indirmek için tıklayınız

advertisement
KÜRESEL ISINMA VE
TÜRK‹YE’YE ETK‹LER‹
Haz›rlayan:
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
B‹LGE ADAMLAR KURULU
‹stanbul / 2009
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
RAPOR NO:18
© 2009, bu kitab›n yay›n
haklar› B‹LGESAM’a aittir.
Adres: B‹LGESAM
Celila¤a ‹fl Merkezi Kat:9
Daire:36 Mecidiyeköy / ‹stanbul
Tel.: 0212 217 65 91 - 0212 217 65 92
Faks: 0212 217 65 93
[email protected]
www.bilgesam.org
2
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
SUNUfi
Türk tarihi incelendi¤inde geçmiflteki baflar›lar›n arkas›nda iyi yetiflmifl bilge
adamlar›n bulundu¤u görülmektedir. Ancak günümüzde olaylar›n çok boyutlu olarak
geliflmesi ve sorunlar›n karmafl›klaflmas›, birkaç bilge kiflinin veya ayd›n›n geliflmeleri
zaman›nda ve do¤ru olarak alg›lanmas›n› ve alternatif politikalar üretebilmesi
zorlaflmaktad›r. Geliflmelerin yak›ndan takip edilmesi, gelecekle ilgili gerçekci
öngörülerin yap›labilmesi ve do¤ru politikalar üretilebilmesi için farkl› disiplinlere
ve görüfllere sahip bilge adamlar ile genç ve dinamik araflt›rmac›lar›n, esnek
organizasyonlar içinde sinerji sa¤layacak flekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir.
Dünya’daki ve yurt içindeki geliflmeleri takip ederek gelece¤e yönelik öngörülerde
bulunmak; Türkiye’nin ikili ve çok tarafl› uluslararas› iliflkilerine ve güvenlik
stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel
problemlerine yönelik bilimsel araflt›rmalar yapmak; karar al›c›lara milli menfaatler
do¤rultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar
sunmak maksad›yla Bilge Adamlar Stratejik Araflt›rmalar Merkezi (B‹LGESAM)
kurulmufltur. B‹LGESAM’›n vizyonu, amac›, hedefleri, çal›flma yöntemi, temel
nitelikleri ve teflkilat› http://www.bilgesam.org/tr web sitesindeki sunulmaktad›r.
B‹LGESAM gelecekte dünyay› ve Türkiye’yi derinden etkileyebilecek Küresel
›s›nma konusunda bir rapor haz›rlanmas›na karar vermifltir. Kocaeli Üniversitesi
ö¤retim üyesi Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER taraf›ndan haz›rlanan “Küresel Is›nma ve
Türkiye’ye Etkileri” bafll›kl› rapor Bilge Adamlar Kurulu’nun 7 May›s 2009 tarihinde
yapt›¤› toplant›da görüflülmüfltür. Görüflmelerde ortaya konan görüfl ve öneriler
do¤rultusunda rapor gelifltirilmifltir.
3
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Raporun amac›; küresel ›s›nma konusuna dikkat çekmek, küresel ›s›nmayla
ilgili farkl› görüflleri incelemek, Küresel ›s›nman›n dünyaya ve özellikle Türkiye’ye
etkilerini de¤erlendirmek, al›nmas› gereken önlemlere ›fl›k tutmakt›r. Raporun
kamuoyu taraf›ndan kolayca alg›lanabilmesi için anlafl›labilirlik ve basitlik ilkesine
uyulmufltur.
Raporun küresel ›s›nma konusunda kamuoyunu ayd›nlatmaya ve gerekli
önlemlerin al›nmas› için ilgilileri teflvik etmeye katk› sa¤lamas›n› diler, raporu
haz›rlayan Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER’e, Baflkan E Oramiral Salim DERV‹fiO⁄LU
ile Bilge Adamlar Kurulu üyelerine ve destek sa¤layan B‹LGESAM personeline
teflekkür ederim.
Dr. Atilla SANDIKLI
B‹LGESAM Baflkan›
4
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
B‹LGESAM
B‹LGE ADAMLAR KURULU
E. Oramiral Salim DERV‹fiO⁄LU (Baflkan)
E. Bakan/Büyükelçi ‹lter TÜRKMEN
E. Bakan/Vali Kutlu AKTAfi
E. Orgeneral Oktar ATAMAN
E. Koramiral Sabahattin ERG‹N
Onursal Yarg›tay Baflkan› Prof.Dr. Sami SELÇUK
D›fliflleri Bakanl›¤› Eski Müsteflar› E. Büyükelçi Özdem SANBERK
M‹T Eski Müsteflar› E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL
Devlet Planlama Teflkilat› Eski Müsteflar› Prof.Dr. Orhan GÜVENEN
E. Büyükelçi Güner ÖZTEK
E. Büyükelçi Yaman Baflkut
Prof.Dr. Nur VERG‹N
Prof.Dr. ‹lter TURAN
Prof.Dr. Ersin ONULDURAN
Prof.Dr. Ali KARAOSMANO⁄LU
Prof.Dr. Çelik KURDO⁄LU
5
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Son yıllarda tüm dünyanın dikkatinin üzerinde odaklandı¤ı uluslararası sorunların
baflında küresel ısınma gelmektedir. Bu çerçevede herkes tarafından cevabı aranan
sorular flunlardır: Gerçekten iddia edildi¤i gibi dünyada küresel ısınma mı
yaflanmaktadır? E¤er küresel ısınma gerçek ise bunun nedenleri nelerdir? ‹nsan
faaliyetleri küresel ısınmada ne ölçüde rol oynamaktadır? Küresel ısınma dünya
genelinde ne tip de¤iflikliklere neden olacaktır? Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma
nedeniyle dünya iklimi önemli ölçüde farklılaflacak mıdır? ‹nsanlık küresel ısınmaya
uyum sa¤layabilir mi? Küresel ısınmanın önlenmesi veya yavafllatılması mümkünmüdür?
Tüm bu soruların herkes tarafından kabul gören kolay cevapları yok. Daha
do¤rusu spesifik olarak klimatoloji (iklim bilimi) alanında çalıflan bilim adamları
arasında bile küresel ısınmanın varlı¤ı, nedenleri ve yarataca¤ı sonuçlar konusunda
konsensüs sa¤lanabilmifl de¤il. Dünyanın iklim sisteminin son derece karmaflık
olması, insan faaliyetlerinin iklim üzerindeki etkilerinin yelpazesinin zaman içerisinde
genifllemesi, küresel ısınma ve iklim de¤iflikli¤i tartıflmalarını canlı tutmaktadır.
Ancak flurası kesindir ki, küresel ısınma günümüzde hemen herkesi ilgilendiren
bir sorun haline gelmifltir. Bu konuda en yo¤un tartıflma insan faaliyetlerinin küresel
ısınmada rolünün bulunup bulunmadı¤ı konusunda yaflanmaktadır. ‹nsan
faaliyetlerinin küresel ısınmayı etkiledi¤i görüflü genel kabul görmekle birlikte, bazı
bilim adamları bunun abartıldı¤ı görüflündedir. Örne¤in Marcel Leroux, küresel
ısınmayı tüm boyutlarıyla inceledi¤i Global Warming - Myth or Reality adlı eserinde
küresel ısınmanın kocaman bir efsane oldu¤unu iddia etmektedir.
6
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Leroux’a göre, küresel ısınmanın sebebi olarak ileri sürülen sera etkisi yeryüzü
ikliminin bizatihi kendisidir. Bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da sera etkisi,
ısınma veya so¤uma fleklinde devam edecektir. Leroux, insan faaliyetlerinin küresel
ısınmayı etkiledi¤i görüflüne katılmamaktadır. 1
Buna karflılık bilim adamlarının büyük ço¤unlu¤u küresel ısınmanın yadsınmaz
2
bir gerçek oldu¤u ve temelinde de insan faaliyetlerinin bulundu¤u görüflündedir.
Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin 2600 sayfalık arafltırmasına göre 20.
yüzyıl içinde yeryüzü sıcaklı¤ında ortalama 0,6 derece artıfl kaydedilmifl, deniz
seviyesi 20 cm yükselmifltir. Rapora göre, 2100 yılında ortalama sıcaklık geliflmelere
ba¤lı olarak 1.4 ile 5,8 derece arasında artacaktır. Deniz seviyesindeki yükselmenin
3
ise 2100 yılında 20 ila 100 cm arasında gerçekleflmesi öngörülmektedir. Ayrıca
gelecekte küresel ısınma nedeniyle hava tahmini yapmak güçleflecek; kasırga, tayfun,
siklon, El-Nino gibi ola¤anüstü tabiat olaylarında ve kuraklıkta artıfl görülecektir.
Bu çalıflmanın amacı, küresel ısınma ve iklim de¤iflikli¤i konusunda fiili durumun
analizini yapmak, küresel ısınmanın dünya ve Türkiye üzerindeki etkilerini ortaya
koymaktır. Çalıflmada ayrıca belirtileri ortaya çıkmıfl olan küresel ısınmaya uyum
sa¤lama, küresel ısınmayı yavafllatma veya tamamen önlemenin mümkün olup
olmadı¤ı sorularına cevap aranacaktır. Küresel ısınma nedeniyle gelecekte dünya
ikliminde sürpriz de¤ifliklikler yaflanması güçlü bir ihtimal olarak varlı¤ını
korumaktadır. Bu çerçevede gelecekte okyanus akıntılarının de¤iflikli¤e u¤raması
nedeniyle kıfl aylarının Avrupa kıtasında dondurucu derecede so¤uk olması, Amazon
ormanlarının tahribi ve okyanusların ısınmasından dolayı dev boyutlarda metan
gazının atmosfere salınması küresel ısınmanın sürprizleri olabilecektir.
1
Marcel Leroux, Global Warming- Myth or Reality, Praxis Publishing / Springer Verlag, Berlin, 2005, s. 475
Bu konuda tartıflmayı bafllatan eserlerin baflında flu kitap gelmektedir: Dean Edwin Abrahamson, The Challenge of Global
Warming, Island Press, Washington, 1989.
