HALKLA İLİŞKİLER DERS NOTU

advertisement
HALKLA İLİŞKİLER DERS NOTU
ÜNİTE 1
İLETİŞİM:
Genel anlamda iletişim, anlam arama çabasıdır; insanın başlattığı, kendisini çevresinde yönlendirecek ve değişen
gereksinimlerini karşılayacak şekilde uyarıları ayırt etme ve örgütlemeye çalıştığı yaratıcı bir edimdir. İletişim hayatın her
alanındadır. Sosyal bir varlık olan insan sürekli bir iletişim içerisindedir İletişim duygu, düşünce ve bilgilerin, kısacası iletilerin
paylaşılması çabasıdır. İletişimde kaynağın belirli bir anlam yükleyerek gönderdiği iletinin anlamını çözümleyen ise alıcıdır.
İletişim latince topluluk ortaklık birliktelik gibi anlamlara gelen ''communis”sözcüğünden türemiştir.
İLETİŞİM ANLAM ARAMA ÇABASIDIR:
insanın başlattığı kendisini çevresinde yönlendirecek ve değişen gereksinimlerini karşılayacak şekilde uyarıları ayırt etme ve örgütlemeye
çalıştığı yaratıcı bir edimdir. İletişim katılanların bilgi yaratıp karşılıklı bir anlamaya ulaşmak amacıyla bu bilgiyi birbirleri ile paylaştıkları bir
süreçtir.
İLETİŞİMDE NİYET ÖNEMLİ BİR UNSURDUR:
Yani hem verici hemde alıcı iletişim sürecinden haberdar olmalıdır.
TEMEL İLETİŞİM MODÜLLERİ
temel iletişim modellerinden laswell'in iletişim modeli:
Bir diğer temel iletişim modeli ise SHANNON VE WEAVER İN İLETİŞİM MODELİDİR. iletişime en önemli katkılardan biri olarak
gösterilen bu model ile Shannon'un matematik formülleri,iletişim çalışmalarının tekniği konusunda sonraki çabaların çoğunu
teşvik etmiştir.
Gerbner'in iletişim modelinin diğer temel iletişim modellerinden farkı, iletişim sürecinde "algı"nın dikkate alınmasıdır.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 1
HALKLA İLİŞKİLER VE İLETİŞİM
Halkla ilişkiler uygulamalarında istenilen etkinin ortaya çıkarılabilmesi için mesajın ikna edici bir düzeyde hazırlanması
hazırlanması gerekir.
halkla ilişkilerde iletişim süreci meajların aktarılması şeklinde işlerlik kaanır. mesajlar ikna edici birdüzeyde hazırlanmalıdır.halkla
ilişkilerde mesajların taşıması gereken özellikler :
HALKLA İLİŞKİLER VE İKNA KURAMLARI
Halkla ilişkiler ve iletişim denildiğinde akla gelen ikna kuramlarından ilki sihirli mermi kuramıdır. sihirli mermi kuramı kitle
iletişimin etkileriyle ilgili ilk mermi yaklaşımı uyarıcı-tepki modelinin eşidir.uyarıcı tepki modeli ise: davranışçı psikolojinin en
önemli yaklaşımlarındandır
Sihirli Mermi, Uyarıcı Tepki Modeli, İki aşamalı ve Çok Aşamalı akış ile suskunluk sarmalı kuramı
halkla ilişkiler çalışmalarında başvurulan ikna yaklaşımlarından bazılarıdır.
iki aşamalı akış kuramına göre görüş ve düşünceler kamuoyu önderlerinin medyadan aldıkları bilgileri analiz ederek yorumlayıp ulaştıkları
sonuçları çevrelerşndekş kişilerle paylaşmaları sonucunda benimsenmekte ve yayınlanmaktadır.ancak bu kuramın en önemli sakıncası
düzenli sürekli ve belirlenmiş birönder grubun var olmamasıdır.
çok aşamalı akış kuramında ise: pek çok farklı konuda değişen düzeylerde etki görünce sahip ve birbirlerinden etkilenebilen kamuoyu
önderlerinin olabileceği anlayışı üzerinde durulmaktadır.
suskunluk sarmalı kuramı: bu kuram sosyal ortaklıkta tutumun değerler ve amaçlar konusunda kamuoyu denen yeterli anlaşma
düzeyi tarafından sürekli sağlanması gerektiği varsayımına dayanır.
suskunluk sarmalı kuramının dayandığı varsayımlar şunlardır:
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 2
ÜNİTE 2
DÜNYADA HALKLA İLİŞKİLER
ABD ve Avrupa’da sanayileşmeyle başlayan halkla ilişkiler uzmanlığının Türkiye’deki gelişimi ise çok yenidir. Türkiye’de 1960 yılı
halkla ilişkilerin meslek olmasında ilk basamak olarak kabul edilir.
Halkla ilişkiler tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenir. İnsanların toplumlaşma süreciyle birlikte ortaya çıkan halkla ilişkiler,
forumlar aracılığıyla Eski Yunan ve Roma'da ilk tarihsel örneklerini yaşamıştır.Bilginlerin ve filozofların halkın önünde tartışmaları bir
yandan halk ile etkileşim ortamı yaratırken, öte yandan düşünülenlerin halk tarafından destek bulmasını sağlamıştır. O dönemde halkın
düşüncesine verilen değerin bir başka göstergesi de duvar ilanlarında kullanılan “Halkın sesi Hakkın sesidir.
Okuryazarlığın olmadığı devirlerde Çiçeron ve Demosten, yüzyüze iletişim ortamlarında yaptıkları konuşma ve gerçekleştirdikleri
toplantılarla halkın beğenisini toplamış ve ünlenmişlerdir.Büyük İskender'in fethedilen ülkelerin yerel kıyafetlerini giymesi, işgal ettiği ülkede
Kralın kızıyla evlenmesi; Roma İmparatorlarının, Rus Çarlarının, Alman İmparatorlarının abideler yaptırmaları, edebiyatçılara destek
olmaları gibi etkinlikler, yönetimin halkla yakınlık kurmak, halkın sevgi, ilgi ve desteğini kazanmak isteğinin somut örnekleridir.
Mısır, Mezopotamya ve İran’da dönemin yöneticilerinin tanıtılması amacıyla hazırlanan tabletler en eski halkla ilişkiler örnekleri arasında yer
alır Ayrıca Mezopotamya uygarlıklarında çiftçilere ekme, dikme, zararlılarla mücadele gibi konularda bilgi veren taş tabletlerin yazıldığı da
görülmektedir.
ABD DE HALKLA İLİŞKİLER
Halkla İlişkiler terimini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri üçüncü Başkanı Thomas Jefferson, 1802'de Birleşik Devletler’in dış ilişkileriyle ilgili
olarak 10.Kongre’ye gönderdiği bir mesajda kullanılır.
Amerika’nın savaşa girişinin nedenlerini halka anlatabilmek için, 1917’de Halkı Aydınlatma Komitesi (Committee on Public Information)
kurulur ve bu komite kamu yönetiminin ilk halkla ilişkiler birimi olarak çalışmaya başlar.
•Kamu toplumdaki olaylardan mutlaka haberdar kılınmalıdır.
•Kamuoyunu bilgilendirmek için basınla ilişkiler sağlıklı biçimde yürütülmelidir.
•Bu tür ilişkiler kaliteli bir hizmetle desteklenmelidir.
•Hizmetin denetlenmesi ve geliştirilmesi sağlanmalıdır.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 3
•Halkı anlamak için kişisel ilişki ilk koşuldur. Masa başında oturmakla kamuoyunu veya ilgilendiğiniz hedef kitleyi anlayamazsınız.
•Müşterilerin hiçbir mantığa dayanmayan kendini beğenmişlikleri olayların gidişini sık sık etkiler. Protokol ve müşterilerin istekleri
konusunda uyanık olmak gerekir. Davranışlar ve biçimselliğe uyma kişilerarası ilişkilerde önemli rol oynar.
•Hangi kitleyle uğraşacaksanız, onu iyice incelemeli ve anlamaya çalışmalısınız. Kendinizi onların yerine koymaya çaba
harcamanız gereklidir.
•Hedef kitleyi iyice inceledikten sonra onu daha ayrıntılı sonuçlarıyla birlikte düşününüz.
•Müşterilerinizle ustaca bir ilişki kurunuz. Duygularınızın kararlarınızı etkilemesine izin vermeyiniz.
•Olanak olduğu sürece kişisel ziyaretleri, telefon konuşmalarına yeğ tutunuz.
•Halkla ilişkiler çabası dolaylı olarak harekete geçirilmeden meydana gelmeli ve yaratılan etkiye göre değerlendirilmelidir.
•İnsanlar çok fazla şey bekledikleri zaman, gerçek karşısında daha çabuk hayal kırıklığına uğrarlar. Bir başka deyişle, müşteriyle
ilişkilerde ölçülü olmak gerekir.
•Sözcükler arkasındaki anlamları dikkatle düşünmek gerekir.
•Önceden yazılı izin almaksızın, hiç kimsenin yazı ve sözlerini kullanmayınız.
1948’de kurulan PRSA’nın (Amerikan Halkla İlişkiler Birliği) 8 bini aşkın üyesi bulunmaktadır.
Avrupa’da Halkla İlişkiler:
Avrupa’da halkla ilişkiler, 1900 1950 yılları arasında profesyonel kimlik kazanmaya başlamıştır.
halkla İlişkiler yöntemlerine, İngiltere’de 1912’de L.George’un seçim kampanyalarında başvurulduğu görülür. Ancak terimin ilk
kullanılışı,1932’ye rastlar.
Hükümetin tanıtım çalışmaları 1946’da kurulan Merkez Enformasyon Bürosu (ICO) tarafından yürütülmeye başlanır.
ingiltere’de bu gelişmeler yaşanırken halkla ilişkilerin Avrupa’ya girişi asıl 1946’dan sonradır.
Avrupa’da oluşan ilk halkla ilişkiler şirketleri, çokuluslu Amerikan petrol (Standard Oil, Shell gibi) ve otomobil firmalarının şubeleridir.
Basın
Ajansı/Publicity Modeli:
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 4
Basın ajansı modeli,önceden planlanmış reklamlarla halkın ilgisini çekmeye çalışırken; kamuoyu bilgilendirme
modeli,organizasyonla ilgili konularda kamuoyunu bilgilendirme uğraşısı içerisindedir.
19.yüzyılda kamuoyunun kazanılması için her türlü uygulamadan yararlanan basınajansları, iş dünyasından çok siyasal kampanyalar ve
şovlar için “manüplasyon” adı verilen tekniğin uygulayıcısı olmuşlardır.
Basın ajansı temsilcilerinin en tanınmışı Barnum & Bailey Circus’un kurucusu olan P.T. Barnum’dur.
İki Yönlü Asimetrik Model ve Edward Bernays:
Bilgi aktarmak yöntemiyle kamoyunu aydınlatma,mesajların amacının ikna etmek olması gibi unsurlardan dolayı iki
modele uyum sağlamaktadır.
Modelinin
en önemli
Sigara içme
alışkanlıklarını
-Aksesuarların
-İKİ
uygulayıcılarından olan Edward Bernays ‘ın
araştıran kadın-erkek eşit olma
bazı çalışmaları bu modelin anlaşılması
çabası içerisinde sigarayı
kullandıkları ortaya
açısından önemlidir.
konulmuştur.
herşeyin yeşil renkte olması sağlanmıştır.
YÖNLÜ SİMETRİK MODEL:
İki yönlü simetrik modeli uyguladığını
iddia etmesine rağmen Gruning e göre bo modelin asıl savunucuları
İki Yönlü Simetrik Model ,geri baslemeye
dayanarak iletileri
Kurum yada kuruluşların çalışanlarının isteğine
İki Yönlü Simetrik model
uygulamasını
HALKA İLİŞKİLER
ÜNİTE
halkla ilişkiler teorisiyenlerdir.
hazırlamaktadır.
cevap vermek ve sosyal sorumluluklarını
yerine getirme istekleri
gerekli kılmaktadır
Mehtap projesinde ‘Devlet kuruluşların her kademesindeki çalışmalarda ve kararların alınmasında halkla
zorunludur denilmektedir.
Bir
yönlü asitmetik
yakın ilişki sağlamak
3
yönetim fonksiyonudur.
İletişim sürecidir
Kamoyunu etkileme etkinliğidir
Halk toplulukları ile ilişkiler kurar.
Kuruluşun sosyal
Halkla
sorumluluğu
çerçevesinde
yapılan bir etkinliktir.
ilişkiler ile ilgili yapılan tanımlamaları Ayla ve Aydemir Okay şu şekilde ele almaktadır.
-Halkla ilişkiler tanımlarının üçü bir gruplamasından söz etmek mümkündür.Bu gruplandırmaya göre halkla ilişkiler tanımları tanım
yapanın kaynağına göre (kaynak sistematiği)halk ilişkileri başka alanlardan ayrılarak açıklamaya çalışan (sınırlandırma sistematiği)ve
tanımının kapsadığı sistemi ortaya koyan(sistem sistematiği) olmak üzere sınıflandırılmıştır.
Kaynak sistematiği
Öncellikle
gündelik
tanımı Bentele
dayanmaktadır.Bu sistematik
tanımlar başlığı halkla ilişkilere
2.ise mesleki alan tanımlarıdır halkla ilişkiler mesleğinii
Mesleğin
uygulayıcısına ait tanımlar ve ilgili,
kendi içinde
3
dışarıdan bakanlar ve halkla
e ayrılır.
ilişkilerle
bire bir ilgisi
uygulayanlar yapmaktadır.Mesleki tanımlamalar da
dernek ve mesleki kuruluşların
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
olmayanlardır
kendi içinde
2 ye ayrılır
tanımları son olarak kaynağa dayalı halkla ilişkiler
Sayfa 5
tanımları bilimsel tanımlar başlığı altında
adamlarının tanımlamaları yer almaktadır.
incelenmektedir .Bu gruplama içerisinde halkla
ilişkiler ve onunla yakından olan
bilim
Bu gruplandırma içerisinde kaynak sistematiği ,sınırlandırma sistematiği ve sistem sistamatiği elbette bazı yerlerde kesişebilir.Yani
bir grupta yer alan bu tanım diğer grupta gözlenebilir.Bu yüzden
bu üç ayrı grubun üç farklı anlayıştaki tanım grubunu
oluşturduğunu söylemek mümkün değildir.Bunun sebebiyse her grup arasında kesişmelerin bulunabilme ihtimalidir.
Halkla
Burada
İlişkilerin
Marmara
-Ürününnn yeterli
Toplumsal Sorumluluk
depremi’nde
birçok işletmenin /kuruluşun
miktarda kalitede
ve sağlıklı bir çevre
-Temiz
Anlayışı:
fiyattta
toplumun
depremzedelere yaptığıo
yardım anımsanabilir.
sunulması gerekir
vermeyeceği bir konudur.
-İşletmelerde çalışan iş görenler birer araç olarak değil amaç olarak irdelenmelidir.
-Çalışanların
refah düzeyi
artırılmalı,adi bir ücret düzeni getirilmeli,iş güvenliği
sağlanmalı
-Devlete karşı yükümlülükler yerine getirilmelidir
Eğitsel uğraşlarda
Halkla
ilişkilerin
işletmenin
Dürüstlük
bizzat katkıda bulunması gerekir
ilkesi
Kamoyunu yönlendirmeyi değil,bilgilendirmeyi önceleyen halkla ilişkiler ,saygınlığını ve inandırıcılığını koruyabilmesi için
ilkesine kesinlikle uymak zorundadır.
Kamoyu yanıltıcı,şaşırtıcı,kandırıcı,tutarsız gizli kapaklı politika
özellik taşır kuşkusuz.
Halkla
İlişkilerinde
Karşılaşılan
ve eylamlerdan kaçınmak kuruluşa
dürüstlük
karşı olan güveni artırıcı bir
Sorunlar
-Özü
ÜNİTE 4
Halkla İlişkiler ve Reklam:Halkla ilişkiler ile reklam çoğu kez birbirine karıştırılan iki ayrı kavramdır. Aynı ailenin, deyim yerindeyse
tanıtım karmasının iki bireyidirler. Doğal olarak birbirine benzeyen ve benzemeyen yönleri bulunmaktadır.Halkla İlişkilerin amacı, bir
örgütü tanıtma veya bireyleri etkilemek iken, reklamcılıkta amaç, genellikle ürünü tanıtmaya yöneliktir. Reklam, bir hizmetin, bir yerin, bir
şeyin ya da bir malın özelliklerini, faydasını ve ilgi çekici yanlarını halka duyurmak, anlatmak, tanıtmak için bazı araçlar kullanılarak en
inandırıcı mesajın verilmesini ifade eder.
Halkla İlişkiler ile Reklamcılığın Farklılıkları
Zaman süreci açısından: Reklam hizmetleri, sonuçların kısa vadede alınması amacı güdülen çalışmalardır.
Halkla ilişkilerin acelesi yoktur. Bekler, sabırlıdır.
Satış amacı açısından: Reklam hizmetleri ile kamuoyuna tanıtılan bir ürün ya da hizmetin sonuçta satış amacı taşıması doğaldır.
Reklamcılık faaliyeti zaten doğrudan kâr amacıyla yürütülmektedir. Halkla ilişkiler cephesinde satış, hiçbir zaman bir etkinliğin amacı
olamaz. İmaj bırakmaya yönelik etkinlik, satış amacı ile bir tutulamaz.
Bütçeler açısından: Reklam hizmetlerinin gerçekleşmesi için büyük rakamlardan oluşan bütçelere gereksinim vardır.Halkla ilişkiler için de
bütçe gereklidir ancak bunun hiçbir zaman büyük boyutlarda olması gerekmez. Küçük rakamlı bütçelerle de halkla ilişkiler yapılabilir.
Ulaşılan kitle açısından: Reklam hizmetlerinin götürüldüğü kitle o ürün veya hizmeti kullanması, satın alması olası bir kitledir. Halkla
ilişkilerde kitle yelpazesi çok geniştir. Bir kuruluşun kapısında duran bekçiden, belediye başkanına, başbakanına, sendikasına kadar
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 6
uzanabilir.
İletiler açısından: Reklam hizmetleri ile kamuoyuna iletilen iletiler farklıdır. Gerçekleri yansıtış biçimi halkla ilişkilere benzemez. . Halkla
ilişkiler etkinliklerinde kamuoyuna taşınan mesajlar, yalın ve net gerçeklerdir. Abartılmış değillerdir.
Halkla İlişkiler ile Reklamcılığın Benzerlikleri
Reklam ve halkla ilişkiler birbirleriyle çatışsalar bile, barışık oldukları bazı noktalar da bulunmaktadır:

Her ikisi de tanıtım aracılığıyla kamuoyu oluşturma amacı güder

Kamuoyu oluşturmada aynı ya da benzer kitle iletişim araçlarından yararlanırlar.

Araştırma süreci, her iki uygulamada da temel adımlardan birisidir.

Planlama/programlama

Programın zamanlanması her ikisi için de önem taşır.

Her ikisinde de çalışanlara genellikle yüksek ücretler ödendiği görülür.

