UYK_Cilt 1_06

advertisement
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011)
27-29 May›s 2011, ‹stanbul; 1. Cilt / Bölüm VI / Sayfa 375-386
Türkiye’de Sosyal Bilim Alg›s›n›n Negatifli¤i ve
Üniversitenin Misyonu Üzerine
Yrd. Doç. Dr. Ali Esgin1, Yrd. Doç. Dr. Fatih Arslan2
‹nönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, 44280, Malatya, Türkiye
Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, 58140, Sivas, Türkiye
1
2
Özet
Bu çal›flma, Türkiye’de sosyal bilimlere dair negatif bir alg› oldu¤u varsay›m›ndan hareketle, sosyal bilim sorunu üzerine odaklanmaktad›r. Türkiye’de sosyal bilimler, olumsuz bir imajla karfl› karfl›yad›r. Sosyal bilimler, genellikle yarars›z ve ifllevsiz alanlar olarak alg›lanmaktad›r. Do¤a bilimleriyle k›yasland›¤›nda, gözle görülür yararlar üretmeyen ve bu nedenle, kendilerinden beklenenleri gerçeklefltirmek noktas›nda sorunlar yaflayan sosyal bilimler, adeta üniversitelerin üvey evlatlar› konumundad›r. Dolay›s›yla üniversiteler, do¤a bilimlerinin gölgesinde
kalan sosyal bilimlerin de¤il, do¤a bilimlerinin yuvas› olarak görülmektedirler. Üniversiteyle ilgili söylem ve tart›flmalarda, do¤a bilim merkezli örneklerden yola ç›k›lmas›, devlet politikalar›nda do¤a bilimsel ve teknolojik geliflimle ilgili amaçlardan hareket edilmesi bunun en güzel kan›t›d›r. Oysa dünya ile do¤ru iliflki kurabilmek için insan›n ihtiyaç duydu¤u toplumsal, ahlakî ve kültürel geliflimin sosyal bilimlerden baflka tafl›y›c›lar› yoktur. Sosyal
bilimlerin önemini kavramam›fl bir toplum, kendi geliflim dinamiklerini elinde tutamad›¤› gibi, gelece¤ini biçimlendirme ve güçlü olma flans›n› da yitirecektir. Bütün bu tespitler ba¤lam›nda bildirinin amac›, ülkemizde sosyal
bilimlerin neden böyle bir negatif alg›yla karfl› karfl›ya oldu¤u sorusuna aç›kl›k getirmek ve bu olumsuz alg›n›n,
üniversite yap›lanmas›, bilimsel beklentiler ve sosyal bilimlerin kendi içindeki problemlerle ba¤lant›lar›n› ortaya
koymakt›r.
Anahtar kelimeler: Sosyal bilimler, do¤a bilimleri, yeniden yap›lanma.
Girifl
Sosyal bilimlerin gerçekli¤i aç›klama noktas›nda yetersiz kald›¤›, onun teorik ve metodolojik yönelimlerinin
problemli oldu¤u fleklindeki tart›flmalar›n uzun bir geçmifli vard›r. Bu tart›flmalar aç›s›ndan sosyal bilimler, kendisinden beklentileri yeterince karfl›layamamakta, h›zl› de¤iflimlerle yüzleflme konusunda baflar›s›z olmaktad›r. Baflar›s›zl›¤›n en önemli nedeni olarak, genellikle onun bilim tan›mlamas› aç›s›ndan yaflad›¤› belirsizlikler gösterilmektedir. Söz konusu elefltirilerin son örne¤ini, Uluslararas› Sosyal Bilim Konseyi (ISSC) ile Birleflmifl Milletler E¤itim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) ortak çal›flmas› olan Dünya Sosyal Bilim Raporu’nda (ISSC/UNESCO, 2010: 8-10) görmek mümkündür. Rapora göre, 1989’daki Berlin duvar›n›n y›k›l›fl›n› öngöremeyen, 2008 y›l›ndaki küresel krizi ise flaflk›nl›k içinde karfl›layan sosyal bilimciler, sahip olduklar› eski sosyal bilim haritalar›na ve
modellere s›k› s›k›ya sar›ld›klar›ndan, günümüzdeki h›zl› dönüflümlerin ve özellikle de küresel krizlerin toplum
üzerindeki çok yönlü etkilerini öngörme ve analiz etmede baflar›l› olamam›fllard›r. Dünya Sosyal Bilim Raporu’nda dile getirilen bu türden görüfller, asl›nda sosyal bilimlerin dayand›¤› zemin ile birlikte, günümüzde sosyal bilim
alg›s›n›n da de¤iflti¤ine vurgu yapmaktad›r. Ancak, raporda öne ç›kan kayg›lar›n, sosyal bilimlerin kendilerini tan›mlama problemleriyle ya da sosyal bilimlere iliflkin süregelen metodolojik kayg›larla çok fazla örtüflmedi¤i belirtilmelidir. Buradaki kayg›lar daha çok, sosyal bilimlerin inceleme alan› olan socius’un (Çelebi, 2007) de¤iflen yap›s›ndan ve bu yap›n›n gereksinim duydu¤u sosyal bilim alg›s›ndan kaynaklanmaktad›r. Küresel toplum tasar›m›-
375
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011), 27-29 May›s 2011, ‹stanbul
n›n yaratt›¤› yeni socius ve onun teorik zeminini oluflturan postmodern dönüflümler, modernli¤in bilimi olan sosyal bilimleri bu yeni socius’un taleplerine göre adeta yeniden flekillendirme çabas›na girmifllerdir. Neo-liberal yap›lanmalar, küresel yurttafll›k, kültürel gerilimler, küresel yoksulluk, politik dönüflümler ve yeni kimlik tan›mlar› gibi yeni socius’a ait sorunlar ancak yeni bir sosyal bilim alg›s›yla bafl edilebilecek sorunlard›r. Raporda önemli bir bafll›k alt›nda ifade edilen “yaflad›¤›m›z ça¤da yeni modernleflme teorilerine ihtiyaç var” (Apter, 2010) söylemi bofluna de¤ildir.
Sosyal bilimlere dair elefltiriler, elbette ki raporda öne ç›kan kayg›larla flekillenmifl iddialarla s›n›rl› de¤ildir.
Sosyal bilimlere yap›lan elefltirilerin di¤er bir yönünü, onun neli¤iyle, tarihsel süreçte geçirdi¤i dönüflümlerle, teorik ve metodolojik temelleriyle ilgili daha ifllevsel ve sorgulay›c› tespitler oluflturmaktad›r (Wallerstein, 2000; Fay,
2000; Benton & Craib, 2008). Söz konusu elefltiriler aç›s›ndan sosyal bilimler, ontolojik ve epistemolojik ba¤lamlar›yla tart›fl›lmaya, dahas›, teorik ve metodolojik yönleriyle yeniden yap›lanmaya ihtiyaç duymaktad›r. Dolay›s›yla, sosyal bilimlere iliflkin elefltirileri, iki farkl› çerçeve içinde de¤erlendirmek ve tart›flmalar› bu iki düzlemden daha geçerli olan› üzerinden yürütmek gerekmektedir. Kastedilen elefltirilerden birincisi, küreselleflmenin talepleriyle flekillenen ve yukar›da örneklendirildi¤i gibi pek masum görünmeyen beklentilere göndermede bulunurken,
ikincisi daha çok metateorik söylemlere ya da sosyal bilimlerin kendine dönük düflünümsel çabalar›na dikkati çekmektedir. Bildirimizde irdeleyece¤imiz ve Türkiye’de sosyal bilim pratiklerini de¤erlendirme konusunda referans
alaca¤›m›z elefltiriler ikinci türden, yani felsefi ve tarihsel temelleri olan elefltirilerdir. Nitekim günümüzde sosyal
bilimler üzerine söz söyleyen sosyal bilimcilerin ve bilim felsefecilerinin de ikinci türden elefltiriler üzerine yo¤unlaflt›¤› söylenebilir. Sosyal bilimlerin metodolojik açmazlar›n›n neler oldu¤u, ça¤dafl sosyal bilim felsefesinin içerimleri, evrensellik-tikellik tart›flmalar›, do¤a bilim sosyal bilim ayr›m›, sosyal bilimin neli¤i ve multidisipliner sosyal bilim alg›s› gibi konular, ikinci türden elefltirilerin ortaya koydu¤u sorun tan›mlar›d›r. Buradaki belirleyici
amaç, sosyal bilimleri piyasa mekanizmas›na güdümlenmifl taleplere göre flekillenen bir misyon üzerinden tan›mlamak de¤il, aksine daha gerçekçi ve daha etkin bir yirmi birinci yüzy›l sosyal biliminin nas›l mümkün olaca¤› konusunu aç›kl›¤a kavuflturmakt›r. Wallerstein (2005), Giddens (2003), Habermas (1998), Bourdieu (2006) gibi öne
ç›kanlarla birlikte Bat›l› birçok düflünürün amac› esasen, sosyal bilimlerin tart›flmal› do¤as›n›, açmazlar›n› sorgulamak ve ona ç›k›fl yollar› aramakt›r. Zira, 21. yüzy›l sosyal bilimi, kendi üzerine düflündü¤ü ve yetersizliklere neden
olan teorik ve metodolojik açmazlar›n üstesinden geldi¤i sürece daha etkin bir konuma ulaflacakt›r (Wallerstein ve
Di¤erleri, 2003). Üstelik yaflad›¤›m›z yüzy›lda, kendisini yetkinlefltirmifl sosyal bilimlere her zamankinden daha
fazla ihtiyaç duyuldu¤una hiç kuflku yoktur. Böylesi bir anlay›fl, Bat›’da hem sosyal bilimlerin zaten belli ölçülerde benimsenmifl de¤erini yüceltmekte hem de sosyal bilimcinin meflruiyet kazanm›fl otoritesini sürekli k›lmaktad›r.
