Slayt 1 - İslamda Hayat

advertisement
Jstikamet Üzere
Dogru Olmak
Idris Yavuzyigit
1
/idrisyavuzyigit
Sırât-ı Müstakîm
İstikamet, Allaha iman edip kul olan Mümin
kimsenin Kuranın gösterdiği çizgide yürümesi,
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in örnekliğinde hayat
sürmesidir. İslam ana çizgisinden sağa sola, batıl
görüş ve düşüncelere, sapık anlayış, çarpık fikir
ve akımlara kapılmadan yürümesi demektir.
Bu yürüyüşte Doğruluk ve dürüstlük İslam ahlak
anlayışında imandan sonra gelen ve bizim
istikametimizi belirleyen en önemli erdemdir.
Sağlıklı bir toplum yapısının da temel taşını
oluşturur.
2
Din: İslam
Milletleri ayakta tutan en büyük güç dindir.
• Din bir hayat nizamıdır.
• Din bir diriliş kaynağıdır.
• Din bir yol haritasıdır.
• Din islamdır, Allaha, resulüne, kurana teslim
olmaktır.
• Din imandır, ibadetlerdir.
• Din hayatın kendisidir.
• Din hürriyeti; herkes için esas kabûl edilmiştir.
َ ْ ْ َ ْ َ ّ َّ
‫ِان الدين ِعند اّٰللهِ ِاْلسَلم‬
“Allah nezdinde hak din İslâm'dır”(Âli İmrân 19)
3
Din: İslam
İnsan ruhu ancak din sayesinde huzur ve
mutluluğa kavuşabilecektir. Zira ekonomide,
ticarette, sanayide, teknolojide en üst seviyede
olmasına rağmen dinden beslenmeyen ruhlar
bunalmıştır. İnsanı huzura kavuşturacak olan
İslam'dır. İslam fıtratın gereği olan dindir.
4
Din: İslam
َ
َ
ْ
َ
ْ
ْ
ََ ْ ْ ‫َل‬
َ
ْ
ْ
َ
‫ن‬
ْ
َ
َ
َ
ْ
ْ
ْ
َ
َ
ِ
‫ع‬
َ
َ
َ
ْ
‫ن‬
‫ل‬
‫ن‬
ْ
َ
َ
‫ع‬
‫ل‬
‫ي‬
‫ال يوم اكملت كم د كم واتممت كم متى ورضيت كم ِاْلسَلم‬
‫د ي ًنا‬
“…Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize
nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak
İslâm'ı beğendim…” (Mâide 3)
5
Sırât-ı Müstakîm
ََ ٌ َ ََ
َ
َْ
َ
َ
َ
ْ
ْ
َ
ْ
ْ
َّ‫ أ ْول ِنك أص َحاب الجنة‬- ‫إ َّن َّال ِذي َن َقالوا َريُّ َنا اّٰللَّ ث َّم ا ْس َت َقاموا قَل خ ْوف علي ِهم َوْل َهم ي ْح َزن َون‬
ِ
ِ
َ ‫َ َ َ َ َ ِ َ َ ن ْع َم‬
‫خ ِال ِدين فِيها جزاء تما كانوا لون‬
“Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru
olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar
cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette
temelli kalacaklardır.”
(Ahkâf 46/ 13-14)
6
Sırât-ı Müstakîm
َ ْ ً َ ْ َْ َ ً َ
ْ
« :‫ قال‬. ‫يا رسول اّٰللَِّ قل ِلي في اإلِس َِلم قوْل ْل أسأل ْ َعنه أخدا عيرك‬
ْ‫ق‬
ْ ‫ث َّ ست ِق‬
َ
ْ
» ‫ م ا م‬:َِّ‫ آم يت ياّٰلل‬: ‫ل‬
Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
“Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu
bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç
hissetmeyeyim, ” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!”
buyurdu. (Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.)
7
Sırât-ı Müstakîm
Kur’an’ın ilk suresinde, kılmış olduğumuz 5 vakit
namazda günde 40 kez okuduğumuz Fatiha
suresinde cenabı hak َ
‫ل‬
َ
‫ت‬
‫س‬
‫م‬
‫ق‬
‫ي‬
‫ل‬
“ َ‫”اهدِنــــا ا صِّرَاطَ ا ُ ِ م‬
“…Bizi dosdoğru yola ilet…” diye dua etmemizi
emrederek, bizlere her gün hangi hal üzere
olduğumuzu ve olmamız gerektiğini en açık
şekliyle bildirmektedir.
8
Sırât-ı Müstakîm
َ
َ َ
َ
َ
َّ
َ
‫ت‬
‫ت‬
‫ت‬
‫ط‬
‫ق‬
‫م‬
‫ت‬
‫ع‬
‫م‬
ْ ‫فا‬
‫س ِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن نابَ َعَكَ وَالَ ْغوْاْ إِنهُ بِمَا ْ َلُونَ َِصِرر‬
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru
olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın.
Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür”
( Hud, 11/112).
9
Sırât-ı Müstakîm
Hud suresi 112. ayetiyle ilgili Abdullah b. Abbas’ın şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
“Bütün Kur’an içinde Allah Resulüne bu ayetten
daha ağır ve daha çetin bir ayet inmemiştir.
َ
Bu nedenle
Peygamberimiz
ْ
َ
‫س‬
‫ي‬
‫ب‬
‫ي‬
" ‫“ " َّ َ نِي هُود وَأَخوَاتهَا‬Hûd sûresi ve benzerleri beni
ihtiyarlattı” buyurmuştur.
( Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 57, V, 402)
10
Sırât-ı Müstakîm
َ
َ
َْ
َ
ْ
َّ
َ
َ
ْ
ْ
َ
ٰٓ
َ
َ
َّ‫اِ َّن َّالذ۪ي َن َقالوا َريُّ َنا اّٰلله ث َّم ا ْس َت َقاموا َي َـت َي َّزل علي ِهم ال َمل ِنكة اْل َحاقوا َوْل ي ْح َزنوا َواب ِشروا ِيالجنة‬
‫َ ي‬
ِ
َّ
ْ ‫كنْت‬
َ
‫الت۪ي م نوعدون‬
"Rabbimiz Allah’tır" deyip de dosdoğru çizgide
yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu
müjdeyle inerler: "Korkmayın, kederlenmeyin,
size vaad olunan cennetle sevinin!"
(Fussilet; 30)
Bu hususta Enes b. Malik diyor ki:
"Resulullah (s.a.v.) bu âyeti okudu ve sonra dedi ki:
"Bunu (rabbimiz Allah tır sözünü) insanlar söylediler ve sonra
çoğu bunu inkar ettiler. Kim bu söz üzerinde devam ederek
ölecek olursa işte doğru yolda devam eden o'dur."
( Tirmizî, K.Tefsir el-Kur'an, Sure: 41, Hadis no: 3250)
11
Sırât-ı Müstakîm
Doğru yolu arayanları Allah Rızasına giden yola
eriştireceğini
bizlere vadَ ediyor:
َ
ُ
ُّ
َ
ْ
‫ه‬
َّ
ُ
ُّ
ْ
َ
ُ
َ
ُ
َ
َ
ُ
ُ
َ
َ
َ
ُ
ْ
َ
َّ
َ
ْ
ُ
‫ات ِالى النو ِر‬
‫م‬
‫ل‬
‫الظ‬
‫ن‬
‫م‬
‫م‬
‫ه‬
‫ج‬
‫ر‬
‫خ‬
‫ي‬
‫و‬
‫م‬
‫َل‬
‫الس‬
‫ل‬
‫ب‬
‫س‬
‫ه‬
‫ان‬
‫و‬
‫ض‬
‫ع‬
‫ب‬
‫ات‬
‫ن‬
‫م‬
‫اّٰلل‬
‫ه‬
‫ب‬
‫ى‬
‫د‬
‫ه‬
‫ي‬
‫ر‬
ٖ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ٰ ْ ََْ ْ
َ
ْ
ُ
َ
‫اط مست ٖق ٍيم‬
ٍ ‫ِب ِاذ ِن ٖه ويه ٖد ِيهم ِالى ِصر‬
“Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına
götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan
aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.”
(Maide 16)
12
Sırât-ı Müstakîm
َ َ ُ ُّ َ َ َّ َ ْ ُ َ ْ َ ُ َ ْ َ ْ َ ٌ َ ٰ َ
ُّ
‫ات ِالى النو ِر‬
ِ ‫الر ِكتاب انزلناه ِاليك ِٰلتخ ِرج الن ْاس ِمن ْالظلم‬
ْ
َ
َ
ْ
َ
َ
‫يد‬
ِ ‫اط الع ٖز ِيز الح ٖم‬
ِ ‫ِب ِاذ ِن ِرب ِهم ِالى ِصر‬
“Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle
insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye
galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna
çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.”
(İbrahim 1)
13
Sırât-ı Müstakîm
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte
bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu
çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi
ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu
yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan
vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153.
âyeti
kerimeyi okudu:
‫ه‬
َ ََ
َ ْ ‫ُّ ن َ َ َ َ َّ َ ِي‬
ْ
ْ ‫ِلك ْ َ صنك‬
َّ
ً
َّ
َ َّ َ َ
َ
ْ
َ
َ
َ
‫ت‬
‫ت‬
‫ت‬
‫س‬
‫س‬
‫م‬
‫ك‬
‫ن‬
‫ي‬
‫ل‬
‫ت‬
‫ي‬
ِ
ِ
‫ف‬
‫وان هذا ِصراط۪ي ق۪تما قا عوه۪ و َْل َ َّ عوا ا ل فرق م عن سب۪ي ِله۪۪ ذ م و م‬
َ ‫لعلك ْ يَ َّت‬
﴾١٥٣﴿ ‫ِبه۪ م قون‬
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun.
Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan
uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size
böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)
14
Sırât-ı Müstakîm
ٰ َ ٰ َ َّ ْ ُ
َ‫اط ُم ْس َت ٖقيم ٖد ًينا ق َي ًما م َّل َة ِا ْب ٰرهيم‬
َ
ٍ ‫قل ِان ٖنى هد ٖینى رٖبى ِالى ِصر‬
ٖ
ِ ِ
ٍْ ُ ْ
َ‫ان م َن اْلشركين‬
َ ‫َحن ًيفا َو َما َك‬
ِٖ
ٖ
ِ
“De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola,
dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine
iletti. O, ortak koşanlardan değildi.”
(Enam 161)
15
Gittiğimiz Yol Hangisi
"Allah Resulü, bir gün eline bir hurma çubuğu
almıştı, oturdu yere, ümmetine mesaj vermek
üzere kum üzerine uzun bir çizgi çizdi ve ashabına,
'Burası İslam’ın ana yoludur' dedi. Sonra o
çizgiden ayrılan birtakım çizgiler çizdi. 'Bu yoldan
zaman içerisinde ayrılacak tali yollar olacaktır'
dedi. 'Sizi bu ana yol üzerinde bırakıyorum, bu
tali yollara sapmayın, hele hele bu yolların
ana yolu işgal etmesine izin vermeyin' dedi.
16
Sırât-ı Müstakîm
KURAN VE SÜNNET
TALİ YOLLAR
TALİ YOLLAR
KURAN VE SÜNNET,
ŞEYH, TARİKAT VE
CEMAATİN KURAL VE
KANUNLARI, KİTAPLARI,
İLMİYLE AMİL OLMAYAN
TALİ YOLLAR
İSLAMIN ANA YOLU
17
Gittiğimiz Yol Hangisi ?
