Temel Makroekonomi Sorunları ve Politika Araclari

advertisement
Ekonomi II
15.Bölüm:Temel Makroekonomi
Sorunları ve Politika Araçları
Doç.Dr.Tufan BAL
Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK’in Temel Ekonomi kitabından
faydalanılmıştır.
2
15.1.Ekonomik Büyüme Sorunu
• Ekonomik Büyüme: Ekonominin üretim
kapasitesinin artırılması ve dolayısıyla daha
fazla mal ve hizmet üretilmesidir.
• Zaman içinde bir taraftan ülkenin üretim
faktörlerindeki artışlar, diğer taraftan teknoloji
düzeyindeki gelişmeler nedeniyle ekonominin
üretim kapasitesi artar ve daha fazla mal ve
hizmet üretilmesi olanağı ortaya çıkar.
• Yeni yatırımlar sonucu artan sermaye
miktarı ülkede daha fazla istihdam ve gelir
yaratır.
3
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• Ekonomik büyüme, reel GSYİH veya reel
GSMH’daki artış oranı ile ölçülür.
• Reel GSYİH ve reel GSMH’nın tam olarak neyi
belirttiğini ve aralarındaki farkı daha önce
görmüştük.
• Bir yıl içindeki (t yılında) GSYİH’daki artış
oranını (ekonomik büyümeyi) bulmak için
kullanılacak formül sadeleştirilerek aşağıdaki
şekilde formül edilebilir;
4
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• Ekonomik büyüme
oranını yüzde olarak
belirtmek için sonucu
100 ile çarpmak
lazımdır.
• Bu formüle reel GSYİH
rakamlarını kullanarak
1980-2006 döneminde
her yıl için Türkiye’de
ekonominin büyüme
oranının ne olduğunu
hesaplayabiliriz.
5
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• Bu formüle rakamları yerine koyarsak 19802006 döneminde her yıl için Türkiye’de
ekonominin büyüme oranı:
=0,0486= %4,86
• 1981 yılında Türkiye’deki ekonomik büyüme
%4,86 olmuştur. Bunun yorumu;
• Türkiye’de 1981 yılında üretilen mal ve hizmetler
1980 yılında üretilen mal ve hizmetlere göre
%4,86 daha fazladır.
6
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• 2001 yılında Türkiye’de üretilen mal ve hizmetler 2000
yılında üretilen mal ve hizmetlere göre %7,39 daha azdır
şeklinde yorumlanır.
Bir Dönemdeki Değişmeler
• 1980-2006 döneminde Türkiye ekonomisindeki ortalama
yıllık büyüme oranını bulmak için:
• YO=Y1980=50.296, Yn=Y2006=155.732,
n=2006-1980=26
7
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• Reel GSYİH’daki büyümenin yanı sıra kişi
başına düşen reel GSYİH’daki büyüme de çok
önemlidir.
• Reel GSYİH artışı artarken diğer taraftan nüfus
de arttığı için, kişi başına düşen gelirde artış
olup olmadığı, var ise ne oranda olduğu önem
kazanmaktadır.
• Türkiye’de 1980-2006 döneminde her yıl için
kişi başına reel GSYİH’daki büyüme Tablo
15.2’de gösterilmiştir.
8
15.1.2.Ekonomik Büyümenin Ölçülmesi
• 1981 yılındaki kişi
başına düşen reel
GSYİH’nın büyüme
oranı,
9
15.1.3.Ekonomik (Konjonktürel) Dalgalanmalar
• Zaman içinde ekonomide üretim ve istihdamda
dalgalanmalar (artışlar ve azalışlar) olur.
• Ekonomik faaliyetlerdeki düzenli olmayan bu
devri dalgalanmalara ekonomik (konjonktörel)
dalgalanmalar denir.
• Ekonomik dalgalanmaların iki safhası ve iki
dönüm noktası vardır.
• Safhalar, genişleme ve daralma, dönüm
noktaları da zirve ve diptir.
10
15.1.3.Ekonomik (Konjonktürel)
Dalgalanmalar
11
15.1.3.Ekonomik (Konjonktürel)
Dalgalanmalar
• Ekonominin genişleme safhasında ekonomide
talep ve dolayısıyla üretim ve istihdam
artmaktadır.
