mitral anulus kalsifikasyonun kardiyovasküler risk faktörleri ve global

advertisement
T.C.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ
KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI
MİTRAL ANULUS KALSİFİKASYONUN
KARDİYOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ VE
GLOBAL KARDİYOVASKÜLER RİSK SKORLARI
İLE İLİŞKİSİ
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Bassam AJOUZ
Tez Danışmanı
Prof.Dr. Hüsniye Yüksel
İSTANBUL – 2015
ÖNSÖZ
Eğitimimin süresince onun insanlığından ve bilgisinden çok büyük
yararlar
gördüğüm
Kardiyoloji
Anabilim
Dalı
Başkanı
Hocam
Prof. Dr. Hüsniye Yüksel ‘e;
Tezimin oluşmasında büyük emekleri geçen Uzm. Dr. Barış İkitimur’a;
Asistanlık hayatım boyunca beraber çalıştığımız, bana büyük yardımları
dokunan ve eğitimime katkısı olan Kardiyoloji Anabilim Dalı’nın değerli
hocalarına;
Kardiyoloji
eğitimim
boyunca
birlikte
çalıştığımız
asistan
arkadaşlarıma, Kardiyoloji Anabilim Dalı hemşire ve personellerine;
Bu zorlu süreçte bana her zaman destek olan ve hoşgörülerini
esirgemeyen tüm aileme çok teşekkür ederim.
Saygılarımla
Dr. Bassam Ajouz
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖNSÖZ ............................................................................................................................. i
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... ii
TABLO LİSTESİ ........................................................................................................... iv
ŞEKİL LİSTESİ .............................................................................................................. v
KISALTMALAR…………………………………………………………………...…vi
ÖZET ............................................................................................................................ viii
ABSTRACT .................................................................................................................... ix
1. GİRİŞ VE AMAÇ ...................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER................................................................................................... 2
2.1. MİTRAL KAPAK ANATOMİSİ....................................................................... 2
2.2. MİTRAL ANULUS KALSİFİKASYONU ........................................................ 3
2.2.1. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Epidemiyolojisi ............................................ 3
2.2.2. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Prognozu…………………………………...4
2.2.3. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Patofizyolojisi .............................................. 4
2.2.4. Mitral Anulus Kalsifikasyonun ile Görülen Hastalıklar................................. 5
2.2.4.1.
Kalp Kapak Hastalıkları ...................................................................... 5
2.2.4.2.
Aritmiler .............................................................................................. 6
2.2.4.3.
İnme ..................................................................................................... 7
2.2.4.4.
Koroner Arter Hastalığı ....................................................................... 7
2.2.4.5.
Diğer Kardiyovasküler hastalıklar ....................................................... 7
2.2.4.6.
İnfektif Endokardit .............................................................................. 8
2.2.4.7.
Böbrek Hastalığı .................................................................................. 8
2.2.5. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Tanısı ........................................................... 8
ii
2.2.6. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Tedavisi ..................................................... 11
2.3. KARDİYOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ ............................................. 12
2.3.1. Yaş-Cinsiyet ................................................................................................. 12
2.3.2. Aile Öyküsü .................................................................................................. 12
2.3.3. Hipertansiyon ............................................................................................... 12
2.3.4. Dislipidemi ................................................................................................... 13
2.3.5. Diyabet ......................................................................................................... 13
2.3.6. Sigara ............................................................................................................ 13
2.4. ATEROSKLEROZ PATOGENEZİ ................................................................ 14
2.5. KARDİYOVASKÜLER RiSK SKORLARI ................................................... 16
2.5.1. Türk Kardiyoloji Derneği Risk Skoru .......................................................... 17
2.5.2. Framingham Risk Skoru ............................................................................... 21
2.5.3. Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji 2013 risk skoru . 22
3. MATERYAL VE METOD ..................................................................................... 23
4. BULGULAR ............................................................................................................. 26
5. TARTIŞMA .............................................................................................................. 31
6. SONUÇ ..................................................................................................................... 36
7. KAYNAKLAR ......................................................................................................... 37
iii
TABLO LİSTESİ
Sayfa No
Tablo 1. MAK, AKS ve kontrol grupları arasındaki yaş, cinsiyet ve kardiyovasküler risk
faktörlerinin karşılaştırılması... ....................................................................................... 27
Tablo 2. AKS ve AKS dışı grup arasındaki yaş, cinsiyet ve kardiyovasküler risk
faktörlerinin karşılaştırılması.. ........................................................................................ 28
Tablo 3. MAK, AKS ve kontrol grupları arasındaki üç kardiyovasküler risk skoru
hesaplama sonuçlarının karşılaştırılması.. ...................................................................... 29
Tablo 4. AKS ve AKS dışı grup arasındaki üç kardiyovasküler risk skoru hesaplama
sonuçlarının karşılaştırılması.. ........................................................................................ 30
iv
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No
Şekil 1. Mitral kapak anatomisi ........................................................................................ 2
Şekil 2. MAK'n parasternal uzun aks EKO görüntüsü ..................................................... 9
Şekil 3. MAK'ın parasternal kısa aks EKO görüntüsü...................................................... 9
Şekil 4. MAK'ın iki boşluk EKO görüntüsü ................................................................... 10
Şekil 5. MAK'ın dört boşluk EKO görüntüsü ................................................................. 10
Şekil 6. Ateroskleroz gelişiminin aşamaları ................................................................... 15
v
KISALTMALAR
ACE
: Anjiotensin dönüştürücü enzim
AKS
: Akut koroner sendrom
AF
: Atriyal fibrilasyon
ARIC
: Toplumlar Arasında Ateroskleroz Riski Çalışması
AV
: Atrioventriküler nod
BAFS
: Belgrad Atriyal Fibrilasyon Çalışması
CHS
: Kardiyovasküler Sağlık Çalışması
DLP
: Dislipidemi
DM
: Diabetes mellitus
EF
: Ejeksiyon fraksiyonu
EKG
: Elektrokardiyografi
EKO
: Ekokardiyografi
ESC
: Avrupa Kardiyoloji Derneği
FHS
: Framingham Kalp Çalışması
FRs
: Framingham risk skoru
GİA
:Gecici iskemik atak
HDL
: Yüksek dansiteli lipoprotein
HT
: Hipertansiyon
KAG
: Koroner anjiyografi
KAH
: Koroner arter hastalığı
KAK
: Korner arter kalsifikasyonu
KVAÖ
: Kardiyovasküler aile öyküsü
LDL
: Düşük dansiteli lipoprotein
MAK
: Mitral anulus kalsifikasyonu
vi
MESA
: Ateroskleroz Multi-Etnik Çalışması
Mİ
: Miyokard infarktüsü
NO
: Nitrik oksit
PMKBV
: Perkütan mitral kapak balon valvüloplasti
SKB
: Sistolik kan basıncı
TAK
: Triküspit anulus kalsifikasyonu
TKD/RS
: Türk Kardiyoloji Derneği Risk Skoru
WHO
: Dünya Sağlık Örgütü
vii
ÖZET
Amaç: Mitral anulus kalsifikasyonu (MAK) yaşla artış gösteren mitral kapağın
fibröz iskeletinin kronik dejeneratif kalsifikasyonudur. Patolojik çalışmalar MAK'ın
ateroskleroza benzer etyolojiye sahip olduğunu göstermiştir. Bu çalışmanın amacı MAK
ile kardiyovasküler risk faktörleri ve kardiyovasküler risk skorları arasındaki ilişkiyi
değerlendirmektir.
Metod: Çalışmamızda Cerrrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalın’da
Nisan 2010 - Nisan 2012 tarihleri arasında takip edilen 2075 hastanın tıbbi kayıtları
retrospektif olarak incelendi, 2075 hastadan ekokardiyografi ile MAK olan 400
hastadan oluşan özel bir çalışma grubu seçildi. Bu 400 hasta, klasik kardiyovasküler
risk faktörleri ve kardiyovasküler risk skorları (Türk Kardiyoloji Derneği risk skoru,
Framingham risk skoru ve Amerikan Kalp Derneği ACC/AHA 2013 risk skoru)
yönünden incelenip, yaş ve cinsiyet özellikleri benzer olan MAK olmayan 400 hastadan
oluşan bir kontrol grubu ile karşılaştırıldı.
Dört yüz MAK olan hastanın arasında, akut koroner sendromu tanısıyla (AKS)
hastaneye başvuran ve daha önceden kardiyak hastalığı olmayan 83 hasta alt grubu
oluşturdu. AKS alt grubu ile diğer gruplar arasında aynı yönlerden karşılaştırmalar
yapıldı.
Bulgular: Kardiyovasküler aile öyküsü MAK ve kontrol grupları arasında anlamlı
farklılık göstermedi (p>0,05). Diğer kardiyovasküler risk faktörleri ise dislipidemi,
hipertansiyon, sigara kullanımı ve diyabet MAK grubunda kontrol grubuna göre
istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) yüksek bulundu.
Çalışmada kullanılan üç kardiyovasküler risk skorların MAK grubunda kontrol
grubuna göre istatiksel olarak anlamlı yükseklik gösterdi (p<0,05).
En yüksek sonuçlar AKS alt grubunda bulundu (p<0,05).
Sonuç: MAK olan hastalarda MAK olmayanlara kıyasla kardiyovasküler risk
faktörleri ve kardiyovasküler risk skorları oranı anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
viii
ABSTRACT
Objective: Mitral annular calcification (MAC) is the chronic degenerative
calcification of the mitral valve’s fibrous skeleton that increases with aging.
Pathological studies showed similar etiologies between MAC and atherosclerosis. The
aim of this study was to investigate the relation between MAC with cardiovascular risk
factors and cardiovascular risk scores.
Method: We retrospectively observed 2075 patients whom were admitted to the
Department of Cardiology in Cerrahpaşa Medical Faculty between April 2010 and April
2012. Among these 2075 patients we choosed special study group of 400 patients who
had MAC. These 400 patients were compared with a control group of 400 patients who
had not MAC. The cardiovascular risk factors and the cardiyovaskular risk scores were
studied in these 400 patients and were copmared with the control group.
Among MAC group we choosed a subgroup of 83 patients whom were admitted
by the reason of acute coronary syndromes (ACS) and made the same comparisons with
the other groups.
Results: Cardiovascular family history did not differ between case and control
groups (p>0,05). The other cardiovascular risk factors dislipidemia, hipertension,
smoking and diabetes mellitus were significantly higher in the MAC group (p<0,05)
copmpared with the control group. The three cardiovascular risk scores that we used in
our study were significantly higher in the MAC group (p<0.05).
The results in the subgroup of ACS patients were the highest (p<0,05).
Conclusion: Cardiovascular risk factors and cardiovascular risk scores were
significantly higher in patients who had MAC compared with those had not MAC.
ix
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Kardiyovasküler hastalıklar; koroner arter hastalığı (KAH), serebrovasküler
hastalıklar ve periferik arter hastalığını içermektedir. Kardiyovasküler hastalıklar,
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bir numaralı mortalite ve morbidite nedenidir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 2005 yılında toplam 58 milyon ölümün
%30’unun (yaklaşık 17.500.000 ölüm) kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklandığı
belirtilmektedir. 2020 yılında tüm ölümler içinde, kardiyovasküler hastalıklara bağlı
ölümlerin %36 oranına ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye verilerine bakıldığında
önümüzdeki 10 yıl içinde, koroner kalp hastası sayısının 2,8 milyondan tam ikiye
katlanarak 5,6 milyona yükselmesi beklenmektedir. Nüfusun artması ve yaşlanmasına
bağlı olarak, kardiyovasküler hastalıklara eğilimi artıracak bir biyolojik neden olmasa
bile, koroner kalp hastası sayısının her yıl %4,7 oranında artması öngörülmektedir (1).
Kardiyovasküler risk faktörleri sigara kullanımı, aşırı kilo, hareketsiz yaşam,
hipertansiyon,
dislipidemi,
diyabet,
birinci
derece
akrabalarda
erken
yaşta
kardiyovasküler hastalık öyküsü, yaş ve cinsiyettir.
Toplam kardiyovasküler risk değerlendirilmesi ve bu risklerin azaltılması
koruyucu kardiyolojinin temel taşını oluşturmaktadır. Risk altındaki bireyler
tanımlanabilirse, bu kişilerin ve toplumun kardiyovasküler hastalık riski azaltılabilir.
Kardiyovasküler riskin azaltılabilmesi için dünya’da çeşitli kardiyovasküler risk
hesaplama modelleri geliştirilmiş ve hekimleri destekleyen bir risk tahmin ve tedavi
programları haline getirilmiştir.
Mitral anulus kalsifikasyonu (MAK) yaşla birlikte artış gösteren, mitral kapağın
fibröz iskeletinin kronik dejeneratif kasifikasyonudur. Yapılan patolojik çalışmalar
MAK’ın ateroskleroza benzer bir patofizyolojiye sahip olduğunu göstermiştir. Dahası
MAK varlığının artmış kardiyovasküler mortalite belirteci olduğu öne sürülmüştür (2).
Bu çalışmanın amacı MAK ile kardiyovasküler hastalıkların klasik risk faktörleri
(hipertansiyon, dislipidemi, kardiyovasküler aile öyküsü, diyabet ve sigara kullanımı)
ve kardiyovasküler risk skorları arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
1
2.GENEL BİLGİLER
2.1.MİTRAL KAPAK ANATOMİSİ
Mitral kapak kalbin sol atriyum ile sol ventrikül arasında kanın geçişini
düzenleyen oluşumdur. Kalbin dinlenim süresi (diyastol) sırasında sol atriyumdan sol
ventriküle geçişine olanak verecek biçimde açılırken, sistol sırasında kapanarak kanın
geriye doğru kaçışına engel olur. Mitral aparat temal olarak 4 yapının birleşmesi ile
oluşur.
