Sünneti anlamamanın anlamı

advertisement
On5yirmi5.com
Sünneti anlamamanın anlamı
"Sünnet karşıtlığının diğer sebepleri, modern Batı biliminin oluşturduğu farklı bir
dünya görüşüyle yetişen Müslüman entelektüelin alışageldikleri hayat tarzıyla
sünnetin detaylarını bağdaştırmada yaşadıkları zorluk."
Yayın Tarihi : 13 Eylül 2015 Pazar (oluşturma : 10/20/2017)
Faruk Beşer'in Yenişafak gazetesindeki yazısı...
Her yazımızda tekrarlasak yeridir. Sünnet Hz. Peygamber'in İslam'ı bütünüyle uygulama tarzıdır ve
Kur'an-ı Kerim'in canlı halidir, onun hatasız bir uygulamasıdır. Bu anlamda sünnet bütünüyle
İslam'dır. Farzıyla, vacibiyle, 'sünnetiyle', müstehabıyla, edebiyle…
Sünnetin devreden çıkarılmasıyla İslam'ın sadece hukuki yönü değil, ahlakî ve imanî yönü de
anlaşılmamışolur ve Kur'an-ı Kerim'deki genel hükümler herkesin farklı anlayacağı göreceli
talimatlar haline gelir. Din oyuncak hamuru gibi herkesin elinde farklı bir şekil alır, kısaca
Hıristiyanlığa dönüşür. Gayba ve ahirete imanın teferruatı olan şefaatin mahiyeti, kabir azabı,
hesapla mizanla, sıratla ilgili detaylar bizim nev-zuhur ulemamızda olduğu gibi alay konusu yapılır.
Burada da bir Yahudileşme ortaya çıkar. Çünkü Yahudilik'te ahiret meseleleri devreden çıkarılmış ve
ahirete iman, varla yok arasında belirsiz bir hale getirilmiştir. Belki bu sebepten dolayı Kur'an-ı
Kerim'de Allah'a imanın yanında çoğu kez ahirete iman da vurgulanır. Oysa Allah'a iman ahirete
imanı zaten içerir, artık onun söylenmesine gerek kalmaz denebilirdi. Ama onun ayrıca
vurgulanması, Allah'a hakkıyla imanın ancak, ahirete de kesin imanla tamamlanacağını anlatmak için
olmalıdır.
Sünneti devreden çıkardığınızda İslam'ın ahlak zemini de neredeyse bütünüyle ortadan kalkar.
Yeme içme, yatıp kalkma, giyim kuşam, selamlaşma tebessüm, saygı sevgi, cami ve cemaat adabı,
kurbanlar ve bayramlar, kısaca sizin medeniyetinizin altyapısını oluşturan kültür zemininiz
tamamıyla kayar, farklılığınız ortadan kalkar. Kendinize has bir dünya ve varlık görüşünüz kalmaz.
İnanç temellerine ve farklılıklara dayalı bir kültür zemini olmayan bir medeniyet düşünülemez.
Sadece hadisler değil, Hz. Peygamber'in sîreti ve sahabenin örnek nesil oluşu da görülemez, bunun
da bir anlamı kalmaz. Oysa siyer ve megâzi bilgileri hadisler kadar sağlam senetlerle bize ulaşmış
değildir, ama buna rağmen onlar da gerekli ve anlamlıdır.
Peki, bütün bunlara rağmen neden sünnet karşıtı bir retorik gelişiyor? Sanırım bu konuda şunlar
söylenebilir:
Her duyduğu sözü sünnet sanan ve sünneti bize nakleden hadisleri de sanki birer bağımsız bilgi ve
norm gibi gören ifratçı sünnet anlayışını yine en başa koymamamız gerekir. Modern zamanlar için
sünnet değil, ama sünnetin, hatta fıkhın böyle anlaşılması İslam'ı gerçekten de yaşanmaz hale
getirmiş durumdadır. Buna, atomcu sünnet anlayışı, ya da sünnetteki şahsî, tarihsel ve örfi unsurları
görüp ayıklayamama zaafı da diyebilirsiniz. Oysa mesela Ebu Hanîfe'nin bazı sahih hadisleri bile
kıyasa, yani Kur'an ve sünnet bütünlüğünden oluşan genel kurallara uymadıkları için reddettiği
meşhurdur. Bunu yapan sadece o da değildir.
Sünnet karşıtlığının diğer sebepleri, modern Batı biliminin oluşturduğu farklı bir dünya görüşüyle
yetişen Müslüman entelektüelin alışageldikleri hayat tarzıyla sünnetin detaylarını bağdaştırmada
yaşadıkları zorluk.
Sünneti ve bu konuda geliştirilen muhteşem ilimleri gereğiyle tanıyamamış olmanın verdiği
kolaycılık, tecasür, tembellik ve zahmete katlanamama gevşekliği.
Aslı itibariyle doğru olan ve yeni yetmelerin mantığını da okşayan, Kur'an'dan başka kaynak mı olur,
edebiyatı. Bunu anlatmaya çalıştık; elbette bir anlamda Kur'an-ı Kerim'den başka kaynak yok ama
sünnet olmadan da bizim onu anlamamız mümkün değil.
Bazı insanların İslam'ı yaşamadaki zaafları ve eksiklikleri sebebiyle arzuladıkları fetvalara ulaşma
teşehhisi, yani Kur'an-ı Kerim ifadesiyle 'nefse ve zanna tabi olma'.
Buna bağlı olarak medya şeytanının cazibesine kapılıp, garip fikirler öne sürmek suretiyle namını
duyurma zaafını da bazı kimseler için zikredebiliriz.
Sünneti devreden çıkaranların yaşadığı bir çelişki de şu: Güya Kur'an-ı Kerim'i nüzul bağlamıyla
anlayıp, onun bize ne dediğini değil de, ne demek istediğini bulmaya çalışıyorlar. Oysa bağlam
dediğiniz şey, nüzul sebebi gibi tarihsel olaylardan başkası değildir ve bunların çoğu hadis tespit
kriterlerinden uzak ikinci derecede rivayetlerle sabittir. Bunları ölçü alıp sünneti hesaba katmamak
bir çelişkidir.
Elbette bunların hepsi birden, sünneti devreden çıkaranların ya da ona hak ettiği yeri tam olarak
vermeyenlerin hepsinde topluca bulunuyor değildir. Her birinin zaafı farklı bir noktadır.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Sünneti anlamamanın anlamı
Download