Her ikisinde de çalışmaların değerlendirilmesi yapılır.
aşaması her ikisi için
de geçerlidir. Bazen programlarda büyük benzerlikler görülebilir.
Halkla ilişkiler çalışmalarında gerekli görülürse kurum ya da kuruluşun adını duyurucu, ününü ve saygınlığını artırıcı reklamlar
yayımlanabilir. Ürün ya da hizmetin satışını artırıcı reklamlarla kurumsal reklamları birbirine karıştırmamak gerekir. Kurumsal reklam ya da
bir diğer deyişle prestij reklamı, ayrıntıları verebilmek amacıyla halkla ilişkilerde yararlanılan duyuru niteliğindeki araçlardan öte bir şey
değildir.
Halkla İlişkiler ve Propaganda
Propagandanın amacı, reklamda olduğu gibi kitlelere tek yönlü ve tek kaynaktan durmaksızın sayısız iletiler yönelterek kamuoyunu
etkilemek; kamuoyuna belirli bir düşünce, inanç aşılamak, bir tutum ve davranış biçimini benimsetmektir. Halkla ilişkiler ise güven/sempati
stratejisine dayanır; kamuoyuyla kendisi arasında sürekli olarak gerçekleşen çift yönlü bilgi akışına önem verir.Reklam ile aynı teknikleri
kullanarak kitleleri etkilemeye çalışan ve yalnızca çıkarını ön planda tutan propagandada, hedefe ulaşmak için her yol açıktır, her araç
kullanılabilir, her yöntem denenebilir.
Topluma egemen gücün varlığını hissettirmesi ve düzeni sürdürebilmesi için zorunlu olan ideoloji aşılama işlevinin totaliter ülkelerde
propaganda, çoğulcu yapıya sahip Batı ülkelerinde de halkla ilişkiler olarak (adı değiştirilmiş biçimde) yerine getirildiği ileri sürülmektedir.
Ayrıca propagandanın genellikle siyasal amaçlar taşımasının, halkla ilişkilerin saydamlık ve dürüstlük ilkesiyle de çeliştiğini söylemekte
yarar vardır.
Özetle, halkla ilişkiler doğruluk özelliğiyle reklamdan, özgürlük özelliğiyle de propagandadan ayrılır.
HALKLA İLİŞKİLER VE PROPAGANDA ARASINDAKI FARK
Halkla ilişkilerde doğru, gerçek bilgi, iyi niyet, hoşgörü, dürüstlük esastır, propaganda ise ödünsüzdür, katıdır, kapalıdır; her zaman iyi niyete
yer vermez (Propagandayı ayakkabısı, çorabı, mendili ile siyahlara bürünmüş bir kişi olarak tanımlarsak, halkla ilişkileri beyazlar içinde
resmetmemiz gerekir (Kadıbeşegil, 1986:80)).
Halkla ilişkiler düşünce tartışmalarına açık olmasına karşın propaganda tartışma kabul etmez; bu yüzden halkla ilişkiler demokratik,
propaganda kuralcı (dogmatik), zorlamacı ve otoriterdir.
Halkla ilişkiler hedef kitleyi gerçekleri açıklama yoluyla ikna etmeye çalışırken, propaganda iletiyi sıkça yineleme yöntemiyle kitleleri ikna
etmeye çalışır.
Halkla ilişkilerde iletişim süreci iki yönlü işlerken, propagandada tek yönlü ve abartılıdır.
Halkla ilişkiler kitleleri yanıltmaya çalışmaz, yıkıcı iletiler aktarmaz, propaganda yanıltıcı, kandırıcı olabilir, gerekirse yıkıcı bile olabilir.
Halkla İlişkiler ve Pazarlama
Pazarlama, hedef tüketici, müşteri ve toplumun istek ve gereksinimlerini tatmin ederek kâr sağlayacak pazarlama bileşenlerinin
(ürün/hizmet, fiyat, tutundurma, dağıtım) planlanması, yönetimi ve denetimi çabalarıdır
Halkla İlişkiler ve Tanıtım
Halkla ilişkiler biriminin sorumluluk alanında bulunan etkinliklerin önemli bir kısmını tanıtma oluşturur. Kurum ya da kuruluşun ilgili çevrelere
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 7
tanıtılması ve olumlu izlenim sağlanması halkla ilişkiler çalışmalarının amaçlarındandır.Yurt içi ve yurt dışı tanıtım faaliyetlerinin olumlu bir
kimlik elde etmek üzere yapıldığını göz önünde bulundurarak, tanıtımın etkili olabilmesi için şu ilkelerin göz önünde bulundurulması uygun
olur.

Tanıtım, hedef gruba hitap etmelidir.

Tanıtım, markanın kimliği ile tutarlı olmalıdır.

Tanıtımda rasyonel cazibe ile duygusal cazibe beraber kullanılmalıdır.
Halkla İlişkiler ve İletişim:İletişim bilindiği üzere bir iletinin ya da bilgi, düşünce yorum vb. olguların iki yönlü akış süreci ve
kişilerarası etkileşimin olmazsa olmaz koşuludur. Halkla ilişkilerin temelinde iletişim yatar. Konuşmacıyla dinleyici ya da vericiyle alıcı
arasında gerçekleşen karşılıklı ileti alışverişi biçiminde kabaca tanımlanan iletişim, "bir tarafın, öteki tarafın davranışını etkileme veya
değiştirme sürecidir".İletişim bilimleri gelişirken, iletişim kuramcıları da değişik iletişim modellerini bilim dünyasına yansıtarak iletişimden ne
anlaşılması gerektiği -dilsel, sosyolojik, antropolojik bağlamda-ve öğelerinin ne olduğu konusunu aydınlatmaya çabalarlar. Bu modellerde
olmazsa olmaz olan üç temel öğe hepsince kabul görmüştür: Kaynak (ya da gönderici), ileti ve alıcı (ya da hedef). Ancak bu süreç,
"kanallar ile etki ya da işlevin de katılımıyla, beş etkenin tamamlanmasıyla gerçekleşmektedir" .Sesbilim alanındaki çalışmalarıyla tanınan
Roman Jakobson'un geliştirdiği iletişim şemasıysa altı ögeyi içermektedir: konuşmacı, dinleyici, bağlam, ilişki, düzgü (kod) ve ileti.
Halkla ilişkiler etkinliklerinde de çağımıza egemen bütün iletişim ortam ve araçları kullanılarak hedef kitlelere ulaşılır, onlar üzerinde
olumlu etkiler bırakılır ya da olumlu düşünceler uyandırılmaya çalışılır.
Kurum ya da kuruluşun kamuoyunda var olan olumlu ya da olumsuz izlenimler gözlenerek iletişim çalışmalarına girişilir. İstenilen
sonucun elde edilip edilmediği alıcı kitlenin iletiye verdiği tepki ve yanıttan anlaşılır. Bir halkla ilişkiler profesyonelinin, gerek günlük yaşamı
ilgilendiren, gerekse kurum içi, kurumlar arası vd. ilişkileri belirleyen iletişim akış türlerini (bir başka deyişle, iletişimin formel, enformel,
dikey, yatay, çapraz gibi başlıklar altında ayrıntılı olarak kesitlendiğini) bilmesi ve bu bilgiyi meslek yaşamında içselleştirmesi gerektiğini
anımsattıktan sonra, kaynak işlevi üstlendiği bazı durumlarda dikkat etmesi gereken konuları sıralamaya çalışalım (Kadıbeşegil, 1986:44):

Her şeyden önce ileteceği iletiyi enine boyuna ölçmeli, ulaşmak istediği kitleden önceden iletinin içeriği hakkında tam bilgi sahibi
olmalıdır. Eksik yanları varsa bunları iletişim başlamadan önce gidermelidir.

Göndereceği iletinin hedefte ne gibi tepkiler uyandırabileceği konusunda doğru tahminlerde bulunmalıdır. Bu tahminlere dayalı
olarak önlemleri hazır olmalıdır.

Hedef olarak belirlediği kişi ya da grupları elinden geldiğince çözümlemeli, eğilimlerini, geleneklerini araştırmalıdır.

İletinin içeriğine çok dikkat etmeli, yanlış anlamalara meydan verebilecek tümcelerden ve biçimlerden arındırılmış bilgiyi hedefe
sunmalıdır.

İleti ve kanal arasında çok iyi denge kurmalı, yanlış kanallarla iletilen doğru bir iletinin hiçbir anlam taşımayacağını bilmelidir.

Kanalları bizzat kendisi kullanmasını bilmeli veya mesajın biçim ve içerik değiştirmemesi için iletişim kanallarının kullanımı
hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Geribildirimi tam olarak saptamak için her çareye başvurmalı, sadece geribildirimin temin edilmesiyle yetinmemeli, eldeki bilgi ve
bulguları değerlendirip yeni iletişim ortamlarının hazırlanmasını planlamalıdır.

İletişim sürecinin zamanlamasını iyi ayarlamalı, alıcıyı elverişsiz bir ortamda ve zamanda yakalamamalıdır.
ÜNİTE 5
HALKLA İLİŞKİLERİN ÖRGÜTSEL YAPISI
Halkla ilişkiler, günümüzde artık sanayi, ekonomi, toplum, kültür, siyaset, vb. alanları kapsayan bütün ortamlarda, genel iletişim stratejisi
oluşturmak bakımından önemli rol oynamaktadır. Gerek kamunun gerekse özel sektörün karmaşık iletişim sorunlarının çözümü için çaba
harcayan halkla ilişkiler, kuruluş örgütlenmelerinde artık vazgeçilemez bir konuma ulaşmıştır.
Kuruluş İçi Örgütlenme
Bir kurum ya da kuruluşta tepe yöneticisinden en alt birimdeki çalışana kadar herkes -bilinçli ya da bilinçsiz- halkla ilişkiler görevi yapar,
ancak sorumluluğu bizzat üstlenen, halkla ilişkiler çalışmalarını sistemli biçimde yürüten bir birimin yapılanması gerekmektedir. Halkla
ilişkiler uzmanlarından oluşan bu örgütlenme kuruluşun verdiği hizmete, büyüklüğüne, personel sayısına, amaç ve iletişim politikasına göre
çeşitlilik gösterebilir.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 8
Halkla İlişkiler Firmalarında Örgütlenme
Halkla ilişkileri kurum içinde örgütlemek, gerekli teknik donanım ve nitelikli/yeterli insan kaynağı göz önünde tutulduğunda ciddi bir bütçeyi
gerektirmektedir. Bu yüzden, kuruluşların, ayrıca, halkla ilişkiler politikalarını ve iletişim stratejilerini belirlerken serbest çalışan bir halkla
ilişkiler danışmanlık şirketinden de belirli bir ücret karşılığında yararlandıkları görülür.Ayrıca kuruluşun kendi halkla ilişkiler birimi olduğu
durumlarda bile bazen bağımsız bir halkla ilişkiler firmasıyla iş birliği yaptıkları ya da danışmanlık hizmeti aldıkları gözlemlenmektedir.Bir
bağımsız halkla ilişkiler danışmanlık firması müşterinin bünyesindeki halkla ilişkiler birimi gibi çalışır. Sadece genel müdür ya da kuruluşun
halkla ilişkiler sorumlusu ile değil, pazarlama, insan kaynakları, reklam, müşteri servisleri, satış sonrası ilişkiler, endüstri ilişkileri, yurt dışı
ilişkiler gibi birimlerle de iletişim içindedir.
Halkla ilişkiler danışmanlık firmaları, birkaç kişinin çalıştığı ajanslardan, Burson-Marsteller gibi 1800 kişinin çalıştığı ajanslara değin geniş
bir yelpaze sunarken; 23 ülkede 62 ofisi bulunan Hill and Knovvlton ABD, Kanada, Avrupa, Asya, Avustralya, Latin Amerika'da binden fazla
müşteriye hizmet etmektedir. Bir bağımsız halkla ilişkiler danışmanlık firması için şöyle bir örgütlenme düzeni önerilebilir.
Halkla İlişkiler Birimi Çalışanları Halkla İlişkiler Müdürü; birimin yönetimi ve diğer birimlerle ilişkilerden sorumludur.
Yönetmen; halkla ilişkiler alanında kullanılacak araçların seçim ve değerlendirmesinden, maket taslakları, mizanpaj,
fotoğraf, dekorasyon seçim ve çalışmalarından sorumludur.
Redaktör; kitle iletişim araçları için metinler hazırlar ve düzeltileri yapar.
Yazar; broşür, plaket bülten gibi yazılı araçların hazırlanmasında kuruluşla ilgili bilgi ve belgeleri kaleme alır. Grafiker; etkinliklerde
gereksinim duyulan çizimleri yapar.
Konuşmacı; konferans ve toplantıların düzenlenmesinden ve sunuştan sorumludur.
Basın Sorumlusu; medyayla olumlu düzeyde ilişkiler geliştirerek kuruluşun basına yönelik tanıtımını yapar. Kuruluşla ilgili basında çıkan
haberleri derler. Basının gereksinim duyduğu bilgileri iletir.
Gösteri Düzenleyici; etkinliklerin yaratıcısı olmamakla birlikte, uygulanacak programın senaryosuna, akışına göre gerekli çalışmaları
yapar, bir aksaklığın oluşmamasından sorumludur.
Danışmanlar; etkinlik tasarıları üretir, konuları, araçları belirler ve gerekli bütçe çalışmalarını yaparlar.
Halkla İlişkiler Biriminin Sorumlulukları
Kuruluşların iletişim politikalarını ve stratejilerini değişik hedef kitlelere iletme ve gelen tepkileri değerlendirerek yeni tutumları yönlendirme
işlevini yerine getiren halkla ilişkiler birimlerinin sorumluluk konuları genel başlıklarıyla şöyle belirlenebilir.
Basın bülteni/makale yazmak ve dağıtmak, basın listesi hazırlamak
Basın konferansı, basın resepsiyonu ve basın gezisi düzenlemek
Medya enformasyon servisi oluşturmak
Yöneticiler için basın, radyo ve televizyonda mülakat olanakları yaratmak
Fotoğraf konusunda sanatçılarla iş birliği içinde olmak ve fotoğraf bankası oluşturmak
Personele yönelik gazete ya da dergi yayımlamak, video, slide gösterileri, duvar gazeteleri gibi yöntemlerle kuruluş içi iletişimi sürdürmek
Dağıtımcılar, tüketiciler, kullanımcılar yani dış hedef kitleye yönelik gazete ve dergi yayımlamak
Basın bülteni/makale yazmak ve dağıtmak, basın listesi hazırlamak
Basın konferansı, basın resepsiyonu ve basın gezisi düzenlemek
Medya enformasyon servisi oluşturmak
Yöneticiler için basın, radyo ve televizyonda mülakat olanakları yaratmak
Fotoğraf konusunda sanatçılarla iş birliği içinde olmak ve fotoğraf bankası oluşturmak
Personele yönelik gazete ya da dergi yayımlamak, video, slide gösterileri, duvar gazeteleri gibi yöntemlerle kuruluş içi iletişimi sürdürmek
Dağıtımcılar, tüketiciler, kullanımcılar yani dış hedef kitleye yönelik gazete ve dergi yayımlamak
Basın kupürlerinin, radyo televizyon programlarının geri beslemesini almak ve dışardan gelecek diğer raporları incelemek
Belirlenen amaçlar açısından sonuçları değerlendirmek
Halkla İlişkiler Uzmanının Nitelikleri
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 9
İletişim ve tanıtım etkinliklerini büyük sabır ve dikkatle sürdürmek durumunda olan bir halkla ilişkiler uzmanının başarılı olabilmesi
için çok yönlü nitelik ve yeteneklere sahip olması gerekir. Bu nitelikler şöyle sıralanabilir

Halkla İlişkiler uzmanı, insan ve toplum psikolojisi, sosyoloji, ekonomi, işletmecilik, hukuk ve genel kültür konularında bilgi sahibi
olmalı

Etkili yazma, konuşma ve dinleme konularında bilgi sahibi olmalı


Basın, yayın, halkla ilişkiler konusunda eğitim almış olmalı; iletişim alanında öğretim yapan bir yüksek okuldan mezun olmalı
Yayın ve raporlama konusunda bilgili olmalı

Gazetecilik konusunda deneyimli olmalı

Yaratıcı, araştırıcı ve yenilikçi bir kişiliğe sahip olmalı

Zor olmasına karşın işini sevmeli, karşılaştığı sorunlara karşı soğukkanlı, hoşgörülü ve sabırlı olmalı

Önce kendisine, sonra başkalarına güvenmeli

Halkla ilişkiler uzmanı en az bir yabancı dil bilmeli

Karşı tarafa inanç ve ilgi sağlayacak bir dış görünüşe sahip olmalı, temiz ve düzgün giyinmeli, görgü kurallarını, toplum içinde
nasıl davranılması gerektiğini bilmeli

