okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin

advertisement
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
EĞİTİM YÖNETİMİ TEFTİŞİ PLANLAMASI VE EKONOMİSİ
BİLİM DALI
UZAKTAN EĞİTİM
TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE AİLENİN OKULA
KATILIMI VE OKUL YÖNETİCİLERİNİN
SÜREÇTEKİ YÖNETİMİ
REFİK ŞÜKRÜ ÖZSOY
1158258106
PROJE DANIŞMANI
DOÇ. DR. TUNCER BÜLBÜL
EDİRNE 2017
i
Tezin Adı: Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ve Okul Yöneticilerinin
Süreçteki Yönetimi
Yazan: Refik Şükrü ÖZSOY
ÖZET
İlkokul eğitiminin hemen öncesinde çocukların gelişimleri açısından oldukça
büyük bir öneme sahip olan okul öncesi eğitim hizmetlerinin verilmesinde çocuğu tek
başına düşünmemek ailesi ile bir bütün içerisinde düşünmek gerekmektedir. Okul öncesi
eğitimin çocuklara verilmesini sağlayacak olan eğitimcilerin ve öğretmenlerin çocukların
gelişimi açısından bu gelişime aileleri de katmaları gerekliliği doğmaktadır. Çocukların
gelişimlerini aileler ile birlikte planlayarak eğitimin eğitim kurumundan sonra ev
ortamında da devam etmesini sağlamaları gerekmektedir.
Ailelerin çocuklarının gelişimi açısından çocuklarına destek olabilmeleri için
okul yöneticileri ve öğretmenlerin aileleri desteklemeleri ve gerekli tüm donanıma sahip
olmalarını sağlamaları gerekmektedir. Yöneticiler bu şekilde aileler ile kuracakları sıkı
diyaloglar ile hem çocukların aileleri ile birlikte kaliteli vakit geçirmelerini sağlayacak
hem de çocukların gelişimlerine destek sağlamış olacaklardır. Okul öncesi eğitim
kurumlarında çocuklara verilecek olan kaliteli eğitimlerin daha faydalı olabilmesi için ilk
öncelik ile ailelerin okula katılımlarının sağlanmasından geçmektedir.
Ailelerin çocuklarının gelişimleri için okula katılımlarının sağlanmasında en
büyük pay eğitim veren kişilerdedir. Eğitim veren kişiler yani öğretmenler bu katılımı
sağlamak için birçok yöntemi bir arada kullanabilmektedirler. Ayrıca okul öncesi eğitime
direk olarak dahil edilecek olan aileler diğer çocukların aileleri ile de iletişim kurarak
kendilerini de geliştirme imkanı yakalayabileceklerdir. Bu şekilde ailelerin çocukları ile
daha fazla vakit geçirmeleri sağlandığından dolayı çocukların daha kaliteli ve sağlıklı
gelişim göstermeleri sağlanmış olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Yönetim, Aile Katılımı, Okul
Yöneticisi
ii
Title of the Thesis: The Participation of the Family in Pre-School Education and the
Administrative Management of the School Administrators
Author: Refik Şükrü ÖZSOY
ABSTRACT
The education of primary school children's development in terms of just prior to
quite a big importance in the provision of pre-school education services that the child
alone to think about needs to be considered in a whole with the family. Will not be given
to children of preschool education educators and teachers in terms of children's
development that arises the necessity of the development of value added. Children's
development plans with their families after the home environment education educational
institutions also are required to provide to continue.
In terms of the development of your children the families support their children
to become school administrators and teachers have all the necessary hardware to support
their families and are required to provide them. Administrators in this way to establish
the tight with families and children with the dialogues together with their families to
spend quality time and will be providing support to the development of children. Preschool educational institutions will be given to children in order to make them more useful
for the quality education of first priority for ensuring the involvement of families with
school.
For the development of children of families in providing the largest share of
participation in school education is in people. Providing education to ensure the
participation of the people so that teachers are able to use many methods together. Also
to be included in pre-school education directly to parents of children with other families
who are establishing themselves, they will be able to catch the opportunity to develop. In
this way, the children of families with more to spend, since children provided better
quality and the healthy development will be provided.
Keywords: Pre-school Education, Management, Family Participation, School
Principal
iii
TEŞEKKÜR
Proje çalışmalarım süresince desteklerini esirgemeyen ve beni yönlendiren proje
danışmanım Sayın Doç. Dr. Tuncer Bülbül’e lisansüstü eğitimim boyunca engin
bilgilerini bizlere aktaran değerli hocalarıma, çalışmamda desteğini esirgemeyen çalışma
arkadaşlarıma ve hayatımın her döneminde beni destekleyen, bana güvenen, varlıklarını
her zaman hissettiğim değerli aileme, teşekkürü bir borç bilirim.
EDİRNE, 2017
Refik Şükrü ÖZSOY
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ................................................................................................................................ i
ABSTRACT ..................................................................................................................... ii
TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iii
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. iii
TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. vi
I. BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. Problem ..................................................................................................................... 1
1.2. Amaç ......................................................................................................................... 1
1.3. Önem ......................................................................................................................... 2
1.4. Sınırlılıklar ............................................................................................................... 3
1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan Çalışmalardan
Örnekler ........................................................................................................................... 3
II. BÖLÜM
İLGİLİ ALANYAZIN
2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler ........................................................ 12
2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi ................................................................................... 12
2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi .................................................................... 13
2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi ...................................................... 14
2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı .......................................................... 16
2.4.1. Programın Temel Özellikleri ...................................................................... 18
2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler ....................................... 20
2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim ................................................................................. 21
2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi ........ 21
2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü ve Öğretmen Aile İletişimi .... 24
2.5.3. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü ve Aile Okul İletişimi ..................... 28
v
2.5.4. Okul Aile İletişimi Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ..... 30
2.5.5. Okul Aile İş Birliği....................................................................................... 31
2.5.5.1. Okul Aile İşbirliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler .......................... 34
2.5.5.2. Okul Aile İşbirliğinin Yararları .......................................................... 36
2.5.6. Ailelerin Okula Katılımıında Yöneticilerin Süreçteki Yönetimi............. 37
2.6. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı .................................................... 39
2.6.1. Aile Katılımı Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler ............... 42
2.7. Aile Katılımının Yararları ........................................................................................ 44
2.7.1. Aile Katılımının Öğretmenler Açısından Yararları ................................. 44
2.7.2. Aile Katılımının Aileler Açısından Yararları ........................................... 45
2.7.3. Aile Katılımının Çocuklar Açısından Yararları ....................................... 47
III. BÖLÜM
YÖNTEM
3.1. Araştırmanın Modeli ......................................................................................... 48
3.2. Çalışma Grubu ................................................................................................... 45
3.3. Verilerin Toplanması ......................................................................................... 50
3.4. Verilerin Analizi ................................................................................................. 50
3.5. Verilerin Geçerliği ve Güvenirliği .................................................................... 51
IV. BÖLÜM
BULGULAR VE YORUM
V. BÖLÜM
SONUÇ VE ÖNERİLER
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 68
EKLER .......................................................................................................................... 69
vi
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No
Sayfa No
Tablo 1. Yöneticilerin Mesleki Kıdemlerine Göre Değerlendirilmesi........................... 46
Tablo 2. Ailelerin eğitim durumu demografik değişkenine göre frekans değerleri ....... 47
Tablo 3. ‘‘Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusunun
değerlendirilmesi ............................................................................................................ 49
1
I. BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. Problem
Okul öncesi eğitim, 0-6 yaşlarını kapsayan ve çocukların daha sonraki
yaşamlarında önemli roller oynayan, çocuğun tüm gelişimlerinin zengin uyarıcı bir
ortamda istenilir niteliklere doğru yönlendirileceği gelişim ve eğitim sürecidir.
Eğitim doğumla birlikte başlar, bireyin yaşamı boyunca sürer. Öğrenmenin
önemli bir kısmı okul öncesi döneme rastlayan yıllarda gerçekleşmektedir. Bu anlamda
yaşamın en önemli dönemi olan okul öncesi yıllarda verilen eğitim çok önemlidir. Erken
yaşlarda zengin deneyimlerle elde edilen temel bilgi ve beceriler, çocukların daha sonraki
öğrenmelerinde başarılı olma şanslarını arttırmaktadır. İyi bir okul öncesi eğitim
yaşamıyla ilkokuldaki uyum ve başarı arasında sıkı bir ilişki olduğu araştırmalarla ortaya
konmuştur. Bu durum özellikle yetersiz sosyoekonomik çevre şartlarından gelen çocuklar
için daha önemlidir.
Okul öncesi dönem çocuğunun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal
gelişiminde sağlanan faydanın daha iyi anlaşılması sonucu okul öncesi eğitim
kurumlarına duyulan ihtiyaç giderek artmıştır. Özellikle çalışan anne sayısının artması,
oyun alanlarının azlığı ve şehir hayatının sıkışık düzeni okul öncesi eğitim kurumlarının
sayısını arttırmıştır.
1.2. Amaç
Çocuğun gelişimi ve eğitimi için okulu ve aileyi birbirinden ayrı düşünülemez.
Okul ve aile arasında güçlü bir iş birliğinin olması gerekir. Bunun için okul ve aileler
birbirleriyle iletişim kurmalı ve yakın ilişkiler içinde olmalıdırlar. Sağlıklı iletişim ve
güçlü bir iş birliği için yöneticilere öğretmenlere ve ailelere ayrı ayrı görev ve
sorumluluklar düşmektedir.
2
Bu sorumlulukları belirtmek ve ailenin okula katılım süreçlerini değerlendirmek
amacı ile bu çalışmamız gerçekleştirilmiştir.
1.3. Önem
Gerçekleştirilen çalışma kapsamında okul öncesi eğitim kurumlarının çocuklar
üzerinde büyük bir öneme öneme sahip olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca
çalışma kapsamında 0-6 yaş arasındaki çocukların evde ve okulda aileleri ve öğretmenleri
ile ortaklaşa bir eğitim sistemine dahil edilmeleri ile ülke geleceği açısından ve ayrıca
çocuk açısından kazanılacak olan faydalardan bahsedilmeye çalışılmıştır.
Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasında gerçekleşen iletişim ve işbirliği
başta çocuklar olmak üzere okul öncesi eğitim kurumlarında görev alan yöneticiler,
öğretmenler ve çocuğu okul öncesi eğitim kurumuna devam eden aileler için kazançlı
sonuçlar verecektir. Okul aile işbirliğinin önemi kabul edilmesine ve sık sık okul aile
işbirliğinin öneminden bahsedilmesine rağmen, uygulama boyutunda gerek okul öncesi
eğitim kurumu yöneticileri ve öğretmenler gerekse aileler çeşitli sorunlarla
karşılaşmaktadırlar.
0-6 yaş dönemi bilgi beceri, tutum ve alışkanlıkların kazanılmaya başlandığı,
gelişimin en hızlı ve kritik olduğu insan yaşamının en önemli dönemidir. Erken yaşlarda
elde elden kazanımlar, tutum ve davranışlar bireyin ilerleyen yaşamında mutlu, üretken,
kendine güvenen, girişimci, araştırmacı, kendisine ve topluma faydalı bireyler olmasına
imkan sağlayacaktır.
Ailenin, bireyin yaşamında doğumdan önce başlayan ve yaşamın sonuna kadar
devam eden etkileri vardır. Ailenin, çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oluşmasında,
davranışlarının biçimlenmesinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır.
3
1.4. Sınırlılıklar
Araştırmanın sınırlılıkları yalnızca okul öncesi eğitim kurumları ve bu
kurumlarda eğitim gören aileler ile birlikte bu kurumlarda yönetici ya da öğretmen olarak
çalışan eğitim personelleri olarak belirlenmiştir.
Bu kapsamda devam ettirilen çalışmada okul öncesi eğitim sürecinde ailelerin
okula katılımları ve aileler ile okul öncesi eğitim kurumu yönetici ve öğretmenlerinin
karşılıklı ilişkilerine değinilmiştir.
1.5. Okul Öncesi Eğitimde Aile Katılımı İle Alakalı Yapılan
Çalışmalardan Örnekler
‘‘Kustra’’ tarafından 1991 yılında gerçekleştirilen ‘‘Başarılı Aileler İçin Okul ve
Toplum Ağı’’ konulu araştırmada, araştırmacı çocuklara ve ailelere yönelik sosyal
hizmetlerin gelişimi için tavsiyelerde bulunmuştur. Araştırma sonucunda, mali
kısıtlamalar nedeni ile daha etkin ve yeterli bir sosyal hizmet sunma sistemini geliştirme
yöntemlerinin bulunmasının gerekliliği saptanmıştır. Araştırmacı bu yüzden iki hedef
üzerine odaklanıldığını ileri sürmüştür. Bunlar aşağıdaki gibidir;
1. Okul başarısı, yerel yetkilendirme, aile katılımı, çocuk ve aile refahının gelişimi,
2. İş birliği ve koordinasyonun gelişimi.
Araştırmacı, toplumların ihtiyaçlarını değerlendirecek, yerel ihtiyaçları
karşılayacak, hizmetleri belirleyecek ve aile odaklı bir hizmet sunma sistemi geliştirecek
olan ailelerden oluşan yerel yönetim kurullarını, okul personelini, hizmet tedarikçilerini
ve toplum liderlerini şekillendireceği yerel bir program oluşturmayı ve bu programı
uygulamadan önce hizmetlerin ekonomik olarak dezavantajlı ilköğretim okulu öğrencileri
ile bu öğrencilerin ailelerini sunulduğu beş pilot sahanın oluşturulmasını önermektedir
((Baker, 1995:15-30).
4
‘‘Büyükkaragöz’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Anne Babalarla,
Öğretmenlerin Okul Öncesi Eğitim Programı Hakkındaki Görüşleri’’ konulu araştırmada,
araştırmacı çocukları okul öncesi eğitim kurumuna devam eden anne babalarla bu
kurumlarda görev yapan öğretmenlerin, okul öncesi eğitime yaklaşımlarına ve bu
kurumlardaki amaçların nasıl gerçekleşebildiğine ve çocuklarda meydana gelen davranış
değişikliklerine ait görüşlerini karşılaştırmıştır. Araştırmayı 3-6 yaş grubunun eğitimini
üstlenen 70 öğretmen ve bu yaş grubu çocuklarının anne babaları oluşturmuştur. Annebabalarla öğretmenlerin ‘‘Okul öncesi eğitim programı’’ hakkındaki görüşleri anket
yoluyla toplanmıştır. Araştırma sonucunda anne babaların okul öncesi eğitim kurumunda
yapılan çalışmalar hakkında öğretmenlerle ilişki kurup bilgi alma yoluna gitmedikleri,
çocuklarının anlattıkları ile bilgi sahibi oldukları, okul öncesi eğitim kurumlarının
amaçlarının gerçekleştiği ve çocukların davranışlarında okul öncesi eğitim kurumuna
başladıktan sonra olumlu değişmelerin olduğu konusunda anne babalar ve öğretmenlerin
aynı olumlu görüşte birleştikleri saptanmıştır (Bauman, 2002).
‘‘Endsley ve Paminish’’ tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen ‘‘Özel
Kurumlarda Aile Katılımı Ve Günlük Bakımın Kalitesi’’ konulu araştırmada,
araştırmacılar okul aile etkileşimini araştırmışlardır. Araştırmaya yöneticiler, aileler,
eğitimciler ve çocuklar alınmıştır. Veriler, yöneticilerle yapılan görüşmeler, personele
uygulanan anket ve iki gözlem aracı ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda, personelin
ailelerle iletişime verdiği değer yüksek olduğunda ve formal iletişime yüksek oranda
girdiklerinde, ailenin iletişim yoluyla katılımının da yüksek olduğu, programın kalitesi
yüksek olduğunda formal aile katılımının oldukça belirgin düzeyde gerçekleştiği, formal
iletişimi ya da katılım faaliyetini teşvik eden yöneticilerin diğer etkinlikleri de destekleme
eğiliminde oldukları saptanmıştır (Lines, 1995).
‘‘Wu’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmenlerin Yeterlilik
Duyguları İle Öğretmenlerin Tayvan’da ki Erken Çocukluk Dönemi Programlarına Aile
Katılımı Çalışmalarına İlişkin Okul Şartları Arasındaki İlişkiler’’ konulu araştırmada,
araştırmacı öğretmenlerin yeterlilik duyguları ile öğretmenlerin Tayvan’da ki erken
çocukluk dönemi programlarına aile katılımı çalışmalarına ilişkin okul şartları arasındaki
ilişkileri incelemiştir. Araştırmaya 397 anaokulu öğretmeni alınmıştır. Veri toplama aracı
olarak ‘‘Öğretmenlerin Aile Katılımı Uygulama Araştırması, Öğretmen Yeterlilik Ölçeği,
5
İlköğretim Okulları İçin Gözden Geçirilmiş Örgütsel Şartları Tanıtım Anketi (OCDQRE) ve Demografik Veri Sayfası’’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde istatistiksel yöntem
olarak hiyerarşik çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin
kişisel yeterliliği ve öğretme yeterliliğinin, kullanılan çeşitli aile katılımı tekniği ve
kullanılan tekniklerin etkinliği ile belirgin ölçüde ilişkili olduğu, okul şartlarının
öğretmenlerin
aile
katılımı
uygulamalarını
etkilediği,
kolej
öğretmenlerinin
davranışlarının, aile katılım tekniklerinin öğretmenler tarafından kullanım çeşitliliği ve
etkinliği ile belirgin ölçüde ilgili olduğu, yol gösterici bir okul müdürünün bulunmasının
gerekliliği, öğretmenlerin aile katılım uygulamaları ile ilişkili olduğu, okul türünün,
hizmet içi eğitimin, sınıf büyüklüğünün, öğretim süresinin ve öğretmenlerin kullandığı
aile katılım tekniklerinin aile katılım çalışmalarında etkili olduğu saptanmıştır (Öz ve
İmamoğlu, 2002:29).
‘‘Doğan’’ tarafından 1995 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ankara Merkez İlköğretim
Okullarında Okul Aile İletişim Engelleri’’ konulu araştırmada, araştırmacı okul ve aileler
arasındaki iletişim engellerini incelemiştir. Araştırma sonucunda karşılaşılan engellerin,
okul ve öğrenci ile ilgili bilgilerin velilere öğrencilerle iletilmesi, okulla ilgili kararların
alınmasına katılmama, öğretmenlerle rahat iletişim kuramama, velilerin okul ve
öğrenciye yeterli zaman ayırmaması, sınıftaki öğrenci sayılarının fazla olması, velilerin
her fırsatta öğretmen ve yöneticilerle görüşmeye çalışması olduğu saptanmıştır (Öz ve
İmamoğlu, 2002:30).
‘‘Turan ve diğ.’’ tarafından 1997 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocukluk
Döneminde Ev Ortamının Çocuğunun Eğitimine Etkisi’’ konulu araştırmada,
araştırmacılar gecekonduda yaşayan 0-4 yaş çocuklarının ev ziyaretleri yoluyla
ebeveynlerini eğiterek, çocuğun gelişimi ve eğitimini desteklemeyi amaçlamışlardır.
Araştırmanın örneklemini 114 deney grubu, 114 kontrol grubu olmak üzere 228 anne ve
çocuk oluşturmuştur. Çocukların ev ortamlarını iyileştirmek ve gelişimlerini desteklemek
amacıyla deney grubu annelerine ‘‘Anne Eğitim Programı’’, çocuklarına ise ‘‘Gelişimsel
Eğitim Programı’’ uygulanmıştır. Bu çalışmalar gerçekleştirildikten sonra deney ve
kontrol grubuna, çocuğun gelişimine etki eden ev ortamını ve aile çevresini ev
ziyaretlerindeki gözlemler yoluyla ortaya koymak amacıyla ‘‘Ev Ortamı Değerlendirme
Ölçeği’’ uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, eğitim verilen deney grubundaki annelerin,
6
çocukların davranışlarına karşı daha duyarlı, çocuklarına karşı daha fazla ilgili oldukları
ve çocuklarının gelişimsel ilerlemesini destekledikleri, çocuklarına oyun araçlarının
temininde artık materyallerden yararlanarak oyuncak yaptıkları, bu oyuncakları etkin
halde kullandıkları, oyun zamanı planladıkları ve oyuncağın çocuğun gelişimindeki
önemini kavradıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:31).
‘‘Gökçe’’ tarafından 1998 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretimde Okul Aile
İşbirliğinin Geliştirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretimde okul aile
işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenci
velilerinin beklenti ve önerilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Ankara’da ilköğretim
okullarında görev yapan 16 okul yöneticisi ve 80 öğretmenin beklenti ve önerilerinin
belirlenmesi amacıyla anket formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler gruplandırılarak
frekans ve yüzde şeklinde ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda, hem okul
yöneticilerinin, hem öğretmenlerin hem de velilerin tamamına yakınının sürekli etkileşim
ve işbirliğinin sağlanması gerektiği konusunda görüş birliği içinde oldukları, okul
yöneticileri ve öğretmenlerin öğrenci velilerinin öncelikle okula ve kendilerine yardımcı
olmalarını isterlerken, öğrenci velilerinin ise, okul yönetimine aktif olarak katılmayı ve
eğitimin niteliğinin artırılmasını istedikleri, yine okul yöneticileri ve öğretmenlerin,
öğrenci velisinin okul etkinliklerine ve toplantılarına katılarak sorumluluklarını yerine
getirmesini beklerlerken, öğrenci velilerinin ise, talep ve isteklerinin okul yönetimi
tarafından dikkate alınmasını, sosyal faaliyetlerin artırılmasını ve okul aile birliğinin
işlevsel hale getirilmesini istedikleri saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:33).
‘‘Küçükahmet’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Sınıf Yönetiminde
Yeni Yaklaşımlar’’ konulu araştırmada, araştırmacı öğretmenlerin kişilik özelliklerini
belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, demokratik öğretmenin bireysel
özelliklerinin, giyimi ve konuşması ile örnek, mesleğini seven, tarafsız, çağdaş, önyargılı
olmayan, yardımsever, dürüst, güler yüzlü, eleştiriye açık, espirili, hoşgörülü, adil,
dengeli ve sevecen olduğu saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:35).
‘‘Kohl ve diğ.’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Kavramına Çok
Yönlü Aile Katılımı, Ailelerle İlişkiler ve Demografik Risk Faktörleri’’ konulu
araştırmada, araştırmacılar aile katılımının çocukların akademik başarısı üzerindeki
7
etkisini ve aile katılımının çocukların sosyal yeterlilikleri ile ilişkisini incelemişlerdir. Bu
araştırmaya, anaokulu öğrencileri ve dört farklı yüksek riskli çevrede olan ilkokul birinci
sınıf öğrencileri olmak üzere, toplam 387 çocuk alınmıştır. Aile öğretmen ilişkisi, aile
öğretmen ilişkisinin niteliği, aile katılımı, öğretmenin aile algısı, ailenin öğrenim durumu
gibi faktörler ele alınmış, araştırma sonucunda, aile katılımının çocukların akademik
başarısında ve sosyalleşmesinde önemli bir rol oynadığı saptanmıştır (Jaycoks, 2001).
‘‘Biber’’ tarafından 2000 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Birinci Sınıf
Öğrencilerinin Ailelerinin Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre Öğretmen Aile İletişimi’’
konulu araştırmada, araştırmacı ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin ailelerinin sosyo
ekonomik düzeylerine göre öğretmen aile iletişiminin şeklini belirlemeyi amaçlamıştır.
Araştırma sonucunda, alt sosyo ekonomik düzeyde bulunan ailelerin, öğretmenlerle
öğrenci aracılığıyla iletişim kurdukları,bu ailelerin büyük bir bölümünün okul
ziyaretlerinden çekindikleri, okul ziyaretlerinde bulunan ailelerin ise ziyarette bulunma
sıklıklarının düzensiz, ziyaretlerinin süresi ve görüşmelerin yapıldığı yerin belirsiz
olduğu, ailelerin veli toplantılarına daha çok not öğrenmek için katıldıkları, üst sosyo
ekonomik düzey ailelerin ise öğretmenlerle öğrenci ve telefon aracılığıyla iletişlim
kurdukları, okul dışında karşılıklı ev ziyaretlerinde bulundukları, veli toplantılarında
çocuklarının katılımını ve arkadaşlık ilişkilerini öğrenmek istedikleri saptanmıştır (Öz ve
İmamoğlu, 2002:36).
‘‘Canpolat’’ tarafından 2001 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğretmen Aile İş birliği
İle Ailelerin Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi’’ konulu araştırmada araştırmacı,
öğretmen aile iş birliği ile ailelerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesini amaçlamıştır.
Araştırmaya ilköğretim okullarına çocuğu devam eden 600 aile alınmıştır. Veri toplama
aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin okul aile iş birliği için
bir programa ihtiyaç duydukları, ailelerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda okulla
görüştükleri, öğrenim seviyesine göre incelendiğinde; öğrenim düzeyi yüksek olan
ailelerin çocuklarının eğitimi konusunda yeterli oldukları, eğitim düzeyi düşük olan
ailelerin ise okul aile iş birliğine istekli oldukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu,
2002:36).
8
‘‘Gürşimşek ve diğ.’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Çocuğun
Eğitiminde Aile Katılımının Önemi Bir Pilot Çalışma’’ konulu araştırmada,
araştırmacılar alt sosyo ekonomik bölgelerde risk altındaki 5-6 yaş çocuklarının çeşitli
alanlardaki gelişiminde ve çocuğun eğitiminde aile katılımının önemini incelemişlerdir.
Araştırmanın örneklemini 5-6 yaş grubu 20 çocuk ve annelerinden oluşan grup
oluşturmuştur. Araştırmada, çocuklar okul öncesi eğitim alırken, anneler haftanın üç günü
yapılan toplantılara katılarak çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili konularda 4 haftalık
sürede bilgilendirilmiş, ayrıca annelere çalışılan konulara paralel olarak basit ev
çalışmaları verilmiştir. Toplantılarda sınıfta çocuklarla çalışılan konular annelere ayrıntılı
olarak anlatılmış ve bu konuları ev ortamında nasıl pekiştirebilecekleri konusunda bilgi
verilerek anneler görevlendirilmiştir. Annelerin eğitim öğretim etkinliklerine aktif olarak
katılımları sağlanmıştır. Araştırmada üç bölümden oluşan form ön test ve son test olarak
uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, anne ve çocuklarda olumlu düzeyde davranış
değişikliği olduğu, özellikle çocukların öz bakım, temizlik, beslenme, sosyal beceri
alanlarında çalışma sonrasında olumlu değişimlerin olduğu, ailenin çocuğun eğitim ve
gelişimine ilişkin duyarlılık düzeyinin çeşitli alanlardaki gelişimi hızlandırdığı, okul
öncesi çocukların motivasyonunu, sosyal becerilerini, gelişimini ve ilkokula hazırlık
sürecini olumlu yönde etkilediği saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).
‘‘Ömeroğlu ve Can Yaşar’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Ev
Merkezli Aile Çocuk Eğitimi Programının Ev Ortamına Etkisi’’ konulu araştırmada,
araştırmacılar gece kondu bölgelerinde yaşayan 0-3 yaş çocuklarının ev ziyaretleri
yoluyla ebeveynlerini eğiterek, çocuğun zengin uyarıcısı olan bir ev ortamı içerisinde
gelişim ve eğitiminin desteklenmesini ve ev ortamındaki değişikliklerin incelenmesini
amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini 46 deney grubu, 46 kontrol grubu olmak
üzere toplam 92 anne ve çocuk oluşturmuştur. Örneklemdeki annelerden iki deney grubu,
iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Veri toplama aracı olarak ‘‘Aile Bilgi Formu’’, ön test
ve son test olarak ‘‘0-3 Yaş Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği’’ kullanılmıştır. Deney
grubu, kendi içlerinde tesadüfi örneklem yöntemi ile iki gruba ayrılmıştır. Birinci deney
grubundaki annelere, haftada bir ev ziyaretleri yoluyla ve ayda bir de Keçiören Çok
Amaçlı Okul Öncesi Eğitim Merkezi’n de grup tartışması yoluyla eğitim verilmiştir.
İkinci deney grubundaki annelere, yalnızca haftada bir ev ziyaretleri yoluyla eğitim
verilmiştir. Kontrol grubundaki annelere hiç eğitim verilmemiştir. Araştırmada deney
9
grubundaki annelerin, kontrol grubundaki annelere göre çocuklarının davranışlarını kabul
ettikleri, onlara sözel ve duygusal tepkide bulundukları ve çocuklarına karşı daha ilgili
oldukları, çocuğun çevresini düzenledikleri, çocuklarına oyun araçları temin ettikleri ve
evde oyuncakları kendilerinin yaptıkları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu, 2002:36).
‘‘Çeviş’’ tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen ‘‘Denizli Merkez İlköğretim
Okullarındaki Okul Aile İşbirliğinin Yönetici Öğretmen ve Veli tarafından İdeal Ve
Pratik Düzeyde Değerlendirilmesi’’ konulu araştırmada, araştırmacı Denizli merkez
ilköğretim okullarındaki okul aile iş birliğinin yönetici öğretmen ve veli tarafından ideal
ve pratik düzeyde değerlendirilmesini amaçlamıştır. Araştırmanın örneklemini
yöneticiler, öğretmenler ve ailelerden oluşan 180 kişi oluşturmuştur. Veri toplama aracı
olarak anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul ile aile arasında işbirliğinin olduğu
fakat ideal okul aile işbirliği ve iletişim düzeyine ulaşılamadığı, öğretmenlerin okul aile
işbirliğine daha olumlu yaklaştıkları, velilerin okul aile işbirliğine olumlu bakmadıkları,
yöneticilerin ise okul aile iletişimine olumlu baktıkları bu nedenle yöneticilerin görevleri
gereği okul aile iletişiminde okulun geleceğini belirlemede etkili olduklarından daha
idealist tutumla beklentilerini yüksek düzeyde tuttukları saptanmıştır (Öz ve İmamoğlu,
2002:36).
‘‘Çelenk’’ tarafından 2003 yılında gerçekleştirilen ‘‘Okul Aile İş birliği İle
Okuduğunu Anlama Başarısı Arasındaki İlişki’’ konulu araştırmada, araştırmacı
ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinde, okul aile yardımlaşmasının okuduğunu anlama
başarısıyla ilişkisini incelemiştir. Araştırmanın örneklemini, amaçlı örnekleme tekniği ile
seçilen 233 ilköğretim okulu birinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma sonucunda;
aile üyelerinden eğitim yardımı alan ve okulla yakın iş birliği içerisine giren ailelerden
gelen çocukların, okuduğunu anlama başarısının daha yüksek olduğu saptanmıştır
(Aslanargun, 2007:119-135).
‘‘Aksu ve Baysal’’ tarafından 2005 yılında gerçekleştirilen ‘‘İlköğretim Okulu
Müdürlerinde Tükenmişlik’’ konulu araştırmada, araştırmacılar İzmir ilinde görev
yapmakta olan ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerini belirleyerek,
ilköğretim okulu müdürlerinin tükenmişlik düzeylerinin bazı değişkenlere göre anlamlı
farklılık gösterip göstermediğini belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma betimsel
10
niteliktedir. Araştırmanın evrenini, 2002-2003 eğitim öğretim yılında İzmir ili merkez
ilçelerinde görev yapan resmi ilköğretim okulu müdürleri oluşturmuştur. Araştırmada,
yöneticilerin sosyo-demografik durumlarını ve mesleki bilgilerini içeren ‘‘Bilgi Formu’’
ile ‘‘Maslach Tükenmişlik Envanteri Eğitimci Formu’’ kullanılmıştır. Toplam 218 veri
değerlendirmeye alınmış, SPSS istatistik programında aritmetik ortalama ve standart
sapma değerleri bulunmuş, t testi tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi yapılmıştır.
Araştırma sonucunda; okul müdürlerinin tükenmişliklerini algılamalarının öğrenim
düzeylerine, kıdemlerine, görev yaptıkları ilçeye ve yöneticilik kıdemlerine göre anlamlı
farklılık gösterdiği, tükenmişliği algılamalarının, okul müdürlerinin cinsiyetlerine ve
ekonomik gelirlerine göre anlamlı farklılıklar göstermediği saptanmıştır (Aslanargun,
2007:119-135)..
‘‘Hill’’ tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen ‘‘Öğrencileri Geliştirecek
Sonuçlar İçin Okul Ve Aileler Arasındaki Derin İşbirliği’’ konulu araştırmada
araştırmacı,
eğitimcilerin
ailelerin
katılım
uygulamalarına
ilişkin
görüşlerini
değerlendirmiş, ailelerin çocuklarının eğitimindeki tutumlarını, inançlarını ve
katılımlarını incelemiştir. Araştırma, Hillville Bölge Okulu olarak nitelendirilen bir şehir
bölge okulunda yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, New Jersey şehri ilkokul, ortaokul
ve lisesine kayıt olan 822 öğrencinin aileleri ile 153 eğitimci oluşturmuştur. Veri toplama
aracı olarak ailelerin, okulda ve evde çocuklarının eğitimine katılımlarına ilişkin
görüşlerini almak için anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ailelerin evdeki katılım
uygulamalarının okul içindeki katılım uygulamalarından daha fazla olduğu, okul aile
işbirliğinin ilkokul öğrencilerinin aileleri arasında en yüksek, ortaokul ve lise
öğrencilerinin aileleri arasında ise düşük olduğu, ailelerin çocuklarının okulları
hakkındaki memnuniyetlerinin, ilkokulda en güçlü seviyede, ortaokul ve lisede ise düşük
seviyede olduğu, neredeyse tüm eğitimcilerin aile katılımının öğrencilerinin başarısı ve
iyi bir okul için önemli olduğunu ileri sürdükleri saptanmıştır. Aile katılımını arttırmak
için toplum liderlerinin, eğitimcilerin ve ailelerin görüşleri ve tavsiyeleri ile bir plan
geliştirilmiştir (Aslanargun, 2007:119-135).
11
II. BÖLÜM
İLGİLİ ALANYAZIN
Bu bölümde okul öncesi eğitim hakkında genel bilgiler, okul öncesi eğitimde
iletişim ve okul öncesi eğitimde aile katılımı ile alakalı yapılan çalışmalardan örnekler
konularına yer verilmiştir.
2. Okul Öncesi Eğitim Hakkında Genel Bilgiler
Okul öncesi eğitim 0-6 yaş arası çocukları kapsayan en önemli dönemdir. Bu
dönem kimlik gelişiminin oluştuğu, çocuğun zihinsel ve bedensel olarak etkileşimde
bulunduğu dönemdir. Bu yüzden bu dönem aralığında ki çocukların gelişimini
destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir. Okul öncesi dönemde çocuklar öz
bakım becerilerini geliştirebileceği fırsatlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu dönemde çocuk
için önemli olan kendisine değer verilmesi, desteklenmesi ve başarılarıyla gurur
duyulmasıdır. Çocuğun toplum içinde kendini birey olarak hissetmesi sorumluluk
alabilmesine ve kendi seçimlerini yapabilmesine en büyük teşviktir. Özgüven sahibi
olmasına yardımcı olarak bir şeyleri kendi keşfetmeye, yaşayarak öğrenmeye
başlamaktadır. Okul öncesi dönem çocukta dil gelişimine ve hareket etme becerilerini
geliştirmekte
imkanlar
yaratmaktadır.
Ayrıca
paylaşmayı
ve
yardımlaşmayı
öğrenmesinde en önemli dönemdir. Bu eğitimi alan çocukların okula devam oranları ve
okul başarılarının daha yüksek olduğu da gözlemlenmektedir.
2.1. Okul Öncesi Eğitimin Önemi
Eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim çocuklar, aileler ve toplum
açısından oldukça önemlidir. Çocuğun doğduğu günden, temel eğitimi almaya başladığı
zamana kadar ki (0-6 yaş) sürece okul öncesi eğitimi denilmektedir. Bu dönem çocukların
bedensel, psikomotor, zihinsel, sosyal ve dil gelişiminin büyük ölçüde tamamlandığı
dönemdir. Erken çocukluk döneminde çocukların okul öncesi eğitim alması kişilik
12
temellerinin oturmasında ve kendilerine güven duymasın da önemli bir rol sağlamaktadır.
Bu dönemde çocuklar daha yaratıcı olurlar ve öğrenme motivasyonları yükselir.
2.2. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Önemi
Okul öncesi dönemde çocuğa çeşitli kazanımlar sağlayan temel kurum ailedir.
Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi
eğitim programlarında bulmaktadır.
Aile katılımı; ailelerin desteklenmesi, eğitilmesi ve eğitime katılımlarının
sağlanmasına, çocukların deneyimlerinin, evleri ile eğitim kurumları arasındaki iletişim
artışı ve sürekliliği ile arttırılmasına ve programların velilerin katılım ve katkıları ile
zenginleştirilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır. Aile katılımı, bilgi paylaşma ve
ilişki kurma işlemidir; görünmeyen programın temel bir kurum olduğu kadar çocukların
dünyaları arasında da bir tutarlılık köprüsü oluşturur. Veliler, öğretmenlerin kendilerini
dinlemesinden, çocuklarıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan, çocukların bakım sorunları ile
ilgili öneriler almaktan ve veli olarak rolleri teşvik edildiğinde, desteklendiklerine
inanırlar. Programda diğer ailelerle iletişim ve etkileşim içinde olmaları da veliler için
destek ve teşvik oluşturur (Ensari-Zenbat, 1999:180).
Ailenin eğitim sürecine katılımının sürekliliği, hazırlanan programların iyi
planlanmış ve tüm kategorileri içerecek biçimde düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Bu
görüşten hareketle aile katılımının gerçekleşebileceği alanlar, temel olarak beş kategoride
incelenebilir:

