_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 02.11.2016 Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 30.11.2016 Dr. Aytül KAPLAN M.E.B Yüreğir Mehmet Akif İnan Anadolu Lisesi [email protected] ÇUKUROVA’YA YERLEŞEN OĞUZ BOYLARI VE OBALARI’NIN KULLANDIKLARI YAYLA YOLLARI ÜZERİNDEKİ ANTİK YERLEŞİMLER1 Öz 11. yüzyıldan itibaren Çukurova’ya yerleşen Oğuzlar, genelde sosyo-ekonomik durumları göçebe hayvancılığa dayanmasından dolayı, Toros Dağları içindeki, tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, geçitleri ve yolları kullanarak Çukurova’dan yüksek yaylalara veya Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Bu göç yolları üzerinde Antik yerleşimler, kaleler, anıtsal kaya mezarları bulunmaktadır. Esasen bu göç yolları üzerinde bulunan Antik yerleşimlerin, büyük merkez konumunda olanlarından başka, henüz bir çoğunda yeterli araştırma yapıldığına rastlanmamıştır. Bu çalışmadaki amaçlardan ilki, günümüzde bölgede meskun olan Oğuzlar’ın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar takip edilerek, varsa henüz üzerinde araştırma yapıldığına rastlanmayan yolları belirleyerek, önemlerini ortaya çıkarmak olmuştur ve çok önemli antik yol güzergahları tespit edilmiştir. İkinci amaç ise, tarih boyunca bölgeye hakim olan ve bölgede meskun olan toplumlar gibi, Oğuzlar’ın da, burayı sahiplenebilmek ve yurt edinmek için, yaptıkları değişimlere dikkat çekilmiştir. Oğuzlar bölgeye geldikleri 11. yüzyıldan itibaren, bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler, yerleştikleri yerlere özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları yurt edinmişlerdir. Anahtar kelimeler: Oğuzlar, Çukurova, Antik Yollar, Antik Kalıntılar. Kaplan, A.;Bedir, A. H. (2016); “Antik Çağda Denizcilik-İskenderun Körfezi Limanlarının Mimari Yapıları ve Deniz Ticaretine, Kültürel ve Siyasi Hayata Etkileri”, Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi 1- 4 Aralık 2016, Antalya. (Tebliğ olarak sunulacaktır). 11 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler THE OGUZ TRIBES WHO SETTLED THE REGION ÇUKUROVA AND THE USE OF ANCIENT SETTLEMENTS ON THE HIGHLAND WAYS Abstract In the 11 th century Oğuz, who settled in Çukurova, ranch and they are migrant.And today some Oğuz are still ranch and they are migrant. They migrate to Central Anatolia and the plateaus which are in Taurus Mountains. There are antique villages cities and rock tomb in these roads. Among these, the big cities were examined. But the others stil aren’t examined. The first aim of this stuy is to examine the antique work on the roads which are used by Oğuz when the go to the plataue. By this means, we can find the antique works and closed antique roads and found the route of the road is very important. The second aim in this study is to find the names of have Çukurova which is changed by Oğuz. Oğuz have changed the names of the region since 11th. Keywords: Oğuz, Çukurova, Antique Roads, Ancient Ruins. Giriş İnsanoğlunun tabiatta hazır bulduklarına yaptığı her türlü katkı, O’nun kültürel gelişimidir. Kültürel gelişime bakıldığında, geçmişten gelenleri anlayabilmek ölçüsünde, gelecek tasarımı yapılabildiği görülür. Gelecek, geçmişten sızma imkanı bulabilen birikimlerle kurulur. İşte bu kültürdür. Medeniyet ise, bugün bulunduğumuz yerde sahip olduğumuz bilim, tarih, edebiyat, sanat gibi alanlardaki birikimlerle geçmişi anlamaya çalışmak işidir. İnsanoğlunun günlük hayata katkı süreci, evrensel boyut kazanıp, insanlığın doğal akışında kalıcı derin izler bırakmaya başlayınca, medeniyetin varlığı hissedilir. İnsanlığın medeniyet düzeyini yakalayan hiçbir başarısı, insanlığa katkı niteliği taşıyan hiçbir kazanımı bütünüyle yok olmaz. Bunlar kültür ve medeniyet olgularının maddi kazanımlarıdır. Her türlü gelişme, daha öncekilerin emeklerinin ürünü olan temeller üzerine kurulur. Her yeni medeniyet, kendinden öncekilerin birikiminden faydalanmak zorundadır. Toplumların kültür ve medeniyet kazanımlarını birbirlerine aktarma işi olan iletişimin, evrensel özellik kazanması ticaretin başlaması ile olmuştur. Ticaretin başlaması ve ülkeler arasına yayılmasıyla, ulaşımı sağlayan yollar da genişlemiş, daha rahat ve zamanında ulaşım yapabilmek için sağlam yollar yapılmaya önem verilmiştir. Esasen ticaret amacıyla inşa edilen bu yollar aynı zamanda, egemen büyük kralların, verimli memleketleri istila etmek maksadıyla ordularını geçirdikleri yerler olma özelliği de taşımaktadır. Anadolu'da Hititler zamanından kalan yollar ve Roma Dönemi yolları, kayalardan ufaltılarak elde edilen taşlarla döşelidir. Yollar, dağlar arasından geçse de ovalarda olsa da büyük oranda, tarih boyunca birebir örtüşmektedir. Dağlar arasındaki vadilerde oluşan geçitler zaten başka bir alternatif bırakmasa da, ovalarda kullanılan yollar yerleşim merkezleri arasındaki en kısa ve güvenli mevkiler tercih edildiği için, yine birbirine örtüşürler. Ancak zaman içinde bir kısım güzergahların önemi azalır. Bu yollar daha sonra bölgeye yerleşen halkın bir kısmı tarafından kullanılsa da, yolun kullanılma oranı azalmıştır. 