• Daha sonra genişleme bir zirveye ulaşır.
• Zirveden sonra talep ve dolayısıyla üretim
ve istihdamda azalmaların başlamasıyla
birlikte ekonomide daralma başlar.
• Daralma bir noktada dibe vurur ve ondan
sonra ekonomide tekrar bir canlanma ve
genişleme safhası başlar. Ekonomide bu
düzensiz devri dalgalanmalar sürer gider.
12
15.1.3.Ekonomik (Konjonktürel)
Dalgalanmalar
• Ekonomik dalgalanmaları, reel GSYİH trendini
(reel GSYİH’nın uzun dönem gelişme eğilimini)
bulup, gözlemlenen reel GSYİH değerlerinin bu
trendinin etrafında nasıl bir seyir gösterdiğine
bakarak incelenebilir.
• 1981-2001 döneminde Türkiye ekonomisindeki
dalgalanmaları, her yıl için hesaplanan büyüme
oranları ile regresyon analizi ile elde edilen
%4,28’lik uzun dönem ortalama yıllık büyüme
oranı arasındaki farkı alıp, bu farkların nasıl bir
seyir gösterdiği Tablo ve Şekil aşağıdaki gibidir.
13
15.1.3.Ekonomik (Konjonktürel)
Dalgalanmalar
14
15.2.Enflasyon Sorunu
• Enflasyon: Fiyatlar genel seviyesinde sürekli artışı
ifade eder.
• Hükümetlerin ulaşması gereken ekonomik
hedeflerinden biri istikrardır.
• İstikrar, üretim ve daha çok fiyat istikrarı için
kullanılır. Fiyat istikrarından ise enflasyonun
kontrol altında alınması kastedilmektedir.
• Enflasyon, sınırlı kaynakların yanlış
yönlendirilmesine neden olur; etkinlik, adil gelir
dağılımı ve büyüme gibi temel ekonomik
hedeflerin elde edilmesini güçleştirir.
• Enflasyon oranı ayda %50’yi geçtiğinde
hiperenflasyon olarak adlandırılır.
15
15.2.2.Enflasyonun Ölçülmesi
• Enflasyon Oranı: Fiyatlar genel düzeyindeki
artış oranının hesaplanması şeklinde ölçülür.
• Mikroekonomide tek bir piyasadaki fiyat
değişmesiyle ilgilenirken, makroekonomide
bütün piyasalardaki fiyatlar ve bu
fiyatlardaki değişmeler ile ilgilenilir.
• Fiyatların ağırlıklı ortalamasına fiyatlar genel
düzeyi denir.
• Fiyat düzeyindeki değişmelere ise fiyatlar
genel düzeyindeki değişmeler denir.
• Fiyat düzeyleri genellikle fiyat indeksleri
şeklinde hesaplanır.
16
Dünyada Enflasyon Oranları (2007)
17
15.2.2.1.Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
• Ürün piyasalarında mal ve hizmetlerin fiyatları
üretici fiyatları veya perakende fiyatları ile
ele alınıp incelenebilir.
• TÜFE, perakende fiyatlara göre hesaplanan
endekstir.
• Tüketicinin satın alıp tükettiği mal ve
hizmetlerin her birine tüketicinin bütçesinden
ayırdığı pay oranında ağırlık verilir ve mal ve
hizmetlerin ortalama fiyatları bu mal ve
hizmetlere verilen ağırlıklara göre hesaplanır.
18
15.2.2.1.Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
• Tüm mal ve hizmetlerin hesaba katılması
olanaksız olduğundan dolayı, bütün bu mal ve
hizmetleri en iyi temsil edecek şekilde belli bir
sayıda mal ve hizmet ele alınır ve bunların
fiyatlarındaki değişmeler incelenir.
• Ele alınan mal ve hizmetler bir mal sepetini
oluşturur ve sepetteki mal ve hizmetlerin her
birine orta sınıf vatandaşın bütçesinden ayırdığı
paya göre bir ağırlık verilir.
• 2010 yılındaki mal sepetindeki madde sayısı
TÜFE için 446’a çıkarılmıştır.