Öğrenen Olarak Aile: Ailenin, öğretim programlarının hedef ve içeriği, öğrenme
süreçleri, okulun politikası ve etkili ebeveynlik becerileri konusunda bilgi ve
etkililik düzeyini geliştirmesi.

Öğreten Olarak Aile: Ailenin, çocuğun ilk ve temel eğiticisi olduğu görüşünden
hareketle evde öğrenme etkinliklerinde görev ve sorumluluk üstlenme
becerilerinin gelişmesi,

Bilgi Kaynağı Olarak Aile: Okul-aile arasında çocuğun gelişimini sağlayıcı
iletişim kanallarının açık tutulması yoluyla, sürekli bir paylaşımını sağlama.
13

Destekleyici Olarak Aile: Okulun çeşitli gereksinmelerinin karşılanması
açısından ailelerin, okul ve sınıf etkinliklerinde görev almaları,

Danışman ve Karar Verici Olarak Aile: Ailenin, çocuğun gelişimi ile ilgili temel
konularda okul yönetimi ve öğretmenle görüş alışverişinde bulunması, öneriler
sunması ve karar verme sürecine etkin katılımı.
Öğrenme sürecine aile katılımını hızlandırıcı öğelerin başında öğretmen
yaklaşımının yer aldığı bilinmektedir. Öğretmenin açık, tutarlı ve kararlı bir yaklaşımla
gereksinim alanlarını belirlemesi, tüm grubu kapsayacak çeşitlilikte etkinlikler
plânlaması ve ebeveynlerle ilişkide takındığı olumlu yaklaşım velilerin katılımını
sağlamada etkili olabilmektedir. Aileler açısından etkili bir iletişim kurmada öğretmende
aranan temel özeliklerin; sıcaklık, duyarlılık, açıklık, güvenilir ve tutarlı olma, öğrenci
merkezli olma, etkili disiplin anlayışı ve öğretim yöntemlerinde yeterlik olduğu
görülmektedir. Galinsky (1990), bu özelliklerin yanı sıra öğretmenin gelişime açık
olması, hizmet içi eğitimlerden yararlanma istekliliği ve kişisel yeterliliğin de etkili
olduğunu belirtmektedir (Akt. Gürşimşek, 2002:38).
2.3. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenlerin Önemi
Çocukların eğitim ve gelişim dönemlerinde anne ve babalarının ardından en
önemli olma özelliği gösteren kişiler öğretmenleri olmaktadır. Çocuklar öğretmenleri
yardımıyla çeşitli bilgi ve beceriler kazanmaktadır. Öğretmenlerinin duygusal
tepkilerinden, düşüncelerinden, alışkanlıklarından etkilenmektedir. Bu durum sonucunda
çocuk için öğretmen rol model olmaktadır. Özellikle okul öncesi eğitimde ve
ilköğretimde çocuk bilerek ya da bilmeyerek öğretmeni gibi davranmaya başlamaktadır.
Çocuk için öğretmen bu dönemlerde anne-babanın bile önüne geçebilmektedir. Bu
nedenle öğretmenin özel ilgi ve becerilere sahip olması gerekmektedir.
Öğretmen sınıfta öğrencilere en yakın olan onlara kılavuzluk eden kişidir. Bu
sebeple eğitimin niteliğini yükseltmek ve sadece bilgi kaynaklı değil aynı zamanda tutum
ve davranışlarıyla da yol gösterici olması gerekmektedir. Öğretmenlerin öğrenciler
üzerinde belirli başlı bazı rolleri mevcuttur. Bu roller aşağıda belirtildiği gibidir;
14

Öğretmenin öncelikle görevi çocukların temel bilgi ve becerileri kazanarak evden
okula oradan da topluma geçişlerini kolaylaştırmak olmalıdır,

Öğretmen etkinliklere katılmalı ve çocukları etkinliklerde sorumluluk almaya,
roller üstlenmeye ve zaman zaman liderlik rolünü de oynamaya teşvik etmelidir,

Ortamda her çocuğa yetecek ve zengin yaşantılar sağlayacak çeşitlilikte malzeme
bulundurmalıdır,

Çocukların gelişimlerini ilerletecek eğitsel atmosferi yaratmaya çalışmalıdır,

Çocukları daha sonraki öğrenmeler için cesaretlendirmeli ve istekli hale getirmeye
çalışmalıdır,