Sevecen, sıcak bir davranış ve güler yüze sahip olmalıdır
Bunun yanında halkla ilişkilerde yönetim ve yöneticilik çok önemli bir yere sahiptir. Halkla ilişkiler için çok önemli bir yeri olan yönetimin
fonksiyonları farklı açılardan da incelenmiştir (İşçi, 1997:123-124):
o Planlama: Planlama kaynakların en verimli şekilde kullanılması için yapılır. Diğer bir değişle, kurum amacına koşarken bütün kaynaklarını
verimli olarak kullanmak zorundadır. İş gücünü de en yüksek verimi sağlayacak şekilde istihdam etmelidir.
Karar verme: Kurumla ilgili ihtimaller arasından bir tanesini seçme işidir. Kurum ya da kuruluşların yönetimleriyle karar verme birbiriyle
bütün oluşturmak zorundadır.
o Organizasyon: Kurumun gayesine ulaşabilmesi için gerekli olan bütün faaliyetlerin saptanması bunların sıralanması ve gruplanması ile
her grubun bir yöneticinin sorumluluğuna bırakılması ve yüklenen sorumlulukla orantılı olarak yeterli yetki devrinin yapılması ve
emir-kumanda ilişkilerinin yatay ve dikey olarak saptanması demektir.
Çalışanları yapacakları işle kaynaştırmak ve görevlerin yürütülmesini takip etmek
o İstihdam ve eğitim: Çalışanların seçimi, işe alınması, verimli hale getirilmesi ve emekliye ayrılmasına kadar geçen sürede
yapılanlardır.
o Denetleme: Faaliyetlerin takip edilmesi, eksiklerin tespiti ve tamamlanması ve yanlışların düzeltilmesidir. Denetleme sonunda
planlara uyulup uyulmadığı gözden geçirilir. Denetimin başlıca üç temel ögesi vardır (Tümer, 1975:327):
 Standartları saptamak
 Faaliyetleri standartlara göre ölçmek
Planlardan ve standartlardan sapmaları düzeltmek
HALKLA İLİŞKİLERDE HEDEF KİTLE
Halkla ilişkiler terimi hedef kitle kavramını da içinde barındırmaktadır. Halk, halkla ilişkilerin ulaşmak istediği topluluktur. Hedef kitle
ise, halkla ilişkiler çalışmalarında yapılan tüm etkinliklerin yönlendirildiği, bu etkinlikler sonucunda kendilerinden eylem ve düşünce değişimi
beklenen kişiler ya da gruplar olarak tanımlanabilir. Bir kuruluşun kapısında duran bekçiden belediye başkanına, başbakandan, bayiler
basın sendikasına kadar uzanabilmektedir. Hedef kitle denildiğinde, bir toplum ya da toplulukta dinleyen, gören, okuyan, katılan, kısaca
yaşayan bireyler ya da bir grup insan anlaşılır. Onların görüş ve tepkileri, sosyokültürel yaşamın ortak paydasını oluşturur. Kuruluşlar, hedef
kitlelerine açılırken, genellikle, bireylerin düşüncelerini koşullandıran meslek kategorileri, sosyokültürel düzeyler, yaş ve cinsiyet gibi
parametreleri göz önünde bulundururlar. Halkla ilişkilerde iç ve dış hedef kitleler genel olarak ana başlıklarıyla şöyle sıralanır:
Kuruluşta çalışanlar
Kuruluşun çevresindeki topluluk
Ham madde, ürün ve hizmet sağlayanlar (tedarikçiler)
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 10
Finans kuruluşları, bankalar ve yatırımcılar
Dağıtıcılar
Müşteriler, tüketiciler ve ürünü kullananlar
Siyasiler, basın ve kamuoyu önderleri
İleriye dönük olarak yeni nesil
İç Hedef KitlelerKuruluşun halkla ilişkiler çalışmalarında muhatap olduğu ve öncelenmesi gereken en yakın hedef kitle iç hedef kitledir. İç
hedef kitlenin ihmali ya da fazla önemsenmemesi dış çevreyle yapılan bütün halkla ilişkiler çalışmalarını boşa çıkarabilecektir. Halkla
ilişkiler politikalarının iç hedef kitlede olumlu bir izlenim yaratması, bir anlamda iç sorunlarını çözmüş, kendine güvenen bir kuruluşun
dışarıya da rahatlıkla açılabilmesini kolaylaştıracaktır.
Kuruluş Çalışanları
Bir kuruluşta hedef kitle olarak çalışanlar deyince, tepe yöneticilerden, sekreterler, şube müdürleri, memurlar, şefler, işgörenlere kadar farklı
ücret ve statüde çalışan bütün personel (ve aileleri) akla gelir.İş ortamından memnun bir personel bu durumu kuruluş dışına da
yansıtacaktır. Her personelin çevresine kuruluş hakkında bilgi akışı sağlayan bir halkla ilişkiler çalışanı gibi işlev gördüğü göz önünde
bulundurulursa, onların içinde çalıştıkları kuruluş hakkında doğru bilgilendirilmesi, olan bitenden kuruluş dışındaki insanlardan önce
haberdar edilmesi kurum kimliği açısından son derece önem taşımaktadır.
İş güvenliği sağlanmış, beslenme ve dinlenme saatleri uygun ölçülerde düzenlenmiş, sağlık sorunları çözülmüş, zaman zaman alınan
kararlara katılma olanağı bulmuş çalışanlar, ilişkide bulundukları aile çevresine -onlar da başkalarına-ve bağlı bulundukları sendika ya da
birliklere yaşadıkları bu huzurlu iş ve iletişim ortamını yansıtarak kuruluş hakkında olumlu kimlik yaratacak bilgi akışını sağlamış olurlar. Bu
durum aynı zamanda nitelikli potansiyel iş gücünün (diğer kuruluşlarda çalışanlar, yeni mezunlar, öğrenciler) kuruluşa akmasını
sağlayacaktır.
Ortaklar:Kuruluş çok ortaklı bir şirket biçiminde kurulmuş ise yılda bir kez düzenlenen genel kurul toplantıları dışında bilgi alma olanağı
bulunmayan ortakları, çalışmalar, alınan yeni kararlar, gelişmeler, geleceğe ilişkin projeler konusunda bilgilendirmek halkla ilişkilerin
sorumluluk alanına girer.
Kuruluşta neler olup bittiğini bilen, zaman zaman yapılacak anketlerle görüşlerine başvurulan ve doğal olarak kuruluşuna güven
duyan ortaklar, çevrelerine de bu bilgileri yayabilecek ve kuruluşun tanıtımına katkı sağlayacaktır.
Dağıtıcılar:Dağıtıcılar, komisyoncu, simsar, perakendeci, dükkan sahibi, muhasebe bürosu, hediye katalogu hazırlayanlar, ithalat ve
ihracatçılar gibi ürüne üretici ile tüketici arasında geçen aşamalarda muhatap olanların tümüdür.
Sendikalar:Sendikalar, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını koruyan ve savunan, deyim yerindeyse, kuruluşlar üzerinde denetim
işlevi gören kurumlardır.
İşçi ve işverenlerin kendi aralarında yardımlaşmalarını sağlayan, üyelerini eğiten ve haklarını savunan çıkar birlikleridir. İşçi sendikaları
grevler yoluyla işveren sendikaları da lokavt ile haklarını korurken isteklerinin kamuoyuna anlatılmasını sağlarlar.Sendikaları kuruluşun bir
parçası gibi görmeyen, onlara bilgi verme gereği duymayan ve sendikaları hiçe sayan kuruluş yönetimi sık sık sızlanmalarla ve işçi
direnişleriyle karşılanır. Bu nedenle halkla ilişkiler uzmanlarına sendikalarla iyi ilişkiler kurma konusunda önemli görevler düşer.
Dış Hedef Kitleler
Kuruluşların mesajlarını iletecekleri dış hedef kitleleri basından bankalara, siyasal partilerden derneklere kadar çok çeşitlilik gösterir.
Geniş bir yelpazeyi kapsayan dış hedef kitleler, kuruluşun toplumsal kabulü açısından önem taşımaktadır.
Önce dış hedef kitlelerle kurulacak iletişimin yarar ve sürecini belirleyen bütüncül bir bilgi sunalım, ardından bu hedef kitlelerden
birkaçını tanımaya çalışalım:
Tüketiciler:Tüketiciler, kullanıcılar ya da genel anlamda müşteriler, kuruluşların kendi ticari ya da ekonomik gelişimleri için önceliklidir. Ürün
ve hizmetleriyle tüketicisine ulaşan kuruluşlar, sundukları kalitede doyurucu bir düzey yakaladıklarında beklentileri karşılanmış yeni
tüketiciler yaratma ya da yeni pazarlar oluşturma olanağına kavuşurlar.
Müşteri halkla ilişkilerde de velinimettir. Halkla ilişkilerin yürüttüğü müşteri ilişkilerinde de eğitimli uzman personelin çalıştırılması
yerinde olacaktır. Müşterilerle olumlu ilişkiler kuramayan kuruluşlar halkla ilişkiler çalışmalarını başından bitirmiş olurlar ve başka gruplara
zaten açılamazlar. Dış hedef kitlenin birinci basamağı bu yüzden tüketici ya da müşterilerdir.
Kendini müşterisinin yerine koyabilen halkla ilişkiler uzmanları müşterilerinin de haklarını kollayan başarılı bir iletişim ortamına adım
atarlar. Ayrıca her personel, gerektiğinde çeşitli yaş, eğitim, görgü, meslek düzeylerinde bulunan müşterilere danışma ve satış hizmeti
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 11
vereceğinden, tüketicilere karşı tutum ve davranışların değişik tüketici profiline göre düzenlemesi de halkla ilişkilerin eğitimi altında
gerçekleştirilmelidir.
Rakipler: Bir kuruluş çevresinde etkinliklerini sürdüren tüm örgütler, birbirlerinin rakipleri durumundadırlar. Bir kuruluşun çevreye yazılı ve
sözlü biçimde ilettiği iletiler, diğer örgütlerin mesajları ile kuşatılmış durumdadır.Günümüzün rekabet ortamında varlığını sürdürmek ve hatta
olumlu bir kimlikle kalıcı olmak isteyen firmaların reklam ve halkla ilişkiler programlarını hazırlarken daha güncel, daha çarpıcı ve daha
yaratıcı olabilmeleri için söz konusu rakip firmaları ve çalışmalarını yakından takip etmeleri, bu çalışmaları değerlendirerek kendi
çalışmalarına yön vermeleri gerekmektedir. Gerçekleştirilecek bu çalışmalarla rakiplerle ilişkileri geliştirilmesi, ürün hizmet üretimi, kalite iş
tatmini vb. ticari konularda olumlu gelişmeler sağlamakta, hem de işletmeleri harekete geçirerek toplumsal fayda sağlamaya
yöneltmektedir.
Tedarikçiler:Kuruluşun gereksinim duyduğu gerekli enerji, ulaşım gibi hizmetler ve üretim için gereken işlenmiş ya da işlenmemiş ham
maddenin sağlandığı kurum ya da firmalarla sağlam ilişkiler kurmak kaçınılmazdır. Kuruluşlar yaşamlarını ve olumlu kimliklerini
sürdürebilmek için kaliteli ürün ve hizmet sunmak zorundadırlar. Kalite sürekliliğini sağlamak için kuruluşa gereken düzenli ham madde ve
hizmet girdilerinin sağlanması gerekmektedir. Halkla ilişkilerciler bu bağlamda karşılıklı bilgi akışı sağlayarak, aksaklıkların oluşmasını
engellerler.
Toplumsal Çevre:Her kuruluşun yakın ve uzak çevresiyle ilişki kurması gereği tartışmasızdır. Bireyler çevreleriyle nasıl ilişkiler
yürütüyorlarsa, kuruluşlar da çevreleriyle benzer ilişkilere girerler. Kuruluşun bulunduğu kent, semt, sokak, cadde, komşu kuruluşlar, rakip
ya da dost kuruluşlar, vb. kuruluşun çevresini oluşturur. Çevresiyle sosyal ilişkileri olumlu düzeyde olan kuruluşlar, başarı grafiklerini
yükseltirler.
Kuruluşun çevresiyle olan ilişkileri, yapısına bağlıdır. Bu nedenle yerel yönetimler, nükleer santral, fabrika, araştırma laboratuarı,
hapishane, hastane, havaalanı, liman vb. gibi faaliyet alanları farklı kuruluşlar aynı yörede yerleşmiş olsa bile, gereksinim duydukları iletişim
biçimi ve yöntemler birbirinden farklıdır. Çünkü her bir kuruluşun gürültü, temizlik, grev, park yeri gibi çözmek zorunda olduğu birbirinden
farklı sorunları vardır.Büyük ve karmaşık yapıya sahip bazı örgütler, birçok yerleşime ve dolayısıyla birçok çevreye sahiptirler. Örgütler çok
çeşitli kitlelerle ilişki içindedirler. Bir bölgeye yerleşmiş olan büyük bir örgüt, o yöreyi kalabalıklaştırmak, gürültü, pis koku, atıklar ve bunun
gibi nedenlerle çevredeki bazı insanların tepkisini çekerken, bazıları da kuruluşun oraya taşıdığı sosyo ekonomik gelişmeler yüzünden
onları görmezden gelirler.Halkla ilişkilerin toplumsal sorumluluk ilkesi gereğince, dış hedef kitle olarak bulunan yakın ya da uzak -bölgesel,
ulusal, uluslararası-toplumsal çevrenin çıkarı -doğal felaketlere uğrayanlara yardımlar, sağlık kuruluşları kurmak, kültürel/sportif etkinlikler,
eğitsel yarışmalar gibi toplumsal ilişkilerle-, uygulanacak halkla ilişkiler politikalarında ön planda tutulur.
Finans Piyasası: Kuruluşlar zaman zaman kendi öz kaynakları yetersiz olduğu durumlarla karşılaşır. Bu sorunların giderilmesinde gerek
duyulan dış kaynağın aranması/bulunması noktasında, bazı kuruluşlar için hedef kitle bankalar iken, bazıları için yatırımcılar, sigorta
şirketleri olabilir. Kaynak/kredi bulma girişimlerinden sonuç alabilmek, kuruluşun mali piyasalarda güvenilirlik kimliğine sahip olmak ile
doğrudan ilgilidir.Saygın bir kimliği bulunan kuruluşlar sermaye arayışlarında bir sermaye kaynağını yanında bulmakta güçlük çekmezler.
Kamuoyu Önderleri:Kamuoyu önderleri yaptıkları yorumlarla, açıkladıkları düşünceleriyle kamuoyunun görüşlerini değiştirebilen,
yönlendirebilen, etkileyebilen kişilerdir. Kuruluşun hizmet alanına göre geniş bir kitleyi etkileyen -düşünce/bilim adamları, politikacılar, vb.kamuoyu önderleri bulunduğu gibi, bir kuruluşun çalışanlarından oluşan küçük bir grubu yönlendirebilen ve ortamlarında sayılan/sözü
dinlenilen kişiler -belki bir usta başı, bir şef- de kamuoyu önderleri kategorisinde değerlendirilir. Hedef kitlelere ulaştırılacak bir iletinin ya da
yeni bir projenin kabulü biraz da kamuoyu önderleriyle iyi iletişim kurmaktan geçer.
Basın:Basınla ilişkilerin, halkla ilişkiler çalışmalarının %40'lık bir bölümünü oluşturduğu varsayılır. Basın ya da genel anlamda medya,
halkla ilişkiler politikalarında birincil hedef kitle olma özelliğini korumaktadırlar. Basın bültenleri ise basınla ilişkilerde kullanılan araçların
başında gelir; her ne kadar çağdaş halkla ilişkiler anlayışında tek başına yeterli görülmezlerse de, başlıca enformasyon aracı olarak
kullanıldıkları yadsınmaz bir gerçektir.
ÜNİTE 7
HALKLA İLİŞKİLER SÜRECİ:
Halkla ilişkiler süreci dört aşamadan oluşur: Araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirme. Yoğun bir çalışmayı gerektiren araştırma,
öncelikle hedef kitle konusunda bilgi toplamaya dayalıdır. Belirlenmiş hedef kitleye yönelik olarak düzenlenecek halkla ilişkiler etkinliği
araştırmada elde edilecek veriler ve sorunun tanımlanması doğrultusunda planlanır. Mesajların nasıl iletileceğinin planlaması
gerçekleştirildikten sonra, öngörülen program iletişim araçları ve yöntemleri saptanarak uygulamaya alınır
Araştırma ya da Sorunu Tanımlama
Halkla ilişkilerde araştırma, bir kurum ya da kuruluş hakkında halkın ya da kitlenin ne düşündüğünü ortaya koymak ve var olan tutumu bu
doğrultuda yeniden düzenlemek için yapılan bir etkinliktir. Kuşkusuz araştırma, yalnız halkla ilişkilerde karşımıza çıkmaz; dizgisel bir yapı
içinde bulunan bütün uygulama alanlarında gerek duyulan bilgisel/bilimsel bulgulara ulaşma sürecinin ilk aşaması hep araştırma olur.
Halkla ilişkiler çalışmasında hedef kitlenin özellikleri, eğilimleri, görüş ve düşünceleri bilinmedikçe; hazırlanacak program, terzinin
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 12
giydireceği kişiyi görmeden diktiği elbiseye benzer; sonra elbise o kişiye dar ya daProgramı değerlendirme
İşi yürütme ^ ve bildirme
^ Halkla ilişkiler sorunlarını tanıma
Planlama ve programlama
bol gelebilir. Çift yönlü iletişim sağlamayı amaçlayan halkla ilişkilerde, diğer bütün sosyal bilimlerde gözlemlendiği gibi, araştırmaya
girişilmeden önce çeşitli hazırlık çalışmaları yapılır. Halkla ilişkiler etkinliklerini belirli bir planda yürütmek için yapılan araştırmalar şöyle
sıralanabilir:
o Çevreyi izleme amaçlı araştırmalar: Kurum üzerinde etkili olabilecek sosyal olayları, kurumun çevresini oluşturan kamuoyundaki
eğilimleri ve kamuoyunun kurumun kimliğini etkileyen olumlu ya da olumsuz düşüncelerini gözlemleyerek ortaya çıkarmak amacıyla yapılan
araştırmalardır.
Kimlik araştırmaları:
o
Kurumun iç çevrelerinin (çalışanlar) ve dış çevrelerinin (müşteriler, bayiler, ortaklar, vb.) kurum hakkında ne düşündüğünü
ortaya çıkarmak için yapılır.
ol
letişim araştırmaları:
Kurumun iç ve dış iletişimi için kullandığı kurum gazetesi, bülteni ya da yıllık raporlar gibi belirli araçların olumlu sonuç
verip vermediğini, kaç kişi tarafından okunduğunu, bu yayınlarda kurumla ilgili haberlerin hangi içerikle verildiğini, okunabilirliği ve
anlaşılabilirliğini ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalardır.
o Sosyal sorumlulukla ilgili araştırmalar: Kamu yararına yapılan spor, sanat, eğitim, kültür gibi etkinlikleri toplumun nasıl karşıladığını,
yapılanların toplumca yeterli bulunup bulunmadığını ortaya çıkarmaya yönelik araştırmalardır.
Planlama ve Programlama
Planlama, bilindiği gibi, ileride yapılacak çalışmaları düzenli ve verimli bir biçimde yürütebilmek için araştırmada toplanan bilgiler
ışığında önceden kararlar
alınmasıdır.
'En kötü plan bile plansızlıktan iyidir' ilkesi halkla ilişkiler için de geçerlidir. Plansız çalışmalar dümensiz
bir geminin gidişine benzer, hedefine ulaşamaz, yapılan harcamalar da boşa gitmiş sayılır.Kuruluşlarda stratejik planlar ve taktik planlar
olmak üzere genellikle iki tür planlama çalışması yapılır. Tepe yönetimince hazırlanan stratejik planlar, uzun dönemde (örneğin beş yılda
üretim, satış, pazarlama, finansman, yeni yatırımlar, yeni ürünler konusunda) kuruluşun nereden kalkıp nereye varmak istediğini belirleyen
çalışmalardır. Taktik planlar ise stratejik planlara ve günlük gelişmelere koşut olarak, kuruluşun en çok bir yıl kadar kısa bir sürede
izleyeceği ve yürüteceği politikaların belirlenmesi çalışmalarıdır.
Halkla ilişkilerde planlama süreci ana başlıklarıyla şöyle verilebilir:


Sorunun tanımlanması

Durum değerlendirmesi

Halkla ilişkiler programının sonul hedeflerinin belirlenmesi

Halkla

Her hedef kitle için amaçların saptanması

Etkinlik ve iletişim programının hazırlanması

Programın değerlendirilmesi

Program uygulama planlarının hazırlanması
ilişkiler programının
hedef aldığı kitlelerin
belirlenmesi ve çözümlenmesi
Planlama sürecinin diğer aşamalarında, her hedef kitle için amaçlar belirlenir, etkinlik ve iletişim programları hazırlanır. Halkla ilişkiler
programı, sorumluluklar paylaştırıldıktan, takvim ve bütçe hazırlandıktan sonra uygulamaya alınır.
Uygulama ya da Yürütme
Bir halkla ilişkiler programı planlanıp hazır duruma getirildikten sonra programın yürütülmesi halkla ilişkiler sürecinin uygulama kısmını
oluşturur. Planlama aşamasında her şey kağıt üzerinde durağan ve devinimsizken, uygulama adımında çevreye açılacağından her şey
dinamik ve devingendir; küçücük bir aksaklığın bile bir çuval inciri berbat edebileceği bir ortamla karşı karşıya kalındığından kurumun tepe
yöneticileri dahil bütün halkla ilişkiler çalışanlarının üstün ve bilinçli katkılarının bulunması programın başarıyla uygulanabilmesi için ön
koşuldur. Hedef kitlelere ulaşmak için hazırlanan mesajların iletilmesinde planlandığı biçimde davetiyelerden panellere, bültenlerden çeşitli
yarışma ve organizasyonlara kadar her şeyde gereken özen ve dikkat gösterilmelidir. Halkla ilişkiler uzmanlarının iyi yetişmiş ve becerikli
olmaları uygulama sırasında beklenmedik aksaklıkları gidermede etkili olmaktadır. Böyle bir uzman kadro doğabilecek aksaklıklar için bile
önceden hazırlıklıdır.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 13
Programı Değerlendirme
Halkla ilişkiler etkinliğinin ve programının planlandığı gibi hedef kitlelere uygulamada ulaştırılıp ulaştırılmadığını test etmek için son
aşamada değerlendirme yapılır. Ancak bu aşamada nesnel verilere ulaşmak oldukça zordur.
Maliyet açısından pahalı olmayan değerlendirme, yakın çevreyle yapılacak yüz yüze iletişime bağlı olarak dar bir alanda
gerçekleşebilir. Hedef kitlenin verilen iletiden ne denli etkilendiğinin araştırılması ancak kamuoyu araştırmalarıyla olanaklıdır. Bunun da mali
bir yük getirmesi kaçınılmazdır. Kuruluşa gelen telefonlar ya da mektuplardan doğru bir değerlendirme elde etmek olanaksızdır. Açıklıkla
söylenebilir ki, bir halkla ilişkiler programıyla hedef kitlelere mesaj iletilirken, programın tamamlanmasından sonra bu kitlelerin ne
düşündüğü, iletilerin ne şekilde algılandıkları ve bunlara gösterilen tepkiler, geribildirimin kendisidir. Değerlendirme olmadan halkla ilişkilerin
olmayacağını söylemek pek yanlış bir sav değildir. Halkla ilişkiler süreci değerlendirmenin yapılması ile tamamlanmakta ve yeni
programlara yönelmektedir.Kaynaktan hedefe giden bir iletişim olgusunda geribildirim iletinin anlaşılıp anlaşılmadığını yani iletişimin
etkiliğini gösterir. Bir halkla ilişkiler programının hedef kitle üzerinde beklenileni verip vermediğinin değerlendirilebilmesi için, iletişim
çalışmalarının değerlendirilmesinden önce, halkla ilişkiler çalışmalarında birbirini izleyen üç edimden (iş, etik ve iletişim edimi) ilk ikisinin de
ölçülmesine gereksinim duyulur.
o İş edimi: Bir çalışmaya halkla ilişkiler çalışması denilebilmesi için ortada verimlilik esaslarına göre üretilmiş kaliteli ve yararlı bir ürün ya
da hizmet olmalıdır. Temelinde kaliteli ve yararlı bir ürün ya da hizmet bulunmayan bir kurum ya da etkinliğin halkla ilişkileri yapılamaz; olsa
olsa reklamı ya da propagandası yapılır. Bu halkla ilişkileri diğer tanıtma etkinliklerinden (reklam, propaganda) ahlak yasası ve davranışıyla
ayırt eden önemli bir özelliktir.
o Etik edim: Halkla ilişkiler çalışması, söz konusu ürün ya da hizmetle ya da ondan ayrı etkinliklerle, doğrudan kuruma bir çıkar
sağlamadan, yalnızca toplumsal sorumluluk bilinciyle kamu yararı sağlayan bir etkinlik olmalıdır.
o İletişim edimi: Halkla ilişkilerde bu iki edim yerine getirildikten sonra, yapılanların ileti verilmek istenen hedef kişi, kurum ve gruplara
iletişim teknikleriyle iletilmesi ya da onlardan ileti alınması gerekir.
Bu üç edimi birbirini tamamlayan ve halkla ilişkileri oluşturan üç öge olarak düşünmek gerekir. İş edimi, kurumun sürekliliği için gerekli ama
yeterli değildir. Etik edim, kurum ya da kişinin içinde bulunduğu toplumsal ve fizik çevrenin iyi bir üyesi (kimlik, prestij) sayılması için
gereklidir.
hazırlayan :nesrin acar
https://www.facebook.com/groups/adaletciler/
ÜNİTE 8
HALKLA İLİŞKİLER YÖNTEM VE ARAÇLARI
Halkla ilişkiler çalışma ve etkinlikleri gerçekleştirilirken kullanılan araçlar, genel olarak yazılı araçlar, sözlü araçlar, görsel-işitsel
araçlar olarak sıralanabilir. Geniş kitlelere ulaşma uğraşı içinde ve/veya tek ya da çift yönlü iletişim kurmada başvurulan bu araçlar, halkla
ilişkiler teknikleri göz önünde bulundurularak irdelenmektedir.
Yüz Yüze ve Kitlesel İletişim
Halkla ilişkiler iletişim olgusundan ayrı düşünülemez. Bu, "halkla ilişkiler salt bir iletişimdir" anlamına gelmemekle birlikte, amacı bir ileti
iletimi olan halkla ilişkilerin iletişim olgu ve sürecinin dışında tutulamayacağı anlamına gelir. Halkla ilişkiler uygulamalarında, örgütün
iletişimde bulunmak istediği kişi ve gruplarla yüz yüze ilişkiler kurarak, belirli bir konuyu anlatmak ve grubu o konuda olumlu düşünce ve
eyleme yöneltmek amaçlanmaktadır. Yüz yüze ilişkilerde, mesajın iletilebilmesi için doğrudan iletişim çabaları gösterilmektedir. ). Bilginin
alınışında; kaynak, veriler, araç ya da çevre hedef kişi için önemli etkenlerdir. Kaynağın sunumu, çekiciliği, yakınlığı, inanırlığı, güvenilirliği,
amacı, konumu, verilerin türleri, nitelikleri, düzenlenişleri, yenilikleri, aracın ya da çevrenin içeriği, sürekliliği, hedef kişinin gereksinimleri,
tutumu, inançları, amaçları, yetenekleri, deneyimleri ve alışkanlıkları bilgi edinme üzerinde etkilidir. Özel çıkar gruplarına dönük iletişimde,
hedef kitle olarak seçilen kişi ve gruplar, halkla ilişkiler açısından önemli olmaktadır. Kitle iletişimi ise, iletişim sürecine birçok insanın
katılımını içeren bir iletişim türü olarak etkilidir. "Kitle iletişimi", kamuya yönelik tek yönlü mesajın üretilmesi ve var olan tüm araçlar
kullanılarak dağıtılması anlamına gelmektedir. Kitle iletişimi, kuşkusuz yüz yüze iletişimden oldukça farklıdır. Kaynak, aynı iletiyi almasını
istediği birbirinden farklı kültürel özelliklere, beğenilere, farklı gelir düzeylerine, yaş ve cinsiyet gruplarına sahip olabilecek bir kitleyle karşı
karşıyadır. Yüz yüze ilişkiler ile kolaylıkla elde edilebilen geribildirim, sayıları binleri ya da milyonları bulan hedef kitlelerden öyle kolayca
elde edilemeyecektir. Bu noktada halkla ilişkiler etkinlikleri belirlenmiş/seçilmiş kitle ya da kitlelere dönük olarak gerçekleştirilir
Konuşma ve Görüşme: Halkla ilişkiler uzmanı ya da konuşmacı iletişimin iki yönlü işlevini bünyesinde barındıran bu aracı
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 14
kullanarak iletisini aktarırken dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Şöyle ki; başkalarıyla konuşurken sabırlı, nazik ve güler yüzlü
olmalı; karşısındaki insanın eğitim ve statüsüne göre bir davranış içine girmeli; karşısındaki kişi üzerinde olumlu bir kimlik yaratmalı;
konuşurken karmaşık anlatımlardan uzak, sade ve anlaşılır bir dil kullanmalı, argodan kaçınmalı. Konuştuğu kişinin sorunlarına eğilmeyi
ihmal etmemeli, çünkü bunun aktaracağı iletinin etkili paylaşımı için gerekli bir davranış olacağını kesinlikle unutmamalıdır. Karşısındaki
kişiye adıyla veya adının sonuna "bey" ya da "hanım" ekleyerek hitap etmelidir. Adını anımsayamadığı durumlarda, "siz", "beyefendi",
"hanımefendi" ya da başka bir seslenme sözcüğü -"bayım", "sayın", "bayan" vb. gibi- bularak, bu unutkanlığı sezdirmemelidir.Bir başka
deyişle, konuşmacının, olumsuz bir iletişime yol açabilecek, dinlemeyen, saygısız, sabırsız, kızgın, baştan savmacı ve olumsuz insan
tiplerinden olmaması gerekir. İletişimin etkililiği bağlamında konuşmacının kişisel tutumları ve konunun ilgi çekiciliğinin yanında,
konuşmacının cinsiyeti, görünüşü, yaşı, ırkı ve fiziksel yapısı gibi bir takım özellikleri de iki yönlü iletişimde etkili olabilmektedir.Telefonla
görüşme sırasında da konuşmacı yukarıda belirttiğimiz tutumlara özen göstererek nezaket içerisinde davranmalıdır. Halkla ilişkiler
yöntemlerinden biri sayılan konuşma(lar) ya da görüşme(ler), kurumun ilişkide bulunduğu bütün kişi ya da kitlelere yönelik biçimde
düzenlenebilecek etkinliklerde (yıl dönümü kutlamalarında, açılışlarda, çeşitli toplantı, tören ve önemli günlerde) söz konusu olabilir.
Toplantı:Halkla ilişkiler çalışmaları ve/veya etkinlikleri kapsamında belirlenmiş bir konuda halkın ya da hedef kitlenin ilgisini çekmek, onları
bilgilendirmek zaman zaman da görüşlerini ve önerilerini almak için toplantılar düzenlenir.
Toplantı gündemi için seçilecek konunun güncelliği ve katılımcıların olabildiğince karşıt görüşlü kişilerden seçilmesi toplantının
verimi açısından önemlidir. Tersine bir davranış toplantının nesnelliğine ve yansızlığına gölge düşürür.Toplantıların uygun yer ve zaman
göz önüne alınarak tarihlendirilmesi ve kamuoyuna önceden duyurulması gerekir. Toplantı konusuyla ilgili çalışmaların, konuşmacıların öz
geçmişlerinin, konuşma metinlerinin ve görsel malzemelerin çoğaltılıp dağıtılması etkinliğin izlenmesini kolaylaştıracaktır. Toplantının
yapılacağı yerdeki ses, ışık ve görüntü sorunlarının denetlenmesi, kayıt cihazlarının yerleştirilmesi ve salonun girişine, konuyu çekici
kılacak resim, grafik gibi panoların bulundurulması etkili bir iletişim açısından son derece büyük bir öneme sahiptir. Toplantılar konunun
niteliğini göre konferans, seminer, sempozyum, panel, tartışma ya da açık oturumlar biçiminde de gerçekleşebilir.
Konferans:Konferans, hedef kitleye belirli bir sürede iletilerin ya da çeşitli düşünce ve görüşlerin aktarılması amacıyla düzenlenir.Konuşma
sonunda söylenenlerin kalıcı olması bakımından küçük bir tartışma ya da kısa sorulara verilecek yanıtlar, dinleyicilerin ve basın
görevlilerinin konu hakkında gereksinim duydukları tamamlayıcı bilgileri edinmelerini sağlayacaktır.Bu son nokta, kuşkusuz çok önemlidir.
Çünkü bilgilenen bir gazeteci, konuyu işlemeye niyeti olan bir gazetecidir ve konuyu ancak anladıysa işleyecek ve onu doğallıkla haber
yapacaktır.
Seminer:Genellikle bir kaç gün ve bir kaç oturum süren seminerler, konferanslara kıyasla çok daha uzun bir zaman dilimini kapsar.
Seminerlerde birden fazla konuşmacı uzman bir kişinin yönlendirmesiyle hazırladıkları bildirileri sunarak, ele alınan konuyu çeşitli yönlerden
incelerler. Kurum ya da kuruluş yöneticileri, kişileri isteklendirmek, örgütlerini ve onun amaçlarını toplumdaki gruplara duyurmak
düşüncesiyle, güncel konuları işlemek, yeni görüş ve gelişmeleri örnekleriyle sunmak ve bilgi alışverişini sağlamak amacıyla bu tür
toplantılara duyarlı olmalıdırlar.
Sempozyum:Sempozyumlar hedef kitlenin ya da halkın ilgilendiği konu ya da konularla ilgili olarak, uzmanların ya da yetkililerin kendi
aralarında düzenlediği bir toplantı türüdür.Çok yönlü bir iletişim işlevi gören sempozyumlarda dinleyiciler tartışmaya etkin bir biçimde
katılmasalar da, konu çeşitli yönleriyle irdelenirken, onu yetkili ağızlardan dinleme olanağı bulacaklardır.
Panel:Paneller belirlenmiş bir konuda, konuyla ilgili kimselerin dinleyiciler önünde yaptıkları tartışmalı toplantılardır. Çok yönlü iletişim
sürecinde yerini alan paneller, bir konudaki değişik görüş ve değer yargılarının ortaya çıkardığı anlaşmazlıkları gidermek, sorunları
çözümlemek ve konuyu açıklığa kavuşturabilmek için düzenlenir.Paneller, konusunda uzman birkaç kişinin bilimsel olmayan bir biçimde
tartışmalarına ve bu yolla dinleyicilerin ilgisini konuya çekerek, konunun açıklığa kavuşturulmasına olanak sağlar.
Sergiler: Halkla ilişkiler etkinlikleri açısından genellikle kuruluşun saygınlığını artırmak, alıcılara kuruluşun yapıp ettikleri ya da yapacakları
konusunda ayrıntılı bilgi vermek amacı güden sergilerin etkili, çarpıcı ve akıllarda kalıcı kılınabilmesi için kullanılan görsel malzemenin
olabildiğince açık olması gerekir.
Sergilerde görsel malzeme verilirken kendi bağlamı ve bütünlüğü içinde, mantıksal bir sıra izlenmesine özen gösterilir. Resim, slayt,
grafik ve fotoğraflar, tamamlayıcı maket ve panolarla desteklenmelidir. Sergileri, amaçları yönünden sınıflandırmak güç olmakla birlikte,
süre bakımından ayırmak olanaklıdır. Sergiler sürelerine göre sürekli, geçici, gezici ve uluslararası sergiler olarak ayrılabilir (Tortop,
1993:80-81).
o Sürekli sergiler, genellikle kuruluşların kendi yerleşim alanlarında, merkezlerinde bulunur. Süreklidirler. Her zaman ziyaret edilebilir
ve ziyaretçilerle kuruluş arasında sürekli bir ilişki kurulmuş olur.
o Geçici sergiler, belli bir süre için açılır. Bu süre içinde kuruluşlar, çalışmalarını sergilerler. Bu tür sergiler bazı önemli günlere denk
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 15
getirilebilir. Bunların düzenlenme biçimi tecimsel nitelikteki fuarların düzenlenmesine çok benzer.
o Gezici sergiler, aktif niteliktedir. Halkın bulunduğu yere götürülecek şeylerin, yer değiştirmeye elverişli teknik nitelikleri olması
gereklidir. Böylece her değişiklik, o bölge halkı için bir enformasyon kampanyası fırsatı yaratır. Gezici sergilerin maliyeti yüksek olsa da çok
etkili olduğu kuşkusuzdur.
o Uluslararası sergiler, çok çeşitli ürünlerin gösterilmesini amaçlıyorsa genel niteliktedir. Belirli alanlarda ve belirli konulardaki
ürünler sergileniyorsa, bunlar özel nitelikte, uzmanlaşmış sergilerdir.
Panolar: Halkla ilişkiler etkinliklerinde kullanılan panolar, tanıtma ve açıklama amacıyla hazırlanmış, üzerine yazı, resim, fotoğraf,
şema, grafiklerin yerleştirildiği ayaklı ya da sabit duran tablo ya da levhalardır.
Büyük bir otelin ya da yoğun trafiği olan binaların, iş merkezlerinin, toplantı salonlarının girişine yerleştirilecek birkaç pano, buralara girip
çıkan kişilere iletilerimizi duyurabilen ve uzun süre kalırsa, birçok kez görüleceği için iletinin belleklerde yer etmesini sağlayan etkili bir
araçtır.
Fuarlar:Fuarlar alıcılarla satıcıların yüz yüze geldiği, ulusal ve uluslararası düzeyde oldukça yaygın olarak yapılan halkla ilişkiler etkinliğidir.
Ulusal fuarlarda firmayla ürünü, uluslararası fuarlarda ülkeyle ürünleri ziyaretçilerin dikkatine sunulur.
Bu tür etkinliklerde amaç, izleyenlerin özelliklerini dikkate alarak, doğru iletiler vermek ve böylelikle örgütün amaçlarına uygun
tanıtımı gerçekleştirmektir.
. Başkaları tarafından düzenlenen fuarlara katılabilir ya da tanıtım etkinliklerini, aynı sektörde faaliyet gösteren diğer kuruluşların
halkla ilişkiler uzmanlarıyla bir araya gelerek düzenleyecekleri ortak bir fuar organizasyonunda yapabilir.Fuarda yer alacak bir stand aylar
öncesinden bir ekip tarafından planlanmaya başlanır. Alıcının ya da izleyicilerin zevk ve beğenileri göz önüne alınarak, özellikle dış
görünüşün ilgi çekmesine dikkat edilir. Standa gelen ziyaretçinin, dağıtılacak tanıtıcı broşürler edinmesi ve kendisine küçük de olsa
armağanlar verilmesi, ziyaretçiyi o stantta temsil edilen kuruluşa yakınlaştıracaktır.
Festivaller: Etkili iletişim sağlayan festivaller günümüzde giderek yaygınlaşmaktadır. Ülkemizde sayıları giderek artan festivallerin zaman
zaman amacı içinde yapılıp yapılmadığı da doğrusu yanıt isteyen sorulardandır. Festivalden beklenen düzenleyici kurum ya da kuruluşun
yakından tanınmasını amaçlayan ses getirici etkinliklerdir.
Festival etkinliklerinin hazırlanması oldukça zor ve harcamalar ise oldukça fazladır. Bu yüzden belirli kuruluşlarla ya da kişilerle iş birliği
yapılması gerekir. Bir hava yolu şirketi festivale gelen yabancılara ulaşım kolaylığı sağlarken, ünlü bir otel konukların barınma sorununu
çözebilir.
Yarışmalar:Yarışmalar, değişik kitlesel oluşumların dikkatini kuruluş üzerine çekmek üzere düşünülmüş etkinliklerdendir. Katılanlar
arasında dereceye girenlere ödül verilmesi, yarışmaya olan ilgiyi artıracak ve yarışmanın ciddiyetini gösterecektir.
Yarışmalarda dikkat edilecek ilk koşul, bunların bir piyango niteliği taşımayıp, katılanların özel çabasını gerektirmesi, ikinci koşul da yarışma
konusunun bir üniversite sınavı niteliğini taşımamasıdır. Çünkü amaç; yarışmaya çok kişinin katılmasını sağlamak, katılmak isteyenleri
ürkütmek değil, onları desteklemektir.
Açılış-Yıl Dönümü Törenleri:Açılışlar, yıl dönümü kutlamaları, ağırlama, uğurlama gibi törenler de halkla ilişkiler kapsamında
değerlendirilebilir.
Açılış; bir kuruluşun ilk kez hizmete girişi dolayısıyla ya da bir ürünün ilk kez pazara sürülüşü nedeniyle yapılan bir halkla ilişkiler etkinliğidir.
Yıl dönümü kutlamaları ise, bir kuruluşun ilk kez çalışmaya başladığı günün ya da kuruluş açısından önemli bir günün yıl dönümlerinde
yapılan kutlamalardır.Açılış ve yıl dönümü etkinlikleri titiz bir çalışma ile planlanmalı; kimlerin davet edileceği, programın yeri, zamanı ve
senaryosu önceden belirlenmelidir.Tören sona erdikten sonra halkla ilişkiler görevlisi, törene katılamayan önemli kişi ve kuruluşlara törenle
ilgili belgeleri posta ile ulaştırmalı ve törene katılanlara, basın görevlilerine teşekkür mektupları yazmalı ya da basında çıkacak teşekkür
ilanlarını hazırlamalıdır.
Yazılı ve Basılı Araçlar: Halkla ilişkiler etkinlikleri çerçevesinde, kuruluşun çalışmalarını gerek iç gerekse dış hedef kitlelere ulaştırmak ve
gelişmeleri/yenilikleri bildirmek amacıyla kitapçık, broşür, afiş, pankart, bülten, yıllık vb. gibi çeşitli yazılı duyurum araçları kullanılır.
Broşürler:Kuruluşların çalışmalarını duyurmak amacıyla hazırlanan broşürlerdeki ürün ya da hizmet haberleri, kuruluşla ilgili gazete ve
dergilerde çıkan/sıkıştırılan haberlerden daha etkilidir.
Broşür, genellikle 8-16 sayfalı, çok bilgi içeren, farklı boyutta ve farklı katlama biçimleriyle, çekici tasarımlarıyla çoğu kez parlak
kağıda renkli olarak basılan bir tanıtım aracıdır. Abartısız ve doğru bilgiler vermesi gereken broşürlerin en çarpıcı yanı ön ve arka kapağıdır.
Broşürlerde, kuruluşun etkinliklerinin, politikasının, amaçlarının, ürün/lerinin tanıtılmasına yönelik iletinin rahat algılanması, kolayca
anlaşılması, etkili olabilmesi ve dikkatin dağılmaması için kapak tasarımlarının düzenli iç sayfalarla bir bütünlük sergilemesi gerekmektedir.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 16
Kitapçıklar
Halkla ilişkiler etkinlikleri çerçevesinde değerlendirilen kitapçıklar, işlevleri açısından broşürlerden ayrı tutulmazlar; yine personel
politikalarını duyurmak, çalışanları çeşitli konularda bilgilendirmek ve eğitmek, kuruluşun tanıtımını yapmak, saygınlığını artırmak gibi
amaçlara yönelik olarak hazırlanırlar.
Kitapçıklar, kesin bir sayfa sayısı belirtilemese de, genellikle 16 sayfayı aşan yayımlardır. Kitapçıkları broşürlerden ayıran temel
özellik sayfa sayısının fazla, ağırlığın fotoğraf ve resimlerden çok yazıda olmasıdır.
Broşür ve kitapçıklar; kuruluşun tarihsel gelişim öyküsü, felsefesi, amaçları, topluma verdiği hizmetler ve sağladığı yararlar, kazandığı
başarılar, örgütsel yapı ve personel yapısı, araştırma-geliştirme etkinlikleri, pazar payı gibi konuları işlerler (Oktay, 1996:134). Doğru ve
güvenilir bilgiler içeren broşür ve kitapçıklar, ilgili kitleye ister postayla ulaştırılır, ister düzenlenen bir program ya da etkinlikte katılanlara
sunulur.
Bültenler: Bültenler, kuruluş içine ya da dışına yönelik olarak hazırlanabilen basılı iletişim araçlarındandır. Geniş kitleye ulaşma olanağı
bulunan bültenler, kuruluşa ilişkin haberleri kuruluş çalışanlarına ya da kuruluş dışındaki ilgili kişi ya da kurumlara (müşteriler, bayiler,
dağıtımcılar, ortaklar, hükümet, kamu görevlileri, yerel yönetimler vb.) kesintisiz biçimde ulaştırmayı amaçlar; on beş günlük, aylık, iki aylık
olarak belirli bir takvime bağlanarak yayımlanır.Bir kitap düzeninde hazırlanan bültenlerde, çekici, renkli bir kapak, içindekileri gösteren bir
bölüm ve örgüte ilişkin haber, resim, fotoğraflar ve iletilerin yer aldığı anlatımlar bulunmaktadır (Gürüz, 1993:105). Programlanan sosyal
etkinlikler, nişan, düğün, toplantı, atamalar, açılışlar vb. gibi kurumdan haberlere yer verilebileceği gibi, değişik bilgi ve olaylara da yer
verilebilir.
Gazeteler:Gazeteler, bültenler gibi hem kuruluş çalışanlarıyla hem de kuruluşun ilişkili bulunduğu kurum ya da müşterilerle ilişkileri
geliştirmek amacıyla kullanılan çok yaygın halkla ilişkiler aracıdır. Haftalık, on beş günlük, aylık ya da iki aylık süreli yayınlar biçiminde
yayımlanabilir ve ücretsiz olarak dağıtılır.
Bu türden gazetelerde kuruluşa olumlu yönde görüntü kazandıracak içeriği çeşitli -müşterilerle röportajlar, kuruluşta çalışanların çalışma
koşulları, ölüm, doğum, yeni atamalar, fizik ve teknik yenilikler, törenler, kutlamalar gibi- haberler yer almalıdır.
Dergiler:Halkla ilişkilerde kullanılan dergiler, diğer basılı araçlar gibi, kuruluşların etkinliklerini hedef kitlelere aktarmada çok sık başvurulan,
ancak gazetelere göre daha geniş zaman dilimlerinde hazırlanan yayın türüdür.
Dergiler konuları açısından da, yayım dönemleri bakımından da çeşitlilik gösterirler. Hedef kitleye uygun olarak hazırlanan dergiler, haftalık,
on beş günlük, aylık dönemlerde çıkarılabileceği gibi, çocuklara, gençlere, kadınlara, çeşitli meslek dallarına yönelik kültürel ya da
eğlendirici içerikler taşıyabilirler.
Raporlar (Tutanaklar):Kuruluşlar, ürün ve hizmet kapsamında yıl boyunca yapılan etkinlikleri ve geleceğe ilişkin projelerini kamuoyuna ve
hedef kitlelere ayrıntılarıyla duyurmak ve onların değerlendirmelerine sunmak amacıyla yıllık raporlar hazırlarlar.
Mektuplar:Mektuplar, kişilerarası iletişimde ve daha çok bireysel düzlemde tek kişiye yönelik olarak kullanılan etkin bir yazılı iletişim
aracıdır. Ulaşılacak kişi ya da kişilere mektuba ilişkin özel yazım kurallarına uyularak saygı, içtenlik ve nezaket gösterilmelidir. Kullanılan
kağıtlar çeşitli ebatlarda -genellikle A4 kağıdı kullanılmalı- olsa da, eğer yazılacak mektup, bir iş mektubu biçimindeyse kuruluşun
logosunun bulunduğu antetli kağıtlardan yararlanılmalıdır. Hangi tür kağıt yeğlenecek olursa olsun, mektuplar kağıtların kesinlikle tek
yüzüne yazılmalı, mektubun yazılma amacı giriş paragrafında kısaca belirtilmeli, ileti diğer paragraflarda geliştirilmelidir.
Afiş ve Pankartlar: . Tanınmayan geniş kitlelere iletinin ulaştırılması amacıyla hazırlanan afiş ve pankartlar, alıcı kitlelerin sürekli devinim
durumunda olduğu genel alanlara asılır ya da yapıştırılır. Durmayı gerektirmeyen, bir an göz atmayla iletinin alınmasını sağlayan afiş ve
pankartlar, kısa yazı-sloganlar ve çarpıcı resim-grafiklerle bezenmelidir.Afiş ve pankartlara ek olarak çeşitli sergi, toplantı ve gösterilerde
kullanılan fotoğraf ve posterlerden de -afiş, pankart, poster vb. araçlar önceleri serigrafi gibi çeşitli baskı teknikleri kullanılarak hazırlanırken,
şimdi artık kuruluşların kendi bilgisayar olanakları ile de hazırlanabiliyor- aynı işlev ve amaçlar doğrultusunda yararlanılabileceğini belirtelim.
Diğer Yazılı Araçlar:Halkla ilişkiler etkinlikleri kapsamında rozet, pul, damga, kartvizit, bayram kartları, antetli kağıt, gibi araçlar
kuruluşun kimliğini olumlu yönde etkileyeceklerdir
ÜNİTE 9
SPONSORLUK YA DA DESTEK ETKİNLİKLER
Sponsorluk, bağımsız bir etkinlikte (sanat gösterileri, kültürel yarışmalar, spor karşılaşmaları vb.) kuruluşların, adlarının duyurulması
karşılığında, organizasyona maddi olarak ya da hizmetleriyle destek vermeleri biçiminde tanımlanabilir.
Sponsorluk farklı tanlarda pazarlama iletişim aracı olarak da nitelendirilmektedir. Şirketler, festivaller, televizyon kanalları, sergiler,
arkeolojik kazılar, spor ve müzik gibi pek çok konuda sponsorluk yapılmaktadır. Sponsorluk hedef kitleye erişmede kullanılabilecek en etkin
iletişim yöntemidir. Sponsorluğun bir tanınma aracı olarak yararları sponsora şunları sağlayabilmesi ile ilgilidir.

