AÖF ÇAĞDAŞ TÜRK DÜNYASI ders notu için tıklayınız!

advertisement
ÇAĞDAŞ TÜRK
DÜNYASI
TAR403U
KISA ÖZET
DİKKAT…Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir.
Özetin tamamı için sipariş veriniz…
www.kolayaof.com
1
1.ÜNİTE Sovyet Döneminde Orta Asya
XX. YÜZYIL BAŞINDA ORTA ASYA
Orta Asya bölgesi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Türkiye ve dünya gündeminde özgün bir coğrafi ve siyasi kategori haline geldi. Orta Asya, 1991 yılından önce Sovyetler
Birliği’nin bir parçası olarak ele alınıyordu. Bilim insanları ve araştırmacılar Orta Asya’yı çok
genel Sovyet politikaları içerisinde bir alt bölüm olarak ele almayı daha uygun buldu.
Günümüzde Orta Asya dendiği zaman Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan cumhuriyetlerinin kapsadığı coğrafi alan akla gelmektedir. Bu durumun nedeni bölgedeki Rus ve Sovyet politikalarının tarihsel etkileridir.
Türkistan ve Turan: Türkistan kelimesi “Türklerin yaşadığı ülke” anlamına gelmektedir. Bu bölgeye İran yazılı kaynaklarında Turan da deniyordu. Asya’da hâkim olan iki gücü temsilen İranTuran karşılaştırması Farsça kaynaklarda sıkça kullanılıyordu. Sonraki yıllarda Turan yerine Türkistan adı kullanılmaya başladı ve günümüze kadar ulaştı. Ayrıca Türklerin yurdu hakkında en
eski bilgileri XI. yüzyılda yazılmış olan Kaşgarlı Mahmud’un Divanu Lugati’t-Türk adlı ünlü sözlüğünden öğrenebilmekteyiz.
Özetle, çağdaş Orta Asya bölgesi coğrafi olarak Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan,
Türkmenistan ve Tacikistan’dan oluşan bölgedir. Bu cumhuriyetler arasında yer alan Tacikistan
etnik ve kültürel olarak diğer Türk dilli cumhuriyetlerden ayrılmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de
Orta Asya denince dört Türk cumhuriyeti akla gelmektedir.
SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KURULMASI (1917-1922)
Rusya’da 1917 yılında gerçekleşen devrimler Avrupa ve Asya kıtalarının siyasi yapısını
yeniden biçimlendirmiş ve dünya tarihine yön veren olaylar arasında yer almıştır. Bu devrimler
sonucunda Rusya İmparatorluğu yıkılarak yerine Sovyetler Birliği kurulmuş ve dünya siyasi düşüncesinde XX. yüzyıl boyunca etkili olan komünist ideoloji gerçek bir devlette uygulanma
imkânı bulmuştur. Söz konusu dönemde Orta Asya’daki Rus hâkimiyeti Sovyetler Birliği adı altında devam etmiştir. Orta Asya’daki gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için Sovyetler Birliği’nin
kuruluş süreci ve bu süreçte etkili olan temel kavramları bilmek yararlı olacaktır.
Komünist Parti güçleri, 1922 yılında, eski Rusya İmparatorluğu topraklarının çoğunda
kontrolü ele geçirdi. Ancak iç savaş ülkeyi harap etmişti. Halk açlık, kıtlık ve salgın hastalıklarla
boğuşuyordu.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), iç savaştan galip çıkan Bolşeviklerin girişimiyle Aralık 1922’de kuruldu. İlk aşamada 4 Sovyet cumhuriyeti tarafından temelleri atılan
SSCB, daha sonra eski Rusya İmparatorluğu topraklarını kapsayacak biçimde genişledi. Yani
Sovyetler Birliği, coğrafya ve siyaset alanlarında Rusya İmparatorluğu’nun yerini aldı.
Orta Asya’da Sovyet Hâkimiyetinin Kurulması
Sovyetler Birliği’nin hâkim olduğu bölgeler arasında Orta Asya da vardı. Rus devrimlerini izleyen yıllarda büyük bir siyasi hareketlilik içerisine giren Türkistan bölgesinde pek çok
siyasi parti kuruldu, peş peşe kurultaylar toplandı ve özerklikler ilan edildi. Türkistan halkları,
Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve Türkmenler 1917-1922 arasında yaklaşık beş yıl boyunca genel
Rusya siyasetine dâhil olarak kendi kaderlerini tayin etmeye çalıştılar.