3
Bakınız: ICPP, Climate Change 2001- The Scientific Basic Contribution of Working Group I to the Third
Assessment Report of the International Panel on Climate Change, Cambridge University Press, London, 2001.,
2
7
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Küresel Is›nma Nedir? Sebepleri Nelerdir?
‹çinde bulundu¤umuz zaman diliminde mevsimlerin karakteristik özelliklerini
yitirmesi, okyanus seviyesinde kaydedilen yükselmeler, kuraklık, çölleflme, seller,
hortumlar, kasırgalar ve bazı canlı türlerinin ortadan kalkması gibi olaylar nedeniyle
genifl kitlelerin dikkati küresel ısınma üzerinde yo¤unlaflmıfltır. Küresel ısınmanın
günlük hayat üzerindeki etkilerini gösteren olaylar aynı zamanda çözüm arayıflı ve
bilinçlenmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede küresel ısınma ile mücadele
için yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde eylem planları hazırlıkları yapılmıfl; topyekün
mücadele yönteminin gerekli oldu¤u görüflünden hareketle Birleflmifl Milletler ‹klim
De¤ifliklifli Çerçeve Sözleflmesi ve Kyoto Protokolü örneklerinde oldu¤u gibi uluslararası
antlaflmalar imzalanmıfltır.
Küresel ısınmanın teknik niteli¤i itibariyle tanımını yapmadan önce sera etkisi
ve atmosfer üzerinde durmak gerekmektedir. Atmosfer; dünya ikliminin flekillenmesini
sa¤layan ve dünyanın etrafını çevreleyen ortalama kalınlı¤ı 10 bin kilometreye kadar
uzanabilen gaz kütlesidir. Atmosfer, birbirinden farklı kimyasal özelliklere ve sıcaklık
profillerine sahip tabakalardan oluflmaktadır. Bu tabakalar yerçekimi etkisiyle iç içe
küreler görünümü taflımaktadır. Atmosfer; güneflten gelen zararlı ıflınların tutulmasının
yanında içerisindeki hava akımları sayesinde gündüz olan kesimlerin aflırı sıcak hale
gelmesini ve gece olan yerlerin aflırı so¤umasını engellemektedir. Atmosfer ayrıca
uzaydan gelen göktafllarının parçalanmasını sa¤layarak dünyayı tehlikeden koruma
ifllevi görmektedir.
Atmosferin bilefliminde azot (% 78), oksijen (% 21), karbondioksit, su buharı,
metan, argon, neon ve hidrojen gibi gazlar (% 1) yer almaktadır. Gazlar atmosferin
deniz seviyesinden itibaren yaklaflık 1000 km yukarıya kadar olan katmanlarında
yo¤unlaflmaktadır. Bununla birlikte, atmosferdeki toplam gaz konsantrasyonunun
% 99’dan fazlası yer yüzeyinden itibaren ilk 40 km’lik tabakalarda yer almaktadır.
Atmosferi oluflturan katmanların yo¤unlukları ve bileflimleri birbirinden farklıdır.
8
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Atmosferin katmanlarını sıralamak gerekirse yer yüzeyinden itibaren yaklaflık
10-15 km’ye kadar uzanabilen sıcaklı¤ın hızlı ve düzgün azaldı¤ı ilk tabakaya
Troposfer adı verilmektedir. Bu tabakada sıcaklık yerden itibaren yükseldikçe her
kilometrede yaklaflık 6 derece azalmakta en üs sınırda –50 ila –60 dereceye
ulaflmaktadır. Atmosferi oluflturan gazların % 75’i Troposferde bulunmaktadır. Keza
atmosferdeki su buharının afla¤ı yukarı tamamı da bu tabakada bulunmakta, miktarı
enlemlere göre de¤ifliklik göstermektedir. Yerküreyi etkileyen tüm hava olayları da
Troposfer tabakada meydana gelmektedir.
Troposferden sonra gelen yerküreden itibaren 15 ila 50 km arasında uzanan
tabakaya Stratosfer adı verilmektedir. Bu tabakada sıcaklık yeryüzünden itibaren
yükseldikçe artıfl göstermektedir. Stratosfer tabakasının üstünde yerküreden
itibaren 50 ila 100 kilometreler arasında sıcaklı¤ın tekrar azaldı¤ı Mezosfer
tabaka yer almaktadır. Mezosfer tabakada ozon ve az miktarda su buharı
bulunmaktadır. Bu tabakanın üzerinde yerden 100 ile 300 km
9
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
arasında Termosfer tabaka gelmektedir. Bu tabakada sıcaklık 1100 ila 1650 derece
arasında de¤iflmektedir. Güneflten dünyaya gelen ıflınların emilmesinden dolayı bu
tabakada sıcaklık de¤erleri yüksektir. Atmosferin en dıfl bölümünü oluflturan tabakaya
ise Ekzosfer adı verilmektedir. Bu tabaka, dünya atmosferi ile uzay arasında geçifl
bölgesini oluflturmakta ve dıfl sınırı 10 000 km’ye kadar uzanmaktadır.
Dünya yüzeyinin sıcaklı¤ını güneflten dünyaya gelen ıflınlardan geri yansıyanların
bir bölümünün atmosferde tutulması belirlemektedir. Güneflten gelen kısa dalgalı
ıflınların % 51’i yeryüzü tarafından tutulmakta ve dünya bu enerji ile ısınmaktadır.
Güneflten gelen enerjinin bir kısmı ise yeryüzüne hiç ulaflmadan atmosferden geri
dönmektedir. Yeryüzüne ulaflan enerjinin bir bölümü, karalar ve denizler tarafından
absorbe edilirken, bir bölümü uzun dalgalı ıflınlar halinde atmosfere yansımaktadır.
Bu flekilde atmosfere gönderilen enerji kısmî olarak atmosferde sera gazları tarafından
tutulmaktadır. Bu olaya sera etkisi adı verilmekte ve dünyada var olan iklim buna
dayanmaktadır. Bir baflka ifadeyle sera etkisi, güneflten gelen ıflınların bir bölümünün
dünyadan yansıdıktan sonra atmosferin dıflına çıkmasının engellenmesi sonucu
dünyanın ortalama sıcaklı¤ının yaflamı mümkün kılan sınırlar içerisinde tutulması
demektir. 4
4
Atmosfer ve sera etkisi hakkında daha genifl bilgi için bakınız. Robert G. Watts, Global Warming and the Future of the
Earth, Morgan & Claypool Publisher, University of Colorado, 2007, s. 7-41.
10
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Sera etkisi dünyada canlı hayatının varlı¤ı için son derece önemlidir. Dünyadaki
sıcaklık seviyesi, sera etkisi dıflında günefle uzaklık, gezegenin büyüklü¤ü, atmosferin
yapısı ve atmosferde bulunan gazların niteli¤ine ba¤lı olarak flekillenmektedir.
Örne¤in Mars gezegeni dünyadan daha küçüktür. Bu gezegenin atmosferi de dünya
atmosferinin yüzde birinden daha incedir. Mars gezegeninin atmosferinde ço¤unlukla
karbondioksit gazı bulunmaktadır. Mars gezegeninde ortalama sıcaklık –50 derecedir.
Buna karflılık Venüs gezegeni dünya ile yaklaflık aynı büyüklüktedir, ancak atmosferi
daha genifltir. Venüs atmosferinin % 96’sını karbondioksit gazı oluflturmaktadır.
Yüksek seviyede karbondioksit sera etkisi nedeniyle ısınmaya neden oldu¤u için
Venüs gezegeni yüzeyinde ortalama sıcaklık 460 derecedir. 5
Bu örneklerden de görülece¤i gibi dünyada ortalama sıcaklı¤ı belirleyen günefle
uzaklık, atmosferin kalınlı¤ı ve sera etkisidir. E¤er sera etkisi olmasaydı dünyada
bugünkü seviyede hayat sürdürmek son derece güç olacaktı. Zira dünyada ortalama
6
sıcaklı¤ın 15 derece civarında olması sera etkisinden kaynaklanmaktadır. Aksi
taktirde ortalama sıcaklık –18 olacak ve yeryüzündeki hayat bundan olumsuz yönde
7
etkilenecekti.
Dünya iklimindeki sera etkisi temelde atmosferdeki sudan kaynaklanmaktadır.
Toplam sera etkisinin % 85’i su buharı, % 12’si küçük su moleküllerine dayanmaktadır.
Su buharı, okyanuslar, denizler, göller ve akarsulardaki buharlaflma sonucu
oluflmaktadır. Sera etkisinde gazların katkısı yüzde olarak son derece düflüktür.
Bununla birlikte atmosferde sera etkisi yapan gaz oranının nispi olarak da olsa artması
yeryüzünde ortalama sıcaklı¤ı yükseltmekte, bir baflka ifadeyle küresel ısınmaya
neden olmaktadır.
Teknik terimle ifade etmek gerekirse küresel ısınma; insan faaliyetleri sonucunda
atmosferde sera gazlarının artması neticesinde, yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ile
5
Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University Press, New York, 2004, s. 6.
Sera etkisi olmasaydı dünyadaki ortalama sıcaklık bugünkünden 33 derece daha düflük olacaktı. Bunun anlamı dünyanın bir
kutuptan ötekine buzlarla kaplı olması demektir. Daha fazla bilgi için bakınız: Ahmet Atalık, “Küresel Isınma, Su Kaynakları
ve Tarım Üzerine Etkileri”, Küresel Isınma Raporu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ‹stanbul flubesi, ‹stanbul, 2007.
7
Joe Buchdal and et all, Global Warming, Manchester Metropolitan University, Manchester, 2002, s.4
6
11
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
yeryüzü sıcaklı¤ının yapay olarak yükselmesi demektir. Küresel iklim de¤iflimi ise
küresel ısınmaya ba¤lı olarak ya¤ıfl, nem, hava hareketleri ve kuraklık gibi iklim
ö¤elerinde görülen de¤iflikliklerdir.