19
Tüketici Fiyatları Endeksine Giren ve Çıkan
Ürünler İçin Bazı Örnekler
Giren
Nar
Vanilya
Sirke
Mayonez
Neskafe 3’ü bir arada
Elektrik sobası (İnfrared)
Çıkan
Nişasta
Bornoz
Radyatör
Sulama Hortumu
Streç Film
İğneciye ödenen ücret
Buzdolabı Poşeti
Scooter motosiklet
Uydu Alıcısı
Taşınabilir Bellek
Webcam (bilgisayar için)
Şeker ölçme aleti
20
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) 12 Ana
Harcama Grubu İçin Ağırlıklar (2010)
21
15.2.2.1.Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
• Bu mal ve hizmetlere verilen ağırlıkların toplamı
1’e eşittir.
• Her ayın belli bir gününde veya günlerinde
sepetteki mal ve hizmetlerin fiyatları öğrenilip
bu mal ve hizmetlerin fiyatlarının ağırlıklı
ortalaması bulunur ve bundan aylık TÜFE elde
edilir.
• Aylık TÜFE’lerden yıllık TÜFE hesaplanır.
• Aylık TÜFE’lerden yıllık TÜFE ve dolayısıyla
yıllık enflasyon oranı iki şekilde hesaplanır.
▫ 1)Bir önceki yılın aynı ayına göre % değişme,
▫ 2)Yıllık ortalama fiyattaki % değişme.
22
15.2.2.1.Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
1)Bir önceki yılın aynı ayına göre % değişme,
• 2004 yılının enflasyon oranını bulmak için 2004
yılının Aralık ayının TÜFE değerini 2003 yılının
Aralık ayının TÜFE değerine bölüp bundan 1’i
çıkarıp 100 ile çarparız.
• (Aralık 2004 TÜFE değeri /Aralık 2003 TÜFE
değeri)-1
=(113,86/104,12)-1=0,0935 (%9,35)
• Haziran 2004-2005 arasındaki enflasyon ise
=(116,81/107,21)-1=0,0895 (%8,95)
23
24
15.2.2.1.Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
2)Yıllık ortalama fiyattaki % değişme:
• 2004 yılının enflasyon oranını bulmak için
2004 yılındaki aylık endekslerin ortalamasını
2003 yılındaki aylık endekslerin ortalamasına
bölüp bundan 1’i çıkarıp 100 ile çarparız.
=(108,60/100,00)-1=0,086 (%8,6)
=Haziran 2004-2005=((1358,16/12)
/1249,61/12)-1=0,0869 (%8,69)
• Asaf Savaş AKAT (Enflasynometre)
25
15.2.2.2.Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)
• 2005 yılına kadar Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) tarafından toptan eşya fiyat endeksi
(TEFE) hazırlanıyordu.
• 2005 yılından itibaren TEFE yerine 2003
temel yıllı ÜFE hazırlanmaya başlandı.
• ÜFE, üreticilerin üretip sattığı hammadde,
ara mal ve nihai malların, vergiler, ulaştırma
masrafları, perakende ve toptan ticaret payı
hariç, fabrika çıkış fiyatlarıdır.
• 2010 yılındaki mal sepetindeki madde sayısı
ÜFE için 779’a çıkarılmıştır.
26
15.2.2.2.Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)
• ÜFE,
▫
▫
▫
▫
▫
1)Tarım ve avcılık, ormancılık
2)Balıkçılık,
3)Madencilik ve taşocakçılığı,
4)İmalat sanayi,
5)Elektrik, gaz ve su sektörlerini kapsamaktadır.
• TÜFE’de olduğu gibi, ÜFE’de de, yıllık endeksler
ve dolayısıyla enflasyon oranı aylık endekslerden
iki farklı yöntemle hesaplanır.
▫ 1)Bir önceki yılın aynı ayına göre % değişme,
▫ 2)Yıllık ortalama fiyattaki % değişme
27
15.2.2.3.GSYİH Deflatörü
• Nominal GSYİH’daki artışlar iki unsurdan oluşur.
• Üretimdeki artışlar ve fiyatlardaki artışlar.
• Reel GSYİH’daki artışlar ise sadece
üretimdeki artışları yansıtır.
