türkiye ekonomisinin makroekonomik dengelerinin analizi

advertisement
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
TÜRK YE EKONOM S N N MAKROEKONOM K
DENGELER N N ANAL Z (1990-2006)1
Rahmi A k n Türeli2
ÖZET
Çal mada ele al nan 1990-2006 dönemi, ülkemizde iktisadi faaliyetlerin önemli
ölçüde dalgalanmalar gösterdi i ve h zl büyüme dönemlerinin finansal ve reel
sektörlerde ortaya ç kan krizler ile ciddi biçimde kesintiye u rad
bir dönem olmu tur.
Söz konusu krizleri, kaynaklar ve ortaya ç k biçimleri itibariyle birbirinden
farkl la t ran özellikler bulunmakla birlikte, Türkiye ekonomisinin yap sal sorunlar n n
tüm döneme damgas n vurdu u belirtilmelidir. Ekonominin dalgalanmalar nda, dü ük
yurtiçi tasarruf hacmi, 1980’li y llarda sermaye birikiminde ya anan zay flama gibi
nedenlerin yan nda, 1989 y l nda sermaye hareketlerinin kontrolsüz bir biçimde
serbestle tirilmesi sonucunda ekonominin artan ölçüde d
kaynaklara ba ml bir
yap ya dönü mesinin yaratt
istikrars zl k önemli rol oynam t r. Di er bir ifadeyle,
ekonomik dengelerin zay f oldu u bir ortamda sermaye hareketlerinin serbest
b rak lmas , Türkiye ekonomisini bugün de içinde oldu umuz k sa vadeli sermaye
hareketlerinin belirleyicili inde olu an yüksek reel faiz ve dü ük kur döngüsüne
sokmu tur. Bunun sonucunda ortaya ç kan tablo ise, makroekonomik istikrar n sürekli
k l namamas , cari i lemler aç klar ndaki art lar, ülkenin iç ve d borçlar n n h zla
yükselmesi ve istihdam yaratamayan bir büyüme sürecinin olu mas olmu tur.
Anahtar Kelimeler: makroekonomik denge, tasarruf, yat r m, ödemeler dengesi, istihdam,
Türkiye ekonomisi, makroekonomik politika
JEL Kodlar : E20, E60, F41, H50, J21
ABSTRACT
In the period of 1990-2006 that was monitored in this article, economic activities
are fluctuated and rapid growth periods are cutted by crises in the financial and the real
sectors.
These crises are diversified in the means of causes and styles, moreover,
structural characteristics of the Turkish economy have dominated that period. As a result
of unrestricted liberalization of capital movements in 1989, the instability, which was
resulted from the transformation of the economy into a new structure that was highly
depended on foreign resources, as well as low levels of domestic savings and weak
capital formation in the 1980s have played an important role in the economic
fluctuations. In other terms, freed capital inflows in the macroeconomic imbalances
structure pushed the Turkish economy into the circle of the high real interest rates and
overvalued TL which is dominated by the short-term capital flows. Consequently,
unsustainable macroeconomic instability, acceleration in current account deficit, rapid
increase in domestic and foreign borrowings and poor performance in the labor markets
were the features of the economic structure in the same period.
Key Words: macroeconomic balance, saving, investment, balance of payments, employment,
Turkish economy, macroeconomic policy
JEL Classification: E20, E60, F41, H50, J21
1
2
Bu çal ma Devlet Planlama Te kilat n n görü lerini yans tmaz. Sorumlulu u yazar na aittir.
Ba bakanl k Devlet Planlama Te kilat Müste arl , [email protected]
1
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
1.
G R 4
1970’li y llar n sonunda a rla an ekonomik kriz neticesinde, 1980 y l n n
ba nda ithal ikameci büyüme modeli terkedilerek d a aç k büyüme modeline
geçilmi tir. Söz konusu modelin temel özellikleri, kamunun ekonomideki rolünün
azalt larak iktisadi faaliyetlerin yönlendirilmesinin artan ölçüde piyasa mekanizmas na
b rak lmas ile d talebin öncülük etti i bir büyüme yap s n n olu turulmas d r.
=hracata dayal büyüme modelinin uygulamaya konulmas sonucunda ekonomi
yeniden büyüme sürecine girmi , enflasyon kontrol alt na al nm , ihracatta önemli
art lar kaydedilmi tir. Bununla birlikte, gerek piyasa mekanizmas n n tüm kurum ve
kurallar yla sa l kl bir biçimde i lemesini sa layacak tedbirlerin gerekti i gibi
al namamas , gerekse d talebe dayal büyüme modelinin rekabet gücünü art rmay
amaçlayan uzun vadeli bir perspektiften yoksun olarak uygulamaya konulmas elde
edilen ba ar lar k sa vadeli k lm t r.
Buna ilaveten, Türkiye ekonomisinin en önemli yap sal sorun alanlar ndan biri
olan kamu maliyesi alan nda vergi ve harcama reformlar n n yap lamamas , 1990’lar n
ba ndan ba layarak kamu aç klar n n yeniden yükselmesine neden olmu
ve
makroekonomik dengeleri bozmu tur. Makroekonomik istikrars zl k ortam , firma ve
bireyleri k sa vadeli kararlar almaya yönlendirerek ekonomide kaynak ve gelir
da l m n bozmu ve ekonominin üretken kapasitesinin geli mesini engellemi tir. Di er
yandan, ekonomik dengelerin zay f oldu u bir ortamda sermaye hareketlerinin
kontrolsüz bir biçimde serbest b rak lmas ,
ekonomide k r lganl klar art rm
ve
Türkiye ekonomisini bugün de içinde oldu umuz k sa vadeli sermaye hareketlerinin
belirleyicili inde olu an reel faiz ve dü ük kur döngüsüne sokmu tur.
Bu geli meler sonucunda, 1990-2006 dönemi, ülkemizde iktisadi faaliyetler
hacminin önemli ölçüde dalgalanmalar gösterdi i ve h zl büyüme dönemlerinin finansal
ve reel sektörde ortaya ç kan krizler ile ciddi biçimde kesintiye u rad
bir dönem
olmu tur.
2001 krizi sonras nda uygulamaya konulan ekonomik istikrar program ile
makroekonomik istikrar ortam n n sa lanmas , büyümenin yeniden tesis edilmesi,
enflasyonun belirlenen hedefler do rultusunda a a ya çekilmesi ve kamu borç
stokunun sürdürülebilir seviyelere indirilmesi amaçlanm t r. Bu çerçevede,
uygulamaya konulan maliye politikas ile kamunun faiz d fazla vermesi yoluyla kamu
borç stokunun sürdürülebilir seviyelere indirilmesi hedeflenmi tir. Para politikas ise
k sa dönemde enflasyonu hedeflenen seviyelere çekmeye, orta vadede ise fiyat
istikrar n sa lamaya yönelik olarak olu turulmu tur.
Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengelerinin izlenen makroekonomik
politikalar n
nda 1990-2006 dönemi için analiz edilmesi bu çal man n amac n
olu turmaktad r.
Çal man n ikinci bölümünde, makroekonomik dengelerin olu turulmas nda
kullan lan makroekonomik hesaplar sistemi milli gelir denkliklerinden yararlan larak ve
denklemler yard m yla aç klanmaktad r.
Çal man n izleyen bölümünde, Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengeleri
1990-2006 dönemi için incelenmi tir. Bu çerçevede, bir taraftan Türkiye ekonomisinin
büyüme, d denge ve istihdam alanlar ndaki temel dinamikleri ortaya konulurken, di er
taraftan ekonomideki yap sal sorunlar tesbit edilmeye çal lm t r. Burada belirtilmesi
gereken önemli bir husus, 1990-2006 döneminin uygulanan büyüme modeli ve modelin
2
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
temel dinamikleri aç s ndan bir bütünlük arz etmesi, bununla birlikte 2001 krizini izleyen
dönemde uygulamaya konulan ve IMF taraf ndan stand-by anla malar ile de desteklenen
istikrar program n n temel politika araçlar n n daha önceki dönemde kullan lan araçlardan
belli ölçülerde farkl l k arz etmesidir. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisi tüm dönem
itibariyle incelendi i gibi, 1990-2000 ve 2002-2006 dönemleri olmak üzere iki alt
dönemde de incelenmi tir. 2001 y l n n kriz y l olmas nedeniyle bozulan göstergelerin
analizimizi olumsuz yönde etkilememesi amac yla 2001 y l alt dönem incelemelerinin
d nda b rak lm t r.
Çal man n son bölümünde, Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengelerinin
analizi ile elde edilen sonuçlara, mevcut yap n n eksikliklerine ve yanl l klar na ve sa l kl
bir ekonomik yap n n tesisi için uygulanabilece ini dü ündü ümüz politika önerilerine yer
verilmi tir.
2. MAKROEKONOM K HESAPLAR S STEM
Makroekonomik hesaplar sistemi ülkemizde uygulanmakta olan plan, program ve
bütçe çal malar n n makro a amas nda olu turulan 4 temel dengeyi kapsamaktad r. Bu
dengeler, Kaynaklar- Harcamalar Dengesi, Yat r m - Tasarruf Dengesi, Ödemeler Dengesi
ve Kamu Kesimi Genel Dengesidir. Söz konusu dengelerin birle tirilmesi ile elde edilen
Ekonominin Genel Dengesi ise bu dört temel dengedeki ili kileri özet biçimde
sunmaktadir.
Makroekonomik dengelerin olu turulmas nda milli
al nmaktad r. Bu çerçevede, harcamalar yönünden milli gelir
Y
gelir
hesaplar
C+I+X–M
esas
(1)
eklinde ifade edilmektedir. Burada kullan lan Y, milli geliri (GSY=H), C, toplam tüketimi,
I, toplam yat r m , X, mal ve hizmet ihracat n , M ise mal ve hizmet ithalat n
göstermektedir.
Yukar daki özde likte yer alan mal ve hizmet ithalat (M), di er tarafa
geçirildi inde, bir ekonomideki mal ve hizmet arz ile mal ve hizmet talebi aras ndaki
özde lik elde edilmektedir.
