TÜRK DİLİ - 1 FİNAL DERS ÖZETİ

advertisement
TÜRK DİLİ - 1 FİNAL D E R S
ÖZETİ
5.ÜNİTE (YAPI BİLGİSİ: BİÇİM BİLGİSİ VE SÖZ DİZİMİ)
***ses uyumlarına bağlı değişen biçimbirimdir. Çokluk eki -lar -ler gibi. (değişken biçim)
***tarihi dönemlerdeki kimi biçimbirimlerin dil bilgisel işlevini yitirerek bugüne ulaşmasına
(fosilleşme), bu tür biçimlere ise (fosil biçimbirim)
*** kendilerinden daha küçük anlamlı parçalara ayrılmayan biçimbirimler (kökler)
***biri bağımsız biçim birim olmak üzere, en az iki biçimbirimden oluşan yani bir veya daha fazla ek alan kök
biçimbirimler (gövde)
***eklerin yani bağımlı biçimbirimlerin eklendiği yalın sözcükler (tabanlar)
***herhangi bir sözcük türüne dahil olmayan eylem,ad, sıfat, zarf gibi sözcük türlerinden birine girmeyen
bağımlı biçimbirimler (ekler)
***yeni sözcük yapılırken sözcük türlerinin değiştiği, yeni sözcükler yapma görevi (yapım eki)
***sözcük türlerinin anlamlarını değiştirmediği ekler (çekim ekleri)
***her hangi bir sözcükte ek olmayan bir parçanın sözcükteki başka bir parçanın yerini alarak
sözcüğün anlamını değiştirmesi (iç değişim)
***Türkçede henüz karşılığı üretilmeyen (enklitik) terimi söz dizimsel olarak bağımsız bir sözcük gibi işlevi
bulunan, ancak ses bilgisel olarak bir eki gibi görünen sözcükledir.
*** sözcük yapımı ile ilgili başlıca yollar (birleşme, türetme, kalıplaşma, örnekseme, kırpma, karma,
kısaltma, kasıtlı yaratma, derleme, tarama, genelleşme, kopyalama, kalıplaşma)
***ses ve biçim bakımından yabancı sözcükleri model alarak yerli biçimlerle sözcük üretilmesi (örnekseme),
belleten (krş. fr. bulletin), genel (krş. Fr. General), imge (krş.fr image), tümce (krş. Osm. Cümle), boyut
(krş.osm bu’ud) gibi.
***kısaltma (akronim ):sözcüklerin ilk harflerinin tamamının ya da bir bölümünün bir araya
getirilmesi ile oluşur. TED (türk eğitim derneği),ASELSAN (askeri elektronik sanayi) gibi.
***adları çeşitli yönlerden niteleyen ve belirten sözcükler, addan sonra gelirler (sıfat), kırmızı kalem, bu ev,
bazı insanlar gibi
**eylemlerin, sıfatların yada başka zarfların önüne gelerek onları yer zaman durum ölçü ve zaman
bakımından niteyelen açıklayan sözcükler (zarf)
***zaman zarfı (dün, bugün, şimdi), yer yön zarfı (ileri, geri, içeri, dışarı yakın, uzak ),niteleme tarz ve durum
(iyi, kötü, böyle, şöyle , akıllıca ),azlık çokluk ölçü (en, daha, pek, çok ) soru (acaba, niçin )
***adın yerini tutan ad soylu sözcükler (zamir)
***şahıs zamirleri (ben sen o biz siz onlar ),işaret zamirleri (şu bu o şunlar bunlar onlar), belirsizlik
zamirleri (bazısı, birçoğu,birkaçı,diğeri, herkes, öbürü), soru zamirleri (kim, ne hangi, kaçı, kaçınız )
***zamirler, başka dillerden Türkçeye kopyası olmayan tek sözcük türüdür.
***sözcükleri veya sözcük ögelerini birbirine bağlayan çekimsiz sözcükler (bağlaç )
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 1
***bağlaçlar sıralama (ve, ile ), denkleştirme (veya, veyahut, yahut ), karşılaştırma (da… da, hem…
hem,ya… ya)
***sözcük ve sözcük öbekleriyle ilişki kuran sözcükler (edat), anlamdan çok görev yönü ağır basar, tek
başlarına cümlede öge olamazlar.
*** nesne alan eylem (geçişli), nesne almayan eylem (geçişsiz)
***yüklemin bildirdiği eylemin özneye döndüğü durumlar (dönüşlü) yıkandım, tarandım gibi.
***eylemin karşılıklı ve birlikte yapıldığı durumlar (işteş), görüşmek, tokalaşmak gibi.
*** durum (hal )ekleri : yalın hal: ev, yaklaşma, yönelme :ev-e ,bulunma: ev-de, ayrılma, uzaklaşma, çıkma
:ev-den, ilgi :ev-in, belirtme, yükleme: ev-i, eşitlik: ev-ce, araç, vasıta: ev-le gibi.
***eylemin haber kipleri : eylemi zaman yönünden çekimler. Geniş zaman (ar,er,r) gelir gider gibi, şimdiki
zaman (yor), geliyor, gidiyor gibi, görülen geçmiş zaman (dı,di,dı,dü) geldi, gördü, gitti gibi, duyulan
geçmiş zaman (mış, miş) gelmiş, görmüş, gitmiş gibi, gelecek zaman (acak, ecek), gelecek, görecek,
gidecek gibi.