Sosyal bilimlerine yönelik Bat›’da iki farkl› çerçevede flekillenen elefltirel sorgulamalar›n benzeri bir de¤erlendirmesini ülkemizdeki sosyal bilim tart›flmalar› için de yap›labiliriz. Türkiye’de tart›flmalar, daha çok Bat›’n›n tan›mlad›¤› problemler çerçevesinde biçimlendi¤inden sosyal bilimlerle ilgili kabullerin ve tan›mlar›n ilk bak›flta Bat›’dakilerle kolayl›kla eflitlenmesi mümkündür. Ancak, sosyal bilimlerin Türkiye’deki alg›lan›fl biçimi ile onlara iliflkin sorunlar›n tan›mlan›fl tarzlar›nda, ülke gerçeklerine özgü, farkl› yönler oldu¤u da dikkate al›nmal›d›r. Sözgelimi, Türkiye’deki sosyal bilimlere dair yeniden yap›lanma önerileri, sosyal bilimler do¤a bilimleri ayr›m› Bat›’dan
farkl› biçimde yapay bir ayr›m olarak kabul edildi¤inden ya da metodolojik tart›flmalardan uzak duruldu¤undan,
ço¤u sosyal bilimci için en az›ndan flimdilik anlams›z giriflimler olarak görülmektedir. Sezer (2006), Özlem (1998),
K›z›lçelik (2004), Tekeli (1998), Çelebi (2007), Öncü (1998) gibi, konuya daha duyarl› yaklaflan baz› sosyal bilimciler d›fl›nda, sosyal bilimlerin neli¤i, problemli do¤as›, açmazlar›, bilimsel karakteri ve yetersizlikleri gibi konular
üzerine düflünen ve çözüm aray›fl›na giren çok fazla kifli oldu¤u söylenemez. Dolay›s›yla, günümüzde sosyal bilimlere yap›lan ve sosyal bilimlerin do¤a bilim modeline göre biçimlenmesinden kaynaklanan afl›r› deneyselcilik, teoriden yoksunluk, niceliksel araflt›rma bulgular›na dayal› matematiksellefltirilmifl sosyal bilim anlay›fl› ve evrenselcilik iddias›na dayal› genelleyici tek yönlü bilim mant›¤› gibi örneklerle ortaya konan elefltirilerin sosyal bilim camias›nda yeterince taraftar buldu¤u da iddia edilemez. Bu noktada Bat›’ya benzerlik, Bat› bilim gelene¤i içinde flekillenmifl pozitivist sosyal bilim modelini tart›flmas›z benimseme ve bunu egemen bilimsel söylem haline getirme
anlay›fl›yla k›s›tl› kalmaktad›r. O halde, benimsenen ve takip edilen Bat›’da sosyal bilimlere dair pek çok kabulün
tart›fl›lmaya bafllanmas›na ve hatta ço¤u bilindik anlay›fl›n çoktan terk edilmesine karfl›n, Türkiye’de standartlaflm›fl bir bilim alg›s›n›n neden hâlâ yeterince sorgulanmad›¤›, üzerinde durulmas› gereken bir konudur. Asl›nda
böylesi bir bilim alg›s›, sosyal bilimlerin sosyal yaflam›n yeniden üretilmesine neden yeterince katk› sunamad›¤› ya
376
A. Esgin, F. Arslan
da Türkiye’de sosyal bilimlerin neden hâlâ önemsenmedi¤i konular›n› belli ölçülerde aç›klar niteliktedir. Üstelik
ayn› bilim alg›s›, Bat›’daki küreselleflme odakl› yeni socius’un taleplerine göre flekillenmifl sosyal bilim anlay›fl› için
geçerli zeminin haz›rlanmas›na da olanak sa¤lamaktad›r. Böyle bir ortamda, Öncü’nün de (1998: 50) ifade etti¤i
gibi, sosyal bilimcilerin kamu alan›ndaki sesinin giderek zay›flad›¤›, hatta hiç duyulmad›¤› bir sürecin yaflanmas›
kaç›n›lmazd›r. Hatta sosyal bilimlerin neli¤i ve metodolojik yönelimleri üzerine yeterince düflünülmedi¤i, açmazlar›n›n sorgulanmad›¤›, bunun yerine günün koflullar›na ve yeni socius’un taleplerine göre veri aray›fl›na girildi¤i
bir bilim prati¤inde, baflka pek çok sorunun yaflanmas› da flafl›rt›c› gelmemektedir. Bu sorunlara Türkiye’deki üniversite yap›lanmas› ve politika-bilim iliflkisi gibi unsurlar da eklenince, sosyal bilimlerin meflruiyeti ve itibar› her
geçen gün daha da sorgulanmaktad›r.
Türkiye’de sosyal bilimlere dair giderek artan negatif bir alg› oldu¤u varsay›m›ndan hareketle, sosyal bilim sorunu üzerine odaklanan çal›flmam›z, iflte bu türden kayg›lardan yola ç›kmaktad›r. Türkiye’de sosyal bilimler yayg›n bir olumsuz imajla karfl› karfl›yad›r. Sosyal bilimler genellikle ciddiye al›nmayan, somut sonuçlar üretmeyen
alanlar olarak görülmektedir Böylesi bir negatif alg›n›n, ironik bir biçimde, mevcut bilgi üretim sürecinin merkezi olan üniversiteler için de geçerli oldu¤u söylenebilir. Sosyal bilimler üniversitede gereken de¤eri görememektedir. Türkiye’de sosyal bilimlere yönelik benzeri alg›lar› betimleyen çok say›da örnek verilebilir. Üniversiteyle ilgili tart›flmalarda, do¤a bilim odakl› anlay›fllardan hareket edilmesi, üniversitelerin yaln›zca beyaz önlüklü bilim
adamlar›n›n laboratuarlarda bilimsel çal›flmalar yapt›¤› ya da rasathanelerin konumland›¤› yerler olarak kavranmas›, devlet bilim politikalar›n›n do¤a bilimsel ve teknolojik geliflimle ilgili amaçlarla s›n›rl› kalmas›, araflt›rma destekleme projelerinde önceli¤in sürekli do¤a bilimlerine verilmesi gibi örnekler sosyal bilimlere iliflkin negatif alg›y› özetler niteliktedir. ‹ddia edilen negatif alg›n›n kan›tlar›, elbette yaln›zca bu örneklerle s›n›rl› de¤ildir. Örnekler hem sosyal bilimin kendi içindeki yetersizliklerden hem de onu d›flar›dan alg›layanlar›n bak›fl aç›lar›ndan kaynaklanan nedenler çerçevesinde ço¤alt›labilir. Ancak, burada önemli olan, toplum nezdinde, üniversite içinde ve
politik alanda sosyal bilimlerin neden böyle bir olumsuz nitelemeyle karfl› karfl›ya oldu¤u sorusuna aç›kl›k getirmektir. Bu soruya cevap verebilmenin öncelikli koflulu ise, iddia edilen olumsuz alg›n›n sosyal bilimlerin kendi
içindeki problemlerle, bilimsel beklentilerle ve üniversite yap›lanmas›yla ba¤lant›lar›n› ortaya koymakt›r.
Yap›lan belirlemeler ekseninde çal›flmam›zda, öne sürdü¤ümüz iddialar›n geçerlili¤ini sorgulamak ad›na, akademisyen görüfllerine dayanan bir alan araflt›rmas›na da baflvurulmufltur. Alan araflt›rmas›n›n evrenini Türkiye’deki Üniversitelerde görev yapan akademisyenler oluflturmufltur. Türkiye’de 102 devlet, 62 vak›f olmak üzere 164
üniversite bulunmaktad›r. Örneklem seçiminde oranl› katmanl› örnekleme ifllemi çerçevesinde, Türkiye’nin 7 co¤rafi bölgesinde konumlanm›fl 10 devlet üniversitesi ile üç büyük kentte faaliyet gösteren 6 vak›f üniversitesi belirlenmifltir. Üniversitelerin seçiminde, seçilecek üniversitede görev yapan akademisyen say›s›n›n a¤›rl›¤› dikkate
al›nm›flt›r. Örnekleme giren üniversiteler, ‹stanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, ‹nönü Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, ‹zmir Ekonomi Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Baflkent Üniversitesi’dir. Örneklemimiz 16 üniversitede
görev yapan akademisyenlerin %10’u, yani 1,535 akademisyen olarak saptanm›flt›r.
Alan araflt›rmas› kapsam›nda üçlü likert ölçe¤ine göre haz›rlanan 32 soruluk anket formu, öncelikle 20 kifliye
uygulanarak geçerlilik ve güvenilirlik çal›flmalar› yap›lm›flt›r. Anket son halini ald›ktan sonra, süre k›s›tl›l›¤› ve anketin kat›l›mc›lar için güvenilirli¤inin sa¤lanmas› gibi nedenlerden dolay› www.surveygizmo.com adl› siteye yüklenmifltir. Burada mail yoluyla geri dönüfllerin kimli¤in a盤a ç›kmas› konusunda kayg› yarataca¤› hesaba kat›lm›flt›r. Anket siteye yüklendikten sonra, örnekleme giren akademisyenlere anketle ilgili aç›klamayla birlikte, ankete
ulaflabilecekleri sitenin adresi e-posta arac›l›¤›yla gönderilmifltir. E-posta gönderiminde do¤a bilimci-sosyal bilimci ayr›m›ndan kaynaklanan oransal da¤›l›mlara dikkate edilmifltir. Akademisyenlerin sistematik tesadüfi olarak belirlendi¤i bu çal›flmada, fakülte seçiminde de do¤a bilim-sosyal bilim ayr›m›na dikkat edilerek, e-postalar Fen ve
Edebiyat Fakülteleri, E¤itim Fakültelerinin Fen ve Sosyal Bölümleri, T›p Fakültesi, ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültelerindeki akademisyenlere gönderilmifltir. Örneklem say›s›na ulafl›lmas› amac›yla 1800’ün üzerinde akademisyene e-posta gönderilmifl, ancak anketimize beklenen ilgi gösterilmemifltir. www.surveygizmo.com sitesinden ankete iliflkin al›nan raporlar do¤rultusunda, e-postalar›n kat›l›mc›lara ulaflt›¤›, ancak kat›l›mc›lar›n ço¤unlu¤unun anket sorular›n› cevaplamaya yanaflmad›¤› görülmüfltür. Ayr›ca üniversitelerin e-posta adreslerindeki s›k›nt›lar nedeniyle de kimi akademisyenlere hiç ulafl›lamad›¤› (Marmara.edu.tr, ktu.edu.tr gibi) anlafl›lm›flt›r. Nitekim çal›flmam›z sonunda, anketimiz yaln›zca 264 akademisyen taraf›ndan dikkate al›nm›fl ve cevapland›r›lm›flt›r. Süre k›s›tl›l›-
377
¤›ndan dolay›, bu sorun afl›lamam›fl, çal›flmam›z, elde etti¤imiz verilere göre de¤erlendirilmifltir. Anketten elde
edilen verilerle yetinilmeyip, sosyal bilim ve do¤a bilim alanlar›ndan akademisyenlerle birebir yap›lan görüflmelerden elde edilen tespitler de dikkate al›nm›flt›r.