Y+M
C+I+X
(2)
Milli gelir hesaplar ndaki toplam arz ve toplam talep e itli inden iki temel
makroekonomik dengeye ili kin özde likleri türetmek mümkündür:
Birincisi toplam kaynaklar ve toplam harcamalar aras ndaki e itlik olup
Y + (M - X ) = C + I
eklinde ifade edilebilir. Burada (M - X) veya di er bir gösterimle - (X - M) d
göstermektedir.
kayna
=kincisi ise toplam yat r m ve toplam tasarruf aras ndaki e itliktir. Yurtiçi tasarruf
(Sd) milli gelirden tüketimin ç kar lmas ile tan mland nda ve (2) nolu denklemde yerine
kondu unda ve denklem yeniden düzenlendi inde
Sd - I = (X - M)
(3)
3
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
ula r z. Burada (X - M) d
tasarrufu (Sf) göstermektedir. Di er bir deyi le yurtiçi
vermektedir.
tasarruf ve yat r m fark d tasarrufu veya ba ka bir deyi le d aç
DPT taraf ndan olu turulan makroekonomik dengelerde milli gelir tan m olarak
Gayri Safi Milli Has la (GSMH) kullan lmakta olup, Gayri Safi Yurt =çi Has laya (GSY=H)
Ödemeler Bilançosundaki = çi Gelirleri, Faiz Gelirleri, Giri imci Hizmet Gelirleri, Faiz
Giderleri ve Kar Transferleri kalemlerini içermekte olan Net D Alem Faktör Gelirlerinin
eklenmesi ile bulunmaktad r.
GSMH = GSY=H + NDFG
yazd
Buna göre,
m zda
(4)
yukar daki
e itli i
(1)
nolu
denklemdeki
ifadeleri
GSMH = C + I + ( X - M + NDFG)
kullanarak
(5)
elde ederiz. Toplam Kaynaklar Toplam Harcamalar e itli i ise
Y + (M - X - NDFG) = C + I
olarak yaz labilir. Burada (M - X - NDFG) d
kayna
ifade etmektedir.
GSMH ve D Kaynak kalemlerinin toplam ekonominin o y l kullanabilece i toplam
kaynaklar göstermektedir.
Toplam Kaynak = Toplam Tüketim + Toplam Yat r m
(6)
Toplam Yat r m Toplam Tasarruf e itli ini
Sd + (M - X - NDFG) = I
olarak yazd
m zda,
Sd - I = X - M + NDFG = D
Tasarruf olmaktad r.
Yurtiçi tasarruflar ile yat r mlar aras ndaki ili kiyi tan mlad m zda bir ekonomide
yurtiçi tasarruflar n toplam yat r mlardan daha büyük olmas durumunda tasarruf fazlas
olu acak ve ekonomiden d ar ya kaynak olacak; toplam yat r mlar n yurtiçi tasarruflar
a mas durumunda ise tasarruf aç
olu acak ve bu da ekonomiye d kaynak giri i ile
sonuçlanacakt r.
Tasarruf Yat r m fark , kamu kesimi (Sg - Ig) ve özel kesim (Sp - Ip) olarak
ayr t r ld nda:
(Sg - Ig) + (Sp - Ip) = - (X - M)
(7)
olacakt r.
Yurtiçi tasarruflar n yat r mlar kar lamakta yetersiz kalmas sonucunda olu
tasarruf aç , kamu kesiminden veya özel kesimden kaynaklanabilece i gibi her
kesimde de tasarruf yat r m aç
olu mu olabilir. Benzer ekilde, d tasarruf ç k
kamu kesiminden veya özel kesimden kaynaklanabilece i gibi her iki kesimden
kaynaklanabilir.
4
an
iki
da
de
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
Özet olarak belirtirsek, bir ekonomide yarat lan gelirden fazla harcama
olu maktad r. Bu cari aç k ise sermaye giri i ve/veya
yap ld nda cari i lemler aç
rezerv azal ile finanse edilmektedir.
Di er taraftan, milli gelirin yarat lmas aç s ndan bak ld
nda
GSMH = Kamu Harcanabilir Geliri + Özel Harcanabilir Gelir
(8)
Kamu Harcanabilir Geliri, Kamu Kesimi Genel Dengesi tablosundan al nmakta olup
Vergiler, Vergi D
Normal Gelirler, Faktör Gelirleri, Sosyal Fonlar ve Cari Transferlerin
toplanmas ile bulunmaktad r.
Makroekonomik dengelerde tasarruf kalemleri art k olarak hesaplanmakta olup,
her iki kesim için de harcanabilir gelirlerden tüketimlerin ç kart lmas ile elde
edilmektedir.
Kamu Tasarrufu = Kamu Harcanabilir Geliri - Kamu Tüketimi
Özel Tasarruf = Özel Harcanabilir Gelir - Özel Tüketim
3.
TÜRK YE EKONOM S N N MAKROEKONOM K DENGELER
3.1.
Kaynak-Harcama Dengesi
(9)
(10)
1990-2006 döneminde, kriz y llar olan 1994 ve 2001 y llar hariç, ekonomideki
toplam kaynak art
d kaynak giri inin etkisiyle yurtiçi kaynak art n n üzerinde
gerçekle mi tir. Di er bir ifadeyle, toplam yurtiçi talep toplam yurtiçi üretim seviyesini
a m
ve ekonomi daha yüksek üretim ve milli gelir seviyelerine ula m t r.
Ekonomiye d kaynak giri i cari i lemler dengesi aç klar olarak ifade edilmekte olup,
ekonominin reel olarak geni ledi i dönemlerde, artan ithalat talebinin etkisiyle d
ticaret ve cari i lemler aç klar artmaktad r. Ekonomide daralman n gerçekle ti i
y llarda ise ekonomiden d
kaynak ç k
olmakta ve bunun sonucunda toplam
kaynaklardaki art
yurtiçi kaynaklardaki art n gerisinde kalmaktad r. Bunun da
temel nedeni, daralma veya kriz y llar nda ithalat talebindeki h zl azal n etkisiyle cari
i lemler aç klar n n gerilemesi veya cari i lemler fazlas na dönmesidir.
5
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
EK L 1: BÜYÜME - DI KAYNAK L K S
(1998 Fiyatlar yla, Yüzde De#i$me)
20,0
15,0
10,0
5,0
0,0
-5,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
-10,0
-15,0
-20,0
GSMH
DI KAYNAK
TOPLAM KAYNAK
Kaynak: DPT
Tablo 1: Yurtiçi Talep Unsurlar n n Toplam Kaynak Büyümesine Katk s (Yüzde Pay)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Ort
(1990-00)
Ort
(2002-06)
Ort
(1990-06)
Özel
Kesim
75,7
-84
87,4
86
59,9
91
74,6
73,2
-19,1
103,6
81,5
82,9
82,3
108,4
99,5
74,2
81,7
Özel
Tüketim
50,8
-268,0
56,4
44,2
31,6
42,1
83,0
63,7
62,9
82,5
53,3
31,5
25,7
45,2
53,2
67,7
60,1
Özel
SSY
18,1
-11,4
13,8
37,0
6,7
18,8
22,5
22,0
-123,2
85,5
21,7
30,1
-14,3
26,5
39,2
37,8
51,2
Özel
Stok De .
6,8
195,3
17,2
4,7
21,6
30,0
-30,9
-12,5
41,2
-64,4
6,5
21,4
70,9
36,7
7,1
-31,4
-29,6
Kamu
Kesimi
24,3
184,0
12,6
14,0
40,1
9,0
25,4
26,8
119,1
-3,6
18,5
17,1
17,7
-8,4
0,5
25,8
18,3
Kamu
Tüketimi
6,5
-36,5
17,4
4,3
5,9
1,8
1,6
7,1
68,2
-12,8
5,2
1,1
2,5
-0,8
1,5
3,3
19,5
Kamu
SSY
4,1
-17,6
6,8
4,6
24,1
-0,5
15,9
16,5
44,4
-2,9
13,1
11,6
6,6
-6,1
-1,9
19,9
4,4
Kamu
Stok De .
13,6
238,1
-11,5
5,2
10,2
7,7
7,9
3,2
6,5
12,1
0,2
4,4
8,6
-1,5
0,9
2,6
-5,5
57,2
27,5
10,1
19,6
42,8
6,3
9,9
26,6
89,2
50,4
28,1
10,7
10,8
5,2
4,6
1,0
68,2
34,5
16,6
17,1
31,8
5,6
8,4
17,8
Kaynak: DPT
Yurtiçi talep unsurlar n n ekonomideki toplam kaynak büyümesine olan
katk lar na kamu-özel ay r m nda bak ld nda, 1990-2006 döneminde kamu kesiminin
pay n n yüzde 32, özel kesimin pay n n ise yüzde 68 olarak gerçekle ti i
gözlenmektedir. Bununla birlikte, 2001 krizini izleyen dönemde kamu kesiminin pay
azal rken özel kesimin pay artm t r. Nitekim, 1990-2000 döneminde yüzde 43 olarak
gerçekle en kamu kesiminin toplam kaynak büyümesine katk s 2002-2006 döneminde
yüzde 11’e dü erken, özel kesimin pay n n ayn dönemler itibariyle yüzde 57’den yüzde
89’a yükseldi i gözlenmektedir. Kamu kesiminin toplam kaynak büyümesine katk s n n
azalmas , 2001 krizini izleyen dönemde
uygulanan s k maliye politikas ve bu
6
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
kapsamda yüksek faiz d
fazla verilmesi politikas n n etkisiyle ortaya ç km olup,
kamu sabit sermaye yat r mlar ndaki azalmadan ve K=T’lerin özelle tirmesine h z
verilmesi neticesinde kamu stoklar ndaki gerilemeden kaynaklanm t r. Özel kesimin
ekonomi içindeki pay n n artmas nda 2002 ve 2003 y llar nda özel stoklardaki art lar
etkili olurken, 2004-2006 döneminde özel sabit sermaye yat r mlar ndaki ve özel
tüketimdeki art lar belirleyici olmu tur.
