smail k*ll*o*lu Felsefe Tarihi Ders notlar* vize

advertisement
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Felsefe Tarihi
PHİLOSOPHİA= PHİLO + SOPHİA (=== HİKMET SEVGİSİ)
FİLO = Sevgi ; SPOHİA= Hikmet = HİKMET SEVGİSİ
 İlk başlarda, ilk düşünürlere SOFOS denirdi (Thales) ancak PYTHAGORAS bir insanın
herşeyi bilemiyeceğini söylemiş ve insanın olsa olsa FİLOSOFOS olabileceğini bildirmiştir
 Konusu Evrenin anlaşılmasıdır topyekün kuşatılabilmesi
 M.Ö 5-6 yy’dan bugüne kadar
 Felsefenin nerede ve ne zaman doğduğu muhtelif
 (kitap: umumi kanaat felsefenin Ege Denizi sahillerinde 6.yy Yunanlıların geliştirdiği,
onlardan çıktiğidır… ancak dağa doğru olan görüş ise, felsefenin bir tek yerden değil, muhtelif
yerlerde oluştuğudur)
 İnsan düşüncesinin özel bir yeri vardır = felsefi düşünce
 (ekstra: insanın zekası, içinde yaşadığı çevredeki eşya ve olayları kavramaya çalışarak uyanır.
Absorbtion der Umwelteindrucke, der Mensch wird von der Umwelt und den
Sinneswarnehmungen beeınflusst, gar beeindruckt.. the environmental expression is
fundamental for human being and thinking… die Philosphie ist die Lebensweisheit! Felsefe
insanı düşünmeye sevkeder. Kendini bü düşüncesinde gerçekleştirmesini, dünyasını ve
kendini tanımasını ve tanımlamasını sağlar! İlk felsefeciler Tabiatla ilgili düşünceler
üretmişler; çünkü en yakın irtibatta oldukları ve akılla pek anlam vermedikleri olayların ilki
TABİAT olaylarıdır. O yüzdendir ki çoğu dinler tarihçisi der ki: Dinin, Dinlerin kökü
Tabiatcılıktadır: Mesela Müller, natürizmin temsilcisi, insanların tabiattaki nesneleri
canlandırarak tanrı haline getirdiler: güneşe taparak dini inanış…. İŞTE bu din anlayışı aslında
insanların düşüncelerini bize aktarır (yuakrıda belirttiğim gibi)
 Felsefe bir soruşturmacadır aslında (İNTERROGATİON) her an soruşturu, ilmin geldiği son
noktayı dahi
 AKILDAN YOLA ÇIKILIR FELSEFEDE
 Felsefenin tanımı:
Platon:”Görülmesi mümkün olmayanın ilmi”
Aristo: “ilk prensipler ve son sebepler hakkında bilgi”
İslam filozofları: “ Felsefe, eşyanın mahiyet ve hakikatini bilmek, varlığın sebebini açıklama
gayretidir. İnsanın kendini bilip tanımasıdır”

Düşünme eylemi insanın varlığı ile vardır zaten
Felsefi düşünce ve Mitolojik düşünce vardır
1. Mitolojik düşünce: (genel düşünce)= düşüncenin bağlanacağı genel bir ad yoktur. Bu
düşünce Ahmet veya Mehmet’e aittir denilemiyor ANONİMDİR. –
o Herhangi somut bir kişiliğe bağlanamaz ve inancı da içinde barındırır
o Akla değil, duyguya dayalıdır
o Kendine özgün özellikler vardır ve herkes bunları bir başkasına aktaramıyor,
ancak toplumun arasında seçkin kişiler, Kahinler, Şamanlar tarafından aktarılıyor
(belirli muhteva ve sembollerle)
2. Felsefi düşünce:
o Belirli bir nesne, somut bir varlığa ayittir
o Belli bir insanın düşüncesi, belirli kişi bu düşünceyi ortaya koyar, değişitirir ve
etkiler (mitolojik düşünceye tamamen zıt)
T &I entertainment
1
İSMAIL KILLIOĞLU
o
o
o
o
o




I.
II.
III.
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
AKIL belirleyici (temel fark)
Akıl her türlü ele alınır ve tartışılır
Kişiseldir ve insanın akıl yetkisini temelle alır
Önceden belirlenmiş mutlak kavramlar YOKTUR (ancak bu, felsefenin
kavramları ve ilkeleri yoktur anlamına gelmez
Düşünce her an değişebilir farklılaşabilir
6-7 yy çeşitli toplumlarda çeşitli konular hakkında tartışmalar sürdürülmüştür (evren ve tabiat
hakkında) o yüzden felsefenin doğuşunu, menşeini belirli bir zamana indirgemek, zaman ve
mekanla kısıtlamak doğru değildir
Görüşlere göre İyonya da ortaya çıkmıştır (Batı Anadolu Ege Denizi sahilleri) ve daha sonra
Yunanistana taşınmıştır
Yunanlılar: Sümer, Akat, Babil, eski mısır ve Asurlulardan etkilendiğini bilmek lazım =
özellikle Sümerlilerden = ki Tarihin başlangıcı Sümerlileri gösteriyor
Eski Mykene kültürü eski mısırdan etkilenmiştir eski mısır da Sümerlilerden etkilenmiştir
Felsefi düşünce 3 Döneme ayrılır:
İLK ÇAĞ: Evren/Kozmoz
ORTA ÇAĞ: Skolastik-Tanrı/ TEO
YENİ ÇAĞ: insan/ HUMANITAS
İLK ÇAĞ (kozmoz)
A. Bir dönemi Doğa Felsefesi (PHYSİS) = tabiata yönelik
B. İnsan felsefesi (ANTROPOLOJİ) = tanrı insan ve tabiatın münasebet içinde ele alınır
C. SİSTEMATİK = bütün problemler ele alınır
I.
İLK ÇAĞ döneminden hemen sonra (noch unter der ersten Periode aber weil es nichts neues gebracht
hat wird es anders gesehen) HELLENİSTİK dönem gelir (eigentlich unter 4. Aber der Lehrer hat es
anders gemacht als im Buch). HELLENİSTİK= yeni felsefi görüşler ortaya konmamıştır, bir çok
felsefi okullar vardır ama bunlar daha önceki 2 sistemle bağlantılıdır, SENTEZ edilmeye çalışması ile
kendini ifade eder… (ekstra: filozofların düşünce hayatının her sahasına uzanan görüşlerinin
tekrarlandığı, felsefenin daha çok dini (Hint Mısır) unsurları taşıdığı dönem…)
 Aristo ve Platon sistemi temel sistemdir. Sokrates bir dönüm noktasıdır. Ondan önceki
döneme PRESOKRATİK dönem denir- Tabiatla ilgili konular.
ORTA ÇAĞ (skolastik)
II.





