Farklı Yeteneklere Sahip Öğrencilerden Oluşan

advertisement
Farklı Yeteneklere Sahip Öğrencilerden Oluşan Sınıflarda Farklılaştırılmış Öğretim in
Mantığı
Bazı eğitimciler “iyi” bir eğitimin bütün öğrencilerin önceden belirlenmiş bir plan ve program
dahilinde belli temel bilgileri öğrenmesini ve belli temel becerileri kazanmasını sağlayan
eğitim olduğunu ileri sürmektedir. Bazı eğitimciler ise “iyi” eğitimi öğrencilerin kapasitelerini
en üst seviyeye çıkaran eğitim olarak tanımlamaktadır. İkinci tanım sürekli olarak çıtanın
yükselmesini ve kişiel sınırların denenmesini dsteklediği için tüm öğrenenler için en mantıklı
olan eğitim budur.
İnsanlar En İyi Nasıl Öğrenir: Etkili Farklılaştırmayı Ne Harekete Geçirir?
Aslında insanların nasıl öğrendikleri hakkında çok şey biliyoruz. Örneğin; tüm öğrenenlerin
öğretmenin öğretmek istediği şeyi anlaması gerektiğini biliyoruz. Anlamlandırma sürecinin
öğrencinin önceden anladıklarından, ilgi alanlarından, düşüncelerinden, en iyi nasıl
öğrendiğinden ve öğrencinin kendisi ve okul hakkındaki tutumundan etkilendiğini biliyoruz
(National Research Council, 1990).
Öğrenmenin bilginin açık ve etkili bir biçimde düzenlendiği, öğrencilerin öğrenme sürecinde
aktif oldukları, değerlendirmelerin zengin ve çeşitli olduğu ve öğrencilerin güven ve bağlılık
duygusu hissettikleri sınıflarda en etkili şekilde gerçekleştiğini de biliyoruz (National Research
Council, 1990; Wiggins & McTighe, 1998).
En iyi öğrenmenin, öğrenme deneyimi öğrenciyi kendi seviyesinin biraz ötesine zorladığı
zaman gerçekleştiğini biliyoruz. Bir öğrenci zaten iyice öğrendiği bilgi ve beceriler üzerinde
çalışmaya devam ettiğinde, çok az şey öğrenecektir. Diğer yandan, görevler bir öğrencinin
seviyesinin çok ilerisindeyse, öğrenci sinirlenecek ve öğrenemeyecektir (Howard, 1994;
Vygotsky, 1962).
Bunun yanı sıra, öğrenmeye çalıştığımız şeye yakınlık hissettiğimizde, ilgi duyduğumuzda
veya tutkuyla yaklaştığımızda öğrenme motivasyonunun arttığını biliyoruz (Piaget, 1978).
Ayrıca, beyinlerimizin uyarılış şeklinden, kültürümüzden ve cinsiyetimizden etkilenerek farklı
şekillerde öğreniyoruz (Delpit, 1995; Gardner, 1983; Heath, 1983; Sternberg, 1985; Sullivan,
1993).
Sonuç olarak, öğretme ve öğrenme hakkında en az üç güçlü sonuç çıkarabiliriz. Birincisi,
“standart öğrenci” düşüncesi hepimize kendimizi rahat hissettirirken, hehangi bir öğrenen
grubu içinde kaçınılmaz olarak var olan çeşitlilik hakkındaki bildiklerimizin çoğunu inkar
etmektedir. İkincisi, sınıflarda yüksek kaliteli öğretim programının ve öğretimin yerini
hiçbirşey tutmaz. Üçüncüsü, yüksek kaliteli bir öğretim programı ve öğretim olduğunda dahi,
öğrenen ile öğrenme arasında köprüler kurmadıkça her bir öğrencinin eğitimin gücüyle iyi
bir yaşam kurmasına yardım etme hedefimize ne yazık ki ulaşamayacağız.
Etkili farklılaştırmayı bu üç sonuç harekete geçirmektedir. Öğrenmeyi neyin meydana
getirdiği konusundaki bilgimizle birlikte bu üç sonuç, bir öğretmenin her bir öğrenciyi
hayatlarını yaşayacakları dünyayı bilmenin sırrının ve gücünün esiri yapmaya çalıştığı bir
sınıfın olmazsa olmazlarıdır.