EK L 2: GSY H BÜYÜMES NE KATKILAR
15
10
YÜZDE
5
0
-5
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
-10
-15
-20
TÜKET M
SAB T SERMAYE YATIRIMI
STOK DE" MES
NET MAL VE HZMET HRACATI
GSY H
Kaynak: DPT
Talep unsurlar n n GSY=H büyümesine katk lar aç s ndan bak ld nda, 19902006 döneminde yurtiçi talebe dayal bir büyüme yap s n n ekonomide egemen oldu u
görülmektedir. Alt dönemler itibariyle bak ld nda, 2001 krizini izleyen dönemde
tüketimin GSY=H büyümesine katk s 1990-2000 dönemine göre gerilerken, sabit
sermaye yat r mlar n n katk s yükselmi tir. Bununla birlikte, kamu özel ay r m nda
bak ld nda sabit sermaye yat r mlar n n büyümeye olan katk s ndaki art n özel sabit
sermaye yat r mlar ndaki art tan kaynakland , kamu sabit sermaye yat r mlar n n
büyümeye katk s n n ise azald
gözlenmektedir. 2002-2006 döneminde önceki
dönemde negatif olan stok de i iminin büyümeye katk s n n pozitife döndü ü ve GSY=H
büyümesinin yakla k be te birini aç klad
gözlenmektedir. Net mal ve hizmet
ihracat n n büyümeye katk s ise, mal ve hizmet ihracat nda kaydedilen yüksek oranl
art lara ra men mal ve hizmet ithalat ndaki art n daha yüksek oranl olmas
neticesinde azalm t r.
3.2.
Yat r m-Tasarruf Dengesi
Türkiye ekonomisinin en önemli yap sal özelliklerinden birisi de yurtiçi
tasarruflar n seviyesinin dü üklü üdür. Bunun sonucunda ekonomideki büyüme d
tasarruflara ba ml bir yap içerisinde geli mektedir. Konu milli gelir muhasebesi
aç s ndan ele al nd nda, toplam yurtiçi tasarruflar n yat r mlar finanse etmekte
yetersiz kalmas n n neticesinde ekonomiye d tasarruf giri inin oldu u söylenebilir.
Geli mekte olan ülkeler için üretti inden daha fazlas n tüketme imkan veren bu
yöntem, k sa dönemde büyüme h z n art r c yönde bir etkide bulunsa da, orta-uzun
dönemde yurtiçi kaynaklar azalt c yönde etki yapmaktad r. Artan d borç servis
oran n n yan nda, ekonomiye giren d fonlar n vadesi, hangi alanlarda kullan ld klar
gibi hususlar da, orta-uzun dönemde büyüme yap s n n ekillenmesinde büyük önem
ta maktad r.
7
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
EK L 3: TASARRUF-YATIRIM DENGES
(GSMH çindeki Paylar, Yüzde)
20,0
15,0
10,0
5,0
0,0
-5,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
-10,0
-15,0
-20,0
KAMU TASARRUF YATIRIM FARKI
ÖZEL TASARRUF YATIRIM FARKI
DI TASARRUF
Kaynak: DPT
Türkiye ekonomisine kamu-özel sektör ay r m nda bak ld nda, ele al nan
dönemin genel özelli i kamunun tasarruf aç
verirken, özel kesimin tasarruf fazlas
vermesi olmu tur. Kamu tasarruf-yat r m dengesi y llar itibariyle dalgalanmalar
göstermekle birlikte 1990-2005 döneminde aç k vermi olup, 2001 y l nda GSMH’n n
yüzde 15,3’ü ile en yüksek oranl aç a ula m t r. Bu durumun temel nedeni, kamu
aç klar ndaki h zl art a ba l olarak istisnai y llar d nda kamu tasaruflar n n negatif
seviyelerde gerçekle mesidir. Nitekim, cari fiyatlarla milli gelir içindeki paylar na
bak ld nda 1992 y l nda negatife dönen kamu tasarruflar n n 2001 y l nda yüzde 9,7
oran ile en yüksek negatif seviyesine ula t
gözlenmektedir.
Tablo 2: Yat r m-Tasarruf Dengesi (Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Pay)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Ort
(1990-00)
Ort
(2002-06)
Ort
(1990-06)
Kaynak: DPT
Toplam
Yat.
Kamu
Yat.
25,2
23,5
23,6
27,6
21,6
25,3
24,7
25,1
23,7
23,7
24,8
16,1
21,6
23,5
26,5
24,9
23,8
8,6
7,6
6,8
7,3
3,6
3,8
5,3
6,5
6,8
6,6
6,9
5,6
6,3
4,7
4,2
5,3
5,2
24,4
Özel
Yat.
Yurtiçi
Tas.
Kamu
Tas.
16,6
15,8
16,8
20,3
18,0
21,5
19,4
18,6
16,9
17,1
17,9
10,5
15,4
18,8
22,3
19,6
18,6
22,0
21,4
21,6
22,7
23,1
22,1
19,9
21,3
22,7
21,2
18,2
17,5
19,2
19,3
20,3
18,2
16,0
3,4
0,7
-0,8
-2,7
-1,1
0,1
-1,5
1,0
-1,8
-6,6
-4,6
-9,7
-6,2
-5,3
-1,3
4,1
6,2
18,6
20,6
22,4
25,4
24,2
22,0
21,4
20,3
24,5
27,8
22,8
27,2
25,4
24,6
21,6
14,1
9,8
3,2
2,1
2,0
4,9
-1,5
3,2
4,8
3,8
1,1
2,5
6,6
-1,3
2,4
4,2
6,2
6,7
7,8
6,3
18,1
21,5
-1,3
22,7
3,0
24,1
5,1
18,9
18,6
-0,5
19,1
5,5
23,8
5,9
17,9
20,4
-1,5
21,9
3,5
8
Özel
Tas.
D
Tas.
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
Kamu tasarruf-yat r m aç n n milli gelir içindeki pay 2002-2006 döneminde
azalma e ilimine girerek 2005 y l nda en dü ük seviyesine gerilemi , 2006 y l nda ise
yüzde 1,1 oran nda fazla vermi tir. 2002-2006 döneminde kamu dengelerinde
sa lanan iyile mede, bir taraftan kamu tasarruflar ndaki iyile me etkili olurken, di er
taraftan kamu yat r mlar n n milli gelir içindeki pay nda gözlenen gerilemenin rolü
bulunmaktad r. Kamu tasarruflar n n milli gelir içindeki pay 2005 y l nda pozitife
dönmü olup, 2006 y l nda yüzde 6,2 seviyesine yükselmi tir. Kamu sabit sermaye
yat r mlar n n milli gelir içindeki pay ise 1990-2000 döneminde y ll k ortalama yüzde
6,3 seviyesinde gerçekle irken, 2002-2006 döneminde y ll k ortalama yüzde 5,1
seviyesine gerilemi tir. 2002-2006 döneminde ekonomide sa lanan yüksek oranl
büyüme h zlar na ra men sabit fiyatlarla kamu sabit sermaye yat r mlar 2000
y l ndaki seviyesine ancak 2006 y l nda ula abilmi tir.
Kamu sabit sermaye yat r mlar n n yöneldi i sektörler itibariyle bak ld nda,
sosyal altyap sektörlerinin milli gelir içindeki pay n n önemli ölçüde de i medi i, fiziki
altyap sektörlerine ayr lan pay n y llar itibariyle dalgalanmalar gösterdi i, imalat
sanayii ve di er sektörlere ayr lan kaynaklar n milli gelir içindeki pay n n ise düzenli
biçimde azald
gözlenmektedir. Bununla birlikte, gerek ekonominin fiziki ve sosyal
altyap yat r mlar n n yenilenmesinin ve geni letilmesinin ta d
büyük önem, gerekse
üretim yap s n n geli tirilmesi ve teknolojik yeniliklerin uygulamaya konulmas nda
kamu kesiminin oynayabilece i önemli roller dü ünüldü ünde kamu sabit sermaye
yat r mlar ndaki azalman n orta-uzun dönemde ekonominin büyüme potansiyellerini
olumsuz yönde etkileyece i kan s nday z.
EK L 4: KAMU SAB T SERMAYE YATIRIMLARI
(Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Yüzde Pay)
8,0
7,0
6,0
5,0
4,0
3,0
2,0
1,0
0,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Fiziki Altyap1
Sosyal Altyap1
malat
Di5er
Toplam
Kaynak: DPT
Öte yandan, 2002-2006 döneminde kamu tasarruf aç n n azalmas n n toplam
yurtiçi tasarruflar art rmas sonucunda d
tasarruflara olan ihtiyac azaltmas
beklenirken, bu dönemde özel kesimin tasarruf aç
vermeye ba lad
gözlenmektedir. Nitekim, 1990-2003 döneminde dalgalanmalar göstermekle birlikte
aral ks z olarak tasarruf fazlas veren ve 2001 y l nda milli gelirin yüzde 16,6’s oran
ile en yüksek fazlaya ula an özel sektör tasarruf-yat r m dengesinin, 2004 y l ndan
itibaren aç a dönü tü ü ve 2006 y l nda milli gelirin yüzde 8,8’i oran nda aç k verdi i
gözlenmektedir. Özel kesim tasarruf yat r m dengesinde gözlenen kötüle me büyük
9
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
ölçüde özel kesim tasarruflar ndaki azalmadan kaynaklan rken, özel yat r mlardaki
l ml bir art n da rolü bulunmaktad r. Bununla birlikte, özel kesim yat r mlar ndaki
art n sabit sermaye yat r mlar ndaki art tan daha çok stoklardaki h zl art tan
kaynakland
belirtilmelidir.3 Nitekim, sabit fiyatlarla özel kesim sabit sermaye
yat r mlar 1997 y l ndaki seviyesini ancak 2005 y l nda a abilmi tir.
Özel tasarruflarda son y llarda gözlenen gerilemenin nedenlerinin ortaya
konmas , ekonomik faaliyetlerin özel kesim ile kamu kesimi aras ndaki kar l kl
etkile im çerçevesinde incelenmesini gerektirmektedir. Bu çerçevede ekonominin
genel dengesine bak ld nda, 2001 krizini izleyen dönemde kamu harcanabilir
gelirinin milli gelir içindeki pay n n artarken, özel harcanabilir gelirin milli gelir içindeki
pay n n azald
gözlenmektedir. Nitekim 2003 y l nda yüzde 92,9 olan özel
harcanabilir gelirin GSMH içindeki pay 2004 y l nda yüzde 89,3, 2005 y l nda yüzde
83,9, 2006 y l nda ise yüzde 81,2 seviyesinde gerçekle mi tir. Burada vurgulanmas
gereken önemli bir husus, Tablo 3’de de görülece i üzere, gerek kamu harcanabilir
gelirinin ve gerekse özel harcanabilir gelirlerin bile enleri içinde tüketim
harcamalar n n paylar nda ciddi bir de i ikli in olmad , bu çerçevede harcanabilir
gelirlerdeki de i melerin do rudan tasarruflara yans d d r. Daha da çarp c olan di er
bir husus ise, 2005 ve 2006 y llar nda özel harcanabilir gelirin milli gelir içindeki pay
dü erken özel tüketimin pay n n artt d r.
