Full Text - The Journal of Academic Social Science

advertisement
_____________________________________________________________________________________
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date
02.11.2016
Yayınlanma Tarihi / The Publication Date
30.11.2016
Dr. Aytül KAPLAN
M.E.B Yüreğir Mehmet Akif İnan Anadolu Lisesi
[email protected]
ÇUKUROVA’YA YERLEŞEN OĞUZ BOYLARI VE OBALARI’NIN
KULLANDIKLARI YAYLA YOLLARI ÜZERİNDEKİ ANTİK
YERLEŞİMLER1
Öz
11. yüzyıldan itibaren Çukurova’ya yerleşen Oğuzlar, genelde sosyo-ekonomik
durumları göçebe hayvancılığa dayanmasından dolayı, Toros Dağları içindeki,
tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, geçitleri ve yolları kullanarak
Çukurova’dan yüksek yaylalara veya Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Bu göç
yolları üzerinde Antik yerleşimler, kaleler, anıtsal kaya mezarları bulunmaktadır.
Esasen bu göç yolları üzerinde bulunan Antik yerleşimlerin, büyük merkez
konumunda olanlarından başka, henüz bir çoğunda yeterli araştırma yapıldığına
rastlanmamıştır. Bu çalışmadaki amaçlardan ilki, günümüzde bölgede meskun olan
Oğuzlar’ın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar takip edilerek, varsa
henüz üzerinde araştırma yapıldığına rastlanmayan yolları belirleyerek, önemlerini
ortaya çıkarmak olmuştur ve çok önemli antik yol güzergahları tespit edilmiştir.
İkinci amaç ise, tarih boyunca bölgeye hakim olan ve bölgede meskun olan
toplumlar gibi, Oğuzlar’ın da, burayı sahiplenebilmek ve yurt edinmek için,
yaptıkları değişimlere dikkat çekilmiştir. Oğuzlar bölgeye geldikleri 11. yüzyıldan
itibaren, bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler,
yerleştikleri yerlere özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları
yurt edinmişlerdir.
Anahtar kelimeler: Oğuzlar, Çukurova, Antik Yollar, Antik Kalıntılar.
Kaplan, A.;Bedir, A. H. (2016); “Antik Çağda Denizcilik-İskenderun Körfezi Limanlarının Mimari Yapıları ve
Deniz Ticaretine, Kültürel ve Siyasi Hayata Etkileri”, Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler
Kongresi 1- 4 Aralık 2016, Antalya. (Tebliğ olarak sunulacaktır).
11
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
THE OGUZ TRIBES WHO SETTLED THE REGION ÇUKUROVA AND
THE USE OF ANCIENT SETTLEMENTS ON THE HIGHLAND WAYS
Abstract
In the 11 th century Oğuz, who settled in Çukurova, ranch and they are
migrant.And today some Oğuz are still ranch and they are migrant. They migrate to
Central Anatolia and the plateaus which are in Taurus Mountains. There are
antique villages cities and rock tomb in these roads. Among these, the big cities
were examined. But the others stil aren’t examined. The first aim of this stuy is to
examine the antique work on the roads which are used by Oğuz when the go to the
plataue. By this means, we can find the antique works and closed antique roads and
found the route of the road is very important.
The second aim in this study is to find the names of have Çukurova which is
changed by Oğuz. Oğuz have changed the names of the region since 11th.
Keywords: Oğuz, Çukurova, Antique Roads, Ancient Ruins.
Giriş
İnsanoğlunun tabiatta hazır bulduklarına yaptığı her türlü katkı, O’nun kültürel
gelişimidir. Kültürel gelişime bakıldığında, geçmişten gelenleri anlayabilmek ölçüsünde,
gelecek tasarımı yapılabildiği görülür. Gelecek, geçmişten sızma imkanı bulabilen birikimlerle
kurulur. İşte bu kültürdür. Medeniyet ise, bugün bulunduğumuz yerde sahip olduğumuz bilim,
tarih, edebiyat, sanat gibi alanlardaki birikimlerle geçmişi anlamaya çalışmak işidir.
İnsanoğlunun günlük hayata katkı süreci, evrensel boyut kazanıp, insanlığın doğal akışında
kalıcı derin izler bırakmaya başlayınca, medeniyetin varlığı hissedilir. İnsanlığın medeniyet
düzeyini yakalayan hiçbir başarısı, insanlığa katkı niteliği taşıyan hiçbir kazanımı bütünüyle
yok olmaz. Bunlar kültür ve medeniyet olgularının maddi kazanımlarıdır. Her türlü gelişme,
daha öncekilerin emeklerinin ürünü olan temeller üzerine kurulur. Her yeni medeniyet,
kendinden öncekilerin birikiminden faydalanmak zorundadır.
Toplumların kültür ve medeniyet kazanımlarını birbirlerine aktarma işi olan iletişimin,
evrensel özellik kazanması ticaretin başlaması ile olmuştur. Ticaretin başlaması ve ülkeler
arasına yayılmasıyla, ulaşımı sağlayan yollar da genişlemiş, daha rahat ve zamanında ulaşım
yapabilmek için sağlam yollar yapılmaya önem verilmiştir. Esasen ticaret amacıyla inşa edilen
bu yollar aynı zamanda, egemen büyük kralların, verimli memleketleri istila etmek maksadıyla
ordularını geçirdikleri yerler olma özelliği de taşımaktadır. Anadolu'da Hititler zamanından
kalan yollar ve Roma Dönemi yolları, kayalardan ufaltılarak elde edilen taşlarla döşelidir.
Yollar, dağlar arasından geçse de ovalarda olsa da büyük oranda, tarih boyunca birebir
örtüşmektedir. Dağlar arasındaki vadilerde oluşan geçitler zaten başka bir alternatif bırakmasa
da, ovalarda kullanılan yollar yerleşim merkezleri arasındaki en kısa ve güvenli mevkiler tercih
edildiği için, yine birbirine örtüşürler. Ancak zaman içinde bir kısım güzergahların önemi azalır.
Bu yollar daha sonra bölgeye yerleşen halkın bir kısmı tarafından kullanılsa da, yolun
kullanılma oranı azalmıştır.
