1-Azerbaycan - Diyanet İşleri Başkanlığı Müdürlükler

advertisement
gündem
Azerbaycan'a
Genel Bir Bakış
Dr. Muzaffer Şahin
Bakü Din Hizmetleri Müşaviri
Hz. Ömer devrinde Müslümanlar tarafından ele geçirilen
Azerbaycan, Aran Vilayeti adı altında Hilafete bağlanmıştır.
Hz. Osman ve Hz. Ali'nin hilafetleri döneminde Başşehir Erdebil, İslam'ın Kafkaslarda yayılmasında önemli merkezlerden
biri olmuştur.
Azerbaycan'ın Tarihçesi
Azerbaycan'da ilk yerleşimin
M.Ö. III. asırda başladığı sanılmaktadır. M.S. IV. asırda Manna
Midiya Devleti'nin hâkim olduğu
Azerbaycan, VI ve VII. asırlarda
Bizans-Sasani savaşlarına sahne
olup birkaç defa el değiştikten
sonra 624 yılında Bizans kralı
Herakleios tarafından zapt edilmiştir.
Hz. Ömer devrinde Müslümanlar
tarafından ele geçirilen Azerbaycan, Aran Vilayeti adı altında Hi-
lafete bağlanmıştır. Hz. Osman
ve Hz. Ali'nin hilafetleri döneminde Başşehir Erdebil, İslam'ın
Kafkaslarda yayılmasında önemli
merkezlerden biri olmuştur.
Türk boyları Azerbaycan'a,
Hunlar, Göktürkler, Hazarlar ve
Oğuzlar döneminde yerleşmiştir.
Özellikle Oğuzlar döneminde
Türklerin etkinliği artmış ve Selçuklu sultanı Tuğrul Bey zamanında düzenlenen iki büyük seferden sonra Azerbaycan, Sultan
Alparslan tarafından Büyük SelMayıs 2010 - 133
5
gündem
çuklu İmparatorluğuna bağlanmıştır. Daha sonra Azerbaycan,
sırasıyla Moğollar, Harzemşahlar, Timurlular, Akkoyunlular ve
Safevilerin hâkimiyetine geçmiştir. Tarihi süreçte Azerbaycan
genelinde baş gösteren iç çekişmeler ve iç savaşlar yüzünden
bölgede Hanlıklar kurulmuştur.
Hanlıkların Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkisinin giderek
zayıflaması üzerine Rus Çarlığının bölgedeki etkisi artmış ve
1805'de Gence Hanlığı ile Rus
Çarlığı arasında yapılan savaştan sonra bölge Rusya'nın eline
geçmiştir. 1813'ten itibaren
Ruslar Karabağ'a yerleşmeye
başlamışlardır. Rus-İran savaşından sonra Osmanlı ile 1813'te
imzalanan Gülistan antlaşması
ve Osmanlı-Rus savaşından
sonra 1829'da imzalanan Edirne
antlaşmasıyla Azerbaycan'ın
milletler arası statüsü yeniden
belirlenmiştir. Buna göre Aras
Nehri'nin kuzeyindeki topraklar
Rusya'ya, güneyde kalan topraklar ise İran'a bırakılmıştır.
6
Mayıs 2010 - 133
Böylece Güney Azerbaycan İran
hâkimiyetine, Kuzey Azerbaycan
ise Rus Çarlığının hâkimiyetine
girmiş oldu.
1917 Ekim Devrimi ile Rusya'da
egemenliğin Bolşeviklerin eline geçmesi sonucu 11 Kasım
1917'de Tiflis'te Gürcü, Ermeni
ve Türk temsilcilerinden oluşan
Bolşevik karşıtı Transkafkasya
Komiserliği (Maverayı Kafkas
Konfederasyonu) karma hükümeti kuruldu ve Bakü dışında
tüm Transkafkasya'da egemenliği ele aldı. Bakü'de ise
2 Kasım 1917 tarihinde Bakü
Sovyeti hükümeti kurulmuştu.
Ocak 1918'de Transkafkasya
Komiserliği Tiflis'te oluşturulan
Transkafkasya Seym'ni yasama
organı olarak ilan etti ve 1918'in
Şubat ayında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti
kuruldu.
Osmanlı Devleti, 18 Aralık
1917 tarihinde Erzincan Mütarekesi ile Maverayı Kafkas
Konfederasyonu'nu tanıdı. Fakat
Gürcü ve Ermeni temsilciler
ile sınır ihtilaflarını çözemedi.
Osmanlı Ordusu taarruza başladıktan sonra Maverayı Kafkas
Konfederasyonunda nasıl bir
politika takip edilmesi gerektiği
hususunda fikir ayrılığı yaşandı. Gürcü ve Ermeni temsilciler
silahlı mücadele kararı verirken
Azerbaycan temsilcileri Türkiye
ile dostane politika takibinden
yana idi.
Kafkasya Müslümanlarının bağımsızlık taleplerinin giderek
artması üzerine, Stephan Şaumyan 31 Mart 1918'de Bakü'de
14 bin Müslüman'ın katliamı ile
neticelenen büyük bir tedhiş
eylemi gerçekleştirdi. Bakü'deki
Mart Olayları'ndan sonra 3 Nisan
tarihinde Seym Müslüman grubu, 9 Nisan tarihinde ise Seym
hükümeti istifa etti. Almanya'nın
Gürcistan'ı himayesine alması
üzerine 26 Mayıs 1918'de Gürcistan Kafkasya birliğinden çıkmaya karar verdi ve 26 Mayıs'ta
Seym son kez toplanarak kendini feshetti.
gündem
1. Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti
28 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis'de
Azerbaycan Millî Şûrası tarafından Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti ilan edildi. Meclis
açılıncaya kadar geçici şûra
ilan edilip başkanlığına Mehmet
Emin Resulzade, 9 kişilik icra
heyetinin (hükümet) başkanlığına da Feth Ali Han Hoyski
getirildi.
