dünyadan sektörel haberler

advertisement
DÜNYADAN SEKTÖREL HABERLER
KASIM 2010
Türk Eczacıları Birliği tarafından hazırlanmıştır.
Willy Brandt Sok. no:9 06690 Çankaya Ankara
İçindekiler:




Almanya’da Yeni İlaç Fiyat Düzenlemeleri Geliyor
Eczacıların Şizofreniye Yaklaşımı Olumsuz
Artrit İlaçları Obez Hastalarda Daha Az Etki Gösteriyor
Avrupa Birliği Bisfenol-A Kimyasal Maddesinin Biberonlarda Kullanılmasını
Yasaklıyor
 Birleşik Krallık’ta 30 Yıl Önce Beyin Hasarıyla İlişkilendirilmiş İlaçlara İlişkin Skandal
 Birleşik Krallık’ta Yüzlerce Süpermarkette Aile Hekimleri Bulunacak
Almanya’da Yeni İlaç Fiyat Düzenlemeleri Geliyor
Lynne Taylor
Almanya Parlamentosu’nun alt kamarası, ilaç üreticilerinin ilaç fiyatlarını belirleme
özgürlüğünü kısıtlayan ve ilaç endüstrisine 2 milyar Euro’ya mal olması beklenen yasal
düzenlemeyi onayladı.
2011 Ocak ayından itibaren uygulamaya konulacak düzenlemeyle, ilaç fiyatları ilaç
üreticileriyle sağlık sigortası kuruluşlarının müzakereleri sonucunda belirlenecek. Görüşmeler
sonucunda fiyatlar belirlenemezse Sağlık Bakanlığı bir maksimum fiyat tayin edecek ve ürün
Almanya’nın sağlık teknolojisi değerlendirme kuruluşu, Sağlık Hizmetinde Kalite ve Etkililik
Enstitüsü tarafından maliyet-fayda analizine tabi tutulacak.
Ürünün piyasadaki ilk yılı süresince üretici ilacın faydalarını kanıtlamak zorunda olacak, ancak
bunu gerçekleştiremezse ürün referans fiyat sistemine dahil edilecek. Ayrıca, bu sistem diğer
ilaçlar gibi patent korumasına sahip olan eşdeğer ilaçları [me-too drugs] da kapsayacak
biçimde genişletilecek.
Yeni fiyatlandırma sistemi Almanya’da halihazırda piyasada olan ilaçlara uygulanmayacak,
yetim ilaçlar ise tümüyle bu uygulamanın dışında tutulacak.
İlaç fiyatlarının serbest piyasa kurallarına göre belirlenmesinin kaldırılması, gelecek yıl 4
milyar Euro tasarruf sağlama amacıyla Sağlık Bakanı Philipp Roesler tarafından hazırlanan
tasarruf paketinin bir parçası olan Zorunlu Sağlık Sigortası sisteminde İlaç Piyasasını Yeniden
yapılandırma Yasası kapsamında gerçekleştirilmiştir.
Bu tedbirlerin Avrupa’nın en büyük ilaç piyasasının dışında da ilaç üreticileri üzerinde ciddi
etkileri olacak. Çünkü Almanya büyük bir ülke grubu için referans fiyat piyasası durumunda.
IHS Global Insight’daki analistlere göre fiyatlarda ilerleyen günlerde ortaya çıkacak düşüşün
etkisi büyük ihtimalle Avusturya, Belçika, Kanada, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Macaristan,
İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Slovakya, Slovenya, Güney
Kore, İsviçre ve Tayvan’da hissedilecek. Bu etki ayrıca, daha makul bir düzeyde, uluslar arası
referans fiyat metodolojileri kapsamında bu ülkelerden en az birini referans alan ülkelerde
de hissedilecek.
Şansölye Merkel’in Hristiyan Demokratik Birliği ve Hür Demokratik Parti’nin oluşturduğu
koalisyonun reform için iddiası, bu reformun fiyatlandırmada ilaç üreticilerinin “tekel”ine son
vermek biçiminde. Sağlık Hizmetinde Kalite ve Etkililik Enstitüsü Başkanı Juergen Windeler ise
ilaç üreticilerinin artık “gerçek buluşlara” odaklanmak zorunda kalacaklarını dile getirdi.
