HABERLER –13/01/2015 1 AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN

advertisement
AKŞAM
Hükümetten bir müjde de gurbetçilere
Başbakan Ahmet Davutoğlu: Yurt dışında doğum yapan
her anneye altın verilecek.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupalı Türk Demokratlar
Birliği tarafından Almanya Tempodrom Kongre
Merkezi'ndeki ‘Berlin Buluşması’ etkinliğine katıldı.
“DÜNYADAKİ DOĞUM YAPAN HER TÜRK ANNEYE
ALTIN VERİLECEK”
Başbakan olarak Berlin'e ilk ziyaretinde hediye ile
geldiğini anlatan Davutoğlu şunları söyledi, "Türkiye'de
aileye destek programı ilan ettik. Özellikle anneler,
çalışan annelere bir takım müjdeler verdik. Tabi
Türkiye'nin Sosyal güvenlik Kurumu sistemine bağlı
olarak çalışanlara yaptığımız bu ikramı, sizden
esirgeyemezdik. 2 hediye ile geldik. Bir, bundan sonra
sadece Türkiye'de değil yurt dışında nerede olursa
olsun, doğum yapan her anneye ilk altın devletten
olacak. Annelerimizi bu anlamda desteklemek için ilk
çocuğa, 300 TL ya da yarım altın, 2. çocuğa 400 TL, 3.
çocuğa ise 600 TL yani tam bir altın, hediye
devletimizden dünyanın her yerindeki vatandaşlarımıza.
Doğuma ibraz edilen, başkonsolosluğumuzda doğum
tescil edildiğinde inşallah bu hediyeyi de anneler alacak,
babalar da teşekkür edecek, hem anneye hem de
Türkiye Cumhuriyeti'ne. Yine bir çok gurbetçimiz için
vaktinde sıkıntı olan ve evlatlarını evlendirmek
istediğinde bir şekilde sıkıntıya karşılaşan bir durumdan
onları kurtarmak için inşallah 18 yaşına kadar kendi
çocuklarının çeyiz hesabı olarak, o çocukların evliliğine
yardım ve hazırlık anlamında tasarruf yapıldığı zaman,
bu tasarruf ne kadarsa onun yüzde 15'ini de devlet çeyiz
hesabı olarak vatandaşlarımıza verecek. İşte artık kendi
vatandaşlarının yeni doğan bebeğine bile altın takabilen
güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var"
AKŞAM
Milyonları ilgilendiren uyarı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Isı yalıtımına 2017 yılına
kadar teşvik vereceğiz. Ondan sonra yapmayan vergi ile
cezalandıracağız” dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ısı yalıtımı olmayan
binaların vergisine 2017’den sonra yüksek vergi
uygulayacaklarının sinyalini verdi.
NTV’nin canlı yayınında soruları yanıtlayan Şimşek ısı
yalıtımını sağlamak amacıyla 2017’ye kadar teşvik
vereceklerini belirterek “2017’den sonra da ısı yalıtımı
yapmayanları belki vergi politikasıyla cezalandıracağız.
Niye? Devlet olarak ne yapacağız? Her binanın enerji
verimliliği sertifikası olacak, bu kaçınılmaz bir şey. Bu
hem çevre hem cari açık hem de genel ekonomik
gidişat açısından çok önemlidir. Biz, enerjide üretimi,
dışa bağımlılığı konuşuruz ama en önemli kaynak enerji
tasarrufudur” dedi.
Enflasyon yüzde 5 olur
Şimşek bir soru üzerine “Petrol ortalama 50-60 dolar
aralığına inerse enflasyon yüzde 5’in altına bile inebilir.
Enflasyonda en önemli risk faktörü doların değer
kazanması. Kuraklık sadece enflasyonu değil büyümeyi
de olumsuz etkiledi. Son çeyrekte büyüme yüzde 3’ün
altına inmezse 2014’te büyüme yüzde 3 olur” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan ve
kamuoyunda ‘aile paketi’ diye bilinen ‘Ailenin ve
Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı’nın mali
açıdan bütçeye getireceği yükün hesaplanıp
hesaplanmadığı sorusu üzerine Şimşek program
üzerinde uzun süredir çalıştıklarını belirterek “Çocuk
başına ilave yardımların etkisinin yaklaşık 404 milyon
lira olmasını bekliyoruz” dedi.
Vergi reformu seçim sonrası
Maliye Bakanı Şimşek, gelir vergisi reformunun
seçimden sonra yapılacağını söyledi. Şimşek “Gelir
vergisi tasarısını seçim öncesi ele alınmasını çok
gerçekçi görmüyorum. Takdir meclisin. 17 Aralık
sonrasında Türkiye’nin karşısına birçok sorun çıktı. Bu
sorunlar içinde vergi reformu gecikti. Vergiyi tabana
yaymamız lazım. Yeni tasarı bunu öngörüyor. Seçim
sonrası ilk sıralarda gelir vergisi reformu gündeme
gelecek. Sadece şehir rantlarını vergilendireceğiz” dedi.
AKŞAM
Akdoğan: Sabotaj girişimleri olabilir!
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, katıldığı
televizyon programında gündemi değerlendirdi.
Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan
Akdoğan, "Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma
fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış
Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen
köprülerin atılmamış olması kazanım" dedi.
Akdoğan, "Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil.
