Meslekler Sosyoloji Özetleri Öğrencilere Gönderilecek

advertisement
MESLEKLER VE SOYOLOJĠ
Kitabında yer alan makalelerin 2011-2012 öğretim yılında bu dersi alan
öğrenciler tarafından hazırlanmıĢ, 2012 -2013 öğretim yılı öğrencilerince gözden
geçirilmiĢ özetleri.
MESLEKLER ( EverettHughes)
Profesyonel meslekler günümüzde çok daha çeşitlidir. Emek gücünün geniş bir oranını
profesyoneller oluşturmaktadırlar. Profesyonelleşme eğilimi, yüksek düzeyde sanayileşmişkentleşmiş toplumlarda görülen bir olay ya da siyasi ideolojilerden-sistemlerden bağımsız,
kesinlikle sanayileşmiş-kentleşmiş toplumlarda görülen bir eğilimdir. Tıp mesleği,
bürokrasinin yada en azından hekimlerin dışında kalanların el attığı bir tür bürokrasinin, çok
bilenen r düşmanı olsa bile profesyonelleşme eğilimi bürokrasi ile iç içedir. Profesyonel bir
meslek, bireylere, örgütlere, hükümetlere; bütün bir sınıfa gruplara ya da halkın hepsine ya
özel bir hizmet-öğüt ya bir eylem yada her ikisini birden sunar. Eylem pratiğe yönelik olsa ya
da öyle olduğu farz edilse bile insanların sorunlarına uygulanabilecek şekilde sistematik
olarak düzenlenmiş özel bir bilgiyi gerektirir. Bu tür bir hizmet öğüt verme demektir. Verilen
öğüdün ya da tavsiye edilen durumların kaynaklandığı kamusal ya da uygulamalı bilgiler her
zaman açık-net değiller; bu bilgiler çoğu zaman birkaç tür bilginin karışımıdır.
“Profesyonel” sözcüğünün ilk anlamı dinsel bir kökten geldiğini “dinsel düzen adına
yemin etmeyi” dile getirilir. 1965‟ten itibaren “yeteri kadar nitelikli olma anlamına gelmeye
başlamıştır”. Dolaysıyla bir meslek, bu mesleğe girmek isteyen bir kişinin işi iyi bildiğinigerekli niteliklere sahip olduğunu ifade etme anlamını taşımaya başlamıştır. Bu durum din,
hukuk, tıp bazen de askeriye için kullanılır.
Profesyoneller konuyu açıkça ve dürüstçe dile getiren kişilerdir. Müşterilerini rahatsız
eden konuları, diğer kişilerden daha iyi bildiklerini iddia ederler. Profesyonel kapasiteye sahip
birisi, herhangi bir sorunda kişisel olarak etkilense bile tarafsız olarak düşünmesi; ya da bu
şekilde davranması beklenir.
Profesyoneller ciddi insanlardır ve çoğunlukla da idealisttirler. Daha önceleri sosyal
çalışmacılar mesleklerini iyi niyet dışında hiçbir etkiye sahip olmayan amatör kişilerce
yapılamayacağını ispatlamak için uğraşıp durdular. Bunlara göre sosyal çalışmacılık
uygulamalı bir eğitimi, insanın doğasına ilişkin birikmiş bilgi ve tecrübelerden kaynaklanan
bir tekniği ve bu tekniklerin bunalım zamanlarında ve diğer koşullarda nasıl işlediğine ilişkin
bilgilerin varlığını gerekli kılar. Buradaki ilk amaç profesyonellerin konumu belirlemek ve
bunları amatörlerden ayırt etmektir. Belki de meslekler iki şekilde ele alınmalıdır: Bir yanda;
mühendislik ve tıp gibi bilgileri sonuç itibariyle uygulamaya dönük meslekler, diğer yanda ise
rastlantı sonucu profesyonel bir meslek statüsüne çıkmış meslekler; örneğin sadece uygulama
bilgilerin asıl bilgiyi oluşturduğu arkeoloji gibi alanlar.
Profesyonel meslekler sanayileşme ile birlikte ortaya çıkmışlardır. Profesyonel
meslekler deyince aklımıza iki meslek gelir; birincisi hukuk, ikincisi hekimlik (tıp) mesleği
gelir. Profesyonel mesleklerin genel özellikleri şunlardır:
1
* Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkmışlardır.
* Bir mesleğin profesyonel olarak değerlendirilebilmesi için devlet tarafından meslek
olarak tanımlanmış olması gerekir.
* Uzun süreli bir eğitimden geçerek uzmanlaşmış bilgi birikimine sahiptirler. Bu
eğitim karşılığında yetki alırlar. Örneğin; eczacı eğitimini aldıktan sonra ilaç verir, doktor
eğitimini aldıktan sonra ilaç yazar.
* Profesyonel meslekler bilgi üzerinde tekel kurmuşlardır.
* Meslek etiği gelişmiştir.
* Profesyonel meslekler bir ideali olan gruplaşmalardır. Bu ideal de kamuya hizmet
etmektir.
* Profesyonel meslekler özerk olmalıdır.
* Kontrolün kurulmuş olması gerekir.
* Mesleklerin kurumsallaşması gerekir.
* Profesyonel mesleklerden olanlar tarafsız ve sorgulayıcıdırlar.
* Profesyoneller toplumdaki en üst kademededirler.
Profesyonel meslekleri diğer mesleklerden ayıran özellikler
* Uzun bir eğitimle birlikte yüksek bilgi birikimine sahiptirler.
* Bir meslek örgütü etrafında birleşmişlerdir.
* Üyelerinin sıkı sıkıya kurallara uygun davranmalarında ısrarcıdırlar.
* Toplumun çıkarını kendi çıkarlarından önde tutarlar. Çünkü profesyonel mesleklerde
kamu çıkarı esası vardır.
Profesyonel mesleklerin ortaya çıkıĢında sanayileĢmenin etkisi
Yüksek düzeyde sanayileşmiş ve kentleşmiş toplumlarda görülen bir olay yada siyasi
ideolojilerden bağımsız kesinlikle sanayileşme ve kentleşme ile ortaya çıkan bir eğilim olan
profesyonel meslekler bireylere, örgütlere, hükümetlere, bütün bir sınıfa gruplara, halka ya
özel bir hizmet yada her ikisini birden sunar.
Sanayileşmiş ülkelerde doktorlar, hukukçular, mühendisler, öğretmenler mesleksel
örgütlenmelerini tamamlamışlardır. Yani sanayileşme ile birlikte profesyonel meslekler
siyasal, ekonomik ve kültürel etkinlikleri de daha önceki dönemlerdeki durumlarına göre daha
aktif bir biçime gelmişlerdir.
Sanayileşme döneminde meydana gelen bazı önemli değişiklikler profesyonelleşme
sürecini etkilemiştir:
2
* Bürokratikleşme profesyonel işlere de bulaşmıştır.
* Çok gelişmiş eğitim sistemlerinden geçmeyi gerekli kılan profesyonel uğraşlar artık
can sıkıcı olmuşlardır.
* Pazar ilişkileri içerisinde yüksek bir yaşam standardı itibar ve anlamlı bir iş yapmak
gibi profesyonellerin sahip olduğu birkaç göreli üstünlüklerini yitirmişlerdir.
* Devlet dairelerinde çalışan profesyoneller her geçen gün artan siyasi ya da siyasi
olmayan baskı altındadırlar.
* Kadın hareketleri gibi sosyal hareketler ile profesyonel iş yelerinde ortaya çıkan
bunalımlar arasında bir ilişki vardır.
* İş bölümü ve uzmanlaşma artmıştır.
MESLEKLER SOSYOLOJĠSĠNDE BAZI SORUNLAR (Bernard Barber)
Meslekler sosyolojisi, çok geniş kuramsal analiz ve ampirik araştırmayı içerir. Bu
yüzden Bernard Berber‟in bu makalesinde sadece mesleklerin işlevselliği ve yapısıyla ilgili
merkezi sorunlara değineceğiz. Daha sonra da bu sorunların genel özellikleri üzerinde
duracağız.
Meslekler sosyolojisi uzmanlaşmış bilginin kısmen gelişmiş bir alanıdır. Mesleklerin
işlevselliği ve yapısı ile ilgili merkezi sorunlara değinilecektir. Bu sorunların altı genel
özelliği üzerinde duracağız. Bunlar;
1-) Mesleklere duyulan ilginin toplumsal kaynakları
2-) Profesyonel mesleklerin tanımlanmasına doğru
3-) Profesyonelleri yetiştiren üniversitelerin rolü
4-) Yeni ortaya çıkan yada marjinal meslekler
5-) Profesyonel roller ve örgütsel gereklilikler
6-) Profesyoneller ve siyaset
1- Mesleklere duyulan ilgilinin toplumsal kaynakları
Modern toplumlarda mesleklerin doğası ve işlevlerine ilişkin yapılan geniş çaplı
tartışma, çözümleme ve araştırmalar entelektüel ve uygulama alanlarıyla ilgilidir. Ahlaksal
ilgiler modern toplumlarda bireysel çıkar ve toplumsal çıkar arasındaki gerilim ve çatışma
3
sorunu üzerine toplanmıştır. Bireyselcilik birçoklarına göre toplumsal bağın çürümesi,
kaybolması demektir.
Hiç şüphesiz iş dünyası hem manevi alanda hem de uygulama alanlarında
bireyselciliğin en canlı merkezini oluşturur. Durkheim hem ahlak filozofu, hem de sosyolog
olarak iş dünyasındaki mesleklerin ahlaklılık standartlarını geliştirmek ve bireysel çıkarları
toplum çıkarlarına feda etmek için bir örgüt etrafında toplanmalarını tavsiye etmiştir.
2- Profesyonel m esleklerin tanımlanmasına doğru
Bu tür mesleklerin tanımlanmasında, sosyologlar arsında teorik ve yöntem bilimsel bir
uzlaşım henüz kesin bir anlaşma sağlayacak kadar geniş çaplı değildir. Kamuoyunda meslek
olan yada meslek olmayan ayırımı yapılmış değildir. Bu sınırı genelde mesleklere duyulan
itibar belirlemektedir. Bazı meslekler tamamen profesyonellerdir, diğerleri kısmen
profesyonel, bazıları ise hiçbir şekilde profesyonel oldukları düşünülemez. Mesela; hekimlik
mesleği hemşireliğe göre profesyoneldir ve üniversitede araştırma yapan tıp doktoru, bir
fabrikada temel tıp malzemesi üreten birinden daha profesyoneldir. Zira profesyonelleşme bir
derece meselesidir. Profesyonel davranışın dört temel özelliği vardır:
* Yüksek derecede genel ve sistematik bilgi.
* Bireysel çıkardan çok toplumsal çıkara yönelme.
