1 Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım. (ANAP

advertisement
T. B. M. M.
B : 101
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Bakan.
SHP Grubu adına Sayın Sabri Irmak. (SHP sı­
ralarından alkışlar)
SHP GRUBU ADINA SABRÎ IRMAK (Konya)
— Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Çanakka­
le Milletvekili Sayın Onural Şeref Bozfcurt ve arka­
daşlarınca, kaimu sektöründeki savurganlık hakkında
verilmiş olan Meclis araştırması konusunda genel çiz­
gileriyle SHP'nin görüşlerini arz etmek istiyorum.
IBu vesileyle yüce heyetinize saygılar sunarım. (SHP sı­
ralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, savurganlık kelimesi günlük
yaşamımızda çok kullanılan ve de kabaca, paramızın
gereksiz yerlere gereksiz şekilde; yani bir verim ala­
mayacağımız yerlere harcanması anlamında kullanıl­
maktadır. Devlet ve toplum hayatında ise bu kelime,
çok daha boyutlu ve kapsamlı bir noktayı ifade edi­
yor.
IBir toplumun yaşamında savurganlık o derece önem
kazanıyor ki, o toplumun tüm geleceğini şartlandıran,
'belirli bir yörüngeye sokan yaşamsal bir sorun hali­
ne geliyor. Çünkü ülkenin, o ülke sanayi devrimini
aşmış, artık doğal bir gelişme çizgisine girmiş olsa
dahi, gelecek kuşaklarını; yani gelecek ekonomik ya­
pı ve gücünü belirliyor.
Hele az gelişmiş, yani ekonomik ve buna bağlı
olarak sıosyal sorunlarının çok az bir kısmını çözebil­
miş olan ülkelerde savurganlık, haliyle yaşamsal bir
sorun olmak vasfını koruyor. Binbir dertle yüklü kalkınamamış ülkelerde hiç kimsenin, «Şu kadar dert
varken iş savurganlığa mı geldi?» diye düşünmesine
izin vermek, daha da ötesi halk vermek veya bu soruna aldırmazlık etmek mümkün değildir; çünkü tüm
temel sorunların altında ekonomik yapı ve çizgi yat­
maktadır.
»Ekonomik sorun, yani diğer bir ifadeyle kalkınma,
gelişmişlik gibi kavramlar öncelikle ekonomik ve de
bunun sonucu olarak sosyal gelişmelerle bağıntılıdır.
Türkiye'mizin gelişmişlik düzeyinden uzakta olduğu ve
tüm çabasının ekonomik kalkınmayı gerçekleştirerek
çağdaş dünyaya artık yetişmek arzusunda olduğu bi­
liniyor. Oysa ekonomi, yani Türkçe karşılığıyla tasar­
ruf ve sonuçta yatırımlar yönünde nasıl bir tablo ser­
gilendiğine yakından (bakmak gerekir.
IBizler sosyaldemıokrat bir parti olarak öteden beri
tasarruf ve de verimli yatırım konusu üzerinde durrnuşuzdur; yani devletin ve kamunun savurganlığının
6 . 5 . 1986
O: 1
acı ıbedellerini vurgularnışızdır. Yalnız bugünkü hükü­
met değil, gelmiş geçmiş tüm ıhükümetler maalesef
kamunun savurganlığı karşısında çaresiz kalmışlar;
çaresiz kalmışlardır diyorum; çünkü hemen hepsinin
programlarında savurganlıkla mücadele düşüncesi yer
almıştır, genelgeler yayınlanmıştır; ama sonuçta hiç­
bir şey yapılmamıştır.
Sayın milletvekilleri, kalkınma çabalan içindeki
ülkemizde her az gelişmiş ülkede olduğu gibi, temel ek­
siklik kaynak yoksunluğudur. Bizim anladığımız eko­
nomi ilminin emrettiği husus, herhangi bir ekonomik
gelişme sağlayabilmek için, tüm diğer hususlar ya­
nında ve de onlardan önce tasarruf; yani maddî bi­
rikim sağlamak ve de ikinci olarak bu birikimleri en
verimli sahalarda kullanmak gerekir.
Türkiye'nin az gelişmişlik çemberi içinde kıt olan
kaynaklarının büyük bir çabayla artırılması ve de bun­
ların yine çok akılcı ve özenli bir şekilde kullanılma­
sı yaşamsal önemdedir. Böyle olması gereken bir ülke­
de, kamu ve özel sektörün kaynak savurganlığı ise
inanılmayacak boyutlardadır.
Sayın milletvekilleri, «Kaynak» deyince neyi anlı­
yoruz? Bir ülkenin kaynaklarının başında insan faktörü geliyor. Bunu, parası, yeraltı, yerüstü varlıkları,
teknolojisi, tasarruf gücü gibi faktörler tamamlamak­
tadır. Bu faktörler, ekonomik kalkınmasını henüz
gerçekleştirememiş ülkelerde ya yetersiz olduğundan
ya da yetersiz ve yanlış kullanıldığından ötürü kıt
durumdadır. Acaba ülkemiz bu kaynaklar açısından,
bugün göründüğü derecede kaynak yoksunu mudur?
Bunun cevabı; Evet, kaynak sıkıntısı çekilmektedir;
ancak bu sıkıntılar önemli ölçüde yapaydır, yapay sa­
yılabilir. Nedeni ise, çok büyük boyutlara varan, ge­
. niş anlamda bir savurganlıktır.
Fazla ayrıntılara girmeden, kısa; fakat özlü oldu­
ğuna inandığımız ve oldukça genel örneklerle durumu
arz etmek işitiyorum.
IBir ülkenin sadece ekonomisinin değil, her şeyinin
temel unsuru olan insan gücümüzün durumu ilk ör­
neği, maalesef, acı bir şekilde teşkil ediyor. Türkiye'
de eksik ve yanlış istihdam, bu konuların başında
gelmektedir; yani insan gücünün yok yere israf edil­
mesi... Birçok görevlerde yeterli personel yok; hem
sayıca yok, hem de nitelik olarak yok. Buna karşın,
bir o kadar görevde de haddinden çok fazla eleman
çalışıyor veya çalışıyor gözüküyor. Sonuçta dengesiz,
yetersiz bir kullanım tablosu ortaya çıkıyor. Bu, her­
kesçe bilinen bir tablo. Düzeltilmesi ise, maalesef hâ­
lâ laftadır. Böyle bir bürokratik yapılanmanın sonu-
Download