Atmosferde bulunan sera gazları tıpkı seranın çatısını kaplayan cam gibi ifllev
görmektedirler. Bir baflka ifadeyle, sera gazları günefl ıflınlarının büyük bir kısmının
yeryüzüne intikalini engellememekte, ancak yeryüzünden yansıyan ıflınların atmosfere
geçmesine mani olmaktadır. Sera gazları, yeryüzünden yükselen ısı dalgalarının bir
kısmını tutar, bir kısmını yeryüzüne geri yansıtırlar. ‹flte yeryüzü ikliminin temelini
oluflturan “atmosferin sera etkisi” bu durumdur.
Atmosferin bileflimi incelendi¤inde gaz karıflımından olufltu¤u görülmektedir.
Normal havanın % 78’i azot ve % 21’i oksijendir. Geriye kalan % 1 oranı sera gazları
oluflturmaktadır. Sera gazlarının en önemlileri karbondioksit, metan gazı ve su
buharıdır. Karbondioksitin atmosferdeki oranı % 0.3 düzeyindedir. Metan gazının
oranı ( % 0,00017) ise daha düflüktür. 8
Atmosferde bulunan karbondioksit gazının % 80-85’i fosil yakıtlardan, geriye
kalanı ise canlıların solunumu ve mikroskobik canlıların organik maddeleri
ayrıfltırmasından kaynaklanmaktadır. Sanayi devriminden sonra atmosferdeki
karbondioksit miktarı yaklaflık % 30 düzeyinde artmıfltır. Atmosferdeki karbondioksit
miktarının iki katına çıkması halinde küresel sıcaklı¤ın 3 derece artaca¤ı
9
hesaplanmaktadır. Karbondioksitin küresel ısınmada payı % 50 düzeyindedir.
Metan gazı organik artıkların oksijensiz ortamda ayrıflması sonucu meydana
gelmektedir. Pirinç tarlaları, çiftlik gübreleri, çöp yı¤ınları ve bataklıklar bafllıca
metan kaynaklarıdır. Metan gazının küresel ısınmadaki payı % 13 kadardır.
8
9
Watts, op.cit. s. 25
Necmettin Çepel –Celal Ergün, Küresel Isınma ve ‹klim De¤iflikli¤i Raporu, Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002, s. 4.
12
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Azotoksitler ise egzoz gazları, fosil yakıtlar ve organik maddelerden meydana
gelmektedir. Küresel ısınmada payı % 5 düzeyindedir. Kloroflorokarbon gazları do¤al
kaynaklardan elde edilmemektedir. Spreylerdeki püskürtücü gazlar, so¤utucu aletlerde
kullanılan gazlar, bilgisayar temizleyicileri bu gazların bafllıca yapay kaynaklarıdır.
Küresel ısınmada payları % 22 düzeyindedir.
Yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarındaki ozonun bafllıca kayna¤ı, egzoz
gazlarının 2/3’ünün oluflturan azotoksitlerin ultraviyole ıflınları ile reaksiyona
girmesidir. Bu reaksiyon sonucu ozon meydana gelerek atmosferde birikmektedir.
Bu gazın oluflumu egzoz gazlarına ve günefl ıflınlarına ba¤lı oldu¤u için geceleri
üretim olmamaktadır. Küresel ısınmadaki etkisi % 7 düzeyindedir.
Su buharı ise küresel ısınmada sera etkisi yapan en önemli kaynaktır. Bol
miktarda bulundu¤u atmosfer katmanı genellikle bulutların olufltu¤u yükseklikteki
atmosfer tabakalarıdır. Bu nedenle güneflten gelen ıflınları tutmada ve yansıtmada
etkilidir.10
Dünyanın sıcaklı¤ı 150 yıldır ölçülmektedir. Her ne kadar bu ölçümlerin hepsi
sa¤lıklı de¤ilse bile, çok sayıda ölçümün analizi neticesi son yüz yıl içinde sıcaklı¤ın
0.6 derece arttıflı tespit edilmifltir. Sıcaklık artıflı özellikle 1910-1945 ve 1976’dan
günümüze kadar olan zaman dilimlerinde gerçekleflmifl;. 1945-1976 arasında dünya
ortalama sıcaklı¤ında düflüfl yaflandı¤ı tespit edilmifltir. Öte yandan 1990’lı yıllar
dünya genelinde sıcaklık ölçümlerinin ba¤ladı¤ı tarihten o zamana kadar geçen en
sıcak zaman dilimidir. Özellikle 1997, 1998, 2002, 2003 ve 2004 yılı en sıcak yıllar
olarak ölçülmüfltür.11
Bilim adamları küresel ısınmanın nedenlerini do¤al ve yapay olarak iki ana
kategoriye ayırmaktadır. Do¤al nedenler yeryüzündeki insan faaliyetlerinden ba¤ımsız
olarak, daha çok güneflte bulunan manyetik alan içerisinde, güneflin de¤iflken
aktivitesiyle ilgili olarak meydana gelen ısınma halidir. Buna göre, güneflin manyetik
alanı içerisinde proton ve elektronlar fleklinde ortaya çıkan günefl
10
Çepel-Ergun, op. cit. s. 5.
Adwerd E. Dessler and Edward A.Parson, The Science and Politics of Global Climate Change (A Guide to the Debate),
Cambridge University Press, London, 2006, s. 48
11
13
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
rüzgarı, günefl sisteminde kozmik ıflımalara karflı kalkan görevi yapmaktadır. Güneflin
aktivitesiyle ba¤lı olarak bu kalkan kimi zaman zayıflamakta ve kozmik ıflımaları
geçirmektedir. Kozmik ıflımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta ve bu durum
da güneflten gelen radyasyon oranında de¤ifliklikler yaratmakta ve buna ba¤lı olarak
küresel sıcaklıklarda de¤iflim görülebilmektedir.
Ayrıca dünyanın günefl çevresindeki yörüngesinde belli zaman dilimleri sonunda
kısa de¤ifliklikler olmaktadır. Dünyanın günefl yörüngesinde her 95 bin yılda bir
basıklaflma, her 40 bin yılda bir do¤rusal kayma yaflanmakta ve her 3 bin yılda bir
de dairesel sapma hali meydana gelmektedir. Dünyanın bu hareketlerinden dolayı
zaman zaman so¤uk dönemler, zaman zaman sıcak dönemler yaflanabilmektedir.
Bununla birlikte günümüzde yaflanan küresel ısınma do¤al nedenlerden
kaynaklanmamaktadır. Bilim adamlarının ço¤unlu¤u ısınmanın insan faaliyetleri
sonucu meydana geldi¤i görüflündedir.
‹nsanların yeryüzündeki ormanları yok etmesi, enerji ihtiyacını karflılamak
amacıyla fosil yakıt olarak isimlendirilen kömür, petrol ve do¤algaz gibi enerji
kaynaklarını tüketmeleri karbondioksit emisyonunu arttırmaktadır. Yapılarında
karbon ve hidrojen elementleri bulunduran fosil yakıtların tüketilmesi karbondioksit
ve sera etkisi yaratan di¤er gazların atmosfer içerisindeki oranını yükseltmektedir.
Sera etkisi yaratan karbondioksit ve di¤er gazların atmosferde birikmeye bafllaması
sanayi devrimi ile ba¤lamıfl ve o zamandan günümüze düzenli olarak artmıfltır.
Atmosferdeki karbondioksit miktarının tespiti için ilk ölçümler 1958 yılında
yapılmıfl ve müteakip yıllarda yapılan ölçümlerde düzenli artıfllar oldu¤u görülmüfltür.
Buna göre, 1958 yılından bugüne kadar geçen sürede atmosferdeki karbondioksit
oranı % 30 oranında artmıfltır. 12 Sanayileflmeden kaynaklanan karbondioksit
emisyonunun % 90’ı Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya kökenlidir. Günümüzde en
çok karbondioksit emisyonu yapan ülke ABD’dir. ‹kinci sırada Çin gelmektedir. Fert
baflına karbondioksit emisyonu esas alındı¤ında ABD, Çin’in 10 katı seviyede
bulunmaktadır.
12
Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University Press, New York, 2004, s. 10.
14
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Buna karflılık toplam nüfusları 2.7 milyar olan Çin ve Hindistan’ın emisyon
bakımından gelecekte ABD’yi geçmeleri beklenmektedir. Afla¤ıdaki tabloda 1990
yılı itibariyle karbondioksit emisyonları yer almaktadır.
TABLO-I
13
Dünya Karbondioksit Emisyonları (1990 Yılı)
Amerika Birleflik Devletleri
36,1
Avrupa Birli¤i
24,2
Rusya
17,4
Japonya
8,5
Polonya
3,0
Di¤er Avrupa ülkeleri
5,2
Kanada
3,3
Avustralya
2,1
Yeni Zellanda
0,2
Toplam
100
Netice olarak küresel ısınmanın sera etkisinden kaynaklandı¤ı, insan faaliyetleri
sonucu meydana geldi¤i ve temelinde karbondioksit emisyonunun bulundu¤u
hususunda bilim adamları arasında genel bir konsensüs saklanmıfltır. Karbondioksit
ve sera etkisi yapan di¤er gazların emisyonundaki artıfla ba¤lı olarak gelecek 100 yıl
içerisinde küresel sıcaklı¤ın 1,5 ila 4,5 derece artabilece¤i hesaplanmaktadır. Sıcaklık
artıflının ne kadar olaca¤ı konusunda öngörüde bulunabilmek için karbondioksit
miktarındaki artıflta fosil yakıt kullanımının mı, yoksa tropikal orman tahribatının
mı daha fazla rolünün bulundu¤unun net biçimde tespit edilmesi gerekmektedir.
