TÜRKİYE`de ASTRONOMİ

advertisement
TÜRKİYE'de ASTRONOMİ
Selçuk Bilir ve arkadaşlarının
“Research performance of Turkish astronomers in the period of 1980–2010”
ve
Zeki Eker ve arkadaşlarının
“Astronomy in Modern Turkey”
başlıklı çalışmalarına ilave olarak, mevcut astrononi ve uzay bilimleri bölümleri,
eğitim, araştırma alanları,etkinlikler gibi konularda ülkemizde yapılanları
özetlemek amacıyla “Türkiye'de Astronomi” konulu bir kitapçık hazırlamayı
amaçladık. Bu doğrultuda hazırladığımız ilk taslağı web sayfamızda
sunuyoruz.
içindekiler TÜRK ASTRONOMİ DERNEĞİ
ASTRONOMİ BÖLÜMLERİ
eğitim
araştırma alanları
GÖZLEMEVLERİ
DESTEK ve ÖDÜLLER
TOPLANTILAR
kapak resmi:Uğur İkizler
Türk Astronomi Derneği
Türk Astronomi Derneği (TAD; kuruluş 1954), astronom ve astrofizikçilerden oluşan bir meslek derneğidir. Üyeleri, astronomi/astrofizik alanlarında bilimsel çalışmalar yapmak ve dersler vermenin yanında, bilim­toplum ve öğretmen eğitimi projeleri yürüterek, popüler yazılar ve kitaplar yazarak bu konularda doğru bilgilerin topluma aktarılması çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir.
iletişim adresleri
web: www.tad.org.tr
www.astronomi.org
e-posta: [email protected]
/TurkAstronomiDernegi
/GokyuzuBulten
@TurkAstroDer
@gokyuzubulten
@TurkAstroDer
@gokyuzubulten
Türk Astronomi Derneği
Hakkı Ögelman Yaz Okulları
TAD Bülteni Gökyüzü
Lisans/lisanüstü öğrencilere yönelik astronomi/fizik yaz okulları
@gokyuzubulten
Öğretmen Astronomi Eğitimleri
Danışmanlık ve Destek Faaliyetleri
Öğretmenlere yönelik yönelik temel astronomi eğitimi seminerleri
Rahmi Koç Müzesi astronomi köşesi
astronomi bölümleri
eğitim
Türkiye'de astronomi/astrofizik eğitimi üniversitelerde Fen, Fen­Edebiyat ya da Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakülteleri'ne bağlı Astronomi ve Uzay Bilimleri, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri, Astronomi ve Astrofizik ve Fizik Bölümleri'nde verilmektedir. Temel olarak, bu bölümlerden birinde 4 yıllık lisans eğitimini tamamlayan öğrenciler, yine bu bölümlerden birinde 2 yıl yüksek lisans, daha sonrasında ise 4 yıl doktora olacak şekilde lisansüstü programlarda eğitimlerine devam edebilir. Ülkemizde lisans ve/veya lisansüstü seviyedeastronomi/astrofizik eğitiminin verildiği kurumlar aşağıda listelenmektedir* .
Akdeniz Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü
Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Astronomi ve Astrofizik Bölümü
Boğaziçi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü
Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü
Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü
Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Fizik Bölümü
* Güncel kontenjan durumu hakkında bilgi almak için lütfen ilgili bölümün web sayfasını ziyaret ediniz.
araştırma alanları
Türkiye'de astronomi ve astrofizik konularındaki çalışmalar esas olarak üniversitelerde yapılmaktadır. Eğitim ve bilimsel araştırmaların bir arada sürdürüldüğü üniversitelerimizde araştırma konuları genel olarak aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
●Güneş Sistemi ve Ötegezegen Sistemleri
Güneş fiziği Küçük gezegenler ve asteroidler
Ötegezegen sistemleri
●Yıldız Astrofiziği
Çift Yıldızlar
Zonklayan Yıldızlar
Yıldız Kümeleri
●Galaktik Astronomi
Yıldız popülasyonları Galaksi'nin oluşumu ve evrimi
●Galaksi­dışı Astronomi
Galaksi evrimi
Galaksi kümeleri ve kozmoloji ●Yüksek Enerji Astrofiziği
X­ışın çiftleri
Gama­ışını patlamaları
Güneş Sistemi ve Ötegezegen Sistemleri
(Güneş fiziği, küçük gezegenler ve asteroidler, ötegezegen sistemleri)
Bize en yakın yıldız olan Güneş, çok önemli bir astrofiziksel laboratuvardır. Ülkemizde Güneş üzerine yapılan gözlemsel çalışmalar, 1933 üniversite reformunu izleyen yıllarda W. Gleissberg tarafından İstanbul Üniversitesi Rasathanesi’nde, aynı yıllarda Kandilli Rasathanesi’nde de Fatin Gökmen’in önderliğinde başlatılmıştır. Bu iki gözlemevinde, 1940’lı yıllardan bu yana fotosfer gözlemleri yapılagelmiştir. Güneş lekesi gruplarının elde edilen istatistikleri, halen Brüksel’deki Solar Influences Data Centre adlı merkeze gönderilmektedir. Günümüzde Türkiye’de yapılan gözlemsel Güneş fiziği çalışmaları, leke etkinliğinin kısa ve uzun dönemli değişimleri, bunun yanında kromosferdeki dinamik yapılar üzerine odaklanmaktadır. Ayrıca Güneş yarıçapının duyarlı ölçümleri üzerine çalışmalar da yapılmaktadır. Güneş’in global manyetik alanının nasıl üretildiği ve leke çevriminin nasıl oluştuğu konusunda kuramsal modeller de yapılmaktadır. Bu modeller, yüzlerce yıllık Güneş etkinliği gözlemleriyle karşılaştırılarak, Güneş çevrimini daha iyi anlamamıza katkıda bulunmaktadır. Bunun yanında, Güneş çevrimini doyuma ulaştırmasında etkili olabilecek fiziksel süreçler de gözlemlerin rehberliğinde modellenmektedir. Ülkemizde Güneş Sistemi’ndeki diğer nesneler ve ortamlar üzerinde yapılan çalışmalar görece azdır. Bunun nedeni, Güneş Sistemi çalışmalarının genellikle çok büyük bütçeli ve bilime büyük yatırımlar yapan gelişmiş ülkeler arasındaki çok uluslu ortaklıklara dayanıyor olmasıdır. Buna karşın, ülkemizdeki teleskoplar kullanılarak küçük credit: NASA/SDO/AIA/GSFC
gezegenler ve asteroidler üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, Yer yakınındaki asteroidler izlenmekte, onların kaotik yörüngelerinin daha iyi modellenmesi için hesaplar yapılmaktadır. Ötegezegenler
1992 yılında Wolszczan ve Frail tarafından, özünde ölü bir yıldızın kalıntısı olan bir nötron yıldızının etrafında üstelik de iki gezegenin birden bulunması, özellikle bilim çevrelerini heyecanlandırmış olsa da asıl heyecan ve kamuoyu ilgisi Güneş benzeri bir yıldızın etrafında ilk kez bir gezegenin Mayor ve Queloz tarafından 1995 yılında keşfedilmesiyle arttı. Kamuoylarının temelinde Dünya dışı yaşam araştırmalarına gösterdiği ilgi bu alanda pek çok araştırmanın yapılması, yeni ve güçlü gözlem araçları ve uzay teleskoplarına yatırımların artmasının önünü açmış oldu. O günden bugüne sayıları 3500'ü aşan gezegen keşfi yapıldı. Güneş'ten başka yıldızların etrafında dolanan bu gezegenlere bizden uzaklıklarını da vurgulamak üzere ötegezegenler diyoruz. Bir teleskopla dahi olsa bir ötegezegeni yıldızından ayrı olarak görmek mümkün değildir. Ancak gökbilimciler çok iyi bildikleri fizik yasalarının yardımıyla gezegeni görmeden yıldız üzerinde neden olduğu dolaylı etkilerden gezegenleri keşfedebiliyorlar.