Tablo 3-Kamu ve Özel Harcanabilir Gelirleri (Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Pay)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Kaynak: DPT
Kamu
Harcanabilir
Geliri
13,4
11,9
11,4
9,6
9,6
9,6
8,4
11,8
9,2
6,7
7,8
3,4
6,4
7,1
10,7
16,1
18,8
Kamu
Tüketimi
10,0
11,2
12,2
12,3
10,7
9,6
9,9
10,8
11,1
13,3
12,3
13,1
12,6
12,3
12,0
12,0
12,5
Kamu
Tasarrufu
3,4
0,7
-0,8
-2,7
-1,1
0,1
-1,5
1,0
-1,8
-6,6
-4,6
-9,7
-6,2
-5,3
-1,3
4,1
6,2
Özel
Harcanabilir
Gelir
86,6
88,1
88,6
90,4
90,4
90,4
91,6
88,2
90,8
93,3
92,2
96,6
93,6
92,9
89,3
83,9
81,2
Özel
Tüketim
68
67,5
66,2
65
66,3
68,4
70,3
67,9
66,3
65,5
69,5
69,4
68,2
68,4
67,7
69,8
71,4
Özel
Tasarruf
18,6
20,6
22,4
25,4
24,2
22
21,4
20,3
24,5
27,8
22,8
27,2
25,4
24,6
21,6
14,1
9,8
Buna ilaveten, 2005-2006 döneminde özel tasaruflardaki azal n kamu
tasarruflar ndaki art tan daha büyük olmas sonucunda yurtiçi tasarruflar n milli gelir
içindeki pay dü mü ve 2004 y l nda yüzde 20 olan seviyesinden 2006 y l nda yüzde
16’ya gerilemi tir. Bunun sonucunda, 2005-2006 döneminde toplam yat r mlarda bir
azal olmas na ra men d tasarruflar n milli gelir içindeki pay artm t r.
Kamu kesimi dengelerine bak ld nda, 2001 krizini izleyen dönemde kamu
harcanabilir gelirinin milli gelir içindeki pay n n artt
gözlenmekte olup, bu art n
hem vergi gelirlerindeki yükselmeden hem de cari transfer harcamalar ndaki
gerilemeden kaynakland
görülmektedir. Bununla birlikte, söz konusu dönemde
3
TÜ=K taraf ndan yay mlanan Harcamalar yoluyla Milli Gelir hesaplar nda stoklardaki de i melerin art k
(residual) olarak hesaplan yor olmas n n yaratt
olumsuzlu un da etkisiyle konu akademik çevrelerde ve
ekonomi bas n nda s kça tart lm olup, hesaplar n sa l
konusunda çe itli tereddütler ortaya konulmu tur.
Bununla birlikte, çal mam z n kapsam n geni letmemek amac yla konu ayr nt l olarak ele al nmam t r.
10
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
vergi gelirlerinin milli gelir içindeki pay ndaki yükselmenin dolayl vergilerden
belirtilmelidir.
kaynakland , dolays z vergilerin milli gelir içindeki pay n n ise azald
Nitekim, 1990-1997 dönemi ortalamas yüzde 7,1 olan dolays z vergilerin milli gelir
içindeki pay n n, 1998 y l ndan itibaren yükselmeye ba lad
ve 1998-2001
döneminde ortalama yüzde 9,4 seviyesinde gerçekle ti i, 2002 y l ndan itibaren ise
yeniden azalma e ilimine girerek 2002-2006 döneminde yüzde 7,3’e geriledi i
gözlenmi tir. Bu durum, özel tasarruflardaki azal n hanehalklar n n ve irketlerin
tasarruf davran n etkileme gücüne sahip olan bir faktör olan gelir ve servet
unsurlar üzerinden al nan dolays z vergilerdeki bir art sonucu ortaya ç kmad na
i aret etmektedir.
EK L 5: KAMU HARCANAB L R GEL R N N B LE ENLER
(Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Yüzde Pay)
30,0
20,0
10,0
0,0
-10,0
-20,0
-30,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Vas1tas1z Ver.
Vas1tal1 Ver.
Cari Transferler
Kamu Harc. Gel.
Kaynak: DPT
Bu çerçevede, özel kesim tasarruflar ndaki azalmada kamunun cari transfer
harcamalar ndaki azalman n rol oynad
dü ünülmektedir. Nitekim, 1990 y l nda
yüzde 6,5 olan cari transferlerin milli gelir içindeki pay dönem içinde yükselme
e ilimine girerek 2001 y l nda yüzde 27,1 ile en yüksek seviyesine ula m , izleyen
y llarda ise azalma e ilimine girerek 2006 y l nda yüzde 11,6 seviyesine gerilemi tir.
Kamunun cari transfer harcamalar ndaki azalmada özellikle iç borç faiz ödemelerindeki
gerileme etkili olmu tur. Nitekim, konsolide bütçe dengesi verilerine göre, 1998
y l nda yüzde 10,5 olarak gerçekle en iç borç faiz ödemelerinin milli gelir içindeki pay
2001 y l nda yüzde 21,2 oran ile en yüksek seviyesine ç km , izleyen dönemde ise
azalma e ilimine girerek 2006 y l nda yüzde 6,7 seviyesine gerilemi tir. Özet olarak,
konsolide bütçe iç borçlar n n alacakl lar n n da l m içinde marjinal tasarruf oran
yüksek olan üst gelir gruplar n n pay n n yüksek oldu u dü ünüldü ünde, iç borç faiz
ödemelerindeki azalman n özel harcanabilir gelirlerde ve dolay s yla özel tasarruflarda
bir azalmaya neden oldu u dü ünülmektedir.
11
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
EK L 6: KONSOL DE BÜTÇE TRANSFER HARCAMALARI
(Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Yüzde Pay)
35,0
30,0
25,0
20,0
15,0
10,0
5,0
0,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
ç Borç Faiz Öd.
D1? Borç Faiz Öd.
Di5er
Toplam
Kaynak: DPT. Maliye Bakanl
Özel tasarruflar n davran biçimini ve belirleyicilerini aç klamak amac yla yap lan
akademik çal malarda, gelir düzeyinden maliye politikas uygulamalar na, finansal
geli mi likten demografik faktörlere kadar bir dizi faktörün özel kesim tasarruflar n
etkiledi i belirtilmektedir. Konuya Türkiye ekonomisi aç s ndan yakla ld nda, özel
kesim tasarruflar ndaki gerilemede söz konusu faktörlerin etkili oldu u ve bu
çerçevede özel kesim tasarruflar ndaki azalman n k smen de olsa aç klanabilece i
dü ünülmektedir.
Bu konuda ortaya at lan görü lerden biri, temelini Ricardo Denkli i teoreminden
almakta olup, kamu tasarruf düzeylerindeki de i menin özel tasarruflarda ayn
miktarda ve ters yönlü bir de i me ile denkle tirilece ini ileri sürmektedir (Loayza ve
di ., 2000: 174). Özcan ve di . (2002: 22) Türkiye üzerine yapt klar çal malar ndan
elde ettikleri sonuçlarda, Ricardo Denkli i teoremine önemli ölçüde uymamakla
birlikte, kamu kesimi tasarruflar ndaki bir art n özel kesim tasarruflar nda azalma
meydana getirdi ini belirtmektedirler.
Di er taraftan, finansal kesimin geli mi li i ve i leyi i özel kesimin tasarruf
davran lar n etkilemekte olup, bu çerçevede özel kesime aç lan kredilerdeki art özel
tasarruflar azalt c yönde bir etki yapmaktad r (Loayza ve di ., 2000: 174, 180).
Merkez Bankas , Finansal =stikrar Raporuna (2007: 16) göre ülkemizde hanehalk
borçlar n n hanehalk harcanabilir geliri içindeki pay 2004 y l nda yüzde 12,9 iken,
2005 y l nda yüzde 19,6’ya 2006 y l nda ise yüzde 25,2’ye yükselmi tir. Bu çerçevede,
hanehalklar n n borçlama ile tüketimlerini finanse edebilme imkanlar ndaki art n
hanehalk tasarruflar n azaltt
dü ünülmektedir.
Bunun yan nda, ülkeye gelen sermaye hareketlerindeki serbesti ve d ar dan
yap lan borçlanmada herhangi bir k s tlamaya sahip olunmamas d tasarruflar d sal
olarak belirlenen bir de i kene dönü türmektedir (Özcan ve di ., 2002: 22). Bu
kapsamda, d
tasarruflar n d lama (crowding-out) etkisi yaratt
ve özel kesim
tasarruflar nda ve dolay s yla yurtiçi tasarruflarda azalmaya neden oldu u
dü ünülmektedir.
Türkiye ekonomisinin d tasarruflara ba ml l
ve bunun finansman ihtiyac
reel faiz oranlar n n yüksek seviyelerde belirlenmesine neden olmaktad r. Yüksek reel
faizler ise özel sektörün yat r m kararlar n ve tercihlerini olumsuz yönde etkileyerek,
12
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
sermaye birikim sürecinin önünde bir engel olu turmaktad r. Nitekim, sabit fiyatlarla
özel kesim sabit sermaye yat r mlar , 1997 y l ndaki seviyesine 2001 krizini izleyen
dönemde ekonomide sa lanan yüksek büyüme h zlar na ra men ancak 2005 y l nda
ula abilmi tir. Özel kesim sabit sermaye yat r mlar n n GSMH içindeki paylar na
dönemler itibariyle bak ld nda, ortalama olarak 1990-2000 döneminde yüzde 17,8
olan seviyesinden 2002-2006 döneminde yüzde 13,5’e geriledi i gözlenmektedir.