16 Haziran 1918 tarihinde
hükümet Tiflis'ten Gence'ye
taşındı, 17 Haziran'da Feth
Ali Han Hoyski başkanlığında
ikinci hükümet kuruldu ve 19
Haziran'da Azerbaycan'da savaş
durumu ilan edildi. Hükümetin
27 Haziran 1918 tarihli kararı
ile Türkçe Azerbaycan Halk
Cumhuriyeti'nin Devlet dili oldu.
Ancak Rus ve Ermenilerin ittifakıyla bu genç devlet yeniden
işgal edildi. Bunun üzerine Azerbaycan Cumhuriyeti Osmanlı
İmparatorluğundan yardım
istedi. Osmanlı İmparatorluğu
Nuri Paşa komutasındaki Kafkas
İslam Ordusunu Azerbaycan'a
gönderdi.
Almanlar, Bolşevikler, Ermeniler
ve İngilizler petrol bakımından
zengin olan Bakü'nün Türklerin
eline geçmesini istemiyorlardı. O
tarihte Bakû'de 18 bin silahlı Ermeni, 1200 İngiliz ve 1500 Rus
birlikleri, yani 20 ile 30 bin kişilik
düşman kuvveti bulunmakta idi.
Bakû cephesinde savaşa hazırlanan Kafkas İslam Ordusunda
Anadolu'dan gelen 8 bin Türk
askeri, 7 bin Azerbaycan Türklerinden milis kuvveti vardır.
Nuri Paşa Gence'den itibaren
Rus-Ermeni işgal güçlerini temizleyerek Bakü Muharebesi'nin
ardından 15 Eylül 1918'de Başkent Bakü'yü işgalden kurtardı.
Bakü'nün fethi sırasında 1130
Mehmetçik şehit oldu.
Halk Cumhuriyeti Hükümeti
tarafından; üstte Türkçülüğü
temsil eden mavi, ortada çağdaşlaşmayı temsil eden kırmızı
ve altta İslamcılığı temsil eden
yeşilin olduğu üç renk üzerine
ay ve sekiz köşeli yıldızdan oluşan Azerbaycan bayrağı kabul
edildi.
17 Eylül 1918'de hükümet
Gence'den Bakü'ye taşındı ve
Bakü Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin Başkenti ilan edildi.
2. Azerbaycan Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti
9 Kasım 1918'de Azerbaycan
12 Ocak 1920 tarihinde Rusya
dışında dünyanın 23 devleti
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin
varlığını resmen tanıdı.
30 Ekim 1918'de imzalanan
Mondros mütarekesinden
sonra Osmanlı kuvvetleri 16
Kasım'da Bakü'den, 15 Aralık'ta
ise Azerbaycan'dan tümüyle
çekildi. Kafkas İslam Ordusunun
Bakü'den çekilmesiyle İngiliz
kuvvetleriyle beraber Rus ve
Ermeni askerleri 17 Kasım'da
Bakü'ye girdi.
Bağımsız Azerbaycan Halk
Cumhuriyeti, 27 Nisan 1920'de
Kızıl Ordu tarafından işgal
Mayıs 2010 - 133
7
gündem
edilmesiyle Sovyetler Birliğinin
hâkimiyetine girdi. Ardından da
28 Nisan 1920'de Azerbaycan
Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
kuruldu ve bu tarihten itibaren
70 yıllık bir sürede Sovyetler
Birliğine bağlı 15 cumhuriyetten
biri olarak devam etti.
3. Azerbaycan Respublikası
(Azerbaycan Cumhuriyeti)
1985 yılından sonra Sovyetler Birliğinde meydana gelen
yeni gelişmelere paralel olarak
Azerbaycan'da da bağımsızlık
hareketleri başladı. Rusya bağımsızlık ayaklanmalarını bastırmak üzere 20 Ocak 1990'da
ordusuyla Bakü'ye girip yüzlerce
insanı şehit ederek Bakü'yü
işgal etmesiyle vatansever
Azerbaycan halkının direnişiyle
karşılaştı.
Bağımsızlık hareketleri 20
Ocak hadisesinden sonra
daha da güçlenerek hız kazandı. Ermenistan Sovyet
Cumhuriyeti'nin Azerbaycan
Sovyet Cumhuriyeti'ne bağlı
Dağlık Karabağ'da hak iddia
etmesi etnik çatışmalara yol
açtı. Çatışmalar devam ederken
bu zor koşullar altında 18 Ekim
1991'de Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti.
Bu dönemde iktidarda olan
Azerbaycan Komünist Parti Ge-
nel Sekreteri Ayaz Mutallibov,
bağımsız cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı oldu, ancak Mart
1992'de Dağlık Karabağ'daki
Hocalı Katliamı'ndan sonra istifa vermeye zorlandı. Şuşa ve
Laçın şehirlerinin Ermeni silahlı
kuvvetlerince işgalinden sonra
yaşanan derin bir istikrarsızlık
sürecinden sonra 7 Haziran
1992'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini Azerbaycan Halk
Cephesi'nin lideri Ebulfez Elçibey
kazandı. Bu dönemde Ermeniler
ve Azeriler arasında şiddetlenen
savaş sırasında Kelbecer işgal
oldu.