Rusya İmparatorluğu dâhilindeki Orta Asya bölgesinde iki genel valilik ve iki hanlık
vardı. Bozkır Genel Valiliği, Türkistan Genel Valiliği, Hive Hanlığı ve Buhara Emirliği. Çok küçük
2
bir alana sıkışmış durumdaki Türkistan hanlıkları tam olarak bağımsız değildi. Rusya’nın koruması altında hüküm sürüyorlardı.
Alaş: Kazakların efsanevi atasının adıdır. Bu nedenle Kazak halkı için bazen “Alaş oğlu”, Kazak
ülkesi için de “Alaş yurdu” tabirleri kullanılmıştır. XX. Yüzyıl başında etkili olan milliyetçi Kazak
düşünce hareketine Alaş Hareketi adı verilmektedir. Ahmet Baytursunov, Alihan Bökeyhanov,
Miryakup Dulatov ve Mustafa Çokay’ın liderliğinde hareket eden Kazaklar, Alaş Özerkliğini kurdular ve Hokand Özerkliği’nde etkin rol oynadılar. Ancak güçlü Kızıl Ordu’ya karşı duramadılar
ve 1920’de Bolşevik hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldılar.
Tüm Türkistan halklarının en büyük isteği özerklik ve Ruslarla eşit haklara sahip olmaktı.
İç savaştan galip çıkan Sovyet yönetimi de tam olarak bunları vaad ediyordu. Lenin, birçok yazısında ve konuşmasında tüm Rusya halklarının kendi kaderlerini tayin etme hakkının olduğunu
ve Bolşevik devriminin de bunu garanti altına aldığını ifade etmiştir.
ORTA ASYA’DA ULUSAL CUMHURİYETLERİN OLUŞTURULMASI
Günümüzde Orta Asya’da bulunan cumhuriyetlerin sınırları Sovyet yönetimi tarafından
1924 yılında başlayan ve uzunca bir süre devam eden bir süreç sonucunda belirlendi. Birçok
kez değişikliğe uğrayan ve günümüzde bile tartışmalara yol açan bu sınır belirleme politikası
çağdaş Orta Asya siyasi coğrafyasını ortaya çıkardı. Sovyetler Birliği’nin Orta Asya’da uygulamaya koyduğu ilk kapsamlı politika bu sınır belirleme projesidir. Sovyet idaresi, milyonlarca
insanı ve milyonlarca kilometre kare toprağı kapsayan bu büyük proje ile Orta Asya’da kesin
bir hâkimiyet kurma işine girişti. Sovyetler Birliği, sınır belirleme politikası ile başlıca dört amacı
gözetmekteydi
A. Zeki Velidi Togan (1890-1970): Rusya iç savaşı yıllarında Başkurdistan milli hareketi
liderliği yapan Togan, Bolşeviklerle savaşta aktif rol oynadı. Orta Asya Türklerinin siyasi meseleleri hakkında Lenin ve Stalin’le doğrudan görüşmeler yürüten Togan, Bolşeviklerin yönetimi
tamamen ele geçirmesiyle birlikte Rusya dışına çıkmak zorunda kaldı. Türkiye’ye gelerek profesör unvanı alan Zeki Velidi Togan, Türk tarihi alanında önemli çalışmalar yaptı.
Kazak ve Kırgız: Rusya İmparatorluğu’nda Kazak adında iki ayrı halk yaşamaktaydı. Bunlardan
biri bizim bildiğimiz Türk soylu Kazaklar, diğeri ise Rusya’nın batısında yaşayan
Slav kökenli Rus Kazaklarıydı. Ruslar, Türk soylu Kazakların, onlarla çok yakın akraba olan Kırgızlarla aynı halk olduğunu düşündü. Böylece Orta Asya’daki Kazaklara “Kırgız” diyerek Rus Kazaklarıyla karışmasının önüne geçmeye çalıştılar. Rusça kaynaklarda 1925 yılına kadar Kazak
yerine Kırgız adı kullanılıyordu. Bu nedenle 1920’de kurulan ilk Kazak cumhuriyetinin resmi adı
Kırgız ÖSSC oldu.