13
Tablo flu kaynaktan alınmıfltır: Seth Dunn ve Christopher Flavin, ‹klim De¤iflikli¤ini Gündemin Ön Sıralarına Taflımak,
Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002
15
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Bazı bilim adamları, tropikal ormanların azalmasının karbondioksit oranının
yükselmesinde belirleyici oldu¤u görüflündedir. Örne¤in Çin’in Baflkenti Pekin’de
19 Ekim 1997’de toplanan Dünya Petrol Kongresinde konuflan Exxon Petrol flirketinin
baflkanı Lee Rayman’a göre, atmosfere intikal eden karbondioksit gazının sadece %
4’ü fosil yakıt tüketimi sonucu meydana gelmektedir. Karbondioksit gazının % 96’lık
bölümü do¤al nedenlerle atmosfere ulaflmaktadır.
14
Öte yandan, bilim adamları küresel ısınmaya ba¤lı olarak gelecekte okyanus
sularının sıcaklı¤ının artaca¤ı ve buna ba¤lı olarak daha fazla buharlaflma meydana
gelece¤i hususunda görüflbirli¤i içerisindedirler. Bazılarına göre, buharlaflmanın
artması atmosferde su buharı miktarının yükselmesine neden olacak ve bu durum
küresel ısınmayı daha da hızlandırabilecektir. Bazı bilim adamları ise okyanusların
ısınmasının küresel ölçekte bulutlanmayı arttıraca¤ı, bulutların güneflten gelen kısa
dalgalı ıflınların bir kısmının dünyaya ulaflmadan geri gönderilmesi görevi
üstleneceklerini ve netice olarak okyanus sularındaki ısınmanın küresel ısınmayı
dengeleyece¤ini iddia etmektedirler.
Keza bulutların fiziki özellikleri, sıvı ve buz kristallerinden oluflmaları da
sıcaklı¤ın artması veya azalmasında belirleyici olacaktır. Buz kristallerinden oluflan
cirrus tipi yüksek bulutlar sıcaklı¤ı artırıcı yönde etki ortaya koyarken, strotiform
tipi bulutlar sıcaklı¤ın azalmasına neden olmaktadır. Öte yandan cirriform tipi
bulutlar, güneflten gelen ıflınları do¤rudan yeryüzüne geçiren buna karflılık yerden
yansıyan uzun dalgalı ıflınları absorbe ederek küresel ısınmayı arttırmaktadır. Su
damlacıklarından oluflan strotiform tipi bulutlar ise su damlacıklarından olufltukları
için kısa dalgalı ıflınların yeryüzüne ulaflmasına engel olmaktadır.
14
Watts, op.cit. s. 68
16
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Görüldü¤ü üzere küresel ısınmanın tek baflına atmosferdeki karbondioksit
miktarının artıflı ile irtibatlandırılmasına bu alanda çalıflan bilim adamlarının hepsi
katılmamaktadır. Bazı bilim adamlarına göre küresel ısınma dünya iklim yapısının
çok sayıda ve düzeydeki de¤iflkenin karmaflık iliflkisi sonucu flekillenmektedir. Bunu
tek baflına sera etkisi yaratan gazlarla izah etmek bilimsel de¤ildir. Keza 10 yıl
içerisinde dünya ortalama sıcaklı¤ının 0.06 derece arttıflını öne sürerek bundan
bilimsel netice çıkarmak da rasyonel kabul edilmemektedir. E¤er küresel ısınma
gerçek ise bunda insan faaliyetlerinin etkisi yok denecek düzeydedir. Bununla birlikte,
bu alanda uzmanlaflmıfl bilim adamlarının ço¤unlu¤u küresel ısınmanın sera
gazlarından kaynaklandı¤ı ve insan faaliyetlerinin sonucu oldu¤u görüflündedir.
Bilim adamları arasındaki bu tartıflmadan ba¤ımsız olarak günümüzde küresel
ısınmanın etkileri ekvatordan kutuplara, okyanus derinliklerinden akarsuların
debisine kadar hemen her alanda ve dünyanın her yerinde belirgin biçimde
hissedilmektedir. Kutuplarda buzulların erimesi neticesinde deniz suyu seviyesi
yükselmektedir. 1960’lardan günümüze kadar geçen sürede Kuzey Yarımküre kar
örtüsünde % 10 azalma kaydedilmifltir. Küresel ısınmaya paralel olarak dünyanın
bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taflkınların fliddeti ve sıklı¤ı artarken, bazı
bölgelerde fliddetli kuraklık ve çölleflme yaflanmaktadır.
Sıcaklık artıflı aynı zamanda mevsimlerin karakteristik özelliklerini
de¤ifltirmektedir. Dünyanın bir çok yerinde normal koflullarda so¤uk geçmesi
beklenen kıfl aylarında ortalama hava sıcaklıkları artmakta, kıfl mevsimi ılıman
geçmektedir. Benzer flekilde ilkbahar mevsimi erken gelmekte, sonbahar gecikmekte
ve tüm bu de¤iflikliklere insanların ve di¤er canlı türlerinin intibak sa¤lamaları
güçleflmektedir. De¤iflikliklere uyum sa¤layamayan bitkiler ve hayvanların çeflitlili¤i
ve sayıları azalmakta veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Küresel ısınma aynı
zamanda insan sa¤lı¤ını da etkilemekte, iklim de¤ifliklikleri sonucu kalp ve solunum
yolu hastalıklarıyla alerjik karakter taflıyan bulaflıcı hastalıklar yayılmaktadır.
15
Küresel ısınmadan kuflku duyan bilim adamlarının görüflleri için bakınız:. Dessler-. Pearson, op.cit, , s. 128-175.
17
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Günümüzde küresel ısınmanın bafllıca göstergeleri buzulların erimesi, yüksek
da¤ların tepelerindeki kar örtüsünün azalması, kutupların ısınması, iklim
de¤iflikliklerine hassas olan canlı türlerinin sayısının azalması veya ortadan kalkması,
a¤açların yafl halkalarının hızlı büyümesi, kuraklık ve çölleflmenin artmasıdır.
Afrika’da bulunan Klimenjero da¤ı üzerindeki buzul kütlesinin dörtte üçü 20. yüzyıl
içinde ortadan kalkmıfltır. Benzer flekilde Kafkasya’da buzul kütlesi miktarı yarıya
düflmüfltür. Tiyenflan da¤larındaki buzullar ise son 40 yılda % 20 küçülmüfltür. Yeni
Zelanda’da buzul kitlesinin dörtte biri erimifltir.
Amerikan Kar ve Buz Verileri Merkezi (NSIDC) ölçümlerine göre, küresel ısınma
ile ilgili flu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Antartika’da son 50 yıl içinde hava sıcaklı¤ı
2,5˚C artmıfl ve 7 dev buzul kitlesinin alanı, 1974 yılından bu yana 13500 kilometrekare
daralmıfltır. Yaklaflık 12 bin yıllık oldu¤u tahmin edilen 3250 kilometrekarelik, 200
metre derinli¤inde, 750 milyon ton a¤ırlı¤ında buz kütlesi ana parçadan ayrılmıfl ve
16
binlerce Larsen-B buzulu, son 5 yılda 5700 kilometrekarelik bölümünü kaybetmifltir.
20. yüzyılda denizler 10-25 cm yükselmifltir. Deniz seviyesindeki yükselmenin
yıllık ortalaması 2 mm düzeyindedir. Bu yükselmede okyanusların genleflmesinin
de rolü bulunmakla birlikte temel sebep buzulların erimesidir. Akarsuların debilerinin
düflmesi nedeniyle göller çekilmifl, göl suyu sıcaklı¤ının artmasına paralel olarak
buralarda yaflayan canlı türü ve miktarında azalmalar görülmüfltür. Küresel ısınma
ayrıca ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Sıcaklıklar artınca, buna
paralel olarak büyük su yüzeylerinden buharlaflma hızlanmakta, tarımsal üretim ve
ormanlar ısınmadan etkilenmektedir. Büyük su yüzeylerine yakın yerlerde hava
nemi ve buna ba¤lı olarak ya¤ıflların artması sel felaketleri yaflanmasına neden
olmaktadır. Karasal kısımlarda ise toprak suyunu kaybederek kuraklaflmaktadır.
17
Bunun sonucu olarak tarımsal verimde azalma olmakta, orman alanları daralmaktadır.
16
17
Çepel-Ergun, op. cit. s. 7
Watts, op. cit. s. 97
18
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Küresel Is›nma Hayat›m›z› Nas›l Etkiliyecek?
Her ne kadar son yıllarda küresel ısınmanın yarataca¤ı tehlikeler konusunda
genel bir bilinçlenme gözlemlenmekte ise de küresel ısınmanın gelecekte ne tip
de¤iflikliklere yol açaca¤ı kesin olarak bilinememektedir. Burada en önemli sorun
gelecekte yaflanacaklar konusunda tahmin yapmanın güçlü¤üdür. ‹nsanların normal
koflullarda yaflamın zor oldu¤u buzlarla kaplı kuzey bölgelerde ve Büyük Sahra’da
de¤iflik iklim türlerine uyum sa¤layabildikleri bilinmektedir. Dolayısıyla insanlar
hızlı iklim de¤iflimine uyum sa¤layabilir ve ondan korunabilirler. Fakat bitkiler ve
hayvanlar bu de¤iflimlere ayak uyduramayacakları için insanların besin zincirini
oluflturan ekolojik sistem küresel ısınma ile birlikte tehlike altına girecektir. Sıcaklık
de¤erlerinde kaydedilecek yükselmelere uyum sa¤layamayan bitki ve hayvan türleri
yok olacaktır.