11. yüzyıldan itibaren Çukurova’ya yerleşen Oğuzlar, genelde sosyo-ekonomik durumları
göçebe hayvancılığa dayanmasından dolayı, hayvanlarına besin kaynakları bulmak
mecburiyetinden, tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, Toros Dağları içindeki geçitlerden
ve yollardan yüksek yaylalara ve Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Esasen bu göç yolları
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
312
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
üzerinde bulunan Antik yerleşimlerin, büyük merkez konumunda olanlarından başka, henüz bir
çoğunda yeterli araştırma yapıldığına rastlanmamıştır. Bu çalışmadaki ilk amaç, günümüzde
bölgede meskun olan Oğuz Boy ve Obaları’nın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar
takip edilerek, bölgede tarih boyunca çeşitli kavimlerin çeşitli maksatlarla kullandıkları yolların
ve güzergahlarının araştırılmasında kolaylık sağlamak ve varsa henüz üzerinde araştırma
yapıldığına rastlanmayan yolları belirleyerek önemlerini ortaya çıkarmak olacaktır. İkinci amaç
da, tarih boyunca bölgeye hakim olan ve bölgede meskun olan toplumların yaptıkları gibi,
Oğuzlar’ın da bölgeye sahiplenebilmek ve yurt edinmek için yaptıkları değişimlere dikkat
çekilecektir. Oğuz Boy ve obalarının yayla yolları güzergahları üzerindeki Antik yerleşimlerin
araştırıldığına veya yerleşimlerin bu yöntemle araştırıldığına bu zamana kadar rastlanmamıştır.
Metod olarak öncelikle, Çukurova bölgesinin coğrafi yapısı ve Tarihi coğrafyası
incelenerek, stratejik öneminden dolayı her zaman başka memleketlerdeki egemen güçlerin
bölgeye hakim olmaya çalıştıklarına dikkat çekilmiştir. Bölgenin tarihi gelişimi ve tarih
boyunca bölgeye verilen isimler incelenmiş, en eski dönemlerden itibaren aldığı isimlere
bakılarak egemen olan baskın güçlerin bölgeye sahiplenebilmek için, özellikle bölgedeki
isimleri kendi dilleri doğrultusunda değiştirdikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Daha sonra
Oğuzlar’ın bölgeye gelerek yerleşmeleri incelenmiştir. Hayvancılıkla geçinen Oğuzlar’ın,
Çukurova’daki bir kısım boy ve obalarının yaylaya çıkmak için kullandıkları yollar tespit
edilerek, Çukurova araştırmaları doğrultusunda, bu yollar üzerindeki tarihi yerleşimler, anıtsal
kaya mezarları ve kaleler belirlenmiş ve henüz Çukurova araştırmaları içinde rastlanmayan
yollar ve güzergahlar bulunmaya çalışılmıştır.
1.Çukurova Neresidir? Tarih Boyunca Çukurova’nın Aldığı İsimler Nelerdir?
Çukurova, Anadolu’nun güneyinde; kuzey ve doğudan Toros Dağları’nın çevrelediği,
güneyinden Akdeniz’e açılan, Seyhan (Saros), Ceyhan (Pyramos), Berdan (Kydnos) ve Göksu
(Kalykadnos) Nehirleri’nin taşkınlarla getirdikleri alüviyal toprakların oluşturduğu, gayet
verimli, sulak geniş bir ovadır. Orta Anadolu’yu, Yukarı Mezopotamya’yı ve Kuzey Suriye’yi
Akdeniz’e bağlaması özelliğinden dolayı da stratejik açıdan önemlidir.
Çukurova çok verimli olduğu ve stratejik öneminden dolayı, tarih boyunca bir çok kavmi
cezbetmiş, buraya yerleşen veya burayı yöneten toplumlar, bölgenin sahiplenildiğini göstermek
için, buraya kendi dillerinde çeşitli isimler vermişlerdir. En eski dönemlerden itibaren; Hititler
buraya “Chalaka=Hilakku” ve “Adaniịa”(Ünal 2000: 51; Girginer 2000: 70; Kurt 2006: 14; Çalışkan vd.
2009 :18), demişlerdi ancak, bu dönemde burada Hititler’e bağlı bir devlet olan Kizzuwatna
Krallığı vardı ve bundan dolayı da bölgenin diğer ismi “Kizzuwatna” idi ( Gotze 1940:73-81). M.
Ö. 12. Yüyıl başlarında Hitit İmparatorluğu’nun çökmesi ile bölgede Geç Hitit Şehir
Krallıkları’nın varlığı görülmektedir. Bu dönemde bölgenin adı “Adanawa Ovası”dır (Bossert
1948: 521). Büyük Asur İmparatorluğu döneminde bölge “Que ve Hilakku” adıyla bilinir (Turfan
1941: 994; Kurt 2009a: 327vd.). Babil İmparatorluğu Dönemi’nde “Hume ve Pirindu” denilmiştir.
Hellenler bölgeye “Kilikia” adını vermişlerdir (Herodotos I. 72; VII. 91; Ptolemaios V. 7. 4; V. 14. 1;
Strabon XIV. 5. 1). En eski dönemlerden beridir bölge Dağlık (Taşlık) ve Ovalık olarak iki
bölümde isimlendirilmiştir. Antik Dönemde yazarlar; batı bölümüne, Kilikya Tracheia (Κιλιχια
τραχέια) ya da Oreine Kilikya (Erzen 1940: 14-16) (Grekçe ορεινη Κιλιχια) ya da Latince Cilicia
Aspera, doğudaki Ovalık bölüme ise, Pedias (Κιλιχια πεδιας) veya Idios Cilicia ya da Cilicia
Compestris isimlerini vermişlerdir. M. Ö. 1. yüzyıl’da yaşamış olan antik coğrafyacı Strabon’a
göre Kilikya Tracheia (Dağlık Kilikya), batı sınırı olan Alanya (Korakesion)‘dan
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
313
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
Soloi/Pompeipolis (Viranşehir)’e kadar olan kısımdır. Genel kanaate göre, Dağlık ve Ovalık
Kilikya’yı birbirinden Limonlu (Lamas) çayı ayırmaktadır. Kilikya’nın Mersin ilinde kalan
bölümünde Mersin ilinin en doğu kısmında kalan Mezitli, Kazanlı ve Tarsus bölgesi Ovalık
Kilikya içindedir. Pedias (Ovalık kesim) Sol(o)i ve Tarsus’tan en doğuda İssos’a ve kuzeyde
Toroslar’ın, Kapadokyalılar’ın yerleşmiş olduğu kuzey yanındaki, kısımlara kadar uzanır. Bu
bölge genellikle ovalardan meydana gelmiş, verimli arazilerden oluşur ( Sayar, 1999: 196; ÜnalGirginer, 2007: 48).