Daha kararlı şekilde yol yüründüğünü hissediyorum"
diye konuştu.
HABERLER –13/01/2015
Akdoğan, ayrıca sabotaj girişimleri olabileceğini ifade
etti.
Akdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
- Türkiye ikircikli bir pozisyon üretti" iddiaları yanlıştır.
Her hafta, her ay İslam dünyasın kurbanlar veriliyor.
- Bu işin mağduru öncelikle Türkiye'dir, tehdit ortaktır. Bu
olayları lanetliyoruz ve "ortak mücadele verilmeli"
diyoruz. İslam ülkelerinde yaşandığında da aynı şekilde
kınanmalı. AK Parti teröre başvuran anlayışın tam
karşısında durur.
- Terör silahının namlusunun kime döneceği belli olmaz.
İslam dünyası dini etiketli örgüt saldırılarını eleştirmeli.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan
Akdoğan, "Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma
fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış
Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen
köprülerin atılmamış olması kazanım" dedi.
Akdoğan, "Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil.
Daha kararlı şekilde yol yüründüğünü hissediyorum" diye
konuştu.
Akdoğan, ayrıca sabotaj girişimleri olabileceğini ifade
etti.
"SİLAH BIRAKMADAN ÖNCEKİ ADIM..."
Kandil silahlı mücadeleyle neticeye ulaşma yanılgısına
kapıldı. Silah bırakmadan önceki adım silah bırakma
fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir. Bu anlayış
Kobani'de ciddi bir sarsıntı geçirdi. Türbülansa rağmen
köprülerin atılmamış olması kazanım.
Bu tür olaylarda takvim vermek doğru değil. Daha kararlı
şekilde yol yüründüğünü hissediyorum.
AKŞAM
Gülen'in ABD'deki okulu iflasa gidiyor
Paralel yapının ABD’deki en büyük okulu iflas ediyor. 2.8
milyon dolar borcu olan okulun başına ise hakkında
davalar açılan Caprice Yaoung baş idareci olarak
getirildi.
Paralel yapının ABD'deki en büyük eğitim kurumlarından
olan ve iflasın eşiğinde bulunan Magnolia Eğitim ve
Araştırma Vakfı bünyesindeki çok sayıda okul hakkında
dava açıldı. Magnolia okullarının finansal yönetimi,
finansal şeffaflığı, borç yönetimi ve göçmenlik
ücretlerine ilişkin tutarsız ödemeler dolayısıyla Eğitim
ve Öğretmenler birlikleri tarafından kapatılması istendi.
HAKKINDA ONLARCA DAVA VAR
Magnolia grubu bu durum karşısında bölgedeki en
tartışmalı eğitimcilerden olan ve hakkında davalarla
cezalar olan bir isme tutundu. 49 yaşındaki Caprice
Young daha önce Magnolia grubunu kurtarmak için her
türlü faaliyette bulunan ve aldığı kararlar dolayısıyla
ceza alan bir isim. ABD'nin California Eyaleti'nde 2003
yılında Los Angeles Eğitim Komitesi'ne yeniden
seçilmek için çalışmalar yapan 49 yaşındaki Caprice
Young bir anda Magnolia okullarının baş idarecisi
olmak için gelen iş teklifini kabul etti.
TARTIŞMALI ATAMA YAPILDI
Magnolia Okulları birçok konuda yönetmeliklere
uymadığı için kapanma tehlikesiyle karşı karşıyayken
şimdi de çok tartışmalı bir eğitimci olan Caprice Young'i
yeni Baş İdarecisi olarak atadı.
2.8 MİLYON DOLARLIK BORÇ İFLAS ANLAMINA
GELİYOR
Los Angeles Okul Bölgesi'nin son değerlendirmesine
göre Magnolia Eğitim ve Araştırma Vakfı 1.66 milyon
dolar açık vermekte ve denizaşırı bölgelerdeki okullara
2.8 milyon dolar borçlu ve bu durumda federal
kanunlara göre iflas anlamına geliyor.
EĞİTİCİLER İSTANBUL'DAKİ ÜNİVERSİTEDEN
GİDİYOR
Caprice Young okulları şöyle tanımlıyor: "Okulların odak
noktası matematik ve fen bilimleri. Okul tüm kültürleri
kucaklamak istiyor ve öğrencilerin büyük bölümü alt
gelirli Latin kökenli ailelerin çocukları. Magnolia Okulları
matematik ve fen bilimleri öğretmenlerini İstanbul'daki
bir üniversiteden getiriyor
HABERTÜRK
Tarihi toplantıda bunlar konuşulacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık edeceği ilk
Bakanlar Kurulu’na ilişkin toplantının gündemi,
sekretaryasını kimin yürüteceği, toplantı sonrası
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
2
HABERLER –13/01/2015
açıklamayı kimin yapacağı, toplantıya bakanlar dışında
katılım olup olmayacağı ve Erdoğan’ın hangi sıklıkta bu
toplantıları yapacağına ilişkin ayrıntılar netleşiyor.
Başlangıçta farklı tarihler ortaya atıldı ancak
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “19 Ocak’ta başkanlık
edeceğim” diyerek noktayı koydu. Beştepe’deki
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın başkanlık edeceği ilk Bakanlar Kurulu’na
ilişkin ayrıntılar netleşiyor.