َ
ْ
َ
ََ
َ
َ
ْ
َ
َ
َ
َ
َ
ْ
ٌ
َ
‫ي‬
َّ
ْ
َ
ٰٓ
َ
ٰٓ
‫ع‬
‫ي‬
‫م‬
ْ
‫ج‬
﴾٩﴿ ۪‫و لى اّٰللهِ قصد السب۪ ِل و ِمي َها خ ِائر۪ ولو ساء ل َهد كم ا ع۪ين‬
«Doğru yol Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır.
Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.» (Nahl 9)
18
DİN: KURAN VE SÜNNET
‫تضلوا ما‬
َِ‫لن‬
َْ‫أمرين‬
ِ
‫يكم‬
ُْ‫تركتِف‬
ُ
،‫عالى‬
َ ‫اللَت‬
ِّ‫اب‬
َ‫كت‬
َِ:‫هما‬
َ‫ب‬
ِِ‫كتم‬
ُْ‫مس‬
ّ‫ت‬
ََ
.‫وله‬
ِِ‫رس‬
َُ‫نة‬
َ‫س‬
ّ‫و‬
َُ
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Size iki şey bırakıyorum.
Bunlara uyduğunuz müddetçe asla
sapıtmayacaksınız:
Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti.
(Muvatta, Kader, 46, II, 899)
Sırât-ı Müstakîm
Allah’ın dosdoğru yolu, Sırât-ı müstakimi bize öğreten
Kur’an’ın yoludur. Peygamberlerin yoludur. Allah’a
verdikleri sözden bir an olsun ayrılmayan, sadakatle
sembolleşen sıddıkların yoludur. Sırât-ı müstakim,
şühedanın, salih amel işleyenlerin, ilahi lütuf ve
nimetlere talip olanların yoludur.
Sırât-ı müstakim dışındaki yollar ise şeytanın davet
ettiği yollardır. Bu yollar, gayr-ı meşru arzu ve isteklerin,
hırsların, kin ve düşmanlığın, fitne ve fesadın, ayrılık ve
gayrılığın, bencilliğin adreslerine uzanan yollardır.
20
Sırât-ı Müstakîm
•
•
•
•
•
•
•
İnançta İstikamet
İbadetlerde İstikamet
Ahlaklı Olmada İstikamet
Niyette İstikamet
Sözde Ve Fiilde İstikamet
Dostluk Ve Arkadaşlık İlişkilerinde İstikamet
Sosyal Ve İş Hayatında İstikamet
Bunları yaparken iki kaynağı kendine rehber edinerek
Kuranın aydınlığında, Hz. Peygamberin örnekliğinde
hayat sürmek durumundadır.
21
İNANÇTA İSTİKAMET
İman, inanç esasları diye bildiğimiz yüce Mevla’ya,
varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, Ahiret gününe, kaza kader hayır ve
şerrin Allahtan olduğuna kalben inanmak ve bu
inancını dil ile ikrar etmektir.
Bu ikrarı hayat boyu devam ettirmek,
hiçbir an unutmadan bu imanı koruyup muhafaza etmek,
İman ettiğimiz değerlerin gereğini yerine getirmek gerekir.
22
İNANÇTA İSTİKAMET
َ
َ
ْ
ٌ
َّ ‫َ َ ْ ف ِم ْيه َّ ق َ َ ْ َ َ ِم ْيه‬
ْ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
ِ
‫م‬
ِ
‫ن‬
‫ِمن المؤ ين ِرخال صدقوا ما َعاهدوا اّٰللََّ علن ِه ً م من ضى يجنه و م من‬
‫تن َت ِظر َو َما َي َّدلوا يَ ْن ِد َلي‬
“Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri
söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü
yerine getirmiştir. (Şehit olmuştur) Bir kısmı da (şehit
olmayı)
beklemektedir.
Verdikleri
sözü
asla
değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb 33/23)
23
İNANÇTA İSTİKAMET
Nübüvvetin ilk yıllarında Efendimiz (S.A.V.)’i davasından vaz geçirmek için Mekke
Müşrikleri ve ileri gelenleri türlü türlü tekliflerde bulundular. Ve bir keresinde
Utbe Bin Rebia’nın diliyle tekliflerini Efendimiz (S.A.V.)’e sundular:
• "Sen ortaya attığın bu mesele ile şayet mal ve servet elde etme gayesinde
isen, mallarımızdan sana hisse ayıralım, hepimizin en zengini olasın."
• "Eğer, bir şeref peşinde isen, seni kendimize reis yapalım."
• "Yok, eğer bu sana gelen, görüp de üzerinden atmaya kuvvetin yetmeyen
bir evham, cinlerden, perilerden gelme bir hastalık ve sihir ise, doktor
getirtelim, seni tedavi ettirelim. Seni kurtarıncaya kadar mal ve servetimizi
harcamaktan geri durmayalım."
Müşrikler, Efendimiz(S.A.V.)’in amcası Ebu Talibi devreye koydular ve amcası
müşriklerin telifini iletince, Efendimiz (S.A.V.), bir müddet mahzun mahzun
düşündü. Sonra, gittiği yolun hak yol, Sırat-ı Müstakim olduğunu, tebliğ ettiği
dinin hak olduğunu, aslında kendini koruyanın Allah olduğunu bilerek gönül
rahatlığı içinde kılıç kadar keskin, kayalar gibi sert ve kesin bir cevap verdi:
"Bunu bilesin ki, ey amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine
bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar yahut ben
bu uğurda canımı veririm…" (Siretu İbn Hişam, Taberî, 2/218-220)
24
İBADETLERDE İSTİKAMET
İbadet, Allah’a tazim ve saygı göstermek ve O’nun bize verdiği
sayısız nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir.