Zorunlu Sağlık Sigortası Kuruluşları Federasyonu- GKV Spitzenverband*-, yeni uygulamada ek
bir faydası olmayan ilaçların sabit fiyat sistemine bağlanacak olmasına ve sabit fiyatın
olmadığı noktada görüşmeler ve pazarlıklar yapılacak olmasına binaen bunun “gerçek bir
ilerleme” olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan, ilaç endüstrisi sözcüsü ilaç üreticilerinin fiyatları GKV Spitzenverband ile
yapacağı görüşmeler sonucunda belirleyecek olmasının şirketleri dezavantajlı konuma
getireceğini ve koalisyon hükümetinin öngördüğü biçimde rekabeti arttırmak yerine bir tekel
yaratacağını söyledi.
*Almanya’nın zorunlu sağlık sigortası sistemi, GKV Spitzenverband, Almanya nüfusunun
%85’ini kapsamaktadır ve sistem geçen yıl ilaca 32 milyar Euro harcadı, bu miktar 2009’daki
miktara göre %5,3 daha fazla. Bu artışın %8,9’u referans fiyat sistemine dahil olmayan
ilaçlardan kaynaklandı. GKV’nin halihazırda 11 milyar-Euro bütçe açığı var.
http://pharmatimes.com/Article/10-11-15/German_pharma_price_cut_plans_move_closer.aspx
15.11.2010
……………………………………………………………………………………………………………………………………………
Eczacıların Şizofreniye Yaklaşımı Olumsuz
ABD’de 750 serbest eczacıya uygulanan anket sonuçlarına göre eczacılar, zihinsel hastalığı
olanlarla karşılaştırıldığında astım hastalarına hizmet vermeye daha istekli.
Anket, eczacıların zihinsel hastalığı olanlara karşı tutumlarını ve bu hastalara hizmet verme
istekliliklerini ölçmek için uygulandı. Sonuçlar, eczacıların zihinsel hastalıklarla ilgili olumsuz
düşüncelerinin giderilmesi durumunda depresyon veya şizofreni hastalarına danışmanlık
hizmeti vermeye daha istekli olabileceklerini gösterdi.
Araştırmacılar, depresyon ve şizofreni hastalarına karşı daha olumlu bir tutum içinde olan
eczacıların, olumsuz düşünceleri olan eczacılara göre danışmanlık hizmetine daha çok önem
verme olasılıklarının yüksek olduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, eczacıların zihinsel hastalıklara yönelik algısını geliştirmenin eczane içinde
destekleyici danışmanlık hizmeti vermeye yönelik ilgilerini arttırabileceğini ifade ediyor.
http://www.pharmacynews.com.au/article/pharmacists-negative-aboutschizophrenia/525519.aspx
16.11.2010
……………………………………………………………………………………………………………………………………………
Artrit İlaçları Obez Hastalarda Daha Az Etki Gösteriyor
ABD’de yapılan küçük bir araştırmaya göre romatoid artrit hastası obez yetişkinler, yeni
ilaçlara uygulanan tedaviye zayıf hastalara göre daha az karşılık veriyorlar.
Arthritis & Rheumatism dergisinde yayınlanan bulgular TNF blokerleri olarak bilinen
Infliximab veya aynı sınıftaki ilaçların kullanımının obez hastalarda normal kiloya sahip
hastalarla aynı sonucu vermemesi olasılığını gündeme getirdi. Çalışmada Infliximab
(Remicade) kullanmaya başlayan 89 artrit hasta arasında obez olanların daha az ilerleme
kaydettiği gözlendi.
Obez hastaların tedaviye standartların altında karşılık vermesinin nedeni henüz açıklığa
kavuşmamış olmakla birlikte araştırma ekibinden Dr. Paul P. Tak, Reuters Health’e gönderdiği
açıklamada Adipositokinler adı verilen ve yağ dokusu tarafından üretilen inflamasyon arttırıcı
proteinlerin bu durumun oluşmasında bir rolü olabileceğini belirtti.
http://www.reuters.com/article/idUSTRE6AH5Z820101118
18.11.2010
………………………………………………………………………………………………………………………………………………..
