ZOONOT*K ENFEKS*YONLAR

advertisement
ZOONOTİK
ENFEKSİYONLAR

DSÖ omurgalı hayvanlar ve insanlar arasında doğal olarak iletilen
hastalıklar ve enfeksiyonlar olarak tanımlamaktadır.

Enfekte hayvan veya hayvan ürünü ile temas

Su

Gıda

Solunum yoluyla

Artropod vektörler yoluyla

Ateş

Baş ağrısı

Halsizlik

Yorgunluk

Kas ağrısı
KENEYLE TAŞINAN ZOONOTİK
ENFEKSİYONLAR
KAYALIK DAĞLAR BENEKLİ ATEŞİ

Etken pleomorfik zorunlu intrasellüler organizma Ricekettsia ricketsii dir

Geyik , kemirgenler ,atlar ,büyükbaş hayvanlar kediler ve köpekler zoonotik
konaklardır.

Ateş

Baş ağrısı

Halsizlik kas ağrısı

Lap

Karın ağrısı

Bulantı kusma

Hepatoseplenomegali

Klasik klinik tablo ateş, döküntü ve kene ısırığı

Döküntü 2.-4. günlerde ortaya çıkmakta küçük ağarmış eritamoz pembe
maküller olarak ortaya çıkmaktadır. Elllerde ayaklarda başlayıp gövde ye
doğru yayılmaktadır
TANI VE TEDAVİ

Immunglobin G ımmünglobin M

Nötropeni

Trombositopeni

KCFT

Hiponatremi

Serum antikor titresinde artış

İmmünflorason test cilt biyopsisi yada kültür ile teyit edilebilir.

Doksisiklin 100 mg 2*1 7 gün
LYME HASTALIĞI

Spiroket olan borrelia burgdorferi dir. Ixodes geyik kenesi

Birinci aşama merkezi açıklağa sahip eritemli plak eritama migrans ile
başlar

Vakaların %80 inde mevcuttur 2-20 gün arasında gelişmekte ve vaskülitin
bir lezyonu olarak ortaya çıkmaktadır tedavisiz 3-4 haftada geriler.

İkinci aşama birkaç gün ile 6 ay arasında ortaya çıkmakta

Ateş

Adenopati

Nöropatiler

Kardiak anomaliler ( AV blok, miyoperikardit)

Artrit (oligoartiküler)

Döküntü

Üçüncü aşama yıllar sonra ortaya çıkar

Kronik artrit

Miyokardit

Subakut ensefalopati

Aksonal polinöropati

Lökoensefalopati
TANI

Kliniktir

PCR

Floresan immunoesey

Western immunoblot
TEDAVİ

Doksisiklin 100mg 2*1 amoksisilin 500 mg 3*1 14-21 gün

Seftiriaxon 2 gr iv 14-30 gün

200 mg doksisiklin tek doz
EHRLICIOSIS

Ehrlichia türünün neden olduğu gram negatif pleomorfik kokobasiller

10 gün ile 2 hafta için degörülen

Ateş baş ağrısı halsizlik mide bulantısı kusma diyare karın ağrsı ve eklem
ağrısı

Böbrek yetmezliği solunum yetmezliği

Lab lökopeni trombositopeni kcft yüksekliği
ANAPLAZMOZ

Anaplasma phagocytophilum etkendir

ıxodes scapularis cinsi keneler vektördür

Ateş

Üşüme

Baş ağrısı

Kas ağrısı

Lab: trombositopeni lökopeni kcft yüksekliği

Tedavi doksisiklin
KENEYLE TAŞINAN TEKRARLAYAN ATEŞ

Borrelia spiroketleri neden olur ornithodoros keneleri ( yumuşak keneler)
vektördür ve başlıca zoonotik kaynaklar vahşi kemirgenlerdir.

