Untitled - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
PARA POLĠTĠKASI ARAÇLARININ ETKĠNLĠĞĠ ÇERÇEVESĠNDE
TÜRKĠYE’DEKĠ PARA POLĠTĠKASI UYGULAMALARI 1990-2012
Ezgi Deniz ÇAĞLAV
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ĠKTĠSAT ANABĠLĠM DALI
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
MAYIS 2014
iv
PARA POLĠTĠKASI ARAÇLARININ ETKĠNLĠĞĠ ÇERÇEVESĠNDE TÜRKĠYE‟DEKĠ
PARA POLĠTĠKASI UYGULAMALARI 1990-2012
(Yüksek Lisans Tezi)
Ezgi Deniz ÇAĞLAV
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
Mayıs 2014
ÖZET
Bu çalıĢmanın amacı farklı iktisadi düĢünceler ıĢığında para politikalarının etkinliğinin
incelenerek kavramsal bir çerçevesinin sunulması ve Türkiye‟de uygulanan para
politikalarının 1990-2012 yılları arası aylık verilerin test edilerek değerlendirilmesidir. Bu
bağlamda öncelikle; kullanılan para politikası araçları, para politikası stratejileri ve parasal
aktarım mekanizmaları ele alınmıĢ ve söz konusu aktarım mekanizmaları temelinde
oluĢturulan VAR modeli kapsamında etki tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırma
yöntemi kullanılmıĢ olup; para politikasının etkinliğinin ölçülmesine yönelik olarak
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‟nın para politikası faiz oranına bir standart sapmalık
Ģok verildiğinde; sepet kur, bankacılık sektörünün özel sektöre açtığı krediler, sanayi
üretim endeksi ve tüketici fiyatları endeksinin gösterdiği duyarlılık incelenmiĢtir. Analiz
sonucunda kur ve TÜFE‟deki dalgalanmaların yaklaĢık olarak %30‟unu faiz oranı
Ģoklarının oluĢturduğu, diğer değiĢkenler üzerinde güçlü bir etkiye neden olmadığı
sonucuna varılmıĢtır.
Bilim Kodu
: 1119
Anahtar Kelimeler : Para politikası, fiyat istikrarı, enflasyon hedeflemesi, parasal
aktarım mekanizması, VAR yöntemi
Sayfa Adedi
: 95
Tez DanıĢmanı
: Doç. Dr. Fahriye ÖZTÜRK
v
THE EFFECTIVENESS OF MONETARY POLICY INSTRUMENTS WITHIN THE
FRAMEWORK OF TURKEY'S MONETARY POLICY APPLICATIONS 1990-2012
(M.S. Thesis)
Ezgi Deniz ÇAĞLAV
GAZĠ UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES
May 2014
ABSTRACT
The aim of this study is the submission of conceptual framework of monetary policies by
examining the effectiveness of them in the light of different economic thoughts, for
evaluating monetary policies implemented in Turkey as testing the monthly data between
the years of 1990-2012. Thus, instruments of monetary policy, monetary policy strategies
and the monetary transmission mechanism have been discussed and on the basis of the
transmission mechanism, impulse response functions and variance decomposition have
been used within the generated VAR Model. In the case that effectiveness of monetary
policy has been tested, a standart deviation shock has been given to the Central Bank of
Turkey's monetary policy interest rate and the responses of currency basket, for private
sector loans of the banking sector, the industrial production index and the consumer price
index sensitivity have been investigated. As a result of analysis, interest rate shocks have
created approximately 30% of the fluctuations in the exchange rate and the CPI, causing
not a strong impact on other variables that have been concluded.
Science Kode
Key Words
Page Number
Thesis Advisor
: 1119
: Monetary policy, price stability, inflation targetting, monetary
transmission mechanism, VAR method
: 95
: Assoc. Prof. Dr. Fahriye ÖZTÜRK
vi
TEġEKKÜR
ÇalıĢmada geçmiĢten günümüze dünyada uygulanan para politikasının kavramsal bir
çerçevesi sunularak, para politikası stratejileri, parasal aktarım mekanizmaları, Türkiye‟de
para politikası uygulamaları aktarılmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢmanın amacı Türkiye‟de 19902012 dönemi için para politikası etkinliğinin TCMB‟nin para politikası aracı olarak
kullandığı faiz oranındaki değiĢimin seçilen makro ekonomik değiĢkenler üzerindeki
etkisinin incelenmesidir.
Bu çalıĢma süresince bana olan güveni ve eĢsiz yardımları için tez danıĢmanım Doç Dr.
Fahriye ÖZTÜRK‟e, yazım aĢamasındaki görüĢ ve önerileri için Doç. Dr. Hakan Naim
ARDOR‟a, uygulama aĢamasındaki destekleri için Doç. Dr. ġenay AÇIKGÖZ ile AraĢ.
Gör. Serdar VARLIK‟a ve hayatımda her zaman yanımda hissettiğim, beni her konuda
cesaretlendiren kıymetli ailem ve sevgili eĢime teĢekkür ediyorum.
vii
ĠÇĠNDEKĠLER
Sayfa
ÖZET ....................................................................................................................................iv
TEġEKKÜR ..........................................................................................................................vi
ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ ................................................................................................. xii
ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ ..................................................................................................... xiii
1. GĠRĠġ............................................................................................................................... 1
2. PARA POLĠTĠKASI: TEORĠK ÇERÇEVE.......................................................... 3
2.1. Para Politikası Kavramı ............................................................................................... 3
2.2. Para Politikasının Etkinliğine ĠliĢkin Teorik YaklaĢımlar .......................................... 4
2.2.1. Klasiklere göre para politikası .............................................................................. 4
2.2.2. Keynesyenlere göre para politikası....................................................................... 5
2.2.3. Monetaristlere göre para politikası ....................................................................... 6
2.2.4. Yeni Klasiklere göre para politikası ..................................................................... 6
2.2.5. Yeni Keynesyenlere göre para politikası .............................................................. 8
2.2.6. Neo-Klasik Senteze göre para politikası .............................................................. 9
2.3. Para Politikası Araçları ................................................................................................. 10
2.3.1. Doğrudan para politikası araçları ....................................................................... 11
2.3.2. Dolaylı para politikası araçları ........................................................................... 14
2.4. Para Politikası Stratejileri ............................................................................................. 17
2.4.1. Döviz kuru hedeflemesi ...................................................................................... 18
2.4.2. Parasal hedefleme ............................................................................................... 21
3. ENFLASYON HEDEFLEMESĠ VE PARA POLĠTĠKASI KURALI ......... 25
3.1. Enflasyon Hedeflemesi ............................................................................................. 25
3.1.1. Fiyat istikrarı ve enflasyon hedeflemesi ............................................................. 25
3.1.2. Enflasyon hedeflemesinin ortaya çıkıĢı .............................................................. 25
3.1.3. Enflasyon hedeflemesi rejiminin unsurları ......................................................... 26
viii
3.1.4. Enflasyon hedeflemesi rejiminin önkoĢulları ..................................................... 27
3.1.5. Enflasyon hedeflemesinin avantaj ve dezavantajları .......................................... 29
3.1.6. Enflasyon hedeflemesi rejiminin operasyonel yapısı ......................................... 29
3.1.7. Enflasyon hedeflemesi rejiminde karar alma mekanizması ............................... 34
3.2. Enflasyon Hedeflemesi-Para Politikası Kuralı ĠliĢkisi .............................................. 34
3.3. Taylor Kuralı ............................................................................................................. 35
4. PARASAL AKTARIM MEKANĠZMALARI.................................................... 39
4.1. Faiz Oranı Kanalı ...................................................................................................... 39
4.2. Diğer Varlık Fiyatları Kanalı .................................................................................... 40
4.2.1. Net ihracatta döviz kuru etkisi ............................................................................ 40
4.2.2. Tobin‟in q teorisi ................................................................................................ 41
4.2.3. Servet Etkisi ........................................................................................................ 41
4.3. Kredi Kanalı .............................................................................................................. 42
4.4. Parasal Aktarım Mekanizmasını Etkileyen Faktörler ............................................... 43
4.4.1. Resmi müdahaleler ............................................................................................. 44
4.4.2. Ekonomideki fiyatlama mekanizması ................................................................ 44
4.4.3. Finansal sistemin yapısı ...................................................................................... 44
4.4.4. Finansal sözleĢmelerin vade yapısı..................................................................... 44
4.4.5. Bankacılık sisteminin finansal durumu .............................................................. 44
4.4.6. Sermaye hareketleri ............................................................................................ 45
4.4.7. Finansman kaynakları ......................................................................................... 45
4.4.8. Hanehalkı ve Firmaların Yapıları ....................................................................... 45
5. TÜRKĠYE‟DEKĠ PARA POLĠTĠKASI UYGULAMALARI ........................ 47
5.1. 1923-1980 Dönemi .................................................................................................... 47
5.2. 1980-1999 Dönemi .................................................................................................... 48
5.3. 1999-2012 Dönemi .................................................................................................... 50
ix
5.3.1.Türkiye‟de enflasyon hedeflemesi rejiminin ön koĢulları ................................... 52
5.3.2. Örtük enflasyon hedeflemesi rejimi dönemindeki geliĢmeler ............................ 56
5.3.3. Açık enflasyon hedeflemesi rejimi (2006 ve sonrası) ........................................ 57
5.3.4. Enflasyon hedeflemesi rejimi dönemi geliĢmeleri (2006 ve sonrası)................. 59
6. PARA POLĠTĠKASININ ETKĠNLĠĞĠ VE TÜRKĠYE ÜZERĠNE BĠR
UYGULAMA ............................................................................................................. 63
6.1. Para Politikasının Etkinliği ........................................................................................ 63
6.2. Para Politikasının Etkinliğini AraĢtıran ÇalıĢmalara ĠliĢkin Yazın Taraması ........... 64
6.3. Vektör Otoregresyon (VAR) Modelleri .................................................................... 70
6.4. Türkiye Üzerine Bir Uygulama ................................................................................. 72
6.4.1. Modeldeki veriler ve kullanılan değiĢkenler ...................................................... 72
6.4.2. Etki-Tepki Fonksiyonları .................................................................................... 77
6.4.3. Varyans ayrıĢtırması ........................................................................................... 79
7. SONUÇ VE ÖNERĠLER ......................................................................................... 83
KAYNAKLAR .................................................................................................................... 85
EKLER ................................................................................................................................. 91
Ek-1 Parasal Aktarım Mekanizması................................................................................ 92
Ek-2 Enflasyonu etkileyen temel para politikası araçlarına iliĢkin literatür: temel
çalıĢmalar ............................................................................................................... 93
ÖZGEÇMĠġ ......................................................................................................................... 95
xii
ÇĠZELGELERĠN LĠSTESĠ
Çizelge
Sayfa
Çizelge 3.1. Enflasyon Hedeflemesi Stratejisi Uygulayan Ülkelerde Seçilen Fiyat
Endeksleri ....................................................................................................... 30
Çizelge 3.2. Enflasyon Hedeflemesi Stratejisi Uygulayan Ülkelerde Merkez Bankalarının
Nihai Hedefleri Ve Bağımsızlığı .................................................................... 32
Çizelge 5.1. Türkiye‟de Enflasyon Hedeflemesi Rejiminin ÖnkoĢulları ............................ 55
Çizelge 6.1. Var Modelinde Kullanılan DeğiĢkenler ........................................................... 73
Çizelge 6.2. Birim Kök Testi Sonuçları (Schwarz) ............................................................. 75
Çizelge 6.3. Birim Kök Testi Sonuçları (Akaike)................................................................ 75
Çizelge 6.4. VAR Gecikme Uzunluğu ................................................................................. 76
Çizelge 6.5. Varyans AyrıĢtırma Tabloları .......................................................................... 80
xiii
ġEKĠLLERĠN LĠSTESĠ
ġekil
Sayfa
ġekil 2.1. Ġmkânsız üçleme hipotezi .................................................................................... 20
ġekil 5.1 Enflasyon ve hedefler (2002-2005) ...................................................................... 56
ġekil 5.2. TÜFE değiĢim oranları ve enflasyon hedefleri ................................................... 57
ġekil 5.3. 2006 yılı için belirsizlik aralığı............................................................................ 58
ġekil 6.1. Etki-tepki fonksiyonları ....................................................................................... 78
xii
KISALTMALAR
Bu çalıĢmada kullanılmıĢ kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aĢağıda sunulmuĢtur.
Kısaltmalar
Açıklamalar
AIC
Akaike Bilgi Kriteri
AR
Otoregresyon
ARDL
Otoregresif DağıtılmıĢ Gecikme
ARIMA
Otoregresif BütünleĢik Hareketli Ortalama
ABD
Amerika BirleĢik Devletleri
DĠBS
Devlet Ġç Borçlanma Senetleri
DF
Dickey-Fuller
ECM
Hata Düzeltme Modeli
EKK
En Küçük Kareler
GARCH
GenelleĢtirilmiĢ Otoregresif KoĢullu DeğiĢen Varyans
GMM
GenelleĢtirilmiĢ Momentler Methodu
GSYH
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
IMF
Uluslararası Para Fonu
ĠMKB
Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası
ROM
Rezerv Opsiyonu Mekanizması
TCMB
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TÜFE
Tüketici Fiyat Endeksi
TL
Türk Lirası
TÜĠK
Türkiye Ġstatistik Kurumu
SIC
Schwarz Bilgi Kriteri
USD
Amerikan Doları
VAR
Vektör Otoregresyon
VECM
Vektör Hata Düzeltme Modeli
1
1. GĠRĠġ
Para politikası ekonomik büyüme, istihdam artıĢı, fiyat istikrarı ve ödemeler bilançosu
dengesi gibi hedeflere ulaĢabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini
etkilemeye yönelik uygulanan politikalar bütünüdür. Para politikası uygulanmasından
sorumlu olan kuruluĢlar merkez bankalarıdır.
Tarihsel süreç boyunca para politikasına iliĢkin çeĢitli görüĢler benimsenmiĢ ve pek çok
para politikası aracı kullanılmıĢtır. Bu görüĢler doğrultusunda uygulanan para politikası
stratejilerine bir alternatif olarak geliĢtirilen enflasyon hedeflemesi stratejisi, ilk kez 1990
yılında Yeni Zelanda‟da uygulanmaya baĢlanmıĢ olup Türkiye‟de de uygulanmaktadır.
Enflasyon hedeflemesi fiyat istikrarını sağlamaya yönelik bir para politikası stratejisidir.
Söz konusu stratejinin temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır.
Bu doğrultuda; merkez bankaları uyguladıkları para politikası kararları ile ekonomik
faaliyeti ve enflasyonu esas olarak dört kanal aracılığıyla etkilemektedir. Parasal aktarım
mekanizması kanallarını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunun
yerine kanalların birbirini etkilediği veya tamamladığı kabul edilmektedir. Para
politikasının etkinliği kanalların iĢlerliği ile değerlendirilebilmektedir.
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde para politikasının etkinliği farklı iktisat okulları çerçevesinde
ele alınmıĢ ve geçmiĢten günümüze para politikası araçları ile para politikası stratejileri
hakkında bilgi verilmiĢtir.
Üçüncü bölümde para politikası stratejilerinden enflasyon hedeflemesinin teorik çerçevesi
anlatılmıĢ ve para politikası kuralı ile iliĢkisine değinilmiĢtir. Bu bağlamda, para politikası
kurallarından biri olan Taylor Kuralı hakkında bilgi verilmiĢtir.
Dördüncü bölümde parasal aktarım mekanizmaları ile mekanizmayı etkileyen faktörler
açıklanmıĢtır.
Parasal
aktarım
mekanizmalarındaki
kanallar,
Mishkin‟in
ayrımı
doğrultusunda geleneksel faiz oranı kanalı, diğer varlık fiyatları kanalı ve kredi kanalı
olarak üç kategoride incelenmiĢtir.
2
BeĢinci bölümde Türkiye‟de uygulanan para politikaları 1923‟ten 2000‟lere kadar yaĢanan
geliĢmelerin kısa bir özetiyle birlikte, 1990-2012 dönemi için değerlendirilmiĢtir. Bu
bölümde Türkiye‟nin enflasyon hedeflemesi stratejisi deneyimi örtük enflasyon
hedeflemesi ve açık
enflasyon hedeflemesi dönemleri ayrı ayrı ele alınarak
değerlendirilmiĢtir.
ÇalıĢmanın son bölümünde para politikasının etkinliği ve bu kapsamda yapılan ampirik
çalıĢmalara iliĢkin yazın taraması yapılmıĢtır. Analizin yapıldığı VAR yöntemine iliĢkin
bilgi verilmiĢ ve parasal aktarım mekanizmaları temelinde oluĢturulan model kapsamında
etki tepki fonksiyonları ve varyans ayrıĢtırma yöntemi kullanılarak para politikası faiz
oranının modelde yer alan diğer değiĢkenler üzerindeki incelenmiĢtir.
3
2. PARA POLĠTĠKASI: TEORĠK ÇERÇEVE
2.1. Para Politikası Kavramı
Para politikası; ekonomik büyüme, istihdam artıĢı ve fiyat istikrarı gibi hedeflere
ulaĢabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini etkilemeye yönelik olarak alınan
kararları ifade etmekte olup; politikanın uygulanmasından sorumlu kuruluĢlar merkez
bankalarıdır.1
Para politikası; paranın miktarını, maliyetini ve firmalar ile hane halklarının bekleyiĢlerini
etkileyerek temel amaçlara ulaĢmaya yönelik olarak oluĢturulan stratejiler bütünü olarak da
tanımlanabilir.2
Diğer bir tanıma göre para politikası ulusal ekonomi politikalarını desteklemek için
Merkez Bankası‟nın para miktarı ve faiz oranları üzerindeki kontrolüdür.3
Özetle para politikası; her ülke merkez bankasının çeĢitli makroekonomik amaçlara
ulaĢmak ve/veya çeĢitli makroekonomik sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla çeĢitli
araçlar kullanarak uyguladığı politikayı ifade etmektedir.4
Para politikası rejimlerinin müĢterek amacı genelde fiyat ve kurda istikrar sağlamanın
yanında, istikrarlı bir büyüme trendini yakalamaktır. Para politikası rejimlerine bir
anlamda istikrar programları da
demek
mümkündür. Farklı
istikrar programı
uygulamalarında para politikasının oynadığı rol değiĢmektedir.5
Bu çerçevede, merkez bankalarının alacağı para politikası kararlarının ekonomiyi hangi
yollarla etkileyerek temel amaçlara ulaĢılmasını sağlayacağını bilmesi ve uyguladığı para
politikası stratejisi doğrultusunda paranın miktarını/maliyetini nasıl belirleyeceğine karar
1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sayfası, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#parapolitikasi, 6 Ekim 2013.
2
Önder Timur; “Para Politikası: Araçları, Amaçları ve Türkiye Uygulaması”, TCMB Uzmanlık Tezi,
Ankara, 2005, s.4
3
Mansfield‟dan aktaran Tokel Dilek; “Para Politikası ve Faiz Kararları Arasındaki ĠliĢki: Teorik ve
Uygulamalı YaklaĢım”, Doktora Tezi, Ġstanbul, 2011, s.4
4
Akçay Nesrin; “Türkiye‟de Para Politikalarının Etkinliği (1990-2008)”, Doktora Tezi, Ġstanbul, 2009, s.5
5
Keyder Nur; PARA Teori, Politika, Uygulama, 11. baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık ve Dağıtım, 2008, s.
2-3.
4
vermesi gerekmektedir. Bu noktada parasal aktarım mekanizması, para politikası
stratejileri ve para politikası araçları kavramları karĢımıza çıkmaktadır.6
ÇalıĢmanın bu bölümünde öncelikle para politikasının etkinliğinin teorik altyapısı kısaca
özetlendikten sonra para politikası araçları açıklanacak ve döviz kuru hedeflemesi ile
parasal hedefleme stratejileri anlatılacaktır. Enflasyon hedeflemesi stratejisi ile parasal
aktarım mekanizmaları sonraki bölümlerde detaylı bir Ģekilde ele alınacaktır.
2.2. Para Politikasının Etkinliğine ĠliĢkin Teorik YaklaĢımlar
Para politikalarının etkinliğine iliĢkin görüĢler Klasik, Keynesyen, Monetarist, Yeni
Klasik, Yeni Keynesyen ve Neo-Klasik sentez yaklaĢımları çerçevesinde kısaca
açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.
2.2.1. Klasiklere göre para politikası
Miktar Teorisinin ortaya çıkmasından 1929 Büyük Buhranı‟na kadar iktisadi düĢünceye
egemen olan Klasik GörüĢ, Say Kanunu ve Paranın Miktar Kuramı olmak üzere iki temele
dayanmaktadır. Say Kanunu “Her arz kendi talebini yaratır.” Ģeklinde ifade edilmektedir.
Üretilen mal ve hizmetlerin tamamına yetecek kadar talep oluĢması nedeniyle ekonominin
tam istihdam düzeyinde olması Adam Smith‟in “Görünmez El” adını verdiği piyasa güçleri
sayesinde mümkün kılınmaktadır.
Fiyatlar genel düzeyini açıklayan Paranın Miktar Kuramına göre para arzındaki bir
değiĢme fiyat seviyesinde aynı oranda bir değiĢmeye yol açacaktır. Para talebi faiz
oranlarından
bağımsız
olduğu
için,
para
politikası
yardımıyla
para
talebi
etkilenmeyecektir.7
Klasik iktisat, iktisat politikası aracı olarak sadece para politikasına önem vermiĢtir.
Ekonomik istikrarsızlık ortaya çıktığında mali politikalar yerine para politikaları (banka
rezervlerinin azaltılması, açık piyasa iĢlemleri gibi) tercih edilmelidir. Zira mali araçlar
6
Önder; a.g.e. s.24
Akçay Memduh A.; “Para Politikası Araçları Türkiye ve ÇeĢitli Ülkelerdeki Uygulamalar”, Uzmanlık Tezi,
DPT Yıllık Programlar ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürlüğü Mali Piyasalar Dairesi BaĢkanlığı,
Ekim 1997, s.4-5.
7
5
aslında para politikasının bir aracıdır. Örneğin devlet harcamalarının artırılması aynı
zamanda para arzını artırmak demektir. Klasiklere göre tam rekabet, ücret esnekliği ve faiz
esnekliği varsayımları gerçekleĢtiği taktirde ekonomi daima ve kendiliğinden tam
istihdama ulaĢacak, üretilen her mal satılacak stok artıĢı ve üretim yetersizliği gibi
dengesizliklerle karĢılaĢılmayacak ve dolayısıyla fiyatlar genel seviyesi hem enflasyonist
hem de deflasyonist baskılara yol açmadan istikrarını koruyacaktır. Kısacası, “piyasanın
görünmeyen eli, ekonomiyi istenen yönde geliĢtirmeye yeterlidir”.8
2.2.2. Keynesyenlere göre para politikası
1929'da yaĢanan Büyük Buhran sonrasında Keynes, para arzı ile fiyatlar ve gelir düzeyi
iliĢkisini reddetmemektedir. Keynes‟in ortaya koyduğu Likidite Tercihi Kuramının daha
çok para politikası ile ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Keynes, 1936 yılında
yayımladığı The General Theory of Employment, Interest and Money adlı çalıĢmasında
likidite tercihini belirleyen üç motif üzerinde durmuĢtur. Bunlardan iĢlem (gelir ve iĢletme
motifleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır) ve ihtiyat amaçlı para talebi motifleri, ekonomik
sistemin genel faaliyet düzeyine ve parasal gelir düzeyine; spekülatif amaçlı para talebi ise,
faiz oranındaki değiĢmelere duyarlılık göstermektedir.9
Likidite tercihi teorisinden yola çıkan Keynes para arzındaki büyük bir artıĢın dahi, faiz
oranı üzerinde göreceli olarak küçük bir etki yaratabileceğini vurgulamıĢtır. Para arzındaki
büyük ölçekli bir artıĢın gelecek hakkında öyle büyük bir belirsizlik yaratması durumunda
ihtiyat güdüsüyle para talebi artabilir, bu arada cari faiz oranındaki küçük bir değiĢme
geleceği hakkındaki kanı toplumda nakit paraya yönelik kitlesel bir hareket baĢlatabilir. 10
Keynesyen yaklaĢımda, parasal değiĢkenler üretim, yatırım ve istihdam gibi reel
değiĢkenler üzerinde etkilidir. Ancak, Keynesyen para politikasının etkin olduğu
söylenemez. Yani faiz oranı aracılığıyla tam istihdam otomatik olarak sağlanamaz. Bunun
baĢlıca nedenleri arasında, Keynes'in likidite tuzağı adını verdiği faiz oranının belli bir
8