Avrupa Birliği Bisfenol-A Kimyasal Maddesinin Biberonlarda Kullanılmasını Yasaklıyor
Avrupa Komisyonu plastik biberonlarda Bisfenol-A (BPA) kullanımını yasakladığını duyurdu.
Komisyon yasağa ilişkin açıklamasında, bileşimin bebeklerde gelişimi ve bağışıklık tepkisini
etkileyebileceğine ilişkin kaygılara yer verdi. Söz konusu yasak 2011’de yürürlüğe girecek.
BPA’ya ilişkin daha önce de benzer kaygılar gündeme gelmiş ve altı üretici firma 2009 yılında,
diğer piyasalarda satılmasına devam edilmekle birlikte, ABD’de sattıkları şişelerden bu
maddeyi çıkarmışlardı.
Söz konusu kimyasal madde, plastiği sert ve pürüzsüz hale getirmek amacıyla sanayide yaygın
biçimde kullanılmaktadır. Gıda ve içecek şişelerinin çoğunda da bulunmaktadır.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü, önerinin ulusal hükümetlerin uzmanlarından oluşan komiteye,
planlanan tarihten aylar önce, sunulmasının ve burada onaylanmasının ardından Komisyonca
onaylandığını belirtti.
Avrupa Parlamentosu Haziran ayında bu maddeye yasak getirilmesi çağrısında bulunmuştu.
Tereddüt alanları
Sağlık ve Tüketici Politikası Komiseri John Dalli, yasağın Avrupalı ebeveynler için iyi bir haber
olduğunu söyledi. Dalli bir açıklamada “BPA’nın gelişim, bağışıklık tepkisi ve tümör
desteklemesi üzerinde etkisi olabileceğini gösteren daha önceki araştırmalar nedeniyle”
BPA’ya ilişkin tereddütler oluştuğunu belirtti.
Komisyon, AB’ye üye devletlerde, söz konusu bileşimi içeren polikarbon beslenme
biberonlarının üretiminin Mart 2011 itibariyle, ithalatının ve satışının ise Haziran 2011’den
itibaren yasaklanmış olacağını ifade etti.
İngiltere’de Bisfenol A’nın yasaklanması için kampanya yürüten bir dayanışma kurumu olan
Ulusal Doğum Vakfı [National Child Birth] başkanı Belinda Phipps BBC’ye yaptığı açıklamada
özellikle sıcak ve yağ içeren sıvılarını plastik bir şişeye konduğunda plastiğe nüfuz ettiğini,
özellikle de şişenin yaşı arttıkça ve çizildikçe sıvıdan plastiğe ve plastikten sıvıya daha fazla
nüfuz etme söz konusu olduğunu belirtti. Phipps, bebek BPA içeren biberondan bir sıvı
içtiğinde nüfuz etmiş kimyasal maddenin bebeğin vücudunda bulunan yağ tarafından
özümsendiğini söyledi. Phipps, BPA’nın östrojene benzeyen bir madde olduğunu ve vücudun
normal hormonal işleyişine karışarak olumsuz etkiler yaratabileceğini ifade etti.
Kanada, Bisfenol A’nın toksik bir madde olduğunu ilan eden ilk ülkeydi, bunun ardından
kimyasalların insanlar, çevre ve “çevredeki biyolojik” çeşitliliğe zarar verebileceği sonucuna
varıldı. Environment Kanada‘nın bu duyurusuna karşılık olarak Amerika Kimya Konseyi’nden
Steven G Hentges New York Times’a yaptığı açıklamada, “Environment Kanada'nın duyurusu
dünya çapında bilimsel verilerle ortaya konan kanıtlarla çelişmektedir, haksız bir ithamdır ve
gereksiz yere toplumda karmaşıklık ve huzursuzluk yaratacak bir açıklamadır” demişti.
http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-11843820
26.11.2010
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Birleşik Krallık’ta 30 Yıl Önce Beyin Hasarıyla İlişkilendirilmiş İlaçlara İlişkin Skandal
Birleşik Krallık’ta bireysel olarak doktorlara karşı, hastalarına benzodiazepin yazarken
gösterdikleri ihmalkârlık gerekçesiyle açılan davaların gün geçtikte artması ve 30 yıl önce
hükümet desteğiyle yapılan araştırmalar sonucunda uzmanların, sonraki yıllarda milyonlarca
insana verilen sakinleştiricilerin beyinde hasara yol açabileceği biçimindeki uyarılarını içeren
belgelerin ortaya çıkması nedeniyle bir skandal yaşanıyor.
