DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI

advertisement
DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI
Dini
Yayınlar
Dairesi
Başkanlığı
•
Cilt: 41 •
Sayı:
4 • Ekim -
Kasım
-
Aralık
2005
İSLAM HUKUKUNDA
GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI
Hilal Duman*
Özet:
Gebeliğin kasıtlı sonlandırılması,
karşılaşılan,
çok eski dönemlerden itibaren
dini, hukuki ve ahlaki yönü üzerinde önemle durulan ve
sosyal bir olgudur. Kürtaj (çocuk
aldırma)
ile
kasıtlı
durumla meydana gelmektedir. Konuyla ilgili
çocuk
açık
bir
sık sık
tartışılan
düşürme şeklinde
iki
nassın bulunmaması
nedeniyle İslam hukukçuları bu konuda, sperm ve yumurtanın hangi aşamadan
itibaren cenin
ceninin
sayılacağı
bulunduğu
Bu
ve dinen-hukuken koruma
safhaya göre
araştırmada,
bu
farklı görüşler
ileri
altına alınacağı hakkında
sürmüşlerdir.
görüşlerin değerlendirmesi yapılarak
isabetli bir
sonuca vanlmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Gebelik, Kürtaj
Abstract:
Eııding Pregnaııcy
Intentionally in Islamic Law
Ending pregnancy intentionally is a frequently encountered social fact
nearly in every society from the very old periods the religious, legal and moral
aspects of which are focused and talked over significantly. It takes place in two
ways as curettage and abortion intentionally. As there is no direct clear proof
related to the subject, experts of Islarnic law put forward different view points
about from which phase sperm and spawn (egg) are considered to be an embryo
and will be taken under protection according to the phase that the embryo exists
in. In this study, we have tried to make the
reach
:ı
ev;ılmıtinn
nf these vie''l" 2!!d !~
true arid ccnsistcnt cvnclü5ÜJü.
Key Words: Pregnancy, Aboı·tioıı
* Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora
Öğrencisi.
49
DİYANET İLMİ DERGi- CİLT: 41- SAY I: 4
GİRİŞ
Hikmeti ve gayesi bakımından, insanoğlunun yaratılışı diğer canlılardan
arz etmektedir. İnsanın akılları hayrete düşüren yaratılış mucizesi,
annelerin bedenlerinde gerçekleşmektedir. Bebekler gibi anneler de canlı birer
mucizedir. Bebek ve anne arasındaki ilişki her an Allah'ın sonsuz ilmini,
hikmetini, kudretini ve rahmetini hatırlatmaktadır.
farklılık
Kadın ve erkek, çocuk sevgisini de içine alan bir vasıfla yaratılmışlardır.
Onlara, çocuk doğurma, büyütme, yetiştirme, ona sevgi ve şefkat gösterme,
onunla ciddi olarak ilgilenme gibi duygular verilmiştir. Yaratılıştan sahip olunan
bu duygular olmasaydı herhalde anneler çocuk yetiştirmenin gerektirdiği sabır
ve tahammülü gösteremez, kendi beden ve ruh ihtiyaçlarından fedakarlık ederek
onların sıkıntılarını çekemez, ihtiyaçlarını karşılayamaz, terbiyeleri ile meşgul
olamazlardı.
Kadının annelik kimliği, İslam toplumunda onun saygınlığını artıran bir
durum olmuştur. Çocuğu yetiştirme, büyütme, eğitme gibi konularda, annenin
yerini hiç kimse alamadığından ve kimse onun kadar ve o derece nefsinden
feragat edemediğinden, bu vasfı dolayısıyla, Resullullah (s.a.v)'in iltifatına
mazhar olmuş ve cennet o anneleri n ayakları altına serilmiştir. 1 İşte İslamiyet,
kadının başına annelik tacını giydirerek ona, bu vasfıyla eşref-i mah!Qkat olma
imkanı vermiş, onu cennetle müjdelemiştir.
Bu vasıf insana çok güzel ve özel duygular tattırmasına rağmen
beraberinde çok ağır sorumlulukları da getirmektedir. Bu sorumluluk, sevgi,
şefkat, hoşgörü, fedekarlık, sabır, yol gösterme, destek olma vb. bütün
meziyetlerin kazanılmış olmasını ve birlikte kullanılmasını gerektiren bir
sorumluluktur.
Bütün bunlara rağmen, hemen hemen her insan çocuk sahibi olmak
istemektedir. Çünkü her insanda, bu dünyada kendi ismini ve nesiini sürdürecek,
sevgi ve neşe kaynağı olan hayırlı ve iyi çocuklara sahip olma arzusu, fıtri
olarak vardır. Hayırlı ve iyi çocuklara sahip olmak, inanan insan nazarında
diinya hayatı için hir mutluluk kaynağı olduğu gibi. ahiret hayatı için de sevap
'.'esHesidir.
1
İbn Hanbel, el-Müsned, V, 198; Suyut!, el-Ctimiu'l-Ehtidis, 1, 150; Deyleıni, el Firdevs bi Me'sur el-
Hitab: el Firdevsü '1-A.hbtir, II, 116.
50
İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIR ILMASI
Bir hadislerinde Hz. Peygamber (s.a.v.), kişinin ölümünden sonra da amel
defterine sevap yazılmasına devam edilmesini sağlayan üç şeyden birinin;
"kendisine dua eden hayırlı bir evlat" 2 olduğunu bildirmektedir. Bu yüzden
Kur'an'ın pek çok ayetinde Peygamberlerin Allah'tan hayırlı çocuklar ve temiz
nesiller diledikleri belirtilmektedir. 3
Ünlü Türk mutasavvıfı Yunus Emre, bu güzel, ama meşekkatli annelik
duygusunu şu şekilde dile getirerek özetlemiştir.
"Ana
başta
tae
imiş,
Her derde ilac imiş,
Bir ev/ad pir olsa da
Anaya muhtaç
imiş.
"
Bu tespitlerden sonra, araştırma konusunu ve sınırlarını belirlemek için
öncelikle gebeliğin sonlandırılması, kürtaj ve düşüğün açıklanmasına ihtiyaç
vardır.