* İçteki toplumsallaşma süreci içerisinde ve uzmanların kendilerinin gönüllü olarak
kurdukları ve işlettikleri dernekler aracılığıyla oluşturdukları etik kanunlar sayesinde yüksek
derecede kendi kendine davranışları kontrol etme eğilimi.
* Bireysel çıkar anlamına gelmeyecek ama sadece işteki başarıları sembolize eden
(para yada manevi olarak onurlandırma) bir ödül sisteminin varlığı.
Profesyonel davranış bu dört özelliği içinde barındırır.
3-) Profesyonelleri yetiştiren üniversitelerin rolü
Her üniversitede yerleşik bir mesleğe yönelik bir bölüm vardır. Belirli bir meslek “iyi”
ya da daha profesyonel okullar büyük bir olasılıkla olanakları daha az üniversitelerde, en iyi
olanlar ise tabi ki en ünlü üniversiteler bünyesinde yer alacaktır.
Profesyonelleri yetiştiren üniversitelerin temel işlevi, öğrencilerine profesyonel
uygulamaların temelini oluşturan genel ve sistematik bilgileri aktarmaktır. Profesyonel
bilginin değişmeğe başladığı yerde bu üniversiteler meslek sonrası eğitim kursları, seminerler
verirler.
4-) Yeni ortaya çıkan yada marjinal meslekler
Yeni ortaya çıkan yada marjinal bir meslek profesyonelleşmenin özelliklerinin ne çok
yükseğinde ne de çok altında yer alır. Konumu kendisince ve diğer mesleklerle belirlenir.
Kütüphanecilik, eczacılık ve yeni ortaya çıkan yada marjinal mesleklere örnek gösterilebilir.
4
Bu meslekler kendilerini topluma kabul ettirebilmek için şu kalıpsal davranışlar
içerisine girerler.
Marjinal meslekler gruplarındaki insanlar gruplarında var olan uygunsuzlukları kabul
ederler. Ama profesyonellerin geçmişte yaşadıkları uyumsuzluklarla kıyaslarlar. Tıpçıların
aldığı eğitimin eczacılık mesleğini yapmada yeterli olmadığını anlatırlar. Yani yeni ortaya
çıkan mesleklerde profesyonelliğe doğru bir ilerleme kaydedebilirler.
Yeni gelişen meslekler aynı zamanda yerleşik mesleklerde var olan kuralları
uygulamak ve yorumlamak bakımından bir düzen oluşturamayabilirler.
Liderler meslek derneklerini kurmaya yada güçlendirmeye çalışırlar. Yerleşik bir
meslekte bu tür dernekler bir şekilde üyelerin kendilerini kontrol etmelerinde toplumsallaşma,
kamuoyu ile iletişim kurma, halkın yada diğer mesleklerin çıkarlarını zedelemelerine karşı
savunma yapma gibi bir çok işlevi yerine getirirler. Yeni ortaya çıkan meslekler ise bütün
bunların etkinliklerini arttırma yollarını araştırırlar.
Marjinal meslek grupları mesleklerinin tanınması adına kamudan yardım isteyebilirler.
Halkı bu tür meslek hakkında bilgilendirmeye çalışabilirler.
5-) Profesyonel roller ve örgütsel gereklilikler
Modern toplumlarda, özel amaçlar, uzmanlaşmış resmi örgütler yada bürokrasilerden
oluşur. Bürokratik olarak yapılanmış her tür örgütte (hükümet, iş dünyası, sendikalar) çeşitli
profesyonel örgütler (hukukçular, doktorlar) şu anda birbirinden ayrılmaz görünüyorlar.
Bunun için meslekler sosyolojisi profesyonel roller ve örgütsel gerekliliklere yönelmiştir.
Profesyonel rollere sahip olanların uzman oldukları, genel bilgileri kullanım ve
gelişmesine ilişkin yine kendilerinin geliştirdikleri bir oto-kontrolleri vardır.
Profesyonel meslekler, meslektaş kontrolünü en uygun kontrol olarak görselerde,
resmi örgütler açısından gerekli otorite, amirler tarafından yapılan oto-kontrollerdir.
Profesyoneller bu amirler tarafından yapılan kontrolü sindiremez ve gereksiz görürler. Ve
böylece bir gerilim oluşur. Ama bu sürekli bir çatışma hali değildir. Gelişmiş ülkelerde bu
gerilimi azaltıcı ve uzlaştırıcı mekanizmalar vardır. Profesyonellerle kendilerini istihdam eden
örgütler arasından çıkan bu çatışmalar şu uzlaşma mekanizmalarıyla ortadan kaldırılabilir:
* Farklı rol yapıları.
* Farklılaşmış otorite yapıları.
* Farklılaşmış ödül yapıları.
Profesyonelleri çalıştıran örgütler işten yüksek verim alabilmek için özel alt dallar
yaratırlar. Tıp biliminin ve hukukun çeşitli alt dalları gibi.
6-) Profesyoneller ve siyaset
5
Yerleşik olsun, yeni oluşuyor olsun her meslekte gittikçe artan sayıda profesyonel
hükümet dairelerince istihdam edilmektedir. Profesyonellerin de hükümet eylemleri kontrol
etme girişimlerin de de olumlu işlevleri vardır. Ve tamamen yasal çizgidedir.
Her meslekte çeşitli siyasi görüşler, ideolojiler, parti bağlantıları olabilir. Siyasetçiler
ve bürokratlar gittikçe artan bir şekilde profesyonellerden yardım almaktadır. Profesyoneller
arasında siyasi davranışın çeşitliliği kısmen profesyonel bilginin göreli bir ölçüde siyasal
süreçlere uygulana bilirliği ile açıklanabilir. Örneğin, Amerikan toplumunda hukukçuların
arabuluculuk, uzlaştırma becerileri direkt olarak siyasi süreçlere de uygulanabilir. Çok az
hukukçu olmasına rağmen senatonun büyük bir çoğunluğu hukukçudur.
Siyasete full-time olarak katılım, aynı zamanda profesyonelin her zamanki işinden
ayrılma özgürlüğüne bağlıdır. Doktorlar en fazla gelire, prestije, güce sahip olan meslek
sahipleridir. Bu yüzden siyasete katılmaya gereksinim duymazlar. Hukukçular ise tam tersidir.
TOPLULUK ĠÇĠNDE TOPLULUK (William Goode)
Toplum içinde yer alan bir topluluk ile –bu topluluğun bir kısmını oluşturduğubağımlı olduğu daha geniş bir toplum arasındaki yardımlaşma yapısal gerilimlerle ilgilidir. Bu
topluluğun ilişkilerini açıklığa kavuşturabilmek için sadece iki grup bağlantıya değineceğiz.
Birincisi toplumsallaşma ve toplumsal kontrol, ikincisi müşteri seçimi ve profesyonellerin
değerlendirmesidir.
Her yerleşik mesleğin özelliği ve geleceğe yönelik diğer mesleklerin amacı “bir
meslek topluluğu” olmaktır. Profesyonel mesleklerin hepsi, fiziksel bir varlığı olmayan
topluluklardır diğer topluluklar gibi hareket kabiliyeti zayıftır, kurucu babaları ile şimdiki
yönetici kuşak arasında hiçbir kan bağı bulunmaz. Yine de şu özelliklerinden dolayı topluluk
olarak adlandırılırlar.
1- Üyeleri kimlik duyguları ile birbirlerine bağlıdırlar.
2- Bir kez üye olunduğunda sadece çok az kişi mesleği terk edebilir.
3- Üyeleri açısından, meslekler son bir noktada ya da çoğu kimse için sürekli devam
eden bir süreçtir.
4- Hem üyeler hem de üye olmayanlar açısından rol tanımlanmaları bellidir ve her üye
için aynıdır.
5- Birlikte hareket edilen alanlarda, meslekten olmayanların sadece kısmen anlaya
bilecekleri ortak bir dil vardır.
6- Topluluk, üyeleri üzerinde bir otoriteye sahiptir.
6
7- Bunun sınırları makul ölçülerdedir ve coğrafyasal yada fiziksel olamasa bile
toplumsaldır.
8- Meslekler biyolojik olarak gelecek kuşakları üretmese bile, yeni gelen acemileri
seçmede elinde tutuğu kontrol ve bu ilişkileri gönderdiği eğitim yada toplumsallaşma
süreçleri sayesinde bunu toplumsal olarak yapar.
Profesyonel olmaya çalışan meslekler ilkin bir topluluğa ait olma isteklerini ortaya
koyarlar. Doğru olan yada olmayan bu istekler sosyolojik bir dikkati gerektirir. İlkin, yerleşik
yada henüz oluşmamış mesleklerde çalışan tecrübeli üyelere yönelik yapılan konuşmalarda ve
haklarında yazılan yazılarda, hiçbir kavram „hizmet ideali‟ ve „meslek topluluğu‟ kavramları
kadar yaygın olarak kullanılmamıştır. İkinci olarak, bu tür idealler, emir, amaç yada olguların
tanımlanması olarak ileri sürülse de, örgüt içi siyaset ve ikincil amaçlar için bir doğrulma
haline gelirler. Üçüncü olarak, gerçekten de, eğer bu tür ideallere topluluğun olumlu bir
cevabı varsa, bu cevap derhal topluluğun gücünün bir ölçüsü ve amaçlarını ilerletmesinin bir
aracı olur. Sonuç olarak profesyonel bir meslek ortaya çıkarsa yada profesyonelleşme
çizgisine yaklaşmaya başlarsa topluluk olma özelliğini üstlenmeye başlar.
Toplumsallaşma ve Toplumsal Kontrol: Mesleklerde, toplumsallaşma ve toplumsal
kontrol, özellikle kendi çıkarlarını gözeterek kullandıkları olanaklar yüzünden önemlidir.
Profesyonellere getirilen sorunlar genelde müşterilerin çözemeyeceği, sadece profesyonellerin
çözebileceği türden sorunlardır.
Toplumsal kontrol toplumsallaşmanın sonuçlarını destekler ve burada tekrarlanan,
toplum ve meslek topluluğunu karmaşık bir şekilde birbirleri ile etkileşim halindedirler.
Meslek, topluluk haline gelme derecesi ile uygulayıcıların değerleri ile toplumun yada
müşterilerinin değerleri arasındaki fark ile bağlantılı olabilir. Bununla beraber, toplum
açısından profesyonel topluluk toplumun kabul ettiği etik kavramlara başvurarak, dışarıdaki
kimselerce bazıları potansiyel olarak görülse bile, etik yasalardaki her maddeyi
doğrulamalıdır.
Toplum meslek topluluklarına karşı toplumsal kontrol sayesinde dolaylı bir kontrol
kurar ve bu yüzden meslekler kendi karalarını kendi kurallarına göre verebilirler. Mantıksal
olarak şu sonuç çıkar; meslek topluluğu suç işleyenlerin cezasız kalacağı bir durumun
yaratacağı itibar kaybından sakınırken, kurallarla dolu yapısı güçlenmiş olur. Profesyoneller
bu ilişkiyi kendi çevrelerinde dile getirirler ve topluluklarının en kötü üyelerinin seçilerek
yargılandığını iddia ederler.