Rekil 7’den de görülece i üzere, 1990-2001 döneminde ticarete konu sektörlere
yap lan yat r mlar ticarete konu olmayan sektörlere yap lan yat r mlar n gerisinde
kalm t r. 2002-2006 döneminde ekonomide sa lanan yüksek oranl büyüme h zlar na
ra men özel sektör yat r mlar n n yar s na yak n hala d
ticarete konu olmayan
sektörlere yönelmektedir. Söz konusu durum, 1980 sonras nda kamunun imalat
sanayiinden çekilmesi sonucunda olu an bo lu un özel kesim taraf ndan yeteri kadar
doldurulamad na
i aret
ederken,
ülkemizin
sanayile me
çabalar n n
da
h zland r lmas gere ini aç kça ortaya koymaktad r. Özel kesim yat r mlar n n ticarete
konu olan mallar üreten sektörlerin aleyhine bir bile im içinde geli mesi, sermaye
hareketlerindeki art neticesinde yerli paran n yabanc paralar kar s nda reel olarak
de er kazanmas n n göreli fiyatlar ticarete konu olmayan mallar lehine de i tirmesi
yoluyla ortaya ç kmaktad r. Böylece, özel kesim yat r mlar ticarete konu olmayan
sektörlere yönelmektedir. Buna ilaveten, kamunun kaynak yetersizli i nedeniyle
altyap yat r mlar n gere i gibi yerine getirememesi neticesinde özel kesimin artan
biçimde bu alanlara girmesi de özel kesim yat r mlar n n ticarete konu olmayan
sektörlere yönelmesine neden olmaktad r. (Yentürk, 2003: 137-138)
EK L 7: ÖZEL SEKTÖR SAB T SERMAYE YATIRIMLARI
(Cari Fiyatlarla, GSMH çindeki Yüzde Pay)
22,0
20,0
18,0
16,0
14,0
12,0
10,0
8,0
6,0
4,0
2,0
0,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Ticarete Konu Sektörler
Ticarete Konu Olmayan Sektörler
Toplam
Kaynak: DPT
2001 krizini izleyen dönemde kamu kesimi aç n n milli gelir içindeki pay n n
azalmas na ve 2006 y l nda fazlaya dönmesine ra men, özel kesim aç klar n n olu mas
neticesinde d tasarruflar n milli gelir içindeki pay yükselmeye devam etmi tir. Nitekim,
1990-2000 döneminde y ll k ortalama yüzde 2,4 olarak gerçekle en d tasarruflar n
GSMH içindeki pay , 2002-2006 döneminde h zl bir art e ilimine girerek 2006 y l nda
yüzde 7,8’e yükselmi tir Bu durumun en önemli nedeni, yurtiçi üretimin ve ihracat n
ithalata olan yüksek orandaki ba ml l d r. Uygulanmakta olan yanl makroekonomik
13
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
politikalar sonucunda ekonomide olu an yüksek reel faiz ve dü ük kur olgusu da ekonomi
içinde olu an bu dengesizli i destekleyici yönde bir etki yapmaktad r.
3.3. D
Denge
Çal mada ele al nan 1990-2006 dönemi alt dönemler itibariyle incelendi inde,
2002-2006 döneminde cari i lemler aç n n milli gelir içindeki pay nda, ekonominin
orta-uzun dönem trendleri ile uyumsuz bir çerçevede, h zl bir art n gerçekle ti i
gözlenmektedir. Nitekim, 1990-2000 döneminde GSMH büyüme h z ndaki y ll k ortalama
art yüzde 4,1, cari i lemler aç n n GSMH içindeki pay yüzde 1,1 iken, 2002-2006
döneminde büyüme h z yüzde 7,5’e yükselmi , cari i lemler aç n n GSMH içindeki pay
ise yüzde 4,8’e ç km t r. Rekil 8’de de görülece i üzere, 2004 y l nda en yüksek
seviyesine ula an büyüme h z 2005 ve 2006 y llar nda 2004 y l na göre yava larken cari
i lemler dengesindeki kötüle me devam etmi ve cari i lemler aç n n milli gelir içindeki
pay daha önceki y llarda kar la lmam düzeylere t rmanm t r. Nitekim, 2002-2004
döneminde gerçekle tirilen yüzde 7,9 büyüme h z ve yüzde 3,1 cari i lemler aç /GSMH
oran na kar l k, 2005-2006 döneminde büyüme h z yüzde 6,8’e gerilemi , cari i lemler
aç /GSMH oran ise yüzde 7,2’ye ç km t r. 2006 y l nda cari i lemler aç n n GSMH
içindeki pay yüzde 8,2 ile rekor k rm t r.
EK L 8: BÜYÜME - CAR
LEMLER DENGES L K S
12,0
8,0
YÜZDE
4,0
0,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
-4,0
-8,0
-12,0
GSMH Büyüme H1z1
Cari ?lemler Dengesi / GSMH
Kaynak: DPT, Merkez Bankas
Son y llarda cari i lemler aç nda gözlenen art ta, özellikle 2004 y l ndan itibaren
dünya petrol ve enerji fiyatlar ile dünya emtia ve temel metal fiyatlar ndaki yüksek oranl
art lar n pay bulunmaktad r. Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinin üretim ve ihracat
yap s n n ara mal ithalat na olan yüksek oranl ba ml l
önemli bir etken olup,
ekonominin geni ledi i dönemlerde ithalat n h zla artmas neticesinde cari i lemler
dengesi kötüle mektedir. Artan ithalat büyümeyi h zland rmakta, büyüme ise yeniden
ithalat uyararak cari aç
art r c yönde bir etki yapmaktad r.
Ekonominin k sa vadeli sermaye hareketlerine olan ba ml l
sonucunda ortaya
ç kan yüksel reel faiz ve a r de erli ulusal para, ekonomideki kullan labilen fonlar
yat r mlara yöneltmek yerine tüketimi art r c yönde bir etkiye neden olmakta ve bunun
sonucunda ithalat artmaktad r (Yeldan, 2003: 136) Söz konusu durumun sektörel
kar l
ise, sermaye hareketlerindeki art neticesinde yerli paran n yabanc paralar
14
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
kar s nda reel olarak de er kazanmas n n d ticarete konu olan ve olmayan mallar n
göreli fiyatlar n d ticarete konu olmayan mallar n lehine de i tirmesi yoluyla ortaya
ç kmaktad r. Böylece, d ticarete konu olan sektörlerin ürünlerine yönelik talep art ,
de erli kur nedeniyle büyük ölçüde ithalat art r c yönde bir etki yapmaktad r.
Türkiye ekonomisinin son y llardaki performans aç s ndan dikkat çekici olan bir
nokta, ihracat art nda sa lanan önemli ba ar lara ra men cari i lemler aç ndaki
kötüle menin devam etmesidir. Bununla birlikte, konuya Türkiye’nin toplam ihracat n n
yar s ndan fazlas n n kapsam nda yap ld
“dahilde i leme rejimi” çerçevesinde
bak ld nda, ihracat m z n yüksek ithalat ba ml l
aç k bir biçimde ortaya ç kmaktad r.
Söz konusu rejim çerçevesinde Türkiye’nin ihraç etti i ürünlerin içindeki ithal girdi pay n n
özellikle 2001 krizini izleyen dönemde düzenli bir art
e ilimi içinde oldu u
gözlenmektedir. Nitekim, 1996 y l nda 57 birim olan Türkiye'nin ihraç etti i her 100
birimlik ihraç ürününde kullan lan ithal girdi pay , 2000 y l nda 58 birim olarak
gerçekle mi , 2002-2006 döneminde ise art e ilimine girerek 2006 y l nda 69 birime
yükselmi tir. Di er bir ifadeyle, ihracat yap lan bir ürünün toplam katma de erinin ancak
yüzde 31’i ülke içinde kalmaktad r. Ülkemiz ihracat içinde yüksek paya sahip olan imalat
sanayi altsektörleri itibariyle bak ld nda, durumun daha vahim bir tablo arz etti i
gözlenmektedir. Nitekim, 2006 y l itibariyle ithal girdi kullan m elektronikte yüzde 74,
demir çelikte yüzde 76, demird metallerde yüzde 75, ta t araçlar nda yüzde 66 olarak
gerçekle mi tir.
Di er taraftan, cari i lemler aç n n finansman n n önemli ölçüde k sa vadeli
sermaye hareketleri ile kar lanmas sonucunda artan döviz arz yerli paray a r de erli
hale getirerek ithalat cazip k lmaktad r. Rekil 9’da reel kur ile ihracat ve ithalat art lar
aras ndaki ili ki gösterilmektedir. Buna göre, reel kur endeksi ile ithalat aras nda oldu u
gözlenen ili kinin reel kur ve ihracat aras nda olmad , ihracat n büyük ölçüde reel
kurdaki de i melerden ba ms z olarak hareket etti i gözlenmektedir. Bununla birlikte,
ihracat ve ithalat n özellikle 2001 krizini izleyen dönemde ayn yönde ve birbirine yak n
art
oranlar yla hareket etmesi, ihracat n TL’nin a r de erlenmesine ba l olarak
kaybetti i pozisyonu ithal girdi kullanarak k smen telafi etti ini göstermektedir.
EK L 9: REEL KUR - DI T CARET L K S
(Yüzde De#i$me)
15,0
40,0
10,0
30,0
5,0
20,0
0,0
-5,0
10,0
-10,0
0,0
-15,0
-10,0
-20,0
-20,0
-25,0
-30,0
-30,0
1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Reel Kur
Reel hracat (Sa5 Eksen)
Reel thalat (Sa5 Eksen)
Kaynak: DPT, Merkez Bankas
Bu noktada, ithalat davran n n aç klanmas nda reel kurdan çok reel gelirin önemli
oldu u belirtilmelidir. Nitekim, Ayd n ve di . (2004: 15) taraf ndan 1987-2003 dönemi
15
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
için yap lan çal mada uzun dönem için ithalat n reel kura olan esnekli i 0.4, reel gelire
olan esnekli i ise 2 olarak tesbit edilmi tir. K sa dönem esneklikleri aç s ndan
bak ld nda, ithalat n reel kur esnekli i 0,5, reel gelir esnekli i ise 1,2 olarak
belirlenmi tir.
EK L 10: CAR
LEMLER AÇI<ININ SÜRDÜRÜLEB L RL <
15
M LYAR DOLAR
10
5
0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
-5
-10
-15
Faiz D1?1 Cari Denge + NHN + Borç Olu?turmayan Finansman
Faiz Ödemeleri
Toplam Denge
Kaynak: DPT, Merkez Bankas
Ödemeler bilançosundaki cari i lemler dengesinin finansman kalemleri ile
ili kisini gösteren Rekil 10’un cari i lemler aç klar n n sürdürülebilirli ine ili kin bir fikir
vermesi aç s ndan yararl olaca dü ünülmektedir. Rekildeki toplam denge büyüklü ü,
faiz ödemeleri rakam ile faiz hariç cari dengenin net hata noksan kalemi ve borç
olu turmayan finansman kalemleriyle toplanmas yla olu an rakam aras ndaki fark
olarak hesaplanmaktad r. D
borç faiz ödemeleri y llar itibariyle düzenli bir art
e ilimindedir. Buna kar l k, faiz hariç cari dengenin net hata noksan kalemi ve borç
olu turmayan finansman kalemleriyle toplanmas yla olu an büyüklük istisnai y llar
d nda pozitif alanda yer almakta olup, azald
veya negatife döndü ü y llarda toplam
denge kötüle mektedir. Toplam dengenin kötüle ti i 1993 ve 2000 y llar n izleyen 1994
ve 2001 y llar nda Türkiye ekonomisinin krize girmi olmas bu göstergenin ekonomideki
k r lganl a ili kin bir öncü gösterge olma olas l na i aret etmektedir.