1.Kapak yaprakçıkları: ön ve arka yaprakçıkları (leaflet)
2.Kapak halkası (anulusu)
3.Papiller kaslar (kapağın hareketini sağlayan kaslar)
4.Korda tendinea (kasları yaprakçıklara bağlayan oluşumlar)
Şekil 1: Mitral kapak anatomisi
2
2.2.MİTRAL ANULUS KALSİFİKASYONU
Mitral anulus kalsifikasyonu ilk olarak 1908 yılında tam atrioventriküler nod
(AV) bloku ile ilişkisi nedeniyle Bonninger tarafından tanımlanmıştır (3). MAK mitral
kapağın fibröz iskeletinin kronik dejeneratif kalsifikasyonudur. Mitral anulus aslında
fibröz yapıda C şeklindeki iskeletten ibarettir, sol ventrikül ile sol atriyumun birleştiği
yerde yerleşir, mitral anulus mitral yaprakçıklarını bağlayıp mitral kapağa destek olur.
MAK kalsiyumun bu anulusun altına ve içine birikimi ile ortaya çıkar (4). MAK yaşla
birlikte daha yüksek oranda görülür, mitral yetersizliğine ve nadiren semptomatik mitral
kapak darlığına neden olur (5,6).
2.2.1.Mitral Anulus Kalsifikasyonun Epidemiyolojisi
YAŞ:
Mitral anulus kalsifikasyonu yaşla artış gösteren bir bulgudur. Yaşlı hastalar
arasında yapılan kardiyovasküler sağlık çalışmasında (CHS) yaşlı insanların arasında
MAK oranı önemli derecede yüksek bulundu. Bu çalışmaya alınan bireylerin yaş
ortalaması 76 olup MAK prevalansı %42 iken; 85 yaşından büyük olan hastaların
arasında %60 olarak bulundu (7). Framingham kalp çalışmasında (FHS) 40 yaş
altındaki popülâsyonda MAK oranı anlamlı bulunmadı (8). Kuzey Manhattan
çalışmasında ise, yaş ortalaması 68 olan 1955 hastada MAK oranı %27 olarak
bulundu(9). Allison ve arkadaşlarının çalışması ise, yaşın her 10 yıl artması ile MAK
oranının 3,7 kat artığını gösterdi(10).
CİNSİYET:
Erkekler ve kadınlar arasında MAK prevalansı yapılan çalışmalarda çelişkili
sonuçlar göstermiştir. FHS'de MAK oranı kadınların arasında erkeklerden daha yüksek
bulunurken (%72) (11), Allison ve arkadaşlarının çalışmasında MAK oranı erkeklerde
daha yüksek bulunmuştur (10). Toplumlar arasında ateroskleroz riski (ARIC)
çalışmasında (yaş ortalaması: 59) ise, MAK oranı erkekler ve kadınlar arasında eşit
bulunmuştur (12) ve bu çalışmada da MAK oranının yaşla birlikte arttığı görülmüştür,
70 ve üzerindeki yaşlarda kadınların %10’unda ve erkeklerin %15’inde MAK vardı.
Ateroskleroz multi-etnik çalışmasında (MESA) ise 45-84 yaşları arasında kadınlarda
MAK oranı %12 bulunurken aynı yaştaki erkeklerde MAK oranı %8 olarak
bulundu(13).
3
IRK:
Irklar arasında MAK’ın farklı dağılımını gösteren çalışmalar sınırlıdır. Çoğu Latin
asıllı hastalardan oluşan (ortalama yaş: 68) bir çalışmada MAK oranı %26 olarak
bulundu (7). ARIC çalışmasında, sadece Afrika asıllı Amerikanların dâhil olduğu bir
grupta (ortalama yaş: 59) MAK oranı %4,9 olarak bulundu (12). MESA çalışması
verilerine göre ise, 45-84 yaşları arasında, en yüksek MAK oranı beyazların arasında
görüldü (%12) sonra Latinler (%10) daha sonra Afrika asıllı Amerikanlar (%7) ve en
düşük oran Çinlilerin arasında bulundu (%5) (13). Bu çalışmada ırksal fark sadece
MAK oranında değil diğer valvüler kalsifikasyonlarda da görüldü (14).
2.2.2.Mitral Anulus Kalsifikasyonun Prognozu
Çeşitli çalışmalarda MAK ile kardiyovasküler olayların arasındaki ilişki
araştırıldı. Framingham çalışmasında 16 yıl boyunca 1197 hasta takip altına alındı ve
kardiyovasküler hastalıklar sebebi ile ve diğer sebepler ile görülen ölümler
karşılaştırıldı ve sonuçta MAK’da her 1 mm artışa karşın kardiyovasküler hastalıklar
sebebi ile ölüm oranında yaklaşık %10 oranında yükselme izlendi (11). ARIC
çalışmasının Afrika asıllı Amerikanlardan oluşan bir alt grubunda MAK yüksek
miyokard infarktüsü oranı ile ilişkili bulundu (12). Belgrad atriyal fibrilasyon
çalışmasında 1056 hasta 9,9 yıl boyunca prospektif olarak takip altına alındı ve
çalışmada MAK ile iskemik inme, miyokard infarktüsü ve diğer kardiyovasküler
hastalıklar sebebi ile ölümler arasında önemli bir ilişki bulundu (15). Kuzey Manhattan
çalışmasında 1955 hasta 7,4 yıl boyunca takip altına alındı, bu çalışmanın sonucunda
MAK varlığında, miyokard infarktüsü ve iskemik inme sebebi ile olan ölüm yüksek
oranda bulundu (9).
2.2.3. Mitral Anulus Kalsifikasyonun Patofizyolojisi
Mitral anulus kalsifikasyonu ileri yaş, sistemik hipertansiyon, hiperkolesterolemi,
diyabet, kronik böbrek yetmezliği, sekonder hiperparatiroidizm, Marfan ve Hurler
sendromları gibi fibröz iskeletin genetik anormalliklerinde daha yüksek oranda
görülür(16-19). Mitral anulus kalsifikasyonu ile aterosklerozun arasında güçlü bir ilişki
var. Yapılan erken patolojik çalışmalarda MAK ve aynı patolojiye sahip olan kalsifik
aort kapak darlığının aterosklerozun bir türü olabileceği gösterilmiştir (20,21).
4
Kardiyak valvüler kalsifikasyonların önceki araştırmalarda pasif bir olay olduğu
düşünülürken; yeni araştırmalar bu kalsifikasyonun değişik faktörlerin kontrolü altında
düzenli bir olay olduğunu gösterdi (22-24). Büyük patolojik çalışmalarda kardiyak
valvüler kalsifikasyonun osteojeneze benzer bir olay olduğu görüldü (25). Son dönem
böbrek hastalığında MAK oranı çok yüksektir (26-30) ve son dönem böbrek
hastalığında kalsiyum fosfat üretilmesi doğrudan MAK yaygınlığı ile korelasyon
göstermektedir (31).Yüksek fosfat seviyeleri vasküler düz kasların osteoblastik
hücrelere dönüşmesini tetikler (32). Aort ve mitral kapakların başlangınç anular
kalsifiye alanlarında ilk olarak türbülanslı kan akışı vardır ve bu da endotel hasarına
neden olup ateroskleroz riskini artırır, entotel hasarına cevap olarak kalsifiye alanlarda,
arasında makrofaj ve T-hücresi infiltrasyonu olan lipid birikimi noktaları vardır (33).
Mitral kapak kazeöz kalsifikasyonu, MAK’ın nadir bir türüdür genellikle posterior
halkayı tutar ve lezyon kavite şeklini alır, bu kavite içinde kalsiyumdan, yağ asidinden
ve kolesterolden oluşan peynire benzeyen bir doku vardır ve bu intrakardiyak kitle veya
kavite gibi görülebilir (34-36).
2.2.4. Mitral Anulus Kalsifikasyonu ile Görülen Hastalıklar
Mitral anulus kalsifikasyonu yaşla birlikte daha yüksek oranda görülmektedir,
mitral yetersizliğine neden olabileceği gibi, nadiren semptomatik mitral darlığına neden
olabilir. MAK aynı zamanda, atriyal fibrilasyon, iletim sistemi hastalığı, aterosklerotik
hastalıklar, inme ve vasküler kaynaklı ölüm gibi riskleri artırmaktadır.
2.2.4.1. Kalp Kapak Hastalıkları
Genelde MAK’ın mitral kapağın ve sol ventrikül fonksiyonlarının üzerine olan
patolojik etkisi zayıfken veya hiçbir etkisi olmazken; bazen geniş kalsifikasyonlar
fonksiyonel mitral darlığı veya mitral yetmezliğine yol açabilir (37,38).
Mitral Darlığı
Bazen MAK sol ventikül için önemli bir hemodinamik engel oluşturabilir ve
kalsifik mitral darlığına neden olabilir. Normalde diyastolde mitral anulus dilate olur,
MAK varlığında bu dilatasyon gerçekleşmeyebilir ve böylece mital kapakçıkların
hareketleri kısıtlanabilir. Kalsifik mitral darlık tüp şeklini alırken, romatizmal mitral
darlığı huni şeklini alır (38).
5
Mitral Yetersizliği
Mitral anulus kalsifikasyonu düşük oranda mitral kapak darlığına neden
olabilirken mitral yetersizliğine daha yüksek oranda neden olabilmektedir. MAK
anulusun normal sistolik kontraksiyonunu ve mitral kapakçıkların hareketlerini
engelleyerek, mitral yetersizliğine yol açabilir. Ekokardiyografi (EKO) ile 25000 MAK
vakasının %11,7'sinde mitral yetersizliği izlenirken; diğer iki küçük çalışmada MAK
olan hastalarda MY oranı %54 ve %63 olarak görüldü ve bunların en azından %18 i ve
%33ü orta mitral yetersizliği idi (39,40).
Aort Kapak Hastalığı
Aort sklerozu ve MAK arasında patolojik benzerlik olduğuna göre, MAK
varlığında aort kapak lezyonları görülmesi şaşırtıcı değildir. Bunlar aort kapak anulus
kalsifikasyonu, aort kapak leaflet kalsifikasyonu ve aort kökü kalsifikasyonu
olabilir(41). MAK kalsifik aort kapak hastalığı için progresif hemodinamik bir risk
faktörüdür (42).
Diyastolik Disfonksiyon
Mitral anulus kalsifikasyonu mitral anulusun erken ve geç diyastolik hareketlerini
azaltır ve mitral anulusun hareketinin azalması sol ventrikül hipertofisine yol açarak diyastolik
disfonskiyonuna neden olabilir (40).
2.2.4.2. Aritmiler
İletim Sistemi Hastalıkları ve Bradiaritmiler
MAK varlığında iletim sisteminin bozukluğunun prevalansı yüksek görülmektedir
(AV blok, dal bloku, ventrikül içi ileti geçikmesi gibi) (37). MAK şiddeti ile iletim
sistemi hastalığı riski arasında ilişki olduğu gözlendi (43). Bazı çalışmalarda da MAK
ile kalıcı pacemaker implantasyonu gerektiren semptomatik bradiaritmiler (sinüzal
arrest veya iletim sistemi hastalıklarına bağlı) arasında ilişki görüldü (44). MAK ile
iletim bozukluğu arasındaki ilişkiyi, kalsifikasyonun AV noduna ve His demetine
uzanması kısmen açıklayabilir. Küçük bir çalışmada MAK’ın iletim sistemine yakın
olduğu vakalardaki iletim bozuklukları oranı %53 iken, iletim sistemine uzak bulunan
MAK vakalarında bu oran %26 olarak bulundu (45).
6
Atriyal Fibrilasyon
Çeşitli çalışmalarda MAK ile atriyal fibrilasyon arasında ilişki olduğu görüldü
(46-48). FHD'de 1126 hasta 16 yıl boyunca takip altına alındı ve mitral anulus
kalsifikasyonu AF için izole bir risk faktörü olarak bulundu (48).
2.2.4.3. İnme
İnme olaylarının olası sebepleri birlikte olan AF ve arteriyosklerozdur. Bazı
vakalarda inmenin sebebi MAK’a yapışık olan bir trombüsün olduğu açıklansa da (49),
MAK’ın tek başına tromboemboli olaylarına neden olup olmadığı net olarak
bilinmemektedir. MAK olan hastalarda bazen de kalsifik embolilerden bahsedildi, bu
embolilerin kaynağı birlikte olan kardiyovasküler hastalık veya MAK’ın kendisi
olabilir(50,51).
