e-kitap - Hiper Link

advertisement
e-kitap
Serdar Katipoğlu
Email: [email protected]
Giriş
Seksenli yılların ortalarında CD-ROM’lar üretilmeye başlandı. CD-ROM’lar genelde akademik yayınların künye
bilgilerini içeren indekslerdi veya birer paragraftan oluşan özetçeleri içeren e-kaynaklardı.
Takip eden yıllarda da internet hayatımıza girdi. 1993 yılında ODTÜ’de akademik amaçlı ve kütüphane
ağırlıklı kullanılmaya başlandı. Burada bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bilgisayar 1960 yılında ilk olarak
Karayolları Genel Müdürlüğünde1 kullanılmaya başlanmıştı. Hacettepe, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinde
bu yıllarda büyük bilgisayarlar vardı ve akademik olarakta programcılık bölümleri açılmıştı.
70’li yıllarda “Elektronik beynimiz”, “Komputerimiz” var diye banka reklam yapıyordu. Bilgisayar sosyal hayata
da bir tanım olarak girmeye başlamıştı.
90’lı yılların ortalarında yayınlar tam metin olarak CD-ROM’larda belirmeye başladı. Ansiklopediler, sözlükler
CD-ROM üzerinde yayımlanmaya başladı. Artık bir dergi makalesini ASCII formatında yani harf ve rakam
olarak okuyabiliyordu. Fakat bir matematik formülü olduğu gibi görünemiyordu. Biz, bilgi belge yöneticileri
mutluyduk ama potansiyel kullanıcılar hala eleştiriyor ve direniyorlardı.
İnternet
Doksanlı yılların sonlarına doğru internet’in kullanımı büyük ölçüde yaygınlaştı. Bu zaman dilimi içinde
internet’te tam metinli bir çok veri tabanı kullanıma sunuldu. İnternet CD-ROM’a karşı büyük bir üstünlük
sağlamış oldu. Yayıncılar çok daha fazla kişiye erişecekleri araç olan interneti tercih ettiler.
Elektronik yayıncılıkta dergiler ve referans kaynakları öncü rolünü almışlardı. Bununla birlikte yeni bir
yayıncı tipi ve yayın türü doğmaktaydı. Aynı konudaki dergileri eski ve yeni sayıları dahil biraraya toplayan
yayıncı (Aggregator), veritabanı adı verilen bir yayın türü oluşturmaktaydı.
Türkiye’de de böyle bir örneğe rastlıyoruz. “İndeks 95” isimli, dergilerin “scan” edilmiş yazı ve makaleleri tam
metin olarak içeren bir veri tabanı piyasaya çıkıyordu. Bu yeni yayıncı türü dergilerin asıl sahiplerine para
ödeyip elektronik olarak yayınlama hakkını satın alıyordu.
Bu dönemde bir ara makalecilik dergiciliğin yerini aldı. Öyleki bir derginin Şubat ayında çıkacak olan makalesi
Ocak ayında veri tabanında yayınlanabiliyordu. Tamamlanmış yazı bitirildiği anda e-dergi veritabanına
konuluyordu. Kağıt dergilerin özellikle akademik dergilerin aboneliğinde azalmalar başlamıştı.
Bu durumda uluslararası yayıncılar kağıda basılı ürünlerini kendileri e-ortama aktarıp kendileri pazarlamaya
başlıyordu. Dergilerini tek tek internet ortamına koyuyordu. E-dergi veritabanlarına karşı tek tek e-dergilerde
piyasaya profesyonel bağlamda sunuluyordu. Pazar payını koruma
kaygısı yöneticileri teknolojiye
yaklaştırıyordu.
Gutenberg Projesi2 bazı ataklarına karşın, kitaplar ise hala beklemedeydi. Bu proje 1971 University of Illinois
bilgisayar operatörlerinin elektronik beyinde matematik işlemlerinden öte depolama, araştırma ve erişim
özelliğini icat etmeleriyle başlamıştı. Bu proje (Hamlet) ağır klasikler, (Alis harikalar diyarında) hafif klasikler
ve referans kaynaklarını elektronik olarak basmayı hedeflemekteydi ve bugünde bunu bir öncü olarak
başarmıştır.