Cari aç n finansman aç s ndan son y llarda kaydedilen olumlu bir geli me,
sermaye hareketleri içinde k sa vadeli sermaye ak mlar n n pay azal rken, uzun vadeli
sermaye ak mlar ile do rudan yabanc sermaye yat r mlar n n pay n n artmas olmu tur.
Nitekim, 2002 y l nda k sa vadeli sermaye ak mlar n n yüzde 83 olan pay 2006 y l nda
yüzde 12’ye dü erken, uzun vadeli sermaye hareketlerinin pay yüzde 8’den yüzde 54’e
yükselmi tir. An dönemler itibariyle do rudan yabanc sermaye yat r mlar n n pay ise
yüzde 19’dan yüzde 34’e yükselmi tir.
Bununla birlikte, vurgulanmas gereken önemli bir husus, özellikle 2005
sonras nda do rudan yabanc sermaye yat r mlar nda gözlenen art lar n, yabanc
sermayenin ülkemizin sermaye stokuna katk da bulunan yeni yat r mlar (ye il saha
yat r mlar ) yapmas ndan de il, kamu iktisadi te ebbüslerinin özelle tirilme yöntemiyle
blok olarak veya k smen yabanc sermayeye sat lmas ndan kaynaklanmas d r. Nitekim,
Hazine Müste arl
taraf ndan yay mlanan Uluslararas Do rudan Yat r mlar 2006 Y l
Raporuna göre (2007: 6-14), 2006 y l nda do rudan yabanc yat r mlar bir önceki y la
16
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
göre 2 kat art göstererek 20,2 milyar dolara ula m t r. Bu tutar n 15,4 milyar dolarl k
k sm birle me ve sat n alma yoluyla ödemeler dengesine do rudan yabanc yat r m
olarak yans yan miktar olup, 2,9 milyar dolarl k k sm yurtd ndaki yerle iklerin
Türkiye'deki gayrimenkul al mlar na aittir. 2006 y l ödemeler dengesine özelle tirme
i lemlerine ba l olarak yans yan uluslararas sermaye transferi toplam ise 1,5 milyar
dolar düzeyinde gerçekle mi tir. Bu veriler
nda bak ld nda, ye il alan yat r mlar n n
ülkemize gelen do rudan yabanc sermaye yat r mlar içindeki pay n n yüzde 2’den daha
az oldu u görülmektedir. Vurgulanmas gereken di er önemli bir husus ise, do rudan
yabanc yat r m giri lerinin a rl kl olarak bankac l k ve finans ile ta mac l k, depo ve
haberle me sektörlerinde yo unla m olmas d r. Bu tür giri ler k sa dönemde döviz
dengesine olumlu bir katk yapmakta birlikte, ileride olu acak kâr transferleri nedeni ile
uzun dönemde ekonomi üzerinde olumsuz etkiler olu turabilmektedir. Nitekim,
ülkemizde 1990-2000 dönemi ortalamas 226 milyon dolar olan kar transferlerinin,
2002-2006 döneminde ortalama 777 milyar dolara yükseldi i gözlenmektedir. Özellikle
2004 y l ndan itibaren h zl bir art trendine giren kar transferleri 2006 y l nda 1,2
milyar dolara ula m t r.
Ekonominin tasarruf-yat r m dengelerine bak ld nda son y llarda kar m za
ç kan özel kesim tasarruf yat r m fazlas ndaki azal ve fazlan n 2004 y l ndan itibaren
aç a dönmesi, ödemeler dengesindeki net sermaye giri leri içinde özel kesimin pay n n
h zla artmas ile birlikte de erlendirildi inde ciddi bir probleme i aret etmektedir.
Özellikle bankac l k d özel kesimin net sermaye giri leri pay n n 2004 y l ndan bu yana
h zla artm
olmas ve 2006 y l nda 41 milyar dolara ula mas reel kesimi döviz
kurlar nda ortaya ç kabilecek dalgalanmalara ve/ veya düzeltme hareketlerine a r
duyarl bir konuma ta maktad r.
Bunun neticesinde, bir taraftan ülkenin d borçlar artmaya devam ederken,
di er taraftan d borçlanma içinde özel kesimin pay h zla yükselmektedir. Nitekim,
2000 y l nda yüzde 47 olan özel sektör d borçlar n n toplam d borçlar içindeki pay
2001 kriziyle birlikte azalma e ilimine girerek 2003 y l nda yüzde 35’e gerilemi tir.
2004 y l ndan itibaren ise yeniden yükselmeye ba layarak 2006 y l nda yüzde 59
seviyesine ula m t r.
3.4.
stihdam
Ülkemizde i sizlik oran n n yüzde 10’lar gibi yüksek bir düzeyde seyretmesinin
temel nedeni, genel olarak ekonomimizin istihdam yaratma kapasitesinin dü ük olmas
olarak belirtilebilir. Bununla birlikte, özellikle son y llarda uygulamaya konulan
makroekonomik politikalar n da ekonominin istihdam yaratma kapasitesini s n rlad
ifade edilmelidir. Bu geli meler sonucunda, 2002-2006 döneminde ekonomide
sa lanan yüksek oranl büyüme oranlar na ra men istihdam düzeylerinde art oranlar
s n rl kalm
ve “istihdams z büyüme” olarak adland r lan bir kavram literatüre
girmi tir. Nitekim, 2001 krizini izleyen dönemde ula lan yüksek büyüme h zlar na
ra men, 1999 y l nda 22 milyon ki i olarak gerçekle en toplam istihdam seviyesinin
ancak 2005 y l nda yakalanabildi i gözlenmektedir.
=stihdam n sektörel geli imine bak ld nda, 1990-2006 döneminde tar m kesimi
istihdam n n toplam istihdam içindeki pay n n azald
gözlenmekte olup, söz konusu
azalma e ilimi 2001 krizini izleyen dönemde h zlanm t r. 1990-2006 döneminde
toplam istihdam içinde sanayi ve hizmetler sektörlerinin paylar n n ise artt
gözlenmektedir. 1990-1998 döneminde söz konusu sektörlerin art
e ilimleri
birbirlerine yak n seviyelerde geli irken, 1999 sonras dönemde hizmetler sektöründeki
art oran sanayi sektöründeki art n üzerinde gerçekle mi tir.
17
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
EK L 11: ST HDAMIN SEKTÖREL GEL
(ENDEKS, 1990=100)
M
180,0
160,0
140,0
120,0
100,0
80,0
60,0
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
TARIM
SANAY
H ZMETLER
TOPLAM
Kaynak: TÜ=K
Ekonomik büyüme ile istihdamdaki de i me aras ndaki ili kiye esneklik
katsay lar aç s ndan bak ld nda, söz konusu durum daha çarp c bir biçimde ortaya
ç kmaktad r. Esneklik katsay s , milli gelirdeki 1 birimlik de i menin istihdamda kaç
birimlik bir de i meye neden olaca n göstermekte olup, Tablo 4’de dönemler itibariyle
ve geometrik ortalamalar al narak gösterilmi tir. Bu kapsamda, esneklik katsay s
ekonominin geneli için 1990-2006 döneminde 0,22 olarak gerçekle mi tir. Alt dönemler
itibariyle bak ld nda özellikle son y llarda büyüme ile istihdam aras ndaki ili kinin ciddi
biçimde bozuldu u gözlenmektedir. Nitekim, 1990-2000 döneminde 0,33 olan esneklik
katsay s , yapt m z analiz çerçevesini zay flatmamas amac yla 2001 y l hariç
tutuldu unda dahi, önemli ölçüde gerilemi ve 2002-2006 döneminde 0,09 olarak
gerçekle mi tir.
Tablo 4: stihdam n Büyüme Esneklikleri
1990-2000
2002-2006
1990-2006
Toplam
0.33
0.09
0.22
Tar m
-0.50
-1.59
-0.99
Sanayi
0.53
0.35
0.44
Hizmetler
0.78
0.50
0.65
Sanayi+Hizmetler
0.70
0.46
0.58
Kaynak: DPT, TÜ=K
Büyüme ile istihdam aras ndaki ili kinin zay flamas nda tar m kesiminin önemli
bir pay bulunmaktad r. Tar m kesiminde üretim ve katma de er art , gerek hava
ko ullar na olan ba l l
ve gerekse baz ürünlerin yap s ndan kaynaklanan nedenlerle
y llar itibariyle dalgalanmalar izlemektedir. Bununla birlikte, tar m sektörü katma
de erinde y llar itibariyle gözlenen dalgalanmalar ile tar m kesimindeki istihdam
seviyesi aras nda anlaml bir ili ki tesbit edilememi tir. Bu durumun en önemli nedeni
tar m sektöründe at l olarak bulunan i gücünün yüksekli idir. Burada belirtilmesi
gereken önemli bir husus, tar m sektörünün toplam istihdam içindeki pay n n y llar
itibariyle azalma e iliminde olmas d r. Nitekim, tar m sektörünün toplam istihdam
18
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
içinde 1990 y l nda yüzde 46,9 olan pay 2000 y l nda yüzde 36 seviyesinde
gerçekle mi , 2006 y l nda ise yüzde 27,3’e gerilemi tir.
Bu çerçevede, tar m d
sektörler itibariyle bak ld nda esneklik katsay s n n
ekonominin geneline göre yükseldi i ve 1990-2006 döneminde 0,58 olarak
gerçekle ti i gözlenmektedir. Bununla birlikte, alt dönemler itibariyle bak ld nda
büyüme ile istihdam aras ndaki ili kinin sanayi ve hizmetler sektörlerinde de zay flad
görülmektedir. Nitekim, sanayi ve hizmetler sektörleri toplam nda esneklik katsay s
1990-2000 döneminde 0,70 iken, 2002-2006 döneminde 0,46’ya gerilemi tir.