Müşteri Seçimi ve Kamunun Değerlendirmeleri: Müşteri seçimleri bir tür toplumsal
kontrol biçimidir. Bu seçimler, bir profesyonelin mesleki başarısında olduğu kadar mesleğin
devam edip etmeyeceğinde de belirleyici bir rol oynar. Sırası geldiğinde, bu seçimler,
toplumun elde ettiği profesyonel yardımın türünü de belirler.
Hemen hemen hiçbir müşteri isteyerek ahlaksız yada beceriksiz bir profesyonele
başvurmaz ve müşteriler daima kendi profesyonelinin mükemmel olduğunu iddia ederler.
Oysa, hem resmi olmayan hem de kendi söylemleri aracılığıyla, profesyoneller bu
7
seçimlerden olumlu bir şekilde bahsetmezler. Oysa toplum profesyonel bilgiden
yararlanacaksa, meslek topluluğu, üyelerinin değerlendirilmesini yayınlamalıdır. Bu şekilde,
toplum daha iyi bir profesyonel yardım elde eder ve meslek topluluğu üyelerini toplumun
onaylamasına daha açık bir hale getirir.
Müşteri seçimi yapma konusunu daha somut bir şekilde ele almaya çalışırsak şöyle bir
örnek kullanabiliriz. Çok başarılı neredeyse hiçbir davayı kaybetmeyen bir avukat,
kazanılması imkânsız görünen bir davayı almak istemeyecektir. Çünkü kazanılma ihtimali bu
derece düşük bir davayı almak onun profesyonel meslek hayatı açısından gerilemeye neden
olabilecektir.
Bir diğer mevzu profesyonellerin değerlendirilmesidir. Bu konuyu kamunun
değerlendirmeleri olarak da ele alabiliriz. Çünkü profesyonelleri değerlendiren her zaman
kamudur. Profesyonellerin başarılarını da başarısızlıklarını da değerlendiren kamudur.
Ödüllendirme, takdir etme, sertifikalar ve başarı belgeleri de bu değerlendirmelerin somut
göstergeleridir. Kamunun değerlendirmeleri bazen olumlu sonuçlar yaratabildiği gibi bazen
de profesyoneller açısından olumsuz neticelerde doğurabilmektedir. Örnek verecek olursak,
aslında ciddi anlamda profesyonelleşmiş, becerikli ve gayet iyi bir isim yapmış olan bir
doktorun bir anlık bir hata yapması sonucu tepki toplaması ve hatta meslekten atılmasına
neden olacak derecede neticeler doğuran bir durumda kamunun değerlendirmesi illa ki
olumsuz olacaktır. Ve bu durumda profesyonellik hayatı sona erebilecektir. Bu durumda
diyebiliriz ki, her ne kadar kamu değerlendirmesi meslek topluluğunun gücünü arttırsa bile,
gerçekte toplumsal kontrolü daha geniş bir topluma bırakırlar. Zira değer vererek yapılan
sıralamalar, uzmanlaşma, kırsal-kentsel yapılar ya da deneyim ölçülerince profesyonelleri
sınıflara ayırsa bile, listenin altına doğru bunun ekonomik etkisi, yok edici boyutlara ulaşır
Özet:
İlkin mesleklerin bir “topluluk” olma özelliklerinin nasıl bu kadar önemli olduğunu
belirttik. İkinci olarak, diğer birçok topluluk gibi mesleklerin de toplum içerisinde yer aldığını
ve ona bağımlı olduğunu vurguladık. Üçüncü olarak, bu ilişkilerin iki özgün yanını
çözümledik, (1) toplumsallaşma ve toplumsal kontrol, (2) toplumun ve topluluğun desteğini
ve yapısal olarak karşı çıktıkları noktalara değinerek, müşteri seçimi ve profesyonellerin
değerlendirilmesi. Bu makalede, toplum ile topluluk arasında ve topluluk içerisinde yer alan
bu ilişkilerin büyük bir önem arz ettiğini fakat şimdiye kadar bu alanın pek keşfedilemediği
ileri sürüldü.
DOKTORLAR VE HUKUKÇULAR (D. Rueschemeyer)
Büyük ölçüde işlevselci olan profesyonel meslekler kuramı, mesleklerin toplum
içindeki işlev ve konumunu açıklarken iki önemli özelliğini vurgular. İlki sistematik bilgi
yığını, ikincisi ise toplumun merkezi değerleriyle yakından ilgili sorunlarını çözmek amacıyla
hizmet ettiğini söyler.
8
Yüksek düzeyde öğrenilen uzmanlık bilgisi toplumsal kontrol sorunları yaratır. Meslek
dışındaki kimseler profesyonellerin yaptıklarını değerlendiremezler ve somut amaç ortaya
koyamazlar. Yani sanayi toplumlarında yaygın olan bürokratik denetleme ve müşteri yargıları
artık geçerli değildir. Ayrıca diğer bir sorun olan değer ve çıkarların toplumsal kontrolü
bireylerin kendi kendini kontrol etme duygusuyla çözülür. Değer ve normlarda meslek
kültüründe kurumsallaştığı için kendi kendini kontrol etme meslektaş topluluğunun resmi
yada resmi olmayan kontrolü ile tamamlanmıştır. Kendi kendine kontrolün toplumsal çıkara
yönelik olduğu toplumlarda mesleklere yüksek gelir, itibar, avantaj ve imtiyaz verilir.
Profesyonel olmayanlar kontrol kurmaya çalışırlar.
Mesleklere özgü toplumsal kontrol yapısı mesleklerin özelliklerini açıklamada bir ön
görü oluşturabilir. Mesela reklamlar; yasal olarak çeşitli meslek üyelerinin kalitesi hakkında
müşterinin karar vermesini sağlar. Reklam vermedeki sınırlamalar simgesel olarak
profesyonel mesleklerde maddi başarının kendi içinde önemli olduğunu ve diğer mesleklerden
saygın olmanın temelini oluşturduğu iş dünyasındaki alt kültür farklarını vurgular. Baskı
altında kalan profesyonellerin meslek normlarından sapmasına neden olacak ölçüde rekabeti
artırabilir. Reklama konan sınırlamalar meslektaşları birbirleriyle ilgilenmeye zorlar. Çünkü
bireysel hesap sınırlıdır.
Böylece profesyonel topluluğun kimliğini sağlayan diğer mekanizmalar pekişir ve
toplumsal kontrolü kuvvetlendirir. Sosyolojinin bu alanını tıp mesleğine ilişkin çalışmalar
belirlemiştir. Teorik modellerin gelişme ve değişimini etkilemiştir.
Hukuk ve tıp meslekleri tartışılan teorik modellerin özünü iki açıdan anlamlı bir
şekilde farklılaştırır; özgün uzmanlık alanlarının doğası ve profesyonel işin amacına yönelik
toplumsal değerler.
Tıp mesleğinin hangi merkezi değerlere yönelik olduğuna ilişkin hemen hemen bir
uzlaşma vardır. Toplum, kurumlar, aileler, doktorlar, hastalar sağlık kavramlarının temel
tanımı ve diğer değerleri bakımından hem fikirdir.
Hukuk mesleğinde durum daha karmaşıktır. Adaletin toplumsal tanımı söz konusu
olduğunda, hem- fikir olduğu kadar geniş ayrılıklar da söz konusudur. Yasalar ve hukuk
kuralları adil olma kavramını taşır, fakat adil olmama kavramı da yaygın bir şekilde
görülebilir.
Müşterinin çıkarları açısından avukatın adil diye düşündüğü uyuşmazken, hastanın
çıkarı sağlığa kavuşmanın karşısında olamaz. İnsanları genelde toplumsal değerler ve normlar
yönetir. Bu noktada da adaletin birbiriyle çelişen tanımları eğer belirsiz ve açık bir şekilde
ifade edilmediyse, özel kurum ve kuruluşlara yerleşmediyse hukuk mesleğinin işlevleri ve
yapısı bakımından az bir öneme sahiptir.
Tıp ve hukuk mesleği kurumları bakımından benzerdirler. Kamuoyu her iki mesleğin
kullanımıyla da ilgilenir. Ters giden bir şeyde hemen tepkilerini koyarlar. Hukuk mesleği
süreçseldir. Hekimlerin teknik uzmanlığı ise bilim teorisine dayanır. Bunların gerçek
9
uygulama alanında el becerisi, tedavi süreci, hasta-hekim ilişkisi gibi tıp bilgisi alanıyla
yakından ilgilidir.
Hukuk ve tıpçıların teknik uzmanlıklarını karşılaştırırsak üç fark ortaya çıkar:
Birincisi, hukukçuların bilgisi bilimsel değildir. Doğal yasalar ile ilgili değildir, toplumsal
normlarla ilgilidir. Hukuk normları insan kararına bağlıdır. Tıp ise yeni buluşlardan
kaynaklanır. Tıp bilgisinin içeriği tıp mesleğinin değer yönelimlerinden bağımsızdır ama
toplumsal çatışmalara bağlı olan hukukta değer yönelimleri hukukun gelişiminde rol oynar.
İkincisi, hukukçuların yeterliliği az-çok onun hukuk bilgisiyle alakalıdır ya da hiçbir ilgisi
yoktur. Hukuk toplumsal kontrolü yansıttığından farklı durumlarda, farklı uygulamalar
görebiliriz ve avukatlardan dünyasal bilgi bekleriz. Hukukçular müşterilerine ekonomik
tavsiyeler vererek kendi alanının dışına çıkarlar, genelde bunu müşteri kendi açısından
değerlendirir ve diğer hukuksal alanlarda olduğu kadar ahlaksal önem vermez. Üçüncüsü,
hukukçunun tıp mesleğine kıyasla teknik yeterliliği yani hukuksal bilgisi, işi ile daha az
ilgilidir. Fakat genel entelektüel yetenekleri, uzmanlık alanı dışında kalan çeşitli bilgi alanları
ve kişileri ele alış becerileri tıpçılarda olduğu kadar önemli bir role sahip değildir.
Bir meslekte birtakım değerlerde belirsizlikler, uzlaşmazlıklar olduğu sürece meslek
üyeleri açısından bu değerler bağlayıcı olmaz. Ayrıca bu belirsizlik mesleğin az yada çok
uzağında duran gruplarca nasıl algılandığını ve değerlendirildiğini de belirtir. Hukuk
mesleğinin kamuda bıraktığı imaj belirsizlik ve şüpheyle özetlenebilir.
Bir mesleğin müşterileri mesleksel üyeleri arasında farklı şekilde dağıtılmıştır. Belli
bir toplumsal kökenden gelen müşteri ve hastalara doğru özel bir uzmanlaşma eğilimi vardır.