Güneş benzeri bir yıldızın etrafında bulunan ilk gezegen 51 Peg b de dahil olmak üzere sayıları 680'i bulan ötegezegen, bu dolaylı etkilerden biri olan dikine hız değişimleri ölçülerek keşfedilmiştir. Temelde bir gezegenin yıldız etrafında dolandığını söylemek bir basitleştirmedir. Gerçekte gezegen ve yıldız ortak kütle merkezi etrafında dolanırlar. Bu hareket sırasında yıldız bize yaklaşıp uzaklaşabilir. Işık gibi bir dalga olan tren sesinin, tren sabit bir gözlemciye yaklaşırken tiz (kısa dalgaboylarında), uzaklaşırken pes (uzun dalgaboylarında) algılanması gibi, yıldızın ışığındaki tayf çizgileri de yıldızın yörünge hareketi nedeniyle kısa dalgaboyu ve uzun dalgaboyu arasında dönemli olarak gidip gelir. Güneş'in Jüpiter'den kaynaklanan bu hareketi saniyede 13 metre'ye karşılık gelir, Dünya kaynaklı hareketi ise sadece 10 cm/s düzeyindedir. Oldukça küçük sayılabilecek bu hareketleri milyarlarca kilometre uzaklıktan dahi ölçebilecek alet ve yöntemlere erişmemiz 1990'ları buldu. Buna karşın ilk başlarda kullandığımız cihazlarla ancak büyük hareketleri ölçebiliyorduk. O nedenle de ilk olarak yıldızına çok yakın, büyük gezegenleri bulabildik, zira ancak bu gezegenler yıldızlarına bu kadar büyük hareket yaptırabiliyorlar. Her ne kadar gelişen gözlem olanaklarımız sayesinde giderek daha uzakta ve daha küçük gezegenler bulabiliyor olsak da bu yöntemle keşfedilen gezegenlerin ezici çoğunluğunu sıcak Jüpiterler adını verdiğimiz bu tür yıldızına yakın, dev gaz gezegenler oluşturmaktadır. Bu kadar büyük gezegenlerin nasıl olup da yıldızlarına bir turlarını birkaç gün içerisinde atabilecek kadar yakında olabildiklerini hala tam olarak anlayabilmiş değiiliz. Bu tür gezegenlerin şu an bulundukları yerde oluşmuş olmaları pek mümkün görünmüyor. Ancak bazı öngörüleri birbiriyle çelişen gezegen oluşum kuramlarımız da bu gezegenlerin bugün bulundukları yere nasıl gelebildiklerini açıklamak konusunda yeterince tatmin edici değil. Yakın gelecekte kurulacak olan dev teleskoplarla sahip olacağımız duyarlılık seviyesinde yıldızına bizim Güneş'ten olduğumuz kadar uzakta, bizim gezegenimiz gibi küçük kütleli, karasal gezegenler bulmamız mümkün olabilecek ancak bu kez de yıldızda bu harekete benzer sonuçlara neden olan manyetik etkinlik gibi nedenleri ayıklamakta güçlükler yaşayacağız. Bu alanda çalışan tüm gökbilimciler bu sorunlara çözüm aramakla meşguller.
credit: Planetary Habitability
Laboratory
credit: NASA
Başka yıldızların etrafında dolanan gezegenlerden bazıları zaman zaman bizimle etraflarında dolandıkları yıldızın arasından geçiyor, bu sırada yıldız diskinin bir miktarını kapattıkları için yıldızdan normalde aldığımızdan daha az ışık alabilmemize neden
oluyorlar. Bu ışık kayıplarının mertebesi son derece düşük. Ancak yerde ve uzayda çalışan teleskoplarla gezegen geçişi kaynaklı bu küçük ışık düşmelerini gözlemek mümkün. Bu yönteme dayalı olarak yerdeki pek çok teleskop ağı ve uzaya gönderilen CoRoT ve özellikle Kepler gibi teleskoplarla bugüne kadar 2672 gezegen keşfedildi. Ayrıca geçiş zamanlarının duyarlı olarak ölçülmesi ile sistemde gözlenemeyen başka ötegezegenlerin varlıklarını da ortaya koymak mümkün olabilmektedir. Geçiş zamanları değişimi (ingilizce kısaltması TTV) adı verilen bu yöntemle de giderek artan sayıda ötegezegen keşfinin yapılması ve çoklu gezegen sistemlerinin sayısının artması beklenmektedir. Artık çalışmalar keşif sayısını arttırmaktan, credit: IAU
keşfedilen gezegenlerin parametrelerini ve varsa atmosferlerinin kimyasal bileşimlerini belirlemeye yöneldi. Bir gezegen geçişi sırasında yıldızın ışığı varsa gezegenin atmosferinin içinden geçerek bize ulaştığı için gezegenin atmosferi konusunda da bilgi sahibi olmamız mümkün. Geçiş tayf ölçümü adı verilen bu yönemle bugüne kadar az sayıda dev gaz gezegenin atmosferindeki temel molekülleri belirlemek mümkün olmuş olsa da önümüzdeki 10 yıllık süre içerisinde uzaya gönderilmesi planlanan TeSS, Cheops, EcHO ve PLATO gibi uzay teleskoplarıyla giderek daha küçük gezegenlerin atmosferlerinin yapısını çalışmak mümkün olacak. Bu çalışmalar sayesinde yaşamın temel taşı kabul edilebilecek su buharı, metan gibi bileşiklerin başka gezegenlerin atmosferlerinde bulunup bulunmadığı ve genel olarak gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğu konularında bilgi sahibi olacağız. Gökbilimciler son derece güç olsa da özel teknikler kullanarak ötegezegenleri yıldızlarının etrafında görüntülemeyi de başardılar ve bu yöntemle şimdiden 70 ötegezegen keşfi yaptılar. Gelecekte kullanılacak 30­40 metre çaplı yer tabanlı teleskoplar ve Hubble Uzay Teleskobu'nun yerini alacak olan James Webb Uzay Teleskobu gibi uzay teleskopları ile diğer yöntemlerle keşfedilmeleri güç. yıldızlarına uzak gezegenlerin keşfi mümkün olacaktır. Şu anda uzaydan hassas konum gözlemlerini sürdürmekte olan Gaia teleskobuyla da yıldızlarından uzak binlerce ötegezegenin keşfedileceği öngörülmektedir. Tüm bu keşiflerle yıldızlarına yakın ve dev gezegenlerin yanı sıra uzak ve küçük gezegenlerin ve çoklu gezegen sistemlerinin keşfiyle diğer yöntemlerin getirdiği yanlılıklar dengelenerek daha homojen bir örnek uzayı üzerinden değerlendirmelere gidebilmemiz mümkün olabilecektir. Bu değerlendirmeler sonucunda başka gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğu ve evrimleştiğinin yanı sıra kendi sistemimizin nasıl oluşup, bugüne nasıl geldiği konularında daha çok bilgi sahibi olabilmek mümkün olabilecektir. Türkiye'de ötegezegen çalışmaları ancak 2000'lerin ortalarından itibaren ivme kazanmaya başlamıştır. Türk araştırmacılar, Rus ve Japon ortakları ile birlikte dikine hız yöntemiyle TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG)'nde konuşlandırılmış 1.5 metre ayna çaplı Rus­Türk Teleskobu (RTT­150)'yla dev yıldızların etrafında gezegen araştırmalarını sürdürmekte, projeleri bir TÜBİTAK araştırma projesiyle de desteklenmektedir. Ayrıca geçiş yöntemiyle keşfedilen ötegezegenlerin yarıçap­kütle gibi parametrelerini duyarlı olarak belirlemeye yönelik çalışmalar da zamanının tamamı Türk araştırmacılarca kullanılan, yine TUG'da konuşlandırılmış 1 metre aynı çaplı T100 teleskobunda çeşitli gruplarca sürdürülmektedir. 2020 yılıyla birlikte Doğu Anadolu Gözlemevi'nin (DAG) 4 metre çaplı kızılöte teleskobu ve olası diğer büyük teleskopların kullanılmasıyla birlikte araştırmacılarımızın gökbilimin bu son derece aktif alanındaki katkılarının artacağı düşünülmektedir.