Yeni dönemin ilkleri arasında yer alan toplantının
gündemi, sekretaryasını kimin yürüteceği,
toplantısonrası açıklamayı kimin yapacağı, toplantıya
bakanlar dışında katılım olup olmayacağı ve Erdoğan’ın
hangi sıklıkta bu toplantıları yapacağına ilişkin ayrıntılar
merak ediliyordu. Habertürk'te yer alan o ayrıntılar şöyle:
YATIRIMLAR: İlk toplantının gündemi yatırımlar ve
devam eden projeler. Erdoğan, bu başlık dışında tespit
ve değerlendirmelerini kurul üyeleriyle paylaşacak.
KİMLER KATILACAK: Toplantıya; bakanlar, Başbakanlık
Müsteşarı ve Bakanlar Kurulu Sekreteri’nin dışında
katılım yok. Gerek görülmesi durumunda ilgili
bürokratlar, konularıyla ilgili bölüme sunuş yapmak için
katılabilecek.
SÖZCÜ ARINÇ: Bakanlar Kurulu toplantısının ardından
gündeme ilişkin açıklamayı yurtdışı seyahat ya da başka
bir mazereti olmaması durumunda, bugüne kadar olduğu
gibi Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç yapacak.
HANGİ SIKLIKTA: Bakanlar Kurulu toplantılarının
bundan böyle Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında
hangi sıklıkta toplanacağına da bu toplantıdan sonra
karar verileceği belirtiliyor.
YENİ YAPILANMA: Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği altında oluşturulacak yatırımları izleme, dış
ilişkiler, güvenlik başkanlıkları için yürütülen hazırlıkların
da toplantıda konuşulması bekleniyor.
KISA GÖRÜNTÜ: Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki
toplantı ilk olacağı için toplantının başında TRT ve
Anadolu Ajansı kamerasına kısa bir görüntü verilecek.
Bu görüntü ve fotoğraflar basına dağıtılacak.
SABAH
Paralel'le mücadelede çember
daraltılacak
Paralel Yapı ile mücadelede devletin izleyeceği strateji
belirlendi. Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
toplantısında resmen "devlet düşmanı" haline gelen
yapıyla mücadelenin çerçevesi çizildi.
Buna göre Kırmızı Kitap'ta "Ulusal güvenlik tehdidi"
olarak yer alan Paralel Yapı'nın hangi alanlarda nasıl bir
tehdit olduğu her toplantıda güncellenecek. Her MGK
toplantısına, o toplantıya kadar geçen sürede Paralel
Yapı'nın deşifre edilen ve hakkında hukuki süreç
başlatılan faaliyetleri raporlanacak. Her MGK
toplantısında yapının faaliyet alanı, bağlantıları ve
izlediği yol netleştirilerek, bu alanlarda izlenecek
mücadele ayrı bir MGK kararı haline gelecek. MGK,
böylece Paralel Yapı etrafındaki çemberi daraltacak.
MGK'da belirlenen çerçevede nasıl tedbirler alınacağı,
tavsiye kararı olarak Bakanlar Kurulu'na gönderilecek.
Bakanlar Kurulu'nda AB çerçevesinde gündeme ek
olarak Paralel Yapı ile mücadeledeki gündem de rutin
olacak. Paralel Yapı ile mücadelenin sekreterliği de
MGK Genel Sekreterliği'nde olacak. Bakanlar
Kurulu'nda alınan kararlar ve bu kararların uygulanması
ile ilgili geri dönüşler, çalışmalar bir sonraki MGK'da
üzerinde durulmak üzere yeniden raporlanacak.
STRATEJİDE NOKTA HEDEFLER
Toplantılarda Paralel Yapı'nın tespit edilen faaliyet
alanları ile ilgili anlık kararlar alınacak. Paralel Yapı'nın,
hukuki süreçler sonucunda yada güvenlik bürokrasisi
tarafından tespit edilen faaliyetleri takip eden
dönemdeki toplantıda masaya yatırılacak. Faaliyetin
ulusal güvenliğe nasıl bir tehdit oluşturduğu ile ilgili
karar alınacak. Karar Bakanlar Kurulu'na gönderilecek.
Bakanlar Kurulu, o faaliyete yönelik tüm bakanlıkları
uyararak genel geçer bir tedbirden ziyade belirlenen o
faaliyete yönelik çalışmalar yapılmasını isteyecek.
Böylelikle tehdit bazlı çözümlerle, tüm riskler tek tek
ortadan kaldırılacak.
ZAFİYET ENDİŞESİ
Paralel Yapı ile mücadelede bu yöntemin
belirlenmesinde iki ana endişenin etkili olduğu öğrenildi.
Birincisi hukuki süreçlerin devam etmesi yargı
kararlarının kesinleşmemesi nedeniyle bürokrasinin
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
3
HABERLER –13/01/2015
adım atmaktan çekinmesinin giderilmesi. Bu yöntem ile
bürokrasinin hukuki süreçlerden endişesi kalmayacak.