2.2.4.4. Koroner Arter Hastalığı
Radyonüklid miyokard perfüzyon görüntüleme yöntemi (52), koroner bilgisayarlı
tomografi yöntemi (53,54) veya invazif koroner anjiyografi yöntemi (55,56) ile yapılan
çalışmalar MAK ile koroner arter hastalığı (KAH) arasında güçlü bir ilişki olduğunu
göstermiştir. Örneğin, bir çalışmada KAH şüphesi olan 2465 hastaya (yaş ortalaması:
69) koroner anjiyografi yapılması sonucunda MAK olan hastalarda kritik KAH (arter
sayısına bakılmaksızın, koroner arter darlığı %70 ve üzeri olan) oranı %80 olarak
bulundu, MAK olmayan hastalarda bu oran %69 olarak bulundu, şiddetli MAK
olanlarda üç damar hastalığı oranı %74, hafif-orta MAK olanlarda %35 ve MAK
olamayanlarda %30 olarak bulundu (56). Benzer şekilde MESA çalışmasında 6814
hasta, koroner bilgisayarlı tomografi taramalarından geçirildi ve koroner arter
kalsifikasyonu (KAK) 3398 hastada tesbit edildi (%50 oranında). Demografik ve diğer
risk faktörlerini dikkate alınarak, hafif KAK olan hastalarda MAK oranı %2.13 iken;
şiddetli KAK olan hastalarda MAK oranı %7.57’ye kadar yükseldi (53). Bu çalışmalar
MAK ve KAH arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir.
2.2.4.5.Diğer Kardiyovasküler Hastalıklar
Mitral anulus kalsifikasyonu aort aterosklerozu ve karotis arter darlığı için güçlü
bir göstergedir (10,57,58).
7
2.2.4.6. İnfektif Endokardit
Endokardit ile MAK'ın ilişkili olduğuna dair bilgiler sınırlı olmasına rağmen,
litaratürde MAK ile endokardit arasında ilişki bulundu. Endokardit lezyonları,
yaprakçıklara veya MAK’a yapışık vejetasyonlar şeklinde ve MAK bölgesinde
paravalvüler apseler şeklinde görülebilir. Bazı gözlemlerde MAK’a yapışık olan
vejetasyonların daha kötü komorbidite (örneğin, diabetes mellitus ve kanser) ve
mortalite ile ilişkili olduğu düşünüldü (59). MAK varlığında infektif endokardit
cerrahisi ile ilgili bilgiler de sınırlıdır, 24 infektif endokardit cerrahi vakasından oluşan
(18’i akut infektif endokardit) cerrahi sonuçlarında erken ölüm oranı akut vakalarda
çok yüksek bulundu (60).
2.2.4.7. Böbrek Hastalığı
Son dönem böbrek yetersizliği hastalığı (SDBY) gibi mineral metabolizması
bozulmuş olanlarda, MAK agresif bir şekilde gelişir. SDBY olan 50-60 yaşları
arasındaki hastalarda MAK %35-50 oranından fazla izlenmektedir (26,28). Uzun süre
diyalize giren hastalarda MAK oranı daha yüksektir (26). Bu hastalarda MAK koroner
arter hastalığı, aterosklerotik vasküler hastalık ve kardiyovasküler ölümle daha yüksek
oranda ilişkilidir (27,28). SDBY hastalarında MAK papiller kas kalsifikasyonu,
triküspit anulus kalsifikasyonu (TAK) ve mitral ön yaprakçığına uzanan intervalvüler
fibroza kalsifikasyonu görülebilir (61).
2.2.5.Mitral Anulus Kalsifikasyonu Tanısı
Mitral anulus kalsifikasyonu tanısı hızlı ve kolay bir şekilde EKO ile konur,
parasternal ve apikal pencereleri kullanılarak uzun aks, kısa aks, iki boşluk ve dört
boşluk görüntüleri elde edilebilir (Şekil 2,3,4,5). EKO’da MAK mitral anulusun
arkasında düzensiz, yuvarlak ve J, C, U veya O harfleri görünümünde akustik
gölgelenme şeklinde görülür. Genelde MAK mitral kapak yaprakçıklarını veya korda
tendinaeları tutmaz, nadiren subvalvüler bölgeye ilerleyip posterior yaprakçığın altınada
yürüyerek bu yaprakçık boyunca uzanabilir. EKO’da leaflet komissürlerin ve ön
yaprakçığın tutulumu, romatizmal mitral hastalığını MAK’dan ayırır. Mitral anulusun
üçte bir bölümünden azını tutan kalsifikasyon hafif, üçte iki bölümünden fazlasını tutan
şiddetli MAK olarak sınıflandırılır (62).
8
Şekil 2: MAK'ın parasternal uzun aks EKO görüntüsü
LV: Sol ventrikül
LA: Sol atriyum
AV: Aort kapak
MAC: Mitral anulus kalsifikasyonu
Şekil 2. MAK'ın parasternal kısa aks EKO görüntüsü
MV: Mitral kapak
MAC: Mitral anulus kalsifikasyonu
9
Şekil 3. MAK'ın iki boşluk EKO görüntüsü
LA: Sol atriyum LV: Sol ventrikül
Oklar: Akustik gölge
Şekil 4: MAK'ın dört boşluk EKO görüntüsü
TAC: Triküspit anulus kalsifikasyonu
MAC: Mitral anulus kalsifikasyonu
10
2.2.6.Mitral Anulus Kalsifikasyonunun Tedavisi
Mitral anulus kalsifikasyonunun önlenmesi için veya asemptomatik MAK için
spesifik bir tedavi gerekmez. MAK’ın tedavi ile gerileyip gerilemediği herhangi bir
araştırmada gösterilmedi; ayrıca aynı patolojiye sahip olan aort kapak kalsifikasyonu,
anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ACE) ve statinlerle tedavi edildiğinde,
herhangi bir gerileme görülmedi (63,64). MAK'ın ateroskleoz, kapak hastalığı, inme ve
diğer vasküler hastalıklar ile ilişkili olması nedeni ile, birlikte olan diğer
kardiyovasküler hastalıklar iyi bir şekilde tedavi edilmelidir (65). MAK ile kronik
böbrek hastalığı arasında kuvvetli bir ilişki olduğu için, MAK saptandığında böbrek
fonksiyonları incelenmelidir (66,67). İzole MAK endokardit profilaksisi için
endikasyon değildir. Amerikan Göğüs Hastalıkları Koleji 2008 yılı kapak ve yapısal
kalp hastalıkları önerilerine göre, AF’si olmayan ve buna bağlı sistemik emboli, iskemik
inme veya gecici iskemik olay geçirmeyen hastalarda, sadece aspirin ile antitrombotik
tedavi yeterlidir, aspirin tedavisine rağmen kardiyovasküler olaylar yaşandığında,
vitamin K antagonisti ile (INR değeri 2-3 arasında tutulacak şekilde) antikoagülasyon
tedavisi önerilmektedir (68). MAK olan ve kanıtlanan tek bir kalsifik emboli olan
hastalarda,
antitrombotik
tedavi
gerekip
gerekmediğine
dair
yeterli
veriler
bulunmamaktadır. İzole MAK hastane takibi gerektirmez; ayrıca MAK ile ateroskleroz
ve majör kardiyovasküler olaylar arasında önemli ilişki olduğuna göre, modifiye
edilebilen kardiyovasküler risk faktörleri için (örneğin, hipertansiyon, hiperlipidemi)
uygun bir takip önerilir.
Mitral Anulus Kalsifikasyonu Varlığında Kapak Cerrahisi
Semptomatik ciddi mitral dalığına veya ciddi mitral yetersizliğine neden olmayan
izole MAK cerrahi gerektirmez. Romatizmal kapak hastalığının girişimsel tedavisinde
uygulanan perkütan mitral kapak balon valvüloplasti,
ciddi
anulus
kalsifikasyonu
olduğu durumda yararlı olmaz ve bu durumda uygulanan cerrahi yaklaşım, mitral
anulus boyunca dekalsifikasyon yapmakla birlikte anulusu yeniden halka şekline getirip
kapak replasmanı uygulamaktır. Aslında ciddi MAK varlığında kapak cerrahisi yüksek
risk taşımaktadır (69). AV nod hasarlanabilir, ventrikül rüptürü ve sirkumfleks koroner
arterin yaralanması görülebilir. Antikoagülasyon tedavisine rağmen kanıtlanmış kalsifik
emboli veya tekrarlanan tromboemboli olaylarında, mitral kapak replasmanı
düşünülebilir (70).
11
2.3. KARDİYOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ
Risk faktörlerinin tanımlanması ve bunların tedavisi asemptomatik kişilerde kalp
hastalıklarının önlenmesi (primer koruma), belirlenmiş hastalığı olan kişilerde
tekrarlayan olayların önlenmesi (sekonder korunma) için gereklidir. KAH risk faktörleri
ilk kez 1948 yılında başlayan Framingham kalp araştırmasında belirlenmiş ve daha
sonra birçok araştırmada doğrulanmıştır. Kanıtlanmış risk faktörleri arasında: yaş, erkek
cinsiyet ve aile öyküsünün olması gibi modifiye edilemeyen risk faktörleri varken;
modifiye edilebilir risk faktörleri ise hipertansiyon, sigara, diyabetes mellitus, obezite,
fiziksel inaktivite, aterojenik diyet, trombojenik/hemostatik durumdur.
2.3.1. Yaş-Cinsiyet
Koroner kalp hastalığı insidansı ve prevalansı yaş ile artar, böylece yaş en önemli
risk fatörü olarak düşünülebilir (71). Aterosklerozun erken lezyonlarının başlangıncı
çocukluk çağında olmasına rağmen koroner kalp hastalığının aşikar olarak ortaya
çıkması ve buna bağlı ölüm ileri yaşlarda olur. Erkeklerde 45 yaş, kadınlarda 55 yaş
üzeri koroner kalp hastalığı için güçlü bir risk faktörüdür. Oral kontraseptif ilaç alan
veya erken menopozlu kadınlarda risk artar. Premenopozal dönemde kadında KAH riski
erkeğe göre 1/7 iken, oran gittikçe yaklaşır ve 70 yaş itibariyle eşit hale gelir.
2.3.2. Aile Öyküsü
Otuz beş yaş üzerinde vaka kontrollü çalışmalarda, koroner kalp hastalığı ile
ailede birinci derece yakınların erken başlangıçlı koroner kalp hastalığı hikâyesi
arasında ilişki saptanmıştır. Bu risk genellikle diğer risk faktörlerinin düzeltilmesinden
sonra da devam eder (72). Koroner hastalık için en güçlü aile hikâyesi birinci derece bir
yakında erken yaşta koroner kalp hastalığı öyküsü olmasıdır. Erken yaşta koroner kalp
hastalığına sahip yakın sayısı arttıkça veya ailede koroner kalp hastalığına yakalanma
yaşı erken yaşlara düştükçe, aile öyküsünün tahmin edici değeri artar (73).
2.3.3. Hipertansiyon
Hipertansiyon koroner arter hastalığı için çok önemli bir risk faktörüdür. Bütün
kardiyovasküler olayların %35 ’inden hipertansiyon sorumludur. KAH hipertansiflerde
normotansiflere göre 2-3 kat daha fazladır (74). Sistolik kan basıncındaki her 20
mmHg’lık ve diyastolik kan basıncındaki her 10 mmHg’lık artış koroner kalp
hastalığına ve inmeye bağlı mortalite oranın iki kat arttırmaktadır.
12
Hipertansiyonun koroner olaylara neden oluşundaki olası mekanizmalar, bozulmuş
endotel fonksiyonu, endotel lipoprotein geçirgenliğinin artışı, artmış oksidatif stres, akut
plak rüptürünü tetikleyen hemodinamik stres, artmış miyokardiyal duvar stresi ve artmış
miyokardiyal oksijen ihtiyacını içerir. Arteriyel sertliğin (stiffness) bir işareti olan geniş
nabız basıncı, koroner kalp hastalığını tahmin eden bir faktör olarak önem
kazanmaktadır (75).
2.3.4. Dislipidemi
Aterosklerotik vasküler hastalık riskinin plazma kolesterol düzeyleri ile doğrudan
bağlantılı olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır. Aterogenezde özellikle önemli bir rol
oynadığı bilinen düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL), akut koroner olaylarda son
basamak olan pıhtı oluşumuna katkıda bulunabilir. Antiaterojenik özellikteki HDL-C
ise, aterosklerotik lezyonlardan kolesterolün uzaklaştırılmasında rol alır. Öte yandan
HDL, LDL oksidasyonunu ve birikimini inhibe eder. Ortalama 1mg/dl HDL kolesterol
düşmesi koroner kalp hastalığı riskini %2-3 artırmaktadır (76). Koroner kalp hastalığı
için düşük(<40 mg/dl) HDL kolesterol seviyelerinin bir risk faktörü, buna karşılık
yüksek(>60 mg/dl) HDL kolesterol seviyelerinin ise koruyucu bir faktör olduğu
kılavuzlarda vurgulanmıştır (77).
2.3.5. Diyabet
Diyabet koroner kalp hastalığı için bağımsız bir risk faktörü olup erkek ve
kadında riski, sırası ile iki ile dört kat artırır (77,78). Tip 2 diyabeti olan bir hasta
miyokard infarktüsü geçirdiğinde bu hastaların sağkalım prognozu, diyabeti olmayan
koroner kalp hastalığı hastalarından çok daha kötüdür (79,80). Diyabetin ateroskleroza
yol açma mekanizmaları, düşük HDL, yüksek trigliserid, artmış lipoprotein kalıntı
partikülleri, artmış LDL, yüksek Lp(a) konsantrasyonu, artmış lipoprotein oksidasyonu,
artmış plazminojen aktivatör 10 inhibitörü-1 (PAI-1), bozulmuş fibrinoliz, yüksek von
Willebrand faktör seviyeleri, hiperinsülinemi ve bozulmuş endotel fonksiyonlarını
içerir(71).