• Nominal GSYİH’yı reel GSYİH’ya böldüğümüzde,
GSYİH deflatörü diye adlandırılan bir fiyat
endeksi elde ederiz.
• Bu endeksteki değişmeler (% olarak) bize
enflasyon oranını verir.
28
15.2.2.3.GSYİH Deflatörü
• 1980-2006 yılları için
Türkiye’nin nominal
GSYİH, reel GSYİH ve
GSYİH deflatörü ile
GSYİH deflatöründe
değişmelerle ifade edilen
enflasyon oranı
rakamları gösterilmiştir.
• Enflasyon oranının
hesaplanmasında ise bu
formül;
29
15.2.3.Enflasyonun Ölçülmesinin Ekonomideki
Önemi
• Enflasyon önemli bir makroekonomik sorun
olduğundan, ölçülüp değerlendirmesi herkesi
ilgilendirir.
• Ev halkının geliri artabilir, ama fiyatlardaki
artış gelir artışından daha fazla ise alım
gücü azalabilir.
• Örnek olarak, bir ülkede enflasyon oranının
%60, memur maaşlarındaki artışın ise %40
olduğunu varsayalım.
• Bu durumda memurların reel maaşındaki
değişme oranını hesaplamak için;
30
15.2.3.Enflasyonun Ölçülmesinin Ekonomideki
Önemi
▫ Gyr=reel gelir artış oranı
▫ gYn=nominal gelirin artış oranı
▫ gP=enflasyon oranı
• Örneğimizde, gyn=0,40, gp=0,60 olduğuna göre,
reel gelirdeki artış oranı;
• Bunun anlamı, bir sene öncesine göre memurların reel geliri
%12, 5 azalmıştır.
• Memurların maaşı %40 artmış olmasına karşın, genel fiyat
düzeyi daha büyük bir oranda (%60) attığı için memurlar bir
sene öncesine göre daha az mal ve hizmet satın alabilecektir.
31
15.2.3.Enflasyonun Ölçülmesinin
Ekonomideki Önemi
32
15.3.İşsizlik Sorunu
15.3.1.İşsizlik Sorununun Önemi
• Kaynakların en verimli şekilde tam olarak
kullanılması üretim etkinliği ifade eder, eğer
kullanılmaz ise açık veya gizli her türlü işsizliği
ifade eder.
• Kaynaklar tam olarak kullanılmadığında toplum,
mevcut kaynaklar ve teknoloji düzeyi ile
üretebileceğinden daha azını üretiyor olacak ve
ekonomide verimsizlik söz konusu olacaktır.
• İşsizliğin yüksek düzeyde olmasının ekonomik
maliyetinin yanı sıra sosyal maliyeti de vardır.
33
15.3.2.İşsizlik İle İlgili Bazı Kavramlar
• İşsiz:Yaşı 15 veya daha fazla olup bir iş
bulamayan, fakat cari ücret düzeyinde
çalışmaya hazır olan ve bir iş bulmak için
çaba gösteren kimsedir.
• Bir ülkede işsizler ile çalışanların toplamı
işgücünü oluşturur.
• İşsizler sayısının işgücüne bölümü ise işsizlik
oranını verir ve aşağıdaki formül ile hesaplanır.
34
15.3.2.İşsizlik İle İlgili Bazı Kavramlar
• Türkiye’de işsizlik ile ilgili en önemli kaynak
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Hane Halkı
İşgücü Anketleri’dir.
• Türkiye’de işsizlik oranını hesaplarken, işgücü
olarak sivil işgücünü ele almaktadır.
• İşsizlik oranı kent ve kır ayrımına göre de
verilmiştir.
• Tablo 15.7’de görüldüğü gibi, 2001 yılında
başlayan ekonomideki daralma 2001 yılında da
devam etmiş, ortalama işsizlik oranı 2001’de
%8,4 iken, bu oran 2002 yılında %10,3
olmuştur.