İkinci endişe ise mücadelede olabilecek zafiyetlere karşı
güçlü tedbir geliştirilmesi. Devletin genel bir mücadele
söylemi belirlenmesi bazı alanlarda mücadele sürerken,
bazı özel alanlarda mücadelenin zarara uğramasına
neden oldu. Mücadele sadece emniyet ve yargı
bürokrasisinde kaldı. Yeni yöntem ile her dönem
mücadele edilecek alanın belirlenmesi ve bunun
Bakanlar Kurulu ve MGK Genel Sekreterliği
sorumluluğuna verilemesi, tüm birimlerin doğrudan
yönlendirilmesini ve tam mücadeleyi sağlayacak.
SABAH
‘Devletin hafızasını yok ettiler‘
Eski istihbaratçı Sabri Uzun, "İn" isimli kitabına
koymadığı bilgileri anlattı.
Uzun, Paralel çetenin polis imamı Kozanlı Ömer'in
ABD'ye girişinde el konulan laptopundaki bilgilerin bir
CD'ye yüklenerek FBI aracılığıyla Türkiye'ye gönderildiği
ancak kaybolduğunu söyledi.
İşte Uzun'un çarpıcı açıklamaları:
ARŞİVLERİ ÇOK SAĞLAM: Örgütün arşivi çok sağlam.
Bunu Yaşar Büyükanıt olayında gördüm. 1985'te Kuleli
Askeri lisesinde 80 cemaatçiyi kovduğu için tam 26 yıl
sonra intikam aldılar.
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ: TİB'de sadece ses
kayıtları yok. Fatura kayıtları ve HTS trafiği dediğimiz
haberleşme trafiğini gösteren kayıtlar da var. Kendi
örgütlerinin de çözülmesini sağlayacak HTS kayıtlarını
kaybettiler. Yine kayıp olan baz istasyonu yani yer
bilgileri var. Hablemitoğlu cinayetinin baz istasyonu
kayıtları kayıp. Oysa bu olayın çözülmesi için bu
kayıtların kullanılabilmesi lazım. Kurtuluş otoparkındaki
bomba yüklü aracı oraya götüren kişinin cep telefonu
kayıtları da kayıp. HTS kayıtları devletin hafızası.
Arşivdeki evraktan daha kıymetli. Bunlar devletin
hafızanı kaybettiler. MİT'teki hafıza bunun yüzde 10'u
kadar.
BAYKAL'IN KASEDİ: Deniz Baykal bu olayın mağduru.
Böyle bir örgüt karşısında bütün siyasi partiler bir araya
gelip mücadele kurumu oluşturmalı.
temin edip bunu yayınlamak suretiyle BDP'ye vurmak
istediler.
BENİ DE KANDIRDILAR: İstihbarat dairesi
başkanıyken Polis Akademisi'nde ilk 20'ye giren
öğrencileri alıyordum. Akademideki cemaatin
ağabeyleri ilk 20'ye girmiş öğrencilerin "Ayakkabını
boyamadın, yatağını düzelmedin" diyerek puanlarını
kırıp ilk 20'nin dışına itmişler. Ben kimi aldıysam
cemaatçi almış oldum. BBunu yıllar sonra anladım
STAR
The Guardian'dan tarihi törene
büyük terbiyesizlik
Guardian gazetesinin iç sayfalarındaki bir haberin
başlığı ise "Türkiye lideri Abbas'ı 'Osmanlı sirkinde'
ağırladı". Gazete, Fransız haber ajansı AFP'den
sayfalarına taşıdığı haberde, Milliyet gazetesi yazarı
Kadri Gürsel'in dün attığı "Osmanlı sirki sarayda"
tweetine atıfta bulunmuş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Ankara'da
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ı ağırlamıştı.
FİLM SETİ
Guardian'daki haber ise şöyle başlıyor:
"Mızraklı muhafızlar, zincirli zırhlarla donatılmış
savaşçılar, parıldayan altın miğferler ve hatta iyi niyetle
ortaya atılmış birkaç takam bıyıklar...Filistin Yönetimi
Başkanı Mahmud Abbas bir tarih filminin setine gittiğini
düşündüğü için affedilebilirdi. Ancak Ankara'da Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmeye
gitmişti."
Abbas'ı karşılama töreni için Cumhurbaşkanlığı
Sarayı'nın merdivenlerinde yerlerini alan savaşçılar,
tarihteki 16 Türk devletini temsil ediyor.
Cumhurbaşkanlığı forsunda da 16 yıldız var.
Guardian'daki haberde, bazı sosyal medya
kullanıcılarının Abbas için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda
düzenlenen karşılama töreni ile ilgili olarak
şaşkınlıklarını dile getirdikleri belirtiliyor.
YILDIZ'IN KIZINI DİNLEDİLER: HDP'li Bengi Yıldız'ın 14
yaşındaki kızını dinlemişler. Özel hayatına ait bilgileri
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
4
HABERLER –13/01/2015
VATAN
Üniversitelere, yatay geçiş hakkı
müjdesi
Üniversitelerde, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı bahar
döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verileceği
duyuruldu.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 2014-2015 eğitim
öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş
hakkı verilmesi konusunun Genel Kurul'da görüşüldüğü
ve bu hakkın verilmesi yönünde karar alındığı belirtildi.