* Gezegen keşif sayıları http://exoplanet.eu adresinden alınmıştır ve 16 Ağustos 2016 tarihi itibarı ile günceldir. Yıldız Astrofiziği (Çift Yıldızlar, Zonklayan Yıldızlar ve Yıldız Kümeleri)
Bugüne kadar yapılan gözlemsel çalışmalar, yıldızların yarısından fazlasının çift ya da çoklu sistem üyesi olduklarını ortaya koymaktadır. Kütle ve yarıçapın en duyarlı belirlenebildiği sistemler olan çift yıldızlar, üretilen kuramsal modellerin testi için de vazgeçilmez kaynaklardır. Ülkemizde çift yıldızlar üzerine çalışmalar neredeyse 50 yıl öncesine dayanmaktadır. Uzun yıllar boyunca, sahip olunan teleskoplar ve alıcıların sınırlı olmasının da etkisiyle, sadece fotometrik veri kaynaklı çalışmalar ile bu tür sistemler çözülmeye çalışılmıştır. Ancak, özellikle 2000'li yıllarla birlikte uluslararası ortaklılların da etkisiyle, fotometrik çalışmalara tayfsal çalışmalar da eklenmeye başlanmış ve etki değeri yüksek dergilerde çalışmalar daha sıklıkla yayınlanmaya başlanmıştır. Böylece, önemli sayıda çift yıldız bileşenlerinin mutlak parametreleri hassas bir şekilde belirlenerek literatüre kazandırılmıştır. Çok sayıda ayrık çift çizgili örten çift yıldız sisteminin kütle ve yarıçap değerlerinin %3’ten daha duyarlı belirlenmesi kuramsal modellerin geliştirilmesinde önemli rol oynadığından, ülkemizden bu alana sunulan çıktılarla kuramların denetlenmesine de katkı verdiği açıktır. Çift yıldız araştırmalarında tayfsal veri katkısı, sadece bu sistemlerin ve bileşenlerinin temel mutlak parametrelerini duyarlı olarak belirlenmesini sağlamamış, bunun yanında, bu tür dizgelerde kütle aktarımı, manyetik etkinlik, metal bolluğu, kinematik ve dinamik özelliklerin incelenmesi için de olanak sağlamıştır. Ülkemizde CCD alıcılar 2000'li yılların başında kullanılmaya başlanmış ve böylece kısa zamanda çift yıldızlar alanında da farklı araştırma alanlarına girilmeye başlanmıştır. Bunun önemli yansımalarından biri de, pulsasyon yapan bileşen içeren çift yıldızların çalışmalarına ülkemizden oldukça önemli katkıların verilmesi, keşiflerin yapılması ve alanda yol açıcı çalışmaların yayınlanmasıdır. Bu çalışmalarda, pulsasyon yapan bileşenlerin temel parametreleri oldukça duyarlı belirlenirken, çift olma özelliğinin getirdiği yakınlık etkilerinin pulsasyonlar üzerine etkileri üzerine çalışmalar yürütülmüştür. Çift yıldızlar alanında, sistemlerin fotometrik ve tayfsal analizlerinin yanında, onların açısal momentum değişimleri ve evrimleri, kinematik ve dinamik özellikleri, oluşumlarını açıklamaya çalışan kuramsal çalışmalar, korunumlu olmayan yıldız modelleri ve oluşum senaryoları ve kütle­
ışıtma bağıntılarının güncellenmesi ve etkin sıcaklık belirlenmesi üzerinde duran ve bu alanda özellikle çift yıldız oluşumu ve evriminin açıklanmasına önemli katkılar sunan çalışmalar da yayınlanmıştır. Ülkemizde çift yıldız çalışmaları yapan grupların bir bölümü, bu alandaki tecrübeleri ile ötegezegen çalışmalarına da başlayarak, ilgi gören bu alanda da çıktılar üretmeye başlamışlardır. Yıldız atmosferleri konusunda çalışmalar büyük ölçüde tayfsal veriler kullanılarak yapılmaktadır. Ülkemizde bu alandaki araştırmalar incelendiğinde, uzun yıllar öncesinde Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nden bazı araştırmacıların tek yıldızların yurt dışından alınan tayf verileri üzerine yaptığı ve çoğunluğu metal bolluğu analizlerine dayanan çalışmalar karşımıza çıkmaktadır. Yıldız atmosferleri ile ilgili araştırmalarda, teleskop, tayfçeker ve alıcıların gelişimine bağlı olarak, özellikle 2000’li yıllardan itibaren önemli adımlar atılmıştır. Ülkemizde de bu çalışmalar, TUG'a RTT150 teleskobu ve tayfçekerlerinin kurulması, genç araştırmacıların bu alanda yurt dışı imkanları daha sık kullanmaya başlaması ile hız kazanmıştır. Bu sayede, Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'ne ek olarak Ege Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve son yıllarda Akdeniz Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi'nde yıldız atmosferlerini inceleyen gruplar ve/veya araştırmacılar bu alana katkı sağlamaktadır. Yıldız atmosferleri çalışmalarında, öncelikle, tayfsal analizler ile atmosferi tanımlayan temel nicelikler (sıcaklık, yüzey çekim ivmesi, bolluk, dönme ve türbülans hızları) belirlenmeye çalışılmaktadır. Ülkemizdeki araşırmacılar da kullandıkları yüksek çözümleme gücündeki tayf verileri ile temel atmosfer parametrelerini oldukça duyarlı elde ederek, kendilerinin öncülük ettiği araştırmalarda, özellikle bolluk analizleri üzerine etkin çalışmalar yayınlamaya başladılar. Son yıllarda, yurt dışından alınan verilerin yanında TUG'da yer alan Coude ve TFOSC tayfçekerlerinin de kullanılması ile, yüzey haritalama tekniği ile manyetik etkin bölgelerin araştırılması. Gökadamızın kimyasal evriminin anlaşılmasında önemli olan kırmızı yatay kol alan yıldızlarının atmosfer parametreleri ve kimyasal bolluklarının belirlenmesi, yarı­ayrık çift yıldız bileşenlerinde karbon eksiliğinin araştırılması, çift yıldız bileşenlerinin tayflarının ayrılarak bileşen tayflarının analizlerinden atmosfer özelliklerinin ayrı ayrı çıkarılması gibi farklı tür çalışmalar da literatüre sunulmuştur. Yıldız kümeleri, yıldızların ve Gökada’mızın evrimi, özellikle de kimyasal element bolluklarının ve küme yaşlarının belirlenmesi bağlamında ülkemizde etkin bir araştırma alanıdır. Yapılan çalışmalarda farklı yaştan yıldız kümelerinin element bollukları karşılaştırılarak Samanyolu’nun kimyasal yapısı ve bunun evrimi çalışmalarına katkıda bulunulmaktadır. Yıldızların iç yapısını enerjinin devasa miktarlarda üretimi ve nakli belirler. Bu süreç aynı zamanda mikro fizik ile makro fiziğin çok özel birlikteliğidir. Yıldızlar hakkında en ayrıntılı bilgiler gözlemsel kısıtlar ışığında yapılan iç yapı modellerinden elde edilir. Türkiye’de yıldızların yapı ve evrimine ilişkin ilk çalışmalar Dilhan Ezer Eryurt'un Kanada ve ABD'deki başarılı çalışmalarını Türkiye'ye taşımasıyla başlar. 1970li yıllarda ODTÜ Fizik Bölümünde başlayan çalışmalarda Güneş nötrino problemlerinin yanı sıra dönmenin yıldız yapı ve evrimine etkisi gibi konularda da araştırmalar yapılmıştır.
