HAZAR’IN STATÜ SORUNU VE SAHİLDAR DEVLETLERİN KONUYA YAKLAŞIMLARI Yazar Erkan AVCI NİSAN 2014 GİRİŞ Hazar Denizi i yaklaĢık 371.000 km karelik bir alanı kapsayan, denizlerle ve okyanuslarla nehir-kanal Ģebekesi dıĢında herhangi bir doğal bağlantısı bulunmayan bir tuzlu su kitlesidir. Volga ve Don nehirlerinin kollarına eklenen kanallar aracılığıyla Karadeniz ve Baltık Denizi'ne bağlanmıĢtır. Hazar Denizi kıyılarının kuzeyden güneye uzunluğu yaklaĢık 1.200 km olup, doğudan batıya geniĢliği de 210 km ile 490 km arasında değiĢmektedir. Hazar Denizi'ne 10 büyük akarsu dökülmektedir.1 Hazar'a kıyıdaĢ ülkelerden Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan henüz genç devletler olarak kendi varlıklarını sürdürmek için çalıĢırken, Rusya daha büyük ve önemli ölçüde varlıklı olmasına rağmen, güdümlü ekonomiden serbest piyasa ekonomisine ani geçiĢin etkilerini hissetmektedir. Uluslararası alanda yalnız bırakılan Ġran ise, kendisini bu durumdan kurtarmanın yollarını aramaktadır. Bu nedenle, kıyı devletleri açısından Hazar'ın çevresel ve stratejik değeri ile birlikte, ekonomik potansiyeli de çok önemlidir; zira Hazar havzası doğal kaynaklar açısından oldukça zengindir. Örneğin Hazar'da balıkçılık önemli bir gelir kaynağı sayılmakta ve Hazar bölgesi dünya havyar ihtiyacının %90'ını karĢılamaktadır. Ancak, hem kıyıdaĢ ülkeler, hem de batılı ülkeler için her Ģeyden daha önemlisi Hazar'ın petrol ve doğal gaz rezervleridir.2 Tüm kaynaklar gibi petrol ve doğal gaz üretilmesinden çok satılabildiği zaman değer kazanır. Hazar’daki siyasi çıkmaz ve anlaĢmazlıkların temelinde yeni bağımsız olan devletlerin ekonomik kalkınma ve siyasi egemenliklerini pekiĢtirme kaygısı yatmaktadır. Ancak bu ülkeler için hayati önem taĢıyan ekonomik kalkınma ve siyasi bağımsızlık, çözümü kolaylaĢtırıcı bir etken olmaktan ziyade, ülkeler arasında sorunlara yol açmıĢtır. Bunun nedenini iyi analiz etmek gerekmektedir.3 Bu analizi yapabilmek için Hazar’ın enerji kaynaklarının zenginliğine bir göz atalım: 1800’lü yıllardan itibaren Hazar Denizi bölgesinde, özellikle Bakü civarında petrol üretimi mevcuttur. Petrolün ticari amaçlı olarak ilk kullanılıĢı 1820’de Bakü yakınlarında, ilk rafineri anlamında iĢleme kompleksi kurulmasıyla baĢlamıĢtır. Azerbaycan ve Kazakistan petrol açısından, Türkmenistan doğal gaz açısından zengindir. Hazar Denizi, denizin açığında 6 farklı hidrokarbon havzasına sahiptir. Ayrıca, Hazar’a kıyısı bulunan ülkelerin deniz kıyısında sahaları da bulunmaktadır. 1 Selçuk Çolakoğlu, “Uluslararası Hukukta Hazar'ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 53, Sayı: 1-4, Ocak-Aralık 1998, s. 107. 2 Cavid Abdullayev, “Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Hazar’ın Statüsü ve Doğal Kaynaklarının ĠĢletilmesi Sorunu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 48, Sayı 1-4, 1998. s. 237. 3 Aslan Yavuz ġir, “Hazar’ın Statüsü, Jeopolitiği ve Bölgesel Güvenliğe Etkileri” Global Strateji Dergisi, Yıl:3 Sayı:12, KıĢ 2008, s. 110. 1 Amerikan Enerji Bakanlığının hesaplarına göre, Hazar Denizine kıyısı olan beĢ devlette (Ġran, Azerbaycan, Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan) çıkartılması mümkün olan 3,5 milyar ton petrol rezervi mevcuttur.19 Amerikalı uzmanların uydular yoluyla elde ettikleri verilere göre, Azerbaycan ve Kazakistan kıyılarının ötesinde Hazar Denizi altında, ayrıca Kazakistan'ın bu denize yakın Tengiz bölgesinde ve Azerbaycan kıyılarında toplam 200 milyar varil petrol rezervi vardır ve bugünkü piyasa değerinin ise 4 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Hazar Havzası'nda olduğu tahmin edilen bu petrol, Irak'taki belirlenmiĢ petrol rezervinden 100 milyar varil daha fazla. Dünyanın bilinen en büyük petrol yatağına sahip Suudi Arabistan'ın 261 milyar varillik petrol rezervinin üçte ikisi civarındadır. Hazar Denizi’nin Rusya ve Ġran kesimlerinde ise önemli sayılabilecek petrol rezervlerine rastlanmamıĢtır. Hazar Bölgesi'nde yaklaĢık 8 trilyon m3 doğalgaz rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bu rezervin yaklaĢık 3,1 trilyon m3 ü sadece Türkmenistan'da bulunurken, Azerbaycan'da 0,6 trilyon m4 ve Kazakistan'da 2 trilyon m3 bulunuyor. Bölgenin doğal gaz rezervleri, dünya doğal gaz rezervlerinin %6'sı kadardır.4 Tarihsel Gelişim Hazar’ın statüsünü belirleme çabaları yüzyıllar öncesine gider. 19. Yüzyıl baĢında iki Rus-Ġran savaĢının ardından bu ülkeler arasında iki barıĢ antlaĢması imzalanmıĢtır. (1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay AntlaĢmaları) Türkmençay AntlaĢması’na göre, Rusya ve Ġran arasındaki kara sınırı Hazar Denizi’nde sona erer ve böylece Hazar o zaman sınır tespitine maruz kalmıĢtır. Yenen ve yenilen arasında yapılan bu antlaĢmalar diğer önemli maddelerin yanında Ġran’ın Hazar da donanma bulundurma hakkını kaldırmıĢtır. 1921 yılında BolĢevikler resmen bu antlaĢmaları iptal etmiĢtir. SSCB ve Ġran arasında yapılan ve SSCB’nin dağılmasından sonra Hazar’a sahildar diğer ülkeleri de bağlaması gereken 26 ġubat 1921 tarihli Dostluk AnlaĢması v 1940 AnlaĢması, ticaret, seyir, balıkçılık gibi o dönemin sorunlarını çözmeye çalıĢmasına rağmen, deniz yatağını ve kaynaklarının kullanımı, ekolojik rejim, hava sahasının kullanımı, ülkeler arasında sınırların tespiti ve egemenlik gibi konularda hukuki statüyü belirlememiĢtir. Aslında, Hazar Denizi’nin hukuki statüsü sorunundan genellikle kastedilen bu deniz üzerindeki egemenlik konusu ve onun paylaĢılmasıdır. 4 Metin Bilgici, “Hazar Enerji Havzası’nın Türkiye ve Çevre Ülkeler Açısından Stratejik Önemi”, Yüksek Lisans Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli 2005, s.12 2 Rusya Federasyonu’nun Hazar’ı denize kapalı bir su havzası veya göl olarak görmek istemesindeki temel amaç Hazar’ı önce Deniz Hukuku SözleĢmesi’nin etki alanının dıĢına çıkarmak ve daha sonra da sonucun belirlenmesinde 1921 ve 1940 antlaĢmalarını tek baĢvuru kaynağı olmasını sağlamaktır.5 1926 tarihinde sınır nehirlerinin ve denizlerinin karĢılıklı kullanılmasına yönelik bir anlaĢma imzalanmıĢtır. 27 Ağustos 1935’te yapılan anlaĢma da Hazar üzerinde seyrüsefer özgürlüğünü tekrarlamıĢtır ve 10 millik balıkçılık bölgesi kurmuĢtur. Ancak resmi bir sınır çizimi olmamıĢtır. 1935 ve 1949 yılında SSCB ve Ġran’ın resmi kurumlarının kıyı bölgelerindeki deniz yatağı kaynaklarının kendilerine ait olduğunu iliĢkin beyanları olmuĢtur. 1950’lerin baĢında Sovyet yetkilileri göl statüsünde bulunan Hazar Denizi’ni sektörlere ayırmıĢlardır. Hazar Denizi’nin Sovyetler Birliği’ne ait kısmı Astrahan-Hasan Kulu bölgelerini birleĢtiren hattın kuzeyinde kalan alandır. Bu hattın güneyinde kalan saha ise siyasi etki altındadır.6 Tarafların 15 Eylül 1962 tarihli nota teatisi gereğince, Ġran topraklarında ve Hazar Denizi’nde Yabancı devletlerin füze atıĢ üssü ve deniz üssünün kurulmasına izin verilmeyeceği belirtilmiĢtir. 