A.
Gebeliğin
sonlandmlmasmm (Kürtajm ve Düşüğün)
Gebeliği sonlandırma, çocuğu aldırma
(kürtaj) veya düşük
olmaktadır. Bu iki kavram zaman zaman
yerine kullanılmaktadır.
Tamını
şeklinde
karıştırılmakta
ve birbirinin
"Kürtaj", Fransızca bir kelime (curetage) olup vücutta boşluklar içinde
bulunan yabancı cisimleri, hasta ve zararlı sayılan dokuları kazıyarak alma,
kazıma ve döl yatağının içinin kazıyıp dölütü (cenini) alma işi anlamına
gelmektedir. 4 "Düşük", kelimesi de kürtaj anlamında kullanılmaktadır. Ancak
bu kelimeler tıbbi açıdan farklı anlamlan ifade etmektedir.
Tıp literatüründe "düşük" için "abartus" kelimesi kullanılmaktadır.
Abartus (düşük), 1977 yılında Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) gebelik ürününün
(embriyo veya fetus) ağırlığı ve gebelik sürecini kriter alarak "20 gebelik
haftasından önce, 500 gr.dan az ağırlıktaki embriyo veya fetus ve eklerinin
2
3
4
Müslim, el-Cfimiu's-Salıilı, Vasiyet, 3.
Örnek olarak bkz: Bakara, 2/ 128; Al-imran, 3/ 36; İbrahim, 14/ 35; Furkan, 25/74.
Komisyon, Meydan Larousse Biiyük Liigat ve Ansiklopedi, XII, 7285; Eren, Hasan ve Diğerleri, TDK
Türkçe Sözlük, II, 950; Erdoğan, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, 255.
51
DİY ANET İLMİ DERGi
CİLT: 41
SAY!: 4
tamamının
veya bir kısmının uterus kaviyesi dışına atılması" şeklinde tanımı
yapılmıştır. Abartuslar (düşükler) oluş şekillerine göre iki gruba ayrılmıştır. 5 :
1. Spantan abartuslar: Hiçbir zorlama veya
olmaksızın
istenen bir gebeliğin
girişim
(cerrahi veya medikal)
düşükle sonlanmasıdır.
2. Proveke, İnduced abortuslar: Bu olguda kendi içerisinde ikiye ayrılır.
a. Terapötik abartuslar: Bir gebelik olgusu annenin veya bebeğin sağlığını
tehdit ederek veya her ikisine de kötü etkiler yaparak seyir gösteriyor ise bu tür
olguların 20. gebelik haftasından önce z~runlu bir şekilde sonlandırılmasıdır.
b. Krıminal, Elektif abartuslar: Ortada anne veya fetus açısından hiçbir
tıbbi sorun yok iken, sadece istenmeyen bir gebelik olgusunun 20. haftadan önce
sonlan d ın lmasıdır.
Araştırmanın konusunu bu son tür olgular yani "kürtaj (çocuk aldırma)"
ve "kasıtlı çocuk düşürme" oluşturmaktadır. Birinci şekilde, hiçbir zorlama veya
girişim (cerrahi veya medikal) olmaksızın istenen bir gebeliğin düşükle
sonlanması, tamamen kendiliğinden olduğundan kimse bundan sorumlu değildir.
İkinci şekildeki düşüğün birinci kısmı, anne veya bebeğin sağlığı için tehdit
oluşturduğunda 20. gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde sonlandırılması,
halinde bazı fakihler ihtilaf etmişse de genel olarak bu durumda müdahaleye
cevaz verilmiştir.
Çeşitli toplumlarda, çok eski dönemlerden itibaren sık sık karşılaşılan,
dini, hukuki, ve ahlaki yönü üzerinde önemle durulan bu sosyal olgu, klasik
fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin"6 , modern Arapça' da "içhad"7 tabirleriyle
karşılanmaktadır. İslllm hukukçularının çoğu "içhad" anlamında "ilga, tarh, ve
imlas" kelimelerini de kullanmaktadır. 8 Klasik Fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin"
başlığı, "cinayetler" bölümü altında yer almaktadır ve bu başlık altında daha çok
ceninin düşürülmesinin cezası üzerinde durulmaktadır.
Konunun açığa kavuşmasında, anahtar kelimelerden biri olduğunu
düşündüğümüz "cenin" kelimesinin de tam olarak neyi ifade ettiğinin
belirlenmesi gerekmektedir.
Bozkaya, Hasan, "Abortuslar", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 575.
İbn Abi dm, Reddü '1-Mulıtar ale'd-Dılrri '1-Mulıtar, lll, ı 76; Bilmen, lstılahat-ı Fıklııyye, III, 147.
Harman, Ömer Faruk, "Çocuk Düşürıne" maddesi, DİA, VIII, 363.
8
5
6
7
Mevsuatü'l-Fıklııyye, "içhad" maddesi, II, 56.
52
İSLAM HUKUKUNDA GEBELiG İN KASI'I'U SONLANDIR ILMASI
kelimesi sözlükte "ana rahminde doğma zamanını
tamaınlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuk" şeklinde tanımı
9
yapılmıştır.
"Cenin"
İslam hukuku literatüründe cenin, "henüz annesınm rahminde bulunan
çocuk" demektir. Cenin kelimesinin çoğulu "ecinne"dir. Ceninler, annelerinin
rahminde canlı olup olmamaları itibariyle"zi hayat cenin", "gayrı zi hayat cenin"
şeklinde ikiye ayrılır. Başı, tırnakları, tüyleri belli olan bir cenin, "tammü'l-hilka
(organları tamamiyle teşekkül etmiş olan)" cenin hükmündedir. 10 islam
hukukunda insanın yaratılış aşarnalarına farklı isimler verilmemiş, insanın
döllenmeden doğuma kadar olan dönemdeki yani insanın anne karnındaki haline
"cenin" denrniştir.