Öğrenme hedeflerini tam olarak bilmeyen, çok tutkulu olmayan, öğretmeni öğrenmenin
merkezinde gören ve öğrencilerin farklılıklarının dikkate alınmadığı farklı yeteneklere sahip
öğencilerden oluşan sınıflarda bu öğrenme gerçekleri az anlaşılır. Bu gibi sınıflarda güçlü
öğrenim, yüksek kaliteli müfredat ve öğretim temeli - ve üstün müfredat ve öğretim,
farklılaştırılmış veya düşünce etkileşimli öğretim geliştirme - yoktur. Bahsedilen ilk eksiklikle
ilgili olarak, bu sınıflar anlama belirsizlikle sağlanabilecekmiş ve sorgulama ateşi bir alev
olmadan tutuşabilecekmiş gibi işlemektedir. Bir sonraki eksiklikle ilgili olarak, bu sınıflar tüm
öğencilerin aynı şeyleri, aynı şekilde ve aynı süre zarfında öğrenmeleri gerektiğini ima
etmektedir.
Öğrencilerin bir dizi öğrenme aktivitesi neticesinde hangi noktaya gelmelerini istediğimizi
açıkça belirlemek eğitimde başarı için esastır. Çalıştırmadığımız akla ulaşamayacağımızı
eğitim planlamamızı yaparken daima aklımızda bulundurmalıyız. Çoklu ve çeşitli öğrenme
yolları sunmak uzmanlık anlamına gelen bir çeşit profesyonel kalitenin göstergesidir.
Öğrencilerimiz - her biri- bize öğretme sanatıyla uğraşmayı asla bırakamayacağımız mesajını
vermektedir.
Bu kitabın amacı “farklılaştırma” diye adlandırdığımız yüksek kaliteli, cezbedici öğretimin
geliştirilmesidir. Bununla birlikte, bu kitap farklılaştırdığımız şeyin açık ve kaliteli olmasını da
gerektirmektedir. Kalitesiz, tutarsız farklılşatırma yaklaşımlarıyla öğrenenlerin ihtiyaçlarını
karşılamaya çalışmak beyhude bir çabadır.
Bir Sınıfa Farklı Açılardan Bakmak
Öğretmenleri çalışmalarıyla ilgileniyor. Çocukları ve öğretmeyi seviyor. Çok çalışıyor ve
mesleğiyle gurur duyuyor. Çocuklar bunu biliyor ve tüm bunlardan dolayı öğretmenlerini
seviyorlar. Fakat gün birçok öğrenciye çok uzun geliyor. Bazen öğretmenleri de bunu biliyor.
Çoğu zaman bilmiyor.
Lin İngilizce anlamıyor. Onun dilini de hiç kimse anlamıyor. Öğretmeni Lin’e gülümsüyor ve
ona yardımcı olması için bir sınıf arkadaşını görevlendirdi. Sınıf arkadaşı Lin’in dilini
konuşmuyor. Sınıf arkadaşı da gülümsüyor. Bazen gülümsemeler işe yarıyor. Bazen sessiz
müzik gibi oluyorlar. Lin Matematik dersini daha iyi anlıyor. Sayıların anlamı sözcüklerinki
kadar saklı değil. Bununla birlikte, hiç kimse Lin’in anlamasını beklemiyor ve bu yüzden kimse
tahtaya çıkıp problem çözmesini istemiyor. Bu sorun değil, çünkü tahtaya çıksaydı sayılardan
bahsedemezdi.
Rafael sesli okumak, tarihteki kişiliklerle ilgili daha fazla kitap adı öğrenmek ve diğer
çocukların tartışmalarda sorduğu sorulara kendi sorularını da eklemek istiyor ama bunu
yapmıyor. Arkadaşları okula karşılar. Okulun kendileri için - onlar gibi çocuklar için- uygun
olmadığını söylüyorlar. Öğrenmek başka türlü insanların işi diyorlar. Not alacaksın da ne
olacak? diye soruyorlar. Belki haklılar. Üniversiteye gitmeyeceğini veya çok önemli bir işi
olmayacığını biliyor - ama içten içe bunu düşünüyor. Ve bilmek istiyor. Ama sormak zor.
Serena evde annesinin kitaplarını okuyor. Pazar günleri Times’la gelen dergiyi okuyor.
