlı üstlü iki pencerenin üst köşeleri açılarak aynı formda iki küçük pencere ilave edilmiştir. Bu pencerelerle birlikte, kuzey cephede altlı üstlü toplam 31 pencere yer alır. Güney cephedeki pencerelerle aynı formdadır. Binanın, doğu ve batı cephesi birbirinin aynıdır. Düzgün kesme taştan, eteklik ve kat silmesi bu cephede de görülür. Cephenin köşelerindeki kaplama kesme taştan kademeli örgü, saçak seviyesinde testere dişi şeklinde düzenlenmiştir. Güney cephenin ortasında öne taşıntılı bölümdeki esas giriş kapısına, beş basamaklı merdivenle ulaşılır. Düz atkı kemerli giriş kapısından hole ulaşılır. Holün her iki tarafında karşılıklı ikişerden dört adet oda yer alır. Odaların kapıları hole açılır. Odalar birer pencere ile dış cephelere açılır. Odaların içeriden diğer odalara irtibatı yoktur. 59 Odaların üst örtüsü düz tavandır. Ana girişin her iki yanında yer alan tali girişin bulunduğu mekanların düzenlemesi, ana giriş kapısının her iki yanında, cephe düzenlemesi, birbirleriyle aynıdır. Esas giriş kapısının batısındaki tali girişe, tek kollu merdivenle ulaşılır. Buradaki, düz atkı kemerli kapıdan hole ulaşılır. Holün hemen karşısında üst kata çıkmayı sağlayan iki kollu merdiven yer alır. Bu merdiven önce kuzeye sonra güneye yönelerek ikinci kata ulaşılır. Holün sağındaki er koğuşu, güney ve kuzey cepheden basık kemerli iki pencere ile dışa, bir kapı ile hole açılır. Holün solundaki oda ise, basık kemerli üç pencere ile güneybatı ve kuzeydoğu cepheden dışa, bir kapı ile hole açılır. Ana girişin doğusundaki tali girişin bulunduğu mekana, yine tek kollu merdivenle ulaşılır. Düz atkı kemerli giriş kapısından hole girilir. Bu holün sağında yer alan mekan, düz atkı kemerli üç pencere ile güneybatı ve kuzeydoğu cepheden dışa, bir kapı ile hole açılır. Holün sağındaki er koğuşu, güneybatı ve kuzeydoğu cepheden düz atkı kemerli iki pencere ile dışa, bir kapı ile hole açılır. Birinci kat düzenlemesi ise zemin kat düzenlemesinin bir tekrarı şeklinde ele alınmıştır. Bütün odaların, üst örtüsü düz tavan şeklindedir. Belirlenemeyen bir tarihte, yan tali girişlerin karşısına gelen yerlere birer hela ilave edilmiştir. Bu helalar yapıdan tamamen bağımsız olup incelenmemiştir. Yapıda süsleme oldukça sade ve azdır. Dekoratif öğeye rastlanmayan binanın, cephesinde hareket, kat silmesi, kapı ve pencere söveleri ile binanın köşelerinde, doğu ve batı cephedeki kesme taş kaplamalarla sağlanmıştır. Kitabesi bulunmayan yapının, giriş kapısı üzerinde kare mermer levha üzerinde; “1911-1912 yılında Mahmut Şevket Paşa tarafından yaptırılmıştır.” ifadesi yazılıdır. “Tarihi Kışla ve Binalar”93 adlı broşürde; binaların,1911 yılında Mahmut Şevket Paşa tarafından yaptırıldığı, 1992 yılındaki yeniden yapılanma sonucunda, 54ncü Mknz. P. Tug. K.lığına bağlı birlikler konuşlandırıldığı, 1996 tarihinde “Karaağaç Kışlası” 93 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne, s. 42 60 olarak bilinen ismi “General Celalettin Alkoç Kışlası” haline dönüştürüldüğü belirtilmektedir. Kışlaya ait tarih kayıtları oldukça sınırlıdır. Balkan harbi anılarında bir komutanın, Yanık kışladaki, Sarayiçi’ndeki esir subayların Karaağaç Süvari pavyonlarına getirildiği 30-40 kişilik koğuşlarda 100 kişinin kaldığı belirtilmektedir94. Yapı günümüze gelinceye kadar, Osmanlı devletinin son dönemlerinden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından itibaren askeri birliklerce kullanılmış, yapının bir çok yeri de onarım görmüştür. Yapıda yer alan pencerelerin alt ve yer yer bazı yerleri orijinal özelliğinden uzak olup tadilat geçirmiştir.Güneydoğu cephenin sağ köşesinde yer alan bir pencere kapıya dönüştürülmüş ve kuzeydoğu cepheye tuvaletler ilave edilmiştir 95. Bina, günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılmaktadır. 94 Raif Necdet Ketselli , (1999): Osmanlı imparotorluğunun Batışı.Arma yayınları, İstanbul, s.87 95 54.Mknz.P.Tug,, (2002): General Celalettin Alkoç Kışlası, Kışla Tarihçe Defteri. Edirne, s.13 61 Katalog No : II Eser Adı :Batı Blok Çizim No :- Fotoğraf No :- İnşaa Tarihi : 1911-1913 Yapan :- Yaptıran : Mahmut Şevket Paşa Onarımlar :1999 Adres : Karaağaç Mahallesi EDİRNE Şehir Haritasında Yer No :4 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Karaağaç Kışlasının doğusunda yer alan bina, güney-kuzey istikametinde, dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş, kireç taşı ve tuğla kullanılmıştır. Binanın esas girişinin, bulunduğu bölüm, yanlara ve yukarı taşırılarak inşa edilmiştir. Düzgün kesme taştan, eteklik ve kat silmeleriyle, cephe yatay düzlemde ikiye bölünmüştür. Cephenin köşelerinde düzgün kesme taş, saçak seviyesindeki üçgen alınlıkta testere dişi şeklinde kademelendirilmiştir. Cephenin ortasında, düz atkı kemerli, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen planlı kilit taşlı sövelidir. Söveleri oluşturan kesme taşlar, kademelendirilmiştir. Kapının her iki yanında, kapı ile aynı formda birer pencere yer alır. Birinci katta, zemin kattakilerle aynı formda, üç pencere mevcuttur. Avluya bakan doğu cephe, eteklik ve kat silmeleriyle ikiye bölünür. Binanın köşeleri kesme taş ile kaplıdır. Binanın diğer bölümleri sıvalıdır. Zemin katta iki kapı, 13 pencere mevcuttur. Kapı ve pencereler, güney cephedeki açıklıklarla aynı formdadır. Ancak, doğu cephenin dışarı taşıntı yapan bölümündeki pencerelerden biri, merdiven boşluğunu aydınlatmak için diğerlerine göre daha küçük ele alınmıştır. Aynı cephenin kuzey ucundaki pencere, belirlenemeyen bir tarihte, kapı haline getirilmiştir. Birinci katta, zemin kat kapılarının üzerindeki yerlerde pencereler yer alır.Bu pencerelerle birlikte, birinci katta 15, cephenin tamamında, 28 pencere yer alır. 62 Batı cephe, düzgün kesme taştan, eteklik ve kat silmesiyle bölünmüştür. Doğu cephedeki, kapıların karşısına gelen bölümler, cepheden dışa taşırılarak inşa edilmiştir.Silmeler taşıntılı kısımları bölmez. Taşıntılı bölüm ile cephenin diğer köşeleri, kaplana kesme taş örgülüdür. Bunun dışındaki tüm mimari elemanlar doğu cephenin bir tekrarıdır. Kuzey cephe, düzgün kesme taştan, eteklik ve kat silmesiyle bölünmüştür. Cephenin köşelerinde, düzgün kesme taş, saçak seviyesindeki üçgen alınlıkla, testere dişi şeklinde kademelendirilmiştir. Cephede, altlı üstlü birerden toplam iki pencere yer alır. Bu pencereler, diğer cephelerdeki açıklıklarla aynı formdadır. . Binanın, güney cephesindeki esas girişine dört basamaklı merdivenle ulaşılır. Buradaki kapıdan girildiğinde, bir hol ve hole doğu batı yönünden açılan karşılıklı odalar yer alır. Holün batısında dikdörtgen planlı bir oda yer alır. Bu oda güneyden bir, batıdan iki olmak üzere toplam üç pencere ile aydınlatılır. Holün doğusundaki kare planlı oda, güneyden ve doğudan bir pencere ile dışarı açılır. Bu odanın hemen yanında küçük bir oda ile tuvalet olarak kullanılan mekanın birer penceresi, doğudan dışarı açılır. Holün doğusunun, bilinmeyen bir tarihte değiştirildiği değerlendirilmektedir. Tek kollu merdivenle üst kata çıkıldığında merdiven başında kuzeyde bir oda, bu kattaki holün her iki yanında birer oda olmak üzere birinci katta toplam üç oda yer alır.Odalar ikişer pencere ile dışarı birer kapı ile hole açılır. Karargah olarak kullanılan bu bölümün diğer bölümlerle irtibatı yoktur. Odaların üst örtüsü düz tavandır. Doğu cephede yer alan tali giriş kapılarından, güneyde dışa taşıntılı bölüme yakın olanından binaya girildiğinde; hole ulaşılır. Holün karşısında üst kata çıkmayı sağlayan iki kollu merdiven yer alır. Holün güneyindeki dikdörtgen planlı oda, ikişer pencere ile batı ve doğudan dışa, bir kapı ile hole açılır. Holün kuzeyindeki dikdörtgen planlı oda ikişer pencere ile batı ve doğudan dışarı açılır. Doğu cephede yer alan ikinci giriş kapısına, tek kollu merdivenle ulaşılır. Düz atkı kemerli giriş kapısından hole geçilir. Holün karşısında üst kata çıkmayı sağlayan iki 63 kollu merdiven yer alır holün güneyindeki dikdörtgen planlı oda ikişer pencere ile batı ve doğudan dışarı, bir kapı ile hole açılır. Holün kuzeyindeki dikdörtgen planlı oda ikişer pencere ile batı ve doğudan dışa açılır. Odaların üstü düz tavandır. Doğu cephenin kuzey ucunda, pencereden bozma bir kapı ile ulaşılan küçük bir mekan yer alır, tek kollu merdivenle üst kata doğu cepheden üçüncü çıkış sağlanmıştır. Birinci kat düzenlemesi ise, zemin kat düzenlemesinin bir tekrarıdır. Bütün odaların, üst örtüsü düz tavan şeklindedir. Daha sonraki tadilatlarla yan giriş kısımlarının karşısı, merdivenlerin arka tarafına gelen yere birer adet tuvalet binası ilave edilmiştir. Dekoratif süsleme unsuruna rastlanmayan yapının,cephelerinde hareket, silmeler, kapı ve pencere söveleri ile köşelerde yer alan kaplama kesme taşlarla sağlanmıştır Yapı günümüze gelinceye kadar, askeri maksatlar için kullanılmıştır.Oldukça uzun dikdörtgen planlı binanın bir kısmı karargah, diğer bölümleri askerlerin koğuş ve gazinoları olarak kullanılmıştır. Yapıda, tarihini belirleyemediğimiz birçok değişiklik ve onarım tespit edilmiştir. Bunlar; kapı ve pencere açıklıkları ile taban döşemeleridir. . Bina günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılmaktadır 96. 96 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne, s.41 64 Katalog No : III Eser Adı : Karaağaç Kışlası Doğu Blok Şekil No :- Fotoğraf No :- İnşaa Tarihi : 1911-1913 Yapan :- Yaptıran : Mahmut Şevket Paşa Onarımlar :1999 Adres : Karaağaç Mahallesi EDİRNE Şehir Haritasında Yer No : 4 İnceleme Tarihi :Mart 2005 Karaağaç kışlasının doğusunda yer alan üç binadan doğuda olanıdır.Yapı, güneykuzey istikametinde, dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Yapının ana girişi güney cephede yer alır. Ana cephenin de bulunduğu bölüm, yanlara ve yukarıya taşırılarak inşa edilmiştir. Beşik çatı örtülü, yapı kiremit kaplıdır. Yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş, kireç taşı ve tuğla kullanılmıştır. Binanın tali giriş kapılarının bulunduğu cephe, batıda yer alır. Binanın cephe ve iç mekan düzenlemesi, batı blokla aynıdır.Diğer iki blokla çağdaştır. Her üç bloğun esas giriş kapıları güneye, tali giriş kapıları iç avluya açılmaktadır. 65 4.2. ASKERİ OKUL 66 Katalog No :I Eser Adı :Harbiye Binası Şekil No :- Fotoğraf No :16 İnşaa Tarihi :1871 /72 Yapan :- Yaptıran :Vali Hurşit Paşa Onarımlar :- Adres :Meydan Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi. Edirne Şehir Haritasında Yer No :5 İnceleme Tarihi :Mart 2005 Selimiye Camisinin kuzeyinde, Paşa Köylü Sokak ile Mimar Sinan Caddesinin kesiştiği Taya Hatun mevkiinde, 123 pafta, 693 ada, 1 numaralı parselde bulunan kışla, 23.957.50m2lik alan üzerindedir. güney-kuzey yönünde eğimli ve kareye yakın bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Kışlanın bulunduğu avlu iki üç metre yüksekliğinde ve taş tuğla ile almaşık teknikte örülmüş duvar çevrelemektedir. Kışla binaları, avlunun ortasına yakın bir yerde, tek ve büyük bir kitle halinde bir iç avlu etrafında kareye yakın dikdörtgen planlı bir bina ile kışlanın güney sınırında bulunan dikdörtgen planlı diğer binadan97 oluşmaktadır. İç avlu etrafındaki kareye yakın dikdörtgen planlı bina, güney kuzey yönünde uzanmaktadır. Bu bina, iç avlunun kuzey ve batı kanatlarını kapsayan “L” planlı “Harbiye Binası” ile avlunun doğu kanadını kaplayan dikdörtgen planlı “Ek Hizmet Binası”nın belirleyemediğimiz tarihte kuzey ve güney köşelerden birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu binanın doğusunda ve paralelinde, Ek hizmet binası olarak yapılan dikdörtgen planlı bir binanın, Cumhuriyet döneminde, bilinmeyen tarihlerde, kuzey ve güney köşelerinden birleştirilmesi sonucu oluşturulmuştur. Edirne’de Askeri Lise ilk olarak 1846 yılında Tekfur Sarayı arsası üzerine inşaa edilmiştir. Daha sonra Edirne Askeri Lisesi 1871 yılında yapımı tamamlanan bugünkü Harbiye Kışlası olarak bilinen binaya taşınmıştır 98. 97 Kışlanın güney sınırındaki dikdörtgen planlı binanın Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş olması ve herhangi bir mimari özelliği olmaması nedeniyle inceleme dışında tutulmuştur. 