2.Antik Dönem’den Oğuzlar’ın Gelişine Kadar Çukurova’nın Kısaca Tarihi
Çukurova Prehistorik zamanlardan bu yana yerleşim bakımından çok rağbet gören bir
bölgedir. Anadolu’nun yazıyla tanışarak tarih çağlarına geçtiği Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.
Ö. 1950- M. Ö. 1750)’nda, bölgedeki yerleşimler Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Kapadokya
(Orta Anadolu) ticaretini destekler nitelikte kurulmuştur (Alkım 1959: 69; Turfan 1941: 996; Kurt
2009b: 128.) Hitit İmparatorluk Çağı (M. Ö. 1750- M. Ö. 1200)’nda, bölgede bulunan Kizzuwatna
Krallığı Hititler’e bağlıdır (Ünal 2000: 51; Girginer 2000: 70; Kurt 2006: 74; Çalışkan vd. 2009: 18). Geç
Hitit Şehir Krallıkları (M. Ö. 1200- M. Ö. 750), Asur İmparatorluğu’nun bölgeyi
kolonileştirmesi (M. Ö. 715- M. Ö. 626) ve Yeni Babil Devleti (M. Ö. 626- M. Ö. 585)’nin
bölgeye hükmetmek üzere seferler düzenlemesi (Kurt 2008: 117; Kurt 2009b: 185),
Seyennesisler Dönemi (Herodotos I.74) ve Pers Hakimiyeti (M. Ö. 585- M. Ö. 333), Büyük
İskender Hakimiyeti (M. Ö. 333- M. Ö. 321), Seleukoslar (M. Ö. 312- M. Ö. 12) nihayetinde
Roma İmparatorluğu hakimiyeti (M. Ö. 12- M. S. 395) olarak devam eden bir süreç sonrasında,
395 yılında, Roma İmparatorluğu’nun Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmasıyla,
Çukurova Doğu Roma yönetimine geçmiştir.
Bizans İmparatorluğu olarak da bilinen Doğu Roma döneminde, M.S. 650 yılında
bölgeye başlayan İslam fetih hareketleri buradaki siyasi dengeleri de değiştirmiştir. Kilikya’nın
kuzeyindeki Toros Dağları üzerinde bulunan geçitleri kullanan Araplar, Kapadokya ve
Lykandos’a seferler düzenlemişlerdir (Buyruk, 2013: 47). Bizans, Antakya Misis arasını terketmek
zorunda kalmıştır. Toros Dağları bu tarihlerde Bizans ve Araplar arasında bir sınır
oluşturmaktadır (Hellenkemper, 1976: 10- Edwards, 1987: 29). 959 yılında yeniden kuvvetlenen Bizans,
bölgedeki sınırlarını Suriye’ye kadar genişletmiştir. 1071 yılında Malazgirt’te Büyük Selçuklu
Devleti’ne mağlup olan Bizans, sonraki yıllarda İznik’e kadar geri çekilmiş, bu arada Çukurova
hakimiyet mücadelelerine sahne olan bir bölge konumuna gelmiştir (Buyruk, 2013: 47).
Büyük Selçuklu Devleti’nin basıncıyla Anadolu’da bulunan Ermeni Halkı, Doğu Anadolu
ve Kapadokya’dan göç ederek, Toros, Antitoros ve Fırat vadilerine yerleştiler (1079-1080).
Ermeniler, Çukurova bölgesinde 11. yüzyıl boyunca Bizans İmparatorluğu’na bağımlı olarak
birçok yerleşim oluşturmuşlardır. Bizans İmparatorluğu, Toroslar’da kurulu bulunan kalelere
Ermeniler’i yerleştirerek, yönetimde de görevler vermiş (Edwards, 1987: 5; Buyruk, 2013: 48),
böylece bölgenin hakimiyetini kaybetmemeye çalışmıştır. Çukurova’da Ermeni Krallıkları
(Tekfurlukları)’ nın kurulduğu bu dönem, 1. Haçlı Seferi zamanlarına denk düşer. Bölge
Memlük Devleti’nin hakimiyetine kadar bir çok defalar el değiştirmiştir.
3. Oğuzlar Çukurova’da
Memlük Sultanı Baybars’ın Çukurova’yı Ermeniler’den alma girişimi, bölgenin aşırı
tahrip olmasına sebep olacaktır (Streck, 1977: 321). 1277 yılı seferinde Moğollara yardım etmeyen
Oğuzlar, Abaka Han'ın zulmünden kaçarak Memlûklere sığındılar ve Memlûk Sultanı Baybars
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
314
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
tarafından Gazze'den Antakya'ya kadar olan bölgelere yerleştirildiler. Yaklaşık 40.000 çadır
(hâne) olan Oğuzlar, Memlûkler’e tâbi olarak Çukurova'ya akınlar yapmışlar ve kırsalda
hakimiyeti ele geçirmişlerdir. Çukurova'daki Ermeni hâkimiyeti sadece Adana, Tarsus, Sis
(Kozan) ve birkaç şehir merkeziyle sınırlı kalmıştır (Sümer, 1963: 8; Edwards, 1987: 5; Buyruk, 2013:
48). Tarsus ve Adana taraflarında yerleşen Halep Türkmenleri’nin çoğunluğu ise Oğuzların
Üçok koluna mensuptur. Bunlar Yüregir, Kınık, Bayındır, Salur ve İğdir Boyları’dır, (Kanat,
2000: 101). Daha sonra Yüreğir Boyu; Kuştimur, Karalsa, Özer ve Gündüz, V(F)arsaklar’dan
oluşan Türkmen gurupları ile beraber Çukurova’da Ramazanoğulları Beyliği’ni kurdular ( Sümer,
1963: 9).