Arkadaşlarıyla beraber her yaz otrudukları mahallede bir oyun yazıp sahneliyorlar. Oyunu
birçok insan izliyor. Okulda 4. sınıf seviyesinde kelime yazılışlarını öğreniyor. Sınavlardan A
alıyor. Herşeyden A alıyor. Oyunları hazırlarkenki kadar çok çalışmıyor. Okulda kendini
ikiyüzlü hissediyor. Derste diğer öğrencilerin öğrenmesini beklerken kafasından hikayeler
uyduruyor. Arkadaşları çok çalışıyor ama A alamıyorlar. Bu da Serena’ya kendisini ikiyüzlü
hissettiriyor.
Trevor okumaktan nefret ediyor. Bazen yaramazlık yapıyor ama aslında yapmak istemiyor.
Sadece herkesin önünde aptal gibi görünmekten bıkmış. Sınıfta yüksek sesli okuma yaparken
en başarısız öğrencinin kendisi olduğunu düşünüyor. Tuhaf olan şu ki, başkası okuduğunda
sayfalarda nelerden bahsedildiğini anlıyor. Okuyamadığın şeyi nasıl anlayabilirsin? Ve
dördüncü sınıfta nasıl hala okumayı bilmezsin?
Lesley diğer çocuklar gibi öğrenmediğini biliyor. İnsanların kendisinin “yavaş” olduğunu
düşündüklerini biliyor. Ona yardım etmek için derse gelen veya onu özel bir odaya götürüp
çalıştıran özel bir öğretmeni var. Bu özel öğretmeni seviyor. Sınıf öğretmenini de seviyor. İki
öğretmeni olduğu için kendini farklı hissetmeyi sevmiyor. Kendi çalıştıklarının başkalarının
çalıştıklarından farklı olmasından hoşlanmıyor.
Danny okula gelmeyi seviyor çünkü okulda hiç kimse bağırmıyor. Okulda kimse dövmüyor ya da döverlerse, başları derde giriyor. Okulda oynayacak şeyler var. Öğretmeni gülümsüyor.
Öğretmeni Danny okulda olduğu için mutlu olduğunu söylüyor. Danny öğretmeninin bundan
neden memnun olduğundan emin değil. İyi bir öğrenci değil. İyi bir öğrenci olmak istiyor ama
konsantre olmak zor. Annesi için endişeleniyor. Dinlemeyi unutuyor. Evde ödev yapmak zor.
Geri kalıyor.
Theo kulağa evindeki birinin soracağı gibi gelen soruları dinlemeye devam ediyor. Kulağa
kendi dili gibi gelen dili dinlemeye devam ediyor. Okulda çalıştığı insanların kendisiyle bir
bağlantısı olduğuna dair bir işaret beklemeye devam ediyor. Bilgilerin yaşadığı mahalleye
nasıl uyduğunu görmeyi bekliyor. Öğrenmek istemiyor. Sadece nedenini bilmek istiyor.
Yerinde duramıyor.
Öğretmenleri derslerini hazılamak için çok çalışıyor. Bunu biliyorlar. Bazen - çoğu zamanöğretmen sadece ders anlatıyor gibi görünüyor, çocuklara birşey öğretiyor gibi değil. Bazen
öğretmen tüm öğrencileri tek bir kişi gibi görüyor sanki. Bazen çocuklar sınav puanlarıyla eş
anlamlı gibi. Bazen okul başkasının ayağına uygun bir ayakkabı gibi.
Belki de farklılaştırılmış öğretimi keşfetmeye başlamanın iyi bir yolu sınıfa iki geniş öğrenci
kategorisinden bakmaktır - ileri seviyedeki öğrenciler ve öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler.
Tabii bu iki kategori farklı öğrenci çeşitlerini kapsamaktadır ama en azından akademik açıdan
farklı öğrencilerin hazırbulunuşluğu ve ihtiyaçları hakkında düşünmek için birer başlangıç
noktasıdır. İlerleyen bölümlerde öğrencilerin ilgileri ve öğrenme profili ile ilgili ihtiyaçlara da
değineceğiz.
