2012 Kadem vakfı Sofie’nin dünyası [ÜMİT KIYAK] [Belgenin özetini buraya yazın. Özet, genellikle belgenin içeriği hakkında kısa bir bilgidir. Belgenin özetini buraya yazın. Özet, genellikle belgenin içeriği hakkında kısa bir bilgidir.] Sofie’nin dünyasından çıktım. Maalesef yazar okuduğum kağıt yapraklarla sınırlandırdı mutluluk verici ve tamamen yabancı olduğum bu dünyadaki yolculuğumu. Tabi ne kadar mutluluk verici olsada bazen kendimi şunu demekten alıkoyamadım ¨neden albay sofieyle oynuyor felsefe öğretmeni alberto mu herşeyi kurguluyor yoksa o da mı sofieyle oynuyor¨ diye. Ama sonunda gördümki Sofie bir rüyada ayrı bir dünyada. Ve bende o dünyayı izliyorum hissederek. Keşke diyorum yazar benide alsaydı sofie nin rüyasına benide atsaydı o sahnelerin içine ve bende bu kitabın kahramanlarından biri olsaydım. Gerçi kimse hayatına müdahale edilmesini istemez ama gördümki binbaşının yaptığı sürprizler müdahaleler sofienin düşünce ve görüşleri daha iyi anlamasına ve yorumlamasını sağlıyor. Mesela hegel’ in felsefesine girmiş danimarkalı bir filozoftan söz edecekken aniden kapının çalınması kapıdaki kızın Alice Harikalar Diyarından geldiğini söylemesi Sofie’ yeiçecek ikram etmesi ve sofienin bu içeceği içmesiyle tümtanrıcılık ve teklik felsefesini daha doğrusu romantiklerin evrensel ruhunu daha iyi özümsemesi gibi örnekler sofienin olduğu kadar bizimde kitabı daha rahat ve keyifli bir şekilde anlamamıza oldukça yarar sağlıyor. Kitabı okurken şunu daha iyi anladımki felsefede öğreti denilen şey yok. Çünkü felsefeciler genelde birbirlerini savunmuyorlar. Bir konuda sayısızca fikir var ve hiçbiri birbirine uymuyor. Felsefecilerde zaten bunu amaçlıyor. Sokratesten anımsıyorum Sokrates annesinin ebe olduğunu ve insanların konuşma sanatını ebelerin doğurma sanatına benzettiğini söyler. Çocuğu doğuran kişi ebe değildir, ebe yalnızca doğuma yardımcı olur. Sokrateste kendisine ve diğer felsefecilere düşen şeyin insanların doğruyu doğurmasına yardımcı olduğuna inanır. Felsefe öğretmeni Alberto Knox’ ta tam bunu belirtiyordu işte ¨insanın içinde kavradığı şeydir gerçek bilgi ¨ diyerek. Çünkü gerçek kavrayış insanın içinden gelir başkalarına felsefe öğretilemez. Zaten felsefeyi herkeste yapamaz. Hani bir hikaye vardır Thales’ in hizmetçisi birgün göğü izlerken ayağı takılır ve kuyuya düşer Thales’te burnunun dibini göremeyen uzaklardan ne istiyor der. Bu güzei bir örnek bence bu açıdan. Tabi görüyoruz ki bizden önce yaşamış insanlardan gelenek yoluyla dalga bize ulaşmış düşünceler bizim düşünme biçimimizi etkiliyor ve şekillendiriyor. Ama bir felsefi soruya farklı çağlarda verilmiş farklı cevaplardan anlıyoruz ki bu düşünceler daima doğru kalmıyor. Her dönemde felsefi sorulara farklı cevaplar veriliyor. Her dönem insanlar aynı sorularla muhatap oluyor ve verdikleri cevaplar değişiyor. Demekki yazarın bize savunduğu fikir gerçekten doğru. Yani tüm insanları ilgilendiren ortak sorular var ortada. Biz nereden geldik, neden yaşıyoruz..vs. çünkü biz dünyanın parçasıyız ve bunun farkındayız. Bu yüzden bu sorulara cevap aramayada devam edeceğiz. Yazar Sofie’ yi gezdirirkrn dikkat ettim de vize yasağı olmamasına rağmen nedense bir türlü Akdeniz kıyılarının doğu yakasına izin vermiyor. Sofie Mısır Mezopotamya Toroslar Anadolu’yu hiç tanımadığı bir dünyada yaşıyor. Bu bence Sofie ve dünyasına büyük bir haksızlık. Neolitik dönemlerden beri dünya uygarlıklarının gelişmesine büyük katkıları olmuş , medeniyetlere beşiklik etmiş dünyanın bu önemli havzasını Sofie’ nin tanımaması büyük bir talihsizliktir. Bu da bizim Sofie’ nin dünyasını anlamamızı biraz zorlaştırıyor. Birazda düşündürüyor tabi. Önsözde Geothe’den alıntı yaparak üç bin yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik insandır diyor. Vede özellikle antik yunan çağına karşılık gelen üç bin yılla başlatıyor insanlık tarihini. Bugün yapılan birçok bilimsel araştırma günümüzün çekirdek şekillenmelerinin daha öncesine dayandığını tespit ediyor. Hem kendi öz nüvelerinden koparılmış ve hemde kuru ansiklopedik bir dizilimden ibaret olan felsefe Sofienin dünyasını ne kadar güzelleştirip zenginleştirsede bu Sofie’ yi avrupalı düşlerinide Avrupa ile sınırlandırmış. Sofie rüyada olunca tabi şunu da ifade etmeliyim ki Sofie’nin yaptığını yapamadım bir türlü. Yani sofie yaşadıklarının bir rüyadan ibaret olmadığının farkında tabi yaşamınında bir rüyadan ibaret olmadığının farkına varınca Alberto ile bu işe bir son veriyorlar albay ile roller değişiyor. Ama ben rüyadayken mi yaşıyorum yoksa yaşıyorken mi rüyadayım hala karar veremedim. Belkide kelebeğimdir..