Ara dönemde olunduğundan, geçmişte yaşanılan
aksaklıkların tekrar yaşanmaması ve yükseköğretim
kurumlarının planlamalarında bir zafiyet meydana
gelmemesi için bu konudaki kararın yükseköğretim
kurumlarının yetkili kurullarına bırakıldığı ifade edilen
açıklamada, şunlar kaydedildi: "Türkiye'deki
yükseköğretim kurumları, diledikleri takdirde,sadece yurt
içindeki yükseköğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin
başvuru yapabilmesi için 2014 kontenjanının yüzde
yirmisine kadar yatay geçiş kontenjanı ayırabileceklerdir.
Bundan sonra bu konuda eğitim-öğretim dönemi
başlamadan YÖK olarak karar almayı, yıl ortasında ise
bu kararı yükseköğretim kurumlarının kendilerine
bırakmayı teamül haline getirmek istiyoruz.
Yükseköğretim kurumlarımızın bu gibi konularda
tasarrufta bulunabilmelerinin yolunu tedrici olarak
açmanın doğru olduğunu düşünmekteyiz."
TÜRKİYE
İran'dan ABD'ye insan hakları raporu
İran'ın 3 dilde yayımladığı 115 sayfalık raporda,
ABD'deki insan hakları ihlalleri eleştirildi
İran Uluslararası İnsan Hakları Merkezinin, 2014'te
ABD'de yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin
raporunda, "Bugün insan haklarının koruyucusu
olduklarını iddia edenlerin insan haklarının en büyük
ihlalcisi olduğu görülmüştür" değerlendirmesine yer
verildi.
Fars Haber Ajansının haberine göre, İran Uluslararası
İnsan Hakları Merkezi Başkanı Ahmed İsfendiyari,
Tahran Üniversitesinde yaptığı sunumda ABD'de geçen
yıl yaşanan hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
İsfendiyari konuşmasında, "İnsan hakları daima küresel
güçler tarafından bağımsız hükümet ve kişilere baskı
uygulamak için kullanıldı ancak bugün insan haklarının
koruyucusu olduklarını iddia edenlerin insan haklarının
en büyük ihlalcisi olduğu görülmüştür" ifadesini kullandı.
İngilizce, Farsça ve Arapça olmak üzere 3 dilde
yayımlanan 115 sayfalık raporda, "ABD'deki azınlık
haklarının ihlali, kadına karşı cinsel şiddet, ırk
ayrımcılığı, ifade özgürlüğü ve ülkedeki göçmenlere
yönelik hak ihlalleri" eleştirilen konuların başında geldi.
Raporda, ABD'nin Ferguson kentinde silahsız siyahi bir
gencin polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan
protesto gösterilerine polisin müdahalesinin sert şekilde
eleştirilerek, ABD yargısının siyahilere karşı ayrımcılık
yaptığı iddia edildi.
Amerikan polisinin insan hakları ihlallerine geniş yer
verilen raporda, 2014'te ABD'de bin 29 kişinin polis
tarafından öldürüldüğü öne sürülerek, öldürülenlerin
yüzde 31'nin 15-19 yaş arasındaki siyahiler olduğu
belirtildi.
Raporda, ABD'deki idamlara da yer verilerek, 2014'te
35 kişinin idam edildiği ve bunların 18'inin siyahi olduğu
vurgulandı.
Guantanamo Hapishanesinin faaliyetlerinin de
eleştirildiği raporda, hapishane, "tutuklu hakları
açısından insan hakları ihlallerindeki en bariz örnek"
diye nitelenerek, buradaki mahkumların birçoğunun delil
olmadan ve herhangi bir yargılama yapılmadan yıllarca
tutulduğu ve işkence gördükleri yer aldı.
Çocuk haklarına da değinilen raporda, ABD'nin Somali
ve Güney Sudan'la birlikte Birleşmiş Milletler'in (BM)
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'sine imza atmayan üç
ülkeden biri olduğu hatırlatılarak, ABD, çocuk haklarına
yeterince önem vermediği gerekçesiyle eleştirildi.
BM Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989'da kabul
edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'de, Türkiye'nin
de arasında yer aldığı 193 ülkenin imzası bulunuyor.
YENİ ŞAFAK
Aleyhimize lobi yaptıklarını yakaladık
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Mısır'da istikrarın İslam
dünyası, Ortadoğu ve Türkiye için önemli olduğunu, bu
ülkede şartların düzelmesi ve demokrasiye geçilmesi
gerektiğini vurguladı. Çavuşoğlu "Bazı Körfez
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
5
HABERLER –13/01/2015
ülkelerinin çok ciddi bir şekilde her yöntemi kullanarak
aleyhimize çalıştığını da bizzat gördük. Kendi
resepsiyonumuzda bile gelip orada diğer ülkelerin daimi
temsilcilerine yönelik bizim aleyhimize lobi yaptıklarını
gördük, yakaladık" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Mısır'da şartların
düzelmesi, Mısır'ın demokrasiye geçmesi lazım. Siyasi
mahkumların serbest bırakılması, hapisteki insanlara
zulmün bitmesi lazım. Bizim Mısır halkıyla, Mısır
devletiyle ne problemimiz olabilir ki" dedi.
Çavuşoğlu, Mısır'daki gelişmelere ilişkin, Türkiye'nin
Mısır halkıyla hiçbir problemi olmadığını, Mısır'ın büyük
bir ülke ve medeniyet, tarih ile kültürün merkezi
olduğunu söyledi. Bakan Çavuşoğlu, Mısır'ın istikrarının
İslam dünyası, Ortadoğu, Filistin ve Türkiye için de
önemli olduğunu ancak bugün tüm bu unsurların her
anlamda önemini azaltan bir Mısır görüldüğünü ifade etti.