Bir hukukçuya gelen müşteri bilgiliyse hukukçu ile arasında bir fark olmaz.kendini aynı
değerlerde görür.Yada bir hasta, her hastaya aynı çözüm yolları üreten ve aynı yönelimlerde
bulunan doktora kendini emanet etmez.
Doktorun hasta(ları) genelde tek bir kişidir. Hukukçunun ise genelde resmi örgütlerdir.
Örgütsel müşteriler genelde daimidir ve hukukçuyu kendileri denetler ve daha çok toplumsal
kontrol kurarlar. Bu etkenler gelir ve mesleki saygısı bakımından baroda tabakalaşmaya
neden olur ve daha düşük olarak bu diğer mesleklerde de vardır. Bu tabakalaşma mesleki
dayanışmaya da gölge düşürür. Bu eğilimler profesyonellerin toplumsallaşma sürecinde
edindikleri ortak değer yönelimlerinin iyi bir şekilde ulusla arası ile dengelenebilir.
Hukuk mesleğinin üç ayırıcı özelliği vardır. Birincisi, sistematik bilgi yumağı
bilimsellik özelliğini göstermiyor. İkincisi, mesleğin kendisini adadığı değerler toplumsal
uzlaşmazlık ve kalıplaşmış çıkar çatışması ile ilgilidir. Üçüncüsü, çeşitli etkenler hukukçu ve
arkadaşları arasındaki yeterlilik açısından farklılığı azaltma eğilimindedir.
MESLEKSEL KONTROLÜN DEĞĠġEN DOĞASI (E. Freidson)
Mesleklere ilişkin geleneksel görüş, profesyonel mesleklerin diğer türlü mesleklere
özgü toplumsal kontrolün hiyerarşik biçimlerine büyük ölçüde bağlı olmadıklarını, kendi
kendilerini yönettiklerini ve sadece biçimsel olarak meslekten olan kimselerin kontrolüne açık
10
olduklarını söyler. Meslekler, sosyoloji içerisinde uzun süredir özel bir konuma sahiptirler.
Adından da anlaşılacağı gibi meslekler üretici ticari etkinlikleri dile getirdiler ve aynı
zamanda toplumsal iş bölümünün bir parçası oldular.
Birçok sosyologa göre, meslekler kendi kendini düzenleyen toplumsal kontrole
tabidirler. Mesela çoğu işçi, sanayi ve ticari birimlerde iş yapar. Bu yaptıkları iş kendi
üstlerinde görev yapan yöneticilerce belirlenir ve değerlendirilir, çoğu işçi bundan habersiz
günlük işini yapar. Profesyonellerde bu yoktur, meslekten olmayanların kontrolünden
bağımsızdır. Kendi mesleki örgütüne ve arkadaşlarına karşı sorumludur.
Mesleklerdeki kendi kendini yönetme, atamaları üyeler arasından yapma, sahip olduğu
imtiyazları elinden almakla tehdit etme, bir çeşit meslek örgütlerince sağlanır. Carr Saunders
ve Wilson bu konuda profesyonellerde uygulamada işten atmanın yada disiplin cezasının az
olduğunu söyler. Bir profesyonelin hayatı boyunca etrafında olup biten olayların, gelenek ve
düşüncelerin sessiz baskısı profesyonelin toplumsal kontrolünden çok daha önemlidir.
Günümüze baktığımızda örgütleşmiş meslek derneklerinin kamu çıkarlarını zedelediği hatta
profesyoneller arasında kalıcı olduğu düşünülen resmi olmayan toplumsal kontrolün ve bu
kontrolün mantıksal ve sistematik bir biçimde uygulanmasını engelleyen normlarca
yönlendirildi. İlerleyen zamanlarda toplumsal kontrolün gelişmekte olduğunu gösteren pek
çok siyasi ve ekonomik olay ortaya çıkıyor. Profesyonellerin çalıştıkları örgütler, üniversiteler
hastaneler, hukuk şirketleri daha da büyüyüp karmaşıklaşmıştır. 1960‟lardan itibaren pek çok
skandal ortaya çıkmıştır. Hatta hukukçulara mesleklerini iyi uygulamadıklarına dair davalar
açılmıştır.Hükümet çeşitli düzenlemeler getirmiş ve mesleklerin kendileriyle rekabete
girmelerini engelleyen tedbirler almıştır. Bu süreçte yeni bir konu ortaya atılıyor,
profesyoneller profesyonelliklerinden doğan statülerini yok etmeye başlayan bir tür toplumsal
kontrollere tabi olmaya başladılar.
Proleterleşme tezi büyük örgütlerdeki mesleksel çalışma koşullarını vurgular.
Proleterleşme tezi Marksist temellidir. Yaşamak için emeklerini satmaya mecbur olacaklar ve
işleri üzerindeki her türlü kontrolden vazgeçecekler. Ücrete tabi emek yada kendi işinde
çalışmaktan çok başkasının işinde çalışma eğilimi proleter statünün en yaygın belirleyicisidir.
ProfesyonelleĢmeme Tezinin Değerlendirilmesi
Son yıllarda profesyonellerin kendilerini rekabetten koruma bakımından belli bir
derecede güçlerini kaybetmelerine yol açan bir dizi önemli yasal ve hukuksal olayın ortaya
çıktığı doğrudur. Son zamanlarda yüksek mahkemenin verdiği birçok karar ücretleri
sabitleştirmeye yada meslektaşlar arasında ücret rekabetini önlemeye yönelik mesleksel
gelenekleri etkin bir şekilde önlediler ve mesleksel örgütlerini yasal olarak kurulmuş
komitelerinin eylemlerinden sorumlu tuttular. Yine de sertifika verme ve üye kayıtları gibi
tekel rekabeti ortadan kaldıramadılar. Ya da profesyonellerin uzmanlık alanlarının teknik
kısmına müdahale gibi bir eğilim yoktur. Hekimlerin bile bazı meydan okumalara rağmen
işlerini yitirmeye yakın olduklarına dair delil yoktur. Bu durumda bilgi açıklığına bakarız.
Halk yeterli eğitim alsa bile bilgiler ayrıntılaştığı zaman yetersiz kalır, bu konumda da tekniği
tartışılır. Her ne kadar diğer etkenler profesyonel mesleklerin sınırlarını zorlasa da
profesyoneller gerekli bilgiyi nasıl ellerinde tutacağını bilirler.
11
Kısacası profesyonelleşmeme tezinin dikkat çektikleri noktada önemli ama meslek
üyelerinin göreli prestijleri, saygınlıkları, uzmanlık alanları ve bunların uygulamaya
aktarılmasında ellerinde tuttukları tekeli kaybettiklerine ilişkin iddialar inandırıcı değildir.
ProleterleĢme Tezinin Değerlendirilmesi
Fiili olarak profesyonellerin kendi işyerlerine sahip olması azalmış fakat
profesyonelleşme eğilimi artmıştır. İstihdam mesleklerin tipik özelliğidir. Geçmişte kendi
işyerlerine sahip olduklarını bildiğimiz doktorlar, hukukçu hatta daha eski olan dişçilikmimarlık mesleklerinin başka alanda istihdam edilmesi eğilimi vardır. Bununla beraber
profesyoneller açısından genel eğilim her zaman başkalarının yanında iş bulmaktır.
Diğer eğilim ise işteki statülerin ekonomik özerklikle ilişki içinde olup olmadığıdır,
bunun cevabı da olumsuzdur. Bir işyerinde mülkiyet yada üretim araçlarına sahip olmanın
ekonomik kademe yada özerkliği kontrol altına alma değil, kişinin kapitalist sistem ve pazar
alanı ilişkileri daha önemlidir. Kısacası istihdam biçimi işteki kontrolün bir ölçüsü değildir.
BürokratikleĢme ve Mesleksel Kontrol
Profesyoneller karmaşıklaşan sistemde başka alanda istihdam ediliyorlardı ve bu
genelde bürokrasi adı ile büyük devlet ve özel sistemle bütünleşmeye başladı. Çoğu zaman
işveren örgütleri bürokratlardan emir almaya direnir kendi standartlarını korumaya çalışırlar.
Farklı derecelerde başarılı olsalar bile çoğu profesyonel bürokratik örgüt içinde tatmin
olamaz, yabancılaşır. Fakat profesyonelin çalıştığı örgütlerin hepsi bu özelliği de taşımaz.
Hastaneler, hukuk şirketleri çoğu zaman profesyonelin elinden tutmak için farklı bir
örgütlenmeye gider. Bunlar diğer örgütlerden bürokratik amaç olarak ayrılırlar.
Profesyonelleri ellerinde tutmak için danışma bürokrasisi, profesyonel bürokrasi gibi teoriler
de ortaya atılmıştır.
Bu teorilerin hiçbiri kalıcı bilimsel bir yönetim biçimi olan bürokrasinin ne
profesyonellerin çalıştığı birçok örgütte var olmadığını, ne de sistematik kontrol biçiminin
bunlar içinde uygulanmayacağını göstermez. Mesleksel kontrol büyük ölçüde mesleklerin
kendilerince belirlenir. Profesyoneller kendileri gibi nitelikli insanlardan emir alır. Ayrıca
rekabeti sınırlayıcı yasalar ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda birey daha ucuz yollu
profesyonelleri tercih edebilir ama gerçek bir profesyonel bu yola düşmez. Bu da meslek arası
dayanışmayı arttırır.
Meslekler arası bölünme hiçbir zaman farklı olguları ortaya çıkaracak kadar derin
olmamıştır. Öğretmenler kimi zaman idareci, müfettiş olmuşlardır ama temelde aynı yerden
geçmişlerdir. Sıradan profesyoneller bu gücü üstlerine daha yakın olmak için kullanacaktırlar.
Sonuç
olarak
proleterleşme-profesyonelleşmemenin
sorunu
mesleklerin
net
kavramsallaştırılmamasıdır. Her istediğini yapan, özerk bireyler olarak görülmüşlerdir. Sorun
genel teorilerdir. Kullanılan soyut teoriler nerde, nasıl uygulanacağı bakımından sıkıntı
yaratabilir. Bu yüzden genel ve pozitif kavramlardan vazgeçip daha düzgün, somut, kuramsal
ve toplumsal varlıkları incelemelidir.
12
TIP MESLEĞĠNĠN DEĞĠġEN YANI (D. Light ve S. Levine)
Hekimler beynin en ücra köşelerine magnetik bilgileri kullanarak ulaştıkları ve böbrek
taşlarını neşter kullanmadan ses dalgaları ile parçaladıklarında ve gittikçe artan bir şekilde
teknolojiye hükmettiklerinde, tıp mesleği garip bir şeylerle kuşatıldığı izlemine kapıldı.