SavaĢ‟tan aktaran Güngör Kamil; “Ġktisadın Tarihine Kısa Bir BakıĢ ve Merkantilizmden Günümüze
Ġktisadi DüĢünceler”, (EriĢim) http://www2.aku.edu.tr/~kgungor/kamil_gungor.pdf, 5 Ekim 2013, s.5.
9
Ardor Hakan N., Varlık S; “ Keynes‟in Likidite Tercihi Kuram‟ında Finans Motifi ile Para Talebinin
Önemi ve Etkileri”; Ekonomik YaklaĢım Dergisi, Özel Sayı, 23, 197,
10
Bocutoğlu Ersan, Ekinci Aykut; “Genel Teori, Küresel Krizler ve Yeniden Maliye Politikası”, Maliye
Dergisi, Sayı 156, Ocak-Haziran 2009.
6
düzeyden sonra düĢürülememesi ve yatırımların arttırılamaması ile yatırım-tasarruf
dengesinin sağlanamaması yer almaktadır.11
2.2.3. Monetaristlere göre para politikası
Parasal yaklaĢımın öncülüğünü yapan Milton Friedman, liberal iktisat politikalarının
geçerliliğini savunmuĢ ve iktisadi kaynakların etkin kullanılabilmesi için piyasaya
yönelmiĢ müdahalelerin azaltılması gerektiğini belirtmiĢtir. Friedman, uzun dönemde
devam eden enflasyonun parasal ücret taleplerinde artıĢa neden olacağını ileri sürmektedir.
Friedman, parasal görüĢ içinde para talebini etkileyen faktörler arasında klasik etkenler
olarak sayılan fiyatlar ve gelir yanında, elde para tutmanın alternatif maliyeti olarak
düĢünülen çeĢitli faiz oranları ve enflasyon oranını da para talebine katmıĢtır. Böylece,
kiĢilerin ve teĢebbüslerin para taleplerini ayrı ayrı değerlendirilmiĢ ve beĢeri sermaye de
analize dahil edilmiĢtir. Friedman, yeniden tanımladığı para arzı ve para talebi kavramları
ile enflasyonunun üretimden bağımsız olarak arttırılan para arzından kaynaklandığını
açıklamaya çalıĢmıĢtır.
12
Moneteristlere göre ekonomideki birçok istikrarsızlık parasal kökenlidir. Enflasyonu
tümüyle parasal bir olgu olarak gören moneteristler, para arzındaki artıĢın, milli gelirdeki
artıĢı aĢan kısmının doğrudan fiyatlar genel seviyesini yükselttiği görüĢündedirler. Para ve
maliye politikası uygulamasına karĢı olan Moneteristler, bunun yerine denk bütçe
uygulamasına özen gösterilmesini ve piyasa mekanizmasının iĢleyiĢini etkileyen
monopollerle mücadele edilmesini isterler. Ayrıca moneteristler, devletin para arzını her
yıl ve üretim artıĢ hızına eĢit bir oranda artırmasını tavsiye ederler. 13
2.2.4. Yeni Klasiklere göre para politikası
Yeni Klasik iktisatın en temel önerisi “Politika Etkinsizliği” önerisidir: Bu, Friedman'ın
para politikasının kısa dönemde reel üretimi (ve istihdamı) etkilese de, uzun dönemde
böyle bir etkinin ortadan kalkacağı önerisinin, Yeni-Klasik iktisatta aldığı yeni
Ģekildir. Yeni-Klasikler, öngörülebilir bir para arzı artıĢının kısa dönemde bile reel üretimi
11
Akçay; a.g.e., s.8.
AkdiĢ Muhammet; “Para Arzının Enflasyon Üzerindeki Etkisi ve Milton Friedman‟ın Enflasyon
YaklaĢımı”, Maliye Yazıları Dergisi, Sayı:38, Ocak/Mart 1993.
13
Güngör; a.g.e., s.15-17.
12
7
sistematik
etkileyemeyeceğini,
olarak
dolayısıyla
politikanın
etkisiz
olacağını
belirtmektedirler. Politika Etkinsizliği önerisinin altında yatan iki temel destek, Lucas'ın
Arz Fonksiyonu ile Rasyonel BekleyiĢler Hipotezidir.14
Rasyonel Beklentiler Hipotezi
Rasyonel beklentiler hipotezi, fertlerin uyumcu değil, rasyonel beklentiler içinde olduğunu
ve bu nedenle iktisat politikaları karĢısında hemen aktif bir tavır takınıp iktisat politikasını
tamamen etkisiz hale getirebildiğini ileri sürer. Bunun nedeni;15
o
Bütün ekonomik birimlerin doğru modeli ve onun parametrelerini bilmesi,
o
Bireylerin politika yapıcıların bütün tepkilerini hesaba katması,
o
Bir tahmine varabilmek için de ekonomik model çerçevesi içindeki bütün bilgileri
elde etmesi ve kullanmasıdır.
Sargent‟a göre bu özelliklere ve bilgilenmeye sahip olan fertler, politika önlemlerinin
etkilerini önceden kestirecekler ve ona göre davranıĢlarını Ģekillendirerek politika
uygulamalarını boĢa çıkarabileceklerdir. Bu durumda da, para arzı ve maliye politikası
değiĢkenleri ile üretim hacmi üzerinde bir etkide bulunabilmek, para arzı ile faiz oranını
değiĢtirebilmek, faiz oranını belli bir seviyede tutmak için sistematik politikalar
uygulamak, teoriye göre mümkün olamamaktadır. Böyle bir politika enflasyonist
veya deflasyonist olabileceği gibi, fiyatlar genel seviyesi dengesinin oluĢmasını da
engelleyebilecektir.
16
Bu Ģekilde, bireylerin politikalar karĢısında edilgen konumdan kurtularak, çıkarlarını
koruyacak seçenekler çerçevesinde rasyonel beklentilerle hareket edebilmeleri söz konusu
olmaktadır. Böylelikle iktisadi karar birimleri Merkez Bankası uygulamalarına karĢı
takınacakları tavırlar ile söz konusu politikaların etkinliğini azaltabilme imkânına
sahiptirler. BaĢka bir ifade ile, iktisadi karar birimleri Merkez Bankasının niyeti ve
14
Yay Gülsün; "Yeni Klasik Ġktisat Okulu", Para ve Finans Ansiklopedisi, Ġstanbul, 1996, 3.Cilt,
AKDĠġ Muhammet; “Rasyonel Beklentiler Okulunun Enflasyon YaklaĢımı ve Türkiye‟deki Faiz
Oranları”, Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Sayı:6-7, Haziran/Temmuz-1992, s.61-65.
16
Sargent‟tan aktaran AkdiĢ, a.g.e. , s.61-65.
15
8
uygulaması hakkındaki bilgilere tam olarak sahip olurlarsa para politikalarının kısa ve
uzun vadedeki etkinliklerini ortadan kaldırabilecek Ģekilde davranabilirler.17
Lucas’ın Arz Fonksiyonu
Lucas'ın Arz Fonksiyonuna göre, üretimin doğal seviyesinden sapması ancak beklentisel
hatalardan ortaya çıkabilir. Eğer insanların bekleyiĢleri rasyonelse, gelecek fiyatlarına
iliĢkin bekleyiĢlerini biçimlendirirken para otoritelerinin politika kurallarına iliĢkin
bilgilerini kullanacaklar ve otoritelerin seçtiği para stoku büyüme oranı ne olursa olsun,
iktisadi ajanlar fiyatları tahminde hatalı Ģekilde aldanmayacaklardır. Para otoriteleri para
stokunu ani ve rastlantısal Ģekilde değiĢtirerek toplumu ĢaĢırtabilirler. Bu da beklentilerde
bir değiĢim yaparak üretimi daha değiĢken hale getirebilir. Ancak otoriteler para arzına
yapılan Ģokları tekrarlayarak üretim düzeyini sistematik olarak daha fazla etkileyemezler.
Çünkü halk, ilk Ģokun ardından beklentilerini çok hızlı biçimde düzenlemektedir.18
2.2.5. Yeni Keynesyenlere göre para politikası
Yeni Keynesyen iktisatçılar fiyatların tam esnek olmaması varsayımına dayanarak, para
arzı değiĢmeleriyle üretim değiĢmeleri arasındaki bağlantıyı kurmaktadırlar. Kısa dönemde
fiyatların esnek olmamasının nedeni uzun dönemli sözleĢmeler ve mal piyasalarında
firmalar arasındaki aksak rekabettir. Para arzında beklenen ve beklenmeyen değiĢiklikler
kısa dönemde nötr değildir.
Söz konusu yaklaĢımda, ekonomik birimlerin karar verme aĢamasında mevcut olan tüm
bilgiyi kullanacakları kabul edilmektedir. Dolayısıyla, para arzında bir düĢüĢ beklentisi
beklenen fiyat düzeyinde de bir düĢmeye neden olacaktır. Ekonomideki birçok fiyatın
beklentilerdeki değiĢikliğe aynı dönem içerisinde uyum gösterememesi nedeniyle, para
arzında beklenen bir düĢüĢ karĢısında fiyatlar, yavaĢ yavaĢ düĢerek, ancak, zaman
içerisinde uyum gösterebilmektedir.
17
KARAHAN Özcan; “Asimetrik Bilgi ve Para Politikasının Etkinliği”, Yönetim ve Ekonomi Dergisi,
Sayı:2, Cilt: 13, 2006,s. 155.
18
Yay, a.g.e.
9
Yeni Keynesyen modelde para arzında beklenen değiĢmeler bile kısa dönemde reel sektörü
etkileyebilmektedir. Ancak beklenen para arzı değiĢikliklerinin üretim üzerindeki etkisi,
beklenmeyen para arzı değiĢikliklerinin üretim üzerindeki etkisinden daha düĢüktür.19
2.2.6. Neo-Klasik Senteze göre para politikası
Yeni Klasik Ġktisat modellerinin ampirik baĢarısızlığı teorik çalıĢmaların Klasik geleneği
sürdüren Reel ĠĢ Çevrim kuramları ve Keynesyen gelenekle iliĢkili olarak Yeni Keynesyen
Ġktisat yönünde hızlanmasına yol açmıĢtır.20
Reel ĠĢ Çevrim kuramları fiyat ve ücretlerin esnekliğini, rasyonel beklentileri ve piyasa
temizliğini benimsemektedir. Tam istihdamda denge söz konusudur. Para yansızdır.
Asimetrik bilgi yoktur. Piyasalardaki bilgilere bireyler istediklerinde ulaĢabilmektedir.
Dalgalanmalara neden olan üretim teknolojisi (teknolojik Ģoklar; petrol fiyatlarındaki artıĢ,
kötü hava koĢulları) ve maliye politikasındaki değiĢikliklerdir.Söz konusu kuramlarda
çevrimler üzerindeki ekonomik serilerin birlikte hareketliliği söz konusudur. Ekonomik
aktivitelerdeki dalgalanmalar devamlılık göstermektedir. Aktivitelerin ortalama ve trend
değerlerinden sapmalar önemli bir zaman almaktadır. ĠĢ çevrimlerindeki geniĢleme ve
daralma arasındaki değiĢim oldukça yavaĢ olmakta ve ekonominin tamamına
yayılmaktadır.21
Neo-klasik sentezde ise; kısa dönem fiyat katılıkları nedeniyle toplam talebin, reel
ekonomik faaliyetlerin temel belirleyicisi olduğu düĢüncesini ortaya koymaktadır. Bu
anlamda parasal politikanın reel ekonomi üzerinde güçlü etkileri vardır. Parasal politikaya
atfedilen önemin pozitif ve normatif sonuçları vardır. Pozitif açıdan, konjonktür
dalgalanmaları parasal politika uygulamalarından bağımsız olarak açıklanamaz ve
yorumlanamaz. Normatif acıdan ise, toplam talebin, makroekonomik istikrarın sağlanması
amacıyla yönlendirilmesi gereğidir. Bununla beraber, uzun dönem çıktı düzeyini belirleyen
19
ġıklar Ġlyas; Para Teorisi ve Politikası, , 8. baskı, EskiĢehir, 2011, s.216
Yıldırım Erhan, Lobcu Kenan, Çakmaklı Selim, Özkan Özlem; “Yeni Keynesyen Makro Ekonomik Bir
Model: Türkiye Uygulaması”, Ege Akademik BakıĢ Dergisi, Sayı:4, Cilt: 10, 2010, s. 1270.
21
Dilbaz Alacahan Nur; Türkiye Ekonomisinde ĠĢ Çevrimleri Kuramı (1998-2011): Hodrick-Prescott
Filtresi”, Yönetim Bilimleri Dergisi, Sayı:20, Cilt: 10, 2012, s. 13
20
10
talep güçleri değil arz güçleridir. Bu nedenle parasal politika ekonominin uzun dönem
belirleyicilerine karĢı dikkatli davranmalıdır.22
Neo-klasik sentez parasal politika analizinde, Reel ĠĢ Çevrim modelleri çerçevesinde
geliĢtirilen
dinamik
stokastik
genel
denge
modellerinin
sistematik
kullanımını
içermektedir. Modellerde, parasal politikanın yanlılığının ana kaynağı nominal
katılıklardır. Nominal katılıklar, genellikle, firmaların ve çalıĢanların sırasıyla fiyatlarını ve
ücretlerini uyumlama biçimleri üzerine konulan kısıtlar olarak tanımlanır. Parasal
politikaya söz konusu yaklaĢım, parasal politika araçlarındaki dıĢsal değiĢmelerin
etkilerine değil parasal politikanın içsel bileĢenlerine (yani parasal politika kurallarına) ve
bu bileĢenlerin alternatif tanımlamalarına vurgu yapmaktadır. Bu yaklaĢımın önemli bir
özelliği de temel modelin, açık ekonomi, eksik bilgi ve öğrenme, iĢsizlik, kredi katılıkları
v.b. pek çok özelliği içerecek Ģekilde geniĢletilebilme özelliğine sahip olmasıdır.23
2.3. Para Politikası Araçları
Para politikası araçlarını, doğrudan ve dolaylı para politikası araçları olarak iki grupta
sınıflandırmak mümkündür. Doğrudan ve dolaylı araçların uygulamasında iki temel ayırım
vardır:24
- Doğrudan araçlar yapılan düzenlemelerle ya fiyatları (faiz oranlarını) ya da miktarları
(kredi - mevduat) belirler veya sınırlandırırken, dolaylı para politikası araçları ise
piyasadaki arz-talep koĢulları etkilenerek yürütülmektedir.
- Kredi tavanları biçimindeki dolaysız para politikası araçları temelde finansal sistemde
yer alan kurumların (ticari bankalar) bilançolarını etkilemeyi amaçlarken, dolaylı para
politikası araçları ise merkez bankası bilançosunu veya merkez bankası faizlerini
etkilemeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla, doğrudan araçlar müdahale içerirken, dolaylı
araçlar piyasa bazlı araçlardır.
22
Goodfriend ve King‟den aktaran Yıldırım vd.; ag.e. s. 1270.
Yıldırım vd.; ag.e. s. 1270.
24
Önder, a.g.e., s.55.
23
11
2.3.1. Doğrudan para politikası araçları
Doğrudan (Dolaysız) para politikası araçları fiyat ya da miktara, limit koyma gibi
doğrudan müdahale yoluyla uygulanan araçlardır. Bunları kredi tavanı, faiz denetimi ve
diğer araçlar olarak üç ana baĢlıkta ele almak mümkündür.25
Faiz Oranı Kontrolleri
Merkez bankası, bankaların ve banka dıĢı mali kuruluların minimum ve maksimum
mevduat ve kredi faiz oranlarını veya mevduat ve kredi faiz oranları arasındaki farkı
belirleyerek; farklı sektörler için farklı faiz oranları uygulanabilmekte, teĢvik edilmek
istenen sektörlere açılacak kredilerin faiz oranları düĢük tutulabilmekte, kaynakların
istenilen sektörlere aktarılması amaçlanmaktadır.
Bankacılık sisteminde gözetim ve denetimin zayıf ve kredi alanlarıyla ilgili yeterli bilgi
olmadığında kullanılabilecek etkin bir araçtır. Ancak, taban veya tavan uygulaması
bankacılık sistemi dıĢındaki sektörlerin geliĢmesini teĢvik edebilmektedir. Faiz oranlarına
tavan konulduğunda, borçlanma maliyeti kullanıcılar açısından düĢürülürken, aĢırı sermaye
kullanımına yol açmaktadır. 26
Kredi Tavanları
Merkez bankası, ticari bankaların çeĢitli ekonomik faaliyetlerle ilgili olarak açacakları
kredilere
bir
sınırlama
getirebilir.
Açılacak
kredilere
uygulanan
sınırlamalar
farklılaĢtırılabilmektedir. TeĢvik edilmek istenen sektörlerde kredi tavanları yüksek
tutularak kredilerin bu sektörlere yönelmesi amaçlanmaktadır. Kredi tavanı sınırlaması
banka bazında da uygulanabilmektedir. Bu tavanlar bankaların sermayesine, mevcut
kredilerine, kredi alanlara ve mevduatlarına göre belirlenebilmektedir. Bu tür önlemlerle
para otoriteleri, ticari banka fonlarının bazı spekülatif faaliyet ve alanlara kayıĢını da
önlemeyi amaçlamaktadırlar.27
25
Eğilmez, a.g.e.
Koçyiğit Dilek; “Para Politikası Araçları ve Likidite Yönetim Stratejileri”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,
TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, Mayıs 2009, s.11
27
Akçay, a.g.e., s.13.
26
12
FarklılaĢtırılmıĢ Reeskont Kotaları
Merkez bankaları, bankaların kendilerine iskonto amacıyla getirecekleri senetlere,
mahiyetlerine göre farklı reeskont oranları uygulayabilirler. Böylece, merkez bankaları
bazı sektörlerin geliĢimini sınırlayabilir ya da teĢvik edebilir. Ancak, bu türden bir selektif
(seçici) kontrol aracının olumlu sonuç verebilmesi için, ticari bankaların merkez bankasına
reeskonta getirdikleri senetlerin önemli bir hacme ulaĢması gerekir. 28
Ġthalat Ġçin Depozito Zorunluluğu
Merkez bankaları, ithalatçı kuruluĢlarca yapılan toplam ithalat değerinin belirli bir
yüzdesini merkez bankasına yatırma zorunluluğu getirerek ithalatı kısıtlama yoluna
gidebilmektedir.
Bu
uygulama
ya
ithal
edilen
tüm
mallara
yönelik
olarak
gerçekleĢtirilmekte ya da ithal edilen bazı mallar hedef alınmaktadır. Tüm mallara yönelik
olarak gerçekleĢtirilen uygulama, toplam talebi kısıtlayarak enflasyonist etkileri ortadan
kaldırabilmektedir.29
Disponibilite Uygulaması
Hükümet veya para otoritesi, ticari bankaları ve banka dıĢı mali aracıları, ellerindeki
fonların belli bir oranı ile öngördükleri tahvil ve bonoları satın almaya, merkez bankasında
serbest tevdiat ve kasalarında nakit olarak bulundurmaya zorlayabilir. Serbest tevdiat ve
kasa uygulaması piyasadaki para arzının kontrolünde etkili olurken, tahvil ve bonoların
yaratacağı etki bu kağıtların faiz oranlarına bağlı olarak değiĢecektir. Eğer piyasa faiz
oranları, bu gibi aktiflerin faiz oranlarından yüksekse, bu yolla normal piyasa faiz
oranlarından daha düĢük bir faizle bir kısım fonlar kamu sektörüne aktarılmıĢ olur.
Finansal kurumların fonlama maliyeti artar. Tersi durumda ise bankaların fonlama
maliyetini düĢürücü etki yapar. Disponibilite uygulaması bankalara kaçınacak alan
bırakmayarak (pasiflerin tamamını içerecek Ģekilde) uygulanmasıyla dolaysız, bankaların
kaçınabilecekleri alanlar bırakarak (pasiflerin bir kısmını içerecek Ģekilde) uygulanmasıyla
dolaylı bir araç niteliğindedir.30
28
ġıklar; ag.e. s.104
Koçyiğit, a.g.e., s.13.
30
Akçay, a.g.e., s.14.
29
13
Finansal Aracıların Portföylerinin Yeniden Düzenlenmesi
Banka ve banka dıĢı finansal aracıların satın alacakları tahvil ve hisse senedi gibi menkul
kıymetlerin, hangi faaliyet dallarına ait olacağı ve bunların her birinden ne miktar sahip
olunabileceği belirlenebilir. Böylece, finansal kurumların ellerinde bulunan fonların, daha
çok, kalkınmaya yönelik üretim sektörlerine transferi sağlanacaktır. Bunun için de ülkede
çeĢitli menkul kıymetlerin bol miktarda bulunması zorunludur.31
Tüketici Kredilerinin Kontrolü
Para otoritesi, konut ve dayanıklı tüketim mallarının taksitli satıĢlarında, müĢteriden tahsil
edilecek minimum peĢinat miktarını, vade yapısını ve bu amaçla verilen kredi faizlerini
değiĢtirmek yoluyla, söz konusu mallara olan talebi istediği yönde etkileyebilmektedir.32
Asgari Ödeme Oranı
Genellikle sermaye piyasalarının geliĢmiĢ olduğu ülkelerde kullanılan bir para politikası
aracıdır. Menkul kıymet araçlarına yatırım yapan yatırımcıların, toplam yatırım tutarlarının
asgari ödeme oranı tutarındaki kısımlarını kendi öz kaynaklarıyla finanse etmek zorunda
oldukları, bu tutarın dıĢında kalan kısmı ise banka kredileriyle finanse edebilecekleri bir
uygulamadır. Menkul kıymetler piyasasına gidecek toplam fon miktarını ve bu piyasadaki
araçların fiyatlarını etkileme gücüne sahiptir.33
Özel Mevduatlar
Özel mevduatlar, ticari bankalar tarafından açılması zorunlu olan ancak yapılan
düzenlemelerle bu mevduatların merkez bankasında tutulması ile para arzındaki
geniĢlemeyi sınırlayan araçlardır.34 Bu uygulamadaki amaç, zorunlu karĢılıklar yoluyla
para arzının kontrolünde yeterli etkinliğin sağlanamadığı durumlarda piyasanın etkinliğinin
sağlanmasıdır.
31
ġıklar a.g.e., s. 105
Önder, a.g.e., s.64.
33
Koçyiğit, a.g.e., s. 15-16
34
Önder, a.g.e. s.65
32
14
Ġthalat teminatları söz konusu araca örnek olarak gösterilebilir. Özel mevduatlar yasal
karĢılık oranlarını değiĢtirmenin bir alternatifidir ve bu alternatif çoğu merkez bankası
tarafından kullanılmaktadır. 35
Merkez Bankasının Moral Takviyesi
Merkez bankası, banka ve banka dıĢı finansal aracıların genel olarak davranıĢlarını
değiĢtirmesi için ikna gücünü kullanır. Söz konusu politikanın yasal bir dayanağı yoktur.
Merkez Bankası, bankacıları belirli bir doğrultuda hareket etmelerinin ülke çıkarları
yararına olduğu yolunda ikna etmeye çalıĢır. Özellikle, Asya ülkelerinde (Singapur,
Malezya gibi) bu tür uygulamaların çok sık kullanıldığı görülmektedir. Moral takviyesinin
uygulanması, bankaların aktif-pasif pozisyonlarını etkilemekte, bankalar bu çerçevede,
kredilerine tavan getirmekte, faiz oranlarını yükseltmektedir.36
Reklam ve Resmi Olmayan Öğütler
Merkez bankasının öngörülerinin kamuoyu tarafından bilinmesini sağlamak için birçok yol
vardır. Merkez bankası basın yoluyla öngörülerini kamuoyuna açıklayabileceği gibi,
yapacağı tavsiyelerle firmaların bekleyiĢlerini değiĢtirmelerini de sağlayabilmektedir.37
Sözlü Müdahale
Doğruyu söylemenin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini göz önüne alarak merkez
bankaları arzu ettiği gerçeği belirtme yoluna gidebilmektedir. Bu politika literatürde “sözlü
müdahale” olarak adlandırılmaktadır.38
2.3.2. Dolaylı para politikası araçları
Dolaylı araçlarla merkez bankası, para piyasalarındaki koĢullarını merkez bankası parasını
kullanarak
35
değiĢtirmektedir.
Koçyiğit, a.g.e., s.15-16.
Akçay, a.g.e., s.16.
37
Akçay, a.g.e., s.16
38
Koçyiğit, a.g.e., s.17.
36
Özellikle
sermaye
kontrollerinin
azalması
veya
15
kaldırılmasından sonraki dönemde doğrudan araçların etkinliğinin giderek kaybolmasına
karĢın, dolaylı araçların para politikası otoritelerine politika uygulamalarında daha büyük
esneklik sağladığını ifade etmektedir.39 Dolaylı para politikası araçları; reeskont politikası
açık piyasa iĢlemleri (APĠ) ve zorunlu karĢılıklardır.40
Reeskont Kredileri
Reeskont, bankalarca iskonto edilmiĢ ya da banka portföyünde bulunan bir senedin merkez
bankasınca iskonto edilmesidir. Bu yolla bankalar ellerindeki ticari senetleri, vadeleri
dolmadan merkez bankasına kırdırarak rezerv ihtiyaçlarını karĢılayabileceklerdir.
Reeskont kredileri, likidite açığı veren bankaların en son likidite kaynağı olarak merkez
bankasından bu açığın kapatılabilmesi amacıyla kredi temin edebilmesini sağlayan bir para
politikası aracıdır. Ancak, genel uygulamadan farklı olarak reeskont kredileri ilk baĢvuru
kaynağı olarak da bazı ülkelerde uygulanmıĢtır. 41
Bankacılık sistemine sağlanan reeskont kredileri; mali açıdan güç durumdaki bankalara
yardım etmek, para ve kredi koĢullarını kontrol etmek ve selektif kredi politikalarını
etkilemek için kullanılmaktadır.42
Merkez Bankası, reeskont faizlerini yükselterek, yani kısa vadeli piyasalarda, (para
piyasalarında) faizleri yükselterek uzun vadeli piyasaların, (sermaye piyasaları) faizini
etkileyebilir. Ancak faizleri düĢürmenin sonuçları çok net değildir. Bu çerçevede; para
piyasalarında düĢen faizlerin sermaye piyasalarına yansıması beklentilere bağlıdır.
Örneğin, piyasalar faizlerin düĢürülmesini, enflasyonist uygulamaların baĢlangıcı olarak
kabul edebilir. Bu durumda, uzun vadeli kağıt talebi daralır, faizler yükselir.43
39
Kelecioğlu M.Aykut; “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bankalar Arası Piyasalar ve ĠĢleyiĢi”,
(EriĢim) http://makelecioglu.com/sitebuilder/MAK/tcmb.pdf, 20 Ekim 2013, s.9.
40
Eğilmez, a.g.e.
41
Akçay, a.g.e., s.18
42
Önder, a.g.e., s.81.
43
Ceylan Erhan; “Para Politikası Amaçları, Araçları, Türkiye‟de 1980 Sonrası Ġzlenen Para Politikası
Uygulamaları ve 2000 Yılı Sonrası Türk DıĢ Ticaretindeki GeliĢmeler”, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2010,
s.46-47.
16
Zorunlu KarĢılık Oranları
Zorunlu karĢılık genel anlamda mevduat kabul eden finansal kuruluĢların topladıkları
mevduatlara karĢılık olarak merkez bankası nezdinde tutmak zorunda oldukları parasal
tutarı ifade etmektedir. Zorunlu karĢılık oranlarının değiĢtirilmesi para arzını etkilediği için
merkez bankaları tarafından bir para politikası aracı olarak kullanılabilmektedir. Zorunlu
karĢılık oranlarının yükseltilmesi bankaların kredi verebilecekleri para miktarının
düĢmesine, dolayısıyla da para arzının gerilemesine yol açmaktadır. 44
Zorunlu karĢılık uygulaması, bankaların mevduatlarında oluĢacak ani ve aĢırı çekiliĢlere
karĢı bir yandan mevduat sahiplerinin sisteme olan güvenini artırırken diğer taraftan para
arzını kontrolde önemli bir araç olmuĢtur.45
Zorunlu karĢılıklar hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerin büyük bir bölümünde,
1985‟lere kadar en etkin para politikası aracı olarak kullanılmıĢtır. Bu dönem sonrasında
(1985‟ten sonra) banka maliyetlerini düĢürmek ve piyasa bazlı para politikası araçlarına
geçme amaçlarıyla zorunlu karĢılık oranlarında indirimlere gidilmiĢtir. Zorunlu
karĢılıkların likidite yönetimi fonksiyonun da önemi azalmıĢ olup, zorunlu karĢılıklar
yerine açık piyasa iĢlemleri gibi baĢka araçlar kullanılmaya baĢlanmıĢtır.46
Açık Piyasa ĠĢlemleri (APĠ)
APĠ, merkez bankasının dolaĢımdaki para miktarını azaltıp çoğaltmak için, hazine bono ve
tahvilleriyle, özel sektöre ait bazı tahvil ve senetleri alıp satma iĢlemleridir. Piyasadan bu
gibi kıymetlerin merkez bankası tarafından satın alınması, piyasaya para çıkmasıyla,
satılması dolaĢımdan banknot çekilmesiyle sonuçlanacaktır. DolaĢımdaki rezerv paranın
(parasal tabanın) değiĢmesi, kaydi para hacmini de aynı yönde etkileyerek toplam para
stokunun değiĢmesine neden olacaktır.47
44
Talaslı Ġsmail Anıl; “Türkiye‟de Bankacılık Sistemi Zorunlu KarĢılık Yönetimi”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,
TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, Mayıs 2012, s.3.
45
Akçay, a.g.e., s.19.
46
Önder, a.g.e., s.92.
47
Ceylan, a.g.e., s.20-21
17
Hazine bonosu ya da merkez bankası senetleri, finansal sistemin derinliğini olumsuz
etkilememesi, finansal kuruluĢların kredi aracılığı kapasitesine zarar vermemesi ve
bankalara piyasa faiz oranından getiri sağlaması dolayısıyla piyasa mekanizmasını
bozmamakta ve sterilizasyon aracı olarak tercih edilmektedir. Diğer yandan finansal
sistemin yeterince derin olmadığı ülkelerde, bu tür araçların yarattığı fiyat etkisi oldukça
yüksek olabilir. Yerli tahvillerin faiz oranlarında hızlı artıĢlar yaĢandığı dönemlerde,
piyasa dıĢı araçların kullanımı tercih edilebilir. 48
2.4. Para Politikası Stratejileri
Para politikasının yürütülmesinde öncelikli hedefin fiyat istikrarına verilmesi farklı para
politikası stratejilerini gündeme getirmiĢtir. Fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik baĢlıca
para politikası stratejileri; döviz kuru hedeflemesi, parasal hedefleme ve enflasyon
hedeflemesidir. Bu hedeflemelerin her biri ulusal paranın değeri üzerinde bir sınırlandırma
getirilmesine yardımcı olurlar. Dolayısıyla bu hedeflemeler aynı zamanda para politikası
için bir nominal çapa49 sağlar. Para politikasında seçilen nominal çapanın taĢıması
gereken özellikler; seçilen hedefin kolaylıkla kontrol edilebilmesi, kamuoyunun
anlayabileceği Ģeffaflıkta olması, nihai amaçla yani fiyat istikrarı ile güçlü bir iliĢkisinin
olması, kısa aralıklarla gözlenebilir olmasıdır.50 AĢağıda para politikası stratejilerine kısaca
yer verilmiĢtir.