***eylemin istek kipleri : dilek istek yönünden çekimler. Şart (sa, se) gelse gitse gibi, istek (a,e) geleyim,
gideyim, gele gide gibi, gereklilik (malı, meli) yapmalı, etmeli, gitmeli, gelmeli gibi, emir (eki yok) getir, götür,
yap, et gibi
***eylemleri geçici sıfat, zarf veya ad yapan ekler (eylemsi/fiilimsi), isim fiil ekleri: (ma,ış,mak)
(mayışmak şeklinde kodlayın! )gelme, geliş, gelmek gibi. Sıfat fiil ekleri (an, ası, mez, ar, dik, ecek,miş )
(anası mezar dikecekmiş şeklinde kodlayın!) kalan, gelesi, solmaz, bilindik, gelecek, kaçmış gibi. Zarf fiil
ekleri (eki cok fazladır kısaca eyleme sorulan nasıl ve ne zaman sorularına cevap verir, belli başlı ekleri ıp,
ınca, arak, erek, değin, leyin ) yapıp, edip, yapınca, edince, yaparak, ederek, akşamadeğin, sabahleyin gibi
*** cümlenin ögeleri (özne, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci,yüklem)
***özne işi yapandır, işten etkilenen, yüklem ise eylemi bildirendir,fiildir dolaylı tümleç yer yön bildirir, zarf
tümleci daha cok zaman yönünden etkiler,nesne ise neyi kimi sorularına cevap verir.
*** cümle çeşitleri : yan cümle, asıl cümlenin belirttiği yargıyı bir şarta nedene dileğe bağlar. Bağımlı sıralı
cümle,ögelerden en az biri veya yüklemlere gelen ekleri ortak olan sıralı cümlelere denir.
***anlamlarına göre cümleler (olumlu,olumsuz,soru,emir,ünlem,dilek cümleleri şeklinde)
*** imge sözcüğünün üretilme bicimi (örnekseme)
***en hakiki mürşit ilimdir sözündeki en sözcüğü (zarf)
***gecekondu sözcüğünün üretilme biçimi (kalıplaşma)
***ASELSAN adının oluşturulma biçimi (kısaltma)
***derleme yoluyla yazı diline kazandırılan sözcükler (alan, araç,asalak,
denetlemek,deprenmek,doruk, güleç, güney, onarmak,ödül, umarsız, ürün, yozlaşmak, gibi)
***dilin mili ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca emil cümlesindeki hal ekleri (ilgi (dilin),bulunma (gelişmesin-de),eşitlik (başlı-ca)
***sıfat fiil eklerinden gelecek zaman anlamı taşıyan (aka(cak)-kan)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 2
*** tarz ve bağ anlamı taşıyan zarf filler (sora sora, gide gide, koşarak, bilerek, boş
duracağıma,soruver,çalışmaksızın, ölmektense,alıp, koşup)
*** bağlılık, içinde bulunma, aitlik anlamı taşıyan (aitlik etki )
***duydum ki unutmuşssun gözlerimin rengini cümlesindeki temel öge (duydum),ki unutmuşsun
gözlerimin rengini ise (yan cümle)
***kırpma ile oluşturulmuş sözcükler (kilo-kilogram, motel- motor otel, pop- popüler, santimsantimetre)
***özneye yönelik çatılar (dönüşlü-edilgen-işteş)
***sıklık çatısı ile kurulmuş eylemler (ov- ovala, silk-sikele, serp- serpiştir, sür- sürükle, say-sayıkla)
***çalışmalıymışım yüklemindeki kip eki (malı- gereklilik)
*** görevi asıl eylem ile yerdımcı eylemi birleştirerek birleşik eylem yapmak olan (zarf fiil)
*** kalıplaşarak ad yapabilen (sıfat fiil )
*** at ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır (bağımsız sıralı cümle)
***ödünç alınan sözcükler (ahtapot, körfez,demet Rumcadan, futbol, egzoz, damber,İngilizceden,derya, arzu,
müjgan farscadan,makosen, domates,patates Amerikan yerlilerden)
***çantada keklik (bulunma öbeği)
***kesik cümle ( uygun adım marş, dikkat, bir yararı yok ama, arş ileri arş yiğitler vatan imdadına ünlem)
***arge sözcüğünün oluşturulma biçimi (karma ) arge (araştırma, geliştirme),ordonat (ordu donatım),
Eltel (el telefonu) gibi.