Öğretmen kendi grubundaki çocukları her yönüyle çok iyi tanımalı ve
yeteneklerinin farkında olmalıdır,

Çocuklara yönelik hedeflerini iyi seçebilmeli onları hedef davranışlara
dönüştürebilmeli ve bunlara uygun etkinlikler planlayabilmelidir,

Her gün programını değerlendirmeli ve bundan sonraki hedef ve hedef
davranışlarını oluşturabilmelidir,

Aileler ile iş birliği yapmalıdır.
Her şeyden önemlisi, okul öncesi öğretmeni çocuk gelişimi ve eğitimi
konusunda iyi bir eğitim almış olmalı, çocukları sevmeli, sürekli öğrenmeye açık, genel
kültürünü, yaratıcılığını geliştirmeye istekli olmalı ve yaşam sevincini yitirmemiş
olmalıdır (MEB, 2016).
2.4. Okul Öncesi Eğitim Programının Tanıtımı
Okul öncesi eğitim programları, eğitim ve öğrenim gören çocukların; sosyal,
duygusal, bilişsel ve psikomotor alanların da gelişmelerinin en üst düzeyde olmasını
sağlamak için geliştirilmiştir. Okul öncesi eğitim programı ile çocuğa öz bakım becerileri
ve kazanımlar öğretilerek ilkokula hazır hale gelmesi sağlanmaktadır. Bu program
çocukların özelliklerine, gelişim seviyelerine bakılarak hazırlanan bir program olmalıdır.
Programda kazanım ve göstergeler temel alınmalıdır. Gelişim özellikleri çocuklarda yaş
gruplarına göre alınırken, kazanım ve göstergeler ise bütün olarak ele alınmalıdır.
Öğretmen çocuğun gelişim özelliklerini dikkate alarak programdaki kazanım ve
15
göstergeleri kendi grubundaki çocuğa göre değiştirebilmelidir. Bu değişimi eğitim
planına ekleyebilmektedir.
Bu programla beraber öğretmenin hazırlayacağı etkinliklere örnek olması
amacıyla farklı yaş gruplarındaki çocuklar için ‘‘Etkinlik Örnekleri’’ hazırlanmıştır.
Bunun yanı sıra programla birlikte kullanılmak amacıyla ‘‘Millî Eğitim Bakanlığı Okul
Öncesi Eğitimi Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER)’’
oluşturulmuştur (Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitim programı, 2013). Oluşturulan
bu rehber doğrultusunda okul öncesi eğitim programı kapsamında uygulanmasına dikkat
edilmesi gereken ilkeler mevcuttur. Bu ilkeler aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği
gibidir;

Öğretmen her zaman sorular sorarak çocukları düşünmeye sevk etmelidir,

Çocuklara
soru
sormaları
için
fırsat
verilmeli
ve
soruları
hemen
yanıtlanmamalıdır,

Öğretmen etkinliklere bizzat katılıp çeşitlendirmelidir,

Gün içinde çeşitli etkinliklere yer verilmelidir,

Etkinlikler aktif-pasif sıralamasını takip etmelidir,

Programa her zaman için çocukların ilgisini çekecek bir materyalle başlanmalıdır,

Öğretmen uygulama sırasında mimik, jest ve ses tonlamaları kullanmalıdır,

Her çocuğun etkinliklere mümkün olduğunca katılması teşvik edilmeli ancak
zorlanmamalıdır,

Çocuğun önerileri öncelikle kabul edilmeli daha sonra neden böyle düşündüğünü
açıklaması istenmelidir. Kabul edilemeyecek düzeyde olan durumlarda da
öğretmen kabul etmeme nedenini açıklamalıdır,

Etkinlikleri çocukların kendilerinin yapmaları sağlanmalıdır,

Gerektiği zaman çocuklara model olma görevi sağlanmalıdır,

Estetik değerlere önem verilmelidir,

Çevreye duyarlı olmaları sağlanmalı, farkındalık eğitimi yapılmalıdır,

Yeni öğretilecek bir beceri basamaklar şeklinde öğretilmelidir,
16

Çeşitli eğitim yöntemleri (panel, tartışma, beyin fırtınası vb.) kullanılarak
çocukların gün içinde farklı uygulamaları yaşaması sağlanmalıdır. Programın
çoklu zeka kuramı anlayışını benimsediği unutulmamalıdır,

Çocuklar arasında gruplandırma yapılırken eşitlik ilkesine uyulmalıdır,

Program uygulanırken çocukların yaratıcılıkları her zaman desteklenmelidir,

Bir işi yapmada sadece bir yol olmadığı mesajı verilerek alternatif düşünme
yollarını bulması sağlanmalıdır,

Çocuklara tanımlama yapmaları için fırsatlar yaratılmalıdır (Bu olmasa ne olurdu?
Ya da bak ve anlat çalışmaları),

Her çocuğun ilgi alanının ve öğrenme stillerinin farklı olduğu unutulmamalıdır,

Öğretmen etkinliğe başlarken çocukları teşvik etmeli, etkinlik bitiminde
övmelidir,

Yapılan etkinlikler üzerinde sohbet edilmelidir (neler öğrendik? nasıl yaptın?
niçin böyle düşündün? vb.),

Etkinlikler ya da yapılan işler anlatılarak, ortam düzenlenerek ve uygun materyal
seçilerek çocuklar için kolaylaştırılmalıdır,

Çocukla konuşurken göz seviyesine inilmeli ve dikkatli bir şekilde dinlenmelidir.
Çocukların öğretmeni dinlediği kadar, öğretmen de çocukları dinlemelidir,

Etkinlikleri uygulamada farklı mekanlar, farklı ortamlar kullanılmalıdır,

Uygulama sırasında duyu eğitimine önem verilmelidir,

Programın esnekliği ve geliştirilmeye açık oluşu iyi değerlendirilmelidir,

Uygulama sırasında güler yüzlü olunmalı, çocuklarla hoş zaman geçirildiği
hissettirilmelidir.
2.4.1. Programın Temel Özellikleri
Okul öncesi eğitim programların bazı temel özellikleri vardır. Bu özellikler tüm
eğitim kurumları açısından ortak değerler olması sağlanmalıdır. Bu kapsamda programın
temel özellikleri aşağıdaki şekilde maddeler halinde belirtilmiştir (MEB, Temel Eğitim
Genel Müdürlüğü, 2015);
17

Çocuk merkezlidir,

Esnektir,

Sarmaldır,

Eklektiktir,

Dengelidir,

Oyun temellidir,

Keşfederek öğrenme önceliklidir,

Yaratıcılığın gelişmesi ön plandadır,

Günlük yaşam deneyimlerinin ve yakın çevre olanaklarının eğitim amaçlı
kullanılmasını teşvik eder,

Temalar ve konular amaç değil araçtır,

Öğrenme merkezleri önemlidir,

Kültürel ve evrensel değerleri dikkate alır,

Aile eğitimi ve katılımı önemlidir,

Değerlendirme süreci çok yönlüdür,

Özel gereksinime ihtiyacı olan çocuklar için uyarlamalara yer vermektedir,

Rehberlik hizmetlerine önem vermektedir.
Çocuğun okula, öğrenmeye ve araştırmaya dair olumlu tutumlar kazanabilmesi
için; olumlu benlik algısı geliştirmesi, kendini değerli hissetmesi, akran ve
öğretmenleriyle karşılıklı etkileşime girebilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra çocuğun
etkinliklere aktif katılması, eğitim ortamlarında yapacağı etkinlikleri ve oynayacağı
materyalleri seçmesi için çocuğa özgürlük tanınması gerekmektedir.
Program; çocuğun, fiziksel çevrenin ve ailenin değişen özelliklerine göre
uyarlanmaya ve bireyselleştirilmeye uygundur. Program, ortaya çıkabilecek günlük ve
anlık değişimlere göre eğitim sürecinde öğretmenin gerekli düzenlemeler yapabilmesine
fırsat vermektedir. Bu programı kullanan öğretmen eğitim planlarını kendisi hazırlar,
uygular ve değerlendirir.
Sarmal bir program kazanım ve göstergelerin süreç boyunca ihtiyaç duyulduğu
durumlarda farklı etkinlikler aracılığıyla tekrar tekrar ele alınmasını gerektirir. Böyle
18
yapıldığında kazanımların gerçekleşmesi, pekiştirilmesi ve kalıcılığının sağlanması
mümkün olur.
Çeşitli ülkelerdeki okul öncesi eğitimi programları incelendiğinde, programların
farklı yaklaşım ve modelleri temel alarak oluşturulduğu görülmüştür. Bu programda 21.
yüzyılın gereksinim duyduğu bireyi yetiştirmek, ulusal özellik ve gereksinimleri
karşılamak amacıyla farklı öğrenme kuram ve modellerindeki çocuk merkezli
uygulamalardan yararlanılarak bir senteze ulaşılmıştır.
Program çocukların gelişimini çok yönlü desteklemeyi hedeflediği için bütün
gelişim alanlarıyla ilgili kazanım ve göstergelerin eğitim planlarında dengeli bir şekilde
ele alınması gerekmektedir.
Çocuk oyun aracılığıyla öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı oyunla tanır
ve kendini en iyi oyun sırasında ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde
kazanır. Çocuğun dili oyundur, diğer bir deyişle oyun, çocuğun işidir. Programda
kazanım ve göstergeler ele alınırken oyunun bir yöntem ve/veya etkinlik olarak
kullanılması özellikle önerilmektedir. Oyun aracılığıyla öğrenme bu programın ve okul
öncesi eğitimini ayrılmaz parçası olarak görülmektedir.
Keşfederek
öğrenmede
çocuğun
öğrenme
sürecine
etkin
katılması,
öğrendiklerini farklı durumlara transfer etmesi ve yeni durumlarda kullanması önemlidir.
Program çocuğun çevresinde olanları fark etmesini, merak ettiği konulara ilişkin sorular
sormasını, araştırmasını, keşfetmesini ve oynayarak öğrenmesini teşvik eder. Böylece
ezbere dayalı öğrenme yerine anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur.
Çocukların öğrenme gereksinimleri ve öğrenme stillerine uygun ortamlarda
kendilerini farklı yollarla ve özgün bir biçimde ifade etmeleri için gerekli olan fırsatlar
yaratılmalıdır. Bu amaçla öğrenme sürecinde farklı materyaller, farklı yöntem ve
tekniklerle çocukların bireysel farklılıkları desteklenmelidir.
19
2.4.2. Gelişim Özellikleri, Kazanımlar ve Göstergeler
Gelişim özellikleri çocuğun sosyal, duygusal, psikomotor, bilişsel, dil gelişimi
ve öz bakım becerilerini planlamaktadır. Okul öncesi eğitimde çocuğun gelişimsel
düzeyleri belirlendikten sonra ilgi alanları ile yaşadıkları çevresel koşullar ele
alınmaktadır. Kazanım ve göstergelerle ise çocukların farklı eğitim süreçleri
oluşturulmaktadır. Bu süreç sonunda amaçlanan çocuğun gelişim düzeyini en üst
aşamaya taşımaktır. 2013 yılında düzenlenen programda ‘‘amaç ve kazanımlar’’ yerine
‘‘kazanımlar ve göstergeler’’ şeklinde ifade değişikliği yapılmıştır. Bu programın çocuk
merkezli bir program olarak güncelleşmesiyle kazanımlarda çocuk merkeze alınarak
belirlenmektedir. Kazanımlar çocuk için gereken bilgi, beceri ve olgunluğu
tanımlamaktadır. Göstergeler ise kazanımlara bağlı oluşmuştur ve kendi içinde basitten
karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirine bağlı aşamalar şeklinde sıralanarak kazanımın
gerçekleşmesine hizmet etmektedir.
Kazanımlar ise çocuğu merkeze alarak belirlenir ve çocuklar tarafından
ulaşılması gereken sonuçları gösterir. Yani çocukların öğrenmeleri gereken bilgi, beceri
ve yetkinlikleri tanımlar. Kazanımlara dayalı olarak oluşturulmuş olan göstergeler
genellikle kendi içinde basitten karmaşığa, somuttan soyuta ve birbirini izleyen aşamalar
hâlinde sıralanarak belirlenen kazanımın gerçekleşmesine hizmet ederler. Göstergeler,
kazanımların gözlenebilir hâlidir. Öğretmenler belli bir kazanımla ilgili olarak etkinlik
oluştururken göstergeler onlara yol gösterecektir. Bu durum, kazanımı kapsayıcı nitelikte
etkinliklerin yazılmasını ve uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
Kazanım ve göstergelerle farklı eğitim süreçleri oluşturularak çocukları
desteklemek ve onları bulundukları gelişim düzeyinden ulaşabilecekleri en üst aşamaya
taşımak bu programın hedefidir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2015).
2.5. Okul Öncesi Eğitimde İletişim
Aileler ile çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlam temeller üzerine kurulması için
erkek ve kadın arasındaki iletişimin temelinin sağlam olması gerekmektedir. Doğduğu
20
günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için anne ve babasına ihtiyaç duymaktadır.
Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenini geliştirebilmesi, kendisiyle ve
çevresiyle uyum içinde, barışık olabilmesi, kendisini doğru ifade edebilmesi, ailenin
vereceği eğitime ve ailesiyle olan iletişime bağlıdır. Aynı zamanda çocuğun gelişimi
açısından aileler ile okul öncesi eğitim kurumlarında görevli olan yöneticiler ve
öğretmenler ile de etkili bir iletişimin kurulması gerekmektedir.
2.5.1. Okul Öncesi Eğitimde Yöneticinin Rolü ve Yönetici Aile İletişimi
Geçtiğimiz dönemler de okul öncesi eğitimin genel anlamda geniş bir yelpazeye
yayılmasını sağlama çalışmaları çerçevesinde ilkokul içlerinde açılması planlanarak
faaliyete geçirilen ana okulları sayesinde okul yöneticilerinin bu süreç içerisindeki rolleri
de oldukça fazla derecede önem arz etmeye başlamıştır. Okul döneminde öğrenciye
verilmesi gereken eğitimin kalitesinin ölçülmesi direk olarak okul yöneticilerinin tutumu
ile alakalı olduğu gerçeği açıkça belirtilmelidir. Eğitim ile alakalı gerçekleştirilmesi
gereken bütün faaliyetleri okul yöneticilerinin yürütmesi gerekmektedir. Yöneticilerin bu
süreçleri en etkin bir şekilde yürütebilmesi ve yönetebilmesi açısından ciddi bir şekilde
bilgi birikimine ve bu konu hakkında yeterli seviyede yeterliliğe sahip olması
gerekmektedir (Arslan, 2003:396, Canerik, 2004:16, Başaran, 1992:113).
Okul içerisinde gerçekleştirilmesi gereken tüm işlemlerin asıl amacı eğitim
gören öğrencilerin ülke genelinde gelecek planlaması oluşturulması konusunda verimli,
ahlaklı ve becerisi yüksek nesillerin gelişmesini sağlamak ve eğitimin daha üst seviyelere
taşınmasını gerçekleştirmektir. Bu öğrencilerin daha üst seviyeler de yetiştirilmesini
sağlamak adına gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetlerin yönetilmesinde en etkili kişiler
okul yöneticisi pozisyonunda çalışan öğretmenlerdir. Yöneticilerin sahip oldukları beceri
ve yetenekler eğitim vermiş oldukları öğrencilere direk olarak katkı sağladığından dolayı
yöneticilerin gelişimlerinin en üst düzeyde olması oldukça fazla öneme sahip olan bir
konudur. Türkiye’de ve Dünya genelinde eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi
hususunda en önemli yeri ve eğitimin temel yapısı okul birimlerinden meydana
gelmektedir (Töremen ve Kolay, 2003:28).
21
Okullarda eğitim gören öğrencilerin geliştirilmesi ve gelecek nesillere çok daha
iyi hizmet verilmesi açısından sağlanması gereken yönetici gelişimleri aşağıdaki şekilde
sıralanabilmektedir;
•
Yöneticinin liderlik anlayışı,
•
Amaçlar ve misyon belirlenmesi,
•
Beklentiler,
•
Karara katılma,
•
Zaman kullanımı,
•
Program,
•
Planlama,
•
Akademik başarı,
•
Öğretim süreci,
•
İletişim,
•
Kaynaşma,
•
Bütünleşme,
•
Uyum,
•
Moral,
•
Yenilik,
•
Değişme,
•
Özerklik,
•
Esneklik,
•
Kültür,
•
İklim,
•
Değerlendirme,
•
Okul çevresi,
•
Aile katılımı üzerinde en çok durulan boyutlardır (Akçay ve Başar, 2004:173).
Yukarıda belirtilen hususların tamamının değerlendirilmesi sonucunda
öğrencilerin yetiştirilmesinde en etkili kişilerin eğitim gördükleri okulların yöneticileri
olduğunu anlamak pekte güç olmayan bir sonuçtur. Öğrencilerin eğitim hayatları boyunca
edinecek oldukları bilgilerin düzen içerisinde yürütülmesini sağlamak amacı ile oldukça
planlı ve kapsamlı bir çalışmanın yapılmasından geçmektedir. Planlama ve öğrencilerin
22
gelişimlerinin desteklenmesi işlemlerinin yürütülmesinde en sorumlu olan kişiler yönetici
vasfı altında çalışan yöneticilerdir (Balcı, 1993:23).
Yönetim anlayışı çeşitli literatürlerin taramaları sağlandıktan sonra açıklanması
hususunda tanımlamaların incelenmesi ile şu sonuçlara ulaşılmıştır. Yönetim direk olarak
insan ilişkilerinden kaynaklı bir husus olduğundan dolayı insanlar arası kurulacak olan
ilişkilerin önemi tüm kişiler tarafından en iyi şekilde benimsenmelidir. Öğrencilerin okul
içerisinden edinecek oldukları her türlü bilgiyi ve davranışı okul yöneticilerinin örnek
olarak sergiledikleri tutum ve davranışlardan kaynaklandığı belirlenmiştir (Akçay ve
Başar, 2004:173; Çetinsoylu, 1998:46).
Artık birçok ilkokul dahilinde kurulan ve açılan ana okullarının sayesinde okul
yöneticilerine daha fazla işlem yürütme ve yönetme sorumluluğu da yüklenmektedir. Bu
şekilde yöneticiler öğrenciler ve öğrencilerin velileri ile daha iyi bir ilişki kurmak
durumunda ve kendi bilgilerini öğrenciler ile beraber ailelerine de aktarmalıdır.
Yöneticilerin görev tanımları bu faaliyetler ile genişlik kazanmaktadır. Yöneticiler okul
içerisinde eğitim gören bütün çocukların ailelerini tanımalı ve gerekli ise her çocuğa ayrı
bir gelişim planı uygulanmasını sağlamalıdır. Her çocuk özeldir bilinci ile bütün
çocukların topluma kazandırılmalarının sağlanması okul yöneticilerinin başarısından
geçmektedir. Yöneticilerin bu tutum ve davranışlarından dolayı ailelerde çocuklarını
göndermiş oldukları eğitim kurumuna güven duyacak ve eğitimin geliştirilmesi
faaliyetlerine direk olarak katkı sağlayabileceklerdir (Çetinsoylu,1998:46; Tutkun ve
Köksal, 2002:220).
2.5.2. Okul Öncesi Eğitimde Öğretmenin Rolü Ve Öğretmen Aile
İletişimi
Eğitim ve öğretimi en iyi seviye de vermek ile sorumlu olan kişiler yani
öğretmenler, vermiş oldukları eğitimden keyif duymalıdırlar, eğitim kurumu içerisinde
oluşabilecek olan olumsuz davranışlar ve tutumlara karşı önlem alabilme katsayılarının
yüksek olması ve süreci yönetebilmeleri gerekmektedir, öğretmenlerin kurum içerisinde
ya da kurum dışarısında tüm kişiler ile iletişim seviyelerinin en üst düzeyde olması
23
gerekmektedir,
karşılaşabilecekleri
her
türlü
olumsuzluğa
anında
müdahale
edebilmelidirler ayrıca eğitim gören bütün çocukların aileleri ile de gerekli tüm
paylaşımları sağlamaları gerekmektedir. Bu kapsam da öğretmenlerin sorumlulukları
tartışılamaz derecede yüksektir (Özabacı ve Acat, 2005:213).
Çocukların öğretim hayatına hazırlanması ve gelişimlerinin daha iyi olabilmesi
adına verilen okul öncesi eğitim içerisinde görevli olan öğretmenler aslında çocukların
eğitim hayatının en önemli dönemini oluşturduklarını unutmamalı ve verecekleri eğitimin
çocukların bütün hayatlarını etkileyeceği bilincinde olmaları gerekmektedir. Bu eğitim
döneminde göreli olan öğretmen yalnızca öğrenciye değil ailelerine karşıda birtakım
sorumluluklar altına girmelidir. Eğitimi bütün literatürlerin sonuçları kapsamında
incelediğimizde kesin suretle okulda verilen eğitim olarak kısıtlamamalıyız. Eğitim
öğrencinin yaşamı boyunca her alanda verilmeli ve bu verilen eğitim her öğrenci adına
farklı aşamalardan oluşmalıdır. Bu konuda en önemli görev yine öğretmenlerimize
düşmektedir. Öğretmenler ne kadar geniş kapsamlı bilgi birikimine sahip ise eğitim
verdikleri çocukların ve ailelerin gelişimi de o derece önemli olacaktır (Avcı ve diğ,
2000:52; Karakaş, 2002:39; Ömeroğlu, 1992:5).
Öğretmenler açısından görev tanımlamaları yapıldığı takdirde üzerlerine düşen
en önemli görev olarak karşımıza eğitim verdikleri öğrencilerin aileleri ile
gerçekleştirilecek olan iletişim olduğu sonucuna ulaşmaktayız. Bu iletişim faaliyetlerinin
iyi seviyeler de gerçekleştirilmesi öğrencinin okula adapte olmasında ve geleceğe yararlı
yetişmesi açısından oldukça önemlidir. Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kuracakları
etkili iletişimler sayesinde bilgi paylaşımı sağlanacak ve her iki tarafın gelişmesine katkı
sağlanırken en önemli katkı öğrencilere sağlanmış olacaktır (Seplocha, 2004:96).
İnsanlar arasında güçlü ve önemli derecede bir bağ kurulabilmesi açısından o
kadar iyi derecede iletişimin sağlanması gerekmektedir. Tüm insanlar arasında iletişimin
önemi vurgulandığı gibi aynı şekilde öğretmenler ve öğrencilerinin aileleri ile kurulacak
olan iletişimde bir o kadar önemli bir seviyeye sahiptir. İnsanlar arasında kurulacak olan
iletişimin önemi gelişim sağlamak ve devamlılık arz etmesi bakımından önem
taşımaktadır. Bu iletişim kavramının sağlanması ile insanlar kendilerinin eksik olan
24
yönlerini belirleyebilecek ve gelişim sağlayabileceklerdir (Aral ve diğ, 2000:171; Güngör
2001:319; Özgüven, 2001:18-19).
İletişim kuramayan insanların literatürlerce gerçekleştirilen tanımlamaları
içerisinde çoğunlukla kendi içlerine kapanık ve güven hissetmeyen kişiler olarak
tanımlanmaktadırlar. Bunun tam tersi olarak düzgün bir iletişim becerisine sahip olan
insanların ise olayları daha iyi kavrayabildiği ve çözüm üretebildiklerinden
bahsedilmektedir. İnsanlar arasında kurulan iletişimin düzgün olabilmesinin en önemli
sebebi iletişim kurulan kişiler arasında fikir birliğinin yaratılmasından geçmektedir.
Ulaşılmak istenen fikir ve amaç belirsiz bir şekilde iletişim kurulmaya çalışıldığında konu
alakasız yerlere gidebilmekte ve ulaşılmak istenen sonuca layığı ile ulaşılamamaktadır
(Bilen, 2004:39-40).
Okulda öğrencilere eğitim vermekle sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin
aileleri ile kuracakları iletişimin etkili olabilmesi için düzenli ve planlı bir sürecin takip
edilmesi gerekmektedir (Aral ve diğ., 2000:171). Öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile
etkili bir iletişim kurmaları çocukların gelişimlerinin en iyi şekilde yönetilebilmesini
sağladığından dolayı oldukça önemlidir. Farklı kaynakların daha önceden yapmış
oldukları çalışmalar incelendiğinde ortak sonuçlara ulaşıldığı gözlemlenmiştir. Bu
sonuçlar; öğretmenin yalnızca öğrenciler ile değil de öğrenciler ile aynı görevi
paylaştıkları diğer öğretmenler ve öğrencilerin aileleri ile de etkin bir iletişim kurmaları
gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca iletişim kabiliyeti yüksek olan öğretmen aynı zamanda
oluşabilecek olan olumsuzluklara karşı da en etkili çözümü en hızlı şekilde üretebilmesi
gerekmektedir (Kuru,2000; Karakaş, 2002:39).
Öğrencilerin okul öncesi eğitim aldıkları dönemler de ve ilköğretim çağlarında
kendilerine rol model edindikleri kişilerin öğretmenleri ya da aileleri olduğu yapılan
çalışmalar sonucu belirlenmiştir. Bu kapsamda ailelerin ve öğretmenlerin kendi tutum ve
davranışlarına çocuklara örnek olduklarından dolayı dikkat etmeleri gerekmektedir
(Akbaba ve Samancı, 2004:1431).
25
Öğrencilerin öğrenim hayatları boyunca en etkili bir şekild gelişimlerinin
sağlanması açısından en iyi şekilde planlama yapılması ve bu konu hakkında öğretmenler
tarafından ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konunun sağlanmasında en
önemli yöntem öğretmen ile aile arasında birebir iletişimin kurulması ile
sağlanabilmektedir. Okul öncesi eğitim vermekle yükümlü olan öğretmenler her çocuğun
gelişimini en üst seviyeye taşımak için birbirinden farklı metotlar uygulaması ve bu
metotları da aileleri ile paylaşmaları gerekmektedir. Bu paylaşılan bilgiler öğrencinin
kendi benliğini oluşturuncaya kadar etkili bir biçimde sürdürülmesi de öğretmen
tarafından takip edilmelidir. Öğretmenler çocukların gelişimleri için planladıkları eğitim
ve öğretim planlamalarını aileler ile eksiksiz olarak paylaşmaları en iyi yol olacaktır
(Decker ve Decker, 2005:359; Jackman, 2005:18; Essa, 2003:67).
Okul öncesi eğitimden sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile
kurdukları iletişim içerisinde daha çok ortak amaç doğrultusunda yapılması gereken
işlemlerin paylaşılmasıdır. Tamamen öğrencilerin gelişimi amacı ile gerçekleştirilen bu
iletişim ile çocukların ne kadar önemli oldukları her iki taraf tarafından da belirtilmelidir.
Öğretmenlerin aileler ile kuracakları iletişimler de aileler akıllarına takılan bütün her şeyi
çocuklarının öğretmenleri ile paylaşmalı ve bunun için çözüm üretilmesini istemelidir.
Öğretmenler de bu istekler karşısından ellerinden gelenin fazlasını ortaya koymalı fakat
bu durumu ailelere de belirterek ortak hareket edilmesini sağlamalıdırlar. Öğretmenler
ayrıca aileleri aşağıda belirtilen hususlar da teşvik etmelidirler;