Çukurova’ya ilk olarak Oğuzlar’ın Üçoklar Kolu’nun boyları yerleşecektir. Ancak yine
14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bozoklar’ın kolları da geleceklerdir. Çukurova’ya
yerleşen Bozok Kolları’nın başında Avşarlar bulunur. 1375 tarihinden itibaren Kozan (Sis)
civarına yerleşmişlerdir (Sümer, 1999: 270- 300). Avşar Boyu’nun Çukurova’daki oymaklarının
başında; Horzum, Honamlı, Honamlılar’dan ayrılan Müsürler, Kozanlı, Sırkıntılı, Sofular,
Salmanlı, Deller vs. gelmektedir. Avşarlar’dan başka Alkaevli Boy’undan Sakarlar (Kuzucu 2003),
Karaevli Boyu mensupları ve diğer obalardan Pehlivanlı, Çağırganlı, Şam Bayadı, Ceridli,
Karataşlı oymakları da Çukurova’nın kırsalına dağılmışlardır.
Bölgenin kırsalında Avşar Boyu kadar, Üçoklar’dan olan V(F)arsak topluluklarının da
yayıldıklarını görmekteyiz. 15 ve 16. yüzyıllarda V(F)arsaklar, Kozan ve Feke ile Kadirli ve
Bahçe’nin kuzey bölgelerine yerleşmişlerdir. 18. yüzyılın sonlarına doğru sahneye çıkan
Kozanoğulları’nın da büyük bir bölümünü V(F)arsaklar oluşturur. Çukurova Bölgesi’nde kalıp,
Kozanoğulları içinde bulunan V(F)arsak Oymağı’na mensup topluluklar, Kozan’ın dağlık
bölgeleri ile Feke ve bugünkü Saimbeyli’ye yerleşmişlerdir. Saimbeyli ve Feke arazileri
Kozanoğulları’na mensup ağaların yaylak yerleri olmuştur (Gökbel, 1994: 151). Günümüzde de
Feke nüfusunun tamamı Saimbeyli’nin tamamına yakını, Kozan’ın ise aşağı yukarı yarısı
V(F)arsak’tır. Ayrıca Gavurdağları veya Nurdağları dediğimiz bölgeye yerleşen V(F)arsaklar’ın
çoğunluğu son yıllarda bu dağlardan inerek bir kısmı Düziçi ovasına bir kısmı da (Ulaşlılar)
Osmaniye’ye yerleşmişlerdir.
Tarih boyunca diğer kavimlerin yaptığı gibi, Oğuzlar bölgeye geldiklerinden itibaren,
bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler, yerleştikleri yerlere
özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları yurt edinmişlerdir. Ayrıca,
Oğuzlar bölgeye geldikleri esas yurtlarında bulunan yer isimlerini de, buraya uyarlayarak
kullanmışlardır. Buna uygun en güzel örnekler; Antik Çağdaki ismi “Saros” olan nehirin adını
“Seyhan” ve yine Antik Çağda ismi “Pyramos” olan nehirin adını da “Ceyhan” olarak
değiştirmişlerdir. Yaklaşık 9 yüzyıldır bölgede meskun olan Oğuzlar, bölgeye de “Çukurova”
ismini vererek, buraların Türk Yurdu olduğunu kabul ettirmişlerdir. Günümüzde bölgedeki yer
isimlerinin tamamı Türkçe veya Türkçeleşmiş isimlerdir.
4. Oğuz Boyu Karaevli ve Diğer Boylara Bağlı Obalardan Horzum, Müsür, Sakar ve
V(F)arsaklar’ın Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler
Çukurova’daki Oğuz Boy ve Obaları’nın göç için kullandıkları yollar genelde, Yukarı
Seyhan Havzası yollarıdır. Yukarı Seyhan yol ağları temelde iki güzergah boyunca uzanır.
Güzergahlardan birisi, kuzeye Kayseri ve Yahyalı tarafına, ikincisi de kuzeybatı yönünde,
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
315
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
Niğde ve Konya tarafına doğrudur2. Bir de V(F)arsaklar’ın meskun oldukları ve yayla olarak
kullandıkları bölgeler vardır, buralar da genelde Kayseri ve Kahramanmaraş’a doğru, doğu
yönündedir. Bütün bu yollar, tarihte, Kuzey Mezopotamya’nın Kilikya’nın kuzeyinden, Toros
Dağları içinden, Kapadokya bağlantısını sağlayan güzergahlar olarak kullanılmıştır.
4. 1. Karaevli Yörükleri’nin Kullandığı Kozan’dan Kayseri’ye Giden Kervan Yolu
Karaevliler, Oğuz Boy Teşkilatı’nda Bozoklar’ın Gün Han Soyu’na bağlı bir boy olarak
görülür (Sümer, 1992: 167). Karaevli Boyu, Çukurova’da Seyhan Havzası’na yerleşmiştir.
Karaevliler’in kullandıkları bu yol; Kabasakal Köyü- Akdam(Yörük Konalğası)Gökdere(yerel ağızla Göğdere)- Akarca- Bostan Köyü- İndirme(tepedir)- Hasan Çavuşlar
(Yörükler Ağgaya derler)- Çerkezler- Mansurlu- Yedigöz- Dikme- Yahyalı. Bu yol üzerinde
Mansurlu (İnderesi)'da bir Roma yerleşmesi mevcut olup (Sayar 1996: 55vd.; Sayar 2004: 4, 6; ÜnalGirginer 2007: 453) Mansurlu'dan Feke tarafına giden yol üzerinde Maran Kalesi ve Kaleyüzü
Gözetleme Kulesi tespit edilmiştir (Salman 2007: 150-153; Buyruk 2013). Yine Mansurlu'nun kuzey
yönünde Bostan ve Mansurlu arasındaki yolu kontrol için yapıldığı düşünülen Bayramker
Kalesi bulunmaktadır (Ünal-Girginer 2007: 432). Bu yolun başlangıcındaki Akdam Köyü'nde ise
Helenistik Dönemden Geç Bizans'a kadar yerleşim olan büyük bir merkez keşfedilmiştir (ÜnalGirginer 2007: 418).