11. yüzyıldan itibaren Çukurova’ya yerleşen Oğuzlar, genelde sosyo-ekonomik durumları göçebe hayvancılığa dayanmasından dolayı, hayvanlarına besin kaynakları bulmak mecburiyetinden, tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, Toros Dağları içindeki geçitlerden ve yollardan yüksek yaylalara ve Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Esasen bu göç yolları The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 312 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler üzerinde bulunan Antik yerleşimlerin, büyük merkez konumunda olanlarından başka, henüz bir çoğunda yeterli araştırma yapıldığına rastlanmamıştır. Bu çalışmadaki ilk amaç, günümüzde bölgede meskun olan Oğuz Boy ve Obaları’nın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar takip edilerek, bölgede tarih boyunca çeşitli kavimlerin çeşitli maksatlarla kullandıkları yolların ve güzergahlarının araştırılmasında kolaylık sağlamak ve varsa henüz üzerinde araştırma yapıldığına rastlanmayan yolları belirleyerek önemlerini ortaya çıkarmak olacaktır. İkinci amaç da, tarih boyunca bölgeye hakim olan ve bölgede meskun olan toplumların yaptıkları gibi, Oğuzlar’ın da bölgeye sahiplenebilmek ve yurt edinmek için yaptıkları değişimlere dikkat çekilecektir. Oğuz Boy ve obalarının yayla yolları güzergahları üzerindeki Antik yerleşimlerin araştırıldığına veya yerleşimlerin bu yöntemle araştırıldığına bu zamana kadar rastlanmamıştır. Metod olarak öncelikle, Çukurova bölgesinin coğrafi yapısı ve Tarihi coğrafyası incelenerek, stratejik öneminden dolayı her zaman başka memleketlerdeki egemen güçlerin bölgeye hakim olmaya çalıştıklarına dikkat çekilmiştir. Bölgenin tarihi gelişimi ve tarih boyunca bölgeye verilen isimler incelenmiş, en eski dönemlerden itibaren aldığı isimlere bakılarak egemen olan baskın güçlerin bölgeye sahiplenebilmek için, özellikle bölgedeki isimleri kendi dilleri doğrultusunda değiştirdikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Daha sonra Oğuzlar’ın bölgeye gelerek yerleşmeleri incelenmiştir. Hayvancılıkla geçinen Oğuzlar’ın, Çukurova’daki bir kısım boy ve obalarının yaylaya çıkmak için kullandıkları yollar tespit edilerek, Çukurova araştırmaları doğrultusunda, bu yollar üzerindeki tarihi yerleşimler, anıtsal kaya mezarları ve kaleler belirlenmiş ve henüz Çukurova araştırmaları içinde rastlanmayan yollar ve güzergahlar bulunmaya çalışılmıştır. 1.Çukurova Neresidir? Tarih Boyunca Çukurova’nın Aldığı İsimler Nelerdir? Çukurova, Anadolu’nun güneyinde; kuzey ve doğudan Toros Dağları’nın çevrelediği, güneyinden Akdeniz’e açılan, Seyhan (Saros), Ceyhan (Pyramos), Berdan (Kydnos) ve Göksu (Kalykadnos) Nehirleri’nin taşkınlarla getirdikleri alüviyal toprakların oluşturduğu, gayet verimli, sulak geniş bir ovadır. Orta Anadolu’yu, Yukarı Mezopotamya’yı ve Kuzey Suriye’yi Akdeniz’e bağlaması özelliğinden dolayı da stratejik açıdan önemlidir. Çukurova çok verimli olduğu ve stratejik öneminden dolayı, tarih boyunca bir çok kavmi cezbetmiş, buraya yerleşen veya burayı yöneten toplumlar, bölgenin sahiplenildiğini göstermek için, buraya kendi dillerinde çeşitli isimler vermişlerdir. En eski dönemlerden itibaren; Hititler buraya “Chalaka=Hilakku” ve “Adaniịa”(Ünal 2000: 51; Girginer 2000: 70; Kurt 2006: 14; Çalışkan vd. 2009 :18), demişlerdi ancak, bu dönemde burada Hititler’e bağlı bir devlet olan Kizzuwatna Krallığı vardı ve bundan dolayı da bölgenin diğer ismi “Kizzuwatna” idi ( Gotze 1940:73-81). M. Ö. 12. Yüyıl başlarında Hitit İmparatorluğu’nun çökmesi ile bölgede Geç Hitit Şehir Krallıkları’nın varlığı görülmektedir. Bu dönemde bölgenin adı “Adanawa Ovası”dır (Bossert 1948: 521). Büyük Asur İmparatorluğu döneminde bölge “Que ve Hilakku” adıyla bilinir (Turfan 1941: 994; Kurt 2009a: 327vd.). Babil İmparatorluğu Dönemi’nde “Hume ve Pirindu” denilmiştir. Hellenler bölgeye “Kilikia” adını vermişlerdir (Herodotos I. 72; VII. 91; Ptolemaios V. 7. 4; V. 14. 1; Strabon XIV. 5. 