Medyada olumlu tanıtım

Kurumun adının fazlaca duyulması

Şirket eğlencesi düzenleme olanakları
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 17

İyi bir kurumsal imaj geliştirme yöntemi

Katılımdan yararlanma

Belirli hedef kitlelere ulaşma aracı

Yeni iş bağlantıları kurma aracı

Müşterinin sponsorluk vermesindeki iş hedeflerinin belirlenmesine yardımcı olması

Sponsor olmaya elverişli fırsatların araştırılması konusu

Sponsorluk anlaşmaları

Sponsorluk etkinliklerinin örgütlenmesiyle, birleşik promosyon etkinliğinin yönetimi, broşür, bülten, afiş vb. ile hediyelik eşya
hazırlanması, medya ile ilişkilerin yürütülmesi
Sponsorluk almak isteyen bir kuruluş için yararları ise (Aydede, 2005:171):

Sponsorluğun maliyetinin hesaplanması

Etkinliğe veya programa sponsor olmakla ilgileneceklerin belirlenmesi

Bu örgütler ile doğrudan posta, doğrudan temas, reklam vb. yollarla bağlantı kurulması

Sponsorluk paketinin sunulması

Sponsorluk paketinin satılması

Kontrat anlaşması

Sponsorluk alan kuruluş ya da organizasyon ile görüşülmesi gerekmektedir.
Sponsorluğun belirgin özellikleriyse şöyle sıralanabilir (Okay, 2005:10):

Sponsorluk bir alışveriş ilişkisi olarak ortaya çıkmıştır. Bu alışveriş de faaliyet ve karşı faaliyet prensibine dayanır.

Sponsor karşı tarafı mali, teçhizat, malzeme veya hizmet gibi faaliyetlerle desteklemektedir.

Sponsorluğu yapılan taraf da sponsorun kendisine yaptığı katkıyı medya yardımıyla tanıtmaya ve böylece dolaylı olarak
sponsorun iletişim hedeflerini desteklemekle yükümlüdür.

Sponsorluğu sadece ticari kuruluşlar değil; ticari olmayan organizasyonlar, kamu kuruluşları veya tekil şahıslar da yapabilir.

Sponsorluğu yapılan alan spor, sanat, sosyal veya çevre koruma alanlarından tekil bir kişi, gruplar, organizasyonlar veya
kurumlar olabilir.
Sponsorluk belli bir süreyle ve bir sponsorluk anlaşmasına dayanılarak yapılır.
İyi niyetin oluşturulması: Kurumlar, kendilerine yöneltilen eleştirilere yanıt olarak, topluma karşı duyarlılıklarını kanıtlayabilmek için çeşitli
projelere destek verme gereği duymuşlardır.
Kurumsal kimlik ve imajın oluşturulması ya da yerleştirilmesi: Sponsorluktaki en temel maddelerden bir olan, sponsorun görsel kimlik
göstergelerinin basılı materyaller üzerinde yer alması, kurumsal kimliğin yerleşmesine önemli katkıda bulunur. Bu aynı zamanda sponsor ve
sponsorluğu yapılan kişi, kurum ya da organizasyon arasında imaj transferini de olanaklı kılmaktadır.
Farkındalık ve duyuru olanağı ortaya çıkarmak: Doğru sponsorluk ile doğru etkinliğin bir araya gelmesi medyanın ilgisini çekerek, ürün,
kurum ya da markaya medyanın yolunu açarken, sponsorlukların artması çok daha titiz davranılmasını gerektirir.
Kavramsal Çerçeve: Mesenlik ya da Hayır İş:Sponsorluğun tarihsel gelişiminin odağında, sanatçı ve edebiyatçıları teşvik ve hamilik
anlamına gelen mesenlik olgusu bulunur. Kavram, Roma İmparatoru Augustus'un güvenini kazanmış, ona sanatçıyı koruma düşüncesini
benimseten dostu ve danışmanı Mesen'den (Maecenas) kaynaklanmaktadır. Devletin kültür ve mali işlerinden sorumlu Mesen'in hamisi
olduğu sanatçılar arasında Virgilus, Horacius, Propertius gibi ünü günümüze taşınan Latin şairleri de bulunur.
Böylelikle zaman içinde saray, krallar, soylular, burjuvalar ünden başka bir beklentileri olmaksızın sanat ve sanatçı koruyuculuğunu
üstlendiler, mesenlik yaptılar. Bilim ya da sanat destekçilerinden ya da mesenlikten söz açıldığında İtalyan Medici ailesi ilk akla gelen
isimler arasındadır. 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Floransa'yı yönetmiş olan bu banker aile Leonardo da Vinci, Michelangelo, Donatello,
Boticelli gibi sanatçılara yardımları ve Eflatun akademisini kurmalarıyla tanınırlar. Günümüzde mesenlik kavramından oldukça uzaklaşan
sponsorluk, kamuoyunu etkilemek ve tanıtımı perçinlemek için özel sektör kuruluşlarının -devletin yetişemediği- çeşitli kültür, sağlık, spor,
eğitim, bilim, müzik, çevre gibi kamu yararına yönelik konularda maddi destek sağlayarak saygın bir izlenim yaratma çabalarıdır.
Sponsorluğu yardımseverlik ve mesenlikten ayıran üç önemli özellikten söz edilebilir;

Sponsor tüm yaptıklarına, sponsore edilenin de karşılık vermesini bekler.

Sponsorluk faaliyetleri para, araç/gereç kazandırabileceği gibi hizmet olarak da geri dönebilir.
Sponsor, verdiği desteğin,
panolarda firma
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
logosunun yer alması, kıyafetlerin üstüne baskı vb. yöntemlerle
Sayfa 18
medyaya açıklanmasını ister. Firmalar, sponsorluk aracılığıyla, toplumsal değerlere bir katılım sergilerler. Bu katılım, firmaların toplumsal
çevrelerine eklendiğini gösterir. Sponsorluk, aynı zamanda değişik iç ve dış çevrelerin dikkat, sempati ve beğenilerini kazanmak ve
tanınmalarını sağlamak için zarif bir yoldur.
Firmaların sponsorluk aracılığıyla gerçekleştirmek istedikleri genel amaçlar şunlardır :

Bulundukları topluluğa katılmak ve tanınmak

Topluma mal olmak

İş ortaklarını motive etmek ve bir aitlik duygusu uyandırmak
 Zenginliğini sorumluk duygusuyla paylaşmak
Sponsorluk Türleri
Ana sponsorların beklentileri:

Tüm basılı malzeme ve reklam gereçlerinde logo kullanabilmek

Katalog ve dergilere reklam verebilmek

Davetiye almak

Müşteri ve çalışanları için imkânlar yaratmak
 Ürünü tanıtma olanağı elde etmek
Resmi destekleyici tanımını bir süre kullanabilmek
Yan sponsorların beklentileri:

Basın toplantılarına katılmak

Panolarda yer almak
•
Tüm program içinde tek bir gösterinin sponsorluğunu yapmak veya firmaya ait bir gösteri düzenlemek