ORTA ASYA’DA UYGULANAN SOVYET POLİTİKALARI
Sovyetler Birliği döneminde Orta Asya’da uygulamaya konulan politikaları üç ana kategoride toplamak mümkündür. Yeni kurulan Sovyet yönetimi siyaset, ekonomi ve kültür alanlarında köklü değişiklikler yaptı. Siyaset alanındaki en önde gelen politika yerelleştirme (korenizatsiya) olarak bilinen siyasi kadrolarda yerel halka da yer verilmesi sürecidir. Ekonomideki en
kapsamlı politika göçebelerin yerleşik hayata geçirilmesi ve tüm tarımsal faaliyetin özel teşebbüsün elinden alınarak sovhoz ve kolhoz adı verilen büyük devlet çiftlikleri eliyle yürütülmesi
oldu. Kültür alanındaki en büyük değişiklik tabii ki alfabe değişiklikleri ve eğitimin Rusçalaştırılmasıdır.
Siyasi Alanda Sovyetleştirme
Yerelleştirme (korenizatsiya) politikası sadece Orta Asya’ya özgü değildi. Tüm Sovyetler
Birliği topraklarında Rus ya da Slav olmayan yüzlerce değişik halk yaşamaktaydı. Bu halkların
desteğini kazanabilmek ve yetişmiş işgücünü daha verimli kullanabilmek amacıyla ilk yıllarda
yönetimde yerel geleneklere ve toplumda söz sahibi kişilere yer veren bir yaklaşım sergilendi.
3
Basmacılık: Orta Asya’da Sovyetlere karşı silahlı direniş hareketidir. Dünya Savaşı’nda Osmanlı
ordusunda Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten ve Osmanlı devletinin en kudretli şahsiyetlerinden biri olan Enver Paşa (1881- 1922), Orta Asya’ya gelerek Basmacı hareketine katıldı.
Sovyet yönetimine karşı Türkistanlı Basmacıları örgütlemeye çalıştı ancak başarılı olamadı.
Hücum politikaları kapsamında, 1924 yılında çıkarılan Rusya SSC ceza kanunu ile birlikte
çok eşli evlilik, başlık parası, küçük yaşta evlilik ve diğer bazı aile hayatıyla ilgili gelenekler yasaklandı. Kısa süre önce izin verilen şeriat mahkemeleri 1927 yılında tekrar ilga edildi. Medreseler ve geleneksel tarzda eğitim veren diğer mektepler 1928’de kapatıldı. Rusça eğitim veren
okulların açılmasına hız verildi. Yerel dillerde eğitim veren diğer okullarda da Rusça dersleri
zorunlu hale getirildi.
Kültürel Alanda Sovyetleştirme
Tüm Orta Asya kültür ve dilini etkileyen en önemli değişiklik alfabe değişiklikleri olmuştur. Türk dilli halkların kullandığı Arap alfabesi yerine önce 1926 yılından sonra Latin alfabesi,
daha sonra, 1940’lı yıllarda, Kiril alfabesi kullanılmaya başlandı. Bu sadece bir alfabe değişimi
değil, tüm bir tarih ve kültürün yeniden şekillendirilmesi siyasetiydi. Alfabe değişiklikleriyle geleneksel aydınlar ve toplumun ileri gelenlerinin yeni nesil üzerindeki etkisi yok edilmek istendi.
Ekonomik Alanda Sovyetleştirme
Sovyetler Birliği siyasi ve kültürel değişimlerin yanı sıra ekonomi alanında da büyük projeler geliştiriyordu. Sanayide çalışabilecek özelliklere sahip yerel işçi sayısı çok yetersizdi. Pamuk üretimi yapılan güney Orta Asya bölgesini kuzeyde tahıl üretilen Sibirya bölgesine bağlayan Turksib (Türkistan-Sibirya) demiryolu inşaatı bu duruma iyi bir örnektir.