İleri Seviyedeki Öğrencilerin İhtiyaçlarını Anlama
Nasıl adlandırırsak adlandıralım - “üstün yetenekliler,” “akademik açıdan yetenekli
öğrenciler” veya “ileri seviyeli öğrenciler”- bu tanım birçok kişiyi korkutmaktadır. Bu kitapta
“ileri seviyedeki öğrenciler” ifadesi iki nedenden dolayı kullanılmaktadır. Birincisi, bu ifade
bazı başka tanımlayıcıların tartışmalı çağrışımlarını taşımamaktadır. İkincisi, bu ifade farklı
yeteneklere sahip öğrencilerin bulunduğu bir sınıfta öğretmene “Belireme süreçlerini ve
formal adlandırmayı çok dert etme. Kimlerin bulunduğunuz yerden ve müfredata göre
öğrencilerin olması beklenen yerden ileride olduğuna bak. Böylece nereden başlayacağını
anlayabilirsin.” der.
Bazı öğrenciler Eylül’de ileri seviyedeyken, Mayıs’ta olmayabilir - veya Mayıs’ta ileri
seviyedeyken Eylülde olmayabilir. Bazıları matematikte ileri olup okumada olmayabilir veya
laboratuarda ileri olup fen formüllerini ezberlemede olmayabilir. Bazıları kısa bir süreliğine
ileri seviyede olabilir, bazıları ise hayatları boyunca ama sadece belli alanlarda ileri olabilir.
Bazı öğrenenler birçok alanda sürekli ileri seviyededir.
Farklılaştırılmış öğretimin başlıca amacı öğrenci kapasitesini en üst seviyeye çıkarmak olduğu
için, bir öğrencinin daha derinlemesine öğrenebildiğini, hızlı ilerlediğini veya öğretim
planında öngörülenden daha fazla bağlantı kurabildiğini görebildiğinizde (veya
hissettiğinizde) bu ileri öğrenme olanakları sunmak için iyi bir zamandır.
Ancak ileri seviyedeki öğrenenlerin, diğer öğrenenler gibi, yeteneklerini geliştirme
konusunda yardıma ihtiyaçları vardır. Gelişmeyi destekleyen öğretmenler ve gerektiği kadar
zorlayıcı
olan öğetim programları
olmadan bu öğrenciler potansiyellerini
gerçekleştiremeyebilirler. Örneğin; Advanced Placement Sınavında ilk yüzde 1’e giren
Amerikalı öğrencilerle başka 13 ülkedeki en başarılı öğrencilerin aldıkları puanların
karşılaştırıldığı bir çalışma, Amerikalı öğrencilerin biyolojiden son sırada, kimyadan 11. sırada
ve fizikten 9. sırada olduklarını göstermektedir (Ross, 1993). İleri seviyedeki öğrencilerin tam
potansiyellerini gerçekleştirememelerinin birçok nedeni vardır.

İleri seviyedeki öğrenciler okulda başarılı olmalarına rağmen zihinsel anlamda
tembel olabilirler. Etkin bir biçimde kullanılmadığında az kullanılan kasların güç
kaybetmesi gibi beynin de kapasitesini ve gücünü kaybettiğine dair deliller mevcuttur
(Clark, 1992; Ornstein & Thompson, 1984; Wittrock, 1977). Bir öğrenci çaba sarf
etmeden “başarılı” oluyorsa, potansiyel beyin gücünü kaybedebilir.




İleri seviyedeki öğrenciler başarı tuzaklarına “kendilerini kaptırabilirler.” Notların
düşüncelerden daha önemli olduğunu, övülmenin entelektüel riskler almaktan daha
önemli olduğunu ve haklı olmanın yeni şeyler keşfetmekten daha önemli olduğunu
düşünebilirler. Ne yazık ki, birçok ileri seviyedeki öğrenci uzun vadede daha fazla
öğrenme ile sonuçlanabilecek şeyler yerine “güvenli” olan veya “işe yarayan” şeyleri
hızla öğrenir.
İleri seviyedeki öğrenciler mükemmeliyetçi olabilir. Onları iyi okuyucular oldukları
için övüyoruz, matematiği anlamayan arkadaşlarına yardımcı olma görevi veriyoruz
ve sınavlardan en yüksek puanı aldıklarında onlara iltifat ediyoruz. İnsanlar ileri
seviyedeki öğrencilerin performansından etkilendikleri zaman bu öğrenciler çoğu
zaman en iyi olmaya devam etmenin mümkün olduğunu varsayıyorlar. Kendilerine
dıuydukları saygının çok fazla kısmını eğitimin ödülleriyle ilişkilendirdikleri ve bu
ödüller senelerce erişilebilir olduğu için ileri seviyedeki öğrenciler zorlanmayı veya
başarısız olmayı öğrenmezler. O zaman da başarısızlık ne pahasına olursa olsun
önlenmesi gereken birşey haline gelir. İleri seviyedeki bazı öğrenciler aşırı
endişelenmek, ertelemek, yeme bozuklukları ve hatta bazı durumlarda intihar gibi
takıntılı davranışlar geliştirirler. Birçok ileri seviyedeki öğrenci daha az üretken olur
olur ve daha az tatmin olur. Yaratıcı üretimin başarısızlık-başarı oranı genellikle
yüksektir. Yeni bilgi üretme kapasitesine sahip olan ama başarısızlıktan korkan
öğrenciler verimlilik kapasitelerini gerçekleştirdiklerini göremeyebilirler.