***dillerin en eski sözcüklerinden olan (zamirler)
***TUBİTAK adının oluşturulma biçimi (kısaltma)
***kasıtlı yaratma yoluyla oluşturulan sözcükler (koşul, uygur,özgür,bayan gibi )
***birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı. Cümlesinde birisi sözcüğünün türü (belirsizlik
zamiri)
***eline bahşişi sıkıştırdım. Cümlesindeki sıkıştırdım sözcüğününün anlam türü (mecaz anlam)
***ormanlar her zaman oksijen deposudur cümlesindeki oksijen kelimesi (terim anlam)
***annelerimize sözcüğünde anne tabanına gelen ekler (çokluk-iyelik-yaklaşma hali)
***yıkandım cümlesindeki çatı (dönüşlü)
***başlıca türemiş isimler : eklerle yeni sözcük türetme (sun-uş, kaz-ı, say-gı, koş-um)
***’açık öğretim’ sözcük öbeği (sıfat tamlaması)
***edat öbekleri (kum gibi, aşk ile, vatan için, sana dair )
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 3
***dayanma öbekleri (bahtı kara, eli açık, gözü açık, ucu sivri)
***bağımlı bir sözcük (inci gibi)
***bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata malik olamaz. Cümlesinde temel cümle
(tam bir hayata malik olamaz) yan cümle ise (bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa)
***nerede, neyi,kiminle,ne zaman sorularına sırasıyla yanıt veren cümle (okulda bu konuyu seninle her an
tartışabilirim)
*** anlamca olumlu cümle (inanmadım desem yalan olur), anlamca olumsuz cümle (aylardır ne aradı
ne sordu )
***eksiltili (kesik) cümle (ya devlet başa ya kuzgun leşe)
***biz geçen hafta toplantıda onu başkan seçtik cümlesinin ögeleri ( başkan seçen kim? biz:özne, ne
zaman? gecen hafta: zarf tümleci, nerede? Toplantıda: dolaylı tümleç, kimi? Onu: belirtili nesne, ne seçtik?
Başkan: belirtisiz nesne, eylem ? seçtik )
*** geçişiz eylem (nesne almaz, yükleme onu getilirse anlam bozulur, onu uyumak gibi), geçişli eylem
(nesne alır, yükle onu getirilince anlam bozulmaz onu bulmak, onu yemek, onu aramak, onu içmek)
***kremlin sözcüğünün rusya fedarasyonu yönetiminin yerine kulanılması (aktarma)
***ben seni seviyorum cümlesindeki seni kelimesinin görevi (belirtili nesne)
***arapça kökenli katip, mektup, kitap sözcükleri aynı kökten vezin adı verilen çeşitli kalıplarla
(ktb=yaz-mak) türemiştir. Bu tür bir türetim biçim bilgisinde hangi tür terimle ifade edilir (iç değişim)
*** kasıtlı yaratma yoluyla yapılmış sözcük (uygar)
***bağrı yanık ifadesinin söz öbeği (dayanma öbeği)
6.ÜNİTE (TÜRKÇENİN SÖZ VARLIĞI)
***milletin kültür dünyası ile kavramlar dünyasını gözler önüne seren görüş (dil içi dünya görüşü)
***iki veya daha çok sözcükten oluşan, arttırmak için az çok mantık dışına kayan gerçek anlamından uzak
kalıplaşmış kelime grupları (deyim)
***deyimi karşılamak üzere kullanılan kelimeler (darbımesel, tabir, ıstılah, temsil)
*** darbımesel zamanla yalnız atasözü olarak kullanılmaya başlanmıştır.
***deyim ve atasözü arasındaki fark (deyimler yargı bildirmezler, deyimler amaç bakımından
atasözlerinden farklıdır)
***deyimlerin amacı, bir durumu yada kavramı özel bir kalıp içinde çekici ve etkili bir anlatımla
belirtmek. Atasözlerin amacı ise, öğüt verme ,yol gösterme, tecrübe aktarma amacı güderler.
*** ders ve öğüt verme amacı güden yargı bildiren kalıplaşmış cümlelerdir(atasözü)
***atasözlerine farklı uluslar :kanatlı söz, nasihat, cevherli söz ,ibret verici söz, altın söz, dilin güzarı, halk
mektebi, halk hikmeti, ruhun doktoru, aklın gözü gibi anlamlar vermişken, Türk dünyasında atalar sözü,
eskiler sözü, makal, nakil gibi çeşitli adları vardır.
***atasözlerinin konuları: işlenen konularına göre farklılık gösterir. (Yiğitlik : at ölür meydan kalır,
yiğit ölür şan kalır, mertlik: aman diyene kılıç kalkmaz,sabır : sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 4
gibi )
***atasözlerinin dil ve üslup özellikleri (az sözcükle çok sey anlatma)
***dil çalışmalarında kapsamlı olarak ele alınan, tek sözcük gibi anlam ifade edecek biçimde
kullanılan dil birlikleri (ikilemeler)
*** ikileme yerine kullanılan sözcükler (tekrar, bağlam öbeği, ikilemeli ad, yinelemeli ad, ikiz kelime, kelime
koşması)
***ikilemelerde az heceli sözcük genellikle önce, çok heceli sözcük ise sonra gelir (çul çaput, don
gömlek, kör topal, kul köle )
***ödünçleme olarak da kullanılabilen, bir dileden başka bir dile geçen sözleri ifade eden kavram
(alıntı sözler)
***Türkçenin söz dağarcığında alıntı sözlerin bulunmasında etkili olan faktörler (ortak dil, ortak din, ortak
edebiyat konuları, uzun süreli komşuluk, iç içe yaşamak)
***bir dilde zaman içerisinde bir takım ses ve biçim farklılıkları oluşurken, bu farklılıkların anlaşmayı
zorlaştıracak düzeye ulaşması (lehçe )
***bir dilin kollarından birinin bir ülke yada bölge içersinde küçük ses farklarıyla birbirinden ayrılması
(ağız)