İbadetlerde samimiyet ve ihlas en başta gelen özelliktir.
• İbadetlerimizi kim için?
• Neden dolayı yapmaktayız?
• Yaptığımız ibadetleri birileri “Aaa bak buda namaz kılıyor,
orucunu tutuyor” vb şeyler desinler diye mi?
• Allah bana emretmiş ve bu emrin gereğini yerine
getiriyorum diye mi? yapıyoruz.
•
•
•
Yaptığımız ibadetler İslam’ın özüyle bağdaşıyor mu?
Hz. Peygamberin yaptığı şekilde icra edebiliyor muyuz?
Hayatımızı kuşatıp bizi olmamız gereken noktaya taşıyor mu?
25
İBADETLERDE İSTİKAMET
Biz Allah’ın yarattığı kullarız. Kul demek, Allah’ın emirlerine
teslimiyet gösteren kimse demektir. Bu ölçülere uygun olan bir
“Allah’ın
emirlerine
itaat
edip,
yasaklarından uzak durmak” şeklinde izah edilmekte ve
kulluk:
Ömrü kuşatan geniş bir sahaya yayılmış bulunmaktadır.
İmanın tesiri davranışa yansımazsa
davranışın tesiri imana sirayet eder.
Mevlana’nın dediği gibi,
“İnandığınız
gibi
yaşamazsanız
yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”
26
İBADETLERDE İSTİKAMET
ٌ َ َ ٰ ُ ُ ُ ْ َ ْ ُ ُّ َ َ َ َ ُ َ ‫َّ ه‬
‫ِان اّٰلل هو رٖبى وربكم فاعبدوه هذا ِصراط‬
ٌ‫ُم ْس َت ٖقيم‬
“Çünkü Allah, benim de
Rabbim, sizin de Rabbinizdir.
O'na ibadet edin. İşte bu,
doğru yoldur.”
(Zuhruf 64)
27
İBADETLERDE İSTİKAMET
Müridlerden biri Beyazid-i Bistamî'nin (k.s.), peşinden yürüyordu.
Onun ayak izlerine basarak ilerliyordu. İçinden de, 'Şeyhe uymak,
izinden gitmek işte böyle olur' diye düşünüyordu. Bir ara, Beyazidi Bistamî'ye,
"Efendim, kürkünüzden bir parça verseniz de bereket için
yanımda taşısam, feyzinizi alsam" diye istirhamda bulundu.
Beyazid-i Bistamî, adamın sözde kaldığını, zahirle yetindiğini, güzel
ahlâk ve sıfatı ihmal ettiğini biliyordu. Onu şöyle uyardı:
"Evladım, sen istikamet üzere olup benim yaptıklarımı
yapmadıktan sonra kürküme değil, derimi yüzüp içine girsen,
sana fayda vermez." ( Ferîdüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, s. 61)
28
Hâtem-i Esamm -kuddise sirruh- şöyle buyurur:
1. "Muhteşem konaklara, verimli bağ ve bahçelere
aldanma. Cennetten daha güzel bir yer yoktur.
2. İbâdet ve taattinin çokluğuna aldanma.
3. Sen, sen ol; ilim ve amel çokluğuna da aldanma.
Çünkü onca ilim ve tâatine rağmen iblisin başına neler
geldi, bilmiyor musun?!
4. Âbidlerin, salihlerin yanında bulunuyorum diye de
kendine güvenme. Zîrâ kuru kuruya bir beraberlik
faydasızdır. Sâlebe’yi hatırla.
29
İBADETLERDE İSTİKAMET
َ
َ
َ
َ
َ
ْ
ْ
َ َ
َ َ َ َ َََْ َ
ْ
َ ‫َ ِّ َ ْعل َّ ْ ي َ ٌ ِمنك ِن‬
َ
َ
« : ‫ َو ْْل أيت يا رسول اّٰللَِّ؟ قال‬: ‫ وا موا أ َب َه لن نجوا أخد م عم ِل ِه » قالوا‬، ‫« ق ِارنوا وسددوا‬
ْ َ
َ ِ َ َّ َ ‫َ َ ْ يَ َت‬
َ
‫ق‬
َ
‫ص‬
ْ
» ‫وْل أيا ِإْل أن عمدني اّٰللَّ ِئرجم ٍة مِ نه و ٍل‬
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru
olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde
kurtuluşa eremez.”
Dediler ki: «Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi?»
“(Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah
rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o
başka!
(Müslim, Münâfikîn 76, 78)
30
NİYETTE İSTİKAMET
Rasülullah (s.a.v):
‫ل امرئُ َُما ن ََوى‬
ُِّ ‫ و ِّإنَّ َما ِّلك‬، ‫إنَّما األَعمالُ بالنِّيَّات‬
“Ameller, ancak niyetlere göre değerlenir. Herkesin
ancak niyetine göre amelinin karşılığı vardır...”
(Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1)
İyi bir niyet, âdetleri ibadete dönüştürür.
Kötü niyetler de en hâlis ibadetleri, hayır ve iyilikleri bile işe
yaramaz hale getirir.
İnsanların davranış ve hareketlerinde bilinç ve şuur oluşturur.
Neyi niçin, ne zaman ve nasıl yaptığının farkında olunmasını sağlar.
Doğru niyet ve doğrulukla yapılan her işin sonu bizi başarıya
ulaştırır.
31
NİYETTE İSTİKAMET
ََ ْ ٌ ْ َ ْ ْ َّ
‫يِنة المؤ ِم ِن خير ِمن َم ِل ِه‬
"Mü'minin niyeti (maksat ve ihlâsı)
amelinden hayırlıdır. Münafığın ise
ameli niyetinden hayırlıdır."
(Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebir, c.6, s.185; Beyhaki, Şuabu'l İman; Camiu's-Sağir, h. 9295)
32
SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
َ ‫َ َ ُّ َ َّ َ َ َم ِل َ َن َ َ َ َن ْْ َع‬
‫يا أَيها ال ِذين آ يوا َم قولون ما َْل َ لون‬
َ ‫َن َ ن ْْ َع‬
َ
َ
ْ
ً
‫كي َر مقنا ِعند اّٰللَِّ أن قولوا ما ْل لون‬
“Ey İman edenler! Yapmayacağınız şeyleri
niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız şeyleri
söylemeniz, Allah katında büyük gazap
gerektiren bir iştir.” (Saff 61/2-3)
33
SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
ْ‫َأ ْر َن ٌع َم ْن ك َّن نه َك َان َناق ًقا َخال ًصا َو َم ْن َكا َ ْت نه َخ ْص َل ٌة ِم ْيه َّن َكا َ ْت نه َخ ْص َل ٌة ِمن‬
ََ َ َ ِ َ ‫َ َ َّ ِف ِ َ َ َم ِ ْ َ ِ َ َ َ َ َ َّي َ َ ِف َ ِ َ َ َ َ َ َ َ َ ي َ َ ِف‬
‫ال ِّتق ِاق حتى َيدع َها ِإذا اؤت ِمن خان وِإذا خدث كذب وِإذا ع َاهد عدر وِإذا خاصم فح َر‬
"Dört şey vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse
katıksız münafık olur. Kimde bunlardan bir şey
bulunursa -onu bırakıncaya kadar- kendisinde nifaktan
bir haslet var demektir. (Bunlar):
1.
2.
3.
4.
Konuştu mu yalan söyler,
Söz verirse sözünde durmaz,
Va'dederse va'dinden döner,
Bir dava ve duruşma esnasında haktan ayrılır."
(Buhari, İman, 24; Müslim, İman, 25)
34
SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
َ
َ
َ
َ ْ َّ َّ
ْ
ْ
َ
ً ِّ
َّ
َّ
َّ
َ
َ
َ
َّ
َ
ْ
َ
َ
َ
َ
‫خ‬
َّ
َّ
ِّ
ْ
ْ
ْ
‫ح‬
، ‫ وِإن الر ل ل تص ْدق ت َى يكيب ِعند اّٰللَِّ ِصدنقا‬، ‫ِإن ال َصدق يه ِدي ِإل َى ال ِير وِإن ال ِير يه ِدي ِإلى ا َلجن ِة‬
ْ َّ
ً َّ َ َ ْ َ َ ‫َّ َ َّ َّ خ َ َ َ ح َّ ي‬
‫ل َ َّ ل‬
َ
َ
َ
َ
ْ
ْ
‫ وِإن الر ل لنك ِذب تى كيب ِعند اّٰللَِّ كذايا‬، ‫ِوإن الك ِذب يه ِدي ِإلى ا فج ِور وِإن ا فجور يه ِدي ِإلى الن ِار‬
“Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün
iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir.
Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk
(doğrucu) diye kaydedilir.
Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da
cehenneme götürür.
Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı
(kezzâb) diye yazılır.”
( Buhâri, Edeb, 69)
35
SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
َ َ
َ َ
ََ
َ َ
ْ
ْ
ْ
ْ
َ
َ
َ
َ
َ ‫بست ِقت َ َ ْ ح َّ بست ِقت َ َ ْ َ بست ِقت َ ْ ح َّ بست ِق‬
َ
‫ْل م ِإتمان عن ٍد تى م قلنه وْل م قلنه تى م ِلسابه‬
"Kişinin, kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz.
Dili doğruları söylemedikçe Kalbi doğru olmaz…''
Efendimiz dilin ve kalbin uyum içerisinde olmasını ve
her ikisinin de istikamet üzere bulunmasını tavsiye
etmektedir.
36
İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk ne kadar önemli ise doğru insanlarla beraber
olmakta o kadar önemlidir.
Yaşam yalnız başına geçirilebilecek tarzda yaratılmamıştır.
Birliktelik kaçınılmazdır. Bu birlikteliklerin en güzel şekilde
devam edebilmesinin yolu doğruluk ve istikamet üzere
olmaktan geçer.
37
İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
َ‫َيا َأ ُّي َها َّالذي َن آ َم ي ْوا ا َّنق ْوا اّٰللَّ َوكون ْوا َم َع ال َّصاد ِقين‬
ِ
ِ
“Ey inananlar!
Allah’a karşı saygılı olun ve
özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.”
(Tevbe, 9/119)
38
İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk hayatın temel ilkesidir.
Dünya hayatının güzel bir şekilde geçirilmesine vesiledir.
İmanında, Amellerinde, fiil ve davranışlarında doğru bir
istikamette olmayanların sonu hüsrandır.
Doğru
sözlü
olmayanların,
işlerinde
doğru
çalışmayanların aile yaşantısında doğru davranışlar
sergilemeyenin sonu hüsrandır.
39
İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Aile yaşantısında doğruluğu benimsemeyenler sonunda sıkıntıya
düşmüşlerdir.
Özellikle
çocuklarımızın
yanında
doğru
davranışlar
sergilemememiz, doğru sözler söylemememiz telafisi mümkün
olmayan hataları beraberinde getirecektir. Mesela evde aile
birlikte beraber otururken
• Telefon geldiğinde baba, telefona bakan çocuğuna “babam
evde yok de” diye sözlerde bulunursa ya da
• Kapıdan görüşmek istemediği bir kimse olup ta “evde yok”
dedirtirse
İşte o zaman çocuk doğru sözün bazı zamanlarda
söylenmeyeceğini zanneder ki, bir zaman sonra büyüdüğünde
babası neredeydin diye sorunca yanlış yerlerde dahi olsa çocuk
doğru yerlerde dolaştığı yalanını söyleyecektir. Bu yalana ise
başvurmasının altında yatan temel sebep aileden almış olduğu
40
yanlış eğitimdir.
İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk konusunda Peygamber Efendimiz bizlere en büyük
örnektir.
O’nun hayatında yalana asla rastlanmamıştır. Sadece kendine
inanalar değil, inanmayanlar dahi onun doğruluğunu tasdik
etmişler ve kendisine Muhammedü’l-Emin demişlerdir. Kabe’nin
tamirinde Kureyşliler "Hacer-i Esved"i yerine koyma sırası gelince
anlaşamadılar. Kureyş'in bütün kolları, bu şerefin kendilerine âit
olmasını istiyordu. Anlaşmazlık dört gün sürdü, kan dökülmek
üzereydi ki, Harem kapısından ilk girecek zâtın hakem yapılarak,
onun vereceği karara uyulmasını" teklif edildi. Bu teklifin kabul
edilmesiyle Haremin kapısından gerecek olan beklenmeye
başlandı.
Kapıdan Hz. Muhammed (s.a.s) girince buna o kadar sevindiler ki,
“el-Emîn, el-Emîn,” geldi, O’nun vereceği karara razıyız dediler.
41
SOSYAL VE İŞ HAYATINDA İSTİKAMET
Doğruluk ve dürüstlük insan olmanın gereğidir. İnsanca yaşamanın
zorunluluğudur. Doğru ve dürüst olmayan insan önce kendisini,
sonra muhatabını aldatır. Hayatımızın olmazsa olmazları bulunmalı
ve bunları Allah şekillendirmeli, Hz. Peygamberin örnekliği
kuşatmalıdır.
Bir Müslüman yaptığı işte ve sergilediği bütün
davranışlarında doğruluktan, dürüstlükten ayrılmamalı,
işini sağlam ve doğru yapmalı, hile ve haksızlıktan uzak
durmalı ve bütün bunları da imanından dolayı yerine
getirmelidir.
Zamana ve zemine göre davranmak, günü kurtarmak vb. kısır
döngüde hareket ederek istikametten, doğru olan yoldan
ayrılmamak gerekir.
42
SOSYAL VE İŞ HAYATINDA İSTİKAMET
Dürüst çalışma prensibinin egemen olduğu toplumlarda;
Kaliteli, standartlara uygun, sağlam ve sağlıklı mal, eşya
ve ürünler üretilir, binalar inşa edilir; kalitesiz, çürük,
sağlıksız, hileli ve standartlara aykırı mal, eşya ve
ürünler üretilmez, binalar yapılmaz, (Adapazarı depreminde
yıkılan bina raporları).
İnsanlar, ticaret, sanayi, sanat, ziraat, kamu görevi gibi meşru
alanlarda çalışmak suretiyle bir yandan geçimlerini sağlarken, diğer
yandan ülkenin kalkınmasına ve ilerlemesine katkıda bulunurlar;
ancak rüşvet, kumar, hırsızlık, gasp, faiz, tefecilik, yolsuzluk,
haksız kazanç vb. gayri meşru kazanç yollarına itibar etmezler.
43
“Sıratı
Müstakim-Doğru yol”
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, Allah’ın Âdem’i yarattıktan sonra
tereddüt etmeden secdeye kapananların yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, kınayanların ve alay edenlerin
kınamasına ve alaylarına kulak asmadan Hz. Nûh’un gemisine
binenlerin yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, Nemrud’un karşısında dimdik duran
ve tek başına bir ümmet olan İbrahim’in yanında olabilmek ve
onunla beraber ateşe atılmayı göze alabilenlerin gittiği yoldur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, ateşe atılan İbrahim’e destek
olduğunu gösterebilmek ve o alev alev yanan ateşi
söndürebilmek için ağzında su taşıyan karınca ve gagasında su
taşıyan serçe gibi tarafı belli olanların yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, İbrâhim’in elindeki bıçağa bakmadan
Rabbin emrine teslim olan ve sabreden İsmail’in yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, İslâm yoludur, iman yolculuğudur.
“Sıratı
Müstakim-Doğru yol”
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, Firavun karşısında hakkı savunan, onun zulmünü
yüzüne haykırarak, mazlumları zulümden kurtaran Hz. Musa’nın gittiği yoldur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, inancını yaşamak bahasına, yaşadığı şehri ve tüm
sevdiklerini terk edip bir mağaraya sığınarak uyutulmayı göze alan Ashab-ı
Kehf’in yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, Miraç sonrası müşriklere cevabı «O söylüyorsa
Doğrudur» diyerek tereddütsüz Peygambere teslim olan Ebubekir’in,
öldürmeye geldiği kişinin huzurunda İmanla hayat bulan Hz. Ömer’in yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, hicret sırasında öldürüleceğini bile bile Allah
Rasûlü’nün yatağına girip ölümü göğüsleyen Hz. Ali’nin yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, sırf Allah’a inandığı ve putları yüceltmeyi reddettiği
için kızgın kum çöllerinde yere yatırılıp göğsünün üzerine konulan ağır taşlara
rağmen “Ehad! Ehad” diye bağıran Bilallerin yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, kolları ve bacakları iki farklı deveye bağlanarak
ortadan ikiye ayrılıp Allah yolunda canını feda etmek ve kanını davasına şâhit
kılabilen Sümeyyelerin davasıdır.