Ailelere çocuğun okulda daha iyi olması için duyduğu isteği ifade etmeli,

Okul ve sınıf programlarına ailelerin ilgilerini arttırmak için aileleri teşvik etmeli,

Çocukların eğitimleri ve öğrenmeleri için yardımcı olacak yolları önermeli,

Okul programlarını anlatmalı,

Okul projeleri ve toplantıları hakkında bilgi vermeli,

Disiplin hakkındaki düşüncelerini ifade etmelidir (Kostelnik ve diğ, 2004:212;
Aksoy:2001: 361; Morrison, 2002:370).
Okul öncesi eğitim kurumları içerisinde öğrencilerin gelişimlerinin tüm
aşamalarından sorumlu olan öğretmenlerin öğrencilerin aileleri ile kurdukları iletişim
26
sayesinde güven ortamı yakalanabilecek ve çocukların gelişimine en önemli katkının
sağlanması karşılıklı görüşlerin bildirilmesi doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Bu
anlatılan tüm gelişimin doğru bir şekilde planlanabilmesi okula eğitim almaya gelen her
çocuğa gelecek nesillerde ülkenin çeşitli alanlarında hizmet verecek büyük kişilermiş gibi
davranma konusunda kendisini eğitmiş öğretmenlerden geçmektedir. Öğretmenlerin bu
bilinç üzerine aileler ile kuracakları tüm iletişimleri kendilerinde saklı tutmaları ve farklı
aileler ile paylaşmamaları karşılıklı oluşacak olan güvenin daha da katlanmasına sebep
olacaktır (Aksoy, 2001:361).
2.5.3. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Rolü Ve Aile Okul İletişimi
İnsanlığın doğası gereği her türlü faaliyetlerini gerçekleştirmek adına sürekli
olarak diğer insanlar ile iletişim kurmaları ve bu iletişim neticesinde yaşamlarını
planlamaları gerekliliği mevcuttur. İnsanlar hayatları boyunca sahip oldukları görüşlerin
birçoğunu etraflarından duydukları gibi benimsemektedirler. Bu etraflarından edindikleri
bilgiler çerçevesinde görüşlere sahip olan insanların büyük çoğunluk ile görüşlerini örnek
aldıkları kişiler aileleri olmaktadır. İnsanların küçük yaşlarda belli bir görüşe sahip
olmalarındaki en büyük pay ailelerdedir (Özyürek ve Tezel Şahin, 2005:20).
Farklı kaynaklardan yapılan literatür incelemeleri kapsamında ulaşılan
‘‘Gordon’’ tarafından 1993 yılında yapılmış bir çalışma ışığında, ‘‘anne ve babaların yani
çocukların ebeveynlerinin çocuk üzerinde yarattıkları etki alanları oldukça fazla
genişliktedir. Bir bakıma anne babalar 0-6 yaş döneminde hem çocuklarının tüm
gereksinimlerinin yerine getirilmesinde en yakın olan kişiler olmakta ve ayrıca ilk eğitim
veren öğretmenleri olarak benimsenmelerine olanak sağlamaktadır. Kişilik gelişiminin
temellerinin 0-6 yaş döneminde atıldığı göz önüne alındığında, eğitsel kimliklerin
belirlenmesinde anne baba rolünün önemi daha da iyi anlaşılmış olacaktır’’ (Akt: Çelenk,
2003:33).
Çocukların küçük yaşlarda gelişim sağladıkları ve kendileri açısından önemli
olan sosyal ortamın yaratılması hususları oldukça önemli bir kavram olarak karşımıza
çıkmaktadır. Küçük yaştaki çocukların yukarıda belirtilen sosyal ortam kavramının
27
gelişmesini sağlayabilmek için en önemli etkenler çocukların aileleri ve eğitim gördükleri
öğretmenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul öncesi eğitim almakla yükümlü olan her
çocuğun eğitimi ilk öncelikle aile ortamın da ayni evde başlamalıdır.
Çocuklar hayatlarına ilk başladıkları günden itibaren ailelerin sahip olduğu tüm
tutum ve davranışları kopyalayarak kendilerine benlik kazandırmaya çalışmaktadırlar. Bu
tutum ve davranışlar aileler tarafından ne kadar önemli olduğu bilinci sağlanmalıdır. Okul
öncesi dönemde, büyüme ve gelişmenin her aşamasında çocuğu korumak, yetiştirmek,
çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam koşullarını iyileştirmek, gelişmesi için olanaklar
sağlamak, ailenin olduğu kadar, yakın çevresinin, eğitim kurumlarının ve üyesi olduğu
toplumun da görevleri olduğu unutulmamalıdır (Ural ve Efe, 2006:342; Ömeroğlu ve
Yaşar, 2005).
Tüm çocuklara bütün aileler tarafından kesinlikle en önemli yerde tutulmakta ve
oldukça fazla önem verilmektedirler. Ülkemizde genel anlamda geleneksel bakış açısı ile
incelemelerde bulunulduğunda her annenin evladı oldukça değerli ve en önemli noktada
tutuldukları sonucuna ulaşmamız gayet mümkündür. Fakat bu kadar önem verilen
çocukların gelişim planlamaları yapılırken eğitim açısından düşük seviye de kalan bazı
ailelerin çocukların gelişimlerini farkında olmadan olumsuz etkileyebilme durumlarının
da oluşabilmesinden bahsetmek gerekmektedir. Bilinçsiz olan ailelerin öğretmenler
tarafından
yönlendirilmesi
ve
çocukların
gelişimlerine
katkı
sağlamalarının
gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir (Gökçe, 1991:208).
Çocukların gelişimlerini desteklemek ve her türlü fedakarlıklarda bulunulması
ailelerin en önemli görevlerinin başında gelmektedir. Çocukların gelişimlerinin en etkin
bir şekilde planlandığı yıllar olan okul öncesi eğitim dönemlerinde ailelere düşen görevler
kat ve kat artmaktadır. Ailelerin üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde planlayabilmek
ve bu dönemi en iyi şekilde geçirmelerinin sağlanması amacı ile çocuklarının eğitim
gördükleri okul birimlerinin yöneticileri ve öğretmenleri ile iletişim kurabilmeleri
yolundan geçmektedir (Hamamcı, 2005:29).
28
Okuldaki çocuklarının öğretmenleri ile aileler arasında kurulan iletişim
neticesinde çocuklara özel oldukları düşüncesi aşılanmalı ve ailelerin her türlü
fedakarlıkları onlar için yaptıkları düşüncesi belirtilmelidir. Ayrıca ailelerin bu şekilde ir
iletişim yoluna gitmeleri kendi çocukları ile kurdukları iletişiminde güçlenmesine sebep
olarak daha güçlü bir aile yapısının oluşmasına da sebep olmaktadır (Seçkin ve Koç,
1997:6).
2.5.4. Okul Aile İletişimi Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi
Gerekenler
İnsanların sosyal çevresini oluşturan diğer insanlar ile kurmak istedikleri
ilişkileri güçlendirmek adına iletişim becerilerini yükseltmeleri gerekmektedir. Ayrıca
insanların tamamının gelişebilmesi sosyal olması ile doğrudan alakalıdır (Salisch ve
Saarni, 2001:289).
Ailelerin çocukları ile kurmak istedikleri iletişimler ailenin çalışmak zorunda
olduğu işinden kaynaklı yaşadığı problemler ile doğrudan alakalıdır. Bu şekilde yorgun
olan aileler çocuklarına çok fazla vakit ayıramamakta ve çocukların gelişimlerini takip
edememektedirler. Bu sayede çocuklar kendilerine yakın hissettikleri farklı kişileri
kendilerine örnek almakta ve aileler ile iletişim kurulması durumu zorlaşmaktadır (Fraser
ve Gestwicki, 2002:75).
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı okuldaki öğretmenler ile aileler arasında
iletişimin kurulmasıın neden bu kada önemli olduğuna ilişkin birtakım hususlar maddeler
halinde belirtilmiştir;
•
Okul aile ilişkilerinin canlı tutulması ve olumlu yönde geliştirilmesinin herkesten
çok her iki tarafın da ortak ilgi alanına yani; çocuklara yarar sağlayacağı
unutulmamalıdır (Cömert ve Güleç, 2004:143),
•
Karşılıklı iletişim kurulması sağlanarak, aileler ve öğretmenler karşılıklı olarak
birbirlerinin bakış açılarını kavramaya çalışmalıdırlar (Carlissle ve diğ,
2005:159),
29
•
Aileler ile öğretmenler arasında etkili bir iletişim kurulması çalışmaları bazı
engelleri yok etmede, öğretmenlerin ilgisi ve saygısı oldukça önemlidir.
Öğretmenler ailelere saygı duydukları gibi ailelerin değerlerindeki çeşitliliğe ve
kültürel farklılıklara da aynı oranda saygı duymalıdırlar. Çocuklardaki farklılıklar
kabul edildikçe, ailelerdeki farklılıkları anlamak da bir o kadar kolaylaşacaktır.
Ailelerin kültürlerini, değerlerini ve duygularını öğrenmeye ve onları dinlemeye
daha fazla zaman ayırılmalıdır. Yanlış anlaşılmalar ve karşıtlıklar konusunda
oldukça fazla dikkatli olunmalıdır,
•
Her şeyi kabul etmek gerçek dışı olarak kabul edilmektedir. Fakat iletişim ve
günlük görüşme ile aileler ve öğretmenler birlikte çalışarak, güçlerini
birleştirebilirler (Ömeroğlu ve diğ., 2003:122),
•
Aile, okulda çocuğun güven içinde olduğundan emin olmalıdır,
•
Aile, öğretmenin çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olacağını bilmelidir,
•
Aile, çocuğunun öğretmene olan yakınlığını her zaman rahat karşılayamayabilir.
Öğretmenin bu durumlara karşı tedbirli olması gerekmektedir,
•
Aile, okuldaki disiplin tutumu ve program hakkında bilgi sahibi olmalıdır,
•
Okul, aile problemlerinin çözümlenmesinde yardım edebilecek şartlara sahip
olmalıdır,
•
Öğretmen, anne babanın çocuk için çok önemli kişiler olduğunu bilmelidir
(Cömert ve Güleç, 2004:135),
•
Nitelikli bir okul, ailenin her isteğine teslim olmamalıdır fakat çocuğun
yaşamındaki en önemli olgu olan aileyi anlamalı, saygı duymalı ve iyi bir iletişim
kurmak için çaba sarf etmelidir (Aksoy ve Turla, 2001:378),
•
Ailelerin çalışma saatleri dikkate alınarak, yapılan toplantı ve etkinliklerin
zamanları okul yönetimi tarafından en etkin bir biçimde tercih edilmelidir,
•
Okuma yazma bilmeyen ailelere karşı duyarlı davranılmalı, bu ailelerle sözlü
iletişim kurulması yoluna gidilmelidir (Carlissle ve diğ, 2005:159).
2.5.5. Okul Aile İş Birliği
Tüm Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de sanayi kavramının gelişim
göstermesi paralelinde aile yapıları küçülerek sadece anne, baba ve çocuklardan oluşan
30
çekirdek yapıya dönüşmüşlerdir. Bu kapsam çerçevesinde küçülen aile yapıları
neticesinde çocuklara verilen eğitim iki aşamada verilmektedir. Aile çocukların
gelişimlerini sağlama konusunda bu aşamalardan informal olanı üstlenmekte, okul ise
formal aşamayı üstlenmektedir. Toplumsal amaçlara ulaşmada bu iki eğitim sürecinin
birbiri ile bütünleşmesi ve tutarlılık göstermesi büyük önem taşımaktadır (Kaya,
2002:32).
Eğitimciler yani öğrencilerin gelişmesini sağlayan öğretmen ve yöneticiler,
öğrencinin okul içerisindeki başarısını arttırarak geleceğe taşınması konusunda ve toplum
dahilinde iyi bir vatandaş olmasını sağlayacak yolların geliştirilmesini sağlayacak
amaçlar içerisinde bulunması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen bütün amaçlara ulaşmak
adına yapılması gereken en önemli nokta aileler ile okul arasında güçlü bir iletişim
bağının kurulmasının sağlanmasıdır. Farklı kaynaklarda daha önceden yapılan
araştırmalar kapsamında ulaşılan bilgilere göre okul ile aileler arasında çocuklar
açısından kurulacak olan iletişim faaliyetleri ile çocukların tutum ve davranışlarına ileriye
dönük olumlu katkıların sağlanması amaçlanmaktadır. Bu yöntem ile çocukların
gelişimine önemli katkıların sağlandığı gerçeği de unutulmamalıdır. Eğitim sisteminde
öğrencilerinin yetiştirilmesi onların ihtiyaçlarının doğru belirlenmesi ancak amacına
uygun
yapılan
okul
ile
ailelerin
iletişim
kabiliyetlerinin
geliştirilmesi
ile
sağlanabilmektedir (Arslan ve Nural, 2004:99-108, Akbaba ve Samancı, 2004:1432).
Okul öncesi eğitim kurumlarının üzerlerine düşen görevleri layıkı ile yerine
getirebilmesi için bütün etken yöntemlerin bir arada ve eksiksiz olarak kullanılmasına
bağlıdır. Bu bahsedilen yöntemlerin en önemlisi okul ile aileler arasında kurulacak olana
iletişim faaliyetleridir. Okul öncesi eğitim veren kurumlar çocukların gelişimleri
açısından ne kadar etkin bir metot hazırlayıp uygulamaya koysalar dahi çocukların aileleri
ile iletişim kurulamadığı takdirde bu planlama başarısız olacaktır. Çünkü yalnızca okulda
verilen eğitim hiçbir zaman yeterli değildir. Okulda başlatılan eğitim planlamasının aynen
aile ortamında yani evde de devamlı hale dönüştürülmesi gerekmektedir (Sucuka ve diğ.,
1997:307, Fetihi, 1998:5; Aral ve diğ., 2000:168).
Aile ortamı içerisinde küçük yaştaki çocukların ailelerinden öğrenmiş oldukları
bilgilerin tamamı çocukların gelişimlerini doğrudan etkilemektedir. Bu kapsamda çocuğa
31
verilebilecek en iyi eğitim ortamının oluşturulması için aileler ile okul yöneticileri ve
öğretmenlerin bir arada ortaklaşa çalışma yürütmeleri gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu
sebeplerden dolayı bu konu üzerinde oldukça fazla sayıda çalışma gerçekleştirilmeye
başlanmıştır. Birçok çalışmadan edinilen bilgiler doğrultusunda iletişim faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesinde en etkili olan yöntemin okul dışında çocukların gelişiminden
tamamen ailelerin sorumlu olduğu, okul içerisinde ise öğretmenlerin görüşü
benimsenmiştir. Ancak bu yöntem uygulanırken ortak bir yöntemin uygulanması
açısından iletişimin en iyi derecelerde tutulması ile sağlanacaktır (Yıldıran, 1983:82).
Günümüz Dünya’sın da aileler ile okul arasında iletişimin sağlanması gerekliliği
oldukça fazla derecede önemsenmeye başlamıştır. Çocukların gelecek nesillere faydalı
birer birey olarak yetişmeleri açısından yalnızca okulların etkinlikleri azalmış bu
etkinlikler aileler ile paylaşılmaya başlanmıştır. Bu bahsedilen önem yalnızca ilköğretim
veya sonrası için değil okul öncesi eğitim açısından da önem kazanmıştır. Bütün çocuklar
öğretmenler tarafından değerlendirilirken aileler ile bir bütün oldukları unutulmadan
gerçekleştirilmelidir. Öğretmenler, yöneticiler ve aileler arasında kurulması gereken
iletişimin en önemli sebeplerinden bir diğeri ise çocukların yaşam alanlarının yalnızca
okul ve evden oluşmasından kaynaklıdır (Akbaba ve Samancı, 2004:1432; Kaya,
2002:32; Eliason ve Jenkins, 2003:58).
Küçük yaştaki çocukların büyük bir çoğunluğu yaşamlarındaki bütün zamanları
genellikle ailelerinin yanında geçirmektedirler. Bu sebepten dolayı ailelerin karakterlerini
çocuklar direk olarak benimsemektedirler. Bu sebeplerin tamamından dolayı okul ile
ailelerin iletişim kurmaları önem taşımaktadır (Karakaş, 2002:39).
Çocukların gelişimlerini desteklemek ve çocuklara gelecek açısından bir yön
belirlemek adına kurulan ve planlanan okul öncesi eğitimler yalnızca okul tarafından
sağlanır ise yeterli olmamaktadır. Okul ile beraber aynı özende ve önemde ailelerinde
katkısı sağlanmalıdır. Bu şekilde çocuklar üzerinde kalıcı ve etkin bir etkinin yaratılması
sağlanabilecektir. Okul öncesi eğitimden sorumlu olan her öğretmen çocukların ailelerini
birer öğretmenmiş gibi düşünerek etkinliğin her aşamasına dahil etmesi gerekmektedir.
Bu sayede kurulan iletişim ile çocukların kazanılması daha da kolaylaşacaktır (Ömeroğlu
ve Yaşar, 2005, Brewer, 2001:204).
32
2.5.5.1. Okul Aile İşbirliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Okul ile aileler arasında kurulan iletişimin etkili olabilmesi açısından öncelikle
dikkat edilmesi gereken nokta olarak öğretmenler ve aileler arasında çocuklar için
belirlenen amaçlar doğrultusunda hareket edilmesinin sağlanması ile beraber bu duruma
karşılıklı olarak inanç beslemek olmalıdır (Aral ve diğ., 2002:170).
Okul öncesi verilen eğitimin çocukların yararına olabilmesi açısından çocukların
aileleri ile kurulacak olan iletişim diyaloğuna önem verilerek etkin bir biçimde
devamlılığı sağlanmalıdır. Okul öncesi eğitim çağında olan her öğrenci yaşı itibari ile
ailelerine bağımlı olduklarından dolayı bu planlamada ailelerin dışarıda bırakılması
çocukların gelişimine olumlu olmaktan ziyade olumsuz etkiler yaratabilecektir
(Fetihi,1998:7).
Bu planlamalar yapılırken ailenin okula katılması sağlanırken ailelerin çocukları
dışında sağlayacakları farklı bir çıkar düşünerek hareket etmeleri konusunda dikkatli
olunmalı ve bu şekilde bir planlama yoluna kesinlikle gidilmemelidir. Aile, öğretmenin
belirlediği yola uyarak hareket etmeli ve bu süreçte kesinlikle öğretmenin işine
karışmamalı ve kısıtlamamalıdır (Zembat ve Unutkan, 2001:43-44).
Aileler ve öğretmenler arasındaki değer, tutum ve beklenti farklılıklarının
farkına varılmazsa, bu durum ailenin okul öncesi eğitimden sorumlu öğretmenler ile
işbirliği içinde çalışmasını engelleme noktasına getirebilir. Bazı süreçlerde aile veya
öğretmen başa çıkma mekanizması olarak iş birliği gerçekleştirme süreçlerinde uzak
durulabilir (Haseloff, 1990:52, Laloumi Vidali, 1997:19).
Okul ile ailelerin iletişim kurmaları ile beraber gelişen süreçler içerisinde ele
alınması gereken en temel konulardan bir diğeri de eğitim faaliyetlerinin sürekli hale
dönüştürülmesinin
sağlanmasını
gerçekleştirmektir.
Okul
içerisinde
çocukların
gelişimlerini sağlanması adına verilen eğitimlerin tamamına aile ile çocuğun bir arada
yaşadığı ev ortamı içerisinde de devam edilmesi gerekmektedir. Küçük yaştaki çocukların
ilk öncelikli öğrenme ortamları evleridir. Okul öncesi eğitim kurumları evde öğrenilen
33
her türlü olgunun pekiştirilmesini sağlayan bir kurum olarak düşünülmelidir. Ailelerin
okuldaki sorumlu yöneticiler ve öğretmenler ile kuracakları diyaloglar ile çocuğun
gelişimi açısından olumlu yönde etkilerin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu bahsedilen
tüm süreçlerin en etkin bir şekilde yürümesi için öncelikli olarak okuldaki sorumlu
öğretmenlerin aile yapısını anlamaları ve çözümlemeleri gerekmektedir (Sevinç ve
Evirgen, 2003:100; Ömeroğlu ve Yaşar, 2005).
Okul ve aile öyle bir işbirliği içinde olmalıdır ki; çocuk bu işbirliğinin yarattığı
ortamda, dengeli, sosyal, uyumlu ve mutlu bir birey olarak yetişebilsin. Bunu sağlamak
içinse, öncelikle aile okulu, okul aileyi tanımalı ve belli ilkelerde görüş birliği ve
yardımlaşma içinde olmalıdır ( Oğuzkan ve Oral, 1997:105).
Çocukların öğrenme becerilerini ve gelişmeleri açısından gerekli olan tüm
planlamaların sağlanması işlemi okul ile aileler arasında kurulacak güçlü bağlar ile
sağlanabilecektir. Bu süreçlerin ilerlemesinde okul öncesi eğitimin çocukların iyi bir
geleceğe sahip olmaları konusunda çok hassas ve gerekli olduğu bilincinin aileler de
oluşması gerekmektedir (Eliasan ve Jenkins, 2003:57-59).
Aile ile okul iletişiminin güçlü olması ile çocuğa ve aileye verilmesi planlanan
rehberlik hizmetinin de etkili olmasını sağlayacaktır. Bu okul ile aile arasında kurulan
iletişimin önemlilik seviyesi karşılıklı duyulacak olan güven duygusunun gelişimi ile
doğrudan alakalıdır. Öğretmenin, aile ile iletişim kurarak planlama gerçekleştirmesindeki
güven verici ortamın oluşması çabaları içerisine girilmelidir (Cömert ve Güleç, 2004:143,
Morrison, 2002:369; Eliason ve Jenkins, 2003:57-59).
2.5.5.2. Okul Aile İşbirliğinin Yararları
Ailenin ve okulun bir arada çalışması, fikir ve bilgi alışverişini sağlama
konusunu beraberinde getirmektedir. Bu konunun haricinde okulda verilmesi planlanan
eğitim sürecinin ev ortamı içerisinde de desteklenmesi ve pekiştirilmesi faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi ile çocuklara verilen eğitimin kalıcı bir özellik kazanması
sağlanmalıdır (Koç,1996:47).
34
Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arsındaki işbirliğinin yöneticiler,
öğretmenler, aileler, çocuklar açısından oluşan faydaları oldukça fazla seviyelerdedir.
Çocuğun gelişimi konusunda çocuğun kendisine katılan faydaların haricinde birçok
açıdan kişiye fayda sağlanmaktadır (Bulut, 2000:5).
Okul öncesi eğitimin çocuklara verilmesi amacı ile kurulan birimlerin, aileler
ile sağladığı iletişim sayesinde kurdukları iş birliği neticesinde çocukların okul ve
hayattaki başarı oranları yükselmektedir. İyi ve dikkatli planlanmış işbirliği çocukların
hem ilerideki akademik hem de sosyal başarılarının arttırılmasını doğrudan
desteklemektedir. Aynı zamanda çocuğun evde anne babasıyla yapmış olduğu etkinlikler
çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimini ve başarısını arttırmaktadır. Okul ile iş birliği
sağlandığında çocuklar sadece evde değil okulda da daha iyisini yapma gayreti
gösterirler. Çocukların akademik ve sosyal başarısı için okul, aile ve toplumla işbirliğinin
faydaları son zamanlarda yapılan literatürler kapsamında belirtilmiştir. İş birliği dikkatli
bir şekilde planlandığında, amaçlanan sonuçlara ulaşılabilmesi kolaylaşmaktadır (Davıes,
2000:19-20).
Çağdaş ve ekonomik toplumun oluşturulması hususlarının sağlanması açısından;
duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen, araştırmacı, meraklı, girişimci, kendi
kendine karar verebilen, kendi haklarına ve başkalarının haklarına saygılı, yeteneklerini
kullanma becerisine sahip ve öz denetim geliştirebilen çocuklar yetiştirebilmek ancak
okul ve ailenin iş birliği ile mümkün olacaktır (Ömeroğlu ve Yaşar, 2005). Okul ile
ailenin karşılıklı kuracakları iletişim sayesinde sağlanacak olan iş birliklerinin çocukların
gelişimleri açısından sağlamış olduğu bazı faydalar aşağıda maddeler şeklinde
sıralanmıştır;