2.3.6. Sigara
Koroner arter hastalığının önlenmesinde sigara kullanımının bırakılması diğer tüm
modifiye edilebilir risk faktörlerinden daha fazla bir risk azalması sağlamaktadır. Sigara
içenlerde miyokard infarktüsü ve kardiyak ölüm riski içmeyenlere göre erkeklerde 2.7,
13
kadınlarda 4.7 kat daha fazla bulunmuştur (81). Sigara içiciliği, mortalitenin en önemli
önlenebilir nedenidir (82). Patofizyolojik çalışmalar sigara içiciliğinin koroner kalp
hastalığına neden olma mekanizmaları hakkında pek çok öneri ortaya artmıştır. Sigara
içen kişilerde okside LDL de dahil olmak üzere oksidasyon ürünleri artmış olarak
bulunmuştur (83). Sigara içiciliği HDL’nin kardiyoprotektif etkilerini ortadan kaldırır.
Bu etkiler, karbonmonoksit ve nikotinin direk etkileri ile birlikte endotel hasarı
oluşturur. Bu mekanizmalar yolu ile sigara içenlerde vasküler reaktivite artar (83,84).
kanın oksijen taşıma kapasitesinin azalması miyokardiyal iskemi eşiğini düşürür ve
koroner spazm riskini artırır. Sigara içiciliği aynı zamanda artmış plazma fibrinojen
seviyeleri, artmış trombosit agregasyonu ve azalmış NO ile birliktedir (85).
2.4. ATEROSKLEROZ PATOGENEZİ
Ateroskleroz multifaktöryel bir hastalık olup başlangıçtan progresyona kadar her
basamağında kronik inflamasyonun rol aldığı, çok basamaklı bir hastalık olarak
tanımlanmaktadır (86). İnflamasyon hastalığın başlangıcı ve progresyonu üzerine olan
etkisinin yanında plak yırtılmasında ve trombüs oluşmasında da da önemli rol
oynar(87,88).
Ateroskleroz çoğunlukla orta çaplı elastik arterler olmak üzere bütün boyutlardaki
kan damarlarını etkileyen ve genellikle çocukluk çağlarında başlayan ve klinik
sorunların daha çok orta ve geç yaşlarda ortaya çıktığı progresif sistemik arteriyel
hastalıktır (89-90).
Ateroskleroz; intimal düz kas hücre proliferasyonu, monositten oluşan makrofaj
ve
T
lenfositlerinin
infiltrasyonu,
kollajen,
elastin
lifleri,
fibronektin
ve
proteoglikanlardan zengin bağ dokusu matriksi hücreler içerisinde ve çevresindeki bağ
dokusunda özellikle serbest kolesterol veya kolesterol esterleri biçiminde lipid
depolanması ile karakterize bir süreçtir (Şekil 6). Bu süreçte görev alan hücreler endotel
hücreleri, düz kas hücreleri, makrofajlar, trombositler, nötrofiller, B ve T lenfositlerdir.
Esas patoloji endotel hasarı sonucu açığa çıkan subendotelyal matrikse trombositlerin
önce adezyon sonrasında da serotonin, histamin, tromboksan A2 gibi birçok mediatör
aracılığıyla agregasyon yaparak damar lümenini daraltmasıdır. Bunun yanında düz kas
hücre proliferasyonu ve tunica intimaya düz kas hücre göçü makrofajların çoğalması ve
okside LDL yutması sonucu köpük hücrelere dönüşmesi, nötrofil ve lenfositlerin
başlattığı immün reaksiyonlar da ateroskleroz patobiyolojisinde rol almaktadır.
14
Şekil 5: Ateroskleroz gelişiminin aşamaları
15
2.5. KARDİYOVASKÜLER RiSK SKORLARI
Kardiyovasküler hastalıklardan korunmada yaklaşım tarzı, tek bir risk faktörüne
değil, genel riskin düşürülmesine yönelik, çoğul risk faktörleri gözetilerek
multidisipliner olmalıdır.
Kardiyovasküler korunmanın amacı, ölümcül olan ve olmayan aterosklerotik
kardiyovasküler olayların (miyokard infarktüsü, inme, periferik arter hastalığı) ve
komplikasyonların (perkütan veya cerrahi revaskülarizasyon gereksinimi) sıklığını
azaltmak, yaşam kalitesini artırmak ve süresini uzatmaktır. Bu hedefe erişmek için
toplam kardiyovasküler risk değerlendirmesi ve buna yönelik bir tedavi stratejisinin
oluşturulması esastır. Kardiyovasküler risk, bir bireyin belirli bir zaman periyodu
içerisinde aterosklerotik bir kardiyovasküler olay geçirme olasılığı anlamını taşımakta
olup bu risk, hastanın ''mutlak'' ya da ''toplam'' riski anlamına gelmektedir. ''Göreceli
risk'' ise bir bireyin kardiyovasküler olay geçirme riskinin, başka bir bireyinki ile
kıyaslanması anlamını taşımaktadır.
Dünya’da, toplam kardiyovasküler riskin hesaplanmasında kullanılan birçok risk
olasılık modelleri geliştirilmiştir. Framingham KAH risk modeli, Framingham inme risk
modeli, SCORE(Systematic COronary Risk Evaluation), JBS2(Joint British Societis 2 ),
Sheffield tabloları, Reynoald gibi modeller bulunmaktadır (91).
Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji 2013 risk skoru
ise hastanın göreceli kardiyovasküler risk skorunu hesaplamaktadır (92).
Çalışmamızda bu risk skorlarından üç kardiyovasküler risk skorunu kullandık.
1.Türk Kardiyoloji Derneği risk skoru.
2. Framingham risk skoru.
3. Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji 2013 risk skoru.
Türk Kardiyoloji Derneği risk skoru ve Framingham risk skoru ile hastaların toplam
ya da mutlak kardiyovasküler risk skoru hesaplanırken; Amerikan Kalp Derneği
ve Amerikan Kardiyoloji Koleji 2013 risk skoru ile hastaların göreceli kardiyovasküler
risk skoru hesaplandı.
16
2.5.1.Türk Kardiyoloji Derneği Risk Skoru
Bu skor sistemi,
2013 yılında yayınlanan, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından
desteklenen birkaç önemli Türk uzmanlık derneği tarafından ortak olarak belirlenmiştir.
Bu dernekler arasında, ülkemizde kalp damar hastalıklarının azaltılması için,
kardiyovasküler riskler konusunda farkındalığın artırılması, toplam risk düzeyinin
belirlenmesi ve değiştirilebilir risk faktörlerine bütünüyle müdahale edilmesi konusunda
fikir birliğine varılmıştır. Bu dernekler:
Türk Kardiyoloji Derneği
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği
Türk Nöroloji Derneği
Türk Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği.
Bu skorda, kardiyovasküler risk hesplama yöntemi olarak, 2005 yılında
yayımlanan Joint British Societis(JBS)risk hesplama modeli (93) esas alınmış ve
Türkiye koşullarına göre modifiye edilmiştir.
Bu modelin tercih edilmesinin temel nedenlerinden biri, daha önceki modellerde
olduğu gibi 10 yıllık koroner kalp hastalığı risk olasılığı ya da inme risk olasılığını
değil, 10 yılllık ''kardiyovasküler hastalık'' yani, KAH, inme ve geçici iskemik atak
risk olasılığı toplamının hesaplanmasıdır.
Bu risk modeli, yeni verilerin paralelinde zaman içinde güncellenecektir. Bu risk
hesaplama modelinde, riskin öngörüldüğü zaman dilimi 10 yıl, risk öngörüsüne dahil
edilen kardiyovasküler KAH, iskemik ve hemorajik inme ve geçici iskemik ataktır.
Kardiyovasküler riskin hesaplanmasında kullanılan 5 majör risk faktörü ise;
1)Yaş, 2) cinsiyet, 3) sigara kullanımı 4) sistolik kan basıncı, 5) total kolesterol/HDL
kolesterol oranıdır.
17
Bu veriler elde edildikten sonra gelecek 10 yıllık kardiyovasküler risk skorları
hesaplanarak, hastalar 4 gruba ayırılır:
-Düşük Risk:10 yıllık KVH riski <%10,
-Orta Risk:10 yıllık KVH riski %10-20
-YüksekRisk:10 yıllık KVH riski >%20
-Çok Yüksek Risk:10 yıllık KVH riski >%30
Bu risk hesaplaması hastaneye başvuran 40 yaş üzerindeki her hastaya, 40 yaş
altında olanlarda ise ailesinde erken yaşta aterosklerotik hastalık öyküsü varsa
yapılmalıdır.
Kardiyovasküler yükünün yüksek olduğu durumlarda bu risk skoruna göre
hesaplama yapılmasına gerek yoktur, bunlar;
1. Aterosklerotik kardiyovasküler hastalığı bulunanlar
a.Koroner arter hastalığı b.Beyin damar hastalığı
c.Periferik arter hastalığı
2. Tip 1 ve 2 diyabeti bulunanlar
3. TK/HDL-K oranı ≥ 6 olanlar
4. Hipertansiyona bağlı hedef organ hasarı bulunanlar
5. Diyabetik nefropati dahil kronik böbrek hastalığı bulunanlar
6. Kalıtsal dislipidemi bulunanlar
7. Metabolik sendromu bulunanlar.
Toplam kardiyovasküler risk hesaplama cetvelleri erkek ve kadınlar için ayrı ayrı
geliştirilmiştir. Öncelikle sigara kullanımı sorgulanmalı, daha sonra yaş bilgisi alınmalı
ve bireyin riskine bakılacak kutucuk seçilmelidir. Sigara içenler ve içmeyenler için 2
ayrı kolon; 50 yaş altı, 50- 59 yaş arası ve, 60 yaş ve üzeri için ise 3 ayrı satır
bulunmaktadır. Bu aşamadan sonra, 10 yıllık toplam kardiyovasküler hastalık riskinin
belirlenmesi için 2 veriye ihtiyaç vardır: sistolik kan basıncı ve total kolesterol/HDL
kolesterol oranı. Bireyin sistolik kan basıncı değerini Y eksenine; total kolesterol ve
HDL kolesterol oranını da X eksenine yerleştirerek bu değerlerin kesiştiği noktadaki
renk ile 10 yıllık toplam kardiyovasküler risk değerini saptayabiliriz.
18
19
20
2.5.2. Framingham Risk Skoru
En eski kullanılan risk skorlarından birisi olmasına rağmen, hala yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Framingham risk skoru (FRs) da bireylerde gelecek 10 yıllık
toplam aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riskinin tahiminini sağlar.
Bu risk skoru başta özellikle koroner arter hastalık risk tahmini için geliştirildi,
sonraki modellerde bu skor inmeyi ve periferik damar hastalığını da kapsadı.
Bu kardiyovasküler riskin hesaplanmasında kullanılan faktörler ise;
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Total kolesterol
4. HDL kolesterol
5. Sistolik kan basıncı
6. Antihipertansif tedavi kulanımı
7. Sigara kullanımı
8. Diyabet varlığı
9. Bilinen geçirilmiş kardiyovasküler hastalık (KAH, periferik damar hastalığı,
inme) varlığıdır.
Bu veriler elde edildikten sonra gelecek 10 yıllık kardiyovasküler risk skoru
hesaplanarak, hastalar 3 gruba ayırılır:
-Düşük Risk:10 yıllık KVH riski <%10,
-Orta Risk:10 yıllık KVH riski %10-20
-YüksekRisk:10 yıllık KVH riski >%20
Bir hastada diyabet veya geçirilmiş kardiyovasküler hastalık öyküsü olması
(KAH, periferik damar hastalığı, inme) FRs’na göre risk hesaplamasına gerek
olmaksızın yüksek riskli kabul edilir.
Özet olarak, bu risk skoru 30 - ≥ 75 yaşları arasındaki popülasyonda gelecek10
yıllık kardiyovasküler hastalık (KAH, periferik damar hastalığı, inme ) risk tahminini
sağlayabilir.
21
2.5.3.Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji 2013
Risk Skoru
Bu risk skoru gelecek 10 yıllık göreceli aterosklerotik kardiyovasküler
hastalıkların (AKVH) riskinin tahminini sağlar. Burada AKVH dan kasdedilen ölümcül
olan veya olmayan KAH ve inmedir.
On yıllık riski hesaplamak için, kullanılan faktörler ise;
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Total kolesterol
4. HDL kolesterol
5. Sistolik kan basıncı
6. Antihipertansif tedavi kulanımı
7. Sigara kullanımı
8. Diyabet varlığıdır.
Bu veriler elde edildikten sonra özel denklemler kullanılarak hastanın 10 yıllık
AKVH yüzde riskini hesaplamak mümkündür.
Bu risk skorunun hesaplamasında hastalar yüksek, orta, düşük risk gruplarına
ayrılmaz. Bu risk skorunun özelliği bir hastada risk skorunu hesaplayarak benzer yaş ve
cinsiyette olan ve optimal kardiyovasküler risk seviyelerine sahip olan bir kişi ile
karşılaştırılabilmesidir.
Bu skor sistemi 40-79 yaş arası Latin ırklı olmayan, Afrikan Amerikalı ve
beyaz hasta nüfuslarına göre farklılıklar göstermektedir. Diğer etnik gruplar için
Amerikan Kalp Derneği ve Kardiyoloji Amerikan Koleji, Latin ırklı olmayan beyaz
nüfus için skor sisteminin kullanılmasını önermektedir.
Özet olarak, bu risk skoru 40-79 yaşları arasındaki popülasyonda gelecek 10 yıllık
koroner arter hastalığı veya inme risk tahmini sağlayabilmektedir.