“Sıratı
Müstakim-Doğru yol”
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, Haçlılar karşısında tek başına kalabilen ve
Ümmetin emaneti Kudüs’ü tek başına savunan Selahaddin-i Eyyubi’lerin
yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol,“Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans’ı” “Bizim
yaptıklarımıza onların hayalleri bile ulaşamaz” diyen Fatihlerin yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, 250 okkalık top mermisini tek başına topun
namlusuna süren ve Ocean’ı Çanakkale boğazına gömen Seyitlerin İman
yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, cephede savaşan askerlere cephane taşırken
yavrusunun donmasından değil cephanenin zarar görmesinden korkan Kara
Fatma’nın, Kafire karşı elindeki nacağı ile saldıran Nene Hatun’un, cepheye
cephane taşırken öküzleri ile dağ başında ayakta iken donup kalan Şerife
Bacı’nın, daha gencecik ömrünün baharında bir gelin iken Yunan’a kök
söktüren Makbule Hanım’ın İslam yoludur.
• Sıratı Müstakim-Doğru yol, yedi düvele, dâhilî ve hâricî bedhahlara rağmen
dimdik ayakta duran ve “Bizim kefenimiz koltuğumuzun altındadır” diyebilme
cesaretini gösteren, bütün dünya mazlumlarının ve mağdurlarının ümidi
olabilenlerin yoludur.
İSTİKAMETTEN AYRILMA
NASIL GERÇEKLEŞİ(YO)R?
1. İslami Bilgiden Yoksun, Dinden Uzaklaşmış Aile
2. İbadet Hayatı Neredeyse Bulunmayan Gençlik
3. Ahlaki Terbiyeden Yoksunluk
4. Ailelerin İlgisizliği Ve Denetimsizliği
5. Televizyonun Bilinçsiz Kullanımı (Saatlerce)
6. İnternetin Kontrol Edilememesi (Oyun Ve Eğlence, Saatlerce)
7. Basın Yayındaki Ahlak Dışı Yayın Ve Görseller, Müstehcenlik
8. Kötü Arkadaş Çevresi Ve Zararlı Akımların Etkisi,
9. Gösteriş Ve Özenti, Moda Merakı,
10. Bilinçsiz Ve Yanlış Kimseleri Taklit
11. Kısa Yoldan Zengin Ve Ünlü Olma Hayali
12. Zararlı Alışkanlıklar (Alkol, Sigara, Uyuşturucu Vb.)
13. Kumar Ve Şans Oyunları (İddia, Toto, Loto, Piyango Vs.)
14. Boş Zamanı Heva Ve Heves Peşinde Geçirmek
15. Okuma Alışkanlığından Yoksunluk
Sırât-ı Müstakîm??
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Allaha iman ettik sözünü tutmadık
Kuranın bazı hükümlerini uygulamadık
Kul haklarını gözetmedik
Günahlarla hayatımızı kararttık
Yetim, fakir kimseleri hor ve hakir gördük
İbadetlerimizi yerine tam getiremedik
Sözlerimize ve dilimize sahip çıkamadık
Emanetlerin bir çoğuna riayet edemedik
Giyim kuşamımız dünyevi isteklerimize göre oldu
Zamanı bize verene zaman ayırmadık
Ticaretimiz nefsani arzularımıza göre oldu
Komşularımız bizden emin olamadılar
Ayıpları, kusurları, gizli halleri ortaya döktük
Kahve köşelerinde insanların günahlarına ortak olduk
48
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sırât-ı Müstakîm
Allaha tam teslimiyet içerisinde
Namaz, oruç, zekat, hac, kurban vb. ibadetler yaptık
Güzel sözlerimizle dilimizi temiz tuttuk,
Komşularla iyi ilişkiler kurduk
Yetim, fakir, gariplere yardım ettik
Kul haklarına riayet edip güven verdik
Günahlardan uzak bir hayat yaşadık
Kılık kıyafetimiz, iffetimizi koruduk
Zamanı, bize verene göre değerlendirdik
Sorumluluklarımızı yerine getirdik
Ticaret ve alış verişimizde kimseyi aldatmadık
Kuran’ın rehberliğinde ve peygamberin örnekliğinde
bir hayat sürdük
49
EY YOLCU!
Yol belli: Hayat / Nefes Sayın / Ecel
Yolcu belli: Sen / Kendin
Varılacak yer belli: Ahiret
Yolculuk Rehberi belli: Kuran / Sünnet
Sonuç: Cennet / Cehennem
50
İSTİKAMET İÇİN
•
•
•
•
İMAN
SALİH AMEL
BİLGİ
SAMİMİYET
SAHİBİ OLMALIYIZ
İSTİKAMETİN
İman ve amel üzere
• Kuran-ı Kerime göre bir yaşam
•
Hz. Peygamberin örnekliğinde sosyal hayat
• Ahlak üzere geçirilmiş bir ömür
• Kötülüklere set çekilmiş bir kalp
• Ölüm gerçeği unutulmadan sürdürülmüş
bir hayat olsun.
52
Sırât-ı Müstakîm
َ ٰ ْ َ ْ َ ٰ َ ًّ ُ ْ َ ْ َ َ َ
ٰ َ ًّ َ
َ
ْ
َ
ْ
ُ
ْ
َّ
َ
‫اط مست ٖقيم‬
ٍ ‫افمن يم ٖش ى م ِكبا على وج ِه ٖه اهدى امن يم ٖش ى س ِوًّا على ِصر‬
“Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü
kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha
iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen
mi?” (Mülk 22)
َ
ُ َّ
ٰ
َ
َ
َ
َّ
َ
َ
ْ
َ
ْ
ْ
ْ
ُ
ْ
َ
َ
‫اط مست ٖق ٍيم‬
ٍ ‫وحى ِاليك ِانك على ِصر‬
ِ ‫فاستم ِسك ِبال ٖذى ا‬
“Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl.
Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.”