Ateş , üşüme , sefalji ,kas ağrısı , eklem ağrısı ,karın ağrısı ve genel halsizlik

Lab: lökositopeni ve trombositopeni

Tanı Wright giemsa boyalı periferik kan yaymaları karanlık saha mikroskopisi

Tedavi doksisiklin yada eritromisindir.
KOLORADO KENE ATEŞİ

Reoviridea familyasındaki coltivirus türünün bir RNA virüsüdür. Vektör ağaç
kenesidir zooonotik kaynaklar geyik dağ sıçanı ve kirpidir.

Ateş

Üşüme

Baş ağrısı

Kas ağrısı

Fotofobi

Maküler veya peteşial döküntü olabilir

Tedavi destek tedavisidir
TALUREMİ

Etken gram negatif nonmotil kokobasil olan frencisella tularensis tir. Başlıca
zoonotik kaynaklar tavşan ve geyiktir.

Ülseroglandüler tip

Glandüler

Oküler

orofrangial

Tifoidal

Pnömotik tip
BABESİYOZ

Kenelerle taşınan sıtma benzeri bir rahatsızlıktır

Babesia macroti ve B.equi ıxodeas keneler vektör olarak işlev görmektedir

Zoonotik kaynaklar evcil memeliler kemirgenler ve geyiktir

Yaygın halsizlik

Anoreksia

Ateş

Üşüme

Kas ağrısı

Hemolitik anemi

Lab: hemoliz

Trombositopeni

Kcft yüksekliği

Böbrek yetmezliği

Tanı periferik yaymada eritrosit içinde halka şeklinde parazit görülmesiyle
konulur

Tedavi azitromisin+atovuon yada klindamisin+kinin 7-10 gün
ŞARBON

Bacillus grubu içerisinde yer alan, sporlu bir basil olan Bacillus anthracis’dir.

B. anthracis, Gram pozitif, aerop veya fakültatif anaerop, endospor
oluşturan, 1.2-10 μm uzunluğunda ve 0.5-2.5 μm kalınlığında olabilen bir
basildir.

Pratikte kullanılan dezenfektanlara dirençlidir. Ancak yüksek
konsantrasyonlarda formaldehid (%5-10), gluteraldehid (%2-4), hidrojen
peroksid ve perasetik asit etkilidir.

Deri şarbonu

Akciğer şarbonu

Gastrointestinal şarbonu
DERİ ŞARBONU

Deri şarbonu, şarbon sporlarının kesik, kaşıma veya sinek ısırması gibi küçük
travmalarla deriye inokülasyonu ile oluşur.

Kırmızı ufak bir makül, kabarır ve papül görünümünü alır. Bir-iki gün içinde
lezyon genişler, üzerinde vezikül oluşur. Vezikülün ortası çökük, içi sıvı ile
doludur. Bu lezyonun etrafı ödemli ve eritemli bir alan ile çevrili olup
ağrısızdır.

Komplike olmayan deri şarbonu;

a. Hafif deri şarbonu: Etrafı hafif eritemli tipik deri lezyonun (< 4 cm çaptan
küçük) bulunması,hafif ateş (< 38oC) olması veya hiç sistemik
semptomların olmaması (Resim 2). Lökosit sayısı normal sınırlarda veya hafif
yükseklik olabilir.

b. Ağır deri şarbonu: Yaygın eritem, indurasyon, büllöz değişiklikler ile
beraber geniş deri lezyonlarının olması (Resim 3 ve 6). Bu lezyonlara
sistemik semptomların eşlik etmesi; ateş, taşikardi, takipne, solunum sıkıntısı,
baş ağrısı gibi. Hastalarda genellikle lökositoz vardır.

1. Komplike deri şarbonu;

a. Toksemik şok: Deri lezyonu ile beraber sistemik semptomların bulunması;
ateş,taşikardi, takipne, toksemi, şuur değişikliği, hipotansiyonun (sistolik kan
basıncı < 90 mmHg) gibi. Lökositoz veya lökopeni görülebilir. Hastanın
diğer kan biyokimyasında da değişiklikler görülebilir.

b. B. anthracis’in primer deri lezyonundan lenfohemotojen yolla yayılması
sonucu bakteriyemi, menenjit veya pnömoni gibi klinik tabloların gelişmesi.
AKCİĞER ŞARBONU