***zaman zaman şive sözcüğü de ağız terimi yerine kullanıldığı da görülür.
***toplumda belirli bir sosyal sınıfa mensup olanların, daha çok toplum dışı olarak algılanan ve
damgalanmış grupların, toplumun diğer kesimlerinden ayrılmak veya gizlenmek içgüdüsüyle
kendilerine özgü sözcük veya deyimlerle oluşturdukları konuşma sistemi (argo)
*** ifadeye renk, abartı, mizah ve alay çeşnisi veren sözler oluşturma (argo)
*** argonun özellikleri (örtülü sözler kullanma, dildeki sözcüklerin anlamlarını değiştirme kaydırma,
hayvanları ve eşyaları konuşturma canlandırma, yabancı kökenli sözcükler kullanma, iğneyici alaycı tasvirler
seçme v.b)
***bir dilin söz varlığında kişilerarası iletişimde alışkanlık halinde kullanılan , dilin toplumsal kullanımına göre
farklılık gösterebilen ve ait olduğu toplumun kültürel yapısını, dünya görüşünü ve kişilerin birbirlerine karşı
tavırlarını sergileyen terimler (ilişki sözleri)
***ilişki sözleri (birini yolcu ederken, yolun acık olsun, güle güle git, uğurlar olsun, çocuğu doğana, Allah
analı babalı büyütsün, düğün yapana, Allah bir yastıkta kocatsın gibi sözlerin kuşaktan kuşağa gelmesini
ifade eden sözlerdir)
***ilişki sözlerinin ifade edildiği terimler (kalıp sözler, söz eylem, konuşma aktı, söz edimi)
*** Türkçenin ilişki sözlerini takip etmede en önemli kaynak (dede korkut oğuznameleri)
*** deyimler yargı bildirmezler ifadesi doğrulukları (yel yeperek yelken kürek, gözü yollarda kalmak, bir ayağı
çukurda olmak, sıcağı sıcağına)
***aile konulu bir atasözü (yuvayı dişi kuş yapar)
***atasözlerinin en belirgin anlam ve yapı özelliği (az sözle çok şey anlatma)
***her iki sözcüğü de alıntı olan ikilemeler (hal hatır, ayan beyan, ecir sabır, haraç mezat)
***yansıma kaynaklı ikilemeler (harıl harıl, çatır çutur, şarıl şarıl)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 5
*** zamirle kurulmuş ikileme (sen ben)
***ortak dillerden gelen sözcüklerin anlamlarını değiştirmede kullanılan sanatlar (teşbih, istiare, mecazı
Mürsel, mübelağa)
***sözcük türetme yollarından olan birleştirme (ne+için: niçin, ne+asıl : nasıl, alı+vermek: alıvermek
v.b)
*** sözcük türetme yollarından ekleme (kap, kapamak, kaplamak, kaplama, kaplamacı, kapı, kapıcı,
kapıcılık gibi)
***sözcük türetme yollarından tamamlama(evin yolu, sarı evin yolu, emrenin sarı evinin yolu gibi)
***Türkçe yapı bakımından nasıl bir dildir (sondan eklemeli)
***bazı durumlarda sözcük kökünün anlamıyla, türemiş olanların anlam ilişkisi hissedilmeyecek
derecede zayıf olabilmektedir. Bunun nedeni (sözcüklerin dildeki kullanım sürelerinin uzunluğu)
***çocuk konulu bir atasözü (çocuğun yediği helal, giydiği haram)
***konuşma diline ait sözcüklerin yazı diline geçmesinin en önemli koşulu (yazı diline ait metinlerde
kullanılması)
***deyimlerin amacı (bir durum veya kavramı özel bir kalıp içinde çekici ve etkili anlatımla belirtme)
***edebiyatta argoya başvurma nedenleri (komik durum yaratma, günlük hayatı yakından tanıtma, gerçeğe
uygunluk sağlama, özgünlük sağlama)
***Atasözlerinde hangilerinden yararlanılarak etkili bir üslup oluşturulmuştur (hece tekrarı, ses tekrarı,
sözcük tekrarı)
***sözcüklerin başındaki ünsüzlerin benzeşmesi ile ön seste benzerlik sağlanan ikilemeler (cümbür cemaat,
çul çaput, çerden çöpten, çekip çevirmek, bet beniz, çoluk çocuk, döl döş, düğün dernek, kış kıyamet, kol
kanat) bütün ikilemelere ilk harfler aynıdır.
***diller arasındaki sözcük alışverişlerinin nedenleri (gereklilik, özenti, moda)
***fiil kök ve gövdelerinden türeyen ikileme (gelir gelmez, gider gitmez, bitmez tükenmez, salına salına,
sere serpe ) iki sözcükte fiil olacak eylem bildirecek.
***ağızların oluşmasına neden olan unsurlar (tarih, boy farklılıkları, zaman ve coğrafya, komşu dil ve
kültürler )
*** halk ağızlarından derlenen sözcüklerin yer aldığı çalışma (derleme sözlüğü) Türk dil kurumu
tarafından yayınlanmıştır.