Çocukların, mutlu ve başarılı bir kişi olarak yaşama kazandırılmaları,

Okul ile ev arasında, çocuklara gösterilebilecek farklı eğitim tutumlarının ortadan
kalkmasının sağlanması,

Evin devamı olan güvenli bir ortamda daha iyi bir öğrenme fırsatı yaratılabilmesi
(Cömert ve Güleç, 2004:135),
35

Çocukların aileleri ve öğretmenlerini iş birliği içinde gördüklerinde, okulun
aileleri tarafından değerli olarak görüldüğü mesajını almalarıdır (Carlisle ve diğ.,
2005:161).
2.5.6. Ailelerin Okula Katılımında Yöneticilerin Süreçteki Yönetimi
Okul öncesi ve ilköğretimde görev yapan öğretmenler, çocuklarla uzun süre
etkileşim halindedirler. Bu durumdan dolayı çocukları etkilemede anne babadan sonra
ikinci derecede önemli rol oynarlar. Öğretmen, çocuklarda önceden bulunan bütün
bilgileri, beceri ve düşünme biçimlerini birleştirerek yeni farklı şeylerin bulunmasında
onlara deneyimler kazandırmak için probleme yaklaşımlarındaki çeşitliliklerden
yararlanır. Öğretmenin sergilediği davranışlar çocukları toplumsal, duygusal ve zihinsel
olarak gelişimlerini her yönden etkiler. Bu nedenle öğretmen çevresinde bulunan her şeyi
görmeli ve bu durumları öğrenme haline getirmeyi, öğrencilere rehberlik etmekle
sorumludur (Aydoğan ve ark. 2014).
Problem çözme yaklaşımlı eğitim etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için
öğretmenlerin bazı yeterlikler edinmesi ve bazı özelliklere sahip olması gerektiği
belirtilmektedir. Aydoğan’ın 2012 yılında yayımlamış olduğu bir çalışma da geçen
Hennessy ve McCormick tarafından (1994) gerçekleştirilen bir araştırma verilerine göre,
problem çözme sürecini daha etkin hale getirmek ve birçok alanda kullanılmak üzere
deneyimlerin transfer edilebilmesi için öğretmenlerin sahip olması gereken özelliklerini
şöyle sıralamaktadır (Aydoğan vd., 2012);
 Öğretmenler, problem çözme sürecinin bileşenlerini ve birbirleriyle nasıl
etkileştiklerini modellemeli ve tam olarak anlamalıdır,
 Öğretmenler, öğrencilerin problem çözme basamaklarını uygulayabilecekleri
etkinlikleri yapılandırmalı ve sunmalıdır,
 Verilen problemlerde, bilgiyi kullanma yolu önemlidir. Öğretmenler, genel
olarak, öğrencilerin karşılaşabilecekleri güçlükleri ve problem çözme sürecini
etkin olarak etkileyen etmenlerin farkında olmalıdırlar,
36
 Öğrencilerin kendi düşüncelerini planlamaları için biliş üstü stratejilerin
geliştirilmesi gerekmektedir.
Öğretmenlerin, çocuklara problem çözme deneyimi sunarak çocukların
gelecekte iyi problem çözücüler olarak yetişmelerindeki rolü, problem çözme süreciyle
ilgili bilgi ve beceri düzeyi, anlayış, inanç ve tavırları önemlidir. Bu açıdan öğretmenin
bazı açıdan düşüncelere sahip olması beklenir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Aydoğan
vd., 2012);

Her çocuğun farklı problemleri bulunacağı gerçeğini anlamak ve kabul etmek,

Çocuklara özgü problemlerin okul çevresinde olacağına inanmak,

Bu problemlerin çocuklar açısından önem taşıdığına inanmak,

Problem çözmede, çocuklara rehberlik etmenin önemini kavramak,

Çocukların problem çözme becerilerini geliştirmede değişik yaşantıların ve
keşiflerin önemine inanmak,

Problem çözme için yaratılan fırsatlar ile akademik ilerleme arasındaki ilişkiyi
bilmek,

Problem çözme sayesinde değerli öğrenmelerin gerçekleştiğine inanmak,

Çocuklara yeni problemler sunmadan önce, onların duygusal ve bilişsel gelişme,
tutarlılık, güven duygusu, deneyimler ve bağımsızlık yönlerinden hangi gelişim
basamağında olduklarını bilmenin önemini kavramak,

Her alanda olduğu gibi problem çözme konusunda da çocuklar arasında bireysel
farklılıklar olduğunu bilmek,

Çocukların başarı ve başarısızlık deneyimlerini yaşamalarının önemini kavramak,

Çocuklarda, problem çözmenin temelindeki sorumlu özgürlük fikrinin
gelişmesinin önemini bilmek,

Çoğu zaman yetişkinler için problem niteliğinde olmayan durumların, çocuklar
açısından gerçek ve önemli birer problem olabileceğini düşünmek,

Çocuklar için problem çözme ile çocukların problem çözmesi arasındaki ayrımı
kavramak,

Problem çözme konusunda, çocukların kendine güven ve bağımsızlık duygularını
teşvik etmenin önemine inanmak,
37

Anne babalarla iletişim halinde çalışmanın, çocukların yaratıcılığını ve problem
çözme konusundaki başarılarını artırdığı gerçeğine inanmak,