Türkiye'nin ilkesel olarak tutumunu sergilediğini belirten
Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bizim problemimiz, kardeş Mısır halkına zulmeden bir
yönetim ve uygulamalarıyla. Bazı Batı ülkeleri, Mısır'la
diyalog içinde olduklarını, orada demokrasinin gelişimine
katkı sağlamak istediklerini söylüyor. Biz de şunu
soruyoruz. Bugüne kadar ne sonuç elde ettiniz? Bir tane
siyasi mahkumu serbest bıraktırabildiniz mi? Bine yakın
idam cezası var. Hangisini engelleyebildiniz? Seçimi
gözlemlemek için sizi davet ettiler mi, sizi muhatap
aldılar mı? Hayır. Bu diyalog sonucunda Mısır'da
demokrasi, insanlık, insan hakları ve hukuk adına ne
elde ettiniz? Sıfır. Ne anlamı kaldı? Biz bunu söylüyoruz.
Hiç olmazsa ilkesel tutumumuz var. Mısır'da şartların
düzelmesi, Mısır'ın demokrasiye geçmesi lazım. Siyasi
mahkumların serbest bırakılması, hapisteki insanlara
zulmün bitmesi lazım. Bizim Mısır halkıyla, Mısır
devletiyle ne problemimiz olabilir ki."
Çavuşoğlu, Libya konusunda taraf tutanların karşı bir
taraf oluşturmak için Türkiye'ye ve başka ülkelere
suçlamalarda bulunduğunu ve iftira attığını kaydetti.
Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye'nin tutumu baştan sona
nettir. Biz hiçbir tarafı tutmuyoruz. Şu anda Libya'da
meşruiyet tartışmasından çok, nasıl bir diyalog
sağlayabiliriz, tarafları nasıl bir araya getirebiliriz bunun
gayreti içindeyiz" ifadesini kullandı.
Libya'daki her iki meclisin başkanını da Türkiye'ye
davet ettiklerini kaydeden Çavuşoğlu, taraflara aynı
mesajı vermeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye'nin
Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler'in de daha önce
Libya'da defalarca gittiğini ve her iki tarafa da
Türkiye'nin birlik, beraberlik ve bir an önce ateşkesin
sağlanarak müzakerelere başlanması gerektiği
mesajlarını ilettiğini aktardı.
"Libya'da herkesi içine alacak, birlik beraberlik içinde
hareket edecek bir yönetime ihtiyaç var" diyen
Çavuşoğlu, "Libya'nın birliğini, beraberliğini, huzurunu,
güvenliğini ve barışı ancak böyle tesis edebiliriz" dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'nın iç işlerine müdahale
etmesinin söz konusu olmadığını, Libya'ya dışarıdan
müdahalede bulunanların Türkiye'ye bu iftirayı attığını
kaydetti.
Aleyhimize lobi yaptıklarını gördük, yakaladık
Libya'da taraf tutmuyoruz
Çavuşoğlu, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2015-2016
geçici üyeliği oylamasına hakkında da Türkiye'nin ilk
turda 109 oy, İspanya'nın 112 oy aldığını anımsattı.
İkinci turdan sonra oranın kendi dinamiklerinin işlemeye
başladığını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin beş yıl
sonra adaylığını açıkladığını, bu süre içinde diğer
ülkelere söz veren birçok ülkenin bulunduğunu, hatta
bazılarının anlaşmayı değiştirmeyi teklif ettiğini belirtti.
Çavuşoğlu, "Biz 'Ülkelerin itibarı oydan daha önemlidir.
Bu sizin de lehinize olmaz, bizim de lehimize olmaz'
diyerek bu tür yaklaşımlara hiç girmedik" şeklinde
konuştu.
Çavuşoğlu, Libya konusunda, Birleşmiş Milletler'in (BM)
çabalarının sonuçsuz kaldığını ve ülkedeki durumun
parlak olmadığını dile getirdi. Libya'nın doğu-batı şekilde
ikiye ayrılmış olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Böyle bir
durumda hiçbir ülkenin taraf tutmaması ve dışarıdan
negatif anlamda müdahale yapmaması lazım. Hele hele
askeri müdahale hiç yapmaması lazım ki maalesef bazı
komşu ülkelerin bu anlamdaki müdahalesini de sadece
biz değil tüm dünya görüyor" diye konuştu.
Bu süre zarfında Kobani'deki olayların yaşandığını
söyleyen Çavuşoğlu, "Öyle bir hava estirildi ki Türkiye,
yanı başında sivil insanlar katledilirken müdahale
etmiyor. Bunun da etkisi oldu. Mısır'la olan
ilişkilerimizden dolayı bazı Körfez ülkelerinin çok ciddi
bir şekilde her yöntemi kullanarak aleyhimize çalıştığını
da bizzat gördük. Kendi resepsiyonumuzda bile gelip
orada diğer ülkelerin daimi temsilcilerine yönelik bizim
aleyhimize lobi yaptıklarını gördük, yakaladık" dedi.