Haziran 1993'te Gence şehrinde Süret Hüseynov liderliğinde
silahlı isyan çıktı ve Elçibey
yardım için Haydar Aliyev'i
Nahçıvan'dan Bakü'ye davet
etti. Yaşanan gelişmeler üzerine, cumhurbaşkanlığı yetkileri
Haydar Aliyev'e devredildi. Bu
arada ülkedeki siyasi istikrarsızlıktan yararlanan Ermeni silahlı
kuvvetleri Azerbaycan'ın Ağdam,
Cebrayıl, Füzuli, Kubadlı, Zengilan rayonlarını da işgal etti.
Ağustos 1993'te referandum ile
Elçibey'in görevi resmen geri
alındı ve 3 Ekim 1993 tarihinde
yapılan seçimlerde Haydar Aliyev 5 yıllığına Cumhurbaşkanı
seçildi.
11 Ekim 1998 tarihinde yapılan
seçimlerde de ikinci defa seçilen
Haydar Aliyev'in vefatından sonra 15.10.2003'te yapılan seçimlerde oğlu İlham Aliyev onun
yerine geçti.
Bağımsız Azerbaycan Devleti
ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti
tarafından tanınmıştır. Irk, din,
dil ve kültür birliği neticesinde
Türkiye ve Azerbaycan münasebetleri gün geçtikçe gelişmiş ve
bir millet iki devlet ifadesiyle öz
yerini almıştır.
8
Mayıs 2010 - 133
Azerbaycan ile Dinî
Alanda İşbirliğimizHizmetlerimiz
Kemal Hakkı Kılıç
D.İ.B. Avrasya Ülkeleri Şubesi Müdürü
Azerbaycan'dan 1992 senesinden bugüne kadar okutulmak
amacıyla Kur'an Kurslarına 210, İmam-Hatip Liselerine 25,
İlahiyat Fakültelerine 52, Yüksek Lisans için 55 ve Doktora
için 14, İhtisas için Haseki Eğitim Merkezi'ne de 10 öğrenci
ülkemize getirilerek Azeri kardeşlerimizin eğitimlerine katkı
sağlanmaya çalışılmıştır.
Merhum devlet başkanı Haydar
Aliyev'in deyimiyle, iki devlet
tek millet olan dost ve kardeş
Azerbaycan'la ilişkilerimiz, tarihî
ve kültürel bağlarımız nedeniyle
her ne kadar 1920-1990 tarihleri
arasında Demirperde ülkelerinin
lideri olan Sovyet Rusya'nın baskısıyla inkıtaya uğramış olsa da
gönül bağımız ve gönül birlikteliğimiz hep canlı kalmıştır.
28 Mayıs 1918 yılında ilk defa
Mehmet Emin Rasülzade liderliğinde Azerbaycan adıyla ku-
rulan bu Türk devleti, 27 Nisan
1920'de Kızıl Ordu'nun bu ülkeyi
işgaliyle son bulmuş ve yaklaşık
70 yıl sürecek Sovyet hegemonyası ve baskısı başlamış ve
Azeri kardeşlerimiz baskı, zulüm,
yıldırma ve esaret dönemiyle biz
kardeşlerinden uzaklaştırılmış
oldular. Ancak, zulüm ve baskı
nereye kadar devam edebilirdi,
dinsiz bir rejim ne kadar ayakta
kalabilirdi?
Mihail Gorbaçov'un zaten çökmek üzere olan Sovyet rejiMayıs 2010 - 133
9
gündem
minde başlattığı Prostreika ve
Glasnost politikaları neticesinde
demir perde ülkeleri çözülmüş
ve esaret altında inleyen ülkeler
birer birer zincirlerinden kurtularak bağımsız ve özgür olmanın
tadını çıkarmaya başlamışlar,
bunlardan Balkanlarda olanların bir bölümü Avrupa Birliği
üyeliğine girmiş, bir bölümü de
girmeye hazırlanmaktadır. Orta
Asya'da yer alan Türk Cumhuriyetleri de hızla kalkınarak daha
önceleri sömürülen milli doğal
kaynakları sayesinde hızla refah
yolunda ilerlemektedirler.
Bu ülkelerden Azerbaycan'ın
nüfusu 8.440.000, yüzölçümü 192.752 km² ve başkenti
Bakü'dür. Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olan Nahcivan
Özerk Cumhuriyeti'nin nüfusu
ise 384.400 olup, yüzölçümü 5.500 km² ve başkenti
Nahcivan'dır. Nahcivan'ın, Iğdır
ilimizle komşu olması ve buradan her iki ülkeye açılan bir
sınır kapısı olması nedeniyle
Azerbaycan'la kardeş olmakla
beraber aynı zamanda komşu
olan bir ülkeyiz de. Dost ve Kardeş Azerbaycan'ın diğer önemli
şehirleri ise; Gence, Saatli, Balakan, Yevlak, Mingeçevir, Kuba,
Ağdaş, Şeki, Sumgayıt, Zagatala
vb.dir. Azerbaycan'ın %90'ı Azeri Türkü, %10'u ise Rus, Lezgi,
Avar, Gürcü ve Ermeni'dir. Dini
yapısı ise; %93.7'si Müslüman,
%3.6'sı Hristiyan,%2.2'si Musevi ve %0.5'i de Bahai'dir.
Azerbaycan'da 1750 (bunun
ancak 800 kadarı ibadete açık
olan) cami, 500 türbe, 20 kilise,
17 havra ve 6 tapınak bulunmaktadır.
