KUR`AN VE SÜNNET BÜTÜNLÜĞÜ

advertisement
KUR’AN VE SÜNNET BÜTÜNLÜĞÜ
Sabri AKPOLAT
I- Konunun Plânı
A- Kur’an nedir ?
B- Sünnet nedir ?
C- Sünnetin Dindeki Yeri ve Önemi.
1- Kur’an’dan Delil
2- Sünnetten Delil
3- Sahabenin Sünnete Karşı Tutumu
4- Aklî Delil
D- Hz. Peygamber’in Kur’an’ı Tebliğ ve Tefsir Görevi.
E- Kur’an’ın Anlaşılmasında Sünnetin Yeri
1-Kur’an’ın Hükümlerine Parelel Hükümler Getiren Sünnet
2-Kur’an’ın Hükümlerini Açıklayan Sünnet
3-Kur’an’da Yer Almayan Konularda Müstakil Hüküm
Koyan Sünnet
F- Günümüzde Hadise Bakış Tarzı
G- Hadisler Konusunda Oluşturulmaya Çalışılan Tereddütler
1-“Kur’an’da Herşey Var Hadise Gerek Yok” İddiası
2-“Kur’an Korunduğu Halde Hadisler Korunmamıştır”
İddiası
3- “Kur’an Yazıldığı Halde Sünnet Yazılmamıştır “İddiası
II- Konunun Açılımı ve İşlenişi
İşleyeceğimiz konu tefsir usulü ve hadis usulünü doğrudan
ilgilendirmektedir. Bu konunun vaazda işlenmesi genellikle zordur.
Cemaati sıkmadan ve onların anlayabileceği bir üslupla konu işlenmediği
takdirde, hem konuşma ilgi çekmeyecek hem de arzu edilen netice elde
edilemeyecektir. Bu sebeple, vaazın, kısa kısa mesaj verilip, sonra da
çokca örneklendirilmesi uygun olur.
Konumuza öncelikle Kur’anı tarif ederek başlayabiliriz. Daha sonra
sünnetin tarifini yapar, Kur’an’la sünnet arasındaki farkı belirtmeye
çalışırız.
Sünnetin dindeki yeri ve önemini öncelikle Kur’an’dan delillendirerek
anlatmaya çalışırız. Konumuzu sünnetten, ashabın uygulamalarından
1
örnekler sunarak ve akli deliller getirerek genişletmeye çalışırız. Bu
bölümde, özlü sözlerimizi bol bol örneklerle desteklemeye çalışmalıyız.
Hz. Peygamberin Kur’an ile ilk muhatap olan, ilk muallim, ilk
mübelliğ ve ilk müfessir ve Kur’anı en iyi anlayan kişi olduğunu
vurgulayacağımız bu bölümde, bir çok dini hükmün farziyyeti Kur’an’da
bildirilirken, uygulamalarla ilgili şartlar, sebepler, maniler, kurallar,
detaylar ve yapılması gereken şekillerin sünnetle belirlendiğini örneklerle
anlatmalıyız. Mesela, Kur’an namazın sadece kılınmasını emreder.
Namazla ilgili diğer hükümleren tamamı sünnetle koyulmuştur. Oruç,
hacc, zekat, kurban, alışveriş ve hadlerle ilgili hükümler; yeminler,
mahkeme davaları ve muâmelata dair hükümlerin hepsi namaz gibidir.
Bunların detayını ve yapılması gereken şeklini Kur’an’da bulmak mümkün
değildir. Bütün bu hakikatler ortada iken, sünnetin korunmamış olduğunu
ve Kur’an varken başka bir şeye ihtiyaç olmadığını söylemek doğru
olabilir mi ? Ortada namaz, oruç vb.diye bir şey kalır mı ?
Sünnet olmadan Kur’an’ı doğru anlayıp, ahkâmını hayatımızda tatbik
mümkün değildir. Bu durumu iyi bilen İslam düşmanları, doğrudan
doğruya Kur’an’a saldırmaktan bir netice alamayacaklarını bildiklerinden;
Hz. Peygamber’in ve O’nun sünnetinin dindeki yerini sarsmaya, hadisler
üzerinde şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar.