Okuyucu ve Kullanıcı
Bu süreçte “okuyucu” tanımlaması yavaş yavaş “kullanıcı” ile yer değiştirmeye başlıyor. Okuyucu kullanıcı
oldu. Veritabanlarındaki yazıları bilgisayar üzerinde okuyanlarlar artık kullanıcıydı.
Kütüphanede kitapların çevresinde dönüp dolaşan okuyucu, artık internette e-kaynakların onun etrafında
sanal olarak döndüğü kullanıcı olmuştu. Okuma eylemi bilgisayar adı verilen bir aygıtla yapılmaya
başlanmıştı. Bilgisayarlar arkadaş canlısı bir karakter kazanmışlardı. Yeni bir tanım daha ortaya çıkıyordu
“user friendly”.
Araştırma Teknikleri
Bu arada veritabanlarını kullanma teknikleri de ortaya çıkıyordu. “Boolean” mantıksal arama stratejisiyle
anahtar sözcükler arama kutusuna yazılıyor ve “and” “or” “not” “near” (ve, veya, değil, yakın) uygulamaları
kullanılarak istenilen yazının başlığına erişiliyordu. Bu süreçte entelektüel teknoloji bir sıçrama daha yapıp
aranılan sözcüklerin yazının neresinde olduğunu buluyor. Artık metin içinde de (within fulltext) arama
yapılıyordu. Bilgiyi içeren bütünden de öte bilginin bulunduğu kısıma veya parçaya erişiyordu kullanıcı.
Özellikle araştırmacılar cennette gibiydi.
Önce Göz At Sonra Okursun
Veritabanlarının yazı ve içerik zenginliği ve araştırma teknolojisinin en ayrıntıda bile bilgiyi bulma yeteneği ve
bulduğu sözcükleri farklı uyarıcı renklerde göstermesi, ya da e-mektup ile kendi adresine gönderme seçeneği,
kullanıcılarda göz atıp bakma davranışını geliştirmeye başlamıştı. Okuma daha sonraya bırakılıyor. Kes
yapıştır anlayışı hayata geçiyordu. Artık elektronik intihal bile söz konusu olabiliyordu.
Kütüphaneler, okuyucu veya kullanıcı, daha doğrusu müşteri bu veritabanlarına sahip olamıyor, abone olma
yoluyla yıllık kullanım hakkını satın almış oluyordu. Mülk edinme değil, servis edinme dönemiydi. Bomba
uçaklar Dünya ticaret merkezine girdiğinde bazı firmaların e-dergi yayımı durdu. 6 saat sonra başka bir yerden
yayına devam ettiler. E-dergiler küresel data merkezlerinde tutulmaktaydı. Lokal/ulusal müşteriler internet
üzerinden bu merkezlere erişmekteydiler.
2000 yıllarda yazılar tıpkı basım veya daha da gelişmiş biçimlerde (PDF, XML) e-ortamda boy göstermeye
başladı. www.openebook.org3 forum e-kitap yazma standartlarını oluşturmaktaydı. Yine bu süreç içinde
Elektronik dergi veritabanlarında ambargo uygulanası başladı. Dergicilik bitti makalecilik döneminden
bahsederken dergiyi okuyamaz hale geldi kullanıcı. Dergi sahipleri veritabanına verdikleri dergilerinin son 6 ve
12 ayının yayımlanmasına izin vermiyorlardı. Bu da yayıncı ile aggregator arasındaki en belirgin çelişkiydi.
Tabi ki bilgi çağının en temel insan hakkı bilgiye erişim olduğu kadar, bilgiyi üreteninde entelektüel emeğinin
karşılığını almasıdır.
90’lı yılların sonlarına dönersek, e-kitaplar ortalığa çıkmaya başlıyor. Bu için öncüsü Gutenberg projesi basılı
bütün klasikleri e-ortamda yayınlamayı hedefliyordu. Ve bunu yaptılar. Varolanı elektronik ortama
aktarıyorlardı. Burada temel anlayış buydu. Yani Aktarımcılık.