1970 yılında Sovyetler Birliği’ne ait kısmı Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan tarafından bölüĢülmüĢtür. Bu bölüĢüm, uluslararası pratikte geçerli esaslar göz önünde tutularak, denizin ortasından çekilen hat ile adı geçen ülkelerinin sınırlarının birleĢtiği noktalardan uzatılan hatların içinde kalan alanların, denize kıyısı olan devletlerin kullanımına bırakılması Ģeklindedir. Böyle bir bölüĢümde belirleyici faktör, Moskova’nın telkin ve tercihleri olmuĢtur. Cumhuriyetlere verilen sektörlerdeki petrol geliĢtirme çalıĢmaları bu “devlet birimlerinin arazisinde bulunan ve onlarla tanımlanan” kurumlar tarafından yürütülmekteydi. Bu durum, açıkça “iç idari sınırların” tanınması anlamına gelmekteydi.7 Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine Hazar Denizi’nde bulunan deniz unsurları 1992 yılında yeni ülkeler arasında paylaĢılmıĢtır. Rusya tarafından fazla önemsenmeyen bu paylaĢım esnasında önemli cephane depoları ile deniz üsleri Azerbaycan’da kamlı, 18 adet muharip gemi ile 62 adet yardımcı gemi yeni ülkelere verilmiĢtir. Rusya ilk defa 1993’te Astrahan’da, Rusya ve Azerbaycan Savunma Bakanlarının bulundukları toplantıda Hazar’da kıta sahanlığının 12 deniz mili olarak Azerbaycan 5 Namık Kemal Yolga, Kapalı Deniz Hukuku, Liberte Yayınları, Ġstanbul 1996. s.247. Meftun Metin, Politik ve Bölgesel Güç Hazar, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, Ġstanbul 2004, s.147 7 Briçe M. Claget, "Ownership of Seabed and Subsoil Resources in the Caspian Sea Under the Rules of International Law", Caspian Crossroads Magazine, Cilt 1 (3), 1995, s.4 6 3 tarafından kabul edilmesini istemiĢtir.8 Daha sonra 1995 yılında, dönemin Rusya Federasyonu DıĢiĢleri Bakan yardımcısı Albert ÇerniĢev, Hazar Denizi’ndeki kıta sahanlığının 20 deniz mili olmasını önermiĢ ve son olarak da RF DıĢiĢleri Bakanı Yevgeni Primakov bunun 45 deniz miline çıkartılmasını teklif etmiĢtir. Bu tekliflerin hiçbiri Azerbaycan ve Kazakistan tarafından kabul görmemiĢtir.9 Azerbaycan’ın Rusya’ya bu konuda gösterdiği aktif direniĢ, Karabağ savaĢının her merhalesinde Rusların Ermenilere sağladıkları destekte kuvvetle yansımaktadır. Hazar’ın hukuki statüsünü belirleyecek nitelikte ilk ciddi çalıĢma 1995 yılında Ġran’da yapılan ve Hazar’ın petrol rezervlerini ele alan konferans olmuĢtur. Bu konferans, bir mutabakata ulaĢılamamakla birlikte ülkelerin görüĢlerinin ortaya çıkması bakımından önemlidir.10 1996 yılında; Ġran, RF ve Türkmenistan tarafından imzalanan deklarasyonla, Hazar’ın tüm sahildar ülkelere ait olduğu, enerji kaynaklarının tüm ülkülerin rızası ile eĢit ve adil olarak kullanılması gerektiği ilan edilmiĢtir. Bu, Ġran’ın da diğer ülkeler kadar petrolün kullanımında hakkı ve veto yetkisi olduğu anlamına gelmektedir. Temmuz 1998’de Rusya ve Kazakistan, Hazar’da bölgesel sınırlar uygulamasını kabul eden bir anlaĢma imzalamıĢlardır. Bu anlaĢmanın imzalanmasından birkaç gün sonra, Türkmenistan ve Ġran bir ortak bildiri yayınlayarak anlaĢmayı reddedip, beĢ kıyı ülkenin, oy birliği ile karar vermesi gerektiğini belirtmiĢlerdir.11 Ülkesinde yaĢayan önemli miktarda Rus asıllı nüfus sebebiyle Rusya'yla çatıĢmaya girmek istemeyen Kazakistan'ın bölgedeki konumu diğer ülkelere göre daha hassas. Hazar sahil seridi üzerinde % 29,6'lık bir payla en çok alana sahip olan Kazakistan, bütün kıyıdaĢ ülkelerin paylarının % 20'nin altında olması nedeniyle, Ġran tarafından önerilen eĢit (% 20) paylaĢımın onaylanması halinde bu durumdan en fazla zararı gören ülke olacak. Kazakistan bunu önleyebilmek amacıyla, 9 Ekim 2000'de Rusya ile Hazar'ın statüsünün belirlenmesinde "ortay hat" prensibini kabul eden, denizin dibini ulusal sektörlere bölerken, su yüzeyini ortak kullanıma açmayı öngören bir iĢbirliği deklarasyonu onaylandı. 29 Kasım 2001'de de Azerbaycan ile Kazakistan arasında, Rusya ile imzalanan anlaĢmanın bir benzeri imzalandı.12 8 Manar ġamgunova, “Kaakistan’ın Tehdit Algılamaları ve Bölgesel Güvenlik Politikaları”, Stratejik Analiz, Cilt 12, Sayı 13, Mayıs 2001, s.64. 9 “Uluslararası SözleĢme ve AnlaĢmalar”, Azerbaycan Siyasi Üniversitesi, 2000. s.12 10 Muhammad Rizo Dabiri, “The Legal Status of the Caspian Sea”, Stenogra Phic Report from the International Conference, Almaty, Kazakhistan, 15-16 May, 1995. 11 “Uluslararası SözleĢme ve AnlaĢmalar...” s.13 12 Abbas Maleki, “ The Legal Status of the Caspian Sea: Discussion of Different Iranian Views”, Institute of Caspian Studies, April 2001 http://www.caspianstudies.com/article/Maleki-legal.htm Erisim Tarihi: 25 Ekim 2012. 4 15 Mayıs 2003 tarihinde Rusya Federasyonu, Azerbaycan ve Kazakistan kendi bölgelerindeki deniz dibinin paylaĢılması konusunda yeni bir anlaĢma imzalamıĢlardır. Buna göre %17’lik pay Azerbaycan’a %19’luk pay Rusya’ya ve %27’lik pay da Kazakistan’a ait olacaktır.13 Hazar Denizi’nin statüsünün basit ve açık bir tanım ve tarifle ortaya konulmasının bölgedeki tüm devletler tarafından memnuniyetle kabul edilmeyebileceğini görmek zor değildir. Bu tezler çerçevesinde Ģekillenen Hazar’ın statüsü problemini çözmek için 5 devlet, çalıĢmalar yapmak üzere bir komisyon oluĢturdular. 11–12 Kasım 1996’da AĢkabat’ta yapılan toplantıda oluĢturulan bu komisyonda ülkeler dıĢiĢleri bakan yardımcısı seviyesinde temsil edilmektedir.14 Hazar Denizi’nin statüsünü belirlemek üzere oluĢturulan komisyon, 2004 yılına kadar 15 defa toplanmıĢtır. Her toplantı kıyıdaĢ ülkelerden birinin baĢkentinde gerçekleĢtirilmektedir. Son olarak 26-27 Ekim 2004’te Moskova’da toplandılar. 2002 yılında ise baĢkanlar düzeyinde AĢkabat’ta bir toplantı yapıldı. Bu toplantıdan sonra baĢkanlar düzeyinde bir sonraki toplantının Tahran’da yapılması kararlaĢtırılmıĢtı. 20-22 Haziran 2007 tarihleri arasında bu zirvenin alt yapısını oluĢturmak üzere toplanan dıĢiĢleri bakanları olumlu bir sonuç elde edemediler. 16 Ekim 2007’de baĢkanlar düzeyinde gerekleĢtirilen zirvede, öncekilerde olduğu gibi statü konusunda somut bir sonuç elde edilemedi. Vladimir Putin burada yaptığı konuĢmada denizi bölmek yerine, Hazar’a kıyısı olan ülkelerin ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Ancak deniz tabanının sınırlarının belirlenmesi ve maden kaynaklarının kullanılması konusunda anlaĢma yapmak için de Hazar’ın statüsünün belirlenmesinin beklenmesine gerek olmadığını vurguladı. Hatta Kazakistan, Azerbaycan ve Rusya’nın denizin kuzeyi için yaptığı bu tip anlaĢmaların güneyde de gerçekleĢtirilerek bir bütünlük sağlanabileceğini vurguladı.15 Böylece beĢ ülkenin bir orta yolu bulması hususunda önemli bir yol alınmıĢ olacaktır. Sağlanacak bu bütünlük Hazar enerji kaynaklarının dünya pazarlarına taĢınmasında önemli ölçüde kolaylık sağlayacaktır. Ancak bu bütünlük için henüz karara varılamamıĢ ve toplantılar sonraki senelerde de devam etmiĢtir. 17 Kasım 2011’de Hazar Denizi'ne kıyısı olan ülkelerin dıĢiĢleri bakan yardımcılarının Kazakistan'ın baĢkenti Astana'da yaptıkları Hazar'ın hukuki statüsü ile ilgili toplantı gerçekleĢtirildi. Kazakistan DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Kayrat Sarıbay toplantı 13 Henn-Juri Uibopuu, “The Caspian Sea: A Tangle of Legal Problems”, World Today, Cilt 51, 1995, s.119. 14 Hooman Peimani, The Caspian Pipeline Dilemma: Political Games and Economic Losses, Preager Publishers, London 2001, s.40-41. 15 Fikret Ertan, “Yine Sonuç Yok”, Zaman Gazetesi, 06.07.2007. 