Kur'an-ı Kerim'de çocuğun doğmamış, anne karnındaki hali için "cenin,
1
12
ecinne" ı kelimesi; doğmuş hali için çocuk (veled, evlad) , oğul (ibn, zeker) ve
13
kız (bint, ünsa) kelimeler kullanılmıştır. Cenin, kız veya erkek çocuğun anne
karnındaki ismidir. Çocuk ondan ayrı ve farklı değil onun gelişmesi ve
olgunlaşması neticesinde kız veya erkek çocuk haline gelir.
İslam hukukuna göre cenin doğuncaya kadar bazı bakımlardan anneye
ise de cenin olarak teşekkülü anından itibaren ayrı bir varlık olarak kabul
edildiğinden kendisine eksik bir kişilik ve eksik bir vücüb ehliyeti tanınmış,
doğum zamanma kadar zayi olması muhtemel birtakım hakların onun için saklı
tutulması kabul edilmiştir. Ceninin düşürülmesi ve aldırılması fillerinin
sonuçlarıyla ilgili olarak bu fiilierin cezası, ceninin yıkanması, namazı,
kefenlenmesi ve defnedilmesi, nesebi, annesinin iddeti, talakı, lohusa!ığı, guslü,
cenin için olan miras, vakıf, vasiyet, gibi bazı din! ve hukuk! hükümler söz
14
Ancak araştınnanın kapsamına girmediğinden bu konulardan
konusudur.
bahsedilmeyecektir.
bağlı
9
10
11
Eren, Hasan ve Diğerleri, Türkçe Sözlük, I, 252.
İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, "cenin"md., Xlll, 93; Yazır, Elınalılı Haındi, Alj{ıbetik İslam Hukuku ve
Fıkıh lstılalıları KIJmusu, (Haz: Sıtkı Gülle), I, 230; Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı is!IJmiyye ve
Istı!IJ/z(Jt-t Ftkluvve Kamu.\'1.1. fll. 145: Erdoi:ian. F1k1h Terimleri Sii?/iivii ~1
Necm, 53/32. -.
~
:: isra, U/Jl; bn'am, 6/151.
Al-i iıııran, 3/36;Necın, 53/21; Leyl, 92/3; Tahrim, 66112; Hud, 11/42.
14
Ayrıntılı bilgi için bkz: Şiifil, ei-Ümm, IX, 264; Sehniln, e/-Müdevvenetii'l-Kiibra, IV, 630; Şiriizi, eiMiihezzeb jl Fıklıi'I-İmam eş-Şafii, III, 21 3; İbn RQşd, Bidayetü'l-Miiçtehid ve Nihi'iyetiii-Muktesid, II,
347; Kasani, Bedaiu's-Sanai ji Tertibi'ş-Şerai, X, 455; Merğinani, ei-Hidaye Şerlııı Bidtiyeti'lMübtedl. Il, 474; İbn Kudame, el-Muğnfve'ş-Şerhu'I-Kebir ala Metni'I-Mııkni, IX, 551, VUI, 204, VII,
198, IX, 543, 558; Mevsıli, ef.-İiıtiyar li ta 'Illi '1- Muhtar, ll, 504; Şirbini, Muğnf'l-Muhtüc, V, 368-
13
53
DİYANET İLMİ
DERGi -CİLT: 41- SAY!: 4
Döllenme öncesi aşamaya Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde değinilmiş
ve bu ayetlerde "meni" 15 , "main dafik (fışkıran su)" 16 ve "main nıelıin (değersiz,
7
dayanıksız ve hakir bir su)"ı ifadeleri kullanılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de insanın anne rahminde geçirdiğisafhalarda şu şekilde
geçmektedir:"Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden
yarattık.
Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra
nutfeyi alaka yaptık. Peşinden alakayı, bir parçacık et (mudga) haline
soktuk; bu bir parçacık eti, kemikleri (iskeleti) etle (lahm) kapladık. Sonra
onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli
olan Allah pek yücedir." 18
Ayette cenin dönemi, "nutfe, alaka, mudga" sırasına göre zikredilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de anlatılan bu ya;·atılış .>afhaları, modern ilimierin verileriyle
de örtüşmektedir. Şöyle ki;
Birinci aşama; spermin yumurtann (ovum) fallop tüplerinde (rahim ile
ovaryum arasındaki kanalda) içine girerek döllenmenin (fertilizasyon) meydana
gelmesidir. Bu döllenmiş yumurtaya "zigot" denmektedir. İkinci aşama; Zigotun
önce rahme tutunması, sonra da 6.ıncı günden itibaren rahmin içine gömüldüğü
(implantasyon) dönemdir. Bu dönemden itibaren "embriyo" terimi kullanılır.
Büyümenin fertilizasyon sonrası 3-8. haftalarını içine alan bu dönemde bazı özel
doku ve organlar gelişir. Üçüncü aşama; "fetus" adını aldığı, 3. ayın başından
doğuma kadar olan, bedenin hızlı büyüdüğü, doku ve organların olgunlaştığı
dönemdir. 19
Görüldüğü
yeni ve
farklı
bir
üzere iki
canlı varlık
canlı varlık
olan sperm ile yumurtanın döllenmesiyle
olan zigot meydana gelmektedir. Bu döllenmiş
374; Behfıti, Keşşiijil'l-Kınii' an Metni'l-iknii, VI, 23; Derd!r, eş-Şerlıu's-Sağir ala Akrabi'l-Mesi.'ik,
IV. 716, 581,407,377. 574. 542, 533: el-Fetevd'l-Hindiyye, YI, 385: İbn Abidin, Reddii'l-Muhlilr, YL
587-592; Cezin, el-Fıklı ale'l-Mezdhibi'l Erbaa. V, 372-377: Bilmen, Istt!dhdt-ı F1kluyye Kamusu, ıli,
150-156; Zuhay1i, Vehbe, el-Fık/ıu'l-ls!ilmi ve Edilleıulıu, Dııııaşk, 1996, III, 667, IV, ll, 362;
Mevsııatu '1-Fık/uyye, "cenin" md., XVI, ı ı 7; Uzunposta1cı, Mustafa, "Cenin" md. DİA İslam
Ansiklopedisi, VII, 369.
