TBMM B:45 28.12.2005 0:2 Ülkemizde, her sektörde olduğu gibi

advertisement
TBMM
B:45
28.12.2005
0:2
Ülkemizde, her sektörde olduğu gibi tarım sektöründe de istikrarlı bir büyümeye ihtiyaç var­
dır. Ekonomi içindeki büyük paya sahip tarım sektöründeki büyüme hızı çok önem taşımaktadır.
Tarım sektörünün gayri safî millî hâsıladaki payı sürekli düşmektedir. 1995 yılında tarım sek­
törünün gayri safî millî hâsılada yüzde 17 payı varken, 2004 yılında yüzde 13'e gerilemiştir. Tarım
sektörü son yıllardaki genel ekonomik büyümenin aksine küçülmektedir. 2003 yılında ülke
ekonomisi yüzde 5,9 büyürken, tarım sektörü yüzde 2,5 küçülmüştür, 2004 yılında gerileme devam
etmiştir, 2005 yılında da tarım sektöründe büyüme görülmemiştir.
Türkiye, tarımda, 1980 yılına kadar ülkeler arasında kendine yeterli bir ülke konumundaydı; şu
anda çoğu üründe ithalatçı ülkeler arasında yer almakta oluşu düşündürücüdür. Sorun, Türkiye'de
tarımın uygulanan günübirlik politikalarla yürütülmesidir; üretim planlamasına dayanmayan ve
üretimi teşvik etmeyen tutarsız tarım politikalarıdır. Tarımda politikanın uzun perspektifli verim ar­
tırıcı olması gerekmektedir. Özellikle, uzun vadede bitkisel ve hayvansal üretimde kaliteli, verimli,
hastalıklara dayanıklı tohum ve ırk ıslahına gidilmeli, altyapı hizmetlerinde sulama, gübreleme ve
ileri üretim teknolojileri uygulanmalı ve çiftçi eğitimine önem verilmelidir.
Bölgesel planlar yapılarak Türkiye'de hangi ürün nerede yetişir, nasıl pazarlanır, ülkenin ih­
tiyacı ne kadar, nasıl ihraç edilir; bunun planlaması yapılarak üretim haritası çıkarılmalıdır. Ürün
arz fazlasının pazar satış ağı ve pazarlara kadarki sürekli muhafaza planlanmalıdır. Ülkemiz açısın­
dan önemli ürün politikalarının iyi planlanması gerekmektedir.
Türkiye'de, tahıllarda, başta buğday, arpa, yulaf ve çavdar ekim alanları iyi tespit edilmelidir.
Buğdayda ülkemiz kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmeli, un ve makarna sanayiinin ihtiyaç
duyduğu kaliteli buğdayın yurt içinde üretiminin teşvik edilmesi gerekmektedir.
Bugün çiftçimiz buğdayı 404 liraya mal edip, 300 liraya, maliyetin altında satmaktadır. Çift­
çimiz fiyat tespitinde, Avrupa Birliği ve ABD'nin buğday fiyatları karşısında, dünya borsalarında
ezilmektedir; buraların çiftçileriyle rekabete sokulmaktadır. Avrupa Birliği çiftçisi, bizim çiftçimiz­
den 5 kat daha fazla desteklenmektedir. Girdi temininde bizim çiftçimiz, aynı şekilde, Avrupa Bir­
liği çiftçisinden daha pahalı girdi temin etmektedir. Ülkemizde buğdayda girdi maliyetlerinin yüz­
de ll'ini tohum, yüzde 26'sını gübre, yüzde 18'ini mazot oluşturmaktadır.
Türkiye özellikle İç Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde büyük bir üretim potan­
siyeline sahiptir bakliyatta. Geçmişte uygulanan nadas alanlarını daraltma projesiyle, üretim artışı
sağlanarak, yılda 200 000 000 dolar ihracat yaparken, bugün ithalatçı duruma düşmüşüz. Bakliyat­
ta yeniden ihracatçı konuma gelmemiz için üretimi teşvik edici politikalara ihtiyaç vardır.
Mısır ve soya gibi ülkemizde üretim potansiyeli yüksek, gelir getirici ürünlere tabanfıyat
yanında prim uygulamasına geçilmeli, üretici kaliteli ürün ekimine teşvik edilmelidir. IMF prog­
ramlarının en çok mağdur ettiği kitle pancar ekicisi olmuştur. Geçmişte 22 milyon ton şekerpancarı
üreten çiftçimiz, 2004 yılında 9,8 milyon ton şekerpancarı üretimi yapabilmiştir.
Tütün, ülkemizde, yaklaşık onbeş yıldan beri tütün ekimi ve rekoltesi bilinçli olarak azaltıl­
maktadır. 1992 yılında 331 158 hektar ekim alanında 334 276 ton tütün elde edilirken, 1999 yılın­
da 260 000 hektar ekim alanında 251 000 ton, 2003 yılında 150 000 hektar ekim alanında 140 000
ton tütün elde edilmiştir; yani, giderek tütün ekimi azalmaktadır değerli arkadaşlar. Gelirinin büyük
kısmı vergilerden elde edilen Tekelin geliri, ülkedeki tütün alanlarının azalmasından dolayı büyük
bir vergi kaybına uğramıştır. Tütün ekicisi, bugün aç, açık ve fukaralaşmıştır.
Tarımsal ihracatımızın büyük bir kısmını meyve ve sebze oluşturmaktadır. Dünya pazarlarında
rekabetten dolayı kalite ve standarda önem vermek zorundayız.
Bugün dünya fındık ihracatının yüzde 80'i ülkemizden yapılmakta; ama, ne yazık ki, fındık
borsası ülkemizde değildir.
Kayısı üretiminde de ilk sıralarda yer almamıza rağmen, bir yıl iyi bir yıl kötü fiyatla kayısı
ekicisi zordadır.
-47-
Download