Günümüzde yıldızların iç yapısı ve evrimi üzerine yapılan çalışmalar, çift yıldızları, küme üyesi yıldızları, Kepler ve CoRoT verilerini de kullanarak Güneş benzeri titreşim yapan yıldızları ve gezegenleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Hem gezegenlere barınak, hem de Gökada'nın en yaşlı yıldızları bu tür yıldızlar arasında olduğundan bunların kütle, yarıçap, yaş gibi temel parametrelerinin asterosismik yöntemlerle duyarlı bir şekilde belirlenmesi başlıca uğraş alanıdır. Ülkemizde 1990 lı yıllarda bu alanda çalışmalar başlasa da 2000 li yıllara kadar büyük ölçüde kampanya gözlemlerine veri üretme ile sınırlı kaldığı söylenebilir. Son yıllarda, Güneş türü zonklamalara ilişkin kuramsal ve gözlemsel çalışmalar, farklı tür zonklayan yıldızların tayf
analizlerinden atmosfer parametrelerinin ve modlarının belirlenmesi, çift yıldızlarda zonklayan bileşenlerin temel parametrelerinin belirlenmesi ve zonklama özelliklerinin açıklanması gibi başlıklardaki çalışmalar etki faktörü yüksek dergilerde yer bulmuştur. Güneş benzeri yıldızlar üzerine yapılan çalışmalarda Güneş benzeri leke ve faküla etkinliğinin, daha hızlı dönen yıldızlarda nasıl göründüğü, ışıkölçüm ve tayfölçüm çalışmaları ışığında incelenmektedir. Bunun yanında, MHD yaklaşımını içeren manyetik alan üretimi ve taşınımı modelleri ile Güneş benzeri leke ve plaj bölgesi etkinliğinin gözlenen farklı yıldızlarda nasıl görünebileceği modellenmektedir. Galaktik Astronomi
(yıldız popülasyonları, Galaksi'nin oluşumu ve evrimi)
Ülkemizde Galaktik yapı çalışmaları 1960’lı yıllarda başlamış ve günümüzde de devam etmektedir. 2000’li yıllara kadar çok renk fotometrisi yardımıyla Galaksimizin farklı doğrultularındaki yıldız alanları için fotoğrafik plaklarının ölçülmesinden Galaksimizin yapısı, oluşum ve evrimi araştırılmıştır. Gelişen teknoloji sayesinde, odak düzlemi aletlerindeki duyarlı alıcıların devreye girmesi ve sistematik olarak başlatılan gökyüzü tarama programları daha sönük kaynakların incelenmesine olanak sağlamıştır. Bu da Galaksimizin daha duyarlı bilgilerinin elde edilmesine imkân vermiştir. 2000’li yıllardan önce yıldız alanlarındaki anakol yıldızlarının ışıma gücü fonksiyonları elde edilirken, sonrasında yıldız alanlarındaki farklı popülasyonların yapısal parametreleri elde edilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda Galaksimizin yapısını ifade eden model parametrelerinin “tek” bir değer ile açıklanamayacağı bunun yerine Galaktik enlem ve boylama bağlı olarak ifade edilebileceği gösterilmiştir. Ayrıca gökcisimlerinin uzaklık tayini, fotometrik sistemler arasındaki dönüşüm formülleri, fotometrik metal bolluğu tayini için geliştirilen çok sayıda kalibrasyon yine
yine Galaktik yapı grubu elemanlarınca üretilmiştir. Galaksimizin oluşumu hakkındaki teorik çalışmaların sınanmasında yukarıda ifade edilen kalibrasyonlar kullanılarak Galaksimiz içinde metal bolluğu gradyenti araştırılmıştır. Sözkonusu oluşum modellerinin ancak bir arada incelenmesiyle Galaksi oluşumunun anlaşılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Duyarlı radyal hız ölçümleri yapılan tek ve çift yıldızların öz hareket ve trigonometrik paralaks verilerinin birleştirilmesi sonucu Güneş civarındaki yapının kinematik ve dinamik özellikleri tayin edilmiştir. Özellikle anakolda bulunan çift yıldızların kinematik yaşları tayin edilerek çift yıldız evrimi yörünge periyodunun küçülmesi, kütle ve açısal momentum kaybı hakkında önemli ipuçlarına ulaşılmıştır. Galaksi­dışı Astronomi
(galaksi evrimi galaksi kümeleri ve kozmoloji) Geniş ölçekte evrene bakıldığında karşımıza çıkan en küçük yapıtaşları galaksilerdir. Kendi Galaksimiz Samanyolu gibi evrende milyarlarca galaksi bulunmaktadır. Bu galaksilerin biraraya gelerek oluşturdukları galaksi kümeleri ise evrende görülebilen en büyük yapılardır. Evrendeki madde dağılımının ve dolayısıyla evrenin evriminin belirlenmesinde önemli bir araç görevi görmektedirler. Ayrıca galaksi kümeleri, galaksiler arası yoğun etkileşmelerin görüldüğü yerler olduğundan galaksi oluşumu ve evrimi çalışmaları açısından da çok önemli bir laboratuvardır.
Ülkemizde galaksiler ve galaksi kümeleri üzerine yapılan çalışmalar görece yakın zamanlara dayanmaktadır. Astronomlarımızın erişimi olan teleskopların ve bunlara bağlı odak düzlemi aygıtlarının sınırlı olması nedeniyle uzak gökcisimlerinin çalışılması pek kolay olmamıştır.
Yakın galaksiler üzerine yapılan çalışmalarda, özellikle spiral galaksilerdeki moleküler gazın özellikleri, dev gaz bulutları ve CO moleküler emisyonunun varlığı milimetre ve milimetre­altı dalgaboylarındaki gözlemler yardımıyla araştırılmıştır.
Ayrıca nötral hidrojen ve optik bölge tayflarının yardımıyla galaksilerdeki yıldız oluşum aktivitesi incelenmektedir.
Ortamın galaksi evrimi üzerindeki etkileri, az yoğun ortamda bulunan eliptik galaksilerin özellikleri ve yoğun ortamdakilerle karşılaştırılmaları gibi galaksi evrimi konularında çalışmalar da yakın zamanda ele alınan konular olmuştur.
Kuazar rüzgârlarındaki değişimler ve bununla bağlantılı çizgilerin genel soğurma özellikleri SDSS tayfları kullanılarak incelenmiştir.
Galaksi kümesi bulma çalışmaları ve galaksi kümelerinin çoklu dalgaboylarında taramaları yapılmıştır. Ayrıca bu kümelerin merkezi parlak galaksilerinin (BCGs) fotometrik ve yapısal özellikleri incelenmiştir. Kümelerin dinamik yapıları X­ışın verileri kullanılarak bir dizi çalışma ile incelenmiştir. Galaksi kümelerinde karanlık madde araştırmaları ise yakın dönemde başlamıştır. Ayrıca çarpışan galaksi kümelerinin dinamiği ve etkileşmeleri incelenmiştir.