Gerek anket çal›flmas›nda gerekse birebir görüflmelerde üç ana eksenden hareket edilmifltir. Bu eksenler sosyal
bilimlere iliflkin negatif alg›y› besleyen ve meflrulaflt›ran durumlar›n betimlenmesine dönüktür. Eksenlerden ilki,
sosyal bilim tan›m›yla ve sosyal bilimden ne anlafl›ld›¤›yla ilgili sorular› kapsamaktad›r. Burada özellikle sosyal bilim do¤a bilim ayr›m›yla ve do¤a bilim modeline göre infla edilmifl sosyal bilim tan›mlar›n›n geçerlili¤i ile ilgili düflüncelere yer verilmifltir. Elde edilen sonuçlardan, sosyal bilimlere yönelik elefltirilerle, yukar›da ifade edilen teorik ve metodolojik sorgulamalar›n ülkemiz akademisyenleri için hangi anlamlara geldi¤i, onlar›n gözünde sosyal
bilimin nas›l anlafl›ld›¤› fleklindeki sorulara cevaplar aranm›flt›r. ‹kinci eksen, sosyal bilimlere dair Türkiye’deki genel görüfllerin betimlenmesine dönüktür. Türkiye’de sosyal bilimlerin nas›l alg›land›¤›, sosyal bilimlere yönelik
olumsuz nitelemelerin nedenleri, görünümleri ve sonuçlar› burada sorgulanm›flt›r. Üçüncü eksende ise, sosyal bilimcilere iliflkin genel yarg›lar ifllenmifltir. Türkiye’de sosyal bilimcilerin bilim pratikleri, kamuoyunda yaratt›klar› izlenimler, kendilerini ifade etme konusundaki baflar› ve baflar›s›zl›klar› bu eksendeki düflünceler dâhilinde irdelenmifltir.
Türkiye’de Sosyal Bilimlere ‹liflkin Negatif Alg›lar›n Nedenleri
Türkiye’de sosyal bilimlerle ilgili olumsuz yarg›lar›n kayna¤›nda, sosyal bilimlerin nas›l ve ne türden bir bilim
oldu¤u sorusuna aç›kl›kla cevap verememek bulunmaktad›r. ‹lk bak›flta normal karfl›lanacak bu durum, “Sosyal bilimler bütün yönleriyle do¤a bilimleriyle ayn› kategoride ve ayn› bilim mant›¤› içinde mi de¤erlendirilmeli, yoksa sosyal bilimler do¤a bilimlerinden farkl›, kendine özgü bir bilim modeli içinde mi tan›mlanmal›d›r?” sorusuyla
karmafl›k bir hal almaktad›r. Asl›nda, Fay’›n (2000:11-12) da belirtti¤i gibi, sosyal bilimler felsefesinin bütün tarihi boyunca, sosyal bilimlerin gerçekte bilim olup olmad›¤› sorununa yöneldi¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r.
Çünkü tarihsel olarak sosyal bilimciler çal›flmalar›na model olarak do¤a bilimlerini alm›fl ve bu anlamda bilimsel
olma iddias›nda bulunmufllard›r. Dolay›s›yla, tart›flmalar sosyal bilimlerin do¤a bilimleriyle ne kadar benzeflti¤i ve
onlardan hangi bak›mlardan ayr›ld›¤› konular›na dayanm›flt›r. Ancak do¤a bilim modeline göre dizayn edilmifl sosyal bilim anlay›fl›ndan, her ne kadar insani araflt›rmalara önemli içgörüler kazand›rm›fl olsa da, bugün art›k pek çok
sosyal bilimci uzaklaflm›fl durumdad›r. Sosyal bilimcilerin önemli bir k›sm›, günümüzde sosyal bilimlerin halihaz›rdaki entelektüel ve kültürel kayg›larla daha ilintili yeni bir yaklafl›ma ya da do¤a bilim modelinden farkl› yeni
bir sosyal bilim modeline gereksinim duyuldu¤u görüflünde birleflmektedir. Türkiye’deki durumla ilgili veriler
dikkate al›nd›¤›nda da belli aç›lardan ayn› tespiti yapmak mümkündür. Ancak Türkiye’de sosyal bilimcilerin bilim
tan›mlamas› konusunda hâlâ bir belirsizlik içinde oldu¤u da bir gerçektir. Nitekim araflt›rma verilerine bak›ld›¤›nda, “Sosyal bilimler, do¤a bilimlerinden hiçbir fark› olmayan pozitivist karakterde bilimlerdir.” görüflünü benimseme oran›n›n toplamda %31’de kald›¤›, ayn› görüflü kabul eden sosyal bilimcilerin ise, %28 oran›nda oldu¤u görülmektedir. Dolay›s›yla bu verilerden sosyal bilimcilerin pozitivist bilim tan›m›n› bütünüyle kabul etmedikleri sonucuna ulafl›lmaktad›r. Ne var ki, bilim tan›mlamas›n› ortaya koymaya çal›flan “Bilim mant›¤› ve yöntemi bellidir,
do¤a bilim, sosyal bilim ayr›m› gözetmeksizin bu mant›¤a ve yönteme koflulsuz uyulmal›d›r.” fleklindeki bir baflka
görüfle iliflkin sonuçlar bizi, bir önceki soruya verilen cevaplardan farkl› yorumlara götürmektedir. Çünkü, bu görüflün kabul edilme oran› toplamda %50 iken, sosyal bilimciler için %43’lere kadar ulaflmaktad›r. Sosyal bilimcilerin bilim alg›s›na iliflkin yaflad›klar› belirsizlik, pozitivist bilim mant›¤›n› özetleyen iki görüfle verilen farkl› tepkilerde kendini göstermektedir. Belirsizlik konusu, sosyal bilimlerin do¤a bilimlerinden farkl› oldu¤una vurgu yapan düflüncelerle ilgili elde edilen baflka sonuçlarda da karfl›m›za ç›kmaktad›r. Nitekim “Sosyal bilimler, do¤a bilimlerinden tümüyle farkl› bir karaktere sahiptir. Bu nedenle sosyal bilimler, do¤a bilimleriyle eflitlenmemeli, ayr› bir kategoride de¤erlendirilmelidir.” görüflü, özellikle sosyal bilimciler aç›s›ndan yüksek oranda (%68) benimsenmektedir. Yine ayn› anlay›fl› destekleyen “Sosyal bilimlerin, do¤a bilimlerinden ba¤›ms›z olarak ve kendi özgünlü¤ü içinde, yeniden tan›mlanmaya ihtiyac› var. Sosyal bilimciler öncelikle bu türden çabalara yönelmelidirler.” görüflü de %67 oran›nda kabul edilen bir görüfltür.
Bu sonuçlardan anlafl›ld›¤› gibi, özellikle sosyal bilimciler aç›s›ndan, sosyal bilimlerin nas›l tan›mlanmas› gerekti¤i konusunda bir belirsizli¤in ya da temkinli bir duruflun söz konusu oldu¤u söylenebilir. Bunun bafll›ca nedeni, bilim tan›m›ndaki pozitivist keskinlik ve onun koydu¤u s›n›rlardan kopamamakt›r. Bilimin do¤a bilim modeli ve pozitivist felsefe temelinde tan›mlanmas› ve bunun d›fl›ndaki bilim pratiklerini yok saymas›, sosyal bilimci-
378
A. Esgin, F. Arslan
leri kendi gerçeklik alanlar›na uygun farkl› bir bilim tan›m› yapma girifliminin önünü kesmektedir. Dolay›s›yla sosyal bilimciler, özellikle yeni kuflak (Çelebi, 2005) sosyal bilimlerin kendine özgü karakterinin belli ölçülerde fark›nda olmakla birlikte, evrensel bilim toplulu¤unun d›fl›nda kalma endiflesiyle daha kolay ve daha çekici olan (Gulbenkian Komisyonu, 2000: 54) do¤a bilim modeline göre biçimlenmifl bilim alg›s›na s›¤›nmay› devam ettirmektedir. Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda, birçok sosyal bilimcinin sosyal bilimlerin do¤a bilimlerinden ayr› bir karaktere
sahip oldu¤u ve sosyal bilimlerin do¤a bilimlerinden ba¤›ms›z olarak yeniden tan›mlanmas› gerekti¤i görüflüne kat›lmalar›na (%68) karfl›n, do¤a bilim modeline göre biçimlenmifl sosyal bilim anlay›fl›n›n gereklerine s›k› s›k›ya
ba¤l› kalmalar› düflündürücüdür. Anket çal›flmas›nda sorulara verilen cevaplar, bu konuda geçmifle oranla en az›ndan düflünsel çerçevede baz› geliflmelerin yafland›¤›n› gösterse de, literatüre bak›ld›¤›nda konuyla ilgili problemleri ele alan çal›flmalar›n s›n›rl›l›¤› sosyal bilimcilerin tutumunu ortaya koymaktad›r. Referans al›nan Bat›’da sosyal
bilimlerin problemlerine ve gelecekteki konumuna iliflkin yay›nlarda son y›llarda önemli oranda art›fl gözlemlenirken, ülkemizdeki sosyal bilim çal›flmalar›nda konuya ilginin yok denecek kadar az olmas› bu iddiam›z›n kan›t›d›r.