***deyimlerin yaygınlaşma ve yaşama şansının yüksekliği neye bağlıdır ( yazı diline yansımaları)
***anlam ilişkisi bakımından deyimler (gözü korkmak- gözü yılmak, gözü dönmek- gözü kararmak)
***deyimleri bileşik sözcüklerden ayıran farklar ( deyimlerin bitişik yazılmaması, deyimlerin araya sözcük
kabul etmesi, deyimlerin derin anlamlar ifade etmesi, deyimi oluşturan ikinci sözcüğün normal bir fiil gibi
çekime girmesi)
***atasözlerinin oluşup yaygınlaşması için gerekli koşullar (atasözlerine konu oluşturacak olayın toplumun
geniş kesimlerini ilgilendirmesi, atasözlerinin insanların zihninde yer edecek bir üslupla dile getirilmesi,
atasözlerinin az sözle çok şey ifade etmesi, özlü olması, olayın geçtiği yerde iyi bir
gözlemci olması)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 6
***uzun süreli bir gözlem ve deneyim ürünüdür, bir olayı açıklamaya, olaydan ders çıkarılmasını
sağlamaya yöneliktir, yargı bildiren kalıplaşmış dil birlikleridir (atasözü)
***ikilemenin ters anlamlı sözcüklerden oluşması (bilir bilmez, gider gitmez gibi)
***acele kavramıyla ilgili deyimler (ayağı üzengide, mürekkebi kurumamak, tez elden, yel yeperek
yelken kürek)
***dünya dillerinin yapı bakımından sınıflandırılması (bitişken(eklemeli), bükümlü( çekimli),
yalınlayan diller)
***atasözlerinin akılda kalmasının en önemli nedeni (kulağa hoş gelen ahenkli yapısı)
***evlat konulu bir atasözü (bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı besleyemez)
***ses benzerliğine bağlı ritm son seste oluşturulmuş deyim (süklüm püklüm)
***m sesi kullanılarak oluşturulan ikilemeler (az maz, şaka maka, yol mol, kitap mitap ) rica minnet
bu kurala uymaz mesela.
***argoya örnek (imamın kayığı)
***borcunu ödememek, gitmesi gereken yere gitmemek gibi anlamlarda kullanılırken , argoluktan çıkarak
halk dilinin günlük sözcüğü olan sözcük (asmak)
*** atasözlerinde genellikle ortadan ikiye bölünmüş cümlelerle karşılaşılır (aç ne yemez, tok ne demez.
Eken bilmez, biçen bilir. Sabreden derviş, muradına ermiş gibi) yuvayı dişi kuş yapar buna kurala uymaz
mesela.
***pek çok dünya dilini etkilemiş ve sayısız sözcükler vermiş olan Türkçe, yalnızca Arapça ve İngilizce
karşısında gerilemiştir. Bunun nedeni ( din, teknoloji, moda, özenti )
***bir dilde duygu, düşünce ve kavramları dile getirmek için sözcük sayısının cok olmasından daha önemli
ögeler (sözcük türetme ve soyutlama gücü)
***ikilemelerin kuruluşunda en fazla görev alan kelime türü (cins isimler)
***Türkçenin söz varlığında yer alan alıntı sözlerin kaynakları (ortak din, ortak edebiyat, iç içe
yaşama, uzun süreli komşuluk )
*** ağızların oluşmasında etkili olan faktörler (boy farklılıkları, komşu dil ve kültürler, zaman ve
coğrafya, dilin kendi bünyesinden kaynaklanan ses değişmeleri)
*** ilişki sözlerinin Türkçede çok olmasının sebeplerinden biri (insanların yaşama ve hayatı algılama
biçimleri)
7.ÜNİTE (TÜRK DİLİNİN DİĞER DİLLERLE ETKİLEŞİMİ)
*** bir toplumun söz varlığından çıkarılan unsurlar (yaşayış şekli, hayata bakış tarzı, maddi ve manevi
değerleri, inançları, kültürü, yaşayışı )
***Türkçe karşılıkları bulunmasına rağmen yabancı kökenli sözcüklerin kullanılmasının yol açtığı
olumsuzluklar (Türkçenin söz varlığının yabancılaşması, Türkçenin yazım ve söyleyiş özelliklerini
etkilemesi, Türkçe sözlerin kullanım sıklığını azaltması, sözcükler arası ince anlam ayrılıklarını yok
etmesi)
***orhon yazıtlarında bulunan özelliklerinden, Türk dilinin tarihinin çok daha öncelere dayandığını gösteren
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 7
kanıtlar (kurallı bir dil bilgisinin varlığı, sözcüklerin mecaz anlamlarının gelişmiş olması, üslubun son
derece akıcı ve sürükleyici olması, deyim ve atasözü niteliği kazanmış söz kalıplarının olması)
***başlıca ilişki sözleri (sıhhatler olsun, kolay gelsin, bir yastıkta kocayın, Allah analı babalı büyütsün)
***özel ad iken marka adına sonra da tür adına dönüşerek dilimizin söz varlığına katılan sözcükler
(mavzer, lüks, jakuzi, jilet gibi)