Sürekli olarak problem çözme sürecine ait anlayış, tavır ve inançlarını
geliştirmenin gerekliliğine inanmak.
2.6. Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı
Aile katılımı ifadesinin tanımlanması işlemi farklı kaynakların belirtmiş olduğu
tüm ifadeler derlenerek belirtilmiştir. Bu kapsamda aile katılımı; ‘‘ailelerin kendilerini,
çocuklarını ve erken çocukluk programını sağlayacak doğrultuda becerilerini ortaya
koyma süreci, anne babaların çocuklarının gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunmaları
için organize edilmiş etkinlikler bütünü ve okul ve aile arasındaki güçlü bir ortaklık için
gereken karşılıklı anlayış’’ şeklinde ifade edilmesi uygun bulunmuştur (Tezel Şahin ve
Ünver, 2005:23; Kuzu, 2006:4).
Okul öncesi dönemde çocuklarımızın eğitim hedeflerini saptarken çocuğu tek
başına düşünmek mümkün değildir. Tüm çocukları aileleri ile bir bütün olarak
değerlendirmek gerekmektedir. Eğitimci olarak başarılı bir okul öncesi eğitimi
amaçlanıyor ise içine anne babayı da alan aile eğitimini kapsayan, önem veren hedeflerin
oluşturulması işlemleri sağlanmalıdır (Cömert ve Güleç, 2004:131).
Çocukların ilk eğitim almaları gereken kişilerin kendi aileleri olduğu
görüşünden yola çıkılarak, aileleri destekleyici, onları çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında
bilinçlendirici aile eğitim çalışmalarının planlanması ve uygulanması gerekliliği ortaya
çıkmaktadır. Aileler çocukların ilk öğretmenleridir. Aileler çocukların sağlıklı ve başarılı
yetişkinler olmalarını sağlamak için uygun çevre koşullarını sağlar ve çocuklarıyla
etkileşimde bulunurlar. Okul öncesi eğitim programlarının temel amacı ailelerin bu
rolünü desteklemek ve güçlendirmek için çocukların eğitimlerine katılmalarını
sağlamaktır. Aileler çocuklarının davranışlarında, değerlerinde, öğrenmelerinde, kavram
kazanmalarında, duygularında ve fikirlerinde etkileri uzun süren bir role sahiptirler
(Editions, 2004:71, Eliason ve Jenkins, 2003:58).
38
Okul öncesi eğitimde aile katılımı çocukların gelişimi açısından en temel
husustur. Çocuklarının eğitiminde aktif rol almayan aileler, çocuklarının geleceğini
tehlikeye atmaktadırlar (Seligman, 2000:33).
Bir okul öncesi eğitim kurumunda aileyi eğitime katmanın en önemli amacı,
çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde ailenin desteklenmesidir. Diğer amaçları
ise çocuğun ailedeki öğrenme ortamına ve tüm gelişmelerine katkıda bulunmak, çocukta
görülen olumlu değişikliklerin devamlı olmasını sağlamak, ailenin çocuğun eğitimindeki
rolünü fark etmesine yardımcı olmak, ailenin ev ortamında öğrenebileceği deneyimler
hakkında bilgi vermek ve problemlerin çözümlerinde rehberlik etmektir (Koç, 1996:4647).
Okul öncesi eğitimde aile katılımının varmak istediği nokta, eğitimde
devamlılığı ve bütünlüğü sağlamaktır. Okulda verilen eğitimin evde, evde verilen
eğitimin okulda desteklenmesi, devamlılığın söz konusu olması ve bu sayede hem okulda
hem de evde çocuğun istendik davranışa güvenli ve kontrollü bir biçimde ulaşması ana
amaçtır. Aileleri bilinçlendirerek ailenin okul öncesi eğitime destek olabilmesini
sağlamak, çocukların en iyi şekilde büyüme ve gelişmelerine yardımcı olmak ve daha
sonraki dönemlerde okul başarısını olumsuz yönde etkileyebilecek etkenleri azaltmak,
aile yaşamını güçlendirmek yoluyla, çocuğun gelişimine katkıda bulunmak aile
katılımının önemli amaçları arasında sayılabilmektedir (Gürşimşek, 2003:126). Aile
katılımı faaliyetlerini destekleyen diğer amaçlar aşağıda belirtildiği gibi maddeler halinde
sıralanmıştır; Çocuğun ailedeki öğrenme ortamına katkıda bulunmak
•
Çocuğun tüm gelişimine katkıda bulunmak,
•
Çocuğun
ve
ailenin
gereksinimlerinin
kurumdaki
program
tarafından
sağlandığına emin olmak,
•
Çocukta görülen olumlu değişikliklerin devamlı olmasını sağlamak,
•
Ailenin kendi çocuğunun yaşamında ne kadar önemli rolü olduğunu pekiştirmek,
•
Problemleri önlemek ve alternatif disiplin yöntemleri sunmak,
•
Ailelere ev ortamında öğrenebilecekleri deneyimler hakkında bilgi vermek
(Ömeroğlu ve diğ., 2003:119),
39
•
Anne babalara eğitim vererek ailelerin okul öncesi eğitime destek olmasını
sağlayabilmek,
•
Öğretimi daha etkili hale getirmek,
•
Aile içinde ve okul yapısında değişiklikler yapmak,
•
Çocuğun tüm gelişimleriyle ilgili aileleri bilinçlendirmek ve desteklemek,
•
Çocuğun evdeki öğrenme ortamlarını zenginleştirmek,
•
Problemler ve çözüm önerileri hakkında aileleri bilinçlendirmek ve alternatif
disiplin yöntemleri sunmak,
•
Doğru anne baba tutumları kazandırırken, hatalı davranışları değiştirmek,
çocukların hatalı davranışlarını nasıl değiştireceklerini öğretmek ve bunların
davranışa dönüşmesini sağlamak,
•
Ailelere ev ortamında çocuklara kazandırabilecekleri deneyimler hakkında bilgi
vermek,
•
Ailelerin çocuklarını daha iyi tanımalarına yardımcı olmaktır (Aksoy ve Turla,
1999).
2.6.1. Aile Katılımı Gerçekleştirilirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Okul öncesi eğitim programları ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, aileler
tarafından desteklenmediği sürece etkili olmamaktadır. Okul öncesi eğitim kurumlarında
çocuklarda kalıcı davranış değişikliklerinin gerçekleşebilmesi, programda planlanan
öğrenme yaşantılarının ailede sürdürebilmesi ile mümkün olacaktır (Tezel Şahin ve
Ünver, 2005:23).
Okul yöneticileri ve öğretmenler, çocukların eğitiminin yalnızca okuldaki
bölümü ile ilgilenmekle yetinmemeli, aileleri okulun ve eğitim sürecinin bir parçası
olarak görmelidirler. Bu bakış açısı ile aileler yılda birkaç kez çocuklarının başarı
durumlarını öğrenmek üzere veya herhangi bir sorun olduğunda okula gelen bireyler
olarak değil, ‘‘aynı amacı gerçekleştirmeye çalışan ortaklar’’ olarak değerlendirilmeli,
öğretmenler, aile katılımı ile ilgili beklentilerini ailelerle açık bir şekilde paylaşmalıdırlar
(Ömeroğlu ve Yaşar, 2005, Carlisle ve diğ., 2005:160).
40
Okul ve aileler karşılıklı olarak zorlukları en aza indirmek için hem evde hem de
okulda çocuk yetiştirme uygulamaları hakkında bilgi alışverişinde bulunmalıdırlar.
Çocuklar ana okulundaki programa başlar başlamaz anne baba ile bilgiler paylaşırlarsa,
aile katılımı sayesinde okulda sağlanan uygun eğitim ortamının evde de sönmeye
uğramadan devamı sağlanmış olur. Uzun vade de bakıldığında çocuk eğitiminin
sorumluluğunu daha yoğun olarak anne baba taşımaktadır. Onların daha okul öncesi
dönemden başlayarak eğitim programına aktif olarak katılımı, çocuğun çeşitli
öğrenmeleri üzerinde de çok olumlu ve kalıcı etkiler yaratmaktadır (Kuşin, 1991:74).
Anne babalarla en çok ve doğrudan iletişime geçen kişiler olarak, aile katılımının
başlaması, sürekli hale gelmesi ve başarıya ulaşmasında, öğretmen tutumları en önemli
etkendir. Bu yüzden öğretmenler tutumlarını etkili hale getirecek bazı olumlu davranışları
sergilemelidirler. Öğretmenler, çocuk okul ilişkisi içindeki problemlerle ilgili, aile
katılımını sağlayacak ve geliştirecek stratejilerle ilgili bilgiye sahip olmalı, ailelerle
olumlu ilişkilerin başlamasında ilk teşebbüsleri gerçekleştirmelidirler. Öğretmenler
okullarının politikasını iyi uygulamalı, aile katılımını etkili kılabilmek için yeterli
becerilere sahip olmalıdır. Aynı zamanda öğretmenler, aileleri cesaretlendirmeli, rahat
olmalarını sağlamalı, velilere karşı objektif, duyarlı, yönlendirici, daha saygılı, daha
empatik ve gerçekçi yaklaşmalıdırlar (Tezel Şahin ve Ünver, 2005:26).
Etkili aile katılımını gerçekleştirebilmek için, aile katılımını engelleyen
hususların bilinmesi gerekmektedir. Aile katılımının engellenmesine yönelik beliren
hususlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır;
•
Öğretmenlerin, aile katılımı etkinliklerini planlamanın çok zaman aldığına
inanmaları,
•
Öğretmenlerin, aileleri programa katılımları için nasıl teşvik edeceklerini
bilmemeleri,
•
Öğretmenlerin katılım programını nasıl yürüteceklerini bilmemeleri,
•
Öğretmenlerin, ailelerin kendi sınırlılıklarını aşacaklarını ve bunun karışıklığa yol
açacağını düşünmeleri,
•
Öğretmenlerin, ailelerin önemli bilgileri arkadaşlarına aktarıp kendilerini zor
durumda bırakacaklarına inanmaları,
41
•
Hem ailelerde hem de öğretmenlerde görülen iş stresi,
•
Ailelerin, öğretmen ve çocuk arasındaki ilişkiyi kıskanması,
•
İletişim bozukluğu,
•
Okulun bürokrasisi (Zembat ve Unutkan, 2001:44-45),
•
Ailelere göre yöneticilerin olumsuz tutumları,
•
Yöneticilere göre ailelerin işbirliğine karşı ilgisizlikleri,
•
Zaman yetersizliği,
•
Ailelerin sosyoekonomik durumları. Araştırmalar, alt sosyoekonomik düzeyden
gelen ailelerin daha az katılımda bulunduklarını göstermiştir (Öktem, 1994:97).
2.7. Aile Katılımının Yararları
Okul öncesi eğitim için geliştirilen programlar aileden bağımsız olmak yerine
aileyi içine almayı hedef almalıdır. Aileden destek almak hem program hedeflerine daha
kısa zamanda ulaşılmasını hem de ailelerin bu alanda bilinçlenmesini sağlayacaktır
(Vural, 2006:7).
2.7.1. Aile Katılımının Öğretmenler Açısından Yararları
Öğretmenler, aile katılım çalışmaları aracılığıyla aileleri ve birey olarak
çocukları daha iyi anlama fırsatı, yakından tanıma şansı elde etmekte ve bu yolla,
çocukların
eğitimi
yönünde
cesaretlendirebilmektedirler.
anne
Çocuğun
babaları
okuldaki
çaba
göstermeye
deneyimlerinin
daha
anne
kolay
babalara
bildirilmesi ile, öğretmenlerin programlar hakkında önemli geri bildirimler elde etmesine
yardımcı olur ve böylece karşılıklı iletişimin başlamasını sağlar.
Her çocuğun anne babasını ve ev ortamını bilen öğretmen, çocuğun okula
gelmeden
önce
sahip
olduğu
deneyimleri
çok
daha
doğru
bir
şekilde
değerlendirebilmektedir. Ayrıca bu bilgileri kullanarak yeni deneyimler için basamaklar
inşa edebilmektedir. Aile katılım çalışmaları ile öğretmenler ve okullar gereksinimleri
konusunda bilgili anne babalara sahip olmaktadır. Böylece anne babalar sınıfa ve okula
42
her türlü desteği kolayca verebilmektedir. Sınıfa ve okula ekstra personel ve insan
kaynakları sağlanmış olmakta, böylelikle çocuklara etkili bir öğrenme ortamı sunulmakta
ve öğretmen, çocukların bireysel gereksinimlerine daha fazla zaman ayırabilmektedir.
Aile katılım çalışmaları aracılığıyla öğretmenler, aile dinamikleri ve çocuğun öğrenme
yolları gibi konuları sürekli olarak takip ederek öğrenmektedirler (Carlisse ve diğ.,
2005:161, Ömeroğlu ve diğ.,2003:121).
Aile katılımı, öğretmenleri olumlu etkilemekte ve öğretmenler aile katılımına
daha ilgili bakabilmektedirler. Aile katılımını gerçekleştiren okul öncesi programlarının
daha etkili ve kalıcı olduğu önemli bir bulgudur (Eryorulmaz, 1993:93).
Çocuğun eğitimine ailenin katıldığı durumlarda öğretmenler çocuklar hakkında
ayrıntılı bilgi alabilirler. Aile katılımı sonucunda ailelerin yanlarında bulunmasından
dolayı eğitimcilerin moralleri artar ve iki taraf arasında olumlu iletişim yoluyla çatışmalar
azalır (Davıes, 2000:20, Gürşimşek, 2002:31). Aile katılımı çalışmalarının öğretmenler
açısından sağlanan faydalarının tamamı aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir;
•
Ailelerin geçmiş yaşantıları, kültürleri, ilgileri, hedefi ve ihtiyaçlarını anlarlar,
•
Ailenin çabalarına saygı gösterirler,
•
Çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili bilgilerini paylaştıkça kendi becerilerinin
farkında olurlar,
•
Çocukların ve ailelerin ilgi ve yeteneklerinin farkında olurlar,
•
Çocukların bireysel farklılıklarını anlarlar,
•
Ailelerin gönüllü katılımlarına hazır olurlar,
•
Aileler ile bağlantı kurmak adına kendi yeteneklerinin farkında olurlar (Aksoy,
2001:360-361).
2.7.2. Aile Katılımının Aileler Açısından Yararları
Ailelerin okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlara katılımları
aile çocuk ve öğretmen açısından olumlu sonuçlar doğurmakta, ailelerin çocuklarının
gelişimleri, eğitimleri ve gereksinimleri konusunda doğrudan eğitilmelerini ve
43
bilgilenmelerini sağlamaktadır. Çocuk ve aileyi merkeze alan programların uygulanması
ve ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitim yaşantılarına tanık olması, onların eğitimi
adına da iyi bir fırsat olarak görünmektedir (Kaya ve Gültekin, 2003:314).
Aile katılımı, ailelerin, kuruma olan güvenlerini sağlamaktadır. Çocuğun evdeki
öğrenme ortamını hazırlamaya yardımcı olurlar. Okul aile iç içe olduğunda, aileler
okuldan çok şey öğrenmekte ve çocuklarının eğitiminde güçlü kişiler haline
gelmektedirler (Poyraz ve Dere, 2001:101).
Ailelerin eğitim programlarına katılımları sonucu bilgi, davranış ve tutumlarında
meydana gelecek istendik değişiklikler, toplum bilincini ve duyarlılığını geliştirerek
toplumun eğitim politikalarına katkıda bulunur. Aile katılım etkinlikleri, çocuklarını
destekleme ve yetenekleri hakkında kendilerini daha yeterli hissetmelerine yardımcı olur.
Eğitime katılan ailelerin öz yeterliliklerin güçlendiği yolunda bazı ip uçları bulunmuştur
(Ömeroğlu ve Yaşar, 2005, Epstein ve Sanders, 1998:340-341, Ural, 2005:378). Aile
katılımı faaliyetlerinin aileleri açısından sağladığı faydalar aşağıda maddeler halinde
sıralanmıştır;
•
Çocuklarının yaşantısında önemli yeri olan insanlar ve yer hakkında bilgi edinirler
(Carlisse ve diğ., 2005:161),
•
Çocuklarının ilerlemelerinin farkında olurlar,
•
Çocuklarının sorunlarına etkili çözüm bulmayı öğrenirler,
•
Okulun programı ve politikalarını anlarlar,
•
Okul ve öğretmenlerle haberleşmede kolaylık yaşarlar,
•
Öğretmenin işinin zorluğunu anlarlar, okul etkinliklerini eve aktarırlar,
•
Okulda ve çocuklarla yapılan etkinliklerde kendilerine güven duyarlar ve kendi
eğitimlerini geliştirirler,
•
Özel beceriler kazanırlar,
•
Okul ve diğer ailelerden gelen desteği hissederler (Aksoy, 2001:360),
•
Sınıflarda gönüllü olarak gözlem yapmaları için fırsat elde ederler (Galen,
1991:20).
44
2.7.3. Aile Katılımının Çocuklar Açısından Yararları
Aileler çocuklarının eğitimine ilgi gösterdiklerinde veya katıldıklarında, çocuk
başarılı bir yaşam için eğitimin önemli olduğu mesajını almaktadır. Çocuk bu mesajı ne
kadar erken alırsa, okul başarısı için o kadar yararlı olur (Ural, 2005:378).
Ailesi programa dahil edilen çocuk, anne babasının eğitimine önem ve değer
verdiğini daha küçük yaşlarda görme fırsatı elde eder. Böylece çocuk okula bırakılıp
unutulmadığını gerçeğini yaşar (İşmen ve Yıldız, 1996:31).
Aile katılımı, çocuk açısından, aile ortamı ve okul ortamının ortak noktada
birleşmesiyle daha kendine güvenli, uyumlu ve mutlu olma, etkinliklere kolay katılma,
günlük yaşantısında kullanabileceği kalıcı davranışlar edinme, davranışların kalıcı ve iyi
öğrenilmesinde başarılı olması açısından büyük yararlar sağlamaktadır (Oktay,
2003:161).
Aile katılımı ile çocukların benlik saygısı, öğrenmeye güdülenme ve dil
becerileri gelişmekte ve çocukların sınıf ortamında kendilerini daha güvenli ve
desteklenmiş hissetmelerine neden olmaktadır. Aile katılımının, çocukların dil gelişimi
ve bilişsel gelişimleri ile ilgili ölçümlerde çok daha iyi performans sergilemelerini
sağladığı görülmektedir (Sucuka ve Kımmet, 2003:453, Ersoy ve Kandır, 2003:120). Aile
katılımı faaliyetlerinin gerçekleşmesi ile çocuk açısından oluşan faydalar aşağıda
maddeler halinde belirtilmiştir;
•
Olumlu kişilik özellikleri, alışkanlıklar, inançlar ve değerleri kazanırlar,
•
Aile denetiminin farkında olurlar ve ailelerine saygı duyarlar,
•
Okula devamları gelişir ve okulun öneminin farkında olurlar,
•
Kendi rolü ve değerinin farkında olurlar (Aksoy, 2001:360),
•
Zeka düzeylerinde kısa sürede artma olur,
•
İlerleyen yıllarda daha iyi ders dinlerler (Powel, 1998:65)
45
III. BÖLÜM
YÖNTEM
3.1. Araştırma Modeli
Bu proje kapsamında farklı kaynakların literatür taramalarının dışında
gerçekleştirilmiş olan nitel araştırma yöntemleri ile bazı örnekler ile yapılan çalışma
sayesinde pekiştirilmeye çalışılmıştır. Öğretmenler, yöneticiler ve aileler ile birebir
görüşmeler yapılmıştır.
Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama
yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir
biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak
tanımlanabilir. Başka bir deyişle nitel araştırma, kuram oluşturmayı temel alan bir
anlayışla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı ön
plana alan bir yaklaşımdır. Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu
var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu
olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır.
Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez. Bilinmek istenen şey
vardır ve oradadır. Önemli olan onu uygun bir biçimde gözleyip belirleyebilmektir.
3.2. Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu, 2016–2017 eğitim öğretim yılında Şanlıurfa ili
Viranşehir ilçesinde anaokullarında görev 8 yönetici 4 öğretmen toplam 12 kişi
oluşturmaktadır. Ayrıca okul öncesi eğitim çağında çocuk sahibi olan 12 tane aile çalışma
grubu içerisine dahil edilmiştir.
Çalışma kapsamında toplamda 8 yönetici, 4 öğretmen ve 12 aile ile görüşmeler
sağlanmıştır. Bu sağlanan görüşmelerin tablo şekline dönüştürülmesi aşağıda
46
gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında az bir değişken kullanılmıştır. Bunun sebebi
araştırmanın detaylarına inmek değil yalnızca yönetici ve aile bazında inceleme
sağlayabilmektir.
Bu proje çalışması kapsamında seçilen yönetici ve ailelere bazı demografik
değişkenler eşliğinde aile katılımının okul öncesi eğitim kurumlarında işlemesinden
memnuniyet duyuyor musunuz? Sorusuna alınan cevaplar doğrultusunda araştırmalara
son verilmiştir. Bu kapsamda toplamda 24 kişiden bu soru ile alakalı cevaplar dinlenerek
evet ya da hayır şeklinde sonuçlandırılmıştır.
Bu cevaplar ayrıca okul yöneticilerinin kıdemlerine göre ayrı bir biçimde
değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Ayrıca okul öncesi eğitim alan küçük yaştaki çocuğu
olan ailelerin ise eğitim durumlarını kıyaslayan bir demografik değişken ile soruya
verilen cevaplar kıyaslanmıştır.
Tablo 1. Yöneticilerin Mesleki Kıdemlerine Göre Değerlendirilmesi
Kıdem Süresi
Frekans
%
6-10 yıl
2
%17
16+ yıl
10
%83
Toplam
12
%100
Yukarıda ki tablodan hareketle yönetici pozisyonunda çalışan öğretmenlerin
çalışma kapsamına dahil olanların yüksek bölümü 16 yıldan daha fazla tecrübeye sahip
olduğu belirlenmiştir. Yalnızca 2 öğretmenin 10 yıldan daha az yönetici tecrübesine sahip
olduğu görülmektedir.
Aileler ise değişken olarak eğitim durumları ile karşılaştırma yapılması uygun
görülmüştür. Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler sonucu ulaşılan bilgiler aşağıda
tabloda verilmiştir.
47
Tablo 2. Ailelerin eğitim durumu demografik değişkenine göre frekans değerleri
Eğitim Durumu
Frekans
%
İlkokul
1
%8,33
Ortaokul
2
%16,66
Lise
4
%33,3
Üniversite ve Üstü
5
%41,66
Toplam
12
%100
Yukarıdaki
tablonun
değerlendirilmesi
sonucunda
ailelerin
büyük
çoğunluğunun lise ve üzerinde eğitime sahip olduğu görülmektedir. Yalnızca 3 ailenin
eğitim durumlarının ilkokul ve ortaokul olduğu tablodan hareketle belirtilebilmektedir.
3.3. Verilerin Toplanması
Bu proje kapsamında yüz yüze görüşme şeklinde gerçekleştirilen bir
değerlendirme çalışması mevcuttur. Bu çalışmanın verileri öğretmenler, yöneticiler ve
aileler ile birebir görüşmeler sonucunda sağlanmıştır.
3.4. Verilerin Analizi
Görüşmeler sırasında ses kayıt cihazı ve not alma yöntemiyle elde edilen veriler
orijinalliğine müdahale edilmeden bilgisayar ortamında yazılı hale getirilmiştir. Yazılı
hale getirilen veriler temalar ve sorular altında yeniden düzenlenmiştir.
Daha sonrasında veriler bilgisayar ortamında tablo haline dönüştürülerek
yorumlanmaları sağlanmıştır.
48
3.5. Verilerin Geçerliği ve Güvenirliği
Bu çalışmada, geçerlik ve güvenirliğin sağlanabilmesi için araştırmacının
başvurduğu stratejiler aşağıda sıralanmıştır;

Araştırmacı yöneltilmesi gereken görüşme soruları ve incelenmesi planlanan
temalar uzman kapsam bağlamında değerlendirme almak üzere görüşüne
sunmuştur,

Verilerin toplanması sırasında tarafsızlık amaç edinilmiş, görüşmecilerin
görüşlerini özgürce belirtebileceği ortam sağlanmaya çalışılmıştır,

Görüşme yapılacak katılımcılar amaçlı örnekleme ile belirlenmiştir,

Görüşme yapılan kişiler arasından bilgi paylaşımında bulunmaktan çekinmeyen
katılımcıların görüşlerine yer verilmiştir.
49
IV. BÖLÜM
BULGULAR VE YORUM
Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler arasındaki iş birliği sadece çocuklar için
değil, aynı zamanda yöneticiler, öğretmenler ve aileler içinde kazançlı sonuçlar
verecektir. Kurumda verilen eğitimin evde, evde verilen doğru eğitimin kurumda
desteklenmesi için aileler ve okul öncesi eğitim kurumları bir takım olarak çalışmalı, okul
öncesi eğitim kurumları ile aileler arasında sürekli ve etkili işbirliği olmalı, eğitimciler ve
aileler birbirlerini birer iş arkadaşı olarak görmelidirler.
Bu araştırma, ‘‘Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul
yöneticilerinin süreçteki yönetimi’’ adlı çalışmayı pekiştirmek amacı ile farklı
kaynaklardan da destek alınarak bazı noktalara değinerek okul öncesi eğitim
kurumlarındaki yönetici, öğretmenler ile aileler arasındaki iletişim ve işbirliğinin, okul
öncesi eğitim kurumlarında görev alan yöneticiler, öğretmenler ve çocuğu okul öncesi
eğitim kurumlarına devam eden ailelerin bakış açısına göre incelenmesi amaçlanmıştır.
Bu başlık altında görüşmeler yoluyla elde edilen verilerin analizi yapılmıştır.
Elde edilen bulgular ele alınıp incelenmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma kapsamında,
katılımcılar ile yapılan görüşmelerde katılımcılara altı adet soru yöneltilmiştir. Ailelere
ve yöneticilere yöneltilen ‘‘aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’
sorusuna verilen cevaplar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Tablo 3. ‘‘Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?’’ sorusunun değerlendirilmesi
Frekans
%
Evet
20
%83
Hayır
4
%17
Toplam
24
%100
50
Yukarıdaki tablodan hareketle okul öncesi eğitime ailelerin katılım aşamasından
hem yöneticilerin hem de ailelerin büyük bir çoğunluk ile memnun oldukları sonucuna
ulaşılmaktadır.
Görüşmeye katılan yöneticilerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki
gibidir;

Öğretmenlerimiz genelde haftanın bir günü plan dahilinde velilerini sınıfa davet
ediyor. Velilerin yetenek ve bilgilerine göre birlikte etkinlik seçip uyguluyorlar,

Öğretmenlerimiz oyun etkinliğinde oyuna dahil ediyorlar, herhangi bir hikayeyi
canlandırmalarını istiyorlar. Bizler de doğum günü gibi özel günlere katılımlarını
istiyoruz,

Aileleri okula dahil etmek için her hafta cuma günleri aile katılımı etkinlikleri
düzenliyoruz. Gönüllü olan aileler etkinliklerimizde bizlere yardımcı oluyorlar,

Aile katılımı etkinlikleri planlıyoruz,

Ebeveyn katılım formu ve ailelerin istekleri doğrultusunda aile katılım etkinlikleri
düzenliyoruz,

Seminerler düzenlenip aile bilinçlendiriliyor. Veli toplantısında ve bunlar dışında
da aile ile sürekli diyalog halinde olarak aile okula katılımı konusunda teşvik
ediliyor,

Aile ile toplantılar, özel veli görüşmeleri, meslek tanıtımı, doğum günleri
yapıyoruz,

Öğretmenlerimiz eve etkinlikler yolluyorlar, dersler konusunda katılımlarını
sağlıyorlar.
Görüşmeye katılan öğretmenlerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir;

Bu konuda ilk başta ailenin bilgilendirilmesi için çalışıyorum. Okul öncesinde
ailenin bu süreçte önemi çok büyük. Çocuklar için neler yapabilecekleri önemli
bizim için. İlk başta çocuklar için okulda neler yapabilecekleri, nasıl katkıda
bulunabilecekleri hakkında konuşuyorum eğer gelemezler ise de evde ne tür
etkinlikler gerçekleştirebileceklerini konuşuyorum. Aile bilgi sahibi olduktan
51
sonra aileyi okula davet ediyorum. Ailenin en ufak katkısının bile bizler için
önemini vurguluyorum. Bu süreçte çocuklar ile birlikte ailenin aktif olmasını
sağlamaya çalışıyorum.