22
3.MATERYAL VE METOD
Nisan 2010 ile Nisan 2012 tarihleri arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda değişik kardiyak şikâyetlerle yatırılan 2075 hastanın
tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bu 2075 hastanın arasından özel bir çalışma
grubu seçildi.
Çalışmaya dahil edilme kriterleri şu şekilde belirlendi:1) Ekokardiyografide aort
kalsifikasyonu olmaksızın izole MAK’ın olması, 2) ekokardiyografide sol ventrikül
fonksiyonlarının normal olması, 3) romatizmal kapak hastalığın, 4) kronik böbrek
yetersizliğin, 5) sekonder hiperparatiroidizmin ve 6) kronik hiperkalsemiye neden olan
sistemik hastalığın olmaması.
Toplam 2075 hastanın arasından bu kriterlerin hepsine birden uyan 400 (219
kadın ve 181 erkek) hastadan oluşan bir çalışma grubu bulundu.
Bu hastalarda incelenen parametreler, aynı Anabilim Dalı’nda ve aynı tarihlerde
benzer kardiyak şikâyetlerle yatırılan ancak ekokardiyografilerinde mitral anulus
kalsifikasyonu görülmeyen yaş ve cinsiyet özellikleri çalışma grubu ile benzer olan 400
hastadan oluşan bir kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Kalp yetersizliği olanlar,
romatizmal kapak hastalığı olanlar ve kronik hiperkalsemiye neden olan sistemik
hastalığı olanlar kontrol grubuna da dahil edilmediler.
Çalışmamızda 400 çalışma hastasının arasında, akut koroner sendrom tanısıyla
hastaneye başvuran ve daha önceden kardiyak hastalığı olmayan 83 (400 hastanın %21
oranı) hasta alt grubu oluşturdu. Akut miyokard infarktüsü (AMİ) tanımlamasında
''2012 Avupa Kardiyoloji Derneği (ESC) Miyokard İnfarktüsü Evrensel Tanımı
Kılavuzu'' esas alındı. Buna göre; kardiyak biyomarker troponin değerlerinde yükselme
/ düşme ile birlikte aşağıdaki kriterlerden en az birinin bulunması AMİ olarak
değerlendirildi: a) İskemi semptomları, b) elektrokardiyografide (EKG) yeni gelişen
ST-segment ve T değişiklikleri veya yeni gelişen sol dal bloku, c) EKG’de yeni
patolojik Q dalgasının gelişmesi, d) ekokardiyografide yeni bölgesel duvar hareket
bozukluğu, e) anjiyografide intra kroner trombüs görülmesi.
23
Bu 83 hasta (AKS alt grubu) Kardiyoloji Anabilim Dalı koroner yoğun bakım
ünitesinde takip edildi ve katater laboratuvarı’nda yapılan koroner anjiyografide kritik
koroner arter hastalığı tesbit edildi (sol ana koroner arterde en az %50 darlık veya en az
bir koroner arterde >%70 darlık olması ).
Tüm hastalara ve kontrol grubuna GE-Vivid marka ekokardiyografi cihazı
(General Electric Inc., Milwaukee, WI, USA) 3.5 MHz transdüser kullanılarak Mmode, 2-boyutlu ve Doppler ekokardiyografi hastalar istirahatte iken sol lateral
dekübitüs pozisyonunda yapıldı. MAK için ekokardiyografik kriter olarak, parasternal
uzun aks ve apikal 4 boşlukta posterior mitral kapak ve atriyoventriküler oluk birleşim
yerinde yoğun ekojenite üreten yapı veya parasternal kısa aks görünümde posterior
mitral kapağın posteriorunda lokalize yoğun eko-dens yapı alındı (94).
Çalışma gubunda (MAK grubunda), Akut koroner sendrom tanısı ile yatırılmış ve
EKO'da MAK mevcut olan 83 hastada ( AKS alt grubunda) ve akut koroner sendrom
dışı nedenlerle yatırılmış ve EKO'da MAK mevcut olan 317 hastada (AKS dışı
grubunda) dislipidemi, hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı, kardiyovasküler aile
öyküsü gibi klasik kardiyovasküler risk faktörleri incelendi ve sonuçlar kontrol grubu
ile karşılaştırıldı; ayrıca iki grup birbirleri ile karşılaştırıldı.
Çalışmada en az 2 farklı sabah vizitinde yarım saatlik istirahatin ardından en az 10
dakika ara ile oturarak sol koldan standartlara uygun sfigmomanometre ile ve kol kalp
hizasında iken ölçülen sistolik kan basıncı >140 mmHg, diyastolik kan bsıncı >90
mmHg ve/veya antihipertansif ilaç kullanan hastalar hipertansif olarak kabul edildi (
2013 Avrupa Kardiyoloji Derneği hipertansiyon kılavuzu ) (95).
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Merkez Araştırma Laboratuvarı tıbbi kayıtlarından tüm
hastaların kan tetkikleri incelendi. Total kolesterol(TK) >200 mg/dl, düşük yoğunluklu
lipoprotein(LDL) >100 mg/dl, trigliserid(TG) >150 mg/dl ve/veya antihiperlipidemik
ilaç kullanan hastalar hiperlipidemik olarak tanımlandı. Yaşam tarzı değişiklikleriyle ve
ilaç tedavileriyle değiştirilebilir oldukları için ve doğrudan kardiyak risk faktörleri
olarak kabul edildikleri için TK ve LDL değerleri incelendi. ( 2011 Avrupa Kardiyoloji
Derneği ve Avrupa Ateroskleroz Derneği dislipidimilerin tedavisi kılavuzu ) (96).
24
Diyabetes mellitus ise; en az 2 farklı ölçümde 8 saat açlıktan sonra ölçülen venöz
plazma glukoz değeri ≥ 126 mg/dl, HgA1c ≥ %6,5 ve/veya oral antidiyabetik veya
insülin kullanımı olarak tanımlandı ( Amerikan Diyabet Derneği 2011 kriterleri) (97).
Son 5 yıldır günde en az bir paket sigara kullanan ve hala kullanmakta olan hastalar,
sigara kullanım öyküsü olan hasta olarak tanımlandı, son 5 yılda sigara kullanmamış
olan hastalar ise sigara kullanım öyküsü olmayan hasta olarak kabul edildi.
Kardiyovasküler hastalık aile öyküsü olan hasta, birinci derece akrabasında koroner
arter hastalığı nedeni ile ölüm öyküsü olan ( erkek <55, kadın < 65) hasta olark
tanımlandı (73).
Hasta grubunda TKD, Framingham ve ACC/AHA 2013 kardiyovasküler hastalık
risk skorlarına göre kardiyovasküler hastalık riski hesaplandı ve sonuçlar kontrol grubu
ile karşılaştırıldı.
Yaş, cinsiyet, sigara kullanım öyküsü, sistolik kan basıncı değeri, TK/HDL
kolesterol oranı parametrelerini içeren ve TKD tarafından onaylanan özel cetvelleri
kullanarak her hastanın TKD kardiyovasküler risk skoru hesaplandı.
Her hastanın yaş, cinsiyet, TK değeri, HDL değeri, sistolik kan basıncı değeri,
antihipertansif ilaç kullanımı olup olmadığı, sigara kullanımı olup olmadığı, diyabetik
olup olmaması, geçirilmiş kardiyovasküler olay olup olmaması öğrenildi ve bu
parametreler
kullanılarak
www.mdcalc.com
internet
sitelerinden
Framingham
kardiyovasküler risk skoru hesaplandı. ACC/AHA 2013 kardiyovasküler risk skoru ise
yaş, cinsiyet, ırk, TK değeri, HDL değeri, sistolik kan basıncı değeri antihipertansif ilaç
kullanımı olup olmadığı, sigara kullanımı olup olmadığı, diyabetik olup olmaması
parametreleri kullanılarak my.americanheart.org internet sitesinden hesaplandı.
İstatistiksel analiz:
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS
(Statistical Package for Social Sciences for Windows) SPSS 22.0 programı kullanıldı.
Nicel(sürekli) değişken değerleri ortalama ± standart sapma (SD), medyan, en düşük, en yüksek,
oran ve frekans, kategorik (Nitel) değişken değerleri yüzde olarak ifade edildi. Nicel
değişkenlerin hasta ve kontrol grubu karşılaştırılmasında Ki-Kare testi kullanıldı. Nitel
değişkenleri analizinde bağımsız örneklem t-testi ve Mann-Whitney U testi kullanıldı.
Değişkenlerin dağılımı Kolmogorov Simirnov testi ile kontol edildi. P<0.05 istatistiksel olarak
anlamlı kabul edildi.
25
4.BULGULAR
Çalışma için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda değişik
kardiyak klinik endikasyonlarla yatırılan yaş ortalaması 62 olan 2075 hastanın (1127
kadın ve 948 erkek) dosyası tarandı. MAK olan (%24 oranında) 503 hasta (301 kadın
ve 202 erkek) bulundu. Bu 503 hastanın arasında çalışmanın kriterlerine uyan 400
hastadan oluşan bir çalışma grubu bulundu. MAK grubunun yaş ortalaması 60,3 ± 6,2
ve kontrol grubunun yaş ortalaması 59,7 ± 6,8 idi. MAK grubunda 219 kadın (%55) ve
181 erkek (%45), kontrol grubunda ise 236 kadın (%59) ve 164 erkek (%41) mevcuttu.
Çalışma ve kontrol grubu arasında yaş ve cinsiyet açısından anlamlı istatistiksel fark
saptanmadı (Tablo 1).
MAK ve kontrol grubu arasında kardiyovasküler risk faktörleri karşılaştırıldı ve
sonuçlar tablo 1’de gösterildi. Kardiyovasküler aile öyküsü açısından iki grup arasında
istatistiksel anlamlı fark saptanmazken; incelenen diğer risk faktörleri MAK grubunda
kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu.
AKS tanılı 83 MAK hastası (AKS alt grubu) ile kontrol grubu arasında aynı
karşılaştırmalar yapıldığında, cinsiyet açısından AKS alt grubunda kadın sayısı
istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu. AKS alt grubunda kontrol grubuna göre
incelenen tüm kardiyovasküler risk faktörleri istatistiksel olarak anlamlı yüksek
saptandı (Tablo 1).
Benzer şekilde AKS alt grubu ile geri kalan MAK hastaları arasında (AKS dışı
grubu) aynı karşılaştırmaların sonuçları tablo 2'de gösterildi. AKS alt grubunda kadın
sayısı istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu. Sigara kullanımı, dislipidemi AKS alt
grubunda yüksek izlendi; yalnız istatistiksel olarak iki grubun arasında anlamlı fark
saptanmadı. Kardiyovasküler aile öyküsü, hipertansiyon, LDL değerleri ve diyabet ise,
AKS alt grubunda AKS dışı gruba göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu.
26
Tablo 1: MAK, AKS ve kontrol grupları arasındaki yaş, cinsiyet ve kardiyovasküler risk
faktörlerinin karşılaştırılması.
Değişken
MAK grubu
( n = 400 )
Kontrol grubu
( n = 400 )
Ort.±s.s./n-%
Yaş
60,3 ± 6,2
Ort.±s.s./n-%
59,7 ± 6,8
Cinsiyet
219 (%55)
236 (%59)
Erkek
181 (%45)
164 (%41)
Kardiyovasküler Aile Öyküsü
213 (%53)
257 (%64)
Hipertansiyon
312 (%78)
Dislipidemi
334 (%84)
LDL(mg/dl)
Diyabet
AKS alt grubu
Kontrol grubu
( n = 83 )
( n = 400 )
Ort.±s.s./n-%
0,119
59,0 ± 6,6
p
Ort.±s.s./n-%
59,7 ± 6,8
0,334
0,225
Kadın
Sigara Kullanımı
p
104,8 ± 21,0
239 (%60)
0,032
60 (%72)
236 (%59)
23(%28)
164 (%41)
203 (%51)
0,479
54 (%65)
203 (%51)
0,017
224 (%56)
0,017
60 (%72)
224 (%56)
0,006
265 (%66)
0,003
270 (%68)
0,000
84,8 ± 20,0
0,000
196 (%49)
0,002
72 (%87)
73 (%88)
109,5 ± 20,4
63 (%76)
265 (%66)
0,000
270 (%68)
0,000
84,8 ± %20,0
0,000
196 (%49)
0,000
27
Tablo 2: AKS ve AKS dışı grup arasındaki yaş, cinsiyet ve kardiyovasküler risk
faktörlerinin karşılaştırılması.
Değişken
AKS alt grubu
AKS dışı grubu
( n = 83 )
( n = 317 )
Ort.±s.s./n-%
Ort.±s.s./n-%
Yaş
59,0 ± 6,6
60,1 ±7,1
Cinsiyet
p
0,252
0,000
Kadın
60 (%72)
159 (%50)
Erkek
23 (%28)
185 (%50)
Kardiyovasküler Aile Öyküsü
54 (%65)
159 (%50)
0,021
Sigara Kullanımı
60 (%72)
197 (%62)
0,112
Hipertansiyon
72 (%87)
240 (%76)
0,044
Dislipidemi
73 (%88)
261 (%82)
0,288
LDL(mg/dl)
Diyabet
109,5 ± 20,4
63 (%76)
103,7 ± 20,0
0,008
176 (%56)
0,000
28
Belirlenen üç kardiyovasküler risk skoru ile ( TKD risk skoru, ACC/AHA 2013 risk
skoru ve Framingham risk skoru ) MAK ve kontrol grubu arasında kardiyovasküler
hastalık riski karşılaştırıldı ve sonuçlar tablo 3'te gösterildi. Üç kardiyovasküler risk
skoru MAK grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu.