Oryantalistlerin
oluşturmaya çalıştıkları şüpheler İslam aleminde benimsenip savunulmaya
başlanmış, “ Aramızda Kur’an varken sünnete gerek yoktur”, “ Sünnetin
tedvini geç başlamıştır”, “ Dolayısıyla hadislerin bir çoğu kaybolmuştur.”
“Zaten hadislerin sübutu zannidir. Onlarla amel etmek caiz olmaz” gibi
iddialar ortaya atılmıştır. Bu sebeple, inananların oyuna gelmemeleri, Hz.
Peygamber’in önderliğine ve Onun sünnetinin rehberliğine sımsıkı
sarılmaları gerekmektedir.
Ayrıca sünnet, birbirini hiç görmedikleri halde, müslümanlar arasında
davranış, duygu, anlayış, tavır ve düşünce birliği sağlayan önemli bir
unsurdur. Sünnetin tahrifi ve sünnete olan itimadın sarsılması,
müslümanlar arasında var olan bütün bu birliklerin ortadan kalkması
sonucunu da doğuracaktır.
III- Konunun Özet Sunumu
Dinin kaynağı olan Kur’an ve sünnet, hem muhteva hem de birbirini
tamamlama açısından iç içedirler. Zira çeşitli naslarla kanun koyarken
Kur’an’ın yöneldiği manalara baktığımız zaman ahkamdan aynı mana ve
maksatların sünnette de bulunduğunu görürüz.
2
Sünnet, Kur’an’ın anlaşılmasında birinci derece kaynak olduğu gibi
şerî hükümlerde de Kur’an’a eşit bir delildir. Kur’an’la hadisin
derecelenişi, itibarîdir. Kitapla sünnet, hüccet olma açısından eşittirler.
Kur’an ve sünneti birbirinden ayırmak mümkün değildir. Zira Yüce
Allah, dini hükümlerin ilk yarısını Kur’an’da belirtmiş, ikinci yarısını ise
elçisinin sünneti ile tamamlamıştır. Ayrıca Kur’an’da kapalı olan ahkamı
sünnet tefsir etmiştir. Öte yandan Kur’an hükümlerinin tamamının
uygulanması doğrudan elçi kanalıyla gerçekleşmiştir. Bunlara ilaveten,
Kur’an’ın sustuğu sahalarda hüküm koyma yetkisi sünnete bırakılmıştır.
Sünnet hem Kur’an gibi müstakil hüküm koyar hem de Kur’an’daki bir
asla dayanarak kıyas, ictihad ve ilhak yoluyla yeni hükümler istinbat eder.
İbn Hazm’ın dediği gibi, “ Allah Resulüne ait söz, fiil, iş, takrir ve
işaretlerin tümü, Kur’an’ın tefsiridir.”
Söz, fiil ve takrirden ibaret olan sünnet, aynı zamanda, ilahî vahyin iki
kısmından birini teşkil eder; diğer kısmı Kur’an-ı Kerimdir. Sünneti
Kur’an’dan ayıran en büyük özellik, lafzen vahyedilmiş olmamasıdır.
Sünnetin lafızları Kur’an lafızları gibi mûciz değildir; bu lafızlara ve
manalarına hakkıyla vakıf olanlarca manen rivayet edilmesi caizdir;
okunması ibadet hükmünde sayılmaz. Kur’an Hz. Peygambere vahyedilmiş
Allah kelamıdır. Sünnet ise, Hz. Peygambere vahyedilmiş peygamber
kelamıdır. Sünnet, ferdî ve sosyal hayatımızı düzenleyen, Hz. Peygamberin
davranışlarının bütününü teşkil eder ve Kur’anın bir açılımıdır. Müslüman
sünnetten müstağnî kalamaz. Bu itibarla sünnetin doğru anlaşılması ve
yorumlanması büyük önem arzeder.