Katalogda firma adının anılması, reklamının basılması
 Reklam gereçlerinde kuruluş logosuna yer verilmesi
Sponsorluk çeşitlerine güncel bir örnek vermek gerekirse, 10 - 12 Mart 2011'de düzenlenen Uluslararası İstihbarat ve Gözetim Teknolojileri
Konferansı ve Sergisi'nin katılımcı broşürü içerisinde yer alan sponsorlara ilişkin bilgiler verilebilir (EMEA, 2011). Etkinliğe ait üç sponsorluk
sınıflaması bulunmaktadır. Bunlar:
Spor Sponsorluğu:Spor sponsorluğu, sponsorluk türleri içerisinde en yoğun uygulanan sponsorluk türüdür. Bundaki temel sebeplerden
birisi sporun ulaştığı hedef kitleye, kurumun spor sponsorluğu aracılığıyla ulaşma çabasıdır. Spor sponsorluğu genel olarak;
 bireysel sporcuların sponsorluğu
 takım sponsorluğu
 spor organizasyonlarının sponsorluğu olarak üç başlık altında incelenebilir.
Bireysel sporcuların sponsorluğu: İçinde bulunduğu spor dalında başarılı olan ya da başarılı olabilecek olan bireylerin ayni ya da nakdi
olarak desteklenmesiyle ortaya çıkan sponsorluk türüdür.
Spor takımlarının sponsorluğu: Spor takımları da aynı bireysel sporcularda olduğu gibi sponsorun ürün veya markalarını veya
isimlerini giydikleri formalarda veya kullandıkları teçhizatlarda izleyiciye duyurmakta, sponsorun çeşitli reklamlarında yer alarak seyircilerle
sponsor kuruluşun iletişim kurmasında rol oynamaktadırlar. Spor takımlarının sponsorluğunun üstlenilmesi kulübün prestiji, soy kütüğü,
ünü, yıldız oyuncuları, performansı gibi birtakım özelliklerini de almaktadır. Spor organizasyonlarının sponsorluğu: Ayni ve/veya nakdi
olarak desteklenen spor organizasyonlarının düzenlenme maliyetleri çok yüksek olduğu için resmi sponsorlara fazlasıyla gerek
duyulmaktadır. Spor organizasyonlarının dünya çapındaki en büyüğü olan Olimpiyat Oyunları'nın sponsorluğu, sponsorluk alanında yeni
uygulama ve düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Olimpiyat sponsorluğu üç farklı seviyede yapılmaktadır:
1. TOP (The Olimypic Partners) Program
2. olimpiyat oyunları sponsorluğu
3. ulusal sponsorluk
Kültür- Sanat Sponsorluğu
Kültür sanat sponsorluğunun varlıklı insanların sanatçılara mali katkıda bulunması ve sanatçıları himaye etmesi ile başladığı kabul
edilmektedir.
Çevre Sponsorluğu
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 19
Çevre sponsorluğu, bir yandan işletmelerin topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme imkânı geliştirmekte diğer taraftan da küçük ve
orta boy işletmelere geniş olanaklar sunmaktadır. Çevre sponsorluğunda önemli olan kurumun çevre duyarlılığına gerçekten sahip olması
ve bu duyarlılığı çevre sponsorluğu ile yansıtmasıdır. Çevre konusunda yarışmalar düzenlemek, kampanyalar gerçekleştirmek,
bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yapmak, somut yardım programları düzenlemek, bir spor karşılaşması organize etmek ya da
gerçekleştirilen bir konserin gelirini bağışlamak çeşitli uygulamalar arasında sıralanabilir
Sosyal Sponsorluk
Sponsorluğun temel özelliği olan karşılıklı alışveriş ilkesine rağmen sosyal sponsorluk kurum felsefesine yerleşmiş olan sosyal
sorumluluğun bir sonucu olarak ortaya çıkmalıdır. Kurumun sosyal problemlere duyarlılığının bir sonucu olarak ortaya çıkması beklenen
sosyal sorumluluk, toplumu tehdit eden bir hastalık konusunda gösterilen hassasiyetten, yardıma ihtiyaç duyan çocuklara destek olmaya
kadar birçok alanda gerçekleştirilebilmektedir.
ÜNİTE 10
Önemli olan kurumların herhangi bir olayı kriz olarak kabul edebilmeleri ve bu doğrultuda strateji geliştirilmesidir. Bu yüzden öncelikle
durum incelenmeli, avantaj ve dezavantajların farkına varılmalı ve sonrasında bir hamle yapılmalıdır. Krizleri normal durumlardan ayıran
özellikler şu şekilde sıralanabilir

Kuruluşun üst düzeydeki hedeflerini ve hatta kuruluşun varlığını tehdit etmesi

Önceden başarı ya da başarısızlığa götüren önleme mekanizmalarının işlemez hale gelmesi

Bazı krizlerin ortaya çıkmasının ani olması, bazılarının ise uzun dönemde meydana gelmesi

Acil müdahalenin gerekli olması ve zaman baskısının mevcudiyeti

Endişe, stres, gerilim ve panik gibi faktörlerin bir arada bulunması

Yöneticiler üzerinde de gerilim yaratması

İşletmenin imajını tehlikeye düşürmesi

İşletme üzerinde basın, medya ve kamuoyu baskısının oluşması
 Bazı durumları fırsat hâline dönüştürebilmek için işletmelerin suni krizler yaratabilme ihtimali
Krizin hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin bulunması
KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER
Kuruluşların beklenmeyen bir zamanda, istenmeyen ve çözümü acillik gerektiren bir durumla karşılaşmaları hâlinde kriz durumu söz konusu
olur..Kuruluşun saygınlığının sarsılması, sorunun çözümlenmesi için sürenin son derece sınırlı olması ve kuruluş tarafından beklenmeyen
zamanda oluşması, krizi belirleyen üç koşuldur. Kriz, gerek kamu gerekse özel kesimde kuruluşların, beklemedikleri bir an ve olağanüstü
bir dönemde yaşayabilecekleri, kuruluş kimliği açısından kamuoyunu olumsuz yönde etkileyebilecek sıra dışı ve yaralayıcı sorunlardır.
Kriz Yönetimi
Kriz yönetimi, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve kötü sonuçlar doğurması muhtemel bir durumda, yani kriz anında, kurumun kimliğinin
yara almaması, hedef kitleleriyle iletişiminin zedelenmemesi için yapılan bilinçli ve programlı halkla ilişkiler çalışmalarıdır. Kriz ekibinin
amaçlarını kısaca şöyle belirlemek olanaklıdır:

Basınla iyi ilişkiler geliştirmek

Basını yönlendirmek ve benzer işi yapan firmaların stratejilerini izlemek

Potansiyel krizi belirleyerek senaryolar geliştirmek
Dünyada halkla ilişkiler alanında önde gelen firmalardan Hill & Knowlton, kriz yönetimi ile ilgili "10 altın kural" sunar. Başlıkları
altında bu kurallar şu şekilde sıralanabilir (aktaran Kadıbeşegil, 1998:111-115):

Sorumluluğu üstlenin

Olumsuz kimlik ile kriz arasındaki farkı yakalayın ve yanıtlarını buna göre düzenleyin

Yanıt sürecinde araştırmalardan yararlanın
Başkalarının sizin adınıza konuşmasını sağlayın

Basını düşmanınız değil, müttefikiniz gibi görün

Mahkemeye verildiğinizi varsayın

Web ortamından gözünüzü ayırmayın

İlginizi, duyarlılığınızı ve empatinizi kanıtlayın

İlk 24 saati çok ciddiye alın
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 20
Şimdiden kriz yönetimi programınızı hazırlayın
Halkla ilişkiler sorumlusu, yaydığı/yayacağı bilginin değişik çıkar çevrelerince farklı yorumlanmamasından sorumludur. Medya, kuruluş ve
çevresi arasında köprü görevi görür. Aktaracağı iletileri kapsamlı biçimde sunamaması, eksik ya da yetersiz bilgi iletmesi basın
mensuplarının konuyu farklı değerlendirmelerine yol açabilecek, hatta sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilecektir.
Kriz Planı:Kriz ekibi, hiç kullanılma gereği duyulmayacak olsa bile, olası bir kriz durumunda uygulanmak üzere bir kriz iletişim planına
sahip olmalıdır.
Krizin üstesinden gelebilmek için bilgi üretimi ve bunun en üst düzey yetkililer tarafından ilgili kişilerle paylaşımı etkin bir rol oynar. Zamana
karşı yarış, kriz planının "sosu" olmaktadır. Kriz planının Şekil 10.1.'de görüldüğü gibi üç temel ayağı vardır.
•
Kriz komitesini oluşturmak
Bilgi üretimini harekete geçirmek Sözcüleri belirlemek
Zaman faktörü, saniyelere karşı yarış biçiminde her üç aşamada da geçerlidir. Önemli olan sürekli yeni bilgi üretmek ve sözcüleri
desteklemektir. Konuya duyarlı kamuoyu, her aşamada yeni bilgi ile temas edecektir■
. Bilgiyi üretebilecek zamanı kendi lehimize kazanmamız gerekir. Bu bilginin bizim tarafımızdan üretilmiş olması ya da olmaması
önemli değildir. Önemli olan bizim dışımızdaki bağımsız otoritelerin -üniversiteler, meslek kuruluşları, yerel yönetim yetkilileri, gibi- üretilen
bu bilgiyi doğruluyor olmalarıdır.
Kriz Dönemlerinde Algılama Yönetimi
Özellikle 1980'li yıllardan sonra halkla ilişkiler uygulamaları arasında adından sıkça bahsedilen kriz yönetimi (Okay ve Okay,
2005:416) kurumun iletişim stratejileri içerisinde bulunması zorunlu uygulamalardan birisidir. Kurumların herhangi bir krizle karşılaşmaması
ileride karşılaşacağı ya da karşılaşmayacağına bir garanti olmadığının bilincinde olması gereken her kurumun, hazırladığı bir kriz planının
olma zorunluluğu vardır.
Kriz yönetimini planlamanın önemi uzerinde ısrarla durulurken, planlama surecinde öne çıkan beş etkene dikkat edilmesi gerektiği ifade
edilmekte ve etkenler şu ) şekilde sıralanmaktadır (Davis, 2006:71):

Her insan riski farklı algılar.

Her insanda var olan temel tutumların değişmesi zordur.

Kişiler riskleri belirler, değerlendirir, çıkarlarıyla karşılaştırır ve buna göre seçim yaparlar.

Risk konusunda bilgi kaynaklarının guvenirliliği göz önunde bulundurulmalıdır.

Duygusal semboller bilimsel gerçeklerden daha inandırıcı olabilir.
Kriz neminde ise kurumun özellikle dikkat etmesi gereken hususlardan birisi tüm planlamanın gerçek değerler üzerine
oturtulmasıdır. Kurumun hata yapması ve kabullenmesi, onurlu bir davranış olarak nitelendirilecekken, kurumun yalan söylediğine yönelik
inanç, ortaya çıkabilecek en olumsuz algısal sonucu doğurur. Kriz süresince halkın kurum tarafından bilgilendirilmesi, oluşacak olan algıyı
kurumun yönetmesi anlamına gelmektedir. Birinci bölümde de ifade ettiğimiz gibi deneysel algımız duyu organlarımıza hitap eden somut
verilerle şekillenir. Doğru ve yerinde bir bilgilendirme, kriz süresince istenilen algının oluşmasının ilk adımıdır. Kriz süresince dikkat edilmesi
gereken bir diğer husus ise, uygulama sırasında kuruluşun kendisini hedef gruplarının yerine koymasıdır. Bu yolla, vermiş olduğu
enformasyonun kitlelerce yeterli görülüp görülmediğini veya hedef kitlenin algıladıkları ile kendi ilettiklerinin örtüşüp örtüşmediğini tespit
edebilir ve iletişim çalışmaları bu şekilde yönlendirilebilir.
Halkla İlişkilerde Proaktif ve Reaktif İletişim Süreci
Halkla ilişkilerin tanımında vurgu yapılan önemli bir nokta, uzun vadeli bir iletişim stratejisi olduğudur. Bu yüzden halkla ilişkiler kriz
durumlarında sorunu çözen bir birim değil, fırsat yaratan, tutum oluşturan, geleceğe yönelik vizyon ve misyon belirleyip bu çerçevede
uygulamalarını gerçekleştiren bir birimdir. Proaktif halkla ilişkiler kuruluşun güçlü yönlerine odaklanarak istenilen itibarı oluşturmaya yönelik
çalışmalarda bulunurken, reaktif halkla ilişkiler kuruluşun çoğu zaman zayıf yönlerinden dolayı ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde
kullanılan bir yöntemdir.Proaktif iletişimde halkla ilişkiler görevlisi kurumun arzu ettiği ve planladığı hedeflerine ulaşmak için yapılması
gerekenleri sıralayarak iletişim stratejisini oluşturur. Bu, kuruluşun varlığıyla birlikte süregidecek olan bir iletişim stratejisidir. Zaman
içerisinde amaçlarda oluşabilecek değişime paralel olarak değişime uğrayan süreç, sürekli geleceğe yönelik yenilemelerle devam
etmektedir.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 21
Proaktif halkla ilişkilerin en büyük avantajı halkla ilişkiler çalışanının kuruluş içerisinde iletişimle ilgili her tür konuya hakim olmasıdır.
Kuruluşlar her ne kadar çeşitli sorunlara karşı hazırlıklı olmaya çalışsa da tahmin edilemeyecek problemlerle karşılaşabilir ve bunların
çözümüne ilişkin anlık reaksiyonlarda da bulunması gerekebilir. Bu yüzden kuruluşlar, proaktif iletişim kadar reaktif iletişim sürecine de
gerek duyabilmektedirler. Kurum içinde çıkan herhangi bir söylentiden, hükümetin ani politika değişikliklerine kadar pek çok konu reaktif
halkla ilişkiler sürecinin konusu olabilmektedir. Kuruluş beklenmedik durumlara da profesyonelc yaklaşıp, gerekli tepkiyi vermelidir.
ÜNİTE 11
İTİBAR YÖNETİMİ:Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan Türkçe Sözlükte "Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij"
(TDK, 1989) olarak ifade edilen itibar kavramı kurumlar açısından bakıldığında daha geniş bir anlamda kullanılmaktadır. İtibar bir kurumu
kişiye, bir grup insana ya da organizasyona ulaştıran genel bir olgudur. İş gibi, çevrimiçi (online) iletişim ya da sosyal statü gibi, birçok
alanda kullanılan bir unsurdur (reputation, 2011). İtibar yönetimi denildiğinde dünyada akla gelen ilk isimler arasında yer alan Charles J.
Fombrun'a göre itibar, "Kurumun çok çeşitli sosyal paydaşlarına yönelik tüm imajlarının net değerlendirilmesi"dir.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 22
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 23
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 24
ÜNİTE 12
MEDYA İLE İLİŞKİLER
Halkla ilişkiler çalışmalarında basınla kurulacak iyi ilişkiler öncelikli bir yer tutar. Kuruluşun ilişkide bulunduğu çevreleri tanıması
kadar, kendisini tanıtması, toplumsal sorumluluk açısından yaptığı etkinlikler konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi halkla ilişkiler
bağlamında çoğu kez basınla iş birliğini gerektirir.
Bir kuruluşun halkla ilişkiler etkinliklerinde düzenli biçimde yürütülen çalışma programının zamanlanmasında ortalama %40'lık bir
sürenin basınla ilişkilere ayrılması, zaten, tanıtım açısından bu zorunlu çabanın ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu ortaya koyar.
Basınla ilişkileri sağlıklı kılmak için özetle şu kurallara uymak gerekir :

Dürüst olmak

İlişki kurulacak kişiyi doğru seçmek

Seri çalışmak ve az lafla çok iş yapmak

Basınla ilişkilerde yer ve zamanı iyi seçmek

Basına her türlü çalışma kolaylığı ve olanağı yaratmak

Yayın olanağı bulunmayan isteklerde bulunmamak

Basına ilgi çekici ve güncel haberler vermek

Bir halkla ilişkiler programı için basına öneride bulunulacak ise; bunun hem kuruluş hem de kamuoyu için yararlı olmasını
sağlamak
 Basına önerilecek halkla ilişkiler programında öykünmeden kaçınmak
Halkla ilişkilerde basın, kuruluşların reklam aracı değildir. Kuruluşlarla basın arasındaki ilişki karşılıklı güven ve anlayışa dayalıdır. Bu
güveni zedeleyen ve basını güç duruma düşüren bir halkla ilişkiler görevlisi bir daha çevresinde kendisini dinleyecek ve haberini
yayınlayacak bir gazete ya da dergiyi bulamayacağını iyi bilir.Haberler basına geç verildiği zaman güncelliğini yitirir, yeni haberler onların
yerini alır. Bu nedenle haberlerin basına elden geldiğince çabuk ulaştırılması gerekir. Basınla iyi ilişkiler kurmanın en iyi yolu basın
mensuplarının haber gereksinimlerini gereği gibi anlamaktan geçer.
Yazılı Basınla İlişkiler:Haberi insanların yapması ve tüketmesi doğaldır. Haberlerin en kalıcı olduğu yerler ise gazete ve dergilerdir, yani
yazılı basındır.
Halkla ilişkiler yazılı basınla başlar. İletişimde bir yenilikle karşılaşıldığında (TV, uydu yayını vb.) herkes yazılı basının sonunun geldiğini
düşünür. Ama yazılı basın hep varoluşunu sürdürür. Çünkü gazete ve dergi insanların rahatlıkla yanlarında taşıyabildikleri iletişim aracıdır.
Günlük ya da haftalık yazılı basın iletisini okurlarına kendi seçtiği yer, an ve ritimde iletir. Radyo ve televizyonun yaptığı gibi, kendi seçimini
okura dayatmaz. Yazılı basın halkla ilişkiler alanında, radyo ve televizyon gibi sözlü basın araçlarının yanında, yüzyılların getirdiği
birikimden ötürü, sözlü ve görüntülü basın araçlarına göre ayrıcalıklı konumunu hala korumaktadır. Yazılı basının böylesi öne çıkışı, sözlü
ve görüntülü basın araçlarından çok daha önce gelişmiş olmasından ve yazılı basın kurallarının sözlü ve görüntülü basın araçlarınca da
benimsenip kullanılmasından ileri gelir. Yazılı basının halkla ilişkilerle ilişkisi söz konusu olunca, kurum ya da kuruluşların kamuoyunu
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 25
tanıma ve kendilerini tanıtma işlevinde onun üstlendiği rol geliverir hemen akla. Yazılı basın, bir yandan örgütlerin yönetimleri hakkında
kamuoyuna bilgi sağlarken, diğer yandan kamuoyunun düşündüklerini açıklamayı da ihmal etmez. Halkla ilişkiler yazılı basınla ilişkilerinde,
gazete ile okuyucu arasındaki ilişkiyi görmezden gelemez. Kuruluşların diğer halkla ilişkiler çabaları dışında, yazılı basında yer alan
okuyucu köşelerinde okuyuculara verecekleri -kuşkusuz zamanında- yanıtlar bile, kuruluşlarla kamuoyu ilişkisi açısından kayda değer bir
etkileşim sağlar. İşletmeler açısından bakıldığında tüketici köşeleri de bu noktaya koşut olarak, tüketicinin üreticiden beklentilerini
yansıtması bakımından önemlidir.
Basın Bülteni: Basın bültenleri (ve basın bildirileri ya da haber mektupları) halkla ilişkilerin basınla ilişkilerinde en yaygın biçimde
başvurduğu bilgilendirme ya da iletişim aracıdır.
Basın bültenleri benimsenen yayın politikasına göre genellikle şu üç işlevi yerine getirir:

Kişiler ya da olaylarla ilgili duyurular

Herhangi bir konuyla ilgili bilgilendirme

Kişi ya da kuruluş kimliği oluşturmaya yönelik bilgilendirmeler
Haber değeri son derece göreceli bir kavramdır. Örneğin bir sanayi kuruluşu için basının ilgi gösterdiği haber konuları şöyle
sıralanabilir:

İmzalanmış, yürürlükte ya da sona ermiş sözleşmeler

İç ya da dış pazarlarla sipariş bağlantıları

Yeni lisans anlaşmaları
Bayi toplantıları

Teknik buluşlar, yeni gelişmeler

Yeni ürün ya da ürünler

Toplantılar

Üst düzey yönetim kademelerindeki değişiklikler

Sergiler, yarışmalar

Sendika ilişkileri, toplu sözleşmeler

Yönetici-işgören ilişkileri
Basın bülteninin özellikle yazılı basın için önemli bir kaynak olduğu açıktır. Gazetecilik açısından, ikinci el kaynak olmakla birlikte,
basın bülteni, basın için haber toplama ve yapma bakımından büyük bir kolaylık sağlamaktadır.
Öyleyse basın bültenleri hazırlanırken,

özellikle okuyucunun ilgisini çekecek biçimde düzenlenmeli

belirli bir konuyu içerecek haberler önem sırasına göre ve gerekli uzunlukta -öyle haberler vardır ki, beş satırdan fazla yer ayırmaya
değmez- dizilmeli, kısa cümleler

kısa paragraflar birbiriyle mantıksal ilişkiler kurmalı, akıcılığı sağlamak için açık ve yalın sözcükler seçilmeli

logoyla desteklenmiş başlıklar ve ara başlıklar unutulmamalıdır.
Basın bültenleri çabucak okunabilme özelliğine sahiptir. Bu yüzden uzun, açıklayıcı ya da tanıtlayıcı, abartılı olarak belgelendirilmiş
yazılardan kaçınmalı; metinler kısa ve açıkça oluşturulmalı, genel olarak iki yaprak hâlinde, yirmi beş satırı -altmış sözcük içerengeçmeyecek biçimde sunulmalı.
Basın bültenlerinin gereken ilgiyi ve geribildirimi sağlayabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktaları kısaca belirtelim:

Basın bülteni metni haber yazım kuralları içinde yazılmalı; metin içinde ne? - nerede? - nasıl? - niçin? - ne zaman? - kim?
sorularının yanıtları bulunmalıdır.