Oysa sosyal bilimlere iliflkin negatif alg›n›n gerisinde önemli ölçüde do¤a bilim modeliyle flekillenmifl, dolay›s›yla
inceleme alan›n› do¤a bilimlerde oldu¤u gibi nesnelefltiren, sosyal yaflam› nicellefltiren, olgu ve de¤er aras›na mutlak ayr›mlar koyarak bilgiyi insani özelliklerden ay›ran (K›z›lçelik, 2004: 43-44) bilim anlay›fl› vard›r.
Pozitivist bilim tan›m›n› benimseyen sosyal bilimciler, sosyal dünyan›n do¤al dünyadan farkl› olmad›¤›n›, bu
nedenle de do¤a bilimlerinde baflar›yla uygulanan pozitivist aç›klama biçiminden baflka bir aç›klama yönteminin
sosyal bilimler için gerekli olmad›¤›n› ileri sürmektedirler (%50). Bu görüfl aç›s›ndan ister sosyal ister do¤al olsun
bütün bilimlerin amac›, ampirik gözlemle kan›tlanabilir nitelikte olan genellemeler ve yasalar üretmektir. Bilimselli¤in temeli, öne sürülen yasalar›n deneyle ve gözlemle s›nanmas›na ba¤l›d›r. S›nanamayan veya do¤rulanamayan düflünce biçimleri hangi düzeyde olursa olsun, normatif görüfller olmaktan ileri gidemeyecektir (Sunar, 1986:
15). Bir araflt›rma teknikleri kitab›nda bu durum flu flekilde aktar›lmaktad›r: “Bilimin amac›n› gerçeklefltirmesini
sa¤layan hedeflere ulaflmada izlenecek yollar›n bütünü bilimsel yöntemdir. O halde bilimsel yöntem bilimsel bilgi edinme süreci olarak da tan›mlanabilir. Bilimin konusu do¤al bilimlerde de toplumsal bilimlerde de nesnel gerçekler oldu¤una göre, nesnel gerçe¤e ulaflma yolunun da tek olmas› gerekmez mi? Evet, nesnel gerçekleri araflt›rman›n,
bilimsel bilgiye varman›n tek yolu vard›r. Bu yol nesnel gerçe¤in; gözlenmesi, gözlenen gerçekler aras›nda hipotezler kurulmas› ve bu hipotezlerin denenerek genellemelere ulafl›lma aflamalar›n› içeren süreçtir” (Gökçe, 1992:
36). Geçmifl dönemlerde sosyal bilim alan›nda hiç tereddütsüz oldu¤u gibi kabul edilen bu düflünce, günümüzde
pek çok sosyal bilimci taraf›ndan tart›fl›lmas› gereken bir düflünce halini alm›flt›r. Onlara göre, özellikle sosyal dünya ile do¤al dünyay› eflitleme ve gerçekli¤e ulaflma yolunun tek olmas› düflüncesi, elefltirilmesi gereken bir düflüncedir (Habermas, 1998, Wallerstein, 2004, Trigg, 2005, Benton ve Craib, 2008). Elefltirilerin hedefinde, pozitivizmin “tek yöntem” ya da “tek bilim” iddias›ndan kaynaklanan olumsuzluklar yan›nda, onun sosyal dünyay› aç›klama tarzlar›na, bilgi ve dünya aras›nda kurdu¤u iliflkilere kadar pek çok konu vard›r (K›z›lçelik, 1996). Sosyal bilimlerin do¤a bilimlerini örnek almas› gerekti¤ini düflünmek veya toplumsal› aç›klamaya dönük bir do¤a biliminin
geliflmesini beklemek hatad›r. Sosyal bilimlerin önemli ayr›m› nesnesinin do¤adaki maddi nesnelerle farkl› özelliklere sahip olmamas›d›r. ‹nsanlar do¤adaki maddi nesnelerle ayn› olmad›klar› için, onlar› incelemek de, birçok
aç›dan do¤al bir fenomeni incelemekten farkl› olmal›d›r (Giddens, 1998: 13-14). Bu anlamda sosyal bilimlerle do¤a bilimleri aras›ndaki temel fark, sosyal yaflamdaki gerçekler ile sosyal gerçekli¤i oluflturan olgular aras›ndaki iliflkilerin, fiziksel evrendeki olgulara göre, çok daha fazla kompleks, de¤iflken ve ak›c› olmas›d›r (Myrdal, 1973). Do¤a bilimciler evrensel olarak geçerli ve genellenebilen kal›c› bilgiye, kesinli¤e ulaflma aç›s›ndan kuflkusuz daha basit problemlerle yüzleflmektedirler. Sosyal bilimcilerin inceledikleri konu ise, son durumda insan davran›fl›d›r. ‹nsan davran›fl›, moleküllerin ya da gök cisimlerinin hareketleri gibi süreklili¤i olan ve sabitleflmifl bir devinime sahip de¤ildir. ‹nsan davran›fl›, insanlar›n yap›p ettiklerinin ürünü olan toplumsal kurumlar›n ve yaflam koflullar›n›n
kompleks yap›s›n›n belirleyicili¤ine ba¤l›d›r (Myrdal, 1973). Dolay›s›yla sosyal bilimleri ve onun metodolojisini
do¤a bilim modeline göre kurgulamak, en baflta sosyal bilimleri ve sosyal bilimciyi s›k›nt›ya sokacakt›r. Söz konusu anlay›fl çerçevesinde, sosyal dünyan›n verilere indirgenmesi, insana dair her fleyin, yani insan iliflkilerinin, tutumlar›n, davran›fllar›n, eylemlerin ve düflünüfllerin say›sal verilere dökülmesi, tikelin tümelden kopar›lmas› ve bu
konuda dogmatik bir tutum tak›n›lmas› (K›z›lçelik, 2004: 43) dile getirilen s›k›nt›lara kaynakl›k etmektedir. Böylesi bir bilim anlay›fl›, bir taraftan inceleme konusu olan insan› do¤adaki herhangi bir varl›k gibi nesnelefltirip, onu
de¤erlerinden, düflünebilme ve farkl› seçimler yapabilme yetene¤inden ba¤›ms›z bir varl›k gibi tan›mlamaya neden olurken, di¤er taraftan insan›n yap›p ettiklerinin sonuçlar›n› sosyal alandaki her insan için aynilefltirmektedir.
379
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011), 27-29 May›s 2011, ‹stanbul
Sonuçta insan neden suç ifller ya da politik tercihler neye göre belirlenir gibi sorular›n cevaplar› bütün insanlar için
ayn› nedenlere kolayl›kla ba¤lanabilmekte ya da 1897 y›l›nda Emile Durkheim taraf›ndan Fransa’da gelifltirilen intihar teorisiyle, günümüzdeki kad›nlar›n intiharlar›n›n nedenleri saptanabilmektedir.
Araflt›rmam›zda, “Evrensellik, nesnellik ve genelleme do¤a bilimlerinde oldu¤u gibi, sosyal bilimler için de
vazgeçilmez unsurlard›r.” düflüncesine kat›lan sosyal bilimcilerin %43 oran›na kadar ulaflt›¤› görülmektedir. Bu
anlay›fl, egemen do¤a bilim mant›¤›n›n bir uzant›s› olarak kavranabilir. Ne var ki, evrensellik iddialar› ve tek bilim
mant›¤› kapsam›nda do¤a bilim modeline göre biçimlenmifl sosyal bilim prati¤ine yönelerek, metodolojik tart›flmalardan uzaklafl›p, sosyal bilimlerin açmazlar›na, problemli yanlar›na dair tespitleri görmezlikten gelmek, teorik
kabulleri tekrarlamak sosyal bilimleri bir yere götürmeyecektir. Zaten Öncü’nün (1998: 50) de bildirdi¤i gibi, yaflad›¤›m›z dönem sosyal bilim yapman›n anlam›n›n ve pratiklerinin çok de¤iflti¤i bir dönemdir. Her fleyden önce
sosyal bilimlerde bavul turizminin, yani yabanc› dilde üç-befl kitap okuyup Türkçe eser verme devrinin kapand›¤›
bilinmelidir. Amerika’da yap›lm›fl birkaç araflt›rman›n bulgular›na bakarak genelgeçer ç›kar›mlar yapmak art›k bilim say›lmamaktad›r. Yeni sosyal bilim anlay›fl› çok daha sorgulay›c›, kulland›¤› kavramlar›n kapsam›na duyarl›,
bulgular›n› ince eleyip s›k dokuyarak iflleyen bir mant›¤a dayanmaktad›r. Sosyal bilimciler için Bat› merkezli teorilerden hareketle Türk toplumu hakk›nda genellemeler yapmak günümüzde çok geçerli olmamaktad›r. Günümüzün toplumunun ihtiyac› olan sosyal bilimci, insan›, insanl›k tarihini, insanl›¤›n bugün ve gelecekteki durumunu ve onlara dair üretilmifl her fleyi kavrayan, kullan›lan kavramlar›n inceli¤inin fark›nda olan, düflüncelerinin derinli¤ini ve ileri sürülenlerin arkas›ndaki anlamlar› araflt›ran bir yap›ya sahip olmal›d›r. Bu yönüyle sosyal bilim insanl›k tarihi ve sorunlar› üzerine ciddi aç›l›mlar yapmay› zorunlu k›ld›¤›ndan zahmetli bir çabad›r (K›z›lçelik,
2005). Sözü edilen çaba çok boyutlu bakmay›, araflt›rma bilincini ve sorgulay›c› bak›fl›, daha önemlisi özgün bir
sosyal bilim anlay›fl›n› zorunlu k›lmaktad›r.