IV- Konu İşlenirken Başvurulacak Bazı Ayetler
1-Hz. Peygamber’e İtaatin Lüzumunu İfade Eden Ayetler:
ِ
ِ
ِ
‫حيم قُ ْل اَ ِطيعُوا‬
ٌ ‫قُ ْل ا ْن ُكْنتُ ْم ُُتبُّو َن اللّهَ فَاتَّبِعُوىن ُُْيبِْب ُك ُم اللّهُ َويَ ْغفْر لَ ُك ْم ذُنُوبَ ُك ْم َواللّهُ َغ ُف‬
ٌ ‫ور َر‬
ِ‫ب الْ َكاف‬
ُِ ‫ول فَاِ ْن تَولَّوا فَاِ َّن اللّه ََل‬
‫ين‬
‫ر‬
‫ُي‬
َ ‫الر ُس‬
ُّ
َّ ‫اللّهَ َو‬
َ
َْ
َ
“De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin
ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki
Allah kâfirleri sevmez.”1
Nisa, 4/59,80; Maide,5/92;Ahzab, 33/21,36; Haşr,59/7
1 Âl-i İmrân, 3/31,32
3
2-Hz. Muhammed’in İlk Mübelliğ, İlk Muallim ve İlk Müfessir
Olduğunu Beyan Eden Ayetler:
ِ َ ‫ول ب لِّ ْغ ما اُنْ ِزَل اِلَي‬
ِ ‫ك واِ ْن ََل تَ ْفعل فَما ب لَّ ْغت ِرسالَتَه واللّه ي ع‬
‫ك‬
َّ ‫يَا اَيُّ َها‬
َ ‫ص ُم‬
ْ َ ُ َ ُ َ َ َ َ ْ َ ْ َ َ ِّ‫ك م ْن َرب‬
ْ
َ َ ُ ‫الر ُس‬
ِ‫َّاس اِ َّن اللّه ََل ي ه ِدى الْ َقوم الْ َكاف‬
ِ
ِ
‫ين‬
‫ر‬
‫ن‬
‫ال‬
‫ن‬
‫م‬
ْ
َ
َ
َ
ْ
َ
َ
“Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan
O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.
Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.”2
ayrıca bkz. Nahl,16/44
V- Konu İşlenirken Başvurulacak Bazı Hadisler
ِ ُ ‫ صلَّى بِنَا ر‬:‫رضى اللّه عنه قال‬
ِ
ِ ‫َو َع ْن العِْر‬
‫ات يَ ْوٍم ُثَّ أقْ بَ َل َعلَْي نَا‬
َ ‫سول اللّه َذ‬
ُ ُ َ َ‫باض ب ِن سا ِرية‬
َ
َ
ِ َ‫بِوج ِه ِه فَوعظَنَا مو ِعظَةً بلِيغَةً ذَرفت ِمْن ها العيو ُن ووِجل‬
َ َ‫ ف‬،‫وب‬
َ‫ يا‬:‫قال َر ُج ٌل‬
ْ ََ ُ َ ْ َ
ََ َْ
ُ ُ‫ت مْن َها ال ُقل‬
َ
ْ
ِ ‫ال أ‬
َّ ‫ول اللّ ِه َك‬
‫عاَل‬
َ ‫ف ََ َما َذا تَ ْع َه ُد إلَْي نَا؟ ف َق‬
َ ‫رس‬
َ َ‫ُوصي ُك ْم بِتَ ْق َوى اللّ ِه ت‬
َ ‫أن َه ِذهِ َم ْو ِعظَةُ ُم َوِّد ٍع‬
ُ
ِ
ِ
ِ
،ً‫ش ِمْن ُك ْم بَ ْع ِدى فَ َسيَ َرى اِ ْختِلَفاً َكثِريا‬
َّ ‫َو‬
ْ ‫الس ْم ِع َوالطّاَ َعة َوإ ْن َكا َن َعْبداً َحبَشيّاً فَإنَّهُ َم ْن يَع‬
ِ ِ َّ ‫اللَفاَِء الْمه ِديِّي‬
ِ
‫ َوإياَّ ُك ْم‬،‫ضوا َعلَْيهاَ بِالنَّو ِاج ِذ‬
ُّ ‫ين َتَ َّس ُكوا ِباَ َو َع‬
ُْ ‫فَ َعلَْي ُك ْم بِ ُسنَِّت َو ُسنَّة‬
َ َْ
َ ‫الراشد‬
ٍ
ٍ
ٌ‫ضللَة‬
َ ‫ َوُك ُّل بِ ْد َعة‬،ٌ‫ فَِإ َّن ُك َّل ُْم َدثَة بِ ْد َعة‬،‫ثات الُُموِر‬
ُ ‫َوُْم َد‬
İrbâd İbnu Sâriye (ra) dedi ki: "Bir gün Resûlullah (a.s) bize namaz
kıldırdı. Sonra yüzünü cemaate çevirerek çok beliğ, çok mânidar bir
vaazda bulundu. Öyle ki dinleyenlerin gözleri yaşla, kalpleri de heyecanla
doldu. Cemaatten biri: "Ey
Allah'ın Resûlü, sanki bu, bir veda
konuşmasıdır, bize ne tavsiye ediyorsunuz?" dedi. "Size, buyurdu, Allah'a
karşı takvada bulunmanızı, başınızda Habeşli bir köle olsa bile emirlerini
dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Zira, sizden hayatta kalanlar benden
sonra nice ihtilaflar görecek. Öyle ise size sünnetimi ve hidayet üzere olan
Hülefâ-i Râşidîn'in sünnetini hatırlatırım, bunlara uyun ve dört elle sarılın.