II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği’nde tahıl üretiminde çok ciddi bir düşüş
yaşandı. 1953 yılındaki toplam tahıl üretimi 1913 rakamlarının altındaydı. Stalin’den sonra
başa geçen Nikita Kruşçev (1894-1971) Kazakistan ve Batı Sibirya topraklarının tahıl üretimi
için kullanılabileceğini düşünüyordu.
TÜRK CUMHURİYETLERİNİN BAĞIMSIZ OLMASI
Dünyanın ikinci süper gücü konumundaki Sovyetler Birliği 1970’lerde büyük bir ekonomik durgunluğa girdi. Sovyet yönetimi, Leonid Brejnev’in liderliğinde Soğuk Savaş’ı askerî
alanda sürdürebilse de ekonomik olarak Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) ve özellikle Batı
Almanya ile rekabet edebilecek güce sahip değildi. Halkın satın alma gücü ve hayat standartları
oldukça düşüktü. Sovyet halkının sadece % 9’u otomobil sahibiydi. Ayrıca kapalı bir toplum
olması nedeniyle bilgisayar kullanımı çok düşük düzeydeydi. Teknolojik geri kalmışlık ekonomik verimsizlikle birleşince Sovyetler Birliği devleti hızla çökmeye başladı.
Sovyetler Birliği devletinin resmen ilga edilmesiyle birlikte bu cumhuriyetlerin bağımsızlığı resmiyet kazandı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte 15 yeni cumhuriyet ortaya
çıktı. Bunlar arasında 5 cumhuriyet Orta Asya bölgesinde yer alıyordu. Kırgızistan 31 Ağustos’ta, Özbekistan 1 Eylül’de, Türkmenistan 27 Ekim’de ve Kazakistan 16 Aralık 1991’de bağımsızlıklarını ilan etti.
2.ÜNİTE Sovyet Yönetiminde İdil-Ural Bölgesi
EKİM 1917 DEVRİMİ SONRASINDA İDİL-URAL BÖLGESİ
25 Ekim 1917’de Rusya tarihinin ve bütün dünya tarihinin gidişatını radikal bir şekilde
değiştirecek olan bir olay gerçekleşir: Bolşevikler, geçici hükûmeti silahlı darbe yöntemi ile devirerek ülkedeki iktidarı ele geçirirler. Petersburg’da Bolşevik darbenin olduğu günlerde Ka-
4
zan’da ve Ufa’da da Bolşevik devrim komiteleri kurularak eski devlet sisteminin yıkımına başlanır. İdil-Ural bölgesi genelinde Bolşevik iktidarının tam olarak yerleşmesi ise biraz zaman alacaktır.
Bolşevik propagandanın başarısı, Çarlık döneminde ezilmiş olan kitlelere ve bunlar arasında Rus olmayan halklara çok cazip vaatler sunmasından kaynaklanır. Bolşevikler savaştan
yorgun düşen askerlere barış, topraksızlıktan çile çeken aç köylüye toprak ve ekmek, insanlık
dışı koşullarda çalıştırılan işçiye insanca çalışma ve yaşama şartları, Rusya İmparatorluğu’nda
ikinci sınıf tebaa konumundaki Rus olmayan halklara bağımsız devlet kurma seçeneği dahil olmak üzere milli egemenlik hakkı vaatleriyle ve din, dil, ırk fark etmeksizin tüm insanlara eşitlik
ve özgürlük sloganlarıyla iktidara gelmişlerdi.
13 Aralık 1919’da Komünist Partisi Merkez Komitesi, Mart 1918’de Müslüman Komiserliği tarafından ilan edilmiş olan Tatar-Başkurt Sovyet Cumhuriyeti’ni kurma kararını iptal
eder. Bu durumda Tatarlar konusunda nasıl davranılacağı meselesi Bolşevik idareciler arasında
tartışma yaratır. Lenin ve Stalin’in Tatar cumhuriyetini kurma yanlısı tutum sergilemesiyle
lehte karar verilir. Mayıs 1920’de Tatar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulur.