Ekonomi biliminde sterilizasyon, cari açık ya da fazlanın para arzındaki değiĢimler aracılığıyla
yaratabileceği olumsuz etkileri gidermek ya da en aza indirebilmek için yürütülen para politikası
uygulamaları için kullanılmaktadır. (EriĢim) http://www.mahfiegilmez.com/2013/05/sterilizasyon-politikasve-tcmb.html, 19 Ekim 2013
48
Babaoğlu Didem; “Sermaye Akımlarının Yönetimi: Türkiye‟ye ĠliĢkin Bir Değerlendirme”, Uzmanlık
Yeterlilik Tezi, TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, Kasım 2005, s.60-61.

Çapa (Nominal Anchor): Ekonomik karar alma süreçlerinde referans olarak alınan büyüklükleri ifade
etmek için kullanılır. Örneğin kur çapası kavramı, Merkez Bankasının kur için belli öngörüleri sonrasında,
diğer ekonomik birimlerin de bu öngörüye güven duyması ile birlikte, alınan ekonomik kararlarda kurun,
kurdaki artıĢın esas alınması ve fiyat, ücret artıĢı, yatırım gibi kararlarının kur politikası çerçevesinde
Ģekillenmesini ifade eder. Bu tür bir çapaya (politikaya) güvenin olmaması halinde, seçilen büyüklükler bu
özelliklerini kaybederler. Parasal büyüklükler, faiz oranları, enflasyon, büyüme oranları “çapa” olarak
kullanılan büyüklüklerdir. Özellikle son yıllarda, kur ve faiz oranı gibi büyüklüklerin çapa olarak
kullanımında ortaya çıkan güçlükler, enflasyonun bu amaçla kullanımını yaygınlaĢtırmıĢtır. (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#capa , 19 Ekim 2013
49
YiğitbaĢ ġehnaz B.; “GeliĢen Piyasa Ekonomilerinde Alternatif Para Politikası Stratejileri, Türkiye
Ekonomisi Açısından Bir Değerlendirme”, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Sayı:1, Cilt: 16, 2009, s. 209.
18
2.4.1. Döviz kuru hedeflemesi
Döviz kuru hedeflemesi stratejisine bağlı para politikası oldukça uzun yıllardan beri
uygulanan bir politikadır. Döviz kuru hedeflemesi stratejisi, yerel para biriminin altın
fiyatlarına bağlı olması Ģeklinde uygulanabileceği gibi, yine yerel para biriminin düĢük ve
istikrarlı enflasyonun var olduğu bir ülkenin para birimine sabit bir kurdan bağlanması
Ģeklinde de uygulanabilir. Söz konusu para politikası stratejisi önceden açıklanmak
kaydıyla döviz kurunun belli oranlarda ve belirli dönem aralığıyla devalüe edilmesi
Ģeklinde de gerçekleĢebilmektedir.51
Kura dayalı programlarda kurun kısa dönemde nasıl hareket edeceği önceden açıklandığı
için programın baĢında devalüasyon yapılmakta ve devalüasyondan sonra kur sabit
tutulmaktadır. Kurun reel olarak değerlenmesi sonucu dıĢ ticaret dengesi bozulmakta ve
dıĢ açık artmaktadır. Yerli paranın değerlenmesi sonucu göreli mal fiyatları değiĢtiği için
ihracat azalmakta, ithalat artmaktadır. DıĢ yardım sağlanabildiği sürece cari açık büyük bir
sorun haline gelmemektedir. Kura dayalı programlarda, ekonomik faaliyet (özel tüketim ve
reel GSYH) genellikle ilk anda patlamakta ve sonra kredibilitenin azalmasıyla bunu
daralma takip etmektedir.52 AĢağıda stratejinin avantaj ve dezavantajları hakkında kısaca
bilgi verilmektedir:
Döviz Kuru Hedeflemesinin Avantaj ve Dezavantajları
Döviz kuru hedeflemesi sahip olduğu avantajlar nedeniyle geliĢmiĢ ve geliĢen
ekonomilerde belirli dönemlerde etkili bir para politikası stratejisi olarak uygulanmıĢtır. Bu
avantajlardan biri; uluslararası ticareti yapılan malların enflasyon oranını sabitleyerek,
enflasyonu doğrudan kontrol altına almasıdır.
Ġkinci avantajı, eğer uygulanan döviz kuru hedeflemesine güven duyulmuĢsa enflasyon
beklentisi için bir nominal çapa sağlamasıdır. Bu durumda merkez bankası ulusal paranın
değeri düĢmeye baĢladığında sıkı para politikasına, yükselme eğilimi ortaya çıktığında
51
Özcan Serkan; “Para Politikası Tercihleri ile Finansal Ġstikrar Arasındaki ĠliĢki, Enflasyon Hedeflemesi
Politikasında Finansal Ġstikrar ve Türkiye Analizi”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Bankacılık ve Finansal
KuruluĢlar Genel Müdürlüğü, Ankara, Mayıs 2006, s.41.
52
Yiğit Nazan; “Türkiye‟de ve Yükselen Ekonomilerde Para Politikası Uygulamaları ve Enflasyon
Hedeflemesi”, Mesleki Yeterlilik Tezi, T.C. Maliye Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara, 2009,
s.5.
19
gevĢek para politikasına odaklanır. Böylece, döviz kuru hedeflemesi geniĢletici bir para
politikasını engelleyerek merkez bankasının zaman tutarsızlığı tehlikesine düĢmesini
önler.53
Para politikası stratejisi olarak döviz kuru hedeflemesinin seçilmesinin bu noktada
değinilmesi gereken son avantajı ise, söz konusu stratejinin basitliği ve açıklığı ile kamu
tarafından anlaĢılmasının çok kolay olmasıdır. Para politikalarının nihai amacı olan fiyat
istikrarının sağlanması için, uygulanan stratejilerin teknik ayrıntılarından çok bu
stratejilerin kamu tarafından anlaĢılmasının ve buna göre kararlar alınmasının ne derecede
önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, döviz kuru hedeflemesine dayalı para
politikalarının bu yönde oldukça ciddi bir avantajının bulunduğu görülmektedir.54
Ancak, kur çapası stratejisinin yukarıdaki avantajlarına karĢın önemli dezavantajları da
vardır: Kur çapası uygulamalarında, merkez bankasının likidite ve faizler üzerindeki
kontrolü kaybolur ve likidite ve faizler ödemeler dengesi geliĢmelerine göre belirlenir.
Eğer, kur artıĢlarının kontrol edilmesine karĢın, enflasyon yeteri kadar düĢmezse, yerli para
değer kazanır ve ithalat artarken, ihracat geriler bu da cari iĢlemler açığına yol açar.
Yüksek cari iĢlemler açığı, doğrudan yabancı yatırımları yolu ile finanse edilmediğinde,
ancak yüksek faizlerin teĢvik edeceği “sıcak para” ile finanse edilebilir. Bu durumda
ekonomi dıĢsal Ģoklara çok duyarlı hale gelir ve kur politikası spekülatif ataklarla karĢı
karĢıya kalabilir. Bu geliĢmelerin muhtemel sonucu da, devalüasyonu gerektirebilir.
Özellikle, 1990‟lı yılların ikinci yarısında, kur çapası uygulayan birçok ülke, spekülatif
ataklara maruz kalmıĢ ve istikrar programları baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. Bu tecrübeler
ıĢığında, kur çapası stratejisi, günümüzde popülerliğini yitirmiĢtir. 55
Ġmkânsız Üçleme Hipotezi
Ġmkânsız Üçleme Hipotezi ilk olarak Frankel tarafından ortaya atılmıĢtır. Frankel‟e göre,
kur rejimi seçilirken göz önüne alınacak iki unsur vardır: 56
53
YiğitbaĢ, a.g.e., s.210.
Özcan, a.g.e., s.42.
55
Önder, a.g.e., s.40-41.
56
Frankel‟den aktaran Kılavuz Emine; Topcu Betül A.; Tülüce Nadide S.; “Yükselen Ekonomilerde Döviz
Kuru Seçimi: Ampirik Bir Analiz”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 30, 2011/1, s. 91-92.
54
20
• Her ekonominin üretim çeĢitliliği, nominal milli gelirinin büyüklüğü ve coğrafi konumu
gibi öznel koĢullar
• Öznel koĢulları ne olursa olsun, tüm ekonomiler için geçerli olan Ġmkânsız Üçleme
Hipotezi
ġekil 1‟de yer alan Ġmkansız Üçleme Hipotezi‟ne göre bir ekonomide aynı anda bağımsız
bir para politikası, kurda istikrar ve finansal serbestlik, hedeflenemez. Bu üç hedeften en az
bir tanesinden vazgeçilmelidir. Ekonomide, üçgenin her kenarında yer alan ekonomik
amaçlara aynı anda ulaĢılması mümkün değildir.
ġekil 2.1. Ġmkânsız Üçleme Hipotezi
Kaynak: Kılavuz; Topcu; Tülüce, a.g.e., s. 91
Para Kurulları
Para kurulu sabit döviz kuru hedeflemesinin bir türüdür. Para arzının geniĢlemesi sadece
doların merkez bankasında yerli para ile değiĢtirilmesi ile mümkün kılınmıĢtır. Her ne
kadar döviz kuru hedeflemesi rejimindeki Ģeffaflık ve bağlılık sorunlarını çözmede baĢarılı
olsa da, para kurulu uygulamasında benzer eksiklikler söz konusudur. Bunlar, bağımsız
para politikası uygulama imkânının kaybedilmesi, ekonominin çıpa ülkedeki Ģoklara açık
olması ve merkez bankasının para yaratma gücünün ve son baĢvuru merci olma özelliğinin
elinden alınmasıdır. Dolayısıyla olası bankacılık krizlerine karĢı baĢka araçlar
21
kullanılmalıdır. Ayrıca, para kuruluna bir spekülatif saldırı olursa, yerli paranın yabancı
paraya çevrilmesi para arzında keskin bir daralmaya neden olur ve bu da ekonomi için son
derece zararlı olabilir. Para kurulları kuran ülkeler son yıllarda Hong Kong (1983),
Arjantin (1991), Estonya (1992), Litvanya (1994), Bulgaristan (1998) ve Bosna‟dır
(1998).57
Dolarizasyon
Dolarizasyon, ülkedeki yerli para biriminin yerine, resmi olarak güçlü bir para biriminin
(ABD Doları ve Avro gibi) kullanılmasıdır. Dolarizasyon uygulamasının en önemli
avantajı, spekülatif atak olasılığının tamamen ortadan kalkmasıdır. Ancak döviz çapası
uygulamasının
getirdiği
dezavantajların
diğerleri
(bağımsız
bir
para
politikası
izlenememesi, ülkenin dıĢ Ģoklara açık hale gelmesi ve merkez bankasının likitidenin son
kaynağı olma fonksiyonunu yitirmesi) dolarizasyon uygulamasında da söz konusudur.
Ülkede dolarizasyon uygulamasıyla yerli para birimi kavramı ortadan kalktığı için,
devletin para yaratma yoluyla elde ettiği senyoraj geliri de ortadan kalkmaktadır.
GeliĢmekte olan ülkeler açısından bu durum, önemli bir gelir kaybı anlamına gelmekte ve
bunu
ikame
edecek
yeni
gelir
kaynaklarının
bulunabilmesi
de
oldukça
güç
görünmektedir.58
2.4.2. Parasal hedefleme
Para arzı, merkez bankalarının doğrudan kontrolü altında bulunan, para politikası
araçlarıyla kolaylıkla etkilenebilen ve yönlendirilebilen bir değiĢkendir. Bu özellikleri
nedeniyle 1980‟li yılların baĢına kadar çok sayıda merkez bankası para arzı hedefini
kullanmıĢtır. Para arzı değiĢkeninin baĢarısı büyük ölçüde para talebinin istikrarına ya da
en azından tahmin edilebilirliğine bağlıdır. Eğer, paranın dolaĢım hızı nispeten sabit bir
seyir izliyorsa veya önceden belirlenebilir ise, parasal büyüklüğün artıĢ oranı Ģeklindeki
57
Mishkin Frederic S.; Para Teorisi-Politikası, Ġstanbul, Bilim Teknik Yayınevi, 2008, s. 141 (çeviri:ġıklar
Ġlyas; Çakmak Ahmet; Yavuz Suat)
58
ġıklar; a.g.e., s.146
22
hedef, nominal gelirin istikrarlı bir büyüme oranı seyri içinde kalmasını sağlayabilir ve bu
da uzun dönemde fiyat istikrarını beraberinde getirir. 59
Bir parasal büyüklüğünün nominal çapa olarak seçilmesinin avantajları Ģu Ģekilde
sıralanabilir:60
o
Parasal büyüklükler kolaylıkla ve hızlı bir Ģekilde merkez bankaları tarafından
kontrol edilebilir.
o
Parasal büyüklükler kısa bir gecikme ile oldukça güvenli bir Ģekilde ölçülebilir.
o
Parasal büyüklüklere iliĢkin veriler oldukça kısa bir zaman aralığında elde
edilebildiği için Ģeffaflığı arttırır.
AĢağıda stratejinin avantaj ve dezavantajları hakkında kısaca bilgi verilmektedir.
Parasal Hedeflemenin Avantaj ve Dezavantajları
Parasal hedeflemenin döviz kuru hedeflemesine göre önemli bir avantajı, merkez
bankasının para politikasını yurtiçi Ģoklarla mücadele etmek amacıyla kullanabilmesidir.
Aynı zamanda, döviz kuru hedeflemesinde olduğu gibi merkez bankasının belirlediği
hedefe ulaĢıp ulaĢamayacağına iliĢkin bilgiler hızlı bir Ģekilde elde edilmektedir. Çünkü
çok kısa periyodlarla, parasal büyüklükler kamuoyuna raporlar halinde duyurulmaktadır.
Bu, para otoritelerinin nasıl bir para politikası uyguladığı ve enflasyon oranını korumaya
yönelik gerçek niyetleri hakkında hem piyasalara hem de kamuoyuna gerekli sinyalleri
iletecektir. Dolayısıyla Ģeffaflık artacak, Ģeffaflığın artması ise enflasyon beklentilerini
sabitleyerek enflasyon oranının düĢmesini sağlayacaktır. Parasal hedefleme, döviz kuru
hedeflemesinde olduğu gibi kamuoyu tarafından kolaylıkla anlaĢılabilen nominal bir çapa
sağlarken; aynı zamanda para politikasına olan güvenirliliğin hemen artmasını sağlayarak
para politikası otoritelerinin zaman tutarsızlığı tehlikesine düĢmesini de önler.61
Teorik olarak parasal büyüklüklerin hedeflenmesinin önemli avantajları olmasına rağmen,
bu avantajlar reel gelir ve nominal gelir arasında yüksek ve tahmin edilebilir bir iliĢki var
59
Yiğit, a.g.e., s.4-5
CoĢkun ve Ardor‟dan aktaran Doğan Pakize E.; Enflasyon Hedeflemesi ve Türkiye‟de Para Politikası
Kuralı Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011, s.6.
61
YiğitbaĢ, a.g.e., s.211-212
60
23
ise söz konusu olabilir. Parasal büyüklükler ve amaçlanan değiĢkenler arası iliĢkiler
paranın dolanım hızında ortaya çıkan dalgalanmalar neticesinde kopmuĢ, 1970‟lerde
birçok ülkede benimsenen bu strateji 1980‟lere gelindiğinde terk edilmeye baĢlanmıĢtır.
1990‟lı yıllarda para ve kredi büyüklükleri ile enflasyon arasındaki kısa vadeli iliĢki
oldukça istikrarsız bir hal almıĢtır. Finansal araçların hızla geliĢmesi ve standart bir para
tanımının
yapılmasının güçleĢmesi
parasal
stratejilerin baĢarı sağlama olasılığını azaltmıĢtır.
büyüklüklerin hedeflenmesine dayalı
62
Sonuç olarak, döviz kuru hedeflemesi ve parasal hedefleme stratejilerine dayalı uygulanan
istikrar programlarının baĢarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle yeni yaklaĢım arayıĢları
gündeme gelmiĢtir. 1990‟lı yıllardan sonra popüler olmaya baĢlayan "Enflasyon
Hedeflemesi" yaklaĢımı bu arayıĢların bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır.63
62
Doğan, a.g.e., s.6-8.
Öztürk‟ten aktaran ġükrü Cicioğlu, Fiyat Ġstikrarının Sağlanmasına Yönelik Alternatif Bir Para Politikası
Stratejisi: Enflasyon Hedeflemesi, s.1 TÜHĠS, 2006, s.35.
63
24
25
3. ENFLASYON HEDEFLEMESĠ VE PARA POLĠTĠKASI KURALI
3.1. Enflasyon Hedeflemesi
3.1.1. Fiyat istikrarı ve enflasyon hedeflemesi
Fiyat istikrarı genel bir tanım çerçevesinde insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik
kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düĢük bir enflasyon oranını ifade
eder. Fiyat istikrarı sadece düĢük enflasyon oranına ulaĢmayı değil, o oranın
sürdürülmesini de kapsar. Bir ülkede ekonomik ve sosyal istikrar sağlanabilmesi için
olmazsa olmaz bir koĢuldur.64
Enflasyon hedeflemesi rejimi fiyat istikrarına ulaĢmak amacıyla uygulanan para politikası
stratejilerinden bir tanesidir. Döviz kurları ve parasal büyüklükler nihai hedef olan fiyat
istikrarını sağlama yönünde ara hedef65 olarak kullanılmıĢlardır. Ancak ara hedef olarak
seçilecek değiĢkenin nihai hedefle tutarlı ve istikrarlı bir iliĢki içinde olması ve aynı
zamanda para otoritesinin doğrudan ve etkin biçimde kontrolü altında olması
gerekmektedir. Enflasyon hedeflemesi rejimi yukarıda belirtilen ara hedef değiĢkenlerinin
iktisadi birimler üzerindeki güvenirliliği oluĢturmada yetersiz kalmaları ve para
politikasının yürütülmesinde çıpa özelliğini kaybetmeleri sonucunda önem kazanmıĢtır. 66
3.1.2. Enflasyon hedeflemesinin ortaya çıkıĢı
1970‟li yıllarda petrol fiyatlarındaki artıĢ küresel ölçekte enflasyondaki yükseliĢi tetiklemiĢ
ve takip eden dönemde parasal otoritelerin enflasyonla mücadelede kararlı davranmaması
enflasyon beklentilerinin yüksek seviyelerde katılaĢmasına yol açmıĢtır. Bu süreçte
yaĢanan yüksek enflasyon ve düĢük büyüme dönemi (stagflasyon) ve sonrasında yapılan
akademik çalıĢmalar, enflasyonla mücadelede politika yapıcıların taahhütlerine bağlı
kalmalarının önemini ortaya çıkarmıĢ ve merkez bankalarının doğrudan enflasyona
odaklanmaları gerektiği görüĢünü güçlendirmiĢtir. Bu çerçevede, günümüzde birçok
64
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sitesi, (eriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/konusma/tur/2002/fiyat_istikrar.pdf , 5 Ekim 2013.
65
Ara hedefler, para politikasının yürütülmesinde ekonomik birimlere politikanın iĢleyiĢi ile ilgili gerekli
sinyalleri veren ve politikanın değerlendirilmesine yönelik enformasyonu sağlayan değiĢkenlerdir. Döviz
kurları, para arzı ve faiz oranı baĢlıca ara hedeflerdir.
66
Cicioğlu, a.g.e. s.3
26
merkez bankasının nihai amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olarak tanımlanmıĢ
ve bunun enflasyona odaklanmıĢ bağımsız bir merkez bankası aracılığıyla sağlanabileceği
görüĢü yaygınlaĢmıĢtır.67
Ġlk olarak, 1990 yılında Yeni Zelanda‟da uygulanmaya baĢlanan bu rejim, takip eden
yıllarda birçok geliĢmiĢ ülkede uygulanmaya baĢlanmıĢ, son yıllarda ise geliĢmekte olan
ülkelerde de yaygınlaĢmıĢtır. 2011 yılı itibariyle açık veya örtük enflasyon hedeflemesi
rejimi uygulayan ülkelerin sayısı 39‟a ulaĢmıĢtır.68
3.1.3. Enflasyon hedeflemesi rejiminin unsurları
Enflasyon hedeflemesi rejiminin unsurları aĢağıdaki gibi sıralanabilir:69

Enflasyon hedeflemesi rejiminde sayısal bir enflasyon hedefi belirlenir ve hedef
kamuoyuna duyurulur. Merkez bankası belirli bir süre sonunda bu hedefe ulaĢacağını
taahhüt eder.

Merkez Bankası, tüm para politikası araçlarını belirlenen enflasyon hedefine
ulaĢmaya yönelik olarak kullanır. Enflasyon hedeflemesi rejimi altında Merkez
Bankası‟nın temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır.

Enflasyon hedeflemesi rejimi sadece bir enflasyon hedefini saptamak ve bunu
kamuoyuna açıklamaktan ibaret değildir. Bu rejim, aynı zamanda karar alma sürecinin
kurumlaĢmasını sağlamaktadır. Karar alma sürecinin kurumsallaĢması politika kararlarının
Ģeffaf bir yapıya kavuĢması, kararların alınacağı tarihlerin belli bir takvime bağlanması ve
önceden açıklanması, kararların gerekçelerinin açıklanması ile bu açıklamalarda
gelecekteki kararlara iliĢkin eğilimlere yer verilmesini kapsar. Gelecekteki enflasyona
iliĢkin öngörülerine enflasyon hedefinden önemli ölçüde sapması halinde, bu sapmanın
nedenine bağlı olarak Merkez Bankası kısa vadeli faiz oranlarına iliĢkin aldığı kararla bu
ikisi arasındaki uyumu yeniden sağmaya çalıĢır.

Merkez Bankası enflasyonun gelecekte izleyeceği seyri öngörebilmek ve faiz
kararlarını alabilmek için çok geniĢ bir bilgi setinden yararlanır. Bu bilgi setinin içinde
toplam talep ve toplam arz geliĢmeleri, parasal göstergeler, kamu maliyesi geliĢmeleri,
67
Kara A. Hakan; Orak Musa; “Enflasyon Hedeflemesi”, Ekonomik TartıĢmalar Konferansı, Ġstanbul, s.3
ErmiĢoğlu Ergun; BDDK Bankacılık ve Finansal Piyasalar, Cilt:7, Sayı:1, 2013, s. 32.
69
Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, TCMB Yayını, Ankara, 2006, s.3.
68
27
beklentiler, fiyatlama davranıĢları, iç ve dıĢ Ģoklar, verimlilik, istihdam ve ücretler, döviz
kurları ve ödemeler dengesi geliĢmeleri gibi çeĢitli unsurlar bulunmaktadır.

Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanmasında öne çıkan diğer unsurlar
beklentilerin iyi yönetilmesi ve etkin iletiĢim politikasıdır. Özellikle enflasyonun yüksek
olduğu ülkelerde insanlar beklentilerini geçmiĢteki enflasyona bakarak oluĢtururlar. Bu da
yüksek enflasyon oranlarının zaman içinde süreklilik kazanmasına; bir baĢka deyiĢle
enflasyon ataletine neden olur. Ancak enflasyon hedeflemesi rejimi altında, diğer para
politikası stratejilerinden farklı olarak geleceğe yönelik enflasyon hedefleri konulması ve
bu hedeflere ulaĢılacağının Merkez Bankası tarafından taahhüt edilmesi, ekonomik
birimlere geçmiĢ enflasyon dıĢında referans alabilecekleri bir baĢka enflasyon oranı daha
sunmaktadır.
3.1.4. Enflasyon hedeflemesi rejiminin önkoĢulları
Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanabilmesi ve baĢarılı olabilmesi ekonomide bazı ön
koĢulların sağlanmıĢ olması gerekmektedir. Bu ön koĢullar; 70

Fiyat Ġstikrarı Amacına Sıkı Bir Biçimde Bağlılık: Enflasyon hedeflemesi rejimi
uygulayan bir merkez bankasının uzun vadede birincil amacı enflasyon hedefine ulaĢmak
olmalıdır. Diğer amaçlar ancak fiyat istikrarı hedefi ile çeliĢmediği takdirde Merkez
Bankası tarafından gözetilmelidir.

Bağımsız, Hesap Verebilir ve Güvenilir Bir Merkez Bankası: Merkez bankası
bağımsızlığının çeĢitli unsurları bulunmaktadır. Bugün modern anlamda merkez bankası
bağımsızlığı merkez bankalarının en azından hedeflere ulaĢma yolunda hangi araçları
kullanacağını serbestçe belirleyebilmesi; yani araç bağımsızlığına sahip olması anlamına
gelmektedir. Kamuya kredi vererek hükümetin açıklarını finanse etmek gibi fiyat istikrarı
ile çeliĢen görevlerinin olmaması rejimin baĢarılı olabilmesi için Ģarttır. Bu Ģekilde merkez
bankası mali ve siyasi baskılara maruz kalmadan enflasyon hedefine odaklanabilecektir.
Aynı zamanda bağımsızlık sayesinde merkez bankasına olan güvenin artması ile
beklentiler daha iyi yönetilebilecek ve hedeflere ulaĢmak kolaylaĢacaktır. Hesap
verilebilirlik ise, bağımsızlığı tamamlayan bir unsur olup, Merkez bankasının bağımsız
olmasının bir gereği olarak, uyguladığı politikalar ve sonuçlarına iliĢkin toplumun her
70
Enflasyon Hedeflemesi Rejimi,, s.7-9
28
kesimine karĢı sorumlu olması anlamına gelir. Hesap verilebilirlik çerçevesinde
gerçekleĢen enflasyonun hedeften sapması halinde merkez bankası sapmaların nedenlerini
ve alınması gereken önlemleri kamuoyuna açıklamakla doğrudan sorumlu olacaktır. Bu
kapsamda Ģeffaflık ve etkin iletiĢim politikası hesap verilebilirlik ile sıkı sıkıya
bağlantılıdır.

Güçlü
ve
GeliĢmiĢ
Finansal
Piyasalar:
Aktarım
mekanizmasının
iyi
çalıĢabilmesi, diğer bir ifadeyle merkez bankası faiz kararlarının enflasyonu istenildiği
düzeyde ve istikrarlı bir Ģekilde etkileyebilmesi için finansal sistemin temellerinin güçlü
olması, sağlam bir bankacılık sektörü ile geliĢmiĢ para, sermaye ve döviz piyasalarının
bulunması gerekir.

DüĢük Mali Baskınlık: Mali baskınlık; yüksek düzeydeki kamu borcunun merkez
bankası tarafından belirlenen kısa vadeli faizler ile piyasa faizleri arasındaki iliĢkiyi
zayıflatarak aktarım mekanizmasının istenildiği gibi çalıĢmasını engellemesi ve böylece
para politikasının etkinliğini azaltmasını anlamına gelir. Hükümetler bütçe açıklarını
finansal piyasalardan borçlanarak karĢılamaya çalıĢırlar. Ancak kamu borcunun çok
yüksek olduğu ülkelerde bu durum finans piyasalarında borç verilebilir kaynaklarının
çoğunun kamuya aktarılmasına ve özel sektöre verilebilecek kredi miktarlarının önemli
ölçüde azalmasına neden olur. Böyle bir durumda aktarım mekanizmasının faizler genel
düzeyi ve kredi piyasası kanalları doğrudan, beklentiler kanalı ise dolaylı olarak
etkinliklerini kaybettikleri için para politikası talep ve enflasyon üzerinde yeterince etkili
olamaz. Bu nedenle mali disiplinin sağlanması ve mali baskınlığın düĢük olması enflasyon
hedeflemesi rejiminin baĢarılı olabilmesi için bir ön koĢuldur.