5 sonrasında yaptığı açıklamada, ''Bizim için en önemli husus, Hazar'ın hukuki durumu ile ilgili anlaĢmanın bir an önce imzalanmasıdır'' diye konuĢtu. Hazar'a kıyısı olan ülkelerin özellikle güvenlik, ekonomik faaliyetler ve taĢıma bileĢenlerini göz önüne alarak çalıĢtıklarını anlatan Sarıbay 30'uncusu gerçekleĢen toplantıda önemli bir ilerleme kaydedildiğini, Kazakistan'ın sorunların çözümü ve bir an önce bir sözleĢmenin anlaĢılması için duyduğu arzunun ortaya konduğunu kaydetti.16 Aslında Hazar’ın statüsünden en muzdarip ülkelerin baĢında gelenlerden biri de Türkmenistan’dır. Ülkenin sahip olduğu doğalgaz kaynakları coğrafi konumu nedeniyle etkin bir Ģekilde değerlendirilememektedir. Kazakistan ve Azerbaycan’ın tersine 1991’den bu yana Rusya’ya tam anlamıyla bağımlı bir model geliĢtirmek zorunda kalan Türkmenistan, bu çıkmazı Ġran ve Çin gibi yeni aktörlerle kırmaya çalıĢmaktadır. Yine de batıya bir türlü açılamayan ülke, hem sattığı doğalgazda rekabetçi bir ortam oluĢturamadığından hem de yabancı sermaye çekmeyi baĢaramadığından sahip olduğu kaynaklardan gerekli rantı sağlayamamaktadır.17 Bu durum da Türkmenistan’ın dıĢa bağımlılığını artırmaktadır. Kendi topraklarından çıkardığı doğalgazın büyük bölümünü Rusya’ya ucuz olarak satmak zorunda kaldığı için uluslararası pazarlara yekpare olarak ulaĢamamaktadır. Bunda tarafsız dıĢ politika izlemesinin de etkisi vardır. Zira herhangi askeri bir örgütlenmede bulunmaması elini güçlü kılmamaktadır. Dolayısıyla siyasi bir zayıflık sergilemektedir. 2012 yılına gelindiğinde ise yeni adımlar atılmak için çaba gösterilmeye devam edilmektedir. Rusya DıĢiĢleri Bakanı Sergei Lavrov 18 Ocak’ta Moskova’da yapılan basın toplantısında Ģöyle konuĢmuĢtur: “Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün belirlenmesi çerçevesinde kıyı sularının sınırlarının belirlenmesi konusunda ilke olarak mutabakat sağlandı. Bunlar sahil devletinin egemenliğindeki bölgeden ve balıkçılık bölgesinden oluĢacak.”18 Hazar’ın Hukuki Statüsü 16 USAK Stratejik Gündem, “Hazar Denizi'nin Hukuki Statüsü TartıĢıldı”, 23 Kasım 2011, http://www.usakgundem.com/haber/68803/hazar-denizi-39-nin-hukuki-stat%C3%BCs%C3%BCtart%C4%B1%C5%9F%C4%B1ld%C4%B1.html, EriĢim Tarihi: 01.11.2012. 17 Hasan Selim Özertem, “Hazar’ın Statüsü: Gözler 2011 Moskova Zirvesinde”, USAK, 5 Kasım 2011 http://usakgundem.com/yazar/1922, EriĢim Tarihi: 26.10.2012 18 “Hazar Denizinin Statüsünde Nihai Mutabakat Yakın”, 19 Ocak 2012, www.ahiskapress.com/?p=12830 EriĢim Tarihi 05.11.2012. 6 Tarih boyunca Hazar’ın durumu ile ilgili bugüne kadar çeĢitli anlamsalar yapılmıĢtır. Bunları ikiye ayırabiliriz; 1994 “Asrın AnlaĢması”na kadarki yapılan ve “Asrın AnlaĢması”ndan sonraki dönemde yapılan anlaĢmalar. 1994 senesine kadar yapılan anlaĢmalar daha çok iki devlet arasında, Ġran ve Rusya arasında yapılmıĢtır. Yapılan bu anlaĢmalar daha çok Hazar’ın kullanımı ile ilgiliydi ve çok ta stratejik bir önem taĢımamaktaydı. 1994 yılından sonraki dönemde statü problemi ortaya çıktığı için yapılan tüm görüĢmeler ve anlaĢmalar kıyıdaĢ devletlerin stratejilerini yansıtmıĢ ve statüyle ilgili görüĢlerini ortaya koymuĢtur.19 Ancak bu konuda görüĢ birliğine varılamamıĢtır. Devletler günümüzde dıĢiĢleri bakanları nezdinde oluĢturdukları komisyon çerçevesinde Hazar’ın statüsünü belirleme çalıĢmaları yapmaktadır. Her yıl 17 Kasım’da toplanan bu komisyonda görüĢler dile getirilir ve statü konusunda adımlar atılması konusunda kararlar alır. Ancak kararlar henüz nihayete erdirilememiĢtir. 1991 sonrası ortaya çıkan sınır anlaĢmazlığı, yeni devletler için öncelikle egemenlik sorunu, ikinci olarak da bir ekonomik sorundur. Hazar’daki kaynakların kullanılmaya baĢlanabilmesi için egemenlik sorunu, dolayısıyla sınır anlaĢmazlıklarının çözülmesi gerekmektedir. Sorunun tıkanıp kaldığı nokta ise bu sınırların, hangi hukuki çerçevede çizileceği ve nasıl tanımlanacağıdır. Bu aĢamada Hazar’ın statüsü konusunda iki seçenek ortaya çıkmaktadır: Hazar bir göl müdür? Deniz midir? Bu soruya, 1991 yılına kadar fazla önem verilmiyordu. Hazar'ın kıyısındaki iki devlet olan Rusya ve Ġran, bir Ģekilde kendi aralarında çözüm sağlayabiliyordu. Hazar, mevcut askeri güç ve petrol sanayisi ile tam anlamıyla bir "Sovyet göl"ü niteliğindeydi. Ġran da, Hazar'ın küçük bir bölümünü kontrol eden önemsiz bir ortak durumundaydı. Sovyetlerin dağılmasından sonra Rusya ve Ġran'ın eski anlaĢmanın devam etmesine iliĢkin talepleri bölgede yeni kurulan devletler tarafından kabul görmedi.20 Yeni dönemde zengin hidrokarbon kaynakları ile büyük petrol rezervlerini bünyesinde barındıran Hazar üzerinde uluslararası güçlerin de nüfuz mücadelesine giriĢmesi nedeniyle, bölge çok daha fazla önem kazandı. Hazar'daki iktidar mücadelesinde Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Ġran olmak üzere beĢ kıyıdaĢ devletin yanı sıra, ABD, Avrupa Birliği, Çin ve Türkiye de büyük rol oynuyor. BeĢ kıyıdaĢ devlet, Hazar'ın statüsü konusunda bir turlu anlaĢma sağlayamıyor. Siyasi bir çözüm gerektiren bu konunun gündemi daha uzunca bir sure iĢgal edeceği de açıktır. 19 Anar Gayıbov, “Hazar Havzası’nın Doğal Statüsü ve Bakü-Ceyhan Boru Hattının Ekonomik Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Ortadoğu AraĢtırmaları Enstitüsü Ġstanbul 2005, s.21 20 Seymur Hasanov, “Hazar Denizi’nde Meydana Gelen Olumsuz DıĢsallıklar ve Çözüm Önerileri”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 2007, s. 112. 7 Hazar her ne kadar sahip olduğu coğrafi özellikleri ve ekonomik kaynakları itibariyle dünyada eĢsiz bir yapıya sahipse de dünyanın birçok bölgesinde, Hazar ile benzer nitelikteki su havzaları bir çözüme kavuĢturulmuĢtur. Ama içerisinde aĢağı yukarı bütün kıyıdaĢ ülkelerin Hazar konusundaki temel tezleri değiĢikliğe uğramıĢ ve değiĢen Ģartlara göre nitelik değiĢtirmiĢtir. Hazar’ın statüsünü belirleme tartıĢmaları sürerken Hazar Denizi’nin yasal statüsünü tanımlama konusunda üç genel yaklaĢım söz konusudur; Birinci görüĢe göre Hazar, diğer göllere ve denizlere benzemeyen bir havzadır ve onun çoğu özellikleri mevcut uluslararası yasal normlar ve uygulamalara konu olamaz. Bu sebeple Hazar’ın yasal statüsünü ayrıntılı bir Ģekilde düzenleme sürecinde gelenek dıĢı yaklaĢımlara baĢvurulmalıdır. Bazen Hazar “sınır gölü” olarak ya da “açık deniz” olarak tanımlanmaktadır.21 Hazar’ın hukuki statüsünün bir göl olarak kabul edilmesi halinde sınır suları ile ilgili uluslar arası geleneksel hukuk kuralları geçerli olacak, Hazar’ın da diğer göller gibi bölünmesi gerekecektir, çünkü kıyıdaĢ devletler, sınırları içindeki biyolojik ve doğal kaynakların kullanımı ile su ve taĢımacılık alanında egemenliklerini kurmak ve korumak isteyeceklerdir. Göllerin bölünmesinin birçok yöntemi vardır.22 Ancak kıyıdaĢ devletlerin hangi yöntemi kullanacaklarının belirlenmesi, eğer bir mutabakat sağlanamazsa zor ve hukuken uygulanabilirliği olmayan bir seçenektir. Nitekim Hazar’a kıyısı bulunan devletlerin sınır çizgisi veya diğer bölünme yöntemleri üzerinde anlaĢamadıkları bilinmektedir. Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan eĢit-uzaklık çizgisi prensibini benimsemiĢler, ancak nasıl uygulanacağı noktasında anlaĢma sağlayamamıĢlardır. Sorun, hangi yöntemle veya nasıl bölüneceği değil, bölünmesi durumunda ortaya çıkacak egemenlik kaybı ve bunun ekonomik çıkarlara vereceği zarardır.23 1980'lerin baĢlarından beri 135 üye ülke BM'nin Deniz Hukuku Konvansiyonunu imzalamıĢ durumdadır. Konvansiyona göre, deniz ve okyanuslara kıyısı olan ülkeler, 12 millik bir kıta sahanlığını ve onun ötesinde de 200 millik bir Özel Ekonomik Bölge'ye sahip olurlarken, bunların dıĢındaki tüm sular dünya halklarının ortak malı olarak kabul ediliyor. Hazar ise bu konvansiyonun çizdiği sınırların dıĢında kalıyor. BirleĢmiĢ Milletler Deniz Hukuku SözleĢmesi (BMDHS) "iç deniz" terimini tanımlarken, uluslararası hukukta 21 Çağrı KürĢat Yüce, Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde Mücadele, Ötüken Yayınları, Ġstanbul 2006, s. 240. 