Kıyame, 75/36; Vakıa, 56/58.
16 'T'~-ML Ol'"'"
ı_ au.i\., oVtu.
17
Secde, 32/8; Mürselat, 77/20.
'"Mü'minGn, 23/12, 13, 14; İnsanın yaratılışı ile ilgili diğer ayetler: Hacc, 22/5: Ai-i inıran, 3/6; Nisii,
4/1; A'rilf, 7/11, ı89; Hicr, 15/26, 28, 29; ; Fiitır, 3511 ı; Siid, 38171-74; Mü'ınin, 40/67; Rahmiin,
55/15; Meiiıic, 70/39; Fussilet, 41147; Mürselilt, 77/2ı; Kıyamet, 75/37-39; Zümer, 39/6; insan, 76/1;
Alak, 96/2.
10
Örs, Rahmi ve Dilmen, Uğur, "Fetal Fiyoloji", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 205, 206.
54
İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI
hücrenin kromozomlarındaki genlerde doğacak bebeğin özellikleri mevcuttur.
Daha sonra bu döllenmiş yumurta (zigot), her gün mesafe katederek geçirdiği
aşamalara göre; embriyo, fetus, bebek, çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı haline
gelir.
Bütün bu dönemler birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez. Hepsi
insan olan varlığın kapsamındadır. Ne Kur'an-ı Kerim ne de tıbbi bilgiler
arasında insanın herhangi bir yaratılış aşamasında cansız olduğu bir dönemden
bahsedilmiş tir.
B. Gebeliğin
Hükmü
Kasıtlı Sonlandırılmasmm
(Kürtajm ve Kasıtlı Düşüğün)
Fakihler, sperm ve yumurtanın hangi safhactan itibarencenin sayılacağı ve
dinen-hukuken koruma altına alınacağı, ceninin bulunduğu safhaya göre çocuk
düşürmenin hükmünde farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bunun nedeni,
doğrudan konuyla ilgili açık bir nassın bulunmaması ve bu konuyla ilgili olduğu
düşünülen hadislerde geçen "ruhun üflenmesi" ve ceninin teşekkül zamanını
farklı yorumlamalarıdır.
İslam hukukçuları gerek annenin gerekse başka birisinin, hamile bir
kadının
karnındaki çocuğu düşürme, aldırma gibi yollarla
olmanın, hükmü konusunda iki ana gruba ayrılmışlardır: 20
Çoğunluğun
anneliğe
engel
birinci gruba göre; hamileliğin hiçbir döneminde
meşru sebep olmaksızın çocuk düşürmek caiz değildir. Allah'ın yarattığı ceninin
hayatına insan tarafından son verilmesi meşru olamaz. Bu fakihler, "ruhun
üflenmesi" ile ilgili rivayetleri hiç dikkate almamışlardır.
yer
aldığı
üflenmesiyle gebeliğin sonlandırılması arasında bir ilgi
ve bu rivayetlerin cenininin canlı olmadığına ve öldürülmesine
etmediğini; sadece insanın yaratılma aşamaları ve kaderi hakkında bilgi
Ruhun
kurmamışlar
işaret
verdiğini söylemişlerdir.
İkinci grupta yer alan hukukçulara göre ise; hamileliğin ilk dönemlerinde
çocuğun
düsürülmesi haram değildir. Bunlardan
göre miihahtır.
bazılarına
göre bövle bir fiil
meknıh, hazılarına
Fakat bu fakihler, hangi süre içerisinde çocuğun düşürülebileceği
hususunda çok farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu sürenin tespiti konusunda,
20
Çeker, Orhan, "Çocuk Düşürme" md., DİA, Vlll, 364.
55
,,
"·~
...•.
DİY ANET İLMİ DERGI- CİLT• 41 -SA YL 4
"ruhun üflenmesi" ile ilgili hadisleri baz almışlardır. Ruhun üflenmesinden
önce, ceninin cansız, kan, et olduğu, insan olmadığı gibi görüşler öne
sürmüşlerdir.
Ancak ruh üflendikten sonra ceninin, vücut yapısının
tamamlayarak insan olma vasfını bu sathactan sonra kazanacağı varsayımından
hareket ederek bu durumda hamileliğe son vermenin çocuk öldürme anlamına
geldiği kanaatine varmışlardır.
Mezheplerin konu
hakkındaki görüşleri şu şekildedir:
1. Hanefi Mezhebi
Hanefi
hukukçuları,
kürtaj konusunda dört ana
görüşe
sahiptirler.
a. Sperm, yumurtayla birleştikten sonra her türlü müdahaleyi haram kabul
eden görüş: Bu görüşe göre döllenme olduktan sonra, buna müdahale edilmesine
cevaz verilemez. Özürsüz olarak bunu yaptıran kadın da Allah'ın yanında
21
mesuldür.
b. Döllenmeyle beraber ilk kırk gün içinde kürtajı caiz görenler. Bu
görüşte olan fakihler ruhun, gebeliğin 40.ıncı gününde üflendiği ile ilgili
rivayetleri esas alarak bu kanaate varmışlardır.
22
c.
Hamileliğin
oluşmadığından
başından
ve ruh da
itibaren 120 güne kadar çocuğun uzuvları
için ceninin düşürülebileceği kanaatini
üf!enmediği
taşımaktadır! ar.
Hilkatin belli olması ancak 120 gün sonra
önceki cenin ise henüz bir insan değildir. 23
gerçekleşmektedir.
Bundan
d. Hanefilerde bir görüşe göre de, bunun özürsüz olarak yapılması
mekruhtur. Eğer, annenin sağlığı, süt emen başka bir çocuğun korunması gibi
nedenler bulunursa, henüz uzuvları teşekkül etmeyen ceninin düşürülmesi
24
caizdir.