4. 2. Kışı Ceyhan’da Geçiren Müsür Yörükleri’nin Kullandığı, Kayseri Yahyalı ve
Çamardı Bölgesine Giden Göç Yolu
Müsürler, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Yıldız Han soyundan Avşar Boyu
(Sümer, 1999: 274)’na bağlı Honamlı Obası’ndan ayrılan bir koldur. Kışın Ceyhan’da otururlar
ancak yaza doğru, Yukarı Seyhan Havzası üzerinden Orta Anadolu’ya göçerler.
Müsürler iki güzergâh kullanırlar. Bunlardan birincisi-, İmamoğlu’dan Aladağ’a kadarSaygeçit Köyü- Sevinçli- Hacı Hasanlı- Üçtepe- Eğner- Aladağ. Aladağ’dan Yahyalı’ya kadarBarazama Yaylası- Büyük Çakır- Yeşilköy- Delaluşağı- Dikme- Yahyalı. Bu güzergah
üzerindeki Saygeçit- Roma dönemine tarihlenen bir
nekropole sahiptir (Bell 1906
www.gerty.ncl.ac.uk/photos_in_album.; diaries Ekim 2012; Ünal-Girginer 2007: 504; Salman, 2008: 283) ve
Eğner, Roma dönemi yerleşimi ile Ortaçağa tarihlenen su kemerlerini barındırır (Salman, 2007: 96106). Günümüzde (2016) ise Eğner, baraj sularının altında kalmıştır.
İkinci güzergâh-Aladağ’dan ayrılır Dölekli- Kamışlı- Çamardı.- Toroslar’ın KayseriNiğde- Adana üçgeninde birleşen zirvesi Demirkazık Tepesi’dir. Demirkazık ve Yedigöller bu
bölgedeki turizmin en önemli bölgesidir. Müsürler buraya gelen turistleri, gezdirme ve rehberlik
görevlerini üstlenmişlerdir. Hem kendi işleri olan hayvancılığı yaparken hem de turizm
sektörüyle ilgilenmektedirler. Ayrıca otantik bir hayat yaşadıklarından dolayı turistleri, kendi
ikamet ettikleri kara çadır(yurt)larda (keçi kılından imal) ağırlamaktadırlar. Ceyhan’daki en
geniş toprağa sahip yörüklerdir.
4. 3. Horzum Yörükleri’nin Kullandığı Kozan- Yahyalı Kervan Yolu
Horzum Yörükleri, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Yıldız Han soyundan Avşar
Boyu (Sümer, 1999: 274)’na mensup bir obadır. En kalabalık olarak Kozan’ın kuzeyindeki en
Bu yol ve güzergahları, kendisi İmamoğlu’nda yerleştirilerek besicilik yapan, bu yolları daha önceden
kullanan, 1958 doğumlu, ilkokul mezunu Karaevli Yörüğü İzzet Topal’dan öğrendik. Karaevli Yörüğü
İzzet Topal ile özel görüşme 21 Nisan 2012.
2
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
316
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
bilindik yaylası olan Horzum Köyü’nde meskundurlar. Horzum Yaylası, ovada- Kozan’da
oturanlar için bir yayladır ancak Horzum Obası için yayla, Yahyalı’dır.
Horzum Yörükleri’nin Yahyalı’ya gitmek için kullandıkları yol; Kozan’dan DağılcakHorzum- Çulluuşağı- (Üsküyen Geçiti) Akkaya- Feke- Bahçecik Köyü- Mansurlu- YedigözDikme- Yahyalı güzergahıdır. Bu yol üzerinde Akkaya (Sayar 1994: 40; Sayar 1996: 58; Sayar 2003: 63;
Salman 2008: 140), Feke (Altay 1965: 70-71; Ünal-Girginer 2007: 449; Salman 2007: 130-148), Mansurlu'da
(Sayar 1996:55vd.; Sayar 2004: 4, 6; Ünal-Girginer 2007: 453) Roma kalıntıları tespit edilmiştir.
4. 4. Sakar Yörükleri’nin Kullandığı Feke-Kayseri Kervan Yolu
Sakarlar, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Gün Han soyundan Alkaevli Boyu’na
mensup bir obadır (Kuzucu 2003). Büyük çoğunluğu Kozan- Feke arasına
yerleşmiştir. Yaylaya göçerken uzun bir yol katederler. Yayla olarak göçtükleri bölge Erciyes
ve Kayseri arasıdır.
(Sümer, 1999: 274)
Feke- Saimbeyli- Belcik Yaylası- Develi yol çatı= Tufanlı Köyü- Şanşa Köyü- Bel
(Kayseri- Adana il sınırı) - Sarıkaya- Eşelik- Bakırdağı (Daşçı)- Yeniköy- Madazlı- Ayvat HacıDeveli- Erciyes Yaylası- Kayseri. Bu yol üzerinde Feke (Altay 1965: 70-71; Ünal-Girginer 2007: 449;
Salman 2007: 130-148) ve Saimbeyli (Sayar 1994: 40; Girginer 2004: 63- 64; Ünal-Girginer 2007: 504- 505;
Salman 2007: 142vd.) Antik dönemde önemli merkezler olarak tespit edilmiştir.
4. 5. V(F)arsaklar’ın Kullandığı Yayla yolları
V(F)arsaklar, Oğuz Boy Teşkilatı’nda Üçoklar tarafında yer alan kalabalık bir
topluluktur. Çukurova’da 14. yüzyılda Ramazanoğulları Beyliği’ni kuran Oğuz Boyları arasında
olup, 15. ve 16 yüzyıllarda Kozan, Kadirli, Feke ve Düziçi bölgelerine yayılmışlardır. 18.
yüzyılda ortaya çıkan Kozanoğulları Ailesi de V(F)arsak’tır. Kozan, Kadirli, Feke ve Düziçi’nin
kuzey bölgeleri, bu topluluğun yaylası olmuş, bölgedeki en önemli yol güzergahlarını ve
geçitlerini bunlar korumuştur. Özellikle iskan edildikleri bölge, Kuzey Mezopotamya ile Orta
Anadolu (Kapadokya) arasında bağlantıyı sağlayan yol ve geçitlere sahiptir.