Basın bülteninde yer alan haber ya da haberler, eksik olmamalıdır.

Hazırlanan bültende tarih, adres, telefon, faks, firma adı ve gerektiğinde ayrıntılı bilgi alınabilecek kişi ya da kişilerin adları
yazılmalıdır.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 26

Yazı ve yazım kurallarına uyulmalıdır.

Haber kapsamında gerekiyorsa fotoğraf, resim, çizim vb.

Basın bültenlerine, haberi yazacak gazetecinin ekleyip çıkarmak istediği konular olabileceği düşüncesiyle, metin iki satır ara ile
yazılmalıdır.

Basın bültenleri, her yayın organına ayrıcalık gözetmeksizin, doğru gün ve saatlerde, ilgili kuruluşun görevlilerince
hazırlanmalıdır.
Basın bültenlerinin dağıtım zamanlamasının, alıcı basın örgütünün ya da belli bir servisin (ekonomi servisi gibi) yayına girme zamanı
önceden bilinerek ve hesaplanarak yapılması bültenin yayınlanma şansını yükseltecektir.
Basın bültenleri bazen ambargolu olarak basına dağıtılabilir. Önemli olaylar için belirli bir tarihten önce yayımlanması istenmeyen
basın bültenlerine ambargo terimi eklenerek, onun yayınlanma tarihi çok açık biçimde belirtilir. Dağıtılan bülten ambargo süresi dolana
kadar yayımlanamayacaktır. Ambargo "zaman kaydı" veya "olayın gerçekleşmesi kaydı" biçiminde gerçekleşir.
Basın bültenine konu olan bir haber, yukarıda belirlediğimiz kurallar doğrultusunda titizce düzenlenerek yazılmışsa iyi bir haber olur ve iyi
bir haber de her zaman doğallıkla iletişim sürecindeki geribildirimi sağlar. Basın bültenlerinin yönelecekleri okuyucu kitlesine göre
hazırlanması gerekir. Haberlerin olumlu bir izlenim elde edebilmesi için, bültendeki öz ile biçime, içerik ile redaksiyona beklentiler
doğrultusunda gereken özenin gösterilmesi uygun düşer. Bir halkla ilişkiler kuruluşunun gönderdiği basın bülteni eğer gazetecinin yeniden
gözden geçirmesini gerektiriyorsa, bu bülten çöpe atılmayı çoktan hak eder.
Basın Dosyası:Bir basın dosyası olayları derinliğine ele aldığından uzunca bir konuşma değerindedir. Gazeteciye konu hakkında az
zamanda kapsayıcı bir bilgilenme olanağı sunulur.
Basın dosyaları, basınla ilişkilerde kullanılan diğer iletişim araçları gibi yeni ve ilginç olanı verdiği ölçüde kabul görür. Özellikle basın
toplantıları, basın gezileri, hatta basın yemekleri için tamamlayıcı bir unsurdur. Haberin ya da olayın belli yönlerini ortaya çıkararak, etkinlik
sırasında ele alınan konuları birleştirici/bütünleştirici bir rol oynar. Basın dosyaları içindekiler bölümünden diğer metinsel bölümlere, canlı
grafiklerden, yaşayan illüstrasyonlara ve konuşan fotoğraflara kadar iyiden iyiye düşünülmeli ve tanıtım, hem tamamlayıcı hem de
saklanabilir bilgisel malzemeler seçilerek yapılmalıdır. Yöneldikleri okuyucu kitlesinin dosyada konu hakkında aradığı her şeyi bulabilmesi
gerekir.Başarıyla hazırlanmış basın dosyalarının, tümü ya da bir bölümünün zamanı gelince -öz geçmişler, grafikler, fotoğraflar gibikullanılmak üzere gazetecilerin kişisel arşivlerinde korunacağından, bu dosyaların basın bildirisi, bülteni ya da haber mektuplarına göre
kalıcı özellik taşıdıkları söylenebilir. Basın dosyaları, gazetecilere salona girişlerinde ya da toplantı öncesinde dağıtılmamalıdır. Çünkü
katılımcıların çoğu sunuş sırasında dosyayı karıştırmaya başlayacak ve konuşmayı üstünkörü dinleyecek, belki de konuşmanın tam
ortasında toplantıyı terk edecektir.
Basın Toplantısı
Basın toplantıları kamuoyuna haber ulaştırmada halkla ilişkiler için hazırlanan iletişim politikalarının temel anahtarıdır. Bu
toplantılarda basın bültenleriyle yansıtılamayacak ya da anlatılamayacak denli önemli konular dile getirilir; bir başka deyişle, basın
görevlilerinin zamanını almaya değecek haberler verilir. Basın toplantıları, düşünce alışverişi bağlamında sorulacak sorular ve alınacak
yanıtlar sonucu informel bir iletişim ortamı doğurması bakımından da özel bir önem taşır. Bu türden bir halkla ilişkiler etkinliği, basınla
sürdürülen güvenli ilişkileri daha da sıcak bir havaya yönelteceğinden gerek hazırlık gerekse gerçekleştirme aşamasında birtakım ilkelere
uymak zorunluluğunu ortaya çıkarır. Bu aşamaları özetle şöyle sıralandırmak mümkündür:

Basın toplantısının yapılacağı zamanın elverişli ve uygun olmasına dikkat edilir; basın görevlilerinin katılımı açısından saptanan
gün ve saatte önemli sayılabilecek başka etkinliklerle çakışılmamasına özen gösterilir.

Basın toplantısının yapılacağı yer seçilirken, ulaşım güçlüğü içermeyen merkezi bir konum yeğlenir.

Rapor, grafik vb. bilgi ve belgeleri içeren bir basın dosyası önceden hazırlanır ve katılanların etkinliği kolaylıkla izlemesini
sağlamak için toplantı başlamadan önce dağıtılır.
Basın görevlilerinin görüntü ve ses alma gereksinimleri karşılanır; onlara teleks, faks gibi araçlarla haberlerini geçme olanağı sağlanır

Basına en az bir hafta öncesinden yapılan davetin yeri ve saati, basın toplantısından bir iki gün önce telefonla yeniden
anımsatılır.

Toplantı zamanında başlayıp zamanında bitirilir, çok uzun tutulmaz.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 27

Basın toplantısını izleyen günlerde basında yer alan yazı ve haberler dolayısıyla, gazeteciler aranır ve kendilerine teşekkür edilir.

Toplantı sonrasında isteyen basın görevlilerine toplantıya ilişkin ayrıntılı dokümanlar gönderilir.
Basın Gezisi
Kuruluşu tanıtma yollarından bir başkası da hazırlanması uzunca bir süre gerektiren basın gezileridir. Bir olayın yerinde
saptanmasına yönelik olarak düzenlenen basın gezileri en az on gün önceden, eğer uzak bir yere gidilecekse bir ay önceden
planlanmalıdır. Basın gezileri (ya da ziyaretleri) için yapılacak masraflar kuruluşun bütçesine oldukça önemli ek bir yük getirir. Bazı İngiliz
ve Amerikan gazeteleri bağımsızlıkları açısından, yolculuk giderlerinin geziyi düzenleyen kuruluşça üstlenilmesini reddeder. Buna karşılık
Fransa'da basın patronları bağımsızlıklarını yitirmek pahasına dışarıdan gelen bu finansmanı kabul etmektedir. Basın gezileri bir işletmeye
ya da bir fabrikaya olabileceği gibi geçerli bir nedeni olan bir sergiye ya da bir açılışa da yapılabilir. Böylece kuruluşun gerçekleştirdiği yeni
gelişmeler ya da üretim biçimi, nesnel olarak anında ve yerinde gözlemlenecektir. Basın görevlileri yönetici ya da yetkililerle de tanışarak,
gezinin amacı doğrultusunda kuruluş hakkında daha çok bilgilenme olanağı bulurlar.Gezinin programı, tesislerde basınla ilgilenecek kuruluş
yöneticilerinden, kullanılacak araçlara, verilecek ikramlara kadar ayrıntısıyla belirlenir ve basın organlarına önceden ulaştırılır. Gezi
sırasında dağıtılacak fotoğraf, broşür gibi yazılı ya da görsel malzeme de önceden hazırlanır. Gezi boyunca basın görevlilerinin aldıkları
bilgileri aktarmaları için gereken tüm olanaklar, ortam ve araçlar -telefon, fax, fotokopi gibi- sağlanmalıdır.Gezilecek yerler gürültülüyse, gezi
başlamadan, gazetecilere sorularını gezi sonunda sorabilecekleri anımsatılır ve gezi hakkında ön bilgileri vermek için, küçük bir sunuş
yapılır. Ayrıca, gezinin bitiminde gazetecilerin bilgilerini tamamlamaya yönelik bir basın toplantısı düzenlenebilir. Basın toplantısında bütün
sorulara yanıt verileceğinden yetkilinin yanında iki uzmanın da bulunması uygun olur.
Gezinin verimli, dolgun ve doygun geçmesi ve katılımcıları usandırmaması için sürenin iyi planlanması gerekir. Gösterilecek yerlerin
gezilmesi önceden belirlenen (bir saatlik ya da bir günlük gibi) normal süresinde tamamlanmalı, gazetecilerin zamanları boşuna
harcanmamalıdır.
Basın Resepsiyonu
Dilimizdeki bir atasözünü "Kalbe giden yol mideden geçer" biçiminde genele dönüştürerek dillendirecek olursak, bazı kuruluşların basına
yönelik olarak verdikleri resepsiyonların ya da yemek davetlerinin anlamını kavramamız kolaylaşır. Kuruluş ya da firmalar zaman zaman
iletmek istedikleri iletinin önemine göre basın görevlilerine kahvaltı, öğle yemeği ya da aperatif vererek onlarla daha da sıcak bir ilişki
kurmayı düşünürler.
Basın Kahvaltısı
Gazetecilerin aslında sabahları erken kalkmadığı sanılsa da verilecek kahvaltının saatinin 08.30 ile 09.00 arasında olması en uygun
zamandır. Zamanı denetlemek halkla ilişkiler uzmanının elindeyse davetlileri en çok 10.30'a kadar tutmak yerinde olur. Böylece davetliler,
hiç olmazsa öğle yemeğine kadar olan zamanlarını değerlendirilebilirler.Büyük otellerde ya da bir resepsiyon salonunda verilen kahvaltılar,
bir basın toplantısına göre çok daha az sayıda katılımcı olacağından, daha yalın, daha teklifsiz, daha kişisel görüşmelerin yapılabildiği
ortamlar oluşturacaktır ve maliyet açısından da düşük olacaktır.
Basın Aperatifi
Basın aperatifleri (açarlar ya da yemekten önce içki sunulması) çoğu kez bir salonda gerçekleştirilen etkinliklerdir. Çok önemli haberler
buralarda verilir. Basın aperatifleri öğle üzeri saat 12.15 sularında verilir; gazetecilere, düzenlenecek bir basın toplantısına ve ardından
verilecek bir öğle yemeğine önceden katılma olanağı sunar .
Basın Yemeği
Basınla iyi ilişkiler sürecinde zaman zaman başvurulan yemekler zorunlu bir iletişim aracı olmamakla birlikte (Bachmann, 1994), kuruluş
yöneticilerine kendi alanlarıyla ilgilenen gazetecilerle görüşme ve tartışma olanağı sunduğundan yararlı bir haber oluşturma etkinliğidir.
Büyük otellerde, bazen de duruma göre kiralanmış saygın salonlarda basına yönelik olarak düzenlenen yemekler maliyet açısından oldukça
yüksektir. Unutulmamalıdır ki, onlarca gazeteciyle kafa kafaya vererek yapılan görüşmeler, basın kahvaltılarında olduğu gibi, kuşkusuz
sıcak bir hava estirecektir. Yemekler, gazetecilerin yöneticilerden tamamlayıcı bilgilerle donanması ve yöneticilerin gazetecilerin nelerle
ilgilendiği gözlemlemesi bakımından son derece olumlu bir etkinliktir.
Basın Kokteyli
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 28
Basın kokteylleri, basınla ilişkileri daha da yakın tutmak amacıyla basın toplantılarından daha planlı bir biçimde düzenlenen halkla ilişkiler
etkinliğidir. Halkla ilişkiler görevlileri, basın kokteyline davet edecekleri kişilerin seçilmesi, yer ve zamanın saptanması, yapılacak ikramın
belirlenmesi gibi konularda yapacakları hazırlıkları basın toplantılarında izledikleri hazırlık düzeneğine göre biçimlendirirler.
Basın kokteyllerinde mutlaka bir "haber" unsurunun gündemde olması gibi bir zorunluluk yoktur.
Röportaj
Basında yer alıp tanıtım yapmanın bir başka yolu da röportajlardır. Röportajlar genel olabileceği gibi, sınırlandırılmış, belli hedef kitlelere
hitap eden özel bir nitelik de taşıyabilir. Röportajlar fotoğrafsız düşünülemez. Röportajlarda yalın bir konuşma dilini ustalıkla kullanma
yeteneği ön plana çıkar; okuyucuyu bıraktırmayan yorum ve iletiler verilir.
Her röportaj ne tipte bir okuyucuya sesleneceği göz önünde tutularak yazılmalıdır. Aynı röportaj çeşitli gazete ve dergilere gönderilebilir.
Konu genel bir konu değil de bir gazetenin yalnızca kültür ya da kadın sayfasına yönelik olabilir. Bazen de gazetelerin, popüler aylık ya da
haftalık dergilerin genellikle yaptıkları gibi, görsel araç-gereçle birlikte halkla ilişkiler görevlisinin sağlayacağı belgelere dayanarak belli bir
konuda özgün bir yazı için kendi elemanlarından yararlanmayı yeğleyebilir; rakiplerinden farklı olmak için kendi çekecekleri özel fotoğrafları
kullanmak isteyebilirler.
Görüntülü ve Sözlü Basınla İlişkiler
Görüntülü ve sözlü basın bağlamında değerlendirilen radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, yazılı basın kadar kalıcı ya da
saklanabilir bir belge özelliği taşımasalar da haber iletisini en çabuk ve en hızlı biçimde iletmeleri bakımından günümüzde son derece
önemlidir.
Radyo ve televizyonun izlenmesi yazılı basından daha zahmetsizdir; örneğin okuma yazma bilmeyenler de rahatlıkla televizyon
izleyebilmektedirler. Dolayısıyla sözlü ve görüntülü basının kitlelere ulaşabilme şansı yazılı basından bir kaç adım ileridedir. Yalnız, ilettiği
haberler, gazete ve dergilerde olduğu gibi derinliğine işlenemez ve yayın süresi açısından 24 saatlik bir sınırlanmayla karşı karşıyadır.
Konuya halkla ilişkiler açısından yaklaşacak olursak, halkla ilişkiler çalışmalarında yaşanan olgu ve süreç, iletişim olgu ve sürecinin
hemen hemen bütün aşamalarına koşut olarak işleyen bir süreçtir. İletilen mesajın dolaşımında kullanılan kanal, kimi gazete, kimi dergi,
kimi radyo, kimi televizyon olabilmektedir.
Halkla ilişkilerin yöntem olarak seçtiği kanallar, bugün artık kullanılagelen klasik kanalların dışına taşmış durumdadır. Anımsayacak
olursak, halkla ilişkiler kanallarında, yukarıda belirttiğimiz klasik yöntemlerle yüz yüze ilişkilerin ağırlıklı olarak bulunduğunu görürüz:
Konferanslar, basın toplantıları, geziler, yarışmalar ödüller gibi birtakım yöntemler. Günümüzde giderek artan dozda yeni kanallar ortaya
çıkıyor. Halkla ilişkilerin bu iletişim kanallarında görüntülü ve sözlü basın da kullanılmaya başlandı. Bütün bunlarla birlikte, görüntülü ve
sözlü basına verilecek iletinin hedef kitleye ulaşmasında, bir halkla ilişkiler görevlisi şu üç noktayı gözden kaçırmamalıdır: Birincisi,
seslenilen kitlenin ulaşılmak istenen kanalların yayın kapsamına girip girmediğine; ikincisi, hedef kitlenin yayın kapsamında olmasına
rağmen yapılacak yayını izleme olanağının bulunup bulunmadığına; üçüncüsü, verilen iletinin zamanının, izleyicinin kendi zamanıyla
çakışıp çakışmadığına dikkat etmelidir.
Radyo
İşitsel bir iletişim aracı olan radyo en hızlı haber iletim aracıdır; haberleri gün boyuna yayarak verir. Radyo yayıncılığı, belki -biraz abartılı
olacak- bu yönüyle, bütün bir topluma yönelik olarak çalışan bir haber ajansına da benzetilebilir.
Radyo çoğu defa basılı araçların erişemediği kişilere erişmektedir. Radyo dinleyicileri diğer araçları yeğleyen kişilere oranla az
kültürlü ve bu özelliklerinden dolayı etkiye karşı daha az dirençli gibi görünmektedirler. Radyoya halkla ilişkiler ve tanıtım açısından
bakıldığında, çok çeşitli ama önemi olan röportajlar, açık oturumlar gibi belgesel ve bilimsel nitelikli programlara ağırlık verilmelidir. Önemli
günler, açılış törenleri, bir ürün ya da yeniliğin duyurulması için düzenlenen basın toplantıları da yine radyoya haber olabilmek için yapılan
etkinliklerdir.
Kuruluşların toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiklerini gösteren kültür ve sanat programlarının hazırlanması ya da bu tür
programlara destek olunması gerekmektedir. Örneğin Ülker'in bir dönem çocuklara yönelik olarak hazırladığı Radyo Çocuk Tiyatrosu
kuruluşun tanıtımı açısından önemli bir etkinlikti. Ülkemizde giderek artan özel radyolarla halkla ilişkiler etkinlik alanlarının genişlediği ve
daha geniş kitlelere ulaşma olanağı bulunduğunu burada belirtmek gerekir. Bu olanağı halkla ilişkilerde iyi değerlendirebilmek için kuşkusuz
radyo yöneticileri ve çalışanlarıyla iyi ilişkiler kurmak gerekecektir.
Radyoların yaşaması için gereksinim duydukları örneğin gençliğe, çocuklara, kadınlara yönelik olarak hazırlanan bilgi verici, eğitici-öğretici,
eğlendirici^ dinlendirici, vb. çeşitli programlara, hedef kitlelere aktarılacak iletilerin programla ve kuruluşun amaçlarıyla örtüşmesi koşuluyla
katılım olur ya da bu tür programlar bizzat halkla ilişkiler görevlilerince hazırlanabilir.
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 29
Televizyon
Yüzyılımızın özellikle ikinci yarısına imzasını atan kitle iletişim aracı hiç kuşkusuz televizyondur. İşitsel nitelik taşıyan radyoya bir
anlamda görsel işlevin de katılımıyla ortaya çıkan televizyon günümüz kitle iletişiminde yeri yadsınamaz bir araçtır. Televizyonun ilgi
toplaması ve çekiciliği, radyo ve yazılı basınla kıyaslanmayacak denli yüksektir ve rakip kitle iletişim araçlarından çok daha fazla
kamuoyunun ilgisini çekmektedir.Televizyonun halkla ilişkiler alanında önemli bir tanıtım aracı olduğu ve yaygın bir biçimde kullanılmaya
başlandığı bilinmektedir. İzlenme kolaylığına sahip olan televizyon aracılığıyla hedef kitlelere ya da dağınık çeşitli gruplara ulaşmak için
gerekli halkla ilişkiler program ve etkinlikleri düşünülmeye başlanmıştır. Gülriz Sururi'nin a la luna'sı marka kimliğini güçlendirme açısından
ya da Parliament Sinema Kulübü'nün kültürel etkinlik bağlamında hazırladığı sinema gösterimi tanıtım açısından son derece önemli güncel
örneklerdir.Kuruluşların düzenledikleri panel, konferans, açılış, yıl dönümü törenlerinin televizyonda yer alması yine televizyoncularla iyi
ilişkiler kurmaktan geçer. Televizyonu tanımak, çalışma biçimini -yayın zamanı, süresi, hedef kitlesi gibi-bilmek, ona yönelik olarak nitelikli
programların hazırlanmasını kolaylaştıracaktır.
Televizyon toplumsal etkileşime ağırlık veren, etkileme gücü çok yüksek bir kitle iletişim aracıdır.
Sinema
Halkla ilişkilerde yüzyılımızın başından beri kullanılagelen etkili kitle iletişim araçlarından biri de sinemadır. Günümüzde, tanıtım
açısından, radyo ve televizyona oranla kendisine daha az başvurulan sinema ya da bu amaçla üretilen filmler yine de önemini
korumaktadır.
Sinema salonları, doğası gereği izleyicisini büyüsel ortamıyla kucaklar. İzleyicinin karartılmış salonda dikkati yalnızca perdededir.
İlginin yakalanma ve odaklaştırılması noktasında sinemanın tanıtım etkinliklerine yönelik en uygun psikolojik atmosferi yarattığı rahatlıkla
söylenebilir. "Filmler konusunda araştırma yapanlar bu tür araçların doğrudan kulağa hitap eden iletişim araçlarından 25 kat daha fazla
etkili olduğunu belirtmektedirler" (Sabuncuoğlu, 1993:111).
Sinema seyircisi için hazırlanan belgesel, kültürel, eğitsel ya da tanıtım amaçlı filmlerden sinema dışında da yararlanılabilir. Çeşitli
hedef kitleler saptanarak, düzenlenecek fuar ve sergi gibi etkinliklerde yine bu filmler -renkli ya da siyah beyaz- gösterilebilir.
Halkla ilişkiler etkinliklerinde görsel-işitsel özellik taşıyan video bantları, slaytlar gibi diğer yardımcı araçlar da izleyici üzerinde etkili olarak
kullanılmaktadır.
ÜNİTE 13
ETKİLİ SUNUŞ TEKNİKLERİ
İletişim insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanların birbirleriyle etkileşme, birbirlerini ikna etme ve yönlendirme çabaları olarak ifade
edilebilecek olan iletişim, teknolojinin gelişmesiyle birlikte değişime uğrasa da özellikle yüz yüze iletişimde; ikna, yönlendirme, etkileme,
iletişimle birlikte süregelen kavramlardır. İletişim türleri genel olarak; simgesel iletişim, sözsüz iletişim, yazılı iletişim, sözel iletişim, sanatsal
iletişim, medyatik iletişim olarak sınıflandırılabilir (Bıçakçı, 2001:43).
Bireylerin belirli bir davranışı ortaya koyabilmeleri için öncelikle bahsi geçen davranışla ilgili unsurları algılaması gerekir. İnsanlar
tecrübeleri, eğitimleri, karakterleri, kültürleriyle algılarını şekillendirirler. Etkin bir iletişim için iletişimde bahsi geçen bilgilerin nasıl
algılanacağının tahmin edilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, sunuşu gerçekleştiren konuşmacının beden dili, kılık kıyafeti de dinleyicilerin
algısında şekillenecektir.
Sözsüz İletişim
Sözel olmayan, yani genel ifadesiyle sözsüz iletişimden anlaşılması gereken, öncelikle, iletişim sürecindeki başat öğelerin her
iletişim edim ve durumundaki gibi işlerlik kazandığı, ileti ya da bilginin bir yol bularak ve/veya kullanarak ortaya çıktığı, ancak sesin araç
olmadığı, bir başka deyişle sesin -insan sesinin- olmadığı, sessel olmayan iletişimdir. Sözsüz iletişim, bir diğer ismiyle beden dili, bireyin
diğer bireylere anlam ifade eden davranışlarının bütünüdür. Sözsüz iletişimin işlevleri ise şunlardır (Çallı, 2007:44):
o Vurgulama işlevi: Bazı sözsüz iletişim davranışları, sözel iletiye dikkat çekmek ve onu vurgulamak için kullanılmaktadır. Örneğin;
sevdiğimiz insana "Seni seviyorum" derken gözlerinin içine bakmaya özen gösteririz; çünkü ona karşı beslediğimiz duyguları bakışlarımızla
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 30
vurgulamak isteriz.
o Tamamlama işlevi: Tamamlama işlevine sahip sözsüz iletişim davranışları, sözel iletiyi güçlendirmek için kullanılmaktadır.
Örneğin; birey bir başkasına kendisine nasıl yalan söylendiğini genellikle kaşlarını çatıp başını iki yana sallayarak anlatır.
o Yadsıma işlevi: Bazı sözel iletiler, sözsüz iletiler yardımıyla inkâr edilebilmektedir. Yalan söyleyen bir insanın söylediğinin yalan
olduğunu inkâr etme amacıyla göz kırpması, sözsüz iletişim davranışlarında yadsımaya örnek olarak verilebilir.
o Düzenleme işlevi: Düzenleme işlevi, sözel ileti akışını kontrol edip düzenlemektedir. Örneğin; bireyler arası iletişim sürecinde
konuşmak istediğimiz zaman bazen öne doğru eğilip el hareketi ile iletişim akışına müdahale ederiz.
o Tekrar işlevi: Tekrar işlevi; sözel iletinin anlamını tekrar etmek ya da yeniden belirtmek amacıyla kullanılmaktadır. Örneğin; "Haydi
gidelim" dediğimizde kullandığımız el ve baş hareketleri ile sözel iletimizi destekleriz.
o Yerine geçme işlevi: Sözsüz iletiler bazen sözel iletilerin yerine geçebilmektedir. Bir şeyi reddetmek için "Hayır" denmesi yerine
sadece elin iki yana sallanması, kullanılan sözsüz iletinin, sözel iletiye ihtiyaç duyulmadan gerekli anlamı aktarmasına örnek olarak
gösterilebilir.
Sözsüz iletişim içerisinde jestler, mimikler, baş, el, kol, bacak hareketleri, kılık kıyafet üzerinde kullanılan renkler vb. unsurlar sayılabilir.
Özellikle jestler ve mimikler sözsüz iletişim içinde önemli bir yer tutmaktadır. Mimikler sözsüz iletişimin temel ögesi, duygu ve coşkuların
yüze yansıtılmasıdır. Mimiklerin oluşumunda yüz kaslarının hareketleri, kasılıp gevşemesi rol oynar. Yüz kaslarının hareketlerinin bir
bölümü içgüdü ve dürtülere bağlıdır yani doğuştan vardır. . Yüz kendi içinde parçalardan oluşan bir bütündür. Bu bütünü oluşturan ve
kendileri birer anlam içeren parçalar genel olarak; alın, kaşlar, göz kapakları, burun, dudaklar, çene, kulaklar ve ten rengidir. Bu uzuvların
bazılarının hareketi imkânsızdır, bazıları ise sınırlı düzeydedir. Elem durumunun mimiklerle anlatımı, bebeğin dünyaya ilk geldiği anda
ortaya çıkan ağlaması ile birlikte başlar. Haz duygulanımı ve bu durumu dışarı yansıtan mimikler ilk olarak 6-12 haftalık bebeklerde ortaya
çıkar. Bebek büyüdükçe neşe, sevinç, öfke, korku duygularını yaşadıkça bu duygularını dış dünyaya yansıtan mimikleri de gelişmektedir.
Ortak toplumsal kültür, beden dilinin gerçekleşmesi ve okunmasında kuşkusuz belirleyicidir; kültürel farklılıklar ifade farklılıklarını da
biçimsel düzeyde ortaya çıkarır. Baş, el, kol bacak hareketlerini ifade eden jestler ile kaş, göz, burun, dudak hareketlerini ifade eden
mimikler, insan dili gibi, sonlu sayıda bedensel birimden sonsuz sayıda anlamlı birim üretme yeteneğini içinde barındırırlar. ). Sınırsız
sayıda anlam üretme yeteneğine sahip olan jest ve mimikler konusunda bir fikir verebilmek için baş, yüz, el, kol, bacak kullanımını içeren
birkaç hareketi ve anlamı buraya taşımak anlamlı olur:

Başı aşağı doğru belirli aralıklarla sallama: Dinlemenin sürdürüldüğü ya da alınan iletinin onaylandığını ifade eder.

Göz teması kurmama: Muhatabı küçümseme, hiç değer vermeme gibi mesajlar iletebileceği gibi utanma, sıkılma, suçluluk
duygusu taşıma gibi iletiler aktarabilir.

(Diğer parmaklar yumruk hâlinde) başparmağı gererek muhatabına yöneltme: Belirgin bir tehdit iletisi taşır.
 Kolları kavuşturma: Savunma ve mesafeyi koruma isteğini bildirir.
(Otururken) ayak bileklerini çapraz konumda tutma: Çoğu kez sıkıntı ve hoşnutsuzluk belirtisidir.
Bir insan heyecanlanınca ya da bir veya bir şeye büyük bir ilgi duyunca, göz bebekleri büyür. Bu durum psikologlar tarafından şu şekilde
ölçümlenmiştir; aynı açıdan, aynı boyda, aynı yüz ifadesiyle çekilmiş iki kız resmindeki tek fark ikinci çekimden önce kızın gözüne göz
bebeğini büyüten bir damla damlatılmasıdır. İki resim de erkeklere gösterilmiş, erkekler resimler arasında bir fark olmadığını ifade etmiş,
fakat tercih etmeleri istendiğinde göz bebekleri büyümüş olanı tercih etmişlerdir. Göz bebeklerindeki değişikliği bilinçli olarak fark
etmedikleri halde erkeklerin onu seçmelerinin sebebi göz bebeklerinden dolayı daha dostça bir heyecan sezmiş olmalarıdır. . Yüz
ifadelerinde de istisnalar mutlaka bulunmaktadır. Yüzün kızarması konusunda Darwin'in bazı tespitleri bulunmaktadır. Hayvanlarda
olmayan yüz kızarması nesnel bir belirti, insanın toplumsal doğasının nesnel bir kanıtıdır. Bu noktada Darwin, suçluluk duygusu, utanç ve
mahcubiyeti birbirinden ayırır. Bazı bedensel hareketler toplumdan topluma farklılık gösterse de tüm kültürlerde ortak olan bazı ifadeler de
bulunmaktadır: Sevinince, bir şeyi komik bulunca gülümsemek, üzülünce ağlamak, sinirlenince ve kızınca kaş çatmak, şaşırınca ağız açık
bakınmak, çok öfkelenince yumruk sıkmak, tepinmek, sus işareti olarak parmağı dudağa dayamak, çapkınca davet için tek göz kırpmak.
1)Tablo 13.1.'de vücut tipleri ve karakteristik özellikler arasındaki ilişki özetlenmiştir. Sheldon'a ait araştırmalar sırasında bazı
hesaplamalarda matematiksel hatalar çıkmasına rağmen, hipotezi birçok araştırmacı ve bilim adamı tarafından kabul edilmiştir. Bireyler
sadece vücut tipleriyle değerlendirilmeseler bile vücut tipleri bireyler tarafından algılanan psikolojik özellikler üzerinde etkili olmaktadır.
2)Etkili İletişimde Renkler:Renk sadece dekorasyon amacıyla kullanılmaz. Derin anlamlar taşımaktadır. Renk iletişimin önemli bir
amacıdır. Mesaj taşır. Anlaşılması ve benimsenmesi kolay bir şifredir. Dil engelini aşan bir iletişim ve anlaşım, dolayısıyla da ikna silahıdır.
Renk iknada daha güçlü bir etki için, görsel fantaziler yaratmak için, okumayı kolaylaştırmak için, bir ürünün cinsini hemen belli etmek için,
dikkat çekmek için, telkinde başarılı olmak için kullanılır.
yaşamda aile dışı ilişkilerde sürdürdüğümüz iş arkadaşlığı ve bire bir ilişkilerin gerçekleştiği alandır. Sosyal-yakın çevre ilişkileri ailevi ve
kişisel olmayan günlük ilişkilerimizin yaşandığı alandır. Bu mesafe üst düzeyde bir görevli ya da ünlü bir kişiyle tanışıldığında kendiliğinden
oluşur.
1)Konuşma Metni Hazırlama
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 31
Yazı söze göre bazı avantajlar ve dezavantajlar barındırmaktadır. Yazılı araçları tek tek sıralamak ve açıklamak mümkün olsa da
genel olarak yazısal iletişimin kullanıcısına sunduğu yarar ve sakıncalar sözel iletişim ile karşılaştırılınca daha iyi anlaşılır:
Yazı için önceden metni üretecek ve gözden geçirecek yeterince zaman bulunduğundan sözel iletişimdeki anlık hataları yapmamak
mümkündür. Bir başka ifadeyle, sözel iletişime kıyasla hata oranı oldukça düşüktür. Çünkü yazılı iletinin alıcısı ya da muhatabı düşünme,
araştırma yaptıktan sonra uygun yanıt ve geribildirim aracını seçme olanağına sahiptir.

Yazı ile kurulan iletişimde, uzun süreli iş ilişkilerinde konuşma ya da sözleşmelerin yazı ile kayıt altına alınması, tarafları
bağlayıcı olduğundan ve gerektiğinde, birini diğerine karşı koruyucu nitelik taşıdığından tanık belge üretme yeteneği söz
konusudur.

Yazı ile iletişim yolunu yeğleyen konuşmacılar, önceden hazırladıkları metinleri okudukları toplantılarda sözel iletişimle
karşılaştırıldığında süreyi daha hızlı ve dengeli kullanabilirler. Bu sayede bazı katılımcıların gereğinden fazla ya da az konuşması
gibi çıkabilecek olası karışıklıkları telafi ederek zamanın verimli kullanılması mümkün olacaktır.

Sözel iletişim bağlamında gerçekleştirilen kişisel bir ziyaret, sonrasında yazısal iletişim ile desteklendiğinde hem sözel iletişimin
sıcaklığındaki etkiden hem de yazısal iletişimin resmiyetindeki etkiden yararlanılmış olur.

Kişilik çatışmalarının işe karıştığı, özellikle kişilerin temsil ettikleri kuruluşların ilkeleri uğruna kişisel uzlaşmaya varmama
inatlarına sözel iletişim ortamına oranla yazısal iletişimde daha az rastlanır.

Sözel iletişimde kolaylıkla telafi edilebilecek yanlış anlamalar yazısal iletişim süreçlerinin taşıdığı en büyük risk grubunda
düşünülmelidir. Telafisi mümkün olmayan yanlış anlamalardan sakınmak ya da böyle bir durumun söz konusu olma ihtimali
varsa, yazısal iletişim kanalından uzak durmak kuşkusuz tercih edilmelidir.
Görüldüğü gibi iletişimde metin kullanımının yani yazının pek çok avantajı bulunmaktadır. Yazısal iletişimin dezavantajları ise, titiz bir
ön hazırlıkla ortadan kaldırılabilecektir. Bu yüzden etkili bir sunum için öncelikle titiz bir çalışmayla bir metin hazırlanmalı ve bu metin
üzerinden sunum gerçekleştirilmelidir.
Etkili Sunumda Görsel-İşitsel Araçlar
Bir sunum yaparken dikkatleri toplamak ve dikkatleri uzun süreli canlı tutmak, mesajların daha anlaşılır hale gelmesine yardımcı
olmak, edinilen bilgilerin hatırlanmasını sağlamak ve konuşmayı ilginç kılmak için görsel materyallerden yararlanılır. Yapılan araştırmalar
göstermiştir ki insanlar duyduklarının % 10'unu ve gördüklerinin % 50'sini hatırlamaktadır. Görsel ve işitsel ögelerle birlikte verilen mesajın
insanlar tarafından hatırlanma olasılığının çok daha yüksek olduğu bir gerçektir. Mesajların amacına ulaşabilmesi ve yüksek maliyetten
verim alınabilmesi için sunum mutlaka bir plan çerçevesinde gerçekleştirilmeli, mesajların iletilmesinde hangi yöntem ve aracın kullanılacağı
önceden tespit edilmelidir. . Slayt, film, projeksiyon ve power point sunumlar avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurularak uygun
sunumlarda bir plan çerçevesinde tercih edilmelidir (Peltekoğlu, 2007:288-289).
Sunumlarda en çok kullanılan yöntemlerden birisi Power Point tekniğidir. Power Point sunumlarda dikkat edilmesi gereken hususlar
birkaç başlık altında şu şekilde sıralanabilir:

Öncelikle slayt yapılacak konu iyi bilinmelidir.

Sunum sırasında dikkat edilecek noktalar belirlenmeli ve slaytlarda bu konulara yer verilmelidir.

Power Point hazırlanırken verilen sürenin slayt sayısı ile örtüşmesine dikkat edilmelidir.

Her slaytın en az 5, en fazla 10 saniye gösterilmesi gerektiği göz önünde bulundurulursa; 5 dakikalık bir sunum için slayt sayısı
14-16 olmalıdır.

Genellikle arka zemin koyu ve yazılar da bu zeminde fark edilecek nitelikte olmalıdır.

Yazılan yazılar en az 30 punto büyüklüğünde olmalıdır.

Sunumda izleyicilerin ilgisini canlı tutabilmek için animasyonlar kullanılabilir.


Slaytın içeriği konuşma metni ile bütünlük sağlamalıdır.
Slayt metninin 6 satırı geçmemesine özen gösterilmelidir.
Hazırlayan: Erhan01
NorFULL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 32
Download