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
6
HABERLER –13/01/2015
Çavuşoğlu, Türkiye'nin oy kaygısıyla ilkesel tutumunu
değiştirmesinin mümkün olmadığını, BMGK içinde
olmanın önemli olduğunu ancak Türkiye'nin BM içindeki
görev ve yükümlülüğünün BMGK ile sınırlı olmadığını
dile getirdi.
İkiyüzlülük örneği
Türkiye'nin itibarının sadece oradaki oylamayla orantılı
olmadığını ancak bunun Türkiye'yi karalamak için bazı
ülkelerde kullanıldığını ifade eden Çavuşoğlu, şunları
söyledi:
"Diğer taraftan bizim oradaki amaçlarımızdan biri de
BMGK'da 9'u yakalamak. Filistinli kardeşlerimiz için
yakalamak. Türkiye olsaydı 9 olur muydu, olurdu. Şimdi
girişimler başarısız oldu. Aslında Türkiye'yi
cezalandırmaya çalışan Müslüman kardeşlerimiz bölgedeki bazı ülkeleri kastediyorum, hepsini değilFilistin'i cezalandırdılar. Zaten bugüne kadar Filistin
konusundaki duyarsızlıklarını da görüyoruz. Onların
umurlarında değil Filistin. Söylerken bunu söylediler ama
icraata gelince tam tersini yaptılar. Bu da ilkesizliğin ve
ikiyüzlülüğün başka bir örneğidir."
Eğit-donat
Suriyeli muhaliflerin eğitilip donatılmasına ilişkin bir soru
üzerine Çavuşoğlu, ABD ile eğit-donat konusunda bir
prensip anlaşmasına varıldığını, bunun da ABD Başkan
Yardımcısı Joe Biden'ın İstanbul ziyareti sırasında teyit
edildiğini hatırlattı. Bu konuda ilk toplantıların yapıldığını,
detayların iki ülkenin güvenlik güçleri arasında
görüşülmeye devam edeceğini belirten Çavuşoğlu, "İlk
etapta 5 bin kişinin eğitilip donatılması söz konusuydu
ama bu rakam ihtiyaca göre değişebilir. Bizim genel
çerçevesini çizdiğimiz anlaşmada bu tür detaylar yok. Bu
rakam kesin değil. Detaylar konusunda anlaşılmış bir
konu yok. İhtiyaca göre nasıl eğitilip donatılacağı, hepsi
bu görüşmeler sonunda belli olacak. Ama ana çerçevesi
belli bu işbirliğinin. ABD ile Türkiye birlikte hareket
edecek bu konuda" diye konuştu.
Suriye'deki mevcut durumun analiz edilerek dört yıldır
açık ve net şekilde tüm muhataplarla paylaşıldığını,
Suriye'deki rejim ve DEAŞ'ın birbirinden tehlikeli
olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Biri 200 binden fazla insan öldürmüş, diğeri acımasız bir
şekilde sivil insanları öldürmeye devam ediyor ve Suriye
topraklarını işgal ediyor. Bunun ikisiyle de mücadele
etmezsek Suriye'ye istikrar, huzur ve barışın gelmesi
mümkün değil. Biz bir taraftan DEAŞ ile mücadele
ederken, koalisyon içinde birçok ülke 'DEAŞ daha
tehlikeli, onunla mücadele edelim' gibi tartışmalar
olabilir. Bu doğrudur, yanlıştır. Bir taraftan DEAŞ'la
mücadele ederken DEAŞ'ın boşalttığı yerleri rejim
doldurursa veya insanları o öldürmeye devam ederse o
zaman hiçbir anlamı olmaz. Esas itibariyle siyasi
dönüşümden yanayız. Artık meşruiyetini kaybetmiş
Esed rejiminin tüm Suriye'yi kapsayan yeni bir yönetime
bırakması lazım. Bunun temeli de zaten Cenevre
deklarasyonunda var. Herkesi kapsayıcı bir yönetim
olması lazım. Suriye ile bugün yakından ilgilenen
ülkelerin de bu süreçten dışlanmaması lazım. Gerçekçi
olmamız lazım. Buna Rusya ve İran da dahil.
Dolayısıyla ikisini de ortadan kaldırmazsak Suriye'ye
istikrar, huzur ve barış gelmez."
Çavuşoğlu, güvenli bölge konusunda özellikle
Türkiye'de yaşayan göçmenler, mülteciler, diğer
ülkelerde yaşayanlar, Suriye içinde yerinden edilenlerin
güvenli bir şekilde bir yere yerleştirilmesi ve tüm
ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin elinden geleni yaptığını ama hala Türkiye'de
yaşayan eğitim çağındaki 500 bin Suriyelinin ancak
yüzde 40'ının eğitim alabildiğini kaydeden Çavuşoğlu,
şu ifadeleri kullandı:
"Kamplarda her şey var ama şehirlerdeki insanların bu
hakları tam olarak elde ettiğini söyleyemeyiz. Biz komşu
ülkelerle karşılaştırdığımız zaman çok iyi imkanlar
veriyoruz. Ama Lübnan, Ürdün ve Suriye içinde
yaşayan insanların durumu maalesef çok iç açıcı değil.
Güvenli bölgenin güvenliğini kim sağlayacak? Herkes
bunu soruyor, buna yanaşmıyorlar. Ama uçuşa yasak
bölge konusunda aşağı yukarı aynı düşünüyoruz.