Teknik
Altyapının
Sağlanması:
Teknik
açıdan,
uygulamada
enflasyon
hedeflemesi yapılması için sağlam ve güvenilir enflasyon modelleri geliĢtirilmelidir.
Bunun için yeterli tarihsel verinin olması ve çok değiĢkenli veri setinin kullanılması
gerekmektedir. Uygulamada en yaygın olarak kullanılan modeller aylık enflasyon tahmin
modelleridir. Ġstatistiksel çalıĢmalar bu modellerin gerçek enflasyon yönelimlerinin
rasyonel olarak belirlenebildiğini göstermektedir. Ancak geleceğe yönelik (uzun dönemli)
enflasyon tahminleri yapmak için kullanılan modellerde para politikasının enflasyon
seviyesi üzerindeki etkisinin görülmesi için yavaĢ bir uyum sürecine gereksinim
duyulmaktadır.71
71
Alparslan Melike; Ataman Erdönmez Pelin; “Enflasyon Hedeflemesi”, Türkiye Bankalar Birliği
Bankacılık ve AraĢtırma Grubu (EriĢim)
www.tbb.org.tr/Dosyalar/Dosyalar/Enflasyon_Hedeflemesi.doc, 6 Ekim 2013, s.5.
29
3.1.5. Enflasyon hedeflemesinin avantaj ve dezavantajları
Enflasyon hedeflemesinin orta dönemli bir para politikası olarak sahip olduğu temel
avantajlar aĢağıdaki gibi sıralanabilir: 72
Enflasyon hedeflemesi rejimi;
-
Para politikasının uygulanmasında Ģeffaflığı artırmaktadır.
-
Alternatif politikalara göre daha anlaĢılır bir politikadır.
-
Merkez bankalarının belirlenen enflasyon hedefine ulaĢmaları için güvenirliliklerini
ve hesap verilebilirliğini artırmaktadır.
-
Para otoritelerinin fiyat istikrarı hedefine ulaĢmaları için gerekli tüm bilgiyi
kullanmalarını sağlamaktadır.
-
Para politikasının ulusal ekonomideki Ģoklara ağırlık vermesini sağlamaktadır.
-
Merkez bankalarının para politikası araçlarını kullanmalarında ve kontrol
etmelerinde bağımsız olmalarını sağlamaktadır.
-
Para politikasının operasyonel olarak uygulanmasına yardımcı olmaktadır.
-
Politika tartıĢmalarının merkez bankasının para politikası ile gerçekleĢtirebileceği
hususlar üzerinde odaklanmasını sağlamaktadır.
Bir para politikası stratejisi olarak enflasyon hedeflemesinin bazı önemli dezavantajları da
bulunmaktadır. Bu dezavantajlar; katı olması, tavizsiz olarak uygulanması gereken bir
politika olması, üretimin istikrarsızlığını artıracak bir potansiyele sahip olması, büyüme
hızını düĢürmesi, enflasyonun kontrolü zorlaĢtığında merkez bankasının hesap
verebilirliğini azaltması, mali baskınlığı engelleyememesi, enflasyon hedeflemesinde
uygulanması gereken dalgalı kur rejiminin finansal istikrarsızlığa yol açması, merkez
bankası tarafından kolaylıkla kontrol edilememesi seklinde sıralanabilir.73
3.1.6. Enflasyon hedeflemesi rejiminin operasyonel yapısı
Enflasyon hedeflemesi rejiminin temelinde rakamsal enflasyon hedeflerinin açıkça ilan
edilmesi ve söz konusu hedeflere belirtilen süre zarfında ulaĢılmasının taahhüt edilmesi
bulunmaktadır. Ġlan edilen hedeflere ulaĢılamaması durumunda ise merkez bankasının
hükümetlere ve kamuoyuna hesap vermesi gündeme gelmektedir. Enflasyon hedeflemesi
72
73
Alparslan ; Ataman Erdönmez , a.g.e.; s.8.
YiğitbaĢ, a.g.e., s.215-216.
30
rejimi çerçevesinde, hedeflerin tanımlanması ve ilan edilmesi ile bu süreçte hükümetlerin
oynadığı rol konusunda doğru uygulama olarak tanımlanan bir çerçeve mevcut değildir.
Nitekim dünya uygulamalarına bakıldığında operasyonel çerçevenin ülkeden ülkeye
farklılık gösterdiği gözlenmektedir.74
Hedef DeğiĢkenin Seçilmesi
Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler hedeflerini, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) veya
çekirdek (temel) enflasyon göstergelerini kullanarak belirlemektedirler.
TÜFE‟nin tercih edilmesinin nedeni, toplumun her kesimince kolaylıkla takip edilebiliyor
olması ve ortalama bir tüketicinin harcama sepetini temsil etmesidir. Çekirdek enflasyon
göstergelerinin hedeflenmesinin temel avantajı ise söz konusu göstergelerin geçici
Ģoklardan daha az etkilenmesi ve para politikasının kontrolü dıĢındaki fiyatları
dıĢlamasıdır. Bu strateji özellikle sık sık ve büyük dıĢsal Ģoklara maruz kalan ve gıda
fiyatları gibi oynak kalemlerin tüketici endeksi içindeki ağırlığının yüksek olduğu
geliĢmekte olan ülkeler açısından önem taĢımaktadır.75 Çizelge 3.1‟de enflasyon
hedeflemesi uygulayan ülkelerin kullandığı fiyat endeksleri yer almaktadır.
Çizelge 3.1. Enflasyon hedeflemesi stratejisi uygulayan ülkelerde seçilen fiyat endeksleri
Fiyat Endeksi
Ülkeler
Avustralya,
Brezilya,
Çek
Cumhuriyeti,
Endonezya, Ġngiltere, Ġsrail, Ġsveç, Ġsviçre,
Ġzlanda, Filipinler, Gana, Guatemala, Kanada,
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
Kolombiya, Kore, Macaristan, Meksika, Peru,
Polonya, Romanya, Slovakya, ġili, Türkiye,
Yeni Zelanda
Çekirdek Gösterge
Güney Afrika, Norveç, Tayland
Kaynak: Heenan ve diğ,(2006) ve Merkez Bankaları Ġnternet Sitelerinden aktaran Kara, Orak (2008)
74
75
Kara, Orak, a.g.e ,s.7
Kara, Orak, a.g.e. ,s.9
31
Hedef Ufku
Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde belirlenmesi gereken bir diğer husus hedef
ufkudur. Hedef ufku, merkez bankasının hedeflenen enflasyona ulaĢmayı taahhüt ettiği
süreyi ifade etmektedir. Enflasyon hedeflerinin hangi sıklıkla ve hangi zaman dilimini
kapsayacak Ģekilde ilan edileceğinin belirlenmesidir. Ülkeler, içinde bulundukları iktisadi
Ģartlara bağlı olarak yıllık, bir kaç yıllık ya da süresiz hedefler belirleyebilmektedir. 76
Enflasyon Hedeflemesinde Hükümetlerin Rolü
Bağımsız, hesap verebilir ve güvenilir bir Merkez Bankası‟nın varlığı enflasyon
hedeflemesi rejimine geçiĢ için gerekli olan temel önkoĢullar arasında yer almaktadır. Araç
bağımsızlığı, merkez bankasının para politikasının nihai amacına ulaĢmak için
uygulayacağı politikayı ve kullanacağı araçları, hükümetin ya da baĢka herhangi bir
kurumun müdahale ya da onayı olmaksızın özgürce seçebilmesini ifade etmektedir.
Ayrıca, enflasyon hedeflemesinin baĢarılı olarak uygulanabilmesi için para politikasının
birincil amacının fiyat istikrarının sağlanması olarak kanunlarca belirlenmesinin de gerekli
olduğu belirtilmektedir. Bu çerçevede, enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkelerde merkez
bankası kanunu fiyat istikrarını birincil amaç olarak tanımlamaktadır.
Ülke uygulamaları incelendiğinde, enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayan ülkelerinin
tamamında merkez bankasına araç bağımsızlığı tanındığı ve merkez bankası kanununda
fiyat istikrarının genelde birincil hedef olarak belirlendiği göze çarpmaktadır. Ancak,
hedeflenecek enflasyonun kimin tarafından belirleneceği konusunda farklı uygulamalara
rastlanmaktadır.
Hedefin belirlenmesinde hükümetin de payının olması gerek hükümetlerin halkın
tercihlerini temsil ediyor olması, gerekse siyasi otoritenin hedefleri sahiplenmesini
sağlaması açısından oldukça faydalı olabilmektedir. Ancak hedeflerin belirlenmesinde
hükümetlerin önemli rol oynamasının dezavantajı, hükümetlerin genellikle daha kısa
vadeli bakıĢ açısına sahip olmaları ve bunun toplum için en uygun seviyenin üstünde bir
enflasyon oranını arzulamalarına yol açması olasılığıdır. Ancak bu durumun, hedefin
76
Kara, Orak, a.g.e.. ,s.9
32
belirlenme aĢamasında merkez bankasının da aktif olarak sürece katılması ya da
kamuoyunu ve hükümeti açıkça enflasyonun sonuçlarına iliĢkin olarak uyarması ile
aĢılabileceği belirtilmektedir. 77
Çizelge 3.2. Enflasyon hedeflemesi stratejisi uygulayan ülkelerde merkez bankalarının
nihai hedefleri ve bağımsızlığı
Yasadaki Amaç
Politika Araçlarını Belirleyen Taraf
Hedefin Hükümet Tarafından Belirlendiği Ülkeler
Brezilya
Enflasyon hedefi
Merkez bankası
Ġngiltere
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Ġsrail
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Norveç
DüĢük-istikrarlı enf.
Merkez bankası
Hedefin Hükümet ve Merkez Bankası Tarafından Ortak Belirlendiği Ülkeler
Avustralya(1)
Çoklu amaç
Merkez bankası(2)
Çek Cumhuriyeti(1)
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Endonezya
Paranın istikrarı
Merkez bankası
Filipinler
Fiyat istikrarı
Merkez bankası(2)
Güney Afrika
Paranın istikrarı
Merkez bankası
(1)
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
(1)
Kanada
Çoklu amaç
Merkez bankası
Kore
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Macaristan
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Romanya
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Ġzlanda
Türkiye
(1)
Yeni Zelanda
Hedefin Merkez Bankası Tarafından Belirlendiği Ülkeler
(1)
77
Ġsveç
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Ġsviçre
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Kolombiya
Fiyat istikrarı
Merkez bankası(2)
Meksika
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Peru
Parasal istikrar
Merkez bankası(2)
Polonya
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
ġili
Fiyat ve Finansal istikrar
Merkez bankası
Slovakya
Fiyat istikrarı
Merkez bankası
Tayland
Parasal istikrar
Merkez bankası
Hedef, kamuya açıklanan bir anlaĢma ya da hükümet direktifi ile belirlenmektedir.
Kara, Orak, a.g.e. ,s.11
33
(2)
Hükümet, para politikası kurulunda yer alan ve oy verme hakkı bulunan temsilci ya da temsilcileri
aracılığıyla karar alma sürecine dahil olmaktadır.
Kaynak: Heenan (2006), Tuladhar (2005) ve merkez bankaları internet sitelerinden aktaran: Kara; Orak
(2008)
Ülke uygulamaları incelendiğinde, enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayan ülkelerinin
tamamında merkez bankasına araç bağımsızlığı tanındığı ve merkez bankası kanununda
fiyat istikrarının genelde birincil hedef olarak belirlendiği göze çarpmaktadır.
Nokta Hedef ve Hedef Bandı
Para politikasının enflasyonu etkileme derecesine iliĢkin belirsizlikler ve tahmin
edilemeyen geliĢmeler nedeniyle, enflasyonun belirli ölçülerde hedeften sapması normal
karĢılanmalıdır. Ancak, enflasyon beklentilerinin yönetilmesi açısından bu sapmanın
yüksek boyutlarda olmaması gerekmektedir. Enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez
bankaları, hedeften sapmalara ne ölçüde izin verileceğine dair bir fikir vermek amacıyla,
hedef etrafında bir bant oluĢturmakta ya da enflasyon hedefinin doğrudan bir aralık olarak
tanımlamaktadır. 78
Nokta hedefleme yapan ülkelerin tümünde nokta hedef etrafında ülkeden ülkeye değiĢen
büyüklükte bir aralık tanımlandığı görülmektedir. Bu aralığı bazı ülkeler “belirsizlik”,
bazıları ise “güven” ya da “hoĢgörü” aralığı olarak isimlendirmektedir. Belirsizlik
aralığının oluĢturulması, sadece hedeften aĢırı sapmanın sınırlarını belirlemektedir. Nokta
hedefleyen merkez bankalarında temel amaç nokta hedefin tutturulmasıdır. Bant
hedeflemesinde ise önemli olan enflasyonun hangi noktada olduğundan çok bant içinde
olmasıdır. Enflasyon belirlenen bant içinde olduğu sürece hangi noktada olursa olsun hedef
tutturulmuĢ olarak kabul edilmektedir.79
Hedef aralığının geniĢ tutulması, olası Ģoklara karĢı para politikası kararlarında daha esnek
davranabilme imkanı sağlamaktadır. Diğer taraftan, nispeten dar bir aralığın tanımlanması
ya da hedefin yalnızca bir nokta olarak ilan edilmesi, kamuoyunca daha kolay anlaĢılabilir
78
79
Kara, Orak, a.g.e, s.13
Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, s. 13
34
olması nedeniyle iletiĢim açısından daha avantajlı görülmektedir. Nokta hedefler, merkez
bankasının hedefine ulaĢmaktaki taahhüdünü daha açık Ģekilde göstermekte ve beklenti
yönetimi konusunda daha etkin sonuç vermektedir. 80
3.1.7. Enflasyon hedeflemesi rejiminde karar alma mekanizması
Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde seçilen temel politika aracının, politika
yapıcıların niyetini en iyi Ģekilde yansıtan ve para politikasının iletiĢimine yardımcı olan
para piyasaları göstergesi olması gerekmektedir. Bu çerçevede, enflasyon hedeflemesi
rejimi uygulayan ülkelerin tamamı, temel politika aracı olarak kısa vadeli faiz oranlarını
kullanmaktadır. Para politikası uygulamalarında Ģeffaflık ilkesi, para politikası
kararlarının, olağan dıĢı durumlar yaĢanmadığı sürece önceden ilan edilen tarihlerde
alınması uygulamasını beraberinde getirmiĢtir.81
3.2. Enflasyon Hedeflemesi-Para Politikası Kuralı ĠliĢkisi
Enflasyon
hedeflemesinin
bir
para
politikası
kuralı
çeĢidi
olarak
tanımlanıp
tanımlanamayacağı konusunda görüĢ farklılıkları bulunmaktadır. Bu görüĢleri iki gruba
ayırmak mümkündür. Svensson tarafından temsil edilen birinci grupta yer alan görüĢe
göre, enflasyon hedeflemesi optimizasyon probleminden türetilen hedefsel bir para
politikası kuralıdır. Svensson‟a göre, hedefsel para politikası kuralları (targeting rules),
hedeflenen değiĢkenlerin değeriyle bu değiĢkenlerin hedeflenen değerleri arasındaki farkın,
merkez bankasının kayıp fonksiyonunda minimize edilmesi esasına dayanmaktadır.82
Ġkinci grupta yer alan görüĢlerde ise (Bernanke vd.) enflasyon hedeflemesi kural benzeri
bir para politikası stratejisi olarak tanımlanmaktadır. Kural benzeri stratejiler, yapılarında
bulunan ileriye dönük olma durumu (forward looking) nedeniyle, bir yandan merkez
bankalarını uzun vadede arzu edilmeyen sonuçları olan politikaları sistematik olarak
uygulamaktan alıkoyarken, diğer yandan öngörülmeyen durumlara yönelik politika
uygulamalarına da izin vermektedir. Kural benzeri para politikası stratejilerinde,
80
Kara, Orak, a.g.e.. ,s.13
Kara, Orak, a.g.e. ,s.17
82
Adanur Aklan Nejla, Nargeleçekenler Mehmet, “Taylor Kuralı: Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme”,
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı: 63-2, s.27.
81
35
enflasyonun yanı sıra reel ekonomi ile ilgili amaçlara da yer verilmektedir. Aksi halde arz
yönlü Ģoklar nedeniyle reel ekonominin istikrarsızlaĢacağı vurgulanmaktadır.83
Son dönemde yazında para politikalarının kural benzeri bir çerçevede belirlenmesi görüĢü
ağırlık kazanmıĢtır. Buna göre para politikaları, fiyat istikrarının sağlanacağına dair
taahhüde bağlı kalmak Ģartıyla, zaman zaman duruma göre hareket edilebildiği kurallar
çerçevesinde yürütülmelidir. King çalıĢmasında bu bakıĢ açısına en uygun para politikası
stratejisinin enflasyon hedeflemesi olduğunu savunmaktadır. Enflasyon hedeflemesi
stratejisi iki ayrı unsuru bir araya getirmektedir. Bunlar; orta vadede enflasyon için sayısal
bir hedef belirlenmesi ve kısa vadede ekonomik Ģoklara cevap verebilmesidir.84
3.3. Taylor Kuralı
Taylor‟a göre, geliĢmekte olan ülkeler sabit döviz kuru rejiminden dalgalı döviz kuru
rejimine geçtiklerinde, imkânsız üçlü hipotezinin gereği olarak sermaye hareketlerinin
serbest bırakmakta ve kurala dayalı aktif bir para politikası uygulamaktadırlar. Çünkü
imkânsız üçlü hipotezine göre bir ülkede hem sermaye hareketlerinin serbest olması hem
bağımsız para politikası hem de istikrarlı bir döviz kuru aynı anda gerçekleĢememektedir.85
Üretim düzeyinin veya enflasyon oranının uzun dönem dengesinden sapması durumunda
ise, merkez bankası kısa dönemli nominal faiz oranlarını (dolayısıyla kısa dönemli reel faiz
oranlarını) değiĢtirerek enflasyon oranı veya üretim düzeyini etkileyebilmektedir. Diğer bir
ifadeyle, eğer enflasyon oranı hedeflenen değerinin veya üretim düzeyi potansiyel üretim
düzeyinin üzerindeyse, merkez bankası kısa dönemli reel faizleri artırarak toplam talebi
kısabilir. Bu yolla enflasyon oranı veya reel üretim hedeflenen düzeylere çekilebilir. Bu
mekanizmanın iĢleyebilmesi reel faiz oranı ile ekonomik faaliyetler arasında bir iliĢki
olmasını gerektirmektedir. 86
83
Adanur Aklan, Nargeleçekenler; a.g.e. s.27
Adanur Aklan, Nargeleçekenler; a.g.e. s.30
85
Taylor J.B., “Discretion Versus Policy Rules in Practice”, Carnegie-Rochester Conference Series on
Public Policy,39, 1993, s.195-214.
86
Kesriyeli M, Yalçın C; “Taylor Kuralı ve Türkiye Uygulaması Üzerine Bir Not, TCMB TartıĢma Tebliği,
1998.
84
36
Bu çerçevede, Taylor (1993) nominal faiz oranını (R), gerçekleĢen enflasyonun
hedeflenenden sapması ve üretim açığının bir fonksiyonu olarak tanımlamıĢtır
(1)
Tepki fonksiyonunda,
πt = içinde bulunulan dönem dahil olmak üzere son 4 çeyreğin (yıllık) ortalama enflasyon
oranını
r = söz konusu faize iliĢkin reel faiz denge değerini
π*t = t dönemi enflasyon hedefini
yt =üretim açığını (100x (reel GSYĠH-potansiyel GSYĠH) / potansiyel GSYĠH)
β=enflasyon hedeflenen değerinden saptığında, faiz oranının ne kadar değiĢmesi
gerektiğini gösteren enflasyon tepki katsayısını
ɣ =üretim potansiyel düzeyinden saptığında, faiz oranının ne kadar değiĢmesi gerektiğini
gösteren büyüme tepki katsayısını temsil etmektedir.87
Taylor Kuralı hem enflasyon hem de üretim istikrarına yönelen merkez bankaları için
uygun bir para politikası kuralıdır. Reaksiyon fonksiyonunda yer alan enflasyon açığı
katsayısı, enflasyon hedefi ile para politikası aracı olarak kullanılan değiĢken arasındaki
bağlantıyı göstermektedir. Benzer bir üretim açığı katsayısı da nominal faiz oranı ile
potansiyel üretim düzeyi arasındaki iliĢkileri ortaya koymaktadır.88
Tepki katsayılarının değerleri, monetarist ve Keynesyen para politikası kurallarına göre
değiĢebilmektedir. Tepki katsayılarının eĢit olduğu bir tepki fonksiyonunda, para
otoritesinin farklı iktisat politikası öğretilerine eĢit mesafede durduğu anlaĢılmaktadır.
Ancak büyüme tepki katsayısının sıfırken enflasyon tepki katsayısının yüksek tutulduğu
bir tepki fonksiyonunda, para otoritesinin üretim açığını ihmal ederek yalnızca enflasyona
odaklandığı ve dolayısıyla da saf monetarist kural doğrultusunda hareket ettiği
söylenebilir. Diğer taraftan, enflasyon tepki katsayısı sıfırken, büyüme tepki katsayısının
87
88
Doğan, a.g.e. , s.31
Adanur Aklan, Nargeleçekenler; a.g.e. s.28
37
yüksek seviyelerde olduğu bir tepki fonksiyonunda ise, para otoritesi enflasyonu ihmal
ederek üretim açığına odaklanmakta, dolayısıyla da Keynesyen bir kural izlemektedir.89
89
Akat Asaf SavaĢ;, “Dalgalı Kur ve Para Politikası: Bir Parasal Kural Önerisi”, Gülten Kazgan’a
Armağan: Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004, s.5.
38
39
4. PARASAL AKTARIM MEKANĠZMALARI
Para politikası uygulamalarının reel ekonomiye etkisi ve bu etkilerinin hangi yollarla
gerçekleĢtiği hakkında literatürdeki genel görüĢlere göre, parasal aktarım mekanizması
kanallarını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Aksine tüm aktarım
kanallarının birbirini etkilediği ya da tamamladığı görüĢü yaygındır. Bu çalıĢmada aktarım
mekanizması kanalları, Mishkin‟in ayrımı esas alınarak; geleneksel faiz oranı kanalı, diğer
varlık fiyatları kanalı ve kredi kanalı olarak üç kategoride incelenmiĢtir:90
4.1. Faiz Oranı Kanalı
Parasal aktarım mekanizmalarından en geleneksel aktarım kanalı faiz oranı kanalıdır. Faiz
oranı kanalı standart Keynesyen parasal aktarım kanalı olarak da ifade edilmektedir. Bu
kanal, borç paranın marjinal maliyetini değiĢtirerek ekonomik birimlerin nakit akımını ve
tüketim tercihlerini etkilemekte, üreticilerin ise yatırım, tasarruf ve toplam talebini
etkilemektedir.91 Parasal geniĢleme sonucunda reel faiz oranlarında düĢme sermayenin
maliyetini düĢürerek yatırım harcamalarını arttırmakta, bu da toplam talebin artmasına yol
açarak çıktıların yükselmesine neden olmaktadır. Tüketiciler ve firmalar kararlarını
nominal faiz oranlarından ziyade reel faiz oranlarına bağlı olarak vermektedirler. Yani
harcamalar üzerindeki en büyük etki uzun dönem reel faizler tarafından belirlenmektedir.
Merkez Bankasının kısa dönem nominal faiz oranlarını değiĢtirmesi sonucu, nominal fiyat
düzeyinin yapıĢkan olması nedeniyle, kısa ve uzun dönem reel faiz oranları değiĢecektir.
GeniĢletici bir para politikası sonucu nominal faiz oranları giderek düĢecek, aynı zamanda
kısa dönem reel faiz oranları da düĢecektir Reel faiz oranlarının azalması ise sabit
yatırımların, konut yatırımlarının ve stok yatırımlarının artmasına neden olacaktır. Tüm bu
artıĢlar da toplam üretim artıĢı ile sonuçlanacaktır.92
Nominal faiz oranının sıfıra inerek taban yapması durumunda ise, para arzındaki bir
geniĢleme beklenen fiyatları yükseltebilir ve dolayısıyla beklenen enflasyonu artırabilir.
90
Kasapoğlu Özgür; “Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye Ġçin Uygulama”, TCMB Uzmanlık Tezi,
Ankara, 2007, s.13
91
Tüketicilerin konut satın alma ve dayanıklı tüketim malı harcamaları ile ilgili kararları da bir yatırım kararı
olarak değerlendirilmektedir.
92
Mishkin‟den aktaran Örnek Ġbrahim; “Türkiye‟de Parasal Aktarım Mekanizması Kanallarının ĠĢleyiĢi”,
Maliye Dergisi, Sayı 156, 2009, s. 106.
40
Bu durumda nominal faiz oranı sıfır düzeyinde sabit kalsa bile reel faiz oranı düĢer ve
dolayısıyla faiz oranı kanalı aracılığıyla harcamalar teĢvik edilir. Söz konusu mekanizma
Büyük Bunalımda ABD ekonomisinde neden likidite tuzağında olmadığını, bu dönemde
izlenecek
geniĢlemeci
bir
para
politikasının
neden
üretimdeki
keskin
düĢüĢü
önleyebileceğini açıklamada monetaristlerin kullandığı temel husustur.93
4.2. Diğer Varlık Fiyatları Kanalı
Parasal aktarım mekanizmalarının Keynesyen analizde sadece faiz oranı üzerinden ele
alınmasına monetaristler karĢı çıkmıĢ ve para politikasının etkilerinin ekonomiye
aktarılmasında diğer varlıklara ait nispi fiyatlar ile gerçek servetin de yer aldığı aktarma
mekanizmaları üzerinde durmuĢlardır. Söz konusu analizlerde tahvil fiyatları ile döviz ve
hisse senetleri ele alınmıĢtır.
4.2.1. Net ihracatta döviz kuru etkisi
Açık ekonomilerde ortaya çıkan parasal aktarım mekanizması döviz kuru kanalının teorik
temelleri serbest döviz kuru rejiminde geçerli olan Mundell – Flemming modeline
dayanmaktadır. Döviz kuru kanalı, faiz oranı kanalını temel alarak aktarım mekanizmasını
açıklamaktadır. Yurtiçi reel faiz oranları düĢtüğünde, yerli para değer kaybederken yabancı
para değer kazanması nedeniyle, net ihracat artmakta ve toplam çıktı miktarını
yükseltmektedir. Faiz ve döviz kurunda meydana gelen değiĢikliklerin hem finansal hem
de reel sektör üzerinde etkili olması, dolayısıyla yabancı firmaların yatırım kararları ile
tüketicilerin harcamaları üzerinde etkili olması, nedeniyle iktisat politikalarının
oluĢturulmasında ve sürdürülebilir kalkınma ve istikrarlı bir ekonominin sağlanması
açısından önem teĢkil etmektedir.94
Esnek döviz kuru durumunda döviz kurundaki değiĢiklikler, toplam talep ve toplam arzı
etkileyen bir unsur olduğu için gelecekteki fiyat hareketlerinin belirleyicisi olarak da
yorumlamak mümkündür. Döviz kurunun geniĢ bir bant sistemi içinde tutulması halinde
93
Mishkin, a.g.e., s.281
Cambazoğlu B, Karaalp Hacer S.;”Parasal Aktarım Mekanizması Döviz Kuru Kanalı: Türkiye Örneği”,
Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Cilt:19 Sayı:2, 2012 s.56-57.
94
41
de, özellikle yurtiçi ve yabancı varlıklar arasında tam ikamenin bulunmaması durumunda,
para politikasının etkinliği düĢük de olsa korunmakta, fakat yurtiçi ve yabancı varlıklar
arasında tam ikamenin olmaması durumunda para politikası etkinliği tamamen ortadan
kalkmaktadır.95
4.2.2. Tobin’in q teorisi
Amerikalı iktisatçı James Tobin, „‟q teorisi‟‟ olarak bilinen bir yatırım teorisi geliĢtirmiĢ ve
q değerini aĢağıdaki biçimde tanımlamıĢtır.
(2)
Yukarıdaki eĢitlikte, firmanın piyasa değeri, firma hisse senetlerinin piyasa fiyatı
tarafından belirlenen değerdir. Sermaye yenileme maliyetiyse firmanın yatırım yapması
durumunda katlanacağı maliyeti ifade etmektedir.
Tobin‟in q teorisine göre, para politikası, hisse senedi fiyatları üzerinde etkili olarak,
yatırım kararları üzerinde de etkili olabilmektedir. Örneğin; geniĢlemeci para politikaları,
faiz oranlarını düĢürerek, hisse senedi fiyatlarını ve firmanın q değerini yükselterek,
yatırım harcamalarını teĢvik edici olabilir.96
4.2.3. Servet Etkisi
Servet miktarındaki bir değiĢim doğrudan kiĢilerin harcamalarını, böylelikle de faiz
oranında bir değiĢim olmaksızın ekonomik faaliyeti etkileyebilmektedir. Servet miktarı,
para arzındaki dalgalanmalar sonucu iki Ģekilde etkilenmektedir:97

Fiyat düzeyindeki dalgalanmalar, kiĢilerin servetinin reel nakit bölümünü
etkilemektedir.
95
Cambazoğlu, Karaalp, a.g.e., s. 57
ġıklar; a.g.e., s. 225
97
Keyder; a.g.e , s.436-437
96
42