35
36
Tablo: IX.1- Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler(1)
2005 2006 2007
2008
Yıllık
2010
Yıllık
Yıllık
Ocak
Şubat
48.359 49.174 49.994
50.772
51.323
51.360
46,2
46,9
45,8
45,9
Sivil İşgücü
22.455 22.751 23.114
23.805
23.523
Sivil İstihdam
20.067 20.423 20.738
21.194
2.388 2.328 2.376
15 ve Daha Yukarı Yaştaki Nüfus
İşgücüne Katılma Oranı
İşsiz
46,4
Yıllık
2009
46,3
Ocak
Nisan Mayıs( Haziran Temmuz
Ağustos
Eylül
52.150 52.223 52.287 52.360 52.431 52.503 52.572
52.645
52.718
50,0
49,7
49,1
23.582
24.753 24.831 25.179 25.572 25.901 26.239 26.260
26.166
25.907
19.873
19.779
21.162 21.267 21.741 22.501 23.055 23.488 23.478
23.195
22.973
2.611
3.650
3.802
3.591
3.564
3.438
3.071
2.846
2.751
2.782
2.971
2.934
47,5
Şubat
47,5
Mart
48,2
48,8
49,4
50,0
İstihdam Oranı (%)
41,5
41,5
41,5
41,7
38,7
38,5
40,6
40,7
41,6
43,0
44,0
44,7
44,7
44,1
43,6
İşsizlik Oranı (%)
10,6
10,2
10,3
11,0
15,5
16,1
14,5
14,4
13,7
12,0
11,0
10,5
10,6
11,4
11,3
Kent
12,8
12,2
12,0
12,8
17,2
18,1
16,5
16,3
15,6
14,2
13,4
13,1
13,2
14,0
13,9
6,3
6,2
6,8
7,2
11,8
11,9
10,3
10,3
9,7
7,6
6,4
5,5
5,5
6,2
6,3
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (%)
13,5
12,7
12,6
13,6
18,5
19,3
17,6
17,5
16,7
14,9
13,8
13,4
13,6
14,5
14,3
Genç Nüfusta İşsizlik Oranı (%)
19,9
19,1
20,0
20,5
27,9
28,6
25,9
25,5
24,6
21,2
19,8
19,1
19,5
21,1
21,2
Tarım
5.154 4.907 4.867
5.016
4.333
4.378
5.039
5.040
5.197
5.619
5.831
6.233
6.284
6.178
5.999
Sanayi
4.178 4.269 4.314
4.441
4.079
4.016
4.281
4.308
4.301
4.381
4.470
4.536
4.575
4.525
4.489
Hizmetler (*)
10.735 11.247 11.557
11.737
11.461
11.385
11.842 11.919 12.243 12.501 12.754 12.719 12.619
12.492
12.485
İnşaat
1.107 1.196 1.231
1.241
1.035
1.023
1.632
1.542
1.520
14.913 15.516 15.871
16.178
15.540
15.401
16.123 16.227 16.544 16.882 17.224 17.255 17.194
17.017
16.974
Kır
Sivil İstihdamın Sektörel
Dağılımı
Tarım Dışı İstihdam
1.161
1.133
1.263
1.418
1.517
1.580
37
38
15.3.2.İşsizlik İle İlgili Bazı Kavramlar
• Eksik İstihdam: Düzenli işleri olmayan, geçici
işlerde çalışan kimseleri kapsar.
• İşsizlik oranı üç aylık dönemlere göre,
• Kent ve kır ayrımına göre de farklılık
göstermektedir.
39
Dünyada işsizlik oranları (CIA, 2011)
40
2009 Yılı İtibariyle Dünyada İşsizlik Oranları
41
2008 Yılı İtibariyle Türkiye’de İşsizlik Haritası
42
15.3.3.Nedenlerine Göre İşsizlik Türleri
• Nedenlerine göre üç türlü işsizlik vardır:
▫ 1.Friksiyonel (geçiçi) işsizlik
▫ 2.Yapısal işsizlik ve
▫ 3.Konjonktürel işsizlik
1.Friksiyonel (Geçiçi) İşsizlik
• İşgücüne yeni katılıp iş arayanları, daha iyi bir iş
bulmak için işinden ayrılmış olanları ve bazı
firmaların kötü yönetim sonucu iflas edip
piyasadan ayrılmaları sonucu geçici olarak işsiz
kalıp iş arayanları kapsar.
• Bu kişiler eninde sonunda bir iş bulacaklardır.
• Fakat iş bulmaları zaman alacaktır.