SOVYET İKTİDARININ İLK ON YILI
Sovyet devleti, Alman düşünür Karl Marks’ın kurucusu olduğu komünizm öğretisinin
hayata geçirildiği dünyadaki ilk ülke oldu. “Bolşevikler” adıyla iktidara gelen, daha sonra “Sovyetler” olarak anılmaya başlayan Rusyalı komünistler eski Rusya İmparatorluğu topraklarında
dünyanın geri kalanından tamamen farklı yeni bir düzen kurdular. Hayatın her alanında yaşanan radikal bir toplumsal dönüşümün eseri olarak ortaya çıkan Sovyet ülkesi, XX. yüzyılın tarihine bir süper güç olarak damgasını vurdu. Aynı zamanda, iktidarın toplum üzerinde tarihte
benzeri görülmemiş bir baskı rejimini kurduğu totaliter devlet örneği olarak da tarihte yer etti.
Totaliter devlet: İktidar yetkisinin tek partinin ve onun diktatör liderinin elinde toplandığı, toplumsal hayatın tüm yönlerinin devletin katı kontrolü altında tutulduğu, vatandaş hak ve özgürlüklerinin fiili olarak uygulanmadığı bir devlet düzenidir.
İç Savaş Dönemi ve Savaş Komünizmi Politikaları: 1917-1921
Bolşevik yanlısı ve Bolşevik düşmanı güçler arasında 1917 yılının sonundan itibaren
1920 yılının sonuna kadar (bazı bölgelerde 1922 yılına kadar) süren acımasız iç savaş Rusya’yı
harabeye çevirir. Bolşeviklerin iktidara gelir gelmez ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarda
katı bir şekilde kendi prensiplerini uygulamaya başlaması da ülkede büyük sıkıntılar yaratır.
Bolşevikler sadece işçi ve en yoksul köylü sınıfının menfaatlerini gözeterek diğer tüm sınıfları
halkın düşmanı ilan eder; bu sınıfların ellerindeki bütün malları alır ve her tür karşı koyma girişimini acımasızlıkla bastırır. Özel mülkiyet kurumu ortadan kaldırılarak topraklar en yoksul köylülere dağıtılır; sanayi kurumları, bankalar ve ulaşım sistemi devletleştirilir.
Rusya’daki iç savaş yıllarının toplumsal bedeli çok ağır olur. Savaş harekatları, Kızıl ve
Beyaz orduların uyguladığı terör, açlık ve salgın hastalıklar sebebiyle toplam 15 milyon insan
hayatını kaybeder. Bolşevik yönetiminin “halk düşmanı” ilan ederek mallarını talan ettiği ve
kovuşturduğu zengin tabakalar başta olmak üzere Rusya’dan bu yıllarda yaklaşık 2.5 milyon
insan yurt dışına kaçar. Ülke maddi ve manevi açıdan onulmaz yaralar alır.
NEP: Rusça “Yeni Ekonomi Politikası” kelimelerinin kısaltmasıdır. Sovyet devletinde 1920’li yıllarda uygulanan ekonomi politikası bu terimle belirtilir. NEP uygulamasında serbest piyasa koşullarının işlemesine kısmen izin verilmiştir.
İdil-Ural Bölgesinde Açlık: 1921-1922
Avrupa Rusya’sında iç savaş dolayısıyla zaten büyük zarar görmüş olan tarım ve hayvancılık, Bolşeviklerin Savaş Komünizmi politikası çerçevesinde gerçekleştirdikleri çiftçilik
ürünlerine el koyma uygulaması ile iyice yıkıma uğrar. 1920 yılında çoğu bölgeden neredeyse
5
tüm tahıl - tohumluk olanları bile - zorla müsadere edilir. Bolşevik yönetiminin bu politikasına
karşı birçok yerde, özellikle Başkurtlar arasında isyanlar çıkar.
1920’li Yıllarda Ekonomik, Siyasal ve Toplumsal Yaşam
Kırsal kesim iç savaşın ve açlığın sebep olduğu yıkımdan sonra toparlanmaya başlar.
NEP döneminde Toprak Kanunu’nun uygulanması sonucunda çiftçilerin toprak durumu iyileşir
ve orta halli çiftçiler çoğunluğu teşkil edecek duruma gelir. Köyde genel olarak bireysel çiftlikler
söz konusu iken, bunun yanı sıra kooperatifler ve kollektif çiftlikler de kurulmaya başlar. Bunlardan bazıları oldukça başarılı olur.