Para arzındaki dalgalanmalar sonucu meydana gelen faiz oranı değiĢimleri ikincil
piyasadaki menkul kıymetlerin piyasa değerlerini ve böylece de, elde bulunan servetin
piyasa değerini etkileyebilmektedir. Bu durum literatürde tahvil-servet etkisi olarak
anılmaktadır.
4.3. Kredi Kanalı
Kredi kanalı iki ana mekanizma üzerinden iĢlemektedir. Bu mekanizmalardan biri banka
kredisi kanalı, diğeri ise bilanço kanalıdır. Banka kredisi kanalı; geniĢletici/daraltıcı bir
para politikası sonucu bankacılık sisteminin firmalar kesimine toplam kredi verme
yeteneğinin artması/azalması Ģeklinde iĢler. Buna karĢılık, bilanço kanalı ise, bankalardan
kredi almıĢ olan firmalar kesiminin uygulanan para politikası sonucu bilançolarının
değiĢiminden dolayı kredi alma yeteneklerinin değiĢmesi yoluyla iĢler. Faiz oranlarındaki
bir yükselmenin hisse senetlerinin değerini düĢürmesi durumunda; hem firmanın net
değeri, hem de aldığı kredi karĢılığı hisse senedi teminat gösterilmiĢ ise, teminatların
değeri düĢecek olup; firmanın alabileceği kredi miktarı azalacaktır.
Özelde kredi kanalının çalıĢması için gerekli olan temel koĢul ise krediler ile diğer
borçlanma araçlarının (finansman bonosu, hisse senedi v.b) bankaların ve firmaların
bilançolarında birbirlerinin tam ikameleri olmamasıdır. Bankaların aktiflerinde yer alan
kredi stoku ile diğer aktifler –mesela hisse senedi- genellikle firmalar kesiminin pasifinde
yer alan kalemlerdir. Kredi kanalı bu kalemlerin aynı nitelikte olmaması, yani birbirlerinin
tam ikamesi olmamaları durumunda çalıĢır. Bunun dıĢında kredi kanalı da yukarı
paragrafta anlatılan koĢullardan etkilenir.98
Bilanço kanalı, banka kredileri kanalında olduğu gibi kendi piyasalarındaki eksik
bilgilendirme sorununun varlığından kaynaklanmaktadır. Bir iĢletmenin net değeri ne
kadar düĢük olursa, söz konusu firmaya kredi verilmesi sürecinde karĢılaĢılabilecek ters
seçim ve kötü niyet sorunları o denli yoğun olacaktır. Hisse senedi fiyatlarını yükselten
geniĢlemeci bir para politikası firmanın net değerinin yükselmesine neden olacaktır. Bu
98
Ġnan Emre Alpan; “Parasal Aktarım Mekanizmasının Kredi Kanalı ve Türkiye”, TBB Bankacılar Dergisi,
Sayı:39, 2001 s.4.
43
durum da ters seçim ve kötü niyet sorunlarını azaltacağı için yatırım harcamalarının
artmasına ve dolayısıyla toplam talebin artmasına yol açacaktır.99
Bilanço kanalı aynı zamanda nakit akımı ve para politikasının fiyatlar genel düzeyi
üzerinde yarattığı etki aracılığı ile çalıĢmaktadır. Burada firmanın nakit akımı etkileyen
faktör geleneksel faiz oranı kanalından farklı olarak nominal faiz oranıdır. Parasal
geniĢleme ile birlikte nominal faiz oranı azalarak nakit akımı artmakta ve aktarım
mekanizması sonucunda toplam talep yükselecektir. Fiyatlarda beklenmeyen bir artıĢ
yaratan parasal geniĢleme durumunda firmanın net değeri artacak ve tıpkı nakit akımı
üzerindeki etkisi gibi, ters seçim ve kötü niyet sorunları azalması ve yatırım harcamaları ile
toplam hasılanın artıĢı sonucunu doğuracaktır.100
Son olarak parasal aktarımın hanehalkı likidite etkisi, tüketicilerin harcama istekleri
yoluyla çalıĢır. Hanehalklarının harcama isteklerinde belirleyici olan bilançolarında önemli
yer tutan dayanıklı tüketim malları ve konutlar, kaliteleri hakkında asimetrik bilgi olması
sebebiyle likiditesi az olan varlıklardır. Bireylerin gelirlerinde meydana gelen olumsuz
durumlarda, bu tip varlıkların gerçek değerinden satılması ihtimali oldukça düĢüktür. Diğer
yandan, hisse senedi gibi finansal varlıklar, daha kolay ve gerçek değerinde satılması
ihtimali yüksek olan likit varlıklardır. Dolayısıyla, bireylerin finansal sıkıntıya düĢme
ihtimali arttıkça, likit varlık tutma eğilimleri de yükselir. GeniĢletici para politikası ile
hisse senedi fiyatlarının yükselmesi, bireylerin finansal varlıklarının değerini artırır,
böylece bireylerin kendilerini daha güvenli hissetmelerine ve dayanıklı tüketim malları ile
konutlara olan taleplerinin artmasına sebep olur.101
4.4. Parasal Aktarım Mekanizmasını Etkileyen Faktörler
Parasal
aktarım
mekanizmasını
etkileyen
mümkündür:102
99
Mishkin; a.g.e., s.287
Mishkin; a.g.e., s. 287
101
Mishkin‟den aktaran Kasapoğlu; a.g.e., s.20
102
Parasal Aktarım Mekanizması, TCMB yayını, s.7-8
100
faktörleri
aĢağıdaki
gibi
ele
almak
44
4.4.1. Resmi müdahaleler
Resmi otoriteler tarafından uygulanan finansal piyasalara iliĢkin doğrudan müdahaleler,
faiz oranı kontrolleri, banka kredileri limitleri, belli bölgelere sağlanan kredi olanakları
baĢlıca resmi müdahaleler olarak sıralanabilir. Resmi otoritelerin piyasa iĢleyiĢine yönelik
almıĢ oldukları kararlar ve/veya tedbirler aktarım mekanizmasındaki kanalların etkinliğini
ve iĢleyiĢini doğrudan etkilemektedir.
4.4.2. Ekonomideki fiyatlama mekanizması
Fiyat katılıklarının olduğu bir ekonomide aktarım kanallarının göreli hızı, önemi ve
yoğunluğu değiĢmekte, ekonomik faaliyetlere etkisi farklılaĢmaktadır.
4.4.3. Finansal sistemin yapısı
Merkez bankalarının doğrudan etkileyebildiği kısa vadeli faiz oranlarındaki değiĢimler ve
borç-tasarruf kararlarını etkileyen faiz oranlarına olan duyarlılık, parasal aktarım sürecini
etkilemektedir. Finansal piyasaların derinliği ve geliĢmiĢliği, alternatif finansman
kaynaklarının varlığı, borçlanma kısıtları, bankacılık sektöründeki rekabet ve hukuk
sisteminin etkinliği gibi etmenlerden oluĢan finansal sistemin yapısı, bu duyarlılığın
derecesini belirlemektedir.
4.4.4. Finansal sözleĢmelerin vade yapısı
Finansal sözleĢmelerin vade yapısı, para politikasının etkileyebilme gücü ile doğrudan
iliĢkilidir. BaĢka bir ifadeyle, vadenin kısa olması, kredi ve mevduat sözleĢmelerinin daha
sık yenilenmesini sağlayarak kredi ve mevduat sözleĢmelerinin para politikası otoritesi
tarafından güncellenmiĢ olan faiz oranları ile yenilenmesini temin etmektedir.
4.4.5. Bankacılık sisteminin finansal durumu
Bankacılık sisteminin finansal durumu, banka kredilerinin arzını ve maliyetini belirleyen
önemli bir faktördür. Bankaların risk ağırlıklı sermaye yeterlilik oranının düĢmesi,
bankaların kredi faiz oranlarını yükselterek kredi Ģartlarını sıkılaĢtırmalarına ve kredi
45
arzlarını sınırlandırmalarına neden olmaktadır. Para politikasının sıkılaĢtığı dönemlerde,
bankaların durumuna bağlı olarak kredi arzı azalmaktadır.
4.4.6. Sermaye hareketleri
Sermaye kontrollerinin olmadığı bir ekonomide para politikasının etkinliği, ülkede
uygulanan döviz kuru rejimi ile yerli ve yabancı finansal varlıklar arasındaki ikame
derecesine göre belirlenmektedir. Yerli ve yabancı varlıklar arasındaki ikame derecesi ne
kadar fazla ise para politikası uygulamalarının tetikleyeceği faiz oranı değiĢikliklerine
döviz kurunun vereceği karĢılık ve döviz kuru kanalının etkisi de o kadar büyük olacaktır.
4.4.7. Finansman kaynakları
Finansal aracılık iĢlemlerinin az geliĢtiği ve yatırımların iç kaynaklarla finanse edildiği
ülkelerde, para politikası değiĢikliklerinin toplam talep üzerinde yaratacağı etkinin daha
düĢük olması beklenmektedir.
4.4.8. Hanehalkı ve Firmaların Yapıları
Hanehalkı
ile
firmaların
borçlanma
ve
harcama
davranıĢları,
parasal
aktarım
mekanizmasının iĢleyiĢinde ve etki düzeyinde farklılıklara neden olabilmektedir. Örneğin,
finansal piyasaların geliĢmediği ekonomilerde, hanehalkları ve firmalar tasarruflarını
menkul kıymetlerde değerlendirmemekte ve bu nedenle varlık fiyatları kanalı etkili
iĢleyememektedir.
Ek-1‟de parasal aktarım mekanizması detaylı bir Ģekilde açıklanmaktadır.103
103
Kaynak: Mishkin; a.g.e., s.282
46
47
5. TÜRKĠYE’DEKĠ PARA POLĠTĠKASI UYGULAMALARI
Bu bölümde Türkiye‟deki para politikası uygulamaları 3 dönem halinde ele alınmıĢtır.
5.1. 1923-1980 Dönemi
Birinci Dünya SavaĢı‟nın ardından dünyada emisyon sağlayacak merkez bankalarının
oluĢturulması ve ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönünde
bir eğilim ortaya çıkmıĢtır. Aynı dönemde Türkiye‟de KurtuluĢ SavaĢı ile kazanılan siyasi
bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla güçlendirmek amacıyla bir merkez bankası kurulması
yönünde çalıĢmalar baĢlamıĢtır. “1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB) Kanunu” 30 Haziran 1930 tarihinde Resmi Gazete‟de yayımlanmasını takiben
Merkez Bankası, 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine baĢlamıĢtır.
KuruluĢ Kanunu‟na göre Merkez Bankasının temel amacı ülkenin ekonomik kalkınmasını
desteklemektir. Bu amaçla Banka, banknot basma yetkisine tek elden sahip duruma
getirilmiĢtir. Banka ayrıca reeskont oranlarını belirlemeye, para piyasasını ve para
dolaĢımını düzenlemeye, hazine iĢlemlerini yerine getirmeye ve Türk parasının değerini
korumak üzere tüm önlemleri almaya yetkili kılınmıĢtır. Bunlara ek olarak Banka, devletin
haznedarlığını da üstlenmiĢtir. Bu dönemde uygulanan sabit döviz kuru rejimi altında
döviz kurlarını belirleme yetkisi hükümete aittir. Merkez Bankasının temel politika aracı
ise reeskont oranları olarak belirlenmiĢtir. Hükümetin Bankanın yetkili olduğu alanlara ve
kararlarına müdahale edemediği 1930‟lu yıllar genel olarak Merkez Bankasının
bağımsızlığının ön planda olduğu, enflasyonun ise düĢük düzeylerde kaldığı yıllar
olmuĢtur. 104
1940‟lar ise Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın olumsuz etkilerinin hissedildiği ve kamu finansman
gereğine yönelik olarak bütün dünyada merkez bankası kaynaklarına yönelimin baĢladığı
yıllardır. Bu dönemde Türkiye‟de de Merkez Bankası, bu eğilimin etkisi altında bağımsız
bir para politikası yürütmekten çok kamu kesiminin finansman açığının kapatılmasına
104
Dünden Bugüne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2008, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/dundenbugune_TCMB.pdf, s.3-6.
48
yönelik uygulamalarda bulunmuĢtur. Bu nedenle genel fiyat düzeyi, 1938-1948 yılları
arasındaki dönemde üç kattan fazla artıĢ göstermiĢtir.105
1950 seçimleri ile birlikte toplam harcamaların gittikçe arttığı iktisat politikalarının ağırlık
kazandığı yeni bir dönem baĢlamıĢtır. “Denk Bütçe” ve “Denk Ödemeler Dengesi” ilkeleri
terk edilerek geniĢlemeci maliye ve para politikaları uygulanmaya baĢlanmıĢtır.
Planlı ekonomiye geçiĢin yaĢandığı 1960‟lı yıllarda Merkez Bankası ekonomik koĢullara
ve sanayinin geliĢimine paralel olarak geniĢlemeci para politikaları izleyerek kamuya
kaynak sağlamaya devam etmiĢtir. Bu dönemde ayrıca, kambiyo kontrolüne iliĢkin
uygulamaların büyük çoğunluğu Merkez Bankasına devredilmiĢtir. 106
14 Ocak 1970 tarihinde kabul edilen 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kanunu, Bankanın görevlerinin ve yetkilerinin artırılması açısından da önemli yenilikler
getirmiĢtir. Öncelikle, Bankanın doğrudan ve dolaylı para politikası araçları üzerindeki
kontrolü artırılmıĢtır. Diğer yandan, hükümetin para ve krediye iliĢkin tedbirleri alırken
Bankanın görüĢünü alması hükmü getirilmiĢtir. Yine söz konusu kanun değiĢikliğiyle
Bankaya para arzını ve likiditeyi düzenlemek amacıyla açık piyasa iĢlemleri yapma yetkisi
verilmiĢtir. Bunların yanı sıra, yatırımları ve ekonomik kalkınmayı desteklemek amacıyla,
Bankaya reeskont iĢlemleri ile orta vadeli kredi verme olanağı sağlanmıĢtır. Hazineye
verilecek avans miktarının üst limiti, ilgili yıla ait bütçe giderlerinin yüzde 15‟i oranına
yükseltilmiĢtir. 107
5.2. 1980-1999 Dönemi
24 Ocak Ġstikrar Programının temel felsefesi ve uzun dönemli amacı, devletin ekonomiye
olan doğrudan müdahalesini asgariye indirerek serbest piyasa ekonomisine iĢlerlik
kazandırmaktır. Ekonomiyi dıĢa açmayı ve dünya ekonomisi ile bütünleĢtirmeyi;
enflasyonu düĢürmeyi, döviz darboğazından kurtulmayı, kamu harcamalarını sağlam
105
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sitesi, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tarihce.html, 9 Ekim 2013
106
Akyıldız Hüseyin; Eroğlu Ömer; “Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Uygulanan Ġktisat Politikaları”,
Süleyman Demirel Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi, Sayı: 1, Cilt:9, 2004, (EriĢim), s.51.
107
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sitesi, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tarihce.html, 9 Ekim 2013
49
kaynaklara dayandırmayı, tasarruf, yatırım, istihdam ve üretimi artırmayı, piyasa
ekonomisini güçlendirmeyi ve ekonomiyi buhrandan geliĢme aĢamasına geçirmeyi
hedeflemiĢtir.
Söz konusu hedeflere ulaĢmak için, faiz oranları artırılmıĢ, özel kesim sübvansiyonları,
Merkez Bankası avansları ve emisyon hacmi aĢağı çekilmiĢtir. TL yabancı paralar
karĢısında %48.6 oranında devalüe edilmiĢtir. Ġhracat kazançları vergi dıĢı tutulmuĢ, ihraç
ürünlerindeki vergiler iade edilmiĢ ve ihracat kredilerindeki vergiler kaldırılmıĢtır.108
Bu dönemde Merkez Bankası Kanunu‟nda gerçekleĢtirilen yasal düzenlemeler ile 1983
yılında altın ve döviz rezervlerini etkin bir biçimde yönetmek ile yetkili hale getirilmiĢtir.
Bunun yanı sıra Bankanın temel görevlerini ekonominin temel gereklerine göre ve fiyat
istikrarını sağlayacak bir tarzda yürüteceği hükmü Kanun‟a eklenmiĢtir.109
1986‟dan itibaren, Merkez Bankası para politikası ortamını büyük ölçüde değiĢtirmiĢtir.
Yapılan en kritik değiĢiklik, doğrudan para politikası araçlarının yerine dolaylı para
politikası araçlarının kullanımına baĢlanması idi. Yeni politika, faiz oranı politikasının
etkinliğini artırmak ve geniĢ para arzı üzerinde dolaylı yoldan denetim sağlamak amacıyla
bankacılık sistemindeki Türk lirası rezervleri kontrol altında tutmaya odaklanmıĢtı.
1989 sonunda sermaye hareketlerinin liberalleĢtirilmesi, para politikasının uygulandığı
ortam büyük ölçüde değiĢtirirken ekonomiyi güçlü ve çoğunlukla kısa vadeli sermaye
akımlarına maruz bırakmıĢtır. Böylece, para cephesindeki asıl geliĢme para politikasının
kademeli ve düzenli bir Ģekilde etkinliğini yitirmesi ve Merkez Bankası‟nın parasal
göstergeler üzerindeki kontrolünü kaybetmesi olmuĢtur. 110
1991 yılında yaĢanan Körfez SavaĢı‟nın mali sektör üzerinde yarattığı baskı, siyasi
istikrarsızlık, maliye politikasının yeterince sıkı olmaması ve bankacılık sektörünün
kırılgan olması gibi sorunlar 1994 yılının ilk çeyreğinde bir finansal kriz yaĢanmasına yol
açmıĢtır. YaĢanan kriz ile birlikte enflasyon 1994 yılında üç haneli rakamlara ulaĢmıĢtır.
108
Karabıyık Ġlyas; Uçar Metin; “Türkiye‟de 1980 Sonrası Uygulanan IMF Destekli Ġstikrar Programlarının
Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi”, Akademik Ġncelemeler Dergisi, Sayı:2, Cilt:5, 2010, s.43.
109
Dünden Bugüne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, s.10
110
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, “KüreselleĢmenin Türkiye Ekonomisine Etkileri”, Haziran 2002
s.34-35.
50
Yüksek enflasyon döneminin temel unsurlarından biri olan kamu borçlarının Merkez
Bankası kaynaklarından finanse edilmesine karĢı ilk düzenlemeler bu döneme
rastlamaktadır.
Merkez Bankası, 1995-1999 yılları arasında döviz kurundaki dalgalanmaları azaltmayı ve
döviz piyasalarındaki spekülatif hareketleri önlemeyi amaçlayarak finansal piyasalarda
istikrarı sağlamaya yönelik politikalar izlemiĢtir.111
5.3. 1999-2012 Dönemi
Türkiye‟nin enflasyon hedeflemesi stratejisinin, Merkez Bankasının 09 Aralık 1999
tarihinde Uluslararası Para Fonu‟na (IMF) sunduğu niyet mektubunun “Para ve Kur
Politikaları” kısmında ilk defa dile getirildiği söylemek mümkündür. Programda 2000,
2001 ve 2002 yılları için enflasyon oranları %25, %12 ve %7 seviyelerinde öngörülmekle
birlikte; 17. Stand-by AntlaĢması çerçevesinde 2000 – 2002 yılları arasında uygulanması
planlanan istikrar programına ait para ve kur politikaları iki dönem çerçevesinde
açıklanmıĢtır. Ġlk 18 ay içerisinde, döviz kurlarının çapa olarak seçildiği belirtilmiĢ;
programın 18 aylık ikinci yarısında ise kurların geniĢleyen bir band içerisinde
dalgalanmaya bırakılacağı planlanmıĢtır. Buna göre program süresince döviz kurunun çapa
olma özelliği esnekleĢtirilerek aĢamalı olarak doğrudan enflasyon hedeflemesine geçilmesi
kararlaĢtırılmıĢtır.112
18 Aralık 2000 tarihinde sunulan Niyet Mektubunda söz konusu programın ikinci yarısında
enflasyon hedeflemesi stratejisine geçileceği yer almaktadır. Programının ikinci 18 aylık
döneminin baĢlangıcı olan 01 Temmuz 2001 tarihinden itibaren fiyat istikrarı hedefine
daha fazla yoğunlaĢmak için döviz kurlarının geniĢ bir band aralığında dalgalanmaya
bırakılacağı vurgulanmıĢtır. Ayrıca; 2001 yılının ikinci yarısından itibaren, birçok ülkede
enflasyon hedeflemesinin baĢarı ile uygulandığına dikkat çekilerek, bu stratejiye doğru
geçiĢ yapılacağı belirtilmiĢtir. Böylece Merkez Bankası enflasyonu kontrol altına alma
yönündeki nihai hedefine doğrudan odaklanabileceği politikaya doğru yumuĢak bir geçiĢ
süreci planlamıĢtır.113
111
Dünden Bugüne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, s.11.
TCMB, Para Politikası Metinleri, 9 Aralık 1999 Tarihli Niyet Mektubu
113
TCMB, Para Politikası Metinleri, 18 Aralık 2000 Tarihli Niyet Mektubu
112
51
Ancak ġubat 2001 tarihinde yaĢanan finansal kriz sonucu programın ikinci döneminden
önce kurlar dalgalanmaya bırakılmak zorunda kalınmıĢtır. Böylece istikrar programının
ikinci döneminde öngörüldüğü Ģekliyle enflasyon hedefine doğrudan odaklanma
stratejisine geçiĢ ile ilgili koĢullar ortadan kalkmıĢtır. Öte yandan, 2001 ġubat krizi sonrası
döviz kuru çapasının ortadan kalkması para politikasının yeniden belirlenmesini gerekli
kılmıĢtır.114
Bunun üzerine yeni duruma iliĢkin olarak 03 Mayıs 2001 tarihinde IMF‟ye yeni bir Niyet
Mektubu sunulmuĢtur. Bu Mektupta yer alan Ekonomik Politikalar Bildirgesi‟nde ġubat
2000 krizinden sonraki yeni duruma göre 2001 ve 2002 yılarında uygulanması planlanan
program hakkında bilgi verilmiĢtir. Buna göre, döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılması
sonucu, fiyat istikrarına yönelik hedef doğrultusunda Merkez Bankası‟nın parasal
büyüklükleri kontrol edeceği açıklamıĢtır. Bunun için para tabanındaki geliĢmeler gösterge
olarak kabul edilen tavan doğrultusunda belirlenecektir. Böylece para tabanı programın
temel çapası olmaktadır. Öte yandan yeni program sürecinde de, önceki programda da
planlanmıĢ olduğu gibi, enflasyon hedeflemesi stratejisine mümkün olan en kısa zamanda
geçileceği, bunun için ön koĢulların kısa zamanda yerine getirileceği belirtilmiĢtir.115
Ancak, gerek ġubat 2001 krizinin yarattığı olumsuzlukların devam etmesi ve gerekse 11
Eylül 2001 tarihinde ABD‟de gerçekleĢtirilen saldırıların yarattığı olumsuzluklar, revize
edilen 17. Stand-by antlaĢmasının uygulanabilirliğini iyice zorlaĢtırmıĢtır. Bunun üzerine
daha güçlü mali kaynaklarla ile desteklenen yeni bir Stand-by AntlaĢmasına ihtiyaç
olduğuna karar verilmiĢtir. Nihayet 18 Ocak 2002 tarihinde sunulan Niyet Mektubu ile
birlikte 2002-2004 yıllarında uygulanacak ekonomi program detaylı olarak anlatılarak
programın desteklenmesi için 18. Stand-by Düzenlemesi talep edilmiĢtir. Bu yeni
düzenlemeye göre 2002, 2003 ve 2004 yıllarındaki enflasyon oranları sırası ile % 35, % 20
ve % 12 olarak belirlenmiĢtir. Bu hedeflere uygun olarak parasal taban seviyesine iliĢkin
performans kriterleri ortaya koyan bir para programı oluĢturulmuĢtur. Öte yandan, bu
programda da, baĢlangıçta parasal tabana yönelik hedefler belirlense de, daha sonra ön
koĢulların oluĢmasıyla resmi enflasyon hedeflemesine geçileceği vurgulanmıĢtır.116
114
Karahan Özcan; “Türkiye‟de Örtük Enflasyon Hedeflemesi Programının Uygulanmasına ĠliĢkin OluĢan
Riskler ve Bu Risklerin Yönetim Politikaları”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:14, Cilt:4, Güz
2005, s.14
115
TCMB, Para Politikası Metinleri, 3 Mayıs 2001 Tarihli Niyet Mektubu
116
TCMB, Para Politikası Metinleri, 2 Ocak 2002 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
52
Diğer programda olduğu gibi, 18. Stand-by antlaĢmasına bağlı olarak 2002-2004 yılları
arasında uygulanan istikrar programı süresince de, öngörülmesine rağmen enflasyon
hedeflemesi stratejisine geçilemediği gözlenmektedir. Bunun yerine, Merkez Bankası
2002–2004 yıları süresince açıkladığı Para Programlarında uyguladığı politikaları “örtük
enflasyon hedeflemesi stratejisi” olarak tanımlamıĢtır.117
5.3.1.Türkiye’de enflasyon hedeflemesi rejiminin ön koĢulları
2001 yılı sonrasında enflasyon hedeflemesine geçiĢ gündemdeyken enflasyonun yüksek
olması (2001 yılı sonu itibarıyla) ve uzun yıllar boyu hafızalarda yer eden geçmiĢteki
yüksek enflasyon dönemi, para politikasının enflasyon beklentilerini kontrol edebilmesi
açısından potansiyel bir risk unsuru oluĢturmuĢtur. Bu açıdan, fiyat istikrarı amacına sıkı
bir bağlılıktan söz edilememektedir. 118
2001 yılı krizinden sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu‟nun dördüncü
maddesi aĢağıdaki gibi düzenlenmiĢtir:119
“Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını
sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası
araçlarını doğrudan kendisi belirler. Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile
çeliĢmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.
Bankanın temel görev ve yetkileri Ģunlardır:
I- Bankanın temel görevleri;
a) Açık piyasa iĢlemleri yapmak,
b) Hükümetle birlikte Türk Lirasının iç ve dıĢ değerini korumak için gerekli
tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karĢısındaki muadeletini tespit etmeye
yönelik kur rejimini belirlemek, Türk Lirasının yabancı paralar karĢısındaki
değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımı ile
dövizlerin Türk Lirası ile değiĢimi ve diğer türev iĢlemlerini yapmak,
117
TCMB, Para Politikası Metinleri, 3 Ocak 2003 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu,
TCMB, Para Politikası Metinleri, 2 Ocak 2004 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
118
Kara; Orak; a.g.e.,s.38.
119
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sitesi, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tcmbkanun.html 9 Ekim 2013
53
c) Bankaların ve Bankaca uygun görülecek diğer mali kurumların yükümlülüklerini
esas alarak zorunlu karĢılıklar ve umumi disponibilite ile ilgili usul ve esasları
belirlemek,
d) Reeskont ve avans iĢlemleri yapmak,
e) Ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek,
f) Türk Lirasının hacim ve tedavülünü düzenlemek, ödeme ve menkul kıymet
transferi ve mutabakat sistemleri kurmak, kurulmuĢ ve kurulacak sistemlerin
kesintisiz iĢlemesini ve denetimini sağlayacak düzenlemeleri yapmak, ödemeler için
elektronik ortam da dahil olmak üzere kullanılacak yöntemleri ve araçları belirlemek,
g) Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili
düzenleyici tedbirleri almak,
h) Mali piyasaları izlemek,
ı) Bankalardaki mevduatın vade ve türleri ile özel finans kurumlarındaki katılma
hesaplarının vadelerini belirlemektir.
II- Bankanın temel yetkileri;
a) Türkiyede banknot ihracı imtiyazı tek elden Bankaya aittir.
b) Banka, Hükümetle birlikte enflasyon hedefini tespit eder, buna uyumlu
olarak para politikasını belirler. Banka, para politikasının uygulanmasında tek
yetkili ve sorumludur.
c) Banka, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla bu Kanunda belirtilen para
politikası araçlarını kullanmaya, uygun bulacağı diğer para politikası araçlarını
da doğrudan belirlemeye ve uygulamaya yetkilidir.
d) Banka, olağanüstü hallerde ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kaynaklarının
ihtiyacı karĢılamaması durumunda, belirleyeceği usul ve esaslara göre bu Fona avans
vermeye yetkilidir.
e) Banka, nihai kredi mercii olarak bankalara kredi verme iĢlerini yürütür.
f) Banka, bankaların ödünç para verme iĢlemlerinde ve mevduat kabulünde
uygulayacakları faiz oranlarını, belirleyeceği usul ve esaslara göre bankalardan
istemeye yetkilidir.
g) Banka, mali piyasaları izlemek amacıyla bankalar ve diğer mali kurumlardan ve
bunları düzenlemek ve denetlemekle görevli kurum ve kuruluĢlardan gerekli bilgileri
istemeye ve istatistiki bilgi toplamaya yetkilidir.”
54
Merkez Bankası bağımsızlığı konusunda bir dönüm noktası oluĢturan bu kanunla;
hedeflere ulaĢılamaması halinde Merkez Bankası‟nın bu konuda kamuoyuna açıklama
yapması zorunlu kılınmıĢ ve böylece hesap verme ilkesi iĢlevsel hale getirilmiĢtir. Son
olarak, kanunda yapılan değiĢiklik ile Merkez Bankası‟nın Hazine‟ye ve diğer kamu
kuruluĢlarına avans ve kredi vererek kamu açıklarını finanse etmesi ya da bu kuruluĢların
çıkardıkları borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alması olanağı yasal olarak
ortadan kaldırılmıĢtır. GeçmiĢte, Türkiye‟de yaĢanan iktisadi krizlerin büyük ölçüde bütçe
açıklarının
Merkez
Bankası
kaynaklarından
finanse edilmesinden
kaynaklandığı
düĢünüldüğünde, bu geliĢmenin bağımsız ve etkin bir para politikası uygulaması açısından
taĢıdığı önem daha iyi anlaĢılacaktır. 120
Borç yükünün yüksekliği ve borçlanma vadelerinin kısa olması, kriz öncesi dönemde
Türkiye‟nin kredi riskinin iktisadi ve siyasi haberlere karĢı oldukça hassas olmasına neden
olmuĢtur.121 Risk primi oynaklığı ayrıca döviz kurunun oynaklığını da artırmıĢ; döviz
kurundan fiyatlara geçiĢ etkisinin hızlı ve yüksek olması, enflasyonun tahmin edilmesini
zorlaĢtırarak, tahmin ufkunun oldukça kısa kalmasına neden olmuĢtur.
2001 sonrasında enflasyon hedeflemesine geçiĢ sürecini zorlaĢtıran bir diğer unsur
dolarizasyonun yüksek seviyelere ulaĢması olmuĢtur.122 2001 krizinden hemen sonra
Türkiye‟de dolarizasyon seviyesinin tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaĢmıĢtır. Bu
dönemde, yabancı para birimi cinsinden varlıkların toplam varlıklar içindeki payının yüzde
43 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaĢmıĢtır.
2001 krizi sonrasında Türkiye‟de enflasyon hedeflemesine geçiĢ için tanımlanan ön
koĢullardan yalnızca merkez bankası bağımsızlığı Ģartını sağlamaktadır. Merkez
bankasının bağımsızlığının iĢlevsellik kazanması ancak zaman içinde kanunda belirtilen
ilkelerin hayata geçirilmesiyle gerçekleĢebilmektedir. Bu çerçevede, Merkez Bankası açık
enflasyon hedeflemesi rejimine aĢamalı olarak geçilmesini benimsemiĢtir. 123
120
Kara; Orak, a.g.e. ,s.37
AktaĢ, Kaya ve Özlale‟den (2005) aktaran: Kara; Orak, a.g.e. s.47.
122
Reinhart ve Reinhart‟tan (2003) aktaran: Kara; Orak, a.g.e. s.47-48.
123
Kara; Orak, a.g.e. ,s.37.
121
55
Türkiye‟de enflasyon hedeflemesi rejimine geçiĢ için ön koĢulların gerçekleĢtirilmesi
durumu Çizelge 5.1‟de özetlenmiĢtir.124
Çizelge 5.1. Türkiye‟de Enflasyon Hedeflemesi Rejiminin ÖnkoĢulları
Enflasyon
Hedeflemesi
Rejiminin Ön KoĢulları
Türkiye’deki GeliĢmeler
2001 yılında 1211 sayılı TCMB Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle
1.Fiyat İstikrarı Amacına
TCMB‟nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olarak belirlenmiĢ, bu
Sıkı Bir Biçimde Bağlılık
çerçevede enflasyon hedefinin hükümet ile birlikte belirlenmesi
kanunlaĢmıĢtır.
2001 yılında 1211 sayılı TCMB Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle TCMB
araç bağımsızlığını kazanmıĢtır. Bu kapsamda TCMB kullanacağı para
politikası araçlarını doğrudan kendisi belirlemektedir. Aynı zamanda
2.Bağımsız, Hesap
Verebilir ve Güvenilir Bir
Merkez Bankası
enflasyonun temel sebeplerinden biri haline gelmiĢ olan TCMB‟nin
kamuya kredi vermesine 2001 yılı Kasım ayından itibaren geçerli olmak
üzere son verilmiĢtir. Aynı kanun değiĢikliği ile TCMB‟nin hesap
verilebilirlik kapsamında faaliyetleri ve para politikası uygulamaları ile
ilgili her yıl Nisan ve Ekim aylarında Bakanlar Kurulu‟na bir rapor
sunması ve yine yılda iki defa TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu‟nu
bilgilendirmesi kanunlaĢmıĢtır.
Bu alanda yapılan reformlarla bankacılık sektörü daha sağlam bir yapıya
kavuĢmuĢ, finansal kesimin kırılganlığı azalmıĢ ve finansal piyasaların
3.Güçlü ve Gelişmiş
derinliği artmıĢtır. Dalgalı kur rejimine uyum büyük ölçüde sağlanmıĢ,
Finansal Piyasalar
piyasalardaki bir kısım riskleri yönetmeyi sağlayacak türev piyasalar
(Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası) çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Yapılan
düzenlemeler sayesinde finansal piyasalar giderek güçlenmektedir.
Mali disiplinin sürdürülmesi ve sonucunda kamu borç stokunda görülen
4.Düşük Mali Baskınlık
iyileĢme ile birlikte borcun sürdürülebilirliğine dair endiĢeler büyük
ölçüde almıĢ, finansal piyasalarda mali baskınlık düĢmüĢtür.
TCMB‟nin gelecekteki enflasyonu öngörebilmek için kullandığı bilgi seti
5.Teknik Altyapının
Sağlanması
geniĢletilmiĢ,
TCMB‟nin
enflasyon
organizasyon
tahmin
yapısı
çerçevesinde yenilenmiĢtir.
Kaynak: TCMB Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, 2006, s.18- 19.
124
TCMB Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, 2006, s.18- 19.
modelleri
enflasyon
geliĢtirilmiĢtir.
Ayrıca
hedeflemesi
rejimi
56
5.3.2. Örtük enflasyon hedeflemesi rejimi dönemindeki geliĢmeler
Örtük enflasyon hedeflemesi çerçevesinde 2002-2005 yılları arasında yılsonu enflasyon
hedefleri açıklanmıĢ, enflasyon ilk üç yıl üst üste belirlenen hedeflerin altında
gerçekleĢmiĢtir. Enflasyonun düĢük seviyelerde istikrara kavuĢtuğu normal Ģartlar altında,
gerçekleĢen enflasyon rakamının sistematik olarak hedefin altında kalması olumsuz bir
durum olarak değerlendirilebilir. Ancak, 2001-2005 döneminde kronik enflasyonist
ortamdan tek haneli rakamlara giderken temel amaç yüksek enflasyonu düĢürmek
olduğundan, hedeflerin altında kalınması bekleyiĢleri olumsuz etkilememiĢ; aksine
enflasyondaki düĢüĢün süreceğine dair algılamaları kuvvetlendirmiĢtir. Dolayısıyla, söz
konusu dönemde enflasyonun hedeflerin altında kalması, üzerinde kalmasına oranla daha
kabul edilebilir bir durum olarak değerlendirilmiĢtir. Bu bağlamda Merkez Bankası‟nın
ilan ettiği hedefler, örtük bir Ģekilde “üst sınır” olarak algılanmıĢtır.125
ġekil 5.1 Enflasyon ve hedefler (2002-2005)
2002-2005 döneminde, dalgalı kur rejimine uyum artmıĢ ve enflasyon hedeflemesi
rejimine geçiĢ için elveriĢli bir ortam oluĢmasına yönelik önemli mesafeler alınmıĢtır.
Kamu borç stokunun çevrilebilirliğine iliĢkin tartıĢmalar geçmiĢte ekonomideki gündem
maddeleri arasında ilk sıralarda yer alırken bugün artık bu yerini kaybetmiĢtir. Mali
disiplinin sürekliliği konusundaki kaygılar büyük ölçüde hafiflemiĢtir. Finansal piyasaların
derinliği artmaya baĢlamıĢ, finansal kesimin kırılganlığı da azalmıĢtır. Sonuç olarak, 2002-
125
TCMB, Para Politikası Metinleri, 5 Aralık 2005 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
57
2005 arası dönemde örtük enflasyon hedeflemesi ile birlikte dalgalı kur rejimini uygulayan
Türkiye enflasyonu düĢürmede oldukça baĢarılı olmuĢtur.126
ġekil 5.2. TÜFE değiĢim oranları ve enflasyon hedefleri
Kaynak: TCMB
5.3.3. Açık enflasyon hedeflemesi rejimi (2006 ve sonrası)
Merkez Bankası, 2006 yılı baĢından itibaren açık enflasyon hedeflemesi rejimine
geçmiĢtir. Rejimin genel çerçevesi Ģu Ģekilde oluĢturulmuĢtur: 127
Hedefler ve Belirsizlik Aralığı:
Kamuoyu tarafından kolay anlaĢılabilirliği ve iletiĢim açısından avantajları göz önüne
alınarak, enflasyon hedefi “nokta hedef” olarak belirlenmiĢtir. Toplumun her kesimi
tarafından kolaylıkla takip edilebildiği ve günlük yaĢam maliyetini iyi ölçen bir gösterge
olduğu için, enflasyon hedefinin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) üzerinden tanımlanması
tercih edilmiĢtir. Bu doğrultuda, hedeflenen değiĢken 2003 temel yıllı Tüketici Fiyat
Endeksi‟nin yıllık yüzde değiĢimi ile hesaplanan yılsonu enflasyon oranı olmuĢtur. 2006
yılından itibaren üç yıllık bütçe uygulamasına geçildiği göz önüne alındığında, üç yıllık bir
126
Acet Hakan; “Para Politikası Stratejisi Olarak Enflasyon Hedeflemesi Rejimi: Teori, Politika ve Türkiye
Üzerine Bir Değerlendirme”, s.36.
127
TCMB, Para Politikası Metinleri, 5 Aralık 2005 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
58
hedef patikasının açıklanmasının, enflasyon hedeflerinin içsel tutarlılığını ve diğer
makroekonomik projeksiyonlarla uyumunu artıracağı düĢünülmektedir. Bu nedenle,
enflasyon hedeflemesi rejiminin bu ilk aĢamasında hedefler üç yıllık olarak ilan
edilmektedir. Katılım Öncesi Ekonomik Program ve üç yıllık bütçe planlarıyla uyumlu
olarak, 2006, 2007 ve 2008 için yılsonu hedefleri sırasıyla yüzde 5, yüzde 4 ve yüzde 4
olarak belirlenmiĢtir.
TÜFE gibi kapsamlı bir endeksle ölçüldüğünden, enflasyon, para politikasının denetimi
dıĢındaki unsurlardan kaynaklanan oynaklıklar gösterebilecektir. Petrol fiyatlarındaki
geliĢmeler, uluslararası likidite koĢulları ile küresel risk algılamasındaki değiĢimler, dolaylı
vergi ve kamu fiyat ayarlamaları, iĢlenmemiĢ gıda fiyatlarındaki öngörülemeyen hareketler
gibi unsurlar, enflasyonda zaman zaman dalgalanmalar yaratabilecektir. Bütün bu
unsurlara ekonomideki veri ve model belirsizliği de eklenince, nokta hedef söz konusu
olduğunda enflasyon gerçekleĢmesinin hedefle birebir aynı olma olasılığının son derece
düĢük olduğu açıktır. 128
ġekil 5.3. 2006 yılı için belirsizlik aralığı
Kaynak: Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, s. 21
Tahmin Ufku:
2006 yılından itibaren enflasyon hedefleri “nokta hedef” olarak belirlenmiĢtir. Hedef
değiĢken TÜFE üzerinden hesaplanan yılsonu enflasyon oranı olarak ilan edilmiĢ ve hedef
ufku 3 yıllık bütçe uygulamasına paralel Ģekilde 3 yıl olarak belirlenmiĢtir. Merkez
Bankası, bu çerçeveyi 2008 yılında da koruyacağını ifade etmiĢtir.129
Karar Alma Mekanizması:
128
129
TCMB, Para Politikası Metinleri, 5 Aralık 2005 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
TCMB, Para Politikası Metinleri, 18 Aralık 2007 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
59
Para Politikası Kurulu; fiyat istikrarını sağlamak amacıyla para politikası ilke ve
stratejilerinin ve bu stratejiler çerçevesinde Hükümet ile birlikte enflasyon hedefinin
belirlemesi, Türk Lirasının iç ve dıĢ değerini korumak için gerekli tedbirlerin alınması ve
yabancı paralar ile altın karĢısındaki muadeletini tesbit etmeye yönelik kur rejiminin, yine
Hükümet ile birlikte belirlenmesi ile görevli ve yetkili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası bünyesinde oluĢturulmuĢ bir kuruldur. Para Politikası Kurulu, BaĢkan‟ın
baĢkanlığı altında, BaĢkan Yardımcıları, Banka Meclisince üyeleri arasından seçilecek bir
üye ve BaĢkan‟ın önerisi üzerine müĢterek kararla atanacak bir üyeden oluĢur. Hazine
MüsteĢarı veya belirleyeceği MüsteĢar Yardımcısı toplantılara oy hakkı olmaksızın
katılabilir.130 2006 yılında açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte Kurul,
para politikası kararlarında tavsiye veren konumundan, karar alıcı konumuna geçmiĢtir.
Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde para politikasının temel iletiĢim aracı yılda dört
kez yayınlanmakta olan Enflasyon Raporudur. Enflasyon Raporunda, enflasyonun seyri ile
makroekonomik ve finansal geliĢmelere iliĢkin kapsamlı analizlerin yanı sıra, Merkez
Bankası‟nın enflasyon tahminleri, para politikasının gelecekteki seyrine iliĢkin risk
faktörleri, söz konusu risklerin gerçekleĢmesi halinde Merkez Bankası‟nın ortaya
koyabileceği olası politika tepkileri ve gelecekte uygulanabilecek faiz patikasına iliĢkin
sinyaller yer almaktadır.131
5.3.4. Enflasyon hedeflemesi rejimi dönemi geliĢmeleri (2006 ve sonrası)
Enflasyon hedeflemesi rejimine geçildiği dönemden itibaren Türkiye ekonomisi bir dizi
dıĢsal Ģoka maruz kalmıĢtır. Büyük ölçüde para politikasının kontrolü dıĢında gerçekleĢen
ve birçoğu uzun süre kalıcı olan bu Ģoklar, bu dönemde enflasyon hedeflerinin belirgin
olarak aĢılmasının temel nedeni olmuĢtur. 132
2006-2008 yıllarında gerçekleĢen enflasyon oranları hedefleri aĢmasına rağmen,
Türkiye‟nin kronik enflasyon probleminden dolayı tek haneli enflasyon oranların genelde
kabul edilebilir düzeyde bulunduğu belirtilebilir. Fakat 2006 yılında yaĢanan TCMB
BaĢkanlığına atanma yapılamamasının, enflasyon hedefinden sapmaların görülmesi ve
130
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası web sitesi, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#parapolitikasi 9 Ekim 2013
131
TCMB, Para Politikası Metinleri, 5 Aralık 2005 Tarihli Para ve Kur Politikası Raporu
132
Kara;Orak, a.g.e. ,s.53
60
2008 yılında merkez bankasının enflasyon hedefini revize etmesi sonucu merkez
bankasının kredibilitesi sarsılmıĢ ve riskleri arttırmıĢtır.
TCMB, 2006 yılından itibaren enflasyonun belirlenen hedeflerin üzerinde gerçekleĢmesini
ağırlıklı olarak olumsuz hava koĢullarından dolayı iĢlenmemiĢ gıda fiyatlarındaki artıĢlar,
küresel likidite koĢullarındaki olumsuzluklar ve enerji fiyatlarındaki yükseliĢleri de
içerisinde barındıran dıĢsal etkilere bağlamıĢtır. 133
Enflasyon hedeflemesinin en önemli maliyeti, cari açık düzeyinin artması ile birlikte,
ülkenin büyümesinin kısa vadeli sermaye hareketlerine dayanan bir finansman modeli
kıskacına sokulmasıdır. 2006-2010 yılları arasında krizin dip yaptığı 2009 yılı dıĢında cari
açığın GSYH‟ye oranı yüzde 5‟ler düzeyinde seyretmiĢtir. AĢırı değerlenmiĢ ulusal para
(TL) Türkiye‟nin baĢta tarım sektörü olmak üzere üretim hacmini olumsuz yönde
etkilemiĢtir.134
TCMB 14 Nisan 2010‟da açıkladığı Para Politikası ÇıkıĢ Stratejisi ile kriz sırasında alınan
likidite önlemlerinin geri alınmasını ve para politikasının operasyonel çerçevesini
normalleĢtirmeyi içeren çıkıĢ stratejisini açıklamıĢtır. Merkez Bankası, kredi piyasasında
gözlenen olumlu geliĢmeleri ve iktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimini de dikkate alarak,
kriz döneminde devreye sokulan geçici likidite desteklerini geri çekmiĢ, bu kapsamda
piyasaya ihtiyacından fazla sağlanan likiditeyi kademeli olarak azaltırken zorunlu karĢılık
oranlarını artırmıĢtır.
TCMB, 2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı da gözeten farklı bir politika
tasarımına giderek araç kümesini çeĢitlendirmiĢtir. Bu doğrultuda TCMB, fiyat
istikrarından ödün vermeden finansal istikrarı da desteklemek amacıyla son iki yılda faiz
koridoru ve Rezerv Opsiyonu Mekanizması gibi yeni araçlar geliĢtirmiĢtir. TCMB‟nin
gecelik borç verme ve borç alma faizinin arasında kalan alan “faiz koridoru” olarak
tanımlanmaktadır. Faiz koridoru, hem kısa vadeli sermaye hareketlerindeki oynaklığa karĢı
daha hızlı ve esnek tepki verilebilmesini sağlamakta, hem de gerektiğinde kredi büyümesi
üzerinde etkili bir araç olarak kullanılabilmektedir.
133
Ankara Strateji Enstitüsü, “Kötü Dostumuz Enflasyon”, (EriĢim)
http://www.ankarastrateji.org/_files/17012012160839-UOJQQ.pdf, 18 Ekim 2013, s.6
134
Çolak Ömer F.; “Türkiye‟de Son alınan Kararlar Çerçevesinde Para Politikasının GeliĢimi”, Ġktisat ve
Toplum Dergisi, Sayı 3, 2011, s.37.
61
TCMB‟nin son dönemde geliĢtirdiği bir diğer araç olan Rezerv Opsiyonu Mekanizması
(ROM), temelde sermaye hareketlerindeki aĢırı oynaklığın makroekonomik ve finansal
istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedeflemektedir. Bu mekanizma,
bankaların Türk lirası zorunlu karĢılıklarının bir bölümünü döviz ve altın cinsinden
tutmalarına izin vermek suretiyle gönüllü olarak ek döviz ve altın rezervleri
bulundurmalarını sağlamaktadır. Bankaların özellikle bu Ģekilde Merkez Bankasında
tuttukları
döviz
rezervlerini
dıĢ
finansman
koĢullarındaki
değiĢimlere
göre
ayarlayabilmesinin, sermaye akımlarının döviz kuru ve krediler üzerinde oluĢturduğu
oynaklığı azaltması beklenmektedir.135
2011 yılı Para ve Kur Politikası ile TCMB‟nin yaptığı uygulama değiĢiklikleri aĢağıda
kısaca özetlenmiĢtir:136

Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 7‟den yüzde 6,50‟ye
düĢürülmüĢtür.

Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 1,75‟ten yüzde 1,50‟ye düĢürülmüĢtür.
Buna karĢın borç verme faiz oranı yüzde 8,75‟ten yüzde 9 düzeyine yükseltilmiĢtir.

APĠ çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo iĢlemleri yoluyla tanınan
borçlanma imkânı faiz oranı ise yüzde 7,75‟ten yüzde 8‟e yükseltilmiĢtir.

Geç likidite penceresi uygulamasında, bankalararası para piyasasında gecelik
vadede uygulanan merkez bankası borçlanma faiz oranını yüzde 0 düzeyinde sabitlenmiĢ;
ancak borç verme faiz oranını yüzde 11,75‟ten yüzde 12‟ye yükseltilmiĢtir.

Zorunlu karĢılık oranları mevduatın vadesine göre farklılaĢtırılmıĢtır.
TCMB 2012 yılının ilk yarısında enflasyonist riskleri göz önüne alarak sıkı likidite
politikasını sürdürmüĢtür. Enflasyonun yılın ikinci yarısında kontrol altına alınmasıyla
para politikası büyümeyi daha destekleyici hale getirilmiĢtir. 2012 yılının ikinci yarısından
itibaren piyasaya verilen likidite arttırılarak kısa vadeli faizlerin koridorun alt sınırına
yakın seyretmesi sağlanmıĢtır. Rezerv Opsiyon Mekanizması‟nın destekleyici katkılarıyla
Eylül 2012‟den itibaren faiz koridorunun üst sınırı kademeli olarak indirilirken Aralık
135
136
TCMB, Para Politikası Metinleri, 2013 yılı Para ve Kur Politikası Raporu
Çolak, a.g.e., s.37.
62
2012‟de sermaye akımlarının hızlanması karĢısında politika faizini indirirken zorunlu
karĢılıklarda sıkılaĢtırıcı politika karması izlenmiĢtir.137
137
Serel Alpaslan; Özkurt Ġsmail C.; “Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası”, Yönetim ve Ekonomi AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 22, 2014.
63
6. PARA POLĠTĠKASININ ETKĠNLĠĞĠ VE TÜRKĠYE ÜZERĠNE BĠR
UYGULAMA
6.1. Para Politikasının Etkinliği
Para politikalarının kendilerinden beklenen etkinliği gösterebilmesinde, uygulanan döviz
kuru rejimi, para otoritesinin kredibilitesi, enflasyonun yapısı, ekonomik istikrar ve iktisadi
birimlerin beklentileri önemli olup, para politikasından etkin sonuç almak için bu
değiĢkenlerin yapısı dikkate alınmalıdır.138
Bunların yanı sıra; para politikası uygulamalarının baĢarısı, Merkez Bankalarının
hedeflerini oluĢturduktan sonra bu hedeflere ulaĢmada yeterli yetkiye ve para politikası
araçlarına
sahip
olmalarına
bağlıdır.
Merkez
Bankalarının,
siyasi
iktidarların
müdahalelerinin dıĢında kalmaları ve para politikası uygulamalarını bağımsız olarak
gerçekleĢtirmeleri para politikası etkinliği açısından önem arz etmektedir.139 Aksi halde
merkez bankasının hükümetin taleplerini yerine getirmeye zorlanması nedeniyle ortaya
çıkan enflasyonist baskılar para politikasının etkinliğini azaltmaktadır.140
Öte yandan, para politikasının iktisadi ajanların beklentileri üzerinde ve beklentilerin de
uygulanan politikaların etkinliği üzerinde önemli rolü bulunmaktadır Para politikası,
beklentiler üzerinde etkide bulunarak fiili beklentileri değiĢtirebilmektedir. Uygulanacak
politikanın önceden bildirilmesi de yine beklentileri değiĢtirebilmektedir. Para politikasının
beklentileri aynı doğrultuda etkilemesi, yani politikanın doğru bir Ģekilde algılanması
halinde iktisadi ajanların gösterdikleri tepkiler hedeflenen doğrultuda olmakta ve böylece
para politikasının etkinliği artmaktadır. Özetle, para politikası ile ilgili beklentiler ve
önceden bildirilen politikaya karĢı duyulan güven, para politikasının etkinliğinin
değerlendirilmesinde esas alınması gereken önemli noktalardır.141
138
Obstfeld ve Rogoff‟tan aktaran Oktar Suat; Dalyancı Levent; “Türkiye Ekonomisinde Para Politikasının
Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi”, Marmara Üniversitesi Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, Cilt: XXXII, Sayı I, 2012, s.7.
139
Cecchetti‟den aktaran Kibritci Artar OkĢan; “Türkiye‟de Para Politikası Kararlarının Makroekonomik
DeğiĢikenler Üzerindeki Etkisi: Vektör Otoregresyon (VAR) Analizi”, Marmara Sosyal AraĢtırmalar
Dergisi, Sayı:1, 2011, s.3
140
Öztürk Salih; Biner CoĢkun; “GeliĢmekte Olan Ülkelerde Kurala Dayalı Para Politikasının Etkinliği
Enflasyon Hedeflemesi Stratejisi: Türkiye Örneği” , C.Ü. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Dergisi, Cilt 9, Sayı 1,
2008, s.25.
141
Cengiz Vedat; “Parasal Aktarım Mekanizması ĠĢleyiĢi ve Ampirik Bulgular”, Erciyes Üniversitesi
Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 33, 2009, s.237.
64
Para politikasının etkinliğini azaltan diğer bir neden, para politikasıyla ilgili iç ve dıĢ
gecikmedir. Ġç gecikme, ekonomik durumun gerektirdiği kararların alınmasıyla Merkez
Bankasının uygulamaya giriĢtiği an arasındaki zamandır. DıĢ gecikme ise Merkez
Bankasının uygulamasından sonra hedef değiĢkenlerin etkilendiği zamana kadar olan
gecikmedir. Eğer dıĢ gecikme uzun sürerse bu durum para politikasının etkinliğini
azaltabilir.142
Türkiye ekonomisinde para politikası temelde faiz, döviz kuru ve enflasyon anahtar
değiĢkenleri üzerinden çıktı düzeyini etkilemektedir. Ne var ki, para politikası çıktı
düzeyini etkilemede önemli bir araç olmasına karĢın, para politikasının özellikle kriz
dönemlerinde etkinliği sınırlı kalabilmektedir.143
6.2. Para Politikasının Etkinliğini AraĢtıran ÇalıĢmalara ĠliĢkin Yazın Taraması
Artar (2011), TCMB‟nin uyguladığı para politikasının etkinliğinin ölçülmesine yönelik
olarak TCMB‟nin politika aracı olarak kullandığı faizlerdeki değiĢimin makroekonomik
değiĢkenler üzerindeki etkisi incelemiĢtir. ÇalıĢmada TCMB politika faizlerindeki
değiĢimin, enflasyon (TÜFE), sanayi üretimi, ĠMKB–100 (Ġstanbul Menkul Kıymetler
Borsası), reel efektif döviz kuru ve cari açık olarak seçilmiĢ makroekonomik değiĢkenler
üzerindeki etkileri VAR ve Granger nedensellik testleri ile analiz edilmiĢtir. Analiz
dönemi, 2003:01–2008:09 dönemi olup aylık veriler kullanılmıĢtır. Tüm değiĢkenler, ölçü
birimleri farklılığından arındırılıp karĢılaĢtırma yapabilmek için, 2003:01=100 olacak
Ģekilde endekse dönüĢtürülmüĢtür. TCMB faiz politikasının, Enflasyon (TÜFE), Sanayi
Üretimi, ĠMKB–100, Reel Efektif Döviz Kuru ve Cari Açık üzerindeki etkileri
ekonometrik açıdan incelendiğinde, değiĢkenler arasında kısa ve uzun dönemde
koentegrasyon iliĢkisi geçerlidir. DeğiĢkenler arasında nedensellik iliĢkisi ise çok düĢük
düzeyde çıkmıĢtır. DeğiĢkenler arasında etki tepkiler incelendiğinde ise, cari açık, reel
efektif döviz kuru ve ĠMKB–100 değiĢkenlerinin önce artan sonra azalan bir tepki
verirken, diğer değiĢkenlerin tepkisi önce azalmakta sonra artmaktadır. Varyans
ayrıĢtırması açısından bakıldığında ise, TCMB faizlerinin değiĢim rolü düĢük çıkmıĢtır.
Yazar TCMB faiz politikasının makroekonomik değiĢkenler üzerinde kısa dönemde düĢük
142
Tezer Hüseyin; “Türkiye Ekonomisinde 1990 Sonrası Uygulanan Para Politikaları ve Merkez Bankası‟nın
Etkinliği”, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2006, s.19
143
Oktar; Dalyancı; a.g.e. s.6
65
bir etkiye sahipken, uzun dönemde daha güçlü bir etkiye sahip olduğu sonucuna
varmıĢtır.144
Yapraklı ve Kaplan (2012) çalıĢmada 2006:5-2011:4 dönemine ait aylık zaman serileri
kullanarak, kısa dönem reel faiz oranı, reel para tabanı ve reel efektif kur endeksinin
enflasyon üzerindeki etkilerini çok değiĢkenli es-bütünleĢme analizi, hata düzeltme
geliĢtirilmiĢ Granger nedensellik testi ve vektör hata düzeltme modeli ile incelemiĢlerdir.
EĢ-bütünleĢme analizi sonuçlarına göre, uzun dönemde faiz oranı ve reel efektif kur
endeksi enflasyonu negatif ve istatistiki olarak anlamlı bir Ģekilde etkilemektedir. Katsayı
değeri küçük ve istatistiki anlamlılık düzeyi %10 olmasına rağmen, enflasyon ile döviz
kuru arasında var olan iliĢki, enflasyon hedeflemesinin baĢarısı açısından olumsuz bir
bulgudur. Bu durum, para politikası oluĢturmada MB‟nın faiz ve döviz kuru konusundaki
politika uygulamalarında daha dikkatli ve döviz kuruna yönelik müdahalelerinde daha
Ģeffaf olması gerektiğinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Türkiye‟de enflasyon ile faiz
oranı ve reel efektif kur endeksi arasında çift yönlü bir nedensellik bulunmuĢtur. Bu bulgu,
Türkiye‟de enflasyon ile faiz ve döviz kurunun birbirini etkilediği anlamına gelmektedir.
Öte yandan, enflasyonun bağımlı değiĢken olarak alındığı hata düzeltme modeli tahmin
sonuçlarıyla elde edilen değiĢkenler arası kısa dönem dinamikleri, uzun dönemli iliĢkilerle
paralellik arz etmektedir.
145
Yazarlar para politikasının etkin olması durumunu enflasyon
hedeflemesinin baĢarılı olmasına bağlamıĢlardır. (Ek-2)
Aklan ve Nargeleçekenler (2008) para politikası faizlerindeki değiĢmelerin DĠBS faizleri
üzerindeki etkisini incelemiĢlerdir. ÇalıĢmada Cook ve Hahn‟ın (1989) finansal aktif
faizlerin politika faizlerindeki değiĢimlere reaksiyonunu inceleyen modelin Kuttner (2001)
tarafından para politikası kararlarının beklenen-beklenmeyen (sürpriz) bileĢenlerine
ayrılmasıyla geliĢtirilen versiyonu kullanılmıĢ olup regresyon analizi yapılmıĢtır. ÇalıĢma
ġubat 2002-ġubat 2008 dönemini kapsamakta olup TCMB‟nin faiz kararlarının sadece
Nisan 2005-ġubat 2008 alt döneminde piyasaları etkilediği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Söz
144
Kibritci Artar OkĢan; a.g.e., s.11
Yapraklı Sevda, Kaplan Fatih; “Türkiye‟de Uygulanan Açık Enflasyon Hedeflemesi Stratejisinin BaĢarısı
Üzerine Ekonometrik Bir Değerlendirme”, H.Ü. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 30, Sayı
2, 2012, s. 203-204.
145
66
konusu alt dönemde para politikası faizleri enflasyon oranı ile iliĢkilidir. Yani uzun dönem
faizler üzerinde enflasyondan kaynaklanan bir etki mevcuttur.146
IĢık ve Acar (2006) çalıĢmalarında, 1987:01-2002:04 dönemine ait veriler kullanılarak
Türkiye ekonomisi için enflasyon, milli gelir, döviz kuru, para arzı ve faiz oranı
değiĢkenleri arasındaki iliĢkileri VAR analiziyle incelemiĢlerdir. Elde edilen sonuçlara
göre faiz oranı hem döviz kuru, hem para arzı, hem de enflasyonu etkileyen kritik bir
değiĢken olup, para arzı enflasyonu doğrudan, döviz kuru ise dolaylı olarak etkilemektedir.
Varyans ayrıĢtırması sonucuna göre, enflasyonu en çok etkileyen iki değiĢkenin sırasıyla
%29‟luk ve %25‟lik pay ile döviz kuru ve faiz oranı olduğu tespit edilmiĢtir. Bu iki
değiĢkenin enflasyonla mücadelede politika aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağını
tespit etmek amacıyla yapılan etki-tepki fonksiyonları, faizleri kontrol etmenin döviz
kurunu sabitlemeye oranla daha uygun bir enflasyonla mücadele aracı olabileceğine iĢaret
etmektedir. Bu bulgu döviz kurunu çıpa olarak kullanan istikrar programlarının
uygulandıkları ekonomilerde makro dengeleri büsbütün alt üst eden krizlerle sonuçlanmıĢ
olması deneyimiyle uyum içindedir.147
Lebe ve Bayat (2011) çalıĢmalarını Taylor Kuralı‟nın döviz kurunu da içereceği Ģekilde
geniĢletmiĢlerdir. Taylor Kuralı‟nın Türkiye için geçerliliğini GeniĢletilmiĢ Taylor bilgi
setini oluĢturan değiĢkenler kullanarak araĢtırmayı amaçlamıĢlardır. Türkiye için Taylor
Kuralı‟nın geçerliliğini çeĢitli faiz oranlarına göre model denemeleri yapılarak test
etmiĢlerdir. AraĢtırmada 1986:5-2010:9 dönemini kapsayan aylık veriler kullanılarak VAR
yöntemiyle analiz yapılmıĢtır. Kullanılan değiĢkenler sanayi üretim endeksi (2005=100),
enflasyon oranı (TÜFE, 2005=100), nominal ortalama ABD Dolarının TL karĢılığı ve kısa
vadeli faiz oranlarıdır. Söz konusu faiz oranları bankalar arası faiz oranı, mevduat faiz
oranı ve (TCMB‟nin kısa vadeli krediler için öngördüğü) reeskont faiz oranıdır. Bu faiz
oranlarının modele dahil edilmesindeki amaç, Türkiye Ekonomisi için Taylor Kuralı‟nın
hangi faiz türü veya türleriyle daha iyi sonuç ortaya konduğunun belirlenmesidir. Yapılan
analiz sonucunda, genelde Türkiye‟de faizlerin Taylor Kuralı‟na bağlıymıĢ gibi hareket
ettiği söylenebilir. Ayrıca, para politikası aracı olarak MB‟nın kısa vadeli krediler için
öngördüğü reeskont faiz oranı temel alınarak yürütüldüğünde daha istenir sonuçlar
146
Adanur Aklan Nejla, Nargeleçekenler Mehmet; “Para Politikası Faiz Kararları ve Uzun Dönem Faiz
ĠliĢkisi: Türkiye Örneği”, Marmara Üniversitesi Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, Cilt: XXV, Sayı 2, 2008, s.159.
147
IĢık Nihat; Acar Mustafa; “Enflasyonla Mücadelede Politika Aracı Seçimi: Bir Vektör Otoregresyon
(VAR) Analizi”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Ġlke), 2006 Sayı:16, s. 12
67
vermesinden dolayı politika yapıcılarının Türkiye için bu politika seçeneğinin dikkate
alması gerektiği ifade edilebilir.148
Berument, Denaux ve Yalçın (2012) çalıĢmalarında para politikasının Türkiye
ekonomisindeki toplam talep üzerindeki etkilerini 1987:Q1-2008:Q3 dönemlerini kapsayan
üçer aylık veriler kullanarak VAR yöntemiyle analizlerini gerçekleĢtirmiĢlerdir. Para
politikasındaki değiĢimlerin toplam talebin her bir bileĢeni olan tüketim, yatırım, kamu
harcamaları ve dıĢ ticaret dengesini kısa ve uzun dönemde nasıl etkilediğini Uhlig‟in
(2005) iĢaret kısıtlaması methodu faydalanılarak araĢtırmıĢlardır. ÇalıĢmada faiz oranı
olarak bankalararası faiz oranı değiĢkeni, para arzı değiĢkeni olarak (M1+REPO) değeri,
döviz kuru olarak USD/TL değeri, GSYH deflatörü (fiyatlar), GSYH, tüketim, yatırım
değiĢkeni olarak gayrisafi sabit sermaye oluĢumu değeri, kamu harcamaları, ithalat ve
ihracat değiĢkenlerini analiz etmiĢlerdir. GeniĢleyici para politikasının kısa dönemde hem
fiyatlar hem de GSYH üzerinde artıĢa neden olduğu, para arzının da aynı yönlü tepki
verdiği dolayısıyla likidite etkisinin bulunduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır. Tüketim ve yatırım
değiĢkenlerinin kısa dönemde gevĢek parasal Ģoklara karĢı istatistiksel olarak anlamlı ve
pozitif tepkiler verdiğini saptamıĢlardır. GeniĢleyici para politikasının kamu harcamaları
üzerindeki etkisi sınır değerde olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlıdır. Ġthalat ve
ihracat değerleri de pozitif yönde etkilenmiĢtir. Para politikası Ģoku dıĢ ticaret dengesi
üzerinde negatif bir etkiye neden olmuĢtur; ancak bu etki istatistiksel olarak anlamlı
değildir. Öte yandan geniĢleyici para politikası uzun dönemde çıktılar ve bileĢenleri için
etkisizdir. Bu durum paranın uzun dönemde nötr olduğunu göstermektedir.149
Tokel (2011) çalıĢmasında para politikası faiz reaksiyonu çerçevesinde TCMB‟nin faiz
oranlarını para politikası aracı olarak kullanılabilirliğinin etkinliği incelemiĢtir.
Uygulamadaki değiĢkenler faiz oranı, enflasyon açığı, üretim açığı, döviz kuru açığı ve bir
dönem gecikmeli faiz oranıdır. Uygulamada 2000:02-2010:03 dönemleri ele alınmıĢ olup;
aylık
zaman
serileri
seçilmiĢtir.
Faiz
oranının
para
politikası
aracı
olarak
kullanılabilirliğinin sınanması için Türkiye para politikası reaksiyon fonksiyonu VAR
modelleri yardımıyla analiz edilmiĢtir. Uygulama sonrasında, enflasyon açığı ve üretim
148
Lebe Fuat, Bayat Tayfur; “Taylor Kuralı: Türkiye için Bir Vektör Otoregresif Model Analizi”, Ege
Akademik BakıĢ Dergisi, Cilt: 11, Özel Sayı , 2011, s. 106-107.
149
Berument Hakan M.; Denaux Zulal S.; Yalçın Yeliz, "How does the Exchange Rate Movement Affect
Macroeconomic Performance? A VAR Analysis with Sign Restriction Approach– Evidence from
Turkey," Economics Bulletin, AccessEcon, sayı. 32(1), s. 304.
68
açığındaki Ģoklara karĢı faiz oranının pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu gözlenmiĢtir.
Faiz reaksiyonu fonksiyonunda enflasyon açığı üretim açığına göre daha fazla etkiye
sahiptir.150
Peker (2007) çalıĢmasında, Türkiye ekonomisi için para politikasının reel etkilerini, Ocak
1988-Aralık 2003 dönemi verileriyle VAR‟ı temel alan Cochrane (1998) yöntemini
kullanarak sınamıĢtır. Elde edilen bulgular doğrultusunda, hem öngörülmeyen hem de
öngörülen para politikasının reel etkileri olduğu görülmüĢtür. Etkinin büyüklüğü iktisadi
aktörlerin, yani kamunun, uygulanan para politikalarını öngörmelerine bağlı olarak
değiĢmiĢtir. Öngörü derecesi arttıkça, etkinin değeri de artmıĢtır. Bu sonuç, para
politikasının reel etkiler doğuracağı önermesini savunan Keynesyen geleneğin lehine bir
kanıt olarak yorumlanabilmekte iken; para politikasının reel çıktı açısından yansız
olduğunu dile getiren Klasik geleneğin ise destek bulmadığını ifade etmektedir. ÇalıĢmada
öngörülmeyen
para
politikasının
reel
etkilerinin
olması
Rasyonel
Beklentiler
YaklaĢımı‟nın lehine, yani Lucas-Barro geleneğinin lehine bir kanıt olmasına rağmen,
öngörülen para politikasının da reel etkilerinin olması söz konusu yaklaĢımın
desteklenemeyeceğini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü çalıĢmada her iki durumda da para
politikasının reel etkilerinin olduğu görülmüĢtür.151
Oduncu, ErmiĢoğlu ve Akçelik (2013) çalıĢmalarında GARCH modeli kullanarak, Rezerv
Opsiyonu Mekanizması‟nın döviz kuru oynaklığı üzerindeki etkisini incelemiĢlerdir.
Bankalara Türk lirası cinsinden zorunlu karĢılıklarının bir bölümünü döviz ve altın
cinsinden tutma imkânı tanıyan Rezerv Opsiyonu Mekanizması, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından son dönemde uygulamaya konulan yenilikçi politika araçları
arasında yer almaktadır. Rezerv Opsiyonu Mekanizması, temel olarak sermaye
hareketlerindeki aĢırı oynaklığın makroekonomik ve finansal istikrar üzerindeki olumsuz
etkilerini azaltmak amacıyla kullanılmaktadır. Veri seti 15.10.2010 – 15.10.2012 tarihleri
arasını kapsamaktadır. BaĢlangıç tarihinin 15.10.2010 olarak seçilmiĢ olmasının nedeni, bu
tarihten itibaren zorunlu karĢılıklara faiz ödenmemesidir. Zorunlu karĢılıklara faiz
ödenmemesi zorunlu karĢılıkların etkin bir politika aracı olarak kullanılabilmesi için
önkoĢul
150
olarak
kabul
edilmektedir.
Elde
edilen
sonuçlar,
Rezerv
Opsiyonu
Tokel, a.g.e.
Peker Osman; “Para Politikası Etkilerinin Ölçümü: Türkiye Örneği”, Yönetim ve Ekonomi Dergisi,
2007, Cilt:14, Sayı:1, s.190
151
69
Mekanizması‟nın örneklem döneminde döviz kuru oynaklığını düĢürmede belirgin bir
etkisinin olduğunu göstermektedir. 152
Yalçın ve Çevik (2009) çalıĢmalarında TCMB para politikasının fiyat bileĢenleri üzerine
etkisini iĢaret kısıtlamasının kullanıldığı yapısal vektör otoregresif yöntemi ile
araĢtırmıĢlardır. Uhlig (2005) ve Mountford (2005) tarafından geliĢtirilen bu yöntemde,
Ģoklar, etki tepkiler üzerine yapılan iĢaret kısıtlaması ile belirlenmektedir. ÇalıĢmada,
doğrudan değiĢkenler üzerinden bir kısıtlamaya gerek duymayan bu yöntem kullanılmıĢ ve
gevĢek para politikası varsayımı altında Ģokun fiyatları artırmadığı ve döviz kurunu
düĢürmediği Ģeklindeki iĢaret kısıtları ile para politikası Ģoku belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bu
amaçla, fiyatlar genel seviyesinin alt kalemleri olarak gıda, giyim, ev eĢyası, sağlık,
ulaĢım, kültür ve konut ile ilgili harcamalar endeksi alınmıĢtır. Bununla birlikte sanayi
üretim endeksi, parasal büyüklük olarak para arzı M1, döviz kuru olarak ABD doları satıĢ,
faiz oranı olarak bankalar arası gecelik faiz oranları kontrol amaçlı analize dahil edilmiĢtir.
1988:01–2009:01 veri aralığı kullanılarak elde edilen sonuçlara göre para politikasındaki
gevĢeme gıda fiyatlarını kalıcı bir Ģekilde artırmaktadır. Aynı etki giyim, ulaĢım
kalemlerinde de görülmesine karĢın bu etki ilk birkaç dönemde istatistiksel olarak anlamlı
olması dıĢında diğer dönemlerde anlamsızdır. Ev eĢyası, sağlık ve konut kalemlerinde ise
etki bazen pozitif bazen negatif görünse de bu etkiler istatistiksel olarak anlamlı
bulunamamıĢtır. 153
Örnek (2009) çalıĢmasında para politikası Ģoklarının reel ekonomi ve fiyatlar üzerindeki
etkileri araĢtırmıĢtır. Parasal aktarım kanallarını inceleyerek, Türkiye‟de bu kanallardan
hangilerinin etkin olarak çalıĢtığını analiz etmiĢtir. Parasal aktarım mekanizmalarının
çalıĢmalarını test etmek amacıyla da VAR modeli kapsamında etki tepki fonksiyonları ve
varyans ayrıĢtırma yöntemini kullanarak Türkiye‟nin 1990-2006 yılları arası üçer aylık
verileri test edilmiĢtir. Analizde kullanılan değiĢkenler Reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla,
Bankalararası Basit Faiz Oranının Ağırlıklı Ortalaması (%), Reel Efektif Döviz Kuru,
ĠMKB Ulusal 100 Endeksi (1986=100), Tüketici Fiyat Endeksi (%) ve Mevduat Bankaları
Toplam Kredilerdir. Bulunan ampirik bulgulara göre, Türkiye‟de geleneksel faiz oranı ve
152
Oduncu Arif; ErmiĢoğlu Ergun; Akçelik Yasin; Bankacılar Dergisi, 2013, Sayı 86, s.50.
Yalçın Yeliz; Çevik Ferhan; “Para Politikasının Fiyat BileĢenleri Üzerine Etkisi: Türkiye Örneği: 19882009”, Gazi Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2009, sayı: 11 / 3, s. 150.
153
70
döviz kuru kanalları çalıĢmakta olup, hisse senedi fiyatı ve banka kredi kanalları