Dünyada ingilizce yazılmış 1.600.000 doktora ve Master tezi4 internet ortamında elektronik olarak hem
saklanıyor hem de satılmaya başlanmıştı.
Kullanıcılar pratik elektronik bilimsel yazı yazma yöntemleri oluşturuyordu. Artık e-ortamda akademik alıntı
nasıl yapılır, akademik kaynaklar nasıl referans olarak gösterilir konuları gündemdeydi. Amerikan Psikoloji
Derneği (APA)5 ki bu dernek oldukça önemlidir ve başı çekmekteydi.
2000’li yılların başında internet üzerinde e-kitap satışları başlamıştı. Bazı kitapların hem kağıt hem de eversiyonları basılmaktaydı. Fakat kağıt kitabın tıpkı basımı degil, farklı formatlarda HTML gibi basılmaktaydı.
Bazı e-kitaplar ise yalnızca e-kitap olarak basılıyor, kağıt baskısı yapılmıyordu. Bu sürece Türkiye’den
www.altkitap.com’u6 örnek verebiliriz. Bu site Enis Batur ve Ömer Madra’nın e-kitaplarını yayınladı.
Bu yıllarda e-dergi veritabanları gibi e-kitap veritabanları akademik ve profesyonel ortamda satılmaya
başlandı. Ülkemizde dahil özellikle üniversite kütüphaneleri e-kitaplarına yıllık abone olmaya başladılar. Tıpkı
e-dergi veritabanlarında olduğu gibi. Hatta, bunun için kütüphaneler biraraya gelip konsorsiyumlar
oluşturuyorlardı. Bugün bunların en önemlisi ANKOS Konsorsiyumudur. Buradaki en dikkat çekici durum
dergi ve kitap veritabanlarının hepsi ingilizce yazılmış akademik e-kaynakları içermesiydi. Ayrıca
kütüphaneler için hoş bir durumda oluşmuştu. Artık kütüphanelerde kitaplar tozlanmıyor, kitaplar
kaybolmuyor ve kitaplar eskimiyordu. Sanki gerçek ötesi bir durumdu.
2000’li yılların ortalarına doğru e-kitaplar veritabanı olarak satıldığı gibi ayrıca tek tekte satılmaya başladı.
Kitapları tek tek satın alanlar için
e-kitap okuyucuları da piyasaya sürülmeye başlandı. Örneğin;
Rocketbook/Softbook, EBook Man, The go reader, Hiebook, Gemstar ebook7
The go reader üniversite öğrencileri için tasarlanmış bir çeşit elektronik kitap kutusuydu. Bu kutuya 350 adet
ders kitabını yüklenebiliyordu. Ayrıca derste okuyacağı 3 kitabın farklı 5 bölümü ile 2 makaleyi de buraya
yükleyebiliyordu. Hiebook yazıya ek ve bir ileri aşama örneği olarak görüntü ve MP formatında müzik
kayıtlarını da içeriyordu.
Pearson Education8 ders kitaplarının ödev bölümlerini internet üzerinde tutuyordu. Bu grubun şirketlerinden
birinin internet adresine girilirse örneğin; www.aw.com akademisyen veya öğrenci ders ile ilgili yardımcı ders
kaynaklarını kullanabiliyordu. Ders kitabının tümünü o yıllarda kağıt kitabın satış kaygısıyla olsa gerek ekitap olarak vermiyordu. 2010’lu yıllarda ise ders kitapları da e-kitap olarak pazarlamaya başladılar.
E-kitaplaşma Süreci ve Fantazi
Basımı sürekli genişleleyen e-kitap; Cass Sunstein tarafından yazılan “republic.com” adlı e-kitap tartışılmakta
ve eleştiriler ücretsiz olarak www.amazon.com sayfasında okunmaktaydı. Yazar bu eleştirileri toplayıp daha
sonra kitabı genişletilmiş baskı olarak yayınlıyordu. Cep telefonu için e-kitap; www.versaly.com adlı şirket 2001
yılı sonunda piyasa cep telefonundan okunan e-kitap çıkardı. Büyük ekranlı cep telefonunda “Microsoft Reader”
programıyla www.fictionwise.com yayını olan 500’e yakın “kurgu bilim” e-kitap okuyabiliyordu. Zaman ayarlı
kitap veya kendi kendini yok eden e-kitap. www.rosettabooks.com tarafından üretilen bazı “Agatha Christie”
kitapları bu anlayışla satılıyordu. Örneğin kitabı 10 saatliğine satıyorlar veya kiralıyorlardı. Bu süre dolunca ekitap ortadan kalkıyor, yok oluyordu. Bir miktar daha para verirseniz kitap sizde kalıyordu. Yine bu yıllarda
Türkiye’de Es Bilgisayar yaptığı program sayesinde e-kitaplar cep telefonunda düzyazı olarak okunuyordu.