Ancak, bugün can Azerbaycan
vatan toprağının %20'si Ermeni
işgali altında. Azerbaycan'ın
kalbinde yer alan Dağlık Karabağ (4.400 km², 180.000 nüfus,
bunun %80'i Ermeni) 1992
senesinde Hocalı katliamı ile
başlayan süreçte işgal edilmiş,
burada yaşayan Azeri kardeşlerimiz tarihin ender kaydettiği
işkence ve katliama maruz kalmış, bir milyon civarında kaçkın,
Bakü'nün banliyölerinde tren
vagonlarında, derme çatma barakalarda elektrikten, sudan ve
ekmekten mahrum ve mağdur
bir şekilde medeni dünyanın ve
Minsk grubunun gözleri önünde
kendi öz vatanlarında vatansız
yaşamanın acısı, burukluğu ve
mahrumiyeti içerisinde yaşamanın ezikliğinden kurtulacakları
günleri özlemle ve hasretle beklemektedirler. İnşallah dost ve
kardeş Azerbaycan sahip olduğu
ve dünyanın da gözünün üzerinde olduğu doğal zenginliği olan
petrol ve doğal gazını doğru
amaçlar ve halkının refahı için
kullanır, Sovyet döneminden
kalma dine yabancılıktan uzak
kalarak Cenab-ı Hakk'ın rızasına
uygun işler yaparak maddi ve
manevi gücünü dengeleyerek
bu esaret zincirinden kurtulur, bağrına saplanmış Ermeni
işgalini sona erdirerek gerçek
anlamda medeniyet seviyesine
ulaşarak saadet ve mutluluğa en
kısa zamanda erişir ve bir daha
acı yüzü görmez diyoruz. Kim
ne derse desin, biz Türk milleti
her zaman dost, kardeş ve can
Azerbaycan'ın yanındayız ve her
zaman da yanında olmaya devam edeceğiz.
Can Azerbaycan'ın yerel (kendi
kaderine terk edilmiş ve yalnız
bırakılmış olan Nahcivan Dinî
İdaresini saymazsak) iki dinî
kurumu vardır. Kafkas Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı
ve Dinî Kurumlarla İş Üzre Devlet Komitesi Başkanlığı.
Kafkas Müslümanları Dinî
İdaresi Başkanlığı
Başkanlığını Allahşükür
Paşazade'nin yaptığı ve 1943
yılında kurulan bu kurumun
merkezinde 6 Başkan Yardımcısı ve 50 civarında çalışanı
bulunmaktadır. 22 Bölge ve
Şehir Kadısı, 18 İlmî Dinî Şûrası
Üyesinin bulunduğu Şûra'nın
başkanlığını halen Bakü Devlet
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dekanı olan Prof. Dr. Vasım
Memmedaliyev yapmakta olup,
10
Mayıs 2010 - 133
Dinî Kurumlarla İş Üzre
Devlet Komitesi Başkanlığı
Başkanlığını Hidayet Oruçov'un
yaptığı (daha önceki başkan
Prof. Dr. Rafig Aliyev idi) bu
kurum 2001 senesinde kurulmuş olup, 56 çalışanı (11'i merkez, 45'i taşra) bulunmaktadır.
Devlet Bakanlığı düzeyinde bir
statüye sahip olan bu kurum,
bütün dinlerle ilgili faaliyetleri
izler, yapacakları çalışmalara izin
verir ve kontrol eder.
Başkanlığımız bu kurum ile de
28.02.2003 tarihinde Ankara'da
19 maddelik bir protokol imzalamıştır.
Nahcivan Dinî Komite
Başkanlığı
Kendi içerisinde özerk olan ancak, dışişlerinde Azerbaycan'a
bağlı olan Nahcivan Özerk
Cumhuriyeti (NÖC) Dinî Komite Başkanı İdris Abbasov'dur.
Adıgeçen, Avrasya İslam Şûrası
Teşkilatı'nın tabii üyesi olup,
toplantılarımıza katılmaktadır.
Hizmetleri Müşavirliğine atanan
Dr. Muzaffer Şahin hâlen görevine devam etmektedir.
Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olan Nahcivan'a da Din
Hizmetleri Ataşesi atanmıştır.
01.10.2009 tarihinde görevine
başlayan Mehmet Muçhan hâlen
görevine devam etmektedir.
Bir zamanlar bu ülkede daimi
olarak görev yapan 20 civarında
görevlimiz varken, maalesef
bugün sadece bir din görevlimiz
kalmıştır.
Ramazan aylarında da 19912003 tarihleri arasında 103 din
görevlisi gönderilerek soydaşlarımıza din hizmeti sunulmaya ve
bu alandaki ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştır.
b. Eğitim Hizmetleri
Bakü Devlet Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Azeri kardeşlerimizin eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve dinî
konularda yetkin ve yetişkin görevlilerin yetiştirilmesi amacıyla,
Türkiye Diyanet Vakfı ile Bakü
Devlet Üniversitesi arasında
30.07.1992 tarihinde imzalanan
protokol gereğince, 1992-1993
eğitim-öğretim yılında Bakü
Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi açılmıştır.
Fakülte biri Arapça ağırlıklı olmak üzere Diller Bölümü, diğeri
de İslami İlimler Bölümü olmak
üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Buna uygun olarak mezunlarına
hem İlahiyat hem de Arap Dili
diploması vermektedir.
Diller bölümü eğitim ve öğretim
elemanlarının tamamı Azerbaycanlı hocalardan oluşmaktadır.
İslami İlimler Bölümünde ilk
yıllarda yeterli öğretim elemanı
bulunmadığından büyük ölçüde Türkiye'den gelen öğretim
üyeleri geçici süreyle görev yapmıştır. Bugün ise önceki yıllarda
bu Fakülteden başarıyla mezun
olup Türkiye'ye gönderilerek
İSAM bünyesinde Türkiye Diyanet Vakfı'nın desteğiyle yüksek
lisans ve doktora yapmış ve
başarıyla mezun olmuş Azerbaycan asıllı üçü bayan altısı
erkek olmak üzere toplam dokuz
öğretim elemanı bilfiil görev
yapmaktadır.