1). En eski dönemlerden beridir bölge Dağlık (Taşlık) ve Ovalık olarak iki bölümde isimlendirilmiştir. Antik Dönemde yazarlar; batı bölümüne, Kilikya Tracheia (Κιλιχια τραχέια) ya da Oreine Kilikya (Erzen 1940: 14-16) (Grekçe ορεινη Κιλιχια) ya da Latince Cilicia Aspera, doğudaki Ovalık bölüme ise, Pedias (Κιλιχια πεδιας) veya Idios Cilicia ya da Cilicia Compestris isimlerini vermişlerdir. M. Ö. 1. yüzyıl’da yaşamış olan antik coğrafyacı Strabon’a göre Kilikya Tracheia (Dağlık Kilikya), batı sınırı olan Alanya (Korakesion)‘dan The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 313 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Soloi/Pompeipolis (Viranşehir)’e kadar olan kısımdır. Genel kanaate göre, Dağlık ve Ovalık Kilikya’yı birbirinden Limonlu (Lamas) çayı ayırmaktadır. Kilikya’nın Mersin ilinde kalan bölümünde Mersin ilinin en doğu kısmında kalan Mezitli, Kazanlı ve Tarsus bölgesi Ovalık Kilikya içindedir. Pedias (Ovalık kesim) Sol(o)i ve Tarsus’tan en doğuda İssos’a ve kuzeyde Toroslar’ın, Kapadokyalılar’ın yerleşmiş olduğu kuzey yanındaki, kısımlara kadar uzanır. Bu bölge genellikle ovalardan meydana gelmiş, verimli arazilerden oluşur ( Sayar, 1999: 196; ÜnalGirginer, 2007: 48). 2.Antik Dönem’den Oğuzlar’ın Gelişine Kadar Çukurova’nın Kısaca Tarihi Çukurova Prehistorik zamanlardan bu yana yerleşim bakımından çok rağbet gören bir bölgedir. Anadolu’nun yazıyla tanışarak tarih çağlarına geçtiği Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M. Ö. 1950- M. Ö. 1750)’nda, bölgedeki yerleşimler Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Kapadokya (Orta Anadolu) ticaretini destekler nitelikte kurulmuştur (Alkım 1959: 69; Turfan 1941: 996; Kurt 2009b: 128.) Hitit İmparatorluk Çağı (M. Ö. 1750- M. Ö. 1200)’nda, bölgede bulunan Kizzuwatna Krallığı Hititler’e bağlıdır (Ünal 2000: 51; Girginer 2000: 70; Kurt 2006: 74; Çalışkan vd. 2009: 18). Geç Hitit Şehir Krallıkları (M. Ö. 1200- M. Ö. 750), Asur İmparatorluğu’nun bölgeyi kolonileştirmesi (M. Ö. 715- M. Ö. 626) ve Yeni Babil Devleti (M. Ö. 626- M. Ö. 585)’nin bölgeye hükmetmek üzere seferler düzenlemesi (Kurt 2008: 117; Kurt 2009b: 185), Seyennesisler Dönemi (Herodotos I.74) ve Pers Hakimiyeti (M. Ö. 585- M. Ö. 333), Büyük İskender Hakimiyeti (M. Ö. 333- M. Ö. 321), Seleukoslar (M. Ö. 312- M. Ö. 12) nihayetinde Roma İmparatorluğu hakimiyeti (M. Ö. 12- M. S. 395) olarak devam eden bir süreç sonrasında, 395 yılında, Roma İmparatorluğu’nun Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmasıyla, Çukurova Doğu Roma yönetimine geçmiştir. Bizans İmparatorluğu olarak da bilinen Doğu Roma döneminde, M.S. 650 yılında bölgeye başlayan İslam fetih hareketleri buradaki siyasi dengeleri de değiştirmiştir. Kilikya’nın kuzeyindeki Toros Dağları üzerinde bulunan geçitleri kullanan Araplar, Kapadokya ve Lykandos’a seferler düzenlemişlerdir (Buyruk, 2013: 47). Bizans, Antakya Misis arasını terketmek zorunda kalmıştır. Toros Dağları bu tarihlerde Bizans ve Araplar arasında bir sınır oluşturmaktadır (Hellenkemper, 1976: 10- Edwards, 1987: 29). 959 yılında yeniden kuvvetlenen Bizans, bölgedeki sınırlarını Suriye’ye kadar genişletmiştir. 1071 yılında Malazgirt’te Büyük Selçuklu Devleti’ne mağlup olan Bizans, sonraki yıllarda İznik’e kadar geri çekilmiş, bu arada Çukurova hakimiyet mücadelelerine sahne olan bir bölge konumuna gelmiştir (Buyruk, 2013: 47). Büyük Selçuklu Devleti’nin basıncıyla Anadolu’da bulunan Ermeni Halkı, Doğu Anadolu ve Kapadokya’dan göç ederek, Toros, Antitoros ve Fırat vadilerine yerleştiler (1079-1080). Ermeniler, Çukurova bölgesinde 11. yüzyıl boyunca Bizans İmparatorluğu’na bağımlı olarak birçok yerleşim oluşturmuşlardır. Bizans İmparatorluğu, Toroslar’da kurulu bulunan kalelere Ermeniler’i yerleştirerek, yönetimde de görevler vermiş (Edwards, 1987: 5; Buyruk, 2013: 48), böylece bölgenin hakimiyetini kaybetmemeye çalışmıştır. Çukurova’da Ermeni Krallıkları (Tekfurlukları)’ nın kurulduğu bu dönem, 1. Haçlı Seferi zamanlarına denk düşer. Bölge Memlük Devleti’nin hakimiyetine kadar bir çok defalar el değiştirmiştir. 3. Oğuzlar Çukurova’da Memlük Sultanı Baybars’ın Çukurova’yı Ermeniler’den alma girişimi, bölgenin aşırı tahrip olmasına sebep olacaktır (Streck, 1977: 321). 