Aynı karşılaştırmalar AKS alt grubu ile kontrol grubu arasında yapıldı ve sonuçlar
tablo 3'te gösterildi. Kontrol grubuna göre en yüksek sonuçlar AKS grubunda bulundu.
Benzer şekilde AKS olan MAK hastası ile geri kalan MAK hastaları arasında aynı
karşılaştırmaların sonuçları tablo 4'te gösterildi. Üç kardiyovasküler risk skoru AKS alt
grubunda AKS dışı gruba göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu.
Tablo 3 : MAK, AKS ve kontrol grupları arasındaki üç kardiyovasküler risk skoru
hesaplama sonuçlarının karşılaştırılması.
Değişken
MAK grubu
Kontrol grubu
p
AKS alt grubu
Kontrol grubu
( n = 400 )
( n = 400 )
( n = 83 )
( n = 400 )
Ort.±s.s./n-%
Ort.±s.s./n-%
Ort.±s.s./n-%
Ort.±s.s./n-%
Düşük
19 (% 5)
24 (% 6)
Orta
137 (%34)
172 (%43)
Yüksek
244 (%61)
204 (%51)
p
TKD Risk Skoru
ACC/AHA2013 Risk Skoru %14,7 ± %7,3
%12,4 ± %6,9
0,017
0,000
1 (%1)
24 (% 6)
21(%25)
172 (%43)
61(%73)
204 (%51)
%17,1 ± %8,2
%12,4 ± %6,9
1 (% 1)
48 (%12)
2 (% 2)
68 (%17)
80 (%96)
284 (%71)
0,001
0,000
Framingham Risk Skoru
Düşük
27 (% 7)
48 (%12)
Orta
52 (%13)
68 (%17)
Yüksek
321 (%80)
284 (%71)
0,006
0,000
29
Tablo4: AKS ve AKS dışı grup arasındaki üç kardiyovasküler risk skoru hesaplama
sonuçlarının karşılaştırılması.
Değişken
AKS alt grubu
AKS dışı grubu
( n = 83 )
( n = 317 )
Ort.±s.s./n-%
Ort.±s.s./n-%
Düşük
1 (% 1)
18 (% 6)
Orta
21 (%25)
116 (%37)
Yüksek
61 (%73)
183 (%58)
%17,1 ± %8,2
%14,1 ± %6,3
Düşük
1 (%1)
26 (% 8)
Orta
2 (%2)
50 (%16)
Yüksek
80 (%96)
241 (%76)
p
TKD Risk Skoru
ACC/AHA2013 Risk Skoru
0,019
0,010
Framingham Risk Skoru
0,002
30
5.TARTIŞMA
Mitral anulus kalsifikasyonu oranının yaş ile birlikte artışı çeşitli çalışmalarda
gösterilmiştir. Kardiyovasküler sağlık çalışmasında (CHS) yaş ortalaması 76 olan
hastalarda MAK oranı %42, 85 yaşın üzerindeki hastalarda %60 olarak bulunmuştur
(7). Kuzey Manhattan çalışmasında yaş ortalaması 68 olan ve geçirilmiş iskemik kalp
hastalığı veya iskemik inme öyküsü olmayan 1955 hastada MAK oranı %27 olarak
bulunmuştur (9). Bizim çalışmamızda yaş ortalaması 62 olan ve çeşitli kardiyak
hastalığı olan 2075 hastada MAK oranı %24 olarak bulundu. Çalışma grubunun yaş
ortalamasının literatürdeki örneklere kıyasla daha düşük olması nedeniyle MAK oranı
çalışmamızda düşük bulunmuş olabilir.
Kadınlar ile erkekler arasında MAK prevalansı, yapılan çalışmalarda çelişkili
sonuçlar göstermiştir. Framingham kalp çalışmasında (FHS) (11)
ve multi-etnik
ateroskleroz çalışmasında (MESA) (13) MAK prevalansı, kadınlarda erkeklere göre
daha yüksek bulunurken; topluluklar arasında ateroskleroz riski çalışmasında (ARIC)
(12) ve CHS çalışmasında iki cins arasında eşit bulunmuştur. Bizim çalışmamızda ise
MAK olan kadın oranı MAK olan erkeklere göre daha yüksek bulundu, bu yüksekliğin
nedeni araştırılan ana kohortun çoğunun kadınlardan oluşmasından veya gerçekten
MAK oranının kadınlarda daha yüksek olmasından dolayı olabilir.
Yapılan birçok patolojik çalışma, mitral anulus kalsifikasyonu ile ateroskleroz
arasında benzer etyoloji olduğunu göstermiştir (21,32,40,42). Galante ve arkdaşları
MAK ile aynı etyolojiye sahip olan dejeneratif aort kapak hastalarında CRP seviyelerini
belirgin yüksek bulmuşlardır ve bu hastalığın etyolojisinde kronik sistemik
inflamasyonun dolayısıyla aterosklerozun da rolü olduğunu öne sürmüşlerdir (98).
Ayrıca mitral anulus kalsifikasyonu ile ateroskleroz patogenezi risk faktörleri arasındaki
ilişkinin önemi Framingham, MESA, Kuzey Manhattan gibi uluslararası yapılan birçok
önemli çalışmada gösterilmiştir.
Framingham kalp çalışmasında MAK ile kardiyovasküler mortalite ve morbidite
arasındaki ilişki incelenmiştir (11). MAK olan 169 hasta ve MAK olmayan 1028 hasta
olmak üzere toplam 1197 hasta 16 yıl boyunca takip altına alınmıştır. Yaş ve cinsiyet
özellikleri düzeltildikten sonra ANOVA veya çoklu regresyon analizi ile gelişen
kardiyovasküler olaylar, kardiyovasküler hastalıklar nedenli ve diğer sebeplere bağlı
31
ölümler analiz edilmiştir. Takip sonucunda belirlenen bu üç son noktanın MAK olan
hastalarda MAK olmayanlara göre anlamlı derecede yüksek olduğu gösterilmiştir
(kardiyovasküler olaylarda 2/1 oranında, kardiyovasküler hastalıklar nedenli ölümlerde
3/1 oranında ve diğer sebeplere bağlı ölümlerde 2/1 oranında yükseklik izlenmiştir),
yapılan ikincil bir analizde MAK’ta her 1 mm artışa karşın kardiyovasküler olaylarda,
kardiyovasküler hastalıklar nedenli ölümlerde ve diğer sebeplere bağlı ölümlerde
sırasıyla %9, %12, %9 oranında artış izlenmiştir. Bu çalışmada kardiyovasküler olaylar
kavramı miyokard infarktüsü, konjestif kalp yetersizliği, iskemik inme ve ani kardiyak
ölümü kapsamıştır. Çalışmada hastaların demografik özellikleri ve kardiyovasküler risk
faktörleri de incelenmiş olup MAK olan hastaların MAK olmayanlara göre daha yaşlı
olduğu, kadın hastaların sayısının daha fazla olduğu, vücut kitle indeksinin,
hipertansiyon ve diyabet oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Dislipidemi ve
sigara kullanımı ise, MAK hastalarında daha düşük oranda izlenmiştir. Bizim
çalışmamızda da benzer şekilde hipertansiyon ve diyabet, MAK olan hastalarda MAK
olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu. Sigara kullanımı ve
dislipidemi oranı ise daha yüksek izlendi.
Multi-etnik ateroskleroz çalışması, uluslararası yapılan diğer önemli bir
çalışmadır ve bu çalışmada MAK'ın gelişiminde rol oynayan risk faktörleri geniş bir
şekilde incelenmiştir (13). Bu amaçla çeşitli etnik gruplar arasında yaşları 45-84 olan
6814 hasta Temmuz 2000 ile Ağustos 2002 tarihleri arasında takip edilmiş ve çoklu
lojistik regresyon analizi ile beyaz ırk, kadın cinsiyet, sigara kullanımı, hipertansiyon,
diyabet ve hiperlipideminin MAK'ın gelişiminde bağımsız etkenler oldukları
görülmüştür. MAK olan 644 hastanın demografik özellikleri MAK olmayan 6170 hasta
ile karşılaştırıldığında, MAK olan hastalar daha yaşlı, kadın hastaların sayısı, vücut kitle
indeksi, kronik sistemik inflamasyonun belirteci olan interlökin-6 ve CRP serum
seviyeleri, sigara kullanım oranı ile hipertansiyon ve diyabet oranı daha yüksek
izlenmiştir. Dislipidemi ise, daha düşük oranda izlenmiştir; yalnız MAK olan grupta
lipit düşürücü ilaç kullanımının daha yoğun olduğu vurgulanmıştır. MESA çalışmasına
benzer şekilde bizim çalışmamızda da MAK olan hastalarda MAK olmayanlara göre
sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabetes mellitus yüksek oranda izlendi. Dislipidemi
oranı ise daha yüksek izlendi.
32
Kuzey Manhattan çalışmasında, Framingham ve MESA çalışmasına benzer
şekilde MAK ile ilgili bulgular elde edilmiştir (9). Bu uluslararası çalışmada 40 yaş
üzerinde olan 1955 hasta 7,4 ± 2,5 yıl boyunca takip edilmiş olup miyokard infarktüsü,
iskemik inme ve kardiyovasküler hastalıklar nedenli ölüm sonlanım noktaları olarak
belirlenmiştir. Sonucunda kardiyovasküler risk faktörlerinde düzeltme yapılarak
MAK'ın, miyokard infarktüsü ve kardiyovasküler hastalıklar nedenli ölümler için
bağımsız risk faktörü olduğu izlenmiştir. MESA çalışmasına benzer şekilde bu
çalışmada da MAK oranı beyaz ırkta Afrika asıllı olanlara göre yüksek izlenmiştir,
ayrıca MAK’ın > 4 mm kalınlığı doğrudan miyokard infarktüsü ile ilişkili bulunması
bu çalışmanın en önemli sonuçlarından birisi olarak nitelendirilmiştir. MAK olan 519
hastanın demografik özellikleri MAK olmayan 1436 hastanın demografik özellikleri ile
karşılaştırıldığında, MAK olan hastalar daha yaşlı, kadın hasta sayısı daha fazla,
hipertansiyon oranı daha yüksek bulunmuştur. Hiperlipidemi oranı ise iki grup arasında
istatistiksel olarak fark göstermemiştir. Bizim çalışmamız dislipidemi oranı hariç benzer
sonuçlar göstermiştir.
Bildiğimiz kadarıyla literatürde MAK ve kardiyovasküler aile öyküsü arasındaki
ilişkiyi inceleyen araştırma bulunmamaktadır. Bizim çalışmamızda kardiyovasküler aile
öyküsü açısından MAK ve kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
saptanmadı ve bu sonuç MAK etyolojisinde genetik faktörlerden daha fazla metabolik
faktörlerin rolünü düşündürmektedir. Bu alanda uzun vadeli ve geniş çaplı araştırmalar
yapılabilir.
Çalışmamızın diğer çalışmalara kıyasla en fazla dikkat çeken sonucu, MAK
grubunda dislipidemi oranının kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek
bulunmasıdır ve bu sonuç, çalışmamızda seçilen MAK grubu hastalarının sayısı ve
demografik özellikleri ile açıklanabilir.
Çalışmamızda mitral anulus kalsifikasyonlu grupta aterosklerozun patogenezinde
temel rolü oynayan hipertansiyon, dislipidemi, diyabetes mellitus ve sigara kullanımının
yüksekliğinin kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bulunması, klinikte
MAK ile karşılaştığımızda, kardiyovasküler risk faktörlerinin iyi bir şekilde araştırılıp
optimal olarak tedavi edilmesinin gerekli olduğunu düşündürmektedir. Dahası
ateroskleroz için MAK'ın öngördürücü olabileceğini düşünebiliriz.
33
Chu ve arkadaşlarının çalışmasında, yaşları < 65 olan hastalarda kardiyak
kalsifikasyonu ( mitral anulus kalsifikasyonu, aort anulus kalsifikasyonu ve aort kapak
kalsifikasyonu ) ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişkiyi aydınlatabilmek için 386
hastaya eş zamanlı EKO ve koroner anjiyografi uygulanmıştır (99). Sonuçta
kalsifikasyonu olan hastalarda, kalsifikasyonu olmayan hastalara göre KAH istatistiksel
olarak anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur ve çoklu lojestik regresyon analizi yapılarak
MAK, kadın cinsiyet, sigara kullanımı, diyabet ve hiperlipideminin KAH için bağımsız
belirleyiciler oldukları görülmüştür. Ülkemizde yapılan benzer bir çalışmada (100), yaş
ortalamsı 67±8 ve MAK olan 78 hasta (57si kadın = %73) ile MAK olmayan yaş ve
cinsiyet özellikleri benzer 92 hastadan oluşan (65i kadın=%71) bir kontrol grubun
koroner anjiyografi bulguları karşılaştırılmış ve MAK olan kadın olgularda KAH
sıklığının anlamlı derecede yüksek olduğu ortaya çıkmıştır (%86'ya karşın %70). Bu
çalışmanın risk faktörlerinin değerlendirilmesinde yaş, kadın cinsiyet, diyabet,
hipertansiyon ve MAK varlığı KAH ile korelasyon göstermiştir. Bulgular MAK ile
KAH'ın benzer etyolojiye sahip olduğunu düşündürmektedir. Bizim çalışmamızda da
MAK olan hastaların arasından akut koroner sendrom tanısı alan ve buna bağlı
miyokard infarktüsü gelişen (%21 oranda) 83 hasta bulundu ve bu hastaların çoğu kadın
idi (%72).