B. anthracis sporlarının inhalasyonu sonucu inhalasyon şarbonu gelişir.
İnhalasyonile alveollere ulaşan sporlar, alveoler makrofajlar tarafından
fagosite edilir. Mediastinal lenf düğümlerine taşınır. Bakteri orada çoğalır,
toksinlerini oluşturur. Lenf düğümlerinde hemorajik nekroz gelişir. Hemorajik
mediastinit ve bunu bakteriyemi takip eder. Bazen sekonder pnömoni
gelişebilir.
GASTROİNTESTİNAL ŞARBON

Orofaringeal şarbon: Lezyon, ağız mukozası, dil, tonsil, farinks arka
duvarındayerleşebilir. Klinik tablo, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, boyunda
ağrılı lenfadenit, yüksek ateş ve toksemi ile karekterizedir. Orofarinksteki
lezyon, ülsere ve üzeri beyaz-gri membranla kaplıdır.Ağır bir klinik tablodur.
Sepsis ve toksemi sonucu hastalar kaybedilir. Tedaviye rağmen ölüm oranı
%50’ dir.

Barsak şarbonu: Lezyon, barsakta en sık terminal ileum veya çekum
bölgesinde yerleşir. Mide, duodenum ve proksimal ileumda daha az
oranda yerleşir. Hastalarda bulantı, kusma, karın ağrısı, hematemez, kanlı
ishal vardır. Semptomlar başladıktan 2–4 gün sonra süratle asit gelişir. Asit
sıvısının rengi açık veya pürülan olabilir. Klinik tablo gittikçe kötüleşir. Ağır
toksemi, sepsis ve septik şok gelişerek hastalar kaybedilir.

1. Kesin tanı koydurucu testler; Hastadan alınan klinik örnekten B.
anthracis’in izolasyonu ve bakterinin doğrulanması

2. Tanıyı destekleyen laboratuar testleri;

Kan veya diğer doku örneklerinden yapılan preparatın polikrom metilen
mavisi(M’Fadyean reaksiyonu) ile veya Gram boyası ile boyanarak
kapsüllü basilin görülmesi,

Klinik örnekte PCR ile B. anthracis DNA’sının pozitif olması,

c- İmmünohistokimyasal boyama ile klinik örneklerde B. anthracis’in
gösterilmesi,

d- Serolojik testler.
BRUSELLOZ

Brucella bakterisi, 0.6-1.5 μm boyunda, küçük, Gram negatif, hareketsiz,
spor oluşturmayan, aerop veya mikroaerofil özellikte kokobasildir.

Ateş

Artralji

Sırt ağrısı

Dispepsi

Karın ağrısı

Halsizlik

baş ağrısı

sırt ağrıs

terleme

dikkat kaybı

• Akut bruselloz: Hastalık semptomlarının süresi 8 haftadan az ise, hastalar
bu grupta değerlendirilir. Hastalar genellikle bakteriyemiktir, yüksek ateş ile
beraber diğer sistemik semptomlar eşlik eder.

• Subakut bruselloz: Hastalık semptomlarının süresi 8-52 hafta arasında
olan hastalar subakut bruselloz olarak değerlendirilir.

• Kronik bruselloz: Hastalık semptomlarının süresi 1 yıldan daha uzun olan
hastalar bu grupta değerlendirilir. Hastalık semptomları daha hafiftir. Kan
kültür pozitiflik oranı oldukça düşüktür.

• Lokalize form: Herhangi bir organ tutulumunda ise hastalık fokal veya
lokalize olarak tanımlanır. Fokal hastalık akut formun komplikasyonu olarak
görülebileceği gibi, kronik brusellozun klinik tablosuna da eşlik edebilir.
TEDAVİ
TOKSOPLAZMOZ

Toxoplasma gondii tarafından oluşturulan protozoal bir enfeksiyondur.

Trofozoit (takizoid): Hızlı çoğalan formdur, akut enfeksiyondan sorumludur.

Ookist: Sadece kedide bulunan formdur. Kedilerin ince barsak
hücrelerinde aseksüel ve seksüel üreme sonucu olgunlaşmamış ookist olur
ve dışkı ile atılır.