23 ġĠR, a.g.e. s. 115. 8 da "uluslararası göl" kavramı bulunuyor. Ama her ikisi de Hazar'ın özel durumuna yüzde yüz uymuyor.24 Hazar’ın hukuki statüsünün bir deniz olarak kabul edilmesi halinde ise BM Denizler Hukuku SözleĢmesi’nin (1982) doğrudan uygulanması gerekecektir. Bu durumda 12 millik karasuları, 200 mili aĢmayan Münhasır Ekonomik Bölge ve kıta sahanlığı prensiplerine göre çizilecek bir sınır söz konusu olacaktır. Ancak Hazar ülkeleri arasında bu tür bir uygulamaya izin verecek uzaklık zaten mevcut değildir. Bu durumda BM Denizler Hukuku SözleĢmesi’nin 15nci maddesi gereği devletlerin, karĢılıklı kıyılara sahiplerse orta noktayı esas kabul ederek, sınırın o çizgiyi aĢmaması ilkesi uygulanacaktır. Bu noktada, özellikle Ġran’ın egemenlik kaybına uğrayacağı kesindir. Ġran, Sovyet-Ġran anlaĢmalarına dayandırdığı ortak kullanım hakkını, ya da razı olduğu %20’lik eĢit paylaĢım hakkını kaybedecektir. Ġran bunu kesinlikle kabul etmeyecektir. Ayrıca Hazar’ın deniz olarak kabul edilmesi durumunda açık denizlere bağlantısı olmayan üç yeni devlet (Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan) Karadeniz ve Baltık Denizi bağlantılarından yararlanma iddiasında bulunabilirler.25 Bu tür bir istek Rusya’nın kendi akarsuları üzerindeki hâkimiyetinin sınırlanması anlamına gelecektir. Bu yüzden Rusya kendi çıkarlarına ters olan bu duruma karĢı çıkmaktadır. GeçmiĢte bölge devletleri arasında statü belirlenmesi konusunda sürekli bir müzakere süreci yaĢanmıĢ ve bir dizi anlaĢmalar imzalanmıĢtır. Ancak bazı devletlerin tavır değiĢtirmesi, politik dönüĢümler vs. faktörler nedeniyle mevcut anlaĢmalar feshedilip yerine baĢka anlaĢmalar, sözleĢmeler düzenlenmiĢtir. Ancak yine de bir sonuca varılamamıĢtır. Bu anlaĢmaların kısa bir özgeçmiĢine bakacak olursak; 1991 yılına kadar Hazar'a kıyıdaĢ olan iki devlet Çarlık Rusyası/Sovyetler Birliği (1917'den sonra) ile tran arasında dört adet ikili antlaĢma yapılmıĢtır. Sovyetler Birliği'nin 1991 'de dağılmasından sonra ise genel nitelikli baĢka antlaĢma yapılmamıĢtır. 10 Şubat 1828 Türkmençay Antlaşması: AntlaĢmanın 4. maddesi Rusya ile tran arasındaki sınırın Hazar'da sona erdiğini ifade etmekte, 8. maddesi ise sadece Rusya'nın Hazar'da savaĢ gemisi bulundurma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir. Böylece Hazar, kara sınırının tespitinde ölçü olarak alınmıĢtır. 26 Şubat 1921 Moskova Dostluk Antlaşması: LL. madde ile Han'ın Hazar'da donanma bulundurmasını engelleyen Türkmençay AntlaĢması iptal edilmiĢtir. Ġki taraf Hazar'da kendi bayraklan altında seyrüsefer konusunda eĢit haklara sahip olacaklardı. 24 25 BĠLGĠCĠ, a.g.e. s.45 BM Denizler Hukuku SözleĢmesi, 69, 124-132.maddeler. 9 27 Ağustos 1935 Tarihli Antlaşma: AntlaĢmanın 14. ve 15. Maddelerinde Sovyet ve tran gemileri için serbest seyrüscfer hakkı ile 10millik bir mühnasır balıkçılık alanı kurulması öngörülmüĢtür. Ancak resmi sınır tayin edilmemiĢtir. AnlaĢmaya dair nota teatisinde Hazar bir "Sovyet-tran Denizi" olarak zikredilmiĢtir. 25 Mart 1940 Tahran Antlaşması: Bu antlaĢma büyük ölçüde 1935 AntlaĢması'nın hükümlerini teyit etmektedir. 12. Maddenin 4. fıkrası ile 10 mile kadar olan sularda balıkçılık haklarının kıyı devletinin bayrağını taĢıyan gemilere ait olduğu 26 kaydedilmektedir. Kıyıdaş Devletlerin Konuya Yaklaşımı Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yeni kurulan devletler kendi sorunları ile uğraĢtıkları için 1994 yılına kadar Hazar Denizi’nin statüsü ile ilgili bir sorun yaĢanmadı. 20 Eylül 1994 tarihinde Azerbaycan’ın Çırak, GüneĢli petrollerinin çıkarılması ile ilgili anlaĢma yapmasından sonra Rusya, Hazar Denizi’nin statüsü sorununu gündeme getirdi. Rusya DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Albert ÇerniĢev, Azerbaycan’ın Hazar petrolleri ile ilgili yaptığı anlaĢma üzerine petrollerin denize kıyısı olan ülkeler tarafından ortaklasa paylaĢılması gerektiğini belirtti. Azerbaycan’ı da hırsızlıkla suçladı. Rusya aynı tarihte BM’ye baĢvurarak BM Genel Kurulu’nun kıĢ oturumunda Hazar’ın hukuki rejimi sorununun gündemine alınmasını istemiĢtir.27 Bu tarihten itibaren Hazar Denizi’nin statüsü sorunu uluslararası bir sorun olarak gündeme geldi. Bu tarihten sonra Hazar’a kıyısı olan 5 devlet denizin statüsünü belirlemek için görüĢmelere baĢladılar. Azerbaycan AteĢler ülkesi olarak da bilinen Azerbaycan, Güney Kafkasya’nın en zengin petrol rezervlerine sahip olan ülkesidir. Henüz Ortadoğu petrolleri keĢfedilmeden Azerbaycan önemli bir petrol üretim merkeziydi. Petrolün üretimi çok eskilere dayansa da Azerbaycan’da sanayi yöntemleriyle petrol üretimi 19. yüzyılın ikinci yarısına denk 26 Selçuk Çolakoğlu, “Uluslararası Hukuk’ta Hazar’ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 53, Sayı: 1-4, Ocak-Aralık 1998, s.108 27 Cemal BaĢlamıĢ, “ÇerniĢev’den Bakü’ye Hırsızlık Suçlaması” Milliyet Gazetesi, 5 Ekim 1994. 10 gelmektedir. GeçmiĢ dönem verileri ele alındığında 1940 yılına kadar Azerbaycan’ın tek baĢına Sovyetler Birliği petrol üretiminin yaklaĢık %70’ini gerçekleĢtirdiği görülmektedir.28 Son yıllarda ġah Deniz gibi önemli bir doğal gaz sahası keĢfetmiĢ olmasına karĢın Azerbaycan, halen gaz ithal etmek zorunda olan bir ülke konumundadır. Burada da en önemli darboğaz, gereken yatırımların henüz tamamlanmamıĢ ve boru hatlarının inĢa edilmemiĢ olmasından kaynaklanmaktadır. Mevcut gaz üretiminin tamamı, Azerbaycan milli petrol Ģirketi (Azneft: SOCAR) tarafından ve Hazar’daki Bakhar sahasından yapılmaktadır.29 Bu sahada tespit edilen petrol ve doğalgaz rezervlerinin çok büyük oranda olması ve tahmin edilen rezervlerin de mevcut rezervlerin kat be kat üstünde olması Azerbaycan’ı geleceğin Kuveyt’i yapacak gibi görünüyor. Bu yüzden Azerbaycan yönetimi Hazar konusunda temkinli yaklaĢıp, sağlam adımlar atma peĢindedir. ġimdi Hazar’ın statüsü konusunda Azerbaycan’ın yaklaĢımını ele alalım: Hazar’da en aktif kıyıdaĢ ülke en aktif kıyıdaĢ ülke olan Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Hazar Denizi bölgesinin yeni belirmekte olan siyasi ve ekonomik merkezi konumuna girmiĢtir. Azerbaycan özellikle Batı sermayesini bölgedeki enerji kaynaklarına çekmesiyle ön plana çıkarken, aynı zamanda, statü tartıĢmalarında da Rusya Federasyonu ile beraber ağırlıklı konumda olmuĢtur.30 BaĢlangıçta Azerbaycan, bu su havzasını “göl” olarak nitelendirmekteydi. Hazar sorununun gündeme geldiği ilk günlerden itibaren Azerbaycan basınında Hazar’ın “göl” olduğunu dair yazılar sıkça yayınlanmakta ve resmi kanallarca da bu görüĢ savunulmaktaydı. Zaten Azerbaycan’ın Hazar’ın uluslararası bir göl olduğunu savunması ve bu yüzden de onun tamamının kıyı devletleri arasında bölüĢtürülmesi gerektiğini iddia etmesi görüĢü daha doğru bir değerlendirmedir. Eğer Bakü’nün amacı Hazar’ın tamamının ulusal sektörlere bölünmesini sağlamaksa, o zaman “Hazar Gölü” bu ülkenin amaçlarına ulaĢması açısından daha elveriĢli bir ortam yaratacaktı.31 Azerbaycan, Hazar’ın ulusal sektörlere bölünmesi gerektiği tezinin dayanak noktası, 1970 yılında Hazar’ın Sovyet kesiminin dörde bölünmesi ile oluĢan sektörel bölümlenmedir ki Azerbaycan bu durumun olduğu gibi kabulüni istemektedir. Bu tez aynı zamanda hava sahasının da bölünmesini kapsamaktadır. Ancak Ġran, 1970’de SSCB’nin 28 Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji-Siyaset ĠliĢkisi”, USAK Yayınları, Cilt1, No: 1 ss.36-66, 2006. 