Küresel ısınmadan kaynaklanan okyanus seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerdeki
yaflamı olumsuz yönde etkileyecektir. Okyanus sularının bir metre yükselmesi halinde
Hint Okyanusunda Maldiv Adaları ve Pasifik Okyanusunda Marshall Adaları gibi
yerleflim birimlerinin % 75’i sular altında kalacaktır. Suların yükselmesinden ırmak
deltalarındaki yerleflim birimleri de etkilenecektir. Bengaldefl, Mısır, Nijerya ve Taylan
bu kategori ülkelerin baflında gelmektedir. Çünkü bu ülkelerde nüfusun önemli bir
kısmı ırmak deltalarında yaflamaktadır. Okyanusların yükselmesi bu ülkelerde tatlı
su kaynaklarını deniz suyunun basması tehlikesini ortaya çıkaracak ve içme suyu
kıtlı¤ı ortaya çıkacaktır. Nüfusunun dörtte üçü Ganj, Bharmanputra ve Meghna
ırmaklarının deltası içerisine yerleflen Bengaldefl, deniz suyu yükselmesinden en fazla
etkilenen ülke olacaktır. Zira ülke co¤rafyasının neredeyse yarısının deniz seviyesinden
yüksekli¤i sadece 5 metre seviyesindedir. Dünya Bankası hesaplamalarına göre bu
ülke topraklarının 2100 yılında % 16’sı sular altında kalacaktır.18
Benzer bir durum Mısır’da Nil deltasında meydana gelebilecektir. Dünyanın
en yo¤un yerleflim birimleri arasında yer alan Nil deltasında kilometrekareye 1600
kifli düflmektedir.
18
Mashling. op.cit, s.89.
19
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Mısır topraklarının en verimli arazileri olan Nil deltası, geniflli¤i 50 km ve boyu
da kimi zaman 10 km’ye kadar uzanabilen dar bir flerittir. Nil deltasında ortalama
yükseklik 2 metredir.
Küresel ısınma aynı zamanda ya¤ıfl rejiminde de¤ifliklikliklere yol açacaktır.
Yaz aylarında Güneydo¤u Asya’yı etkileyen muson ya¤murlarının ısınmaya paralel
olarak artması beklenmektedir. Zira ısınma nedeniyle okyanuslardan daha fazla
oranda su buharlaflacak ve bu durum da muson ya¤murlarının daha sık aralıklarla
görülmesine neden olacaktır. Kasırga ve siklonların meydana gelme sıklı¤ı ve fliddetini
küresel ısınmanın ne yönde etkileyece¤i kesin olarak bilinmemektedir. Ancak El
19
Nino gibi Okyanus fırtınalarında artıfl yaflanması beklenmektedir. 20. yüzyılın
baflında El Nino’nun oluflma sıklı¤ı 10-15 yılda bir kez iken yüzyılın sonunda bu
oran 3-5 yıla düflmüfltür. Küresel ısınmayla birlikte bunun daha sık aralıklarla
tekrarlanması beklenmektedir.
Küresel ısınma aynı zamanda insan sa¤lı¤ını olumsuz yönde etkilemektedir.
Hava sıcaklı¤ının yükselmesi en baflta ölüm oranlarında artıfla neden olacaktır.
Sıcaklık artıflı aynı zamanda tatlı su kaynaklarına ulaflmayı güçlefltirecektir. Dünyada
halen 1.7 milyar insan temiz su kaynaklarından yoksundur. Sıcaklık artıflı sonucu
bu rakamın üç katına çıkması beklenmektedir.20
Küresel ısınma dünyanın her bölgesini aynı derecede etkilemeyecektir. Zira
artıfl de¤erleri farklı olacak; kutuplardaki artıfl dünya ortalamasının iki katı düzeyinde
gerçekleflecektir. Bu durum kutuplardaki buzulların erimesine neden olmaktadır.
Yapılan bir hesaplamaya göre, ortalama sıcaklı¤ın 3-4 derece artması halinde denizlerde
su seviyesi 35 cm yükselecektir. Deniz suyunun yükselmesi kıyıya yakın temiz su
kaynaklarının denizle birleflmesi sonucunu do¤uracak ve tatlı su kaynakları azalacaktır.
Sıcaklık artıflı daha çok geceleri hissedilecek; yazla kıfl, gece ile gündüz arasındaki
ısı farkının azalması, rüzgarların sıklı¤ını, fliddetini ve yönünü de¤ifltirecektir. Bazı
bölgelerde kurak dönemlerin ardından gelen aflırı ya¤ıfllar virüs
19
20
Mashling, op.cit., s. 91.
Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız: Watts, op. cit. s. 89-102.
20
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
mutasyonlarını hızlandıracak, ortadan kalkan sıtma gibi bazı hastalıklar yeniden
zuhur edebilecektir.
Küresel ısınmadan kaynaklanan ya¤ıfl rejimi de¤iflikli¤i verimli arazilerin
kuraklaflmasına, suya ba¤lı enerjinin azalmasına ve ormanların yok olmasına neden
olacaktır. Küresel sıcaklık artıflına ba¤lı iklim de¤iflikli¤i nedeniyle bitki ve hayvan
türlerinin dörtte birinin yok olma tehlikesi ile karflı karflıya kalacaktır. Avrupa Çevre
Ajansına göre 1980’li yıllarda felaketler sel, fırtına, sıcaklık dalgası ve kuraklık olarak
görülüyordu. 1990’lı yıllarda ise iklim de¤iflikli¤ine ba¤lı olarak felaketlerin türünde
ve meydana gelme sıklı¤ında artıfl kaydedilmifltir.
Gelece¤e yönelik olarak yapılan projeksiyonlara göre, önlem alınmaması
halinde gelecekte flu felaketlerin yaflanması beklenmektedir: 2025 yılına kadar
Avustralya ve Güney Afrika’da bulunan Tropikal Ormanlar yok olacak; Akdeniz
bölgesinde orman yangınları artacak, besin üretimi ve su kaynakları azalacaktır.
2050’de Avustralya’daki mercan resifleri yok olacak, Alpler’deki bitki ve hayvan
türleri azalacak, Çin’in büyük ormanları hızla ortadan kalkacak, suların yükselmesiyle
verimsiz ve kurak hale gelen topraklardan baflka bölgelere göç eden insan sayısı 150
milyona ulaflacaktır. 2070’te Kuzey Buz Denizi tüm canlıları ile yok olacak, Amazon
Ormanları’nda zarar telafi edilemez boyutlara ulaflacak, tüm bunların neticesi olarak
5.5 milyar insan gıda sıkıntısı çekecektir.
Küresel ısınma aynı zamanda ozon tabakası üzerinde etki yaratacaktır. Atmosferin
katmanları arasında Stratosferden sonra gelen ozon tabakasının temel ifllevi güneflten
gelen ultraviyole ıflınları absorbe ederek yeryüzüne intikal eden miktarını
sınırlandırmaktır. Mevcut koflullarda ultraviyole ıflınların ancak % 2’si yeryüzüne
ulaflabilmektedir. Küresel ısınma halinde ozon tabakasının zarar görmesi bu ıflınların
daha fazla miktarda dünyaya ulaflmasına neden olacaktır. Ultraviyole ıflınlar hem
tarlalarda ekili olan tarımsal ürünlere zarar vermekte, hem de insan sa¤lı¤ını olumsuz
yönde etkilemektedir. Cilt kanseri, katarakt gibi hastalıklar ve ba¤ıflıklık sisteminin
t a h r i p o l m a s ı u l t r a v i y o l e ı fl ı n l a r d a n k a y n a k l a n m a k t a d ı r . A y r ı c a
21
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
ultraviyole ıflınlar denizlerin içinde bulunan biktisel planktonların oksijen üretimi ve
karbondioksit tüketimi ifllevlerine zarar vermektedir.
Küresel ısınmanın yarattı¤ı iklim de¤ifliklikleri ayrıca canlıların kromozom sayısı
ve yapısında mutasyona neden olacaktır. Böylece küresel ısınmaya ba¤lı olarak canlıların
kalıtsal yapıları de¤iflebilecektir. Gece gündüz ısı farkının azalması, kasırga, hortum,
siklon gibi do¤a olaylarının sayısının ve fliddetinin artmasına ve asit ya¤murlarına neden
olabilecektir.
Küresel Isınmaya Karflı Uluslararası ‹flbirli¤i
Dünya genelinde ortalama sıcaklık artıflının yarattı¤ı tehlike ilk kez 1980’li yılların
baflında uluslararası toplumun gündemine gelmifltir. Bu dönemde yürütülen bilimsel
çalıflmaların bulgusu insan faaliyetlerinin küresel iklim de¤iflikli¤inde belirleyici oldu¤u
ve tetikledi¤i fleklindedir. Bu tespit bir taraftan büyük heyecan yaratmıfl, öte yandan
iflbirli¤i kapılarını aralamıfltır. Küresel ısınma tehlikesi ile mücadele için uluslararası
toplum adına harekete geçen örgüt BM olmufltur. 1980’lerin sonunda BM Genel Kurulu
tarafından alınan bir kararda “iklim de¤iflikli¤inin insanlı¤ın ortak kaygısı” oldu¤u
vurgulanmıfltır. Aynı yıl Birleflmifl Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Dünya Meteoroloji
Örgütü’nün katkılarıyla “Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli (IPCC)” toplanmıfltır.
Dünyanın önde gelen bilim adamlarının ve hükümet temsilcilerinin katılımı ile ba¤layan
panel daha sonra kurumsallaflmıfl ve 1990 yılında panelin genel toplantısı yapılmıfltır.
Bu toplantıda küresel ısınmaya iliflkin bilimsel birikim analiz edilmifl ve güncellenmifltir.
1990 yılındaki rapor esas alınarak BM tarafından “‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve
Sözleflmesi” hazırlanmıfl ve 1992 yılı Rio Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmıfltır.
Çerçeve sözleflme, 1993 yılına kadar çok sayıda ülke tarafından imzalanmıfltır. Söz konusu
çerçeve sözleflmenin temel amacı ve karakteristik özelli¤i, bir yandan sera gazlarının
21
22
Çepel-Ergun, op. cit. s. 11.
Watts, op. cit. s. 98-101.
22
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
atmosferdeki yo¤unluklarını sabitlemek, öte yandan küresel ısınma ile mücadele adı
altında yürütülen çalıflmaların ekonomik kalkınmaya mani olmasını engellemek
23
olmufltur.
Sözleflmenin temel ilkeleri flunlardır:
Bilimsel kanıtların eksik olması bir alanda önlem alınmasını engellememelidir.