Tıp Araştırma Konseyi [Medical Research Council-MRC] 1982 yılında, önde gelen bir
psikiyatrisin yaptığı benzodiazepinlerin uzun süreli alkol kullanımının etkilerine benzer
şekilde bazı hastalarda beyinde büzülmeye neden olduğunu gösteren araştırmalar çıktığını
belirtti. Bunun üzerine benzodiazepinlerin uzun erimli etkilerinin değerlendirilmesi için büyük
ölçekli bir araştırma yapılması gerektiği konusundaki görüşlere katıldığını belirtmişti.
Ancak, Valium, Mogadon ve Librium gibi ilaçların etkilerine ilişkin hiçbir çalışma yapılmadı ve
doktorlar bu ilaçları anksiyete, stres, insomniya ve kas spazmı tedavisi için hastalara yazmaya
devam ettiler.
Parlamenterler ve avukatlar dokümanları bir skandal olarak tanımladı ve olaya ilişkin olarak
milyonlara sterline mal olacak bir dava açma yoluna gidebileceklerini belirttiler. Birleşik
Krallık’ta 1,5 milyon “istem dışı bağımlı” olduğu tahmin ediliyor ve eldeki sonuçlar beyin
hasarının sabit bir biçimde devam ettiğini gösteriyor.
MRC, şimdi Psikiyatri Enstitüsü’nde onursal profesör olan Malcolm Lader’in,
benzodiazepinlerin bazı hastalarda beyin büzülmesine yol açtığını ortaya koyan
araştırmasının ardından 1981 yılında, alanında seçkin uzmanların ve hükümet temsilcilerinin
bir araya geldiği bir toplantı düzenledi. MRC’nin Nörolojik Bilimler Kurulu Ocak 1982’de,
geçen yıl itibariyle doktorlar tarafından 20 milyon defadan daha fazla kez yazılmış, bu ilaçlara
ilişkin uzun erimli sorunları değerlendiren çalışmalar yapılmasına yönelik önerileri kabul
etmişti. Fakat sonrasın ne olduğuna ilişkin bir bulgu yok. The Independent’ta yayınlanan ve
üzerlerinde “2014’e kadar kapalı” ibaresi bulunan belgeler, Profesör Lader’in bulgularını test
etmeye yönelik neden hiçbir çalışmanın yapılmadığına açıklık getirmiyor, hatta bu çalışmanın
fonlanmasına ilişkin bir kayıt da yok. Sağlık Bakanlığı’nın kayıtlarında bu konuda toplantı
yapıldığına dair bir kayıt yok.
Parlamentodaki bütün partilerden temsilcilerin bulunduğu İstem Dışı Sakinleştirici İlaç
Bağımlıları İçin Grup’un Başkanı Jim Dobbin, “Bir çok mağdur, ilacı bıraktıktan sonra bile
fiziksel, bilişsel ve psikolojik sorunlar yaşıyor. Yasal bir öneri bekliyoruz çünkü bu belgeler
hastaların uzun zamandır beklediği kötü bir sürpriz oldu. MRC, Profesör Leader’in yaptığı
araştırmanın neden test edilmediğini, gerekçesiyle birlikte açıklamak zorundadır. Çünkü bu
araştırmayı müteakip oluşturulmuş ne bir güvenlik komitesi ne bir çalışma ne de bu sonuçları
değerlendirecek herhangi bir şey var. Burada büyük bir skandaldan bahsediyoruz” şeklinde
konuştu.