İleri seviyedeki öğrenciler bir öz-yeterlik duygusu geliştiremeyebilirler. Önemli,
değerli veya başarılı olduğunuzun söylenmesi kendinize duyduğunuz saygıyı arttırır.
Buna
karşın,
öz-yeterlik duygusu başlangıçta gerçekleştiremeyeceğinizi
düşündüğünüz bir hedefe ulaşınca hissedilir. İleri seviyedeki birçok öğrencinin boş bir
öz-saygı duygusunu kolayca edinmesine rağmen, asla öz-yeterlik duygusu
geliştirmezler. Bu öğrenciler, tüm dünyanın aslında çok da yeterli olmadıklarını
anlayacağı o kaçınılmaz günü korkuyla bekleyerek yaşarlar.
İleri seviyedeki öğrenciler ders çalışma ve baş etme becerileri geliştiremeyebilirler.
Öğrenciler okulda az bir çabayla başarılı olduklarında, başarılı görünebilirler. Ancak,
aslında hayattaki başarı genellikle azimli olmaya, çok çalışmaya ve riske dayalıdır.
Birçok durumda ileri seviyedeki öğrenciler çok çalışmayı öğrenemden iyi notlar
alırlar. Sonra çok çalışmaları gerektiğinde, korkarlar, küserler veya bıkarlar. Bunun
yanı sıra, ders çalışmayı veya düşüncelerle uğraşmayı veya belirsizlik karşısında
direnmeyi öğrenmek zorunda kalmadan “başarılı olurlar.” Başarının minimal çaba
gerektirdiğinin “delili” olarak ve bu delilin geçersiz olduğunu keşfettiklerinde
başarmak için gereken becerilere sahip olmayan birçok kabiliyetli öğrenci mezun
ediyoruz.
İleri seviyedeki öğrencilerin, tüm öğrenciler gibi, kendilerine uygun öğrenme
deneyimlerine ihtiyacı vardır. Öğretmenler bu ihtiyaca karşı duyarlı olmadıklarında,
çok düşük olan veya çok sık yeni beceriler geliştiren ileri seviyedeki öğrencileri için
öğrenme hedefleri geliştirebilirler. Sonra, eğer öğrenciler bir şekilde başarılıysa,
duvara toslamakla başarılarını arttırmak arasında istenen dengeyi çoğunlukla
kuramazlar. İleri seviyedeki öğrenciler yüksek hedefler belirlemelerine, bu hedeflere
ulaşmak için plan geliştirmelerine yardımcı olacak, bu süreç boyunca yaşanacak hayal
kırıklıklarını tolere edecek ve sevinci paylaşacak ve her başarının ardından yeni
ufuklar görmelerine yardımcı olacak öğretmenlerle başka öğrencilerin ihtiyaçlarını
paylaşırlar.
İleri seviyedeki öğrencilerin gelişmelerine koçluk ederken faydalı olabilecek bazı
temel ilkeler vardır.


İleri seviyedeki öğrencilerin bir normla yarışmak yerine kendi olasılıklarıyla
yarışmalarını sağlamak için beklenti sınırını sürekli yükseltin.
İleri seviyedeki öğrencinin çalışmasında neyi hedefleyeceğini büyük ölçüde bilmesi
için mükemmel bir çalışmanın nasıl olacağını açıklayın.

Beklenti sınırlarını yükseltirken öğrencinin hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı
olacak destek sistemini de arttırın. Görevler makul derecede zorlayıcı olduğunda, ileri
seviyedeki öğrencilerin başarılı olmak için tıpkı diğer öğrenciler gibi sizin desteğinize
ve rehberliğinize ihtiyaç duyduklarını göreceksiniz.