Ulusların ortak, ancak farklı sorumlulukları vardır.
Bu zamana kadar faaliyetleri ile iklim de¤iflimine sebep olan sanayileflmifl
ülkeler sorunun çözümünde öncü olmalıdır.
Sözleflmeye taraf olan devletlerin hepsi, sözleflmeyi uygulama ve yaptıkları
faaliyetleri bildirme taahhüdü altına girerler.
Taraf devletler gönüllü olarak 2000 yılında sera gazı emisyonlarını 1990 yılı
düzeyine çekecekler ve bu konuda di¤er ülkelere teknik ve mali destek vereceklerdir.
Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesini 188 devlet
imzalamıfltır. Sözleflme 1994 Mart ayında yürürlü¤e girmifltir. Sözleflme tasla¤ında
Türkiye’nin isminin hem geliflmekte olan ülkeler, hem OECD ülkeleri kategorisinde
iki kez yazılmıfl olması nedeniyle ortaya çıkan bürokratik sorunun aflılması uzun
sürmüfl ve bu nedenle Türkiye’nin sözleflmeye sonradan katılmıfltır.
1995 Mart ayında 100’ün üzerinde hükümetlerarası ve uluslararası örgüt
temsilcisinin katılımıyla yapılan toplantıda ise Rio Zirvesi’nde benimsenen
hedeflerin ne dereceye kadar uygulamaya aktarılabilece¤i tartıflılmıfl, uzun
müzakerelerin ardından 1994 yılında Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflimi Çerçeve
Sözleflmesine taraf olan ülkelerin taahhütlerine sadık kalmadıkları, yükümlülüklerini
aksattıkları genel kabul görmüfltür. Zirveye katılan taraflar çerçeve sözleflmeyi
hukuki bakımdan takviye için ba¤layıcı bir protokol yapılması fikrini
23
Sözleflme metni için bak›n›z: http://unfccc.int/2860.php/
23
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
ortaya atmıfllardır. Bu çerçevede yürütülen çalıflmalar neticesinde 1997 Kyoto Protokolü
24
ortaya çıkmıfltır. Protokolün temel hükümleri flunlardır:
Geliflmifl ülkeler kendileri için belirlenen sera gazı emisyon sınırları üstüne
çıkmayacaklardır.
‹klim de¤iflikli¤ini önlemeye dönük politikalar gelifltirilecek ve uygulamaya
konulacaktır.
Enerji verimlili¤i ve tasarrufunu arttırıcı önlemler alınacaktır.
Çöp ve motorlu araçlardan kaynaklanan sera gazı emisyonları azaltılacak veya
tamamen sınırlandırılacaktır.
Sera gazlarının atmosfere karıflmasını önleyecek arıtma tesisleri infla edilecek ve
ormanların korunması için hassasiyet gösterilecektir.
Taraflar, sözleflme hükümlerinin amacına ulaflmasını engelleyecek her türlü
faaliyetleri ortadan kaldırmayı taahhüt ederler.
Zararlı sera gazları emisyonu 2012 yılında % 5,2 oranında azaltılacak ve 1990
yılındaki düzeye indirilmesi sa¤lanacaktır. Bu konuda sanayileflmifl ve geliflmekte olan
ülkelerin yükümlülükleri birbirinden farklı olacaktır.
Geliflmekte olan ülkeler sera gazı emisyonlarını izleme ve bunları azaltmak için
gerekli hazırlıkları tamamlayacak ve bu husustaki faaliyetlerini ilgili BM kurulufllarına
raporla bildireceklerdir.
Sözleflme ile Protokol arasındaki temel fark sözleflmenin yaptırım gücünün
bulunmamasıdır. Sözleflmede taraflar için öngörülen 2000 yılı sera gazları emisyonlarını
1990 seviyesinde tutma yükümlülü¤ü hukuki bakımdan ba¤layıcı de¤ildir, sadece niyet
24
Kyoto Protokolü metni için bak›n›z: http://unfccc.int/resource/docs/convkp/kpeng.html/
24
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
beyanı düzeyindedir. Buna karflılık Protokolde hedeflere ulaflılmaması halinde sonraki
dönemler için a¤ır yaptırımlar öngörülmektedir.
Kyoto Protokolünün yürürlü¤e girmesiyle birlikte küresel ısınma sonucunda meydana
gelebilecek ekolojik afetlerin bir dereceye kadar azalabilece¤i ümit edilmektedir. Ancak
alınan önlemlerin olumlu etkileri çok uzun yıllar sonra ortaya çıkacaktır.
Öte yanan Sözleflmeye taraf ülkelerin üzerlerine düflen sorumluluk ve yaptırımları
ne oranda yerine getireceklerini zaman gösterecektir. Çünkü hükümetler, kentleflme düzeyi,
refah artıflı üzerindeki olumsuz etkiler ve iflsizlik gibi hususları ileri sürerek Kyoto
Protokolünde taahhüt ettikleri yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınmaktadırlar. ABD
yönetiminin Kyoto Protokolüne karflı kayıtsız tutumu küresel ısınmayı engelleme veya
yavafllatma yönünde uluslararası iflbirli¤i ümitlerinin azalmasına neden olmufltur.
Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin Dördüncü De¤erlendirme Raporu 2007
yılında tamamlanmıfltır. Bu rapor ile küresel iklim de¤iflikli¤inin sadece sosyo-ekonomik
sonuçları olan bir çevre sorunu olmayıp küresel güvenli¤e, insan neslinin sürdürülebilirli¤ine
25
bir tehdit oluflturdu¤u vurgulanmıfltır.
Küresel Isınmadan Türkiye Nasıl Etkilenecek?
Üç tarafı denizlerle çevrili karmaflık iklim yapısına sahip olan Türkiye küresel ısınmaya
ba¤lı de¤iflikliklerinden en fazla etkilenebilecek ülkelerin baflında yer almaktadır. Küresel
ısınmanın artıflı ile birlikte Türkiye’nin karflı karflıya kalabilece¤i en önemli üç sorun Prof.
Kadıo¤lu’na göre, kuraklık tehlikesi, ani sellerde yaflanacak artıfl ve deniz seviyesi yükselmesi
26
olacaktır.
Kuraklık, normalin altında ya¤ıfl, toprak nemi, sıcak kuru hava gibi bir çok faktörün
bileflkesi olarak ortaya çıkmaktadır. Sıcaklık artıflı öncelikle kuraklık tehlikesi olan yerleri
25
Raporun özeti için bakınız: http://www.ipcc.ch/pdf/assessment-report/ar4/syr/ar4syrspm.pdf/
Mikdat Kadıo¤lu, “Günümüzden 2100 Yılına Kadar Küresel ‹klim De¤iflimi”, Bildiri, ‹klim De¤iflimi ve
Türkiye Sempozyumu, 13-14 Mart 2008, ‹stanbul.
26
25
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
vuracak, yeterli su kayna¤ına sahip olmayan Güneydo¤u Anadolu, ‹ç Anadolu, Ege
ve Akdeniz bölgeleri küresel ısınmaya ba¤lı kuraklıktan etkilenecektir. Sıcaklık
artıflına paralel olarak Türkiye’nin bazı bölgelerinde çölleflme tehlikesi ortaya çıkacaktır.
Konya’nın Karapınar bölgesinde meydana gelen çölleflme Türkiye’nin ekolojik
bakımdan ne derece hassas oldu¤unu ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin özellikle çölleflme tehlikesi bulunan yarı kurak ve nemli bölgelerinde
tarım, ormancılık ve su kaynakları sıcaklık de¤erlerinin artmasından olumsuz yönde
etkilenecektir. Zira iklimde meydana gelen herhangi bir de¤ifliklik, ya¤ıfl, buharlaflma,
yüzey akıfl ve toprakta bulunan kullanılabilir suyun miktarını etkilemektedir.
Mevsimler ve yıllık ya¤ıfllarda görülecek de¤iflmeler, hem su kaynaklarının depo
edilmesi, hem de topraktaki nem rejiminin düzenlenmesi açısından son derece
önemlidir. Buna göre, bitkilerin çiçeklenme, tozlanma, meyve oluflumu ve tane
dolumu esnasında meydana gelebilecek su yetersizli¤i verimin düflmesine neden
olacaktır. Ayrıca sıcaklıkların artması toprakta buharlaflma yaratacak ve bu durum
da bitkiyi terleme sıkıntısına sokacaktır. Netice olarak kuraklı¤a dayanamayan bitkiler
27
verimsiz hale gelecek veya yok olacaktır.
Kuraklıkla birlikte Türkiye’nin güneyinde bulunan çöl kufla¤ının etki alanı
kuzeye do¤ru genifllemesi beklenmektedir. Yapılan hesaplamalara göre sıcaklıkta
meydana gelecek 1 ila 3 derece ısı artıflı orta enlemlerin 150-550 km kutuplara do¤ru
hareket etmesine neden olacaktır. Bu durum ekosistemlerin co¤rafik da¤ılımın› ve
kompozisyonunu de¤ifltirecek, yeni flartlara uyum sa¤layamayan canlı türleri ortadan
kalkacaktır. Kuraklık aynı zamanda insan faaliyetlerinin su kaynaklarına ba¤lılı¤ı
nedeniyle toplumsal hayat üzerinde etkili olacaktır. Uzun süreli kuru hava, nem
azlı¤ı yaratarak bitki, orman ve su kaynaklarında azalmalara neden olacak ve sonuçta
ciddi çevre sorunları ortaya çıkacak ve bunlar kısa sürede toplumsal hayata
28
yansıyacaktır.
27
Ömür Fatih Baloglu, “Küresel Isınmanın Tarla Bitkileri Açısından De¤erlendirilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, http://www.akdeniz.edu.tr/ziraat/tr/ekaynak/ts005.pdf/
28
Kemal Öztürk; “Küresel ‹klim De¤iflikli¤i ve Türkiye’ye Olası Etkileri”, Gazi E¤itim Fakültesi Dergisi, Cilt:
22, Sayı:1, 2002, s.63.