Sonradan çıkarılan şeylere karşı da son derece dikkatli ve uyanık olun. Zira
(sünnette bulunana zıt olarak) her yeni çıkarılan şey bir bid'attır, her bid'at
de dalalettir, sapıklıktır." 3
2 Mâide, 5/67
3 Tirmizî, İlim ,16. (V,44 ); Ebu Dâvud, Sünne, 6, (V,14-15)
4
ِ ‫ تَرْك‬:‫قال‬
ِ ِِ
ِ
َّ ُ‫عن مالك أنهُ بلغَه‬
‫اب اللّ ِه‬
َّ َِّ‫أن الن‬
ُ َ َ ‫ب‬
َ َ‫ كت‬:‫ت في ُك ْم ْأمَريْ ِن لَ ْن تَضلُّوا ما َتَ َّس ْكتُ ْم ب َما‬
‫ َو ُسنّةَ َر ُسولِِه‬،‫عاَل‬
َ َ‫ت‬
İmam Malik'e ulaştığına göre, Hz. Peygamber (as) şunu söylemiştir:
"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetce asla
sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti. 4
ِ
ِ
ِ
‫عن‬
ْ ‫عن َح ِريز اب ِن عُثْما َن‬
ْ ‫بن ََْن َدةَ أخربنا أبو َع ْم ِرو ب ِن َكث ِري ب ِن دينَا ٍر‬
ُ ‫الوّهاب‬
َ ‫حدثنا َعْب ُد‬
ٍ ‫عب ِد الر ْْح ِن ب ِن ِأِب عو‬
ِ ‫ف ع ِن املِْق َد ِام ب ِن مع ِد ي َك ِرب عن رس‬
‫ول اهلل صلى اهلل عليه وسلم أنّ ُه‬
َ ّ َْ
َْ
َُ ْ َ
َْ
ِ ‫ "أَلَ إّن أُوتِيت الْكِتَاب وِمثْ لَه معه أَلَ ي‬:‫قال‬
‫ َعلَْي ُك ْم‬:‫ول‬
ُ ‫ك َر ُج ٌل َشْب َعا ُن َعلَى أ ِري َكتِ ِه يَ ُق‬
َ
ُ ‫وش‬
ّ
ُ
ُ ََُ ُ َ َ
ِ
ِ ‫آن فَما وج ْد ُُت فِ ِيه ِمن حلٍَل فَأ‬
‫ أَلَ َلَ َُِي ّل‬.ُ‫َحلّوهُ َوَما َو َج ْد ُُْت فِ ِيه ِم ْن َحَرٍام فَ َحِّرُموه‬
ْ َ َ َ ِ ‫بَ َذا الْ ُقْر‬
َ ْ
ِ ‫السب ِع وَلَ لَُقطَةُ مع‬
ِ ‫اب‬
ِ‫اْل‬
ٍ َ‫الهلِي وَلَ ُكل ِذي ن‬
ِ ‫اه ٍد إَلّ أ ْن يَ ْستَ ْغ‬
‫ن َعْن َها‬
‫ن‬
‫م‬
‫ار‬
‫م‬
ْ ‫لَ ُكم‬
َّ
ْ
َ
ُ
ُ
َ
َ
ُ
َ
َ
ّ
ّ
َ
ِ‫ص‬
."ُ‫ َوَم ْن نََزَل بَِق ْوٍم فَ َعلَْي ِه ْم أ ْن يَ ْقُروهُ فَِإ ْن ََلْ يَ ْقُروهُ فَلَهُ أ ْن يَ ْع ُقبَ ُه ْم ِبِِثْ َل قَِراه‬،‫احبُ َها‬
َ
Mikdâm İbnu Ma'dîkerib (ra) anlatıyor: Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
"Haberiniz olsun, bana Kitap ve bir o kadar da (sünnet) verildi.Haberiniz
olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı
zaman kişinin: " Size bu Kur’an yeter. Onda neleri helâl bulmuşsanız onu
helal biliniz. Neleri de haram bulmuşsanız onları haram addediniz ,
diyeceği zaman yakındır. Haberiniz olsun (Kur'an'da zikri geçmiyen) ehlî
eşeğin eti de size helâl değildir, vahşi hayvanlardan parçalayıcı dişi (köpek
dişi) olanlar, keza muâhedeli olanların yitikleri de haramdır. Ancak eşya
sâhibi, ihtiyacı olmadığı için, kasden terketmişse o müstesna. Bir kimse bir
kavme uğradığı zaman, ona ikram etmek, o kavme vazife olur. Şayet ikram