Öğrenirken zorluk ve eğlenceyi dengeleyin. Yetenekli bir öğrencinin önceleri ilginç
bulduğu birşeyden zevk almıyorsa çalışmaya devam etmesi zordur. Çalışmayı
yaparken sadece eğleniyorsa veya sadece zorlanıyorsa ilerleme kaydetmesi de
zordur.
Öğrenme Güçlüğü Çeken Öğrencilerin İhityaçlarını Anlama
Öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler de çeşitli adlarla nitelendirilmektedir. “Yavaş öğrenenler”
teriminin beceriksiz veya tembel gibi olumsuz bir çağrışımı vardır ama aslında öğrenme
güçlüğü çeken öğrencilerin birçoğu çok ve düzenli çalışır - özellikle de görev sıkıcı (sürekli
tekrarlanan alıştırmalar ve beceriler gibi) veya kaygılandırıcı (çok çalışsa bile yapamayacağı
kadar zor görevler gibi) olduğunda. “Risk altındaki” terimi öğrencinin “ümit vaat eden”
tarafını göz ardı etmektedir. Bir çocuğun zorlanmasının nedeni bir öğrenme güçlüğü, başka
bir çocuğunki evdeki koşullar ve bir diğerininki de bir ders olablir.
Ayrıca, ileri seviyedeki bir öğrenci gibi, öğrenme güçlüğü çeken bir öğrencinin de öğrenme
profili zaman içinde değişebilir. Örneğin; çözümlemede ve okuduğunu anlamada sınıfın
gerisinde kalan bir öğrenci birden okumaya istekli hale gelebilir. “Yavaş” olduğunu, “risk
altında” olduğunu veya “öğrenme güçlüğü” çektiğini düşündüğümüz birçok öğrenci aslında
okulların genellikle ikinci plana attıkları mahalledeki arkadaşları arasında l iderlik, hikaye
anlatma veya atık malzemelerden mekanizmalar yapma gibi alanlarda oldukça yeterli
olabilmektedir.
Bununla birlikte, birçok öğrenci okul görevlerinde zorlanır. Öğrenciler, en usta öğretmeni
derinlemesine dinleme, koşulsuz inanma ve anlamak için birçok yol ve program sunan sınıflar
oluşturmak için belli bir öğretim yaklaşımının ötesine geçmeye zorlayabilecek çeşitli bir
gruptur.
İşte öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin okuldaki kapasitesini en üst seviyeye çıkaracak bazı
ilkeler:





Öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin olumlu yanlarına bakın. Her öğrenci bazı
şeyleri daha iyi yapar. Önemli olan bunları bulmak, birebir konuşmalarda ve
arkadaşlarının önünde bunları onaylamak, bu güçlü yanlara dayalı görevler
tasarlamak ve öğencinin güçlü yanlarını zorlandığı alanlarla baş etme yolu olarak
kullanmasını sağlamaktır. Örneğin; kinestetik yeteneğe sahip ve okuması zayıf olan
bir öğrenci bir hikayeyi başka biri okurken hikayedeki olayları pandomimle
canlandırarak ve sonra hikayeyi kendi başına okuyarak daha iyi anlayabilir.
İşlemeyen şeyin işleyeni engellemesine izin vermeyin. Az sayıda yetişkin zamanının
çoğunu yapamadıkları şeyler için pratik yaparak geçirir. Bizler ve öğrenciler
arasındaki fark bizim bir seçeneğe sahip olmamızdır. Öğrenme güçlüğü çeken
öğrencilerin kendilerini daha güçlü hissettiren görevlere odaklanabildikleri
zamanlarda öğrenme motivasyonlarını koruma olasılıkları daha fazladır. Örneğin;
birçok öğrenme özürlü üstün yetenekli öğrenci, öğretmenler bu öğrencilerin
ekiskliklerini “gidermek” için çok zaman harcamaktan güçlü yanlarını geliştirmeye
vakit bulamadıkları için okulu çekilmez bulmaktadır. Genel olarak öğrenme güçlüğü
çeken öğrencilerin bu eğilimini engellemek önemlidir.
Öğrencilerin ilgisine dikkat edin. Öğrenme güçlüğü çeken birçok öğrencinin okulun
kendileri için “uygun bir yer olmadığını” düşünmesinin nedenini anlamak kolaydır.