Yüksek Enerji Astrofiziği
(X­ışın çiftleri, gama­ışını patlamaları)
Uzay tabanlı X – ışın ve Gama ışın uydularının (RXTE, Suzaku, Chandra, XMM, Integral, Swift, Fermi vb.) gönderilmesiyle son yıllarda yüksek enerji astrofiziğinde dikkate değer ilerlemeler olmuştur. En önemli ilerlemelerden biri Gama Işın Patlamaları (GRBs), pulsar ve AGN’ lerden gelen yüksek enerjili yayınımın tespit edilmesidir. Fermi (LAT ve GBM) , Swift (BAT ve XRT) uydularından alınan gama ışınlarında gözlenen prompt ve X­ray flare GRB verilerinin gözlemsel özellikleri üzerine yapılan araştırma konularının başlıkları asağıdaki gibi özetlenebilir; (i) Patlama ile ortaya çıkan relativistik olarak çarpışan kabuklarda olusan şok mekanizmasının altında yatan fiziğin araştırılması, (ii) Pulse profillerindeki time dilation etkisinin araştırılması, (iii) Anlık (prompt) yayınım ve X – ısın parlamalarının geniş dinamik bir zaman skalasında benzerlik ve farklılıklarının çalışılması. Bunun yanısıra Adıyaman Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sabancı Üniversi ortaklığı ile TÜBITAK Ulusal Gözlemevi (TUG)' nde bulunan T100 ve T60 teleskopları ile
GRB'lerin optik ardıl ışınımlarının takip gözlemleri ile GRB' lerin ışık eğrilerindeki zamana bağlı değişimleri ve buna bağlı fiziksel parametrelerin öngörülen teorik modeller çerçevesinde araştırılmaktadır. Yüksek Enerji Astrofiziği alanında Nötron yıldızları (NY), Karadelik (KD) ve Beyaz cüceler (WD) gibi yoğun astrofiziksel objelerin yapısı ve dinamiğinin anlaşılması ile GRB’ lerin ve küme ve yakın galaksilerdeki X – ışın kaynaklarının doğasının hem teorik hem gözlemsel çerçevede çalışılmasına olanak sağlayacaktır. Credit: NASA
Ülkemizde nötron yıldızları alanındaki gözlemsel çalışmaların önemli bir kısmı X­ışını uydularından gelen verilerin analizi ve yorumlanması üzerinedir. Bu alandaki çalışmaların ilk tohumları 1970’lerin ilk yarısında ODTÜ Fizik Bölümü’nde Hakkı Ögelman’ın kurduğu Yüksek Enerji Astrofiziği grubuyla atılmıştır. Nötron yıldızlarının, X­ışını gözlemlerine dayanan zamanlama ve tayf analizlerini içeren çalışmalar özellikle 1990’lı yıllardan bu yana hız kazanarak sürdürülmektedir. Türkiye’deki bilim insanları; CGRO, ASCA, RXTE, Chandra, XMM­Newton, INTEGRAL ve Swift gibi X­ışını uydularının verilerini kullanarak X­ışınında ışıma yapan nötron yıldızları hakkında bilim dünyasına katkılarda bulunmaya devam etmektedirler. Ayrıca ülkemizde bu kaynakların bir kısmının optik bileşenlerinin hem ulusal (TUG vb.) hem de yurtdışı gözlemevlerinden elde edilen görünür band gözlem verilerini kullanan çalışmalar da yapılmaktadır. Nötron yıldızlarının yanı sıra yıldız kara delikleri hakkında da ülkemizde son yıllarda gözlemsel çalışmalar yapılmaktadır. Mikrokuasar ve galaktik geçici kara delik gibi adlar verilen bu tür kaynaklarla ilgili nötron yıldızlarının gözlemsel çalışmalarındakine benzer teknikler ve X­ışını uydusu verileri kullanılmaktadır. Ülkemizde, gözlemsel çalışmaların yanı sıra, nötron yıldızlarıyla ilgili pek çok fenomenolojik ve kuramsal çalışmalar da yapılmaktadır. Atarcaların iç yapılarının anlaşılması, X­ışını çift sistemlerindeki nötron yıldızlarının kütle aktarım mekanizmalarının ve çevrelerindeki kütle aktarım disklerinin yapıları, magnetarların fiziksel yapısının ortaya konulması ve bu tür kaynakların etrafında kalıntı disklerin varlığının kuramsal olarak temellendirilmesi gibi ses getirici çalışmalar yapılagelmektedir.
Nötron yıldızları ve karadeliklerle ilgili çalışma yapan astronom ve astrofizikçiler, bu çalışmalarıyla ilgili pek çok ulusal ve uluslararası işbirlikleri yapmaktadır.
X­ışın çiftlerinin diğer bir sınıfı beyaz cüce çift yıldız sistemleri üç katagoriye ayrılırlar: 1) Kataklismik Değişlenler, Roche­Lobe taşması ile disk­madde aktarımı yaparlar, genellikle donörler geç­tip anakol yıldızı olup orbit dönemleri 1.4­14 saat arasındadır; 2) AM CVnler yine Roche­Lobe taşması yapan çift­
dejenere beyaz cüceden oluşan yıldız sistemleridir, bunlar ultra küçük sistemler olarak da bilinirler ve orbit dönemleri 10­65 dakikadır; 3) Simbiyotikler rüzgar aktarımı yaparlar bir madde aktarım diski olup olmadığı veya geçici diskler oluştuğu tam olarak bilinmemektedir, donörler geç­tip dev Mira yıldızlarıdır ve orbit dönemleri birçok­yıl mertebesindedir. Beyaz cüce sistemleri astronomi tarihinde eskiden beri çalışılagelmiştirler. Yıldız çalışmalarıyla nerdeyse eş zamanlı bir zaman skalasına sahiptirler. Özellikle bu sistemler içerisinde Süper yumuşak X­ışını sistemleri ve Novalar (kataklismik değişken türü) tip1­a süernovalarının atası olarak bilinirler. İçerdikleri bolluklar ve geçirdikleri patlamalarla galaktik kimyasal evrimin oluşumuna etki ederler. Geçirdikleri geçici disk patlamaları global madde aktarım teorilerine ve evrensel madde aktarım karaterlemelerine en küçük skalalardan, süper­
kütleli karadelik aktarımını içine alan çalışmalarda yer almaktadır. Türkiye’de de bu alandaki çalışmalar yıldız ve çift yıldız sistemlerinin çalışmalarının başladığı zamanlardan daha yenidir ve sistemetik çalışmalar 1980 lerden sonra başlamıştır. Çalışmalara genel olarak bakıldığında kataklismik değişkenler daha ağır basmaktadır. Bunlar klasik ve tekrarlayan novalar, cüce novalar, nova­gibi sistemler, manyetik katklismik değişken sistemler, orta kutupsal ve kutupsal sistemler olarak katagorize edilebilirler. 1995 yılı öncesinde çalışmalar genelde zamansal (optik) fotometrik analizler ve eklips zamanlamaları ağırlıkta olmaktaydı. Bazı moröte (IUE) tayf analizleride ve novalarda uzamsal paralaks çalışmaları 1990ların son yarısında yapılmıştır. 1997­2000 den sonra bu konularda yapılan çalışmalar ivmelenmiştir. Teorik çalışmalar esas olarak disk yapısı ve madde aktarım kolonunun syklotron emisyonu yapısı çalışmalarıyla sınırlı olsa da gözlemsel ve analitik populasyon çalışmaları ağırlıktadır. Yapılan çalışmalara TÜBİTAK Ulusal Gözlemevindeki RTT150 den gelen katkı oldukça olmuştur. Bunlar imajlama, uzamsal çalışmalar, derin fotometri ve tayf verileri