***özgün biçimiyle söylenmeyip halkın benimsediği biçimlerle söz varlığımıza yerleşen sözcükler
ambar (enbar), abanoz (abnus), merdiven( neduben), duvar (divar)
***arapça ve farsça sözcükler Türk yazı dilinde görülmeye başladığı dönem (karahanlı)
***Tanzimat fermanı ile başlayan batıya yöneliş sonucu Türkçeye alınan sözcüklerde artış gösteren dil
(Fransızca)
***Türkiye Türkçesinin en çok konuşulduğu yerler (Türkiye, KKTC,almanya, Danimarka,
Hollanda,kanada, Yunanistan Bulgaristan, kosava, Kazakistan, kırgızıstan,Sırbistan, suriye,
Azerbaycan, romanya, bosna hersek vb)
***Türk yazı dillerinden farklılaşarak bağımsız birer dil durumuna gelen diller (çuvaşca-yakutça)
***Türkiye Türkçesinin yazı dili olarak kullanıldığı yerler (Türkiye cumhuriyeti, orta doğu, Kafkaslar,
balkanlar)
***dünya dillerine en son verdiğimiz sözcükler (döner- dolmuş)
***İngilizcenin Türkçeyi etkilemeye başlaması (2. Dünya savaşından sonra)
***İngilizcedeki Türkçe kökenli alıntılar (bosh:saçma,değersiz, caique:kayık, dolma:dolma,
döner:döner kebabı,jackal:çakal, kilim:kilim)
***Türkçede ikili çokluk bulunmamasına rağmen Osmanlı türkçesi döneminde Arapçadan ikili çokluk biçimleri
alıntılanmıştır (iki devlet yerine devleteyn, iki taraf yerine tarafeyn, iki muhterem yerine muhteremeyn gibi)
***Türkçenin gücü ve iç zenginliği olarak kullanılabilecek alanlar (türk dilinin tarihsel derinliği, söz varlığının
genişliği, akrabalık adlarının çeşitliliği, ilişki ve nezaket sözlerinin yoğunluğu, atasözlerinin çokluğu ve
anlatım gücü, coğrafi yaygınlığı)
***Türkçenin coğrafi yaygınlığını dile getiren ilk macar türkoloğu (armin vambery)
***balkanlardan mançurya’ya kadar yolculuk yapacak kişinin yalnızca türkce bilmesi halinde bu
yolculuğu cok kolay bir biçimde gerçekleştireceğini söyleyen ve böyle bir yolculuğu kendisi de
gerçekleştiren araştırmacı (A.Vambery)
***olayları bir öykü anlatır gibi ilgi çekici söz kalıbına dökerek akılda kalıcı hale getiren atasözü
(deveye inişi mi seversin yokuşu mu demişler, düze kıran mı girdi demiş)
***Türkçede akrabalık adlarında büyük bir zenginlik görülmesinin nedeni (türklerin akrabalık
bağlarının sıkı oluşu)
***Orhon yazıtlarında bulunan alıntı sözcüklerin alındığı diller (çinçe ,Sanskritçe, soğdça,hintçe,
tibetçe)
***dillerin yaşını da gösteren söz varlığı ögeleri (atasözleri)
***edebi eserlerde görülen yabancı ögelerin oranının %41e kadar gerilediği şair (nedim), baki %65, nefi
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 8
%60, nabi %54 süleyman çelebi%26
***arapça ve farsça dil bilgisi kuralları ve ögeleri Türkçenin yapısına etti ettiği dönem (16-20.yy)
***farsça ve Arapçada olmayan ve arapça çekim kurallarına göre Osmanlı Türkçesinde türetilen farsça
sözcük (nezaket)
***bugün Türk dilinin geniş bir coğrafyada etkin bir biçimde varlığını sürdürmesinin nedenleri (uydudan
yapılan radyo ve televizyon yayınları, ağ ortamındaki yayımcılık, yurt dışında yayımlanan gazete ve
dergiler, yabancı ülkelerde açılan öğretim kurumları ve kurslar)
**Azerbaycan Türkçesinin konuşulduğu alanlar (iran, Tacikistan, Moldova, Letonya ,beyaz rusya,
Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan , türkiye gibi)
***Almancadaki Türkçe kökenli sözcükler (dolmetscher: dilmaç, çevirmen, dolmush: dolmuş, joghurt:
yoğurt, kajak: kayak)
***ilk kez karşılaşılan ve kullanılan aygıtları, ürünleri, kavramları gösteren sözcükler (radyo,
televizyon, patates, kivi, kravat, broş, döviz, enflasyon gibi)
***tarihsel derinlik, türk yazı dili , ikinci göktürk zamanında 8.yy ilk yarısında dikilen orhun yazıtları ile başlar
***Türkçeden en fazla sözcüğün geçtiği dil (Sırpça-9bine yakın)
***Dünyada (9 ülkede) Türkçe öğretim yapan üniversite, (28 ülkede) ise Türkçenin öğretildiği, bilgisi ve dil
bilimi çalışmalarının yürütüldüğü enstitü, bölüm veya merkez bulunmaktadır.