43
15.3.3.2.Yapısal İşsizlik
• Çeşitli mal ve hizmetlere olan talepteki değişmeler,
teknolojideki değişmeler ve uluslararası rekabetteki
değişmeler sonucu, farklı mal ve hizmetlerin
üretilmesi için gerekli emek talebi yapılarındaki
değişmeler sonucu ortaya çıkar.
• Örneğin, ucuz emek gücüne sahip gelişmekte olan
ülkeler uluslararası rekabette emek-yoğun sanayi
sektörlerinde daha ucuza mal üretip, Batı’daki
rakiplerine karşı bir üstünlük sağlamışlardır.
• Batı’da bu sektördeki firmaların birçoğu bu ülkedeki
firmalarla rekabet edemeyip kendi ülkelerindeki
üretimlerine son vermişlerdir.
44
15.3.3.2.Yapısal İşsizlik
• Bunun sonucu olarak Batı ülkelerinde bu
sektörlerde çalışan işçilerin çoğu işsiz kalmıştır.
• Diğer taraftan Batılı ülkeler bazı alanlarda
eğitilmiş ve beceri sahibi olan işçilere daha fazla
ihtiyaç duymaktalar. Bu alanda işsizlik yerine,
nitelikli eleman bulma zorluğu yaşanmaktadır.
• Bu tür işsizlik uyumsuzluk işsizliği diye de
adlandırılır.
• Yapısal işsizliğin giderilmesi için batı ülkelerinde
yeniden eğitim programlarına büyük önem
verilir.
45
15.3.3.3.Konjonktürel İşsizlik
• Konjonktürel işsizlik:
Ekonomik dalgalanmalar
sonucu ortaya çıkan
işsizliktir.
• Özellikle, yetersiz talep
nedeniyle üretimde bir
daralma ve durgunluk
olduğunda birçok işçi işin
kaybeder ve ekonomi tekrar
canlanıp büyüme aşamasına
geçene kadar bu kimseler
işsiz kalırlar.
• Makroekonomik analizlerde
üzerinde asıl duyulan, bu
işsizlik türüdür.
46
15.3.3.3.Konjonktürel İşsizlik
• Geçici ve yapısal işsizlik her zaman vardır,
konjonktürel işsizlik ise ekonominin canlanıp
genişlemesi ile yok edilebilir.
• Önemli olan bunun için gerekli ekonomi
politikası araçlarının doğru olarak
kullanılmasıdır.
• Geçici işsizlik, iş arayanlarla işçi arayanları bir
araya getirecek daha etkin bir örgütlenme ve
iletişim ile, yapısal işsizlik ise yeniden eğitim
programlarına ağırlık verilerek azaltılabilir.
47
15.3.4.Makroekonomik Analizlerdeki İşsizlik ve
Tam İstihdam Kavramları
• Geçici işsizlik ve yapısal işsizlik ekonomide her
zaman var olduğu için bu ikisinin toplamına
doğal işsizlik ve doğal işsiz sayısının işgücü
sayısına bölünmesi ile elde edilen katsayıya
da doğal işsizlik oranı denir ve aşağıdaki formül
ile hesaplanır:
48
15.3.4.Makroekonomik Analizlerdeki İşsizlik ve
Tam İstihdam Kavramları
• Ekonomide her zaman minimum bir doğal
işsizlik bulunacağından önemli olan, var ise,
konjontürel işsizliğin yok edilmesidir.
• Tam istihdam, ekonomide konjonktürel
işsizliğin bulunmadığı, yalnızca doğal işsizliğin
bulunduğu durumu ifade eder.
• Makroekonomik modellerde tam
istihdam düzeyinde üretimden bahsedilirken
söz konusu olan bir miktar geçici ve yapısal
işsizlik bulunduğu, buna karşı konjontürel
işsizliğin bulunmadığı üretim düzeyidir.
49
15.3.5.Ekonomide İstihdam ve Ücret
Düzeylerinin Belirlenmesi
• Arz ve talep modelini
emek piyasasına
uygulayarak denge ücret
düzeyini ve denge
istihdam düzeyini
belirleyebiliriz.