Tıbbın teknik ve örgütsel özelliği o kadar karmaşık hale geldi ki hekimler kendi mesleklerinin
uzmanı ve hakimi değil mesleklerin basit bir parçası durumuna geldi. Dahası ve en önemlisi
tıp mesleğine karşı güvenin olmaması yada ilgisizlik ,doktor ile iş adamı arasında bir fark
olmadığını düşündürüyor.. Sağlık örgütleri ise kar yada artı değer sorunları ile ilgilenmeye
başladılar. Kliniklerin ön odaları ise doktorların kar yapıp yapmadıklarını denetlemeye
ayrılmış durumdadır. Bu arada sağlık hizmetlerine yönelik olmayan şirketler sağlık
sigortalarının ve aidatlarının yükselmesine karşı ayaklanmış durumdadırlar. Bu tür şirketler,
maliyetleri, kullanma biçimlerini, kaliteyi ve son olarak da hekimleri yönlendirebilmek için
geniş kapsamlı programları uygulamaya koymuştur.
1970‟de yaygın olarak kullanılan kavramlar Eliot Freidsori‟un “mesleksel hâkimiyet”
kavramıydı. Mesleklere açık ve örtük saldırılara rağmen, hekimlerin hala bireysel ve toplu
olarak tıp mesleğini kendi egemenlikleri altında tuttuklarını iddia etti. Son zamanlarda
toplumsal gelişmeleri yansıtan bu bakış açısına karşı geliştirilen alternatif kavramlar
şunlardır:
* Profesyonelleşmeme; tüketicinin isyanını ve derin bir kültürel değişimi vurgular.
* Proleterleşme; kapitalist sömürünün kaçınılmaz genişlemesi üzerinde durur.
* Şirketleşme
Tarihsel sıra ile tıp mesleğini açıklayan kuramlar
1- Mesleksel Hakimiyet: Mesleklere ilişkin üretilen kavram ve terimler üretildikleri
zamanın normlarını ve bakış açılarını yansıtma eğilimindedirler.
Parsons, mesleklerin nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin normları oluşturmaya
çalıştı. Tıp sosyolojisi çoğu zaman Parsons‟un öncülüğünde ilerledi.
Freidson, bu kural koyucu teorinin temel inançlarına meydan okudu. Freidson
doktor/hasta ilişkisindeki karışıklıkları ve çatışmaları tanıyan ilk kişilerden birisiydi.
Mesleksel hakimiyet teorisi Parsons‟un mesleklerin doğasına ilişkin kural koyucu kavramları
ile çatışmaya girdi. Örneğin; Parsons‟un kural koyucu teorisi profesyonellerin eğitiminin çok
uzun süreli, uzmanlaşma gerektiren ve daha teorik olduğundan diğer eğitim türlerinden farklı
olduğunu iddia etti. Buna karşılık Freidson, eğitim gerektiren bir mesleğin yada en azından tıp
mesleğinin ayırt edici özelliğinin yerine getirdiği işi üzerinde ipleri eline geçirmesi sonucuna
vardı. kendine özgü teorisinde Freidson mesleksel üstünlük kuramının değişik biçimlerini
tartıştı. Bunlar:
13
Birincisi: yapılan iş üzerinde özerklik elde etmektir. Özerklik gereklidir fakat yeterli
değildir.
İkincisi: bir alanda çalışan diğer insanların işi üzerinde de kontrol kurmasıdır. Bu
özerkliğin ötesinde bir güç sağlar. Fakat bürokratik yapıyı da gerekli kılar.
Üçüncüsü: mesleki üstünlüğün son kaynağı olan kuramsal güçtür. Bir meslek ğin
değerli ve karmaşık bilgisini, kültürel hukuksal yetkiye ve bu yüzden de kurumsal yetkiye
dönüştürmüştür.
Freidson tıbbi üstünlüğün ele geçirilmesi ile ortaya çıkan sorunlara da değindi. Bunlar;
1- üstünlüğün kurulması ile hekimler nerede isterlerse orada çalışma eğilimine
girdiler, bu yüzden eşit olmayan bir şekilde ülkeye dağıldılar.
2- Bireysel özerkliğe sığınarak hekimler, kendilerine özerklik tanıyan toplumun
beklediği gibi mesleklerinin kalitesini denetlemek için yaptıkları çabayı boşa çıkarırlar.
1985 yılında Freidson “mesleksel hakimiyet” kavramını ikinci planda kalan sağlık
hizmetlerinin ve doktorların belge verme işi ile sınırladı.
Kadın sağlığı ve tüketici sağlığı örgütlerden gelen saldırılara, tıp mesleğinin değişen
kalıplarına, tedavi sağlayan örgütlerin artışına, hekim arzının artmasına ve rekabetin
büyümesine rağmen Freidson mesleklerin hala baskın bir konuma sahip olduklarında ısrar
etti. Özerklik hasta/doktor ilişkisi, kuramsal güç ve tıptaki iş bölümünün kontrolünüdeğişen
doğasını araştırmak için, mesleklerin önceye göre farklılaşmasından dolayı uzmanlaşmadan
ve kurumsal çevreden yararlanılmalıdır.
2- Profesyonelleşmeme: profesyonelleşmemenin başlangıcı olarak; mesleklerin
kurmak istedikleri baskının aşırı ve dengesizliği dönemi işaret etmektedir. Haug; sanayi
sonrası toplumların profesyonelleşeceğini savunanlara karşıt olarak, gelecekteki eğilimin
profesyonelleşmeme doğrultusunda olduğunu savunmaktadır. Bu kavramı “Profesyonellerin
bilgi üzerindeki tekellerini, hizmet anlayışları hakkındaki kamu inancını, işteki özerklik
eklentilerini ve müşterileri üzerindeki otoritelerini kaybettikleri” biçiminde tanımladı.
Mesleklerin etkisini azaltan diğer güçler ise;
* Bilgisayarın çıkması ile bilginin daha hızlı yayılması.
* Okur-yazarlığın artması
* Meslek üyelerinin, müşterilerinin çıkarlarından çok kendi çıkarlarını düşünmeleri ile
birlikte halk arasındaki hoşnutsuzluğun artması.
Freidson, profesyonelleşmeme savının ileri sürdüğü bir çok noktaya karşı çıktı.
-Tüketici hareketlerinin hepsinin olması bile çoğunun hekimler üstündeki etkisinin
sınırlı olduğunu gösterdi.
14
-Kamunun, doktorlara olan güvenlerinin diğer itibarlı mesleklerden daha fazla
olmadığını savundu.
-Hasta ile doktor arasındaki bilgi açığının kapandığı görüşüne de karşı çıktı.
Kadın ve Tüketici Sağlık Hareketleri: Birleşik devletlerde;
* Sağlık geleneklerini değiştiren, risk faktörlerini azaltan,
* Sağlık hizmetlerini geliştiren,
* Bazı bölgelerde tıp mesleğinin değişmesine neden olan önemli kültürel değişmeleri
başlattı.
BilgisayarlaĢma: Bu gelişmenin görünen bazı etkileri şunlardır:
* Hekimlerin işi, meslek dışı değerlendirmeleri açık hale getirecek,
* Bilgisayar destekli sistemler yanlış yapılan uygulamaları saptayacak ve aynı
zamanda kabul edilebilir uygulamalar için kurallar oluşturmaya hizmet edecektir.
3- Proleterleşme: Bell‟in; bilginin sermaye yerine geçeceği sanayi toplumlarına ilişkin
tanımı, proleterleşme teorisyenlerince reddedildi. Bu teorisyenler profesyonellerin rollerini,
sermaye ve diğer sınıflarla olan ilişkilerini vurguladılar.
19. yüzyıldaki işlerinin rutinleşmesi ve hünerlerini yitirmeleri ile birlikte,
yüzyıldan bu yana profesyonellerle içine girdikleri durum arasında paralellik kurdular.
19.
Teknolojik gelişmeler profesyonelleri sermayelere bağımlı hale getirdi ve sermayeye
duyulan gereksinimi daha da arttırdı. Bu bağımlılık büyürken sermayedarların “üretimi”
biçimlendirme gücü de büyüdü.
John Mckinlay‟ın belirttiği gibi kapitalizmin içinde yeni pazarlar bulmaya ve
geliştirmeye, karı daha fazla büyütmek, daha fazla malın peşinde koşmak yada reklam
aracılığı ile talep yaratmaya zorlayan bir mantık vardır.
Zamanla artan bir şekilde, doktorlar bürokratik örgütlerde maaşla çalışmaya başladılar.
Hekimin piyasadaki gücü azaldı, kuralları oluşturmada bürokratik gücün etkisi arttı.
Uzmanlaşmada ise; işçiler daha az para ödemek, markaları çabukça değişir hale getirmek,
emeklerin daha çok artı değer çıkarmak için kapitalist bir teknik olan “hünersizleşmeyi”
beraberinde getirdi.
Hekimler, bu yüzyıla girildiğinden itibaren daha çok gelir, itibar ve daha ilginç bir iş
elde etmek için teknolojik gelişmeleri izlemektedir. Çoğu hekim ise, uygulamadaki
kabiliyetlerini geliştirmek hastaların taleplerini karşılamak ve gelirlerini artırmak için
teknolojik gelişmeleri izlemektedir. Tüm bunlardan sonra üç ana değişim proleterleşme
savının altını çizmektedir:
1. Modern tıbbın gittikçe artan örgütsel ve teknik yapısı,
15
2. Riskli işleri kar amaçlı olmayan kurumlara bırakan yada hekimlere çekici olanaklar
sunan, kurumsal destek yapan hastaneler zinciri,
3. Yatırımların sahip oldukları sağlık kuruluşlarının sayısının arması ve hizmetlerin
maliyetlerinin artmasını kontrol altında bulundurmak isteyen kurumsal alıcıların ayaklanması.
Marksistlere göre; hekimler önemli bir gücü ellerinde tutmaktadırlar, bu yüzden de
proleterleşmenin hekimlere uymayacağını düşünürler. Bu konu ile ilgilenen diğer yazarlar ise
proleterleşme kavramının profesyonel gruplar için uygun olmadığını savunurlar. Bunun için
de yeni bir kavram aradılar “neo-Marksizm”.
Neo-Marksist kavramlardan biri olan “profesyonel yönetici sınıf” tartışmaya
kazandırıldı. Bu kavram; üretim araçlarına sahip olmayan ve işbölümündeki işlev,i kapitalist
kültür ve kapitalist sınıf ilişkilerinin yeniden üretimi olarak, tanımlanabilecek maaşla çalışan
fikir işçilerini ifade eder.
Proleterleşme çizgisinin dışına çıkan diğer bir analiz ise; Erik Olin Wright‟in “çelişkili
sınıf bölgeleri”ndeki profesyonellere ilişkin çalışmasıdır. Bu grubu ifade edecek örnekler ise
küçük burjuvazi ile işçi sınıfı arasında maaşla çalışan hekimleri ve küçük burjuvazi ile
kapitalistler arasında yetiştirilebilecek gruplar halinde çalışan hekimleri içerir.