Günümüz ise bir tarafta elektronik kitapların toplu olarak bir arada bulunduğu e-kitap veritabanları Ebrary,
Taylor&Francis e-books, diğer tarafta ise e-kitapların tek tek satıldığı OverDrive, NetLibrary gibi platformlar.
Bu yeni platformlardan kütüphanelerde tek tek e-kitap satın almakta ve bunları yine dijital koleksiyonlarında
tek tek kullanıcılara elektronik olarak ödünç vermektedirler. Geleneksel e-kitap veritabanlarında sunulan
içerik seçeneksiz kabul edilir. Buna karşın yeni platformlarda istemiş olduğunuz kitapları tek tek seçerek bir ekitap koleksiyonu oluşturabilirsiniz.
Bu süreçleri Türkiye’den izlediğimizde 2009 yılına kadar üniversite kütüphanelerinin abone olduğu tüm
veritabanları ingilizce dilinde yazılmış e-kaynakları (e-kitap ve e-dergi) içermekteydi. Bu ise o yıllarda
kütüphanecilerin ve kullanıcıların tepkilerine neden oluyordu. Türkçe dilinde yazılmış e-veritabanları için
kendiliğinden bir akademik talep belirmişti. 2009 yılı sonlarında bu talebi karşılamak için piyasaya sunulmuş
olan Hiperkitap’ı ve Pecya veritabanlarını görmekteyiz. Pecya12 ilk başlarda Türkçe dergileri içeren bir
veritabanıydı. Bugün ise derginin yanısıra kitap, gazete, tez ve bültenleri içeren bir dijital kütüphaneye
dönüşmüştür. Hiperkitap13 ise Türkiye’nin ilk ve tek e-kitap veritabanıdır. Akademik talebi karşılamada
önemli bir rol almıştır. Halen 220 yayınevinin 8.500 e-kitabı bu veritabanının içindedir. 2009 yılında abone
sayısı 34 iken, 2011 yılı son çeyreği itibariyle 60 üniversite kütüphanesi Hiperkitap’a abonedir. Buna ek olarak
2 belediye halk kütüphanesi de abonedir. Bu kütüphanelerden biri yarı dijital klasik kütüphanedir. Diğeri ise
içerde hiçbir basılı kitabın olmadığı yalnızca Hiperkitap’ın koleksiyon olarak bulunduğu tamamıyla bir dijital
kütüphanedir. Hiperkitap veritabanının belediye kütüphanelerinde kullanıma sunulması e-kitabın toplumun
her kesimiyle buluşmasının olumlu bir bilgi toplumu sosyolojisi örneğidir.
Bir diğer gelişme de e-kitabın formatıyla ilgili. E-kitap artık artık PDF yanısıra ePUB9 formatında ve
anlayışında basılmaktadır. Dağıtım, kullanım, yazılım ve donanım açısından büyük kolaylıklar getiren bir
teknolojidir.
Amazon.com internet üzerinden basılı kitap satışı öncüsü olduğu kadar e-kitap satışınında önemini kavrayan
öncüler arasındadır. Sattığı e-kitapları özgün e-kitap okuyucusu olan Kindle11 ile bütünleştirerek stratejik
başarı sağlamıştır. Bu durumla ilginç bir halkla ilişkiler sürecini başlatmış ve e-kitabın bir popüler kültür
ürünü olarak algılanmasına katkıda bulunmuştur.