Büyüme ve istihdam ili kisinin son y llarda giderek zay flamas n n ba l ca
nedenleri; ekonomide 1989 y l nda sermaye hareketlerinin kontrolsüz bir biçimde
serbestle tirilmesinin neticesinde ortaya ç kan k sa vadeli sermaye hareketlerine a r
ba ml yap n n ve bunun neden oldu u makroekonomik istikrars zl klar n ekonominin
genel yat r m performans n zay flatmas ; tar m kesimi istihdam nda y llar itibariyle
gözlenen düzenli azal n, özellikle 2000’li y llar n ba nda uygulamaya konulan tar msal
desteklerin a amal olarak azalt lmas ve tar msal destekleme araçlar n n de i tirilmesi
gibi politikalar n sonucunda h zlanmas ; Türk liras n n yabanc paralar kar s nda a r
de erli hale gelmesi neticesinde hem ara mallar nda hem de yat r m mallar nda h zl bir
ithalat art n n ortaya ç kmas ; Çin ve Hindistan gibi ucuz eme e dayal üretim yapan
ülkelerden gelen yo un rekabet bask s sonucunda imalat sanayinin tekstil ve
konfeksiyon gibi emek yo un sektörlerinde üretim yapan firmalar m z n darbo aza
girmesi olarak say labilir.
Ülkemizdeki kay tl i sizlik oranlar esas al narak yap lan analizler i sizlik
sorununun gerçek boyutlar n ortaya koymaktan uzakt r. Nitekim, ülkemizde yüzde 10
düzeyinde seyreden kay tl i sizlik oran n n, ekonomide eksik istihdam nedeniyle at l
durumda olan i gücü de hesaba kat ld nda, yüzde 15’ler seviyesine ula t
gözlenmektedir
Eksik istihdam sorunu ise, büyük ölçüde tar m kesiminden
kaynaklanmaktad r. Bu kapsamda, tar m sektörü ülkemizdeki gerçek i sizli in
boyutlar n gizleyici bir i lev görmektedir.
EK L 12: ÇALI MA ÇA<I NÜFUSUNUN ÇSEL DA<ILIMI
60
YÜZDE PAY
55
50
45
40
1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Toplam ?gücü
?gücüne Dahil Olmayanlar
Türkiye’de i sizlik sorununun gerçek boyutlar n n gizleyen di er bir unsur ise,
Rekil 12’de aç k bir biçimde görülece i üzere resmi istatistiklerde i gücüne kat l m
oran n n 1990’l y llar n ba ndan itibaren ciddi biçimde gerilemesi ve 2000 y l ndan
19
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
itibaren çal ma ça nüfusunun da l m içinde i gücüne dahil olmayan grubun toplam
i gücünü geçmesidir. Nitekim i gücüne kat l m oran , 1990 y l nda yüzde 56,6 iken,
2000 y l nda yüzde 49,9’a gerilemi , 2006 y l nda ise yüzde 48,0 seviyesinde
gerçekle mi tir. Bir yönüyle, ya anan ekonomik krizler ve ekonominin istihdam
yaratma kapasitesindeki zay fl k nedeniyle çal ma ça ndaki bireylerin i gücü
piyasas na giremedi ini i aret eden bu gösterge, di er bir yönüyle ekonomimizdeki
insangücü israf n göstermekte ve i sizlik oran n n “yapay olarak” dü ük görünmesine
neden olmaktad r.
Ülkemizde i gücü piyasas n n en temel özelliklerinden birisi olan i gücüne
kat l m oran ndaki dü üklük uluslararas kar la t rmalarda da aç k bir biçimde
görülmektedir. Nitekim, i gücüne kat l m oran OECD tan m olan 15-64 ya grubu
itibariyle, 2005 y l nda ülkemizde yüzde 51,3 seviyesinde gerçekle mi olup, OECD
ülkeleri ortalamas yüzde 70.3’dür (OECD Employment Outlook, 2006). Bununla
birlikte burada vurgulanmas gereken en önemli husus, ülkemizde i gücüne kat l m
oranlar ndaki dü üklü ün çal ma ça ndaki kad n nüfusun i gücüne kat l m
oranlar ndaki dü üklükten kaynakland d r. Nitekim, erkek nüfus aç s ndan
bak ld nda, 2005 y l itibariyle i gücüne kat l m oran ülkemizde yüzde 76,2
seviyesinde gerçekle mi olup, bu oran OECD ortalamas n n biraz alt nda, Fransa,
=talya, Polonya, Macaristan gibi ülkelerin ise üzerindedir. Bununla birlikte, kad n
nüfusun i gücüne kat l m oranlar aç s ndan bak ld nda Türkiye yüzde 26,5 oran ile
hiçbir ülke ile k yaslanamayacak bir konumda bulunmaktad r.
Ülkemizde i gücüne kat l m oran n n dü üklü ünün en önemli nedeni, kad nlar n
i gücü piyasas na kat l m n n dramatik biçimde dü ük olmas d r. Nitekim, i gücüne dahil
olmayanlar n içsel da l m incelendi inde, bu oran n yakla k yar s n n ev kad nlar ndan
olu tu u gözlenmektedir. Kad nlar n i gücüne kat l m oran 2005 y l itibar yla OECD üyesi
ülkelerde yüzde 60’lar civar nda seyrederken, ülkemizde yüzde 26,5 olarak
gerçekle mi tir. Geleneksel de erler ve dü ük e itim düzeyi yan nda, halihaz rdaki i sizlik
oranlar n n yüksek olmas ve dü ük ücret, sigortas z çal t rma gibi kötü çal ma
ko ullar n n yayg nl
nedeniyle kad nlar i gücü piyasas na girememektedir. Bu durum,
göç sürecinin etkisiyle daha da belirginlik kazanmaktad r. Nitekim, k rsal kesimde tar m
istihdam içinde de erlendirilen kad nlar, kente göç ile birlikte “ev kad n statüsü”ne
geçerek i gücüne dahil olmayan grubun içinde yer almaktad r. Çal an kad nlar n önemli
bir ço unlu u ise, nitelik gerektirmeyen, dü ük statülü, dü ük ücretli i lerde sosyal
güvenlikten yoksun olarak çal maktad r.
Buna ilaveten, i gücüne dahil olmayanlar içindeki bir di er grubun durumu
kan m zca tart lmaya muhtaç gözükmektedir. = gücüne dahil olmayanlar içindeki pay
2000 y l nda yüzde 7,5 olup, 2006 y l nda yüzde 9,3’e yükselen bu grubun özelli i
çal m yor olmalar na ra men aktif olarak i aramamalar d r. Son üç ayda resmi i
arama kanallar n kullanmayanlar, i aramay p i ba
yapmaya haz r olanlar ile
mevsimlik çal anlar bu gruba girmektedir. Bu çerçevede bak ld nda, i bulma ümidini
kaybetti i veya i bulamayaca na inand
için i aramayan kesimler, özellikle kriz ve
krizi izleyen dönemlerde çe itli nedenlerle i ten geçici olarak uzakla t r lm ve geri
ça r lmay bekledi i için i aramayan kesimler ile mevsimlik i çilerin i gücüne dahil
edilmeleri durumunda i sizlik oranlar ciddi biçimde yükselmektedir.
Di er taraftan, özellikle kriz ve krizi izleyen dönemlerde firmalar n üretim
faaliyetlerinin bir k sm n firman n d na ta malar sonucunda artan ta eronla ma
faaliyetleri kay t d
istihdam yayg nla t r rken, i gücü piyasas nda adeta ikili bir
yap s n n olu mas na neden olmu tur. Kay td istihdam n ula t
yüksek seviye ülkemiz
istihdam piyasas n n en olumsuz özelliklerindendir. Nitekim, 2006 y l itibar yla kay t d
istihdam toplam istihdam n yüzde 48,5’inin olu turarak kay td l n kurumsalla t
bir
ortam beraberinde getirmi tir. Alt sektörler itibariyle bak ld nda, kay td l n en
20
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
yüksek oldu u sektörlerin yüzde 87,4 oran ile tar m sektörü ile yüzde 62.2 oran ile
in aat sektörü oldu u gözlenmektedir. Kay td l n yüksek olmas nda, istihdam
vergilerinin yüksekli i, üretim süreci üzerindeki vergilerin bu alanda faaliyet gösteren baz
küçük ve orta ölçekli firmalar n mali güçlerini a an nitelikte olmas ve yetersiz denetimin
büyük rolü bulunmaktad r.
4.
SONUÇ VE ÖNER LER
Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengeleri 1990-2006 dönemi itibariyle
incelendi inde, yurtiçi talebe dayal bir büyüme yap s n n bulundu u görülmektedir. Söz
konusu büyüme yap s , yurtiçi tasarruflar n seviyesinin dü ük olmas neticesinde d
kaynaklara ba ml bir yap içerisinde geli mi ve ekonomi, sermaye hareketlerinin
kontrolsüz bir biçimde serbest b rak ld
bir ortamda, yüksek yurtiçi reel faizler ile
dü ük kurun belirleyicili inde yüksek risk primiyle ekonominin k sa vadeli finansman
sarmal içine dü mü tür. Bu durum, ekonomik yap y iç ve d
piyasalardaki
dengesizliklere ve dalgalanmalara kar
son derece duyarl ve k r lgan bir konuma
getirmi tir.
2001 krizini izleyen dönemde uygulamaya konulan ekonomik istikrar program
ile bir taraftan makroekonomik istikrar n sa lanmas , di er taraftan ise ekonomide
yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi amaçlanm t r. Ekonomide makroekonomik
istikrar n yeniden tesis edilmesi temel amac çerçevesinde, maliye politikas alan nda
faiz d
fazla verilmesi ile somutla an mali disiplinin sa lanmas hedeflenirken, para
politikas alan nda önce örtük sonra aç k enflasyon hedeflemesi rejimine geçilerek
enflasyonun dü ürülmesi amaçlanm t r.
Uygulanan ekonomik istikrar program sonucunda büyüme yeniden tesis edilmi ,
enflasyon uzun y llardan sonra tek haneli seviyelere indirilmi , kamu borç stokunun milli
gelir içindeki pay dü ürülerek borçlar n sürdürülebilirli i sa lanm t r.