Şirketleşme: Şirketleşme teorisi, proleterleşme tezini içine alır. şirketleşme kavramı;
* Kullanım ve kalite kontrolü,
* Fazla mesai ödeme şekillerini,
* Uygulama kalıpları ve uygulamadaki düzenlemeler üzerindeki sınırlamaları,
* Piyasayı kurumlu kompleksler halinde yeniden dönüştürmeyi ifade eden şirketlerin,
kontrol etme biçimlerine ilişkin deneyimlerini kapsar.
Bunlar sadece işçi sınıfının değil, yönetici sınıfın da deneyimleridir. Şirketleşmede
yasalaştırma hem genişletilmiştir, hem de tehdit edilme durumundadır. Mantıksal olarak
şirketleşme, bir meslek içinde birliktelik eğiliminin gelişmesini içermelidir.
Hekimler; hizmetlerini hastanelere kaydırırlar. Görevlerini tanıların konduğu ve
tedavilerin yapıldığı herkese açık sermaye-yoğun merkezlere dönüştürürken, mesleklerin
şirketleşmesi daha da yayılıyor.
Mesleksel Üstünlük ve Şirketleşme: Her meslek sahibinin bir tür meslek üstünlüğü
peşinde koştuğu araştırmacılar tarafından belgelendirilir. Tutarlı bir özerk mesleğin gelişimi
kısmen de olsa bu yüzyılın bitimine doğru, tıp mesleğinin şirketlerin kontrolüne girmesini
engellemeyi hedeflemiştir.
Şirketleşmiş toplumda profesyonelleşme: Şirketlerin tıp loncaları üzerindeki etkileri
çok daha dolaysız biçimde gerçekleşmiştir. Tıp mesleğinin öngöremediği şey, şirketlerin
mesleki kararları etkileyebilecek duruma gelecekleri ve mesleki yaşamı kendilerine bağlı
kılabilecekleridir. Birbirini takip eden yıllarda şirketler, tıp pazarının hemen her dalında
16
yeşerdiler. Kullanılan malzemeler, binalar, aletler, laboratuar vb. de bunu görmek mümkün
hale geldi. Sadece dokunulmamış kalan tıp hizmetinin kendisi oldu.Hekimler kendilerine
dokunulmadığı ölçüde diğer bütün alanların kontrolünü şirketlere bırakır hale geldiler.
PROFESYONEL-YÖNETĠCĠ SINIF (Barbara ve John Ehrenreich)
Profesyonel yönetici sınıfa geçmeden önce işçi sınıfına ait bir tespit gerekir. Bunların
sosyalizmin taşıyıcısının işçi sınıfı mı yoksa ortasınıf mı olduğuna bakmak gerekir. İlk
olgumuz 1920‟lerde sosyalizmin taşıyıcısı olma noktasında orta sınıf azınlık iken; son 20
yılda ise sanayi işçisi azınlık konumundadır. Bazı solcular eğitilmişleri, öğrencileri,
profesyonelleri küçük burjuvazi olarak tanımlar, diğer çağdaş solcular da hiçbir üretim arcına
sahip olmayan ücretle yada maaşla çalışan herkesi işçi sınıfına dahil ederler. Şuan geçerli olan
teori ise bütün ücretlilerin işçi sınıfı, bazı işçilerin ise orta sınıfa dahil olduğu bir kapitalist
yanılmadır.. Sınıf-orta sınıf- işçi sınıfı değerlendirmelerinden bilinmesi gereken sol,
büyüyecek ise kendi sınıf kökenini bilemeli ve solu işçi sınıfından ayıran nedenleri yok
etmelidir.
Tekelci Kapitalist Toplumda Sınıflar: Kapitalist toplumlar Marksistlerin çözümlemesi
doğrultusunda iki sınıftan oluşur; burjuvazi ve proletarya. Kapitalist toplumların sınıflarının
evrimlerini, evrimin genel geçer kuralları ölçüsünde tamamlamadığı bilinmektedir ve eğitimli,
maaşla çalışan orta sınıfın ortaya çıkışıyla hızla büyümüşlerdir. 60‟lı yılların başında büyüyen
bu orta sınıfı Marksistler de görmezden gelmiyorlar. Mühendisleri, öğretmenleri,
muhasebecileri, devlet memurlarını proleterleştirmeye çalışıyorlar. Ancak bazı kuramcılar
yeni bir işçi sınıfından bahsediyorlar. Bunların da diğer işçi sınıfı gibi sermayeyle zıt
çalıştığını söylüyorlar. Yükselen solun çökmesiyle beraber bu iki işçi sınıfı arasındaki uçurum
büyümüştür. Malların üretimi için tüketilen emek ve kapitalist toplumsal ilişkilerin yeniden
üretimi için gerekli olan emek ayırımına gidilmiştir. Böylece profesyonel teknik ve bilimsel
işçiler ile üretim işçileri arasındaki fark kabul edildi. Asıl soru ise bu zihin işçilerinin
kapitalist düzende hangi noktaya yerleşecekleriydi.
Sınıf anlayışına baktığımız da temel şartın farklılaşma olduğunu görürüz. Sınıflar iki
özellikle tanımlanırlar:
1. Sınıflar insanlar arası ilişkiler aracılığıyla kurulur. Yaygın bir sınıflama yöntemi
ekonomik temellere dayanır. (üretim araçlarına sahip olup olamama)
2. Sınıfı oluştururken yalnız üretim araçlarına bakılmadan paylaşılan ortak değerler de
vardır.
Profesyonel Yönetici Sınıfının Tanımı: Üretim araçlarına sahip olmayan ve işi
bölümündeki asıl işlevleri geniş bir şekilde kapitalist kültürün ve kapitalist sınıf ilişkilerinin
yeniden üretimi olduğu maaşla çalışan düşünsel işçilerdir. Temel görevleri üretimin kapitalist
ilişkilerini korumaktır. Profesyonel yönetici sınıf mesleki becerisi olan yüksek gelirli prestijli
kişilerdir. Çünkü profesyonel yönetici sınıf içindekilerin sınıfsal benzerlikleri homojen
değildir. Sınıflar zamanla farklılaşabilir yada birden değişebilir. Örneğin bir hemşireyi ele
17
aldığımızda, işçi sınıfından, profesyonel yönetici sınıftan ya da bir burjuva ailesinden
gelebilir. Eğitiminin bir kısmını işçilerin okullarında, kalan kısmını da orta sınıfın okuduğu
okullarda okumuş olabilir. Meslek hayatında ise bir hasta başında beklemek durumunda ya da
yönetici konumunda olabilir. Görüldüğü gibi gayet heterojendir.
Profesyonel yönetici sınıfının sosyolojik durumuna baktığımızda ise, tüketici bir
sınıftır ve sınıfın oluşumunda kapitalist sınıfın devamını artık polis gücüne bırakmanın yeterli
olmayacağı öngörülmüştür.
20. yüzyılın başlarında artı değerin artışıyla sanayi işçi sınıfı ile kapitalist sınıf
arasında çatışma meydana geliyor ve şu olasılıklar doğuyor:
1- Üretim süreci düzenleniyor. (emek makinelerle yer değiştiriyor)
2- Özel vakıflar kurulmaya başlandı, yerel yönetimler gelir ve giderlerini artırdılar,
yavaş yavaş toplumsal kontrol kurumları oluştu.
3- Tekelci kapitalizm ulusal tüketici eşya piyasasına bağımlı olmaya başladı. Tüketim
düzenlenmesinde üretim düzenlenmesi kadar önem kazandı. Mallar işçi sınıfını tayin etti.
Genel olarak baktığımızda bu gelişmeler işçi sınıflarını etkiledi ve düzenlemelere
gidildi. Sonuç olarak da yeni bir sınıf oluştu yani Profesyonel Yönetici Sınıf.
Profesyonel yönetici sınıf ile işçi sınıfı arasındaki ilişki çatışmacıdır. Bu ilişki şöyle
özetlenebilir:
* Her iki grup da emeklerini kapitalist sınıfa satmaya zorlanmışlardır.
* Her iki grup da kapitalist sistemde üretim için şart olmakla beraber aralarında
çatışmacı ilişki vardır.
Profesyonel yönetici sınıf küçük burjuvaziden, zanaatçılardan, tüccarlardan, kendi
işyerine sahip profesyonellerden bağımsız farklı bir sınıftır. Klasik küçük burjuva emek ve
sermaye kutuplaşmasının dışında kalır. Küçük burjuva sermaye tarafından istihdam edilmez
ve kendi emeklerini kullanırlar. Ancak profesyonel yönetici sınıf sermaye tarzı istihdam
edilir.
Profesyonel Yönetici Sınıfın Yükselişi: 1890-1920 arasında aniden ortaya çıkmıştır.
Profesyonel yönetici sınıf tekelci kapitalizm içinde istihdam edilmiştir.pasif kişiler olarak
değerlendirmemek gerekir. Bunlar daha eski orta sınıfın üyeleridir. 1890-1920 arasında
profesyonel yönetici sınıfı üstlendiği rolünü iyi oynamıştır. Kendi çıkarlarını
gerçekleştirmenin yolunun kapitalizmin reforme edilmesinin gerektiğini anlayan bu sınıf
kendi düşüncelerini daha açık bir şekilde dile getirmiştir.
Sınıf Anlayışının Ortaya Çıkması: Profesyonel yönetici sınıfı kapitalist sınıftan ayrı
olmuştur. Kapitalist sınıf kendi çıkarları doğrultusunda profesyonel yönetici sınıfın
reformlarına müdahale etmiştir. Profesyonel yönetici sınıfının rasyonel çalışmaları
çatışmalara neden olmuştur.
18
Profesyonel yönetici sınıfının birçoğunda antikapitalist bir düşünce geliştirmiştir.
İlerleme sürecinde uzman sınıflara yer açılması kapitalistlerin yok edilmesini gerektirmiştir.
Profesyonel yönetici sınıf ilerleyen yıllarda antikapitalist çizgisini daha da sertleştirip
,kendine sosyalistlerin içinde yer bulmuştur.
Profesyonel Yönetici Sınıfının Sağlamlaştırılması: İşgücüyle büyüyorlar, bu
büyümeyle tutarlı bir sınıf oluşturuyorlar ve işçiler üzerinde egemenlik kuruyorlar. Ancak
hayali olan teknokrat hükümeti kuramayıp kapitalistlerin öngördüğü sınıf olarak kaldılar,
bireysel olarak yükseldiler, bulundukları yerlerden faydalandılar yada sürekli olarak yönetici
bir sınıfın üyesi oldular.
Şirketler büyürken mühendis, hukukçu, finansal yöneticiler daha çok istenmeye
başlandı. Profesyonel yönetici sınıfının uzun süreli eğitim özelliği, işçi sınıfından profesyonel
yönetici sınıfına geçişleri engellemekle beraber, profesyonel yönetici sınıfının çocuklarına
avantaj sağlamıştır.
