C. Senatosu B : 32 7 . 2 . 1967 O : 3 HP nin halk yararına

advertisement
C. Senatosu
B : 32
H. P. nin halk yararına Devletçiliğe ağırlık ve
öncelik tanıyan karma ekonomi tutumunu hâ­
kim kılmak tarihî bir zorunluluktur.
,
Hızlı nüfus artısını unutmıyarak ekonomik
ekspansiyo'iru nüfus artışım geçecek şekilde sağ­
lamayı hedef ittihaz eden, yatırım ve genişleme
politikasını yürütmeye ve gerçekleştirmeye ka­
dir yegâne kuvvet halkçı Devlettir.
Hele bu kalkınma hamlesinin bölgelerarası
denge fikrine sosyal adalet ilkelerine ve kal­
kınma külfetlerinin toplumun çeşitli sınıfları
arasında âdil dağılmasını sağîıyacak ancak ve
ancak halk yararına Devletçilik kesimi hâkim
bir karma ekonomi sistemiyle başarılması
mümkündür ve kabildir.
Şimdi elimizle koymuş gibi biliyoruz. Muh­
terem Bakan kürsüye gelecek C. H. P. nin Dev­
letçiliğinden merhum İbrahim Fâzıl Pelinin
1935 yılında söylemiş olduğu sözleri kanıt ya­
parak C. H. P. nin imâli sözlerle bilmem hangi
izinlere bulaştırmaya kalkıp yereeektir. Hele
birtaikiım ecnelbi dkonomi ^ ulemasının özel teşebbüscülüğü öven sözleri ile Devlet işletmeleri­
nin zarar ettiklerini cevabına eklediği takdirde
nasılsa doğru yolda olduklarına ve bu memle­
keti nurlu ufuklara doğru koşar adımlarla na­
sıl götürdüklerine inanmıyan kalmıyaeaktır.
Ama Türkiye, iktidarın yanlış ve gerçeklerle
bağdaşmıyan ekonomi siyaseti yüzünden ilerliyemiyecektir.
Çok defa iktidar partisi kamu kesiminde
verimsiz çalışan işletmelerin bu durumları Dev­
let bütçelerine aksettiği cihetle kamu kesimini
kolay yererler. Halbuki özel teşebbüs kesiminde,
teşebbüslerin bilgisizce idare edilmelerinden, be­
ceriksizliklerinden doğan zararlar halk tarafın­
dan kolayca görülen ve bilinen hususlar değil­
dir. Türkiye'deki vergi hasılatı düşüklüğü se­
beplerinden biri bu özel teşebbüs zararlarıdır.
Alma özel teşebbüsün bu zararları ya Devlet
Bütçesinde istenen gelir seviyesini tutturamamaktan dolayı iktidar tarafından zavallı halk
tabakalarının geçimlerini ağırlaştırıcı istihlâk
maddesi zamları vasıtasiyle karşılanır ve hattâ
zarar eden özel teşebbüs, Hükümet kredileri,
borç tecilleri, v. s. gibi yağlı tedbirlerle okşa­
nır ve semirtilir.
Türkiye'de herkes yalnız Devlet Teşebbüs­
lerinin zarar ettiğini sanır. Halbuki özel teşeb­
7 . 2 . 1967
O : 3
büs ziyanları, Devlet toesjinljnddklierini kat
vekat geçmektedir.
Bu itibarla biz özel sektörün, plânlı ekono­
mi düzeni içinde plânla münasebetlerinin gev­
şek bir tutum içinde kalmasını doğru bul­
mayız.
Özel sektör, plânı kendisine sadece rehber
saymakla iktifa etmemelidir. Bu tarz düşü­
nüş ve davranış zaten kıt olan kaynaklarımızın
heba edilmeden en doğru tahsislerinin sağlan­
masını önemli şekilde haleldar etmektedir.
Biz, özel sektörün plân disiplini içine alınma­
sını zorunlu saymaktayız. Ama Adalet Partili
politikacılar gibi özel sektöre romantik bağlar­
la bağlı ve sırf Halk Partisinin Devletçi görüş­
lerine karşı olmak için yakın kimselere bu dü­
şüncelerimizi anlatmak çok zordur.
Sayın Adalet Partisi iktidarına daha birçak
şeyleri anlatmak zordur.
Bir partinin seçmen oylarının çoğunluğunu
alarak iktidara gedmesi, o partinin temel fel­
sefesinin ekonomi siyasetinin yanlış ve ülke so­
runlarını çözmeye elverişsiz olduğunu, bu tu­
tumu ile Adalet Partisi iktidarının memleketi
sanayileştiremiyeceğini ve kalkındıra'mıyacağinı söyliyenleri ve ispatlıyanları susturmaya yet­
ime z.
Ama bu da az gelişmişliğin bir delili. Bir oy
fazla al kâfidir. Dilediğin gilbi harekette ser­
bestsin. Değil özel sektörü plân disiplini dışın­
da tutmak, hattâ bütün Plânlama Teşkilâtını
basit bir daire gibi emrin altına alabiısin, onu
klâsik Maliye Bakanlığı görüşleriyle idare etmiye başlıyabilirsin. Bu suretle ismi var, cismi
ve etkisi olmıyan bir düzen haline getirebilir­
sin. Bu muamelelere dayaınamıyan plânlama
mütehassıslarına sadece uğurlu olsun diyebilir­
sin, hattâ hoşlanmadıklarını biran evvel ayrıl­
maya teşvik edebilirsin.
Bütün fbu davranışların, Türkiye'de plânsız
bir adım dahi atılamıyacağı, tüm ekonomik
güçleri ve sosyal imkânları kapsıyacak ve kul­
lanacak geniş, dengeli aktif ve nâzım bir plân
olmadıkça sanayi devrimi ve kalkınmanın müm­
kün olamıyacağı hakikatini bertaraf etmekte
olduğunu kime anlatırsın.
A. P. iktidarı irsiyet sebebiyle plâna ve plân
fikrine allerji duyar. Bir zamanın literatürde
plânımız plansızlıktır vecizesi, sonraları plân
1095
Download