29 A.Necdet Pamir, “Kafkasya’daki Enerji Kaynaklarının Arz Güvenliği ve Kafkasya Siyasetine Etkileri”, (Ed.) Yelda Demirağ-Cem Karadedeli Geçmişten Günümüze Dönüşen Orta Asya ve Kafkasya, Palme Yayıncılık, Ankara 2006, s. 174. 30 Hasan Nuri Magdusul, “Hazar Denizi Bölgesi: Sorunlar ve Belirtiler”, Avrasya Etütleri, Sayı 19, Ġlkbahar-Yaz 2001, s. 15 31 Elnur Sultan, “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü: Çizilemeyen Sınırlar”, Stratejik Analiz, Cilt 12, Sayı 13, Mayıs 2001 s.65 11 kendi içerisinde yapmıĢ olduğu bu bölümlemeyi “hukuki dayanağı lmadığı” gerekçesiyle kabul etmemektedir.32 BaĢlangıçta Rusya ve Ġran kendi kıyılarında önemli rezervler olmadığı için kaynakların “ortak kullanımını” arzu ettiler. Türkmenistan da böyle bir pozisyonu savunan tarafta yer almaktaydı. Ancak zamanla Rusya’nın kendi ulusal sektörü içerisinde zengin petrol kaynakları bulmasıyla beraber Hazar’ın ulusal sektörlere bölünmesi tezine yaklaĢması Azerbaycan’ın pozisyonunu güçlendirici etki yarattı. Böylece Hazar’da dengeler bir anda değiĢmeye baĢlamıĢtır. Rusya’nın zaman içerisinde tavizler vererek Kazakistan ve Azerbaycan’ın savunduğu fikirlere yakınlaĢması bu ülkeleri de Rusya karĢısında tavize zorladı. Rusya’nın 6 Temmuz 1998’de Kazakistan’la yaptığı anlaĢmanın bir benzeri, Putin’in 9-11 Ocak 2001’de Azerbaycan’ı ziyareti sırasında bu ülke ile de imzalandı. Rusya ile yapılan bu anlaĢmada denizin dibi ulusal sektörlere bölünürken, su yüzeyi kıyıdaĢ ülkelerin ortak kullanımında kalmıĢtır. Bu anlaĢmayla, Hazar’daki beĢ kıyıdaĢ devletten Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan aynı cephede yer almıĢtır.33 Böylece Hazar'ın kuzey kesiminde Rusya Federasyonu, Kazakistan ve Azerbaycan arasındaki anlaĢmazlıkta çözüme varıldı. Bu yüzden Kazakistan, statü tartıĢmalarında tarafsızlığını sürdürüyor ve bu konuda Ġran'a en çok karsı çıkan Azerbaycan'la aynı çizgide yürüyor. Farklı haritaları esas alan Azerbaycan ile Türkmenistan arasında Kepez petrol yatakları nedeniyle, tartıĢmalar söz konusu. Bu durum, Türkmenistan'ın giderek Ġran'a yakınlaĢmasına sebep oldu. Türkmenistan, baĢlangıçta Rusya ve Ġran'ın ortak kullanım tezini kabul etti ve 12 Kasım 1996'da bu üç ülke arasında memorandum imzalandı. Ancak daha sonra Aralık 1998'de Moskova'da yapılan kıyı devletleri zirvesinde Rusya-KazakistanAzerbaycan üçlüsünün politikalarında daha yakın bir çizgiye yaklaĢtı. Bugün, birlikte hareket eden Türkmenistan ve Ġran bu sorunun ancak beĢ kıyıdaĢ ülkenin ortak kararı ile çözülebileceğini savunarak, ikili anlaĢmalarla bu sorunun çözülmesine karĢı çıkıyor.34 Türkmenistan Zamanında sadece Sovyetler Birliği içerisinde kullanılan ve Orta Asya’da var olan doğal gaz, günümüzde hem Avrupa’nın hem de Asya bölgesinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek potansiyele sahip görünmektedir. Özellikle Türkmenistan bölgesinde yer alan doğal gaz rezervi çok büyük bir orana ulaĢmaktadır. Doğal gaza sahip olmanın yanı sıra bir 32 Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, TÜRKSAM, 14 ġubat 2005, http://www.turksam.org/tr/a153.html EriĢim Tarihi: 05.11.2012 33 YÜCE, a.g.e. s. 251. 34 HASANOV, a.g.m. s.117 12 baĢka etkili unsur da üretilen doğal gazın transferi konusudur. Doğal gaz taĢımacılığında Türkmenistan, Hazar Denizi’ne olan kıyısı ile projelerde etkili rol oynamaktadır.35 Ancak Hazar konusundaki görüĢlerini tam olarak belirleyemeyen Türkmenistan, baĢlangıçta Rusya ve Ġran’ın ortak kullanım tezini benimsemiĢtir. Bu amaçla Türkmenistan 12 Kasım 1996’da Hazar’a kıyısı olan devletlerin DıĢiĢleri Bakanları’nın AĢkabat’taki görüĢmesinde bu üç ülke ile memorandum imzalanmıĢtır. Ancak daha sonra, Aralık 1998’de Moskova’da yapılan kıyı devletleri zirvesinde daha farklı bir tutum sergileyerek Hazar’ın bölünmesini ve Azerbaycan’la aralarındaki sınırın ortay hat prensibine göre belirlenmesini kabul ettiğini açıkladı. Genel prensiplerde Türkmenistan, Rusya-Kazakistan-Azerbaycan üçlüsünün yürütmüĢ oldu politikalara daha yakın durmuĢtur. Türkmenistan’ın bu ülkelerle ve özellikle de Azerbaycan ile ayrıldığı nokta, ortay hattın geçeceği alanları belirleyememesidir.36 Ayrıca son dönemde, Azerbaycan ile tartıĢmalı yataklar sebebiyle mevcut olan gerginlik Türkmenistan’ı giderek Ġran’a yakınlaĢtırmaktadır. Hazar konusunda Türkmenistan’ın Ġran ile benzer görüĢler savunmasının nedeni Azeri, Kepez, Çırag ve GüneĢli yataklarıdır. 1949-67’de keĢfedilen ve Hazar’ın Azerbaycan sektöründe bulunan Neft Dağları, Çırag, Azeri ve Kepez yatakları petrol ve gaz rezervleri açısından büyük önem taĢımaktadır. Türkmenistan bu bölgelerden Azeri ve Çırag yataklarının kendi alanında olduğunu ileri sürmektedir. Azeri ve Çırag yataklarının Hazar’ın Türkmenistan sektöründe gösterilmesi konusunda Azerbaycan ise birleĢmiĢ hat usulü ile Hazar’ın milli sektörlere ayrıldığını gösteren Sovyetler Birliği Petrol Sanayisi Bakanlığına ait haritalarda ve daha sonra ise Azerbaycan, Kazakistan ve yabancı teĢkilatlar tarafından hazırlanmıĢ bütün haritalarda Azeri ve Çırag yataklarının Azerbaycan bölgesinde yer aldığını kanıt olarak göstermiĢtir.37 Diğer yandan, Türkmenistan, Hazar sorununun ancak beĢ kıyıdaĢ ülkenin iĢtiraki ve fikir birliği ile çözülebileceğini belirtmekte ve ikili anlaĢmalarla bu sorunun çözülmesine karĢı çıkmaktadır. Türkmenistan gibi Ġran da Hazar’ın statüsü belirlenirken ikili anlaĢmaları tanımadığını belirterek, beĢ kıyıdaĢ ülkenin statü sorununu beraberce belirlemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu yüzden, Putin’in daveti ile Hazar’ın statüsü konusunda ortak bir görüĢ oluĢturmak amacıyla BDT üesi dört kıyıdaĢ ülkenin Soçi’de yapacakları toplantı için 35 Asem Hekimoğlu, Uluslararası Dengeler Bağlamında Orta Asya’daki Enerji Politikaları”, (Ed.) M. SavaĢ Kafkasyalı, Bölgesel ve Küresel Politikalarda Orta Asya, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Ġnceleme-araĢtırma dizisi; yayın no.10, Ankara-Türkistan 2012, s. 283. 36 METĠN, a.g.e. s. 167. 37 Mustafa Gökçe, “Sovyet Öncesinden Günümüze Hazar Ve Çevresinin Durumu”, Doktora Tezi, Ankara Üni. SBE,, Genel Türk Tarihi ABD, Ankara 2007, s. 213 13 Türkmenistan devlet baĢkanı Saparmurat TürkmenbaĢı, “Ġransız yapılacak bir toplantıya katılmak istemediği”ni açıklayarak gitmemiĢtir.38 TürkmenbaĢı, AĢkabat’ın Hazar’ın statüsü konusundaki pozisyonunu açıklarken, “Hazar BM kararlarına uygun olarak kıyıdaĢ ülkelerin her birinin 12 millik ulusal karasularının ve 35 millik münhasır ekonomik bölgesinin olması gerektiğini ve geri kalan bölgenin ise bütün kıyıdaĢ ülkelerin ortak kullanımında olacağı bir nitelikte paylaĢtırılması gerektiği”ni ifade etmiĢtir.39 Türkmenistan ve Ġran, Hazar’ın kuzeyindekilere karĢı bir ittifak içine girmiĢ gözükmektedir. 