Asur Ticaret Kolonileri (M.Ö. 1950-M.Ö. 1750) Çağı’ndan beridir kullanılan ve Hitit
İmparatorluk Devri’nin en önemli güzergahı olan, Kayseri’yi Gezbel üzerinden Akdeniz’e ve
Suriye’ye bağlayan, bölgenin en önemli ikinci güzergahı olan yol, Toroslar’ın kolu olan Tahtalı
Dağları üzerinden geçer (Alkım, 1959: 59-60; Ünal-Girginer, 2007: 41). Kuzeye çıkıldığında da Orta
Anadolu'ya- Kültepe'ye ve daha ilerisine gidilir (Alkım, 1959: 69, 61-64; Ünal-Girginer, 2007: 41).
Bahadır Alkım'ın 1959 yılında araştırma yaptığı, bir bölümüne Akyol (Ağyol) denilen, Çiçekli
Dere Yolu veya Mazgaç Beli- Bağdaş Beli Yolu'na paralel olarak haritalandırdığı ikinci yol,
burasıdır. Günümüzde de Adana-Sivas-Kayseri yolu olarak kullanılan önemli bir güzergahtır.
Burası, 19. ve 20. yüzyılda Çukurova’nın tarihini araştırmak için bölgeye gelen Avrupalı ve
bizden, gezgin ve bilim insanlarının araştırma yaptığı güzergahtır. Ancak bu yolun yaklaşık 40
km. lik bir bölümü, tarihte asıl kullanılan ana yol güzergahı olmayıp, ana yol olan bölüm bilinen
güzergahın daha doğusundan geçen bir güzergah olmalıdır. Günümüzde bilinen yol ile asıl
güzergah üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde, Üsküyen Geçidi’nin güneyindeki
Cevizlidere Kervan Yolu’nun, ne zaman olduğu bilinmeyen bir dönemde yine bilinmeyen bir
sebepten dolayı kapanmasından dolayı, asıl ana yol güzergahı bırakılıp, yolun güneye yönelmesi
ile şimdiki bilinen güzergah kullanılmaya başlanmıştır. Cevizlidere Yolu’nun gittiği güzergaha
bakılınca, kavşak noktası olarak Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Köyü ve Kalesi görülmektedir.
Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Köyü ve Kalesi, doğudan Meryemçil Beli, Bağdaş Beli üzerinden
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
317
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
Elmedere (Almadere) Geçidi güzergahının Üsküyen Geçidi’ne bağlandığı yolu kontrol
etmektedir. Ayrıca Batı yönünde Cevizlidere’den Üsküyen Geçidi’ne açılır. Kuzeyinde ise
Kayadarlığı geçidi ile Üsküyen’in kuzeyine çıkan yola hakimdir. Başka bir deyişle Üsküyen
Geçidi’nin hem güneyine hem de kuzeyine çıkan yolların ortasındadır. Kuzeydoğusunda da
Tenkerli - Tekeç yolu ile Feke’ye bağlanır. Bu yol üzerinde, günümüzde tamamen ortadan
kalkan ve yerel ağızda “kiske” denilen metruk bir yapı bulunmaktaydı. Ayrıca Kale, güneyden
Karasis Kalesi - Kozan yolu ile de denize doğru giden yola açılır. Köydeki kale Ortaçağa
tarihlenmiştir. Ancak köyün çevresindeki yol güzergahları üzerinde Geç Roma Dönemi anıtsal
kaya mezarları tespit edilmiştir3. Esasen bu yol güzergahı ve Uğurlubağ (Hefkereyebakan)
Kalesi, Tenkerli- Tekeç Güzergahı ve bu yol üzerindeki anıtsal kaya mezarlarına, Çukurova’nın
tarihi için yapılan araştırmalarda rastlanmamaktadır. Burada bahsi geçen bütün yerleşimler
V(F)arsaklar’ın meskun oldukları yaylalar ve köylerdir.
Aslanlı Bel- Meryemçil Beli- Bağdaş Beli- Mazgaç Beli olarak doğu- kuzey bağlantısını
sağlayan geçitler üzerindeki yolları Kayseri ve Niğde’ye bağlayan, Elmedere (Almadere) Geçiti
de yine V(F)arsaklar’ın yerleşim sahası içindedir. Çukurova Tarihi için yapılan araştırmalarda
Elmedere (Almadere) Geçiti’nden de bahsedildiğine rastlanmamıştır. Ancak görülen odur ki,
Mezopotamya-Kültepe bağlantısını sağlayan anayol güzergahlarından biri de Almadere
(Elmedere) Geçidi üzerinden Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Kalesi- Cevizlidere bağlantısı
olmalıdır. Zira bu rota Feke üzerinden Mansurlu Köyü doğrultusunda Kültepe’ye kadar
uzanmaktadır.
5. Aladağ-Pozantı Vadisi’nde Kullanılan Yayla Yolları
Bu vadi çok geniş bir alanı kaplar. Bölgede bulunan kaleler ve yerleşimler, yolun önemini
göstermektedir. Buradaki yol, günümüzde üzerinde büyük bir baraj yapılan Çatalan'dan geçip,
Eğlence'ye buradan da Postyağıbasan Köyü'ne, sonra Gerdibi, Hamidiye, Kamışlı çizgisi
boyunca Orta Anadolu'ya çıkar. Sarıçiçek (Ürgenç 2014: 49), Yeniköy (Gireğe) (Ürgenç 2014: 51),
İğşa (Işa) (Salman 2007: 92; Ürgenç 2014: 47), Tarmıt (Tamrut) (Salman 2007:86-87; Ürgenç 2014: 43),
Hotalanı (Salman 2007: 84; Ürgenç 2014: 41) Kaleleri bu güzergah boyunca uzanır. Bu
yerleşimlerden Eğlence’de Geç Bizans Dönemi’ne tarihlenen bir kilise kalıntısı ve sadece üç
ayağı kalmış olan Bizans Dönemi’ne tarihlenen bir de köprü bulunmaktadır (Salman 2007: 50-53).