98 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne, s. 5 67 Kışlanın “L” planlı Harbiye Binası iki katlıdır. Yapı malzemesi olarak kireç taşı, mermer, kesme taş, yontma taş ve tuğla kullanılmıştır. Harbiye Binası’nın kuzey cephesi, kat silmesi ve saçak kornişiyle yatay olarak ikiye bölünmüştür. Pencere dışında kalan boşluklar, bir sıra kesme taş ve iki sıra tuğla ile almaşık teknikte örülmüştür. Cephenin zemin katında 11 birinci katında ise sekiz pencere açıklığı yer alır. Pencereler düşey dikdörtgen formlu ve hafif sivri kemerlidir. Binanın güney cephesindeki altlı ve üstlü yedişerden 14 pencere, kuzey cephedekilerle aynı formdadır. Zemin kat seviyesindeki pencerelerden üçüncüsü belirlenemeyen bir tarihte örülerek kapatılmıştır. Binanın doğu cephesi, batı cephe ile simetrik olarak düzenlenmiştir. Cephenin ortasındaki, basık kemerli giriş kapısının bulunduğu bölüm cepheden dışarıya taşırılmıştır. Kat arasındaki silme ve saçak seviyesindeki korniş tüm cepheyi dolaşır. Taşıntılı giriş bölümünün zemin kat seviyesinde, taş söveli ve yuvarlak kemerli dört, birinci kat seviyesinde, ortadaki büyük, yanlardaki daha küçük ebatlarda, hafif sivri kemerli yedi pencere açıklığı yer almaktadır. Giriş bölümünün (kuzey ve güney) cephelerinde ön cephenin zemin kat pencereleriyle aynı tarzda altlı üstlü, birer adet pencere açıklığı mevcuttur. Giriş bölümünden kuzeye kadar devam eden uzantısında zemin katında 13, birinci katında 10 pencere, güney uzantısında altlı üstlü sekizerden 16 pencere mevcuttur .Cephede bir sıra kesme taş ve iki sıra tuğla almaşık duvar örgüsü kullanılmıştır. Sıvasız duvarlar dekoratif bir görünüm oluşturur. “L” planlı Harbiye Binasının, kısa kolu (kanadı) tek katlı inşa edilmiştir. Güney cephede beş pencere, kuzey cephede 11 pencere yer alır. Her iki cephede de bir sıra kesme taş ve iki sıra tuğla almaşık duvar örgüsü kullanılmıştır. Binanın kuzey köşesinden, doğuya yönelen uzantısının cephenin zemin kat üzerindeki bölümünün sonradan ilave edildiği tespit edilmiştir. Binaya ait eski bir resim bu tespiti doğrulamaktadır. Bu bölüm bilinmeyen bir tarihte, zemin kata benzer şekilde üç pencereli olarak inşa edilmiştir. Binanın esas girişinin de bulunduğu batı cephenin ortasındaki kapı açıklığı yuvarlak kemerli ve kesme taş sövelidir. Kapının her iki yanında, altlı üstlü ikişerden toplam dört 68 pencereyle hareketlendirilen iki çıkma yer alır. Cephenin kuzey ve güney uçlarında, ortadaki kapı çıkmalarıyla aynı hizada, köşe çıkmaları vardır. Esas giriş kapısının bulunduğu bölümde, kapının her iki yanında hafif sivri kemerli iki, kapının üzerinde üst kat seviyesinde yuvarlak kemerli, bir pencere ve bunun her iki yanında alttakilerle aynı ölçülerde yuvarlak kemerli iki pencere bulunmaktadır. Kapının yanında, cepheden çıkıntı yapan bölümde altlı üstlü ikişerden toplam dört pencere yer alır. Bu çıkmaların giriş kapısına ve köşe çıkmalarına bakan, güney ve kuzey cephelerinde, altlı üstlü birer pencere açıklığı vardır. Pencereler düşey dikdörtgen formlu ve hafif sivri kemerlidir. Batı cephenin kuzey ve güney uçlarında yer alan köşe çıkmalarının her birinde altlı ve üstlü olmak üzere beşerden on pencere bulunmaktadır. Güney uçtaki çıkmanın batı cephesinde yer alan beş pencereden ikisi örülerek kapatılmış ikisinin ise pencere alınlığı masiftir. Kuzey ve güney çıkmalarının giriş kapısına bakan kuzey ve güney cephelerinde, altlı ve üstlü olmak üzere birer pencere vardır. Cephenin diğer bölümlerinde altlı ve üstlü olmak üzere on sekizerden toplam 36 pencere açıklığı bulunmaktadır. Bunlardan ikisi örülerek kapatılmıştır. Harbiye Binasının batı cephesinde zemin katında toplam 57 adet pencere vardır. Bir sıra düzgün kesme taş ile iki sıra tuğla almaşık teknikte örülen cephenin yüzeyi sıvasızdır. Batı cephede yer alan ana girişten hole ulaşılır.Mermerle kaplı ve düz tavan örtülü holde, dört adet mermer sütun yer alır. Bu mermer sütunlar üst kat ağırlığını taşımaktadır. Holün kuzey ve güneyinde karşılıklı ikişer oda bulunur. Girişten sonraki ilk odalar ikişer pencere ile batıdan dışarıya, birer kapı ile hole açılırlar. Binanın inşa kitabesi buradaki duvar üzerinde yer alır. Hole açılan diğer iki oda, ilk odalarla aynı ölçülerde olup pencereleri yoktur. Holün ve odaların üzeri düz tavandır. Holün karşısında çift kollu merdivenle üst kata ulaşılır. Merdiven boşluğu altında kalan kapı örülerek kapatılmıştır. Giriş holünü güney-kuzey ekseninde uzanan ve cephe boyunca devam eden bir koridor keser. Koridor kuzeyden doğuya yönelerek devam eder. Koridorun batısındaki altı odanın, üçü holün güneyinde, üçü kuzeyindedir. Odalar batı cephedeki pencerelerle aydınlatılır. Birer kapı ile koridora açılır. Koridorun güney ve kuzey ucunda odalar mevcuttur. Güneyde yer alan kare planlı oda beş pencere ile batıdan aydınlatılır. Odanın güneyindeki pencereler kapatılmıştır. Kuzeydeki oda dikdörtgen planlıdır. Oda beş pencere ile batıdan, 11 pencere ile kuzeyden aydınlatılır. 69 Koridorun her iki ucundaki odaların iç duvarları kaldırılarak planları değiştirilmiştir. Binanın çökmemesi için odalar dört adet örme kare sütunla desteklenmiştir. Odaların üst örtüsü düz tavandır. Koridorun kuzey ve güney uçlarındaki, iki kollu merdiven ile üst kata çıkılır. Merdiven boşluğu ikişer pencere ile aydınlatılır. Birinci kattaki hol ve holün güneyi tabanı mermer kaplamadır. Kat düzenlemesi, zemin kat ile aynı olan odalarının, üst örtüsü düz tavandır. Bina süsleme bakımından oldukça zayıf olup sade bir görünüme sahiptir. Cephedeki hareketlilik; duvar örgüsü, pencere, kapı, silme, korniş ve mimari elemanlarla sağlanmıştır. Giriş kapısının her iki yanında yer alan çıkmaların birinci kat seviyesinde kalker bazlı malzemeden yapılmış ay yıldız motifine yer verilmiştir. Binanın giriş holünde bulunan altı sıralık Osmanlıca kitabenin okunuşu. “Abdülaziz hanın hemîşe himmeti Cehl-i cihandan ref’i içün mektepleri ümranedir Oldu memalik pür şeref mağbut-u âsâr-ı salef Tahsil-i ilme her taraf asrında bir dershanedir Sâdi bu resme sebt ider tarihini gelin hüner Alâ yapıldı mekteb-i idad-i şahanedir.1287” Kitabesinin Türkçe açıklaması: “Sultan Abdülaziz Han’ın her zamanki çalışması; cihanda bilgisizliği kaldırmak için okulları imar etmesidir. İmrenilen eski anıtlarla memleket şeref doldu, zamanında ilim öğrenmeye her taraf dershanedir. Sadi’nin hünerli kalemi bu şekilde tarihini kaydeder. Hükümdarlara layık olan bu lise yapılmıştır.1287 (1871)”99 şeklindedir. Kitabeden anlaşıldığına göre yapı H.1287/M.1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Edirne Askeri Lisesi olarak inşa edilmiştir.(Fot.16) Edirne Askeri Lisesi, 1905 yılında Harp Okulu haline getirilmiştir. İşgal yıllarında, işgal kuvvetleri tarafından hastane olarak kullanılmış ve bu esnada bir kısmı yanmıştır. 1922 yılında Edirne’nin kurtuluşunu müteakip bina bir müddet boş kalmış, daha sonra Edirne Kız Öğretmen Okulu bu binaya yerleştirilmiştir. 1932 yılında Kız Öğretmen 99 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne,s. 10 70 Okulu şimdiki binasına intikal edince burası Gazi Yatılı İlkokulu’na devredilmiş, okulun kapanması üzerine bina Askerlik Şubesi emrine verilmiş daha sonra ise bir süre boş kalmıştır.1949 yılında bina Edirne’de teşkil edilen Jandarma Er Okulu’na tahsis edilmiş. Bu okul 1961 yılında Aydın’a intikal edince yine bir süre boş kalmış, 1962 yılında tekrar askeri birlikler yerleşmiştir.1965 yılında, binada iskan edilen askerler tarafından restorasyonuna başlanmış, restorasyon çalışması 18 ayda tamamlanmıştır 100. Harbiye kışlası olarak da bilinen kışlanın ismi, 1996 tarihinde, “General Kemal Tanca Kışlası” haline dönüştürülmüştür101. Kışla günümüzde askeri birliklerce kullanılmaktadır. 100 54.Mknz.P.Tug,, (2002): General Fahri Özdilek Kışlası, Kışla Tarihçe Defteri, Edirne.s18 101 54.Mknz.P.Tug,, (2002): General Fahri Özdilek Kışlası, Kışla Tarihçe Defteri, Edirne.s18 71 Katalog No : II Eser Adı : Ek Hizmet Binası Şekil No :- Fotoğraf No :- İnşaa Tarihi : 1896/97 Yapan :- Yaptıran :- Onarımlar :- Adres : Meydan Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi. Edirne Şehir Haritasında Yer No :5 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Harbiye Kışlası Ek Hizmet binası, Harbiye binasının doğusunda ve paralelinde, kuzey-güney yönünde eğimli bir arazi üzerinde inşa edilmiştir. Kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı bina, zemin ile birlikte üç katlıdır. Harbiye Binasından sonra inşa edilen bu bina, güney ve kuzey uçlarından Harbiye Binası ile birleştirilerek ortada bir iç avlu oluşturulmuştur. Beşik çatı örtüsü kiremit ile kaplıdır. Yapı malzemesi olarak taş, tuğla ile mermer almaşık teknikte kullanılmıştır. Binanın orta kısımda yer alan geniş bölümü doğu batı cephelerden dışarı taşırılmıştır. Doğu cephenin ortasındaki taşıntılı bölüm, sütunlarla düzenlenmiştir. Esas giriş kapısının olduğu bu bölüme, yukarıya doğru daralan tek kollu merdivenle ulaşılır. Binanın iç avluya bakan batı cephesi, ortasındaki dışarı taşırılmış giriş bölümünün batı cephesi kat silmeleri ile yatay olarak ayrılmıştır. Her iki kattaki pencerelerin üzerindeki kaval silme, cepheyi yatay olarak bölmüştür. Saçak seviyesindeki kat kornişi kademelidir. Bu giriş bölümü çatıda kalkan duvarlarıyla vurgulanmıştır. Cephenin diğer bölümlerinde pencere altından geçen düz silmeler görülmez. Günümüzde kullanılmayan giriş kapısı, düşey dikdörtgen formlu, yuvarlak kemerli, taş sövelidir. Kapı söveleri altında zincir halkasını andıran taş uygulamasına yer verilmiştir. Girişin her iki yanındaki iki pencere, sonradan yapılan tadilatlarla ortadan ikiye bölünerek, ikiz kemerli pencere şekline dönüştürülmüştür. Pencereler, yuvarlak kemerli, 72 taş sövelidir. Girişin üzerinde, birinci katta, basık kemerli ve taş söveli beş pencere yer alır. Batı cephenin ortasında, yer alan, dışarı taşıntılı bölümün, kuzeye ve güneye bakan yan cephelerinde, altlı üstlü, birerden, toplam iki pencere mevcuttur. Ek hizmet Binasının batı cephesinin kuzey ve güney uçlarındaki bölümlerde yer alan pencere açıklıkları örülerek kapatılmıştır. Mevcut izlerden bu pencerenin de cephenin diğer pencereleriyle aynı özelliklerde olduğu anlaşılmaktadır. Batı cephenin ortasındaki, dışarı taşıntılı giriş bölümün dışındaki yerde (kuzeyinde) altlı üstlü, beşerden toplam 10 pencere mevcuttur. Taşıntılı bölümün güneyi, kuzeyi ile aynı düzendedir. Ancak, güney cephenin zemin kat pencerelerinden üçü yarıya kadar örülerek kapatılmıştır.Yapı doğubatı istikametinde eğimli olduğunda, bodrum kat pencereleri batı cephede yoktur. Kesme taştan almaşık duvar örgüsü sıvalıdır. Binanın doğu cephesi, üç kademeli olarak düzenlenmiştir. Cephenin orta bölümünün, en dışındaki birinci kademeli yüzey; tek kollu, merdivenlerle çıkılan, birinci katta dor nizamında dört sütunlu bölümdür. Yuvarlak sütunlar, kare planlı, kenarları pahlanmış, yüksek kaide üzerindedir. Kare kaidenin hemen üzerinde, sütunun başlangıç noktasında ve üst bitiş noktasında birer adet sütun bileziğine yer verilmiştir.Binanın esas giriş kapısı ile kapının her iki yanındaki pencerenin bulunduğu yüzey sütunlu bölümden içerdedir. Kapı, yuvarlak kemerli, taş sövelidir. Kapının söveleri üzengi taşı seviyesinde plasterler üzerindedir. Plasterlerin altında zincir halkasını hatırlatan kare bir ayak yer alır. Kapının her iki yanında yuvarlak kemerli, taş söveli, iki pencere yer alır. Birinci kat ile ikinci kat, kademeli kornişle yatay olarak bölünür. İkinci katta, sütunların hizasında, saçak seviyesine kadar devam eden plasterler cepheyi düşey olarak bölerken, pencerelerin altındaki kademeli silme, üstünde kaval silme cepheyi yatay olarak böler. Taşıntılı bölümün en dışında yer alan yüzeyin ortasında, düşey dikdörtgen formlu yuvarlak kemerli, büyük bir pencere ile her iki yanında aynı formda daha küçük iki pencere yer alır. Saçak seviyesinde kademeli kornişle, üçgen alınlığa geçilir. Alınlık içerisinde Osmanlı arması yer alır. Kesme taştan düzgün duvar örgülü cephe, sıvasızdır. Birinci kademeli bölümün kuzey ve güneyindeki her iki bölüm birbirinin aynıdır. İkinci kademeli bölüm, sütunlu bölümün kuzeyi, zemin kat ile birinci kat arasından düz silme, bir ve ikinci katlar kademeli korniş ile, ikinci kat pencereleri üzerinden kaval silme ile yatay olarak bölünmüştür. Cephenin köşeleri, kaplama kesme taş sıvasız, diğer yüzeyler sıvalıdır. Zemin, birinci ve ikinci katta, ikişerden altı pencere yer alır. Zemin kattaki 73 pencerelerden biri belirlenemeyen bir tarihte, kapı haline getirilmiştir. Pencereler düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli, taş sövelidir. Cephenin köşe çıkmasına bakan kuzey yönünde, birinci ve ikinci katta altlı üstlü, birerden iki pencere yer alır. İkinci kademeli, yüzey ile doğu cephenin kuzeyinde yer alan çıkıntılı bölümü arasında yer alan yüzeyin, cephe düzenlemesi ile pencerelere formları, ikinci kademeli yüzeydekilerle aynıdır. Zemin, birinci ve ikinci katta, altlı üstlü, yedişerden 21 pencere yer alır. Zemin kat pencerelerinden biri, belirlenemeyen bir tarihte bozularak kapı haline getirilmiştir. Kesme taş ,duvar örgülü cephe sıvalıdır. Doğu cephenin, kuzey ucundaki çıkıntılı bölümünün cephe düzenlemesi ve pencereleri, diğer pencerelerle aynıdır. Her katta altlı üstlü, beşer pencereden toplam 15 pencere yer alır. Kuzey çıkmanın kapıya bakan güney yönünde altlı üstlü birerden toplam iki pencere bulunur. Kuzeydeki çıkıntılı bölümün bodrum kat seviyesindeki iki pencere kapatılmıştır. Binanın orta bölümünün güneyi, kuzeyi ile aynıdır. Binanın güney cephesi, birinci ve ikinci katında, altlı üstlü, beşerden, toplam 10 pencere yer alır. Kuzey cephe, güney cephenin tekrarıdır. Her iki cephedeki pencere formları , diğer cephelerdeki pencerelerle aynıdır. Binaya doğu cephedeki sütunlu bölümden girildiğinde, hole ulaşılır. Holün kuzeyinde ve güneyinde üç oda yer alır. Kapıya yakın olan dikdörtgen planlı odalar, ikişer pencere ile doğudan aydınlatılır. Odaların kapısı hole açılır. Holün yanındaki diğer odaların pencereleri yoktur. Ortadaki oda dikdörtgen planlı, yanındaki kare planlıdır. Üçüncü odalar bir kapı ile hole, iki kapı ile koridora açılır. Holü güney- kuzey ekseninde bir koridor böler. Koridorun ortasında, holün batısında üst kata çıkışı sağlayan iki adet 1/2 dönel (çıkış hattı eğri) merdiven mevcuttur102. Odalar koridorun doğusuna yerleştirilmiştir. Koridor batı cephedeki 10 pencere ile aydınlatılır. Koridorun doğusunda ve holün kuzeyindeki ilk oda dört pencere ile , ikinci oda ise üç pencere ile doğudan aydınlatılır. Odaların kapıları koridora açılır. Koridorun doğusunda ve holün güneyindeki ilk odalar iki pencere ile, ikinci oda beş pencere ile doğudan, aydınlatılır. İlk oda iki kapı ile, ikinci oda ise bir kapı ile koridora açılır. 102 Abdullah Sarı, (2000): Düşey sirkülasyon Elemanları Merdivenler. Yem Yayıncılık. İstanbul. s.12 74 Koridorun kuzey ve güney uçlarındaki odalar, doğu cephede dışarı taşırılarak oluşturulmuştur. Dikdörtgen planlı odaların iç mekanı duvarlarla bölünerek büyük değişiklikler yapılmıştır. Kuzeydeki oda, beşer pencere ile doğudan ve kuzeyden aydınlatılır. Güneydeki oda, beşer pencere ile güneyden ve doğudan aydınlatılır. Birinci kat planı, zemin kat planı ile aynıdır. Bütün odaların üst örtüsü, düz tavan şeklindedir. Yapıda, süsleme sade ve azdır. Yapının doğu cephesindeki giriş kapısının kilit taşı volüt işlemelidir. Giriş bölümünde yer alan üçgen alınlık ve bu alınlığın içerisinde yer alan Osmanlı arması Edirne’deki askeri yapılar içerisinde tek örnektir. Cepheye hareket verir. Kitabesi üzerinde olmayan binanın inşa tarihi, yazılı kaynaklarda hemen hemen aynı verilmektedir. Tosyavizade Rıfat Osman’ın “Edirne Rehnüması” adlı eserinde, bina: “M.1878/79 Rus istilasında Rus askerler tarafından işgal edildiğinde askeri hastane olarak kullanılmış, bu sırada bir kısmı yanmıştır. Zamanla teşkilatının değişmesinden dolayı genişletilmesi gerektiğinden Muradiye caddesi tarafındaki kısmı 1896/97 tarihinde yapılıp eklenmiştir 103 .” İfadeleriyle anlatılırken, Oral Onur’un Edirne Türk Tarihi vesikalarından Kitabeler adlı eserinde, 1870 yılında inşa edilen binanın 1877 Rus işgalinde Hastane olarak kullanıldığı ve bir kısmının bu tarihlerde yanması nedeniyle,1894 tarihinde bu bölümün yeniden iki katlı olarak yapıldığı belirtilmektedir. Harbiye Binası ve Ek Hizmet binası, Cumhuriyet döneminde belirlenemeyen tarihlerde, kuzey ve güney uçlarından, doğu batı yönünde, eklentilerle bir avlu etrafında kare planı oluşturulmuş ve günümüzdeki halini almıştır. Bina günümüzde askeri birlikler tarafından kullanılmaktadır. 