Bununla birlikte, faiz d
fazlan n sa lanmas nda kamu gelirlerinin
art r lmas ndan çok, kamu harcamalar n n k s lmas esas al nm t r. Di er bir ifadeyle,
kapsaml bir vergi reformunun uygulamaya konulamam
olmas , faiz d
fazlaya
ula ma hedefinin cari ve özellikle yat r m harcamalar n n k s lmas ile gerçekle tirilmesi
sonucunu do urarak kamunun fiziki ve sosyal altyap yat r mlar na ve ülkedeki
teknolojik yenilikleri geli tirecek teknolojik altyap yat r mlar na gerekli kayna
ay rmas n engellemi tir. Merkez Bankas n n uygulad
yüksek faiz
politikas ile
enflasyonun kontrol alt na al nmas amaçlanm , ancak bu politika ekonomiye sermaye
giri lerini özendirerek ve bu çerçevede kuru a a ya çekerek büyümenin d tasarruflara
ba ml yap s n n sürmesine neden olmu tur. Bunun sonucunda ise, hem para hem de
kur politikalar n n ülkeye gelen sermaye ak mlar n n etkisinde belirlendi i çarp k bir
ekonomik yap ortaya ç km t r. Öte yandan, 2002-2006 döneminde ekonomide
sa lanan yüksek oranl büyüme h zlar na ra men istihdam art s n rl kalm ve bunun
sonucunda i sizlik oranlar nda dü ü sa lanamam t r. Söz konusu dönemde i gücüne
kat l m oranlar n n azalmas ile birlikte de erlendirildi inde, i sizlik oranlar n n gerçekte
daha yüksek seviyelerde gerçekle ti i dü ünülmektedir.
1990-2006 dönemi ekonominin orta-uzun vadeli perspektifleri aç s ndan
incelendi inde, Türkiye’nin kalk nmas n sanayile me amac ve bu amaç çerçevesinde
uygulanacak teknoloji politikalar temelinde ele alan bir Kalk nma Stratejisinin
bulunmad
görülmektedir. Kapsaml bir kalk nma stratejisinin yoklu unda d dünya ile
bütünle me ve ihracat art
büyük ölçüde piyasa mekanizmas na b rak lm
olup,
kamunun ülkenin sanayile mesinin h zland r lmas ve teknolojik dönü ümünün
sa lanmas ndaki rolü s n rl kalm t r. D ticaret alan nda sürdürülebilir bir döviz kuru
21
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
politikas olmad
gibi, döviz kurunun düzeyi h zla artan cari aç n finansman için
ülkeye giren sermaye hareketleri taraf ndan belirlenmektedir. Türkiye’nin kalk nma ve
sanayile me amaçlar ile uyumlu ve yat r m, istihdam ve milli gelirin art na katk da
bulunacak bir do rudan yabanc sermaye yat r mlar politikas bulunmad
gibi, te vik
mekanizmas bütünlükten yoksun ve etkinsiz bir çerçevede yürütülmekte olup, ülkenin
sanayile mesine ciddi katk lar vermekten uzakt r.
Türkiye ekonomisinin k r lgan bir yap dan kurtar larak istikrarl ve sürdürülebilir bir
büyüme yap s na kavu turulmas nda, ekonomik yap n n bir bütünlük içinde ele
al nmas n n ve izlenecek politikalar n bir kalk nma stratejisinin alt bile enleri olarak
görülmesinin önemi büyüktür. Söz konusu kalk nma stratejisi, sa l kl bir ekonomik
yap n n fiziki ve be eri kaynaklar ile bilgi ve teknolojinin bir bütün olarak geli tirilmesi
ve etkin bir ekilde kullan lmas ile mümkün olabilece i perspektifinde geli tirilmelidir.
Üretim faktörlerinin hem nicelik hem de nitelik olarak geli tirilmesi ile sa lanacak
verimlilik art
büyümenin ve ihracat n sa l kl bir yap ya kavu mas n mümkün
k lacakt r. Konu bu çerçevede ele al nd nda, özel kesim yat r mlar n n art r lmas ve
ticarete konu olan sektörlerde yo unla mas n n sa lanmas
yan nda, kamu
yat r mlar n n da ekonomideki sermaye birikim h z n n art r lmas nda, i gücünün
donan m n n iyile tirilmesinde ve verimlilik art n n sa lanmas nda önemli bir rol
üstlenece i dü ünülmektedir.
Maliye politikas alan nda yap lacak kapsaml bir vergi reformu ile; kay t d
ekonomik faaliyetlerin kay t alt na al narak vergi taban n n geli tirilmesi; istihdam
üzerindeki vergi ve sosyal sigorta primleri gibi kamusal yüklerin azalt lmas yoluyla,
i letmelerin rekabet gücünün ve istihdam yaratma kapasitelerinin art r lmas ; enerji,
haberle me gibi temel girdiler ile, hammadde, makine teçhizat gibi ara mallar ve
yat r m mallar üzerindeki vergilerin azalt lmas sonucunda yurtiçi üretim faaliyetlerinin
te vik edilmesi; vergi gelirleri içinde gelir ve servet unsurlar üzerinden al nan dolays z
vergilerin pay n n art r larak vergi yükünün toplumsal kesimler aras nda daha adil
da t lmas sa lanmal d r.
Para politikas sadece enflasyonu dü ürmeye odakl bir çerçeveden, ekonomideki
büyüme, yat r m, istihdam, d ticaret gibi alanlardaki hedefleri de içeren daha geni bir
amaç setine yönelik bir çerçevede olu turulmal d r. Bu kapsamda, enflasyon hedefinin
daha makul ve gerçekle tirilebilir seviyelerde belirlenmesi suretiyle, bir taraftan son
y llarda enflasyon hedefinden önemli ölçüde sapma olmas nedeniyle Merkez Bankas
nezdinde kamuoyunda olu an olumsuz imaj engellenecek, di er taraftan çok dü ük
enflasyon hedefini yerine getirmek için kullan lan parasal araçlar n ekonomideki yat r m
ve büyüme ortam n bo mak ve cari i lemler aç klar n yükseltmek suretiyle reel
ekonomiye verebilece i olumsuz etkiler s n rland r lacakt r.
Döviz kuru politikas ekonominin rekabet gücünü koruyacak bir çerçevede
belirlenmelidir. D
ticaret politikas alan nda, bir taraftan ihracat n a rl kta oldu u
sektörlere yönelik olarak ara mallar n n ve yat r m mallar n n ülke içinde üretimini
özendirecek tedbirler al n rken, di er taraftan ülkemizin ihracat n n yar s ndan fazlas n n
kapsam nda yap ld
dahilde i leme rejimi sektörel bazda gözden geçirilerek kalk nma
stratejisinin esaslar ile uyumlu bir çerçeveye kavu turulmal ve bu kapsamda,
sektörlerde yurtiçi girdi üretiminin ula t
niceliksel ve niteliksel düzeyleri göz önünde
tutulmak ko uluyla a amal olarak kald r lmal d r. Yabanc sermaye yat r mlar n n,
kalk nma stratejisinin gerekleri do rultusunda ve teknolojik kapasitenin geli tirilmesi
amac çerçevesinde ülkemize gelmesi özendirilirken, te vik sistemi seçici, süreli ve
performansa dayal bir çerçeve içinde uygulanmal d r.
22
2. Ulusal ktisat Kongresi / 20-22
ubat 2008 / DEÜ
BF ktisat Bölümü / zmir - Türkiye
=yi i leyen sa l kl bir finansal sistemin olu turulmas amac çerçevesinde, reel faiz
oranlar n n ekonomide gerçekle tirilmesi hedeflenen büyüme oran ile uyumlu bir yap da
makul seviyelere dü ürülmesi, finansal sistemin yeni araçlar geli tirilmek suretiyle daha
geni bir alanda ve etkin bir biçimde i lemesinin sa lanmas ve finansal sistemin
düzenleme ve denetleme i levinin daha etkin bir ekilde ve e güdüm içerisinde
yap labilmesi için tüm finansal sistemi kapsayacak yeni bir yap lanman n olu turulmas
hedeflenmelidir.
Türkiye ekonomisinin istihdam yaratma kapasitesinin art r lmas için, yat r m
ortam n n iyile tirilmesi, istihdam üzerindeki kamusal yüklerin azalt lmas yoluyla
i letmelerin rekabet gücünün ve istihdam yaratma kapasitelerinin art r lmas , i gücünün
niteliklerinin yükseltilmesi gibi tedbirler hayata geçirilmelidir.
23
Türkiye Ekonomisinin Makroekonomik Dengelerinin Analizi (1990-2006)
KAYNAKÇA
Ayd n, M. F., U. Ç plak ve M. E. Yücel (2004) “Export Supply and Import Demand Models
for the Turkish Economy” Research Department Working Paper No: 04/09, The Central
Bank of the Republic of Turkey.
DPT (2007), Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2006), Mart 2007.
DPT (2007), Temel Ekonomik Göstergeler, Aral k 2007.
DPT, Y ll k Programlar, çe itli y llar.
DTM, D=R =statistikleri, =hracat Genel Müdürlü ü.
Hazine Müste arl
(2006), Uluslararas Do rudan Yat r mlar 2006, Yabanc Sermaye
Genel Müdürlü ü, Haziran 2007.
Loayza, N., K. Schmidt-Hebbel, L. Serven (2000) “What Drives Private Saving Across The
World” The Review of Economics and Statistics, 82 (2): 165-181.
Maliye Bakanl
, Kamu Hesaplar Bülteni, Muhasebat Genel Müdürlü ü.
OECD (2006), Employment Outlook.
Özcan, K. M., A. Günay ve S. Ertaç (2002) “Determinants of Private Savings Behaviour in
Turkey”, Departmental Working Papers No. 206, Bilkent University, Department
of Economics.
T.C. Merkez Bankas (2007), Finansal =stikrar Raporu, Say 5, Kas m 2007.
T.C. Merkez Bankas , Ödemeler Dengesi =statistikleri.
TÜ=K, Hanehalk = gücü Anketleri, çe itli y llar.
TÜ=K, Milli Gelir =statistikleri, çe itli y llar.
Yeldan, E. (2003) “Küreselle me Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölü üm, Birikim ve
Büyüme”, =leti im Yay nlar .
Yentürk, N. (2003) “Körlerin Yürüyü ü: Türkiye Ekonomisi ve 1990 Sonras Krizler”,
=stanbul Bilgi Üniversitesi Yay nlar , Aral k 2003.
24
Download