Sosyal bilimlerin bir di¤er sorunu, sosyal bilimcilerin olgusal ya da pozitivist bilim mant›¤› kapsam›nda felsefeden kopmalar›, felsefi düflünceyi ve tart›flmalar› bilimsel etkinli¤in d›fl›nda b›rakmalar›, hatta ço¤u sosyal bilimcinin felsefi sorgulamalara fliddetle karfl› ç›karak, felsefeyle ba¤lant›l› teorik analizleri bilimsellik d›fl›nda görmeleridir. Onlara göre bilim, deney ve gözlemden hareket eden, niceliksel olarak ifade edilebilen ve genellenebilir kesin verilere dayanan evrensel sonuçlara ulaflmay› fliar edinmifl bir etkinliktir. Oysa Yeniça¤da bile ortaya ç›kan bilim anlay›fl›nda baflar›l› olman›n flart›, felsefi arka plan›n bilinmesiyle ilgili bir durumdur. Özellikle flüphe ve elefltiri, hem felsefenin hem de bilimin en önemli yöntem özellikleridir. Bilimle u¤raflan kifliler, ö¤rendikleri ve ö¤rettiklerinden flüphe etmiyorlarsa, okuduklar›n› ve ö¤rendiklerini hakikat olarak kabul ediyorlarsa, bilimin en temel
ilkelerine uymad›klar›ndan bilim insan› say›lmazlar. fiüphe ve elefltiri temeline dayanan yöntem, ilkece her bilginin eksik ya da yanl›fl olabilece¤ini kabul eder (B›çak, 2010: 343). Bilimin bu yönü asl›nda onun felsefeyle olan gizil iliflkisine de vurgu yapmaktad›r. Bilimler felsefeden ba¤›ms›zlafl›p geliflmifllerdir. Wallerstein’›n (2005: 79) bilimle felsefenin boflanmas› dedi¤i durum, bilim ve felsefe aras›nda keskin ve afl›lmamas› gereken s›n›rlar oldu¤u kanaatini oluflturmufltur. Felsefe, bilimsel faaliyet alan›ndan neredeyse tümüyle uzaklaflt›r›lm›flt›r. Ancak ne derece
ba¤›ms›z olursa olsun bilim, özü itibar›yla felsefi bir tutum gelifltirme, teorik temellendirmelerde felsefi argümanlara dayanma zorunlulu¤u içindedir. Felsefi etkinli¤in, insan yaflam›n› anlamaya çal›flan bir etkinlik oldu¤u yerde
(Timuçin, 2005: 29), bilim ve özellikle sosyal bilim, bu etkinlikle iliflkisini tümüyle ask›ya alamayacakt›r. Bilimsel
teori inflas›, her biçimiyle felsefi bir tabana sahip olmay› gerekli k›lmaktad›r. Zira Popper’›n da ifade etti¤i gibi, bilimsel bir teori, dünyay› kuflatmak, aklilefltirmek, aç›klamak ve ona egemen olmak için att›¤›m›z bir a¤d›r ve bu
a¤›n gözenekleri durmaks›z›n daralt›lmaktad›r (B›çak, 2010: 343). Nihayetinde mant›ksal bir kurgu olan bilimsel
teori inflas›, felsefi sorgulamalarla akli ve kuflat›c› bir etkinlik halini alacakt›r. Fakat bilimin felsefeyle iliflkisinde her
iki alan›n s›n›rlar›n› tamamen ortadan kald›rmak ya da onlar› yeniden bir araya getirmek yanl›fll›¤›na da düflmemek gerekir. Di¤er bir ifadeyle, felsefi yönelim ile felsefeye yönelim aras›ndaki fark› göz ard› etmemek gerekir. Bilimsel teori inflas›nda söz konusu olan felsefeye yönelimdir. Felsefi yönelim ise, felsefenin kendi tan›m ve özellikleriyle bütünleflmeyi varsayan, dolay›s›yla bilimin s›n›rlar›n› belli ölçülerde aflan bir anlay›fla karfl›l›k gelmektedir.
Felsefeden kopmayla ayn› önemde say›labilecek di¤er bir konu, sosyal bilimcinin pozitivist do¤a bilimi modeli çerçevesinde tarihten ve tarihsellikten kopmas›d›r. Söz konusu kopuflun gerisinde, bilginin kayna¤›n› duyu verilerinde bulan ve bilgisel görüfle (ampirizm) ba¤l› olarak deneye ve gözleme dayal› bir bilim anlay›fl›n› savunan “olgucu” bilim, yani pozitivist do¤a bilimi modeli bulunmaktad›r. Pozitivist bilim modelinin egemenli¤i, bilgi ve bilime salt epistemolojik aç›dan yaklaflmayla yetinmeyen, onlar›n ayn› zamanda tinsel-tarihsel ve kültürel boyutu oldu¤unu savunan tarihselcili¤i (Özlem, 1986: 9-10) ve tarihin bizatihi kendisini yok saym›flt›r. Dolay›s›yla do¤a bi-
380
A. Esgin, F. Arslan
lim modeline göre biçimlenen sosyal bilimlerde de tarihin ve tarihselli¤in göz ard› edildi¤i görülmektedir. Özellikle pozitivist modeli koflulsuz benimseyen sosyal bilimler içindeki en etkili yaklafl›mlar olan ifllevselcilik ve yap›salc›l›k gibi yaklafl›mlarla, pratik Amerikan sosyal bilim anlay›fl›, sosyal bilimlerin tarihle ba¤›n› büyük ölçüde koparm›flt›r. Ampirik analizleri bilimin tek koflulu sayarak, tarihi gerçeklik d›fl›na iten bu tutum, Giddens’›n (2000:
17-18) “sosyal olgular›n flipflak resminin çekilmesi ve zaman›n durdurulmas›” ve Mills’in (2000: 46) “liberal pratikçilik” dedi¤i durumlara karfl›l›k gelmektedir. Sosyal olgular›n flipflak resminin çekilmesi, bilim etkinliklerinin
ampirik analizler yoluyla gerçeklefltirilip, flipflak resimde oldu¤u gibi, yaln›zca o an›n görünümünü ortaya koymay› amaçlamaktad›r. Oysa, sosyal gerçeklik, flipflak resimde gördü¤ümüz ve zaman› durduran o anda sabitlenmifl bir
görüntü de¤ildir. Sosyal gerçekli¤in anlafl›lmaya çal›flmas›, tarihsel süreci anlamay› ve analiz etmeyi gerekli k›lmaktad›r. Aksi halde, Mills’in (2000: 142-152) ifade etti¤i gibi, sosyal yaflam›n gerçekleri bölük pörçük bilgiler fleklinde sunulacak, olgular›n ani dönüflümü ve sosyal koflullar›n geliflim dinamikleri gerekti¤i biçimde irdelenemeyecektir.
Türkiye’de sosyal bilimlere dair olumsuzluklar›n en önemli boyutunu oluflturan sosyal bilimlere iliflkin tan›mlar konusundaki saptamalar elbette bunlarla s›n›rl› de¤ildir. Ancak hemen belirtilmelidir ki, bu tart›flmalardan ç›kacak sonuç, Türkiye’de sosyal bilimcilerin sözünü etti¤imiz anlay›fllar› koflulsuz benimsedi¤i ve onlar›n pozitivist
bilim mant›¤›ndaki açmazlar› görmedikleri/sorgulamad›klar› fleklinde genelleyici bir sonuç da olmamal›d›r. Kald›
ki, bizim iddialar›m›z sosyal bilimcilerimizi yarg›lamak ya da onlar› belli bir anlay›fl çerçevesine s›k›flt›rmak de¤il,
Türkiye’deki sosyal bilim anlay›fl›na dair problemlerin genel bir tart›flmas›n› ortaya koymakt›r. Amac›m›z daha
çok, Çelebi’nin (1991: 50) yerinde ifadesiyle, genel olarak bilimin, özel olarak da sosyal bilimlerin, evlerinde birer
bahar temizli¤inin bafllat›lmas›n› gündeme getirmektir. Nitekim araflt›rma bulgular›n›n da ortaya koydu¤u gibi,
dile getirilen problemlerin ço¤u, sosyal bilimcilerimiz taraf›ndan bilinmekte ve kabul edilmektedir. O halde sorunlar, bunlar›n bilim prati¤i içinde yeterince dikkate al›nmamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Sosyal bilimciler öncelikle kendi evlerinde bir bahar temizli¤ine giriflmeden, Türkiye’de sosyal bilimlerin geliflmesinden ve sosyal bilimlere iliflkin negatif alg›n›n giderilmesinden bahsetmek mümkün görünmemektedir.
Buraya kadar tart›fl›lan konular, Türkiye’de sosyal bilimlere yönelik olumsuz alg›lar›n sosyal bilimlerin kendi içindeki açmazlar›yla ilgili konulard›r. Türkiye’de sosyal bilimlere iliflkin iddia edilen olumsuz alg›n›n bir di¤er yönünü,
kamuoyunun sosyal bilime bak›fl› oluflturmaktad›r. Sosyal bilim pratiklerinin sonuçlar›n›n kamuoyundaki sosyal bilim alg›s›nda belirleyici oldu¤u bir gerçektir. Ancak sosyal bilimin neden önemsenmedi¤inin, özellikle politik alanda
ve üniversitelerde sosyal bilimlere hangi nedenlerle itibar edilmedi¤inin de¤erlendirilmesi gerekir. Alan araflt›rmam›zdan elde etti¤imiz sonuçlar, Türkiye’de sosyal bilimlerin, önemsenmedi¤ini, do¤a bilimleriyle k›yasland›¤›nda
onlar›n ikinci planda görüldü¤ünü, sonuçlar›na itibar edilmedi¤ini aç›k bir flekilde ortaya koymaktad›r.
Tablo 1’de görülece¤i gibi, Türkiye’de sosyal bilimlere iliflkin olumsuz bir alg› oldu¤u (%49), sosyal bilimlere
de¤er verilmedi¤i (%70) ve sosyal bilimcilere güven duyulmad›¤› (%53) konular›nda belirgin bir tutum vard›r. Burada dikkati çeken unsur, kat›l›mc›lar›n “Türkiye’de insanlar sosyal bilimlerin ne oldu¤u ve ne yapt›klar› konusunda asl›nda çok fazla bir bilgiye sahip de¤ildirler.” görüflünü çok yüksek bir oranda (%85) savunmalar›d›r. Akademisyenlerle yapt›¤›m›z birebir görüflmelerden de ayn› sonucun ç›kt›¤›n› ifade edebiliriz. Sosyal bilimlerin önemsenmemesinin, onlara de¤er verilmemesinin ya da güven duyulmamas›n›n pek çok nedeni vard›r. Ancak bafll›ca neden, sosyal bilimcilerin kendilerini ifade etmede yaflad›¤› sorunlard›r. Sosyal bilimlerin kendilerini ifade etme koflullar› ise, yine onlar›n sahip oldu¤u bilim anlay›fl›na ve ortaya koyduklar› bilimsel pratiklere ba¤l›d›r. Kendi açmazlar›n› aflma çabas›na girmeyen, yetersizliklerini sorgulamayan, bilimi sabitleflmifl, basmakal›p bir uygulama alan› olarak gören, elefltirileri bilim karfl›t› d›flsal söylemler olarak nitelendiren ve Bat› aktarmac›l›¤›na dayal› bilim
yapma biçimiyle s›n›rlanan bir sosyal bilim mant›¤›, hem sosyal bilimcinin görüfl alan›n›n k›s›tlanmas›na hem de
sosyal bilim ad›na ortaya konan fikirlerin ve bizatihi sosyal bilimin itibar›n›n sars›lmas›na neden olmaktad›r.
