Alman Anayasasi`nda Haklar

advertisement
Alman Anayasasi'nda Haklar
Alman Anayasasi'nda Haklar
Savaştan sonra kabul edilen Alman Anayasası 23 Mayıs 1949 tarihini taşıyor.
Anayasa'daki en son değişiklik de iltica hakkı ile ilgili olarak 1993 yılında yapıldı.
Alman Anayasası, temel hak ve özgürlükleri, "herkesin hakları" ve "Almanların hakları" olmak
üzere ikili bir sınıflandırmaya tabi tutuyor. Buna göre, kişiliğin geliştirilmesi (madde 2/1), vücut
tamamiyetinin korunması (Madde 2/2), insanların yasa önünde eşitliği ve kimseye soy, ırk, dil,
ülke, inanç ve politik görüşlerinden dolayı ayrımcılık yapılamayacağı ilkesi (Madde 3), inanç ve
vicdan özgürlüğü (Madde 4), fikir özgürlüğü (Madde 5), ailenin korunması (Madde 6), eğitim ve
öğretim hakkı (Madde 7), sendika kurma hakkı (Madde 9/3) ve dilekçe hakkı (Madde 17) Alman
Anayasası'nın herkesin hakkı olarak belirlediği haklar.
Buna karşılık yalnızca Almanlara özgü haklar ise, toplanma hakkı (Madde 8), dernek kurma
hakkı (Madde 9/1), serbest dolaşım hakkı (Madde 11), meslek seçimi (Madde 12), askerlik
hakkı (Madde 12/a), memur olma hakkı (Madde 33)'dır.
Bu haklardan dernek kurma hakkı daha sonra 1964 yılında çıkan dernekler yasası ile
yabancılara da istisnai olarak tanınıyor ve yabancıları içinde barındıran derneklerin
kuruluşlarından itibaren iki hafta içersinde bu durumu bildirip, kendilerini tescil ettirmeleri
gerekiyor.
Temel hak ve özgürlükler, yasalarla özlerine dokunmadan kısıtlanabilir (Madde 19). Ancak, fikir
ve basın özgürlüğü, öğretim özgürlüğü, toplantı özgürlüğü, posta ve haberleşme özgürlüğü,
mülkiyet hakkı ve iltica hakkı, toplum düzenine aykırı olarak kullanılamaz (Madde 18). Bu haklar
toplum düzenine aykırı olarak kullanıldığı zaman yitirilir. Hakların ne zaman toplum düzenine
aykırı kullanıldığının ölçüsünü ise Federal Anayasa Mahkemesi belirler.
Ayrıca Alman Anayasası 20/4. maddesinde de demokratik devletin kendini koruma ilkesinden
1/3
Alman Anayasasi'nda Haklar
hareketle, demokratik ve sosyal devleti bertaraf etmeye kalkanlara karşı direnme hakkı
tanımıştır.
Vatandaşlık konusunda ise, Alman Anayasası'nın 16. maddesi, Alman vatandaşlığının geri
alınamayacağına hükmetmektedir. Alman vatandaşlığının kaybı, yasaya dayalı olarak ve ilgilinin
iradesi dışında, ancak kişinin vatansız kalmaması koşuluyla mümkündür.
Siyasi partiler halkın iradesinin oluşumunda etkili olurlar. Parti kurmak serbesttir. Partilerin iç
düzeni demokratik ilkelere uygun olmalıdır. Partiler elde ettikleri paralar konusunda hesap
vermek zorundadırlar. Hedefleri ve üyelerinin davranışları özgürlükçü, demokratik temel düzene
zarar verir veya onu bertaraf eder veya Federal Almanya'nın varlığını tehlikeye sokar ise,
Anayasa'ya aykırıdırlar (Madde 21). Anayasaya aykırılığı, Alman Anayasa Mahkemesi belirler.
Alman parlamento üyelerinin dokunulmazlık ve sorumluluk konusuna ilişkin olarak, hiçbir
milletvekilinin oyu veya federal meclisteki veya komisyonlardaki ifadelerinden dolayı sorumlu
tutulamayacağını belirtilmiş, ancak iftira eden, tahrik edici ifadeler bundan hariç tutulmuştur. Suç
işleyen milletvekili suçüstü veya hemen ertesi gün yakalanmış ise, tevkif edilebilir ve sorumlu
olur. Bunun dışında yakalanma ve sorumlu olma federal meclisin iznine bağlıdır (Madde 46).
Uluslararası hukuk, federal hukukun tamamlayıcı bir parçasıdır. Buna göre, yasaların önünde
gider ve federal ülkede oturmakta olan herkes için geçerli olur (Madde 25). Bu kadar açık bir
hükmün karşısında Avrupa Topluluğu üyerisi olan Almanya'nın, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu ile
imzaladığı anlaşmalardan doğan ve Türk vatandaşlarına sağlanan hakları ne denli güç verdiğini
anlamak zor !
Ayrıca Anayasa'nın 21. maddesi federal devletin demokratik ve sosyal bir devlet olduğunu
belirttikten sonra, devlet gücünün halktan hareket ettiğini ve halkın oyuyla yasama, yürütme ve
yargı organlarının faaliyette bulunduğunu ifade etmektedir. Oy kullanma konusunda Anayasa'da
görüldüğü gibi Alman vatandaşlığı değil, halk kavramı kullanılmıştır. İktidarı halk belirler.
Frankfurt Üniversitesi profesörlerinden ve Avrupa Adalet Divanı eski başkanlarından
Prof.Zuleeg gibi çağdaş Anayasa hukukçularınca, halk , bir toprak üzerinde yaşayan insanlar
topluluğudur. Buna göre Almanya'da yaşayan yabancılar da halk kavramı içinde
değerlendirilmelidir. Seçim hakkının yalnızca Alman vatandaşlığına bağlı olduğu ifadesi
siyasilere aittir. Anayasa'nın bu hükmü gereğince de Avrupa Topluluğu üye devletleri
vatandaşları, Almanya'da mahalli seçimlerde oy kullanabilmektedirler.
2/3
Alman Anayasasi'nda Haklar
Yabancıların her türlü siyasi faaliyetleri kontrol altında tutulmuştur.
Bütün bu yukarıda söylenenlere karşılık Fransız Anayasası ise, 26 .8.1789 tarihli İnsan Hakları
İlkelerini hiçbir ayırım yapmaksızın kendi Anayasa'sı içine almıştır. Gerçi, eski bir sömürge
ülkesi olan Fransa'nın da bu hakları nasıl uyguladığı bir tartışma konusudur. Ancak normatif
olarak haklar konusunda yukarıda görüldüğü gibi bir ayırım yapmamıştır.
Sonuçta Almanya'da yukarıda yazılı bütün haklara ayrım yapılmaksızın sahip olabilmek, Alman
vatandaşı olunmakla mümkündür.
3/3
Download