Postyağıbasan Köyü’nde büyükçe bir yapı kalıntısı (Salman 2007: 88), Gerdibi Köyü’nde de Eğni
Kalesi bulunmaktadır (Salman 2007: 90). Ayrıca Kamışlı Köyü’nde bir kilise kalıntısı vardır
(Salman 2007: 60). Meydan'dan kuzeybatıya giden bu yol günümüzde çok sapadır. Gerdibi'nden
sonra da çok dik bir vadiden geçer. Posyağıbasan Kalesi'nin güneyinde bir de Yanık Kalesi
bulunmaktadır. Bölgenin en merkezi kalesi Meydan Kalesi'dir (Kobaner-Kobaner 2000: 173-174;
Salman 2007: 9; Ürgenç 2014: 37 ).
Meydan'dan kuzeye Kapızbaşı (Şelaleler)'ne giden bir başka yol daha vardır. Bu yolun
üzerindeki kemerli köprülerden de anlaşıldığı gibi, Roma Döneminden sonra da kullanılmıştır.
Kapızbaşı’ndan Kapadokya'ya giden bu güzergâh boyunca da, gözetleme kuleleri ve Bizans
Kaleleri görülür. Bu güzergâh, Mansurlu üzerinden Kapızbaşı'na ulaşır. Bu köylerin
doğusundan gelen güzergâh, Kozan'dan itibaren, Kozan- Tepecikören- Akdam- SalmanlıKuytucak- Savruk- Marankeçili- Mansurlu (İnderesi)- Yahyalı'dır. Burası, Yukarı Seyhan
3
Tenkerli Köyü'nden 1968 doğumlu, Sosyoloji Bölümü mezunu Mehmet Arık ile Uğurlubağ Köyü'nden 1978 doğumlu
lise mezunu Reşit Bedir vasıtasıyla bu yollar, anıt mezarlar ve kiske kalıntısı görülmüştür ve haberdar olunmuştur. 24
Ağustos 2012, Uğurlubağ Köyü
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
318
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
Havzası ile Ceyhan Havzası arasındaki bağlantıyı sağlar. Bu yolu kullanan Salmanlı Obası,
Oğuz Boy Teşkilatı’nda Bozoklar Kolu’nun Yıldız Han Soyu’ndan Avşar Boyu’na bağlı bir
obadır. Bu güzergahtaki Akdam- Helenistik dönem (Ünal-Girginer 2007: 418; Salman 2007: 144),
Marankeçili ve Mansurlu Roma Dönemi yerleşimi (Sayar 2001: 279-281; Ünal-Girginer 2007: 489)
olarak tespit edilmiştir.
Meydan'dan batıya yönelen yol, Mahsiret Yaylası'ndan Pozantı'ya geçer. Mahsiret
Yaylası'nda da bir Bizans Kalesi bulunmaktadır, ayrıca antik bir yerleşim merkezi de mevcuttur.
Kaleardı mevkiinde bir mozaikli zemin tespit edilmiştir (Sayar 2003: 59-71; Salman 2007: 122).
Sonuç
Malazgirt Savaşı'nın ardından Anadolu'nun Türkleştirilmesi sırasında Tarsus, Adana,
Misis, Anazarba gibi önemli merkezlerle birlikte bütün Çukurova 1082/1083 yılında Anadolu
Selçukluları'nın hakimiyetine girmiştir. Selçuklu Türklerinin bu hakimiyeti Haçlı seferleri
yüzünden uzun sürmedi. Haçlı savaşlarının yarattığı karışıklıktan yararlanan Bizans
İmparatorluğu, bölgedeki Ermeni Tekfurluklarını güçlendirerek, Çukurova’daki hakimiyetlerini
kaybetmemeye çalışmıştır. Bu sırada bölgede bulunan çok sayıda kale ve yerleşim Ermeniler
tarafından kullanılmıştır.
Memlük Sultanı Baybars’ın 1277 tarihinde bölgeye hakim olmasıyla, Moğol Hükümdarı
Abaka Han’ın zulmünden kaçan Oğuzlar, Sultan Baybars tarafından bölgeye yerleştirilmişlerdir.
Bu arada, burada Bizans’ın idaresinde bulunan Ermeni Tekfurlarıyla Oğuzlar arasında
mücadeleler devam etmiş, Çukurova bir çok defalar el değiştirmiştir. 14. Yüzyılın ikinci
yarısından itibaren Çukurova tamamiyle Oğuzlar’ın yönetimine girmiştir.
Tarih boyunca diğer kavimlerin yaptığı gibi, Oğuzlar bölgeye geldiklerinden itibaren,
bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler, yerleştikleri yerlere
özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları yurt edinmişlerdir. Günümüzde
bölgedeki yer isimlerinin tamamı Türkçe veya Türkçeleşmiş isimlerdir.
Oğuzlar, genelde göçebe hayvancılığa dayalı ekonomik ve sosyal hayatlarından dolayı,
Toros Dağları içindeki, tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, geçitleri ve yolları
kullanarak Çukurova’dan yüksek yaylalara veya Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Bu göç
yolları üzerinde Antik yerleşimler, kaleler, anıtsal kaya mezarları bulunmaktadır. Günümüzde
bölgede meskun olan Oğuz Boy ve Obaları’nın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar
takip edilmiş, bölgede tarih boyunca çeşitli kavimlerin çeşitli maksatlarla kullandıkları yolların
ve güzergahların üzerindeki, antik yerleşimler, kaleler ve anıtsal kaya mezarlarına dikkat
çekilerek, henüz üzerinde araştırma yapıldığına rastlanmayan üç adet yol güzergahı ve önemli
bir kavşak olan Elmedere (Almadere) Geçiti belirlenmiş, bu yollar üzerinde yine araştırmalarda
bahsedilmeyen Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Kalesi ve çevresindeki antik yapılar görülerek,
önemlerinden bahsedilmiştir.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
319
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
KAYNAKLAR
Alkım, U.Bahadır (1959), "Güney-batı Antitoros Bölgesinde Eski Bir Yol Şebekesi", Belleten
XXIII/89, 59-73.