etmezlerse, o kimse, hak ettiği ikramın mislince onları cezalandırır."5
ِ ‫َّكئاً على أ ِري َكتِ ِه يأْتِ ِيه المر ِمن أمري ِمَّا أمر‬
ِ ‫ي أح َد ُكم مت‬
َ
ُ َْ
ُ ‫ت بِه ْأو نَ َهْي‬
ُ‫ت َعْنه‬
ْ ْ ُْ
َ
ُ ْ َ َّ َ ‫"َلَ أُلْ َف‬
َ
ِ َ‫ ماَ وج ْدناَ ِف كِتا‬،‫ َلَ نَ ْد ِري‬:‫ول‬
"ُ‫ب اهللِ اتَّبَ ْعناَه‬
ُ ‫فَيَ ُق‬
ََ
“Sakın sizden birinize, rahat koltuğuna oturmuş vaziyette, benim
emrettiklerimden bir emir, veya nehyettiklerimden bir nehiy ulaştığı
zaman, “böyle bir şey bilmiyorum, biz Allah’ın kitabında ne bulursak ona
tabi oluruz,“ derken rastlamayayım.” 6
4 Muvatta, Kader, 3. (II, 899).
5 Ebu Dâvud, Sünne, 6. (V,10-11); Tirmizî, İlim, 60. (V,38).
6 Ebu Davut, sünne, 1.(V,12)
5
Konuyla İlgili Bazı Notlar
1- Benî Esed Kabilesinden bir kadın Abdullah b. Mesud’a gelerek
şöyle dedi: Senin “ döğme yapan da yaptıran da lanetlenmiştir ” dediğini
duydum. Halbuki ben iki levha arasındakileri ( Kur’an’ı) okudum, fakat
senin dediğin gibi bir şeye rastlamadım. Üstelik senin hanımında da döğme
olduğunu sanıyorum dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Mes’ud Öyleyse
içeri gir bak dedi. Kadın girdi baktı, bir şey göremedi. Dışarı çıktı ve bir
şey göremediğini söyledi. Bunun üzerine Abdullah b. Mes’ud - Resul size
neyi veriyorsa onu alın, neden yasaklıyorsa ondan sakının - ayetini hiç
okumadın mı? diye sordu.Kadın evet okudum, deyince Abdullah b.
Mes’ud, işte bu odur dedi.7
2- Tabiîlerin ileri gelenlerinden Tâvûs b. Keysan’ın ikindiden sonra
iki rekat namaz kıldığını gören sahabî Abdullah b. Abbas ona, bir daha bu
namazı kılmamasını söyler. Buna karşılık Tâvûs, Hz. Peygamber’in sünnet
haline getirilmesinden çekindiği için bu namazı yasakladığını, devamlı
olmamak şartıyla bu iki rekat namazı kılmakta bir sakınca olmadığını
söyler. Fakat Abdullah b. Abbas Resulullah’ın ikindiden sonra bir başka
namaz kılınmasını kesinlikle yasakladığını söyleyerek - Allah ve Resulü
bir işe hüküm verdiği zaman mü’min olan erkek ve kadına kendi işlerinde
ona aykırı hareket etmek muhayyerliği yoktur - ayetini okur.8
3- Sünnetin Kur’an ayetlerini açıklamadaki önemine işaret eden ilk
devir âlimlerinden İmam Evzaî; - sünnetin Kitab’a olduğundan çok,
Kitab’ın sünnete ihtiyacı vardır- demiştir. 9
4- Nisa,4/136’da Hz. Peygamberin risaletine ve Ona indirilene
inanılması emredilir. Onun risaletine inanmak, onun sünnetini kabul
etmeyi gerektirir.