Bu konuda önce ailelere danışıyorum. Aile katılımında neler yapabileceklerini
öğreniyorum. Bu zamana kadar hikaye kurma etkinliği, meslek tanıtımı etkinliği,
sanat etkinliği, bazı yiyecekler ile dikkat çekici sunular hazırladık. Bu tarz
etkinlikler yaptık ve daha da çeşitlendirdik,

Aile katılımı çalışmaları düzenliyoruz. Örneğin; deneyin aileye yaptırılması,
meslek tanıtımlarında ailelerden yardım alınması, sınıf içi etkinliklerde aileye
uygun plan yapılması gibi,

Aile ile toplantılar, özel veli görüşmeleri, meslek tanıtımı, doğum günleri
yapıyorum.
Öğretmen ve aile arasındaki iletişimin niteliğinin katılımı sağlamadaki önemi
büyüktür. Okulun eğitim programına istekle katılan aileler, öğretmen ile daha çok iletişim
kurmak isterler. Anne ve babalar grupla yapılan toplantıdan ayrı olarak çocuğun
gelişimini öğretmen ile bireysel olarak değerlendirmek isterler. Çocukları ile ilgili olarak
kaygı ve sorunlarını ifade etmek, öğretmen tarafından dinlenmek ve anlaşılmak amacıyla
öğretmen ile görüşmeye ihtiyaç duyarlar.
Bireysel görüşmelerin amacı; çocuğun gelişimini, güçlü ve desteklenmesi
gereken yönlerini ve sorunları aile ile paylaşmak, kardeş doğumu, taşınma gibi özel
durumlarda benimsenmesi gereken tutum ve davranışlarla ilgili aileye bilgi vermek ve
çözüm yolları aramaktır. Düzenli görüşmeler dönemde en az bir kez olmak üzere yılda
iki kez yapılmalıdır. Bir sorun ortaya çıktığında görüşme takvimi beklenmeden görüşme
yapılabilir, bunun dışında görüşme takvimine uyulmalıdır. Görüşmeye katılan
yöneticilerin sorulan sorulara vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki gibidir;

Sene başında ve sene ortasında toplantı yapıyoruz; onlara programdan
bahsediyoruz,

Birebir iletişime geçerek; yapılan etkinliklerin, uygulanan programın, aile ve
çocuk üzerindeki önemini anlatarak sağlıyoruz,
52

Aileleri bu konuda bilinçlendirmek için veli toplantılarında gündem
maddelerime programın incelenmesini ekliyoruz,

Çocukların gelişimlerini, bizlerin neleri takip ettiği hakkında bilgi veriyoruz.
Ailelerin desteklerini her zaman bekliyoruz. Herhangi bir sorun, problem
durumlarında birebir görüşmeler yapıp özel çözümler üretmeye çalışıyoruz,

Anne ve babalara eğitim dönemi içinde bilgilendirme toplantıları, bilgi
yaprakları ile ailenin bu çalışmalar hakkında bilgilenmesi sağlanıyor,

Okulda eğitici programlar slayt gösterileri hazırlayarak ya da eve bilgi kartları
göndererek,

Aile ile toplantılarda okulda nasıl aktif görev alabilecekleri hakkında
bilgilendirme yapıyorum,

Sene başı toplantısı ve veli görüşmelerinde program hakkında da sohbet ediliyor.
Görüşmeye katılan öğretmenlerin soruya vermiş oldukları yanıtlar aşağıdaki
gibidir;

İlk başta ailenin anlayabileceği düzeyde programı anlatmaya çalışıyorum.
Çocukların oyun ile neler öğrenebileceğini yapabileceğini anlatıyorum. Okul
öncesinin önceliği ve bizim önceliğimizi anne babaya anlatıyorum. Ailenin en çok
önem vermesi gereken konular üzerinde duruyorum. Okul öncesinde oyunun
önemini vurgulayarak bu süreci tamamlamaya çalışıyorum,

Bulunduğum yerden dolayı bu konuda zorlanıyorum çünkü insanlar çok bilinçsiz.
Bazen özel olarak programı anlatıyorum, açıklıyorum. Bunu birebir görüşme
yaparak tercih ediyorum,

Velilere yapabilecekleri etkinlikleri ve yapılacak tarihleri evlere not olarak
gönderiyorum açıklamaları da kağıt üzerinde yapıyorum. Bazen direk veliye
anlatıyorum,

Okulun mesaj bilgilendirme sistemi ile veliye not gönderme yolu ile, toplantılar
vasıtasıyla yüz yüze bilgilendirme.
Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yöneticinin aile iletişiminin nasıl
olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş
oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;
53

Yönetici ile aile sürekli iletişim halinde olmalılar. Her konuda iş birliği içinde
olmalılar ki çocukların eğitimi aksamasın,

Yöneticinin de öğretmenin de aileyi, okul öncesi ve gelişim alanlarını
destekleyen, teşvik eden etkinliklere yer vermesi gerektiğini düşünüyorum,

Bence okul öncesi eğitimde yönetici, öğretmen ve ailenin koordineli bir şekilde
çalışması gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda yönetici birleştirici olmalıdır,

Yönetici okulun tüm işlerinden sorumludur. Okuldaki işlerin yürütülmesi için tüm
personel, öğretmenler ve aileler ile iş birlikli olarak hareket etmelidir,

Yöneticinin rolü, okul iş ve işlemlerinin düzenli bir şekilde ilerlemesi açısından
önemlidir. Okul gelir ve giderlerinin verimli bir şekilde kullanılmasında,
öğretmenler arasında iş birliğinin sağlanmasında, okul öncesi eğitimin aileler
tarafından doğru anlaşılması açısından, velileri bilgilendirme ve aile ile
iletişiminin sürekliliği açısından önemlidir,

Yönetici kontrollü, disiplinli, eğitimci, iletişimi kuvvetli, aynı zamanda cana
yakın ve otoriter de olmalıdır. Aileye güven vermeli, diyalogları koparmadan
yardım etmeye hazır olduğunu aileye hissettirmeli,

Yönetici programın işleyişinin kontrolünü sağlayan, programdaki açık ve
eksiklikleri görebilen ve motivasyon bakımından programa dahil olan herkesi
destekleyebilmeli,

Yönetici öğrenci ve velilerle her zaman ilgili ve samimi olmalıdır,

Yönetici, öğretmen ve veli arasındaki iletişimi sağlıyor. Öğretmenin bir isteği
olduğunda ya da velinin bir isteği olduğunda onu gerçekleştirebilecek köprü
durumundadır. Yönetici ile iletişim her zaman çok önemlidir. Sadece öğretmen
veli ile muhatap olmuyor aynı zamanda yönetici veli ile muhatap olduğu için
bunların belli bir ilişki içinde olması gerekiyor,

Yöneticiler okul öncesi eğitimde çok önemli rolde. Okulun imkanlarını en iyi
düzeye getirip, eğitim öğretimi kolaylaştırıp verimli hale getirmek bence en
önemli görevi. Yönetici aile ile ılımlı, yapıcı bir iletişimde olmalıdır,

Yönetici aile okul ve aile öğretmen arasındaki iletişimi dengede tutacak kişidir.
İlk başta kendi çalışmalıdır ki öğretmenler ve veliler de çalışsın. Yönetici okulun
bulunduğu çevredeki maddi ve manevi şartları göz önüne alarak öğretmenlerden
ve velilerden istekte bulunmalıdır,
54

Yönetici aile hakkında bilmesi gereken özel bir durum varsa bilmeli ve bunu
öğretmene aktarmalı. Ailenin okuldan beklentilerine imkanlar ölçüsünde yanıt
vermeli. Aileden yönetimi bağımsız, ayrı tutmalıdır.
Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yöneticinin aile iletişiminin nasıl
olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda
maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;

Yönetici alanında donanımlı ve tecrübeli olmalıdır. Okul işlerini yürütme ve
yönetme konusunda başarılı olmak için okul ortamında güçlü bir iletişim kurmalı
ve işbirliği sağlamalıdır. Yönetici ailelerin sorun ve problemleri ile yakından
ilgilenmelidir. Ailelere karşı samimi, içten ve cana yakın davranmalıdır. Okul için
aileleri de değerli hissettirmelidir,

Okulu oluşturan unsurlar binadan ibaret değildir. Okulun en önemli unsurları
yöneticiler, öğretmenler, çalışan personeller ve ailelerdir. Bunlar bir bütünün
parçalarıdır ve tek başlarına iş yükünün altından kalkmaları mümkün değildir.
Yöneticiler tüm aileler ile aynı seviyede ilgilenerek okul ile bağlantılarında aktif
olmalarını sağlamalıdır. Ailelerin okula katılımlarını arttırarak çocuklarının
yanında olmalarını ve öğretmenlere yardımcı olmalarına teşvik etmelidir,

Yöneticinin okul işlerinin yapması yeterlidir. Okula gidip gelmediğim için
yönetici aile iletişimi hakkında fikrim yok,

Yöneticinin rolü okulda düzeni sağlamak ve çocuklarımızın eğitim-öğretimini
sağlıklı şekilde almasına yardımcı olmaktır,

Yönetici aile iletişiminin sağlıklı olması için empati kurulması gereklidir.
Yöneticiler aileler gibi düşünmeli, onların ilgi ve isteklerini de göz ardı
etmemelidir. Daha sonra okulun, çocukların ihtiyaçları için iş birliği sağlamalıdır.
İletişimin çift yönlü, aktif ve sürekli olması önemlidir,

Yönetici işini severek yapmalıdır. Okul onun için ikinci evi gibi olmalı ve ne
gerekiyorsa sağlamalıdır. Bizleri sadece okulun işleri için çağırmamalı,
çocuklarımız için de etkinlikler düzenlemelidir,

Yöneticiler kurumlarının vizyonunu belirleyen ve simgeleyen kimselerdir. Veliler
için de sözüne en çok itibar edilen kişidir. Bu noktada yöneticinin eğitime ve
55
veliye olan mesafesi çok önemli. İleri görüşlü, öngörü sahibi ve işini seven
yöneticiler her kademe için itici bir kuvvet olacaktır.
Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu
sonuçlara ulaşıyoruz; yöneticiler aile ve öğretmenler arasında sürekli iletişimi
sağlamalı, işbirliği olan okul ortamı oluşturmalıdır. Okulun imkanlarını en iyi
şekilde kullanmalıdırlar. Eğitim ile alakalı gerçekleştirilmesi gereken bütün
faaliyetleri tutum ve davranışları örnek olacak şekilde yürütmesi ve yönetebilmesi
gerekmektedir.
Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları
cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;

Veli sınıf içi etkinliklerden her zaman haberdar olmalı bence, etkinliklerden
haberdar olursa öğrencinin öğrenmesi desteklenebilir,

Yine teşvik eden programlara yer vermesini istiyoruz. Aile ile yapılan
etkinliklerin çocuk üzerindeki etkisini; çocuğun arkadaşlarıyla iletişimi, seçtiği
oyunlar, ilgilendiği konular hakkında aileye bilgi verilmesi düşüncesindeyim,

Okul öncesi eğitimde öğretmen rehber konumunda olmalı hem öğrenci hem aile
açısından. Öğrencinin eğitimine aileyi de dahil edebilmeli. Aile ile sürekli iletişim
halinde olmalı,

Ailenin çocuğunu okuldan aldığı zamanda çocuğu hakkında bilgilendirmeler
almasını istiyoruz. Okuldaki eğitimin devamı evde aile tarafından sağlanmalıdır,

Öğretmenin rolü, çocuk ve aile arasındaki iletişim bağının güçlenmesi için aile
katılım etkinliklere yer verilmelidir. Aile-okul ilişkilerinin devamı için aile
katılım çalışmaları, aile bilgilendirme çalışmaları yapılarak aileyi çocuğun
eğitimine katılımı sağlanır,

Öğretmen; sevecen, sınıf düzenini sağlayan, müziğe, dramaya, oyun bilgisine
sahip, çocukların yaşına uygun eğitim verme becerisine sahip, çocukları
geliştirme konusunda istekli olmalıdır. Aileyle iletişimi koparmamalı, aile
bilgilendirilmeli, çocuk eğitimi konusunda aile ile iletişim devam ettirilmelidir,
56

Öğretmen öncelikle “Ben Dili” kullanmalı, empati yeteneği gelişmiş olmalı,
dinlemeyi bilmeli ve çözüm odaklı yaklaşmalı,

Öğretmenin en büyük rolü çocuklarına etik ahlak kurallarını öğretmek,
yaratıcılıklarını geliştirmek, özgüvenlerinin tam olmasını sağlamak ve sonraki
öğretim hayatlarına hazırlamak. Veliyle olan ilişkisinde de her çocuğun ne kadar
değerli olduğunun bilincini kazandırmak olmalı,

Ailedeki eğitimden sonra çocuklar okul öncesi eğitime başlıyorlar. Ben de
çocuklara
örnek
davranışlar
sergileyerek
model
olmaya
çalışıyorum.
Etkinliklerde çocukların aktif olmasını sağlıyorum. Sınıf içinde her zaman aktif
olarak çocuklara model olma davranışlarımı sürdürüyorum. Aileleri de
bilgilendiriyorum ve çocuklarına model olmalarını öneriyorum,

Çocukların yaşı küçük olduğu için öğretmenleri rol model alıyorlar. Bu öğretmen
için büyük bir sorumluluk. Davranışlarına, hareketlerine çok dikkat etmeli;
öğrenciler ile pozitif bir ilişki kurabilmeli. Öğretmen aile ile sürekli iletişim
halinde olmalı, aileleri eğitim öğretim konusunda bilgilendirmeli diye
düşünüyorum,

Öğretmen çocuğun ilkokul deneyimi olduğu için çok önemli. Belki de çocuğun
ileriki yaşamını ve okula, okumaya bir şeyler öğrenmeye olan bakış açısını büyük
oranda etkileyen kişi. Öğretmenle aile arasındaki iletişim çocukla öğretmen
arasındaki ilişkiyi etkiler. Öğretmen ve aile arasındaki ilişki ne kadar iyi olursa
çocuğun başarısının da o kadar artacağını düşünüyorum,

Öğretmen aileyle sürekli iletişimi sağlayan bir yapı taşıdır. Aileye anlayabileceği
ailede ayrıntılı bilgilendirme sağlayan kişi olmalıdır. Ailenin isteklerinin eğitimde
göz ardı etmemeli, eğitim planlarını ailenin imkanları doğrultusunda
şekillendirebilmelidir.
Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda
maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;

Öğretmen çocuklara her alanda farklı etkinlikler yaparak kişisel gelişimlerine
katkı sağlamalı ve tamamlaması yolunda yardım etmelidir. Sınıfa hakim olmalı,
57
çocuklara model olarak onların aktif olmalarını sağlamalıdır. Öğretmenin her
zaman iletişimde olmasını istiyorum. En ufak olumlu ya da olumsuz olaydan
haberdar olarak çocuğum ile ilgilenmeyi arzu ediyorum,

Çocuğumun iyi bir eğitim alması için öğretmenin yanındayız. Aileler olarak okul
için her zaman görev alabiliriz. Öğretmen aile iletişimimiz sürekli ve aktif bir
şekilde devam ediyor,

Öğretmen çocuğum ile ilgileniyor ve eğitimini veriyor. Öğretmen ile birebir pek
görüşmüyorum.
Öğretmenin
aile
katılımı
konusundaki
isteklerini
gerçekleştirmeye fırsatım olmuyor,

Çocuğum öğretmeni sayesinde yeni bilgiler öğreniyor, beceriler kazanıyor.
Öğretmen bizlere karşı samimi ve sıcakkanlı davranıyor,

Öğretmenin rolü çocuklarımızın kendilerini geliştirmelerini, karakterlerinin
oluşmasını, bilgi ve beceriler kazanmasını sağlamaktır. Çocuklarımız okulda
güzel davranışlar kazanıyor, mutlu oluyorlar. Okul öncesindeki kritik yaşları
sağlıklı bir şekilde çocuklarımızın atlatması öğretmenlerin sayesindedir. Bu
yüzden öğretmenler ile aileler sağlıklı, güvene dayalı ilişkiler kurmalıdır,

Öğretmenlerin
çocuklarımızı
kendi
çocuğu
gibi
görüp
davranmaları
gerekmektedir. Çocuklarımıza ve bize karşı samimi, içten, yardımsever,
sıcakkanlı olmalıdır. Öğretmen aile iletişimi güvene dayanmalıdır,

6 yaşına kadar karakterin büyük ölçüde oluştuğu da göz önüne alındığında
öğretmenin önemi anlaşılacaktır. Öğretmen ve aile yapıcı unsurlar olup iş birliğini
ihmal etmemelidir.
Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu
sonuçlara ulaşıyoruz; öğretmen çocuklara örnek olmalı ve rehber konumunda hareket
etmelidir. Öğretmen gözlemlerini veli ile paylaşmalı, düzenli olarak öğrenci hakkında
bilgilendirmeler yapmalıdır. Sonuç olarak öğretmenin sadece öğrenci ile değil aile ile de
etkin bir iletişim kurması gerekmektedir.
Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları
cevaplar aşağıda maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;
58

Toplantıdan toplantıya değil çocuğu ile her zaman ilgilenmesi gerektiğini
düşünüyorum,

Ailelerin aktif rol almaları ve işbirlikçi olmaları gerektiğini düşünüyorum,

Okul öncesi eğitimde aile, okulu evde de desteklemeli; okulda verilen eğitim ile
evdeki yaşantı paralel olmalı,

Ailelerin okulun sorunları ile de duyarlı ve yardımsever olmaları gerekmektedir,

Ailenin rolü; çocuğunun eğitimine ve çocuğunu tanıması açısından önemlidir.
İletişim; okul yönetimi ve öğretmen ile iş birliği içinde olmalıdır. Okuldan
beklentilerinin açık bir dille ifade edebilmelidir. Aile olarak sorumluluklarını
yerine getirmelidir,

Aile okulla bağını koparmamalı, çocuğu ile her gün bilinçli şekilde ilgilenmeli,
öğretmenle paralel olarak davranışlarına dikkat etmelidir. Bilmediği ya da
takıldığı konularda okula-öğretmene bunu danışmalı. Okula ve öğretmenin bilgi
becerisine inanmalı ve güvenmelidir,

Aile çocuğunu okula göndererek eğitimin yeterli olduğuna inanmamalı, eğitim
hayat boyu ve her yerde devam eden bir süreç, bu yüzden gerekli katılımı
yapmaları ve evde de çocuklarını desteklemeliler,

Aile çocuklarının eğitiminde en önemli faktörün kendileri olduğunun bilmeli ve
bu yüzden her daim okul ile iş birliği içerisinde olmalıdır,

Aile okulda öğretmen ile sürekli iletişim halinde olmalıdır. Okul öncesinde sadece
çocuğunu okula getirip götürmek yetmiyor ne yazık ki… Ailenin çocuğu ile ve
bizimle her an iletişimde olması gerekiyor. Çocuğunun okulda neler yapıp
yapmadığı, okul durumunun, kişisel gelişiminin her zaman takip edilmesi
gerekiyor. Öğretmen ve ailelerin fikir alışverişlerinde bulunması gerekiyor,

Temel eğitim zaten ailede başlıyor ve biz bu eğitimi aile ile paralel devam
ettiriyoruz. Ailenin rolü çok büyük, aile çocuğu her anlamda etkilemekte, aile
bireyleri çocuktan beklediği davranışları önce kendileri uygulamalıdır. Sürekli
okul-öğretmen ile iletişim halinde olunmalıdır,