Yapılan bir çalışmada yaşlı hastalarda klasik inme risk faktörlerinden bağımsız
olarak MAK’ın inme için iki kat daha fazla risk taşıdığı görülmüştür (101).
Çalışmamızın AKS alt grubunda AKS dışı gruba göre kardiyovasküler risk
faktörlerinin istatistiksel olarak daha yüksek izlenmesi, MAK olan hastalarda yüksek
kardiyovasküler yükü ile AKS gelişme riski arasında bir ilişki olabileceğini
düşündürmüştür.
Aterosklerozun genellikle çocukluk çağında başlayan ve klinik sorunları daha çok orta
ve geç yaşlarda ortaya çıkan multifaktöryel bir hastalık olduğu ve çalışmamızda
bulunduğu gibi MAK'ın yüksek oranda aterosklerotik kardiyovasküler risk faktörleri ile
ilişkili olduğu düşünülürse, MAK'ın erken yaşlarda ( 40 yaşın altında ) tespit edilmesi
önem kazanmaktadır. Bunun için erken yaşlarda (Framingham çalışmasında 40 yaşın
altında MAK oranı düşük oranda izlendi ) MAK'ın tanısı için en kolay ve hızlı yöntem
olan ekokardiyografinin kullanılması tavsiye edilebilir. Böylece erken yaşlarda MAK’ın
34
tesbit edilmesiyle ilerleyen yaşlarda yaşam tarzını değiştirerek ciddi kardiyovasküler
olayları önleyebiliriz.
Bu çalışma bildiğimiz kadarıyla MAK ile kardiyovasküler risk skorları arasındaki
ilişkiyi inceleyen literatürdeki ilk çalışmadır. MAK grubunda incelenen üç
kardiyovasküler risk skoru hesaplama sonuçları kontrol grubuna göre anlamlı olarak
daha yüksek bulunmuştur. Framingham ile TKD risk skorları bu hastaların mutlak
kardiyovasküler risk skorlarının yüksek olduğunu gösterirken; ACC/AHA 2013 risk
skoru bu hastalarla benzer yaş ve cinsiyet ile optimal kardiyovasküler risk faktörlerine
sahip olan hastalar arasında göreceli kardiyovasküler risk skorlarının kontrol grubuna
göre yüksek olduğunu göstermektedir. Bu alanda daha fazla global kardiyovasküler risk
skorlarını kapsayan uzun vadeli ve geniş çaplı çalışmalar yapılabilir.
AKS alt grubunda bu risk skorlarının sonuçlarının geri kalan MAK'lı hastalara göre
anlamlı yüksek bulunması ise, toplumda MAK olan hastalara aterosklerotik
kardiyovasküler hastalıklara ve özellikle akut koroner olaylara aday bireyler olarak
bakılabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca gelecekte MAK'ı parametre olarak kullanan
kardiyovasküler risk skorları geliştirilebilmesi olasılığını düşünebiliriz.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmanın tek merkezli olması, hasta sayısının diğer çalışmalara oranla az olması ve
retrospektif çalışma olması bu çalışmanın en büyük kısıtlılığıdır. Sadece üç
kardiyovasküler risk skoru kullanılması ve MAK'ın yalnızca var olup olmadığına
bakılmış olması, şiddeti ve bu şiddetin kardiyovasküler risk faktörleri ve risk skorları ile
olabilecek korelasyonuna bakılmaması diğer kısıtlılıklarındandır.
35
6. SONUÇ
Sonuç olarak bu çalışma retrospektif kesitsel bir çalışma olup mitral anulus
kalsifikasyonu ile kardiyovasküler risk faktörleri ve kardiyovasküler risk skorları
arasındaki ilişki incelenmiştir. Uluslararası yapılan önemli çalışmalarda izlendiği gibi
mitral anulus kalsifikasyonu olan hastalarda mitral anulus kalsifikasyonu olmayanlara
kıyasla kardiyovasküler risk faktörlerinin oranının yüksek olduğu ortaya konmuştur.
Aynı şekilde mitral anulus kalsifikasyonu olan hastaların olmayanlara göre yüksek
kardiyovasküler risk skorlarına sahip oldukları gözlenmiş, bu kişilere çeşitli
aterosklerotik hastalık ve akut koroner olaylara aday bireyler olarak bakılmasının
gerektiği düşünülmüştür. MAK'nun global kardiyovasküler risk skorlarına eklenmesinin
sağlayabileceği olası faydalara ilişkin prospektif ve kapsamlı klinik çalışmalara ihtiyaç
duyulmaktadır.
36
7. KAYNAKLAR
1.
Preventing Chronic Diseases; a Vial Investment: WHO Global Report Geneva:
World Healt Organization 2005. Epidemiol J 2006;35:1107-29.
2.
Kamensky G, Lisy L, Polak E, et al. Mitral annular calcifications and aotic plaques
as predictors of increased cardiovascular mortality. J Cardiol 2001;37:21-6.
3.
Aronow WS. Mitral annular calcification: significant and worth acting upon.
Geriatrics 1991;46:73-5.
4.
Fulkerson PK, Beaver BM, Auseon JC, Graber HL. Calcification of the mitral
annulus: etiology, clinical associations, complications and therapy. Am J Med
1979;66:967-77.
5.
Cruz IA, Cohen HC, Prabhu R, et al. Clinical manifestations of mitral annulus
calcification, with emphasis on its echocardiographic features. Am Heart J
1977;94:367-77.
6.
Osterberger LE, Goldstein S, Khaja F, Lakier JB. Functional mitral stenosis in
patients with massive mitral annular calcification. Circulation 1981; 64:472-6.
7.
Barasch E, Gottdiener JS, Larsen EK, Chaves PH, Newman AB, Manolio TA.
Clinical significance of calcification of the fibrous skeleton of the heart and
aortosclerosis in community dwelling elderly. The Cardiovascular Health Study
(CHS). Am Heart J 2006;151:39-47.
8.
Savage DD, Garrison RJ, Castelli WP, McNamara PM, Anderson SJ, Kannel WB, et
al. Prevalence of submitral (anular) calcium and its correlates in a general
population-based sample (the Framingham Study). Am J Cardiol 1983;51:1375-8.
9.
Kohsaka S, Jin Z, Rundek T, Boden-Albala B, Homma S, Sacco RL, et al. Impact of
mitral annular calcification on cardiovascular events in a multiethnic community: the
Northern Manhattan Study. JACC Cardiovasc Imaging 2008;1:617-23.
10. Allison MA, Cheung P, Criqui MH, Langer RD, Wright CM. Mitral and aortic
annular calcification are highly associated with systemic calcified atherosclerosis.
Circulation 2006;113:861-6.
11. Fox CS, Vasan RS, Parise H, Levy D, O'Donnell CJ, D'Agostino RB, et al. Mitral
annular calcification predicts cardiovascular morbidity and mortality: the
Framingham Heart Study. Circulation 2003;107:1492-6.
37
12. Fox E, Harkins D, Taylor H, McMullan M, Han H, Samdarshi T, et al. Epidemiology
of mitral annular calcification and its predictive value for coronary events in African
Americans: the Jackson Cohort of the Atherosclerotic Risk in Communities Study
(ARIC). Am Heart J 2004;148:979-84.
13. Kanjanauthai S, Nasir K, Katz R, Rivera JJ, Takasu J, Blumenthal RS. Relationships
of mitral annular calcification to cardiovascular risk factors: the Multi-Ethnic Study
of Atherosclerosis (MESA).Atherosclerosis 2010;213:558-62.
14. Nasir K, Katz R, Takasu J, Shavelle DM, Detrano R, Lima JA, et al. Ethnic
differences between extra-coronary measures on cardiac computed tomography:
multi-ethnic study of atherosclerosis (MESA). Atherosclerosis 2008;198:104-14.
15. Potpara TS, Vasiljevic ZM, Vujisic-Tesic BD, Marinkovic JM, Polovina MM,
Stepanovic JM, et al. Mitral annular calcification predicts cardiovascular morbidity
and mortality in middle-aged patients with atrial fibrillation: the Belgrade Atrial
Fibrillation Study. Chest 2011;140:902-10.
16. Merjanian R, Budoff M, Adler S, Berman N, Mehrotra R. Coronary artery, aortic
wall, and valvular calcification in nondialyzed individuals with type 2 diabetes and
renal disease. Kidney Int 2003;64:263-71.
17. Panuccio V, Tripepi R, Tripepi G, Mallamaci F, et al. Heart valve calcifications,
suvival, and cardiovascular risk in hemodialysis patients. Am J Kidney Dis
2004;43:479-84.
18. Harpaz D, Auerbach I, Vered Z, Motro M, Tobar A, Rosenblatt S. Caseous
calcification of the mitral anulus: a neglected, unrecognized diagnosis. J Am Soc
Echocardiogr 2001;14:825-31.
19.
Qasim AN, Rafeek H, Rasania SP, Churchill TW, Yang W, Ferrari VA, et al.
Cardiovascular risk factors and mitral annular calcification in type 2 diabetes.
Atherosclerosis 2013;226:419-24.
20. Roberts WC. The senile cardiac calcification syndrome. Am J Cardiol 1986;58:572-
4.
21. Adler Y, Fink N, Spector D, et al. Mitral annulus calcification-a window to diffuse
atherosclerosis of the vascular system. Atherosclerosis 2001; 155:1-8.
22. Roberts WC, Perloff JK. Mitral vavular disease. A clinicopathologic survery of the
conditions causing the mitral valve to function abnormally. Ann Intern Med
1972;77:939-75.
38
23. Ix JH, Chertow GM, Shlipak MG, Brandenburg VM, Ketteler M, Whooley MA.
Association of fetuin-A with mitral anular calcification and aortic stenosis among
Persons with coronary heart disease. Circulation 2007;115:2533-8.
24. Parker BD, Schurgers LJ, Vermeer C, Schiller NB, Whooley MA, Ix JH. The
association of uncarboxylated matrix Gla protein with mitral annular calcification
differs by diabetes status: The Heart and Soul study. Atherosclerosis 2010;210:3205.
25. Mohler ER 3rd, Gannon F, Reynolds C, Zimmerman R, Keane MG, Kaplan FS.
Bone formation and inflammation in cardiac valves. Circulation 2001;103:1522-8.
26. Maher ER, Young G, Smyth-Walsh B, Pugh S, Curtis JR. Aortic and mitral valve
calcification in patients with end-stage renal disease. Lancet 1987;2:875-7.
27. Varma R, Aronow WS, McClung JA, et al. Prevalence of valve calcium and
association of valve calcium with coronary artery disease, atherosclerotic vascular
disease, and all-cause mortality in 137 patients undergoing hemodialysis for chronic
renal failure. Am J Cardiol 2005; 95:742-3.
28. Sharma R, Pellerin D, Gaze DC, et al. Mitral annular calcification predicts mortality
and coronary artery disease in end stage renal disease. Atherosclerosis 2007;
191:348-54.
29. Ix JH, Shlipak MG, Katz R, et al. Kidney function and aortic valve and mitral
annular calcification in the Multi-Ethic Study of Atherosclerosis (MESA). Am J
Kidney Dis 2007;50:412-20.
30. Asselelbergs FW, Mozaffarian D, Katz R, at al. Association of renal function with
cardiac calcifications in older adult: the cardiyovascular healt study. Nephrol Dial
Transplant 2009;24:834-40.
31. Wang AY, Woo J, Lam CW, et al. Association of serum fetuin-A with malnutrition,
inflammation, atherosclerosis and valvular calcification syndrome and outcume in
peritoneal diyalisis patients. Nephrol Dial Transplant 2005;20:1676-9.
32. Jono S, McKee MD, Murry CE, Shioi A, Nishizawa Y, Mori K, et al. Phosphate
regulation of vascular smooth muscle cell calcification. Circ Res 2000;87:10-7.
33. Helske S, Syvaranta S, Kupari M, et al. Possible roll for mast cell-derived cathepsin
G in the adverse remodelling of stenosis aortic valves. Eur Heart J 2006;27:1945504.
39
34. Harpaz D, Auerbach I, Vered Z, Motro M, Tobar A, Rosenblatt S. Caseous
calcification of the mitral annulus: a neglected, unrecognized diagnosis. J Am Soc
Echocardiogr 2001;14:825-31.
35. Chahal M, Temesy-Armos P, Stewart WJ. Big MAC: caseous calcification of the
mitral annulus referred for possible cardiac tumor. Echocardiography 2011;28:76-8.
36. Elgendy IY, Conti CR. Caseous calcification of the mitral annulus: a review. Clin
Cardiol 2013;36:27-31.
37. Muddssir SM, Pressman GS. Mitral annular calcification as a cause of mitral valve
gradients. Int J Cardiol 2007;123:58-62.
38. Turakhi DP, Sharma S. Mitral annular calcification-a rare cause of acquired mitral
valve stenosis Indian Heart J 1987;3965-6.
39. Aronow WS, Kronzon I. Correlation of prevalence and severity of mitral
regurgitation and mitral stenosis determined by Doppler echocardiography with
physical signs of mitral regurgitation and mitral stenosis in 100 patients aged 62 to
100 years with mitral anular calcium. Am J Cardiol 1987; 60:1189-90.