Fakültenin giderleri ve öğretim
elemanlarının maaşları Bakü
Devlet Üniversitesi ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından
birlikte karşılanmakta, ayrıca
Başkanlığımızca Sunulan
Hizmetler
a- Din Hizmetleri
Başkanlığımız, Azerbaycan'ın
bağımsızlığını elde etmesinden
sonra etkin, verimli ve kalıcı
din hizmetleri sunmak amacıyla
20.10.1992 tarihinde bir Din
Hizmetleri Müşaviri atanmıştır.
20.04.2007 tarihinde Bakü Din
Mayıs 2010 - 133
11
gündem
ülke genelinde 500 civarında da
din görevlisi görev yapmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Ali Bardakoğlu (beraberinde K.
Hakkı Kılıç) 18-23 Aralık 2004
tarihlerinde Paşazade'nin davetlisi olarak bu ülkeyi ziyaret etmiş
ve 21 Aralık 2004 tarihinde
Bakü'de iki kurum arasında dinî
alanda işbirliğini sağlamak amacıyla 14 maddelik bir protokol
imzalamıştır.
gündem
Türkiye'den gelen öğretim görevlileri ise yine Türkiye Diyanet
Vakfı tarafından desteklenmektedir. Fakülteye her yıl yaklaşık
olarak 40-50 arasında öğrenci
alınmakta, Fakültede her dönem
toplam 200 kadar öğrenci eğitim
öğretim görmektedir. Bugüne
kadar mezun olanların sayısı
yaklaşık 500'dür. İlk yıllarda bu
öğrenciler arasında Türkiye'den
gelen öğrenciler de yer almış,
daha sonra ortaya çıkan denklik
problemi yüzünden bu husus
kesintiye uğramıştır. Fakat şu
an için bu sorun ortadan kalktığından önümüzdeki dönemlerde
tekrar Türkiye'den öğrenci gelişi
mümkün gözükmektedir.
minde din dersi bulunmaması
nedeniyle mezun öğrenciler bu
kurumlarda öğretmenlik imkanı
bulamamakta, camilerde maaşlı
din görevlisi bulunmadığından
resmî imamlık-müezzinlik gibi
bir görev de yapamamaktadırlar. Bununla birlikte bazı mezun
öğrenciler çeşitli camilerde
Din Hizmetleri Müşavirliğimizin
desteğiyle fahrî olarak görev
yapmaktadırlar. Bunun dışında
mezun öğrenciler kendilerine
Azerbaycan Din Hizmetleri Kurumlar Dairesinde, diğer dinî
teşkilatlarda ve değişik özel kuruluşlarda iş imkânı aramakta ve
temin etmektedirler.
Mezun öğrencilerden başarılı
olanların imtihana tabi tutulmak
kaydıyla Türkiye'ye yüksek lisans ve doktora eğitimi yapmak
üzere yollanılmasına devam
edilmektedir. Bu kapsamda halen Türkiye'de İSAM bünyesinde
yaklaşık yirmi öğrenci bulunmaktadır. Bu husus öğrencilerimiz için önemli bir motivasyon
aracı olmaktadır.
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ile
Azerbaycan Halk Tahsil Nazırlığı arasında 1994'te imzalanan
protokol gereğince açılan ve
1994-1995 eğitim-öğretim yılında faaliyete geçen Bakü Türk
Lisesi'nin öğrenim yılı 7 sene
olup, 500 civarında öğrencisi
ve başarılı eğitim kadrosuyla
Azerbaycan'da haklı bir yer edinen önemli bir eğitim kurumu
olmuştur.
Genelde mezun öğrencilerin
resmî anlamda iş bulma sorunu
vardır. Azerbaycan orta eğiti12
Mayıs 2010 - 133
Bakü Türk Lisesi
c. Yayın Hizmetleri
Azeri Kardeşlerimizin Dinî Yayın
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 1991 senesinden bugüne
kadar başta Kur'an-ı Kerim
olmak üzere (başlangıçta kril
harfleriyle daha sonraları Latin
harfleriyle basılmış) Siyer-i Nebi,
Kur'an Okumaya Giriş, Resimlerle Namaz Hocası, Hatemu'lEnbiya, Cep İlmihali, Ateizm ve
Eleştirisi, İslamda Haramlar ve
Büyük Günahlar, Alkollü İçkilerSigara ve Diğerleri, Mutluluk
Yolu İslam, Özet Olarak İslam,
İslam İnanç Esasları Akaid,
İnananların Güç Kaynağı Dua,
Temel Dini Bilgiler, Öğreniyorum
Serisi, Çeşitli Çocuk Hikayeleri,
Dergiler ve Diyanet Takvimi
vb.den bir milyondan fazla dinî
yayın gönderilmiştir.
d. İnsani ve Sosyal
Yardımlar
Çeşitli zamanlarda 250 ton civarında ilaç ve gıda maddesi gönderilmiş, etleri ve yan ürünleri
ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak
üzere mahallinde 10.254 adet
Vekalet Yoluyla kurban kestirilmiştir.
e. Yaptırılan Camiler
Azeri soydaşlarımızın dine olan
70 yıllık özlemlerini ve biz kardeşlerinden beklentilerini gider-
gündem
mek, ihtiyaç duydukları uygun
mekanlarda ibadet edebilmelerini sağlamak amacıyla; Bakü
Şehitlik Camii, Nahcivan Kazım
Karabekir Camii, Bakü İlahiyat
Camii, Karaçukur Camii, Yevlak
Çorumlular Camii, Mehtabad
Camii, Leki Camii, Kusar Mustafa Kazdal Camii temelden inşa
edilmiş, Kuba mescidi, Tazepir
Camii ve Kompleksi vb.nin tamiratlarına yardımcı olunmuş, tam
donanımlı bir matbaa hediye
edilmiş ve bazı görevlilere de
yardımda bulunulmuştur.