Hazırlık dönemi olarak, ilk çağ felsefenin temel kavramları değiştirilmiştir
Patrikler, kilise babaların fikirleri ve düşünceleri hakim
Tanrı kavramı merkezde
Kilisenin insanlar ve toplum üzerindeki baskısı/kontrolü/hegemonyası
Felsefi düşüncenin tezahürü kilisenin elinde: yani (yeni çağ felsefecilerine göre) aslında bu
çağda felsefi düşünceden de pek bahsedilemez.. (tk yorum)çünkü kilisenin kontrol ve baskısı
altında= kilisenin (skolastik) görüşe aykırı gelen her türlü fikri olsun, bilimsel olsun red edilir
T &I entertainment
2
İSMAIL KILLIOĞLU

FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
ve skolatik fikre zarar verebilecek bu görüşleri dile getirilenler imha ediliyordu (mesela
Kopernikus, Galileo, vs vs..)
O yüzden SKOLASTİK felsefi dönem diye adlandırılması daha doğrudur
Orta çağ felsefesinin kendi içinde evreleri:
- Kilise babaları felsefesi:
Skolastik 5 yy’dan sonra Platon felsefesine dayanan, Augustinus Orta Çağ felsefesini
etkileyen/belirleyici unsurları ortaya koyandır (AUGUSTİNUS) Platonun ilkelerini
hiristiyanlık ilkeleriyle bir araya getirmiştir. Platonun İDEA kavramını AUGUSTİNUS
TANRI diye yorumlamıştır
- İlk skolastik
- Skolatiğin yükselişi
- Skolastiğin çöküşü
5-15yy’a kadar, daha sonra felsefi düşünce Skolastiği atlayarak ilk çağın ilkelerini esasa alarak yeni
bir dönem başlar === YENİ ÇAĞ / MODERN ÇAĞ
YENİ ÇAĞ / MODERN ÇAĞ
İlk çağ ilkeleri esas alır skolastik dönemi es geçer
15-16yy Hümanizmi esas alan RENAİSSANCE (Rönesans)
17yy Cartezyen (Kartezyen) DESCARTES Sistemi: temelde Descarte felsefesi (cogito ergo
sum)
C. GÖRGÜCÜLÜK – John Lock
III.

A.
B.
 18yy Yeni Çağın kendine özgün farklılığını ortaya koyduğu yüzyıldır
 Bu döneme has düşünce (ler):
 Bilgiye verilen anlam değerinin farklı oluşunda yatar. Bir çağda bir bilgi, mesela:
HAKİKATİN bilgisi erdemin kaynağı olarak bilinirdi
 Platon bilgiyi belirli bir ücret karşılığında öğretilmesini kabul etmezdi (Sofistlere karşı)
 BACON: “Bilgi güçtür”
 Bu Çağın en temel özelliği : Bilgiye değer veriridi
İLK ÇAĞ FELSEFESİ:
I.

A) Temel kavram : EVREN/KOZMOZ. Yunan kültüründe Evren yaratılmış olarak
kavranılmıştır
Evrenin belirgin 3 temel özelliği:
1) Birlik
2) Düzen
3) Uyum
THALES: Felsefeyi başlatan “ Evrenin mahiyeti nedir? Evreni dayandıracağımız bir ilke var mıdır?
Bunun arayışı ile/ bunlara cevap bulabilmek için AKIL üreterek Thales ilk olarak felsefeyi başlatmıştır
T &I entertainment
3
İSMAIL KILLIOĞLU


FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
B) Bir diğer kavram PHYSİS (doğa)
Doğanın içinde çeşitli varlıklar görüyoruz, bunların zaman içindeki biçimleri değişmektedir ve
bütün bunlar bir kaosa yol açmadan sürüp gitmektedir (belirli bir nizam ve oluşum içinde)
C) ATMAN: Hint kültüründen. İlk olarak Lotus çiçeğinden tezahür etmiştir…????
THALES:
 İlk fizikçi, FİLOZOF ve felsefenin babası
 ARKHE= ilk temel madde, her şeyin özünün SU olduğunu söylemiştir. Herşey SU’dan
çıkmştır ve tekrar suya geri dönecektir. Su dünyanın her tarafını kuşatmıştır ve cisimler
SU’yun değişimi ve oluşumundan zuhur eder
 Evrenin Ruhu vardır der, canlıdır (CANLILIK = HYLEZOİSM) der ayrıca Daimonlar ile
doludur der
 FELSEFE,THALESİN KOZMOZ ÜZERİNE GÖRÜŞ ORTAYA KOYMASI İLE
BAŞLAMIŞTIR
 Thales Su kentinde, yani liman kentte yaşamıştır. Belirli gözlemler sonucu evrenin bağlı
olduğu ilkenin SU oldğunu ileri sürmüş olması muhtemel
 Thalese göre mıgnatısın çekme gücü onun özündeki SU’dan dolayıdır
 Thales doğanın mahiyeti ve bu mahiyetin dayandığı temel ilke haricinde birçok alanla
ilgilenmiştir ve bir takım ilimlere de sahip/vakıf olduğu bilinmekte
 Thales aslında Yunan değil, Filistinli ve Sümerli bir aileye mensub olduğu söylenir= bir
ihtiöal bundan dolayı diğer kültürlerin mitolojilerinden etkilenerekten bu görüşleri (teorilerArkhe=Su…) ileri sürmüştür. ÇÜNKÜ SU TEMEL SÜMER DÜŞÜNCESİNDE vardır
(temel- arkhe olarak)
ANAKSİMANDROS (ANAXİMANDROS)
 Su!yun arke olduğunu reddeder
 Doğanın/kozmozun mahiyetini bilmiyoruz, mahiyetini bilmediğimiz şey sınırsızsızdır!
Sınırsız ve bilinmeyen olan evreni bilinen ve sınırlı olan bir şey ile/ cisme dayandıramayız/
mantiki yönden çelişkilidir
 (Bu görüş bizi daha sonraki ARİSTO mantığının ÇELİŞMEZLİK ilkesine götürmektedir)
 Bilmediğimiz bir şeyi bilmediğimiz için sınırsızdır
Fikirleri/kavramları:
a) APEİRON: bilinmeyen şey- çıklanamaz
b) KARŞITLIK İLKESİ: evrenin dayanmış olduğu başlangıç ilkesini bilmeyiz ama onun
tezahürüne şahit olmaktayız
c) Herşeyin bir karşıtı vardır: gece- gündüz; sıcak-soğuk
 Eğer evrende varlık çokluğu olmasaydı, ozaman BİRLİK, DÜZEN ve UYUM olmazdı, yani
Varlık olmazdı
 Karşıtlar birbirleriyle adeta mücadele eder, birinin hayata çıkmasıyla diğer nitelik sahneden
uzaklaşır…. Ve böyle devam eder
 İYİ-KÖTÜ kavramları ortaya çıkıyor
 Yer yüzünde yaşayan varlıklar belirli bir süreçten geçer ve değişir. Canlılar zamanla
yaşadıkları YAŞ-Nemlı yerlerden KURU’YA geçmiştir (DENİZDEN KARAYA) = işte
morfolojik olarak bu süreçte değişme meydana gelmiştir (insanda bu süreçten meydana
gelmiştir)
T &I entertainment
4
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
ANAKSİMENES (ANAXİMENES)
 Bilinmeyen bir şey başlangıç ilkesi olamaz, Thales haklıdır der ama Tahles gibi Su değil,
herşeyin ilkesi, Arkhe HAVA dır der!!!
 Varlığın esas prensibi HAVA evreni bir deniz gibi kuşatır
 Hava bir soluktur (RUH) insanı canlı tutar= aynı şekilde hava bütün evreni de sarar ve ona
hayat verir= İLK DEFA FELSEFEDE RUH kavramı zuhur eder!!!!
 PHİNOMA= HAVA SOLUK
 RUH – BEDEN İLŞKİSİ ORTAYA ÇIKIYOR
Milet okulu: Thales (SU) ; Anaksimatros (APEİRON) ; Anaksimenes (HAVA-RUH)
HERAKLEİTOS:
 Düşüncelerini gizlemeye çalışmıştır, bu yüzden karanlık adam denmiştir ona
 İLK MADDE: ATEŞ
 Evren devamlı bir değişme ve akış içinde (“aynı nehirde iki defa yıkanılamaz. İkinci yıkamada
artık bu nehir aynı nehir değildir”der)
 Evrendeki şeyler, ZITLARIN SAVAŞINDAN MEYDANA GELİR= mesela: sıcak soğuk
olur, soğukta sıcak…
 Ateş herşeyin karşıtıdır der
 Onun felsefesine OLUŞ FELSEFESİ de denir
 SORU: “herşey hareket ve oluşturma içindeyse, nasıl oluyor da dışarda aynı şey(ler) var
(oluyor)? Herakleitos cevap: “Duygularımız bizi yanıltır”
 Herakleitos aklı ve duyguları birbirinden ayırır, aklen Evren değişmektedir…
 ALEM: a) Görünüş ve b) Gerçek olmak üzere ikiye ayrılır:
 a) Görünüş: DUYULAR-Hareket, değişimin ve oluşumun olmadığını belirtır
 b) Gerçek: AKIL – Hareket, değişimin ve oluşumun sürekli olduğunu söyler
 LOGOS: Akıl, ilke olarak akıl
PHYTHAGORAS:
 Bir adada doğuyor
 Evren anlayışı: Varlığı elde ettiğimiz bilgi, sayıların varlığı/bilgisinden alıp ifade ederiz
 Phytagorascılar TENASÜHE (ruh göçüne) inanırlar= insan bu dünyadaki hayatının değerine
göre, onun ölümünden sonra ruhu bir başka insanda, bir hayvan veya bitkide ortaya çıkabilir
 Arimetikle Musiki arasında sıkı bir ilgi kurarak, ahenkli sesin telin uzunluğu ile ilgili olmasını
ve bu SES İLE SAYI ORANLARI arasındaki alakadan hareketler “ HER ŞEYİN ASLININ
SAYILAR” olduğunu söylerler
 Mesela: bir sayı belli nitelikleri ile ADALET, bir başka sayı RUH, bir başkası AKILDIR
 EŞYA SAYILARDAN İBARETTİR
 ARKHE= SAYI
 Dünyadaki bütün gerçekliklere ilk ON SAYI arasında maddi bir alaka kuruyorlar
 Evrendeki ve varlıktaki harmoniyi anlatmak, kavramak, sayıları ile olur
 Hem GGÖRÜNÜŞ hemde DERUNİ anlamı vardır
 Temel sayılar 10 kat oluşur rasyonel sayılar 1-10 kadar. Temelde ise 1 var (sonsuzdur)
 SOFOS: matematik sayıları temel ilke. Evrenin mahiyetini anlamaya yardımcı oldukları için
sayılara bir de kutsallık atfedilmiş. Evrende varlıkta geçerli olan 1’dir. Birlik MONAS
T &I entertainment
5
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
 Phytagorascılığın çeşitli inanışlarla nüfüz etmesiyle bir diğer ilke: RUH olgusunu yunan
düşüncesine taşıyan isim
 (Herodot bunu eleştirir ve der ki Phytagoras bu inancı mısırdan getirdi der
 Fakat Phytagorascılık ruhun ölümsüzlüğünü farklı anlar TENASUH, yabi ruhun göçü olarak
algılanmaktadır (yukarıda zikredildi)
Anekdot/Hikaye: Phythagoras bir gün talebeleriyle yolda yürüken bir adamın köpeği vurduğunu görür
ve onun inlemesini duyar. Sonra der ki talebelerine:”şuan falanca köpekte eski dostumun ruhu
var”=”insan ahlaklı bir hayat sürerse, üstün bir varlık olarak tekrar dünyaya gelir, ama tam aksine
davranırsa işte böyle gelir…”
 Tenasüh inancın temeli?
a) Mısırdaki Piramitler: Ruh ölümden sonrası tekrar dünyaya uğrayabilir diye,
toplumun üst seviyelerin- firavunların, malvarlıklarını ve kıyafetlerini, hatta
hizmetçileri o kabre koyulur ki ruh geri döndüğünde o eşyalardan yolunu bulsun.
Bedeni tanısın
b) Orpheus’dan etkilenmiştir: bundan yola çıkarak Phythagoras ruh göçü inancını
savunmuştur. (…)
Merkez tanrısı DİONYSOS Hades (yeraltı ülkesine) gönderilştir. Ancak Dionysos
farklı bir yol izleyerek “ışıklı” dünyaya dönmüştür, bunu da kendi kullandığı iradeye
bağlar. İRADESİNİ ÜZÜM ŞARABI İÇEREK VE KADİNIN GÜZELLİKLERİNDEN
FAYDALANARAK GÜÇLENDİRMİŞTİR. Onu HAdesten geri dönüşü bir nevi
Tenasüh inancıdır=== Pyhthagoras bundan etkilenmiş olabilir
c) Pythagoras doğu’ya da gitmiştir ve orda ZERDÜŞLE görüşmüştür ve etkilenmiştir
derler. İyi ve kötü heran savaş halindedir derler. Zerdüşlük aslında HİNT inanışıyla
işçiçedir;dolayısıyla denir ki Pyhthagoras Hintlilerin Tenasüh inancından
etkilenmiştir…
 Ruh bilimciliği- Ruhun göçüşü temel unsur, hatta gündelik hayata dahi yansımıştır
 Ruhun göçü 30.000 daha sonra 3.00 defa olur en fazla denmiştir
 Herşeyin temeli ATMAN (hintlerde bu BRAHMAN oluyor daha sonra)
XENOPHANES:
 Rapsod=şairdir (halkozanı)
 (doğa felsefesi döneminde bir okul olarak yola çıkacak temel kavramı ilham edecek… ELEA
okulu…)
 Yunan tanrı anlayışını ilk olarak eleştiren kişi
 Filozofdsn çok politeistlere karşı dini bir öğretici olarak görülür
 BİR TANRI VARDIR DİYE BAĞRİYOR
 HER ŞEY TOPRAKTAN CIKAR VE TEKRAR TOPRAĞA GERİ DÖNER der
temel yunan tanrı anlayışı:
A. Tanrı insani özelliklere sahip = Antropomorfizm (insan biçimcilik)
B. Polytheist
 Her olayla ilgili hemen tanrı tasavvur edilirdi. Doğadaki her şey için, her olay için sorumlu bir
tanrı vardı
 (insanlığın kültüründe baştan beri çok tanrıcılık vardı veya çok tanrıcılık vardı diyenler var…
dinler tarihin konusu)
 Şiirlerinde bu iki tanrı anlayışını da eleştirir:
T &I entertainment
6
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
A)’ya eleştiri: “insandaki inanç duygusu, inandığı varlığın kendi özelliklerine sahip olmasını istemezkabul etmez, kendisinden daha yüce nitelikte olan bir varlık ister, insan yalan söyler ama tanrı
söylemez..”
B)tanrının birden fazla tasavvur edilmesi de düşünülemez. Mantiken çok tanrıcılık olsaydı, yaşayan
herkesin tanrısı ayrı, her milletin kendine göre ayrı mizaçli-tipli tanrı tasavvuru olurdu (Habeşlilerin
habeşçe, yunanlıların yunanlı tanrısı olurdu)
 her kent devleti inandığı tanrı veya tanrıların birer ürünü gibi görülürdü. Yunan topluluğu
kendi içinde dindar. Her kent kendi tanrısını korurdu ve toplum da tanrılarına sahip çıkardı. O
yüzden Xenophanes’in bu eleştirisi kamuya hakaret olarak algılanmış ve kamu davası
açılmıştır. (aynı şekilde Atina da, tanrılara inanmıyor diye SOKRATES yargılanmıştır:
 tek bir tanrı olduğunu savunur; herşeyden üstün ve kudretli bir tanrı
 evreni ve varlığı düşüncesiyle yöneten bir tanrı
 tanrı kılık kıyafet değiştirmez
 daha sonra ELEA okulunun temel ilkelerini oluşturmuştur bu düşünceler (tanrı anlayışı)
Pharmanides:





Bugüne kadar bilgileri ulaşmıştır
Uslubu, israiloğulların Peygamberlerine bildirilen vahiy uslubuna benzetilir
Onun metinleri ili bölüme ayrılır
Elea okulunun kurucusu sayılır
Herakleitos gibi, görünüşler âlemi ile gerçek alemi birbirinden ayırır
1. Varlık öğretisi:
 varlık anlayışı= “varlık vardır”
 varlığın var olmasında anlaşılması gerekenö sadece 1 varlığın var olduğudur
 herhangi bir karşıtın olduğunu düşünemeyiz (Mantık ilmindeki MANTIĞIN
ÇELİŞMEZLİK İLKESİNİN TEMELİdir bu)
 genel olarak ELEA okulu mantığı, doğru düşünmenin yöntemi olarak kabul edilir
 VARLIĞIN OLUŞ İÇİNDE DÜŞÜNÜŞMESİ BİR ÇELİŞKİDİR
 Çelişmezlik ilkesi gereği, VARLIĞIN KARŞITI GİBİ GÖZÜKEN YOKLUĞU
DÜŞÜNCENİN KAPSAMINA ALAMAYIZ ( aksi takdşrde bu bşr var bir de yok
anlamına gelir ve çelişkili olurdu)
 Sadece VAR olan düşünebilinir
 Varlığın içinde var olmayan, boşluk yoktur
2. Hakikat öğretisi:
 BİR olan varlıkö bölünmez, hareket etmez= gerçek o dur işte. Bir olan VARLIK
gerçektir, hakikattir. GERÇEK ALEM ANCAK AKIL İLE KAVRANILIR.
GERÇEK ALEM ANCAK AKIL İLE KAVRANILIR
 Bu gerçek alem bir ve tek olan alemdir, değişmez, bölünmezi hareket etmez
 Bu ALEM BİRİN KENDİSİ, BİR DE TANRI İLE AYNIDIR
 “VARLIK, VARDIR VE VAR OLMAYAN ŞEY YOKTUR!!!
T &I entertainment
7
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Yani temel 2 ilke esastır:
(1) BİR VARLIK;
(2) VARLIĞIN DÜŞÜNCEYLE/AKILLA ÖZDEŞLİĞİ
Var olan varlığın düşünebilir olması Anaksimandors, Herakleitos ve Pythagoras anlayışının tam
karşısında yer alır!!!
 Pyhtagorascılar bu çelişmezlik ilkesini sayılarla anlatıyorlar
 Herakleitos, Elea okuluna karşı: varlığın değişmesi varlığın var olduğu anlamına geldığını
söyler