Bugün okulda “günleri iyi geçmemektedir” ve biz ısrarla devamlılığın “bir gün” çoğunlukla çocuğun başarı olasılığının düşük olduğunu düşündüğü başka bir sınıftaişe yarayacağını düşünürüz. Dewey (1938) bugünün okula gitmek için iyi bir gün
değilse, çoğu zaman hiçbirşey için iyi bir gün olmadığını hatırlatmaktadır. Dewey
bunun tüm öğrenciler için geçerli olduğunu düşünmektedir. Şüphesiz öğrenme
güçlüğü çeken birçok öğrenci için de geçerlidir. İyi bir öğretmen okuldaki her günü
öğrenciler için ilgi çekici hale gtirmek için sürekli çalışır.
Güçlü öğrenmenin üzerine gidin. Öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler herşeyi
öğrenemiyorlarsa, işlenen konuyla ilgili büyük fikirleri, temel kavramları ve ilkeleri
öğrenmelerini sağlayın. Bu yaklaşım hem öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin
konuyla ilgili büyük resmi görmelerine hem de ileride başarılı olabilmeleri için bir
önkoşul olan anlam yapılandırması yapmalarına yardımcı olur.
Öğretin. Öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerinizin öğrenim profilini bilin. Öğrenme
güçlüğü çekenler (benzer profillere sahip bireyler veya gruplar) için
başarabileceklerini düşündüğünüzden daha zor görevler hazırlayın. Sonra,
başarılamayacak gibi görünenlerin öğrencinin erişebileceği hale gelmesi için başarıya
yönelik öğretin (teşvik ederek, destekleyerek vb.). Güçlü bir öz-saygı duygusu bize
harika olduğumuzun söylenmesinden değil, başaramayacağımızı düşündüğümüz
birşeyi başardığımızı kendimizin kabul etmesinden gelir.

Farklı öğrenme yolları kullanın. Bazı öğrenciler en iyi duyarak, bazıları görerek,
bazıları dokunarak veya hareket ederek öğrenir. Bazıları kendi başına öğrenir, bazıları
ise arkadaşlarıyla etkileşim kurarak öğrenebilir. Bazı öğrenciler detayları toplayıp
konuyla ilgili genel bir görüş oluşturarak iyi çalışır. Bazıları ise, detayları toplamadan
önce konuyla ilgili genel bir görüş olmadan öğrenemez. Öğrenme güçlüğü çeken
öğrenciler, sadece öğrenme yolları hem öğretmen tasarımı hem de öğrenci tercihi
bakımından erişilebilir olduğu için daha başarılı olurlar.

Sevgiyle bakın. Bazı çocuklar dünyaya kavga etmek için gelir. Etraflarındaki
saldırganlık içlerinde de saldırganlık doğurduğu için hayat onlar için bir kavgadır. Bir
öğretmen için bu çocukları kucaklamak diğer çocukları kucaklamak kadar zordur.
Ancak öfkeli çocuğun dünyasındaki gergilniğin ve kavgacılığın arkasında kabul ve
çocuğun reddettiği şefkat vardır. Arkadaşı belki bizi olduğumuz gibi seven ve gören
biri olarak tanımlanabilir. Öyleyse, bu öğrencilerin arkadaş gibi öğretmenlere ihtiyacı
vardır. Sevgiyle bakan gözler hem koşulsuz kabulü hem de tüm potansiyelin olduğu
gibi görünüşünü yansıtır. Kolay değildir ama çok önemlidir.
Okulda öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerinizin başarılı olabilmesi için plan yaparken
aklınızda bulundurmanız gereken bazı önemli hususlar:





Öğrencilerin bir konuyu daha iyi anlamaları için ne bilmeleri, anlamaları ve ne
yapabiliyor olmaları gerektiği konusunda açık olun. Öğretmenin belirsizliği
öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler için zaten zor olan bir şeyi daha da belirsiz
hale getirir.
Önemli anlama hedefleri belirleyin ve öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin
fikirlerini kullanın, sonra da öğrencilerin bu hedeflerde başarılı olabilmelerini
sağlayan bir yapıyı nasıl oluşturabileceğinizi düşünün. Hedefleri basitleştirmeyin.