1277 yılı seferinde Moğollara yardım etmeyen Oğuzlar, Abaka Han'ın zulmünden kaçarak Memlûklere sığındılar ve Memlûk Sultanı Baybars The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 314 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler tarafından Gazze'den Antakya'ya kadar olan bölgelere yerleştirildiler. Yaklaşık 40.000 çadır (hâne) olan Oğuzlar, Memlûkler’e tâbi olarak Çukurova'ya akınlar yapmışlar ve kırsalda hakimiyeti ele geçirmişlerdir. Çukurova'daki Ermeni hâkimiyeti sadece Adana, Tarsus, Sis (Kozan) ve birkaç şehir merkeziyle sınırlı kalmıştır (Sümer, 1963: 8; Edwards, 1987: 5; Buyruk, 2013: 48). Tarsus ve Adana taraflarında yerleşen Halep Türkmenleri’nin çoğunluğu ise Oğuzların Üçok koluna mensuptur. Bunlar Yüregir, Kınık, Bayındır, Salur ve İğdir Boyları’dır, (Kanat, 2000: 101). Daha sonra Yüreğir Boyu; Kuştimur, Karalsa, Özer ve Gündüz, V(F)arsaklar’dan oluşan Türkmen gurupları ile beraber Çukurova’da Ramazanoğulları Beyliği’ni kurdular ( Sümer, 1963: 9). Çukurova’ya ilk olarak Oğuzlar’ın Üçoklar Kolu’nun boyları yerleşecektir. Ancak yine 14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bozoklar’ın kolları da geleceklerdir. Çukurova’ya yerleşen Bozok Kolları’nın başında Avşarlar bulunur. 1375 tarihinden itibaren Kozan (Sis) civarına yerleşmişlerdir (Sümer, 1999: 270- 300). Avşar Boyu’nun Çukurova’daki oymaklarının başında; Horzum, Honamlı, Honamlılar’dan ayrılan Müsürler, Kozanlı, Sırkıntılı, Sofular, Salmanlı, Deller vs. gelmektedir. Avşarlar’dan başka Alkaevli Boy’undan Sakarlar (Kuzucu 2003), Karaevli Boyu mensupları ve diğer obalardan Pehlivanlı, Çağırganlı, Şam Bayadı, Ceridli, Karataşlı oymakları da Çukurova’nın kırsalına dağılmışlardır. Bölgenin kırsalında Avşar Boyu kadar, Üçoklar’dan olan V(F)arsak topluluklarının da yayıldıklarını görmekteyiz. 15 ve 16. yüzyıllarda V(F)arsaklar, Kozan ve Feke ile Kadirli ve Bahçe’nin kuzey bölgelerine yerleşmişlerdir. 18. yüzyılın sonlarına doğru sahneye çıkan Kozanoğulları’nın da büyük bir bölümünü V(F)arsaklar oluşturur. Çukurova Bölgesi’nde kalıp, Kozanoğulları içinde bulunan V(F)arsak Oymağı’na mensup topluluklar, Kozan’ın dağlık bölgeleri ile Feke ve bugünkü Saimbeyli’ye yerleşmişlerdir. Saimbeyli ve Feke arazileri Kozanoğulları’na mensup ağaların yaylak yerleri olmuştur (Gökbel, 1994: 151). Günümüzde de Feke nüfusunun tamamı Saimbeyli’nin tamamına yakını, Kozan’ın ise aşağı yukarı yarısı V(F)arsak’tır. Ayrıca Gavurdağları veya Nurdağları dediğimiz bölgeye yerleşen V(F)arsaklar’ın çoğunluğu son yıllarda bu dağlardan inerek bir kısmı Düziçi ovasına bir kısmı da (Ulaşlılar) Osmaniye’ye yerleşmişlerdir. Tarih boyunca diğer kavimlerin yaptığı gibi, Oğuzlar bölgeye geldiklerinden itibaren, bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler, yerleştikleri yerlere özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları yurt edinmişlerdir. Ayrıca, Oğuzlar bölgeye geldikleri esas yurtlarında bulunan yer isimlerini de, buraya uyarlayarak kullanmışlardır. Buna uygun en güzel örnekler; Antik Çağdaki ismi “Saros” olan nehirin adını “Seyhan” ve yine Antik Çağda ismi “Pyramos” olan nehirin adını da “Ceyhan” olarak değiştirmişlerdir. Yaklaşık 9 yüzyıldır bölgede meskun olan Oğuzlar, bölgeye de “Çukurova” ismini vererek, buraların Türk Yurdu olduğunu kabul ettirmişlerdir. Günümüzde bölgedeki yer isimlerinin tamamı Türkçe veya Türkçeleşmiş isimlerdir. 4. Oğuz Boyu Karaevli ve Diğer Boylara Bağlı Obalardan Horzum, Müsür, Sakar ve V(F)arsaklar’ın Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Çukurova’daki Oğuz Boy ve Obaları’nın göç için kullandıkları yollar genelde, Yukarı Seyhan Havzası yollarıdır. Yukarı Seyhan yol ağları temelde iki güzergah boyunca uzanır. Güzergahlardan birisi, kuzeye Kayseri ve Yahyalı tarafına, ikincisi de kuzeybatı yönünde, The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 315 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Niğde ve Konya tarafına doğrudur2. Bir de V(F)arsaklar’ın meskun oldukları ve yayla olarak kullandıkları bölgeler vardır, buralar da genelde Kayseri ve Kahramanmaraş’a doğru, doğu yönündedir. Bütün bu yollar, tarihte, Kuzey Mezopotamya’nın Kilikya’nın kuzeyinden, Toros Dağları içinden, Kapadokya bağlantısını sağlayan güzergahlar olarak kullanılmıştır. 4. 1. Karaevli Yörükleri’nin Kullandığı Kozan’dan Kayseri’ye Giden Kervan Yolu Karaevliler, Oğuz Boy Teşkilatı’nda Bozoklar’ın Gün Han Soyu’na bağlı bir boy olarak görülür (Sümer, 1992: 167). Karaevli Boyu, Çukurova’da Seyhan Havzası’na yerleşmiştir. Karaevliler’in kullandıkları bu yol; Kabasakal Köyü- Akdam(Yörük Konalğası)Gökdere(yerel ağızla Göğdere)- Akarca- Bostan Köyü- İndirme(tepedir)- Hasan Çavuşlar (Yörükler Ağgaya derler)- Çerkezler- Mansurlu- Yedigöz- Dikme- Yahyalı. Bu yol üzerinde Mansurlu (İnderesi)'da bir Roma yerleşmesi mevcut olup (Sayar 1996: 55vd.; Sayar 2004: 4, 6; ÜnalGirginer 2007: 453) Mansurlu'dan Feke tarafına giden yol üzerinde Maran Kalesi ve Kaleyüzü Gözetleme Kulesi tespit edilmiştir (Salman 2007: 150-153; Buyruk 2013). Yine Mansurlu'nun kuzey yönünde Bostan ve Mansurlu arasındaki yolu kontrol için yapıldığı düşünülen Bayramker Kalesi bulunmaktadır (Ünal-Girginer 2007: 432). Bu yolun başlangıcındaki Akdam Köyü'nde ise Helenistik Dönemden Geç Bizans'a kadar yerleşim olan büyük bir merkez keşfedilmiştir (ÜnalGirginer 2007: 418). 