***ilk Türk yazı dili ürünü olmasına rağmen Orhon yazıtlarında kullanılan dilin işlekliğinin nedeni
(kurallı bir dil bilgisine sahip olması)
***Türkiye Türkçesinin oluşmasında örnek alınan ağız (İstanbul)
***Tanzimat döneminde İtalyancadan Türkçeye geçen sözcükler en çok hangi alandadır (denizcilik)
***Uygur yazı dili döneminde çinçe, sankristçe, toharcadan etkilenen Türkçenin söz varlığının daha sonra
arapça ve Farsçadan etkilenmesinin en önemli nedeni (Türklerin islam dinine girmesi)
***Başlıca Türk lehçeleri (Türkiye Türkçesi, Halaç Türkçesi, Çuvaş Türkçesi, Yeni uygur Türkçesi )
***Türkiyede konuşulan Türk dilleri (Azerbaycan, Gagavuz, Karakalpak, kazak, türkmen, tatar, özbek
gibi )
***ana dili daha sade olan eser (kutagdu bilig)
*** Türk dillerinin güçlü yanları ve zenginlik alanların fazla olmasının nedeni (tarihsel derinliğe sahip olması)
***Türk yazı dillerinden diğerlerine oranla daha sade olan yazı dili (göktürk)
***arapça veya Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi yapı ve ögeleri (çokluk birimleri, tamlama
kuralları, erilik- dişilik, ön ek)
*** Türkçeden sözcük alıntılayanlar (çince, macarca, fince, farsça, arapca )
***en eski türçeden izler taşıyan dil (halaçca)
***dünyada kaç ülkede Türkçe öğretim yapan üniversite vardır (9)
***uygur Türkçesinin konuşulduğu alanlar (çin, Kazakistan, Afganistan, Moğolistan)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 9
*** yapım ekleri ile türetilerek Türkçenin söz varlığına eklenen sözcükler (açı, donanım, bakan, üçgen
gibi)
***Başkurt Türkçesinin konuşulduğu ülkeler (rusya, Kazakistan, kırgızıstan, özbekiskan gibi)
***arapça ve farsça dil bilgisi kurallarına göre alıntılanarak kullanılan sözcükler (şuara, eytam, mürgan,
devleteyn v.b)
**kutagdu biligde kullanılan Arapçadan alınan sözcükler (haber, fitne, rahmet, sohbet v.b)
***uygurca diline giren yabancı sözcükler (buşi, ajun, çatik, nayvazik )
***Türkçenin en fazla sayıda sözcük alıntıladığı dil (arapça)
***Türkçede yeni sözcük türetmenin kolay olmasının nedeni (eklemeli diller arasında yer alması)
***bir dilin söz varlığının kapsadığı unsurlar (sözcükler, deyimler, atasözleri, hazır söz kalıpları)
***Türkçenin denizcilik, ticaret gibi belirli alanlarda sözcük aldığı ilk batı dili (italya)
*** Türkçenin söz diziminin yabancılaşmasına yol açan etken (asıl cümlenin yan cümleden önce
gelmesi)
***arapça ve farsça alıntı sözcüklerinin Türk dilinde yoğunluğunu arttırdığı dönem (Osmanlı Türkçesi)
***söz varlığının kapsadığı alanlar (sözcük , deyim, terim, atasözü )
***Türk dilinin zenginlik alanlarından biri (söz varlığının anlatım gücü)
*** Türk yazı dilinin başlangıcını oluşturan Orhon yazıtlarında kullanılan dilin özellikleri ( kurallı bir dil bilgisi,
etkileyici bir anlatım, sözcüklerin mecaz anlatımı, akıcı ve sürükleyici üslup )
***Orhon yazıtlarında rastlanan alıntı sözlerin dili (çinçe)
8.ÜNİTE (TÜRK DİLİNİN KARŞI KARŞIYA BULUNDUĞU SORUNLAR)
*** Türk dilinin karşı karşıya kaldığı sorunlar (sözcüklerin yanlış söylenmesi ve yazılması, yanlış anlamda
kullanılması, yabancı kökenli sözcüklere ve terimlere yer verilmesi, cümlede ögeler arasında ve benzeri
olumsuzluklar)
*** doğru yumuşama (metodu, bandı, rengi, çiçeği) yanlış yumuşama (kasedi değil kaseti olacak)
*** Türk dilinin kaynaklarıyla bilinçli bir biçimde terim türetme yoluna giden ilk Türk toplumu
(uygurlar)
***kısa ünlülerin uzun söylenmesi ilişkin yanlışlık (kimyâsal, edebiyât, iptâl, karargâh, karâr, râkım, iftirâ,)
kâtil değil katil olmalı
***ayrı yazılması gerekirken bitişik yazılan bir bileşik sözcük (göktaşı) bilinçaltı, dizüstü, çekyat, içgüdü
bileşik yazılır
***divanı lügati’t Türk’te yer alan terimler (tutug, alım, alış, kanagu)
***kesme işaretinin yanlış kullanılımı (kütahya’lı örneği yanlış, doğrusu Kütahyalı olması lazımdır)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 10
***ayrı yazılan ki bağlaçları (demek ki , ben ki, diyor ki, sanma ki, yoktu ki , neyse ki )
*** bileşik yazılan ki bağlaçları (belki, çünkü, halbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki)
***ses uyumsuzluğu sonucunda değişen kelimeler (ufacık, büyücek, küçücük, yalnız)
*** bileşik sözcükler (kaynana, sütlaç, ayakkabı, dedikodu) konuk bileşik sözcük değildir,
***yer değiştirme olayları (yanlız değil yalnız, yalnış değil yanlış, kirbit değil kibrit, kipri değil kirpi)
***bileşik yapıyı kuran sözcüklerin ilk hecelerinin birleştirilmesi yoluyla oluşturulan ve bugün artık bir sözcük
olarak kullanılan terim (arge)
***terimlerin Türkçeleştirilmesi için ilk çalışma (Mustafa Kemal Atatürk)
*** yeni kavramlar,araçlar, aygıtlar için türetme yoluyla yakın zamanda önerilmiş sözcükler (bağlam,
çalıştay, ikilem, iletişim, gezegen, sanal , sayaç, uydu, yalıtım, yansı, yerleşke, yüzey)
***iktisat, bankacılık, borsa alanlarında türetilen terimler (tekel, azel, çokel, değerdeşlik, çevrilgen, son
çırpınış)
***ortaöğretimde ve meslek okullarında Türkçenin öğretim dili haline gelmesi hangi padişah
döneminde gerçekleşmiştir (Abdülaziz)
***sözcüklerin söyleniş biçimleri ( ağabey- abi, zonguldak’ı- zonguldaı, değil-deil, söyleyeyim- söyli:m)
ağır- a:r şeklinde değildir.