olarak özetlenebilir. Burda RTT150 XION ile yapılan hızlı fotmetri ve orta kutupsal ve kutupsal sistemlerin yariperiodik gürültü çalışmalarını da eklemek gerekir. Ayrıca bu yıllarda X­ışın uydularından (ROSAT, ASCA, Beppo­SAX, Suzaku, Chandra, XMM­Newton, Swift) alınan verilerle kataklismik değişkenlerde hem imajlama, hem tayf hem de zamansal analizler yapılmıştır. İlk nova kabuğu X­ışın gözlemleri yayınlanmıştır. Novaların X­
ışın evrimi çalışılmıştır. Manyetik değişkenlerin dönem üstünde çözünmüş tayf çalışmaları yapılabilmiştir. Cüce novaların durgun ve patlama fazında tayf çalışmaları ve zamansal salınım araştırmaları yapılmıştır. Bu X­ışını uydularıdan bireysel gözlem zamanları da alınmıştır. Bunlarla beraber yurtdışından araştırmacılara açık survey misyon verileri (IR, 2MASS, WISE gibi) , HST verileri kullanarak fotomerik ve kinematik popülasyon analizleri ve galaktik­extragalaktik popülasyon parametre parametre belirlemeleri toplu uzaklık hesapları yapılabilinmiştir. Bunun dışında çeşitli yer bazlı optik gözlemevleriyle ortak çalışmalar yapılarak tayf, zamansal fotometri ve hızlı fotometri (Asiago E­FOSC, Skinakas OPTİMA gibi) yapılmıştır. Ayrıca Türkiyedeki 40­60cm'lik teleskop ve universite gözlemevleriyle de kolaborasyon çalışmaları yapılmaktadır. Güncel olarak yer bazlı IR­optik bandlarda (veya katolog ve survey verileri kullanılarak) uluslararası koloborasyonlarla ve/veya TUBITAK TUG gözlemevi teleskopları kullanılarak fotometrik ve tayf çalışmaları ve ayrıca X­ışınlarında yine uluslararası kolaborasyonlar da kullanılarak uydu verileriyle zamansal, imaj ve tayf analizleri devam etmektedir. Kataklismik değişkenlerin ve novaların kinematik popülasyon, evrimsel oluşumlarını anlamak; durgun ve patlama fazlarının dinamiklerini ve sistemlerdeki madde aktarım fiziğini çalışmak amaçlanmaktadır. Türkiye de Beyaz cüce sistemlerinin çalışmalarına katkılarda bulunmuş bölümler şunlardır: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü, İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü , Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri , Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fizik, ve Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümleri, Atatürk Üniversitesi, Çukuova Üniversitesi Fizik Bölümü ve Adıyaman Üniversitesi Fizik Bölümü.
Galaksilerin merkezinde bulunmayan ve X­ışın bölgesinde çok güçlü ışıma (Lx > 1039 erg/s) yapan çift sistemler olarak Aşırı Parlak X­ışın Kaynakları (AXK) olarak tanımlanmaktadır. Henüz Galaksimizde gözlenemeyen bu kaynakların ışıma mekanizmaları ve fiziksel doğası iyi bilinmeyen astrofizik konuları arasındadır. X­ışın verilerinin yanısıra diğer dalgaboylarında (özellikle kızıl­ötesi, optik ve radyo) gözlem verileri kaynakların temel özelliklerini araştırmada cok önemli bilgiler sunmaktadır.
1970’lerden bu yana X­ışın gözlem uydularının uzaya gönderilmesi ile yakın galaksilerde (< 10 Mpc) X­ışın kaynakları çalışılmaya başlanmıştır. Yeni nesil X­ışın uydularının (Chandra ve XMM­
Newton) ileri teknolojisiyle artan görüntüleme ve enerji çözümleme kapasitesi galaksi­ötesinden gelen X­ışın yayınımının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Galaksilerden gelen X­ışıması genel olarak ayrık kaynaklar, sıcak yıldızlararası gaz ve merkezdeki olası Aktif Galaktik Çekirdekten gelen ışımanın toplamıdır. Bu ayrık kaynaklar tipik olarak X­ışın çiftleri (X­ray Binaries, XRB), Aşırı Parlak X­ışın Kaynakları (Ultraluminous X­ray Source, ULX), süper yumuşak kaynaklar (Super Soft Sources, SSS) ve süpernova kalıntıları (Supernova Remnants, SNR) olarak sınıflandırılır. Chandra ve XMM­Newton gözlemleriyle iyi bilinen yakın galaksilerin ( M 31, M 33, M 101 , NGC 4395, NGC 4736 ve NGC 4258 gibi) özellikle disk bölgelerinde çok sayıda ayrık kaynak belirlenmiştir. M101 galaksisinde AXK–X1 ( ULX­X1) Credit: Chandra X­ray Observatory / Spitzer Satellite / Hubble Space Telescope / GALEX Satellite.
Galaksilerde belirlenen bu kaynakların heterojen bir topluluk olduğu ve X­ışın karakteristiklerinin geniş bir ölçekte sergilendiği görülmüştür. Bunlar arasında AXK’lar 'Normal' X­ışın çiftleri (Lx≤ 1038 erg/s ) ve Aktif Galaktik Çekirdekler (Lx > 1042 erg/s) arasında yeni bir sınıf oluşturmaktadırlar. Bachetti ve ark. (2014) ‘de yayınladıkları çalışmada M82 galaksisinde bir AXK ile eşleşen ve ortalama periyodu 1.37 s olan ve yaklaşık 2.5 günlük yörüngesel periyoda sahip bir nötron yıldızı olduğunu keşfettiklerini açıklaması bu kaynakların dogası ve yayınım geometrisi hakkında tartışmaları güçlendirdi. AXK’ların çoğunluğunun kara delik içeren sistemler olduğu varsayımını sürdürülerek yüksek ışıma güçlerini açıklamak için önerilen popüler modeller ; izotropik yayınım varsayımı ile standart akresyon (yığılma) diskine sahip orta­
kütleli (102 ­ 104) M⊙ kara delik içeren sistemler ya da hüzmelenmiş ışıma varsayımı ile süperkritik yıgılma diskine sahip yıldız kütleli (M< 100 M⊙ ) kara delik içeren sistemler olarak özetlenebilir.
Ülkemizde AXK konulu araştırmalar, Yer ve uzay tabanlı teleskop gözlemlerinden yararlanılarak AXK’ların X­ışın ve optik özelliklerinin incelenmesi ayrıca tıkız cismin doğası ve ışıma geometrisi dolayısıyla çift sistemin olası yapısı üzerinde kuramsal çalışmalar şeklinde özetlenebilir. X­ışın ve optik verilerle AXK’ların araştırılması konulu çalışmalarda, ayrıntılı analizlerin yapılmadığı çok miktarda verinin bulunduğu Chandra, XMM­Newton ve Swift uydularının arşiv verileri kullanılmaktadır. NGC 4258 galaksisinde AXK­X6 (ULX­X6) Credit: Avdan ve ark.(2016)
NGC 4258 galaksisinin SDSS üç renk görüntüsü. Kırmızı, yeşil ve mavi renkler sırasıyla SDSS I,r ve u filtrelerini temsil etmektedir. Beyaz çizgiler ise AXK'nın içinde bulunduğukümeyi göstermektedir.