Bunun da nasıl uygulanabileceği, nasıl karar
alınabileceği konusunda görüşmeler devam ediyor.
Tüm bu mücadeleler yapılırken uçuşa yasak bölgelerin
de facto bir şekilde oluşturulması lazım. Bu konuda da
görüşmelerimiz devam ediyor."
DEAŞ ile mücadele
Bakan Çavuşoğlu, DEAŞ ile mücadelede herkesin
samimi olduğuna inandıklarını, bu örgütün artık sadece
Suriye ve Irak'a yönelik bir tehdit değil, herkesi tehdit
eden bir unsur olduğunu tüm dünyanın anladığını ifade
etti. Bu mücadelede Körfez ülkeleri, Türkiye, İran ve
Rusya'nın da samimi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu,
Batılı ülkelerin de bu örgütü tehdit olarak gördüğünü
belirtti.
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
7
HABERLER –13/01/2015
Suriye'de, Esed rejimiyle birlikte kaos devam ettikçe
orada radikalleşmenin artmaya devam edeceğini ve
radikal unsurların güçleneceğini vurgulayan Çavuşoğlu,
güçlendikçe de bugüne kadar olduğu gibi yabancı
savaşçıları çekeceğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, DEAŞ ile mücadele konusunda samimiyet ve
arzu olduğunu kaydederek, "Ama kararlılık ve kapsamlı
bir strateji yok. O nedenle DEAŞ hala gücünü koruyor
maalesef" dedi.
Türkiye-İsrail ilişkileri
Bakan Çavuşoğlu, İsrail'le normalleşme sürecinde ne
aşamada olunduğu sorusunu yanıtlarken de Türkiye'nin
ilişkileri normalleştirme şartlarının bilindiğini hatırlattı.
İsrail'in özür dilediğini ve Türkiye'nin kabul ettiğini
anımsatan Çavuşoğlu, normalleşmenin diğer iki şartı
olan Mavi Marmara'da şehit olanların ailelerine tazminat
ödenmesi ve Filistin'e yönelik ablukaların kaldırılmasının
gerçekleşmediğine dikkat çekti.
İsrail'in Kudüs'teki pervasız saldırılarına ve Filistin
topraklarını işgale devam ettiğini, Yahudi Yerleşim Birimi
ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ziyad
Ebu Ayn'ın öldürülmesi gibi dünyayı şok eden
gelişmelerin sürdüğüne işaret eden Çavuşoğlu, "İsrail bir
de erken seçime gidiyor. Bizim önerilerimiz ve alt
düzeyde varılan mutabakat konusunda da bir karar yok.
Biz ilişkilerimizi normalleştirmek istiyoruz ama İsrail'in de
adım atması lazım. Bunu İsrail de biliyor. Bu konuda
çaba sarfeden, bunu arzu eden herkes de biliyor" diye
konuştu.
Sarıgül, yerel seçimlerde CHP'den aday olan Mansur
Yavaş'a teklif götürdü.
PAYLAŞILAMAYAN İSİM
30 Mart yerel seçimlerinde CHP'den Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'na aday olan Mansur Yavaş,
siyaset arenasına geri dönmeye hazırlanıyor. İdris Naim
Şahin'in Millet ve Adalet Partisi'ne katılma teklifi
reddeden Yavaş'a bir teklifte Mustafa Sarıgül'den geldi.
Sarıgül, Yavaş ile gizli bir görüşme gerçekleştirerek
2015 seçimleri için planlarını aktardı.
SARIGÜL'ÜN KOZU 'MANSUR YAVAŞ' OLACAK
Bu görüşme sonrası kulislerde, Şişli'de yaşananlar
yüzünden CHP'den kopma noktasına gelen Sarıgül'ün
TDH çatısı altında 2015 seçimlerine gireceği ve en
önemli kozunun da Yavaş olduğu ileri sürüldü.
YAVAŞ TEKLİFE SICAK BAKIYOR
Haberler.com'un CHP'ye yakın kaynaklardan edindiği
bilgilere göre, Mansur Yavaş'ın Sarıgül'ün bu teklifine
sıcak baktığı konuşuluyor. CHP'nin kurultay sürecinde
yeni parti kuracağı iddiaları ile gündeme gelen Yavaş,
yaptığı açıklamada "Parti Meclisi için ismim geçiyor.
PM'ye girersem genel başkan yardımcısı da olabilirim.
Süreci izleyip görmek istiyorum'' demişti.
YENİ ŞAFAK
Sarıgül'ün teklif götürdüğü sürpriz isim
Yerel seçimlerde Ankara'da Melih Gökçek ile yarışan
Mansur Yavaş'ın, 2015 seçimlerine Sarıgül'le birlikte
gireceği iddiası siyaset arenasına bomba gibi düştü.
Sarıgül, Yavaş ile gizli bir görüşme gerçekleştirerek 2015
seçimleri için planlarını aktardı.
Sarıgül ün teklif götürdüğü sürpriz isim
Son günlerde Şişli Belediyesi'nde yaşanan 'Tehdit'
olaylarıyla gündeme gelen Mustafa Sarıgül, 2015
seçimleri için büyük bir sürprize imza atmaya
hazırlanıyor. Haberler'de yer alan habere göre Türkiye
Değişim Hareketi ile seçimlere gireceği öne sürülen
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
8
Download