Komsomol: Rusça “Komünist Gençler Birliği” anlamına gelen kelimeler dizisinin kısaltmasıdır;
Komünist Partisinin gençlik koludur.
1920’li Yıllarda Milletler Politikası
Sovyet yönetiminin Rus olmayan halklar konusundaki tutumunu anlayabilmek için komünizm öğretisinin tarihsel ilerleme anlayışından ve milliyetçiliğe bakışından bahsetmek gerekir. Komünizmin kurucusu olan Karl Marks, tarihin katı bir mantığı olduğunu ileri sürmüştü.
Ona göre tarih, her biri öncekinden daha gelişmiş olan toplumsal yapıların bir silsilesinden ibaretti.
Yerelleştirme: (Rusçası: korenizatsiya) Sovyetlerin 1920’li yıllarda ve 1930’lu yılların başında
yürüttüğü, yerel dillerde eğitim ve kültür işlerini desteklemeye ve yerli etnik topluluklardan
idareci kadrolar oluşturmaya yönelik uygulamalarıdır. “Yerelleştirme” politikası Rus olmayan
halkları Sovyet tarafına çekmek ve şeklen milli, içerik bakımından sosyalist kültürlerin gelişmesini sağlamak hedefini gütmüştür.
1930’LU YILLAR
1922 yılının sonunda ağır hastalık sebebiyle siyasal yaşamdan çekilmek zorunda kalan
Lenin, Ocak 1924’te hayata gözlerini yumar. Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Genel Sekreteri sıfatıyla elinde büyük güç toplayan Stalin, 1920’li yılların sonuna doğru tüm siyasi rakiplerini ortadan kaldırarak Sovyet ülkesinin tartışılmaz önderi konumuna gelir. Stalin döneminde
Sovyet ülkesi, bir taraftan muazzam ekonomik atılımı gerçekleştirerek uluslararası alanda bir
süper güç konumuna yükselecektir. Fakat aynı zamanda tarihte eşine az rastlanan zalimlikte
totaliter bir baskı rejimiyle yönetilen bir devlet olarak şekillenecektir.
Sovyet Tarzı Modernleşme: Sanayileşme ve Kollektifleştirme
Çarlık Rusya’sı, ekonomik ve toplumsal gelişme düzeyi bakımından Avrupa’nın gelişmiş
ülkelerinin oldukça gerisinde idi. XX. yüzyılın başında ülke nüfusunun % 75’ini (94 milyon) köylüler teşkil etmekteydi. Sanayileşme sürecine yeni girilmişti. Bolşevik ideolojinin dayanağını
oluşturan işçi kitlesi sadece 3 milyon kadardı. Birinci Dünya Savaşı ve hemen arkasından başlayan iç savaşlar ülkeyi yıkıma uğrattı. NEP yıllarında biraz toparlanmış olsa da ülke ekonomisi
düzelmiş olmaktan uzaktı.
Kolhoz: Rusça “kollektif çiftlik” anlamına gelen bir kısaltmadır. Sovyet devletinde kırsal kesim
kollektif çiftlikler (kolhozlar) olarak örgütlenmişti.
Diğer taraftan, bölge hızla sanayileşti. Çuvaş cumhuriyetinde eskiden beri var olan kerestecilik devam ettirilirken, bunlara hafif sanayi kuruluşları ve kimya sanayi tesisleri eklendi.
Büyük Terör
Karşıt görüşleri bastırmak için katı yöntemler kullanan Sovyet yönetiminin kendi halkına karşı sergilediği sert tutum, 1930’lu yılların ortalarına gelindiğinde büyük çaplı bir devlet
terörü hâlini alır. Sovyet yönetimi, uyguladığı politikalarının vahim sonuçlarının sorumluluğunu
üstlenmekten kaçınarak, bütün suçu meçhul “halk düşmanları”na yükler ve insan avına girişir.
Parti ve devlet kurumlarını ve tüm toplumu gerçek veya olası muhaliflerden “temizleme” kampanyaları yürütülür. Sadece 1937-38 yıllarında toplam 3.5 milyon insan kovuşturulur, bunların
6
Download