2003 yılında Hazar’ın güney sektörünün taksimine iliĢkin bir antlaĢma imzalayan iki ülke uluslararası hukukun ilke ve normlarına ve BM Deniz Hukuku SözleĢmesi’ne uygun olarak deniz yatağının paylaĢımı konusunda anlaĢtılar. Ancak antlaĢma, bu ilkelerin neyi içerdiğini belirlememekle birlikte, iki ülkenin her bir Hazar devletinin Hazar’ın % 20’sine sahip olması gerektiği ve beĢ eĢit parçaya taksiminden yana olduğu izlenimini vermektedir. Böylece Hazar’da Ġran ve Türkmenistan, kuzeyde Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan’ın oluĢturduğu uzlaĢmaya karĢı bir tutum sergilemektedir.40 Azerbaycan-Türkmenistan Arasındaki Kepez (Serdar) Sorunu Hazar’ın Azerbaycan bölgesi ile Türkmenistan bölgesi arasında yerleĢen ve bugün iki ülke arasındaki en önemli sorun haline gelen Kepez/Serdar yatağını 1959’da Azerbaycan jeologları keĢfetmiĢ ancak, ilk petrol üretimi 1989’da yapılmıĢtır. Her beĢ ülke kendi “ulusal alanı” içerisinde olarak gördüğü yataklara kendi “milli” isimlerini vermektedir. Bu tartıĢmalı yatakların baĢında Azerbaycan’ın “Kepez” ve Türkmenistan’ın ise “Serdar” olarak adlandırdığı zengin petrol yatakları gelmektedir. Bu yatağın Sovyetler dönemindeki ismi “Promezhutocnoe”dir. Özellikle Kepez/Serdar yatağı üzerinde yoğunlaĢan tartıĢmalarda her iki taraf farklı haritalar kullanarak bu bölgenin kendi ulusal alanları içerisinde olduğunu iddia etmektedir. Türkmenistan, Azerbaycan’ın kendi milli alanı içerisinde gördüğü Kepez yatağına hak iddia etmekte ve bu yatağa Serdar ismi vererek uluslararası iĢletime açmak istemektedir.41 Bu istek doğrultusunda iki ülke arasında anlaĢmazlık yaĢanmakta ve iliĢkilerin seyri pek de olumlu görünmemektedir. Öyle ki Temmuz 1997’de Rus Ģirketleri Rosneft ve Lukoil ile Azerbaycan arasında imzalananKepez yatağını kapsayan anlaĢma Türkmenistan’ın tepkisini çekmiĢ, AĢkabat, yatağın kendi sularında bulunduğunu ve 38 Sinan Oğan, “Hazar”da Tehlikeli Oyunlar: Statü Sorunu, PaylaĢılamayan Kaynaklar ve Silahlanma YarıĢı”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 2, Yaz-2001, s.163. 39 YÜCE, a.g.e. s. 254. 40 Süleyman Sırrı Terzioğlu, “ Hazar’ın Statüsü Hakkında KıyıdaĢ Devletlerin Hukuksal GörüĢleri”, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Yayınları, Cilt:3, Sayı:5, Ankara 2008, s. 42. 41 OĞAN, “Yeni Global Oyun…’’ 14 Türkmenistan’ın malı olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca Türkmenistan, Hazar’ın yeni statüsünü belirleyecek anlaĢmanın yapılmasna kadar yeni petrol anlaĢmalarının yapılması durumunda KEpez konusunu BM ve uluslararası mahkemelere göüreceğini söylemiĢtir. Fakat Mart 2000’de Türkmenistan DıĢiĢleri Bakanı Boris ġıkmuradov, Ġran Ģirketlerini Kepez’de araĢtırmaya davet ettiklerini söylemiĢtir. Nihayetinde de bu sorun 2001 yılında Türkmenistan’ın Azerbaycan’daki büyükelçiliğini kapatmasına neden oldu.42 Son zamanlarda Azerbaycan ile Türkmenistan arasında Kepez (Serdar) petrol yatağı üzerinde tartıĢmalar yeniden gündeme gelmiĢtir. Sorun, Kepez (Serdar) petrol yatağı üzerinde Türkmenistan’ın sismik çalıĢma yapmasından kaynaklanmıĢtır. Türkmenistan’ın bu hareketine Azerbaycan tepki göstermiĢtir ve Türkmenistan’ı bu bölgede herhangi bir çalıĢma yürütmesini protesto etmiĢtir. Azerbaycan DıĢiĢleri Bakanlığı Türkmenistan’ın Kepez (Serdar) yatağında Hazar statüsü netleĢmeden herhangi bir çalıĢma yapmamasını dile getirmiĢtir. Çünkü Kepez (Serdar) yatağı iki ülkenin sınırlarında bulunaktadır. 43 Sonuç olarak Kepez yatağının ortak iĢletilmesi kararlaĢtırılırsa tarafların her biri bu yataktan 30 milyar doların üzerinde gelir elde edeceklerdir. İran Ġran, Hazar’ın statüsü sorununun beĢ kıyı ülkesi tarafından oy birliği esasına göre belirlenmesi gerektiğini, tarafların tek taraflı tasarruflarının 1921 ve 1940 tarihli anlaĢmaların ihlali anlamına geleceğini düĢünmekte ve deniz tabanı ve yüzeyinin beĢ ülke arasında her ülke eĢit olarak %20 pay alacak Ģekilde paylaĢımını önermektedir.44 Ġran Hazar Denizi hidrokarbon rezervlerinin iĢletilmesi sürecinden dıĢlanmamak için bu Ģekilde davranmaktadır. Ġran ve SSCB arasında yapılan 1921 ve 1940 anlaĢmalarının bu kadar öne çıkmasının temelinde, Hazar’ın bir Sovyet-Ġran Denizi olarak görülmesi yatmaktadır. Bu anlaĢmalarda ortaya konan rejim iki devlet arasında bir “ortak egemenlik” (condominium) rejiminin tarihsel olarak kurulduğu iddialarına temel olarak gösterilmektedir. Ancak bu 42 Cavid Veliev, “AĢgabat-Bakü YakınlaĢması”, Cumhuriyet Gazetesi Strateji Dergisi Eki, 17.11.2012. 43 Lala Babayeva, “Azerbaycan ile Türkmenistan Arasında Kepez Sorunu”, TÜRKSAM, 08 Temmuz 2012, http://www.turksam.org/tr/a2703.html EriĢim Tarihi: 10.11.2012. 44 METĠN, a.g.e. s. 162. 15 anlaĢmalarda ortaya konan açıklanmadığı görülmektedir. 45 “Sovyet-Ġran Denizi” tanımlamasının tam anlamıyla Ġran’ın condominium (ortak egemenlik) kavramına atıfta bulunması, hem Ġran’ın gerçekçi olmayan beklentilerini yansıtmakta, hem de pratikte uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Ancak Ġran bu iddiasını müzakere konusu yaparak, siyasi bir pozisyon üretmeye çalıĢmaktadır. 2002’nın Mart ayında Ġran’ı Petrol bakanı Zanganeh, Ġran’ın en kısa sürede denizin beste birinde araĢtırmalara baĢlayacağını ve hiçbir baĢka araĢtırmacıya izin vermeyeceğini açıklamıĢtı. 2003 yılının Ocak ayında Ġran DıĢiĢleri Bakanı Kemal Harrazi devletin Hazar ile ilgili 20% kısımlık görüsü ile ilgili iddiasını bir daha gündeme getirdi. 2004 yılı Temmuz ayı itibariyle bu konuyla ilgili Hazar’a kıyıdaĢ devletlerarasında bir anlaĢmaya henüz varılamamıĢtı. Daha önce yapılan teĢebbüsler de sonuçsuz kalmıĢ. Nisan 2002’de beĢ kıyıdaĢ devlet arasında yapılan görüĢmeden bir sonuç çıkmamıĢtır. 2 Mayıs 2002’de Ġran ile Azerbaycan arasında yapılan görüĢmede de bir sonuca varılamamıĢtır. Mart 2003’te Ġran ile Türkmenistan arasında yapılan görüĢmede beĢ kıyıdaĢ devlet arasında ortak karara varılması gerektiği konuĢulmuĢ, ama bu iki devlet kendi sınırlarını belirleyecekleri konusunda görüĢlerini ileri sürmüĢlerdir. Daha önce 23 Temmuz 2001’de Azerbaycan kıyısında araĢtırma yapan iki BP gemisine Ġran savaĢ gemileri tarafından müdahale edilmeye çalıĢılmıĢ ve BP yasaklanmıĢ bölgede araĢtırma yapmakla suçlanmıĢtır.46 Hazar Denizi ile ilgili görüĢmeler 2010 yılında oldukça hareketlenmiĢtir. Temsilciler Ekim ortalarında Bakü'de, Kasım`ın ilk günlerinde ise Tahran'da toplanmıĢlardır. Bazıları bu diplomatik trafiğin sonucunda statü konusunda bir ilerleme sağlanacağını düĢünüyordu. Ancak Tahran`ın statü ile ilgili tavrı değiĢmez olarak duruyordu. Tahran Hazar`ın kıyı devletlerarasında beĢ eĢit parçaya bölünmesi konusundaki isteğinden vazgeçmemektedir. Bunun ise uluslararası hukuk kurallarına uygun olmadığı açıktır.47 Bugün de Ġran aynı tavrı sergilediğinden ötürü Hazar’a statü kazandırılamamaktadır. Bu da Ġran’ın daha çok iĢine gelmektedir. Çünkü Ġran’a göre çözülmemiĢ bir Hazar sorunu, anlaĢma ile çözülerek kaybedilmiĢ egemenlik haklarından çok daha faydalıdır. Kazakistan Kazakistan Hazar statüsü konusunda ġubat 1998’ e kadar Azerbaycan ile benzer görüĢleri benimsemiĢti. Bu ülkenin yaklaĢımı BMDHS’nin deniz kanunları çerçevesinde 45 ġĠR, a.g.e. s. 126. GAYIBOV, a.g.e. s. 34. 47 Elhan ġahinoğlu, “Hazar'ın Statüsü Konusunda Neden Bir Türlü Mutabakata Varılamıyor?”, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 20.11.2010, http://www.21yyte.org/tr/yazi5899Hazarin_Statusu_Konusunda_Neden_Bir_Turlu_Mutabakata_Varilamiyor.html, EriĢim Tarihi: 29.10.2012. 46 16 Hazar’ın kapalı deniz (iç deniz) gibi değerlendirilmesi görüĢüdür. Devlet sınırları arazi sularının eni ile belirlenir ve aynı zamanda her bir devletin ekonomik bölgesinin sınırları çizilir.48 Hazar’ın statüsü hakkında gerçekleĢtirilen toplantılardan kesin sonuç alınamasa da bu süreçte bazı geliĢmeler de oldu. Hazar’ın paylaĢımı ile ilgili ilk geliĢme 1996 yılında yasandı. 