• Şekil 15.3’de de
görüldüğü üzere, uzun
dönemde arz ve talepte
artışlar olur ve arz
eğrisi ile talep eğrisi
sağa doğru kayar.
50
15.3.5.Ekonomide İstihdam ve Ücret
Düzeylerinin Belirlenmesi
• Genellikle talepteki artışlar arzdaki artışlardan
fazla olup, zaman içinde denge reel ücret
değeri ve istihdam edilen işçi sayısı artış
gösterir (Şekil 15.4)
51
15.4.İç ve Dış Borçlar Sorunu
• Bütçe ve dış ticaret artışları (daha doğrusu
cari işlemler açığı) iç ve dış borçlanmalara neden
olur.
• Bir devletin iç ve dış borçları arttıkça ekonomik
hedeflerin elde edilmesi güçleşir. Ülke, içinden
çıkılması zor bir bataklığa sağlanır.
• Türkiye’de olduğu gibi, devlet bu borçların
faizlerini ve ana parasını ödemekte zorlanır
ve bu da ekonomik büyüme, adil gelir
dağılımı, etkinlik ve istikrar hedeflerini çok
olumsuz etkiler.
52
15.4.1.Bütçe Açıkları ve İç Borçlar
• Tablo 15.8’e
baktığımızda,
Türkiye’de 1980’den
bu yana devlet
bütçesinin her yıl açık
verdiğini görürüz.
53
15.4.1.Bütçe Açıkları ve İç Borçlar
• Devletin gelirleri giderlerini karşılayamamakta,
devlet her yıl borç almaya ve faiz ödemeye
devam etmektedir.
• Bazı yıllar devletin gelirleri faiz ödemeleri
dışındaki giderleri bile karşılayamamakta ve faiz
dışı denge açık vermektedir.
• Halbuki arzu edilen faiz dışı dengenin fazla
vermesi ve bu faiz dışı fazlanın milli gelire
oranının da %6’nın üstünde olmasıdır.
54
15.9.Konsolide Bütçe Dengesi
Değerlerinin GSYİH’ya Oranları (%)
• O zaman devletin iç borçları
döndürülebilir (ödenebilir)
olmakta ve bu oran arttıkça da
iç borçlar sorunu bir çözüm
yoluna girmiş sayılmaktadır.
• Konsolide bütçe dengesine
ilişkin gelir, faiz dışı gider,
gider, denge ve faiz dışı denge
değerlerinin GSYİH’ya oranları
Tablo 15.9’da verilmektedir.
55
15.9.Konsolide Bütçe Dengesi
Değerlerinin GSYİH’ya Oranları (%)
• Devletin iç borç stoku
rakamları da Tablo
15.10’da
verilmektedir.
56
15.4.2.Ödemeler Dengesi ve Dış Borçlar
• Bir ülkenin mal ihracatı ile mal ithalatı arasındaki farka dış
ticaret dengesi denir.
• Bir ülkenin mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı
arasındaki farka net yatırım gelirlerinin ve cari transferlerin
eklenmesi ile elde edilen değere de cari işlemler dengesi
denir.
57
15.4.2.Ödemeler Dengesi ve Dış Borçlar
• İhracat ile ithalat arasındaki
fark pozitif ise dış ticaret
dengesinde bir fazlalık,
negatif ise bir açık söz
konusudur.
• Tablo 15’e bakacak olursak,
1980-2006 yıllarında
Türkiye’nin dış ticaret
dengesi her yıl, cari işlemler
dengesi ise bir çok yılda açık
vermiştir.
58
15.4.2.Ödemeler Dengesi ve Dış Borçlar
• Cari Giderler: Kamu hizmetleri gerçekleştirilirken
birkaç kullanımda tüketilen mallar ve hizmetler için
yapılan giderlerdir. Üretim gerçekleştirilirken söz
konusu olan tüketime yapılan ödemeler, cari giderlerdir.
• Örneğin Emniyet birimlerinin ısınma, elektrik, kırtasiye
giderleri, çalışanlara yapılan maaş ve ücret ödemeleri,
sigorta giderleri vb. giderler birer cari giderdir.
• Transfer Giderleri: Devletin ve diğer kamu yönetim
organlarının herhangi bir mal veya hizmet alımı
olmaksızın karşılıksız olarak satın alma gücünün kişi
veya gruplara aktarılması suretiyle yaptığı giderlerdir.