26
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Türkiye’de ya¤ıflın miktar ve da¤ılımında sapmalar yer altı ve yer üstü su
rezervlerini etkilemektedir. Bu çerçevede küresel ısınmadan kaynaklanan kuraklı¤ın
ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri olacaktır. Ekonomik bakımdan ürün kayıpları,
böcek istilaları, bitki hastalıkları, ürün kalitesinde düflüklük, hayvancılı¤ın daralması,
otlak verimlili¤inin azalması, orman kayıpları, a¤aç hastalıkları gibi etkiler ortaya
çıkacaktır. Kuraklıktan kaynaklanan bu durum nedeniyle gıda üretimi düflecek,
yiyecek stokları azalacaktır. Netice olarak tarımla u¤raflanların gelirleri azalacak,
buna paralel olarak tarımsal üretime ba¤lı endüstri küçülecek, iflsizlik ve üretim
düflmesinden dolayı vergi kayıpları ortaya çıkacaktır.
Kuraklık ayrıca toprak üzerinde su ve rüzgar erozyonunu arttıracak, hayvanların
do¤al yaflam alanlarının daralması, hayvan ve su kalitesinde bozulmalar gibi çevresel
etkilere neden olacaktır. Sosyal etkilerine gelince gıda kıtlı¤ı ortaya çıkacak, tarımda
çalıflanların yoksullaflması ve göç olaylarında artıfl görülecektir. Öte yandan kuraklıktan
kaynaklanan iklim de¤iflikli¤i ekolojik dengeyi bozacak ve biyolojik çeflitlilik
azalacaktır. Ancak bu ekolojik de¤iflikli¤in bir anda olmayaca¤ı, ya¤ıfl, buharlaflma
ve sıcaklık rejimlerine ba¤lı olarak bölgeden bölgeye de¤ifliklik gösterece¤i
anlaflılmaktadır. Ortalama sıcaklıkların artması ya¤ıfl miktarında azalmaya neden
olacak, orman zenginli¤i bundan olumsuz yönde etkilenecektir.
Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli çerçevesinde yapılan projeksyonlara
göre, 2030 yılında Türkiye co¤rafyasının büyük bölümü kuru ve sıcak bir iklimin
etkisine girecektir. Sıcaklıklar kıfl aylarında ortalama 2 derece, yaz aylarında ise 2
ila 3 derece artacaktır. Ya¤ıfllar kıfl aylarında % 10 artıfl gösterecek, yaz aylarında ise
% 5 ila % 15 oranında azalacaktır. Toprak neminde yaz aylarında % 15 ila % 25
arasında düflme görülecektir. Prof. Kadıo¤lu tarafından yapılan hesaplamaya göre,
1990 yılında Türkiye’de 3070 metreküp olan kifli baflına düflen su miktarı, iklim
flartlarının aynı kaldı¤ı varsayımı altında nüfus artıflına ba¤lı olarak 2050 yılında
1240 metreküp olacaktır. ‹klim de¤iflikliklerinin etkisi dikkate
29
30
Balo¤lu op. cit.
Öztürk, op. cit. s. 59-60.
27
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
alındı¤ında, 2050 yılında kifli baflına düflen su miktarı 700 ila 1910 metreküp arasında
31
de¤iflecektir. Böylece Türkiye küresel ısınmaya ba¤lı iklim de¤ifliklikleri neticesinde
su yoksulu ülke haline gelecektir. Kuraklık sosyo ekonomik bakımdan da etki
yaratacak; flehirlerde kullanma suyu kıtlı¤ı ortaya çıkarken, tarımsal ürün ve
hidroelektrik üretiminde büyük düflüfl yaflanacaktır.
Deniz seviyesinin yükselmesi de Türkiye’yi birçok yönden olumsuz biçimde
etkileyecektir. Deniz seviyesindeki yükselmelerin sebeplerinden birisi suların
ısınmasından kaynaklanan genleflmedir. Karada bulunan buzulların erimesi de deniz
seviyesinde yükselme yaratmaktadır. Küresel ısınmadan kaynaklanan deniz seviyesi
yükselmeleri nedeniyle Türkiye’nin denize açılan dereleri tuzlu su ile dolacaktır.
Öte yandan deniz kenarındaki yerleflim birimlerinde bulunan konutlar ve sanayi
tesisleri deniz suyu yükselmesinden olumsuz yönde etkilenecektir. Tatlı su yatakları,
dereler ve nehirleri tuzlu su basacak, yeraltı sularına tuzlu su karıflacaktır. Alçak
vadi ve platolar da deniz seviyesi yükselmesi nedeniyle tuzlu su altında kalacaktır.
Tuzlu suyun çekilmesi halinde toprak eski verimlili¤ini yitirmifl olacaktır. Deniz
suyunun yükselmesi halinde yaflanabilecek tehlikelerden kaçınmak için ‹ngiltere
hükümeti kıyılardan iç bölgelere çekilmeyi tartıflmaktadır. Türkiye’nin de acil olarak
deniz seviyesinin yükselmesi riskine karflı proje üretmesi gerekmektedir.
Öte yandan Türkiye’deki nehirlerin debisinde küresel ısınma nedeniyle % 30
oranında azalma yaflanaca¤ı hesaplanmıfltır. Bu durumdan hem ülke sınırları içinde
do¤up denize dökülen nehirler, hem de Fırat, Dicle, Asi, Çoruh gibi sınır aflan
nehirler etkilenecektir. Su miktarındaki azalma nedeniyle Türkiye ile komfluları
arasında yeni anlaflmazlıklar ortaya çıkabilecektir. Türkiye, her ne kadar Suriye’ye
saniyede 500 metreküp su verme taahhüdünde bulunmufl ise de kurak geçen yıllarda
bu miktarı azaltabilmektedir. 2000 yılında bazı aylarda Suriye’ye verilen su miktarı
160 metreküp düzeyine düflmüfltür. Küresel ısınmanın akarsu debilerini önemli
ölçüde etkilemesi halinde sınır aflan sular Türkiye ile komfluları arasında anlaflmazlık
yaratabilecektir.
31
Kad›o¤lu op. cit. S. 13.
28
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Küresel sıcaklık artıflına ba¤lı olarak Türkiye’yi bekleyen bir baflka tehlike de ani
ya¤ıfllardan kaynaklanan seller ve erozyondur. Toprak erozyonu verimli arazinin
kaybolması demektir. Kuraklıkla birlikte gelen erozyon tarımsal üretimi vuracak ve
Türkiye gıda bakımından kendi kendine yeterli ülke statüsünü yitirecektir. TEMA’nın
yaptı¤ı hesaplamalara göre, Türkiye her yıl Kıbrıs adasının yarısı büyüklü¤ünde verimli
topra¤ı erozyon nedeniyle kaybetmektedir. Gelecek yıllarda ani ya¤murların artmasıyla
birlikte beklenen su baskınları ve seller, hem erozyonu arttıracak hem de dere
yataklarındaki yerleflimlerin sular altında kalmasına neden olacaktır.
Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli’nin 2002 yılında yayınlanan 5. teknik
raporuna göre küresel ısınma nedeniyle 2070-2100 yılları arasında Türkiye’de
yaflanabilecek de¤ifliklikler ya¤ıfl miktarı azalması, buharlaflmanın artması ve yaz
kuraklı¤ının artması, orman yangınları ve erozyonun artması olarak sıralanmıfltır.
Rapora göre, 2070 yılında Samsun-Adana hattının do¤usu 3-4 derece, batısı ise 4-5
derece ısınacaktır. Prof. Kadıo¤lu ise küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkilerini
flu bafllıklar altında toplamaktadır:
Yaz ya¤ıfllarında önemli oranda azalma yaflanacak ve buna ba¤lı olarak buharlaflma
artacak.
Ya¤ıflların mevsime göre da¤ılımı de¤iflecek, fiiddeti artacak, ani sellerde artıfl
görülecek.
Son yıllarda daralan kar örtüsü daha da azalacak.
Kuraklı¤ın sıklı¤ı ve fliddeti artacak.
fiehir ve ülke sınırlarını aflan suların paylaflımında yerel, ulusal ve uluslararası
düzeyde anlaflmazlıklar yaflanacak.
29
30
Atal›k. op. cit. s. 4.
Kad›o¤lu, op. cit. s. 13-14.
29
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Yüksek basınç kufla¤ının kuzeye kayması nedeniyle kuru hava orman yangınlarına neden
olacak, tropikal hastalıklar artacak.
Kufl türlerinin sayısı önemli ölçüde azalacaktır.
Sonuç ve De¤erlendirme
Günümüzde kutupların ısınması, buzulların erimesi, kar örtüsünün azalması ve mevsim
sıcaklıklarında görülen de¤ifliklikler küresel ısınmanın herkes tarafından gözlemlenebilen
açık iflaretleridir. Bilim adamlarının yaptı¤ı tespitlere göre, son 100 yıl içinde yerkürenin
ortalama sıcaklı¤ı 0,6 derece artmıfltır. Gelecekte sıcaklık artıflı çok daha belirgin hale gelecektir.
Yapılan hesaplamalara göre 2100 yılında yeryüzünün ortalama sıcaklı¤ı 1.4 ila 5.8 derece
arasında artacak, deniz seviyesindeki yükselme 1 metreye kadar ulaflabilecektir. ‹klim
yapısındaki bozulma nedeniyle gelecekte hava tahmini yapmak çok daha güç hale gelecek,
sık aralıklarla seller, taflkınlar, fırtına ve kasırgalar yaflanacaktır.