f. Kardeş Şehir Projesi
Azeri kardeşlerimizin bazı ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla
diğer ülkelerde de olduğu gibi
yapılan eşleştirme sonunda;
Konya Müftülüğü ile Selçuklu Müftülüğü-Bakü, MeramSumgayıt, Karatay-Gence,
Akşehir-Saatli, Beyşehir-Şeki,
Çumra-Zagatala, Ilgın-Balaken,
Ereğli-Haçmaz, SeydişehirAğdaş ve Kulu-Kuba ile Kardeş
şehir olarak eşleştirilerek bu
yerleşim yerlerinin dinî alandaki
acil ihtiyaçlarının karşılanmasına
çalışılmış ve hâlen de çalışılmaya devam edilmektedir.
g. Heyetler
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Ali Bardakoğlu, 18-23 Aralık
2004 tarihlerinde bu ülkeye resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş,
başta Cumhurbaşkanı Sayın
İlham Aliyev olmak üzere Parlamento Başkanı Murtuz Askerov,
Başbakan (o tarihlerde yurtdışında olduğundan) 1. Yardımcısı
Abbas Abbasov, Milli Eğitim
Bakanı Mısır Merdanov ve Bakü
Devlet Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Abel Muharremov ile
resmi görüşmeler gerçekleştirmiştir. Çeşitli tarihlerde Başkan
Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet
Görmez, Prof. Dr. Muhammed
Şevki Aydın, Prof. Dr. İzzet Er
ile Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ali Dere de bazı
etkinliklere katılmak amacıyla
bu ülkeyi ziyaret etmişlerdir.
Azerbaycan Dinî İdaresi Başkanı
Allahşükür Paşazade, Avrasya
İslam Şurası Teşkilatı'nın tabii
üyesi sıfatıyla bugüne kadar
7 defa düzenlenen şura toplantılarına (yardımcısı Selman
Musaev'le birlikte) istisnasız
katılmış, ayrıca Başkanlığımızın
özel davetlerine de icabet etmiştir. Kendisi, 12-15 Mayıs 2009
tarihlerinde İstanbul'da toplanan
Vll. Avrasya İslam Şurası'nda da
icra kurulu üyeliğine seçilmiştir.
Dinî Kurumlarla İş Üzre Devlet
Komitesi'nin ilk başkanı Prof. Dr.
Rafig Aliyev ile şimdiki başkan
Hidayet Oruçov da çeşitli tarihlerde Başkanlığımızın davetlisi
olarak ülkemize gelmiş ve kendi
alanlarıyla ilgili temaslarda bulunmuşlardır.
isteyen kardeşlerimiz huzurla
ibadetlerini yapsınlar diye yaptık. Dünya var olduğu sürece
bu camiler mahzun kalmasın,
kapılarına kilit vurulmasın, hep
cemaatle dolup taşsın, minarelerinden ezan, mihrabından
Kur'an ve minberinden nasihat
ve salat-ü selam kıyamete kadar
eksik olmasın, Dağlık Karabağda en kısa zamanda işgalden
kurtularak mahzun ve mağdur
Azeri kardeşlerimiz hakettikleri
huzur ve mutluluğa ersin, diye
gönlümüz arzu ediyor. İnşallah
Cenab-ı Hak bu arzumuzu en
kısa zamanda gerçekleştirir.
Azerbaycan'a canımızdan ve
özümüzden gelen yardımlarla
diğer ülkelerin imrendiği, gıptayla baktıkları birer inci misali
güzel camiler yaptık ve armağan
ettik. Bunu yaparken Azeri kardeşlerimizden hiç bir şey beklemedik, rızayı bari için yaptık,
Allah rızası için, ibadet etmek
Mayıs 2010 - 133
13
"Bir Küleg Şehri"
Bakü
Yavuz Bülent Bakiler
19. asrın sonlarında Bakü, 4.000 haneli, 11 camili bir şehirmiş. Bakü'nün 12 matbaasında beş gazete basılıyormuş.
Bugünün Bakü'süyle dünün Bakü'sünü mukayese etmek artık mümkün değil. Eski Bakü'nün umumiyetle tek katlı veya
iki katlı; ama düz damlı yani çatısız evlerinden, günümüze
çıkanlar parmakla sayılacak kadar az.
Bakü, Azerbaycan
Cumhuriyeti'nin başşehri.
Bakü'yü ilk defa 1980 yılında
gördüm… Azerbaycan Türkleri, "Bakü, bir küleg şehridir!"
diyorlar. Küleg Azerbaycan
Türkçesinde "rüzgâr" demektir. Bir rivayete göre Bakü adı,
"Bad" ve "Kube" kelimelerinin
birleşmesinden meydana gelmiş.
Farsça olan bad, rüzgâr; kube
ise döğen demektir. Badkube:
Rüzgârın estiği veya rüzgârın
dövdüğü yer anlamında bir tamlama. Badkube zamanla, Bakü
şekline dönüşmüş. Öyle veya
14
Mayıs 2010 - 133
böyle, Bakü gerçekten rüzgârlı
zamanlar içinde bir şehir. Hazar
Denizi'nin kıyılarını güzelleştiren
bir başşehir. Önceleri geniş, düz
ve bereketli topraklar üzerine
kurulan Bakü, zamanla yükseklere doğru da tırmanarak, Hazar
Denizi'ne tepelerden de bakmaya başlamış.