21
İbn Abidin, Reddii'I-Mulıtür, lll, 176; Udeh, Abdulkadir, et-Teşriu'I-Cinüiyyi'I-İshlmi, ll, 295; Bilmen,
Isttlalıat-1 Fıkluyye, lll, 149, 150: Döndüren, Hamdi, "Cenin" md .. Şamil İslam Ansiklopedisi. 1, 34;
uönouren, ueullenyle Al/e llnunail, ı, J N; t,.eker, urnan. isiilm ttukukw1.da yocuk, 14':1-ı :ıu.
22
23
24
ik...
Ah;,.-g-."'
[.),..,.../,--/;;'! h;[,./,f.";,. Hi
1/t:,
lb~ .Abidl~..R~dd;i:I:M;;;;;;;;.:ı;;: 176: Udeh, et-Teşriu:/-Cinüi,
Il, 295; Zuhayli, el-Flklw '1-İsltlmi, lll,
557; Mevsüa, "içhad" md., ll, 57; Çeker, "Çocuk Düşürme" md., DİA, VII!, 364; Saraç, Hüseyin,
Ekonomik ve Sosyal Boyutuyla İslômda Nüjiıs Politikası. 160-161; ümran. Ade! Rahiııı, İslôm
Kültüründe Aile Planlanuısı, (Tre: Komisyon), 215.
Hindiyye, XII, 126; ibn Abidin. Reddü'l-Mu!ıtür, lll, 176; Mevsüa, "içhad" md .. ll, 58; Zuhay1i, elFıklıu'l- İslômi, III, 557; Döndüren, İlmilıa/, [, 379; ümran, Aile Planlanwsı, 215,
56
·
iSLAM HUKUKUNDA GEBELiGiN KASlTLI SONLANDIRILMASI
2. Maliki Mezhebi
Kırk
günden sonra çocuk
düşürülmesinin
mubah veya mekruh
durumda da haramdır demiştir.
3.
Şam
düşürmek
olduğunu
haramdır.
Bu
süreden önce
söyleyenler varsa da
çoğunluk
bu
25
Mezhebi
Bu mezhepte, çocuk düşürmenin, ruh üflenmeden önce bunun caiz olup
olmadığı konusunda iki farklı görüş mevcuttur. İmam Gazali, ne zaman olursa
olsun çocuk düşürmenin cinayet olduğunu söylerken, bazı Şafii alimler bunun
haram değil rnekruh olduğu, ancak ilk günlerden ruh üfleme vaktine doğru
gidildikçe tenzihen rnekruhtan harama doğru bir hüküm farklılığı göstereceği.
çocuğun yüz yirmi güne yaklaştığı sırada düşürülmesinin ise haram hükmü
26
içinde değerlendirilmesinin kuvvet kazanacağı tarzında bir izah getirmişlerdir.
Şafii mezhebi hukukçularından Reml! (1004!1596)'nin görüşü de Hanefllerin
görüşü gibi; ruhun üflenmesinden önce düşürmenin caiz olduğu ve ruhun
üflenınesinden sonra da mutlak olarak haram olması görüşünü tercih etmiştir. 27
4. Hanbeli Mezhebi
Bazı alimler, ruh üflenmesinden önce yani ilk dört aylık dönem içerisinde
çocuk düşürmenin mübah olduğuna dair görüş belirtmekle birlikte, mezhepte
hakim olan görüş, çocuk düşürmenin bu dönemde de haram olduğu
28
şeklindedir.
Görüldüğü gibi, ruh üf1endikten sonra çocuk düşürmenin veya aldırmanın
haram olduğunda ve bu davranışın cinayet telakki edileceği konusunda, İslam
hukukçuları görüş birliği içindedir. Ancak klasik fıkıh kaynaklarında, bu
konudaki ifadelerin mutlak olarak zikredildiği dikkate alınınca. bu hükmün anne
sağlığı için tehlike söz konusu olduğu durumlarda da geçerliliğini koruduğu
30
düşünülebilir. 29 Nitekim, bazı kaynaklarda bu husus açıkça belirtilmiştir. İbn
Abid!n'e göre, cenin canlı ise annenin hayatından endişe duyulacak olsa bile
Udch. et·Tesrfu'I-Cintli. IL 295: Zuhavll. ei-Ftk!ıu'I-İslrJml. lll. SS7: Mıev<ıln "i~lwi" ınci rı ~7,
Çeker, "Çocuk Düşürme" md., DİA, VIII, 364.
.
26
Reınli, NilıiJyetii'I-Muhttlc ilô Şerlıi'I-Minh&c. VI, 20Ş; Zuhayli. ei-Fıkhu'I-Islümf. lll, .'558.
27
Mevsüa, "içhad" md .• H, 57, 58; Zuhayll, ei-Ftklw'l~lslümi, lll, 558; ümran, Aile Planlamasi, 216.
ıx İbn Kudame, Muğni. VII, 816; Zuhayli, el-Ftk/w'l-fslômi, lll, 558: Mevsüa, "içhad" md., ll, 57; Çeker.
"ÇocukDüşürme" md .. DİA, VIII. 364.
:"Çeker, "Çocuk Düşürme" md., DİA, VIII, 364.,
0
·' Turi, Teknıiletü '1-Ba!ıri 'r-Rdik, V lll, 233; lbn Abi din, Redd ii '1-Muhtdr, 1, 602.
25
57
DİYANET
ILMi DERGi- CİLT: 41 - SAYI: 4
alınması caız değildir. Çünkü annenin bu sebeple ölmesi bir ihtimaldir.
ihtimalden hareketle herhangi bir insanın öldürülmesi ise caiz olmaz. 31 Ancak
Kuveyt'te yayınlanmakta olan fıkıh ansiklopedisinin ilim heyeti, ceninin
alınmaması halinde annenin hayatının kesin olarak tehlikeye girmesi tıbben söz
konusu ise, çocuğun varlığının temelde annenin varlığına dayanması ve sağ
olarak doğmasının kesin olmamasına karşılık, annenin hayatta oluşunun kesin
olması sebebiyle, anne hayatının dikkate alınmasının daha doğru olacağı
32
görüşüne varmıştır.
