TBMM B :112 7.6.1994 0 : 1 Önce şunu açıkça ifade edelim: Burada

advertisement
T.B.M.M.
B :112
7.6.1994
0: 1
Önce şunu açıkça ifade edelim: Burada konuşan birçok değerli arkadaşımız, kendi düşüncele­
riyle, buradaki konuşma dilimi içerisinde bile çelişiyorlar. Bakınız, Sayın Bakan diyor ki: "Bu bir
kimlik sorunu değil, bu bir terör sorunu." Peki, bu bir terör sorunuysa, bu Kürt sorunu değilse,
Irak'takine ne diyeceksiniz, İran'dakine ne diyeceksiniz, Suriye'deki rahatsızlığa ne diyeceksi­
niz?!. Şimdi, eğer Türkiye'deki Kürt sorunu değil, Irak'takini de Kürt sorunu olarak kabul etmiyor,
terör sorunu olarak kabul ediyorsanız, neden B arzani ile Talabani ile temas kuruyorsunuz?!
Bakınız, aklıselim içerisinde tartışmak zorundayız, sorunu bu biçimiyle ortaya koymak zorun­
dayız. Bundan kimsenin zararı olmaz. Şu Ortadoğu'da Kürt sorununa ve Kürt halkına karşı kim da­
ha insanca, kim daha çağdaşça, kim daha uygarca yaklaşırsa kürtleri o ülke kazanacaktır; kimse­
nin bundan şüphesi olmasın. Üstelik, devletlerin ömrü bir iki yıl da değildir; böyle düşünmeyin, bu­
günden yarına halledemeyeceksiniz bu meseleyi. Bu, uzun süreli bir sorundur; bu son yetmiş yılın,
bu son ikiyüz yılın sorunudur. Yani, unuttuk mu dedelerimizin, babalarımızın bu konuda çektiği
eziyetleri, bu konuda çektiği cefaları açın, Parlamentodaki tutanaklara hep birlikte bakın. Neden
onları inceleme zahmetini göstermiyorsunuz? Demek ki, mesele bu değil.
Her şeyden önce, şu Yüce Parlamentodaki 450 milletvekilinin ve hükümetin de dahil olması
koşuluyla herkesin kendi vatandaşına doğru söylemek gibi bir görevi vardır, bir yükümlülüğü var­
dır. Birbirimizi kandırmaya gerek yok. Burada 5-10 bin tane PKK'lıyı öldürmenin bu sorunu çöz­
mekle ilgisi varmış gibi gösteriyor veya sorunu kökünden çözecekmiş gibi gösteriyorsanız, gerçe­
ği ifade etmiyorsunuz; bu ülkeye de hiçbir zaman iyi bir şey yapmayacaksınız, kötü bir şey yapa­
caksınız. Daha önce de söyledik; varsayın PKK'yi yok ettiniz, başka bir PKK'nın çıkmasına nasıl
engel olacaksınız?! Bu mümkün mü?
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) - Onu da yok edeceğiz.
MAHMUT KILINÇ (Devamla) - Bir dakika efendim... Şimdi, hayatın kendisi var; bilimsel
olmak budur. Buraya çıkıp, bilimsel davranalım. Üniversitelerimize yazı yazalım, bilimsel,araştır­
ma yapalım. Hayatın kendisi bilimdir. Hayatın kendisine uygun davranamazsanız, hayat sizi red­
deder. İşte budur; tabiat budur; inanıyorsanız budur -sayın profesörler var aramızda, fizik profesör­
leri var, bilim adamları var- hayat budur.
MEHMET BUDAK (Ankara) - Büyük balık küçük balığı yutar.
MAHMUT KILINÇ (Devamla) - Hayata ters mi davranacaksınız uygun mu davranacaksınız?
İşte bu kürsüde buna karar vermek zorundasınız. Vatan, millet, sakarya; top, tüfek, uçak meselesi
değil bu. İnsanları dağın başında öldürmekle, "ben bu meseleyi hallettim" gibi düşünüyorsanız ya­
nılıyorsunuz. İşte siyasî partilerin bölgede uğradığı hezimet. Değerli Korkutata arkadaşımızın, bu­
rada Refahı çok başarılı olarak göstermesine aldanmaymız; öyle değil; Diyarbakır'da 14 bin oyla
seçilmiş veya çok az bir oy farkıyla seçilmiş; bununla ilgisi yok.
Şimdi, olağanüstü hal niye çözüm değil! İki yıldır bunu tartışıyoruz. Hangi şeyi daha iyi yap­
tık? Var mı?.. İyi yaptığımız bir şey varsa, buyurun gelin birlikte tartışalım ve buna birlikte karar
verelim; yani, biz, bu süre içerisinde olay adedini mi azalttık; yani, nicelik ve nitelik olarak bu me­
seleyi mi çözdü, olayların kapsamını mı küçülttük, yoksa, yıkılan ve yakılan köylerle ilgili sayıyı
mı azalttık?
Size hemen şu anda, Sayın Bakanın ilgilenebileceği ve değerli milletvekili arkadaşlarımızın il­
gilenebileceği ilginç bir şeyi söylüyorum: -Sayın parti liderleri de buradalar- Sayın Selim Sadak,
biraz önce geldi ve bana şunu söyledi: Beytüşşebap'in Levrek Köyü ve 2 mezra şu anda yakılıyor,
şu anda yakılıyor! Beytüşşebap'in içerisindeki bir evde, Beytüşşebap'a yerleşik şu köylülerin ya-
-91-
Download