Sosyal bilimlere yönelik negatif alg›n›n di¤er bir nedeni, toplumsal alandaki egemen bilim anlay›fl›d›r. Bugün
bilim denilince daha çok, do¤a bilimleri, ça¤›m›zda teknolojiyle bütünleflmifl matematik, mühendislik ve t›p gibi
alanlar akla gelmekte (‹nam, 2000: 9), sosyal bilimler as›l bilim olarak kabul edilen alanlar içinde görülmemektedir. Bunun nedeni, do¤a bilimlerin sanayi, teknoloji ve sa¤l›k alanlar›nda ortaya koydu¤u somut ürünlerdir. Bilimsel geliflme, teknolojik geliflmeyle, sanayideki ve t›ptaki geliflmelerle efl tutulmaktad›r. Toplumda kendisini gösteren böylesi bir bilim anlay›fl›, do¤a bilimlere nazaran somut sonuçlar üretmeyen sosyal bilimlerin ikinci planda kalmas›na neden olmaktad›r. Do¤a bilimler içindeki keflif ve bulufllar toplumdaki radikal de¤ifliklikleri tetiklerken,
sosyal bilimlerin ürettikleri daha az önemli görülmektedir. Bu, do¤a bilimleri ile sosyal bilimler aras›ndaki karfl›t-
381
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011), 27-29 May›s 2011, ‹stanbul
Kat›lm›yor
Karars›z
Kat›l›yor
Tablo 1: Sosyal bilimlere iliflkin alg›lar.
%
%
%
Sosyal Bilimler, do¤a bilimlerinden hiçbir fark› olmayan pozitivist karakterde bilimlerdir.
56
13
31
Sosyal bilimler t›pk› do¤a bilimleri gibi, ampirik gözlemle kan›tlanabilir evrensel yasalara ulaflmay›
amaçlayan bilimlerdir.
48
16
36
Bilim mant›¤› ve yöntemi bellidir, do¤a bilim, sosyal bilim ayr›m› gözetmeksizin bu mant›¤a ve
yönteme koflulsuz uyulmal›d›r.
40
10
50
Görüfller
Evrensellik, nesnellik ve genelleme do¤a bilimlerinde oldu¤u gibi, sosyal bilimler için de vazgeçilmez
unsurlard›r.
39
13
48
Do¤a bilimlerindeki gibi kesin sonuçlara, sosyal bilimlerin ulaflmas› güçtür.
17
11
72
Sosyal bilimler, felsefeden tamam›yla uzaklafl›p, deneysel (alana yönelik) çal›flmalara öncelik verdi¤i
sürece bilimsel bir karaktere sahip olabilir.
57
18
25
Sosyal bilimlerin amac›, olmas› gerekeni de¤il, yaln›zca olan› ortaya koymakt›r.
47
14
39
Sosyal bilimlerde ulafl›lan veriler, istatistiksel ifllemlere tabi tutularak matematiksel kesinlik dâhilinde
ifllenmeli ve sunulmal›d›r.
33
23
44
Sosyal bilimlerin “bilim” karakterine tam olarak ulaflmas› için, çok daha fazla zamana ve çabaya
ihtiyac› vard›r.
45
16
39
Sosyal bilimler, do¤a bilimlerinden tümüyle farkl› bir karaktere sahiptir. Bu nedenle sosyal bilimler,
do¤a bilimleriyle eflitlenmemeli, ayr› bir kategoride de¤erlendirilmelidir.
24
15
62
Sosyal bilimlerde evrensellik, nesnellik ve genelleme gibi ilkeler üzerinde ›srar etmek zorluklara
yol açabilir.
30
15
55
Sosyal bilimlerin, do¤a bilimlerinden ba¤›ms›z olarak ve kendi özgünlü¤ü içinde, yeniden tan›mlanmaya
ihtiyac› var. Sosyal bilimciler öncelikle bu türden çabalara yönelmelidirler.
25
17
58
Türkiye’de sosyal bilimlerin sosyal ve siyasal yaflam›n geliflimine çok fazla katk› yapt›¤›n› düflünmüyorum.
26
18
56
85
Türkiye’de insanlar sosyal bilimlerin ne oldu¤u ve ne yapt›klar› konusunda asl›nda çok fazla bir bilgiye
sahip de¤ildirler.
7
8
Türkiye’de sosyal bilimlere iliflkin genellikle olumsuz bir alg› oldu¤u söylenebilir.
24
27
49
Türkiye’de sosyal bilimlere çok fazla de¤er verildi¤i söylenemez.
11
19
70
Türkiye’de sosyal bilimler yarars›z, ifllevsiz ve etkisiz sonuçlar üreten tart›flmal› alanlar olarak
alg›lanmaktad›r.
24
26
50
Türkiye’de sosyal bilimcilere çok fazla güven duyuldu¤unu düflünmüyorum.
17
30
53
Türkiye’de sosyal bilimcilerin yapt›¤› çal›flmalar›n hem yüzeysel hem de sosyal problemleri çözüme
kavuflturmak noktas›nda yetersiz oldu¤unu düflünüyorum.
22
26
52
Türkiye’de sosyal bilimciler, ifl yapmaktan ve problemlere çözüm aramaktan çok sürekli konuflmay›
ye¤lerler.
45
22
33
Türkiye’de sosyal bilimciler kendi toplumsal sorunlar›m›za iliflkin özgün çal›flmalar yapmaktan çok,
Bat› aktarmac›l›¤›na dayal› çal›flmalar yapmaktad›rlar.
23
27
50
Bilim ve üniversiteye iliflkin bir konu gündeme gelince, Türkiye’de insanlar›n akl›na genellikle,
beyaz önlüklü bilim adamlar›, laboratuarlar ya da t›p doktorlar› gelmektedir.
12
9
79
Ülkemizde bilimsel çal›flmalar› desteklemek amac›yla kurulan, TÜB‹TAK ve TUBA gibi kurulufllar›n
proje desteklerinde önceli¤i do¤a bilimlerine verdikleri söylenebilir.
12
24
64
talepleri gibi konularda ikincil konumda görüldü¤ü söylenebilir.
18
19
63
Türkiye’de sosyal bilimcilerin uluslararas› yay›n indekslerinde taranan yurtd›fl› akademik dergilerde
yeterli yay›n› yoktur. Oysa bu, bilimsellik için önemli bir kriterdir.
26
27
47
Türkiye’de sosyal bilimlerin gelifliminde, üniversitelerin yeniden yap›lanmas›n›n ve oluflturulacak
yeni sosyal bilim politikalar›n›n büyük etkisi olacakt›r.
3
11
86
Türkiye’nin daha iyi ve daha insanc›l bir toplum özlemini karfl›layabilmesi için sosyal bilimlere ve sosyal
bilimcilere her zamankinden daha fazla ihtiyac› vard›r.
3
7
90
Türkiye’de üniversitelerde sosyal bilim bölümlerinin, kadro tahsisi, araç-gereç temini ve proje destek
382
A. Esgin, F. Arslan
l›¤›n tehlikeli mesafesi hakk›ndaki kayg›yla iliflkilidir. Do¤ay› aflan insan›n gücü giderek artmakta ve kontrolü kendisini aflmaktad›r (Myrdal, 1973). Daha önemlisi insan›n geldi¤i konumu de¤erlendirecek olan sosyal bilimler geri planda kalmaktad›r.
Sosyal bilimlere dair olumsuz toplum alg›s›n›n yans›mas›, do¤al bir biçimde politik alanda da kendini göstermektedir. Türkiye’de sosyal dönüflümlere, yeniden yap›lanmalara ve önemli politik uygulamalara dönük kararlarda sosyal bilimcinin politika infla edici konumu dikkate al›nmamaktad›r. Türkiye’de politikac›lar›n genellikle kendilerini hem politikac› hem bilim adam› hem de teorisyen olarak görmesi, onlar›n sosyal bilimlere olan ihtiyac›n›
ortadan kald›rmaktad›r. Sosyal bilimcilerin Türkiye’nin sosyal problemlerine iliflkin uzun u¤rafl ve kapsaml› araflt›rmalarla ortaya koyduklar› çal›flmalar ise, yay›nland›klar› bilimsel dergilerde dikkate al›nmay› beklemekle yetinmektedir. Üstelik, sosyal bilim alg›s›n›n politikac› ba¤lam›ndaki negatifli¤i, sosyal bilimlerin gelifltirilmesine ve
sosyal bilimcilerin problemlerinin çözümüne yönelik politikalar›n gelifltirilmesini de olumsuz etkilemektedir.