E-kitap yayıncılığının gelişmesine paralel diğer e-yayıncılık yöntemleri de dikkat çekmektedir. Bloglar ve
Blogçular, Wiki web siteleri, Social Bookmarking, Tagging (anahtar sözcükle erişim) ve RSS’ler günümüzün
yeni yayın türü ve e-yayınlarıdır.
2011 itibariyle en güncel gelişme; akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlardır. Bunlar bugün artık e-kitap
okuyucu aygıtı rolünü de üstlenmişlerdir. Apple11 ibookstore 200.000’den fazla e-kitabıyla IPad ve IPhone
aygıtlarını çok özel bir e-kitap okuyucusu konumuna yükseltmiştir. Kitaplarla ilgili eleştiriler, yorumlar, örnek
sayfalar ve birçok ücretsiz
e-kitabı ibookstore’da bulmak mümkün. Bu ise kullanıcılara bu aygıtlar
aracılığıyla kendi özel ve butik e-kitap kütüphanelerini oluşturma şansı vermektedir.
Sonuç
Basılı kitabın, bugünün e-kitabına dönüşmesi 1970’li yıllara dayanmaktadır. Zamanın entelektüeleri
postmodernizmin etkisiyle ve bütüne karşı parça anlayışıyla yazılı metinlerle oynamaya başlamışlardır.
Jacques Derrida 1974 yılında “Glass” başlıklı bir kitap yayınlıyor. Alışılmışın dışında kitap kare biçiminde.
Kitabın içinde iki bambaşka metin aynı sayfada yanyana basılmış. Biri Hegel’in “Phenomenology of Spirit”,
diğeri Jean Genet’in “Literary Works” başlıklı yapıtı. Kitabın ve sayfanın kutsal tasarımının bozulduğu bir
durum. Roland Barthes bizzat tekstin kendisiyle uğraşıyor. Biçimden öte içeriği parçalara ayırıyor. S/Z başlıklı
yazısında Balzac’ın bir öyküsünü 556 tekst parçaya bölüyor. Bu parçaları “lexias” olarak tanımlıyor. Yüksel
Pazarkaya ve Metin Altıok’ta bu sürece Türkiye’den katkı yapıyorlar. Bu süreç yazının kağıt ortamda
Hiperteksleşme sürecidir. Yazı, bütün içinde de olsa parçaların etkileşimi olarak ortaya çıkmaktadır. Ama bu
sürecin ve anlayışın en iyi uygulandığı ortam elektronik ortamdır. Zaman olarak da o an artık günümüzdür.
Bilgiye erişimde tutum ve davranışlar da değişmiş ve güncellenmiştir. Bugün elektronik kitabı başından
sonuna okumazsınız. Metin içi aramalarla istediğiniz bölümlere yani doğrudan parçalara gidersiniz. Bu
örnekler bugünkü ve yarınki entelektüel teknolojik ortamla, ileride e-kitabın da ortadan kalkacağını, sadece ebilgi parçalarının var olacağını düşündürtmektedir. Gelecek, teknoloji ve içeriğin bu bağlamdaki ilişkisidir.
Uyumu ve çatışmasıdır.
Bugün herkes bir ayaklı kütüphanedir, bir sanal kütüphanedir.
Kaynaklar
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
http://www.kgm.gov.tr/galeri/p10.htm
http://promo.net/pg/history.html
http://www.openebook.org
http://wwwlib.umi.com/dissertations/preview/1400399
http://www.apastyle.org/elecref.html
http://www.altkitap.com
http://www.ebook-gemstar.com/devices/default.asp
http://www.pearsoned.co.uk
http://old.idpf.org/
http://www.amazon.com/Kindle-eBooks/b/ref=sa_menu_kbo3?ie=UTF8&node=1286228011
http://www.apple.com/ipad/built-in-apps/ibooks.html
http://www.pecya.com/list
http://www.hiperkitap.com
Ganascia, Jean Gabriel, “ On the supposed neo-structuralism of hypertext”, Diogenes, no.196, vol.49/4, 2002. Doi:
10.1177/039219210204919602
Yalçın, Murat. “Türkiye'de deneysel edebiyat antolojisi” İstanbul : YKY, 2003.
Download