***ulama ( felç etti örneğinde olduğu gibi ünsüzle bitip ünlü ile başlamalı)
***en çok rastlanan ses düşmesi olayı (şimdiki zaman ekinde –r sesi düşmesi)
*** en çok rastlanan ses düşmesi olayına örnek (biliyomuşuz, yapıyomuşuz, ediyomuşuz)
***-l sesinin ince söylenmesi (lâiklik, kontrol, halbuki, santral) ıslah da ise kalın söylenir.
***-a sesinin ince söylenmesi (hakkari), figan, ikamet, rekabet, ıslah kalın söylemlidir.
***bilim dili olma koşullarından biri (bilimi oluşturan veri ve bilgilerin ülke dilinde işlenmesi)
***onu doktora götürmek kesinlikle mümkün olmayabilirdi. Cümlesindeki anlatım bozukluğu sebebi
(çelişen sözcükler kullanılması)
***cumhuriyet döneminde yapılan üniversite reformu (1933) ile uygulamaya sokulan kararlar (öğretim
üyelerinin öğrencilere Türkçe ders malzemesi sağlama zorunluluğu, öğretim üyelerinin Türkçe kitaplar,
makaleler yazmaları, yabancı uyruklu öğretim üyelerinin Türkiye’de çalışmalara devam edeceklerse 3 yıl
içinde Türkçe öğrenmeleri zorunluluğu)
***Türkçenin okullarda zorunlu ders haline getirildiği dönem (2. Meşrutiyet )
*** çocukların eli yüzü, üstü başı çamura bezenmişti. Cümlesindeki anlatım bozukluğu sebebi
(bezenmişti değil bulanmıştı olacak)
*** yürütülen çalışmalarla söz varlığına katılan terimler (bakışımlı, atardamar, basınç, dinleti)
***Atatürk’ün yazdığı geometri kitabında yeni türettiği ve tanımını verdiği terimler (çap, açıortay, dar açı,
teğet)
***Türkçenin bilim dili olduğu yüz yıl (10yy)
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 11
***aynı nefes baskısı altında boğumlanan ve tek bir ünlü değerinde olan çift ünlü (ikiz ünlü)
***uzun ünlü olan (esas) olmayanlar ise (nasip, hakem, makam, vahim)
***söyleniş biçimleri (başlayacak- başlıycak, söyleyecekler- söylicekler, yapacağım- yapıcam,
deneyeceksin- deniyceksin)
***vurgu gösterimi (A’ydın, O’rdu, Bo’drum, Ka’rtal)
***düzeltme işareti kullanımı (bekâr, Hakkâri, imkân, rüzgâr) alfâbe şeklinde değil alfabe doğrusu.
***uzun ünlü bulunduran sözcükler (rakım, iftira, iptal, kimyasal)
***kullanılırken ünlü uzunluklarına dikkat edilmezse farklı bir anlam ifade eden sözcük (dahi) dâhi farklı bir
kavram olur. Hala ve hâlâ sözcüklerindeki farklılık da bu kurala benzerdir.
***kullanım yanlışlıkları (müjdeli haber, sel suları, maddi hasarlı kaza, uzmanlaşmış profesyoneller)
***hatalı yumuşama (bloğu) doğru yumuşama (renge, bandı, ahmedi, metodun, sinobun, sırbın gibi)
***söz diziminden kaynaklanan anlatım bozukluğu (başka gözden kaçan hususlar da var/ gözden kaçan
başka hususlar da var. İlk İtalya’ya gittiğinde Torino’da forma gitmiş/İtalya’ya ilk gittiğinde Torino’da
forma giymiş v.b)
***Türkçenin değil, konuşurlarının sorunlarından biri (söyleyiş bozukluğu)
*** bileşik sözcük (tekel, sütlaç çekyat v.b)
***küresel etkileşim sonucunda dillerin etkilenmesi buzulun suyun üzerinde kalan kısmı ise
etkileşimin buzulun altında kalan alanı (beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi)
***ünlü ile başlayan bir ek aldığında son sesi yumuşamaya uğramayan sözcükler (kaset, paket, blok,
ceket)
*** terimler sorunun ele alınması (Türk dil kurumunun kurulması) ile başlar.
*** soru ekleri genellikle ayrı yazılır ( gelecek misin?, seviyor musun? Gitti mi ? )
***dahi bile anlamlarında kullanılmakta olan da, de bağlacı daima ayrı yazılır ( zaten cevabı da verildi, senin
de derdin çokmuş), Bulunma eki durumunda kullanıldığında ise daima bitişik yazılır.( yolda, sokakta, evde)
HAZIRLAYAN: ALİ TÜRKEL
NorFuLL Paylaşım Mekanı | www.norfulpaylasim.com
Sayfa 12
Download