Türkiye’nin kalk›nma koflullar›n› içeren befl y›ll›k kalk›nma planlar›nda, sosyal bilimlere iliflkin neredeyse hiçbir
tasar›ma yer verilmemifl olmas› bunun kan›t›d›r. Yak›n dönemden itibaren sosyal bilimlerdeki sorunlara odaklanm›fl Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TUBA, 2007) baz› çal›flmalar› d›fl›nda, devletin sosyal bilim ve sosyal bilimcilerin problemleriyle ilgili gözle görülür ya da sonuç al›nan bir giriflimi yoktur. Onun yerine devlet politikalar›
do¤a bilimsel ve teknolojik alandaki geliflmelere odaklanm›flt›r (fiahin, 1997). Türkiye'de do¤a ve t›p bilimleri
alanlar›nda temel ve uygulamal› bilim araflt›rmalar›n› gelifltirmek için düzenlemeler yapmak üzere, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araflt›rma Kurumu (TÜB‹TAK) kurulmufltur. Birinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’n›n Sosyal Bilimler alan›nda kurulmas›n› önerdi¤i Türkiye Ekonomik ve Sosyal Araflt›rmalar Kurumu (TESAK) ise ne yaz›k ki hâlâ kurulamam›flt›r (Tekeli, 2005: 8). Yine, 2007-2013 y›llar› aras›n› kapsayan Dokuzuncu Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda yaln›zca do¤a bilimlerin ve buna ba¤l› teknoloji ve sanayi alanlar›n›n geliflimine odaklanm›flt›r. Üniversitesanayi iflbirli¤inin gelifltirilmesi, teknoloji merkezlerinin kurulmas› kalk›nma plan›n›n bilimsel geliflmelerle ilgili
bafll›¤› alt›ndaki görüfllerdir (DPT, 2007).
Üniversiteler ve Sosyal Bilimler
Sosyal bilimlere iliflkin negatif alg›n›n önemli nedenlerinden biri de, Türkiye’deki üniversite yap›lanmas› ve bu
yap›lanma içinde sosyal bilimlerin bulundu¤u konumdur. Öncelikle, sosyal bilimlerin yaflam alan›n›n üniversiteler
oldu¤unu belirtmek gerekir. Do¤a bilimlerin üniversite d›fl›nda da, söz gelimi holdinglerin, büyük firmalar›n araflt›rma birimlerinde, laboratuarlar›nda ve enstitülerinde uygulama alan› bulabilirken, sosyal bilimler büyük ölçüde
sadece üniversitelerde varl›k gösterebilmektedirler. Bu durum sosyal bilimleri üniversiteden ba¤›ms›z düflünmeyi
imkâns›z k›lmaktad›r (Özlem, 1998: 65). Ancak, Türkiye’de üniversiteler toplumsal alg› düzeyiyle paralel olarak
do¤a bilimlerin egemen oldu¤u kurumlar halini alm›flt›r. Sosyal bilimler üniversitelerde önemsenmemektedir.
Araflt›rmam›zda sorgulad›¤›m›z “Bilim ve üniversiteye iliflkin bir konu gündeme gelince, Türkiye’de insanlar›n akl›na genellikle, beyaz önlüklü bilim adamlar›, laboratuarlar ya da t›p doktorlar› gelir.” görüflünün %79 oran›nda
desteklenmesi bu durumun kan›t›d›r. Yine benzeri bir kan›t olan, “Türkiye’de üniversitelerde sosyal bilim bölümlerinin, kadro tahsisi, araç-gereç temini ve proje destek talepleri gibi konularda ikincil konumda görüldü¤ü söylenebilir.” görüflü de %63 oran›nda onaylanm›flt›r. Sosyal bilimlerin desteklenmesi konusunda ileri sürdü¤ümüz,
“Ülkemizde bilimsel çal›flmalar› desteklemek amac›yla kurulan, TÜB‹TAK ve TUBA gibi kurulufllar›n proje desteklerinde önceli¤i do¤a bilimlerine verdikleri söylenebilir.” fleklindeki görüfl de, di¤er iki görüfl gibi, yüksek oranda (%63) olumlanm›flt›r. Bütün bu tespitler, üniversite içinde sosyal bilimlerin konumunu ortaya koymaktad›r.
Üniversite içinde sosyal bilimlerin böylesi bir olumsuz konuma sahip olmas›, Türkiye’de üniversitenin kurumsal olarak gelifliminde karfl›m›za ç›kan, bilim yerine politika odakl› anlay›fllara girilmesi (Heper, 2000: 14-15), sosyal bilimci yetifltirilmesindeki yetersizlikler (Güvenç, 2000: 23-26) ve üniversitenin misyonunun tan›mlanmas›ndaki eksiklikler gibi sorunlar nedeniyledir. Söz konusu sorunlar›n süreklili¤i günümüzde üniversiteleri, askeriyesanayi-ticaret iflbirli¤i üçgeninde pazar ekonomisinin pekifltirilmesine hizmet eden güdümlü bir sektör haline getirmifltir. Sosyal bilimler ise, güdümlü üniversite içinde ayn› güdümlenmiflli¤i paylaflan bir konuma itilmifltir (Özlem, 1998: 66). Böylesi bir güdümlenmifllik, üniversite içindeki sosyal bilimcinin yetifltirilmesinin imkânlar›n›, akademik özgürlü¤ünü ve sosyal bilimlerin üniversite içindeki konumunu ve itibar›n› her geçen gün olumsuz bir duruma sürüklemektedir. Üstelik, günümüzde h›zla artan üniversite say›s› ve ö¤retim eleman› eksikli¤i, halihaz›rda
yaflanan aksakl›k ve yetersizlikleri daha da içinden ç›k›lmaz hale getirmektedir.
383
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011), 27-29 May›s 2011, ‹stanbul
Üniversitenin ifllevi, yaln›zca ö¤renci ya da kalifiye eleman yetifltirmek de¤ildir. Üniversiteler nitelikli insan
gücü yetifltirmek yan›nda, Habermas’›n (1992: 2) ifadesiyle, teknik olarak kullan›labilir bilgiyi de aktarabilme gücüne sahip olmal›d›r. Üniversiteler, bir yandan toplumun nitelikli yeni kuflaklara duydu¤u ihtiyac› karfl›lamal› ve
ayn› zamanda e¤itimin kendisinin geniflleyen yeniden üretimiyle de ilgilenmeli, di¤er yandan, yaln›zca teknik olarak kullan›labilir bilgiyi aktarmakla kalmay›p, üretmelidir de. Ancak Türkiye’de sosyal bilimlerin üniversite içindeki konumu, kullan›labilir bilgi üretmek bir tarafa, nitelikli insan gücü yetifltirme konusunda bile arzu edilebilir
sonuçlar› almay› engellemektedir. Özellikle çevre üniversitelerinde, akademisyen kadrolar›n›n bilimsel ölçütler ve
liyakat unsurlar›na göre de¤il, politik ve ideolojik tercihlere göre belirlenmesi, sosyal bilim bölümlerinin akademik kadrolar›n oluflturulmas›nda uzmanl›k alanlar›n›n önemsenmemesi gibi baz› uç örnekler, söz konusu olumsuzluklar› özetlemektedir.
Do¤a bilimcilerle yapt›¤›m›z görüflmelerde, “sosyal bilimcilerin ifllerinin do¤a bilimcilere göre kolay oldu¤u,
onlar›n üç-befl kitaptan yararlanarak bir makale yazabilece¤i ama sosyal bilimcilerin bunu bile yapmad›¤›” ya da
“Türkiye’de sosyal bilimcilerin sadece anket yapt›¤›, SSCI kapsam›ndaki dergilerde yeterince yay›nlar› olmad›¤›”
fleklinde özetlenebilecek elefltiriler ileri sürülmüfltür. Herkes böyle düflünmese de, bu elefltiriler üniversitede sosyal bilime ve sosyal bilimciye iliflkin alg›n›n bir özeti olarak görülebilir. Böyle bir alg›n›n oluflmas›nda elbette ki,
öncelikli sorumlu sosyal bilimcilerdir. Sosyal bilimcilerin karfl› karfl›ya oldu¤u ve yukar›da tart›flt›¤›m›z sorunlar,
onlar›n kendilerini ifade etmelerinin ve sosyal bilim alg›s›n›n olumlu hale dönüflmesinin önündeki en belirgin engellerdir. Sosyal bilimin bu denli basite indirgenmesi, sosyal bilimcinin iflinin önemsenmemesi, nihayetinde sosyal bilimlerin kendi niteli¤ini ve sosyal bilimcinin, san›ld›¤›n›n aksine, çok zor olan çabas›n› gerekti¤i flekilde anlatamamas›n›n bir sonucudur. Oysa, K›z›lçelik’in (2005: iii) de ifade etti¤i gibi, “sosyal bilimlerle meflgul olmak,
di¤er bilim alanlar›na oranla –özellikle fen bilimleriyle k›yaslanamayacak ölçüde- zor bir çabad›r. Bilim yapmak,
sosyal bilim sahas›nda çal›flmak, çok say›da metin okumay›, onlar› tahlil etmeyi, onlar üzerine düflünmeyi, yeni düflünceler üretmeyi, k›saca büyük emek harcamay› ve özveride bulunmay› gerektirir”.
Sonuç: Sosyal Bilimleri Savunmak Gerekir
Sosyal bilimleri savunmak gerekti¤idir. Dünya ile do¤ru iliflki kurabilmek için insan›n ihtiyaç duydu¤u toplumsal, ahlakî ve kültürel geliflimin sosyal bilimlerden baflka tafl›y›c›lar› olmad›¤›ndan, sosyal bilimlerin önemini kavramam›fl bir toplum, kendi geliflim dinamiklerini elinde tutamad›¤› gibi, gelece¤ini biçimlendirme ve güçlü olma
flans›n› da yitirecektir. Bütün bu olumsuzluklar içinde art›k zaman, sosyal bilimleri savunma zaman›d›r. Sosyal bilimleri savunmak, esasen toplumu savunmak demektir. Sosyal bilimleri savunman›n yolu ise, onun negatif konumunu tart›flmaya açarak, bu konuda yeni bir bilinç gelifltirmekten geçecektir. Araflt›rmam›zda dile getirdi¤imiz,
“Türkiye’nin daha iyi ve daha insanc›l bir toplum özlemini karfl›layabilmesi için sosyal bilimlere ve sosyal bilimcilere her zamankinden daha fazla ihtiyac› vard›r” görüflünün %90 oran›nda desteklenmesi, sosyal bilimleri savunman›n gereklili¤ini toplum nezdinde de hakl› ç›karmaktad›r.