12 Kasım 1996’da AĢkabat görüĢmelerinde Kazakistan Hazar’ın uluslararası hukuk normlarına uygun olarak yetki alanının ve balıkçılık bölgeleri sınırlarının belirlenmesini ve deniz tabanının milli sektörlere ayrılmasını istedi. Rusya, Ġran ve Türkmenistan ise kendi aralarında mineral kaynakların kullanımında iĢbirliği yapılması hakkında memorandum imzaladılar. Kazakistan ve Azerbaycan bu memoranduma katılmadılar.49 6 Temmuz 1998’de Rusya ve Kazakistan deniz yatağının kuzey kısmını bir çizgiyle eĢit olarak kendi aralarında böldüler. Ancak bu anlaĢma sadece deniz yatağı ile ilgilidir. Rusya Hazar sularının ortak kullanıma açık olması konusundaki ısrarını sürdürdü. Kazakistan ve Rusya’nın yaptığı bu anlaĢma Hazar’ın kullanımı ile ilgili olumlu bir geliĢmeydi. Bu ikiliye daha sonra Azerbaycan da katıldı. 14 Mayıs 2003 tarihinde Almatı’da; Azerbaycan, Rusya ve Kazakistan; Hazar’ın deniz tabanının bölünmesi konusunda bir protokol imzaladılar. Bu anlaĢmaya göre Hazar’ın %19’u Rusya’ya, %29’u Kazakistan’a, %18-19 civarındaki bölümü de Azerbaycan’a ait olacaktır. Geri kalan kısım ise Türkmenistan ve Ġran’ın bu paylaĢıma karsı çıkması nedeniyle belirsizliğini korumaktadır.50 Artık Kazakistan, Hazar’ın statüsünün belirlenmesinde 1982 BM Deniz Hukuku SözleĢmesi’nin uygulanması gerektiğini; seyrüsefer, balıkçılık ve çevre korunması konusunda esneklik gösterebileceğini, deniz yatağının orta hat esasına göre paylaĢılması gerektiğini, Hazar’ın sularının ise belirli bir münhasır yetki alanı dıĢında ortak kullanılabileceğini, her sahildar ülkenin karasularının ve balıkçılık bölgelerinin dıĢında kalan bölgelerin kıyı devletleri için serbest seyrüsefere açık olması gerektiğini, her sahildar ülkenin Hazar’a açılan ve RF topraklarında kalan suyollarını RF ile ikili anlaĢmalar çerçevesinde kullanılması gerektiğini savunmaktadır.51 Rusya Federasyonu SSCB’nin çöküĢünün ardından baĢlayan Hazar’ın statüsü tartıĢmalarında en önemli oyunculardan birisi olan Rusya Federasyonu, konuyu, ilk kez Ekim 1993’te gündeme 48 GAYIBOV, a.g.e. s. 37. GÖKÇE, a.g.e. s. 217. 50 GÖKÇE, a.g.e. s. 211. 51 METĠN, a.g.e. s. 167. 49 17 getirmiĢtir (1992 Tahran Konferansı dıĢında).52 Rusya’nın bu dönemdeki yaklaĢımı, Hazar’ın bir sınır gölü olmadığı, tek bir ekosisteme sahip bölünemez kapalı bir su rezervi olduğu, statüsünün SSCB ile Ġran arasında yapılan 1921 tarihli Moskova ve 1940 tarihli Tahran AnlaĢmalarıyla belirlenmiĢ bulunduğu, söz konusu anlaĢmalarla belirlenen 10/12 millik münhasır balıkçılık bölgesi dıĢında kalan alanların sahildar devletlerin ortak kullanımına açık olduğu, 1982 Deniz Hukuku SözleĢmesinin Hazar Denizi’ne uygulanmasının söz konusu olmayacağı Ģeklindedir.53 Rusya Hazar’ın kıyıdaĢ ülkelerce kullanımı görüĢüne karĢıdır. Temelde kıyıdaĢ ülkelerin hakkı uluslar arası anlaĢmalarda ortaya konabilir ancak pratikte Rusya’nın Hazar problemini çözümü konusunda veto hakkı vardır. Rusya’nın bu tezi Ġran ve Türkmenistan tarafından desteklenmektedir. Rusya, Ġran ve Türkmenistan Hazar’ın “kapalı bir iç deniz” olduğunu kabul etmekte ve 20 millik karasularını kullanmaktadırlar. Bu deniz bölgesi “Akvatoria” suyunun parçası olarak tanımlanmaktadır ve Hazar’ı çevreleyen ülkelerin uluslar arası sınırları ile kısıtlıdır. Hak sahibi ülke hem su yüzeyini hem deniz dibini hem de hava sahasını kullanabilmektedir. 20 millik kara suyunun ötesinde 20 millikte münhasır ekonomik bölge vardır. Bu bölgeden hak sahibi ülke deniz dibi zenginlikleri de dahil olmak üzere yararlanabilir. Üçüncü ülkeler bu bölgeyi seyir amaçları, kablo döĢemek, eğlence gibi amaçlarda kullanabilirler.54 Hazar Denizi’ni kıyı devletlerle ortak olarak kullanmak isteyen Rusya’nın yaklaĢımında, önceleri politik kaygılar daha fazla ön plana çıkmaktaydı. Hala bölgeyi kendi “arka bahçesi” olarak görmek isteyen Rusya’nın bir diğer kaygısı, zengin petrol yataklarına sahip Azerbaycan’ın Batı ile giderek artan yakınlaĢmasıdır. Bu sebeple Rusya Federasyonu’nun statü tartıĢmalarının merkezinde daha çok Azerbaycan bulunmaktadır.55 Azerbaycan ise 1991’den devam eden petrol anlaĢması görüĢmelerini 20 Eylül 1994 tarihinde anlaĢma ile neticelendirmiĢti. Yapılan anlaĢmanın ardında, Batılı büyük petrol Ģirketleri Hazar Denizi’nin Azerbaycan sektörüne ciddi miktarlarda yatırım yapmaya baĢladılar. BaĢlangıçta Rusya Hükümeti ve onun Lukoil ġirketi, Azerbaycan’ın Batılı Ģirketlerle yürüttüğü petrol görüĢmelerinden dıĢlanmıĢtı. Ancak bu dıĢlanmıĢlık Azerbaycan’da Elçibey hükümetinin bir darbeyle uzaklaĢtırılmasıyla neticelendi. Ġktidara geldikten sonra mevcut durumu iyi kavrayan Haydar Aliyev, aynı akıbetin kendi baĢına gelmesinden çekindiği için “Asrın AnlaĢması”nda kendi ulusal petrol Ģirketi SOCAR’ın 52 YÜCE, a.g.e. s. 244 METĠN, a.g.e. s. 159. 54 Halil ġimĢek, “Hazar Denizi’nin Statüsü”, http://www.hsimsek.com/haberindevami2.asp?id=%20123 EriĢim Tarihi: 27.10.2012. 55 OĞAN, “Hazar”da Tehlikeli Oyunlar…” s.156 53 18 payından, Rus Lukoil Ģirketine %10’luk bir pay verecek Ģekilde Rusya’yı da bu büyük oyuna dâhil etti. Hazar’ın statüsünün belirlenmesi sürecinde önemli bir role sahip olan Rusya, Hazar Bölgesi’ne oldukça büyük bir önem vermektedir. BaĢlangıçta Hazar konusunda Azerbaycan’a baskı yapmak suretiyle bir ivme kazanacağını düĢünen Rusya Federasyonu’nun Hazar Politikası, Putin’in iktidara gelmesi ile beraber değiĢikliğe uğramıĢtır. Rusya’nın dıĢ politikasında özellikle de eski SSCB mekanındaki politikasında enerjinin temel unsur haline geldiği, Putin’in 21 Nisan 2000’deki Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısının ardından yaptığı açıklama ile açıkça ortaya çıkmıĢtır. Putin, yaptığı açıklamada “partnerlerinin Hazar Bölgesi’nde çok akif olduklarını ve kendilerinin de benzeri bir aktivite sergileyeceklerini” ifade etmiĢtir. 56 Rusya’nın Hazar’ın sektörel bölünmesini engellemek için ileri sürdüğü diğer bir resmi gerekçe ise tam bir bölünmenin doğal çevreye zarar vereceğidir. Dünyadaki toplam havyarın yüzde 90’ının bulunduğu Hazar, Rusya’ya göre Rusya için çok önemlidir. Bu yüzden biyolojik kaynakların verimli kullanımı Rusya’nın çekincelerinden birisi ise Hazar’ın ekolojisi, ikincisidir. Rusya hukuki statüde anlaĢılamayabileceğini ancak biyolojik varlıklar ve çevre konusunda ortak anlaĢmaların imzalanması gerektiğini belirtmektedir. Rusya’nın Hazar’ın statüsü sorunu karĢısında takındığı yeni çevreci yaklaĢımı aslında gerçekçi değil ironik gözükmektedir. Zira Sovyet dönemi boyunca Hazar, çevre açısından dünyadaki en tehlikeli bölgelerden biri olmuĢtur. Gerçekten Azerbaycanlı bilim adamlarına göre Bakü ve Sumgait’i içeren ApĢeron Yarımadası ve Hazar Denizi, yoğun hava ve su kirliliği nedeniyle ekolojik açıdan dünyanın en çok kirlenen bölgesi olmuĢtur.57 SONUÇ Coğrafi olduğu kadar, stratejik açıdan da önemli bir yerde olan Hazar, uzmanların iddialarına göre birçok bölge ile rekabet edebilecek bir petrol ve doğal gaz potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelin kullanılabilmesi, yani hem kaynakların iĢletilebilmesi hem de petrol ve doğal gazın dünya piyasalarına ulaĢımı için gerekli boru hatlarının yapılabilmesi, buna imkân veren sağlıklı bir hukuki statünün varlığını gerektirmektedir. Ancak 1991 'ele Sovyetler Birliği'nin dağılıp ortaya yeni kıyıdaĢ devletlerin çıkması ve bu yeni devletlerin Hazar'daki petrol ve doğal gaz yataklarını iĢletmeye açmaları beraberinde büyük tartıĢmalar getirmiĢtir. Özellikle 1993'ten ben Hazar'ın statüsü sorunu gündeme getirilmiĢ ve halen 56 OĞAN, “Hazar”da Tehlikeli Oyunlar…”, s.159. Ġsmail Hakkı ĠĢçan, “Uluslararası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi Enerji Ekonomisi ve Hazar Denizi’ni PaylaĢım Sorunu”, Sosyoekonomi Dergisi, Özel Sayı, 2010-EN, s. 80. 