• Sosyal hizmetler, yardımlar, öğrenci bursları, gazilere
ödenen maaşlar, vergi iadeleri, ihracatı teşvik amacıyla
yapılan sübvansiyonlar (mal ve hizmetlerin fiyatlarının
ucuzlatılması), kamu borçlarının faiz ödemeleri transfer
giderlerine birer örnektir.
59
15.4.2.Ödemeler Dengesi ve Dış Borçlar
60
61
62
15.4.2.Ödemeler Dengesi ve Dış Borçlar
• 2004 yılından itibaren
cari açık her yıl gittikçe
büyümekte ve Türkiye
için ciddi bir durum
yaratmaktadır.
• Dış borçlar ise 1994 ve
2001 yılları hariç, her yıl
artmaya devam etmiştir.
• 2007 yılının ikinci üç
aylık döneminde,
Türkiye’nin dış borç
stoku 226.335 milyon
dolara ulaşmıştır.
63
64
15.5.Makroekonomi Politikasının Temel
Araçları
• Hükümetler, yukarıda incelediğimiz ekonomik
büyüme, enflasyon, işsizlik, iç ve dış borçlar
sorunlarıyla baş edebilmek için
makroekonomi politikası uygularlar.
• Makroekonomi politikasının temel araçları
maliye politikası, para politikası ve dış ticaret
ve döviz kuru politikalarıdır.
65
15.5.1.Maliye Politikası
• Hükümetin vergilerde ve harcamalarında değişiklikler
yaparak ekonomiyi etkilemeye çalışmasına maliye
politikası denir.
• Vergi oranlarının arttırılması veya azaltılması, bazı yeni
vergilerin konması veya bazı mevcut vergilerin
yürürlükten kaldırılması, devlet harcamalarının
arttırılması veya azaltılması ve devlet harcamalarının
yapısındaki değişiklikler, ekonomide tasarrufları,
yatırımları, tüketim harcamalarını ve dolayısıyla üretim,
istihdam ve fiyat düzeyi gibi makro değişkenleri
etkileyerek, ekonomiyi istikrar ve tam istihdam
düzeyinde üretimin yapıldığı bir düzeye getirebilir.
• Ekonomide bir durgunluk var ise, ekonomiyi
canlandırmak için vergilerde indirimler, devlet
harcamalarında artırımlar yapılabilir.
66
15.5.2.Para Politikası
• Para politikası ekonomideki para miktarının ve
dolayısıyla faiz oranlarının değiştirilmesidir.
• Ekonomide bir durgunluk olduğu zaman para
miktarının artırılması faiz oranlarının azalıp
yatırımların ve tüketim harcamalarını artmasına ve
dolayısıyla ekonominin canlanıp genişlemesine
neden olabilir.
• Enflasyon durumunda ise, sıkı para politikası ile
faiz oranlarının artırılması ve dolayısıyla
ekonomideki aşırı talebin azaltılıp enflasyonun yok
edilmesi sağlanabilir.
• Para politikasını, hükümet ile işbirliği halinde
T.C.Merkez Bankası yürütür.
67
15.5.3.Dış Ticaret ve Döviz Kuru
Politikaları
• Dış ticaret politikası ithalatı ve ihracatı
etkileyecek şekilde gümrük vergilerinde değişiklikler
yapmak, kotalar koymak, kotaları kaldırmak ve
gümrük mevzuatında diğer bazı değişiklikler
yapmaktır.
• Döviz kuru politikası döviz kurunda
değişiklikler sağlayarak ithalat ve ihracatı
etkilemektir.
• Diğer faktörler sabit kalmak kaydıyla, reel döviz
kurunda bir artış ihracatın artmasına, ithalatın
da azalmasına neden olur.
• İhracatın artıp ithalatın azalması ise ekonomide
üretim ve dolayısıyla da istihdamda bir
canlanma ve genişlemeye neden olur.
68
İletişim Bilgilerim:
Doç.Dr.Tufan BAL
Süleyman Demirel Üniversitesi
Tarım Ekonomisi Bölümü ISPARTA
[email protected]
http://tufanbal.net
Download