103 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74. 75 Katalog No :III Eser Adı :Harbiye Çeşmesi (Hastane) Şekil No :- Fotoğraf No :17-18 İnşa Tarihi :- Yapan / Yaptıran :- Onarımlar :2002 Adres :Meydan Mahallesi, Hatice Hatun Sokak. Edirne :- Şehir Haritasında Yer No :5 İnceleme Tarihi :Haziran 2005 General Kemal Tanca (Harbiye Kışlası) nın güney batı köşesinde kışla duvarı ile bitişik çeşme, Hatice Hatun Sokak ile Paşa Köylü Sokak kesiştiği yerdedir. Çeşmenin ayna taşının olduğu cephesi kışla dışına bakar. Kare planlı çeşmenin kesme taştan haznesinin üstü düz tavanlıdır. Tavanın üstünde dört sütünce yer alır. Esas cephesi güney batıda yer alır. Cephenin eni 3.68 m, boyu 3.30 m’dir. Bu cephede yer alan niş hafif sivri kemerli, düşey dikdörtgen formludur. Nişin eni 1.85, boyu 2.30 m dir. Niş açıklığı boyunca yer alan teknenin, derinliği 0.50 m, genişliği, 43.5 m’dir.(Fot.17) Niş içerisindeki aynataşı mermerdir. Lüleler ve kitabenin yerleştirildiği zengin dekoratif ayna taşının eni, 0.72 m, boyu, 1.73 m’dir. Dikdörtgen ayna taşı üzerinde kare kesme taş içinde altı kollu kabartma yıldız yer alır. Ayna taşının her iki yanında plasterler yer alır. İki bölüme ayrılan ayna taşının, alt ve üstündeki bölümlerde madalyonların çevresi sitilize S ve C kıvrımlarından oluşan kemerin ortasında, rokay ve barok bir kartuş yer alır. Kemerin köşesinde nebati motifler oyulmuştur. Ayna taşı üzerinde: “Ve ceelna minel mai külli seyhin hay” yazılıdır.(Fot.18) Günümüzde suyu akmayan çeşmenin yapı elemanları sağlamdır. 104 Köylüoğlu ve Tunca, 2002: 112 104 ayeti 76 4.3. ASKERİ HASTANELER 77 Katalog No :I Eser Adı :Demirtaş Askeri Hastanesi Şekil No :6-8 Fotoğraf No :19-21 İnşaa Tarihi :H. 1308 / M. 1890 Yapan :- Yaptıran :Abdülhamid Onarımlar :- Adres :Karaağaç Mahallesi, Korgeneral Celalettin Alkoç Kışlası, Edirne Şehir Haritasında Yer No :5 İnceleme Tarihi :Mart 2005 1826 yılından itibaren kurulmaya başlanan ordu hastaneleri, merkez ve mevki olmak üzere gruplandırılırdı. Karaağaç Askeri hastanesi Mevki Hastaneleri gurubuna girer105. Karaağaç mahallesi Çalır Yolu mevki General Celalettin Alkoç Kışlası’nın güney batısındaki kışla, 88 pafta, 848 ada, 19 numaralı parselde yer alır. Yapının batısında, Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, güneyinde T.M.O Siloları, Demirtaş Tabya, doğusunda Timurtaş Cami bulunur. Yapı elemanları sağlam olan bina kullanılmaz durumdadır. 1889 yılında Mahmudiye kışlasının yanında yapılan, Merkez Asker Hastanesi ile aynı tarihlerde Edirne demiryolu yakınlarında ve hat bitişiğinde bir ana bina ve kanatlı iki binadan oluştuğu belirtilen Demirtaş Asker Hastanesi106, bazı kayıtlarda Timurtaş Asker Hastanesi 107olarak da belirtilmektedir. Celalettin Alkoç Kışlası’nın güney batısındaki, bir numaralı nizamiye kapısından girildiğinde, yolun kuzeyinde yer alan hastane binası, “U”planlıdır. “U”nun açık ağzı kuzeye bakar. Bu “U” planın diğerlerine göre daha uzun olan güney kanadı ortasında yer alan giriş kitlesi dört katlı, diğer bölümleri üç katlıdır. “U”nun doğu ve batı 105 Özbay,1981:4 106 Tosyavizade Rıfat Osman , 1994:74 107 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:146 78 kanatları tek katlıdır. “U”nun doğu kanadının içinde hastaneye ait bir hamam bulunmaktadır. İnşa malzemesi olarak düzgün kesme, kaba yonu ve moloz taş ile tuğlanın kullanıldığı hastane, beşik çatılı ve kiremit kaplıdır. “U” nun güney kanadı ortasındaki giriş ise topuz çatılı kiremit kaplıdır. “U” nun oluşturduğu İç avluda hastane yapısından ayrı tek katlı muhtelif binalar yer alır. Bu yaılar Cumhuriyet dönemine aittir. Ratip Kazancıgil “Edirne Kronolojisi” adlı eserinde binayı; “bir cephe ve iki yandan oluşur, ön yüzü 100, yanlar 40’ar metredir.” şeklinde tanımlar108. (Fot.19) “U”nun güneyden kuzeye uzanan, tek katlı doğu ve batı kanatlarının cephe düzenlemeleri birbirinin aynıdır. Doğu kanadın batı cephesi, iç avluya bakar. Bu kanadın, güney blokla birleşim yerindeki iki katlı ünitede altlı üstlü birerden toplam iki pencere yer alır. İki katlı bu bölümden kuzeye doğru devam eden ve tek katlı olan kanadın batı cephesi armudi silme ile yatay olarak ikiye bölünür. Silme ile saçak arasında, niş içerisinde dikdörtgen planlı panolar yer alır. Sıvaları yer yer dökülen cephe, taş ve tuğlayla almaşık teknikte örülmüştür. Cephedeki 13 pencere, düşey dikdörtgen formlu, yuvarlak kemerli ve taş sövelidir. Pencerelerin tamamı belirlenemeyen bir tarihte taş, tuğla ve briketle örülerek kapatılmıştır. Doğu kanadın kuzey cephesinde, batı cephedekilerle aynı formda olan üç pencerede örülerek kapatılmıştır. “U”nun doğu kanadının doğu cephesi düzen bakımından batı cephe ile aynıdır. Ancak, buradaki pencere sayısı 21 dir. Pencerelerden dördü masiftir. Pencerelerden biri bilinmeyen bir tarihte kapıya dönüştürülmüştür. Doğu kanadın ortasındaki hamam bölümü hariç diğer yerler kırma çatılı ve kiremit kaplıdır. Hamamın üzeri ise değişik çaplardaki kubbelerle örtülüdür. Hamamın yer aldığı bu bölümün saçak seviyesinde iki adet çörten yer alır. “U” planlı binanın tek katlı batı kanadının doğu ve batı cepheleri, doğu kanadın cepheleriyle aynı düzendedir. Batı kanadın iç avluya bakan doğu cephesindeki 18 pencere ile batıya bakan cephesinde 19 pencere yer alır. Batı kanadının kuzey cephesi 108 Kazancıgil, 1999:120 79 doğu kanadının kuzey cephesiyle aynıdır. Bu cephe sonradan ilave edilen bir bina ile kapatılmıştır. “U”nun güney kanadı ortasında yer alan ve hastaneye ana girişin sağlandığı bölüm, dışarı ve yukarı taşırılarak dört katlı inşa edilmiştir.(Fot.20) Topuz çatılı ve kiremit kaplı olan bu bölümün iç avluya bakan kuzey cephesi silmelerle yatay olarak dörde bölünmüştür. Taşıntılı orta bölümün her iki köşesindeki plasterler, zeminden saçağa kadar devam eder. Cephe ortasındaki kapı açıklığı kareye yakın düşey dikdörtgen formlu, düz lentolu ve taş sövelidir. Kapının önünde, sekiye yer verilmiştir. Giriş bölümünün bu cephesi kapının ortasından saçağa kadar düşey olarak ortadan ikiye bölündüğünde her iki bölüm aynı özelliklere sahiptir. Bu cephe anlatılırken öncelikle kapının doğusundaki taşıntılı yüzey daha sonra diğer yüzey anlatılmıştır. Kapının doğusunda zemin kat seviyesinde üç pencere yer alır. Pencereler, düşey dikdörtgen formlu yuvarlak kemerli sövelidir. Üç pencereden pencerelere oranla daha küçüktür. Esas giriş ortadaki pencere yanlardaki bölümünün birinci kat ortasındaki pencere, düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli ve taş sövelidir. Söve, pencere formundan bağımsız, dikdörtgen planlı, üstü tablalıdır. Oldukça büyük ve uzun olan pencere, kat arasındaki silmeleri bölerek zemin kata geçer. Bu pencere, iç mekandaki merdiven boşluğunun aydınlatılmasını sağlar. Bu pencerenin doğusunda bulunan üç pencereden ortadaki, yanlardaki pencerelere oranla daha küçüktür. Pencereler, düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli ve taş sövelidir. Söveler, ortadaki pencere ile aynı düzendedir. İkinci kat seviyesi ortasında yer alan pencere, düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli, taş sövelidir. Oluklu silmelerle oluşturulan sövenin, kilit taşı yukarı doğru genişlemektedir. Dikdörtgen planlı, üzeri tablalıdır. Bu pencerenin doğusundaki üç pencere, aynı formda fakat daha küçükdür. Cepheden yukarı taşırılan üçüncü kat seviyesindeki pencere, kareye yakın, dikdörtgen planlı, basık kemerli ve taş sövelidir. Sövenin köşeleri, kare formlu taşlarla dışarıya taşırılmıştır. Pencerenin doğusunda aynı formda bir pencere daha yer alır. Binanın üçüncü katı, çatı katı olduğundan, bu kattaki pencereler, binanın diğer pencerelerine göre oldukça küçüktür. Kuzey cephenin taşıntılı orta bölümünün, kuzey ve güneyi birbirinin aynıdır. Öne ve yukarı taşıntılı giriş bölümü, doğusundaki zemin ve birinci kat düzenlemesi aynı, üçüncü katı ise ikinci kat düzenlemesi ile aynı düzendedir. Zemin ve birinci katlarda, 80 altlı üstlü dokuzardan toplam 18 pencere, ikinci katta ise 14 pencere yer alır. Pencereler taşıntılı bölümdekilerle aynı formdadır. Güney kanadının güney cephesi ortasında yer alan giriş bölümü cepheden öne ve yukarıya taşırılmıştır.(Şek.6-7) Cephenin doğu ve batı uçlarındaki kısımları hafif öne taşırılarak köşe çıkmaları oluşturulmuştur. Cephe taşıntılı orta bölümde kaval silmelerle dörde, diğer yüzeylerde üçe bölünmüştür. Cephedeki taşıntılı bölümlerin kenarları zeminden saçağa kadar kesme taş örgülü ve sıvasızdır. Güney kanadın güney cephesi, kuzey cephesiyle hemen hemen aynı düzenlenmiştir. Ancak, zemin kat ortasındaki giriş kapısı daha büyüktür. Dışarı ve yukarı taşıntılı giriş bölümünün üçüncü kat ortasındaki pencere, ikiz pencere formunda düzenlenmiştir. Bu pencerenin her iki yanında aynı formda ikişerden dört pencere yer alır. Cephenin doğu ve batı uçlarındaki çıkmaların her katında, üçerden dokuz pencere vardır. Cephedeki pencere ve kapı açıklıkları aynı formdadır. Cephenin zemin katında 28, birinci katta 29, ikinci katta 29 ve üçüncü katta beş pencere yer alır. Yukarı taşıntılı bölümün doğu ve batı cephesi ortalarındaki dairesel pencerelerin kemerleri at nalı formundadır. Güney cephedeki yuvarlak kemerli esas giriş kapısından binaya girildiğinde, bir hol ve bu holü doğu batı yönünde zemin kat boyunca kesen bir koridor yer alır. Odalar koridorun güneyinde toplanmıştır. Kapıları koridora açılan odaların pencereleri dışarı açılır. Koridor kuzey cephedeki pencerelerle aydınlatılır. Esas giriş bölümünde yer alan holün, karşısında üç kollu bir merdiven ve bu merdivenin her iki yanında da aynı büyüklükte iki oda yer alır. Merdiven boşluğunun altında iç avluya açılan dikdörtgen formlu kapı yer alır. Holün doğusu ile batısı aynı düzendedir. Holün doğusunda farklı ebatlarda altı oda yer. Holün doğu ve batısındaki odalar dikdörtgen planlıdır. Kapıları hole açılan odalar, iki pencereyle kuzeyden koridora, iki pencereyle de güneyden dışarıya açılır. Üçüncü ve dördüncü odalar kare planlıdır. Odalar, birer kapı ve birer pencere ile koridora açılır. Odaların güneydeki ikişer pencere ile aydınlatılır.(Şek.8) “U” nun batı kanadı tek katlıdır. İç avluya güney ve doğu kanatlardaki gibi birer koridorla açılan bu kanadın değişik ölçülerdeki odaları kare ve dikdörtgen planlıdır. Bu 81 kanadın koridoru, güney kanadın koridoruna yuvarlak kemerli bir açıklıkla bağlanır. Koridorun güney ucunda iki kollu merdiven ile üst kata çıkılır. Koridor ve odaların, üst örtüsü ahşap malzemeden düz tavandır. “U” nun doğu kanadı da tek katlıdır. Doğu kanat da, hastaneye ait hamam, fırın gibi hizmetler için inşa edilmiş mekanlar bulunur. Bu kanadın güney ucundan dışarıya çıkma yapan ilk mekan dikdörtgen planlıdır. Odanın bir kapı ve penceresi koridora, bir penceresi de doğudan dışarı açılır. Bu mekana kuzeyden bitişik ikinci oda kare planlıdır. Odanın iki penceresi doğudan dışarıya, iki penceresi ile kapısı koridora açılır. Oda sonradan duvarla bölünerek ikiye ayrılmıştır. Odanın kiler olarak değerlendirildiğini düşünüyoruz. Kuzeye doğru üçüncü odanın iki penceresi dışarıya, diğer penceresi ile kapısı koridora açılır. Oda da fırın olarak kullanılan büyük bir ocak yer alır. Dördüncü odanın iki penceresi dışarı, diğer iki pencere ve kapısı koridora açılır. Beşinci oda hamama aittir bu bölüm kataloğun hamamla ilgili kısmında ayrıntılı olarak incelenmiştir. Hamamdan sonra kuzeye doğru uzanan bölüm bilinmeyen bir tarihte kapatmıştır. Doğu kanadın koridorundan üç kapı ile avluya çıkılabilir. Fakat bu kapılar, belirlenemeyen tarihlerde örülerek kapatılmıştır. “U” planlı binanın batı kanadında ki odaların kapıları koridora açılır. Kuzeye doğru dikdörtgen planlı birinci odanın tek penceresi batıdan dışarı açılır. Kare planlı ikinci odanın, iki penceresi, üçüncü, dördüncü ve beşinci odaların dörder penceresi batıdan dışarı açılır. Beşinci oda içeriden ikiye bölünerek küçük bir mekan haline getirilmiştir. Odanın ortasında bir baca kalıntısı yer alır. Altıncı oda iki pencere ile dışarı açılırken, yedinci oda iki pencere ile batıdan iki pencere ile kuzeyden aydınlatılır. Batı bloğu bölen koridorun kuzey güney ucunda bir pencere yer alır. Batı kanadın, iç avluya bakan bölümünde üç adet kapı, 15 adet pencere yer alır. Kapı ve pencereler belirlenemeyen bir tarihte briket, taş ve tuğla gibi malzemelerle örülerek kapatılmıştır. Üst kata, giriş kapısının karşısındaki iki kollu merdivenlerle ve koridorun uçlarındaki merdivenlerle çıkılır. Birinci katın ahşap tabanı yer yer olmadığından bu 82 katta detaylı inceleme yapılamamıştır. Yapılan incelemede, birinci katın zemin katla, aynı düzende olduğu tespit edilmiştir. İkinci ve üçüncü katta(çatı katı), düşey sirkülasyon elemanı tespit edilememiştir. Ancak aynı uygulamanın küçük ebatlarda ele alınmış olması muhtemeldir. Ahmet Badi’nin Edirne Şehri Tarihi109adlı eserinde, “dört koğuş, müdür ve doktorlara ait 20 oda, bir gusülhane, bir eczane, bir hamam, bir mutfak, bir depo ve karakol erleri için küçük bir koğuş olduğunu belirtmektedir.” Yapılan incelemede binada zaman içinde çok büyük değişiklikler olduğu tespit edilmiştir. Dört adet hasta koğuşu eczane ve depoların zemin katta, poliklinik, baştabip ve doktorlara ait odaların üst katlarda olduğu değerlendirilmektedir. Doğuda yer alan tek katlı blok da hizmet üniteleri yer alır.