Elea okuluna göre ise değişmez varlığa hareket, oluşum ve değişme isnad etme doğru
düşünme ilkesine, mantığa ve çelişmezlik ilkesine aykırı
XENON:
 Pharmanidesin öğrencisi
 Hareket, değişim ve oluşumu esas alan görüşlerin çeliştiklerini ortaya koymaya çalışır
 BİR varlığı esas alarak Pythagoras ve herakleitosu eleştirir ve onların düşüncelerini çelişkili
bulur
 Zenonun hareketin var olmadığına dair delili: hayvanlar aleminin en yavaş hayvanı
kaplumbağ ile olimpiyatların en hızlısı olan Akhilleus’u yarıştırır. Kaplumbağa avans
olarak biraz daha erkenden başlar yürümeye. Zenona göre: Akhilleus kendisinden biraz
daha önce yola çıkan kaplumbağaya asla yetişemez. Yani Akhilleusun kaplumbağa’ya
yetişebilmesi için bir zaman geçmesi lazım. Halbuki bu zaman içinde kaplumbağanın açmış
olduğu mesafeye ulaşması için tekrar bir zaman süresinde kaplumbağa yeniden ilerlemiş
olacaktır. Bu böyle sonsuza kadar gider.1
 Bir diğer delil ise OK delili: uçan ok durmaktadır. Çünkü o her an belli bir noktada
bulunmaktadır. Ok, hareketinin her bir anında duruyorsa yolunun bütününde de duruyor
demektir (Momentaufnahme..gibi)2
1
Dabei war ZENON Erkärung im Grunde ganz einleuchtend. Wenn die Schildkröte einen gewissen Vorsprung hat und beide loslaufen, dann
muss Achilles zuerst die Hälfte des Vorsprungs durchlaufen, um an die Schildkröte heranzukommen. Inzwischen ist die Schildkröte aber
auch ein Stück vorangekommen, zwar sehr wenig, aber immerhin tatsächlich vorhanden. Wenn nun Achilles die Hälfte der verbliebenen
Distanz durchläuft, hat die Schildkröte wiederum ein winziges Stückchen zugelegt. Da aber auf diese Weise immer eine gewisse Entfernung
zwischen Achilles und der Schildkröte verbleibt, die der Held erst durchlaufen muss, wird er die Schildkröte niemals einholen können, denn
sie vergößert ja diese Entfernung immer wieder.
Der gesunde Menschenverstand sagt uns natürlich, dass Achilles die Schildkröte nach kurzer Laufzeit überholt. Und doch konnte niemand
ZENONs Erklärung auf dieselbe Art widerlegen wie er sie gegeben hatte. Man nennt so eine Geschichte, die scheinbar einen unerklärlichen
Widerspruch beweist auch ein Paradoxon (Mehrzahl: Paradoxa).
2
Pfeilparadoxon: Wenn die Bewegung eines fliegenden Pfeils ad infinitum geteilt wird, dann steht waehrend jeder dieser
unendlich kurzen Momente der Pfeil still. Die Summe einer unendlichen Reihe von Nullen bleibt Null, weshalb der Pfeil sich
nicht bewegen kann. Man kann sich vorstellen, wie jemand, der einem fliegenden Pfeil wiederholt blitzschnelle Blicke zuwirft,
theoretisch den Pfeil in der Luft anhaelt. Zenon leitete daraus ab, dass es keine Bewegung gibt. Darin zeigte er sich als
wuerdiger Schueler und Nachfolger des Parmenides, der behauptet hatte, dass jede Veraenderung in der Natur lediglich eine
Illusion sei.
T &I entertainment
8
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
 Xenonun bu delilleri ileri sürmekten maksadı, değişme, hareket ve çokluk gibi kavramların
zihni çelişkiye düşürdüğünü göstermek!!
VARLIK
- Herakleitos’a göre varlık OLUŞ halinde: Duyular görünüşte hareket, değişim ve oluşum yok
diyor (Duyulara dayalı olarak varlıktaki oluş ve hareket böyle bir şeyi algılayamayız.
Duyuların varlık hakkındaki izlenimimi sörekli değişebilir ve gövenilmezdir) ; Akla göre ise
hareket, değişim ve oluşum var (Akıl varlıkta sürekli olarak hareket, değişim ve oluşum
halinde olduğunu belirtir )
- Elea okulu /Pharmanides’e göre varlıktan bahsedilince BİR VARLIKTAN söz ederler:
Duyurlar hareket, değişim ve oluşum var dese de akıl gerçekte bunların olamayacağını bize
aktarır ( Duyular değişkendir. varlığın özünü kavramakta yetersiz kalır. varlığı H.D.O lu
algılarız ama aklen öyle değildir)
Empedokles:





Eklektik, sentezci özellikte bir felsefe
Herakletiros ve Elea okulundaki 2 zıt görüşü bir araya getirmeye çalışarak felsefe yapar
Hem varlık ilkesini hem de oluş ilkesini temel alarak felsefesini kurmaya çalışmıştır
TOPRAK ilkesi, herşeyin özü toprak, tekrar toprağa geri döneceğiz demiştir
İlkeler bütünü: 4 unsur öğretisini ortaya koyar:
Şu 4 unsur değişmez ve çeşitli oranlarda bir araya gelmek suretiyle varlığı oluştururlar
ATEŞ, SU, TOPRAK ve HAVA
4 unsur sadece makrokozmozda alemde bir araya gelir (daha önce anaximenes insan vücüdüyla
kozmoz arasında irtibat kurmuştu...) Empedoklese göre bu 4 unsurun bir araya gelmesinin küçük
örneği mokrokozmoz olan insanda vardır. Onun dışında makrokozmozda orantılı şekilde mevcuttur.
 O yüzden Makrokozmozu ve onun bağlı olduğu ilkeleri tespit etmek, makrokozmozun
mahiyetini ablamak demek (aynı şekilde evreni/makrokozmozu anlarsak insanı, yani
maikrikozmozu anlarız
T &I entertainment
9
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Empedokles felsefesi:
(1) ANASİRİ ERBAA. Bunların birleşmesi doğumö bozulması- ayrılması ölüm demek oluyor
Evrende ancak insan mükemmel şekilde bu 4 unsuru farklı orantılarda taşır, diğer varlıklarda
bazı unsurlar vardır sadece hepsi değil
SU= KAN
HAVA= Oksijen/Ruh
Ateş= vücuttaki genel ısı
Toprak= vücüttaki katı unsurlar (kemik, tırnak gibi)
(2) 4 unsurun varlığı oluşturabilmesi için KARŞIT ilkesi olan PHİLİA ve NEİKOS devreye
girmesi lazım
Temel 2 kavramı var:
a. PHİLİA: sevgi (birleşme)
b. NEİKOS: nefret (ayrılma)
Sevgi ve nefret (Philia ve Neikos), yani karşıtlık ilkeleri felsefenin bir başka alanına işaret etmiştir=
TARİH FELSEFESİ! İnsanlığın başlangıcında SEVGİ ve muhabbet (AŞK) hakimdi, buna ALTINÇAĞ
diyorlar; fakat herşeyin karşı niteliği olduğu için daha sonra NEİKOS ilkesi tecelli etmiş ve nefret
ayrılma ve kin zuhur etmiştir başlamıştır



- Böyle düşünmesinin sebebi şu olabilir: yaşadığı muhit kargaşa ile doluydu...
Empedokles bu 4 unsurun en küçük ve en son bölümlere ayrılmış olduklarını ileri sürmüştür =
bu bir nevi ATOM nazariyyesinin temelini teşkil eder
Ruh anlayışı Phythagorascılar gibi = Ruh’un ölümsüz olduğuna inanır
Empedoklesin 4 usnur teorisi TIP ilmi içinde faydalı olmuştur: GALENUS denmiştir buna.
Eüer insan vücüdünda bu 4 temel unsurlardan biri artar, diğeri azalırsa hastalık zuhur eder!
ANAXAGORAS:
 O dönem düşünürleri içinde ilim adamı kişiliğine en yakın olan kişi olarak bilinir
 Zamanının devlet dinine ters düşen görüşlerinden dolayı suçlandırılmıştır (tarihte ilk defa)
 Gökten bir taş düşmüştür. O bu taşı incelediği ve güneşin yanan bir taş yığını olduğunu
söylediği için ona dava açılmıştır. Ozamanlarda güneş bir tanrı sayılıyordu
 Daha sonra oradan ayrılır ve Çanakkaleye yerleşir. Orada çocuklara ders verir ve halkın
gözünde itibar kazanır
Felsefesi:



“bir meydana gelme ve yok olma” diye bir şeyi kabul etmez
Herşey artık bölünmesi imkansız olan en küçük parçaya kadar bölünebilir!!!
Evrenin başkangıç ilkesi konusunda yeni kavram ortaya atar SPERMETA!
Spermeta: evrenin ve evrendeki varlıkları meydana getiren parçacıklar sınırlı değil SINIRSIZ, ve
özü itibariyle maddidir (empedoklesin 4 unsuruna karşı!). evrende sürekli hareket vardır ama başta
bu hareketlilik kozmoza yönelmemiş. İlk Hareketi, kendisi de spermeta olan NOUS vermiştir.
-
Sınırsız parçacıklar belirli bir amaca yöneliktir TELOS
T &I entertainment
10
İSMAIL KILLIOĞLU
-
-
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Daha önce gayesiz/ telosuz oldukları için hareeket yoktu; NOUS bunları bir harekete
geçirdi ve bir amaca TELOS’A bağladı
SPERMETA= sınırsız parçacık
NOUS: spermatayı bir amaca (Telosa bağlar- kendisi de bir spermetadır ama sadece
bir kaç farklılıkları vardır. Hiçbir etkilenme kabul etmez ve hareket wetme ihtiyacı
duymaz bir bilince sahiptir çünkü diğer parçacıkları bir amaca bağlarç YANİ
KAOSTAN DÜZENE GEÇİŞİ SAĞLAMIŞTIR (initiator)3
TELOS: Amaç
Demokritos ve Leukippus bu görüşleri bir kuram olarak oryaya koyar.
DEMOKRİTOS
-
-
-
Demokritosun atom kuramını daha önce LEUKİPPUS tarafından ifade edilmiştir ancak o
kurmuş olduğu okuldaki kuramı yazıya dökmemiştir ve unutulmuştur! Oysa kendisi
ELEA okulunda Pharmanidesin en iyi öğrencisi olarak ayrılmış ve Makedonyaya
yerleşmiştir öğretilerini yaymak için. Demokritosda aslında LEUKİPPUS’un okuldan
öğrencisiydi ancak eserlerinde hocasından hiç nahsetmemiştir demokritos. o yüzden
ATOM Kuramın kurucusu olarak Demokritos bilinir!
Ailesinden önemli bir miras kalır, o bunu çeşitli alanlarda deney ve gözlem yapmak için
kullanmıştır. Ancak parayı kamu yararına kullanmadığı için hakkında dava açıldı ve
savunmasını yapması istenildi.. Demokritos elde ettiği bilgileri mahkemeye sununca
mahkeme bu bilgilerin çok faydalı olduğuna kanaat getirir, ona hak ve hatta maddi yardım
veriri bu deneyleri genişletmesi için.
Bitkiler hakkında risaleler yazar
Felsefesi:












Varlık kavramı felsefenin merkezinde
Varlık bütünüyle maddi olan şey
Duyularımız algıladığımız herşeyi varlık olarak algılar (pharmanides buna zıt)
DUYULARI ESAS ALIR
MADDEYİ PARÇALADIĞIMIZDA PARÇALANMAYAN BİR ÖZE ULAŞIRIZ ATOMA.
ÖYLEYSE VARLIĞIN DAYANDIĞI TEMEL İLKE, BÜTÜBÜYLE MADDE OLAN VE
SADECE DUYULARIMIZIN KONUSU OLAN ATOMDUR. ATOMLARIN İÇLERİ
DOLU OLDUĞUNDAN PARÇALANAMAZ VE HAREKET ETMEK ZORUNDA
Hareket eden Atomlar karşılaşır ve çarpışırlar ve aynı öze sahip olan Atomlar birleşir ve cisim
varlığı meydana getirirler. Madde’de zorunlu mekanik ilkesi geçerli
ZORUNLU + MEKANİK = determinizm
Aynı öze sahip olan atomların nasıl bir cisim oluşturacağını önceden tahminen bilebiliriz
Evren atomlarla dolu
hareket etmek özlerinde var
hareket boşluğa ihtiyaç duyar
demokritosun felsefesinin temel sorunu BOŞLUK: atomların hareket edebilmesi için Boşluk
(HALÎ)
3
Bu daha sonra Paltonun İDEA öğretisinde önemli rol oynar, tıpkı Herakletitosun LOGOSu gibi.
Empedokleste TESADÜF yasası asıldır; Anaxagorasta AMAÇ/TELOS yasası esastır
T &I entertainment
11
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
 Demokritosa göre: ilerleme (progress-Terakki), yabi insanların gelişmesi BİLGİ ve TEKNİĞE
bağlıdır
 Toplum mutluluğa, ahlak felsefesi ile ilgili görüş dile getirmiştir
“bir toplumda ihtiyacından fazlasına sahip olan insan sayısı artarsa, o toplumun refah seviyesi
de yükselir”
PROTAGORAS:
 Şimdiye kadar ki filosoflar ARKHE’nin doğrudan ne olduğu üzereydi
 Protagorasın önermesiyle Felsefe’ye yeni soru eklenecektir: İNSAN NEDİR? Mahiyeti ve
şekli bakımından değil
 İNSAN KONUSU ELE ALINIR (Artık)
 Evrenin aslı nedir diye araştırmadan önce insanın imkanı ve gücü nedir ona bakılması
gerektiğini savunmuştur
 İNSAN SINIRLIDIR (evrenin sonzuluğu karşısından insan sınırlıdır)
 Bunu göz önünde bulundurarak: sınırsız evrenin mahiyetini anlamaya çalışmak imkansızdır ve
İNSANA FAYDA vermez
 Protagoras’a göre sınırsız evrenin mahiyetinin kavranmasının imkamsız olmasının delili de
bundan önceki fılozoflar evrenin mahiyeti ve ARKHE hakkında hemfikir olamayışları ve
anlaşmazlıkların zuhur etmesidir.
 Protagorasa göre kuramlar yerine PRATİK BİLGİ gerekir!!!!
PROTAGORAS’IN GÖRÜŞLERİNİ BENİMSEYENLERE SOFİST DENMİŞTİR!
SOFİST = özsel anlamda değil, mecazen kullanılan isim:
o
o
o
o
o
Kuramsal bilgi değil, pratik ve fayda sağlayan bilgi elde etmek gerekir (Sofistlerin en önemli
meşgalesi= pratik ve insana fayda veren bilgi peşinde olmas!!!)
Kuramsal açıdan Sofistler önemsizdir, çünkü sırf pratiğe yöneliktirler
Bilgiyi öğretme karsiliğinda bedel almayı da kural haline gtirmişlerdir BİLGİYİ SIRF PARA
KARŞILIĞINDA ÖĞRETMİŞLERDİR (özellikle Platon daha sonra onların bu tutumlarını
eleştirmiştir ve bu davranışın erdeme aykırı olduğunu söylemiştir)
Sofistler bilgiyi belli bir bedel karşılığında insanlara öğretmek suretiyle heyetler kurmuştur ve
bir çok öğretmen yetişmiştir. Yunan kent devletlerinde (POLIS) eğitim faaliyetleri
yürütmüşlerdir
Sofistlere göre pratik bilginin belirlenmesi: insanların ve toplumun içinde bulunduğu
ortam gereği ihtiyaç olan bilgi, pratik ve faydalı bilgidir
5 yy’daki faydalı ve pratik bilgi şu 2 alan dahilindeydi:
1) Siyaset alanında
2) Kamu yönetiminde ve mahkemede bir takım pratik bilgilere öncelik olarak ihtiyaç
duyulmaktaydı:
 Hitabet sanatı, RHETORIK; büyük bir ihtiyaç. İnsanların kendilerini mahkeme heyetinin
karşısında savunabilmesi lazım, k, o zaman mahkeme heyeti 500 ile 1000 kişinden
müteşekkildi; dolayısıyla bunların karşısında kendini haklı veya haksız müdafaa edebilmek
mahiret isiyen birşey
 Bundan şu anlam doğar: Sofistlerin Dil özerinde önemli hizmetler ortaya koydukları, Dil
konusunda belli başlı kurallar ortaya koymuşlardır. Protagoras dilim, cümlenin ve fiillerin
yapısıyla ilgili eserler kaleme almıştır = bu çalışmayla dilin, edebiyatın ve sanatın
T &I entertainment
12
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
gelişmesinde etkili olmuştur (daha sonrakileri için zemin hazırlamıştır. Özellikle
HÜMANİZM hareketin oluşmasında da büyük katkıda bulunmuştur
 = SOFİSTLERİN BU FAALİYETLERİ VE HİZMETLERİ DÜŞÜNCENİN GENŞL
KİTLELERE ULAŞTIRILMASINI SAĞLAMIŞ VE EĞİTİMİN HERKESE ULAŞMASINI
DOLAYISIYLA HERKESİN EĞİTİM ALMASINA – ALABİLMESİNE YOL
AÇMIŞTIR.EĞİTİM HALKA ULAŞTIRILMIŞTIR!!!!. HER KENTTEKİ İNSANLARIN
BİRBİRİYLE İRTİBAT HALİNDE OLMALARINI VE KÜLTÜREL BİR BİRLİK HALİNE
GELMELERİNİ SAĞLAMIŞ OLMUŞTURLAR!
 Bundan önce Yunan kentleri birbiriyle mücadele ederlerdi
Bütün bu hizmetlere rağmen Sofistler hakkında olumsuz bir görüş vardır. Bu daha sonradan
Sofistlerde yaşanan çöküşten kaynaklanan bir şey.Artık Sofistler batıda DEMAGOG ve bizim
topraklarda da SAFSATA yapana olarak bilinmişlerdir. Sofistler artık dili insanları şasırtmaya
yönelik kullanmaya, dili oyuncak haline getirmişlerdir: Açık ve net cümlelere muğlaklık verip
gizli anlamlar verip, muğlak cümlelerle oyanyıp kendilerince anlam çıkarmaları gibi... (oku
adam ol baban gibi, eşek ola... gibi kelime oyunları) onların olumsuz algılanmalarına sebep
olmuştur.
Protagoras’ın felsefesi:









Doğrudan ve açık bir şekilde olmasa da bilgi kuramının temelini hazırlamıştır (Epistemoloji)
Prtoagorasa göre: nesnenin doğru bilgisini bize ancak DUYULARIMIZ gösterebilir, çünkü
durumlar herhangi bir vasıtaya başvurmazlar, doürudan bilgi elde edinmek istenilen nesneyle
irtibata geçer
Nesne, varlıkla doğrudan irtibata geçmesiyle bilgimizin kaynağının DUYULARIMIZIN
olasını gerektiğinğ söyler
BİLGİLERİN KAYNAĞİ DUYULARIMIZ!!!
Ancak şu da var ki DUYULAR DEĞİŞKENDİR!!!
Duyuların değişken olması, nesnenin doğru anlaşılmasını engellemez. Çünkü duyularla
nesnenin temasa geçtiği an elde edilen bilgi/izlenim/algı doğrudur ve buna itibar etmek gerekir
Başka zaman başka algılamamız algının yanlış olduğu anlamına gelmez (bunu hakikat adlı
eserinde belirtir)
İNSAN HERŞEYİN ÖLÇÜSÜDÜR ; ÖYLEYSE HAKİKAT KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİR!
(temel öğretisi (buradaki İNSAN’dan kaıt, genel anlamda soyut anlamda insan değil,
Somut FERT olarak insan kastediliyor)
Yani ortaya çıkan birbirinden farklı algıların/yargıların hepsi doğrudur ve kaynakları da
DUYULARDIR
Soru: her birey doğrunun ölçüsüyse ve her bireyin yargısı doğruysa, ortak bir doğru, tümel bir
hakikatten söz edememeliyiz...?
CEVAP: HAYIR: HER BİREYİN ELDE ETMİŞ OLDUĞU VE BİRBİRİNDEN FARKLI
GÖRÜNEN YARGILAR DOĞRUDUR, ÇÜNKÜ HEPSİ ORTAK OLAN DUYULARIN
ALGISIDIR!
Duyunculuk ile Akılcılık düşünce ve akımları çatışması ilk defa Protagorasda görülmektedir
T &I entertainment
13
İSMAIL KILLIOĞLU

FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Bilginin niteliğini Protagoras farklı açıklar RELATİV’dir der GÖRECELİ
Örnek: 3 SU KABI: 3 ayrı kaba ayrı ısı derecesinde su koyulur (mesela)
1. 20 derece: elimizi daldırdığımızda su bize ILIK gelecektir
2. 40 derece: elimizi daldırdığımızda su bize SICAK gelecektir
3. 60 derece: elimizi daldırdığımızda su bize DAHA SICAK gelecektir
=== Bundan yola çıkarak der ki: Algılarımız, Duyularımız görecelidir RELATİV’dir



İlk defa Epistemolojiyi ele almış oluyor: BİLGİ ne dir, mahiyeti...
Varlık dış etkilerin tesiri altındadır, onlardan etkilerin
NOMOS VE THESİS diye ayrım yapar
Nomos:
-
DOĞA YASASI
güneşin doğması, yağmurun yağması gibi...
insan iradesi dışında
değişmezdir
-
sonradan konulan yasa
insan iradesine bağlı
değişkendir
Thesis:
 Doğanın yasasıyla, yani Nomos ile, insan iradesine bağlı olan Thesis’in gerçekleştiği
mekan aynı anlayışla ele alınamaz!!!
 Bu anlayış basit gibi görünüyor ama Protagorasın yaşadığı toplumun yapısını eleştirir
mahiyetindeydi bunlar
Bilginin mahiyetiyle ilgili 2 özellik:
a) Bilgiler, duyuların mahiyeti gereği değişkendir
b) Bilgiler izafidir RELATİV göreceli
 Bunun ahlak ve toplum felsefesine etkisini olmuştur (Nomus ve Thesis ayrımı çerçevesinde)
GORGİAS:




Protagorasın öğrencisi, onun teorilerini daha kuşkucu ele almıştır
Gorgias’a göre varlık hakkında mutlak bir bilgiye ulaşmamızın imkansızdır
Varlığın mahiyeti hakkında elde ettiğimiz kanılara kuşkucu yaklaşır
Varlık hakkında mutlak bir bilgiye ulaşmamız imkansızdır der
T &I entertainment
14
İSMAIL KILLIOĞLU
FELSEFE TARIHI
DERS NOTLARI VIZE
3.sınıf
Protagoras’ın Nomos ve Thesis kavramlarını farklı alanlara aktaran filozoflar var:” Adalet güçlü olan
toplumun düzenini sağlayıcı ve diğer insanların itaat etme aorunda kaldığı kanunlar koymaya hak
kazanır , işte adalette budur. Bu görüş bir şekilde İbn Haldunun görüşünde de görülür. KUVVET
TEORİSİ (MÜCADELE KURAMI)
Buna karşılık KALLIKLES tam aksı görüşü ifade eder. Ona göre toplumsal yasalar (ahlak, hukuk ve
din gibi) toplum düzenini sağlayan yasalar güçsüz olanların kendilerini korumak için meydana
getirdikleri mekanizmalardır. Tanrı anlayıiı: tanrılar aslında insan ihtiyaçlarınin birer tezahürüdür.
Mesela ZEUS, gücü temsil eder. Din ve tanrılar insanların olgularıyla ilgilidir
Karl Popperin:”Demokraside ihityaç duyulan birey tipini, Protagoras bir bakımdan tanımlanmıştır.”
Devamı yakında...
T&İ entertainment
T &I entertainment
15
Download