Profesyonel yönetici sınıfının en önemli özellikleri tabi ki uzmanlıklarıdır. Profesyonel
yönetici sınıfının çocukları yine profesyonel yönetici sınıfının çocuklarıyla evlenirler,
çocukları işçi sınıfın çocuklarına oranla iki kat babalarının mesleklerini seçerler.
PROFESYONELLEġMEME: GELECEK ĠÇĠN ALTERNATĠF BĠR HĠPOTEZ
(M. Haug)
Farklı akademik inançlara sahip sosyolog ve “gelecek bilimcileri” önümüzdeki
yüzyılın asgari niteliklerini belirlemiş durumdadırlar. “sanayi sonrası” bir toplumda
yaşayacağımız söylenmektedir. Böyle bir toplum, Belle‟e göre, üstünlüğün, profesyonel ve
teknik sınıfa geçeceği, daha genel bir deyimle, profesyonelleşmiş bir toplum olacaktır. Bilim
ve teknolojideki bilgi patlaması, bu tahminlerin en inandırıcı nedenlerini oluşturur. Bu
tahminler doğrultusunda profesyonelleşmiş hizmet fikrinin, toplumun her kesimine yayılacağı
doğrultusundadır.
Geleceğe dönük bu hesaplamalar, profesyonel mesleklerin iki temel özelliğini
vurguluyor; bilgide uzmanlık ve bu bilginin kullanımında ki insani bir yaklaşımdır. Fakat açık
bir şekilde mesleklerin üçüncü bir öğesine değinmiyorlar: Yani uzmanların özerkliği
konusuna.
Meslek örgütleri ve ahlak ilkeleri, uygulama standartları ve üyelerin denetimi gibi
mekanizmalar, bilgi hâkimiyeti ve bu yolla, profesyoneller müşterilerinin ve kamunun
güvenini kazanır, talep ettikleri özerkliği ve gücü hak ederler.
Profesyoneller, müşterileri ile olan ilişkilerinde, örgütsel iş alanlarında, bürokrasiden
artan bir şekilde destek bulmaktadırlar. Bürokratik yapılardaki bu yerleri aynı zamanda,
müşterileri ile ilgili kararları uygulamak için kurulmuş örgütsel sistemlerle ilişkilidir. Bu
yüzden, özerlik ve otorite, profesyonelin karizması doğrultusunda hareket eden müşterinin
19
kendisine verdiği bir ödül olmaktan çok, hukuksal ya da sözde hukuksal kural ve
düzenlemelerle, baş etmek için zorunluluk haline gelir.
Hiçbir şüphe yok ki, sanayi-sonrası toplumu, insan tüketimine yönelik malların
üretilmesi için olduğu kadar, insan hizmetlerinin iletilmesine yönelik toplumsal örgütlerin
bürokratik biçimlerinin devam edeceği bir toplum olacaktır. Bu koşullarda, ileriye dönük
hiçbir tahmin, bürokratik güçle beslenen profesyonel otoriteyi ihmal edemez.
Profesyonelleşmeme, profesyonellerin, sadece kendilerine özgü niteliklerin , özellikle
bilgi üzerindeki tekellerinin, diğer hizmetlerine duydukları inancın, iş özerkliği beklentilerinin
ve müşteriler üzerinde kurula otoritenin yitirilmesiyle tanımlanır. Bu bakımdan birbirlerinden
farklı çeşitli eğilimler düşünülebilir. Uzmanlaşma, bazı meslekleri, her biri, sözde daha çok
derinlik ve daha çok hüner gerektiren daha dar görev alanlarına bölmeye devam ediyor. Bu
açıdan bakınca, tekerleğin cıvatalarına sıkıştırmada uzmanlaşmış bir otomotiv işçisi ile iç
kulak ameliyatlarında uzmanlaşan bir doktor aynı ligde oynuyor gibi görünüyorlar. Daha
güncel bir akım “emeğin yeniden toplanması” görüşüdür. Daha önce parçalara ayrılmış
görevleri yedin bağlayarak mavi ve beyaz yakalı işçiler arasında uzmanlaşmanın doğurduğu
yabancılaşma ve can sıkıntısına tepki olarak ortaya çıkan bir akımdır. Buna örnek, bir grup
otomotiv işçisinin başlangıçtan sonuna kadar, parçalara ayrılmış montaj bantları olmaksızın
bir arabayı birleştirdikleri Volvo deneyidir. Diğer yandan uzmanlaşma riski, doktorların
yabancılaşmasından çok hastalara sunulan hizmetle ilgilidir. Bu yüzden, mesleki açıdan,
pratisyen yada genel bir bilgiye sahip doktor gibi çalışan aile doktorların ortaya çıkması,
“yeniden toplanma” olgusuna başat bir örnektir.
1965‟te, Arthur Pearl ve Frank Reissaman, hizmetlerin profesyonellerce değil,
müşterilerce üretildiği bir dizi deney ve deneyimin sonuçlarını bir araya getirdiler. Pearl ve
Reissaman, mesleki görevi, uzman bilgisi ve uzun bir eğitim gerektiren ve sadece alaylı bir
eğitimin yetebileceği görevler diye ikiye ayıran bir terim, “Yeni Kariyerler” terimini ortaya
attılar. Bu deneylerde amaç, yapılan hizmetlerin ihtiyaçlara daha etkili bir şekilde cevap
vermesini sağlamak, fakirlere iş olanağı yaratarak, bu yolla “yardımcı-terapi ilkesi”ne uygun
olarak deneklerin hayatlarını bir ölçüde zenginleştirmekti. Aynı zamanda, „yöredeki işçiler‟
kullanıldığından, fakir topluluklar ve hizmet örgütleri arasındaki uçurumun, karşılıklı yorum
ve anlayış kanallarının sağlanmasıyla, kapatılması umuldu. Bu tip yeni işçiler iş bulmada
engellerle karşılaşmasınlar diye, eğitimsel başarı, yasalara itaat eden bir tarihsel geçmiş gibi
itibarlandırmalar, işe almada önkoşul olmaktan çıkarıldı. Ve işin bir „çıkmaz sokağa‟
benzememesinden emin olmak için, artan bir şekilde beceri kazanan yeni işçilere açık olması
gerektiği, sürekli geliş bir kariyer merdivenine ve düzenli ilerleme aşamalarına olan ihtiyaç
özellikle vurgulandı.
„Yeni Kariyer‟ düşüncesi, altmışların sonundaki Amerikan zenci gettolarında tırmanan
şiddet ve ayaklanma kıvılcımlarının söndürülmesinin bir aracı olarak görüldüğünden, çok
çabuk gözde oldu. Zaten „Yeni Kariyerler‟i kurumsallaştırmak için, insan gücü ile, beden ve
akıl sağlığı, eğitim, refah ve sosyal hizmet alanlarında geri kalmışlığı yok etmeye yönelik
programlar doğrultusunda, Dokuzuncu Amerikan Kongresi‟nde bir dizi yasama hareketi
başlatılmış ve genişletilmişti. Yeni mesleklere uygun olabilecek genel bir isim bulma da
20
tartışma konusu oldu. Alt-meslekler, ön-meslekler, meslek olmayan meslekler ve yeni
meslekler gibi terimler yaklaşık olarak bu zamanda kullanıldı.
Bilgi Tekelinin Kaderi: Yakın zamanlarda olduğu kadar tarih içinde de,
profesyonellerin toplumsal itibar ve güç hiyerarşisindeki konum ve mesleksel yapıda
mesleklerin statüsü, en iyi şekilde, işteki rolleri üstlenenlerce paylaşılan ve kolektif bir grup
olarak mesleklerin sahip olduğu “bilgi tekeli” kavramıyla açıklanabilir. Derin bilginin
üzerindeki kontrolün, bir bütün olarak toplum içindeki eğitiminin genel düzeyi ile simgelenen
bilginin dağılımına paralel olarak gerçekleştiği belirtilmelidir. Örneğin, eğer doktorlar, tıp ve
insan vücudu hakkındaki bilgiye, ortaçağdaki eczacılardan daha fazla hakim değillerse, bu,
onların sadece ilk yardım dersi almış bir kolej öğrencisinden daha fazla bilgili olmadığı
anlamına gelir. İyi ki, halkın anlayış düzeyi gelişirken, doktorların otoritesi gibi,
uzmanlaşacak bilgi miktarı da arttı, tıp mesleği ileriye doğru atacak birkaç adıma sahip oldu.
Benzer iddia, psikolojiden mühendisliğe kadar, birçok bilimsel temele sahip meslek için de
ileri sürülebilir.
Bilimdeki hızlı gelişmeler o kadar çeşitlendi ki bir kişinin tek başına bütün bilgileri
öğrenmesi imkansız hale geldi. Bireyler bütün bilgileri edinmek yerine artık belli bir alanda
uzmanlaşmaya başladırlar.
Deneyim ve İtibarlandırma: Mesleki bilginin birçok kodlanamayan ve depolanmayan
yanı vardır. Bu iş sanatını ifade eder. Yani derslerde verilemediğinden ya da kitaplarda
kolayca yazılamadığından deneyimler aracılığıyla kazanılan bilgi türüdür.
“İtibarlandırma” mesleğe yeni gelenleri, bir üniversite derecesi, sertifika yada
akademik bir çalışmayı tamamlamış olduğunu gösteren deliller temelinde mesleğe kabul etme
koşullarını ifade eden küçültücü bir terimdir. İtibarlandırma iddiası ön-mesleklerden birine
girmiş birisinin bilgi temeli mesleklere karşı yürüttüğü mücadelesinde başvurduğu bir
kavramdır. Deneysel bilgi, başarılı bir mesleki performansa temel teşkil ettiğinden ve diploma
ile birlikte gelmediğinden, itibar sahibi olmanın, yerine getirilecek görevlerin ciddiyeti ile
alakasız olabileceği iddia edilebilir.
Pratik, deneysel bilgi, profesyonellerin uzmanlaşmasında temel bir öğeyi oluşturur.
Akademik olmayan hiçbir bilginin profesyonel bilgi olamayacağı gibi bir kültürel inanca
saldırarak, bu noktadaki ön-meslek üyelerinin görüşlerini dile getirirr.
Profesyonellerin her geçen gün biraz daha çıkmaza saplanacakları tahmin edilebilir.
Deneysel ve kliniksel bilgi daha çok kodlanabilir hale gelirken, daha kolay bir şekilde
bilgisayarların beynine yüklenip yorumlanabiliyorlar ve profesyonellerin insansal depolama
ve birleştirme kapasitelerini daha önemsiz kılıyor. Diğer taraftan, bilgiyi, akademilerden çok
deneyime dayalı olarak elde etme şansı artarken, daha az okula gitmiş kişilerce daha kolay
ulaşılabilir hale geliyor.