Bağlama dayalı öğrenmeyi sağlamaya çalışın. Başka bir deyişle, öğrencilerin
düşüncelerin ve becerilerin kendi ailelerinin, yaşadıkları yerin ve geleceklerinin
birer parçası olduğunu görmelerine yardımcı olun. Öğrencilerin yaşamlarıyla
düşünce ve beceriler arasında ilişki kurmasına yardım etmek, öğretmenler olarak
öğrencilerin yaşadıkları yeri, kültürlerini ve ailelerini ve ne tür bağlantılar
kurulabileceğini anladığımızı gösterir.
Öğretim ve öğrenimi farklı yollarla planlayın. Bir öğrenci bir düşünceyi duyduysa,
bu düşüce hakkında şarkı söylediyse, sunum yaptıysa ve birşeyler okuduysa, bu
düşünceyi öğrenme olasılığı tek bir öğrenme yoluyla öğrenme olasılığına kıyasla
çok daha fazladır.
Öğrenciye ona inandığınızı göstermenin yollarını bulun - ve her fırsatta başarıyı
teşvik edin. Sana inanırsam, başarılı olmanı sağlamanın bir yolunu bulacağım ve
özgün ve hak edilen her başarıda bunu sana göstereceğim msajını verin.
Akademik Çeşitlilik için Öğrenme Deneyimlerini Farklılaştırma
Farklılaştırılmış öğretim sadece çoğu öğrenciye “normal” bir ödev verip öğrenme zorluğu
çeken veya ileri seviyedeki öğrencilere “farklı” ödevler vermek değildir. Bu yaklaşım
genellikle öğrenciler arasında daha sonra başka sorunlara neden olan bir “hiyerarşi”
yaratmaktadır. Başkalarına kolay görünen bir takviye ödevi verilen öğrenciler bunu
kendilerinin daha aşağı bir seviyede olduğu mesajı olarak algılayabilirler. İleri seviyedeki
ödevler ise bu ödevi daha çok çalışmak olarak algılayabilecek ileri seviyedeki öğrenciden
başka neredeyse herkese daha ilginç gelir. Bu stratejiler hem ileri seviyedeki hem de
öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin “asıl” ödevi yapanlardan farklı hissetmesine neden
olarak geri tepebilir.
Farklılaştırılmış bir sınıfta, bazı şeyler herhangi bir dersteki gibidir. Zaman içinde, tüm
öğrenciler ödevleri bireysel olarak ve grup halinde yaparlar ve tam sınıf öğretimi de yapılır.
Bazen öğrenciler kendi grup büyüklüklerini ve görevlerini kendileri seçerler, bazen de grup
büyüklüğü ve görev öğrencilere söylenir. Başarı kriterlerini bazen öğretmen belirler, bazen de
öğrenci. Ve başarı standartlarını belirleme çoğu zaman işbirlikçi bir süreçtir. Birçok farklı şey
meydana geldiği için, ödevlerin hiç biri “normali” belirlemez ve hiç biri “çıkıntı yapmaz.”
Öğretmen “normal” ve “farklı” açısından değil, çeşitli ihtiyaçlara hitap eden “çoklu öğrenme
yolları” açısından düşünür ve plan yapar. Her öğrencinin hedefi mevcut “öğrenim
durumunda” maksimum ilerleme kaydetmektir. Öğretmenin hedefi öğrenmenin öğrencinin
ihtiyacına uygun olması için öğrenim durumunu daha iyi anlamaktır.
Nihai Görüş
Sonuç olarak, tüm öğrencilerin sizin enerjinize, sevginize ve aklınıza ihtiyacı vardır. Bu tüm
öğrencilerin ortak gereksinimidir çünkü onlar genç bireyler. Ancak, size ihtiyaç duyma
şekilleri öğrenciden öğrenciye değişmektedir. Bu farklılıkları anlamadıkça ve bunlara karşılık
vermedikçe, birçok öğrenciyi yüz üstü bırakmış oluruz.
Bazılarımız öğrenme güçlüğü çeken öğrencilere öğretmeye yatkın, bazılarımız ise ileri
seviyedeki öğrencilerin şampiyonu. Bazılarımız da öğreteceğimizi düşündüğümüz 4, 8. veya
11. sınıf öğrencisi imajına uyan “standart” öğrencilere yakınlık duyuyor. Tercihlerimizin
olması da insancıl birşey. En etkili öğretmenler, kariyerleri boyunca otomatik olarak
öğretmekten daha çok zevk aldıkları öğrencilerden enerji almaya devam ederken otomatik
olarak kolaylıkla kucaklayamadıkları çocukları geliştirmenin yollarını titizlikle aramaktadır.
Download