4. 2. Kışı Ceyhan’da Geçiren Müsür Yörükleri’nin Kullandığı, Kayseri Yahyalı ve Çamardı Bölgesine Giden Göç Yolu Müsürler, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Yıldız Han soyundan Avşar Boyu (Sümer, 1999: 274)’na bağlı Honamlı Obası’ndan ayrılan bir koldur. Kışın Ceyhan’da otururlar ancak yaza doğru, Yukarı Seyhan Havzası üzerinden Orta Anadolu’ya göçerler. Müsürler iki güzergâh kullanırlar. Bunlardan birincisi-, İmamoğlu’dan Aladağ’a kadarSaygeçit Köyü- Sevinçli- Hacı Hasanlı- Üçtepe- Eğner- Aladağ. Aladağ’dan Yahyalı’ya kadarBarazama Yaylası- Büyük Çakır- Yeşilköy- Delaluşağı- Dikme- Yahyalı. Bu güzergah üzerindeki Saygeçit- Roma dönemine tarihlenen bir nekropole sahiptir (Bell 1906 www.gerty.ncl.ac.uk/photos_in_album.; diaries Ekim 2012; Ünal-Girginer 2007: 504; Salman, 2008: 283) ve Eğner, Roma dönemi yerleşimi ile Ortaçağa tarihlenen su kemerlerini barındırır (Salman, 2007: 96106). Günümüzde (2016) ise Eğner, baraj sularının altında kalmıştır. İkinci güzergâh-Aladağ’dan ayrılır Dölekli- Kamışlı- Çamardı.- Toroslar’ın KayseriNiğde- Adana üçgeninde birleşen zirvesi Demirkazık Tepesi’dir. Demirkazık ve Yedigöller bu bölgedeki turizmin en önemli bölgesidir. Müsürler buraya gelen turistleri, gezdirme ve rehberlik görevlerini üstlenmişlerdir. Hem kendi işleri olan hayvancılığı yaparken hem de turizm sektörüyle ilgilenmektedirler. Ayrıca otantik bir hayat yaşadıklarından dolayı turistleri, kendi ikamet ettikleri kara çadır(yurt)larda (keçi kılından imal) ağırlamaktadırlar. Ceyhan’daki en geniş toprağa sahip yörüklerdir. 4. 3. Horzum Yörükleri’nin Kullandığı Kozan- Yahyalı Kervan Yolu Horzum Yörükleri, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Yıldız Han soyundan Avşar Boyu (Sümer, 1999: 274)’na mensup bir obadır. En kalabalık olarak Kozan’ın kuzeyindeki en Bu yol ve güzergahları, kendisi İmamoğlu’nda yerleştirilerek besicilik yapan, bu yolları daha önceden kullanan, 1958 doğumlu, ilkokul mezunu Karaevli Yörüğü İzzet Topal’dan öğrendik. Karaevli Yörüğü İzzet Topal ile özel görüşme 21 Nisan 2012. 2 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 316 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler bilindik yaylası olan Horzum Köyü’nde meskundurlar. Horzum Yaylası, ovada- Kozan’da oturanlar için bir yayladır ancak Horzum Obası için yayla, Yahyalı’dır. Horzum Yörükleri’nin Yahyalı’ya gitmek için kullandıkları yol; Kozan’dan DağılcakHorzum- Çulluuşağı- (Üsküyen Geçiti) Akkaya- Feke- Bahçecik Köyü- Mansurlu- YedigözDikme- Yahyalı güzergahıdır. Bu yol üzerinde Akkaya (Sayar 1994: 40; Sayar 1996: 58; Sayar 2003: 63; Salman 2008: 140), Feke (Altay 1965: 70-71; Ünal-Girginer 2007: 449; Salman 2007: 130-148), Mansurlu'da (Sayar 1996:55vd.; Sayar 2004: 4, 6; Ünal-Girginer 2007: 453) Roma kalıntıları tespit edilmiştir. 4. 4. Sakar Yörükleri’nin Kullandığı Feke-Kayseri Kervan Yolu Sakarlar, Oğuz Boy Teşkilatı’ndaki Bozoklar’ın Gün Han soyundan Alkaevli Boyu’na mensup bir obadır (Kuzucu 2003). Büyük çoğunluğu Kozan- Feke arasına yerleşmiştir. Yaylaya göçerken uzun bir yol katederler. Yayla olarak göçtükleri bölge Erciyes ve Kayseri arasıdır. (Sümer, 1999: 274) Feke- Saimbeyli- Belcik Yaylası- Develi yol çatı= Tufanlı Köyü- Şanşa Köyü- Bel (Kayseri- Adana il sınırı) - Sarıkaya- Eşelik- Bakırdağı (Daşçı)- Yeniköy- Madazlı- Ayvat HacıDeveli- Erciyes Yaylası- Kayseri. Bu yol üzerinde Feke (Altay 1965: 70-71; Ünal-Girginer 2007: 449; Salman 2007: 130-148) ve Saimbeyli (Sayar 1994: 40; Girginer 2004: 63- 64; Ünal-Girginer 2007: 504- 505; Salman 2007: 142vd.) Antik dönemde önemli merkezler olarak tespit edilmiştir. 4. 5. V(F)arsaklar’ın Kullandığı Yayla yolları V(F)arsaklar, Oğuz Boy Teşkilatı’nda Üçoklar tarafında yer alan kalabalık bir topluluktur. Çukurova’da 14. yüzyılda Ramazanoğulları Beyliği’ni kuran Oğuz Boyları arasında olup, 15. ve 16 yüzyıllarda Kozan, Kadirli, Feke ve Düziçi bölgelerine yayılmışlardır. 18. yüzyılda ortaya çıkan Kozanoğulları Ailesi de V(F)arsak’tır. Kozan, Kadirli, Feke ve Düziçi’nin kuzey bölgeleri, bu topluluğun yaylası olmuş, bölgedeki en önemli yol güzergahlarını ve geçitlerini bunlar korumuştur. Özellikle iskan edildikleri bölge, Kuzey Mezopotamya ile Orta Anadolu (Kapadokya) arasında bağlantıyı sağlayan yol ve geçitlere sahiptir. Asur Ticaret Kolonileri (M.Ö. 1950-M.