istatistiksel olarak anlamlı değildir. 154
6.3. Vektör Otoregresyon (VAR) Modelleri
EĢ-anlı denklem sistemine bir tepki olarak doğan Vektör Otoregresyon Modeli (VAR) ilk
defa 1980 yılında Sims tarafından geliĢtirilmiĢtir. Sims içsel ve dıĢsal değiĢken ayırımına
karĢı çıkarak bir ekonometrik modelde yer alan her değiĢkenin diğer bir değiĢkeni
etkileyebileceğini ve bu değiĢkenlerin de diğer değiĢkenlerden etkilenebileceğini ileri
sürmüĢtür.155 Tüm değiĢkenlerin (modelde yer alabilen zaman değiĢkeni ya da mevsimsel
kukla değiĢkenler gibi deterministik değiĢkenler dıĢında) içsel olduğunu ve yalnızca
açıklayıcı/dıĢsal değiĢkenleri tüm içsel değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinden oluĢan
indirgenmiĢ denklemlerinin tahmin edilebileceğini ima etmiĢtir.156 VAR modelinde amaç
değiĢkenler arasındaki iliĢkiyi ortaya koymaktır.
Sims
metodolojisinin
baĢlangıç
noktası,
genel
kısıtlanmamıĢ
VAR
modelinin
formülasyonudur. VAR içindeki her bir değiĢkenin indirgenmiĢ formu değiĢkenlerin kendi
gecikmeli değerleri ve model içindeki diğer değiĢkenlerin gecikmeli değerlerini içerir. 157
Ġki değiĢkenden oluĢan bir modelde VAR modeli aĢağıdaki gibi oluĢturulabilir:
(3)
(4)
Yukarıdaki (3) ve (4) no‟lu denklemler iki değiĢken arasındaki dinamik iliĢkiyi
göstermektedir. αi ve βi parametreleri tahmin edildikten sonra modelin tahminine yönelik
olarak aĢağıdaki (5) ve (6) no‟lu indirgenmiĢ denklemlerden faydalanılır.
154
Örnek Ġbrahim, “Türkiye‟de Parasal Aktarım Mekanizması Kanallarının ĠĢleyiĢi”, Maliye Dergisi, Sayı
156, 2009, s. 123
155
Alptekin Volkan; “Türkiye‟de DıĢ Ticaret - Reel Döviz Kuru ĠliĢkisi: Vektör Otoregresyon (VAR) Analizi
Yardımıyla Sınanması”, Niğde Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, 2009, Cilt:2, Sayı: 2, s.138.
156
Kennedy Peter; Ekonometri Kılavuzu, Gazi Kitapevi, 2006, s. 352.
157
Yurdakul Funda; “Hendry ve Sims Yöntemlerinin Teorik Olarak KarĢılaĢtırılması”, Ekonomik YaklaĢım
Dergisi, Cilt:10, Sayı:33, s. 87
71
(5)
(6)
(3) ve (4) no‟lu denklemler söz konusu sistem için bir gecikmeli VAR modelini
oluĢturmaktadır. VAR modeli içsel değiĢkenlerin Ģimdiki değerlerinin sabit terim ve içsel
değiĢkenlerin gecikmeli değerlerinin bir fonksiyonu olduğunu ifade etmektedir. Diğer
dıĢsal değiĢkenler dikkate alınmamaktadır. VAR modelindeki gecikme sayısı modelin
derecesini belirlemekte olup; model, tek değiĢkenli AR modellerini genelleĢtirmektedir.158
Bu durum (5) ve (6) denklemler yardımıyla açıkça görülebilmektedir.
(7)
olduğu durumda;
(8)
olacaktır.
Daha fazla değiĢkenden meydana gelen ve p (p >1) gecikmeli VAR(p) modeli
aĢağıdaki gibi yazılabilir:
(9)
Denklem (6)‟nın veya (7)‟nin tahmininde E[vt]= 0 ve
(10)
158
Griffiths William E.; Hill R. Carter; Judge George G; Learning and Practicing Econometrics, Wiley,
1993, s. 692-693
72
olduğu varsayılmaktadır. w12 indirgenmiĢ hata terimlerinin eĢzamanlı kovaryansını
göstermektedir. Söz konusu kovaryans değerinin değiĢmemesi, analizin durağan olması
gerekmektedir. Buradaki vt rassal hata terimleri arasında otokorelasyon bulunmamaktadır.
VAR modelinin sağ tarafı sadece gecikmeli değiĢkenleri içerdiğinden ve bu
değiĢkenler hata terimi ile korelasyonsuz olarak tanımlandığından, sistemdeki her denklem
ayrı ayrı Klasik EKK yöntemiyle tutarlı olarak tahmin edilebilir. Temelinde Hata Kareler
Toplamını minimize etmeyi amaçlayan bir yöntemdir. Yani; gerçek birimler ile onların
tahmin değerleri arasındaki farkların toplamını minimum yapma iĢlemidir. 159
VAR analizinin amacı parametre tahmini değil, değiĢkenler arası iliĢkilerin
belirlenmesidir. Denklem simetriğini korumak ve EKK‟yı etkin kılmak için denklemlerin
tümüne ait tek bir gecikme uzunluğu kullanmak yaygındır.160
6.4. Türkiye Üzerine Bir Uygulama
6.4.1. Modeldeki veriler ve kullanılan değiĢkenler
ÇalıĢmada 1990:01-2012:12 dönemi için aylık veriler üzerinden Eviews 8 programı
kullanılarak TCMB‟nin para politikası faiz oranına 1 standart sapmalık Ģok
uygulandığında; döviz kuru sepeti, sanayi üretimi endeksi, tüketici fiyatları endeksi ile
bankacılık sektörünün özel sektöre açtığı kredilerin verdiği tepkilerin ölçülmesi amacıyla
VAR analizi yapılmıĢtır. Böylelikle söz konusu dönem için aktarım mekanizmasının
çalıĢıp çalıĢmadığı tespit edilecek ve para politikasının etkinliği de sınanmıĢ olacaktır.
Modelde kullanılan değiĢkenler ve onları temsil eden sembolleri içeren tablo aĢağıda yer
almaktadır:
159
Özçiftçi Özlem; “Türkiye'de Enflasyon Dinamikleri: VAR Analizi” Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s.
31
160
Zengin Ahmet; “Reel Döviz Kuru Hareketleri ve DıĢ Ticaret Fiyatları (Türkiye Ekonomisi Üzerine
Ampirik Bulgular)”, C.Ü. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, s.32
73
Çizelge 6.1. VAR modelinde kullanılan değiĢkenler
faiz
TCMB Para Politikası Faiz Oranı
kur
Kur Sepeti
kredi
Bankacılık Sektörünün Özel Sektöre Açtığı Krediler
sue
Sanayi Üretim Endeksi (2010=100)
tufe
Tüketici Fiyatları Endeksi (2003=100)
Modelde kullanılan değiĢkenlerle ilgili açıklamalar aĢağıda verilmektedir:
-
Faiz oranları TCMB‟nin para politikası aracı olarak kullandığı politika faiz
oranlarıdır.
-
Açık ekonomilerde döviz kurunun para politikası aktarım mekanizmasının önemli
bir bileĢenini oluĢturması nedeniyle analizde kur sepeti yer almaktadır. Kur sepeti Avrupa
Birliğinin parasal bütünleĢmesinden önceki dönem için Avro yerine Alman Markı ile
Amerikan Dolarının oranlanmasıyla hesaplanmıĢtır.
-
Bankacılık sektörünün özel sektöre açtığı kredilerle bankacılık sektörünü mevduat,
katılım, kalkınma ve yatırım bankaları oluĢturmaktadır.
-
Sanayi üretim endeksinin 2010 bazlı olması nedeniyle Excel programıyla endeks
geriye dönük olarak yeniden endekslenmiĢtir.
-
Tüketici fiyatları endeksi ise 2003 bazlı olması nedeniyle hem geriye hem de ileriye
dönük olarak yeniden endekslenmiĢtir.
-
Kriz olan yıllar için kukla (dummy) değiĢkenleri kullanılmıĢtır. Krizin ekonomide
etkili olduğu dönemler için dummy94 (1994:02-1995:03), dummy01 (2000:11-2001-12),
dummy08 kukla değiĢkenleri analize dahil edilerek (2008:10-2010:03) söz konusu değer 1
alınmıĢtır.
TCMB politika faiz oranı dıĢında analizde veri setinin logaritmik değerleri alınmıĢtır:
logkur, logkredi, logsue, logtufe. Seriler hareketli ortalamalar yöntemi ile mevsimsellikten
arındırılmıĢtır: faizsa, logkursa, logkredsa, logsuesa, logtufesa.
VAR analizinde değiĢkenlerin hangi sırada yer alacağı Ģokların belirlenmesi açısından
önemli bir aĢamadır. Bu, Granger nedensellik testi ile yapılabileceği gibi, iktisat kuramı
bilgileri ıĢığında da gerçekleĢtirilebilir. ÇalıĢmada değiĢkenlerin sırası için ikinci yöntem
74
tercih edilmiĢtir. Çünkü Granger nedensellik testi seçilecek gecikme uzunluklarına karĢı
hassas olduğundan yanıltıcı sonuçlara yol açabilmektedir.161 Bu nedenle, parasal aktarım
mekanizması iĢleyiĢinde etkilenme sırası doğrultusunda, değiĢkenler faizsa, logkursa,
logkredsa, logsuesa, logtufesa Ģeklinde sıralanmıĢtır.
Çok değiĢkenli bir ekonometrik zaman serisi modelinde, modelde yer alan serilerin
durağanlık yapılarının test edilmesi gerekmektedir. Bir zaman serisinin, ortalaması ile
varyansı zaman içinde değiĢmiyor ve iki dönem arasındaki kovaryansı bu kovaryansın
hesaplandığı döneme değil de yalnızca iki dönem arasındaki uzaklığa bağlı ise bu zaman
serisi durağandır.162
Bu çalıĢmada kullanılan serilerin durağanlık düzeylerine ait özellikleri GeliĢtirilmiĢ
Dickey-Fuller (Augmented DF) testiyle belirlenmiĢtir. ADF birim kök testi ile hesaplanan
ADF test istatistiği Dickey ve Fuller tarafından geliĢtirilen kritik tablo değerleri ile
karĢılaĢtırılarak, H0 ve H1 hipotezlerine göre birim kökün varlığı tespit edilmiĢtir.
Kullanılan hipotezler Ģu Ģekildedir:
“H0: seride birim kök vardır.”
“H1: seride birim kök yoktur.”
ADF test istatistiğinin değerinin mutlak değeri kritik değerlerin mutlak değerini aĢıyorsa,
H0 hipotezi reddedilir, seride birim kök yoktur. Bu durum serinin durağan olduğunu
göstermektedir.
faizsa, logkursa, logkredsa, logsuesa, logtufesa serilerine uygulanan ADF test sonuçları
Çizelge 6.2‟de sunulmaktadır.
161
162
Lebe, Bayat; a.g.e., s.101
Gujarati Damodar N.; Temel Ekonometri, Literatür Yayıncılık, Ġstanbul, s.713
75
Çizelge 6.2. Birim kök testi sonuçları (Schwarz)
Schwarz Kriteri
a
ADF
Seri
faizsa
logkursa
dlogkursa
logkredsa
dlogkredsa
logsuesa
dlogsuesa
logtufesa
dlogtufesa
Gecikme
Uzunluğu
t-istatistiği
-4,230836*
-3,919592*
-9,731844*
-3,222473
-4,690299*
-0,63961
-4,879538*
-6,049839*
-2,533981
1
1
0
3
2
12
11
1
4
ADFb
Gecikme
t-istatistiği
Uzunluğu
1
-5,861935*
1
-0,539802
0
-10,81562*
3
-0,59562
2
-5,719454*
12
-2,720181
11
-4,858073*
1
0,294275
0
-10,21579*
Çizelge 6.3. Birim kök testi sonuçları (Akaike)
Akaike Kriteri
a
ADF
Seri
faizsa
logkursa
dlogkursa
logkredsa
dlogkredsa
logsuesa
dlogsuesa
logtufesa
dlogtufesa
Gecikme
Uzunluğu
5
2
0
14
15
12
11
12
11
t-istatistiği
-2,994024
-4,29445*
-9,731844*
-2,574822
-2,161435
-0,63961
-4,879538*
-2,834028
-1,027446
ADFb
Gecikme
t-istatistiği
Uzunluğu
4
-5,396175*
2
-0,503566
1
-10,26323*
14
-1,328179
15
-3,350319
12
-2,720181
11
-4,858073*
12
-1,243828
11
-2,757244
a: Test regresyonu sabit terim içermektedir.
b: Test regresyonu sabit terim ve trend içermektedir.
* t-istatistiği değerleri %1, %5 ve %10 güven aralıklarında serinin birim kök içermemekte
olup durağandır.
Çizelge 6.2‟ye göre faizsa, logkursa (seriye trend ilave edilmediğinde) ve logtufesa (seriye
trend ilave edilmediğinde) serileri %1, %5 ve %10 güven aralıklarında anlamlılık
düzeyinde durağandır. logkursa ve logtufesa serilerine trend eklendiğinde %1, %5 ve %10
güven aralıklarında birim kök içermeleri;
logkredsa ve logsuesa serilerinin her iki
durumda da durağan olmaması nedeniyle serilerin birinci dereceden farkları alınmıĢtır.
dlogkursa, dlogkredsa ve dlogsue serileri %1, %5 ve %10 güven aralıklarında durağan hale
76
gelmiĢtir. dlogtufesa serisine sabit katsayı+trend ilave edildiğinde seri %1, %5 ve %10
güven aralıklarında birim kök içermemektedir.
Çizelge 6.3‟e göre faizsa serisi sabit katsayı+trend eklendiğinde, logkursa serisi sabit
katsayı içerdiğinde dlogkursa ve dlogsuesa serilerine sabit katsayı+trend ilave edildiğinde
seri %1, %5 ve %10 güven aralıklarında birim kök içermemektedir.
Bu doğrultuda faizsa, dlogkursa, dlogkredsa, dlogsuesa, dlogtufesa değiĢkenleri ile tahmin
edilen VAR modelinin gecikme uzunluğu Çizelge 6.4 aracılığı ile verilmektedir.
Çizelge 6.4. VAR gecikme uzunluğu
VAR Lag Order Selection Criteria
Endogenous variables: FAIZSA DLOGKURSA DLOGKREDSA DLOGSUESA
DLOGTUFESA
Exogenous variables: C DUMMY94 DUMMY01
DUMMY08
Date: 06/22/14 Time: 13:03
Sample: 1990M01 2012M12
Included observations: 267
Lag
LogL
LR
FPE
AIC
SC
HQ
0
1
2
3
4
5
6
7
8
750.4817
977.3270
1023.256
1079.896
1117.090
1149.673
1167.870
1190.775
1215.378
NA
438.3977
87.04192
105.2186
67.70136
58.08762
31.76026
39.11868
41.09729*
2.89e-09
6.38e-10
5.45e-10
4.31e-10
3.94e-10
3.73e-10*
3.93e-10
4.01e-10
4.04e-10
-5.471773
-6.983723
-7.140496
-7.377499
-7.468839
-7.525639*
-7.474683
-7.458990
-7.456017
-5.203065
-6.379130*
-6.200019
-6.101137
-5.856593
-5.577508
-5.190667
-4.839090
-4.500232
-5.363835
-6.740862
-6.762713
-6.864793*
-6.821210
-6.743087
-6.557209
-6.406594
-6.268698
* indicates lag order selected by the criterion
LR: sequential modified LR test statistic (each test at 5% level)
FPE: Final prediction error
AIC: Akaike information criterion
SC: Schwarz information criterion
HQ: Hannan-Quinn information criterion
VAR modelinin gecikme uzunluğu Schwarz Bilgi Kriterine (SC) göre 1, Akaike Bilgi
Kriterine (AIC) göre 5 olarak belirlenmiĢtir.
77
6.4.2. Etki-Tepki Fonksiyonları
VAR modelinin tahmin edilen katsayılarla yorumlanması oldukça zordur. Bu sebeple VAR
modeli sonuçlarına iliĢkin yorumlamalarda genellikle, değiĢkenlerin Ģoklara verdikleri
tepkilerin grafiksel gösterimi olan etki-tepki fonksiyonu grafikleri kullanılmaktadır.163
Modeldeki içsel değiĢken olan TMCB politika faiz oranına (faizsa) analiz dönemi için 1
standart sapmalık Ģok uygulandığında Ģokun sistemdeki diğer değiĢkenlere etkisini
gösteren etki-tepki fonksiyonları ġekil 6.1‟de yer almaktadır:
163
Kasapoğlu; a.g.e. s.58
78
Response to Cholesky One S.D. Innovations ± 2 S.E.
Response of FAIZSA to FAIZSA
Response of DLOGKURSA to FAIZSA
32
.030
28
.025
24
.020
20
16
.015
12
.010
8
.005
4
0
.000
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
10
Response of DLOGKREDSA to FAIZSA
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Response of DLOGSUESA to FAIZSA
.010
.008
.005
.000
.004
-.005
.000
-.010
-.004
-.015
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Response of DLOGTUFESA to FAIZSA
.012
.010
.008
.006
.004
.002
.000
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ġekil 6.1. Etki-tepki fonksiyonları
ġekil 6.1‟de TCMB politika faiz oranına (faizsa) analiz dönemi için 1 standart sapmalık
Ģok uygulandığında Ģok ilk periyotlarda gerçekleĢmekte ve sönümlenmektedir.
Kur sepetinin (dlogkursa) Ģoka verdiği tepki kurun ilk periyotlar boyunca yükselmesi
Ģeklinde olup; faiz oranı gibi dönem sonunda giderek azalmıĢtır. Kısa vadeli faiz
oranlarının risk primi üzerinde de etkili olması nedeniyle, özellikle yüksek kamu borcu ile
karĢı karĢıya olan ülkelerde, merkez bankalarının enflasyonla mücadele etmek amacıyla
79
faiz oranlarını yükseltmesi halinde kamu borcunun sürdürülebilirliği konusunda Ģüpheler
artacağından Türkiye için risk primini artmıĢtır.164
Buna bağlı olarak Merkez bankalarının nominal faiz oranlarında yaptığı değiĢiklikler kredi
fiyatları (dlogkredsa) üzerinde de etki göstermektedir. Faiz Ģoku ilk periyotlarda
kredilerinin
düĢmesine
neden
olmuĢtur.
Daha
sonra
ekonomideki
toparlanma
doğrultusunda krediler artıĢ göstermiĢtir.
Döviz kurlarının yükselerek ithal malların fiyatlarını ulusal para cinsinden artırarak
düĢürdüğü ve kredilerin azaldığı dönemlerde sanayi üretim endeksi (dlogsuesa) düĢüĢ
göstermiĢtir. Bu durumun söz konusu dönem için kredi hacmindeki düĢüĢe paralel bir
geliĢme olduğunu söylenebilir.
Uygulanan faiz Ģokuna Tüketici Fiyatları Endeksi dönem boyunca yükselerek tepki vermiĢ
vermiĢ olup; uygulanan para politikaları ile dönem sonuna doğru düĢüĢe geçmiĢtir. Dalgalı
kur rejiminin uygulanmaya devam edildiği ve enflasyon hedeflemesi rejiminin
uygulanmaya baĢlandığı dönemde, ekonomik birimlerin fiyatlama yaparken döviz kurlarını
daha az dikkate almaya baĢladıkları ve kurlardan fiyatlara geçiĢ etkisinin hem büyüklük
hem de süre bakımından azaldığı görülmektedir.165
6.4.3. Varyans ayrıĢtırması
VAR sisteminde, değiĢkenlerin Ģoklara verdiği tepkileri tespit etmede kullanılan etki tepki
fonksiyonları ve herhangi bir değiĢkende meydana gelen değiĢmelerin kaynağını
belirlemede kullanılan öngörü hatasının varyans ayrıĢtırması sistem içerisindeki
değiĢkenlerin sıralanıĢına duyarlıdır.166
Bu çalıĢmada Cholesky sıralaması “faizsa, dlogkursa, dlogkredsa, dlogsuesa ve
dlogtufesa” Ģeklinde belirlenmiĢ olup varyans ayrıĢtırma tabloları Çizelge 6.5‟te
verilmektedir.
164
Parasal Aktarım Mekanizması, s. 5
Parasal Aktarım Mekanizması, s.11
166
Örnek, a.g.e., s.112
165
80
Çizelge 6.5. Varyans ayrıĢtırma tabloları
Period
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Variance Decomposition of FAIZSA
S.E.
FAIZSA
DLOGKURSA DLOGKREDSA DLOGSUESA DLOGTUFESA
27.70206
30.65269
33.64797
34.83026
35.69214
36.24198
36.62157
36.87935
37.05165
37.16945
100.0000
94.42805
94.65049
93.35964
93.03715
92.74872
92.59613
92.51696
92.44177
92.39579
0.000000
3.232837
2.911093
2.742025
2.611718
2.567193
2.538409
2.512464
2.496289
2.484302
0.000000
0.928419
0.772811
0.790768
0.783085
0.788669
0.810951
0.819466
0.828505
0.833456
0.000000
0.142846
0.236197
0.601990
0.580166
0.632896
0.624071
0.627052
0.628773
0.629075
0.000000
1.267853
1.429410
2.505580
2.987881
3.262524
3.430440
3.524059
3.604666
3.657381
Faiz oranındaki değiĢimin % 2,4‟ünü kur, %2,5‟ini TÜFE oluĢturmaktadır. DeğiĢkenlere
karĢı gösterilen tepki zayıftır.
Variance Decomposition of DLOGKURSA
Period
S.E.
FAIZSA
DLOGKURSA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
0.034611
0.042756
0.044223
0.044941
0.045286
0.045521
0.045706
0.045832
0.045914
0.045968
5.728181
26.72330
30.84765
31.61973
31.91598
32.33912
32.75567
33.06244
33.25276
33.37095
94.27182
66.87102
62.70614
61.36017
60.45713
59.87540
59.43646
59.11860
58.90948
58.77162
DLOGKREDSA
0.000000
3.231533
3.282019
3.178733
3.130657
3.108927
3.105033
3.102322
3.098069
3.094478
DLOGSUESA DLOGTUFESA
0.000000
0.551436
0.572368
0.583060
0.610076
0.612922
0.612094
0.611599
0.612213
0.612946
0.000000
2.622711
2.591822
3.258311
3.886159
4.063630
4.090740
4.105034
4.127483
4.150005
Kurdaki değiĢimi açıklayan en önemli değiĢken faiz oranı olup kurdaki dalgalanmaların
yaklaĢık %29‟unu faiz oranı Ģokları, %3‟ünü krediler, %3‟ünü TÜFE oluĢturmaktadır.
Variance Decomposition of DLOGKREDSA
Period
S.E.
FAIZSA DLOGKURSA DLOGKREDSA DLOGSUESA DLOGTUFESA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
0.030480
0.030999
0.032604
0.032939
0.033237
0.033434
0.033565
0.033656
0.033719
0.033764
2.213307
2.140095
1.947521
2.136432
2.590057
3.145921
3.699694
4.046983
4.322787
4.515874
6.923600
6.792751
6.242281
6.166114
6.290586
6.346910
6.315372
6.292164
6.271703
6.259129
90.86309
89.64034
83.05132
82.08079
80.89176
80.17817
79.62094
79.23451
78.95199
78.75090
0.000000
1.286783
3.800071
3.724305
4.045041
4.011889
4.007674
4.004121
3.993882
3.989198
0.000000
0.140026
4.958804
5.892360
6.182558
6.317112
6.356323
6.422225
6.459637
6.484898
81
Kredilerdeki değiĢimi açıklama anlamında diğerlerine göre en etkili değiĢken %6 ile döviz
kurudur.
Period
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Variance Decomposition of DLOGSUESA
S.E.
FAIZSA
DLOGKURSA DLOGKREDSA DLOGSUESA DLOGTUFESA
0.056521
0.064405
0.065719
0.066083
0.066229
0.066269
0.066289
0.066296
0.066299
0.066300
0.300850
0.837525
0.857947
1.166729
1.226336
1.276862
1.277250
1.287818
1.293474
1.296015
0.237960
0.777444
0.930205
1.279504
1.333848
1.345066
1.355609
1.355443
1.355334
1.355371
1.038198
0.807548
1.715077
1.871032
1.917791
1.916930
1.917300
1.918589
1.918438
1.918733
98.42299
97.30965
96.12375
95.20108
94.84412
94.78286
94.76690
94.75471
94.74916
94.74507
0.000000
0.267837
0.373022
0.481660
0.677908
0.678286
0.682940
0.683441
0.683589
0.684808
Sanayi üretimi endeksinin değiĢkenlere karĢı gösterdiği tepki çok zayıftır. Etki-tepki
fonksiyonlarından da görülebileceği gibi faiz oranına verilen Ģok 7-8 dönem sonra
sönümlenmektedir. Serideki dalgalanmaların nedenini tarımsal kuraklık gibi sanayi
üretimini etkileyebilecek analizde yer verilmeyen dıĢsal Ģoklara bağlamak mümkün
görünmektedir.
Variance Decomposition of DLOGTUFESA
Period
S.E.
FAIZSA
DLOGKURSA DLOGKREDSA DLOGSUESA DLOGTUFESA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
0.015674
0.019281
0.020908
0.022034
0.022738
0.023224
0.023564
0.023803
0.023968
0.024082
3.398886
18.57907
26.61506
31.48647
34.17834
35.94401
37.16949
38.06550
38.67873
39.09813
14.98707
14.04543
13.15647
11.99419
11.29225
10.86001
10.59354
10.40981
10.28272
10.19436
0.165690
8.018038
8.563409
8.405056
8.185808
7.980467
7.843720
7.743641
7.673162
7.622888
3.744036
3.507188
3.336348
3.270845
3.175250
3.123112
3.072311
3.032323
3.005629
2.986309
77.70431
55.85028
48.32872
44.84344
43.16834
42.09240
41.32094
40.74873
40.35977
40.09831
TÜFE‟deki değiĢimi açıklayan en önemli değiĢken faiz oranı olup TÜFE‟deki
dalgalanmaların yaklaĢık %30‟unu faiz oranı Ģokları oluĢturmaktadır. Döviz kuru %11 ve
krediler %7 oranında dalgalanmalara neden olmaktadır.
82
83
7. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Merkez bankaları eliyle yürütülmekte olan para politikasının ekonomik büyüme, ödemeler
bilançosu dengesi gibi pek çok kalemi etkilemesi nedeniyle politika araçlarının etkinliği
ekonomi için büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple, tarih boyunca iktisadi okullar para
politikası ile ilgili olarak teoriler geliĢtirmiĢlerdir.
Para politikası uygulamalarında kullanılan para politikası araçları dolaylı ve dolaysız
olmak üzere ikiye ayrılmıĢtır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‟nın da artık dolaylı
para politikası araçlarına yöneldiği görülmektedir.
Zaman içerisinde çeĢitli para politikası stratejileri uygulanmıĢtır. Ancak; döviz kuru ve
parasal hedefleme stratejilerinin baĢarısızlıkları nedeniyle, geliĢmekte olan ülkeler için
uygulanması daha zor olmasına karĢın, günümüzde enflasyon hedeflemesi tercih edilen bir
strateji haline gelmiĢtir. Söz konusu strateji esnek yapısı sayesinde günün koĢullarına