Bakü'de dün ve bugün yani eski
ve yeni yan yana, omuz omuza.
Bakü'de denizle toprak kucak
kucağa. Bakü aynı zamanda,
martı sesleriyle, günün 24 saatinde çalışıp duran petrol kuyularıyla da içli dışlı bir şehir.
Hazar Denizi'nin kıyı şeridinin
uzunluğu tam 800 km. Bakü bu
kıyı şeridinin bir kısmına sere
serpe uzanıp yatan güzellikler
dünyası. Onu, İzmir'e benzetenler de var. Zaten Bakü, İzmir'le
kardeş şehir. Eski resimler ve
gravürler, çok eski yıllarda
Bakü'nün surlarla çevrili olduğunu gösteriyor. Şimdi o eski
surlardan ayakta kalanlar yüz
metre bile değil.
19. asrın sonlarında Bakü, 4.000
haneli, 11 camili bir şehirmiş.
Bakü'nün 12 matbaasında beş
gazete basılıyormuş. Bugünün
Bakü'süyle dünün Bakü'sünü
mukayese etmek artık mümkün
değil. Eski Bakü'nün umumiyetle
tek katlı veya iki katlı; ama düz
damlı yani çatısız evlerinden,
günümüze çıkanlar parmakla
sayılacak kadar az. Petrol
kuyularının açılmasıyla
birlikte
zenginleşmeye başlayan şehirde, Avrupa'nın Barok ve Gotik
mimarisine uygun taş binalar
yükselmeye başlamış. Geniş
caddeler boyunca uzayan, 5-6
katlı o taş binaların ön cephelerinde veya kapı kenarlarında
şöyle açıklamalar var:
"Yazar, Mimar Celal Ali Oğlu
Paşayev, 1908-1978 yıllarında
bu evde yaşamıştır!"
"Neft sanayinin teşkilatçısı Prof.
Enver Nezeroğlu, 1962-1992
yılları arasında bu evde yaşamıştır."
"Azerbaycan mülkî aviasının
(hava yollarının) görkemli teşkilatçısı emekdar tayyareci Nureddin Medidoğlu burada yaşamıştır. (1910-1961)"
Bakü'de pek çok evin kapı alınlarında, böyle levhaların
bulunduğunu
bana söylediler. Ne güzel! Ne
Güzel! Ne Güzel! Bu arada şehirdeki ev müzelerinden de kısaca
bahsetmeliyim; Azerbaycan'da
sanat ve siyaset dünyasının
önde gelen kişileri vefat ettiklerinde, doğup büyüdükleri
ve oturdukları evler müze
hâline getirilmiş. Bunlara "Ev
müzesi" diyorlar. Bakü'nün ev
müzelerinden ben sadece dördünü gezip gördüm.
Üzeyir Hacıbeyli'nin
Ev Müzesi,
Hophopnâme
şâiri Mirze Elekber Sâbir'in Ev
Müzesi; şair ve
tiyatro yazarı
Hüseyin Cavid'in
Ev Müzesi ve
Mayıs 2010 - 133
15
gündem
Azerbaycan, kitap ve kütüphane bakımından zengin bir ülke. Ülke genelinde kütüphane sayısı 4.000 civarındadır. Bir mukayese yapmak için belirtmek istiyorum:
Türkiye'deki kütüphane sayımız ise 2.000'e yaklaşmaktadır. Bakü'de ilk kütüphane,
1923 yılında kurulmuş: Mirze Feteli Axundov Kütüphanesi. Bu Kütüphanedeki kitap ve belge sayısı 3.500.000 civarındadır. Ankara'daki Milli Kütüphanemizde ise,
1.500.000 civarında kitap ve belge var. Devlet yetkilileri, dünya edebiyatından 250
klasik eseri yazıldıkları dillerden Azerbaycan Türkçesine çevirerek kütüphanelerine
kazandırmışlardır.
gündem
Azerbaycan'da sanat ve
siyaset dünyasının önde
gelen kişileri vefat ettiklerinde, doğup büyüdükleri
ve oturdukları evler müze
hâline getirilmiş. Bunlara
"Ev müzesi" diyorlar.
Azerbaycan'ın Mehmed Emin
Rasulzâde'den sonra ikinci
Cumhurbaşkanı olan Neriman
Neriman'ın Ev Müzesi…
Üzeyir Hacıbeyli, bütün Türk
Dünyasının dahi müzisyenlerinden biri. Bizde opera ve operet
sanatının bir numaralı yıldız ismi
Üzeyir Hacıbeyli'dir. Üzeyir Hacıbeyli, 1885-1984 yılları arasında
yaşadı. 22 yaşında iken Leyla
ve Mecnun operasını besteledi.
Şeyh Senan, Rüstem ve Söhrab,
Şah Abbas ve Hurşidbanu, Aslı
ve Krem, Harun ve Leyla , Er
ve Arvad, O Olmasın Bu Olsun,
Arşın Mal Alan Koroğlu, Firuze
gibi opera ve operetlerine imza
attı. Bunlardan Arşın Mal Alan
opereti 67 ülkenin diline çevrildi.
100'den fazla tiyatro sahnesinde
oynandı. Dört defa tv programı hâline getirildi. Arşın Mal
Alan, birçok ülkede olduğu gibi
Türkiye'de de sahnelendi. Üzeyir
Hacıbeyli, Azerbaycan'da büyük
bestakârların ve musikişinasların yetişmesinde de unutulmaz
hizmetler verdi. 800'den fazla
halk türküsünü notaya aldı.
Azerbaycan Halk Türküsünün
esasları isimli kitabı, dün olduğu gibi bugün de Azerbaycan
musiki dünyasına ışık tutuyor.