(fırın,mutfak,kiler,hamam vb) Batı blok ise hastane personeli ve görevli erlere ait ünitelerden oluştuğu değerlendirilmektedir (Fot.21) Binada süsleme sade ve azdır. Güney kanadın güney cephesinde, esas giriş kapısının üzerindeki büyük pencerenin kilit taşında, karanfil yer alır. Tek katlı blokların saçak seviyesinde dikdörtgen panolar bulunmaktadır. Ahmet Badi “Edirne Şehir Tarihi” 110 adlı eserinde, Timurtaş Asker Hastanesi’nin yapılışıyla ilgili H.1308 / M.1890 tarihli inşa kitabesinin esas giriş kapısı üzerinde olduğunu belirtilmiştir. Binanın üzerinde yapının inşa ve onarımına ilişkin herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Kitabenin sadece okunuşunu yayınlayan Ahmet Badi, yapının inşası ve onarımıyla ilgili başka bilgi vermemektedir. Konuyla ilgili bilgi veren diğer yayınlarda ise askeri hastanenin inşa ve onarımına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle Ahmet Badi’nin yayınlamış olduğu inşa kitabesini aynen alarak kullanıyoruz. Altı satırdan oluşan Osmanlıca kitabenin okunuşu şu şekildedir. 109 Ahmet Badi, 2000:259 110 Ahmet Badi, 2000:245 83 “ Serîr-ârâ-i şevket hazret Abdülhamid Hânın Bütün âsâr-ı hikmet zîbi yegdiğerden eşreftir Bu dar-üs-sıhhat-ı çeş cihan-efruzuna yaptı Hucüm derde karşu bir acep husûn mükelleftir Güher tarihini takdir eder ehl-i hüküm Muhtar Tecelligâh sıhhat bu tedavigâh elfattır.1305” Kitabeden, yapının Abdülhamit tarafından H.1305/M.1890 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Askeri hastane olarak yapılan bina bir yıl sonra 1891 küçük zabit mektebi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1912’de tekrar askeri hastane olarak kullanılan bina, 1938’de Köy Enstitüsü, 1939’da Eğitim Kursu ve daha sonra Göçmen Misafirhanesi olarak hizmet vermiştir111. Bina 1981 yılında Maliye Bakanlığı tarafından askeri amaçlı kullanılmak üzere Milli Savunma Bakanlığına devredilmiştir112. Belirlenemeyen tarihlerde binanın zemin katı pencere ve kapıları biriket, taş ve tuğla ile kapatılarak doğal koşullardan korunmuştur. Restorasyon ve onarım ihtiyacı olan bina günümüzde kullanılmamaktadır. 111 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:146 112 T.C Maliye Bakanlığının Milli Savunma Bakanlığına , 1981 gün ve Mile:3121-5947-80 sayılı yazısı 84 Katalog No :II Eser Adı :Demirtaş Askeri Hastanesi Hamamı Şekil No :- Fotoğraf No :- İnşaa Tarihi :H. 1308 / M. 1890 Yapan :- Yaptıran :Sultan II.Abdülhamid Onarımlar :- Adres :Karaağaç Mahallesi, Korgeneral Celalettin Alkoç Kışlası, Edirne Şehir Haritasında Yer No :5 İnceleme Tarihi :Mart 2005 Demirtaş Askeri Hastanesi’nin doğu kanadı içerisinde yer alır. Tek hamam olarak inşa edilen yapı, soyunmalık, sıcaklık ve halvet hücrelerinden oluşmaktadır. Kuzey güney yönünde bir eksen üzerinde yer alan yapının, doğu cephesinde yer alan pencereler sağırdır. Batı cephesi doğrudan koridora açılır. Oldukça bakımsız ve harap durumdaki hamamın ılıklık ve soyunmalığına ait kubbeli üst örtüleri sağlamdır. Hastane yapısı içerisinde üst örtüsü en sağlam olan bölüm hamamdır. Hamamda kullanılan inşa malzemesi, taş ve tuğladır. Tuğla, kubbe ve kemerlerde kullanılırken, duvar örgüsünde moloz ve kaba yonu taş görülür. “U” planlı hastane yapısının doğu kanadında yer alan hamamın soyunmalığı kare planlıdır. Üst örtü ahşap malzemeden düz tavanlıdır. Doğu cephede iki adet küçük penceresi olan odaya, hastanenin batı kanadında yer alan koridordan girilir. Soyunmalığa ait hiçbir yapı elemanına rastlanmaz. Soyunmalığın kuzeyinde yer alan ılıklığa basık kemerli bir açıklıktan geçilir. Ilıklık kare planlı ve kubbelidir. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanır. Ilıklığın batısında küçük kare planlı temizlik hücresi yer alır. Ilıklığın kuzeyinde yer alan sıcaklık ve halvet hücresi ılklık ile aynı aynıdır. Ilıklık ile sıcaklık arasındaki açıklık günümüzde kapalıdır. Sıcaklığa koridordan gerilebilmektedir . Sıcaklık bölümüne ait bazı yapı elemanlarının izleri mevcuttur. (Kurna ve zeminden 85 yükseltilmiş oturma taşlar gibi) Külhan, su deposu ve tuvaletler tespit edilememiştir. Hamam günümüzde harap durumdadır. 86 Katalog No :III Eser Adı : Merkez Asker Hastanesi Şekil No :- Fotoğraf No : 22 İnşaa Tarihi : H. 1307 / M. 1889 Yapan :- Yaptıran : Müşir Veysel Paşa Onarımlar :- Adres : Edirne, Sarayakpınar yolu, kapalı cezaevi yanı, Edirne Şehir Haritasında Yer No :6 İnceleme Tarihi : Mart 2005 Günümüzde bir duvarının kalıntılarına rastladığımız yapı, Edirne Sarayakpınar yolu üçüncü kilometresindedir. Yapı kalıntılarının güney doğusunda Edirne Kapalı Cezaevi, kuzeyinde Tunca nehri yer alır. Tosyavizade Rıfat Osman “Edirne Rehnüması” 113 adlı eserinde, askeri hastanenin Tepe bağları mevkiinde ve tulle tarzında yapıldığını belirtir. Bina ile ilğili ayrıntılı bilgiler, Ahmed Badi’nin “Edirne Şehri Tarihi”114 adlı eserinde şu ifadelerle anlatılmaktadır: “Bu hastane, piyade kışlasının batı yönünde ve dikdörtgen şeklinde olup hazarda sekiz yüz, seferde bin iki yüz hasta eri alabilecek büyüklükdedir. (H:1305-M:1887) tarihinde yapımına başlayıp (H:1307-M:1889) tarihinde tamamlanmıştır. Yirmi dört koğuş, bir mutfak, büyücek bir hamam, bir çamaşırhane, bir depboy, muntazam bir eczane, geniş bir poliklinik, müdür,baştabip, eczacı, yazı işleri ile subay ve görevliler ve hizmetliler ile muntazam odalar vardır ki, toplam yetmiş oda ile yirmi dört koğuştan oluşmaktadır.” Bu bina bir süre Jandarma Okulu olarak da kullanılmıştır. Halen bir duvarı dışında tamamen yıkılıp kaybolmuştur115 .(Fot.22) 113 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:75. 114 Ahmet Badi, 2000: 259. 115 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar, Edirne,s. 27 87 Ahmed Badi’den116 alınan inşa kitabesi : “Hükm- endişe Hamit han-ı kerim Zıll-ı Feyyaz-ı hekim mescut Nabızgîr-i ilel tab’ı emü raz Hikmet- efruz-ı devahane-i cûd Hastahane yaparak askerine Saye-i hikmeti oldu memdûd Her gelen hasta bulur feyz-i hayat Bundadır sırrı mesiha meşhûd Dedi tarihini Muhtar kulu Afiyethane-i câvid-i cûnûd” 116 Ahmet Badi, 2000: 259. 88 4.4.KARARGAH BİNALARI 89 Katalog No :I Eser Adı :Daire-i Müşir(Tümen Karargahı) Şekil No :- Fotoğraf No :23 İnşa Tarihi :1897/99 Yapan :- Yaptıran :Vali vekili Mareşal (Müşir) Arif Paşa Onarımlar :- Adres :Talat Paşa Asfaltı. Şehir Haritasında Numarası :7 İnceleme Tarihi :Mart 2005 Edirne Talat Paşa Asfaltı, 6 pafta, 249ada 18 numaralı parseldedir. Kuzey güney yönünde eğimli arazi üzerinde etrafı duvar ve demir parmaklıklar ile çevrili bir alan üzerindedir. Tümen Binası olarak kullanılan yapı, ilk olarak Müşirlik Dairesi(Daire-i Müşir) olarak inşa edilmiştir. Bodrum üzerine iki katlı inşa edilen binanın güneyinde, Talat Paşa Asfaltı, doğusunda Belediye Binası, güney doğusunda Eski Cami ve Bedesten, kuzey batısında Üç Şerefeli Cami, kuzeyinde Saatli Medrese yer alır. Günümüzde Tümen Binası olarak kullanılan yapının Edirne’deki çağdaş yapılardan en önemli farkı, süsleme bakımından oldukça zengin olmasıdır. (Fot.23) Doğu batı yönünde dikdörtgen planlı olarak inşa edilen binanın, bütün cephelerinin ortasında dışarıya taşıntılı bir düzenleme söz konusudur. Bu taşıntılı düzenlemelerde doğu cephedeki hariç diğerlerinin ortasında giriş kapısı bulunmaktadır. Bu girişlerden güney ve kuzey cephelerde sütunlar yer alır. Yapı malzemesi, taş ve tuğla ile birlikte mermerdir. Ahşap malzeme kat araları ile döşeme ve tavanda kullanılmıştır. Kırma çatılı bina marsilya kiremidi ile kaplıdır. Binanın doğu cephesindeki taşıntılı bölüm, cephenin 4/3 ünü kaplamaktadır. Cephe, kat silmeleri ve saçak kornişiyle yatay, plasterler ile düşey olarak bölümlendirilmiştir. 90 Yarıya kadar toprak seviyesinin altında olan bodrum katta, diğer katlardaki pencerelerden daha küçük ebatlarda 13 pencere yer alır. Pencereler, yatay dikdörtgen formlu ve basık kemerlidir. Kemerlerin kilit taşları, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen kesitlidir. Pencerelerden bir tanesi belirleyemediğimiz bir tarihte örülerek kapatılmıştır. Zemin kat seviyesinde 13 pencere, düşey dikdörtgen formlu, yuvarlak kemerli ve taş sövelidir. Söveler, pencerelerin altında, konsol ayaklıklarıyla desteklenmiştir. pencerelerin altında dikdörtgen yüzeysel nişler, pencerelerin üstünde ise iç içe geçmiş dairesel kabartma motifler yer alır. Birinci kattaki 13 pencere, yatay dikdörtgen formlu, düz lentolu ve taş sövelidir. Pencerelerin altında ve üstünde dikdörtgen nişler yer alır. Zemin kat pencereleri üzerindeki dairesel motifler bu katta da bulunur. Batı cephe, doğu cephenin tekrarı şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, bu cephenin zemin katı ortasında düşey dikdörtgen formlu, düz lentolu kapı yer alır. Kuzey cephe ortasında yer alan giriş bölümü cepheden dışarı ve yukarı taşırılarak inşa edilmiştir. Taşıntılı bölümün zemin katına iki basamaklı merdiven ile çıkılır. Zemin kattaki sütunların üzerinde birinci kat balkonu yer almaktadır. Zemin kattaki dört adet mermer sütun dor nizamındadır. Sütunlarla taşınan balkonun kenarları kademeli silmeler vurgulanarak, dairesel kabartmalarla bezenmiştir. Silme ve kornişlerin cephedeki uygulanışı, doğu cephedekilerle aynıdır. Kuzey cephedeki sütunlu bölümün ortasındaki kapı ve kapının her iki yanındaki pencereler, düşey dikdörtgen formlu düz lentolu, yuvarlak kemerli ve taş sövelidir. Kapı ve pencerelerin, kilit taşında, stilize, fiyonkla bağlanmış kenger yapraklı motifler yer alır. Taşıntılı bölümün doğu ve batıya bakan yan cephelerinde, aynı formda, iki pencere yer alır. Taşıntılı bölümün doğusunda ve batısında 10 ardan toplam 20 pencere vardır. Pencereler doğu cephedeki pencerelerle aynı formdadır. Ancak, taşıntılı bölümlere yakın pencereler, ikiz pencere formundadır. Zemin kattaki, sütunlu bölüm üzerinde yer alan balkon korkulukları demirdendir. Balkonun köşeliklerinde, kare planlı kenarları pahlanmış sütunceler yer alır. Balkon kapısı, yuvarlak kemerli, taş sövelidir. Söveler üzengi taşı seviyesinde sütun başlığını andıran plaster üzerindedir. Kapının her iki yanındaki pencereler kapıyla aynı formda düzenlenmiştir. Taşıntılı bölümün köşelerinde kaplama olarak kullanılan kesme taşlarda, düşey dikdörtgen 91 panolar yer alır. Bu kata ait silme ile saçak kornişi arasında, pencere hizalarında, stilize iç içe dairesel kabartmaları bulunur. Saçak kornişlerinden sonra kitabenin yer aldığı işlevsiz üniteye geçilir. Burada üç mermer pano bulunur. Panoların üzeri basık kemerli ve nişlidir. Ay yıldız kabartması bulunan panoların üzerimde dört adet gülle mevcuttur. Balkon bölümün doğu ve batıya bakan cephelerinde, balkon pencereleriyle aynı formda iki pencere yer alır. Balkonun, doğu ve batısındaki yüzeyde, 10 ardan toplam 20 pencere yer alır. Pencereler, doğu cephedekilerle aynı formdadır. Taşıntılı bölümlere yakın pencereleri, ikiz pencere formunda, üzeri kornişlidir. Kesme taşın köşelerde kullanıldığı cephe düzgün tuğla duvar örgülüdür. Yapının esas girişinin de bulunduğu güney cepheye üç yönlü ve dörder basamaklı mermer merdivenlerle çıkılır. Bu cephede öne taşıntılı ünite, kuzey cephedeki sütunlu ünitenin tekrarı şeklinde düzenlenmiştir. Güney cephedeki düz lentolu, yuvarlak kemerli ve taş söveli kapıdan girildiğinde binayı güney kuzey yönünde ikiye bölen büyük hole ulaşılır. Holde 10 adet mermer sütun bulunur. Holün doğu ve batısında kalan mekanlar birbirinin tekrarı niteliğindedir. Bina doğu batı yönünde ortadan kesildiğinde, binanın doğusu ile batısı aynı formda düzenlenmiştir. Binanın kuzey ve güney kanadı boyunca devam eden odalar, içeride koridora açılmaktadır. Her iki koridor arasında kalan merdiven boşluğu ile diğer odalar birbirlerine bağlantılıdır. Holün doğu duvarında yuvarlak kemerli üç adet niş vardır. Holün kuzeyindeki dört basamaklı merdivenle binanın ortasındaki merdiven boşluğuna çıkılır. Merdiven boşluğundan binanın batı ve dusundaki çift kollu merdivenlerle üst kata çıkılır. Bu uygulamalar Avrupa barok sanatının son dönem yapılarında ve Selçuklu medreselerindeki plan şemasını anımsatır. Holdeki merdiven boşluğunun kuzeyinden ve güneyinden, doğu batı yönünde uzanan iki koridor binayı üçe böler. Holden daha yüksekte olan koridorlara, doğu batı yönünde üç basamaklı merdivenlerle çıkılır. Binayı bölen koridorlar binanın doğu ve batı ucunda birleşir. Giriş holünün doğu ve batısında sıralanmış dörderden sekiz oda vardır. Güneydeki koridora güneyden sekiz, kuzeyden iki oda açılır. 92 Holün doğusundaki ilk oda, iki pencere ile dışarıya bir kapı ile koridora açılır. Odanın doğusundaki taşıyıcı duvarda pencere ile pencerelerle aynı formda iki niş yer alır. İkinci oda, üç pencere ile dışarı bir kapı ile koridora açılır. Odanın içinde batıdaki taşıyıcı duvarda bir, kuzeydeki taşıyıcı duvarda bir, koridora bakan cephede iki niş yer alır. Üçüncü odanın kapısı koridora iki penceresi dışarı açılır. Odanın kuzey duvarının koridora bakan cephesinde bir niş yer alır. Dördüncü oda köşe çıkması içinde olduğundan, diğer odalara göre biraz daha büyüktür. Kapısı koridora açılan odanın üç penceresi güneye, üç penceresi doğudan dışarıya açılır. Holün batısındaki odalar doğusundaki odalarla aynı düzendedir. Güneydeki koridorun kuzeyinde yer alan odalar, iki küçük pencere ile havalandırma boşluğuna, bir kapı ile koridora açılır. Güneydeki koridorun doğu ucuna açılan odalardan güney cepheye en yakın olanı, bir pencere ile doğuya bir pencere ile güneye açılır. Odanın kuzey duvarında bir adet niş yer alır. Bu odaya kuzeyden bitişik ikinci oda üç pencere ile doğuya açılır. Odanın kuzey ve güney taşıyıcı duvarlarında iki adet niş yer alır. Güneydeki koridorun batı ucundaki odalar, doğudaki odalarla aynıdır. Koridor ve odaların üst örtüsü volta döşeme taban üzerine ahşap kaplamalı düz tavandır. Kuzeydeki koridorun, kuzey ve güneyinde yer alan odaların düzeni güneydekilerle aynıdır. Kuzeydeki koridora, kuzeyden sekiz güneyden iki oda açılır. Kuzeydeki odaların pencereleri dışarı açılırken, güneydeki odaların pencereleri havalandırma boşluğuna açılır. Kuzey koridordaki odalar güney koridordaki odalarla aynı düzendedir. Binanın doğu ve batı uçlarına sonradan ahşap malzemeden asma dönel merdiven yerleştirilmiştir. Holün doğu ve batısındaki, çift kollu, yamuk basamaklı, kısmen dönel merdivenlerle kare planlı asma balkona ulaşılır117. Zemin kat ile birinci kat düzenlemesi arasındaki tek fark, zemin katın kuzey ve güney girişlerindeki holün bulunduğu bölümdür. Bu mekanlar oda olarak düzenlenmiştir. 