57 19 çözüme kavuĢturulamamıĢtır. Aslında Hazar üzerindeki tartıĢmalar, onun göl veya deniz olması sorunundan çok kaynaklarının ve özellikle de petrol ve doğal gazın ne Ģekilde paylaĢılıp kullanılacağı üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Söz konusu olan aynı zamanda kıyıdaĢ devletlerin siyasi ve ekonomik egemenlik alanlarının belirlenmesi olunca bu konuda çeliĢkiler artmakta ve uzlaĢma güçleĢmektedir. Günümüze kadar Hazar'ın paylaĢımına iliĢkin kesin düzenlemelerin olmaması ise, bu tartıĢmaları daha da körüklemektedir. Halen askıda bulunan Hazar'ın hukuki statüsünün bir an önce çözümlenmesi, kaynaklardan faydalanmak ve ekonomik kazanç sağlamak amacıyla yatırım yapan konsorsiyum ülkeleri için önemli olduğu kadar, siyasi ve ekonomik dönüĢümleri ve kalkınmaları açısından yeni cumhuriyetler için de hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, karĢılıklı çıkarlar ve eĢit haklar temelinde taraflardan birinin görüĢünü diğerine empoze etmeden, bölgede barıĢ ve iĢbirliği hedeflenerek müzakerelerin devam ettirilerek sonuçlandırılması gerekir. Müzakerelerin sonuçsuz kalması durumunda, kanaatimizce, nihai bir yol olarak, belki de uluslararası bir mahkemeye veya hakemliğe gidilerek sorunun çözümlenmesi uygun olacaktır. Hazar'da petrol savaĢı, sessiz ve derinden sürüyor. Azerbaycan'da ilk defa petrolü bulan ünlü Alfred Nobel'in 100 yıl önce söylediği, "Kafkasya'da petrol, kan ve politika birbirine karıĢık" sözü bugün için de geçerli. Petrol, kan da getirebilir barıĢ da. Ġkiyüzlü politikalar ise hep zenginliklerin sömürülmesine endeksli. Çıkarların rol oynadığı uluslararası arenada, petrol kozunu milli menfaatleri için kullanan, karizmatik bir lider olan Haydar Aliyev kanla yoğrulmuĢ politikalarla Ģekillenen Kafkasya'nın makus talihini değiĢtirmek amacıyla, kurtlarla aynı sahnede dans ediyor ve satranç oynuyor. Aliyev iyi bir oyuncu… KAYNAKÇA “Hazar Denizinin Statüsünde Nihai Mutabakat ww.ahiskapress.com/?p=12830 EriĢim Tarihi 05.11.2012. Yakın”, 19 Ocak 2012, “Uluslararası SözleĢme ve AnlaĢmalar”, Azerbaycan Siyasi Üniversitesi, 2000. ABULLAYEV, Cavid, “Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Hazar’ın Statüsü ve Doğal Kaynaklarının ĠĢletilmesi Sorunu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 48, Sayı 1-4, 1998. BABAYEVA, Lala “Azerbaycan ile Türkmenistan Arasında Kepez Sorunu”, TÜRKSAM, 08 Temmuz 2012, http://www.turksam.org/tr/a2703.html EriĢim Tarihi: 10.11.2012. BAġLAMIġ, Cenk, “ÇerniĢev’den Bakü’ye Hırsızlık Suçlaması” Milliyet Gazetesi, 5 Ekim 1994. 20 BĠLGĠCĠ, Metin, “Hazar Enerji Havzası’nın Türkiye ve Çevre Ülkeler Açısından Stratejik Önemi”, Yüksek Lisans Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Ens. SBE, Kocaeli 2005. BM Denizler Hukuku SözleĢmesi, 69, 124-132.maddeler. CLAGET, Briçe M., "Ownership of Seabed and Subsoil Resources in the Caspian Sea Under the Rules of International Law", Caspian Crossroads Magazine, Cilt 1 (3), 1995. ÇOLAKOĞLU, Selçuk “Uluslararası Hukukta Hazar'ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 53, Sayı: 1-4, Ocak-Aralık 1998. DABIRI, Muhammad Rizo, “The Legal Status of the Caspian Sea” Stenogra Phic Report from the International Conference, Almaty, Kazakhistan, 15-16 May, 1995. ERTAN, Fikret, “Yine Sonuç Yok”, Zaman Gazetesi, 06.07.2007. GAYIBOV, Anar, “Hazar Havzası’nın Doğal Statüsü ve Bakü-Ceyhan Boru Hattının Ekonomik Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üni. Ortadoğu AraĢtırmaları Ens, Ġstanbul 2005. GÖKÇE, Mustafa, “Sovyet Öncesinden Günümüze Hazar Ve Çevresinin Durumu”, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı, Ankara 2007. HASANOV, Seymur, “Hazar Denizi’nde Meydana Gelen Olumsuz DıĢsallıklar ve Çözüm Önerileri”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 2007. HEKĠMOĞLU, Asem, Uluslararası Dengeler Bağlamında Orta Asya’daki Enerji Politikaları”, (Ed.) M. SavaĢ Kafkasyalı, Bölgesel ve Küresel Politikalarda Orta Asya, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Ġnceleme-araĢtırma dizisi; yayın no.10, Ankara-Türkisan 2012. ĠġCAN, Ġsmail Hakkı, “Uluslararası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi Enerji Ekonomisi ve Hazar Denizi’ni PaylaĢım Sorunu”, Sosyoekonomi Dergisi, Özel Sayı, 2010-EN. LAÇĠNER, Sedat, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji-Siyaset ĠliĢkisi”, USAK Yayınları, Cilt1, No: 1, Ġstanbul 2006. MAGDUSUL, Hasan Nuri, “Hazar Denizi Bölgesi: Sorunlar ve Belirtiler”, Avrasya Etütleri, Sayı 19, Ġlkbahar-Yaz 2001. MALEKI, Abbas, “The Legal Status of the Caspian Sea: Discussion of Different Iranian Views”, Institute of Caspian Studies, April 2001 http://www.caspianstudies.com/article/Maleki-legal.htm (Erisim: 25.10.2012). METĠN, Meftun, “Politik ve Bölgesel Güç Hazar”, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, Ġstanbul 2004. OĞAN, Sinan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, TÜRKSAM, 14 ġubat 2005, http://www.turksam.org/tr/a153.html EriĢim Tarihi: 05.11.2012. OGAN, Sinan: “Hazar”da Tehlikeli Oyunlar: Statü Sorunu, PaylaĢılamayan Kaynaklar ve Silahlanma YarıĢı”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 2, Yaz-2001. 21 ÖZERTEM, Hasan Selim, “Hazar’ın Statüsü: Gözler 2011 Moskova Zirvesinde”, USAK, 5 Kasım 2011, http://usakgundem.com/yazar/1922 EriĢim Tarihi: 26.10.2012. PAMĠR, A.Necdet, “Kafkasya’daki Enerji Kaynaklarının Arz Güvenliği ve Kafkasya Siyasetine Etkileri”, (Ed.) Yelda Demirağ - Cem Karadedeli Geçmişten Günümüze Dönüşen Orta Asya ve Kafkasya, Palme Yayıncılık, Ankara 2006. PEĠMANĠ, Hooman, “The Caspian Pipeline Dilemma: Political Games and Economic Loesses”, Westport, CT: Praeger Publishers, 2001. ġAHĠNOĞLU, Elhan, “Hazar'ın Statüsü Konusunda Neden Bir Türlü Mutabakata Varılamıyor?”, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 20.11.2010, http://www.21yyte.org/tr/yazi5899.Hazarin_Statusu_Konusunda_Neden_Bir_Turlu_Mutaba kata_Varilamiyor.html, EriĢim Tarihi: 29.10.2012. ġAMGUNOVA, Manar, “Kazakistan’ın Tehdit Algılamaları ve Bölgesel Güvenlik Politikaları”, Stratejik Analiz, Cilt 12, Sayı 13, Mayıs 2001. ġĠMġEK, Halil, “Hazar Denizi’nin Statüsü”, http://www.hsimsek.com/haberindevami2.asp?id=%20123 EriĢim Tarihi: 27.10.2012. ġĠR, Aslan Yavuz, “Hazar’ın Statüsü, Jeopolitiği ve Bölgesel Güvenliğe Etkileri” Global Strateji Dergisi, Yıl:3, Sayı:12, KıĢ 2008. SULTAN, Elnur Sultan, “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü: Çizilemeyen Sınırlar”, Stratejik Analiz, Cilt 12, Sayı 13, Mayıs 2001. TERZĠOĞLU, Süleyman Sırrı, “ Hazar’ın Statüsü Hakkında KıyıdaĢ Devletlerin Hukuksal GörüĢleri”, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Yayınları, Cilt:3, Sayı:5, Ankara 2008. UĠPOPUU, Henn-Juri, “The Caspian Sea: A Tangle of Legal Problems”, World Today, Cilt 51, 1995. USAK Stratejik Gündem, “Hazar Denizi'nin Hukuki Statüsü TartıĢıldı”, 23 Kasım 2011, http://www.usakgundem.com/haber/68803/hazar-denizi-39-nin-hukuki-statüsü-tartıĢıldı.html EriĢim Tarihi: 01.11.2012. VELĠEV, Cavid, “AĢgabat-Bakü YakınlaĢması”, Cumhuriyet Gazetesi Strateji Dergisi Eki, 17.11.2012. YONGA, Namık Kemal, Kapalı Deniz Hukuku, Liberte Yayınları, Ġstanbul 1996. YÜCE, Çağrı KürĢat, Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde Mücadele, Ötüken Yayınları, Ġstanbul 2006. 22