İbn Abidin'in söylediği gibi bir ihtimalden hareketle herhangi bir insanın
öldürülmesi uygun olmaz. Ancak bu konuda, İbn Abidin'in bu hükme,
döneminin tıbbi bilgileri ışığında vardığı ve fakihlerin ceninin düşürülmesi
konusundaki görüşleri göz önünde bulundurularak ikinci görüşün daha isabetli
olduğu söylenebilir. Çünkü, çocuğun alınmaması sebebiyle annenin ölmesi
halinde, çocuğun yaşayacağı da kesin değildir.
Konuyla ilgili olan ve üzerinde yorumlar yapılan hadisler, başta Buhar!
olmak üzere, bir çok hadis kaynağında sahih olarak rivayet edilmiştir. Bir hadise
göre; ana rahmindeki cenine üçüncü kırk gün bitiminde ruh ütlenir ve eceliyle
33
kaderi belirlenir. Ruhun ütlenmesinden söz etmemekle birlikte insanın eceliyle
kaderinin belirlenmesinden bahseden başka hadislerde kırk veya bunun küsurları
34
gibi daha az sayıda günlerin verildiği de görülmektedir. Ancak çok sayıda fıkıh
eserinde, muhtemel ikinci grup hadislerde ruhun üt1enmesinden açıkça
bahsedilmemesi sebebiyle, çocuk düşürmeyle ilgili görüşlerin ilk hadise
dayandınldığı ve bundan hareketle cenine ruhun, ilk yüz yirmi günden sonra
üflendiği hususunda genel bir kanaate varılmıştır. Bu anlayışta, ceninin anne
35
karnındaki yaratılışı safhasından bahseden ayetin dolaylı ifadesinin de önemli
bir payı vardır. ikinci grup hadislerde de ruhun üflenmesinin kastedildiği ve
bunun ilk kırk günden sonra vuku bulduğu tarzında farklı bir yorum vardır. 36
Araştırma için önemli olan noktalardan birisi de "ruh ve ruhun üflenmesinden"
31
32
İbn Abidin, Reddü'l-Mulıtar, 1, 602.
Mevsua, "içhad" md .. lL 57.
·" Buhari, el-Cômiu's-Salıilı. Bed'ii'l-Halk, 6; MUslim, Kader, 1; Ebu Davfid. SUnenli Eb! Davud, Sünnet,
•v.
'"
34
Ahmed b. Hanbel, lV, 7; Müsllm, Kader, 2, 4.
35
Mü'ıninfin, 23/ 12-14. (Ayette zikredilen süreçte "ay" ifadesi geçmemektedir. Sadece süreç ifade
edilmektedir. Dört safhayı 40'ar günlük dilimler olarak kabul etmek ve ayeti, hadise delil olarak
zikretmek yanlıştır. Böyle bir yorum yani ayeti bu hadise göre yorumlamak, ayeti ınüsbet iliıniere
zıtınış gibi gösterir. Bu son dereec sakıncalıdır. Bkz: Yıldırım, Enbiya, Geleneksel Hadis
Yorumculuğu, 53).
36
Çeker, "Çocuk Düşürme" ıııd., DİA, 1993, VIII, 364.
58
İSLAM HUKUKUNDA GEBELIG İN KASlTLI SONLAND!RıLMASı
ne kastedildiğidir. İnsan ruhunun mahiyeti konusunda, din alimleri, filozoflar ve
binlerce yıldır çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan kimisi ruha
hayat, kimisi nefis demiştir. Oysa söz konusu edilen ayet ve hadislerden ruhun
hayat anlamına gelmediği açıkça anlaşılabilir. İnsanın anne karnındaki (ayet ve
hadislerde geçen) ruhun üflenmesinden önceki halinin ve ruhun üflendiğinden
hiç bahsedilmeyen bitki ve hayvanların canlılığı konusunda, bugünkü modern
ilimierin araştırmaları neticesinde herhangi bir şüphe kalmamıştır. Nefsin de
hayattan farklı olduğunu şu ayetten çıkarabiliriz: "Allah, ölenin ölüm zamanı
tıp uzmanları
gelince, ölmeyenin de uykusunda iken
canlarını
(enfiis)
alır
da ölümüne
hükmettiği canı tutar( alır) ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. " 37 Bu ayette
"enfüs (nefsin çoğulu)" hayat, canlılık anlamında kullanılamaz. Çünkü uyuyan
birisinin hayatta olduğu ve canlılığı kesindir. Dolayısıyla "ruh",
"hayat(canlılık)" ve "nefis" birbirinden farklı ve birbirine karıştınlmaması
gereken kavramiardır. Ruh üflemenin mana ve mahiyeti tıpkı ruhun kendisi gibi
bilinmediğinden; cenin ruh üflenmeden önceki ile sonraki hali ve ruhun
üflenmesinin ona canlılık dışında ne kattığı bilinmemektedir.
Allah Teala, "Sana ruhu sorarlar. De ki: Rabbimin emrindedir. Size
az bir ilimden başkası verilmemiştir" 38 ayetiyle ruhun mahiyetinin insanlar
için meçhul olduğunu ve ancak kendisinin açıkladığı kadar bilinebileceğini ifade
etmiştir. Ruh kelimesi Kur'an-ı Kerim'in pek çok ayetinde çeşitli anlamlarda
. 39 C e b raı·14o
. K ur ·~an-ı Kenm,
geçme kte d ır.
, va h.ıy, 4ı ı· sa, 4?- k uvvet 43· ve anne
44
karnındaki insana üflenen ruh anlamlarında kullanılmıştır.
Cenine ruhun üflenmesi ayetlerde bulunmakla beraber, bunun zamanı ile
ilgili bir açıklama yer almamaktadır. Hz. Peygamberin ruhun üflenmesi
45
hakkındaki açıklaınalarına dikkat edilecek olursa; birinci rivayette, önce
Züıner, 39/42.
~ isra, 17/85.
Şura. 42/52.
17
3
39
40
Şuara, 261193-195: Meiıric, 70/4: Nebe', 78/38.
41
Mü'ınin, 40/!5.
Nisa, 4/171.
Mücadele, 58/22.