117 Sarı, 2000:12. 93 Güney cephede holün üzerine gelen odanın tavanındaki zengin süsleme, barok tarzındadır. Diğer bölümler zemin kat ile aynıdır. Merdiven boşluğu çatıdaki camlı açıklıkla aydınlatılır. Dekoratif süslemelerin oldukça zengin olduğu yapının dış cephesinde, taş malzemeden süslemeler, geometrik ve bitkisel desenlidir. Sütunlu bölümde yer alan pencerelerin, kilit taşlarında, kenger yaprakları, pencere üzerlerindeki stilize iç içe dairesel motifler, kitabe panosunda ay yıldız motifleri yer alır. Ahşap süsleme, merdiven korkuluklarında, koridor tavanlarında kaset, panolar, bazı odaların tavanındaki ahşap oyma şeklinde görülür. Komutan odasının tavanı ortasındaki tezyini kabartma, bitkisel motiflidir. Tavanın köşelerinde, kalkan üzerinde miğfer, arkasında çapraz iki kılıç ve kılıçların üzerinde ay yıldız motifi yerleştirilmiştir. Tavanın dört kenar ortasında da duvar resimleri mevcuttur. Resimlerin yer aldığı madalyonun çevresinde S ve C kıvrımları, bereket boynuzlarıyla birlikte yer alır. Dört madalyon içerisinde, Selimiye Cami, Beyazıt Külliyesi, Meriç Köprüsü ve yağlı boya peyzaj kompozisyonu resmedilmiştir. Bina üzerinde bulunamayan kitabenin Osmanlıca metni Oral Onur’un “Edirne Kitabeleri” 118adlı eserinden alınarak incelenmiştir. “Zıynet efzâi makam-ı muallây-ı hilafet-i İslamiye ve erike pirây-ı saltanat seniyye Osmaniyyi el sultan ibn-i sultan el sultan el gazi (Abdülhamid Han sani) hazretleri tarafı eşreflerinden işbu daire-i askeriye müessesat-ı celile mülûkânelerine ilâveten 1317 sene-i hicrisi muharreminde tesisi inşa edilmiştir.” Kitabenin Türkçe metni; Yüksek Hilâfet makamının süsünü arttıran ve şerefli Osmanlı saltanat tahtına onur veren, Sultan oğlu Sultan Gazi İkinci Abdülhamit Hazretleri tarafından, İşbu Daireyi Askeriye, Padişahımızın bir çok askeri müesseselerine ilâve olarak, Hicri 1317 senesi Muharreminde (1899) tesis ve inşâ edilmiştir. 118 Onur, 2001: 210. 94 Daire-i müşir ( Tümen Karargahı), 1899’dan 1908 yılına kadar, Ordu Karargahı, 1913 yılına kadar, Müstahkem Mevkii Karargahı, 1913 de kısa bir süre, Mısır Hilal-i Ahmeri olarak kullanılmıştır. 1915/20 yıllarında, Kolordu Karargah, 1920/22 yıllarında, Edirne’nin Yunan işgali sırasında işgal kuvvetleri karargahı, 25.11.1922/1922 tarihlerinde boş kalan bina, 1924/34 yıllarında, Edirne Askerlik Şubesi, 1934/38 yıllarında, Trakya Umum Müfettişliği, bir kısmında Askerlik Şubesi, 1938/44 yıllarında, Trakya Sınır Tugay. K.lığı,.1950/54 tarihinde bir süre boş kalan bina, Vilayet Konağı olarak kullanılmıştır. Günümüze kadar farklı askeri birliklerce kullanılmıştır119. Bina, günümüzde Tümen Karargahı olarak kullanılmaktadır. 119 54. Mknz.P.Tug,, (2001): Tarihi Kışla Ve Binalar ,Edirne, s.17 95 Katalog No :II Eser Adı :Redif Dairesi Şekil No :9-14 Fotoğraf No :24-29 İnşa Tarihi :1905/1906 Yapan :- Yaptıran : Ferik Memduh Paşa120 Onarımlar : 1940 , 1963, 1999, 2000. Adres : Baba Demirtaş Mahallesi, Sanayi Caddesi. EDİRNE Şehir Haritasında Numarası :8 İnceleme Tarihi :Mart 2005 Sanayi Cami caddesi ile Sanayi Kışla caddesinin kesişimin deki alan, Kiremitçi mevki 101 pafta, 281 ada, 1 parselde yer alır.(Sek.9) Bir süre öncesine kadar kışla olarak kullanılmıştır. Kışlada dokuz bina, geniş bir avlu çevresinde belli bir yerleşim planına bağlı kalınmadan dağılmıştır. Binaların düzensiz dağılımı, yapıların farklı tarihlerde inşa edildiğini göstermektedir. Kışlayı çevreleyen kaba yonu taş duvar, kuzeyde üç, dört metre diğer yerlerde yaklaşık iki metre yüksekliğindedir. Kışlayı çevreleyen duvarın, güneyinden yuvarlak kemerli, dikdörtgen alınlıklı açıklıktan girilir121. Kemerli açıklık üzerindeki kitabenin Türkçe metni, “Hastane-i Askeri 1877” (Fot.24) Kışlanın bulunduğu arazi, eski sarayın bahçesine ait bir koruluk iken IV.Mehmet döneminde buraya bir köşk yapılmıştır. 1819’da eklenen binalarla “Yeni Tophane” adını alan kışlada, 1877/78’de önemli değişiklikler yapılarak askeri hastane haline getirilmiş, 1906 yılında Redif Dairesi ve diğer binalar eklenerek kışla haline 120 121 Tosyavizade Rıfat Osman , 1994:75 Giriş Açıklığı, Tümgeneral Adil Alpay kışlası (Sanayi Kışlası) güneyindeki giriş açıklığı kışlanın askeri hastane olarak inşa edildiği tarihten günümüze ulaşan tek eserdir. Kesme taştan dikdörtgen planlı blok üzerinde yuvarlak kemerlidir. Kemerin ortasında güçle motifi yer alır. 96 getirilmiştir122 ”. Kışla yapılarından askeri hastane, köşk ve tophane binaları günümüze ulaşmamıştır. Bu alanda, Redif Dairesi ve depo binası dışında, Cumhuriyet dönemi yapıları bulunur. Kışla binalarının 1902-1914 yıllarında Sanayi Mektebi olarak kullanılması nedeniyle kışlaya, “Sanayi Kışlası”da denilmektedir. Güneydeki açıklıktan kışlaya girildiğinde, kışlanın doğusunda yer alan dikdörtgen planlı bina zemin kat üzerine iki katlı inşa edilmiştir. Bina günümüzde, Trakya Üniversitesi’nce meslek yüksek okulu olarak kullanılmaktadır. Kışlanın batı sınırındaki binanın Redif Dairesine ait depo olduğu değerlendirilmektedir. Binalar sıvalı haki dış cephe boyasıyla boyalıdır. Redif Dairesi ve depo binası dışındaki yapılarda belirli bir plan şeması ile dönemin özelliklerini yansıtan üslup özellikleri görülmemektedir. (Fot.25) Redif Dairesi, zemin kat üzerine iki katlı inşa edilmiştir. Yapı beşik çatılı kiremit ile kaplıdır. Binanın esas girişinin bulunduğu batı cephesi, orta bölümü cepheden öne ve yukarı taşırılarak inşa edilmiştir. Duvar örgüsünde taş ve tuğla, zemin döşemesinde ve merdivenlerde yer yer mermer, çatıda ve giriş kapısında ahşap malzeme kullanılmıştır. Binanın içi ve dışı sıvalıdır. Güney cephe,(Fot.26) silme ve kornişlerle yatay olarak bölünmüştür. Saçak kornişinin hemen altından geçen silmeler, ikinci kat pencerelerinin üzerindeki silmelerle birleşerek üçgen alınlık oluşturmuştur. Cephenin ortasındaki pencerelerin her iki yanından geçen plasterler, zeminden saçak seviyesine kadar cepheyi düşey olarak üçe böler. Zemin kat seviyesindeki üç pencere, düşey dikdörtgen formlu, basık kemerlidir. Pencerelerin kilit taşı, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen formludur. Ortadaki pencere bilinmeyen bir tarihte kapıya dönüştürülmüştür. Sıvalı cephede taş ve tuğla kullanılmıştır. Zemin ile birinci kat kademeli silmelerle ayrılır. Birinci katta zemindeki pencerelerle aynı hizada fakat onlardan daha büyük ebatlarda üç pencere yer alır. 122 Tosyavizade Rıfat Osman , 1994:75 97 Güney cephenin birinci kat ortasındaki pencere yuvarlak kemerlidir. Bu pencerenin her iki yanındaki pencereler düşey dikdörtgen formlu, düz atkı kemerli ve taş sövelidir. Birinci kat ile ikinci kat arasında kademeli silmeler yer alır. İkinci kattaki pencereler, birinci kattaki pencerelerle aynı formdadır. İkinci kat pencere tabanı boyunca devam eden kaval silme, pencere üst hizasından diğer bir kaval silme ile birlikte yapıyı dolaşır. İkinci kat silme ile bitirilerek çatı katına geçilir. Çatı katı seviyesinde,cephenin ortasında düşey dikdörtgen formlu düz atkı kemerli bir pencere yer alır. Doğu cephe korniş ve silmelerle yatay, plasterlerle düşey olarak bölümlendirilmiştir. Kornişler zemin, bir ve ikinci kat araları ile saçakta uygulanmıştır. Kaval silmeler ikinci kat pencerelerinin altından ve üstünden cepheyi dolaşır.Bir ve ikinci katlar, plasterlerle düşey olarak bölümlendirilmiştir.(Şek.10-11) Cephenin orta bölümü hafif dışa taşıntılıdır. Taşıntılı bölümün zemin katında birbiriyle bitişik üç pencere yer alır. Pencereler düşey dikdörtgen formlu, basık kemerlidir. Kemerlerin kilit taşları, yukarı ve öne doğru taşıntılı, dikdörtgen formludur. Taşıntılı bölümün kuzey ve güneyinde yer alan yüzeyde, aynı formda üçerden toplam altı pencere yer alır. Birinci katta taşıntılı bölümün ortasında merdiven boşluğunu aydınlatan üç pencere yer alır. Ortadaki pencere düşey dikdörtgen formlu, yuvarlak kemerli, taş sövelidir. Her iki yanındaki pencereler aynı formda, basık kemerlidir. Birinci katın taşıntılı bölümü dışında yer alan altı pencere, zemin kat pencereleri ile aynı hizasındadır. Birinci kat pencereleri ile aynı düzende yerleştirilen ikinci kat pencerelerinden ortadaki, diğer pencerelere oranla daha büyüktür. Doğu cephenin zemin, bir ve ikinci katlarında toplam 27 pencere açıklığı yer alır.(Fot.27) Kuzey cephe, güney cephenin tekrarı şeklinde düzenlenmiştir.(Şek.12) Batı cephenin orta bölümünü, Öne ve yukarıya taşırılarak inşa edilmiştir. Binanın esas girişi kapısı bu bölümde yer almaktadır. Cephe düzenlemesi diğer cephelerle aynıdır. Batı cephenin zemin katındaki sekiz pencere açıklığı, binanın diğer cephelerindeki zemin kat pencereleriyle aynıdır. Batı cephenin birini katı ortasında sütunlu bölüm yer alır. Sütunların yer aldığı merdiven sahanlığında bursa kemerli, taş 98 söveli giriş kapısı bulunur.(Fot.28) Sütunlar, kesme blok taşların üst üste dizilmesiyle kare planlı kaide üzerine bindirmeli olarak inşa edilmiştir. Sütunların kenarları pahlanarak oluklu silmeler oluşturulmuştur. Birinci katta, düşey dikdörtgen formlu, düz atkı kemerli, söveli sekiz pencere vardır. İkinci katta, kapı hizasındaki odanın penceresi sepet kulpu kemerli ve sövelidir. Bu pencerenin her iki yanında alt kattaki sütunları takip eden plasterler yer alır. Bu katın diğer pencereleri düz atkı kemerli, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen kilit taşlı ve sövelidir. İkinci katın bitiminde saçak kademeli kornişlerle oluşturulmuştur. Batı cephede öne taşırılan kitle ikinci kat seviyesinden bir, bir buçuk metre yukarı taşırılmıştır. Binanın, tarihi bilinmeyen eski bir fotoğrafında bu yükseltinin ortasındaki pano üzerinde Osmanlı arması görülmektedir.(Fot.29) Bu arma bugün bina üzerinde bulunmamaktadır. Panonun her iki yanında plasterler yer alır. Plasterler kıvrımlı saçak ile son bulur. Binanın birinci katında yer alan merdiven sahanlığının bulunduğu dikdörtgen planlı kitlenin ortasında sepet kulplu kemerli bir kapı vardır. Bu bölümün kuzey ve güneyinden yükselen merdivenlerle yapının ana girişinin bulunduğu birinci kat seviyesindeki sütunlu bölüme ulaşılır123.(Şek.13-14) Zemin katın ortasındaki bursa kemerli kapıdan girildiğinde kapının her iki yanında birer pencere batıya, birer pencere ise kuzey ve güney yönlere açılır. Bu giriş bölümüne irtibatlı holü, kuzey güney istikametinde uzanan koridor böler. Koridor, güney ve kuzey ucunda yer alan iki pencere ile aydınlatılır. Koridorun güneyindeki pencere günümüzde kapıya dönüştürülmüştür. Zemin katta yer alan odalar koridorun doğu ve batısında yer alır. Holün hemen karşısındaki oda dört pencere ile aydınlatılır. Giriş holünün, kuzey ve güneyinde üç adet oda yer alır. Holün karşısındaki odanın kuzey ve güneyinde aynı ebatlarda üç oda daha yer alır. Zemin kattaki odaların kapıları düşey dikdörtgen formlu düz lentoludur. Bina köşelerindeki odalar ikişer, diğer odalar birer pencere ile dışarı açılır. Odaların üst örtüsü düz tavanlıdır. Binanın esas giriş kapısının bulunduğu birinci kata güneyden ve kuzeyden tek kollu merdivenlerle çıkılır. 123 Doğan Hasol , (2002): Mimarlık Sözlüğü , Yem Yayınları, İstanbul, s.432 99 Yuvarlak kemerli, taş söveli kapının kilit taşı volüt işlemelidir. Çift kanatlı ahşap kapıdaki güneş şuası kabartma profilli silmelerle çevrelenmiştir. Kapıdan birinci kat holüne ulaşılır. Hol kapının her iki yanındaki pencereler ile aydınlatılır. Holü kuzey güney istikametinde yapıyı boydan boya kat eden koridor keser. Koridor kuzey ve güney uçlardaki pencerelerle aydınlatılır. Koridorun doğusunda altı, batısında altı olmak üzere birinci katta toplam 12 oda yer alır. Kuzey uçtaki oda, kuzey ve batı cephedeki pencerelerle aydınlatılır. Bu odayı güneyindeki oda ile ayrılan duvarın bir bölümü açılarak, iki oda birleştirilmiştir. Koridorun güney ucundaki oda, güney ve batıdaki pencerelerle aydınlatılır. Güney uçtaki odayı kuzeydeki oda ile ayıran duvarın bir bölümü açılarak iki oda birleştirilmiştir. Koridorun batısındaki diğer odalar, batıdan birer pencere ile aydınlatılır. Koridorun doğusundaki altı oda, batısındaki odalarla aynı düzende yerleştirilmiştir. Bütün odaların, üst örtüsü düz tavan şeklindedir. Birinci kattaki holün karşısında, ikinci kata çıkışı sağlayan üç kollu merdiven yer alır. Merdiven önce doğuya, sonra merdiven sahanlığından itibaren ikiye ayrılarak iki koldan batı istikametinde üst kata çıkar. Merdiven boşluğu üç pencere ile aydınlatılır. İkinci kat oda düzenlemesi, birinci kat ile aynıdır. Ancak, öne ve yukarı taşıntılı bölümdeki oda, batıdan sepet kulplu kemerli pencere ile aydınlatılarak kuzeydeki oda ile içeriden birleştirilmesidir. Komutan odasının bitişiğindeki odanın koridora açılan kapısı kapatılmıştır. Birinci katta koridorun güney ve kuzey ucundaki odalardaki iç duvar bölünmemiştir. Çatı katına geçiş için, düşey sirkülasyon elemanı mevcut değildir. Çatıya, merdiven boşluğunun hemen kuzeyindeki ilk odanın tavanında yer alan bir açıklık ile ulaşılmaktadır. Tosyavizade Rıfat Osman “Edirne Rehnüması” 124 adlı eserinde, Redif Dairesi’nin iki katlı, 25 odalı olduğunu belirtmektir. Tosyavizade Rıfat Osman binayı anlatırken, zemin katı değerlendirmemiştir. Kışla Tarihçe Defterinde125, binanın 1940 yılında büyük onarım gördüğü, 1963 124 125 Tosyavizade Rıfat Osman, 1994:74. 