Hizmet MüĢteriye mi Yoksa Kendine mi?
Profesyonellerin biricik uzman olma iddiaları her cepheden kuşatılırken, hizmet
yönelimleri daha çok mücadeleye açık hale gelmektedir. Paraya aç doktorlar, hukukçular,
21
psikiyatristler, Amerika‟nın bilinen şamar oğlanlarıdır. Dahası, bu noktada, ön-mesleksel
hareketler, profesyonelleri, onurunu satmaya hazır kişiler gibi görmeseler de genelde soğuk,
seçkinci ve insani duygulardan mahrum olmakla suçlarlar. Profesyonellerin toplum içindeki
gerçek rolleri ile bu rollerin kendilerince algılanması arasındaki uyumsuzluk oldukça
öğreticidir. Profesyoneller kendilerini liberal ve insancıl olarak görürler. Fakat pratikte,
bürokrasi ve teknolojiye bağımlıdırlar. Bunu tersine, ön-meslek erbabları, kendilerini, en
azından kısmen hayat tecrübelerinden dolayı, sıcak, duygulu ve düşünceli olarak görürler.
Gerçekten de, rasyonalizmin ve teknolojinin istenmedik sonuçlar doğurduğunu iddia eden
karşı-kültür ideolojisine dayanarak ön-meslek üyeleri insan sıcaklığının soğuk deneyimlere
tercih edildiğinde inanırlar. İdeolojik bakış açısı şudur: Fakirlerle aynı geçmişi paylaşan önmeslek üyeleri, özellikle bu grup içinde, orta ve üst sınıfı temsil eden profesyonellerden
beklenmeyen bir kişisel kabiliyet ve kimlik ortaya koyarlar ve ayrıca, etkili bir bakım için
gerekli olduğu düşünülen tarafsız davranma ilkesine karşı çıkarak reddederler.
Profesyonellerin bireysel hizmet tarzları ile meslek gruplarının yönelimleri ve
anlayışlarının karıştırılmaması gerektiği ileri sürülebilir. Fakat, müşteriler açısından fark
sadece safsatadan ibarettir.Doktorların soğuk, ilgisiz ve yavaş tedavilerinin gerçekte
müşterilerinin nihai yararına olduğuna inanmak pek zordur. Profesyonelce çizilmiş simgelerin
ötesini görebilen halkın sağduyusu, bu çürümüş gerçekliğin yanında olabilir. Mesleki
seçkincilikle mücadele eden zencilerin ve yoksulların içinde bulundukları acınacak
durumlarını anlamaya ve diğer insanları kendilerini onların yerine koyarak düşünmeye devam
eden Yeni Kariyerler hareketi, bireysel davranışların değişmesini değil profesyonel hizmet
yönelimlerinin yapısal bir reforma tabi tutulmasını istiyor.
Özerlik ve Saydamlığa Karşı: Bilgiyi elde etme isteklerine karşı teknolojinin, hizmet
etme isteklerine karşı ideolojilerin yaptığı saldırılar sonucunda, profesyoneller bir önceki
dönemde yaşadıkları ve hiç kimsenin karşı çıkmadığı göreli özerkliklerine artık sahip değiller.
Saydamlık ve müşterilerin denetim kurma istekleri profesyonellerin karar verme gücünün
sona erdiğini haber veriyor. Kısacası, profesyoneller hizmet sundukları kişiler için neyin ne
kadar iyi olduğunu en iyi kendilerinin bildiklerine diğer insanları inandırmakta ciddi güçlükler
içerisindedirler. Laflarına kanun muamelesi yapılmasını bekledikleri basit bir çağda
yaşadıklarını düşünseler bile, diğer uzmanlar gibi, profesyoneller de artık ispatlamak,
açıklamak ve doğrulamak zorundadırlar.
Bir tahmin olarak, profesyonelleşmeme hipotezi sadece bir hipotezdir. Bu makalenin
güvenirliği onun profesyonelleşme hipotezi kadar geçerli olmasında yatar. Her iki yaklaşım
da tarih tarafından ve sosyolojinin ilerde bulacağı makro düzeydeki verilerce denenecektir.
22
PROFESYONELĠN PROLETERLEġMESĠ (M. Oppenheimer)
İster tıp, hukuk gibi ister mühendislik yada diğer yeni teknolojiler yada hemşirelik,
öğretmenlik, sosyal çalışmacı gibi mesleklerin hepsi bürokratik bir ortamda çalışıyor
olmaktan, dolaysıyla, proleterleşme eğiliminden, şu yada bu derecede etkilenmiş
durumdadırlar. Yerleşik ve yeni meslekler geniş ölçekli bürokratik yapılarca yutulma tehlikesi
karşısında temellerini kaybettikleri hissine kapılırken, varlıklarını bürokrasiye borçlu olan ve
daha yeni işe soyunan „yarı‟ meslekler, „yerleşik‟ meslekler gibi özerk olarak tanımlanmak ve
daha fazla kendini yönlendiriyor olmanın olanaklarından yararlanmak için tam bir meslek
olmanın sürekli bir mücadelesini veriyorlar. Fakat, bu yukarıya çıkma isteği başarılı olsa bile,
gerçek iş sürecinin proleterleşmesi de devam ediyor; buna cevap, meslek topluluklarının artan
bir hızla sendika benzeri işlevlerle düzenlenmesi, militan hiziplerin ortaya çıkması yada bu
toplulukların düpedüz sendikalaşmasıdır.
İşin proleterleşmesi ve dolaysıyla savunma düzenlemeleri diye adlandırılabilecek
durumlara yol açan tatminsizliklerle sonuçlanan işin bürokratikleşmesi, acaba nasıl bir şey?
1- Bürokrasi profesyonel iş alanlarında, yani fabrika benzeri koşullarda, artma
eğilimindedir. Başkaları tarafından konulan kuralların temelinde sabit yetkiler; hiyerarşik bir
emir sistemi vardır. Profesyonel bir iş verilmez, alınır; işte yükselme, bir örnek görevlerde ve
sınavlarda gösterilen başarıya yada sertifika yada diplomalardaki notlara bağlıdır. Profesyonel
bir işte uzmanlaşma gereklidir ve bu temelde işbölümü artar.
2- Bunun yanında, işçiler yüksek düzeyde eğitim görmüşlerdir yada en azından bu
doğrultuda disipline edilmişlerdir. Çok yoğun bir eğitim aldıklarından dolayı, profesyonelin
yaptığı iş umduğundan daha fazla anlamsızlaşır ve can sıkıcı bir hal alır. Eğitim sistemimiz,
insanların eleştirel kabiliyetlerini yok ederek, eleştiriyi, otoriteye başkaldırmayan bir tip saygı
sistemi ile yer değiştirmek amacıyla insansal olmayan ne varsa hepsini yapmasına rağmen, ne
kadar zayıf bir düzeyde verilirse verilsin, eğitim süreçleri, hatta bu eğitim profesyonelin
yapmak istediği iş ile çok az ilintili bile olsa, profesyonel bir işçiye eleştiride bulunabilmek
için asgari bir kabiliyet sağlanmaktadır.
3- Yüksek bir yaşama standardı, itibar ve anlamlı bir işe sahip olma gibi eğitilmiş
profesyonellerin bazı olanakları aşağıdaki olgular karşısında her geçen gün biraz daha yok
olup gitmektedir. a-) kamu sektörünün mali bunalımı ve buna bağlı olarak vergi yükünün
artması, b-) beyaz yakalılar arsında işsizliğin artması, c-) işverenin işyerinde baskısının
artması.
4-Profesyonellerin aldığı eğitim ve müşterilerinden gelen talepler, onlardan insani bir
şekilde hizmet üretmeyi ve sorunların çözümüne katkıda bulunmayı isterken, özellikle kamu
sektöründeki profesyoneller ve yarı profesyoneller, varlıklı müşterilerin susturulması, bir tür
polislik yapma, düzenleme, hükümetlerin baskıcı tavırlarına göğüs germe gibi işlerle meşgul
oluyorlar.
Profesyonellerin durumunun yani iş koşullarının kötüleşmesinin bir yanı da,
geleneksel olarak, işçi sınıfının bilincinin gelişmesinde anahtar bir değişken rolü
23
oynamaktadır. Bu nedenle, kötüleşmenin ölçütleri bakımından, verimliliği artırmak için
yapılan baskıları, işsizliği, gelir problemlerini ve bu kötüleşmeye cevap olan ölçütler
bakımından da işyerinde örgütleşme eğilimlerini inceleyecektir. Örneğin eczacıları ele
aldığımızda şöyle bir durumla karşı karşıya kalmaktayız; her geçen yıl sayıları artan mezunlar
işsiz kalmaktadır. İş koşularının kötüleştiğini, bu tip bir eczacının örgütleşmeye doğru
kayacağını iddia edebiliriz. Yaşama maliyetleri göz önünde tutulursa, profesyonellerin
yıllardır iyi idare ettikleri doğrudur, ancak son birkaç yıldır bu böyle değil. Durum tersine
doğru işlemektedir.
Gelir durumunun, istihdam tablosunun ve gittikçe bürokratikleşen profesyonelin iş
durumunun, „proleter‟ koşulların yaratılmasına yardım ettiğine ilişkin güçlü göstergeler
vardır. O halde, söz konusu „proleter bir biçimde‟ değişen koşullara, profesyonellerin tepki
gösterdiğine ilişkin göstergelere baktığımızda sendikalardan farklı, ara sıra ve hatta kesintisiz
işyeri örgütlenmelerin olmasına rağmen sendikalaşmanın devam ediyor olmasıdır.
Süregelen işsizlik korkusuyla beslenen, profesyonelin iş hayatındaki tatminsizliği
büyük bir olasılıkla sürecek ve daha ciddi bir boyut kazanacaktır. „Ekmek elden su gölden‟
türü sendikacılığın bu tatminsizliğin üstesinden gelmeye yetisi olanaksızdır. Müşteri
gruplarından gelen baskı ve işsizlik korkusu, beyaz yakalı işçileri, karar verme yetkileri bir
yeni tür emek aristokrasisinin eline geçerken lümpen proleterlerin çoğunun toplumsal çöplüğe
atıldığı sistemi devam ettiren fakir şehir halkına, beyaz-olmayanlara, iş sahibi olmayanlara ve
hiçbir yeteneği olmayanlara karşı, nitelikli mavi yakalılarla „korumacı‟ bir işbirliğine
sürüklenmeleri olasıdır. Diğer bir olasılık ise, daha anlamlı bir iş için hakiki bir istek, ulusal
gelirin ve siyasi önceliklerin yeniden düzenlenmesine yönelik geniş çaplı taleplerin
yaratılması için, profesyoneller ya da topluluklar arsında bir ortaklığın yavaş yavaş
gelişmesidir.
24
Download