Secde, 321':), r·:-.onra onu di.ızeıttı ve ona kendı ruhundan ufledı ..."); Hıcr, J::ı/L'J; :Sad, J'6/ IL, ~"Una
şc!d! v-.·;:::i"di6;iiü ;·c Vi"i~ i~ü!"iü.iüda;:a lif.!cdig;iuJ. L::iii:ü.üll, :;;;: !t.ClliCü. Vii.üil. içiu 5~Cd.ıi:)"C küpüil.ii"i~~)
"Şüphesiz her birinizin yaratılışı ana rahminde 40 gün toplamr. Sonra o maddeler (nu(f'e) o lwdar
zw1wnda (40 günde) alaka olur. Daha sonra yine o kadar bir zanwnda (40 günde) mud!ia haline
döner. Bundan sonra Alla/ı, Bir melek gönderir. Ona diirt şeyi; o kimsenin rızkın1, ecelini, amelini, şaki
mi said mi olacağuu (yamwsı) emreder. Sonra ona ruh iiflenir. "(Buhar!, Bed'ü'l-Halk, 6; Ebı1 Davüd,
Sünenü Ebi Davild, Sünnet, 16; Müslim, Kader, !.), "Nutfe mlıme yerleştikten 40 yahut 45 /{ece sonra
nutfe üzerine melek gelir ve der ki Ey Rabbim! (Bu) şaki mi? Said mi? Daha sonra yazdır. Yine melek
42
43
45
59
DİY ANET iLMi DERGi- CİLT: 41 -SA YI: 4
insanın
anne karnında 120 gün içerisindeki yaratılışından sonra da ruhun
ikinci rivayetlerde, ruhun üflenmesi ile ilgili bir
ifadenin açıkça yer almadığı görülür. Burada sadece ceninin yaratılma
safhalarından ve kader ile ilgili hususlar zikredilmektedir. Her iki rivayette de
ilgili açıklamalar, daha çok insanın yaratılış aşamaları ile kaderinin, ecelinin ve
rızkının belirlendiğine dikkat çekme amacına yöneliktir.
üflendiğinden bahsedilmiştir;
Kur' an- Kerim ve hadisler, çocuğun anne karnında geçen hayatını
insanların anlayabileceği şekilde açıklamıştır. İnsanların diğer açıklamalarda
olduğu
gibi bunlardan da ibret almalan ve Allah'ın varlığını, birliğini, irade ve
kudretini görmeleri, ayrıca insanların konuyla alakalı araştırmalar yapmaları
istenmiş olabilir.
Ruhun üflenmesinden önce (gebeliğin 40. veya 120. gününden önce),
görüşlerini bu rivayetlere
çocuk düşürmeyi mübah kabul edenler
dayandırmaktadırlar. Söz konusu hukukçuların, böyle farklı düşünmeleri,
ceninin anne karnında geçirdiği sat11aları, döllenme ve çocuğun oluşumu
konusunda, dönemlerinin tabii icabı olarak yeterli tıbbi ve teknik bilgiden
yoksun olmalarından kaynaklanmaktadır. Halbuki günümüzde ulaşılan tıbbi
bilgiler, yumurta ve spermin döllenmesiyle ayrı bir canlı varlık oluştuğunu
ortaya koymaktadır. Bugün, embriyonik döneme (ceninin anne karnındaki ilk
sekiz haftalık döneme) bakıldığında ilk günden itibaren devam eden bir
gelişmenin olduğu ve henüz on iki haftalıkken kalbinin atmaya başladığı ve
yedinci haftadan itibaren de tamamen bir insan şeklini aldığı görülmektedir.
Böyle olunca da meşru bir sebep olmaksızın gebeliğin ilk 40. veya 120.
gününden önce gebeliğin sonlandırılması, cinayet ve günah olan çocuk düşürme
fiillerinin kapsamı dışında tutmak mümkün görünmemektedir.
Ayet ve hadislerde yer alan genel prensipler ve insanın döllenmeden
itibaren canlı olduğundan ve aşama aşama gelişerek doğmasından bahseden
46
ve insanın öldürülmesinin yasaklandığını ve büyük günah
ayetlerden
47
sayıldığını ifade eden ayetlerden, Hz. Peygamber'in kasden çocuk düşürmeyi
cinayet olarak adlandırıp bunu işleyen veya sebep olanın maddi tazminat
.. }"_.
..~u,
46
47
r.,.
("'>
,,
'
O''<
ı......_y nfıuuwu
ı-:.,
T
oT
<'
,.-,.
••
•
rKeK ua KtZ nu: ounun uzenne
T
yuz.uır.
•
<o
'
<o
1-uneu. esen, eceu ve
<
rızJa
t
an
<
yazıur.
......
,:,onra
sayfalar diiriiliir. Bundan sonra ne artlŞ ne de azaliş olur." (Ahmed b. Hanbel, IV, 7; Müsllın, Kader,
2, 4.)
Mü'minfın, 23/12-14; Hac, 22/5.
En'am 6/ I5ı (•.. fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin... ); İsrii 17/ 31 (Haklı bir sebep
olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın ... ); diğerleri için bkz: Nisii, 4/92. 93; Maide,
5/32; Mümtenine, 60/12.
60
ı
İSLAM HUKUKUNDA GEBELiG İN KASlTLI SONLANDIR ILMASI
ödemesine hükmetmesinden, rızık, kader ve tevekkülle ilgili dini telkin ve
emirlerden hareketle ceninin hiçbir aşamada dinen meşru sayılan haklı bir
gerekçe olmadan düşürülmesine ve alınmasına, aldınlmasına müsaade
edilmemesi, cevaz verilmemesi sonucuna varılabilir. Ayet ve hadisler kürtaja
cevaz verilmesine kaynak teşkil etmesinin aksine anne karnındaki çocuğun
hayat hakkını güvence altına almaktadır.