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tümgeneral Adil Alpay Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne: s.21 100 yılında binanın dış cephesinin onarıldığı, 1999 yılında odalara kartonpiyer yapıldığı, 2000 yılında zemin kattaki giriş kapısı değiştirilerek pencerelerin pvc olarak yenilendiği, 2001 yılında binaya kalorifer tesisatı çekildiği belirtilmektedir. Yapının inşaa tarihi ile ilgili bilgi veren kitabesi yoktur. Tosyavizade Rıfat Osman’ın “Edirne Rehnuması” adlı eserinde Redif Dairesi’nin yapım tarihi 1902, Ratip Kazancıgil’in “Edirne Kronolojisi126”, adlı eserinde, 1905/1906 tarihi verilmektedir. “Yaşayan Tarihi ve Kültürel Askeri Yapıtlar127” adlı çalışmada ise yapının inşa tarihi, 1878 olarak belirtilmektedir. 13 Nisan 1322 tarihli Edirne gazetesi 1906 tarihini doğrulamaktadır. “Arif Paşa zamanında, Edirne’nin ihtiyacı olan Redif Dairesinin yapılması için Edirne’nin ileri gelenlerinden toplanan para ile geçen Pazar günü, komuta heyeti, devlet ileri gelenleri, Sanayi kışlası ileri gelenleri ile bir tabur askerin hazır bulunduğu açılış töreni yapılmıştır.”128 Binanın planı, cephe düzeni ve süslemeleri 19. yy. başlarına işaret etmekte olduğundan, Edirne Salnameleri’nin esas alınarak hazırlanan “Edirne Kronolojisi129” adlı eserin belirttiği 1905/1906 tarihi binanın yapım tarihi olarak kabul edilebilir. Binada süsleme sade ve azdır. Esas giriş kapısındaki kemerin kilit taşında yer alan volüt işleme ile ahşap kapı kanatlarındaki, panolar içerindeki, güneş şuası yapıdaki tek dekoratif öğedir. Bina, 1914 yılına kadar sanayi mektebi olarak kullanılmış, 1914-1930’da askeri hastane, 1930-1940 yılları arasında 12. Piyade Tümen Karargahı, 1940 yılından 2005 yılına kadar hudut birlikleri tarafından kullanılmıştır 130. Nisan 2005 tarihinde Trakya 126 Kazancıgil, 1999:114. 127 Yıldırım ve Tekkollu, 2001: 148. 128 Edirne Gazetesi, 2 rebülleval 1324 no:1315 13 Nisan 1322 . Çeviri için Nilüfer Gökçeye teşekkürler. 129 Kazancıgil, 1999:114. 130 54.Mknz.P.Tug,, (2001): Tümgeneral Adil Alpay Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne, s.13 101 Üniversitesine teslim edilen bina, günümüzde meslek yüksek okulu olarak kullanılmaktadır. 102 Katalog No :III Eser Adı :Depo Binası Şekil No :- Fotoğraf No : 30 İnşa Tarihi : 19-20.yy. Yapan / Yaptıran :- Onarımlar :- Adres : Baba Demirtaş Mahallesi, Sanayi Caddesi. EDİRNE :- Şehir Haritasında Yer No :8 İnceleme Tarih :Mart 2005 Trakya Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu’nun alanda, Redif Dairesi’nin batısında yer alan depo binası dikdörtgen planlı, bodrum üzerinde tek katlıdır. Kırma çatılı bina kiremit ile kaplıdır. Binaya, doğu cephedeki sekiz basamaklı merdivenle çıkılır. Ana girişin bulunduğu altı sütunceli bölüm cepheden öne taşırılmıştır. Köşeleri kesme taş vurgulanan binanın duvar örgüsü, taş ve tuğladır. Zemin ile birinci kat arasındaki kademeli korniş tüm binayı dolaşır. Bodrum, zemin kattaki 23 pencere, kare planlı, düz lentoludur. Pencereler yarıya kadar taş sövelidir. Cephenin zemin kat seviyesinde iki, güney kuzey ve batısında birer kapı yer alır. Kornişle ayrılan birinci katta düz atkı kemerli, yukarı doğru genişleyen dikdörtgen kilit taşlı,söveli 26 pencere yer alır. Doğudaki ana giriş kapısı, düz atkı kemerli, yarıya kadar taş sövelidir. Binaya bu kapıdan girildiğinde, kuzey güney, doğu batı istikametinde birbirini bölen iki koridor yer alır. Koridorlara açılan karşılıklı sekiz oda vardır. Bodrum kattada aynı düzen görülür. Odaların üst örtüsü düz tavandır. Süslemenin olmadığı bina, gösterişten uzak, simetrik formdadır.(Fot.30) Binanın yapım tarihi ve yapım amacına dair herhangi bir belge veya kitabeye rastlanılmamıştır. Neo-klasik üslüp özellikleri taşıyan yapı 19.yüzyıl sonlarında inşa edilmiş olmalıdır. Binanın gösterişten uzak, zemin kat üzerine tek katlı olması, zemin kat üzerindeki kapı sayısının çok olması ve odaların büyüklüğü, Redif Dairesi’nin yanında olması yapının 103 Redif Dairesi’nin bir parçası ve çağdaşı olması ihtimalini güçlendirmektedir. Bina Nisan 2005 tarihine kadar askeri birliklerce kullanıldıkdan sonra, Trakya Üniversitesi’ne teslim edilmiştir. 104 5. KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME 105 5. KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME 19.yüzyılın sonları ile 20.yüzyılın başlarında, Osmanlı mimarisinde yeni arayışlar ve denemeler görülür. 19.yy da yeni yapı formlarının arandığı bu dönemde, Yeni-Klasik anlamına gelen, Neo-Klasik, Barok ve Rokoko’ya bir tepki olarak 18.yy’ın ikinci yarısında tüm Avrupa’yı etkisi altına alan sanat anlayışı ve üslubudur. Antikiteye öykünen bir tasarım ve tutum görülür. Yeni-klasizm’in en başarılı ürünleri mimarlık alanındadır131. Yeni klasik yapılar som, sağlam,doğrusal, ciddi görünüşlüdür. Sütunlar, plasterler bu dönemde yeniden görülür132. Bu dönemde etkin olan Eklektizm, bazı kaynaklarda bir davranış bazı kaynaklarda da üslup olarak geçer. Karma(eklektik) üslup, farklı çağ ve üsluplardan seçilip devşirilerek yeni bir ürün oluşturulması olusudur133. 19.yy sonlarından 20.yy başlarına kadar geçen sürede Türk mimarlar, klasik Türk mimarlığına ait yapıları dirilterek neo-klasik Türk üslubunu oluşturmaya çalışmışlardır. Dinsel yapılardan alınan sivri kemerler, kubbe, kemer sütun gibi yapı elemanları sivil ve resmi yapılara uygulanmıştır.Milliyetçilik akımlarının etkili olduğu bu döneme, birinci ve ikinci ulusal mimarlık dönemi de denilir134. Söz konusu sürecin başlangıcı, imparatorluk sınırları içerisinde başlayan reform hareketlerinin ortaya çıkardığı yeni kurumların mekan ihtiyaçları ile belirir. Özellikle askeri reformlara bağlı kalarak ortaya çıkan bu yapılar, toplu yaşamaya uygun, çok katlı, geniş ve dayanıklı olarak tasarlanmışlardır. Düzen ve kontrol kolaylığının önemli olduğu bu yapılarda, estetik ikinci plandadır. Giriş bölümlerinin anıtsal ve vurgulu olduğu askeri nitelikli binalarda simetri hakimdir. Cephelerde hareket, binaların ana girişinin de bulunduğu orta bölümlerin öne ve yukarı taşırılarak inşa edilmesiyle sağlanmıştır. Kapı ve pencere açıklıkları, katlar içerisinde bütünlük gösterirken, aynı binanın her katıda farklı formlarda açıklıkların yer aldığı uygulamalar görülür. Cepheler silme ve kornişlerle yatay, sütun ve plasterlerle de düşey olarak bölümlendirilmiştir. 131 Sözen ve Tanyeli,1992:254 132 Hasol, 2002:493 133 Sözen ve Tanyeli,1992:74 134 Hasol, 2002:475 106 Kaynak ve yayınlardan tespit edebildiğimiz kadarıyla 19. ve 20.yy larda Edirne bölgesinde dört kışla, bir okul, iki hastane ve bir karargah binası inşa edilmiştir. Bu kışlalara ait yapılar: Mahmudiye Kışlası’nda (Edirne Kapalı Cezaevi) bir bina, bir hamam, Süvari Kışlasında(Tunca Kışlası) üç bina, bir çeşme, General Adil Alpay Kışlası’nda, (Trakya Üniversitesi Meslek Yüksekokulu) iki bina, General Celalettin Alkoç Kışlası’nda (Karaağaç Kışlası) üç bina, bir hastane, General Kemal Tanca Kışlası’nda(Harbiye Kışlası) iki okul binası, bir çeşme, şehir merkezinde, Daire-Müşir (Tümen Karargahı) olmak üzere toplam 13 bina, 2 çeşme, bir hamam tespit edilerek incelenmiştir. Askeri yapılardan karargah binası olarak yapılan, Daire-i Müşir binasının cephe düzeni, oldukça zengin olmasına karşın, Edirne’de aynı döneme ait diğer kışla binalarının cepheleri, sade ve hareketsizdir. Edirne’deki askeri yapıların ortak özellikleri, giriş bölümlerinin, cepheden dışarı taşırılarak kademelendirilmiştir. Cephedeki çok sayıdaki pencere cepheye hareketlilik katar. Cepheler, silme, korniş ve plasterlerle bölümlendirilmiştir. Yapıların iç mekan üst örtüsü düz tavan, dıştan ise, beşik, kırma ve topuz çatı formunda kiremit kaplıdır. İncelenen hamamlarda üst örtüsü değişik ebatlarda kubbe ile örtülüdür. Dekoratif olarak sade bir görünüm arz eden yapılarda hareket, cephelerdeki taş oyma süsleme kapı ve pencerelerin kilit taşları ile nadiren duvarlarda, ay yıldız motifi şeklinde görülür. Müşirlik Dairesi, Harbiye Binası, Redif Dairesi, Timurtaş Askeri Hastanesi, taş oyma dekoratif öğelerin yer aldığı yapılardır. Bitkisel motifler, Müşirlik Dairesi ile Timurtaş Askeri Hastanesi’nde görülür. Mahmudiye Kışlası, Süvari Kışlası, Karaağaç Kışlası binalarında, süsleme, mimari plastik öğelerle( silme, korniş, söve vb.) sağlanmıştır. 5.1. Plan Kışla binalarının birçoğu, dikdörtgen planlı, bazıları ise dikdörtgen planlı yapıların bir araya gelerek oluşturduğu “L”ve“U” şeklindedir. Tümen Karargahı olarak kullanılan Müşirlik Dairesi, General Adil Alpay Kışlası Redif Dairesi ve Depo, General Kemal 107 Tanca Kışlası Ek Hizmet Binası, General Celalettin Alkoç Kışlası Binaları ile General Fahri Özdilek Kışlası’ndaki iki bina dikdörtgen planlıdır. Mahmudiye Kışlası (PiyadeYanık), General Kemal Tanca Kışlası Harbiye binası “L” planlıdır. General Fahri Özdilek Kışlası’ndaki bir bina “U” planlıdır. Hastane Binaları, “U” planlıdır. Okul, hastane, karargah, koğuş, binaları çok katlı iken, hizmet, depo ve ahır binaları tek katlıdır. General Adil Alpay Kışlası Depo Binası, General Fahri Özdilek Kışlası’ndaki binaların ahır olarak kullanılan bölümleri bunlara örnektir. Binaların giriş bölümleri, iklim şartları değerlendirilerek genellikle güneyde tasarlanmıştır. İncelediğimiz yapıların tamamının esas giriş kapıları, diğer kapılara oranla daha büyüktür. Kışlaların vaziyet planlarında “toplu görüş” alanları oluşturulmuştur. Bu alanlar, güneşten azami oranda yararlanmak amacıyla, arazinin eğimi dikkate alınarak belirlenmiştir. Kışlalar, askerlerin eğitimi nedeniyle geniş alanlar üzerinde yerleşim yerleri dışında inşa edilirken, karargahlar merkezde kurulmuştur. Düz bir alan üzerindeki, Mahmudiye ve Karaağaç Kışlaları’nın, toplu görüş alanı güneyde, Süvari Kışlası ve Redif Dairesi’nin batıdadır. Binaların iç mekanlarındaki koridor, binada boydan boya uzanır. Tümen Karargahı (Daire-i Müşir) binasında odalar, koridora karşılıklı açılır. Harbiye ve Timurtaş Askeri Hastanesi binalarında odalar koridorun bir cephesinde toplanmıştır. Koğuş ve ahırlarda koridor bulunmaz. Binaların hemen her odasına, bir pencere planlanmış olup, güneşten azami derecede faydalanılmıştır. Cephelerdeki pencere simetrisi, merdiven boşluklarının yer aldığı yüzeylerde bozulmuştur. Hamam, incelediğimiz döneme ait askeri amaçla kullanılan iki adet hamam mevcuttur. Bunlardan biri Timurtaş Askeri Hastanesi içerisindedir. Sıcaklık ve ılıklık bölümünden oluşan hamamın plan şeması içinde bulunduğu hastane yapısına göre şekillenmiştir. Diğer hamam yapısı, Mahmudiye Kışlası sınırları içerisinde, sıcaklığı dört eyvanlı ve köşelerde halvet hücreleri olan hamam grubuna girmektedir. Sıcaklığı dört eyvanlı ve köşelerde halvet hücreleri olan hamam tipine Edirne’de Saray Hamamı erkekler kısmı, Tahtakale Hamamı(1434) ve Beylerbeyi Hamamında(1428) rastlarız. Edirne dışında, Konya da ilk örneği Sahip Ata Hamamı, Bursa’da Orhan Bey Hamamı başlıca örneklerdir. 108 Çeşme, kışla sınırları içerisinde olduğundan dolayı incelemeye dahil edilen iki çeşmeden, General Kemal Tanca Kışlası’nın güney batı duvarına bitişik olan çeşme, hazneli meydan çeşmeleri gurubuna girer. Süvari kışlası (General Fahri Özdilek Kışlası) içerisinde yer alan çeşme ise namazgahlı meydan çeşmesidir. 5.2. Malzeme ve Teknik Edirne’deki askeri binalarda, yapım malzemesi olarak düzgün kesme, kaba yonu ve moloz taş ile tuğla birlikte kullanılmıştır. Timurtaş Askeri Hastanesi’nde ve Tümen Karargah (Daire-i Müşir) binasının taban ve tavan döşemelerinde ahşap, Tümen Karargah (Daire-i Müşir) yer yer mermer malzeme kullanılmıştır. Müşirlik Binası’nın giriş merdivenlerinde, sütunlar ile taban döşemesi olarak kullanılırken, Harbiye Binaları’nda ise giriş holünde sütun ve döşemelerde görülür. Kaba yonu ve moloz taş ile tuğladan almaşık duvar örgüsü, Mahmudiye Kışlası, Timurtaş Asker hastanesi, Süvari Kışlası binalarında görülür. Harbiye Binası’nda bir sıra kesme taş ile iki sıra tuğla almaşık teknikte kullanılmıştır. Taş-tuğla sıralı duvar örgüsü, Bizans ve erken Osmanlı Mimarisinde sıkça görülen bir uygulamadır135. Daire-i Müşir Binası’nın temelinde kesme taş, duvarında tuğla duvar örgüsü kullanılmıştır. Timurtaş Ahşap malzemeye yapıların duvar ve taşıyıcı elemanlarında rastlanmaz. Genellikle kapı ve pencere kanatları, taban ve tavan döşemeleri ile çatı iskeletinde kullanılmıştır. Binaların günümüze kadar devamlı kullanılması nedeniyle, zamana mukavemeti yeterli olmayan malzeme, pvc yapı malzemesiyle değiştirilmiştir. Ancak Daire-i Müşir binasına ait kapı ve pencerelerin tamamı ile Redif Dairesinin esas giriş kapısı kanatları orijinaldir. Müşirlik binası’nın, taban ve tavanındaki ahşap döşeme sağlam iken, Timurtaş Askeri hastanesinin ahşap döşemeleri kullanılamaz durumdadır. Diğer kışla binalarının da kat aralarında ahşap döşeme ve taşıyıcı eleman olarak ahşap kullanıldığı, bu malzemenin zaman içerisinde blok betonla değiştirildiği değerlendirilmektedir. Çatı konstrüksiyonunun tamamı ahşaptır. Binaların tamamının çatı örtüsü Marsilya kiremidi 135 Gönül Öney, (1989): Beylikler Devri Sanatı, XIV-XV.Yüzyıl, Türk Tarih Kurumu yayınları, İstanbul, s.31 109 ile kaplıdır. Döneme ait yapılardaki, alaturka kiremitlerin, belirlenemeyen tarihlerde değiştirildiği değerlendirilmektedir. 5.3.Cephe Düzeni Cepheler oldukça simetriktir. Kat araları, silme ve kornişlerle bölümlendirilmiştir. Özellikle esas girişin bulunduğu cephenin bazı bölümleri öne ve yukarı taşırılarak kademelendirilmiştir. Kademelenme bazı binalarda sütunla desteklenmiştir. Daire-i Müşir, Harbiye Hizmet binası, Redif Dairesi, binaları, giriş bölümlerinin sütunlarla vurgulandığı yapılardandır. Bu döneme ait sütunlu giriş bölümü bulunan yapılar arasında, Bursa Yıldırım Kışlası’nda Okul Karargah Binası (1892)136, İstanbul’da, Kasım Paşa Deniz Asker Hastanesi Fizik Tedavi Binası (1908)137, General Kemal Tanca Kışlası Harbiye Binası, Süvari Kışlası Binaları, General Celalettin Alkoç Kışlası(Karaağaç) Binaları esas girişlerinin bulunduğu orta bölümleri öne ve yukarı taşırılmıştır. İlk örneklerine Roma zafer tak larında rastlanan ve özellikle batı etkisinde gelişen Osmanlı Mimarisi’nde yoğun olarak görülen üçgen alınlık, Süvari Kışlası “U” planlı bina, Harbiye Ek Hizmet Binası’nın esas girişlerinin bulunduğu cephelerde görülür. Edirne dışındaki askeri yapılarda da görülen uygulamaya en güzel örnek İstanbul, Selimiye Kışlası Komutanlık Binası’nın(1827)138esas girişinin bulunduğu cephedir. .