Belirlenen ışıma gücü yüksek (> 1037 erg/s) ayrık kaynakların tayfsal analizleri, uzun ve kısa dönem zamansal değişimleri ayrıntılı olarak incelenmektedir. Fiziksel doğası ve ışıma mekanizmalarının daha iyi anlaşılması amacıyla optik ve kızıl­ötesi bölgede Hubble Uzay Teleskobunun arşiv verilerinden yararlanılmaktadır. Seçilen kaynakların parlak olanlarının optik bileşenlerinin veya bulundukları ortamın (bulutsu yada yıldız kümeleri) tayfsal gözlemleri TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG)' da bulunan RTT150 cm teleskopuna takılı TFOSC (TUG Faint Object Spectrograph and Camera) kullanılarak ve Rus Bilim Akademisine bağlı Special Astrophysical Observatory (SAO)'da 6m­BTA teleskopu ile yapılmaktadır. gözlemevleri
Türkiye’deki gözlemlevleri genelde üniversitelere bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Kandilli Rasathanesi, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ve yeni kurulmakta olan Doğu Anadolu Gözlemevi dışındaki gözlemevleri, üniversitelerimizdeki Astronomi ve Uzay Bilimleri, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri ve Fizik Bölümlerine bağlı olarak faaliyette bulunmaktadırlar.
Akademik/profesyonel amaçlar doğrultusunda çalışan ülkemiz gözlemevleri kuruluş tarihlerine göre aşağıda sıralanmaktadır:
Kandilli Rasathanesi (1868/1911)
http://www.koeri.boun.edu.tr/astronomy/
İstanbul Üniversitesi Gözlemevi (1935)
http://gozlemevi.istanbul.edu.tr
Ankara Üniversitesi Gözlemevi (1963)
http://rasathane.ankara.edu.tr
Ege Üniversitesi Gözlemevi (1965)
http://gozlemevi.ege.edu.tr/EUOTR/
Çukurova Üniversitesi UZAYMER (1991/2003)
http://www.uzaymer.cukurova.edu.tr
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (1997)
http://www.tug.tubitak.gov.tr
ÇOMÜ Ulupınar Astrofizik Gözlemevi (2002)
http://caam.comu.edu.tr
Erciyes Üniversitesi UZAYBİMER (2009)
http://uzaybimer.erciyes.edu.tr
İnönü Üniversitesi Gözlemevi (2012)
https://www.inonu.edu.tr/tr/cms/astronomi
Adıyaman Üniversitesi Gözlemevi (2015)
http://adyu60.adiyaman.edu.tr/?page_id=67
Doğu Anadolu Gözlemevi (2019)
http://dag­tr.org
Bu gözlemevlerinden TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) ve Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) ulusal nitelikte olup, tüm Türkiye’deki astronom ve astrofizikçilere açıktır. Türkiye’deki astronomların 30 yıllık rüyası olan TUG’un kuruluş çalışmaları 1970’li yılların sonunda başlamıştır. 1983 yılında “Ulusal Gözlemevi Yerseçimi Güdümlü Projesi” ile çeşitli üniversitelerden 7 araştırmacının yürütücülüğünde yerseçim çalışmaları resmen başladı. Proje çerçevesinde atmosferik kalite gözlemleri yapılan 4 tepe arasından Bakırlıtepe (Antalya) en uygun yer olarak seçilmiştir. Credit: TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi
Daha sonra TÜBİTAK tarafından DPT’ye sunulan proje ile 1992­1996 yılları arasında Ulusal Gözlemevi kuruluş çalışmaları başlamış oldu. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin resmi açılışı 5 Eylül 1997’de devlet büyüklerinin de katıldığı bir törenle gerçekleşti. 2016 yılına geldiğimizde TUG’un sahip olduğu ve Türk astronomlarının kullanımına sunduğu teleskoplar 1.5 m, 1 m, 0.6 m, 0.45 m ve 0.4 m ayna çaplarına sahiptir. Bu teleskoplar içerisined yalnızca 1.5 metrelik Rus­
Türk Teleskobu (RTT150) tayfsal gözlemler yapabilecek odak düzlemi aygıtlarına sahiptir.
Türkiye’nin en büyük ve ilk kırmızı öte teleskobu olacak olan DAG teleskobunun (4 m) temelleri ve düşüncesi 2008 yılında bir grup araştırmacı tarafından olgunlaştırılmış ve daha sonraları Kalkınma Bakanlığı’na dönüşen DPT’ye 2011 yılında proje olarak sunulmuştur. 2012 yılında kabul edilip başlayan proje ile 2019 yılının sonuna doğru teleskoptan ilk ışığın alınması bekleniyor. DAG teleskobu hem ayna çapı, hem çalışacağı dalgaboyu aralığı (optik + yakın kırmızı öte) hem de odak düzlemi aygıtları açısından ülkemizdeki gözlemsel astronomiyi bir üst sınıfı çıkartacak bir gelişme olacaktır. DAG teleskobuna takılacak odak düzlemi aygıtları hem en modern aygıtlar olacak, hem de daha önce Türk astronomlarının kullanımına açık olmayan yeni gözlemsel yöntemleri içerecektir.
Radyo Astronomi Çalışmaları
Radyo teleskop başta radyo astronomi, astrononik, jeodezi, uzaktan algılama, iletişim ve navigasyon gibi alanlarda kullanılan temel enstrümandır. Ülkemizde radyo astronomi teleskobu kurulum çalışmaları Erciyes Üniversitesi öncülüğünde yürütülmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için aşağıdaki bağlantıya başvurabilirsiniz:
www.tad.org.tr/radyoastronomi
Yukarıda sıralanan gözlemevleri dışında, ülkemizde astronomi ve uzay bilimleri alanıyla ilgili olan kurumlar şunlardır:
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (1998)
http://uzay.tubitak.gov.tr
Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü (2011)
http://www.hutgm.gov.tr
destek ve ödüller
Türkiye’deki Astronomi çalışmalarının finans kaynağı, çoğunlukla ulusal ölçekte kamu kurumlarının destek programlarıdır. Bu ulusal desteklerin yanı sıra Avrupa Komisyonu ve diğer ülkelerle ikili anlaşmalarla sağlanan fonlardan da yararlanılmaktadır. Astronomi araştırmalarında faydalanan destekleri şöyle sıralayabiliriz:
Üniversitelerin araştırmacı istihdamı ve BAP destekleri: Lisansüstü ve doktora eğitimlerini sürdüren astronomi öğrencileri yaygın olarak üniversitelerimizin astronomi ve fizik bölümlerinde araştırma görevlisi olarak istihdam edilmektedir. Yine doktoralı araştırmacılarımızın önemli bir kısmı öğretim görevlisi ya da öğretim üyesi olarak belirtilen bölümlerde çalışmalarını sürdürmektedir. Astronomi alanında doktoralı ya da eğitimini sürdüren araştırmacılar, hem bulundukları üniversitelerin fiziki mekân, kütüphane ve İnternet erişimi gibi altyapılarından yararlanmakta hem de üniversite için bilimsel araştırma projelerinden (BAP) yararlanarak kısmen araştırmaları için gereken maddi imkânı elde edebilmektedir. Ayrıca üniversitelerimiz bünyesinde üstün başarı gösteren astronomlar, bir örneği İstanbul Üniversitesi’nin ülkemizin ilk kadın astronomu olan Nüzhet Gökdoğan adına vermekte oduğu ödül olan ödüllerle onurlandırılmaktadır.