Tıbbi İlaç Bağımlılığına Karşı Hareketin Yasal Direktörü Catherine Hopkins ise konuya ilişkin
şunları söyledi: “Benzodiazepinlerin etkilerine ilişkin araştırma yapılamamış olması milyonlarca
insanı beyin hasarı riskine maruz bıraktı. Bu araştırmanın acilen yapılması gerekiyor. Eğer
sonuçlar uzmanların 1981 yılındaki şüphelerini doğrular nitelikte olursa, yaşanan beyin
hasarlarına ilişkin hükümete ve Tıp Araştırma Konseyi’ne karşı bu zamana kadar açılmış en
büyük grup davasına şahit olacağız.”
Benzodiazepinler (benzolar) 1960’larda ilk çıktıklarında, dünyanın tamamıyla zararsız kaygı
giderici ilk ilacı olarak lanse edilmiş ve bu yönde tanıtımları yapılmıştı. Sonraki on yıl içinde
Birleşik Krallık’ın en yaygın kullanılan ilacı oldular.
Doktorlara yönelik mevcut kılavuzlar bu ilaçların maksimum dört hafta için yazılması
gerektiğini belirtiyor. Ancak kimi hastalar birkaç gün içerisinde “istem dışı” bağımlı hale
geliyor ve yanma hissi, görmede bozukluklar, baş ağrısı ve hatta ölümcül kasılma nöbetleri
gibi yoksunluk sendromları gösteriyorlar.
Klinik ihmaller, insan hakları konusunda uzmanlaşmış bir hukuk şirketi olan Leigh Day &
Co’dan Emma Jones, daha önceki tarihlerde ilaç firmalarına karşı açılan ama başarısız olunan
davalar olduğunu bildiklerini söylüyor. Jones, söz konusu belgelerin bunca zamandır
geçerliliklerini korumaları ve bu bilgilerin bu kadar uzun süre saklanmalarının ilginç olduğunu
belirtiyor.
Bunlara karşın MRC’den bir sözcü bu ilaçlara ilişkin araştırma yapılmamasına, araştırma
standartlarını gerekçe göstererek açıklama getirdi. Sözcünün açıklamasına göre, MRC
yalnızca meslektaş denetimi sonucu en yüksek kalitede bilim standardını yakalayan
araştırmalara fon sağlıyor ve bu kriteri karşılamayan araştırmaları desteklemiyor, söz konusu
ilaçlara ilişkin bu standardı yakalayan bir araştırma gelmediği için de Konsey bu konuda bir
faaliyet yürütmedi.
http://www.independent.co.uk/life-style/health-and-families/health-news/drugs-linked-tobrain-damage-30-years-ago-2127504.html
07.11.2010
Birleşik Krallık’ta Yüzlerce Süpermarkette Aile Hekimleri Bulunacak
Jeremy Laurance
Birleşik Krallık’ta önde gelen süpermarket devi Sainsbury’s, ülke çapındaki 204 şubesinde aile
hekimi muayenehanesi açacak. Bu uygulamayla alışverişe gelenlere alışveriş süresince tedavi
ve reçete hizmeti ücretsiz olarak sağlanacak. Aile hekimlerinin asıl ofisleri ise market şubeleri
dışında olacak.
Aile hekimleri, uygulamalarını yeni alanlara açmış ve Hükümet’in planladığı Ulusal Sağlık
Hizmeti [National Health Service-NHS] reformlarıyla uygulama alanları arasındaki sınırların
belirsizleştiğinde yeni hastalar kazanmış olacaklar. Sainsbury's bu düzenlemeden
marketlerine yeni müşterilere çekeceği için kar sağlamayı planlıyor. Sainsbury's’in bu fikri, ilk
kez bir NHS hastanesinin özel sektöre devredileceğinin duyurulması sonucunda ortaya çıktı.
Huntingdonshire’deki Hinchingbroke NHS Trust, Circle tarafından devralınacak ki bu özel
sektörün Ulusal Sağlık Sistemi’ne açıkça girişi açısından çok ciddi bir girişim olacak.
http://www.independent.co.uk/life-style/health-and-families/health-news/gps-on-offer-athundreds-of-supermarket-2143948.html
26.11.2010
Download