uyum gösterebilmekte, böylelikle merkez bankalarının fiyat istikrarı hedefi devam ettiği
sürece uygulanabilmektedir.
Merkez bankalarının, uyguladıkları politikalar aracılığıyla hedeflerini gerçekleĢtirmelerini
sağlayabilmeleri için, bu politikaların ekonomi üzerinde ne ölçüde ve nasıl etki
gösterdiğini anlamak gereklilik doğrultusunda; ekonomik faaliyeti ve enflasyonu nasıl
etkilediğini tespit etmek ve etkin politika araçları belirlemek amacıyla parasal aktarım
mekanizmasının iĢleyiĢi bir anlamda uygulanan politikanın etkinliğini ortaya koymaktadır.
1990‟lı yıllardaki yüksek enflasyon deneyiminden sonra TCMB kronikleĢen enflasyonu
düĢürebilmek amacıyla 2002-2005 yılları arasındaki örtük enflasyon hedeflemesi dönemi
olarak adlandırılan geçiĢ dönemi sonrasında 2006 yılı itibariyle açık enflasyon
hedeflemesini rejimini benimsemiĢtir. Ancak örtük enflasyon hedeflemesi döneminde
dalgalı kur rejimiyle birlikte enflasyonun düĢürülmesine karĢın; açık enflasyon döneminde
hedeflerden sapmalar görülmektedir. Olumsuz hava koĢullarından dolayı iĢlenmemiĢ gıda
fiyatlarındaki artıĢlar, küresel likidite koĢullarındaki olumsuzluklar ve enerji fiyatlarındaki
artıĢlar gibi dıĢsal etkilerden kaynaklanan söz konusu sapma 2006-2008 dönemi için
enflasyon hedeflemesi uygulayan geliĢmekte olan ülkelerde etkili olmuĢtur. Öte yandan,
84
2009-2010 döneminde TCMB‟nin küresel krize karĢı uyguladığı para politikası tedbirleri
hedeflere ulaĢılmasında önemli bir rol oynamıĢtır. TCMB 14 Nisan 2010 tarihli Para
Politikası ÇıkıĢ Stratejisi ile küresel kriz sırasında alınan önlemleri geri alma ve para
politikalarını normalleĢtirme operasyonlarını içeren para politikalarını uygulamaya
koymuĢtur.
Bu çalıĢmada uygulama dönemi süresince Türkiye Ekonomisi‟nde para politikasının
etkinliği faiz kanalının iĢlerliği üzerinden değerlendirilmiĢtir. Söz konusu aktarım
mekanizmaları temelinde oluĢturulan VAR modeli kapsamında etki tepki fonksiyonları ve
varyans ayrıĢtırma yöntemi kullanılarak para politikasının etkinliği faiz kanalının iĢlerliği
bağlamında sınanmıĢtır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‟nın para politikası faiz
oranına bir standart sapmalık Ģok verildiğinde; sepet kur, bankacılık sektörünün özel
sektöre açtığı krediler, sanayi üretim endeksi ve tüketici fiyatları endeksinin duyarlılığı
incelenmiĢtir. Analiz sonucunda kur ve TÜFE‟deki dalgalanmaların yaklaĢık olarak
%30‟unu faiz oranı Ģoklarının oluĢturduğu, diğer değiĢkenler üzerinde güçlü bir etkiye
neden olmadığı sonucuna varılmıĢtır.
85
KAYNAKLAR
Acet H. (2009). Para politikası stratejisi olarak enflasyon hedeflemesi rejimi: teori, politika
ve Türkiye üzerine bir değerlendirme. SÜ İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi, 17, 36.
Adanur Aklan N., Nargeleçekenler M. (2008). Para politikası faiz kararları ve uzun dönem
faiz iliĢkisi: Türkiye örneği. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2(XXV), 159.
Adanur Aklan N., Nargeleçekenler M. Taylor kuralı: Türkiye üzerine bir değerlendirme.
Ankara
Üniversitesi
SBF
Dergisi,
63-2,
27-30,
(EriĢim)
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/934/11642.pdf adresinden 5 Ekim 2013‟te
alınmıĢtır.
Akat A. S. (2004). Dalgalı kur ve para politikası: bir parasal kural önerisi. Gülten
Kazgan’a Armağan: Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi, 5.
Akçay M. A. (Ekim 1997). Para Politikası Araçları Türkiye Ve Çeşitli Ülkelerdeki
Uygulamalar, Uzmanlık Tezi, DPT Yıllık Programlar ve Konjonktür Değerlendirme
Genel Müdürlüğü Mali Piyasalar Dairesi BaĢkanlığı, Ankara, 4-19.
Akçay N. (2009). Türkiye’de Para Politikalarının Etkinliği (1990-2008), Doktora Tezi,
Ġstanbul, 5.
AkdiĢ M. (Ocak/Mart 1993). para arzının enflasyon üzerindeki etkisi ve Milton
Friedman‟ın enflasyon yaklaĢımı. Maliye Yazıları Dergisi, 38, 75-94,
AkdiĢ M. (Haziran/Temmuz-1992). Rasyonel beklentiler okulunun enflasyon yaklaĢımı ve
Türkiye‟deki faiz oranları. Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, 6-7, 61-65.
Akyıldız H., Eroğlu Ö. (2004). Türkiye Cumhuriyeti dönemi uygulanan iktisat politikaları.
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 1(9), 51.
Alparslan M., Ataman Erdönmez P. (Aralık 2000). Enflasyon hedeflemesi. 3-8, (EriĢim)
www.tbb.org.tr/Dosyalar/Dosyalar/Enflasyon_Hedeflemesi.doc adresinden 6 Ekim
2013 tarihinde alınmıĢtır.
Alptekin V. (2009). Türkiye‟de dıĢ ticaret - reel döviz kuru iliĢkisi: vektör otoregresyon
(var) analizi yardımıyla sınanması. Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2(2), 138.
Ankara Strateji Enstitüsü, “Kötü dostumuz enflasyon”. 6, (EriĢim)
http://www.ankarastrateji.org/_files/17012012160839-UOJQQ.pdf adresinden 18 Ekim
2013 tarihinde alınmıĢtır.
Babaoğlu D. (Kasım 2005). Sermaye Akımlarının Yönetimi: Türkiye’ye İlişkin Bir
Değerlendirme, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü,
Ankara, 60-61,
86
Berument H. M., Denaux Z. S. ve Yalçın Y. (2012). How does the exchange rate
movement affect macroeconomic performance? a var analysis with sign restriction
approach– evidence from Turkey. Economics Bulletin, 32(1), 304.
Bocutoğlu E., Ekinci A. (Ocak-Haziran 2009). Genel teori, küresel krizler ve yeniden
maliye politikası. Maliye Dergisi, 156, , 69-71,
Cambazoğlu B, Karaalp H. S. (2012) Parasal aktarım mekanizması döviz kuru kanalı:
Türkiye örneği. Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 2(19), 56-57.
Cengiz V. (2009). Parasal aktarım mekanizması iĢleyiĢi ve ampirik bulgular. Erciyes
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 33, 237,
Ceylan E. (2010). Para Politikası Amaçları, Araçları, Türkiye’de 1980 Sonrası İzlenen
Para Politikası Uygulamaları ve 2000 Yılı Sonrası Türk Dış Ticaretindeki
Gelişmeler, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 20-47.
Cicioğlu ġ. (2006). Fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik alternatif bir para politikası
stratejisi: enflasyon hedeflemesi. 1 TÜHĠS, 35.
Çolak Ö. F. (2011). Türkiye‟de son alınan kararlar çerçevesinde para politikasının geliĢimi.
İktisat ve Toplum Dergisi, 3, 2011, 37.
Dilbaz Alacahan N. (2012). Türkiye ekonomisinde iĢ çevrimleri kuramı (1998-2011):
Hodrick-Prescott filtresi, Yönetim Bilimleri Dergisi, 20(10), 13.
Doğan P. E. (2011). Enflasyon Hedeflemesi ve Türkiye’de Para Politikası Kuralı
Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 6-31.
Dünden Bugüne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2008). 3-11, (EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/dundenbugune_TCMB.pdf adresinden 01
Ekim 2013 tarihinde alınmıĢtır.
Eğilmez M. (29 Eylül 2012). GüncellenmiĢ Para Politikası Uygulamaları, (EriĢim)
http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/guncel-para-politikas.html, adresinden 01
Ekim 2013 tarihinde alınmıĢtır.
Eroğlu Ġ. Açık enflasyon hedeflemesi stratejisi ve Türkiye deneyimi”, 4. (EriĢim)
http://dergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/aralik2007/PDF/1.pdf, adresinden 7 Ekim 2013
tarihinde alınmıĢtır.
ErmiĢoğlu E. (2013). Türkiye‟de enflasyon hedeflemesi: bir baĢarı hikâyesi mi? , BDDK
Bankacılık ve Finansal Piyasalar, 1(7), 32.
Griffiths W. E., Hill R. C. ve Judge G. G. (1993). Learning and practicing econometrics.
Wiley, 692-693.
Gujarati D. N. Temel Ekonometri (çev. Ü. ġenesen, G. Günlük ġenesen). Ġstanbul,
Literatür Yayıncılık, 713.
87
Güngör K. Ġktisadın tarihine kısa bir bakıĢ ve merkantilizmden günümüze iktisadi
düĢünceler. 5-17, (EriĢim) http://www2.aku.edu.tr/~kgungor/kamil_gungor.pdf
adresinden 5 Ekim 2013 tarihinde alınmıĢtır.
IĢık N., Acar M. (2006). Enflasyonla mücadelede politika aracı seçimi: bir vektör
otoregresyon (var) analizi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(İlke), 16, 12.
Ġnan E.A. (2001). Parasal aktarım mekanizmasının kredi kanalı ve Türkiye. TBB
Bankacılar Dergisi, 39, 4.
Kasapoğlu Ö. (2007). Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye İçin Uygulama, TCMB
Uzmanlık Tezi, Ankara, 13-58.
Kara A.H., Orak M. (2008, Ekim). Enflasyon hedeflemesi Ekonomik TartıĢmalar
Konferansında sunuldu, Ġstanbul, 38-60.
Karahan Ö. (2006). Asimetrik bilgi ve para politikasının etkinliği. Yönetim ve Ekonomi
Dergisi, 2(13), 155.
Karahan Ö. (Güz 2005). Türkiye‟de örtük enflasyon hedeflemesi programının
uygulanmasına iliĢkin oluĢan riskler ve bu risklerin yönetim politikaları. Elektronik
Sosyal Bilimler Dergisi, 14(4), 14.
Karabıyık Ġ., Uçar M. (2010). Türkiye‟de 1980 sonrası uygulanan IMF destekli istikrar
programlarının ekonomik açıdan değerlendirilmesi. Akademik İncelemeler Dergisi,
2(5), 43.
Kelecioğlu M.A. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bankalar arası piyasalar ve iĢleyiĢi.
9, (EriĢim) http://makelecioglu.com/sitebuilder/MAK/tcmb.pdf adresinden 20 Ekim
2013 tarihinde alınmıĢtır.
Kennedy P. (Eylül 2006). Ekonometri Kılavuzu, (çev. M. SarımeĢeli, ġ. Açıkgöz).
Ankara, Gazi Kitapevi, 352. (Eserin orjinali 2004‟te yayımlandı)
Kesriyeli M., Yalçın C. (1998). Taylor kuralı ve Türkiye uygulaması üzerine bir not.
TCMB TartıĢma Tebliği.
Keyder, N. (2008). PARA Teori, Politika, Uygulama. 11. baskı, Ankara, Seçkin
Yayıncılık ve Dağıtım.
Kılavuz E., Topcu B.A. ve Tülüce N. S. (2011/1) Yükselen ekonomilerde döviz kuru
seçimi: ampirik bir analiz. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 30, 91-92.
Kibritci Artar O. (2011). Türkiye‟de para politikası kararlarının makroekonomik
değiĢikenler üzerindeki etkisi: vektör otoregresyon (var) analizi. Marmara Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 1, 3-11.
Koçyiğit D. (Mayıs 2009). Para Politikası Araçları ve Likidite Yönetim Stratejileri,
Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 11-17,
88
Lebe F., Bayat T. (2011). Taylor kuralı: Türkiye için bir vektör otoregresif model analizi.
Ege Akademik Bakış Dergisi, Özel Sayı(11), 101-107.
Mishkin F.S. (2008). Para Teorisi-Politikası (çev. Ġ. ġıklar, A. Çakmak, S. Yavuz)
Ġstanbul, Bilim Teknik Yayınevi, 141-282.
Oktar S., Dalyancı L. (2012) Türkiye ekonomisinde para politikasının ekonomik büyüme
üzerine etkisi. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı I (XXXII), 6-7,
Oduncu A., ErmiĢoğlu E. ve Akçelik Y. (2013). Merkez bankasının yeni enstrümanı rezerv
opsiyonu mekanizması ve kur oynaklığı. Bankacılar Dergisi, 86, 50.
Örnek Ġ. (2009) Türkiye‟de parasal aktarım mekanizması kanallarının iĢleyiĢi. Maliye
Dergisi, 156, 106-123.
Önder T. (Mayıs 2005). Para Politikası: Araçları, Amaçları ve Türkiye Uygulaması,
Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 4-92.
Özcan S. (Mayıs 2006). Para Politikası Tercihleri ile Finansal İstikrar Arasındaki İlişki,
Enflasyon Hedeflemesi Politikasında Finansal İstikrar ve Türkiye Analizi, Uzmanlık
Yeterlilik Tezi, TCMB Bankacılık ve Finansal KuruluĢlar Genel Müdürlüğü, Ankara,
41-42.
Özçiftçi Ö. (2007). Türkiye'de Enflasyon Dinamikleri: VAR Analizi, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 31.
Öztürk S., Biner C. (2008). GeliĢmekte olan ülkelerde kurala dayalı para politikasının
etkinliği enflasyon hedeflemesi stratejisi: Türkiye örneği. C.Ü. İktisadi ve İdari
Bilimler Dergisi, 1(9), 25.
Peker O. (2007). Para politikası etkilerinin ölçümü: Türkiye örneği. Yönetim ve Ekonomi
Dergisi, 1(14), 190.
Serel A., Özkurt Ġ.C. (2014) geleneksel olmayan para politikası araçları ve Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası. Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 22, s.62.
ġıklar Ġ. (2011). Para Teorisi ve Politikası, 8. baskı, EskiĢehir, 105- 235.
Talaslı Ġ.A. (Mayıs 2012). Türkiye’de Bankacılık Sistemi Zorunlu Karşılık Yönetimi,
Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 3.
Taylor J.B., (1993) Discretion versus policy rules in practice, Carnegie-Rochester
Conference Series on Public Policy, 39, 195-214.
Tezer H. (2006). Türkiye Ekonomisinde 1990 Sonrası Uygulanan Para Politikaları ve
Merkez Bankası’nın Etkinliği, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 19.
Tokel D. (2011). Para Politikası ve Faiz Kararları Arasındaki İlişki: Teorik ve Uygulamalı
Yaklaşım, Doktora Tezi, Ġstanbul.
89
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. (2006). Enflasyon Hedeflemesi Rejimi. Ankara, 321.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. (2013). Parasal Aktarım Mekanizması. Ankara, 711.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. (Haziran 2002). Küreselleşmenin Türkiye
Ekonomisine Etkileri. Ankara, 34-35.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 2 Ocak 2002 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 2 Ocak 2004 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 3 Ocak 2003 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 3 Mayıs 2001 Tarihli Niyet
Mektubu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 9 Aralık 1999 Tarihli Niyet
Mektubu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 18 Aralık 2000 Tarihli
Niyet Mektubu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 5 Aralık 2005 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 18 Aralık 2007 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Metinleri, 25 Aralık 2012 Tarihli Para
ve Kur Politikası Raporu.
Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankası
web
sitesi,
(EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#parapolitikasi; adresinden 21
Mart 2014 tarihinde alınmıĢtır.
Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankası
web
sitesi,
(EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sozluk.htm#parapolitikasi adresinden 9
Ekim 2013 tarihinde alınmıĢtır.
Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankası
web
sitesi,
(EriĢim)
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tarihce.html adresinden 9 Ekim 2013 tarihinde
alınmıĢtır.
90
Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankası
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tcmbkanun.html
tarihinde alınmıĢtır.
web
sitesi,
(EriĢim)
adresinden 9 Ekim 2013
Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankası
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tcmbkanun.html
tarihinde alınmıĢtır.
web
sitesi,
(EriĢim)
adresinden 9 Ekim 2013
Yalçın Y., Çevik F., (2009). Para politikasının fiyat bileĢenleri üzerine etkisi: Türkiye
örneği: 1988-2009. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
11/3, 150.
Yapraklı S., Kaplan F., (2012). Türkiye‟de uygulanan açık enflasyon hedeflemesi
stratejisinin baĢarısı üzerine ekonometrik bir değerlendirme. H.Ü. İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 2(30), 203-204.
Yay G. (1996). Yeni Klasik Ġktisat Okulu. Para ve Finans Ansiklopedisi, Ġstanbul, 3.
Yıldırım E., Lobcu K., Çakmaklı S. ve Özkan Ö. (2010). Yeni Keynesyen makro
ekonomik bir model: Türkiye uygulaması. Ege Akademik Bakış Dergisi, 4(10),
1270.
YiğitbaĢ, ġ.B. (2009). GeliĢen piyasa ekonomilerinde alternatif para politikası stratejileri,
Türkiye ekonomisi açısından bir değerlendirme. Yönetim ve Ekonomi Dergisi,
1(16), 209-216.
Yiğit N. (2009). Türkiye’de ve Yükselen Ekonomilerde Para Politikası Uygulamaları ve
Enflasyon Hedeflemesi, Mesleki Yeterlilik Tezi, T.C. Maliye Bakanlığı Strateji
GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara, 5.
Yurdakul F. (Yaz 1999). Hendry ve Sims yöntemlerinin teorik olarak karĢılaĢtırılması.
Ekonomik Yaklaşım Dergisi, 33(10), 87.
Zengin A. Reel döviz kuru hareketleri ve dıĢ ticaret fiyatları (Türkiye ekonomisi üzerine
ampirik bulgular). C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2(2), 32. (EriĢim)
http://iibfdergi.cumhuriyet.edu.tr/archive/reel%20d%C3%B6viz%20kuru%20hareket
leri%20ve%20d%C4%B1%C5%9F%20ticaret%20fiyatlar%C4%B1%20(t%C3%BC
rkiye%20ekonomisi%20%C3%9Czerine%20ampirik%20bulgular).pdf adresinden 5
Ekim 2013 tarihinde alınmıĢtır.
91
EKLER
92
EK-1.Parasal aktarım mekanizması
PARA POLĠTĠKASI
DĠĞER AKTĠF VARLIKLARIN FĠYAT ETKĠSĠ
GELENEKSEL
FAĠZ
ORANLARI
ETKĠSĠ
Para Politikası
Gerçek Faiz Oranı
DÖVĠZ
DEĞĠġĠM
ORANLARINI
N NET
ĠHRACATA
ETKĠSĠ
Para Politikası
Gerçek Faiz
Oranı
KREDĠ GÖRÜNÜMÜ
TOBĠN‟S q
TEORĠSĠ
SERVET
ETKĠSĠ
BANKALARIN
ÖDÜNÇ PARA
DEĞĠġĠMĠ
BĠLANÇONUN
DEĞĠġĠM KANALI
NAKĠT AKIġ
KANALI
ANĠ FĠYAT
SEVĠYESĠ
KANALI
HANE HALKININ
LĠKĠDĠTE
ETKĠLERĠ
Para Politikası
Para Politikası
Para Politikası
Para Politikası
Para Politikası
Para Politikası
Para Politikası
STOK FĠYATLAR
STOK
FĠYATLAR
Banka Mevduatı
STOK FĠYATLAR
Nominal Faiz
ANĠ FĠYAT
SEVĠYESĠ
STOK FĠYATLAR
Tobin‟nin q Teorisi
Finansal Varlık
Banka Kredisi
Oranı
Döviz Kuru
FĠNANSAL
VARLIKLAR
NAKĠT AKIġI
ĠSTĠHDAM
EDĠLENĠN YOL
AÇTIĞI ZARAR
ĠSTĠHDAM
EDĠLENĠN YOL
AÇTIĞI ZARAR
BORÇ
AKTĠVĠTESĠ
ĠSTĠHDAM
EDĠLENĠN YOL
AÇTIĞI ZARA
BORÇ
AKTĠVĠTESĠ
BORÇ
AKTĠVĠTESĠ
Tehlike Anında
Mümkün Olan
Finansman 1
YATIRIM
YATIRIM
YATIRIM
YATIRIM
YATIRIM
YATIRIM
Hane Halkının
Gelirinin Dayanıklı
Mallara Harcanması
Tüketim Miktarı
YerleĢik Hane
Halkı
Hane Halkının
Gelirinin Dayanıklı
Mallara Harcanması
NET ĠHRACAT
GAYRĠSAFĠ YURTĠÇĠ HASILA
92
93
Ek-2 Enflasyonu etkileyen temel para politikası araçlarına iliĢkin literatür: temel çalıĢmalar
Yazarlar/ÇalıĢma
Yılı
Taylor (1993)
Manning- Andrianacos
(1993)
Deme-Fayissa (1995)
King-Wolman (1996)
Alvarez-Atkeson
(1997)
Kim (1998)
Clarida-Gali-Gertler
(1998)
Tan-Baharumshah
(1999)
Kalra (1999)
Mishkin-Savastano
McCalum (2000)
Orphanides-Wieland
(2000)
Batini- Nelson (2001)
Gottschalk-Moore (2001)
Woglom (2003)
El-Sakka-Ghali (2005)
Hu (2006)
Poon-Tang (2009)
Nogueira-Leon
Ledesman (2009)
Aliyu-Englama (2009)
Ülkeler/Zaman
Dönemi
ABD/1987Q1:1992Q4
ABD/1973:3-1993:12
Mısır, Tunus, Fas/19641990
ABD/1915-1992
G7/1973:1-1994:12
ABD/1973-1995
Yöntem
Regresyon
EĢ-bütünleĢme, VAR
Nedensellik
VAR
Regresyon (GRW
Model)
EĢ-bütünleĢme
E3-G3/1979:4-1993:12
Regresyon
Malezya/1975:1-1995:12
Arnavutluk/
1993:1-1997:12
L. Amerika
Ülkeleri/1990:121999:12
ABD, UK,
Japonya/1962/72-1998
ABD/1960-1998; Euro
Alanı Ülkeleri/19761998
UK/1981Q1:1998Q1
EĢ -bütünleĢme, VECM
Polonya/1992:1-1998:8
G.
Afrika/1990Q1:2002Q4
VAR
EĢ -bütünleĢme
Regresyon
Regresyon
Panel Veri Analizi
VAR
VAR
Mısır/1969-2000
EĢ bütünleĢme
66 Ülke/1980-2000
Malezya/1976:1–
2007:12
Brezilya/1995:12007:12
Panel Veri Analizi
EĢ bütünleĢme
EKK, VAR
Nijerya/1986Q1-2006Q4
VAR
EKK, GMM
Berger-Osterho (2011)
Brezilya/2000:1-2006:7
Sri Lanka/2003:22008:2
4 G.Doğu Asya
Ülkesi/1999:1-2008:11
Euro Alanı Ülkeleri/
1970Q3-2006Q4
Koray (1993)
Türkiye/1981:3-1989:12
Pongsaparn (2002)
Türkiye/1989Q2-2002Q1
VAR
VAR, VECM, EĢbütünleĢme
Alper (2003)
Türkiye/1987:1-2002:12
Cerisola-Gelos (2009)
Perera (2010)
Cavoli (2010)
VAR, Nedensellik
VAR
VAR, Nedensellik
VAR, ECM, ARIMA
Sonuç
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve MS
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO ve MS
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve MS
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO ve MS
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
94
Ek-2 (devam) Enflasyonu etkileyen temel para politikası araçlarına iliĢkin literatür: temel
çalıĢmalar
Yazarlar/ÇalıĢma
Yılı
Ülkeler/Zaman
Dönemi
Yöntem
Altınkemer (2004)
Türkiye/1992:6-2003:9
Örnek (2004)
Dibooğlu-Kibritçioğlu
(2004)
Saatçioğlu-Korap
(2006)
Türkiye/1989Q1-2002Q4
EĢ -bütünleĢme, VECM
EĢ -bütünleĢme,
Nedensellik
Türkiye/1980Q1-2002Q3
VAR
Türkiye/1988:1-2004:12
VAR
Yılmazkuday (2007)
Türkiye/2001:8-2005:1
GMM
Yapraklı (2007)
Türkiye/2001:3-2007:3
Türkiye/1987Q12008Q1
VAR
Türkiye/2002:1-2007:12
Türkiye/1987Q12007Q4
VECM
Gürbüz (2008)
Kaytancı (2009)
Karagöz- Ergün (2010)
VAR
ARDL
Sonuç
FO ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO etkilemektedir, EH
baĢarılı.
FO ve MS
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO ve DK
etkilemektedir.
FO, MS ve DK
etkilemektedir.
Faiz oranı için FO, döviz kuru için DK ve para arzı için MS kısaltmaları kullanılmıĢtır.
Kaynak: Yapraklı Sevda, Kaplan Fatih; “Türkiye‟de Uygulanan Açık Enflasyon Hedeflemesi Stratejisinin
BaĢarısı Üzerine Ekonometrik Bir Değerlendirme”, H.Ü. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 30,
Sayı 2, 2012, s.191
95
ÖZGEÇMĠġ
KiĢisel Bilgiler
Soyadı, adı
: ÇAĞLAV, Ezgi Deniz
Uyruğu
: TC
Doğum tarihi ve yeri
: 16.08.1985-Ankara
Medeni hali
: Evli
Telefon
: 0538 442 36 94
Faks
:-
e-mail
: [email protected]
Eğitim
Derece
Eğitim Birimi
Mezuniyet tarihi
Yüksek lisans
Gazi Üni. SBE Ġktisat Anabilim Dalı
Devam ediyor.
Lisans
Hacettepe Üni. ĠĠBF Ġktisat (Ġng.) Bölümü 2008
Lise
Mehmet Emin Resulzade Anadolu Lisesi
2003
ĠĢ Deneyimi
Yıl
2009
Yer
Ġller Bankası Anonim ġirketi
Yabancı Dil
Ġngilizce, Almanca
Hobiler
Kitap okumak, sinema-tiyatroya gitmek.
Görev
Uzman
GAZİ GELECEKTİR...
Download