Altay, M.H. (1965). Adım Adım Çukurova, Adana.
Bossert, Helmut, T. (1948), Karatepe'de Bulunan Fenike - Eti Bilinguisleri, Ankara.
Buyruk, Hasan, (2013), “Çukurova Toros Dağları’nda bir Ortaçağ Yapısı: Maran Kalesi”,
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Dergisi, Erzurum, 45- 63.
Çalışkan, M., Aydın, A. Aydınoğlu, Ü. Kerem, F. (2009). Mersin Ören Yerleri, Kaleleri,
Müzeleri, İstanbul.
Edwards, R. W. (1987). The Fortificiations of Armenian Clicia, Washington.
Erzen, Afif, (1940), Kilikien bis zum Ende der Perserherrschaft, Leipzig.
The Gertrude Bell Project - Newcastle University- gertrudebell.ncl.ac.uk/
Girginer, K. S. (2000), “Tepebağ Höyük (Adaniia) Kizzuwatna Ülkesinin Başkenti
miydi?” Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı, İstanbul. 70-85.
Girginer, K. S. (2004), “Adana Yüzey Araştırmaları 2003 Tufanbeyli - Saimbeyli”, ANMED 2,
63-67.
320
Goetze, A.(1940). Kizzuwatna and the Problem of Hittite Geography, London.
Gökbel Ahmet, (1994), Anadolu’da Varsak Türkmen’leri ve bunların dini folklorundaki
gelenek ve değişmeler (Yayımlanmamış doktora tezi).Kayseri.
Hellenkemper, H. (1976). Burgen Der Kreuzrıtterzeit in der Grafschaft Edessa Und im
Königreich Kleinarmenien, Bonn.
Herodotos, Herodot Tarihi, Çev. M. Ökmen, Istanbul, 1983.
Kanat, Cüneyt, (2000) "Memlûkler ve Çukurova", Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana
Köprü Başı, Hazırlayanlar: Erman Artun-M. Sabri Koz, İstanbul, 101.
Kaplan, Aytül (2015), Hellenistik ve Roma Dönemi’nde Kilikia Pedias (Çukurova)
Yerleşimleri, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Konya.
Kobaner, M., Kobaner, İ. (2000). "Çukurova'nın Antik Çağ Yolları " Efsaneden
Tarihten Bugüne Adana Köprübaşı, İstanbul, 169-177.
Tarihe,
Kurt, Mehmet, (Nisan 2006). “M.Ö. I. Bin yıl Asur-Anadolu İlişkilerinde Kilikya
Bölgesi”,Belleten, Cilt LXX, Ankara, 257/ 1-25.
Kurt, Mehmet, (2008). “Que Ülkesi ve Yeni Asur Devleti’nin Anadolu Politikası
Bakımından Önemi”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt X,
Sayı 3, 117-133.
Kurt, Mehmet. (2009a) “Kilikya’da Yeni Asur Egemenliği ve Yerel Güçler”, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya, 21/ 327-337.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki
Antik Yerleşimler
Kurt, Mehmet. (2009b) “Kronikler Işığında Ovalık Kilikya’nın Yeni Babil Devleti İç Stratejik
ve Ekonomik Önemi”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Konya,22/ 185195.
Kuzucu,Kemalettin, (2003), Sivasta Meskun Bir Türkmen Topluluğu, Osmanlılar Döneminde
Elbeyliler, Sivas Sempozyumu, Sivas.
Ptolemaeos, Geographia, ed. Nobbe, Lipsiae, 1845.
Salman, İsmail. Adana Valiliği, Adana İlçeleri Kültür Envanteri I, Ulusoy Ofset, Adana, 2007
Salman, İsmail. Adana Valiliği, Adana İlçeleri Kültür Envanteri II, Ulusoy Ofset, Adana, 2008
Sayar, M.H.(1994).“Kilikya’da Epigrafi Ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 1993” Araştırma
Sonuçları Toplantısı, XII/ 39-60.
Sayar, M. H. (1996), “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi-Coğrafya Araştırmaları, 1994”, Araştırma
Sonuçları Toplantısı XIII/I, 55- 75.
Sayar, M. H. (1999), “Antik Kilikya’da Şehirleşme”, Türk Tarih Kongresi Bildirileri, XII/I,
193-216.
Sayar, M.H.(2001). “Kilikya’da Epigrafi Ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2000” Araştırma
Sonuçları Toplantısı XVIII/2, 275- 288, Ankara.
Sayar, M. H. (2003). “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2001”, Araştırma
Sonuçları Toplantısı ,20/2, 59-70.
Sayar, M. H. (2004). “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2002”, Araştırma
Sonuçları Toplantısı, 21/1, 155-168.
Strabon, Antik Anadolu Cografyasi (Geographika: XII, XIII, XIV), Çev. Adnan Pekman,
İstanbul, 1993.
Streck, "Ermeniye", İA, c. IV, (1977), s. 321.
Sümer, Faruk (1963), "Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar (Fetihden XVI. yüzyılın ikinci
yarısına kadar)", DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi (TAD), I/1, 1-108.
Sümer, Faruk, (1992), Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul.
Sümer, Faruk, (1999), Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri- Boy Teşkilâtı- Destanları, Türk Dünyası
Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul.
Turfan,
K.(1941)." Eski Önasya Kronolojisinin Mühim Bir Noktası"
Araştırmaları, Dil ve Tarih Coğ.Fak. Neşriyatı No:1. İstanbul.
Sümeroloji
Ünal, Ahmet, (2000). “Adana'da Kizzuwatna Krallığı Taş Devrinden Hitit Devleti'nin Yıkılışına
Kadar Adana ve Çukurova Tarihi”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana:
Köprü Başı, (Eds: S. Koz-E. Artun), İstanbul, 43-69.
Ünal, Ahmet. Girginer, Kasım Serdar, KİLİKYA-ÇUKUROVA İlkçağlardan Osmanlılar
Dönemine Kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji, İstanbul 2007.
Ürgenç, O. (2014). Çukurova’nın Kaleleri, Adana.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321
321
Download