Üçgen alınlıklar, korniş veya silme ile çevrilidir. Osmanlı Mimarisinin geç dönem örneklerinde görülen üçgen alınlık, eklektizm (karma) akımla birlikte, Avrupa kentleriyle eş zamanlı olarak görülür139. Sanayi Kışlası Redif Dairesi ve Daire-i Müşir Binası alınlığında Barok üslubun etkileri görülür. Edirne’deki askeri yapılar içerisinde, Osmanlı Arması bulunan ve günümüze ulaşan tek bina, Harbiye Hizmet binasıdır. Binaların cephelerinde bol açıklık kullanılmıştır. Her oda en az bir pencere ile aydınlatılırken kapı sayısı oldukça azdır. Binaların bodrum katlarındaki bazı pencereler 136 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:53 137 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:285 138 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:371 139 Sözen ve Tanyeli, 1992: 259 110 kapatılırken bazıları, kapıya dönüştürülmüştür.Timurtaş Askeri Hastanesi’nin zemin kat pencereleri belirlenemeyen tarihte, biriket taş ve tuğla ile örülerek kapatılmıştır. Binaların kapı ve pencereleri genellikle düşey dikdörtgen formlu ve taş sövelidir. Esas giriş açıklıkları, özenle yapılmış, kilit taşı ile vurgulanmıştır. 5.4. Yapı Elemanlar 5.4.1. Kapı ve Pencereler Yapılarda esas girişin bulunduğu cephelerdeki kapı ve pencereler genellikle aynı düzende, tali kapılar kitle olarak esas giriş bölümlerine göre küçük ve sadedir. Esas kapıların bulunduğu bölümler, cepheden içeride veya cepheden dışarı taşırılarak oluşturulmuş bölümler içerisindedir. Kademelenme olmayan cephelerde, kapı ve pencereler, söve ve plasterlerle belirginleştirilmiştir. Binada simetrik ve düzenli olarak dağılan kapı ve pencereler bulundukları katta, aynı formdadır. Binaların, giriş katlarında, yer alan, esas kapı ile bu kapının her iki yanındaki, pencereler, katın diğer pencerelerinden, farklı formdadır. Karaağaç Kışlası binalarında, kapı ve pencereler aynı formdadır. Kapı ve pencereler düşey dikdörtgen formlu, düz lentolu ve kesme taş sövelidir. Söveler, üst üste yerleştirilen taşlar, kademelendirilerek oluşturulmuştur. 5.4.2.Söve Kapı ve pencerelerin hemen hepsinde görülen söveler, çevreledikleri açıklıklarla aynı formdadır. Timurtaş Askeri Hastanesi’nin birinci katındaki, düşey dikdörtgen formlu, basık kemerli, pencereler, dikdörtgen formlu, üzeri tablalı, sövelerle çevrilidir. Adil Alpay Kışlası, Redif Dairesi, Süvari Kışlası Binaları ve Timurtaş Asker Hastanesi’nin sövelerinde, kireç taşı kullanılırken, Kemal Tanca Kışlası Harbiye binasında, kalker bazlı malzeme kullanılmıştır. Karaağaç Kışlası binalarının söveleri, kesme taşların cephede dendan şeklinde düzenlemeleriyle oluşturulmuştur. Bu uygulamaya, Kırklareli’ndeki, Mahmut Şevket Paşa Kışlası binaları ile Kars’taki 14.Mknz.Tug. 140 binalarında(19.yy)140rastlanır. Yıldırım ve Tekkollu, 2001:467 Harbiye Binası haricindeki, bütün 111 binaların kapı ve pencere söveleri, duvardan dört-beş santim dışarı taşırılmıştır. Tuğla duvar örgüsünün dışa taşırılmasıyla oluşmuştur. Harbiye binası ile Karaağaç kışlası binalarının söveleri sıvasızdır. Daire-i Müşir binasının, balkon açıklıkları, Harbiye Hizmet binasının giriş kapısı ve her iki yanındaki pencere ile Mahmudiye Kışlasındaki, L planlı binanın, köşelerinde yer alan pencere açıklıklarının, söve dikmesi, sütun başlığı formunda plasterden oluşur. 5.4.3.Silme, Korniş ve Plasterler Edirne’deki askeri yapıların, tamamının esas girişin bulunduğu cephesinde, silme ve kat kornişi yer alır. Tek katlı yapıların diğer cephelerinde, saçak kornişleri yer alır. Silmeler, kaval, düz, armudi, içbükey ve profillidir. Kat aralarında , genellikle kademeli korniş veya düz silmeler uygulanırken, kaval silmeler pencere altlarından veya üzerinden geçirilmiştir. Korniş ve silmelerin hemen hemen tamamı cepheyi boydan boya dolaşan, denizlik silme grubuna girer. Cephenin bazı kapı ve pencere açıklıklarının üzerindeki kornişlere, Süvari kışlası ve Daire-i Müşir binasında rastlanır. Eteklik silme, Karaağaç kışla binaları ile Daire-i Müşir binasında görülür. Silme ve kornişler, söve veya duvar örgüsünde kullanılan yapı malzemeleriyle aynıdır. Kalker bazlı malzeme ile kireç taşı yoğunluklu kullanılan malzemedir. Silmelerin uygulandığı bir diğer yer ise kapı, pencere kemerlerinin üzeridir. Daire-i Müşir binasının, balkon açıklıkları, Harbiye Hizmet binasının giriş kapısı ve her iki yanındaki pencere ile Mahmudiye Kışlası, “L” planlı binanın, köşelerindeki pencere açıklıklarıdır. Cephelerdeki plaster uygulamaları, giriş kapılarının her iki yanında balkon pencerelerinin yanlarında görülür. Profilli silmelerin yer aldığı, pencere kemerlerinin üzengi taşı seviyesinde plasterlerin bitiminde sütun başlığına benzer uygulamalar görülür. Karaağaç Kışla binaları ile Redif Dairesinin, cephelerinde, yayvan ve düşey plasterler yer alır. 5.4.4. Kemer, Sütun ve Ayaklar Kemer, kemerlerin kilit taşı, söveden taşırılarak, yukarı doğru genişleyen, dikdörtgen formda yapılmıştır. Adil Alpay Kışlası, Kemal Tanca Kışlası Harbiye 112 Hizmet binası, Mahmudiye Kışlası “L” planlı binalarda, yuvarlak ve basık kemerli, açıklıklar birlikte kullanılmıştır. Yuvarlak ve sivri kemerli pencereler, Harbiye Binasında, kullanılmıştır. Düz lentolu ve yuvarlak kemerli pencereler, Daire-i Müşir ve Süvari Kışlası binalarında birlikte kullanılmıştır. Timurtaş Asker Hastanesinde ise, yuvarlak ve basık kemerli pencerelerle birlikte diğer binalarda olmayan dairesel formlu göz pencerelerin kullanıldığı yapıdır. Redif Dairesi’nde, basık ve yuvarlak kemerli pencerelerle birlikte sepet kulpu kemerli pencere kullanılmıştır. Pencereler değişik formda, sövelerle çevrilmiştir. Askeri depo binalarında, kemer söveleri, pencerelerin yarısı hizasındadır. İstanbul İç Tedarik Bölge Başkanlığındaki bütün depo binalarında (19.yy)141 bu uygulama görülür. Sütun, dış cephelerde, taşıyıcı özelliklerden çok, tamamen dekoratif amaçlarla kullanılmıştır. Dış cephedeki sütunlar,binaların ana girişlerini vurgulamak için öne ve yukarı taşıntılı inşaa edilen ünitelerde, kullanılmıştır. Dairesel veya kare planlı sütunlar, kare planlı taş kaideler üzerinde yükselmektedirler. Genellikle binanın esas girişinin bulunduğu cephesinde, yer alan sütunlu bölümler, Daire-i Müşir Binası’nın kuzey ve güney cephesinde dört mermer sütun, dor düzenindedir. Kenarları pahlanmış yüksek kaide üzerindeki parçalı sütun gövdesi, konik ve yivlidir. Sütun başlığı, yumurta firizi şeklindedir. Bina içerisindeki sütunlar taşıyıcı özellikte olup, dışarıdakilerle aynı formdadır. Müşirlik binasının holünde 10 sütun yer alır. General Kemal Tanca Kışlası’ndaki, Harbiye Hizmet binasının, doğu cephesinde, konik ve silindirik gövdeli dört adet taş sütun, kare planlı yüksek kaide üzerindedir. Aynı kışladaki, Harbiye Binası’nın, zemin kat holündeki iki adet silindirik sütun taşıyıcı özelliktedir. Adil Alpay (Sanayi Kışlası) daki, Redif Dairesi’nin, batıdaki, esas girişin önünde, dört adet kare planlı sütun yer alır. Yüksek kare kaide üzerindeki sütunların, kenarı pahlanarak, yivlendirilmiştir. 5.4.5.Örtü Sistemi Kışla binaları, Binaların iç mekan örtüleri düz tavandır. Tavanlar, Timurtaş Askeri hastanesi ile Daire-i Müşir binasında ahşap malzemedendir. Diğer yapılarda tavanlar, restorasyonlarla betonarme ye dönüştürülmüştür. Binalar dıştan çatı formları 141 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:297. 113 uygulanmıştır. Bunlar, Tümen Karargahı (Daire-i Müşir) binasının tamamı, Harbiye ve Ek Hizmet Binaları’nın bir bölümü kırma çatı, diğer bölümleri beşik çatı, Timurtaş Askeri Hastanesi ile Süvari Kışlası Binalarının bazı bölümleri topuz çatı, bazı bölümlerinin üst örtüsü kırma çatı formundadır. Çatılar, günümüzde Marsilya kiremidi ile kaplıdır. Eski resimlerden, binaların çatı örtüsünün, alaturka veya düz kiremitle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Dikdörtgen planlı, tek katlı binalarda, Karaağaç Kışlası, Süvari Kışlası binalarında beşik çatı örtüsü kullanılırken, binaların öne ve yukarı taşıntılı orta bölümleri ile köşe çıkmalarında kırma ve topuz çatı formu uygulanmıştır. Hamamlar, Kubbe, Timurtaş Askeri Hastanesi hamamı ile Mahmudiye Kışlası hamamlarında uygulanmıştır. Mahmudiye kışlası( Kapalı Cezaevi) sınırları içerisinde bulunan hamam’ın soyunmalığına ait üst örtüsü tamamıyla yok olmuştur. Ilıklık bölümü klasik dönem hamamlarında olduğu gibi üç bölümde ele alınmıştır. Eksen yönünde kemerli bir bölmeyle onun hemen yanındaki helalara geçilir. Soğukluğun esas bölümü ve helalar kubbe, geçiş bölümü aynalı tonoz örtülüdür. Sıcaklık kubbeli ve geçiş pandandiftir. Eyvanlar aynalı tonoz, Halvet hücreleri trompla geçilen kubbelidir. 5.4.6. Ocak, Niş ve Panolar Ocak, İncelediğimiz yapıların hemen hemen hepsi günümüze gelinceye kadar kullanıldığından binaların iç mekanları ısı ve su tesisatları modernize edilmiştir. Bu nedenle incelenen yapılar içerisinde, Timurtaş Askeri hastanesi’nin fırınına ait ocak kalıntısı dışında hiçbir kalıntı yoktur. Niş, kışla binalarının dış cephelerinde kare ve dikdörtgen planlı nişler görülür. Bunlar; Süvari Kışlası binalarının, esas girişinin de bulunduğu cephelerinde pencere altlarında, Daire-i Müşir binasının birinci kat pencerelerinin altında, ikinci kat pencerelerinin alt ve üstünde, Timurtaş Askeri hastanesi’nin tek katlı kanatlarında, düşey dikdörtgen kesitli yüzeysel nişler yer alır. Pencerelerin alt ve üstündeki, nişler pencere ile aynı genişliktedir. İç mekanlarda yuvarlak ve sivri kemerli nişler yer alır. Bunlar, Daire-i Müşir binası taşıyıcı duvarlarının koridora bakan cephelerinde görülür. 114 General Kemal Tanca Kışlası, Harbiye Binasının doğusu sonradan yapılan ilavelerle kapatılmıştır. Cephedeki pencereler, bina içinde, niş şeklini almıştır. Askeri hastane’nin duvarlarındaki nişlerden bazılarının içinde, kenarları iç bükey panolar yer alır. Daire-i Müşir binasının, sütunlu bölümünün en üst seviyesindeki pano, mermerdir. İstanbul Seferberlik Tetkik Kurulu binası (19.yy)142 , giriş bölümü panoları benzerdir. 5.5.Süsleme İncelenen, Edirne’deki kışla yapıları çok zengin süslemeye sahip değildir. Süsleme, mimari dekoratif öğelerle (silme,korniş,söve,kemer,sütun ve plaster vb.) sağlanırken, kapı ve pencere kilit taşlarında bitkisel ve geometrik motifler görülür. Ahşap ve kalemişi bezemeler binaların iç mekanında görülür. Silme, korniş, söve gibi, mimari dekoratif öğelerden, yapı elemanları olarak bahsedildiğinden, bu bölümde tekrarlanmamıştır. Harbiye Binasının duvar örgüsünde taş ve tuğla dekoratif amaçla kullanılmıştır. 5.5.1.Bitkisel Süsleme Daire-i Müşir binasının, bazı kapı ve pencere, sövelerinin kilit taşında, kenger yaprakları, Timurtaş Asker Hastanesi’nin bir penceresinde, karanfil motifi, taş oymadır. General Adil Alpay Kışlası giriş açıklığı üzerinde, yer alan gülbezek’ler, zamanla yok olmaya başlamıştır. Daire-i Müşir binasının, tavanlarındaki, panolarda ve bazı odaların tavanındaki oymalarda, bitkisel motifler görülür. Birinci kattaki komutan odasının tavanı ortasındaki oyma, dört bölümden oluşur. Ortada iç içe geçmiş, kenger yapraklı bölümü elips şeklinde kürecikler çevreler. İkinci bölümde kenger yaprakları arasında içinde üzüm ve benzeri meyvelerden oluşan saksılar yer alır. İkinci bölüm helezoni bir kordonla biter. Üçüncü bölüm, yaprak, kenger ve çiçeklerden oluşan demetler panolar halinde birbirinden ayrılmıştır. Sekiz adet motifin arasında pirinç malzeme ile yapılmış yıldızlar yer alır. 142 Yıldırım ve Tekkollu, 2001:272 115 Çakaloğlu Han’ın asma kat tavanında S kıvrımı ile diğer bitkisel motifler benzerlik gösterir ( 1805/06 )143. 5.5.2.Geometrik Süsleme General Adil Alpay Kışlası Redif Dairesi ve General Kemal Tanca Kışlası Harbiye Hizmet Binası’nın giriş kapısındaki kilit taşı volüt işlemelidir. Harbiye Binası ile Dairei Müşir binasının esas cephelerinde, ay yıldız motifleri yer alır. Daire-i Müşir binasının bazı pencerelerinin üzerinde sitilize iç içe geçmiş daireler geometrik süsleme öğeleri olarak değerlendirilebilir. Harbiye Hizmet binasının üçgen alınlığı ortasında Osmanlı Arması yer alır. General Adil Alpay Kışlası, Redif Dairesi ile Daire-i Müşir Binaları’na ait kapı kanatlarında, profilli silme içerisinde güneş şuası yer alır. 143 İnce, 1999:280 116 6. SONUÇ 117 6. SONUÇ Edirne ve çevresinde ki askeri binaları konu alan bu çalışma kapsamında, Edirne’de 16 eser tespit edilmiştir. Bunlar; Mahmudiye Kışlası’nda (Edirne Kapalı Cezaevi) bir bina, bir hamam, Süvari Kışlasında(Tunca Kışlası) üç bina, bir çeşme, General Adil Alpay Kışlası’nda, (Trakya Üniversitesi Meslek Yüksekokulu) iki bina, General Celalettin Alkoç Kışlası’nda (Karaağaç Kışlası) üç bina, bir hastane, General Kemal Tanca Kışlası’nda(Harbiye Kışlası) iki okul binası, bir çeşme, şehir merkezinde, DaireMüşir (Tümen Karargahı) olmak üzere toplam 13 bina, 2 çeşme, bir hamam tespit edilerek incelenmiştir. Yapılan bu incelemede binaların inşa amacı ve günümüzdeki durumu ortaya konulmuştur. Binaların, neo-klasik, karma(eklektik) ve ulusal mimarinin üslup özelliklerini taşıdığı tespit edilmiştir. Mahmudiye Kışlası (Edirne Kapalı Cezaevi) “L” planlı olan bina, inşa tarihinden kısa süre sonra çeşitli tarihlerde yangınlar görmüş ve farklı kaynaklarda kışla, yanık kışla olarak kayıtlara girmiştir. 