48
Bu itibarla İslam hukukunda, tıbbi ve din] bir zaruret bulunmadıkça anne
karnındaki çocuğun düşürülmesi ve aldırılması -anne ve baba tarafmdan
yapılmış veya yaptırılmış olsa bile- cinayet (suç) olarak adlandırılıp haram
sayılmıştır. Ayrıca hayat ve ölümü yaratan Allah'tır. Anne ve baba insan hayatı
ve neslin devamı için sadece bir vasıtadır. Çünkü cenin, yaşama hakkını annebabasından değil, doğrudan Yaratan'dan alır. Anne babaların başlangıçta çocuk
sahibi olup olmamakta iradeleri ve seçme hakları bulunsa da, gebeliği önleyici
tedbir ve yöntemleri kullanmalanna dinen izin verilmişse de, artık gebelik
teşekkül ettikten sonra doğacak çocuğun hayatına son verme hakları yoktur. 49
Ayrıca düşük veya kürtaj, sadece bebeğe zarar vermez, aynı zamanda anneye de
pek çok zarar verir.
Şöyle
ki; fazla kan kaybı sonucu şok, böbrek fonksiyon bozukluklan
karaciğer yetmezliği, damar içi hastalıkları olabilir. Enfeksiyon eklenirse karın
zarı iltihaplanması, enfeksiyona bağlı şok, tedavi amacıyla kürtaj işlemleri rahim
ve komşu organ delinmelerine (idrar kesesi, kalın bağırsak, ince bağırsak) sebep
olabilir. Kanama ve kansızlık, damar iltihabı, damar tıkanıklığı olabilir. Hafif
enfeksiyonlar yumurtalık iltihabı, rahim içinde yapışıklıklar ve buna bağlı
kısırlık olabilir. Bir başka komplikasyonu koriskar sinoma denilen kanser
gelişmesidir. En ağır korulikasyon ise anne ölümüdür. 50 Dolayısıyla bu açıdan
da düşük ve kürtaj İslamın temel ilkelerine aykırıdır. Nitekim Allah Teilla:
51
ve
" ... kendinizi
" ...kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın .•."
52
öldürmeyin•.•" şeklindeki ayetleriyle insanları uyarmıştır.
Bütün bunlara rağmen birtakım meşru nedenlerden dolayı cenin
53
aldırılabilir. Ancak bu nedenler, konunun uzmanı tarafından belirlenmelidir.
48 1\A;;..,t~.-y..
~•.lU.:O.lJ..l.L.l'
49
V ,..f'~•~"
.L'ı..U,) ..... .l.H....,,
')A. Ch/; 1"\P;, ..~~
-''•
ı....Vı,.l. ,L.-;,.o.~uu,
fl!~,P:.t-
.L-'i)U.~,
'2 1. 'T'! •••.,.,;.,.c-
(';:...,.,.... •.,;;·· .. ·r; .......... ~-';- 1"\:.,;:; ..
1
.JJ.'
U"Uil."-'.l1U
"--'·
.l.UUUL..J.'
~-
A.U.• J.U.t...ı.,
.L-'.lJUL'
t::
Kılıçer, Esat, "Çocuk Düşürme" md., islam'da İnanç ibadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, I, 378;
Komisyon, ilmihal II İslam ve Toplum, 137.
Bozkaya, a.g.b., Kadın Hasralıkları ve Doğum Bilgisi, 581,582, 590.
51
Bakara, 2/195.
52
Ni sa, 4/29
53
Zuhayli, el-Fıklıu '!-İslami, III, 557.
50
61
DİYANET İLMİ DERGi- CİLT: 41- SAYI: 4
amaçlı düşüğün (terapötikabortis), tıbbi açıdan şu nedenle
söylemektedir: Bir gebelik olgusu annenin veya ceninin
sağlığını tehdit ederek veya her ikisine de kötü etki yaparak seyir gösteriyorsa,
bu tür olgular yirminci gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde
Uzmanlar tedavi
yapılabileceğini
sonlandırılmalıdır.
54
SONUÇ
İsHim dinine göre insan, yaratılanların en şereflisi, en mükerremi ve en
güzelidir. Allah'ın lütfuyla, mükemmel olarak dünyaya gelen, yaratılanlar içinde
iradesi eline verilen, akılla donanan en şerefli varlık insandır. Alem insanlık için
yaratılmış, her şey onun hizmetine sunulmuştur. İnsan kainatın özüdür, göz
bebeğidir. Bütün düzenlemeler onun hayatını ve hakkını korumaya yöneliktir.
Bütün bunlar, beraberinde insana bazı yükümlülükler de getirmiştir. İslam
hukukunda insana ait bu hak ve yükümlülükler, öncelikle onun insan olmasına,
sonra kadın ve erkek olarak cinsiyetine, daha sonra da yaşamı boyunca
üstlendiği rollere göre titiz bir şekilde düzenlenmiştir.
İslam dinine göre hayat hakkı herkes için müsavidir ve her can
muhteremdir. İnsan hayatının dokunulmazlığı, korunması, saygınlığı İslam
dininin beş temel ilke ve amacından birisidir. İnsanın yaşama hakkı, sperm ile
yumurtanın birleşip döllenmesinden itibaren Allah tarafından verilmiş temel bir
haktır. Artık bu aşamadan sonra onun dünyaya gelmesine vesile olan anne ve
babası dahil hiç kimse bu hakkı ondan alamaz.
120. gününden sonra annenin hayatını kurtarmak için
yapılan dışında
kürtajın yasaklığı konusunda ittifak etmişlerdir. Konunun
tartışma merkezini, söz konusu edilen sürelerden önce ceninin canlı ve insan
kabul edilip edilmemesi hakkındaki görüşler oluşturmaktadır. Ceninin canlı ve
insan olduğu sabit olduğu taktirde hiçbir fıkıhçının, meşru bir sebep olmaksızın
onun alınmasına veya düşürülmesine cevaz verebileceği düşünülemez. Çünkü
İslam dini insan hayatına çok önem verir, bir insanın hayatına yapılan cinayeti
en büyük günah kabul eder ve ağır bir cezayı gerekli kılar.
Fakihler,
54
gebeliğin
Bozkaya, a.g.b., Kadın Hastalikları ve Doğımı Bilgisi, 575.
62
Download