Ö. 1750) Çağı’ndan beridir kullanılan ve Hitit İmparatorluk Devri’nin en önemli güzergahı olan, Kayseri’yi Gezbel üzerinden Akdeniz’e ve Suriye’ye bağlayan, bölgenin en önemli ikinci güzergahı olan yol, Toroslar’ın kolu olan Tahtalı Dağları üzerinden geçer (Alkım, 1959: 59-60; Ünal-Girginer, 2007: 41). Kuzeye çıkıldığında da Orta Anadolu'ya- Kültepe'ye ve daha ilerisine gidilir (Alkım, 1959: 69, 61-64; Ünal-Girginer, 2007: 41). Bahadır Alkım'ın 1959 yılında araştırma yaptığı, bir bölümüne Akyol (Ağyol) denilen, Çiçekli Dere Yolu veya Mazgaç Beli- Bağdaş Beli Yolu'na paralel olarak haritalandırdığı ikinci yol, burasıdır. Günümüzde de Adana-Sivas-Kayseri yolu olarak kullanılan önemli bir güzergahtır. Burası, 19. ve 20. yüzyılda Çukurova’nın tarihini araştırmak için bölgeye gelen Avrupalı ve bizden, gezgin ve bilim insanlarının araştırma yaptığı güzergahtır. Ancak bu yolun yaklaşık 40 km. lik bir bölümü, tarihte asıl kullanılan ana yol güzergahı olmayıp, ana yol olan bölüm bilinen güzergahın daha doğusundan geçen bir güzergah olmalıdır. Günümüzde bilinen yol ile asıl güzergah üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde, Üsküyen Geçidi’nin güneyindeki Cevizlidere Kervan Yolu’nun, ne zaman olduğu bilinmeyen bir dönemde yine bilinmeyen bir sebepten dolayı kapanmasından dolayı, asıl ana yol güzergahı bırakılıp, yolun güneye yönelmesi ile şimdiki bilinen güzergah kullanılmaya başlanmıştır. Cevizlidere Yolu’nun gittiği güzergaha bakılınca, kavşak noktası olarak Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Köyü ve Kalesi görülmektedir. Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Köyü ve Kalesi, doğudan Meryemçil Beli, Bağdaş Beli üzerinden The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 317 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Elmedere (Almadere) Geçidi güzergahının Üsküyen Geçidi’ne bağlandığı yolu kontrol etmektedir. Ayrıca Batı yönünde Cevizlidere’den Üsküyen Geçidi’ne açılır. Kuzeyinde ise Kayadarlığı geçidi ile Üsküyen’in kuzeyine çıkan yola hakimdir. Başka bir deyişle Üsküyen Geçidi’nin hem güneyine hem de kuzeyine çıkan yolların ortasındadır. Kuzeydoğusunda da Tenkerli - Tekeç yolu ile Feke’ye bağlanır. Bu yol üzerinde, günümüzde tamamen ortadan kalkan ve yerel ağızda “kiske” denilen metruk bir yapı bulunmaktaydı. Ayrıca Kale, güneyden Karasis Kalesi - Kozan yolu ile de denize doğru giden yola açılır. Köydeki kale Ortaçağa tarihlenmiştir. Ancak köyün çevresindeki yol güzergahları üzerinde Geç Roma Dönemi anıtsal kaya mezarları tespit edilmiştir3. Esasen bu yol güzergahı ve Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Kalesi, Tenkerli- Tekeç Güzergahı ve bu yol üzerindeki anıtsal kaya mezarlarına, Çukurova’nın tarihi için yapılan araştırmalarda rastlanmamaktadır. Burada bahsi geçen bütün yerleşimler V(F)arsaklar’ın meskun oldukları yaylalar ve köylerdir. Aslanlı Bel- Meryemçil Beli- Bağdaş Beli- Mazgaç Beli olarak doğu- kuzey bağlantısını sağlayan geçitler üzerindeki yolları Kayseri ve Niğde’ye bağlayan, Elmedere (Almadere) Geçiti de yine V(F)arsaklar’ın yerleşim sahası içindedir. Çukurova Tarihi için yapılan araştırmalarda Elmedere (Almadere) Geçiti’nden de bahsedildiğine rastlanmamıştır. Ancak görülen odur ki, Mezopotamya-Kültepe bağlantısını sağlayan anayol güzergahlarından biri de Almadere (Elmedere) Geçidi üzerinden Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Kalesi- Cevizlidere bağlantısı olmalıdır. Zira bu rota Feke üzerinden Mansurlu Köyü doğrultusunda Kültepe’ye kadar uzanmaktadır. 5. Aladağ-Pozantı Vadisi’nde Kullanılan Yayla Yolları Bu vadi çok geniş bir alanı kaplar. Bölgede bulunan kaleler ve yerleşimler, yolun önemini göstermektedir. Buradaki yol, günümüzde üzerinde büyük bir baraj yapılan Çatalan'dan geçip, Eğlence'ye buradan da Postyağıbasan Köyü'ne, sonra Gerdibi, Hamidiye, Kamışlı çizgisi boyunca Orta Anadolu'ya çıkar. Sarıçiçek (Ürgenç 2014: 49), Yeniköy (Gireğe) (Ürgenç 2014: 51), İğşa (Işa) (Salman 2007: 92; Ürgenç 2014: 47), Tarmıt (Tamrut) (Salman 2007:86-87; Ürgenç 2014: 43), Hotalanı (Salman 2007: 84; Ürgenç 2014: 41) Kaleleri bu güzergah boyunca uzanır. Bu yerleşimlerden Eğlence’de Geç Bizans Dönemi’ne tarihlenen bir kilise kalıntısı ve sadece üç ayağı kalmış olan Bizans Dönemi’ne tarihlenen bir de köprü bulunmaktadır (Salman 2007: 50-53). Postyağıbasan Köyü’nde büyükçe bir yapı kalıntısı (Salman 2007: 88), Gerdibi Köyü’nde de Eğni Kalesi bulunmaktadır (Salman 2007: 90). Ayrıca Kamışlı Köyü’nde bir kilise kalıntısı vardır (Salman 2007: 60). Meydan'dan kuzeybatıya giden bu yol günümüzde çok sapadır. Gerdibi'nden sonra da çok dik bir vadiden geçer. Posyağıbasan