(Zuhruf 43)
53
Sırât-ı Müstakîm
َّ ُ َ ْ ُ َ ْ َ ْ َ ً َ ُ َّ ْ ‫َ ْ َ َ ُ ُ ْ َّ َ َ ه‬
ُ‫الطي ُب َو ْال َع َمل‬
‫من كان ي ٖريد ال ِعزة ف ِلل ِه ال ِعزة ج ٖميعا ِالي ِه يصعد الك ِلم‬
ِ
َ َ ْ ُ َ َ َّ َ ُ ُ ْ َ َ َّ َ ُ ُ َ ْ َ ُ َّ
َ‫اب َش ٖد ٌيد َو َم ْك ُر ُا ٰولئ َك ُهو‬
ٌ
‫ات لهم عذ‬
ِ ‫الص ِالح يرفعه وال ٖذين يمكرون الس ِيپ‬
ِ
‫َي ُبو ُر‬
“Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve
şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler
yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i sâlih
ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince,
onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı
bozulur.” (Fatır 10)
54
Sırât-ı Müstakîm
َ ْ
َ
َ
َ
ْ
َ
َ
ْ
ْ
ْ
ْ
َ
ْ
َ
ْ
ٌ
َّ
ْ
‫ق‬
‫ل‬
‫ت‬
َ‫َق َال اّٰلله ه َذا َن ْوم ي ْع الص ِادق۪ين َ ِصد هم۪ هم ح َّنات يحر۪ي ِمن يح ِي َها اْليهار‬
ْ ‫َٰٓ َ َ ً َ َ ع‬
ْ َْْ َ
ْ
َ
َ
َ
َ
َ
‫ي‬
ْ
‫ث‬
‫ه‬
ِ
‫ل‬
﴾١١٩﴿ ‫َخ ِالد۪ين ف۪يها ايدا۪ رضي اّٰلله م ورضوا عنه۪ ذ ِلك ا قوز العظ۪ م‬
“Allah şöyle buyurur: "Bugün doğrulara
doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar
için, ebedî kalacakları ve altından ırmaklar akan
cennetler vardır. Allah onlardan hoşnuttur, onlar
da O’nun rızâsını kazanmaktan ötürü
mutludurlar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Mâide 119)
55
Sırât-ı Müstakîm
ََ ْ َ َّ َ َ َّ َ َ َ ‫َ ِم ْنك ْ َ َ ٌ َّ َست َك ِّ َ ُّ َل ْ َ َ ْ َ َ َ ْ َ َ ْ َ ٌ َ َ ْ َ ْت َ َ ْ َق‬
،‫ قن تظ َّر أ من مِ نه َل ئرى ِإْل ما قدم َِمن َم ِل ِه‬،‫ يس تينه وتينه ئرجم َان‬،‫" ما َ َ م أخد ِإْل َ لمه َّربه‬
َ‫ َقا َّنقوا ال َّن َار َول ْو ِب ِش ِّق َت ْمر ٍة‬،‫ َويَ ْتظر َت ْي َن َي َد ْب ِه َقَل َئ َرى إْل ال َّن َار ِي ْل َق َاء َو ْج ِه ِه‬،‫َويَ ْتظر أ ْسأ َم مِ ْنه َقَل َئ َرى إْل َما َق َّد َم‬
ِ
ِ
“Allah, sizin her biriniz ile tercümansız konuşacaktır.
• Kişi sağ tarafına bakacak, âhirete gönderdiklerinden başka bir
şey göremeyecektir.
• Soluna bakacak, âhirete gönderdiklerinden başka bir şey
göremeyecektir.
• Önüne bakacak, karşısında cehennemden başka bir şey
göremeyecektir.
O halde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem
ateşinden koruyun.
Bunu da bulamayan, güzel bir söz ile kendisini korusun.”
(Buhârî, Tevhid, 137)
56
Sırât-ı Müstakîm
َ
َ
ِّ
َ
َ
َّ
َ
َ
ْ
َ
ْ
ً
‫ي‬
‫ل‬
ِ
‫س‬
‫ح‬
‫ن‬
» ‫ىء أجر أخله تى غ ين سنة‬
ٍ ‫«أعذر اّٰللَّ إلى امِر‬
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah, altmış yıl ömür verdiği
kişinin
mazeret
gösterme
imkânını ortadan kaldırmıştır.”
(Buhârî, Rikak 5)
57
Sırât-ı Müstakîm
Allah’ın verdiği sayılı ömrü Kuranın gösterdiği istikamette,
Hz. Peygamberin öğretip uyguladığı şekilde, Kalbi
olgunluk içerisinde ömür boyu sürecek
İnançta, İbadetlerde, Niyette, Ahlak yaşantısında, Söz
Ve Fiillerde, Dostluk Ve Arkadaşlık İlişkilerinde, Sosyal
yaşam Ve İş Hayatında İstikamet üzere bir yaşam
diliyorum.
58
Sırât-ı Müstakîm
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Obur kimselerin sofralarına üşüşmelerine benzer bir halde,
diğer milletlerin sizin üzerinize üşüşmelerine az kaldı.”
Dinleyenlerden biri; “Ey Allah’ın Resulü! Biz o gün az
olduğumuzdan mı bu duruma düşeceğiz?” diye sorar.
Peygamber efendimiz: “Aksine sizin o zaman sayılarınız çok
olacak fakat selin üzerindeki çör-çöp gibi değeriniz
olmayacaktır. Allah onların sizden duyduğu korkuyu
kalplerinden çekip alacak, sizin kalbinize de “vehen”
verecektir ” buyururlar.
Dinleyenlerden biri: “Vehen”nedir?” diye sorunca Peygamber
efendimiz:
“Dünya sevgisi ve ölüm isteksizliğidir” buyururlar. (Buhari, İbni Mace, Ebu
Davud)
59
Download