Türkiye'de, binlerce defa büyük
16
Mayıs 2010 - 133
bir zevkle ve heyecanla okuduğumuz, daha binlerce defa okuyacağımız o güzelim:
"Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk
bayrağına
Ah diyerdin hiç ölmezdim düşebilsem toprağına."
Türküsünün bestesi, Üzeyir
Hacıbeyli tarafından yapılmıştır.
Güfte, Azerbaycan asıllı şâir
Ahmed Cevad'a ait.
Bakü'de, eski bir sokak içinde,
Üzeyir Hacıbeyli'nin tam 27 yıl
oturduğu iki katlı bir ev, şimdi
müze olarak kullanılıyor. Dâhi
bestekârın kullandığı bütün eşyalar (çalışma masası, kitaplığı,
piyanosu, kemanı, oturma odasından yatak odasına kadar…)
koruma altında ve günün belirli
saatlerinde ziyaretçilere açık
hâlde. Müze'nin şeref defterinde, bazı ziyaretçilerin hissiyatı
gülümsüyor. Benim yazdıklarım
da şöyle:
"Üzeyir Hacıbey, sadece sevgili Azerbaycan'ın,
Aziz Azerbaycan'ın, kardeş
Azerbaycan'ın değil, aynı zamanda Türkiye'nin de büyük
iftihar kaynaklarındandır. Büyük
milletler, büyük sanatkârlar
yetiştiriyor. Büyük sanatkârlar
da, milletlerin yüzünü ağartıyor.
Üzeyir Bey, milletimizin yüzünü
ağartan ve bizleri yücelten büyük bir sanatkârdır."
Azerbaycan'da gördüğüm dördüncü ev müzesi, meşhur hiciv
şâiri Mirze Elekber Sâbir'in Şa-
mahı şehrindeki mütevazı evi
oldu.
Mirze Elekber Sâbir, Azerbaycan
edebiyatının en güçlü hiciv şairlerinden biri. Şamahı'da fakir
bir ailenin çocuğu olarak doğdu
(1862). Babası ticaretle uğraşıyordu. Oğlunu da, kendisine
yardımcı olması için ilk mektepten sonra okutmadı. Sâbir,
küçük yaşlardan itibâren şiir
yazmaya ve nükteli konuşmaya
başladı. Yazdığı şiirler ilgiyle karşılandı. Hayatını kazanmak için
kuyruk yağından sabun yapıp
sattı. Yoksulluk çekerek yaşadı.
Kazandıkları, sekiz kız çocuğunun geçimine zor yetiyordu.
Sağlığında nice ehl-i hünerin
Bir tutam tuz bile yokdur aşına,
Öldürürler onu önce açlıkdan
Sonra bir türbe yaparlar başına!
Bakü, dünyanın en önemli petrol
merkezlerinden biri. Bu konuda
bize bilgi veren Rus asıllı bir
yetkili dedi ki:
Hazar Denizi'nin dibi hava gazı
bakımından da çok zengin.
O kadar ki, denizin 84 metre
derinliğinde kendiliğinden fokurdayan hava gazı yataklarının
kabarcıkları denizin yüzüne
kadar çıkabilmektedir. Hazar
Denizi dibinden elde edilen hava
gazları, 30 metre derinlikten
geçirilen büyük borularla ana
depolarda biriktirilmekte, sonra
bütün Azerbaycan'ın gaz yakıt
ihtiyacının % 90 kadarı Hazar
Denizi'nden karşılanmaktadır.
Bakü'nün Apşeron yarımadasında, yer yer hem ham petrol
kendiliğinden toprak üstüne
kadar çıkmakta, hem de şurada burada yeryüzüne fışkıran
hava gazı kendiliğinden
tutuşup durmaktadır. Bakü'de Ateşgâh
Bölgesi'nde, asırlardan
beri yanıp duran gaz
ocakları, şehre bir kutsiyet de kazandırmıştır:
Hindistan halkının ateşe
tapanları 17. ve 18. yüzyıllarda Bakü'yü kutsal
bir şehir bilmişler. O
kadar ki, Hindistan'dan
Bakü'ye gelen bazı
ateşperestler, alevlerin yükselip alçaldığı
Ateşgâh Bölgesi'nde,
taştan küçük odalar
yaparak oralarda kal-
Azerbaycan, kitap ve kütüphane bakımından zengin bir ülke.
Ülke genelinde kütüphane sayısı
4.000 civarındadır. Bir mukayese yapmak için belirtmek istiyorum: Türkiye'deki kütüphane
sayımız ise 2.000'e yaklaşmaktadır. Bakü'de ilk kütüphane,
1923 yılında kurulmuş: Mirze
Feteli Axundov Kütüphanesi. Bu
Kütüphanedeki kitap ve belge
sayısı 3.500.000 civarındadır.
Ankara'daki Milli Kütüphanemizde ise, 1.500.000 civarında
kitap ve belge var. Devlet yetkilileri, dünya edebiyatından
250 klasik eseri yazıldıkları
dillerden Azerbaycan Türkçesine çevirerek kütüphanelerine
kazandırmışlardır.
Mayıs 2010 - 133
17
gündem
mışlar. Günün belirli saatlerinde,
alevlere tapınmaya başlamışlar. Hindistan ateşperestlerinin
Ateşgâh Bölgesi'nde 15 kadar
hücreleri var. Şimdi o taş hücreler, geniş bir bahçe içerisinde
asırlardan beri, o gaz ocaklarının
alevden dilleri, gökyüzünü yalamaya devam ediyor. Fakat ateşperestlerin taş hücreleri şimdilik
bomboş.
Download