Kalesi'nin güneyinde bir de Yanık Kalesi bulunmaktadır. Bölgenin en merkezi kalesi Meydan Kalesi'dir (Kobaner-Kobaner 2000: 173-174; Salman 2007: 9; Ürgenç 2014: 37 ). Meydan'dan kuzeye Kapızbaşı (Şelaleler)'ne giden bir başka yol daha vardır. Bu yolun üzerindeki kemerli köprülerden de anlaşıldığı gibi, Roma Döneminden sonra da kullanılmıştır. Kapızbaşı’ndan Kapadokya'ya giden bu güzergâh boyunca da, gözetleme kuleleri ve Bizans Kaleleri görülür. Bu güzergâh, Mansurlu üzerinden Kapızbaşı'na ulaşır. Bu köylerin doğusundan gelen güzergâh, Kozan'dan itibaren, Kozan- Tepecikören- Akdam- SalmanlıKuytucak- Savruk- Marankeçili- Mansurlu (İnderesi)- Yahyalı'dır. Burası, Yukarı Seyhan 3 Tenkerli Köyü'nden 1968 doğumlu, Sosyoloji Bölümü mezunu Mehmet Arık ile Uğurlubağ Köyü'nden 1978 doğumlu lise mezunu Reşit Bedir vasıtasıyla bu yollar, anıt mezarlar ve kiske kalıntısı görülmüştür ve haberdar olunmuştur. 24 Ağustos 2012, Uğurlubağ Köyü The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 318 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Havzası ile Ceyhan Havzası arasındaki bağlantıyı sağlar. Bu yolu kullanan Salmanlı Obası, Oğuz Boy Teşkilatı’nda Bozoklar Kolu’nun Yıldız Han Soyu’ndan Avşar Boyu’na bağlı bir obadır. Bu güzergahtaki Akdam- Helenistik dönem (Ünal-Girginer 2007: 418; Salman 2007: 144), Marankeçili ve Mansurlu Roma Dönemi yerleşimi (Sayar 2001: 279-281; Ünal-Girginer 2007: 489) olarak tespit edilmiştir. Meydan'dan batıya yönelen yol, Mahsiret Yaylası'ndan Pozantı'ya geçer. Mahsiret Yaylası'nda da bir Bizans Kalesi bulunmaktadır, ayrıca antik bir yerleşim merkezi de mevcuttur. Kaleardı mevkiinde bir mozaikli zemin tespit edilmiştir (Sayar 2003: 59-71; Salman 2007: 122). Sonuç Malazgirt Savaşı'nın ardından Anadolu'nun Türkleştirilmesi sırasında Tarsus, Adana, Misis, Anazarba gibi önemli merkezlerle birlikte bütün Çukurova 1082/1083 yılında Anadolu Selçukluları'nın hakimiyetine girmiştir. Selçuklu Türklerinin bu hakimiyeti Haçlı seferleri yüzünden uzun sürmedi. Haçlı savaşlarının yarattığı karışıklıktan yararlanan Bizans İmparatorluğu, bölgedeki Ermeni Tekfurluklarını güçlendirerek, Çukurova’daki hakimiyetlerini kaybetmemeye çalışmıştır. Bu sırada bölgede bulunan çok sayıda kale ve yerleşim Ermeniler tarafından kullanılmıştır. Memlük Sultanı Baybars’ın 1277 tarihinde bölgeye hakim olmasıyla, Moğol Hükümdarı Abaka Han’ın zulmünden kaçan Oğuzlar, Sultan Baybars tarafından bölgeye yerleştirilmişlerdir. Bu arada, burada Bizans’ın idaresinde bulunan Ermeni Tekfurlarıyla Oğuzlar arasında mücadeleler devam etmiş, Çukurova bir çok defalar el değiştirmiştir. 14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Çukurova tamamiyle Oğuzlar’ın yönetimine girmiştir. Tarih boyunca diğer kavimlerin yaptığı gibi, Oğuzlar bölgeye geldiklerinden itibaren, bölgedeki isimleri kendi kültür ve dilleri doğrultusunda değiştirmişler, yerleştikleri yerlere özellikle kendi boy, oymak ve aile isimlerini vererek, buraları yurt edinmişlerdir. Günümüzde bölgedeki yer isimlerinin tamamı Türkçe veya Türkçeleşmiş isimlerdir. Oğuzlar, genelde göçebe hayvancılığa dayalı ekonomik ve sosyal hayatlarından dolayı, Toros Dağları içindeki, tarihin derinliklerinden bu yana kullanılan, geçitleri ve yolları kullanarak Çukurova’dan yüksek yaylalara veya Orta Anadolu’ya göçmektedirler. Bu göç yolları üzerinde Antik yerleşimler, kaleler, anıtsal kaya mezarları bulunmaktadır. Günümüzde bölgede meskun olan Oğuz Boy ve Obaları’nın yaylaya çıkmak için kullandıkları güzergahlar takip edilmiş, bölgede tarih boyunca çeşitli kavimlerin çeşitli maksatlarla kullandıkları yolların ve güzergahların üzerindeki, antik yerleşimler, kaleler ve anıtsal kaya mezarlarına dikkat çekilerek, henüz üzerinde araştırma yapıldığına rastlanmayan üç adet yol güzergahı ve önemli bir kavşak olan Elmedere (Almadere) Geçiti belirlenmiş, bu yollar üzerinde yine araştırmalarda bahsedilmeyen Uğurlubağ (Hefkereyebakan) Kalesi ve çevresindeki antik yapılar görülerek, önemlerinden bahsedilmiştir. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 319 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler KAYNAKLAR Alkım, U.Bahadır (1959), "Güney-batı Antitoros Bölgesinde Eski Bir Yol Şebekesi", Belleten XXIII/89, 59-73. Altay, M.H. (1965). Adım Adım Çukurova, Adana. Bossert, Helmut, T. (1948), Karatepe'de Bulunan Fenike - Eti Bilinguisleri, Ankara. Buyruk, Hasan, (2013), “Çukurova Toros Dağları’nda bir Ortaçağ Yapısı: Maran Kalesi”, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Dergisi, Erzurum, 45- 63. Çalışkan, M., Aydın, A. Aydınoğlu, Ü. Kerem, F. (2009). Mersin Ören Yerleri, Kaleleri, Müzeleri, İstanbul. Edwards, R. W. (1987). The Fortificiations of Armenian Clicia, Washington. Erzen, Afif, (1940), Kilikien bis zum Ende der Perserherrschaft, Leipzig. The Gertrude Bell Project - Newcastle University- gertrudebell.ncl.ac.uk/ Girginer, K. S. (2000), “Tepebağ Höyük (Adaniia) Kizzuwatna Ülkesinin Başkenti miydi?” Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı, İstanbul. 70-85. Girginer, K. S. (2004), “Adana Yüzey Araştırmaları 2003 Tufanbeyli - Saimbeyli”, ANMED 2, 63-67. 320 Goetze, A.(1940). Kizzuwatna and the Problem of Hittite Geography, London. Gökbel Ahmet, (1994), Anadolu’da Varsak Türkmen’leri ve bunların dini folklorundaki gelenek ve değişmeler (Yayımlanmamış doktora tezi).Kayseri. Hellenkemper, H. (1976). Burgen Der Kreuzrıtterzeit in der Grafschaft Edessa Und im Königreich Kleinarmenien, Bonn. Herodotos, Herodot Tarihi, Çev. M. Ökmen, Istanbul, 1983. Kanat, Cüneyt, (2000) "Memlûkler ve Çukurova", Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana Köprü Başı, Hazırlayanlar: Erman Artun-M. Sabri Koz, İstanbul, 101. Kaplan, Aytül (2015), Hellenistik ve Roma Dönemi’nde Kilikia Pedias (Çukurova) Yerleşimleri, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Kobaner, M., Kobaner, İ. (2000). "Çukurova'nın Antik Çağ Yolları " Efsaneden Tarihten Bugüne Adana Köprübaşı, İstanbul, 169-177. Tarihe, Kurt, Mehmet, (Nisan 2006). “M.Ö. I. Bin yıl Asur-Anadolu İlişkilerinde Kilikya Bölgesi”,Belleten, Cilt LXX, Ankara, 257/ 1-25. Kurt, Mehmet, (2008). “Que Ülkesi ve Yeni Asur Devleti’nin Anadolu Politikası Bakımından Önemi”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt X, Sayı 3, 117-133. Kurt, Mehmet. (2009a) “Kilikya’da Yeni Asur Egemenliği ve Yerel Güçler”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya, 21/ 327-337. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 Çukurova’ya Yerleşen Oğuz Boyları Ve Obaları’nın Kullandıkları Yayla Yolları Üzerindeki Antik Yerleşimler Kurt, Mehmet. (2009b) “Kronikler Işığında Ovalık Kilikya’nın Yeni Babil Devleti İç Stratejik ve Ekonomik Önemi”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Konya,22/ 185195. Kuzucu,Kemalettin, (2003), Sivasta Meskun Bir Türkmen Topluluğu, Osmanlılar Döneminde Elbeyliler, Sivas Sempozyumu, Sivas. Ptolemaeos, Geographia, ed. Nobbe, Lipsiae, 1845. Salman, İsmail. Adana Valiliği, Adana İlçeleri Kültür Envanteri I, Ulusoy Ofset, Adana, 2007 Salman, İsmail. Adana Valiliği, Adana İlçeleri Kültür Envanteri II, Ulusoy Ofset, Adana, 2008 Sayar, M.H.(1994).“Kilikya’da Epigrafi Ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 1993” Araştırma Sonuçları Toplantısı, XII/ 39-60. Sayar, M. H. (1996), “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi-Coğrafya Araştırmaları, 1994”, Araştırma Sonuçları Toplantısı XIII/I, 55- 75. Sayar, M. H. (1999), “Antik Kilikya’da Şehirleşme”, Türk Tarih Kongresi Bildirileri, XII/I, 193-216. Sayar, M.H.(2001). “Kilikya’da Epigrafi Ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2000” Araştırma Sonuçları Toplantısı XVIII/2, 275- 288, Ankara. Sayar, M. H. (2003). “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2001”, Araştırma Sonuçları Toplantısı ,20/2, 59-70. Sayar, M. H. (2004). “Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları 2002”, Araştırma Sonuçları Toplantısı, 21/1, 155-168. Strabon, Antik Anadolu Cografyasi (Geographika: XII, XIII, XIV), Çev. Adnan Pekman, İstanbul, 1993. Streck, "Ermeniye", İA, c. IV, (1977), s. 321. Sümer, Faruk (1963), "Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar (Fetihden XVI. yüzyılın ikinci yarısına kadar)", DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi (TAD), I/1, 1-108. Sümer, Faruk, (1992), Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul. Sümer, Faruk, (1999), Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri- Boy Teşkilâtı- Destanları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul. Turfan, K.(1941)." Eski Önasya Kronolojisinin Mühim Bir Noktası" Araştırmaları, Dil ve Tarih Coğ.Fak. Neşriyatı No:1. İstanbul. Sümeroloji Ünal, Ahmet, (2000). “Adana'da Kizzuwatna Krallığı Taş Devrinden Hitit Devleti'nin Yıkılışına Kadar Adana ve Çukurova Tarihi”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprü Başı, (Eds: S. Koz-E. Artun), İstanbul, 43-69. Ünal, Ahmet. Girginer, Kasım Serdar, KİLİKYA-ÇUKUROVA İlkçağlardan Osmanlılar Dönemine Kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji, İstanbul 2007. Ürgenç, O. (2014). Çukurova’nın Kaleleri, Adana. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 311-321 321