Aile eğer çocuğuna yeterli ilgiyi göstermezse okulda öğrenilenleri evde de
uygulatmazsa öğrenme oranı çok düşük oluyor. İlgili aile ile ilgisiz ailenin çocuğu
arasında büyük farklar gözlemleniyor. Bulunduğum yerde çocukların çoğu okula
tek başına gelip gidiyor. Ailelerle toplantı olmadığı sürece öğretmen zor
59
görüşebiliyor. Ailelerin bu ilgisizliği nedeniyle o çocuklarda eğitimde ilerleme
daha yavaş oluyor,

Aile eğitim programıyla doğrudan bağlantılı olmalı. Çocuğunun eğitiminde bilgi
sahibi olmalı, beklenti ve imkanlarını okul ve öğretmen ile paylaşmalıdır.
Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz? Sorusuna velilerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda
maddeler şeklinde belirtildiği gibidir;

Okula destekleyici çalışmalar yapmalıyız. Okul ile iç içe olup okulumuz,
çocuklarımız için elimizden geleni yapmalıyız. Olaylara karşı her zaman pozitif
davranmalıyız,

Okulun aktif bir çalışan unsuru olmaktan dolayı mutluyuz. Hem evde hem okulda
çocuğumuzun eğitimine destek oluyoruz. İşbirlikli aile okul iletişimi
yürütülmelidir,

Okulda çocuğum ile ilgilenemiyorum çünkü çok fazla çocuğum var,

Çocuğumu okula yolluyorum onun dışında bir şey yapmıyorum,

Eğitim ilk ailede başlıyor. Daha sonra çocuklarımız okulda eğitim hayatına
başlıyorlar. Okulda alınan eğitimin aileyi de dahil ederek alınması gerekiyor.
Eğitim aile ve okulda ortak süreç olarak devam etmeli. Bu yüzden aile okul
iletişimi çok önemlidir,

Aileler olarak çocuklarımızın eğitimi için çok önemliyiz. Bu eğitimde bizler de
üzerimize düşenleri yapmalıyız,

Eğitim sürekli bir oluşumdur. Okullar sınırlı imkanlarıyla her şeyi değiştiremez.
Aileler bu süreçte hem kaynak hem tamamlayıcı bir rol üstlenir.
Yöneticiler, öğretmenler ve velilerin soruya verilen cevapları incelendiğinde şu
sonuçlara ulaşıyoruz; ailenin sorumluluklarının sadece çocuğu okula getirip götürmek ve
toplantılara katılmak olmadığı görülmüştür. Aile çocuğu ile her zaman ilgilenmeli,
öğretmen ve yönetici ile de sürekli bir iletişim halinde bulunması gerekmektedir.
60
Aile
katılımının
gerçekleştirilmesinden
memnun
musunuz?
Sorusuna
yöneticilerin ve öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar aşağıda maddeler şeklinde
belirtildiği gibidir;

Evet,
memnunum.
Öğrencilerin
evde
de
öğrenmesini
desteklediğini
düşünüyorum,

Ailelerin çocukları ile daha verimli daha kaliteli zaman geçirdiklerine inandığım
için aile katılımından memnunum,

Evet, memnunum. Aile katılımı sayesinde çocuk okulu da evi gibi daha çok
benimsiyor ve öğrenmeye daha açık oluyor,

Çok memnunum, olumlu etkilerini görüyorum. Çocuk okula uyum sağlamada
zorlanmıyor. Arkadaş ilişkileri hızlı bir şekilde gelişiyor. Okulda çocuğun evi gibi
oluyor,

Aileler bu konuda çok ilgili değiller. Aile katılımının gerçekleştirilmesi
gerektiğini düşünüyorum,

Aile katılımı çocuğun daha hızlı bir şekilde gelişebilmesi ve daha hızlı yol
alabilmek için önemlidir. Aynı zamanda çocuk ve ebeveyn ilişkisi açısından da
olumlu etkileri vardır. Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnunum,

Aile katılımı çocuğun gelişimi açısından büyük bir öneme sahip. Aile katılırsa
çocuk gelişir, iş birliğinin en güzel örneğidir,

Yapılan toplantılarla aile katılımın iyileştiğini düşünüyorum. Ailenin kültürel
seviyesi de bu durumda çok etkili ama öğretmen ısrarla bu konuda herkesi
bilinçlendirmeli,

Bu aslında programın en iyi yönlerinden biri çünkü aileleri bu süreçte aktif kılmak
çok önemli. Çocuk ailesinin kendine olan desteğini görünce okul öncesinde daha
başarılı olmaktadır,

Aile katılımının eğitimde olumlu anlamda büyük getirisi vardır. Çocuk aile
bireylerinin eğitimine katıldığını görünce motivasyonu artmakta ve aktif katılım
gerçekleştirmektedir,

Aile katılımları özellikle çocukların öğretmenlerine okuluna güveninin ve
sevgisinin arttırdığı için memnunum,
61

Aile katılımları hem çocuk hem öğretmen hem yönetim hem de aile açısından çok
etkilidir. Aile katılım çalışmalarına daha fazla yer verilmesi olumlu etkiler
sağlayacaktır.
Bireysel görüşmenin yararları aşağıda belirtildiği gibidir;

Dinlenmek,

Anlaşılmak,

Endişe, duygu ve sorunları ifade etmek,

Çatışmaları çözmektir.
Bu çalışma kapsamında yönetici ve aileler ile görüşmeler sağlandıktan ve alınan
cevaplar neticesinde bazı sonuçlara ulaşılmıştır. Ailenin okula katılımını destekleyici
olmak gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bazı ilkeler ve etik kurallar çerçevesinde
bu işlemlerin devam etmesi gerekliliklerine ulaşılmıştır. Bu gereklilikler aşağıdaki
gibidir;

Her çocuğun ebeveyni ile düzenli ve planlı olarak bireysel görüşme yapılmalıdır,

Çocukla ilgili paylaşılması gereken olumsuz bir durum varsa, konuşmaya olumlu
bulunan davranışlarla başlanmalıdır. Olumsuz bulunan durumlar anlatılırken
yargılayıcı ifadelerden kaçınılmalı, bu durumu gidermek için yapılanlardan
bahsedilmelidir. Ebeveynden bu konuda destek istendiği ifade edilmelidir.
Yalnızca sorunlu durumlarda değil olumlu gelişmeleri paylaşmak için de bireysel
görüşmeler yapılmalıdır,

Bazen evde ya da okulda oluşabilecek yeni durumlarda da bireysel görüşmeler
yapılmalıdır,

Görüşmeler için uygun bir ortam sağlanmalı, görüşmelerin kesintiye uğramasına
izin verilmemelidir,

Rahat bir atmosfer sağlanmalı, saydam olunmalı ve güven hissettirilmelidir,

Görüşmelerin amacı açıklanmalı, çocuğun gelişim durumu ve davranışları
hakkında ebeveyne bilgi verilmelidir,
62

Ebeveynden çocuğun evdeki davranışları ve olaylar hakkında bilgi alınmalı, yani
durumlar karşılıklı olarak paylaşılmalıdır.
63
V. BÖLÜM
SONUÇ VE ÖNERİLER
Okul öncesi eğitimin çocuklarının gelişimi açısından faydalı olabilmesinde en
önemli etken olarak aileler görülmektedir. Okul öncesi eğitim çağında olan çocukların
gelişimlerinin sağlıklı ve kaliteli olabilmesinde en büyük sorumluluk sahibi olan kişiler
çocukların kendi aileleridir.
Aileler okula daha yeni başlamış olan çocuklarının okuldan önceki ilk
öğretmenleri olarak tanımlanabilmektedir. Çünkü çocuklar ailelerini kendilerine rol
model edinmektedirler. Çocukların gözlerinde aileler her zaman en önemli kişilerdir ve
okul öncesi eğitim kurumlarında ki öğretmenleri dahi ailelerin duruşunu çocuklardan
alamazlar. Okul öncesi eğitim kurumları yalnızca ailelerin ev içerisinde sunamadıkları
hizmetlere katkıda bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, okul öncesi eğitim kurumlarında ki
eğitimciler ailelerin eksik kalan yönlerini tamamlamaktadırlar. Tüm bu sebeplerden
dolayı okul öncesi eğitim çağında çocuğu bulunan aileler ile okul öncesi eğitim
kurumlarında görevli olan öğretmenlerin bir uyum içerisinde devamlı olarak iletişimde
olmaları gerekmektedir. Bu şekilde sağlanacak olan iletişimler ile hem çocuk hem de
aileler daha mutlu ve huzurlu olacaklardır. Bu sayede iletişim kurularak ailelerin okula
güvenmeleri ve aynı zamanda çocukların okula güvenmeleri de sağlanmış olmaktadır.
Aileler ile öğretmenler arasında kurulacak olan sağlıklı iletişimler ile çocuk daha
tutarlı ve dengeli gelişim gösterebilecektir. Bu gerekliliklerin ve iletişimin etkili bir
biçimde sağlanabilmesi için öncelikli olarak ailelerin bu durumu desteklemeleri
gerekmektedir. Daha sonrasında ise ailelerin öğretmenlerin kendilerini tanıyabilmesine
olanak sağlamalıdırlar.
Aileler ile okul öncesi eğitim kurumları arasında kurulacak olan iletişimin ne
ailelere ne de öğretmenlere faydası vardır. Bu kurulacak olan iletişimin herkesten önce
gelişmekte olan çocuklara faydası vardır.
64
Aileler, okulda öğrencilerin evde devamında çok bilinçli davranırlar ve çocuğun
evdeki öğrenme ortamını hazırlarlar. Okul ve aile iç içe olduğunda, aileler okuldan çok
şey öğrenmektedir ve çocukların eğitiminde güçlü kişiler haline gelmektedir.
Yöneticilere yönelik ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’, ‘‘Anne Baba Eğitimi’’,
‘‘Aile Katılımı’’, ‘‘İletişim’’, ‘‘İşbirliği’’ gibi konularla ilgili seminerler, paneller,
konferanslar düzenlenebilir. Çalıştıkları kurumlarda, aileleri bilgilendirmek amacıyla,
ailelere yönelik ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’, ‘‘Anne Baba Eğitimi’’, ‘‘Aile Katılımı’’,
‘‘İletişim’’ ‘‘İşbirliği’’ gibi konularla ilgili seminerler, paneller, konferanslar
düzenlenebilir. Aileleri okul yönetimine katmak ve okul aile ilişkilerini güçlendirmek
amacıyla ailelere çeşitli sorumluluklar vermeleri, aileleri daha yakından tanımak için
çeşitli sosyal etkinlikler ve toplantılar düzenlemeleri önerilebilir.
Yöneticiler dışında ayrıca ailelere yönelikte bazı önerilerde bulunulması
uygundur. Önceden planlayarak sınıf içerisinde yapılan mesleklere yönelik beceriler,
sanat etkinlikleri, hikaye okuma vb. çalışmalara katılmaları önerilebilir. Okul aile işbirliği
ve aile katılım çalışmalarından memnun olmamaları durumunda; memnuniyetsizliklerini
öğretmen ve yöneticilerle konuşmaları önerilebilir. ‘‘Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’’,
‘‘Anne Baba Eğitimi’’, ‘‘Aile Katılımı’’, ‘‘İletişim’’ ‘‘İşbirliği’’ ile ilgili konularda
kurum içinde ve kurum dışında yapılan seminerlere, panellere , konferanslara katılmaları
önerilebilir. Okul ile etkileşim içinde olmaları, yapılan toplantılara düzenli olarak
katılmaları önerilebilir. Çocuklarının kurumda aldığı eğitimi evde desteklemeleri
önerilebilir.
65
KAYNAKLAR
Akbaba
S.-Samancı
O.,
İlköğretimde
Veli-Öğretmen
Görüşmelerinin
Değerlendirilmesi, Ankara 2004, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü 12. Eğitim
Bilimleri Kongresi Bildiriler, Cilt 2, s. 1431-1442.
Akçay C.-Başar A., İlköğretim Okul Müdürlerinin Yönetsel Görevlere
Ayırdıkları Zaman Ve Bunları Önemli Görme Dereceleri, Kuram Ve Uygulamada Eğitim
Yönetimi, 2004, Sayı 38, s. 170-197.
Aksoy A.-Turla A., Okul Aile İş birliği Gazi Üniversitesi Anaokulu Anasınıfı
Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 2001-2002 Ders Yılı, YA-PA Yayınları.
Aral N.-Kandır A.-Yaşar M., Okul Öncesi Eğitim ve Okul Öncesi Eğitim
Programı, İstanbul, 2001, YA-PA Yayınları.
Arslan Ü., Bünyesinde Anaokulu Bulunan İlköğretim Okullarındaki Müdürlerin
Okul Yönetimine İlişkin Rolleri (Giresun Ve Trabzon İlleri Örneği), Ankara, 2001, OMEP
Dünya Konsey Toplantısı ve Konferansı Bildiri Kitabı, Cilt 2, YA-PA Yayınları.
Aslanargun E., ‘‘Okul Aile İş birliği ve Öğrenci Başarısı Üzerine Bir Tarama
Çalışması’’, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 18.
Avcı N.-Turla A.-Tezel F., Okul Öncesi Öğretmenlerinin Yönetim, Denetim ve
Kurum İçindeki Personel İle İlgili Sorunlarının Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi,
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi Dergisi, 2012, Sayı 3, s. 52-62.
Aydoğan Y.-Ömeroğlu E.-Büyüköztürk G.-Özyürek A., Problem Çözme
Becerileri Ölçeği Rehber Kitap, Ankara, 2012, Karaca Eğitim Yayınları ve Tic.
Baker C., Zorunlu Eğitime Hayır, İstanbul, 1995, Ayrıntı Yayınları.
Balcı A., Etkili Okul: Kuram, Uygulama ve Araştırma, (Yüksek Lisans Tezi),
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 1995.
Başaran İ., Yönetimde İnsan İlişkileri, Ankara, 2001, Kadıoğlu Matbaası.
66
Baumann K., Home schooling in the United States: Trends and characteristics,
2002, Education Policy Analysis Archives, Sayı 10, No 26.
Bilen M., Sağlıklı İnsan İlişkileri, 6. Baskı, Ankara, 2004, Anı Yayıncılık, s.
39-40.
Canerik H., ‘‘Eğitim Yöneticiliği Ve Yabancılaşma’’, Öğretmen Dünyası
Dergisi, 2004, s. 16-19.
Cömert D.-Güleç H., Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Aile Katılımının Önemi:
Öğretmen- Aile- Çocuk ve Kurum, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
2004, s. 131-145.
Çelenk S., (2003). ‘‘Okul Aile İş birliği İle Okuduğunu Anlama Başarısı
Arasındaki İlişki’’, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, s. 33-39.
Çetinsoylu N., İki Farklı Sosyal Çevrede Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına
Giden Çocukların Anne-Babalarının Okul Öncesi Eğitimden Beklentilerinin İncelenmesi,
(Yüksek Lisans Tezi), 1998, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Decker C.-Decker J., Planning And Administering Early Childhood Programs,
8. Baskı, 2005.
Hoşcan E.-Zenbat R., Yönetim Stillerinin Ailenin Okulöncesi Eğitim
Programlarına Katılım Üzerindeki Etkileri, Marmara Üniversitesi Anaokulu/Anasınıfı
Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 1999, YA-PA Yayınları.
Essa E., İntroduction To Early Childhood Education, 4. Baskı, 2003.
Fraser S.-Gestwicki C., Authentic Childhood Exploring Reggio Emilia İn The
Classroom, 2002.
Gökçe E., ‘‘İlköğretimde Okul Aile İşbirliğinin Geliştirilmesi’’, 4. Ulusal Sınıf
Öğretmenliği Sempozyumu, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı,
1998, Denizli.
Güngör A., Anne- Baba Çocuk İletişimi, Gazi Üniversitesi Anaokulu/Anasınıfı
Öğretmeni El Kitabı 2001-2002 Ders Yılı, İstanbul, 2001, YA-PA Yayınları.
67
Gürşimşek I., Etkin Öğrenme ve Aile Katılımı, Dokuz Eylül Üniversitesi
Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı, İstanbul, 2002, YA-PA Yayınları.
Hamamcı Z., ‘‘Üç- Altı Yaşlarında Çocukları Olan Anne Ve Babaların Aile
Eğitim İhtiyaçlarının Belirlenmesi’’, Çağdaş Eğitim Dergisi,2003, s. 28-36.
Jackman H., Early Education Curriculum A Child Connection To The World, 3.
Baskı, 2005.
Jaycocks R., Rural home schooling and place-based education, 2001.
Karakaş U., Okul Öncesi Öğretmenlerin Yeterlikleri, (Yüksek Lisans Tezi),
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005.
Kuru N., Nitelikli Bir Okul Öncesi Eğitim Öğretmeninden Beklenilen Kişisel
Yeterliliklerin Eğitiminde Kalite Kapsamında İncelenmesi, (Yüksek Lisans Tezi),
Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2000.
Kostelnik
M.-Soderman
A.-Whiren
A.,
Develepmentally
Appropriate
Curriculum Best Practices İn Early Childhood Education, 3. Baskı, 2004.
Lines M., Home schooling., 1995.
MEB, Okul Öncesi Eğitim Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim
Rehberi, (OBADER), 2015.
Morrison G., Fundamentals Of Early Childhood Education, 3. Baskı, 2002.
Ömeroğlu E., ‘‘Okul Öncesi Çağı Çocuğunun Anne Ve Babasının Eğitime
Katılımı’’, Okul Öncesi Eğitim Dergisi, 1992, s. 5-9.
Öz S.-İmamoğlu B., Ev Okulları, Özgür ve Bilge Dergisi, 2002, Yıl 1, Sayı 6.
Özabancı N.-Acat B., Öğretmen Adaylarının Kendi Özellikleri İle İdeal
Öğretmen Özelliklerine Dönük Algılarının Karşılaştırılması Kuram Ve Uygulamada
Eğitim Yönetimi, 2005, s. 211-236.
Özgüven E., Ailede İletişim Ve Yaşam, Ankara, 2001, PDREM Yayınları.
68
Özyürek A.-Tezel F., 5-6 Yaş Grubunda Çocuğu Olan Ebeveynlerin
Tutumlarının İncelenmesi, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2005, s. 1934.
Salısch M.-Saarnı C., Introduction To The Special Section Emotional
Devolopment In Interpersonal Relationship. International Journal Of Behavioral
Devolopment, 2001, s. 289.
Seçkin N.-Koç G., Okul Öncesi Eğitimde Okul-Aile İş birliği Yaşadıkça Eğitim,
1997, s. 5-10.
Seplocha H., Partnership For Learning Conferencing With Families, Young
Children, 2004.
Töremen F.-Kolay Y., İlköğretim Okulu Yöneticilerinin Sahip Olması Gereken
Yeterlikler, Millî Eğitim Dergisi, 2003, s. 160.
Tutkun F.-Köksal E., Okul –Aile İşbirliğinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim
Araştırmaları, 2002, s. 216-224.
Ural E.-Efe K., Aile Sosyal Davranış Denetim Ölçeği, Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğitim Fakültesi 1. Uluslararası Okul Öncesi Eğitim Kongresi, 2006, Cilt 3, YAPA Yayınları.
69
EKLER
Ek-1 Görüşme Formu
Sevgili Yönetici ve Veliler,
Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı ve okul yöneticilerinin süreçteki
yönetimini incelemek için yaptığım bir araştırmaya katkı sağladığınız için teşekkür
ederim. Görüşmenin amacı, okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımında yönetici,
öğretmen ve ailelere düşen görev ve sorumlulukları belirtmek; ailenin okula katılım
süreçlerini değerlendirmektir.
Katılımınız için teşekkür ederim.
Refik Şükrü ÖZSOY
Okul Öncesi Eğitimde Ailenin Okula Katılımı ve Okul Yöneticilerinin Süreçteki
Yönetimine İlişkin Yönetici, Öğretmen ve Velilerin Görüşleri
KİŞİSEL BİLGİLER
Meslekteki Kıdeminiz (Yöneticiler ve öğretmenler için)
0-5 yıl ( )
6-10 yıl ( )
11-15 yıl ( )
16 ve yukarısı ( )
Eğitim Durumunuz (Veliler için)
İlkokul ( )
Ortaokul ( )
Lise ( )
Üniversite ve Üstü ( )
70
SORULAR
1. Okul öncesi eğitimde ailenin okula katılımı konusunda neler yapıyorsunuz?
2. Okul öncesi eğitime anne ve babanın katılabilmesi için program hakkında
bilgilendirilmelerini nasıl sağlıyorsunuz?
3. Okul öncesi eğitimde yöneticinin rolü ve yönetici aile iletişimin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz?
4. Okul öncesi eğitimde öğretmenin rolü ve öğretmen aile iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz?
5. Okul öncesi eğitimde ailenin rolü ve aile okul iletişiminin nasıl olması
gerektiğini düşünüyorsunuz?
6. Aile katılımının gerçekleştirilmesinden memnun musunuz?
Download