40. Freeman RV, Otto CM. Spectrum of calcific aortic valve disease: pathogenesis,
disease progression, and treatment strategies. Circulation 2005;111:3316-26.
41. Jassal DS, Tam JW, Bhagirath KM, et al. Association of mitral annular calcification
and aortic valve morphology: a substudy of the aortic stenosis progression
observation measuring effects of rosuvastatin (ASTRONOMER) study. Eur Heart J
2008; 29:1542-7.
42. Johnson RC, Leopold JA, Loscalzo J. Vascular calcification: pathobiological
mechanisms and clinical implications. Circulation 2006;99:1044-59.
43. Mellino M, Salcedo EE, Lever HM, et al. Echographic-quantified severity of mitral
anulus calcification: prognostic correlation to related hemodynamic, valvular,
rhythm, and conduction abnormalities. Am Heart J 1982; 103:222-5.
44. Nair CK, Sketch MH, Desai R, et al. High prevalence of symptomatic
bradyarrhythmias due to atrioventricular node-fascicular and sinus node-atrial
disease in patients with mitral anular calcification. Am Heart J 1982; 103:226-9
45. Takamoto T, Popp RL. Conduction disturbances related to the site and severity of
mitral
anular
calcification:
a
2-dimensional
echocardiographic
and
electrocardiographic correlative study. Am J Cardiol 1983; 51:1644-9.
40
46. Potpara TS, Vasiljevic ZM, Vujisic-Tesic BD, et al. Mitral annular calcification
predicts cardiovascular morbidity and mortality in middle-aged patients with atrial
fibrillation: the Belgrade Atrial Fibrillation Study. Chest 2011; 140:902-10.
47. Nair CK, Thomson W, Ryschon K, et al. Long-term follow-up of patients with
echocardiographically detected mitral anular calcium and comparison with age- and
sex-matched control subjects. Am J Cardiol 1989; 63:465-70.
48. Fox CS, Parise H, Vasan RS, et al. Mitral annular calcification is a predictor for
incident atrial fibrillation. Atherosclerosis 2004; 173:291-4.
49. Eicher JC, Soto FX, DeNadai L, et al. Possible association of thrombotic,
nonbacterial vegetations of the mitral ring-mitral annular calcium and stroke. Am J
Cardiol 1997; 79:1712-5.
50. Lin CS, Schwartz IS, Chapman I. Calcification of the mitral annulus fibrosus with
systemic embolization. A clinicopathologic study of 16 cases. Arch Pathol Lab Med
1987; 111:411-4.
51. Shohat-Zabarski R, Paz R, Adler Y, et al. Mitral annulus calcification with a mobile
component as a possible source of embolism. Am J Geriatr Cardiol 2001; 10:196-8.
52. Jeon DS, Atar S, Brasch AV, et al. Association of mitral annulus calcification, aortic
valve sclerosis and aortic root calcification with abnormal myocardial perfusion
single photon emission tomography in subjects age < or =65 years old. J Am Coll
Cardiol 2001; 38:1988-93.
53. Hamirani YS, Nasir K, Blumenthal RS, et al. Relation of mitral annular calcium and
coronary calcium (from the Multi-Ethnic Study of Atherosclerosis [MESA]). Am J
Cardiol 2011; 107:1291-4.
54. Tenenbaum A, Shemesh J, Fisman EZ, Motro M. Advanced mitral annular
calcification is associated with severe coronary calcification on fast dual spiral
computed tomography. Invest Radiol 2000; 35:193-8.
55. Atar S, Jeon DS, Luo H, Siegel RJ. Mitral annular calcification: a marker of severe
coronary artery disease in patients under 65 years old. Heart 2003; 89:161-4.
56. Kannam H, Aronow WS, Chilappa K, et al. Comparison of prevalence of >70%
diameter narrowing of one or more major coronary arteries in patients with versus
without mitral annular calcium and clinically suspected coronary artery disease. Am
J Cardiol 2008; 101:467-70.
41
57. Adler Y, Vaturi M, Fink N, et al. Association between mitral annulus calcification
and aortic atheroma: a prospective transesophageal echocardiographic study.
Atherosclerosis 2000; 152:451-6.
58. Antonini-Canterin F, Capanna M, Manfroni A, et al. Association between mitral
annular calcium and carotid artery stenosis and role of age and gender. Am J Cardiol
2001; 88:581-3.
59. Eicher JC, De Nadai L, Soto FX, et al. Bacterial endocarditis complicating mitral
annular calcification: a clinical and echocardiographic study. J Heart Valve Dis
2004; 13:217-27.
60. Vistarini N, d'Alessandro C, Aubert S, et al. Surgery for infective endocarditis on
mitral annulus calcification. J Heart Valve Dis 2007; 16:611-6.
61. Bittrick J, D'Cruz IA, Wall BM, et al. Differences and similarities between patients
with and without endstage renal disease, with regard to location of intracardiac
calcification. Echocardiography 2002; 19:1.
62. Gulati A, Chan C, Duncan A, et al. Mutimodality cardiac imaging in the evaluation
of mitral annular caseous calcification. Circulation 2011; 123:1-2.
63. Rosenhek R, Rader F, Loho N, Gabriel H, Heger M, Klaar U, et al. Statins but not
angiotensin-converting enzyme inhibitors delay progression of aortic stenosis.
Circulation 2004;110:1291-5.
64. Elmariah S, Budoff MJ, Delaney JA, Hamirani Y, Eng J, Fuster V. Risk factors
associated with the incidence and progression of mitral annulus calcification: The
multi-ethnic study of atherosclerosis. Am Heart J 2013;166:904-12.
65. Blankstein R, Durst R, Picard MH, Cury RC. Progression of mitral annulus
calcification to caseous necrosis of the mitral valve: complementary role of multimodality imaging. Eur Heart J 2009;30:304.
66. Salen DN, Gara PT, Madias C, Pauker SG. Valvular and structural heart disease:
American College of Chest Physicans Evidence-Based Clinical Practice Guidelines
(8th Edition). Chest 2008;133:593-629.
67. Fox CS, Larson MG, Vasan RS, Guo CY, Parise H, Levy D, et al. Cross-sectional
association of kidney function with valvular and annular calcification. J Am Soc
Nephrol 2006;17(2):521-7.
68. Bonow RO, Carabello BA, Chatterjee K, de Leon AC Jr, Faxon DP, Freed MD, et al.
2008 Focused update incorporated into the ACC/AHA 2006 guidelines for the
42
management of patients with valvular heart disease: a report of the American
College of Cardiology/American Heart Association Task Force on Practice
Guidelines (Writing Committee to Revise the 1998 Guidelines for the Management
of Patients With Valvular Heart Disease): endorsed by the Society of Cardiovascular
Anesthesiologists, Society for Cardiovascular Angiography and Interventions, and
Society of Thoracic Surgeons. Circulation 2008;118:523-661.
69. Papadopoulos N, Dietrich M, Christodoulou T, et al. Midterm survival after
decalcification of the mitral annulus. Ann Thorac Surg 2009; 87:1143-7.
70. Feindel CM, Tufail Z, David TE, et al. Mitral valve surgery in patients with
extensive calcification of the mitral annulus. J Thorac Cardiovasc Surg
2003;126:777-82.
71. Hurt
s
The
Heart.
Rourke.10.Baskının
Valentin
Türkçe
Fuster,
çevirisi.
R.Wayne
Danışmanlık
Alexander,
Eğitim
Robert
O
Yayıncılık
ve
Organizasyon. 1.Basım. 2002;1065-1109
72. Hopkins PN, Williams RR. Human genetics and coronary heart disease: A public
heart perspective. Annu Rev Nutr 1989;9:303-45.
73. Williams RR, Hopkins PN,Wu LL,et al. Evaluating family history to prevent early
coronary heart disease.Primer in Preventive Cardiology. Dallas: American Heart
Association; 1994:93-6.
74. Hambrecht R, Wolf A, Gielen S, et al: Effect of exercise on coronary endotelial
function in patients with coronary artery disease.N Eng J Med 2000;342;454-60.
75. Franklin SS, Khan SA, Wrong ND,et al. Is pulse pressure usefull in predicting risk
for coronary heart disease ? The Framingham Heart Study. Circulation
1999;100:354-60.
76. Gordon DJ, Probself JL,Garrison JW,et al.High dencity lipoprotein cholesterol and
cardiovascular disease: four perspective American Studies.Circulation 1989;79:8-15
77. Third Report of the National Cholesterol Education Program(NCEP)Expert Panel on
Detection, Evaluation, and Treatment of High Blood Cholesterol in Adults(Adult
Treatment Panel III) Final Report, National Cholesterol Education Program National
Heart, Lung, and Blood Institute. National Institutes of Health, NIH Publication
No.02-5215 September 2002 31. Executive summary of the third report of the
National Cholesterol Education 46 Program(NCEP) Expert Panel on Detection,
43
Evaluation and Treatment of High Blood Cholesterol in Adults (Adult Treatment
Panel III). JAMA 2001;285:2486-2497.
78. Grundy SM, Benjamin IJ, Burke GL, at al. Diabetes and cadiovascular disease: A
statement for healthcare professionals from the American Heart Association.
Circulation 1999;100:1134-46.
79. Stona PH, Muller JE,Hartwell T,et al.The effect of diabetes mellitus on prognosis
and serial left ventricular function after acute myocardial infarction;Contribution of
booth coronary disease and diastolic left venticular dysfunction to the adverse
prognosis.The MILIS Study Group. J Am Coll Cardiol 1989;14:49-53.
80. Smith JW, Marcus FI, Serokman R.Prognosis of patients with diabetes mellitus after
acute myocardial infarction. Am J Cardiol 1984;54:718-21.
81. Wilhelmsson C, Vedin JA, Elmfeldt D, et al. Smoking and myocardial infarction.
Lacent 1975;1:415-20.
82. Bersot T.P.Palaoglu E. Mahley W.M:Managing dyslipidemia in Turkey: Suggested
guidlines for population characterized by low levels of high density lipoprotein
cholesterol. Anadolu Kardiyol Derg 2002;4:315-22.
83. Frei, Forte TM, Ames BN. ae al. Gas phase oxidants of cigarette smoke induce lipid
peroxidation and changes in lipoprotein in human blood plasma: Protective ffects of
ascorbic acid. Biochem J 1991;277:133-8
84. Celermajer DS, Sorensen KE, Georgakopoulos D.et al. Cigarette smoking is
associated with dose related and potentially reversible improvement of endotheliumdepent dilation in healthy yong adults. Ciculation 1993; 88: 2149-55.
85. Rival J, Riddle JM, Stein PD. Effects of chronic smoking on platelet function.
Thromb Res 1987;45:75-85.
86. Mallika V, Goswami B, Rajappa M. Atherosclerosis pathophysiology and the role of
novel risk factors: a clinicobiochemical perspective. Angiology 2007;58513-22.
87. Falk E, Shah PK, Fuster V. Coronary plaque disruption. Circulation 1995;92:657-71.
88. Libby P, Molecular bases of the acute coronary syndromes. Circulation.
1995;91:2844-50.
89. Libby P, Braunwald E. Braunwald’S heart disease: a textbook of cardiovascular
medicine. Edinburgh: Saunders Elsevier 2008.
44
90. Drouet L. Atherothrombosis as asystemic disease. Cardiyovasc Res 1999;41:395-
401.
91. Gorrian C, Leong T, Agostino RB, Graham IM. Risk estimation systems in clinical
use: SCORE, Heart Score and Framingham System. In: Graham IM, D’Agostino
RB, editors. Therapeutic strategies in cardiovascular risk. Oxford: Clinical
Publishing 2008;103:727-39.
92. Goff et al. 2013 ACC/AHA Guideline on the Assesssment of Cardiovascular Risk: A
Report of the American College of Cardiology/American Heart Association Task
Force on Practice Guidelines. Circulation 2014;24:49-73.
93. Joint British Societis'guidelines on prevention of cardiovascular disease in clinical
practice Heart 2005;91;1-52 Journal of Hypertension 2003;21:1011-1053.
94. Adler Y, Koren A, Fink N, et al. Association between mitral annulus calcification
and carotid atherosclerotic disease. Stroke 1998;29:1833-7.
95. 2013 ESH/ESC Guidelines for the management of arterial hypertension. Eur Heart J
2013;34: 2159–219.
96. 2011 ESC/EAS Guidelines for the management of dyslipidaemias. Eur Heart J
2011;32: 1769–818.
97. American diabetes association diagnostic criteria 2011. Diabetes care J 2011;34:
62–69.
98. Galante A, Pietroiusti A, Marina Velini M, et al, C-reactive protein is increased in
patients with degenerative aortik valvular stenosis. J Am Coll Cardiol 2001;38:107882.
99. Chu H, Chen J, Guo R The association between cardiac calcification and coronary
artery disease. Acta Cardiol 2009; 64:531-5.
100. Altınmakas S, Dağdeviren B, Keser N, et al. The relationship between mitral annular
calcification and coronary artery disease. Türkiye Klinikleri J Cardiol 2000;13:64-8.
101. Benjamin EJ, Plehn JF, D'Agostino RB, Belaner AJ, Comai K, Fuller DL, Wolf PA,
Levy D. Mitral annular calcification and the risk of stroke in an elderly cohort. N Engl
Med 1992;327:374-9.
45
Download