Uluslararası işbirlikleriyle sağlanan destekler: Bu destekler Avrupa Komisyonu ve diğer ülkelerle sağlanan ikili anlaşmalar çerçevesinde olup Türkiye’deki astronomların kullanımına sunulmaktadır. TÜBİTAK tarafından koordine edilen bu desteklerden, hem projelere finansal kaynak sağlamak hem de araştırmacı hareketliliğini arttırmak için yararlanılabilir. Finansal destek içeren işbirliği programlarından başlıcaları, Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP), İkili Proje Destekleri, ERA­NET ve COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği) olarak sıralanabilir. Araştırmacı hareketliliğini hedefleyen işbirliği programlarıysa 2221 (konuk veya akademik izinli bilim insanı destekleme programı) ve 2236 (Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşımı Destek Programı). TÜBİTAK koordinasyonuyla yürütülen bu desteklerin yanı sıra yurt dışı ve yurt dışı diğer kuruluşların koordinasyonuyla sağlanan başka destekler de astronomların kullanımına açıktır. Örneğin lisans ve lisansüstü öğrenciler için dönemlik değişim programları sağlayan Avrupa Komisyonu programı olan ERASMUS, aynı zamanda öğretim görevlisi ve öğretim üyelerine Avrupa ülkelerinde kısa süreli ders verme ve böylece o ülkelerdeki öğrenci ve akademisyenlerle etkileşimde bulunma imkânı vermektedir. Bütün bu desteklerin dışında, Türkiye’deki astronomlar arasında diğer ülkelerdeki bilimsel kuruluşlarla ve üniversitelerle ikili ilişkilerini sürdürerek orada yürütülen çalışmalara ortaklıklar yapanlar da vardır. Türk astronomları, doğrudan yurtdışı kaynaklı programlarla, doktora sonrası ve izinli araştırmacı olarak yurtdışında çalışmaktan, NASA, ESA, ESO gibi kuruluşların gözlem projelerinde yer almaya kadar pek çok bilimsel etkinliğin içinde yer almaktadır.
Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödül Programı (BAGEP) astronomi/astrofizik alanında çalışan genç araştırmacıları da desteklemektedir.
Ayrıca her iki yılda bir yapılan Ulusal Astronomi Kongreleri'nde en iyi konuşma ve posteri sunan öğrencilere Türk Astronomi Derneği tarafından en iyi sunum ödülü verilmektedir.
toplantılar
Türkiye'de yapılmış olan astronomi/astrofizik konulu toplantı, çalıştay ve yaz okulları aşağıda listelenmiştir. ULUSLARARASI
2016
Binary Stars and Exoplanets, 21­23 Şubat, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Astrofizik Araştırma Merkezi ve Ulupınar Gözlemevi, Çanakkale
2015
International Workshop on Neutrino Physics and Astrophysics, 16­20 Mart, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul
2014
­
2013
Dig Sites of Stellar Archeology: Giant Stars in the Milky Way, 4­6 Eylül, Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, İzmir
2012
The 3rd Azarquiel School of Astronomy­A Bridge Between East and West, 8­18 Temmuz, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul
Black Holes by the Black Sea, 25–29 Haziran, Koç Üniversitesi, İstanbul
2011
Summer School on Astrometry and the Workshop “Astrometry now and in the future”, 11­13 Eylül, Akdeniz Üniversitesi
Physics of Stars, 17­29 Temmuz, Institute of Theoretical and Applied Physics, Turunç, Marmaris, Muğla
2010
Astrophysics of Neutron Stars 2010: A Conference in Honor of M. Ali Alpar, 2­6 Ağustos, Çeşme, İzmir
2009
3rd Astrophysics of Neutron Stars Workshop, 31 Ağustos­4 Eylül, Sabancı Üniversitesi, İstanbul
2008
VII Microquasar Workshop: Microquasars and Beyond, 1­5 Eylül, Foça, İzmir
2nd Astrophysics of Neutron Stars Workshop, 30 Haziran­4 Temmuz, İstanbul
30th IAU­ISYA International School for Young Astronomers, 1­22 Temmuz, İstanbul
2007
1st Astrophysics of Neutron Stars Workshop, 2­6 Temmuz, İstanbul
ULUSAL
Ulusal Astronomi Kongreleri Ulusal Astronomi Kongreleri (UAK), her iki yılda bir farklı bir üniversitenin ev sahipliğinde yapılan, farklı konularda araştırmalarını yürüten bilim insanlarının bir araya geldiği ve araştırma sonuçlarını aktardıkları toplantılardır. UAK’nın, 2008 yılından bu yana yapılanları aşağıda listelenmiştir:
2016, 5­9 Eylül tarihleri arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde yapılacaktır.
2015, 2­6 Şubat, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara
2012, 27 Ağustos­1 Eylül, Malatya İnönü Üniversitesi, Malatya
2010, 31 Ağustos­4 Eylül, Çukurova Üniversitesi, Adana
2008, 8­12 Eylül, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale
UAK’nın haricinde, 2010 yılından bu yana düzenlenmiş olan diğer ulusal toplantı, çalıştay ve yaz okulları aşağıda listelenmiştir:
2015
TUG T60 ve T100 Teleskopları Performans Çalıştayı ­ V, 23­25 Ekim, Antalya
Hakkı Ögelman Yaz Okulu: Temel Bilimciler için Astronomi, 7­11 Eylül, Çukurova Üniversitesi Uzay Bilimleri ve Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Adana
Açık Yıldız Küme Çalıştayı, 28­30 Nisan, Erciyes Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
2014
TUG T60 ve T100 Teleskopları Performans Çalıştayı ­ IV, 16­19 Ekim, Antalya
Hakkı Ögelman Yaz Okulu: Astronomlar için Fizik, 4­8 Ağustos, Boğaziçi Üniversitesi, Feza Gürsey Enstitüsü, İstanbul
Ötegezegenler ve Yaşam Çalıştayı, 16­17 Haziran, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fizik Bölümü, Çanakkale
2013
Hakkı Ögelman Yaz Okulu: Astronomlar için Fizik, 2­6 Eylül, Boğaziçi Üniversitesi, Feza Gürsey Enstitüsü, İstanbul
Büyük Çaplı Teleskoplar İçin Türkiye’de Yer Belirleme Çalıştayı, 11 Mayıs, Bilim Akademisi, İstanbul
Küçük Teleskoplarla Bilim Çalıştayı: Fırsat Gözlemciliği, 9­10 Mayıs, İstanbul Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi, Beyazıt / İstanbul
TUG T60 ve T100 Teleskopları Performans Çalıştayı­II, 26­27 Ocak, Antalya
2012
Hakkı Ögelman Yaz Okulu: Astronomlar için Fizik, 9­13 Temmuz, Bilim Akademisi, İstanbul
2011
TUG T60 ve T100 Teleskopları Performans Çalıştayı­I, 17 Aralık, Antalya
Türk Astronomi Derneği Yaz Okulu: Astronomlar için Fizik, 4­8 Temmuz, Sabancı Üniversitesi, İstanbul
Türkiye'de IR Astronomisi ve Doğu Anadolu Gözlemevi Çalıştayı, 1­3 Nisan, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Erzurum
Lisansüstü Echelle Tayf İndirgeme Çalıştayı­II, 13­19 Şubat, TUG
2010
Yakın Çift Yıldızların Yapısı ve Evrimi Çalıştayı, 21­23 Haziran, Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Lisansüstü Echelle Tayf İndirgeme Çalıştayı, 5­11 Şubat, TUG
Astrofizikte Manyetik ve Hidrodinamik Süreçler I. Çalıştayı, 1­3 Şubat, Ege Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, İzmir
Destek verenler:
Şölen Balman ­ Beyaz cüce çift sistemleri
Özgür Baştürk – Ötegezegenler
İbrahim Küçük ­ Erciyes Üniversitesi’nde Radyo Astronomi Çalışmaları
Eda Sonbaş – Gama ışın patlamaları
Faruk Soydugan – Çift ve zonklayan yıldızlar
Mutlu Yıldız – Yıldızların iç yapısı ve asteroismoloji
Download