Doku Kistleri/Bradizoit: Yavaş çoğalan latent formdur. Kronik enfeksiyonda
dokularda görülür. Her organda görülebilir.
KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI

Sağlam kişide akut edinsel toksoplazmoz: Çoğunlukla asemptomatiktir.
Olguların %10- 20’si semptomatiktir. Akut enfeksiyon, çoğunlukla birkaç
ayda kendini sınırlamaktadır. En sık lenfadenopati (LAP) ile bazen
mononükleozis sendromu tablosu ile (ateş, gece terlemeleri, boğaz ağrısı,
LAP, miyalji, hepatosplenomegali, atipik lenfositoz) seyredebilmektedir.
Lenfadenopatili formda en sık sevikal LAP görülür, ancak ama herhangi bir
lenf nodu da tutulabilir. Bazen koryoretinit (unilateral) gelişebilir.

İmmün yetmezlikli hastada akut enfeksiyon: Lenfoma ve hematolojk
malignitesi olanlar, transplant alıcıları ve AIDS hastaları gibi özellikle T-hücre
yetmezliği olan kişiler enfeksiyonun ağır seyri için risk altındadır. En sık
santral sinir sistemi (SSS) tutulumu görülür. Toksoplazma ensefaliti; sıklıkla
fokal SSS lezyonu şeklinde görülür. Lezyonlar genellikle (%70-80) multipl ve
bilateraldir. Bazen tek olabilir. Bu hastalarda pnömoni tablosu da
gelişebilmektedir. Bilateral yaygın intersitisiyel tutulumla seyreder.

Koryoretinit; göz ağrısı ve görme kaybı olabilir.

Sağlam kişide oküler toksoplazmoz: T. gondii en önemli retinit (%25-85)
sebeplerinden biridir. Genellikle konjenital enfeksiyonun, 20-30 yaşlarında
ortaya çıkan geç bulgusudur. Nadiren de akut enfeksiyona bağlı olarak
gelişebilir. Konjenital enfeksiyona bağlı koryoretinitte tutulum bilateral iken,
edinsel olanda unilateraldir.

Konjenital enfeksiyon: Annenin gebelikteki akut enfeksiyonuna bağlı
olarak ortayaçıkan formudur. Konjenital enfeksiyonun insidansı, annenin
enfekte olduğu trimestr ile ilişkili olarak, sıklığı ve şiddeti değişebilmektedir.
En düşük insidans birinci trimestrde,en yüksek insidans üçüncü trimestrde
görülmektedir. Eğer anne birinci trimestrde enfekte olmuş ve tedavi
edilmemişse konjenital enfeksiyon oranı %10-25’dir ve oluşan tablo şiddetli
(düşük, ölü doğum, semptomatik konjenital enfeksiyon) olabilmektedir.

Konjenital enfeksiyonun klasik triadı: İntrakraniyal
kalsifikasyonlar+hidrosefali+ koryoretin

Ayrıca nörolojik bulgular (ansefalit, epilepsi, mental/motor retardasyon),
anemi, sarılık, raş, pnömoni, trombositopeni görülebilir.ittir.

Serolojik yöntemlerden biri ile (SF-DT, IHA, IFA, ELISA) önceden seronegatif
olduğu bilinen bir olgunun son 1 ayda seropozitif hale geldiğinin
saptanması,

Çift serum örneğinde Toxo IgG’nin ≥4 kat titre artışının gösterilmesi,

Tek serum örneğinde capture veya double sandwich ELISA ile Toxo IgM’in
pozitif bulunması, Toxo IgG pozitif iken Toxo IgG-avidite testi ile düşük
avidite saptanması,

Vücut sıvıları (amnion sıvısı, BOS, kan) veya doku kesitlerinde (plasenta,
fetal dokular vb.) T. gondii takizoitlerinin gösterilmesi.

Primetamin, 100–200 mg yükleme dozunu takiben (2 gün), 25–50 mg
idame tedavi verilir (4–6 hf).
Download