1876 tarihinde büyük onarımlar gördüğü, bir bölümünün de tekrar yapıldığını bildiğimiz binanın, Kapalı Cezaevi olarak kullanılması nedeniyle binanın tamamı içerisine girerek inceleme yapma imkanı olmamıştır. Günümüzde kullanılmayan ve cephelerde tarihi dokusunu koruyan batı yanındaki bu bölümünde (Sarayakpınar Yolu kenarındaki blok) inceleme yapılabilmiştir. Bu inceleme sonucunda binanın iç dokusunun tamamıyla değiştirildiği, duvarların kalınlaştırıldığı, kapı ve pencerelerin cezaevi koşullarına göre demir olarak tadil edildiği tespit edilmiştir. Bina çatı örtüsü tamamıyla yenilenmiştir. Batı kanadı, kapsamlı bir restorasyon ve onarım beklemektedir. General Fahri Özdilek Kışlası (Tunca Kışlası) olarak da kullanılan, Süvari Kışlası Nisan 2005 de Trakya Üniversite’sine teslim edilmiştir. Kitabeleri olmayan yapılar tarihlendirilmeye çalışılmıştır. Yapıların, süvari karargahı ve ahır binaları olduğu, fakat bilinmeyen tarihlerde yapılan değişikliklerle, ahır binalarının askerlerin kalması için uygun hale getirildiği bilinmektedir. Abdülhamit Albümü’nden alınan eski bir resim söz konusu binalara benzemesine rağmen, günümüzde tek katlı görülen binalar resimde iki 118 katlı olarak görülmektedir. Bu binalar Abdülhamit Albümü’nden alınan resimdeki binalarsa, aynı formdaki benzeri binanın bugün yok olduğu söylenebilir. Günümüze ulaşan binaların ise pencere ve kapılarının bir çoğu kapatılmış, yeni kapı ve pencereler ilave edilmiştir. Çatı örtüsü günümüz koşullarına uygun Marsilya kiremidiyle kapatılmıştır. Tümgeneral Adil Alpay Kışlası (Sanayi Kışlası) na, kışlanın güneyindeki kemerli açıklıktan girilmektedir.Bu açıklık üzerindeki Osmanlıca kitabe de, Hastane-i Askeri ifadesi, nedeniyle kışla içerisindeki yapıların Askeri Hastane binasına ait olduğu sanılmaktadır. Oysa gerçek de bu binalardan biri Redif Dairesi, diğeri Askeri Depo’dur. Redif Dairesinin zemin katı güney cephesi ortasındaki pencerenin kapı haline getirildiği, birinci ve ikinci kattaki bazı oda duvarlarının kaldırıldığı, bazı odalara ise duvar eklendiği tespit edilmiştir. Askeri depo binasında, tarihi belirlenemeyen birçok değişiklik yapılmıştır. Kapı ve pencere formlarındaki form ile köşelerdeki çıkma taş örgü dışında tarihi doku değiştirilmiştir. General Kemal Tanca Kışlasındaki bir avlu etrafındaki kare planlı binanın, orijinalde iki binanın değişik tarihlerle eklentilerle birleştirilerek oluşturulduğu tespit edilmiştir. Harbiye Mektebi’ne ait eski bir resimde, Harbiye Mektebi’ne ait esas binanın “L” planlı ve “L” nin kısa kenarının bir bölümünün tek katlı olduğu görülür. Bu bina; Padişah Sultan Abdülaziz devrinde ve Hurşit Paşa’nın Edirne Valiliği sırasında Acemi Oğlanlar Kışlası olarak kullanılan arsa üzerine inşaa edilmiştir. Binanın zamanla ihtiyaçları karşılayamaması nedeniyle, 1896-97 tarihlerinde binanın Mimar Sinan Caddesi’ne bakan cephesine ek bina yaptırılmış, Cumhuriyet döneminde yeni eklentilerle bu iki bina birleştirilerek bugünkü halini almıştır. Böylece kapalı bir iç avlu çevresinde günümüze ulaşan kareye yakın dikdörtgen planlı yapı oluşmuştur. Harbiye binası zemin katı doğu ve batı ucundaki odaların taşıyıcı duvarları kaldırılarak sütunlar yerleştirilmiş. Harbiye binası ile ek bina kuzey ve güney cephelerden birleştirilmiştir. Bina üzerinde restorasyon yapılmasına rağmen bu restorasyonun nerelerde ve ne şekilde yapıldığı belirtilmemiştir. Yaptığımız araştırma sonucunda bu restorasyonun boyutları, nerede başlayıp nerede bittiği ve hangi malzemelerin kullanıldığı tarafımızdan belirlenmiştir. General Celalettin Alkoç Kışlası’nda (Karaağaç Kışlası) Osmanlı Dönemi’ne ait üç 119 bina ve Cumhuriyet Dönemi’nde yapılmış muhtelif binalar bulunmaktadır. Kışla binalarının yapı tarzı ve üslup özellikleri ulusal mimari dönemi özelliklerini yansıtmaktadır. Binaların giriş kapıları yanında yer alan mermer levhalar üzerinde, binaları yaptıran Mahmut Şevket Paşa’nın ismi ve inşa tarihi, 1911/1912 görülür. Kışlada bu binaların kapı ve pencere formlarının benzerlerine nadiren başka binalarda da rastlanır. Aynı kışla içerisinde bu binaların pencere formunu taşıyan yapı kalıntılarına rastlanılmıştır. Bu kalıntılar genellikle tek katlı binalarda görülmektedir. Bu binaların esas binalara ilaven depo ve ahır gibi binalar olduğu, cumhuriyet döneminde çok büyük değişiklikler gördüğü değerlendirilmektedir. Edirne’de varlığını bilmediğimiz dört asker hastanesinin tarihlendirilmesi yapılmış, bunlardan yapı elemanları sağlam fakat kullanılamaz durumda olan Demirtaş Askeri Hastanesi’nin yapım amacı, kullanımı ve bugünkü durumu ortaya konularak ayrıntılı olarak incelenmiştir. Demirtaş Asker Hastanesi 19.yüzyıl asker hastanelerinin genel özelliklerini taşıyan Neo-klasik, eklektik (karma) üslupta yapılmış bir binadır. Yapıda günümüze kadar büyük değişiklik olmamakla birlikte son dönemde kullanılmadığı için bakımı da yapılmamıştır. Binanın zemin katı seviyesindeki pencereleri briketle örülerek binanın yağmur, kar gibi doğal etkenlerden korunması sağlanmıştır. Edirne’de tarihi dokusunu muhafaza eden tek askeri hastane binası olan Demirtaş Asker Hastanesi günümüzde kullanılamayacak durumdadır. Bina zengin mimari üslup ve dekorasyonu ile bir döneme ışık tutması açısından da son derece önemlidir. Bunun dışındaki asker hastanelerinden Merkez Askeri Hastanesinden geriye bir duvar ve hamamına ait kalıntılar dışında bir şey kalmamıştır. Metruk durumdaki Demirtaş Asker Hastanesi’nin biran önce restore edilerek kültür merkezi haline getirilmesinin, Merkez Askeri Hastanesi’nin içinde bulunduğu şehir çöplüğünün başka bir yere nakledilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim. Daire-i Müşir (Tümen Karargah Binası) diğer binalara oranla daha gösterişli, zengin süslemeleri olan, süsleme ve hareketin tüm cephelerde görüldüğü özgün bir eserdir. 120 Bugün Tümen Karargahı olarak kullanılan Daire-i Müşir Binası’nın tarihi dokusu hiç bozulmamıştır. Bu dönemde yapılan askeri yapıların, girişinin de bulunduğu esas cephelerinin sütunlu olması, bazılarında orta ve yan bölümünün cepheden dışarı ve yukarı taşırarak inşaa edilmesi, pencere ve kapı sövelerinin belirgin olması, cephelerinde yer alan süslemelerin sade olması, bu süslemelerin sadece silmelerle belirtilmesi neo-klasik üslubu işaret etmektedir. Bazı yapılarda üçgen alınlıklar, bazılarında ise şemsenin bulunduğu bölümün yumuşak ve yuvarlak hatlarla belirtilmesi, bir yapı içerisinde kapı ve pencere formlarında Osmanlı mimarisinde görülen bütün kemer düzenlemelerinin cephelerindeki süslemenin çok zengin oluşu karma üslubu işaret etmektedir. Bütün bu uygulamalar 19. yy.’nin mimari uygulamalarıyla örtüşmektedir. 19. yy.’dan sonra yapılan birçok resmi bina harap haldeyken, askeri birliklerin konuşlu olduğu bu yapılar, günümüzde aynı cephe düzeniyle ayakta durmaktadır. Binaların içinde yapılan değişikliklere sık rastlanılmaktadır. Bu değişiklikler, birliklerin kuruluş ve teşkilatlarındaki değişikliklerle doğru orantılı olan, ilave ve çıkarılan duvarlardır. Yapılan değişikliklerde binanın taşıyıcı elemanlarına dokunulmamıştır. İncelediğimiz askeri binalardan sadece Harbiye Binası’nda inşa kitabesi vardır. Diğer binaların hiçbirinde kitabeye rastlanılmamıştır. Bina üzerinde bulunamayan kitabeler, “Ahmet Badi” ve “Oral Onur” un eserlerinden alınarak incelenmiştir. Bu kitabelerin Edirne Müzesi ve özel koleksiyonerlerde olduğu değerlendirilmektedir. Mevcut kitabelerin bulunarak, esas yerlerine iade edilmesi uygun olacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullandığı bu binalar çok büyük değişiklik görmeden, aslını muhafaza etmiş olup, çağdaşı olan diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait bir çok bina aslını muhafaza edememiştir. Bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da binaların tarihi dokusu bozulmadan korunmalıdır. 121 KAYNAKÇA Altıntaş,A.(2001) “Edirne’de İlk Askeri Kışla Ve Hastanesi (Bostancı Kışlasındaki Hastane)”, I.Edirne Tıp Tarihi Günleri Bildirileri (3-4 Ekim 2001) Altıntaş,A.(1995) “Edirne’de İlk Askeri Hastanenin 1841-1842 Yılları Arasındaki Durumu Hakkında” I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri 25-27 Kasım 1995, Edirne Arseven,Esad C.(1954) Sanat Ansiklopedisi,Ankara: Milli Eğitim Basımevi,Cilt II. Ahmet Badi, (2000) Riyaz-ı Belde-i Edirne(Edirne Şehir Tarihi),Çev:Ratip Kazancıgil,İstanbul:Edirne Valiliği yayınları,Cilt-1, Batur ,A.( 1985) “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı” Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul: İletişim Yayınları. Beksaç,E. (1995) Avrupa Sanatına Giriş,İstanbul : Enin Yayıncılık,2.Basım. Büyükişleyen ,Ö.(1993) Sanat Eserlerini İnceleme,Eskişehir. Çiftçi, A.(2004) 19.Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Askeri Mimari ve İstanbul’da inşa Edilen Askeri Yapılar, Yıldız Teknik Üniversitesi ,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Darkot, B.(1993)“ Edirne, Coğrafi Giriş ” , Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı ,Ankara: T.T.K Yayınları. Dogdu ,Ç. Z. (2002) Doğdu, Kışla Mimarisi, Türkler Ansiklopedisi, Cilt:12,Ankara. Hasol,D.(2002) Mimarlık Sözlüğü ,İstanbul:Yem Yayınları, 8.Baskı. Edirne Gazetesi,2 rebülleval 1324 no:1315 13 Nisan 1322, Çeviri: Nilüfer Gökçe. 122 Edirne Gazetesi, 24 Ağustos1322 no.1324, Çeviri: Nilüfer Gökçe. Edirne Salnamesi,H1319/M.1901 .s.923-925. Çeviri: Nilüfer Gökçe. Edirne İl Jandarma Alay Komutanlığı,(2004):Edirne Kapalı Cezaevi,Jandarma tarihçe klasörü. Emecen, F. M. (1998)“Tarih Koridorlarında Bir Sınır Şehri: Edirne ”, Edirne Serhat’daki Payitaht, İstanbul:Yapı Kredi Yayınları. Esin,E.(1993) “ Muyanlık”,Uygur “Buyan” yapısından hakanlık Muyanlığına (Ribat) ve Selçuklu Han ile Medresesinde gelişme. Malazgirt Armağanı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2.baskı. Eyice , S.(1981):XVIII:Yüzyılda Türk Sanatı ve Türk Mimarisinde Avrupa Neo-Klasik Üslubu, Sanat Tarihi Yıllığı(1979-1980),İstanbul. Eyice,S.(1997) Hamam,İslam Ansiklopedisi,İstanbul :Diyanet Vakfı Yayınevi,Cilt 15. Eyice,S. (1993)“Bizans Devrinde Edirne Ve Bu Devire Ait Eserler, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı,Ankara: T.T.K Yayınları. Eyice, S.(1981) “XVIII. Yüzyılda Türk Sanatı Ve Türk Mimarisinde Avrupa Neoklasik Üslubu” Sanat Tarihi Yıllığı 1979-1980, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Enstitüsü, İstanbul. Fırat, N. İ. (1999) “XX. Yüzyıl Başlarında Görülen Osmanlı Mimarisi” Osmanlı Ansiklopedisi, Cilt;10, Ankara. Genel Kurmay Başkanlığı,(2000): İç Hizmet Kanun Ve Yönetmeliği, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı,(1995): Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri, Ankara Genelkurmay Basımevi, III. Cilt, 7. kısım, 123 Genel Kurmay Başkanlığı,(1987): Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Osmanlı Devri Birinci Kosova Meydan Muhaberesi (15 Haziran 1389), Ankara:Genelkurmay Basımevi, III.Cilt 1. Kısım eki Genel Kurmay Başkanlığı,(1986):İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği, İstanbul:Bayrak Yayımcılık. Gökçe,N. ve Karlıkaya,E. (2001) “Edirne Merkez Asker Hastanesi”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, Cilt: 18 Sayı: 2. Güner ,Y. (2004) Edirne Askeri Tabyalarının Mimarisi ,Mimar Sinan Ünversitesi(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),İstanbul İnalcık,H.(1993)“ Edirne’nin Fethi (1361) ”, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, Ankara: T.T.K Yayınları. İnce, K. (1999) “III.Selim – IV. Mustafa ve II. Mahmud Dönemi (1789-1839) Osmanlı Mimarisi hakkında”, Osmanlı Ansiklopedisi, Cilt:10, Ankara. Kazancıgil,R. (1999) Edirne Şehir Tarihi Kronolojisi(1300-1994),Edirne: Edirne Valiliği Yayınları. K.K.K, (1996): Türk Kara Kuvvetleri Tarihi, Ankara: Kara Kuvvetleri Basımevi. Ketselli,N. R.(1999) Osmanlı imparotorluğunun Batışı,İstanbul :Arma Yayınları. Köylüoğlu,N ve Tunca,A.(2002) Namazgahlı Meydan Çeşmesi,Yöre Dergisi, Edirne: Anka Basımevi. Mansel, M.A. (1993 )“ İlkçağda Edirne ”, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı ,Ankara : T.T.K Yayınları. Onur ,O.(1972) Edirne Türk Tarih Vesikalarından Kitabeler,İstanbul:Yenilik Basımevi. 124 Öney,G. (1989) Beylikler Devri Sanatı,XIV-XV.Yüzyıl,İstanbul:Türk Tarih Kurumu yayınları. Özbay, K. (1981) Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, C.III, İstanbul. Özalp,İ.(1999) Kısa Edirne ili Tarihi, Edirne Ticaret Borsası.Edirne Öz,T. (1993): Edirne Yeni Sarayında Kazı ve Araştırmalar, Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, İstanbul:T.T.K Yayınları. Özcan ,A.(1997):“Karakol Binaları”, İslam Ansiklopedisi, Cilt.23, Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, Peremeci, N.O.(1939) Edirne Tarihi, İstanbul :Resimli Ay Matbaası. Sarı,A.(2000) Düşey sirkülasyon Elemanları Merdivenler. İstanbul :Yem Yayıncılık. Sarıcalıoğlu, M.E.(1997) II.Mahmut Döneminde Edirne’nin Sosyo-Ekonomik Durumu,İstanbul Üniversitesi,Yayınlanmamış Doktora Tezi,İstanbul. Sözen,M.(1993) Türk Mimarisinin Tarihsel Gelişim,İstanbul:İstanbul Üniversitesi Yayını. Sözen,M. ve Tanyeli,U.(1992) Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü,İstanbul: Remzi Kitabevi. Tekeli,İ. (1999): “19.Yüzyılda İstanbul Metropol Alanının Dönüşümü” Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul :Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Tosyavizade Rıfat Osman.(1994): Edirne Rehnüması (Edirne Şehir Klavuzu),İstanbul: Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi Yayınları. Ülgen,S.A.(1977) “Hamam”,İslamAnsiklopedisi, İstanbul: M.E.B.Yayınları, 5.Cilt. 125 Yıldırım,N. ve Tekkollu L. (2001): Yaşayan Tarihi Ve Kültürel Askeri Yapılar,Ankara TürkTarih Kurumu Yayınları. 54.Mknz.P.Tug, (2002):Kışla Tarihçe Defteri,Edirne. 54.Mknz.P.Tug, (2001): General Fahri Özdilek Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne. 54.Mknz.P.Tug, (2001): General Celalettin Alkoç Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne. 54.Mknz.P.Tug, (2001): General Kemal Tanca Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne. 54.Mknz.P.Tug, (2001): Tümgeneral Adil Alpay Kışlası Kışla Tarihçe Defteri, Edirne. 126