Bilim adamlarının yaptıkları tespitlere göre, dünya ikliminde yaflanan tüm bu de¤ifliklikler
yeryüzündeki insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Nüfus artıflına paralel olarak kentleflme,
enerji ihtiyacı için fosil yakıt kullanımının artması ve orman alanlarının tahrip olması gibi
faktörler dünya ikliminin hassas yapısınını olumsuz yönde etkilemifltir. Dünyada var olan
ortalama hava sıcaklı¤ı 15 derece düzeyindedir. Canlı hayatı için ideal flartlar sa¤layan bu
sıcaklık düzeyi atmosferin kalınlı¤ı, dünyanın günefle uzaklı¤ı ve atmosferin bileflimini
oluflturan gazların sera etkisi sonucu sa¤lanabilmektedir. Son derece hassas nitelik taflıyan
mevcut denge hali son 150 yılda de¤iflmifl, sera gazları emisyonunun artması nedeniyle yeryüzü
sıcaklı¤ı ortalamasında yükselme kaydedilmifltir. Bilim adamlarının büyük ço¤unlu¤u ortalama
sıcaklık artıflının do¤al sebeplerden kaynaklanmadı¤ı, insan faaliyetlerinin sonucu oldu¤u
görüflündedir.
Dolayısıyla sera etkisi yaratan gaz emisyonunu kısmak veya tamamen durdurmak küresel
ısınmanın yavafllaması veya zararlı etkilerinin azalmasına neden olabilecektir. 1990’ların
30
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
baflında Birleflmifl Milletler flemsiyesi altında bir araya gelen bilim adamları ve
hükümet temsilcileri uzun müzakerelerden sonra küresel ısınma ile mücadele
amacıyla bir dizi önlem alınması hususunda mutabakat sa¤lamıfllardır. Bu kapsamda
yürütülen çalıflmalar neticesinde önce ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi ve
ardından Kyoto Protokolü imzalanmıfltır.
Uluslararası toplumun küresel ısınmayı önleme veya yavafllatma amacıyla
oluflturdu¤u anılan sözleflmelerin pratikte etkili olabilmesi hükümetlerin taahhütlerine
sadık kalmalarına ba¤lıdır. Bununla birlikte yürürlü¤e girmifl olmasına ra¤men
günümüzde sera etkisi yaratan gaz emisyonlarında radikal bir de¤ifliklik
yaflanmamaktadır. Kyoto Protokolü hükümleri tam olarak uygulamaya aktarılsa bile
bu durum kısa vadede küresel ısınmayı tamamen ortadan kaldırmayacak, olumlu
etkiler çok sonradan ortaya çıkacaktır.
Netice olarak küresel ısınma içinde bulundu¤umuz zaman diliminde bir vakıa
olarak tüm insanlı¤ın ortak sorunu hüviyeti kazanmıfltır. Küresel ısınma en baflta
dünya iklim yapısını etkilemektedir. Kutup buzlarının erimesi, deniz seviyesinin
yükselmeleri, okyanus sularının ısınması hem iklimi radikal biçimde de¤ifltirecek,
hem de deniz seviyesine yakın yerleflim birimleri olan Mısır, Bengaldefl gibi ülkeler
bu durumdan olumsuz yönde etkilenecektir. ‹klim de¤iflikli¤i ayrıca sıcaklık dalgası,
kuraklık, taflkın, erozyon gibi nedenlerle tarımsal üretimin düflmesi, iflsizlik ve yaygın
kitlesel hastalıklara kapı aralayacaktır. Sıcaklık artıflına uyum sa¤layamayan bitki ve
hayvan türleri ortadan kalkacaktır.
Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkileri ise kuraklık, taflkınlar ve deniz
seviyesi yükselmesi nedeniyle yaflanabilecek olumsuzluklar olarak sıralanmaktadır.
Hükümetlerarası ‹klim De¤iflikli¤i Paneli tarafından hazırlanan teknik rapora göre,
2070 yılında küresel ısınma nedeniyle Samsun-Adana hattının do¤usu ortalama
olarak 3-4 derece, batısı ise 4-5 derece ısınacaktır. Bu durum ülke genelinde kuraklı¤ın
ve orman yangınlarının artmasına neden olacak, tarımsal üretim ve istihdam sıcaklık
31
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
artıflından olumsuz yönde etkilencektir. Ayrıca sıcaklık artı¤ı nedeniyle bazı bitki
ve hayvan türleri azalacak veya tamamen ortadan kalkacaktır. Ani ya¤ıfllardan
kaynaklanan taflkınlar dere yata¤ındaki yerleflim birimlerini, deniz yükselmesi ise
sahil yerleflimlerini tehdit edecektir.
Küresel ısınmanın tamamen önlenmesi mümkün olmasa bile etkisinin azaltılması
mümkündür. Bunun için kollektif hareket etmek hayati önem taflımaktadır. Bu
çerçevede küresel ısınma ile mücadele için taraf oldu¤u Kyoto Protokolü
yükümlülüklerini yerine getirme çabasına ilave olarak Türkiye’nin alması gereken
önlemler afla¤ıda sıralanmıfltır:
Rüzgar ve günefl enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına a¤ırlık vermek.
Erozyonla mücadele etmek, a¤açlandırma çalıflmalarını hızlandırmak.
Enerji ihtiyacının büyük bölümünü ithalata dayalı fosil yakıtlar (petrol, kömür
ve do¤algaz gibi) yerine nükleer enerjiden karflılayabilecek altyapı kurmak.
Enerji tasarrufu amacıyla tüm ö¤retim kurumlarında ve kitle iletiflim araçlarında
geri dönüflüm, enerji ve su tasarrufu konularında e¤itim programları ve kampanyalar
tertiplemek.
Az yakıt tüketen veya alternatif enerji ile hareket edebilen araçların tercih
edilmesi için idari düzenlemeler yapmak.
Deniz seviyesinin yükselmesi ihtimalini dikkate alarak kıyıların kullanımını
yeniden planlamak.
Küresel ısınmanın etkilerinin belirgin hale gelmesiyle birlikte çok daha aktüel
hale gelecek sınır aflan sular sorunu üzerinde çalıflmalar yapmak; Türkiye’nin
komfluları ile ileride yaflanabilecek ihtilafları önlemek için projeler gelifltirmek.
32
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
B‹BL‹YOGRAFYA
Ahmet Atalık, “Küresel Isınma, Su Kaynakları ve Tarım Üzerine Etkileri”, Küresel
Isınma Raporu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ‹stanbul flubesi, ‹stanbul, 2007.
Andrew E. Dessler- Edward A. Pearson, The Scienc and Politics of Global Climate
Change (A Guide to the Debate), Cambridge University Press, New York, 2006.
Dean Edwin Abrahamson, The Challenge of Global Warming, Island Press,
Washington,1989.
Dunn, S. And C. Falavin, “‹klim De¤iflikli¤ini Gündemin Ön Sıralarına Taflımak”.
Dünyanın Durumu Raporu 2002, TEMA Yayın No. 37. ‹stanbul, 2002.
Joe Buchdal and et all, Global Warming, Manchester Metropolitan University,
Manchester,2002.
ICPP, Climate Change 2001- The Scientific Basic Contribution of Working
Group I to the Third Assessment Report of the International Panel on Climate
Change, Cambridge University Press, London, 2001.
Kemal Öztürk; “Küresel ‹klim De¤iflikli¤i ve Türkiye’ye Olası Etkileri”, Gazi
E¤itim Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı:1, 2002, s.47-65.
Marcel Leroux, Global Warming- Myth or Reality, Praxis Publishing /Springer
Verlag, Berlin, 2005.
Mark Mashling, Global Warming- A Very Short Introduction, Oxford University
Press, New York, 2004.
33
Küresel Is›nma ve Türkiye’ye Etkileri
Mikdat Kadıo¤lu, “Günümüzden 2100 Yılına Kadar Küresel ‹klim De¤iflimi”,
Bildiri, ‹klim De¤iflimi ve Türkiye Sempozyumu, 13-14 Mart 2008, ‹stanbul.
Necmettin Çepel –Celal Ergün, Küresel Isınma ve ‹klim De¤iflikli¤i Raporu,
Tema Yayınları, ‹stanbul, 2002.
Ömür Fatih Balo¤lu, “Küresel Isınmanın Tarla Bitkileri Açısından
De¤erlendirilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi,
http:/akdeniz.edu.tr/ziraat/tr/ekaynak/ts005.pdf/
Robert G. Watts, Global Warming and the Future of the Earth, Morgan &
Claypool Publisher, University of Colorado, 2007.
http://unfccc.int/2860.php/
http://unfccc.int/resource/docs/convkp/kpeng.html/
http://www.ipcc.ch/pdf/assesment-report/ar4/syr/ar4_syr_spm.pdf/
34
Doç. Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
Doç.Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER
1989 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Uluslararası ‹liflkiler
bölümünü bitirdi. Bir süre Milli Savunma Bakanlı¤ı’nın NATO flubesinde uzman
yardımcısı olarak çalıfltı. 1991 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde
yüksek lisans ö¤renimine baflladı. 1994 yılında “Yugoslavya’nın Parçalanması” konulu
tezi hazırladı.
1993–1994 yıllarında ‹zmir Ticaret Odası’nda Avrupa Toplulukları Uzmanı olarak
çalıfltı. Daha sonra Gazi Üniversitesi ‹‹BF Uluslararası ‹liflkiler bölümünde akademik
hayata baflladı. Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Uluslararası ‹liflkiler
bölümünde doktora e¤itimini 1996–2002 yılları arasında tamamladı. Doktora tezinde
Avrupa Birli¤inin ikinci sütununu inceledi. 2003 yılında Kocaeli Üniversitesi’nde
ö¤retim üyesi olarak göreve baflladı ve 2008 yılında Doçent oldu.
2003 yılında Avrupa Vakfı tarafından tertiplenen “Lozan’dan Avrupa Birli¤i’ne
Türkiye” yarıflmasında üçüncülük ödülü, 2005 yılında Kadir Has üniversitesi
tarafından tertiplenen “Türkiye’nin Tam Üyeli¤i Avrupa Birli¤i’ne Ne Katar?” konulu
yarıflmada ikicilik ödülü aldı.
Doç.Dr. ‹rfan Kaya ÜLGER’in 4 tanesi Avrupa Birli¤i konusunda olmak üzere 7
kitabı yayınlanmıfltır.
35
Türkiye’nin Bugünü ve Yar›n›
36
Download