“Kur’an’da beyan edilmeyen hiçbir şey bırakılmamıştır, bu sebeple
sünnete ihtiyaç yoktur”iddiasına karşı şunları söyleyebiliriz:
Evet,Kur’an’da her şey beyan edilmiştir. Ancak, herşeyin beyanı iki
şekilde olmuştur:
1- Açıkca beyan
2- Hafî olarak beyan. Sünnet, hafi olarak beyan edilen hususları
açıklamıştır.
7 Hatib Bağdadî, el-Kifaye, s.12
8 Şatıbî, el-Muvafakât, c.lV, s. 25
9 İbn Abdi’l-Berr, Camiu Beyâni’l-İlm, c. II, s. 191
6
“Allah, Kur’an’ı koruyacağını tekeffül ettiği halde sünneti korumayı
tekeffül etmemiştir” iddiasına gelince;
Aslında, Hıcr suresi 9. ayet-i kerime’den sünnetin de korunduğu
anlaşılmakla birlikte, hadislerin, sahih, zayıf ve mevzu olarak
değerlendirmeye tabi tutulması, sahih-sabit hadisin korunduğunun delilidir.
Ayrıca, Tevbe, 9/32’de geçen,söndürülmeye çalışılan “ Allah’ın nuru” nun,
Allah’ın, peygamberine vahyettiği ( Kur’an ve diğerleri) olduğu açıktır.
Yüce Allah, kendi dinini korumayı tekeffül etmiştir.
“Sünnet yazılmamıştır” iddiasına karşı şunları söyleyebiliriz:
Nakledilen ayet ve hadislerin delil oluşunda aslolan, bunların yazılı olması
kadar, nakledenlerin de âdil olmasıdır. Zira, Hıristiyan ve Yahudiler, yazılı
olan İncil ve Tevrat metinlerini tahrif etmişlerdir.(bkz. Bakara, 2/79)
VI- Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar
TDV. İslam Ansiklopedisi, “Hadis” ve “ Ehl-i Hadis” maddeleri
Necati Kara, Kuran Sünnet Bütünlüğü,Erzurum,1995
Lütfi Şentürk,Güncel Dini Konular (Sünnet ve Teşrideki Yeri), DİB
yayını, Ankara, 2000
Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Subh es- Sâlih, terc. M. Yaşar
Kandemir, Diyanet Yayınlarından,Ankara 1971
Kuran ve Sünnet Bütünlüğü, Ali Çelik, Diyanet İlmi Dergi,
c.33,sayı.2,sahife.27,yıl.1997
Mehmet Soysaldı, Kuran ve Sünnet İlişkisi, Diyanet İlmi Dergi,
Aralık 2002
İslam Hukuk İlminin Esasları ( Usûlü’l-Fıkh), Zekiyüddin Şaban (terc.
İbrahim Kâfi Dönmez), s. 71-81
Yusuf el- Kardâvi, Sünneti Anlamada Yöntem, terc. Bünyamin Erul,
Kayseri 1998
Muhammed Tahir Hekim,Sünnetin Etrafındaki Şüpheler,, Çev:
Hüseyin Arslan, s: 11, İstanbul, 1985 Pınar yay.
Mehmet Erdoğan,
İstanbul,1990
İslam
Hukukunda
Ahkâmın
Değişmesi,
Tâhir b. Muhammed Âşur, İslam Hukuk Felsefesi, ( terc. V.AkyüzM.Erdoğan),İstanbul,1988.
7
Muhammed Lokman es-Selefi,
Mekânetüha fi’l- İslam, Medine.
es-Sünnetü
Hucciyyetüha
ve
Oryantalizm, Edward SAİD, Çev: Selahaddin AYAZ, İstanbul, 1982,
Pınar yay.Hadis Usûlü, Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT, Ankara, 1997, T.D.V.
yay.
8
Download