Öncelikle belirtelim ki, socius’u kavrayabilecek ve toplumun kurulufluna olumlu yönde müdahil olabilecek sosyal bilimlerin, mevcut düzene ve ortaya ç›kan yeni durumlara dair tav›rlar›n›n da meflrulaflt›r›c› olmaktan çok elefltirel olmas› gereklili¤i aflikârd›r. Ancak sosyal bilimlerin bunu lay›k›yla yapabilmesinin koflulu, öncelikle kendi eksikliklerine yönelik çabalara giriflmesidir. Çelebi’nin de belirtti¤i gibi, bu eksikliklerin giderilmesi yönünde harcanacak çabalar sosyal bilimin sadece bugün için daha sa¤lam temellere oturmas›n› temin etmekle kalmayacak, yar›n›n bütünleflik dünyas›na zaaflar›ndan ar›nm›fl olarak tafl›nmas›na da katk›da bulunacakt›r (1991: 50). Zira, model
ald›¤›m›z bütün Bat› ülkelerinden çok daha dinamik bir nüfus yap›s›na sahip olan ülkemiz için, Bat›’n›n sorunlar›ndan çok daha fazla ve çok daha kompleks sorunlar›n varl›¤› ülkemiz sosyal bilimcilerinin yeni, farkl› ve özgün
perspektiflere olan ihtiyac›n› art›rmaktad›r. Yenili¤i, farkl›l›¤› ve özgünlü¤ü talep etmek d›fllanmay›, yaln›zl›¤› ve
içe kapal›l›¤› talep etmek de¤ildir. Gelifltirilecek yeni söylem uluslar aras› camiada güçlü bir durufl sergileyebilmek
için kendi var oluflumuzu kendi perspektifimizden tan›mlayabilecek güçte ve yeterlilikte olmal›d›r. Günümüzün
küresel dünyas›nda karfl›laflabilece¤imiz olas› sorunlar›n tan›mlanmas›, bize sunulan fikir ve politikalar karfl›s›nda
alternatif düflünsel ürünlerin ortaya konulmas› ve gelecekteki yerimizin belirlenmesi gibi önemli konularda söz
söyleyebilmek, böylesi bir yeterlili¤i zorunlu k›lmaktad›r.
TUBA’n›n son dönemlerde sosyal bilimlerle ilgili yapt›¤›, bilimsel toplant›lar ve öngörü raporlar› gibi çal›flmalar ile üniversitelerde Edebiyat Fakültelerinin Fen fakültelerinden ayr› konumland›r›lmas› giriflimleri önemli giri-
384
A. Esgin, F. Arslan
flimlerdir. Ancak yeterli de¤ildir. Sosyal bilimcilerin, do¤a bilim merkezli yap›lanma içinde düflünülmemesinin koflullar› oluflturulmal›, sosyal bilimlerin var oldu¤u üniversiteler kurulmal›d›r. Bu koflullar›n do¤a bilim lehine sonuçlar›, akademisyen atama yükseltme koflullar›ndan, sosyal bilimcilere bilimsel proje deste¤i sunma flartlar›na kadar pek çok alanda görülmektedir. Önemli olan üniversitelerdeki yeniden yap›lanma çabalar›n›n, sosyal bilimlere
iliflkin negatif alg›lar› do¤uran problemleri de hesaba katmas›d›r. Aksi durumda, sorunlar›n süreklili¤i kaç›n›lmaz
olacakt›r.
Kaynaklar
Apter, D.E. (2010). Marginalization, violence, and why we need new modernization theories, ISSC/UNESCO World
Social Science Report Paris, UNESCO publishing, s. 32-37.
Benton, T & Craib, I. (2008). Sosyal Bilim Felsefesi, Çev: Ü. Tatl›can ve B. Binay, ‹stanbul, Sentez Yay›nc›l›k.
B›çak, A. (2010). Türk Düflüncesi II: Kayg›lar, ‹stanbul, Dergâh Yay›nlar›.
Bourdieu, P. (2006). Pratik Nedenler, Çeviren: H. U¤ur Tanr›öven, ‹stanbul, Hil Yay›nlar›.
Caillods, F. ve Jeanpierre, L. (2010). General Introduction, ISSC/UNESCO World Social Science Report Paris,
UNESCO publishing.
Çelebi, N. (1991). Metodolojik Sorunlara Bir Bak›fl, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 35,
Say›: 2, s. 47-60.
Çelebi, N. (2001). Sosyoloji ve Metodoloji Yaz›lar›, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
Çelebi, N. (2005). Sanal Panelden Sanal Kitapl›¤a: Bir De¤erlendirme, Anovasofie Projesi Türkiye: Karfl›laflt›rmalar,
Editör: N. Çelebi, Ankara, Ertem Matbaas›.
Çelebi, N. (2007). Sosyoloji Notlar›, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
DPT (2007). Dokuzuncu Kalk›nma Plan› (2007-2013), Ankara, DPT Yay›nlar›.
Fay, B. (2000). Ça¤dafl Sosyal Bilimler Felsefesi, Çeviren: ‹. Türkmen, ‹stanbul, Ayr›nt› Yay›nlar›.
Giddens, A. (1998). Sosyoloji (Elefltirel Bir Yaklafl›m), Çeviren: M. R. Esengün ve ‹. Ö¤retir, ‹stanbul, Birey.
Giddens, A.(2000). Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori, Çeviren: T. Birkan, ‹stanbul, Metis Yay›nlar›.
Giddens, A.(2003). Sosyolojik Yöntemin Yeni Kurallar›, Çeviren: Ü. Tatl›can ve B. Balk›z, ‹stanbul, Paradigma.
Gökçe, B. (1992). Toplumsal Bilimlerde Araflt›rma, Ankara, Savafl Yay›nlar›.
Güvenç, B. (2000). Türkiye’de Sosyal Bilimler Geliflmeler ve Süreklilikler, Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Etik ve Üniversite, Ankara, Türkiye Bilimler Akademisi Yay›nlar›, s. 22-35.
Habermas, J. (1998). Sosyal Bilimlerin Mant›¤› Üzerine, Çeviren: M. Tüzel, ‹stanbul, Kabalc› Yay›nevi.
Habermas, J.(1992). Rasyonel Bir Topluma Do¤ru, Çeviren: A. Çi¤dem, M. Küçük, Ankara, Vadi Yay›nlar›.
Heidegger, M. (1998). Bilim Üzerine ‹ki Ders, Çeviren: H. Hünler, ‹stanbul, Paradigma Yay›nlar›.
Heper, M. (2000). 2000’li Y›llar›n Efli¤inde Türkiye’de Devlet ve Üniversite, Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Etik ve
Üniversite, Ankara, Türkiye Bilimler Akademisi Yay›nlar›, s. 13-21.
ISSC/UNESCO (2010). World Social Science Report , Paris, UNESCO publishing.
‹nam, A. (2000). Ça¤dafl Bilim Kavram›, Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Etik ve Üniversite, Ankara, Türkiye Bilimler
Akademisi Yay›nlar›, s. 7-12.
K›z›lçelik, S. (1996). Pozitivizm ve Elefltiricileri, ‹zmir, Saray Kitabevi.
K›z›lçelik, S. (2001). Küreselleflme ve Sosyal Bilimler, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
K›z›lçelik, S. (2004). Sosyal Bilimleri Yeniden Yap›land›rmak, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
K›z›lçelik, S. (2005). Bat› Barbarl›¤›, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
K›z›lçelik, S. (2009). Sosyolojinin Neli¤i, Ankara, An› Yay›nc›l›k.
Mills, C. W. (2000). Toplumbilimsel Düflün, Çeviren: Ü. Oskay, ‹stanbul, Der Yay›nevi.
Myrdal, G.(1973).How Scientific are the Social Sciences? Bulletin of the Atomic Scientists,Vol.29, No:1, s.31-37
Öncü, A. (1998). Sosyal Bilimlerde Yeni Meflruiyet Zemini Aray›fllar›, Sosyal Bilimleri Yeniden Düflünmek, ‹stanbul, Metis
Yay›nlar›, s. 48-52.
Özlem, D. (1986). Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi, ‹stanbul, Remzi Kitabevi.
Özlem, D. (1998). Evrenselcilik Mitosu ve Sosyal Bilimler, Sosyal Bilimleri Yeniden Düflünmek, ‹stanbul, Metis Yay›nlar›,
s. 53-66.
Sezer, B. (2006). Sosyolojinin Ana Bafll›klar›, ‹stanbul, K›z›lelma Yay›nc›l›k.
385
Uluslararas› Yüksekö¤retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011), 27-29 May›s 2011, ‹stanbul
Sunar, ‹. (1986). Düflün ve Toplum, Ankara, Birey ve Toplum Yay›nlar›.
fiahin, fi. (1997). Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikas›, 1963-1997, ‹stanbul, Göçebe Yay›nlar›.
Tekeli, ‹. (1998). Toplum Bilimlerinin Önünü Açmaya ‹nsan Modellerini Tart›flarak Bafllamak, Sosyal Bilimleri Yeniden
Düflünmek, ‹stanbul, Metis Yay›nlar›, s. 13-33.
Trigg, R. (2005). Sosyal Bilimleri Anlamak, Çeviren: B. Sümer, F. Ülgüt, ‹stanbul, Babil Yay›nlar›.
TUBA, (2007). Sosyal Bilimler Öngörü Çal›flmas› 2003-2023 Yönetici Özeti, Türkiye Bilimler Akademisi,
http://www.tuba.gov.tr/images/stories/userfiles/file/yayin/sosbil-ozeti.pdf (Eriflim Tarihi: 03.04.2011).
Wallerstein, I. (2000). Bildi¤imiz Dünyan›n Sonu: Yirmi birinci Yüzy›l›n Sosyal Bilimi, Çeviren: T. Birkan, ‹stanbul, Metis
Yay›nlar›.
Wallerstein, I. (2005). Yeni Bir Sosyal Bilim ‹çin, Çeviren: E. Abado¤lu, ‹stanbul, Aram Yay›nc›l›k.
Wallerstein, I.ve Di¤erleri; Sidney W. Mintz Lecture for 2002: Anthropology, Sociology, and Other Dubious Disciplines
1/Comments/Reply, Current Anthropology (iç.), Vol. 44, Issue 4, Chicago.
Wallerstein, I. (1999). Sosyal Bilimleri Düflünmemek–19. Yüzy›l Paradigmas›n›n S›n›rlar›, Çeviren: T. Do¤an, ‹stanbul,
Avesta Yay›nlar›.
386
Download